ELAKİN KELİMELER 1- Aile 2- Ailelik 3- Ak 4- Aka 5- Akak 6- Akala 7- Akik 8- Akil 9- Akilane 10- Akillik 11- Aklan 12- Aklen 13- Akli 14- Al 15- Ala 16- Alaka 17- Alan 18- Alenen 19- Aleni 20- Alenilik 21- Ali 22- Alkali 23- Alkalik 24- Alkan 25- An 26- Ana 27- Anane 28- Ananeli 29- Anele 30- Ani 31- Anilik 32- Anilin 33- Anlak 34- Anne 35- Anneanne 36- Anneannelik 37- Annelik 38- Ek 39- Eke 40- Ekelik 41- Ekenek 42- Ekili 43- Ekin 44- Ekinli 45- Ekinlik 46- Ekli 47- El 48- Ela 49- Elek 50- Eleklik 51- Elik 52- Elk 53- Elli 54- Ellik 55- Ellilik 56- En 57- Enli 58- Enlilik 59- İane 60- İki 61- İkili 62- İkilik 63- İkna 64- İl 65- İla 66- İlan 67- İlanen 68- İle 69- İlik 70- İlikli 71- İlk 72- İlke 73- İlkel 74- İlkellik 75- İlkin 76- İlklik 77- İlla 78- İllaki 79- İlle 80- İn 81- İnak 82- İnal 83- İnan 84- İnek 85- İnekli 86- İneklik 87- İni 88- İnik 89- Kail 90- Kak 91- Kakalak 92- Kal 93- Kalak 94- Kalan 95- Kale 96- Kalkan 97- Kan 98- Kanal 99- Kani 100- Kanilik 101- Kanka 102- Kek 103- Kekik 104- Kekikli 105- Keklik 106- Kel 107- Kele 108- Kelek 109- Keleklik 110- Kelik 111- Kelle 112- Kellik 113- Kene 114- Kikla 115- Kil 116- Kile 117- Killi 118- Klan 119- Klinik 120- Lak 121- Laka 122- Lake 123- Lakin 124- Lal 125- Lala 126- Lale 127- Laleli 128- Lalelik 129- Leke 130- Lekeli 131- Lika 132- Liken 133- Linek 134- Linin 135- Link 136- Nail 137- Nakil 138- Naklen 139- Nal 140- Nalan 141- Nale 142- Nan 143- Nane 144- Naneli 145- Nanelik 146- Ne 147- Nene 148- Nikel 149- Nikelli 150- Nine 151- Ninelik 152- Ninni ANLAMLAR 1- Aile: Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik 2- Ailelik: Aile ile ilgili, aileye özgü olan 3- Ak: Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı 4- Aka: Ağabey 5- Akak: Yatak -- Irmak, dere, çay, küçük akarsu -- Suyun ivinti yeri -- Eğimi, inişi fazla olan yer 6- Akala: Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir tür pamuk 7- Akik: Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş 8- Akil: Akıllı 9- Akilane: Akıllıca 10- Akillik: Akil olma durumu 11- Aklan: Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile -- Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri 12- Aklen: Akıl gereğince, akıl yönünden 13- Akli: Akılla ilgili, akla dayanan, akılsal 14- Al: Kanın rengi, kızıl, kırmızı -- Bu renkte olan 15- Ala: Karışık renkli, çok renkli, alaca 16- Alaka: İlgi -- Gönül bağı 17- Alan: Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha 18- Alenen: Açıkça 19- Aleni: Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan 20- Alenilik: Aleni olma durumu 21- Ali: Yüce, yüksek 22- Alkali: Alkali metallerin hidroksitleriyle amonyum hidroksitin genel adı 23- Alkalik: İçinde alkali bulunan, kalevi, antiasit 24- Alkan: Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin 25- An: Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika 26- Ana: Anne -- Yavrusu olan dişi hayvan 27- Anane: Gelenek 28- Ananeli: Ananesi olan 29- Anele: Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka 30- Ani: Ansızın yapılan -- Ansızın ortaya çıkan -- Ansızın, birdenbire 31- Anilik: Ani olma durumu 32- Anilin: Benzenden türeyen bir amin 33- Anlak: Zekâ 34- Anne: Çocuğu olan kadın, ana, valide, kocakarı, mader, nene, aba -- Yavrusu olan dişi hayvan 35- Anneanne: Annenin annesi 36- Anneannelik: Anneanne olma durumu -- Anneanneye yakışan davranış 37- Annelik: Anne olma niteliği veya durumu, analık -- Anneye yakışan davranış 38- Ek: Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça -- Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave -- Sonradan katılan, yapılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri -- İki borunun birbirine birleştirildiği yer -- Eklenmiş, katılmış -- Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan, başa, sona veya kelimenin içine eklenebilen, bağımlı dil bilgisi ögeleri, lahika 39- Eke: Büyük, yetişkin, yaşlı, kart -- Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk 40- Ekelik: Eke olma durumu 41- Ekenek: Mezra 42- Ekili: Ekilmiş olan, mezru 43- Ekin: Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum -- Kültür, hars 44- Ekinli: Ekini olan 45- Ekinlik: Ekin ekilmiş yer 46- Ekli: Eklenmiş olan -- Eki olan 47- El: Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü 48- Ela: Gözde sarıya çalan kestane rengi 49- Elek: Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç 50- Eleklik: Keçi kılından veya at yelesinden yapılmış iplikle dokunan ve sanayide bazı sıvıları süzmekte kullanılan özel dokuma türü 51- Elik: Dağ keçisi 52- Elk: Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik 53- Elli: Kırk dokuzdan sonra gelen sayının adı 54- Ellik: Eldiven -- Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç 55- Ellilik: İçinde elli tane bulunan -- Elli yaşında olan -- Elli kuruş veya elli lira değerinde para 56- En: Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı 57- Enli: Eni büyük olan, geniş 58- Enlilik: Enli olma durumu 59- İane: Yardım 60- İki: Birden sonra gelen sayının adı 61- İkili: İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan 62- İkilik: İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu 63- İkna: Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma 64- İl: Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet -- Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri -- Ülke, yurt -- Eski Türklerde devlet 65- İla: Belirtilen sayıların da dâhil edildiği aralığı anlatan söz 66- İlan: Duyuru -- Açıkça bildirme, açıkça duyurma 67- İlanen: Duyuru yoluyla 68- İle: Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz 69- İlik: Kemiklerin iç boşluklarını dolduran ve kan hücrelerinin yapımını sağlayan doku 70- İlikli: İliği olan -- İliklenmiş 71- İlk: Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı -- Herhangi bir şeyin en önde olanı, önce geleni -- Birinci olarak, en başta 72- İlke: Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip -- Temel bilgi -- Öge, unsur -- Davranış kuralı -- Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip 73- İlkel: İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif -- Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif -- Basit, karmaşık olmayan -- Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad -- Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz -- Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif 74- İlkellik: İlkel olma durumu, iptidailik, primitiflik 75- İlkin: Başta, başlangıçta, önce, iptida 76- İlklik: İlk olma durumu 77- İlla: Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun, her hâlde, ille, illaki -- Hele, özellikle 78- İllaki: İlla 79- İlle: İlla 80- İn: Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk -- Mağara 81- İnak: Dogma 82- İnal: Kendisine inanılan kimse 83- İnan: İnanmak işi 84- İnek: Dişi sığır 85- İnekli: İneği olan 86- İneklik: İnek ahırı 87- İni: Kayın 88- İnik: İnmiş, indirilmiş 89- Kail: Söyleyen -- İnanmış, aklı yatmış 90- Kak: Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu 91- Kakalak: Daha çok gemilerde görülen bir tür hamam böceği 92- Kal: Söz, lakırtı, laf 93- Kalak: Burun, burun ucu -- Gelin tacı 94- Kalan: Kalma işini yapan -- Artan, mütebaki -- Bir çıkarmanın sonucu -- Bölme işleminde bölünenden artan sayı 95- Kale: Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen 96- Kalkan: Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık 97- Kan: Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı -- Soy 98- Kanal: Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu 99- Kani: Kanmış, inanmış 100- Kanilik: Kani olma durumu 101- Kanka: Kardeş kadar yakın olan kimse 102- Kek: Ana maddeleri yumurta, un ve şeker olan, içerisine kuru üzüm, kakao, fındık vb. konularak fırında pişirilen tatlı çörek 103- Kekik: Ballıbabagillerden, karşılıklı küçük yapraklı, beyaz, pembe, kırmızı başak durumunda çiçekleri olan ve çiçeği baharat gibi kullanılan, odunsu saplı, kokulu bir bitki (Thymus vulgaris) 104- Kekikli: Üzerine veya içine kekik konulmuş olan 105- Keklik: Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş (Perdrix) 106- Kel: Saçı dökülmüş olan (kimse) -- Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki) -- Gelişmemiş, cılız (bitki) -- İçinde az eşya bulunan 107- Kele: Boğa, tosun 108- Kelek: Olgunlaşmamış, ham kavun -- Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal -- Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan 109- Keleklik: Kelek olma durumu 110- Kelik: Eski ayakkabı 111- Kelle: Koyun, kuzu ve keçinin pişirilmiş başı -- Ekinlerde başak -- Külçe biçimindeki şeker -- Baş, kafa 112- Kellik: Kel olma durumu 113- Kene: Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga 114- Kikla: Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta) 115- Kil: Islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak 116- Kile: Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap, ölçek 117- Killi: İçinde kil bulunan 118- Klan: Boy 119- Klinik: Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer 120- Lak: Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk -- Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde 121- Laka: Yol üzerinde oluşan çukur 122- Lake: Lak ile cilalanmış 123- Lakin: Ama -- Ancak 124- Lal: Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş 125- Lala: Çocuğun bakım, eğitim ve öğretimiyle görevli kimse -- Şehzadelerin özel eğitmenleri -- Padişahların vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz 126- Lale: Zambakgillerden, yaprakları uzun ve sivri, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte bir süs bitkisi (Tulipa gesneriana) -- Meyve koparmak için ucuna üçlü veya dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık 127- Laleli: Lale bulunan veya yetiştirilen (yer) -- Üzerinde lale deseni veya motifi bulunan 128- Lalelik: Osmanlı seramik ve cam sanatının örneklerinden olan ve içine lale konulan vazo 129- Leke: Kirliliği gösteren iz 130- Lekeli: Herhangi bir sebeple üzerinde leke oluşmuş, lekesi olan 131- Lika: Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek 132- Liken: Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı -- Kaşındırıcı bir deri hastalığı 133- Linek: Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz 134- Linin: Hücre çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı 135- Link: Atın eşkin yürüyüşü 136- Nail: Erişmiş, ele geçirmiş, başarmış, kazanmış, ulaşmış 137- Nakil: Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım 138- Naklen: Nakil yoluyla, aktarılarak 139- Nal: At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın şekline uygun demir parçası 140- Nalan: İnleyici, inleyen 141- Nale: İnleme, inilti 142- Nan: Ekmek 143- Nane: Ballıbabagillerden, yaprakları sapsız, çiçekleri beyaz veya menekşe renginde, güzel kokulu, yaprakları baharat olarak kullanılan, çok yıllık ve otsu bir kültür bitkisi (Mentha piperita) 144- Naneli: Nanesi olan 145- Nanelik: İçine nane konulan kap 146- Ne: Hangi şey 147- Nene: Nine 148- Nikel: Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş paraklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni) 149- Nikelli: Birleşiminde nikel bulunan -- Nikelle kaplanmış 150- Nine: Torunu olan kadın, büyükanne, nene -- Yaşlı kadın -- Yaşlı kadınlar için kullanılan bir seslenme sözü 151- Ninelik: Nine olma durumu, büyükannelik 152- Ninni: Bebeklerin uyumasına yardımcı olmak için söylenen türkü -- Bu türkülerin sonunda tekrarlanan söz