AÖF Ders notları-Fransız ihtilalini hazırlayan toplumsal-Siyasal koşullar



Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Toplumsal-Siyasal Koşullar ve İhtilalin Gelişimi;

İhtilal öncesi Fransa toplumsal yapısı, hukuksal açıdan üçlü bir görünüm sunmaktaydı. Din adamları (rahipler; ruhban), soylular (asiller) ve halkın (avamın) taraflarını oluşturduğu bu üçlü görünüm, birbirinden farklı hukuksal statüleri barındırmaktaydı. Rahipler, önde gelen ayrıcalıklı kesimi oluşturmaktaydı. Bu kesim, temsilcilerinin oluşturduğu meclislere sahipti. Bu meclisler, beş yılda bir toplanarak krala yapılacak yardımı ve kendilerini ilgilendiren konuları ele alırdı. Rahipler birtakım ayrıcalıklara sahiplerdi. Ancak özel mahkemelerde yargılanabilirlerdi. Kilise büyük bir servete sahipti. Kentlerdeki değerli birçok gayrimenkulün yanında Fransa topraklarının %6’ya yakını kilisenin malıydı; ayrıca, kilise, tarım ürünleri üzerinden, Osmanlı’daki aşar vergisine benzer bir vergi toplama hakkına sahipti; bununla birlikte, bu büyük zenginlikten din adamlarının sınırlı bir kesiminin yararlandığını eklemek gerekir. Sayıları beş altı bini geçmeyen ve aslında soylular tabakasından gelme olan yüksek görevlerdeki rahipler bu zenginliğin sahibi konumundaydı. Buna karşılık, sayıları altmış bin civarında olan ve Üçüncü Tabaka (Tiers Etat) olarak tanımlanan halktan gelme kimselerden oluşan yoksul rahipler, dinsel hiyerarşinin alt kademesindeydiler. Konumlarını feodal ayrıcalıklara borçlu olan soylular ise, devletin bütün yüksek memuriyetlerini ve ordunun üst kademesini tekellerinde tutmaktaydılar. Bunlar, vergiden muaflardı ve köylülerin feodal hukuka uygun olarak çeşitli biçimlerde kendilerine aktardığı zenginlikle yaşamaktaydılar; dolayısıyla, eski düzenin sürmesinde çıkarları vardı; bununla birlikte, küçük bir soylu azınlığı, gittikçe yayılan liberal düşüncelerin etkisi altındaydı. Soyluların sayısı yaklaşık üçyüzelli bin kadar olup 1789 öncesi Fransa nüfusunun %1,5’unu oluşturmaktaydı. Sayları yirmi dört milyonu bulan ve Üçüncü Tabaka (Tiers Etat)’yı oluşturan kesim ise, gelişmekte olan kapitalist üretim tarzıyla ekonomik olarak gittikçe güçlenen burjuvalar, yoksul kent emekçileri ve köylülerden oluşuyordu. Hiçbir hukuksal ayrıcalığa sahip olmayan Üçüncü Tabaka’nın siyasal rejimin işleyişinde de hiçbir belirleyiciliği yoktu. İngiltere’de olduğu gibi feodalitenin hüküm sürdüğü Fransa’da kral, diğer feodal beylerle ve kiliseyle uyum içinde hüküm sürmek (vergi ve asker toplamak) için başlangıçta sadece ruhban ve soylulardan oluşan ve sonraları, şehirlerin seçtiği burjuvaların da dahil olduğu Etats Généraux (etajenero)’ya danışmak durumundaydı; ne var ki, bu organ, kralın baskısı sonucu vergi izinlerini çok uzun süreli verince, fiilen devre dışı kalmış bulunuyordu. Son toplantısını 1614’te yapan Etats Généraux, Fransız kralları tarafından 1789’a dek bir daha toplantıya çağrılmamıştı.

Bu organ dışında, kralın iktidarını kısmen dengeleyebilecek olan kent meclisleri bulunmaktaydı. Üyelikleri kral tarafından satılan ve babadan oğula geçen bu meclisler, Etats Géneraux’dan farklı olarak temsilî niteliğe sahip değillerdi. Bir çeşit mahkeme işlevi üstlenmiş olan bu meclisler, kralın fermanlarının yürürlüğü için gerekli olan tescil işlemini yapmaktaydılar. Bu yetki sayesinde bazen beğenmedikleri fermanları tescil etmeyi ksımen ya da tamamen reddedebiliyorlardı. Özellikle, ihtilalin arefesinde başta Paris Meclisi olmak üzere, meclisler etkilerini artırdılar. Kötüleşen ekonomik koşullar, Amerikan bağımsızlık hareketine verilen destek sonucu artan bütçe açığı, kralın yeni vergiler toplamak üzere Etats Généraux’yu yeniden toplamaya itmiştir. Bu girişim, ihtilali başlatan önemli bir adım olmuştur. Yapılan seçimler sonucunda 1155 vekilden 578’i Üçüncü Tabaka temsilcilerinden oluşmuştur. Seçim sistemini niteliği ve eğitim vb. imkânlarının eşitsizliğinden dolayı, Üçüncü Tabaka, tüccar, bankacı, sanayici ve avukatlar gibi büyük burjuvazi ve küçük burjuvazi temsilcilerinden oluşan, dolayısıyla sınıfsal açıdan türdeş denebilecek bir kompozisyona sahip olmuştur. Bu durum, halk temsilcilerinin ortak hareket etmesinde belirleyici olmuştur. Buna karşılık, 291 üyeli din adamları grubu parçalı bir görünüm vermiş, değişim düşüncesini benimseyip Üçüncü Tabaka’ya yakınlık hisseden din adamlarını da kapsamış, 270 üyeli soylular tabakası ise, liberal düşüncelere yakınlık duyan sınırlı sayıda soyluya karşı, geleneksel düzeni kesin olarak savunan soyluların baskın olduğu bir görünüm sunmuştur5 Mayıs 1789’da toplanan Etats Généraux’da ilk sorun, şahıs esasına mı, yoksa tabaka esasına göre mi oy verileceği tartışması olmuştur. Başka bir anlatımla, sorunu, ruhban tabakası bir oy, soylular bir oy, halk bir oy olmak üzere toplam üç oy şeklinde mi, yoksa 291, 270 ve 578’er oy şeklinde bir dağılımın mı olacağı tartışması oluşturmuştur. Tabaka esasına göre oy verilmesinin, Üçüncü Tabaka (Tiers Etat)’yı, ruhban ve soylu oylarıyla her durumda 2-1 mağlup edeceği açık olduğundan, halk temsilcileri şahıs esasında ısrar etmişlerdir. Sorunun aşılamaması sonucunda Üçüncü Tabaka vekilleri, ayrı toplanmaya karar vermişler, sonradan sınırlı sayıda da olsa bazı rahip vekiller de Üçüncü Tabaka vekillerinin -toplantılarına katılma kararı almıştır. Bu oluşum, 17 Haziran tarihinde, 89’a karşı 491 oyla Etats Généraux adının bırakılması ve Ulusal Meclis adının kullanılmasına karar vermiştir. Kralın tepkisi, önce, 20 Haziran’da halk vekillerinin toplantı salonunu kapatmak şeklinde olmuşsa da, Tiers Etat’nın kararlı direnişi, bu direniş süresince ruhban temsilcilerinin büyük çoğunluğunun ve 47 soylu vekilin Ulusal Meclis’e katılması üzerine kral, 27 Haziran’da bütün temsilcilerin Ulusal Meclis’e katılması buyruğu vererek halk vekillerinin denetimindeki bu meclisi tanımak zorunda kalmıştır.

9 Temmuz 1789’da bu kez kendisini Ulusal Kurucu Meclis olarak tanımlayan yeni meclis, bir anayasa komisyonu oluşturmuştur. Kralın, Paris çevresine asker yığmayı sürdürmesi, reform yanlısı yöneticileri görevden alarak yerlerine katı aristokratları ataması üzerine, Paris halkı ayaklanmıştır. 14 Temmuz 1789’da silahlı halk, Eski Rejim’in en önemli simgelerinden biri olan ve aynı zamanda hapishane olarak kullanılan Bastille Kalesi’ni ele geçirmiştir. 17 Temmuz itibariyle kral XVI. Louis, yenilgiyi kabul etmiş, orduyu geriçekerek, reform yanlısı yöneticileri tekrar göreve getirmiştir. Önce Paris’te, sonra kentlerde yaşanan devrim hareketi, temmuz sonlarında kırsal alana sıçramış ve köylüler soyluların malikânelerine saldırmıştır. Ulusal Meclis, 4 Ağustos 1789’da aldığı bir kararla feodal rejimle gelmiş  olan ayrıcalıkları kaldırdığını ilan etmiştir. Eski Rejim’in tasfiyesi ve dolayısıyla ayrıcalıkların kaldırılması suretiyle herkesin hukuk nezdinde eşit konuma gelmesini takiben Ulusal Meclis, 26 Ağustos 1789’da İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’ni ilan etmiştir

 

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF AÖF Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir