SOSYOLOJİ
SOSYOLOJİ: Toplum ve insan etkileşimi üzerinde çalışan bir bilimdir. Ana konusu toplumdur.
Sosyolojinin genel özellikleri şunlardır:
- Pozitif bir bilimdir
- Olması gerekeni değil olanı inceler.
- Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurar.
- Benzer sosyal olaylardan genelleme yapılabilir.
- Sosyal olayları çok yönlü ele alır.
- Diğer sosyal bilimlerle etkileşim içindedir.
- Kişiye ait problemler ile ilgilenmez.
- Bütün toplumlar için genel kurallar koymaz.
- İdeolojilerden uzak bir bilimdir.
- Modern (günümüz) toplumu inceler. (İlkel toplumları antropoloji inceler.)
- Subjektif yorumlardan uzaktır.
- Saha çalışmasına önem verir.
- Sosyal olayları bütüncül şekilde ele alır.
MİKROSOSYOLOJİ: Yüz yüze etkileşimi içeren günlük davranışların incelenmesidir.
MAKROSOSYOLOJİ: Siyasal sistem ya da ekonomik düzen gibi büyük ölçekli toplumsal düzenlerin çözümlenmesidir.
SOSYOLOJİNİN TANINMIŞ YÜZLERİ
SAİNT SİMON: “Sanayi Toplumu” kavramını kullanan ilk sosyologtur. Bazı kişiler tarafından ilk sosyolog olarak da tanımlanır. Hristiyan sosyolojisinin kurucusu olarak bilinir. Ona göre yoksul sınıfların hayat standartlarını yükseltmesi gerekmekteydi. Bu amaç doğrultusunda yoksul sınıf her türlü mücadeleye girişmeliydi. Toplumu evrimci ve pozitivist bir çerçevede ele almıştır. İNSAN EMEKTİR sözü tarihe damgasını vurmuştur.
Eserleri: Topluluğun Yeniden Düzenlenmesi Üzerine, Sanayi Sistemine Dair ve Sanayicilerin İlmihali adlı eserleri vardır.
Sosyoloji isim arandığı dönemlerde Simon SOSYAL FİZİK isminin uygun olabileceğini düşünmüştür.
AUGUSTE COMTE: S.Simon gibi toplumu evrimci ve pozitivist bir yaklaşımla ele alır. Pozitivizim, fen bilimlerinde kullanılan yöntemin sosyal bilimlerde ve dolayısıyla da sosyolojide kullanabileceğini savunmuştur. Comte toplumu biyolojik bir organizmaya benzetmiştir. Toplumsal Statiği “toplumsal düzen” ile Toplumsal Dinamiği de “toplumsal değişme ve ilerleme” olarak özdeşleştirmiştir.
Comte’ye göre toplumlar üç temel aşamadan geçerek ilerler :
- TEOLOJİK AŞAMA: İnsan düşüncesi her şeyi doğaüstü güçlerle açıklamaya çalışmaktadır.
- METAFİZİK AŞAMA: İnsan düşüncesi sosyal veya fiziksel tüm olgu ve olayları soyut güçlerle açıklamaya çalışmaktadır.
- POZİTİF AŞAMA: İnsan düşüncesi bütün olgu ve olayları bilimsel olarak açıklamaya çalışır.
HELBERT SPENCER: Organizmacı bir toplum modelini benimsemiştir. Darwin’in evrim teorisindeki biyolojik organizmanın evrimsel gelişimine benzeyen bir toplumsal değişme teorisi geliştirmiştir. Spencer, evrim sürecinde çevresine uyum sağlayan toplumların hayatta kaldığını belirtmiştir. Spencer’in genel yaklaşımı “SOSYAL DARWİNİZM“dir. Toplumu sanayi-askeri olarak ikiye ayırmıştır. Toplumu sanayi ve askeri olarak ayırmıştır.
NOT: “SOCİOLOGY” terimi ile ilk yayımlanan kitap İngiliz düşünür Helbert Spencer’in yazdığı “THE STUDY OF SOCİOLOGY” kitabıdır.
KARL MARX: “TARİHSEL MATERYALİZMİ” geliştirmiştir. Görüneni değil, görünenin arkasında yatan toplumsal dinamikleri eleştirel bir açıdan ele alır.
İnsanların varlıklarını, bilinçleri değil toplumsal varlıkları belirlemektedir, diye düşünmüştür. “Diyalektik Materyalist” kavrayışta Marx özellikle üretim üzerinde yoğunlaşmıştır. Toplumsal anlayışında alt yapı ve üst yapı oluşumu söz konusudur. Alt yapı ekonomik yapıyı, Üst yapı da hukuk, siyaset, din, aile ve ideolojilerinden oluşur. İndirgemeci Sosyoloji kavramı önemlidir.
EMİLE DURKHEİM: Sosyolojinin kurucularındandır. Durkheim toplumu biyolojik organizmaya benzetmiştir. Toplumun bireylerden bağımsız bir gerçekliği olduğunu savunur. Toplumun bireylerden daha önemli olduğunu bildirmiştir. Önemli eserlerinden biri de “SOSYOLOJİK YÖNTEMİN KURALLARI“dır.
Durkheim “Yapısal İşlevselciliğin” gelişimine katkı sağlamıştır. İşlevselci bir toplum modeli benimsemiş olan Durkheim için toplumsal düzen ve dayanışma bir toplumun işlevsel anlamda önceliğidir. Düzen ve dayanışmanın kaynağı ise “işbölümü ve uzmanlaşma” dır. İşbölümü arttıkça bireylerin birbirine bağımlılığı da artar.
“Sosyolojik Yöntemin Kuralları” adlı eseri önemlidir.
Mekanik Dayanışma: Benzeşmeye dayalı basit bir işbölümünün olduğu geleneksel samimi toplumlarda görülür.
Organik Dayanışma: Farklılaşmaya dayalı karmaşık bir işbölümünün ve uzmanlaşmanın olduğu modern toplumlarda söz konusudur.
Durkheim “KOLLEKTİF BİLİNÇ” kavramını ahlaki uzlaşma için kullanmıştır. İlk sosyoloji kürsüsünü kuran kişidir. “TOPLUMSAL İŞ BÖLÜMÜ” eserini kaleme almıştır.
MAX WEBER: Sosyolojinin bağımsız bir bilim olarak gelişmesinde katkı sunmuştur. Pozitivizmi eleştiren bir yaklaşım geliştirmiştir. Weber, sosyolojinin ve sosyolojik analizin temeline “toplumsal eylem ve etkileşimi” koymuştur. Pozitivistlerin aksine sosyolojide doğa bilimlerine ait yöntemlerin ve kavramların aynısının kullanılmasına karşı çıkmıştır. Ona göre insan kültürel bir varlıktır. Weber sosyolojisi litaratürde “toplumsal eylem, yorumlayıcı ya da anlayıcı sosyoloji” olarak da adlandırılır. Önemli eserlerinden biri de “PROTESTANLIK AHLAKI VE KAPİTALİZMİN RUHU“dur.
Weber’e göre bürokrasi kapitalist ya da sosyalist tüm modern toplumlara özgü bir modeldir. Modern toplumda yönetim insanlar tarafından değil, yasalar ve yönetmelikler aracılığıyla yapılmaktadır. Weber, çoğulcu bir yaklaşım benimseyerek toplumsal değişmede birçok faktörün rol aldığını belirtmektedir.
İBN-İ HALDUN: Bazıları tarafından ilk sosyolog olarak da bilinir. Kurduğu bilim İlm-i Umran‘dır. Mülk kavramına önem vermiştir. Yaşanılan coğrafya bir toplumun her şeyini belirler. Toplumu ikiye ayırır:
- Bedevi Toplumlar: Aşiret tarzında örgütlenen toplumlardır. Devlet diye bir şeyden bahsedemeyiz.
- Hadari Toplumlar: Şehir toplumlarıdır. Devlet bu toplumda ortaya çıkar.
İbn-i Haldun’a göre toplumu oluşturan temel unsur onun ASABİYET dediği birlikte yaşama iradesidir. Toplumsal analizin temeline KÜLTÜRÜ koymuştur. Toplumu devletten ayrı tutmuştur.
İbn-i Haldun’a göre toplumların evrimi şu şekildedir:
- Göçebelik
- Kabile Yaşamı
- Kentsel Devlet Yaşamı (Mukaddime)
TÜRKİYE’DE SOSYOLOJİ
- Durkheim‘in Fransa’da kurduğu ilk sosyoloji kürsüsünü müteakip 1914’te İstanbul Darulfünun’da Ziya GÖKALP tarafından kurulan sosyoloji kürsüsü dünyanın ikinci en eski sosyoloji bölümü olma özelliğini taşır.
- Türk sosyolojisinin iki kurucu ismi PRESN SABAHATTİN ve ZİYA GÖKALP‘tır.
- Prens Sabahattin Fransız sosyologu Le Play‘ın Türkiye’deki tanıtıcısı olarak karşımıza çıkar. Yıkılışın kenarına gelmiş bir ülkede “Türkiye Nasıl Kurtulabilir” eserini kaleme almıştır. Adem-i Merkeziyetçiliği savunmuştur. (yerinden yönetim şekli)
- Prens Sabahattin’in TEŞEBBÜS-İ SAHŞİ cemiyetini kurmuştur. (bireysel girişime önem verilmesi, imkan tanınması)
- Ziya GÖKALP’ın sosyolojisinin eksenini ulus ve terakki konuları oluşturur.
- Ziya Gökalp’ın sosyolojik olarak tartıştığı konulardan biri de kendisinin hars dediği milli kültürdür.
SOSYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER
ANKET: Belli bir kişi, grup ya da topluluğun belli konulardaki duygu, düşünce ve bilgilerini belirlemek için hazırlanmış soru listeleridir.
İSTATİSTİK: Sayılarla ifade edilebilen verilerin elde edilmesinde kullanılır. Mesela gelecek seçimlerde hangi partinin kazanma şansı daha fazla? gibi.
MONOGRAFİ: Belli sınırlar içinde kalarak belirlenen bir konunun derinlemesine incelenmesidir. Monografi çalışmaları ilk defa Fransız sosyolog LA PLAY tarafından işçi aileler üzerinden başlatılmıştır.
SOSYOMETRİ: Küçük gruplarda sosyal ilişkilerdeki yaklaşma-uzaklaşma derecelerini ve bir grubun sosyal durumunu ölçmeye yarar.
ANALOJİ: İki benzer olay arasında karşılaştırma yaparak sonuca ulaşma olarak da adlandırılır.
BAZI SOSYOLOJİK TERİM VE TEMSİLCİLERİ
İŞLEVSELCİLİK: İlk olarak 19. yüzyılda E.Durkheim tarafından ileri sürülmüştür. İşlevselcilik toplumu öz düzenlemeye sahip bir sistem olarak ele alır. 20.yüzyılda A.R. Radcliffe-Brown ile B.Malinowski tarafından geliştirilmiştir. Amerikan sosyolog Parsons ve Robert K.Merton tarafından işlevselcilik daha da geliştirilerek günümüze ulaşmıştır.
MARKSİZİM ve TEOLOJİK ÇATIŞMA: Marksist teorisyenlerden olan Antonio Gramsci toplum analizinde yalnızca alt yapının değil, üst yapının da (kültür,ideoloji) önemli olduğunu belirtir.
YAPISALCI MARKSİZİM: Lois Althusser’in düşünceleriyle oluşmuştur. Bir toplumda belirli ilişkilerden oluşan üç temel toplumsal yapıdan bahsetmiştir.
ELEŞTİREL TEORİ: Frankfurt okuluna bağlı olarak ortaya çıkan bu teori önemli bir yere sahiptir. Bu teori 1980’lerde Jurgen Hebermas tarafından yeni bir varlık alanı bulmuştur.
ÇATIŞMA TEORİSİ: Ralf Dahrendof tarafından geliştirilmiştir. Dahrendorf güç-otorite üzerine temellenen bir sınıf modeli tanımlamıştır.
SEMBOLİK EKİLEŞİMCİLİK: Toplumu, bireylerin günlük yaşamındaki etkileşimlerinin bir ürünü olarak ele alır. George Herbert Mead bu yaklaşımın kurucusudur. Mead’a göre insan eşsiz bir varlıktır.
DRAMATURJİ TEORİSİ: Ervin Goffman tarafından ileri atılmıştır. Toplumsal yaşamı bir tiyatroya benzetir.
SOSYOLOJİK FENOMENOLOJİ: Alfred Schutz tarafından savunulmuştur. Günlük yaşamın gerçekliğini inceler.
ETNOMETOLOJİ YAKLAŞIM: Harold Garfinkel tarafından savunulmuş. Günlük etkileşim esnasında oluşturulan gerçekliğin ampirik incelemesiyle ilgilenir.
- SOSYAL OLAY?
Başlangıç ve bitiş süresine sahip, bir defalık olup biten oluşumlardır.
Örnek: 1. Dünya Savaşı
- SOSYAL OLGU?
Başlangıç ve bitiş süresi olmayan uzun bir zaman dilimin kapsayan durumlardır.
Örnek: Savaşlar
- FEMİNİZM?
Sosyolojide günümüze kadar yer alan bütün teoriler erkekler tarafından ve erkek bakış açısıyla geliştirildiğini ileri sürer.
- POSTMODERNİZM?
Aydınlanma döneminde ortaya çıkan ve teknolojiye, bilime, ilerlemeye inanan, geleceğe güven duyan düşünceleri, değerleri ve varsayımları içeren modernizme karşıt olarak gelişmiştir.
- ALT KÜLTÜR?
Bir toplumda azınlıkta olan gruptur.
- KARŞI KÜLTÜR?
Egemen kültürel değerlere tamamen karşıt grupların yaşam biçimlerini ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır.
- KİTLE KÜLTÜRÜ?
Halk tarafından oluşturulan bir kültürü değil, kitleler için kültür endüstrisi tarafından ticari kaygılarla üretilen ve kitlesel düzeyde tüketilen bir kültürdür.
- HALK KÜLTÜRÜ?
Özellikle endüstri öncesi toplumlarda geniş halk kesimlerinin gündelik kültürüne işaret etmektedir.
- YÜKSEK KÜLTÜR?
İnsan yaratıcılığının mükemmel ile özdeş olan en üst düzey örneklerine işaret eder.
- POPÜLER KÜLTÜR?
Toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından benimsenen ve tercih edilendir.
NOT: Marksist yaklaşımlarda toplumun üst yapısının bir parçası olarak kültür, alt yapısının bir parçası olarak da ekonomi öne çıkmaktadır.
ÇAĞDAŞ ELEŞTİREL KURAMLARDA KÜLTÜR
1- FRANKFURT OKULU VE KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ: Modern kitle kültürünün 20. yüzyılda kapitalizmin ideolojik egemenliğinin kitle aracı olduğunu ileri sürmüştür. Frankfurt Okulu kuramcıları kültür endüstrisinin kapitalizmin egemenliğini yaygınlaştırmak, insanları ve kültürlerini metaya dönüştürmek için teknolojiyi nasıl kullandıklarını ve aklı nasıl araçlandırdıklarını göstermeye çalışmıştır. Kültür endüstrisini harekete geçiren dinamik etken ise piyasadır.
2- ANTONİO GRAMSCİ VE KÜLTÜREL HEGEMONYA: Egemen sınıfın kendisini sadece şiddet ve güç kullanarak devam ettiremediğini öne sürmüştür. Egemen sınıfın iktidarının devam ettirmesinde, yönetimin ikna ya da rızasına dayandırılmasına oldukça önem vermiştir. Kültürel Hegemonya, egemen sınıfların bağımlı sınıflar üzerinde zor ve ikna yöntemlerini kullanarak otorite kurmasını ifade etmektedir.
3- BRİTANYA KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR OKULU: Özellikle medyanın kültürel hegemonyasının oluşturulmasında ve sürdürülmesinde rolünü uygulamıştır.
4- PİERRE BOURDİEV VE KÜLTÜREL YENİDEN ÜRETİM: Egemen sınıfın kültürünün eğitim sistemi yoluyla nesilden nesile aktarılmasını ifade eder. Eğitim çok önemli bir kurumdur. (pierre bourdiev’i kutlarım eğitimin önemine değindiği için 🙂 )
ETNOSANTRİZM NEDİR?
Bireyin kendi kültürel değerlerini merkeze alarak başka kültürleri kendi kültürel değer sisteminde değerlendirmesi ve yargılamasına denir. Genellikle kendi kültürünü yüceltme ve başka kültürleri küçümseme, ötekileştirme şeklindedir.
KÜLTÜREL RÖLATİVİZM NEDİR?
Kültürleri kendi içinde değerlendirmek ve yargılamak gerektiği, kültürlerin dışardan bakılarak yargılanamayacağı düşüncesidir.
STATÜ VE ROLLER
STATÜ: İnsanların toplum içindeki yerlerini ifade eder. Statü kişilerin çocuk, doktor,öğretmen gibi kim olduklarını belirtir. Doğuştan gelen statülere ‘verilmiş-edinilmiş statü’ denir. (kadın-erkek gibi). İnsanların daha sonradan kendi çabalarıyla elde ettikleri statülere ‘kazanılmış statü’ denir.(anne, öğretmen). Bireyin en ağır basan statüsüne ise anahtar statü denir.
ROL: Bireyin statüsüne uygun olarak sergilediği davranışlardır.
SOSYAL PRESTİJ: Saygınlığı ifade eder. Doktorluk bir statüdür ancak sevilip sayılması prestij ile ilgilidir.
TOPLUMSAL İLİŞKİLERİ YÖNLENDİREN UNSURLAR
Toplumsal Değerler: İçten ağlı olunan ortak duygulardır. Namus, bayrak, vatan
Toplumsal Normlar: Bireyleri olaylar karşısında belli tarzda davranmaya zorlayan kurallardır. Büyüklere karşı saygı olmak gibi.
Toplumsal Kontrol: Bireyin sosyal normlara uymasını sağlayan, yaptırım gücü olan mekanizmadır. Ayıplama, kınama, cezalandırma gibi.
Toplumsal Sapma: Toplumsal kontrolün etkisiz veya yetersiz kalması durumunda sosyal normlardan sapmaları ifade eder. Yolsuzlukların, hortumlamaların artması veya olması gibi.
TOPLUMSAL GRUPLAR
- COOLEY‘e göre birincil gruplar; samimi ilişkilerin olduğu gruplardır (aile, arkadaş vb.). İkincil gruplar ise; resmi ilişkilerin görüldüğü gruplardır (parti, sendika vb.).
- TÖNNİYES‘e göre cemaat; ortak iradenin, ortak mülkiyetin bulunduğu, etnik köken, din, dil, kültür gibi özellikleri farklılaşmamış gruplardır. Üyeler arasındaki ilişkileri gelenekler sağlar. Cemiyet ise; bireysel mülkiyetin, bireysel iradenin hakim olduğu gruplardır. Bireyler arasındaki ilişkiler toplumsal sözleşmelerle sağlanır.
- EMİLE DURKHEİM‘e göre mekanik dayanışmalı gruplar; genellikle sanayi öncesi toplumlarda görülen, benzer statüdeki insanlar arasındaki dayanışmanın güçlü olduğu, iş bölümünün yaygınlaşmadığı, üyelerin birbirlerine duygusal bağlarla bağlı olduğu gruplardır. Organik dayanışmalı gruplar ise; nüfus yoğunluğunun artmasıyla birlikte iş bölümü ve işlevsel uzmanlaşma ortaya çıkmıştır. Modern sanayi toplumlarında farklı alanlarda uzmanlaşan farklı gruplardaki insanlar arasında organik bir dayanışma vardır.
Grup dışındaki topluluklar ise şöyledir:
1– Kalabalıklar (yığın): Aralarında fiziki yakınlık olmalarına rağmen sosyal ilişki bulunmayan yüzeysel geçici topluluklardır. Örneğin: durakta otobüs bekleyenler, protesto yürüyüşündekiler, tiyatro izleyenler vb.
2– Kategoriler: Ortak özelliklere sahip olan ancak aralarında hiçbir ilişki bulunmayan kişilerin oluşturduğu bir bütündür. Örneğin: lise mezunları, pop müzik sevenler, işçiler vb.
3- Kitle: Ortak sosyal niteliklere sahip olan insanların oluşturduğu topluluktur. Örneğin: aynı gazeteyi okuyanlar, Galatasaray’ı tutanlar 😉
TOPLUMSAL KURUMLAR
Toplumdaki ortak ve temel ihtiyaçların (beslenme, barınma, korunma) giderilmesine yönelik sosyal ilişkilerin ortaya koyduğu yerleşmiş davranış kalıplarının bütünlüğü temel toplumsal kurumları ortaya koyar. (aile, ekonomi, siyaset, din, eğitim)
Toplumsal Kurumların Özellikleri:
- Belli bir ihtiyacı gidermek için vardır
- Toplumsal ihtiyaçlardan ortaya çıkmıştır
- Birden fazla fonksiyonu vardır
- Zamanla değişebilir
- Yeni kurumlar eskisini ortadan kaldırabilir
- Bir kurumdaki değişme diğerini etkileyebilir veya değiştirebilir.
- Her kurum bir amaca hizmet etmelidir
- Kendine özgü yapısı ve kuralları vardır.
AİLE KURUMU
- MADERŞAHİ AİLE: Ana egemenliğinin olduğu aile tipidir. Klan ailesi buna örnektir. Otorite annenin elindedir. Erkek avcı, kadın toplayıcıdır.
- 2. PEDERŞAHİ AİLE: Baba egemenliğine dayanır. Otorite erkeğin elindedir.
Eş sayısına göre evlilikler:
- MONOGAMİ: Tek eşliliktir.
- POLİGAMİ: Çok evliliktir.
- POLİJİNİ: Birden fazla kadınla evlenilmesidir. (kürtçede jın kadın anlamına gelmektedir)
- POLİANDRİ: Birden fazla erkekle evlenilmesidir.
Eşin seçildiği gruba göre evlilikler:
- ENDOGAMİ: İçten evliliktir. Akraba evliliği gibidir.
- EGZOGAMİ: Dıştan evliliktir. (Egzoz arabanın dışındadır öyle akılda tut)
Oturma yerlerine göre evlilikler:
- MATRİLOKAL: Evlenen erkeğin kadının evine yerleşmesidir. (içgüveysi)
- PATRİLOKAL: Evlenen kadının erkeğin evine yerleşmesidir.
- NEOLOKAL: Evlenen çiftlerin ayrı bağımsız bir eve yerleşmesidir.
- LEVİRAT: Eşi ölen kadının, eşinin kardeşlerinden biriyle evlenme şeklidir.
- SORARAT: Eşi ölen erkeğin, eşinin kardeşlerinden biriyle evlenmesidir.
-SOSYOLOJİ NOKTA ATIŞI BİLGİLER-
- Bencil intihar: Toplumdan dışlanmış soyutlanmış insanların giriştikleri intihar şeklidir. (E.DURKHEİM)
- Alturistik intihar: Birey kendini feda ettiğini düşünür. Müslümanlar arasındaki şehitlik düşünülebilir.(E.DURKHEİM)
- Global Toplum terimini ilk ortaya atan kişi DUVARGER‘dir.
- Sosyal Alışveriş Kuramı ödül-cezaya dayanır. Temsilcileri George C. Homans- Peter M. Blav.
- PARETO’nun; Türev (doktrin görüş)-Kalıntılar (değişmez düşünce)’ ı önemlidir.
- Prens Sabahattin ;bireyci, Ziya Gökalp; toplumcu, Mehmet İzzet ise toplum+bireycidir.
- İbn-i Haldun’a göre toplumların evrimi sırayla; göçebelik-kabile yaşamı-kentsel devlet yaşamı (mukaddime) şeklinde oluşmaktadır.
- Comte toplumsal dünyayı iki temel kavram arasında tartışmaktatır.
- SOSYAL STATİK (toplumun işleyiş biçimini, düzenini ve yapılarını ele alır.)
- SOSYAL DİNAMİK (toplumun gelişiminin ve değişmenin incelenmesini savunur.)
- HOBBES toplumsal yaşamın doğal halini ihtiras ve kavgaya dayalı olduğunu ve bu nedenle de insanların yapay bir düzen kurarak kargaşadan uzak, mutlu ve huzurlu olabileceğini savunur.
- BERTRAND RUSSELL‘e göre işbirliğinin 3 temel sebebi vardır. Bunlar;
- Menfaat (çıkar) birliği
- İnanç birliği
- Kan birliği
- Ziya Gökalp ve Mehmet İzzet ülkemizde COMTE-DURKHEİM okulunun temsilcileridir.
- Prens Sabahattin ülkemizde LEPLAY okulunun temsilcisidir.
- LA PLAY‘ın “sosyal kontrol teorisi ” çok önemlidir.
- ASABİYET: birlikte yaşama duygusuna denir.
- TOCQUEVİLLE: Devlet despotizmdir, demiştir.
- MARX: Din afyondur, demiştir.