Guy-Vmy/Kurum mülakat soru ve cevapları



Mali Tatil nedir ?

Mali Tatilin, Kanunun 1. maddesinin 1. bendi gereği her yıl 01 Temmuz – 20 Temmuz (20’si dahil) arasında uygulanması karar altına alınmıştır. Haziran ayının son gününün tatil gününe rastlaması halinde, (2013 Yılı için böyle bir durum söz konusudur. 30.06.2013 tarihi Pazar gününe denk gelmektedir.) mali tatil Temmuz ayının ilk iş gününden sonraki gün başlar. Son günü Mali tatile rastlayan işlemler ve yükümlülükler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılacaktır.

Kamu İktisadi Teşebbüsü= İktisadî devlet teşekkülü+ Kamu iktisadi kuruluşu

Kamu iktisadi teşebbüsü (KİT) “Teşebbüs”; iktisadî devlet teşekkülü (İDT) ile kamu iktisadî kuruluşu (KİK)in ortak adıdır.

İktisadî Devlet teşekkülü (İDT) “Teşekkül”: Sermayesinin tamamı Devlet’e ait, iktisadî alanda ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadî teşebbüsüdür. (Ör: Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu)

Kamu iktisadi kuruluşu (KİK) “Kuruluş”; Sermayesinin tamamı veya bir bölümü Devlet’e ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulan, kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadî teşebbüsüdür. (Ör: TCDD, Devlet Hava Meydanları İşletmesi)

MALİ KÂR VE TİCARİ KÂR

Mali kâr ve ticari kâr birbirinden farklı kavramlardır. Bu iki kârın birbirinden farklı olmasının temel nedeni farklı esaslar dikkate alınarak hesaplanmalarıdır.

Mali kâr vergi kanunlarında yer alan düzenlemeler sonucunda tespit edilen kârdır ve genelde verginin matrahını da teşkil eder.

Bu aşamada ticari kâr ile mali kâr arasındaki en önemli farklılık ticari kârın tespitinde indirim konusu yapılabilen bazı giderler, vergi uygulaması açısından kanunen kabul edilmeyen gider niteliğine sahiptir ve mali kârın tespitinde dikkate alınmaz.

Mali kâr ile ticari kâr arasındaki farklılık gider yönünden olduğu kadar gelir yönünden de mevcuttur. Vergi uygulaması açısından bazı kazanç ve iratlar vergiden istisna tutulmuştur. Dolayısıyla mali kârın tespitinde bu kazançlar vergi matrahına dahil edilmeyecektir. Oysa bu kazançlar ticari kârın içinde yer alabilecektir.

Müstahsil Makbuzu:

Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki nüsha makbuz tanzim etmeye ve bunlardan birini imzalıyarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalatarak almaya mecburdurlar. Mal tüccar veya çiftçi adına bir adamı veya mutavassıt tarafından alındığı takdirde makbuz bunlar tarafından tanzim ve imza olunur. Çiftçiden avans üzerine yapılan mubayaalarda, makbuz, malın teslimi sırasında verilir.Müstahsil makbuzunun tüccar vaya alıcı çiftçi nezdinde kalan nüshası fatura yerine geçer.

Gider Pusulasının birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnaftan aldıkları mal ve hizmet alımlarında düzenlenmesi gerektiği hüküm altına alınmış ve ilgili Gider Pusulasının fatura hükmünde olduğu belirtilmiştir. Gider Pusulası da aynı fatura gibi bir takım şekil şartlarına tabidir. Bu şartlar işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın ve ya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde ünvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva etmek zorundadır.

Gider Pusulası iki nüsha olarak tanzim edilip bir nüshası işi yapana ve ya malı satana tevdi olunur ve ilgili Gider Pusulasında malı satan ve ya işi yapanın imzası olmak zorundadır. Ayrıca Gider Pusulaları, seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir.

Hatır Senedi

Kişinin kredi gereksinmelerini karşılamak amacıyla, karşılıklı güven ilişkisi içinde bulunduğu üçüncü kişilerden ticari işlemlere dayalı gerçek bir alacak olmaksızın aldığı ve bankaya kırdırdığı veya başkasına ciro ettiği senet.

Çözüm: Hatır senedi verildiğinde aşağıdaki kayıt yapılır.

DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR XXX  
BORÇ SENETLERİ   XXX

Hatır senedi alan firma ise şu şekilde kayı yapar.

  ALACAK SENETLERİ XXX  
  DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR   XXX

olmamalıdır.

KAMU ETİK KURULU

  • Kurul, kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek, etik davranış ilkelerinin ihlâl edildiği iddiasıyla re’sen veya yapılacak başvurular üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak sonucu ilgili makamlara bildirmek, kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmak veya yaptırmak ve bu konuda yapılacak çalışmalara destek olmakla görevli ve yetkilidir.

Bu Kanun, genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeli kuruluşlar, mahalli idareler ve bunların birlikleri, kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kurul, üst kurul, kurum, enstitü, teşebbüs, teşekkül, fon ve sair adlarla kurulmuş olan bütün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan; yönetim ve denetim kurulu ile kurul, üst kurul başkan ve üyeleri dahil tüm personeli kapsar.

Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Bakanlar Kurulu üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı mensupları ve üniversiteler hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz.

Bu Kanun kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında etik davranış ilkelerine aykırı uygulamalar bulunduğu iddiasıyla, en az genel müdür veya eşiti seviyedeki kamu görevlileri hakkında Kurula başvurulabilir. Hangi unvanların genel müdür eşiti sayılacağı kurum ve kuruluşların teşkilât yapısı ve yürüttükleri hizmetlerin niteliği dikkate alınarak Kurul tarafından belirlenir

Başvurular, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunda belirlenen esaslara göre, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile Türkiye’de ikamet eden yabancı gerçek kişiler tarafından yapılabilir. Ancak, kamu görevlilerini karalama amacı güden, haklı bir gerekçeye dayanmayan, başvuru konusuyla ilgili yeterli bilgi ve belge sunulmamış başvurular değerlendirmeye alınmaz.

CUMHURİYET VE DEMOKRASİ NE DEMEKTİR.

Cumhuriyet : hükümet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir.

Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir

MALİYE POLİTİKASININ AMAÇLARI

Ekonomik refahı maksimize etmek Ekonomik istikrarı sağlamak Tam istihdamı gerçekleştirmek

Ekonomik büyümeyi hızlandırmak ve sürekli kılmak (gelişmekte olan ülkelerde)

Adaletli bir gelir dağılımı yaratmak MALİYE POLİTİKASININ ARAÇLARI

Devletin tam istihdam, enflasyon, adil gelir dağılımı ve büyüme gibi temel sorunlarını gidermek üzere kullandıkları politikalardır. Bunlardan bazıları kamu harcamaları, transfer harcamaları, vergiler, borçlanma ve bütçe politikasıdır.

TAPU SİCİLİNE HÂKİM OLAN İLKELER

  • Tescilin gerekliliği (lüzumu) ilkesi: Bir aynı hakkın kazanılması için tescilin yapılmış olması gereğidir.
  • Açıklık (aleniyet) ilkesi: Tapu sicilinin sadece ilgilisine açık olması demektir.
  • Devletin sorumluluğu (mesuliyet) ilkesi: Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin (hazinenin) kusuru olmasa da sorumlu olması demektir.
  • Tapu siciline güven (itimat) ilkesi: Tapu siciline güvenerek bir hak iktisap etmiş kimsenin bu hakkının korunarak geçerli kabul edilmesi demektir.
  • Sicile yapılan tescilin sebebe bağlılığı(illiyet) İlkesi: Tapu siciline yapılan tescilin hukuken geçerli bir sebebe dayalı olması demektir. Aksi halde tescil, yolsuz tescil sayılır.

T

(Threats-Tehlikeler) Gelecekte sizi hangi tehlikeler bekliyor? Mali kriz olanaklarını, en değerli personelinizi kaybetme riskini, müşterilerinizi rakip şirkete kaptırma riskini vb. değerlendirin

KOOPTASYON NEDİR?

Kuruluşların kendi temsilcilerini kendilerinin belirlemesi yoludur. Seçilmişlerin seçeni seçmesidir.Hakimlerin hakimleri seçmesi. hsyk üyeleri Yargıtay ve Danıştay tarafından seçilmekte, hsyk ise 250 Yargıtay üyesinin tümünü, 95 Danıştay üyesinin 3/4’ünü seçmektedir.

PARLEMENTO KARARI NEDİR?

Yasama işlemlerinin birinci türü “parlâmento kararı ”dır. Parlâmento kararına “meclis kararı” veya “TBMM kararı ” da denmektedir. TANIM: Parlâmento kararları, TBMM’nin iç yapısına ve çalışma düzenine ilişkin olarak veya TBMM’nin yürütme ve yargı organlarıyla ilişkileri çerçevesinde aldığı kararlardır. Parlâmento kararlarıyla vatandaşlar için uyulması zorunlu hukuk kuralları konulamaz. Vatandaşların temel hak ve özgürlükleri parlâmento kararıyla düzenlenemez. Böyle bir düzenleme temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğini öngören Anayasanın 13’üncü maddesine aykırı olur. Örnek Meclisin tatile girmesi kararı, Yasama dokunulmazlığının kaldırılması.

MAKTU VERGİ NEDİR ?

Mükellefler arasında ayrım yapmaksızın, herkesten eşit olarak alınan vergidir. Baş ve damga vergilerini maktu vergiye örnek verebiliriz.

KAYIP VE KAÇAĞIN ÖNLEMESİ İÇİN ÖNERİLER

Kayıt dışılığın boyutlarının azaltılmasında bazı önerilerimizi şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Ödeme sistemimizde ciddi bir revizyona gitmek şarttır. Para ile ödeme yerine kredi kartı vb uygulamalarla belirli hadlerin üzerindeki alışverişler bankalar ve diğer finans piyasaları vasıtasıyla kayıt içerisinde sürdürülebilmelidir.
  • Denetimler artırılmalıdır. Esasen denetimler artırılmadan ne kadar iyi vergi kanunları yapılırsa yapılsın başarı sağlanamayacaktır. Mükellefler, denetimden geçmeyeceklerini bildikleri zaman vergi kanunları ne kadar caydırıcı olursa olsun itibar görmeyecektir. Bu bağlamda esasen 4369
  • Servet beyanı müessesesi tekrar uygulamaya geçirilmelidir. Bu bağlamda “nereden buldun?” yasası işletilmeli mükelleflerin belirli bir tutarı aşan harcamalarının mutlaka kaynağı sorulmalıdır
  • Mükelleflerden toplanan vergilerin onlara geri döneceği inandırılmalıdır. Bu şekilde mükelleflerin vergi ahlakı artacak ve vergi kaçakçılığı eğilimi azalacaktır.
  • Vergi ceza sisteminde hapis cezaları artırılmalı ve kesilecek cezalar mümkün olduğunca paraya çevrilmemelidir.

COLD TURKEY NEDİR?

Enflasyonu indirme yöntemlerinden biridir. bunun için (halka size para mara yok dercesine) para arzının birden kısılması yoluna denir icabında geleneksel Arjantin krizlerinin birinde enflasyonun %3000 olduğu seviyelerden %2 çekilmesi bu yolla olmuştur.( cold turkey adını vermelerinin nedeni ise eskilerde aşırı sarhoş olanların kafasına soğuk hindi koyarlarmış. )

İSTİNAF MAHKEMESİ NEDİR?

Eskiden memleketimizde bulunan mahkemelerdir. o vakitler bidayet, istinaf ve temyiz olmak üzere 2 + 1 aşamalı görülen davalar, istinaf mahkemelerinin kaldırılmasıyla yine ilk derece mahkemeleri (bidayet) ile temyiz mahkemesi (bkz: Yargıtay) olmak üzere 1 + 1 aşamalı olarak görülmeye başlanmıştır.

İlk derece mahkemesinde dava görülür, istinafa götürüldüğünde ise dava yine bir heyet tarafından aynı şekilde görülürdü. şu anki sistemde ilk dereceden sonra Yargıtay davayı tekrar görmemekte, dosya üzerinden, bazen de mürafaalı olarak usul ve kanuna uygunluk denetimi yapmaktadır.

RAM VE HARD DİSK FARKI NEDİR ?

RAM nedir? RAM, “Random Access Memory” (Rasgele Erişimli Bellek) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. RAM bilgilerin geçici olarak depolandığı bir hafıza türüdür. Bilgisayarlar genellikle o an üzerinde çalıştıkları programlar ve işlemlerle ilgili bilgileri RAM denen bu hafıza parçasında tutarlar.

Harddisk, kısaca HDD ya da sabit disk olarak da ifade edilir. Bilgisayar ortamlarında veri saklama ihtiyacını karşılayan donanımdır. Sabit diskler bilgisayarınızı açtığınızda işletim sistemini ve diğer yazılımları sistem belleğine yükler ve kalıcı olarak saklamaya karar verdiğiniz bilgileri PC’niz kapalı bile olsa korumaya devam eder

RAM ve sabit sürücü temel olarak aynı bilgileri saklarlar, ancak işlemcinin RAM’deki bilgilere erişme ve onları işleme hızı, sabit sürücüdeki bilgilere erişme ve onları işleme hızından çok daha büyüktür.

GENEL UYGUNLUK BİLDİRİMİ NEDİR

Sayıştay, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri için düzenleyeceği genel uygunluk bildirimini, kesin hesap kanun tasarısının verilmesinden başlayarak en geç yetmiş beş gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.

Genel uygunluk bildirimi; dış denetim raporları, idare faaliyet raporları ve genel faaliyet raporu dikkate alınarak hazırlanır.

Sayıştay’ın denetimi; TBMM Başkanlık divanı tarafından görevlendirilen denetim elemanlarından oluşan bir komisyon tarafından, hesaplar ve bunlarla ilgili belgeler esas alınarak yapılır.

DİRSEKLİ TALEP EĞRİSİ EĞRİSİ

Amerikalı iktisatçı Paul Sweezy tarafından geliştirilmiş olan oligopol modelindeki talep eğrisine verilen addır. Bu eğri, oligopol piyasalarda mevcut fiyat sertliğini açıklamaya yöneliktir. Bu modele göre, oligopolcü firma fiyatını yükselttiği zaman diğer firmalar fiyatlarını yükseltemezler; çünkü, bu takdirde oligopolcü firma müşterilerinin çoğunu kaybedecektir. Öte yandan, oligopolcü firmanın fiyatlarını düşürerek satışı artırması da mümkün değildir; çünkü bu durum diğer oligopolcü firmaları aynı şekilde davranmaya itecektir. bu yüzden, oligopolcü firmalar arasındaki rekabet fiyat bazından çok, ürün farklılaştırması, reklam gibi yollarla yürütülmektedir.

Oligopolcü satış fiyatını Fd denge fiyatının üzerine çıkarmak isterse, endüstrideki rakibi olan öteki firmalar bundan yararlanmak için kendisini izlemeyeceklerdir. O halde firma, satış fiyatını Fd piyasa fiyatının üzerine çıkarınca, pazar payını kaptırma riski ile karşı karşıyadır. Bu nedenle Fd piyasa fiyatının üzerindeki fiyatlardan kendi talep eğrisinin üst kısmı olan tD eğrisini göz önüne alacaktır. Firma satış fiyatını Fd denge fiyatının altına indirdiğinde, endüstrideki firmalar tepkisiz kalamayacak, pazar paylarım söz konusu firmaya kaptırmamak için onlar da fiyatlarını düşüreceklerdir. Fd fiyatının altındaki fiyatlarda firma TT endüstri talep eğrisinin alt kısmı olan DT eğrisini göz önüne alacaktır. Dolayısıyla oligopolcü firmanın piyasada karşılaştığı talep eğrisi D noktasında (Fd fiyatı düzeyinde) dirsek yapan tDT eğrisi şeklinde olmaktadır.

İFLASIN ERTELENMESİ

Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı yeni nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir.

KANUNUN TEKELCİLİĞİ İLKESİ:

Monopol piyasa gibi, suç, ceza ve emniyet tedbiri ancak kanun ile getirilebilir.

Ancak, hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir (KK. m. 4).

Ne var ki Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir (KK. m. 4).

örf ve adet ceza hukukunda suç ve ceza üretiminde kaynak olmaz.

TÜRKİYENİN ÜYE OLDUĞU ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR

Kunıhış Üyelik durumu Üye olduğu tarih
Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Üye 26 Mart 1995
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Katılıma
D-8 (D-8) Kurucu üye 1997
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) Kurucu üye 1985
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Üye 14 Aralık 1960
Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (FATF) Üye 24 Eylül 1991
Karadeniz Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (BSEC) Kurucu üye 25 Haziran 1992
Uluslararası Para Fonu (IMF) Üye  

Angajman Kuralları Nedir?

Angajman kelime olarak yükümlülük altına girme, taahhüt etme, toplumsal, siyasal bir eylemin içinde yer alma ve ona bağlanma anlamlarını taşmaktadır. Angajman kuralları ise geniş anlamda (diplomaside) tarafların ilişkilerini yürütürken kullandıkları prosedürleri ifade ederken, askeri anlamda ise bir ülkenin başka bir ülkenin hava sahasını ihlal etme veya ülke topraklarında oluşacak bir tehdide karşı yapılacak askeri tepkinin şartlarını belirlemektedir. Angajman kuralları kısaltmalar içeren askeri direktiflerdir. Bir başka değişle yetkili bir otorite tarafından çıkarılan ve askeri kuvvetlerin hedeflerini yerine getirirken tabi olacakları kuralları ve sınırları çizen direktiflerdir.

Gelir ortaklığı senetleri alındığında nerede muhasebeleştirilir?

Diğer Menkul kıymetlerde MUNDELL-FLEMİNG MODELİ

Bu model IS-LM modelinin uluslararası sermaye hareketlerinin serbest olduğu açık ekonomide uygulanmasıdır. Model kullanılarak uluslararası sermaye hareketlerinin serbest olduğu açık bir ekonomide para ve maliye politikalarının faizler ve gelir üzerindeki etkileri incelenebilir

KÖTÜ PARA İYİ PARAYI KOVAR ?

Gresham kanunu olarak bilinen bu kanuna göre, 16-17. yüzyılda altın piyasada para olarak kullanılırken piyasaya gümüş ya da bakır da sürülünce, insanlar altını saklamaya, gümüş ya da bakır ile işlem görmeye başlamışlar. Tarihin çeşitli dönemlerinde, iyi para olan altının yastık altına gömüldüğü, bakır veya gümüş ile işlem tesis edilmeye başlandığı görülmüştür. Böyle olunca, kötü para iyi parayı piyasadan kovmuş. Kötü para olan gümüş para piyasayı işgal etmiş, herkes gümüş para ile ticaret yapmaya başlamış. Bu durum da otoriteleri, piyasa kontrolü noktasında müşkül bırakmış ve her bastıkları altın piyasadan çekilmeye başlayınca otoriteler altın basmak yerine kötü para olan ama aynı işlevi gören gümüş ve bakır parayı basmaya başlamışlar.

Bu mesele, iktisat literatüründe kalmış bir ayrıntı değildir. Bugün de altın piyasa kontrol aracı olarak kullanılamadığından para otoriteleri altın basmaz, maliyet değeri ile üzerine kayıtlı değeri arasında büyük fark olan kâğıt parayı basarlar.

SERMAYENİN İTFASI

Sermayenin itfası, diğer bir deyişle sermayenin amortizasyonu, sermayenin tamamının pay sahiplerine iade edilmesi demektir[48]. Ancak sermayesiz şirket olamayacağı için itfa işlemi ya başka bir işlemle tamamlanmalı ve itfa edilen miktar kadar yedeklerden sermaye azaltımı yapılmalı ya da pay sahiplerine yapılan ödeme itfa adı altında sermayeden değil, şirket bünyesinde yer alan ve bu iş için kullanılabilecek yedeklerden sermaye miktarı kadar yapılmalıdır.

TK.m.405’e göre pay sahipleri şirkete getirdikleri sermayeyi geri isteyemezler. Ayrıca sermayesiz bir şirket olamaz. Dolayısıyla kural olarak sermayenin pay sahiplerine iadesi mümkün değildir. Bu yüzden yukarıda ifade ettiğimiz yöntemlerle sermayenin iadesi, gerçek manada sermayenin itfası veya bir sermaye azaltımı değildir. Kanaatimizce bu tür işlemler kâr dağıtımı niteliğindedir

MÜŞTEREK KARARNAME NEDİR

Müşterek Kararname; cumhurbaşkanı, başbakan, ilgili bakan veya bakanların imzası bulunan kararnamelerdir. Cumhurbaşkanının imzasından dolayı sorumsuzluk hali söz konusu iken başbakan veya bakanların sorumsuzluk hali söz konusu değildir.

Müşterek Kararname İle Yapılanlar:

Valinin atanması

Belediyelerin kurulması

Kaymakamların atanması

Bucakların kurulması

Bir ilçenin komşu il ile olan sınırlarının yeniden düzenlenmesi

Bir bucağın bağlı bulunduğu ilin değiştirilmesi suretiyle bir ilin sınırının değiştirilmesi DOLARIN YÜKSELMESİNİN ÜLKEMİZE ZARARLARI NELERDİR?

Dolar kurunda geçen hafta yaşanan ani yükseliş iç piyasada ithalata dayalı ticaret yapanları vurdu. Doların yükselmesiyle Piyasada birçok şirketin malı elinde kalırken, ciddi bir tahsilat sorununun da zincirleme olarak pek çok tüccarı etkilediği belirtiliyor. Bu yükselme dolarla hammadde alan, dolar üzerinden kredi çeken firmaları etkiledi.

  1. VE 2. SINIF TÜCCARLARIN TUTMAK ZORUNDA OLDUĞU DEFTERLER NELERDİR? Birinci sınıf tüccar sayılıp bilanço esasına göre aşağıdaki defterleri tutarlar:
  • Yevmiye defteri
  • Büyük defter (Defteri kebir)
  • Envanter defteri

İkinci sınıf tacirler İşletme hesabı esasına göre “İşletme Hesabı Defteri’ adı verilen ticari defteri tutarlar.

2013 Yılı Bilanço hesabı esasına göre defter tutma hadleri (Madde 177): 1- Yıllık;

  • Alış tutarı 150.000 TL
  • Satış tutarı 200.000 TL
  • Yıllık gayrisafi iş hasılatı 80.000 TL
  • İş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 150.000 TL TOBİN VERGİSİ NEDİR?

Kısa vadeli sermaye hareketlerinin neden olacağı istikrar bozucu etkilerini azaltmak amacıyla dövizle yapılan uluslararası işlemlerden alınan ve ilk kez 1978 yılında J. Tobin tarafından önerilen çok küçük oranlı bir vergi. Bu verginin alınmasını savunanlar, toplanan bu vergi gelirlerinin dünyanın öncelikli ve ivedi sorunlarının çözümünde kullanılmasını önermektedirler.

RİSK NEDİR TÜRLERİ NELERDİR?

İktisadi karar birimlerinin verecekleri kararlar sonucunda ortaya çıkacak getiriyi olumsuz etkileyebilecek olayların gerçekleşme olasılığı

  • Sistematik risk: Genel ekonomik koşullardan kaynaklanan ve dolayısıyla tüm yatırım araçlarını etkileyen, kaçınılamayan riski ifade eder. Piyasa riski olarak da adlandırılan bu risk azaltılabilir ama tamamen yok edilemez.
  • Sistematik olmayan risk: Yatırım aracının veya işletmenin kendi varlığından kaynaklanan sadece kendisine özgü, kaçınılabilir riski ifade etmektedir.Bir işlem için toplam risk denildiğinde de akla yukarıda belirtilen iki riskin toplamı gelmektedir. Bu risklerin içinde de alt risk türleri mevcuttur. Bunlar da aşağıda belirtilmektedir:
  • Sistematik risk kaynakları içerisinde;o Faiz Oranı Riski, Yeniden Yatırım Riski Satınalma Gücü Riski, Politik Risk, Kur Riski- Sistematik olmayan risk kaynakları ise; Yönetim Riskio İş ve Endüstri Riskio Finansal Risko Operasyonel Risktir.

OMBUSTMAN NEDİR?

Kelime kökeni açısından İsveççe’de “aracı” anlamına gelen ‘ombuds’ ve “kişi” anlamına gelen ‘man’ kelimelerinden oluşmuştur ve aracı kişi anlamına gelmektedir. Kurumsal olarak Ombudsman terimi, Parlamento tarafından halkın şikayetlerini dinleyip, çözümlere ulaştırmak üzere seçilmiş kimse veya kimseleri simgelemektedir. Ombudsman’ın Türkçe karşılığı için kamu denetçisi, arabulucu, kamu hakemi, medeni hakların savunucusu, parlamento komiseri gibi tanımlamalar teklif edilmiştir. Sonuç olarak, Ombudsman kamu hizmetlerinin yürütülüşündeki adaletsizlikler hakkında, konudan etkilenenlerden şikayetleri almak, bu konularda araştırmalar yapmak ve sorunları çözmekle görevlendirilmiş, bağımsız bir kamu otoritesidir. Gazetecilikte ombudsman, halk temsilcisi, halkın sözcüsü ve koruyucusu demektir. Yayın yoluyla haksızlığa uğrayanları temsil eder. Türkiye’de okur temsilcisi karşılığında ombudsmanlığı Emre Kongar Hürriyet’te ve Seyfettin Turhan HHA’da başlatmışlardır.

NORMLAR HİYERARŞİSİ

Normlar hiyerarşisi hukukun yazılı kaynakları arasında bulunan astlık üstlük ilişkileridir. Normlar hiyerarşisi hukukun asıl kaynakları içinde yer alan yazılı kaynakların hiyerarşi sırasını belirterek hangi yazılı kaynakların öncelikli olduğunu göstermektedir.

Normal hiyerarşisi Anayasa > Kanun > Tüzük > Yönetmelik > Genelge > Yönerge şeklinde oluşmaktadır.

ALACAK SENETLERİNE REESKONT AYRIULIRSA BORÇ SENETLERİNE DE AYRILMALIMIDIR?

EVET Çünkü :

VUK Madde 285 – Borçlar mukayyet değerleriyle (bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir) değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.

Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde

senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır. Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler.

(Ek : 4/12/1985 – 3239/22 md.) Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler,

Borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar.

MUHASEBENİN TANIMI VE FOKSİYONLARI

Muhasebenin tanımını, mali nitelikli işlem ve olayları kaydetme, sınıflandırma, özetleyerek rapor etme, analiz etme ve yorumlama bilim ve sanatıdır.

Muhasebenin Fonksiyonları şunlardır.

  • Kaydetme 2. Sınıflandırma 3. Özetleyerek Rapor Etme 4. Analiz ve Yorumlama

1- Kaydetme: Mali nitelikli işlem ve olayların Vergi Usul Kanununda ve Türk Ticaret Kanununda yer alan objektif belgelere dayandırılarak tarih ve sıra numarasına göre Yevmiye Defteri yani günlük deftere kaydedilmesidir. Kayıtlar ilgili deftere aktarılırken Vergi Usul Kanununun belirttiği kurallara uyulması mecburidir. Uyulmadığı takdirde ceza verilir.

  • Sınıflandırma: Yevmiye defterine tarih ve sıra numarasına göre kaydedilen işlem ve olayların Defter-i Kebirde yani büyük defterde tasnif edilmesidir. Örneğin ticari mallar, bankalar, kasa gibi.
  • Özetleyerek Rapor Etme: Yevmiye defterine kaydedilen ardından Defter-i Kebirde sınıflandırılan bilgilerin muhasebe bilgilerinden yararlanacak kişi ya da kuruluşlara( işletme sahibi, yöneticiler, bankalar, müşteriler vs) onların anlayacağı açıklıkta ve doğrulukta mali tablolar yardımıyla rapor halinde sunulmasıdır. Rapor etme, kaydetme ve sınıflandırmanın fonksiyonudur.
  • Analiz ve Yorum: Mali tablolarda işletmenin durumu rapor edildikten sonra sonuçların ne anlama geldiği, işletmenin ne durumda olduğu, ve nereye doğru gittiğinin yorumlanmasıdır. Mali tablolar yorumlanması son derece önemlidir. İşletmenin yol haritası belirlenmesine yardımcı olunur.

FRİKSİYONEL İŞSİZLİK NEDİR

İşgücü piyasasındaki hareketlilikten kaynaklanan olası işsizlik oranına friksiyonel işsizlik denir. Mevsimlik ya da daimi işçilerin daha iyi koşullar için mevcut işlerini bırakıp iş aramaları friksiyonel işsizliğe dahil olur. Tam istihdam durumundaki bir ekonomide bile friksiyonel işsizlik mevcuttur.Buna doğal işsizlik oranı da denir. Friksiyonel işsizlik=araştırma işsizliği+uyum işsizliği şeklinde de formule edilebilir.

GSMH KALEMLERİ NELERDİR?

ÜRETİM yöntemi GELİR YÖNTEMİ HARCAMALAR YÖNTEMİ
1. TARIM 1. ÜCRET VE MAAŞ GELİRLERİ 1. C (TÜKETİM HARCAMA LARI)
1.1. Çiftçilik ve Hayvancılık    
1.2.Ormancılık

1.3.Balıkçılık

2. TEŞEBBÜS VE SERBEST MESLEK GELİRLERİ 2. GSI (GAYRİSAFİ YATIRIM HARCAMALARI)
2.SANAYİ

2.1 .Madencilik ve Taşocakçılık

(KÂRLAR) 3. G (KAMU HARCAMALARI)
2.2. İmalat Sanayii

2.3. Elektrik, Gaz, su

3. ŞİRKET GELİRLERİ (DAĞITILMIŞ VE DAĞITILMAMIŞ KÂRLAR)  
3. İNŞAAT

4. TİCARET

4.1 .Topt. ve Perakende Ticaret

4. KİRA GELİRLERİ (RANT)

5. FAİZ GELİRLERİ

 
4.2.Otel, Lckanta Hizmetleri 5.ULAŞTIRMA VE HABER LEŞME 6. (-) DEVLET TAHVİL FAİZLERİ VE TÜKETİCİ BORÇ FAİZLERİ  
6.MALİ KURULUŞLAR    
7.KONUT SAHİPLİĞİ    
8.SERBEST MESLEK HİZMETLERİ    
9.(-)İZAFİ BANKA HİZMETLERİ    
10.KAMU HİZMETLERİ    
11.KÂR AMACI GÜTME- YEN ÖZEL HİZMET KURULUŞLARI    
12.İTHALAT VERGİSİ    
(1+2+3+4+5+6+7+8+10+11+12)-9= GSYIH (AF) (1+2+3+4+5) – 6 = (1+2+3)=TOPLAM YURT
± F (DIŞ ALEM GELİRLERİ) TOPLAM YURT İÇİ GELİR İÇİ HARCAMALAR
  ± F (DIŞ ALEM GELİRLERİ) + (E-M) ± F
GSMH (AF) MG (FF) GSMH (AF)
– IA (AMORTİSMANLAR) + (T1 – SUB) – IA (AMORTİSMANLAR
SMH (AF) – (T1 – SUB) SMH (AF)

+ IA (AMORTİSMANLAR)

SMH (AF) – (T1 – SUB)
MG (FF) GSMH (AF) MG (FF)

MONOPOLUN ARZ EĞRİSİ VAR MIDIR?

YOKTUR çünkü

Veri bir MC eğrisi altında tekelci firma, talebin fiyat esnekliğine bağlı olarak aynı üretim miktarını iki farklı fiyatla arz edebilir. Benzer biçimde, aynı fiyata karşılık iki farklı miktarda arz etmesi de olanaklıdır (Fiyat farklılaştırması) Dolayısıyla fiyat ile miktar arasında arz fonksiyonunu verebilecek bir fonksiyonel ilişki yoktur. Ayrıca monopol piyasasına ait bir firmanın malına uyguladığı fiyat her üretim düzeyinde marjinal maliyet ve marjinal hasılattan daima büyüktür (P>MR=MC) monopol piyasası dengesinde marjinal gelir fiyata bağlı değil talep eğrisinin eğimine bağlıdır.

GELİR TABLOSU NEDİR?

Gelir tablosu, işletmenin belli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile aynı dönemde katlandığı bütün maliyet ve giderleri ve bunların sonucunda işletmenin elde ettiği dönem net kârı veya zararını gösteren bir tablodur.

OYUN TEORİSİ DENİR? NASH DENGESİ NEDİR?

Çıkarları çatışan ve birbirlerinin davranışlarından etkilenen rakiplerin davranışlarına ilişkin çeşitli varsayımlar altında, ortak bir dengeye ulaşıp ulaşamayacaklarını çözümleyen kuram. Oyunlar Teorisi, esas olarak iki teorem üstüne kurulu. Bunlardan birincisini, yani min-max teoremi adıyla bilinen teoremi, geçen yüzyılın bir başka önemli matematikçisi John von Neuman geliştirdi. İkincisi ve çok daha önemlisini ise Nash geliştirdi. Buna da ‘Nash Dengesi’ deniyor.

BAĞIMSIZ İDARİ OTORİTE NEDİR ÖRNEK VERİNİZ?

Bağımsız idari otoriteler, idarenin klasik örgütlenmesi dışında kalan ve yapılanmaları açısından kendine özgü özellikler taşıyan idari kurumlardır “Yeni teknolojilerin, mali enstrüman ve manüpilasyonların, bazı temel hak ve özgürlükler ile ekonomik düzeni tehdit ve ihlallere karşı korumak da, bağımsız idari otoritelerin oluşturulma nedenidir. Özellikle stratejik öneme sahip alanlarda (enerji, sermaye piyasası, bankacılık gibi.) yürütme organının girişebileceği popülist tavırlar

nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunları, yasama organı bağımsız idari otoriteler oluşturmak suretiyle engellemek istemiştir

Örnek: Sermaye Piyasası Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Türk Patent Enstitüsü, Rekabet Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Muhasebe Standartları Kurulu, Telekomünikasyon Kurumu (yeni adıyla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu), Şeker Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurum, Tütün Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu,Kamu İhale Kurumu

AVRUPA BİRLİĞİ NİHAİ SENEDİ

Nihai Senet:önemli uluslararası konferanslar sonrası yayınlanan ve konferans boyunca yapılan ve imzalanan her türlü belgeyi içeren belge.

29/09/2004 tarihinde Brüksel’de Avrupa Birliği için bir Anayasa oluşturan Nihai Senedi üye ülkelerin yanında Türkiyeyle birlikte diğer iki aday ülke Romanya ve Bulgaristan da imzaladı.

ANA HESAP GRUPLARI NELERDİR?

  • Dönen Varlıklar
  • Duran Varlıklar
  • Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
  • Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
  • Öz Kaynaklar
  • Gelir Tablosu Hesapları
  • Maliyet Hesapları
  • Bütçe Hesapları
  • Nazım Hesapla Şufa hakkı

Şufa Hakkı Tapu sicili işlemlerinde kullanılan bir terimdir. Önalım hakkı olarak da adlandırılmaktadır. Paylı (hisseli) mülkiyete konu olan taşınmazlarla ilgilidir. Herhangi bir hissedarın, hissedar olmayanlara karşı, öncelikli satın alma hakkını belirtmektedir.

Ortak olarak alınan veya ortak olunan bir gayrimenkulde bulunan bir hisse satılacağı zaman, öncelikle diğer hissedarlara satılacak olan hisseyi alıp almayacakları sorulur, eğer mevcut hissedarlardan herhangi bir alıcı yoksa ancak o zaman diğer alıcılara hisse satışı mümkün olur.

Eğer paylı mülkiyete konu olan bir taşınmaz diğer hissedarların bilgisi haricinde satılmış ise, hissedarlar dava açabilirler.

ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİ

“Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.

Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” Tapu kayıtlarında mülk sahibi ortakların isimlerine karşılık pay oranı belirtilmemiş olup, veraseten yazıldığı takdirde ortada elbirliği mülkiyeti vardır.

PAYLI MÜLKİYET

Paylı mülkiyet birden çok kimse, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Pay kavramı, paylı mülkiyet ilişkisinin temel ve ayırt edici unsurudur. Paylı mülkiyete konu eşyanın fiziksel yapısında açığa çıkmayan pay, bir yandan bağımsız bir malvarlığı objesi olma niteliği taşırken, diğer yandan mülkiyet hakkından kaynaklanan yetki ve ödevlere katılmanın ölçüsünü ifade eder.

VERGİ ÇENGELİ DENİR

Enflasyon döneminde sadece artan oranlı vergi tarifelerinde ortaya çıkan olaydır. enflasyon nedeniyle nominal geliri artan mükellefin üst vergi dilimine çıkarak ( dilim kayması ) daha fazla vergi ödeyerek devlete ödediği pay artar reel geliri azalır ve toplam talebi aşağı çeker. mali fren ve mali sürüklenme de denir.

MALİ BASKINLIK

Kamu borcunun yüksek düzeyde olduğu bir ekonomi ele alalım. Bu yükseklik ekonomik birimleri tedirgin etsin. Borcun sürdürülebilirliğini hep sorgulasınlar. Söz konusu tedirginlik kendisini daha yüksek risk primi ve dolayısıyla daha yüksek reel faiz olarak göstersin. Merkez bankası enflasyon hedeflemesi uygulasın. Enflasyonun temel belirleyicilerinden birisi de kur olsun. Bu ekonomide sermaye çıkışlarına bağlı olarak döviz kurunda çarpıcı bir artış gerçekleşsin. Bu durumda enflasyonun ileride alacağı değerlerin hedefin oldukça üzerinde kalması olasılığı ortaya çıkar. Merkez bankası bu olasılığı önlemek amacıyla kısa vadeli faizleri belirgin biçimde yükseltecektir.

Ama bu durumda şöyle bir tehlike beklemektedir merkez bankasını: Faizlerin yükseltilmesi bir yandan o ülkenin hazinesinin yeni borçlanmalarının maliyetini artıracak ve borcu daha da yükseltme potansiyeli taşıyacaktır. Dolayısıyla tedirginlik daha da artacaktır. Öte yandan ‘işlerin kötüye gittiğinin’ tescil edilmesi olabilir böyle bir faiz artırımı. Bu da tedirginliği daha fazlalaştıracaktır. Tercümesi: Yabancı yatırımcılar kaçacak (daha fazla sermaye çıkışı olacak), içeride ise döviz cinsinden mali varlıklara yöneliş yaygınlaşacaktır. Sonuçta kur artacak, enflasyon daha da yükselme eğilimine girecektir.

/

Türkiye Cumhuriyeti’nin Çok Partili Dönemi, 1946 yılından itibaren Türk siyasi hayatının CHP dışında 2. bir partinin (Demokrat Parti)’nin kurularak seçimlere çok partili olarak gidilmesi ile başlamıştır.

Çok partili hayat bundan önce Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet

Fırkası ve 1945 yılında Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma Partisi ile başlamıştır. Ancak

bu partilerin hepsi kapatılmıştı

MİZAN NEDİR BİLANÇO NEDİR ? ARALARINDAKİ FARK NEDİR?

Mizanın Tanımı: Mizan, muhasebede kontrol aracı olarak kullanılan, hesapların belli tarihlerde tekrar incelendikten sonra, borç ve alacak toplamlarıyla bakiyelerinin bir tabloya toplu bir şekilde yazılmasıyla oluşan özet bir tablodur. Mizan, hesapların gerçek duruma uygun olup olmadığını, kurallarına göre çalıştırılıp çalıştırılmadığını da kontrol etmemizi sağlar

Mizan düzenlenirken ilk önce büyük defter hesaplarının toplamları alınır. Toplamları alınan hesaplar mizanın tutar kısmına aktarılır. Hesapların borç toplamları borç sütununa, alacak toplamaları alacak sütununa aktarılır. Daha sonra bakiyeleri kalan kısmına yazılır. Hangi taraf daha fazla ise yani ne taraf bakiye veriyorsa kalan kısmında ilgili yere kaydedilir.

Sıra HESAP İSMİ TUT rAR KA] LAN
No BORÇ ALACAK BORÇ ALACAK
1 100 Kasa Hesabı 66.000 37.000 29.000
2 102 Bankalar Hesabı 57.000 10.000 47.000
3 121 Alacak Senetleri 47.000 47.000
4 Hesabı 135.000 135.000
5 153 Ticari Mallar Hesabı 210.000 210.000
6 252 Binalar Hesabı 85.000 55.000 30.000
7 255 Demirbaşlar Hesabı 40.000 115.000 75.000
8 320 Satıcılar Hesabı 79.000 79.000
9 321 Borç Senetleri Hesabı 108.000 108.000
10 400 Banka Kredileri 30.000 37.000 7.000
11 Hesabı

421 Borç Senetleri Hesabı 500 Sermaye Hesabı

  229.000   229.000
  TOPLAM 670.000 670.000 498.000 498.000

Görüldüğü gibi mizanda tutar kısmının borç ve alacak toplamları eşit, kalan kısmının borç ve alacak toplamları da kendi arasında eşit çıkmıştır.

Bilançonun Tanımı: Bilanço, işletmenin belli bir tarihteki varlıklarını ve bu varlıkların sağlandığı kaynaklarını gösteren mali bir tablodur. Bilanço muhasebe sisteminin en önemli tablolarından biridir. Bilanço işletmeler açısından son derece fayda sağlamaktadır. Bilançonun biçiminde dört bölüm bulunmaktadır.- Bilanço başlığı- Aktif tarafı- Pasif tarafı- Bilanço dipnotları

Bilanço esas olarak mizanın farklı bir şeklidir. Bu bakımdan belli bir tarih itibariyle aldığınız Genel Mizan ile aynı tarihli bilançonun sonuçlarının birbirini tutması gerekir. Eğer sonuçlar arasında tutarsızlık varsa ya bilanço tanımınız yanlıştır

AVAL VE KEFALET ARASINDAKİ FARKLAR

AVAL: Ticari senetlerden doğan bir borca kefil olanın senet üzerine şerh ve imza koyması. Aval senede bağlı bir kefalet olduğundan poliçe, şekil şartlarındaki noksanlıktan dolayı kambiyo senedi olma niteliğine sahip olmadığı taktirde hükümsüz olur

Kefalet ile aval arasındaki ilk ayrılık kefaletin alacaklı ile kefil arasındaki bir akitten doğmuş olmasında, avalin ise daha ziyade borçlu ile aval veren arasında bir anlaşmadan meydana gelmesinde gözükür.

MİLLETVEKİLİ SEÇİLME YETERLİLİĞİ

Yirmibeş yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir.

En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.

Hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kuramlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler.

Cumhurbaşkanının Seçilme Şartları: * Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı olmak, * Kırk yaşını doldurmuş olmak, * Yükseköğrenim yapmış olmak, * Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olmak yâda milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak gerekir. * Halk tarafından seçilir (Daha önce TBMM seçerdi) * Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır (Daha önce 7 yıldı). * Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. (Daha önce bir kez seçilirdi) * Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. * En son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.

EŞEL MOBİL SİSTEMİ

Sabit gelirlilerin satın alma güçlerinin enflasyon yüzünden azalmasını önlemek için, maaş ve ücretlerin gerçekleşen enflasyon oranı kadar arttırılması esasına dayalı sistem. krş. dizinleme, ayarlama koşulu. Diğer bir deyişle geçmiş dönem enflasyon oranlarına göre ücretlilere otomatik zam yapılmasıdır.

EŞYA MÜSADERESİ

Madde 54- (1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.

  • Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
  • Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
  • Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
  • Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
  • Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.

Kazanç müsaderesi

Madde 55- (1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.

  • Müsadere konusu eşya veya maddi menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hallerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.

LİYAKAT NEDİR

Arapça kökenlidir. Layık olma, yeterlilik, uygunluk, yaraşırlık anlamına gelir. Örneğin işe eleman alınmasında liyakat esası, o işin gerektirdiği bilgi, beceri ve yeteneklere sahip olanların istihdam edilmesini, uygun nitelikte bulunmayanların işe alınmamasını ifade eder.657 sayılı Devlet Memurları

Kanunun 3 temel ilkesinden biridir. (sınıflandırma-kariyer-liyakat) Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır

Walras ve Marshall İntibak Mekanizmaları

Walras ^ Fiyatlar Marshall ^ Miktarlar Walras İntibak Mekanizması

-Bağımsız değişken, fiyattır.

-Talep ve arz miktarları fiyatlara bağlıdır.

-Talep miktarı, arz miktarına eşitse piyasa dengededir(temizlenmiştir).

-Varsayım : Eğer talep edilen miktar ile arz edilen miktar arasında eşitlik kurulamamışsa fiyatlar değişme eğilimi içine girer.Bu yaklaşıma Walrasyan talep fazlası yaklaşımı denir.

Marshall İntibak Mekanizması

-Bağımsız değişken, miktardır.

-Talep ve arz fiyatları miktarlara bağlıdır.

-Talep fiyatı, arz fiyatına eşitse piyasa dengededir.

-Varsayım : Eğer talep fiyatı, arz fiyatına eşit değilse üreticiler arz miktarını değiştirme eğilimi içine girerler.

*İki yaklaşım aynı gibi görünse de dengeye gidiş (intibak) veya dengenin oluşumu açısından farklıdırlar.

BAŞBAKAN YARDIMCILARI KİMLERDİR?

Beşir ATALAY, Ali BABACAN, Bülent ARINÇ, Bekir BOZDAĞ

KALDOR KRİTERİ

Ekonomik bir gelişimin olumsuz veya olumlu bir değişim olduğunun yorumlanmasında kullanılan bir refah kriteridir..

Bu analize göre;”bir değişim sonucu kazanç sağlayanlar, zarar edenlerin kayıplarını karşıladıktan sonra da hala kazançlı iseler, bu olumlu bir değişmedir.”

EMİSYON PRİMİ NEDİR?

Anonim şirketler kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payları, itibari değerinin üzerinde bir bedelle elden çıkarabilmektedirler. Emisyon primi payların itibari değeri ile elden çıkarma bedeli arasındaki fark olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddenin 1. fıkrasının (ç) bendi uyarınca emisyon primlerinin tamamı, herhangi bir koşula bağlı olmaksızın kurumlar vergisinden istisnadır.

BBC AÇILIMI NEDİR?

British Broadcasting Corporation =Britanya Yayın Kuruluşu MALİ KURAL NEDİR

Kamu kesiminin gelir, gider, borçlanma ve finansal yükümlülük altına girme konularında orta ve uzun dönemde izleyeceği politikaların esneklik limitlerinin belirli kurallara bağlanması olarak tanımlanabilir. Kurallara bağlı maliye politikası söz konusu olduğunda uygulanacak maliye politikasının esneklik limitlerini belirleyen kurallara mali kural adı veriliyor.

Örneğin bütçe açığı başlangıçta bütçe kanunu ile öngörülen açık miktarını aşmışsa ve artan bütçe açığını finanse edebilmek için hükümet borçlanmaya devam ediyorsa bu esnek maliye politikasının örneğidir. Yasalarda bütçe açığında artış ortaya çıksa bile bu açığa karşı yapılacak borçlanmanın artırılamayacağı öngörülmüşse o zaman kurallara bağlı maliye politikası söz konusu demektir. Bu örnekteki mali kural ise borçlanmaya konulmuş olan limittir.

CİRO PRİMİ NEDİR?

Mal satan şirketler, alıcıların daha fazla mal almalarını özendirmek için ciroya bağlı (çeşitli adlarla) ilave indirimler sağlarlar. Bu indirim aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık dönemler itibariyle, belli bir ciro aşıldığında satış primi, hâsılat primi, yılsonu iskontosu vb. adlarla uygulanıyor olabilir.

Dış Ticaret Haddi Nedir ?

Bir ülkenin ihracat(dış satım) malları fiyat dizininin ithalat(dış alım) malları fiyat dizinine bölünmesiyle hesaplanan ve ülkelerin dış ticaretten elde ettikleri kazanç veya kayıplarını gösteren orandır.

dış ticarett haddi D.RİCARDO tarafından “Bir ülkenin dışa satım(ihracat) fiyatlarının dışa alım (ithalat)ünitesine karşılık geliştirildiği oran”, MARHSALL ise “mübadele oranı” olarak tanımlamıştır.

ENFLASYON VERGİSİ NEDİR?

Enflasyon nedeniyle halkın elinde para stoklarının reel değerinin azalmasıyla devletin ekonomideki toplam finansal net yükümlülüklerinin dış para değerinin düşmesi

YUMUŞAK ANAYASA

Maddelerinin değiştirilme usullerinin herhangi bir kanunun değiştirilme usulünden farklı olmadığı anayasalardır.

KATI (SERT) ANAYASA KAZUİSTİK ANAYASA

Bu anayasalar için özel, değiştirilmesi zor yöntemler benimsenmiştir.

Bir anayasanın ‘sert’ olduğunu gösteren özellikler:

  • Değiştirilemeyecek maddeler içermesi (Örn: C. 1982 Anayasası)
  • Değiştirilmesi için özel (nitelikli) çoğunluk aranması (3/5, 2/3 gibi)
  • Halkoylaması usulüne yer vermesi

YETKİ GASPI, FONKSİYON GASPI, YETKİ TECAVÜZÜ NEDİR

Kişi bakımından yetkisizlik: buna doktrinde yetki gaspı da denir. İdare adına karar alma yetkisi olmayan bir kişinin aldığı karar kişi bakımından yetkisizlik sonucunu doğurur. Bunun müeyyidesi yokluktur.

Görev(fonksiyon) gaspı ise idarenin hiçbir idari kuruluşun görev alanına girmeyen konuda karar almasıdır. Örneğin yargı organının veya yasama organının görev alanına giren konuda idarece karar alınmasıdır. Diğer bir örnek ise kanunla düzenlenmesi gereken bir konunun yönetmelikle düzenlenmesi gibi.

Yetki tecavüzü:Buna da bir kişi idare adına açıklamaya yetkili ama başka bir idarenin görevine giren bir konuda idare açıklıyor. Müeyyidesi iptaldir.

Ağır ve bariz yetki tecavüzü: İdari esaslarına açıkça aykırı bir şekilde alınan kararlardır. Örneğin sağlık bakanlığında çalışan memurun tarım bakanlığı tarafından emekliye sevk edilmesi. Bunun müeyyidesi de yokluktu

Tediye fişi, Kasadan para çıkışına sebep olan belgelerin kaydedildiği fiştir.

DÖVİZ KURU RİSKİNİ AZALTMANIN YOLLARI NELERDİR?

Döviz kuru üzerinden oluşabilecek zararları önlemek ya da en aza indirmek amacıyla yapılan işlemlerin yer aldığı piyasalara vadeli ya da diğer adıyla türev piyasalar adı verilmektedir. Bu piyasalar forward, future, options ve swap işlemlerinin tümünü içermektedir. Döviz kuru riskinin önlemek adına bunlardan en önemlisi İse “forward işlemlerdir”.

Forward terimi, kelime anlamıyla, bir şeyi ileri atmak, ileriye göndermek olarak ifade edilebilir. Bu ifadenin dış ticaretteki karşılığı ise, “farklı döviz ve para birimlerinin ileri bir tarihte, bugünden belirlenen kurlar ve pariteler üzerinden değiştirilmesi, alınıp satılmasını sağlayan bir dış ticaret sözleşmesi” olarak belirtilebilir

PARASAL TABAN

Dolaşımdaki para, banka nakit rezervleri ve Merkez Bankası’ndaki zorunlu karşılıkların toplamıdır.

CARI ACIK VAR NASIL BIR POLITIKA UYGULARSIN DOVIZ VE FAIZ POLİTİKAN NE OLUR?

Cari açık bir ülkenin ürettiğinden fazla harcaması demektir. Türkiye’de ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde, devlet büyük bütçe açıkları veriyor ve bu açıkların finansmanını da yurt dışından yapıyordu. Yani bu cari açık, devletin bütçe açığından kaynaklanıyordu. Oysa şimdi durum tam tersi! Bugünkü cari açık, özel sektörün ürettiğinden fazla harcamasından kaynaklanıyor. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu Türkiye’de, faizleri yükselterek cari açığı kapatmak artık mümkün olamaz. Nedeni de, dünyada dolar, Euro ve yen faizleri çok düşük. Türkiye faiz yükselttiği takdirde, yurt dışından daha fazla sıcak para hemen Türkiye’ye gelir ve bu da piyasada para arzını artıracağı için talep beklenenin aksine çoğalır. Bir de Türk parası gelen döviz nedeniyle değer kazanacağı için ithalat talebi umulanın tam tersi daha da artar. Türkiye cari açığını kapatmak için faiz indirimine giderek ülkeye sıcak para girişini önlemeli. Böylece Türk parasının üzerindeki aşırı değerli kısmı almalı. Aksi takdirde faiz artışı Türk parasını daha da değerli yapacağı için cari açık bugünkü seviyesinden daha da yükseğe çıkabilir. faiz artışı bazılarının hala savunduğu gibi tüketimi de kısamaz çünkü insanlar tüketip tüketmeyeceklerine sürekli gelirlerine bakarak karar verirler. O halde şu anda yapılacak faiz artırımı iç talebi kısmayacak demektir.

TL’nin yabancı paralar karşısındaki durumu gerçeği yansıtmıyor. Döviz kuru serbest piyasada belirlendiği halde böyle bir durumun ortaya çıkmasının iki nedeni var:

Yabancılar açısından reel faiz hâlâ çok yüksek olduğu için Türkiye’ye sıcak para girmeye devam ediyor.

Merkez Bankası, kurdan rahatsız olunca piyasaya müdahale ediyor ya da müdahale edeceğinin işaretini veriyor. Bu durumda kurun istikrarlı kalacağını düşünen yabancı yatırımcı sıcak parasını Türkiye’ye getiriyor. Bu da TL’nin değerlenmesine yol açıyor.

Kısa vadede çözüm doğru kur politikasıdır. Uzun dönemdeki çözüm ise yapısal dönüşümden geçiyor.

ADAM SMİTH’İN VERGİLEME İLKELERİ

Adam Smith’in 1776 yılında yayımlanan The Wealth of Nations (Milletlerin Zenginliği) kitabında yer alan vergileme ilkeleri, bütün maliye otoriteleri tarafından beğenilen ve güncelliğini koruyan ilkelerdir

Adam Smith’e göre ideal bir vergi sisteminin temel özellikleri şunlar olmalıdır:

  1. Adalet : Herkes kendi gelirine orantılı olarak kamu harcamalarına katılmalı,
  2. Kesinlik : Ödeme şekli ve zamanı önceden belli olmalı,
  3. Uygunluk : Mükellefe en az rahatsızlık verecek şekilde olmak,
  4. İktisadilik : Vergi uyum maliyeti düşük olmalıdır (Sağbaş, 2008:203).

ADOLPH WAGNER’İN VERGİLEME İLKELERİ

A.Smith’in ileri sürdüğü ilkelerden kısmen yararlanan Alman maliyecisi Wagner, bu ilkeleri tamamlamaya ve sistematik şekilde derlemeye çalışmıştır. Wagner vergileme ilkelerini dört grupta toplamaktadır. Bunlar sırasıyla şunlardır; Mali ilkeler (Y eterlilik ilkesi ve Esneklik ilkesi), iktisadi ilkeler (iktisaden uygun vergi kaynaklarını seçme ilkesi, Milli ekonominin üretim ve dağılım koşulları ile çeşitli yükümlü zümreleri üzerinde yapacakları etkiler bakımından uygun vergi çeşitlerini seçme ilkesi), Ahlaki İlkeler (Genellik ilkesi, Eşitlik ilkesi) ve Teknik ve idari ilkeler (Belirlilik ilkesi, Uygunluk İlkesi, İktisadilik İlkesi). Vergileme ilkelerinin bu şekilde ayırımı kuşkusuz gerek kapsam, gerekse sistemli bir düzenleme biçimi yönünden Smith’ in ilkelerine göre önemli bir gelişme sayılabilir

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) ÜLKELERİ

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın ekonomilerini kastetmek için kullanılır. BRICS, bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşur (Brasil, Russia, India, China, South Africa). Bazıları bu ülkelere Meksika’yı da ekleyerek BRIMC de derler. BRICS ülkeleri hızlı bir gelişim içerisindedirler ve 2050 dünyasında önemli konumları bulunacaktır.

KURUMLAR VERGİSİ MÜKELLEFLERİ KİMLERDİR?

  1. Sermaye Şirketleri –Anonim Şirket

–Limited Şirke

–Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket –Menkul Kıymet Yatırım fonları

  1. Kooperatifler
  2. İş Ortaklıkları
  3. İktisadi Kamu Kuruluşları –İktisadi Devlet Teşekkülleri –Kamu İştirakleri

–Kamu Müesseseleri –Bağlı Ortaklıklar

  1. Dernek veya Vakıflara ait İktisadi İşletmeler

Kanunun hükmü ve amirin emri

MADDE 24. – (1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.

  • Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
  • Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
  • Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hâllerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur.

Meşru savunma ve zorunluluk hâli

MADDE 25. – (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası

MADDE 26. – (1) Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez.

(2) Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.

Sınırın aşılması

MADDE 27. – (1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.

  • Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.

Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit

MADDE 28. – (1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hâllerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.

Haksız tahrik

MADDE 29. – (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

Hata

MADDE 30. – (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.

  • Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
  • Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

Yaş küçüklüğü

MADDE 31. – (1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

  • Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiili algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan oniki yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde yedi yıldan dokuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte ikisi indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası altı yıldan fazla olamaz.
  • Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde ondört yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası sekiz yıldan fazla olamaz.

Akıl hastalığı

MADDE 32. – (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.

(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.

Sağır ve dilsizlik

MADDE 33. – (1) Bu Kanunun, fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onsekiz yaşını doldurmuş olup da yirmibir yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında da uygulanır.

Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma

MADDE 34. – (1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.

  • İradî olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

SUÇLARIN İÇTİMAI

Bileşik suç

MADDE 42. – (1) Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.

Zincirleme suç

MADDE 43. – (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır.

  • Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
  • Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.

Fikrî içtima

MADDE 44. – (1) İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.

MUHASEBENİN KURUCUSU KİMDİR?

Toskanalı bir rahip olup geniş bir matematik bilgisine sahip Luco Paciola’DIR Muhasebeyi;Genel Muhasebe,Maliyet Muhasebesi,Yönetim Muhasebesişeklinde üç dala ayırmak mümkündür.

HUKUK BOŞLUĞU VE KANUN BOŞLUĞU NEDİR?

Hukuk Boşluğunda bir somut olaya uygulanacak yazılı ve yazılı olmayan (örf ve adetler) herhangi bir hukuk kuralının bulunmamasıdır.

Hakim bu durumda hukuk yaratır.

Kanun Boşluğunda ise bir somut olaya uygulanacak yazılı herhangi bir hukuk kuralının bulunmamasıdır. Hakim bu durumda takdir yetkisini yaratır.

7/A – 7/B HESAPLARI NELERDİR

7/A70 Maliyet Muhasebesi Bağlantı Hesapları (Maliyet muhasebesinin genel muhasebeden bağımsız çalışması durumunda bu grup çalıştmhr)71 Direkt İlkmadde ve Malzeme Giderleri

  • Direkt İşçilik Giderleri
  • Genel Üretim Giderleri
  • Hizmet Üretim Maliyeti
  • Araştırma Geliştirme Giderleri
  • Pazarlama Satış ve Dağıtım Giderleri
  • Genel Yönetim Giderleri
  • Finansman Giderleri

7/B79. Gider Çeşitleri

  1. İlk Madde Ve Malzeme Giderleri >>>>>
  2. İşçi Ücret Ve Giderleri >>>>>
  3. Memur Ücret Ve Giderleri >>>>>
  4. Dışarıdan Sağlanan Fayda Ve Hizmetler >>>>>
  5. Çeşitli Giderler >>>>>
  6. Vergi, Resim Ve Harçlar >>>>>
  7. Amortisman Ve Tükenme Payları >>>>>
  8. Finansman Giderleri >>>>>
  9. Gider Çeşitleri Yansıtma Hesabı >>>>>
  10. Üretim Maliyet Hesabı >>>>>

SEÇİMLİK BORÇ SEÇİMLİK YETKİ NEDİR

Birden çok edimi içermekle beraber, borçlunun bunlar arasından seçeceği bir tek edimi yerine getirmekle yükümlü olduğu borca seçimlik borç denir. Seçim hakkı kural olarak borçluya aittir. Bu hak, tek taraflı, varması gerekli irade beyanıyla kullanılan değiştirici yenilik doğuran bir haktır. Seçimlik yetkide ise, sözleşmenin yapıldığı anda kesin olarak belirlenmiş ve borçlanılmış bir tek asli edim vardır. Fakat borçlu, tarafların anlaşmalarına veya alacaklının sonradan verdiği yetkiye göre, asıl edim yerine başka bir edimi yerine getirebilir. Seçimlik yetki, kanundan veya taraf iradelerinden doğabilir. Kanundan doğan seçimlik yetkiye örn. aynen ödeme kaydı bulunmayan yabancı para borcunun borçlusu, vadede borcunu yabancı para ile ifa edebileceği gibi, o paranın TL karşılığı üzerinden de borcunu ifa edebilir.

PONZİ FİNANSMAN MODELİ NEDİR?

Bu modelin özü şudur: İlk gelenler parayı yatırıyor, bunların yatırdığı parayı yeni gelenlerin parasıyla ödüyorsun. Sisteme yeni katılımcılar olduğu sürece sistem işliyor, fakat bir aşamada sisteme yeni katılımcı sayısı azalmaya başladığı zaman da sistem gümlüyor. Dolayısıyla aslında bir saadet zinciri kurmuş oluyorsunuz. İlk katılanlar paralarını alabiliyorlar, ama en sona kalmış olanlarınki yanıyor ve bu yanan kitle de en büyük kitle oluyor. 1980’yılların başında oluşan Bankerler Krizinde, tavsiyeye tabi tutulduğu için ve topladığı paraların bir kısmını gayrimenkule yatırdığı için -ki bu gayrimenkuller zaman içinde değerlenmişlerdi- insanlar en azından anaparalarını çoğunu alabilmişti.

MENKUL KIYMET NEDİR?

Menkul kıymetler; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte (birbiriyle aynı), seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evraklardır.

Tezgahüstü (ikincil) piyasalarda bir çoğu artık kaydi olarak işlem gören, bir başka ifadeyle fiilen el değiştirmeyip hesaben takip edilen menkul kıymet türlerinden, uygulamada en çok karşılaşılanları şunlardır :

  • Hisse Senetleri^ Devlet Tahvilleri,^ Özel Sektör Tahvilleri,^ Hisse Senedi ve Tahvil Kuponları^ Hazine Bonoları^ Gelir Ortaklığı Senetleri,^ Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince Çıkarılan Tahviller,^ Yatırım Fonu Katılma Belgeleri,^ Finansman Bonoları^ Banka Bonoları^ Banka Garantili Bonolar,^ Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler,^ Kâr-Zarar Ortaklığı Belgeleri.

KİRA TAHSİLATI MUHASEBE KAYDI NASIL YAPILIR

Örneğin bir işletmenin 01.11.2011 tarihinde yıllık 30.000 TL tutarında kira geliri tahsil ettiğini kabul edelim. İşletme dönemsel ayırımı tahsilat tarihinde yapmıştır. Bu işleme ilişkin muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.

Cari dönem geliri; [(30.000 / 12) x 2=] 5.000 TL

Hesaplanan KDV; 30.000 x 0,18= 5.400 TL

———  01.11.2011—–

371 KASA                      35.400

602 DİĞER GELİRLER              5.000

380 GELECEK DÖN. İLİŞKİN GEL.  25.000

391 HESAPLANAN KDV              5.400

Açıklama: Kira geliri tahsili kaydı      /————-

Dönemsel ayırımının dönem sonunda yapıldığını varsayalım. Bu durumda gelirin tamamı ilk kayıtla cari dönem gelirleri arasına kaydedilecektir. Yıl sonunda ise aşağıdaki kayıt yapılacaktır.

———  31.12.2011—–

602 DİĞER GELİRLER            25.000

380 GELECEK DÖN. İLİŞKİN GEL.  25.000

Açıklama: Kira geliri dönem sonu değerlemesi

———————————–  /————————————-

Iztırar hali, kişinin kendisinin ya da bir başkasın mal ya da kişi varlığına yönelik ciddi bir tehdidi önlemek amacıyla üçüncü bir şahsın mal varlığına tecavüz etmek zorunda kalması halidir. Örneğin peşindeki saldırganlardan kaçan kişi ilk gördüğü eve kapısını kırıp saklanabilir, ölmek üzere olan çocuğunu hastaneye yetiştirmek isteyen baba hiçbir araç bulamazsa otoparktaki arabayı çalabilir. Mal varlığına tecavüz edilen üçüncü kişi bu tecavüze katlanmak zorundadır fakat bu katlanma hali için kişi sonradan hakkı korunandan bir fedakarlık bedeli talep edebilir.,

  1. STOKLAR KODLU HESAPLAR NELERDİR
  2. İlk Madde Malzeme
  3. Yarımamuller
  4. Mamuller
  5. Ticari Mallar
  6. Diğer Stoklar
  7. Stok Değer Düşüklüğü Karsılığı(-)
  8. Verilen Sipariş Avansları

İMKÂNSIZ ÜÇLEME YA DA ÜÇLÜ AÇMAZ

Ekonomideki imkânsız üçleme ya da üçlü açmaz (impossible trinity ya da trilemma) hipotezine göre; sermaye hareketlerinin serbestliği, sabit döviz kuru ve bağımsız bir para politikası uygulaması aynı anda var olamaz.

Türkiye’nin bugünkü uygulaması sermaye hareketlerinin serbestliğine, dalgalı döviz kuruna ve bağımsız para politikasına dayalı modeldir. Para politikasının temel dayanaklarından birisi olan faizler, piyasada oluşmakla birlikte TCMB’nin kendi faizlerini belirleyerek, zorunlu karşılık oranlarını ya da içeriğini değiştirerek yönlendirmesiyle biçimlenmektedir. Bu yönlendirme yeteneği para politikasının bağımsızlığının göstergesidir.

HOŞ OLMAYAN MONOTARİST ARİTMETİK

  1. Sargent ve N. Wallece’a göre de bütçe açıklarının iç borçlanma yoluyla finansmanı uzun dönemde enflasyon oranının daha da yükselmesine neden olmaktadır. Sargent ve Wallece’ın hoş olmayan aritmetik olarak adlandırdıkları bu durumda, iç borçlanmanın sürekli olarak yükselmesi faiz yükü artırmakta, borç yükü adeta bir kar topuna dönüşmekte ve borçların ödenmesi için para arzı artırılmakta sonuçta da ekonomi enflasyon ile yüz yüze gelmektedir

Böyle bir hoş olmayan aritmetiğin ortaya çıkması için üç koşulun gerçekleşmesinin gerektiğini ileri sürmüşler:

  1. Borçlanma için ödenen reel faizin ekonominin büyüme oranından yüksek olması,
  2. Merkez bankasının para basarak(senyoraj) sağlayabilmesi ve,
  3. Merkez bankasının mali koşulların abskısı altında olması ve sonunda bu baskılara boyun eğmek zorunda kalması.

FİİLİ YOL NEDİR

Bir Danıştay kararında fiili yol şu şekilde tanımlanmıştır:

“İdari usul ve esaslar dışında idarece yapılan eylemler <<haksız fiil>> niteliğinde olup, idarilik karakteri, taşımayan bu eylemlerden dolayı ancak adli yargıda dava açılması mümkündür. İdarenin bir kamu hukuku kuralına, yasa, tüzük, yönetmelik gibi bir kural işlem veya bir idari işleme yada bir yargı yeri kararına dayanmadan hadbehad <<haksız fiil>> niteliğinde eylemde bulunması mahkeme içtihatlar ve doktrinde «fiili yol>> olarak nitelendirilmektedir

BÜTÇE

  1. Bütçenin Çeşitleri:
    • Performans bütçe: Devletin yüklendiği görevleri yerine getirebilmesi bakımından gerçekleştirdiği hizmetler ile bunların birim maliyetinin önem kazandığı bir bütçeleme sistemidir.

Mal ve hizmet üretimi yapmaya yönelik kamu kuruluşlarının faaliyet ve etkinliklerinin ölçülmesi bu bütçenin amacıdır. Ayrıca üretim maliyetinin düzeyi ile üretim miktarları arasındaki ilişkinin önemi

söz konusudur. Gerçekleştirilecek görevlerin planlanması yapıldıktan sonra her bir hizmet biriminin alanına giren hizmetler belirlenmekte, ilgili programlar ve faaliyetler incelenmektedir. Faaliyetler sonucu yapılan nihai üretim ve belirli bir üretimin yapılabilmesi için katlanılması söz konusu maliyetin en aza indirilmesi, performans bütçenin esasını oluşturur.

  • Milli bütçe: Milli bütçe kavramı, kamu kesiminin ekonomide taşıdığı önem ve ağırlıktan kaynaklanmaktadır. Kamu ve özel sektör arasında kaynak dağılımın optimal (en uygun, elverişli, akılcı) bir şekilde sağlayabilmek ve toplumsal amaçlarla etkinlik yakalayabilmek amacıyla bu bütçeye başvurulur. Ekonomide toplam kaynakların ve harcamaların denkleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu nedenle millî muhasebe kavramına dayanarak ekonomideki kaynakların belirlenmesine yarayan bir millî bütçe hazırlanması gerekir. Bu bütçe, planlı ve programlı bir bütçedir. Millî bütçe, iktisadi ve mali politikaya yön verecek bir bütçe türüdür.
  • Program bütçe: Kamu faaliyetlerinde verimin, tasarruf ve etkinliğin sağlanması bakımından önemli olan bu bütçe, sahip olunan olanakların mevcut alternatifler içerisinde en iyi şekilde kullanımını amaçlamaktadır. Böylece öngörülen amaçlara ulaşabilmek için maliyet-fayda analizleri yapılmak suretiyle kıt kaynakların, ihtiyaçların en etkin düzeyde karşılanmasına yönelik bir şekilde kullanımına çaba gösterilmektedir. Kamu hizmetlerinin en üst düzeyde yerine getirilmesi kamu giderlerinin etkinliği ve verimliliğin yükseltilmesi amacıyla bütçe kaynaklarının optimal düzeyde kullanılması program bütçenin temelini oluşturmaktadır. Genellikle bir yıllık süre için uygulanan bütçelerin devamlılık ve plan-programlar arasındaki koordinasyonunun sağlanması bakımından büyük önemi bulunmaktadır. Verimliliğin artırılması ve israflardan kaçınılması yanında ödenekler, harcama kalemlerine göre değil; planda belirtilen hedeflerin gerektirdiği hizmetler için ayrılmaktadır.
  • Telafi edici bütçe: Kamu harcamaları ile kamu gelirleri arasındaki geleneksel bağ sürdürülmekle birlikte geniş ölçüde ekonomik dengenin gerçekleştirilmesi için çaba gösterilmektedir. Devletin ekonomik hayata müdahalesinin gerekliliği düşüncesine dayanır. Bu bütçe görüşünde bütçe açıkları devam edebilir. Ekonomik hayatın gerektirdiği sürece devletin borçlanmaya başvurması gerekir. Çünkü şartlar daha fazla harcamayı gerektirirken gelirler azaldığında harcamalar artırılmazsa denklik düşüncesi olumsuz sonuçlar meydana getirir. Tam çalışma sağlanıncaya kadar devletin borçlanması gerekmektedir. Ancak devamlı artan borçların faiz ödemelerinin bütçede önemli bir meblağ tutacağı göz önünde bulundurularak borçlanma kontrollü bir şekilde yapılmalıdır.
  • Devri bütçe: Bu bütçede bütçe denkliği şart olarak görülmez. İktisadi faaliyetlerin daralma dönemlerinde bütçe açığı meydana gelir. Bu nedenle devlet harcamalarını artırarak talebi teşvik etmeli ve açığı kapatmaya çalışmalıdır. İktisadi faaliyetlerin genişleme döneminde ise bütçe fazla verir. Bu durumda faaliyetlerin daraltılması gerekir. Aksi hâlde daralma dönemindeki gelirlerdeki azalma, vergileri de artırır.
  • Denk bütçe: Bütçenin denk olması esastır. Yani kamu harcamaları, kamu gelirleriyle karşılanacak ve bütçe açık vermeyecektir. Kamu harcamalarında artış meydana geldiğinde kamu gelirleri de artırılarak harcamalar finanse edilmeli, borçlanmaya gidilmemelidir. Ancak olağanüstü hâllerde borçlanmaya gidilebilir. Bütçenin denkliğini bozan etkenler içinde devletin para basması, bütçe açıklarının borçlanma ile finanse edilmesi ve bütçe fazlalıkları gelmektedir. Kamu giderlerinin normal kamu gelirleriyle karşılanması gerekmektedir. Devletin ekonomiye müdahale etmemesi ve kamu hizmetlerinin sınırlı düzeyde kalması esastır.
  • İktisadi devlet teşekkülü (İDT) bütçeleri: İktisadi devlet teşekküllerinin teşebbüs niteliğinde olması nedeniyle bağımsız bütçeye ihtiyaçları vardır. İktisadi devlet teşekküllerinin idari görev yapan diğer devlet kuruluşlarından farklı olarak iktisadi faaliyetlerde bulunması ayrıca bir bütçe hazırlanmasını gerektirir. İktisadi devlet teşekküllerinin bütçesi özel hukuk hükümlerine tabidir. İktisadi devlet teşekküllerinin sermayesinin tamamı devlete aittir. Bunların ayrıca yatırım ve finansman bütçeleri hazırlanır. Bu nedenle İDT bütçeleri işletme bütçesi niteliği taşır. Yatırım ve finansman programlarını içerir. İDT bütçeleri; genel muhasebe kanununa, Devlet İhale Kanunu’na ve Sayıştay denetimine tabi değildir.
  1. Devlet Bütçesi: Bütçe belli bir dönemdeki gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgedir. Devlet bütçesi, hükümetin bir yıllık programıdır. Bütçe yürütme organı tarafından hazırlanmaktadır. Kamu hizmetlerini ve bunların gerçekleştirilmesiyle ilgili imkânları en iyi bilen yürütme organı hükümettir. Hükümet, kendi programına göre uygun olarak kamu ihtiyaçlarını öncelik sırasına göre belirler ve bütçe ile amaçladığı kamu hizmetlerini gerçekleştirir.

Gelişmekte olan ülkelerde, hükümetlerin en büyük sorunu artan kamu hizmet sayısına rağmen kamu gelir kaynaklarını artıramamaktır. Hükümetler kamu hizmetleriyle ilgili program ve faaliyetlerine, politik, ekonomik, sosyal ve tarihi etkenlerle şekil verir. Burada önemli olan devlet giderleri ve gelirlerinin en iyi tahmini, giderler için en uygun gelir miktarının belirlenmesi, ayrılması ve bunların denetimidir.

  1. Türkiye’de Kamu Bütçeleri: Ekonomide fiyat istikrarının sağlanması, gelir dağılımının düzeltilmesi, yatırımların teşvik edilmesi gibi hedeflerin gerçekleştirilmesinde kullanılan en önemli mali araçlardan biridir. Bütçe harcamalarının nitelikleri ve etkileri farklı olduğundan bütçenin etkin bir mali araç olarak kullanılabilmesi için harcamaların temel kriterlere göre sınıflandırılması gerekir. Yeni bütçe kanuna göre bütçe analitik olarak sınıflandırılmıştır.

Genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçeleri; merkezî yönetim bütçesi, sosyal güvenlik kuramları bütçeleri ve mahallî idareler bütçeleri olarak hazırlanır ve uygulanır. Kamu idarelerince bunlar dışında herhangi bir ad altında bütçe oluşturulamaz. Gelir ve giderlerin belirli bir sistematik içinde sınıflandırılması; aynı türdeki gelir ve giderlerin kolaylıkla toplanabilmesi; gelir ve gider açık istatistiklerine ulaşılabilmesi için de yeni bütçe kodlamaları geliştirilmiştir. Yeni bütçe kodlamasının getirdiği önemli yenilikler; detaylı bir kurumsal kodlamayla program sorunlarının tespitine imkan vermesi, mevcut bütçede var olmayan fonksiyonel sınıflandırmanın sağlanması, aynı kodlamanın konsolide bütçeli kuruluşlar dışındaki kuruluşlarda da uygulanabilir olması, uluslararası karşılaştırmalara imkan vermesi, ölçmeye ve analize elverişli olması olarak sıralanabilir. Bu özellikleri ve özellikle de analize elverişli istatistiki veriler üretmeye imkan vermesi nedenleriyle yeni bütçe kodlaması Analitik Bütçe Sınıflandırması olarak adlandırılmıştır.

Kamu bütçelerini pek çok şekilde sınıflandırmak mümkündür. Biz analitik bakımdan bütçeleri inceleyeceğiz. Analitik bütçe sınıflandırması; kurumsal sınıflandırma, fonksiyonel sınıflandırma, finansman tipi ve ekonomik sınıflandırma olmak üzere dört gruptan oluşmaktadır. Bunlar;

  • Kurumsal Sınıflandırma: Siyasi ya da bürokratik olarak yönetim yetkisi temel kriter kabul edilmiştir. Kurumsal sınıflandırmayla siyasi ve idari sorumluluğun belirlenmesi ve program sorumlularının tespiti hedeflenmektedir. Kurumsal sınıflandırma, dört düzeyli bir kod yapısından oluşmaktadır. Sınıflandırmanın birinci düzeyinde, bakanlıklar ve anayasal olarak eşdeğer idareler ile bütçe türleri itibariyle bir sınıflandırma yer almaktadır. İkinci düzeyde, birinci düzeyde tanımlanan yöneticilere karşı doğrudan sorumlu birimler; üçüncü düzeyde, ana hizmet birimleri gibi ikinci düzeye bağlı olan ve kurumsal politikanın uygulanmasından sorumlu olan birimler; dördüncü düzeyde ise, destek ve lojistik birimler ile politikaları uygulayan ve hizmetten yararlananlarla doğrudan muhatap olan birimler yer almaktadır. Dolayısıyla üçüncü ve dördüncü düzeyde kurumların teşkilatına ilişkin mevzuatına ve teşkilat şemasına uygun olarak sınıflandırılan idari birimler yer alacak ve bu birimler harcama yetkilisinin belirlenmesinde esas alınacaktır. Kurumsal sınıflandırmada teşkilat yasaları esas alınacaktır. Zorunlu haller dışında teşkilat yasalarında bulunmayan birimlere kodlamada yer verilmeyecektir.
  • Fonksiyonel Sınıflandırma: Fonksiyonel sınıflandırma, devlet faaliyetlerinin türünü göstermektedir. Devlet faaliyetlerinin ve bu faaliyetlere yönelik harcamaların zaman serileri boyunca izlenmesi ve uluslararası karşılaştırma imkanının elde edilmesi, fonksiyonel sınıflandırma ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca, bütçe politikalarının oluşturulmasında sektörel ayrımların yapılabilmesi de bu sınıflandırmanın hedefleri arasındadır. Fonksiyonel sınıflandırma, dört düzeyli bir kod grubundan oluşmaktadır. Birinci düzey, Devlet faaliyetlerini on ana fonksiyonda gösterilmiş, ana fonksiyonlar, ikinci düzeyde alt fonksiyonlara bölünmüş, üçüncü düzey kodlar ise, nihai hizmetlere ayrılmıştır. Fonksiyonel sınıflandırmanın dördüncü düzeyi de, özel olarak izlemeyi gerektiren bazı kurumsal planlama ihtiyaçlarının karşılanması ve izlenmesi amacıyla yapıya dahil edilmiştir.
  • Finansman Tipi Sınıflandırma: Analitik Bütçe Sınıflandırması, genel idare tanımına giren tüm kamu kurum ve

kuruluşlarının kullanacağı bir kod yapısıdır. Finansman tipi sınıflandırma, yapılan harcamaların hangi kaynaktan finanse edildiğini göstermektedir. Finansman tipinin belirlenmesinde ödemenin nereye yapıldığı hususu önem taşımamaktadır. Örneğin, herhangi bir genel bütçeli idareden döner sermayeye, özel bütçeli bir idareye veya sosyal güvenlik kurumuna yapılan yardım ve ödemelerde, ödemeyi yapan, genel bütçeli bir kurum olduğundan finansman tipi sınıflandırmada bütçe kodu “1-Genel Bütçe” olacaktır. Finansman tipi sınıflandırma aynı zamanda dış proje kredileri ile özel ödenekler ile bağış ve yardımların da takibine imkan vermekte olup, özellikle mali mevzuatımız gereği ayrı tertiplerde izlenmesi gereken ödeneklerin takibine de olanak sağlamış olacaktır.

  • Ekonomik Sınıflandırma: Ekonomik sınıflandırmayla, Devletin görev ve fonksiyonlarını yerine getirirken yürüttüğü faaliyetlerin, milli ekonomiye, piyasalara ve gelir dağılımınaetkilerinin planlanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Ekonomik sınıflandırma; gelirlerin, harcama ve borç vermenin, finansmanın (gelir-gider farkı) sınıflandırması şeklinde üç bölümden oluşmaktadır. Gelir ile harcama ve borç vermenin sınıflandırılmasında, karşılıklı veya karşılıksız, cari veya sermaye ayırımı öncelik taşımaktadır. Karşılıksız işlemler, kanunun emrettiği hususlarda bir mal veya hizmet karşılığı olmadan yapılan, burs ödemeleri veya vergi gelirleri gibi tahsilat ve ödemeleri kapsar. Sermaye ve cari ayırımında ise, bütçe hazırlama rehberi ile bütçe kanununda belirlenmiş asgari değer ile kullanım ömrü dikkate alınmaktadır.

STOPAJ NEDİR

(kaynaktan kesme), gelir vergisinde, özellikle maaş ve ücretlilerin vergi borçlarının ödenmesinde, gelir henüz sahibinin eline geçmeden verginin kesilmesini ifade eder.

Stopaj: Gelir veya kurumlar vergisine tabi bir kazanca ilişkin hasılatın ilgilisine ödenmesi aşamasında, ödemeyi yapanlarca, yasa ile belirlenmiş oranlar üzerinden istihkakın bir kısmının tutulup, hasılatı elde eden adına ve onun peşin vergisi olarak vergi dairesine yatırılması şeklinde uygulanan vergileme yöntemi ve vergi güvenlik tedbiridir.

GİDER VE MALİYET NEDİR?

Maliyet: İşletmelerin faaliyet konusuna giren mal veya hizmetlerin elde edilmesi için katlandığı her türlü faktörlerin para olarak ifade edildiği toplam değere maliyet denir

Gider: Dönem hasılatının (gelirinin) elde edilmesi amacıyla faaliyetlerini devam ettirebilmek için yaptığı, kullanılmış veya tüketilmiş harcamalardır.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ (BMGK),

Birleşmiş Milletler’in, üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü, en güçlü organı. Birleşmiş Milletler’in diğer organları sadece tavsiye kararı alabilirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararları, tüm üye ülkeler açısından bağlayıcılık taşımaktadır. Bu bağlayıcılık, üye ülkelerin tamamına yakını tarafından imzalanmış olan Birleşmiş Milletler Tüzüğü’nde açık bir şekilde belirtilmiştir. Daimi üyelerin veto hakları, BM’nin bu kurumunu tam anlamıyla demokratik bir kurum olmaktan çıkarmaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 15 üye ülkeye sahiptir. Bu ülkelerden beş tanesi daimi üye (Fransa,İngiltere,Rusya,Çin,ABD) on tanesi ise seçilmiş üyelerdir

GELİRLER POLİTİKASI

İşsizliğin artmasına yol açmaksızın, fiyatların, ücretlerin, kiraların, faizlerin bir süre için dondurulması veya bunlardaki artışların enflasyon oranının altında tutulması yoluyla enflasyonu düşürmeye yönelik bir iktisat politikası. krş. heteredoks istikrar politikası

VARLIK BARIŞI NEDİR

Sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye’ye getirilmesi, taşınmazların kayda alınması suretiyle milli ekonomiye kazandırılması; sahip olunan söz konusu kıymetlerin banka ve aracı kurumlara ya da vergi dairlerine bildirilmek ve cüz’i bir oranda vergi ödenmek suretiyle kayda alınması ve yapılan bu beyanlardan hareketle inceleme yapılmaması öngörülen bir tür antlaşmadır.

İyi Niyet (Subjektif İyi Niyet): Bir hakkın doğumuna engel olan bir durumun olayda varlığı veya hakkın doğumu için gerekli unsurlardan birinin olayda yokluğu konusunda kişideki mazur görülebilen bilgisizlik veya yanlış bilgi olarak tanımlanır.

Dürüstlük Kuralı (Objektif İyi Niyet): Bir hak sahibinin hakkını kullanırken ya da borçlarını yerine getirirken iyi, doğru, dürüst, makul, mantıklı, orta zekalı, aklı başında bir kimse gibi hareket etmesidir.

VERGİ DENETİM KURULUNUN İADERİ YAPISI

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, doğrudan Bakana bağlı olarak Başkan, Başkan Yardımcıları, Grup Başkanları ve Vergi Müfettişleri (Vergi Başmüfettişi, Vergi Müfettişi ve Vergi Müfettiş Yardımcısı)’nden oluşur. Kurulun merkezi Ankara’dır. Vdk Başkanı Adnan ERTÜRK

Sürekli Kurullar / Bağlı Kuruluşlar

  • Gelir İdaresi Başkanlığı
  • İç Denetim Koordinasyon Kurulu
  • Kefalet Sandığı Başkanlığı
  • Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü
  • Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
  • Vergi Konseyi Başkanlığı

İlgili Kuruluşlar

  • Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü
  • Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşlar Kamu İhale Kurumu

KAMU GÖZETİM KURULU NEDİR

Finansal raporların uluslararası standartlarla uyumlu olarak düzenlenmesini ve denetlenmesini sağlayacak standartlar koymak, etkin bir kamu gözetimini gerçekleştirmek.

Temel Muhasebe Denklemi (Bilanço Denkliği)

Varlıklar+Alacaklar=Borçlar+Sermaye (Temel)

KAMU BAŞ DENETÇİLİĞİ SİSTEMİ NEDİR?

M.NİHAT ÖMEROĞLU=Kamu Başdenetçisi= OMBUSDMAN

  • Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kuramlarının, mahallî idarelerin, mahallî idarelerin bağlı idarelerinin, mahallî idare birliklerinin, döner sermayeli kuruluşların, kanunlarla kurulan fonların, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlar ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının,
  • Kamunun ortak, sürekli ve kamusal bir ihtiyacını karşılayan ve idarî düzenleme, denetim ve gözetim altında kamu hizmeti yürüten özel hukuk tüzel kişilerinin, her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarına ilişkin şikâyetleri inceler, araştırır ve önerilerde bulunur.

Ancak,

  • Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile re’sen imzaladığı kararlar ve emirler,
  • Yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler,
  • Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar,
  • Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askerî nitelikteki faaliyetleri, hakkında yapılan şikâyetler Kurumun görev alanı dışındadır. Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklar hakkında Kuruma yapılan şikâyetler incelenmez.

Sebepleri, konusu ve tarafları aynı olup incelenmekte olan veya daha önce sonuçlandırılan şikâyetler hakkında Kuruma yeniden yapılan şikâyetler incelenmez.

Ayrıca, belirli bir konuyu içermeyen şikâyetler de incelenmez.

NOT: MAHALLÎ İDARELERİN, BAĞLI İDARELERİNİN VE BİRLİKLERİNİN EYLEM VE İŞLEMLERİ İLE TUTUM VE DAVRANIŞLARINA KARŞI YAPILACAK ŞİKÂYETLER 29/3/2014 TARİHİNDEN İTİBAREN ALINACAKTIR. İdarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarına karşı, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kanunu ve 28 Mart 2013 tarihli ve 28601 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde menfaati ihlal edilen gerçek ve tüzel kişiler Kurumumuza şikâyet başvurusunda bulunabilir. Ancak, şikâyetin insan hakları, temel hak ve özgürlükler, kadın hakları, çocuk hakları ve kamuyu ilgilendiren genel konulara yönelik olması hâlinde menfaat ihlali aranmaz.

İKALE SÖZLEŞMESİ

ikale nedir bozma feshetme anlamındadır. İkale sözleşmesi işçi ve işverenin karşılıklı iş akdini sonlandırmasıdır. BORCUN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ NE DEMEKTİR?

Borcun sürdürülebilirliği tanımına göre borcun geri ödemelerinin (faiz ve ana para’nın yıllar içindeki belli bir payının) her yıl zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasıdır. Eğer ülke bunu başarıyorsa hem ödeyeceği dış borç faizi oranından daha yüksek bir büyüme sürecinde olduğunun kanıtıdır, hem de yeniden borçlanabilecektir. Tersi bir durum söz konusu olduğunda ise hem ilgili ülkenin yeniden borç bulması zorlaşacaktır, hem de zaman içinde dış borcunun GSMH içindeki payı artacaktır.

SUÇ (CÜRÜM) V KABAHAT FARKLARI

Suç, ceza ve güvenlik tedbirlerinin mutlaka kanunla düzenlenmesi gerekirken, kabahatlerin değil ama onlara uygulanacak yaptırımların kanunla düzenlenmesi zorunludur.

  • suçlarda lehe kanunun geçmişe yürümesi geçerliyken aynı kural kabahatlere uygulanan idari yaptırımlarda geçerli olmayıp derhal uygulama geçerlidir. (bu konuda diğer hususlar suçlarla aynıdır)
  • suçlara teşebbüs mümkünken kanunda açıkça hüküm bulunan haller dışında kabahatlerde mümkün değildir.
  • suçlardan farklı olarak kabahatlere iştirakte iştirak edenlerin her biri açısından iştirak şekline bakılmaksızın idari para cezası uygulanır.
  • suç da kabahat de hem kast hem taksirle işlenebilir.
  • suçların yaptırımı ceza (hapis ve/veya adli para cezası) ve güvenlik tedbirleri iken kabahatlere sadece idari yaptırımlar (idari para cezası ve idari tedbirler) uygulanabilir.
  • suçlar zincirleme şeklinde işlenebilirken, bu kabahatlerde mümkün değildir.
  • suçlarda zamanaşımı ceza ve dava zamanaşımı olarak ayrılırken, kabahatlerde soruşturma ve yerine getirme zamanaşımı olarak gruplanır. suçlarda zamanaşımı daha uzundur.
  • suçlara ilişkin ceza yaptırımına ceza mahkemeleri karar verirken kabahatlere uygulanacak yaptırımlara idari organlar hükmedebilir.

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU

Bireysel başvuru, temel hak ve özgürlükleri kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edilen bireylerin diğer başvuru yollarını tükettikten sonra başvurdukları istisnai ve ikincil nitelikte bir hak arama yolu olarak tanımlanabilir.

Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamındaki birinin ihlal edilmesi durumunda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilirler. Bireysel başvuru, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu Protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlalinden dolayı mağdur olduğunu iddia eden kişiler tarafından yapılabilir.

Örneğin yaşama hakkı, işkence ve eziyet yasağı, zorla çalıştırma yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği, hak arama hürriyeti, suç ve cezaların kanuniliği, özel hayata, aile hayatına, konut ve haberleşmeye saygı, düşünce, din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, toplantı ve örgütlenme hürriyeti, mülkiyet hakkı, serbest seçim hakkı, temel hak ve hürriyetlerin korunması, eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi, eşitlik ve etkili başvuru hakkı bu kapsamda sayılabilecek haklardandır.

ÇOK ELYAFLILAR ANLAŞMASI

Sanayileşmiş ülkelerin baskıları sonucunda tekstil ürünlerinin dışalımına miktar kısıtlamaları getirilmesine izin veren ve 1974 yılında GATT sözleşmesi çerçevesinde imzalanan ve 2004 yılına kadar uygulanan anlaşma

BORÇ DEFLASYONU

Bireylerin ve firmaların çok fazla borçlanmaları nedeniyle harcamalarının düştüğü durum fiyatlar genel düzeyindeki beklenmeyen düşmeye bağlı olarak gerçek reel servetin borçlulardan alacaklılara doğru yeniden dağıtılması

OLAĞAN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME OLAĞANÜSTÜ KANUN HÜKMÜNDEKARARNAME
Başbakan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca hazırlanır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca hazırlanır
TBMM tarafından verilen yetki kanununa ihtiyaç vardır. Yetki kanununa ihtiyaç yoktur.
Temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler üzerinde düzenleme yapamaz. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması çekirdek alan hariç kısmen veya tamamen durdurulabilir.
Cumhurbaşkanı tarafından imzalandıktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanır. Cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp Resmi Gazete’de yayımlanır.
Daha sonraki bir tarih belirtilmemişse yayımlandığı gün yürürlüğe girer. Daha sonraki bir tarih belirtilmemişse Yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
Resmi Gazete’de yayımlandığı gün TBMM’nin onayına sunulur. Resmi Gazete’de yayımlandığı gün TBMM’nin onayına sunulur.
Yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulmayan kararnameler bu tarihte, TBMM’ce reddedilen kararnameler ise reddedilme kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Yayımlandıkları gün TBMM’ye Sunulmayan kararnameler bu tarihte, TBMM’ce reddedilen kararnameler ise reddedilme kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüktenkalkar.
Yargısal denetimini Anayasa Mahkemesi yapar. Yargı yolu kapatılır.

ENFLASYON SARMALI

Fiyatlar genel düzeyinin bir kez yükselmeye başlamasıyla çeşitli gelir gruplarının yarattığı gelir çekişmesi nedeniyle maliyetlerin artması; maliyet artışları sonucunda da fiyatlar genel düzeyinin daha da yükselmesi biçiminde ortaya çıkan ve iktisadi karar birimlerinin beklentilerinin de değişmesiyle birlikte kendi kendini büyüterek gelişen enflasyon süreci.

HER ARZ KENDİ TALEBİNİ YARATIR MI?

1768-1832 yıllarında yaşamış olan Fransız iktisatçı J.B. SAY’ın mahreçler kanununun da “her arz kendi talebini doğurur” çıkarımı yapılmıştır. Buna göre; arzda, yani üretimdeki fazlalık benzer bir artışın da talepte yani tüketimde olmasına sebep olur. Büyük buhrana kadar geçerli olmuştur.

HAYIR

Avrupa ve Amerika’daki tereyağı dağları, depolardan taşan süttozları, sürekli artan stoklar ve son yüzyılda neredeyse her 25 yılda bir yaşanan aşırı üretim krizleri ne oluyor diye sorduğunuz zaman,. Trampa ekonomisi temel alınarak oluşturulmuştur. Ekonomik ilişkileri açıklamaktan çok gizlemeye yarayan ilkel bir ekonomi teorisi olmanın ötesine geçmez.

KARİNE NEDİR

Bilinen bir olgudan (olgulardan) bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkartılmasıdır; örneğin, evli bir kadının çıplak bir şekilde tenha (kapalı) yerde bir erkekle yakalanması, onun zina ettiğine karinedir.

  1. kanuni karine: Yasanın bir olguyu, diğer bir olgunun olduğuna veya olmadığına delil sayması; örneğin, birlikte ölüm karinesi, iyiniyet (hüsnüniyet) karinesi;
  2. maddi karine (fiili karine) : Yaşam tecrübelerinden çıkan karine;
  3. adi karine: Aksi ispat olunabilen karine;
  4. kesin (kati) karine: Aksinin ispatının olanaksız olduğu karine.

Enflasyon Katılığı (Ataleti)

Enflasyonu düşürmeye yönelik uygulanan politikalara karşın, iktisadi karar birimlerinin geçmiş dönem enflasyon beklentilerini sürdürmeleri nedeniyle, genel ve/veya kesimsel enflasyon oranının düşmeye direnç göstermesi, dolayısıyla yapışkan hale gelmesi.

DARPHANE VE DAMGA MATBAASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

234 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre ve Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı kuruluşu olarak görev yapan bir kamu kuruluşudur.

1467 yılından beri faaliyet göstermektedir. Temel olarak,

  • Tedavül ve hatıra paraların,
  • Cumhuriyet altınlarının basımı,
  • Kıymetli madenlerin analizi ve ticaretinin düzenlenmesi,
  • Her türlü resmi damga ve mührün, madalya ve nişanın üretimi,
  • Pasaport, nüfus cüzdanı, damga ve harç pulları başta olmak üzere tüm kıymetli kâğıt ve güvenlikli kağıdın imalatıyla görevlidir. Benzeri ürünleri piyasanın talebi üzerine de yapmaktadır. Genel Sermayeli bir kuruluştur

İlanen Tebliğ; Tebliğ işleminde; a-) Muhatabın adresi hiç bilinmezse,

b-) Muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olursa ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, c-) Başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa,

d-) Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa, tebliğ ilan yoluyla yapılır.

İlanın şeklinin belirlenmesinde vergi aslı ve ceza tutarlarının toplamı değil, sadece vergi aslı tutarı dikkate alınır. Vergi aslı tutarı kanunda belirtilen haddi geçerse haddi geçen miktar esas alınmak suretiyle hem vergi aslı hem de buna bağlı ceza aynı şekilde ilan edilir.Vergi aslına bağlı olmayan cezaların ilanen tebliğinde ise ceza tutarına göre ilanın şekli belirlenir.İlan listelerinde mükellefin adı, soyadı (unvanı), vergi kimlik numarası, adresi, tebliğ edilecek vergi ve cezanın dönemi, nevi ve miktarı yer alır.

a-)İlanın Şekli; VUK’nun 104.maddesinde belirtilen tutara göre ilanın şekli üç bölüme ayrılmıştır. Buna göre 2011 yılı için;

Birinci Bölüm;Tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere vergi veya vergi cezasının 1.600. -TL’den az olması halinde,

  • İlan listesi tebliği yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır.
  • İlan listesinin askıya çıkarıldığı tarihi izleyen onbeşinci gün ilan tarihi olarak kabul edilir.
  • İlan listesinin bir sureti mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığı gönderilir.

İkinci Bölüm; Tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere vergi veya vergi cezasının 1.600.-TL’ ile 160.000.-TL arasında olması halinde;

  • İlan listesi tebliği yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır.
  • Vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazetede yayımlanır. (yerel gazete yoksa vergi dairesinin ilam yeterli kabul edilir.)
  • İlan listesinin bir sureti mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığı gönderilir.

Üçüncü Bölüm; Tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere vergi veya vergi cezasının 160.000.-TL’yi aşması halinde;

  • İlan listesi tebliği yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır.
  • Vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırlan içinde çıkan bir veya daha fazlagazetede yayımlanır.
  • Türkiye genelinde yayın yapan günlük gazetelerin birinde yayımlanır.
  • İlan listesinin bir sureti mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığı gönderilir. İlanen Tebliğin

Sonuçları; İlan üzerine mükellefler bir aylık süre içinde vergi dairesine kendileri veya vekilleri tarafından müracaat ederse yerinde, adres bildirirlerse bildirilen adrese posta ile tebliğ yapılır. İlan tarihinden başlayarak bir ay içinde, vergi dairesine müracaat edilmez veya adres bildirmezse bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılır.

QE NEDİR ? NEDEN QE3 ?

FED QE1 ile piyasalardan 1,75 trilyon ABD dolar değerindeki varlığa dayalı menkul kıymet ve hazine bonosu satın almıştı. Ardından da QE2, Kasım 2010’da uygulanmış ve piyasadan 600 milyar ABD Doları satın alındı.Son günlerde İspanya ve Yunanistan borç krizinin yaşanması, ABD’de büyüme ve istihdam verilerinin kötü gelmesi ve petrol fiyatlarının yükselmesi; FED ’in ekonomik müdahalesini ve yeni QE programı beklentisini ateşledi. Bu nedenle buna QE3 deniliyor.

Quantitative Easing. Fed tarafından 2008 krizi sonrası uylamaya konulan ve bugün 3. döneminin devam ettiği parasal genişleme mekanizmasına verilen ad. Amacı piyasadaki nakit sıkıntısını gidermek ve parasal genişleme sonrası düşen faizlerin etkisiyle yatırımları arttırmak ve işsizlik artışını dizginlemek olarak sıralanabilir. Keza son toplantıda FED işsizliğin belirli bir seviyeye kadar düşürlmesi amacıyla QE politikasının bir süre daha devam ettirileceğini açıkladı.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü ya da kısaca OPEC, (İngilizce: Organization of Petroleum Exporting Countries) net petrol ihraç eden ve bilinen dünya petrol rezervlerinin üçte ikisini ellerinde bulunduran 13 ülkenin oluşturduğu konfederasyondur. Venezuela, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt Katar, Libya, Endonezya, Abudabi, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvador ve Gabon üyeleridir.

E-FATURA, 397 Sıra No’lu VUK Genel Tebliğinde yer alan şartlara uygun olan ve elektronik belge biçiminde oluşturulmuş faturayı ifade etmektedir. Tebliğe göre e-Fatura, yeni bir b Mal veya hizmet satışı dolayısıyla fatura düzenlemek zorunda olan mükellefler, genel hükümler çerçevesinde kâğıt fatura düzenleyebilecekleri gibi bu Tebliğde yer alan şartlar çerçevesinde eFatura da düzenleyebilirler. Aynı mal veya hizmet satışı işleminde hem kâğıt faturanın hem de elektronik faturanın bir arada düzenlenmesi mümkün değildir. Müşterinin talep etmesi durumunda ise genel hükümler çerçevesinde sadece kâğıt fatura verilmesi zorunludur belge türü olmayıp, kâğıt fatura ile aynı hukuki niteliklere sahiptir

8.7 HISIMLIK: İki kişi arasındaki hukuksal ilişki demektir. 3 türü vardır.

  • Kan Hısımlığı: Birbirinin soyundan ya da ortak bir soydan gelenler arasındaki ilişkidir.
  • Alt Soy-Üst Soy Hısımlığı:Birbirinden doğan ya da türeyenler içindir.
  • Çevre Hısımlığı: Ortak bir soydan gelenler arasındaki hısımlıktır. Kardeşler kuzenler Hısımlığın Yakınlığının Derecesi:
  1. derece: En yakın
  2. derece
  3. derece
  4. derece
  5. derece: dereceden sonrasının önemi yoktur.

Yasaya göre yakınlığın derecesi doğum sayısına başlıdır.

  • Evlenme Hısımlığı: Evlenen kişinin eşinin kan hısımları ile hısımlığıdır.

Karı koca hısım değildir. Eşlerden birinin kan hısımlığı ile diğer eşin kan hısımları arasında kan hısımlığı yoktur.

  • Sözleşme Hısımlığı: Evlat edinme ile oluşan hısımlıktır. Evlat edinebilmesi için kişi 35 yaşını geçmeli ve çocukla yaş farkı en az 18 olmalıdır. Evlatlık daha çok evlatlığın yararına olan bir kurumdur. Bir kişinin evlatlık edinebilmesi için alt soyu olmaması gerekmektedir. Yargıcın evlatlık için izni gerekir. 2 3 kişi bir kişiyi evlat edinemez fakat karı koca birlikte evlat edinebilir. Eşin rızası olmadan evlat edinilemez.

_8.7.3.1 Evlat Edinme ile Doğan Hısımlığın Özellikleri:

  1. Sınırlı bir hısımlıktır. Bu hısımlık evlat edinenle edinilen arasında bir hısımlıktır.

Dede ile evlatlık arasında hısımlık yoktur.

  1. Evlat edinme ile doğan hısımlık ortadan kaldırılabilir: Belli koşullara bağlıdır bu evlatlı9ğın kaldırılması a) Evlatlık gerektiği gibi davranmıyorsa b) Evlat edinen gereğini yapmıyorsa.
  2. Mirasta Gözükür: Yalnızca evlatlık mirasçıdır. Evlat edinen evlatlıktan miras edinemez. BU miras sözleşme ile ortadan kaldırıla bilinir. Kan hısımlığında çocuğunuzun miras hakkını engelleyemezsiniz.
  3. Evlatlıkla, evlat edinen evlenebilir. Evlatlık biter karı koca olurlar.

İdari İşlev ve Özellikleri : İdari işlev; devletin yasama ve yargı işlevleri ile yürütme organının salt siyasal nitelikli işlevleri dışında kalan kamusal işlerin bütünüdür.

-İdari işlevde amaç kamu yararıdır.

-Konusu kamusal hizmetlerdir.

-İdari işlev idari eylem ve işlemlerle yürütülür.

-Süreklidir.

-Yürütülebilmesi için talebe gerek yoktur.

-Herkes bir biçimde idari işlevin yürütülmesinde idare ile ilişki kurar.

Adli idare nedir: tek hukuk sistemi olup, idare birey gibi aynı hukuka tabi olmaktadır, bireyleri yargılayan mahkemelerde idare de denetlenmektedir. abd, kanada, avusturalya gibi ülkelerde uygulanmaktadır. yani böyle idare mahkemesi, danıştay gibi ayrı mahkemeler yoktur, bildiğin hukuk mahkemeleri ve yargıtay idarenin davalarına da bakmaktadır.

idari rejim – idarenin ve onun faaliyetlerinin, genel hukuk (özel hukuk) kuralları dışında özel olarak düzenlenen idare hukuku içinde ele alınması; idari rejimde idare, idari yargı denilen (adli yargıdan ayrı) özel bir yargıya tabidir.

Zamanaşımının durması, kanunda sayılan sebeplerden birinin varlığı halinde, bu sebepler ortadan kalkıncaya kadar devam etmemesini ifade eder. Duran zamanaşımı, söz konusu sebep ortadan kalktığında kaldığı yerden işlemeye devam etmektedir.

Özel Maiyetler Hesabı: Kiralanan gayrimenkullerin geliştirilmesi veya ekonomik değerinin sürekli olarak artırılması amacıyla yapılan giderler ile bu gayrimenkulun kullanılması için yapılıp kira süresinin sonunda mal sahibine bırakılacak olan, varlıkların tutarları kapsar. Yapılan harcamalar bu hesaba borç olarak kaydedilir.

Bu harcamalar kira süresi içerisinde, kira süresinin 5 yıldan fazla olması durumunda ise 5 yılda eşit tutarlar ile amorti edilir.

London Interbank Offered Rate = LIBOR, Londra bankalararası para piyasasında kredibilitesi yüksek bankaların birbirlerine ABD doları üzerinden borç verme işlemlerinde uyguladıkları faiz oranıdır. Londra saati ile 11:00’da sabitlenir. Piyasalar tarafından referans faizi olarak kullanılır. Ancak burada ortaya çıkan faiz oranı sadece Londra’daki bankalar tarafından kullanılmamakta, birçok finansal işlemde Libor referans faiz oranı olarak kullanılmaktadır. Faiz oranını belirleyen bankalar da sadece Ingiliz bankaları değil, 60’dan fazla ülkenin bankası sisteme dahildir.

Alınan hisseler o işletmenin sermayesinin,

%0 – %10 arasında ise kendi kayıtlarında 240 Bağlı Menkul Kıymetler Hesabının borcuna,

%10 – %50 arasında ise 242 İştirakler Hesabının borcuna,

%50 den fazla ise 245 Bağlı Ortaklıklar Hesabının borcuna kaydedilecektir.

ROSTOVUN KALKINMA AŞAMALARI

Rostow’un tezi mantıksal ve pratik olarak kalkınmanın aşamalarını tanımlamanın ve bu aşamalara göre toplumları sınıflandırmanın mümkün olduğunu belirtmektedir Bu aşamalar;

  1. Geleneksel Toplum
  2. “Kalkış” a Hazırlık Dönemindeki Toplum (Geçiş Dönemi)
  3. Kalkış (Take-off) Aşamasındaki Toplum
  4. Olgunlaşma Yolundaki Toplum
  5. Kitle Tüketim Çağındaki Toplum’dur TAM MÜKELLEFİYET

Kuramlardan, kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilecektir.

DAR MÜKELLEFİYET

Kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilecektir.

Beyanname Çeşitleri

Gelir Vergisi beyanları:

  1. Yıllık;
  2. Muhtasar;
  3. Münferit;

Beyanname ile yapılır.

  1. Yıllık beyanname, muhtelif kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde edilen kazanç ve iratların bir araya getirilip toplanmasına ve bu suretle hesaplanan gelirin vergi dairesine bildirilmesine mahsustur.

Gelirin takvim yılının belli bir dönemine taalluk etmesi, beyannamenin yıllık vasfını değiştirmez.

  1. Muhtasar beyanname, işverenler veya vergi tevkifatı yapan diğer kimseler tarafından kesilen vergilerin matrahları ile birlikte, toplu olarak vergi dairesine bildirmesine mahsustur.
  2. Münferit beyanname, dar mükellefiyete tabi olanların yıllık beyanname ile bildirmeye mecbur olmadıkları kazanç ve iratlardan, vergisi tevkif suretiyle alınmamış olanların bildirilmesine mahsustur.

XVIII. asır ortalarında Fransa’da ortaya çıkan bir İktisat Ekolü mensuplarına verilen genel ad. Fizyokratların öncülüğünü François Quesney ve Anne Robert Jacques Turgot gibi ünlü düşünürler yapmıştır. Onlara göre gelir ve servetin tek kaynağı vardır,o da tarımdır. Diğer bir deyişle, Fizyokratlara göre, üretim faaliyeti sonucunda kullandığı malzemeden daha fazla ürün yaratma gücüne sahip olan tek kaynak tarımdır.

Tarımın bu özelliğine karşın Fizyokratlar sanayi ve ticaretin verimsiz olduğunu, kullandıkları girdilerden daha fazla ürün sağlayamadığım savunmuşlardır. Fizyokrat Doktrin, kendinden önceki Merkantilizm ile tam bir çelişki içindedir. Çünkü merkantilistler milli servetin kaynağı olarak ticaretin önemini vurguluyorlardı.

Fizyokratlar ayrıca, ekonomik hayatta doğal düzenin varlığına inanmışlar ve devletin rolünün sadece ferdi mülkiyetin ve doğal düzenin korunması olduğunu belirtmişlerdir. Diğer yandan Fizyokratlara göre tarımın, servetin tek kaynağı olması dolayısıyla, ekonomide vergilendirilmesi gereken tek sektör de tarım olacaktır.

Buna “tek vergi” görüşü adı verilir. Toplumu dört sınıfa ayırmışlardır. Bu sınıflar şunlardır : Verimli sınıf, yani tarımla uğraşanlar, mülk sahipleri, verimsiz sınıf ki tüccar, esnaf ve serbest meslek sahiplerini kapsar ve ücretliler yani işçiler. Onlara göre ilk üç sınıf bağımsız olup ekonomide aktif bir rol oynar. Çünkü bunlar ekonomik faaliyetlerini sürdürecek sermayeye sahiptirler.

İşçi sınıfı ise bağımlı ve pasif olup onların sınıf tasniflerinde ikinci derecede rol oynar. Fizyokratlar Adam Smith’i ve öteki İngiliz Klasik Ekol mensuplarını büyük ölçüde etkilemişlerdir. Klasik Laissez – Faire Felsefesi ile Fizyokrat Doktrin arasında birçok noktada benzerlikler bulunabilir. Dr. Quesney’in Tableau Economique adlı eseri (1758) ekonomide servet dolaşımının ve karşılıklı bağımlılık ilkesinin ilk temellerini atarak bugünkü düşünceye öncülük yapmıştır

İŞTİRAKLERDEN TEMETTÜ GELİRLERİ HESABI NASIL ÇALIŞIR

640 İştiraklerden Temettü Gelirleri Hesabının İşleyişi: Temettüler, ortakların kar payları genel kurul tarafından onaylandığında tahakkuk ettirilerek bu hesabın alacağına kaydedilir. Dönem sonunda bu hesap 690 Dönem Kar veya Zararı Hesabına aktarılarak kapatılır.

102 Bankalar Hesabı

640 İştiraklerden Temettü Gelirleri Hesabı

640 İştiraklerden Temettü Gelirleri Hesabı

690 Dönem Karı veya Zararı Hesabı

NURKSE KISIR DENGE

Bir iktisatçının ortaya attığı teori. teorinin anlattığı bir ülkenin başlangıçta bulunduğu durumun yine gelecekteki durumunun nedeni olduğudur. burada bir noktadan başlanan analizde olgular tek yönlü olarak birbirini etkileyerek sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde başlangıç noktasına geri dönülmektedir. bu teoriye farklı yorumlarından birine değinmek gerekirse:

fakirlik > düşük gelir düzeyi > düşük satın alma gücü > düşük talep > düşük üretim > işsizlik > fakirlik. bu olgular arası sebep-sonuç ilişkisini bir süreç olarak düşünmek gerekmektedir


  1. Kambiyo Senetleri: Kambiyo senetleri, kıymetli evrakın tüm özelliklerini taşır ve uygulamada en yaygın olarak kullanılan kıymetli evrak çeşididir. Kanunen emre yazılı olarak düzenlenen, içerdikleri hak bakımından mutlaka bir para alacağını konu edinen, ekonomik alanda çok işlem ve etki gören önemlerine binaen Türk Ticaret Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir.
  2. Kambiyo senetlerinin özellikleri şunlardır:
  • Bir alacak hakkını içerir.
  • Uluslararası bir nitelik taşır.
  • Bir borç ilişkisini kurucu niteliktedir.
  • İmzaların ve beyanların bağımsızlığı ilkesi geçerlidir.
  • Ödenmesi için senedin ibrazı gereklidir.
  • Gerekli şekil şartlarına uygun olmalıdır.
  • Emre yazılı senetlerdir.
  • Senedi imzalayanlar, kefil sıfatı ile imzalamış olsalar dahi müteselsil borçlu durumundadır.
  1. Kambiyo Senetlerinin Nitelikleri:
  • Senetlerde mahfuz (saklı) olan hak, senet ile beraber doğar, senetten önce yoktur.
  • Kanunen emre yazılı senetlerdir.
  • Şekil şartlarına tâbidirler.
  • Devir, ödeme, üzerlerine imza atanların hak ve yükümlülükleri, hak sahiplerinin haklarını kullanmak için yerine getirmeleri gereken şartlar, söz konusu senetlere bağlı alacakların takibi, zaman aşımı bakımından özel kurallara tâbidirler.
  • Kanuni veya kazai atıfet mehilleri geçerli değildir.
  1. Kambiyo Senedi Çeşitleri: Kambiyo senetleri poliçe, bono ve çek olarak kabul edilir.

VERGİ YOKLAMASI/VERGİ İNCELEMESİ

Yoklamaya yetkililer:

Yoklama:

  • Vergi dairesi müdürleri;
  • Yoklama memurları;
  • Yetkili makamlar tarafından yoklama işi ile görevlendirilenler;
  • Vergi incelenmesine yetkili olanlar;
  • (Ek: 5/5/2005-5345/34 md.) Gelir uzmanları;tarafından yapılır İNCELEMEYE YETKİLİLER:

Vergi incelemesi; Vergi Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır.Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.

İlgili Kategoriler

Mülakat Kavramları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir