Türk Medeniyet Tarihi Ders Notu

Cevapla
sosyalci
Mesajlar: 64
Kayıt: 12 Ara 2017 11:35
İletişim:

14 Ara 2017 16:35

TÜRK MEDENİYET TARİHİ
İSLAM ÖNCESİ TÜRK KÜLTÜRÜ:
 Devlet yönetimi:devletin başında “han hakan kağan ilteber erkin tanhu şanyü idikut “ ünvanlarını kullanan hükümdar bulunurdu .
Hükümdarlık sembolleri:”otağ,örgin(taht),kotuz(soguç),tuğ,sancak,yay,davul”dur
 Devlet işleri kurultay(kengeş-toy) denilen meclislerde görüşülürdü.
 Aygucu=vezirdir İslam öncesi: tiginler –şad
 Selçuklularda:melik-atabey
 Osmanlılarda :şehzade –lala
 Hükümdarların tahta çıkma usulü olan ekberiyet sistemi (I.ahmet –ekber büyüklük,erşed akıllı ve sağlıklı oluşu

 Ülke yönetimi :merkeziyetçi bir yapı yoktur ülke sağ ve sol (doğu –batı)şeklinde yönetilirdi .(fedaral yapı) hakan “doğu “ kardeşi olan yabgu ise batıda otururdu.
 hükümdar çocuklarının devlet yömetiminde deneyim kazanmaları için eyaletlere gönderilme uygulamasına selçuklu devleti “atabeylik “osmanlılarda “lala” adı verildi
 ülkeyi yöneten diğer görevliler : tamgacı (bitikçi =katip),tarkan(askeri yönetici),apa(sivil yönetici),tudun (vergi,denetim),ağılığ(hazine görevlisi),tigin (hükümdar oğlu)

 toplusal yapı:toplumun temelini aile “oguş” oluşturur.ataerkil bir anlayış vardır .tek eşle evlilik esastır
oguş(aile) urug (aile birliği,soy sülale oba boy (oymak,bod ) boy beyi vardı bodun (budun ) boylar birliği han bulunurdu . il (devlet)
 türkler her yıl bahar mevsiminde “toy adı verilen şölenleri düzenlerdi.
 Türklere ait ilk madeni para örneklerine “göktürkler” döneminde rastlanmıştır
 Kutluk bilge kül kağan türk şehirlerini kuran ilk hükümdardır ordu-balık

 Ekonomik yapı:türklerin tanıdığı ilk tarım ürünü “yonca “tanıdıkları ilk gıda maddesi”darıdır”.
 İpek yolu :çinden başlar orta asyayı aşar karadenizde sona erer.
 Kürk yolu:hazar ve bulgar ülkelerinden başlayıp altay ve sayan dağlarından ipek yoluna paralel olarak ulaşan ticaret yoludur
 Türklerde ki ilk madeni para örneği göktürklerdedir

 Din ve iananış:
 Göktanrı dini:yerin ve göğün insanların tanrı tarafından yaratıldığına iananılırdı .iyi insanlar “uçmağ(cennet),kötü insanlar ise tamu(cehennnem),din adamlarına kam (şaman )”denilirdi.
 Tabiat güçlerine inanma :doğadaki gizli güçlerin varlığına inanılırdı.kutsal olan “yada taşı “ vardır .”yuğ “ adı verilen cenaze töreni yaparlardı.ölü eşyalarıyla birlikte gömülürdü(kurgan).mezarın başına öldürdüğü insan sayısı kadar “balbal “ dikilirdi .
 Atalar kültü :ölen iatalarının ruhlarının kendilerini koruduğuna inanılırdı.
 Kuman (kıpçak),peçenek hristiyan olmuşlardır

 Ordu (herkes asker =ordu millet)
 Turan taktiği (kurt oyunu ) vardır (sahte geri çekilme ve pusudur ) hilal taktiğide denilir bu taktik malazgirt ,niğbolu,mohaç da uygulandı
 Ordunun asıl gücü süvari birlikleridir
 Orduda ücretli askerlere yer veren hazarlardır
 Türk devletleri arasında farklılığın en az görüldüğü alan askeri alandır
 Metenin tahta geçişi kara kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak kabul edilir
 Metenin kurduğu sistem avrupaya avrupa hunları tarafından tanıtılmıştır

 Hukuk: törenin üç kaynağı vardır :1) halk.2)toy 3)hakan
 Yazısız hukuk kurallarından olan töre(türe) ye göre yönetilirdi .törenin değişmeyen hükümleri:iyilik adalet eşitlik insanlıktı.
 Adi suçlara yarganların (hakim ) siyasi suçlara ise hükümdarların başkanlık ettiği(yargu) bulunurdu .
 İlk yazılı hukuk belgeleri =uygurlar zamanındadır .

 Yazı dil ve edebiyat :türklerin tarih boyunca kullandıkları alfabeler :”köktürk(orhon),soğd,uygur,brahmi,süryani,arap,kiril,latin “alfabeleridir .
 Türklerin ilk milli alfabesi : göktürk (38 harf )ve uygur alfabesidir (soğd alfabesi geliştirilmiş hali )(18 harf )
 Moğalları türkçe anlamında etkilyen devlet uygurlardır
 Türkçe ural altay dil ailesinin altay gurubunda yer alır .sözlü edebiyat ürünleri:koşuk sav sagu destan dır
 Türk edebiyatındaki ilk yazılı edebiyat örnekleri 6 yyda yenisey kitabelerdir .7yy da ise orhon abideleridir
 Göktürk kitabeleri:bilge kağan, kültigün ve tonyokuktur (siyasetname )ilk danimarkaı bilgin 1893 de wilhemm tomson tarafından okunmuştur .
 Sine –uşi yazıtları :uygur kağanı moyençur zamanındadır
 Bilinen en eski türk şairi :aprin çir tigin dir
 Soğd ve süryani alfabesi :islamiyetin kabulünden önce kullanılmıştır
 Arap kiril ve latin alfabesi islamiyetin kabulünden sonra kullanılmıştır
 Göktürk alfabesini kullanan devletler =kırgızlar ,bulgarlar ,hazarlar ,peçenekler
 Uygur alfabesini kullanan devletler =uygurlar ,moğollar ,karahanlılar
 Yenisey yazıtları tarih olarak daha eskidir ama bu yazılar bir alfabe oluşturmazlar
 Orhun yazıtlarını yazan “yolluğ tigin”dir
 Orhun yazıtlarında türk kelimesi ilk kez millet adı olarak kullanılmıştır sisyasibir beyannamedir
 Karabalasagun yazıtları daha çok mani yaşamını yansıtır
 oğuz kağan destanı : metenin hayatı ve icraatları anlatılır
 türeyiş destanı (yaradılış ):uygur destanıdır gçö destanı (kutsal bitr kayanın yok olaması)
 kırgızlara ait olan manas destanı dünyanın en uzun destanıdır BM tarafından 2000 yılında dünyaya tanıtıldı
 dedekorkut hikayeleri destanla halk hikayesi arasında geçiş özelliği gösterir.

 Takvim:oniki hayvanlı türk takvimidir (güneş yılı) uygurlar ve göktürkler kullandı .
 Celalı takvim:b.selçuklu sultanı melikşah tarafından düzenlendi
 Rumi takvim:osmanlı zamanında güneş yılı esaslı olarak hazırlandı.mali işleri düzenlemek amacıyla hazırlandı
 Miladi takvim 1926 yılında kabul edildi

 Sanat :hayvan uslubun yaratıcıs iskitlerdir .en önemli kurgan esik(ısık) gölü civarındadır .bu kurgan çıkarılan en önemli eser : altın elbiseli adamdır .
 Halı ilk olarak “hunlar “tarafından dokunmuştur .pazırlık kuraganında dünyanın en eski halısı olan pazırlık halısı bulunmuştur .”(leningard hermitaj müzesi)
 Türk resim sanatı uygurlardan itibaren gelişme göstermiştir saraylara ait olan fresk (duvar resmide vardır )
 Yapılarda kubbeyi ilk kullanan uygurlardır uygurların surlarala çevrili kentlerine “balık “ adı verilir
 Türk külütürüne ait son yılların en önemli buluşu 1970 yılında kazakistanın merkezi alma ata yakınlarında ki esik kurganın da yapılmıştır (altın elbiseli adam)
 Uygur şehirlerinde ki minyatür kalıntıları türk resim sanatının ilk önemli örnekleridir moğollar aracılığla türk dünyasına girmiştir
 Türk sanatında ilk heykel örnekleri göktürkler döneminde ki “balbal” taşlarıdır

 Müzik:askeri bando vardır .söylenilen besteye “ır “ sazlarla çalınan melodiye ise “küg “denilirdi yine küdüm (timpanibas davul) ,zurna (obua),çevgan (çıngıraklı asa) türk kanunu (kithara) çalgıları vardır .

Kavramlar :
 Toygun:meclise katılan üyeler
 Ordu:hükümdarın oturduğu şehir
 Ayuki:hükümet
 Aygucu :başbakan
 Buyruk:bakan
 İç buyruklar :saray işleri ile ilgili bakanlar
 Tamgaçlar :damgacılar
 Danışmanlar : müşavirler
 Tudun : vali
 Bitikçi:yazışmacı,sekreter
 Tekin:şehzade
 Subaşı:ordu komutanı
 Yargucu:yargıç
 Tarkan ve apa :saray görevlileri
 Budun: millet
 Kımız : atın sütünden elde edilen içkidir
 Ordu-Balık:uygurların kurdukları şehirlerdir
 Tengri:tanrı
 Şaman ve kam :din adamlarıdır
 Tayanç –keneşçi: danışmanlar meclisi
 Müşavere meclisi:selçuklular da danışma meclisi
 Meclisi meşveret :osmanlılarda danışma meclisi
 Figür:resim ve heykel sanatında tasvir edilen insan resmi
 Bedizci:ressam
 Kamdu:bez para
 Yarmak :madeni para
 Tudun :vali ,vergi memuru

TÜRK İSLAM MEDENİYETİ VE KÜLTÜRÜ

 Devlet yönetimi:
 Halkının tamamına yakını türk olması nedeniyle karahanlılarda devlet yönetiminde eski türk anlayışını korumuşlardır ülkeyi yönetmede doğu-batı esas alındı .karahanlılar da saraya “ordu-kapu “denilirdi sarayda en önemli görevli hacipti (hükümdarla görüşmek isteyen kişilerin iniş çıkışını düzenlerdi) ilk posta teşkilatı bu dönemde kuruldu
 Selçuklu devleti ile birlikte türk islam geleneği ve kuruluşları gelişmesini tamamladı iran ve abbasi devlet yapısından etkilendiler
 Tolunoğulları ve akşitlerde de abbasi etkileri vardır
 Harzemşahlar devletinde de selçuklu etkisi vardır
 Memlükler ise askeri ve saray alanında yükselen kişileri sultan olarak seçerlerdi meclis te vardır
 Gaznelilerde ise iran (samanoğlu) etkisi vardır tarihte sultan ünvanını ilk kullanan sultan mahmuttur.
• Hükümdar :islam öncesi görüş olan hükümdarın tanrı adına ülkeyi yönettiği görüşü islamiyet sonrasında da devam etmiştir.(kut anlayışı)
 Hükümdarlığın halife tarfından tasdik edilmesi kuralı gazneliler ve karahanlılarla başladı (islam etkisi) hakimiyetlerini halifelerle paylaşmadılar .
 Selçuklular ve memlükler halifeyi dini lider olarak kabul ettiler .siyasal güç olarak destek verdiler
 Tuğrul ve çağrı beyler ile musa yabgu nun devleti yönetmesi fedaratif bir anlayış olduğunu gösterir. Hükümdarlar önce “yabgu” tuğrul beyden sonra “sultan “ daha sonra “sultanı azam “ ünvanı kullandılar .
 Hükümdarlık sembolleri:”hutbe okutmak ,para bastırmak,taht,taç,bayrak,tuğra,nevbet(davul),otağ,sancak”tır
 Devlete karşı işlene suçlar olan divanı mezalime başkanlık ederdi
 Atabeylik sistemi selçukulularla birlikte islam dünyasına girdi
 Devlet işleri nizamülmülk tarfından geliştirilen divanı saltanatta görüşülüdü
 Halife :gaznelilerle birlikte hükümdarları onaylamaya başladı .halife menşur verdiği hükümdarlara “asa ,alem ,hilat (giysi),çetr(saltanat şemsiyesi)” gibi hükümdarlık sembollerini hediye ederdi .
 Saltanat makamı içinde halifeliği selçuklu ve memlükler uygulamadı .osmanlılar saltanat makamı içinde halifeliği uyguladılar
 909 da tunusta kurulan arap kökenli devlet olan şii fatımi devleti sünni abbasi halifesini tanımayarak yeni bir halifelik makamı oluşturdu ubeydullah kendisini halife ilan etti .saltanat ve halifelik aynı kişide toplandı .büyük selçuklularla birlikte halife dini lider ,sultanda dünyevi lider olarak birbirine eşit iki lider olatrak tanımlandı .

 Merkez yönetimi :
• Saray:sultanın ve ailesinin oturduğu yerdir .saraydaki görevliler ve görevleri
 Hacipler:saraydaki görüşmeleri sağlardı
 Kapucubaşı:sarayın güvenliğinden sorumludur
 Silahtar:silahlardan sorumludur
 Alemdar:sancak ve bayraklardan sorumludur
 İlbaşı:atlardan sorumludur
 Cemedar:hükümdarın elbiselerinden sorumludur
• Hükümet :devlet işleri divanı saltanat denilen büyük divanda görüşülürdü büyük divana “vezir “başkanlık ederdi.hükümet işlerinin başında vezir bulunurdu.büyük divana bağlı ikinci derecede önemli olan divanlar :
 Tuğra (inşa –risalet )divanı :devletin iç ve dış yazışmalarını yapar .başında tuğrai bulunurdu
 İstifa (maliye) divanı:başında hazinedar (müstevfi) bulunurdu .
 Arz divanı :askerlerin kayıtlarını ve maaş defterlerini tutan divandır .başında “arzül çeyş (emiri arz ) “bulunurdu .
 İşraf divanı :devletin idari ve mali alanındaki devlet faaliyetlerini denetleyen divandır (askeri-adli işler hariç ).başında “müşrif”bulunurdu
 Divanı mezalim :ağır siyasi suçlar görüşülüp karara bağlanırdı başkanı “hükümdardır “
 Niyabeti saltanat divanı :hükümdar başkentte olmadığı zamanlarda devlet işleri ile ilgilenen divandır .sultana vekalet eden kişiye “naib”adı verilirdi
 Divanı berid:posta işlerine bakan divandır

 Eyalet yönetimi(taşra):devlet eyalet adı verilen 12 büyük idari bölgeye ayrılmıştır
Eyalet vilayet kaza köy şeklinde hiyerarşik olarak sıralanmaktadır
 Eyaletler “melik ve şıhne “ denilen hükümdar çocukları tarafından yönetiliridi .(şıhne =askeri vali)
 Eyaletlerde belediye görevlerini yerine getirmekle görevli olan kişiye “muhtesip “ denilirdi.
 Eyaletlerde ki vergi işlerini “amil” yönetim işlerine “reis “posta işlerine “ulak” lar bakardı merkez ile taşra arasında güçlü bir posta teşkilatı kuruldu
 Şehir ve kasabalarda idari işlerden sorumlu olan “amid “,ticari bakımdan önemli yerlerin korunmasından sorumlu olan “ribat(tahkimli han ) “ sorumludur

 Ordu :orduların büyük çoğunluğu türk askerlerinden oluşurdu .
 Karahanlı ordusu:”saray muhafızları, hassa ordusu ,eyalet askerleri” dir .odunun temelini “karluk yağma çiğil “ boyları oluşturur.ordu komutanına “subaşı “ adı verilirdi .
 Gazneniler ordusu: “gulam askerleri,eyalet askerleri,ücretli askerler gönüllüler ,” dir .gulamlar ; (kölemenler ) çeşitli ülkelerden toplanan müslüman askerlerdir .savaşlarda filleride kullandılar .
 Tolun –ihşidi ordusu : kıpçak türkmenleridir
 Harzemşahlar ordusu :”ikta askerleri,hassa ordusu,valilerin askerleri, “dir askeri teşkilatların büyük çoğunluğunu büyük selçululardan almışlardır (ikta da olduğu gibi)
 Eyyubi –memlük ordusu : daimi askerler ve gönüllülerdir daimi süvariler daha çok kıpçak türklerinden oluşurdu
 Selçuklu ordusu :
1. Gulamanı saray:çeşitli müslüman ülkelerden toplanan askerlerdir .devşirme usulü uygulanırdı .saray muhafızı olarak görev yaparlardı bu sistemi uygulayan devletler :büyük selçuklular ,eyubiler ,memlüklüler ,osmanlılardır (kapıkulu adını alır )
2. Hassa ordusu :her an savaşa hazır atlı birliklerdi .çeşitli türk boylarından toplanırdı .osmanlıdaki karşılığı kapıkulu askerleridir
3. Türkmenler :göçebe olan türkmenler daha çok sınır boylarına yerleştirildi
4. İkta askerler :ikta sahibi olanların gelirlenin bir kısmıyla beslemek zorunda oldukları atlı askerlerdir selçuklularda toprak ile ordu teşkilatı arasında büyük bir bağlantı vardır .bu toprakları işleyen çiftçiler devlete vermesi gereken vergiyi sipahiye verirdi osmanlıda bu sistem tımar adını aldı .
5. Bağlı devletlerin ve beyliklerin askerleri:bağlı devletlerden alındığı gibi komşu ülkelerden paralı askerdea alınırdı
6. Meliklerin ve askeri valilerin askerleri: melikler savaş zamanında ordularıyla gelirlerdi

 Hukuk : türk islam devletlerinde hukuk şeri ve örfi olmak üzere iki türlüdür .adalet işleri tamamen bağımsızdır ve siyasi otoriden etkilenmezdi .
1. Şeri hukuk:şeri davalara kadılar bakarlardı kadıların başında kadıul kudat bulunurdu .kadıları kontrol ederlerdi .devletin kadılar üzerinde hiçbir baskısı yoktu.kadıların verdikleri kararlara “divanı mezalim “ adı verilirdi .sadece buralarda itiraz edilirdi
2. Örfi hukuk:düzen bozan ve kanunlara uymayanların cezalandırıldığı yerdir .örfi yargının başında “emiri dad “bulunurdu
3. Kazasker :ordu içindeki anlaşmazlıları kadı asker (kazasker ) çözerdi .
 Sosyal hayat : halk göçebe şehirli ve köylü olmak üzere yaşıyordu .göçebeler daha çok hayvancılıkla ,yerleşik hayat geöenler ise tarım ticaret ve el santları ile uğraşırlarlardı. Selçuklulrda büyük devlet memurlukları babadan oğula geçerdi buda devlet yönetiminde egemen sınıf çıkmasına neden olmuştur . .devlet yönetiminde iranlıların etkisi büyüktür . müslüman ve müslüman olmayan toplumlara adil davranılmıştır .melikşah zamanında çıklarılan mülkiyet ve kadın hakları örnektir.ilk türk vakfı karahanlılara aittir
.
 Ekomomik hayat :
 Tolunoğulları ve ihşidiler baharat yolundan önemli gelir elde ettiler .
 Gaznelilerin hindistan seferi sonucunda ganimetler elde etiiler ipek ve baharat yoludanda gelir elde ettiler
 Karahanlılrda maveraünnnehir tarım bölgesi ve ipek yolu gelir kaynaklarıdır
 Selçuklular zamanında horasan ticaret merkezidir .ipek ve bahrat yollarıda önemli gelir kaynaklarıdır
 Altın paraya dinar ,gümüş paraya dirhem denilirdi.selçuklularda ilk parayı tuğrul bey bastırdı .
 Şehir ve kasabaların mali işlerine “imga” bakardı basılan altın paralar gelirin yükseldiğini gösterir.
 Esnaf ve tüccarlar ahilik adı altında toplanırdı müslüman olmayanlar bu guruba alınmazdı (lonca teşkilatı) ahilik füttüvvet adıyla abbasiler tarafından kuruldu .
Gelir kaynakları
1. Öşür :müslümanlardan yetiştirdikleri ürünün 10/1 oranında alınan vergidir
2. Haraç: müslüman olmayanlardan arazi ürünleri üzerinden 10/1 oranında alınan vergidir
3. Cizye :müslüman olmayan sağlam erkeklerden alınan askerlik vergisidir bir kez alınır yaşlı ve çocuklardan alınmazdı
Bunlardan başka ganimetler ,iş kolları ve tüccarlardan alınan vergiler ,gümrük vergileri dir

 Toprak yönetimi:
1. Mülk topraklar :kişilere ait olan topraklardır .başarılı olan devlet adamlarına verilirdi
2. Miri topraklar :devlete ait olan arazilerdir .üç bölüme ayrılır.
 Has topraklar :geliri hükümdar ve hanedan üyelerine ait olan topraklardır
 Haraci topraklar :müslüman olmayanlara ekip biçmelleri karşılığında verilen topraklardır
 Vakıf topraklar :hayır kurumları ve eğitim ve sosyal müesseslerin ihtiyaçları için ayrılırdı
 İkta topraklar :mülkiyeti devlete aittir.geliri hizmet veya maaş karşılığı olarak askerlere veya devlet adamlarına verilirdi.atlıasker beslerdi

 Dil ve edebiyat : türk islam devletlerinde edebiyat dili olarak farsça ,bilim dili olarakta arapça kullanıldı.budurum daha sonra edebiyatımızda divan edebiyatı ve halk edebiyatı olarak ayrılmasına neden olacaktır
 Karahanlılarda resmi dil türkçe idi .kullanılan alfabe uygur alfabesiydi .hakaniye lehçesi ile konuşurlardı
 Gaznelilerde saray ve orduda türkçe konuşulurdu .resmi dil arapçadır .memlüklülerde resmi dil türkçe idi .
 İlk türk islam devletlerinde arapça ve farsçaya önem verilmesinin nedeni yerli halk arasında bu etnik gurupların fazla olmasıdır
 Selçuklularda bilim dili arapça ,resmi yazışma dili farsça dır .konuşma dili türkçedir
 Türk islam devletlerinde edebiyat sözlü ve yazılı edebiyat olarak ikiye ayrılır .
1. Sözlü edebiyat :mani,sagu,destan (ilk sözlü edebiyat ürünü satuk buğra han destanıdır karahanlıların müslümanlığı kabul etmesi anlatılır )
2. Yazılı edebiyat :kutadgu bilig ,divanı lügatıt türk,atabetül hakayık,divanı hikmet ,siyasetname ,şehname dir
 Karahanlılarla birlikte islami türk edebiyatı başlamıştır
 Türk islam edebiyatının ilk yazılı örneği kutadgu bilig dir
 Türk dilinin zenginliğini ortaya koymak ve araplara öğretmek amacıyla yazılan eser divanı lügatıt türktür
 Uygur alfabesiyle yazılmış ahlaki değerleri anlatan eğitici eser atabetül hakayıktır
 arap harfleriyle türkçe yazılmış eserdir türk tasavvuf eseridir ilk türk mutassıfı ahmet yesevi tarafından yazıldı .şiirsel anlatımlıdır
 şehname gazne sultanı mahmuta sunuldu.türk -iran savaşları anlatılır .
 siyasetname yazarı nizamülmülktür farsçadır
 rübailer ömer hayyam dır
 kaside :enveri (büyük selçuklu),kanglı lügat : muhammed bin kays tır .celaleddin harzemşah adına yazıldı türkçe –farsça sözlüktür .mukkadimil edep:harzemler dönemindedir .mahmut zemahşeri yazdı.sözlüktür türkçe lehçeleri ile ilgili bilgiler verir.

 Bilim : türk ve islam devletlerinde bilim alanında bir çok bilgin yetişmişitr .bu dönemin başlıca ilim kuruluşları medreselerdi.medreslerde dini ilimlerin yanında pozitif bilimlerde okutulurdu.
 İlk medrese karahanlılar zamanında “aslan gazi tabgaçhan tarafından merv de açıldı “( buhara semerkand kaşgar önemli medreseler )
 İlk selçuklu medresesi tuğrul bey tarafından nişabur da açıldı
 Selçukulu döneminin en büyük medresesi nizamül mülk tarafından bağdat nizamiye medresesini yaptı .nizamül mülk devlet adamlarına yol göstermesi amacıyla ünlü eseri “ siyasetname “ yi yazmıştır .imam gazali baş müderris olarak medreselerde ders vermiştir dönemin diğer en ünlü müderrisleride “şirazi ,cüveyni,feruddin atar “ dır
 Medreselerin gelir kaynakları ise vakıflardır
 Astronomi alanında da önemli eserler verilmiştir .melikşah döneminde rasathane kuruldu .ömer hayyamın bakanlık ettiği bir heyet tarafından takvim hazırlandı (celali - meliki takvim )

1. Farabi :
 İslam felsefesinin ve siyasetinin kurucusudur
 Avrupa da al pharabiıs adıyla tanınır
 Eski yunan filozoflarının( özellikle aristo ) düşüncelerini iyi açıklamıştır bu nedenle muallim sani (ikinci öğretmen )
 Eserlerinin birçoğu Avrupa da ders kitabı olarak okutuldu
 Felsefe matematik astronomi fizik alanında eserleri vardır
 Türk islam dünyasında pozitif ilimleri başlatan isimidir
 Bütün devletlerin üstünde en olgun devlet milli devletleri içine alan bütün yeryüzü insanlarını kapsayan bir teşkilattır(BM idealini öne sürdü)
 El medinetül fazıla (erdemli toplum), el mania el akıl (aklın anlamları), fusüs hikem ( hikmetlerin özleri),ihsaül ulum (bilimlerin sınıflandırılması ) kitabül musikül kebir (müzük kitabı )

2. İbni rüşt :
 Aristoyu batıya tanıtan filozoftur .batı dünyasında averos olarak bilinir
 “Aklı dinden üstün tutar “ fikirleri gazali ile uyuşmaz
 “Mutezile “akımını temsil eder
 Tahafütüt tahafüt ,makalel fizac

3. İbni sina :
 Avrupada avicenna adıyla tanındı
 İslam filozoflarının reisidir
 İlk kez bedensel hastalıkların psikolojik nedenlerine dikkat çeken medikal psikologtur
 Tıp astronomi fizik felsefe alanlarında etkili olmuştur (asıl şöhreti tıptır )
 Farabinin öğrencisi olup en önemli eseri “el kanun fıttıp tır .kitabül necat ,risale fi ilmül ahlak ,as-şifa

4. Gazali :
 Kişi allahla ilgili bilgiye ancak sezgi yoluyla yani allahı içinde duyarak varabilir
 İslam felsefesi olan kelam ile ilgilendi
 Ona göre din felsefeden üstündür .dinle bağdaşmayan felsefe saçmalar .
 En ünlü eseri ihyaülü ulumiddin dir


5. Biruni :
 Biruni olaylara tarafsız yaklaşmış fikirlerini gözlem ve deneye dayandırmıştır
 “Dünyanın güneş etrafında bir kez döndüğünü söylemiştir “
 Önemli eserleri:kitabi tarih(hint tarihi) , asasül bakiye (asyalı milletler ve astronomi), kitabüs seydele fıttıp tır

6. Ebu hanife :
 İslam hukuk bilgini ve hanefi mezhebinin kurucusudur

 Buhari: ünlü hadis bilginidir cami isahih kutubi sitte
 El razi :kimyagerdir sülfirik asidi bulmuştur
 İbni yusuf :sarkacı bulmuştur
 Uluğ bey :astronomi bilginidir (hayat cetveli ile yıldızların sıralanışını yapmıştır )
 Utbi:tarihi yemin adlı eserinde sultan mahmut dönemi olaylarını anlatmıştır
 Harezmi: büyük bir matematikçidir .cebiri sistemili hale getirdi
 İbni türk : çalışkanlığından dolayı kendisine “ebul fazl “ denilmiştir cebire katkısı vardır
 Taberi: tarih tefsir tıp matematik alanlarında çalıştı.
 İbni rüşdi:felsefe matematik fıkıh tıp kelam alanlarınada çalıştı
 El idrisi: “ coğrafya ve eczacılık “ alanında çalıştı
 İbnül heysem :”fizik ve optik “ alanlarında çalıştı
 Muhyiddin arabi: tasavvuf fıkıh hadis tefsir felsefe edebiyat ve kelam alanında çalıştı
 İbni fadlan :”seyahatnamaleri” ile tanınınan ünlü bir diplaomattır .

 Sanat : sanat eserlerinde orta asya türk kültürü ve islam etkileri görülür .

• Çinicilik: çin kökenlidir .yaygın hale geldi mimaride kullanıldı
• Tezhip :el yazması kitap ve levhaların altın tozu kullanılarak çiçek ve nakışlarla süslenmesidir .
• Hat:arap harflerinin çeşitli şekillerde süslü olarak yazılması sanatıdır .
• Heykeltıraşlık:islam öncesi türkler arasında görülmüştür
• Minyatür :bir resim türüdür kitap sayfalarına yapılırdı .en çok kullanılan resim türüdür .en eski minyatürlere orta asyada rastlanılmaktadır
• Müzik:türkler arasında bir hakimiyet alameti idi.hükümdarlar kapılarında 5 kez nevbet çaldırırlardı.türk tasavvuf müziği etkili olmuştur .
• Mimari:mimari alanda ilk örnek uygurlardır .
 ilk türk islam mimarisi “tolunoğulları” zamanındadır
 ilk kubbeli cami karahanlılar zamanındadır .
 karahanlılardan günümüze gelen en önemli eser “ayşe bibi türbesi “(karahanlı )dir .
 türk islam sanatının en eski kervansaraylarına karahanlılar zamanında dır
 .gaznelilerden günümüze ulaşan önemli mimari eser ise sultan mahmutun sultan mesut için yaptırdığı “zafer kuleridir “(gazneli)
 ince minare stilini islam mimarisine türkler kazandırdı .
 selçukluların islam mimarisine getirdiği en önemli yenilik çadır şeklinde yapılan “ kümbettir “
 ilk dönemlerde taşın azlığı nedeniyle eserlerde dahaçok kerpiç kullanıldı bu yapıların günümüze kadar gelmesini engelledi
 türk islam mimarisinin başlıca unsurları cami mescit türbe medrese han hamam kervansaray darüşşifadır (bimarhane )
 karahanlı dönemi eserleri :
Şir kebir cami Arap ata türbesi
Harekkan kümbeti Ayşe bibi ve balacı hatun türbesi

 gazneliler dönemi eserleri :
Zafer kuleleri Leşgeri bazar sarayı
Leşgeri bazar ulu cami Arusül fele cami

 selçuklu dönemi mimari eserleri: DİNİ MİMARİLER



Camiler ve mescitler † mescidi Cuma (ulu cami)
† gül payegan mescidi cuması
† zavere mescidi cuması
† kazvin mescidi cuması
† dolugan mescidi cuması (en eski mimariye sahiptir)


Medreseler
† nizamiye medresesi
† hargird medresesi
† küçük medrese




Türbeler (kümbet ) † kümbeti ali
† cihil duhteran (kırık kızlar )
† harrekan kümbeti
† demavent kümbetleri
† kümbeti surh
† sultan sencer türbesi
† mümine hatun türbesi
† tuğrul bey türbesi
† gazali türbesi

SİVİL MİMARİLER

Ribatlar (kervansaraylar ) Ribatı zaferani,ribatı şerif,ribatı anuşirvan

 ilk türk islam vakfı karahanlı ebu ishak ibrahime aittir .
 Selçuklular da hassa ordusu tuğrul bey zamanında oluşturuldu
 büyük selçukluların ilk başkenti nişaburdur
 ikta sistemini ilk olarak büyük selçuklu veziri nizamülmülk uyguladı
ANADOLU SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER DÖNEMİNDE
KÜLTÜR VE MEDENİYET
 Devlet yönetimi :
Ω merkez teşkilatı :
 hükümdarlar sultan ünvanının yanında “rükneddin,keykabut ,keykavus,sultanı azm ,sultanı galip” gibi ünvanlar kullanırlardı .
 saray devlet hanı ve dergah isimleri olarak da anılmıştır
 başkent iznik sonra konya olmuştur müslüman oldukları halde devlet yönetimi hiçbir zaman teokratik olmamıştır
 devlet işleri büyük divan denilen divanı saltanatta görüşülürdü görüşmeler deftere kayıt ediliyordu .
 divanı pervane :ülke topraklarının kayıt defterlerini tutar has ve iktalara ait kararları düzenlerdi dirliklerin dağıtılmasını pervaneci yapardı
 kadı leşker : askeri davalara bakardı
 beyler beyi ve atabeyini soruşturma ve tutuklamalardan sorumlu olan emiri dad (adalet bakanlığı ) gerekli durumlarda divana katılırdı
 meşveret meclisi(kurultay benzeri danışma meclisi) : hükümdar olacak kişilerin belirlenmesinden devletin iç ve dış politikalarına dair birçok konu konuşulurdu .
 memleket yönetim bakımından illere (eyaletlere ) ayrılırdı . bu iller yönetim bakımından 3 e ayrılırdı .(melikler-subaşılar-bizans sınırındaki uç beyleri) melikler kendi adına para bastırıp kendi divanlarını kurabilirlerdi
 beyliklerde ise hükümdarın 2 tane temsilcisi bulunurdu bunlar :”mirliva “ adı verilen kişiler siyasi otoriteyi, yargı işlerine ise “kadılar “ bakarlardı
 vilayetlerde ki subaşılar hem askeri komutan hem de vali görevini üstlenirdi.
 Vilayetler de :
• adalet işlerine : kadılar
• din işlerine :imam
• yönetim işlerine : naib
• belediye işlerine : muhtesip
• güvenlik ve zabıta işlerine :şıhne


 ordu
 Türkiye Selçuklularında ordunun esasını hassa askerleri ve sipahiler oluştururdu ordunu başkomutanı sultandı sultan olmazsa orduyu vezir yönetirdi
 Türkiye Selçuklularında kara ordusunun bölümleri :
1. Hassa birlikleri(gulam –kapıkulu askerleri):sultana bağlıdırlar merkezde otururlardı devşirme usulüne dayanırdı çoğunluğu Hıristiyan çocuklarıyla türk çocukları özel olarak yetiştirilirdi bu usul Osmanlıda yeniçeri adını alacaktır
2. Sipahiler : tamamen Türklerden oluşurdu komutanları subaşılar dır ordunun temelini meydana getirirlerdi
3. Türkmenler : sınır boylarında hazır olan kuvvetlerdir
4. Bağlı beylik ve devletlerin askerleri
5. Ücretli askerler : büyük Selçuklularda orduda ücretli askerlik olmayıp Türkiye Selçuklularında ücretli askerlik vardır (rum Frenk Ruslardan oluşurdu )
 Donanma büyük Selçuklularda yoktur çünkü denizle sınırı yoktur .anadolu Selçuklularında da “Sinop Alanya Antalya ve samsun “ gibi merkezler başlıca ticaret merkeziydi tersaneler kurmuşlardır
 Ordu komutanına “emiriül umera “ donanma komutanına “ reisil bahr “ adı verilirdi gerçek anlamda ilk türk donaması çaka bey tarafından oluşturuldu
 Anadolu selçuklu devletinde ilk tersane I.izzet keykavus döneminde sinop ta inşa edildi

 Toprak yönetimi : toprak devletin olup bu topraklara “arazi amiriye “ (miri arazi ) adı verilirdi
 Özel toprak sahipliğ yerine “miri “ (mülkiyeti devlete ait işlemesi halkın olan topraktır )bu yugulam yüzünden hiristiyan halk kölelikten kurtuldu.bu sistemde kişiler küçük toprak parçalrı dışında topraklar da kiracı durumundaydılar .bizans halkı toprağa eve ve hürriyete kavuştu

 Hukuk :
 Şeri hukukta :davalara hükümdar veya vezir tarafından tayin edilen kadılar bakardı kadılar din ve hukukla ilgili işlere bakardı
 Örfi yargı: asayişi bozan ve yasaları çiğneyen kişiler ile ilgili davalara bakardı bu davakara “emiri dad “ bakardı emiri dad bir nevi başsavcı yada adalet bakanı konumundaydı
 Askeri davalara selçukluda “kadıyıleşker “ denilen ordu komutanı bakardı .ülkedeki tüm kadılar mahkemedeki başkadı (kadıul kudata ) bağlıydılar

 Sosyal ve iktisadi hayat :
 anadolunun türkleşmesini sağlayan iki önemli gelişme 1071 malazgirt sonrası yaşanan türk göçleri bunun yanında moğol baskısı sonucunda anadoluya göçen oğuz türkleridir
 her köyün başında köy kethudası(muhtar ) bulunurdu
 yerleşik hayata geçmeyen türkmenlerdi
 türkiye selçuklularında sanayi esnaf taşkilatı ahiler tarafından organize edilliyordu .dini ve iktisadi özellik taşırdı .selçukluda herkes kendi meslekleri ile ilgili bir lonca gurubuna üye idi (lonca ahiliğin bir alt dalıdır ) ahilik avrupada ki lonca örgütlerine benzemekle birlikte lonca sadece ekonomik bir nitelik taşırken ahilik ekonominin yanısıra ahlaki ,dini ve sosyal bir kurumdu .ahilikte üyelerin tek bir iş yapma ilkesi vardır ahilik teşkilatının temelleri 12 yyda abbasiler zamanında ki fütüvvet teşkilatına kadar uzar.anadoluda ahiliğin kurucusu ahi evrandır
 dericilik türklerin ve hirisityanların ileri olduğu bir sanattı maden işçiliğinde ermeni ve rumlar uğraşırdı
 türkiye selçukluları izledikleri ticaret politikalarıyla anadolyu kıtalar arası transit ticaret merkezi haline getirdiler ticareti geliştirmek için: malları zarar gören veya kervanları soyulan tüccarların zararları devlet tarafından karşılanırdı böylece ticari mala devlet sigortası ödenirdi ticaret amaçlı latin cumhuriyetleriyle anlaşmalar yapıldı antalya ve sinop ticaret merkezi oldu .kara ticareti kervanlarla yapılırdı .kervanları korumak için muhafız birlikleri oluşturuldu
 anadolu en çok :venedik ,ceneviz floransa gibi itlyan cumhuriyetleriyle iran suriye mısır gibi devletlerlede ticari ilişkilerde bulundu

 maliye :türkiye selçuklularında maliye işlerine “divanı isitfa “ bakardı
 iki çeşit hazine vardı :1)hazinei hassa(padişah hazinesi ) 2) hazinei amire (devlet hazinesi)
 ilk para (sikke) :I.mesut
 ilk gümüş para (dirhem ):II.kılıçarslan
 ilk altın para (dinar ):II.kılıçarslan döneminde basıldı (ekonomik seviyeye göre para basılırdı)
 devletin başlıca gelirleri : öşür,haraç cizye ,gümrük gelirleri ,ganimetler in 5/ 1 i , maden tuzla ve orman işletmelerin gelirleri

 din ve inanış :
 islamlaşmaya büyük katkı sağlandı tekke ve zaviyeler kurulmuştur anadoluya gelip yerleşenler arasında dervişler şeyhler mutassıflar bulunmaktaydı .anadoluda pek çok tarikat kuruldu bu tarikatlar islamlaşmayı hızlandırdılar .yesevilik,babailik,bektaşilik,mevlevilik ,ekberilik ,nakşibentlik,kadirilik,rufailik tarikatları vardır
 hiristiyanlarla yapılan savaşta kahramanlık gösterenlerin isimlerinin sonuna konulan “ alp ve gazi “ dini düşünceyi ifade ediyordu
 şamanlık geleneği türkler arasında kısmen yaşanıyordu
 en yaygın mezhep hanefilik idi

 dil ve edebiyat :
 türkiye selçuklularında resmi dil ve bilim dili arapça idi .edebiyat dili farsça ,halk ve orduda türkçe konuşulurdu
 karamanoğlu mehmet bey türkçeyi resmi dil ilan etti ( günümüzde bu olayın yıl dönümü kutlanılır )
 beylikler döneminde resmi dil ve edebiyat dili türkçe idi
 anadoluda türkçenin gelişmesinde moğolların büyük katkısı oldu moğol baskısından kaçan birçok bilgin ve edebiyatçı anadoluya gelerek bilim ve fikir hayatını geliştirdiler .
 yunus emre ,hoca dehhani,sultan velet ,gülşehri,aşık paşa ,nesimi gibi türk aydınları eserlerini türkçe yazdılar anadolu türk ahlak ve ruh yapısının oluşmasında battal gazi ve danişment gazi destanlarının büyük etkisi vardır
 hoca dehhani ilk türkçe şiirler yazan şairdir aruz veznini kullandı türkçeye uyarladı .bu yüzden divan edebiyatı onunla başlar .
 anadolu halk edebiyatı bu dönemde altın çağını yaşadı “halk edebiyatı,tasavvuf edebiyatı ve divan edebiyatı olarak 3 kolda gelişti
 bu dönemde tarih yazıcılığıda gelişti revendinin yazdığı “selçuklu tarihi,”ibni bibi nin yazdığı “ türkiye selçuklu tarihi” önemli eserlerdir




Halk edebiyatı  battalname
 danişmentname
 garipname(aşık paşa)
 dede korkut hikayeleri
 Bektaşi ve nasreddin hoca fıkraları
 Mantıkut(gülşehri)



Tasavvuf edebiyatı  Mevlana (mesnevi,divanı kebir ,fihi mafih ,mektubat)
 Yunus emre (divan ,rishalatün nushiyye)
 Ahmet fakih
 Şeyyad Hamza

Divan edebiyatı  Hoca dehhani (Selçuklu şehnamesi)
 Germiyanlı ahmedi(divan iskendername ve cemşidi hurşid )
 Hoca mesut

 Bilim ve fikir hayatı :
 Anadoluda ilk medrese 12 yy sonunda danişmentliler tarafından Niksar da kuruldu
 Türkiye Selçukluları tarafından ilk medrese II.Kılıçaslan tarafından Aksaray da kuruldu
 Medreselerde dini ilimlerin yanında pozitif ilimlerde okutulurdu
 Moğollar dan kaçan bilim adamları Anadolu da bilim hayatının gelişmesine katkıda bulundular Anadolu da bilim hayatının en çok geliştiği dönem I alaadin keykubat zamanındadır
Bu dönemde yaşayan başlıca bilim adamları şunlarıdır :
1. Muhyiddin Arabi :
• Türkiye de tasavvufun gelişmesinin temeli olmuştur
• Şeyh ekber adıyla ün kazandı
• Vahdedi vücut görüşüyle gerçek varlığın Allah olduğunu söylemiştir
2. Sadreddin konyevi :
• Büyük bir filozoftu muhyiddin arabinin öğrencisidir
• Ekberilik adında tarikat kurmuştur
3. Mevlana :
• Tasavvuf fikirleri ve derin hoşgörüsü ile ün kazandı
• Başaka din ve mezhepten olanlarda ona saygı duyuyordu
• Eserlerini farsça yazdığı için fikirleri geniş halk tabanına yayılmamıştır
4. Hacı bektaşi veli :
• Kurduğu bektaşilik tarikatı ile hoşgörü ve insan sevgisini işledi
• Bektaşilik yeniçeri ocağının resmi tarikatıdır
• Kitabı makalattır
5. Yunus emre :
• Türkçe yazdığı şiirleriyle ün kazandı tasavvuf aşkıyla yazmıştır
• Çok iyi arapça ve farsça bikmesine rağmen türkçe yazmıştır
• Türkçeyi çok güzel kullandı
 Revendi: rahatsudur adlı eserinde anadolu selçuklu tarihini anlatır
 İbni bibi :I.alaaddin keykubat zamanındaki tarihçidir selçuklu tarihini yzadı
 Kerimüdün aksarayi: moğolarım anadoluyu işgalini anlatan “musameretül ahbar “ adlı eserini yazdı
 Eflaki: türk kültür hayatını yansıtan “menakibül arifin” adlı eseri vardır
 Yazıcızade ali: ünlü eseri tevahiri ali selçuk
 İdris bitlisi:önemli bir tarihçidir akkoyunlular dönemindedir
 Seyfeddin amidi :felsefe mantık fen alanlarında eserler yazmıştır
 Kutbeddin şirazi: felsefe coğrafya astronomi alanında eserler yzamıştır
 Kadı siraceddin :mantık ve kelam alanlarında eserleri vardır
 El cezeri:makinalar ve aletler yapmıştır
 Molla fenari: alim ve bilim adamıdır osmanlılar ve karamanoğulları dönemindedir
 Ali kuşçu: matematik ve astronomi alanlarında ün yapmıştır

 Sanat :diğer türk devletlerinden farklı olarak “resim “ sanatıda gelişmiştir .
 Selçuklılar döneminde “konya kayseri sivas tokat “ önem kazanırken beyliker devrinde “bursa “ iznik , kastamonu “ önem kazanmıştır
 Devlet imar ve inşaat faaliyetlerini “ emiri mimar “ başkanlığında yapıyordu
 Yurdu her yerinde sabah akşam yemek dağıtan “ imarethaneler “ kurulmuştur
 Hastaneler kim olursa olsun şifa dağıtan kuruluşlar olarak yerini aldı (darüşşifa)
 Anadoluda ilk darüşşifa (hastane ) selçuklular döneminde olan gevser nesibe hatun darüşşifasıdır (1205)
 Bütün mimari eserlerde küçük bir taklit dahi göze çarpmaz
 Görülen kubik inşaat selçuklu mimarisinin görülen özelliğidir
 El sanatları :resim ,(minyatür,) ve heykel dir
 Türkiye selçukluları zamanında resim ve heykel sanatları ile ilgilenildi.bu özellik onları diğer türk islam devletlerinden ayırır.selçuklular dini yapılarında çift başlı kartal at üsütnde avcılık yapan insan kabartmaları görülür
 Çini sanatı :çiniler mimari eserlerinin bir çoğunda özellikler “ cami medrese türbe ve mescitlerin “ iç ve dış süslemelerinde kullanılır dış mimaride en çok taş işçiliğini kullanan selçuklular ,çini süslemelerinde kuş balık ve bitki desenlerini kullanırlardı konya daki “ karatay medresesi,sırçalı medrese “ çini sanatının en güzel örnekleridir
 Mimari : en fazla gelişen sanat dalıdır . mimaride ilk yapılar “ camilerdir “.bunu yanısıra kümbetler medreseler mescitler külliyeler kervansaraylar köprüler darüşşifalar “ yapılmıştır mimari ve sanat alanlarını geliştirerek osmanlıya iyi bir miras bırakmışlardır
MİMARİ
Dini mimariler :camiler ,mescitler ,medrese ,külliye,kümbet,türbeler,tekke ve zaviyeler
Sivil mimariler :saray,köşk,kervansaray,hamam,köprü,liman,tersane,darüşşifa
Askeri mimari : kale ve surlar .
 Kubbe ,kemer ,kümbet,türklerin islam mimarisine kazandırdığı üsluptur.
 Türkiyede ilk kervansaray II.kılçaslan zamanında kayseri-aksaray yolunda ki “alay handır “
 Camilerde genellikle taş tuğla ahşap kullanıldı
 Süslemelerde çini ve mozağin kullanıldığı görülmüştür.
 Merkezinde camilerin yer aldığı aşevi,darüşşifa,kütüphane ve medreseden oluşan sosyal yapı topluluğuna külliye denilir
 Minberi olmayan küçük camilere “mescit “ adı verilirdi
 Anadolu türk mimarisinde külliye yapımı 14 yydan sonra yaygınlaşmıştır osmanlı bu türün anıtsal örneklerini vermiştir
 Kümbet :sultanlar emirler ve büyük devlet adamları için yapılan anıtsal mezarlardır selçukluların islam mimarisine kazandırdığı bir yapı şeklidir
 Köşkler ve saraylar tuğla yada moloz taştan yapıldıkları için günümüze kadar ulaşmamıştır yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntulara göre çiniler duvar resimleri alçı kabartmaları ve mozaikler köşk ve saraylarda süsleme olarak kullanılmıştır
 Anadolu selçuklu mimarisinin gelişimini en iyi yansıtan yapılar:kervansaraylardır aksaray –kayseri yolu üzerinde alay han anadoluda yapılan ilk kervansaraydır
 Sur ve askeri yapılarda “çift başlı kartal figürü “ sıklıkla kullanlıdı
 Anadolu selçuklularının ilk medresesi kayseri koca hasan medresesidir
 İlk selçuklu külliyesi kayseri hunad hatun külliyesidir
 Anadolu selçuklu devletinde ilk olarak siyasi birliği I.mesut kurmuştur
 İlk türkçe divanı hoca dehhani yazmıştır

MOĞOLLAR VE DİĞER TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
Devlet yönetimi:
 Moğolar devlet yönetiminde uygur türklerine görev verdiler devlet cengiz hanın koyduğu yasalara göre yönetilirdi
 Moğollar da kurultay vardır (kurultay kelimesi hatta moğolcadır )
 Askeri sistem olarak onlu sistem kullandılar
 Altın orda devleti de moğollar gibidir
 Timur han soyundan olmadığı için “ emir “ ünvanı kullanıyordu(devleti cengizhan +moğol)
 Timur fillerden de yararlandı
Din ve inanış:
 Moğollarda birden çok din ve tanrı anlayışı vardır
 Altın orda devleti berke han zamanında islamiyeti kabul etti
Sosyal ve ekonomik yaşam :
 Moğollar göçebedir moğollarda sosyal yapı 4 guruptan oluşurdu han ailesi,noyanlar ,askerler,halk ve köleler

Yazı dil ve edebiyat:
 Moğollar uygur alfabesini kullandılar dönemin en ünlü eseri moğolların gizli tarihidir
 Çağatay edebiyatının en ünlü şairi alişir nevai türkçenin farçadan daha üstün olduğunu ifade etmek için “muhakemetil lügateyn “ adlı eserini yazmıştır
 Babürşah “babürname “adlı eserde moğolların yaşam tarzı ile ilgili bilgiler verir(ilk gezi ve seyahatname eseridir )
Bilim ve sanat :
 altın orda zamanında tıp konusunda çalışmalar yapılmıştır
 babür devleti zamanında mimari gelişmiştir şah cihan tarafından eşi “ mümtaz mahal “ adına taç mahal adlı türbe yaptırmıştır .diğer adı da ercüme banu dur
Emiri dad:örfi hukukun başkanı adalet bakanı
İmaret :yoksullara yiyecek dağıtılan yer Fetihname : zafer mektubu
Kadıül kudat :şeri hukukn başkanı Hacip : vezir
Kadı leşker :Selçuklular da askeri davalara bakan kişi
Melik: hanedan üyesi şehzade olup eyaletleri yönetir
Menşur:yüksek rütbeli devlet memurlarının atamalarını içeren padişah fermanıdır (vezirlik ,beylerbeyliği) Muhtesip: zabıta
Naip:vekil
Atabey : sultan çocuklarını eğiten kişi
Pervaneci:arazi defterlerini tutan iktaları dağıtan kişi
Çini:duvar kaplaması olarak kullanılan ve genellikle bezeli ve sırlı fakat saydam olmayan toprak işleri Emiri sevahil:donama komutanı
Reisül bahr : donanma komutanı
Hat (yazı yazma sanatı ):arap harflerini malzeme olarak kullanan yüzey sanatı kapsamındadır
Kabartma :taş kil metal ahşap gibi malzeme yüzeylerinin oyulması yöntemiyle yapılan sanat eseridir Kümbet :silindirik yada çokgen planlı bir gövde üzerine konik biçiminde yada piramidal bir külahla örtülü olarak yapılmış türk ve iran mezar yapısıdır Minyatür :çoğunlukla eski yazma kitaplarda görülen ışık gölge ve derinlik duygusu yansıtmayan küçük renkli resim sanatıdır

OSMANLI DEVLETİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
 DEVLET YÖNETİMİ :

 OSMANLIDA DEVLET ANLAYIŞI :
 Osmanlı devlet anlayışının temelinde orta asya türk geleneği ve türk islam devletlerinin etkileri görülür
 Osmanlı devleti islam devletiydi osmanlı cihan hakimiyetinin temeli islamı yaymaktı
 Yönetim merkezi İstanbul du kuruluş dönemlerinden itibaren merkezler :”söğüt karacahisar iznik bursa edirne “ olmuştur
 Tanzimat fermanı ile anlayış değişti devlet halk için anlayışı olmuştur sultan Abdülmecit kanun gücünün üstünlüğünü kabul etti
 I.meşrutiyet ile padişahın yetkilerine bir sınırlama getirilmedi II.meşrutiyetin ile padişahın yetkilerine sınırlama getirildi
 Osmanlı yönetim sisteminde ki temel anlayış adalet hoşgörü ve himayedir
 Devleti meydana getiren unsurlar :”halk,yurt ,egemenlik ,bağımsızlık” tır
 Osmanlı türk devlet gelenekleri ,İslam hukuku,fethedilen yerlerin kanunlarına göre yönetiyordu

 MERKEZ TEŞKİLATI :
 Padişah: bulundukları görevi kendilerine tanrı tarafından verilmiş bir emanet olarak görürlerdi (kut anlayışı)
 Osmanlı devletinde kuruluş yıllarında devletin başında bulunan kimselere “ bey “ denilirdi (Osman bey Orhan bey )
 İlk kez I.murattan itibaren “ sultan “ unvanını kullanmaya başladılar
 Yükselme döneminde” padişah” denmeye başlamıştır
 Yavuzun mısır seferi ile” halife” denmeye başlanmıştır kullandıkları diğer unvanlar da gazi ,hüdavendigar han hakan şahane hümayun ..vb
 Hükümdarlık sembolleri:”hutbe, sikke,davul,sancak ,tuğ “ dur
 Padişahın uygulamaları “gelenek görenek hukuk kuralları ve divan karalarıyla sınırlıydı “
 Divana başkanlık etmek fatihten itibaren “sadrazamlara “ bırakıldı padişah değişik olan görevlerini yerine getirirken şeyhülislamdan fetva alırdı
 I.murat tan itibaren hanedan üyelerinin ortak sayılması anlayışı kaldırıldı yerine “ülke padişah ve oğullarınındır “ anlayışı getirildi. Amaç merkezi otoriteyi güçlü kılmaktır
 Osmanlıda padişahların erkek çocuklarına “ şehzade – çelebi “ kız çocuklarına “ sultan “ denilirdi
 Fatih çıkardığı kanunname ile türk tarihinde ilk olarak merkeziyetçiliği kurmuştur .kardeş katli yasallaştı.
 I.ahmet döneminde 1560 lar da veraset sisteminde değişiklik yapıldı ekber (en yaşlı) erşed(en olgun) olan hanedan üyesinin başa geçmesi yasa haline geldi
 Osmanlı şehzadeleri sancaklara küçük yaşta iken sancak beyi .(vali) olarak gönderirlerdi.yanlarına lala adı verilen tecrübeli ve bilgili devlet adamları verilir .herlanda eğitilmelerinde yardımcı olmuşlardır önemli şehzade sancakları (amasya ,balıkesir,kütahya,manisa,ısparta ,antalya ,sivas kastamonu,aydındır )
 16 yy sonlarından itibaren III.mehmet dönemi şehzadelerin sancaklara gönderilmesi usulü yasaklanmıştır bu usul kafes usulüdür .şehzadelerin devlet yönetimi ile ilgililerinin uzaklaşmasına toplumdan kopmasına neden olmuştur
 Padişah ağzından yazılan kanunlar olarak: kanunname ve fermandır


 Saray: devletin tek sahibi sultanın resmi ikametgahı resmi devlet işlerinin merkezi bakanlar kurulunun toplandığı yerdi (bakanlar kurulu =divanı hümayun) devletin en yükseköğretim gurubu da sarayda bulunurdu özel haremlerde saraya yerleşirdi
 Bursa ve Edirne de saraylar inşa edildi İstanbul başkent olunca fatih yeni sarayı olan Topkapı sarayı 19 yy n sonlarına kadar devletin merkezi olmuştur 19 yy da devletin merkezi olarak Dolmabahçe ve yıldız sarayları inşa edilmiştir
 Saray da divan toplantıları padişahların tahta çıkış töreni yabancı elçilerin kabulü bayramlaşma törenleri yapılırdı
 Osmanlı sarayı iki bölümden oluşurdu
1. Birun (dış saray ): sarayın giriş kapısı ile orta kapısı arasında ki yere birun denilirdi etrafı odalarla çevrili olan avlu biçimde ki birun da saray görevlileri otururdu hükümdar burada divan işlerini görüşür törenleri izler bayramlaşır ve kapıkulu askerlerine maaş dağıtırdı
2. Enderun (iç saray ):padişahın özel yaşamının geçirdiği ve saray görevlilerinin yetiştirildiği bölümdü.enderun denilen saray okulu ve harem bulunurdu .devşirme sistemi ile toplanan Hristiyan çocuklarının eğitildiği yerdi Müslüman türk terbiyesi ile yetiştirilmiş sadık bir sınıf yetiştirildi devletin askerlik ve yönetim görevlerini yerine getiren kadrolara yerleştirilirdi
3. Harem : hükümdar ve ailesi ile saray kadınlarının bulunduğu yerdi burada padişah annesi eşleri ve cariyeler bulunurdu
 Divanı hümayun :devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı ,savaş ve barış karalarının verildiği bakanlar kuruluna benzer bir teşkilattı (siyasi idari adli ve mali işler )
 divan hangi din ve mezhepten olursa olsun herkese açıktı en yüksek yargı organları burada bulunurdu
 divan padişaha danışmalık yapardı son söz padişaha aitti.
 Divanı hümayun Orhan Bey zamanında oluşturuldu
 Devlet işlerinde yoğunluk artınca I.murat zamanında vezir sayısı 3 e çıkarıldı bu yüzden birinci vazife veziriazam a verildi(sadrazam olabilmek için Türkçeyi iyi bilmek ve Müslüman olmak gerekliydi )
 Kuruluş döneminde divana padişah başkanlık ederken fatihten itibaren divana sadrazam başkanlık etmeye başlamıştır
 Divan üyeleri ve başlıca görevleri
1. Padişah :fatih dönemine kadar divana başkanlık ettiler sonra bu görev sadrazamlara verildi
2. Veziri azam (sadrazam ):padişahtan sonra en yetkili kişidir tüm devlet işlerinden sorumludur başbakandır .fatih sonrası devşirme kökenli sadrazamlar ön plana çıkmıştır padişahın mührünü taşırdı paşa kapısı veya Babıali denilen yerde otururlardı
3. Vezirler :günümüzde ki devlet bakanları konumun dalardır askeri ve siyasi işlerden sorumludurlar .I.murattan itibaren sayıları arttı .16 yy ın sonunda vezir sayısı 7 ye çıkarıldı bunlara Kubbealtı vezirleri de denilir
4. Kazaskerler :hukuk işlerinden sorumludurlar .I.murat zamanında kuruldu fatih döneminde anadolu ve rumeli kazaskerleri olarak 2 ye çıkarıldı adalet ve eğitim işlerine bakardı.kadı ve müderislarin atamalarını yapardı önemli olan davalara da bakardı.
5. Defterdar :maliye işlerinden sorumlu olan bakandır maliye işlerinden sorumlu olmasından dolayı fatih zamanında sayısı anadolu ve rumeli defterdarları olarak 2 ye çıkarıldı rumeli deftrdarları bütün maliye işlerinden sorumluydu
6. Nişancı :padişah fermanlarını yazar ferman ve beratların üstüne padişah tuğrasını çekerdi fethedilen arazi kayıtlarını tutar dirlikleri dağıtır tapu ve kadastro işlerini yapardı
7. Şeyhülislam :kuruluş döneminde divan üyesi değildi kanuni döneminden itibaren divan üyesi olmuştur .(fetva merci) ilmiye sınıfının en üst yöneticisidir yargı yetkileri yoktur tanzinmat döneminde adalet maarif ve evkaf vekaletinin kurulmasından itibaren saygınlıkları azaldı
8. Kaptanı derya :1500 lerden itibaren divan üyeliğine kabul edildi merkezi cezayirdir
9. Reisiül küttap: divanda katiplerin şefi olan nişancıya bağlıydı 17 yydan itibaren önemi artmış ve devletin dışişlerinden sorumlu olmuştur
10. Yeniçeri ağası :vezir olanlar divana katılırdı .vezir olmayanlar divana katılmazdı istanbulun güvenliğinden sorumludurlar
 Kaptanı derya ve yeniçeri ağası istanbulda iseler divandaki toplantıya katılırlardı şeyhülislanm ise gerketiğinde toplantıya çağrılırdı
 Divan topkapı sarayında “kubbelatı “denilen yerde toplanırdı başalangıçta bu toplantı hergün yapılırdı fakat fatih döneminden itibaren giderek seyrekleşti
 Bakanlar kurulu ve divanın farkı:bakanlar halk tarafından seçilmiştir ve ayrıca divan üyeleri gibi mahkeme görevi yapmazlar
 Divanı hümayunda padişaha ait ola yetkileri kullanmak üzere görevlendirilmiş 3 kolun temsilcileri bulunuyordu bu kollar seyfiyye ilmiyye ve kalemiyedir
 I mahmut ve III.osman zamanlarında divan toplantıları kaldırıldı devlet işleri babıali denilen sadrazam konağında görüşülmeye başladı babıali =osmanlı hükümeti anlamında oldu 18yy dan reisül küttap dış ilişkileri yürüten ve düzenleyen bir makam haline geldi
 19 yyda II.mahmut zamanında “divanı hümayun “kaldırıldı yerine bakanlar oluşturuldu divan örgütü kaldırılarak nazırlıklar (bakanlıklar ) oluşturuldu
 Askerlik işlerini düzene koymak için darı şurai askeri .maliye işlerini düzene koymak için darı şurai babıali ,1838 de adelet işlerini düzenlemek için meclisi alai ahkamı adliye kuruldu .bu meclisler danışma niteliğinde kararalar almak içindir
 1839 da gülhane hattı hümayun ilan edilerek osmalıdaki bütün vatandaşlar eşit haklara sahip olmuşlardır padişah bu fermana uyacağına dair söz vermiştir
 Tanzimat döneminde 1868 de şurayı devlet (danıştay ) kuruldu .ordu kurumlarının asker ihtiyacını karşılamak için seraskerlik makamı(savunma bakanlığı) kuruldu
 1876 meşrutiyetin ilanı ile anayasal yönetime geçildihalk ilk defa sınırlı da olsa seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur


Bakanlıklar
Sadrazam (veziri azam) Başbakan
Sadaret kaymakamı İçişleri bakanı
Reisiül küttap Dışişleri baknı
Deftardar Maliye bakanı
Evkaf ve ticaret nazırlığı Vakıflar ve ticaret bakanlığı

 TAŞRA TEŞKİLATI :
 Tımar sistemi:selçuklulardaki ıkta sistemi geliştirildi ve tımar sistemi adını aldı .
 Taşra teşkilatı tımar sistemine göre düzenlendi
 Devlet görevlilerine ve askerlerine belli bölgelerin (dirlik )gelirleri bırakılır bunun karşılığında hizmet beklenirdi
 Dirlikler geliri azdan çoğa doğru :has zeamet ve tımar olarak 3 e ayrılırdı
 Bölgenin güvenliği imarı ekonomik ve sosyal hayatı düzene girerdi
 iltizam sistemi :16 yydan itibaren vergi toplama usulü olan iltizam uygulanmaya başladı
 uygulama devletin vergi toplama ve hazineye göndernme işini açık arttırmaya çıkartmasıydı en çok para veren kişi bu işi alırdı
 en çok parayı veren kişiye mültezim denilirdi mültezim devlete verdiği vergiyi salyaneli eyaletlerden kendisi toplardı bu sayade devletin nakit sıkıntısı giderilirdi
 iltizam sistemi tanzimat döneminde yürürlükten kaldırıldı
 taşra yönetim birimleri :devletin toprakları rumelinin fethinden sonra iki büyük beylerbeyliğine ayrıldı .
 birincisi anadolu rumeli beylerbeyliği merkez kütahya
 ikincisi rumeli beylerbeyliği merkez manastırdır
 beylerbeyliği (sancaklar ) sancaklara ,sancaklar da kazalara ,kazalarda köylere ayrılırdı
İdari birim Yönetici Asayiş Adalet
Eyaletler beylerbeyi subaşı kadı
Sancaklar Sancak beyi subaşı kadı
Kazalar Kadı subaşı kadı
Köyler Köy kethüdası yiğitbaşı Kadı naibi

 bu görev taksimatı sadce idari değil aynı zamanda askeri idi.
 Düzen güvenlik ve yönetiminden sorumlu olan kadılar subaşılar ve sancak beyleri beylerbeyliğine bağlı idiler beylerbeyleri aynı zamanda askeri bir komutandır
 İlk olarak rumeli beylerbeyliği oluşturuldu .yıldırım beyazıt anadolu geçirdiği topraklarını anadolu beylerbeyliği adı altında yeni bir eyalet haline getirdi devlet sınırlarının artmasına paralel olarak beylerbeyliği sayısıda arttı ama sözü edilen bu iki eyalet önemini her zaman korudu
Ä Eyaletler: (beylerbeyliği) I.murat zamanında fetihler genişleyince beylerbeyliği iki ye çıkarıldı .beylerbeyinin has denilen dirlikleri vardı sorumlu oldukları eyaletlerde güvenlikleri sağlardı eyaletler 3 e ayrılır
1. Merkeze bağlı (selyanesiz) eyaletler :tımar (dirlik )sisteminin uygulandığı eyaletlerdir bunlara yıllıksız eyaletlerde denilir .bu tür eyaletlerin yöneticileri merkezden atanır bu eyaletler” rumeli, anadolu,bosan,şam,trabzon kıbrıs,diyarbakır gibi merkezlerde kurulmuştur
2. Yıllıklı (salyaneli) eyaletler (özel yönetimi olan eyaletler ):bu eyaletlerim valilerine ve askerlerine selyane denilen maaş verilirdi vergileride iiltizam yolu ile mültezimlere verirlerdi dirliklere bölünmez di.”tunus,yemen,mısır “ gibi eyaletler dendi
3. İmtiyazlı eyaletler :merkezden uzak olan bu eylaletlerin yöneticileri kendi halkından seçilir ve padişah tarafından atanırdı . iç işlerinde serbest dış işlerinde osmanlı devletine bağlıydılar başlıcaları:”kırım, hicaz ,eflak ,boğdan,erdel ,lehistan “dı hicaz bölgesi kutsal sayıldığı için bu bölgeden vergi ve asker toplanmamıştır
Ä Sancaklar :bugünkü karşılığı il olan sancakların başında bulunan sancak beyleri bölgelerin hem yönetiminden hemde askeri işlerinden sorumluydular savaş halinde içlerinde buluna tımarlı sipahiler sancakların emirlerine girerlerdi
Ä Kazalar : asayiş sancak beyi ve örfi ve şeri hukuk davalarınada kadılar bakardı kaza içindeki tımarlı sipahilerin komutanı ise çeribaşı adını taşırdı
Ä Köyler : en kçük yerleşim yeridir
 II.mahmut eyaletlerde ortaya çıkan askeri boşluğu doldurmak için redif birlikleri kuruldu (1834)
 Anadolu ve rumelide askeri ve idari amaçlı valilikler kuruldu (müşavirlikler) 1836
 II.mahmut ilk kez köylerde ve mahallelerde muhtarlık teşkilatını kurdu ayanlığın görevini muhtarlar almıştır
 Tanzimat döneminde iltizam usulü kaldırıldı hazineye ait vergilerin toplanması işi muhassıllıklara (mültezimlerle aynı görev ) verildi
 1864 de taşra teşkilatının yeniden düzenlenmesi amacıyla “vilayet nizamnamesi “uygulanmaya başladı bu uygulama ile eyaletler vilayet adını aldı vilayetler liva (sancaklara ),livalar kaza ve köylere ayrıldı
 ORDU TEŞKİLATI :
 Osmanlılar da ordu teşkilatı “büyük selçuklular,anadolu selçukluları,ilhanlılar ve memlükler “ örnek alınarak kurulmuştur
 Orhan bey zamanında “yaya ve müsellem(atlı birlik) “ adıyla ordu ilk düzenli birlikler oluşturuldu
 I.murat döneminde kapıkulu ocağı kuruldu
 Osmanlı ordusu kara ve deniz olmak üzere iki bölümden oluşurdu
 Kara ordusu: kapıkulu ocakları ,eyalet askerleri ,yardımcı kuvvetler dir deniz ordusu ise sadece donanmadır
Kapıkulu askerleri Eyalet askerleri Yardımcı kuvvetler
Piyadeler
Yeniçeriler
Cebeciler
Topçular
Top arabacıları
Humbaracılar
Lağımcılar
Acemioğlanlar Süvariler
Silahtar
Sipahi
Sağ gar.
Sol gar.
Sağ ulf.
Sol ulf. Tımarlı sipahiler
Akıncılar
Azaplar
Yörükler
Sakalar
Deliler
müsellemler Gönüllüler
beşliler Bağlı beylik ve eyaletleren gönderilenler
 Kapıkulu askerleri
Ä Kapıkulu piyadeleri:
1. Yeniçeriler :kapıkulu askerlerinin önemli bir bölümüdür savaşta va barışta padişahı korumakla görevli idi.evlenmleri ve askerlik dışında başka işlerler uğraşmaları kesinlikle yasaktı savaş olmadığı zaman istanbulun güvenliğini sağlar ve divan muhafızlığı yapardı .ulufe denilen maaş alırlardı III.murattan itibaren bozulan yeniçeri ocağı II.mahmut tarafından kaldırılmıştır
2. Cebeci ocağı:ordunun silahlarını yapan onaran ve koruyan kimselerdir
3. Topçu ocağı:topları döken ve onları savaşta kullanan ocaktır
4. Top arabacıları ocağı:top arabalarını yapan ve topları taşıyan sınıftı
5. Humbaracılar:havan topu ve el bombası yapan sınıfıtr
6. Lağımcılar:kale kuşatmalarında tünel kazan patlayıcı maddeler döken ve kale surlarını yıkan sınıftır
7. Acemi oğlanlar ocağı :devşirme usulüyle tıoplanan gayrimüslim çocuklar türk islam kültürü alarak yetiştirildikten sonra acemioğlanlar ocağına buradanda yeniçeri ocağına alınıyordu
Ä Kapıkulu süvarileri:
1. Sipahi ve silahtar:savaş zamanında hükümdarın sağ ve sol tarafında durarak hükümdarın çadırını korurlardı
2. Sağ ve sol ulufeciler :savaşta saltanat sancağını korurlardı
3. Sağ ve sol garipler :savaşta ordunun ağırlıklarını ve hazineyi korurlardı
 Kapıkulu askerleri : genellikle devşirmedir.masraflarını devlet karşılardı istanbulda yada sınır boylarındaki kalelerde otururlardı,istanbulun güvenliğini sağlarlardı,devletin teknik askeri gücünü oluştururllardı,savaşta padişahı sancakları ve hazineyi korurlardı,merkezi otoritenin bozulmasıyla pek çok isyan çıkardılar
 Eyalet askerleri:”osmanlı devletinin dayandığı en büyük kuvvettti” bu ordunu temelinide tımarlı sipahiler oluşturur.
Ä Tımarlı sipahiler :
 Dirlik sahiplerini beslemek zorunda oldukları atlıaskerlerden oluşurdu
 Maaşları dirlik sahiplerinin köylüden aldıkları vergiden karşılanırdı
 Barışta toprakların işlenmesine katkıda bulunurdu
 Devlet hazinesinden para çekmeden büyük miktarda tımarlı sipahinin yetişmesini sağlamıştır
 Ordunun en kalabalık askeri kuvveti tımarlı sipahilerdir
 Dirlik sahiplerinin besledikleri atlı askerlere “cebelu “denilirdi
 Her beylerbeyi seferin genel komutanı olan “serdarı ekrem “in istediği yerde orduya katılmak zorundaydı
Ä Azaplar : anadoludan toplanmış bekar gençlerin oluşturduğu gönüllü kuvvetlerdir savaşta yeniçerilerin önünde düşmana ilk hücumu yapan öncü birliklerdir
Ä Akıncılar:uç ve sınır boylarında keşif hizmetleri yapan süvari birliklerdir sadece türklerden oluşurdu düşman hakkında bilgi toplayıp ordunun güvenle ilerlemesini sağlardı
Ä Yaya ve müsellemler (yörükler):ordunun önünden giderler ve yoları köprüleri onarırlardı .anadoludaki müsellemlere yörük denilirdi
Ä Gönüllüler:sınır boylarında oturanlardan meydana gelirdi
Ä Beşliler:sınır boylarında görev yaparlar ve kaleleri korurlardı her beş aileden bir kişi alınarak oluşturulduğu için bu adı almıştır
Ä Deliler:çoğunluğu türklerden oluşan ve sınırları koruyan hafif süvari birliklerdi cesaretlerinden dolayı halk arasında bu adı almışlardır
Ä Sakalar :ordunun su ihtiyacını karşılarlardı .
Ä Yardımcı kuvvetler :bu kuvvetler bağlı beylik ve ülke kuvvetleridir
Ordu ile ilgili genel özellikler
 Osmanlı ordusu kış mevsimi uygun olmaması nedeniyle genel olarak sefere nisan ve mayıs aylarında çıkardı
 Osmanlı ordusu 18 yy da (1700) avrupa devletlerinin askeri yönden üstünlüğünü kabul etti
 I.mahmut :fransız asıllı humbaracı ahmet paşa avrupa eğitim sistemini örnek alarak topçu ocağı ve humbaracı sınıfını kurdu
 III.mustafa fransadan getirilen “baron de tot “topçu sınıfını ıslah edip sürat topçu ocağını kurdu .deniz kuvvetlerinin subay ihtiyacını karşılamak için “mühendis hanei bahri hümayun “ okulu açıldı
 I.abdülhamit istihkam okulunu açtı
 III.selim:nizamı cedit ordusunu kurdu
 II.mahmut:
 Sekbanı cedit ve eşkinci ocakları kuruldu
 Yeniçeri ocağı kaldırılarak yerine asakiri muhammediye ordusu kuruldu (1826)
 Redif birlikleri oluşturuldu
 Ordunun doktor ihtiyacını karşılmak için “mektebi tıbbıye” ve harp okulu açıldı
 Abdülmecit :askerlik bir vatandaşlık görevi haline geldi (tanzimat fermanı).hirsitiyanlar için bedelli askerlik uygulaması başlatıldı.
 Abdülaziz: donanmaya önem verdi donama dünyanın üçüncü büyük savaş filosu haline geldi 1869 yılında osmanlı ordusu :nizamiye redif ve müstahfız birlikleri olarak ayrıldı
 II.abdülhamit: bu dönemde ordunun ıslah çalışmaları için alman subaylardan yaralanıldı harp akademisi açıldı ermeni ve rus saldırılarına karşı doğu anadoludaki aşiretlerden oluşan hamidiye alaylarını kurdu
 Osmanlı ordusu I.dünya savaşı sonunda imzalanan 30 ekim 1918 tarihli mondros ateşkes antlaşmasıyla dağıtıldı




Ä Donanma :
 Orhan bey döneminde karamürselde tersane kuruldu denizlere kıyısı olan karesioğullarının alınması(1345) ve daha sonra saruhan menteşe aydın beyliklerinin alınması ile denizcilik alanında gelişmeye başlanıldı
 İlk büyük osmanlı tersanesi yıldırım döneminde geliboluda kuruldu
 Osmanlının en büyük tersanesi ise “haliç tersanesidir “
 Osmanlı tersanelerinin özelliği: büyük bir bölgenin ekonomisini kendi ihtiyaçlarına göre ayarlamasıdır tersanenin kullanımına ayrılan kocaeli ve bursa ormanlarından istanbulda ki atölyelere sürekli kereste gelmektedir karadeniz kıyısındaki ormanlar ise sinop tersanesinin ihtiyacını karşılar samsunda kendirden halat ege ve rumelide keten veya pamuk tan yelken bezi dokunmaktadır maraştan da demir gelir .
 Osmanlı donaması komutanına kaptanı derya deniz askerlerine levent denilirdi kaptanı deryanın merkezi cezayirdir
 Yavuz zamanında osmanlı hizmetine giren barboros hayreddin paşa kanuni döneminde kaptanı deryalık yaptı osmanlı akdenizin en etkili gücü oldu
 Osmanlı donamada ilk büyük yenilgisini inebahtıda aldı (haçlılar tarafından ilk yakılan donanmamız)
 En güçlü başarısı ise preveze deniz savaşıdır (1538) doğu akdeniz türk gölü oldu
 Osmanlı donanması ile fehjedilen son yer girit adasıdır (1669)
 Osmanlı donanması 1770 çeşme 1827 navarin 1856 sinop ta yakıldı( ruslar tarafından )
 Ünlü türk denizcileri :barboros ,salih reis ,piri reis,seydi ali reis ,murat reis tir
 HUKUK :
 Şeri hukuk :Osmanlılar da ki şeriata dayalı hukuk idi .sadece Müslümanlara uygulanırdı bütün davalar şeri mahkemelerde çözülürdü
 Örfi hukuk:yönetim maliye ve ceza gibi konularla ilgili padişahların örflere bağlı kalarak hazırladığı kanun kanunname ve ferman gibi kurallardı örfi hukukun şeri hukuk kurallarına ters düşmemesine dikkat edilirdi örfi kurallar padişahın ağzından yazılır bunlara ferman denilir
 İlk osmanlı kanunnamesi fatih tarafından “kanunnamei ali osman “ adıyla çıkarıldı diğer önemli bir kanun da kanuninin kanunnamesidir
 Osmanlı mahkemelerinde şeri ve hukuki bütün sorunlar hanefi fıkhına göre çözümlenirdi
 Adalet işlerine kadılar bakardı şeri ve örfi davalar dahildir kaza ve sancaklarda mahkemelerde hakim olarak kadılar başkanlık yapardı kadıların yardımcıları olan naipler de vardı kadıların verdiği karar kesindi kadıların görev süreleri kısa tutuldu terfilerin tıkanması ve halk ile fazla kaynaşmaması içindir
 Adalet işlerinin divandaki temsilcisi ise kazaskerdi kazasker kadıların müftülerin ve müderrislerin tayin ve nakil işlerini düzenlerdi
 Mahkemenin verdiği kararı kabul etmeyenler bir üst mahkeme olan divanı hümayuna başvururlardı burada verilen karalar değiştirilmezdi
 19 yy da Avrupa hukuk kuralları örnek alındı bu hukuk kuralları mevcut olan sistemi parçaladı bu yüzyılda Osmanlı devletinde “şeri mahkemeler ,nizamiye mahkemeleri ,konsolosluk mahkemeleri ,gayri Müslim cemaat mahkemeleri “dir
 II.mahmut zamanında adalet işlerine bakmak üzere “davalar nezareti “kuruldu
 İlk defa Tanzimat fermanı ile herkesin temel hakları güvence altına alındı “hukuk devleti “ kavramı gelişti ıslahat fermanı ile karma mahkemeler kurulması kabul edildi
 1868 de şurayı devlet (Danıştay )kuruldu .danıştayın kurulması İslam hukukundan laik devlete doğru atılan bir adım oldu (laik devlete doğru atılan ilk adım danıştayın kurulmasıdır )
 Abdülaziz döneminde “divanı ahkamı adliye “adlı yüksek mahkeme kuruldu 1876 da I.meşrutiyetin ilanı ilk Osmanlı anayasası kabuledildi
 1878 de ünlü hukuk bilgini Ahmet Cevdet paşa başkanlığındaki bir heyet Osmanlılarda medeni kanunun ilk örneği olan mecelleyi hazırladı hukuk alanındaki uzman ihtiyacını karşılamak için mektebi hukuki şahane (hukuk fakültesi )kuruldu
 VAKIF SİSTEMİ : kişinin mallarının bir bölümünü hayır işleri için bağışlamasıdır
 Vakıf kuruluşları şeri hukuk kurallarına göre yönetilirdi vakıfların denetimini kadılar yapardı
 16 yy da (1500) vakıflar özelliklerini kaybettiler
 II.mahmut döneminde 1836 da evkaf nezareti kurularak vakıfları yeniden devletin denetimine alındı
 Belediyelerin kurulması vakıflar görevlerini belediyelere bıraktı

 EKONOMİK HAYAT
 TOPRAK YÖNETİM VE TARIM :osmanlı ekonomisinin temeli toprağa dayalıydı topraklar devletindi işlenmesi ise reaya (halka) bırakıldı osmanlı devletinde topraklar mülkiyet hakkı bakımından “mülk ve miri arazi “ olmak üzere ikiye ayrılılrdı
 Mülk arazi :devlet hizmetinde ve askeri alanda üstün başarı gösteren kimselere devletin bağışlamış olduğu topraklardır
1. Öşri topraklar:müslümanlara ait olan topraklardır
2. Haraci topraklar :gayrimüslimlere ait olan topraklardır
 Miri arazi :mülkiyeti devlete ait olup bu topraklar ekilip biçilmesi ve işlenmesi açısından çeşitli kişilere bırakılmıştır
1. Dirlik araziler :miri arazinin en önemli bölümüdür
 Gelirleri komutanlara ve devlet adamlarına dağıtılan topraklardır
 Bu araziyi ekip biçerler devlete ödemeleri gereken vergiyi devletin göstereceği memurlara ve sipahilere verirlerdi
 Devletin hazinesinden para çıkmadan bunların maaşları ödenmiş oluyordu
 Dirlik araziler gelirlerine göre “has zeamet tımar “ olmak üzere 3 e ayrılırdı
 Has arazi:yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan dirlikler padişah ve ailesine şehzadelere divan üyelerine beylerbeyi ve sancak beylerine verirlerdi
 Zeamet:yıllık geliri 20 bin ve 100 bin akçe arasında olan dirliklerdir.orta derecelimemurlara verirlerdi
 Tımar :yıllık geliri 3 bin ile 20 bin akçe arasında olan dirliklerdir savaşlarda yararlılık gösteren sipahilere verilirdi
 Toprağı 3 yıl üst üst te kullanmayanların toprakları elinden alınır üretimde süreklilik amaçlanmıştır köylü öşür vergisini sipahiye ödemek zorundaydı
 Bu sistem ile eyalet askerleri yetişmiştir ,en ücra yerlerde bile güvenlik sağlandı
 Sipahiler :vergi toplar ,atlı asker besler (cebelu),bayındırlık hizmetleri yapar ,köylünün tohum ve gübre ihtiyacını karşılamak ile görevliydiler
2. Ocaklık arazi :gelirleri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılırdı
3. Vakıf arazi:gelirleri topluma hizmet veren kuruluşların masrafları için ayrılmış arazilerdir alınıp satılmaz devlet tarafından vergiden muaf tutulmuştur vakfa bırakılan gayrimenkule “mevkuf” denilirdi vakıf yöneticilerine “mütevelli “ denilirdi
4. Paşmaklık arazi:gelirleri padişahın hanımlarına ve kızlarına bırakılan arazilerdir
5. Malikane arazi: üstün hizmet karşılğı devlet görevlilerine verilen topraklardır
6. Mukataa arazi : gelirleri doğrudan hazineye aktarılan arazilerdir gelirleri doğrudan iltizam sistemiyle toplanırıdı (iltizamla birlikte asker yetişmez üretim durur.güvenlik ve asyişte sağlanmaz )
7. Yurtluk arazi:gelirleri sınırları korumakla görevli askerlere ayrılan topraklardır
Toprak ile ilgili genel özellikler
 Ekonomik sıkıntıların artması sonucu öşri topraklar köylünün elinden ayan eşraf mütegalibe denilen kişlerin eline geçmeye başladı bunun sonucu büyük çiltlikler kuruldu
 Zeamet ve tımarlar hak edenere verlmeyip iltizam sistemi ile haketmeyenlere verilirdi
 Mültezimler bir köyün vergisini peşin olarak toplar devlete öder sonrada kendileri köylüden vergi toplarlardı vergileri toplarken yasal kar alma hakları vardı ancak bu kişiler daha çok vergi toplamak için halka her türlü baskıyı yapıyorlardı bu durum eyaletlerdeki askerlerin azalmasına üretimin durmasına köyden kente göçe sebep olmuştur
 İyice bozulmuş olan tımar sistemi II.mahmut zamanında kaldırıldı tanzimat döneminde sonverildi
 Osmanlı devletinde batı bölgelerinde sanayi devrimi yapan avrupalıların gelişen sanayileri için tütün pamuk ve kenevir gibi hammaddelere ihtiyaç duymaktadırlar
 1858 arazi kanunnamesi ile toprak hukuken özel mülkiyete geçti. Toprak çeşitlendi miras yolu ile intikali ve mülkiyet sorunları çözülmeye çalışılmıştır mülkiyet kesin olmayıp bazı şartlara bağlanmıştır
 Tapu nizamnamesi ile çeşitl adlar altında toprak üzerinden alınan vergiler kaldırıldı ve sadece aşar vergisi alınmaya başlandı tapu nizamnamesi ile bütün mülk ve arazilerin yazımı yapıldı 1867 de alınan kararla hicaz dışındaki yabancılara mülk ve arazi satışı serbest bırakıldı
 HAYVANCILIK VE MADENCİLİK :hayvanlardan adaleti ağnam adıyla adıyla vergi toplanıyordu avrupanın 19 yy da büyükbaş hayvancılığa ola gereksinimi özellikle büyükbaş hayvancılığın gelişmesine neden olmuştur .
 Osmanlılarda ilk maden işlemeciliği osman bey zamanında başlamıştır (bilecikte)
 1861 de ilk osmanlı maden kanunu çıkarıldı
 SANAYİ:
 Lonca teşkilatı ahiliğin devamıydı önceleri aynı loncaya üye olabilen müslümanlar ve hiristiyanlar daha sonra ayrı ayrı lonca oluşturdular mesleki eğitimde verilirdi
 Loncaların görevleri:çırak kalfa usta anlayışı içinde zanatkar yatiştirmek ürün kalitesini arttırmak ve fiyatları belirlemek esnafla hükümet arasındaki ilişkileri düzenlemek üylerin zararını karşılmak ve kredi vermek
 İngiltere ile imzalanan balta limanı ticaret antlaşmasıyla (1838) osmanlı batılı tüccarlara karşı uyguladığı belirili malların alım ve satım üzerindeki sınırlamaları kaldırdı (kapitülasyonlar ve bu yeni durum ile osmanlı açık Pazar haline gelmesi daha da kuvvetlendi ) yerli sanayi çöktü en çok tekstil alanında çökme görüldü
 TİCARET :
 15 ve 16 yy da türk tüccarları uluslararası sularda görülmeye başladı .bu dönemde “ halep ,bursa ,istanbul,edirne ,selanik ,önemli ticaret merkezleri oldu .buralarda ve diğer kentlerde ticari amaçlı olarak “bedesten han kervansaray “kuruldu .
 Ticaret yolarında güvenlik derbentçiler tarafından sağlanıyordu derbent =karakollar
 15 ve 16 yy larda coğrafi keşiflerle birlikte ipek ve baharat yoları önemini kaybetti ve buda osmanlıda büyük ekonomik kayıplara neden oldu
 Coğrafi keşifler sonucu avrupaya taşınan gümüş ve altın gibi değerli madenler osmanlı devletine girmesi ile osmanlı parası değer kaybetti ve fiyatların yükselmesine neden oldu
 Kapitülasyonlar : yabancılara tanınan hukuki ve ticari ayrıcalıklara denilir ilk kapitülasyonlar kuruluş devrinde ticari amaçlı olarak 1416 yılında ceneviz ve venediklilere verildi en esaslı kapitülasyonlar 1535 yılnda fransızlara verildi .fransızları yanına çekip avrupa hiristiyan birliğini bozmak istiyordu bu antlaşma iki hükümdarın sağlığı süresince geçerliydi .
 I.mahmut zamanında kapitülasyonlar sürekli hale geldi (1740)
 19 yy da kapitülasyonlar ile ilgili olarak yeni bir antlaşma imzaladı ve 1838 yılında kapitülasyonlar balta limanı antlaşması ile ingiltereye de verildi bu antlaşma ile osmanlı devletinin bağımsız bir dış ticaret politikası izleme olanağı kalmadı avrupalılar osmanlı topraklarında yatırım yapmaya başladılar özellikle isviçreliler franasızlar ve ingilizler
 Kapitülastonlardan 24 temmuz 1923 te lozan antlaşması ile kurtuldu
 Dış borçlar :osmanlı devletinde ilk dış borç 1854 kırım savaşı sırasında abdülmecit zamanında ingiltereden ve fransadan alındı
 1875 yılında maliye dış borçları ödeyemeyince iflas etti alacaklı devletlerin baskısı artınca 1881 yılında duyumu umumiye idaresi kuruldu (genel borçlar) alacaklı devletlerin temsilcilerinden oluşan bu idare ile osmanlı devletinin gelir kaynaklarına el konuldu .uluslararası mali denetime tutulmasına neden oldu dış borçlar lozanla çözüme kavuşturuldu
 İç borçlar : 18 yy da osmanlı maliyesi açık vermeye başladı bu açılar hazineden alınan borçlarla yada reayadan toplanan avarız vergileriyle kapatılmaya çalışıldı devleti iç borçlanmada
 MALİYE :
 Osmanlı devletinde ilk mali teşkilat I.murat zamanında oluşturuldu
 İlk bütçe “tarhuncu ahmet paşa “ zamanında hazırlandı
 Defterdar : devletin gelir gider ve bütçe işlerinden sorumlu idi.II.mahmut zamanında defterdarlık maliye nezaretine çevrildi .
 Para politikası ve bankacılık :
 Osmanlı tarihinde ilk para osman bey ,ilk (mangır –bakır ) gümüş para orhan bey zamanında ,ilk altın para fatih zamanında basılmıştır
 Gümüş paraya akçe denilirdi
 Osmanlı parası 1580 lerden itibaren değer kaybetmeye başladı ve ilk kez para düzenlemesi yapıldı
 1683 de bakırdan para basıldı 1840 da kaime denilen kağıt para abdülmecit döneminde basıldı .1844 te yirmi kuruş değerinde mecidiye basıldı bütün bunlara rağmen osmanlı parası değer kaybediyordu
 Osmanlı devletinde bankacılığa ilk geçiş tanzimat döneminde oldu ve ilk osmanlı bankası “bankı deraset “ (istanbul bankasıdır ).
 1856 da merkezi londra olan bankı osmani istanbulda kuruldu .bu bankaya para basma yetkisinin verilmesi üzerine bu banka devlet bankası niteliği kazandı .
 Mithat paşanın girişimleri ile çiftçilere kredi sağlayan memleket sandıkları kuruldu .(milli bankacılığın ilk örneğidir )
 1868 de istanbul emniyet sandığı kuruldu
 Devlet sandıkları merkeze bağlamak için 1883 te aynı amaçlar doğrultusunda “menafi “sandıkları kurdu
 1888 de menafi sandıklarının görevini üstlenmk amacıyla “ziraat bankası “kuruldu
 1906 yılnda ticaret desteklemek ve milli şirketler kurmak amacıyla osmanlı titbari milli bankası kuruldu bu banka 1927 de iş bankasına katıldı
 Vergi sistemi :
 vergiler tahrir defterlerine yazılırdı vergilerin hepsine tekalif denilmiştir 16 yy dan titbaren vergilerde iltizam yoluna gidildi halkın ezilmesine neden oldu .vergiler şeri ve örfi vergiler olmak üzere ikiye ayrılırdı
 şeri vergiler :
1. öşür :müslüman üreticilerden 10/1 oranında alınan vergidir
2. haraç:gayrimüslimden alınan 5/1 oaranında vergidir
3. cizye :ıslahat fermanıyla kaldırıldı askerlik hizmeti karşılığına alınan vergidir

 örfi vergiler :
1. resmi çift :müslüman halktan toprağı işlemesi karşılığında alınan arazi vergisidir üreticinin evli bekar oluşuna göre alınırdı
2. ispenç :gayrimüslim halktan toprağı işleme karşılığında alınan arazi vergisidir
3. çiftbozan :toprağı işlemeyenlerden alınan ceza vergisidir
4. ağnam:küçükbaş hayvanlardan alınan vergidir
5. avarız:felaketler ve savaşlar gibi olağanüstü durumlarad alınan vergidir
6. bennak :yarım çift toprak (40 dönüm ) eken evlilerden alınırdı

 osmanlı devletinin başlıca gelir ve giderleri :
 gelir kaynakları :
 halktan alınan vergiler
 gümrük orman maden ve tuzla gelirleri
 savaşlara elde edilen ganimetlerin 5/1
 bağlı beyliklerden ve yabancı devletlerden alınan vergi ve hediyeler
 giderler:
 devlet memurlarına ödenen maaşlar
 kapıkullarına ödenen ulufeler (3 ayda 1 )ve ulemaya ödenen maaşlar
 savaş masrafları ve donanma giderleri
 askerlere padişah değişiminde dağıtılan cülusler
 bayındırlık ve imar faaliyetlerine harcanan paralar

 EĞİTİM VE ÖĞRETİM
Osmanlılarda bütün eğitim kurumları şeyhülislama bağlıydı . (tanzimatla birlikte bu durum sona erdi )eğitim örgün ve halk eğitim olarak ikiye ayrılırdı
 İlköğretim:
 Eğitimin ilk basamağı sıbyan (mahhale mektebidir ) her cami yanında bir tane mahalle mektebi bulunurdu bu eğitim kurumlarında eğitim karma ve ücretsizdi
 Osmanlı devletinde ilköğretim II.mahmut zamanında zorunlu hale getirildi
 Sıbyan mektepleri tanzimatın ialnına kadar görevlerini devam ettirdiler .tanzimatın ialnı ile yeni ilköğretim okuları açıldı ilköğretim:
Sıbyan anaokulu
İbtidai ilkokul
Rüştiye Ortaokul



 1869 da kabul edilen “maarifi umumiye nezaretine “göre ilköğretim 12 yaşına kadar olan bütün çocuklar için zorunlu oldu
 Her köye ve her mahhaleye sıbyan mektepleri kurulmaya başladı ve ilköğretim yaygınlaştırılmaya başladı
 Orta ve yükseköğretim (medreseler ):
 İlk medrese orhan bey zamanında iznik te açıldı
 Medreselerin etrafında genellikle imalat kütüphane hamam gibi sosyal ve kültürel yapılar yer alırdı bu yapılar topluluğuna külliyeler denilmiştir .
 Osmanlı toplumunda müftü kadılar müderris astronomlar ve matematikçiler medreselerde yetişirdi
 Medreselerde öğretim müderrisler tarafından yürütülürdü ilk müderris “davudi kayseri “dir
 Medrese 3 bölümden oluşurdu : “hariç dahil sahn “
 Fatihin açtığı “sahnı seman “ medresesi ilk türk yükseköğretim kurumudur.kanuninin açtığı süleymaniye medresesi dönemin çok yönlü eğitim öğretim yapan eğitim kurumudurlar
 Tanzimat döneminde devletin açtığı okullara gayrimüslim öğrencilerde alınmaya başladı .1869 da çıkarılan “maarifi umumiye nizamnamesi “ ile azınlıkların okul açabileceği hüküme bağlandı .II.meşrutiyetle birlikte artık medreseler sadece din adamları yetiştiren kurumlar haline geldi 1924 teki tevhidi tedrisat kanun ile medreseler kapatıldı
 Halk eğitimi :
 Osmanlı devletinde halk eğitiminin yapıldığı yerler cami mescit tekke ve zaviyeler ;ulema evleri kahvehaneler ve türk ocaklarıdır .
 1772 de matbanın kullanılması 19 yy da gazete ve dergilerin çıkarılması ulaşım ve haberleşme araçlarının gelişmesi halk eğitimine büyük faydalar sağladı
 Mesleki eğitim :
 Mesleki eğitmin en yaygın olarak verildiği yer lonca teşkilatıydı .sanayi devrimi ile birlikte önemini yitirdi .bu teşkilat önemini 1912 yılna kadar devam etti
 Osmanlı padişahları meslek sahibi olmaya çok önem göstermişlerdir padişahlardan bazılarının meslekleri şunlardır
I.mehmet (çelebi) Yay ve kiriş ustası
II.mehmet (fatih) Bahçıvan
kanuni kuyumcu
IV.mehmet Kaşık ustası
II.osman (genç) Saraç ustası
III.selim Silah ustası
II.mahmut Sedefkar
II.abdülhamit Marangoz
 Enderun : saray mektebidir .yüksek düzeyde devlet adamı ve usta ve sanatkar yetişirdi okula devşirme sistemi ile alınan hiristiyan çocuklar ve müslüman ailelerin çocukları alınırdı bu saray okulu ilk olarak II.murat zamanında edirnede açıldı bu okul istanbulun fethi ile istanbul topkapı sarayında faaliyetlerine devam etti .1909 da kapatıldı enderunda eğitim 4 konu üzerinde toplanırdı :beden eğitimi uygulamalı saray işleri eğitimi yeteneklere uygun sanat eğitmi ve teorik olan islam ilimleri öğretimi
 Batı ile ilişkilerin gelişmesi sanayi inkılabının gerçekleşmesi ..vb nedenlerle 19 yy da meslek okuları açılmaya başladı
 Batı tarzında açılan okullar :eğitim ve öğretimde ki ilk değişmeler lale devrinde başladı .daha sonraki yüzyıllarda da devam etti.medreselerin yanında askeri amaçlı modern kara ve deniz mühendis okulları açıldı
Askeri amaçlı olarak açılan okullar
 Mühendishanei bahri hümayun (III.mustafa)
 Mühendis hanei berri hümayun (III.selim)
 Tıp hanei amire (II:mahmut)
 Mızıkai hümayun(II.mahmut)
 Mektabi harbiye (II.mahmut)
 Erkanı harbiye (tanzimat)
 Bahriye mektebi(tanzimat)
 Askeri idadiler (tanzimat)

Sivil öğrenim kurumları
• Darülmuallimin (1848) erkek öğretmen okulu
• Darülmaarif (1849) bugünkü liselerin dengi sayılabilecek okul
• Mektebi mülkiye (1859) kaymakam ve nahiye müdürü gibi idari personel yetiştirir.bugünkü sosyal bilgiler fakültesini oluşturur.
• Islahhane (1860) sanat okulu
• Lisan mektebi (1864) devlet dairelerine yabancı dil bilen elemanlar yetiştirmek
• Galatasaray sultanisi (1868) lise düzeyinde açılan ilkokul
• Sanayi mektebi (1868)
• Darulfünun (1870) bugünkü anlamda yüksek okul 1933 te istanbul üniveristesi adını aldı
• Darüşşafaka (1873 )
• Hukuk mektebi (1874)
• Ticaret okulu (1881)
• Sanayi nefise mektebi (1881) güzel sanatlar mektebi
• Mülkiye mühendis mektebi(1883)
• Veteriner mektebi(1891)
• Halkalı ziraat mektebi (1892)
• Baytar mektebi (1895)

 Osmanlı devleti azınlılara da okul açma hakkı verdi azınlık okulları patrikhaneler ve hahamhaneler aracılığıyla yönetildi kapitülasyonlardan yararlanarak okullar açmaya başladılar .osmanlı topraklarında açılan ilk yabancı okul :1583 te fransızların açtığı okuldur .(sain benoit okulu )
 1851 de orta ve yüksek öğretimde okutulacak ders kitaplarını hazırlamak ve bir bilim akademisi olarak çalışma yapmak amacıyla “ercümeni danış “ kuruldu.
 Islahat fermanı eğitim alanında yenileşmede dönüm noktası oldu .1857 de maarifi umumiye nizamnamesi eğitimi düzenleyen yasa idi eğitim uygulamaları sistemleştirildi ilköğretim zorunlu oldu.ilk yüksek öğretim kurumu olan darülfünün açıldı.
 II.mahmut tanzimat ve II. Andülhamit dönemlerinde eğitimde yenileşmeler yaşandı .


 TOPLUM YAPISI
 Osmanlı devletinde millet sisteminin temeli dine dayanmaktaydı ülkede yaşayan insanlar müslüman ve gayrimüslim olarak örgütlenmiştir .devlet egemenliğinde müslüman egemenliği hakimdi.hiristiyanlar genellikle tarım ve ticaret ile uğraşırlardı.ıslahat fermanı ile aynı haklara sahip oldular .
 Osmanlı devletinin kendi egemenliği altında altında yaşayan toplulukları din ve mezhep esasına göre örgütleyip yönetme “ millet sistemi” denilir . millet : aynı dinden ve mezhepten olan kimselerdir
 Osmanlı toplumu yöneten ve yönetilenler olarak ikiye ayrılırdı

OSMANLI TOPLUMU


YÖNETENLER (ASKERİ) YÖNETİLENLER (REAYA)
Seyfiye (ehli örf) köylüler
İlmiye (ehli şer) şehirliler
Kalemiye (ehli kalem) göçebeler

 Yönetenler :her tür vergiden muaf tutulan görevlilerdir
1. Seyfiye :
 Bu sınıfın yönetim ve askerlik olmak üzere iki temel görevi vardı.”sadrazam vezirler ,beylerbeyi,sancak beyi,kapıkulları ,subaşılar ,kale koruyucuları “ bu sınıfta yer alıırdı
 Seyfiye sınıfı verdiği hizmet karşılığı olarak devletten ulufe yada dirlik alırdı
2. İlmiye :bu sınıfa ulema adı da verilmektedir .bu gurupta yer alanların en önemli özelliği medresede eğitim görmüş olmalarıdır
 Din adalet öğretim işleriyle uğraşanların oluşturduğu sınıftır
 Şeyhülislam kazaskerler kadılar müftüler müderrisler imamlar medrese öğrencileri tıp ve astronomi ile uğraşanlar bu sunufu oluştururdu
 İlmiye sınıfını divanı hümayunda şeyhülislam ve kazaskerler temsil ederdi
 İlmiye sınıfı mensupları yargı (kaza) öğretim(tedris) fetva verme görevlerini yerine getirirdi
Kadıların görevleri :
 Kentlerin üst düzey sivil yöneticisidir bulundukları yerde belediye başkanı gibi çalşırlardı hükümet emirlerinin yerine getirilmesini sağlarlardı
 Kişiler arası anlaşmazlıkları çözümlerlerdi görev bölgesindeki görevlileri denetlerlerdi vergilerin toplanmasını ve hazineye gönderilmesini sağlarlardı
3. Kalemiye :osmanlı bürokrasisini oluşturan sınıftır . devletim mali ve mülki işlerini yerine getirirdi
 Defterdar nişancı reisül küttap ve divan katipleri bu sınıfı oluşturur.
 Divanı hümayun üyelerinden olan defterdar reisül küttap nişancı kalemiye sınıfına mensuptu bunlardan defterdar mali işleri nişancı ve reisül küttap ta mülki yani bürokratik işlerden sorumludur
 Yönetilenler :yönetime katlımayan geçimini tarım ve ticaretle sağlayan ve devleye vergi veren kesime reaya denilir
 Reaya ve askerler arasındaki en önemli fark reayanın vergi ödemesidir
 Reayayı çeşitli din ve mezheptem insanlar oluştururdu toplum düşünce inancına göre örgütlenmişti yönetimde rumlar ermeniler yahudiler slavlar ve araplar yer alabilirdi
 Reayayı oluşturan guruplar şunlardır
Ä Köylüler : çiftçi toprağı işler ve vergisini tımarlı sipahiye verirdi köylü toprağı üç yıl üst üst te boş bırakırsa çiftbozan adında vergi öderdi .tımar sisteminin bozulması ile iltizam yaygınlaştı ve reayanın durumu kötüleşti köyden kente göç başladı 18 yy da iltizam sistemi ile ayan denilen ayrıcalıklı ve zengin sınıf oluştu
Ä Şehirliler: osmanlı şehir halkını :askerler tacirler (tüccarlar ) esnaflar yer alırdı .
Ä Göçebeler: yörük olarak ta adlandırılan bu guruplar hayvancılıkla geçimlerini sürdürüyorlardı devlet göçebelerden adaleti ağnam ağıl resmi kışlak ve yaylak adında vergiler alırdı devlet göçebeleri vergi ve asker toplama amacı ile yerleşik hayat geçirmeye çalıştıysada başarılı olamamıştır .

 KÜLTÜR VE SANAT
Osmanlı devletinde osman bey ile başlayan kültürekl gelişme fatih döneminde olgunluk çağına ulaştı .kanuni döneminde de türk kültürü klasik şekline ulaştı osmanlı döneminin de türk kültürünün gelişmesinde en önemli etki padişahların izledikleri politikalardır .osmanlı türk kültürünü oluşturan temel etmenler :
 İlk türk devletlerinden gelen türk töresi
 10 yy dan itibaren türk kültürüne giren islam inancı
 Hakim olunan coğrafyanın kültür yapısıdır
 Yazı dil ve edebiyat :
 Türkler islamiyete girmeleri ile birlikte arap alfabesinide kullandılar bu durum 1928 yılına kadar devam etti.
 Devletin resmi yazışma dili türkçeydi din ve bilim dili olarak arapça kullanılmaya başladı ,edebiyat dili olarak farsça daha yaygındı
 Bu üç dilin bir arada kullanılması yüzünden arapça ve farsçadan türkçeye çok kelime geçmiştir böylece türkçenin osmanlıca denilen yeni bir dilinin ortaya çıkmasına neden oldu
 Tanzimat döneminde dilde sadeleşmeye önem verildi bu amaçla okularda ders olarak türkçe dersi konuldu
 1876 da ilan edilen kanuni esasiye göre devletin resmi dili türkçedir ifadesi yer aldı
 1908 de istanbulda türk derneği kuruldu
 1911 selanikte genç kalemler dergisi çıkaran ömer seyfettin ali canp yöntem ziya gökalp türkçenin sadeleşmesi yönünde önemli adımlar attılar
 Türkçenin sadeleşmesi ve kendi kimliğine kavuşması ancak atatürkün dil devrimi sayesinde olmuştur
 1860 a kadar osmanlı devletinde edebiyat üç kolda gelişmiştir : divan edebiyatı tekke edebiyatı ve halk edebiyatıdır
 Divan edebiyatı :osmanlılarda ilk zamanlardan beri gelişimini sürdürmüştür şairlerin şiirleri divan adı verilen kitapta toplanmıştır bu divan türünde gazel kaside mesnevi şarkı ve rübailer kulanılmıştır önemli divan şarileri :

• Ahmedi ve nesimi (ilk osmanlı şairlerindendir )
• Şeyhi ,ahmet paşa ,necati 15 yy da divan şiirinin ilk örneklerini verdiler .bu dönemdeki önemli şairlerden süleymen çelebi mevlid adlı eserini yazmıştır
• Baki ,fuzuli ,zati,bağdatlı ruhi 16 yynın edebiyatta en güçlü dönemdir
• Nefi ,nabi 17 yy da kaside gzel ve hicivleriyle tanınmıştır .nefi klasik şiire ahenk ,nabi düşünce şiir çığrını açmıştır
• Nedim 18 yyda lale devri şairidir.dilde sadeleşme görülmüş bu dönemde sefaretnamelerde edebiyatımıza girdi

 Halk edebiyatı :türklerin islqamı kabulünden öncede var olan bu edebiyatta halkın anlayacağı dil kullanılmıştır bu dönemdeki edebiyat sözlü edebiyattır .şairler önce ozan daha sonra aşık adını alırlar .batı edebiyatının etkisi ile zayıflamıştır

16 ve 17 yy lar da 19 yy da
• Kul mehmet
• Köroğlu
• Gevheri
• Karacaoğlan
• Aşık ömer
• Öksüz dede
• Pir sultan abdal • Bayburtlu zihni
• Erzurumlu emrah
• Dertli
• Dadaloğlu

 Tekke( tasavvuf )edebiyatı : dini ağırlıklı konuları işleyen bir edebiyattır .tarikat zaviye ve dergahlar çevresinde gelişti en önemli temsilcileri mevlana hacı bektaşı veli ve yunus emredir

• Eflaki dede 14 yy da osmanlıda tekke edebiyatı bu şairle başlar
• Hacı bayram veli kaygusuz abdal 15 yy tekke edebiyatının en gelişmiş olduğu yıldır
• Pir sultan abdal ibrahim gülşeni ümmi sinan 16 yy
• İbrahim hakkı mağfiretname şeyh galip hüsnü aşk 18 yy
Batı etkisinde gelişen edebiyat akımı ise şunlardır :
 Tanzimat edebiyatı :avrupa kültürüyle yetişen şair ve yazarların batı edebiyatını örnek alarak meydana getirdiği edebiyattır.ilk kez roman tiyatro makale ve hikaye türü bu dönemde edebiyatımıza girdi bu dönemde dilde sadeleşme öne çıktı fransız edebiyatından etkilenilmiştir dönemin ünlü şairleri şunlardır
• Şinasi şair evlenmesi ilk türk tiyatrosu
• Şemsettin sami taaşuku talat ve fıtnat ilk türk romanı
• Namık kemak cezmi ilk tarih romanı
• Nabizade nazım karabibik ilk köy romanı

 Serveti fünun edebiyatı : II.abdülhamit döneminde ortaya çıkan serveti fünuncular dilde sadeliği kabul etmeyip “sanat sanat içindir “ anlayışını savundular bu adla dergi çıkardılar serveti fünun edebiyatının diğer bir adıda “edebiyatı cedidedir “ osmanlı devletinin dağılmaktan kurtarılması ancak avrupayı örnek alarak olabileceğni savundular avrupanın sanat ilim ve siyaset alanındaki düşünce ve görüşlerini yaymaya çalıştılar bu akımın öncüleri şunlardır :

• Tevfik fikret
• Cenap şahabettin
• Süleyman nazif
• Halit ziya
• Mehmet rauf
• Hüseyin cahit

 Fecri ati edebiyatı :serveti fünun dergisi kaptalmasından sonra 1901 de ortaya çıkmış ve onu taklitten öteye gidememiştir .bir süre sonrada milli edebiyat akımına katılmışlardır .
• Ahmet haşim
• Hamdullah suphi
• Yakup kadri
• Refik halit
• Fuat köprülü

 Milli edebiyat :II.meşrutiyet döneminde başlamıştır .bu edebiyat ile türkçülük akımı kuvvetlendi.türk dilini sadeleştirmede büyük çabalar harcadı türk derneği ve ocakları kuruldu.”yeni lisan” adını verdikleri düşüncelerini genç kalemler dergisinde yayımladılar
• Ömer seyfettin ziya gökalp
• Mehmet emin yurdakul
• Ali canip yöntem ,halide edip adıvar
• Yakup kadri,refik halit karay
• Falih rıfkı atay
• Reşat nuri güntekin
• Yahya kemal ,mehmet akif ersoy

 Basın ve yayın :
 Matbaa:
 Osmanlı devletinde ilk özel matbaa lalae devrinde (1727) de istanbulda sait efendi ve ibrahim mütefferika tarafından kuruldu
 Şeyhülislam din kitaplarının dışında kitapların basımı için fetva vererek hattatların işsiz kalmasını önlemeye çalıştı matabaa da basıla ilk eser “vankulu lügattır”
 İlk devlet matbası III.selim zamanında açılmıştır
 Matbaanın açılmasından sonra osmanlılarda düşünce hayatı gelişti ilmiye sınıfı dışında yeni bir sınıf doğdu

 Gazete :
 Osmanlı devletinde ilk resmi gazete II.mahmut zamanında çıkarılan 1831 den cumhuriyet dönemine kadar varlığını sürdüren “takvimi vekayi”dir
 Yayın yaşamına giren ikinci gazete 1840 da çıkarılan “ceridei havadistir "
 İlk özel türk gazetesi agah efendi ile şinasinin birlikte çıkardığı “tercümanı ahvaldır (1860)”
 “tasviri efkar “ adıyla bir fikir gazetesini şinasi çıkarmıştır (1862)
 1866 da “muhpir “adıyla gazete çıkarıldı 1867 de kapatıldı
 II. Abdülhamit döneminde basına sansür getirildi .bundaki amaçlardan biride azınlıkların bölücü faaliyetlerini engellemekti bu dönemde :”sabah ,vakit,tercümanı hakikat “gazeteleri yayın yaşamına girdi .
 1895 te “meşveret”gazetesi çıkarıldı
 II.meşrutiyetin ilanından sonra yayın yaşamında yeniden bir canlanma görüldü.bu dönemde “volkan tanin ve mizan gazeteleri “çıkarıldı 31 mart olayında rolü olduğu gerekçesiyle volkan gazetesi kapatıldı ardından ittihat ve terakki partisi basına uygulanan sansürü ağırlaştırdı I.dünya savaşının sonuna doğru “peyamı sabah ,akşam ,ikdam,güleryüz”gazeteleri çıkarıldı
 Dergi:
 Osmanlı devletinde ilk dergi “mecmuai fünun “dur (1862)
 İlk resmi dergi” mirat”.ilk mizah dergisi “diyojendir”
 II. Abdülhamitin basına sansür uygulamasını kaldırmasından sonra genç kalemler :”türk yurdu hokkabaz hoca nasreddin geveze “gibi dergiler yayımladılar .
 Düşünce hayatı ve bilim :

Osmanlıda bilim
Nakli bilimler (islami) Akli bilimler (araştırmaya dayalı bilimler)
• Fıkıh
• Kelam
• Tefsir
• Hadis
• siyer • matematik
• astronomi
• mantık
• tıp
• coğrafya
 osmanlı devletinde bilim alanında çalışmalar 14 yyda iznik medresesinin açılmasıyla başlamıştır
 osmanlı devletinde en çok bilim savaş teknolojisi alanında gelişmiştir
 18 yyda batının bilim ve teknolojisinden yararlanmaya çalışmış avrupanın özellikle savaş teknolojisinden yararlanmıştır
 Çağdaş bilimlerden yararlanma yoluna II. Mahmut döneminde başladığı bilinmektedir eğitim ve öğretimi devletin görevleri arasında saymıştır





Bilim alanında osmanlı döneminde yetişen ünlü düşünürler

 Davudu kayseri  Tercüme felsefe mantık • Seydi ali reis  Deniz coğrafyacısı eseri miratül memalik
 Molla fenari  Tasavvuf ve mantık • Matrakçı nasuh  Kara coğrafyacısı matematik tarih
 Kadızade rumi  Matematik astronomi • Katip çelebi  Tarih,coğrafya denizcilik maliye hukuk eserleri:keşfuz zunun cihannüma fezlkei osmani
 Ali kuşçu  Osmanlıda matematiğin kurucusu olarak kabul edilir • Evliya çelebi  Coğrafya (seyahatname)
 Sinan paşa  matematik • koçi bey  devletin içinde bulunduğu durumla ilgili rapor hazırladı
 akşemseddin  tıp • hazerfan ahmet çelebi  kanat takıp uçan ilk insan
 sabuncuoğlu şerafettin  tıp • hasan çelebi  dünyada ilk defa roketli füze uçuşunu gerçekleştirdi
 zembilli ali efendi  hukuk • ibrahim mütefferika  ilk basım evi kurdu
 altunizade  tıp • osman hamdi bey  müzeciliğin kurucusu (müzei hümayun)
 ibni kemal  din ilimleri • ibrahim hakkı  marifetname adlı eserinde coğrafya mtenmatik ve tıpla ilgili konulara yer vermiştir
 idrisi bitlisi,kemal paşazade,hoca sadullah ,lütvi paşa  tarih • Ahmet mithat efendi  Tarihi hikmet
 piri reis  coğrafya • ahmet cevdet paşa  tarihi cevdet kısası enbiya mecelle(hukuk)



 güzel sanatlar :osmanlı devletinde güzel sanatlar denilince ilk akla gelen mimari çinicilik minyatür seramik hat sanatı edebiyat cam tiyatro ve müzik gelir 15 yy da gelişme gösteren osmanlı sanatı 16 yy da doruk noktasına ulaştı güzel sanatlardaki gelişme özellikle kendini güzel santlarda gösterdi .
Ä süsleme sanatları
 çini sanatı :duvar gibi yüzeylerde kaplama olarak kullanılan renkli ve genellikle bezeli ve sırlı seramiğe denilir
 eski türklerde ve hala orta asyada türkistan ile iranda “kaşi “ denilir
 karahanlılar gazneliler büyük selçuklular iranlılar safeviler ve harzemşahlar çini sanatını kullandılar
 anadolu selçuklu çini sanatı : anadoludaki ilk çini yapı “sivas divrğide ki kale camidir “
 bu dönemin önemli çini süslemelerinin olduğu sanat eserleri şunlardır :
Kayseri Küllük cami
sivas Buruciye medresesi
Konya Alaaddin cami
Konya Karaty medresesi
Konya Sırçalı medrese
 beyşehir gölü kıyısındaki “kudabatı sarayında “ve “kayserideki “keykubadiye saraylarında “ çini levhalara rastlanılmıştır
 osmanlı çini sanatı : kuruluş yıllarından itibaren gelişme gösteren bir sanattır .bu dönemin önemli çini merkezleri:”bursa iznik kütahya istanbuldur “
 osmanlı çini sanatının ilk örneği bursadaki “yeşil camidir “bu yapılarda osmanlılara özgü renkli sır tekniğinin ilk örneklerine rastlanıldı
 Osmanlılar da çinicilik sanatı 16 yy da en yüksek düzeyine ulaştı 18 yy nın başlarında çinicilik gerilemeye başladı çini süslemelerin olduğu önemli eserler :
istanbul Çinili köşk
istanbul Rüstem paşa cami –yeni cami
istanbul Topkapı sarayı
istanbul Selimiye cami
istanbul Sultan ahmet cami
istanbul Bağdat ve revan köşkleri


 hat sanatı :belirli kurallara bağlı olarak yapılan güzel yazı yazma işine “hat “ yada “hüsnü hat “denilir .türkler de hat sanatı ile ilgili ilk örnekleri selçuklular vermişitir hat sanatı osmanlılarda en parlak dönemini yaşamıştır bu sanatla uğraşanlara hattat denilir .hattatlar:
Şeyh hamdullah Mustafa rakım efendi ,hafız osman
Yakut el mustasimi Mehmet esad yesari
İbni mukke Yeseri zade mustafa izzet
Ahmed şemseddin karahisari hamit aytaç (hattat hamit)
 minyatür sanatı :minyatür daha çok el yazması kitaplarda boya ve yaldız kullanarak ışık gölge boyut ve gerçek hacim verilmeden yapılan resimlerdir .minyatürlerde metnin açıklanması konu ve ayrıntıların tanımlanması amaç edilmiştir .türklerin resim sanatlarına ilişkin ilk örnekler uygurlar döneminde görülmüştür
 selçuklu minyatürleri:büyük selçuklu devletinin rey ve keşan merkezlerindeki eserlerin pek azı günümüze ulaşmıştır bilinen en erken tarihli örnek “süryaniden arapçaya çevrilen 12 yy da silvanda yazılmış olan diyokritin: dö materya medika adlı şifalı bitkiler kitabıdır “ diğer bir örnekse artuklu dönemi saray mühendisi el cezirenin eserleridir .nasreddin sivasinin tezkiresidir bu min yatürlerde tasvirler ve melekler ve hayali yaratıklar yer almışlardır anadolu selçuklu dönemi minyatür sanatını en iy şekilde temsil eden örnek dramatik olaylarla yüklü bir aşk hikayesini konu alan varaka ve gülşah el yazmasıdır
 osmanlı minyatürleri:osmanlılarda el yazmalarını süsleyen resimlere minyatür bu sanatla uğraşanlara da “nakkaş “adı verilirdi .islamiyet resim ve heykeli yasakladığı için minyatür ve hat sanatı gelişmiştir osmanlı minyatür sanatının konuları osmanlı edebiyatı sultan ve vezirlerin hayat ve sefer hikayeleri portreler dini konular bilimsel konular ve peyzajlardır ahmedinin “iskendernamesi”osmanlı padişahlarının resimli ilk tarihi olarak türk tasvir sanatında yer almıştır
önemli olan diğer minyatür ve eserleri şunlardır :
 hekim şerafettin sabuncuoğlu 15 yy
 hatifinin “hüsrev ile şirin “15 yy
 dehlevinin “hamse “ 15 yy
 “kelie ve dimme “ 15 yy
 Bursali firdevsinin “süleymanname “16 yy
 Feridüddin atar “mantıkut tayr “16 yy
 Seyit lokman ve nakkaş osman 16 yy
 matrakçı nasuh 16 yy
 Nigari 16 yy
 Kalender 16 yy
 Nakkaş hasa paşa 17 yy
 Levni 18 yy

Osmanlı padişahlarından fatih potre sanatına ilgi duymuş ve kendi potresini yaptırmıştır kanunide kendi potresini ve düzenlediği bir çok seferin minyatürünü çizdirmiştir 19 yy da II. Mahmut kendi potresini çizdirerek devlet dairelerine astırmıştır aynı dönemde askeri okulllara resim dersi konulmuştur 1882 de osman hamdi bey tarafından sanayi nefise mektebi (güzel sanatlar okulu ) açılmıştır batı tarzında resim sanatı gelişmeye başlamıştır bu yüzyılda resim sanatında büyük gelişmeler oldu “osman hamdi bey ,şeker ahmet paşa osman nuri bey “dönemin ünlü ressamlarıdır
 Keramik(seramik) sanatı : ilk kez 14 yy da İznik te yapılmıştır daha çok kase ibrık kadeh ve tabak üretilirdi .
 Cilt sanatı :kökeni uygurlara ve selçuklulara dayanır bu işle uğraşanlara mücellit denilirdi .
 Ahşap sanatı :osmanlılarda gelişen bir sanat dalıydı .sehpa yazı takımı sandık çekmece kaşık kayık taht ve rahle gibi eşyalar ahşap malzemeden yapılmıştır
 Halı sanatı:türk halı sanatının gelişimi anadolu selçuklularıyla başlar merkezde aksaraydı önemli halı türleri şunlardır :
 Gördes halısı  Osmanlı saray halısı
 Yıldızlı uşak halısı  Cengerli kilimi
 Bergama halısı  Kula ve milas halıları

 Tezhip sanatı :el yazması kitapları süsleme sanatıdır el yazması kitaplarda ilk sayfa başları başlıklar sayfa kenarları satır araları kurandaki süreler fasıl ve secde başları tezhiplenirdi tezhip yapanlara “müzehhip “denilirdi tezhip sanatı uygurların mani dinini benimsemesiyle başlamıştır osmanlı döneminin en ünlü tezhipçisi:”kara mehmettir
 Nakkaşlık :Osmanlılar da özellikle el yazmalarının minyatürlerini ve tezhiplerini yapan sanatkarlara nakkaş denilirdi.fatih döneminde sarayda bir nakkaşhane kuruldu ve başına baba nakkaş getirildi
 Ebru sanatı :farsça kaş anlamına gelir su üzerine boyaların serpiştirilmesiyle oluşturulurdu yazma kitapların ciltlenmesinde kullanılmıştır tük kağıt süsleme sanatının örneğidir
 Kakmacılık : metal ahşap ve taş üzerine açılan yuvalara altın gümüş sedef fil dişi gibi değerli taşları gömerek yapılan süsleme sanatıdır ayna kenarları miğfer kılıç .vb
 Oymacılık :taş ve ağaç oymacılığı olarak gelişmiştir bu sanat dalında yapılan taş ve ahşap kısımları çeşitli oyma şekillerle süslenirdi
Ä Musiki
 Türk musikisi osmanlılar zamanında gelişti mehter takımı osman paşa tarafından kuruldu osmanlıda musikinin öğretildiği yer okul olarak enderundu mehterhane askeri musikinin icra edildiği yerdi musiki ayrıca akıl hastalarının tedavisinde de kullanılırdı
 15 yy da yaşamış olan türk musiki bilgini abdülkadir meragali osmanlı musikisinin öncüsü kabul edilir
 17 ve 18 yy da büyük gelişme gösterdi özellikle 17 yy da ömer bey hafız post itri mustafa gibi büyük bestekarlar yetişti III.selimde önemli müzisyenlerdendir
 II.mahmut zamannda mehterhane kapatıldı ve yerine mızıkai hümayun kuruldu
 Abdülmecit döneminden itibaren batı müziği ön plana çıktı bu dönemde musikinin korunması için çaba harcayanlar ise :selanikli ahmet bey hacı arif bey ismail dede zekai dede tamburi cemil bey bu dönemin ünlü bestekarlarıdır.
 Tiyatro daha çok ermenilerin kontrolünde olup osmanlı tiyatrosunu güllü agop kurmuştur .
 Türkçe yazılan ilk tiyatro eseri şinasinin yazdığı şair evlenmesidir
Ä Mimari :
 Osmanlı sanatı en çok mimari alanında gelişme göstermiştir
 Kuruluş döneminde osmanlı mimarisi selçuklu mimarisinin etkisinde kalmıştır bu dönemin mimarisi sade bir özellik göstermiştir kuruluş döneminin en önemli eserleri :”bursa ulu cami ,iznik hacı özbek cami ,yeşil cami ,edirne üç şerefeli camidir “
 Çok kubbeli cami mimarisinin ilk örneği : bursa ulu camidir
 Selçukluların başlattığı birleşik yapı tekniği osmanlıda külliye adını almıştır külliye ilk kez selçuklularla başladı ve osmanlı zamanında zirveye ulaştı
 Yükselme devriyle osmanlı mimarisi osmanlı özgün şeklini aldı mimari 16 yy da en olgun şekline ulaştı klasik uslubün ilk örneği:”II.beyazıt camidir “
 Türk mimarisi mimar sinan ile doruk noktasına ulaştı mimar sinan:
 Çıraklık döneminde :şehzade
 Kalfalık döneminde :süleymaniye
 Ustalık döneminde :selimiye camilerini yaptı
 Osmanlı mimarsi yapılış amacı bakımından dini askeri ve sivil mimari olmak üzere üçe ayrılır
 Yıldırım beyazıt tarafından yaptırılan anadolu hisarı ve fatih zamanında yaptırılan rumeli hisarı ve topkapı sarayı nın surları askeri mimarinin en güzel örnekleridir osmanlı mimarisi özellikleri bakımndan 3 e ayrılır :
1- Erken (ilk ) dönem osmanlı sanatı :devletin kuruluşundan 1501e kadar olan sanattır
2- Klasik (orta) dönem osmanlı sanatı :osmanlı sanat anlayışında en parlak dönemini yaşamıştır fatihten 18 yy kadar sürmüştür
3- Geç dönem osmanlı mimarisi:18 yy dan itibaren başlar lale devri ile başlayan bu dönemde batılılaşmanın etkileri görülmeye başlar osmanlı klasik mimari tarzı lale devriyle mimaride batının etkileri görülmeye başladı sonrada türk barok ve rokoko devrine girdi batının etkisiyle ilk olarak “nuru osmaniye cami ve laleli eserleri aypıldı “
DİNİ MİMARİ
Cami Cami
Erken dönem Klasik dönem
Hacı özbek cami
İznik yeşil cami
İznik nilüfer hatun imareti cami
Bursa hüdavendigar cami
Bursa ulu cami
Edrine eski cami
Edirne üç şerefeli cami
İstanbul fatih cami
İstanbul beyazıt cami
Edirne beyazıt külliyesi Mimar sinan dönemi
Şam hüsreviye cami ve külliyesi
İstanbul şehzade cami ve külliyesi
İstanbul süleymaniye cami ve külliyesi
Edirne selimiye cami ve külliyesi
Mimar sinan sonrası
Sultan Ahmet cami ve külliyesi
İstanbul yeni cami

Geç dönem boroko ve rokoko Geç dönem ampir uslup
Nuru Osmaniye cami Nusretiye cami
Laleli cami Dolmabahçe cami orta köy cami



Medrese
Erken dönem Klasik dönem
İznik Süleyman paşa medresesi
Bursa lala şahin paşa medresesi
Bursa yeşil medrese
Bursa Muradiye medresesi
İstanbul fatih medresesi İstanbul şehzade külliyesi medresesi
İstanbul Rüstem paşa medresesi

Türbe Askeri mimariler
Kırgızlar türbesi
Bursa yeşil türbe
İstanbul Mahmut paşa türbesi Anadolu hisarı
Rumeli hisarı
Topkapı sarayı surları

SİVİL MİMARİ
Saraylar ve köşkler
Klasik dönem Topkapı sarayı
Çinili köşk
Revan köşkü
Bağdat köşkü
Geç dönem Dolmabahçe sarayı
Beylerbeyi sarayı
Yıldız sarayı
İshak paşa sarayı

Kervansaraylar Hanlar
Edirne Rüstem paşa kervansarayı
Kara Mustafa paşa kervan sarayı
Ulu kışla kervan sarayı Emir han
Diyarbakır hasan paşa hanı
Büyük valide sultan hanı
Sivas yeni han

Bedestenler Çeşme
Edirne bedesteni
İstanbul mısır çarşısı
İstanbul eski bedesten
İstanbul yeni bedesten
Ankara Mahmut paşa bedesteni
Amasya bedesteni uzun çarşı
Bursa çarşısı
Edirne İbrahim paşa çeşmesi
Davut paşa çeşmesi
Azan kapı Saliha sultan çeşmesi
Valide sebili ve alman çeşmesi


Hamam Köprü
Tahtakale hamamı
İznik İsmail bey hamamı Gazi mihal köprüsü

OSMANLI DÖNEMİNDE KULLANILAN BAZI ÖNEMLİ TERİMLER
Avarız :olağan üstü durmlarda alınan vergidir
Bedesten :çarşı
Müderris:öğretmen
Ayan :bir memleketin bir yörenin ileri geleni
Aşar:osmanlılarda müslümanlardan alınan 10/1 oranında alıanan toprak ürünleri vergisi
Bac vergisi :pazaryerlerinden ve ticaret faaliyetlerinden alınırdı
Berat:herhangi bir göreve veya hizmete tayin ve maaş tahsisi unvan veya nişan verilmesi
Dizdar: kale komutanı
Birun : dış saray
Cizye :gayrimüslimlerden askerlik hizmeti karşılığında alınan vergidir
Cülus:hükümdar tahta çıktığında yeniçerilere verilen bahşiş
Çift resmi:Müslümanlardan alınan mülk vergisi
Darülfünun :19 yy da İstanbul üniversitesine verilen isim
Darüşşifa:hastane
Derbent:ticaret yollarını ve önemli stratejik noktaları koruyan asker
İdadi sultani:lise
Rüştiye :ortaokul
Kaime :kağıt para
Kaptanı derya :donanma komutanı
Lala:şehzadeleri eğiten kişi
Külliye :cami ile birlikte kurulmuş medrese imarethane kitaplık darüşşifa gibi çeşitli yapıları tümüne birden verilen isimdir
Bacı kırtıl:hayvanlardan alınan vergidir
Lonca :esnaf teşkilatı
Müsadere:osmanlılarda ölen veya görevden alınan devlet memurlarının mallarına devletçe el konulmasıdır
Metruk arazi:devlete ait olup halkın ortak kullanımına tahsis edilmiş arazidir
Malikane:devlet görevlilerine üstün hizmetleri karşılğında verilmiş toprak
Mecelle:osmanlılar zamanında ilk medeni kanun
nazır :bakan
narh:temel tüketim mallarının tespiti
sedaret kethüdası:19 yy da iç işleri bakanı
reisül küttap: 19 yyda dış işleri bakanı
sanayi nefise mektebi:osman hamdi beyin kurduğu güzel sanatlar fakültesi
sahnı seman:fatihin yaptırdığı medrese
sebil:hayır için dağıtılan yer
serdarı ekrem:veziri azamın orduya başkomutanlık yaptığı zaman aldığı unvan
sıbyan mektebi:ilkokul(mahalle mektebi)
şurayı devlet :danıştay
teba:halk
encümeni danış:1851 de dil ve tarih alanında çalışmalar yapmak ve ders kitapları yazmak içn kuruldu
ulufe:yeniçerilere 3 ayda bir verilen maaş
tuğra :padişahın imzası
Voyvodo:balkanlarda valiler için kullanılan terim
Yeniçeri ağası:yeniçeri ocağının baş komutanı
Tereke:ölen kişilere ait miras
Mutassarrıf:tanzimattan sonra sancak beyliği kaldırılarak yerine tayin edilen memurlara verilen unvan
Mektebi mülkiye:1859 da kurulan bugünkü siyasal bilgiler fakültesi
İptidadiye:yeni usul okul
Hattı hümayun:padişahın el yazısı
Ferman:padişahın resmi emri
Redif:II.mahmutun kurduğu askeri sınıf
Şadırvan:etrafında bulunan çeşitli musluklardan ve fiskiyelerden su akan havuz tarzında kubbeli çeşme
Subaşı:emir komutanı
Mevat arazi:kıraç ve ölü arazilerdir
Hat:yazı
Vakainüvis:osmanlı devletinde resmi tarih yazarlarına verilen addır
Hüsnü hat:güzel yazı
İhtisap ağası:loncaları kadı adına denetleyen kişi
Kethüda:loncayı dışarıdan temsil eder hükümetle ilişkileri görüşürdü
Muhzır ağa:istanbulda sivil kuralları çiğneyen yeniçeriler ve diğer askerler arasında düzeni sağlardı
Kasrı adl:fatihten sonra padişahların divan toplantılarını dinledikleri penceredir
Payihat:başkent
Şirketi hayriye :ilk açılan deniz şirketi (1850 abdülmecit)
Bankı dersaadet:ilk açılan osmanlı bankası(1847)
Kafes sistemi:şehzadelerin sancaklara çıkması yasaklanarak saryda hapis hayatı yaşamaya başlamalarıdır
sosyalci
Mesajlar: 64
Kayıt: 12 Ara 2017 11:35
İletişim:

14 Ara 2017 16:35

TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYET
Eski çağlarda ilk kültürler de kendi bölgelerinin şartları içinde özlülük kazanmışlardır .
 Asalak kültür : orman kavimleridir .uğraş olarak avcılık ,devşiricilik ile uğraşmışlardır .
 Köylü kültürü : ziraate elverişli alanlarda oturanlardır .uğraş olarak çiftçilik ile uğraşmışlardır .
 Çoban kültürü : bozkırdakilerdir .uğraş olarak ise besicilik tir.
Türkler aslında bozkırlı oldukları için diğer toplulukların kültürlerinden farklılık gösterirler .türk – bozkır kültürünün geliştiği bölge “ andronova kültür sahası” dır
 Her kültürün 3 temel dayanağı mevcuttur bunlar : coğrafi çevre ,insan unsuru,cemiyettir. Türk topluluğunun da kendine mahsus bir kültür tipine sahiptir bu kültüre Türklerin yaşadığı sahadan dolayı bozkır kültürü denilir .bozkır kültürü en saf şekli ile bir türk kültürü olarak kabul edilir .bozkır kültürüne bazıları göçebe kültür bazıları da atlı kültür bazıları da her ikisini kullanarak atlı göçebe kültür adını vermişlerdir .” at ve demir “ bozkır kültürünün iki temel unsurudur .
 Bozkır kültüründe temel olan at göçebelerin hayatında birinci planda görülmez at göçebe kavimlerin hayatına sonradan girmiş sadece maddi bir yardımcıdır .bozkır kültürünün ikinci karakteri olan unsur olan demir ise doğrudan doğruya bozkır tipi devlet ve cemiyetin kurulmasında ve gelişmesinde etkili olmuştur .

BOZKIR KÜLTÜRÜNÜN KÖKENİ
Bozkır kültürü atlı göçebelikten ibaret olup merkezinde at yetiştiricilik ve çobanlık yer alır .bu kültür sahası Karadeniz in kuzey düzlüğü ve kuzey Türkistan arasındaki İskit sahası en elverşli bölgedir .bir göçebe sanat türü olan hayvan üslubu da yunan sanatı tesiri altında bu bölgede doğuğ gelişmiştir .iskit adı olarak anılan topluluğun esas kütlesini İranlı kavimler meydana getirmektedir .iskitler üzerinde türk tesirini gösteren başka delillerde vardır bu deliller: Türklerden bir kısmının M.Ö.7-6 yüzyıllardan itibaren İskit bölgesine nüfuz etmeleri ile Alper tunga nın eski kang –kü hükümdarı olarak görünmesi ,andronova kültürünün don nehri civarına kadar yayılması ve sonuç olarak akrabalıklarının olmasıdır .
 İndo-germen nazariyesi : Macaristan kazılarında ele geçirilen kazılarda ele geçirilen bronz ve demir gemleri tiplere ayırarak bu bölgede atlı kültürün yaşadığı sonucuna varılmıştır .gemler ve gemler ile birlikte bulunan diğer malzemeler ile birlikte atlı kültür taşıyıcısı olan bu kavmin Kafkaslardan orta Avrupa ya göç etmesi olabilir .bu nazariyeye göre hind – Avrupalıların çok erken devirlerde çin in Kansu bölgesine kadar bütün orta asya ya yayıldıklarını ve aslında göçebe olduklarını atın ilk defa onlar tarafından ehlileştirildiğini ve dünyanın ata binme sanatını onlardan öğrendiğini kabul etmektedir .asya da ilk at kalıntıların türk anayurdu bölgesinde ki afenesyova kültürü ile onun bir gelişmesi ve devamı olan andronova kültüründe göründüğünü ve andronova kültür çevresine giren yerlerde hep at kalıntıları ile karşılaşılmıştır .önemli olan atın belirli bir kültür bütünü içinde “fonctionelle” değer kazanmış olmasıdır .atın bir değer olması da bozkır kültüründe görülür .esas olan atın binek hayvanı haline getirilmesidir .bozkır kültüründe rol oynayan baş aksiyon da biniciliktir .ekonomik araç olan binicilik kısa zamanda askeri değer kazanarak bozkır savaşçılığının temeli olmuş ve at da savaş atı tipine doğru geliştirilmiştir .çinliler de ata binmeyi ancak m.ö. 300 ler de asya hunlarından öğrenmişlerdir .
 Altaylı nazariyesi : andronova kültürü çekirdeği etrafında geliştiği anlaşılan bozkır kültürünün Altay yaylarında proto Türkler ( Türklerin ataları ) tarafından ortaya konulduğu bilgisi arkeolojik ve antropolojik delillerle ortaya konmuştur .kültür çevresi olarak bozkır kültürü üzerine dikkat çeken tanınmış kültür tarihçileri ise “ w.schmidt. o.menghin, w.koppers, f.flor.” gibi isimlerdir o.menghin : atı ehlileştirmek ve hayvan yetiştirmek gibi medeniyet tarihindeki çok önemli safhanın Türklerin ataları tarafından ileri sürülmüştür .w.koppers: atın ehlileştirilmesi ve atlı çoban kültürünün ortaya konması ilk defa Türklere bağlanabilir .insanlık tarihindeki bu başarı diğer kültürlerinde gelişmesinde etkili olmuştur . f.flor : atı binek hayvanı olarak kullanılması dünya tarihinde pek önemli ve tarıma bağlı olan hayvancılığın çok üstünde bir kültür durumu ortaya çıkarmıştır .hayavan terbiyesinde önce ren geyiği sonra Türklerin ataları tarafından at ehlileştirilerek insanlığın hizmetine sokulmuştur.w.schmidt: orta asyada oturan ve çok eski bir zamanda avcılık hayatından hayvanları ehlileştirmeye geçen ilk kavim Türkler olmuştur .at Türkler tarafından ehlileştirilmiştir .türkler ata binen ilk insanlar olarak görülmektedir .çin kaynaklarında savaş atlarının daha çok ipekle mübadele edilmiştir .geleceğin okçu hun savaşçısı daha çocuk çağında eğitimlerle başlıyor koyun sırtında biniciliği deniyor önce sincap gelincik ve kuşlara sonra tilki ve tavşanlara ok atarak atıcılığa başlıyor büyüdüğü zaman da mükemmel bir atlı muharip oluyordu .henüz ayakta durabilecek hun çocuğunun yanında eyerlenmiş bir at hazır bulunur hunlar at üstünde yeler içerler alışveriş yaparlar sohbet eder ve uyurlar .at başka insanları sadece sırtında taşıdığı halde hunlar at üstünde ikamet ederler .türkler sanki at üstünde doğmuşlar yerde yürümesini bilmezler .bozkırdakiler yine coğrafi imkanlar gereği olarak besiciliğe sarılmışlardır .bozkırın kültürü aile efradından başka 100 binlerce hayvanı vardır .bozkırlı unsurlar yerli çiftçi –köylü üzerinde hakim duruma geçerek idari askeri teşkilat kuruyorlardı Türklerin yerleşikler olan çiftçi – köylü üzerinde kolayca siyasi hakimiyet kurmalarını da demir madeni sağlıyordu.zira fetih hareketlerinde asıl rol oynayan maden daha önceki çağlarda da bilinen bakır , bronz ve altın değil demir idi .gerçek demir çağı bu madenden bol miktarda alet ve silah yapılması ile başlar .bu imkandan da Altaylar da yenisey nehrinin kaynak bölgelerinde mevcut olmuştur .insanlık tarihinde bir çağın açılmasına başlangıç teşkil edebilecek bol miktarda demir madeninin varlığı eski Türk yurdunda fark edilmiş ve işlemeye geçilmiştir .savaşçılık kabiliyetini iyice güçlendiren demirciliğin yanında otlak ve su için mücadeleler dolaysıyla metaneti artan bozkırlı aynı zamanda huzur içinde yaşayabilmek için insanların karşılıklı saygı hissi ile donanması gerektiğini öğrenmiştir .demir vasıtası ile Türkler kendilerine bağladıkalrı insanları idare etmek üzere yeryüzünde ilk siyasi kadroları vücuda getirmiş ilk kanun koyucu millet olmuştur .
SOSYAL YAPI
Göktürk topluluğu sosyal bünyesi temel noktayı oluştur.ana kaynağımız Orhun kitabelerinde geçen konu ile ilgili bilgiler meseleye ışık tutacaktır .orhun kitabelerine göre türk – bozkır cemiyetinin yapısı şu şeklide tespit edilmiştir .:
Oguş : aile Urug : aileler birliği Bod- boy ,kabile
Ok: kabile ( bir siyasi teşkilta bağlıdır Budun : boylar birliği İl- el : müstakil topluluk devlet imparatorluk

 Eski türk cemiyetinde ilk sosyal birlik olan aile bütün bünyenin çekirdeği durumundadır aile kan akrabalığı esasına dayanıyordu .
 Türk dilinde başak milletlerde rastlanmayan zenginlikte mevcut olan akrabalık nüanslarını belirleyici olan kelimelerdir .
 Eski türk ailesi geniş aile şeklinde görünmekte ise de aslında küçük aile tipinde kurulu bulunması akla daha yakın gelmektedir .türk ailesi aile reisinin adeta mülk sayılan aile efradı üzerinde kesin söz hakkına sahip eski yunan daki genose ve roma daki gens ten çok farklıdır .
 Geniş ailelerde evlatlar anlaşılacağı üzere mülk ve söz hakkının yoksunluğunun baskısı altındadır gelişmiş çoban ailesinde ise ortaklık yalnızca otlaklar ve hayvan sürülerinde görülür
 Türkçe izdivaç anlamında kullanılan evlenme veya evlendirme evlenen erkek yada kızın baba ocağından ayrılarak ayrı bir ev meydana getirmesidir .evlenme dıştan evlenme ( ekzogami ) esastır .evlenme sulta ( zorla ,cebir ) değil velayet ( dost ,yardımcı) e dayanan baba hukukunun geçerli olduğu türk ailesinde evlenen oğullar hisselerini alıp yeni aile kurmak üzere çıkarlar baba evi ise en küçük oğul a kalırdı .
 Dağınık çobanlık hayatı büyük aile kurulmasına elverişli değildi .onlar belirli toprak üzerinde kümelenip bir arada oturmazlardı .böylece küçük aile nizamında yaşayan eski Türkler daha hür fertler yetiştirmek imkanına sahip olmuşlardır .türkler de leviratus ( ölen erkek kardeşin dul kalan zevcesi ile veya dul fakat genç ve çocuksuz üvey anne ile evlenme şekli ) mevcuttur .daha çok tek zevcelilik olan “monagami “ yaygındır .
 Eski Türklerde kullanılan kang ( baba) ve ög ( anne ) kelimeleri daha sonra ata ve ana olarak değiştirilmiştir .türk ailesinde akraba adlarının zenginliği aileye verilen önemi gösterir.
 Devletin baba telakki edilmesinde türk ailesinin ana baba evlat münasebetlerinde temellenen prensipleri görmek mümkündür.esasen eski türk devleti iki sosyal birliğe dayanmaktadır bunlar : aile ve ordu dur .
 Urug aileler birliği anlamına gelir .aileler veya uruglar bir araya geldiği zaman boy meydana gelir başında da bey bulunurdu .boy siyasi bir özellik taşırdı .belirli arazisi ve savaş gücü vardı mülkü ve hayvan sürüleri başka zümrelerininkinden ayırt ediliyordu bir siyasi birliğe dahil olmuş boya : ok denilirdi .
 Türk boyları ve türk siyasi kuruluşları şahıs adları ile anılmamışlardır ( türk : kuvvet sağlamlık cesaret ..)
 Boy beyleri cesaretli mali kudreti ve doğruluğu ile tanınmış kimseler arasından seçim yolu ile seçilirdi .seçici heyet herhalde boyu meydana getiren aile ve soyların temsilcilerinden kurulu olmalıdır .bu heyet eski türk devletlerinde mevcut “ meclis ( toy) “ ların küçük çapta ilk tipi olarak görünmektedir .
 Boylar birliğine budun denilirdi .arazisinin genişliğine ve halkının çokluğuna göre yabgu,şad, ilteber vb .unvanlar taşıyan idarecilerin bulunduğu bodun müstakil veya bir il e bağlı olabilirdi boyların sadece sıkı işbirliğinin meydana getirdiği siyasi topluluklardır .bugünkü halk tabirinin eski Türkçede karşılığı ise “ kün ( gün ) “ idi .fakat uluş sözcüğü kavim veya herhangi bir topluluk değil yer memleket ülke manasında idi .
 İlk siyasi birlik olan boyun bünyesi sağlamlaşıp askeri gücünü arttırıp arazisi genişledikçe birliğin sosyal ekonomik statüsünde istikrarı koruyabilmek için beyin ailesi sülale vasfı kazanmakta ve seçime ancak müstesna durumlarda müracaat edilmektedir .
 Eski türk toplumunda siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesi olan il ( devlet ) hukuki askeri idari yapıda büyük değişiklik meydana getirmektedir .
 Devlet (il ) : ilin idari mali ve kültürel işlerini düzenleme yetkisi hükümdar aracılığı ile meclislere devredilmekte hükümranlık karizmatik bir mahiyet almaktadır .böylece hükümranlık belirli bir soya geçtiğinden devletten birinci derece sorumlu olan uzun ömürlü hanedanlar kurulmaktadır .
 İl : siyasi bakımdan müstakil muntazam teşkilatlı demektir budunların ve boyların iş birliğinden oluşan eski türk ili arazisi ile birleşmiş halkı ile müşterek idari ve hukuki nizamı ile yurdu koruyan ve milleti refah huzur ve barış içinde yaşatan bir siyasi kuruluştur .
 İstiklal ( oksızlık ): devlette gerçek istiklal bunu yalnız idareci zümre tarafından istenmesi ile değil istiklal düşüncesinin bütün toplulukta ortak arzu halinde var olması gerekir .türkler de istiklal duygusunun temeli türk kültüründe yatmaktadır bozkırlı türk önce her zaman yer değiştirmek imkanına sahipti.bozkırlı türkün yer değiştirmesinde en büyük yardımcısı ise at idi .orhun kitabelerinde kağanlık sözü ile ifade edilen müstakil devlet düşüncesi fetret devresinin elemleri içerisinde halk tarafından şöyle dile getirilmiştir : ili olan bir boy idim ilim nerede,kağanlık bodun idim hani kağanım ? bey olmaya layık olan oğlun kul,hatun olmaya layık olan kızın cariye olduğundan yakınan bilge kağan ey türk milleti üstte gök yıkılmaz, altta yer delinmezse ilini töreni kim bozabilir ?
 Ülke ( uluş ) : türk ilinde de belirli sınırlara sahip bir ülke kavramının mevcut olduğu kesindir .eski Türklerde ülkeye uluş denildiği ve yurt sözcüğünün daha çok vatan manasına geldiği anlaşılmaktadır .ülke sınırlarına yaka denilirdi .türk hakanlıklarında ülke hükümdar ailesinin toprağı değil bütün milletin toprağı idi .mete han tahta çıktığı zaman toprağın kendisine ait olan şahsi mülk değil milletin malı ve devletin temeli olduğunu söylemiştir .kendisinin kimseye arazi terk etmeye yetkisi bulunmadığını belirtmiştir .türk devletinde ülke bakımından “dominium “ değil eski çağlarda benzeri yalnızca roma imparatorluğunda görülen “imperium “ idi .eski türk ancak hür ve müstakil yaşayabildiği toprağı vatan saymakta fakat bu şartların mevcut olmadığı araziyi kolayca terk edebilmektedir .(bu yüzdendir Türklerin ayrı ayrı devlet kurmalarının sebebi) kısaca türk kültüründe vatan türk tuğlarının veya al bayrağının dalgalandığı yerdir .
 Halk ( kün ) : Türklerde hususi mülkiyet kişi haklarının ve hürriyetinin teminatıdır .insan şahsi mülke sahip olup onu istediği gibi kullandığı veya değerlendirebildiği sürece hürdür .bozkır türk toplumunda küçük aile kuruluşundan gelen öyle bir hürriyet havası vardır ki her aile başlı başına devlet sayılırdı .göçlerde aile ve fertlerin kendilerine ait taşınabilir mallarını beraberinde götürebilmeleri ve istedikleri gibi tasarruf etmeleri onlarda ki hürriyet duygusu ve serbestçe davranma eğilimini daha canlı tutuyordu .iktisaden besiciliğe dayanan bozkır kültüründe ise bu ihtiyacı başta en yüksek kas kuvvetine sahip olan at olmak üzere hayvan gücünden karşılanmıştır .türkler de kul tabiri köle manasında değildir .kul olanlar mülkten ve haktan mahrum olan kimseler değil bazı siyasi ve medeni hakların kaybedilmesi anlamındadır kul tabiri daha çok esirlik manasına gelir ..esirlik ve kölelik sosyal ve hukuki bakımdan birbirlerinden farklıdır .
Herhangi bir toplulukta yüksek tabakaların teşekkülünde başlıca üç amil rol oynamaktadır bunlar : geniş araziye sahip olmak (iktisadi ), askerliği meslek edinmek(idari ve siyasi) ,ruhani zümreye mensup olmaktır ( dini ) .bunların her üçü de bozkır kültürü içinde gelişme şansı bulamamıştır .bozkırlar sahasında toprak aristokrasisi ve büyük malikanelerin meydana gelmesi yani feodalite imkan dışı olduğu için eski türk sosyal hayatında toprak köleliği bahis konusu olmamıştır .askerliğin eski Türkler arasında ayrı bir meslek sayılması düşünülemez her türk aynı zamanda iyi savaş terbiyesi almış her an cenge hazır bir muharip durumunda idi .eski Türklerde din adamları imtiyazlı bir sınıfa mensup değildi .bozkır türk toplulukları daha çok siyasi vasıfta olup dini karakter taşımıyorlardı .kitabelerde bodun sözü bazen kara sıfatı ile birlikte kullanılmıştır kara sıfatının aslında büyük kudretli yüksek saygı değer seviyeyi belirtmiştir .kara bodun ifadesi asıl büyük kalabalık bodun manasına gelmektedir .Tarhan ( tonyokuk un unvanı : boyla baga Tarkan ) paizah ( üzerinde hükümdarın emri yazılı olan demir levha = ferman ) bunun gibi türk kabile teşkilatında mühim rol oynayan” orun ( mevki ) “ yani belirli kabillere mensup kişilerin meclislerde büyük toplantılarda toylarda belirli yerlere oturması ile böylece toplantılarda ziyafetlerde yiyecekleri yemeklerin belli olması her birinin mesela koyunun belirli yerlerini yemeye mecbur bırakılması daha sonraları örf haline gelmiştir .harp ganimetleri bölüşülürken her kabilenin orun ve ülüşü dikkate alınarak ona göre pay verilirdi .miras yoluyla intikal eden kütle köleliği yalnızca Moğollarda görülmektedir .eski türk devletinde insan unsurunun hak ve hürriyetlerle donatılmış olması türk devletinin kuruluş tarzı ile ilgilidir .devleti kuran ve devlet başkanını başarılı kılan da millet idi .
 kanun ( töre ) : türk halkında halkın hak ve hürriyet talepleri ile amme ( kamu ) hukuku ortaya çıkmıştır .kanun manasına gelen töre eski türk sosyal hayatını düzenleyen mecburi kaideler bütünü idi .töre Türkler da tabgaçlar dan beri mevcuttur .töre hükümleri değişmez kalıplar değillerdi çevre ve imkanların uygun yaşayabilmenin gerekli kıldığı yeniliklere açıktı .türk hükümdarları yerine ve zamanın icaplarına göre ve meclislerin görüşü alınmak üzere töreye yeni hükümler getirebiliyordu .törenin anayasa hükmünde değişmez prensipleri vardır bunlar : “könilik (adalet ) ,uzluk ( iyilik faydalılık ) ,tüzlük ( eşitlik ) ve kişilik ( insanlık üniversellik ) “

HÜKÜMRANLIK ( ERKLİK ) KUT VE CİHAN HAKİMİYETİ ÜLKÜSÜ

Devlet hukuki bakımdan emretme hak ve yetisine sahip ve o emri icra kuvveti de olan yüksek bir nizamdır meşruluğu tanınan devletlerde topluluklara göre çok çeşitli olan hükümranlık ( hakimiyet ) şekilleri arasında ortak vasıfta üç tip tespit etmek mümkündür .bunlar : gelenekçi hakimiyet ,karizmatik hakimiyet ,kanuni hakimiyet tir .eski türk hükümdarlık telakkisi karizmatik tip olarak kabul edilmiştir karizmatik hakimiyette hükümdarlık yetki ve kudreti tanrı tarafından bağışlanan hakimiyet olarak kabul edilmiştir .
 gelenekçi hakimiyet : meşruluk eskiden beri süregelmekte olan ve değişmeyeceğine inanılan düzenin kutsallığı düşüncesine dayanır .bu meşruluk anlayışında kimin hükümdar olacağına geleneklerle karar verilir .
 karizmatik hakimiyet : geleneklerden ve eskiden beri süregelmekte olan davranışlardan değil doğrudan doğruya hükümdarda ve iktidardakilerde tanrı vergisi olarak mevcut olduğu kabul edilen üstün vasıflardan kaynaklanır .
 kanuni hakimiyet : çağdaş hükümranlık anlayışı olup esasları önceden kanunla tespit edilmiştir .buna göre hakimiyet sınırları belli yetkiler içinde uygulanır hükümdar bu objektif nizamlara uymak zorundadır .

• hun devleti tanhusu karizmatik hakimiyete ilişkin kanıt olması amacıyla örnek verecek olursak : benim hükümdar olmam tanrı tarafından kararlaştırıldı .göktürk hakanları da tanrıya benzer ,tanrıda olmuşlardır .babam kağan ve anam hatunu tanrı tahta oturttu .
• türk devletinde siyasi iktidar kavramı “kut “ kavramı ile ifade ediliyordu .türk dilinin en kadim ve en yaygın kelimelerinden olan kut un ne anlama geldiği kutadgu bilig te açıklanmıştır .kuttan feragat etmek devletten ve siyasi iktidardan vazgeçmek manasında idi .
• mete tarafından gök ün oğlu anlamına gelen tanrının oğlu kelimesi kullanmış olması karizmatik hakimiyetin Türklere çinden geçtiği düşünülürse de bu bilgi kesin değildir .
• kut olup siyasi iktidarı ifade ettiği daha net bir bilgidir .tanrının kut bağışlaması yoluyla dünyayı idare etme hakkına dayanan üniversel hükümranlık düşüncesi çin devletinde choularda gök tanrı dininin kuvvetlendiği devirlerden itibaren gelişerek çinde gökte bir güneş yerde de bir tane hükümdar olmalı şeklinde formüle edilmiştir .
• eski Türkler de ikili ( doğu batı ,sağ sol ) teşkilatı eski gök tanrı inancına bağlanmıştır .göktanrı hakimiyetin sahibi ve kaynağını bilen Türklerin zihninde iktidar tanrıdan aşağıya doğru intikal ettiğinden devlet içindeki mevkilerde yukarıdan aşağıya doğru sıralanıyor ve sağa ve sola doğru yayılıyordu .
• güneşin doğduğu taraf Türkler tarafından kutsal kabul edilirdi .buna örnek olarak : hükümdar otağını doğuya doğru açıyordu .hakanlar tahtta otururken doğuya dönük olarak oturmaları gibi sayılabilir .öteki yönlerde güneşin seyrine göre sıralanırdı .bu yönler : ileri gün doğusu ,beri gün ortası,geri gün batımı ,yukarı gece ortası dır .
• asya hun devletinde en mühim kimselerin tayin edildiği sağda ve solda ki 4 büyük makama hınlar 4 köşe adını vermişlerdir .bunlardan sonra gelen makamlara da 6 köşe adını vermişlerdir .dünyada 4 tane ana yön vardı .bu ana yönlerde 6 tane ara yönlere ayrılmışlardır .yeryüzüne çekidüzen veren ve bu makam sahiplerinin bağlı bulunduğu gök ün temsilcisi olan kut sahibi hun tanhusu dünyayı idare edebilirdi .tanhu unvanı da genişlik ve yücelik anlamlarına gelir .
• türk cihan hakimiyeti düşüncesinin biri teorik diğeri uygulama olarak iki cephesi tespit edilmektedir .teorik cephesi asya hun Avrupa hun ve Göktürk devleti vesikaları ışığında açıklanmıştır .buda dört köşeli hükümdarlık düşüncesidir .uygulama cephesinde ise kaynaklarda geçen ifadesi ile güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar her tarafı türk idaresi altına almak imkanlarının aranması ve zorlanmasıdır .oğuz han güneş bayrağımız gökyüzü otağımızdır diyerek daha çok denizlere ve ıramaklara doğru ifadesi dünyanın fethine hazırlandığını gösterir .başka bir örnekte : ben Uygur hakanıyım yeryüzünün dört tarafına hakan olmam gereklidir .sizden itaat bekliyorum yoksa üzerinize ordumla gelirim demesi dünyanın her tarafının fethine karar verdiğini gösterir .
• oğuz un 6 tane oğlunun adı da türk cihan hakimiyeti düşüncesini belirtir durumdadır .bu isimler : gün ay yıldız gök dağ deniz dir her biri han unvanı taşıyan bu oğullar kendi adlarının işaretlendiği sahanın sorumlusu oldukları için dolaysıyla yanlıca yeryüzü değil hemen hemen bütün kainat türk idaresine alınmış ve dünya türk töresinin himayesinde birleştirilmiştir .
• türk cihan hakimiyeti düşüncesi türk fütuhat felsefesinin ana kaynağı ve dayanak noktası olarak daima gerçekleştirilmesine çalışılan bir ülkü niteliği tarihimiz boyunca muhafaza edilmiştir .
• karizmatik hakimiyete bağlı olan topluluklar genellikle dini cemiyetler olduğu halde türk siyasi birlikleri dini vasıf taşımaz peygamberler veya veliler tarafından idare edilen türk devleti yoktur .ayrıca türk hakanları da insan üstü varlıklar olarak sayılmamışlardır
• kutadgu biligte halkın hükümdardan istedikleri : iktisadi istikrar ,adil kanun ,asayiştir .türk hükümdarı başka bazı devletlerde kanun yapan fakat kendisi kanuna bağlı kalmayan monark lardan değildi .

TÜRK İLİNDE TEŞKİLAT ( TÜK DEVLETİNDE TEŞKİLAT )

 devlet meclisi ( toy )
Asya hun imparatorluğunda mete devrinden itibaren devlet işleri ve dini törenler ile ilgili olarak 3 ayrı toplantıdan söz edilmiştir .bu toplantılardan 1.toplantı daha çok dini nitelikte olup senenin ilk ayında tanhunun sarayında yapılırdı . 2. Toplantı ilkbaharda 5.ayda yapılırdı 3.toplantıda atların semirdiği mevsim olan sonbaharda yapılırdı sonbaharda yapılan toplantı daha çok hayvan mevcudunu devletin insan ve asker gücünü tespit emek için yapılırdı .bu toplantılar arasında en önemlisi ve en büyüğü 2.toplantıdır .bu toplantıda : gök e yere atalara ve diğer tabiat kuvvetlerine kurbanların kesildiği at yarışları ve deve güreşleri yapılırdı .bunun yanında hükümdarlık tasdik edilir veya yeni tanhunun da seçimi yapılırdı,töreye de yeni hükümler getirilirdi .bütün ilke meseleleri tartışılır ve konuşulurdu .türk tarihinde çokça söz edilen “ toy “ geleneğinin aslı bu meclistir .hun devletindeki bu meclis taşıdığı büyük önem kuruluş tarzı ve idari siyasi işlevinden dolayı devlet meclisi yada millet meclisi adı verilmiştir .oğuzlarda millet işleri tirnek ( derneklerde ) görüşülürdü.asya hun ,Peçenek ,kuman –kıpçak ve Bulgar meclislerinin gerçek birer toy olduğu düşünülse de Avrupa hun tabgaç ve hazardakiler daha çok nazırlar meclisi durumundadırlar .işte bu özellikleri sayılan meclise Türkler toy adını vermişlerdir .meclis toplantı anlamına gelmektedir .kurultay kelimesi meclisin Moğolca karşılığıdır .türkler toy a katılmak isteyenlere Toygun adını vermişlerdir .toygun kelimesi toy a mensup veya toy üyesi anlamına gelmektedir .devlet meclisi üyeleri olanların çoğu hükümdar ailesinden değildir .türk hükümdarı toyun doğal başkanıydı .hakan toplantıda yer almadığı zamanlarda toy müzakerelerinin başak biri tarafından idare edilmesi gerekiyordu . vekillik yapacak olan devlet müşaviri hükümdar ailesinin dışından olan aygucu ( başbakan – vezir ) dur .
 hükümet ( ayuki )
toy kararlarının memleket çapında ve düzen içinde uygulanmasını sağlamak ve yapılanları takip etmek için ayrı bir kurula gerek vardı .bu kurul bakanlardan oluşan hükümettir .hükümette başbakan ve bakanlar bulunuyordu .üyeleri hanedan mensupları dışından devlete hizmetleri ve güçlü kişilikleri ile seçkinleşen halk tarafından sevilmiş tutulmuş kimseler arasından göreve geliyordu .hükümet sözcüğünün Türkçe karşılığı ayuki idi .orhun kitabelerinde geçen bu sözcük tonyokuktan başkası değildi .türk devletlerinde hükümet üyelerinin sayısı zamanla değişmiştir .üyeler idari görevlerinin ağırlığı taşıdıkları unvanlardan da bellidir .türk devlet teşkilatında devlet başkanlığı yasama kurulu ( toy ) ve hükümet birbirinden ayrı müesseseler halindeydi ve farklı fonksiyonları icar ediyorlardı .devlet başkanı görev olarak başbakanı o tayin ediyor toy u toplantıya çağırıyor törede değişiklik tekliflerini dile getiriyor devlet mahkemesine başkanlık ediyordu .çünkü tanrının siyasi iktidar ile donattığı isim hükümdardı.orhun kitabelerinde geçen yukarıda gökyüzü aşağıda yer yaratıldıktan sonra ikisi arasında insanoğlu yaratılmış insanoğlunun üzerine atalarım bumin kağan ve istemi yabgu tahtta oturmuştur .bütün toplulukları içine alan dünyayı idare yetkisi türk hükümdarlarına verilmiştir .başak devletlerin çoğunda halk kitlelerini sadece hükümdar ve ailesi idareci zümre ve imtiyazlı sınıflar menfaatine çalışmakla yükümlü sayan hakimiyet uygulamasına karşılık türk siyasi düşüncesi devlet halk içindir prensibine dayanmaktadır .hizmet etmekle kul bey olur .
 hükümdar ( ilig ) : bozkır türk devletinde hükümdarlar çeşitli unvanlar kullanmışlardır .”tanhu ,şanyü,kağan ,kan , yabgu ,idikut ,ilteber , erkin “ sayılabilir .bunlara arasında türk tarihinde en yaygın olan “kağan ( imparator ) “ dır .eski türk devletlerinde hükümdarlık belgeleri :

Otağ ( hakan çadırı )
Örgin ( taht )
Tuğ
Davul ( köprüge ) Kotuz ( sorguç)
Yay

Otağı yıkmak hükümdarlığa son verme manasına gelirdi .hakan devletin uzak köşelerinde taktlı saraylar yapardı nedeni ise bölgedeki hakimiyetini göstermek bölgeyi emniyeti altına aldığını belgelerdi .tahtlar altındandı .tuğlar Göktürk Uygur türgiş ve Karluk devletlerinde tepesi altın bir kurt başı takılmak suretiyle belirlenirdi .köprüge yani davul hakimiyetin belgesi idi davuldan başka zurna ve bayrakta gönderilirdi . .kotuz yada sorguç hükümranlık sembolü olarak börke takılan küçük bir tutam yabani sığır veya at kuyruğu kılı yahut tüy idi .mezarlarda taçlara rastlanılmış ise de bunların iran ( sasani) kökenli olduğu anlaşılmıştır .yay da hakimiyet belgelerindendir .türk hanlarının tahtta çıkışında onun bir keçe seccade yada halıya oturarak yada kalkan üzerinde havaya kaldırılması resmi tören gereği idi .halka törenlerle ziyafet vermesi de hükümdarlık gereklerindendir .

 hatun : hükümdar törenle unvanını alırken zevcesinin yada hatunun da törenle katun unvanını almıştır .bu unvan hunlardan buyana türk devletlerinde verilmiştir .türk devletlerinde hatunlar söz sahibi idiler hatunlar : devlet siyasetine yön vermişler , devlet reisliği yapmışlardır ,naip olarak ta devleti yönetmişlerdir .çin elçilerinin kabulünde Göktürk hatunları hazır bulunmuşlardır .ayrı sarayları ve ayrı bakanları bulunan hatunlar umumiyetle devlet meclislerine katılırlar bazen elçileri ayrıca kabul ederlerdi hatunların gelecek hakanların anneleri olmaları sebebiyle türk ve asil olmalarına dikkat edelerdi .
 veliaht ( elig beg) : türk devletlerinde veliaht göstermek adedi bulunmakla beraber daima büyük evladın veliaht olması kesin değildi .hun tarihinde büyük evladın tahta çıkması durumu daha az görülmüştür .primugentura prensibi ne göre büyük evladın veliaht olması kabul edilmiştir .idoneitas prensibine göre de şehzadeler arasında ( tiginler ) liyakata göre veliaht olma durumu da vardır .aynı durum Osmanlılara kadar olan türk devletlerinde de görülmüştür .sebebi kut telakkisidir .devlet dizginlerinin hükümdar ailesinden en dirayetlisine verilmesi daha doğru bir karar olacaktır .veliaht olan şehzadeler eğer küçük yaşta iseler amcalarının tahta geçmesi de töreye uygundur .devlet başkanlarının oturduğu yere il ( el ) örgin ( saray ) ve il ebi ( hükümet konağı ) idi .
 ikili teşkilat : eski türk devletlerinde ülke genelde iki bölüm ( kanat ) halinde yönetilmiştir .bu yönetim şekilleri : kuzey güney, doğu batı, büyük küçük ,iç dış, üçok bozok sayılabilir .devletlerde yaşayan halkta genelde ak kara sıfatları ile birbirinden ayrılmıştır ( akhun ,karahun ) Türkler de bulunan bu ak kara bölünmesi sırasında bir tarafın üstünlüğü kabul edilirdi .kanat eligleri yabgu ve şadlar hükümdar ailesinden seçilirdi .bozkır türk devleti başta başbakan olan aygucu ,devlet meclisi üyesi olan Toygunlar ,buyruk olan bakanlar dan oluşurdu . Göktürkler zamanında çin kaynaklarında bir kısmı kaydedilen türk unvanları babadan oğul a büyük kardeşten küçük kardeşe intikal etmiştir .
 çifte krallık meselesi : türk siyasi kuruluşlarındaki ikili teşkilat çifte krallık adıyla ortaya atılan görüşün doğmasına neden olmuştur .birbirine paralel hükümet icra eden iki hükümdar olarak ayrı iktidarı temsil ettikleri bu sistem aslında türk devlet anlayışı ve kamu hukuku bakımlarından tam gerçeği ifade etmemektedir .çünkü Türkler de hakimiyet paralellik değil mutlaka bir tarafın üstünlüğü söz konusudur .devlette merkezi iktidarı temsil eden bir hükümdar bir meclis bir icra heyeti ( bakanlar kurulu ) vardır .göktürklerde altın kurt başlı sancak daima doğu kanadının hükümdarında bulunur onun sarayının veya otağının önünde dalgalanırdı .türk devletlerinde hükümdarlığın tek bir şahısta merkezileştiğine dair tarihi belgelerde vardır .birden fazla şahsın aynı devlet idaresinde ve aynı kudrette tanrı bağışı ile donatılmış olması kabul edilemez hakanın yanında yabgu sadece bir yardımcıdır .karizma ( kut ) un kan vasıtası ile babadan oğulların hepsine intikal ettiği inancı dolaysıyla hükümdarın ölümünden sonra evlatlar arasında meydana gelen taht mücadelelerinde içlerinden biri tam başarıya ulaşamadığı taktirde devlet parçalanmakta iki veya daha fazla bağımsız küçük devletçiklere ayrılmakta yeni devletler doğmaktadır .bu nedenle tüklerde meydana gelen bu iki li yönetim karizmatik vesayetle alakalıdır .türk amme hukuku hükümranlığı temsil hakkını tek bir şahısta toplamaktadır .atilla geniş ülkesinin doğuda urallara ve balkaş yakınlarına kadar olan kısmını oğlu ilek in idaresine vermişti Uygur hakanlığında 11 boy başında 11 kumandan vali bulunmaktaydı .türk devletinde yüksek idari görev alan hanedan üyeleri kimseye hesap vermeyen bir derebeyi gibi değillerdi .
 diplomasi ( elçi bilgelik ) : asya hunların merkezinde çeşitli dillerde konuşan ve yazan kalabalık bir heyet çalışırdı .batı hun imparatorluğunun başkentinde katipler tercümanlar kuryeler faaliyet halindeydi .tabgaçlarda bitekçinler ,Göktürklerde ,türgişler de ve Uygurlarda bitekçiler ılımgalar ve tamgacılar oğuzlarda tuğracılar devlet meclislerinde dış politika ile ilgili olarak alınan kararları yazı ile tespit etmek ve yürütmekle vazifeliydiler .yazılara tanhunun hakanın resmi mührü basılırdı .casusluk yapmadıkları müddetçe elçilere dokunulmazdı .şüpheli hareketler görülen yabancı temsilciler hapse atılır veya ülkenin uzak bir yerinde belirli bir zaman için ikamete memur edilirdi .resmi mahiyet taşıyan müzakerelere Türkçede “kengeşi “denilir .türk hükümdarlarının komşu memleket hanedanları ile akrabalık kurdukları çık sık görülür .siyasi mahiyette olan bu evlenmeler türk tarihinde büyük hun devleti ile başlamıştır .bunun en güzel örneği mete hanın evlenmesidir .mete ihtiyar imparatoriçe lü ye evlenme teklif ederek çin devletini ortak idare etmeye hazır olduğunu bildirmiştir .fakat yaşlı imparatoriçeden saçları ve dişleri dökülmüş bir kadın olarak kendini tanhuya layık bir zevce görmediğini beyan eden nazik bir ret cevabı vermiştir Atilla nında roma augusta sı honoria ile evlenmesi de ayın nedenden dolayıdır .göktürk ve Uygur hakanları da daima çin sarayına kız verip oradan kız almışlardır .ancak yabancı prensesler türk devletinde hatun yani veliahtların anneleri olamazlardı.türk devletinde birleştirici karakter icabı olarak türk siyasetinin birde iç cephesi vardı bu türk devlet başkanının vazifeleri arasında sayılan dağınık Türkleri toplamak esasına dayanıyordu .türk devletinde ilk defa tanhu olan mete tarafından bu amaç gerçekleştirilmiştir .dağınık Türkleri toplamak işi 2.defa Göktürk devleti zamanında yapılmıştır .büyük kağan kapgan siyaset olarak Türkleri bir çatı altında toplama siyaseti izlemiştir .tük devlerinde dikkat çeken hususlardan biride bozkır hayat şartlarını devam ettirerek türk yaşayışına elverişli bölgeleri el altında tutmak devlet dahilinde idari birliği korumak askeri gücü daima zinde tutmak törenin sürekli geçerliliğini sağlamak türk kültürünü yozlaştıracak dış etkilere karşı hassas davranmak siyaseti izlenmiştir .milli siyaset milli duygulara dayanmakta oluşudur .
 ordu ( sü) : bozkır türk devletinde hemen her türk savaşa hazır durumda olduğundan ve askerliğe hususi meslek gözüyle bakılmazdı.türk ordusunun en önemli özelliği
 türk ordusu ücretli değildi ilk ve ortaçağlarda bir çok türk gencide roma Bizans ve Abbasi hilafet ordularında ücret karşılığı hizmet görmüştür .hazar hakanlığında yabancı ücretli askerlerde istihdam edilmiştir .
 türk orduları daimi idi .kadın erkek yaşlı genç herkes her an savaşa hazır durumdaydı .türklerin sporları eğleneceleri ve avlanmaları bile askeri egzersizler niteliğindedir .unvan ve rütbelerin sahipleri aynı zamanda emirlerindeki askeri güçlerin başında her zaman savaşa hazır kumandanlardı.
 Türk orduları temelde süvarilerden kurulu idi .yani atlı kuvvetler yanında yer alan ve daha ziyade yardımcı olarak iş gördürülen yayalar sayıca daha azdır .
Türk ordusunda en büyük askeri birlik 10 bin kişilik kuvvet idi .bu birliklere tabgaçlar ,Göktürkler ve Uygurlarda tümen adı verilmiştir .türmen ler 1000 lere 100 lere 10 lara ayrılmış ve başlarına ayrı ayrı kumadanlar tayin edilmiştir ( binbaşı ,yüzbaşı ,onbaşı ) türlerde görülen bu onlu teşkilat ilk olarak asya hun imparatoru Metehan zamanında görülmüştür .hafif silahlı ve oynak süvarilerden kurulu olan bozkır türk ordularının uyguladığı süratli ani ve şaşırtıcı hücumlara dayanan dağınık muharebe sisteminde birlikleri arasındaki işbirliği ancak küçük birliklerin birbiriyle olan bu iç bağlantılarla sağlanabilirdi .türkler zamanın ve çevrenin en zor şartları içinde de yitecek ve malzeme ikmallerini kolayca yapmak çarelerini bulmuşlardı .başka orduların gerilerinden askeri beslemek üzere binlerce baş sığır sevk etmek zorunda kalınırken Türkler yiyecek ihtiyaçlarını et konservesi ile karşılıyorlardı konserve ve et çinde ve Avrupa da ortaya çıkmazken en aşağı 100 sene önce Türkler tarafından biliniyordu .türk ordularında kullanılan başlıca silah yay idi.yayı süratle koşan at üzerinde etkili bir muharebe aracı olarak kullanmak suretiyle uzak savaş usulünü muharebe taktikleri sisteminde bir yenilik olarak geliştirmişlerdir . miğfer ( tolga ) giyen askerler kendileri ve muharebe atları için zırh kullanan bozkır Türkleri at sayesinde süratli manevra kabiliyetlerine sahip oldukları için uzaktan savaşmayı tercih etmişlerdir .çeşitli yayları da vardı bunlardan gerilmesi en güç fakat vuruculuğu en fazla olanı terinse gerilmek suretiyle kullanılan çift kavisli reflexe yaylardı .ilk defa mete zamanında kullanılan ıslıklı ( vızıldayan ) oklar en korkunç olanıdır .kutsal türk sancağı olan tuğ başında bir demet ata veya yaban sığırının kuyruğunun dalgalandığı ve ipek kumaş şeritlerinin asılı bulunduğu sırık bayrak idi .turan taktiği ( kurt oyunu ): Türklerin savaşında en belirgin özellik düşman cephesinde şaşkınlık yaratan baskın şeklindeki taarruzlardır .bozkır muharebe usulünün iki mühim hususiyeti vardı : sahte ricat ve pusu .yani kaçıyor gibi geri çekilerek düşmanı çembere almak üzere pusu kurulan mahalle kadar çekmektir bu savaş usulüne türk yurdunun kadim adından dolayı turan taktiği denilmiştir .türklerin eskiden beri uyguladıkları harp stratejileri iki esasa dayanıyordu .yelme ( keşf seferleri ) ve yıpratma savaşları dır .müspet sonuç alınan keşiflerden sonra yıpratma harekatlarına girişilirdi .bu duruma örnek olarak dandanakan ve Malazgirt muharebelerinin hazırlık devreleri verilebilir .türkler ülkelerini emniyet altında tutmak amacıyla uygun yerlere erken haber almayı sağlayan içinde daimi nöbetçinin bulunduğu ateş kuleleri inşa ederlerdi .
 Spor : fertleri bir asker havasında yetişen bozkır türk halkına sürekli başarılar sağlayan başlıca hususlardan biride aynı zamanda savaş hazırlığı vasfında olan daimi spor hareketleri idi .ata binmek ok atmak herkesin meşgul olduğu sporlardandır .at yarışları ,cirit ,gülle atma, güreş ,doğancılık ( yırtıcı kuşlarla avlanma ) vb aktiviteler mücadele ruhunu güçlendirirdi .kadınlarında iştirak ettikleri top oyunları ( futbol golf poloyo) hunlardan beri Türkler arasında oynanırdı .göktürkler çağında bu sporlar çinde yayılmıştır .en önemli spor avcılıktı .altaylar da çok eskiden beri bilinen kayakçılık bazı araştırıcılara göre Türklerden dünyaya yayılmıştır .
 Tük ordusu ( börü ): kurt sürüsünü andıran türk ordusu karşısında çin askeri taydan ve düveden farksızdı.yabancılar tarafından taklit edilerek uygulanan ilk türk müessesesi türk ordusu olmuştur çin ordusunu okçu süvariler yoluyla türk usulüne göre düzenlemiş ve donatmışlardır .çinde türk ordusuna benzer süvari birlik çıkaran isim : hoküping tir .hoküping turan taktiğini uygulayan ilk yabancı kumandandır .atlı birlikler yolu ile türk silahları aslında bozkır türk süvari elbisesi olan ceket pantolon hun başlığı ve çizme de çin ordusuna girmiştir .çind ayrıca sürek avları da Türklerden geçmiştir .ortadoğu da ve batıda ilk reform hareketi kyros un gayreti ile pers ordusunda görülmüş bunu büyük doğu seferinde iranın kuzeydoğu bölgesinde türk bozkır kültüründeki Turanlı topluluklarla karşılaşan büyük iskenderin Makedonya ordusunda giriştiği reform takip etmiştir .kütle savaşına dayalı olan ağır teçhizatlı yanaşın nizam sistemidir ( phalanx sistem ) roma ordusunda çoğu yabancı ilk bozkırlı tipi süvari birliğinin Sezar zamanında kurulmuştur .yapılan incelemeler sonucunda sahte ricat ve pusuya dayalı turan taktiğinin bu imparator tarafından uygulanmak istendiği anlaşılmaktadır .roma ordusunda yay birinci silah durumuna yükselmiş orduda onlu sistem uygulanmaya başlanmış bozkır kıyafeti olan ceket pantolon giyimi batıda yayılmıştır .romalılar gömlek giymesini de o sırada Türklerden öğrenmişledir .romalıların bile tanımadıkları üzengide Avrupa da Avarlar sayesinde öğrenmişlerdir .bizans a giren türk gelenekleri arasında giyim tarzı ve saç biçimi de vardı .Justinianos devrinden itibaren başkent istanbul da hun Bulgar avar kıyafet ve traşı modaydı .heraklios un taktika adlı kitabında Göktürk Bulgar avar Macarların Türklerinin savaş nizam ve usulü silahları teçhizatları yer yer Bizans ve iran ordularınınkinden farkları belirtilerek tanıtılmakta ve Bizans ordusu için reform yolları gösterilmektedir .franklar 9.yy ortalarında artık ordularını tamamıyla süvariliğe çevirmişlerdir .böylece gelecek alman orduları turan taktiğinin özeliklerini benimsemiş oluyordu .bütün batı Avrupa silahlı kuvvetleri 11. yy doğru bozkır türk sistemine giriyordu .ruslar türk tarzında askeri güçlerini meydana getirmişler Cengiz han da 1206 da han ilan edildikten sonra devleti teşkilatlandırırken türk usulüne göre düzenlemiştir .onlu sistem üzerine büyük ve disiplinli ordusunu kurmuştur .
 Adliye ( konilik ) : eski türk topluluklarında devlet teşkilatı kurulu yerlerde ceza işleri kesin hükümlere bağlanması yani suçun devletçe takibata uğraması toplulukta kan gütme geleneğine yer bırakmıyordu .adli teşkilatın hükümdarın başkanlığındaki yüksek devlet mahkemesi ile hakan adına örfi hukuku uygulamakla görevli olan yarganlar dan oluşmaktadır .hazar hakanlığı başkentinde 7 baş yargucu vardı .bunar ikişer ikişer Müslümanların ,Hıristiyanların ve Musevilerin biri de İslavların ve diğerlerinin davalarına bakardı .
 Bozkır türk devletinin kuruluş özelliği : velayeti amme ,özel mülkiyet serbest çalışma imtiyazsızlık hükümranlık ta karizmaya dayanmakla birlikte töre hükümlerinde ifadesini bulan zımmi anlaşma ( kanuni meşruiyet ) birleştiricilik ,askeri karakter ,dini tolerans ,imperium ve besicilik ve çobanlık bozkır devletinin özellikleridir .devlette idari bütünlüğü ve ülke çapında müşterek aksiyonu sağlayan unsur 10 lu sisteme dayalı olan orduydu .böylece ordunun devlete bağlı halkalara ait bütün askeri güç ve vasıtaları kendi bünyesinde birleştirerek gerekli hizmetlerle görevlendirmesi ülkede mahalli zorbaların oluşmasını engelliyordu .devlet başkanının cesareti ve askeri bakımdan yeterliliği yanında tedbirli ihtiyatlı ve ileri görüşlü yani eski deyimle hakim (bilge ) olması da gerekiyordu .bilge sözü siyaset ve idarede hakim anlamına gelir .

DİN

Din türk kavimlerinde mühim bir rol oynamamıştır .eski türk hayatında bir inanç sisteminin mevcut olmadığı gibi bir mana verilmemelidir .
1. Totemcilik : eski türklerde totemciliğin mevcut olduğu ileri sürülmüş kanıt olarak ta kutrun ata tanınması bu hayvana karşı saygı duyulmasıdır .totemcilikte şuringayı andıran put fetişler kanıt olarak verilmiştir .reşüddin camiüt tevarih adlı eserinde oğuz boyunu sıralarken her dört boy için bir kuşu ongon olarak belirtmektedir .totemcilik sadece bir hayvanı ata tanımaktan ibaret değildir .bir inanç sistemi olarak onun sosyal ve hukuki cepheleri vardır .bu sistemin yaşaması için şartların tamamen olması gerekmektedir
 Totemciliğin ana hukuki cari iken türk ailesi esasta baba hukukun ağır bastığı pederi karakterde idi
 Bir klan tipi olan totemcilikte mülkiyet ortaklığı olduğu halde tüklerde hususi mülkiyet rol oynuyordu .
 Totem inancında aynı toteme bağlı olanlar birbirleriyle akraba sayılır türklerde ise kan akrabalığı vardır .
 Totemci klan daha ziyade asalak ekonomiye dayanırken türk ekonomisi hayvan yetiştirme ve tarım üzerine kuruluydu .
 Totemci topluluklarda her klanın ata tanıdığı ayrı bir totemi bulunur türklerde ise bütün bir kavmin kutlu saydığı yalnız bir hayvan mevcuttur .
 Totemcilikte yalnızca hayvanlar değil mesela bir taş parçası bir ağaç yağmur suyu .vb totem olabilirken türklerde ise kurt un saygı görmesi yüz binlerce baş sürülerinin sürülerin otlatıldığı bozkırların korkulu hayvanı olmasından ileri geldiği düşünülebilir .bunun temelinde dini bir sebep aramak güçtür .
 Totemcilikte klanları birbirinden ayıran ve onarlı karşı karşıya koruyan anlayış hakim iken ,türklerde kurt efsanesinin toplayıcı özelliğe sahip olması vardır .
 Klanların fertleri kendi totemlerinin adı ile anılırken türklerde ise her ferdin her ailenin ayrı ayrı adı vardır .
 Klan totemine taptığı halde Türkler kurt a tapmazlar .
 Totemcilikte görülen ve her dokunduğu şeyi kutsallaştıran mana telakkisi de türkerde yoktur .
 Totemcilikte ruhun ölmezliğine inanılmadığı halde Türkler ise kainatı bile ruhlar dünyası olarak görmüşler dini inancın temellerinden biri de ruhun ebediliğidir .bu sebeple atalarının ruhlarına adaklar adanır kurbanlar kesilirdi .
Ongun tabirine gelince bunda Moğol tabirini sezmek mümkündür .moğollar aslında asalak ekonomiye bağlı ailede ana hukukunun hakim olduğu totem telakkisi içinde yaşayan topluluktur .bununla beraber eski türklerde kartal inancı da önemli bir yer tutmuştur .
2. Şamanlık : eski türkler arasında şamalık inancının olduğu her geçen gün daha da kesinlik kazanmaya başlamıştır .yakutlarla Altaylılar daha uzun zamandan beri bu inancın etkisindedirler .şaman dini : çeşitli dinlerden gelen tesirlerin birbirlerine karışmasından meydana çıkmış bir tasavvurlar örgüsüdür .
 Bütün orta ve kuzey asya topluluklarında dini sihri hayatın daha ziyade şaman etrafında merkezileştiğini fakat şamanın dini faaliyetlerin hepsinde icracı durumunda olmadığını göstermiştir .
 Bir çok törenlere örneğin tanrıya kurbanlar sunuluşuna şamanların katılmadığı ayrıca sihri dini hayat şamanlıktan ibaret olmadığından her sihirbazında şaman sayılmadığı vardır
 Şamanlıkta hastalara şifa vericilik esas unsurlar olmakla beraber her şifa verici kişi şaman değildir .şamanlık kısaca yüksek haz heyecanı ile insanın kendisinden geçmesidir .bununla beraber bu haz durumlarının tümü de şamanlık anlamına gelmez .haz ruhu hali içinde ruhun göklere yükselmek veya yer altına inmek ve oralarda gezip dolaşmak üzere bedeninden ayrıldığını hisseden bir aşkın ustasıdır .bu esnada kendisi ruhları hükmü altına alarak ölülerle şeytanlarla cin ve perilerle irtibat kurmaya kavuşur .
 Şaman insan ruhunun mütehassısı olarak halk kütlesinin maneviyatına nezaret eder .dinden ziyade bir sihir karakteri ortaya koyan ve esasen bir bozkır türk inanç sistemi olmayan şamalığın tarihi türk topluluklarındaki tanrı ve yer su inançları ile bir ilgisi mevcut değildir .bu ilginin var olduğu düşüncesini uyandıran Türkçe din adamı manasındaki kam ile şaman kelimesinin aynı olduğu yolunda atılan bir iddiadır .şaman tabiri hind iran dilinde keşfedilmesi ile geçerliliğini kaybetmiştir .anacak türk inancı ile şamanlık arasında bir uyum meydana gelmiş Türklerdeki atalar kültünün kartal inancının demirciliğin ve at kurbanının şamanlık vasfı kazanmasına dikkat çekilmiştir .şamanlığın en büyük özelliği nüfuz ettiği bölge halkının ruh alemine bürünme kabiliyetidir .
3. Eski türk inancı
 Tabiat kuvvetlerine inanma : eski Türkler de tabiatta bir takım gizli kuvvetlerin varlığına inanılıyordu .dağ tepe kaya vadi ırmak su kaynağı mağara ağaç orman volkanik göl deniz demir kılıç ..vb. bunlar aynı zamanda birer ruh idiler .kitabelerde bir de umay adında tanrıça zikredilmiştir .eski Türkler de ölüm halinde yas törenleri yapılır kırlarda ise ölünün bulunduğu çadırın etrafında süratli atlar dolaştırılır .saçlar kesilir saç baş dağıtılır yüz kulak bıçakla çizilerek kan akıtılır .ölenin atları kuyrukları kesilerek kurban edilir .ayrıca yemek verilirdi .bu törenlere yuğ denilmiştir .tabiat ruhlarına Göktürk çağında kitabelerde görüldüğü gibi yer sular deniliyordu .yer sular maddi değil manevi kuvvet olarak tasavvur edildiklerinden bunlarla ilgili olarak eski yunandakine benzer tanrılar ve aileleri tarzında mitolojiler teşekkül etmemiştir .
 Atalar kültü : ölmüş büyüklere tazim atalara saygı baba hukukunun inanç sahasındaki belirtisi olarak görülmüştür .atalara ait hatıraların kutlu sayılması türk mezarlarına yapılan tecavüzlerin ağır şekilde cezalandırılmasından da anlaşılır .atillanın I.balkan seferinin bir gerekçesi de hun hükümdar ailesi kabirlerinin Bizans margos piskoposu tarafından açılarak soyulmasıdır .eski trüklerde ölülerin silahları kıymetli eşyası bazen tam teçhizatlı atları kadınların mücevherleri ile birlikte gömülmesidir .böylece öteki dünyada rahat yaşamalarının sağlandığı düşünülüyordu .bir Uygur hakanının ölümü üzerine Çinli hatununun da gömülmesi gerektiğini ileri süren Uygur büyüklerine karşı Çinli prensesin sözlerini kaydeden kaynağın ifadesi de Çinli zekasını ortaya koyma fırsatını değerlendiren bir kurnazlık olarak görülmektedir .çünkü bunlara ne hatun nede o tarihe kadar Türklere gelin gelen prenseslerden hiçbiri bu yola kurban edilmiş değildir .esasen Türkler de mevcut leviratus geleneği dolaysıyla türk topluluklarında dul kalan kadınlar tek başına çaresiz bırakılmaz himaye edilirdi .türkler insan kurban etmedikleri gibi hükümlerini yürüttükleri yerlerde bu adedi kaldırmaya çalışmışlardır .eski Türkler de gök tanrı ve atalara kurban olarak hayvan kesilirdi .hayvan cinsinden de erkekler seçilirdi .en makbul kurban olan at iskeletlerine bozkır türk kavimlerine ait mezarlarda rastlanılır .bundan dolayı asya hun imparatorlarına ait kurganlarda ve orta Avrupa da hun ve avar çağı mezarlarda bol miktarlarda at iskeleti bulunmuştur.
 Gök tanrı dini : bozkır türk topluluğunun asıl dini idi.Türklere ait ve ulusal bir dindir .tanrı en yüksek varlık olarak itikadın merkezinde yer almıştır .yaratıcı olan tanrı tam iktidar sahibi idi.semavi mahiyette olup çok kere gak tanrı diye anılmıştır .gök tanrı dinin toprakla ilgisi olmadığı için avcı çoban ve hayvan besleyici topluluklarla( tarımla ) mahsus bulunduğu bu itibarla kökenin asya bozkırlarına bağlanması gerektiği araştırıcılar tarafından kabul edilmiştir .gök tanrı dini bütün Türklerin ana kültü durumundadır .tanrı kainatın ilk sebebidir .yani yaratıcıdır .kitabelerde tanrı bazen türk tanrısı şekliyle o çağlarda milli bir tanrı olarak görülmektedir . Göktürk lerin bir hakanlık kurması onun isteği ile olmuş Türklere onun tarafından verilmiştir .yani tanrı türk halkının hayatı ile ilgilenen bir ulu varlıktır .savaşlarda tanrının iradesi ise zafere ulaşılır .tanrı emreden ,iradesine uymayanı cezalandıran bağışlamış olduğu kut ve kısmeti layık olmayandan geri alır .insanlar fani tanrı ebedidir .tanrının sıfatları : kadim, baba ,sahip,kadir ,Mevla dır .yeryüzünde her şeyi hükmü altında tutan semanın bozkırlı tarafından tanrı kabul edilmiş olması mümkündür .esasen gök ün bütün dünyayı kaplaması sebebi ile herhangi bir şekilde put olarak kabul edilmesine de imkan tanımamıştır .hiç bir tanrıya tek başına itaat edilememiş ve tanrı daima kutsal sayılan ikinci derecede yan varlık inançları ile çevrilmiştir .Türkler dede gök tanrı yanında hun devrinde güneş ay yıldızlar ve Göktürkler çağında da yer ve sular kutsal aziz durumundadırlar .( islam da kuranı kerim ve Allah ile birlikte resule de iman edilir ) Türklerin dininde de bu ikinci derece olanlar geri plana itilerek din olarak gök tanrı dini denilmiştir .( İslamiyet denilmesi gibi ) gök yüzünün tek olması sebebiyle tek tanrı düşüncesinin de olduğu açıktır .eski türk din adamlarına kam deniliyordu .gök tanrı dininin ibadet şekilleri ve kamları hakkında başka bir şey bilinemiyor .asya hunlarında ve bazı türk devletlerinde hükümdarın aynı zamanda baş ruhani ( şaman ) olabileceği düşüncesi bir tahminden ibarettir .
4. diğer dinler : türk kütleleri bulundukları çevreye göre çeşitli dinlere de girmişlerdir .bu durum İslamiyet hariç türk kavimler üzerinde menfi tesirler doğurmuştur .çinde devlet kuran tabgaçlar Budizm in tesiri ile 495 yılından itibaren milli unsurları yasaklaması nedeniyle Çinlileşmişlerdir .II. Göktürk devletinde de Budizm dini reddedilmiştir .uygurlar da manihezim dinini benimsemişlerdir .uygurlar Türkistan daki hakimiyetleri devrinde Göktürk yazısı değiştirilmiş yerine sogd kökenli tamamıyla başka karakterde Uygur yazısı kullanılmıştır . Budizm in de etkisiyle Uygurlar yerleşik yaşama geçmişlerdir .uygurlar da bu kültürün en iyi temsilcilerinden biri olmayı başarmışlardır .manihesit ve Budist eserlerin Uygur diline tercümesinden doğan zengin bir dini edebiyat gelişmiştir .örneğin altın yaruk ( altın ışık ) sekiz yükmek bunlardan bazılarıdır .türkçede harfler dünyada monotip matbaa hurufatının en eskileridir .Museviliğe giren Türkler hazarlardır .Hıristiyanlık a girenler ise Avrupa ve balkanlar da hazarlar Peçenekler uzlar ve kumanlar dır .hıristiyan olan Macarların türk kültüründen uzaklaşmaları 864 ten itibaren Ortodoks luğu kabul etmeleriyle Bulgarlar Türklüklerini tamamen kaybetmişlerdir .esasen bu inanç sistemlerinin türk kültüründeki inanç sistemlerine uymadığı mahalli nitelikte kalmalarından bellidir .yalnız islam dinidir ki Türklerin kadim inançları ile bir çok bakımdan uygunluk göstermesi dolaysıyla Türkler arasında yaygın ve Türklüğü takviye eden bir din durumundadır .

İKTİSADİ HAYAT

1. at ve koyun : bozkır türk ekonomisinin esasını çobanlık ve hayvan besicilik teşkil eder .yetiştirilen hayvanlardan attan sonra koyun geliyordu .türkler Avrupa bölgelerindekiler dahil tarihleri boyunca islamiyetten öncede hiç domuz beslemedikleri gibi etini yemekten de hiç hoşlanmamışlardır .at ve koyun besiciliği Türklere aittir .at ve koyun kemiklerinin bir arada bulunması daha manalı bir duruma girer böylece türk bozkırının ekonomik faaliyetleri de ortaya çıkmış olur .
2. beslenme : bozkır Türklerinin başlıca gıda maddesi et idi.en çok at ve koyun eti yenilirdi .bol miktarda et tüketen Türkler bunu uzun müddet muhafaza edebilmek için çok erken çağlarda konserve yapmayı öğrenmişlerdir .konserve et çine ihraç edilen başlıca maddelerden idi .en ünlü türk içkisi de kısrak sütünden imal edilen kımız idi.içkilerden darılardan ve buğdaydan yapılana Göktürkler begni deniyorlardı .oğuzlar boza yapıyorlardı sebzeye karşı fazla istek duyulmazdı .sütlü darı peynir yoğurt aslında bozkır yemekleridir.türk bozkırından dünyaya yayılan yoğurdun veya kımızın bunun yanında yoğurdun kiraz veya kayısı ile tatlılaştırılması şeklinde hazırlanan ve Çincede lo adıyla geçen bir içki hunlar arasında yaygındı .yağ yemesini çinliler Türklerden öğrenmişlerdir . Uygurlar üzüm yetiştiriyor pekmez ve şarap tüketiyorlardı
3. giyim : bozkır türk giyim eşyasının başlıca malzemesi koyun kuzu sığır tilki ve az miktarda ayı derisi ile koyun keçi deve yünü idi .yün kumaş ve bezden iç çamaşırı giyerlerdi .hunlar çine yünlü kumaş ve çeşitli keçeler ihraç ederlerdi .romalılar keten gömlek giyildiğini ilk defa hunlardan görmüşlerdir .bozkırın tipik elbisesi ceket ve pantolon du .süvari en rahat biçimde ancak böyle giyinebilirdi .bugünkü modern giyinmenin ilk tipi olan bu bozkır tarzı türk usulüne göre yapılan askeri ıslahatlar neticesinde dünyaya yayılmıştır .başka kavimler kopça kullandıkları halde Türkler düğme kullanırdı .ceketlerini çinliler ve Moğolların aksine sol açarlardı .soğukta ve sıcak havalarda ayrı ayrı giyilen pelerinler de kullandıkları anlaşılan Türkler ayaklarına çizme başlarına börk giyerlerdi .ileri gelenler makam sahipleri daha çok başlıklarının uzun ve gösterişli olmasından tanınırlardı .sakallarını kestiren türk erkekleri uzun kesilmiş saçlı ve bıyıklı idiler .saygı alameti attan inmek börk ve başlıkları çıkarmaktı .dizin birini yere koymak suretiyle selamlamak adettir ( hun selamı )
4. endüstri ve el sanatları : bozkırlı Türkler büyük ölçüde ve çağına göre daima yüksek bir harp sanayisine sahip olmuşlardır .bu üstünlüğü sağlayan araçlardan biride demirdi .demir maden işlemeciliğinde son safhadır ondan önce bakır bronz ve altın işlemeciliği yapılmıştır .ilk türk merkezlerinden olan andronova kültürü çağında bütün orta asya ve kuzey asya da ilk defa altın bu bölgede çıkmıştır .altaylar da gerçek bir altın endüstrisi merkezliği durumu vardı .türkler arasında yaygın olan başlıca meslekler demircilik ve madencilik olan bozkır türk topluluğunda mükemmel kılıç kalkan kargı mızrak temren imal edilirdi .türk kılıçlarının hayvan figürlü kabzaları altın levhalarla kaplanır ve kıymetli taşlarla süslenirdi . bu durum bozkır türk topluluğunda ne kadar kalabalık bir esnaf ve zanaatkarın olduğunu gösterir.halıcıları kilimcileri debbağları çizmecileri çorapçıları börkçüleri dokumacıları ve terzicileri de buna ilave etmek mümkündür.asya hun çağında bile süslenmek için bir nevi kırmızı boya yani ruj kullanan ve saçlarına güzel kokular süren türk kadınlarının eskiden beri gergef işledikleri anlaşılmaktadır .türk halkı arasında mahir marangozlar tahta oymacılar da vardı .asya hunları masa sandalye koltuk dolap yapıyorlar karyola ve perde kullanıyorlardı .bu ev eşyasından çoğunu çinliler hunlardan öğrenmişlerdir .debbağlık( dabakhane : deri imal edilen yer) sanatı da Ruslara Bulgarlardan geçmiştir .eski Türkler elbiseleri için ütü bile kullanmışlardır ( kömür ütüsü )
5. şehir : eski Türkler de yaz ayları için zaruri olarak yaylak hayatı dışında kışın barınmak üzere evler inşa etmişlerdir .evlerden biri yaylaklarda iken bir diğeri de vadilerde kurulmuştur .uygurlar tarafından moyençur zamanında kurulan ordu balık şehrinin bazı kalıntıları mevcuttur .hazarların belençer ve semender adlı şehirleri vardır .itil Bulgarlarının başkenti olan Bulgar şehrinin harabeleri bulunmuştur .tuna Bulgar şehirleri arasında sarayları su tesisleri ile bilhassa iki tane şehirleri meşhurdur bunlar : pliska ve preslav dır .çinli ve soğdululara yaptırıldığı bildirilen diğer bir Uygur kasabası da bay balık şehrinden ve diğer doğu Göktürklerine ait şehirlerinden hiçbir iz kalmamıştır .bunun nedeni eski türklerde şehirlerde kullanılan malzeme ile ilgilidir .balçık kelimesi bir nevi toprağı ifade etmektedir .türklerin kurdukları kasabalarda binalar daha çok çamur toprak yani kerpiç ile yapılırdı .hazarların evleri hep ahşap olup sadece sarayları taş ve tuğladan yapılmıştır .volga Bulgarları ve Macarların evleri de ahşaptandır .türkler de yalnız siviller için değil orduda da seyyar hamamlar vardı ( çerge ) . idari rejimlerde derebeylik ( feodalite ) olmadığından türk ülkelerinde şato tipi yapılara rastlanılmamıştır .çok az da olsa surlarla çevrili olan şehirler vardır .asya Avrupa hun topluluklarında ne Göktürk lerde Türkler köylü durumunda değillerdi .şehir halinde gelişen roma ordu karargahlarına benzer askeri mahiyette kaleler ve şehir kaleler Türkler de mevcut olmamıştır .
6. ticaret : türk devletleri komşu milletlere özellikle başta at olmak üzere canlı hayvan konserve deri kösele kürk hayvani gıdalar satarlar karşılığında hububat ve giyim eşyası alırlardı .türklere .çinden pirinç ipek ipekli kumaş hububat roma ve bizanstan da diğer ihtiyaç maddeleri gelir Türkler de onların eksikliklerini tamamlardı .margos ( 434 ) ve anatolias ( 447 ) antlaşmalarının bazı maddeleri Bizans hun ticaret münasebetlerinin düzenlenmesi ile ilgilidir .türklerle komşuları arasında şiddetli rekabetlere sebep olan büyük kazanç vasıtaları vardır ki bunların başında çinden başlayıp Akdeniz kıyılarında sona eren ipek yolu kervancılığı gelirdi .daha I. Göktürk devleti kurulduğu zaman istemi anuşirvan ittifakı sonucunda akhun ( eftalit ) devleti yıkılmış ve sonrada irana karşı türk Bizans antlaşması gibi milletler arası çapta siyasi münasebetlere sebep olan bu yolun geçit yeri olan iç asya bölgesi de hunlardan Uygur hakanlığının sonuna kadar aşağı yukarı 1000 sene müddetle türk ve çin siyasetinin hakim olmak istediği bir ana hedef vasfını taşımıştır .751 talas savaşını Karlukların desteği ile İslamların kazanması çinin batı asya ile ilgisini kesmiştir .hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayarak ural güney Sibirya Altaylar sayan dağları üzerinden çine ve amur nehrine ulaşan yol da canlı bir ticari faaliyete sahipti .ipek yoluna kuzeyden paralel uzanan bu yola kürk yolu denilmektedir .buranın asıl ticaret malı sincap sansar tilki samur kakım kunduz vaşak ..vb. kürkleri ve bunlardan imal edilen eşyalardı .eski Türkler uzunluk ölçülerine cığ ağırlık ölçülerine ülgü diyorlardı .
7. tarım maliye : ogur Türkleri aynı zamanda iyi çiftçidirler .kendilerini doğu Türklerinden ayıran başlıca vasıfta tacirliklerinin yanında bu yaygın ziraat kültürüne bağlı oluşlarıdır .bozkırlar sahasının çoğunluğunu otlaklar teşkil etmekte ise de tarıma elverişli sahalarda vardı .hunlar buğday darı ekip biçiyorlardı .bozkır sahalarında selenga Baykal gölü çevresinde saban demirleri oraklar değirmen taşları bulunmuş ayrıca hububatları muhafaza etmeye yarayan çukurlarda görülmüştür .selenga bölgesinde Göktürklere ait olan kurganlarda kürek ve pulluklara rastlanmıştır .Göktürklerde hazarlarda Uygurlarda Avarlarda ve bir ihtimal Volga Bulgarlarında herhalde iktisadi ve mali işlerle tudunlar meşgul oluyordu .oğuzlar da tahsil ve maliye memurlarına ımga denilirdi .devlet hazinesi ağılık diye anılırdı .tahsilat çok yerde ayni olarak yapılırdı .türker de tedavül edilen para olarak üzerlerinde hükümdarın resmi mührü ile damgalı ipek veya kumaş parçası kullanılıyordu .medeni türk parası olan yarmak Göktürkler ve türgişler çağında görülmektedir .

EDEBİ KÜLTÜR VE SANAT

1. destanlar ve efsaneler : kurt türk efsanelerinde merkezi bir rol oynamaktadır Göktürk hükümdar sülalesi olan aşina ailesinin atası bir dişi kurt idi .türk halk çevresinde kurt ata inancı yaygındır .taşlar ve madenler üzerine bunu tasvir eden kabartmalar yapılırdı ve Göktürk hakanları atalarının hatırasına hürmeten otağlarının önüne altın kurt başlı tuğ dikiyorlardı .kurt un Türkçede diğer bir adı da böri dir .bu kelime Orhun kitabelerinde Uygurca vesikalarda divanı lugatıt türkde ve oğuz kağan destanında geçer çin kaynaklarında fuli şekli ile yer almıştır .ünlü tabgaç hükümdarı taivu nun lakabı fuli veya fulu idi .göktürk hakanlarında hassa ordusu mensuplarına fuli deniliyordu .türk edebiyatına Moğollar zamanında tespit edilmiş şeklinden intikal ettiği için bizde Moğolca adı ile tanınan Ergenekon destanı da Moğol devri tarihçisi reşüddin tarafından Moğollaştırılmış olan göktürk bozkurt destanıdır .Uygurların kutlu dağ efsanesinde kurt ülkeye bereket ve saadet getirdiğine inanılan kutlu bir kayanın Çinlilere verilmesinden sonra uğursuzluk çöken memleketin açlığa mahkum olması üzerine kendilerine yeni yurt arayan Uygurlara kurt rehberlik etmiştir . Göktürklerdeki kurt aşina Asena zena vb. şekillerde isimlendirilmiştir .oğuz hakan destanında bozkurt semavi ışık ve geyik bir arada görülmektedir .oğuz mücadele ettiği canavara karşı geyiği yem olarak kullanmış gökten bir ışık demeti içinde inen kız ile evlenmiştir yine gün ışığından peydahlanan bozkurt öncülüğünde dünya fütuhatına çıkmıştır .eski türk destanlarından biride Alper tungadır .bundan başka şair firdevsi nin şehnamesi ,Kırgızların manas destanı ,eski oğuz destanlarından bir parça kabul edilen dede korkut kitabı da bozkır hayatı hakkında bilgiler verir . bozkır dönemi edebi anlamda ki ürünleri yazanların başında yollg tigin gelmektedir .orhun kitabelerinin metnini hazırlayan yollug tigindir . kendi kitabesinin metnini hazırlayan ve yazan tonyokuk yollug tiginden önce yer almakta ve türk edebiyatının şahsiyeti malum ilk yazarı sayılmaktadır .ilk Uygur şairi aprınçor tigin dir .bunlardan başka kaşgarlı Mahmut un zikrettiği bozkırlı türk şairi çuçu gelmektedir .
2. yazı : türk topluluğunun kendilerine ait olan yazıları Orhun kitabeleri ile 8.yy da dır bu kitabeler II. Göktürk devleti zamanındadır .yazılı vesikalarda bozkırların fırtınalı girdabında kaybolup gitmiştir .nitekim Göktürklerden önce akhunlarda yazı kullanmışlardır .ısık gölü civarında 1970 lerde açılan esik kurganında ele geçen ( altın elbiseli adamın mezarı ) bir gümüş çanak içindeki Orhun alfabesi ile yazılı olan iki satırlık kitabe bulunmuştur ( m.ö. 5-4 yy )araştırıcılar türk yazısına sami ( arami ) veya bir indo irani köken bulma gayreti içerisindedirler .
3. eğitim : türk hükümdarlarının başarı ile görev yaptıkları türk devlet mekanizmasının muntazam işleyişinden anlaşılan bu makam sahipleri yönetim prensiplerini ve uygulama yollarını öğreten belirli bir eğitin sisteminden geçirilmekteydi .yazının yaygınlaşması gibi durumlar oldukça geniş bir eğitim öğretim teşkilatının mevcudiyetini ortaya koyan sağlam delillerdir .dikilen kitabeler türk topluluğunda kalabalık bir okur yazar tabakanın bulunduğuna işarettir .
4. sanat müzik : uslup bakımından bozkır sanatı hayat şartların uygun olarak ve hayvanlarla olan yakın ilgisinden dolayı kemer tokaları , kılıç hançer kabzası ,diğer süs eşyası ve at koşum takımı gibi taşınabilir malzeme üzerine işlenmiş olan pars ,kaplan , kurt ,yırtıcı kuş ,geyik ,at koyun ,keçi .vb .hayvanların birbirleri ile olan mücadeleleri motiflerinden meydana gelen hayvan üslubu ürünleridir .hükümdarların otağlarına örginlerine ve türk topluluğunun taşıdığı zevk inceliğine dair müşahedelere dayanan hatıra notları ilgi çekicidir .türkler kabir üzerine bina inşa ederler bunun duvarlarına ölünün şahsını ve hayatta iken katıldığı savaşlardan sahneleri renkli olarak resimlerlerdi .mezarlara ölünün kimliğini bildiren yazılı işaretler dikerlerdi .bengütaş (abide anıt ) bark ( anıt kabir ) Bedizci ( süslemeci ) bitigtaş ( kitabe ) kültegin büstü gerçekten türk çehresini saf biçimi ile gösteren sanat eseridir .bozkır Türklerinde renkli taş ve gümüş kakmacılık kuyumculuk halı ve kilim dokumacılığı gergef işçiliği ve otağcılığın çok ileri olduğunu ve sanat değeri yüksek eserler verdiğini kaynaklarımızdan öğrenmekteyiz .eski türk toplum hayatında müziğin mühim bir yeri vardır .atilla sefer dönüşünde başkentte girerken hun kızlarının söyledikleri hun şarkıları ile karşılanmıştı .atilla burgond kralına bir hun orkestrası göndermiştir .türklerde askeri mızıka bando mehterin ilk şekilleri yaygındı.uygur davullarında başta davul olmak üzere çeşitli borulu çalgılar bulunuyordu .eski Türkler söyledikleri besteye ır veya yur demişlerdir .çalınan melodiye de küg demişlerdir .türk müzik aletleri arasında zikredilen kopuz bozkır türk folklarında çok mühim yeri olan bir çalgıydı .bozkır türk tarihi boyunca arkeolojik vesika olarak bize intikal eden müzik aleti Macaristan ve komşusu olan ülkelerde ele geçen üç adet avar tipi çifte kavaldır .
5. zaman hesabı ( takvim ) : eski türklerde zamanın hesaplanması işi de bozkır kültürünün izlerini taşımaktadır .eski türk kavmi her biri hayvan adı ile anılan 12 yıllık devre esasına dayanıyordu .yılların adları şöyledir :

1. yıl : sıçan
2. yıl : ud ( sığır öküz )
3. yıl : pars
4. yıl: tabışkan ( tavşan )
5. yıl: lu ( ejder )
6. yıl: yılan 7. yıl : yunt ( at )
8. yıl: koy ( koyun )
9. yıl: biçin ( maymun )
10. yıl: takagu ( tavuk)
11. yıl: it
12. yıl: tonguz ( domuz )

Bir yılda 12 ay vardı .aylar birinci ay ve ikinci ay olarak adlandırılmıştı .bir gün 12 kısım sayılıyor ve her kısma çağ deniliyordu yıl 365 gün 5 küsur saattir.günün başlangıcı gece yarısı idi .yılbaşı 22 aralık ( kışın gündüzün uzamaya başladığı ilk gün ) ay yılı esasına dayanan 12 hayvanlı türk takvimi Göktürkler zamanında güneş yılına çevrilmiştir .türk takvimi son zamanlara kadar orta asya da bilhassa Kırgızlar arasında kullanılmıştır .

DÜŞÜNCE VE AHLAK

Eski Türklerin bozkır coğrafyasında at ve demir üzerine kurulu kendilerine has bir kültür ortaya koydukları ortadadır .bir kültürün meydana gelmesi için yalnız maddi imkan ve iktisadi faktörler yeterli değildir .insan unsuru da bunda etkendir .eski türk düşüncesinin esasları : beylik duygusu ,insan sevgisi gerçeklik şeklinde özetlenebilir .türklerin dikkat çekici ahlaki özelliği utangaç bir millet oluşudur .türkler savaş meydanında değil rahat döşekte ölmekten hatta ihtiyarlayıp hastalanmaktan utanırlardı .esir olmak köle durumuna düşmek kadınların düşman eline geçmesi büyük utanç vericidir .utanma hissi insana daima kendini kontrol etme imkanı sağlayan bir psikolojik mekanizmadır .türk düşüncesinde mühim yeri olan otoriter devlet telakkisinin iki dayanağından biri töreye sıkıca bağlılıktı .birde devlet kuruluşlarının işleyişine damgasını vuran bu nizamcılıkta dikkatli ısrardır .türk düşüncesi daha çok millet sevgisi tanrı korkusu doğruluk ilkeleri ile belirlenen devlet adamı teşkilatçı ve idareci yetiştirmiştir .türk düşüncesi temelde beşeri ve pratiktir .

İSLAM TÜRK KÜLTÜR DEVRESİNDE TÜRK KÜLTÜRÜ
bu safhada kurulan türk devletleri artık tam anlamıyla bozkır devleti sayılmaz Türkler yeni bölge ve kültür şartlarının gereklerine uymuşlar eskisinden çok farklı olan bir yapıya bürünmüşlerdir .bu durumu meydana getiren durumlardan biri islamiyetin dünyevi faaliyetleri de kadrolayan kitabı bir din olması diğeri de yerli halkın İslami akide ve müesseselerle birlikte eski iran geleneklerinden bir kısmını yaşatmakta devem etmesidir .sosyal tabakalaşmanın devamı halk dili farsça kuran dili Arapçanın konuşma ve yazışmada kullanılmıştır . Arapça edebiyatta dini ilmi eserlerde kullanılması türk idareciler tarafından İslami ilimler unvanlar lakaplar alınması mevcut hükümet teşkilatının muhafaza edilmesi devleti koruma hizmetine yerli unsurların iştirak ettirilmesi ve İslami inanç ve ideallerinin devlette üstün bir manevi güç durumuna yükselmesi ve türk siyasi teşkilatının özellikleri etkili olmuştur .tüm bunlara rağmen bu devletler islam devleti de değildir .türk islam devletinin islam devletlerinden ayrıldığı noktalar : hükümranlık anlayışı ,devlette askeri karakter ,dini davranış, toprak rejimi ve sosyal haklar konularıdır .türk devletleri islam dinin hakim bulunan değerleri ile bozkır türk siyasi sosyal hukuki örf ve geleneklerinin birbiri ile kaynaştığı kendine has bir karaktere sahip özelliktedir .
1. HÜKÜMRANLIK
 Karahan lı devletinde “arslan han “ unvanlı büyük hakan ülkenin doğusunu onun yüksek hakimiyeti altında “buğra han “ unvanlı diğer bir handa batıyı idare ediyordu .
 Başkentte hakanlara vekalet edenler erkin sagun gibi unvanlar alırlardı .
 Halk arasında yetişmiş vezirlere verilen yuğruş unvanlı bir zatın bulunduğu bir devlet meclisi vardı .bu heyet ile hakan arasındaki irtibatı tayungu sağlar memleket içi ve dışı yazılı münasebetler bitigçi tarafından maliye işleri ağıcı tarafından düzenlenirdi .hatta eski üge unvanı bile devam etmekteydi.
 Karahanlı devletinde idare bozkır ilinin devamı niteliğindedir .yalnız teşkilatların üst kademelerinde eski hakan yerine arslan han yabgu yerine buğra han şad yerine ilig han gibi bazı ıslahat değişiklikleri olmuştur ç
 İslam devletinde meşruiyetin şartı olarak hükümdarlığın halife tarafından tasdik edilmesi ülkede halife adına hutbe okutulması parada halifenin adının yazılması birde hakanın başı üzerinde çetr taşınmasıydı .islamiyeti ilk kabul eden satuk buğra ( Abdülkerim ) dan itibaren hunlar Müslüman isim ve lakaplar almaya başlamıştır .fakat sultan unvanını ancak 13 yy doğru kullanmışlardır .
 Karahanlı devletinde hükümdarlık esasta bozkır devleti meşruiyet prensiplerine dayanıyordu .halkın bir islam cemiyetinden ziyade türk topluluğu vasfında tanıtıldığı ve hükümdarlığı eski türk kut ve töre telakkisine dayandırmışlardır .
 Mahalli bir islam devleti durumundaki gazneliler de hükümdarlık hilafet makamınca onaylanan ve halifeden çeşitli lakaplar alan Mahmut sultan unvanını ilk kullanan hükümdardır . Anadolu türk beylikler ve atabeyliklerde sultan unvanı kullanılmamıştır .
 Selçuklular başlangıçta eski Göktürk devlet anlayışı ve teşkilatının uygulayıcısı olan oğuz yabgu devletinin izindeydiler .devletin başında yabgu vardı .horasana geçişlerinden sonra değişiklik belirdi .1040 dandanakan ( taş Rabat ) savaşının çok mühim neticesi olarak horasana Selçuklu yerleşmesi türk islam devlet ve cemiyetinin teşkilatlanmasında en tesirli hadise vasfında görünmektedir .nişabur , merv ,serahs, tus ve belh gibi büyük yerleşim şehirleri içine alan horasan kıtası bozkırlı nüfusu en iyi şekilde barındıracak bir ülke durumundaydı .
 Selçuklu kütlelerinin asıl göç sebebi olan yer darlığını ortadan kaldırıp geçim sıkıntısını gideren horasan üstelik ortaçağ dünya ticaretinin belli başlı noktalarından biri olarak ta büyük değer taşıyordu .bilhassa anayolların birbiri ile kavuştuğu nişabur şehri strateji yönünden çok önemliydi
 Horasan ahalisinin kısmen türk oluşu da etikli olmuştur .Selçuklular dan öncede burada Türkler yaşamıştır . horasanlılar ile Ceyhun nehrinin ötesindeki bulunan Türkler arasında umumi telakkiler ve yaşayış bakımlarından büyük fark yoktur .horasan kıtası Selçuklu devletinin sağlamlaşmasını sağlamış ve sonrada asırlarca sürecek olan Ortadoğu türk hakimiyetinin karakterini çizmiştir .
 İslam da ve türk de ortak özellik olan adalet ve nizam saygısı daha 1038 yılında Tuğrul beyin öncü sıfatı ile nişabura gelen İbrahim yınalın konuşmasından anlaşılmaktadır .yınala göre o zamana kadar etrafta görülen asayişsizlik küçük adamların işidir .fakat artık adil padişah Tuğrul beyin idaresi sayesinde kimse nizamı bozmaya cesaret edemeyecektir .tuğrul bey nişabura gelince meşhur kadı said in tavsiyelerini dinledi işlerin düzenlenmesini ebul kasın kevbani adında yerli idare adamına devretti .( ilk Selçuklu veziri )
 Tuğrul bey sultan unvanı almış islam ad ve lakapları kullanılmaya başlamıştır .oğuz yabgu unvanının yerine melik tabiri geçmiş ve hükümetin çevre örneğine göre teşkilatlandırılmasına girişilmiştir .
 İslamiyet te devlet başkanı halife Allahın elçisi olan resul peygamberimize halife vekillik ettiği için bütün Müslümanların başı anlamına gelen emirül müminin denilmiştir .devletin idaresinden sorumlu olmuştur .
 Eskiden türk hükümdarları tanrı bağışı olan kut yolu ile yalnız yeryüzündeki insanları idare etmekle görevliydi .hakimiyet anlayışındaki bu ayrılık islam tarihinde ilk defa büyük Selçuklu imparatorluğu çağında ortaya çıkmıştır .türk hükümdarları dünyayı idare etme görevini halifeye devretmeyerek sadece kendi benliklerinde muhafaza etmişlerdir .
 İslam devletlerinde hatta gaznelilerde bile devlet başkanları islam halifesine bağlı birer Müslüman emir durumunda iken ve halifenin yüksek otoritesini tanıyarak her türlü icraatta dini çerçeve içinde kalmaya dünya meselelerini de şeriat hükümlerine göre yürütmeye gayret ederlerken Selçuklu sultanları hürmette kusur etmedikleri halifeyi sadece muhterem bir vatandaş addediyorlar ve hilafet başkenti Bağdat ta türk imparatorluğunun sade bir şehri gözü ile bakıyorlardı .
 Sultan Tuğrul beyin islam amme hukukunda çok önemli bir değişiklik meydana gelmiştir .halife ile sultanı biri dini öteki dünyevi olmak üzere birbirine denk iki baş kabul eden bu yeni anlayışa göre türk hükümdarı artık halifeye bağlı bir Müslüman emini değil fakat saltanatın gerçek sahibi ve dünya işlerinden sorumlu olan tek şahıs durumuna yükselmiştir .yalnız şeriat ile meşgul olan halifeler ise merkezi hükümet tarafından kendilerine verilen araziden geçim ve gelirlerini sağlıyorlardı .ve hatta zaman zaman halifenin sultan tarafından tanınması gerekiyordu .şii büveyhoğlu devleti başkanı Sünni Abbasi hilafetini tanımayacağını bildirse de gerçekte mısırdaki şii Fatımi halifesinin direktiflerinden çıkamıyordu .
 Sultan Tuğrul beyin Bağdat ta hilafet sarayında ihtişamlı bir tören ile halife tarafından dünya hükümdarı ( doğunun ve batının sultanı ) ilan edilmesi ( 1058) ile meşruiyet yönünden tescil edilmiş oldu .sultan melikşah bundan dolayı medeni hukukta yeni kanunlar çıkarmaya başlamıştır
 Gayri Müslim unsurların ( zımmilerin ) islam hukuk kaidelerine tabii olmak mecburiyeti hafifletildiği için devlet sınırları içindeki kalabalık Hıristiyan Süryani pavlikyan Musevi teba nın devlete bağlanmasına yardım etmiştir ( ibadet özgürlüğü )
 Tarihi kaynaklarda çoğu es sultanül adil diye anılan türk devlet başkanları hak ve adalet kanunlarını yürütmekte oldukları için türlü din mezhep ve telakkiye bağlı kütleler huzur içinde günlük hayatlarını devem ettiriyorlardı .imparatorlukta ve diğer türk devletlerinde halkın din duygularını tahriki ile meydana gelen Babai ishak isyanı ( 1239) ile istilacı Moğollara karşı direnme gayretleri dışında görülen bazı iç mücadele hareketleri şehzadeler arasındaki iktidar yarışmalarının sonucunda meydana gelmiştir .türk hükümdarlığında bulunan kut prensibi dolaysıyla halk bu gibi meselelerle fazla ilgilenmiyordu .
 Türklerin islam dünyasına getirdiği kut prensibi menfaatlerini korumakla görevli olan kişilerin devlet otoritesini her şeyin üstünde tutmak düşüncesi Osmanlı dahil bütün türk islam devletlerinde hakim olmuştur .
 İslam amme hukukunda yeri olmayan hatunların türk islam devletlerinde eski türk geleneği icabı otoritelerini yürütmeye çalıştıkları görülür .kaynaklar hatunun ayrı bir divanı yani hükümetinin bulunduğunu işaret eder .hatunun divanı ayrı sarayı vardı ve sulatanın emirleri bu hatunun imzası olmadan geçerli sayılmıyordu .
 Bozkır türk devlet başkanının vazifelerinden sayılan cihanı idare etme düşüncesi türk islam devletlerinde de yaşamaktaydı .güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar dünyanı töreye göre türk hükümdarı tarafından idare edilmesi ülküsü olan eski türk cihan hakimiyeti düşüncesi Selçuklu çevresinde bütün canlılığını muhafaza ediyordu .peygamberimizin benim türk adında bir ordum vardır demiştir .türk tanrı tarafından verilmiştir .
 Tuğrul beyden sonra yine halife tarafından doğunun ve batının hakimi ilan edilen büyük sultan melikşah ulu tanrının lütfu ile cihan padişahlığına yükseldiğini yazmıştır .
 Bütün insanlığa samil olan semavi dinler den her birinin gayesi de cihana yayılarak dünyayı kendi itikad sistemi kadrosuna almaktır .insanların kardeşliği ve hak eşitliği her dinin kendi iman şartları ve amel kaidelerine bağlanmaktadır .islamiyet ve Hıristiyanlık dışında kalanlar ikinci dereceden insanlar sayılmakta iken türk anlayışında Göktürk kitabelerinde açıkça ifade edildiği gibi yeryüzünde mevcut insan cinsi bir bütün sayılıp topluluklar arasında sosyal kültürel dini herhangi bir kademe kabul edilmeyerek herkese eşit hak ve adalet tanınmaktadır .islam devletinde fethedilen ülkeler islam dinine döndürülmeye ve kuran dili olan Arapçanın yayılmasına çalışıldığı ve bu bir vazife olduğu halde türk islam devletlerinde çeşitli din ve mezhepten kütlelerin geleneklerine müdahale edilmeksizin yaşamalarının sağlanması durumu türk hükümranlığında cihan hakimiyeti prensibinin özelliğini gösterir.
 İslam çevresindeki türk hakimiyetinin daha 11. Asırdan itibaren islam ve türk kültürlerinin birbiri ile kaynaşması sonucunu vermeye başladığını bellidir .türkler de İslamiyet başlıca dayanak haline gelmiş türk devletlerinde bu dinin yayılması için büyük emekler harcanmıştır .haçlı kuvvetleri türk islam çevresine seferler düzenlemesi meydana gelmiş eski türk mülk ve millet prensibi ile sonraki din ve devlet düsturu arasında denge kurulmak şartıyla yeni bir düşünce oluşmuştur .yayılmacılığı Avrupa Hıristiyan dünyasına dönük olan Osmanlı devletinde bu düşünce doruk noktasına ulaşmıştır ( din devlet içindir devlet din içindir )
 İsalm türk devletlerinde kendilerine bir bölgenin idaresi verilen hanedan üyeleri melik diye anılırlardı ( melik = şehzade ) bu melikler ayrı vezirlere ayrı askeri kuvvetlere sahip olmakla birlikte halife sultan kendi adlarına hutbe okutmakla nevbet çaldırmakla ve izne bağlı olarak para bastırmakla beraber merkezdeki sultan tarafından temsil edilen yüksek iktidarı tanırlar savaşlarını ve siyasi temaslarını imparatorlukça düzenlenen ana siyaset çerçevesinde yürütürlerdi .aksi hareket edenler takibata uğrarlardı .
 Veliahdlık müessesi bozkır devresinden beri babadan oğula oğul sabi ise kardeşe geçmektedir .hanedan mensupları aileden intikal eden kut un kendilerinde de mevcut olduğu düşüncesi ile yüksek iktidarı alma gayretine girişirlerdi .tahtta filen sahip olanın gerçek kut ile donatılmış bulunduğu inancı ile onun etrafında toplanırlardı .

2. TEŞKİLAT

Hükümet teşkilatı ve ordu kuruluşunda esas itibariyle islam iran geleneğini devam ettiren gazneli trük devleti Selçuklulara ve dolaysıyla sonraki bütün türk islam devletlerine örnek olmuştur .bununla beraber Selçuklu devrinde atabey subaşı çavuş tuğra gibi Türkçe olan siyasi terimlerde yaşamıştır .türkistanın devamlı tesiri ile Delhi sultanlığında hiç olmazsa terim olarak türk unvanları uzun müddet görülmüştür .mesela eski yabgu tabirinin yerine geçen melik sözcüğü umumiyetle Hindistan da han unvanı ile karşılanmış ve yuğruş unvanı da muhafaza edilmiştir .
 Hükümdar ve saray : büyük Selçuklu imparatorluğunda sultan adına ülkenin her tarafında hutbe okunur para onu adına bastırılır fermanlara büyük divan olan merkezi hükümet karalarına onun isminden ibaret tuğrası çekilirdi .sultan Türkçe adının yanında bir Müslüman adı da alır saltanatın hilafetçe tasdiki ile halife tarafından verilen lakaplar kullanılırdı .savaşlarda ve gezilerde başı üstünde çetr tutulur ve daima beraberinde bulunan mızıka takımı ( nöbet ) günde 5 kere namaz vaktinde çalardı .doğrudan sultanın kendisine bağlı olan saray şöyle teşkilatlandırılmıştır: hacipler ,cubdarlar, silahtar, bayraktar cemedar ,şarabdar,taşıtdar, emiri çeşnigir, emiri ahur, vekilhas, serhenk, nedimler, muhasipler.
 Hükümet: divanı saltanat denilen ( büyük divan = hükümet ) hükümet başında sahip divanı saltanat veya divanı ala unvanlı vezirin bulunduğu divanı vezarete bağlı olan 4 divan ( bakanlıktan ) dan kuruluydu .
1. Divanı tuğra : devletler bazında iç ve dış yazışmalara bakardı
2. Divanı istifa : halktan ve diğer şekillerde toplanan vergiler ve gelirler ile ilgilenirdi
3. Divanül arzül çeyş : askeri işlere bakan divandır
4. Divanı işraf : teftiş işleri yapan divandır .(askeri ve adli işler hariç )
Taşra ise büyük divana bağlı ve merkezi şehirlerinde birer şıhne bulunan eyaletlerle melikler idaresindeki bölgelere ayrılmıştı.her şehir ve kasabada mülki idareden sorumlu bir amid mali işlere bakan amil halk tarafından seçilen bir reis v belediye işlerini yürüten muhtesip vardı .çeşitli vazifelerle bütün ülkeye yayılmış olan naipler vekiller katipler tahsildarlar .vb. vardı .peyk ve peyklerden kurulu olan haber alma teşkilatı muntazam ulag( posta ) şebekesi askeri ve ticari bakımdan önemli yollarda karayolları ve asayişin daima korunması gerekli yerlerde ribat lar ,münhi diye anılan gizli istihbarat memurları hükümet teşkilatını tamamlayan unsurlardandı.
 Adliye : adliye şeri yargı ve örfi yargı olmak üzere ikiye ayrılmıştı .kadılar şeri davalara bakarak başlarında kadıul kudat( baş kadı ) bulunurdu .baş kadı merkezde mahkeme başkanlığı yaptığı gibi bütün kadıları kontrol ederdi .hanefi ve şafi hukuku esaslarına göre muamele yürüten kadıların hükümleri kesindi , bozulmazdı .ancak bir kadının bilerek yanlış verdiği bir hüküm diğer birkaç kadı tarafından imzalı açıklamalarla sulatan arz edilirdi .örfi ve kanuni meseleleri hal ile vazifeli ayrı mahkemeler vardı .başında emiri dad veya dadbeg ( adalet bakanı ) in ve taşrada bulunan naipleri ve inzibat memurlarının bulunduğu bu teşkilatın üstünde ağır siyasi suçlar sultanın başkanlığındaki divanı mezalim de hükme bağlanırdı .eyaletlerde vezir vilayetlerde vali nahiyelerde reis ikta arazisinde ikta sahibi hükümdarın temsilcileriydiler. Ordu mensuplarının davalarına kadı asker bakardı .adalet işlerinden sorumlu şahısların büyük divan veya eyalet divanları ile yani hükümetle ilgilerinin bulunmamasıdır .( adalet ve hükümet işleri ayrıdır )böylece herhangi bir siyasi veya idari baskıya kalmaksızın adaleti yürütmek mümkün olmuştur .bu adli teşkilatta değişiklik bilhassa mısırda olmuştur sulatan baybars zamanında yeni vazifeliler tayin edilmiş ve en nasır Muhammed tarafından mühim bölgeler umumi valilerin idaresine verilmiştir .maksat bütün icra yetkisini sultanın elinde toplamaktı .
 Ordu : karahanlı Türkmen beylikleri ve başlangıçta Anadolu Selçuklu orduları Türklerden oluşmaktaydı .gazneli ordusunda yerli unsur büyük çoğunluk teşkil ediyordu .yabancılara dayanmak zorunda olan sultan Mahmut un zengin ve putperest hint racalarına karşı tertiplediği meşhur seferleri için kalabalık ve koyu Müslüman askerlere ihtiyacı vardı .o sırada horasanda yaygın olan kerramilik mezhebi taraflarından sultan Mahmut çok faydalanmıştır .sultan mahmutun Selçuklulara da örnek olan hassa ordusu çeşitli etnik unsurlar arasından devşirilip hususi terbiye ile yetiştiriliyorlardı .büyük sultan melikşah zamanında çeşitli kavimlerden seçilerek tören ve protokolde özel saray terbiyesine tabi tutulmuş ve doğrudan doğruya sultana bağlı olan gulamanı saray ,seçkin kumandanların eğitimi altında her ana savaşa hazır hasse ordusu meliklerin şıhnelerin ve devlet erkanının askerleri ve sipahilerden kuruluydu .bağlı devletlerin yardımcı kuvvetleri da vardı .künyeleri divan defterlerinde kayıtlı gulamanı saray yılda 4 kere maaş( bistegani) alırlardı .sultanlarla birlikte sefere katılan şıhnelikler umumi valilik yapan bozan ,porsuk,aytegin gibi türk asıllı kumandanlara bağlı hasse ordusu efradı ikta sahibiydi .kendilerine ayrıla ikta topraklarından geçimlerini ve donatımını sağlayan süvari kuvvetleri( sipahiyan ) de çok kalabalıktı.selçuklu devri teşkilatında yapılan mühim yenilik de bu askeri ikta dır .bu bir toprak bağışı değildi .kolayca malikaneye dönüşen islam iktasından farklıydı.bir sorumluya emanet edilen arazi iyi işlendiği iyi bakıldığı sürece de muktasın da kalıyor aksi halde en geç 3 yıl içinde ondan alınıp orduya asker besleyen layık birine veriliyordu. Bu Selçuklu ikta usulünün aslında eski türk miri toprak hukukunun yeni şartlara uydurulmasıdır .bunlardan başka gerekince halktan ücretli askerde alınırdı .selçuklu ordularında büyük hizmetler yapan bilhassa uçlarda yaşayan Türkmenlerde ilave edilirse eski türk 10 lu sistemi üzerine kurulu büyük Selçuklu askeri gücü nün azameti ve devletin askeri karakteri iyice ortaya çıkmış olur .delhi sultanlığında ordu kalaçlar çoğunluk olmak üzere türktü ve Hindistan da askeri başarıların ardında oldukları anlaşılmıştır .7 ve 8 bin trük atlısı 200 bin Hindu askerinden üstündü.türk ün karşısında Hindu,arslanın karşısında ceylan gibidir .sultanlığın son zamanlarında orta asyadan türklerin gelişi çok seyrekleştiği için orduya asker alımını yerlilerden yapmıştır .bu nedenle zayıflamış olan Delhi sultanlığı hakimiyeti türklerin elinden zamanla yabancıların eline geçmiştir .harzemşahlar da orduyu kanglı kimek ve Kıpçak uran gibi bozkırlı Türker meydana getirmekteydi .bu kuruluş sultan tekiş zamanında başlamış hanımı terken hatunun akrabaları sıfatıyla harezmşahlar topraklarına akın eden bozkırlı unsurların çoğalması ile gittikçe artarak harzemşahlara büyük bir imparatorluk kazandıran büyük bir ordunun terken hatunun tarafını tutması ve bundan da mühim olmak üzere yerli halk ile bir türlü kaynaşamaması sultan Muhammet in Moğollar karşısında perişan düşüp devletini kaybederek bütün Ortadoğu nun Moğol baskısı altına girmesini kolaylaştırmıştır .mısırda ise ordu nun Kıpçak Türklerinden teşkiline büyük önem verilmiş bundan dolayı sultan kotuz baybars ve kalavun anayurdu olan kıpçak bozkırı ile bağlantının korunmasına dikkat edilmiştir .orta asyadan türk gençlerinin deniz yolu ile mısıra gelmelerini sağlamak için Bizans la anlaşmalar yapılıyordu.türkler nil nehri üzerinde bir ada da oturuyorlar diğerleri kahire kalesinde ikamet ediyorlardı .eski gulamanı saraya benzeyen memaliki sultaniyenin dışındaki iktalı orduya cündül halka denilirdi .sultan kalavun zamanında topraklar 24 parçaya bölünmüş bunun 4 ü has toprak olarak ayrılmış 10 u cündül halka ayrılmış gerisi de kumandanlara verilmişti.kumandanların besleyip savaşa hazır tuttukları ve onların adlarını kendi nisbeleri olarak kullanan efrat memaliki ümeru diye anılıyordu .eyaletlerde sipahiler ve ayrıca savaş zamanında orduya katılan mutavvia( gönüllüler ) da vardı .cündül halkada Türkler iktaları şahıslar aldıkları halde diğer askeri kumandan ve reisleri aracılığıyla iktalardan faydalanıyorlardı .donanmada gazneli Mahmut un industa çat diye anılan yerli kütlelere karşı hazırlattığı nehir filosu ile Selçuklularda Süleyman şah ın iznikteki vekili ebul kasımın kius limanında inşasına başladığı fakat derhal Bizans tarafından imha edilen küçük çaptaki deniz kuvvetleri vardı.bizans ile boy ölçüşecek donanmayı izmir beyi çaka bey inşa ettirmiştir .mısır türk devleti de kuvvetli donanmaya sahip olmuştu .özellikle ordusunu devrin en üstün silahları ile donatan sultan baybars zamanında Akdeniz ve Kızıldeniz de geliştirilmiş tersanelerde çeşitli gemiler yapılıyordu .selçukluların da Alanya ve Sinop ta tersaneleri vardı .
3. HALK VE TOPRAK

devlet memurlukları çoğunlukla soy a dayanmakta olup iktidar değişmelerinde dahi çok kere aynı ailede kalıyordu .mali bakımdan çeşitli eyalet ve merkezlerde daha ziyade mahalli şartlar ve gelenekler göz önünde tutuluyordu .şehirlerde ise nüfuz kazanan büyük aileler vardı.nüfuzlu olan diğer bir zümrede din adamlarıydı.bunlar her tarafta yaygın Hanefi Şafii mezheplerindeki halk üzerinde ,seyyidler ve şerifler ise Bağdat Basra ve Bahreyn bölgelerinde kalabalık olan Şiiler üzerinde etkili oluyorlardı.ova kır ve tarlalarda çalışan köylü ise topraklarının has ve ikta durumuna göre devletin himayesinde geçimini sağlıyordu .köylüler hukuki yöndeb şehir ahalisi kadar hür olup ellerindeki topraklara işleyebildikleri müddetçe veraset yolu ile sahip olduklarından karın tokluğuna çalıştırılan işçi durumunda değillerdir .türk islam devletlerinde ev bahçe ağıl gibi emlak özel mülkiyete dahil olsa da tarım arazisi ve ormanlar devlet malı sayılırdı .ülke arazisi has ikta ve haraci olarak ordu mensupları arasında bölüştürülmüştür .has ve haraci topraklardan elde edilen para devlet hazinesine yatırılır ikta arazisinin vergileri de ikta sahiplerine ödenirdi .iktalar da çalıştırılan reaya dan alınacak vergi miktarı derecelere göre alınırdı .her yıl divan defterlerinde belirtilmek üzere büyük divan tarafından tespit edilirdi .ikta sahipleri bu belirli miktarda vergiden fazlasını alamazlardı .büyük Selçuklu imparatorluğu çağında başlamış olan askeri ikta usulü türk islam topluluklarının askeri olduğu kadar idari ve hukuki en sağlam temellerinden birini teşkil ediyordu .anadolu Selçuklu devletinde Moğol istilası yüzünden düzen bozulunca ikta arazilerinin yurtluk ( mülk ) hale getirilmesi miri toprak rejiminin soysuzlaşması ordunun dağılmasını sonuçlandırmış iktasız kalan sipahilerin çıkardığı huzursuzluk devletin çökmesinde başlıca sebep olmuştur .selçuklu imparatorluğunda Tuğrul bey Alparslan melikşah ve Sencer altın para bastırmışlardır .kirman Selçuklu meliki olan kavurdun parası 1.5 asır sonra dahi değerini korumuştur .selçuklu devrinin en parlak çağı olan melikşah zamanında devlet gelirleri ve yekunu bugünkü hesapla belki trilyonları buluyordu .altın para bastıran sultan II. Kılıçaslan ile yüksek seviyeye ulaştığı görülen iktisadi gelişmeyi geniş imar faaliyetlerinden ve yazılı vesikalardan başka yurdu baştan başa kaplayan kervansaraylardan da anlamak mümkündür. Dar surlar içinde birer kaleden ibaret olan kasabalar büyümüş genişlemiş ve Konya Amasya tokat kayseri Erzurum Harput Ankara sahillerde de samsun Sinop Antalya vb. şehirler kapalı çarşıları camileri medreseleri ve imarethane darüşşifa hastane gibi kültürel ve sosyal tesisleri ile birer türk islam merkezi beldesi halinde yükselmişler bunlardan Aksaray Kırşehir Alanya ve Türkçe adlar taşıyan daha bir çokları Türkler tarafından kurulmuştur .abbasi halifesi rehberliğinde bütün islam ülkelerinde kurulmasına çalışılan ve son derece düzenli ve disiplinli olarak yürütülen loncalar tarzındaki ahilik teşkilatıdır .gayri Müslimlere kapalı olan bu teşkilat Müslüman meslek erbabına bir nevi imtiyaz sağladığından bir yandan türklerin şehir iktisadi hayatına girmesini kolaylaştırmış diğer taraftan da çeşitli sanat ve iş kollarında çalışan fakat loncalar dışında kaldıkları için türlü zorluklarla karşılaşan gayri Müslim unsurun kendiliğinden büyük ölçüde İslamlaşmasını sağlamıştır .anadolunun Türkleşmesinde nasıl baskı göçürme ve öldürme yoksa İslamlaşmasında da siyasi ve idari her hangi bir zor kullanma olmamıştır .

DİN

Balasagun dolaylarında 10 bin hanelik Türkmen olan Karluk kütlesinin Müslüman olması ile başlayan Türkler in Ortadoğu da etkili bir siyasi güç halinde belirdikleri devirde bölge kültür çevresinin en önemli unsuru dindi .islamın yerine getirilmesi gerekli olan vecibeleri arasında sayılan en önemli düşünce de bu dini yaymaktı .bu düşünce cihat anlayışı türklerin fütuhat felsefesine uygun düşüyordu .örneğin karahanlılar islamı yaygınlaştıran kurumlar meydana getirdikler gibi bu uğurda mücadele de etmişlerdir .karahanlı idarecileri bu bakımdan Uygurları hedef almışlardır .manihesit ve Budist olan bu türk topluluğunu iyileştirilmesi gerekli olan zındıklar olarak görmüşlerdir .gaznelilerde de devlet halk birliğini sağlayan temel unsur dindir .gazneliler en büyük başarıya kuzey hindistan da sağlamışlardır .sultan Mahmut un 17 tane hint seferi ile indus pencap halkına götürdüğü İslamiyet sonra oğulları ve Delhi türk sultanlığı vasıtasıyla yaygınlaştırılmış bugünkü Müslüman olan Pakistan devletinin temelleri oluşmuştur .islamiyet Türklük manevi birliğinin sağladığı hem türkün kudret ve şanını yükseltmek hem de islam dinini yüceltmek gibi bir gaye ortaklığında gelişen bu ruh haçlı ordularını mağlup ettikten sonra Moğol istilacılığını da kendi İslami türk birleşmesinde eritmiştir .
1. Sünnilik – Şiilik : islam kültür çevresinde Türkler çoğunlukla Sünni idiler .irani geleneklerle az ilgisi olan Sünnilik aynı zamanda türk düşüncesine uygun düşen bir akılcılığı ifade ediyordu .türkler Sünniliğin 4 kolundan biri olan Hanefiliği benimsemişlerdir .sebebi de bu mezhebin insanda iradeyi tanıyarak ilahi emrin akıl yolu ile delillendirmeyi caiz görmesi ve bazı hukuki esasların türk asıllı olduğu sanılan Semerkantlı ebu Mansur maturidi tarafından maveraünnehir türk çevresinde işlenmiş olmasıdır . Abbasi halifelerinin de aynı mezhebi temsil etmeleri islam türk devletleri ile hilafet arasındaki münasebeti iyice kuvvetlendiriyordu.bundan dolayı Selçuklu başbuğlarının horasan da siyaset sahnesine çıkışlarını Abbasi halifesi ilgi ile karşılamış ve onlarla süratle temas kurma imkanlarını aramıştır .tuğrul beyin nişabura birinci gelişinde ( 1038 ) halife el kaaim tarafından Selçuklulara gönderilen elçi kaynaklara göre Türkmenlerin tahribat yapmamalarını söylemiştir . Selçuklu fütuhatı ilerleyip yeni devletin kudreti bütün iran da hissedildiği ve korkuya kapılan şii büveyhlilerin Bağdat ta ve civarda baskıyı arttırdıkları zaman bizzat halifenin Selçuklu sultanını Bağdat a davet etmesi ile Şiilik ve kolları ile mücadele Selçuklu siyasetinin temel prensiplerinden bir olmuştur . Şiilik 11.yy da fatımıiler tarafından bu şii devletinin maddi ve manevi desteğiyle Sünni islam memleketlerini karışıklığa düşürmek için en kuvvetli silah olarak kullanılıyordu.ırak ve güney iran ı ellerinde tutan tutan şii büveyhliler Abbasi halifelerini etkileri altına almasıyla bu durum büyük çoğunluğu Sünni olan doğudaki islam devletlerini rahatsız etmekteydi.halk yönünden en büyük ızdırap kaynaklarından birisi de bu ayrılığa son vermek için büveyh devletini ortadan kaldıran sultan Tuğrul beyin Bağdat ta törenle doğu ve batı hükümdarı ilan edilmesi aynı zamanda bu dini siyasetin hilafetçe de resmen onaylanmasıdır .fatımileri doğudan el çektiren Selçukluların başarısı dolaysıyla Sünniliğinde başarısı olmuş ve artık Selçuklu idarecileri islam dünyasının Sünnilik bayrağı altında birleştirmeyi başlıca gayelerinden birisi saymışlardır .tuğrul beyden sonra Alparslan bir yandan Mekke ve Medine de kendi Abbasi ve halifesi el kaaim adına hutbe okutur kurmuş olduğu nizamiye medreseleri yoluyla bilgi ve düşünce yönünden Sünniliği kuvvetlendirirken bir yandan da Fatımi devletini yıkmaya hazırlanıyordu .sultan melikşah ise yine Fatımi propagandasıyla desteklenerek meydana çıkan daveti cedide sloganı altında yürütülen Batıniliğin başı olup kazvin civarında kayalıklarda meşhur alamut ( kartal yuvası ) kalesini ele geçirerek o bölgede korkunç bir yer altı faaliyeti ile Selçuklu imparatorluğunu içinden çökertmeye çalışan hasan sabbaha karşı şiddetli mücadeleye atılmış ve son günlerinde mısırın zaptını planlamıştı türk islam hakimiyeti için bu derece önem taşıyan Şiiliğin ve Batıniliğin yok edilmesine yönelen bu Selçuklu siyaseti düşünce teşkilat ve siyasi gaye bakımlarından bu türk imparatorluğunun devamı durumundaki eyyubiler tarafından takip edilerek başarıya ulaştırılmış ve Selahattin eyyubi Fatımileri yıkarak ( 1171) kendi Sünni devletini kurmuştur .mısır tük devleti sultanları da aynı izde yürümüşlerdir . Batıniliğin kollarından olan ismaililik ile mücadele eden aybeg ve kotuz dan sonra Bağdat Abbasi halifesinin 1258 de Moğol hülagu tarafından öldürülmesi üzerine aynı aileden el mustansir i kahire de halife ilan eden sultan baybars ile adeta resmiyet kazanan bu siyaset Osmanlıların sonuna kadar devam etmiştir .aynı siyaset Türkmen beylikleri atabeylikler Selçuklu devletleri harezmşahlar Delhi sultanlığı tarafından da takip edilmiştir
2. Dini bilgiler : karahanlılar zamanında ve özellikle buhara ve Semerkant şehirleri ile gazneliler zamanında gazne ve hint türk sultanlığında Delhi şehirleri müderris vaiz hatip ve medrese talebelerinin başlıca merkezi durumundaydılar .maveraünnehir islam türk kültür çevresi tanınmış bilginleri yetiştirmeye başlamıştı .büyük mezhep kurucusu olan Abdullah mübarekül Türki ünlü bir hadis bilgini ve aynı zamanda tefsirci ve gramerciydi .ilk hadis ve megazi bilginlerinden olan Tarhan oğlu ebul mutamir Süleyman ile oğlu ebu Muhammet ül mutamir türk asıllıydılar .islam aleminin en büyük mütefekkirlerinden ve Bağdat nizamiyesinin rektörü olan gazali önemlidir .haçlı seferleri ile Moğol istilası dini eğitim bakımından bir durgunluk devri getirdiyse de 13 yy dan sonra Anadolu da büyük din adamları ve sufiler yetişmiştir .türk hükümdarları ve devlet adamlarının Sünniliği ve Müslümanlığı bu kadar muhafaza etmeleri onların mutaassıp oldukları anlamına gelmez .türk idarecileri hoş görüşlü davranışlara sahiplerdir .örneğin : Tuğrul beyin Bağdat ta taç giyme töreninin hatırası olarak kabartma tasvirli bir altın madalyon hazırlaması Selçuklu devleti dönemindeki kabartama heykel sanatı ürünleri sultan Alparslan ve melikşah ın gayri Müslimlere karşı babaca davranışları sultan Sencer huzurunda devam eden dini felsefi sohbetler I.kılıç aslanın Süryaniler ve Ermenilere karşı iyi davranışları Hıristiyanları hoş tutan ve Malatya da Süryani patriği ile kutsal kitap üzerine yaptığı münakaşalara girişen Konya da bahçelere mermer heykeller diktiren II. Kılıç aslan saray kapı ve duvarlarına insan resimleri astırmıştır .
3. Sufilik : türk islam devletlerinde sufilere de hoş görülü davranılmış hele bunların büyüklerine saygı gösterilmiştir .sufilere göre gerçeğin akıl aracılığıyla değil ancak sınır tanımaz his yolu ile kavranabileceğini görüşü vardır bu görüş Türkistan ve horasan da en canlı çevresini bulmuş bu durum türk islam devletlerinde türlü tarikatlar içinde çalkalanmasına yol açmıştır .müminlere kesin şart ve kaideler halinde bir çok şartlar yükleyen kuranı kerimden ziyade duyguyu geçerli saydıkları için medreseye cephe alarak raksı ve musikiyi ön plana çıkaran ve zaviyelerde hankahlarda ruhani bir hava içinde yaşayan sufiler ( şeyh ve dervişler ) isalm dogmatizmine uymakta güçlük çeken bozkırlı Türkmen kitleleri üstünde etkili oluyorlardı .tanınmış din bilginlerinden çoğu aynı zamanda sufiydiler .bunlar İslami akıdelerle sufilik arasında çelişkiyi yumuşatmaya çalışıyorlardı .bu görüş başarıya ünlü kelamcı gazali ile ulaştı .islan dünyasında farabi ile canlandığı bilinen eski yunan felsefi düşüncesine karşı dini felsefenin çeşitli konularında yazdığı kitap ve risalelerinde sağlam mantık a dayalı ikan edici delillerle uzlaştırmaya muvaffak olduğu kelam tasavvuf yolu ile gazali asırlarca islam dünyasının aydın çevrelerinde çok tesirli olan islam sufiliğinin esaslarını kurmuştu .sufilik anlayışı ile islam dünyasında her türlü yıkıcılığa göğüs gerebilecek bir ruhi huzur sağlamak maksadını güden büyük bir mütefekkirin düşünceleri o tarihte bir hayati realiteye de uygun düşüyor bir sosyal ihtiyaca cevap veriyordu .türk islam devrinde rifailikten başka dört büyük tarikat bilhassa toplayıcı vasıfları vardı .bunlar : abdülkadir geylani tarafından kurulup Hindistan da oradan ispanya ya kadar yayılan Kadirilik ,harezmşahlar zamanında şeyh necmüddin Kübra tarafından kurulan kübrevilik ,Anadolu da muhyiddin Arabi tarafından kurulan ekberilik düşünceleri arasında en önemlisi eski türk alplık telakkilerini yansıtan melameti fikirleri ile türk psikolojisini oldukça kavrayan esaslar ihtiva ediyor ve Anadolu da anlayış bakımından daha çok iran sufiliğine yakın Mevlevilik e temel vermiş oluyordu .yesevilik ise Türkistan da yesi şehrinden hace Ahmet yesevi tarafından kurulmuş olup tarikat dili Türkçe idi . yesevilik tarikatı maveraünnehir bölgesinde nakşibendlik ve Anadolu da Bektaşilik ve benzeri tarikatların ortaya çıkışlarını hazırlamıştı .türk sufiliğinin iran sufiliğinden daha fazla yaygın ve başarılı oluşu onun özelliğinden ileri gelmektedir .tasavvufi davranışı sanatkarane bir dünya görüşüne geçiş sayarak dolaysıyla mücadeleye sırt çevirerek onu kavimler devirler üstü bir düşünce tarzı kabul eden iran sufiliğine karşılık türk sufiliği insanı doğru ahlakı ve ruh temizliğini gaye edinmiş ve bu gayesini kadim türk düşüncesinin karakteri gereği olarak vatan ve ülkü fikirleriyle kaynaştırmıştı .türk sufiliğinin temsilcileri ve taraftarları yurt müdafaasında sınır boylarında ve fütuhatta büyük hizmetler görmüşlerdir . bozkır türk Alpleri horasanın ruhani atmosferinde baba abdal gibi deyimlerle anılan türk şeyhlerinin rehberliğinde alperenler olarak savaş ülkesi Anadolu da gaziler sıfatı ile vatani vazifelerini yapmışlardır .anadolu da dini duyguları siyasi istismara vasıta kılınarak tahrik edilen Türkmenler devlete baş kaldırmışlardır .babalar ve abdallar halk velileri idiler .zihniyetleri basit bir İslami cila altında gelişen rafizi telakkilerinden oluşmuştu .dolaysıyla horasana inen türk kütleleri üzerinde İslami akideler yanında eski iran maniheizm mazdekizm Zerdüştlük gibi dini kalıntıları ile birleşerek yeni bir mezhep hüviyeti kazanmış olan Şiilik tesirleri de vardır . sünniliğe aykırı inanca eğilim bilhassa halk velilerinde hissediliyordu .eski türk davranışı kadrosu içinde ortaya çıkan rafizi dervişler Türkmenler arasında sevilip sayılıyor hatta birer Sünni Müslüman olarak isalm birliğinin koruyuculuğunu yaptıklarını Şiilik ve kolları cereyanlarla mücadele ettikleri ortada olan Türkmen hükümdarları tarafından da inkar edilmemiştir .böylece türk islam devletlerinde bir yandan aydınlara hitap etmek diğer yandan halkı temsil etmek üzere gelişen ve yayılan sufilik her iki cephesi ile Anadolu da da mevcut olmuş ve bilindiği gibi burada Türkmen babaları yanında İslami ilimlere vakıf derin kültürlü sufiler büyük rol oynamışlardır .türkmen beyliklerinde de tasavvufi eserler yazmışlardır .sufilik Delhi türk sultanlığında da etkili olmuştur .brahmanizme karşı içten ve gerçek ibadete üstünlük veren bakhti hareketinin 14 yy da kuvvetli savunucusu olan ramanadın şu fikirleri İslami sufilik inancını yansıtmaktadır .her şeye hakim olan tanrı her şeyde mevcut olan bir kudrettir .

FELSEFE VE İLİM

İslam felsefesinin biri eski yunan felsefesine diğeri de sufiliğe dayalı olarak iki yanlı gelişme takip ettiği ve her iki cephesinde de türk düşüncesi ile ilgili bulunduğu görülmektedir .türklerden önce islam dünyasında kelam münakaşaları içinde yetişmiş ünlü sufiler vardı .sufiliğin merkezileşerek teşkilatlanması türk islam idaresinde olmuştur . halife el memun zamanının büyük tercüme faaliyeti ile islam zihniyetine nüfuza başlayan yunan felsefesi tam başarısını Türklere borçludur .çünkü karakteri madde ölçüsü mantık ve faydacılık olan yunan düşüncesi temelinde peygamberlik ve mucizelerin yattığı sami düşüncesinden kaynak alan islam düşüncesinden ziyade gerçekçi olan türk düşüncesine yakındır .bundan dolayı yunan felsefesi islam fikir hayatında ilk hakiki temsilcisi olarak farabi yi bulmuştur .farabi Aristoteles in hemen bütün fikirlerini en iyi açıkladığı için muallimi sani ( 2.öğretmen ) lakabı ile tanınmıştır .farabinin felsefe ile dini ( akıl ile iman ) uzlaştırma konusunda açtığı çığır ibni sina ile doğuda ve Hıristiyan ilahiyatçısı aguuino Thomas ile batıda takip edilmiştir .siyaset mevzuunu inceleyen farabi nin hürriyeti izah tarzı da çok ilgi çekicidir .doğru düşünen ve düşündüğünü yapmak iradesine sahip olan insan hürdür .hem doğru düşünmüyor hem iradeden mahrum bulunursa behimi ( hayvan ) gibidir .doğru düşünüp iradesi yok ise o köledir .ilim ve felsefe ile meşgul kimselerden bazıları kölelikte öteki insanlardan geri kalmazlar .bunların bilgilerinden fayda gelmeyeceği gibi diğer ilim erbabı içinde utanç kaynağıdırlar .ibni sina türk islam kültür çevresinde yetişmesi ve felsefi bilgisinin esaslarını farabiden alması türk islam kültürünün yüceliğini gösterir.islam ın en büyük filozoflarından ikincisi olarak doğuda ve batıda çok tesir yapmış kitapları Latinceye çevrilerek öğretim kuruluşlarında okutulmuştur .gazali ile muhyiddin arabinin bu müspet felsefenin başka mecraya sürüklenmesinde başlıca rol oynadıkları görülür .böylece yeni düşünce hızını kesmiş ve yerini gittikçe sufiliğe bırakmıştır .gazali müspet felsefeye karşı en iyi mücadele verendir .gazali bu konuda filozofların yıkılışı adlı eseri kaleme almıştır .doğuda gazali sufiliğinin tesiri azaltılmamış halk kütleleri tarafından benimsendiği bilinen çeşitli rafizi telakkilerde yüksek din felsefi seviyesinin düşmesine yol açmıştır .bu gelişmeler ile sufilik akıl dışı uygulamalar haline gelmiş ve artık her şey şeyh ve dervişten keramet beklenir hale gelmiştir .bu durun insanları ilmi anlayıştan uzaklaştırmış ayrıca dini bilgileri gittikçe kalıplaşan medrese ile dergah arasında sürüp giden kavgalarda önceki asırların gümrah aklı düşünce ve ilim hayatını adeta tüketmiştir .bu sebeple türk islam toplulukları tarihinde müspet ilim konusunu iki devrede ele almak gerekir .12 yy kadar olan ilk devrede felsefe de olduğu gibi dünyaya rehberlik edecek bir kudret gösteren ilim daha sonra silinip gitmiştir denilebilir .türk islam çevresinde müspet ilim farabi ile başlar ihsaül ulum adlı kitabı ile bu ilimleri tasnif etmiştir .matematik ilminin doğudaki temsilcisi olan abdullahüt Türki ayrıca ibnül Türki ciliyinin cebir adlı eseri vardır .matematik bilginlerinden biride harezmli ebu reyhanül biruni dir .el biruninin eserlerinde ayetlerle yunan filozoflarının sözlerini bir arada zikretmiştir .ona göre mamuriyet ( medeniyet ) çeşitlilikten doğar .biruninin matematik alanındaki çalışmaları problemler olarak ta bilinir .astronomi de yıldızlardan geleceğe ait hükümler çıkarma gayretlerinin ( ilmün nücum ) yersizliğini açıklayan farabiye göre gökyüzü varlık ve hadiselerinden insanların akıbetlerini keşfetmek mümkün değildir .farabiye göre her hadisenin bir sebebi vardır .tesadüfler bizim sebebini bilmediğimiz hadiselerdir .isalm türk dünyasında hekimlikte ibni sina ilk planda gelir .batıda tababetin hükümdarı olarak anılır .biruninin kitabüs seydelesi eczacılığa dairdir .ibn bedir in en nasıri adlı eseri baytarlık kitabıdır .coğrafyanın ilim haline gelmesi türk islam çağında olmuştur .el biruni sultan Mahmut ile gittiği Hindistan ın tarihini örf ve adetlerini tespit ettiği tahkik malil hind adlı eseri bu kıtanın coğrafyasına dair geniş bilgiler vermektedir . Hindistan Afganistan ve harezm hakkındaki jeolojik tespitlerini kaydetmiştir . filoloji alanında arap dilinin en iyi sözlüklerinden biri kabul edilen es sihah fil luga veya sıhahı cevheri adlı eserin yazarı İsmail cevheridir .tarih alanında da bir çok eser yazılmış ama bunların çoğu maalesef günümüze kadar gelememiştir .karahanlı ülkesinde Türkçe manzum olarak yazılan kutadgu bilig türk devlet düşüncesi kanun anlayışı hakimiyet telakkisi ve siyaset görüşü bakımlarından şüphesiz bir şaheserdir .bu kitap balasagunlu Yusuf has hacip tarafından kaşgar da 1070 e doğru Uygur harfleri ile yazılmış ve buğra hana sunulmuştur .uygur harfleri ile yazılmış Türkçe manzum diğer bir kitap ta Ahmet yükneki tarafından emiri dad olan Muhammed beye ( adalet bakanı ) sunulmak üzere atabetül hakayık eseridir .bu eser kutadgu bililigten sonra yazılmış olup islam etkisi koyulaşmıştır .islam dünyasında eğitim ve öğretim ilk defa sultan alp arslan zamanında programa bağlanmış ve devlet himayesi altına alınmıştır .selçuklu devletini bu ciddi kültür faaliyetlerine iten sebeplerden biride ana siyaset olan Şiilik ve diğer rafizi düşüncelerle olan mücadeledir .büyük ilim ocakları olan medreselerin kurulması ile imparatorluk ölçüsünde kadrolanan öğretim düzenine girildi .böylece tanınmış ilim ve fikir adamlarını sinesinde toplayan maaşlı müderrisleri aylık ve erzak tahsisatı alan öğrencileri ile meccani öğretim yapan ders programları tespit edilmiş ve zengin kütüphaneler ile donatılmış en yüksek öğretim müessesi olarak medrese islam dünyasında sultan Alpaslan zamanında kuruldu ( 1066 ) Bağdat ta kurulan bu medresenin adı nizamiye medresesidir dini bakımdan Hanefi ve Şafii fıkıhlarını öğreten Bağdat nizamiyesi ilim ve fikir hayatında mühim rol oynamış bilginler yetiştirmiştir .buradan çıkan gençler memleketin salahiyetli şahsiyetleri olarak yüksek makamlar işgal etmişlerdir .nizamiye medreselerinde dini ilimler yanında felsefe ( kelam ) filoloji ( arap dili ve grameri ) matematik gibi ilimler de okutulduğu için ve Avrupa da benzer müesseseler daha geç tarihlerde kurulduğu için Bağdat nizamiyesi yeryüzündeki ilk üniversite sayılabilir . Selçuklu devrinde edebi eselerleri ile tanınan meşhur ömer hayyam Muhammed beyhaki gibi kuvvetli temsilcileri vardır .476 senesinde bir rasathane kurularak incelemeler yapılmış ömer hayyam ebul muzaffer gibi yüksek astronomlar tarihi meliki veya tarihi celali denilen bi takvim hazırlamışlardır .bu takvim bugünde kullanılan gregorien ( miladi ) takviminden daha doğrı hesaplamalara dayanıyordu .bütün türk hükümdarları gibi Selçuklu sultanları da tarih bilgisinin gelişmesini teşvik etmişlerdir .harezmin öğüncü diye anılan ve mukaddimül edep in yazarı olan zemahşeri , ünlü tıpçılardan biri olan İsmail curcani nin eserleri vardır .devletin kültür yönünden en yüksek seviyeye ulaştığı bu çağda Moğollardan yediği öldürücü darbe yalnız bu imparatorluğu yıkmakla kalmamış aynı zamanda iç asyanın uzak bölgelerine kadar olan türk islam kültürünü söndürmüş ve bütün imparatorluğu süsleyen medeni eserleri mahvetmişti . artuklulardan olan islam ortaçağının en büyük tarihçisi olan ibnül esir vardır .danişment gazi Ahmet beyin hayat ve savaşlarını anlatan destan özellikteki danişmendname adlı eser vardır .mısırda bu devirde bir çok Türkçe eser tercüme edilmiştir .mısır sultanlığında konuşulan Türkçe halis Türkçe idi .işte bu Türkçe ile yazılan eserler Kıpçak bozkırları ile mısır ve Suriye arasında türk kültür birliğinin korunmasında da faydalı oluyordu .mısır türk ülkesinde oğuz lehçesi ile de kitaplar yazılıyordu .erzurumlu dairinin eserlerin den olan Yusuf ve züleyha önemlidir .mısır türk kültür çevresinde dikkati çeken bir hususta birçok Türkçe Arapça lugat ın hazırlanmasıdır .bu durum hakim zümre olan türk dilinin yerli aydınlar tarafından öğrenilmesini gaye güdüyordu .

EDEBİYAT


Bu İslami türk devletlerinde edebiyat ve şiir büyük gelişme göstermiştir .bugünkü edebi Farsçanın temelini atan meşhur şehname şairi firdevsi de bunlar arasında sayılabilir .zahiri semarkandi o devirde farsça yazan şairlerin en büyüklerinden olup şiirlerinde bir çok Türkçe kelime kullanan süzeni semarkandi de karahanlı sarayının saygıdeğer simalarındandır .karahanlı Türkçesiyle eserler yazmıştır .islam doğunun en büyük şairlerinden biri olan emir hüslev dihlevi türk tü. Anası timurun kızıdır .türk olmakla övünen dihlevi sultan balaban adına bir hamse yazmıştır .hint türk hükümdarları eski hint eserlerinin tercümelerine de yardım etmişlerdir .bunlar arasında en önemli olanı kelile ve dimme adıyla tanınan ahlak kitabı pançatantra nın gazneli sultanı bahramşah adına Farsçaya tercüme edilmesidir .selçuklu devletinde farsça edebiyatı çok gelişmiştir .iran edebiyatının en seçkin simaları bu çağda yetişmişlerdir .ömer hayyam arap edebiyatında önemli bir yer tutan baherzi dir fikir hayatı ve edebiyat yönlerinden gerek atabeylikler gerek Türkmen beylikleri büyük gelişme içindeydiler .fars edebiyatının tesiri altında ildenizler ülkesinde genceli nizami hakani salgurlu beyliğinde sadi gibi iran edebi dilinin büyük üstadları yetişmiştir .türk edebiyatı Anadolu da gelişme göstermiştir .kahramanlık hikayelerini kopuz çalarak söyleyen Türkmen halk şairlerinin 12 ve 13 yy Anadolu sunun gaza ve feth ruhuna uygun İslami geleneklerini türkçe terennümleri ile başlayan bu edebiyata danişmentname battal gazi destanı sarı saltık menkıbesi gibi eserler yanında yesevi şairlerinin tesiri ile sufiyane türk edebiyatı çığırı açılmıştır .sultan veled aracılığıyla gülşehri aşık paşa gibi klasik türk şiirinin temsilcilerini hazırlayan bu çağda ünlü Türkmen şairi yunus emre asırlarca erişilmesi mümkün olamayan bu şahikaya yükselmiştir .

GÜZEL SANATLAR VE İMAR FAALİYETLERİ

Türklerin bu çağda sanat dünyasına getirdiği en önemli yenilikler : medrese mimarisi ( Bağdat nizamiyesi ) medrese cami mimarisi ( sultan melikşahın isfehan daki mescidi camii) tuğla kümbet mimarisi ve çift kubbe inşaatı ( mevr de sultan Sencer türbesi ,nahcıvanda il denizin zevcesinin türbesi ) üstüvani bazen yivli yüksek ve ince minare tipi demet sütun baklavalı sütun başlığı sivri kemer pencerelerin katlar halinde sıralanması türk üçgenleri ( kubbe mimarisinde ) dikdörtgen veya beş köşeli mihrap sayılabilir . sultan Tuğrul beyin Bağdat ta taç giyip kılış kuşanması münasebetiyle bu törenin hatırası olarak hazırlanan tasvirli altın madalyon ve rey de saray hayatını canlandıran stuk panodaki kabartma Selçuklu devri sanatının nadir örneklerindendir .oğuz musikisi türk musikisinin önemlilerindendir .bütün türk devletlerinde taş işçiliği ( ahlat taş işçiliği ) ,kuyumculuk ,kakmacılık ,bakır işçiliği ,zırh ,kemer ,kalkan ,minalı cam imalatı , keramik ,yünlü pamuklu kadife dokumacılığı ,halıcılık ve döküm sanatının en önemli ürünlerini vermişlerdir .mısırda fusfat yakınında yeni bir şehir kurdurmuş olan tolunoğlu Ahmet ayrıca çeşme hamam su bendi ve islam dünyasında ilk defa yoksul ve fakirlerin parasız olarak tedavi edildiği bir devlet hastanesi yaptırmıştı .buna bağlı olarak yapılan bir de eczane vardır .toluniye camii islam sanatına türk zevk ve üslubunu katan ünlü bir eserdir .islam dünyasında bahçe kültürü ve çiçekçilik önce burada görülüyordu .yine tarihte ilk olarak semarra da Türkler tarafından kurulan hayvanat bahçesinin daha mükemmeli bu devirde mısırda kurulmuştur .karahanlı hükümdarları da ribat lar yaptırmışlardır .karahanlıların buhara ulu camileri meşhurdur .hint sultanlığında Delhi yanına aladdin kalaç şiri kasabasını ve kutb minar Müslüman türklerin Hindistan da kurdukları eserler arasındadır .bahçe kültürü Hindistan a Türkler tarafından götürülmüştür .selçuklular tarafından ortaya konanlardan daha kalabalık ve daha sanatkar eserlerdir .türk kültürünün unsurlarının başında anadil olan Türkçe başta gelir .karahanlılarda devlet dili halk dili edebi dil Türkçe olmuştur .gazneli saraylarında Türkçe konuşulmuştur .harezmşahlarda sarayda ve ordu da hakim dil yine Türkçe olmuştur .delhi sultanlığında idareci tabaka ve ordu mensupları tarafından Türkçe konuşulmuştur .selçuklular da sarayda ve her tarafa dağılmış türk askeri kuvvetlerinin her yerde konuştukları dil Türkçeydi.islam türk devletlerinde devlet dilinin bazılarında Arapça bazılarında farsça olduğu hakkındaki iddialar fazla değer taşımaz .iran sahasında ve arap memleketlerinde idareyi Türkçe ile yürütmek mümkün olmazdı.türklerin daha önceleri gelişmiş edebi dili ve kendi yazıları olduğu halde o çağda islam dininin tesiri ile kuran dili olduğu için yaygın Arapça ve halk çoğunluğunun ana dili olan farsça yanında türk dilinin devletler ölçüsünde umumileşmemiş olmasını doğal karşılamak gerekir .büyük Selçuklu imparatorluğu zamanında kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan divanı lügatıt türk eseri türk olmayanların Türkçe öğrenme ihtiyacını karşılamak amacıyla yazılmıştır .türk dilini öğreniniz çünkü türklerin saltanatı uzun sürecektir .türk kelimesi olgunluk çağı anlamına gelir .o zamanki türk topluluğuna hakim bulunan hamleci ruh iyice anlaşılmış olur .nitekim türk nüfusunun kesafet kazandığı Anadolu da bu ruh büsbütün canlanmış yunus emre başta olmak üzere bir çok şairler ve edipler yetişmiştir .konya da Türkçe için ferman çıkaran ( 1277) karamanoğlu Mehmet bey gibi siyasi temsilcilerde bulunan anadil yazı dil ve konuşma dili haline gelmiştir .eski türk örf ve adetlerinden çoğu bu türk devletlerinde de devam etmiştir .örneğin Türklere köpeğe benzer bir hayvanın rehberlik yaptığı şeklindeki rivayet eski bozkurt efsanesinin Türkmenler arasında yaşadığını gösterdiği gibi Selçuklu resmi yazılarında sultanın tuğrasında paralarda çetr üzerinde görülmüştür .göktürk ve hazar hakanlıklarında mevcut olup Selçuklu teşkilatında da önemli bir yer tutan atabeylik müessesi ve kadına devlet işlerinde rol verilecek kadar itibar edilmesi islam doğu dünyasına türklerin getirdiği idari ve sosyal yeniliklerdir .orduda kalabalık süvari birliklerinin teşkili sağ sol taksimatı büyük savaşlarda tatbik edilen turan taktiği hep bozkır kültürünün iran sahasındaki Türkler tarafından yaşatılan değerlerdir .bunlar ufak farklarla osmanlı devrinde de görülmüştür .eski türk geleneklerinin devamı olan yuğ leviratus sultanların devlet ileri gelenlerine ve halka toylarda umumi ziyafetler vermesi bu ziyafetler sonunda tabak kaşık gibi unsurların yağmalanması eski türk hakimiyet anlayışında devlet malında halkın da hissesi vardır anlayışı nedeniyle ortaya çıkmıştır .
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir