28.12.2013 GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI SINAV SORULARI VE CEVAPLARI

Cevapla
sibelle
Mesajlar: 31
Kayıt: 22 Mar 2017 16:50
İletişim:

23 Mar 2017 19:45

Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 977
1. Klasik iktisatçılar 1929 yılında gerçekleşen büyük buhranın nedenini aşağıdakilerden
hangisi ile açıklamıştır?
A) Nominal ücretlerin yüksek olması
B) Reel ücretlerin yüksek olması
C) Efektif talep yetersizliği
D) Para arzının gereğinden fazla artırılması
1929 Büyük Dünya Buhranı (Kara Perşembe) ABD ekonomisinde yaşanan gelişmelerin
küresel boyutta tüm dünya ekonomisinde üretim, istihdam ve ticaret
hacmi üzerinde olumsuz etkisidir.
1929 Buhranının bir takım göstergeleri:
- 1929’da ABD’de işsiz sayısı 1,5 milyon iken, 1933 yılında 13 milyona yükselmiştir.
- 1929’da ABD GSMH’sı 103 milyar dolar iken, 1933’te 55 milyar dolara düşmüştür.
- 24 Ekim 1929’da ABD borsası çökmüş bir anda 4,2 milyar $ yok olmuştur.
- 4.000’den fazla banka batmış, insanlar bankalardan paralarını çekmek istemişler
ve binlerce insanın mal varlığı bir anda yok olmuştur.
- Hem mal fiyatları hem de hammadde fiyatları düşmüştür (% 50 civarında)
- Dünya Sanayi Üretimi % 35 - % 40 arasında azalmıştır.
- Dünya Ticareti % 55 - % 80 oranında azalmıştır.
1929 Büyük Dünya Buhranının nedeni ise çeşitli iktisat okullarına şu şekilde
açıklanır:
KLASİK İKTİSAT → Reel ücretlerin yüksek olmasıdır. Yanıt B seçeneğidir.
KEYNESYEN İKTİSAT → Efektif (Toplam) talep yetersizliğidir.
MONETARİST İKTİSAT → Para arzının zamanında gerektiği kadar artırılmamasıdır.
YENİ KLASİK OKUL → Ekonomik birimlerin beklentilerinin olumsuz yönde
değişmesidir.
2. 1950’li yıllarda WillamBaumol ve James Tobin tarafından ileri sürülen ve “Boumol
– Tobin Modeli” olarak bilinen para talebi teorilerinden “İşlem Teorisi”,
paranın hangi fonksiyonunu ön plana çıkartmıştır?
A) Mübadele aracı olma fonksiyonu
B) Değer saklama aracı olma fonksiyonu
C) Hesap birimi olma fonksiyonu
D) Standardize olma fonksiyonu
Cevap:
GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI
28.12.2013
978 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Baumol ve Tobin, Keynesin para talebi teorisini geliştirmişlerdir. Teorilerini geliştirirken varsayımsal bir birey kullanmışlar (hipotetik), bireyin işlem, ihtiyat ve spekülatif para talebini incelemişlerdir.
Baumol ve Tobine göre, işlem ve ihtiyat amaçlı para talebi hem gelirin hem de faizin bir fonksiyonudur.
Baumol ve Tobinin örneğinden hareketle; Birey her ay 1.000 TL gelir elde et-sin bu durumda yıllık geliri 12.000 TL olacaktır. İşlem amaçlı para talebi faiz ora-nından etkilenmediği durumda paranın dolaşım hızı bu durumda 12.000 / 12 = 12 olacaktır.
Birey her ay elde ettiği 1.000 TL’lik gelirinin 500 TL’si ile tahvil alsın. İşlemle-rinde kullanmak amacıyla da 500 TL’lik kalan gelirini cebinde tutsun. Ayın orta-sında gelindiğinde ise cebinde para kalmayacağında aldığı 500 TL’lik tahvili sata-cak ve ayın geri kalanında işlemlerini gerçekleştirecektir. Bu durumda bireyin or-talama para talebi; 500 / 2 = 250 TL olacak ve paranın dolaşım hızı da; 12.000 / 250 = 48 olacaktır. Görüldüğü gibi işlem amaçlı para talebi faiz oranında etkilen-diği için paranın dolaşım hızı da artacaktır.
Ancak birey bu işlemi yaparken tahvil alım-satım maliyetini göz önünde bu-lundurur. Birey 15 gün tahvil almanın ya da bankada para bulundurmanın fayda-sını, tahvil satmanın maliyeti ya da bankadan para çekmeye gitmenin zahmeti ve komisyon ücretine eşitlediğinde optimum elinde tutması gereken para miktarını tespit etmiş olur. Modelde elde tutulan paranın fırsat maliyeti kaybedilen faiz geliridir ve işlem amaçlı para talebi fonksiyonu; MD= 2n
Baumol ve Tobin, Keynesin Spekülatif para talebi teorisini de geliştirmişler ve spekülatif para talebi sadece faiz oranından değil aynı zamanda tahvillerin sahip olduğu riskten de etkileneceğini belirtmişlerdir. Dolayısıyla Tobinin analizi değer biriktirme aracı olarak ekonomik birimlerin neden para talep ettiğini açıklaya-mamasına karşın aktifler arasında nasıl bir seçim yapacağını açıklamada önemli gelişmeler kaydetmiştir.
Tobinin modelinde tahvil ve para olmak üzere değer biriktirme aracı olarak iki araç vardır. Ancak tahvilin riski varken paranın riski yoktur. Tobin para talebi fonksiyonuna riski dahil etmiştir.
Sorumuza geldiğimizde ise, Baumol-Tobin Modeline göre;
Faiz oranı artarsa, faiz kazancı elde etmek isteyen bireylerin para talebi aza-lır. Buna durumda spekülatif para talebi söz konusudur.
Gelir düzeyi artarsa, daha çok işlem yapmak isteyen bireylerin para talebi ar-tar. Bu durumda işlem amaçlı para talebi (mübadele amaçlı para talebi) söz konusudur. Baumol ve Tobin’in para talebinde işlem teorisi gelir düzeyi ve faizin fonksiyonudur ve paranın mübadele aracı olma fonksiyonunu ön plana çıkart-mıştır. Yanıt A seçeneğidir. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 979
Baumol ve Tobin modelinde, faiz oranında ve gelir düzeyindeki değişmelerin
paranın dolaşım hızı üzerinde yarattığı etkiler ortaya konulmaktadır. Bu nedenle
paranın dolaşım hızındaki değişme para talebini etkilemeyecektir.
NOT: Paranın Fonksiyonları:
1. Değişim (mübadele) aracı olma fonksiyonu
2. Değer saklama (servet saklama) aracı olma fonksiyonu
3. Hesap birimi olma fonksiyonu
4. İktisat politikası aracı olma fonksiyonu
3. IS – LM modeline göre, daraltıcı maliye politikası, kendisinden daha büyük
genişletici para politikasıyla birlikte uygulandığında aşağıdakilerden hangisi
ortaya çıkar?
A) Hem faiz oranı, hem de milli düzeyi artmaktadır.
B) Faiz oranındaki artış, milli gelir düzeyindeki artıştan daha büyüktür.
C) Faiz oranındaki azalış, milli gelir düzeyindeki artıştan daha küçüktür.
D) Faiz oranındaki azalış, milli gelir düzeyindeki artıştan daha büyüktür.
IS Eğrisi, mal piyasasının dengede olduğu ve üzerindeki her noktada tasarrufların
yatırımlara eşitlendiği faiz ve gelir bileşimlerinin geometrik yeridir. Faiz ve
gelirdeki değişmeler IS eğrisi üzerinde harekete neden olur iken, maliye politikası
araçları IS eğrisinin konumunun değişmesine neden olur. Genişletici maliye
politikası IS eğrisini bir bütün olarak sağa kaydırırken, daraltıcı maliye politikası
IS eğrisini bir bütün olarak sola kaydırır.
LM Eğrisi, para piyasasının dengede olduğu ve üzerindeki her noktada para
arzının para talebine eşit olduğu faiz ve gelir bileşimlerinin geometrik yeridir.
Faiz ve gelirdeki değişmeler LM eğrisi üzerinde harekete neden olur iken, para
politikası araçları ile reel para arzındaki değişmeler bir bütün olarak LM eğrisini
sağa ya da sola kaydırır. Para arzının artması ya da reel para arzının artması LM
eğrisini sağa, azalması ise sola kaydırır.
Sorumuza geldiğimizde ise: soru bize;
Daraltıcı maliye politikası → IS EĞRİSİ SOLA
Genişletici para politikası → LM EĞRİSİ SAĞA
Daraltıcı Maliye Politikası < Genişletici Para Politikası → IS Eğrisinin sola
kaymasından LM eğrisi daha fazla sağa kayacaktır.
Bu durumda:
andaki şekilde de görüldüğü gibi, daraltıcı
maliye politikasından daha büyük bir genişletici
para politikası uygulandığında, faiz oranı
i1’den i2’ye düşerken, gelir düzeyi 1’den 2’ye
artmıştır.
Sonuç olarak; faiz oranındaki azalma çok,
gelir düzeyindeki artış ise faiz oranındaki azalmadan
azdır.
Cevap:
LM
2
LM
1
IS
2
IS
1
i
2
i
1
Y
2
Y
1
Y
İ
0
980 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Daraltıcı Maliye Politikası < Genişletici Para Politikası olduğunda;
Faiz Oranındaki Azalma > Gelir Düzeyindeki Artış olacaktır. Yanıt D seçeneği-dir.
4. Safi milli hasılaya ulaşmak için gayri safi milli hasıladan hangi unsur çıkarılması gereklidir?
A) Vasıtalı vergiler B) Vasıtasız vergiler
C) Faiz ödemeleri D) Amortismanlar
Gayrisafi Milli Hasıla (GMSH): Bir ülke vatandaşları tarafından belirli bir dö-nemde, genellikle bir yılda üretilen tüm tamamlanmış mal ve hizmetlerin piyasa fiyatı cinsinden değeridir.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH): Bir ülke sınırları içinde belirli bir dönemde, genellikle bir yılda üretilen tüm tamamlanmış mal ve hizmetlerin piyasa fiyatı cinsinden değeridir.
Gayrisafi milli hasıla üretim faktörlerinin sahipliğini, gayrisafi yurtiçi hasıla üretim faktörlerinin yerini ifade eder. ani, biri üretimin uyrukluğunu ifade ederken diğeri üretimin yapıldığı yer ile ilgilidir.
GSMH ile GS İH arasındaki ilişki;
GSMH = GS İH + Net Dış Faktör Gelirleri (NDF)
Net Dış Faktör Gelirleri: Ülke vatandaşlarının yurt dışındaki karları + İşçi gelir-leri – Ülke vatandaşlarının yabancılara borçları – (Yabancıların ülkedeki kazanç-ları – abancıların ülke vatandaşlarına borçları)
GSMH
- Amortismanlar (Aşınma ve ıpranma Payı)
Safi Milli Hasıla
- Dolaylı Vergiler (Vasıtalı Vergiler)
+ Sübvansiyonlar
MİLLİ GELİR
Dolayısıyla GSMH’dan Amortismanları (Vasıtalı Vergiler) çıkartıldığında Safi Milli Hasılaya ulaşılmış olacaktır. Yanıt D seçeneğidir.
5. Para talebinin faiz esnekliği sıfır olduğu durumda, para stokunda meydana gelen artış aşağıdakilerden hangisine yol açar?
A) Faiz oranları yükselir, GSMH değişmez.
B) Faiz oranları düşer, GSMH düşer.
C) Faiz oranları düşer ve GSMH artar.
D) Faiz oranları yükselir ve GSMH artar.
L, para talebi; M, para arzı olmak üzere; LM denklemi, LM eğrisi üzerinde pa-ra arzı para talebine eşit olduğundan L = M’dir.
Reel para arzı fonksiyonu; Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 981
MS=MP
Para talebi fonksiyonu; MD=k -hi
Para arzı para talebine eşit olacağından; MP=k -hi
ukarıdaki eşitlikte faiz oranını tek başına bıraktığımızda LM fonksiyonu elde edilir. Buna göre; i=(kh) -(1h)MP →LM Fonksiyonu
ukarıdaki fonksiyonda ’nin önündeki ifade LM eğrisinin eğimi ifade eder. k, para talebinin gelire duyarlılığını ve h ise para talebinin faize duyarlılığını gös-termektedir.
LM eğrisinin eğimi para talebinin milli gelire duyarlılığı ve para talebinin fa-ize duyarlılığına bağlıdır.
Para talebinin milli gelire duyarlılığı ne kadar fazlaysa faiz oranlarına duyarlı-lığı az olacaktır. Bu durumda LM eğrisi o kadar dik olacaktır. Para talebi faiz ora-nına duyarsızsa LM eğrisi o kadar yatay olacaktır. Bu durumda faiz oranlarındaki küçük bir değişme karşısında para piyasasını dengede tutmak için milli gelirde büyük bir değişme olması gerekecektir.
Dolayısıyla k/h oranı ne kadar yüksekse (büyükse) LM eğrisi o kadar dik ola-caktır. Bu nedenle;
1. a para talebinin gelire duyarlılığı yüksektir.
2. a da para talebinin faize duyarlılığı düşüktür.
Kısaca LM eğrisinin dik olabilmesi için k > h olması gerekir.
Benzer bir biçimde k/h oranı ne kadar az ise (küçükse) LM eğrisi o kadar yatık olacaktır. Bu nedenle;
1. a para talebinin gelire duyarlılığı azdır.
2. a da para talebinin faize duyarlılığı yüksektir.
Kısaca LM eğrisinin yatık olabilmesi için k < h olması gerekir.
Finansal yeniliklerle ekonomik birimlerin finansal aktiflere ulaşması ne kadar kolay olursa LM eğrisi o kadar yatay olacaktır. Finansal yeniliklerdeki ilerleme dışlama etkisini azaltıcı bir etki yaratacaktır. Bu durumda ise para politikası et-kinsiz, maliye politikası ise etkin olacaktır.
Para talebinin faiz esnekliğinin sıfır olması demek, LM eğrisinin yatay ekse-ne dik olması, para talebinin faiz oranından etkilenmediği ve paranın sadece iş-lem amacı ile talep edildiğini gösterir. Bu durumda, genişletici para politikası LM eğrisini bir bütün olarak sağa kayıracağından:
andaki şekilde de görüldüğü gibi, para talebi-nin faiz esnekliği sıfır iken, LM eğrisi yatay eksene dik olduğunda genişletici para politikası LM eğrisi-ni LM1’den LM2’ye sağa kaydıracak, faiz oranı i1’den i2’ye düşecek ve gelir düzeyi 1’den 2’ye artacaktır. Yanıt C seçeneğidir.
LM1LM2ISi1i2Y1Y2Yi0
982 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
6. Aşağıdaki üretim faktörlerinin hangisinde faktör geliri negatif olabilir?
A) Emek B) Sermaye C) Müteşebbis D) Toprak
Üretim faktörleri ve üretimden aldıkları paylar:
- Emek → Ücret geliri elde eder. Ücret geliri, emeğin üretimden aldığı paydır ve hiçbir zaman negatif olamaz.
- Sermaye → Faiz geliri elde eder. Faiz, sermayenin üretimden aldığı paydır ve hiçbir zaman negatif olamaz.
- Toprak → Rant geliri elde eder. Rant, toprağın üretimden aldığı paydır ve hiçbir zaman negatif olamaz.
- Müteşebbis → Kar geliri elde eder. Kar, girişimcinin üretimden aldığı paydır. Girişimci aynı zamanda risk üstlenen kişidir. Risk ise üretimden elde edilen zararı ifade eder. Zarar ise, negatif kardır. Yanıt C seçeneğidir.
7. Fiyat – tüketim eğrisi miktar eksenine dik bir doğru ise, talebin fiyat esnekliği hangi değeri alır?
A) Sonsuzdur. B) 1’den büyüktür.
C) Birdir. D) Sıfırdır.
Fiyat-Tüketim Eğrisi, mallardan birinin fiyatı değiştiğinde, tüketiciye en yük-sek tatmini sağlayan farklı mal bileşimlerinin geometrik yeridir.
Fiyat-tüketim eğrisi mallardan birinin fiyatındaki değişme karşısında iki mal-dan talep edilen miktar değişmelerini gösterir. ani iki mal için fiyat-miktar ilişki-sini verir. Buradan hareketle tek bir mal için fiyat-miktar ilişkisini gösteren Bi-reysel Talep Eğrisi türetilmektedir.
Talep Esnekliği İle Tüketici Harcamaları Arasındaki İlişkiler
Tüketicinin yapacağı toplam harcama talebin fiyat esnekliği biliniyorken, fi-yat değişmeleri karşısında nasıl değişeceği belirlenir. Tüketicinin yapacağı har-camayı E ile gösterirsek, bir mala yapacağı harcama o malın fiyatı ile miktarının çarpımı ile bulunur. E=P Esneklik Değeri Fiyattaki Değişim Sonuç
ED = 1
P↑↓
Fiyattaki artış ya da azalışa miktarda aynı oranda tepki ortaya çıkacağından toplam harcama değişmez. Çünkü Δ ↑ = ΔP↓’dir.
ED = 0
P↑
Fiyat arttığında tüketici tüketim miktarını değiştirmeye-ceğinden toplam harcama fiyat ile aynı oranda artar. Çünkü Δ = 0 ve E↑ = P↑
ED = 0
P↓
Fiyat düştüğünde tüketici tüketim miktarını değiştirme-yeceğinden toplam harcama fiyat ile aynı oranda azalır. Çünkü Δ = 0 ve E↓ = P↓
ED> 1
P↑
Fiyattaki artış karşısında tüketim miktarı fiyattaki artıştan Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 983
daha fazla azalacağından toplam harcama azalır. Çünkü Δ ↓ > ΔP↑
ED> 1
P↓
Fiyattaki düşüş karşısında tüketim miktarı fiyattaki düşüş-ten daha fazla artacağından toplam harcama artar. Çün-kü Δ ↑ > ΔP↓
ED< 1
P↑
Fiyattaki artış karşısında tüketim miktarı fiyattaki artıştan daha az azalacağından toplam harcama artar. Δ ↓ < ΔP↑
ED< 1
P↓
Fiyattaki düşüş karşısında tüketim miktarı fiyattaki azalış-tan daha az artacağından toplam harcama azalır. Çünkü Δ ↑ < ΔP↓
ASLA UNUTULMASI GEREKEN ÖNEMLİ NOT: Aşağıdaki şekillerde A noktasında tüketici mevcut geliri ile X malı satın alamaz. Sadece Y malı satın alabilir. A noktasında hiç X malı alamadığı için ve A noktasından sonra X malı alabildiği için A noktası X malına olan harcamanın BAŞLANGIÇ NOKTASI KABUL EDİLİR. A’dan 0’a yani orijine yaklaştıkça daha çok X malı alınacağından X malına olan harcama artar. A noktasına yaklaştık-ça X malına olan harcama azalır.
Talep Esnekliği İle Fiyat Tüketim Eğrisi Arasındaki İlişkiler
Fiyat tüketim eğrisinin şeklinden hareketle talebin fiyat esnekliği belirlenebilmektedir.
andaki şekilde dikey eksende X malına yapı-lan harcama, yatay eksende ise X malı tüketim miktarını göstermek üzere başlangıçta AB1 bütçe X malının fiyatı düştüğünde AB2 konumunu ala-caktır.
X malının fiyatı düştüğünde tüketici denge noktası U1 farksızlık eğrisinden U2 farksızlık eğrisine kayacaktır. Bu durumda tü-keticinin X malına yaptığı harcama AE1’den AE2’ye artmış ve X malı tüketimi de X1’den X2’ye artmıştır. X malının fiyatı düştüğünde X malına yapılan harcama AE1’den AE2’ye artması için X malının talep esnekliğinin 1’den büyük olması ge-rekir.
Talep esnekliği > 1 olduğunda; fiyat % 1 düştüğünde talep miktarı %’1’den daha çok artar. Bu durumda tüketicinin yaptığı harcama artacaktır. Sonuç ola-rak: fiyat tüketim eğrisi negatif eğimli olduğunda talebin fiyat esnekliği 1’den büyüktür.
andaki şekilde de görüldüğü gibi dikey eksen-de X malına yapılan harcama, yatay eksende ise X malı tüketim miktarını göstermek üzere başlangıç-ta AB1 bütçe X malının fiyatı düştüğünde AB2 ko-numunu alacaktır.
X malının fiyatı düştüğünde tüketici denge noktası U1 farksızlık eğrisinden U2 farksızlık eğrisine kayacaktır. Bu durumda tü-
984 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
keticinin X malına yaptığı harcama AE düzeyinde değişmeden kalırken, X malı tüketimi X1’den X2’ye artmıştır. X malının fiyatı düştüğünde X malına yapılan harcama değişmeden kalıyor ise talebin fiyat esnekliğinin 1 olması gerekir.
Talep esnekliği = 1 olduğunda; fiyat % 1 düştüğünde talep miktarı % 1 arta-caktır. Bu durumda tüketicinin X malına yaptığı harcama değişmeyecektir. Sonuç olarak; fiyat tüketim eğrisi yatay eksene paralel olduğunda talebin fiyat esnek-liği 1 olacaktır.
andaki şekilde de görüldüğü gibi, dikey ek-sende X malına yapılan harcama, yatay eksende ise X malı tüketim miktarını göstermek üzere baş-langıçta AB1 bütçe doğrusu X malı fiyatı düştüğün-de AB2 konumunu alacaktır.
X malının fiyatı düştüğünde tüketici denge nok-tası U1 farksızlık eğrisinden U2 farksızlık eğrisine kayacaktır. Bu durumda tüketicinin X malına yaptı-ğı harcama azalmıştır (AE1’den AE2’ye). Fiyat değişmesine tüketicinin hiç tepki vermediği bu durumda, yani fiyat tüketim eğrisi X eksenine dik olduğunda X ma-lının talep esnekliği 0 olacaktır.
Ayrıca, X malının fiyatı düştüğünde X malının tüketim miktarı değişmediği halde X malına yapılan harcamanın azalması için X malının talebinin fiyat esnek-liğinin 0 olması gerekir. Yanıt D seçeneğidir.
Talebin fiyat esnekliği = 0 olduğunda; fiyat % 1 azaldığında X malı tüketim miktarı değişmeyecektir. Bu durumda fiyat düşüşü kadar X malına yapılan har-cama azalacaktır. Sonuç olarak; fiyat tüketim eğrisi yatay eksene dik olduğunda talebin fiyat esnekliği 0 olacaktır.
andaki şekilde de görüldüğü gibi, dikey ek-sende X malına yapılan harcama, yatay eksende ise X malı tüketim miktarını göstermek üzere başlangıçta AB1 bütçe doğrusu X malı fiyatı düş-tüğünde AB2 konumunu alacaktır.
X malının fiyatı düştüğünde tüketici denge noktası U1 farksızlık eğrisinden U2 farksızlık eğri-sine kayacaktır. Bu durumda tüketici farksızlık eğrisi pozitif eğimli olacaktır. Fiyat tüketim eğrisi şekildeki gibi pozitif eğimli olduğunda fiyat düşüşü karşısında X malına yapılan toplam harcama AE1’den AE2’ye azalmış ve X malı tüketim 0X1’den 0X2’ye art-mıştır. X malı fiyatı düşerken X malına yapılan harcamanın artması için X malının talebinin fiyat esnekliğinin 1’den küçük olması gerekir.
Talebin fiyat esnekliği < 1 olduğunda; fiyat % 1 azaldığında talep miktarı % 1’den daha az artacaktır. Bu durumda tüketicinin X malına yaptığı toplam har-cama azalır. Sonuç olarak; fiyat tüketim eğrisi pozitif eğimli olduğunda talebin fiyat esnekliği 1’den küçüktür.
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 985
8. Telafi edilmiş talep eğrisi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Sadece ikame etkisini yansıtır.
B) Sadece gelir etkisini yansıtır.
C) Giffen malı söz konusu olduğunda pozitif eğimlidir.
D) Düşük mallarda alışılmış talep eğrisi ile çakışır.
Telafi edilmiş talep eğrisi ikame etkisi ile gelir etkisini ayrıştırmak için kullanı-lır. Telafi edilmiş talep eğrisi:
- Her zaman negatif eğimlidir.
- Her zaman sadece ikame etkisini gösterir. Yanıt A seçeneğidir.
9. Sermaye – Emek oranının sabit olduğu, ikame esnekliği katsayısının sadece sıfıra eşit olduğu üretim fonksiyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cobb – Douglas Üretim Fonksiyonu
B) Leontief Üretim Fonksiyonu
C) Doğrusal Üretim Fonksiyonu
D) CES Üretim Fonksiyonu
Üretim Fonksiyonu; en basit anlamıyla üretimde kullanılan girdi ile ne kadar ürün üretildiğini gösteren fonksiyondur. ani, girdiler ile çıktılar arasındaki ilişki-dir. Üretim fonksiyon modelleri ise şunlardır;
1. Marshall Üretim Fonksiyonu (Azalan Verimler Yasası): Üretimde sadece bir değişken girdinin kullanıldığı, diğer tüm girdilerin sabit olduğu üretim yön-temidir. Q = f(L/K,T, t)
2. Cobb-Douglas Üretim Fonksiyonu: Üretimde iki değişken girdinin olduğu ve bu iki değişken girdinin birbirini azalarak ikame ettiği, ikame esneklik katsayı-sının 1’e eşit olduğu üretim fonksiyonudur. = A.Kα.LB
3. Doğrusal Üretim Fonksiyonu: Üretimde iki değişken girdinin olduğu ve bu iki değişken girdinin birbirini mükemmel bir şekilde ikame ettiği, ikame esneklik katsayısının sonsuz olduğu üretim fonksiyonudur. = aK + bL
4. Leontief Üretim Fonksiyonu: Üretimde iki değişken girdinin olduğu ve bu iki değişken girdinin birbirinin tamamlayıcısı olduğu üretim fonksiyonudur. = min(aK + bL)
Üretimde kullanılan girdiler arasında ikame ilişkisi yok ve girdiler birbirinin tamamlayıcısı niteliğinde ise, Leontief Üretim Fonksiyonu geçerlidir. Bu durum-da farksızlık eğrisi kolları eksenlere paralel olarak uzanan L harfi şeklinde olacak-tır.
Girdiler arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olduğundan MRTS = 0 ola-caktır. Girdiler arası ikame olmadığından faktör ikame esnekliği ise 0 olacaktır.
Girdiler arasında tamamlayıcılık ilişkisi olduğundan, üretim ancak her iki girdi aynı oranda (sabit oranda) arttırılarak artacaktır. Bu nedenle bu üretim fonksi-yonuna aynı zamanda sabit oranlı üretim fonksiyonu denir. Yanıt B seçeneğidir. Cevap:
Cevap:
986 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
5. CES Tipi Üretim Fonksiyonu: Üretimde iki değişken girdinin olduğu ve bu
iki değişken girdi arasındaki ilişkinin (artan ikame – azalan ikame – sabit ikame –
tamamlayıcılık) ikame esnekliği katsayısına bağlı olduğu üretim fonksiyonudur.
Q = [KP + LP](1/E)
10. Malın fiyatındaki bir azalmanın ortaya çıkaracağı gelir etkisi ile ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Malın tüketilen miktarında daima bir artışa neden olur.
B) Giffen malı olması durumunda malın tüketilen miktarında bir artışa neden
olur.
C) Giffen malı olması durumunda malın tüketim miktarının sabit kalmasına neden
olur.
D) Normal mal olması durumunda malın tüketilen miktarında bir artışa neden
olur.
Bir malın fiyatındaki değişme, ikame etkisi ve gelir etkisi olmak üzere iki etki
çıkarır.
İkame Etkisi: Bir malın fiyatının azalması durumunda, tüketicinin fiyatı azalan
maldan daha çok, fiyatı sabit kalan (pahalı kalan) maldan daha az tüketmesidir.
Görüldüğü gibi ikame etkisinde 2 mal söz konusudur.
Örneğin; İkisinin de fiyatı 15 TL olan A ve B deterjanlarından, A deterjanının
fiyatı 10 TL’ye düştüğünde tüketicinin A malından daha çok B malından daha az
almasına ikame etkisi denir. Bu nedenle soruda 2 maldan bahsedildiğinde cevap
mutlaka ikame etkisidir.
Gelir Etkisi: Bir malın fiyatı düştüğünde tüketicinin harcayabilir geliri artar
(=reel geliri artar) ve tüketici söz konusu maldan daha çok kullanır. Buna gelir
etkisi denir. Örneğin tüketicinin geliri 100 TL iken fiyatı 10 TL olan A deterjanından
10 tane alabilir. Deterjanın fiyatı 5 TL’ye düştüğünde artık tüketici A deterjanından
20 tane alabilir. Buna gelir etkisi denir.
Gelir Etkisi=
Nominal Gelir
Fiyat↓
=Reel Gelir↑=Tüketim↑
İkame Etkisi + Gelir Etkisi = Toplam Etki (Fiyat Etkisi) oluşturur ve toplam etki
ise; bir malın talep eğrisinin elde edilmesinde kullanılır.
Soru bir malın fiyatının azalması karşısındaki gelir etkisini sormaktadır:
Normal Mal: Gelir arttığında talebi artan, gelir azaldığında talebi azalan mallardır.
Lüks Mal: Gelir arttığında talebi gelirden çok artan, gelir azaldığında ise talebi
gelirden çok azalan mallardır.
Cevap:
Fiyat Değişmesi Karşısında Mallar
Normal Mallar Düş ük Mallar
Lüks Mallar Zorunlu Mallar Düş ük Mallar Giffen Mallar
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 987
Zorunlu Mal: Gelir arttığında talebi gelirden az artan, gelir azaldığında ise ta-lebi gelirden az azalan mallardır.
Düşük Mal: Gelir arttığında talebi azalan, gelir azaldığında ise talebi artan mallardır.
Giffen Tipi Olmayan Düşük Mallar: Gelir artığında talebi azalan, gelir azaldı-ğında talebi artan mallardır. Bu mallarda İKAME ETKİSİ > GELİR ETKİSİDİR ve gelir esnekliği katsayısı negatiftir.
Giffen Tipi Olan Düşük Mallar: Gelir arttığında talebi azalan, gelir azaldığın-da ise talebi artan mallardır. Bu mallarda GELİR ETKİSİ > İKAME ETKİSİDİR ve ge-lir esnekliği katsayısı negatiftir.
NORMAL MALLARDA →
Malın fiyatı düştüğünde; ikame etkisinden dolayı her zaman talep miktarı artar.
Malın fiyatı arttığında; ikame etkisinden dolayı her zaman talep miktarı aza-lır.
Gelir etkisi, malın fiyatındaki değişmenin reel geliri etkileyerek tüketim mik-tarını değiştirmesi demek olduğuna göre ve normal malda reel gelir arttığında talep artığına ve reel gelir azaldığında talep azaldığına göre: Malın Fiyatının Düşmesi→Nominal GelirFiyat↓→Reel Gelir↑→Talep↑
Malın Fiyatının Artması→Nominal GelirFiyat↑→Reel Gelir↓→Talep↓
DÜŞÜK MALLARDA →
Malın fiyatı düştüğünde; ikame etkisinden dolayı her zaman talep artar.
Malın fiyatı arttığında; ikame etkisinden dolayı her zaman talep azalır.
Gelir etkisi, düşük mallarda reel gelir arttığında malın talep miktarı azaldığı-na ve reel gelir azaldığında talep miktarı arttığına göre: Malın Fiyatının Düşmesi→Nominal GelirFiyat↓→Reel Gelir↑→Talep↓
Malın Fiyatının Artması→Nominal GelirFiyat↑→Reel Gelir↓→Talep↑
Bir malın fiyatındaki düşme karşısında (P↓): PX ↓ İkame Etkisi Gelir Etkisi Toplam Etki (İE + GE)
Normal Mal
( - ) qX ↑
( - ) qX ↑
( - ) qX ↑
Lüks Mal
( - ) qX ↑
( - ) qX ↑
( - ) qX ↑
Düşük Mal
( - ) qX ↑
( + ) qX ↓
( - ) qX ↑
Giffen Mal
( - ) qX ↑
( + ) qX ↓
( + ) qX ↓
Görüldüğü gibi, malın fiyatındaki bir azalmanın ortaya çıkaracağı gelir etkisi durumunda malın tüketim miktarında artışa neden olmaktadır. Yanıt D seçene-ğidir.
988 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
11. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’nin üye olduğu uluslararası ekonomik kuruluş-lardan biri değildir?
A) Şangay Beşlisi
B) Dünya Ticaret Örgütü
C) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı
D) Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
A seçeneği, Şangay Beşlisi: Dünyada hüküm süren soğuk savaşın bitişi ve Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bölgede ortaya çıkan sınır güvenliği ve bölgesel güvenlik sorunlarını çözmek amacıyla 1996 yılında Rusya ve Çin’in ön-derliğinde, beş ülkenin Çin’in Shanghay ilçesinde bir araya gelmesi “Shanghay Beşlisi” adı verilen ülke grubunu ortaya çıkartmıştır. 1998’de Kazakistan’da ger-çekleştirilen zirvede ekonomik konularda da işbirliğinin oluşturulmasının gerekli-liği ele alınmıştır. Bu oluşum, Özbekistan’ın da katılımı ile 15 Temmuz 2001’de Shanghay İşbirliği Örgütü’ne dönüşmüştür. Örgütün iki daimi organı bulunmak-tadır. İlki Pekin’de bulunan Sekreterlik, İkincisi ise Taşkent’teki Terörizme Karşı Bölgesel apı’dır. Shanghay İşbirliği Örgütüne üye devletler1; Üye Devletler Gözlemci Devletler Diyalog Ülkeleri
Rusya
Afganistan
Belarus
Çin
Hindistan
Türkiye
Kırgızistan
İran
Sri Lanka
Tacikistan
Pakistan
Kazakistan
Moğolistan
Özbekistan
Örgütün organları ve yaptıkları faaliyetleri kısaca şöyle açıklayabiliriz2:
1. Devlet Başkanları Konseyi: Bu konsey her yıl bir defa düzenli olarak bir üye ülkede toplanır. Devlet başkanlarının katıldığı en üst düzeydeki karar meka-nizmasıdır. Diğer konseylerin önceden görüştükleri ve istişare ettikleri önem-li meseleler bu konseyde karara bağlanarak neticelendirilir.
2. Hükümet Başkanları Konseyi: İkinci derece de önemli olan alt mekanizma-dır. Bu da Devlet Başkanları Konseyi gibi her sene bir defa toplanır. Bütçenin onaylanması ve ekonomik antlaşmalar yapılması gibi temel sorumlulukları vardır.
3. Dışişleri Bakanları Konseyi: Bu konseyde Devlet Başkanları Konseyi’nden bir ay önce toplanır ve bu konseyin gündemini belirleyen, daha çok uluslararası sorunların yoğunlukta görüşüldüğü konseydir. Bu konsey örgütün en fonksi-yonel organlarından birisidir diyebiliriz.
4. Temsilcilikler Konseyi: Örgüte üye ülkelerin işbirliği yaptıkları alanlarda tem-silcilerin katıldığı kapsamlı görüşme ve antlaşmaların altyapısının oluşturul-maya çalışıldığı önemli bir organdır.
1http://iibfdergisi.ksu.edu.tr/Imagesimages/files/2012-2-13_0.pdf, (Erişim Tarihi: 01.04.2013)
2http://iibfdergisi.ksu.edu.tr/Imagesimages/files/2012-2-13_0.pdf, (Erişim Tarihi: 01.04.2013) Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 989
5. Ulusal Koordinatörler Konseyi: Şangay İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin ulusal koordinatörlerinin katıldığı ve yılda en az üç defa toplanan ve bir anlamda tüm diğer organları yönlendiren organdır.
6. Bölgesel Anti-terör Ajansı: Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yer alan anti-terör şubesidir, daimi niteliktedir.
Görüldüğü gibi Türkiye, Şangay Beşlisine üye değildir. Yanıt A seçeneğidir.
B seçeneği; Dünya Ticaret Örgütü (WTO): 1994’te Uruguay toplantıları so-nucu dünya ticaretinde serbestleşme amacıyla kurulmuştur. Türkiye Dünya Tica-ret Örgütüne; 26 Mart 1995 tarihinde üye olmuştur.
C seçeneği; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı: OECD, 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi'ne dayanılarak kurulmuştur ve savaş yıkın-tıları içindeki Avrupa'nın Marshall Planı çerçevesinde yeniden yapılandırılması amacıyla 1948 yılında kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün (OEEC) doğ-rudan mirasçısıdır.
Amaçları:
 Finansal istikrarın eşzamanlı olarak korunduğu üye ülkelerde ve hem de özel-likle gelişmekte olan ülkelerde halkın yaşam standardının iyileştirilmesi,
 Sürekli ve dengeli ekonomik gelişim sağlayan politikaya destek ve yardım, iş-sizliğin ortadan kaldırılması;
 Ekonomik genişleme politikasının uyandırılması ve sosyo-ekonomik eşgü-dümlü gelişmenin desteklenmesi;
 Uluslararası yükümlülüklere uygun olarak çok taraflı ve ülkeler arasında ay-rım gözetmeyen dünya ticaretinin geliştirilmesine destek verilmesi.
Üye Ülkeler:
Halen 30 tam üye olan ülke vardır, bu ülkeler arasında 24 tanesi Dünya Ban-kası tarafından 2005'de yüksek gelirli ülkeler arasında gösterilmiştir.
Kurucu Üyeler; Avusturya, Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, unanistan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İs-panya, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’dir.
D seçeneği: KEİ (Karadeniz Ekonomik İşbirliği): Karadenize kıyısı olan ülke-lerce kurulmuştur. Türkiye öncülüğünde kurulan KEİ, elbette ekonomik bir kim-liğe sahiptir. 25 Haziran 1992’de İstanbul’da imzalanmıştır.
Türkiye, Rusya, Romanya, Bulgaristan, unanistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Moldovya ve Ukrayna üye ülkelerdir.
12. Üyeleri arasındaki ticarette, gümrük tarifelerini ve miktar kısıtlamalarını kaldı-ran fakat birlik dışında kalan ülkelere karşı her bir ülkenin kendi özel tarifesini uygulamasına izin veren ekonomik bütünleşme türü aşağıdakilerden hangisi-dir?
A) Tercihli Ticaret Anlaşması B) Serbest Ticaret Bölgesi
C) Gümrük Birliği D) İktisadi Birlik
990 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
İktisadi Birleşmeler ekonomik ve coğrafi yönden yakın bir grup ülkenin aralarında
dünya ticaretini serbestleştirmesidir. İktisadi birleşme 5 aşamadan oluşur.
Bunlar;
1. Tercihli ticaret anlaşması: En dar kapsamlı iktisadi işbirliği anlaşmasıdır. Anlaşmaya
üye olan ülkeler, tek yanlı veya karşılıklı olarak belirli mallar üzerindeki
gümrük tarifelerinde indirimde bulunurlar.
Tercihli ticaret anlaşmalarının amaçları şunlardır;
1. Ülkenin diğer ülke pazarlarına daha iyi koşullarda erişimini sağlaması
2. Gümrük duvarlarının ötesine geçilmesini kolaylaştırması
3. Hizmetler ya da kamu alımları gibi tam anlamıyla serbestleşmemiş sektörlere
erişimi kolaylaştırması
4. Devletlerin uluslararası ticareti ticari serbestleşmeyi tercih ettikleri devletlere
yönlendirmelerini sağlaması
5. Uluslararası yatırımları çekmek açısından önem arz etmesi
2. Serbest ticaret bölgesi: Üye ülkelerin aralarındaki ticarette gümrük tarifelerini
ve miktar kısıtlamalarını kaldırmaları ancak birlik dışında kalanlara her
ülkenin kendi özel tarifesini uygulamasıdır. Yanıt B seçeneğidir.
Serbest ticaret bölgelerinde her ülke dışarıya karşı farklı tarifeler uyguladıkları
için uluslararası ticareti dolambaçlı yollara saptırabilirler.
Ticareti Dolambaçlı Yollara Saptırma:3 Serbest ticaret bölgesi durumunda
bölge dışından yapılacak ithalatın önce birlik içindeki düşük tarifeli ülkeye ithal
edilmesi, oradan da yüksek tarifeli ülkeye aktarılmasıdır.
Ticaretin dolambaçlı yollara sapması uluslararası ticaret akımlarının normal
gelişimini bozar. Bu nedenle bürokrasiyi artıran menşe şahadetnamesi kullanılır.
Menşe Şahadetnamesi: Dış ticarette malın kaynağını belirtmek için kullanılan
belgedir.4
3. Gümrük birliği: Üyelerin kendi aralarındaki ticarette gümrük tarifeleri ve kotaları
kaldırması ancak birlik dışındaki ülkelere tek bir tarife uygulanmasıdır.
Gümrük birliklerinin ekonomik etkileri;
3 Prof. Dr. Halil SE İDOĞLU, Uluslar arası İktisat, Anadolu Üniversitesi ayınları, ESKİŞEHİR, 2005,
s.180
4 Prof. Dr. Halil SE İDOĞLU, a.g.e. s. 180
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 991
4. Ortak Pazar: Üyeler, aralarındaki ticareti serbestleştirip dışa karşı ortak bir tarife uygularken, emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin bölge içinde serbest dolaşımını sağlamaktadır.
5. İktisadi birlik: Ekonomik birleşme hareketlerinin en ilerisidir. İktisadi birlik, mali ve para politikalarının koordinasyonunu gerektirir. Üye ülkelerin mak-roekonomi politikaları bir ölçüde birliğe devredilir. Bu aşamaya geçilebilmesi için tek bir para ve bankacılık sistemi, ortak mali politikalar ve tüm birlik ça-pında ortak ekonomi politikaları belirleyecek ve uygulayacak bir üst organın kurulması gerekir.
13. Aşağıdakilerden hangisi ödemeler bilançosunun cari işlemler dengesi içinde yer almaz?
A) Net Transfer Ödemeleri B) Dış Borç Faiz Ödemeleri
C) Dış Borç Anapara Geri Ödemeleri D) Net yatırım Geliri
Ödemeler bilançosunun 4 ana hesap grubu vardır. Bunlar; Cari işlemler he-sabı, sermaye hesabı, istatistiksel farklar hesabı ve resmi rezervler hesabıdır.
1. Cari işlemler hesabı:
- İHRACAT (İhracat – Bavul ticareti – Transit ticaret)
- İTHALAT (İthalat – Altın ithalatı – Transit ticaret – Navlun ve sigorta)
- Diğer mal ve hizmet gelirleri (Turizm – Faiz)
- Diğer mal ve hizmet giderleri (Turizm – Faiz)
- Özel Karşılıksız Transferler (Göçmen transferleri – İşçi gelirleri)
- Resmi karşılıksız transferler
- Hizmetler bilançosu (görünmez işlemler hesabı)
2. Sermaye Hesabı
Ülkeye giren ve ülkeden çıkan sermayelerden oluşur ve şu kalemlerden olu-şur;
- Uzun Vadeli Sermaye Hareketleri (Anapara)
- Doğrudan atırımlar (Anapara)
- Portfolyo atırımları (Anapara)
- Uzun Vadeli Krediler (Anapara)
- Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri kalemlerinden oluşur. (Anapara)
3. İstatistiksel Farklar Hesabı (Net Hata ve Eksiklikler Hesabı)
- Ödemeler bilançosu hesaplarında genellikle bir hata ve eksik bulunma olası-lığı vardır. Bu hatalar; kayıt dışı hareketlerden, yanlış ve eksik beyanlardan, kesin rakamlara ulaşılmasının zor olduğu durumlarda, tahminlere dayalı ra-kamların belirlenmesi gibi nedenlerden kaynaklanabilmektedir. Oluşan bu farklar, net hata ve noksan hesabıyla kapatılarak ödemeler bilançosu denk-leştirilmektedir5.
5 Prof. Dr. Halil SE İDOĞLU, Uluslar arası İktisat Teori Politika ve Uygulama, 14. Baskı, İstanbul 2001, s. 42 Cevap:
992 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
4. Resmi Rezervler Hesabı
- Ödemeler bilançosunun hazırlandığı zaman parçası içinde, Merkez Bankası-nın döviz rezervlerindeki meydana gelen değişmeyi göstermektedir. IMF’den ülkemizin stand-by düzenlemeleri çerçevesinde aldığı paralar Merkez Banka-sının rezervlerinden düşülür. Belli bir program çerçevesinde IMF’ye ödenen miktar kadar rezervler hesabına eklenmektedir6.
Dış borç anaparası ile dış borç anapara geri ödemesi ödemeler bilançosunda sermaye hesabında yer alırken, bu borçların faiz ödemeleri sermaye hesabında yer alır. Yanıt C seçeneğidir.
14. Aşağıdakilerden hangisi faktör donatımı teorisi varsayımlarından değildir?
A) Ülkeler arası faktör akışkanlığı yoktur.
B) Ülkelerin faktör yoğunlukları birbirinden farklıdır.
C) Bir mal farklı iki ülkede farklı üretim tekniği ile üretilir.
D) Ülkeler zengin oldukları faktöre göre uzmanlaşmaya yönelirler.
Faktör Donatımı Teorisi (Heckscher – Ohlin Teorisi)
Heckscher-Ohlin Teorisi: Emek zengin ülkeler emek yoğun malları, sermaye zengin ülkeler sermaye yoğun malları daha ucuza üretmektedir. Ricardo’nun Karşılaştırmalı Üstünlük Modeline göre yurtiçi üretim maliyetleri ülkeler arasın-da farklı olduğu sürece karlı ticaret yapılır. İç maliyet farklılığının nedenlerini açıklamak ise “Faktör Donatımı Teorisinin” ana hedefidir. Faktör donatımı teorisi O. Heckscher ve B. Ohlin tarafından ortaya atılmıştır. Teoride karşılaştırmalı üs-tünlük ülkelerin sahip olduğu faktör donatımları ile açıklanır.
Heckscher – Ohlin Teorisinin Varsayımları
1. Ülkeler faktör donatımları bakımından birbirinden farklıdır. İki ülkeli model-de bir ülke emek, diğeri sermaye zengini ülkelerdir.
2. Mallar faktör yoğunlukları ya da nispi faktör oranları bakımından da farklılık gösterir. Bazı mallar sermaye yoğun, bazı mallarda emek yoğundur.
3. Bir malın üretim fonksiyonu bütün ülkelerde aynıdır. Yanıt C seçeneğidir.
4. Üretimde ölçeğe göre sabit verim söz konusudur.
5. Ülkelerin talep koşulları birbirinin benzeridir.
6. Faktör yoğunlukları tersine dönemez.
7. Ülkelerarasında faktör akışkanlığı yoktur.
8. Her ülke zengin olarak sahip olduğu üretim faktörüne göre uzmanlaşmaya yönelir.
6 Mahfi EĞİLMEZ ve Ercan KUMCU, a.g.e. s. 247 Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 993
15. Tam istihdam düzeyinde dışa açık bir ülkede dış ödemeler bilançosu açık veri-yorsa bu ülke için en uygun politika bileşimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) alnızca devalüasyon yeterli bir politikadır.
B) Daraltıcı para ve maliye politikası bir arada uygulanmalıdır.
C) Fiyat kontrolleri ve koruyucu dış ticaret politikası izlenmelidir.
D) Devalüasyon ile birlikte harcama kısıcı maliye politikası izlenmelidir.
Ödemeler bilançosunun 4 ana hesap grubu vardır. Bunlar; Cari işlemler he-sabı, sermaye hesabı, istatistiksel farklar hesabı ve resmi rezervler hesabıdır.
Cari İşlemler
Sermaye Hesabı
Otonom İşlemler denir. Ödemeler bilançosunda dengesizlik yaratan hesap-lardır.
Resmi Rezervler Hesabı
Net Hata ve Eksiklikler Hesabı
Denkleştirici İşlemler denir. Ödemeler bilançosunda ortaya çıkan dengesizlik-lerin giderildiği hesaplardır.
Tam istihdam düzeyinde bir ekonomide, ödemeler bilançosu açık veriyor ise bu durumda: cari işlemler ile sermaye hesabının toplamı negatif demektir.
Cari İşlemler Hesabının Açık Vermesi: Bu durumda ülkede ithalat fazla ve ih-racat azdır. Ülkede ithalatın fazla olması, yurtiçi talebin yüksek olması demektir. urtiçinde üretilen mallar yurtiçi talebi karşılayamamış ve bu durumda yurtdı-şından ithalat yapılarak yurtiçi talep karşılanmış ödemeler bilançosu açık vermiş olacaktır. Bu durumda ödemeler bilançosu dengesini sağlamak için alınacak ön-lemler:
1.İthalat pahalı hale getirilmelidir. Bunun için devalüasyon yapılarak, yerli paranın değeri düşürülmesi sağlanır. erli paranın değeri düşürülerek ithal mal-ları pahalı hale getirilirken ihraç malları (yurtiçi mallar) ucuz hale getirilir.
İthal malların pahalı hale getirilmesi durumda yurtiçinde ithal mallara talep azalır. Aynı zamanda ihraç malları yabancılar için ucuz hale getirilmesi sonucun-da ihraç ürünlerinin dış talebi artar. Böylelikle ödemeler bilançosu dengesi sağ-lanmış olacaktır.
Ancak bu durumun gerçekleşmesi için ithal malı talep esnekliği ile ihraç malı talep esneklikleri toplamının 1’den büyük olması gerekir.
2. Yurtiçinde talebi kısıcı para ve maliye politikaları uygulanmalıdır.
- Daraltıcı Para Politikası: urtiçinde para arzının para arzının azaltılması toplam talebi azaltacaktır. Para arzındaki azalma faiz oranının artmasına neden olacaktır. Faiz oranındaki artma ise; yurtiçi faizlerin yurtdışı faizlerden daha fazla olmasına neden olacak ve ülkeye sermaye girişi olacaktır. Ayrıca, para arzındaki azalmaya bağlı olarak azalan toplam talep nedeniyle fiyatlar genel düzeyi azalır. Fiyatlardaki azalma ise yurtiçi mallara dış talebi artıracaktır (sabit kur sistemin-de).Sonuç olarak: Hem sermaye hesabındaki fazla hem de ihracattaki artış ödemeler bilançosu açığını kapatacaktır. Cevap:
994 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
-Daraltıcı Maliye Politikası: Kamu harcamalarındaki azalma veya vergilerde-ki artış gibi daraltıcı maliye politikası önlemleri ile toplam talep azaltıldığında, yurtiçi malların fiyatı düşer. urtiçi malların fiyatındaki azalma; yurtiçi mallara yurtdışı talebi artıracaktır. Bu durumda ihracat artacak, yurtiçi talep azaltıldığı için ithalat azalacaktır. Sonuç olarak: İthalat azalacak, ihracat artacak ve ödeme-ler bilançosu dengesi sağlanacaktır.
Sorumuza geldiğimizde ise, tam istihdam düzeyindeki bir ekonomide öde-meler bilançosu açık veriyor ise; yukarıda da açıklandığı gibi:
- Devalüasyon yapılmalıdır.
- Daraltıcı para politikası uygulanmalıdır.
- Daraltıcı maliye politikası uygulanmalıdır.
Bu durumda uygulanacak politika karması ise: Devalüasyon ile beraber aynı anda daraltıcı para politikası uygulanamaz. Çünkü, devalüasyon; yerli paranın değerinin düşürülmesidir. Para arzının azaltılması ise paranın değerinin artması-na neden olur. Bu durumda bu iki politika karması aynı anda uygulanamaz. O halde en iyi politika karması, devalüasyon ile beraber daraltıcı maliye politikası olacaktır. Yanıt D seçeneğidir.
16. Aşağıdakilerden hangisi dış ticaret politikasının amaçlarından birisi değildir?
A) Dış rekabetten korunma
B) Otarşiyi engelleme
C) Dış piyasalarda monopol gücünden yararlanma
D) İç ekonomik istikrarın sağlanması
Dış ticaret politikasının amaçları:
1. Dış ödeme dengesizliklerinin giderilmesi: Döviz gideri doğuran işlemlerin kısıtlanması, döviz kazandıran işlemlerin özendirilmesi ve dış ticaret bilanço açık-larının giderilmesi.
2. Dış rekabetten korunma: urt içi üreticileri korumak.
3. Ekonomik kalkınma: Dış ticaret politikasının sanayileşme stratejilerinin bir aracı olarak kullanılmasıdır.
Sanayileşme stratejileri: Dış ticaret politikalarının ithal ikameci ya da özendi-rici olarak kullanılmasıdır.
4. Piyasa aksaklıklarının giderilmesi: Uygulanan koruyucu dış ticaret politi-kaları iç ekonomide tekelci kuruluşların ortaya çıkmasına neden olur. Bu durum-da hükümet, gümrük tarifelerini veya öteki kısıtlamaları azaltarak iç piyasada re-kabeti geliştirme yoluna gidebilir.
5. Ekonominin liberalleştirilmesi: Serbest piyasa ekonomisinin bütün kurum ve kurallarını uygulamak.
6. İç ekonomik istikrarın sağlanması: üksek enflasyon ya da işsizlik olgusu-nun ortaya çıkmasına ekonomik istikrarsızlık denir. Bu durumda dış ticaret ön-lemleri (kota ve tarifeler) ekonomik istikrarı sağlamak amacıyla kullanılır. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 995
7. Dış piyasalarda monopol gücünden yararlanma: OPEC ülkeleri gibi ben-zer malı üreten az sayıdaki ülkelerin anlaşarak KARTEL kurma yoluna gidebilirler ve böylece yüksek fiyatlarla ticaret hadlerini lehte değiştirirler.
8. Hazineye gelir sağlamak
9. Otarşi: Kendi kendine yeterlilik demektir. Yanıt B seçeneğidir.
10. Sosyal ve siyasal nedenler: Çevre kirliliği, doğal kaynakların korunması gibi vb. nedenlerle bazı malların ithal veya ihracının kısıtlanması.
11. Dış politika amacı: Askeri bakımdan kritik kabul edilen bazı mamul, yarı mamul, hammadde veya teknolojilerin düşman ülkelere satışının yasaklanması gibi
17. Aşağıdakilerden hangisi devalüasyonun beklenen sonuçlarından biri değildir?
A) İhracatın artması
B) Dış borç yükünü artırır
C) Dış ticaret hadlerinin bozulması
D) abancı doğrudan yatırımların azalması
Devalüasyon: erli paranın değerinin yabancı paralar karşısında düşürülme-sidir. Aslında devalüasyon uygulaması, aslında değeri düşen yerli paranın kamu idarelerince resmen kabul edilmesidir.
Devalüasyonun beklenen sonuçları ise:
1. Ülke parası yabancı paralar karşısında değer kaybettiği için ülke malları yabancılar için ucuz olur ve ihracat artar.
2. Ülke para yabancı paralar karşısında değer kaybettiği için yabancı mallar ülke vatandaşları için pahalı hale gelir ve ithalat azalır.
3. erli paranın değeri yabancı para karşısında değiştirildiği için dış ticaret hadleri bozulur. Dış ticaret hadlerindeki bu bozulma ülke aleyhinedir. Ülke artık aynı miktarda döviz elde etmek için daha fazla mal satmak zorunda kalır.
4. abancı para birimi cinsinden borçlarının değerini artırır, yani ülkenin dış borç yükü artar.
5. Eğer ülkenin ithal ettiği malların büyük bir kısmı yatırım malları ve üzerin-de kullanılan girdilerden oluşuyorsa, devalüasyon yatırım karlılığını azaltarak üretim maliyetlerini yükseltir.
6. Devalüasyonun ithalatın yerli para cinsinden değerini artırması, toplanan gümrük vergisi gelirini artırır.
7. Ekonomik birimlerin beklentilerini değiştirerek enflasyon beklentilerinin artmasına neden olur.
8. Devalüasyon sonucu, paranın değeri düşer, malların değeri artar. Bu du-rum yatırımların karlılığını artırır. Hem yurtiçi yatırımlar hem de doğrudan ya-bancı yatırımlar artar. Yanıt D seçeneğidir. Cevap:
996 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
18. İşletmelerde birim maliyetleri en düşük yapan üretim miktarına ne denir?
A) Kıvamlı Kapasite B) Fazla Kapasite
C) Eksik Kapasite D) Tam Kapasite
Optimum Kapasite (Kıvamlı – En Uygun Kapasite): Birim başına sabit ve de-ğişir giderlerin toplamının en olduğu kapasitedir. Bu duruma aynı zaman da, pratik ve tam kapasiteye yakın bir üretim veya çalışma miktarı denir. Yanıt A se-çeneğidir.
KAPASİTE: Bir işletmenin üretim faktörlerini en iyi ve en uygun biçimde bir araya getirerek belirli dönem sonunda yarattığı mal ve hizmet miktarıdır.
KAPASİTE TÜRLERİ
1. TEORİK KAPASİTE: Hiçbir duraksama, gecikme ve arıza olmadan en yüksek dü-zeydeki üretim miktarıdır.
2. PRATİK KAPASİTE: Bakım onarım gibi olağan duraksamaların sonucu ortaya kanulabilecek üretim miktarıdır.
3. FİİLİ KAPASİTE: Mevcut yapı ile belli bir dönemde gerçekleşen üretim kapasite-sidir.
4. ATIL KAPASİTE: Mevcut kapasitenin pratik kapasitenin altında kalan kısmıdır.
5. OPTİMUM KAPASİTE (KIVAMLI KAPASİTE): Birim başına sabit ve değişken ma-liyetler toplamının minimum olduğu kapasitedir.
19. Marjinal ürün ortalama ürünün üstünde ise aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Ortalama ürün sabittir. B) Ortalama ürün artmaktadır.
C) Marjinal ürün artmaktadır. D) Ortalama ürün azalmaktadır.
Marshall analizinin varsayımları; (Kısa Dönem Üretim Analizi)
1. Üretimde tek bir değişken girdi vardır (emek).
2. Diğer tüm girdiler sabittir.
3. Değişken girdi ile sabit girdiler her oranda birleşerek üretime katılabilirler.
Üretimde Marshall analizine göre üretimde sadece emek değişken girdi ve diğer tüm girdiler sabit olduğundan üretim fonksiyonu; X=f(L, K̅, T̅, t̅)
Toplam Fiziki Ürün (TPP); Belli bir miktar değişken girdi ile elde edilen top-lam üründür.
Ortalama Fiziki Ürün (APP); Değişken girdi başına düşen toplam üründür. Şu şekilde hesaplanır; APPL=TPPLL
Marjinal Fiziki Ürün (MPP); Değişken girdi miktarının değiştirilmesi ile elde toplam fiziki üründe ortaya çıkan değişmedir. Şu şekilde hesaplanır; Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 997
MPPL=ΔTPPLΔL=TPP2-TPP1L2-L1=TPPL'
Azalan Verimler Yasası (Değişen Verimler Yasası): Üretimde tek bir değiş-ken girdi varken, değişken girdi miktarının artırılması ile toplam ürünün önce ar-tan bir hızla artması, değişken girdi miktarının arttırılmaya devam edilmesi ile toplam ürünün azalarak artıp bir süre sonra maksimum olup azalmasıdır.
Toplam, ortalama ve marjinal fiziki ürün arasındaki ilişkiyi bir örnek ile açık-layalım; L (İşçi) TPP APP TPP/L MPP ΔTPP/ΔL 1 10 10 10 2 30 15 20 3 60 20 30 4 80 20 20 5 90 18 10 6 90 15 0 7 84 12 -6
Tablodan hareketle;
1. Sonuç; İşçi miktarı ilk üç birim arttırıldığında toplam ürün artarak artmaktadır (10 – 30 – 60). Toplam ürünün artarak arttığı bu üretim aralığında marjinal ürün artmaktadır (10 – 20 – 30). Ortalama fiziki ürün artmakla beraber, mar-jinal fiziki üründen azdır.
2.Sonuç; İşçi miktarı 4. birimden sonra arttırılmaya devam ettiğinde toplam üründeki artış yavaşlayarak artmaktadır (80 – 90 – 90). Toplam ürünün ya-vaşlayarak arttığı bu üretim aralığında marjinal fiziki ürün azalmaya başlamış ve sıfır değerini almıştır (20 – 10 – 0). Bu üretim aralığında ortalama fiziki ürün azalmakla beraber marjinal üründen büyük değerler almaktadır.
3. Sonuç; 6. birim işçiden sonra toplam fiziki ürün azalmakta (90 – 84). Marjinal fiziki ürün ise negatif değerler almaktadır (-6). Ortalama fiziki ürün ise azal-maya devam etmektedir.
Tablodan hareketle TOPLAM, ORTALAMA ve MARJİNAL ürünün grafiksel gösterimi:
1. Toplam ürün maksimum iken marjinal ürün sıfır olmaktadır (C ve C’ noktaları). Bu durumda toplam fiziki ürünün 1.türevi sıfırdır.
2. Toplam ürün azalırken mar-jinal ürün negatif değerler almaktadır (C ve C’ sonrası bölge). Bu durumda toplam fiziki ürünün 1.türevi negatif-tir.
998 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
3. Toplam ürünü orijinden çizilen teğette ortalama fiziki ürün maksimum olur (B ve B’ noktası). Bu durumda toplam ürünün eğimi ortalama ürünün eğimi-ne eşittir. Aynı noktada ortalama ürün marjinal ürüne eşittir.
4. Toplam ürünün artan hızdan azalan hıza geçtiği noktada marjinal ürün mak-simum olur (A ve A’ noktası).
5. Toplam fiziki ürünün artarak arttığı bölgede marjinal ürün artmaktadır (A ve A’ noktası öncesi).
6. Toplam ürün azalarak arttığı bölgede marjinal ürün azalmaktadır (A – C ve A’ – C’ arasındaki bölge).
7. Marjinal ürün ortalama ürüne eşit iken ortalama ürün maksimum olmaktadır (B’ noktası).
8. Marjinal ürün ortalama ürünün üzerinde iken ortalama ürün sürekli artmak-tadır (B’ öncesi bölge).
9. Marjinal ürün ortalama ürünün altında iken ortalama ürün sürekli azalmak-tadır (B’ sonrası bölge).
10. Kullanılan ilk işçide toplam, ortalama ve marjinal ürün birbirine eşittir.
Toplam fiziki ürün eğrisinin grafikte de görüldüğü gibi S şeklinde olmasının nedeni azalan verimler yasasıdır.
ukarıdaki grafikte de görüldüğü üretim 3 bölgeye ayrılarak incelenir.
I. Bölge: Ortalama fiziki ürünün maksimum olduğu noktaya kadar olan bölge-dir. Bu bölgede ortalama fiziki ürün artmaktadır. Ortalama fiziki ürünün art-ması değişken girdi miktarı artırıldıkça değişken girdi başına düşen üretim artmaktadır, dolayısıyla değişken gidinin verimliliği artmaktadır. Değişken girdinin verimliliğinin arttığı bu bölgede üretimde artan verim söz konusu-dur. Bu bölgede emeğin marjinal ürünü, ortalama üründen büyüktür. MPPL> APPL
II. Bölge: Ortalama ürünün maksimum olduğunu noktadan başlayıp, marjinal ürünün sıfır olduğu noktaya kadar devam eden bölgedir. Toplam ürün bu bölgede maksimum değere ulaşır. Bu bölgede ortalama ürün azaldığı için üretimde kesinlikle azalan verimler yasası geçerlidir. Ortalama ürünün azal-dığı bu bölgede değişken girdi miktarı arttırıldıkça değişken girdi başına dü-şen üretim azalmaktadır. Bu bölgede ortalama ürün marjinal ürüne eşit veya büyük (B’ noktası), marjinal ürün sıfıra eşit veya büyüktür (C’ noktası). APPL ≥ MPPL ≥ 0
III. Bölge: Toplam ürünün azaldığı (marjinal ürünün sıfır) olduğu noktadan baş-lar. Bu bölgede marjinal ürün negatif olduğu için üretimde negatif verim söz konusudur. MPPL ≤ 0
Üretici üretim ile ilgili kararını ikinci bölgede verir. ani, üretim 2.bölgede yapılır. Firma kısa dönemde ne kadar üretim yapıp, değişken faktörden ne kadar kullanacağına ikinci bölgede karar vermektedir. Bu kararı verirken, firma faktör fiyatlarına bakmaktadır. Eğer değişken faktörün (emeğin) fiyatı görece daha yüksekse B noktasında dengeye gelecek ve birim işgücü başına en yüksek verimi elde edecektir. Çünkü bu noktada emeğin marjinal ürün maksimumdur. Eğer emek görece daha ucuz faktör ise bu kez de L3 noktasında dengeye gelecektir.
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 999
Çünkü bu durumda da toplam ürün maksimum olmaktadır. Nihayet faktör fiyat-ları birbirine yakınsa, II. Bölge içinde, aşamanın başında/sonunda dengeye gele-bilecektir.
Sorumuza geldiğimizde ise;
Soru MARJİNAL ÜRÜNÜN ORTALAMA ÜRÜNÜN ÜSTÜNDE olduğu durumu sorarak; grafikte MPP > APP olan bölümü sormaktadır. Bu durum yukarıdaki gra-fikte 0B (0L2) aralığıdır.
Bu aralıkta;
- Marjinal fiziki ürün hem artar hem de azalır.
- Ortalama fiziki ürün artar. Yanıt B seçeneğidir.
- Toplam fiziki ürün artar.
20. Birkaç işletmenin aralında iş birliği kurmak, rekabeti sınırlandırmak ve sektör-deki durumlarını güçlendirmek amacıyla yaptıkları sözlü anlaşmaya ne ad veri-lir?
A) Konsorsiyum B) Kartel C) Holding D) Centilmenlik antlaşması
İşletmelerin birleşme nedenleri;
1. Rekabet şartlarının olumsuz etkilerini azaltmak
2. Maliyetleri düşürmek
3. Yeni pazarlara girmek
4. Tekel oluşturarak piyasaya hakim olmak
İşletmeler birleştiğinde yapılan birleşmelerin bir kısmı işletmelerin hukuki bağımsızlığını etkilemezken bir kısmı hukuki bağımsızlığını etkiler.
İşletmenin Hukuksal Bağımsızlığını Etkilemeyen Birleşmeler:
Genel özellikleri;
1. İşletmeler tüzel kişiliklerini yitirmezler
2. Hukuki bağımsızlıklarını korurlar
3. İşletmelerin ekonomik ve ticari çıkarlarını koruma amacını güderler.
Türleri:
1. Centilmenlik Anlaşması: İşletmeler arasında karşılıklı güvene dayanan, yasal açıdan bağlayıcılığı olmayan, belli amaçların gerçekleşmesine yönelik yazılı veya sözlü anlaşmalardır. Amaç, aynı sektördeki işletmelerin aralarındaki re-kabeti sınırlandırmak ve sektör paylarını güçlendirmektir. Yanıt D seçeneği-dir.
2. Konsorsiyum: Büyük miktarda sermaye ve uzmanlık gücü isteyen projelerin gerçekleştirilmesi amaçlar.
3. Karteller: Aynı alanda çalışan işletmelerin piyasa koşullarını kendi istekleri doğrultusunda etkileyerek rekabeti ortadan kaldırmak ya da sınırlamak ama-cıyla yazılı olarak bağlayıcı unsurla içeren anlaşmadır.
4. Konsern: İki ya da daha fazla işletmenin ekonomik ve finansal bakımdan tek yönetim altında birleşmesidir. Tröstlere çok benzer. Tröstlerin amacı karı art-tırmak iken, konsernin amacı maliyetleri düşürmektir. Cevap:
1000 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
5. Ortak Girişim: İki ya da daha çok işletmenin tüzel kişiliklerini koruyarak ortak bir yatırıma girişmesidir. Genellikle yerel nitelikli işletmelerde görülür. Örnek sony ve ericsson.
6. Lisans Anlaşması: Bir firmanın sahip olduğu mal ve hizmetlerinin üretim ve-ya satış hakkını başka bir ülke veya pazardaki firmaya vermesidir.
7. Franchising: Bir firmanın sahip olduğu tüm yetenek ve birikimleri bir başka firmanın kullanmasına izin vermesidir.
8. Korner: Genellikle menkul kıymetler borsasında faaliyet gösteren firmaların spekülatif kazanç elde etmek için birleşmesidir.
İşletmenin Hukuki Bağımsızlığını Etkilen Birleşme Türleri:
Genel özellikleri:
1. Hukuki bağımsızlık yitirilir
2. Finansal bağımsızlık yitirilir
3. Teknik bağımsızlık yitirilir
4. Tüzel kişilik kaybedilir
Türleri:
1. Tröstler: İşletmelerin tek bir yönetim altında birleşmesi şeklinde görülen te-kelci bir yapılanma tarzıdır.
2. Füzyon: İki ya da daha fazla işletmenin tek işletme haline gelmesidir. Genel olarak tröstlere benzer, amaçları ve sonuçları açısından farklıdır. Füzyon iki şekilde ortaya çıkar. TAM BİRLEŞME, SATIN ALMA
3. Holdingler: Ana işletme ve ona bağlı yavru işletmelerden oluşur. Ana işletme yavru işletmelerin önemli bir kısmını elinde tutar (%51).
21. İşletmede belirli bir üretim miktarı ile bu üretimi elde etmek için kullanılan faktörler arasındaki oran aşağıdakilerden hangisidir?
A) Etkinlik B) Verimlilik C) Karlılık D) Üretkenlik
Verimlilik: İşletmenin kullandığı girdi miktarı ile çıktı miktarı arasındaki ilişki-yi gösterir. Bir diğer ifade ile verimlilik, işletmenin belirli bir üretim miktarı ile bu üretim miktarını gerçekleştirmesi için kullanılan girdiler arasındaki orandır. Verimlilik=ÇIKTIGİRDİ
Toplam Verimlilik=Üretimin fiziksel çıktı miktarıÜretimin fiziksel girdi miktarı
İşçi Verimliliği=ÇıktıÇalışılan Saat
İşletmeler açısından verimliliğin arttırılması gerekir. Verimliliği artırmak için çıktı miktarının mümkün olabildiğince artırılması ve buna karşılık girdi miktarının mümkün olabildiğince azaltılması gerekmektedir. İktisadilik (Ekonomik Verimlilik-Rasyonellik)=Üretimin satış gelirleri tutarıÜretimin maliyet giderleri tutarı Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1001
Ekonomik verimlilik oranının 1’den büyük olması işletmenin başarısını göste-rir.
İktisadilik > 1 Başarılı, kazançlı ve ekonomik verimliliği yüksek
İktisadilik = 1 İşletme başabaş noktasında, gelir gideri karşılayabiliyor.
İktisadilik < 1 Başarısız, işletme zararda ve verimsiz.
Yanıt B seçeneğidir.
22. I. Borç faizleri
II. Vergi iadesi
III. Malzeme alımları
IV. Devlet memurlarının harcırahları
Yukarıda belirtilenlerden reel harcama olmayanlar hangi şıkta tam olarak ve-rilmiştir?
A) I ve II B) I, IV ve V C) alnız I D) III ve IV
Gerçek (Reel) harcamalar, toplam talebin bir öğesini oluşturan ve bu niteliği ile cari dönem üretimi ya da fiyat düzeyini etkileyen harcamalardır. Bu harcama-lar, esas olarak, cari üretimden devletin bir pay alabilmek için ödediği fiyat nite-liğini taşır. Personel giderleri, yolluklar, hizmet alımı, tüketim malları alımı, yapı ve tesis onarım harcamaları gibi.
Dolayısıyla Gerçek Harcamalarının ekonomi üzerindeki etkileri:
1. Kısa dönemde talep artışı yaratarak enflasyonist ekiler yaratabilirler.
2. Devletin mal ve hizmetlere olan talebinin değişmesi ekonomide üretilen mal-lar arasındaki dağılımını değiştirebilmesi
3. Toplam talebin bölgeler arasındaki dağılımını değiştirebilmesi
4. Kişisel gelir dağılımını değiştirebilmesidir.
Reel harcamaların özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;
 Reel harcamalar bir mal ve hizmet alımına yönelik harcamalardır.
 GSMH’da doğrudan genişletici etkiler doğurmaktadır.
 Devletin üretim sürecinden pay alabilmek için ödemiş olduğu karşılık olarak da değerlendirilebilir.
Gerçek (reel) harcamalar; cari harcamalar, yatırım harcamaları ve kalkınma carileri olmak üzere üçe ayrılır.
1. Cari harcamalar, Kısa dönemde doğrudan, üretimi arttırıcı etkisi söz konu-su olmayabilen ve faydası bir dönemle sınırlı sayılabilecek harcamalar girer. Bu harcamalar var olan üretim kapasitesini kullanmak için gerekli mal ve hizmetler için yapılır. Bu harcamalar devletin mal varlığını azaltan harcamalardır. Cari har-camalara devletin personel giderleri, kırtasiye giderleri gibi harcamalar örnek verilebilir.
2. Yatırım harcamaları, Ekonominin üretim gücünü doğrudan arttırmaya yö-nelik olan harcamalardır. Gelecek dönemlere kalıcı varlıklara yapılan harcama-lar, yatırım harcamaları niteliğinde olup, sermaye mallarına ilaveler ya da stok yatırımı amacıyla yapılan harcamalardır. Bu harcamalar devletin mal varlığını azaltmayan ancak mal varlığı bileşimi değiştiren harcamalardır. Cevap:
1002 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
3. Kalkınma carileri, Bazı cari harcamaların faydaları aynı dönemde yok olmamakta
ve gelecek dönemlere de sarkmaktadır. Bunlara da Kalkınma carileri:
denir. Dolayısıyla ülkenin üretim gücüne katkısı yadsınamayacak kadar açık olan
ve bu özellikleri taşıyan eğitim ve sağlık harcamalarına adı verilmektedir.
Transfer harcamaları, Bazı kaynakların, devlet bütçesi aracılığıyla kişi ve kurumlar
arası karşılıksız el değiştirmesi niteliği taşıyan kamu harcamalarıdır.
Transfer harcamalarına en güzel örnek, emekli, dul ve yetim maaşları ile faiz
ödemeleri veya kamulaştırma, devletleştirmedir.
Sorumuza geldiğimizde ise; malzeme alımları ve devlet memurlarının harcırahları
cari harcamalar olmak üzere reel harcamaların içinde yer alır. Ancak borç
faiz ödemeleri ve vergi iadesi transfer harcamaları içinde yer alır. Yanıt A seçeneğidir.
23. Aşağıdakilerden hangisi kamu harcamalarının görünürde artış nedenlerinden
değildir?
A) Sanayileşme ve iktisadi kalkınma
B) Bütçelerde giderlerin yazılış şeklinin değiştirilmesi
C) Kamu hizmetlerinin para ile gördürülmesi
D) Para değerinin düşmesi
Kamu harcamalarının ekonomi üzerindeki etkisi kişi başına düşen kamu harcaması
ile ölçülür. Kişi başına düşen kamu harcaması ise kamu harcamalarının
nüfusa oranlanması ile bulunur.
Kişi Başı Kamu Harcaması=
Kamu Harcamaları
Nüfus
Kamu harcamalarında ortaya çıkan artışın görünürde ya da gerçek olup olmaması
kamu harcamalarındaki artış kişi başına düşen kamu harcamasının artıp
artmamasına bağlıdır.
Kamu harcamasındaki artış karşısında kişi başına düşen kamu harcamalarını
artırıyorsa kamu harcamaları gerçekte artmıştır. Eğer kamu harcamalarındaki artış
kişi başına düşen kamu harcamalarını artırmıyorsa kamu harcamalarındaki
artış görünürde artmıştır.
1. Kamu Harcamalarını Görünürde Artıran Nedenler
1.1. Paranın Satın Alma Gücünün Azalması (Enflasyon Etkisi)
Cevap:
Kamu Harcamalarını Artıran Nedenler
Kamu Harcamalarını Görünürde Artıran Nedenler
1. Paranın Satın Alma Gücünün Azalması
(Enflasyon Etkisi)
2. Bütçe Yöntem de Tekniğindeki Değişmeler
3. Kamu Hizmetlerinin Yerine Getirilmesinde Ayni Usulün
Terk Edilmesi
4. Ülke Sınırlarının ve Nüfusunun Değişmesi
Kamu Harcamalarını Gerçekte Artıran Nedenler
1. Savaş ve Savunma Harcamaları
2. Devlet Anlayışında Meydana Gelen Değişmeler
3. Teknolojik Gelişmeler
4. Kamu Hizmetlerinin Kalitesinin Artması
5. Kamu Hizmetlerinin Yaygınlaşması
6. Vatandaşların Hayat Standartlarının Artması
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1003
Enflasyon etkisi ile aynı birim mal ve hizmeti sağlamak için devletin daha faz-la harcama yapmak zorunda kalmasıdır. Para değerindeki düşmenin kamu har-camalarına yaptığı bu etkiyi ortadan kaldırmak için, fiyat endeksleri kullanarak harcamalar üzerindeki fiyat etkisinin giderilmesi gerekmektedir. Bu işlem sonu-cunda kamu harcamalarındaki gerçek artış bulunmuş olmaktadır.
Enflasyon nedeniyle reel kamu harcamaları şu şekilde bulunur; Reel Kamu Harcamaları=Cari Kamu HarcamalarıFiyat Endeksleri
1.2. Bütçe Yöntem ve Tekniğindeki Değişmeler
Safi hasılat yönteminin bırakılarak, gayrisafi hasılat yöntemine geçilmesidir. Diğer bir ifadeyle, devlet gelirleri toplanırken bunun toplanabilmesi için yapılan harcamaların toplanan gelirden düşülerek gelirlerin net veya safi miktarının ya-zılması yerine toplanan gelirlerin gayrisafi olarak yazılması ve giderlerin ayrıca görülmesi yönteminin benimsenmesidir. Böylece kamu harcamalarında görü-nürde bir artış olmaktadır.
1.3. Kamu Hizmetlerinin Yerine Getirilmesinde Ayni Usulün Terk Edilmesi
Ekonomilerde paranın kullanılmadığı dönemlerde kamu hizmetlerinin karşılı-ğı ayni olarak ödenmiştir. Paranın ekonomilerde kullanılması ile birlikte kamu harcamaları artmış bir biçimde görünecektir.
1.4. Ülke Sınırlarının ve Nüfusunun Değişmesi
Kişi başına harcama artışı olmadan sadece nüfus artışları sonucunda ortaya çıkan veya ülke sınırlarının genişlemesi sonucu ülkeye yeni kaynaklarla birlikte yeni nüfusun katılmasıdır. Bu durumda kamu harcamaları görünürde artmış ola-caktır.
2. Kamu Harcamalarını Gerçekte Artıran Nedenler
2.1. Savaş ve Savunma Harcamaları
Savaş ve savunma harcamaları kişi başına düşen kamu harcamalarını artırır.
2.2. Devlet Anlayışında Ortaya Çıkan Değişmeler
Keynesyen iktisat ile birlikte devlete yüklenen görevlerindeki artış ve sosyal refah devleti anlayışı kişi başına düşen kamu harcamalarının artmasına neden olmuştur.
2.3. Teknolojik Gelişmeler
Teknolojide ortaya çıkan değişmeler devletin üretim tekniğinin değişmesine neden olmuştur. Üretim tekniğinde ortaya çıkan değişmeler nedeniyle kamu harcamalarında artışa yol açmıştır.
2.4. Kamu Hizmetlerinin Yaygınlaşması
Kamu hizmetlerinin yaygınlaşması, kamu hizmetlerinin sunulduğu alanın ge-nişlemesi anlamına gelmektedir. Kamu hizmetlerinin sunulduğu alanın genişle-mesi kamu harcamalarının artmasına neden olmuştur.
2.5. Kamu Hizmetlerinin Kalitesinin Artması
Sunulan kamusal mal ve hizmetlerin standart hale gelmesi sunulan kamu hizmetlerinin kalitesinin artmasına neden olmuş, dolayısıyla kamu harcamaları-nın artmasına neden olmuştur.
1004 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
2.6. Vatandaşların Hayat Standartlarının Artması
Devlet anlayışında meydana gelen değişmeler sonucunda vatandaşların ha-yat standartların artması kamu harcamalarının artmasına neden olmuştur.
Yanıt A seçeneğidir.
24. Kamu kuruluşu niteliğindeki sosyal, ekonomik ve mesleki kuruluşların üyeleri-ne götürdükleri hizmet karşılığı elde ettikleri kamu geliri türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Harç B) Resim
C) Parafiskal gelir D) Patrimuan geliri
KAMU GELİRLERİ Devletin Egemenlik Gücüne Dayana-rak Elde Ettiği (Cebri) Gelirler Devletin Egemenlik Gücüne Dayanmaksı-zın Elde Ettiği (Cebri Olmayan) Gelirler
1. Vergiler
2. Harçlar.
3. Resimler
4. Şerefiyeler
5. Parafiskal gelirler
6. Para ve vergi cezaları
7. Zorunlu Borçlar
8. Fon gelirleri
9. Mali Tekel Gelirleri
10. Emisyon ve Devalüasyon Ge-lirleri
1. Mülk ve teşebbüs gelirleri
2. Özelleştirme Gelirleri
3. Zorunlu Olmayan borçlar
4. ardım ve bağışlar
5. Diğer gelirler
A seçeneği HARÇ: arı kamusal nitelikteki kamu mal ve hizmetlerini sunan kuruluşların sundukları hizmetlerden yararlananların faydalanma derecesine gö-re zorunlu olarak alınan paralardır şeklinde tanımlanır. Bir hizmet karşılığı alınan harçlara tapu harcı, mahkeme harcı, pasaport harcı, vb örnek gösterilebilir.
Harç miktarı ile sunulan hizmetin maliyeti arasında sıkı bir ilişki olmasa da bir orantılılık bulunmaktadır. Harç miktarı belirlenirken, mali, ekonomik, soysa ve siyasi amaçlar dikkate alınmaktadır. Harç miktarının hizmetin maliyetinden fazla belirlenmesi durumunda, fazlalık kısmın vergi niteliğinde bir ödeme olduğu ka-bul edilmektedir.
B seçeneği RESİM: Belirli bir hizmetin veya işin görülmesi için yetkili makam-lardan alınan izin karşılığı ödenen paralardır.
C seçeneği PARAFİSKAL GELİR: İktisadi ve sosyal amaçlı kamu kuruluşu nite-liğindeki mesleki kuruluşların bağımsız olarak finansmanlarını karşılamak ama-cıyla bunların hizmetlerinden dolaylı veya dolaysız olarak aldığı paralardır. Para-fiskal gelirler özel kanunlara dayalı özel bir yükümlülüktür. Yanıt C seçeneğidir.
Parafiskal gelirlerin özellikleri
1. Parafiskal gelirler kamu kuruluşları veya kamu kuruluşu niteliğindeki mesleki kuruluşlar tarafından bu kuruluşlara gelir sağlamak amacıyla alınır.
2. Parafiskal gelirleri ödeyenler bu kuruluşların hizmetlerinden yararlanırlar. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1005
3. Parafiskal gelirler bir hizmet karşılığı alınmaktadır.
4. Parafiskal gelirler bir kanuna dayalı olarak ve zor öğesi kullanılarak tahsil edilir.
D seçeneği PATRİMUAN GELİR: Devletin egemenlik hakkına dayanmayan gelirler
arasındaki emlak (mülk) ve teşebbüs gelirini ifade eder.
25. I. Moratoryum
II. Borcun reddi
III. Borcun amortismanı
IV. Borcun konversiyonu
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri olağanüstü borç işlemleri arasında yer
almaz?
A) I ve IV B) II ve IV C) I ve III D) alnız III
Borç Yönetimi; borçların miktarında ve bileşiminde yapılan değişikliği ifade
eder. Borçların miktar ve bileşiminde yapılan değişiklik borçların vade, faiz ve
yapısındaki değişikliği ifade eder.
Borç önetiminin Amaçları: Kamuoyunun güvenini kazanmış iyi bir borç yönetimi,
ülkenin içinde bulunduğu yüksek reel faiz ve kısa vade sarmalından kurtulmasını
sağlayabilecek önemli anahtarlardan biridir. Borç yönetimi, bu hedeflere
ulaşmak amacıyla yapılandırılmalı, kanuni desteğe kavuşturulmalıdır.
Bu amaçla;
1. Hükümetin finansal pazarlara girişini sağlamak,
2. Borçlanma maliyetini minimize etmek,
3. Hükümetin borçlanması sırasında Pazar etkilerini minimize etmek,
4. Borçlanma araçlarının çeşitliliğini sağlamak,
5. Devlet kağıtlarının ikinci el piyasalarda etkin kullanımını sağlamak,
6. Dengeli bir vade yapısı oluşturmak,
7. Bono piyasalarının sağlıklı gelişimine destek vermek,
8. Hane halklarını tasarrufa teşvik etmek
9. Para programı ve borçlanma programının koordinasyonunu sağlamak.
Borç yönetimi; olağan borç yönetimi ve olağanüstü borç yönetimi olmak
üzere ikiye ayrılır:
Cevap:
BORÇ YÖNETİMİ
Olağan Borç Yönetimi Olağanüstü Borç Yönetimi
1. Borçların Anapara ve Faizlerinin
Ödenmesi (Amortismanı)
2. Bono ve Tahvillerin Kote Edilmesi
3. Bono ve Tahvil İhracı
1. Borcun Konversiyonu
2. Borcun Konsolidasyonu
3. Moratoryum
4. Borcun Reddi
1006 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Devlet Borçlarının Amortismanı: Olağan borç yönetimi olarak vadesi gelmiş borçların anapara ve faizini ödenmesini ifade eder. Yanıt D seçeneğidir.
Moratoryum: Devletin borç ödemelerini içinde bulunduğu zor koşullar ne-deniyle (mücbir sebeplerle) borcun tamamını daha sonraki dönemlere ertele-mesidir. Devletin moratoryum ilan etmesi borcu ortadan kaldıran bir işlem de-ğildir. Moratoryumda genellikle borçlu ile alacaklı arasında borcun yeni, bir sü-reliğine daha müsait ödeme planına bağlanması için anlaşma yapılması söz ko-nusudur. Müzakereler sonucunda daha uygun koşullarda bir ödeme planına gi-dilmesi hatta borçların toplam miktarında bir indirim yapılması da söz konusu olabilmektedir.
Borçların Konversiyonu (Değiştirilmesi): Borçların değiştirilmesi anapara toplamına dokunulmadan borç yükünün hafifletilmesi için başvurulan bir yön-temdir. Devlet çoğu zaman piyasa koşullarındaki gelişmelere paralel olarak bor-cun şartlarını kendi lehine değiştirebilmektedir. üksek faizli bir borç düşük faizli bir borç ile, dövize endeksli bir borç, TL’ye endeksli bir borç ile, altın kaydı taşı-yan bir istikraz altın kaydı taşımayan bir borç ile değiştirilmesidir.
Borçların Reddi: Devletin tek taraflı bir kararla mevcut borcunun tamamını veya bir kısmını ortadan kaldırdığını ilan etmesi demektir. Borcun reddi, halkın nazarında devletin iflası sayılmaktadır. Borcun reddi hem iç borçlar hem de dış borçlar için mümkün olabilmektedir. İç borçlarda borcun reddi daha çok altın ve para rejimlerinin uygulandığı dönemlerde görülmüştür. Dış borcun reddi ise da-ha çok savaş dönemlerinde olmuştur. Birinci Dünya Savaşından sonra Sovyet Rusya geçmiş döneme ilişkin birçok borcu reddetmiştir. Dış borcu reddetmenin birçok siyasi sonuçları bulunmaktadır.
26. Adem-i tahsis ve gayrisafilik hangi bütçe ilkesinin bir sonucudur?
A) Genellik B) Birlik C) ıllık olma D) Mali saydamlık
Bütçenin temel özellik ve işlevlerinin gerçekleşmesi için uyulması zorunlu olan bütçe ilkelerinin başlıcaları şunlardır. BÜTÇE İLKELERİ
 Genellik İlkesi
 Birlik İlkesi
 Açıklık İlkesi
 Mali Saydamlık İlkesi
 Doğruluk İlkesi
 Önceden İzin Alma İlkesi
 Ayırım İlkesi
 Anlaşılır Olma İlkesi
 ıllık Olma İlkesi
 Tasarruf İlkesi
 Hesap Verme Sorumluluğu İlkesi
 Denklik İlkesi
 Mali Disiplin
Genellik ilkesi, bütçede yer alacak tüm gelir ve gider tahminlerinin cinsi, tu-tarı ve kullanılmasında uygulanacak yöntem ile ilgilidir.
Bu ilke uygulamada başlıca üç noktada ağırlık kazanır: Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1007
 Tüm devlet gelir ve giderlerinin bütçede gösterilmesi  Bütçede yer alan tüm gelir ve giderlerinin gayrı safi (brüt) tutarlar olarak belirtilmesi  Devlet gelirlerinin tümünün kamu hizmetlerinin karşılığı olarak tu-tulması (ademi tahsis). Başka bir deyişle, belirli gelirlerin belirli gider-lere önceden ayrılmaması (tahsis edilmemesi).
Genellik ilkesi ağırlık kazandığı bu anlamlardan birini yitirirse işlevini de kaybe-der. Bu ilke, gelir ve giderlerin eksiksiz olarak, yani biriyle diğerini mahsup etmek-sizin ya da gelir arkasına gider ve gider arkasına da gelir gizlenmeksizin bütçeye kaydedilmesi halinde vardır.
Bütçede yer alan tüm gelir ve giderlerin gayrı safi olmasına “gayrı safi yön-tem” denilir. Gelirleri toplayan kamu kuruluşları bundan giderlerini düşüp kala-nını bütçeye net gelir yazamaz.
Giderlerin gayrı safi olması esası sayesinde harcamacı daireler bütçe ile sa-dece siyasal iktidardan aldıkları ödenekleri harcayabilirler. Kendi faaliyetleri ile sağladıkları gelirleri ekleyerek bu harcamaları artıramazlar. Bu nedenle giderle-rin gayrı safi olması esası, iktidarın kamu kuruluşlarına gelir kaynakları yaratarak harcamalarını artırma yolunu kapatmıştır. Böylece kuruluşlar ancak yasama or-ganınca kabul edilen miktarda harcama yapabilirler. Eğer kuruluşlar herhangi bir şekilde faaliyetleri sırasında bir gelir elde ederlerse, bunu devletin gelir bütçesi-ne gelir kaydetmek zorundadırlar.
Gelirlerin genelliği esası, hiçbir vergi gelirinin herhangi bir hizmete ayrılma-ması sonucunu yaratır. Buna “ademi tahsis yöntemi” de denir. Örneğin, Bursa ilinden toplanan vergi gelirlerinin sadece Bursa iline ayrılmaması gibi. Elde edi-len bu gelirler devletin gelir bütçesine gelir kaydedilir. Başka bir deyişle, gelirler ortak havuza akıtılır ve kuruluşlar hizmetlerini karşılamak için, bu gelir içinden gerekli bütçe ödeneklerini alırlar.
Yanıt A seçeneğidir.
27. Aşağıdakilerden hangisinde vergi hatası söz konusu değildir?
A) Matrahtan yapılan indirimlerin yanlış hesaplanması
B) Zamanaşımının yanlış hesaplanması
C) Vergi döneminin yanlış uygulanması
D) Çifte vergi alınması
Vergi hataları, vergilendirme işleminin özüne ilişkin olmayan, nispeten kolay görülebilen, hukuken tartışma konusu olacak bir yapı arz etmeyen, doğrudan vergi miktarını etkileyerek eksik ya da fazla verginin tarh ya da tahakkukuna yol açan maddi veya yükümlülükte yapılan ve ilk bakışta anlaşılabilen basitdeğer-lendirme yanlışlıklar şeklinde ortaya çıkan işlem sakatlıklarıdır. VUK’a göre vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması (VUK md.116). Cevap:
1008 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Hesap Hataları
Vergi miktarını etkileyen maddi hatalardan veya aritmetiksel (toplama, çı-kartma, bölme, çarpma) yanlışlıklardan kaynaklanan hatalar hesap hatalarını oluşturur. Bu hatalar da hatanın meydana geldiği veya etkilediği unsur itibariyle; vergi matrahında hata, vergi miktarında hata ve mükerrer vergilendirme olarak üçe ayrılmaktadır (VUK md. 117).
Matrah hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarna-me, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin ek-sik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır.
Vergi miktarında hatalar: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, birinci bentte yazılı ve-sikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır.
Verginin mükerrer olması: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi is-tenmesi veya alınmasıdır.
Vergilendirme Hataları
Vergilendirme hataları vergi mükellefiyetinin belirlenmesinde yapılan değer-lendirme yanlışlıklarıdır. Mükellefiyetin belirlenmesindeki yanlışlıklar mükellefin şahsında, mükellefiyette, konuda ve dönemde hata olmak üzere dört alt gruba ayrılmıştır (VUK md. 118).
Mükellefin şahsında hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.
Mükellefiyette hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır.
Konuda hata: Açık olarak vergi konusuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi is-tenmesi veya alınmasıdır.
Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata:Aranan verginin ilgili bulun-duğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır.
Görüldüğü gibi vergi hataları içinde zamanaşımının yanlış hesaplanması bu-lunmamaktadır. Yanıt B seçeneğidir.
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1009
28. Vergi borcunun ödenecek aşamaya gelmesi hangi kavramla adlandırılır?
A) Tarh B) Tahsil C) Tahakkuk D) Tebliğ
Vergilendirmede mükellef ile vergiyi doğuran olay arasında doğan ilişkiye “vergilendirme ilişkisi” denir. Vergilendirme işlemleri, verginin doğumundan or-tadan kalkmasına kadar bir süreç izler.
Vergi borcu, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle birlikte doğmaktadır. Ancak vergi borcunun ödenebilir hale gelmesi için vergi idaresinin bir takım işleri yapması gerekir. Bunlar sırasıyla:
TARH → TEBLİĞ → TAHAKKUK → TAHSİL
Verginin Tarhı, vergi alacağının vergi kanunlarında gösterilen matrah ve nis-petler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariy-le tespit eden idari işlemdir (VUK md. 20). Tarh işlemi, hukuki niteliği itibariyle, bireysel (sübjektif), belirtici ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlemdir.
Verginin Tebliği, Vergi kanunlarına göre, vergiye tabi kazanç (matrah) tespit edildikten sonra vergi idaresince vergi tarifesi uygulanarak vergi alacağı miktar itibariyle hesaplanır. Bu şekilde tespit olunan vergi yükümlüye bildirilir. İşte, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların, yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesine tebliğ denir (VUK, md. 21).
Tahakkuk fişi dışında, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden her tür-lü belgeler ve yazılar, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta aracılığı ile iadeli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ise ilân yolu ile tebliğ edilir (VUK, md. 93/1).
Verginin Tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken aşamaya gelmesidir (VUK. Md. 22). Yanıt C seçeneğidir.
Verginin Tahsili, tarh ve tahakkuk eden verginin kanuna uygun surette ödenmesidir. Vergi borcu, mükellefin bu bakımdan bağlı olduğu vergi dairesine ödenir. Mükellef vergi borcunun vergi dairesinin bulunduğu belediye sınırlarının dışındaki vergi dairelerine de yatırabilir. Bu takdirde ödemenin hangi vergi dai-resi hesabına yapıldığının bildirilmesi şarttır. Vergi, kanunlarında gösterilen süre-ler içinde ödenir. Ödeme süresinin son günü verginin vadesi tarihidir.
29. 5018 Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na göre kesin hesap kanun tasa-rısını hangi kurum hazırlar?
A) Sayıştay B) Maliye Bakanlığı
C) Devlet Planlama Teşkilatı D) Başbakanlık
Bütçe hesabının kesilmesi Kesin Hesap Kanunu ile mümkün olmaktadır.
Kesin Hesap Kanun Tasarısının TBMM’nde görüşülmesi ve kanunlaşması, Anayasanın 164. maddesinde hükme bağlanmıştır. Cevap:
Cevap:
1010 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Kesin hesap, bütçe gelirleri ve giderleri ile ilgili son durumu ortaya koyan ve yasama denetimine olanak veren bir uygulamadır. Uygulanması bitmiş bütçenin hesabının kesilmesi kanunla olur. Bu hesabın kesilmesini sağlayan kanuna “Ke-sin Hesap Kanunu” denir.
Anayasanın 164/2. Maddesine göre, “Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, yeni yıl Bütçe Kanunu tasarısıyla birlikte bütçe komisyonu gündemine alınır. Bütçe ve Plan Komisyonu Bütçe Kanunu tasarısıyla Kesin Hesap Kanunu tasarısını genel kurula birlikte sunar. Genel Kurul Kesin Hesap Kanunu tasarısını, yeni yıl Bütçe Kanunu tasarıyla beraber görüşerek karara bağlar”.
Anayasanın 164. Maddesinde, “Kesin Hesap Kanunu tasarıları, kanun’da da-ha kısa bir süre kabul edilmemiş ise, ilgili oldukları mali yılın sonundan başlaya-rak en geç 7 ay sonra, Bakanlar Kurulu’nca Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne su-nulur. Sayıştay, Genel Uygunluk Bildirimini, ilişkin olduğu Kesin Hesap Kanunu tasarısının verilmesinden başlayarak en geç yetmişbeş gün içinde TBMM’ne su-nar.
Kesin Hesap Kanunu tasarısının onaylanması üzerine bütçenin kesinleşmiş rakamları üzerinde de yasama organının denetimi gerçekleşmiş olur.
“Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, muhasebe kayıtları dikkate alınarak, merkezi yönetim bütçe kanunun şekline uygun olarak Maliye Bakanlığı’nca hazırlanır. Bu tasarı, bir yıllık uygulama sonuçlarını karşılaştırmalı olarak gösteren değer-lendirmeleri içeren gerekçesiyle birlikte izleyen mali yılın haziran ayı sonuna ka-dar Bakanlar Kurulunca TBMM’ne sunulur ve bir örneği Sayıştay’a gönderilir” (KMYKK, md. 42).
İdarelerin faaliyet raporları, genel faaliyet raporu, dış denetim genel değer-lendirme raporu ve Kesin Hesap Kanunu tasarısı ile Merkezi önetim Bütçe Ka-nunu tasarısı birlikte görüşülür. Ancak, bu raporlar ile genel uygunluk bildirimi TBMM komisyonlarında öncelikle görüşülür. Yanıt B seçeneğidir.
30. Aşağıdakilerden hangisi otomatik istikrarlandırıcılık / stabilizatörlük özelliği gösteren kamu harcamaları arasında yer alır?
A) Cari harcamalar B) atırım harcamaları
C) İşsizlik sigortası ödemeleri D) Personel harcamaları
Otomatik stabilizatörler; kamu gelir ve giderlerinin ve bazı ekonomik kurum-ların ekonomideki enflasyonist ve deflasyonist eğilimleri hafifletmeleri için hiçbir müdahaleye gerek kalmadan ekonomiyi kendiliğinden istikrara kavuşturan ku-rum ve mekanizmalarıdır.
1. Vergi hasılatındaki otomatik değişmeler. Şahsi gelir vergisinin otomatik stabilizatörlük görevini yerine getirebilmesi taşıması gereken özellikler;
1.1. Genel bir vergi olmalı ve her kazanç vergilendirilmeli
1.2. Verginin tarifesi dik müterakki olmalıdır. ani artan oranlı olmalıdır.
1.3. Gelir vergisinde kaçakçılık olmamalı, geniş ölçüde kaynakta kesme usu-lüne göre alınmalıdır. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1011
1.4. Şahsi gelir vergisi mükelleflerinin önemli kısmı gelir vergisinin en düşük
gelir dilimlerinde bulunmamalıdır.
1.5. Vergi götürü usulde tahsil edilmemelidir.
2. İşsizlik sigorta primleri ve işsizlik yardımları
3. Toprak mahsullerine ödenen mali yardımlar
4. Kurum ve aile tasarrufları
5. Kendiliğinden meydana gelen bütçe açık ve fazlaları
6. Ekonomideki stoklardaki artış ve azalmalar
Sorumuza geldiğimizde ise: Soru bize otomatik stabilizatör özelliği taşıyan
kamu harcama türünü sormaktadır. Otomatik stabilizatör özelliği taşıyan kamu
harcamaları:
- İşsizlik sigortası ödemeleri Yanıt C seçeneğidir.
- Toprak mahsullerine ödenen mali yardımlardır.
Cari harcamalar ve cari harcamaların içinde yer alan personel giderleri ile yatırım
harcamalarının otomatik stabilizatör özelliği yoktur.
31. Aşağıdakilerden hangisi kamu harcamalarının büyük bunalım dönemlerinde
sıçramalar yaparak daha sonra eski düzeyine inmediğini için arttığını savunmuştur?
A) Paacock ve Wiseman B) Rostow ve Musgrave
C) G. Tullock D) Wagner
Sıçrama Tezi
Peacock ve Wiseman tarafından
geliştirilmiştir. Bu yaklaşıma göre
savaş gibi olağan üstü durumlarda
kamu harcamaları artacaktır. Savaş
nedeniyle artan kamu harcamalarını
finanse etmek için devlet vergileri
artıracaktır. Savaş sonrası dönemde
ise devlet artırdığı vergileri azaltmayacak
ve kamu harcamaları sıçrayarak
artmış olacaktır. Dolayısıyla sıçrama
tezinin altında yatan temel görüş;
temelde savaş nedeniyle vergi gelirlerinin
artmasıdır. Yanıt A seçeneğidir.
Peacock-Wiseman hipotezine göre, sosyal ve diğer olayların kamu harcamaları
üzerindeki etkileri, yerine geçme etkisi, denetim etkisi ve derişim (konsantrasyon)
etkisi olmak üzere üç şekilde ele alınabilir.
Cevap:
KH - GSMH
ıllar
0
Toplam Kamu Harcamaları
Savaş Sonucu Ortaya
Çıkan Harcama Artışı
1012 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Yerine geçme (ikame) etkisi
Kamu harcamalarının ve vergi gelirlerinin eski düzeyi, savaş ve depresyon nedeniyle yerini yeni ve daha yüksek bütçe düzeyine bırakır. Vergi to-leransının (bütçe açığı toleransı) yeni düzeyi, vergi yükünün daha yüksek olduğu yeni mali du-rumu (mali platoyu) destekler. Yeni mali durum-da, bazı eski kamu harcama türleri ortadan kal-kar ve bunların yerini yeni kamu harcama türleri alır Denetim etkisi
Savaş ve diğer sosyal karmaşalar toplumu ve devleti, daha öncesinde fark edilmeyen veya ihmal edilen sorunların çözümü konusunda zor-lar. Örneğin, otoyol sistemine olan gereksinim veya hastane sisteminin yeniden düzenlenmesi Derişim (konsantrasyon) etkisi
Bu etki, toplumda ekonomik büyüme gerçekle-şirken merkezi hükümetin ekonomik faaliyetle-rinin toplam kamu sektörünün ekonomik faali-yetleri içindeki payının giderek artma eğilimi göstermesini ifade eder. Bu durum kamu har-camalarının yapılmasında olduğu kadar, vergile-rin toplanmasında da merkezileşme-konsantrasyon yaşanmasını gerektirir
B seçeneği, Rostow ve Musgrave:
Kamu harcamalarının artışını Kalkınma Modelleri aklaşımı ile açıklanması; Musgrave ve Rostowtarafından geliştirilmiştir.
Musgrave ve Rostow, kalkınma süreci ile kamu harcamalarının artışı arasın-daki ilişkiyi kurmaya çalışmışlardır. Ekonomik büyüme ve kalkınmanın ilk aşama-larında, kamu yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı oldukça yüksektir. Bu aşamada kamu kesimi; yollar, ulaştırma sistemleri, sulama sistemleri, beşeri sermayenin oluşumu için eğitim ve sağlık gibi alanlarda alt yapı yatırımlarını üst-lenmek zorunda kalmaktadır. Bu durum kamu harcamalarının artırır.
Gelişmenin orta aşamalarında ise, kamu kesimi yatırım malı arz etmeye de-vam etmekte, ancak bu kez özel yatırımları tamamlayıcı niteliğe bürünmektedir.
Gelişmenin olgunlaşma aşamalarına gelindiğinde, kamu harcamalarının bile-şiminde değişiklik ortaya çıkmaktadır. Harcamalar alt yapı yatırımlarından, eği-tim, sağlık, kültür gibi refah hizmetlerine kaymaktadır.
Gelişmenin son aşamasında ise gelir düzeylerinin korunması, refahın yeniden dağıtımı için harcamalar ön plana çıkmaktadır.
C seçeneği, G. Tulock: Rasyonalite ve Ma imand ilkesine göre kamu ekono-misinin temel amacı olarak kabul edilen kamusal faydanın maksimizasyonu red-dedilmektedir. Çünkü bireylerin kararları rasyonel ve tutarlıdır. Rasyonel ve tu-tarlı hareket eden birey faydasını arttıracak tercihlerde bulunur. Hem kamusal hem de özel karar alma süreçlerinde bireyler her zaman çıkar maksimizasyonu-nu sağlamaya çalışmaktadır. Kamusal karar alma süreci gerçekleşirken seçmen-
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1013
ler kendilerine en fazla kamusal hizmet sunmayı taahhüt eden siyasi partileri se-çerken, siyasi partilerde en fazla oyu sağlayacak ve yeniden seçilmeyi sağlayacak ekonomik ve mali programları tercih etmektedir.
D seçeneği, Wagner: Wagner’e göre kamu harcamalarının hızlı bir biçimde artması üç nedene dayanır.
1. Wagner asası: Kamu malı talebinin gelir esnekliği birden büyüktür. Tüke-tici gelirindeki artış kamu malı talebini gelirden daha fazla arttıracaktır. ani, kamu harcamalarındaki artış milli gelir artışından daha hızlı olacaktır.
2. Devletin piyasaya girerek doğrudan doğruya mal ve hizmet üretiminde bu-lunmak durumunda kalmasıdır.
3. Kamu faaliyetlerinin maliyetinin yükselmesi ve kamu kesiminin verimliliği-nin düşük olması.
32. Denk bütçede “altın kural” ne demektir?
A) Bütçenin daralma döneminde açık, genişleme döneminde ise fazla vermesi
B) Finanse edilebildiği sürece bütçe denkliğinin önemli olmaması
C) Bütçenin tam istihdam düzeyinde denk olması, ancak işsizliğin yüksek olduğu dönemlerde fazla vermesi
D) Vergilerle tüketim harcamalarının eşit olması ve borçlanmaya sadece yatırım harcamalarının finansmanı için başvurulması
Geleneksel bütçe kuramına göre, bir bütçenin denk sayılabilmesi için gider-lerin devletin normal gelirleri olan vergiler, harçlar, resimler ve mülk ve teşeb-büs gelirleri ile karşılanması gerekmektedir. Devletin borçlanma yolu ile gelir sağlaması ve normal giderlerinin bir kısmını bu yola başvurarak kapatması bu kurama göre olanak dışıdır. Çünkü borçlanma bütçe açığının başlıca nedenidir.
Geleneksel mali düşünce sistemi, iktisadi hayatı hiç göz önünde tutmaksızın devlet giderleriyle gelirleri arasında sürekli bir denge sağlamak temel düşüncesi üzerine konulmuştur. Borçlanma olağanüstü durumlardan dolayı gerekli olacak-sa yatırımlar için yapılması söz konusu olabilecektir. Vergilerle tüketim harcama-larının eşit olması ve borçlanmaya sadece yatırım harcamalarının finansmanı için başvurulmasına denk bütçede “altın kural” denilmektedir. Yanıt D seçene-ğidir.
33. Bir ülkede, enflasyonist dönemlerde vergilerin tarh ve tahsili arasındaki süre-nin uzaması nedeniyle vergi gelirlerinin reel değerinin azalmasına ne ad veri-lir?
A) Tanzi Etkisi B) Pigou Etkisi
C) Fisher Etkisi D) Likidite Etkisi
Tanzi Etkisi; Enflasyonist dönemlerde vergi tahsilinin gecikmesi ile uğranılan reel satın alma gücü kaybıdır. Nedeni, verginin hesaplanması (tarhı) ile tahsili Cevap:
Cevap:
1014 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
arasındaki süre enflasyon dönemlerinde uzun olması sonucu vergi gelirlerinin reel değerinin düşmesidir. Yanıt A seçeneğidir.
Reel Balans Etkisi (Reel Servet Etkisi – Pigou Etkisi):Fiyatlar genel düzeyi düştüğünde, toplumun finansal varlıklarının reel değeri ya da satın alma gücü artar. ani; sabit bir parasal değeri olan her türlü finansal aktifin satın alma gücü fiyat azalışı ile artar. İnsanların reel servetleri (Servet / Fiyat) olduğundan fiyat-taki düşüş reel serveti artırır. Reel servetteki artış toplam harcamaları artıraca-ğından gelir ve istihdam düzeyi de artacaktır. Kısaca; P↓→ServetP↑→C↑→S↓→ ↑→istihdam↑
Ya da; P↑→ServetP↓→C↓→S↑→ ↓→istihdam↓
Fisher Etkisi: Tam istihdam koşullarında, para arzındaki artış toplam talebi artırır. Toplam talepteki artış fiyatlar genel düzeyinin artmasına yol açar. Fiyatlar genel düzeyindeki artış ise enflasyon oranının artmasına neden olur. Bu durum-da Fisher etkisine göre;
Nominal Faiz Oranı = Reel Faiz Oranı + Beklenen Enflasyon Oranı
Likidite Etkisi: Para arzındaki artış sonucunda kısa dönemde faiz oranlarının düşmesidir. Para arzındaki artış ilk olarak elde tutulan para miktarının artması sonucu doğurur. Bu aşamada fiyatlar genel düzeyi ve gelir hemen yükselmediği için para piyasası dengesinde faiz oranı düşer. Buna likidite etkisi denir.
34. Büyüyen bir ekonomide bütçe gelirlerindeki otomatik artışın ekonomi üzerin-de ters bir etki yaratarak ekonomiyi aşırı ölçüde istikrara getirme olgusuna ne ad verilir?
A) Mali Anestezi B) Mali Sürüklenme
C) Pigou Etkisi D) Dışlama Etkisi
Mali Sürüklenme Olgusu: Büyüyen bir ekonomide bütçe gelirlerindeki otoma-tik bir artışın ekonomi üzerinde ters bir etki yaratarak ekonomiyi aşırı ölçüde istik-rara getirme olgusudur. Tam istihdam bütçe fazlasının en önemli eksikliği olarak, tam istihdam düzeyinde bütçe gelirlerindeki bu artış eğilimi gösterilmektedir.
Bu eğilim toplam talebin giderek azalmasına ve ekonomik gelişmenin engel-lenmesine neden olabilmektedir.
Tam istihdam bütçe fazlasını; vergi oranlarında, kamu harcamalarında, po-tansiyel GSMH’de ve fiyat düzeyinde meydana gelen değişiklikler etkileyebilir. Potansiyel GSMH ile fiyat düzeyi değişiklikleri yine mali sürüklenmeye yol açarak bütçe fazlasını otomatik olarak arttırır.
Kısaca mali sürüklenme, büyüyen bir ekonomide artan vergi gelirleri nede-niyle ekonomik büyümenin durmasıdır. Yanıt B seçeneğidir. Mali Anestezi: Vatandaşların mali yükümlülüklerini farkında olmadan yerine getirmesidir. ani vatandaşın kamu harcamalarının finansmanı olan vergiyi far-kında olmadan ödemesidir. Mali anesteziye en uygun vergi türü ise harcamalar üzerinden alınan vergilerdir. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1015
35. Verginin gelir etkisi ne demektir?
A) Vergilerdeki artışın daha fazla kamu harcaması yapılarak dengelenmesi
B) Gelir vergisindeki artış sonucunda geliri azalan bireylerin çalışmak yerine din-lenmeyi tercih etmesi
C) Gelir vergisindeki artış sonucunda geliri azalan bireylerin eski gelir düzeyleri-ni korumak için daha fazla çalışmayı tercih etmesi
D) Gelir vergisindeki düşüş sonucu geliri artan bireylerin daha fazla çalışmayı tercih etmesi
Vergileme, işgücü üzerinde gelir etkisi ve ikame etkisi olmak üzere iki etki çıkarır.
Verginin Gelir Etkisi: Verginin olmadığı bir duruma kıyasla, yeni bir vergi ge-tirildiğinde veya mevcut vergiler arttırıldığında toplam reel geliri azalan mükel-leflerin eski gelir durumlarına yeniden kavuşmak üzere gayretini arttırarak daha fazla çalışarak gelirlerinde artış sağlamasına gelir etkisi denir. Verginin gelir etki-sinde temel esas, mükellefin daha fazla çalışarak daha fazla gelir elde edip vergi yükünü gidermesidir. Yanıt C seçeneğidir.
Verginin İkame Etkisi: Yeni bir vergi uygulandığında ya da mevcut bir vergi-nin oranı artırıldığında, reel geliri azalan bireyin daha az çalışması ve boş zamanı tercih etmesine verginin ikame etkisi denir.
Dolayısıyla mükellef, ödediği verginin üzerinde bıraktığı etkiyi dikkate almak-sızın yeni durumu kabullenebiliyorsa “vergiye pasif uyum”, yani ikame etkisi; verginin etkilerini arzuladığı yönde değiştirmek için çaba gösteriyorsa “vergiye aktif uyum”, yani gelir etkisi söz konusu olur.
36. Belirli bir refah düzeyini yakalamak için mal ve hizmet tüketimine yönelen düşük gelirli kesimin tasarruflarının düşük olması, maliye politikasının hangi amaçları arasında çatışma yaratır?
A) Fiyat istikrarı – Tam çalışma B) Bireysel refah – Gelir dağılımı
C) Tam çalışma – İktisadi kalkınma D) İktisadi kalkınma – Bireysel refah
Maliye politikası: Bir ekonomide, temel makroekonomik amaçlara ulaşmak için kamu harcamaları ve gelirlerinin büyüklük ve bileşiminde gereken değişiklik-leri gerçekleştirmektir.
1930’larda Maliye Politikası ile dikkatler işsizlik sorunu üzerine toplanmış ve amaç eksik istihdamın giderilmesi olmuştur.
Maliye politikasının temel makroekonomik amaçları;
1. Ekonomik istikrarın sağlanması
2. eterli bir kalkınma ve büyüme hızının sağlanması
3. Ödemeler bilançosu dengesinin gerçekleştirilmesi
4. Bölgesel dengesizliklerin giderilmesi Cevap:
Cevap:
1016 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
5. Ekonomide kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması ve dengeli hale geti-rilmesidir.
6. Gelir dağılımında adaleti sağlamak (Bireysel refahı maksimize etmek)
Maliye Politikası Amaçlarında Ortaya Çıkan Çatışmalar
1. Fiyat İstikrarı - Tam İstihdam amaçları arasında meydana gelen çatışma
2. Ekonomik İstikrar - Ekonomik Büyüme Arasındaki Çatışmalar
3. Gelir ve Servetin Dengeli Dağılımı - Ekonomik Kalkınma Amaçları arasında çatışma
İktisadi kalkınmanın temel belirleyicisi tasarruf düzeyidir. Tasarruf düzeyinin düşük olması yatırımlarında düşük olması anlamına gelecek ve iktisadi kalkınma gerçekleşmeyecektir. Belirli bir tüketim düzeyine ulaşmak ise ancak tasarrufların azaltılması ile mümkündür ve bu durumda iktisadi kalkınma gerçekleşmez. Bu nedenle de belirli bir refah düzeyine ulaşmak ve iktisadi kalkınmayı gerçekleş-tirmek amacıyla tasarrufları artırmaya yönelik maliye politikaları gelir dağılımı-nın yüksek gelirliler lehine, düşük gelirliler aleyhine bozacaktır. Bu durum; mali-ye politikası amaçları olan iktisadi kalkınma ve gelir dağılımı (bireysel refahın maksimize edilmesi) arasında çatışma yaratır. Yanıt D seçeneğidir.
Enflasyon ile mücadele için artırılan vergiler (dolaylı – dolaysız), düşük gelirli bireylerin harcamaları ile yüksek gelirli bireylerin harcamalarının kısılmasına ne-den olur. Eğer, dolaylı vergilerdeki artış zorunlu tüketim malları üzerinde ise bu durumda düşük gelirlilerinin zorunlu tüketim harcamalarının gelir içindeki payı artacak ve bu durum yüksek gelirliler ile düşük gelirliler arasında gelir dağılımı-nın bozulmasına neden olacaktır. Ancak, talebin kontrol edilmesi gelir dağılımı için değil, fiyat istikrarı için önem taşır. Bu nedenle talebi fiyat istikrarı sağla-mak amacıyla kısmak için vergi artışına gidilmiş ise bu durumda ekonomide ta-lep azalmasından kaynaklanan üretim azalması ortaya çıkar. Üretimdeki azalma istihdamın da azalmasına neden olur. Dolayısıyla ekonomi tam istihdamdan uzaklaşır. Bu nedenle, maliye politikasının amacı olan tam istihdam ile fiyat istik-rarı amacının çatışması anlamına gelir.
37. Aşağıdakilerden hangisi gelirin özellikleri arasında yer almaz?
A) ıllık olması B) Gayri safi olması
C) Elde edilmiş olması D) Gerçek olması
Öncelikle soru Türk Vergi Sisteminde ya da Türk Vergi Uygulamasında ya da Gelir Vergisi Kanununa göre diye sorulsa idi daha doğru olacaktı.
GVK’nın 1. ve 2. maddelerine göre vergiye tabi gelirin özellikleri şunlardır:
1. Gelirin gerçek kişilerce elde edilmiş olması
2. Gelirin yıllık olması
3. Gelirin elde edilmiş olması
4. Gelirin gerçek olması
5. Gelir unsurlarının safi miktarlar olması
6. Gelirin genel olması
Gelir Vergisi Kanunu geliri safi (net) tutar olarak kabul etmiştir. Yanıt B seçe-neğidir. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1017
38. Vergi hukukunda her takvim yılı bir vergileme dönemi olarak kabul edilmekte-dir. Aşağıdaki mükellef/mükellef gruplarından hangisi bu kuralın istisnasını oluşturur?
A) Doktor
B) Gıda toptancısı
C) İnşaat ve onarma işleriyle uğraşanlar
D) Gayrimenkul sermaye iradı geliri elde edenler
Vergilemede gerçek kişiye ait gelirin bir yıllık tutarı nazara alınır. Gelir Vergisi Kanunu bir yıllık dönem olarak takvim yılını esas almıştır. Bu bir yıllık dönem takvim yılı olarak uygulanmakla birlikte takvim yılının bazı istisnaları bulunmak-tadır.
1. Normal Hesap Dönemi (Takvim Yılı)
GVK’ya göre gelir, bir takvim yılında elde edilen kazanç ve iratların safi tuta-rıdır. Buna göre kanunumuz bir yıllık dönem veya devre olarak takvim yılı esasını benimsemiştir.
2. Özel Hesap Dönemi
Normal hesap dönemi faaliyet yapılarına uymayan işletmeler, Maliye Bakan-lığı’na başvurarak kendilerine özel hesap dönemi tayinini isteyebilirler. Bakanlık bu işletmeler için 12’şer aylık özel hesap dönemleri belirleyebilir. Bu suretle özel hesap dönemi tespit edilenlerin ticari ve zirai kazançları, hesap döneminin ka-pandığı takvim yılının kazancı sayılır (VUK. md. 174).
3. Kıst Hesap Dönemi
eniden işe başlama, ölüm, iflas gibi nedenlerle iş bırakma durumunda, 12 aydan az yani bir tam yıldan eksik faaliyet süreleri söz konusu olur. Bu eksik sü-relerin her biri kıst hesap dönemi sayılacaktır. Bu kıst sürede elde edilen gelirler o yılın yıllık geliri olarak kabul edilir.
Gelir vergisinde takvim yılı esastır. Bir takvim yılına ait gelirler ertesi yılın Şu-bat-Mart ayında beyan edilir. Bu vergilendirme ve beyan sisteminin istisnası Gelir Vergisi Kanununun 42, 43 ve 44 üncü maddelerinde yer alan yıllara yaygın inşaat ve onarım işidir.
Bir yıldan fazla süren (birden fazla takvim yılına taşan) inşaat ve onarma işle-rinden elde edilen kazançlar işin bitiminde tespit edilir, tamamı o yılın geliri sayı-larak takip eden yılın Mart ayının 15inci gününe kadar beyan edilir
Bir işin 42 nci madde kapsamında değerlendirilebilmesi için aşağıdaki koşul-lar taşıması gerekmektedir.
1. Faaliyet konusu iş, inşaat ve onarım işi olmalıdır.
2. İnşaat ve onarım işi başkalarının hesabına ve taahhüde bağlı olarak yapıl-malıdır.
3. İnşaat ve onarım işi birden fazla takvim yılına sirayet etmelidir.
Yanıt C seçeneğidir.
Cevap:
1018 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
39. Aşağıdakilerden hangisi halen uygulanmakta olan katma değer vergisi oranla-rından bir tanesidir?
A) % 1 B) % 7 C) % 14 D) % 17
01.01.2013 tarih ve 2012/4116 sayılı kararnameye göre; Mal teslimleri ile hizmet ifalarına uygulanacak katma değer vergisi oranları;
a) Ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere, vergiye tabi işlemler için, % 18
b) Ekli (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için, % 1 Yanıt A seçene-ğidir.
c) Ekli (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için, % 8
40. Aşağıdakilerden hangisi kurumlar vergisi mükellefi değildir?
A) Sendikalar
B) Kooperatifler
C) İktisadi kamu müesseseleri
D) Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler
Kurumlar vergisi mükellefleri,
- Sermaye Şirketleri,
- Kooperatifler,
- İktisadi Kamu Müesseseleri,
- Dernek ve Vakıfların İktisadi İşletmeleri,
- İş ortaklıkları olmak üzere beş gruba ayrılır. Yanıt A seçeneğidir.
41. Gelir vergisinin artan oranlı olarak alınması aşağıdakilerden hangisine uygun-dur?
A) Eşit fedakarlık görüşü B) Vergide genellik ilkesi
C) Minimum fedakarlık görüşü D) Eşit oranlı fedakarlık görüşü
Ödeme gücü ilkesini uygulayabilmek için vergi ödeme gücünden ne anladı-ğımızı ortaya koymamız gerekir. Bir çok kişi bakımından ödeme gücünün ölçül-mesine en iyi imkan sağlayan kavramın “gelir”dir. Bu durumda, yatay adaletin eşit gelire sahip kişilerin eşit miktarda vergi ödemeleri anlamına gelir. Dikey ada-let ise, daha fazla gelire sahip olanların, daha az geliri olanlardan daha çok vergi ödemeleri gerektiği anlamına gelir. ani, zenginler yoksullardan daha yüksek oranlarda vergi ödemelidirler. Bu düşüncenin temelinde gelir arttıkça gelirin-marjinal faydasının azaldığı görüşü yer almaktadır.
Gelirin azalan marjinal faydası, vergi dolayısıyla katlanılan fedakarlığı üç yak-laşımla açıklamaktadır. Cevap:
Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1019
1. Eşit mutlak fedakarlık yaklaşımı: Buna göre, vergi sistemi öyle düzenlen-melidir ki, vergi dolayısıyla her bireyin katlandığı fedakarlık eşit olsun.
2. En az toplam fedakarlık yaklaşımı: Vergi dolayısıyla bütün toplumun kat-landığı toplam fedakarlık mümkün olduğunca az olmasını ifade eder.
3. Oransal Fedakârlık Yaklaşımı (Eşit Oranlı Fedakarlık Yaklaşımı): Vergi yü-künün eşit oransal fedakârlık yaklaşımına göre dağıtılması durumunda, yüküm-lülerin vergi ödemekle katlandıkları fedakarlıkla orantılı bir biçimde vergi ödemeleri gerekir. Başka bir deyişle, her yükümlünün doğrudan doğruya gerçek vergi yükü, elde ettiği gelirden doğan iktisadi refahı ile orantılı olmalıdır. Böylece vergi ödemede yüksek gelirli kişi düşük gelirliye göre daha büyük bir fedakârlık taşımaktadır. Gelir artıkça gelirin marjinal faydasının azaldığı kabul edildiğinden, matrahlara artan oranlı bir tarife uygulanarak oransal bir fedakarlığın gerçek-leşmesi sağlanacaktır. Bu bakımdan, bu yaklaşıma göre gelir, özellikle vergi ödeme gücünün göstergesi olarak düşünülür.
Tarife Türlerine Göre:
 Eşit (Tek) Oranlı Vergi Tarifeleri; vergi matrahındaki değişmelere karşın, vergi oranının aynı kalmasına eşit oranlılık denilmektedir. Düz oranlı vergide marjinal vergi oranı ile ortalama vergi oranı aynıdır ve bütün matrah düzey-lerinde aynı kalır. Ancak matrahtaki artışla birlikte vergi miktarında da artış söz konusu olmaktadır. Eşit oranlı fedakarlık görüşünün bir yansımasıdır.
 Artan Oranlı Vergi Tarifeleri, vergi matrahındaki artma veya azalmaya bağlı olarak vergi oranının da aynı doğrultuda artması veya azalması öngörülmek-tedir.Vergi matrahı yükseldiğinde, efektif ortalama vergi oranı (yani toplam matrah üzerinden hesaplanan vergi) de yükseliyor ise vergi artan oranlı de-mektir. Artan oranlılık vergilemede adalet yaklaşımlarından ödeme gücü yak-laşımını temel almaktadır. Artan oranlılığın geleneksel kavramı daha fazla ge-lir elde edenlerin kamusal mal ve hizmetlerin finansmanına daha fazla katkı-da bulunması şeklinde anlaşılmaktadır. Bu ise oransal fedakarlık görüşünün bir yansımasıdır.
Sorumuza geldiğimizde ise: gelir vergisinin artan oranlı alınması aşağıdaki-lerden hangisine uygun olduğu sorulmuştur. Gelir vergisinin artan oranlı olarak alınması oransal fedakarlık görüşüne uygundur.
Oransal fedakarlık görüşüne uygundur, çünkü; yüksek gelirlilere daha yük-sek bir vergi yükü ile düşük gelirlilere daha düşük vergi yükü yüklenecektir. Yanıt D seçeneğidir.
42. Aşağıdakilerden hangisi Kurumlar Vergisinde safi kazancın tespitinde indirile-cek giderler arasında sayılmamıştır?
A) İlk kuruluş ve örgütlenme giderleri
B) Hisse senetleri ve tahvil ihraç giderleri
C) Paylı komandit şirketlerde komandite ortağın kar hissesi
D) Ayrılan yedek akçeler
1020 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesine göre safi kurum kazancının tespi-tinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanacağı belirtilmektedir. Diğer taraftan kurumlar, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. mad-desinde sayılan indirimleri de dikkate alınacaktır. Bu indirimler ise şunlardır:
1. Menkul kıymet ihraç giderleri
2. İlk tesis ve örgüt giderleri
3. Genel kurul toplantıları için yapılan giderler ile birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderleri
4. Hisseli komandit şirketlerde komandite ortağın kar hissesi
5. Katılım bankalarınca katılma hesabı karşılığı ödenen kar payları
6. Sigorta teknik ihtiyatları
Yanıt D seçeneğidir.
43. Aşağıdakilerden hangisi harcama üzerinden alınan vergilerden biri değildir?
A) Özel Tüketim Vergisi
B) Katma Değer Vergisi
C) Motorlu Taşıtlar Vergisi
D) Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
Harcamalar Üzerinden Alınan Vergiler (Gider Vergileri):Mal satışı veya hiz-met ifası nedeniyle alınan objektif vergilerdir. Bu vergiler yansıtılabildikleri için vergi çoğunlukla satıcı veya hizmeti sunan tarafta değil, alıcı veya hizmetten ya-rarlananlarda kalmaktadır. Bu nedenle harcamalar üzerinden alınan vergiler do-laylı vergilerdir.
TÜRK VERGİ SİSTEMİNDE YER ALAN VERGİLER Gelir Üzerinden Alınan Vergiler Harcamalar Üzerinden Alınan Vergiler Servet Üzerinden Alınan Vergiler
1. Gelir Vergisi
2. Kurumlar Vergisi
1. Katma Değer Vergisi
2. Özel Tüketim Vergisi
3. Banka ve Sigorta Muameleleri
Vergisi
4. Damga Vergisi
5. Harçlar
6. Özel Tüketim Vergisi
7. Şans Oyunları Vergisi
8. Belediye Vergisi
9. Gümrük Vergileri
1. Emlak Vergisi
2. Motorlu Taşıtlar Vergisi
3. Veraset ve İntikal
Vergisi
Görüldüğü gibi, Motorlu Taşıtlar Vergisi bir harcama vergisi değil, servet ver-gisidir. Yanıt C seçeneğidir. Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1021
44. Vergilendirmeye esas olacak değer ve miktarın, tek tek belirlenmesi yerine aynı durumdaki tüm vergi konuları ve vergi mükellefleri için bütünlük içinde ve genel olarak belirlenmesi usulüne ne ad verilir?
A) Karine Usulü B) Dış Göstergeler Usulü
C) Götürü Usul D) Takdir Usulü
Verginin matrahı, verginin hesaplanmasına esas oluşturan bir madde, bir değer, bir miktar ya da bir olaydır. Verginin hesaplanması için dayandığı temel verginin matrahını oluşturmaktadır. Verginin matrahı; vergi borcunu hesapla-mak amacıyla vergi konusunun döndürüldüğü teknik ya da ekonomik miktar-dır. Kısaca verginin üzerinden hesaplandığı değer veya miktar vergi matrahı de-nir. MATRAH BELİRLEME USULLERİ Beyan Usulü Vergi matrahının yükümlü tarafından beyan edilmesi esasına dayanır. Gelir vergisinde ol-duğu gibi. Karine ve Dış Göstergeler Usulü
Matrahın belirlenmesinde yükümlünün mali durumunu gösteren bazı dış göstergelerden yararlanılması esasına dayanmaktadır. Daha önce uygulanan Hayat standardı esasında ol-duğu gibi. Bu usulün uygulanması kolaydır. Ama aynı zamanda adil değildir ve verimsiz-dir. Çünkü, mükellefin yaşam tarzı ile geliri arasında bir paralellik kurmak her zaman mümkün değildir. Götürü Usul
Vergi matrahının her yükümlü bakımından ayrı ayrı belirlenmesi yerine, aynı durumda olan tüm yükümlüler bakımından genel ve belli miktarlar olarak belirlenmesidir.Yanıt C seçeneğidir. İdarece Takdir Usulü
Tek tek yükümlüler bakımından vergi matra-hının doğrudan doğruya vergi idaresi tarafın-dan takdir edilmesidir. Emlak vergisinde ol-duğu gibi.
45. I. Sözleşme
II. Alacaklı
III. Def’i
IV. Edim
Yukarıdakilerden hangileri borcun temel unsurlarıdır?
A) alnız I B) II – IV C) I, II – IV D) I – III Cevap:
1022 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Borç, bir kişiyi diğer bir kişiye bir edimi yerine getirme (bir şey verme, yapma veya yapmama) yükümlülüğü yükleyen hukuki bir ilişkidir. Bu ilişkinin bir tara-fında alacaklı diğer tarafında da borçlu bulunur. Bunların aralarında da bir borç ilişkisi bulunur7.
Bir borç ilişkisinin (borcun) temel unsurları 3 tanedir.
Bunlar:
1. Alacaklı: Borç ilişkisine konu olan edimin yerine getirilmesini isteme hak-kına sahip olan gerçek ya da tüzel kişiliktir (taraftır). Bu edimin yerine getirilme-sini isteme hali, borçlunun edimi kendiliğinden yerine getirmemesi halinde orta-ya çıkar ve alacaklının talep hakkı olarak tanılanır. Alacaklı bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda yasal yollara başvurarak borçlunun edimi yerine ge-tirmesini sağlayabilir. Buna ise dava hakkı denir.
2. Borçlu: Alacaklı ile aralarındaki bir borç ilişkisi dolayısıyla bir edimi yerine getirmekle yükümlü olan taraftır.
3. Edim: Borçlunun bir şey vermek, bir şey yapmak ya da bir şey yapmamak şeklindeki yükümlülüğüdür.
Görüldüğü gibi borcun temel unsurları alacaklı, borçlu ve edimdir. Yanıt B seçeneğidir.
46. Müteselsil borçlulukla ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Borçlulardan her biri alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur
B) Borçlulardan birine karşı zamanaşımı kesilince diğerlerine karşı kesilmiş sa-yılmaz
C) Borç tamamen ifa edilinceye kadar bütün borçluların sorumluluğu devam eder
D) Alacaklı borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse diğerlerine karşıda düşmüş sayılır
Müteselsil Borçluluk: Mahiyeti itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü bulunduğu bir birlikte borçluluk türüdür. Müteselsil borçlulukta borçlu tarafın birden fazla kişi-den oluşması halinde borçluların her birinin borcun tamamından veya bir kıs-mından sorumlu olduğu, bir borçlunun borcun tamamını ifa etmesi halinde diğer borçluların da borcundan kurtulabildiği borçluluk ilişkisidir.
Müteselsil borçluluk, istisnai bir borçluluk türüdür. Bu nedenle müteselsil so-rumluluk eğer bir sözleşmeden doğmuş ise bu durumda sözleşmede kesinlikle belirtilmesi gerekir.
Müteselsil borçluluk kanundan da ortaya çıkabilir. Buna örnek olarak Borçlar Kanununun haksız fiili düzenleyen hükümleri ile Ticaret Kanununa göre birden
7 Tan Tahsin ZAPATA, Borçlar Hukuku, Savaş ayınları, Altın Seri, 11. Baskı, ANKARA, 2014, s. 2 Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1023
fazla borçlu bir ticari borç altına girmişler ise, aksi kararlaştırılmadığı sürece, borçlular müteselsil sorumlu olurlar. ine Medeni Kanuna göre, miras bırakanın borçlarından dolayı sorumlulukları kanundan kaynaklanan müteselsil sorumlu-luktur.
Müteselsil Borçluluğun Hüküm ve Sonuçları
1. Alacaklı, borcun tamamı veya bir kısmı için dilediği borçluya başvurma hak-kına sahiptir.
2. Alacaklı müteselsil borçlulardan birine karşı açmış olduğu dava veya icra ta-kibini kaybetse dahi diğerlerine başvuru hakkı ortadan kalkmaz.
3. Müteselsil borçluların her birinin borcu diğerinden bağımsız olduğundan, müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğerlerinin durumu ağırlaştıramaz.
4. Müteselsil borçlulardan birinin bağımsız olarak alacaklıya yaptığı cezai şart anlaşması, diğer borçluları bağlamaz.
5. Müteselsil borçlulardan birinin zamanaşımından sonradan feragat etmesi de diğer müteselsil borçluları etkilemez.
6. Müteselsil borçlulardan biri için kesilen zamanaşımı diğerleri için de kesilir. Bir diğer ifade ile alacaklının müteselsil borçlulardan biri için dava açması ya da icra takibinde bulunması durumunda tüm borçlular için zamanaşımı kesi-lir. Yanıt B seçeneğidir.
7. Müteselsil borçluların borcunun bağımsız olması sonucu, alacaklı tarafından borçlulardan birine yapılan temerrüt ihtarı, diğer borçluların da temerrüde düşmesine neden olmaz. Müteselsil borçlulukta borçluların hepsinin temer-rüde düşmesi için her birine ayrı ayrı temerrüt ihtarı keşide edilmelidir.
8. Alacaklının her bir borçludan borcun tamamını veya bir kısmını talep ede-bilme yetkisi ona, müteselsil borçluların iç ilişkideki hak ve yetkilerini etkile-me yetkisini vermez.
9. Müteselsil borçlulukta alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşme-si, diğer borçluları da ibra edilebilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.
10. Müteselsil borçlulukta borçlulardan birinin acze düşmesi diğer borçluları borçtan kurtarmaz.
11. Müteselsil borçlulukta, borçlulardan birinin ifa ya da takas beyanı ile borcu sona erdirdiği oranda diğer borçlularda söz konusu oranda borçtan kurtulur.
47. Tatilde olan komşusu Bay (A)’nın faturalarını Bay (A)’nın haberi olmadan öde-yen Bay (B)’nin bu işlemine Borçlar Kanunu yönünden hangi hükümler uygula-nır?
A) Vekaletsiz iş görme B) Borcun devralınması
C) Yetkisiz temsil D) Hatalı ödeme
Vekâletsiz İş Görme; Borçlar Kanununun 526 – 531. maddeleri arasında dü-zenlenmiştir.
Buna göre vekâletsiz iş görmenin unsurları: Cevap:
1024 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
1. İş görme: Vekâletsiz iş görmenin konusunu teşkil eder. İş görmenin mutla-ka hukuki bir işlem olması şart değildir.
2. İşin başkasına ait olması: Bir kimsenin (iş gören) yaptığı iş ile bir başkası-nın (iş sahibi) hukuk alanına müdahale etmesi söz konusudur.
3. Vekâletin bulunmaması: İş görenin işi yapmaya yetkili (mezun) bulunma-ması gerekir.
4.İş görme iradesi: İş görenin başkasının menfaatine hareket iradesini taşı-ması veya işin başkasına ait olduğunu bilerek faaliyette bulunması şart değildir. İş görenin genel olarak bir işi görme iradesine sahip olması yani, iradesinin işin fiili sonucuna yönelmiş olması yeterlidir.
B.K. md.526’ya göre; “vekâleti olmaksızın başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlü-dür.” Dolayısıyla; Bay (B), Bay (A) tatilde iken faturalarını haberi olmadan öde-mesi, Bay (A)’nın menfaatinedir ve bu durum vekâletsiz iş görme olarak nite-lendirilir. Yanıt A seçeneğidir.
Diğer seçenekler:
Borcun devralınması: Borç ilişkisinde borçlu tarafın değişmesidir. Bu durum-da borçlunun yerine yeni bir borçlu geçmektedir. Borç ilişkisinin konusu değiş-mez, taraflarında (süjede) bir değişim söz konusudur.
Yetkisiz temsil: Bir kimsenin, temsil yetkisi bulunmaksızın başka bir kimsenin namına ve hesabına hukuki işlemler yapmasıdır. Şu şekillerde ortaya çıkabilir:
1. Mümessile hiçbir temsil yetkisi verilmemiş olabilir.
2. Mümessile temsil yetkisi verilmiş olmasına karşın, mümessil bu yetkinin sınırlarını aşmış olabilir.
3. Temsil yetkisi verilmiş olan kimse fiil ehliyetini yitirmiş olabilir.
Bu durumların hepsinde, mümessilin yapmış olduğu hukuki işlemlerde hiçbir yetkisi yoktur ve yapılan hukuki işlem tek taraflı olarak temsil olanı bağlamaz.
48. Borçlar Kanunu’na göre sözleşmede ödeme yeri ayrıca belirlenmemiş ise para borçlarında ödeme yeri neresidir?
A) Sözleşmenin imzalandığı yer
B) Ödeme zamanında borçlunun iş yerinin bulunduğu yer
C) Ödeme zamanında borçlunun ikametgahının bulunduğu yer
D) Ödeme zamanında alacaklının ikametgahının bulunduğu yer
İFA YERİ: İfa yeri taraflarca serbestçe belirlenebilir. Taraflar ifa yerini belir-lememişlerse Borçlar Kanunu’nun ifa yerine ilişkin tamamlayıcı hükümleri uygu-lanır. Buna göre para borçları ifa zamanında alacaklının ikametgâhının bulun-duğu yerde ifa edilir. Para borçları nakit olarak ve memleket parası ile ödenir. Alacaklının bankadaki hesabına yatırılması veya çek ile ödenmesi ancak alacaklı-nın kabulü ile olur. Posta havalesi ile gönderilmişse ikametgâhta ödemeli olarak gönderilmelidir. Bu borçlara götürülecek borç denir. Fakat kıymetli evrakta ise borcun ifa yeri borçlunun ikametgâhının bulunduğu yerdir. Para borçları kural olarak TL ile yerine getirilir. abancı para üzerinden borçlanılmışsa ve sözleşme-
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1025
de aynen ödeme kaydı yoksa, borçlu borcunu yabancı para ile ifa edebileceği gi-bi ifa zamanındaki kur üzerinden TL ile de ifa edebilir (seçimlik yetki).
Belli bir şeyin teslimi borcu ise (parça borcu) o şeyin sözleşme yapılırken bu-lunduğu yerde ifa edilir. Parça borcu; ferdiyle belirlenen şeylere ilişkin borçtur. Örneğin motor numarası belirtilmiş ferrari marka araba veya fırtına adlı at gibi. Ancak bu hükmün uygulanabilmesi için tarafların bu şeyin sözleşme yapılırken başka bir yerde olduğunu bilmeleri lazımdır. Yanıt D seçeneğidir.
49. Aşağıdakilerden hangisi eksik borçlardan biri değildir?
A) Evlenme tellallığından doğan borçlar
B) Manevi tazminatın ödenmesi borcu
C) Zamanaşımına uğramış borçlar
D) Ahlaki görevlerden doğan borçlar
Kimi durumlarda borç bir sorumluluk doğurmaz. ani borç vardır ama sorum-luluk yoktur. Eksik borç denen bu durumda, ortada bir borç vardır. Borçlu tara-fından kendi isteğiyle yerine getirildiği takdirde bu ifa geçerlidir. Bununla birlikte eksik borcu ifa etmeyen borçludan, ifanın dava ya da takip yoluyla istenmesi ku-ral olarak söz konusu değildir.
Eksik borçlar şunlardır:
 Zamanaşımına uğramış borçlar
 Konkordato anlaşmasından arta kalan borçlar
 Evlenme tellallığından doğan borçlar
 Kumar ve bahis oyunlarından doğan borçlar
 Ahlaki bir ödevin ifasından doğan borçlar
Maddi ya da manevi tazminatın ödenmesi borcu bir eksik borç değildir. Yanıt B seçeneğidir.
50. Borç ve borç ilişkisinin varlığını ikrar eden borçlu, ileri sürdüğü özel nedenlerle ifadan kaçınıyorsa aşağıdakilerden hangisi söz konusudur?
A) Def’i B) İtiraz C) Mutlak butlan D) Muvazaa
Borç ve borç ilişkisinde önemli olan kavramlar inkâr, itirazve def’idir. Keza borcun yerine getirilmesi talebiyle karşılaşan borçlu çeşitli yollarla kendini savu-nup ifadan kaçınabilir.
İnkâr’da borçlu söz konusu borç ilişkisini ve dolayısıyla alacaklının hakkını reddetmektedir. Borçlunun “aramızda böyle bir sözleşme yoktur” ya da “alacaklı olduğunu iddia eden kişiyi tanımıyorum” gibi beyanları bu bağlamda inkâr nite-liğindedir.
İtiraz’da borçlu, alacak hakkının doğmadığını ya da hakkın artık mevcut ol-madığını ileri sürmektedir. Örneğin borçlu, alacaklı ile sözleşme yaptığını ve ala-
Cevap:
Cevap:
1026 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
caklının hakkını kabul etmekle birlikte borcu ödediğini belirtmişse itiraz söz ko-nusudur. argıç itirazları kendiliğinden dikkate alır.
Defi’de ise borçlu borç ilişkisini ve alacaklının alacak hakkını kabul etmekte-dir. Fakat özel bir nedenden ötürü borcun ifasından kaçınmaktadır. Örneğin Za-manaşımı defi ya da Tartışma def’i bu türdendir. Zamanaşımı definde bulunan borçlu, alacaklının alacak hakkını kabul etmektedir. Fakat zamanaşımı süresinin geçmesi, borçluya ifadan kaçınma imkânı tanımaktadır. Tartışma defi ya da pe-şin dava defi ise, adi kefalette alacaklının asıl borçluya başvurmadan doğrudan kefile başvurması durumunda kefilin yapacağı def’idir. argıç def’iyi kendiliğin-den dikkate almaz, borçlunun ileri sürmesi gerekir. ani dava dosyasında zama-naşımı süresinin geçtiğini gören yargıç, borçlu tarafından ileri sürülmedikçe bu-nu dikkate almaz. Yanıt A seçeneğidir.
51. Aşağıdakilerden hangisi, küçüğün mahkeme kararıyla ergin kılınabilmesi ile ilgili aranılan şartlardan biri değildir?
A) Küçüğün menfaati
B) Küçüğün isteği
C) Küçüğün 12 yaşını tamamlamış olması
D) Küçük velayet altında ise velayet sahibi olan ana ve babasının izni
Menfaati olan, onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Dolayısıyla Mahkeme Kararı ile bir küçüğün ergin kılınabilmesi için:
1. Küçüğün menfaati olması gerekir.
2. 15 yaşını tamamlamış olması gerekir.
3. Küçüğün ergin kılınmak için mahkemeye başvurmuş olması gerekir.
4. Velayet altındaki küçüğün ana ve babasının izni (rızası) olması gerekir.
Yanıt C seçeneğidir.
52. Tam ehliyetsiz kişinin yasal temsilcisinin, tam ehliyetsiz kişi adına yapabileceği veya yapamayacağı hukuki işlemlere ilişkin olarak, aşağıdakilerden hangisi tam olarak doğrudur?
A) Vakıf kuramaz, bağış yapabilir, kefalet akdi yapamaz
B) Vakıf kuramaz, bağış yapamaz, kefalet akdi yapabilir
C) Vakıf kurabilir, bağış yapamaz, kefalet akdi yapabilir
D) Vakıf kuramaz, bağış yapamaz, kefalet akdi yapamaz
Yasal temsilci, kısıtlanan kişilere hukuki işlemlerini yapması için atanan kişi-lerdir. Kural olarak tam ehliyetsizler ve sınırlı ehliyetsizler adına onların yasal temsilcileri tarafından yapılır. asal temsilciler, veli ve vasilerdir. Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1027
Vesayeti gerektiren haller ise şunlardır;
1. Küçüklük: Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Bir küçük üzerindeki velayet, ana babasının ölmesi, gaip olması, velayet hakkının ikisinden de kaldırılması veya haklarında kısıtlama kararı alınması gibi sebeplerle sona ererse, bu küçük vesayet altına alınır.
2. Kısıtlılık: Ergin kişi hakkında kısıtlama kararı verilerek, kendisine vasi ata-nabilmesi (vesayet altına alınabilmesi) için, Medeni Kanunda ön görülen kısıtla-ma nedenlerinden birinin varlığı gerekir. Bu nedenler;
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı: Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle iş-lerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gere-ken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.
Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı, Kötü Yaşama Tarzı, Kötü Yönetim: Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü ya-şama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı ko-runmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.
Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza: Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır.
İstek Üzerine: aşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle iş-lerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.
Vesayet, mahkeme kararı ile doğar; vasilere, sulh ve asliye hukuk mahkeme-lerine, kayyımlara ve yasal danışmanlara verilen yetkileri kapsar.
Vasi: Vasinin küçük üzerinde yetki ve görevlerinin kapsamı dardır. Vasi, kendi imkânlarını kullanarak küçüğün yetiştirilmesi bakımından ve geçimini sağlamakla yükümlü değildir. Vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ata-nır. Vasi, vesayeti altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliğine özen gösterme, onu temsil etme ve malvarlığını yönetme görevlerini ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vasi, vesayet altındaki kişi adına, kefil olamaz, vakıf kuramaz ve önemli bağışlar yapamaz. Bu işlemler vasiler için yasak işlemlerdir. Yanıt D seçeneğidir.
Vasi, vesayeti altındaki kimselerin malları için defter tutar, sulh hakimine he-sap verir ve bu mallar üzerinde, kural olarak tek başına tasarruf edemez. Ayrıca yaptığı hizmetler için ücret isteme hakkına sahiptir.
Vasi, bazı hukuki işlemleri yaparken sulh hukuk mahkemesinin, bazı hukuki işlemleri yaparken de, hem sulh mahkemesinin hem de asliye hukuk mahkeme-sinin iznini almak zorundadır. Vasi, görevden alınabilir veya görevinden istifa edebilir.
53. Hak ehliyeti ile ilgili olarak, aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Hak ehliyetine, sadece gerçek kişiler sahiptir
B) Adi şirketin tüzel kişiliği olmasa da hak ehliyetine sahiptir
C) Hak ehliyetine, gerçek kişiler ölü doğsalar bile ana rahmine düşmekle sahip olurlar
D) Hak ehliyetine, gerçek kişiler tam ve sağ doğmak şartıyla ana rahmine düş-tükleri anda sahip olurlar
1028 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Hak Ehliyeti (Medeni Haklardan Yararlanma Ehliyeti): Kişilerin hak ve borç-lara sahip olabilme ehliyetidir. Hak ehliyeti pasiftir. Kişi bir işlem yapmadan, ey-lemde bulunmadan hak ehliyetine sahiptir. Gerçek kişilerde doğum, tüzel kişi-lerde kanuna uygun şekilde kurulmak suretiyle kazanılır. Hak ehliyeti pasif bir ehliyettir. Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düşmüş cenin hak ehliyetine sahip-tir. Cins, yaş, hısımlık gibi yaratılış gereği yalnızca insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara tüzel kişiler ehildirler. Tüzel kişiler hak ehliyetini kanunlara uygun olarak kuruldukları andan itibaren kazanırlar. Hak ehliyetine sahip olmayan kişi düşünülemez.
Hak ehliyetinin 2 niteliği vardır:
1. Genellik İlkesi: Ehliyet için insan olmak veya kanuna uygun kurulmuş tüzel kişi olmayı ifade eder.
2. Eşitlik İlkesi: Bütün insanlar haklara ve borçlara ehil olmada eşittir. Kadın-erkek, zengin-fakir gibi bir ayırım yoktur.
Hak ehliyetinde ortaya çıkan istisnalar (farklı durumlar) şunlardır:
1. EVLENME: Evlenme yaşı 17’dir. Önemli bir sebebin olması halinde mah-keme izniyle 16 olabilir.
2. EVLAT EDİNME: Bekârlar en az 35 yaşında evli çiftlerin ise 30 yaşında ve-ya 5 yıldan beri evli olmaları gereklidir.
3. VASİ ETNAME - MİRAS SÖZLEŞMESİ: Vasiyetname için 15 yaş, miras söz-leşmesi için fiil ehliyeti gereklidir.
4. KEFALET – VAKIF KURMA – ÖNEMLİ BAĞIŞLAR: Reşit olmayan ve vesayet altındaki kişiler temsilcilerinin izniyle dahi bu işlemleri yapamazlar.
5. VASİ OLABİLME: Ancak reşit kişiler vasi olabilir.
6. DİN SEÇME: Reşit kişiler kendi dinini seçebilir.
7. EVLENME ASAĞI: Evliliği sona eren kadın 300 gün geçmedikçe evlene-mez.
8. SO ADI: Evli kadın kocasının soyadını taşımak zorundadır. Evlilik içinde doğan çocuk babasının soyadını taşır. Evlilik dışı doğan çocuk annenin so-yadını alır.
Sorumuza geldiğimizde ise:
A seçeneği, hak ehliyetine hem gerçek hem de tüzel kişiler sahiptir. Gerçek kişilerde hak ehliyeti sağ doğmak şartıyla ana rahmine düşmekle, tüzel kişilerde kanuna uygun olarak kurulması ile başlar. Bu nedenle A seçeneği yanlıştır.
B seçeneği, adi şirketin hak ehliyetinin olabilmesi için kanuna uygun olarak kurulmuş ve tüzel kişiliğe haiz olması gerekir. Tüzel kişiliği olmayan şirketlerin hak ehliyetinden söz edilemez. B seçeneği yanlıştır.
C seçeneği, gerçek kişilerin hak ehliyetine sahip olabilmeleri için sağ doğmuş olmaları şarttır. Bu nedenle C seçeneği yanlıştır.
D seçeneği, gerçek kişiler, sağ olarak doğmak şartıyla ana rahmine düştükle-rinde hak ehliyetine sahip olurlar. Yanıt D seçeneğidir.
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1029
54. Aşağıdakilerden hangisi, tapu ana sicillerinden biridir?
A) Mal sahipleri sicili B) Tapu kütüğü
C) İdari sınırlar kayıt defteri D) Kamu orta malı sicili
Tapu Sicil Tüzüğünün 6.maddesinde yer alan tapu sicilleri şunlardır: Ana Siciller Yardımcı Siciller
1. Tapu kütüğü Yanıt B seçeneğidir.
2. Kat mülkiyeti kütüğü
3. Yevmiye defteri
4. Resmi belgeler
(resmi senet, plan, mahkeme kararları ve diğerleri)
1. Mal sahipleri sicili
2. Aziller sicili
3. Düzeltmeler sicili
4. Kamu orta malları sicili
55. Kiracının kiralanan şey üzerindeki zilyetliği, aşağıdakilerden hangisine yönelik bir zilyettir?
A) Fer’i – dolaylı B) Fer’i – dolaysız
C) Asli – dolaysız D) Asli – dolaylı
Zilyet: Bir mal üzerinde hak sahibi olan kişiye zilyet denir. Zilyedin Türkçe an-lamı ise; sahibi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan, elinde tutan ki-şidir.
Zilyetlik: Medeni hukukun eşya hukuku dalında inceleme yapan kurumuna zilyetlik denir. Kısaca, taşınır ya da taşınmaz mal üzerindeki kişinin hakimiyetidir.
Ancak unutulmaması gereken unsur, sadece eşya üzerindeki hakimiyetin ta-nımı olan zilyetlik, mülkiyet hakkı bağlı değildir. Örneğin, bir ev sahibinin o ev üzerinde hakimiyeti vardır ve bu durum zilyet olarak açıklanır. Ancak ev sahibi evini kiraya verirse o evin zilyedi artık kiralayan kişidir. Ev sahibi ise mülkiyet hakkına sahiptir.
Zilyetliğin iki unsuru vardır:
1.Maddi Unsur: Eşya üzerinde fiili hakimiyet sahibi olabilme durumudur. Fiili hakimiyet için eşyanın mutlaka şahsın elinin altın ya da yakınında bulunması şart değildir. Şahsın o eşya üzerinde fiili hakimiyet kurabilecek durumunda olması yeterlidir. Örneğin bir kişi kiraya verdiği evinin zilyedidir. Ancak bir ki-tapçıda kitabı incelemek için bakan kişi kitabın zilyedi değildir.
2.Manevi Unsur: Eşya üzerinde fiili hakimiyete sahip olma iradesi yani zilyetlik iradesinin bulunması gerekmektedir. ani, bir eşya üzerinde fiili hakimiyet ancak bilerek ve istenerek icra edildiği takdirde zilyetlikten söz edilebilir.
Asli ve Fer’i Zilyet: Zilyet, bir sınırlı ayni hak veya bir kişisel hakkın kurulma-sını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan asli, diğeri fer’i zilyettir.(MK m.974). Cevap:
Cevap:
1030 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
Her asli zilyet malik sıfatıyla zilyettir, ancak her malik sıfatıyla zilyet asli zilyet değildir. Asli zilyedin doğabilmesi için fer’i zilyetliğin olması gerekir. Fer’i zilyetlik yoksa bu durumda malik sıfatıyla zilyetlik vardır. Örneğin biri sahip olduğu evi kendisi kullanıyorsa malik sıfatıyla zilyettir. Kiraya vermiş ise kiracı artık fer’i zil-yettir.
Dolaylı ve Dolaysız Zilyetlik: Bir şeyde fiili hâkimiyetini doğrudan doğruya sürdüren kimse dolaysız zilyet, başka bir kişi aracılığı ile sürdüren kimse dolaylı zilyettir.(MK m.975)
Fer’i zilyette eşyayı bir üçüncü şahsa bırakmış ise üç tane zilyet mevcuttur. Örneğin kiracı eşyayı bir üçüncü şahsa bırakmış ise ikinci kiracı fer’i ve dolaysız zilyet, birinci kiracı ise ikinci kiracıya nazaran asli ve dolaylı zilyettir.
Sorumuza geldiğimizde ise: kiracının kiralanan şey üzerindeki zilyetliği, malik olmadığı için fer’i zilyet ve söz konusu eşyayı bizzat elinde bulundurduğu içinde dolaysız zilyettir. Yanıt B seçeneğidir.
56. Bay (A)’nın televizyonunu çalan Bay (B), bu televizyonu elektronik eşya pazarın-da bu eşyaların ticaretini yapan arkadaşı Bay (C)’ye emanet olarak bırakmıştır.
Bay (C) de bu televizyonu pazarda Bay (D)’ye satıp teslim etmiştir. Buna göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Bay (D) iyi niyetli ise, emin sıfatıyla Bay (C)’den satın aldığı televizyona teslim alır almaz malik olur
B) Bay (D)’nin kazanımı tam olarak koruduğundan iyi niyeti aranmadan teslim alır almaz malik olur
C) Bay (D) kötü niyetli de olsa, pazarda ödediği bedel kendisine ödenmedikçe televizyonu teslim etmek zorunda değildir
D) Bay (D) iyi niyetli ise 5 yılın sonunda kendisine karşı taşınır davası açılamaz
Soru Medeni Hukuk içerisinde ele alınan eşya hukuku ve iyi niyet kavramları ile ilgilidir.
İyi niyet, bir hakkın doğumuna engel olan bir durumun olayda varlığı veya hakkın doğumu için gerekli unsurlardan birinin olayda yokluğu konusunda kişi-deki mazur görülebilen bilgisizlik veya yanlış bilgi olarak tanımlanır.
Kanunun iyi niyete hukuki sonuçlar bağladığı durumlarda asıl olan iyi niyetin varlığıdır, iyi niyet aksi ispat edilebilen adi karinedir. Ancak, durumun gerektirdi-ği oranda kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermeyen kimse iyi niyet id-diasında bulunamaz.
İyi niyet hukukun değişik alanlarında hakkın kazanılmasında yardımcı olan genel bir kuraldır. Özellikle Eşya Hukukuna ilişkin hükümlerde iyi niyete, hak ka-zanımlarına yer verilmiştir.
Taşınır eşyalarda
1. Sahibinin elinden rızası ile çıkan eşyalarda:
Taşınırlarda eşya hak sahibinin elinden rıza ile çıkmış ise (ki bunlara bırakıl-mış eşya da denir) o eşya üzerinde hakka dayalı olarak zilyet olan 3. kişilerin an-
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1031
lık iyi niyetleri ile ayni hak kazanımları korunur. 3. Kişi böyle durumlarda iyi ni-yetle eşyayı teslim aldığı an onun mülkiyet hakkını da kazanmış olacaktır. Eşya sahibinin dava hakkı yoktur.
2. Elinden Rıza dışı çıkan eşyalarda:
Bir eşya sahibinin elinden çalınma, unutulma, kaybolma gibi durumlarla yani rızası dışı şekilde çıkmış ise bu eşyayı edinen 3. Kişi iyi niyetli olsa dahi eşyanın mülkiyetini derhal kazanamayacaktır. Bu gibi durumlarda eşyanın asıl sahibi-nin 5 yıl boyunca dava açarak 3. Kişiden eşyasını iade hakkı saklıdır.3. Kişi an-ca iyiniyetli olmak ve davasız aralıksız eşyayı 5 yıl boyunca kullanmak şartıyla mülkiyet hakkını kazanabilir.
Eğer sahibinin elinden istem dışı çıkan eşya para veya hamiline yazılı senet ise bu durumlarda dayalı olarak zilyet olan iyi niyetli 3. kişilerin para veya hami-line yazılı senet üzerindeki ayni hak korunur. Örneğin sokakta yürürken para bu-lan kişi bu para ile kendisine eşya satın alması ve de satıcının iyi niyetli olması halinde para üzerinde anlık iyi niyetiyle mülkiyet hakkı kazanır.
Kötü niyetli kişilere karşı hak sahibi tarafından taşınır ve mülkiyet davası her zaman açılabilir. Kötü niyet hiçbir zaman hak kazandırmayacaktır.
Taşınır 3. Kişi tarafından açık arttırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satan yerlerden elde edilmiş ise; iyi niyetle ödenen bedellin yatırılması kaydı ile taşınır davası açılabilir. Ayrıca iyi niyetli 3. kişi ödediği bedel kendisine verilince-ye kadar eşyayı alıkoyma hakkına sahiptir.
Emin sıfatı ile zilyed: Bir malı, güvenilen kişi olarak elde bulundurma duru-mudur. Örneğin; emanet olarak ya da satış için birisine mal bırakılması halinde, bırakılan kişi emin sıfatı ile zilyed olacaktır. Bir eşyanın böyle birinin elinden çık-ması durumunda eşya sahibinin elinden rıza dışı çıkmış sayılacak ve buna dair kurallara hükmolunacaktır.
Sorumuza geldiğimizde ise: Bay (A)’dan televizyon çalınmıştır. Bu durumda televizyonu bu gibi eşyaların satıldığı yerden satın alan Bay (D) iyi niyetli dahi ol-sa malik olamaz. Ancak Bay (D) iyi niyetli ise malik olabilmesi için davasız ve ara-lıksız 5 yıl boyunca televizyonu elinde bulundurmalıdır. Eğer kötü niyetli ise Bay (A) her zaman dava hakkını kullanarak televizyonu geri alabilir. Yanıt D seçene-ğidir.
57. İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yürütülmekte olan icrayı ne durdurur?
A) İcra mahkemesi kararı B) Sözlü şikâyet
C) ürütmenin durdurulması talebi D) azılı şikâyet
Bir icara takibinin durdurulması demek, icra takibinin geri bırakılması de-mektir.
İcra dairesinin işlemlerinin kanuna uygun ve doğru olup olmadığını denetle-mek ve kanunla kendisine verilen diğer icra işlerine bakmak üzere, icra dairesi-nin üstünde icra mahkemesi kurulmuştur.
İcra mahkemesi;
- İcra dairesine yapacağı işlemler için doğrudan talimat veremez Cevap:
1032 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
- İcra işlemlerini doğrudan icra dairesinin yerine geçerek yapamaz
- İcra dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikâyetleri inceler
- Takibe karşı borçlunun ileri sürdüğü itirazları inceler,
- İtirazların kesin ya da geçici kaldırılması taleplerini karara bağlar
- Hacizde ve iflasta istihkak davalarını inceler
- İhalenin feshini şikâyet yolu ile inceler
- İcra ve iflas suçlarını inceleyerek ceza vermek
- Kanunda verilen diğer görevleri yapmak
- Adi konkordato talebi hakkında ve konkordato mühleti hakkında karar ver-mek
- İlamlı icrada icranın geri bırakılmasına karar vermek
- Zamanaşımı sebebiyle takibin iptaline karar vermek
- İpotek kaydının terkinine karar vermek
- İcra emrinin ihmali nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar vermek
Dolayısıyla İcra Mahkemesi yürütülmekte olan bir icrayı durdurabilir. Bunun yanında: bir takip dayanağı bir ilamın (icra takibinin) argıtay’ca bozulması du-rumunda borçlu bozma kararı ibraz ettiğinde icra işlemleri olduğu yerde durur. Yanıt A seçeneğidir.
58. İcra ve iflas daireleri, kimin daimi gözetimi ve denetimi altındadır?
A) İcra mahkemesi hakiminin B) Ticaret mahkemesi hakiminin
C) Vergi mahkemesi hakiminin D) Ağır ceza mahkemesi hakiminin
57. soruda da belirtildiği gibi, icra ve iflas daireleri İcra Mahkemesi hakiminin gözetimi ve denetimi altındadır. Yanıt A seçeneğidir.
59. Aşağıdakilerden hangisi icra takibi sonunda alacaklıya alacağının ödenmeyen kısmı için icra dairesince verilen belgedir?
A) İlam B) Depo sertifikası
C) Aciz vesikası D) Depo kararı
Aciz vesikası (belgesi): İcra takibi sonunda alacaklıya alacağının ödenmeyen kısmı için icra dairesince verilen belgedir. Bu evrakın düzenlenip alacaklıya ve-rilmesi hiçbir harç ve resme tabi değildir. Borçlunun haczi kabil malının bulun-madığına dair haciz tutanağı da aciz belgesi hükmündedir. Yanıt C seçeneğidir. Geçici aciz vesikası: Haciz sırasında borçlunun haczi kabil malları bulunmakla birlikte, bunların takdir edilen kıymetlerinin, takip konusu alacağı karşılamayacağı anlaşılırsa, bu durumu belirleyen haciz tutanağı geçici aciz vesikası niteliğindedir. Burada aciz vesikası haciz sırasında verilmekte olduğu için kesin nitelikte de-ğildir. Çünkü borcu karşılayıp karşılamayacağı ancak satış sonrasında anlaşılacak-tır. Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1033
Geçici aciz vesikası verilmesinin tek sonucu, iptal davası açılabilmesine ola-nak sağlamasıdır. Kesin aciz vesikası: Birinci olarak haczedilen mallar satılır ve alacaklı veya alacaklılara satış son-rası elde edilen bedel paylaştırılır ve bundan sonra alacağını tamamen alamamış olan alacaklıya kesin aciz vesikası düzenlenir. İkinci olarak haciz sırasında borçlunun haczi kabil hiçbir malı bulunmazsa, bu durumu tespit eden haciz tutanağı 143. Maddeye göre kesin aciz vesikası hük-mündedir. Bu durumda alacaklıya ayrıca aciz vesikası düzenlenerek verilmez.
60. Aşağıdakilerden hangisi ilamsız icra takibinin konularından birisidir?
A) Bir ton kömürün teslimi
B) Teminat alacakları
C) Çocuk teslimi
D) Bir elbisenin dikilmesine ilişkin alacak
İlamsız icra: Bir mahkeme kararı olması zorunluluğu olmayan icra çeşididir. Alacaklı doğrudan icra takibi başlatabilir. Bu icra türü sadece para ve teminat alacağı için mümkündür. Yanıt B seçeneğidir.
İlamlı icra: Her çeşit alacaklar hakkındaki mahkeme ilamlarının nasıl icra edi-leceğini düzenleyen icra yoludur. Bu icra türünde, alacaklının elinde borçlusuna karşı almış olduğu bir mahkeme ilamı ya da ilam niteliğinde bir belge vardır. Ala-caklı borçluya karşı para veya para dışındaki tüm talepleri için bu yola başvurabi-lir. Ancak konusu para dışındaki bir şey olan alacaklar için alacaklının ilamlı icra yoluna başvurması zorunludur.
61. Borçlunun özel koşulları nedeniyle oluşan aşağıdaki durumların hangisinde icra takibi ertelenemez?
A) Borçlunun ölümü
B) Borçlunun er olarak asker olması
C) Borçlunun mali yönden zor durumda bulunması
D) Borçlunun bir yıl veya daha fazla özgürlüğü bağlayıcı ceza alması
İcra İflas Kanununa göre, güneşin batmasından 1 saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat önceye kadar sürede (gece vakti) ve tatil günlerinde icra tip muameleleri yapılamaz. Ancak, gece çalışılan yerlerde veya borçlunun mal kaçırdığının anlaşılması halinde gece dahi icra takibi yapılabilir.
İcra takibini durduran ya da erteleyen unsurlar şunlardır;
1. Bir borçlu hakkında kanunda gösterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato için mühlet verilmiş ise, o borçluya karşı takip muamelesi yapılamaz. Cevap:
Cevap:
1034 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
2. Karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya fürundan birisi ölen bir borçlu aleyhindeki takip, ölüm günü ile beraber 3 gün ertelenir.
3. Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber 3 gün için takip geri bı-rakılır.
4. Tutukluluk ve hükümlülük halinde takipte borçluya mümessil tayin etmesi için süre verilir ve bu süre sonuna kadar takip ertelenir.
5. Askerlik halinde, icra memuru borçluya bir mümessil tayin etmesi için bir sü-re verir ve bu süre sonuna kadar takip ertelenir.
6. Borçlunun ağır hastalığı halinde ağır hastalığın geçinceye kadar (muayyen sü-re) takip ertelenir.
Görüldüğü gibi borçlunun mali yönden zor durumda bulunması icra takibinin ertelenmesi sebebi değildir. Yanıt C seçeneğidir.
62. I. Bilgi edinme hakkı
II. Kamu denetçisine başvurma hakkı
III. Dilekçe hakkı
IV. Siyasi parti kurma hakkı
1982 Anayasasında yukarıda sayılanlardan hangileri sadece Türk vatandaşları-na tanınmıştır?
A) alnız IV B) II – III – IV C) I – IV D) II– IV
Siyasi hak ve ödevler 1982 Anayasasında temel hak ve özgürlükler bölümün-de düzenlenmiş olup aktif statü hakkı veya katılma hakkı olarak adlandırılırlar. Dolayısıyla bu haklar ile, sosyal devlet statüsü içerisinde olan vatandaşlar ve hak sahipleri, devlet yönetimine katılmış olur.
Bazı istisnalar dışında bu haklardan sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yararlanabilir. Bu istisnalar8:
1. Dilekçe Hakkı: 1982 Anayasasında 2001 değişikliği ile bu haktan Türk Va-tandaşları ile birlikte artık yabancı uyruklularda yararlanabilmektedir. alnız ya-bancı uyruklular bu haklarından, Türkiye’de ikamet etmek ve karşılıklılık esasları şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yararlanabilirler.
2.Bilgi Edinme Hakkı: Bilgi edinme hakkı, yabancıların ve vatandaşların, iste-diği konuda bilgi alma hakkı ile ilgilidir. abancı uyruklular için bu hak, 2003 yı-lında yapılan bir kanunla tanınmış olup, 1982 Anayasasının 2010 yılındaki deği-şikliği ile Anayasamızda yer almıştır.
3.Kamu Denetçisine Başvurma Hakkı: 1982 Anayasasının 2010 yılında ger-çekleşen yeniliğidir. Bu kanunla artık yabancılarında kamu denetçisine başvura-bilmelerinin önü açılmıştır.
1982 Anayasasında belirtilen ve sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları-na tanınan siyasi hak ve ödevler:
1. Seçme hakkı ve ödevi
8 Sevda KESKİN KAPLAN, http://www.merakname.com/siyasi-hak-ve-odevler-nelerdir/ Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1035
2. Seçilme hakkı
3. Vatan hizmeti hakkı ve ödevi
4. Kamu hizmetine girme hakkı
5. Siyasi parti özgürlüğüdür. Siyasi partilere üye olma veya siyasi parti kurma hakkıdır. Siyasi partiler izin alınarak kurulmaz ancak bildirime tabidirler.
Bunların yanında siyasi hak olmayıp da siyasi ödev olanlar ise:
1. Vergi ödevi
2. Mal bildirimi ödevidir.
Görüldüğü gibi sorumuzda 1982 Anayasasına göre sadece Türk vatandaşları-na tanınan hak ve ödev, siyasi parti kurma hakkıdır. Yanıt A seçeneğidir.
63. 1982 Anayasasına göre aşağıdakilerden hangisi Cumhurbaşkanının yargı ile ilgili görevlerinden biridir?
A) Devlet Denetleme Kurulu üyelerini seçmek
B) Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak
C) Belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ya da kaldırmak
D) Hakimler ve Savcılar üksek Kuruluna üye seçmek
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder; Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Bu amaçlarla Anayasa'nın ilgili maddelerinde gösterilen koşullara uyarak ya-pacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:
a) Yasama ile ilgili olanlar:
1. Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde açılış konuşmasını yapmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni gerektiğinde toplantıya çağırmak,
2. asaları yayımlamak,
3. asaları yeniden görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri göndermek,
4. Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaları gerekli gördüğü takdirde halkoyu-na sunmak,
5. asaların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Mec-lisi İçtüzüğü'nün, tümünün ya da belirli kurallarının Anayasa'ya biçim ya da esas yönünden aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açmak,
6. Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,
b) Yürütme alanına ilişkin olanlar:
1. Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
2. Başbakanın önerisi üzerine Bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
3. Gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu'na Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu'nu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak, Cevap:
1036 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
4. abancı devletlere Türk Devleti'nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
5. Uluslararası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
6. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomu-tanlığını temsil etmek,
7. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılmasına karar vermek,
8. Genelkurmay Başkanı'nı atamak,
9. Milli Güvenlik Kurulu'nu toplantıya çağırmak,
10. Milli Güvenlik Kurulu'na Başkanlık etmek,
11. Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da ola-ğanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
12. Kararnameleri imzalamak,
13. Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını ha-fifletmek ya da kaldırmak,
14. Devlet Denetleme Kurulu'nun üyelerini ve Başkanını atamak,
15. Devlet Denetleme Kurulu'na inceleme, araştırma ve denetleme yaptır-mak,
16. ükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek,
17. Üniversite rektörlerini seçmek,
c) Yargı ile ilgili olanlar:
Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, argıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve argıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Askeri üksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar üksek Kurulu üyelerini seç-mek. Yanıt D seçeneğidir.
Cumhurbaşkanının Tek Başına Yapabileceği İşlemler
1. Kanunları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ne geri göndermek
2. Kanunları yayımlamak
3. üksek yargı organlarına üye seçmek
4. Kanunların, Kanun Hükmünde Kararnamelerin, TBMM İç tüzüğünün veya be-lirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı olduğu gerek-çesi ile Anayasa Mahkemesine iptal davası açmak
5. Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek
6. Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altın-da toplantıya çağırmak
7. TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etme
8. Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak
9. Devlet Denetleme Kuruluna inceleme ve araştırma yaptırmak
10. üksek Öğretim Kurulu üyelerini seçmek ve üniversite rektörlerini atamak
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1037
64. 1982 Anayasasına göre, aşağıdakilerden hangisi milletvekilliğinin düşmesi nedenlerinden biri değildir?
A) Milletvekilinin istifasının TBMM Genel Kurulu tarafından kabul edilmesi
B) Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının TBMM Genel Kurulu tarafından kaldırılması
C) Milletvekilinin kesinleşmiş mahkûmiyetine ilişkin kararın TBMM Genel Kuru-luna bildirilmesi
D) Bir milletvekilinin Cumhurbaşkanı seçilmesi
1982 Anayasa Milletvekilliğinin düşme nedenlerini şu şekilde sıralamıştır:
1. İstifa: İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli olduğu TBMM Başkanlık Divanınca tespit edildikten sonra, TBMM Genel Ku-rulunca kararlaştırılır (md. 84 1.fıkra). Anayasa’nın 96 maddesine göre, karar toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile olur. Ancak, karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tam sayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz. O halde is-tifa eden milletvekilinin istifası nedeniyle milletvekilliğinin düşmesi için ge-rekli oy sayısı, 550 ¼ + 1 = 139 evet oyu gereklidir. Oylama açık yapılır.
2. Kısıtlanma Kararı: Milletvekilinin kısıtlanmasına ilişkin mahkeme kararının Genel Kurula bildirmesiyle milletvekilinin vekillik sıfatı düşer (md. 84 2.fıkra).
3. Kesin Hüküm Giyme: Kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesi ile milletvekilinin üyeliği (vekillik sıfatı) düşer. Buradaki mahkeme kararı millet-vekili seçilmeye engel olacak bir suçtan dolayı olması gerekir.
NOT: Kısıtlanma kararı ile Kesin hüküm nedeniyle milletvekilinin düşmesi için bir oylama yapılmasına gerek yoktur.
4. Milletvekilliği ile Bağdaşmayan Görev veya Hizmeti Sürdürmekte Israr Et-mek: 82 nci maddeye göre milletvekilliğiyle bağdaşmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ısrar eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, yetkili komisyonun bu durumu tespit eden raporu üzerine Genel Kurul gizli oyla karar verir. Oylama yeter sayısı özel olarak belirtilmediği için Anaya-sa’nın 96.maddesi gereği toplantıya katılanların salt çoğunluğunun kararı ve en az 139 oy gereklidir.
5. Devamsızlık: Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşme-sine, durumun Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Ku-rulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir (md 84 4.fıkra). Salt çoğunluk üye tam sayının yarısının 1 fazlasıdır. Bu durumda bir milletvekilinin devamsızlık nedeniyle üyeliğinin düşürülmesi için 550/2 + 1 = 276 oy gereklidir.
6. Cumhurbaşkanı Seçilme: Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin hem parti-sinden ilişiği kesilir hem de TBMM üyeliği (milletvekilliği) sona erer.
Görüldüğü gibi milletvekilinin yasama dokunulmazlığının TBMM Genel Kuru-lu tarafından kaldırılması, milletvekilliğinin düşmesi nedenler arasında değildir. Yanıt B seçeneğidir. Cevap:
1038 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
65. 1982 Anayasasına göre aşağıdakilerden hangisi sosyal ve ekonomik hak ve ödevler arasında yer almaz?
A) Ailenin korunması B) Çalışma hakkı
C) Vergi ödevi D) Sendika kurma hakkı
Sosyal ve Ekonomik Haklar: Kişinin sosyal ve ekonomik faaliyetleri ile ilgili hak-larıdır. Bunlar:
1. Eğitim ve öğrenim hakkı
2. Çalışma ve sözleşme özgürlüğü
3. Çalışma hakkı
4. Dinlenme hakkı
5. Sendika kurma hakkı
6. Toplu iş sözleşmesi hakkı
7. Grev hakkı
8. Sağlık, sosyal güvenlik ve konut hakkı vb.
Vergi ödevi ise siyasi ödevler arasında yer alır. Yanıt C seçeneğidir.
66. Aşağıdakilerden hangisi 1982 Anayasasına göre, tüzükler için yanlış bir ifade-dir?
A) Sadece Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılabilir
B) Resmi Gazetede yayınlanmaları zorunludur
C) Gerektiğinde Danıştay’dan görüş alınarak çıkartılır
D) Cumhurbaşkanınca imzalanması zorunludur
TÜZÜK: Kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay’ın incelemesinden geçirilmek koşu-luyla Bakanlar Kurulunun çıkardığı idari işlemdir.
 Usul ve şekil unsuru: Danıştay incelemesinden geçirilmesi zorunlu bir şekil şartıdır. Danıştay tarafından incelenmemiş tüzük tasarıları yok hükmünde sayılır.
 Yayımlanması ve yürürlüğe girmesi: Cumhurbaşkanınca imzalanır ve tıpkı kanunlar gibi yayımlanır. ürürlük tarihi belirtilmemişse yayımlandıktan 45 gün sonra yürürlüğe girer.
 Yargısal denetimi: Hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle tüzükler hakkında açı-lacak iptal davası Danıştay’ca karar bağlanır.
Yanıt C seçeneğidir.
67. Belediye adına kamu hizmeti imtiyazı verme yetkisi aşağıdakilerden hangisine aittir?
A) Belediye meclisine B) Belediye encümenine
C) Belediye başkanına D) Valiye Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1039
Kamu hizmeti: Siyasal organlar tarafından kamuya yararlı olarak kabul edi-len, bir kamu kuruluşunun ya kendisi ya da yakın denetimi ve gözetimi altında özel kesim tarafından yürütülen faaliyetlerdir.
Ülkemizde Devlet adına kamu hizmeti tesis etme yetkisi, Bakanlar Kuruluna aittir. Belediye idareleri adına imtiyaz verme yetkisi ise Belediye Meclisine aittir. Belediye Meclisinin bu yöndeki kararı ise İçişleri Bakanlığının onamasına tabi tu-tulmuştur. Yanıt A seçeneğidir.
Belediye Meclisi; belediyenin görev organıdır ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre seçilmiş üyelerden oluşur.
Belediye Meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:
1. Stratejik plan ile yatırım ve çalışma programlarını, belediye faaliyetlerinin ve personelin performans ölçütlerini görüşmek ve kabul etmek.
2. Bütçe ve kesin hesabı kabul etmek, bütçede kurumsal kodlama yapılan bi-rimler ile fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyleri arasında aktarma yapmak.
3. Belediyenin imar planlarını görüşmek ve onaylamak, büyükşehir ve il beledi-yelerinde il çevre düzeni planını kabul etmek.
4. Borçlanmaya karar vermek.
5. Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değişti-rilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi 30 yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı ayni hak tesisine karar vermek.
6. Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek.
7. Şartlı bağışları kabul etmek
8. Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı 5.000 TL’den fazla dava ko-nusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate ka-bul vermek.
9. Bütçe içi işletme ile Türk Ticaret Kanununa tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklı-ğı kurulmasına karar vermek.
10. Belediye adına imtiyaz verilmesine ve belediye yatırımlarının yap-işlet veya yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına; belediye ait şirket, işletme ve iştirak-lerin özelleştirilmesine karar vermek.
11. Meclis başkanlık divanını ve encümen üyeleri ile ihtisas komisyonları üyeleri-ni seçmek.
12. Norm kadro çerçevesinde belediyenin ve bağlı kuruluşlarının kadrolarının ih-das, iptal ve değiştirilmesine karar vermek.
13. Belediye tarafından çıkarılacak yönetmelikleri kabul etmek.
14. Meydan, cadde, sokak, park, tesis ve benzerlerine ad vermek; mahalle ku-rulması, kaldırılması, birleştirilmesi adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştiril-mesine karar vermek; beldeyi tanıtıcı amblem, flama ve benzerlerini kabul etmek. Cevap:
1040 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
15. Diğer mahalli idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş birliklere katılmaya ve-ya ayrılmaya karar vermek.
16. urtiçindeki ve İçişleri Bakanlığının izniyle yurtdışındaki belediyeler ve ma-halli idare birlikler ile karşılıklı işbirliği yapılmasına; kardeş kent ilişkileri ku-rulmasına; ekonomik ve sosyal ilişkileri geliştirmek amacıyla kültür, sanat ve spor gibi alanlarda faaliyet ve projeler gerçekleştirilmesine; bu çerçevede ar-sa, bine ve benzeri tesisleri yapma, yaptırma, kiralama veya tahsis etmeye karar vermek
17. Fahri hemşerilik payesi ve beratı vermek
18. Belediye başkanı ile encümen arasındaki anlaşmazlıkları karara bağlamak.
19. Mücavir alanlara belediye hizmetlerinin götürülmesine karar vermek.
20. İmar planlarına uygun şekilde hazırlanmış belediye imar programlarını görü-şerek kabul etmek.
Kamu hizmeti imtiyaz sözleşmelerinde İdare üstün yetki ve ayrıcalıklarla do-natılmıştır. Bu üstün yetki ve ayrıcalıklar:
1. Denetim ve yaptırım uygulama yetkisi
2. Tek yanlı değişiklik yapma yetkisi
3. Tek yanlı fesih yetkisi
68. Yetki devri konusunda aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
A) etki devri yapan makam, bu yetkiye sahip olmalıdır
B) etki devri belli bir süre ile sınırlandırılmalıdır
C) etki devri kanunla öngörülmüş olmalıdır
D) etki devri aynı tüzel kişilik içinde hiyerarşik üstten asta yapılmalıdır
Yetki devri, esas itibarıyla yetki genişliğinin bir başka tanımı niteliğindedir. Bu nedenle, merkezden yönetimin, genel idarenin taşra kuruluşlarının başında bulunan üst düzey kamu görevlilerine, belli konularda kendiliğinden karar alma ve uygulama yetkisinin verilmesi hem yetki genişliğinin ve hem de yetki devrinin tanımlarıdır.
Kanunların açıkça öngörmediği en azından yasaklamadığı durumlarda amirin yetkilerin bir kısmını belli bir süre memuruna devretmesidir.
Devredilmeyen yetkiler:
1.Disiplin cezası verme yetkisi devredilemez
2.İdari vesayet denetimi yetkisi devredilemez
3. etki devri yazılı olarak gerçekleşir
Özellikleri:
1. Yetki devrinde karar alma yetkisi devredilir ve kanunla öngörülmüş olmalıdır.
2. etki devri devam ettiği müddetçe yetkiyi devreden o yetkiyi kullanamaz. ani, yetkiler devreden tarafından kullanılamaz.
3. Kanunda aksi öngörülmedikçe hukuki sorumluluk yetkiyi devreden makama aittir.
4. Kanunda aksi öngörülmemiş ise cezai sorumluluk devredilene aittir. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1041
5. etkiyi devredenin yokluğu yetkiyi sona erdirir. Yani yetkilerini devreden yetkilinin değişmesi yetki devrini de sona erdirir.
6. etkiyi devredenin yetkilerinin konu ve kapsam yönünden artması veya azalması, devredilen yetkilerin kapsamı ve konusu genişletilemez ve daraltı-lamaz.
7. etki devri kanunda aksi öngörülmemiş ise hiyerarşik üstten asta yapılır.
8. Devralınan yetkiye dayanan karar, bunu alan makam ve görevlinin işlemi sa-yılır.
9. Kişilere duyurulması gerekmez çünkü idarenin iç düzen işlemedir
Yanıt B seçeneğidir.
69. Kanun hükmünde kararnamelerin yargısal denetimi hangi merci tarafından yapılır?
A) Danıştay B) Sayıştay
C) argıtay D) Anayasa Mahkemesi
Kanun Hükmünde Kararname: Yasama organının (meclisin) konu, süre ve amacını belirleyen bir yetki kanunu ile verdiği veya doğrudan doğruya Anaya-sa’dan aldığı yetkiye dayanarak hükümetin çıkardığı kanun gücüne sahip bir ka-rarnamedir. Meclis, hükümete yetki verdiği kanunda, çıkarılacak Kanun Hükmünde Ka-rarname amacını, nelerle sınırlı olacağını, kullanma süresini ve bu süre içinde birden fazla Kanun Hükmünde Kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını belirler. Hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi genellikle bir yıllık süre için verilmektedir; fakat bu Anayasa’da tespit edilmiş bir süre değildir. Kanun Hükmündeki Kararnameler, Resmi Gazete’de yayınlandıkları gün yü-rürlüğe girerler; fakat Kanun HükmündeKararnamede yürürlük tarihi olarak da-ha sonraki bir tarih de gösterilebilir. Kanun Hükmünde Kararname yayınlanır yayınlanmaz Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Meclis bu kararnameleri diğer tasarılardan önce ve ivedilikle görüşür. ayınlandıkları gün Meclis’in tasdikine sunulmayan kararnameler o gün yürürlükten kalkar. Meclis bir kararnameyi aynen kabul edebilir, değiştirerek kabul edebilir veya toptan reddedebilir. Normal dönemlerde çıkarılacak kararnameler Başbakanın başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu tarafından çıkarıldığı halde, olağanüstü dönemlerde, sıkıyöne-tim ve savaş durumlarında çıkarılacak Kanun Hükmündeki Kararnameleri, ancak Cumhurbaşkanının başkanlık edeceği Bakanlar Kurulu çıkarabilir. Normal dönemlerde çıkarılan kararnamelerin Anayasa’ya aykırılığı iddia edi-lirse, bunu Anayasa Mahkemesi denetler. Olağanüstü dönemlerde, sıkıyönetim ve savaş durumlarında çıkarılan kararnameler yargı denetimine tabi değildirler. Yanıt D seçeneğidir.
Cevap:
1042 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
70. İdare mahkemesinin tek hakimle verdiği yürütmenin durdurulması kararına karşı nerede ve hangi sürede itiraz edilebilir?
A) Danıştay’da 30 gün içinde
B) Bölge idare mahkemesinde 30 gün içinde
C) Bölge idare mahkemesinde 7 gün içinde
D) Bölge idare mahkemesinde 15 gün içinde
ürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Ku-rullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahke-mesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hâkimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye, kararın tebliğini izle-yen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edile-bilir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün için-de karar vermek zorundadır. Yanıt C seçeneğidir.
71. İdare Hukukuna göre yürütmenin durdurulması kararının verilmesi aşağıdaki sebeplerden hangisine dayanılarak geri bırakılamaz?
A) Genel Seçim B) Seferberlik
C) Sıkı önetim D) Savaş
Anayasanın 12.maddesine göre, “Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık ne-denleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir” kuralını ön-görmüştür. Dolayısıyla İdare Hukukuna göre yürütmenin durdurulması kararının geri bırakılması kararı:
1. Olağanüstü haller,
2. Sıkıyönetim,
3. Seferberlik,
4. Savaş hali,
5. Milli güvenlik,
6. Kamu düzeni,
7. Genel sağlık gibi nedenlerle olabilmektedir. Yanıt A seçeneğidir. Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1043
72. Ticaret unvanı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Gerçek kişi tacirlerin ticaret unvanının çekirdek kısmı, kişinin kısaltılmadan yazılacak ad ve soyadından ibarettir
B) Anonim şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı, işletme konusu ile şirketin türünü gösteren kelimelerden oluşur
C) Limited ve anonim şirketlerin ticaret unvanlarında bir gerçek kişinin ad ve soyadı bulunursa şirket türünü gösteren ibare kısaltılamaz
D) Amacına ulaşmak için ticari işletme işleten dernek ve vakıfların ticaret unva-nı, kendi adlarının dışında belirlenebilir
1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren yeni Türk Ticaret Kanununun 39. Madde-sine göre; her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerde diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zo-rundadır ifadesi yer almaktadır. O halde tacirin ticari işlemlerde kullandığı ada ticari unvan denir.
Ticaret Unvanının Özellikleri:
1. Her tacir bir ticaret unvanı kullanmak zorundadır.
2. Ticaret unvanının mutlaka bulunması gereken bir çekirdek kısmı vardır.
3. Ticaret unvanına ekler eklenebilir. Bu ekler: ihtiyarı, zorunlu ve izne tabi eklerdir.
4. Ticaret unvanı, ticari işletmeyle devredilir.
5. Ticaret unvanı, ticari işletmenin devri kapsamı dışında bırakılabilir.
6. Ticaret unvanı, genel ticari işletme rehni sözleşmesi kapsamında, rehne dahil olması gereken zorunludur.
7. Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde, ticari iş-letmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
Ticaret Unvanının Şekli9:
1. ÇEKİRDEK KISIM: Tacirin niteliği ve yapısına göre isim veyahut işletmenin faaliyet alanının yazılması söz konusu olabilir.
Gerçek Kişi Tacirin Unvanı: Gerçek kişi tacirin ticaret unvanı kısaltılmadan adı ve soyadından oluşur. ÖRN: → Adem Kılıç
Ticari İşletme İşleten Vakıf ve Derneklerin Unvanı: Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları, adlarıdır.
ÖRN: Samsun’u Tanıtım ve Kültür Derneği bir ticari işletme işletiyor ise tacir-dir. Ticaret unvanı ise: Samsun’u Tanıtım ve Kültür Derneği olacaktır.
Donatma İştiraki Unvanı: Donatma iştirakinin ticaret unvanı, donatanlardan en az birinin adı soyadını veya geminin adını içerir. Donatanların soyadları ve gemi adı kısaltılamaz. Donatanın adı kısaltılabilir. Ticaret unvanında ayrıca do-natma iştirakini gösterecek bir ibare de bulunur. ÖRN:
- Adem Kılıç Donatma İştiraki
- A. Kılıç Donatma İştiraki
9 Ayşe SARICA, TİCARET HUKUKU, Altın Seri, 5. Baskı, Savaş Yayınevi, ANKARA, 2014, s. 53 Cevap:
1044 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
- Gülgünüm Donatma İştiraki → Gemi adı kullanıldığında.
Devlet, İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy ile Diğer Kamu Tüzel Kişileri ile Ka-mu Yararına Çalışan Dernekler ve Gelirin Yarısından Fazlasını Kamu Görevi Ni-teliğindeki İşlere Harcayan Vakıfların İşlettiği Ticari İşletmelerin Unvanı: Bu iş-letmelerin kendi isimleri unvanlarıdır. Murgul Açık Maden İşletmesi
Ticaret Şirketlerinde Unvan:
1. ANONİM ŞİRKET, LİMİTED ŞİRKET, KOOPERATİFLERDE → İşletme Konusu + Şirketin Türü
ABC Eğitim Hizmetleri Anonim Şirketi
ABC Eğitim Hizmetleri Limited Şirketi
ABC İnşaat apı Kooperatifi
2. ADİ VEYA SERMAYESİ PAYLARA BÖLÜNMÜŞ KOMANDİT ŞİRKETLERDE → Komandite ortaklardan en az birinin adı soyadı + şirketin türü
Adem Kılıç ve Ortakları Eğitim Hizmetleri Kolektif Şirketi
3. KOLLEKTİF VE KOMANDİT ŞİRKETLERDE → Bir gerçek kişinin adı + soyadı + şirket türü
Adem Kılıç Adi Komandit Şirketi NOT: Türk, Türkiye, Milli, Cumhuriyet kelimelerinin unvanda kullanılması için Bakanlar Kurulunun izni gerekir.
Ayrıca:
1. Anonim Şirket, Limited Şirket ve Kooperatiflerin unvanına bir gerçek kişi-nin ad ve soyadı eklenirse, şirket ve türünü gösteren ibareler kısaltılamaz.
2. Kooperatiflerin unvanına, kamu kurum ve kuruluşlarının ismi ek olarak ek-lenemez. Eklenirse de mevzuata uygun olmaz.
Sorumuza geldiğimizde ise:
A seçeneği: Gerçek kişi tacirlerin ticaret unvanının çekirdek kısmı, kişinin kı-saltılmadan yazılacak ad ve soyadından ibarettir ifadesi doğrudur.
B seçeneği: Anonim şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı, işletme konusu ile şirketin türünü gösteren kelimelerden oluşur ifadesi doğrudur.
C seçeneği: Limited ve anonim şirketlerin ticaret unvanlarında bir gerçek ki-şinin ad ve soyadı bulunursa şirket türünü gösteren ibare kısaltılamaz ifadesi doğrudur.
D seçeneği: Dernek ve vakıfların ticaret unvanı, kendi adları ile belirlenir. Bu nedenle D seçeneği yanlıştır. Yanıt D seçeneğidir.
73. Aşağıdakilerden hangisi Türk Ticaret Kanunu’nda “ticari defter” olarak sayıl-mamıştır?
A) Yevmiye Defteri B) Pay Defteri
C) İşletme Defteri D) önetim Kurulu Karar Defteri
TTK md.64’e göre; Her tacir, ticari defter tutmak ve defterlerinde, ticari iş-lemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, açıkça görülebilir bir şekilde Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1045
ortaya koymak zorundadır. TTK’ya göre saklanması tutulması zorunlu olan ticari defterler:
1. evmiye defteri (günlük defter)
2. Defteri Kebir (büyük defter)
3. Envanter defteri
4. Pay defteri
5. önetim kurulu karar defteri
6. Genel kurur toplantı defteri
7. Müzakere defteri
Görüldüğü gibi, TTK’da ticari defter olarak işletme defteri sayılmamıştır. Ya-nıt C seçeneğidir.
74. Türk Ticaret Kanunu hükümleri göz önüne alındığında, “Limited Şirket” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Limited şirket, bir veya daha çok gerçek kişi tarafından kurulabilir.
B) Limitet şirketin esas sermayesi en az on bin Türk Lirasıdır.
C) Şirket sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve kurucuların imzalarının noter-ce onaylanması şarttır.
D) Ortaklar, şirket borçlarından sermayeleri oranındaki tüm mal varlıkları ile so-rumludur.
eni Türk Ticaret Kanunumuza göre limited şirketin tanımı 573.madde de yapılmıştır. Buna göre;
“Limited Şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur.”
 Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir.
 Ortaklar: Limited şirkette ortakların sayısı en az bir en fazla ellidir. Tek ortak-lı limited şirket Eski Türk Ticaret Kanununda kabul edilmemesine rağmen 6102 sayılı kanunla hukukumuza girmiştir.
 Amaç ve Konu: Limited şirket, kanunda yasaklanmamış olan veya başka bir şirket türüne özgü olmayan her türlü iktisadi amaç ve konu için kurulabilir.
 Ticaret Unvanı: Limited şirketin unvanında, şirketin “faaliyet konusu ve limi-ted şirket” ibaresi bulunmak zorundadır. eni Türk Ticaret Kanununda şirke-tin ehliyetinin işletme konusu ile sınırlı olmasına ilişkin kural kaldırılmıştır.
 Sermaye: Limited şirketin esas sermayesinin en az 10.000 TL olması şarttır. Bakanlar Kurulu bu sermayeyi 10 katına kadar artırabilir. Bir ortağın getire-ceği sermaye payı en az 25 TL veya bunun katları şeklinde olmalıdır.
 Sınırlı Sorumluluk: Limited şirkette ortaklar, şirkete karşı taahhüt ettikleri sermaye miktarıyla sorumludurlar. Limited şirketi temsile yetkili olan müdür veya müdürler kamu borcunun tamamından sınırsız şekilde sorumludurlar. Ortakların sorumluluğu ise şirketteki payı ile sınırlıdır. Bu nedenle D seçene-
Cevap:
1046 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
ğinde yer alan “ortakların tüm mal varlıkları ile sorumlu olmaları” ifadesi yanlıştır. Yanıt D seçeneğidir.
 Tüzel Kişilik: Tüzel kişilik ticaret siciline tescille kazanılmaktadır.
75. Kıymetli evrakla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Ağırlaştırılmış şekil şartlarına tabidir.
B) Hak senetten ayrı ileri sürülebilir.
C) İçerdiği hak bir başkasına devredilebilir.
D) Borç, senette adı geçen borçlunun ikametgahında ödenir.
Kıymetli evrak nitelikli bir borç senedidir ve borç ikrarını içerir.
Kıymetli evrakın özellikleri:
1. Hak ve senet birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
2. Hak senette yer alır. ani mündemiçtir.
3. Hak senetten ileri sürülemez. ani dermeyan edilemez. Yanıt B seçeneği-dir.
4. Kıymetli evrakın içerdiği hak özel hukuk alanına ilişkindir.
5. Kıymetli evrakın içerdiği hak nakden değerlendirilebilir bir haktır.
6. Kıymetli evrakın içerdiği hak başkasına devredilebilir.
7. Kıymetli evrakta soyutluluk ilkesi (mücerretlik) söz konusudur.
8. Kıymetli evrak ağırlaştırılmış şekil şartlarına tabidir.
76. Bir işletmenin uyguladığı stok değerleme yöntemlerinden Hareketli Aritmetik Ortalama Maliyet Yöntemini bırakarak İlk Giren İlk Çıkar stok yöntemine geç-mesi durumunda söz konusu değişikliğin stok ve satışların maliyetine etkisinin finansal tablolarda açıklanması aşağıdaki muhasebe temel kavramlarından hangisiyle ilişkilidir?
A) Tutarlılık Kavramı B) Sosyal Sorumluluk Kavramı
C) Parayla Ölçülme Kavramı D) Özün Önceliği Kavramı
Tutarlılık Kavramı (Tutarlı Rapor Sistemi Kavramı): Benzer olay ve işlemler-de kullanılan muhasebe politikalarının, kayıt düzenlerinin ve değerleme ölçüle-rinin yıllar itibariyle değişmezliğini ifade eder.
 Gerektiğinde uygulanan muhasebe politikaları değiştirilebilir. Ancak bu deği-şikliklerin ve bunların parasal etkilerinin bilanço ve gelir tablosu dipnotların-da tam açıklama kavramı gereği belirtilmesi gerekir. Buna aykırı davranılırsa hem tutarlılık hem tam açıklama kavramına aykırı davranılmış olur. Buna uy-gun davranılırsa hem tutarlılık hem tam açıklama kavramına uygun davra-nılmış olur.
 Bu kavram finansal tablo bilgilerinin karşılaştırılabilirliğini sağlamaya çalışır. Bu kavram olmazsa farklı yılların mali tablolarının karşılaştırılması anlamsız sonuçlar verebilir. Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1047
 Mali tablolarda biçim ve içerik yönünden tekdüzeni öngören kavramdır.
 Bu kavram TMS-1’de “Sunuluşun Tutarlılığı” olarak ifade edilmektedir.
Yanıt A seçeneğidir.
Diğer seçenekler:
Sosyal Sorumluluk Kavramı: Muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesinde ve sunulmasında, belli kişi ve grupların değil tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla gerçeğe uygun ve dürüst davranılmasıdır.
- Bu kavram gerçek ve tüzel kişilerin yetki alanlarında gerçekleşen olayların sonuçlarını üstlenilmesi olarak tanımlanabilir.
- Dönem karının olduğundan yüksek ve düşük gösterilmesi (muhasebe hata ve hileleri) bu kavrama aykırı uygulamalardır.
- Bu kavram “Tam Açıklama” kavramıyla ilişkilidir.
Parayla Ölçülme Kavramı: Varlıklarda ve kaynaklarda meydana gelen de-ğişmelerin ortak bir ölçü olarak para birimiyle ifade edilmesi gerektiğini belirti-len kavramdır. Bu kavram gereği döviz cinsinden yapılan işlemler ulusal para cinsinden kayıtlara alınır.
Özün Önceliği Kavramı: İşlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve değer-lendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özleri esastır. Genel olarak işlem-lerin biçimleri ile özleri paralel olmakla birlikte, bazı durumlarda farklılıklar orta-ya çıkabilir. Bu takdirde, özün biçimine önceliği esastır.
77. İşletmenin doğrudan % 55 sermaye hakkına sahip olduğu şirket hisseleri, ilgili işletmenin hangi muhasebe hesabında yer alır?
A) İştirakler B) Bağlı Ortaklıklar
C) Diğer Mali Duran Varlıklar D) Bağlı Menkul Kıymetler
Hesap Niteliği
240 Bağlı Menkul Kıymetler Hs.
- Bir yıldan uzun vadeli yatırım amaçlı alınan tahviller
(borçlanma senetleri)
- % 10 > ortaklık payı
242 İştirakler Hs.
% 10 ≤ ortaklık payı ≤ % 50
245 Bağlı Ortaklıklar Hs.
% 50 ≤ ortaklık payı
Görüldüğü gibi bir başka şirketin % 55 sermayesine sahip olan şirket sermaye payını 245 Bağlı Ortaklıklar Hesabında izler. Yanıt B seçeneğidir.
78. Aşağıdaki hesaplardan hangisi işletmenin düzenlediği dönem sonu bilanço-sunda yer almaz?
A) Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı
B) Hazırlık ve Geliştirme Giderleri Hesabı
C) Arama Giderleri Hesabı
D) Alınan Sipariş Avansları Hesabı Cevap:
1048 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
A seçeneği:644Konusu Kalmayan Karşılıklar Hs 6 Gelir Tablosunun 64 Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Karlar bölümünde yer alan gelir hesabıdır. Yanıt A seçeneğidir.
B ve C seçeneği:271 Arama Giderleri Hs ve 272Hazırlık ve Geliştirme Giderle-ri Hs, Bilançonun 27 Özel Tükenmeye Tabi Varlıklar grubunda yer alan aktif he-saplardır.
D seçeneği:340 Alınan Sipariş Avansları Hs, Bilançonun 34 Alınan Avanslar grubunda yer alan pasif bir hesaptır.
79. İşletme tarafından hukuk davalarında işletmeyi temsil eden ve serbest olarak çalışan Avukat A’ya 600 TL avans peşin ödenmiştir.
Yapılması gereken kayıt aşağıdakilerden hangisidir?
A) ------------------------------------/----------------------------------
196 Personel Avansları Hs. 600
100 Kasa Hs. 600
------------------------------------/----------------------------------
B) ------------------------------------/----------------------------------
159 Verilen Sipariş Avansları Hs. 600
102 Bankalar Hs. 600
------------------------------------/----------------------------------
C) ------------------------------------/----------------------------------
Verilen Dep. ve Teminatlar Hs. 600
100 Kasa Hs. 600
------------------------------------/----------------------------------
D) ------------------------------------/----------------------------------
İş Avansları Hs. 600
100 Kasa Hs. 600
------------------------------------/----------------------------------
196 Personel Avansları Hs: Personel ve işçilere maaş, ücret ve yolluklarına mahsuben önceden ödenen avansların izlendiği hesaptır. Bilançonun 19 Diğer Dönen Varlıklar grubunda bulunan aktif bir hesaptır.
195 İş Avansları Hs: İşletme adına mal ve hizmet satın alacak, işletme adına bir kısım gider ve ödemeleri personel ve personel dışındaki kişilere verilen iş avanslarının izlendiği hesaptır. Bilançonun 19 Diğer Dönen Varlıklar grubunda bulunan aktif bir hesaptır.
Dikkat: Avukat serbest çalıştığı için işletmenin personeli değildir. Bu nedenle avukata maaş değil iş karşılığında ödeme yapılmaktadır. Bu nedenle yapılan ödemem iş kapsamında ele alınır ve 195 İş Avansları Hesabının borcunda izlenir. Yanıt D seçeneğidir. Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1049
80 ve 81 inci Sorular Aşağıdaki Bilgiler Doğrultusunda Cevaplanacaktır.
A işletmesinin 2012 yılı dönem başı stokunda bulunan 16.000 adet mamulün maliyeti 896.000 TL’dir. İşletme 2012 yılında 48.000 adet mamul üretmek için 3.072.000 TL’lik üretim maliyetine katlanmıştır. Dönem sonunda 44.000 adet mamulün 80 TL/adetten satıldığı anlaşılmıştır.
80. FİFO (ilk giren ilk çıkar) yöntemini kullanan bu işletmenin brüt satış karı kaç TL’dir?
A) 704.000 B) 792.000 C) 832.000 D) 1.056.000
İlk Giren İlk Çıkar Yöntemi (FİFO): İlk satın alınan veya üretilen stok kalemi-nin ilk satıldığı ve dönem sonunda stokta kalan kalemlerin en son satın alınanlar veya üretilenlerden olduğu varsayılır. Bu yöntemin kullanılmasının amacı, özel-likle çok çabuk bozulan, kırılan ve çürüyen mallar için kullanılır.
Miktar (Q)
Maliyet (C)
Birim Maliyet (C/Q)
Dönembaşı Ma-mul
16.000 adet
896.000 TL
896.000 / 16.000 = 56 TL/adet
Dönemiçi Üretim
48.000 adet
3.072.000 TL
3.072.000 / 48.000 = 64 TL/adet
FİFO benimsendiğine göre, satışa önce dönembaşı stokundan başlanır ve tamamlanınca 44.000 adet satış tamamlamak üzere dönemiçi üretimden de 28.000 adedi satılır. Bunun sonucunda dönem içi üretimden (48.000 – 28.000) 20.000 adet mamul stokta kalır.
Satılan Mamul Miktarı : 44.000 adet
Satılan Mamul Maliyeti : (16.000 x 56) + (28.000 x 64)
: 896.000 + 1.792.000 = 2.688.000 TL
Satış Hasılatı : 44.000 x 80 = 3.520.000 TL
Satış Karı : Satış Hasılatı – Satış Maliyeti
Satış Karı : 3.520.000 – 2.688.000 = 832.000 TL Yanıt C seçeneğidir.
81. İşletmenin dönem sonu stok maliyeti kaç TL’dir?
A) 1.144.000 B) 1.240.000 C) 1.120.000 D) 1.280.000
FİFO benimsendiğine göre, satışa önce dönem başı stokundan başlanır ve tamamlanınca 44.000 adet satış tamamlamak üzere dönem içi üretimden de 28.000 adedi satılır. Bunun sonucunda dönem içi üretimden (48.000 – 28.000) 20.000 adet mamul stokta kalır.
Stok Maliyeti = 20.000 x 64 = 1.280.000 TL Yanıt D seçeneğidir. Cevap:
Cevap:
1050 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
82. Alıcılar : 315
Ticari Mallar : 46.550
Binalar (net) : 30.000
Taşıtlar (net) : 8.000
Demirbaşlar (net) : 4.000
Satıcılar : 8.865
Sermaye : 80.000
Bilanço kalemleri yukarıda yer alan işletme 125.000 TL’ye devranılmıştır. Dev-ralınan işletmeye değerinden fazla ödenen tutar ne kadardır?
A) 0 B) 27.270 C) 45.000 D) 125.000
261 Şerefiyeler Hs. (Hava Parası / Peştamallık): İşletme ün kazanan bir kuru-luşu devralması durumunda bu üne temel olan manevi değere veya kuruluşun bu-lunduğu yerin şeref ve önemine ödenen bedelin izlendiği hesaptır. İşletmenin, var-lıklarının yol, kanalizasyon vb. nedenlerle artması sonucu ödenen tutarlar ile ge-nelde bir işyerinin devir alınmasında isim için ödenen tutarlardan oluşur.
Alıcılar : 315
Ticari Mallar : 46.550
Binalar (net) : 30.000
Taşıtlar (net) : 8.000
Demirbaşlar (net) : 4.000
Devreden Toplam Varlık 88.865 TL
Satıcılar : 8.865
Devreden Toplam Borç 8.865 TL
Devreden Toplam Varlık 88.865 TL
Devreden Toplam Borç 8.865 TL
Devreden Net Değer 80.000 TL
Devranıldığında Ödenen Bedel 125.000 TL
Devreden Net Değer - 80.000 TL
Şerefiye 45.000 TL Yanıt C seçeneğidir.
Yapılacak kayıt:
------------------------------------/----------------------------------
120 Alıcılar Hs 315
153 Ticari Mallar Hs 46.550
252 Binalar Hs 30.000
254 Taşıtlar Hs 8.000
255 Demirbaşlar Hs 4.000
261 Şerefiye Hs 45.000
102 Bankalar Hs 125.000
320 Satıcılar Hs 8.865
------------------------------------/---------------------------------- Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1051
83. Bir şirket kiraladığı işyerinin dekorasyonu ve genişletilmesi için 300.000 TL masraf yapmış lup; bu masrafın 250.000 TL’sini şirket ortağı tarafından, geri kalanı ise şirket tarafından peşin olarak ödenmiştir. Bu işlemle ilgili yapılacak muhasebe kaydı için hangi hesapların kullanılması gerekir?
A) Kira Giderleri – Ortaklara Borçlar – Kasa
B) Özel Maliyet Bedeli – Ortaklara Borçlar – Kasa
C) Özel Maliyet Bedeli – Ortaklardan Alacaklar – Kasa
D) Tesis Makine ve Cihazlar – Ortaklara Borçlar – Kasa
İşletmenin kiraladığı gayrimenkul için yaptığı büyük bakım onarımın kaydı: Kiralanan bir taşınmazın genişletilmesi veya ekonomik değerinin sürekli olarak artırılması amacıyla yapılan giderlerle (büyük bakım onarım) söz konusu taşın-mazın işletme tarafından kullanılması için yapılan ve kira süresinin sonunda mal sahibine bırakılacak ya da sökülmesi halinde bir değer taşımayacak olan tesisa-tın bedeli 264 Özel Maliyetler Hesabında izlenir. Eğer maddi olmayan duran var-lıklar için süre belirtilmemiş ise 5 yılda amorti edilir. Belirtilmiş ise belirtilen süre dikkate alınır.
Özel Maliyet Harcamasının kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
264 Özel Maliyetler Hs. 300.000
100 Kasa Hs. 50.000
331 Ortaklara Borçlar Hs. 250.000
------------------------------------/----------------------------------
Ortakların ödediği tutar daha sonra ödenmek üzere 331 Ortaklara Borçlar Hesabına alınır. Yanıt B seçeneğidir.
84. Bir işletmenin 2011 yılında ticari alacakları için hesaplara aldığı reeskont tutarı 10.000 TL, borç senetleri için hesaplara aldığı reeskont tutarı ise 8.000 TL’dir. Aynı işletme 2012 yılında ticari alacakları için 15.000 TL, ticari borçlar için ise 16.000 TL reeskont hesaplayarak kayıtlara almıştır.
Bu işletmenin 2012 sonunda 647 Reeskont Faiz Gelirleri hesabının alacak top-lamı kaç TL’dir?
A) 15.000 B) 16.000 C) 23.000 D) 26.000
Reeskont İşlemi: Alacak ve borç senetlerinin bilanço günü tasarruf (peşin) değerini bulmak için yapılır. Reeskont işlemi, envanter işlemidir ve dönem so-nunda yapılır. Reeskont tutarı senedin nominal değeri ile tasarruf değeri arasın-daki farktır. Cevap:
Cevap:
1052 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
31.12.2011 Kayıtları:
2011 Dönemsonu alacak senetlerine reeskont kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
657 Reeskont Faiz Giderleri Hs 10.000
122 Alacak Senetleri Reeskontu Hs 10.000
------------------------------------/----------------------------------
2011 Dönemsonu borç senetlerine reeskont kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
322 Borç Senetleri Reeskont Hs. 8.000
647 Reeskont Faiz Gelirleri Hs. 8.000
------------------------------------/----------------------------------
01.01.2012 Kayıtları:
2012 Dönem başında alacak senetleri reeskont iptal kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
122 Alacak Senetleri Reeskont Hs. 10.000
647 Reeskont Faiz Gelirleri Hs. 10.000
------------------------------------/----------------------------------
2012 Dönem başında borç senetleri reeskont iptali kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
657 Reeskont Faiz Giderleri Hs. 8.000
322 Borç Senetleri Reeskont Hs. 8.000
------------------------------------/----------------------------------
31.12.2012 Kayıtları:
2012 Dönemsonu alacak senetlerine reeskont kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
657 Reeskont Faiz Giderleri Hs. 15.000
122 Alacak Senetleri Reeskont Hs. 15.000
------------------------------------/----------------------------------
2012 Dönemsonu borç senetlerine reeskont kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
322 Borç Senetleri Reeskont Hs. 16.000
647 Reeskont Faiz Gelirleri Hs. 16.000
------------------------------------/----------------------------------
01.01.2013 Kayıtları:
2013 Dönem başında alacak senetleri reeskont iptal kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
122 Alacak Senetleri Reeskont Hs. 15.000
647 Reeskont Faiz Gelirleri Hs. 15.000
------------------------------------/----------------------------------
2013 Dönem başında borç senetleri reeskont iptal kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
657 Reeskont Faiz Giderleri Hs. 16.000
322 Borç Senetleri Reeskont Hs. 16.000
------------------------------------/----------------------------------
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1053
Soruda 31.12.2012 tarihinde 647 Reeskont Faiz Gelirleri Hesabının alacak
toplamı sorulmuştur. Buna göre:
Yanıt D seçeneğidir.
85. Bir işletmede toplam sabit maliyetler 360.000 TL’dir. 120.000 birimlik üretim
düzeyinde sabit ve değişken maliyetler toplamı 720.000 TL’dir. İşletmenin birim
satış fiyatı 5 TL/adet olduğuna göre başabaş noktasında işletme kaç adet
üretim yapması gerekir?
A) 180.000 B) 150.000 C) 144.000 D) 120.000
Başabaş Noktası: İşletmenin toplam gelirinin toplam giderlerine eşit olduğu
faaliyet hacmidir. Başabaş noktası aynı zamanda kara geçiş noktasıdır ve gelirlerin
giderleri karşıladığı satış miktarıdır. Başabaş noktasında faaliyet karı sıfır olacaktır.
Sorumuza geldiğimizde ise:
Başabaş Noktasında satış (üretim) miktarı ( ):
=
Sabit Maliyetler
Satış Fiyatı-Birim Değişken Maliyet
Sabit Maliyetler: 360.000 TL
Satış Fiyatı: 5 TL
120.000 Birim Üretim Düzeyinde Sabit ve Değişken Maliyetler Toplamı:
720.000 TL olduğuna göre:
Toplam Maliyet = Sabit Maliyet + Değişken Maliyet
720.000 = 360.000 + Değişken Maliyet
Değişken Maliyet = 360.000 TL olacaktır.
Birim değişken maliyet ise:
Birim Değişken Maliyet=
Değişken Maliyet
Üretim Miktarı
=
360.000
120.000
=3 TL
Başabaş noktasında işletmenin üretim düzeyi ise:
=
360.000
5-3
=180.000 adet olacaktır.
Yanıt A seçeneğidir.
Cevap:
Borç Alacak
647 Faiz Gelirleri Hesabı
10.000 (01.01.2012)
16.000 (31.12.2012)
26.000
1054 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
86. 2011 yılı içerisinde 900.000 TL’ye satın alınan ve azalan bakiyeler usulüne göre % 40 oranında amortisman ayrılan bir maddi duran varlığın 31.12.2012 tarihli bilançodaki net değeri kaç TL’dir?
A) 180.000 B) 216.000 C) 324.000 D) 540.000
Azalan Bakiyeler Yöntemi: Kalan değerler üzerinden amortisman olarak he-saplanır. Normal amortisman oranının (%20) 2 katı alınır. Ancak bu oran %50’yi geçemez. Amortisman oranı net değer üzerinden hesaplanır. ani varlığın tuta-rından ayrılmış birikmiş amortismanlar çıkarılır. Son yılda ise tutarın tamamı amortisman olarak yazılır.
31.12.2011 Amortisman Tutarı (900.000 % 40) = 360.000 TL
31.12.2012 Amortismanı (900.000 – 360.000) x % 40 = 216.000 TL
Birikmiş Amortisman Tutarı = 576.000 TL
Maddi Duran Varlık Maliyeti = 900.000 TL
Net Aktif Değeri = 324.000 TL
Yanıt C seçeneğidir.
87. Aşağıdakilerden hangisi Tek Düzen Muhasebe sisteminde mevcut düzenleyici hesaplardan değildir?
A) Maliyet giderleri karşılığı
B) Bağlı ortaklıklar sermaye taahhüdü
C) Menkul kıymet değer düşüklüğü karşılığı
D) Dönem karı peşin ödenen vergi ve diğer yükümlülükler
Aktifi Düzenleyici Pasif Karakterli Hesap-lar Pasifi Düzenleyici Aktif Karakterli Hesap-lar
1. Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri Hs.
2. Menkul Kıymet Değer Düşüklüğü Karş. Hs.
3. Alacak Senetleri Reeskontu Hs.
4. Kazanılmamış Finansal Kiralama Faiz Geliri Hs.
5. Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hs.
6. Şüpheli Diğer Alacaklar Karşılığı Hs.
7. Diğer Alacak Senetleri Reeskontu Hs.
8. Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hs.
9. Diğer Dönen Varlıklar Karş. Hs.
10. Bağlı Menkul Kıymetler Değer Düşüklü-ğü Karş. Hs.
11. İştirakler Sermaye Taahhütleri Hs.
12. İştirakler Sermaye Payı Değer Düşüklü-ğü Karş. Hs.
1. Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri Hs.
2. Menkul Kıymet İhraç Farkı Hs.
3. Borç Senetleri Reeskontu Hs.
4. Diğer Borç Senetleri Reeskontu Hs.
5. Dönem Karının Peşin Ödenen Vergi ve Diğer ükümlülükler Hs.
6. Ödenmemiş Sermaye Hs.
7. Geçmiş ıllar Zararları Hs.
8. Dönem Net Karı Hs. Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1055
13. Bağlı Ortaklıklar Sermaye Taahhütleri Hs.
14. Bağlı Ortaklıklar Sermaye Payları Değer Düşüklüğü Karş. Hs.
15. Diğer Mali Duran Varlıklar Karş. Hs.
16. Birikmiş Amortismanlar Hs.
17. Birikmiş Tükenme Payları Hs.
Yanıt A seçeneğidir.
88. Aşağıdaki işlemlerden hangisi “Stoklar” hesap grubundaki bir hesaba kaydı gerektiren bir işlem değildir?
A) Satın alınan malı işyerine taşımak için nakliye gideri yapılması
B) İşletmede kullanılmak üzere temizlik malzemesi alınması
C) Satın alınacak yedek parça için akreditif açtırılması
D) Satın alınan ticari malların stoklandığı deponun kirasının ödenmesi
Maliyet Bedeli: Bir iktisadi kıymetin elde edilmesi ya da değerinin arttırılma-sıyla ilgili olarak yapılan ödemelerle bunların bağlı olduğu her türlü giderlerin toplamını ifade eder.
Maliyet Bedeli = Alış Bedeli + Alış Gideri
Stok Maliyet Bedeline Dahil Edilen Giderler (Aktifleştirme)
- Alış (fatura) bedeli
- Nakliye, yükleme boşaltma maliyetleri
- İthalat vergileri / Gümrük vergisi (firma tarafından vergi idaresinden iade alınabilecekler hariç)
- Alımla ilgili kredi faizleri ve kur farkları
- Montaj giderleri ve sigorta giderleri
- TMS: Bir sonraki üretim aşaması için zorunlu olan depolama giderleri
Aktifleştirme: Herhangi bir varlığın tedarik edilmesiyle ilgili, alımı sırasında veya alımla ilgili sonrasında katlanılan harcamaların ilgili varlığın borcuna kayde-dilmesi işlemidir.
Stok Maliyet Bedeline Dahil Edilmeyen Giderler (Giderleştirme)
- Tüm vergiler (KDV, KV, GV)
- TMS: Bir sonraki üretim aşaması için zorunlu olmayan depolama giderleri
- Personel ücreti (Faaliyet Giderleri)
NOT: Depolama gideri VUK’na göre tamamen gider kaydedilir maliyete dahil edilmez, ancak TMS depolama giderini 2’ye ayırarak muhasebeleştirmeyi uygun görmüştür. Cevap:
1056 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
15 Stoklar Hesap Grubu
150 İlk Madde ve Malzeme Hs.
151 arı Mamuller – Üretim Hs.
152 Mamuller Hs.
153 Ticari Mallar Hs.
157 Diğer Stoklar Hs.
158 Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hs. (-)
159 Verilen Sipariş Avansları Hs.
Yedek Parça ve Bakım Malzemeleri:
- Genel olarak stoklarda izlenir ve kullanıldıkları gelir tablosuna yansıtılır.
- İşletmenin bir dönemden fazla kullanmayı beklediği önemli yedek parça ve yedek malzemeleri maddi duran varlık olarak değerlendirilir.
- edek parça ve bakım malzemeleri sadece bir maddi duran varlıkla ilişkili olarak kullanılabiliyorsa, maddi duran varlık olarak dikkate alınırlar.
Satın alınan malı işyerine taşımak için nakliye gideri yapılması → AKTİFLEŞ-TİRİLİR
------------------------------------/----------------------------------
153 Ticari Mallar Hs. XXX
191 İndirilecek KDV Hs. XXX
100 Kasa Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
İşletmede kullanılmak üzere temizlik malzemesi alınması
------------------------------------/----------------------------------
150 İlk Madde ve Malzeme Hs. XXX
191 İndirilecek KDV Hs. XXX
100 Kasa Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
Satın alınacak yedek parça için akreditif açtırılması
------------------------------------/----------------------------------
150 İlk Madde ve Malzeme Hs. XXX
191 İndirilecek KDV Hs. XXX
300 Banka Kredileri Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
Satın alınan ticari malların stoklandığı deponun kirasının ödenmesi → Gİ-DERLEŞTİRİLİR
------------------------------------/----------------------------------
780 Pazarlama Satış ve Dağıtım Gid. Hs. XXX
100 Kasa Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
Yanıt E seçeneğidir.
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1057
89. ------------------------------------/----------------------------------
Bankalar XXX
Şüpheli Ticari Alacak Karşılığı XXX
Şüpheli Ticari Alacaklar XXX
Konusu Kalmayan Karşılıklar XXX
------------------------------------/----------------------------------
Yukarıdaki yevmiye kaydı hangi işlemi göstermektedir?
A) Banka kredisi çekilmesi
B) Şüpheli alacak karşılığı ayrılması
C) Geçmiş yıllarda karşılık ayrılan şüpheli alacağın tahsil edilmesi
D) Karşılık ayrılan bir şüpheli alacağın aynı yıl içinde tahsil edilmesi
A seçeneği: Banka Kredisi çekilmesi
------------------------------------/----------------------------------
102 Bankalar Hs. XXX
300 Banka Kredileri Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
B seçeneği: Şüpheli alacak karşılığı ayrılması
------------------------------------/----------------------------------
654 Karşılık Giderleri Hs. XXX
129 Şüpheli Ticari Alacak Karş. Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
C seçeneği: Geçmiş yıllarda karşılık ayrılan şüpheli alacağın tahsil edilmesi
------------------------------------/----------------------------------
102 Bankalar Hs. XXX
129 Şüp. Ticari Alacak Karş. Hs. XXX
128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hs. XXX
671 Önceki Dönem Gelir ve Karlar Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
D seçeneği: Karşılık ayrılan şüpheli alacağın aynı yıl içinde tahsil edilmesi
------------------------------------/----------------------------------
102 Bankalar Hs. XXX
129 Şüp. Ticari Alacak Karş. Hs. XXX
128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hs. XXX
644 Konusu Kalmayan Karş. Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
Yanıt D seçeneğidir.
Cevap:
1058 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
90. Aşağıdakilerden hangisi Sermaye artırımı sırasında yapılacak muhasebe kayıt-larındandır?
A) 500 Sermaye Borç – 331 Ortaklara Borçlar hesabı Alacak
B) 501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı Borç – 500 Sermaye hesabı Alacak
C) 100 Kasa hesabı Borç – 131 Ortaklardan Alacaklar hesabı Alacak
D) 500 Sermaye Hesabı Borç – 501 Ödenmemiş Sermaye hesabı Alacak
501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı (-): İşletme sahibinin veya ortaklarının iş-letmeye sermaye olarak koymayı taahhüt ettikleri, fakat henüz ödemedikleri sermayenin izlendiği pasifi düzenleyici aktif karakterli bir hesaptır. Sermaye ta-ahhüdünde bu hesabın borcuna, taahhüt yerine getirildiğinde ise hesabın alaca-ğına kaydedilir.
Anonim şirketlerde sermaye artırımı 2 adımda gerçekleşir:
1. ADIM: Sermaye taahhüdü kaydı
------------------------------------/----------------------------------
501 Ödenmemiş Sermaye Hs. XXX
500 Sermaye Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
2. ADIM: Sermaye taahhüdünün yerine getirilmesi:
------------------------------------/----------------------------------
100 Kasa Hs. XXX
501 Ödenmemiş Sermaye Hs. XXX
------------------------------------/----------------------------------
Yanıt B seçeneğidir.
91. Aşağıda verilen kıymet hareketlerinden hangisi sonucunda bilanço toplamı azalır?
A) Bankadan kredi alınması
B) Nakden hisse senedi satılması
C) Borç senedinin nakit olarak ödenmesi
D) Banka mevduat hesabına para yatırılması
Genel Olarak Mali Nitelikli İşlemler Mali Nitelikli İşlemlerin Bilançoya Etkisi
apılan işlem bilançonun sadece bir tarafında değişikliğe neden oluyorsa:
=>
Bilanço toplamı değişmez
İşletme karlı bir iş yapar veya borçla-nırsa:
(Kaynaklar artarsa)
=>
Bilançonun hem aktifi hem pasifi aynı büyüklükte artar
İşletme zararına bir iş yapar veya borç öderse:
(Kaynaklar azalırsa)
=>
Bilançonun hem aktifi hem pasifi aynı büyüklükte azalır
Cevap:
Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1059
Cevap:
A seçeneği: Bankadan kredi çekildiğinde,
102 Bankalar Hesabı (aktif) artar,
ancak 300 Bankalar Kredileri Hesabı
(pasif) da aynı tutarda artacağından
bilançonun hem aktifi hem de pasifi
toplamda artar.
B seçeneği: İşletmenin hisse senedi
ihraç etmesi durumunda 500 Sermaye
Hesabı (pasif) artarken 102 Bankalar Hesabı
(aktif) da artacağından bilançonun
hem aktifi hem de pasifi toplamda artar.
C seçeneği: Borç senedinin ödenmesi
durumunda, 100 Kasa Hesabı (aktif)
azalır, ancak 321 Borç Senetleri Hesabı
(pasif) da aynı tutarda azalacağından
bilanço hem aktifi hem de pasifi
toplamda azalır. Görüldüğü gibi bilanço
toplamı azalmıştır. Yanıt C seçeneğidir.
D seçeneği: Mevduat hesabına para
yatırıldığında, 100 Kasa Hesabı (aktif)
azalır, buna karşılık 102 Bankalar Hesabı
(aktif) da aynı tutarda artacağından
bilançonun hem aktifi hem de pasifi
toplamda değişemez.
92. Tekdüzen Hesap Planına göre; şerefiye hesaplanırken rayiç bedelin tespit
edilmemesi halinde esas alınacak değer aşağıdakilerden hangisidir?
A) Net gerçekleşebilir değer B) Gerçeğe uygun değer
C) Geri kazanılabilir değer D) Net defter değeri
261 Şerefiye Hesabı: Bu hesap, bir işletme devranılırken katlanılan
maliyet ile söz konusu işletmenin rayiç bedelle hesaplanan net varlıklarının (öz
varlık) değeri arasındaki olumlu farkların izlenmesinde kullanılır. Şerefiye hesaplanırken
rayiç bedelin tespit edilmemesi halinde, net defter değeri esas alınır.
Yanıt D seçeneğidir.
BİLANÇO
İş letme Adı, Tarihi
Aktif (Varlıklar) Pasif (Kaynaklar)
102 Bankalar Hs. (artar) 300 Banka Kredileri Hs. (artar)
Aktif Toplamı (artar) Pasif Toplamı (artar)
BİLANÇO
İş letme Adı, Tarihi
Aktif (Varlıklar) Pasif (Kaynaklar)
102 Bankalar Hs. (artar) 500 Sermaye Hs. (artar)
Aktif Toplamı (artar) Pasif Toplamı (artar)
BİLANÇO
İş letme Adı, Tarihi
Aktif (Varlıklar) Pasif (Kaynaklar)
100 Kasa Hs. (azalır) 321 Borç Senetleri Hs. (azalır)
Aktif Toplamı (azalır) Pasif Toplamı (azalır)
BİLANÇO
İşletme Adı, Tarihi
Aktif (Varlıklar) Pasif (Kaynaklar)
100 Kasa Hs. (azalır)
102 Bankalar Hs. (artar)
Aktif Toplamı (değişmez) Pasif Toplamı (değişmez)
1060 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
93. Aşağıdakilerden hangisinde yansıtma hesabı kullanılmaz?
A) Komisyon Giderleri B) Finansman Giderleri
C) Genel önetim Giderleri D) Direkt İşçilik Giderleri
7 / A Seçeneği Maliyet Hesapları 70. Maliyet Muhasebesi Bağlantı Hesap-ları 700 Maliyet Muhasebesi Bağlantı Hs 701 Maliyet Muhasebesi ansıtma Hs 71. Direkt İlk Madde Ve Malzeme Gider-leri 710 Direkt İlk Madde Ve Malzeme Gider-leri Hs 711 Direkt İlk Madde ve Malzeme Yan-sıtma Hs 712 Direkt İlk Madde ve Malzeme Fiyat Farkı 713 Direkt İlk Madde ve Malzeme Miktar Farkı 72. Direkt İşçilik Giderleri 720 Direkt İşçilik Giderleri Hs 721 Direkt İşçilik Giderleri ansıtma Hs 722 Direkt İşçilik Ücret Farkları Hs 723 Direkt İşçilik Süre (Zaman) Farkları Hs 73. Genel Üretim Giderleri 730 Genel Üretim Giderleri Hs 731 Genel Üretim Giderleri ansıtma Hs 732 Genel Üretim Giderleri Bütçe Farkları Hs 733 Genel Üretim Giderleri Verimlilik Farkı Hs 734 Genel Üretim Giderleri Kapasite Farkı Hs 74. Hizmet Üretim Maliyeti 740 Hizmet Üretim Maliyeti Hs 741 Hizmet Üretim Maliyeti ansıtma Hs 742 Hizmet Üretim Maliyeti Fark Hs 75. Araştırma Ve Geliştirme Giderleri 750 Araştırma Ve Geliştirme Giderleri Hs 751 Araştırma Ve Geliştirme Gideri ansıtma 752 Araştırma Ve Geliştirme Gider Farkları Hs 76. Pazarlama Satış Ve Dağıtım Giderleri 760 Pazarlama Satış Ve Dağıtım Giderleri Hs 761 Pazarlama Satış Dağıtım Gideri ansıtma 762 Pazarlama Satış Ve Dağıtım Gideri Fark Hs 77. Genel Yönetim Giderleri 770 Genel önetim Giderleri Hs 771 Genel önetim Giderleri ansıtma Hs 772 Genel önetim Gider Farkları Hs 78. Finansman Giderleri 780 Finansman Giderleri Hs 781 Finansman Giderleri ansıtma Hs 782 Finansman Giderleri Fark Hs 7 / B Seçeneği Maliyet Hesapları 790 İlk Madde Ve Malzeme Giderleri Hs 791 İşçi Ücret Ve Giderleri Hs 792 Memur Ücret Ve Giderleri Hs 793 Dışarıdan Sağlanan Fayda Ve Hizmet-ler Hs 794 Çeşitli Giderler Hs 795 Vergi, Resim Ve Harçlar Hs 796 Amortismanlar Ve Tükenme Payları Hs 797 Finansman Giderleri Hs 798 Gider Çeşitleri ansıtma Hs 799 Üretim Maliyet Hs
Maliyet hesapları dönemsonunda Gelir Tablosuna aktarılırken yansıtma he-sapları kullanılır. Görüldüğü gibi hem 7/A hem 7/B maliyet gruplarında yansıtma hesapları mevcuttur. 7/A maliyet hesaplarının her biri için ayrı maliyet yansıtma hesabı öngörülmüşken 7/B maliyet hesaplarının tümüm için tek bir yansıtma he-sabı (798) öngörülmüştür. Ancak 653 Komisyon Giderleri Hs doğrudan bir Gelir Tablosu hesabıdır. Yanıt A seçeneğidir. Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1061
94. Bir anonim şirketin Çıkarılmış Tahviller hesabının dönem sonundaki alacak kalanı aşağıdakilerden hangisini gösterir?
A) Uzun vadeli tahvilli borçları
B) Emisyon primi tutarını
C) Ödenmemiş olan tahvili borçları
D) Bilanço tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenecek tahvilli borçları
405 Çıkarılmış Tahviller Hs: Sermayesi paylara bölünmüş şirketlerle, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin uzun vadeli kaynak sağlamak amacıyla çıkartmaları borçlanma senetlerinin izlendiği hesaptır. Çıkarılmış tahviller nominal değerleri üzerinden bu hesaba alacak kaydedilir. Bilanço tarihinde vadesi 1 yılın altına inen anapara geri ödemeleri ile faizleri 405 Çıkarılmış Tahviller Hesabından alı-narak 304 Tahvil Anapara Borç Taksit ve Faizleri Hs’na aktırılır. Bu hesap Bilan-çonun pasifinde, 40 Mali borçlar grubunda bulunan uzun vadeli bir hesaptır. Pa-sif hesaplar alacak kalanı verir ve hesabın kalanı henüz ödenmemiş uzun vadeli tahvil borçlarını gösterir. Yanıt A seçeneğidir.
95. Aşağıda verilen hesaplardan hangisi kar yedekleri arasında yer almaz?
A) Yasal Yedekler B) Statü edekleri
C) Olağanüstü edekler D) Hisse Senedi İptal Karları
54 Kâr Yedekleri: Kanun, ana sözleşme hükümleri ya da ortaklıkların yetkili organları tarafından alınan kararlar uyarınca, şirketin kârlarından, gelecekte or-taya çıkacak riskleri karşılamak amacıyla ayrılan yedeklerin takip edildiği grup-tur.
540 asal edekler Hesabı
541 Statü edekleri Hesabı
542 Olağanüstü edekler Hesabı
548 Diğer Kâr edekleri Hesabı
549 Özel Fonlar Hesabı
52 Sermaye Yedekleri: Ortakların işletmeye getirdiği değerler karşılığında ve aktiflerin yeniden değerlemesi karşılığında elde edilen sermaye yedeklerinin ta-kip edildiği gruptur.
520 Hisse Senedi İhraç Primleri Hesabı
521 Hisse Senedi İptal Kârları Hesabı
522 MDV eniden Değerleme Artışları Hesabı
523 İştirakler eniden Değerleme Artışları Hesabı
524 Maliyet Artış Fonu Hesabı
529 Diğer Sermaye edekleri Hesabı
Yanıt D seçeneğidir. Cevap:
Cevap:
1062 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
96.
STOK MEVCUTLARI
1 Temmuz
31 Temmuz
Direkt İlk Madde Malzeme Stokları
1.400.000 TL
1.240.000 TL
arı Mamul Stokları
800.000 TL
1.000.000 TL
Mamul Stokları
600.000 TL
400.000 TL
Endirekt Malzeme Stokları
60.000 TL
100.000 TL
FAALİYETLER
Direkt ilk madde malzeme alımları
2.600.000 TL
Direkt İşçilik Maliyetleri
2.800.000 TL
(Y) İşletmesinin Temmuz ayına ait stok mevcutları ve faaliyetleri ile ilgili bilgi-ler yukarıdaki gibidir. Buna göre satılan mamul maliyeti kaç TL’dir?
A) 5.500.000 B) 5.560.000 C) 5.960.000 D) 5.360.000
D.Başı Direkt İlk Madde ve Malzeme + 1.400.000
D.İçi Direkt İlk Madde ve Malzeme + 2.600.000
Kullanılabilir Direkt İlk Madde Malzeme 4.000.000
D.Sonu Direkt İlk Madde ve Malzeme - 1.240.000
Üretimde Kullanılan DİMM 2.760.000
Üretimde Kullanılan Direkt İşçilik Giderleri + 2.800.000
Genel Üretim Giderleri + 0
Dönemin Üretim Maliyeti 5.560.000
Dönem Başı arı Mamul Stok + 800.000
Dönem Sonu arı Mamul Stok - 1.000.000
Üretilen Mamul Maliyeti 5.360.000
Dönem Başı Mamul Stok + 600.000
Dönem Sonu Mamul Stok - 400.000
620 SMM Hs. 5.560.000
Dikkat: Soruda, kullanılan endirekt hammadde (100.000 – 60.000 = - 40.000 TL) negatif çıkmaktadır ancak bu mümkün değildir. Ayrıca soruda endirekt mali-yeti hesaplanamamaktadır, bu ise üretim yapan bir işletmede imkansızdır. Soru verilen direkt maliyetlere göre çözülmüştür. Yanıt B seçeneğidir.
97. Stok hareketlerini sürekli envanter yöntemiyle izleyen bir işletme 3 adet malı KDV hariç 30.000 TL’ye satmıştır. İşletme satışlarını % 25 karla yapmaktadır. (KDV oranı % 18)
Buna göre, satış işleminin muhasebe kaydında aşağıdaki hesaplardan hangisi-nin kullanımı doğrudur?
A) Ticari mallar hesabı alacaklı 30.000 TL
B) urt içi satışlar hesabı alacaklı 35.400 TL
C) Satılan ticari mallar maliyeti hesabı borçlu 24.000 TL
D) Hesaplanan KDV hesabı borçlu 5.400 TL Cevap:
Gelir Uzman Yardımcılığı 28.12.2013| 1063
Malın satış kaydı:
Satış Tutarı = 30.000 TL
KDV = 30.000 x % 18 = 5.400 TL
Satılan Malın Maliyeti = 30.000 100 / 125 = 24.000 TL
------------------------------------/----------------------------------
100 Kasa Hesabı 35.400
600 urtiçi Satışlar Hs. 30.000
391 Hesaplanan KDV Hs. 5.400
------------------------------------/----------------------------------
------------------------------------/----------------------------------
621 STMM Hs. 24.000
153 Ticari Mallar Hs. 24.000
------------------------------------/----------------------------------
Yanıt C seçeneğidir.
98. Bir işletmenin dönem sonu itibariyle 730 Genel Üretim Giderleri Hesabının borç kalanı 450.000 TL, 731 Genel Üretim Giderleri ansıtma Hesabının alacak kalanı 400.000 TL’dir.
Buna göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Fiili Üretim Maliyeti 450.000 TL olup maliyete 50.000 TL eksik yükleme var-dır.
B) Fiili Genel Üretim Maliyeti 400.000 TL’dir.
C) Maliyete yansıtılan tutar 450.000 TL’dir.
D) Fiili Genel Üretim Maliyetine aktarılan tutar doğrudur.
730 Genel Üretim Giderleri Hs. Kalanı (fiili / gerçekleşen maliyet) 450.000
731 Genel Üretim Gideri ansıtma Hs. Kalanı (yüklenen/standart maliyet) 400.000
Eksik ükleme 50.000
Yapılacak Düzeltme Kaydı:
------------------------------------/----------------------------------
620 Satılan Mamul Maliyeti Hs
151 arı Mamul Üretim Hs.
153 Mamuller Hs. 620 + 151 + 153 = 50.000
731 Genel Üretim Gideri ans. Hs. 400.000
730 Genel Üretim Giderleri Hs. 450.000
------------------------------------/----------------------------------
Yanıt A seçeneğidir. Cevap:
Cevap:
1064 | GELİR UZMAN YARDIMCILIĞI Sınavına Hazırlık
99. Tek düzen hesap planına göre aşağıdakilerden hangisi 7/A seçeneğinde yer alan fonksiyonel gider hesaplarından birisidir?
A) İlk Madde ve Malzeme Giderleri
B) Direkt İşçilik Giderleri
C) Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler
D) İşçi Ücret ve Giderleri
7/A Seçeneği Maliyet Hesapları 7/B Seçeneği Maliyet Hesapları
700 Maliyet Muhasebesi Bağlantı Hs.
710 Direkt İlk Madde ve Malzeme Gideri
720 Direkt İşçilik Gideri
730 Genel Üretim Giderleri
740 Hizmet Üretim Maliyeti
750 Araştırma ve Geliştirme Giderleri
760 Pazarlama ve Satış Dağıtım Gider-leri
770 Genel önetim Giderleri
780 Finansman Giderleri
790 İlk Madde ve Malzeme Giderleri
791 İşçi Ücret ve Giderler
792 Memur Ücret ve Giderleri
793 Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hiz-met
794 Çeşitli Giderler
795 Vergi, Resim ve Harçlar
796 Amortisman ve Tükenme Payları
797 Finansman Giderleri
798 Gider Çeşitleri ansıtma Hesabı
799 Üretim Maliyetleri Hesabı
Yanıt A seçeneğidir.
100. Aşağıdakilerden hangisi “yabancı kaynaklar toplamı / aktif toplamı” oranını ifade eder?
A) Finansman oranı B) Oto finansman oranı
C) Finansal kaldıraç oranı D) Varlıkların karlılığı oranı
Finansal Kaldıraç Oranı: Borcun öz sermayeye ya da toplam sermayeye ora-nıdır. Bu oran, işletme varlıklarının ne kadarının yabancı kaynaklardan karşılan-dığını gösteren Mali apı oranlarındandır. Finansal Kaldıraç Oranı= abancı KaynaklarPasif (Aktif)
Yanıt C seçeneğidir.
Cevap:
Cevap:
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir