Uluslararası ilişkiler ve siyaset

Cevapla
mrt6565
Mesajlar: 1
Kayıt: 30 Mar 2019 09:29
İletişim:

30 Mar 2019 09:34

SİYASİ PARTİLER VE PARTİ SİSTEMLERİ

• Gunumuzde siyaset bilimcilerin coğu, partileri demokratik sureclerdeki onemlerini yitirmiş, orgutsel acıdan zayıf kurumlar olarak gormemektedir. Gallagher, Laver ve Mair’in belirttiği gibi, “Avrupa’daki partiler duşuşte olmaktan, hatta yok olmaktan ziyade uyum sağlama surecindedir”
• Siyaset bilimciler partileri ceşitli şekillerde tanımlamıştır.
- Orneğin, Sartori’ye gore, bir siyasi parti “secimlerde sunulan resmi bir nitelendirici isimle tanımlanabilen ve secimler yoluyla siyasi makamlara adaylarını yerleştirebilen bir gruptur”.
- La-Palombara ise bir siyasi partiyi şoyle tanımlamaktadır: “Temel amacı siyasi iktidara tek başına ya da bir koalisyon hukumetinin uyesi olarak gelerek devlet mekanizmasını denetim altına alacak kişileri gorevlendiren resmi bir orgut”.
Downs’a göreyse siyasi parti “ortak belirli amaçları olan ve bu amaçlara ulaşmak uzere birbiriyle işbirliği yapan bir koalisyon ya da bir grup birey”dir.
• Bu tanımlardan anlaşılabileceği gibi, tam olarak bir parti olarak tanımlanabilmesi için
bir siyasi grubun ayakta tutulabilir ve devamlılığı olan bir orgutlenmesi olması, secimlerde rekabet etmesi ve adaylar belirlemesi; ve siyasi iktidarı kontrol etmeyi amaclaması gerekmektedir.
, Mainwaring ve Scully’nin işaret ettiği gibi, secimlerde yarışmak isteyen ancak secime girmesi ceşitli nedenlerden engellenen orgutlu gruplar da siyasi parti olarak kabul gormelidir
• Bir toplumsal hareket, cıkar gruplarının aksine, ideolojisini ve programını daha iyi yaymak uzere bir partiye donuşebilir ya da bir partiyle butunleşebilir.
• Siyasi partiler ve parti sistemleri esas olarak 18. yuzyılın sonlarında ve 19. yuzyılda Kuzey Amerika’da ve Batı Avrupa’daki yaşanan gelişmelerin urunleridir.
• Dunyada siyasi partilerin ilk olarak ortaya cıktığı Amerika Birleşik Devletleri’nde, partiler 1790’ların sonlarında fraksiyonların giderek kurumsallaşmasıyla siyasal sistemin temel kurumları haline gelmişlerdir.
• Partiler ve parti sistemlerinin tarihsel olarak Batı Avrupa’da nasıl ortaya cıktığına dair alternatif bir acıklama toplumsal ayrılıkların siyasete yansıtılmasını esas olarak almaktadır. Sosyolojik acıklama diye adlandırılan bu yaklaşımın en onemli temsilcisi Lipset ve Rokkan’ın 1967 yılında yayınlanmış olan incelemeleridir.


• Yazarlar burada Batı Avrupa’daki ceşitli parti turlerinin (liberal, muhafazakar, sosyalist, ciftci, vs.) kokenlerinin dort buyuk toplumsal ayrılığın siyasileşmesinde bulunabileceğini one surmektedirler:
- Merkez-cevre, - toprak-sanayi- mulk sahibi-işci ve devlet-kilise,
-
• Partilerin en onemli işlevleri arasında:
• siyasal sistemdeki ceşitli mevkilere bireylerin yerleştirilmesi ve yonetişim, toplumsal cıkarların dile getirilmesi ve birleştirilmesi, siyasal katılım ve siyasi iletişim son olarak , Çeşitli mevkilere bireylerin yerleştirilmesi ve yonetişim
• Siyasal sistemde bireylerin onemli mevkilere yerleştirilmesi partilerin yerine getirdiği yonetişim işleviyle yakından ilişkilidir.
• Partilerin yonetişim işlevini ne olcude yerine getirdiği Katz’ın deyişiyle “partilik”e dayanır.
• Demokrasilerde, partiler cıkarları bir araya toplama (birleştirme) işlevini de ustlenir ki boylece toplumsal grupların taleplerini politika onerilerine donuşturmuş olurlar.
• demokrasilerdeki siyasi katılımın en cok icra edilen bicimi ulusal ve yerel secimlerde oy vermedir. Dolayısıyla, partilerin en onemli işlevlerinden biri secmenleri seferber etmek ve onları oy vermeye teşvik etmektir.
• Partilerin iletişim işlevi siyasi, ekonomik ve toplumsal meseleler hakkındaki bilginin, (Televizyon, gazete gibi kitle iletişim araçlarıyla, bilgilendirme toplantı ve konferanslarla vs) halka yayılmasındaki rollerine atıfta bulunur.
• Dunyadaki siyasi partilerin orgutsel yapısı resmi uyelik, parti ici iktidar dağılımı, liderlerin secimi ve mali kaynaklar gibi unsurlar bakımından kayda değer farklılıklar gostermektedir
• Turlerini ve temel orgutsel nitelikleri sınıflandırmak acısından partiler dort ana ture ayrılmaktadır:
• - Seckin (elite) ve kadro (cadre) partileri, - kitle (mass) partileri,
• - herkesi kapsayan (catch-all) partiler
• - kartel (cartel) partiler
• Tarihte ilk ortaya cıkan parti orgutlenmesi kadro ya da seckin partileriydi.
• Herkesi kapsayan partiler, kitle partilerinin tersine, yalnızca tek bir toplumsal sınıftan oy almayı amaclamamıştır.
• Kirchheimer kitle partilerinin herkesi kapsayan partilere donuşmesi hakkındaki tezi
• Parti orgutlenmeleri tipolojilerine yapılan son ilave kartel partisi (cartel party) modelidir. Katz ve Mair tarafından one surulen bu modelde, devlet ile buyuk siyasi partiler arasında giderek artan bir yakınlaşma yaşandığı iddia edilmektedir
• Kartel partileri, esas amaclarının secmen tabanını genişletmekten ziyade devletin kaynaklarına erişim kazanmak olması bakımından herkesi kapsayan partilerden farklılaşmaktadır.
• -İdeolojik ve sınıf temelli siyasetin zayıflaması,
- sol partiler ile sendikalar arasındaki bağların gevşemesi,
• - devletin partilere sağladığı mali desteğin artmasıyla uyelerin aidat desteğine giderek daha az ihtiyac duyulması, Avrupa’da parti uyeliğinin duşuşe gecmesinin temel nedenlerini oluşturmaktadır.
• Parti sistemlerinin dinamiklerini daha iyi anlamak icin siyaset bilimciler bu sistemleri farklı şekillerde sınıflandırmaya calışmıştır.
• İlk sınıflandırmalar partilerin sayısına gore yapılmıştır.
• Orneğin, soz konusu sınıflandırma calışmalarının onculerinden Duverger parti sistemlerini iki-partili sistemler ve cok-partili sistemler olarak ayırmış;
• coğunluk esasına dayalı secim sistemlerinin iki-partili,
• nisbi temsil esasına dayalı sistemlerinse cok partili sistemlerin oluşmasına yol actığını iddia etmiştir
• Sartori’ye gore, parti sistemi sınıflandırmalarında parti sayısını belirlemenin iki olcutu
• koalisyon potansiyelleri ve şantaj potansiyelleri olmalıdır
• Sartori ardından parti sistemlerini tekparti ve cok-parti sistemleri şeklindeki iki geniş gruba ayırır.
• Tek-parti kategorisi daha sonra demokratik olmayan ulkelerdeki gercek tek parti sistemlerine, muhalefet partilerinin iktidara gelmesine değil de var olmasına izin verildiği hegemonik parti sistemlerine ve peş peşe üç ya da daha fazla seçimde koltukların coğunu kazandıktan sonra aynı partinin devamlı olarak iktidarda kaldığı hakim parti sistemlerine ayrılır.
• Sartori’nin diğer kategorisi iki-parti sistemleridir. Bunların iki ana niteliği vardır.
• - Birincisi, tek parti kendi başına yonetir;
• - İkincisi, iki buyuk parti arasında iktidar değişimi olacağına yonelik bir beklenti vardır.
• çok-particilik konusunda Sartori iki tür önerir:
• - Sınırlı coğulculuk (limited pluralism) ve aşırı coğulculuk (extreme pluralism).
• Sınırlı coğulculuğu tanımlayan nitelikler parlamentoda üç-beş partinin mevcut olması, partiler arasındaki ideolojik mesafenin fazla olmaması ve partilerin merkezdeki oylar icin rekabet ediyor olmasıdır. Öte yandan, aşırı coğulcu parti sistemlerinde beşten fazla parti vardır, parti rekabeti ideolojik açıdan kutuplaşmıştır ve siyasi yelpazenin uç-sol ya da uç-sağında sistem karşıtı (yani siyasi rejimin meşruiyetini zayıflatmaya çalışan partiler) vardır.
• Sartori’nin son kategorisi, kendi deyişiyle, atomlaşmış parti sistemleridir

Siyasi Rejimler: Demokrasiler ve Diğer Sistemler
Aristoteles, tek kişinin yonettiği rejimlerden, tek kişinin toplumun cıkarı icin yonettiği rejime monarşi, kendi cıkarı icin yonettiğine de tiranlık der.
• Brooker demokratik olmayan rejimler adlı kitabında bu rejimleri incelemek icin beş farklı neden sayar
• Linz ve Stepan, diktatorluk tiplerini, coğulculuk, ideoloji, mobilizasyon (kitlelerin harekete gecirilmesi) ve liderlik gibi dort olcute gore ayrıştırır.
• Bu dort olcutte aldıkları değerlere gore de diktatorlukler:
- otoriter (authoritarian), Franco Ispanya’sı (1939-1979), Salazar Portekiz’i (1932-1974), Turkiye’de tek parti donemi (1923-1950)
- totaliter (totalitarian), Nazi Almanya’sı, Stalinist Rusya, erken donem Doğu Avrupa komunizmler
- post-totaliter (post-totalitarian),
- sultancı (sultanistic) olarak dort ayrı ideal tip oluşturur. Bu rejim tipini Duvalier yonetimindeki Haiti, Markos yonetimindeki Filipinler, Cavuşesku yonetimindeki Romanya, Şah donemindeki İran, Somoza yonetimindeki Nikaragua
• Linz ve Stepan diktatorlukleri coğulculuk, ideoloji, mobilizasyon ve liderlik olcutlerine gore sınıflandırırken, Geddes sınıflandırmasında yonetime erişimi, kimin kontrol ettiği ve siyaseti kimin etkilediği olcutlerini kullanır.
Geddes, diktatorluk sınıflandırması: Tek-parti , askeri, kişisel ve bu saf rejim tiplerinin birleşimlerinden oluşan karma tip.
• Demokrasinin tanımı iki farklı boyutta yapılabilir.
Demokrasinin tek boyutlu tanımı, Joseph Schumpeter’in demokrasi modeline dayanan, minimalist veya secimci demokrasidir
• İki boyutlu tanımın kaynağı, ilk boyutta tarif edilen cok partili rekabetci secimlere, ozgurluklerle ilgili bazı prosedurleri ekleyen Robert Dahl’in siyasal (coğulcu) demokrasi anlayışıdır
• Demokrasi tanımları kısmında tartışılan ucuncu kavramsa (pekişmiş veya konsolide olmuş demokrasi kavramı) diğerlerine gore farklılık gosterir.
• İlk olarak diktatorluğe en yakın olan secimli otoriterlik, sonra diktatorlukle demokrasinin ikisinden de ozellikler barındıran hibrid rejimler, en son olarak da demokrasiye yakın ozellikler gosteren sorunlu demokrasiler irdelenmektedir
• Bir rejimin işleyişinde secimlerin onceden bilenemezliğini etkileyecek kadar manipulasyon varsa bu rejim secimli otoriterlik olarak adlandırılır.
• hibrid rejimler Bu rejimler demokrasi ve otoriterliğin ozelliklerini daha eşit bir şekilde birleştirirler Cok partili secimler vardır ve secim sonucları belirsizdir – minimalist demokrasinin kurallarını yerine getirirler.
• Sorunlu Demokrasiler Bu rejimlerde demokratik secimler vardır ve demokratik rejimlerle bircok ozelliği paylaşırlar, ancak bu rejimler demokrasinin bazı oğelerini ihlal ederler.
• Karşılaştırmalı Siyaset Alanının Gelişimi
• Roy C. Macridis, 1955 tarihli The Study o f Comparative Politics adlı kitabında, bu eleştirileri ayrıntılarıyla ortaya koymuş ve karşılaştırmalı siyaset alanında yeni yonlerin oluşturulması icin cağrıda bulunmuştur.
Macridis geleneksel yaklaşımın beş kusuru olduğunu ileri surmuştur
Birincisi, geleneksel yaklaşım dar goruşludur
İkincisi, geleneksel yaklaşım analitik ve acıklayıcı olmaktan ziyade tasvire (descriptive) dayanmaktadır.
- Ucuncusu, buyuk olcude kurumlara, anayasal ve genel olarak yasal duzenlemelere odaklandığı icin fazlasıyla kuralcı (formalistic) ve yasalcıdır [legalistic).
Dorduncusu, siyaset bilimciler başka bazı ulkelerle olan benzerlikleri ve farkları saptamaya calışmadan tek tek ulkelerin kendi kuramlarını incelemiş olduğu icin geleneksel yaklaşım karşılaştırmalı da değildir
Beşinci olarak, Macridis’e gore, alandaki calışmalar coğu kez ampirik araştırma ve hipotezlerin sınanmasından ziyade anekdotlara dayanmaktadır
Bu anlamda davranışcı devrimi, 1950’lerden sonra ABD’de ortaya cıkan ve sosyal bilimlerde araştırma konularının birey ve grup davranışlarını icerecek şekilde genişlemesini, nicel araştırma tekniklerinin geliştirilmesini ve neden-sonuc ilişkileri kurulmaya calışılmasını teşvik eden bir gelişme olarak tanımlayabiliriz
• Buyuk olcude bu eleştirilere karşılık olarak, 1950’ler ve 1960’lar teori geliştirmeye donuk bir dizi girişime tanıklık etmiştir. Bunların arasında en one cıkanlar sistemler teorisi (systems theory) ve yapısal-işlevselciliktir (structural-functionalism).
• David Easton tarafından onerilen sistemler yaklaşımı
• Yapısal-işlevselcilik buyuk olcude Gabriel Almond’ın calışmasıyla ilişkilendirilmektedir.
• Almond’ın ve calışma arkadaşlarının 1960’ta yayımladığı Politics in Developing Areas yapısal-işlevselciliği Afrika, Asya, Latin Amerika ve Ortadoğu’daki siyaseti karşılaştırmalı bir analize dokmeye yonelik ilk buyuk girişimi temsil etmektedir
siyasi kalkınma teorileri 1960’larda karşılaştırmalı siyasette hakim hale gelmiştir.
Bu yaklaşımı ilk eleştirenlerden biri olan Huntington, 1965’te yayımladığı etkili bir makalede karşılaştırmalı siyasetteki siyasi kalkınma ve modernleşme teorilerinin merkezi varsayımlarını sorgulamıştır
KALKINMACILIĞA KARŞI ALTERNATİF ARAYIŞLARI Bunlardan ilki bağımlılık teorisiydi
2. Bürokratik-otoritarizm Arjantinli siyaset bilimci Guillermo O’Donnell geliştirmişti.
O’Donnell’ın ithal ikameci sanayileşme politikası
bu donemde (1986) ve gunumuzde de karşılaştırmalı siyasette en etkili iki teori olan akılcı secim teorisi (Downs), (rational choice theory) ve yeni kurumsalcılık (new institutionalism) teorileri rağbet gormeye başlamıştır.
Kamu secimi teorisi (Olson’ın)
• Green ve Shapiro (1994) ayrıca insanların içinde bulundukları toplumsal, kültürel ve tarihsel koşulların tercihlerini etkilediğini, dolayısıyla her zaman bireyin kendi çıkarını düşündüğünü varsaymanın gerçek hayatta mümkün olmadığını öne sürmektedir.
• Yeni kuramsalcılık 1960 ve 1970’lerde etkili olan yapısal-işlevciliğe tepki olarak ortaya çıkmış bir dizi teoriden oluşmaktadır.
• İzlek bağımlılığı veya patika bağımlılığı (path dependeney) olarak adlandırılan bu durum aynı kurumsal yapının içinde hareket eden kişilerden sonra gelenin kendisinden önce gelenlerle benzer davranmasına neden olmaktadır.
Devlet kuramlarını ve yasaları inceleyen bir araştırma alanı olarak ortaya çıkan karşılaştırmalı siyaset
Bu calışmaların onemli bir kısmı gunumuzde en onemli karşılaştırmalı siyaset dergileri olan Comparative Politics, Comparative Political Studies ve World Politics'te yayınlanmaktadır
Cevapla
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 8 misafir