AÖF Ders notları-Özel olarak korunması gereken gruplar



ÖZEL OLARAK KORUNMASI GEREKEN GRUPLAR(DEZAVANTAJLI GRUPLAR)

KAVRAMSAL AÇIDAN ÖZEL OLARKA KORUNMASI GEREKEN GRUPLAR

Özel olarak korunması gereken gruplar; Sosyal risk grupları , Dezavantajlı gruplar , Handikaplı gruplar olarak da adlandırılır.
Özel Olarak Korunması Gereken Gruplar : Yetersiz yaşam koşullarına sahip , demografik değişkenlere  bağlı olarak farklı nicelik-nitelik gösteren ; ekonomik  , fizyolojik , psikolojik , sosyal siyasal açıdan çağdaş yaşam koşullarına ulaşmak için devlet sorumluluğunda toplumsal korumaya ihtiyaç duyan gruplardır.

ÇALIŞMA YAŞAMINDA ÖZEL OLARAK KORUNMASI GEREKENLER

1-)KADINLAR

Kadınlar çalışma hayatına sanayi devrimiyle girdiler. Kadınların Çalışma Hayatına Girme Nedenleri : ekonomik nedenler , teknolojik gelişme , dokuma sektöründe daha çok tercih edilmeleri önemli rol oynamıştır.

Kadınların düşük ücret , uzun çalışma süresi ve ağır konuşlarda çalışmaları tepki çekmiş ve bu alanda İLK düzenlemeyi İngiltere yapmıştır.Özel olarak korunması  gereken  grupların içinde EN geniş kesim kadınlardır.

Kadın çalıştırma 19. YY sonunda Metalürji , Kimya ve Araba sektöründe sınırlandırılmıştır.

Kadınların İşgücüne Katılımını Artıran Nedenler:

1)Gelişmiş ülkelerdeki demografik gelişmeler

2)Kamu ve hizmet sektörünün gelişmesi

3)Eğitim olanaklarının artması

4)Çekirdek ailenin yaygınlaşması

5)Evlenmenin azalması boşanmanın artması

6)Toplumun kadın işgücüne bakışının değişmesi

6)Çocuk , yaşlı , özürlü bakımı konusundaki gelişmeler

7)Ev işlerini kolaylaştıran teknolojik gelişmeler

8)Üretim ve hizmet sektöründe kullanılan ileri teknoloji kadının üş gücüne katılımını artırmıştır.

Küreselleşme , Neoliberal politikalar ve esnekleştirme çalışmaları kadının işgücüne katılımını artırmıştır.

TÜRKİYE AÇISINDAN; 1840’tan itibaren gayri Müslim kadınlar , 1860’tan itibaren Müslüman kadınlar dokuma fabrikalarında çalışmaya başlamıştır.Türkiye’de kadın istihdamının düşük olmasında ; din  , gelenek , eğitim düzeyi , cinsiyete dayalı iş bölümü , ailenin ekonomik durumu , iş hayatındaki ayrımcılık etkilidir.

Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Cinsiyet Ayrımcılığı ; Eğitimde , meslek seçiminde , işe alma , iş sırasında  , isten ayrılma , kariyer ve ücret belirleme  alanlarında ortaya çıkıyor.

Özel Sektörde; Evlilik ve çocuk nedeniyle ara verme , kanunlardaki koruyucu hükümlerin ek maliyet getirmesi dezavantaj oluşturur.Evlilik , hamilelik , doğum ve ekonomik krizler kadının işini kaybetmesine neden olur.

Aile-İş Hayatını Dengelemedeki Sorunun Etkileri ;Kadının iş hayatından çekilmesine  , kısmi-geçici çalışma şeklerine yönelmesine , kayıt dışı çalışmasına , geç evlenmesine , geç ve az çocuk yapmasına neden olur.

AB Önlemleri : Kadınların geleneksel sorumluluğunun azaltılması , ebeveyn izni , çocuk bakım hizmeti .

KADIN AYRIMCILIĞINI ÖNLEMEYE YÖNELİK ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELER VE ÇALIŞMALAR

BM ÇALIŞMALARI:

1-İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi

2-Ekonomik Sosyal Ve Kültürel Haklar Sözleşmesi

3-Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi

4-Kadına Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi

ILO ÇALIŞMALARI:

A)Analığın Korunması Sözleşmesi

B)Gece Çalışması  Sözleşmesi

C)Eşdeğerde İŞ İçin Kadın Erkek Ücret Eşitliği Sözleşmesi

D)İstihdam ve Meslek Alanında Ayrımcılık Sözleşmesi

E)Aile Sorumluluğu Olan Kadın-Erkek İşçilere Eşit Davranılması Sözleşmesi

AB ÇALIŞMALARI:

1)Temel Haklar Şartı

AB çalışma yaşamında kadın erkek eşitliği hakkında ilk düzenleme 1957 ROMA ANLAŞMASI ile yapılmıştır.

TÜRKİYEDE,

Kadın işçileri korumaya yönelik ilk düzenleme 1930’da 1593 Sayılı UMUMİ HIFZISIHHA KANUNU ile yapılmıştır. Bu konudaki en ayrıntılı çalışma 2003’de 4857 Sayılı İş Kanunu’dur. Ebeveyne iznine yönelik Türk hukukunda düzenleme yoktur. Gebe ve emziren kadınların çalışma şartlarıyla emzirme odaları ve çocuk bakım yurtlarına dair düzenleme 2004 yılında yapıldı.

2)ÇOCUKLAR VE GENÇLER

ILO İstihdama Kabul Asgari Yaş Sözleşmesinde en az çalıştırma yaşını 15 kabul etmiştir. Gelişmiş ülkelerde alt sınır zorunlu eğitimin sona erdiği yaştır.BM ve Avrupa’da 15-24 yaş arası , “genç işçi” olarak tanımlanır. Çocuk ve gençlerin işçi statüsünde çalışmaları sanayi devrimiyle başlar.

Uluslar arası alanda İLK olarak 1890 BERLİN KONFERANSINDA: çalıştırılma yaşı , çalışma süresi , iş sağlığı ve güvenliğine yönelik kararlar alındı.

Çocuk ve Gençlerle İlgili Uluslararası Belgeler Ve Açıklamalar:

BM Çalışmaları:

1-İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi

2-Ekonomik sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi

3-Çocuk hakları bildirisi

4-Çocuk hakları sözleşmesi

ILO çalışmaları:

A)İstihdama Kabulde Asgari Yaşa İlişkin Sözleşme

B)Çok Kötü Biçimlerde Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi Acil Eylem Planı

ILO çocuk işçiliğiyle mücadele etmek için 1992’de Çocuk Çalıştırılmasının Ortadan kaldırılması Projesini (IPEC) başlattı.

TÜRKİYEDE ; Çocukların iş yaşamında korunmasıyla ilgili ilk düzenleme 1921’de yapıldı.En ayrıntılı düzenleme 4857 sayılı İş  Kanununda bulunur.15 yaşını doldurmayan çocukların çalıştırılması yasaktır.

Ancak 4857 Sayılı İş Kanunu; Ev hizmetlerinde ,  tarımda aileye yardım amaçlı çalışan çocukları ve çırakları kapsamaz.

3-YAŞLILAR

Yaşlılık ; Biyolojik , fizyolojik , kronolojik , fonksiyonel , sosyal ve duygusal yaşlılık diye sınıflandırılır.Çalışma ekonomisinde 65 yaş yaşlılık başlangıcı sayılır.

Dünyada yaşlılara yönelik sosyal politikalar ;  Yaşlılık sigortası , Sosyal güvenlik garantisi olmayanlara belli bir gelir bağlanması , temel ihtiyaçların karşılanması için geçici yardım , sağlık ve sosyal hizmetler sunulmuştur.Bu sosyal hizmetler kurumsal bakım hizmetleridir.

Kurumsal Bakım Hizmetleri: Huzurevi , bakımevi , sokak yaşlıları yardım evi , yaşlı apartmanları , yaşlı köyleri dir.

Evde Bakım Hizmetleri: Evde takip  , ev sağlı hizmetler, , süreli bakım  , evlere yemek servisi , evlere bakım ve onarım hizmetleridir.

Yaşlılara yönelik sosyal politikaların oluşturulmasında öneli rol oynayan etmenler:

Yaşlı nufusun artması

Çekirdek aile yapısına geçiş

Emeklilik ödemlerinin artması

Yaşlı bağımlılık oranının artması

İşgücü arzının azalması riski

TÜRKİYE’DE: yaşlılara yönelik en önemli sosyal politika “YAŞLILIK SİGORTASI”DIR.İlk evde bakım projesi 1993’de 4 büyük ilde uygulandı ama başarısız olundu.Halen Ankara ve İBB evde bakım hizmeti vermektedir.

4)ÖZÜRLÜLER

BM Özürlü Hakları Bildirgesinde özürlü: Doğumla veya değil  , zihinsel veya fiziksel yetersizliğe sahip , bireysel veya sosyal yaşamın gereklerini tek başına sağlayamayan kişidir.BM’ye göre dünyanın %10’u özürlüdür.Özürlülerin %80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşar

Özürlülere yönelik sosyal politikaların temel amaçları :

1-Çalışma hakkı tanımak

2-İşgücü niteliği olmayan bakıma muhtaç özürlüleri sosyal güvenlik hizmetine almaktır

Özürlü istihdamını saylamak için:

A)Belli sayıda işçi çalıştıranlara belli sayıda özürlü çalıştırma zorunluluğu (Kota)

B)Bazı iş ve mesleklerin ülke çapında sadece özürlülere ayrılması (Tahsis)

C)Bazı iş ve mesleklerin iş yerleri çalışma kolu ve mevkileri için özürlülere ayrılması (Sınırlı tahsis)

D)İşe girmekte öncelik ve tercih olanağı verilmesi (Öncelik ve Tercih Tahsisi)

E)İşverenlerin zorunlu bildirimi sonucu kurumun boş işlere özürlü yerleştirmesi

F)Özürlü çalıştıran işverenlere tazminat ve vergi muafiyeti

G)Evde çalışma, tele çalışma gibi çalışma yöntemlerinin teşvik edilmesi.

Korumalı İşyerinin Özellikleri

1-Birden fazla özre sahip olunması halinde uygulanır.

2-Mesleki rehabilitasyon uygulanır

3-Teknik ve mali açıdan devlet tarafından desteklenir

4-Özürlüye göre özel olarak dizayn edilir

TÜRKİYE’DE; Özürlü çalıştırma zorunluluğu ilk kez 1967’de Deniz İŞ Kanunu ile getirilmiştir. Özürlülere yönelik en önemli düzenleme 2005’de 5378 sayılı hakkında kanun ile yapılmıştır.4857 sayılı İş Kanunu 30. Madde:50 ve üstü işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde %3 , kamuda %4 özürlü çalıştırmayı zorunlu kılar.

5-ESKİ HÜKÜMLÜLER

En önemli sorunları işsizliktir. Çalıştırılma zorunluluğu sadece kamuda vardır ve o da %2’dir.,eski hükümlü istihdamı için KOTA sistemi ve ya işverenleri özendirici tedbirler getirilmektedir. Kendi işyerlerini kurmaları için de maddi ayni teknik destek sağlanmaktadır.

6-GÖÇMENLER

BM Göçmenlik tanımı: Kendi vatandaşı olduğu ülkeden başka bir ülkede 1 yıl ve ya daha fazla kalan kişidir.

BM Cenevre Sözleşmesine Göre Mülteci: Irkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba aidiyeti yada siyasi düşüncesi nedeniyle zulüm gören ve bu yüzden yurdundan ayrılan, geri dönmeyen kişidir.

Sığınmacı: Henüz göçmen statüsü verilmemiş kanuni işlemleri devam eden kişidir.

Beyin Göçü: Yüksek eğitimli ve nitelikli işgücünün daha iyi yaşam ve çalışma olanakları için başka bir ülkeye göçmesi.

Göçmen İçi: Vatandaşı olmadığı bir devlette ücret ödenen bir faaliyete çalışan kişidir.

İnsanları Göçe Zorlayan Faktörler: Ekonomik, siyasi, demografik , coğrafik nedenlerdir.

2050 de dünyanın %2,6 sı yan 230 milyon kişinin göçmen olacağı tahmin ediliyor.

Ülkelerin Uluslararası Göç Politikaları

Ekonomik, sosyal, istihdam, sağlık ticaret, kültür ve güvenlik çerçevesinde belirlenir.

Genel Olarak Ülkelerin Uluslararası Göç Politikaları

Göç alma, göç verme, ülkedeki göçmenler, göç verilen ülkelerdeki vatandaşlarla ilgili düzenlemeleri kapsar.

TÜRKİYE’DE: Türkiye’de göçmenlik iskân kanunu ile düzenlenmiştir Kanuna göre göçmen: Türk soyundan ve Türk kültürüne balı olup,  yerleşmek için Türkiye’ye gelip  bu kanun gereğince kabul  olunan kişidir.

Yabancılara çalışma izni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilir. İzin, süreli süresiz istisnai ve bağımsız olmak üzere dört türdür.

İlgili Kategoriler

Anadolu AÖF AÖF Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir