Hidrografya Ders Notu



1.HİDROGRAFYANIN ANA ÇİZGİLERİ

HİDROGRAFYA NEDİR ?

Hidro: Su  Graphein: Tasvir

Bu terimler ışığında hidrografya yer altı sularını, kaynakları, akarsuları, gölleri, denizleri ve okyanusları dolayısıyla tüm yerküre üzerindeki suları inceleyen bir bilim dalıdır. Hidrografya kapsam olarak fiziki coğrafyanın bir alt disiplinidir ve görüldüğü üzere suların coğrafyasıdır Karalar üzerindeki ve içindeki yer altı suları, kaynaklar, akarsular, göller ve buzullardan oluşan sular kara hidrografyası dâhilindedir. Okyanus ve denizleri meydana getiren sular ise deniz ve okyanus hidrografyasını meydana getirir. Suların fiziksel, kimyasal özelliklerinin yanı sıra onların dağılışlarını, bulundukları ortamları, suların hareketlerini, bunların nedenlerini ve insan ile olan ilişkilerini inceler. Termal sular sağlık açısından dikkate değerdir. Bu bakımdan tıp ve sağlık turizmine konu olmaktadır.

HİDROGRAFYAYI OLUŞTURAN VE HİDROGRAFYA İLE İLİŞKİLİ BİLİM DALLARI

Hidroloji: Su Bilimi,Meteoroloji: Atmosfer Bilimi,Hidrometeoroloji: Su ile meteorolojik olaylar arasındaki ilişkileri inceler,Hidrojeoloji: Jeolojik bilimler ile su arasındaki ilişkileri inceler, Hidroekoloji: Flora, fauna ve insan müdahalesi ile bu koşullarda ortaya çıkabilecek değişiklikler, hayatta kalması için gerekli su habitatları ile ilgilidir. Organizmalar ve hidrolojik çevrim arasındaki etkileşimler hidroekolojinin konusu dâhilindedir,Hidrokimya: Suyun kimyasal özelliklerini inceler,Hidroinformatik: Hidroloji ve su kaynakları uygulamaları için bilgi teknolojileri uygulamalarını içerir,Hidrooizotop: Suyun atomik ve izotop yapılarını inceler,Oseonografya (Oşinografi): Okyanus ve denizlerdeki suları inceleyen bilim dalıdır,Limnoloji: Göllerdeki suları inceleyen bilim dalıdır. Göllerdeki suların biyolojik, kimyasal, fiziksel, jeolojik ve diğer özelliklerini kapsar,

HİDROGRAFYA BİLİMİNİN GELİŞME SÜRECİ

Mezopotamya’da yerleşmeler su baskınlarından korunsun diye yüksek toprak duvarlar ile koruma altına alınmıştır. Yaklaşık 1200 yıllarında Diyarbakır’da Artuk Türkleri zamanında yaşayan Ebul İz El-Cezeri’nin yaptığı suyla ilişkili otomasyon araçları, günümüzde sibernatik (kendi kendine çalışan mekanizmalar) araçların başlangıcı sayılabilir.

İbn-i Sina suyun yer şekillerinin oluşum ve gelişimine etki ettiğini ve yeryüzünü şekillendirdiğini yaklaşık 1000 yıl önce ifade etmiştir. Benzer yaklaşımları son birkaç yüzyılda Marcus Vitruvius, Leonardo da Vinci, William Morris Davis ve Bernard Palissy gibi Batılı bilim adamlarının da ileri sürdüğünü görmekteyiz.Yağış, akış ve drenaj alanı ölçümleri yapan Pierre Perrault, akarsularda akış ve hız kontrolleri yapan Edme Marriotte, nehirlerde buharlaşma miktarları ve denize akan su miktarları üzerinde bütçe hesapları yapan Edmund Halley modern hidroloji biliminin öncülerinden bazıları olarak sayılabilir.Hidrolojik analiz süreçleri daha çok bilgisayar tabanlı ve özellikle Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak gerçekleştirilmektedir.İlk analitik çalışmalara örnek olarak 1889 yılında Kuichling tarafından ileri sürülmüş ve 1968’de geliştirilmiş olan rasyonel metot verilebilir.1936’da Slade, 1938’de Snyder ilk sentetik birim hidrografın adımını atmıştır.1966’da Grawfort ve Linsley bilgisayar ortamında Stanfort modelini geliştirmiştir.Bunlardan havza alanı ve ana yer şeklilerine göre ortaya atılan Hofbauer formülü Qp=60β√A şeklindedir.Yalnızca alanın büyüklüğüne dayanan bir diğer yaklaşım da Kresnik’e aittir. Ona göre taşkın formülü Qp=XA.32/0,5+√A şeklindedir.Yine alana bağlı ortaya konulan bir formül (Qp=0,0176C√A) de Myers’e aittir.Son olarak değişik katsayılar ile yağış miktarının da hesaba katıldığı Iskowki formülü (Qp=Ch.m.h.A)’ne değinilecektir.Özellikle büyük akarsu havzalarında ortalama ölçümler, akarsu ağlarının gücü ve havza etki faktörleri ile taşkın süreleri ortaya konulmuştur.

2.KARA HİDROGRAFYASI:YERALTI SULARI VE KAYNAKLAR

YERALTU SULARI: Yer altına sızan suların bir kısmı, yerin nispeten derin kısımlarına sokularak orada bulunan geçirimli kayaçların gözenek, yarık, çatlak gibi boşluklarını tamamen doldurmuş bir şekilde bulunur.asıl yer altı suyunun yani alttan geçirimsiz zon ile sınırlanan su kütlesinin yer aldığı ve buradaki kayaçların bütün boşluklarının su ile dolu olduğu suya doygun (satürasyon) zonudur.su tablası ile yer yüzeyi arasındaki zonda asılı olarak bulunan suların bulunduğu havalandırma (aerasyon) zonudur.Yer altı sularının esas kaynağını meteorik sular (vadoz sular) meydana getirir.Alüvyal depolar, gevşek ve çimentosuz  kumtaşları, alüvyal ovalar, karstik araziler, deniz ve göl kıyıları yer altı suyu bakımından zengin alanlardır.

AKİFER VE AKİFER TİPLERİ:Yer altı suyu bulunduran veya taşıyan jeolojik birim veya ortamlara verilen isimdir.Boşluksuz veya kısmen boşluklu oldukları hâlde, bu boşlukların su taşıyacak nitelikte olmamaları nedeniyle, yer altı suyu bulundurmayan kütleler de vardır. Bunlara akifüj ismi verilir.Serbest akifer; asıl yer altı suyunu (taban suyunu) içeren ve üst sınırı su tablası tarafından meydana getirilen akiferdir.Tünemiş akifer ana serbest akiferin üst kısmında, ondan ayrı ve çok daha küçük sahalı bir serbest akiferdir.Tutuklu akifer (mahpus akifer) geçirimsiz iki tabaka arasında yer alır. Basınçlı akifer veya artezyen olarak da bilinen bu akiferin taşıdığı su, geçirimsiz tabakalar arasında hapsedilmiştir ve bu nedenle tutuklu su adını alır.

KAYNAKLAR:Farklı formasyon sınırları boyunca veya farklı tabaka sınırlarından da yer altı suları yer yüzeyine çıkabilir.

KAYNAK TİPLERİ: Akifer Tiplerine Göre Kaynaklar,Karstik Kaynaklar,Fay Kaynakları.Akımlarına (Debilerine) Göre Kaynaklar,Suyun Çıkış Tarzına Göre Kaynaklar,Sıcaklıklarına Göre Kaynaklar,Kimyasal Bileşimlerine Göre Kaynaklar,

KİMYASAL BİLEŞİMLERİNE GÖRE KAYNAKLAR:Kaynak suları, kökenlerini yer altı suları meydana getirdiğine ve bu sular da içlerinde oksit, klorür, karbonat, sülfat gibi erimiş ya da çözünmüş hâlde çeşitli kimyasal bileşikler içerdiklerine göre çok ender olarak saf hâlde bulunurlar.Maden sularının içindeki erimiş mineral madde miktarı 1 gr/lt’den daha fazladır.Kimyasal bileşimlerine göre ayrılabilecek başlıca kaynak tipleri şunlardır:Tatlı kaynaklar,Tuzlu kaynaklar,Kireçli kaynaklar,Kükürtlü kaynaklaR,Demirli kaynaklar,Arsenikli kaynaklar’dır.

3.KARA HİDROGRAFYASI:AKARSULAR

AKARSU TİPLERİ:Kısa akarsu,Uzun akarsu,Düşük akımlı akarsu,Yüksek akımlı akarsu,Düzgün akışlı akarsu,Menderesli akarsu,Sürekli akarsu,Süreksiz akarsu

AKARSULARDA AKIM:Akarsuyun herhangi bir yerdeki enine kesitinden 1 saniyede geçen su hacmine akım (debi) denir ve m3/sn olarak ifade edilir.Bir akarsuyun herhangi bir noktasındaki akım değerini tespit etmek için anahtar eğrilerinden de yararlanılır.Dolayısıyla akım miktarını tespit etmek için sadece su seviyesini bilmek yeterlidir.Yamaçların aşınım sonucu geriletilmeleri de su seviyesinin değişmesine yol açar.Akım değerleri zaman içinde azalır ve çoğalır. Bu nedenle akım değerleri ortalama olarak ifade edilir.

AKIMA ETKİ YAPAN ETMENLER:İklim,Jeomorfolojik özellikler,Zeminin litolojik özellikleri,Bitki örtüsü,Yer altı suları,Kaynaklar,Göller,İnsan

AKARSULARDA REJİM VE REJİM TİPLERİ:Akım miktarının yıl içinde gösterdiği bu değişmelere rejim denir.Akım miktarındaki artma ve azalmaların her yıl belirli dönemlerde gerçekleştiği rejim tipine düzenli rejim denir.Akım miktarındaki artma ve azalmaların yılın hangi dönemlerinde meydana geleceğinin belli olmadığı rejim tipine ise düzensiz rejim denir.Rejim üzerinde sadece bir etmen hâkim rol oynuyorsa bu rejim tipine basit rejim, birden çok etmen rol oynuyorsa bu rejim ipine de karmaşık rejim ismi verilir.Basit rejimli akarsuların akım miktarlarında ve dolayısıyla seviyelerinde yıl içinde bir yükselme bir de alçalma görülür. Buna karşılık karmaşık rejimli akarsularda yıl içindeki yükselme ve alçalma sayıları birden fazladır.

BASİT REJİMLER:Buzul Rejimi,Kar Rejimi,Karlı-dağ rejimi,Karlı-ova rejimi,Yağmur Rejimi,Yağmurlu-Okyanus Rejimi,Yağmurlu-Akdeniz Rejimi,Yağmurlu Tropikal Rejim.

KARMAŞIK REJİMLER:Yağmurlu Karmaşık Rejim,Karlı-Yağmurlu Karmaşık Rejim,Yağmurlu Karlı Karmaşık Rejim

AKARSU AĞLARI:Akarsu yoğunluğu üzerinde iklim, zeminin litolojik özelikleri, jeomorfolojik özellikler, bitki örtüsü, süre ve insan gibi çeşitli etmenlerin rolleri vardır.Bu hususta en önemli roller yapı (litolojik-tektonik) ve topografya özelliklerine aittir.

A.Dandritik, B. Ortogonal, C. Romboidal, D. Halkalı, E. Radyal, F. Sentripetal, G. Paralel, H. Kancalı

Homojen yapılı sahalarda dandritik akarsu ağı görülür. Bu tip akarsu ağının havadan, kuş bakışı görünüşü bir ağaca benzer.Monoklinal yapılı sahalarla muntazam kıvrımların yer aldığı sahalarda kafesli akarsu ağı tipi gelişir. Aynı tip akarsu ağı birbirlerini kafes şeklinde kesen kırık veya fayların yer aldığı sahalarda da görülür. Kafesli akarsu ağı iki tipe ayrılır: 1- Ortogonal kafesli akarsu ağı ve 2- Romboidal kafesli akarsu ağı.Çevrelerinde alçak sahalar bulunan yüksek kütleler üzerinde radyal akarsu ağı (ışınsal akarsu ağı) gelişir.Tepe kısımları aşındırılarak ortadan kaldırılmış antiklinaller ile domlar (boşaltılmış antiklinaller ve domlar) üzerinde halkalı akarsu ağları ve eliptik akarsu ağları gelişir. Bu akarsu ağlarının kuş bakışı görünümleri halka veya elips şeklindedir. Kapalı havzalar, kalderalar, karstik depresyonlar gibi çevresi yüksek; merkezî kısmı alçak olan yerlerde durum bu şekildedir. Bu tip akarsu ağlarına sentripetal akarsu ağı ismi verilir.Böylece ana akarsu, bu kolların aldığı kısımlarında, onlarla birlikte birer kanca görünümünü kazanır. Bu nedenle bu tip akarsu ağlarına kancalı akarsu ağı adı verilir.Akarsu ağlarındaki bu değişmeler, esas olarak tektonik hareketler, iklim değişmeleri, kapma olayları, volkanizma, heyelan, birikinti konilerinin oluşumu ve karstlaşma gibi etmen ve süreçler nedeniyle meydana gelirler.

AKARSU HAVZALARI:Herhangi bir akarsuyun kolları ile birlikte yayılmış olduğu sahaya veya başka bir ifade ile bir akarsu tarafından suları boşaltılan sahaya akarsu havzası ismi verilir.

AKARSU HAVZALARININ ÖZELLİKLERİ:Havzanın şekli,Havzanın alanı,Havzanın ortalama yükseltisi,Havzanın eğimi,Havzanın yapısal özellikleri,Havzanın bitki örtüsü,Havzanın akarsu ağı tipi,Havzanın akarsu yoğunluğu,Havzadaki akarsuların çatallanma oranı

4.KARA HİDROGRAFYASI:GÖLLER

GÖLLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ: Asya kıtasında yer alan Hazar Gölü 436.400 km2lik alanıyla dünyanın en büyük gölüdür. Kuzey Amerika kıtasında, ABD-Kanada sınırında yer alan Superior Gölü 82.700 km2lik bir yüzölçümüne sahiptir ve dünyanın ikinci büyük gölünü meydana getirir. Van Gölü yüzölçümü itibarıyla 3713 km2dir ve yurdumuzun en büyük gölünü teşkil eder. Mogan Gölü ise küçük bir gölümüzdür ve 6 km2lik bir alan kaplar.Yeryüzünün en derin gölü olan Baykal’ın en derin yeri 1741 metreyi bulur. Derinlik bakımından ikinci gelen Tanganika Gölü’nün maksimum derinliği ise 1435 m’dir.

YERYÜZÜNÜN BAŞLICA DERİN GÖLLERİ:

Baykal 1741
Tanganika 1435
Hazar 980
Malawi (Nyassa) 786
Büyük Esir 614
Van 451
Büyük Ayı 410
Lut (Ölü Deniz) 399
Superior 307
Michigan 265
Titicaca 263
Huron 229
Ontario 225
Ladoga 225
Onega

Bazı göl çanaklarının tabanları deniz seviyesinden daha aşağıda bulunur. Bu özelliği taşıyan göl çanaklarına kriptodepresyon adı verilmektedir.

GÖL TİPLERİ

YERLİKAYA GÖLLERİ:Tektonik göller,Karstik göller,Krater gölleri,Buzul aşındırmasına bağlı göller,Meteorit gölleridir.

SET GÖLLERİ: Çeşitli kökendeki doğal setlerin, vadi, tektonik oluk veya koy gibi çevrelerine göre alçak olan yerlerin ön kısımlarını tıkamaları sonucu oluşan göllerdir.Set gölleri, setin kökenine göre, çeşitli tiplere ayrılırlar. Bunlar;Volkan ve lav seti gölleri,Alüvyon seti gölleri,Moren seti gölleri,Buzul seti gölleri,Heyelan seti gölleri,Lagünler, Resif gölleri,Traverten seti gölleri,Yapay set gölleridir.

5.DENİZ HİDROGRAFYASI:OKYANUSLAR VE DENİZLER

OKYANUS VE DENİZLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ:Deniz, bir okyanus ile bağı olan ve büyük bir alanı kaplayan ve genellikle tuzlu olan su birikintisidir. Kıtalar arasındaki büyük çukurlarda kalan geniş ve derin su kütlelerine okyanus denir. Okyanuslar diverjans levhalara ve transform fay mekanizmalarına bağlı olarak sürekli olarak büyümektedir.

DENİZ SUYUNDA BULUNAN BAŞLICA TUZLAR:Klor,Sodyum,Magnezyum,Sülfatlar;Potasyum;Kalsiyum,Bikarbonatlar,Stronsiyum

DENİZ SUYU VE ATMOSFERDEKİ BAŞLICA GAZLAR:Azot,Karbondioksit,Oksijen,Argon

Okyanuslar ısıyı, gün boyunca Güneş ışığından alır ve geceleri Atmosfer’i ısıtırlar.Büyük Okyanus veya Pasifik Okyanusu, Amerika ve Asya kıtaları arasında ve dünyanın en büyük okyanusudur. İkinci büyük okyanus Atlas Okyanusu’dur. Avrupa ve Afrika’yı Amerika Kıtası’ndan ayırır.Kuzeyde Asya, batıda Afrika ve Arabistan Yarımadası, doğuda Malezya Yarımadası, Sunda Adaları ve Okyanusya tarafından çevrilen, Dünya’nın üçüncü büyük su topluluğu Hint Okyanusu’dur. Hint Okyanusu’ndaki önemli geçiş noktaları ve boğazlardan bazıları Babü’l Mendep, Hürmüz Boğazı, Malakka Boğazı, Süveyş Kanalı’nın güney girişi ve Sunda Boğazı’dır. Henüz 2000 yılında resmen isim verilen ve tanımlanan Güney Okyanusu, dünyanın dördüncü okyanusudur.Deniz suyunun tuzluluk oranı sıcaklığa bağlı olarak değişmektedir.

Okyanus ve denizleri birbirinden ayıran bazı ölçütler bulunmaktadır. Bunlar:Derinlik,Kapladıkları alan,Tuzluluk,Akıntı sistemleri,Sıcaklık,Karaların fiziksel özellikleridir.

OKYANUSLARDA SICAKLIK DAĞILIŞI: Okyanusların yüzeyinde sıcaklık genel olarak ekvatordan kutuplara gidildikçe azalır.Bu özellik Dünya’nın yuvarlaklığı, Dünya ekseninin eğik duruşu gibi platener sebeplerden ileri gelmiştir.Diğer taraftan, 50. paralel kuzeyinde Batı Avrupa açıklarında deniz sıcaklığının 70. paralele kadar 5°C’nin altına düşmemesi, hareket yeri Ekvator olan Gulf-Stream sıcak su akıntısından ileri gelmektedir.Termik anomali bir paralel dairesinin ortalama sıcaklığını, o paralel üzerinde bulunan bir yerin ortalama sıcaklığı ile karşılaştırarak bulunmaktadır. Böyle bir karşılaştırma o yerde coğrafi enlemin etkisini bertaraf etmek ve sıcaklık üzerinde etkisi olan diğer faktörü bariz olarak belirtmek için yapılmaktadır.En önemli anomalilere Kuzey Amerika’da New Foundland açıklarında, Afrika’nın Moritanya ve Altın Sahili açıklarında rastlanır.Genel olarak Pasifik Okyanusu’nun Ekvator kuzeyinde bulunan kısmı güneye nazaran daha sıcaktır. Bunu termik Ekvator’un durumu da açıkça göstermektedir. Gerçekten, termik Ekvator okyanusun doğu yarısında bütün sene Kuzey Yarı Küre’de bulunur. Okyanusun 170. meridyen batısında kalan diğer yarısında termik Ekvator, yalnız kış mevsiminde Ekvator’un güneyindedir.Okyanusun batısına yani Asya, Adalar ve Avustralya kıyılarına doğru ilerleyen bir sıcak akıntı ile kuzey kısımlarda Amerika kıyılarına yönelmiş bir diğer sıcak akıntı mevcuttur. Bu nedenle okyanusun doğu kısmının yüksek dereceli enlemleri normalinden daha sıcaktır.

OKYANUS AKINTILARI:Küçük akıntıları gelgitler oluşturur. Ancak başlıca akıntıların nedeni rüzgârlardır.Yüzeyde, okyanus suları Ekvator’da Alizeler’e bağlı olarak batıya, orta enlemlerde ise batı rüzgârlarının önünde güneydoğu ve kuzeydoğuya doğru sürüklenir. Daha sonra bu sular okyanusların doğu kıyılarını izleyerek Ekvator’a döner.Yüzey okyanus akıntıları genellikle düzenli bir akışa sahiptir fakat yer yer bazı akıntılar genellikle okyanus tabanının şeklinden etkilendiği için türbülans gösterebilir, sığ ve geniş akıntıların aksine dar ve derin akıntı hâlini alabilir.Buralarda hızları günde 160 kilometreye ulaşır. Kıtaların doğu kıyılarında bu biçimde oluşan güçlü akıntılar arasında Atlas Okyanusu’ndaki Gulf Stream ve Büyük Okyanus’un kuzeyindeki Kuro Şiyo akıntılarını sayabiliriz.Okyanusun derinliklerinde akıntıların hareketleri daha değişiktir. Bu farklılığı, Dünya’nın dönüşünden kaynaklanan Coriolis (koriyolis) kuvveti oluşturur. Coriolis kuvveti, dönen bir cisim üzerinde hareket eden bir nesnenin doğrultusundan sapmasına neden olan bir kuvvet olarak tanımlanabilir.Bu kuvveti ilk tanımlayan Fransız Gustave-Gaspard Coriolis olmuştur.Okyanus akıntılarında bu etki derinlere gittikçe artar. Akıntı 90 metre derinde, yukarıda esen rüzgâra tam zıt yönde hareket edebilir. 90 metrenin altında ise rüzgâr etkisini tamamen yitirir.Büyük deniz dibi akıntılarının birçoğunu da sıcaklık farkları oluşturur.Deniz akıntılarının bir başka nedeni de tuzluluk farklarıdır.Karalardan esen sürekli rüzgârlar karadan uzakta bir yüzey akıntısı doğurur. Bu, okyanusta dipten üste doğru bir hareket oluşturur ve çok sayıda balığı besleyebilecek besinler suların yüzeyine çıkar. Peru’da hamsi balıkçılığı buna dayanır.Başlıca okyanus akıntıları;Kuzey Ekvator Akıntısı,Güney Ekvator Akıntısı,Ekvator karşı Akıntısı,Gulf Stream Akıntısı,Brezilya Akıntısı,Benguela Akıntısı Falkland Akıntısı,Ekvatoral Akıntılar,Kuzey Pasifik Akıntıları,Güney Pasifik Akıntısıdır.

Dalgalar kıyıya ne kadar verev gelirse ve plaj ne kadar eğimli olursa akıntılar da o kadar süratli olmaktadır. Mesela kıyıya kuzeydoğu doğrultusundan verev olarak gelen dalgalar batıya doğru hareket eden akıntıların teşekkülüne sebebiyet verir.

KLİMATOLOJİNİN ANA ÇİZGİLERİ

KLİMATOLOJİ NEDİR:İklim bilimi ya da klimatoloji, atmosfer içinde meydana gelen uzun dönemlerdeki hava olayları ile yeryüzünde görülen iklim tiplerini inceleyen bilim dalıdır.İklim hakkında sağlıklı bilgiler asgari 30 yıllık hava durumu ortalamaları alınarak oluşturulabilir.

İKLİME ETKİ EDEN FAKTÖRLER:Yeryüzünde sıcaklık dağılışını etkileyen en önemli faktör, Güneş ışınlarının geliş açısıdır.Güneşten birim alana düşen enerji miktarı, Güneş ışınlarının geliş açısına göre değişir.Yerin geoit şekli, güneş ışınlarını her enlemin farklı açılarla almasına neden olur.Güneş ışınlarının dik düştüğü noktaların yıl içerisinde değişmesi, Dünya üzerinde diğer herhangi bir noktada da Güneş ışınlarının geliş açısının değişmesine neden olur. Bu nedenle herhangi bir noktaya güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde sıcaklık değerleri arttığından o yerde yaz yaşanır.Herhangi bir noktanın güneş ışınlarına olan konumuna bakı denir.1 gr ağırlığında bir cismin 1 C° sıcaklığa ulaşabilmesi için gerekli olan enerji miktarına özgül ısı denir.Kara ve denizlerin özgül ısılarının farklı oluşu, aynı miktar ısı enerjisine de farklı sıcaklık değerlerine sahip olur.Nemin ısınma ısısı yüksektir. Bu nedenle nemin fazla olduğu yerlerde günlük ve yıllık sıcaklık değişimi daha azdır.Yükseklere çıkıldıkça nem oranı azalır. Bu sebeple yüksek bir yerde hava çabuk ısınır, çabuk soğur.Hava kütleleri, sahip oldukları sıcaklıkları ulaştıkları alanlara taşırlar. Bu nedenle, hareket hâlindeki hava kütlesi sıcaklık dağılışını doğrudan etkiler.

İKLİM ELEMANLARI:Sıcaklık, yağış, basınç ve rüzgâr gibi atmosfer olaylarına iklim elemanları denir.Bir cismin sahip olduğu ortalama kinetik enerjiye sıcaklık denir.1 gr suyun sıcaklığını 1C° yükselten enerji miktarıdır. En önemli iklim elemanı sıcaklıktır.Güneşin yaydığı ışınlara güneş radyasyonu denir.Işınların geriye yansıması olayına albedo denir.Güneş ışınlarının atmosfer içinde kırılıp dağılmasına difüzyon denir.Difuzyona uğrayan ışınlar, gölgede kalan kısımların ve gecelerin çok soğuk olmasını önler. Aynı zamanda gölgelerin yarı aydınlık olmasını sağlarken gökyüzünün de mavi görünmesini sağlar.Sıcaklık düşmesi ortalama her 200 metrede ortalama 1°C kadardır. Buralarda alçak kesimler soğukken yükseklerde daha sıcak hava kütlelerine bulunabilir. Bu olaya sıcaklık terselmesi ismi verilir.Sıcaklığın dağılışı izoterm haritaları ile gösterilir. Gerçek sıcaklık değerleri ile çizilen haritaya gerçek izoterm haritası denir.İzoterm haritaları iç içe kapalı eğrilerden oluşur.Kırağı; soğuyan zeminler üzerindeki yoğuşmanın buz kristalleri şeklinde olmasıdır.Kırç; aşırı soğumuş su taneciklerinden oluşan bir sis uzun süre yerde kaldığında su taneciklerinin soğuk cisimlere çarparak buz hâline geçmesidir.Yağış miktarı plüviyometre ile ölçülür, kg/m² ya da mm olarak ifade edilir.Hava kütleleri, yer şekilleri, denizelik ve karasallık, akıntılar yağış miktarı üzerinde etkili olan faktörlerdir.Bir yerin yağış alabilmesi için uygun hava kütlelerinin ve buna bağlı cephe sistemlerinin etkisi altında bulunması gerekir.Deniz seviyesinden yükseldikçe yağış miktarı artar. Kabaca 2000 metreden itibaren ise yağışlar azalır ve karakteri değişir. Çünkü içindeki nemin büyük bölümünü yamacın orta bölümlerine bırakan hava kütlesi zirveleri ve sırtları kuru olarak geçer.Türkiye’de kış yağışlarının fazlalığı, İzlanda Gezici Alçak Basıncı’nın kışın daha etkili olmasının bir sonucudur Denizden uzaklaştıkça yağış miktarı azalmaktadır. Çünkü nemli hava kütleleri, içindeki nemin büyük bir bölümünü kıyı kesimlerinde bırakır ve içerilere daha kuru olarak sokulur.

YAĞIŞ TİPLERİ:Frontal (cephe) yağış;Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında oluşan yağışlar frontal (cephe) yağışlarıdır.Akdeniz iklim bölgelerinde kış aylarında cephesel yağışlar görülür.Orografik (yamaç) yağış;Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucunda oluşan yağışlar, orografik (yamaç) yağışlardır.Orografik yağışlar en çok kıyıya paralel uzanan dağların denize dönük yamaçlarında görülür.Konveksiyonel (yükselici hava hareketleri) yağış;Isınarak yükselen havanın soğuması ile oluşan yağışlar, yükselici hava hareketlerina bağlı olarak oluşan (konveksiyonel) yağışlardır.Ekvator çevresinde yıl boyunca orta enlemlerde ilkbahar ve yaz aylarında bu tip yağışlar görülür.

Yer çekiminin etkisi ile yerküreyi çepeçevre saran gaz kütlesinin ağırlığına, ya da atmosferi oluşturan gazların üstünde bulunduğu yüzeylere yaptığı etkiye hava basıncı denir. Basınç barometre denilen aletle ölçülür. Hava basıncı, ilk kez 1643 yılında Torriçelli tarafından civalı bir barometre ile ölçülmüştür.1013 milibardan daha yüksek basınçlara yüksek basınç (antisiklon), daha düşük değerlere ise alçak basınç ismi verilir.Hava basıncının ortaya çıkmasında etkili olan en temel faktör yer çekimidir. Atmosferin en alt katında yer alan troposfer katında yaklaşık her 10,5 metrede, hava basıncı 1 mb değişir.Sıcaklık değiştikçe atmosferin yoğunluğu değişir. Yoğunluğun değişmesi de basıncın değişmesine neden olur.Yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru olan, yatay yönlü hava hareketlerine rüzgâr denir.Rüzgârların hızı anemometre adı verilen aletlerle ölçülür. Rüzgârların oluşmasının nedeni komşu iki yer arasındaki basınç farkıdır.

RÜZGAR ÇEŞİTLERİ:Sürekli rüzgârlar,Mevsimlik rüzgârlar,Yerel rüzgârlar. Sürekli rüzgârlar; alizeler, batı rüzgârları ve kutup rüzgârları olmak üzere üçe ayrılır.

DÜNYANIN İKLİM BÖLGELERİ:Büyük iklim gruplarına makroklima adı verilmektedir.Ekvatoral, subtropikal, muson ve kurak iklimler sıcak iklim grubu içindedir. Akdeniz, okyanusal, karasal ve yarı kurak iklimler ise ılıman iklim kuşağı içinde kalmaktadır. Tundra ve kutup iklimleri ise soğuk ikimler dâhilindedir.İklimlerin sınıflandırılmasında sıcaklık, yağış miktarı, yağış rejimi ve yağış-buharlaşma ilişkisi gibi ölçütler dikkate alınır.Ekvatoral iklimin yıllık sıcaklık ortalaması 25°C’nin üstündedir. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı en az olan iklimdir (1–2 °C civarında). Bu durumun nedeni Güneş ışınlarının bu alana bütün yıl dike yakın açıyla düşmesi ve nemliliğin fazla olmasıdır.Subtropikal iklim 10°-30° kuzey ve güney enlemlerinde görülür. Sudan, Çad, Nijerya, Mali, Moritanya, Brezilya, Venezuela, Kolombiya, Peru ve Bolivya gibi ülkelerde etkili olmaktadır.Muson iklimi yıllık basınç farkına bağlı olarak oluşur. Güney Hindistan, Güney Çin, Güneydoğu Asya, Japonya ve Mançurya gibi bölgelerde görülür. Bu alanlar Muson rüzgârlarının etkisi altındadır. Cephesel yağışlar en fazla bu ikimde görülür.Sibirya ve Kanada’daki iğne yapraklı ormanlara tayga ormanları adı verilir.Güneşlenme süresi çok uzun olmasına rağmen sıcaklık yükselemez. Çünkü güneş ışınları yıl boyunca bu bölgelere eğik açılarla gelir.

BİYOCOĞRAFYANIN ANA ÇİZGİLERİ

BİYOCOĞRAFYA NEDİR:Biyocoğrafya canlı türlerin, organizmaların ve ekosistemlerin coğrafi olarak dağılışlarını inceleyen bir bilim dalıdır.Biyocoğrafya ekoloji, botanik, zooloji, fizyoloji, biyoloji, jeoloji, klimatoloji, pedoloji, hidrografya gibi fiziki coğrafya bilgilerini bir çatı altında toplayan bir yaklaşıma sahiptir.Edward O. Wilson, Alexander von Humboldt, Hewett Cottrell Watson, Alphonse de Candolle, Alfred Russel Wallace, Philip Lutley Sclater bu sahadaki önemli isimlerdir.

VEJETASYON(BİTKİ)COĞRAFYASI:Bitki coğrafyasının bazı alt dalları bulunmaktadır. Bunlardan biri floristik bitki coğrafyasıdır.Bunda bir bölgede yetişen bitki türleri, bunların yayılış yerleri incelenir. Yerli bitkilerle oraya sonradan gelme yabancı bitkiler ayırt edilmeye çalışılır. Bu dallardan ikincisi ekolojik bitki coğrafyasıdır. Bunda ise bitkinin iklim, toprak, yeryüzü şekilleri ve başka canlılarla ilişkisi araştırılır.Yer şekillerinin kısa mesafeler dâhilinde değişmesi bitki örtülerinin de kısa mesafeler dâhilinde değişmesini sağlar.Ülkemiz arazisin oldukça dağlık ve engebeli olması geçmiş yer değiştirmelerden etkilenen çeşitli bitki türlerinin günümüzde kendi yaşam alanlarının dışında varlıklarını sürdürmelerine imkân vermiştir. Bunlara kalıntı (relikt) bitkiler denir.Türkiye’de 3022 civarında endemik bitki çeşidi olduğu sanılmaktadır. Endemik türler açısından en zengin alan Amanos Dağları’dır.

VEJETASYONUN YETİŞME ORTAM ŞARTLARI:Bitki örtüsünün dağılışını etkileyen en önemli faktör iklimdir.Buna bağlı olarak bitkiler;megatermler,mezotermler, mikrotermler,heksistotermlerDİR.

Yağış bir yerdeki bitki yoğunluğunu yani bitkilerin ot, çalı veya ağaç olmasını ve bunların miktarının az ya da çok olmasını belirler.Su ihtiyaçlarına göre bitkiler;Higrofitler, Mezofitler,Kserofitler,Kseofiller,Halofitler.Bu nedenle bakı, bitki örtüsünün yayılışında en önemli faktörlerden birisidir.Bitki yetişme ortam şartlarından birisi de insan ve hayvanlardır. Bunlar biyotik faktörler olarak bilinir.

BİTKİ TOPLULUKLARIN SINIFLANDIRILMASI: Ekvatoral yağmur ormanları, muson ormanları, orta kuşağın karışık ormanları, tayga ormanları önemli ormanlardır.

İğne yapraklı ormanlar düşük sıcaklık koşullarına uymuş, nemli-soğuk iklim bölgelerinde yaygın olan ormanlardır.Geniş yapraklı ormanlar genellikle kışın yapraklarını döken ağaçlardan oluşan ormanlardır. Ekvatoral ve okyanus ikliminin etki olduğu alanlarda yaygın olarak görülür.Makiler Akdeniz ikliminin doğal bitki örtüsüdür.Başlıca maki türleri;Zeytin,Sandal,Kocayemiş,Defne,Kermes meşesi,Mersin,Yabani zeytin,Zakkum,Sandal,Menengiç,Karaçalı,Sakız,Keçiboynuzu,Akçakesme,Süpürge çalısı,Pırnal meşesi,Erguvan,Katran ardıcı,Tesbih ve Laden’dir.

Makinin tahrip edildiği, toprak örtüsünün zayıfladığı alanlarda varlığını koruyabilen cılız maki türlerine garig denir.Genel olarak iklim, toprak ve arazi koşullarının ağaç yetişmesine uygun olmadığı alanlarda oluşurlar.Dağların yüksek alanlarında, yaz aylarının serin ve nemli geçtiği, orman örtüsünün son bulduğu üst sınırından sonra ortaya çıkan ot örtüsü alpin çayırlardır.Orta kuşakta, yağış miktarının düşük olduğu karaların iç kısımlarında özellikle ilkbahar yağışlarıyla yeşeren, yaz kuraklığının başlamasıyla ortadan kalkan stepler de ot topluluğudur.Subtropikal kuşakta, yazı yağışlı geçen iklim bölgelerinde oluşan uzun boylu ot topluluğu ise savandır.Bu alanlarda düşük sıcaklığa uyum sağlamış cılız, seyrek, kurakçıl, otsu bitkiler ve kısa boylu çalılar oluşur. Bu bitki topluluğuna tundra adı verilir.

VEJETASYON KUŞAKLARI:Orman örtülerinin kutuplara doğru ve yükseltiye göre oluşabildiği son sınırlar orman üst sınırı olarak bilinir. Bu sınırın oluşumunda ana neden doğal şartlar olmakla beraber, insanlardan kaynaklanan nedenler de etkili olabilmektedir.

ZOOCOĞRAFYA:Hayvanların dağılışı bakımından bazı bölgeler ayırt edilmiştir. Bunlar;Palearktik bölge,Oryantal bölge,Avustralyen bölge,Etiyopyen bölge,Nearktik bölge,Antartika bölgesi,Neotropikal bölge

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir