Cinsel Sorunlar ve Medya
Cinsellik olgusunda dış uyarıcıların etkisi çok büyüktür. Bu dış uyarıcılardan birisi de kitle iletişim araçlarıdır. Özellikle psikosos yal ergenliğe, olgunluğa ermemiş, 18 yaşın altındaki bireylerde basın yayın organlarının olumsuz etkisi çok fazladır. Uyarıcı fotoğraf ve haberlerle yüklü bir gazetenin yetişkinler üzerinde dahi etkisi olduğu düşünülürse, psi kososyal gelişme sürecini henüz yaşayan bireylerde ne türden etki yapacağı daha iyi anlaşılabilir. Cinsel kimliğini edinme sürecindeki bireyler için, eğitici nitelikte yayınlar yapılması daha doğru olur.
Türkiye şartlarında cinsel kimlik 10-18 yaşlarında edinilmektedir. Yedi sekiz yıllık bu geniş yelpazede birey, çocukluk psikolojisinden gençlik psikolojisine geçiş sancıları çeker. Bu döneme “fırtınalar çağı” da denmektedir. Kitle iletişim araçları bu dönemde bireyi mutlaka olumlu veya olumsuz etkiler. Esas olan, çocuğun cinsel kimliği saptama yıllarına gelmeden önce ailesi tarafından bu konuda iyice eğitilmesidir. Bu eğitim verilmemişse, çocuk bu dönemde birçok problemlerle karşılaşır. Çocuk ailesinden veya okuldan cinsellikle ilgili sağlıklı bilgiler edinmemişse, bu bilgiyi sinemalardan, gazetelerden, pornografik yayınlardan vs. alacaktır. Bunların sağlıklı olma derecesi ise iyimser bir ifadeyle şüphelidir. Aşırı bir şekilde susamış bir insana: “Şurada su var, ama biraz pis” denilse, gidip o mikroplu suyu içecektir. Teşbihte hata olmaz, cinsel bilgi edinme vasıtalarından bir kısmı böyledir. Önemli olan çocuğun temiz kaynaklara, eğitici yayınlara ulaştırılmasıdır. Tabiidir ki, basın yayın organlarının bu tür yayınları normaldir, devam etmelidir, demek istemiyoruz. Devletin üst düzeyde alacağı bazı tedbirlerle bu yayınlar yasaklanmalıdır. Bunun daha da güzeli, kitle iletişim araçları arasında tesis edilecek oto kontrol mekanizmasıdır.