Neo-Klasik iktisat okulu ders notları



NEO-KLASİK   İKTİSAT

Neo-Klasikler’ in görüşleri iktisat literatüründe «Piyasa Ekonomisinin Başarısızlığı» olarak da bilinmektedir. Klasik İktisada önemli bir katkı olarak kabul edilen Neo-Klasik İktisat, piyasa ekonomisinin tek başına optimumu sağlamaktan uzak olduğunu bu nedenle kamu ekonomisine gerek olduğunu savunmaktadır.Neo-Klasikler’e göre piyasa ekonomisini başarısızlığa uğratan başlıca faktörler; tam rekabetin gerçekleştirilememesi dışsal ekonomiler, içsel ekonomiler, kamusal malların üretilme zorunluluğu ve marjinal maliyetin sıfır olduğu üretim faaliyetlerinin varlığıdır.

Neo-Klasikler;

– Aksak rekabetin olumsuz sonuçlarının ortadan kaldırılmasını savunur.

– Pozitif dışsallığın bulunduğu alanlardaki faaliyetlerin devletçe desteklenmesini, negatif dışsallığın bulunduğu faaliyetlerin de ya bizzat devletçe yapılmasını ya da bu faaliyetleri yapan özel birimlerin düzenleyici vergiler gibi kurallara tabi tutulmalarını savunurlar.

– Pozitif içselliğin söz konusu olduğu faaliyetlerin KİT’ ler aracılığıyla bizzat devletçe yerine getirilmesini savunurlar.

– Tam kamusal mallar dışında yarı kamusal, doğal tekel, merit/demerit malların da kısmen devletçe üretilmesini savunurlar.

– Emek-değer teorisinden ziyade malların faydalılık dereceleri üzerinde durmuşlardır.

– Toplumsal uyumun sınıflararası ilişkilerden değil, bireysel faydadan kaynaklandığı savunurlar.

– İktisadi faaliyet ve teorilerin matematiksel analizini yapmışlar, bunun için daha çok akılcı, soyutlayıcı statik denge analiz yöntemlerini kullanmışlardır.

Neo-Klasik iktisadın oluşum ve gelişimine katkıda bulunan başlıca iktisatçılar hakkında kısa bilgiler vermekte yarar bulunmaktadır:

Francis EDGEWORTH

Neo-Klasik iktisadın önde gelen temsilcilerinden olan F.Edgeworth;

– Faydacı Felsefe’ ye bağlı kalarak fayda-zahmet ilişkisini matematiksel analizlerle açıklamıştır.

– Sayısal (kardinal) fayda yerine sırasal (ordinal) faydanın geçerli olduğunu, çünkü faydanın ölçülemediğini savunmuştur.

– Faydanın belirlenmesinde kayıtsızlık eğrilerini kullanmıştır.

– Edgeworth’e göre bireysel ve toplumsal faaliyetin amacı; faydanın maksimumlaştırılması olup bu, ancak tam rekabet şartlarında mümkündür.

Alfred MARSHALL

Cambridge Okulu’ nun temsilcilerinden olup Neo-Klasik Okulun en önemli temsilcilerinden biridir.Marshall’ın görüşleri şöyledir:

– Klasikler, malın değerini belirlemede sadece arzı, Neo-Klasikler sadece talebi dikkate alırken Marshall, bu iki görüşün sentezini yaparak değerin, kısa dönemde talebe, uzun dönemde arza göre oluştuğunu savunmuştur.

– Rant kavramını yeniden ele alarak quasi-rant (rant benzeri) kavramını öne sürmüştür. Bu rant, kısa dönemde üretim faktörlerinin hemen arttırılamamasından doğar. Üretim faktörleri ve üretim miktarı sabitken, faktör talebi artınca faktör fiyatları normal faktör fiyatlarında daha yüksek olacak, bu fiyat farkı Quasi-rantı doğuracaktır.

– İlk kez talep esnekliğini ileri sürmüştür. Talep esnekliği, fiyat değişiklikleri karşısında talep, değişmelerinin değerini belirler.

– Marshall’a göre para sadece bir mübadele aracıdır.

Arthur Cecil PIGOU

Cambridge Okulu’ nun temsilcilerinden olan Pigou’ya göre;.

– Servet ekonomisini ve refah ekonomisi birbirinden farklıdır. Refah ekonomisi, faydanın maksimuma varışıdır.

– Ekonomik dalgalanmalar psikolojik ve ekonomik faktörlerin etkisi altındadır. Psikolojik faktörler, tam rekabet şartlarını bozarken ekonomik faktörler, parasal dalgalanmalar oluşturur.

– İstihdam oranı, ücretlerin fonksiyonudur (N = f (W)). Ücretler düştükçe tam istihdam sağlanacaktır çünkü ücretlerin inmesi maliyetleri azaltacağından yatırım ve verimlilik artacaktır.

Pierro SRAFFA

Sraffa, Neo-Klasik iktisatçılardan biri olmakla beraber Neo Klasikleri şu noktalarda eleştirmiştir:

– Piyasalarda tam rekabetten ziyade eksik rekabetin bulunduğunu savunur. Sraffa’ ya göre A. Marshall’ ın tam rekabeti temel alan modelinde, tüketicilerin mal satın alırken malı kimden aldıkları konusunda «kayıtsız olmadıkları» noktası dikkate alınmaz. Halbuki bu durumda tüketiciler kayıtsız değildir. Bu, tam rekabeti bozan bir unsurdur.

– Marshall, pozitif dışsallığın bir sanayideki tüm firmaları eşit ölçüde yararlandırdığını böylece, firma dengesinin azalan getiri-artan maliyet ile sağlandığı sonucuna varıyordu. Sraffa ise dış faydaların tüm firmaları eşit ölçüde etkilemediğini ileri sürerek firma dengesinin azalan getiri-artan maliyetle değil negatif eğimli talep eğrisiyle belirlendiğini savunur.

– Neo-Klasikler’ e göre marjinal verim, üretim faktör oranlarındaki ve ölçekteki değişmeye bağlıdır. Sraffa ise marjinal verimin bu unsurlara bağlı olmayan evrensel kurallarla belirlenmesini savunur.

– Neo-Klasikler, üretimin tek yönlü (üretim faktörlerinden tüketim mallarına doğru) olduğunu varsayarken Sraffa, aynı malın hem tüketim malı hem üretim faktörü olabileceğini göstermiştir.

– Neo-Klasikler üretim faktörü fiyatı ile mal fiyatının birbirinden bağımsız olduğunu savunurken, Sraffa bu unsurların karşılıklı etkileşim içinde olduğunu belirlemiştir.

Edward CHAMBERLIN

Neo-Klasik iktisadın önde gelen temsilcilerinden Chamberlin’in bazı görüşleri şöyledir:

– Chamberlin’e göre tam rekabet modelinde firma için talep eğrisi sonsuz esnektir. Eksik rekabette ise her firma kendi malında tekel olduğundan talep, sonsuz esnek değildir.

– Chamberlin, firma dengesinden grup dengesine geçişi incelenmiştir. Grup dengesini; tüm firmaların maliyet ve talep fonksiyonlarının aynı olduğu varsayımı altında belirlemiş, böylece tüm grubu, tüm firmaları temsil eden tek firma ile ele almıştır.

Knut WICKSELL

İsveç Okulu’ nun temsilcilerinden olan Wicksell, Klasikler’ i ekonomik dalgalanmaların oluşturduğu problemleri incelemedikleri için eleştirmiştir. Yazarın temel görüşleri şöyledir:

– Wicksell’ e göre fiyat dalgalanmaları; reel ve piyasa faiz oranlarının farklı olmasından, tasarruf ve yatırım eşitliğinin bulunmamasından, fiyatlar genel düzeyinin istikrarsızlığından kaynaklanır. Reel ve piyasa faiz oranları eşitliği, tasarruf-yatırım eşitliği sağlanıp fiyatlar genel düzeyi istikrara kavuştuğunda problem çözülür.

– Wicksell, reel faiz piyasa faizi ayırımını yapmıştır. Reel faiz; tasarruf arzı ve sermaye talebine göre oluşur. Piyasa faizi ise kredi (para) arzı ve talebine göre belirlenir.

– Say’ in Mahreçler Kanunu’ nu eleştirmiştir. Denge, arz = talep (tasarruf = yatırım) arasında değil, reel faiz = piyasa faizi durumunda gerçekleşir.

Joseph SCHUMPETER

Önemli Neo-Klasik yazarlardan J.Schumpter, konjonktür dalgalanmaları modelini incelemiş, bu dalgalanmaların para-kredi düzeninin işleyişine bağlı olduğunu ileri sürerek girişimci sınıfı ön plana çıkarmıştır. Modelde; teknik yenilik olmadan büyüme, girişimci olmadan teknik yenilik olamayacağı belirtilmiştir. Girişimcilerin kredi taleplerinin artması konjonktürün genişlemesine yol açar. Bu safhada genişleyen ve artan karlar yerini bir süre sonra (girişimci borçlarını ödedikçe) kredi dalgalanmalarına ve zarara bırakır. Böylece daralma safhasına girilir. Schumpeter, para-kredi politikalarının ekonomik istikrarı

NEO-KLASİK İKTİSAT OKULLARI

Neo-klasik iktisadi düşünce okullarının başlıcaları şunlardır:

-Lozan Okulu (Matematiksel Okul), (L. Walras, V. Pareto).

-Cambridge Okulu (J. B. Clark, A. Marshall)

-İsveç Okulu.

Lozan Okulu(Matematiksel Okul)

Ekonomik olayları karşılıklı ilişkiler şeklinde inceleyen okulun temsilcilerinin görüşleri şöyledir:

Léon WALRAS

– Ekonomik olaylar, sebep-sonuç ilişkisi yerine karşılıklı ilişkilerle belirlenir.

– Değer, nadirlik ve marjinal faydaya bağlıdır.

– İki çeşit piyasa vardır: hizmet piyasaları (üretim faktörü piyasaları) ve mal piyasaları.

– Piyasalarda denge, tam rekabet şartlarında geçerlidir.

– Bireyler, paralarının bir kısmını cari işlemlerde kullanmak üzere ellerinde tutarlar. Böylece, Walras ilk kez para talebinden bahsetmiştir.

Vilfredo PARETO

– Subjektif fayda yerine objektif faydayı incelemiştir.

– Faydayı kayıtsızlık eğrileriyle açıklamaya çalışmıştır.

Cambridge Okulu

Bu okulun önemli temsilcilerinden J.B. Clark, I. Fisher’ in etkisinde kalmıştır.

John Bates CLARK

Cambridge Okulunun temsilcilerinden J.B.Clark,

– Tam rekabette üretim faktörlerinin faydası, marjinal birimlerinin verimine bağlı olduğunu savunmuştur.

– Emek ve sermayeyi sabit kabul ederek statik bir toplumu dikkate almıştır. Bir toplumda değişken faktörler beş tane olup karşılıklı etkileşim içindedir. Bunlar; ihtiyaçların artışı, nüfus artışı, sermaye artışı, üretim tekniğinin değişmesi, emek ve sermaye organizasyonunun yenilenmesidir.

Hermann GOSSEN

Gerçekte Faydacı Felsefe’ ye bağlı olan Gossen, tüketicinin kişisel dengesini belirleyen üç kanun oluşturmuştur (Gossen Kanunları):

1) Azalan marjinal fayda, 2) Tatminin maksimumlaştırılması 3) Faydanın kıtlıktan doğması.

Augustin COURNOT

Lozan Okulunun ileri gelenlerinden olan A.Counnot;

– Talebin fiyatın fonksiyonu olduğunu formülleştirmiştir.

– Tekelde dengenin, karın maksimumlaşacağı noktada oluşacağını göstermiştir.

– «Tekel» ile «tam rekabet» arasındaki piyasa şekillerinde de piyasa dengesini araştırmıştır. Düopol dengesi, bunun en önemlisidir.

Cournot’ un rekabet şartlarının aksadığı hallerle ilgili bu bulguları Klasikler’ ce ihmal edilmiş, Cournot bu açıdan Klasikleri eleştirmiştir.

İsveç Okulu

Knut Wicksell’ in öncülüğünü yaptığı okul, Faydacı Felsefe’ nin yanısıra Avusturya Okulu’ ndan ve Cambridge Okulu ekonomistlerinden J. B. Clark’ tan etkilenmiştir. Wicksell’ e «Neo-Klasik Okul» anabaşlığı altında ayrıntısıyla değinilecektir.

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF İktisat Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir