İnkilap tarihi ve Atatürkçülük ders notları 3-KPSS



SEVR ANTLAŞMASI 10 AĞUSTOS 1920

Dünya Savaşından sonra yenilen devletlerle antlaşmalar yapılmış, fakat Osmanlı Devleti ile ateşkes antlaşmasından başka bir antlaşma yapılmamıştı.

KARARLARI

Osmanlı toprakları İstanbul ve Anadolu’nun küçük bir bolümü olarak sınırlanıyordu.

Boğazlar her türlü geçişe serbest olacak ve uluslararası bir komisyon yönetecek İzmir ve Doğu Trakya Yunanlılara verilecek Doğu Anadolu’da Ermenistan ve Kürdistan kurulacak.

Konya, Antalya ve arka tarafları İtalyanlara, Çukurova Fransızlara verilecek. Arap ülkeleri İngiliz ve Fransızlarca bölüşülecek. Kapitülasyonlar bütün aşırılığı ile devam edecek. Osmanlı ordusu 50700 kişi ile sınırlandırılıyordu.

NOT:

Türk ülkesi kesinlikle parçalanıyordu.

Osmanlı Devleti fiilen sona eriyordu.

SEVR ANTLAŞMASINA TEPKİLER

Sevr Antlaşması Kanun-i Esasiye uygun değildi. Çünkü Parlamentonun onaylaması gerekiyordu. Parlamento ise dağıtılmıştı.

TBMM Antlaşmayı imzalayanları vatan haini ilan etti ve Antlaşmayı tanımadığını ifade etmiştir

DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI

Kuva-i Milliye birliklerinin Yunan ilerleyişini durduramayışı ve halktan zorla malzeme almaları, yeni devletin yeni ve düzenli bir orduya sahip olma gerekliliği sebebiyle düzenli ordu kuruldu.

Bu sebeple Kuva-i Milliye birliklerinin Milli Savunma Bakanlığı emrine verilmesi için düzenleme yapıldı.

İsmet İnönü Batı Cephesi Komutanlığına, Refet Bele ise Güney Cephesi komutanlığına atandı.

NOT: Mustafa Kemal Paşa; ” Para vardır veya yoktur. Ama ordu mutlaka olacaktır” demiştir

KURTULUŞ SAVAŞINDA ERMENİLERLE SAVAŞ VE GÜMRÜ ANTLAŞMASI 3 ARALIK 1920

Brest-Litovsk Antlaşmasından sonra, Türk Ordusu Kafkasların önemli bir bölümünü ele geçirmişti.

Savaş kaybedilip ordumuz Anadolu’ya çekilince ortaya çıkan boşluğu Ermenistan ve Gürcistan doldurdu.

TBMM’si 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’i tam yetki ile Doğu Cephesi Komutanlığına atadı. Böylece yeni devletin ilk cephesi kuruldu.

Ermeniler yenilince barış istediler.

3- Aralık- 1920 tarihinde imzalanan Gümrü Antlaşmasına göre; Ermeniler işgal ettikleri yerleri boşalttılar. Ermeniler çekilince Gürcistan ‘da elinde bulundurduğu Artvin, Ardahan ve Batum’u boşalttılar.

SONUÇ: Gümrü Antlaşması TBMM ‘nin uluslararası alanda kazandığı ilk başarı ve imzaladığı ilk siyasal antlaşmadır.

Not: Ermenistan Sovyet Rusya tarafından işgal edildi. Daha sonra Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı. 16-Mart-1921

GÜNEY CEPHESİ ÇARPIŞMALARI

Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra bu bölgeye İngilizler girmiş daha sonra Fransızlara bırakılmıştı.

Bölgede yoğun çarpışmalar oldu.

Düşmana karşı üstün direniş gösteren Antep’e “Gazi, ” Maraş’a “Kahraman”, Urfa’ya “Şanlı” unvanları TBMM’si tarafından sonradan verildi.

Sakarya zaferinden sonra Fransızlarla yapılan 20- Ekim- 1921 Ankara Antlaşması ile Fransızlar Hatay hariç güney illerimizi boşalttılar.

BATI CEPHESİ MUHAREBELERİ VE SONUÇLARI I. İNÖNÜ MUHAREBESİ 6-10 OCAK 1921

Sebepleri: Daha önce Bursa’yı ele geçiren Yunanlılar Eskişehir’i alarak Ankara’ya ulaşmak istiyorlardı. Çerkez Ethem ayaklanmasını fırsat bildiler.

Sonuçları: Bu zaferle TBMM’ne duyulan güven arttı. Londra Konferansı toplandı. Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı.

  • İsmet Bey Generalliğe yükseldi

LONDRA KONFERANSI 23 ŞUBAT – 12 MART 1921

İnönü Zaferi işgalci devletler arasındaki anlaşmazlığı iyice su yüzüne çıkardı. İtalyanların ve Fransızların baskısı ile İngilizler ve Yunanlılar Londra Konferansını toplamaya karar verdiler.

İşgalci devletlere göre işgal bir maceraya dönüşmüştü.

İstanbul Hükümeti ile birlikte Ankara Hükümeti de temsil edildi.

Sadrazam Tevfik Pasa ” Söz milletimin asıl temsilcilerine aittir. Bundan dolayı Anadolu Kuruluna söz verilmelidir ” dedi.

Osmanlı Sadrazamı yeni devletin Anadolu’da kurulduğunu kabul ediyordu.

Sonuç: İtilaf Devletleri TBMM Hükümetini resmen tanımış oldu.

MOSKOVA ANTLAŞMASI 16 MART 1921

Doğu sınırımız güven altına alındı.

Sovyet Rusya Yeni Türk Devletini tanıdı.

Misak-ı Milliyi kabul etti.

Birinin tanımadığı antlaşmayı diğeri tanımayacaktı.

Not: ilk defa Misak-ı Milli büyük bir devlet tarafından kabul edilmiş oldu.

  1. İNÖNÜ MUHAREBESİ 23- 31 – MART -1921

Londra Konferansı sonuçsuz kalınca İngilizler Yunanlıları yeni bir saldırı için kışkırttılar.

Not: Mustafa Kemal, İsmet Beye çektiği telgrafta ” Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz” dedi.

Not: İtalyanlar Anadolu’yu boşaltmaya başladılar.

Not: 30-Mart-1921 ‘de Anadolu Ajansı kuruldu. TBMM’nin sesi duyuldu.

KÜTAHYA – ESKİŞEHİR MUHAREBELERİ 10 – 24 TEMMUZ 1921

  1. İnönü Savaşı’ndan sonra taarruz İçin yeterli gücü olmadığı anlaşılan Türk ordusuna karşı, iyi donatılmış ve üstün sayıda bir kuvvetle saldırılması durumunda başarılı olacaklarına inanan Yunanlılar, taarruza geçerek Afyon, Kütahya ve Eskişehir’i ele geçirmişlerdir. Mustafa Kemal’in emri ile Türk ordusu Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmiştir.

Sebep ve gelişmesi

  1. İnönü zaferini kazanan Türk ordusu henüz toparlanmamıştı.

Yunanlılar fırsat bilerek taarruza geçtiler.

Ordu ilk çatışmada başarılı olamayınca, daha fazla kayıp vermemek için Sakarya’nın doğusuna kadar çekildi.

Sonuçları

Yunanlılar Sakarya Nehri’ne kadar olan yerleri İşgal etil.

Halkta ve mecliste bir panik başladı.

Meclisi Kayseri’ye taşıma ve yeniden Kuvay-ı Milliye’ye dönme tartışmaları başladı.

Mustafa Kemal’e karşı muhalefet güçlenmeye başladı.

5 Ağustos’ta Başkomutanlık yasası çıkarıldı.

8 Ağustos’ta Tekalif-i Milliye emirleri çıkarıldı.

İstiklal mahkemeleri yeniden kuruldu.

Türk ordusu geri çekilince Yunanlılar Sakarya’nın Batısı’na kadar ilerlediler.

Eskişehir, Afyon, Kütahya Yunanlıların eline geçti.

Not: Ankara’nın Yunanlıların eline geçmesi tehlikesine karşı Meclisin Kayseri’ye taşınması gündeme geldi. Fakat ordu ve milletin moralini bozar düşüncesi ile bu fikirden vazgeçildi.

BAŞKOMUTANLIK YASASI 5 Ağustos 1921

Muştala Kemal İşleri daha hızlı yürütmek ve bu kötü gidişe son vermek amacıyla meclisten geniş yetkiler İstemiş, 3 aylığına başkomutanlığa atanmıştır. Buna göre yasama, yürütme, İstiklal Mahkemeleri vasıtasıyla yargı yetkisine sahiptir. Birkaç kez uzatılan görev, 1922 Temmuzunda süresiz olarak uzatılmıştır. Cumhurbaşkanı seçilinceye kadar bu görevde kalmıştır.

TEKALİF-I MİLLİYE EMİRLERİ 8 Ağustos 1921

Orduyu Sakarya Savaşına hazırlamak amacıyla halktan son bir kez fedakarlık İstenmiş, elinde bulunan yiyecek ve giyecek maddelerinin yük ve binek araçlarının bir kısmını, silah ve cephane olarak ne varsa hepsini orduya istemişlerdir. İllerde ve İlçelerde vergi komisyonları kurulmuş, vergilerin toplanması ve askerden kaçmaların önlenmesi İçin yeni İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur. Tekalif-i Milliye Emirleri ekonomik bir seferberliktir.

No t: Tekalif-i Milliye Emirleri’ne göre toplanan yardımlar Sakarya Savaşı’na yetişmemiş, daha çok Büyük Taarruzda kullanılmıştır.

İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ 12 MART 1921

Osmanlı Devleti’nin bir milli marşı yoktu. Fakat artık Anadolu’da milliyetçilik ilkesine dayanan yeni bir Türk devleti kurulmuştu. Bu sebeple Kurtuluş savaşımızın ruhunu ve milletimizin bağımsızlık isteğini dile getirecek bir marşın yazılması gerekiyordu. Bu amaçla 1921 yılı başlarında bir yarışma açıldı. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver) marşı, ünlü şair Mehmet Akif Beyin (Ersoy) yazmasını istiyordu. Ancak şair Mehmet Akif Ersoy, yarışmada kazanana verilmek üzere konulan 500 liralık ödülü istemediğinden yazmak istemedi. Yarışmada hiç bir şiir milli duygularımızı ifade için yeterli bulunmadı. Bunun üzerine ödülün söz konusu edilmeyeceği bildirildi. Böylece, Kurtuluş Savaşı’nın derin heyecanını benliğinde duyan, Mehmet Akif en güzel şiirlerinden birini yazdı. Kahraman Ordumuza ithaf ederek yazdığı şiir, milli marşımız olarak 12-Mart-1921 tarihinde İkinci İnönü Muharebesinden az önce, mecliste kabul edildi. Böylece Türk Milleti, bağımsız yaşama arzusunu dile getiren bir millî marşa kavuştu.

SAKARYA SAVASI VE SONUÇLARI 23 Ağustos – 13 Eylül 1921

Ordu Sakarya ırmağının doğusuna çekilince TBMM ve halk üzerinde umutsuzluk belirdi.

Mustafa Kemal Paşa TBMM tarafından Başkomutan seçildi. ( 5- Ağustos-1921) Üç ay süre ile de meclisin yetkisini aldı.

Tekalif-i Milliye ( Milli Yükümlülükler) kanunu çıktı. ( 7-8/ Ağustos-1921) Ordunun acil ihtiyaçları karşılanacaktı.

Not: Mustafa Kemal ” Hattı Müdafaa yoktur, Sathı Müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı düşman kanı ile sulanmadıkça terk olunamaz” emrini verdi.

Başkomutan Mustafa Kemal emrinde, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü yönetimindeki ordu büyük bir zafer kazandı. 13-Eylül-1921

Sonuçları

Bu zaferle düşmanın saldırı gücü tükenmiştir.

Yunanlılar savunma düzenine geçti.

TBMM Mustafa Kemal Paşaya oy birliği ile Mareşallik ile Gazilik unvanı verdi. 19- Eylül -1921

Siyasi Sonuçları

1.Kars Antlaşması: (13- Ekim -1921 ) Sovyet Rusya’nın isteği ile TBMM’ne başvuran üç Sovyet Cumhuriyeti (Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan) Kars Anlaşmasını imzaladılar. Moskova Antlaşmasının gözden geçirildiği bu antlaşma ile Doğu sınırımız kesinleşti.

2– Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması ( 20- Ekim -1921)

Artık Anadolu’nun işgalinden vazgeçen Fransızlar TBMM ile Antlaşma imzaladılar. Hatay hariç Suriye sınırımız çizildi.

Sonuç: Bu başarılar sonunda ateşkes teklifleri yapıldı. TBMM kabul etmedi.

Not: Sakarya Zaferi ve imzalanan antlaşmalar gösteriyor ki; dış siyasette güçlü ve sözü geçer olmanın, ancak içte de güçlü bulunmakla sağlanabileceği açıklık kazanmıştır.

Not: Yeni Türk Devleti dış ilişkilerde dayandığı temel ilkeleri şöyle açıklamıştı

  • Türk yurdunu ele geçirmek isteyenlere karşı sonuna kadar mücadele etmek, bağımsızlığımıza saygı gösterenlerle siyasal ilişkiler kurmak, antlaşmalar yapmak ve barış içinde yaşamaktır.

BÜYÜK TAARRUZ VE SONUÇLARI 26-30 AĞUSTOS 1922

Sakarya zaferinden sonra Yunanlılar savunmaya çekildiler.

Türk ordusu seferberlik hazırlıkları yaptı.

Düşmana kesin darbeyi vurmak ve yurttan atmak amacı vardı.

Meclis Mustafa Kemalin başkomutanlık yetkisini üç ay uzattı. Daha sonra süresiz uzattı.

30- Ağustosta kesin zafer kazanıldı.

Not: Mustafa Kemal Paşa muharebeyi doğrudan doğruya kendisi yönettiği için bu savaşa “Başkumandan Meydan Muharebesi” denmiştir.

” Ordular! ilk Hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! ” emrini verdi.

6- Türk Ordusu 2 Eylülde Uşak’a, 9 Eylülde İzmir’e girdi. 18 Eylül- 1922’de Batı Anadolu düşmandan temizlendi

MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI 11 EKİM 1922

Kesin zaferden sonra Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı.

11- Ekim-1922’de İngiliz, Fransız ve İtalyan delegeleri Mudanya Mütarekesini imzaladılar. Yunan delegeleri Mudanya’ya geldiler, antlaşmaya katılmadılar. Türk tarafını İsmet Paşa temsil etti.

ANTLAŞMA ŞARTLARI:

Silahlı çatışmalar derhal duracaktı,

Yunanlılar Doğu Trakya’yı boşaltacaklar ve TBMM Hükümeti yönetimine bırakacaklar.

Not: Doğu Trakya savaşsız kazanıldı.

İstanbul ve çevresinde Türk yönetimi kurulacak ve TBMM Hükümeti temsilcisi İstanbul’a gelecek.

TBMM Doğu Trakya’da belli bir miktar asker bulunduracak

5- Anlaşma Devletleri barış imzalanıncaya kadar İstanbul’da kalacaklardı.

Not: Milli Mücadelenin silahlı dönemi sona erdi.

Not: Loyd George ( Loyd Corc hükümeti düştü. )

SALTANATIN KALDIRILMASI 1 KASIM 1922

İtilaf Devletleri Lozan Barış görüşmelerine TBMM’nin yanı sıra İstanbul hükümetini de çağırdılar. Amaçları Türk tarafını bölmekti.

Mustafa Kemal bu kargaşayı Önlemek için fırsatı değerlendirdi.

1- Kasım -1922 ‘de Saltanat kaldırıldı.

Not: Padişahın Halife sıfatı vardı. İngilizlerin Halifeliğin manevi gücünden yararlanmasını önlemek için Halifelik hemen kaldırılmadı. Hanedan soyundan Abdülmecit Efendi Halife oldu.

Not: Padişah Vahdettin 17- Kasım -1922’de ülkeyi terk etti.

LOZAN ANTLAŞMASI 24- TEMMUZ- 1923

1- SINIRLAR

Suriye Sınırı: Ankara Antlaşmasındaki şekliyle kalacak

Irak Sınırı: Musul meselesi yüzünden antlaşma olmadı. Daha sonra İngiltere ve Türkiye aralarında çözecekti.

Batı Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşmasında Meriç ırmağı sınır olarak kabul

edilmişti. Lozanda da kabul edildi. Karaağaç Türkiye’ye verildi.

Adalar: Çanakkale Boğazı’nın önünde bulunan Bozcaada ve Gökçeada Türkiye’ye verildi. Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın adaları silahsızlandırması öngörüldü.

2- KAPİTÜLASYONLAR

.Her türlü Kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırıldı.

3- AZINLIKLAR

Bütün azınlıklar Türk vatandaşıdır. Hiç bir ayrıcalıkları yoktur. Batı Trakya’daki Türkler ile İstanbul’da bulunan Rumlar hariç, Yunanistan’daki Türklerle, Türkiye’deki Rumlar değiştirilecekti.

Not: Lozan’da Türkiye’deki Hıristiyan azınlıkların kendilerine özgü aile hukukları olmasına karar verildi. 17- Şubat 1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanun ile değişti.

4- SAVAŞ TAZMİNATI

  1. Dünya Savaşı sebebiyle bizden istenen savaş tazminatından kurtulduk. Yunanistan Kurtuluş savaşında bize açtığı zarara karşılık Karaağacı Türkiye’ye verdi.

5- BORÇLAR

Osmanlı Borçları (Düyunu – Umumiye) Osmanlı Devleti’nden ayrılan devletlerle Türkiye arasında bölüştürüldü.

6-BOĞAZLAR

Boğazlar Türkiye’ye bırakıldı.

Ancak her türlü geçiş serbest olacaktı.

Başkanının Türk olduğu bir komisyon denetleyecekti.

Boğazların iki yakası da askersiz olacaktı.

Boğazların bu statüsü 20- Temmuz -1936 Montrö Sözleşmesi ile değiştirilerek Boğazların kesin hakimiyeti Türk Devletine geçti.

LOZAN ANTLAŞMASININ ÖNEMİ

Yeni Türk Devletinin milletlerarası alanda bağımsız, bütün devletlerle eşit, şerefli bir varlık olduğu kesinlikle tanınıyordu.

Osmanlı Devleti’nin sona erdiği kabul ediliyordu. Lozan Antlaşması halen geçerliliğini korumaktadır.

CUMHURİYETİN İLANI

23 Nisan 1920’de T. B. M. M, si açılınca yeni bir devletin temelleri atılmış oldu. Mecliste görev yapan milletvekilleri seçimle gelmişti.

Fakat devletin şeklinin cumhuriyet olduğu yalnız adının konmadığı görülmekte idi. Devlet başkanı ve hükümet problemi ortaya çıkınca; 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü Başbakan, Fethi Okyar T. B. M. M. si başkanı oldu.

Cumhuriyetin ilanı ile kabine sistemine geçildi.

Meclis başkanı, devlet başkanı ve hükümet başkanı birbirin den ayrıldı.

Kısmen kuvvetler birliği ilkesi yumuşadı, yargı bağımsız oldu. HALİFELİĞİN KALDIRILMASI: 3-MART-1924

-Halifelik; Yavuz Sultan Selim zamanında 1517’deOsmanlılara geçti. Halifelik makamı ve yetkileri 1921 Anayasası ile T. B. M. M. ‘ne bırakıldı.

-Saltanat 1-KASIM-1922’de kaldırılınca, Halifelik;

İngilizlerin halifenin manevi gücünden yararlanmaması,

Halkın tepkisini çekmemek gibi sebeplerle hemen kaldırılmadı.

-Halife olan Abdülmecit Efendi’nin kendisini meclisin üzerinde görmeye baş¬laması ve yaptığı faaliyetler sebebiyle 3-Mart-1924 tarihinde kaldırıldı.

Aynı gün:

Tevhidi-Tedrisat Kanunu kabul edildi. (Eğitim-Öğretimi birleştirme kanunu)

Şer’iye veEfkaf Vekaleti ile Erkan-ı Harbiye Vekaleti kaldırıldı.

(Erkanı-Harbiye Vekaleti kaldırılmadan önce, Milli Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı birlikteydi. Yapılan düzenleme ile Genelkurmay Başkanı asker, Milli Savunma Bakanı ise politikacı olmuştur).

(Şer’iye ve Efkaf Vekaleti ise alınan kararların dine uygunluğunu denetliyordu. Şer’iye Vekilliği yerine sadece din işleri ile uğraşmak üzere başbakanlığa bağlı -Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Vakıfların idaresini yürüten Efkaf Vekaleti’nin yerine bir genel müdürlük oluşturuldu. )

ÇOK PARTİLİ REJİM DENEMELERİ

HALK FIRKASI 9-EYLÜL-1923’de kuruldu. Daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası adını aldı. Cumhuriyet döneminde kurulan ilk siyasi partidir.

TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI Cumhuriyet Halk Fırkasına karşı muhalefet eden üyeler tarafından kurulmuştur. 17-KASIM-1924

-Ekonomik görüşü; liberalizm’di.

-Parti “dini inançlara saygılıdır” parolasını kullanıyordu.

-Doğu Anadolu’da Şeyh Sait ayaklanması çıkınca Takrir-i Sükun Kanunu çıkarılmıştı. (4-Mart-1925)Bu kanun ‘a dayanılarak parti kapatıldı. (3-HAZİRAN-1925) Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurulma aşamasında” Askerlikle-ilişiği olan milletvekillerinin ya askerlikten istifalarını vermeleri, ya da kışlalarına dönmelerine dair” kanun çıkarıldı. (EKIM-1924)

ŞEYH SAİT AYAKLANMASI

13-ŞUBAT-1925 tarihinde başlamış ve kısa sürede Doğu illerimize yayılmıştır.

SEBEPLERİ

-İngiltere’nin Musul meselesini kendi lehlerine çözmek istemesi

-Cumhuriyet rejimine karşı oluşan tepki

SONUÇLARI

-Musul Irak’a bırakıldı.

-Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı.

-Tekke ve zaviyeler kapatıldı.

NOT: İngiltere ’nin amacı; Musul ve Kerkük’te bulunan zengin petrol yataklarına

sahip olmak için, Doğu’ da Şeyh Sait ayaklanmasını çıkararak Musul ile Kerkük’ün kuzeyinde bulunan illerimizin Türkiye ’den ayrılmasını sağlamak ve Musul-ile Kerkük arasında bir tampon bölge oluşturmaktı..

MUSTAFA KEMAL PAŞA YA SUİKAST GİRİŞİMİ 16-HAZİRAN-1926

-Mustafa Kemal’in İzmir’e yapacağı gezi sırasında suikast yapılacağı haberi alındı.

-Suikastçiler yakalanır ve cezalandırılır.

Not: İzmir suikastinde parmağı olduğu iddia edilen Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ileri gelenleri suçsuz oldukları anlaşılınca serbest bırakıldılar.

SERBEST CUMHURİYET FIRKASI 12-AĞUSTOS-1930

-1929-1930 yıllarında bütün dünyada büyük bir ekonomik kriz yaşanıyordu.

-Türkiye bu krizden etkilenmişti.

-Mustafa Kemal Paşa Fethi Bey’e yeni bir parti kurmasını tavsiye etti.

-Fethi Bey Liberalizm’i savunuyordu.

-Rejim karşıtları partide yoğunlaşınca Fethi Bey 17-KASIM-1930’da partiyi kapattı.

MENEMEN OLAYI

-Serbest Cumhuriyet Fırkası kapatıldıktan sonra 23-ARALIK-1930’da Menemen olayı çıktı.

-Derviş Mehmet adında bir kişi halkın din duygularını istismar ederek bir ayaklanma başlattı.

-Olayı bastırmak isteyen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ve bir bekçi şehit oldu. İsyan bastırıldı. İsyancılar cezalandırıldı.

NOT: Serbest Fırka denemesi ve Menemen olayı demokrasi ortamının henüz doğmadığım gösteriyordu. Çok partili rejim denemeleri olumlu sonuçlanmadı. Daha sonra 1946’lı yıllarda çok partili rejime geçildi.

HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR

1-Yeni Türk Medeni Kanununun kabulü: 17-ŞUBAT-1926 Medeni kanun İsviçre Medeni Kanun’u Örnek alınarak kabul edildi.

Avrupa’da hazırlanan medeni kanunların en sonuncusudur.

Çeşitli problemlere pratik ve akılcı çözümler getirmesi.

Daha önce çıkan yasalarda görülen aksaklıkların giderilmiş olması sebebiyle örnek alındı

17-Şubat-1926’da kabul edilen ve 4-Ekim-1926’da yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile:

Birden fazla kadınla evlenme kaldırıldı

Evlenme işlerinin şahitler ve resmi nikah memuru huzurunda yapılması esası getirildi. Resmi nikahtan sonra dini nikah kıyılması serbestti.

Kadın da erkek gibi boşanma davası açabilecek, ancak boşanmaya hakim karar verecekti.

Boşanma halinde kadın ve çocuğun hakları güvenceye alındı.

Miras hukukunda, kadın ve erkeğin eşitliği sağlandı.

Borçlar Kanunu, İsviçre Borçlar Kanunundan alındı. (22-Nisan-1926)

Ceza Kanunu, İtalya’dan alınmıştır. ( 1 -MART-1926)

Hukuk Muhakemeleri Ulusal Kanunu, İsviçre’den alınmıştır. (5- EKİM-1927-Y. GİR. )

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Alman Kanunundan alınmıştır. (20-AĞUSTOS-1929-Y. GİR. )

2- 20-Ocak-1921 Anayasasının Kabulü:

” Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesini kabul etmiştir. Yeni Türk Devleti’nin ilk yazılı Anayasasıdır. 23 maddeden oluşan bu Anayasa olağanüstü şartların gerektirdiği acil ihtiyaçları karşılamak için hazırlanmış kısa bir Anayasadır. Kuvvetler Birliği ilkesini ve “Meclis Hükümeti” sistemini benimsemiştir 29-EKİM-1923’de

yapılan bir değişiklikle “TÜRKİYE DEVLETİ’NİN HÜKÜMET ŞEKLİ CUMHURİYETTİR” hükmü eklendi..

3- 20-NİSAN-1924 Anayasası

Bu Anayasa 105 maddeden oluşmaktadır. İkinci Anayasadır. Kuvvetler Birliği ilkesi geçerli, ancak yargı bağımsızdı.

10-NİSAN-1928’de yapılan değişiklikle’ Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini İslamiyet’tir. ” Maddesi çıkarıldı, Laik Devlet esasına geçildi.

5-ŞUBAT-1937’deyapılan değişiklikle Atatürk İlkeleri Anayasa girmiştir.

KADIN HAKLARI VE ATATÜRK

Aile, toplum hayatının temelidir. Atatürk, ailenin önemini şu sözlerle belirtmiştir. “Medeniyetin esası, ilerlemenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta yozlaşma, muhakkak sosyal, ekonomik ve siyasi bozulmaya sebep olur. “

Bir başka konuşmamda; “Bugünün anaları için, gerekli özellikleri taşıyan çocuk yetiştirmek, çocuklarını bugünkü hayat için yararlı bir üye durumuna getirmek, pek çok yüksek nitelikleri taşımalarına bağlıdır. Bundan dolayı kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar” diyordu.

Atatürk, kadınların eğitimi konusuna hemen her konuşmasında yer vermiş,

1926 Medeni Kanunu ile kız öğrencilerin yüksek öğrenim ile ilgili imkanlarının gelişmesine katkıda bulunmuş, 1927 yılında bütün ortaokullarda karma eğitim başlatılmıştır. Kadınların okuma-yazma öğrenmelerine de Atatürk büyük ölçüde önem vermiştir. Kadınlarımız Medeni Kanun ile meslek seçme hakkına kavuştular.

Kadınlarımızın siyasi hakları ise;

3-NİSAN-1930 yılında belediye seçimlerine katılma, seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

5-ARALIK-1934 ‘de milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.

NOT: Kadınlarımız, siyasi haklara birçok batılı ülke kadınlarından daha önce kavuşmuşlardır.

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

Atatürk “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğretim sınırları ne olursa olsun, en evvel ve esaslı olarak Türkiye’nin istiklaline, kendi benliğine ve milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir” diyerek eğitim prensibini belirtmiştir.

1-Tevhid-i Tedrisat Kanununun Kabulü ve Medreselerin Kaldırılması 3-MART-1924

Öğretim Birliği Kanunu ile her çeşit eğitim ve öğretim kurumu devlet denetimine geçti.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA bağlanan bu kurumların böylece tek elde toplanması sağlandı. Tevhid-i Tedrisat Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra medreseler de kapatıldı. Çünkü, zamanının en ileri öğretim kurumlan olan medreseler, hem canlılığını kaybetmiş, hem de toplum ihtiyaçlarına cevap veremez bir duruma gelmişti.

1926’da Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun kabul edildi. Buna göre devletin izni olmadan hiç bir okulun açılamayacağı hükmü getirildi. Müfredat programları değiştirildi

Türk Harflerinin Kabulü l-KASIM-1928

Türk Milleti bugüne kadar Göktürk, Uygur, Arap alfabelerini kullanmıştı.

1-Kasım-1928’de Latin Alfabesi kabul edildi. Yeni alfabeyi öğretmek ve eğitimi geliştirmek, okuma ve yazmayı yaygınlaştırma seferberliği başladı. Millet Mektepleri açıldı. 24-Kasım-1928 tarihli ” Millet Mektepleri Talimatnamesi” ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Millet Mekteplerinin “BAŞÖĞRETMENİ” unvanını aldı.

24-KASIM-1981’den beri ÖĞRETMENLER GÜNÜ” olarak kutlanmaktadır

Türk Tarih Kurumu Kuruldu. (1931) Türk Tarihinin Ana hatları isimli eser yayımlandı.

Türk Dil Kurumu Kuruldu. (1932)

Ankara Hukuk Mektebi Açıldı. (1925)

İstanbul’da Darülfünun Kapatıldı ve İstanbul Üniversitesi Açıldı. (1933)

TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR

1- TEKKE ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI

Tekke ve zaviyeler dini yayma ve anlatma amacıyla kurulan kurumlardı.

Zamanla bozulmuşlardır. 30-KASIM-1925’de kapatılmıştır. (Tekkelerin, Zaviyelerin ve Türbelerin kapatılmasına ve türbedarlıklarla bir takım unvanların kullanılmasının yasaklanmasına ve kaldırılmasına karar verildi. )

Din ve devlet büyüklerinin türbeleri daha sonra açıldı. (MEVLANA CELALETTİN, HACI BAYRAM VELİ, HACI BEKTAŞ, FATİH SULTAN MEHMET, YAVUZ SULTAN SELÎM. KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN ) gibi.

2- KIYAFETTE DEĞİŞİKLİK

Atatürk Kastamonu’ya şapka giyerek gitti.

  1. B. M. M. ’si 25-KASIM-1925’te “Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanunu kabul etti.

Hangi dine mensup olursa olsun din adamları dini kıyafetleri yalnız ibadet

yerlerinde giyebileceklerine dair kanun 1935’te kabul edildi. (Sadece Diyanet İşleri

Başkanı , Rum ve Ermeni Patrikleri, Hahambaşı ve diğer dini toplulukların din adamları, her zaman dini kıyafette dolaşabilecekti. )

3- SOYADI KANUNU 21-HAZİRAN-1934

Herkes gülünç ve ahlaka aykırı olmamak kaydıyla istediği soyadını seçmekle serbest bırakıldı. (Aynı yıl toplumsal unvanlar kaldırıldı. Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi. )

  1. B. M. M. ‘si Gazi Mustafa Kemal ‘e “ATATÜRK ” Soyadını verdi. 24-KASIM-1934

4- TAKVİM SAAT VE ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK

26-ARALIK-1925’te Takvim ve saat değişti. Hicri ve Rumi takvim yerine Miladi takvim, alaturka saat yerine de milletlerarası saat kabul edildi.

20-MAYIS-1928’de milletlerarası rakamlar yürürlüğe girdi. 1935’te de hafta tatili Pazar gününe alındı. 26-MART-1931’de ölçülerde değişiklik yapıldı

EKONOMİK ALANDA YAPILAN YENİLİKLER

İZMİR İKTİSAT KONGRESİ

17-ŞUBAT-1923’de İzmir’de TÜRKİYE ” 1. İKTİSAT KONGRESİ ” toplandı.

MİLLİ EKONOMİ İLKESİ kabul edildi.

Bankacılığın Geliştirilmesi Kararı Alındı.

  • Planlı Ekonomiye Geçildi.

TARIM ALANINDA YAPILANLAR

1-Aşar Vergisi Kaldırıldı. 17-ŞUBAT-1925 Osmanlı döneminde ürün üzerinden alınan Aşar vergisi kaldırıldı. Köylü rahatladı.

TARIM Kredi Kooperatifleri Kuruldu. 1929 Ziraat Bankasından köylüye kredi imkanı sağlandı.

Yüksek Ziraat Enstitüsü Kuruldu. 1933

Tarımda bilimsel araştırmalar yapıldı. Kooperatifçilik teşvik edildi.

Devlet Üretme Çiftlikleri ve Tohum Islah İstasyonları Kuruldu.

1929’da Toprak Reformu yapılmak istendi, fakat başarılı olunamadı.

TİCARET ALANINDA YAPILANLAR

İŞ BANKASI KURULDU. 1924 Özel teşebbüse kredi vermek, Milli Türk Tüccarını desteklemek amacıyla kurulmuştur.

KABOTAJ Kanununun çıkarılması 1 TEMMUZ-1926 Kapitülasyonlarla elimizden çıkan Türk denizlerinde gemi işletme hakkı, yani Kabotaj hakkı Türkiye’ye

geçti.

3- Yabancıların kurduğu ticaret işletmeleri satın alınarak millileştirilmiştir.

NOT: Ziraat Bankası Osmanlı Döneminde 1863’de kurulmuştur. 1889′ da ZİRAAT BANKASI adını almıştır

SANAYİ VE MADENCİLİK ALANINDA YAPILANLAR

– Özel girişimi desteklemek için 1926’da Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır. Fakat bu girişimler başarısız olmuştur çünkü:

Özel sermayenin yetersiz olması

1929 Dünya ekonomik bunalımının çıkması

Not: Bu kanun ile sadece Uşak Şeker Fabrikası ve bir dokuma fabrikası açılmıştır.

Kamu iktisadi teşekkülleri oluşturulmuştur (K. İ. T)

1933 ‘de kabul edilen I. Beş yıllık kalkınma planı ile Devlet Ekonomiye ağırlığını koymuştur.

Sümerbank ve bağlı 5 kumaş fabrikası açılmıştır.

Beykoz Ayakkabı Fabrikası açılmıştır.

Paşabahçe şişe ve cam fabrikası açılmıştır.

Şeker ve çimento fabrikaları kurulmuştur

İzmit’te kağıt fabrikası kurulmuştur.

Gemlik’te yapay ipek fabrikası açılmıştır.

Daha sonra ilk ağır sanayi atılımı yapılmış ve 1939’da Karabük’te ilk demir-çelik fabrikası kuruldu.

ELEKTRİK VE MADEN işleri için 1935’de ETİBANK ve aynı gün kurulan

MADEN TETKİK VE ARAMA ENSTİTÜSÜ (MTA) ise Maden aramakla görevlendirilmiştir.

  • Ayrıca bu dönemde Türkiye Emlak Kredi Bankası(1936), Denizbank(1937), Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu(1938)… gibi önemli kuruluşlar kuruldu.

BAYINDIRLIK VE ULAŞIM ALANINDA YAPILANLAR

Osmanlı Dönemindeki demir yollarına ilaveten yenileri yapıldı. Karayolları, limanlar ve şehirlerin imarına girişildi.

SAĞLIK ALANINDA YAPILANLAR

Cumhuriyetten önce kurulan ilk TBMM Hükümeti’nin Sağlık Bakanlığı vardı. Öncelikle sıtma ve frengi ile savaşta başarı kazanıldı.

 

ATATÜRKÇÜLÜK VE TÜRK İNKILABININ DAYANDIĞI TEMEL İLKELER

Atatürk İlkelerinin oluştuğu ortam ve özellikleri:

  • Osmanlı Devleti’nde yönetim 19. Yüzyılın sonlarına doğru kurumları itibariyle bozulmuştu. Buda yenileşme ihtiyacını ortaya çıkardı.
  • Atatürk ilkeleri, Türk vatanını parçalamak, Türk milletinin yok edilmek istendiği bir dönemde uygulanmaya başlandı.

Atatürk ilkelerinin ortak özellikleri

Atatürk ilkeleri, Türk Milleti’nin ihtiyaçlarından doğmuştur.

Bir bütünü oluştururlar. Birbirinden ayrılmaz

Atatürkçü düşünce sistemini meydana getirir.

Atatürk ilke ve inkılaplarının dayandığı esaslar:

Milli tarih şuuru, vatan ve millet sevgisi

Milli Dil

Bağımsızlık

Milli Egemenlik

Milli Kültür

Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma

Akılcılık “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” prensibi

Türk Milliyetçiliğine inanmak ve güvenmek

Milli birlik ve beraberlik, ülke bütünlüğü

Barışçılık “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh “prensibi

TEMEL İLKELER

CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ

Türk ulusunun yaradılışına ve karakterin en uygun idare Cumhuriyet idaresidir. Bugünkü hükümetimiz, doğrudan doğruya ulusun kendi kendine, kendiliğinden yaptığı

bir devlet teşkilatı ve hükümetidir ki, onun adı Cumhuriyet’tir. Artık hükümetle Ulus arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Yönetim halk, halk yönetim demektir. (Nutuk, Cilt 3, s. 76 Cilt 2, s. 230)

MİLLİYETÇİLİK İLKESİ

Biz doğrudan doğruya Milliyetperveriz, Türk Milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumumuzdur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (İlk öğretim, Cilt: 4, s. 6)

“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu ve Trakyalı hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (Atatürk Diyarbakır’da 1923, Sayfa: 4)

HALKÇILIK İLKESİ

Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir (Atatürk ve Atatürk İlkeleri Yavru, S. 13) Türkiye halkı, ırkça, dince ve kültürce ortak, birbirlerine karşılıklı saygılı ve fedakarlık hisleriyle dolu, kaderleri ve menfaatleri müşterek olan bir toplumdur. (3. 1922 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 1, Sayfa: 221)

 

LAİKLİK İLKESİ

Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz bir milletin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz. (Atatürk’ün Hususiyetleri, Kılıç Ali, Sayfa: 116)

DEVLETÇİLİK İLKESİ

Bizim takibini uygun gördüğümüz devletçilik prensibi bütün üretim ve dağıtım araçlarını fertlerden alarak Milleti büsbütün başka esaslar içinde düzenlemek amacını güden, özel ve kişisel ekonomik teşebbüse ve faaliyete meydan bırakmayan sosyalizm prensibine dayalı kolektivizm, komünizm gibi bir sistem değildir. (Atatürk’ten Yazdıklarım, Afet İnan, Sayfa: 66-67)

İNKILAPÇILIK İLKESİ

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen modern ve bütün anlam ve biçimi ile uygar bir toplum haline getirmektir. İnkılabımızın asıl hedefi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen zihniyetleri darmadağın etmek zorunludur. (Atatürk, 1925, Kurtuluş ve Sonrası, A. Doğan, Sayfa 165)

BÜTÜNLEYİCİ İLKELER

Milli Egemenlik

Milli Birlik ve beraberlik

Özgürlük ve Bağımsızlık

Yurtta Sulh, Cihanda sulh

Çağdaşçılık ve Batılılaşma, İnsan ve İnsan sevgisi

Akılcılık-Bilimsellik

ATATÜRK DÖNEMİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DIŞ POLİTİKASI

1– Atatürk’ün dış politika ilkeleri:

2– Milli bağımsızlığımıza saygı gösteren ülkelerle dost geçinmek, düşmanlara karşı dikkatli olmak

Dünya barışına katkıda bulunmak, barışçı politikalar takip etmek

3– Yurtta Sulh, Cihanda Sulh

NÜFUS MÜBADELESİ (Değiş- Tokuş)

Lozan’da İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler dışındaki Türk ve Rum nüfusun değiştirilmesi öngörülmüştü.

  • Yunanistan Mondros Mütarekesinden önce İstanbul’a gelmiş olan Rumlarında. İstanbullu sayılmasını istiyordu.

NOT: Yunanistan’ın amacı İstanbul’da daha çok Rum bırakmaktı.

  • Türk tarafı ise “yerleşmiş” (Etabli) deyiminin kendi kanunlarına göre kabul edeceğini bildirdi.

Konu Adalet Divanına götürüldü. Divanda çözülemedi.

Önce Yunanistan Batı Trakya’daki Türklerin mallarına el koydu.

İki taraf da savaş noktasına geldiyse de anlaştılar. 1926

Nüfus mübadelesi 1930’da gerçekleşti.

  • Yunan Başbakanı Venizelos ‘un Türkiye’yi ziyaretinden sonra Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk dönemi başladı.

NOT: Türk Yunan ilişkileri 1954yılına kadar dostluk çerçevesi içinde kaldı. 19S4’te Yunanistan ‘in Kıbrıs ‘ı ele geçirmek istemesi üzerine ilişkiler tamamen bozuldu.

SONUÇTA: Doğdukları yer ve geldikleri tarih ne olursa olsun İstanbul’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türklere Etabli ” Sürekli oturan ” sıfatı verilecekti.

YABANCI OKULLAR MESELESİ

Lozan’da yabancı okulların denetimi Türkiye’ye bırakıldı.

Bu okullar Türk kanunlarına uyacaklardı.

Türk Hükümeti, yabancı okullarda Türkçe, Türk Tarihi ve Coğrafya derslerinin Türkçe ve Türk öğretmenler tarafından okutulmasına karar verdi, 1926’da bir tüzük yayınladı.

Bazı okullar buna uymak istemediler.

Diğer ülkelerden müdahale istediler. Türkiye bunu iç meselesi saydı.

Hükümet kararlarına uymayan okullar kapatıldı, diğerleri uydular.

NOT: Bugün sayıları 63 civarında olan yabancı okullarda Tarih, Türkçe ve Coğrafya dersleri Türk öğretmenler tarafından ve Türkçe okutulmaktadır. Türk müfettişler tarafından-denetlenmektedir.

TÜRKİYE’NİN MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞİ 1932

Wilson ilkelerine göre I. Dünya savaşından sonra kuruldu.

Türkiye’nin dış problemlerini barışçı yollarla çözmesi üzerine, Cemiyet-i Akvam Türkiye ‘yi üyeliğe davet etti.

18-Temmuz-l932 tarihinde Türkiye Milletler Cemiyeti’ne (Cemiyet-i Akvam) üye oldu.

IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ 5-HAZİRAN-1926

Mondros Mütarekesinden hemen sonra İngilizler Musul’u işgal etti.

Lozan’da çözümlenememiş ve sonraya bırakılmıştı.

1924 ‘de başlayan görüşmelerden sonuç alınamadı,

Türkiye ve İngiltere savaş hazırlıklarına başladı.

13-Şubat-1925 ‘de doğuda Şeyh Sait ayaklanması çıktı.

4-Mart -1925’de Takrir-i Sükun (Huzur ve güvenliği sağlama) kanunu çıkarıldı. Ayaklanma bastırıldı.

  • 5-Haziran -1926’da İngiltere ile Ankara Antlaşması imzalandı. Sınır bu günkü şekilde çiziliyor, Musul Irak topraklarında kalıyordu.

NOT: Antlaşmaya göre; Irak hükümeti, petrol üzerine konan vergi gelirinden kendi payına düşecek miktarın yüzde onunu 25 yıllık bir süre için Türkiye’ye vermeyi kabul ediyordu.

BALKAN ANTANTI 9 ŞUBAT 1934

1933 yılında İtalya ve Almanya’nın güçlenmesi Balkan devletlerini birbirlerine yaklaştırdı. Çünkü; İtalyanların Balkanlar, Almanya’nın da Doğuda çıkarları vardı.

Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya bir araya gelerek Balkan Paktını kurdular. 9-Şubat-1934

  • Bu Pakt ile bu devletlere ait sınırlar güvenlik altına alınıyordu.

Not: (1) Yunanistan ile ilişkileri iyi olmayan Bulgaristan Balkan Paktına alınmadı.

Not: (2) Yugoslavya’nın ayrılması ile Pakt dağıldı. (Almanya ve İtalya’nın baskısı ile Yugoslavya’nın Bulgaristan ile anlaşma yapması ve savaş ortamının problemleri sebebiyle)

SADABAT PAKTI 9-TEMMUZ-1937

İtalya’nın Ortadoğu üzerindeki emellerinin artması üzerine Türkiye -İran, Irak, Afganistan arasında yakınlaşma doğdu.

Bu devletler 1937’de Sadabat Paktını kurdular.

Not: (l)Bu Antlaşma ile Türkiye doğu ve güney sınırlarını güvenlik altına almıştır

MONTRÖ SÖZLEŞMESİ 20 TEMMUZ 1936

Lozan’da Boğazlar komisyonu milli hakimiyetimizi sınırlamıştı.

Türkiye geçişi denetleyemiyor ve asker bulunduramıyordu.

İtalya’nın Habeşistan’a saldırması, Almanya’nın Versay ile askersiz olması gereken Ren bölgesine asker sokması ve dünyanın savaş ortamına sürüklenmesi üzerine Milletler Cemiyeti’ne başvurdu.

  • 20-Temmuz-l936 ‘da ilgili devletlerle yapılan Antlaşmaya göre:

Boğazlar Komisyonu kaldırıldı.

Türk askeri askersiz bölgeye girecek.

Boğazlar Türk Devletine verildi.

  • Ticaret gemileri serbestçe geçecek, ancak askeri gemilerin geçişi sınırlandırılacaktı.
  • Savaş sırasında Türkiye Boğazları kapatabilecekti.
  • Herhangi bir anda Karadeniz’de bulunabilecek ve Karadeniz’de kıyısı olmayan devletlerin donanmalarına ait savaş gemileri zaman ve ağırlıkları bakımından sınırlandırıldı. Ayrıca, Boğazlardan geçecek savaş gemileri için önceden Türk Devletinden izin alınacaktı. Böylece, boğazlar üzerindeki Türk egemenliği kayıtsız şartsız kabul edildi.

Sözleşme; Fransa İngiltere, Yugoslavya, Romanya, Yunanistan, Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından imzalandı

NOT: (1) Montrö Sözleşmesi ile Türkiye Doğu Akdeniz’de güçlenmiş, milletlerarası dengede önemli bir konuma gelmiştir.

NOT: (2) Görüşmelerde Rusya direnmiş, İngiltere ise Almanya ve İtalya’nın güçlenmesi sebebiyle Türkiye’nin yanında yer almıştır.

HATAY MESELESİ VE HATAY’IN ANAVATANA KATILMASI

1921 Ankara Antlaşması’nda Hatay ve İskenderun için özel bir yönetim kabul edilmişti.

Fransa 1936’da Suriye ve Lübnan üzerindeki manda yönetimini kaldırınca Türkiye müdahale ederek Hatay ‘in durumunun belirlenmesini istedi.

  • Hatay’ın geleceğinin belirlenmesi için halk oyuna başvuruldu. Halkoylaması Milletler Cemiyeti gözetiminde yapıldı.

2-Eylül-l 938 ‘de Bağımsız Hatay Devleti kuruldu.

Tayfur Sökmen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Daha sonra Hatay, kendi Millet Meclisinin aldığı bir kararla TÜRKİYE’YE katıldı. 29-Haziran-1939

NOT: (1) TBMM (si Hatay’ın Anavatana katılışını 30-Haziran-1939’da onayladı. 7-Temmuz-1939’da çıkarılan bir kanunla Hatay’ın il olması sağlandı.

NOT: (2) Atatürk’ün hayatının son aylarını büyük bir üzüntü ile geçirmesine sebep olan Hatay meselesi onun dahice siyaseti sayesinde çözümlendi.

NOT: (3) Hatay’ın Anavatana katılması olayında Fransa, Türkiye lehine ılımlı davranmıştır. Bunda Almanya’nın yayılmacı politikalarının etkisi olmuştur

 

 

www.cithiz.com

CAPRICØRN

İlgili Kategoriler

Tarih Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir