AÖF Türk Dili Ara Dönem Ders Notu



TÜRK DİLİ 2

 

ÜNİTE=1

Kompozisyon Bilgileri 

KOMPOZİSYONLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER

Geniş anlamda kompozisyon hayatın her anıda ve alanında kullandığımız araçların, aygıtların, taşıtların; paylaştığımız mekânların, üzerinden geçtiğimiz yolların, köprülerin; hatta yediğimiz yemeklerin, içtiğimiz içeceklerin yapılışında uygulanan ana yöntemdir.Kompozisyonun iki türü vardır: Yazılı kompozisyon ve sözlü kompozisyon. Yazılı kompozisyon yazılı anlatım içinde bir bütünlük gerektirirken sözlü kompozisyon konulma içinde bütünlüğü gerektirir.  Sözlü veyazılı kompozisyon arasındaki farkları şöyle açıklayabiliriz. Sözlü kompozisyonun değilebilirliğine, esnekliğine karılın yazılı kompozisyon daha değişmez ve durağandır. Bu yönüyle daha kuralcı ve daha düzenli, üzerinde düflünülüp oluşturulan bir anlatımdır, diyebiliriz. Okur, yazılı bir metni tekrar tekrar okuyabilir; ancak yazar, okurun tepkisini hemen göremez. Buna karşılık sözlü kompozisyonda etkileşim söz konusu oldupu için konuşan, dinleyenlerin tepkilerini anında alabilir ve kendini daha dopru ifade etme yollarını çeşitlendirebilir. ( özeti çıkaran Özlem Can) Kompozisyon, daha çok derslerde bir yazı uygulamasıolarak kullanıldığından diğer alanlardaki anlamı ve yaflamdaki önemi üzerinde pek durulmaz. Kompozisyon; resim, müzik, heykel gibi sanat dalları ile çeşitli bilim dallar›nda parçaların bütünü oluşturacak bir düzende bir araya getirilmesi anlamına da gelmektedir. Kompozisyonun bütününde bir düzen olması gerekir. Biçim açısından kullanılan kâğıdın kompozisyon yazmaya uygunluğu, yaklaşık olarak üstten 6 cm, alttan 2 cm, soldan 1 cm, sağdan 3 cm boşluk bırakılması yazım kurallarına uyulması noktalama işaretlerinin yerli yerinde kullanılması gerekmektedir. Sözcüklerin gerçek ve mecaz anlamlarıyla kullanımlarına dikkat edilmesi, anlatım bozukluklarından ve cümle düşüklüklerinden kaçınılması başarılı bir kompozisyonun yazılması için gereklidir. Bir ders uygulaması olarak kompozisyonun el yazısıyla yazılması daha doğrudur. Gerek sözlü gerekse yazılı kompozisyonda bütünlükgüzellik, etki bırakma ve doğruluk vazgeçilmez kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün bu kavramlar, kişiyi yazının kurallarına uymaya, belli bir yazım disiplini kazanmaya yönlendirir. Kompozisyon yazmaya girişmeden önce kişilerde bulunması ve sürekli gelifltirilmesi gereken bazı nitelikler vardır. Bu niteliklerden en temel olanı kişinin dil becerileri ve bilgi donanımıdır.

Dil Becerileri ve Bilgi Donanımı

Okul öncesinde ilk gelişen dil becerisi dinlemedir, daha sonra dinleme ile birlikte konuşma becerisi gelişir. Okul çağına gelen çocukta ise dil becerileri yeni bir boyut kazanır ve yazı dili öğrenimi ile birlikte daha önce edinilen konuşma ve dinleme işlevlerine yazma ve okuma becerileri eklenir. Dil becerisini geliştiren en önemli etkinlik okumadır. Yazıyı öğrenmekle başlayan okuma sürecinde binlerce sözcükle karflılaşan kişinin bir yandan söz varlığı genişlerken bir yandan da kişi, anlatım gücüne vâkıf olur. Yazma yeteneğinin geliştirilmesine okuma etkinliği büyük katkıda bulunur. Sözlü kompozisyon için en iyi eğitim dinleme ile başlar. Araştırma, bilgiye ulaşmanın bir başka yoludur. Gözlemlerle, deneylerle, sormacalarla (anket) gerçeklefltirilse de okuma, araştırmanın da temel etkinliklerinden biridir.

YAZILI KOMPOZISYON

Yazının Önemi

Yazı en kısa tanımıyla, duygu ve düşüncelerin çeşitli işaretlerle belirlenmesidir. Yazı insanlık tarihinin en büyük ve en önemli buluşudur. Yazı sayesinde insanlık belleği ölümsüzleşmiş, binyılların bilgi birikimi yazıya geçirilerek insanlığın ortak paydası hâline gelmiştir.

YAZILI KOMPOZISYONUN OLUŞTURULMASI

Kompozisyon yazmada izlenecek adımlar; konunun seçilmesi, konunun sınırlarının çizilmesi ve konuyla ilgili ana düflünce ile yardımcı düşüncelerin belirlenmesi olarak sıralanabilir. Şimdi bu adımları sırasıyla ele alalım.

Konu

Konuya eskiden mevzu denilirdi. Konu olmadan yazı olmaz. Her şey yazma konusu olabilir. Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum konu olarak adlandırılır Kompozisyonda ise üzerinde yazı yazılan her şey konudur. Bir özdeyiş, bir atasözü, bir deyim, birkaç dize, bir olay hatta bir sözcük konuyu oluşturabilir. Üzerinde kompozisyon yazmamız için bize bir özdeyiş, bir dize veya bir atasözü verilmişse öncelikle bununla ne anlatılmak istendiğini kavramamız gerekir. Yazılı kompozisyonda konunun türlü yönlerden ele alıınması gerekir.  Sözcüklerin farklı anlamlarını öğrenmek için temel kaynakların başında gelen sözlüklerden yararlanılabilir. Kompozisyonda Türkçenin zengin söz varlıklarından olan atasözlerimizden yararlanmak anlatımı güçlendirir. ( özeti çıkaran Özlem Can) Atasözleri doğruluğu, halkın yüzyıllar alan deneyimlerine dayanan, halkın sınamayanılma yoluyla bulduğu doğruları anlatan bir tür kalıplaşmış sözlerdir. Deyimler kısa ve özlü anlatım araçlarıdır. Kompozisyonda anlatıma akıcılık ve etki kazandı rmak için deyimlerden yararlanılabilir. Deyimler anlatıma renk ve açıklık katan söz varlığı ögeleridir. Olgular, veriler, sorunlar da kompozisyonun konusunu oluflturabilir

Konunun Sınırlandırılması

Konunun sınırlandırılması yalnızca kompozisyon yazmada değil, bütün çalışmalarda dikkate alınması gereken bir özelliktir. Çalışmanın derecesine, arafltırma süresine, tasarlanan kapsama göre konu sınırlandırılmalıdır.

Örneğin sağlık konusunda bir kompozisyon yazmak, sona ulaşamayacak bir işe girişmektir. Bu kadar geniş bir konu, başarısız bir kompozisyonun yazılmasına yol açar. Sağlığın insan hayatındaki önemi, sağlıklı yaşamanın koşulları sağlığı korumanın yolları gibi daha dar kapsamlı konular, başarılı kompozisyon yazmanın

adımlarından biridir. Sınırlandırılan konunun hangi temeller üzerinde yükseleceği, dayanacağı görüşler ve düşünceler ile bu düflüncelerin hangi temel düşünce etrafında yoğunlaflacağı kompozisyon için buluş yapma aşamasını oluşturur.

Ana ve Yardımcı Düşüncelerin Belirlenmesi

Ana düşünce, yazarın iletmek istedişi temel düşüncedir. Yazar, yazıyı ana düşünceye ulaşmakta araç olarak kullanır. Yardımcı düşünce, yazarın iletmek istediği temel düşünceyi destekleyen yan düşüncelerdir. Ana düşünce tek iken yardımcı düşünce birden çoktur. Yardımcı düşünceler, ana düşünceyi desteklediği oranda değerlidir. Konunun belirlenmesinden sonra yazımızın ana düşüncesini ve bu düşünceyi destekleyecek, açııklayacak, geliştirecek yardımcı düşünceleri bulma adımının atılması gerekmektedir. Ana düşünceyi ve yardımcı düşünceyi belirleme işi, yazmaya başlamadan önce düflünce, görüş ve duygu üretme aşamasıdır. Kişinin kazandığı bilgi donanımı temelinde gözlemleme, yorumlama ve araştırmaya dayalı Ele alınan konunun amacına uygun olmayan yardımcı düşünceler, gereksiz ayrıntı olmaktan öteye gidemez. olarak konuyla ilgili özgün düşünceler üretmesidir. Konu ortak olduğu hâlde ana ve yardımcı düşünceler bireyseldir Önemli olan bu farklı bakış açısı ve yaklaşım çerçevesinde özgün bir düşünce üretebilmektir. Konu yazarın bir sorunu, bir düşünceyi, bir bilgiyi yakalayıp sorgulamasıyla ortaya çıkardığı malzemedir; ana düşünce ise bu sorgulamanın yanıtıdır. Kompozisyon yazmaya başlarken ana düşünce ile yardımcı düşünceleri belirlemek, konu ile ilgili buluşlar yapmak, kompozisyonun planı ile ilgili verileri ortaya koymaktır.

Kompozisyonda Plan

Plan, yazar için yazmayı kolaylaştırdığı gibi, okur için de okumayı kolaylaştırır ve okur ile düşünce bağının tez kurulmasını sağlar

Plan Türleri

Konunun özelliğine, işlenecek ana düşünce ve yardımcı düşüncelerin niteliğine, kullanılacak örneklere, anlatım biçimine göre kompozisyon yazmada üç tür plan uygulanabilir:

  • Olaya dayalı plan
  • Düşünceye dayalı plan
  • Duyguya dayalı plan

Bir veya birkaç olayı konu edinen yazılı anlatım türlerinde olaya dayalı plan uygulanır. Genellikle öykü, roman, tiyatro eseri gibi sanatsal yazıların hazırlanmasında olaya dayalı plan uygulanır. Bakış açısının egemen olduğu, düflüncelerin ifllendiği, kavramların ve sorunların tartışıldığı yazılarda düşünceye dayalı plan uygulanır. Konunun ele alınışında esas düşüncedir. Düşüncelerin ele alınışında tümevarım yöntemi uygulanabileceşi gibitümdengelim yöntemine de başvurulabilir. Tümevarım, özel olay ve durumlardan genel yargılar elde etme yöntemi olarak ifade edilebilir. Tümdengelim, genel yargılardan, ilkelerden özel yargılara, ilkelere ulaşmaktır. Tümdengelimde benzer olaylardan, benzer bilimsel gerçeklerden hareket edilerek yeni gerçeklere, sonuçlara ulaşılır. Her iki yöntemde de planın aşamaları bütünlüğü bozmamalı düflünceler ve kanıtları bir düzen içerisinde yer almalıdır. Bu tür planlarda konu, ana düflünce, yardımcı düşünceler, bakış açısı gibi ögelere yer verilir. Makale, konferans, araştırma gibi bilgilendirici metinlerin hazırlanmasında düşünceye dayalı plan uygulanır. ( özeti çıkaran Özlem Can)  Belirli nesne, olay veya bireylerin iç dünyamızda uyandırdığı izlenimlerin, heyecanların egemen olduğu, betimlemelerimizin yer aldığı yazılarduyguya dayalı plan ile yazılır. Duyguya dayalı plan, bazı kaynaklarda şiirle özdeşleştirilir ve bu tür planda, şiirin konusu, teması şiirde işlenen duygular, söz sanatları nazım türü gibi ögelerin yer alması beklenir. 

Planın Bölümleri

Bir düzen içerisinde tasarlanan ve planlanan yazılar giriş, gelişme ve sonuçbölümlerinden oluşur.

 Giriş, yazının başlangıç bölümüdür. Konunun ana hatlarıyla ele alındığı bu bölüm, özellikle düşünceye dayalı yazılarda kısa tutulur. Sorunun ortaya konuluşunda, belirlenen yardımcı düşüncelerden okuyucunun ilgisini çekecek olanı burada ele alınır. Giriş bölümünün olabildiğince etkili yazılması okuyucuyu yazıya bağlayacaktır. Bu nedenle, kompozisyonun başarısında giriş bölümünün payı büyüktür. Bir alıntı ile yazıya başlamak da sıkça başvurulan yollardan biridir. Yazıya ilgi çekme bölümü olan giriş, çoğu kez bir paragraftır. Bazen iki, üç paragraf da olabilir.

Gelişmekonunun türlü yönlerden açılıp genişlediği, zenginleşip olgunlaştığı bölümdür. Yardımcı düşünceler bu bölümde ele alınır. Olaya dayalı yazılarda gelişme bölümüne düğüm de denir.

Sonuçyazının bitiş bölümüdür. Giriş bölümünde ortaya konulan, gelişme bölümünde çeşitli düflüncelerle açıklanan konuda son söz, bu bölümde söylenir. Hiçbir yoruma meydan vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır yazılır. Düşünceye dayalı anlatımlarda bu bölüm, ana düşüncenin ifade edildiği yerdir. Sonuç, olaya dayalı anlatımlarda çözüm olarak da adlandırılır. Duyguya dayalı anlatımlarda ise gelişme bölümünde içten gelenler ele alınırken okuyucu giderek artan bir duygu yoğunluğu içerisinde sonuç bölümüne ulaştırılır. Okuyucunun üzerinde en çok etki bırakan bölüm sonuçtur. Yazımızda son sözümüzü söyleyeceğimiz bu bölümü elden geldiğince etkili bir anlatımla yazmak, sözcükleri yerli yerinde kullanarak ana düflüncemizi ifade etmek gerekir.

Konunun Başlığı

Bir yazının, bir kitabın bölümlerinin başına konulan ve konuyu kısaca tanıtan ibaredir başlıkKompozisyonun bölümlerinden biri olan başlık, yazıda düzeni sağlayan ögelerden biridir

PARAGRAF VE PARAGRAFTA ANLATIM BİÇİMLERİ

Paragraf

Yazının giriş, gelişme ve sonuç bölümleri paragraflardan oluşur. Kompozisyon planının baflarıya ulaşabilmesi için paragrafların kurallarına ve yazının amacına uygun düzenlenmesi gerekir Paragraflar satır başı yapılarak belirtilir ancak paragraflandırma yalnızca biçimsel bir düzenleme değil anlamsal bir bütünleştirmedir. Yazının bir bölümü olan paragraf, bir duyguyu, düşünceyi, bilgiyi, dileği, öneriyi, ya da olayı olaydan alınmış bir kesiti yalnız bir yönüyle tam olarak çözümleyen, açıklayan, tartışan, öyküleyen, betimleyen cümleler bütünüdür. Paragraflandırma, düşünceleri belirli kılar, düşünceler arasında bağ kurar ve okumayı kolaylaştırır. Sözcük, kavram birimi; cümle, yargı birimi; paragraf ise anlatım birimidirParagraf uzunluğunun ölçüsü, okurun ilgisini canlı tutacak kadar kısa; savunduğu düşünceyi açıklayacak kadar uzun olmalıdır. Parafta genellikle konu ilk cümlede, ana düşünce son cümlede, yardımcı düşünceler gelişme cümlelerinde bulunur. Bu genellemenin dışında kalan paragraflarda konu, ana düşünce, yardımcı düşünceler paragrafın değiğik cümlelerinde de bulunabilir.

Paragrafta Anlatım Biçimleri

Aşağıda paragrafta ele alınan düşünceyi geliştirmede yararlanabilecek farklı anlatım biçimleri açıklanmaktadı

Tanımlama

Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtmek, açıklamak onu tanımlamaktır. Tanımlama genellikle, giriş bölümü paragraflarında kullanılır.

Örneklendirme

Konuyu daha ayrıntılı bir biçimde anlatmanın bir yolu da örneklendirmedir. Örnekler vermek konuyu daha anlaşılır duruma getireceği gibi düşünceye açıklık ve somutluk kazandırır. Örneklendirme, çoğu zaman soyut düflünceleri somutlaştırmak için daha çok gelişme bölümünde yararlanılan anlatım biçimlerinden biridir.

Karşılaştırma

Düşünce öbeği olan paragrafta okuyucunun zihninde karılaştırma yapmasını sağlayarak konunun kavranmasına yardımcı olmak mümkündür. Karşılaştırma kişilerin, nesnelerin, olayların ve olguların benzer veya ayrı yanlarını incelemek için yapılan kıyaslamadır. Karşılaştırma, daha çok gelişme bölümünde yararlanılan anlatım biçimlerinden biridir. Ak-kara, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi karşılaştırma amacı gütmeyen karşıt anlamlı kavramların bir paragrafta yer alması karşılaştırma değildir.

Tanıklama

Tanıklama, anlatılanlara somutluk kazandırmak için başkalarının düşüncelerinden, sözlerinden yararlanmadır. Tanık göstermek olarak da adlandırılıTanık gösterilen kişiler sıradan kişiler olmamalıdır. Tanık bazen söz, bazen kişi olabilir. Tanıklama gelişme bölümünde yararlanılan anlatım biçimlerinden biridir.

Tanıtlama

Bir düşüncenin gerçekliğini yadsınamayacak bir kesinlikle göstermek anlamında olan tanıtlama, yazıda sayısal verilerin, istatistiklerin, göstergelerin, tahminlerin tanıt olarak kullanılmasıdır. Tanıtlamak, bir iddianın gerçekliğini inkâr edilmeyecek bir kesinlikle göstermek, ispatlamaktır. Tanıtlama, sayısal ve istatistik verilerinden (nicel veriler) yararlanarak anlatılmak isteneni kanıtlamayı gerektirir. Bazı kaynaklarda bu anlatım biçimi sayısıl verilerden yararlanma olarak da adlandırılmaktadır.

ÜNİTE=2

Noktalama İşaretleri

Konuşmanın inceliklerini yazıya aktarmak ve verilen iletiyi eksiksiz ve doğru olarak okura ulaştırabilmek için yazılı anlatımda birtakım işaretlere gereksinim duyulur. Yazılı anlatımda okumayı ve anlamayı kolaylaştıran, yazarın okura aktarmak istediği düşünce ya da duygunun doğru ulaşmasına yardımcı olan, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirten bu işaretlere noktalama işaretleri denir. Günümüzde kullandığımız noktalama işaretlerinin birçoğu, yazı dilimize Batı’dan, Tanzimat döneminde geçmiştir. Bu işaretleri bizde ilk olarak Şinasi, fiair Evlenmesi adlı tiyatro eserinde kullanmıştır. Bilindiği gibi bu eser, aynı zamanda basıtı ilk Türkçe tiyatro eseri olma özelliği taşımaktadır. ( özeti çıkaran Özlem Can)  Günümüz Türk yazı dilinde elli kadar noktalama işareti kullanılmaktadır. Noktalama işaretlerinin kullanımı konusunda, ne yazık ki hâlâ tam bir uzlaşı yoktur. Birçok yazarın bu işaretleri rastgele kullandıkları görülmektedir. Bu ünitede, Türk Dil Kurumu’nungörüşleri ve genel kabul görmüş uygulamalar esas alınmıştır. Rakamlar arasında kullanılanlar hariç, her noktalama işaretinden sonra bir harf sığacak kadar bir boşluk bırakılmalıdır.

Nokta (.)

Başlıklarda nokta kullanılmaz. Nokta, anlatılmak istenenleri sırasıyla vermeyi sağlayan sözlerin sınırlarını gösterir.

1.Cümlenin bittiğini göstermek amacıyla cümle sonuna konur.

2.Rakamlardan sonra konursa sıra sayı sıfatlarını türetir; yani -ncI eki yerine geçer.Örn.  67. Yıl dönümü

-ncl eki yerine geçen noktadan sonra cins isim gelirse küçük harf kullanılır. Bilgisayar kullananlar bu hususta dikkatli olmalıdır. Çünkü bilgisayar programları noktadan sonra gelen her kelimeyi -çok defa kendiliğinden- büyük harfe çevirmektedir. Eğer birden çok sayı arka arkaya sıra sayı sıfatı olarak kullanılacaksa bu durumda, her sayıdan sonra nokta konabileceği gibi, sayılar arasına virgül veya kısa çizgi ve son sayıdan sonra da nokta konarak aynı anlam kazandırılabilir.

3.Kimi kısaltmalarda kullanılır. Örn. Prof., Dr., sok., cad., A. (Arapça) vs.

TDK’nin Yazım Kılavuzu’na göre tamamen büyük harflerden oluşan kısaltmalarda esas

olarak nokta kullanılmaz: TBMM, DDY, BMT, ABD, AB, MÖ, MS, İTÜ vb. Ancak T.C., T. vb.

Bu durumun istisnalarıdır. Bu konuyla ilgili olarak Yazım Kuralları ünitesindeki Kısaltmalar

bölümünü okuyabilirsiniz.

Hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan zanlıların ve tutukluların isimleri haber

metinlerinde, hukuki mecburiyetle, kısaltma yapılarak verilmektedir. Bu durumda kişinin

adı yazılmakta, soyadının ilk harfi nokta ile kısaltılarak verilmektedir.

  1. Tarih yazarken gün, ay ve yıl rakamla yazılıyorsa bunların arasına noktakonur.

Örneğin 1.5.1944 tarihinde doğgu

Tarih yazımında nokta yerine eğik çizgi (/) de kullanılabilmektedir. Tarihlerde ayın adları yazıyla yazılırsa araya nokta konmaz, bir harflik boşluk bırakılır.

5.Saat yazımında saat ile dakika arasına nokta konur. Örneğin şuan  saat  22.10

  1. Bir yazıda maddeleme yapılıyorsa maddeleri belirtmek için kullanılan rakam veya harflerden sonra konur. Örneğin: I.    II.    3.   4.   7.    A.   B.   C.   a.    b.     c.   gibi

Benzer durumlarda nokta yerine kapama ayracı da kullanılabilmektedir. 1), 2) gibi.

7.Bilimsel yazılarda kaynakça yazım›nda kullanılır. Örneğin: Tekin, Talat (2000). Orhon Türkçesi Grameri. Ankara: TDK

Bilimsel yazılarda farklı kaynakça yazımı kullanılmaktadır. Buna bağlı olarak da noktanın kullanımı değişiklik gösterebilmektedir.

  1. Büyük rakamların okunuşunu kolaylaştırmak için rakamlar basamaklara ayrılarak aralarına nokta konulmaktadır. Örneğin bu arazi 10.441.900 km2 dir

Kıymetli evrak adı verilen ve üzerinde oynanarak sahtecilik yapılması olasılığı olan değerli kâğıtların (çek, senet, kira ya da satış sözleşmesi vb.) üzerindeki sayılar yazı ile ve bitiştirilerek yazılmaktadır.

9.Matematikte çarpma işlemi işareti olarak kullanılır. Örneğin 2 . 3 = 6 

Genellikle matematikte çarpma işareti olarak kullanılan nokta, yazıda kullanılandan farklı olarak satır çizgisinden yukarıda ve ortada yazılmaktadır.

Virgül (,)

Virgül, anlama doğrudan etki eden ve cümlede karışmayı önleyen ayırıcı işarettir. Okuyana, ses tonunu ayarlaması ve yazılanları doğru okuyabilmesi için yol gösterir

  1. Öznenin yüklemden uzak düştüğü cümlelerde, özneden sonra virgül konur.Örneğin: Baykuş, Yunan mitolojisinde tanrıça Athena’nın sevdiği hayvan olarak bilinir vetanrıçanın gözlerinin Baykuş gözü renginde olduğu anlatılırdı

 2.Cümlede kelime öbeklerini belirginlefltirmek için kullanılır. Örneğin:  Bu çok kolaycı bir kuruntu. Çocuğun ruh yapısını, toplum yapısını, bunların birbirleriyle içiçe ilişkisini, doğumdan önce, doğumdan sonra, okuldan önce, okulun yanı sıra; evde, şehirde çocuk denilen fenomenin hangi öğelerden oluştuğunu ve eğitim biliminin yeni verilerini bilmeyişten ya da iyi bilmeyişten gelen bir yanılgı…

  1. Cümlede benzer veya eş değer öğeler, art arda sıralanıyorsa bunların arasına konur. Örn. Yemekten sonra sofrayı evin hanımıyla hizmetçiler yardımlaşa kaldırırlar, sonra sıra kuru üzüm, incir, ceviz içi, incir pestiline gelirdi.
  2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur. Örn. Oğlu Ruşen her gün babasının elinden tutar, yede yede eve götürür, evden getirir, onun yıkılmış, ezilmiş, kırılmış gönülcüğünü elinden geldiğince hoş ederdi.

Şart ekinden sonra virgül kullanılmaz. Ancak birden fazla şart eki art arda geldiğinde şartlı cümleler virgülle ayrılır.

  1. Bu, şu, o zamirleri özne olarak kullandığında bunlar› işaret sıfatlarıyla karıştırmamak ve anlam karışıklığına yol açmamak için konur. Örn. Bu, çeflitli çağlardan kalma, çeşitli sonuçlar için yapılmış içinden çıkılmaz karmaşıklıklar bırakılıp yürünürse özel banyolara yaklaşılır.
  2. Çünkü, ama, fakat, ancak gibi bağlaçlar cümleleri birbirine bağlıyorsa bu bağlaçlardan önce virgül konabilir. Örn1970’lerin başında henüz yeni bir kuruluş olan Türk Edebiyatı Cemiyeti’ne sık sık uğrardım, çünkü bu cemiyet tarafından yayımlanan Türk Edebiyatı dergisinde şiirlerim çıkardı

Bu bağlaçlardan önce virgül yerine noktalı virgül de kullanılmaktadır. Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından; hem… hem, ne… ne gibi tekrarlı bağlaçlardan; pekiştirme ve bağlama görevindeki de da bağlacından önce ya da sonra da virgül kullanılmaz. Ancak özellikle ve bağlacından sonra bir ara söz getirilecekse virgül kullanılabilmektedir.

  1. Alıntı cümleler tırnak içi yerine virgüllerle de verilebilir. Örn. Fakat sonraları düflünüp taşındım. Fadime’yi kendime eş bulmadım. Kendi kendime, sana arkadafş lazım, karının ne lüzumu vardı ki, dedim.
  2. Konuşma çizgisiyle verilen alıntıların bitiminde kullanılır. Örn. –– Git oğlum, diye ilave etti, memleketine git! Karnının doyduğu yerdir vatan, derler ama kulak asma…
  3. Kelimeler pekiştirme amacıyla tekrarlanıyorsa birbirinden virgülle ayrılır. Örn.Annemin, “Tamam, tamam. Parçalama kendini, haber etmem.” diyen sesi… Ve sonrasıkaranlık… Derin bir kuyudaydım.
  4. Hitap (seslenme) kelimelerinden sonra kullanılır. Örn. Kübrâ, kızım, Muazzez senin kardeşindir.
  5. Onaylama veya ret bildiren kelimelerden sonra kullanılır. Örn. Evet, Türkçe hâlâ çoğumuzun şuur altında farklı medeniyet projelerinin bayrağı olmaya devam eder.
  6. Bilimsel çalışmalarda kaynakça yazımında kullanılır. Örn. Ayvazoğlu, Beşir (1999). Kuğunun Son fiarkısı, Ötüken Yayınları.
  7. Rakamların yazımında kesirleri göstermek için kullanılır. Örn. 13,8 (on üç tam onda sekiz)

Noktalı Virgül (;)

Noktalı virgül bir nokta ve bir virgülden oluşur. Yazılı metnin seslendirilmesinde virgüle göre biraz daha uzun soluklanılacak yeri gösterir.

  1. Sıralı cümleyi oluşturan cümleler, virgülle ayrılıyor ve kendi aralarında gruplanabiliyorsa bu gruplar birbirinden noktalı virgülle ayrılır. Örn. Niyazi’yle iş bölümü yapmıştık. Sabahtan öğleye kadar bulaşıkları o yıkar, garsonluğu ben yapardım; öğleden sonra bulaşıkları bende, garsonluk onda.
  2. Bir cümlede virgüllerle ayrılan kelimeler veya kelime öbekleri kendi içinde gruplanabiliyorsa bunlar da birbirinden noktalı virgülle ayrılır. Örn. Sosyal hayattaki çeşitli olaylar; doğal değişmeler, insanoğlunun durumu, meslek,

umut, halk hayatı gibi konular; insanlık davranış, karakter, eğitim ve öğretim gibi çeşitli konular bütünüyle atasözlerinin kapsamı içindedir.

  1. Bağlaçlı cümleleri birbirine bağlamak için hatta, yoksa, oysa, hâlbuki, ne var ki, bundan dolayı, bu nedenle, öyleyse, çünkü, sonra, ancak, lakin, fakat, meğer, meğerse, yalnız, yani gibi bağlaçlar kullanılıyorsa çokdefa bu bağlaçlardan önce kullanılır. Örn.İkinci kattan sonra merdiven iyice karanlık oldu. Ta yukarıda yanan bir yirmi beş mumluk lambanın ışığı ancak arkadaşımı seçmeme yardım ediyor; fakat apartmanların üstündeki kartvizitleri kibrit çaka çaka okuyoruz. 
  2. Sıralı bağlaçlı girişik gibi birden çok cümlenin birlikte kullanıldığı yapıların öznesi ortak ise bu durumda noktalı virgül özneden sonra konur. Örn.  Apaçık ortadadır ki papazlar; tapınağı, içindeki hazineleri elde etmek için yakmışlar ve masum bir deliyi, tapınağı yakıp içindekileri çalmakla suçlamışlardı
  3. Aynı eki alan kelimeler virgülle art arda sıralandığında oluşabilecek anlam karışıklığını önlemek için kullanılır. Örn. Ayşe’nin; Murat’ın, Selma’nın, Ali’nin okumadığı kitapları okuması şaşırtıcıydı.

Günümüzde noktalı virgülün ne işe yaradığının tam olarak anlaşılamamış olması işaretin, yerini virgüle bırakmaya başlaması sorununa yol açmaktadır.

İki Nokta (:)

Göktürk ve Yenisey yazıtlarında kullanılan tek noktalama işareti, iki noktadır. işaret, kendinden sonra bir açıklama ya da birkaç örnek geldiğini bildirir. Bunun dışında söyleyişi etkili kılmak için de kullanılır. ( özeti çıkaran Özlem Can) 

  1. Cümleyle ilgili verilecek örneklerden önce kullanılır. Örn.

Sadece küçük diller yok olmaz! Her canlının ölümü tatması nasıl muhakkaksa, her dil de ölüm tehdidi alt›ndadır. Bilgilerinizi yoklayınız: Sümerler, Fenikeliler, Firikler, Hititler, Soğdlar.

  1. Karşılıklı konuşma bölümlerinde konuşucuyu bildiren kelimenin sonunda kullanılır. Örn. Çakırcalı: “Gelme Hüsnü Efendi. Yazık olur sana. Aramızda tuz ekmek var. Gelme!”
  2. Ses bilgisiyle ilgili çalışmalarda ünlünün uzun olduğunu göstermek için ünlüden sonra konur. Örn. ha:la:, ca:mi, şa:ir vd.
  3. Matematikte bölme işlemi iflareti olarak kullanılır.  Örn. 18 : 2 = 9

Anadolu Üniversitesinin genel ağdaki adresi: http://anadolu.edu.tr/,

Üç Nokta (…)

Sözün istenmeyen şekilde bittiğini, kesik cümlelerde okuyana bırakılan parçayı göstermede, ayıp karşılanan kelimelerin yerine,

metinlerin okunamayan yerlerini göstermede kullanılan yardımcı işarettir.

  1. Yazarın söyleyeceklerinin tam olarak bitmediği ya da devamını okuyucuların hayal gücüne bıraktığı izlenimini uyandıran cümlelerin sonuna konur. Örn.Söyleyecek çok şey var acılar, mutluluklar, hüzinler
  2. Konuyla ilgili örneklerin devam ettiğini bildirmek için üç noktadan yararlanılır örn. Sık sık hastalanır, humma başlar başlamaz istanbul sularını sayıklardı:Çırçır, Karakulak, Şifasuyu, Hünkâr suyu, Tafldelen, Sırmakeş…
  3. Alıntı yapıldığında atlanan yeri belirtmek için kullanılır. Örn.  Eliot, kitabının bir başka yerinde şöyle diyordu: “… Önce size, şiirde musikinin, anlamla ilişkisi olmayan bir musiki olmadığını hatırlatmak isterim.”

Alıntılarda yapılan atlamalar üç nokta yerine (…) biçiminde de gösterilebilir.

  1. Konuşma bölümlerinde, duraksama veya kekelemeyi göstermek için kullanılır. Örn. Annem inledi: Fakat… Ben… Ben bilmiyorum ki, ne duydunuz?

Ali:kaç yaşındasın Ayşe?

Ayşe:…

Ali: neden susuyorsun?

  1. Devam eden bir dizinin tamamını, uzun uzun yazmamak için üç noktadan yararlanılır. Örn. Hayatımız neredeyse onar yıllık bölümlere ayrılabilecek sıçramalarla değişiyor. 60’ların, 70’lerin … 90’ların Türkiyesi farklı farklı.
  2. Açıkça ne olduğunu yazmak istemediğimiz kişi, yer, kurum vb. adı yerine üç nokta konur. Aynı şey genel ahlaka aykırı, argo, küfür sözlerini yazarken de söz konusudur. Örn. Fakat benim istediğim bu değildi M… kazasında kaymakam olan bir arkadaşa becayiş teklif ettim.
  3. Ünlem ve soru işaretinden sonra anlatımı pekiştirmek için konur. Örn.  Oyun uzun uzun alkışlandı. Fransız seyirci pek öyle kolay kolay ayağa kalkıp alkışlamazmış oyunları!.. Bir şaşkınlık da bu nedenle yaşandı.

Ünlem ve soru işaretinden sonra anlatımı pekiştirmek için çok defa iki nokta konmaktadır.

Soru İşareti (?)

  1. Türkçede soru cümleleri, ya mı soru eki yahut da kim, ne, neden, niçin, hani, nere, nasıl, nice, niçin gibi soru bildiren kelimelerle kurulur. Bunların bulunduğu cümlelerin sonuna soru işareti konur. 

Soru bildiren ne, nasıl, nice kelimeleri belgisiz sıfat olarak kullanıldığında soru işareti kullanılmaz. Soru eki mi, ünlü uyumlarına girer: mı, mi, mu, mü olabilir, ancak bu ek, diğer eklerden farklı olarak bir kelime gibi ayrı yazılır. Sıralı, birleşik, girişik, bağlaçlı gibi esasında birden çok cümlenin bir arada bulunduğu cümle tiplerinde, soru işareti en sona konur. mi eki her zaman soru bildirmez. Bazen cümlede zarf-fiil işlevinde yapılar oluşturarak cümlenin zarfını oluştururlar. Böyle durumlarda soru işareti kullanılmaz. Soru eki mı, “güzel mi güzel”, “çirkin mi çirkin”, “ters mi ters” örneklerinde olduğu gibi ikilemelerde pekiştirme amacıyla da kullanılır. Bu durumda soru işareti konmaz.

  1. Konuşma dilinde, hiçbir soru eki veya kelimesi kullanılmadan vurguyla cümleye soru ifadesi katılabilir. Bu durum, konuşma metinleri yoluyla yazıya da aktarılabilmektedir. Örn. (…)şişman adam gazetesini bir tarafa bıraktıktan sonra, Kayseri’ye giden adama baktı, gülümsedi: Demek ki Kayseri’ye? dedi( özeti çıkaran Özlem Can)
  2. Bir yazıda yer, tarih vb. verilen bilgilerle ilgili olarak tereddütler varsa bu durum, ayraç içinde soru işareti kullanılarak belirtilir. Örn. Önce Aslı sonra da Tahir Nil kenarındaki Karaman (?) şehrinde Zühre Han ile karşı laşmışlar ve birbirlerine türküler söylemişlerdir.

Karikatürlerde soru işaretinin ünlemle (?!) kullanımı yaygın bir biçimde, şaşkınlık ve bağırarak sorma anlamında kullanılmaktadır.

  1. Soruyu pekifltirmek için soru iflaretinden sonra iki nokta konabilir. Örn. Hiç düşündünüz mü; deniz kızı var da, neden deniz erkeği yok?..

Ayraç/Parantez ( )

Parantez olarak da bilinen bu işaret için, köşeli ayraçla karıştırılmasın diye yay ayraç terimi de kullanılmaktadır. Cümlenin anlamına hizmet eden ayırıcı işaretlerdendir.

  1. Cümleyle doğrudan ilgisi olmayan açıklamalar ayraç içinde verilebilir. Örn. Ak sakallı bir pir peyda olarak onlara doğru yolu gösterir. Gece olduğu zaman da Demirkazık yıldızının tersine (güneye) gitmelerini söyler.

Özel veya cins isme getirilen ekler, ayraçtan önce yazılır. Ancak bu konuda zaman içinde

görüş farklılıkları meydana geldiğinden, uygulamada farklılıklar görülebilmektedir.

  1. Bilinmediği düşünülen veya başka dillerdeki karşılığı verilmek istenen bir kelimenin yabancı dildeki veya Türkçedeki karşılığı ayraç içinde verilebilir. Örn. Türk halk edebiyatında âşıkların yaratıp geliştirdiği türlerin önemlilerinden biri de halk hikâyeleridir. Bu türde tahkiye (narration) esastır.
  2. Örnekler ayraç içinde gösterilebilir. ÖrnZaten iki tür eşkıya vardır romanda: soylu ve soysuz. Soysuz olanlar (Deli Durdu, Kalaycı Kara İbrahim) köylüleri yıldırmak için Ali Ağa ve Safa Bey tarafından beslenen kanlı katillerdir.
  3. Bilimsel yazılarda, önemli kişilerin doğum ve ölüm tarihleri; aynı şekilde devletler, kurumlar veya kuruluşların kurulma ve yıkılma tarihleri; eserlerin üretilmesinin başlama ve bitiş tarihleri ayraç içinde gösterilir. Örn. Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled (1226-1312) Anadolu’da Türkçe’nin ilk ses bayraklarından biridir.
  4. Olayların yaşandığı, eserlerin yazıldığı, basıldığı tarih veya yer ayraç içinde verilir. Örn. Profesör Halil İnalcık’ın son eseri “Partimonyal Devlet Üzerine Sosyolojik Bir inceleme” (Doğu-Batı Yayınlar›, 90 sayfa) tarihçinin edebiyat alanında yetkin ve bilgili olmasının gereğini ortaya koyuyor.
  5. Soyadı Kanunu çıkmadan önce tanınmış olup da kanunla birlikte soyadı alan kişilerin soyadları ayraç içinde yazılabilir. Örn. Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey
  6. Alıntılarda atlamalar yapılıyorsa bu kısım ayraç içinde üç nokta ile gösterilebilir. Örn. Kemal Tahir Kurt Kanunu’ndan söz ederken “Romanın konusu 1926 ‹zmir Suikastı gibi son derece buhranlı bir devrede geçiyor. (…)

Alıntılarda atlamalar yalnızca üç nokta ile de gösterilebilir.

  1. Konuşma dilinde kimi zaman olumlu görüş belirtir; ancak aslında görüşün olumsuz olduğu jest ve mimiklerle ifade edilebilir. Yazı dilinde bunu belirtmek için ayraç içinde ünlem işareti kullanılır. Örn.Hani çok akıllıyım (!) ve çok bilimselim (!)

Noktalama işaretleri, her türlü jest ve mimiğimizi karşılamaz. Bu sebeple, yazı dilinde cümleler, çok defa konuşma dilindekinden daha uzun ve açıklayıcı olur

  1. Bilimsel yazılarda verilen bilgilerle ilgili olarak tereddütler varsa ayraç içinde soru işareti kullanılarak bu durum belirtilir. Örn. Önce Aslı sonra da Tahir Nil kenarındaki Karaman (?) şehrinde Zühre Han ile karşılaşmışlar ve birbirlerine türküler söylemişlerdir. Ünlü Türk bilgin ve düflünürü Farabi şiirde iki temel öge görmekte bunların “1) Sözcükler, 2) Onlar›n bir araya getirilişindeki esaslar” olduğunu ileri sürmekteydi. ( özeti çıkaran Özlem Can)
  2. Tiyatro eserlerinde oyuncunun konuştuğu sıradaki davranışları veya o sırada sahnede gelişen diğer olaylar ayraç içinde verilir. Örn.  FASULYEC‹YAN – Allah cezanı versin. Ne işi var elinin orada. Bilorsun hep burda mizansen icabı geri geri gelorum. Ne sokarsın elini oraya. Ödüm koptu. (Damağını bastırır)
  3. Maddeleri belirtmek için kullanılan rakam veya harflerden sonra konur.Örn1) Batı grubu 2) Kuzeydoğu grubu 3) Doğu grubu

Bazı çalışmalarda ayraç yerine nokta da kullanılabilmektedir.

  1. Bilimsel yazılarda kaynakça yazımında kullanılır.  Örn. Tekin, Talat. (2000). Orhon Türkçesi Grameri. Ankara: TDK

Köfleli Ayraç [ ]

  1. Ayraç içinde ayraç açılacağı zaman, yay ayraçtan önce köfleli ayraç kullanılır. Örn.  [Tarık Buğra, Oğlumuz (ilk Gençlik Çağına Öyküler), s.51 ]
  2. Eski dillere ait metinleri inceleyen bilimsel çalışmalarda, metinde okunamayan yerler hakkında yazarın bir tahmini varsa bunlar köşeli ayraç içinde gösterilir. Örn. ä_ ilki tadıkı_ çorı_ boz [atıg binip tägdi] “ilk olarak Tadık Çor’un boz (atına binip hücum etti)”

Tırnak İşareti (“ ”) (« »)

  1. Aynen aktarmalar, kelime, kelime öbeği ya da cümle olsun t›rnak içinde Verilir. Örn. şöyle bir bakarsan “Bir sıkımlık canı var.” dermişsin.

Tırnak işareti kullanıldığında, tırnak içindeki kısım özel isim olmayan bir kelime veya kelime öbeği ise küçük harfle; cümle ise tıpkı tırnak dışındaki bir cümlede olduğu gibi büyük harfle başlar ve cümle hangi noktalama işaretiyle bitecekse onunla bitecek şekilde yazılır

  1. Cümlede özellikle vurgulanan unsurlar tırnak içinde verilebilir. Örn.  Nitekim, aklın ilk kez Batı’da pırıl pırıl göründüğü Eski Yunan çağında, “akıl” anlamına gelen “logos” sözcüğü olanca kuşatımıyla, aynı zamanda “dil” anlamına gelir.
  2. Vurgulanmak istenen özel adlar, bölüm başlıkları veya kitap, makale, köşe yazısı başlıkları vb. tırnak içinde verilebilir. Örn.  Cumhuriyet döneminin ünlü şairlerinden Ahmet Muhip Dranas’ın “Serenad”ında özgün imgelerle karşılaşırız.

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi tırnak içine alınan özel adlardan sonra ek geliyorsa bunlar kesme işareti ile ayrılmaz.

  1. Bilimsel yazıların kaynakçalarında makale adları tırnak içinde verilir. Örn. Marcel Erdal, “Irk Bitig Üzerine Yeni Notlar”

Tek T›rnak (‘ ’)

Tek tırnak işareti, çift tırnak işareti ile aynı köktendir; ancak tek tırnak işareti içine alınan kelime, söz ya da cümle ile etrafındakilerden ayrıldığı vurgulanır.

  1. Açılan tırnak içinde ikinci bir tırnak açma ihtiyacı duyulursa tek tırnak işareti kullanılır. Örn. Paşa amca (…) bağırır, “Güneş doğarken yatmak yakışık alır mı? Allah, rızkı sabah erkenden dağıtır, hiçbir şey yapmasanız da elinizi açıp ‘Allah’ deyip rızkınızı alın yine yatın…” derdi.

Eğik Çizgi (/)

  1. Düz yazıda yapılan şiir alıntılarında mısraları birbirinden ayırmak için kullanılır.Örn.Ellerinaklıma geldikçe/Kırık bir dal gibi senden/Gölgesi kadehlerime düşen
  2. Özellikle bilimsel yazılarda veya, hem o hem bu bağlaçlarının yerine kullanılır. Örn. Günlük dilde, (…) yepyeni ve özgün benzetmelere gidilerek okuyan/dinleyende yepyeni tasarımların, duyguların, imgelerin doğması sağlanmaktadır.

Tarih belirtirken gün, ay ve yılın rakamla yazıldığı durumlarda bunların arasında nokta yerine eğik çizgi de konabilir. Örn. 12/03/2012 veya 09/XI/ 2011 Tarih yazımında ay, yazıyla belirtiliyorsa eğik çizgi kullanılmaz.

  1. Dil bilgisi çalışmalarında eklerin farklı biçimlerini gösterirken kullanılır. Örn. Soru eki, çekimli şillerde kipleri şahıslara soru yoluyla bağlayan ektir. Adlarda olduğu gibi yine mı? / mu? ekiyle karşılanır.
  2. Matematikte bölme işareti olarak da kullanılır. Örn. 12 / 3 = 4

Kesme İşareti (’)

  1. Özel isme gelen iyelik, hal ve bildirme eklerinden önce araya kesme işareti konur.  Örn.Osmanlı’da,  Türkiye’de, Ali’de…

Yer bildiren cins adlar, özel isimler k›saltma olarak kullanıldığında bunlar da özel isim muamelesi görürler ve bunlara da ekler, kesme işaretinden sonra getirilir. Özel isimlere +lar çokluk eki ile +lı, +lık, +sız, +la-, +laş- (Adanalı, Müslümanlık, Türkleşmek vb.) gibi yapım ekleri getirildiğinde kesme işareti kullanılmaz.

  1. Kesme işareti kullanılması gerekmeyen kimi cins isimler vurgulanmak istendiğinde ve bunların ardına ek getirildiğinde kesme iflareti konabilmektedir.Örn. Biz güzel’i düşünürken çirkin’i, küçük’le büyük’ü, az’la çok’u,

dar’la geniş’i kolaylıkla ilişkiye sokarız;

Kimi yazarlar cins isimleri vurgulamak için çift tırnak işareti de kullanmaktadırlar.

  1. Türkçeye Arapçadan giren ve kelimenin aslında, bu dile özgü ayın sesi olan kelimelerde, bu ses için kesme işareti kullanılmaktadır. Örn. Bir dakikada kat’i bir karar vermişti
  2. Türkçede n’olmak (< ne olmak), n’etmek (< ne etmek), n’eylemek (< ne eylemek) gibi birleşik yapıların yazımında kullanılır. Bu durum, daha çok, ölçü gereşi, şiir dilinde görülür. Örn.  Kötü dünya ne çâre çift kapılı; / ince, ak pak haminneler, n’olur / Bize yalnız biraz vefâ bırakın!
  3. Harflere veya rakamla yazılmış sayılara ek getirildiğinde konur.Örn.60’ların, 70’lerin … 90’ların Türkiyesi farklı farklı. ( özeti çıkaran Özlem Can)
  4. Kısaltmalara durum eki getirildi¤inde bunlar, kesme iflaretiyle ayrılır. Örneğin: ABD’nin başbakanı

Kısa Çizgi (-)

  1. Satır sonuna sığmayan kelimeleri bölerken konur.
  2. Cümledeki kelime öbekleri veya ara cümleleri belirginleştirmek için başlarına ve sonlarına konur. Örn.Böylece Kadıköyü’nden sonra karşı yakayı da karlar altında – galiba ilk kez – görüyordum.
  3. Türkçeye yerleşen ve yer, kurum, eser veya önemli bir olay adı vb. biçimde kullanılan Farsça ve Arapça asıllı tamlamalarda kullanılır. Örn. İran’da Mevlâna’ya Mevlevî-i Rûm, Hindistan’da Pîr-i Rûmi derler.
  4. İki rakamın arasına konduğunda yaklaşıklık, aşağı yukarılık anlamı katar. Örn.Bolu Konya arası 7-8 saatlik yolculuk sürer
  5. Tarih bildiren iki rakamın arasına konunca arasında, ve, ile, ilâ, …den …e anlamı katar. Örn. Bulgarların bir kısmı MS. V.-IX. yüzyıllarda Tuna civarında, Macaristan’ın güneyinden Trakya’ya kadar olan bölgede yaşadılar;
  6. Birbiriyle ilişkili kavramlar birlikte yazıldığında araya kısa çizgi konabilir. Örn.Çünkü ağabeyim onun sadece oğlu değil, aynı zamanda felsefe-mantık-sosyoloji konularında yetiştirdiği bir öğrencisiydi
  7. Karşıtlık ilişkisi belirtmek amacıyla ilgili kelimelerin arasına konur. Örn. eski-yeni, köklü-çelimsiz, bilinçli-bilinçsiz, önemli-önemsiz
  8. Bilimsel yazılarda, önemli kişilerin doğum ve ölüm, olayların başlangıç ve bitiş, aynı şekilde devletler, kurumlar veya kuruluşların kurulma ve yıkılma, eserlerin üretilmesinin başlama ve bitiş tarihleri ayraç içinde aralarına kısa çizgi konarak gösterilir. Örn. Büyük, çaplı entellektüel düzeyi ile ulusal edebiyatın bütün meselelerini kavrayan yetkinlikte yazarlardan biri Ahmet Hamdi Tanpınar’dır (1901-1962)
  9. Dil bilgisi çalışmalarında kelimelerin köklerini, gövdelerini ve eklerini belirtmek için kullanılır. Örn. yağ-mur-luk, iş-le-t-me
  10. Dil bilgisiyle ilgili çalışmalarda eklerden önce konur. Örn. İsim soylu kelimelerin yüklem olarak kullanılmalarını sağlayan, -dı, -mış, -sa ekleriyle, fiillerin hikâye, rivayet ve şart birleşik çekimlerini meydana getiren fiile ek fiil denir.
  11. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır. Örn. -ma-/-me- (olumsuzluk eki) “i-”yardımcı fiili hariç bütün kök veya gödelerine gelerek olumsuz fiiller yapar: git-me-, yap-ma-, bil-me-, bildir-me-, anlat-ma-, yaz-ma-, duy-ma-, al-ma- gibi.
  12. Kelimeleri hecelerine ayırırken kullanılır. Örn. ge-li-yo-rum, sa-tı-cı-lar-da-ki gibi
  13. Matematikte çıkarma işleminde eksi işareti olarak kullanılır. Örn. 189-11= 178gibi
  14. Sıfırın altındaki dereceleri göstermek için rakamın başına konur. Örn. -5°C, -15gibi

Konuşmalardaki kekelemeyi ya da üzerine basılarak söylenen heceleri yazıda göstermek için de kısa çizgi kullanılabilir. Örn. İs-te-mi-yo-rum.

Uzun Çizgi (–)

  1. Roman, hikâye, masal, tiyatro gibi türlerde kişilerin konuşmaları verilirken kullanılır. Örn. Bu kucaklaşmadan sonra kardeşini kendinden biraz uzaklaştıran annem, sesine nazlı bir küskünlük katarak konuşurdu: – Eee, enişten gitmese buralara yolun düşmeyecek belli ki

Tiyatro eserlerinin yazımında oyuncuların konuşmaları verilirken, oyuncunun önce adı sonra uzun çizgi sonra da konuşmalar yazılır. Konuşmalar tırnak içinde verilmişse uzun çizgi kullanılmaz.

Ünlem İşareti (!)

  1. Acıma, üzüntü, sevinç, kızma, korku, şaşırma, coşma gibi her türlü duyguyu ifade eden kelime, kelime öbeği veya cümlelerden sonra konur. Örn. Bunlar beni delirtecekler yahu!…
  2. Hitap, çağrı, seslenme, uyarı vb. bildiren kelime, kelime öbekleri veya cümlelerden sonra konur. Örn. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!

Ünlem işareti, hitap sözleri bulunan cümlelerde, bu sözlerden hemen sonra konabileceği gibi, cümlenin sonuna da konabilir.

  1. Onay veya ret bildiren kelimelerden sonra konabilir. Örn. Doğru! Bence de halkın dili yazarlarımızın dilinden daha zengindir, hele edebiyat türüne giren eserler için.

Anlatımı pekiştirmek için ünlem işaretinden sonra iki nokta konabilir.

 

ÜNİTE=3

Yazım Kuralları

Aynı dili kullanan farklı topluluklarda farklı uygulamalar olabilir. Örneğin, Latin alfabesi kullanan Azerbaycan, Türkmen ve Özbek lehçelerinde, bizden farklı olarak, özel isimlere hangi ek gelirse gelsin kesme işareti kullanılmaz.

Büyük Harf Kullanımı

  1. Bütün özel isimler -kişi adları ve soyadları, ülke, millet, dil, din, mezhep, gezegen, yer, bölge, yerleşim birimleri, kurum, kuruluş, eser, gazete, dergi, kanun, tüzük, dönem, mevsim, (belirli bir tarih bildiren)

ay ve gün, bayram, toplantı vb. isimleri – büyük harfle başlatılır. Örn. O da dosyayı, Cenevre’deki ‹nsan Hakları Yüksek Komisyonu’na vermiş.

Cins isimler, özel isimlerin yerine kullanıldığında bunlar da büyük harfle başlatılır.

  1. Birtakım kısaltmaların tamamı veya ilk harfleri büyük harfle yazılır. Örn.DNA, ABD, Prof, Dr gibi
  2. Bütün cümleler ile şiirlerde dizeler büyük harfle başlar.
  3. İki noktadan sonra veya tırnak içinde verilen cümlelerin ilk kelimesi büyük harfle başlar ve sonuna ilgili noktalama işareti konur.
  4. Unvanlar ve lakap gibi kullanılan akrabalık sözleri büyük harfle yazılır.

Aslında unvan olan sözcükler, belli kişileri ifade için kullanılıyorsa bunlar da büyük harfle yazılır.

  1. Hitap sonrası kullanılan unvanlar büyük harfle yazılır. Örn. Sayın Başkan, Saygıdeğer Meslektaşllar, Aziz Dostum, Sevgili Babacığım vb.
  2. Kitap, dergi bildiri vb. gibi çalışmalarda, yazı başlıkları ve çizelge, şema vb. ile ilgili açıklamaların ilk harfleri büyük yazılır.
  3. Tabela, levha gibi yazılarda sözcüklerin ilk harfi büyük yazılır.
  4. Özel adlardan türetilen bütün sözcüklerin ilk harfleri büyük yazılır. Örn. Türkçülük, Türklük, Eskişehirli, Müslümanlık vb.

Yabancı Özel İsimlerin Yazımı

  1. Türkçeye eskiden yerleşen yabancı isimler söylendiği gibi yazılır. Örn. Çaykovski, Aristo, Dante, fiarlo, Tokyo, Kolombiya, Çar Nikola, Paris, Nis vb.
  2. Latin alfabesi kullanan ülke ve toplumlara ait özel isimler aynen yazılır. Örn. Rio de Janeiro, Margaret Thatcher, Noam Chomsky, National Geographic vb.
  3. Latin alfabesi kullanılmayan ülke ve toplumlara ait özel isimler söylendiği gibi yazılır. Örn. Yeltsin, Nikolas Papadopulos, Benazir Butto, Faysal, Dubai, Tiananmen vb.

Latin alfabesi kullanmayan ülke ve toplumlara ait özel isimler son yıllarda, ne yazık ki İngilizcede yazıldığı gibi alınmaktadır. ( özeti çıkaran Özlem Can)  Bu durum, dilde bozulmaya neden olmaktadır. Örn. Mohammad Yousuf doğrusu Muhammed Yusuf, Mahmoud doğrusu Mahmud vb.

Özel İsimler Dışındaki Yabancı Sözcüklerin Yazımı

Türkçede sözcük başında çift ünsüz bulunmaz. Batı dillerinden giren bu tip sözcükler genellikle aslına uygun biçimde yazılır: gramer, stop, kral, kritik, plan, tren, slogan, psikoloji, staj, spor, program, propaganda, kriz, traktör, grafik, stateji vb. Dilimizde sözcük sonunda bulunabilecek ünsüz çiftleri bellidir: Türk, kürk, bark, sarp, art, kart, alt, ant, ters, arş, ahenkgibi Günümüzde, özellikle de basın yayın organlarında, dilimize yerleşen ve yazıldığı gibi okunan IMF, kulüp, top, enternasyonal gibi birtakım Batılı sözcükleri, İngilizcedeki yazılış ve okunuş biçimleri ile kullanma eğilimi, yazım birliğini bozmaktadır.

Birleşik Sözcüklerin Yazımı

Bitişik Yazılan Sözcükler

  1. İki sözcük birlikte kullanıldığında ses düşmesi, türemesi veya değişmesi oluyorsa bitişik yazılır. Örn. his etmek > hissetmek, şükür etmek > şükretmek, kayıt olmak > kaydolmak, Pazar ertesi > pazartesi, kahve altı > kahvaltı, kaplu bağa > kaplumbağa, kayın ana > kaynana, sütlü aş > sütlaç, ne için > niçin vb.
  2. Birleşik sözcüğü oluşturan sözcüklerin biri ya da ikisi de artık asıl anlamlarını yitirmiş, yeni bir anlam kazanmışlarsa bitişik yazılır. Örn. hanımeli (çiçek adı), kalburabastı (tatlı adı), imambayıldı (yemek adı), üçayak (bir halay türü), danaburnu (böcek adı), suçiçeği (hastalık), dilberdudağı (tatlı adı), kargaburnu (alet), demirbaş (dayanıklı veya temel eşya) vb.

Birleşik sözcüklerde, her iki sözcük de anlamını yitirmişse birleşik yazılır; ancak asl›nda birleflik isim olup da insanları nitelemek için kullanılan eli sıkı, eski tüfek, demir yumruk, eski toprak, yeni yetme, sonradan görme gibi sözcükler ayrı yazılır.

  1. Gerçek anlamı dışında, yardımcı fiil olarak kullanılan, vermek, durmak, yazmak, kalmak, bilmek ve gelmek fiilleri, kendisinden öncekifiile -A, -U, -I zarf-fiil ekleri yardımıyla bağlandığında bitiflik yazılır. Örn.uyuyakalmak, düşeyazmak, bilebilmek, bekleyedurmak, düşüvermek, okuyagelmek vb.
  2. Fiil çekim eklerinin ve fiilimsilerin kalıplaşmasıyla ortaya çıkan ve yeni anlam taşıyan sözcükler bitişik yazılır. Örn.  yapboz, gelgit, çekyat, kadirbilmez, barışsever, çıtkırıldım, gecekondu, dedikodu, kaptıkaçtı, biçerdöver, uyurgezer vb.
  3. Birleşik yapıdaki kişi ad ve soyadları, yer adları, kurum adları bitişik yazılır. Örn.Gülenay, Alper, Songül, Birol, Ertan, Ertürk, Türker, Akbay, Erdemir; Kırklareli, İçel, Çanakkale, Kırıkkale, Karadeniz, Kocatepe, Uludağ, Yenişehir, Yeşilırmak, Osmaneli; Yükseköğretim Kurumu, Açıköğretim Fakültesi, Genelkurmay, Osmangazi Üniversitesi vb.

Hastahane, postahane, pastahane, eczahane gibi yaygın kullanılan birleşik yapıdaki yer adları hastane, postane, pastane, eczane biçiminde söylenip yazılmaktadır.

  1. Ara yönleri bildiren sözcükler ile artık somut yer bildirmeyen alt, üst, üzeri sözcükleriyle kurulan birleşik sözcükler bitişik yazılır. Örn. kuzeydoğu, güneybatı; gözaltı, suçüstü, ayaküzeri vb.
  2. Dilimize Arapça ve Farsçadan geçen, tek sözcük gibi düşünülen tamlamalar bitiflik yazılır. Örn. fevkalade, suikast; ehlibeyt, cihanşümul, hüsnüniyet, gayrimenkul vb.

Birleşik sözcüklerin yazımında kurallar henüz tam oturmamıştır: ilkokul ama ilk adım; bugün ama o gün vbBu yüzden çelişkiye düşüldüğünde mutlaka yazım kılavuzuna bakılmalıdır. 

Ayrı Yazılan Sözcükler

  1. İsim + fiil tarzında kurulan yapılarda eğer ses düşmesi veya değişmesi yoksa bu tip birleşik sözcükler ayrı yazılır. Örn. kabul etmek, namaz kılmak, yok olmak, not etmek vb.
  2. Hayvan veya bitki, eşya veya alet, durum, yer, bilim ve bilgi, yiyecek, gök cisimleri, organ, zaman, renk, yön, yol ve ulaşım vb. bildiren sözcüklerden birisi ile oluşan ve bunlardan birisinin anlamını koruduğu birleşik sözcükler ayrı yazılır.

Yazı dilimizde burada sıralanan kurallara uymayan, yani birleşik sözcüğü oluşturan ögelerden birinin anlamını koruduğu birtakım sözcüklerin birleşik yazılması yaygınlaşmıştır:örn. başöşretmen, başrol, binbaşı, onbaşı, birtakım, birkaç, çayhane, yazıhane, huzurevi, gözlemevi, depremzede, bankerzede, beyzade, amcazade, halaoğlu, dayıoğlu, seyahatname, beyanname vb.

  1. İç, dış, alt, üst, ön, art, büyük, küçük, orta, karşı, sağ, sol, bir, iki, tek, çift, sıra, gibi sözcüklerin başta olduğu birleşik sözcükler ayrı yazılır. Örn. iç savaş, dış borç, alt kurul, art niyet, arka plan, karşı oy, büyük harf, orta oyunu, sağ açık, tek hücreli, çift kanatlı, ardı sıra, yasa dışı, yurt içi, fizik ötesi, alt yazı vb.

İkilemelerin Yazımı

  1. Bütün ikilemeler ayrı ve araya herhangi bir noktalama işareti konulmadan yazılır. Örn  renk renk, hızlı hızlı, düşe kalka, koşa koşa

Pekiştirme Sıfatlarının Yazımı

  1. Pekiştirme sıfatları, sözcüğün ilk hecesinin ünlüyle biten kısmı alınarak bunlarap, r, s, m seslerinin getirilmesiyle türetilir ve bunlar birleşik yazılır. Bu yapıların daha da pekiştirildiği veya bu yapılarda ünlü türemelerinin ortaya çıktığı görülür. Örn. yemyeşil, gömgök, kopkoyu, pespembe, yusyuvarlak

Ek Fiilin Yazımıı

  1. İsim veya fiil soylu yüklemlere, ek fiilin çekimli idi, imiş veya ise biçimleri getirildiğinde bunlar ayrı veya bitiflik yazılabilir. Aynı durum ek fiilin zarf-fiil biçimi olan iken için de söz konusudur. Örn. Sözcük ünsüzle biterse baştaki /i/ sesi düşer ve tıpkı bir ek gibi ses uyumlarına girer: öğretmen idi / öğretmendi; gelmiş idi / gelmişti; doktor imiş / doktormuş, okuyacak imiş / okuyacakmış; çocuk ise / çocuksa, yapıyor ise / yapıyorsa; genç iken / gençken, bilmez iken / bilmezken vb.
  2. Sözcük ünlüyle bitiyorsa, ek fiilin başındaki /i/ ünlüsü yarı ünlü /y/ sesine dönüşür. Örn.  başarılı idi / başarılıydı, gelmeli idi / gelmeliydi; hasta imiş / hastaymış; almalı imiş / almalıymış; yolcu iken / yolcuyken, okumalı iken / okumalıyken vb.

Ek fiilin -ken zarf-fiil almış biçimi iken – ek fiilin idi, imiş ve ise biçimlerinden farklı olarak – ekleştiği zaman uyuma girmez: yaşlıyken, yapıyorken vb. Hüseyin ölen ağabeyimin adıymış, daha üç aylıkken ölmüfl, sonra ben doğunca, bana onun adını vermişler. Buralarda böyle şeyler olur.

Geniş Zaman Çekimli Fiillerin Yazımı

  1. Türkçede tek heceli olumlu fiil köklerine, geniş zaman ekinin ne şekilde geleceği sorunludur. Hangi fiilde ekin -Ar, hangisinde -(X)r geleceği konusunda kesin bir kural yoktur. Örn. koy-ar, sor-ar, yat-ar, sat-ar, at-ar, bak-ar, yut-ar, an-ar, çöz-er, ör-er, tut-ar, dol-ar, er-er; ancak ol-ur, gel-ir, bul-ur, kal-ır, var-ır.

-mAk Mastar Ekinin Yazımı

  1. -mAk mastar eki; iyelik veya yönelme (+a), belirtme (+i), tamlayan (+in) hali ile çokluk (+lAr) ekleriyle kullanıldığında -mA olmaktadır. Örn. görmek ancak görmem, görmen, görmesi; görmeye, görmeleri, görmenin vb. “Gitmek lazım!” ancak “Gitmem lazım!”

Sayıların Yazımı

  1. Ondan itibaren birleşik rakamlar yazıyla verildiğinde bunlar ayrı ayrı yazılır. Örn.on beş kitap, beş yüz bin lira, bir milyon iki yüz bin vb.

Çek, senet gibi belgelerde rakamlar yazıyla yazılacaksa başka bir rakamla doldurulması ihtimalini önlemek için sayılar bitişik yazılır.

  1. Büyük sayılar yazılırken okumayı kolaylaştırmak amacıyla farklı yöntemler kullanılır.
  • Sondan başlayarak her üç basamakta bir nokta konur: 120.745.355.780
  • Üçlü basamakların arası yazıyla yazılır: 120 milyar 745 milyon 355 bin 780.
  1. Eğer sayılar rakamla yazılıyor ve sonrasında ek geliyorsa bu eklerin yazımında ünlü ve ünsüz uyumlarına uyulur ve bunlar kesme işareti kullanılarak yazılır. Örn. 1980’li,  1990’lı

Karıştırılması Olası Eklerle Bağlaç ve Edatların Yazımı +ki Aitlik Eki, ki Bağlacı ile ki Pekiştirme ve şüphe Edatının Yazımı

Türkçede sesteş olan üç ayrı ki vardır:

Aitlik bildiren +ki ekinin yazımı: Bir ek olduğu için sözcüğe bitişik yazılır. Örn.Elimizdeki imkânları kullanmamakta neden direniyoruz?

Bağlama işlevindeki ki sözcüğünün yazımı: İki cümleyi bağlayan yani bağlaç olan ki ayrı yazılır. Örn. Bizim de işimiz bu! Onlar unutacak, biz söyleyeceğiz ki cümle âlem duysun.

Pekiştirme veya şüphe görevinde kullanılan ki sözcüğünün yazımı: Pekiştirme görevindeki ki sözü yüklemlerden sonra kullanılır ve ayrı yazılır. Örn. Sen zaten evde çalışıyorsun, senden önce gelebilmem mümkün değil ki!

Türkçede özellikle ilk iki maddedekilerin karıştırıldığı, çok defa ayrı yazılacakken bitişik yazıldığı görülmektedir. Bunu ayırt etmenin iki basit çözümü vardır:

  • Üzerine hâl eki getirmek mümkünse bitişik, değilse ayrı yazılmalıdır: örn.Evdekine, yoldakinden, seninkini vb.
  • ki cümleden çıkarıldığında anlam bozuluyorsa bitişik; bozulmuyorsa ayrı yazılır.

ki bağlacı kimi sözcüklerde kalıplaştığı için bitişik yazılır: örn. hâlbuki, mademki, sanki, oysaki, belki, çünkü

+da Hâl Eki ile da Bağlacının Yazımı

Türkçede bağlaç olarak kullanılan da ile bulunma hâli (+da) eki zaman zaman karışmaktadır. Bunları ayırmanın en kolay yolu, cümleden çıkardığımızda anlam bozuluyorsa bu ektir ve birleşik yazılmalıdır; anlam bozulmuyorsa bağlaçtır, ayrı yazılmalıdır. Örn. Sosyolojide, Fransa’da da

da / de bağlac›, sonu ötümsüz ünsüzlerle biten sözcüklerden sonra kullanıldığında ta / tebiçiminde söylense bile yazımı /d/ iledir. ya da bağlacı ayrı yazılır. 

ile Bağlacının / Edatının Yazımı

Hem bağlaç hem de edat olarak kullanılan ile, bağımsız veya ekleştirilerek kullanılır. Fıkraları, romanları, öyküleri ile tanıdık ile, ekleştiğinde, ünsüzle biten sözcüklere gelince baştaki /i/ sesi düşer; sonu ünlüyle biten sözcüklerde ise /i/ > /y/ olur. Karısı, üç çocuğuyla geliyor.

Soru Ekinin Yazımı

Soru eki, diğer eklerden farklı olarak daima ayrı yazılır ve sonuna “?” işareti konur. Kimi durumlarda soru ekinin üzerine kişi ekleri de getirilebilir, ancak bu durum ayrı yazılma kuralını değiştirmez. Örn. Hey Allah’ım, bu suali okumaktan bıkmadın mı hâlâ? ( özeti çıkaran Özlem Can)

Soru eki şu durumlarda soru anlamı taşımaz: 1) -DI mI zarf-fiil yapısında 2) iyisi mi gibi kalıp ifadelerde 3) İkilemelerde pekiştirme amacıyla kullanıldığında soru işareti kullanılmaz.

  1. Hayat pahalılaştı mı dostluklar ucuzlar.
  2. İyisi mi, yarından tezi yok, keşişin izini tutup gidelim; kader, kısmetse bir gün olur arkalarından yetişiriz
  3. Öyle ki, Yorgi bir gün: – Yahu çocuklar, demişti, ay ışığında futbol oynamak kıyak mı kıyak olacak!

Kitap, makale, köşe yazısı veya bildiri gibi yazıların başlıklarının ilk harfleri büyük yazıldığında soru eki tıpkı ve, veya, ile gibi küçük harfle yazılır. Ancak bütün sözcükler büyük harfle yazılırsa bunlar da büyük yazılır.

Düzeltme işaretinin (^) Kullanımı

Düzeltme işareti, yazı dilimizde iki nedenle kullanılır.

  1. Türkçede k, g, l, gibi ünsüzlerin art damak mı yoksa ön damak mı olduğu esas olarak birlikte kullanıldığı ünlüye bağlıdır: kara, garip,alın, koku, gurbet, kol vb. sözcüklerde bu sesler art damak; kürek,gülücük, el, yelek gibi sözcüklerde ise ön damak ünsüzüdür. Ancak yazı dilinde kimi alıntı sözcüklerde, bu sesi gösteren harflerden önce veya sonra art damak ünlüleri – ve – geldiği halde, söz konusu ünsüzler ön damak ünsüzü olarak söylenir. Bu durumu yazıda belirtmek için, bu ünlülerin üzerine düzeltme işareti konur: â ve û. Örn. nkâr, kâğıt, kâfir, bekâr, Hakkâri, Kâmil, dükkân, mezkûr, sükûn
  2. Bazı alıntı sözcüklerde, uzun ünlünün gösterilmediği durumlarda anlam  karışıklığını gidermek için uzun ünlünün üzerine “^” iflaretini konur.
  3. Arapçadan dilimize geçen +î nispet ekinin belirtme (+i) hâl eki ve 3. tekil şahıs iyelik ekiyle karışmasını önlemek için düzeltme işareti kullanılır. Örn.

aşık “eklem kemiği”,  âşık “seven”

dahi “pekiştirme bağlacı” ,  dâhi “deha sahibi”

hal “çözme, çözüm”,  hâl “durum”

Kısaltmaların Yazımı

Eğer tek sözcük kısaltılacaksa bu durumda bazen büyük harf, bazen de küçük harf kullanılabilmektedir: N (Azot), Ü (üniversite), M (milâdî); m (metre), g (gram), l (litre) vb.

Tek sözcüklük kısaltmalarda bazen sözcüğün ilk hecesi veya üç harfi; bazen de ilk iki veya üç ünsüzü kullanılır ve sonuna nokta konur: Prof. (profesör), Bul. (bulvar), Sok. (sokak),haz. (hazırlayan), tamam› büyük harflerden oluşan kısaltmalarda esasen nokta kullanılmaz. TBMM, AGIK, BM

Ses Uyumları ve Yazım Kuralları

Türkçede iki ünlü uyumu (büyük ve küçük ünlü uyumları), bir de ünsüz uyumu vardır. Türkçede asıl olan büyük ünlü uyumudur. Zaman zaman uyuma girseler de alıntı ve birleflik sözcüklerde ünlü uyumlar› aranmaz: F. çep rast > çapraz, F. hurdevat > hırdavat, A. mithare > matara, kahve alt› > kahvalt›, bu ile > böyle, ne asıl > nasıl vbTürkçede isimlere gelen +ki, +ken, +leyin,+(ı)mtırak ekleri ile fiillere gelen –(i)yor eki uyuma girmez: yoldaki, yoldayken, akşamleyin, yeşilimtırak, görüyor. Bunların dı- şında isimlere gelen +DAŞ ekinin de uyuma girmediği görülür: yoldaş, arkadaş, türdeş, işteş, evdeş sözcüklerinde uyuma girer; ancak meslektaş, kardeş, ülküdaş sözcüklerinde uyuma girmez

sözcüğünün son hecesinin ünlüsü dikkate alınarak ve küçük ünlü uyumuna göre getirilir.Örn. el+ler+i+n+de+ki+ler+den > ellerindekilerden; oku-t-tur-u-l-acak-sın > okutturulacaksın.

Ünsüzler ötümlü ve ötümsüz diye ikiye ayrılırlar. Bu ünsüzlerin bir kısmı, ünsüz uyumu dediğimiz kural gereği birbiriyle nöbetleşen çiftleri teşkil ederler: c ~ ç, d ~ t, k ~ g.

Bu durum, yazımda aşağıdaki uygulamalara yol açar:

  • Sözcük ötümsüz ünsüzle bitiyorsa ötümsüz ünsüzle başlayan ek gelir: örn.

Türk+çe > Türkçe, kayık+çık > kayıkçık, saç+tan

  • Sözcüğün sonu ötümlü ünsüz veya ünlü ile bitiyorsa ekin ötümlü ünsüzle başlayan biçimi getirilir: örn.

yol+cu > yolcu, güzel+ce > güzelce, yavru+cak > yavrucak

Sözcük Sonunda ç / c, t /d, p / b ve k / g Nöbetleşmesi

Dilimizde sonu /ç/, /t/, /p/ veya /k/ ile biten birtakım sözcükler, ünlüyle başlayan ek aldığında veya ünlüyle başlayan sözcüklerle kullanıldığında, bu seslerin geçici olarak, sırasıyla /c/, /d/, /b/ ve /g/ olduğu görülür.

Sözcük Sonunda /ç/ > /c/ Nöbetleşmesi

Türkçede hac, sac gibi birkaç sözcük dışında esas olarak sözcük sonunda /c/ sesi bulunmaz. iki veya daha fazla heceli sözcüklerin sonundaki /ç/ sesleri ise, ünlüyle başlayan ekle kullanıldığında /ç/ > /c/ olur: kıvanç+ı+m > kıvancım

Sözcük Sonunda /t/ > /d/ Nöbetleşmesi

Türkçede ad, öd, yâd, şad gibi birkaç sözcük dışında esasen sözcük sonunda /d/ sesi bulunmaz. Bunların dışındaki kimi sözcüklerin sonundaki /t/ sesi, üzerine ek getirildiğinde /d/ olurkurt+u > kurdu, art+ı+n+a > ardına Özel adlar, ek geldiği zaman telaffuzda /d/ olsa da yazıda gösterilmez

Sözcük Sonunda /p/ > /b/ Nöbetleşmesi

Türkiye Türkçesinde sözcük sonunda /b/ sesi bulunmaz. Bundan dolayı alıntı sözcüklerin sonundaki /b/ > /p/ olur: A. ta’kîb > takip, A. kitâb > kitap, A. şurûb > şurup vb. İşte bu gibi sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde tekrar eski haline dönerler: takip+e > takibe, kitap+ı+m > kitabım, şurup+u > şurubu vd.

Sözcük Sonunda /k/ > /ğ/ Nöbetleşmesi

Türkçede iki ve daha fazla heceli isimlerin sonu /k/ ile bittiğinde ve isme ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde /k/ > /ğ/ olur: bilek+i+m > bileğim; ayak+a > ayağa vb.

Ünlü Daralması

Türkçede fiillere bir ek geldiği zaman temel olarak kök değişmez. Ancak birtakım eklerde geçici ünlü daralması görülür. Sonu /a/ veya /e/ ünlüsüyle biten fiillere –(I)yor eki geldiğinde bu ünlüler daralır: başla-yor > başlıyor, okuma-yor > okumuyor

Tek Heceli Sözcüklere Ek Geldi¤inde Ünsüz Türemesi

his etmek > hissetmek; af+a uğramak > affa uğramak; hak+ı > hakkı; tren hat+ı > tren hattı vb

İkinci Hecelerdeki Ünlülerin Düşmesi

gönül+ü+m > gönlüm, koyun+u+n+a > koynuna, burun+u > burnu vb.

Burun, koyun, omuz gibi sözcüklerle kurulan ikilemelere ek geldiğinde, ünlü düşmesi görülmez: burun buruna gelmek, koyun koyuna yatmak, omuz omuza savaşmak vb.

ÜNİTE=4

Yazılı Anlatım Türleri ve Uygulamaları I: Düflünce Yazıları

DÜŞÜNCE YAZILARI

Türk edebiyatında Batılı anlamda düşünce yazılarının ortaya çıkışı Tanzimat’la birliktedir. İnsanları, bir konu üzerinde düflündürmeyi, tartıştırmayı, bu yolla gerçeklere ulaştırmayı amaçlayan yazı türlerine düşünce yazıları denir. Düşünce yazıları sanatsal boyutlu yazılar değildir; bir gözlem, deneyim ya da araştırmaya dayalı yazılardır. Yazarın sanatlı anlatım kaygısı yoktur. Düflünce yazılarının yazılıfş amacı ile okura sezdirilen anlam arasında bir ilişki söz konusudur. Genelde sözcüklerin ilk anlamlarıyla oluşturulan düşünce yazılarında, okurda bıraktığı izlenimin kişiden kişiye değişmeyeceği varsayılır. Düşünce yazılarının bazı türlerinde bilimsel kavramlara ve terimlere yer verilir. Düşünce yazılarında bilgi vermek, kanıtlamak ve izlenimleri yansıtmak amaçlandığı için açıklayıcı, tartışmacı ya da betimleyici anlatım biçimlerinden yararlanılabilir.

Makale

Makale, herhangi bir konuda bilgi vermek, bir düşünce ya da konuya açıklık getirmek, yeni bir görüş ve düşünceyi ileri sürmek, ele alınan konu üzerinde yapılan inceleme ve araştırma sonuçlarına göre kanıtlar sunarak bu yeni görüş ve düşünceleri desteklemek ve dopruluğunu kanıtlamak amacıyla kaleme alınan bilimsel ağırlıklı gazete ve dergi yazılarıdırkonu sınırlaması yoktur. makale, genellikle canlılığını anlatımın yalınlığından, yoğunluğundan alır. Sanatsal bir anlatım kaygısı taşımaz. Sözcüklerin gerçek anlamları tercih edilir. Makalede önemli olan, düşüncelerin birbirini bütünleyen ve örüntüleyen bir düzen içinde verilmesidir. ( özeti çıkaran Özlem Can)   Makale türünde yazarken şu noktalara dikkat edilmelidir:

  • Makalede ele alınan konu bilimsel bir tarzda işlenmelidir
  • Yazar savunduğu düşünceyi açık olarak yazmalı, dolaylı anlatımlara ve söz oyunlarına yer vermemelidir.
  • Yazar savunduğu düşünceyi kanıtlayıcı belgelerden, örneklerden yararlanmalıdır.
  • Makalede yazar, konuya tarafsız bir gözle yaklaşmalı, öznel görüşlerden sakınılmalı ve nesnellik ön planda olmalıdır.
  • Makalede üçüncü tekil anlatım kullanılmalıdır.
  • Makalede düşünceler planlı olarak sunulmalı ve sonuç bölümünde bir yargı ya varılmalıdır.

Fıkra

Fıkra sözcüğü, Türkçede iki tür anlatıyı karğılar. Bunlardan ilki ince anlamlı, güldürme amacı güden kısa öykülerdir. Küçük öykü biçimindeki bu tür, halk öykücülüğü geleneğinin uzantısıdır. Fıkra türünde yazarken şu noktalara dikkat edilmelidir:

  • Güncel bir konu seçilmelidir.
  • Seçilen konu ilgi çekici olmalıdır.
  • Yazar düşüncelerini çok ayrıntıya inmeden yalın ve etkili bir dille kaleme almalıdır.

Eleştiri

Genel olarak eleştiri türlerini şöyle sınıflandırmaktadır:

  • Sanatçıya dönük eleştiri;eleştirmenin değerlendirmek için ele aldığı yapıtı özellikle sanatçının varlığını ölçü alarak yapmasıdır.
  • Yapıta dönük eleştiri;eleştirmenin bakış açısının sanatçıya değil de yapıtına yönelik olduğu eleştiridir.
  • Okura dönük eleştirieleştirmenin yapıtı değerlendirmekten çok, yapıtın bir okur olarak kendisi üzerindeki etkilerini değerlendirdiği eleştiridir.
  • Topluma dönük eleştirieleştirmenin değerlendirme yapacağı yapıtın ortaya konduğu dönemdeki toplumsal ve tarihsel özelliklerin yapıta etkileri gözlenir.
  • Çözümleyici eleştiriyukarıda açıklanan eleştiri türlerinin yetersiz görülmesi üzerine kimi eleştirmenler, yapıtı çok yönlü inceleme yoluna gitmişlerdir.

Eleştiri türünde yazarken şu noktalara dikkat edilmelidir:

  • Düşünsel bir plan hazırlanmalıdır.
  • Yapıt ile ilgili yargılar, yapıttan örneklere dayandırılarak sunulmalıdır.
  • Eleştiride öznellikten kaçınılmalı, peşin yargılara yer verilmemelidir.
  • Yargılar, kırıcı ve yıkıcı değil; yapıcı ve yol gösterici olmalıdır.
  • Eleştiri yazılarında düşünceyi geliştirme yollarından uygun olan kullanılabilir.
  • Temel anlatım biçimlerinden açıklayıcı ve tartışmacı anlatım kullanılabilir.
  • Eleştirmen düşüncelerini yalın, duru ve anlaşılır bir biçimde ifade etmelidir.

Deneme

Herhangi bir konuyu yeni ve kişisel görüşlerle ele alarak etkili bir anlatımla sunan düzyazılaradeneme denir

Deneme türünde yazarken denemenin dikkat edilmesi gereken ayırt edici özelliklerini şöyle sıralayabiliriz

  • Her türlü konuda deneme yazılabilir.
  • Anlatımda öznellik egemendir.
  • Anlatılanların kanıtlanmasına, belgelere dayandırılmasına gerek yoktur.
  • Bilgi vermekten çok düşündürme amacı güder.
  • Özgün söyleyişlere yer verilir.
  • İroniden geniş ölçüde yararlanılır.
  • Anlatılanlar iç konuşma tekniğiyle verilir.
  • Senli benli ve içtenlikli bir dil kullanılır.
  • Düşünceler kesin yargılara baplanmaya çalışılmaz; okurun dolaylı olarak sonuca varması amaçlanır

konusuna göre denemeleri klasik deneme, edebî deneme, felsefi deneme, eleştirel denemeolarak dört başlık altında toplayabiliriz Klasik denemeyazar›n konuyu hoşça vakit geçirtmeamacıyla kaleme aldığı izlenimi yaratan içten bir söyleyişin hâkim olduğu deneme türüdür.Edebî denemeedebiyat üzerine konularda yazılan denemelerdir. Felsefi deneme,yazarın doğru ve aydınlığı bulma adına yazdığı, insanı düşünmeye yönlendirmeye çalıştığı denemelerdir. ( özeti çıkaran Özlem Can)   Eleştirel deneme ise bir konunun iyi ya da kötü yanlarını ele alan denemedir. Eğer eleştirel denemede yazar özellikle kendi bakış açısı ve deneyimleri sonucunda elde ettiği saptamalardan yola çıkarak deneyimlerini okurla paylaşıyorsa buna izlenimsel eleştirel deneme denmektedir. 

Söyleşi/Sohbet

Söyleşi, yazarın kendi eğilimleri doğrultusunda seçtiği herhangi bir konu hakkındaki görüşlerini, konuşma doğallığı içinde anlatan düşünce yazılarıdır. özelliklerini şöyle sıralayabiliriz

  • Metin içinde sorulu cevaplı anlatımdan yararlanılarak konuşma havası yaratılır.
  • Sıkça devrik cümlelere rastlanır.
  • Anlatımında içtenlik, yalınlık, duruluk egemendir.
  • Genellikle günlük sanat olaylarını ele alır.
  • Konu genel ve yüzeysel olarak ele alınır.
  • Öznel bir anlatım vardır.
  • Anlatılanları kanıtlama çabası yoktur

Söyleşinin edebiyatı mızdaki temsilcileri arasında Ahmet Rasim, Ercüment Ekrem, Peyami Safa, Suut Kemal Yetkin, Nurullah Ataç, Melih Cevdet Anday ve Şevket Rado’yu anabiliriz

Röportaj

Bir tür olarak röportaj tanınmış bir kişiyi, yeri veya sanat dalını geniş okur kitlelerine, kendi görüş ve düşünceleriyle birleştirerek araştırma, inceleme yoluyla tanıtan, ayrıntılı bilgi veren yazılardır. Röportaj yerine “mülakat, görüşme” terimleri de kullanılmaktadır. Günümüzdeki şekliyle ilk röportaj örnekleri Ruşen Eşref Ünaydın’ın Atatürk’ü dünyaya ve Türkiye’ye tanıtan ilk görüşme niteliği taşıdığı söylenen “Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’leMülakattır. Ruşen Eşref Ünaydın’ın yanı sıra Hikmet Feridun Es, Mustafa Baydar, Yaşar Nabi Nayır, Mehmet Seyda, Yaşar Kemal, Fikret Otyam, Mustafa Ekmekçi,

Leyla Umar’ı da bu türün temsilcileri olarak anabiliriz.

Gezi Yazısı

Yazarın gözlem ve bilgiye dayalı olarak, gezip gördüğü yerleri çeşitli yönleriyle, özenli bir anlat›mla yansıttığı yazıya gezi yazısı denir. Türk edebiyatında gezi yazısı için seyahat, gezi yazılarının yer aldığı esere de seyahatname terimi kullanılmaktaydı. Türk edebiyatında seyahatname türüne örnek olabilecek ilk eser Hoca Gıyaseddin Nakkafl’ın 1422 tarihli Hıtay Sefaretnamesi olarak da bilinen eserdir. Türk edebiyatında kuşkusuz bu türün en tanınmış yazarının 17. yüzyılda Seyahatname adlı yapıtıyla Evliya Çelebi olduğunu biliyorsunuzdur.

Anı

Bilim, sanat, politika alanında ün yapmış kişilerin yaşadıkları olaylar› ya da yaşadıkları dönemin önemli olduğunu düşündükleri özelliklerini gözlemlerine, izlenimlerine ve bilgi birikimlerine dayanarak anlattıkları yaz›lardır. Göktürk Kitabeleri anı türünün ilk örneği olarak kabul edilebilir. 15. yüzyılda yazılan Babürnâme anı türünün daha olgun örneğidir

Günlük

Bazı yazarlar, yaşadıkları önemli olayları, duygu ya da düşüncelerini bir deftere yazarlar. Kişinin kendi algı ve bakış açısına göre günü gününe yazılan, üzerinde yazıldığı günün tarihi bulunan yazılara ve bu yazılardan oluşturulan yapı›tlara günlük denir. belirleyici özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Günlükler bir şeyi kanıtlama amacı taşımazlar. Bu nedenle günlükte kanıttan çok içtenlik önemlidir.
  • Günlükte eğer bir olay anlatılacaksa mantıksal bir düzen içinde anlatılmalıdır.
  • Günlüklerde öznel ve konuşma diline yakın bir dil kullanılır.

Yaşam Öyküsü/Biyografi

Edebiyat, sanat, spor, sosyal ya da fen bilimleri gibi kendi alanlarında tanınmış, ün yapmış, okurun ilgisini çekecek kişilerin yaşam öykülerini araştırarak okuyana bilgi vermeyi amaçlayan yazı türüdürbelirleyici özellikleri şöyledir

  • Yaşam öykülerinde tarihsel gerçeklik en önemli ögedir
  • Yaşam öyküsü anlatılacak kişinin çocukluğundan itibaren yaşamı ele alınır.
  • Yaşam öyküsünde anlatılacak kişinin öğrenim yaşamı, yetişmesini etkileyen başlıca etkenler belirtilir.
  • Yaşam öyküsünde kişinin bireysel ve toplumsal özellikleri yansıtılır.
  • Yaşam öyküsünde ele alınan kişinin ürettiği değerler, başarıları ve önemi aktarılır.
  • Yaşam öyküsü yazımında gerçekler saptırılmaz, ancak gerçekler sanatçı duyarlılığı ile yazılır.
  • Yaşam öyküsünde üçüncü kişili anlatım kullanılır.

Yaşam öyküsü, batı edebiyatında kökeni yüzyıllar öncesine uzanan en eski yazılı anlatım türlerindendir. Mehmed Siraceddin, Recaizade Mahmut, Ebüzziya Tevfik, Muallim Naci, Namık Kemal, Faik Reşat, BeşirFuad, Ahmet Mithat yaşam öyküsü türünde eser veren yazarlar arasındadır.  Yaflam öyküsü tarzında yazılan romanlarda kurgusallık ön plandadır. Bu tür romanlarda yaşam öyküsü bir malzemedir.

Öz Yaşam Öyküsü/Otobiyografi

Bilim, sanat, siyaset, spor vb. alanlarının herhangi birinde tanınmış kişilerin, kendi yaşamını anlattığı yazı türüdür. Otobiyografi olarak da bilinen öz yaşam öyküsü, yazarının diğer insanlar tarafından bilinmeyen ya da kendisi hakkında bilinmesini istediklerini doğrudan aktarmasına, gelecek kuşaklar tarafından tanınmasına olanak sağlarÖz yaşam öyküsü birinci kişinin ağzından anlatılır. diğerlerine göre daha az örneği bulunan bir türdür

 

Özeti çıkaran= ÖZLEM CAN

 

BAŞARILAR DİLERİM….

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF AÖF Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir