Doğal düzen iktisadi düşünceleri- Fizyokratlar-klasikçiler



DOĞAL DÜZEN FİLOZOFLARI

Doğal Düzen, doğanın gücü anlamına gelip insan topluluklarının tabii bir kanunla yönetilmesi demektir. Doğal Düzen, Fizyokrasinin temelini oluşturan. Doğal Düzen; toprakta ve taşınabilir mallarda özel mülkiyeti, anlaşma özgürlüğünü, iktisadi girişim özgürlüğünü, serbest girişimi gerektirir. Tüm bireyler için eşit özgürlük ile karşılıklı hak ve görev, toplum mutluluğunun maksimumlaştırılması için gereklidir. Bu görüşün temsilcileri şunlardır.

John LOCKE

Doğal düzenin temelini oluşturan görüşlere sahip olan J.Locke’a göre;

– Toplumu yöneten doğal yasalara bağlı olarak tek tek insanlardan oluşan toplumlar, doğal bir düzen oluşturabilirler. Bunun tek şartı ise insanları doğuştan özgür ve eşit kabul etmektir.

– Para konusunda; miktar kuramının, paranın dolanım hızının ve birikiminin etkileri önemlidir. Paranın iki değeri vardır.:

1) Kullanım değeri; faiz oranı ile belirlenir. 2) Mübadele değeri; para ve mal miktarı arasındaki orana göre belirlenir.

– Değerin tek kaynağı emektir. Toprak, değerin kaynağı olamaz.

– Faiz, paranın kiralanmasının karşılığıdır. Faiz oranını ise dolanımda bulunan paranın oranı belirler.

David HUME

– Doğal düzeni temel alarak Liberalizme öncülük eden yazara göre üç doğal yasa vardır:

1) Özel mülkiyetin istikrarı,

2) Mülkiyetin serbestçe el değiştirmesi,

3) Sözleşmelere ilişkin taahhütlerin yerine getirilmesi.

Sonraları liberalizmin temel ilkelerinden olan «görünmez el» ilkesinin kökleri, Hume’ un görüşlerine dayanır.

– Hume’a göre ticaret (özellikle dış ticaret), bireyin refahı yanında devletin gücünü de arttırır. Hume, merkantilistlerin «ticarette bir tarafın kazançlı, bir tarafın kayıpta olacağı» görüşüne karşıdır. Hume «ticaret, iki taraf için de yararlıdır görüşünü benimser». Bu görüş literatürde «otomatik denge teorisi» olarak yer alır.

FİZYOKRASİ

– Doğal düzeni savunan bu görüşe göre toplumsal ve ekonomik kurallar doğal bir kanun gücüyle oluşur.

– Üretimde tek verimli alan tarımdır. Tarım, tüketilenden daha fazla üretime yol açar. Oluşan bu fazlalık Fizyokratlar’ ca «net hasıla»olarak ifade edilir. Diğer faaliyetler (ticaret, sanayi) ise kısırdır, çünkü net hasıla oluşturmazlar.

– Gelir dağılımı teorisi açısından net hasılaya dayanarak toplum üç sınıfa ayrılır. Verimli sınıf (çiftçiler), toprak sahipleri, kısır sınıf (sanayici ve tüccarlar). Quesnay tarafından oluşturulan «ekonomik tablo»ya göre bu sınıflararası gelir dağılımı şöyledir: Çiftçiler, topraktan sağladıkları net hasılayı toprak sahiplerine kira olarak verirler. Toprak sahipleri, toprağın işletilmesinin bedeli olan bu net hasılayı alırlar. Kısır sınıf ise hammaddeyi işlenmiş maddeye dönüştürmek için imalathane ve işçiye ihtiyaç duyar. Bu yüzden bu sınıfın elde ettiği net gelir, diğer iki sınıfa dönmek zorundadır. Bu «ekonomik tablo», genel denge modellerinin» başlangıcı sayılır.

– Tek verimli alan tarım olduğuna göre vergi, sadece tarımdan alınmalıdır.

– İhracat, tarımsal ürünlere dayanmalıdır.

– Değerin kaynağı tarımdır.

– Sermaye sadece tarımsal yatırımlarda kullanılmalıdır.

– Faiz, tarımsal sermayenin kazancıdır.

– Fizyokratlar, ekonomik süreci sistematik olarak incelemişler, tümdengelim metodunu kullanmışlardır. Akımın önemli temsilcileri:

Francois QUESNAY

Fizyokrasinin temelini oluşturan görüşlere sahip olan F.Quesnay’e göre;

– Servet; bir ülkenin biriktirdiği para miktarından değil, üretilen ihtiyaç maddesi miktarından oluşur.

– Toplumsal kurallar doğal yasalarla belirlenir (Doğal Düzen).

– Quesnay’in gelir dağılımı konusunda oluşturduğu «ekonomik tablo» analizi, genel denge modellerinin temelini teşkil eder.

– Sadece tarımdan vergi alınmalıdır (tek vergi).

Dupont de NEMOURS

Quesnay ile aynı görüşleri (tek vergi, doğal düzen, vb.. ) paylaşan Nemours ayrıca tarımda özel mülkiyetin, ticaret ve sanayide ise tam bir mübadele serbestliğinin şart olduğunu ileri sürmüştür.

Robert Jacques TURGOT

Fizyokrasi’yi önemli ölçüde etkileyen Turgot’un bazı görüşleri şöyledir;

– Değer, faydaya bağlıdır.

– Fiyat, piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenen ortalama değerdir.

– Ücret konusunda ise sanayi işçileri için asgari ücret geçerliyken, tarım işçileri için böyle bir sınırlama söz konusu değildir.

– Turgot,diğer Fizyokratlar gibi doğal düzen, tek vergi gibi ilkeleri de benimsemiştir.

KLASİK İKTİSAT OKULU

Klasik iktisadın felsefi temelini «doğal düzen» ve «faydacı felsefe» oluşturur.

Klasik iktisadın temel ilkeleri şu şekilde özetlenebilir:

1) Piyasada tam rekabet koşulları geçerlidir (Serbest piyasa varsayımı).

2) Ücret, faiz haddi ve mal fiyatları esnektir.

3) Her arz kendi talebini oluşturur.

4)Yukarıdaki 3 temel varsayım altında ekonomi daima tam istihdamdadır ve fiyatlar genel seviyesi istikrarlıdır.

– Klasikler, teorilerini kurarken akılcı, tümdengelimci yöntemi izlemişlerdir.

– Üretimde Fizyokratların «net hasıla» kavramını benimsemişlerdir. Ama Klasiklere göre «net hasıla» sadece tarım üretiminden değil sanayi üretiminden de elde edilir. Hatta sanayi üretimi gelişmenin temelini oluşturur.

– Parayı sadece mübadele aracı olarak görmüşlerdir.

Klasik iktisadın önemli temsilcileri şunlardır:

Adam SMITH

Klasik iktisadın temelini oluşturan görüşlere sahip olan A.Smith’e göre;

– Bireycilik ilkesi kapsamında «kişisel çıkar» önde gelir.

– İşbölümü gereklidir.

– Ekonomik faaliyetler, «doğal düzen» çerçevesinde «görünmez bir el» aracılığıyla kendiliğinden gerçekleşir. Devletin müdahalesi gereksizdir.

– «Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler» görüşü ekonomiye hakimdir.

– Serbest dış ticaret gereklidir. A.Smith,dış ticarette «mutlak üstünlük teorisi»ni ileri sürmüştür.

– Sadece tarım değil sanayi de verimlidir.

– Servetin kaynağı emektir.

– İki tür değer vardır: Kullanım değeri (malın faydasına göre belirlenir),

Mübadele değeri (malın diğer mallarla değiştirilebilmesine göre belirlenir).

– İki tür sermaye vardır:

1) Sabit sermaye (mübadele edilemeyen sermaye)

2) Değişir sermaye (mübadele edilebilen sermaye)

– İki tür fiyat vardır: reel fiyat, piyasa fiyatı.

– Ücret, emeğin fiyatı olup asgari geçim düzeyine göre belirlenir.

– Para, sadece mübadele aracıdır.

– İki türlü rant vardır:

1) Fizyokratların «net hasıla» dedikleri fazlalık.

2) Toprağın işletilmesi için toprak sahibine verilen bedel.

David RICARDO

Fizyokratlar ve A. Smith, milli gelirin kaynaklarını araştırırken; Ricardo, milli gelirin üretim faktörleri arasında nasıl dağıtıldığını araştırmıştır. Ricardo’nun temel görüşleri şöyledir:

– Rant teorisi üç faktöre bağlıdır:

1) Tam rekabet koşullarına bağlıdır.Piyasa fiyatı,en kötü koşullarda üretim yapanların (yüksek maliyetle üretenlerin) üretim maliyetine göre f oluşacak daha verimli topraklarda üretilen malların lehine bir fark doğacaktır. Buna «farklılık rantı (diferansiyel rant)» adı verilir.

2) Malthus’ un Nüfus Kanunu doğrudur. Buna göre nüfus arttıkça, daha az verimli topraklar ekileceğinden daha verimli toprak sahipleri bir rant elde ederler.

3) Azalan Verimler Kanunu geçerlidir. Buna göre normal koşullarda üretim faktörleri arasındaki bileşim oranları aynı tutularak faktörler 2 veya 3 misli Tablo ….Klasik İktisat

çoğaltıldığında hasıla da aynı oranda artar. Buna karşılık faktörlerin bileşimi bozulup farklı oranlarda arttırıldığında hasıla miktarı azalır.

– Değer, iki faktöre bağlıdır: Malın faydalı ve nadir olması ve o malı elde edebilmek için gerekli emek miktarı.

– İki tür ücret vardır: Doğal ücret (asgari geçim düzeyine bağlıdır); piyasa ücreti (arz ve talebe bağlıdır)

– Üretim faktör gelirlerinin dağılımı açısından bakıldığında;

Ücret (emeğin payı) sürekli minimum düzeydedir; rant (toprağın payı) gittikçe artar, kar (sermayenin payı) gittikçe azalır, çünkü toprak rantı büyüdükçe sermayenin payı azalır.

– Serbest dış ticaret esastır. Böylece kişisel çıkarlarla toplumun çıkarları uyumlu olduğundan uluslararası işbölümü sayesinde emeğin optimal dağılımı sağlanır. Ricardo, «dış ticaretten iki ülkenin de karlı çıkacağı» görüşünü benimseyerek «karşılaştırmalı üstünlükler teorisi»ni savunur.

William N. SENIOR

Klasik iktisada önemli katkılarda bulunan W.N.Senior;

– İlk kez «politik iktisadın» tanımını yapmıştır. Politik iktisat; zenginliğin içeriğine, üretimine ve bölüşümüne ilişkin ilkeleri inceler.

– Zenginlik unsuru olarak bilinen üç niteliğin olduğunu savunur: fayda, transfer edilebilme, arz itibariyle sınırlı olma (nadirlik).

– Senior’a göre malların faydası, piyasa talebine göre belirlenir ve mübadele değerinin oluşmasında maliyetlerle birlikte rol oynar.

– Senior,Azalan Verimler Kanununu ve ücret teorisini formülleştiren ilk iktisatçıdır.

  1. Stuart MILL

Klasik iktisadın temsilcilerinden olan J.S.Mill’in temel görüşleri şöyledir:- Değer; malın faydasına ve üretim koşullarına bağlıdır.

– Mill,doğal düzenin gerektirdiği doğal kanunları şöyle ifade eder:

1) Kişisel çıkar kanunu (homo -economicus),

2) Serbest rekabet kanunu,

3) Nüfus kanunu (nüfus artışının sınırlandırılması),

4) Arz talep kanunu (fiyat teorisi):Bu kanuna göre; denge fiyatı, arz ve talebin kesiştiği noktada oluşur.Buna bağlı olarak iki tür fiyat vardır. Doğal fiyat (maliyet fiyatı) ve piyasa fiyatı.

– Mill’e göre ücret, emek arz ve talebine bağlıdır. Emek talebi; emek (sermaye) için ödenen fondur. Emek arzı ise nüfusu (işçi sayısı) ifade etmektedir. Buna göre ortalama ücret; ücret fonu (emek talebi, sermaye) / işçi sayısı (nüfus, emek arzı)dır.

Mill, emek talebindeki artışı, ücret fonundaki artışa bağlayarak, ücret oranındaki yükselişi, işgücü veri iken sermayedeki artışa ya da sermaye veri iken işgücündeki azalışa bağlaması açısından ücret teorisinde önemli bir adım atmıştır.

– Mill, Ricardo’ dan farklı olarak rantın sadece tarım ürünlerinden değil, sanayi ürünlerinden de doğabileceğini savunmuştur. Rant, monopolün sonucudur. Mill, Ricardo’ nun «diferansiyel rantı» (toprakların farklı kalitede olmasından doğan rant) yerine «mutlak rantı» (rant, tüm topraklardan oluşabilir) kabul eder.

– Mill’e göre para ortak bir mübadele aracıdır.

– Büyüme Teorisi açısından Mill için temel sorun, «gelir düzeyi veri iken daha eşit bir bölüşümün sağlanması»dır. Böylece ekonomik büyümenin sağlanacağını savunan Mill’ e göre kültürel yapı, siyasal yönetim, teknik gelişme, piyasa şartları gibi konular, büyüme için gerekli başlangıç şartlarını oluşturur.

– Mill,serbest dış ticareti savunur. Buna göre serbest ticarete bağlı olarak ödemeler dengesinde kendiliğinden denge sağlayan bir mekanizma mevcuttur.

  1. Baptise SAY

Klasik iktisada önemli katkılarda bulunan J.B.Say’a göre;

– Devlet, piyasalara müdahale etmemelidir. Çünkü, «her arz kendi talebini oluşturur». Mahreçler Kanunu olarak bilinen bu kanun üç varsayıma dayanır:

1) Fiyatlar tamamen maliyetlere eşit olmalıdır.

2) Maliyetler gelire eşit olmalıdır.

3) Tüm gelirler harcanmalıdır.

Buna göre reel yönden; Toplam arz (üretim) = toplam talep (tüketim);

Parasal yönden ise; Toplam giderler (maliyetler) = toplam gelirler eşitliği geçerlidir.

– Para, mübadelelerde bir araçtır.

– Dış ticarette ödemeler bilançosu kendiliğinden dengeye gelir.

– Say, Alternatif Maliyet kavramını öne sürmüştür. Buna göre, bir malı elde etmenin maliyeti, diğer bir maldan vazgeçmeye bağlı olup bu malın maliyeti, vazgeçilmesi gereken mallarla ölçülür.

Thomas MALTHUS

Klasik iktisadın temsilcilerinden olan T.Malthus’un temel görüşleri şöyledir:

– Nüfus miktarı ve doğal kaynaklar arasında dengesizlik vardır (artan nüfus, sınırlı kaynak). Böylece Malthus nüfus ve kaynak miktarına ilişkin dinamik bir analiz yapmıştır.

– Klasiklerin tasarlanan tasarruf = tasarlanan yatırım görüşünü benimsememiş, aşırı tasarrufun da bulunabileceğini ve tasarrufun yatırımın üzerine çıkmasıyla bir «genel aşırı üretimin» oluşabileceğini belirtmiştir.

– Yine Klasiklerin aksine efektif talebin tüketimi, tüketimin de üretimi belirlediğini savunarak Klasiklerden farklı olarak üretimi veri kabul etmemiştir.

FAYDACI FELSEFE

Doğal düzenin savunduğu temel ilkeleri – bireyin çıkarının maksimumlaştırılmasının toplumun çıkarını da maksimumlaştıracağı, piyasanın kendiliğinden işleyişi, iktisat politikasının optimal şartların oluşmasını sağlayacağı için serbestçe uygulanması (laissez-faire) – kabul etmekle beraber, Faydacı Felsefeyi doğal düzenden ayıran temel nokta; «doğal» kavramını bir yana bırakıp insan davranışlarının sadece mutluluk açısından incelenmesini «doğru-yanlış» davranışların belirlenmesi için kabul etmektir. Faydacı felsefe özellikle Neo-Klasikler’ i etkilemiştir. Bu akımın en önemli temsilcisi Jeremy Bentham’ dır.

Jeremy BENTHAM

Temel ilkeleri;

– Ruh bilimsel ilke: Toplumun düzenli işleyişi, bireyin daima kendi mutluluğunu maksimumlaştıracak şekilde davranmasına bağlıdır.

– Rasyonalite (akılcılık) ilkesi: Birey rasyonel davranmalıdır (homo economicus).

– Ahlaki ilke; Toplumun hukuki yapısı, bireyin kendisi için en yararlı olacak davranışı diğerleri için de en yararlı olabilecek şekilde belirlemelidir.

– Devlet, bireyin ve toplumun çıkarlarının uyumunu sağlayacak politikalar izlemelidir. J.Bentham,temel ilkeleri ve görüşleri ile Faydacı Felsefe’ye önemli katkılarda bulunmuş bir iktisatçıdır.

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF İktisat Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir