Muhafazakarlık Nedir?



 

MUHAFAZAKÂRLIK

Muhafazakârlık, kelime olarak “düzeni korumak”, “var olanı muhafaza etmek” fikri üzerine oturur. Değişime kuşku ile bakar. Muhafazakâr ideolojiye göre değişim tercih edilir bir durum değildir ama eğer değişim kaçınılmaz ise toplumda geçmişten gelen geleneksel kurumlar (aile, eğitim ve kültür) muhafaza edilerek değişmelidir. Değişim sürecinde lider (otorite, baba figürü/temsili) süreci yönetir, “değişerek aynı kalma” ilkesine sahip çıkar. “Değişerek aynı kalma” düşüncesi ideolojik olarak muhafazakârlığın ilk savunucusu ingiliz düşünürü Edmund Burke’a aittir. (1729-1797).

 

Muhafazakârlık en kısa anlamı ile “mevcut hukuki durumu (statüko) muhafaza etmek, toplumdaki radikal değişimlere “kuşkulu yaklaşma” şeklinde tanımlanır. Muhafazakâr ideoloji için gelenek en önemli yapıtaşıdır. Gelenekler zamanının sınavını geçerek günümüze kadar gelmiştir ve kök salmıştır dolayısıyla biranda değişemezler. Muhafazakâr düşüncede modernleşmek, Batı’nın teknolojisinden faydalanmaktır. Türk muhafazakârlığının teknolojiyle problemi yoktur. Modernleşmeye çalışırken korunmak istenen ögeler “din ve kültür” olmuştur. Muhafazakârlara göre modernleşmenin tek bir yolu yoktur; her ülke kendi kültürüne, tarihine, toplumsal yapısına bağlı olarak değişebilir. Fakat dinî duygulardan yoksun bir toplumda muhafazakâr düşünce barınamaz.

 

Kültürel Muhafazakârlık

Kültürel muhafazakârları diğer muhafazakârlık türlerinden ayıran en büyük özellik,düşüncelerini siyasal değil kültürel düzlemde ifade etmeleridir. Kültürel muhafazakârlar olarak Mustafa Şekip Tunç, ismail Hakkı Baltacıoğlu, Peyami Safa, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar önemli kişilerdir.Bu düşünürler “geçmiş kültürlerin yok oluşa terk edilmemesi, dinin ve kültürel kurumların toplumsal yaşam için işlevsel olduğunu” vurgular.

 

islamcı Muhafazakârlık

islamcı Muhafazakârlığı diğer muhafazakârlık türlerinden ayıran en büyük özellik, düşüncelerinde dinî duygu ve anlayışa daha çok yer vermeleridir. Sait Halim Paşa, Ahmet Cevdet Paşa gibi isimler islamcı muhafazakâr olarak nitelenebilir. Cevdet Paşa gibi birçok islamcı muhafazakâr olmakla birlikte, Mehmet ÂkifErsoy ve Necip Fazıl Kısakürek gibi isimler günümüze etki etmiştir. Özellikle M.Akif Ersoy’un temsil ettiği çizgi, ümmet kavramını kavim kavramının önüne almaktan yanadır; yani Müslümanlığı üst kimlik olarak tanımlama yoluyla, ulusal düzeyde ümmetçi, evrensel boyutta ise islam olan milletlerin dayanışmasını savunur.

 

1960’ların sonunda daha çok Necip Fazıl Kısakürek (1904-1983), O. Yüksel Serdengeçtive M. şevket Eygi örneklerinde gördüğümüz popüler muhafazakâr söylemin şekillendiğini görüyoruz. şüphesiz bu dili en iyi şekilde kullanabilen ve Türkiye’deki antikomünist propagandanın entelektüel figürlerinden biri Necip Fazıl Kısakürek’tir. Kısakürek, 2000’li yıllarda siyasi ağırlık kazanan “Muhafazakâr Demokrat” kesimi derinden etkilemiştir.

 

Milliyetçi Muhafazakârlık

Milliyetçi muhafazakârları diğer muhafazakârlık türlerinden ayıran en büyük özellik,düşüncelerini siyasal ve kültürel düzlemde ifade etme yolunu tercih ederek,millî duyguları daha çok önemsemeleridir. “Millî bünye”, “millî hissiyat” ve “millî öz” ve kavim anlamında Türklük bu akımın başlıca temelidir. Milliyetçi muhafazakârlar olarak, Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Sâmiha Ayverdi, Ekrem Hakkı Ayverdi’yi örnek gösterebiliriz. Türkiye’de 1970’lerdeki milliyetçi siyasete 1969’da kurulan Milliyetçi Hareket Partisinin ideolojisi damgasını vurmuştur. MHP çizgisinin esasınıislam dininin şekillendirdiği Türk milliyetçiliğini temel alan gelenekçi-muhafazakârlığı simgeleyen Dokuz Işık temsil etmektedir. Dokuz Işık arasında milliyetçilik en önemli yere sahiptir. Milliyetçi Muhafazakârlık söyleminde kendini “ideolojiler-üstü” tanımlama gibi bir tavır da karşımıza çıkar.

İlgili Kategoriler

Mülakat Kavramları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir