11.sınıf felsefe ders notu (1.Ünite)



  • Giriş
  • Felsefe; insanın kendini, toplumu, değerlerini, evreni anlama ve açıklama çabasının sonucudur. İlgilenilen konu ve alanlar bakımından eleştirel ve sistemli düşünme ve düşündüklerini ifade etme sürecidir. Felsefe de asıl olan hakikati bulma çabasıdır. Gerçeğin doğru bilgisini bulma çabası, kişiyi kimi zaman evrenin araştırılmasına, kimi zaman kendi veya başkalarının düşüncelerinin üzerine yeniden düşünmesine yönlendirir. Felsefe; erdemli hayatı ve hakikati bulma yoludur. Bununla birlikte insan; felsefe, bilim, sanat ve din gibi önemli alanların bütünlüğü içinde yaşar. Felsefe tarihine bakıldığında felsefenin her çağda diğer alanlarla etkileşim içinde olduğu görülür. Bu etkileşimde alanlara atfedilen değer çağlara göre değişiklik gösterse de felsefe, insan yaşamındaki bütünlüğü anlamlandırmayı sürdürmüştür.
  • Felsefe; insanın kendini, toplumu, değerlerini, evreni anlama ve açıklama çabasının sonucudur.
  • Felsefe; erdemli hayatı ve hakikati bulma yoludur.
  • . Felsefede asıl olan hakikati bulma çabasıdır. Gerçeğin doğru bilgisini bulma çabası, kişiyi kimi zaman evrenin araş- tırılmasına, kimi zaman kendi veya başkalarının düşüncelerinin üzerine yeniden düşünmesine yönlendirir.
  • MÖ 6. yüzyıla doğru Anadolu ve Akdeniz kıyılarında medeniyetlerin etkileşimiyle felsefenin ortaya çıktığı kabul edilir. Filozoflar, ele aldıkları konular üzerine sistemli, tutarlı ve akla dayalı düşünceler üretmiştir. Filozofların fikrini öne sürdüğü konular bugün hâlâ tartışılmakta ve dolayısıyla güncelliğini korumaktadır.
  • MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinin konu edildiği birinci ünitenin ilk konusunda felsefenin ortaya çıkışını hazırlayan düşünce ortamını açıklayabilmek için Sümer, Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint ve İran medeniyetlerin- de varlık, bilgi ve değer anlayışlarının felsefenin doğuşundaki etkilerine değinilecektir. Ardından Anadolu’da yaşamış bazı filozofların biyografik bilgilerini incelemeniz istenecektir.
  • İkinci konuda MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinin karakteristik özelliklerini açıklamak için ilk olarak bazı filozofların ilk neden (arkhe) hakkındaki düşünceleri (Thales, Anaximandros, Anaximenes, Empedokles ve Demokritos) ve bazılarının da değişim hakkındaki düşünceleri (Lao Tse, Herakleitos ve Parmenides) ele alınacaktır. Ardından Sokrates ve Sofistlerin (Protagoras ve Gorgias) bilgi ve ahlak anlayışları verilecektir. Son olarak ise Platon ve Aristoteles’in varlık, bilgi ve değer anlayışlarına değinilecektir.
  • Ünitenin üçüncü konusunda örnek felsefi metinlerden hareketle MÖ 6-MS 2. yüzyıl filozoflarının felsefi görüşleri analiz edilecektir. Ünitenin son konusunda Protagoras’ın “İnsan her şeyin ölçüsüdür.” sözünün dayandığı argümanları tartışmanız ve “bilgi-erdem ilişkisini” günlük hayatla ilişkilendiren özgün bir metin yazmanız istenecektir.
  • Hazırlık Çalışmaları
  • 1. Bir konu hakkında araştırma yapılırken o konunun tarihçesine neden bakılır?
  • 2. Felsefenin doğuşuna neler etki etmiş olabilir?
  • 3. Felsefenin ilk yöneldiği konu ve problemler neler olabilir?
  • Neler Öğreneceksiniz?
  • • Felsefenin ortaya çıkışını hazırlayan düşünce ortamını açıklamayı,
  • • MÖ 6-MS 2. yy. felsefesinin karakteristik özelliklerini açıklamayı,
  • • MÖ 6-MS 2. yy. filozoflarının felsefi görüşlerini örnek felsefi metinlerden hareketle analiz etmeyi ve
  • • MÖ 6-MS 2. yy. felsefesindeki örnek düşünce ve argümanları felsefi açıdan değerlendirmeyi öğreneceksiniz.
  • Felsefenin ortaya çıkmasıyla ilgili görüşler çoğunlukla kabullere dayanır. Bu kabuller, bugüne ulaşan sözlü ve yazılı (tarih, antropoloji, arkeoloji vb.) birçok bilginin yorumlanması sonucunda oluşmuştur. Elde edilecek yeni bilgiler, var olan kabulleri değiştirebilir ama uzlaşılan bilgilere göre felsefe, farklı medeniyetlerin felsefeye temel olabilecek bilim, inanç ve öğretilerinin sistemleştirilmesi ile MÖ 6. yüzyılda belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Felsefenin ortaya çıkışı ve sistemleşmesinde bazı filozoflar öne çıkmaktadır.
  • Felsefenin Doğuşu
  • Felsefe kelimesi, Yunanca “philosophia” sözcüğünden gelir. “Philosophia” iki sözcükten kurulmuştur. Bunlar: Philia ve sophia dır. İlki sevgi , ikincisi              bilgelik (hikmet)                   , geniş anlamıyla bilgi demektir. Buna göre philosophia, “bilgiyi, bilgeliği (hikmeti) sevme” anlamına gelmektedir.
  • Felsefenin adı gibi, kendisini de ilkin Eski Yunan’da buluyoruz. MÖ 6. yüzyılda, o zaman İyonya adı verilen bölgede (aşağı yukarı bugünkü İzmir ve Aydın illeri ile karşılarındaki adalar) birtakım düşünürlerle karşılaşıyoruz ki bunlar yapıtlarına Peri Physeos (Doğa Üzerine) adını veriyorlar. Bu yapıtlar, o çağın sınırlı bilgileriyle doğanın, evrenin bir anlamda bilimsel bir tablosunu çizmek için yazılmış ilk denemelerdir. Dolayısıyla bunlar,             dinî ve mitolojik (söylencesel)                                     bir dünya tasarımından ayrılan ilk felsefe yazılarıdır.

İLK MEDENİYETLERİN FELSEFENİN DOĞUŞUNA ETKİSİ

  • İnsanın yaşamı; taşıdığı yetileri bakımından gelişmeye, eğitilmeye ve edindiği bilgileri kuşaktan kuşağa aktararak kültür ve medeniyetler oluşturmaya imkân verir. Bu durum, insanın varlık koşullarına farklı düzey ve şekillerde biçim vermelerinin de yolunu açar; dünyayı ve kendilerini kavrayışlarında çeşitlilik oluşturur. İnsanın toplumsal ve kültürel tarihi, her kültür ve medeniyette kendine özgüdür. Her medeniyette felsefi düşünce ve disiplinlerin gelişme dönemlerinden önce mitos, masal, mistik öğreti ve tecrübeler belirli bilgi birikimi oluşturmalarını sağlamıştır.
  • Felsefi düşünce, Antik Yunan’da sistematik bir hâle gelmiştir. Sümer, Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint ve İran medeniyetlerindeki kozmos ve erdem anlayışları; felsefi düşünce üzerinde oluşum ve gelişim açısından etkili olmuştur.
  • Eski Yunan’daki bu ilk düşünürlerin, birtakım bilgilerini, kendilerinden önce yaşamış Doğu uygarlıklarından almış oldukları düşünülmektedir. Özellikle geometri bilgilerini Mısırlılardan, astronomi bilgilerini de Babillilerden edinmiş olabilirler. Ancak bu düşünürlerin Doğu’dan aldıkları bilgileri, işleyiş ve değerlendiriş yöntemleri bakımından, kendilerinden önceki başka hiçbir kültürde görülmemiş başarıyı yakaladıkları çok açık olarak görülebilmektedir. Örneğin, Mısır geometrisi pratik-teknik ihtiyaçlardan doğmuştu. Ülke için hayati önemi olan Nil Nehri’nin yıllık taşmalarını düzenlemek, bunun için kanallar açmak gereksinimi, Mısır geometrisini zorunlulukla ortaya koyup geliştirmişti. Böylece oluşan bu geometri, pratiğe bağlı olmaktan hiçbir zaman da kurtulamamıştır.
  • Mezopotamya ve Mısır’da yazı öncesi döneme dair pek çok ögeden söz edilir. Ancak onların “yazılı” kültüre geçişleri daha önemlidir. Yazı dilinin oluşması, onun öğretilmesi ve aktarılmasını; yazı materyallerinin (tablet veya parşömenler) üretilmesi ise okulların açılması gibi durumları gerektirmiştir. Bu durum, aynı zamanda üst düşünce üretimi anlamına da gelmektedir. Yazılı kültüre Sümer (çivi yazısı) ve Mısır ile (hiyeroglif yazı) geçildiği kabul edilir. Felsefi düşünce için de bu kültürler ilkler olarak görülmektedir. Sümerler,çamurdan yaptıkları (kil) tabletler üzerine Gılgamış Destanı ve Hamurabi Kanunları’nı yazmışlardır. Bunlar, düşünce ve medeniyetlerin yazılı kültürdeki ilk büyük örneklerini oluşturmaktadır. Bununla beraber Mısır ve Sümer medeniyetleri özellikle matematik, geometri, astronomi gibi alanlarda önemli bilgiler oluşturmuşlardır
  • Hint inançlarında insanı kötülüklerden arındırma ve isteklerin üstesinden gelme esastır. Bunu başarma- nın yolları düzenli bilgi ve akıl yürütme teknikleri değil, sezgi ve kişinin iç deneyleridir. Bu yaşamda elde ettikleri yeterlilikler, ölümden sonraki hayatlarının düzeyini de belirler. İnsanın isteklerden arınması onu, ulaşılması gereken en yüce varlığa yani Brahman’a ulaştırır. Hint inanışlarının temelinde evrenin yaratılışında “su”yun her şeyin kökeni ve canlı kaynağı olduğu fikri de vardır. Kozmosun (evren) inşa edildiği ve aşkın bir insan tasavvurundan türeme anlayışı bunlar arasındadır.
  • İran’da MÖ 1000-600 yıllarında Zerdüşt, ikili (dualist) bir anlayışı öne sürer: Ahuramazda, görünen ve görünmeyen evrenlerin Ehrimen ise kötülük ve yalanın yaratıcısıdır. Yaratılanlar oldukları gibi yaratılmışlardır. Mani’nin inanç düsturlarında iyilik ve kötülük ilkesinin ikisi de ezelîdir: aydınlık (iyi) ve karanlık (kötü). İkisinin karışımından da dünya oluşmuştur. Mani inancının hedefi, Ehrimen’in egemenliğindeki alanı ve insan bedeninde tutuklu bulunan aydınlığı gün yüzüne çıkararak genişletmektir. Egemen güç olan Tanrı Zervan, akıl ve irade gücüyle bunu temsil eder
  • Çin’deyse Taoculuk (Taoizm) inancında asıl olan bireydir. Mistik bir bilmeyle gizlere ulaşılmaya çalışılır. Transa geçerek duyusal bilgi dışına çıkılarak ve evrenin birliği duygusuna varılır. Lao Tse’nin önderi olduğu inanış, evrenin kendiliğinden ne ise öyle olduğuna inanır. Var olan her şey, yani Tao (evrenin doğru yolu, özü) erdemli hayatın da ilkesidir. İnsan için en üstün hayat şekli, üstün akılla Tao’yla birleşmektir.
    • Örnek

    Konfüçyüs, bütün hayatı boyunca insanları, iyiye, doğruya ve şerefli bir yaşama yöneltmeye çalışmış, inandığı prensipleri yaymak için birçok kitap yazmıştır.

    Konfüçyüs’ün bu yaklaşımı, Çin felsefesinin hangi yönünü örneklemektedir?

    • A) Daha çok doğru davranış ve tutum geliştirmeye yönelik olma
    • B) Evrenin işleyişindeki belirsizlikleri anlama ve açıklamaya yönelik olma
    • C) Şiirsel bir dile ve anlatıma sahip olma
    • D) Estetik problemlere yönelik olma
    • E) Doğanın gözlenmesi ve sayısal sonuçlara ulaşılmasını amaçlama
    • Çözüm
    • Konfüçyüs’ün insanları iyi davranışlara yöneltme çabası, onun felsefesinde daha çok ahlaki kaygılar taşıdığını ve tutum geliştirmeyi amaçladığını göstermektedir.

    Cevap A

  • İşte Eski Yunan felsefesi, elindeki öyle pek geniş olmayan bu bilgi gereçlerini bilimsel olarak işlemek için gerekli kavram kalıplarını araştırıp bulmuş, pratik-dinî kaygılardan bağımsız kalarak o dönemdeki dünya üzerine olabilecek hemen hemen bütün görüşleri ortaya koyabilmiştir.
  • İyonya’da felsefenin ortaya çıkabilmesi bazı şartlara bağlı olarak gerçekleşmiştir. Bunların başlıcaları şöyledir:
  • ° Yüksek refah düzeyine ulaşılmış olması
  • ° Kültürel zenginliğin (bilgi birikiminin) olması
  • ° Farklı inanç ve düşüncelere izin verecek hoşgörü ortamının olması
  • ° Minos Uygarlığı’ndan kalma gelişmiş bir dile sahip olunması
  • ° Diğer bir önemli etken ise insan faktörüdür. Bu insan faktörü; kişinin merak duymasıdır. İşte bu şartlar fazlasıyla İyonya’da olduğu için felsefe ilk olarak burada ortaya çıkmıştır.
  • Örnek 1

Varlıklarla, insanla alakalı sistemli ve yalnızca akla dayanan ilk düşünce sisteminin İyonya’da ortaya çıkması tesadüf değildi; Mezopotamya, Mısır, İran ve Fenike kültürlerinden etkilenmiş olan Milet kenti tarım ve denizciliğin geliştiği oldukça işlek liman kentidir. Ekonomik yapının ileri düzeyde olması, bilgi birikiminin varlığı ve hoşgörüyü de beraberinde getirmiştir. Yani Milet kentindeki ortam farklı inanç ve düşüncelere izin verecek kadar hoşgörülüydü.  Bu elverişli ortam Thales gibi düşünürlerin çıkmasına olanak hazırlamıştır.

Bu parçada, felsefenin Milet’te ortaya çıkmasını sağlayan hangi faktöre değinilmemiştir?

  • A) Yüksek refah düzeyine ulaşılması
  • B) Hoşgörü ortamının sağlanması
  • C) Bilgi birikiminin olması
  • D) Kültürel etkileşimin olması
  • E) Gelişmiş bir dile sahip olunması
  • Çözüm 1

Parçada, ekonomik yapının ileri düzeyde olduğu, bilgi birikiminin var olduğu ve hoşgörü ortamının sağlandığı belirtilmiştir. Ayrıca Mezopotamya, Mısır, İran ve Fenike kültürlerinden etkilenildiği, dolayısıyla kültürel etkileşim olduğu aktarılmıştır. Ancak gelişmiş bir dile sahip olunduğuyla ilgili bir bilgi verilmemiştir.           Cevap E

  • MÖ 5-6. yüzyıl arasında Anadolu’nun batı kıyısında yaşamış bazı filozoflar, o dönem doğa olayları hakkındaki açıklamalarıyla öne çıkmıştır. Bu açıklamaların ortak niteliği; mitolojik unsurlar içermeyen, doğal gözleme ve incelemelere dayanmasıdır. Filozoflar; varlığı, doğayı ve evreni yapmış oldukları gözlemler çerçevesinde belli ilkelerle açıklamaya çalışmıştır. Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Anaksagoras, Ksenofanes ve Herakleitos en çok bilinen filozoflardandır.
  • Filozofların çalışmaları, kendilerinden sonrakiler için temel olması ve felsefenin gelişip sistemleşmesine katkı sağlaması açısından önemlidir. Felsefenin sistemli olarak başlaması noktasında çoğu kaynakların bu filozofları işaret etmesi onların önemini daha da artırmaktadır. O dönem itibarıyla felsefi düşünceye katkısı olmuş birçok düşünür, bu coğrafyada bulunur. Diogenes, Aristoteles, Epiktetos ve Lukianos bunlar arasında öne çıkanlardır.
  • Thales
  • Milet’te (Aydın/Didim) yaşamıştır. Bazı kaynaklara göre tarihin ilk filozofu ve bilim insanı olarak kabul edilir. Evrene yönelik açıklamasında maddeye dayalı bir ilke öne sürmüştür. Felsefe dışında matematik, geometri ve astronomi gibi alanlarda da çalışmaları vardır. Güneş tutulmasını önceden tahmin ettiği söylenir. Geometride kendi ismiyle geçen “Thales Teoremi” ni oluşturan da odur.
  • Anaksimandros
  • Thales gibi Milet’te (Aydın/Didim) yaşamıştır ve onun öğrencisi olarak kabul edilir. Matematik, astronomi, haritacılık ve doğa gibi konularda da çalışmalar yapmıştır. Güneş saati üzerinden güneşin konumunu belirleyen bir alet geliştirdiği ve yeryüzü haritalarını çizdiği de söylenir.
  • Anaksimenes
  • Milet’te (Aydın/Didim) yaşamış filozoflardandır. Anaksimandros’un öğrencisi olduğu kabul edilir. Evren sistemi ve varlıkların oluşmasıyla ilgili düşünceleri felsefe tarihinde öne çıkmıştır. Astronomi alanında çalış- malar yapmıştır. Güneş ve Ay tutulmaları hakkında doğru bilgiler vermiştir.
  • Anaksagoras
  • Klazomenai’da (İzmir/Urla) yaşamıştır. Felsefe tarihinde varlıkların temeline yönelik “nous” kavramıyla öne çıkmıştır. Bu kavram, maddeleri bir amaca göre düzenleyen ve hareket ettiren ilkeyi işaret eder.
  • Herakleitos
  • Ephesos’ta (İzmir/Efes/Selçuk) yaşamıştır. Varlıklar üzerine oluş düşüncesiyle öne çıkmıştır. Yapıtlarının anlaşılması güç olması ve anlatımını özdeyişler şeklinde yapmasından dolayı ona “Karanlık Herakleitos” denmiştir. Düşünce tarihinde “Aynı ırmağa iki kez giremezsin” sözünün sahibidir.
  • Epiktetos
  • Hierapolis’te (Denizli/Pamukkale) doğmuştur. Stoa felsefesinin temsilcilerinden olan Epiktetos, ahlak alanındaki düşünceleriyle tanınmıştır. Dönem itibarıyla köle olarak dünyaya gelen ve sonradan kölelikten azat edilen filozoftur. Bilgelik, irade, özgürlük ve doğaya uyum gibi konularda fikirleriyle öne çıkmıştır.
  • Diogenes
  • Sinope’de (Sinop) doğmuştur. “Kinik” felsefi öğretisini savunan filozoftur. Rıhtımda bir küfenin içinde yaşayan Diogenes, hayatta malın mülkün önemli olmadığını, insanın doğaya uygun yaşamasının gerektiğini ileri sürmüştür. Kendisini ziyarete gelen Makedonya Kralı Büyük İskender’in “Benden bir isteğin var mı?” sözüne karşılık “Gölge etme başka ihsan istemez.” sözüyle düşüncelerini açıkça ortaya koymuş bir filozoftur.
  • Lukianos (Lukiyanos)
  • Şamişat’ta (Adıyaman/Samsat) doğmuştur. Özellikle ahlakla ilgili eserler vermiştir. Güçlü bir retorikçidir (Söz ile ikna etme sanatı.). Dönemin özellikle de Kiniklerin düşüncelerini ve mitolojik inanışlarını eleştirmiştir.
  • Ksenofanes (Kısefones)
  • Kolophon’da (İzmir/Değirmendere) doğmuştur. İnsan ve toplumun kültürel yaşantısıyla ilgili düşünceler oluşturmuştur.
  • Aristoteles
  • Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından Aristoteles, yaşamının bir kısmını Assos’ta (Çanakkale/Ayvacık) geçirip burada felsefi çalışmalar yaptığı için Anadolu’da yaşayan filozoflar arasında sayılmıştır. Mantık, siya- set ve biyoloji gibi birçok bilgi alanında çalışmalarıyla öne çıkan Aristoteles, o dönem itibarıyla bu alanların çoğunda ve etkisi çağlar boyu süren görüşler ortaya koymuştur. Kendinden önceki felsefeler ve bilimselçalışmalar hakkında vermiş olduğu bilgiler dolayısıyla ilk felsefe ve bilim tarihçisi olarak da bilinir. Canlıları sınıflandırması bakımından da ilk biyolog olarak bilinen Aristoteles, bunlarla beraber Makedonya Kralı Büyük İskender’in öğretmenliğini de yapmıştır.
  • Kleanthes
  • Çanakkale Ayvacık’ta doğumuştur. Kleanthes, Atina’ya gittikten sonra Zenon’un öğrencisi olmuş ve o öldükten sonra okulunun başına geçmiştir. Çok yoksul olan ve bahçelerde çalışan Kleanthes’in ilk mesleği de boksörlüktür.

 

  • MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesi, Antik Çağ felsefesi olarak da bilinir. Bu çağa genel olarak bakıldığında tartışmaların bazı dönemlerde farklılaşarak yoğunlaştığı görülür. Doğa felsefesi olarak adlandırıldığı dönemde ilk neden ve değişim; felsefenin insana yöneldiği dönemde Sokrates ve sofistlerin bilgi ve ahlak; sistematik felsefenin başladığı dönemde ise Platon ve Aristoteles’in varlık, bilgi ve değer alanına ait tartışmaları öne çıkar.
  • MÖ 6. yüzyıl felsefesinin ortaya çıkışının belirginleştiği dönemdir. İlk dönem filozoflarının cevaplarını doğadan elde etme düşüncesi, onların doğa filozofları olarak bilinmesini sağlamıştır.
  • Bu dönem felsefesinin ana problemi, varlığın ilk nedeninin ne olduğu düşüncesidir. Varlığı oluşturan ilk neden sorunu, aynı zamanda varlığın ilk maddesinin ne olduğu problemi olarak da görülmüştür.
  • Varlığın ilk nedeni; temel, ilk ilke ve arkhe olarak da isimlendirilmiştir.
  • İlk neden, her şeyin ondan çıktığı ve her şeyin temelini belirleyendir. İlk neden problemi; bir yandan öz (mahiyet) tartışmalarına, bir yandan varlığın değişimi tartışmalarına dönüşmüştür.
  • Doğa filozoflarından Thales, Anaximandros, Anaximenes, Empedokles ve Demokritos varlığın özü tartışmalarında ilk neden anlayışıyla öne çıkmıştır.
  • Varlığın değişimi tartışmalarında ise felsefe tarihinin ilk karşıt fikirlerinin sahipleri olan Herakleitos ve Parmenides’in ve Yunan filozoflarının dışında etkili bir filozof olan Lao Tse’nin görüşleri önemlidir. Bu dönemi daha iyi anlamak için ismi geçen filozofların görüşlerini kısaca açıklamak gerekmektedir.
  • Felsefe eski yunanda doğa filozoflarıyla başlamıştır.
    Thales, Anaximenes, Anaximandros, Herakleitos, Parmenides, Pisagor, Demokritos gibi ilk filozoflar varlığı merak etmişler evrenin neden ve nasıl oluştuğu sorularına cevap aramışlardır. Bu dönem filozoflarının temel sorunu, arkhe(ilke) problemidir. Yani evrenin kendisinden türediği ilk madde(töz) nedir? sorusuna cevap aramışlardır.
    Evrenin ilk maddesi;
    Thales’e göre; Su
    Anaximenes’e göre; Hava
    Herakleitos’a göre; Ateş
    Demokritos’a göre; Atomdur.
  • Thales (MÖ 624- 546) Düşünce tarihinin ilk filozofu olarak kabul edilir (Görsel 1.4). Felsefe dışında matematik ve astronomi alanlarında bilgiler ortaya koymuştur.
  • Ona göre evrenin ilk nedeni (arkhesi), sudur. Su; varlıkların tümünün nedeni, ilk maddesidir. Değişen her şeyde değişmeden varlığını sürdürendir. Evrendeki çokluğun temelindeki birliktir. Suyun soğuduğunda buz, ısındığında ise buhar olması suyun tüm varlıklarda farklı biçimlerde var olduğunu gösterir. Evrenin arkhesi problemini ilk olarak Thales dile getirmiş ve cevabı da doğadan vermiştir. Kendinden sonraki düşünürler için değişim, birlik ve çokluk gibi tartışma başlıkları açmıştır.
  • Yunan kolonilerinden biri olan Milet’te (Aydın) doğup yaşa- mıştır. Heredot’un bildirdiğine göre, MÖ 585’te gerçekleştiği kabul edilen Güneş tutulmasını isabetli olarak önce- den hesaplayıp duyurmuştur.
  • Mısır’daki geometri bilgilerini alarak teorik geometriye dö- nüştürmüştür.

 

İlgili Kategoriler

11.Sınıf Ders Notları 11.Sınıf Felsefe Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir