Cemaat ve Tarikat nedir? Farkları nelerdir?



CEMAAT:

Toplanmak, bir araya getirmek anlamlarına gelen cemaat, insan topluluğu manasında da kullanılmıştır. Ayrıca namazı birlikte kılan topluluğu ifade etmek için kullanılır. Cemaat, Müslümanların din kardeşliği temeline dayalı olarak gerçekleştirdikleri birlik, beraberlik anlamına gelir. Dini cemaatler de dini daha iyi yaşamak için Müslümanların aralarında oluşturdukları topluluklardır. Kur’anı ve Sünneti esas alan bu topluluklar…Ehl-i Sünnet ve’l cemaat, Hz. Peygamber ile ashabın dinin temel konularında takip ettikleri yolu benimseyenler anlamındadır. Bu, sağlam ve doğru inancın bir ifadesidir.

       Dinimiz İslam inananların tek bir cemaat olmalarım, birlikte hareket etmelerini istemektedir. Kur’an-ı Kerim ve sünnet prensipleri içerisinde olan bir cemaatleşmeye de karşı çıkmamaktadır. Ancak cemaatleşmenin bölücü boyutlara ulaşıp, Müslümanlar arasında ayırımcılığa sebep olmasına da izin vermemektedir.

TARİKATLAR :

            Kelime olarak “yol” anlamına gelen tarikat, terim olarak “Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasını kazanmak için takip edilen yol” demektir. Tasavvufun eğitim kurumları ve pratiğe dönüşmüş halidir. Bir tekke ve zaviye çevresinde, “şeyh” denilen manevi bir rehber öğretmen gözetiminde, ruhi eğitim veren kişilerin uydukları ahlaki, sosyal kuralların tümüne verilen isimdir. Tarikatların amacı, insan ruhunu terbiye etmek, insanları dış dünyanın etkisinden kurtarıp iç dünyasına yönlendirmek ve gerçeğe ulaştırmaktır. Hz. Muhammed ve halifeler döneminde tasavvuf ve tarikat kavram olarak yoktur. Ancak insan­lar, tasavvufun pren­siplerim hayatlarında uyguluyorlardı.

         Tarikatlar, Kur’an-ı ve Peygamberimizin sünnetini daha iyi yaşamak ve yaşatmak amacıyla gelişmişlerdir. Daha çok peygamber efendimizin yaşantısını örnek almış, bir takım usuller ve kurallar geliştirmişlerdir.Tarikatlar zamanla özelliklerini yitirerek yüklendikleri misyondan uzaklaşmış ve amacının dışına çıkmıştır.

Türklerin de mensup olduğu başlıca büyük tarikatlar şunlardır: Kadiriyye, Nakşibendiyye, Yeseviyye, Rıfaiyye, Mevleviyye, Halvetiyye, Bayramiyye v.d.

Not:Tekke ve zaviyelerin kanunen kapatılmasından sonra tarikatler de yasaklanmıştır.

NAKŞİBENDİLİK
Bahauddin Nakşibend Muhammed b. Muhammed el-Buharî tarafından kurulan ve İslâm dünyasında yaygın olan tarikat Nakşibend Farsça bir kelimedir ve “nakış yapan” demektir. Kalbi işlediği, kalbin üzerine süsler yaptığı için bu adı almıştır.Ehl-i Sünnet itikâdına bağlı olan Nakşibendiye tarikâtı çeşitli ilimlerle meşgul olmaya, va’z ve sohbetler vasıtasıyla bu ilimleri tebliğ etmeye son derece önem vermiştir. İlimle meşgul olmanın, pozitif ilimlerden, bilhassa fizik, kimya, biyoloji vs. gibi Hakk’ın kudret ve azametini idrake vesile olan ilimlerden faydalanmanın bir çeşit zikir olduğunu kabul etmiştir.Bir de Nakşibendiye tarikatı mensupları, Şerîat esâslarına(din kurallarına) uymaya ve ona bağlı olmaya son derece önem vermişlerdir

KADİRİYYE
Kadiriye, Abdulkadir Geylanî olarak ünlenmiş Muhyiddin Ebû Muhammed b. Ebû Salih b. Zengi-Dost’u öncü kabul eden tarikat.Kadirilik’i Anadolu’ya ilk getiren kişi Eşrefoğlu Rûmî’dir (ö. 1469). Eşrefoğlu Rûmî’nin kurduğu Eşrefiye kolu, Kadirilik’in tanınmasında önemli bir rol oynamıştır. Eşrefiye’nin daha çok Bursa ve çevresinde yayılmasına karşılık, Kadirilik’i İstanbul’da tanıtan İsmailiye ya da Rûmiye denilen kol olmuştur. Bu kolun kurucusu İsmail Rûmî (ö. 1631) Anadolu ve Rumeli’de kırk kadar Kadiri tekkesi açmıştır. Anadolu Kadiriliğinin merkezi de İsmail Rûmî’nin İstanbul Tophane’de yaptırdığı Kadirihane’dir. Fas’tan Endonezya’ya kadar çok sayıda üyesi bulunan Kadirilik, kendisinden sonra çok sayıdaki kollar aracılığı ile güç ve etkinliğini arttırmıştır.

RIFAİYYE
Kurucusu Ahmet Rıfaî’ye nisbet edilen tarikat.Halka halinde oturup def çalmak, nevbet tutmak, bayrak açmak ve sema yapmak Rıfaîlerin zikirler esnasında uyguladıkları âdetlerdendir. Bunlara belirli manalar yüklemektedirler. Ayrıca onlar siyah sarık sarmayı sünnet kabul ederler.

MEVLEVİLİK
Mevlana Celaleddin Rumi’nin düşünceleri çevresinde kurulan tarikat. Babasının düşüncelerini sistemleştirdiği ve tarikat biçiminde örgütlendirdiği için Mevlana’nın oğlu Sultan Veled Mevlevilik’in asıl kurucusu ve ikinci piri sayılır.
Mevleviliğe göre tasavvufi eğitimin amacı insanın kendine gelmesini, kendini bulmasını sağlamaktır. Gerçeğe ulaşmak için insan tabiatına aykırı yöntemlere başvurulmamalıdır. Mevlevilik Türk düşünce ve sanat hayatına önemli etki ve katkıları olan bir tarikattır. Mevlana’nın vahdet-i vücud (varlık birliği) anlayışına dayanan düşünceleri yüzyıllar boyunca etkisini sürdürmüş, günümüze kadar canlılığını koruyabilmiştir. Mevlevi tekkeleri, tarikat faaliyetlerinin yanısıra bir sanat ve kültür kurumu gibi çalışmış, baştan beri birçok şair, yazar ve bestecinin yetiştiği merkezler olmuştur.Osmanlılar döneminde Türkiye’de en yaygın tarikatlardan birisi olan Mevleviliğin faaliyetine, diğer tarikatlarla birlikte, 13 Eylül 1925 tarihli bir kanunla son verildi. Faaliyetini bir süre Şam’da sürdürmeyi denediyse de başarılı olamadı. Ancak 1926 yılında Konya’daki merkez tekke ve Mevlana türbesi müze olarak yeniden açıldı. Günümüzde de her yılın Aralık ayında Konya’da turistik amaçlı mevlevi ayinleri icra edilmektedir.

NOT-1:Bazı tarikatlarda görülen şiş sokma,ateşe girme gibi olağanüstü Hareketler doğru olmayıp gösterişe kapı açmaktadır.
NOT-2: Tarikatların faaliyetlerine, Cumhuriyet döneminde, TBMM tarafından 30.11.1351 (1925) tarihinde kabul edilip 13.12.1351 (1925) tarih ve 243 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı “Tekke ve zaviyelerle türbelerin seddine ve türbedarlıkla birtakım ünvanların men ve ilgasına dair kanun”la son verildi.

CEMAATLER
NURCULUK: Bediüzzaman Said Nursi’nin yazmış olduğu Risale-i Nur Külliyatı isimli eserleri esas alan dini bir cemaat.Bu kitaplarda genelde inanç esasları ele alınmış olup iman konusuna ağırlık verilmiştir.Tarikatlardan en önemli farkı bir şeyh veya mürşid gibi birinin bulunmamasıdır.Etrafına kenetlendikleri ve sürekli değişen bir liderleri yoktur.Meselelerini risaleleri okuyarak ve kendi aralarında müzakere ederek çözmeye çalışırlar. Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan bu akım varlığını halen devam ettirmektedir.Çeşitli fraksiyonları da vardır.

SÜLEYMANCILIK: Süleyman Hilmi Tunahan’ın görüşleri etrafında toplananların meydana getirdiği dini akım.Daha çok Öğrenci Pansiyonu açarak faaliyetlerini sürdürürler.Çeşitli yurtlar açarak öğrencilere barınma imkanı sağlarlar.Aslında Nakşi Tarikatının bir uzantısı olmakla birlikte Süleyman Hilmi Tunahan’dan sonra başlarına geçen bir şeyh olmamıştır.Bu haliyle cemaat-tarikat karışımı bir oluşumu andırmaktadır.

Bu nedenle cemaat denilince ilk akla gelen Nurculuk akımıdır

İlgili Kategoriler

Editörün Seçimi



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir