Çöl Kavramı ve Çöl Çeşitleri



ÇÖL KAVRAMI VE ÇÖL ÇEŞİTLERİ

Yıllık ortalama yağış miktarının 200 mm. nin altında, günlük sıcaklık değişmesinin fazla olduğu, bitki örtüsü yönünden son derece zayıf, kurak bölgelere çöl denir.

Çölün belirlenmesinde ki en önemli faktör nem açığından dolayı oluşan kuraklıktır. Gerçek çöller çok kurak ve kurak bölgelerdir. Bu nedenle çöller bitki ve hayvan hayatı yönünden çok zayıftır. Buna bağlı olarak çöllerde kumul hareketi baskındır.

 

Çöl Vejetasyonunun Genel Özellikleri

Az sayıda olan çöl bitkilerinin gelişmesi çok hızlıdır. Vejetasyon devresi çok kısadır. Yılın büyük bir kısmında bitki dinlenme halindedir. Yıllık bitkiler için bu dinlenme tohum şeklindedir. Yağmur düşer düşmez tohum hemen çimlenir ve gelişir. Birkaç hafta sonra bitki tekrar tohum haline geçer. Bazen tohumlar birkaç yıl çimlenmeden kalabilir. Vejetasyon cılız ve çok seyrektir.

 

Çöller sıcak ve soğuk olmak üzere iki gruba ayrılır:

1- Sıcak Çöller: Subtropikal bölgelerde ve orta kuşakta karaların iç kesimlerinde yer alır. Bu çöllerin başlıcaları; Afrika’da Sahra ve Namibya, Asya’da Arabistan, Suriye, Orta Asya, Gobi, Tar (Hindistan – Pakistan arası) Amerika’da Colorado, Peru – Şili çölleri, Avustralya’nın orta ve batı kesimindeki çöllerdir.

2- Soğuk Çöller: Yüksek enlemlerde kar ve buzullarla kaplı alanlarda yer alır. Buralarda da yağış çok düşük olup liken ve yosun gibi bitkiler yetişir.

SUBTROPİKAL ÇÖL VEJETASYONU

Subtropikal çöller genel olarak yıllık ortalama yağışın 200 mm. nin altında bulunduğu subtropikal yüksek basınç sahalarını kapsar. Bu sahalarda yıllık potansiyel buharlaşma 2000 mm. nin üzerindedir. Yağış miktarına göre kurak, yarı kurak ve son derece kurak olan bu alanlar dünya kara yüzeyinin %35 ini kaplar. Yağışların son derece düzensiz olarak düştüğü bu bölgeler yağışların mevsimlere göre dağılışına bağlı olarak aşağıdaki çöl bölgelerine veya kurak bölgelere ayrılır:

1- İki yağışlı mevsime sahip olan çöller (Güney Afrika’da ki Kalahari Çölü)

2- Kışı yağışlı çöller. (Kuzey Sahra ve Ortadoğu’daki çöller)

3- Yazı yağışlı çöller. (Sahra’nın güneyi, Namibya’nın iç kesimi,Hindistan’ın Tr çölü.)

4- Düzenli yağışlı çöller. (Avustralya’nın orta kesimleri)

5- Hemen hemen hiç yağış almayan fakat sis olan çöller. (Peru – Şili çölünün kuzeyi ve Namibya’nın batı kesimi)

6- Bitki örtüsünden mahrum yağışsız çöller.(Orta Asya’da ki Taklamakan, Orta Sahra)

Çöl bölgelerinde genel olarak düzensiz bir yağış rejimi hüküm sürer. Bazı yıllar hiç yağış düşmezken yağış alan yıllar arasında da son derece büyük oynamalar görülür. Mesela Avustralya’nın merkezi kesiminde yıllık ortalama yağış 100 mm. dir. Yıllara göre yağış miktarı 344 mm ile 18 mm arasında değişir. Namibya’nın dış kesimlerinde yıllık ortalama yağış miktarının 15 mm, en fazla yağış miktarının 140 mm olduğu, bazı yıllar yağışın hiç düşmediği kaydedilmiştir. Bu şartlara bağlı olarak çöl ekosistemi yıldan yıla büyük değişmeler gösterir.

Çöl bölgelerinde gerçek anlamada toprak oluşumundan bahsetmek mümkün değildir. Ayrışma ürünü malzemeler ise rüzgârla taşınır. Çöllerdeki topraklar bünye yönünden sınıflandırılabilir. Bunlara bağlı olarak çöl bölgelerinde litobiyomlar, halobiyomlar ve psammobiyomlar ayırt edilir. Bu biyomlar çöllerdeki vejetasyon tiplerini ortaya koyar. Çünkü çöl bölgelerinde toprağın veya ayrışmış ana materyalin bünye özelliği bitki hayatı üzerinde son derece önemlidir. Örneğin kumlu topraklar üzerine düşen 50 mm. lik yağış 50 cm kalınlığındaki kumlu tabakayı tarla kapasitesine ulaştırarak bitkilerin yetişmesini sağlar. Bu yağış miktarı killi bir toprak üzerine düştüğünde sadece 10 cm kalınlığındaki bir kata nüfuz ederek burada tarla kapasitesini kumlu toprağa göre 5 misli artırır.

Toprak şartlarına bağlı olarak bitki örtüsünün dağılışında da önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Örneğin Sudan’da yarı çöl bitkisi olan akasya (Accacia tortillis) 50 -250 mm yağış alan kumlu topraklarda, Accacia mellifera savanları 250 – 400 mm yağış düşen kumlu topraklarda yetişir. Bu ağaçlar killi topraklarda ise 400 – 600 mm yağış alan sahalarda barınabilir.

Çöl bölgelerindeki bazı kurakçıl veya kuraklığı seven bitkiler, su bulduklarında nemcil bitkiler kadar su sarf eder. Bu bakımdan çöl bitkileri kuraklık şartlarına göre kendilerini çeşitli şeklilerde adapte ederek yaşamlarını sürdürür.

 

YARI ÇÖLLER

Orta kuşaktaki yarıçöller ile tropikal çöller arasında önemli farklılıklar bulunur. Orta kuşak çöllerinin dörtte biri bitki ile kaplıdır. Kışları soğuk geçen çalımsı bitkiler ve Artemissa genusuna ait türler yetişir. Çok kurak olan yarıçöllerde tuzlu topraklar yaygındır. Bu topraklarda tuzlaşma, yaz döneminde toprakta çözünür halde bulunan tuzların kapilarite ile yüzeye kadar çıkarak orada suyun buharlaşması sonucu oluşur.

 

ORTA ASYA ÇÖLLERİ

Hazar Denizi’nin doğusundan başlayıp güneydoğuda İran içlerine, doğuda Çin’in batısına kadar uzanan ve güneyde Tibet’in soğuk yüksek dağlarını da kapsayan alanlarda çöller yer alır. Bu çöllerden Aral –Hazar çöllerinin güney kesimlerinde İran-Turan, Kazakistan- Çungarya havzasını kapsayan alanda Orta Asya çölü, Tibet’in yüksek kesimlerinde Tibet’in soğuk yüksek dağ çölleri bulunur. Bu çöl topluluğunun hepsine birden Orta Asya Çölleri denir.

Moğolistan ile Çin arasında Gobi, Tarım Havzası’nda Takla Makan çöllerini içine alan Orta Asya çöllerinde yağışlar kış ve ilkbahar aylarında düşer. Yağış miktarı genel olarak batıdan doğuya doğru azalır. Aral – Hazar Havzası’nı kapsayan ve Türkistan olarak adlandırılan sahada yıllık yağış ortalaması 250 mm. den azdır. Çoğunlukla İran – Turan bozkır elementlerinin bulunduğu bu çöllerde sayıları 40 -50 civarında olan tek yıllık bitki türlerinin tohumları 30 -45 gün içerisinde olgunlaşır. Yağışlı geçen yıllarda adeta otlak manzarasının oluştuğu bu çöllerde otlatma dönemi 3 ayı kapsar. Otların kuru ağırlığı hektarda 0,5 -2,5 ton arasında değişir.

Jipsli Çöl: Orta Asya çöllerinde toprağın %50 civarında jips ihtiva ettiği alanlara jipsli çöladı verilir. Bu sahalarda mesalar şeklinde bulunan yüksek platolar taşlı çöl (hamada) halindedir.

Halofit Çöl: Tuz gölleri civarında, çukur alanlarda ve nehirlerin aşağı mecralarındaki yer altı suyunun yüksek olduğu kesimlerde higrohalofitlerden oluşan bir vejetasyon bulunur.

Takırlar: Dağlık alanlardan gelen sellerin yayıldığı dağ eteklerinde özellikle killi malzeme birikerek çoğunlukla düz ve çıplak bir görünüm almaktadır. Bu sahalar, çok kısa sürede kurur ve çiçekli bitkilerin az olduğu çeşitli otsu türler ve bazı bataklık bitkileri yetişir.

Kum çölleri: Ceyhun (Amuderya) ve Hazar Denizi arasında Karakum Çölü ile Ceyhun ve Seyhun arasında Kızılkum Çölü bulunur. Bu çöllerin en önemli özelliği kumlarla kaplı olmasıdır. Bu kumlar vejetasyonun yerleşmesi üzerinde olumlu şartlar hazırlar. Çünkü kapilariteyi engelleyen iri gözeneklere sahip kumullar suyu tutarak bitkilerin yetişmesini sağlar.

Yukarıda adı geçen çöllerin genel özellikleri yazların son derece sıcak ve kurak olması ve yıllık 1500 – 2000 mm. olan potansiyel evapotranprasyonun yağışın 10 -15 misli üzerinde olmasıdır. Çöllerdeki vejetasyon topluluklarının farklılaşmasını toprak ve ana materyal tayin eder.

Orta Asya’da denizden 7000 m. ye kadar yükselen Pamir ve Tanrı dağları sisteminde yüksekliğe bağlı olarak farklı vejetasyon katları yer alır.

1- Ormansız kuru kuşak

2- Bir – iki orman kuşağı barındıran çok nemli kuşaktır.

 

Tibet ve Pamir’in Soğuk Yüksek Plato Çölleri: Ortalama yüksekliği 4200 – 4800 m. doğu batı uzunluğu 2000 km. ve kuzey –güney yönünde 1200 km. genişliğinde dünyamızın damı görünümündeki bu yüksek platolar yer yer çöllerle kaplıdır. Buralarda yamaçlardan gelen malzemelerle dolmuş havzalar, havzalarda karların erimesi ile oluşan bataklıklar, tuzlu göller ve kum sırtları ile havzaları çevreleyen dağlar hâkim görünümü oluşturur.

  Tibet Platosu’nun özellikle kuzey kesimlerindeki depresyon sahaları dünyanın en az yağış alan kesimlerine girer. 4000 m. yüksekliğinde Gulmot Havzası’nda yıllık yağış 35 mm. kadardır. Burası hemen hemen bitki örtüsünden yoksundur. Muson etkisinde kalan Tibet platosu yazın yağış alır.

SOĞUK –ARKTİK ÇÖLLERİN VEJETASYONU

Arktik tundralarda güneyden kuzeye doğru üç farklı bitki topluluğu ve buna bağlı ortam şartları saptanmıştır. Bunlar;

1-      Cüce tundra çalıları

2-      Yosunlu ve likenli tundra

3-      Soğuk Çöldür

Donma ve çözülme olaylarının gün içinde tekerrür ettiği bu çok soğuk bölgelerin eğimli yamaçlarında çamur akıntıları meydana gelir. Bunlar yamaçlar boyunca küçük taraçalar oluşturur. Ayrıca donma ve çözülme olayları, zemindeki malzemelerin boyutlarına göre elenmelerine yol açar. Bunun sonucu olarak da kenarlarında taşların yığıldığı, iç kısımlarda ince boyutlu malzeme veya toprakların biriktiği poligonal topraklar ve taş halkaları oluşur.

Antarktik ve Subantarktik adalarda ve buzla kaplı olan Antarktika Kıtasının kenarlarında sadece iki adet çiçekli bitki tespit edilmiştir. Colobanthus crassifolius ve Deschampsia antarctica. Bunun dışında yosunlar, karasal alg ve likenler bulunur. Toprakta ise bakteri ve fungilere de rastlanmıştır. Antarktika adalarında kışlar soğuk, yazlar serin ve soğukça olduğundan ağaçların yetişmesi mümkün olmamaktadır. Adalarda çisenti şeklinde yağış ve yoğun sisler hüküm sürer. Şiddetli rüzgârlara maruz olan bu sahalar, aynı zamanda rüzgâr çölleri olarak da tanımlanır. Yastık şekilli bitkiler ise sadece rüzgâr gölgesindeki yamaçlarda görülür.

İlgili Kategoriler

Coğrafya Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir