Siyasal ideolojiler ve medya çözümlemeleri ders notu



SİYASAL İDEOLOJİLER VE MEDYA ÇÖZÜMLEMELERİ

25 / 09 / 2014
NEOLİBERAL POLİTİKALAR / NEOLİBERAL İDEOLOJİ
Neoliberalizm yalnızca Türkiye’de değil dünyada 1970’lerden itibaren güçlenen bir ideoloji.
YENİ SAĞ
Ekonomide Neo-liberalizm
Siyasette Neo-konversalizm / muhafazakarlık
1973 önemli. Dünyada ortaya çıkan petrol krizi ile kapitalizm güçlenmeye başlıyor. Bu sırada medya da sürece iki açıdan dahil oluyor. Neoliberalizmin temel sektörlerinden biri medya oluyor.Türkiye’de yapılan darbe neoliberalizmi düşüşe geçirmiyor. Militarizmle birlikte neoliberalizmin varlığı güçleniyor.
Neoliberal Politikalarla Medyanın Dönüşümü;
1980 sonrası neoliberal politikalarla medya nasıl dönüştü?
Bu dönemde iletişim araçları hem çeşitlendi hem de sayısı arttı.Ayrıca özelleştirmeler de başladı.1990’lardan itibaren kamu tekelinin artmasıyla medyada özelleşme yükselişe geçti.1980 yılları neoliberal politikaların uygulanmasının bir ön hazırlığı gibiydi.Asıl neoliberal politikalar meyvesini/tohumlarını 1990’larda vermiştir.
-Niceliksel artış
-kamu tekelinin kalkması
Aile şirketleri yerini büyük holding tarzı şirketlere bırakıyor.Ancak bu yeni sermayedarlar medya alanından değil.Örn;doğuş medya grubu doğuş otomobillerinin sahibiydi.
Peki bu kadar düşük karı olan medyaya patronlar niçin yatırım yapıyor?
-reklam / ekonomik neden
-iktidara yakınlık / siyasi neden

1-Doğan Grubu
2-Doğuş Grubu
3-Çalık Grubu
4-Ciner Grubu
Bu dört şirket 2005’ten sonraki büyük yöneten medya şirketleri.Bu bize şu sorunları getiriyor?
1. Editöryal özerklik kaybolmaya başlıyor (editöryal içerik ve reklam içeriği karışmaya başladı).Bu özerkliğin kaybolması bir anlamda yöneticilerin fazla müdahale ettiğini gösteriyor.
2. Enformasyon ve eğlence birbirine karışmaya başladı.
Enfo-eğlence / infotaintment oluyor.Bu durum bizi magazinleşme/tabloidleşme eğilimine taşıyor.Yani enformasyon dili değişip magazinleşmeye dönüşüyor (fotoğraflar büyüyüp,bilgi azalıyor).
3. Sendikanın tasfiyesi.Sendikalar ortadan kalkmaya başlayınca sorunlar çıktı.Yıldız gazetecilik olgusu ortaya çıktı(ünlü gazeteciler ve bunlara özenme).
4. Gazetecilerde3 görülen bir entelektüel erozyon yaşanmaya başladı.Bilgi hataları arttı.Muhabirliğin değeri düştü.
Bunların tümü neoliberal politikaların 1980 sonrası Türkiye’yi nasıl değiştirip dönüştürdüğünü gösteriyor.
Neoliberal politikalar medyada deregülasyon ve özelleştirmeye yol açtı. Eskiden devletin medyada daha korumacı politikaları vardı,şimdi tekelleşme var.Devlet önceden madenleri,et ve balık kurumlarını vs… işletiyordu ve buna Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) deniyordu.1990’dan sonra KİT’ler özelleştirilmeye başladı. Özelleştirme haberleri Çiler Dursun’un kitabında 9 başlıkta inceleniyor:
1. Anlatısal özellikler : 1990 sonrası sokak röportajları yapılmaya başlandı.
2. Haberlerin cümle yapıları ve sözcük seçimleri: polisiye tedbirlerde cümle edilgen,yuhalama ve eylemlerde etken (yani faili belli) oluyor.
3. Görüntü değişiyor : çekim ölçekleri vs..
4. Tematik çözümleme(hangi temalar tercih ediliyor?):KİT’ler çalışmıyor,KİT’lerde çok fazla çalışan var vb.. gibi temalar öne çıkıyor. (özelleştirme ile devlet kamburundan kurtulacak örneği).
5. Karşıtlıklar ve dışlamalar : Çiller yüceltiliyor (Mümtaz Soysal eski, Çiller yeni)
6. Eğretileme ve düz değişmece (eğretileme metafor,düz değişmece metonomy):
Eğretilemede KİT’ler kötüleniyor ve bataklığa benzetiliyor.Düz değişmecede ise parça bütünü temsil eder şekilde kullanılıyor (Türkiye Cumhuriyeti yerine Ankara denmesi,Soysal kötü Çiller iyi).
7. İdeolojik sesleniş: örn.devlet kendi KİT’ini bile denetlemiyor.
8. İdeolojik olarak gerçekleşen eklemleme : genellikle özelleştirme ile demokrasi birleştiriliyor.
9. Direngen anlamlar ve çelişkili öğeler : mutlaka ideolojik anlatım içinde çelişkili öğeler vardır.Örn.yine KİT’ler kötüleniyor ve ekonomiyi sarsıyor gibi gösteriliyor.

02 / 10 / 2014
İSLAM VE İSLAMCILIKLA İLGİLİ MEDYA ÇÖZÜMLEMELERİ
İslami medyanın başlangıcı Cumhuriyet’in başlangıcına tekabül eder. 3 döneme ayrılır;
1. Dönem : (1923-1945/1950) – Tek Parti Dönemi
İnsanlar daha ahlaki terimlerle dertlerini anlatıyor.Düşünce ve edebiyat dergileri daha çok İslamcı dergiler.
2. Dönem : (1945/1950-1960/1970) – Geçiş Dönemi
Burada Tek Parti Dönemi sona ermiştir.Artık İslam dergileri çıkıyor ortaya.Çünkü tehdit olarak algılanmıyor o sıralarda.
3. Dönem : (1970-1990 sonu 2000 başı)
İslami medyanın yükseliş dönemi.4. dönemi kristalize edecek çok fazla verimiz yok.
1 . Dönem (1923-1945/1950)
Tek Parti Dönemi. İslami dergilere karşı baskı sorunu var. Dindarlık istemiyor ama müslüman olunsun deniyor. İslami hareket 1920’lerde çok umduğunu bulamıyor. Tekke ve zaviyelerin kapatılması İslami hareketi olumsuz etkiliyor.Çünkü cemaat anlayışı var.Bu nedenle tek sesleniş yolu yazılı kültür ama herkes okuryazar değil.Bu nedenle gizli gizli bir araya geliyorlar.Dönemin yaygın eserleri/yayınları;
 Eşref Edip (Sebilürreşad Dergisi) : İslami hareketin ilk yazılı kültür örneğidir. Ama çok uzun sürmüyor.
 Said Nursi (Risak-i Nur) : Risaliyelerin ilk kez Latin alfabesiyle basılması 2. Döneme tekabül eder. Nur cemaatine ait ve kapalı bir grup. Dolayısıyla çok fazla baskıya maruz kalmıyor.
 Nurettin Topçu (Hareket Dergisi) : Tek Parti Dönemi’nde Topçu çok fazla islamdan bahsetmez. Bunun yerini tutacak kelimelerle yazar;vicdan,erdem,diyarkamlık,vs…
 Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Doğu) : Necip Fazıl milliyetçilik ve İslami düşünceyi çok iyi eklemlemiştir.Birinci dönemin sonuna doğru tek parti baskıları biraz azalıyor.CHP o dönemde seçmeli din derslerinin gelmesine yol açıyor.
O dönemde İslamcılar edebiyata daha dönük.Bunun dışında felsefe ile de eklemleniyor. Son iki dergi milliyetçilik ve İslam üzerinedir.
2. Dönem Geçiş Dönemi (1945/1950-1970)
Dönemin dergileri;
 Ömer Rıza Doğrul (Selamet) 1947-1949 , (İslam) 1957
Zaman zaman Necip Fazıl’ın Büyük Doğusu’da bu döneme getirilir.Ömer Rıza din kültürü dersinin konulmasına yol açıyor.İmam Hatipler açılıyor.Ömer Rıza İslami esasları yaymak ve yayınlamak için bu dergileri çıkardığını söylüyor. 2.dönem önemli,Latin alfabesi kullanılmaya başlandı.
3 . Dönem (1990 sonu 2000 başı)
Hiç medrese bağı olmayan kuşak.İlk iki kuşakta medrese geleneği var.İlk dönemin ürkek ve çekingenliği iyice kırılmaya başladı.İmam Hatiplerin artması bu döneme (Demokrat Parti) denk gelir.
Dergiler;
-Bilgi ve Hikmet,Ali Bulaç ve arkadaşları
-Umran ve Tezkire
3. dönem dergileri yaşanılan dönemin müslümanlığına dair söz söylemek isteyen dergiler. Daha dünyevi bir bakış açıları var.
-Medine Vesikası Sözleşmesi (Ali Bulaç) 1990 : Burada bir toplum örgütlenmesinden bahsediyor. Çok tartışılan bir sözleşme.
Bilgi ve Hikmet’in önemli sorularından biri; nasıl olur da hem islamı koruyup hem de bu çağda yaşayabiliriz? Hem modern olup hem de islamın özünü nasıl yaşatırız?
Bilgi ve Hikmet’in ikinci sorusu; islamla ulus-devlet arasındaki ilişki? Ali Bulaç ve çevresi ulus-devlet/milliyetçilik ve İslam arasındaki ilişkiyi/eklemlenmeyi kırmaya çalışıyordu.
Medine Vesikası’na ilişkin olarak da;bu sözleşme/örgütlenmenin ayrışmalara yol açacağı düşüncesiyle karşı çıkılıyordu.
Umran güncel siyaset dergisidir.Ortadoğu ve Balkanlarda da etkindir.Umran’ın bir farkı;global meselelere dair de söz söylediği için batının yazılarından da (muhalif isimlerden) çevirileri koyuyordu.
Tezkire 1990’ların sosyal bilim dergilerinden bir tanesiydi. (Yasin Aktay,Nuray Mert,A.Çiğdem)
4. dönem (…2000 başı)de artık İslami entelektüeller yok denecek kadar az.Bunun nedeni nedir? 4.grup çok fazla ortalarda görünmüyor. Radikal İslamcı gruplar.

09 / 10 / 2014
-Temsil meselesi İslami hareketin gerçeklik vurgusunu nasıl inşa ettiğiyle alakalıdır.
-17 ağustos depreminde yazan gazeteler (1 ay) ; Akit, Yeni Asya, Milli Gazete, Yeni Şafak ve Zaman
-1976 Erzincan depremini yazan gazeteler (10 gün) ; Milli Gazete ve Yeni Asya
-1976 Van-Muradiye ile 17 Ağustos kıyaslaması.
-Temel söylem “takdir-i ilahi”.Deprem doğa olayı olarak tarif edilmez.Hikmetsiz ve maksatsız tarif edilmiyor.
-Herhangi bir ideolojinin gerçekliği nasıl kurduğunu anlamak için temel karşıtlığa bakmak gerekir. Bu durumda deprem din-bilim karşıtlığı içinde sunuluyor.
-Milli Gazete,Akit,Yeni Asır sert bir din/bilim karşıtlığı yapar.Yeni Şafak,Zaman bilimsel açıklamaları yetersiz görür.
-Depremi doğal afet olarak görmek salaklık vb.. aşağılamalarla ifade edilir (keskin bir ifade).Fen bilimleriyle yapılan açıklamalara saldırganlıkla karşılık verilir.
-Yeni Şafak Bilime saygı sonsuz ama yetersiz
Zaman Fay hattını yaratan kim?
-Ceza,ikaz,ihtar,gazap,uyarı metaforları vardır.
-Allah’ın tokadı/cezası söylemi.Bu cezanın sebebi ise 28 Şubat’tır.
-Allah cezayı “size” verir.Ordu depremin merkezindedir ve bu tesadüf olamaz.Asker-sivil kimse Allah ile savaşamaz.Depremin hedefi TSK’dır.
-Depremin inşası gerçekliği değiştirir mi,değiştirmez mi?
-1976 depreminde ceza/ikaz söylemleri yoktur.Bu gösteriyor ki 1976 ve 1999 depremlerinin kurgusu farklıdır.
-Gerçekliğin kurulduğu siyasal atmosfer önemlidir.
-Deprem her zaman Allah’ın takdir ve tasavvurundadır.
-1976’da Allah bizi zorluklarla sınamaktadır. Van her zaman ayakta kalan bir bölge.
-2011 Van depremi söylemi 1976’ya kıyasla daha milliyetçilik eksenindedir.
-Edward Sait, Coverinay İslam : haberleştirme anlamının yanında üstünü örtme anlamı da vardır.
-Batı Muhammed’i sahte olarak görüyor.
-ABD çok uzun bir süre islamla ilişki kurmuyor. 1973 OPEC krizi başlayınca ABD İslamla tanışıyor.
-Soğuk Savaş sonrası (1989) İslam komünizmin yerini alan düşmandır.Herkesi tek tipe indirgiyor: Humeyni/IŞİD
16 / 10 / 2014
İSLAMİ HAREKET
Çiler Dursun’un Metni Üzerinden
Her ideoloji kendini tanımlarken bir karşıtlık ilişkisi içerisinde tanımlar.İslami hareketin başlıca karşıtı Kemalizm.Psikanalitik teori ideolojiyi fantezi olarak görür.
Fantezi : dış dünyayı anlamlı kılmak için oluşturduğumuz imgesel çerçeveye psikanalitik yaklaşımda fantezi denir.Bu çelişkilerden kaynaklı bir düğüm/kapitone noktası vardır.

Bu metinde bahsedilen ideolojiler İslami ve Kemalist ideolojilerdir.
Kemalizmin Fantezisi : örn; çağdaş medeniyetler
Kapitone noktası : irtica
Üretilen karşıtlık : ilericilik-gericilik
İslami İdeolojinin Fantezisi : örn; adil düzen
Kapitone noktası : batı taklitçiliği
Üretilen karşıtlık : zalim-mazlum
Çözümlemesi: zalimler bizden batı taklitçiliği yapmamızı istediği için adil düzene ulaşamıyoruz. (bu örneklerin çözümleme mantığı bu şekildedir)
Yeni Şafak ve Akit gazetelerine bakıyor Çiler Dursun.Tam olarak İslami medyayı inceliyor.İslami ideolojinin Kemalist ideolojiden farkları;
– Devlet / millet karşıtlığı (2000’lerde böyleydi)
– Terör sorunu
– Başörtüsü (Yeni Şafak başörtüsü sorununa insani hak bağlamında,Akit ise direkt olarak din bağlamında baktı)
1990’ların sonunda ilk başörtülü milletvekili Merve Kavakçı meclise girdi.Bunu Hürriyet ve Yeni Şafak haber yaptı. (ders notlarından inceleyin!)
Zaman gazetesinin diğer gazetelerden farklı olarak yorum köşesi var.Diğer farkı ise okur mektupları.Ayrıca teknolojik yenilikleri en iyi takip eden gazetedir.
Vakit gazetesinin belli bir sahibi yok (sürekli değişiyor ve belli değil). Çok sansasyonel bir gazete.Günümüzde adı Yeni Akit.Ayrıca internet üzerinden habervaktim.com’da Yeni Akit ile paralel gider.
Radyolara geçtiğimizde İslami ideolojiyle yayın yapan radyolar var.Ama kendilerine İslami değil kültürel vb.. isimler veriyorlar.Radyoda kadınların çalışmalarını pek uygun bulmadılar.Ancak sonra verilen fetva ile kadın çalışan az da olsa alınıyor.Kadınların önceden radyoda çalıştırılmama nedeni ise kadın sesinin tahrik edici bulunması.

23 / 10 / 2014
MUHAFAZAKAR İDEOLOJİ
İslami ideoloji ile milli ideolojinin birleşimi diyebiliriz.İslamcılık,muhafazakarlık ve milli ideolojide bir geçiş söz konusu.Ayrımları bıçakla kesilmiş gibi değil.
Nurettin Topçu – Hareket Dergisi
Necip Fazıl K. – Ağaç, Büyük Doğu
Muhafazakarlığın öznesi halk.Geleneğin koruyucusu halk.Dinsel referansı ile tarif edilen bir halk söylemi.Son derece tevekkül sahibi,edilgen ama çaresizlikten değil olup biteni tevekkülle karşıladığı için.Mazlum bir halk.Zalim-mazlum karşıtlığı burada da var.Bu halk hiçbir zaman isyan etmez.Devlet bir halk için mukaddestir.Pasif bir direnişi var halkın.Izdırabın şuuru olarak kendini takdim eder halkın çektikleri.En önemli acılardan biri gurbet acısı.Halk bu ideoloji içerisinde feminen bir şekilde ifade ediliyor.Halkın çektiği ızdırap onu var eden şey.
Anadoluculuk fikri Nurettin Topçu’dan başlıyor ve devam ediyor.
-Millet Dergisi (1942) : Remzi Oğuz Arık köylücülük
Hüseyin Avni Göktürk
-Serdengeçti Dergisi (1940-1960) : Osman Zeki Yüksel.Soyadını değiştiriyor.Osman Yüksel Serdengeçti.
Toplumsal özne köylü ama artık köylü köyde değil şehirde yani gurbette yaşıyor.Toprağından koparılmış.Bu halka bir çocuksuluk atfediliyor.Masumiyet,özü bozulmamış hem çocuk hem kadın olarak.Eril bir iktidarı yok.Mücadele eden değil pasif bir durumda.
Osman Yüksel Demokrat Parti döneminde meclise gidiyor.Mecliste kravat takmayı reddediyor.Çünkü kravat halkın giysisi değil.
Kemalizme göre halk öznesi daha resmiyete dayalı bir söylem.
Muhafazakar ideoloji için 1970’lerde Süleyman Demirel önemli hale geliyor.Muhafazakar ideolojinin lideri “Demirel”.
Muhafazakar halk yazılı basını diğerlerine göre daha az kullanır.Bu halkın içinde bir cevher vardır ama o halk bunu keşfedemez.Çünkü çocuksudur,çaresizdir.

-Tek Düşünce Dergisi(1953): Peyami Safa.
Diğer önemli yazarları; Mustafa Seçkin Tunç
İsmail Hakkı Baltacıoğlu
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Peyami Safa’nın amacı muhafazakar ideoloji için entelektüel bir alan yaratmak. Bunun için A.Toynbee’nin zelyotlar-herodyotlar ayrımından yararlanıyor.
Peyami Safa’nın çözüm önerisi senteze gitmek. Batı’nın teknolojisini özümüzü unutmadan alalım. Doğu-Batı sentezi.
Muhafazakarlık İngiltere ve Japonya’yı sever çünkü bu ülkeler sentezi başarmıştır.
1960 öncesi muhafazakarlığı : beden Türk / ruh İslam
1960 öncesi dış düşmanlar : sosyalistler
Muhafazakarlar antisosyalisttir. Sosyalizmi ve komünizmi dinsiz toplumlar olarak görürler.Devlete verilemeyen tepki sosyalistlere rahatça verilebiliyor.
Gayrimüslimler de bir diğer düşmanları.Biz yoksulluk içindeyken gayrimüslimler sefa sürüyor diyorlar.
Muhafazakar halk kolay kandırılabiliyor.
1960 sonrası muhafazakar hareket daha da güçleniyor.
-Türk Kültürü,Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü (TKAE) : İbrahim Kafesoğlu
1960’larda muhafazakar ideoloji ile milli ideoloji biraz daha yakınlaşıyor.
Askeri darbe sonrası TKAE kuruluyor.Türkiye’nin siyasal gidişatına göre Türk Kültürü Dergisi’nin içeriği de farklılaşıyor.
Muhafazakar Kemalistler İbrahim Kafesoğlu’nun merkezindedir ve Atatürk’ün antisosyalist olduğunu savunuyorlar.
Türk Kültürü Dergisi 1960 sonrası (ordunun darbesinden sonra) Türk ordusuna sahip çıkıyor.
1960’larda Kıbrıs meselesi de var.
İçerdeki muhafazakarların düşmanı solcular,sosyalistler.Dışarıda Yunanlar,Ruslar.
Tehdit,muhafazakar ideolojiyi hep canlı tutan bir unsur.
1970’lerin sonundan itibaren Türk-İslam sentezi Türk Kültürü Dergisi için daha önemli hale geliyor.
Ordu-millet, her Türk askerdir fikri Kafesoğlu ile başlıyor.Herkes asker,vatan ordugah,Türk milleti askerdir.
1960 öncesi muhafazakar ideoloji 1970’lere gelindiğinde daha aktif bir hal alıyor.Dünyanın çeşitli bölgelerindeki Türkleri düşünmeye ve onlar için çözümler aramaya bakıyorlar.Milliyetçi fikri arkalarına alıyorlar.
İbrahim Kafesoğlu’na göre her insan eşit yaratılmamıştır.Toplum içerisinde hiyerarşi var.Hiyerarşik bir iktidar ilişkisini doğal görüyor.
-Türkiye Günlüğü (1989) : 1983 ANAP iktidara geliyor.Bu dönemde hayal edilen Türk devleti birer birer kurulmaya başlanmış. Türkiye Günlüğü’nün amacı ideolojinin ağabeyi olmak.Yönlendirme yurtdışındaki halka kadar gidiyor ve çok kuvetli.
Avrupa Birliği gibi bir örgütlenme var. Amacı; Neden Türkiye Kafkasya’da bir birlik kurmasın?
Türk Kültürü ve Türkiye Günlüğü üçüncü dünyacılık durumundan hiç hoşlanmıyor. Türkiye üçüncü dünya ülkeleriyle yan yana gelemeyecek bir ülke ve onlara ağabeylik yapıyor.
Muhafazakarlığın içindeki milliyetçilik “Yeni Osmanlıcılık” gibi bir milliyetçilik.Tıpkı Osmanlı gibi liderlik eden,sınırları dışına da hükmeden bir ülke anlayışı var.Türkiye’yi böyle görmek istiyorlar
Özal sonrasında bu isimler/ideologlar çok gündeme gelmediler.Daha sonra Fethullah Gülen Cemaati olarak karşımıza çıktı bu isimler.
Dış düşman olarak bir Yahudi figürü ise hep vardır.

30 / 10 / 2014
KEMALİZM
Cumhuriyet Gazetesi (1924) : Yunus Nadi öncülüğünde kuruldu. Cumhuriyet gazetesinden önce 1918’de “Yeni Gün”ü kurdu. Kısa bir süre sonra milli mücadele başlıyor ve milli mücadeleyi destekleyen bir gazete. Yeni Gün 1919’da İstanbul’dan Ankara’ya taşınıyor.
Cumhuriyetin ilanından sonra ilkelerini,doktrinlerini,anlamlarını anlatacak bir yayına ihtiyaç duyuyor Yunus Nadi ve Cumhuriyet gazetesini kuruyor.Gazetenin isim babası Atatürk.İstanbul ve Ankara’yı anlatacak bir gazete gibi düşünülüyor.Hep bir misyonla hareket ediyor.Yayına başladıktan sonra Cumhuriyet ulus gazetesi gibi yayın yapan bir gazete ama CHP’nin de bir anlamda parti gazetesi özelliğini taşıyor (tek parti fikri ile).1924-1928 arası Osmanlıca, 1928’den sonra ise Latin alfabesi kullanılıyor.Bu nedenle 1928 öncesine dair çok fazla kaynağımız yok.Türkiye basın tarihinde hala yayın yapan en eski gazetedir.
İlk dönemi 1924-1945 Tek Parti Dönemi’dir. Bu dönemde insanlara Batı tipi yaşam tarzını anlatıyor.Bu yüzden baştan itibaren kültürel bir hedefi var. II.Dünya Savaşı’ndaki (1939’dan sonraki) ekonomik sıkıntılar nedeniyle sayfa sayısını azaltıyor.1945’e kadar gazeteyi Yunus Nadi yönetiyor.Sonrasında ise oğlu Nadir Nadi geçiyor gazetenin başına ve 1980 sonuna kadar da o yönetiyor.Bu nedenle o dönemde bir anlamda aile gazetesi gibi sürüyor.Cumhuriyet fikrinin temsilcisi ve savunucusu olduğunu ilan ediyor.Ama yine de doktrinel bir gazete değil ulus gazetesi.
1945’ten sonra zaman zaman Demokrat Parti’yi desteklediği de oluyor.Bunda etken ise Yunus Nadi’nin o sıralarda CHP’den milletvekili seçilememesi.
1945’e kadar gazetede iki etken var;
1. Gazetenin katı Alman çizgisini benimsemiş olması.
2. Tek Parti Dönemi’nde antiliberalizm ve antikomünizm savunulmaya başlandı.Nedeni Nazizmi yakından tanıması ve (Almanya’da bir dönem eğitim görmüş olması nedeniyle Nadir Nadi’nin) Nazi yanlılığı.
Bugünün Cumhuriyet gazetesinin sol değerleri 1960’dan sonra kazandığı bir özellik.O döneme kadar Kemalizmden anladığı antiliberalizm ve Nazi yanlılığı idi.
1945 öncesi bir anlamda öğretmenlik rolü de üstleniyor. Kadınlar için öncülük yapıyor. Türkiye’de ilk güzellik yarışmasını düzenleyen kurum. “Cici anne köşesi” Sabiha Zekeriya’nın yazdığı bir köşe (Güzin abla gibi).Bu köşede Sabiha Zekeriya Batılı yaşamın tarzına uygun cevaplar veriyor.Klasik Güzin abla çizgisinden bu yönüyle ayrılır.
Tek Parti Dönemi’nde gazete Mustafa Kemal ve İnönü’ye ilişkin “hazret” sıfatını kullanıyor.
1960-1980 döneminde sol hareketin güçlenmesiyle birlikte sol hareketi savunmaya başlıyor.İşçi hakları,grev hakkı savunusu,vs..Ama darbe dönemlerinde zaman zaman bedel ödese de Cumhuriyet’in ilk tepkisi askeri müdahaleyi onaylayan bir tepkidir.Hiç bir askeri darbeye karşı çıkmamıştır.Bu dönemin Cumhuriyet gazetesi sosyal hareketi kucaklayan bir gazete.1980 sonrası anaakım içinde tüm sol yayınlar illegal olduğu için Cumhuriyet sol gazetesi oluyor anaakım içinde.
1960 sonrası Cumhuriyet gazetesi ideolojisini değiştiriyor mu?
Çok da değiştirmiyor aslında.Nadir Nadi “biz 1924’te neysek 1945-1964’te de aynıyız” diyor.Ama yine de 1945 öncesi Tek Parti Dönemi’nde biraz antidemokratikti.Nadir Nadi değişmediğini ulusçuluk,batıcılık açısından gazetenin tavrı değişmediği için söylüyor.
Demokrat Parti döneminde bugünün “yandaş basın” terimi “besleme basın” olarak biliniyor.Gazete o dönemde DYP-SHP’yi destekler nitelikte.Bu nedenle yaşanan ayrışma görünür hale geliyor.İlhan Selçuk başta olmak üzere bazı isimler Cumhuriyet’ten ayrılıyor.İlhan Selçuk Hürriyet’te boykota çağıran bir yazı yayınlıyor ve Cumhuriyet’in tirajı düşüyor ve gazete İlhan Selçuk ve diğer isimleri geri çağırıyor.Hasan Cemal tayfası ise tasfiye ediliyor.En örgütlü gazete Cumhuriyet gazetesi.Cumhuriyet 1980-1990’a kadar popüler solun temsilcisi.Kürt sorununun en çok tartışıldığı ana akım medyada Cumhuriyet gazetesidir.
1990 sonrasında 1960 öncesi durumuna dönüyor.İslamcı,muhafazakar oluyor ve Kürt sorununa yaklaşımı değişiyor.Anlatım tarzı da değişiyor örn; liberallere “liboş” sıfatını takıyor.Kemalist çizginin dışında kalanları PKK’lı ve kötü olarak etiketliyor.

Şimdilerde ise belki de yeni bir dönemece giriyor.Şu an gazetede yine katı ulusalcılar da var.En çok bedel ödeyen gazetelerin başında geliyor Cumhuriyet (her ne kadar devletçi de olsa).Ama buna rağmen devletçi çizgisini sürdürüyor.Gazetede yakınlarda yaşanan temel karşıtlık ise ; 2007’de başlayan Cumhuriyet mitingleri laikliği savunan mitingler olarak tanımlanıyordu ve “türban Çankaya’ya çıkıyor” dedi.2011 sonrası Cumhuriyet katı çizgisinden ayrılıp yolsuzluğu,vs.. yazıyor.
Yeni Çağ Gazetesi (2002) : başlığı “Türkiye Türklerindir”.Sürekli Türklük ifadeleri kullanıyor.Son birkaç yıldır Kemalizm ifadesi farklılaştı.Önceden hep kalpaklı Atatürk fotoğrafları kullanırken son dönemde sivil Atatürk fotoğrafları kullanıyor.Önceden Atatürk’ün askeri yönü ön plandaydı.Milliyetçilik ve Kemalizmin eklemlendiği bir gazete.Buradaki milliyetçilik çok doktrinel değil biraz popülist.Ama MHP ile organik bir ilişkisi yok (MHP’ye yakın isimler gazetede olsa da).Çok tipik bir milliyetçi değil,Kemalist milliyetçi.Zaman zaman MHP’yi sert bir dille eleştirdiği de oluyor.Yeni Çağ’ın milliyetçi ideoloji içinde bazı düşmanları var;ABD,İsrail,vb…
Yeni Çağ Türkiye’nin AB’ye katılmasına baştan beri karşı.İçeride de düşmanları var gazetenin; ADP,PKK,Orhan Pamuk,vs…Gazete 2007 sırasında cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e karşıdır.Nedeni Abdullah Gül’ü yeterince milliyetçi bulmaması. Daha popülist ama MHP çizgisine yakın bir popülizm.Ama çok fazla doktrinel bir milliyetçilik yok (örnekleri zaman zaman var olsa da).
2007 seçimleri Kemalist ideoloji açısından önemli ve dönemeç noktasıydı. ”Emperyalistlerin oyuncağı Çankaya’ya çıkacak” diyor.
2007 Cumhuriyet mitingleri nasıl haberleştirildi? Esin Aygül’ün yazısından inceliyoruz.
-Cumhuriyet gazetesi “Millet tehlikeyi gördü”
-Zaman gazetesi (miting kürsüsündekiler) “kürsüdekiler halkın temsilcisi değil”
-Yeni Şafak da Zaman gazetesine benzer bir manşet atıyor.
O dönemin Kemalistleri arasında CHP ve DSP’nin birleşeceği düşünülüyor.
-Yeni Şafak,Star ve Zaman açısından bu mitingler ciddiye alınmıyor.Yeni Şafak ve Zaman liberal isimlerin yazılarını haber yapıyor.Yeni Şafak AKP çizgisine yakın.Mitinglere “bir tarafıyla elitist bir tarafıyla gerici” deniyor.Kendilerine atfedilen “gerici”liği Kemalistlere karşı kullanıyorlar.
-Hürriyet “Ankara’daki en görkemli gösteri”
Bu haberlerde (miting haberlerinde)kullanılan fotoğraflar Cumhuriyet,Hürriyet ve Akşam’da geniş açılı.Yeni Şafak,Zaman ve Star daha dar açıyla çekilmiş fotoğrafları kullanıyor.
-Akşam “bakın başörtülüler de burada”
Yeni Şafak,Zaman ve Star bu mitingleri marjinal,darbe yanlısı olarak görüyor.
Akşam,Cumhuriyet ve Hürriyet ise halk burada bir arada diye nitelendiriyor.

İlgili Kategoriler

Kamu Yönetimi Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir