İş Hukuku Klasik Sorular Ve Cevapları
Gönderilme zamanı: 18 Mar 2017 18:13
1- İşverenin yönetim hakkı ve bu hakkın sınırlarını örnek vererek açıklayınız
Hizmet sözleşmesinde, işçinin sözleşmeden doğan borcu soyut olarak ifade edilmektedir. Bu soyut borcun somutlaştırılması işverenin yönetim hakkına bırakılmış ve bu hakkın kullanılması ile işçinin borcunun somutlaştırılması sağlanmıştır. İşveren işyerinin düzeni ve işin yürütümü ile ilgili emir ve talimatlar verebilmektedir. İşverenin bu hakkı, hizmet sözleşmesinde, işçinin borçlarının somutlaştırıldığı ölçüde ve diğer iş hukuku kaynakları ile sınırlanmaktadır.
Örnek ;İşyerine park ve bahçe kadrosunda işe giren işçi Hasan, işe alındığı tarihten itibaren daktilograf olarak çalışmaktadır. Belediye seçimleri ile beraber yeni belediye başkanı, Hasan ve onun durumunda olan işçileri sözleşmelerinde belirtildiği gibi park ve bahçe işlerinde görevlendirmek istemektedir. İşveren böyle bir emir ve talimatta bulunabilir mi?
İşveren böyle bir değişiklikte bulunamaz. Çünkü, hizmet sözleşmesi hükmü yıllar süren uygulamalar karşısında değiştiği kabul edilir. İşverenin yönetim hakkını hizmet sözleşmesi hükümleri sınırlar. Hizmet sözleşmesinde hüküm olmayan konularda yönetim hakkı vardır. Ancak olayda yıllar süren uygulama sözleşmenin hükümlerini değiştirmiştir. İşveren bu değişikliği yapamaz.
2- İşyerinde, iş arkadaşı Kaya ile 2.6.2000 tarihinde kavga eden Yaşar, işveren tarafından hizmet sözleşmesi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeden 20.6.2000 tarihinde işten çıkarılmıştır. Yaşar kendisine ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesi için dava açmıştır. Yaşar talebinde haklı mıdır?
Bu sorunun iki cevabı bulunmaktadır. Öncelikle, işverenin yaptığı bu işlem eşit işlem yapma borcuna aykırıdır. İkinci olarak, işveren İK. m.17/II’ye göre fesih hakkını kullanabilmesi için zorunlu olan 6 iş günlük süreyi geçirmiştir. Dolayısıyla her iki durumda da fesih, 17/II’ye göre değil, İK. m. 13ê göre olmaktadır. İşçi ihbar ve kıdem tazminatını alır.
3- İşçi Ahmet, işveren Kemal’e ait tamir atölyesinde çalışır iken askere gideceği için kendi isteği ile işten ayrılmıştır. Askerlik dönüşü işveren Kemal, Ahmet ile bir hizmet sözleşmesi yapmamıştır. Ancak, dört ay sonra yeni açtığı bir atölyede çalışması için talepte bulunmuş ve Ahmet’i işe almıştır. Ahmet bu işyerinde 6 yıl çalışmış ve işten çıkarılmıştır. İşveren tarafından Ahmet’e 6 yıllık kıdem tazminatı ödenmiştir. Ahmet, askerlikten önceki 4 yıllık çalışmasına da kıdem tazminatı ödenmesini istemiştir. Ahmet talebinde haklı mıdır?
Kıdem tazminatı hesabına esas alınan kıdem süresi, aynı işyerinde sürekli ya da aralıklı olarak çalışma yanında aynı işverenin değişik işyerlerinde sürekli ya da aralıklı çalışma sürelerini de içermektedir. Olayda aynı işverenin değişik işyerlerinde aralıklı çalışmasının kıdem süresine eklenmesi söz konusudur. Ancak, kıdem süresinin birleştirilebilmesi için öncelikle daha önceki çalışmanın kıdem tazminatı ödenmesi gereken bir nedenle sona ermesi gerekir. Olayda, askerlik kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren bir nedendir. İkinci olarak, kıdem tazminatının ödenmemesi gerekir. Olayda, kıdem tazminatının ödendiği konusunda bir bilgi verilmemektedir. İşçi askere gitmesi nedeniyle kıdem tazminatı almamışsa, son ücreti üzerinde 10 yıllık kıdem süresine denk tazminat alacaktır.
4- Sendika özgürlüğü kavramını izah ediniz.
Sendika özgürlüğü bireysel sendika özgürlüğü ve kolektif sendika özgürlüğü olmak üzere ikiye ayrılır.Bireysel sendika özgürlüğü sendika kurucusu olma, sendikaya üye olma ve sendikanın faaliyetlerine katılma (olumlu sendika özgürlüğü) özgürlüğü ile sendikaya üye olmama (olumsuz sendika özgürlüğü) özgürlüğünü ifade eder. Hukukumuz her iki özgürlüğü de teminat altına almıştır.Kolektif sendika özgürlüğünden anlaşılan ise, sendika tüzel kişiliğinin özgürlüğünü ifade eder. Bu da büyük ölçüde bağımsızlığının gerçekleşmesi ile olur. Ayrıca sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma hakkı ve grev hakkını kullanma da kolektif sendika özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmektedir.
5- Sosyal Devlet ve Sosyal Güvenlik arasında nasıl bir ilişki vardır? Açıklayınız.
Sosyal devlet, toplumsal hayata, ekonomik hayata devletin sosyal adaleti gerçekleştirme yönünde müdahalesini öngören bir devlettir. Bu müdahalesini gerçekleştirirken, vatandaşlarına insan haysiyetine yaraşır bir hayat standardını garanti etmektedir. Bu müdahalesini gerçekleştirirken iki fonksiyonu hedeflediği görülmektedir.Yatay Fonksiyonu; İnsan haysiyetine yaraşır hayat standardının korunması için sosyal risklere karşı önleyici fonksiyonudur. Burada devlet ya kendisi ya da çıkardığı kanunlar aracılığıyla bu standardı koruyucu tedbirler alır. İş hukuku, işçi sağlığı ve iş güvenliği hukuku daha çok bu fonksiyona yönelik araçlardır. Dikey Fonksiyonu; Gerçekleşen sosyal risklere karşı tazmin-giderici rol oynar. Böylece gelir dağılımı adaletine, üst gelir grubundan alt gelir grubuna gelir transferi sağlayarak sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Sosyal sigortalar, sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler daha çok bu fonksiyona yönelik araçlardır.
6- Sigortalı Kemal, görevle İstanbul’a gönderilmiştir. Görevli olduğu iş uçak kalkış saatinden 8 saat önce bitmiştir. Kemal, fazla beklemek istemediğinden Ankara’ya giden arkadaşı ile beraber dönmek istemiş, işverene de haber verememiştir. Bolu yakınlarında geçirilen bir trafik kazası sonucu sakat kalmıştır. Olay SSK anlamında iş kazası mıdır? Neden?
Olay iş kazası değildir. Her ne kadar görevle gönderildiği esnanda iş yapmaksızın geçen sürelerde meydana gelen kazalar iş kazası olarak kabul edilse de, sigortalı, işverenin emir ve talimatına aykırı olarak hareket ettiği ve dolayısıyla işverenin otoritesi dışına çıktığı için olay iş kazası değildir.
7- Malullük sigortası ile İş Kazası ve Meslek Hastalığı sigortasından aynı anda yararlanmak mümkün müdür? Açıklayınız.
Bir iş kazası sonucu sigortalı meslekte kazanma gücünün %60’nı kaybetmiş ve gerekli olan prim veya sigortalılık süresini tamamlamış ise, her iki sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri ve malullük aylığı bakımından aynı anda yararlanabilir. Çünkü ayrı ayrı sigorta kollarından prim ödenmesi söz konusudur. Ancak, bu iki sigorta kolundan aynı anda yararlanırken, yüksek olan gelirin tamamı, düşük olanın yarısı ödenir. Eşitlik halinde iş kazası ve meslek hastalığı gelirinin tamamı, malullük aylığının yarısı ödenir.
8- Yaşlılık sigortasında, emeklilik yaşı, sigortalılık süresi ve ödenen primler bakımından yararlanma koşullarını eski ve yeni düzenlemeye göre karşılaştırmalı olarak yazınız.
Eski Düzenleme Yeni Düzenleme (25.8.1999)
Kadınlarda 50, Erkeklerde 55 yaş;
ve toplam 5000 gün prim ödenme Kadınlarda 58, Erkeklerde 60 yaş;
ve toplam 7000 gün prim ödenme
Kadınlarda 50, Erkeklerde 55 yaş;
3600 gün prim ödenmesi ve 15 yıldan beri sigortalı olma Kadınlarda 58, Erkeklerde 60 yaş;
4500 gün prim ödenmesi ve 25 yıldan beri sigortalı olma
Yaş Koşulu Aramaksızın;
Kadın 20, erkek 25 yıldan beri sigortalı ve toplam 5000 gün prim ödenme Yeni yasa ile bu emeklilik türü kaldırılmış ancak bir basamakla sistemi ile tedrici olarak kaldırılması benimsenmiştir.
9- 1.6.2000 tarihinden itibaren aralıksız olarak işsizlik sigortası ödeyen sigortalı Hasan, 1.7.2002 tarihinde emekli olduğunda yardımlardan yararlanabilir mi? Neden?
Hasan işsizlik sigortası yardımlarından yararlanamaz. Çünkü emeklilik sonucu bir sosyal güvenlik kuruluşlarından yardım alanlar için işsizlik riski gerçekleşmemiştir.
11- Zorunlu sigortalı olarak aynı anda farklı iki sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında bulunmak mümkün müdür? Açıklayınız.
Sosyal sigorta sisteminde kural, tek bir sigorta kurumuna bağlı zorunlu sigorta kapsamında bulunmaktır. Ancak hangi sosyal güvenlik kuruluşuna tabi kılınacaktır? Bu konudaki yargı içtihatları ile şekillenen genel kurala göre, kişinin ağırlıklı olarak faaliyeti hangi sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında yoğunlaşmış ise, sadece o sosyal güvenlik kuruluşu ile irtibat sağlanacaktır. Örneğin, esnaf olarak çalışan işçi, esnaf faaliyetini mesai saatleri dışında yürütüyor ise, faaliyetinin ağırlıklı bir kısmını, bağımlı olarak çalıştığı SSK kapsamındaki işte yoğunlaştığı için sadece SSK ile irtibat kurulacak ve buna bağlı olarak sadece SSK için prim tahsil edilecektir.
12- Emekli Sandığı ve Bağ-Kur’a göre emeklilik şartlarını anlatınız.
Emekli Sandığında üç tür emeklilik düzenlenmiştir.
1- İstek üzerine emeklilik, Kural olarak 25 yıl fiili hizmet yılını dolduran iştirakçilerden kadın 58 erkek 60 yaşında emekli olabileceklerdir. Bu kural Eylül 1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar içindir. Bu tarihten önce sigortalı olanlara bir geçiş süreci uygulanmaktadır. Sakatlık nedeniyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlar 15 fiili hizmet yılını doldurduklarında istekleri üzerine emekli olabilirler.
2- Re’sen emeklilik, 30 hizmet yılını aşmış olanlar yaş haddi aranmaksızın, kurumlarınca lüzum görüldüğü takdirde re’sen emekli edilirler
3- Yaş haddi nedeniyle emeklilik, kural olarak yaş haddi 65 yaş olup, mesleklere göre bu sınır değişmektedir. Örneğin üniversite mensupları için yaş haddi 67′dir.
Bağ-Kur kapsamında emeklilik şartları ise;
1- Prim borcunun olmaması, Sağlık sigortası primi bu zorunluluğun dışındadır.
2- Kadın 58, Erkek 60 (8.9.1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar içindir) yaşını tamamlamış olmalı ve en az 25 tam yıl sigorta primi ödeme
13- Sigortalı Kemal, işyerinde boyacı olarak çalışmaktadır. İşyerinde elektrik arızası meydana gelmiştir. Kemal bu arızayı kendisi gidermeye çalışmış, ancak arkadaşları tarafından yetkili olmadığı için uyarılmış; arızayı gidermeye çalışmaması, elektrik ustasının gelmesini beklemesi hatırlatılmıştır. Olayı öğrenen işveren vekili Hasan da aynı uyarıları yapmıştır. Ancak bu uyarılara ve talimatlara uymayan Kemal’in hatasından kaynaklanan bir kaza olmuş ve yüksek voltaj altında kalarak ağır yanıklar meydana gelmiştir. Olay SSK anlamında iş kazası mıdır? Neden?
Olay SSK. m. 11/A-a bendine göre işyerinde gerçekleştiği için iş kazasıdır. Olay ile işverenin davranışı ya da yapılan iş arasında neden sonuç bağı aranmaz. Çünkü SSK. m. 11/A’ya göre bu nedensellik bağının var olduğu kabul edilmektedir.
14- Sigortalı Kemal, 1.5.1985 tarihinden 1.3.1992 tarihine kadar SSK’lı olarak prim ödemiştir. Daha sonra işten çıkarılmış ve uzun bir dönem işsiz kalmıştır. Kemal 15.1.1998 tarihinde Bağ-Kur’a tabi sigortalı olmuş ve eksiksiz olarak primlerini ödemiştir. 60 yaşına ulaştığı için emekli olmak istemektedir. Kemal, hangi sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olabilecektir?
Değişik sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmalarda emeklilik hakkı elde edilecek kurumun tayininde kural; son olarak primi ödenen 7 yıl (2560 gün) içinde en fazla hangi sosyal güvenlik kuruluşuna daha fazla prim ödendiğine bakılarak bir belirlemenin yapılmasıdır. Primi ödenen son 2520 gün prim içinde; 15.1.1998-17.1.2001 tarihleri arasında 360*3=1080 (1082) gün prim Bağ-Kur’a; 2560-1080= 1480 gün prim de SSK’ya ödenmiştir. Dolaysıyla sigortalı Kemal, 1.3.1992 tarihinden önceki ödediği 1480 gün nedeniyle SSK’nda emeklilik hakkını elde edebilecektir.
15- Bilindiği gibi, uzun bir süredir krizi içerisinde bulunan SSK, son zamanlarda hazineden yardım almadan kendi gelirleriyle ayakta durabilmektedir. Bu sonuç, bazı yazarlar ve siyasilerce emeklilik yaşının yükseltilmesine bağlanmaktadır. Siz bu düşünceye katılıyor musunuz? Gerekçeli olarak izah ediniz.
Emeklilik ile ilgili yapılan değişiklikte emekliliğine son 2 yıl kalanlar için yeni sistem uygulanmayacağı için, emeklilik yaşı ile ilgili basamaklama, dolayısıyla daha az kişinin emekli olması Eylül 2001 yılından itibaren başlayacaktır. Dolayısıyla emeklilik yaşının yükseltilmesi henüz daha az emekli sayısına yol açmamıştır. SSK’nın mali krizden kurtulması sigortaya tabi kazanç tabanının yükseltilmesi nedeniyle olmuştur. Yani değişiklikten önce 2.100.000 civarında asgari ücretten primi ödenen sigortalıların kazancı asgari ücret olsa dahi daha yüksek seviyeden prime tabi tutulmuştur.
Hizmet sözleşmesinde, işçinin sözleşmeden doğan borcu soyut olarak ifade edilmektedir. Bu soyut borcun somutlaştırılması işverenin yönetim hakkına bırakılmış ve bu hakkın kullanılması ile işçinin borcunun somutlaştırılması sağlanmıştır. İşveren işyerinin düzeni ve işin yürütümü ile ilgili emir ve talimatlar verebilmektedir. İşverenin bu hakkı, hizmet sözleşmesinde, işçinin borçlarının somutlaştırıldığı ölçüde ve diğer iş hukuku kaynakları ile sınırlanmaktadır.
Örnek ;İşyerine park ve bahçe kadrosunda işe giren işçi Hasan, işe alındığı tarihten itibaren daktilograf olarak çalışmaktadır. Belediye seçimleri ile beraber yeni belediye başkanı, Hasan ve onun durumunda olan işçileri sözleşmelerinde belirtildiği gibi park ve bahçe işlerinde görevlendirmek istemektedir. İşveren böyle bir emir ve talimatta bulunabilir mi?
İşveren böyle bir değişiklikte bulunamaz. Çünkü, hizmet sözleşmesi hükmü yıllar süren uygulamalar karşısında değiştiği kabul edilir. İşverenin yönetim hakkını hizmet sözleşmesi hükümleri sınırlar. Hizmet sözleşmesinde hüküm olmayan konularda yönetim hakkı vardır. Ancak olayda yıllar süren uygulama sözleşmenin hükümlerini değiştirmiştir. İşveren bu değişikliği yapamaz.
2- İşyerinde, iş arkadaşı Kaya ile 2.6.2000 tarihinde kavga eden Yaşar, işveren tarafından hizmet sözleşmesi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeden 20.6.2000 tarihinde işten çıkarılmıştır. Yaşar kendisine ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesi için dava açmıştır. Yaşar talebinde haklı mıdır?
Bu sorunun iki cevabı bulunmaktadır. Öncelikle, işverenin yaptığı bu işlem eşit işlem yapma borcuna aykırıdır. İkinci olarak, işveren İK. m.17/II’ye göre fesih hakkını kullanabilmesi için zorunlu olan 6 iş günlük süreyi geçirmiştir. Dolayısıyla her iki durumda da fesih, 17/II’ye göre değil, İK. m. 13ê göre olmaktadır. İşçi ihbar ve kıdem tazminatını alır.
3- İşçi Ahmet, işveren Kemal’e ait tamir atölyesinde çalışır iken askere gideceği için kendi isteği ile işten ayrılmıştır. Askerlik dönüşü işveren Kemal, Ahmet ile bir hizmet sözleşmesi yapmamıştır. Ancak, dört ay sonra yeni açtığı bir atölyede çalışması için talepte bulunmuş ve Ahmet’i işe almıştır. Ahmet bu işyerinde 6 yıl çalışmış ve işten çıkarılmıştır. İşveren tarafından Ahmet’e 6 yıllık kıdem tazminatı ödenmiştir. Ahmet, askerlikten önceki 4 yıllık çalışmasına da kıdem tazminatı ödenmesini istemiştir. Ahmet talebinde haklı mıdır?
Kıdem tazminatı hesabına esas alınan kıdem süresi, aynı işyerinde sürekli ya da aralıklı olarak çalışma yanında aynı işverenin değişik işyerlerinde sürekli ya da aralıklı çalışma sürelerini de içermektedir. Olayda aynı işverenin değişik işyerlerinde aralıklı çalışmasının kıdem süresine eklenmesi söz konusudur. Ancak, kıdem süresinin birleştirilebilmesi için öncelikle daha önceki çalışmanın kıdem tazminatı ödenmesi gereken bir nedenle sona ermesi gerekir. Olayda, askerlik kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren bir nedendir. İkinci olarak, kıdem tazminatının ödenmemesi gerekir. Olayda, kıdem tazminatının ödendiği konusunda bir bilgi verilmemektedir. İşçi askere gitmesi nedeniyle kıdem tazminatı almamışsa, son ücreti üzerinde 10 yıllık kıdem süresine denk tazminat alacaktır.
4- Sendika özgürlüğü kavramını izah ediniz.
Sendika özgürlüğü bireysel sendika özgürlüğü ve kolektif sendika özgürlüğü olmak üzere ikiye ayrılır.Bireysel sendika özgürlüğü sendika kurucusu olma, sendikaya üye olma ve sendikanın faaliyetlerine katılma (olumlu sendika özgürlüğü) özgürlüğü ile sendikaya üye olmama (olumsuz sendika özgürlüğü) özgürlüğünü ifade eder. Hukukumuz her iki özgürlüğü de teminat altına almıştır.Kolektif sendika özgürlüğünden anlaşılan ise, sendika tüzel kişiliğinin özgürlüğünü ifade eder. Bu da büyük ölçüde bağımsızlığının gerçekleşmesi ile olur. Ayrıca sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma hakkı ve grev hakkını kullanma da kolektif sendika özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmektedir.
5- Sosyal Devlet ve Sosyal Güvenlik arasında nasıl bir ilişki vardır? Açıklayınız.
Sosyal devlet, toplumsal hayata, ekonomik hayata devletin sosyal adaleti gerçekleştirme yönünde müdahalesini öngören bir devlettir. Bu müdahalesini gerçekleştirirken, vatandaşlarına insan haysiyetine yaraşır bir hayat standardını garanti etmektedir. Bu müdahalesini gerçekleştirirken iki fonksiyonu hedeflediği görülmektedir.Yatay Fonksiyonu; İnsan haysiyetine yaraşır hayat standardının korunması için sosyal risklere karşı önleyici fonksiyonudur. Burada devlet ya kendisi ya da çıkardığı kanunlar aracılığıyla bu standardı koruyucu tedbirler alır. İş hukuku, işçi sağlığı ve iş güvenliği hukuku daha çok bu fonksiyona yönelik araçlardır. Dikey Fonksiyonu; Gerçekleşen sosyal risklere karşı tazmin-giderici rol oynar. Böylece gelir dağılımı adaletine, üst gelir grubundan alt gelir grubuna gelir transferi sağlayarak sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Sosyal sigortalar, sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler daha çok bu fonksiyona yönelik araçlardır.
6- Sigortalı Kemal, görevle İstanbul’a gönderilmiştir. Görevli olduğu iş uçak kalkış saatinden 8 saat önce bitmiştir. Kemal, fazla beklemek istemediğinden Ankara’ya giden arkadaşı ile beraber dönmek istemiş, işverene de haber verememiştir. Bolu yakınlarında geçirilen bir trafik kazası sonucu sakat kalmıştır. Olay SSK anlamında iş kazası mıdır? Neden?
Olay iş kazası değildir. Her ne kadar görevle gönderildiği esnanda iş yapmaksızın geçen sürelerde meydana gelen kazalar iş kazası olarak kabul edilse de, sigortalı, işverenin emir ve talimatına aykırı olarak hareket ettiği ve dolayısıyla işverenin otoritesi dışına çıktığı için olay iş kazası değildir.
7- Malullük sigortası ile İş Kazası ve Meslek Hastalığı sigortasından aynı anda yararlanmak mümkün müdür? Açıklayınız.
Bir iş kazası sonucu sigortalı meslekte kazanma gücünün %60’nı kaybetmiş ve gerekli olan prim veya sigortalılık süresini tamamlamış ise, her iki sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri ve malullük aylığı bakımından aynı anda yararlanabilir. Çünkü ayrı ayrı sigorta kollarından prim ödenmesi söz konusudur. Ancak, bu iki sigorta kolundan aynı anda yararlanırken, yüksek olan gelirin tamamı, düşük olanın yarısı ödenir. Eşitlik halinde iş kazası ve meslek hastalığı gelirinin tamamı, malullük aylığının yarısı ödenir.
8- Yaşlılık sigortasında, emeklilik yaşı, sigortalılık süresi ve ödenen primler bakımından yararlanma koşullarını eski ve yeni düzenlemeye göre karşılaştırmalı olarak yazınız.
Eski Düzenleme Yeni Düzenleme (25.8.1999)
Kadınlarda 50, Erkeklerde 55 yaş;
ve toplam 5000 gün prim ödenme Kadınlarda 58, Erkeklerde 60 yaş;
ve toplam 7000 gün prim ödenme
Kadınlarda 50, Erkeklerde 55 yaş;
3600 gün prim ödenmesi ve 15 yıldan beri sigortalı olma Kadınlarda 58, Erkeklerde 60 yaş;
4500 gün prim ödenmesi ve 25 yıldan beri sigortalı olma
Yaş Koşulu Aramaksızın;
Kadın 20, erkek 25 yıldan beri sigortalı ve toplam 5000 gün prim ödenme Yeni yasa ile bu emeklilik türü kaldırılmış ancak bir basamakla sistemi ile tedrici olarak kaldırılması benimsenmiştir.
9- 1.6.2000 tarihinden itibaren aralıksız olarak işsizlik sigortası ödeyen sigortalı Hasan, 1.7.2002 tarihinde emekli olduğunda yardımlardan yararlanabilir mi? Neden?
Hasan işsizlik sigortası yardımlarından yararlanamaz. Çünkü emeklilik sonucu bir sosyal güvenlik kuruluşlarından yardım alanlar için işsizlik riski gerçekleşmemiştir.
11- Zorunlu sigortalı olarak aynı anda farklı iki sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında bulunmak mümkün müdür? Açıklayınız.
Sosyal sigorta sisteminde kural, tek bir sigorta kurumuna bağlı zorunlu sigorta kapsamında bulunmaktır. Ancak hangi sosyal güvenlik kuruluşuna tabi kılınacaktır? Bu konudaki yargı içtihatları ile şekillenen genel kurala göre, kişinin ağırlıklı olarak faaliyeti hangi sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında yoğunlaşmış ise, sadece o sosyal güvenlik kuruluşu ile irtibat sağlanacaktır. Örneğin, esnaf olarak çalışan işçi, esnaf faaliyetini mesai saatleri dışında yürütüyor ise, faaliyetinin ağırlıklı bir kısmını, bağımlı olarak çalıştığı SSK kapsamındaki işte yoğunlaştığı için sadece SSK ile irtibat kurulacak ve buna bağlı olarak sadece SSK için prim tahsil edilecektir.
12- Emekli Sandığı ve Bağ-Kur’a göre emeklilik şartlarını anlatınız.
Emekli Sandığında üç tür emeklilik düzenlenmiştir.
1- İstek üzerine emeklilik, Kural olarak 25 yıl fiili hizmet yılını dolduran iştirakçilerden kadın 58 erkek 60 yaşında emekli olabileceklerdir. Bu kural Eylül 1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar içindir. Bu tarihten önce sigortalı olanlara bir geçiş süreci uygulanmaktadır. Sakatlık nedeniyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlar 15 fiili hizmet yılını doldurduklarında istekleri üzerine emekli olabilirler.
2- Re’sen emeklilik, 30 hizmet yılını aşmış olanlar yaş haddi aranmaksızın, kurumlarınca lüzum görüldüğü takdirde re’sen emekli edilirler
3- Yaş haddi nedeniyle emeklilik, kural olarak yaş haddi 65 yaş olup, mesleklere göre bu sınır değişmektedir. Örneğin üniversite mensupları için yaş haddi 67′dir.
Bağ-Kur kapsamında emeklilik şartları ise;
1- Prim borcunun olmaması, Sağlık sigortası primi bu zorunluluğun dışındadır.
2- Kadın 58, Erkek 60 (8.9.1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar içindir) yaşını tamamlamış olmalı ve en az 25 tam yıl sigorta primi ödeme
13- Sigortalı Kemal, işyerinde boyacı olarak çalışmaktadır. İşyerinde elektrik arızası meydana gelmiştir. Kemal bu arızayı kendisi gidermeye çalışmış, ancak arkadaşları tarafından yetkili olmadığı için uyarılmış; arızayı gidermeye çalışmaması, elektrik ustasının gelmesini beklemesi hatırlatılmıştır. Olayı öğrenen işveren vekili Hasan da aynı uyarıları yapmıştır. Ancak bu uyarılara ve talimatlara uymayan Kemal’in hatasından kaynaklanan bir kaza olmuş ve yüksek voltaj altında kalarak ağır yanıklar meydana gelmiştir. Olay SSK anlamında iş kazası mıdır? Neden?
Olay SSK. m. 11/A-a bendine göre işyerinde gerçekleştiği için iş kazasıdır. Olay ile işverenin davranışı ya da yapılan iş arasında neden sonuç bağı aranmaz. Çünkü SSK. m. 11/A’ya göre bu nedensellik bağının var olduğu kabul edilmektedir.
14- Sigortalı Kemal, 1.5.1985 tarihinden 1.3.1992 tarihine kadar SSK’lı olarak prim ödemiştir. Daha sonra işten çıkarılmış ve uzun bir dönem işsiz kalmıştır. Kemal 15.1.1998 tarihinde Bağ-Kur’a tabi sigortalı olmuş ve eksiksiz olarak primlerini ödemiştir. 60 yaşına ulaştığı için emekli olmak istemektedir. Kemal, hangi sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olabilecektir?
Değişik sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmalarda emeklilik hakkı elde edilecek kurumun tayininde kural; son olarak primi ödenen 7 yıl (2560 gün) içinde en fazla hangi sosyal güvenlik kuruluşuna daha fazla prim ödendiğine bakılarak bir belirlemenin yapılmasıdır. Primi ödenen son 2520 gün prim içinde; 15.1.1998-17.1.2001 tarihleri arasında 360*3=1080 (1082) gün prim Bağ-Kur’a; 2560-1080= 1480 gün prim de SSK’ya ödenmiştir. Dolaysıyla sigortalı Kemal, 1.3.1992 tarihinden önceki ödediği 1480 gün nedeniyle SSK’nda emeklilik hakkını elde edebilecektir.
15- Bilindiği gibi, uzun bir süredir krizi içerisinde bulunan SSK, son zamanlarda hazineden yardım almadan kendi gelirleriyle ayakta durabilmektedir. Bu sonuç, bazı yazarlar ve siyasilerce emeklilik yaşının yükseltilmesine bağlanmaktadır. Siz bu düşünceye katılıyor musunuz? Gerekçeli olarak izah ediniz.
Emeklilik ile ilgili yapılan değişiklikte emekliliğine son 2 yıl kalanlar için yeni sistem uygulanmayacağı için, emeklilik yaşı ile ilgili basamaklama, dolayısıyla daha az kişinin emekli olması Eylül 2001 yılından itibaren başlayacaktır. Dolayısıyla emeklilik yaşının yükseltilmesi henüz daha az emekli sayısına yol açmamıştır. SSK’nın mali krizden kurtulması sigortaya tabi kazanç tabanının yükseltilmesi nedeniyle olmuştur. Yani değişiklikten önce 2.100.000 civarında asgari ücretten primi ödenen sigortalıların kazancı asgari ücret olsa dahi daha yüksek seviyeden prime tabi tutulmuştur.