Avukatlık İdari Yargıya Geçiş Mülakat Soru-Cevapları

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kpssci
Mesajlar: 238
Kayıt: 18 Mar 2017 17:52
İletişim:

07 May 2018 21:25

27.02.2017-28.02.2017 Avukatlık İdari Yargıya Geçiş Mülakat Soru-Cevapları
1) Yargının iş yükü ağır mı çözüm için neler yapılabilir?
Alternatif çözüm yollarına ağırlık verilerek bu konuda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Kamuya daha fazla ulaşarak mahkemelerden önce alternatif çözüm yollarına başvurmanın daha ekonomik daha hızlı ve kazan kazan ilkesinin ağırlıklı olduğu anlatılmalıdır.
Meslek içerisinde de adaletli bir dosya dağılımı olmalıdır. İstanbul da görev yapan hakim ile Artvin Arhavi de görev yapan hakimin dosya sayısı dengelenmelidir.

2) Anayasa 140 hakimlik savcılık mesleğini anlatınız.
Hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür.
Hakimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler.
Hakim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Hakimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler; askeri hakimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir.
Hakimler ve savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar. Hakimler ve savcılar idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.
Hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar, hakimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler. Bunlar, hakimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler, hakimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar.

3) Anayasada eğitim hakkını anlatınız.
Madde 42 - Kimse, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve İnkilapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
İlkögretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğİtime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.
Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır. Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Madde 42 ye 6. fıkradan sonra gelmek üzere eklenen "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir." biçimindeki fıkra, Anayasa Mahkemesi'nin 22.10.2008 tarih ve 27032 sayılı R.G.'de yayımlanan, 5.6.2008 T., 2008/16 E. ve 2008/116 K. sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

4) İdam cezası hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Ölüm cezası, bir devletin suçun karşılığı olarak bir mahkûmun hayatına son vermesidir. İdam cezası 1984'ten beri fiilen ve 2004'ten beri hukuken ülkemizde bulunmamaktadır. Bilindiği üzere cezanın amacı toplum düzenini korumak ve suçluyu ıslah etmekten ibarettir. İdam cezası bu cezaya mahkum edilen kişi bakımından telafisi mümkün olmayan sonuçlar içermektedir. Hapis cezası verilen bir kişinin ileride haksızlığa maruz kaldığının anlaşılması halinde mağduriyetinin bir nebze olsun azaltılması ve salıverilmesi mümkün olduğu halde devlet eliyle hayatına son verilen bir insana hayatını tekrar iade etme imkanı bulunmamaktadır. Sonuç itibarıyla idam cezasının pratik bir faydası olmayacağı,hapis cezasının süresine ve infaz biçimine bağlı olarak gerekli faydayı sağlayacağı,idam cezasının bir takım olumsuz sonuç ve riskleri doğuracağı değerlendirilmektedir.

5) Anayasa 138 Mahkemelerin Bağımsızlığını anlatınız?
Madde 138 - Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

6) Hakimlik ve savcılık teminatını anlatınız.
Madde 139 - Hakimler ve savcılar azlolunamazlar, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiylede olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.
Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.

7) Hak Nedir?
HAK: Hukuk düzeninin kişilere tanıdığı ve koruma altına aldığı yetkilerdir.
İleri sürülebileceği çevre açısından; Mutlak Haklar: Hak sahibine belirli bir mal veya kişi üzerinde geniş bir tasarruf yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır.
Nisbi Haklar:, taraflar arasındaki karşılıklı borç ilişkilerinden dolayı ortaya çıkan ve sadece taraflar arasında ileri sürülebilen, belirli bir süre sonunda geçerliliğini kaybeden haklardır.
Konularına Göre Malvarlığı Hakları: Kişinin para ile ölçülebilen, yani malvarlığı içinde yer alan haklardır. Şahısvarlığı hakları: Kişilerin para ile ölçülemeyen haklardır. Kural olarak devredilemez, haczedilemez ve miras yoluyla geçmez.
Devredilmeleri Bakımından Kişiye Bağlı olan haklar: Kişiye sıkı surette bağlı olan haklardır. Mutlak hak sahibi tarafından kullanılması, temsilci tarafından kullanılması mümkün olmayan, başkalarına devredilemeyen ve miras yoluyla geçmeyen haklardır.
Kişiye bağlı olmayan haklar: Kişinin şahsı dışında malvarlığını ilgilendiren haklardır. Bu haklar, başkalarına devredilebilme özelliğine sahiptir.
Hukuki Etkileri bakımından Yenilik doğuran haklar: Bu haklar, kullanılmakla birlikte taraflar arasında yeni bir hukuki ilişki kurmak veya mevcut ilişkide bir değişiklik doğuran ya da bu ilişkiyi sona erdiren bir etkiye sahiptir. Özellikleri: Kullanılması şarta bağlanamaz. Zamanaşımına uğramazlar. Bir kez kullanılmakla birlikte sona ererler. Kullanıldıkta sonra geri dönülmez.
Yenilik doğurmayan haklar: Kullanıldığında yeni bir hukukî durum ortaya çıkarmayan "alelade, basit, sıradan" haklardır... Örneğin; Velayet hakkı...

8) Avukat tutma zorunluluğu gelse hak arama özgürlüğü sınırlanmış olur mu?
Hak arama hürriyeti
MADDE 36. – (Değişik: 3.10.2001-4709/14 md.) Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
Söz konusu yasal düzenlemeler ışığında sınırlanmış gibi gözükse de ben sınırlanmayacağı kanaatindeyim. Zira maddi durumu iyi olan zaten avukat tutarak kendini temsil ettirmekte, maddi durumu kötü olanlar içinse HMK.’da adli yardım kurumu CMK.’da zorunlu müdafilik kurumu düzenlenmiştir. Bu noktada taraflar yine kendilerini vekil ile temsil ettirebilmekteler ve hatta kimi zaman bu yasal zorunluluk. Dolayısıyla avukat tutma zorunluluğunun gelmesinin hak arama özgürlüğünün sınırlamayacağını değerlendirmekle birlikte hak kayıplarının en aza ineceğini düşünüyorum. Gerekli yasal düzenlemeler yapılarak bu bir dava ön koşulu haline getirilebilir. Ayrıca avukatlık Kanunu 35/2 şirketler için avukat tutma zorunluluğu düzenliyor. Anayasa Mahkemesi 2010 / 10 Es. ve 2011/110 K. şirketler açısından anayasaya aykırı bulmamış.

9) Din ve vicdan hürriyetini anlatınız.
Din ve vicdan hürriyeti
MADDE 24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

10) İmar Kanunu m. 42
Madde 42 – (Değişik: 9/12/2009-5940/2 md.) Bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanır. Ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır: ——— (1) Bu madde başlığı “Ceza hükümleri:” iken, 9/12/2009 tarihli ve 5940 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. 6694 a) Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için; 1) I. sınıf A grubu yapılara üç, B grubu yapılara beş Türk Lirası, 2) II. sınıf A grubu yapılara sekiz, B grubu yapılara onbir Türk Lirası, 3) III. sınıf A grubu yapılara onsekiz, B grubu yapılara yirmi Türk Lirası, 4) IV. sınıf A grubu yapılara yirmiüç, B grubu yapılara yirmibeş, C grubu yapılara otuzbir Türk Lirası, 5) V. sınıf A grubu yapılara otuzsekiz, B grubu yapılara kırkaltı, C grubu yapılara elliiki, D grubu yapılara altmışüç Türk Lirası, idari para cezası verilir. Bu miktarlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında bir Türk Lirasının küsuru da dikkate alınmak suretiyle artırılarak uygulanır. b) Mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20’si kadar idari para cezası verilir. c) (a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı; 1) Hisseli parselde diğer maliklerin muvafakati alınmaksızın yapılmış ise cezanın % 30’u, 2) Kamuya veya başkasına ait bir parselde yapılmış ise cezanın % 40’ı, 3) Uygulama imar planında veya parselasyon planında “Kamu Tesisi Alanı veya Umumî Hizmet Alanı” olarak belirlenmiş bir alanda yapılmış ise cezanın % 60’ı, 4) Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ediyor ise cezanın % 100’ü, 5) Uygulama imar planı bulunan bir alanda yapılmış ise cezanın % 20’si, 6) Yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapılmış ise cezanın % 80’i, 7) Özel kanunlar ile belirlenmiş özel imar rejimine tabi bir alanda yapılmış ise cezanın % 50’si, 8) Ruhsatsız ise cezanın % 180’i, 9) Ruhsatı hükümsüz hale gelmesine rağmen inşaatı sürdürülüyor ise cezanın % 50’si, 10) Yapı kullanma izin belgesi alınmış olmakla birlikte, ruhsat alınmaksızın yeni inşaî faaliyete konu ise cezanın % 100’ü, 11) İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılmıyor ise cezanın % 10’u, 12) İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılıyor ise cezanın % 20’si, 13) Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyor ise cezanın % 20’si, (a) ve (b) bentlerinde belirtilen şekilde tespit edilen para cezalarının miktarına göre ayrı ayrı hesap edilerek ilave olunur. Para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır. 18, 28, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 40 ve 41 inci maddelerde belirtilen mükellefiyetleri yerine getirmeyen veya bu maddelere aykırı davranan yapı veya parsel sahibine, harita, plan, etüt ve proje müelliflerine, fenni mesullere, yapı müteahhidine ve şantiye şefine, ilgisine göre ayrı ayrı olmak üzere ikibin Türk Lirası, bu fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı olması halinde dörtbin Türk Lirası, can ve mal emniyetini tehdit etmesi halinde altıbin Türk Lirası idari para cezası verilir. Yapıldığı tarih itibarıyla plana ve mevzuata uygun olmakla beraber, mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ettiği veya edeceği ilgili idare veya mahkeme kararı ile tespit olunan yapılara, ilgili idarenin yazılı ikazına rağmen idarece tanınan süre içinde takviyede bulunmayan veya bu yapıları 39 uncu madde uyarınca yıkmayan yapı sahibine onbin Türk Lirası idari para cezası verilir. 27 nci maddeye göre il özel idaresince belirlenmiş köy yerleşme alanı sınırları içinde köyün nüfusuna kayıtlı olan ve köyde sürekli oturanlar tarafından, projeleri il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın konut ve zatî maksatlı tarım ve hayvancılık yapısı inşa edilmesi halinde yapı sahibine üçyüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Bu yapılardaki diğer aykırılıklar ve ruhsata tabi tarım ve hayvancılık maksatlı yapılardaki aykırılıklar için verilecek olan idari para cezası, üçyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, ikinci fıkraya göre hesaplanan toplam ceza miktarının beşte biri olarak uygulanır. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiil ve hallerin, yapının inşa edilmesi süreci içinde tekrarı halinde, idari para cezaları bir kat artırılarak uygulanır. Yukarıdaki fıkralar uyarınca tahsil olunan idari para cezaları, aynı fiil nedeniyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184 üncü maddesine göre mahkûm olanlara faizsiz olarak iade edilir. Yapının bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, plana, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere uygun hale getirilmesi için idarenin yazılı izni dahilinde yapılan iş ve işlemler mühür bozma suçu teşkil etmez. Müelliflerin, fenni mesul mimar ve mühendislerin, yapı müteahhitlerinin, şantiye şefi mimar ve mühendislerin, imar mevzuatına aykırı fiillerinden dolayı verilen cezaları ve haklarındaki kesinleşmiş mahkeme kararları, kendi kayıtlarına işlenmek ve ilgili mevzuata göre cezai işlem yapılmak üzere, üyesi bulundukları meslek odasına ve Bakanlığa ilgili idarece bildirilir. Bu kişiler, verilen ceza süresi içinde yeni bir iş üstlenemez. Yapı müteahhidinin yetki belgesi; a) Yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak gerçekleştirilmesi ve 32 nci maddeye göre verilen süre içinde aykırılığın giderilmemesi halinde beş yıl, b) Yapım işinde ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak gerçekleştirilen imalatın can ve mal güvenliğini tehdit etmesi halinde on yıl, c) Bakanlıkça olumsuz kayıt değerlendirmesi yapılan hallerde bir yıl, süreyle Bakanlıkça iptal edilir. Yapı müteahhidinin, yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarını ödememesi ve diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi hallerinde yetki belgesi bir yıldan az olmamak üzere Bakanlıkça iptal edilir ve bunlara sorumluluklarını yerine getirinceye kadar yeni yetki belgesi düzenlenmez. Yetki belgesi iptal edilen yapı müteahhidi yeni yetki belgesi düzenleninceye kadar yeni iş üstlenemez, ancak mevcut işlerini tamamlar. Yetki belgeli yapı müteahhidi olmaksızın başlanılan yapının ruhsatı iptal edilir ve yapı mühürlenir.

11) Kamulaştırmasız el atmayı anlatınız.
Bir kamu tüzel kişisinin özel mülkiyette bulunan bir taşınmazı kamulaştırma işlemi yapmaksızın fiilen işgal etmesidir.anayasamız mülkiyet hakkını (m.35) güvence altına almış ve özel mülkiyette bulunan mallara devlet ve kamu tüzel kişilerinin ancak malın bedelini peşin ödeyerek kamulaştırma yaptıktan sonra (m.46) el atmalarına izin vermiştir.
idarenin gerçek kişinin taşınmaz(lar)ına kamulaştırma işlemi gerçekleştirmeksizin tecavüzü ile gerçekleşir. genelde gerçek kişinin idareye karşı yönelttiği tazminat davası ile neticelenir. haksız şagilin tazminat ödemesine karar verilmesi yanı sıra taşınmaz boş alan niteliğinde arsa ya da arazi ise idare adına tesciline, yol ise kamuya tahsisi anlamında terkinine karar verilir. haksız şagil idarenin taşınmazı, taşınmaza sahip olma amacıyla işgal etmiş olması ve fiilen işgal ediyor olması gerekir. geçici işgal yalnızca ecrimisil talebi doğurabilir.
idarenin kamulaştırma yolu var iken neden kamulaştırmadan işgal yoluna gittiği ise anlaşılmaz görülse de bazen kamulaştırma kararı için gerekli encümen kararının hemen alınamıyor olması ve fakat yatırımların hızla gerçekleştirilmek istenmesi bu işgale vardıran sebeplerden bir kaçı.

12) Türk hukuk tarihinin dönüm noktası nedir?
Genel kanı; Kanuni Esasi, Cumhuriyet İlanı, İslamiyetin Kabulü, Mecelleden Medeni Kanuna geçiş v.b.

13) Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları?
Arabuluculuk, tahkim, uzlaşma

14) Yargı iş yükünün azaltılması?
Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları

15) İyuk davanın konusuz kalması?

16) Yargının sorunları nelerdir? İş yükü, yargıya olan güvensizlik

17) Hakim savcıların müfettişler tarafından denetlenmesini bağımsızlık açısından değerlendirin
hakimler verdikleri kararlardan dolayı denetlenemez. Ancak görevleri sırasındaki disiplinsizlik ve işledikleri suçlardan dolayı denetlenmelidir.

18) Basın hürriyeti
MADDE 28. – Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz.(İkinci fıkra mülga: 3.10.2001-4709/10 md.)Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır.Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan veya Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı, yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu olurlar. Tedbir yolu ile dağıtım hâkim kararıyla; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle önlenebilir. Dağıtımı önleyen yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hâkime bildirir. Yetkili hâkim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, dağıtımı önleme kararı hükümsüz sayılır.Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hâkim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz.Süreli veya süresiz yayınlar, kanunun gösterdiği suçların soruşturma veya kovuşturmasına geçilmiş olması hallerinde hâkim kararıyla; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlâkın korunması ve suçların önlenmesi bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle toplatılabilir. Toplatma kararı veren yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hâkime bildirir; hâkim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır.Süreli veya süresiz yayınların suç soruşturma veya kovuşturması sebebiyle zapt ve müsaderesinde genel hükümler uygulanır.Türkiye’de yayımlanan süreli yayınlar, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, millî güvenliğe ve genel ahlâka aykırı yayımlardan mahkûm olma halinde, mahkeme kararıyla geçici olarak kapatılabilir. Kapatılan süreli yayının açıkça devamı niteliğini taşıyan her türlü yayın yasaktır; bunlar hâkim kararıyla toplatılır.

19) İrade serbestisinin borçlar ve ceza hukuku açısından görünümü
Borçlar--İrade serbestisi, sözleşmeler dikkate alınarak sözleşme özgürlüğü olarak da ifade edilir ve iki yönü vardır;a) Sözleşme yapma özgürlüğü (Akit serbestisi):Kural olarak bir kişi, dilediği kimse ile dilediği sözleşmeyi yapmakta serbest olduğu gibi istemediği bir sözleşmeyi yapmaya da mecbur değildir. Ancak istisnaen sözleşme yapma mecburiyeti bulunan haller vardır. Bu mecburiyet ya kanundan ya da daha önceki bir taahhütten kaynaklanır. Sözleşme yapma mecburiyetinin üzerinde sözleşmeleri incelerken ayrıca duracağız.b) Sözleşmenin konusunu belirleme ve düzenleme özgürlüğü: aa) Bir sözleşme yapmak isteyen taraflar bu sözleşmenin konusunu diledikleri gibi belirleyebilirler. Herhangi bir sözleşme tipine uymak zorunluluğu da yoktur (tip serbestisi). İsterlerse kanunda düzenlenen bir sözleşmenin hükümlerini tamamen benimseyebilecekleri, hatta sadece sözleşme konusunda anlaştıklarını beyan edip kanuna yollama yapmakla yetinebilecekleri gibi, kanunda öngörülen bazı sözleşmeleri birleştirerek veya karıştırarak da bir sözleşme yapabilirler. Hatta kanunda öngörülmemiş yeni bir sözleşme yapmaları da mümkündür. Tarafların sözleşme yaparken şekil yönünden serbest olmaları (şekil serbestisi) de düzenleme özgürlüğü kapsamına girer. Taraflar yapacakları sözleşmenin konusunu tayin ve hükümlerini düzenlemede kural olarak serbest iseler de bu serbestliğin bazı sınırları vardır. Bunların üzerinde sözleşmenin konusunu incelerken duracağız. Keza, şekil serbestisi de mutlak değildir.Ancak burada açıklanması yararlı olacak bir konu, sözleşmenin hükümlerini tespit serbestisinin tek taraflı kullanıldığı hallerdir.bb) Sözleşme özgürlüğünün tek taraflı kullanıldığı haller: İstisnai kanun hükümleri, iltihaki (katılınan) sözleşmeler ve genel işlem şartlarıSözleşmenin konusunu belirleme ve düzenleme özgürlüğünün yasaca sınırılanması özel hukukta çok enderdir. Buna sözleşme yapma zorunluluğu bakımından tipik örnek, 6502 sayılı ve 07.11.2013 tarihli Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 6 hükmüdür; Buna göre, tüketicilerin taraf olacakları sözleşmeler bakımından, vitrinde, rafta, elektronik ortamda veya açıkça görülebilir herhangi bir yerde teşhir edilen bir malın satılık olmadığı belirtilen bir ibareye yer verilmedikçe satışından kaçınılamaz.
Ceza hukukunda  irade failin davranışının iradi olup olmaması noktasında önem arz ediyor.

20) Anayasada yargı bağımsızlığı varken yeni anayasa taslağı ile tarafsızlığın da eklenmesini değerlendirin
Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. yargılama da hakimin tarafsızlığını etkileyebilecek durumlara ilişkin olarak hakimin reddi ve çekilmesi müesseseleri düzenlenmiştir. Hüküm ile birlikte hakim taraflardan biri lehine diğeri aleyhine nihai bir karar verir. Tarafsızlık ilkesi bu noktadan sonra sorun teşkil eder. Şöyle ki; Hükmün Yargıtay ya da Danıştay tarafından bozulması halinde taraflardan biri lehine hüküm tesis eden hakimin tarafsızlığı konusu tartışmaları derinleştirecektir. şayet böyle bir düzenleme yapılacak ise çekilmeye ilişkin yasal düzenlemelerde de değişikliğe gidilmelidir. Uyuşmazlık hakkında davanın esasına etkili şekilde oluşan kanaatine göre tarafını belli eden hakim bozma ilamı esasa ilişkin ise o davaya bakmaktan yasaklanmalıdır.

21) Tutuklama ve adli kontrol
Tutuklama nedenleri
Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.(1) (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir: a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; (2)1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78), 2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),3.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),4. İşkence (madde 94, 95)5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102), 6. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),7.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308), 11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.g) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.h) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.(4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. (1)
Tutuklama kararı Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) (Değişik: 2/7/2012-6352/97 md.) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;a) Kuvvetli suç şüphesini, b) Tutuklama nedenlerinin varlığını, c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu, gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.(3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır. (4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.(5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
Tutuklulukta geçecek süre Madde 102 – (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/18 md.) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez. (3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir.
Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi Madde 103 – (1) Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hâkiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafii de aynı istemde bulunabilirler. (Mülga üçüncü cümle: 25/5/2005 – 5353/12 md.)(2) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re'sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır.
Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri Madde 104 – (1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir.(3) Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re'sen de verilebilir.
Usul Madde 105 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/13 md.)(1) 103 ve 104 üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/23 md.) 103 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/15 md.) Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir.
Salıverilenin yükümlülükleri Madde 106 – (1) Salıverilmeden önce şüpheli veya sanık, yetkili yargı merciine veya tutukevinin müdürüne adresini ve varsa telefon numarasını bildirmekle yükümlüdür.(2) Şüpheli veya sanığa soruşturmanın veya kovuşturmanın sona erdirileceği tarihe kadar, yeniden beyanda bulunmak suretiyle veya iadeli taahhütlü mektupla önceden verdiği adreslerdeki her türlü değişiklikleri bildirmesi ihtar olunur; ayrıca, ihtara uygun hareket etmediğinde, önceden bildirdiği adrese tebligatın yapılacağı bildirilir. Bu ihtarların yapıldığını belirten ve yeni adresleri içeren tutanak veya tutukevi müdürünün düzenleyeceği belgenin aslı veya örneği yargı merciine gönderilir.
Tutuklananın durumunun yakınlarına bildirilmesi Madde 107 – (1) Tutuklamadan ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karardan tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hâkimin kararıyla gecikmeksizin haber verilir.(2) Ayrıca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla, tutuklunun tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilir. (3) Şüpheli veya sanık yabancı olduğunda tutuklanma durumu, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.
Tutukluluğun incelenmesi Madde 108 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir. (1)(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir.
Adlî kontrol - Madde 109 – (1) (Değişik: 2/7/2012-6352/98 md.) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:a) Yurt dışına çıkamamak. b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.j) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Konutunu terk etmemek.k) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek. l) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.(4) (Ek: 25/5/2005 – 5353/14 md.; Mülga: 2/7/2012-6352/98 md.) (5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir. (1)(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendinde belirtilen hallerde uygulanmaz. (1)(7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/19 md.) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında (…) (2) adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir. (1)(2)
Adlî kontrol kararı ve hükmedecek merciler Madde 110 – (1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. (3) 109 uncu madde ile bu madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.
Adlî kontrol kararının kaldırılması Madde 111 – (1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.
Tedbirlere uymama Madde 112 – (1) Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir. (2) (Ek: 24/11/2016-6763/24 md.) Birinci fıkra hükmü, azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde de uygulanabilir. Ancak, bu durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz.
Güvence Madde 113 – (1) Şüpheli veya sanık tarafından gösterilecek güvence, aşağıda yazılı hususların yerine getirilmesini sağlar:a) Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altına alınabileceği diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunmasıb) Aşağıda gösterilen sıraya göre ödemelerin yapılması:1. Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi ve eski hâle getirme; şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorlarsa nafaka borçları.2. Kamusal giderler.3. Para cezaları. (2) Şüpheli veya sanığı güvence göstermeye zorunlu kılan kararda, güvencenin karşıladığı kısımlar ayrı ayrı gösterilir.
Önceden ödetme Madde 114 – (1) Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir.(2) Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir.
Güvencenin geri verilmesiMadde 115 – (1) Hükümlü, 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı bütün yükümlülükleri yerine getirmiş ise güvencenin 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendini karşılayan ve aynı maddenin ikinci fıkrasına göre verilecek kararda belirtilen kısmı kendisine geri verilir.(2) Güvencenin, suç mağduruna veya nafaka alacaklısına verilmemiş olan ikinci kısmı, kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararları verildiğinde de şüpheli veya sanığa geri verilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, güvence Devlet Hazinesine gelir yazılır.(3) Hükümlülük hâlinde güvence 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan hükümlere göre kullanılır, fazlası geri verilir.
22) Yargı mekanizmasının eksiklikleri... Teknolojik eksiklikler söz konusu, kırtasiyecilik çok fazla..

23) Hukuka uygunluk mu adalet mi hangisini tercih edersiniz gerekçesi ne olurdu?
hakimlik görevini icra eden kişi bakımından bu bir tercih olamaz. Hakim Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlüdür. Bu halde öncelik hukuka uygunluktur. Adalet ise hukuka uygunluğun bir sonucudur. adaletin tecellisi noktasında taraflardan kaynaklanan bir şahsi sebep yahut işlem koşullarında hakime takdir hakkı tanınan bir mesele adaletin tecellisi noktasında takdir hakkı sınırları içerisinde hareket edilmelidir. Anayasanın 138. maddesi bu noktada açık " Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler." cevap hukuka uygunluk. Her hukuka uygun karar adaletli olmayabilir. Bu maksatla hakime takdir hakkı tanınmıştır. Takdir hakkını hakkaniyet ve adalet ilkeleri çerçevesinde değerlendirmek ve adaletin tecellisi noktasında vicdani kanaatini bu doğrultuda kullanmak gerekir. tersini düşünecek olur isek adaletli olup hukuka uygun olmayan karar yönünden hukuka aykırılık mutlak bozma nedenidir.

24) Meslekten olmayan hakim ve savcı ne demek?
Her meslek grubu ve eğitim düzeyinde olabilen hukuk fakültesi mezunu olması gerekmeyen kişilerin ülke mevzuatına göre hakim statüsünde olmamalarına rağmen, yargılamanın hızlanmasını sağlamak amacıyla, yargılama faaliyetlerinde bulunmalarına izin verilmesidir. Ülkemizde bunun tipik örneği tüketici hakem heyetleri, uzlaştırma, arabuluculuk

25) Bir hakimde bulunması gereken en önemli özellik? (kişisel cevap)

26) Referanduma sunulan anayasa değişikliği ile askeri yargının kaldırılması hakkındaki görüşleriniz?
Bu konuya uygulamadan yola çıkarak yanıt vermek gerekir ise askeri idare mahkemesinde görülen davaların hemen hemen hepsi İdare mahkemesinde idare hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenebilecek nitelikte. Hatta öyle ki İdari Yargılama Usulü ve İdare Hukuk Prensiplerine göre uyuşmazlıklar çözümlenmekte. Askeri Yüksek idare mahkemesinin ayrı bir yargı kolu olarak yapılanmasını lüzumlu kılan bir sebep yok. Disiplin mahkemeleri yeni anayasa taslağında korunmuş.

27) Avukatların görevlerinden kaynaklı yargılanma usulü...soruşturma izni, dava açılması vs.
Savcının, avukatın konuya ilişkin yazılı ya da sözlü beyanını aldıktan sonra, fezleke düzenlenmesi ya da düzenlenmemesi görüşünü bakanlığa göndermesi gerekir. Soruşturma açılması Adalet Bakanlığı tarafından verilecek izne bağlıdır.

28) HSYK'daki yüksek ibaresinin yeni anayasa teklifi ile kaldırılmasının nedeni ne olabilir
yargı içinde statüleşmeyi önlemek olabilir hsyk daireler halinde çalıştığından ve kurullar üstü bir hiyerarşisi bulunmadığından yüksek ibaresi kifayetsizdir. Ayrıca ifade itibariyle hakimler ve savcıların üzerinde bir kurum algısı yaratacak bir ifade olması sebebiyle yargı bağımsızlığı ilkesini zedeleyici bir anlam içerdiğinden kaldırılmak istendiği

29) Spor hukukunda tahkimi anlatınız
tahkim 2011 yılında anayasaya girdi sporun geliştirilmesi ve tahkim olarak madde başlığı değiştirildi Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.

30) Egemenlik
Egemenlik ya da hâkimiyet, bir toprak parçası ya da mekân üzerindeki kural koyma gücü ve hukuk yaratma kudretidir. Bu güç siyasi erkin dayattığı yasallaşmış bir üst iradeyi ifade etmektedir.Egemenlik aynı zamanda bir devletin ülkesi ve uyrukları üzerindeki yetkilerinin tümünü ifade eder. Bir başka deyimle egemenlik, devleti başka tüzel kişiliklerden ve örgütlenme biçimlerinden—örneğin şirketlerden, derneklerden, kulüplerden, çetelerden, din ve mezhep birliklerinden, feodal bağlılık ve yönetim birimlerinden—ayıran özelliktir. Egemen olmayan devlet olmaz; kaynağını Devlet'ten almayan egemenlik de olmaz.

31) Namı müstear ne demek?
eski hukukumuzdan gelen nam-i müstear; taşınmaz satışlarında taraflardan birinin, kendisini üçüncü kişilerden gizlemek maksadıyla, satış sözleşmesine kendi yerine taraf sıfatıyla bir başka kişiyi sokması ve tescilin de bu kişi adına yapılmasıdır. sözleşmeye taraf olarak görünmek istemeyen kişi yerine işleme katılan kişiye "nam-i müstear" denir. bu kişi satış sözleşmesini kendi adına, fakat gizli kalmak isteyen hesabına yapar.

32) Selef ne demek?
(bir kimseye göre) bir görevde, bir makamda kendinden önce bulunmuş olan kimse.

33) Takyidat ne demek?
Bir mülkün üzerinde herhangi bir şerhin veya borcun olup olmadığını gösteren tapudan alınan belgedir. Mülkiyet hakkını çeşitli şekillerde sınırlar ve gayrimenkul üzerinde 3. kişiler lehine kurulmuş haklar sağlar. Takyidat Osmanlıcadan dilimize girmiş bir kelimedir.

34) Tedavül ne demek?
(para, çek, bono vb. için) kullanılmakta olma, elden ele geçme, dolaşma, dolanım, geçerlik, sürüm.

35) Mürur ne demek?
bir taraftan girip diğer taraftan çıkma, geçip gitme, sona erme

36) Müsadere ile el koymanın farkı
Müsadere, bir şeyin mülkiyetinin devlete geçmesini sonuçlayan bir yaptırımdır. Diğer bir deyimle işlenen bir suç karşılığı olarak, suçlunun malvarlığının tamamı veya bir bölümü üzerindeki mülkiyete son verilmesi ve bu mülkiyetin kamusal bir teşekküle (Devlete) devredilmesi anlamına gelen ve bir yaptırım çeşididir.
Suçun veya tehlikelerin önlenmesi amacıyla veya suçun delili olabileceği veya müsadereye tâbi olduğu için, bir eşya üzerinde, rızası olmamasına rağmen, zilyedin tasarruf yetkisinin kaldırılması işlemine elkoyma denilir.
Elkoyma bir koruma tedbiridir mülkiyeti sona erdirmez. Müsadere hükümdür mülkiyet el değiştirir.
Elkoyma kararını acele hallerde c. Savcı verebilir 24 saat içinde sch. Onayına sunar. Müsadere kararını mahkeme verir.
37) 138. madde de yer alan hakimin vicdani kanaatinden ne anlıyorsunuz?

38) Sizce hukukun en temel ilkesi nedir?
Hukuki eşitlik ilkesi 1982 Anayasasının “Kanun Önünde Eşitlik ” başlığını taşıyan 10’uncu maddesi şöyle demektedir: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
hukukun üstünlüğü ilkesi  Hukukun üstünlüğü, devletin tüm organları üzerinde hukukun mutlak bir egemenliğe sahip olmasıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi, hukuk devletinin ve demokrasinin vazgeçilmez koşuludur.

39) İdare mah verdiği kararların sonuçları?
Kararların sonuçları Madde 28 1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. 2. Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. 4. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir

40) idare mahkemesi kamu görevlisine 6 ay hapis cezası vermiş ve karar savcı olarak önünüze gelmiş ne yaparsınız?

41) sivil itaatsizlik nedir?
Sivil itaatsizlik, sivil yönetim tarafından uygulanan yasaların özüne uyarak yasalara riayet etmeme, karşı koyma anlamına gelmektedir. Yasaların ya da hükümet politikasının değiştirilmesini hedefleyen, kamuoyu önünde icra edilen(aleni), şiddete dayanmayan, vicdani ancak yasal olmayan politik bir eylemdir[ Bireysel bir tutum şeklinde olabileceği gibi zamanla toplumsal karakter de gösterebilir.

42) Yargı kolları?
A. ANAYASA YARGISI:
Anayasa yargısı, çok kısaca kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi anlamına gelir. Türkiye’de anayasa yargısı organı tek mahkemeden oluşur; o da Anayasa Mahkemesidir.
B. ADLÎ YARGI:
Adlî yargı, olağan ve genel yargıdır. Yani diğer yargı kollarının görevine girmeyen davalara adlî yargıda bakılır. Diğer bir ifadeyle bir uyuşmazlık, anayasa yargısının, idarî yargının, askerî ceza yargısının, askerî idarî yargının görevine girmiyorsa, adlî yargının görevine girer. Bu nedenle, adlî yargı kapsamı en geniş olan yargıdır. İlk der. Mah./bam/Yargıtay
C. İDARÎ YARGI
İdarî yargı, idarî makamların idare hukuku alanındaki faaliyetlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlendiği yargı koludur. Diğer bir ifadeyle idarî yargı, kural olarak devletin merkezî idare teşkilatı ve yerinden yönetim kuruluşlarının idarî eylem ve işlemlerinden doğan davaların görüldüğü yargı koludur.
D. ASKERÎ CEZA YARGISI
Askerî mahkemelerin görevi Anayasamızın 145’inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin ilk fıkrasına göre askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri “asker kişilerin, askerî olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler”. Bu maddenin ikinci fıkrasına göre ise, askerî mahkemeler ayrıca “asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askerî mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler. Kapatılacak.
F. UYUŞMAZLIK YARGISI: UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
Ülkemizde birden çok yargı kolu bulunduğu için bunlar arasında görev ve hüküm uyuşmazlıklarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. İşte bu tür uyuşmazlıkların çözümü için Anayasamız 158’inci maddesinde bir Uyuşmazlık Mahkemesi kurmuştur. Bu maddenin ilk fıkrasına göre, “Uyuşmazlık Mahkemesi adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir”.
G. HESAP YARGISI: SAYIŞTAY
Anayasamız yargı bölümünde, bir de Sayıştayı düzenlemiştir (m.160). Sayıştay sıradan bir yüksek mahkeme değildir. Aynı zamanda bir idarî organdır. Sayıştayın iki yönü vardır. Sayıştay bir yönüyle genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına incelemek ve denetlemek ile görevlidir. Bu “inceleme ve denetleme” görevi idarî bir görevdir. Yargısal nitelikte değildir. Sayıştayın bu idarî görevi bizi burada ilgilendirmemektedir.
Ancak Anayasamızın 160’ıncı maddesine göre Sayıştayın ikinci bir görevi daha vardır. Bu da genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve gider “sorumlularının hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak”tır. Sayıştayın bu ikinci faaliyeti, yani kesin hükme bağlama faaliyeti yargısal niteliktedir.
43) Sosyal devlet nedir?
Refah devleti veya sosyal devlet, minimum düzey ötesinde vatandaşlarının refahı için birincil sorumluluk kabul eden devlet kavramı olup devletin vatandaşlarının iktisadi ve sosyal esenliklerinin korunması ve teşvik edilmesinde ana rol oynamasını önerir. Bu şekil devlet kavramı fırsat eşitliği, servetin eşit şekilde dağılması ve nispeten rahat bir hayat sağlamak için gerekli asgari şartlara yetişemeyen kişiler için kamu mesuliyeti prensiplerine dayanır. Bu genel yaklaşım bir ülkenin çok değişik şekilde iktisaden ve sosyal bakımdan organize edilmesini mümkün kılar.

44) Başkanlık sistemi?
Başkanlık sistemi, devlet yönetiminde tek bir kişinin başkanlığında hükûmet etme ve devleti yönetme esasına bağlı siyasi sistemdir.[1]Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrıma ve dengeye dayanan, yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içinde, yürütmenin iktidar olanaklarını genişleten bir hükûmet sistemidir. Başkanlık sisteminin başına devlet başkanı denir. Başkanlık sisteminin özetle temel ayırdedici özellikleri şunlardır:Devlet başkanı doğrudan halk tarafından seçilir.Yürütme organı tek kişiden meydana gelir.Yürütme yasamanın güvenine dayanmaz.
45) Avukat olarak hakimlerden neden şikayetçisiniz?? (Kişisel cevap)
46) Avukatların sorunları? (Kişisel cevap, UYAP Hataları :D, duruşmaların saatinde başlamaması, yalnızca dosyanın incelenmesi için duruşmanın başka bir güne verilmesi v.b.)
47) Ceza davalarının nakli?
Davanın nakli ve duruşmanın başka yerde yapılması Madde 19 – (1) Yetkili hâkim veya mahkeme, hukukî veya fiilî sebeplerle görevini yerine getiremeyecek hâlde bulunursa; yüksek görevli mahkeme, davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verir.
(2) Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa, davanın naklini Adalet Bakanı Yargıtaydan ister.
(3) (Ek: 24/11/2016-6763/21 md.) Mahkeme, fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına karar verebilir. Bu karara karşı itiraz yolu açıktır.

48) Uzlaştırma?
Uzlaştırma
Madde 253 – (1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
Taksirle yaralama (madde 89),
Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
Hırsızlık (madde 141),
Dolandırıcılık (madde 157),
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren
suçlar.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması halinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
Bu Kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir.
Uzlaştırma bürosu uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.
Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir.
Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.
Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir.
Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alaraksoruşturma dosyasında muhafaza eder.
Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
Uzlaştırmacıya Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre ücret ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda görülen kanunyollarına başvurulabilir.
Her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir. Uzlaştırmacılar, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilir. Uzlaştırmacı, hazırladığı raporu, tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir. Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcılar haberleri">savcıları tarafından sonuçlandırılır. Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Mahkeme tarafından uzlaştırma
Madde 254 – (1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddeninonbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.

Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri
Madde 307 – (1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir.
Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşıdirenilemez.
Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262 nci maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, öncekihükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
49) Zorunlu müdafii?
Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada da bir müdafi görevlendirilir.
50) Hukuk eğitim sisteminin eksiklikleri? (Kişisel cevap, teorinin pratiğe dökülemiyor oluşu v.b.)

AVUKATLIKTAN ADLİ YARGIYA GEÇİŞ SORULARI -01.03.2017-02.03.2017
1.Sosyal adalet nedir?

En yalın anlatımla, nimet ve külfetlerin toplumda adil bir şekilde dağıtılmasıdır. Bir başka deyişle, toplumda herkesin hakça bir paylaşım olduğu
konusunda genel bir kanaatinin bulunmasıdır.

2. Adalet anlayışınızı etkileyen olay nedir? (kişisel cevap)

3. Din ve vicdan hürriyeti (YUKARDA CVP VAR)

4. Haksız tutuklama

CMK madde 100 de belirtilen tutuklama sebepleri bulunmamasına rağmen hukuka aykırı şekilde şüpheli veya sanığın tutuklanmasına yönelik verilen karar ile yine CMKda belirtilen azami tutukluluk süreleri geçmesine rağmen şüpheli veya sanığın halen tutuklu kalması üzerine tutuklama tedbirinin bir cezalandırma aracına dönüşmesi halinde haksız tutuklama söz konusu hale gelmektedir. Sonucunda Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmektedir.

5. İdarenin takdir yetkisinin denetlenmesindeki ölçütler
a)İdare, takdir yetkisini kullanırken her şeyden önce, yasanın koyduğu sınırlar içerisinde kalmalıdır.
b)İdare, takdir yetkisini kullanırken eşitlik ilkesine önem vermelidir.
c)İdare, takdir yetkisini kamu yararı için kullanmalıdır.
d)İdare, takdir yetkisini gerekçeli kullanmalıdır.
Takdir yetkisi sınırsız değildir. Bu nedenle idare takdir yetkisini kullanırken, keyfi biçimde davranamaz. Gerekli inceleme ve araştırmaları yaptıktan, bunları somut kanıtlarla destekledikten sonra takdir yetkisini kullanmalıdır. Takdir yetkisinin olduğu durumlarda bile idare haklı gerekçe göstermek zorundadır. Kamu hizmetinin verimliliği, etkinliği ve kamu yararı ile kişi yararı arasında bir denge kurulması sorumluluğu bu hak ve yetkinin sınırını oluşturmaktadır.

6. Spor hukukunda tahkim (YUKARDA CVP VAR)


7. Milletvekili yaşının 18 e indirilmesinin olumlu ve olumsuz sonuçları
(kişisel cevap)Genç nüfusun fazla olduğu bir ülkede gençlere temsil hakkı verilmesi olumlu gibi görünüyor iken, henüz mesleki ve yaşam tecrübesi kazanmamış kişilerin bu makama gelecek olması ise olumsuz yansımasıdır.

8. Hukukun üstünlüğü

hukukun üstünlüğü ilkesi  devletin tüm organları üzerinde hukukun mutlak bir egemenliğe sahip olmasıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi, hukuk devletinin ve demokrasinin vazgeçilmez koşuludur.

9. Uzlaştırma (YUKARDA CVP VAR)

10. C. Savcısının görevi ve fonksiyonu

Ceza yargılamasında kamu adına iddia makamı olarak görev yapmaktadır. Görevleri arasında özellikle soruşturmayı yürütmek ve bu anlamda araştırma yapmak üzere kolluğa görev vermek, kamu davası açılmasına veya açılamamasına ilişkin karar vermek, gerektiği hallerde kanun yollarına başvurmak, gerektiği hallerde kamu davasına katılmak…

11. Mahkemenin karar metninde itiraz süresi yanlış belirtilmişse ne olur?

Eski hale iade yönünden kusursuz sayılmasını sağlar. CYY'nın 40. maddesinin 1. fıkrasındaki, kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği ve 2. fıkrasındaki yasa yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi halinde, kişinin kusursuz sayılacağı hükümleri karşısında, somut olayda, başvuru süresi ve şeklinin gösterilmemiş olmasının yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere açıkça aykırılık oluşturduğu ve eski hale getirme isteminde bulunma koşullarının varlığını koruduğu görülmektedir. bu halde 8.gün itiraz eden kişi bakımından temyiz süresinde sayılmalıdır.

12. C. Savcısının vereceği kararlar (aşağıda ayrıntılı cvp var)

Kamu davasının açılmasına ilişkin iddianame düzenlemek, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı…

13. Jüristokrasi nedir?

Yargıçlar yönetimi olarak tanımlanmaktadır. Demokrasiye zıt bir kavramdır. Oligarşik bir yönetim biçimidir. Juristokrasi, fonskiyon gaspı ile de tanımlanmaktadır. Olgunlaşmamış demokrasilerde sıklıkla görülen juristokrasi'de yargı kurumunun başındakilerin yorum kabiliyeti ön plana çıkar ve yargıçların yorumları ile şekillenen kanunlar ile ülke yönetilmeye çalışılır. (dosyalar kısmında konu ile ilgili makale mevcut)

14. Anayasa m 140 (YUKARDA CVP VAR)

15. Şekil bakımından Anayasaya aykırılık

denetim teklif oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı ile sınırlı Anayasa değişikliklerinin şekil yönünden denetimi

16. Anayasada eğitim- öğrenim hakkı (YUKARDA CVP VAR)

17. Anayasa m 138 (YUKARDA CVP VAR)

18. Duruşmaların açık yapılacağı ne Anayasada düzenlenmiş kanunlarda düzenlenmemiştir?
Duruşmaların aleniliği adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biridir. temel hak ve ödevlerin anayasada düzenlenmiş. Anayasa en üst norm zaten. Üst normda düzenlenen bir husus ihtiyaç halinde ve onların uygulanabilirliğini göstermek üzere düzenlenir. CMk ve HMKda da düzenlenmiştir.

19. “Adalet; suçu, suçluyu aramak değil, doğruyu aramaktır “ sözünün Anayasa ve kanunlardaki yansıması
”Maddi hakikat" bir diğer deyişle. İspat kuralları maddi gerçeğin ortaya çıkarılması maksadıyla düzenlenmiştir. İlk aklıma gelen düzenleme yine HMK dan tarafların mahkemeye doğruyu söyleme yükümlülüğü "taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler. yargılama sırasında maddi hakikatin ortaya çıkarılmasında en önemli argüman deliller. Ceza yargılamasında "Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir. (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

20. “Adalet mülkün temelidir” ne anlama gelir?
Adalet mülkün temelidir kısaca; mülk burada devlet demektir. Her tür idari sistemlerin ayakta durmalarının tek şartının adaletle, yani kişilerin hak ve hukukunu muhafaza etmekle mümkün olabileceği anlamına geliyor.

21. Kanun yararına bozma

22. İdari yargının özellikleri

23. Yürütmenin durdurulması ve ihtiyati tedbir arasındaki farklar

24. Cezada hukuka uygunluk sebepleri (aşağıda cevabı var)

25. Siyasi vesayet nedir?
Siyasi iktidarın sivil ve askeri kuruluşlar üzerinde söz sahibi olması, ancak Komisyonun kast ettiği Siyasal Denetimse; Yasama organı tarafından yapılır. Anayasa da düzenlenmiştir. Yasama organı idareyi dolaylı olarak hukumet veya bakan aracılığı ile denetler. Denetim araçları Soru, Genel Görüşme, Meclis Araştırması, Meclis Soruşturması, Gensoru.

26. Meclisin denetim yetkisi
Soru, Genel görüşme, Meclis araştırması, meclis soruşturması gensoru

27. (Özel hayatın gizliliği) Özel hayata saygı gösterilmesini nasıl isteyeceğiz
Gizliliği ihlal edilen kişi şikayet yoluyla bu hakkı ihlal eden kişiler hakkında suç duyurusunda bulunur. Aynı zamanda tazminat talebinde de bulunabilir.
IV. Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması
A. Özel Hayatın Gizliliği
Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga cümle: 3.10.2001-4709/5 md.)
(Değişik: 3.10.2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.

(Ek Fıkra: 7.5.2010 5982/2) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.

özel hayatın gizliliği ihlal edilirse artık yeni Ceza Kanununa göre fiil suç sayılacaktır.
Yeni Türk Ceza Kanununda (TCK) kabul edilen "Özel hayatın gizliliğini ihlal" suçu, eski TCK'de olmayan yeni bir suç tipidir. Anayasanın 20. maddesinin yaptırımı artık 5237 sayılı Ceza Kanunundadır.
Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile veya adli para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz (Madde 134/1).
Başkasının gizli yaşam alanına girilmesi ve kayda alınması suç sayılmıştır. Görüntü ya da ses kaydı yapılması halinde ceza en az bir yıl olacaktır. O halde görüntü ya da ses kaydı ağırlaştırıcı hal olarak kabul edilerek cezanın daha fazla olması benimsenmiştir.
Özel yaşamın ihlali suçunda; eğer kişi bu duruma "rıza" gösterirse, kendisi özel yaşamının öğrenilmesine ya da özel yaşamına karışılmasına muvafakat ederse bu durum hukuka uygunluk yaratacağından ceza verilmeyecektir.
Gazetecilik mesleği de bir hakkın kullanılması niteliğinde bir meslek olduğundan; gazeteciler karşısında kişi "rıza" göstermişse bu durumda hukuka uygunluk yaratılmış olacaktır.
Zaten bu hukuka uygunluk nedeniyle de hakkını kullanan kimseye, yani gazeteciye ceza verilmeyecektir. Kaldı ki bu suçun soruşturması veya kovuşturması da şikayete bağlıdır. Özel yaşamına karışılan kişi, özel yaşamı öğrenilmiş olmasına rağmen şikayetçi olmadığı sürece savcı kendiliğinden soruşturma açamaz. Yani soruşturma açılamayacağından savcı da kendiliğinden iddianame düzenlenemeyeceği için; kovuşturma da yapılamayacaktır.
134. maddenin ikinci fıkrasına göre; kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır. Eğer bu fiil basın yayın yoluyla işlenirse, özel yaşam basın yayın araçlarıyla kamuoyuna duyurulursa verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Özel yaşama ait elde edilen kayıtlardan herhangi bir suretle yarar sağlanması veya bunların başkalarına verilmesi veya başkalarının bilgi edinmeleri hali ya da yayın yoluyla açıklanması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun ağırlaşmış şeklini oluşturmaktadır.

28. Hukuk devleti
Anayasa 2. Maddesinde yer alır. Ve cumhuriyetin nitelikleri ardasındadır.vatandaşların hukuki güvenlik içinde yer aldığı devletin hukuk ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu sistemdir

29. Ceza Mahkemelerinin kararları

30. Eğitim- öğrenim hakkı (YUKARDA CVP VAR)

31. Hukuk eğitimindeki eksiklik, aksaklıklar (kişisel cevap)

32. Borçlar hukukunda en önemli konu nedir (kişisel cevap)

33. Hukuk fakültesini neden tercih ettiniz? (kişisel cevap)

34. Ceza ve dava zamanaşımı (aşağıda cevabı var)

35. Meslekte karşılaştığınız olumsuz durumlar (kişisel cevap)

36. Avukatların yargılanmasındaki farklılık eşitlik ilkesine aykırı mıdır?

37. Anayasa Mahkemesinin içtihatla oluşturduğu kararlar
Anayasa Mahkemesi Anayasada açıkça öngörülmemekle birlikte, içtihat yoluyla verdiği kararlarda aşağıdaki durumlarda Anayasa’ya uygunluk denetiminde bulunmaktadır;
 Yürürlüğün durdurma istemli davalarda, normun yürürlüğünü durdurma kararı verebilmektedir.
 Anayasa olağanüstü dönem KHK’larına karşı yargı yolunu kapatmakla beraber, anayasa Mahkemesi olağanüstü dönemin yer, süre ve konu bakımından sınırlarını aşması durumunda olağanüstü KHK’leri denetlemektedir.
 Sosyal ve ekonomik hak ve özgürlüklere ilişkin olağan KHK’lerin konu unsuru bakımından, kısa süreli, önemli, zorunlu ve ivedi olmamaları halinde bunları da denetleyip iptal etmektedir.
 Anayasa Mahkemesi yasama organının yaptığı işlemin adıyla ya da yasama organının bu normu nitelemesiyle kendisini bağlı görmemekte, TBMM’nin kanunla yapması gereken bir işlemi kural olarak denetlenemeyen parlamento kararı ile yapması durumunda bunun parlamento kararlarının kanun alanına tecavüzü sayarak denetlemektedir.
 Anayasa Mahkemesi içtüzük düzenlemesi niteliğinde gördüğü parlamento kararlarını "eylemli içtüzük değişikliği” görerek denetleyebilmektedir.
 Kanun niteliğinde gördüğü ve yürürlükte olan Osmanlı döneminden kalan Kanun-u mukavvatları, nizamnameleri, 1924 anayasası döneminden kalan meclis yorumlarını denetlemektedir.

Usule ilişkin yürürlüğün durdurulması kararı, ihtiyati tedbir kararları Esasa ilişkin yokluk kararları Örneğin Yokluk kararlarını şöyle ifade edebiliriz. Anayasaya uygunluk denetimi yaparken İdari Yargı Çerçevesinde kuralın anayasaya aykırılığını tespit ederse iptal kararı verir. Fakat bu iptal kararı geriye yürümez. Örneğin yetki görev gaspı gibi ağır hukuka aykırılıklarda yokluk kararı verilebileceği ve bu halde başlangıçtan itibaren yok sayılabileceği şeklinde kararlar verilebileceği diyebiliriz. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği konuda Mahkeme’nin iptal gerekçelerine aykırı olarak aynı düzenlemenin tekrar yapılmasını içeren kanunun yok hükmünde sayılması gibi. Anayasa mahkemesi bildiğim kadarıyla yoklukla ilgili hiç karar vermemiş ama bazı kararlarında yokluk kararı verebileceğini belirtmiş.
İçtihatlarla oluşan kurumlar iptali istenen normun yürürlüğünün durdurulması, normun hukuki nitelendirmesinin yasa koyucunun nitelendirmesiyle bağlı olmadan yapılmasıdır. Norma verilen adla bağlı olmama gibi.

38. Asli kusurlu olan dava açabilir mi?

39. Olağanüstü kanun yolları

40. Normların uygulanışı

41. Cezada zamanaşımı getirilme nedeni

42. Taşınmazlara elkoyma ve kayyum atanması

43. Anayasada yargı bölümünde neler düzenlenmiştir?

44- Çekişmesiz yargı nedir?
Çekişmesiz yargı; ortada bir uyuşmazlığın bulunmadığı, ilgilinin çıkarını koruma ya da birbirine karşıt olmayan çıkarları düzenleme niteliğindeki işlerde karar verme. Örneğin gaiplik kararı, veraset ilamı

45- Somut norm denetimi

46- Anayasada kişi hürriyeti

47- Memurun cezai soruşturulması ve hangi suçlar açısından izin gerektirdiği ve izin verilip verilmemesine göre itiraz merci
Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar nedeniyle yapılacak soruşturmalarda, soruşturma izni alınır. Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi izin vermeye yetkili merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı da şikâyetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür.

İtiraza, Bakanlar Kurulu kararı ile veya Başbakanlık ve bakanlıklar ile bağlı kuruluşların merkez teşkilatında görevli olup, ortak kararla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri ve yardımcıları ile Cumhurbaşkanlığında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ve Büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları; büyükşehir, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri ile il genel meclisi üyeleri verilen soruşturma izinleri için Danıştay İkinci Dairesi, diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakar.

İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir.

48- CMK da hüküm çeşitleri
Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı

49- “Ceza hukuku suçluların, ceza usul hukuku mağdurların hukukudur” sözünden ne anlıyorsunuz?
Ceza hukuku kuralı ve müeyyideyi belirler. Bir başka deyişle suçun ve suçlunun tanımını yapar. CMK soruşturma ve kovuşturmayı kapsar ve nihayetinde maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında en büyük rolü üstlenir. Delillerin toplanması ve ispat araçlarını CMK hükümleri kapsamında elde etmek mümkündür. Ceza Muhakemesinde masumiyet karinesi, Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince aslolan masumiyettir. Mahkumiyeti ise deliller sağlar. Bu kapsamda CMK hükümleri Mağdurun hukukudur.

50- Uzlaştırma sonucu C. Savcısı ve hakim hangi kararları verir?
Savcı şüpheli edimi bir kere de yerine getirirse kovuşturmaya yer olmadığına, edimin yerine getirilmesi ileri bir tarihe bırakılmış ve ya takside bağlanmışsa dava açılmasının ertelenmesi kararı verir. Hakim de sanık hakkında bir kere de edimi yerine getirirse davanın düşmesine, edimin yerine getirilmesi ileri bir tarihe bırakılmış veya takside bağlanmışsa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verir.

51- Cezanın bireyselleştirilmesi. CMK Md 61
Suçun işleniş, biçimi, kullanılan araçlar, işlendiği yer zaman, suçun konusunun önem ve değeri, zarar ve tehlikenin ağırlığı, kast ve taksire dayalı kusuru, amaç ve saik
Cezanın belirlenmesi
MADDE 61 - (1) Hakim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
(2) Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.
(3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu hallerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.
(4) Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.
(5) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.
(6) Hapis cezasının süresi gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir. Hapis cezası için bir günün, adli para cezası için bir Türk Lirasının artakalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez.
(7) Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bu Madde hükümlerine göre belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz.
(8) Adlî para cezası hesaplanırken, bu Madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.
(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.
(10) Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir.

52- Adli yardım

Adli yardımdan yararlanacak kişiler
MADDE 334- (1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, haklı oldukları yolunda kanaat uyandırmak kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.
(2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler.
(3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.

Adli yardımın kapsamı
MADDE 335- (1) Adli yardım kararı, ilgiliye, aşağıdaki hususları sağlar:
a) Yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet.
b) Yargılama ve takip giderleri için teminat göstermekten muafiyet.
c) Dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin Devlet tarafından avans olarak ödenmesi.
ç) Davanın avukat ile takibi gerekiyorsa, ücreti sonradan ödenmek üzere bir avukat temini.
(2) Mahkeme, talepte bulunanın, yukarıdaki bentlerde düzenlenen hususlardan bir kısmından yararlanmasına da karar verebilir.
(3) Adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.

Adli yardım talebi
MADDE 336- (1) Adli yardım, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden istenir.
(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.
(3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.
(4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.

Adli yardım talebinin incelenmesi
MADDE 337- (1) Mahkeme, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebilir.
(2) Adli yardım talebinin kabul veya reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Ancak, adli yardım talebi reddedilirse, sonradan gerçekleşen bir sebebe dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir.
(3) Adli yardım, daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamaz.

Adli yardım kararının kaldırılması
MADDE 338- (1) Adli yardımdan yararlanan kişinin mali durumu hakkında kasten veya ağır kusuru sonucu yanlış bilgi verdiği ortaya çıkar veya sonradan mali durumunun yeteri derecede iyileştiği anlaşılırsa adli yardım kararı kaldırılır.
Adli yardımla ertelenen yargılama giderlerinin tahsili
MADDE 339- (1) Adli yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile Devletçe ödenen avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil olunur. Adli yardımdan yararlanan kişinin haksız çıkması hâlinde, uygun görülürse yargılama giderlerinin en çok bir yıl içinde aylık eşit taksitler hâlinde ödenmesine karar verilebilir.

Adli yardım kararıyla atanan avukatın ücretinin ödenmesi
MADDE 340- (1) Adli yardımdan yararlanan kişi için mahkemenin talebi üzerine baro tarafından görevlendirilen avukatın ücreti, yargılama gideri olarak Hazineden ödenir.

53- İdari yargı kararlarının uygulanması (YUKARDA CVP VAR)
idari yargı kararları idareye tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde uygulanır. İptal kararları işlemi balangıçtan itibaren ortadan kaldırır. Tam yargı kararlarında ise ortaya çıkan ve mahkemece hüküm altına alınan zararın idarece giderilmesi esastır şeklinde cevaplardım. Hatta bir de eklerdim. Mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi TCK kapsamında suçtur.

54- Hakimin yargısal takdir yetkisi
Kural olarak, hâkimler görevlerinde bağımsız ve tarafsızdırlar. Ancak siyasi otorite, yargıya herhangi bir telkin veya talimatta bulunursa yargı bağımsız olmaktan çıkar ve bağımlı hale gelir. Bu olasılıkta yargıç vereceği karalarda bizzat kendi takdirinin değil siyasi otoritenin takdirini yerine yetirmiş olur.
Burada önemli olan husus, yargıçların önlerindeki somut olay hakkında yürürlükteki yasalar çerçevesinde karar verirken hiçbir ” baskı ve etki” altında kalmamasıdır.
Kanunun açık ya da zımni olarak gösterdiği konularda yahut açıkça düzenlemediği konularda hakime tanınan yetkidir. Hakim bu yetkiyi hukuka ve hakkaniyet düşüncesine uygun bir şekilde vicdani kanaati ile kullanır. Kanunda hüküm bulunmayan hallerde örf ve adet kurallarından doktrin ve bilimsel görüşlerden yargı kararlarından yararlanır.

55- Yargının iş yükünün azaltılması için neler yapılabilir (YUKARDA CVP VAR)
×Alternatif çözüm yollarının artırılması ve hayata geçirilmesi
×Hakim savcı ve diğer adli personel sayısının yetersizliğinin giderilmesi
×Kamuya yargı öncesi çözüm yollarının öneminin anlatılması
Yargının sorunlarını nelerdir?
×Iş yükünün çok fazla olması
×Hakim savcı ve diğer adli personelin yetersizliği
×Alternatif çözüm yollarının hayata geçirilmemesi
×Uzmanlaşma olmaması
×Teftiş işlemlerinin rutin bir iş olarak görülüp yargıdaki eksikliklerin yeterince denetlenmemesi
×Meslek içi eğitimin yetersizliği
×Yargının geç işlemesi ve vicdani yaralayan bazı kararlar verilmesi

56- Noter görevleri, eski adı
Eski adı katibi adli. Noterin görevleri hukuki çerçevede tarafların istekleri doğrultusunda belge onaylamak, düzenlemek…

57- Şüphelinin koyduğu bomba patladı patlayacak, kolluk arayıp soruyor konuşturmak için her yolu deneyelim mi ne cevap verirsiniz?
İşkence yasağı, meşru müdafaa ve kanuna aykırı emir çerçevesinde değerlendirilerek kamu yararı gözetilerek gerekli yolların denenmesi yönünde talimat verirdim :D

58- Adalet mi, müvekkilin davayı kazanması mı?

59- Avukatların yargılanması usulü
Madde 58 - (Değişik: 5728 - 23.1.2008 / m.331) Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi, haklarında disiplin hapsi veya para cezası da verilemez. Bir önceki hali

KOVUŞTURMA İZNİ, SON SORUŞTURMANIN AÇILMASI KARARI VE DURUŞMANIN YAPILACAĞI MAHKEME
Madde 59 - 58 inci maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.

Cumhuriyet Savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenliyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir.
İddianemin bir örneği, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun hükümleri uyarınca, hakkında kovuşturma yapılan avukata tebliğ olunur. Bu tebliğ üzerine avukat, kanunda yazılı süre içinde bazı delillerin toplanmasını ister veya kabule değer bir istemde bulunursa nazara alınır, gerekirse soruşturma başkan tarafından derinleştirilir.
Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen avukatların duruşmaları, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde yapılır. (Ek cümle: 4667 - 2.5.2001 / m.38) Durum avukatın kayıtlı olduğu baroya bildirilir.

İTİRAZ HAKKI
Madde 60 - 59 uncu maddede yazılı mahkemelerin tutuklama veya salıverilmeye yahut son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair kararlarına karşı Cumhuriyet Savcısı veya sanık tarafından genel hükümler uyarınca itiraz olunabilir.
Bu itiraz, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesi hariç olmak üzere, itiraz edilen kararı veren mahkemeye en yakın ağır ceza mahkemesinde incelenir.

SUÇÜSTÜ HALİ
Madde 61.- (Değişik madde ve başlığı: 5728 - 23.1.2008 / m.332) Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü halinde soruşturma, bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından genel hükümlere göre yapılır.

60- Bilirkişilik

Yeni bilirkişilik kanunu ve CMK ve HMKdaki maddeleri hakkındaki görüşler istenmiş daha çok.

70- İdari yargıda süre aşımı
idari yargıda Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. bu süreler aşıldığı takdirde davanın reddine karar verilir. Ancak benim uzun yıllardır kafamı meşgul eden bir sorun vardır.
İdari yargıdaki dava süreleri maddi hukuku değil, usul hukukunu ilgilendiren bir nitelik taşıdığından, dava süresinin geçirilip geçirilmediği hususunun idari yargı yerince re'sen araştırılması gerekmektedir. Başka bir ifade ile, dava açma süresi kamu düzenini ilgilendirdiğinden idari yargı yerinin önüne gelen bir davanın süresinde açılıp açılmadığını kendiliğinden araştırması zorunlu bulunmaktadır. Neticede İYUK md.15 gereğince davanın reddine karar verilir.

71- kamu hukukunda ehliyet ve likayat
Liyakat sistemi, kamu hizmetlerinde ve kamu kuruluşlarında
görev alacak personele; göreve çağrılmada, göreve alınmada, ilerleme ve yükselmelerde, yer değiştirmelerde, görevden uzaklaştırma ve çıkarmalarda, tüm şartlarda ehliyetin esas tutulması prensibidir. O halde, liyakatin uygulanabilmesi için, göreve en uygun ve o görevi yapabilecek güce sahip kişilerin seçilerek işe alınması önem taşımaktadır. Ancak sadece işe ve göreve almada hizmet gerekleri doğrultusunda yeterlik aranmaz; görev içinde kamu personeline uygulanacak işlemler ile görevlinin her türlü hak ve menfaatleri, aynı zamanda çalışma koşulları da yeterlik ve işe uygunlukla örtüşmelidir.
Temelde varlık nedeni, yöneticilerin politik atamalara karşı korunması ve bürokrasinin kalitesinin artırılması olan liyakat sistemi hizmet gerekleriyle bağdaşmayan her türlü ayrımcılığın ve kayırmacılığın karşıtı bir yapıyı oluşturur.

72- Devletin görevleri
madde 5: Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

73- geçici tutuklama
6706 sayılı CEZAÎ KONULARDA ULUSLARARASI ADLÎ İŞ BİRLİĞİ KANUNU
Geçici tutuklama
MADDE 14- (1) İade talebine konu olabilecek bir suçun işlendiğinin kabulü için kuvvetli şüphe bulunması hâlinde, iade talebinin Merkezî Makama ulaşmasından önce, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, ilgili devletin talebi ve Merkezî Makamın uygun bulması üzerine kişi geçici olarak tutuklanabilir.
(2) İade talebine konu olabilecek ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi kapsamına giren bir suç işlediği yönünde kuvvetli şüphe bulunan kişi, ilgili devletin talebi aranmaksızın geçici olarak tutuklanabilir.
(3) İlgili devletin geçici tutuklama talebi, Merkezî Makam tarafından iade amacıyla yakalanması ve Cumhuriyet başsavcılığına sevki için İçişleri Bakanlığına gönderilir. Yakalanan kişi, geçici tutuklama hususunda karar verilmek üzere en geç yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkimi önüne çıkarılır. Sulh ceza hâkimi geçici tutuklanması talep edilen kişiye, rızaya dayalı iade imkânı ile bunun hukukî sonuçları hakkında bilgi verdikten sonra talep hakkında karar verir.
(4) Geçici tutuklama süresi ilgili milletlerarası andlaşma hükümlerine göre belirlenir. Mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde kişi, en fazla kırk gün geçici tutuklu kalabilir.
(5) Geçici tutuklama yerine kişinin kaçmasına engel olacak şekilde Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesi uyarınca adlî kontrol kararı verilebilir.
(6) İlgili devlet tarafından dördüncü fıkrada belirtilen süre içinde iade evrakının gönderilmemesi hâlinde geçici tutuklama veya adlî kontrol kararı kaldırılır. Bu durum, iade talebinin alınmasından sonra iade amacıyla koruma tedbirleri uygulanmasına engel teşkil etmez.

74- Mütelahik dava
Dava çeşitlerinden biri olan mütelahik davada, tek bir talep vardır. Ancak talebinizin dayanağı hukuki ilişkiler bakımından birden fazla olabilir. Bu talep birden fazla hukuki sebebe dayanmalıdır.
Mütelahik dava, Aynı talep için birden fazla hukuki sebebin bulunduğu davalardır. Hakların yarışması olarak da ifade edilen bir dava çeşididir.
Mütelahik davayı normal davadan ayıran sebepler, normal bir davada talep neticesini haklı gösteren bir hukuki sebep bulunduğu halde, mütelahik davada uygulanması mümkün birden fazla hukuki sebep vardır. Örneğin; bir dava yolu ile hem sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı 2000TL hem de haksız fiilden kaynaklı 1000TL tazminat istemek gibi.

75- duruşmalarda gördüğünüz eksiklik ve sıkıntılar nelerdir, akabinde hakim ve savcıların sizce hata ve eksikleri nelerdir, asliye cezada duruşmada savcı olması gerekir mi
03.03.2017 Tarihli Sorular
1- hmk da uygulama açısından gördüğünüz eksiklikler
Gerekçeli kararın yazılması belirli süreye bağlanmadığı için bazen uzayabilmektedir. Bilirkişiye gönderilen dosyalar için ise bilirkişinin raporunu hazırlayıp sunması uzun süreleri bulmaktadır. İki duruşma arası oldukça fazla süreler bulunması, basit yargılama usulünde dahi azami sürelere uyulamaması, sulhe teşvikin neredeyse hiçbir dosyada sağlanamamış olması vs
2- idari yargıda süre aşımı
İdari yargıdaki dava süreleri maddi hukuku değil, usul hukukunu ilgilendiren bir nitelik taşıdığından, dava süresinin geçirilip geçirilmediği hususunun idari yargı yerince re'sen araştırılması gerekmektedir. Başka bir ifade ile, dava açma süresi kamu düzenini ilgilendirdiğinden idari yargı yerinin önüne gelen bir davanın süresinde açılıp açılmadığını kendiliğinden araştırması zorunlu bulunmaktadır. Neticede İYUK md.15 gereğince davanın reddine karar verilir.
3- davanın nakli
“Yetkili hakim veya mahkeme, hukuki veya fiili sebeplerle görevini yerine getiremeyecek halde bulunursa; yüksek görevli mahkeme, davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verir. Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa, davanın naklini Adalet Bakanı Yargıtay'dan ister” (CMK md.19)
4- hukuki dinlenilme hakkı
Hukuki dinlenilme hakkı
HMK md 27- (1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,
içerir.
5- hakimin davayı aydınlatma görevi
6100 sayılı HMK’nın “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31. maddesine göre;
“Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
Taraflarca getirilme ilkesi, hâkimin soru sorma ve davayı aydınlatma ödevi (m. 31) çerçevesinde yumuşatılmıştır (Pekcanıtez Hakan, Atalay Oğuz, Özekes Muhammet, Medeni Usul Hukuku, 2011, 11.Bası, s. 248 vd).
Belirtilmelidir ki hâkim, olayın aydınlatılması için tarafların delil ikamesini isteyebilir ancak, tarafa belli bir delili hatırlatamaz.
Mahkemenin hüküm vermesi için, kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmak hâkimin görevidir. Ancak bu durum, hâkimin tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkan vermesi veya hatırlatması anlamını taşımaz. Burada mevcut olmayanın talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil, talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesi söz konusudur.
Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun, hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, age, s. 248 vd).
Görüldüğü üzere, hakimin davayı aydınlatma ödevine ilişkin 31'inci maddede, hakimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz ya da çelişkili gördüğü konular hakkında taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, kanıt gösterilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Not: HGK kararından alıntıdır.
6- Tenfiz nedir
Kural olarak bir mahkeme kararı ancak verildiği ülke sınırları içerisinde hüküm ifade eder. Devletlerin egemenliğinin doğal bir sonucu olan bu durumun bazı istisnaları da yok değildir. Ulaşım ve iletişim imkânlarının gelişmesi, bir devlet tebaasının başka bir devletin ülkesinde yaşamasının olağan bir durum olması karşısında devletler diğer devletlerin vermiş olduğu mahkeme kararlarının kendi ülkelerinde uygulanabilmesini kabul etmişler ve bunu da bir takım şartlara bağlamışlardır.
Uygulamada sıklıkla tanıma davası ile tenfiz davasının birbirine karıştırıldığı, birisinin diğerinin yerine kullanıldığı görülmektedir. Tanıma davası bir yabancı mahkeme kararının Türkiye tarafından kesin bir mahkeme hükmü olarak kabul edilmesini hedefler ve sonuçta elde edilen kararın ayrıca tenfizine gerek yoktur, sonuçlarını kendiliğinden doğurur, boşanmaya ilişkin kararlar bu türdendir. Tenfiz davası ise, tanıma şartlarını taşıyan yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra edilebilmesi için gerekli şartların yerine gelip gelmediğini inceler. Pratikte önemli olan davanın tanıma yahut tenfiz olup olmadığı değil, bir yabancı mahkeme kararının Türkiye’de hükümlerini geçerli bir şekilde icra edebilip edemeyeceğidir. Her tenfiz davası içinde bir tanıma talebini de barındırmaktadır. Dolayısıyla terim farklılığının pratik bir önemi yoktur.
7- Bölge İdare Mahkemesi Görevleri
Bölge idare mahkemelerinin görevleri şunlardır:
a)İstinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak.
b)Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak.
c) Diğer kanunlarla verilen görevleri yapmak.


8- Masumiyet Karinesi
Suçsuzluk karinesi, bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasını ifade eder. İlk kez 1789 tarihli Fransız Kişi ve Vatandaş Hakları Bildirgesinde yer almış ve bu tarihten sonra Kıta Avrupasına yayılmıştır. Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 9. maddesinde tutuklulukla ilişkili olarak “Her insan, suçlu olduğu bildirilinceye kadar suçsuz sayılacağından, onun tutulması gerekli görüldüğü zaman, kendisini elde tutmak için gereken sıkılıktan artık bir sertlik yasayla ciddi biçimde cezalandırılmalıdır” ilkesi geçerlidir.
9- idari yargıda mahkemelerin verdiği kararlar
Yürütmenin durdurulması kararı, iptal veya tam yargı davalarında davanın kabulü/reddi kararları, görevsizlik/yetkisizlik kararı, davanın usulden reddi kararı, dilekçenin reddi kararı.
B) İdari Yargı Mahkemeleri
İdari yargı mahkemeleri idari yargının konusunu oluşturan davaları görür. İdari yargının adli yargıdan en önemli farkı, uyuşmazlıkta en azından bir tarafın yetkisini kamu hukukundan alan devlet organlarından biri olmasıdır.
İlk derece idari yargı mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinden oluşur.
İdari yargı mahkemelerinin yüksek yargı organı Danıştay'dır.
I. Bölge İdare Mahkemeleri
Ana madde: Türkiye'deki bölge idare mahkemeleri
Genel idari yargı düzeninde ilk derece idare mahkemelerinin bir üstünde olan yüksek mahkeme olarak oluşturulmuştur. Türkiye'deki bölge idare mahkemeleri, yargı çevresindeki idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin tek hakimle verdiği kararları itiraz üzerine inceler ve kesin olarak hükme bağlar. Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlar ve kanunla verilen diğer görevleri yerine getirir.
II. İdare Mahkemeleri
Ana madde: Türkiye'deki idare mahkemeleri
Yasal dayanağını 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’dan alan idare mahkemelerinin görevleri aynı kanunun 5. maddesinde, idare mahkemeleri
“vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki,
• İptal davalarını,
• Tam yargı davalarını,
• Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları,
• Diğer kanunlarla verilen işleri,
çözümler” şeklinde belirlenmiştir. Türkiye’de 31 ilde idare mahkemesi bulunmaktadır.
III. Vergi Mahkemeleri
Ana madde: Türkiye'deki vergi mahkemeleri
Yasal dayanağı idare mahkemeleri ile aynı olan vergi mahkemelerinin görev alanına, 6. madde uyarınca,
• "genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar,
• (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin davalar,
• diğer kanunlarla verilen işler" girmektedir. Türkiye’de 35 ilde 65 vergi mahkemesi bulunmaktadır.

10-Hakimin vicdanı kanaati
Anayasamızın 138. Maddesi gereğince hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hakimler önlerindeki somut olay hakkında yürürlükteki yasalar çerçevesinde karar verirken hiçbir ” baskı ve etki” altında kalmamasıdır.
Kanunun açık ya da zımni olarak gösterdiği konularda yahut açıkça düzenlemediği konularda hakime tanınan yetkidir. Hakim bu yetkiyi hukuka ve hakkaniyet düşüncesine uygun bir şekilde vicdani kanaati ile kullanır. Kanunda hüküm bulunmayan hallerde örf ve adet kurallarından doktrin ve bilimsel görüşlerden yargı kararlarından yararlanır.
11-Ceza yargılamasında kovuşturma ve soruşturma aşamasında süreç nasıl hızlandırılabilir?
Soruşturma aşamasında delillerin eksiksiz olarak toplanması halinde kovuşturma aşaması daha etkin ve hızlı devam edecektir. Kovuşturma aşamasında ise tanıkların ilk celse gerekirse zorla getirme ile çağırılması, sürekli hakim/heyet değişiklikleri sebebiyle dosyaların incelemeye alınması şeklinde bir gerekçeyle duruşmanın ertelenmesinin önlenmesi, dolayısyla hem avukatın hem de hakim ve savcıların dosyalarına hakim şekilde duruşmaya çıkmaları durumunda birçok dosya ilk celseden karara çıkabilecek duruma getirilebilir.
12- Suçluların iadesi
6706 sayılı CEZAÎ KONULARDA ULUSLARARASI ADLÎ İŞ BİRLİĞİ KANUNUnda düzenlenmiştir. 10-22 maddeler arası.
Türkiye’den yabancı devlete iade
MADDE 10- (1) Yabancı ülkede işlenen bir suç nedeniyle hakkında adlî merciler tarafından ceza soruşturması veya kovuşturması başlatılan ya da mahkûmiyet kararı verilen bir yabancı, talep üzerine, soruşturma veya kovuşturmanın sonuçlandırılabilmesi ya da hükmedilen cezanın infazı amacıyla talep eden devlete iade edilebilir.
(2) Talep eden devlet hukuku ile Türk hukukuna göre, soruşturma veya kovuşturma aşamasında üst sınırı bir yıl veya daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlardan dolayı iade talebi kabul edilebilir. Kesinleşmiş mahkûmiyet kararları bakımından iade talebinin kabul edilebilmesi için hükmolunan cezanın en az dört ay hürriyeti bağlayıcı ceza olması gerekir. İadesi istenen kişinin birden fazla suçu bulunması hâlinde, bunlardan bazılarının cezası belirtilen sürelerin altında olsa dahi birlikte iadeye konu edilebilir.
(3) Aynı kişi hakkında birden fazla devlet tarafından iade talebinde bulunulması hâlinde, suçların ağırlığı ve işlendiği yer, taleplerin geliş sırası, kişinin vatandaşlığı ve yeniden iade edilme ihtimali gibi şartlar dikkate alınarak, iade taleplerinden hangisinin öncelikli olarak işleme alınacağı Merkezî Makam tarafından belirlenir.
(4) İade hâlinde, kişi ancak iade kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya kişinin mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.
İadenin kabul edilemeyeceği hâller
MADDE 11- (1) Aşağıda sayılan hâllerde iade talebi kabul edilmez:
a) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, iadesi talep edilen kişinin Türk vatandaşı olması.
b) İadesi talep edilen kişinin ırkı, etnik kökeni, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasî görüşleri nedeniyle bir soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence veya kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması.
c) İade talebine esas teşkil eden fiilin;
1) Düşünce suçu, siyasî suç veya siyasî suçla bağlantılı bir suç niteliğinde olması,
2) Sırf askerî suç niteliğinde olması,
3) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmesi,
4) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç olması,
5) Zamanaşımı veya affa uğramış olması.
ç) İadesi talep edilen kişi hakkında, talebe konu fiil nedeniyle daha önce Türkiye’de beraat veya mahkûmiyet kararı verilmiş olması.
d) İade talebinin, ölüm cezası veya insan onuru ile bağdaşmayan bir ceza gerektiren suçlara ilişkin olması.
(2) Birinci fıkranın (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamındaki iade talebinin dayanağını teşkil eden fiilin bütün unsurları, özellikle işleniş şekli, suçun işlenişinde kullanılan araçların veya ortaya çıkan sonuçların ağırlığı dikkate alınarak fiil siyasî suç olarak kabul edilmeyebilir.
Soykırım ve insanlığa karşı suçlar, siyasî suç olarak kabul edilmez.
(3) Birinci fıkranın (d) bendinde, cezanın niteliğine ilişkin bir ret sebebinin varlığı hâlinde, talep eden devlet tarafından, öngörülen cezanın infaz edilmeyeceğine dair yeterli teminat verilmesi hâlinde, iade talebi kabul edilebilir.
(4) İadesi talep edilen kişinin, talep tarihinde on sekiz yaşını doldurmamış olması, uzun zamandan beri Türkiye’de bulunuyor olması veya evli bulunması gibi kişisel hâlleri nedeniyle, iadenin kişinin kendisini veya ailesini, fiilin ağırlığı ile orantısız şekilde mağdur edecek olması durumunda iade talebi kabul edilmeyebilir.
13- Dava ve ceza zamanaşımı
TCK md. 66’da düzenlenen dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise, devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur.
TCK md. 68’de düzenlenen ceza zamanaşımı, mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden itibaren belli bir sürenin geçmesiyle hükmün infaz edilmesinden vazgeçilmesidir.
Dava zamanaşımı (YÜR. TAR.: 01.06.2005)
TCK md 66 - (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 08.07.2005 RG NO: 25869 KANUN NO: 5377/8)
(5) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz.
Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi
MADDE 67 - (1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.
Ceza zamanaşımı
MADDE 68 - (1) Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki sürelerin geçmesiyle infaz edilmez:
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında kırk yıl.
b) Müebbet hapis cezalarında otuz yıl.
c) Yirmi yıl ve daha fazla süreli hapis cezalarında yirmidört yıl.
d) Beş yıldan fazla hapis cezalarında yirmi yıl.
e) Beş yıla kadar hapis ve adli para cezalarında on yıl.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle ceza infaz edilmez.
(3) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı yurt dışında işlenmiş suçlar dolayısıyla verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis cezalarında zamanaşımı uygulanmaz.
(4) Türleri başka başka cezaları içeren hükümler, en ağır ceza için konulan sürenin geçmesiyle infaz edilmez.
(5) Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.
Ceza zamanaşımı ve hak yoksunlukları
MADDE 69 - (1) Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam eder.
Ceza zamanaşımının kesilmesi
MADDE 71 - (1) Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.
(2) Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.


14- İletişimin tespiti
İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması (CMK)
MADDE 135 - (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 06.03.2014 RG NO: 28933 MÜKERRER KANUN NO: 6526/12)
(1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hakimin onayına sunar ve hakim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.
(2) Talepte bulunulurken hakkında bu madde uyarınca tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya rapor eklenir.
(3) Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar derhâl yok edilir.
(4) Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir. Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hakim yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir.
(5) Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, mobil telefonun yeri, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir. Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda, mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok iki ay için yapılabilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir.
(6) Şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespiti, soruşturma aşamasında hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında mahkeme kararına istinaden yapılır. Kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir. Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat içinde hakimin onayına sunar ve hakim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde kayıtlar derhal imha edilir.
(7) Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur.
(8) Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3. İşkence (madde 94, 95),
4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
6. Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve yağma (madde 148, 149) ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158),
7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
8. Parada sahtecilik (madde 197),
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),
10. Fuhuş (madde 227)
11. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
12. Tefecilik (madde 241),
13. Rüşvet (madde 252),
14. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
15. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (madde302),
16. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
17. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
(9) Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz.

15- maddi adalet şekli adalet
Maddi veya içerikli adalet belirli temel ilkelerin yerine getirilmesini talep eden adalet olarak tanımlanabilir. Bu temel ilkelerin neler olduğu konusunda farklı görüşler olmasına rağmen, günümüzde maddi adalet anlayışları, genellikle, insan haklarının korunmasını ve sosyal adaletle ilgili düzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir. Diğer bir ifadeyle, maddi adaletin ilkeleri, insan hakları ve sosyal adaletle ilgili ilkeler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tür adaletin, başta anayasa olmak üzere pozitif hukuk kurallarının, adaletin ilkelerine uygun olması gerekliliğini talep ettiği görülmektedir. Diğer bir ifadeyle maddi adalet, hukuk kurallarının içeriğinin adaletin gereklerine uygun olup olmadığıyla ilgilidir.
Şekli adalet ise mevcut kuralların içeriği sorgulanmadan bu kurallara uyulması olarak anlaşılmaktadır. Yani bu yaklaşımda önemli olan kuralların içeriği değil, kuralların davalara tarafsız bir şekilde uygulanması ilkesi gözetilerek, kurala göre işlemin tesis edilmesidir. Şekli adaletten hareket edilerek hukuk devleti kavramına yaklaşıldığında ise bu kavram bir kurallar bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kuralların devlet iradesinin ürünü olması yeterlidir; insan hakları ve sosyal adalet ile ilgili ilkeler temel alınarak oluşturulması şartı aranmamaktadır.

16- idare mahkemesinde duruşma
Duruşma (İYUK)
Madde 17 -
1. Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır.
2. Temyiz ve istinaflarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesi kararına bağlıdır.
3. Duruşma talebi, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabilir.
4. 1 ve 2 nci fıkralarda yer alan kayıtlara bağlı olmaksızın Danıştay, mahkeme ve hakim kendiliğinden duruşma yapılmasına karar verebilir.
5. Duruşma davetiyeleri duruşma gününden en az otuz gün önce taraflara gönderilir.

Duruşmalar açık olarak yapılır. Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin gerekli kıldığı hallerde, görevli daire veya mahkemenin kararı ile, duruşmanın bir kısmı veya tamamı gizli olarak yapılır. (2577/18-1) Duruşmaları başkan yönetir. (2577/18-2) Duruşmalarda taraflara ikişer defa söz verilir. Taraflardan yalnız biri gelirse onun açıklamaları dinlenir; hiç biri gelmezse duruşma açılmaz, inceleme evrak üzerinde yapılır. (2577/18-3)
Danıştay ve Vergi Mahkemelerinde yapılacak duruşmalarda, iddia ve savunmanın gerekli kıldığı hallerde, mahkeme vergi davasına konu olan tarhiyatın dayanağı incelemeyi yapmış bulunan inceleme elemanları ile, mükellefin duruşmada hazır bulundurduğu mali müşaviri veya muhasebecisini de dinler. (213/mük.378)
Danıştay’da görülen davaların duruşmalarında savcının bulunması şarttır. Taraflar dinlendikten sonra savcı yazılı düşüncesini açıklar. Bundan sonra taraflara son olarak ne diyecekleri sorulur ve duruşmaya son verilir. (2577/18-4) Duruşmalı işlerde Danıştay savcıları, keşif, bilirkişi incelemesi veya delil tespiti yapılmasını yahut işlem dosyasının getirtilmesini istedikleri takdirde, bu istekleri görevli daire veya kurul tarafından kabul edilmezse, işin esası hakkında ayrıca yazılı olarak düşünce bildirirler. (2577/18-5)
Duruşma yapıldıktan sonra en geç onbeş gün içinde karar verilir. Ara kararı verilen hallerde, bu kararın yerine getirilmesi üzerine, dosyalar öncelikle incelenir. (2577/19)
Davasını bizzat takip eden kimse mahkeme huzurunda uygun olmayan hal ve tavırda bulunur ise hakim kendisine ihtar eder. Buna da uymazsa hakim derhal dışarıya çıkarılmasını emir ve gerektiği takdirde kendisini vekil tayinine mecbur eder. Vekil tayin etmediği surette yokluğunda muhakeme icra olunur ve karar verilir.
Vekil, uygun olmayan hal ve tavırda bulunursa yukarıdaki usül gereğince mahkemeden çıkarılır ve mahkemece kesin lüzum görülürse bunu gerektiren sebepler sayılarak tayin edilecek süre zarfında başka bir vekil göndermesinin asile tebliğine karar verilir. Müvekkil mahkemece tayin olunan süre zarfında diğer bir vekil göndermezse mahkemeye yokluğunda bakılır. (1086/70)
Hakim muhakeme adabı dışına çıkan tarafı men eder. Okunamayan veya uygunsuz olan evrak iade edilir. Ve yeniden tanzim için uygun bir süre verilir. Bu süre zarfında tanzim olunmazsa yeniden süre verilemez. (1086/78)
Başkan, söz söylemekten men eden ve mahkemenin düzenini bozan her şahsı derhal mahkemeden çıkartır. Bir kimse mahkeme huzurunda uygun olmayan bir söz veya fiilde bulunursa derhal reis tarafından mahkeme kararıyla tutukevine gönderilir ve yirmi dört saat zarfında sorgulanarak bir haftaya kadar hafif hapis veya hafif para cezası ile cezalandırılmasına mahkemece karar verilir. Bu kimse derhal tutulamadığı takdirde yukarıdaki cezaya yokluğunda karar verilir. Ancak bu konudaki kararın tebliği tarihinden itibaren on gün içinde hapis olunmak üzere kendiliğinden gelirse def'i davaya hakkı olur. Uygun olmayan söz veya fiil daha ağır cezayı gerektirirse derhal tutulacak zabıt varakasıyla ait olduğu ceza mahkemesine verilir. (1086/150)

17- Hakimin reddi sebepleri?
CMK
HÂKİMİN DAVAYA BAKAMAYACAĞI HÂLLER
MADDE 22 - (1) Hâkim;
a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,
b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,
d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı varsa,
e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,
f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,
g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,
h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,
Hâkimlik görevini yapamaz.
HÂKİMİN REDDİ SEBEPLERİ VE RET İSTEMİNDE BULUNABİLECEKLER
Madde 24 - (1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir.
(2) Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya vekili, hâkimin reddi isteminde bulunabilirler.
(3) Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme katılacak hâkimlerin isimleri kendisine bildirilir.
TARAFSIZLIĞINI ŞÜPHEYE DÜŞÜRECEK SEBEPLERDEN DOLAYI HÂKİMİN REDDİ İSTEMİNİN SÜRESİ
Madde 25 - (1) Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hâkimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu başlayıncaya; duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir.
(2) Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması şarttır.
RET İSTEMİNİN USULÜ
Madde 26 - (1) Hâkimin reddi, mensup olduğu mahkemeye verilecek dilekçeyle veya bu hususta zabıt kâtibine bir tutanak düzenlenmesi için başvurulması suretiyle yapılır.
(2) Ret isteminde bulunan, öğrendiği ret sebeplerinin tümünü bir defada açıklamak ve süresi içinde olguları ile birlikte ortaya koymakla yükümlüdür.
(3) Reddi istenen hâkim, ret sebepleri hakkındaki görüşlerini yazılı olarak bildirir.
HÂKİMİN REDDİ İSTEMİNE KARAR VERECEK MAHKEME
Madde 27 - (1) Hâkimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece karar verilir. Ancak, reddi istenen hâkim müzakereye katılamaz. Bu nedenle mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi;
a) Reddi istenen hâkim asliye ceza mahkemesine mensup ise bu mahkemenin yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesine,
b) Reddi istenen hâkim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine, Aittir.
(2) Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hâkime karşı ise, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.
(3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.
(4) Ret isteminin kabulü halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
RET İSTEMİ ÜZERİNE VERİLECEK KARARLAR VE BAŞVURULACAK KANUN YOLLARI
Madde 28 - (1) Ret isteminin kabulüne ilişkin kararlar kesindir; kabul edilmemesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine verilen ret kararı hükümle birlikte incelenir.
REDDİ İSTENEN HÂKİMİN YAPABİLECEĞİ İŞLEMLER
Madde 29 - (1) Reddi istenen hâkim, ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar.
(2) Ancak, hâkimin oturum sırasında reddedilmesi hâlinde, bu konuda bir karar verilebilmesi için oturuma ara vermek gerekse bile ara vermeksizin devam olunur. Şu kadar ki, 216 ncı Madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hâkim tarafından veya onun katılımıyla bir sonraki oturuma başlanamaz.
(3) Ret isteminin kabulüne karar verildiğinde, gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle yapılmış işlemler dışında, duruşma tekrarlanır.
HÂKİMİN ÇEKİNMESİ VE İNCELEME MERCİİ
Madde 30 - (1) Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir.
(2) Hâkim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
(3) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işler hakkında 29 uncu Madde hükmü uygulanır.
RET İSTEMİNİN GERİ ÇEVRİLMESİ
Madde 31 - (1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi istemini aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
c) Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) Bu konudaki kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.

HMK
Ret sebepleri
MADDE 36- (1) Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:
a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.
b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.
c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması.
ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.
d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.
Hâkimin bizzat çekilmemesi hâli
MADDE 37- (1) Hâkim, reddini gerektiren sebeplerden biri varken bizzat çekilmezse, iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir.
Ret usulü
MADDE 38- (1) Hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez.
(2) Hâkimin reddi, dilekçeyle talep edilir. Bu dilekçede, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir.
(3) Hâkimin reddi dilekçesi, reddi istenen hâkimin mensup olduğu mahkemeye verilir.
(4) Ret talebi geri alınamaz.
(5) Hâkimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf bir hafta içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra yazı işleri müdürü tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri, dosya ile birlikte reddi istenen hâkime verilir. Hâkim bir hafta içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin kanuna uygun olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek, dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere yazı işleri müdürüne verir.
(6) Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.
(7) Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.
(8) Hâkimi çekilmeye davet, hâkimin reddi hükmündedir.
(9) Bu kararlar aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yollarına başvurulabilir.
Çekilme kararının incelenmesi
MADDE 39- (1) Hâkim, taraflardan birinin ret talebi üzerine veya kendiliğinden çekilme yönünde görüş bildirirse, ret talebini incelemeye yetkili merci, bu çekilmenin kanuna uygun olup olmadığına karar verir.
Ret talebini incelemeye yetkili merci
MADDE 40- (1) Hâkimin reddi talebi, reddi istenen hâkim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece incelenir.
(2) Reddedilen hâkimin katılmamasından dolayı mahkeme toplanamıyor ya da mahkeme tek hâkimden oluşuyor ise ret talebi, o yerde asliye hukuk hâkimliği görevini yapan diğer mahkeme veya hâkim tarafından incelenir. O yerde, asliye hukuk hâkimliği görevi tek hâkim tarafından yerine getiriliyorsa, o hâkim hakkındaki ret talebi, asliye ceza hâkimi varsa onun tarafından, yoksa en yakın asliye hukuk mahkemesince incelenir.
(3) Sulh hukuk hâkimi reddedildiği takdirde, ret talebi, o yerdeki diğer sulh hukuk hâkimi tarafından incelenir. O yerde, sulh hukuk hâkimliği görevi tek hâkim tarafından yerine getiriliyorsa, o hâkim hakkındaki ret talebi, bulunma sıralarına göre; o yerdeki sulh ceza hâkimi, asliye hukuk hâkimi, asliye ceza hâkimi, bunların da bulunmaması hâlinde, en yakın yerdeki sulh hukuk hâkimi tarafından incelenir.
(4) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi talebi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece karara bağlanır. Hukuk dairelerinin toplanmasını engelleyecek şekildeki toplu ret talepleri dinlenmez.
Ret talebinin geri çevrilmesi
MADDE 41- (1) Hâkimin reddi talebi, aşağıdaki hâllerde kabul edilmeyerek geri çevrilir:
a) Ret talebi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse.
c) Ret talebinin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret talebi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla; tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) İlk derece mahkemesinin bu kararlarına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyeleri hakkındaki kararlarına karşı da temyiz yoluna ancak hükümle birlikte başvurulabilir.
Ret talebinin incelenmesi
MADDE 42- (1) Hâkimin reddi talebine ilişkin karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak da verilebilir.
(2) Reddi istenen hâkim, ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan iş ve davalar bunun dışındadır. Daha önce hakkındaki ret talebi mercice reddolunan hâkimin, aynı durum ve olaylara dayanarak yeniden reddedilmesi hâli, hâkimin davaya bakmasına engel oluşturmaz.
(3) Ret talebinin merci tarafından kabul edilmemesi hâlinde, reddi istenen hâkim davaya bakmaya devam eder.
(4) Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her biri hakkında beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur.
(5) Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen ret talebinin reddi hâlinde verilecek disiplin para cezası, bir önceki disiplin para cezasının iki katından az olamaz.
(6) Disiplin para cezasının tahsili için, davaya bakan mahkeme, dosyanın geliş tarihinden başlayarak iki hafta içinde gereğini yapar.
Ret talebine ilişkin kararlara karşı istinaf
MADDE 43- (1) Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, hâkimin reddi talebiyle ilgili merci kararları kesindir.
(2) Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir; bu hâlde 347 nci madde hükmü uygulanmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararları kesindir.
(3) Ret talebinin reddine ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak kaldırılması veya ret talebinin kabulüne ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur.
Ret talebine ilişkin kararların temyizi
MADDE 44- (1) Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir.
(2) Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki karar, tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilebilir. Bu hâlde 347 nci madde hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararı kesindir.
(3) Bölge adliye mahkemesi hâkiminin reddine ilişkin talebin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine Yargıtayca bozulması veya ret talebinin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından iptal olunur.

18- Medeni Kanun'da size göre en önemli konu nedir?
Iyiniyet ve dürüstlük kuralı (genel cevaplar bu yönde)

19- İdari yargıda dava açılırken harç ve posta masrafı eksik yatırılırsa ne işlem yapılır?
İyuk md 6 gereği: "Herhangi bir sebeple harcı veya posta ücreti verilmeden veya eksik harç veya posta ücreti ile dava açılmış olması halinde, otuz gün içinde harcın ve posta ücretinin verilmesi ve tamamlanması hususu daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hakimi, mahkeme başkanı veya hakim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Harç veya posta ücreti süresi içinde verilmez veya tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur.
Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olması halinde, otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hakimi, mahkeme başkanı veya hakim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlayarak üç ay içinde, noksanı tamamlanmak suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur.

20- Sizce bir hakimde bulunması gereken en önemli vasıf ne olmalıdır?
hakim pratik olmalı. Usulü iyi bilen duruşma salonunda hakimiyeti sağlayan tarafsızlığını koruyabilen biri olmalı. Durusuyla Davranışlarıyla güven vermelidir
- Üst düzeyde akademik ve sözel yeteneğe sahip,
- İkna gücüne, sağlam bir mantık ve sezgiye sahip,
- Sosyal bilimlere ilgili ve bu alanda başarılı,
- Sabırlı ve anlayışlı,
- Tarafsız karar verebilen
- Sorumluluk sahibi,
- Değişik görüşlere ve yeniliklere açık, okumayı ve araştırmayı seven,

21- ceza hukukunda hukuka uygunluk sebepleri nelerdir?
1. Kanunun emrini icra
2. Meşru müdafaa
3. Hakkın kullanılması
4. Mağdurun rızası

22- Savcının vereceği kararlar?
Soruşturma sonucu soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının verdiği kararlar aşağıda sıralanmıştır.
1.Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar
Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye tebliğ edilir.
Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir (CMK m. 173/1).
Ağır ceza mahkemesi başkanı, kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, itirazı gerekçeli olarak ret ederek dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir. Cumhuriyet başsavcılığı yazı işleri müdürü veya zabıt kâtibi yargılama giderinin tahsili için Maliye birimine müzekkere yazar.
Başkan itirazı yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
2. Davasının Açılmasının Ertelenmesi
Uzlaşma kapsamına giren bütün suçlar ile uzlaşma kapsamında olmasa dahi, üst sınırı iki yıl ve daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlar bu kapsamdadır. Ancak uzlaşma kapsamına giren suçlar söz konusu olduğunda, öncelikle uzlaşma usulü denenmek zorundadır.
Kapsama giren bir suç söz konusu olduğunda;
• Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
• Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
• Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
• Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
Koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir (CMK m. 171).
3.Görevsizlik veya Yetkisizlik
Cumhuriyet savcısı, soruşturmaya konu suçun (askeri savcının veya Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. uncu maddesinden kaynaklanan suçlara bakmak üzere görevlendirilen Cumhuriyet savcısının görev alanına girmesi gibi) suçun görev aleyhine girmediği kanaatine varırsa, görevsizlik kararı vererek evrakı görevli savcılığa gönderir.
Cumhuriyet savcısı, bakmakta olduğu bir soruşturmanın, yetki alanının dışında işlendiği kanısına varırsa, soruşturma evrakını yetkili Cumhuriyet başsavcılığına gönderir.
Yetki ve görev hususunda daha ayrıntılı bilgi “Görev ve Yetki” başlığı altında anlatılmıştır.
4.Ayrıma (Tefrik) veya Birleştirme
Kovuşturma aşamasında, dosyaların birleştirilmesi veya ayrılması ile ilgili düzenlemeye yer verilmesine karşın, soruşturma evresi ile ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak usul ekonomisi ve bazı yasal zorunluluklar nedeniyle soruşturma aşamasında da ayırma veya birleştirme kararı verilmesi gerekmektedir. Bu durumda kovuşturmaya kıyasen uygulama yapılmaktadır.
Ayırma (Tefrik)
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 17/1’inci maddesi gereğince, suç tarihinde l8 yaşını doldurmamış suça sürüklenen çocukların büyüklerle birlikte işledikleri suçlarda, soruşturma evrakı tefrik edilmesi zorunludur.
Soruşturma dosyasında birden fazla şüpheli varsa ve bunlardan bir kısmı ile ilgili tüm deliler toplanmasına karşın, bir kısmı hakkında yoklama kararı bulunduğu halde ifadesi dahi alınamamışsa suçun dava zamanaşımına uğramaması ve delileri toplananlar yönünden dosyanın daha fazla sürüncemede kalmaması için şüpheliler yönünden evrak tefrik edilerek yeni bir soruşturma kaydı yapılarak soruşturma numarası verilir. Tefrik edilen suçlar ve şüpheliler ile ilgili tüm belge ve deliler yeni soruşturma dosyasına aktarılır, önceki soruşturma dosyasında onaylı birer sureti bırakılır. Tefrik edilen soruşturma hakkında edinilen kanaate göre karar verilerek (KYOK, iddianame, vb.) soruşturma dosyası kapatılır. Diğer şüpheliler yönünden mevcut soruşturma numarası üzerinden soruşturmaya kaldığı yerden devam olunur.
Aynı şekilde; soruşturmaya konu olayda, birden fazla suç var ve bir kısmı takibi şikayete bağlı iken mağdur veya şikayetçi şikayetinden vazgeçerse, bir kısım suç uzlaşmaya tabi olduğu halde taraflar uzlaşırsa, bir kısım suç yönünden dava zamanaşımı dolmuşsa, bir kısım suç önödemelik olup ödeme şartı yerine getirilirse, bir kısım suçlarla ilgili kanun değişikliği yapılarak suç olmaktan çıkartılırsa veya af kapsamında suç tarihi itibariyle ceza şartı ortadan kalkarsa ya da şüphelilerden biri ölür ya da akıl hastalığı vb. nedenlerle hacir altına (vesayet altına alınma) alınırsa yine tefrik kararı verilmesi mecburidir.
Birleştirme
Görülmekte olan iki soruşturma arasında fiili ve hukuki benzerlik varsa (Suça konu olayın aynı olması, şüphelinin aynı olması gibi) usul ekonomisi bakımından soruşturma dosyalarının birleştirilmesine karar verilerek, birleştirme kararı verilen dosyanın soruşturma numarası kapatılarak, evrak birleşen dosya içerisine alınarak soruşturmaya birleştirilen dosyanın soruşturma numarası üzerinden devam edilir.

23- Dmk ya göre liyakat uygulanıyor mu?
Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır.
Liyakat, işe en uygun kişinin seçilmesidir. İkinci anlamı ise, belli özellikleri olan bir personel sistemidir. Kariyer ve liyakat ilkeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun temel ilkeleri olarak benimsenmiştir. Liyakat Esaslı Yönetmelik Hukukun Gereğidir. Madde 3) Liyakat: Devlet kamu hizmetleri görevine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır. (YENİ KAMU PERSONELİ YASASINDA PERFORMANS ESASLI MAAŞ VE YÜKSELMEYE YER VERİLMEKTE LİYAKAT ÖN PLANA ÇIKARILMAKTADIR. GÜNDEM KONUSU)
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda ve 399 sayılı KHK’da gerekse 1982 Anayasa’sında liyakat sistemine ilişkin çok sayıda düzenlemenin olduğuna şüphe yoktur. Ancak, anayasa ve yasalarda yer alan bu düzenlemelerin uygulamada gerçekleşip gerçekleşmediği tartışmalıdır.
Ülkemizde gerçekten de personelin işe alınmasında yıllardan beri süregelen yoğun bir kayırmacılık vardır. Bunu önlemenin tek yolu ise herkesin eşit, tarafsız ve bilginin ölçüldüğü sınavlardan belli bir puanı almasını sağlamaktan geçer. Bu sınava girenler ve belli bir puan seviyesini tutturanlar, kurumlarınca başka sınavlara da tabi tutulabilmelidirler...
...Memur alımlarında uygulanan yazılı ve sözlü sınavlar, adayın liyakat ve yeteneğini ölçmekten çok, onun genel kültürünü değerlendirmeye yöneliktir. Bu sınavlar uzman personelin işe alınmasını öngörmediği için, her zaman siyasî kayırmacılık, hemşerilik, dost, akraba ve bölgecilik gibi yozlaşma ve bozulma unsurlarından etkilenmektedir.......
Merkezi yapılan sınavlarda sadece genel kültürün yanında gireceği meslek ile ilgili değerlendirmenin yapılması liyakat ölçülerine daha uygun olacaktır. Meselâ bir resim öğretmeni atamasında sadece KPSS sınav notunun geçerli olması resim yeteneğinin ölçülmemesi bir liyakat açısından bir eksikliktir. ........
Personelin olağanüstü gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı görev yaptıkları tesbit edilenlerin ödüllendirilmelerinde belli kriterlerin sadece kâğıt üzerinde kalması bunu da liyakatsiz kişilere verilmesinin sonucunu doğurmaktadır
Kamu yönetiminde bir etik hiyerarşisinden söz etmemiz gerekir. Liyakat ilkelerinin en başında etik kurallar gelir. Etik kurallarının olmadığı bir kamu personel rejiminde liyakat ilkesinin uygulanması çok gerçekçi olmayacaktır.
Kamu personel rejiminde liyakat ilkesinin uygulanması için kamu yönetimi siyaset baskısından kurtarılmalı ve özerkleştirilmelidir; kamu personel istihdam ve ücret politikası, kamu görevlilerinin etik dışı tutum ve davranışa girmelerini gerekli kılmayacak bir yapıya kavuşturulmalıdır; kamu yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmaları işler hale getirilmelidir.
Sonuçta liyakat ilkesinin dünya standartlarına gelmesi ülke ve çalışanlar içinde çok önemli bir reformdur. Meslekî dürüstlük ilkesi liyakat sisteminin lâyıkıyla kamu yönetiminde uygulanmasına bağlıdır.

24- Tekaüt; emekliye ayrılma
müddei umumi; iddia makamı, savcı
teberru; bağış

25- Hmk yargılama usulünü anlatınız?
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile, HUMK’da dört farklı şekilde düzenlenen yargılama usulü, ikiye indirilmiştir. Bu çerçevede, asıl yargılama usulü olarak yazılı yargılama usulü; bunun dışındaki hallerde ise, basit yargılama usulü kabul edilmiştir.
BASİT YARGILAMA USULÜ (6100 S. K. m. 316-322)
*** Basit yargılama usulünde dava açılması ve davaya cevap verilmesi dilekçe ile olur. Dava ve cevap dilekçeleri Adalet Bakanlığı tarafından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde hazırlanacak yönetmelikte belirlenecek formun doldurulması suretiyle de verilebilir.
*** Basit yargılama usulünde cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhal bildirilir.
*** Basit yargılama usulüne tabi davalarda taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi veremezler.
*** Basit yargılama usulünde taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.
*** Basit yargılama usulünde iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.
*** Basit yargılama usulüne tabi davalarda mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.
*** Çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde, basit yargılama usulü uygulanır.
*** Basit yargılama usulünde daha önce karar verilemeyen hallerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hakim, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.
*** Basit yargılama usulünde mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını yukarıdaki fıkrada belirtilen duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar. Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hallerde, hakim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir.
*** Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.
*** Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
*** Basit yargılama usulünde Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hallerde, hakim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
*** 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hallerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır.
*** Paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hallerde, hakim satış için bir memur görevlendirir. Taşınır ve taşınmaz malların satışı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır.
*** Diğer kanunların “sözlü” yahut “seri yargılama usulü”ne atıf yaptığı hallerde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun basit yargılama usulü ile ilgili hükümleri uygulanır.

26- Avukatların yargılamada delil toplayıp toplayamayacağı ve bunun dayanağı
Avukatlık Kanunu Madde 2 fıkra 2; “Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.

27- İddianamenin iadesi
CMK md 174 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 01.06.2005 RG NO: 25832 KANUN NO: 5353/27)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.

28- İdam cezası hakkındaki görüşleriniz?

30- Ticari davalar
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.

Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.

31- Parlamenter sistemle başkanlık sisteminin farkları
 Başkanlık sisteminde, yürütme organı tek kişiden oluşur, o da başkandır. Başkanlık sisteminde, başkanın dışında sembolik bir devlet başkanlığı makamı yoktur. Başkan hem hükûmet hem de devlet başkanıdır. Başkan tarafından seçilen ve meclisçe onaylanan yardımcıları ise, bir kabine oluşturmazlar. Parlamenter sistemde yürütme organı ikili bir yapıdadır; bir tarafta sembolik yetkilerle donatılmış devlet başkanı, diğer tarafta ise başbakan ve bakanlardan oluşan bakanlar kurulu vardır.
 Başkanlık sisteminde başkan doğrudan doğruya halk tarafından seçilmektedir. Başkan belirli bir süreliğine seçilir ve kural olarak görev süresi bitmeden görevden alınamaz. Parlamenter sistemde yürütmenin etkin kanadı olan bakanlar kurulu genellikle parlamento içerisinden çıkar. Devlet başkanı ise monarşilerde ırsi olarak, cumhuriyet rejimlerinde ise genellikle parlamento tarafından seçilerek göreve gelmektedir.
 Başkanlık sisteminde başkan, yasama organının güvenine dayanmaz. Başkanın yasama organının güvenine dayanmaması, görev süresi bitmeden kural olarak yasama organı tarafından güvensizlik oyuyla görevden alınamayacağı anlamına gelir. Dolayısıyla başkan yasama organına karşı sorumlu değildir, sadece kendisini seçen halka karşı sorumludur. Parlamenter sistemde yürütme organı yasama organının güvenine dayanır. Parlamenter sistemde devlet başkanının vatan ihanet suçu dışında görevi ile ilgili herhangi bir sorumluluğu yoktur. Ancak yürütmenin sorumlu kanadı olan bakanlar kurulu, yasama organına karşı sorumludur. Yasama organı, çeşitli denetim mekanizmaları ile yürütme organını denetleyebileceği gibi görevden de düşürebilir. Buna paralel olarak belli şartların gerçekleşmesi halinde devlet başkanına da yasama organını feshetme yetkisi tanınmıştır.
 Başkanlık sisteminde bir kimse, yasama ile yürütme organında aynı anda görev alamaz. Bu sistemde yasama ve yürütme organları arasındaki mutlak ayrılık, yürütme organının yasama organının çalışmalarına müdahale edememesini gerektirir. Parlamenter sistemde yasama ve yürütme organları arasında işbirliği olduğu için bakanlar kurulu üyeleri yasama faaliyetlerine katılabilirler, bakanlar genellikle milletvekilidirler.

Yasama-yürütme ilişkileri bakımından parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasındaki en önemli fark; parlamenter sistemde hükümetin parlamentonun içinden çıkması ve ancak onun güvenine sahip olduğu sürece görevde kalabilmesidir. Parlamentonun hükümeti her zaman güvensizlik oyuyla düşürebilme imkânına karşılık, hükümetin de parlamentoyu feshederek yeni seçimlere gidebilmesi, parlamenter sistemin asli unsurları arasında yer alır. Yani parlamenter sistemde, her iki organda birbirlerinin hukuki varlığına son verebilir. Başkanlık sisteminde ise ne yasama, yürütmenin hukuki varlığına son verebilir, ne de yürütme yasama organını feshederek yeni seçimlere gidebilir. Bu sistemde başkan ve yasama organı, halk tarafından genel oyla, ayrı ayrı ve sabit süreler için seçilirler ve bu süre içinde diğer organ karşısında bağımsız olarak varlıklarını sürdürebilirler (1).

32- iddianame kabul edildikten sonra kimler kabule itiraz edebilir
İddianamenin kabulü kararına karşı itiraz yolu kanunda düzenlenmemiştir. mahkemelerin kararlarına karşı itiraz kural değildir, yasada açıkça öngörülmesi halinde mümkündür ve yasada sadece iddianamenin iadesi kararına veya takipsizlik kararına karşı itiraz edilebilir, iddianamenin kabulü kararına itiraz yolu öngörülmemiştir.

33- HMK da sizce gereksiz olan nedir? (yoruma açık)
Öninceleme duruşması (uygulamada), feragat ve kabulün karşı tarafın muvafakatına bağlı tutulmaması (uygulamada sürekli kabul edilip edilmediği soruluyor) basit yargılama usulünde öngörülen tahkikat duruşmaların ikiden fazla yapılamayacağı, duruşmalar arasının 1 aydan fazla olamayacağı şeklindeki hükümler, kötüniyetli ıslah, kötüniyetle veya haksız dava açılması v.b.

34- Mevcut sistemde yasama, yürütme, yargıdan hangisi daha güçlüdür?
Teorikte her 3 erkin görev ve yetkileri farklı olup bu görev ve yetki birbirlerini tamamlamasına rağmen pratikte en güçlü yürütmedir. nitekim yürütme zaten yasama organı içerisinde seçilmekte, yargıyı oluşturan yüksek yargı kurumlarının üyelerinin çok büyük çoğunlu da yürütme tarafından seçilmektedir. Yürütmede C.başkanı vatana ihanet dışında sorumlu değilken, BK yasama organlarına karşı sorumludur ve kendisi zaten yasama organı içerisinden seçildiğinden mevcut sistemde bu sorumluluk pek bir önem taşımamaktadır.

35- Avukatın dosya inceleme yetkisini, incelediği dosyada edindiği bilgileri başka yerde anlatabilmesi mümkün mü?
Soruşturmanın gizliliğini ihlal etmediği müddetçe yahut mahkemece kapalı oturumda yapılacağı yönünde karar verilip dosyadaki bilgilerin gizli tutulmasına karar verilmedikçe avukatın bilgiyi paylaşmasına kanuni bir engel olmadığı görülüyor. Fakat aynı zamanda avukatın sır saklama yükümlülüğü de mevuttur. Bu anlamda soruluyorsa yükümlülük gereğince müvekkili hakkındaki bilgiler herkes tarafından bilinebilecek nitelikte değilse, özelse paylaşmaması esastır. Bunun dışında avukat dosyaları vekaletnamesi aranmaksızın inceleme tutanağı veya dilekçesi oluşturulmak suretiyle inceleyebilir.
Av. K. m.2 Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.
Av. K. md 46 – (Değişik : 2/5/2001 - 4667/32 md.)
Avukat, işlerini kendi sorumluluğu altındaki stajyeri veya yanında çalışan sekreteri eliyle de takip ettirebilir, fotokopi veya benzeri yollarla örnek aldırabilir. Avukatın onanmasını istemediği örnekler harca tâbi değildir.
Avukat veya stajyer, vekâletname olmaksızın dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Bu inceleme isteğinin ilgililerce yerine getirilmesi zorunludur. Vekâletname ibraz etmeyen avukata dosyadaki kağıt veya belgelerin örneği veya fotokopisi verilmez.
5271 sayılı CMK - Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi md 153:
(1) Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
(2) Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.
(3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adlî işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.

36- Cezaevi çeşitleri
Kapalı Cezaevi: Kendi içinde de değişik tipleri olan bu tür cezaevlerinden 24 tane var. “İl Cezaevi” olarak tasarlanan bu cezaevlerinde genelde bulunduğu il ve çevresindeki illerde suç işleyenler kalıyor.
- Çocuk Eğitimevi: 12 ile 18 yaş arasındaki çocuk suçluların kaldığı yer. 100-250 arasında değişen kapasiteleri var. Dışardaki okullarına devam edebilen çocuklar cezaevinde mesleki eğitim de alabiliyor.
- Çocuk ve Gençlik Cezaevi: 15 ile 18 yaş arasındaki tutuklu ve hükümlü çocuklar kalıyor. Terapi salonları ve kütüphaneler var.
- Açık Cezaevleri: Cezaevinin belli bir bölümü tamamlamış ve iyi hal gösteren mahkumlar için düzenlenen yarı açık cezaevlerinde iş atölyeleri, sinema salonları, ekmek fırınları var.
- Kadın Kapalı Cezaevleri: Kadın tutuklu ve hükümlüler için tasarlanan bu cezaevlerinde 1, 3 ve 12 kişilik oda ve koğuşlar var.
Kullanıcı avatarı
kpssci
Mesajlar: 238
Kayıt: 18 Mar 2017 17:52
İletişim:

07 May 2018 21:29

06.03.2017

1. İlk soru Hukuk Fakültesi'nin eksiklikleri nelerdir?
2. Hak arama hürriyeti?
Hak arama özgürlüğü Türk hukukunda da başta Anayasa olmak üzere koruma altına alınmakta; yine yargı içtihatlarıyla da kapsamı belirlenmektedir. Türk yargı organlarınca değerlendirme yapılırken sık sık AİHS ve AİHM kararlarına atıf yapılmaktadır. Türk yargı makamlarının verdiği kararların bir değerlendirmesini yapmak gerekirse özellikle Anayasa Mahkemesi’nin hak arama özgürlüğünü sınırlandıran
düzenlemelerin iptali yönünde tutum sergilediği görülmektedir. Yine Danıştay ve Yargıtay gibi yüksek mahkemeler de vermiş oldukları kararlarında hak arama özgürlüğünün korunması gerektiğine açıkça vurgu yapmaktadırlar." Ayvaz CEBRE
TAAD, Cilt:1, Yıl:2, Sayı:5 (20 Nisan 2011)
An.md.36 herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir
3. İdam cezası?
4. Avukatın delil toplama yetkisi
Yargılamaya dava malzemesi yani vakıa ve delil getirirken, avukatın asli bilgi kaynağı müvekkildir. Fakat, müvekkilin elinde geçerli bir dava başlatılabilmesi veya başlatılan bir davaya uygun şekilde mukabelede bulunulması için yeterli bilgi olmayabilir. Bu açıdan, mahkemeden beklenen hukuki korunma isteği veya çözümü haklı gösterebilecek vakıalara ilişkin belirsizlik hallerinde veya bunları desteklemek için yeterli ve elverişli delil bulunup bulunmadığı konusunda bir bilgi eksikliği durumunda, avukat için, müvekkil dışındaki bilgi kaynaklarına zamanında erişebilmek önemlidir. Av.K m.2/III hükmünde düzenlenen bilgi ve belge toplama aracı,bu şekilde, delil ikamesine yönelik işleviyle, avukatın hukukumuzda delillerin toplanmasındaki rolüne temas etmektedir.
5. Tanıklıktan çekilme şartları
Hmk 248 kişisel nedenlerle çekilme:
a) İki taraftan birinin nişanlısı
b) Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi
c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu
d) Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar
e) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları
f) Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.
6. Noterlerin ülkedeki konumu
Noterlik Mesleği:
Madde 1 – Noterlik bir kamu hizmetidir. Noterler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirir ve kanunlarla verilen başka görevleri yaparlar.
Noterliklerin kurulması ve yetki çevresi:
Madde 2 – Her asliye ve münferit sulh mahkemesinin bulunduğu yerde, o mahkemenin yargı çevresindeki noterlik işlerini görmeye yetkili olmak üzere bir noterlik kurulur.
Ancak asliye mahkemesinin yargı çevresinin birden çok ilçeyi kapsaması durumunda,
gerektiğinde diğer ilçelerde de noterlik kurulabilir. Şu kadar ki, bir ilin belediye sınırları içinde birden fazla noterlik bulunduğu takdirde, her noterlik, bağlı olduğu asliye
mahkemesinin yargı çevresi ile sınırlı olmaksızın, il belediyesi sınırları içindeki bütün noterlik işlerini görmeye yetkilidir.
Asliye mahkemesinin kaldırıldığı ilçelerdeki birinci, ikinci ve üçüncü sınıf
noterliklerin faaliyetleri devam eder. Bu yerlerde birden çok noterlik de kurulabilir. Asliye mahkemesi bulunmayan ilçelerde faaliyetleri devam eden veya yeniden kurulan aynı yargı çevresi içerisinde olup aynı belediye hudutları içerisinde bulunmayan noterlikler hakkında 109uncu madde hükmü uygulanmaz.
7. CMK’nın amacı nedir?
8. Teberru (BAĞIŞ), mesnet (DAYANAK) ve birkaç terim sorulmuş
9. HMK tasarruf ilkesi
MADDE 24- (1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.
(2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder.
10. Anayasa mahkemesine bireysel başvuru ve yasama işlemlerine karşı bireysel başvuru
Bireysel başvuru 2010 yılında düzenlenen referandumla kabul edilen 5982 sayılı Kanun’un 1982 Anayasası’nın 148. Ve 149. maddelerinde yaptığı değişiklikler ve geçici 8. maddesi hükümleri ile hukuk sistemimize girmiştir. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un özellikle 45 ilâ 51. maddeleri bu Anayasa hükümlerini daha somut hâle getiren düzenlemelere yer vermektedir. 12/7/2012 tarihli ve 28351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü de bireysel başvurunun işleyişi konusunda oldukça ayrıntılı hükümler içermektedir. Ayrıca İçtüzük’ün bazı hükümlerinde değişiklikler yapıldığı ve bu değişikliklerinde 5/3/2014 tarihli ve 28932 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandığı belirtilmelidir.
Bireysel başvuru, temel hak ve özgürlükleri kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edilen bireylerin diğer başvuru yollarını tükettikten sonra başvurdukları istisnai ve ikincil nitelikte bir hak arama yolu olarak tanımlanabilir.
Yasama işlemleri (kanun, içtüzük vb.) ile idarenin düzenleyici işlemleri (tüzük,
yönetmelik vb.) doğrudan bireysel başvuruya konu edilemez. Ancak bu durum, yasama işlemi ya da düzenleyici işlemin kişiye uygulanması ve bunun da bir hak ihlaline yol açması hâlinde söz konusu uygulama işlemi aleyhine bireysel başvuru yapılmasına engel oluşturmamaktadır.
11. Avukatlık stajındaki aksaklıklar ve çözüm önerileri
12. Kamu düzeni
Bir ülkedeki kurum ve kuralların, devletin güvenliğini, kamu hizmetlerinin iyi işlemesini ve bireyler arasındaki ilişkilerde huzuru, hukuk ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamasıyla oluşan düzen..Toplumsal dirlik, düzen ve iç barışa dair kamu yararı esas alınarak konulan tüm kurallar kamu düzenine dahildir. Evlenme boşanma tapu kaydı trafik düzeni imar,... kamu düzeni içindedir.
İdarede iptal davası kamu düzenindendir. Bir işin kamu düz olmasının sonucu hak doğmadan feragatin mümkün olmaması ve yasama organınca çıkarılacak bir kanunları bu yolun kapatılmasının mümkün olmamasıdır.
13. Adaletin tecellisinden mahkemelerin önemi
Mahkemelerde, herkesin huzurunu sağlayacak herkesi eşit kılan kanunlar herkese eşit bir şekilde kullanılmayınca adalet tecelli etmez. Adâlet tecelli etmeyince, herkes kendi mahkemesini kurmaya, kendisine göre adalet ortaya koymaya çalışır. Bu anarşi demektir. Anarşiyi engelleyecek herkesin birbirine karşı, hatta toplumların toplumlara karşı adaletli davranması, adaletin tam tecelli edeceği yerler olan mahkemelerde adalet tecelli edince yani suçlular kim olursa olsunlar cezasını görürse toplumda huzur olur.
14. Kanunu nasıl yorumlarsınız Lafzi-gai
15. Yargının en önemli sorunu
16. Hsyk nin yapilanmasi ve idari fonksiyonu
HSYK, yetki ve görevleri itibarıyla bir idari mercidir, yürütme fonksiyonu icra etmektedir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısı 12 Eylül 2010 günü yapılan Anayasa referandumu ile değişmiş olup Kurulun teşkilat yapısı ve çalışma usul ve esaslarını düzenleyen 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu 11 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Anayasa değişikliğinden önce ayrı bir bütçesi olmayan ve sekreterya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilen HSYK, yapılan değişikliklerle idari ve mali yönden bağımsız bir kurul olarak yeniden yapılandırılmıştır.
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile HSYK’nın; Geniş tabanlı temsil esasına dayalı olarak üye sayısı 7 den 22 ye çıkarılmış, Genel Kurul ve üç daire şeklinde çalışması benimsenmiş, Kendi sekreteryasına kavuşturulmuş, Meslekten çıkarma kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır. Hâkim ve savcıların denetlenmesinden sorumlu Teftiş Kurulu HSYK ya bağlanmıştır.
17. Uzlaştırma
18. Hmk ve Cmk farklar
Cmk’da maddi gerçeklik aranır, Hmk’da Şekli Gerçeklik aranır. Cmk resen araştırma ilkesi, Hmk taraflarca getirilme, Delil bildirme zamanı açısından farklı. Hmk tasarruf ilkesi. Cmk kamu davası. Hmk yargilama giderleri taraflar öder. Cmk hazine veya haksız çıkan sanık. Cmk yemin delili yok.hmk dürüst davranma zorunluluğu cmk kimlik bilgileri dışında doğru söylem e mecburiyeti yok
19. Cmk Nın amacı
20. Hakim ve Savcılarda gördüğünüz eksiklikler
21. Islah
Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi
Kapsamı ve sayısı
Madde 176- (1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
(2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.
Kanun, 176. maddesi ile taraflardan her birine, yapmış olduğu usul işlemlerini bir defaya mahsus olmak üzere ıslah etme hakkı tanımıştır. Buradaki önemli husus, yalnızca usul işlemlerinin ıslah edilebilmesidir.
22. Anayasada koruma altında olanlar
23. Başkanlık sisteminin özelliklerini ve parlamenter sistemden ayrılan yönleri anlatınız
24. Hukuki dinlenilme hakkı ile 22
25. Yasama Yürütme Yargı hangisi üstün?
1982 anayasanın başlangıç kısmında ; kuvvetler ayrılığı üst ilişki olmayıp medeni bir iş bölümüdür, deyip şahsi kanaatim yargı erkinin bütün erklerden üstün olması gerekir derdim. adalet mülkün temelidir sonuçta
26. Cumhurbaşkanlığı sistemi?
27. İhtiyati tedbir ile ihtiyati haciz ve farkları
28. Yemin, yeni içtihatta yemin delilinde değişiklik nedir?
Bir davada yemin teklif edecek tarafın "AÇIKÇA" yemin deliline dayanmış olması zorunludur denmiştir. Yargıtay Hukuk Daireleri Büyük Genel Kurulundan çıkan çok Önemli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile "6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda;
- Sair deliller,
- Her türlü delil,
- Vs. Deliller
ibarelerinin kullanılması halinde tarafların YEMİN DELİLİNE de dayandığı KABUL EDİLEMEZ " kararı alınmıştır.
29. A.Y.m.138 de hakimin vicdani kanaatine göre karar vereceği düzenlemesinde bahsi geçen vicdani kanaatten anlaşılması gereken nedir? Ayrıca vicdani kanaat değil de vicdani kanaatleri denmiş olsaydı nasıl bir fark doğardı?
Hakimin vasıfları olan adalet anlayışı, tarafsızlık, bağımsızlık ve ön yargısız yaklaşım ile somut durum kül halinde değerlendirilerek hüküm kurmaktır. Vicdani kanaatler ibaresi yönünde değişiklik ise kanaatimce yeni Anayasa değişikliği ile getirilmek istenen tarafsız ibaresine karşılık gelecek ve bu ifadenin bulunması halinde tarafsızlığından şüphe duyulacağı yönde eleştiri ve soru işaretleri bulunabilecektir.
Delillerin başkaca kimsenin etkisi altında kalmadan sahip olduğu hakimlik özellikleri bağımsızlık, hiçbir otoriteye bağlı kalmaksızın baskı altında kalmadan değerlendirilmesi, Bu bağlamda hakim kimseden emir almaz. Anayasaya kanuna hukuka göre karar verir. Takdir yetkisi de hukuk kapsamındadır.
30. Anayasadaki ilkeler ışığında temel ceza ilkelerini açıklayınız.
An.38/4 An.15/2; Masumiyet karinesi; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez. Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Cezaların şahsiliği ilkesi. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
anayasadaki bu hüküm ceza kanundaki suçta kanunilik ilkesi ile örtüşmekte Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz ilkeside ceza hukukunun temel ilkelerinden
31. Vasiyetin açılması
32. Geçici tutuklama
33. Hukuka uygunluk sebepleri? Mesru mudafaa?Kanuni yetkiyi kullanma hukuka uygunluk sebebine bir ornek veriniz
Tck ya göre hukuka uygunluk sebepleri
1. kanunun hükmünü icra
2. meşru savunma
3. hakkın yerine getirilmesi
4. ilgilinin rızası
Meşru savunma;gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıya karşı saldırıyla orantılı olarak savunmada bulunmak. Meşru savunmadan yararlanabilmek için saldırı bir insandan kaynaklanmış olmalıdır. Kanuni yetkiyi kullanmaya örnek icra memurlarının gerektiğinde zor kullanarak konuta girmesi
(Zorunluluk hali kusuru kaldıran nedenlerden biri hukuka uygunluk sebebi değil ama hukuka uygunluk sebebi olduğunu söyleyen yazarlarda var demişti ceza hocamız.zorunluluk halinde tazminat yükümlülüğü olduğu için hukuka uygunluk sebebi değildir hukuka uygunluk sebeplernde herhangi bir sorumluluk doğmaz diye açıklamıştı. çnkü tehlike insandan yada hayvandan kaynaklanabilir ve zorunluluk halinde zarar saldırgana değil 3. Kişiye yöneliktir verdiğiniz örnekteki gbi.dediğim gbi hukuka uygunluk değil kusuru kaldıran bir neden.çnkü arabasını çaldığı için maddi bir zarara uğratmışsa 3. Kişiyi tazminat ödemesi gerekiyor.)
34. Musadere yi anayasal ve tck da degerlendiriniz
35. Kanun devleti hukuk devleti farki.
36. HMKdaki ilkeler
37. Tutuklama yasağı hangi halerde olur?
“Sadece adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez”.

07.03.2017

1. Maddi adalet ve şekli adalet nedir?
ikiside birbirinden ayrılmaz ve ilişkili bulunup maddi adalet pozitif hukuk kurallarının temel esaslı noktaların adalete uygun olmasının gerekliliği, şekli adalette hukuk kurallarının adil ve eşit biçimde uygulanmasıdır.
2. Medeni kanundaki mal rejimleri.
Mal ayrılıgi mal ortakligi paylasmali mal ayriligi edinilmis mallara katilma
3. Hmk daki uzman görüşü
6100 S.lı Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 293
Uzman Görüşü
(1) Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
(2) Hâkim, talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hâkim ve taraflar gerekli soruları sorabilir.
(3) Uzman kişi çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmaz.
4. Türk Hukuk Tarihinin Dönüm Noktası
5. Cumhuriyet savcisiniz, trafik kazası olduğu haberi geldi, olay yerine gitmeden olayla ilgili ne gibi önlemler alırsınız?
Ölümle neticelenen trafik kazalarında, ölen şahıs dışında yaralı varsa derhal sağlık ekipleri olay yerine sevkedilir, olay yerine kimsenin sokulmaması, olay yerinin kontrol altına alınması görevini kolluk yerine getirir, duruma göre yol trafiğe açılabilir, olayın şüphelileri tespit edilerek derhal alkol muayeneleri yapılır, olay yeri araçlar ve diğer önemli hususların görüntüleri alınır, delil etme etme bakımından olay yeri inceleme ekipleri çağrılır, yol durumu, hava durumu gibi ayrıntılar önem kazanabilir.
6. "Adalet mülkün temelidir" açıklayınız
7. "Borçlar hukukunun en önemli konusu nedir? Neden?"
8. İnfaz kurumları nelerdir.
Kapalı, açık, yüksek güvenlikli, kadın açık, kadın kapalı, çocuk kapalı, çocuk eğitimevi.
9. Anayasada ki ücret hakkını açıklayın
Ücretsiz çalışma yasağı:Angarya yasaktır (AY/m.18).Asgari ücretin sağlanması ve adil ücret hakkı: Anayasa’nın 55’inci maddesine göre; “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları ise uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgarî ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur.
10. Bölge Adliye Mahkemesinde yapılamayacak işlemler nelerdir?
Yapılamayacak işlemler
MADDE 357- (1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
(2) Bölge adliye mahkemeleri için yetki sözleşmesi yapılamaz.
(3) İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir.
11. Cumhurbaşkanı'nın yetki ve görevlerine örnek verin
Yasamaya ilişkin görev ve yetkileri: Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak, Türkiye Büyük Millet Meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak, Yasaları yayımlamak, Yasaları yeniden görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri göndermek, Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaları gerekli gördüğü takdirde halk oylamasına göndermek, Yasaların, kanun hükmündeki kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün; tümünün ya da belirli kısımlarının anayasaya biçim ya da esas yönünden aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek.
Yürütmeye ilişkin görev ve yetkileri: Milletvekili sayısı en yüksek olan partinin genel başkanını veya oluşturulan koalisyonun önderini Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak atamak ve istifasını kabul etmek, Başbakanın önerisi ve izni üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek, Gerekli gördüğünde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak, Yabancı devletlere Türk Devleti'nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek, Uluslararası antlaşmaları onaylamak ve yayımlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanlığını temsil etmek.
Yargıya ilişkin görev ve yetkileri: Danıştay’ın ¼ üyelerini seçmek, Yargıtay C.Başsavcısını ve vekilini seçmek, Anaysa Mahkemesi üyelerinin bir kısmını seçmek, HYSK üyelerinin bir kısmını seçmek, AYİM ve Askeri Yargıtay üyelerini seçmek.
12. Sivil itaatsizlik
Sivil yönetim tarafından uygulanan yasaların özüne uyarak yasalara riayet etmeme, karşı koyma. Yasaları ya da hükümet politikalarını değiştirmeyi hedef alan, şiddete dayanmayan vicdanı ancak yasal olmayan politik eylemler.
13. Eski bölge idare mahkemeleri ile istinaf sonrası yeni bölge idare mahkemeleri farkı tek hakimle idare mahkemesinde verilen kararlar, istinaf sonrası değişiklikler
Eski bölge idare mahkemeleri yalnızca itiraz makamıydı, istinaf ile birlikte artik daireler istinaf yargılaması yapabilecektir. yani ikinci derece yargılama makamı olacaktır. En önemli fark bu zannımca. İkinci sorunun kısmen cevabi olarak; idare ve vergi mahkemelerinde heyetle değil de tek hakimle görülebilecek isler IYUK ta belirtilmiştir. Değeri 25 bin TL(her sene güncelleniyor) nin altında olan isler tek hakimle karara bağlanabilir diğer sıralanan haller için iyuk a bakmak lazım birkaç tane daha böyle durum vardı.
14. Hukuk eğitimindeki eksiklikler
15. Hukuk eğitimindeki eksiklikler nelerdir? Siz olsaydınız bu eksiklikleri gidermek için neler yapardınız?
16. Kurucu iktidar
Kurucu iktidar; Asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar olmak üzere ikiye ayrılır. Asli kurucu iktidar devrim, halk ayaklanması, darbe gibi olağanüstü dönemler sonucu ortaya çıkar ve anayasayı hazırlarken kendisini bağlayan hukuk normları yoktur bu açıdan sınırsız bir yetkiye sahiptir. Ancak tali kurucu iktidar asli kurucu iktidarın kurmuş olduğu sistemde sınırlı şekilde tasarruf yetkisine sahip bir iktidardır. Anayasayı yine asli kurucu iktidarın belirlediği usullerle değiştirebilir kendisini sınırlayan hukuk normları vardır sınırsız değildir.
17. Medeni hukuk kaç kitaptan oluşur
Başlangıç hükümleri dışında, kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku, eşya hukuku ve borçlar hukuku olmak üzere beş kitaptan ve toplam 1030 maddeden oluşur. Ancak borçlar hukuku ayrı bir kanunla düzenlenmiştir.
18. Terör ve savcının yetkisine ilişkin bi pratik soru
19. Mahkemelerdeki aksaklıklar
20. Cumhuriyet savcısının hangi hallerde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir
Suçla ilgili yeterli delil elde edilememesi.
Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı: Örneğin suçun failinin 12 yaşından küçük olması veya akıl hastası olması gibi.
Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların oluşması: Örneğin karşılıksız yararlanma suçunda elektrik, su, doğal hattını kaçak kullanan kişinin pişmanlık göstererek meydana gelen zararı soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz. (TCK/168)
Dava konusu eylemin suç teşkil etmeyip, hukuki uyuşmazlık niteliğinde olması durumunda Cumhuriyet savcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir. Bu durumda dava konusu eylemin hukuki uyuşmazlık niteliğinde olması nedeniyle hukuk mahkemelerinde hak aranabilecektir.
21. Boşanma sebepleri
Özel sebepler ve genel sebepler olarak 2 ye ayrılır.
Özel sebepler: Zina - Hayata Kast, Pek Kötü Muamele, Onur Kırıcı Davranış - Küçük Düşürücü Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme – Terk - Akıl hastalığı
Genel sebepler: Evlilik birliğinin temelden sarsılması, Anlaşmalı Boşanma
22. Borcun kaynağı, Borcun kaynağına göre zamanaşımı süreleri, sözleşmelerde zamanaşımı, zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu haller
Sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme
23. Uzlaştırma, kimler uzlaştırmacı olabilir?
24. Hakimliğin yer yönünden teminatı
Sorudan sonra öyle bir teminat olmadığını heyet teki bir üye ifade etmiş.
hakimlerin yer yönünden teminatı yoktur. Kendi rızaları dışında 65 yaşından önce emekli edilemezler ve azlonunamazlar. Bunun yanı sıra mesleği Türkiyenin hangi il ya da bölgesinde icra edeceklerine kadro ve yer durumuna göre Hsyk karar verir. Bu anlamda hakimlerin yer yönünden teminatı yoktur.
25. Arabuluculuk
26. " 657 sayılı kanun kapsamında devlet memurlarinin yükümlülükleri" nelerdir?
Sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık, davranış ve işbirliği, verilen emri yerine getirme, iş başında bulunma, devlet malını koruma, mal bildiriminde bulunma, kıyafet düzeni, resmi belge araç ve gereçleri geri verme
27. Savcının yakasında fener rozeti var ve durumu tarafsızlık ilkesine göre değerlendirin
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 9 misafir