AÖF Girişimcilik İlk 4 Ünite Ders Notu



AÖF Girişimcilik İlk 4 Ünite Ders Notu

1.ÜNİTE

GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI ÇEŞİTLERİ VE GİRİŞİMCİLİKTE ETİK

Girişimcilik: bir malın veya hizmetin üretim girdilerinin satış amaçlı olarak henüz belirlenmemiş bir bedelle satın alınması ve üretilmesidir. Hem düşünsellik hem de eylemsellik vardır.
Girişimcilik, kökleri hayallere dayanan ve değerlerle sonuçlanan bir süreçtir. Diğer bir deyişle hayalleri gerçeğe
dönüştürmektir. Girişimcilikte hem hem soyutluk hem somutluk vardır. Hem düşünsellik hem de eylemsellik
vardır.

Bir işletmenin ömrü ne kadar girişimci olduğuna bağlıdır. Girişimcilik işletmeler için 1 defa ya da kesik değil sürekli sürdürülebilir olmalıdır.İşletmelerin etkilendikleri ancak etkileyemedikleri ekonomik, toplumsal, yasal ve siyasal, teknolojik alandaki hızlı değişiklikler çeşitli tehdit ve fırsatlar yaratmaktadır. İşletmeler, bunları önceden algılayarak yani öngörerek tehditler için tedbir oluşturmakta, fırsatlardan da yeni iş fikirleri çıkarmaktadır İçinde bir eylem barındıran girişimcilik terimi ilk defa teoride Fransız Richard Cantillon tarafından 1730’larda kullanılmıştır. Fransızca “entreprendre” fiili girişimcilik yapmak anlamında kullanılmaktadır. Bundan da “entrepreneur” Türkçeye girişimci diye çevirebilecek bir kelime türemiştir.
Girişimciliğin temeli de Endüstri devrimine dayanmaktadır. Girişimciliği, henüz belirginleşmemiş bir bedelle satmak üzere üretimin girdilerinin ve hizmetlerinin satın alınması ve üretilmesi olarak 18. yüzyılda ilk kez tanımlayan Richard Cantillon, girişimciliğin risk alma unsurunu öne çıkarmıştır.

Jean Baptise Say girişimcilikte üretim girdilerinin örgütlenmesi ve yönetilmesi üzerinde durmuş tanıma bunu da eklemiştir. Girişimcilik bu tanım ve dönemle birlikte 4.üretim faktörü olarak görülmüştür. İktisat biliminin ekolleri, özellikle iktisat teorisi tarafından, bundan sonraki tüm dönemlerde kapitalist ekonominin gelişmesinde girişimciliğin önemli olduğunu vurgulamıştır. Hatta Liberalizm ve ekonomik sistem olarak Kapitalizmde girişimcilik üç özgürlükten biri olarak görülmüştür. Düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü ve girişimcilik özgürlüğü Günümüzde kapitalizmin tek sistem olarak liderliğini ilan etmesi girişimciliği daha da önemli hale getirmiştir.

Girişimcilik Joseph A. Schumpeter tarafından farklı ele alınmış ve yenilikçilik özelliği katılarak dinamizm kazandırılmıştır. YIKICI YARATICILIK olarak adlandırılan eski yerine yeniyi koyma eyleminin girişimcilik olduğunu vurgulayarak yeni bir boyut kazandırmıştır.

Girişimcilik yenilikçilik ( inovasyon ) içerir. Türkçede girişimciliğin sözlük anlamı “girişimci olma durumu, emek sermaye ve doğayı bir araya getirerek üretim sürecinin bir üretim faktörü olarak tasarlanması, örgütlenmesi ve onun tüm risklerinin üstlenilmesi” şeklindedir. Sözcük olarak girişimcilik Türkçede “müteşebbislik” olarak da kullanılır. Ancak günümüzde girişimcilik kavramı, daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Girişimciliğin dar anlamda girişimci sadece iş kurarken var, sonrasında yoktur Girişimcilik işletmenin kuruluşun-dan başlar yaşamıyla devam eder ve hiç eksilmez hatta artar. Girişimcilik bir kültürdür ve işletme-nin tüm fikir ve eylemleri içinde yer alan bir süreçler dizisidir.

Girişimcilik bir süreçler bütünüdür yani fırsatları görme , yenilikçilik , risk alma , öngörme ve önceden hareket etmeyi ön görür. Yani fırsatları görme , yenilikçilik , risk alma ve harekete geçme girişimciliğin yapı taşlarıdır. Eylemcilik var ancak fırsatçılık, risk alma yoksa yine girişimcilik gerçekleşmez.

Girişimciliğin alt süreçleri : Arama, seçme, uygulama ve değerlendirmedir. Girişimcilik sorun ve ihtiyaçları fark etmek, bunları gidermek için ticari hale gelebilecek ürün/hizmet ve toplumsal fayda yaratmak, üretim faktörlerini bir araya getirebilmek ve düzenlemek, bunların tümü için risk almak, yenilik yapmak, fırsatları öngörmek ve değerlendirmek olarak ifade edilebilir.

GİRİŞİMCİ
Girişimcilik bir eylem, girişimci ise bu eylemi yapan kimsedir. Bir süreç olan girişimcilik, kendisini oluşturan alt süreçlerden meydana gelmektedir.

Girişimcilik sisteminde girişimci mutlaka vardır, fakat alt sistemlerin bazılarında olmayabilir.
Girişimci tutum ve girişimci davranış bir girişimcide bir arada olması gereken en temel özelliklerdir.

Girişimcinin Özellikleri:
• Fırsatların benimsenmesi, risk almaya hazır olma, yenilik ve değişim için istekli olma, belli başlı girişimci tutumlarından bazılarıdır. Bunları eyleme dökmek, bunlar için harekete geçmek girişimci davranışını göstermekte- dir. O halde bir girişimcide hem “girişimci tutum” hem de “girişimci davranış” olması gerekmektedir.
• Genel anlamda girişimcinin özelliklerinden sayılan unsurları tutum ve davranışlara dağıtabiliriz. Bu, özellikle zekâ, enerji, deneyim, girişimcilik ruhu, rasyonel davranış yetisi ve motivasyondur. Girişimcilerdeki bu özellikler geçici değil sürekli vardır.
• Girişimci aynı zamanda inovasyon lideridir. Girişimci yola çıktığında başarısızlıkla karşılaştığında yeni yol bulandır. “Ben başarısız oldum, yapamıyorum.” demez, mutlaka çıkış yolu bulur.
• Girişimciliğin gücü özgürlükten gelir. Girişimcinin bir özelliği de özgür olmasıdır. Kontrol edilmek, otoritenin altında olmak, hiyerarşi ve bürokrasinin arasında kalmak, girişimcinin hoşlanmadığı şeylerdir. Emir almayan, özgür insanın yaratıcılık potansiyeli daha yüksektir.
• Girişimcinin ilişkileri ve iletişimi güçlüdür. Bu alanda, içinde bulunduğu ilişki ve iletişim ağları ona güç verir. Çünkü bu tür ortamlar paylaşım, işbirliği ve dayanışma imkânları sunar. Bu da çözülemeyen sorunlar ve aşılama- yan engeller için destek sağlar. Girişimci, içinde bulunduğu iletişim ve ilişki ağlarıyla beslenir. Girişimcilik hem piyasa hem de bürokrasiyle güçlü ilişkilere sahip olmayı gerektirir.
• Günümüzde inovasyon nasıl tek kişiye, bir gruba bağlı değilse, kapıdan giren herkes bu sürece dahil edilmişse hatta örgütün dışına taşmışsa (açık inovasyon) girişimcilikte tek kişiye ait değildir. İşletmede yöneticiler de, çalışanlar da girişimci davranış göstermektedirler.
• Girişimci bilgili ve becerikli olmalıdır. Yetenek de zaten bu ikisinin birleşmesiyle ortaya çıkmaktadır
Günümüzde inovasyon nasıl tek kişiye, bir gruba bağlı değilse, kapıdan giren herkes bu sürece dahil edilmişse hatta örgütün dışına taşmışsa (açık inovasyon) girişimcilik de tek kişiye ait değildir. İşletmede yöneticiler de, çalışanlar da girişimci davranış göstermektedirler. İleride girişimci çalışan, girişimci yönetici, girişimci lider gibi kavramların daha fazla dillendirileceğini söylemek pek yanlış olmayacaktır. İşletmede girişimci dışında herkes girişimciye girişimci özellikleriyle destek vermiş olacaklardır.
Girişimcilerle ilgili çok konuşulan MİT’ler vardır. Bunlar doğru gibi kabul edilir. Ancak doğru değildirler. Bunlardan bazıları şunlardır;
• Sermayesi olan herkes iş kurabilir başarılı olabilir: Her kapital sahibi iş kurabilir ancak her kurulan iş başarılı olamaz. İş kurmak için sermaye gerekli ama sadece onun olması yeterli değildir.
• X girişimci şunu üretiyor, satıyor, kazanıyor ben de bunu yaparsam kazanırım: Bu düşünce tamamen taklitçilik- tir. Girişimci taklit yapmaz, farklı olanı yapar. Girişimci inovasyon yapar. Hiç kimsenin yapmadığını ilk kez o yap- mak ister. Gerçek girişimci taklit eden değil taklit edilendir. Pazarda ilk olmanın üstünlüğünü yaşar.
• Eğitim dönemlerinde pek başarılı olamayanlar girişimcilikte de başarılı olamaz. Pek tabi girişimcilik eğitimini ayrı tutarsak, genel ve uzmanlık eğitiminde başarılı olanlar girişimcilikte de başarılı olurlar, şeklinde doğrusal ilişki kurulamaz
• İş fikri yaratabilen herkes girişimci olabilir. : Girişimcilik için iş fikri üretmek tek başına yeterli değildir. Bu fikri ticari ürün ve hizmete ya da toplumsal faydaya dönüştürebilmek gereklidir. Yani fikri gerçeğe dönüştürmek de fikri kadar önemlidir
• Girişimciler devletten ihale alan, vergi kaçıran, çalışanın ücretini ödemeyen, meşru gören kimselerdir: Bu algı doğru değildir. Gerçek girişimci etik ilkelere uyar. Onun için itibar sahibidir. Girişimciliğin geliştiği toplumlarda girişimcinin imajı yüksektir. Çünkü devlete vergi, insanlara iş verir.
• İflas eden girişimci yüz kızartıcı suç işlemiştir: Girişimcinin iflas etmesi başarı sız olması demektir. Girişimcilikte başarılı olmak yanında başarısız olmak da vardır.
• Girişimciler kumarbazdır: Girişimciler risk alır, ancak aldıkları risk hesap edilebilir kontrollü risktir.
• Girişimcinin gecesi gündüzü yoktur. Tümü için geçerli değildir, ama zaten girişimciler işlerini sevdikleri için düzensiz bir yaşamdan şikâyetçi değildirler.Hatta belirli bir stres onların istediği bir şeydir GİRİŞİMCİLİK ÇEŞİTLERİ Kapsam açısından 2 tür girişimcilik vardır. Bunlar dış (genel) ve iç girişimcilik

DIŞ (GENEL) GİRİŞİMCİLİK
Yeni bir işletmenin ya da toplumsal fayda üreten yeni bir organizasyonun kurulması başlı başına girişimcilik olarak görülmektedir. Bu girişimciliğe dış girişimcilik, genel girişimcilik, başlangıç girişimciliği denebilir. Bu girişimcilikte ilk hareketin yapılması, ilk adımın atılması, girişimin doğuşu vardır. Organizasyonların doğumu insanların doğumuna benzer. Sağlıklı doğan işletmelerin ömrü uzun olur. Yenilik yaparak ve girişimcilik süreçlerini uygula- yarak işletme ve örgüt kuran kişiler ya da profesyonel yöneticilerin yaptığı iş iç girişimcilik dışındaki girişimciliktir. Bunlara da girişimci denir. İç girişimcilik, kurulmuş ve yaşayan bir işletmenin sınırları içindeki tüm alanlarda yeni üründe/hizmette, yönetimde, pazarlamada, satın almada, üretimde, satışta ve bunların fonksiyonlarında yapılan yeniliklerin ticari hale gelme çaba ve sonuçlarıdır. Bu sürece katkıda bulunan, işletmede her pozisyonda çalışana da iç girişimci denir. Aynı zamanda bu girişimciliğe kurum içi girişimcilik de denir. İç girişimcilik düzeyi düşük işletmelerin gelişme ve sürdürülebilirlik potansiyelleri azalmaktadır
İç ve dış girişimciliğin benzer yönleri ,
Her ikisinin de yenilikçi, fırsatları kovalayıcı, risk almaları, kaynakları etkin ve verimli kullanmaları, aile geçmişleri, girişimcilik özellikleri, temsilcilik aracılığı ile katılım yerine direkt katılımları, temel güdüleri, ilişkileri ve iletişimleri benzer yönleridir.
Farklı yönleri ise şu şekilde sıralanabilir:
• İç girişimci fon sağlamak konusunda diğer girişimciye göre daha rahattır.
• İkisi de risk alır ancak iç girişimcinin riski kariyeri ve istihdam ile ilgilidir.
• İç girişimci şirketteki engellerle İÇ GİRİŞİMCİLİK karşılaşır ve üstesinden gelmeye çalışır.
• Diğer girişimci ise pazarda karşılaştığı engellerle uğraşır.
• İç girişimci güçlendirmek diğer girişimci geliştirmek için çalışır.
Günümüzde şirketlerin en sık karşılaştıkları sorunlardan ve yaptıkları hatalardan birisi de dünyada meydana gelen değişikliklere cevap verememektir. İşte bu sorunun çözümünde iç girişimcilik düşünülmelidir. Will Rogers’in Will Rogers’in “Doğru yoldaysanız bile eğer oturursanız ezilirsiniz.” sözü iç girişimciliğin ne kadar önemli olduğunu desteklemektedir Girişimciliğin faktör getirisi kârdır.. İçerik açısından 2 tür girişimcilik vardır .Ekonomik (ticari ) ve sosyal girişimcilik

EKONOMİK (SOSYAL) GİRİŞİMCİLİK
Bu girişimcilik, sahibine kâr, müşterisine katma değer sağlayan bunu da ürettiği ürün ve hizmetle yapan girişimciliktir.
Kâr, girişimcinin ana amacı olarak ve en büyük getirisi olarak görülür. Yine başarı ölçüsü de kârdır.
Bu nedenle tüketicinin/müşterinin çözülmemiş sorunlarını çözen, ihtiyaç ve beklentilerini gideren ürün ve hizmetlerin üretilmesi düşünülür. Bu düşüncelerden iş fikri bulunur. Sonra da girişimciliğin diğer süreçleri işletilir. Esasında süreçler bakımından bütün girişimcilik türlerinin birbirleri arasında farklılıkları pek yoktur. Bütün dünyada yaygın olan girişimcilik türü ekonomik (ticari) olanıdır.
Ekonomik teoride dört üretim faktöründen birisi olarak girişimciliğin faktör getirisi kâr olarak belirtilmiştir.

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK
Sosyal girişimcilik diğerine göre daha yenidir. Ekonomik girişimciliği tamamlar. Fakat kurumsal sosyal sorumluluk ve hayırseverlik gibi kavramlarla karşılaştırılmamalıdır. Sosyal girişimcilik kavramı kurumsal sosyal sorumluluk ve hayırseverlik kavramlarından farklıdır.
Kurumsal sosyal sorumluluk da ticari girişimci ve işletmesi, itibar kazanmayı, bunu da markasına yansıtmayı açık açık belirtmese de hedeflemektedir. Bu alandaki yatırımın bir şekilde geri döneceğini umar. Ancak sosyal girişimcikte, sosyal girişimci, bunu itibar kazanmak için değil toplumun devlet, işletmeler ve diğer sivil toplum tarafından çözülemeyen sorunlarını çözmek ve tamamen ortadan kaldırmak için uygular . Sosyal girişimciliğin temelinde “aldığından fazlasını vermek” vardır Sosyal girişimciliğin getirisi sosyal faydadır.
Sosyal girişimcilik 1990’ lardan sonra ortaya çıkmıştır.

Ekonomik teoride bir üretim faktörü olarak görülen ve getirisinin kâr olduğu kabul edilen ekonomik ve ticari girişimciliğin de mutlaka kârdan başka sosyal fayda üretmek gibi amaçları da vardır.Kâr birinci sırada, sosyal fayda ikinci sıradadır.Sosyal girişimcilikte ise sosyal fayda ilk sırada kâr bulunur, hatta buna kâr bile denmez ekonomik getiri denir . Ekonomik girişimciler toplumdaki ekonomik dönüşümü sosyal girişimciler de sosyal dönüşümü sağlarlar . Sosyal girişimcilerin yaptıkları daha insani ve ahlakidir. Ekonomik girişimci diğerine göre daha çok kendine çalışır. Sosyal girişimci ise kendinden çok topluma çalışır.Ekonomik girişimci için kârın sürdürülebilirli¤i, sosyal girişimci için ise sosyal dönüşümün sürdürülebilirliği önemlidir .Sosyal girişimcilikte de inovasyon ön plandadır. Ancak sosyal dönüşümü sağlayan bu inovasyonun patenti yoktur.Ekonomik girişimcilikte ise potansiyel olarak gelir ve kâr getiren, hisse değerini yükselten her yeniliğin, patent
veya tescil ile yasal olarak taklit edilmesi istenmez. Sosyal girişimcilikte kavram olarak yeni olduğu için henüz yenilik sistemleri kurulamamıştır. İki tür girişimciliğin ortak yanlarından bir diğeri de risk almak, hata yapmak ve başarısız olmaktır. Sosyal girişimciliğin taklit edilmesi özendirilmelidir. Yani sosyal girişimciliğin taklit edilmesi istenir. Ekonomik girişimcilikte iş fikri ne kadar önemliyse sosyal girişimcilikte de iş fikri o kadar önemlidir.

Fowler, sosyal girişimciliğin yalın bir tanımını şu şekilde yapmıştır: “Sosyal girişimcilik,sosyal fayda elde etme ve sürdürme olanağı sağlayan yaşanabilir (sosyo) ekonomik yapıların, ilişkilerin, kurum-ların, organizasyonların ve uygulamaların yaratılmasıdır.” Hibbert ve arkadaşlarına göre “ Sosyal girişimcilik, Kâr elde etmek amacından çok sosyal amaçlar için girişimsel davranışın sergilenmesidir. Mair ve Marti, “ Sosyal girişimcilik, sürdürülebilir bir şekilde, sosyal ihtiyaçları karşılayan fırsatla-rın keşfedilmesi ve bu fırsatların gerçeğe dönüştürülmesinde kaynakların yaratıcı bir şekilde kullanılmasıdır.” şeklinde tanım yapmıştır.

Sosyal girişimcilik konusunda uygulamada iki modelden söz edilmektedir.
Bunlardan birisi sosyal girişimciliğin, misyonu sosyal olan örgütlerle yapılabileceğidir.
İkinci model ise, ekonomik ve ticari girişimciliğin ana misyonu kâr ise de sosyal misyonlarının da olduğunu kabul ederek ekonomik ve ticari girişimciliğin sonuç olarak sosyal girişimciliği de kapsayabileceği görüşüdür
İnsanların yaşam kalitesini artırmaya odaklanan sosyal girişimcilik örneği olarak mikro kredi uygulamasıyla özellikle kadınları bu harekete katan, 2006 yılında Nobel Barış Ödülü alan Bangladeşli Muhammed Yunus gösterilebilir. 2006 Nobel Barış Ödülü’ne sosyal girişimcilik alanındaki çalışmaları nedeniyle Bangladeşli Dr. Muhammad Yunus layık görülmüştür .Yaşam kalitesi düşük insanların çok küçük parasal desteklerle (mikrokredi) kendi işlerini kurması, insanca yaşamayı elde etmeleri hatta istihdama katkı yapmaları sosyal faydayı daha da artırmaktadır.

Dünyada başarılı sosyal girişimcilik örnekleri;
ASHOKA : BillDragton tarafından 1980 yılında kurulan mikro finansmandan çevre, sağlık,insan hakları ve eğitim/ öğretim alanlarına kadar sürdürülebilen yenilikçi fikirleri destekleyen bir sosyal girişimcilik hareketidir.
SCWAB: Her yıl Davos toplantılarıyla ilgili Dünya Ekonomik forumunun fikir babası KlausScwab’ın girişimiyle kurulan ve yoksulluğun koşullarını değiştirmeyi amaçlayan sosyal girişimcilik hareketidir.

Türkiye’de en çarpıcı örnek 100.Yıl Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın sosyal girişimcilik hareketidir. ( Van gölünün sodalı ortamında yetişen inci kefalinin yanlış avlanma nedeniyle neslinin tükenmesinin önüne geçmiş çoğalmalarını sağlayarak çevreyi ve doğayı korumuştur.) Çeşitli engellere rağmen başarıya ulaşan Sarı, Schwab Vakfının Türkiye’de Ernst Young ve Milliyet Gazetesi ile 2007’de birlikte yaptığı “Yılın Sosyal Girişimcisi” yarışmasında birinci olmuştur, 2008’de birinciliği Nebahat Akkoç ile Aynur Bektaş, 2009 birinciliği ise Ali Nihat Gökyiğit almıştır. Bu da gösteriyor ki sosyal girişimcilik, ülkemizde de ilgi görmeye, başarı kazanmaya başlamıştır.

KADIN GİRİŞİMCİ
Kadınların ekonomik ve sosyal hayatta güçlenmesini sağlamak amacıyla hareket eden, kadınların da girişimcilik yapabileceği onların da bu rolü üstlenebileceği ile ilgili görüşü kapsayan girişimcilik çeşididir. Türkiye de yaklaşık 1,3 milyon erkek girişimci 80 bin kadın girişimci vardır. Erkek girişimcilerin yüzde 80’i kadın girişimcilerin yüzde 60’ı zorunlu olarak girişimci olmaktadır.
Ülkemizde kadınların çalışma hayatına katılma oranı yüzde 26, AB ortalaması yüzde 55, dünya ortalaması yüzde 46’dır; yine ülkemizde kadın girişimci oranı toplam erkek girişimcilerin yüzde 15’i dir; yani kadın, çalışma hayatında daha çok olmasına rağmen girişim rolde çok az görülmekte-dir. TOBB bünyesinde “kadın girişimciler kurulu” oluşturulmuştur. Ayrıca misyonlarının kadın girişimciliği geliştirmek olan Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) 2002 yılında kurulmuş-tur. Bunun yanında bu hareketi destekleyen, bankalar, eğitim ve çeşitli sivil toplum
kuruluşları bulunmaktadır.

GENÇ GİRİŞİMCİLİK
Küçük yaştan itibaren kalıba sokulmadan, ona uygun koşullar sağlanarak ortaya çıkarılması ve geliştirilmesi gerekir. Diğer yandan olaya risk açısından bakıldığında kalıba giren insanların risk alması düşüyor. O zaman hem yaratıcılık hem de risk alma özellikler bakımından gençler, girişimcilik açısından daha uygundurlar. Türkiye’ de girişimcilerin eğitim durumlarına bakıldığında yaklaşık yüzde 80’ininin üniversite mezunu olmadıkları görülmektedir TOBB Genç Girişimciler Kurulu 2009’da faaliyete geçti. KOSGEB Girişimcilik Enstitüsünce yürütülen “Genç Girişimci
Geliştirme Programı” çeşitli adlardaki genç girişimciler dernekleri hemen hemen her üniversitede kurulan girişimcilik ya da genç girşimciler kulüpleri, Anadolu Üniversitesi Girişimcilik ve Araştırma Birimi(GEAB), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İbrahim Bodur Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi, TÜSiAD Sabancı Üniversitesi Rekabet Formu, TÜSiAD Girişimcilik ve Yenilikçilik Çalışma Grubu vb.

YENİ GİRİŞİMCİLİK
Geleneksel ve yeni girişimcilik diye ikiye ayrılır
Geleneksel girişimcilik; girişimciliğin eskisi gibi devam etmesidir. Eski ve yeni sorunlar, mevcut ürün/hizmet ve iş anlayışıyla çözen geleneksel sektörlerin olduğu, iş büyütmek için mevcut sektörler dışında bir seçeneğin olmadığı girişimciliğe geleneksel girişimcilik denir. Bu girişimcilikte büyüme hızlı ve yüksek değildir.
Yeni girişimcilik; yeni ve eski sorunları, yeni ürün/hizmetler ve yeni iş anlayışları ile çözen girişimciliktir. Yeni girişimcilik inovasyona ve inovasyon sektörlerine odaklı olan, finansmanı da erişim hedefi de “küresel” olan, bilim ve teknolojiyle pazarlama becerilerine dayalı bir girişimcilik-tir.” Yeni girişimcilikte, ekonomiye yeni sektörler kazandırılmakta ve mevcut sektörleri büyütmekte olduğu için ekonomik büyüme hızlıdır. Her büyüme istihdam demektir. Bu durumda yeni girişimcilik işsizliği, geleneksel girişimciliğe göre daha iyi çözer. Bu nedenle dünyada bunu bilen ülkeler bu girişimciliği desteklemektedirler. Örnek olarak ABD, İsrail, Singapur, Malezya, Çin, Yeni Zelanda ve Hindistan Bu ülkelerin girişimcilikle ilgili yaptıkları uygulamaların sonuçları ndan bazıları şöyle sıralanabilir:
• İnovasyon, ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırdı.
• “Odağı” olmayan girişimcilik destek programları beklenen seviyede büyüme ve istihdam sağlamamıştır. Bunun yanında inovasyon ve yeni teknoloji içeren girişimci ve sektörlere yap›lan destekler ve programlar büyümeyi artırmıştır.
• Yeni girişimcilik genellikle büyük ve kapsamlı devlet desteğiyle olmuştur.
Kapitalizmin anavatanı olan ABD’de yeni girişimciliğin en iyi uygulama merkezi olan Silikon Vadisi de çok büyük devlet deste¤i alarak kurulmuş ve büyümüştür.

GİRİŞİMCİLİKTE ETİK VE İTİBAR
Girişimciliğin hareket noktası sorun çözmek ve ihtiyaç gidermektir.Girişimcilik süreçlerinin başında yer alan iş fikri, kişinin öz malıdır ve ona ait olmalıdır. İşte buna fikri mülkiyet hakkı denir ve korunur. Gerçek girişimci; “kafanı kullan köşeyi dön,” “çal çırp köşeyi dön”, gibi deyişlerle hareket etmez. Girşmcilik bir bakıma yeni sorunlar çıkarmadan, var olan sorunları çözmeye
odaklanmaktır. Etik değerlere bağlı girişimciler devletine vergisini tam veren, vatandaşlara istihdam sağlayan, ürettikleri mal ve hizmetlerle müşterilerin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan, düzenledikleri veya katkıda bulundukları sosyal sorumluluk projeleriyle toplumsal fayda üreten bireylerdir.

2.ÜNİTE

GİRİŞİMCİLİĞİN EKONOMİK TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL TEMELLERİ 2. ÜNİTE
Girişimciliğin  neden bu denli önemli bir konu haline geldiğinin anlaşılabilmesi girişimcilik olgusunun ekonomik, toplumsal ve kültürel temellerinin kavranmasıyla mümkün olabilir

GİRİŞİMCİLERİN EKONOMİDEKİ ROLÜ 
Girişimciler rekabet ortamını canlandırırken yeni ürün ve hizmetleri pazara sunar ve bu durumda yeni pazarlar oluşturarak istihdam olanaklarını artırır.

OECD ülkelerinde küçük ve orta boy işletmeler tüm işletmelerin en az % 95’ini, ABD’de bulunan 22 milyon işletmenin % 99’unu, Avrupa Birliği’nde % 99’a yakınını oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’nde istihdamın üçte ikisini temsil eden küçük ve orta boy işletmeler genellikle bilgi yoğun hizmet sektö-rü ve teknoloji alanında faaliyet göstermekte, giderek artan biçimde uluslararası ortaklıklar içerisin-de yer almaktadır. Türkiye ekonomisinde de önemli bir yere sahip olan küçük ve orta boy işletmeler tüm işletmelerin % 99,3’ünü oluşturmaktadır. İstihdamdaki payları % 76,7olup, yaratılan katma değerdeki payları da % 37,7’dir. Girişimciliğin günümüzdeki önemini anlamak için ekonominin değişen ve dönüşen yapısını ele almak gerekmektedir.

Hammaddeye dayalı ekonomiden bilgiye dayalı ekonomiye geçişte yenilik yaratmak ve rekabet edebilmek ekonomik gelişmenin temelini oluşturmaktadır. Geçiş süreci yaşayan bu ülkelerde çoğunlukla karşılaşılan özelliklerin başında girişimci eksikliği gelmektedir. Devletlerin giderek ekonomik faaliyetlerden ellerini çektiği bu dönemde yenilik ve farklılık yaratacak girişimcilere olan ihtiyaç giderek artmıştır.

  Risk alma, yaratıcılık ve yenilik süreçlerini birleştirerek ekonomik bir faaliyet yaratması, girişimciliğin ekonomik ve toplumsal gelişme düzeyi üzerinde önemli etkisinin bulunma nedenidir.

Değişen koşullarda giderek büyüyen dünya ekonomisinde oyuncular küçülmüş ve en küçük oyuncular olan girişimcilerin gücü artmıştır.Ülkelerin ekonomik ve toplumsal kalkınma düzeyleri ile girişimcilik performansı arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Girişimcilik yenilikler aracılığıyla yeni mal ve hizmetler yaratarak ulusal ekonomilerin rekabet güçlerini artırarak dünya ekonomisi içerisindeki yerlerini belirlemektedir

GİRİŞİMCİLİK OLGUSUNUN YÜKSELİŞİ 

Girişimcilik kavramı, ortaya çıkan fırsatlardan yararlanma ya da yeni fırsatlar yaratabilme amacıyla üretimin girdilerini örgütleme yeteneği ve risk alma özellikleriyle bağdaştırılmıştır Özellikle Avrupa’da yüksek oranlı işsizlik nedeniyle iktisadi gelişmeye olan ilgi hızlı bir şekilde artmıştır. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra çoğu OECD ülkesi yüksek oranda iktisadi büyüme gerçekleştirmişlerdir.

1973’deki ilk petrol krizini izleyen süreçte enflasyonla birlikte düşük büyüme oranlarının gerçekleştiği bir dönem yaşanmıştır. 1980’lerin ortalarına kadar bazı ülkelerde iktisadi büyüme oranları tekrar yükselmeye başlamıştır.1980 VE 1990 lar küçük ve orta ölçekli firmaların ekonomi-deki rollerin yeniden değerlendirildiği ve girişimciliğe yönelen yeni bir ilginin ortaya çıktığı dönemlerdir.

Girişimciliğin geliştirilmesi konusu günümüzde gerek gelişmekte olan gerekse de gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarının vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. 1980’lerde stagflasyon ve yüksek işsiz-lik oranları arz yönlü iktisada ve iktisadi büyümeyi etkileyen temel faktörlere olan ilginin artma-sına neden olmuştur. Özellikle bu dönemlerde teşvikler, piyasaların düzenlenmesi ve sosyal katılıklar gibi konulara odaklanılmaya başlanmıştır

Ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek alanlara aktarılma sürecinin baş aktörü girişimcidir. Girişimci, kendisinin veya başkasının yarattığı yenilikleri ekonomiye kazandırır. En küçük  bir yenilik dahi, üretim sürecinde iyileştirmeler ve üretkenlik artışları sağlayabilir.

Girişimci ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek alanlara aktarılma sürecinde baş aktördür. Çünkü girişimci kendisinin veya başkasının yarattığı yenilikleri ekonomiye kazandırır.

Girişimcinin üretime katkısı 3 yönde olabilir
1-Üretim kaynaklarını yeni bir tarzda birleştirerek kullanılmayan üretim faktörlerinin kullanılmasını sağlar
2-Kullanılmakta olan üretim araçlarının ve mevcut girdilerinin değişik şekillerde kullanımı ile üretimi arttırır
3-Girişimci yeni düşüncelerin yaratılması yayılması ve uygulanmasını hızlandırır.
Bir girişimcinin yaptıkları sonucu elde edilen başarı yada başarısızlıklar diğer girişimcilere örnek olur, yol gösterir.
Risk üstlenme ve yenilikçi olması nedeniyle girişimciler tüm toplumun değişim ve gelişimi sürecine öncülük yaparlar. Dünya pazarlarında giderek hızlanan rekabet ülkeleri yenilikçi olmaya ve değişime uyum sağlamaya  zorlamaktadır . Girişimcilerin desteklenmesi, yeni iş ortamları ve iş fırsatları yaratmak, ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkıda bulunmak ve bilgi toplumu olmak yolunda nitelikli iş gücü yaratmak nedeniyle yaşamsal önem taşımaktadır.

Dünya  Girişimcilik Platformu tarafından 29 ülke arasında yapılan araştırma yüksek girişimcilik faaliyetleri olan ülkelerin ortalama ekonomik büyümenin üzerinde gelişme gösterdiğini ortaya koymaktadır.
Girişimciliğin popüler olmasının başlıca nedenleri
1-İstihdam  sorununun artması
2-Yeni ekonominin gittikçe güçlenmesiyle değişen ekonomik yapı
3-Ekonomi ve işletme alanlarında teorik gelişmeler ve girişimciliğin genel kabulü

GİRİŞİMCİLİK OLGUSUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ

19. YY VE ÖNCESİ
Bu dönemde girişimcilikle ilgili ilk örnek uzak doğu ile ticaret yolları geliştirmeye çalışan Marco Polo’dur. Marco Polo parası olan insanların mallarını satmak üzere anlaşmalar yapmıştır. Günümüzdeki RİSK  SERMAYESİ’ nin ilk örneğidir. Maceraperest tüccar başarılı bir şekilde malları satıp geziyi bitirdiğinde sermayedar kârın % 75’e kadar olan bir kısmını, maceraperest tüccar ise % 25 civarındaki kısmını alıyordu.

Orta çağlarda girişimci hem yönetici hem de çalışan olarak büyük ölçekli üretim projelerini yöne-ten kişi için kullanılırdı. Orta çağlardaki girişimciler kamu kaynaklarını kullanan ve risk üstlenmeyen genellikle devletin kaynaklarıyla projeyi yürütmekteydiler. Orta çağdaki tipik girişimci örneği din görevlileri idi. Bu kişiler kale, sur,kamu binaları katedral gibi binaları yapmakla sorumlu kişilerdi.

Risk ve girişimci arasındaki bağlantı 17. yüzyılda kurulmuştur. Bu dönemde, taahhüt edilmiş bir ürün ya da hizmet sağlamak konusunda devletle anlaşma yapan kişilere girişimci denilmekteydi. Yapılan anlaşmalardaki fiyatlar sabit olduğundan sonuç kâr ya da zarar olsun girişimciye ait olmaktaydı.

18.yy’da sermayesi olan insan sermayeye ihtiyaç duyan insandan ayrılmaktaydı. Girişimci, sermaye sağlayıcıdan (günümüz risk sermayedarı) farklıydı..Bu farklılaşmanın nedeni dünyada ortaya çıkan sanayileşmedir. Mucitler yeni teknolojiler geliştirmekte ancak bu icatlarını kendileri finanse edemeyecek durumdaydılar. Bu durumdaki mucitler icatlarının finansmanını devlet ya da özel kaynaklar aracılığı ile sağlamaktaydılar. Bu nedenle bu tipteki insanlar sermaye sağlayıcıları (risk sermayedarları) değil sermaye kullanıcılarıydılar (girişimci).

20.Y.YIL
Yirminci yüzyılda girişimciler genellikle yöneticilerden ayrılmamaktadır. Bu dönemde girişimci 2 kişisel çıkarı için bir işletmeyi yöneten ve çalıştıran kişi olarak tanımlanmaya başlamıştır Günümüz girişimcilerinin ekonomide yerine getirdikleri en önemli işlev yenilik yaratmaktır. Yirminci yüzyılın ortalarında girişimcinin yenilikçi olma özelliği ön plana çıkmıştır.

Yirminci yüzyılın ortalarında girişimcinin ekonomideki fonksiyonu, bir yenilikçi olarak üretim şeklini reforme etmek, yeni bir üretim tekniği kullanmak, eski bir ürünü başka bir şekilde üretmek ve üretim için yeni kaynaklar yaratmaktır. Yeni bir mal ya da hizmeti tüketicilere sunmak girişimci için en zor görevlerden biridir.

EKONOMİK YAKLAŞIMLA GİRİŞİMCİLİK
İktisat teorisi toplumların 2 temel sorunuyla ilgilenir
1-Toplumlar refah düzeylerini nasıl yükselteceklerdir
2-Toplumlar üyeler arasından refahı nasıl dağıtacaklardır.
Özellikle çağımızda girişimcilik olgusu bu soruların cevaplanmasında önemli bir kaynak oluşturur.
Girişimciliğe ilk ve temel ekonomik teorik katkılar Fransız düşünürler tarafından yapılmıştır. En önemli teorisyen ve yazarları CANTİLLON, J.B SAY, TURGOT, QUESNAY ve BEAUDEU’ dur.
Girişimciliğin ekonomi içerisindeki rolünün ne olduğu konusunda ilk düşünceleri ortaya atan CANTİLLON’ dur. 

Cantillon ekonomiye etki eden ve onları biçimlendiren unsurları 3 grupta toplamıştır.
1-Kaynaklara sahip olanlar (o dönemin arazi sahipleri )
2-Bu kaynaklarla çalışanları bir araya getiren girişimciler
3-İstihdam edilerek iş yapan profesyoneller.
Cantillon’a göre birinci ve üçüncü grup genelde pasif (edilgen) olup bir başkasının çaba ve gayretine ihtiyaç duyarlar. Girişimciler ise aktiftir (etken) ve bu iki grubu organize ederler. Üretim araçlarının özel mülkiyete konu olduğu kapitalist sistemde mülk sahipleri belli başlı üç işlevi yerine getirirler.
1-Mali sermayenin devreye sokulması
2-Üretim araçlarının koordinasyonu,işletmenin yönetimi ve işletilmesi
3-Yatırımlarla ilgili stratejik kararların alınması
Sermaye piyasaları gibi kurumların varlığı sayesinde mali sermaye sunumu ile diğer işlevler tamamen birbirinden ayrılabilmiştir.Karar verme pozisyonu ile iş adamının üstlendiği işleve GİRİŞİMCİLİK adı verilmektedir.
İlk kez Cantillon, iş adamının, emeği üretim sürecinde istihdam etme, mali sermaye tedarik etme işlevleri ile bilinmeyen gelecek karşısındaki karar alma pozisyonunu ayrı değerlendirmiştir. Geleceğin bugünden tam olarak bilinmeyişi nedeniyle girişimciliğin risk alma ya da risk üstlenme vasfını öne çıkarmıştır.

Cantillon’dan sonra girişimciliğin açıklanmasına yönelik 3 temel yaklaşım ortaya çıkmıştır.                        • Alman Ekolü: Temsilcileri von Thünen, Schumpeter ve Baumol’dur.

  • Neoklasik Ekol: Temsilcileri Marshall, Say ve Knight’dır.
  • Avusturya Ekolü: Temsilcileri Menger, von Mises ve Kirzner’dir.
    Neoklasiklere göre girişimcinin temel rolü:Girişimcilik faaliyetleri yoluyla piyasaların dengede bulunmasına katkı yapmaktır.
    Avusturya Ekolü ise girişimcinin kâr fırsatları yakalama yeteneklerini ön plana çıkarmaktadır. Bu yaklaşıma göre girişimcilerin önemli bir fonksiyonu karşılanmamış ihtiyaçları karşılamak ya da piyasa etkinsizliklerini ve eksikliklerini düzeltmektir.
    Alman ekolüne göre girişimcinin temel rolü: ekonomideki temel fonksiyonu yeni mal üretmek ya da mevcut ürününü yeni bir yöntemle üretmeye çalışmak gibi yenilikler ortaya koymaktır. Schumpeterci ekol olarak da bilinir
    Alman ekolünün Avusturya ekolünden temel farkı: Alman ekolü potansiyel yaratılmasına önem verirken Avusturya ekolünde bunun potansiyelin gerçekleştirilmesine önem vermesidir.
    Neoklasik ekolde girişimcinin risk alan kapitalist, yönetici fonksiyonları ön plandadır.
    Alman ve Avusturya ekolleri ise girişimcinin yenilikçilik- aracılık faaliyetleri üzerinde odaklanır.
      -J.B.Saydan itibaren girişimcilik 4.üretim faktörü olarak kabul görmüştür.
    Schumpeter, dinamik girişimciyi; yeni tedarik kaynakları, yeni satış piyasaları, yeni ürünler, yeni süreçler ve yeni organizasyon sekilerini uygulayarak eskiyi yeni ile değiştiren kişi olarak belirle-miştir. Girişimcileri sürekli bir yenilik süreci içinde eskiyi terk edip daha etkin yeni yolları ve yöntemleri devreye sokarak (yıkıcı yaratıcılık) yaşayan kişiler olarak tanımlamış ve bu kişilerin ekonomik büyümenin en önemli aktörü olduğunu iddia etmiştir.
      Girişimcilikle ilgili farklı iktisat düşünürlerinin görüşleri
    *Girişimci belirsizlikle ilgili riski üstlenen kişidir.
    (Cantillon, Thünen, Mill, Hawley, Knight, Mises, Cole, Shakle)
    *Girişimci finansal sermayeyi arz eden kişidir.
    (Smith, Turgot, Böhm-Bawerk, Pigou, Mises)
    *Girişimci bir yenilikçidir.
    (Baudeau, Bentham, Thünen, Schmoller, Sombart, Weber, Schumpeter)
    *Girişimci bir karar vericidir.
    (Cantillon, Menger, Marshall, Wieser, Amasa Walker,Francis Walker,
    Keynes, Mises, Shakle, Cole, Schultz)
    *Girişimci endüstriyel bir liderdir.
    (Say,Sain-Simon, Amasa Walker, Francis Walker, Marshall, Wieser,
    Sombart, Weber, Schumpeter)
    *Girişimci bir yöneticidir. (Say, Mill, Marshall, Menger)
    *Girişimci ekonomik kaynakların bir düzenleyicisi ve koordinatörüdür.
    (Say, Walras, Wieser, Schmoller, Weber,CLARK, Davenport, Schumpeter, Coase)
    *Girişimci bir girişimin sahibidir. (Quesnay, Wieser, Pigou, Hawley)
    *Girişimci üretim faktörlerinin bir işverenidir.
    (Amasa Walker, Francis Walker, Wiesr, Keynes)
    *Girişimci bir müteahhittir. (Bentham)
    *Girişimci bir arbitrajcıdır. (Cantillon, Walras, Kirzner)
    *Girişimci alternatif kullanımlar arasında kaynakların bir tahsisçisidir.
    (Cantillon, Kirzner, Schultz)
  •  PSİKOLOJİK YAKLAŞIMLA GİRİŞİMCİLİK
    Psikolojik ve davranışsal yaklaşımlar, girişimcilerin, ekonomik değer üretmeye dönük tercihlerinin
    yöneldiği tutum ve davranışlara odaklanır. Sosyolojik yaklaşımlar ise sosyal yapının ve sosyal değişkenlerin bireysel kararlar üzerindeki önemini vurgular. Girişimciliği etkileyen olguların sadece kişisel özelliklerle sınırlandırılmaması gerekmektedir. Girişimciliğin açıklanmasına yapılan önemli bir katkı girişimcilerin kişisel karakterleri ile duygusal ve bilişsel özelliklerine ilişkin yaklaşımlardır.

Girişimciliğin açıklanmasına yapılan önemli bir katkı girişimcilerin kişisel karakterleri ile duygusal ve bilişsel özelliklerine ilişkin yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlarda az sayıdaki insanda bulunan doğuştan gelen genetik özelliklerle, sonradan e¤itim ve çevrenin kişiliği etkilemesi sonucu elde edilen beceriler üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Girişimcilik karakteri üzerine yapılan araştırmalara göre bazı özel kişilik karakterleri
aşağıdaki gibidir
• Başarı ihtiyacı
• Risk üstlenme
• Yüksek kontrol yeteneği
• Yenilikçilik
• Hayal gücü, vizyon ve öngörü
• Esneklik
• Başarı ile yetinmeyen ve yeni yarışlar için hazırlanan güdülenme
• Başarısızlığı kabul etmeyen kişilik.
Başarılı girişimcilerin üç temel özelliğe sahip olduğu da ifade edilmektedir. Bunlar;vizyon, misyon ve hırslı olmadır. Başarılı olmuş girişimcilerin, diğer insanların algılayamayıp kaçırdığı göstergeleri seçip algılama yeteneğine sahiptirler. Başarılı girişimcilerin güçlü sezgi ve öngörüleriyle diğer insanlardan ayrıldıkları görülmektedir. Başarılı girişimciler “iyi gözlemci”, “sezgileri güçlü”, “sosyal yönü kuvvetli”, “hayal gücü yüksek”, “düşünme ve değerlendirme yetenekleri gelişmiş” insanlardır. Bu insanlar rekabetçi ve kazanma arzusuyla dolu azimli insanlardır

 SOSYO KÜLTÜREL YAKLAŞIMLA GİRİŞİMCİLİK
Girişimciler açısından sosyal çevre çok sayıda farklı girişimcinin ve sektörün belirli bir zaman, yer ve iş üzerinde oluşturdukları etkileme ve etkilenme biçimleri olarak tanımlanabilir. Sosyal çevre yerel, ulusal ve küresel düzeyde sosyo kültürel değerlerin, tutumların, davranışların ve kararların gösteril-mesi açısından, girişimcilerin işe bakış açısından daha çok boyutlu ve etkileyici bir ilişki demetidir.
Girişimci olma düşüncesi kişinin ait olduğu toplumun kültürü, ailesi, çevresi ve eğitiminden gelen motivasyona bağlıdır. Girişimcilerin başarılı olmasına değer veren bir kültür, bu başarıya önem ver-meyen kültürlere göre daha fazla girişimcinin doğmasına ortam hazırlayacaktır. Girişimcinin bulunduğu kültürde kişinin kendi işinin sahibi olması, bireycilik, para kazanmak ve başarılı olmak gibi değerler ön planda bulunuyorsa, bu kültürde girişimcilik destekleniyor demektir

Max Weber’in ifadesiyle bir özel kişilik tipi olarak girişimciliğin tüm batı dünyası  içerisinde çizdiği genel özellikler aşağıdaki biçimde sıralanabilir:
• Bireyselleşmenin önem kazanması.
• İş ve özel hayatın birbirinden ayrılması
• Ekonomik ve sosyal çıkarların dünya görüşünü belirleme eğilimi.
• Üretimin en önemli değer olmasına olanak veren ve “çalışma kavramını bir  ibadet olarak kutsallaştıran yeni bir ahlaki tavır.
• Servet artışlarının bir olgunluk düzeyi olarak değerlendirilmesi ve kişisel  değerlerin en önüne konulması
• Bu servet artışlarının üretimi devam ettiren ve büyümesine olanak veren bir  yapıda kullanılması
• “Şimdi” yerine dizgesel bir biçimde akan geçmiş-şimdi-gelecek biçimini alan zamanın kavramlaş-tırılması ve geleceğe odaklı olma.
• Sürekli çalışmanın yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak algılanması ve kişisel mutluluğun bu çalışmayla birlikte tanımlanması
• Kazanç ve verimliliğin kutsanmasıyla birlikte ekonomik başarıya yönelik kişisel  motivasyon.
İş alanındaki kültürel değerler; misyon, vizyon, süreç, kontrol, karar verme gibi formel değerler ve değer, ahlak, kişilik, güç, güven gibi ortak informel değerlerle genel olarak ifade edilebilir Sosyolojik yaklaşım içerisinde Batı iş kültürü ile Doğu iş kültürü birbirinden farklı dır. Batı iş kültüründe girişimcilik tamamıyla bireysellik ve bireycilik temelinde yürürken, Doğu iş kültüründe girişimcilik aile ya da grup bağlamında yürümektedir.
Batı iş kültürünün belirleyici boyutları aşağıdaki şekilde ifade edilebilir:
• Risk alan
• Hiyerarşik sistemle çalışan
• Yenilikçi
• Yüksek bireysellik
• Hatalardan ders çıkaran
• Bağımsızlık

Doğu girişimci kültürü düşük bireysellik kültürü olarak da tanımlanır. Bu anlayışta yapılan iş kişisel memnuniyetten ve doyumdan çok yerine getirilmesi zorunlu  bir sorumluluk ve ödev olarak görülür. Girişimcilik değerleri olarak sosyal statü, imaj, itibar, şeref, namus, şöhret gibi faktörler etkili olmaktadır. Başarısızlık saygınlık kaybı olarak algılanan ve utanılan bir olgudur.

3.ÜNİTE

İŞ MODELİ, GİRİŞİMCİLİĞİN SÜREÇLERİ VE İŞ FİKRİ 
İŞ MODELİ
 
Başarılı işletmelerin arkasında mutlaka izledikleri bir iş modeli vardır.

İş modeli, “Başarısı kanıtlanmış bir iş yapış şekli i olarak tanımlanmıştır.

İşletmenin temel amaçlarından biri olan sürdürülebilir kârın nasıl elde edileceğinin ifadesidir.

İşletme ne yaparsa para kazanır sorusunun yanıtıdır.

İş modeli, üretim faktörlerini, belirlediği müşterisine değer üretecek şekilde kullanarak onun istediği ürünü /hizmeti, onun ödeyebileceği fiyattan, onun istediği yerde ve zamanda sunma şekli ve davranışını kapsayan işletme mantığıdır.

İş modeli, iş süreci modeli değildir

İş modeli, ticari hale getirilen değer üretme faaliyetlerinin bütünüyle ilgili bir kavramdır.

İş modeli, kâr etmek için tasarlanmış bir sistemdir. Hiç şüphesiz taklit edilebilir. Bu yönüyle stratejiden ayrılır. Strateji icra ve eylemi içerir.

İş modeli ise işin bir sistem olarak nasıl çalıştığı ile ilgilidir

İşletmede yapılacak birbirinden farklı işleri birleştiren bir tasarım olayıdır.

İş modeli bir yaratıcılık olayıdır. İşletmeler önce müşterilerini iyi analiz etmeliler sürekli değişen ihtiyaçlarını ve sorunlarını anlamaya, buna göre ürün ve hizmet üretmeye çalışmalıdırlar.

 

İş modeli için şu sorular sorulur. Bunlara verilen cevaplar bize iş modelini verir;

Müşteri 
• Benim müşterim kim olacak?
• Hangi müşterilere ürün/ hizmet vermeliyim?
• Hangi müşteri gruplar› benim kâr etmemi sağlar?
• Hangi müşteri gruplarına fayda üretebilirim?
Değer Üretme
• Müşteri için hangi değeri üretmeliyim?
• Kâr modelim ne şekilde olmalı?
Farklılaşma (Stratejik Durum)
• Rekabetin önüne nasıl geçerim?
• Karlılığımı nasıl sürdürürüm?
• Müşterilerim neden benden alıyorlar?
• Benim farklı yönüm nedir?
• Önerdiğim değerin farklı yanı nedir?
Kapsam 
• Hangi faaliyetleri ben yapmalıyım (içerde)?
• Hangi faaliyetleri dışarıda yaptırmalıyım (outsourcing) ?
İş modeli marka yönetiminin en önemli unsurlarından biridir. Çünkü bir markanın yönetimi ve gücü üç unsurunbirleşmesiyle yapılmaktadır. Altın üçgen olarak da adlandırılan bu üç unsur:.
1. İş modeli
2. Ürün
3. Marka sinyali.
Buna altın üçgen de denilmektedir.
Eski ürün, eski iş modeli ile ne kadar marka sinyali gönderilirse gönderilsin marka güçlenmez. Buna bağlı olarak müşteri bağlılığı da artmaz. Fakat yeni ürünler ve yeni iş modeli ile marka yeniden  güçlendirebilir. Yani ürünler/ hizmetler gibi iş modeli de yenilenebilir. Devlet sadece yeni teknolojileri değil yeni iş modellerini de desteklemelidir. Çünkü iş modeli ürün ve hizmet dışında bir işletme bileşenidir.İŞ MODEL BİLEŞENLERİ
İş modelinde iç içe geçmiş birbiriyle uyumlu ve birbirini destekleyen dört bileşen  vardır.
1-Müşteri Değer Önermesi CVP (Customer Value Proposition) 
Müşteriye değer yaratmak; müşterinin önem verdiği, henüz çözülmemiş ya da yeteri kadar çözülememiş sorununu çözmek için öneride bulunmayı kapsar. Müşteri kendisine sunulan çözümden çok tatmin olması durumun da değer önermesinin kıymeti de fiyatı düşük olması şartıyla yüksek olacaktır. Bilindiği gibi değer şu şekilde formüle edilmektedir.

 DEĞER = FAYDA / FİYAT
Müşteri değer önermesi (CVP) kapsamında hedef müşteri, sorun, ihtiyaç, ürün ve hizmet vardır.

Değer üretimi hem müşteriyi hem de işletmeyi içerecek şekilde çift yönlü olmalıdır. Bu bileşen, diğer bileşenlerin de varlık nedenidir. Yeni müşteri değer önermesi yaratmadan diğer bileşenleri yapmak mümkün değildir. Yeni bir iş modeli, yeni bir müşteri değeriyle başlar.
 2-Kâr Formülü
Müşteriye değer sunarken kendisi için de nasıl değer yaratılacağının tasarımıdır Kâr formülü iş modelinin bir parçasıdır Kâr formülünün içinde yer alan alt bileşenler; maliyet, kâr marjı, gelir modeli, kaynak hızıdır.
3-Kilit Kaynaklar
Müşteri değer önermesinin kârlı bir şekilde sunulabilmesi için gerekli olan kaynaklar; insanlar, teknoloji, ürünler, tesisler, ekipmanlar, istihbarat, kanallar, ortaklar, ittifaklar ve markalar gibi varlıklardır. Kaynaklar, müşteri değer önermesiyle müşteriye, kâr formülüyle firmaya değerin nasıl sunulacağını belirler.
4-Kilit Süreçler
Bunlar tasarım, dış kaynak kullanımı, pazarlama, işe alım, eğitim, geliştirme, üretim, bütçeleme, planlama, satışlar, satış sonrası hizmetler gibi sürekli tekrarlanan  işler yanında şirket kuralları, ölçümleri ve normları (yatırım ihtiyaç marjları, kredi koşulları, teslimat süreleri, tedarikçi koşulları, müşterilere ve kanallara karşı yaklaşımı, yatırım için fırsat büyüklüğü) olarak sıralanabilir.
Süreçler, operasyonel ve idari süreçler şeklinde gruplandırılır.Kilit süreçler idari ve  operasyonel süreçler olmak üzere iki türdedir. Müşteri değer önermesi ve kâr formülü, şirket açısından bir değer ifade eder. Şirkette bunun nasıl yaratılacağını kilit süreçler belirler
İŞ MODELİ İNOVASYONU
İş modeli inovasyonları, endüstrilerin kurallarını değiştirerek tamamen yeniden şekillenmesini sağlar. Üstelik her türlü yeniliği içerir. Örneğin, İsveçli mobilya firması IKEA’ nın parçalı, montaj modeli sektördeki radikal iş yapma biçimini değiştirmiştir. Türkiye’den de simit sarayı ve Mado örnek olarak verilebilir.
Son yıllarda tüm dünyada önde gelen şirket stratejisi, inovasyondur.  İnovasyon deyince hemen akla ürün/hizmet inovasyonu gelmektedir Tek başına ürün inovasyonu başarılı olamamaktadır. Yeni bir ürün için mevcut iş modeliniz uygunsa yola devam edebilirsiniz. Aksi takdirde, yeni bir ürün için mevcut iş modeliniz uygun değilse ürün ile birlikte iş modeli inovasyonu da yapmak gereklidir. Ayrıca, sadece eski iş modelini yeniden tanımlayarak yani orada inovasyon yaparak da umduğunuz kârlılığı yakalayabilirsiniz. Zaten radikal, çığır açan yeniliklerin çok azı köklü şirketlerden çıkar. Bu nedenle bu tür ürün/hizmet inovasyonları yeni bir iş modeline ihtiyaç duyarlar. Başarılı bir iş modeli inovasyonu için işinizi iyi bilin ve iddialı olun!
İş modeli inovasyonun da dikkat edilmesi gereken iki husus vardır
1. Uygulamakta olduğunuz iş modelinizin en küçük parçasını bile bilin ki neyi değiştireceğinizin farkına varın. Şu anda mevcut iş modelinizi çözememişseniz  yerine neyi koyacağınızı bilemezsiniz.
2. İnsanların sorunlarını çözebilmek için çok iddialı önerilerinizle ortaya çıkın.
*Şirketlerin fırsat getirilerinin, yapacakları çabaya değip değmeyeceğinden emin olmadıkça yeni iş modelinin peşinden gitmemeleri gerekir. Yeni iş modelinin faydası maliyetinden yüksek olmalıdır
*Yeni bir iş modeli ihtiyacı doğduğunda doğru modeli seçmek yetmez, eski modelin yeni modele engel olmaması da gerekmektedir. İş modelinin girişimcilik süreçleri içindeki yeri iş planından öncedir. Çünkü iş planı geliştirmek ve yazmak öncelikle bir iş modelinin kurulmasına bağlıdır.

GİRİŞİMCİLİK SÜREÇLERİ
İş fikrini işe dönüştüren süreçlere girişimcilik süreçleri denir. Girişimciliği, zamana yayılan çeşitli aktiviteler içeren süreçler bütünü olarak algılamak gerekir.  İş fikrinin bulunmasıyla başlar. Fikrin kârlı şekilde paraya çevrilmesine kadar devam eder .

Fikrin kârlı şekilde paraya çevrilmesine kadar devam eder. Bu aradaki kritik kararlar girişimciliğin süreçlerini oluşturur. Bu süreçler girişimciliğin sistematik yapısını ortaya koyar. Bunlar, işletmelerin doğumunu da gösteren süreçlerdir. Bu süreçlerin her birinin kendine has yöntemi ve özelliği vardır. Önemli olan bu  süreçleri özenle birleştirip işlerlik kazandırmak-tır. Zaten girişimci de bu süreçlerin tamamını yapan kimsedir. Bu süreçlerin doğru uygulanması, işletmenin sağlıklı doğmasını, girişimcinin başarısını tetikler. Girişimci motivasyonunun, risk alma güdüsünün ve hatalardan öğrenmenin istenilen düzeyde olması, girişimcilik süreçlerinin başarıyla uygulanmasını sağlar.

Girişimcilik süreçleri şunlardır;
1. İş fikirleri arama, bulma
2. İş fikrini seçme
3. İş fikrini uygulamaya hazırlama
4. İş fikrini uygulama (Yatırım, piyasaya çıkışı , ölçme, değerlendirme, öğrenme, tekrar arama.)

1. İş fikirleri arama, bulma süreci
Girişimciliğin ilk aşaması olan fikir arama, var olan ya da yeni kurulacak işletme için iç ve dış değişimden kaynaklanan sinyalleri algılayabilmekle ilgilidir. Bu sinyaller, teknoloji, müşteri talebi ve pazardaki değişimle beslenir. Bu sinyallerin farkına varılmasıyla iş fikirleri ortaya çıkar. İnovasyon süreçlerinde de ilk süreç aramadır.

Bu süreç yeteneklerin azami olarak kullanıldığı dönemdir. Bu süreç, girişimcilik ruhunun tetiklendiği aşamadır. Girişimcilikte yaratıcılığın en fazla kullanıldığı safhadır. Kuruluş aşamasında genellikle tek kişi tarafından üretilen iş fikri işletme  yaşarken girişimcinin yanında işletmede çalışanların ve işletme dışındakilerin hayallerinden ve fikirlerinden de yararlanılır. En iyi fikir en çok fikirden çıkar anlayışından dolayı günümüzde iş fikirleri çok kişinin katılımıyla ortaya çıkmaktadır.
Bu süreçte önemli olan çok sayıda fikir üretmektir. Yaşamını sürdüren bir işletmede iş fikirleri arama ve bulmada yöneticilerin ihtiyaç duyacakları  teknikler şunlardır
• GZFT Analizi, Öncü Kullanıcılar,
• Öngörü ve Yol Haritalar›, PEST Analizi,
• Senaryo Analizi, Süreç Analizi
• Temel Yetenek Analizi

GZFT Analizi’nde işletmenin güçlü ve zayıf yönleri betimlenmekte ve hemen devamında çevrede oluşan fırsat ve tehditler değerlendirilmektedir.

2-İş Fikrini Seçme Süreci
Aramalar sonucunda ortaya çıkan fikirlerden uygulanabilir (fizibil) olan/olanlar seçilir. Bulunan iş fikirlerinden bazen hiçbiri de uygulanabilir olmayabilir. O zaman  tekrar iş fikri aramak gerekir. Bu süreç risk almak ile de ilgilidir. Girişimciler sonsuz derece risk alamazlar. Herhangi bir iş fikri işletmenin dayanma kapasitesinden daha yüksek risk içeriyorsa bu fikir uygulanmamalıdır
Girişimcilik riskli bir süreçtir. Girişimciler sonsuz derece risk alamazlar. Katlanabilecekleri risklerden fazla riski olan iş fikirlerinden vazgeçerler. Arama sonunda bulunan fikirler bazen seçme sırasında değişikliğe uğrar.

İş fikirlerinin değerlendirilmesi için ölçütler  

Fikirlerin filtrelemesi konusunda farklı disiplinlerden, fonksiyonlardan ve farklı bakış açısına sahip insanlardan yararlanılmalıdır. Burada amaç, farklılıkları kullanarak bulunan tüm fikirleri değerlen-dirmek, teste tabi tutmak ve sonunda en umut verici, başarı potansiyeli yüksek fikirlere yoğun-laşmaktır. Bunu yapmakla riskler de değerlendirilmiş olur. Başarılı şirketler doğru fikirlere, doğru risk ödül dengesine odaklanmışlar, sonuçta doğru ürün ve hizmetler ticari hale gelebilmiştir. İş fikrinin değerlendirilmesinde Princeton Yaratıcı Araştırma Kuruluşu aşağıda yer alan ölçütleri sunmaktadır:
• İş fikrinin tüm olumlu ve olumsuz yönlerini göz önünde tutuyor musunuz?
• İş fikrinizin çözeceği gerçek sorunlar ya da güçlükler tam olarak değerlendiriliyor mu?
• İş fikriniz özgün mü, uyarlama m›?
• Hemen ve kısa dönemde getiriler, sonuçlar nelerdir? Getiriler ve sonuçlar yeterli mi? Risk unsurları kabul edilebilir mi?
• Uzun dönemli getiriler yeterli olacak m›?
• İş fikrinin kısıtları var mı?
• İş fikri, bir sorun yaratacak m›?
• İş fikrinin diğer seçenekleri de incelendi mi?
• İş fikrindeki ürün/ hizmet, pazar bulacak m›, pazara haz›r m›?
Satın alınacak mı? Ne zaman satın alınabilir?
• İş fikriyle ilgili ürün/ hizmetlerde rekabet var m›? Siz rekabetçi olabilecek misiniz?
• İş fikriniz ortaya çıkmış bir ihtiyacı mı yoksa sonradan yaratılacak ihtiyacı mı karşılayacak?
• İş fikrinizi hangi hız ve çabuklukla gerçekleştireceksiniz?

Sıralamada kullanılan ölçütler genellikle risk derecesi, finansman ihtiyacı, kısa dönem kârlılık, rekabet ve buna benzer unsurlardır. Bu sıralamadan sonra iş fikirlerinin en yapılabilir olanlarını bulmak için yapılabilirlik (fizibilite) yapılır.

YAPILABİLİRLİK (FİZİBİLİTE)
Yapılabilirlik, girişimcinin amaçlarını gerçekleştirmek için önünde engellerin olmadığı ya da kalmadığı anlamındadır. İş fikri yapılabilirlik aşamasında test edilir. Bir nevi iş fikirlerinin sınavdan geçmesidir. Yapılabilirlikte genel olarak şu araştırmalar yapılır:

1. Pazar
2. Teknolojik
3. Finansal / Ekonomik
4. Örgütsel
5. Yasal

 .Pazar Araştırması
İş fikrinin içinde yer alan ürün / hizmetin pazar durumu araştırılır. Pazarda bizden başka kimse var m›? Doymuş bir pazara mı yoksa doymamış bir pazara mı giriyoruz? Girmek istediğimiz pazarın büyüklüğü ne kadar? Pazarın büyüme potansiyeli nasıl? şeklinde sorulan sorular yol gösterici niteliktedir. İş fikri yapılabilirlik aşamasında test edilir. Bu araştırma bize işletmenin nereye kurulacağı konusunda da bilgi verir.
.Teknolojik Araştırma 
İş fikrinde bulunan ürünün üretimiyle ilgili donanım ve teknoloji seçimi, lisans, patent olanakları, üretimin, üretim yerinin seçimi, teknolojinin yerleştirilmesi, bakım, servis, onarım olanaklarının araştırılması, ayrıntılı maliyet hesabı ve kritik kaynak, süreçlerle ilgili durum ve işlerin yapılabilirliği konularında gerekli araştırmalar yapılır. Bu araştırmalarda, ayrıca teknoloji, yetenek değerlemesi, kalite fonksiyon gibi teknikler kullanılmaktadır.
.Finansal/Ekonomik Araştırmalar
İş fikrini gerçekleştirmek için gerekli finans miktarının ne kadar olduğu, bunun hangi kaynaklardan sağlanacağı, öz kaynak/ dış kaynak oranının ne olacağı finansal fizibilitede ortaya çıkar .Finansal fizibilitede, işletmenin kuruluş finansmanı (sabit yatırımlar) ve işleyiş finansmanı (işletme sermayesi ) ihtiyacının ne kadar olduğu tespit edilir. Bu araştırmada işletmenin nakit akışı, kâr formülü, başabaş noktası tespiti gibi finansal bilgiler üretilmektedir. Ayrıca araştırmada maliyet fayda analizi, değer analizi gibi araçlar da kullanılmaktadır.
.Örgütsel Araştırmalar
İş fikriyle ilgili kurulması düşünülen organizasyonun yapısıyla ilgili bir araştırmadır. Burada iş analizi, uzmanlaşma, yetki ve sorumlulukların dağılımı, prosedürler, kritik insan kaynakları, ücretler gibi konuları araştırır. Bu konularda bir engelin olup olmadığını bulmaya çalışır. Engel varsa zaten bizim iş fikrimiz buraya takılmış olur ve “yapılamaz” şeklinde sonuçlanır.
.Yasal Araştırmalar 
Belirlediğimiz iş fikrinin ürün ve hizmet içeriğinin mevcut yasal yapıyla uygun olup olmadığını araştırmak için yapılır. İş fikriniz çok kârlı görülebilir ancak yasal olmayabilir O zaman bu iş fikri yapılabilir (fizibil) değildir. Örneğin tefecilik kârlı gibi görünse de yasal değildir.

Uygulamada yapılabilirlikten sonra ön projenin de yapıldığı görülür. O zaman seçim ve karar ön projeden sonra olur. Bu sürecin sonunda iş modeli de şekillenmiş olur. Karar olarak aşağıdaki seçenekler ortaya çıkar:

• En uygun iş fikri seçilebilir.

• Uygun iş fikri olmadığından seçim yapılamamıştır.

• Seçim yapmakta zorlanılan birkaç fikir üzerinde ek çalışma yapılması istenilebilir.

• Yeni fikirler aramak ve bulmak için karar verilebilir.

3- İş Fikrini Uygulamaya Hazırlama Süreci Seçilmiş bir iş fikri konusunda bu aşamada ilk önce iş planı yapılır. Buna kesin proje ya da işletme planı da denilir. İş planında işin kurulması, iş fikrinin uygulanması için yapılması gerekenler bir sistematik içinde yer alır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki yapılabilir bir iş fikrinin iş planı yapılır. İş planının sonunda da bir eylem planı yer alır. Bu da iş planında yapılacak işlerin ne zaman, kimler tarafından ne kadar süre içinde hangi işten önce ve sonra yapılacağını gösteren bir iş takvimi niteliğindedir.    Planlar girişimcinin yol haritasıdır. Buna bakarak uygular ve amacına ulaşır. İş planı önce düşünmeyi sonra hareket etmeyi sağlar. İş planı  işletmelerin sağlam kurulmasını ve sağlıklı yaşamasını sağlayan bir belgedir. Kurulacak işletmenin sağlamlığını  hem kendinize hem de başkasına anlatan belgedir. İş planı kâğıt üzerinde işletmenin kurulmasını sağlar dolayısıyla riskleri ve hataları gerçek hayattan önce kağıt üzerinde görme olanağı verir.
İş planı
• Güçlü varsayımlara dayanan bir önerme,
• Varsayımları kanıtlarla destekleyen belge,
• 30-40 sayfalık bir dokümandır.
• Girişimciye işletmesi hakkında eleştirel ve objektif olmasını sağlar.
• Girişimcinin dışlardaki fon sağlayıcılar ve yatırımcılarla iletişimini sağlar.
• Odaklanmayı sağlar.

Cranfield Üniversitesi’nde 1990 yılında yapılan bir araştırmaya göre  iş planı yapmayan işletmelerde ilk yıl başarısızlık  oranının %40 olduğu; diğer yandan ilk beş yıl yoluna başarılı bir şekilde devam eden işletmelerin %95’inde ise iş planının olduğu görülmüştür.

İş planı belirlenen hedefleri yakalamak için düşünülmüş tüm operasyonları içerir.Hedefler için finan-sal kaynakları ve insan kaynaklarını, pazar analizini örgütsel ve üretim yapısını kapsayan ve iş modeline şekil veren bir plandır. Hedefler,buna ulaşmak için kaynaklar ve planları kapsar. Bu yapısıyla iş planları, yatırımcılar, finansman sağlayabilecek kurum ve kuruluşlar, bankalar, risk sermaye kuruluşları, melek yatırımcılar ile iletişim ve bağlantı kurmayı sağlayan detaylı plandı.
İş planı hazırlanırken uygulanacak adımlar
• İş planı, iş stratejisi;
Bu strateji ile vizyon, misyon, kısa ve uzun vadeli hedefler bu hedeflere  ulaştıracak programlar sıralanır. Bu çalışmada iş planının temelini oluşturan 2-3 sayfalık strateji belgesidir.
• İş planı hazırlık çalışmaları;
İş planı ne kadar ayrıntılı olacak, kimlere sunulacak, kimler hazırlayacak, ne kadar zamanda tamamlanacak gibi ön çalışmalardır.
• İş planının sistematiği oluşturulur;
İş planında ana başlıklar, alt başlıklar oluşturulur. Genellikle şu başlıklar bulunur:
Giriş
Özet
Firma bilgisi
İş yapış ortam›(PEST analizi yapılır)
Firmanın durum analizi, (SWOT analizi)

Firmanın rekabet analizi, (GZFT analizi)
Pazar analizi
Pazarlama planı
Üretim planı
Yönetim planı
Finansal plan
Sonuç.
• İş planı başlıklardan sonra yazılmaya başlanır.
• Yazılan plan değerlendirilmek üzere yöneticilere, paydaşlara, uzmanlara sunulur.
Öneriler doğrultusunda değişikliğe uğrayarak son halini alır. İş planlarının çalınmasını önlemek için telif hakkı alınabilir.

4- İş Fikrini Uygulama Süreci (Yatırım, Piyasaya Çıkışı, Ölçme, Değerlendirme, Öğrenme, Tekrar Arama)
Bu süreçte iş fikri için yapılan iş ve eylem planı uygulamaya konulur. Yatırım harcamaları başlar İşletmeyi kurmaya ve iş fikrini yatırıma dönüştürmeye çalışan girişimci, bunu yaparken sürekli iş ve eylem planına başvurur. Binaların inşa edilmesi, donanımının yerleştirilmesi, sözleşmelerin yapılması, eğitimlerin düzenlenmesi bu süreçte yapılır. Girişimci iş fikri için ilk kez para harcamaya başlar. İş eylem planının yazıldığı şekilde uygulanması esastır. Denetleme ve zamanlama çizelgesi ile planda öngörüldüğü şekilde harcamaların yapılıp yapılmadığı izlenir. En çok zamanın ve paranın harcandığı süreçtir. Yatırım sırasında beklenen ya da beklenmedik teknik, ekonomik vb. sorunlara karşı hazırlıklı olmak gerekir. Bunun için sorun giderme çalışmaları yapılmalıdır. Bu durum doğum sancısı gibidir. Bütün çabalar doğumun sağlıklı olması içindir. Anne doğumu sağlıklı atlatmalı, çocuk sağlıklı doğmalıdır.
Bu sürecin son aşaması iş fikrinden gelen ürünün deneme üretiminin yapılmasıdır. Amaç, iş planına uygun nitelik, nicelik ve maliyet bakımından uygunluğu aranmaktadır. Başarılı ise neden başarılı, başarısız  ise neden başarısızdır. Her ikisinin de nedenleri bizim için bundan sonraki, yeniden başlayacak süreçler için önemlidir

Bu süreçte öğrenme ve değerlendirme için beyin fırtınası, beş niçin analizi, kavram haritası, kıyaslama ve proje sonrası değerleme gibi analiz ve teknikler kullanılır.

İŞ FİKRİ
İş fikri, işletmenin ilk adımı ve başlangıcıdır. İş fikri insan odaklıdır .Yenilikçi şirketler başkalarının korkularını kâra çevirenlerdir. Yenilikçi şirketler” adlı kitabın yazarı Mc Forland, yenilikçi şirketlerin en büyük özelliğinin “Başkalarının risk almaktan korktuğu boş pazarları kâra dönüştürebilmeleri” olduğunu ile sürmektedir. Bu boş pazarlar büyük işletmelerin ilgilenmedikleri pazarlar da olmak-tadır. . İş fikri olarak üretilen her ürün ve hizmet mutlaka bir ihtiyacı giderir, bir sorunu çözer. Eğer bir ürün veya hizmet ihtiyaç gideriyor, sorun çözüyorsa faydalıdır

FAYDA: İktisat  biliminde  malların ve hizmetlerin gereksinme ve istekleri giderme özelliğine yarar denir.” Üretilen mal ve hizmetlerin sağlayacağı fayda hem müşteri için hem de girişimci içindir. Girişimcinin de ihtiyacı kâr etmektir. İş fikri şu 3 kriteri sağlamalıdır
1. Müşteriye bir fayda sağlamalıdır
2. Rekabet avantajı getirmeli
3. Paydaşlarımıza ve bize bir kazanım getirmeli
Ayrıca iş fikrine şu üç soru da sorulabilir:
1. Müşteri bunu talep edecek mi?
2. Bunu üretebilir miyiz?
3. Bundan para kazanacak mıyız?

İş fikirleri müşterilerin günümüzde ve gelecekteki ihtiyaçlarına cevap vermeli ve sorunlarını çözmelidir. Müşteriyi anlamak için ona olabildiğince yakın olmak gerekmektedir. Pazarlama gurusu Martin Lindstram: “Sonuçta pazar araştırmalarında tüketicilere sorular sorarak gerçekleri öğrenmek pek mümkün değildir.” der. Bunu söylerken tüketicilerin yalan söylediklerini değil gerçek ihtiyaçlarını bilmediklerini kastetmiştir

Son yıllarda globalleşmeyle birlikte en iyi iş fikirleri, global pazara hitap eden ürün ve hizmetleri barındıranlar olmaktadır. Apple’ı Steve Jobs’la birlikte yaratan Steve Wozniak: “Aklımda her zaman herkesten farklı ne yapabiliriz sorusu var.” der. Teknolojiden ziyade insana daha yakın durarak, başarıyı “Problem yaşayan insanlar varsa ortada fırsatlar da vardır.” anlayış ile yakalamıştır.Problem varsa fırsat vardır. İyi düşünülmüş ve iyi iş planı yapılarak sunulmuş iş fikirleri, her zaman kendini finanse edecek yatırımcısını bulmuştur. Gary Hamal’a göre her yıl piyasaya 30 bin yeni ürün çıkmakta %90’ı başarılı olamamakta ancak geri kalanı başarıyı yakalayabilmektedir.Pek tabi başarısız olan geri çekilmektedir .Güçlü öngörülerle yaratılan iş fikirleri daima melek yatırımcıları ve risk sermaye şirketlerini kendilerine çekmesini bilmiştir.

Mavi okyanus stratejisi yeni pazarlar yaratıp yoğun rekabetten sıyrılmayı öngörür.
Farklılık yaratıcılıkla kazanılan şeydir. Yaratıcılığın da inovasyonla sonuçlanması gerekmektedir. Bu nedenle yenilikçi firmalar birbirine benzemek yerine farklılaşarak güçlü olabilmişlerdir.Buna mavi okyanus stratejisi denmektedir. Bu strateji rakiplerle çarpışarak, mücadele ederek galip gelmek değil çekişmesiz pazar yaratarak hiç kimsenin olmadığı pazarlara girerek rekabetten uzaklaşmayı temel alır.

Dört temel değer unsuru bulunmaktadır. Bunlar, fiziksel (kolaylık, güvenlik, rahatlık, hayatta kalma,…), duygusal (iyi hissetme, tanınma, statü, ait olma, bireysel kimlik ….) entellektüel (bilgi, takdir, kalite, mükemmeliyet, etkinlik, verimlilik, öğrenme…) ve ruhsal (ruhsal gelişim, yaratıcılık, toplumsal bilinç, huzur, özgürlük, dürüstlük…) unsurlardır. Hangi hedef müşteri kitlesini öngör-müşseniz ve bunlar için hangi değer unsurları uygunsa iş fikri olarak düşündüğünüz ürün ve hizmetlerin de o değerleri sunduğuna dikkat etmek gerekmektedir. Elbette bunları da müşteri deneyimine çevirmek gerekmektedir. Buna da müşteri “deneyim inovasyonu” denmektedir.

İŞ FİKİRLERİNİ YARATMAK
İLİŞKİLENDİRME

Farklı parçaları bir araya getirebilme olarak nitelendirilebilir.
Rönesans akımın başlangıcında Medici Etkisi büyük önem taşımaktadır.( O dönemde Floransa’da Medici ailesi bilim insanlar›, şairler, ressamlar, filozoflardan oluşan farklı insanları bir araya getirmiş yaratıcılıkta patlama yaşanmıştır. Buna medici etkisi de denmektedir. Bu olay Rönesans devrini başlatmıştır.) Farklılık kültürü gelişmiş toplumlarda inovasyon ve yeni iş fikirleri diğerlerine göre daha fazla görülür. Farklılığı yıkıcılık ve kötü algılayan toplumlarda ise bunlar daha azdır. Oralarda farklılık değil benzemek, tek tiplik geçerlidir.Bu da taklitçiliği, taklitçilik de rekabeti yoğunlaştırmaktadır.

Sorgulama
Yönetim gurusu Peter Drucker sorgulama ve sorular konusunda, “işin en çetrefilli ve önemli tarafı, doğru cevapları bulmak değil doğru soruları bulmaktır.” der.
Girişimcilikte en önemli sorulardan birisi “Neden olmasın?” sorusudur. Sorgulamada “zıtlıklar” da sık kullanılır. Roger Martin, inovasyoncu düşünürlerin kafalarında sürekli birbirinden tamamen zıt iki fikri aynı anda tutabildiklerini, iki zıt fikirden de iyi bir sentez üretebildiklerini söyler.

Gözlemleme 
Olayları ve potansiyel müşterileri dikkatlice inceleyerek onların ihtiyaçları ve sorunları bunları giderecek ürün ve hizmetleri kolayca bulabilmektedirler.  Intuit’in kurucusu Scott Cook eşinin, aile bütçesini çıkarırken zorlandığını ve boğuştuğunu gözlemiş ve finansal yazılım paketi olan Quicken fikrine karar vermiştir. Cook bu konuda şunu söylemektedir. “Yeni iş fikirlerinin doğmasına neden olan sürprizler genellikle diğer insanları çalışırken ve kendi gündelik yaşamlarını sürdürürken izle-mekle ortaya ç›kar” sonra şu sorular› sorar. “Neden bunu yapıyorlar ki? Bu size hiç mantıklı gel-mez.” Sonuçta da Cook ev finansman yazılım pazarının yüzde 50’sini ele geçirmiştir. İş fikri üret-mek için müşterilerin, tedarikçilerin ve diğer firmaların davranış kalıplarındaki küçük ayrıntıları bü-yük bir dikkatle, sabırla ve sürekli incelemek yani analitik yöntemle bunu yapmak gerekmektedir.

Deneyler Yapmak
İnovatif girişimciler, sabırla denemeye devam eden, hatalarından öğrenen bireylerdir.
İş fikri bilimdeki önerme ve varsayım gibidir. Girişimci bu varsayımını deney yaparak yani denemelerle gerçekleştirmeye, ispat etmeye çalışır. Bunun için çok deney yapar. Deneylerinde sürekli hata bulan Edison’a: “Üstat hep hata yapıyorsun ne zaman doğruyu bulacaksın?” diye sorarlar. Edison “Başarısız olmadım. Sadece şimdilik işe yaramayan 10 bin yöntem buldum.” der.

Ağlar Kurmak
Girişimciler, farklı özelliklere sahip kişilerin oluşturduğu ağlara girerek yeni perspektifler kazanırlar. Onlar farklılıkları, çeşitli boyutta ve özellikte kurdukları ağlarla kasıtlı ve bilinçli olarak yakalamaya çalışırlar. Adeta farklılıkları ararlar. En son fikirleri, tutkuları, projeleri bir araya getirmek için akademisyen, girişimci, sanatçı, sporcu ve politikacıları bir araya getiren Davos gibi fikir festivalleri, girişimciler için önemli platformlardır. Böylece girişimci, iş fikri yaratabilmek için ağları kullanarak girdilerini farklılaştırmak ve artırmak istemektedir. Pek çok fikir kendinden önce söylenmiş fikirler-den beslenmektedir. Her fikir kendinden sonraki fikirleri de besleyecektir. Bu da fikirlerin birbirinden haberdar olmasına bağlıdır. Ağlar da bunun gerçekleşmesini sağlarlar.

4.ÜNİTE

GİRİŞİMCİLİKTE TASARIM 
Girişimcilerin başarılı olabilmek için maliyet, kalite, esneklik ve hız konularına ağırlık verirken, dikkat etmesi gereken konulardan biride ürünleri ile rakiplerine üstünlük sağlamak ve ayırt edilebilir olmaktır. Ayırt edilebilir olmak da tasarımdan geçmektedir.

TASARIM KAVRAMI
Müşteri istek ve ihtiyaçlarının giderek arttığı günümüz pazarlarında tasarım da giderek önem kazanmaktadır. Başarılı olan ve olmayan işletmeler analiz edildiği zaman aralarındaki en önemli fark olarak göze çarpan etkenlerden birisi de tasarım ve sürecine verdikleri önem olmaktadır. “Tasarlamak” yeni bir obje (makine, bina, ürün vs.) için bir plan yaratma ve geliştirme sürecine işret eder. “Tasarı” ise hem son plan veya taslak (bir çizim, modelleme vs) ; ya da bir plan veya taslağın sonucu (üretilen bir obje) için kullanılır.

Tasarım kavramında dikkat çeken 3 konu bulunmaktadır. Bunlar,
1-Tasarımda somut çıktıların olması,
2-yaratıcı bir faaliyet olması ve
3-bilginin somut bir çıktıya dönüştürüldüğü bir süreç olmasıdır.
Tasarım kavramı, Türkçe’de bir yapıya da aygıtın kısımlarının kağıt üzerine çizilmiş şekli anlamında kullanılan tasar kökünden türetilmiş olan tasarı kavramına dayanmaktadır. Tasarı bir kimsenin yapmayı düşündüğü şey; olması ya da yapılması istenen bir şeyin tasarlama sonucu zihinde aldığı biçim olarak kabul edilmektedir.

Tasarım bilgiyi (fikrin) somut (mal) ya da soyut (hizmet) bir çıktıya dönüştüren bilinçli bir karar verme süreci olarak da tanımlanmaktadır. Tasarım faaliyetlerin bilinçli olarak yapılmasıdır ve alternatiflerin karşılaştırılarak arasından en iyi olası çözümün seçilmesi, analiz edilmesi ve denenmesidir.

Şekil, form, renk ve kullanılacak malzeme gibi konularda tasar›m kararlar› verilmektedir. Tasarım temelde problem çözümü ile ilgilenmektedir. Tüketim, zevk ve ticari zorunluluk modellerinin değiş-mesi tasarımın itici gücü olmaktadır. Tasarım sadece üretim ile ilişkili bir süreç değil, aynı zamanda ikna edici fikir, davranış ve değerlerin iletilmesinde güçlü bir araçtır. Tasarım, ürün, çevre, bilgi ve işletme kimliği ile ilişkili temel tasarım elemanlarının (performans, kalite, dayanıklılık, görünüm, maliyet) yaratıcı kullanımı aracılığı ile müşteri memnuniyetini ve işletme kârlılığını optimize etmeye (en iyileyen)çalışan bir süreçtir. Uluslararası Endüstriyel Tasarım Derneğine göre tasarım“Nesneleri,

süreçleri, hizmetleri ve bunlar›n sistemlerinin çok yönlü niteliklerini bütün yaşam döngüleri içerisine yerleştirmek hedefindeki yaratıcı bir faaliyet”tir. Bu nedenle tasarım, teknolojilerin yenilikçi bir biçimde insancıllaştırılmasının ana faktörü, kültürel ve ekonomik değişimin ise hayati derecede önem taşıyan faktörüdür.

GİRİŞİMCİLİKTE TASARIMIN ÖNEMİ
Tasarım günümüzde insan zekâsı ve yeteneğinin, yaratıcılığın ve hayal gücünün mal ya da hizmete dönüştürülmesinin güçlü bir ifadesi olarak kabul edilmektedir.

Girişimciliğin en önemli hedeflerinden birisi olan kâr elde edilmesi rekabetin yoğun yaşandığı günümüz pazarlarında gittikçe zorlaşmaktadır.

Girişimci düşüncenin ana bileşenlerinden olan yenilikçi ve yaratıcı olma doğrudan tasarım ile ilişkilidir. Girişimcilik, özünde risk almak olurken üretip pazarlayacağı mal ya da hizmetlerde yenilikçilik ve yaratıcılık istemektedir. Burada görev ve sorumluluk tasarım bölümüne düşmektedir. Tasarımın özünde de yaratıcılık bulunmakta ve bu yaratıcılığın kullanılmasıyla pazarda ses getirecek yenilikçi ürünler ortaya çıkabilmektedir.Rekabet artışlarından işletmeler en az etkilenmek için ayırt edici ve fark yaratan mal ve hizmetler sunmak durumundadır. Bunun en önemli paydaşlarından birisi de tasarım ve inovasyondur.
Girişimciliğin diğer ana bileşenlerinden biri olan öncülük de tasarım ile doğrudan ilişkili olmaktadır. İşletmeler açısından öncülüğün önemli faktörlerinden birisi sunulan mal ya da hizmetlerdir. Mal ya da hizmet açısından baktığımızda farklı ve yeni tasarımlar ile girişimci kendi pazarını kendisi yaratabilir ve pazarda ilk olarak bunun avantajından faydalanabilir.

Ürün ömrünün kısalması işletmeleri kısa sürelerde daha fazla ürünü pazara sunmaya zorlamakta ve bu durumda da görevin büyük kısmını AR-GE ve tasarım bölümlerine yüklemektedir.Yenilik yaratarak yeni ürünlerle yeni pazarlara giren girişimciler gelişen teknolojiyi  tasarım sürecinin yardımı ile mal ve hizmetlerine yansıttıkları ölçüde başarılı  olabilmektedirler. Aksi takdirde, yapılan çalışmalar pazardaki diğer mal ve hizmetlerden çok farklı olmayacak ve rekabet avantajı yaratmayacaktır.

GİRİŞİMCİLİKTE TASARIM, YARATICILIK VE İNOVASYON
Bill Gates, işletmesindeki tek malvarlığının insanoğlunun hayal gücü oldu¤unu belirtmektedir.

Yaratıcılık sadece belirli kişilere verilmişbir kabiliyet olmayıp birçok kişi bu yeteneğe sahiptir. Yaratıcılık konusunda bilinen ünlü ressamlar, müzisyenler ve bilim adamları olmasına rağmen Leonardo da Vinci olman›za gerek bulunmamaktadır.Yaratıcılığın en bilinen tanımlarından birisi “yeni, değişik fikirlerin yaratılması” olmasına rağmen bu değişik fikirler sadece farklı bakış açısından da ortaya çıkabilmektedir.  İşletmeler yaratıcı faaliyetlerin sonucunda faydalı çıktıların oluşması beklentisindedirler. . İcat, zihinde bir flaş patlaması gibidir, büyük yaratıcı bir sıçrama (gelişme) gerektirmektedir. İnovasyon yeni bir şeyi sadece icat etmek değil aynı zamanda ortaya çıkararak geniş kullanımını sağlamaktır. Ampul ve Post-it note gibi ürünlerin geliştirilmesinde ya da buna benzer başarılı bir yenilikte birçok kişinin yaratıcı çalışmalarının bir araya gelmesi önemli rol oynamıştır. 2. Dünya Savaşı sonrası Japon sanayinde bu etki görülmüştür.
Yaratıcılığın bir özelliği de tamamıyla bilinçli ya da rasyonel bir süreç olmamasıdır. Yaratıcılık sürecini anlamaya ve planlamaya çalışan uzmanlar yaratıcı davranışın aşağıdaki modeli izlediği konusunda hem fikir olmaktadırlar

• İLK KAVRAYIŞ: problemin ilk teşhisi ve tanımlanması
• HAZIRLIK: zihinsel alt yapı, bilgi araştırması ve yardımcı olabilecek daha önceki deneyimler
• KULUÇKA: problem üzerine şuursuzca çalışma
• AYDINLANMA: kavramanın görünen ışıltısı (“tamam şimdi oldu!”)
• DOĞRULAMA: test etme ve fikrin uygulanması

Tasarım yeni teknolojiyi, araştırma ve geliştirme bölümünden alarak yeni ve kullanılabilir bir ürün olarak pazara taşmaktadır. Tasarımın inovasyonun kalbi olduğu öne sürülmesine rağmen gerçekte, tasarım inovasyon ile bütünleşiktir. Yeni bir ürünün hayal edilmesi, ortaya çıkarılması ve prototip

olarak şekillendirilmesi yaratıcı bir güçtür.İnovasyon için tasarım çok önemlidir ve tasarımda yaratıcılık teknik olanaklarla müşteri isteklerinin birleştiği alan olarak görülmektedir. Tasarımcılar pazar için teknik fikirleri dönüştürebilir ve her bir teknik fikir değişik şekil ve yapıda tasarımlar ortaya çıkarabilmektedir.

Emprovizasyon (doğaçlama) ürün geliştirmede kullanılan bir stratejidir. Bu strateji genelde pazarı izleyen ya da sonradan girenler tarafından uygulanmaktadır. Tasarım yeteneği ve bilgisi araştırma, pazarlama, promosyon, markalama, esneklik, bütünleşik teknoloji, yeni fırsatlar yakalama, trend tahminleri, ürün geliştirme ve maliyet azaltma gibi işletmenin birçok faaliyetine katkıda bulunabilir. Burada önemli olan işletmenin değişikliklere yeni ürünleri ile verdiği karşılıktır.
Tasarım her türlü işin daha yaratıcı, daha tatminkâr ve bunların da ötesinde daha rekabetçi olmasında önemli bir rol oynayabilmektedir.

İnovasyon kelimesi yeni ürün geliştirme, veya yeni teknolojiler keşfetmenin ötesinde bir anlam içerir. İcat var olan bir probleme bulunan yeni bir çözümse, inovasyon bu çözümün ticari başarı getiren şekilde uygulanmasıdır. Yaratıcılık yeni fikirler bulmaksa, inovasyon bu fikirleri uygulamaktır. Kısaca, inovasyon bir dönüşüm sürecidir: yeni fikirlerin başarılı uygulamalara dönüştürülmesi sürecidir.

Tasarım ve inovasyon birbirini tamamlarken, tasarım teknik ve ürün inovasyonunun temel elemanı olmaktadır ve ürün üzerine etkisi daha geniştir. Ancak, inovasyonda yönetim alanı açısından tasarıma göre daha kapsamlıdır. Başarılı işletmeler bu iki kavramı da uygulamalarında iyi kullanan işletmelerdir

Yaratıcılık problemleri çözmek ve yeni fırsatlar ortaya çıkarmak için fikirleri farklı şekillerde bir araya getirmek, inovasyon yeni fikirlerin pratikte yeni ya da geliştirilmiş ürün, hizmet ya da süreçler şeklinde başarılı uygulaması  ve tasarım ise inovasyon sürecinin tamamında yaratıcılık uygulamalarının amaca yönelik uygulamasıdır.

GİRİŞİMCİLİKTE TASARIM YÖNETİMİ SÜRECİ
Tasarım, temel tasarım elemanlarının yaratıcı kullanımı ile müşteri memnuniyeti ve işletme kârlılığının en iyi şekilde bir araya getirildiği süreçtir. Tasarım konusunda yapılan en önemli hatalardan birisi de tasarımın genişleyen bir süreç yerine tek bir faaliyet olarak görülmesidir.

Tasarım sürecinin temel basamakları Rothwell tarafından şu şekilde sıralanır
• UYARICI/BAŞLATAN: Süreci başlatandır. Bu, teknik olanaklardan ortaya çıkan yeni bir fikir, yeni bir şey için açıklanmış gereksinim ya da mevcut öneriye  planlanmış stratejik bir ilave olabilmektedir.
• KAVRAM GELİŞTİRME: İşletmenin güçlü, zayıf yönleri, olanakları ve pazar gereksinimleri göz önünde bulundurularak yaşamını sürdürebilmesi için fikirlerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Üretim kabiliyeti, kalite ve maliyet  açısından fizibilite de göz önüne alınmalıdır.
• PROJE PLANLAMA: İşletme, fikri derinlemesine araştırmak isterse, amaçları belirten, kaynakları dağıtan ve zaman çizelgesini ve bütçeyi oluşturan bir ürün planı hazırlanmalıdır.
• TASARIM BRİFİ: Teknik, finansal, pazarlama ve tasarım ile ilgili bilgiler bulunmalıdır. Tasarımcılar amaçlar, iş çizelgesi, iş listesi ve bütçeyi içeren iletişim raporları hazırlamaktadırlar.
• TASARIM YETENEĞİ: Kaynağı işletme içi ya da işletme içi ve dışı karması ya da tamamen işletme dışı olabilmektedir. Kaynağı sağlayan, önerilen proje için gerekli tasarım yeteneklerini çok iyi anlamalıdır. Tasarım işletmeleri bir işletme listesinde yer almakta ve kullanıcı işletmeler tarafından belirli aralıklarla tekrar değerlendirilmektedir.
• KAVRAM TASARIMI: Tasarım fikrinin ana hatları ortaya çıkarılmaktadır. Çizimler ve basit modeller yapılmakta ve tasarım brifi daha açık ve odaklanmış kavram haline getirilmektedir.
• TASARIM SPESİFİKASYONLARI: Çizimler ve modeller ile gerçek tasarımın detayları şekil almaktadırlar.
• KAVRAM GELİŞTİRME: Tasarımın detaylandırılması, kayıp ya da eksik bilginin
toplanması ve önemli stratejik soruların incelenmesi (başlangıç pazarı ,teknik araştırma) yapılmaktadır.
•PROTOTİP VE TEST İncelenen, test edilen, değerlendirilen ve geliştirilen maket, model ya da son tasarımın başlangıç versiyonu üretilmektedir.
DETAYLI TASARIM: Tasarımın son hali prototip ve deneme üretimi için detaylı
spesifikasyonlara dönüştürülmektedir.
• PAZAR GELİŞTİRME: Pazar ile ilgili problemler bulunmakta ve çözümlenmektedir. Talepteki ya da orijinal kavramdaki değişimler buna örmek verilebilmektedir.
• TEKNİK GELİŞTİRME: Fizibilite, hata giderme ve üretim kolaylığı gibi konular
ile ilgili teknik problemler bulunmakta ve çözümlenmektedir.
• PAZARA SÜRME: Ürünün pazara sunulması genelde tasarım evresinin sonunu göstermektedir.
• DEĞERLENDİRME: Süreç ve proje çıktılarının analizi yapılmakta ve aynı zamanda bütçe, zaman ve elde edilen başarı açısından hedeflenen amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığını belirlemek için tasarım yönetim süreci gözden geçirilmektedir. (satış miktar›, müşteri şikayetleri, gibi).
• DESTEK VE İLAVELER: Ürün pazara sunulduktan sonra müşterilerden alınan geri besleme ile teknik anlamda ürün hakkında çok bilgi öğrenilmektedir. Satış sonrası destek ile müşteriler elde tutulmaya ve ilişkiler geliştirilmeye çalışılmaktadır
• YENİDEN İNOVASYON: Genelde göz ardı edilen bu aşamada, tecrübe ve pazara sunulduktan sonra elde edilen bilgi yeni bir inovasyon için girdi olarak kullanılmaktadır.
Her işletmenin içsel ve dışsal koşulları ile işleyişinin farklı olmasına bağlı olarak tasarım süreçleri farklılık gösterebilmektedir.                                                                                                                                                      Tasarım yeni bir şeyin yaratılması demektir, bu durumda riski yanında getirmektedir İşletmeler açısından mevcut bir ürünün iyileştirilmesi tamamen yeni bir ürünün geliştirilmesinden çok daha az risklidir. Tamamen yeni üründe belirsizlik çok fazla bulunmaktadır. Bu nedenle tasarım yönetiminde risk yönetimi çok önemli olmaktadır. Bu nedenle bazı işletmeler riski azaltmak adına tasarım sürecindeki her aşamayı çok sıkı denetlemekte ve aşamanın tam olarak tamamlandığından emin olmadan bir sonraki aşamaya geçmemektedirler.
Tasarım sürecinde en önemli aşamalar; tasarım brifinin hazırlanması, kavram geliştirme, detaylı tasarım ve son çıktıların değerlendirilmesi olmaktadır. Tasarım, tasarım brifindeki amaçlar ile birlikte pazar performansına göre değerlendirilmelidir.

GİRİŞİMCİLİKTE TASARIM KARARLARI
Tasarım yaratıcılık ile ilgilidir, ancak tasarımcıların tekelinde değildir. Tasarımın başarılı olması için işletme içindeki birçok fonksiyonun beraber hareket etmesi ve karşılıklı etkileşimde bulunması çok önemlidir. Etkin tasarım süreci yönetimi içinde müşterilerin tatmin edilmesinden düşük maliyete, üretiminin kolay olmasından kısa sürede pazara sunulmasına kadar birçok gelişmeden söz edilebilmekte-dir.Walsh ve arkadaşları tasarımın 4 C’sinden söz etmektedir
• Yaratıcılık Daha önceden olmayan bir şeyin yaratılması
• Karmaşıklık: Tasarımın, şeklinden yapısına ve malzemesinden
rengine kadar birçok eleman ve parametreler hakkında kararı kapsaması
• Uzlaşma:Performans ve maliyet,görünüm ve kolay kullanım gibi konular hakkında ödünleşilmesi
• Seçim:Tasarımda kavramdan rengi ya da şekline kadar birçok konu hakkında kararlar verilmesi
Ürün tasarımında gerekli bilgilerin çeşitliliği ve tasarım kararlarında dikkat edilmesi gerekli faktörler

Tasarım sürecinin başarısını arttırmak için tasarım kararları sadece tasarım bölümünde tasarımcının tekelinde bulunmamalı, gerekli tüm işletme fonksiyonlarının katılımı ve işbirliği ile gerçekleştirilmeli ve iletişim olanakları sonuna kadar kullanılmalıdır.

GİRİŞİMCİLİKTE ÜRÜN GELİŞTİRME VE TASARIM
Ürün geliştirme süreci, yeni bir kavramı pazara hazır duruma getirmek için gerekli
faaliyetler dizisidir. Bu faaliyetler dizisi, yeni ürün vizyonunun ilk esininden işletme
durum analiz faaliyetlerine, pazarlama çabalarına, teknik mühendislik tasarım faaliyetlerine, üretim planlamanın geliştirilmesine ve ürün tasarımının onaylanmasından bu planların uyumuna kadar tüm faaliyetleri kapsamaktadır. Hatta stratejik pazarlama ve yeni ürünlerin tanıtılması için dağıtım kanallarının geliştirilmesini de kapsamaktadır.
Tasarım süreci ise pazarlama ve işletme vizyonunu karşılamak için çalışan ürün geliştirme sürecinin içinde bir dizi teknik faaliyettir. Bu faaliyet dizisi, ürün vizyonunun teknik özelliklerinin geliştirilmesi, yeni kavram geliştirilmesi ve yeni ürünün somutlaştırılmasıdır. Tasarım, ürün geliştirmenin işletme ve finanssal yönetim faaliyetlerini kapsamaz ve ayrıca, üretim süreci ne tasarım sürecine ne de ürün geliştirme sürecine dahildir. Araştırma geliştirme sürecinde ise yeni teknoloji geliştirildiği zaman ürün geliştirme sürecinde kullanılır.
Genel olarak ürün geliştirme süreci üç aşamadan oluşmaktadır

Fırsatın anlaşılması aşaması dört faaliyetten oluşmaktadır.

Birinci basamakta bir vizyon geliştirilmektedir.

Yeni ürünün ne yapması gerektiği, pazara nasıl uyumlandırılacağı ve fiyat aralığının ne olacağı soruları yanıtlandıktan sonra yapılan ilk faaliyet ürün için genel pazar spesifikasyon takımlarının tasarlanmasıdır. Bu faaliyette ürünün pazarda alacağı yere göre portfolyo tasarımı yapılmaktadır.

Portfolyo yapısı belirlendikten sonra, ürünün müşteriyi memnun etmesi için yapılması gerekenler, uygulanış şekli göz önüne alınmadan, fonksiyonel modelleme ile belirlenmektedir.

Ürün geliştirme sürecinin son aşamasında seçilen kavrama satın alınan ve üretilen parçalar ile montaj özelliklerine göre bir şekil verilmektedir. Somutlaştırmanın önemli adımlarından birisi de modellemedir. Bu modellemede yeni uygulama fi-kirlerinin fiziksel ya da sayısal modelleri test edilmektedir.

1-Fırsatın anlaşılması,
2- bir kavram geliştirilmesi
3-kavramın uygulanması

 GİRİŞİMCİLİKTE STRATEJİ VE TASARIM
İşletmeler sahip oldukları kaynakları ve bu kaynakları kullanmada işletme yeteneklerini geliştirecek stratejiler oluşturmak ve bu stratejileri uygulamak zorundadırlar. Tasarım yönetimi bir işletmede uzun dönem işletme amaçları ile tasarım uyumunu sağlayarak ve işletme hedeflerine ulaşmak için işletmenin tüm faaliyetlerinde tasarım kaynaklarını koordine ederek formal faaliyet programı olarak tasarımın uygulanmasıdır. Strateji geleceği yaratır ve bir dizi kararlar ile gelecek tasarlanır. Strateji, tasarıma benzer olarak yaratıcı ve öngörülü olurken, aynı zamanda işlevsel ve işletme ile ilgilidir. Her ikisi de kârlılıktan daha çok değerleri görülebilir yapmak için çalışmaktadır.
Stratejinin genel amacı, işletme için uzun dönem rekabet avantajını tanımlamak  ve güvence altına almaktır.
Stratejinin dört temel amacı bulunmaktadır:
1-yön belirlemek,
2-yoğun çaba sarf etmek,
3-tutarlılık sağlamak ve
4-esnekliği sağlamaktır
Vizyon, işletmenin rekabet avantajını içermelidir. Bu rekabet avantajı yüksek teknolojili ürün üretmek ya da makul fiyata kaliteli ürün üretmek olabilir. Buna bağlı olarak da strateji, tüm yatırım kararlarının ve faaliyetlerinin yoğun çabası ile  bu amaçlara ulaşmayı garanti altına almalıdır. Bir işletmenin tutarlı çalışmalarını tek bir pazarda yoğunlaştırması değil amaçları doğrultusunda rasyonel ilerlemesidir. Belirli bir marka ile pazara giren bir işletmenin daha sonra bu markayı farklı ürünler içinde kullanarak pazarda yerini sağlamlaştırması örnek olarak verilebilmektedir.
Strateji, artan rekabet ortamında yön ve odak noktası bulmada yardımcı olur.
Tasarımcılar üç önemli rolde görev alarak fırsat kapılarının açılmasını sağlarlar
1- Tasarımcılar yöneticilerin ufkunu açarak nelerin mümkün olabileceği konusundaki görüşlerini genişletirler,
2- Tasarımcılar önerilen fikirleri ortaya çıkararak olasılıkları gerçekleştirirler. (prototip yapımı),
3- Tasarımcılar fikirleri için mücadele ederek yönetimin karar verme sürecine farklılık getirirler.
Olasılığın başarılı olması için mutlaka bir değer katılarak işletmenin rekabet gücü zenginleştiril-melidir. Tasarımları müşterilerde heyecan, istek, hayranlık ve bağlılık oluşturabilir. Bu nedenle, tasarımcılar farkındadırlar ya da değildirler ancak, işletmenin strateji ekibinde bulunurlar. Her işletmenin ürünlerinde genelde bir tarzı vardır ve bu tarzı oluşturan ve koruyan tasarım ekipleridir. Sony elektronik aletleri, Mercedes otomobilleri ve Samsung cep telefonları buna örnek olarak verilebilmektedir.

Tasarım tarzı işletmeye başarılı rekabet stratejisini garanti etmez ancak destek olur.
Rekabet stratejisi üç elemanın bir arada tutulmasını gerektirir:
• Üstün değer yaratma
• Yeterli müşteri kazanma
• Maliyetlerin yönetimi
Bu kavramlar tasarımın başarı elde etmesinde dengenin sağlanması için önemli  faktörler olmaktadır. Tanımlamada ima edilen kavram zamanlamadır. Rekabet stratejisi işletmenin ayakta kalması ve avantaj elde etmesi için zamana karşı bir dizi yarıştır.
İşletmeler stratejilerini belirlerken bir değer yaratmaya çalışırlar. Ancak, yaratılan bu değer müşte-riler tarafından rakiplerinkine göre daha çekici olmalı ve arzu uyandırmalıdır. Buna strateji oluşturmada farklılaşma adı verilmekte ancak bu durum rekabet avantajı sağlamada tek başına yeterli olmamaktadır. Diğer bir yol, istenilen kalitedeki ürünün rakiplere oranla daha düşük fiyatla satılması stratejisidir Üçüncü yolda ise odaklanma söz konusudur. işletme, pazar bölümlemesi ile ürünlerini belirli bir pazar bölümünün gereksinimlerine göre sunmaktadır. O pazar bölümü için avantaj sağlarken geniş pazarlarda rekabet avantaj›n› kaybedebilmektedir

Bu stratejilerden uygulanmak için seçilenine göre tasarımcıların yapması gerekenler
• Farklılaşma stratejisi uygulanacaksa tasarımcı farklılaşmayı yaratacak ürünler ortaya koymaya çalışmalıdır. Tasarımlar pazarda rakip ürünlere göre fark yaratmalıdır.
• Fiyat ön plana çıkarılacaksa, tasarımcı ürün tasarımlarında maliyet avantajı sağlayacak çalışmalar yapmalı ve tasarımlar öyle olmalıdır ki düşük maliyet ile üretilebilsin.
• Odaklanma izlenecek strateji ise de tasarımcı hedeflenen pazar bölümünün istek ve gereksinimlerini çok iyi anlamalı ve tasarımlarını ona göre yönlendirmelidir.
Yaratıcı fikir ve yenilikleri ile işletmeye yön verebilirler. Bu açıdan bakıldığı zaman tasarımcıların strateji oluşturmadaki katkıları ve yerleri ortaya çıkmaktadır. Tasarımcıların strateji oluşturma takımında olmaları gerektiği unutulmamalıdır. Tasarımcılar stratejiye enerji getirirler. Tasarımcının rolünün stratejik önemini gösteren yedi faktör tasarımcının dikkat etmesi gereken konulardır
1- Bazı durumlarda işletmede fikir lideri olabileceğini fark etmelidir. Önereceği yeni ürünler işletmenin geleceğini kökünden etkileyebilmektedir.
2- Fikir uyuşmazlıkları ile mücadele etmesini öğrenmelidir. Herkesin aynı fikirde olduğu yerde problem var demektir. Mutlaka fikir mücadelesi ve anlaşmazlıklar olacaktır. Aksi takdirde, gelişmede söz konusu olmamaktadır.
3- Tasarımcı, çalışmalarında çok dikkatli olmalıdır. Yaratıcı fikirleri ve sundukları alternatifler ile etrafındakileri hayran bırakmalıdır.
4- Tasarımcı herkesi dinleyip fikir almaya çalışmalıdır. Müşterilerden çalışanlara kadar herkesin fikirlerinden yapılan harman tasarımcının tasarımlarını daha kolay kabul ettirebilmesini sağlayabilmektedir.
5- Tasarımcının önemli bir görevi de düşünülmeyeni düşünmek ve problemlere farklı bakış açısıyla bakarak farklı çözüm yolları bulmak olmalıdır. Tüm tasarım detaylarını çok iyi sorgularken aynı zamanda kendi öz eleştirisini de yapabilmelidir.
6- Tasarımcı çevresindeki diğer çalışanlar ile iyi ilişkiler kurmalıdır. Tasarım yaratıcılık olduğu kadar ikna etme sanatı olarak da görülmektedir. Tasarım ne kadar iyi olursa olsun iyi de satılabilmeli ve insanlar ikna edilmelidir. Bunun için de tasarımcıların insanlarla ilişkileri iyi olmalıdır.
7- Tasarımcı farklı koşullarla karşılaştığı zaman çabuk adapte olmalı ve tepkisi hızlı ve doğru olmalıdır. Koşulların değişimine göre esnek olmalı ve sorunları hemen çözebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Her şey her zaman planlandığı şekilde gitmeyebilir, tasarımcı değişen koşulları fırsat kapısı yapabilmelidir.

GİRİŞİMCİLİKTE PAZARLAMA TASARIM İLİŞKİSİ
Pazarlama karmasının klasik dört P’sinin (Ürün, fiyat, yer, promosyon) her bir elemanında tasarım uzmanlığı bulunmaktadır Tasarım, trendleri belirlemek, müşteri gereksinimlerini tanımlamak ve maliyet parametrelerini elde etmek için pazarlama bilgisine gereksinim duymaktaydı. Tasarımın zamanında ve bütçe kısıtları dahilinde yapılabilmesi için tasarım bölümü ile pazarlama bölümünün planlı ve koordineli çalışması gerekmektedir. Tasarımın etkin yönetimi için pazarlamacıların girişim çerçevesinde tasarımın doğasını› ve tasarımın pazarlama amaçlarına katkısını anlaması önemli olmaktadır
Klasik pazarlama karmasının 4P’si tasarım ile yakından ilişkilidir.

1- Ürün: Tasarım, kalite, fonksiyon, kullanılabilirlik ve görünümü etkilerken aynı zamanda müşteri için ürünü değerli yapan ürün özelliklerine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, tasarım performans, güvenlik ve stil gibi farklılık yaratan tüm özellikleri de etkilemektedir.İşletme için görsel ahenk yaratan çevredeki her şey, web siteleri, kırtasiye malzemeleri, logolar ve paketleme malzemelerinde uygulanarak kolayca hatırlanmasını sağlayan işletme kimliği ile imaj farklılığı yaratmak için tasarım kullanılmaktadır.

2- Fiyat: Ürünler malzeme, enerji ve üretim bakımından ekonomik tasarlanmaktadırlar. Bir ürüne televizyonun aynı zamanda Dvd oynatması gibi bir özellik katılarak zenginleştirilmesi, o ürünün algılanan değerini etkileyebilir  ve daha yüksek bir fiyata satılabilmesini sağlayabilir.

3- Yer: Ürünün paketleme şekli depolanmasını ve sunulmasını da yönlendireceği için tasarımın dağıtım işlerine etkisi büyüktür. Rafın çekiciliği hızlı tüketilen mallar için kritiktir, bu nedenle renk, sunum ve şekil gibi tasarım elemanları önemli olmaktadır. Örn: Taze gıda ürünleri satan işletmeler ürünlerinin tazeliğini çağrıştıracak ve ilgi çekecek ürün tasarımlarını tercih ederler.

4- Promosyon: Promosyon faaliyetlerinin çoğunluğu işletmenin mesajını bildiren kalitenin görselliğine dayanmaktadır. Paketleme, her tür medya reklamları,satış noktası görünümü ve perakendeci çevresi tasarımcının yeteneğini göstermektedir.
Hedef pazarın ve üretim yönteminin anlaşılmasının tasarıma katkısı çok önemli olmaktadır. Gorb ve Dumas “sessiz tasarım” ve “sessiz tasarımcı” kavramlarından söz etmektedir Tasarım sürecini etkileyen kararlar veren tasarımcı olmayan kişiler “sessiz tasarımcı” olarak adlandırılmaktadır Buna en iyi örnek hedef pazarın belirlenmesini sağlayan pazar araştırmalarını yapan pazarlamacılardır.
Ürün başarısızlığı genelde fikirlerin yetersizliğinden değil, tasarımın tam olarak finansa edilememesinden, pazarlama yanlışlarından,hedef pazar ve dağıtım kanaları hakkında yeterli bilginin olmamasından ve üretim tekniklerinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.

Web teknolojisinin kullanılması tasarım sürecinde tasarım, pazarlama ve üretim arasındaki iletişimin brifden ve kavram geliştirmeden test üretimine kadar tüm evrelerde gelişmesine yardımcı olmakta, böylece tasar›m süreci kısalmaktadır.

Pazarlamacılar açısından tasarım risklidir.
Pazarlamacılar  bu riski aşağıdakilere dikkat ederek azaltabilmektedir:
• Uygun ve doğru tasarım yeteneğinin tasarımda kullanılması,
• Tasarımcının gerçek yeteneklerinin anlaşılması,
• Tasarım işine katılarak tasarım bütçesi ve programının kararlaştırılması
• Brif ve kavram aşamasına en kısa zamanda tasarım girdilerinin ulaştırılması,
• Proje hedeflerinin açık olması,
• Tasarım için gerekli pazarlama bilgilerinin sunulması,
• Tasarımın üretim ile ilgili teknik bilgiler ile desteklenmesi.
Kurumsal iletişim etkin bir pazarlama için önemlidir. Pazarlama kurumsal iletişim ile bütünleşerek ürünleri ve satış yerleri ile ilgili güçlü ve açık bir mesaj verebilmek için tasarım ile beraber çalışmalıdır. McDonald’s kurum kimliği yönetimine iyi bir örnektir.
İşletme profili ile kim olduğunu ve nasıl algılanmak istediğini açıklar. Tasarım süreci işletme profilinin merkezindedir ve bu profil tüm görsel elemanları içermektedir.
Bu görsel elemanlar dört grupta toplanabilir
1. Ürün tasarımı
2. Bilgi tasarımı (logo, broşür, üniforma, yük arabalar› vb.)
3. Çevre tasarımı (ofis, fabrika, satış noktası)
4. Tutum (müşteriyle ilişkiler)
Bir işletme, tasarım açısından bakıldığında, ismi, ürünleri ve kullandığı diğer görsel elemanları  ile tanımlanmaktadır. İsim, logo gibi işletme tanımlamaları kurumsal tasarım politikalarına taban oluşturmaktadır. Tasarım yöneticisi kurum kimliği açısından organizasyonun analizi ile ilgilenerek, bunun sonuçlarının somut ve soyut yönlerini farklı tasarım elemanları ile yansıtmalıdır.    İşletmenin bilinçli olarak çıkardığı profilin sonucu imajdır

İmaj : Müşterinin aklındaki zihinsel resim
Pazarlamanın tasarım sürecine dahil olduğu üç önemli alan bulunmaktadır:
1. Pazar araştırması
2. Tasarım kaynağı
3. Tasarım brifinin hazırlanması

1. Pazar araştırması
Pazar araştırması, formülasyondan kavram testi ve değerlendirmeye kadar tasarım sürecinde önemli bir rol oynamaktadır İşletmelerin ürünlerinin başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biri de pazar araştırmasının yapılmasında kullanılan kaynaklar ve elde edilen bilginin değerlendirilme şeklidir.Tasarım için pazardaki bilgi kaynakları arasında müşteri istek ve şikâyetleri, servis raporları, garanti bildirimleri, ticari gösteriler/ sergiler, pazar anketleri, ilgili sanayideki gelişmeler, rakiplerin ürünleri ve benzerleri sayılabilmektedir.

İşletmeler yaptıkları araştırmalarda değişik araçlar kullanabilmektedirler. Bunlar arasında en fazla kullanılanları masa başı araştırmaları, grup tartışması, yaratıcı araçlar ve görsel dürtülerdir. Kullanıcının ilişkili olduğu ve yorum yaptığı kavram ile ilgili pazar bilgisinin dönüşümünde tasarım uzmanının rolü çok önemlidir. Birçok işletmede pazardan alınan bilgiler A&G, tasarım ve mühendislik bölümlerine nicel olarak verilmektedir. Oysaki, tasarımcılar özellikle müşteri odaklı işletmelerin tasarımcıları, bu bilgileri daha çok müşteri tavrını gösteren nitel şekilde isterler. Tasarımcı tarafından müşteri davranışlarının anlaşılması pazar araştırması anlamına gelmektedir. Kavramsal,algısal ve duygusal konular›n evrimi tasarımcının işinin önemli bir parçası olmakta ve müşterilerin sadece bugünkü de¤il yar›nki gereksinimlerini de belirlemesine yardımcı olmaktadır.

2-Tasarım Kaynağı: Gerek işletme içinde tasarımcıların bulunmamasından, gerek ise bulunmasına rağmen destek alınmak amacıyla, dışarıdan tasarımcılar ile çalışılmak istendiği zaman, ilk sorun tasarımcının nasıl seçileceği olmaktadır. Bu seçim için ilk önce ölçütler belirlenmekte, daha sonra bu ölçütlere uyan tasarımcılar arasından yetenekleri işletme açısından en uygun olanı seçilmektedir. Bu seçimin belirlenmesinde ölçütler ile ilgili bir listeye göre tasarımcılar sözlü mülakata alınmakta ve daha sonrasında bir konu üzerindeki fikirlerini çizime dökmeleri istenerek tasarımcılar karşılaştırılabilmektedir. Diğer bir seçim şeklinde ise işletme ile tasarımcı arasında duygusal bir bağlantı kurulmaya çalışılarak uzun dönemli stratejik bir ortaklık söz konusu olabilmektedir.

3. Tasarım brifinin hazırlanması
Tasarım brifi ile planlanan projenin genel amaçları ve istekleri açıklanırken tasarımdan istenen de açık şekilde ortaya konulmaktadır. Yanlış ve eksik tasarım brifi hem zaman hem de maddi kayba neden olmaktadır.
İyi bir tasarım brifi genelde aşağıdakileri içermektedir:
• İşletme alt yapısı
•İşletme stratejisi ve brif ile ilişkisi
• Tasarım problemi
• Müşteri ve pazar bilgisi
• Öngörülen zaman

Tasarım uzun olmasa bile hazırlanması oldukça uzun bir dönem alabilmektedir. Bunun için işletme altyapısı, ürün özellikleri, hedeflenen pazar, müşteri bilgisi, rakip ürünler, fiyat parametreleri gibi birçok bilgi toplanmalıdır. Bu tip bilgi, tasarımcının müşteriyi anlamasını geliştirerek müşteri memnuniyetini arttırmaktadır.

 

 

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF AÖF Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir