KAMUSAL HALKLA İLİŞKİLER
AB’ye göre iyi yönetişim ilkeleri; açıklık, katılım, hesap verme sorumluluğu, etkinlik ve tutarlılık olarak belirlenmiştir.
>>E-Devlet Vatandaşın devletle, devletin özel ve özerk kurumlarla, devletin kendi kurumları arasında, devletlerin kendi aralarında var olan bilgi akışı ve/veya fiziksel etkileşimin dijital ortama taşınması için gerçekleştirilen girişimlerdir.
>>Ford yılda 2-3 defa müdür ve müdür yardımcılarına kendi ekiplerine aktarmaları için “leadership” toplantıları düzenleyerek karşılıklı görüş alışverişi ve şirketin durumu ile ilgili bilgilendirme yapmaktadır. Kurumsal İletişim Müdürlüğü tarafından her yıl tüm personele kendilerini özgürce ifade edebilecekleri açık kapı toplantıları düzenlenmektedir (Hoştut, 2015: 6
>>Kurumsal yönetişim ilkeleri; adillik, hesap verebilirlik, şeffaflık ve sorumluluk olarak sayılabilir. >>Kurumsal yönetişim, kurumdaki farklı paydaşların nasıl yönetildiğini ve denetlendiğini anlatan “kurum anayasası” gibidir.
>>Dünya Bankası’na göre iyi yönetişim; “açık ve öngörülebilir bir karar alma sürecinin; profesyonel bir bürokratik yönetimin; eylem ve işlemlerinden sorumlu bir hükümetin ve kamusal sürece aktif bir şekilde katılımda bulunan sivil toplum ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir düzeni” ifade etmektedir. >>İyi yönetişim kavramı ilk kez Dünya Bankası’nın 1989 yılında yayınladığı Sub-Saharan Africa: From Crisis to Sustinable Growth başlıklı raporunda geçmektedir. >>Yönetişimin aktörlerini; devlet, özel sektör kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve gönülleri ile kişileri sayabiliriz. >>Yönetişim, postmodern dünya düzeninde yaşanan krizler ve bunların neden olduğu tartışmalara yeni çözüm önerileri üreten güncel bir yönetim teorisidir. >>Yönetişim “Bir toplumsal-politik sistemdeki ilgili bütün aktörlerin ortak çabalarıyla elde edilen sonuçların oluşturduğu yapı ya da düzen” olarak tanımlamaktadır >>Yönetişim kavramı, İngilizce “Good Governance” karşılığı olarak ilk kez 1996 İstanbul Habitat II Konferansı ile Türkçemize kazandırılmıştır. >>Yönetişim; yönetim, etkileşim ve iletişim terimlerinin birleşmesiyle oluşmuştur. >>Kamusal halkla ilişkilerle ilgili sorumluluğun aslında örgütün en alt basamağındaki çalışanından, en yüksek düzeydeki yöneticisine kadar tüm çalışanlarda bulunması gerekir. >>Kurum içi halkla ilişkiler, kurumunda çalışanlara teşkilatın amacı ve politikası hakkında bilgi verir. Böylece her bölüm kendisi ile tüm teşkilat arasındaki ilişkileri anlama olanağına sahip olduğu gibi, teşkilatta her çalışanın teşkilatın veriminin ve fonksiyonunun bilincine varması sağlanmış olur. >>Yöneticilerin halkla yakın ilişki içine girmekten kaçınmaları, halkın istek ve beklentilerini duymazlıktan gelmeleri halkla ilişkiler uygulanmasını engelleyen önemli bir faktördür. >>Şeffaflığın olmadığı yerde gizlilik ve kapalılık hâkim olmakta; bilgi, belge ve diğer veriler vatandaşlara açıklanmamaktadır. Bunun sonucunda ise halk kamu kurumlarının çalışmalarından habersiz olmaktadır. >>Kamusal halkla ilişkilerin en temel amacı kamuoyunu aydınlatmak, kurumun izlediği politikayı halka anlatmak ve benimsetmektir. >>Halkla ilişkiler faaliyetlerinin dünyada ilk ortaya çıkışı, Mısır, Mezopotamya ve İran’da dönemin yöneticilerinin tanıtılması amacıyla hazırlanan tabletlerle ilgili uygulamalara kadar götürüldüğü görülmektedir. >>Yapısal bir kavram olarak kamu yönetimi ise, devletin örgütsel görünümünü yansıtır. >>Amerika’da, “Kamu Yönetimi” (Public Administration) diye anılan bilim dalı, Avrupa’da “Yönetim Bilimi” (Administrative Science) olarak kavramlaştırılmıştır. >>Kelime olarak “kamu”, Türkçe`de, hep, bütün; bir ülkedeki halkın bütünü; halk, amme gibi anlamlara gelmektedir. >>Bilgi Toplumu teknolojik gelişmelere paralel biçimde ortaya çıkan bir durumu tanımlamaktadır. >>Sanayi Toplumu’nun stratejik kaynağının para ve Sanayi-Öncesi Toplumu’nun stratejik kaynağının hammadde olduğu gibi; Sanayi-Sonrası Toplum’un stratejik kaynağı ve dönüştürücü gücü bilgidir. >>Alvin Toffler da benzer biçimde ele aldığı bilgi toplumu kavramını sanayi sonrası toplum olarak adlandırır. >>Bilgi toplumu tartışmaları konusunda popüler isimlerin başında Daniel Bell gelmektedir. Sanayi- Sonrası Toplum ve sonrasında geliştirdiği Bilgi Tabanlı Sanayi-Sonrası Toplum modelinin kurucusu olan Bell, sanayi Toplumu’nun stratejik kaynağının para ve Sanayi-Öncesi Toplumu’nun stratejik kaynağının hammadde olduğu gibi; Sanayi-Sonrası Toplum ’un stratejik kaynağının ve dönüştürücü gücünün bilgi olduğunu belirtir >>Bilgi yazının keşfedilmesi ile birlikte yukarı doğru büyük bir sıçrama yapmış; ikinci büyük sıçramasını matbaanın bulunması ile birlikte yapmıştır. Ancak asıl büyük yükselişini bilgisayarın bulunması ve günlük hayatta kullanılması ile yapmıştır >>Açık bilgi; yazılı hale getirilmiş olan, bu şekilde paylaşılabilen bilgidir. Örtük bilgi ise yazılı hale getirilmemiştir; kişilerin deneyimlerinde şekil bulur ve kişisel inanış, bakış açısı ve değerleri içerir. >>Bilgi yönetimi örgüt ortamında sürekli artan bilgi kapasitesini güncellemek, oluşan bilgilerin ulaşılabilir ve gerekli olanlarını ve bunlara ulaşmak için gerekli olan işlemlerin tanımlanması ve analizini kapsayan ve bunların örgüt çalışanlarıyla paylaşılmasını sağlayan bir disiplindir. >>Bilgi yönetimi, örgütsel amaçları başarmak için, tüm işgücünün kolektif bilgi ve becerilerinden yararlanmaya yönelik bir uygulamadır. İşletmeleri dinamik ve yaşayan sosyal bir olgu olarak gören bilgi yönetimi, teknolojiyle ilişkili olmakla birlikte, büyük ölçüde insanlarla ilgilidir. >>Bilgi yönetimi, örgütsel amaçları başarmak için bilginin nasıl yaratılabileceği, elde edilebileceği, kullanılabileceği ve yönetilebileceğine ilişkin sistematik bir süreçtir. >>Kamusal sektör ile özel sektör arasında bilgi yönetimi konusunda bazı farklılıklar bulunmaktadır. Özel sektör daha çok rekabet üstüne kuruluyken, kamu sektörü daha çok hizmet sunumu, bilgilerin sağlanması, paylaşılması ve kullanılması gibi konularla ilgilenmektedir. >>E-Devleti ortaya çıkaran en önemli dinamiklerden birisi katılımcılık, şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi ilkelere verilen önemin artmış olmasıdır. >>E-devlet uygulamaları zayıf siyasal destek, yetersiz finansal kaynaklar ve yetişmiş insan gücünün azlığı gibi nedenlerle başarısızlığa da uğrayabilmektedir. >>Kamuoyunun kavram olarak ilk defa kullanımı 18 inci yüzyılda görülmektedir. Kamusal hareketin bir sonucu olarak 18 inci yüzyılda “kamuoyu” kavramı kullanılmaya başlanmış olsa da kavramın iki yüzyıl daha önce ilk kez Montaigne tarafından kullanıldığı bilinmektedir. 1588 tarihinde Montaigne kamuoyu kavramını Fransızca “l’opinion publique” olarak ifade etmiştir. İngiliz dilinde ise kamuoyu üzerine ilk düşünceleri ortaya atan Jeremy Bentham’dır. Ardından sosyologlar ve siyaset bilimciler kamuoyu hakkında çalışmaları devam ettirmiştir (Yüksel, 2007, s.573). Bu alanda dünyada ilk yazılı akademik çalışma olarak Walter Lippmann’ın 1922 tarihli “Puplic Opinion” (Kamuoyu) adlı çalışması gösterilmektedir. Birçok disiplini özünde barındıran kamuoyunun Lippmann’ın (1922) çalışmasında da özellikle psikoloji ve sosyoloji uzuvlarının olduğu ve birey odaklı bir unsur olduğu görülmektedir.>> Kamuoyuna ilişkin ilk yazılı akademik çalışmayı 1922 yılında Walter Lippmann kaleme almıştır.>> “kamuoyu” kavramı ilk kez Montaigne tarafından kullanıldığı bilinmektedir.>> McCombs “Gündem Belirleme” görüşüne 1970’li yıllarda yapmış olduğu akademik çalışmalarda değinerek bu konuyu bir teori şekline getirmiştir.>> Sosyal Medya, Web 2.0 ile birlikte çift taraflı iletişim sisteminin ortaya çıktığı yeni bir medya sistemidir. Bireylerin internet üzerinden gerçekleştirmiş olduğu etkileşimin sahasıdır.>> kişisel deneyimler, bireyler arasındaki ilişkiler ve gündem konularının gerçek yaşamdaki göstergeleri tüm gündemler üzerinde etkili olurken, kamu gündemi ve siyasal gündemi etkileyen medya gündeminin belirlenmesinde eşik bekçileri ve dikkat çeken haber konuları etkili olmaktadır.( Eşik bekçiliği, kitle iletişim araçlarında neyin ne şekilde ve hangi bilginin aktarılacağını tespit eden ve bunun kararını veren birey ya da gruba denir.)>> Funkhouser’ın yapmış olduğu çalışma ile gündemin her zaman gerçek olaylardan türemediği ve yapay gündemin de var olabileceği gerçeğine ulaşılmıştır.>> McCombs ve Shaw 1972 Başkanlık seçimleri araştırmasında şu sonuçlara varmıştır 1-Seçmenlerin kitle iletişim araçlarına olan ilgisi kampanya bitimine doğru daha çok artmaktadır.2-Kitle iletişim araçlarının etkilerinde farklılıkların nedeni kişisel özellikler ve toplumsal kategoriler açısından farklılıklardan kaynaklanmaktadır.3-Kitle iletişim araçlarının bilgi kaynağı olarak oynadığı rol her birine göre farklılık gösterir. Kitle iletişim araçlarının kullanımının artmasının hem siyasete olan ilgiyi hem de artan bu ilgi kişilerarası iletişim arttırır. Bu durumda beraberinde bilgiye olan ihtiyacı arttırır. Bu ihtiyaç ise kitle iletişim araçlarının kullanımına yönlendirir 4-Kitle iletişim araçlarının gündem belirleme etkisi, etkilerine maruz kalma, aracın türü, ilgi düzeyi, sorunun niteliği, yönlendirilme gereksinimi ve kişilerarası iletişim gibi etmenler tarafından belirlenmektedir.
MEDYADA ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR
Eleştiri, bir olgunun, bir durumun ya da nesnenin, onu o yapan özgün niteliklerinin, belli bir ölçüt esas alınarak saptanması ve ortaya konması demektir. >> Bireysel bağlamda eleştiri, öncelikle bir hak ve özgürlüktür. Kişinin kendisine sunulan şey ne olursa olsun ve hangi kaynak ya da otoriteden gelirse gelsin, o şeyi kendi aklının süzgecinden geçirmeden kabul etmeme hakkı, özgürlüğüdür.
Modern sözcüğü genel olarak bir eskiden kopuşu, köklü (radikal) bir değişimle birlikte eskiden yeniye geçişi ve güncelliği dile getirir. >> Modernite eski ile bir karşıtlığı ve geleneksel olandan kopuşu ifade eder ancak bu karşıtlık ve kopuş bireysel, toplumsal ve politik yaşam alanlarının tamamındaki köklü değişim ve dönüşümü kapsar. Bu köklü değişim ve dönüşümün temelinde ise odağa insanı alan bir akılcılık (rasyonalite) vardır. >> Modernizm kültür tarihi açısından özel bir anlam taşır ve XIX. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan toplumsal (bilimsel, teknolojik, siyasi ve felsefi) değişim ile özellikle sanat alanındaki değişimi, dönüşümü vurgular. >>Değer, herhangi bir varolanın, bir şeyin değeri, o şeyin kendisiyle aynı türden şeyler arasındaki özel yeridir. >> Sanatın öncelikli işlevi, insanı anlamak ve anlatmaya çalışmaktır. Sanatın öncelikli işlevi, dünyayı, yaşamı, insanı ve insan yaşamını yeni bir açıdan görme, idrak etme, yorumlama ve değerlendirme biçimi sunmasıdır da denebilir.
İLTEİŞİM ARAŞTIRMALARI
Albert Einstein bilimi “düzenden yoksun duyu verileriyle, mantıksal olarak düzenli düşünce arasında uygunluk sağlama çabası” olarak tanımlamaktadır. Bertrand Russell ise “gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla, dünyaya ait olguları ve bu olgular arasındaki bağlantıları bulma çabası” olarak tanımlamıştır.
Teoride önerilen olgular arası ilişkilerden hareketle sınanmak amacıyla belirtilen yargı ifadelerine hipotez denir. Gözlem yoluyla bir hipotezdeki yargının doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak amacıyla yapılan testlere sınama denir.
“kilo” ve “yeme miktarı” arasındaki ilişkiye bakarsak; kilo, bağımlı değişkendir ve yeme miktarına göre değişir. Yeme miktarı ise bağımsız değişkendir.
amaç, kapsamı; kapsam ise yöntemi belirlemektedir. Yöntem de bulguların geçerliliğini etkilemektedir.
Retoriğin ethos, pathos ve logos boyutları iletişimin temel öğeleri olan kaynak, alıcı ve kanal gibi kavramların o dönemde çözümlendiğini göstermektedir. Ethos kaynağın güvenirliği ve karakterini, pathos hedef kitle açısından çekicilik ve erdemi, logos ise aklı ve mantığı temsil etmektedir.
Gutenberg tarafından matbaanın bulunması, iletişim araştırmaları tarihindeki dönüm noktalarından birisidir.
1950’li yıllar çok sayıda iletişim kuramı ve modelinin geliştirildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemdeki iletişim araştırmalarına bakıldığında; • Festinger’in Bilişsel Uyum Kuramı, bireylerin tutumları, inançları, değerleri ve çevre arasında tutarlılık aradığını ve herhangi bir tutarsızlık olduğunda bunu azaltmaya yönelik bilişsel bir çabaya gireceğini savunmaktadır. • NewComb’un ABX Modeli, iletişim sürecinde öteki kişilerle etkileşimi dikkate almaktadır. • Westley ve McLean’ın Aracılanmış İletişim Modeli, büyük ölçüde sosyal psikoloji, denge ve yönelim kuramlarının sentezi niteliğindedir. • Riley ve Riley‘in İletişime Sosyolojik Bakış Modeli, iletişimin toplumsal ve kurumsal bir eylem oluğunu ve izleyicilerin toplumdan soyut atomize bireyler olarak sınıflandırılamayacağını savunmaktadır. • Gerbner’in Genel İletişim Modeli, kitle iletişim sürecini, algı ve seçim boyutlarını dikkate alarak açıklamayı amaçlamaktadır. • Innis’in 1950’li yılların başında ortaya attığı Medyatik Yayılma ve Kontrol tezi, teknoloji tarafından belirlenen bilgi tekellerinin toplumun denetimini yapacağını belirtmektedir. • Bartes anlamlandırma sürecindeki düz anlam ve yan anlam sınıflamasını yapmıştır. Mitler ve simgelerin anlamlandırmadaki yerinin ortaya konulmasıyla iletişim çalışmalarında göstergebilim yöntemi gelişmiştir.
İNTERNET VE MOBİL PAZARLAMA
>>Siber; Yunanca kybernete ya da sibernetik kelimesinden kısaltılmıştır. Yunanca kelime dümenci, idareci ya da idare etmekte ve yönetmekte mahir kimse anlamında kullanılır. İşlevsel süreçlerin kontrolüne gönderme yapması bakımından da bilgisayarlar ya da elektronik bağlamında bu teknolojilerdeki ya da bu teknolojiler vasıtasıyla süreçteki şeyin kontrolü olarak da değerlendirilebilir. 1970’lerde kişisel bilgisayarlarla ilgili kullanılan bu ön ek bu zamandan sonra yeni iletişim teknolojileri, bilgisayarlarla aracılanmış iletişim, bilgi ve iletişim teknolojileri, kısaca bilgisayar ve İnternet teknolojileri ile ilgili konuları işaret etmek için kullanılmıştır.>> Siber uzay ; birbiriyle bağlantılı bilgisayarlar arasındaki dijital veri akışını tanımlar.>> Teknolojinin sadece olumsuz yönlerini düşünen kişilere teknofobik denir.>> Teknofilik kişiler teknolojilerin neler yapabileceğini hayal ederken neleri bozacağı konusuna tamamen kapalıdırlar.
TANITIM VE PAZARLAMA
Pazarlamanın Karması a. Ürün b. Fiyat c. Tutundurma ve d. Dağıtımdır. >>İletişim İşlevleri • İlişki kurmak, • Haber vermek, • Bilgi vermek, • Tutum ve davranış değişikliği yaratmaktır.>> Pazarlama İletişimi Karması Elemanları • Reklam • Satış tutundurma • Kişisel satış • Doğrudan pazarlama • Halkla ilişkiler, duyurum • Sponsorluk • Kurumsal imaj, kurumsal kimlik, mağaza imajı 1-Bilgilendirmek 2-ikna etmek 3-Hatırlatmak>>Reklamlar aracılığıyla insanların duygularına hitap etmenin bazı yolları aşağıdaki gibi sıralanabilir • drama • şok • korku • mizah • Samimiyet • İstek • müzik • Seks >> Kapitalizmin ‘Üretim Kapitalizmi’ olarak adlandırılan bu ilk dönemi, üretimi ve çalışanları temsil eden fabrikanın merkezi bir öneme sahip olduğu bir dönemdir. Özellikle 1950’li yıllara varıldığında Amerika Birleşik Devletleri’nde artık iyice yerleşmiş olan ‘kitlesel tüketim’ önce İngiltere’de sonra Batı Avrupa’nın diğer ülkelerinde çalışan grupların arasında gelişmeye başlamıştır. Böylelikle kapitalizm üretim mallarının üretiminden tüketim mallarının üretilmesine doğru bir dönüşüm geçirmiştir. Bu dönüşüm ‘Tüketim Kapitalizmi’ olarak adlandırılmaktadır. >>günümüzde tüketim olgusunun en belirgin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz 1-5üketim ürünleri hem çeşit hem de miktar olarak artmaktadır 2-Alışveriş bir boş zaman uğraşı olarak görülmektedir ve katalogla satış, posta ile satış, internetten satış gibi alışverişin değişik biçimleri artış göstermektedir.3-Boş zaman etkinlikleri ve spora verilen önemin artmasıyla birlikte bu ihtiyaçları karşılayacak farklı hizmetlerin ortaya çıktığı görülmektedir 4-Ambalaj, promosyon ve teşhirin satın almadaki etkisi artmaktadır5-ürünlerin biçim, tasarım ve görünümlerine verilen önem artmaktadır 6-Bazı tüketicilerde alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi alışveriş bağımlılığı oluşmaktadır >>Tüketim toplumu, tüketim kültürünün genel olarak toplumun bireylerinin çoğunda egemen olduğu toplumu ifade etmektedir. Tüketim kültürü modernleşmekte olan toplumların belli üst kesimlerinde egemen olsa da toplumun genelinde bu kültür tarzı pek görülmeyeceği için, bu toplumlarda tüketim kültürü var olsa da bu toplumlar tüketim toplumu olarak adlandırılamaz. Bu nedenle tüketim kültürünün sınırlı nimetlerinden faydalanan toplumlar için ‘tüketici toplumları’ demek daha yerindedir. Tüketim kültürü bağlamında tüketim ve tüketici toplumları dışında kalan üçüncü toplum türü ise, ‘kanaatkâr toplumlar’dır. Kanaatkâr toplumlar yeni tüketim alışkanlıkları karşısında umursamazca davranan hatta yeni tüketim kültüründen bihaber olan toplumlardır. >>Belk’e göre sembolik tüketim; tüketicilerin kendileri için kimlik yaratmaya, yarattıkları bu kimliği kanıtlamaya ve başkalarına iletmeye yardımcı olan ürünleri seçmesi, satın alması ve kullanmasıdır . >>Ürünler, markalar, alışveriş yapılan yerler birer sembol olabildiğine göre tüketicileri sembolik tüketim davranışına yönelten nedenler neler olabilir? Bunlar ; • Statü ya da sosyal sınıfı belirtmek • kendini tanımlayıp bir role bürünmek • Sosyal varlığını oluşturmak ve koruyabilmek • kendisini başkalarına ve kendine ifade edebilmek • ,imliğini yansıtmak >>Tüketim kültürünün önemli tüketim türlerinden bir diğeri ise, ‘hedonik tüketimdir’. Hedonizm veya diğer bir ifadeyle hazcılık, hayatın anlamının zevk ve hazda olduğunu iddia eden bir felsefeye dayanır. Hazcılık, zevk veren veya ıstıraptan kurtaran şeyi iyi, ıstıraba sebep olan şeyi ise kötü olarak tanımlayan bir ahlâk teorisidir .
TÜRK DİLİ
Tek Köken Kuramı:Diller tek anadilden oluşur . >>Çok Köken Kuramı:Farklı diller farklı kaynaklardan çıkmıştır .>>Yansıma kuramı:Dilin kökeni hayvan seslerinin taklididir . >>Ünlem Kuramı:İnsanın duygularını ifade etme çabasıyla ortaya çıkar>>Jargon:Aynı meslek veya gruptaki insanların , ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil.>>Konuşma seslerinin üretimi ve algılanması üç aşamada gerçekleşir; 1-Söyleyiş ses bilgisi(konuşurlar sesleri nasıl üretir ?)2-Akustik ses bilgisi(Sesler havada nasıl yol alır ?)3-İşitsel ses bilgisi(Dinleyenler sesleri nasıl algılar )>>Anlamlı en küçük yapılara biçim birin denir.>Tek başlarına kullanılabilen dil birimlerine bağımsız biçim birin denir. > Tek başlarına kullanılamayan biçim birimlerine bağımlı biçim birimler denir. Örnek olarak Çocuklar eve gitti . çocuk,ev,git=bağımsız biçim birim –lar,-e-,-ti=bağımlı biçim birim>>Taban:gözlük=göz gözlükçü=gözlük
>>Addan Ad yapma Ekleri:gece-göze-ilke=-a eki eren-oğlan-köken=-an eki boyunduruk-eğindirik=-ırık eki >>Addan Eylem yapma Ekleri: kana-oyna=-a eki çoğal-bunal=-al eki esirge=-ırga eki >> Eylemden Ad yapma Ekleri: görenek-olanak=-anak eki durağan-gezegen=-agan ekiyağmur-kömür=-mur eki
>>Boyadı=etken çatı = işi yapan anlamında >>ev boyandı=edilgen çatı=işten etkilenen anlamında >>İşteş çatı :İki veya daha fazla özneyi barındırması=gör-görüş,döv-dövüş. >>ettirgen çatı:özne tarafından başka bir kişiye yaptırılması=kes-kestir