Muhasebe ve Vergi usule göre değerleme yöntemleri ders notu

Değerleme;U V.U.K.’nun 258 ve 259. maddelerine göre, “vergi matrahının hesaplanmasıyla  ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerlerinin tespitidir. “

Envanter Çıkarmak : Değerlemenin ilk aşamalarından biri envanter çıkarmaktır. Envanter çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir. Ticari teamüllere göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutat olmayan malların değerleri tahminen tespit olunur.

DE ĞERLEME ÖLÇÜLERİ

  1. Maliyet bedeli VUK’nun 262. maddesinde maliyet bedeli; ” …İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderleri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Maliyet bedeli ile değerlenecek iktisadi kıymetlere aşağıda sayılanlar örnek olarak verilebilir. a- Gayrimenkuller,

b- Demirbaş eşya,  c- Özel maliyet bedeli,

d- Zirai mahsuller,

e- Emtia

  1. Borsa rayici Borsa rayicine ilişkin VUK’ nun 263. maddesi hükmüne göre borsa rayici; gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerini ifade eder.Borsa rayici ile değerlenecek iktisadi kıymetlere örnek olarak yabancı paralar ile devlet tahvili ve hazine bonolarını verebiliriz.
  2. Tasarruf değeri

VUK’ nun 264. maddesindeki tanıma göre tasarruf değeri; bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir. Tasarruf değeri ölçüsü sadece alacak ve borç senetleri için uygulanmakta olup, bu senetlerin tasarruf değerinin bulunmasında reeskont yöntemi kullanılmaktadır.

  1. Mukayyet değerVUK’nun 265. maddesinde mukayyet değer; “Bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri” olarak tanımlanmıştır. Mukayyet değer uygulamada muhasebe değeri veya defter değeri olarak da adlandırılmaktadır. Mukayyet değer ile değerlenecek iktisadi kıymetlere aşağıda sayılanlar örnek olarak verilebilir..  İktisadikıymetlerinmukayyetdeğerinintespitiiçinherhangibirişlemyapmayagerekyoktur.

a- Senetsiz alacak ve borçlar

b- Reeskont uygulaması yapılmayan senetli alacak ve borçlar,

c-İlk tesis ve taazzuv giderleri ile peştemallıklar,

d- Aktif ve geçici hesaplara ilişkin kıymetler,

e- Karşılıklar.

  1. İtibari değer İtibari değer VUK’nun 266. maddesinde “Her nevi senetlerle, esham ve tahvillerin üzerine yazılı olan değer” olarak tanımlanmıştır. İtibari değer uygulamada nominal değer veya yazılı değer olarakta adlandırılmaktadır. TL cinsinden kasada bulunan değerler itibari değerlenmektedir 
  1. Vergi değeri VUK’ nun 268. maddesindeki tanıma göre vergi değeri “bina ve arazinin Emlak Vergisi Kanununun 29. maddesine göre tespit edilen değeri” olarak tanımlanmıştır. Vergi değeri uygulamada bina, arsa ve arazilerin emlak vergisine esas değerlerinin hesaplanmasında kullanılmaktadır.
  1. Rayiç bedel VUK’nun Mükerrer 266. maddesi uyarınca rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım-satım bedelidir. Vergi Usul Kanunu’nda işletmeye dahil herhangi bir iktisadi kıymeti için değerleme ölçüsü olarak rayiç bedel öngörülmemiştir.
  1. Emsal bedeli ve ücreti VUK’ nun 267. maddesi hükmüne göre emsal bedel; “Gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.” Emsal bedeli, gerçek değeri belli olmayan

veya bilinmeyen mallara uygulanabilir. Değeri bilinen bir iktisadi kıymetin değerlemesinde bu ölçü kullanılamaz. İktisadi kıymetin gerçek değerinin başka bir değerleme ölçüsü ile bulunabildiği durumlarda, emsal bedeli ile değerleme yapılamayacaktır. Emsal bedeli uygulaması VUK’nun 267. maddesi uyarınca aşağıdaki üç sıra takip edilmek suretiyle yapılır:

Birinci sıra ortalama fiyat esasıdır. “Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan ortalama satış fiyatı ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25’ten az olmamasışarttır.

İkinci sıra maliyet bedeli esası”Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef, bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder 

Üçüncü sıra takdir esasıdır. “Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilmeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir…”Emsal bedelin, yukarıda yer alan ortalama fiyat esasına veya maliyet bedeli esasına göre bulunmasında emsal bedel bizzat mükellefler tarafından hesaplanır. Emsal bedelinin birinci sırada yer alan ortalama fiyat esasına veya ikinci sırada yer alan maliyet bedeli esasına göre tespitinin mümkün olmaması halinde ise emsal bedel takdir komisyon marifetiyle tespit edilecektir.

  1. Alış Bedeli Alış bedeli; bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağdır. Hisse Senetleri ile fon portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir.
  1. ALACAKLARIN VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ :

12.1. Alacak ve Borçlarda Reeskont İşlemi: İktisadi işlemlere dahil senetli borç ve alacakların reeskonta tabi tutulma işlemleri, Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Reeskont, işletme aktifinde veya pasifinde yer alan alacak ve borç senetlerinin değerleme

günündeki gerçek değerine indirgenmesidir. Reeskont ayırmanın şartları aşağıdaki gibi özetlenebilir.

  • Alacak veya borç senede bağlı olmalıdır.
  • Senet, vade içermelidir ve vadesi değerleme günü itibariyle gelmemiş olmalıdır.
  • Senet bilançoda yer almalıdır.
  • Senet kazancın elde edilmesine yönelik olmalıdır.
  • mükellefler için reeskont işlemi ihtiyaridir.
  • Ancak alacak senetlerini reeskonta tabi tutan kuruluşlar, borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak zorundadır. Kısmi reeskont işlemi yapılamaz. Örneğin; alacak senetlerinin bir kısmını reeskonta tabi tutup, diğer kısmını tutmamak olmaz.
  • 31.12.2010 tarihinde yapılacak olan reeskont işlemlerinde %14 oranı uygulanacaktır.
  • Yabancı para cinsinden olan senetli alacak ve borçlar reeskonta tabi tutulabilir. (VUK. 280/3). Ancak bu durumda reeskont oranı olarak; LIBOR (Londra Bankalar Arası Faiz Oranı) esas alınır. (Amerikan Doları için yaklaşık % 0,8, Euro için ise yaklaşık % 1.5 seviyelerindedir)

Reeskont Hesaplama Tekniği:

238 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalar çerçevesinde Reeskont hesabında aşağıda yer alan iç iskonto formülünün kullanılması gerekmektedir.

İç İskonto Formülü: F = A x n x t / 360+( n x t )

F= Reeskont Tutarı

t = Vade (Değerleme günü itibariyle kalan gün sayısı)

A= Senedin Nominal Değeri

n= Faiz Oranı;

t = Vade (Değerleme günü itibariyle kalan gün sayısı

 12.2. Değersiz Alacaklar; (VUK Md.322)

 Kazai bir hükme (yargı kararı) veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersizalacaktır. Kanaat getirici vesikaya şunları örnek verebiliriz.

a)- Konkordato anlaşması (alacaklının borçluya ibra ettiği kısım)

b)- Borçlunun miras bırakmadan öldüğünü ve mirasçılarının mirası reddettiğini gösteren

belgeler.

c)- Aciz vesikaları,

d)- Borçlunun yurt dışına çıktığını ve haczedilebilecek malı olmadığını gösterir belgeler v.b.

  • Bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için hukuki yolların tüketilmiş olmasıgerekir.
  • Alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına gider (zarar) yazılması gerekir. Aksi takdirde izleyen yıllarda dikkate alınamaz.
  • Değersiz alacaklar daha sonra tahsil edilirse tahsil edildiği yıl gelir yazılır.

12.3. Şüpheli AlacaklarV.U.K. 323 üncü maddesinde bir alacağın şüpheli sayılmasını gerektiren haller şu şekilde hüküm altına alınmıştır.

  1. Alacak Ticari ve Zirai Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesi İle İlgili Olmalıdır:
  2. Bilanço Esasına Göre Defter Tutulmalıdır:
  3. Alacak Teminatsız Olmalıdır: Alacağın teminatlı olması halinde, şüpheli alacak karşılığı ayrılmaz. Ancak alacağın kısmen teminatlı olması halinde şüpheli alacak karşılığı teminatsız kısım için ayrılır. Şahsi kefalet olarak verilmiş alacaklar da teminatlı alacak olarak kabul edilmektedir. Yurtdışında olan alacaklar için

gerekli prosedür yerine getirilmek şartıyla şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.Hatır senetleri için karşılık ayrılmaz.

  1. Alacak Şüpheli Hale Gelmiş Olmalıdır:

Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

a- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

b- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan daha fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;Şüpheli alacak sayılır ve bu tür şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.

  1. MADDİ VE MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLARIN DEĞERLEMESİ;

 13.1. Gayrimenkullerin Değerlemesi; VUK.’nun 269. maddesine göre iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedeli ile değerlenir.

Ayrıca aynı maddede;

 1- Gayrimenkullerin mütemmim cüzleri ve teferruatı, 2- Tesisat ve Makineler, 3- Gemiler ve diğer taşıtlar,

4- Gayri maddi hakların da gayrimenkullerin gibi değerleneceği belirtilmiştir.

Gayrimenkullerde satın alma bedeline VUK.’nun 270. maddesinde yazılı giderlerin eklenmesi zorunludur. 

Satın Alma Bedeline Eklenmesi Zorunlu Giderler; 1. Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri

  1. Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsanın tesviyesinden doğan giderler. 

Satın Alma Bedeline Eklenmesi İhtiyari Olan Giderler; 1- Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri,

2- Emlak alım vergisi ve özel tüketim vergileri .

K.D.V. Kanunun 30/d bendi hükmüne göre binek otomobil alımında ödenen K.D.V.’nin indirimi mümkün olmayıp doğumuna neden olan binek otomobilin maliyet bedeline eklenmesi veya ilgili dönemde doğrudan gider yazılması mümkün bulunmaktadır.

Sabit K ıymet Alımı ve Yatırımlar Dolayısıyla Doğan Kredi Faizlerinin Ve Kur Farklarının Durumu

a)-Aleyhte Doğan Kur Farkları ve Kredi Faizleri: 163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; sabit kıymetlerin alış finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, sabit kıymetin alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılmasıveya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmış bulunmaktadır. 

b)-Lehte Doğan Kur Farkları : 334 sıra numaralıUH Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılan açıklamalara göre; Kurlarda meydana gelen düşüş nedeniyle Lehe oluşan kur farklarının da aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle kalan tutar üzerinden amortismana tabi

tutulması gerekecektir. Ayrıca, daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edilecektir.

13.2. AMORTİSMAN UYGULAMASI .  13.2.1. Amortismanın Konusu: V.U.K. ‘nun 313. maddesine göre amortismanın konusunu; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya , aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayri menkullerle 269 ‘uncu madde gereğince gayrimenkul gibi

değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin değerleme esaslarına göre tespit edilen değerlerinin bu kanun hükümlerin göre yok

 13.2.2. Amortisman Ayırma Koşulları:  a)- İşletmede bir yıldan fazla kullanılma.  b)- Yıpranma, aşınma veya kıymetten düşmeye maruz bulunma . (Örneğin, bu şartısağlamayan boş arsa ve araziler amortismana tabi tutulmaz.)

 c)- Envantere dahil olma; İktisadi kıymetin envantere dahil olması hem fiilen işletmenin

tasarrufunda bulunmasının) hem de envantere kayıtlı olmasını ifade eder.

 d)-İktisadi kıymetin değerinin belli bir tutarı ( 2011 yılı için 700 TL) aşması

13.2.3.Amortisman Ayırma Yöntemleri; a)- Normal amortisman; Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır.

 b)- Azalan bakiyeler usulüne göre amortisman; V.U.K. ‘nun mükerrer 315 inci maddesine göre bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi kıymetlerini azalan bakiyeler üzerinden amortisman oranı ile yok edebilirler.

Bu usulün tatbikinde ;

I- Her yıl üzerinden amortisman ayrılacak değer, evvelce ayrılmış olan amortismanların toplamının tenzili suretiyle bulunur.

II- Bu usulde uygulanacak amortisman nispeti %50’ yi geçmemek üzere normal amortisman nispetinin iki katıdır.

III- Amortisman süresi normal amortisman oranlarına göre hesaplanır ,  Bu sürenin son yılına devreden bakiye değer, o yıl tamamen yok edilir. 1.1.2004 tarihinden itibaren iktisadi kıymetin en az beş yılda itfa edilmesi uygulamasının yerine, yıpranma payının daha sağlıklı yansıtılabilmesi için, Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek kullanıma bağlıfaydalı ömür esas alınarak amortisman ayrılmasına geçilmiştir.

13.2.4. Fevkalade Amortisman;VUK.’nun 317. maddesine göre amortismana tabi olup;  i- Yangın, deprem , su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden, ii- Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen

kullanılmaz bir hale gelen,  iii- Cebri çalışmaya tabi tutulduğu için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan;

 Gayrimenkullerle, haklara, mükelleflerin başvurusu üzerine, Maliye Bakanlığı gerekirse ilgili Bakanlıklarında görüşünü alarak her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı “Fevkalade amortisman “ nispeti tespit eder ve mükellefler bu oranı kullanarak amortisman ayırabilirler. Fevkalade amortisman yukarıda sıralanan koşulların gerçekleşmesi durumunda, normal amortisman oranlarından daha yüksek oranda amortisman ayrılmasıdır. Fevkalade amortisman uygulanan dönemde ayrıca normal amortisman ayrılmaz. Eğer doğal afet nedeniyle, iktisadi kıymet bütünüyle değer kaybına uğramışsa, iktisadi kıymetin kalan değerinin tamamı fevkalade amortisman yoluyla gider yazılır.Bu işlemlerin yapılabilmesi için Maliye Bakanlığına başvuru şarttır.

13.2.5. Kıst Amortisman Uygulaması;V.U.K.’nun 320/2 maddesi uyarınca; “Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin

kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye

isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilir.”

Örnek: Bay A 2010 yılının Ağustos ayında 60.000.- TL.’ye satın aldığı binek otomobilini

ticari işletmesinin aktifine kaydetmiştir.

Bu durumda Bay A; 2010 yılında; (60.000 X 0,20)X5/12 = 5.000.-TL kıst amortisman

ayırabilecektir. Kıst amortisman uygulaması nedeniyle dikkate alınmayan; (60.000 X 0,20) X

7/12=7.000.-TL ise itfa süresinin son yılında (2014) ayrılacak amortismana eklenecektir. Bu

durumda Bay A 2013 yılında (60.000X0,20) +7.000 = 19.000 .-TL amortisman ayırabilitr.

13.3. YENİLEME FONU  V.U.K.’nun 328/4 maddesine göre Yenileme Fonu; işletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerin gerektiğinde yenilenebilmesi için bu kıymetlerin satış karı veya sigorta tazminatlarından ayrılan karşılığın bilançonun pasifinde azami üç yıl süre ile muhafaza edilmesidir.

Yenileme Fonu Ayırma Koşulları:

Yenileme fonu bilanço esasına göre defter tutanlarca ayrılabilir.

1- Satılan kıymetin amortismana tabi iktisadi kıymet olması gerekir. (Örnek; boş arsa arazi için ayrılmaz.)

2- Satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zorunlu olması veya işletmeyi idare edenlerce bu konuda karar verilerek girişimde bulunulması.

3- Yeni alınan iktisadi kıymetle, satılan iktisadi kıymet aynı nitelikte olmalıdır. Ancak, teknolojik gelişmelere bağlı olarak satılan ve alınan amortismana tabi iktisadi kıymet aynıözelliklere sahip olmamakla birlikte aynı amaç için kullanılacaksa yenileme fonu ayrılabilir.

Örnek: 30 kişilik otobüs satılıp, yerine 50 kişilik otobüs alımı halinde bu uygulamadan yararlanılabilir. Ancak, otobüs satıp kamyon alınırsa yararlanılamaz.

4- Yenileme fonu yeni alınacak amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanlarında kullanılır.

5- Yenileme fonuna alınan karın üç yıl içinde kullanımı zorunludur. Üç yıllık sürenin hesabında, satışın yapıldığı yılda dahildir. Üç yıl içinde kullanılmayan yenileme fonu (ne sebeple olursa olsun) üçüncü yılın sonunda o yılın vergi matrahına eklenir.

  1. MENKUL KIYMETLER U İN DEĞERLEMESİ ;

Menkul kıymetler; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynıolan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evraklardır. Örnek: Hisse Senedi, Yatırım Fonu Katılma Belgeleri, Devlet ve Özel Sektör Tahvilleri, Hazine Bonoları ilk akla gelenlerdir.

Menkul Kıymetlerin Değerlemesine İlişkin Yasal Düzenlemeler;

 4369 Sayılı Kanun Sonrası ise menkul kıymetlerin değerlemesi açısından üçlü bir ayrıma gidilmiştir. Şöyle ki;

a)- Alış Bedeli Ölçüsüyle Değerlenecek Menkul Kıymetler, Hisse Senetleri ile fon portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin

hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenmektedir. Alışbedeli; bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağdır.

 b)- Borsa Rayici Ölçüşü İle Değerlenecek Menkul Kıymetler;  Ana kural olarak, yukarıda açıkladığımız ve alış bedeliyle değerlenmesi gereken menkul

kıymetlerin dışında kalan tüm menkul kıymetler borsa rayici ile değerlenecektir. Bu tanım çerçevesinde hisse senetleri dışında İ.M.K.B.’da işlem gören ve dolayısıyla varsa borsa rayici ile değerlenecek menkul kıymetlere devlet tahvilleri ile hazine bonoları örnektir.

c)- Kıst Getiri Ölçüsüyle Değerlenecek Menkul Kıymetler; Borsa rayicine göre değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin borsa rayicinin olmaması

veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması halinde, değerlemeye esas bedel; menkul kıymetin alış bedeline, vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesiyle bulunur. Bu

şekilde değerlemeye konu olabilecek menkul kıymetleri ise şöyle sıralayabiliriz.

  • Alış bedeli ile değerlenemeyen yat.fonu katılma belgeleri,
  • Borsa rayici yoksa ⇒ • Özel Sektör Tahvilleri
  • Finansman Bonoları, Banka Bonoları
  • Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler
  • Gelir Ortaklığı Snd.
  1. KIYMETİ DÜŞEN MALLARDA DEĞERLEME VUK ‘nun 278. maddesinde yazılı nedenlerle değerini kısmen veya tamamen kaybeden

emtia emsal bedeli ile değerlenir Bu şekilde değerleme yapabilmek için;. Değer kaybı ticari faaliyetin normal gerekleri dahilindeki bozulma, çürüme, kırılma ,

çatlama, paslanma, v.b. olaylar sonucunda; Veya yangın, deprem, su basması gibi bir doğal afet nedeniyle oluşmalıdır. Bu haller dışında örneğin, çalınma ve kaybolma hallerinde bu hüküm uygulanmaz.Kıymeti düşen emtianın değerini tespit için takdir komisyonlarına başvurularak, emsal bedelin tespitinin yapılması istenir ve tespit edilecek emsal bedel (Sıfır dahi olsa) değerlemede esas alınır.

  1. DÖV B85 İZLİİŞLEMLERLE İLGİLİ YAPILACAK İŞLEMLER

Yabancı para cinsinden bankalardaki mevcutlarının Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek döviz alış kurları ile kasadaki yabancı paraların ise efektif döviz alış kurundan değerlenmesi gerekir. Maliye Bakanlığınca kur belirlemesi yapılmaması halinde T.C. Merkez Bankasının döviz alışkurlarının esas alınması gerektiği konusu 130 Seri No’lu VUK Genel Tebliği’nde açıklanmıştır. Geçici vergi dönemlerinde değerleme esas kur olarak T.C. Merkez Bankası döviz kurları

kullanılmaktadır. Dövizli borçlarla ilgili olarak dövizli borcu doğuran işlemin niteliğine göre aşağıda belirtilen şekilde uygulama yapmak gerekir.

Ticari malların ithali nedeniyle oluşan dövizli borcun değerlemesi sonucunda meydana gelen kur farkları doğrudan finansman gideri olarak sonuç hesaplarına aktarılır. Ticari malın yurt içindeki bir firmadan döviz olarak veya dövize endeksli olarak satın alınması karşılığında oluşan dövizli borçların değerlemesi sonucu meydana gelen kur farkları o malın depoya girdiği zamana kadar olan kısmı maliyet, depoya girdikten sonraki zamana isabet eden kısmı ise finansman gideri olarak dikkate alınır. Dövizli borç yatırım malı veya sabit kıymet alınması nedeniyle oluşmuşsa söz konusu yatırımın veya sabit kıymetin aktife alındığı yılın sonuna kadar oluşan kur farkları iktisadi kıymetin maliyetine aktarılmak zorundadır. Sabit kıymet aktifine alındıktan sonraki yıllara ait kur farkları ise istenirse doğrudan gider yazılır veya maliyete ilave edilir

  1. BANKA MEVDUAT HESAPLARININ DEĞERLEMESİ VUK’nun 281 inci maddesinin 5228 Sayılı Kanununla değişik birinci fıkrası aşağıdaki

gibidir. “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.” Buna göre ticari işletmelerinin aktifine kayıtlı mevduat hesapları bulunan mükellefler, bu hesapları dolayısıyla vadesinde elde edecekleri faiz gelirinden değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait kısmı ilgili oldukları dönemde gelir yazmak suretiyle kurum kazançlarına dahil edeceklerdir. Ticari işletmeler aktifine kayıtlı repo hesapları için de aynışekilde işlem yapacaklardır.

  1. BANKA KREDİLERİNİN DEĞERLEMESİ

VUK’nun 285 inci maddesinin 5228 Sayılı Kanununla değişik birinci fıkrası hükmüne aşağıda yer verilmiştir.

 “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.” Yapılan bu düzenleme ile, bankalar tarafından kullandırılan kredilere yürütülen faizlerin değerleme günü itibariyle krediyi veren bankalar tarafından gelir, krediyi kullanan mükellefler tarafından da gider olarak kaydedilebileceği hususuna açıklık kazandırılmıştır. Bu şekilde işleme

taraf olan mükelleflerden birisi için gider oluşturan unsurun, diğer mükellef içinde gelir oluşturmasıkuralına uygun hükümler getirilmiş olmaktadır.

Buna göre finansman ihtiyaçlarını banka kredisi kullanmak suretiyle karşılayan mükellefler, banka kredisi borçları nedeniyle değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait tahakkuk etmişancak ödememiş bulundukları faizleri de gider olarak kurum kazancından indirebileceklerdir.

FİNANSAL KİRALAMA (LEASİNG) İŞLEMLERİNİN İNCELENMESİ ve MUHASEBELEŞTİRİLMESİ

Leasing (finansal kiralama), bir yatırım malının mülkiyeti leasing şirketinde kalarak belirlenen kiralar karşılığında kullanım hakkının kiracıya verilmesi ve sözleşmede belirtilen sözleşme süresi sonunda mülkiyetinin kiracıya geçmesini sağlayan bir finansman yöntemidir.Leasing, yatırım mallarının satın alınması yerine, kiralanarak kullanılmasını sağlayarak firmaların işletme sermayelerini diğer ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılması ile verimliliğin ve

karlılığın artmasında önemli rol üstlenir.Leasing yoluyla satın alınacak mal, kiracı tarafından belirlenir. Leasing süresi boyunca mülkiyet leasing şirketinde kalırken, malın kullanım hakkı kiracıya aittir. Sözleşmeye uygun şekildekira bedellerini ödeyen kiracıya sözleşme süresi sonunda malın mülkiyeti sembolik bir bedelle devredilir.

Aşağıda belirtilen kriterlerden birini veya daha fazlasını karşılayan kiralamalar 01.07.2003 tarihinden itibaren Finansal Kiralama olarak kabul edilecektir.

  1. a) İktisadi kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi,
  2. b) Kiracıya kira süresi sonunda iktisadi kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması,
  3. c) Kiralama süresinin iktisadi kıymetin ekonomik ömrünün % 80’in den daha büyük bir bölümünü kapsaması, (Ekonomik ömür, bir iktisadi kıymetin ekonomik olarak kullanılabileceği veya belli sayıdaki üretimin elde edilebileceği tahmin edilen dönemdir. Örneğin, iktisadi kıymetin ekonomik ömrü 10 yıl, kiralama süresi 9 yıl ise kiralama süresi ekonomik ömrün % 80’inden fazla olduğu için bu kiralama bir finansal kiralama olacaktır.)
  4. d) Sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının iktisadi kıymetin rayiç bedelinin % 90’ın dan daha büyük bir değeri oluşturması, Durumların da finansal kiralama işleminin var olduğu kabul edilmelidir.

DEĞERLEME VE AMORTİSMAN UYGULAMASI Finansal kiralamaya konu olan iktisadi kıymet ile sözleşmeden doğan hak, borç ve alacakların

değerlemesi ve amortisman uygulaması 213 sayılı VUK 319 seri nolu Genel Tebliğ hükümleri dikkate alınarak kiracıya ait olarak aşağıda açıklanmıştır.

1-Finansal kiralama işlemine konu iktisadi kıymeti kullanma hakkı ve sözleşmeden doğan borç, kiralama konusu iktisadi kıymetin rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı ile değerlenecektir. Finansal kiralama konusu iktisadi kıymet, kullanma hakkı olarak aktife alınacak karşılığında ise kiralayana olan borç pasife kaydedilecektir.

2-Kiracı tarafından aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadi kıymeti kullanma hakkı, Vergi Usul Kanununun üçüncü kitabının üçüncü kısmının birinci bölümü ve ilgili genel tebliğlerde kiralama konusu iktisadi kıymet için belirlenmiş usul ve esaslar çerçevesinde amortismana ve Kanunun Mükerrer 298 inci maddesi uyarınca da yeniden değerlemeye tâbi tutulacaktır. Diğer bir ifadeyle, kullanım hakkı, Vergi Usul Kanunu ve ilgili genel tebliğlerde bu iktisadi kıymet için tespit edilmiş amortisman sürelerinde amorti edilecektir. Sözleşmenin fesholması halinde kalan dönemler için iktisadi kıymetle ilgili olarak amortisman ayrılma ve yeniden değerleme işlemleri yapılmayacaktır.

3-Finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan kira ödemeleri, borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılacak ve bu ayrıştırma işlemi her bir dönem sonunda kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmasını sağlayacak şekilde yapılacaktır. Kiralayan açısından yorumu yapılan “her bir dönem sonu” ifadesi, kiracı açısından sözleşmede belirtilen kira ödeme tarihidir.

4-Finansal kiralama borçlarının Vergi Usul Kanununun 285 inci maddesi kapsamında reeskonta tabi tutulması mümkün bulunmamaktadır.

5-Finansal kiralama işlemi esas olarak bir kredi işleminden farklı değildir. Kiralayana ödenen finansal kiralama bedellerinin faiz kısmı finansman gider kısıtlamasına tabidir.

6-Kiralayan şirketin yurtdışında bulunması halinde kiracı tarafından 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun değişik 24 üncü maddesine göre tevkifat yapılacağı tabiidir. (93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 3 üncü maddesinin (a) bendi gereğince %1)

7-Mükerrer 290 ıncı madde hükümleri 01.07.2003 tarihinden sonra yapılacak kiralama işlemlerine uygulanmak üzere yürürlüğe gireceğinden bu tarihten önce yapılan finansal kiralama sözleşmelerindeki ödeme planına göre fatura edilen finansal kiralama bedelleri gider kaydedilmeye devam edilecektir

İlgili Kategoriler

Hukuk Ders Notları



Sayfayı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir