Şiddet nedir?

Cevapla
turan68
Mesajlar: 1
Kayıt: 30 Mar 2019 23:03
İletişim:

30 Mar 2019 23:08

ŞİDDET NEDİR
Yıllardır aile içinde, sokakta yaşayanlarda, ceza ve tutukevlerinde varlığı bilinen ve çözümler aranan şiddet olgusu son yıllarda okul, hastane, kamu kuruluşları gibi alanlara da sıçrayarak toplum huzurunu tehdit etmekte ve stres yaratmaktadır (Atan ve Dönmez, 2011).
İnsanlık tarihi boyunca var olduğunu söyleyebileceğimiz şiddet kavramı, dar anlamıyla yalnızca fiziksel şiddeti içerir. Genel anlamda şiddet; “aşırı duygu durumunu, bir olgunun yoğunluğunu, sertliğini, kaba ve sert davranışı, beden gücünün kötüye kullanılmasını, bireye ve topluma zarar veren etkinlikleri” kapsar (Köknel, 2006).
Sağlık kurumlarındaki şiddet ise “hasta, hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan; tehdit davranışı, sözel tehdit, ekonomik istismar, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum” olarak tanımlanmıştır (Saines, 1999).
Sağlık ortamında hemşire ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet son yıllarda artış göstermektedir. Sağlık kurumunda çalışmak diğer iş yerlerine göre şiddete uğrama yönünden daha risklidir. Sözel şiddetin sıklığı fiziksel şiddetten daha fazladır (Atan ve Dönmez, 2011). Değişik çalışmalarda, sağlık kurumlarında çalışmanın, diğer iş yerlerine göre şiddete uğrama yönünden 16 kat daha riskli olduğu belirtilmiştir (Elliott, 1997). Şiddetle karşılaşmanın, hekimler kadar diğer sağlık personeli ve hatta hastalar için de ciddi bir sorun olabileceği, hasta ya da yakınlarının değişik nedenlerden kaynaklanan gecikmeleri kabullenemeyip saldırganlaşma eğilimi gösterebileceği belirtilmektedir (Ayrancı ve ark., 2002).
Yapılan çalışmalar sonucunda, sadece yaralanma gibi ciddi olanların şiddet olarak algılandığı ve çok az saldırının kayda alındığı ortaya çıkmıştır. Şiddete uğrayan sağlık çalışanlarında şiddetin ardından anksiyete ve huzursuzlukta artış gibi psikolojik etkiler ve morarma, ağrı, işitme kaybı, şişlik, burkulma-incinme gibi fiziksel etkiler görülmektedir. Türkiye’de sağlık personelinin mağdur olduğu eylemlere ilişkin yasal düzenlemeler de eksiklikler bulunmaktadır. Hastaneler, sağlık çalışanları için belki de gün geçtikçe tehlikeli ortamlar olmaktadır. Bu durumda hekimler ve sağlık çalışanları kendilerini güvende hissetmemektedirler. Gerek sağlık hizmetindeki hızlı değişimler gerek yasal uygulamalardaki eksiklikler şiddetin önlenmesinde ve çalışan güvenliği sağlama konusunda boşluklar bırakmaktadır (Barrett, 1997; Atan ve Dönmez, 2011; Gates, 1995; Annagür, 2010
Sağlık Kurumlarında Şiddet
İşyerinde şiddet ve şiddet tehdidi, hem işyeri personelinin memnuniyetsizliğini hem de organizasyonların yapısını etkileyen önemli bir etkiye sahiptir. İşyeri şiddetinin hizmet ve bakım kalitesinde olumsuz etkileri vardır. Ayrıca şiddet fiziksel veya psikolojik zarar verebilir. Sağlık çalışanlarının değişik boyutlarda şiddete maruz kaldıkları, şiddetin boyutlarının fiziksel şiddetten psikososyal şiddete kadar değişik boyutlarda olduğu söylenebilir (Atan ve Dönmez, 2011).
Psikolojik şiddet; taciz, rahatsız etme ve kötü davranış yoluyla herhangi bir kişiye yönelen ve kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla, kasıtlı olarak yapılan saldırılar olarak tanımlanmaktadır. Psikolojik şiddet, kalıcı psikolojik ve psikosomatik etkiler bırakabilmesi bakımından fiziksel şiddetten daha tehlikeli olabilmektedir (Davenport ve ark., 2003; Westhues, 2002).
Araştırmacılar şiddetin, toplumda ve iş yerlerinde yaygın bir halk sağlığı sorunu ve mesleki tehlike olduğunu, iş yeri şiddetinin ve saldırganlığının, günümüzde gittikçe artan bir önem kazandığını belirtmişlerdir. Yine, alınan tüm önlemlere ve önerilere rağmen, yıllardır sağlık alanında çalışan sağlık çalışanlarına karşı şiddetin gittikçe arttığını ve sağlık personelinin şiddet yönünden risk altında olduğunu vurgulamışlardır (Ayrancı ve ark., 2002).
Sağlık kurumlarında, 24 saat kesintisiz hizmet verilmesi, stresli aile üyelerinin varlığı, hastaların uzun süre beklemesi ve bakım hizmetlerinden yeterince yararlanamaması gibi şiddet riskini arttıran değişik faktörler bulunmaktadır. Ayrıca işlerin yoğun fakat personel sayısının az olması, aşırı kalabalık ortamda çalışma, tek başına çalışma, şiddetle baş etme konusunda çalışanın eğitim yetersizliği ve yeterli sayıda güvenlik elemanının olmaması gibi bir takım faktörler de şiddet riskini artıran unsurlar arasında sayılabilir (Çamcı ve Kutlu, 2011).
Sağlık bakım profesyonellerine yönelik şiddetin; ziyaretçiler, çalışma arkadaşları, hastalar ve hasta yakınlarını içeren çok çeşitli kaynakları vardır. Özellikle hasta yakınlarının bir an önce kendileriyle ilgilenilmesini istemesi, kendi hastalarının daha acil olduğunu düşünmeleri, bekleme odalarının düzensiz ve kalabalık olması, hasta ve hasta yakınlarının işlerin düzenli yürümediği veya içeri almada adil davranılmadığı hakkındaki şüphelerinin olması, sağlık çalışanlarının güvenlik ile ilgili işlerle ilgilenmesi risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır (Aktuğlu ve Hancı, 1999). İnsan yaşamının devam ettiği tüm alanlarda olduğu gibi sağlık hizmeti sunulan alanlarda da çeşitli riskler mevcuttur. Bu risklerin önceden tespit edilmesi, gerçekleşmesi durumunda neler yapılması ve risk yönetiminin nasıl sağlanması gerektiğinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede, acil durumları yönetmek için çeşitli araçlara ihtiyaç duyulmuş ve bunlara yönelik bir takım uyarıcı sistemler geliştirilmiştir. Tüm dünyada bu amaçla en yaygın kullanıma sahip olan araçlardan birisi olan renkli kodlar; hastane çalışanlarını haberdar etmekte, risk durumunda iletişime olanak tanımakta, kısa ve net mesaj vermekte, doğru müdahale için zaman kazandırmakta, panik oluşmasına engel olmakta, acil durumlara hazırlıklı olmayı mümkün kılmakta ve hasta ve çalışan güvenliğini sağlamakta kurumlara yardımcı olmaktadır.
Renkli kodların çalışanlar tarafından kabul görmesi ve uygulanmasını sağlamak için belirlenen renk kodlarıyla ilgili eğitimler verilmeli, hastaneyle ilgisi bulunan herkesin haberdar olması sağlanmalı ve ortak bir dil oluşturulmalıdır. Türkiye’de Hizmet Kalite Standartları kapsamında 2008 yılında mavi kod, 2009 yılında pembe kod, 2011 yılı Temmuz ayında ise beyaz kod sisteminin uygulanmaya başlaması ile 3 farklı renkli kod uygulaması başlatılmıştır (Sağlık Bakanlığı, 2013).

BEYAZ KOD
Araştırma sonuçlarına göre şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğunun birden fazla şiddete maruz kaldığı görülmektedir. Büyük oranda erkek saldırganlar tarafından uygulanan şiddetin hastanın kendisi tarafından sözel tehdit veya saldırganlık şeklinde meydana gelmiştir. Araştırmada ilgili yazından farklı olarak şiddet uygulayanların çoğunluğunun hastalar olması, çalışma yapılan kurumun özellik itibariyle fazla komplike vakalara bakmadığı ve hasta profilinin yoğunluklu olarak ayaktan tedavi gerektiren hastalar olduğu düşünülmektedir.
Şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının çoğunluğu şiddet olayının sonucunda herhangi bir işlem gerektirmediğini ifade ederken, bazı çalışanlarda kendini savunarak karşılık verdiklerini ifade etmişlerdir. Ancak bu tür davranışların şiddet olayının türünün değişmesine ve daha ciddi sonuçlara yol açmasına neden olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle şiddet olayının çözümünde taraflardan ziyade önleyici tedbirler başta olmak üzere daha farklı yöntemlerin geliştirilmesinin daha uygun olacağı düşünülmektedir. Şiddetin önlenmesi ile ilgili yapılan araştırmalarda (Ayrancı ve ark., 2002) ise, etkili sağlık kurumu yönetimi ve şiddet konusunu ele alan korunma ve önleme araştırmalarının yapılması, riskli durumun önceden farkına varma ya da başa çıkma gibi sağlık personelinin şiddet konusunda eğitilmesi ile şiddet riskinin azaltılması mümkün olabilmektedir.
Araştırma sonuçlarına göre şiddet olayının büyük oranda muayene odasında ve muayenenin yapıldığı veya hasta kabul işleminin gerçekleştiği anda ve şiddet gören kişinin o esnada tedavi yapmakta veya hastayla konuşmakta olduğu görülmektedir.
Sağlık çalışanları ile hasta ve hasta yakınları arasındaki şiddetin öncelikli kaynağının kötü iletişim ve yanlış anlama olduğu (Yıldırım ve ark., 2011) düşünüldüğünde, bu araştırmada da şiddetin oluşmasında iletişim sürecinin etkili olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet olaylarının daha da aşağılara çekilebilmesi için; saldırgan davranışla baş etme konularında sağlık bakım personeline gerekli eğitimin verilmesi, bekleme salonlarındaki kalabalığın daha da azaltılması için randevu saatlerinin tam olarak ayarlanması, hasta odalarının ve koridorların çevresel anlamda daha iyi düzenlenmiş olması, yasa koyucuların olması, güvenlik personeli sayısının artırılması, odalarda saldırı anında haber verecek bir alarm sisteminin olması, güvenlikli kapılar ve güvenlik kameralarının olması gereklidir. Ayrıca, sağlık kuruluşlarında şiddet olaylarının kayıtları tutulup, rapor haline dönüştürülmelidir. Böyle bir uygulamayla aynı zamanda yasal prosedürler de yerine getirilmiş olup biraz da olsa şiddetin veya saldırganlığın önüne geçilmiş olacaktır. Gerek sağlık hizmetindeki hızlı değişimler gerek yasal uygulamalardaki eksiklikler şiddetin önlenmesinde ve çalışan güvenliği sağlama konusunda boşluklar bırakmaktadır. Bu boşluklar gidermek amacıyla son dönemlerde Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı tarafından uygulanmaya başlayan renkli kod sistemine geçiş (beyaz kod) ile birlikte sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet olaylarının daha da azalacağı düşünülmektedir. Buna istinaden yöneticilerin üzerine düşeni yapması ve ilgili yasal düzenlemelerin yapılması da şiddetin veya saldırganlığın azaltılması için gereklidir.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir