AYNI KONUYU ELE ALAN ATASÖZLERİ
1- İnsanın, yaptığı iyiliğin ya da kötülüğün karşılığını göreceği.
- Rüzgâr eken fırtına biçer.
- Öfkeyle kalkan zararla oturur.
- Ne verirsen elinle o gider seninle.
- Herkes ne ederse kendine eder.
- İyilik eden iyilik bulur.
- Ne doğrarsan aşına, o çıkar karşına.
- Ne ekersen onu biçersin.
- Veren eli herkes öper.
- Veren eli kimse kesmez.
- Altın eli bıçak kesmez.
- İyilik et denize at, balık bilmezse Hâlik bilir.
- Kazma elin kuyusunu kazarlar kuyunu.
- Kazma kuyuyu kendin düşersin.
- El için kuyu kazan evvelâ kendi düşer.
- İtme el kapısını el gücü ile; iterler kapını er gücü ile.
- Rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür.
- Keskin sirke küpüne zarar verir.
- Şeytan ile kabak ekenin kabak başına patlar.
- Ne dilersen eşine, o gelir başına.
2- Geçimini sağlamak, kazançlı olmak, mal-mülk edinmek için emek harcamak gerektiği.
- Bağa bak üzüm olsun, üzüm yemeye yüzün olsun.
- Çanağına ne doğrarsan kaşığına o çıkar.
- Zahmetsiz rahmet olmaz.
- Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.
- Toprağı işleyen ekmeği dişler.
3- İnsanın çevresindeki kişilerden etkilenmesi, onlara benzemesi. İnsan yaşantısında arkadaşın önemi.
- Üzüm üzüme baka baka kararır.
- İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar.
- Topalla gezen aksamak öğrenir.
- Körle yatan şaşı kalkar.
- Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan (tüyünden).
- İtle yatan bitle kalkar.
- Görgülü kuşlar gördüğünü işler; görmemiş kuşlar ne görsün ki ne işler.
4- Birlik dayanışmanın önemi.
- Ağaç yaprağı ile gürler.
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
- Yalnız taş duvar olmaz.
- Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.
- Birlikten kuvvet doğar.
- Tek kanatla kuş uçmaz.
- Yalnız öküz çifte koşulmaz.
- Yalnız kalanı kurt kapar.
5- İnsanın kendi gücünün, kendine güvenmesinin önemi.
- Ağaca dayanma kurur, adama dayanma ölür.
- Kendi işini kendin gör, kimseye minnet etme.
- Sana vereyim bir öğüt: Kendi ununu kendin öğüt.
- El elin eşeğini türkü çağırarak arar.
- Eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz.
- El kazanı ile aş kaynamaz.
- Amcam dayım hepsinden aldım payım.
- Tırnağın varsa başını kaşı.
- Kurda “Neden boynun eğri(kalın)?” demişler, “İşimi kendim görürüm de ondan.” demiş.
- Eğreti ata binen tez iner.
6- Çalışma zamanını değerlendirmeye göre sonuç alınacağı.
- Ağustosta beyni kaynamayanın zemheride kazanı kaynamaz.
- Ağustosta gölge kovan (kovalayan), zemheride karnın ovar.
- Yazın gölge hoş, kışın çuval boş.
- Yazın başı pişenin kışın aşı pişer.
- Ağustosta yatanı zemheride büğelek tutar.
7- Gerçeğin saklanamayacağı ve bir belirtiden gerçeğin varlığının anlaşılacağı.
- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
- Ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez.
- Güneş balçıkla sıvanmaz.
- Kaynayan kazan kapak tutmaz.
- Mızrak çuvala girmez (sığmaz).
- Güzün gelişi yazdan belli olur.
- Görünen köy kılavuz istemez.
- Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir.
8- Dış görünüşün, gerçek değerin kesin ölçüsü olmayacağı.
- Eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir.
- Kalıp kıyafetle adam olmaz.
- Kürk ile börk ile adam olunmaz.
- Deve Kâbe’ye gitmekle hacı olmaz.
- İnsan alası içindedir.
- Çul içinde aslan yatar.
9- Kalıtımın etkisi ve önemi.
- Oğlan dayıya kız halaya çeker.
- Kurt köyünü değiştirir, huyunu değiştirmez.
- Eşek at olmaz, ciğer et olmaz.
- Huy canın altındadır.
- Can çıkmayınca huy çıkmaz.
- İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur.
- Huylu huyundan vazgeçmez.
- Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.
- Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur.
- Arabanın öne tekeri nereden geçerse arka tekeri de oradan geçer.
- Kırk yıllık Kâni (özel isim), olur mu Yani (özel isim).
- Karaya sabun, deliye öğüt neylesin.
10- Bir işi başarmada araç gerecin önemi.
- Âlet işler el övünür.
- Düt demeye dudak gerek.
- Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur.
- Terzinin işi kötü, yüzünü ağartan ütü.
11- Sözün gücü ve etkisi.
- Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır.
- Söz var iş bitir, söz var baş yitirir.
- Söz var dağa çıkarır söz var dağdan indirir.
- İnsanı vezir eden de dilidir, rezil eden de.
12- Gerçek dostun nitelikleri ve yararı.
- Dost acı söyler.
- Dostun attığı taş baş yarmaz.
- Dost dostun ayıbını yüzüne söyler.
- Dost başa, düşman ayağa bakar.
- Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur.
- Dost dostun eyerlenmiş atıdır.
- Dost kara günde belli olur.
- Yakın dost, hayırsız hısımdan yeğdir.
13- Başarmada iyi zamanlamanın ve olacaklara karşı önlem almanın önemi.
- Irmaktan geçerken at değiştirilmez.
- Acele işe şeytan karışır.
- Korkulu düş görmektense uyanık yatmak iyidir.
- Eşeğini sağlam bağla, sonra Allah’a emanet et.
14- Acının, sıkıntının en çok sahibini etkileyeceği.
- Ateş düştüğü yeri yakar.
- Eldeki yara, yarsıza duvar deliği.
- El elin nesine, gülerek gider yasına.
- Herkes kendi ölüsüne ağlar.
15- Fırsatları değerlendirmenin önemi.(Bir şeyin değeri kaybedildikten sonra anlaşılır.)
- Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir.
- Kaçan balık büyük olur.
- Kör ölür badem gözlü olur; kel ölür sırma saçlı olur.
- Kaybolan koyunun kuyruğu büyük olur.
- Koyunun bulunmadığı yerde keçiye ‘Abdurrahman Çelebi’ derler.
- Su akarken testiyi doldurmalı.
16- Her yararlının, her güzel şeyin sıkıntısının da olacağı
- Gülü seven dikenine katlanır.
- Dumansız baca, kahırsız koca olmaz.
- Gül dikensiz olmaz.
- Zahmetsiz rahmet olmaz.
17- Açgözlü, doyumsuz olmanın zararı.
- Deve boynuz ararken kulaktan olmuş.
- Aza kanaat etmeyen çoğu bulmaz.
- Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz.
18- Sabırlı olmanın önemi.
- Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır.
- Sabreden derviş muradına ermiş.
- Sabrın sonu selamettir.
- Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas.
19- Dinlemenin değeri.
- Söz gümüşse sükût altındır.
- Sözü söyle alana kulağında kalana.
- İki dinle bir söyle.
- Sözünü bil pişir, ağzını der devşir.
20- Toplumdaki kötülüğün, düşmanlığın kaçınılmaz olduğu.
- İyiliğe “Nereye gidiyorsun?” demişler, “Kötülüğe” demiş.
- İyiliğe iyilik her kişinin harcı, kötülüğe iyilik er kişinin harcı.
- Doğruluk minarede kalmış, onun da içi eğri.
- Doğru olarak bir minareyi bilirdim, o da imamı dolandırıyor.
21- Yazgının değişmezliği.
- Vermeyince Mabut, ne yapsın Mahmut.
- Kaza geliyorum demez.
- İş olacağına varır.
- Akacak kan damarda durmaz.
- Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar.
22- Artırmanın ve tutumlu olmanın önemi.
- Damlaya damlaya göl olur.
- Her çok, azdan olur.
- Fazla mal göz çıkartmaz.
- Gündüz mum yakan geceleyin bulamaz.
- Ak akçe kara gün içindir.
23- Küçük bir kötülüğün büyük zararlara neden olması
- Bir baş soğan bir kazan kokutur.
- Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur.
- Bir korkak bir orduyu bozar.
- Sinek küçük mide bulandırır.
24- Bilginin, erdemin gücü ve önemi.
- Boş çuval ayakta durmaz.
- Dolu küpün sesi çıkmaz.
- Boş fıçı çok langırdar.
(Sadece konuşarak işler hallolmaz, faaliyete geçmek gerekir.)
- Lafla peynir gemisi yürümez.
- Lafla pilav pişerse deniz kadar yağı benden.
25- Varlıkların gereksinimine göre değer kazanması.
- Abanın kadri yağmurda bilinir.
- Buğday başak olunca orak pahaya çıkar.
- Sakla samanı gelir zamanı.
26- Yaşamanın sorunsuz olmayacağı
- Dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur.
- Faydasız baş mezara yakışır.
- Ağrısız baş mezarda gerek.
27- Danışmanın önemi.
- Akıl akıldan üstündür.
- El elden üstündür.
- Danışan dağları aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış.
28- İnsanın kendini ihmal ettiği
- Mum dibine ışık vermez.
- Terzi kendi söküğünü dikemez.
- Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü olmaz.
- Çömlekçi suyu saksıdan içer.
29- İnsanın yaşının değil; aklının önemli olduğu.
- Akıl yaşta değil, baştadır.
- Akıl olmayınca ne yapsın sakal.
- Yaşı, at pazarında sorarlar.
30- Yalanın kötülüğü ve inandırıcı olmayacağı.
- Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
- Yalancının evi yanmış kimse inanmış.
31- Zamanı değerlendirmenin önemi.
- Erken kalktım işime, şeker kattım aşıma.
- Akşama karşı gitme, tana karşı yatma.
- Bugünün işini yarına bırakma.
32- Aklın önemi.
- Deli ile çıkma yola, başına getirir belâ.
- Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.
- Akıl kişiye sermayedir.
33- Emaneti korumanın zorluğu.
- Esirgenen göze çöp batar.
- Emanet eşeğin paldımı yokuşta kopar.
- Emanet eşeğin yuları gevşek olur.
- Eşeği sahibinin dediği yere bağla varsın kurt yesin.
34- Aralarında kan bağı olan kişilerin birbirlerinden kopamayacağı.
- Et tırnaktan ayrılmaz.
- Etle tırnak arasına girilmez.
- İki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış.
- Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş.
- Kardeşim olsun da kanlım olsun.
- Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış.
35- Toplumda doğru, dürüst insanın gördüğü muamele.(doğruluğun cezalandırılması )
- Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek.
- Doğru söyleyenin tepesi delik olur.
- Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
36- İnsanın tanındığı yerde saygı ve itibar gördüğü
- Taş düştüğü yerde ağırdır.
- Her horoz kendi çöplüğünde öter.
- Hacı Mekke’de, derviş tekkede.
- Herkes evinde ağadır.
- Mühür kimdeyse Süleyman odur.
37- Üretme ve kazanmada sürekliliğin önemi
- Güvenme varlığa düşersin darlığa.
- Haydan gelen huya gider.
- Hazıra dağlar dayanmaz.
38- Sevginin karşılığı ilişki içinde doğacağı ve büyüyeceği.
- Gözden ırak olan gönülden ırak olur.
- Göz görür gönül ister(çeker).
KARŞIT (ZIT) ANLAMLI ATASÖZLERİ
- Çok gezen çok bilir. / Çok gezen tavuk ayağında pis getirir.
- Domuzdan toklu doğmaz./ Ak koyunun kara kuzusu olur.
- İt değmekle deniz pis olmaz. / Bir baş soğan bir kazanı kokutur.
- Dost dostun eyerlenmiş atıdır./ Güvenme dostuna saman doldurur postuna.
- İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı. / İyilik eden iyilik bulur.
- Kaza ‘Geliyorum.’ demez./ Kazaya rıza gerek.
- Karaya sabun, deliye öğüt neylesin./ Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas.
- Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz./ Taş düştüğü yerde ağırdır.
- Keskin sirke küpüne zarar verir./ Öfke baldan tatlıdır.
- Kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğurur./ Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış.
- Korkulu düş görmektense uyanık yatmak hayırlıdır./ Korkunun ecele faydası yoktur.
- Kadının şamdanı altın olsa, mumu erkek dikecektir. / Yuvayı yapan dişi kuştur.
- Her taş baş yarmaz./ Ummadığın taş baş yarar.
- Eskisi olmayanın yenisi olmaz./ Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.
- Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış./ Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
- Kurda “Neden boynun eğri?” demişler, “İşimi kendim görürüm de ondan.” demiş./ Bir elin nesi var iki elin sesi var.(Yalnız taştan duvar olmaz.)