AÖF Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri ders notu-Bahar dönemi üniteleri



SOSYAL BİLİMLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ///

5-6-7-8 ÜNİTELERİNİN ÖZETİ

  • EVREN VE ÖRNEKLEM KAVRAMLARI

(ÜNİTE=5 )

Evren
Kavramsal olarak evren (population) benzer özellikleri taşıyan biteylerin yada öğelerin oluşturduğu bir bütündür. Evren büyüklüğüne ilişkin sayısal değer “N” ile gösterilir.
Evrenin tümünden veri toplamaya tamsayım denir. Tamsayım durumunda evreni oluşturan her öğeden tek tek ve eksiksiz veri toplanarak evrenin parametreleri belirlenir. Parametre evrenin özeliklerine ilişkin sayısallaştırılmış değerlerdir tam sayıma verilebilecek en güzel örnek nüfus sayımıdır. Nüfus sayımı ile evrene ilişkin olarak belirlenen parametrelerden bazıları şöyle sıralanabilir. Nüfusun miktarı, artış hızı çeşitli özelliklere (yaş, cinsiyet, eğitim durumu, gelir düzeyi vb.) göre dağılımı köy-kent nüfusu, işsizlik oranı, seçmen sayısı, okullaşma oranları, illerin nüfusları vb.
Evrenin çok kapsamlı ve içerikli bir kavram olması nedeniyle, evrene ilişkin olarak “araştırma evreni” ve “çalışma evreni” biçiminde ayrı bir sınıflandırma yapma gereği duyulmuştur. Araştırma evreni, bazı yazarlarca “genel evren” ya da “kuramsal evren” olarak da adlandırılmaktadır. Genel evren bazı durumlarda çok geniş ve soyut olabilmektedir. Kuramsal evren de, genel evrene benzemekle birlikte, çoğu zaman araştırma sonuçlarının kuramsal olarak genellenebileceği evreni ifade etmektedir.
Çalışma evreni ise “hedef evren” ve “erişilebilir evren” olarak da adlandırılmaktadır.
Örneklem
Genel anlamıyla örneklem (sample), evren içinden belirli ölçütlere göre seçilen ve evreni temsil etme yeterliğine sahip olduğu varsayılan bir alt gruptur. Örneklemin büyüklüğü “n” ile simgelenmektedir. Örnekleme, evrenden örneklem alma işlemidir. Örneklemin ortalama, standart sapma vb. sayısal değerlerinin belirlenmesine ise istatistik denilmektedir. Başka bir deyişle, buradaki anlamıyla istatistik kavramı örnekleme ilişkin değerlerdir ve istatistik yoluyla evrene ilişkin değerler anlamındaki parametrelere ulaşılmaya çalışılmaktadır Buna karşılık örneklem, evren içinden alınan ve evreni temsil yeterliği olan görece küçük bir kesittir.
ÖRNEKLEMENİN ÖNEMİ
Araştırmalarda evrenin tümü üzerinde çalışma olanağı yoksa ya da zorsa örneklem almak uygun bir yaklaşımdır. Örneklem aracılıyla evren hakkındaki bilgilere sahip olunabilmektedir. Örnekleme işleminin gerektiği gibi yapılması, hem maddi hem de manevi kayıpların en az düzeye indirgenmesini sağlamaktadır. Maddi kayıplara zaman, para, işgücü kaybı örnek verilebilir. Manevi kayıplara ise örneklemin doğru seçilmemesi sonucunda cinayet, ayıplanma, kürtaj, taciz, bunalım, töre vb.
Örneklem ortalamasının gerçek ortalamadan farkı 1 standart hata için .32, iki standart hata için .05 ve üç standart hata için .01 olarak belirtilmektedir. istatistiksel olarak bu mantığa dayanarak evrenden örneklem alınmaktadır Kuşkusuz, örneklemin evreni temsil gücünün yüksek olması beklenir. Temsil gücü, örneklem istatistiği ile evrenin parametreleri arasındaki genel uyumdur. Temsil gücü yüksek örneklemin, evrenin tüm özelliklerini yansıtması beklenmektedir.
Öte yandan, örneklemin yeterli büyüklükte olması, istatistiksel analizlerde gerekli olan normallik koşulundan kaynaklanmaktadır. Normal dağılım gösteren durumlarda gözlemlenen değişkenlerin %68’i ortalamadan ±1 standart sapma, %95’i ortalamadan ±2 standart sapma, %99’u ise ortalamadan ±3 standart sapma uzaklıkta bulunmaktadır Örneklemde aranan en önemli özellik evreni temsil etme gücüdür. Genel olarak örneklem büyüklüğü arttıkça örneklem dağılımı normale yaklaşmaktadır. Buna “merkezi limit teoremi” de denilmektedir.
Örneklem büyüklüğünün artması, istatistiksel testlerin de gücünün ve güvenirliğin artmasını sağlamaktadır. Test işleminin gücü, gerçekte yanlış olan H0 hipotezini reddetme olasılığıdır.
Kabul edilen anlamlılık düzeyi, Tip I hatayı yapmama oranını göstermektedir. Buna güven düzeyi de denilmektedir. ilke olarak, anlamlılık düzeyinin değeri azaldıkça örneklem sayısı artmalıdır. Tip I hata ise (1- a) anlamlılık düzeyi ile sınırlandırılır.
Örnekleme sürecindeki anlamıyla güvenirlik, ölçme işlemine karışan yanılgıların ve hata payının en aza indirilmesidir. Her ölçme işlemi elbette bir miktar hata içerir. Söz konusu hatalar sabit hata, sistemli hata ya da yansız hata olabilir. Sabit hatalar, ölçme aracından kaynaklanırken, sistemli hatalar araştırmacının kendi yanlılığından kaynaklanır. Yansız hatalar ise nedeni bilinmeyen ve meteorolojik durumdan bireyin psikolojik yapısına kadar birçok etmenden kaynaklanabilen hatalardır
Varyans kavramı bireysel puanların ortalamaya göre değişkenliğini göstermektedir. Varyansın karekökü ise standart sapmayı gösterir. Standart sapma, tüm puanların ortalama de¤erden gösterdiği sapmaların ortalamasıdır.
Güven aralığı normal dağılımı oluşturan bir örneklemin hangi olasılıkla hangi değer aralığına düşeceğine ilişkin karardır. Güven düzeyi ise bir örneklemin ortalamaya göre sahip olduğu konuma ilişkin olasılıktır.
Örneklem büyüklüğü artıkça standart sapmanın ve standart hatanın azalacağı ve evrenin normal dağılım parametrelerine yaklaşılacağı öngörülmektedir.
Örnekleme hataları, örneklem büyüklüğüne göre evren parametrelerinin ne ölçüde doğru kestiriminin yapılabildiğini göstermektedir Örnekleme hatasının azaltılması için örneklem büyüklüğünün artırılması gerekir.
Homojenlik ya da türdeşlik kavramı evrendeki öğelerin birbiriyle olan benzerliği hakkındadır. Evrenin homojenliği arttıkça gerekli örneklem büyüklüğü azalmaktadır çünkü seçilen daha az sayıdaki örneklem evreni temsil edebilmektedir.Ancak sosyal bilimlerde tam anlamıyla homojen bir evren ya da örneklem olması pek olanaklı değildir.
Heterojenlik ya da karışıklık, evrendeki öğelerin farklılığıdır. Heterojenliğin olduğu bir yerde değişken sayısı ve gözenek sayısı örneklem büyüklüğünün belirlenmesinde etkilidir.
ÖRNEKLEME YÖNTEMLERI
Evrenden örneklem alınırken rastgele hareket edilmez. Bu konuda araştırmacıların kullanabileceği bazı yöntemler vardır. Araştırmanın amacı evrenin büyüklü¤ü, evrendeki dağılımın türdeşliği, araştırma için öngörülen süre, sahip olunan kaynaklar ve olanaklar gibi etmenler olasılıklı ya da olasılıksız örnekleme yöntemlerinin seçilmesinde etkilidir.
Olasılıklı örnekleme yapılırken örneklemin evreni temsil etme olasılığına dikkat edilir çünkü örneklemden elde edilen veriler aracılığıyla evrene ilişkin parametreler kestirilmeye çalışılır.
Olasılıksız örnekleme, araştırma açısından önemli olan belirli bir ölçüte dayanarak örneklem alınmasıdır. Bu tür örneklemeler çoğu zaman araştırmacının görüşlerine ve kararlarına dayandığından bunlara “yargısal örnekleme” ya da “rastlantısal olmayan örnekleme” de denilmektedir. Olasılıksız örneklemede evreni temsil etme kaygısı taşınmaz. Olasılıklı örneklemeden farklı olarak, evren parametrelerini belirlemek değil örneklemin amaç doğrultusundaki verilerini derinlemesine çözümleme çabası baskındır. Gelişigüzel örnekleme, amaçlı örnekleme, kota örneklemesi, kartopu örnekleme, kolaylı örnekleme ve gönüllü örnekleme bunlara örnektir. Ayrıca, çok düzeyli örnekleme vardır ki o da hem olasılıklı hem de olasılıksız örnekleme yöntemlerini içerebilen karma bir yönteme dayanmaktadır.
Olasılıklı Örnekleme Yöntemleri
* Yansız Örnekleme
Bu örnekleme tekniğinde evrendeki tüm bireylerin örnekleme girebilme şansının eşit ve birbirinden bağımsız olması gerekir. Bu teknik; tesadüfî örnekleme, rastsal örnekleme, basit rastlantısal örnekleme, yalın rastlantılı örnekleme gibi isimlerle de anılmaktadır. Bazı yansız örnekleme teknikleri olarak piyango yaklaşımı ve yansız sayılar çizelgesini kullanma gösterilebilir.
Piyango yaklaşımı kullanılırken önce evrendeki tüm bireyleri temsil eden numaralar oluşturularak her bireyin hangi numaraya sahip olduğu belirlenir. Ardından kura yoluyla numaralar çekilerek seçilen her numaraya karşılık gelen birey örnekleme alınır. Buna “kura yöntemi” de denilmektedir. Yansız sayılardan yararlanma, aslında kura çekme işleminin farklı bir biçimidir. Bu kez evrendeki bireyler belirli bir sıradadır.
*Sistematik Örnekleme
Bu teknik, evrenin kaç bireyden oluştuğu biliniyorsa kullanılmaktadır.
*Küme Örnekleme
Bu tekniğin kullanıldığı durumlarda bireylerden çok evrenin içindeki alt grupları örnekleme birimi alarak seçki yapılır.
*Tabakalı Örnekleme
Örneklemin içinde tabakalar ya da katmanlar (strata) vardır. O yüzden bu tekniğe “katmanlı örnekleme” de denilmektedir. Bu tabakalar genelde demografik özelliklere (yaş, cinsiyet vb.) bağlı olarak oluşturulur. Tabakayı belirlerken kendi içinde benzeşme, diğer tabaka ile farklılaşma ölçüt alınmalıdır.

Olasılıksız Örnekleme Yöntemleri
* Gelişigüzel Örnekleme
Bu teknikte örneklem büyüklüğü çoğu zaman araştırmacı tarafından keyfi olarak belirlenir.
* Amaçlı Örnekleme
Araştırmacının kendi hedefi doğrultusunda evrenden seçim yaparak örneklemi belirlemesidir. Amaçlı örneklemede araştırmacının yargıları önemlidir.
* Kota Örneklemesi
Evrenin belirli özelliklerine bakılarak örneklemde de bu özelliklerin bulunması için belirli kotaların konulduğu örnekleme tekniğidir.
* Kartopu Örnekleme
Bu tekniğe çoğu zaman “dedektif yaklaşımı” da denilmektedir. Araştırma konusuna ilişkin örneklemin başlangıçta belirsiz olduğu durumlar için özellikle uygun bir örnekleme tekniğidir. Bir noktadan başlayarak yeni bilgilere ve yeni kitlelere ulaşılır.
*Kolaylı Örnekleme
Bu tekniğin kullanıldığı durumlarda örneklem, araştırmacının rahatlıkla ulaşabileceği katılımcılardan oluşur. Nitekim bu yüzden kolaylı örneklemin bir adı da “hazır örneklem”dir.
* Gönüllü Örnekleme
Bu tekniğin kullanıldığı durumlarda araştırmaya gönüllü bireyler denek ya da yanıtlayıcı olarak katılır.
*Çok Düzeyli Örnekleme
Bu tür örnekleme, çoğunlukla olasılıklı ve olasılıksız örnekleme tekniklerinin değişik bileşimlerine dayanır. Genelde birden çok örnekleme tekniğinin bir araya getirilip uygulanmasıyla ortaya çıkan bir örneklemedir.
ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜ⁄Ü
Araştırma olanakları araştırmaya ayrılan süre, kaynak, işgücü ve donanım gibi öğeleri kapsamaktadır.
Evrenin niteliği, evrenin çeşitli özellikleri bakımından örneklem büyüklüğü değişebilir. Evren, homojen ya da heterojen olabilir. Kendi içinde katmanlara, gözeneklere, tabakalara, alt kümelere ayrılabilir. Araştırılan özelliğin dağılımı o özelliğin evrende bulunma oranıdır
Örnekleme yöntemi, örneklem büyüklüğünü etkiler. Örnekleme olasılıklı ve olasılıksız yapılabilir. Örneklemin evreni temsil etmesi önemliyse daha büyük bir örneklem almak gerekebilir. Orantısız kotalı örneklemede araştırmacı örneklem büyüklüğünü kendi belirleyebilirken, yansız örneklemede istatistiksel yöntemler yardımıyla uygun örneklem büyüklüğü hesaplanır. Heterojen bir evrende tabakalı örnekleme için rastlantısal örneklemeden daha az örneklem yeterli olabilir.
Örnekleme hatasına gösterilen tolerans, araştırmacının kendi ölçüm sonuçları ile evren ortalaması arasında ne kadar farklılığı kabul edilebilir bulduğunu gösterir. Bu, araştırmacının vereceği karara bağlıdır ve genel olarak %1’lik, %2’lik ya da %5’lik yanılgı kabul edilebilir. Örnekleme hatasına ilişkin tolerans azaldıkça daha büyük örneklem alınmalıdır.
Örneklem Büyüklü¤ünün Hesaplanması
İstatistiksel Yöntemlerle Hesaplama
Araştırmalarda “evren hakkında genelleme yapabilmek için örneklem büyüklüğü ne olmalıdır?” sorusu mutlaka araştırmacının düşünmesi gereken bir konudur. Hangi büyüklükte bir örneklem kullanarak evren hakkında yorumlar yapılabileceği sürekli ve süreksiz değişkenler bağlamında hesaplanabilir. Çok büyük ya da çok küçük miktarda örneklem ile evreni temsil etme yeterliğine sahip olmayan örnekleme dayalı çözümlemeler ya alfa (Tip I hata-a) ya da beta (Tip II hata- b) hatalarının yapılmasına neden olur. Alfa hatasında doğru olmasına karşın hipotezin yanlış olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Beta hatasında ise hipotez yanlış olmasına karşın sonuçta doğru olarak kabul edilmektedir. Alfa hatası testin güvenirliği, beta hatası ise testin gücüyle ilişkilidir. Alfa düzeyi anlamlılık düzeyi olarak da anılmakta olup genellikle .05 olarak kabul edilir. Eğer sonuçların mali riskler ya da insan yaşamını ilgilendiren ciddi riskler taşıması öngörülüyorsa alfa düzeyi .01 olarak alınabilir.
Öteki Yöntemlerle Hesaplama
*Örneklem büyüklüğü tabloları çeşitli parametrelere göre örneklem büyüklüğünü belirlemede en kısa yoldur.
* istatistiksel analizin türü de örneklem büyüklüğünün hesaplanmasında belirleyicidir.
ARAŞTIRMALARDA GÖZLENEN ÖRNEKLEME SORUNLARI
* Evreni tanımadan örneklem alınması: Örneklem seçmeden önce araştırmacının evreni çok iyi incelemesi ve ilgili boyutlar açısından evrenin genel durumunu öğrenmesi gerekmektedir.
*Örneklem büyüklü¤ünün uygun olmaması: Birçok araştırmacı daha büyük örneklemin daha uygun olacağı yanılgısı içindedir.
*Yanlış örnekleme tekniği kullanılması: Birçok araştırmacı araştırmanın amacına ya da desenine uygun düşmeyen tekniklerle örnek almaktadır.
* Kolaylı örneklem ile çalışılması: Özellikle okullarda ve işletmelerde veri toplayan tarama modeline dayalı birçok araştırmada bu sorun gözlenmektedir.
* Gönüllü örneklem ile yetinilmesi: Bu tür araştırmalar gerçekleştirilirken genel bir duyurum yapılmakta ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan bireyler örneklem olarak kabul edilmektedir.
* Kayıp deneklerin göz ardı edilmesi: Genel olarak belirli bir süre devam eden araştırmalarda denek kaybının pek tesadüfi olmadığı ve nedenlerinin araştırılması gerektiği belirtilmektedir.
Evren ve örneklemin yeterince betimlenmemesi: Araştırmanın ulaştığı sonuçların anlaşılabilmesi için nasıl bir evrenden ne tür bir örneklem alındığı iyi bilinmelidir.

ÜNİTE=6
VERİLERİN TOPLANMASI
Araştırma; betimleme, açıklama, yordama ve denetimleme amacıyla incelenmek istenen konu hakkında sistematik olarak verilerin toplanması çözümlenmesi, yorumlanması ve raporlaştırılması sürecidir. Görüldüğü üzere bilimsel araştırma, izlenmesi gereken sistemli, ilişkili ve birbirini tamamlayan süreçlerden oluşmaktadır. Neyin nasıl yapılacağını belirleyebilmek için yöntem adını verdiğimiz araştırmanın tasarım aşaması yapılandırılır. Veri, araştırma yapılacak konuyla ilgili bilinen ya da herhangi bir kaynaktan elde edilen işlenmemiş bilgilerdir. Bilimsel araştırmalarda kullanılan veriler, olgusal ve yargısal olmak üzere iki grupta incelenebilir. Olgusal veri; ülkenin nüfus bilgileri gibi olgulara (gerçeklere) dayalı verilerdir. Yargısal veri ise, insanların duygu, algı, düşünce, izlenim ya da tutumlarına dayalı olarak gelişen ve değerlendirmeye dayalı olan bilgilerdir.
NİCEL ARAŞTIRMADA VERİ TOPLAMA ARAÇLARI
Nicel araştırmanın önemli bir boyutunu veri toplama araçlarının geliştirilmesi süreci oluşturmaktadır. Bu bölümde nicel araştırmalarda en çok kullan›lan veri toplama araçlarından anketler, ölçekler ve testler ayrı başlıklar altında incelenecektir.
Anketler
Belirli bir konuyla ilgili fikirleri, görüşleri, tercihleri, davranışları beklentileri ve eğilimleri belirlemek amacıyla seçeneklere dayalı bilgi toplayan araçlardır. Bilimsel araştırma sürecinde anketler; yüz yüze, telefonla, postayla ya da elektronik ortamda uygulanabilir. Genel olarak anket sorularını geliştirme ve uygulama aşamalarında bazı konulara dikkat etmekte yarar bulunmaktadır. Bunları kısaca aşağıdaki biçimde belirtmek olanaklıdır
• Anket formunda yer alan ilk soruların dikkat çekici olmasını sağlayın.
• Yanıtlaması kolay sorular sormaya özen gösterin.
• Yanıtlaması zor soruları kolay sorulardan sonra sorun.
• Sorular basit ve anlaşılır olsun.
• Olabildiğince kısa ifadeler kullanın.
• Olumlu tümcelere ağırlık verin.
• Soruları mantıksal bir sıra içinde düzenleyin.
• Birbiriyle ilişkili soruları aynı bölümde toplayın.
• Sorularda yönlendirme içeren ifadelerden kaçının.
• Gerçekdışı varsayımlara dayanan sorular sormayın.
• Bir soru içinde birden fazla soru sormayın.
• Hatırlanmayacak ayrıntıları sormaktan kaçının.
• Anketin biçimsel görünüşüne özen gösterin.
• Maddeleri ve sayfaları numaralandırın.
• Yararlı kısa ve anlaşılır bir yönerge hazırlayın.
• Kapak yazısı koymaya özen gösterin.
• Gerekli durumlarda izleme çalışması yapın.
• Yapılandırılmış seçenekler sağlamaya özen gösterin.
• Uygulama aşamasında yardımcınız varsa araştırma hakkında bilgilendirin.
• Sonunda katılımcılara teşekkür etmeyi unutmayın.
Ölçekler
Araştırmaya katılan bireylerin değer, inanç, eğilim ve tercihlerini saptamaya yönelik
araçlardır. Ölçek maddelerini geliştirme aşamasında bazı konulara dikkat etmekte yarar
bulunmaktadır. Bunları kısaca aşağıdaki biçimde belirtmek olanaklıdır:
• Olumlu ve olumsuz ifadeleri dengeli dağıtın.
• Olabildiğince tek kavramla ilişkili ifadeler kullanın.
• Birbirine bağlı konular hakkında maddeler yazmayın.
• Katılımcıların tümünün onaylayacağı ya da onaylamayacağı ifadelerden kaçının.
• Cümlelerde “genellikle, daima, tümü, hiçbiri, asla” gibi sözcükler kullanmayın.
• Açık ve basit bir dille doğrudan ifadeler kullanın.
• Belirsizlik taşıyan ve her anlama gelebilecek ifadeler kullanmayın.
• Kültürel olarak duyarlılık yansıtan sorular sormayın.
• Her ifadeyi olabildiğince kısa yazın.
• Seçeneklerde derecelendirme yapın.
• Sunulan seçenek sayısının tekli sayı (3, 5, 7, 9 vb.) olmasını sağlayın.
• Olumsuz ifadeleri puanlarken ters çevirmeyi unutmayın.
• Ön deneme sonrası geribildirimlere dayalı olarak yeniden düzenleyin.
Testler
Bireylerin; bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olarak belli özelliklerini ölçmek için geliştirilen araçlardır. Test maddeleriyle elde edilen sonuçlarla bireyler hakkında çok yönlü bilgi toplanabilir ve bireyin kendisini tanıması sağlanabilir. Testler, kullanım amaçlarına ve ölçülen özelliklere göre çeşitli biçimlerde sınıflandırılmaktadır. Genel olarak bilimsel araştırmalarda; bireylerin yaşıyla zihinsel gelişimi arasındaki ilişkiyi inceleyen yetenek testleri, bireylerin belirli durumlarda nasıl düşündüğünü ya da davrandığını inceleyen kişilik testleri, bireylerin neleri tercih ettiği ve nelerden
kaçındığını belirleyen ilgi testleri ve bir öğretim sonunda bireylerin öğrenilmesi istenen yeterliklerini belirleyen başarı testleri kullanılmaktadır.
Başarı testleri: Belirli bir öğretim sonunda bireylerin bilgi, beceri ve yeterliklerini ölçen araçlardır.
Araştırma sorularına yanıt ararken; nesnel yanıtlı test türlerinden doğru-yanlış, çoktan seçmeli, eşleştirmeli ve boşluk doldurmalı testlerden ya da serbest yanıtlı test türlerinden yararlanılarak bireylerin öğrenme çıktıları ölçülebilir.
Doğru-yanlış testleri; verilen ifadelerdeki önermelere doğru-yanlış ya da evet-hayır biçiminde yanıt verilen testlerdir.
Çoktan seçmeli testler; bireylerin sorulara yanıt verirken sunulan seçenekler arasından birini doğru yanıt olarak işaretlediği testlerdir.
Eşleştirmeli testler; birbiriyle ilişkili iki ayrı grupta yer alan bilgilerin belirli bir kurala göre eşleştirilmesine dayanan testlerdir.
Boşluk doldurmalı testler; tümcedeki eksi¤i belirleyerek uygun sözcükle doldurmayı öngören testlerdir.
Serbest yanıtlı testler ise; yanıtları tümüyle bireylerin oluşturduğu testlerdir. Test maddelerini yazarken şu konulara dikkat etmelidir:
• Öğretim amaçlarını temel alın.
• iyi bir test planı hazırlayın.
• Öğrenilecek konular ve kazanılacak çıktılar arasında ilişki kurun.
• Açık ve anlaşılır sorular sorun.
• Bilinmesi gerekenleri sorun. Testin amacı değerlendirmeye veri sağlamaktır.
• En uygun uyarıcı türünü (doğru/yanlış, çoktan seçmeli vb.) kullanın.
• Kültürel açıdan yansızlığa özen gösterin.
• Puanlama anahtarı oluşturun.
• Yanıltıcı sorular sormaktan kaçının.
• Sorulardaki olumsuz ifadeleri belirginleştirin.
• Çoktan seçmeli testlerde yanıtı kişilerin düzeyine göre düzenleyin.
• Başka sorunun yanıtına ilişkin ipucu sağlayan maddeler yazmayın.
• Zorunlu olmadıkça olumsuz soru tümcesi yazmamaya özen gösterin.
• Çok basit, tahmine dayalı ya da belirsiz yanıtlar isteyen sorular sormayın.
• Nesnel yanıtlı testlerde her sorunun tek doğru yanıtı olsun.
• Seçeneklerin her birinin duraksatıcı ve düşündürücü olmasına özen gösterin.
• Testin bütününde baskı hatası olmaması için önceden kontrol edin.
• Tümceleri yazım, dilbilgisi ve anlam kuralları açısından denetleyin.
• Hazırlanan testin ön denemesini yapın ve sorunlu olan maddeleri iyileştirin.
NİTEL ARAŞTIRMADA VERİ TOPLAMA ARAÇLARI
Nitel araştırma, insanların deneyimlerini olduğu gibi tanımlamayı ve açıklamayı amaçlamaktadır.
Görüşme; araştırmanın amaçlarına uygun bilgi toplamaya çalışan araştırmacıyla görüşülen kişi arasında soru sorma ve yanıtlamaya dayalı etkileşimli bir iletişim sürecidir. Nitel araştırmalarda en çok kullanılan veri toplama araçlarından birisidir. Görüşme sürecinde; görüşmeyi yürüten ve soruları yönelten kişi görüşmeci, görüşme yapılan ve araştırma konusuyla ilgili bilgileri sağlayan kişi ise görüşülen ya da katılımcı olarak nitelendirilmektedir. görüşmecinin, görüşme sürecinde dikkat etmesi gereken bazı konular bulunmaktadır. Bunlar aşağıda listelenmiştir: Görüşmeci;
• Sabırlı doğal ve nesnel olmalıdır.
• Katılımcıya güven vermelidir.
• Farklı bakış açılarına saygı duymalıdır.
• Empatik dinleme becerilerine sahip olmalıdır.
• Katılımcıyı sorgulamadan ve yargılamadan kaçınmalıdır.
• Araştırmanın amacını bilmeli ve soruları önceden çalışmalıdır.
• Katılımcının soruları doğru anlamasına çaba göstermelidir.
• Yeterli olmayan yanıtlar için ek sorular sorabilmelidir.
• Katılımcıyı yanıt vermeye teşvik etmelidir.
• Katılımcının yanıtlarını etkileyecek yorumlardan kaçınmalıdır.
• Görüşmenin gizlilik kurallarına bağlı kalmalıdır.
• Ses ya da görüntü kaydını yürütebilecek teknik beceriye sahip olmalıdır.
Nitel görüşme, veri toplama aracı olarak anket ya da ölçekle karşılaştırıldığında bazı üstünlüklere sahiptir. Bunlar aşağıda kısaca yer almaktadır:
• Katılımcının daha derinlemesine yanıtlar vermesi için ek sorular sorulmasına olanak sağlar.
• Katılımcının verdiği yanıtlar doğrultusunda beklenilmeyen konulara değinme esnekliği yaratır.
• incelenen konu hakkında ayrıntılı veri toplanmasına olanak verir.
• Görüşmeci yeterliğine bağlı olarak soruların yanıtlanma oranı yüksektir.
• Yüz yüze görüşmede katılımcının kullandığı dilin yanı sıra beden dili, jestleri ve mimikleri de araştırmacıya bilgi sağlayabilir.
• Katılımcıların anlamadığı sorular kolayca açıklanabilir.
• Katılımcı görece başkalarından etkilenmeden kolayca yanıt verebilir.
• Kendini sözel olarak daha iyi ifade eden katılımcılar için uygun veri toplama aracıdır.
• Okuma yazması olmayanlar, çocuklar ve anket formu işaretlemeyi sevmeyenler için daha uygundur.
Nitel görüşme, veri toplama aracı olarak üstünlüklere sahip olduğu gibi bazı sınırlıklara da sahiptir. Bunlar aşağıda kısaca yer almaktadır;
• Görüşme süreci pahalı olabilir.
• Görüşme süreci çok zaman alabilir.
• Görüşmecinin kendisinden kaynaklanan hatalar olabilir.
• Katılımcı konu hakkında yakınlarında ulaşabileceği nesnel kaynaklara danışmadan yanıtlarını vermektedir.
• Katılımcılar bazı durumlarda sosyal olarak kabul edilebilir biçimde yanıt verme eğiliminde olabilirler.
• Etkili bir görüşme yapabilmek için görüşmecin yetiştirilmesi pahalı ve zaman alıcı olabilir.
• Görüşmeci, katılımcının daha derinlemesine yanıtlar vermesi için ek sorular sorabilir ya da soruların soruluş şeklini değiştirebilir.
• Görüşme sonuçlarının etkililiği, katılımcının kendini ifade etme becerisiyle ilişkilidir.
• Görüşmeyle elde edilen nitel verilerin çözümlenmesi nicel verilere göre daha çok zaman alıcı bir süreçtir.
• Görüşme raporu hazırlanırken araştırmacıdan kaynaklanan bazı hatalar oluşabilir.
Görüşme Türleri
Burada görüşme türleri üç başlık altında incelenecektir. Bunlar; yapılandırılmamış görüşme, yarı yapılandırılmış görüşme ve yapılandırılmış görüşmedir
Yapılandırılmamış Görüşme: Genellikle gözlem sırasında araştırmacı ile katılımcı arasında oluşan sosyal etkileşime dayalı soruların önceden belirlenmediği bir görüşme türüdür. Araştırmacı katılımcı ile sohbet tarzında gerçekleştirdiği görüşmede, katılımcının anlatımına göre kendiliğinden gelişen sorular oluşturmaktadır. Yapılandırılmamış görüşme, araştırmada birincil veri toplama aracı olarak kullanılabileceği gibi, birincil veri toplama aracı olan katılımcı gözlem verilerini desteklemek amacıyla da kullanılabilir. Görüşmenin başarısı katılımcının tepkilerine göre görüşmecinin araştırmanın bağlamıyla ilişkili yeni soru geliştirme becerisiyle yakından ilişkilidir. Yapılandırılmamış görüşmede veri toplama özellikle, araştırmacının ilk kez bulunduğu ya da çok az bilgisi olduğu durumlarda çok zaman alıcı olabilir.
Yarı-Yapılandırılmış Görüşme: incelenmek istenen konu hakkında katılımcılardan aynı türde bilgilerin toplanması amacıyla yapılan bir görüşme türüdür. Hazırlanan görüşme formu, yanıtlanması istenilen bütün konuları kapsayan geniş bir liste biçimindedir. Yarı-yapılandırılmış görüşme soruları hazırlama aşamasında bazı konulara dikkat etmekte yarar bulunmaktadır. Bunları kısaca aşağıdaki biçimde belirtmek olanaklıdır:
• Basit ve anlaşılır sorular hazırlayın.
• Soruları mantıksal bir sıra içinde düzenleyin.
• Yanıtlaması zor soruları kolay sorulardan sonra sorun.
• Açık uçlu sorular sormaya özen gösterin.
• Sorularda yönlendirme içeren ifadelerden kaçının.
• Bir soru içinde birden fazla soru sormayın.
• Alternatif sorular hazırlayın.
• Ayrıntılı bilgi elde edebilecek ek sorular hazırlayın.
• Katılımcı ilgisinin sürekliliğini sağlamak için farklı türden sorular hazırlayın.
• Birbiriyle ilişkili soruları aynı bölümde toplayın.
• Soruların kapsamının araştırmanın amaçlarıyla uyumlu olmasına özen gösterin.
• Soru sayısının araştırmanın kapsamıyla ilişkili olmasını sağlayın.
Yapılandırılmış Görüşme: Her katılımcıya önceden hazırlanan soruların, aynı biçimde ve aynı sırada sorulduğu bir görüşme türüdür.

Görüşme Süreci
görüşme sürecinde bazı aşamalar izlenir. Bunlar; soruları n hazırlanması ön denemenin uygulanması görüşmenin gerçekleştirilmesi, ses kayıtlarının deşifre edilmesi, verilerin çözümlenmesi, doğrulanması ve raporlaştırma aşamalarıdır. Görüşme sürecinin daha etkili ve verimli olması için bazı konulara dikkat etmekte yarar bulunmaktadır. Bunlar aşağıda kısaca listelenmiştir:
• Görüşme yapacağınız kişinin, görüşme yerini ve zamanını belirlemesini sağlayın.
• Görüşmenin ön denemesini uygulayın.
• Görüşme amacınızı ve gizliliği açıklayan kısa ve anlaşılır bir onay formu hazırlayın.
• Hazırlanan soruları görüşme öncesi inceleyin.
• Katılımcının neden seçildiğini belirtin.
• Görüşmenin yaklaşık olarak ne kadar süreceğini açıklayın.
• Görüşme sırasında ses kaydedici cihazın çalıştığından emin olun.
• Görüşme sırasında sorgulayıcı değil güven verici olmaya özen gösterin.
• Görüşmenin planlandığı gibi gitmesi amacıyla görüşme rehberinden yararlanın.
• Sonunda katılımcılara teşekkür etmeyi unutmayın.
• Araştırma sonuçlarının paylaşılacağını hatırlatın.
• Görüşme sonrası konuyla ilgili görüş bildirilirse not almayı unutmayın.
• Görüşmeleri gerçeğine uygun biçimde deşifre yapmaya özen gösterin.
• Deşifre edilen metni katılımcılara okutarak görüşmenin doğrulanmasını sağlayın.
• Etik kurallara uygun rapor yazmaya özen gösterin.
Odak Küme Görüşmeleri
Odak küme görüşmeleri, küçük katılımcı gruplarıyla yönlendirici (moderator) bir kişi rehberliğinde yürütülen ve katılımcıların tümünü ilgilendiren bir konuda, onların görüşlerini belirlemeyi amaçlayan görüşmelerdir. Bir araştırmada en az üç odak küme oluşturulması her grupta en az 6, en çok 12 katılımcının yer alması önerilmektedir. Odak küme görüşmelerinin bireysel görüşmelere oranla en önemli üstünlü¤ü, grup dinamiği sayesinde yanıtların daha zengin olmasıdır. Odak küme görüşmelerinin bir başka üstünlüğü ise, daha çok katılımcıdan daha kısa sürede veri elde edilerek zaman ve maliyet tasarrufu sağlanmasıdır. Odak küme görüşme sürecinin daha etkili ve verimli olması için bazı konulara dikkat etmekte yarar bulunmaktadır. Bunlar aşağıda kısaca listelenmiştir:
• Katılımcıları karşılayarak toplantı odasına alınmasını sağlayın.
• Görüşme sürecinde hitabı kolaylaştırmak için önceden hazırlanan katılımcıların isimlerini belirten isim kartlarını masaya yerleştirin ya da herkesin yakasına takmasına özen gösterin.
• Görüşmenin amacını belirttikten sonra ses/görüntü kaydının başlamasını sağlayın
• Görüşme sırasında ses/görüntü kaydedici aygıtın çalıştığından emin olun.
• Açılış konuşmasında; görüşmelerin amacını katılımcıların görü ve önerilerinin önemini, ses/görüntü kaydının alınacağını gizlilik ilkesini ve toplantının olası süresini katılımcılara açıklamaya çalışın.
• Önceden hazırlanmış odak küme görüşmesi sorularını katılımcılara yöneltin ve tüm katılımcıların her soruyu yanıtlamasını sağlayın.
• Anlaşılmayan konularda açıklama yapmaya özen gösterin.
• Olumlu ve olumsuz geribildirim vermekten kaçının.
• Geç gelen katılımcılar için kısa bir açıklama yapmayı unutmayın.
• Olabildiğince yanıtlarla ilgili notlar almaya çalışın.
• Görüşme sonunda teşekkür ederek ses/görüntü kaydını durdurun.
• Görüşme sonrası konuyla ilgili görüşler bildirilirse not almayı unutmayın.
Gözlem; bireylerin, nesnelerin ve olayların sistematik bir biçimde izlenerek betimlenmesidir
Gözlem Türleri
Katılımcı Gözlem: Temelde etnografik araştırmalarda yaygın olarak kullanılan veri toplama tekniğidir. Bu yaklaşımda gözlemcinin rolü, tam katılımcı ya da gözlemci olarak katılımcı
olabilir. Tam katılımcı rolünde, gözlemci incelemek istediği topluluğun doğal bir üyesi olarak görev aldığı için bireylerin davranışlarını doğrudan gözlemler. Gözlemci olarak katılımcı rolünde ise, gözlemci incelenen topluluğun doğal bir üyesidir, ancak gözlemcinin rolü bütün üyeler tarafından bilinmektedir. Tam katılım ile gözlemci olarak katılımcı arasındaki en büyük fark, tam katılımda topluluğun üyelerinin gözlemcinin araştırmacı kimliğinden habersiz olmasıdır. Gözlemci olarak katılımcı da ise, araştırmacının kimliği gözlenen kişiler tarafından bilinmektedir.
Doğrudan Gözlem: Bu yaklaşımda gözlemci, incelenmek istenen topluluğu gözlemleyerek betimlemelerde bulunur. Tam gözlemci rolünde, gözlemci araştırılmak istenen sosyal ortamın içinde yer almaz. Katılımcı olarak gözlemci rolünde ise, araştırmacı ya da gözlemci incelenen ortam üzerinde olabildiğince az katılımı bulunmaktadır.
Belge incelemesi : Belge incelemesi, araştırılması istenen konu hakkında bilgi içeren yazılı görsel ya da işitsel materyallerin çözümlenmesidir. Bu yaklaşım, gözlem ve görüşmenin olanaklı olmadığı durumlarda tek başına veri toplama aracı olarak kullanılabileceği gibi gözlem ve görüşme verileri desteklemek ve araştırmanın geçerli¤ini artırmak amacıyla da ek bilgi kaynağı olarak da kullanılabilir.
Kişisel Belgeler = Yazılı Belgeler Mektuplar, E-postalar, Günlükler, Otobiyografiler, Anılar Çevrimiçi yorumlar
Görsel ve işitsel Belgeler Fotoğraflar, Görüntü kayıtları, Ses kayıtları Resimler
Kurumsal ya da Kamusal Belgeler= Yazılı Belgeler Kitaplar, dergiler Okul kayıtları Kurumsal kayıtlar Raporlar Gazeteler Bloklar istatistikler ilanlar Devlet arşivleri (Emniyet, mahkeme, sağlık, nüfus vb.)
Görsel ve işitsel Belgeler Fotoğraflar Filmler Broşürler Afişler Reklamlar Sergiler Haritalar
Şarkılar ve Şiirler Radyo ve televizyon programları
Nitel araştırmalarda, belgeler iki türde toplanabilir. Birincisi, araştırma konusunun geçmişi ya da tarihsel süreci bulguların yorumlanmasında önemli olduğunda arşiv verileri, araştırmada belge olarak kullanılmaktadır. ikincisi ise, araştırmanın veri toplama sürecinde çekilen fotoğraflar, katılımcılarla yapılan görüntü ve ses kayıtları ya da katılımcıların çizimleri gibi araştırmacı tarafından kaydedilen veriler, araştırmada doküman olarak kullanılabilir. Belge incelemesi süreci, ardışık olarak ilerleyen bazı aşamaları içermektedir. Bunlar; belgelere ulaşma, özgünlüğünün kontrol edilmesi ve kullanım izinlerinin alınması belgelerin anlaşılması çözümlenmesi ve veriyi kullanma aşamalarıdır. Bu aşamalar aşağıda kısaca açıklanmıştır:
Belgelere Ulaşma: Bu aşamada, incelenecek konuya ilişkin belgelere gereksinim olup olmadığı nerelerden ve kimlerden elde edileceği hakkında bazı kararlar verilmektedir.
Belgelerin Özgünlüğünün Kontrol Edilmesi ve Kullanım izinlerinin Alınması : Bu aşamada, ulaşılan belgelerin doğruluğu ve güvenirliği kontrol edilir.
Belgelerin Anlaşılması ve Çözümlenmesi: Bu aşamada belgeler okunarak, verilerin sınıflandırılması ve çözümlemesi yapılmaktadır.
Veriyi Kullanma: Belgelerin bir araştırmada kullanılması belirli kurum ya da kişileri zor durumda bırakmayacak biçimde gizlilikleri korunmalıdır.
ÖLÇME ARAÇLARININ ÖZELLIKLERI
Güvenirlik, bir ölçme aracının tutarlı ölçüm yapabilmesi; geçerlik ise ölçme aracının ölçmek istediğini ölçebilme derecesidir. Bu iki özellik birbiriyle yakından ilişkilidir. Şimdi bu iki kavramı yakından irdeleyelim.
Güvenirlik
Güvenirlik, bir ölçme aracının ilgili özelliğin gerçek büyüklüğüne yakın ölçme yapabilme
(hatasız ölçme) gücüdür. Kullanılan ölçme aracının türüne bağlı olarak farklı güvenirlik çeşitleri ortaya çıkmıştır. En çok kullanılan güvenirlik katsayısı hesaplama yöntemleri şunlardır:
*Test-Yeniden Test Güvenirliği ; Bir testin ya da ölçeğin aynı grup üzerinde farklı zamanlarda iki kez uygulandığını düşünelim. iki uygulamada elde edilen puanlar arasındaki korelasyon katsayısı testin güvenirlik düzeyi olarak kabul edilmektedir.
*Paralel Formlar Güvenirliği; Aynı soruları içeren ama soruların ve yanıtların sırası farklı olan birbirine eşdeğer iki ayrı test formu geliştirilir.
*Bölünmüş Yarılar Güvenirliği; Test maddeleri görünüşte eşdeğer tesadüfi olarak iki yar›ya ayrılır. Bu iki ayrı gruptan elde edilen yanıtlar arasındaki korelasyon katsayısı testin güvenirlik düzeyi olarak kabul edilmektedir.
*Puanlayıcı Güvenirliği; Bu güvenirlik türü, yanıtın belirli bir puan aralığında değerlendirilebildiği ve verilen puanın değerlendirmeyi yapan kişilere göre değiştiği durumlarda kullanılmaktadır.
*Kuder-Richardson Güvenirliği; Bu güvenirlik türü, yanıtın doğru ya da yanlış olarak kabul edildiği test türleri için uygundur. Kuder-Richardson 20 ya da 21 formüllerinden biri kullanılarak güvenirlik katsayısı hesaplanmaktadır.
* Cronbach Alfa Güvenirliği Verilen yanıtların doğru ya da yanlış olarak değerlendirilmediği, 1-3, 1-4, 1-5, gibi puanlandığı durumlarda kullanılması uygun olan güvenirlik türüdür.
Ölçme araçlarının genel olarak güvenirliğini artırmak için aşağıda belirtilen önlemler alınabilir:
• Veri toplama aracında yer alan madde sayılarının artırılması sağlayın.
• Maddelerin anlaşılır ve yanıtlanabilir olmasına özen gösterin.
• Katılımcıların yanıtlamaya güdülenmiş olmasını sağlayın.
• Maddelerin güçlük düzeyinin katılımcıların düzeyine uygun olarak belirleyin.
• Puanlama işleminin nesnel olmasına özen gösterin.
• Soru yazımında, yönergelerde, uygulamada, puanlamada ve sonuçların kaydında dikkatsizlik sonucu ortaya çıkabilecek hataları önleyin.
Geçerlik
Geçerlik, ölçme aracı neyi ya da hangi özelli¤i ölçmek için geliştirilmişse, başka özellikleri karıştırmadan yalnızca o özelli¤i ölçebilme yeterliğidir (Erkuş, 2006), yani
amaca hizmet etme düzeyidir. En çok kullanılan geçerlik türleri şunlardır: Görünüş geçerliği, yapı geçerliği, içerik geçerliği ve kestirim geçerliğidir.
*Görünüş Geçerliği Ölçme aracının kâğıt üzerinde ya da ekranda açık ve anlaşılır olarak algılanmasına dayalı bir geçerlik türüdür.
*Yapı Geçerliği; Ölçme aracının, ölçülmek istenen özelliği doğru, yeterli ve dengeli ölçebilme gücüdür
*.İçerik Geçerliği; Ölçme aracının ölçmeyi amaçladığı özelliği ve bu özelliğin alt boyutlarını amaca uygun biçimde ölçebilmesidir.
*Kestirim Geçerliği; Ölçme aracının uygulanmasıyla elde edilen puanlarla daha sonra belirli bir anda elde edilen sonuçlara ilişkin tutarlı çıkarımlar yapabilmesidir.
Ölçme araçlarının genel olarak geçerliğini artırmak için aşağıda belirtilen önlemler alınabilir:
• Yararlı ve açık bir yönerge hazırlayın.
• Ölçme aracının biçimsel görünüşüne özen gösterin.
• Maddelerin anlaşılır ve yanıtlanabilir olmasına dikkat edin.
• Maddelerin ölçmek istediğiniz özelliği ölçmesini sağlayın.
• Maddelerinin ölçülmek istenen özelliği ne kadar temsil ettiği konusunda uzman görüşü alın.

ÜNİTE=7
Veri Çözümleme Teknikleri
Değişken, araştırmalarda birey, nesne ya da olgular ile ilgili ölçebildiğimiz özelliklerin her biridir. Nicel değişkenler herhangi bir özelliğin bir birey ya da nesnede sayısal olarak hangi miktarda olduğunu betimlemekte kullanılır Öte yandan nitel değişkenler ile yapılan ölçümün amacı çoğunlukla sahip olunan bir özelliğe göre birey ya da nesneleri sınıflandırmaktır Değişkenler aldıkları değerler sınırlı sayıda olduğu zaman süreksiz, sınırsız sayıda olduğu zaman ise sürekli değişken olarak adlandırılır. Değişkenler sınırlı sayıda değer alabildikleri zaman süreksiz değişken olarak adlandırılır. Sürekli değişkenler ise mümkün olan en yüksek ve en düşük puan aralığında sınırsız sayıda değer alabilirler. Araştırmalarda ölçek türleri sınıflama (adlandırma), sıralama (dereceleme), eşit aralıklı ve oranlı olmak üzere dörde ayrılmaktadır. Ölçülen özelliğin nicel veriler ile betimlenmesi olanaklı değilse, ölçüm sonucunda elde edilen veriler miktar göstermiyorsa, sadece ölçülen özelliğe bir isim verilebiliyorsa sınıflama ölçeği kullanımı söz konusudur. Birey ya da nesneler belli bir ölçüte göre sıralanabildiği zaman kullanılan ölçek sıralama ölçeğidir. Aralık ölçeğinde sıfır noktası vardır; ancak bu nokta keyfi olarak seçilmiştir, mutlak sıfır değeri değildir. Bir başka deyişle sıfır noktası mutlak yokluk anlamına gelmez. Değişkenin gerçek miktarını yansıtan tek ölçek oranlı ölçektir. Oranlı ölçekte mutlak sıfır noktası vardır. Yani sıfır değeri ölçülen özelliğin miktar olarak var olmadığını gösterir.
Sınıflama= Sadece isimlendirme ve gruplandırma mümkündür. Miktar ifade etmez. örnek: Cinsiyet: Erkekler ve kadınlar. Sıralama= Veriler sıralanabilir, ancak sayılar bir değer değil sıra ifade eder. Örnek: Ali sınıf birincisi, Olcay sınıf ikincisi, Fatma ise sınıf üçüncüsüdür. Eşit aralıklı Sayılar bir değer ifade eder. Miktar ölçülebilir, ancak sıfır noktası görecelidir. Örnek: Sıcaklık Eskişehir’de 5 derece, İstanbul’da 10 derece, İzmir’de ise 15 derecedir. Oranlı= Yukarıdakilerin tümüne ek olarak mutlak sıfır noktası vardır. Oransal karşılaştırmalar yapılabilir. Örnek: Ebru’nun saçları 20 cm. Ayşegül’ün saçları 40 cm. dir. Ayşegül’ün saçları Ebru’nun saçlarından iki kat daha uzundur.

NİCEL VERİ ÇÖZÜMLEME TEKNİKLERİ
Nicel verileri çözümlemede ilk aşama toplanan verileri hazırlama ve düzenleme işlemlerini içerir. Veri toplamak için kullanılan araca yanıt veren her bir bireyin her bir soruya verdiği yanıtlar sayısal bir değer olarak bilgisayara girilir. Bu işlemlerde en çok iş gören programlardan biri Excel’dir. Excel ile temel düzeyde istatistiklerin birçoğu gerçekleştirebilir. istatistik türlerini betimsel ve yordamsal olmak üzere iki başlık altında incelemek olanaklıdır.
1.Betimsel İstatistikler
Araştırmalarda elde edilen çok miktarda sayısal veriyi birkaç basit ifade ile özetlemek için betimsel istatistiklerden yararlanılmaktadır. Betimsel istatistikler, bir değişken içerisinde her bir değerin ya da değer kümesinin kaç kez tekrar ettiği, değerlerin merkez olarak seçilen bir nokta etrafında nasıl bir dağılım gösterdiği, orta noktaya ya da birbirlerine göreceli olarak nasıl bir uzaklıkta oldukları gibi özet bilgileri kapsamaktadır.
*Frekans Dağılımları
Toplanan verilerin özetlenmesinde kullanılan en basit yol frekans dağılımlarını özetleyen tablolardır. Bu tablolar bir değişken içerisinde her bir değerin ya da değer kümesinin kaç kez tekrar ettiğini görmeye yarayan araçlardır.
*Merkezi Eğilim (Yığılma) Ölçüleri
Merkezi eğilime ulaşmak için bir değişkeni oluşturan değerlerin merkez noktası belirlenir ve değerlerin bu nokta etrafındaki dağılımları betimlenir. Merkezi eğilimi betimlemek için yaygın olarak kullanılan ölçümler tepedeğer (mod), ortanca (medyan) ve aritmetik ortalamadır. Bir veri diziliminde en sık yinelenen değer tepedeğer olarak adlandırılır. Örneğin 3, 1, 3, 4, 6 ve 3 şeklinden verilen puanlar arasında tepedeğer 3’tür. Tepedeğer süreksiz değişkenleri özetlemek için oldukça iyi bir ölçüt olabilir. Ortanca küçükten büyüğe doğru sıralanmış bir veri dizilimini tam ortadan ikiye ayıran noktaya denk düşen puandır. Örneğin 1, 3, 3, 4, 6, 7, 8 şeklindeki bir dizlimin ortancası 4’tür. Aritmetik Ortalama ya da ortalama, bir veri dizilimindeki değerlerin toplamının o dizilimdeki değer sayısına bölünmesi ile hesaplanır. Örneğin 2, 3, 3, 4, 7, 8, 8 dizilimde yer alan 7 puanın toplanması ile bulunan 35 sayısının 7 ye bölünmesi ile dizilimin ortalamasının 5 olduğu görülecektir. Bir dağılımda değerlerin büyük bir bölümü ortalamanın etrafında toplanmışsa, düşük ve yüksek puanların olduğu uçlara doğru simetrik ve düzenli bir azalma varsa bu dağılım normal dağılım olarak adlandırılır. puanların büyük bir bölümü düşük değerlerde yığılmışsa sağa çarpık (pozitif kayışlı) puanların büyük bir bölümü yüksek değerlerde yığılmışsa sola çarpık (negatif kayışlı) dağılım olarak adlandırılır. Normal dağılımlarda merkezi eğilimi en iyi betimleyen değer aritmetik ortalama iken, çarpık dağılımlarda ortanca daha iyi bir merkezi eğilim ölçüsüdür.
*Merkezi Değişkenlik (Yayılma) Ölçüleri
Merkezi değişim ölçüleri çoğunlukla merkezi e¤ilim ölçüleri ile birlikte verilmekte ve yorumlanmaktadır.
Dizi genişliği ya da dağılım aralığı bir veri dizisindeki en yüksek değer ile en düşük değer arasındaki farktır. Bir sınavdan alınan en yüksek not 82, en düşük not 60 ise dizi genişliği 22’dir.
Araştırmalarda örneklemin standart sapması “S” sembolü ile gösterilir.
Standart Puanlar
Bu bölüme kadar bireysel puanların irdelendiği frekans dağılımları ya da grup puanlarının irdelendiği merkezi eğilim ve değişim ölçülerinden söz ettik. Bir başarı testinde bireyin notunu ya da gruptaki not dağılımlarını bilmek, bireyin grup içerisindeki yerini net olarak görmek veya farklı derslerden aldığı notları karşılaştırmak için yeterli olmayabilir. Standart puanlar yardımıyla bir katılımcının içinde bulunduğu grubun puanları bağlamında grubun tam olarak neresinde olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Özetle, ham puanlar bireyin grup içerisindeki yeri ile ilgili bilgi vermezken, standart puanlar tam olarak grup içerisindeki yerini görmemizi sağlar. Bireylerin ortalamaya olan uzaklıklarının standart sapma cinsinden verilmesi ile z puanı adı verilen standart puan elde edilir. Başka bir standart puan ise yüzdelik sıradır (percentile rank). Bu değer, belli bir puan ya da o puanın altında değerlere sahip olan katılımcı sayısının toplam sayının yüzde kaçı olduğunu söyler.
2.Yordamsal İstatistikler
Sosyal bilimlerde yapılan araştırmalarda evrenin tamamına erişmek çoğu zaman olanaklı değildir. Bu bağlamda güçlü bir araştırma için önemli basamaklardan biri evreni yeterince iyi temsil eden bir örneklemin doğru bir biçimde seçilmesidir. Daha sonra bu örneklemden alınan betimsel istatistiklerden yola çıkılarak evren parametreleri hakkında genellemeler yapılmaktadır. Bu şekilde örnekleme ait istatistiklerden yola çıkılarak evren hakkında genellemeler yapabilmek için yordamsal
istatistiklerden yararlanılır. Ayrıca iki ya da daha fazla değişken arasındaki ilişkiyi görmek veya grupları birbirleriyle karşılaştırmak için de yordamsal istatistikler işe koşulmaktadır. Yordamsal istatistikler yardımıyla evren hakkında yorum yaparken önce örneklemler üzerinden bir model üretir, sonra bu model üzerinden evren hakkında açıklamalarda bulunmaya çalışırız. Hata payı anlamlılık düzeyi, olasılık düzeyi ya da alfa düzeyi gibi isimler de verilen bu değer, araştırmada elde edilen sonucun şans eseri gerçekleşme olasılığının yüzde 5’in altında olduğu şeklinde yorumlanabilir.
*Hipotez Testi
Yordamsal istatistiğin en sık kullanılan türü hipotez testidir. Hipotez testinde araştırma başında birtakım hipotezler (denenceler) geliştirilir ve yapılan istatistiksel testler yardımı ile bu hipotezler denenir. Öncelikle bir sıfır hipotezi ya da yokluk hipotezi (null hypothesis) oluşturulur. Sıfır ya da yokluk hipotezi, bulunan farkın şans eseri gerçekleşmiş olduğu, gerçekte önemli bir fark olmadığı varsayımıdır. Sonra bu hipotez için karşı hipotez geliştirilir. Alternatif hipotez adı da verilen karşı hipotez, bulunan farkın şans eseri gerçekleşmediği, gerçekte önemli bir fark olduğu yargısıdır. standart bir hipotez testi gerçekleştirmenin 6 aşaması bulunmaktadır;
1. Sıfır hipotezini belirtme,
2. Karşı hipotezi belirtme,
3. Anlamlılık düzeyini seçme,
4. Örneklemden veri toplama ve verileri özetleme,
5. Örneklemden elde edilen test istatistiğini, anlamlı fark olup olmadığını görmek amacıyla ölçüt olarak kabul edilen değerle karşılaştırma,
6. Sıfır hipotezinin kabul ya da reddine karar verme,
Sosyal bilimlerde yapılan istatistiksel testlerde 0.05 ve altında anlamlılık değerleri görüldü¤ü zaman istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Sosyal bilimlerde kabul edilen anlamlılık değeri genellikle 0.05’dir. t-testi: t-testi eşit aralıklı ya da oranlı ölçüm düzeyinde olan ve normal dağılım gösteren iki değeri karşılaştırırken kullanılan yaygın bir test türüdür. t-testi de dahil olmak üzere tüm istatistiksel testlerde serbestlik derecesi adı verilen bir değer hesaplanmaktadır. Bu değer, araştırmacıların bir istatistiksel değeri hesaplamak için ne büyüklükte bir örneklem kullandığını gösterir ve çoğunlukla toplam katılımcı sayısından bir çıkartılarak bulunur. Üç tür t-testi vardır:
1. Tek örneklem için t-testi, tek bir örnekleme ait ortalamanın tahmin edilen ya da bilinen evren ortalaması ile karşılaştırılması amacıyla gerçekleştirilir.
2. Bağımsız örneklemler için t-testi, birbirinden bağımsız iki grubun tek bir sürekli değişken bağlamında karşılaştırılması için gerçekleştirilir.
3. Bağımlı örneklemler için t-testi, tek bir grubun iki farklı değişkenden aldığı puanları ya da bir testin iki farklı zamanda uygulanmasından aldığı puanları karşılaştırmak için kullanılır.
Varyans analizi (ANOVA): t-testi, yalnızca iki grubu ya da bir gruba ait iki de¤eri karşılaştırırken oldukça verimli ve kullanışlı bir testtir. t-testinde t değerinin hesaplanması gibi ANOVA sonucunda F değeri adı verilen bir değer hesaplanmaktadır. ANOVA’nın birçok türü vardır. Yaygın olarak kullanılan türleri ikiden çok grubu tek bir sürekli değişken açısından karşılaştırma (bağımsız örneklemler için tek faktörlü ANOVA) ya da aynı grubun ikiden çok ölçümünü karşılaştırma (bağımlı örneklemler için tek faktörlü ANOVA) amacıyla gerçekleştirilir. Örneğin 7 farklı coğrafi bölgede yaşayan ilköğretim öğrencilerinin günlük süt tüketimlerini karşılaştırmak amacıyla bağımsız örneklemler için tek faktörlü ANOVA yapmak gerekir. Öte yandan fabrika işçilerinin Ocak, şubat ve Mart aylarındaki motivasyon puanlarını karşılaştırmak için bağımlı örneklemler için tek faktörlü ANOVA yapılmalıdır. Birbirinden bağımsız grupların birden fazla sayıda ölçüldüğü karma desenli varyans analizleri, birden çok bağımlı değişkenin aynı anda incelendiği çoklu varyans analizleri (MANOVA) ya da bağımlı değişken üzerinde etkisi olabilecek ön bilgi ve becerilerin kontrol edildiği kovaryans analizi (ANCOVA) türleri bulunmaktadır.
Korelasyon (Bağıntı) Korelasyon değişkenler arasında bir ilişki olup olmadığını varsa bu ilişkinin yönünü ve gücünü göstermekte kullanılır. Küçük r harfi ile sembolize edilen korelasyon değeri +1 ile -1 arasında bir katsayıdır. Mükemmel pozitif korelasyon katsayısı +1’dir. Eğer değerlerden biri artarken öteki azal›yor ise r değeri eksi yöndedir ve değişkenler arasında negatif bir korelasyon vardır. Mükemmel negatif korelasyon katsayısı -1’dir. Bir öğrenci günlük ne kadar çok ders çalışıyorsa o kadar başarılı olması beklenir. Günlük ders çalıma saatleri arttıkça notlar da yükselir, ders çalışma saatleri azaldıkça notlar da düşer. Dolayısıyla ders çalışma miktarı ile notlar arasında pozitif korelasyon vardır. Öte yandan alkol aldıkça odaklanma gücü azalır. Yani tüketilen alkol miktarı arttıkça odaklanma düzeyi azalacağı için bu iki değişken arasında negatif korelasyon söz konusudur.

Pratik Anlamlılık ve Etki Büyüklüğü
örneklem büyüdükçe gerçekte önemsiz olan farklar istatistiksel olarak anlamlı çıkmaya başlayabilir.
Bu bağlamda anlamlı çıkan istatistiksel testlerden sonra etki büyüklüğü adı verilen bir değer hesaplanır. Eta-kare ya da Cohen’in d indeksi gibi türler başta olmak üzere birçok etki büyüklüğü hesaplama yöntemi vardır.
Parametrik ve Parametrik Olmayan Testlerin Ayrımı
Yukarıda söz edilen testlerin hepsi parametrik testlerdir. Parametrik testler istatistiksel olarak daha güçlü ve evrene daha genellenebilir sonuçlar verir. Ancak bu testlerin gerçekleştirilebilmesi için verilerin türü, merkezi eğilimi, merkezi yayılımı ve evreni temsil edebilme gücü ile ilgili birtakım ön koşulların yerine getirilmiş olması gerekir. Ölçümlerin en az aralık düzeyinde olması verilerin normal dağılım göstermesi ve karşılaştırılan grupların varyanslarının benzer olması bu şartların başlıcalarıdır. Parametrik olmayan testler ise bu tür ön koşulların yerine getirilemediği durumlarda kullanılır. Zaten evren parametreleri ile ilgili genelleme yapma amacıyla da geliştirilmemişlerdir.
PARAMETRİK
Bağımsız örneklemler için t-testi Bağımlı (ilişkili) örneklemler için t-testi, Bağımsız örneklemler için tek faktörlü ANOVA, Yinelenen ölçümler için tek faktörlü ANOVA, Pearson korelasyonu (r)
PARAMETRIK OLMAYAN
Mann-Whitney U Testi, Wilcoxon işaretli Sıralar Testi, Kruskal Wallis Testi, Friedman Testi, Spearman’ın sıralı korelasyonu (rho), Ki Kare
NİTEL VERİ ÇÖZÜMLEME TEKNİKLERİ
Nicel verilerle gerçekleştirilen çözümlemeler veri toplama süreci bittikten sonra gerçekleştirilmektedir. Nitel veri çözümlemesinde ise çözümleme ve veri toplama süreci birlikte devam eder. Hatta nitel çözümleme sürecinin araştırmanın başından sonuna kadar devam eden bir süreç olduğu bile söylenebilir. Nitel araştırmalarda veri toplama ve çözümlemenin beraberce gerçekleştiği yargısını nitel analiz ile ilgili şu üç gerçeğe dayandırır:
1-Veri toplarken araştırmacı bir takım kısa notlar tutar,
2- Araştırmacı toplamakta olduğu veriler üzerinde yansıtma yapar,
3-Nitel veri çözümlemesinde doyum noktası yaşanana kadar veri toplama işlemi devam eder.
Yeni verilerin daha önce toplanmış verilere hiçbir şey katmamaya başladığı noktaya doyum noktası adı verilir. Standartlaşmış veri analizi yöntemlerine nazaran daha fazla yaratıcılık ve esneklik gerektiren nitel çözümleme yöntemlerinde özellikle betimleme, analiz ve yorumlama yetileri büyük önem taşımaktadır. Betimleme, toplanan verilerin araştırma sorunu ile ilgili olarak ne söyledi¤ini ve genel olarak hangi sonuçları ortaya koyduğunu belirtme sürecidir. Analiz, verilerde açıkça görülmeyen temaların kodlama ve sınıflamalar aracılığıyla ortaya çıkartılması bu temalar arasındaki ilişkilerin açıklanması sürecidir. Yorumlama ise araştırmada yer alan katılımcılar tarafından dile getirilen ya da katılımcılarda gözlenen durumların ne anlama geldiğini belirtme sürecidir. Betimleme ile “ne”, analiz ile “neden” ve “nasıl” sorularına yanıt bulunur. Yorumlama ise verileri “anlamlandırma” sürecidir
Veri Çözümlemeye Hazırlık
Nitel analizin ilk aşamasında verilerin dosya ve klasörler halinde örgütlenmesi gerekir. Büyük miktarlarda veriyi yazıya dökme aşamasında birden çok araştırmacı görev almamışsa, araştırmacının veri çözümleme anlamında önemli bir yol kat ettiği düşünülebilir. şöyle ki veri çözümlemenin ilk aşaması veri setini tarayarak genel duruma hâkim olmaktır. Genel durum hakkında bilgi sahip olmak, doyum noktasına ulaşılıp ulaşılmadığına yönelik kritik kararı verebilmek için gereklidir.
Betimsel Analiz ve içerik Analizi
Betimsel analizde veriler önceden belli olan kategori ya da boyutlara göre özetlenir ve yorumlanır. Dört aşamadan oluşur. Birincisi analiz için bir çerçeve oluşturmadır. ikinci aşamada hazırlanmış olan bu tematik çerçeveye göre veriler okunur, düzenlenir ve işlenir. Üçüncü aşamada tematik çerçeveye göre düzenlenmiş olan bulgular, kolay anlaşılır bir dille tanımlanır ve gerekirse ilginç ve vurucu alıntılarla desteklenir. Dördüncü aşamada ise bulgular yorumlanır. Yani tanımlanmış olan bulgular açıklanır, ilişkilendirilir ve anlamlandırılır.
İçerik analizi ise benzer verilerin belirli kavramlar ve temalar etrafında bir araya getirilmesi ve bunların anlaşılır biçimde düzenlenmesi sürecidir. Bu bağlamda tümevarımcı analiz olarak da adlandırılmaktadır.
Kodlama ve Tema Oluşturma
Kodlama, nitel veriyi betimleyebilmek ve veri seti içinde yer alan temaları açığa çıkarabilmek amacıyla analiz birimlerini (metin, resim, ses) anlamlı parçalara ayırma ve bu parçaları adlandırma sürecidir.
1. Öncelikle tüm analiz birimlerini dikkatlice inceleyerek bütün hakkında fikir sahibi olmak gerekir.
2. Küçük bir bölüm ya da paragraf dikkate alınarak “burada tam olarak ne anlatılıyor?” sorusuna yanıt olabilecek en fazla üç ya da dört sözcüklük etiketler (kodlar) belirlenir.
3. Tüm veri seti gözden geçirilerek analiz birimleri işaretlenir ya da parantez içine alınır.
4. Tüm veriler gözden geçirildikten sonra ortaya çıkan kodların bir listesi hazırlanır.
5. Veriler yeniden baştan sona okunarak eldeki kod ve kavram listesinin yeterince kapsayıcı olup olmadığı yeni kod ve kavramların ortaya çıkıp çıkmadığı incelenir.
6. Tüm kavramlar tercihen beş ile yedi tema altında toplanabilecek şekilde gruplanır.
Kodlama süreci sonunda araştırma soruları ışığında zaten beklenen temalara ulaşılabileceği gibi hiç beklenmedik temalar ya da sınıflandırılması oldukça zor olan temalar da ortaya çıkabilir. Veriler arasında yer alan anlamlı parçaların her birine kavram adı verilir.Kavramların birbirleriyle ilişkilerinin incelenmesi ile daha üst düzey başlıklar, yani kategoriler(tema) oluşur.
Veri Çözümlemeye İlişkin İpuçları
Farklı kaynaklarda nitel verilerin çözümleme ve yorumlanmasında yardımcı olabilecek, araştırmaya güç katacak çeşitli yöntemlerden söz edilmektedir. Bu yöntemleri dokuz başlık altında irdelemektedir:
1. Numaralandırma: Üzerinde çalışılan araştırma sorununa yönelik her bir önemli kavram, yapı, duygu, davranış ya da olaydan kaç kez söz edildiğini belirtme;
2. Alıntı yapma: Üzerinde çalışılan konuyu tam anlamıyla betimleyen, ortaya çıkan kavram ve temaları tam anlamıyla destekleyen güçlü, ilginç ve özlü alıntıları bulgular› desteklemek amacıyla kullanma;
3. Görüş birliği sağlama: Belli bir kodlama yaklaşımı belirlendikten sonra verilerin birden fazla bağımsız araştırmacı tarafından incelenmesi; böylece kodlar üzerindeki görüş birliği ve görüş ayrılığı oranlarını betimleme;
4. Çizelge oluşturma: Analiz sonucu ortaya ç›kan kavramların temalar altında sınıflandırılışını çizelgeler yoluyla verme, ana ve alt temalar› ve temalar arası ilişkileri bu çizelgeler yardımıyla okuyucuya aktarma;
5. Uzman görüşüne başvurma: Veri toplama ya da çözümleme aşamasında doğrudan rol almamış yetkin uzmanlar ile sonuçları tartışarak veriler ile ilgili ortaya atılan yargıların akla ve bilime yatkınlığını irdeleme;
6. Gözlemden yararlanma: Veri kaynaklarını ve veri toplanan ortamı tüm ayrıntıları ile gözler önüne serebilecek kayıtlar tutarak bu kayıtları bağımsız bir gözlemci ile paylaşma, yaşanan sürecin bilimsel bir biçimde gerçekleşip gerçekleşmediğini yetkin ve bağımsız olan bu gözlemcinin dönütleriyle onaylama.
7. Katılımcı onayı:Elde edilen bulguları katılımcıların onayına sunarak verilerin araştırmacı tarafından aşırı öznel ya da yanlış yorumlanmasının önüne geçme.
8. Duyusal ton farklarını yakalama: Araştırmada katılımcıların söyledikleri ve yaptıkları benzer görünse bile sözsüz iletişim ve gözlem yetilerini işe koşarak katılımcıların sergiledikleri tavır ve duygu farklılıklarını ayırt etme.
9. Çelişkili durum analizi: Çoğunluktan farklı eğilim gösteren ya da grubun tersine hareket eden bireyleri mercek altına alarak, genel eğilimden farklı olma nedenlerini betimleme.
Veri analizi aşamaları şunlardır:
1. Verilerin yazıya geçirilmesi,
2. Verilerin düzenlenmesi,
3. Anlamlı veri birimlerinin saptanması,
4. Verilerin kodlanması,
5. Taslak temaların belirlenmesi,
6. Taslak temalara göre kodların düzenlenmesi,
7. Taslak tema ve kodlara göre verinin düzenlenmesi,
8. Taslak temaların kontrol edilmesi ve kesinleştirilmesi,
9. Temalar arasındaki ilişkilerin saptanması,
10. Temaların araştırma soruları altında örgütlenmesi,
11. Kod ve tema kitapçığı oluşturularak bu kitapçığa göre verilerin örgütlenmesi,
12. Kod ve temalara göre verilerin betimlenmesi, alıntılara yer verilmesi, örneklendirilmesi, açıklanması yorumlanması ve görsel hale getirilmesi,
13. Araştırma sonuçlarının yazılması.
VERİ ANALİZİ PROGRAMLARI
Araştırmacıların veri analizi yaparken daha az zaman harcayıp daha verimli sonuçlara ulaşabilmesi için üretilmiş çeşitli nicel ve nitel veri analizi yazılımları bulunmaktadır. Word ve Excel gibi neredeyse tüm bilgisayarlarda bulunan ofis programları yardımıyla verileri sınıflandırmak, temel düzeyde nicel ve nitel çözümlemeleri gerçekleştirmek olanaklıdır. Daha ileri düzey analizler için ise özel olarak hazırlanmış çok sayıda yazılım bulunmaktadır. Ülkemizde ve dünyada sosyal bilimlerde en yaygın kullanılan nicel veri çözümleme programlarından biri SPSS’dir. SPSS’in nicel veri çözümlemede kullanımı ile ilgili Türkçe birçok kaynak bulunmaktadır. SPSS dışında BMDP, MATLAB, Minitab, SAS ve STATA gibi programlar da yaygın olarak veri çözümleme sürecinde kullanılmaktadır.

ÜNİTE=8
Bilimsel Araştırmalarda Etik
BİLİM ETİĞİ KAVRAMI
Etik; doğru ve yanlış davranışları ayırt etmede temel alınan değerler sisteminin bütünüdür. Etik, özü itibariyle felsefenin konusudur. etik, belirli bir değerler sistemine bağlı olarak doğru ve yanlış davranışlara ilişkin kavramlar üreten, ilkeler geliştiren, ölçütler belirleyen, bunları savunan ve kullanımını öneren felsefe dalıdır. Araştırmalarda etik konusu daha çok bilim felsefesi kapsamında ele alınmaktadır. Bu bağlamda bilim etiği, “bilimsel çalışmaların gerçekleştirilmesi sırasında ortaya çıkan değer sorunları ve bunlar için üretilen çözüm önerilerinin incelendiği alan” olarak tanımlanabilir. Bilim eti¤inin özünde evrensel olarak geliştirilen ve benimsenen bir dizi ilke ve kural bulunmaktadır. Araştırmalarda bilim etiği anlayışını geliştirmede en etkili yol araştırmacılara dönük eğitim vermektir

BİLİM ETİĞİNİN TARİHÇESİ
Çağdaş anlamda araştırma etiğine ilişkin kuralların şekillenmesi araştırmalara katılan insan denekleri koruma çabasından kaynaklanmıştır. Bu konudaki ilk ciddi girişim ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946-1947 yıllarında Nürnberg Yargılamalarının bir parçası olarak gerçekleştirilen Doktorlar Davası olmuştur. Bilimsel etiğe ilişkin çalışmalarda başlangıç olarak Nümberg Kodu olmuştur. Nürnberg Kodu olarak bilinen bu kurallar bütünü toplam on maddeyi kapsamaktadır:
• Katılımcılar araştırmaya gönüllü olarak katılmalıdır,
• Araştırma amaçları toplumun yararına olmalıdır,
• Araştırma mantıklı kuramlar ve hayvanlar üzerindeki ön testlere dayanmalıdır,
• Araştırmada gereksiz fiziksel ve zihinsel acı olmamalıdır,
• Potansiyel sonucu ciddi yaralanma ve ölüm olan araştırmalar yapılmamalıdır,
• Risk derecesi beklenen yarardan yüksek olmamalıdır,
• Katılımcılar için uygun çevre ve koruma sağlanmalıdır,
• Araştırmalar yalnızca bilimsel açıdan nitelikli insanlar tarafından yapılmalıdır,
• Deneklere istedikleri zaman araştırmadan çekilme hakkı verilmelidir,
• Sonuçlar zararlı olacaksa araştırmacılar çalışmayı sonlandırmalıdır.
Nürnberg Kuralları yalnızca araştırmalarda denek kullanımı konusunda önemli ve anlamlı ilkeler belirlemekle kalmamış daha sonraki yıllarda bu alandaki yeni girişimlere de öncülük etmiştir. Bu girişimlerden biri 1964 yılında yayınlanan Helsinki Bildirgesi olmuştur. Benzer bir çalışma Biyomedikal ve Davranışsal Araştırmalarda insan Deneklerin Korunması Ulusal Komisyonu tarafından 1979 yılında yayınlanan Belmont Raporu olmuştur. Bu raporda araştırmalara katılan insan denekler için etik ilkeler, araştırma ve tıbbi uygulama arasındaki sınırlar, kişilerin araştırmaya katılma ve çekilme haklarına saygı denek seçiminde adalet, yararlanıcılar için riskler ve yararlar gibi konulara ilişkin ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır. Araştırmalarda deneklerin/katılımcıların haklarına saygı göstermek tarihsel olarak etik kuralların temelini oluşturmuştur.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALARDA UYULMASI GEREKEN ETİK KURALLAR
*Deneklerle/Katılımcılarla ilgili Etik Kurallar
Denek kavramı daha çok tam deneysel ya da yarı deneysel araştırmalarda kullanılmaktadır. Denek, üzerinde bazı uygulamalar yapılan ve bu uygulamaların etkileri ya da sonuçları ölçülen varlıktır. Katılımcı doğrudan ya da dolaylı yollarla kendisinden veri toplanan bireydir. Denek ile katılımcı arasındaki fark şudur: Denek bir uygulamaya katılır ve bir etkiye maruz bırakılır; katılımcı ise yalnızca kendisi ya da bilgi sahibi olduğu konularda bilgi verir. Araştırmalarda insan deneklerle/katılımcılarla ilgili etik kurallar genel olarak gönüllü katılım, bilgilendirme, adil seçim, özel yaşamın korunması gizlilik, tehlikelere karşı koruma, yarar sunma ve sonuçları açıklama gibi konuları kapsamaktadır. Bunlara ilişkin etik ilke ve kurallar aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
• Araştırmalar desenlenirken ya da tasarımlanırken denekleri/katılımcıları riske atmayacak şekilde planlanmalıdır.
• Araştırma ilgili alanda sorumlu ve yetkin olan kişiler tarafından yürütülmeli, araştırılan konu ve koşullar hakkında uzman olmayan kişilerin denekler/katılımcılar üzerinde uygulama ya da deneme yapmasına izin verilmemelidir.
• Deneklere/katılımcılara araştırmanın amacı uygulama süreci, varsa olası riskler ve yararlar açıklanmalıdır.
• Deneklerin/katılımcıların araştırmaya katılıp katılmama ya da katılmaları durumunda istedikleri zaman çekilme hakkına saygı gösterilmelidir.
• Rıza (consent) formları denekler/katılımcılar 18 yaşından büyükse kendileri, 18 yaşından küçükse yasal velileri ya da vasileri tarafından imzalanmalıdır.
• Haklı ve kabul edilebilir bir neden bulunmadıkça hiç kimse adil olmayan bir şekilde araştırmaya katılma hakkından yoksun bırakılmamalıdır.
• Denekler/katılımcılar hakkında tarihsel veri niteliği taşıyabilecek ya da kimliklerinin anlaşılmasına neden olabilecek bilgiler ya toplanmamalı ya da gizli tutulmalıdır.
• Denekler/katılımcılar hakkında toplanan bilgiler araştırma tamamlandıktan sonra yok edilmeli.
• Araştırmaya katılmamaktan dolayı hiçbir denek/katılımcı zarar görmemeli, araştırmacının ya da bağlı olduğu kurumun sağladığı normal olanaklardan yoksun bırakılmamalıdır.
• Araştırma sürecinde başlangıçtaki açıklamalardan farklı uygulamalar söz konusu olursa denekler/katılımcılar yeni durumlar hakkında bilgilendirilmelidir.
• Özellikle deneysel araştırmalarda bir gruptaki uygulama o gruba katılanları avantajlı kılarsa araştırma bittikten sonra tüm gruplardaki deneklerin/katılımcıların bu avantajdan yararlanmaları sağlanmalıdır.
• Bir zorunluluk ya da kendileri için bir yarar söz konusu olmadıkça çocuklar, engelliler ve düşkünler araştırmalara denek olarak alınmamalıdır, eğer alınıyorlarsa kendi durumlarının gerektirdiği anlayış ve özen gösterilmelidir.
*Araştırma Süreci ve Sonuçlarıyla İlgili Etik Kurallar
Bir araştırmanın saydamlığını güvenirliğini, geçerliğini ve değerini olumsuz yönde etkileyen hatalı disiplinsiz, kasıtlı ya da özensiz tüm girişimler bilimsel yanıltma olarak anılmaktadır. Bilimsel ihmal ya da disiplinsiz araştırma, genellikle bilimsel çalışmanın ilke ve kurallarına uymamaktan kaynaklanır. Bu uymama durumu, kasıtlı davranışlardan değil çoğunlukla bilimsel araştırmaya ilişkin bilgi ve beceri eksikliğinden ya da deneyim ve birikim yetersizliğinden kaynaklanır. Bilimsel saptırma ya da kasıtlı sahtekârlık sorunu, araştırmacının kendi yaptığı çalışmada bilimsel süreçleri ya da araştırma sonuçlarını bilinçli olarak saptırması durumunda ortaya çıkar. Bilimsel saptırma birkaç şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunların birincisi çarpıtma olarak bilinen durumdur. Burada araştırmacı istediği sonuçları elde edebilmek için verileri değiştirir. ikincisi gizleme olarak adlandırılan durumdur. Burada araştırmacı önceden belirlediği amaçlar doğrultusunda elde ettiği bulguların bir bölümünü gizler ve rapor etmez. Üçüncüsü uydurma olarak tanımlanan davranıştır. Bu davranışın ortaya çıktığı durumlarda araştırmacı toplamadığı verileri ya da elde etmediği bulguları gerçekmiş gibi düzenler ve rapor eder. Araştırma süreci ve sonuçlarıyla ilgili etik dışı davranışların önlenmesi büyük ölçüde ilgili alandaki uzmanların çabalarına bağlıdır. Etik konusunda önerilen uygun yaklaşım biçimi şudur;
• Bir araştırmada ciddi anlamda etik sorun belirleyen bir kişi ilgili kurumun araştırmalarda etik denetimlerden sorumlu birimine başvurmalıdır.
• Başvuran kişiyle bir görüşme yapılmalı ve ayrıntılar öğrenilmelidir. Suç bildiriminde bulunan kişiye adil ve saygılı davranılmalıdır.
• Suçu işlediği ihbar edilen kişi hakkında adil soruşturma yapılmalı süreç içinde bireye haksızlık ya da saygısızlık yapılmamalıdır.
• Soruşturmayı yapan kişi hem birimde bulunan hem de ihbar edilen kişi hakkındaki gizliliğe özen göstermelidir.
• Eğer belirlenen suç araştırma kurumunun yetkilerini aşıyorsa ya da cezai işlem gerektiriyorsa yasal yaptırımlar için uygun makamlara başvurulmalıdır.
*Ortak Yazarlarla / Araştırmacılarla ilgili Etik Kurallar
Bir araştırmada kimlerin yazar olacağı kimlere ise teşekkür edileceği konusunda şu üç ölçüt dikkate alınmalıdır: (a) Araştırmaya ciddi anlamda katkıda bulundu mu?
(b) Raporun tamamını ya da belirli kısımlarını yazdı mı?
(c) Tüm raporu okuyup onayladı mı?
Bu soruların tümüne olumlu yanıt verilmesi durumunda kişi ortak yazarlığı hak ediyor demektir. Genel olarak araştırma raporlarında yazar adlarının sıralanması her yazarın katkı düzeyine göre olmaktadır. Bazı durumlarda yazarların katkısı eşit olabilir. Bu tür durumlarda birkaç yoldan biri yeğlenebilir. Birinci yol, yazar sırasını alfabetik olarak belirlemektir. ikinci yol, kura çekmektir. Üçüncü yol ise tüm yazarların kabul edeceği özel ve adil bir yöntemle yazarları sıralamak ama herkesin katkısının eşit olduğunu belirtmektir. Lisansüstü tezlerden üretilen yayınlarda, bir zorunluluk olmamakla birlikte, hem öğrencinin hem de danışmanın adı yazar olarak verilmektedir.
*Yayın ve Sunumla İlgili Etik Kurallar
Başkalarının çalışmalarını isim değiştirerek ya da hak ettiği şekilde tam kaynak belirtmeden kendi adına yayınlamak bilimsel aşırma olarak tanımlanmaktadır. Bilimsel yayınlarda aşırmayı önlemek için yazarların belirli konularda dikkatli olmaları önerilmektedir. Bunlar;
(a) başkalarının sözlü ya da yazılı ifadelerini olduğu gibi almak,
(b) başka bir kişinin ifadelerini kendi sözcüklerimizle anlatmak,
(c) başka birisinin fikir, görüş ya da kuramını kullanmak,
(d) genel geçer olmamak koşuluyla olguları istatistikleri ya da görsel materyalleri ödünç almak gibi konuları kapsamaktadır.
Tam aşırma; olarak nitelendirilen davranışta başka birisinin yaptığı bir çalışmayı hiç değiştirmeden alıp kendi adını koyarak olduğu gibi yayınlama söz konusudur.
Bilimsel korsanlık; başka araştırmacıların verilerini kaynak göstermeden ya da gerekli izinleri almadan kendi çalışmasının bir parçası olarak kullanma davranışıdır.
Kendinden aşırma durumunda ise kasıt içeren etik dışı davranışlar ya da hatalar araştırmacının kendi yapıtlarından gerçekleşmektedir. Bu davranışın da kendi içinde türleri bulunmaktadır. Yineleme, daha önce yayınlanmış bir çalışmayı başka bir yerde olduğu gibi yeniden yayınlamadır. Dilimleme, önceden yayınlanmış bir çalışmayı birden çok yayına bölerek birden çok yayın üretmedir. Kardeş yayın çıkarma ise daha önce yayınlanmış bazı çalışmaların küçük değişikliklerle yeni bir çalışmaymış gibi yeniden yayınlanmasıdır. Bilimsel aşırma kategorisindeki davranışların ortadan kaldırılması ya da azaltılması için uyulması gereken bazı ilke ve kurallar aşağıda açıklanmıştır;
• Başkalarının söylem, görüş, veri, yorum, değerlendirme, öneri, yayın, çizim ve uygulamalarından yararlanırken kaynaklar açıkça belirtilmelidir.
• Yararlanmalarda yazar gerekli gördüğü bilgileri kendi ifadeleriyle belirtmeli, basitçe birkaç sözcüğü değiştirerek başkalarının fikirlerini kendisine aitmiş gibi göstermekten kaçınmalı her türlü yararlanma durumunda ilgili kaynağı belirtmelidir.
• Başkalarından yararlanırken olduğu gibi alıntı yapılıyorsa mutlaka kaynak bilgilerinin yanı sıra sayfa numarası da verilmelidir.
• Yapılan alıntı doğrudan ya da olduğu gibi bir alıntı değilse ilgili fikirden söz ettikten sonra kaynak bilgilerini verirken sayfa numarasını göstermek zorunlu değildir.
• Bir kaynaktaki çizelge ya da şekli olduğu gibi kullanan bir araştırmacı ilgili çizelge ya da şeklin altında özgün kaynağı açıkça belirtmelidir.
• Genel geçer fikirler, yaygın olarak dile getirilen görüşler ya da anonimleşmiş söylemler için kaynak göstermeye gerek yoktur.
• Yanlış ya da ilgisiz kaynak göstermekten kaçınılmalıdır. Bunun için araştırmacı kaynak göstereceği yapıt› mutlaka bulup okumalıdır.
*Mali Desteğin Kaynağıyla İlgili Etik Kurallar
Bir araştırma belirli bir kurum ya da kişi tarafından mali olarak desteklenmişse, araştırma raporunda mali desteğin kaynağı mutlaka belirtilmelidir. Bazen mali destek sağlayan kurum sayısı birden çok olabilir. Bu durumda destek veren kurumların tümü eksiksiz olarak belirtilmelidir.

*Araştırmaların Değerlendirilmesiyle İlgili Etik Kurallar
Son yıllardaki yasal düzenlemelerde başkalarının araştırmalarını değerlendirme de araştırma etiği kapsamında ele almaktadır. Bir araştırmayı değerlendirmeyle ilgili etik kurallar üstlenilen sorumluluğa göre (editörlük, hakemlik, jüri üyeliği) aşağıda ayrıntılı biçimde belirtilmiştir.
Editörlerle İlgili Etik Kurallar
Bilim dünyasındaki anlamıyla editör; akademik bir derginin (journal) bilimsel anlamdaki yöneticisidir. Genel olarak bir dergi editörünün uyması gereken etik kurallar şunları kapsamaktadır:
• Kendisine sunulan çalışmayı ırk, milliyet, din, dil, cinsiyet, ideoloji, kuramsal yönelim, kişisel tanışıklık vb. konulardaki her türlü önyargıdan bağımsız olarak değerlendirmelidir.
• Değerlendirme sürecini kasıtlı olarak uzatmamalıdır.
• Sunulan çalışmanın etik kurallara uygunluğunu değerlendirmeli, etik dışı yönler saptadığı bir çalışmayı yayınlamaktan kaçınmalıdır.
• Çalışma hakkında yay›n kurulu üyeleri ve hakemler dışında hiç kimseye bilgi vermemelidir. Kaldı ki, bu kişilere vereceği bilgiler de sınırlıdır.
• Değerlendirme ve yayın sürecinin hiçbir aşamasında yazarlara olumlu ya da olumsuz anlam taşıyabilecek yanlış bilgi vermemelidir.
• Hakem raporları üzerinde hiçbir değişiklik yapmamalı, düzmece rapor hazırlamamalı, hakem görüşlerinin yazarlara doğru ulaşmasını sağlamalıdır.
• Yazarların izni olmadan çalışmanın verilerini kısmen ya da tamamen hiçbir yerde kullanmamalı ve başkalarının kullanmasına izin vermemelidir.
• Çalışmayı değerlendirecek hakemleri seçerken yanlı davranmamalı, uzmanlık ve yetkinlik alanlarına göre hakem ataması yapmamasıdır.
Hakemlerle İlgili Etik Kurallar
Hakemlerin yetki ve sorumlulukları editörler kadar olmasa da gerçek anlamda hakemli olan dergilerde hakemlik oldukça önemlidir. Araştırma ve yayın sürecinde hakemlerin uyması gereken etik kurallar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
• Çalışmayı olabildiğince yansız biçimde ve hem bilimsel yönden hem de etik ölçütlere göre değerlendirmelidir.
• Çalışmayı herhangi bir nedenle değerlendiremeyeceği ya da değerlendirmek istemediği durumlarda zaman geçirmeden editöre geri göndermeli ve mümkünse gerekçesini belirtmelidir.
• Etik bir sorun gördüğü çalışmayı editöre iade etmek yerine saptadığı etik dışı davranışı editörle paylaşmalıdır.
• Çalışmanın gizliliğine özen göstermeli ve değerlendirdiği bir çalışmaya ilişkin bilgileri başkalarıyla paylaşmamalıdır.
• Çift yönlü körleştirilmiş süreç gereği yazar(lar)ın kim olduğunu bilmemesi gerektiğinden kişisel yollarla çalışmanın kime ait olduğunu öğrenmeye çalışmamalıdır.
• Yorum ve önerilerini açıkça belirtmeli, genel ifadelerle geçiştirmemeli, özellikle olumsuz puan verdiği noktalara açıklık getirmelidir. Hakem yorumları yazarlar açısından geribildirim özelliği taşıdığı için anlaşılır olmalıdır.
• Değerlendirdiği çalışmayı yazar(lar)ından izin almadan hiçbir şekilde kendi yayınlarında kullanmamalı ya da başkalarının kullanmasına fırsat vermemelidir.
Jüri Üyeliğiyle İlgili Etik Kurallar
Özellikle lisansüstü tezlere dayalı bilimsel araştırmalar çoğu zaman ilgili alandaki akademisyenlerin denetiminden geçmektedir. Bazen lisans bitirme tezleri ya da çeşitli araştırma kuruluşlarında hazırlanan teknik raporlar da resmi jüri onayını gerektirmektedir . jüri üyeleriyle ilgili etik kuralları şu şekilde sıralamak olanaklıdır:
• Çalışmayı yansız ve nesnel biçimde değerlendirmeli, kişisel yanlılıklarını ya da önyargılarını değerlendirmenin bir parçası haline getirmemelidir.
• Çalışmayı evrensel bilim ölçütleri ve araştırma etiği kurallarına uygunluk açısından incelemeli ve kuramsal yaklaşım farklılıkları nedeniyle olumsuz bir tutum takınmamalıdır.
• Adayı ya da öteki jüri üyelerini baskı altına almaya çalışmamalı olumlu ve olumsuz yönlendirmelerden kaçınmalıdır.
• Kasıtlı olarak değerlendirmeyi geciktirmemeli, yasal açıdan kabul edilen zorunlu haller dışında gereksiz mazeret üretmemeli ve adaya ya da çalışmaya karşı ilgisizlik göstermemelidir.
• Adayı aşağılayıcı küçümseyici ve onurunu kırıcı bir tavır sergilememelidir.
• Değerlendirdiği çalışmayı yayınlanmadan ve adayın izni olmadan hiçbir şekilde kullanmamalı ya da başkalarının kullanmasına fırsat vermemelidir.
• Adayın geliştirdiği materyalleri kendi çalışmalarında kullanmamalı ya da izin vermesi için adaya baskı yapmamalıdır.
• Değerlendirme sonucundaki kararında açık olmalı, tutanakları anlaşılır biçimde doldurmalı ve eksik bulduğu yönleri belirtmelidir.

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF AÖF Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir