KPSS Ticaret Hukuku Konu Anlatımı

Cevapla
Limon
Mesajlar: 61
Kayıt: 20 Nis 2018 13:22
İletişim:

20 Nis 2018 14:08

TİCARET HUKUKU
Sayfa 1 / 56
Ünite 1 (Ticari İşletme, Tacir, Ticari İş, Ticari Yargı)
1_ Ticari İşletme nedir? “ Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan
faaliyetlerin, devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.”
2_ Belirlenen meslek kollarına dâhil olmayan her faaliyet, ticari işletmenin var olduğunu da göstermez bunlar nelerdir?
Örneğin, bilimsel ve kültürel nitelik gösteren mimarlık, mali müşavirlik, avukatlık, doktorluk, yazarlık gibi serbest meslek
faaliyetlerinin, esnaf ve tacir ayrımından bağımsız bir kol oluşturduğu, gelir amacı bulunmasına rağmen bu faaliyetlerin
ticari işletme ya da esnaf işletmesi oluşturmayacağı öğretide isabetle vurgulanmaktadır.
3_ Ticari işletmenin Malvarlığı nedir? Genel olarak, bir kişiye ait olup, para ile ölçülebilen hak ve borçların tümü, o kişinin
malvarlığını oluşturur.
4_ Malvarlığının Aktif ve Pasif Kısmında Ne Yer Alır? Aktif kısmında haklar (mülkiyet, rehin, intifa, alacak, fikri ve sınai
haklar vb.), pasif kısmında ise borçlar bulunur.
5_ Tasarruf işlemi Nedir? Bir hakka doğrudan doğruya etki eden onu kuran, değiştiren veya ortadan kaldıran işlemdir.
6_ Ticari işletmenin Maddi unsurlar Nelerdir? El ile tutulan, göz ile görülen, yani somut varlığı olan (cismani) değerleri
ifade eder. Tesisat, işletme sermayesi, ham madde, üretilen/ stok mallar gibi. Tesisat ise, işletmeye özgülenmiş taşınmaz
mallar ve onların bütünleyici parçası (TMK m.684) ve eklentisi (TMK m.686) ile taşınır malları (Makinalar, aletler, araçlar,
arabalar gibi taşınır işletme tesisatını) kapsar.
7_ Ticari işletmenin Gayri maddi unsurlar Nelerdir? Özellikle ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent, know-how,
endüstriyel tasarım, fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar gibi ekonomik değeri olan, fakat cismani varlığı olmayan veya
varlığı bir bütün olarak görülemeyen hakları ifade eder.
8_ Endüstriyel tasarım nedir? Bir ürünün tümü veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku,
malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütünü ifade eder. 554
Sayılı KHK, tasarımlar üzerindeki hakkın korunmasına ilişkin hususları düzenlemektedir.
9_ Know-how ne anlamda kullanılır? Patent niteliğinde olmasa dahi, işletme içerisinde organizasyon, yönetim, üretim ve
dağıtım gibi konularda ulaşılan teknik ve ticari bilgi ve tecrübe birikimi anlamında kullanılır
10_ Goodwill nedir? Müşteri hakkı veya peştem aliye şeklinde de anılmaktadır.
11_ Doktrin, şubenin tanımında şu üç unsuru ortaya koymaktadır:
 iç ilişkide Bağımlılık
 Dış ilişkilerde Bağımsızlık
 Yer ve Yönetim Ayrılığı:
12_ Bir Yerin şube Sayılmasının Sonuçları nelerdir?
 Ticaret Siciline Tescil Yeri Açısından
 Ticaret Unvanı Açısından
 Temsil Yetkisinin Sınırlandırılması Açısından,
 İşletmenin Devrinde Kapsam Açısından
 Yetkili Mahkeme ve icra Dairesi Açısından
13_Devir Almanın Başlıca Sonuçları şunlardır. Devreden gerçek kişi eğer başka bir ticari işletmeye sahip değilse ticareti
terk etmiş olur ve “tacir” sıfatını kaybeder. Devir sonucunda işletmeye tahsis edilmiş olan ve devir kapsamında bulunan
temel unsurlar devralana geçer (TTK m.11/3, c.2) En önemlisi de devralan kişi, işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte
devraldığını alacaklılara duyurduğu andan itibaren işletmenin borçlarından sorumludur.
14_ Rehin nedir? Bir borcun ödeneceğine teminat olarak, ödenince geri alınmak şartıyla borçlu tarafından alacaklıya bir
malın verilmesidir.
15_ Ayrık durumlar dışında” diyerek alacaklıya zilyetlik devredilmeksizin, bir sicile kayıt yolu ile taşınır rehni
kurulabilmesini sağlayan istisnalara değinmiştir. Bu istisnalar arasında, hayvan rehni (TMKm.940/1), motorlu taşıt
araçlarının rehni ve konumuzu oluşturan ticari işletme rehni (1971 kabul tarihli TiRK) de yer alır.
16_ Rehin alan tarafı kanun üç grup halinde saymıştır Bunlar:
 Birincisi, tüzel kişiliğe sahip ve sermaye şirketi olarak kurulmuş kredi kurumları, örneğin bankalardır.
 İkincisi, kredili satış yapan gerçek ve tüzel kişiliğe sahip müesseselerdir; fakat bu kurumların rehin hakkı, taşınır
işletme tesisatına dâhil olup kredili şekilde satışını yaptıkları mal ile sınırlanmıştır (TiRK m.2/1, 3/b).
 Üçüncüsü ise, kooperatiflerdir.
17_ Ticari işletme rehni aşağıdaki neleri kapsar?
 Ticaret unvanı, işletme adı,
 Rehnin tescili sırasında mevcut ve işletme faaliyetine özgülenmiş olan makine, araç, alet ve motorlu nakil araçları
(menkul işletme tesisatı),
 Marka, patent, lisans gibi sınai haklar.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 2 / 56
18_ Ticari işletme rehninin başlıca sonuçları şunlardır:
 Lex Commissoria Yasağı
 Bir Ticari işletme Üzerinde Birden Fazla Rehin Kurulabilmesi
 Rehin Kurulduktan Sonra işletme Sahibinin Yetkileri
 Borcun Ödenmemesinin Sonucu
 Rehin Hakkının Ayni Etkisi
 İyi niyetli iktisapların Durumu
 Medeni Kanun Hükümlerine Yollama
19_ İktisap nedir? Edinim, kazanım Demektir
20_ Lex Commissoria Yasağı nedir? Rehin hukukunun genel ilkesi uyarınca, tarafların, borcun zamanında ödenmemesi
halinde rehin konusu malların mülkiyetinin doğrudan doğruya alacaklıya geçmesi konusunda anlaşmaları geçersizdir
21_ Bir Ticari işletme Üzerinde Birden Fazla Rehin Kurulabilmesi olur mu? Aynı işletme üzerinde birden fazla rehin
kurulabilir. Bu olasılıkta borç ödenmezse rehnin tesis edildiği tarihe bakılır (TiRK m.8). Eski tarihli olan rehnin önceliği vardır.
22_ Rehin Kurulduktan Sonra işletme Sahibinin Yetkileri nelerdir? İşletme sahibi, işletmesinin faaliyetlerine devam
edebilmesi için her türlü işlemleri yapabilme yetkisine sahiptir (TiRK m.10/1). Fakat işletmeyi veya rehne dâhil bazı
unsurları devretmek, bir aynî hakla sınırlamak, başka bir yere taşımak veya başkaları ile değiştirmek için alacaklının rızasını almak zorundadır
23_ Rehin Hakkının Ayni Etkisi nedir? İşletme devredilse dahi, rehin hakkı ayni nitelikte olduğundan, rehinli alacaklı,
hakkını herkese karşı ileri sürülebilir
24_ İyi niyetli iktisapların Durumu nedir? Rehinden haberi olmaksızın sicil bölgesi dışında rehinli malları iktisap etmiş
olanların iyi niyeti korunur
25_ Tacir nedir? TTK m.12/1 uyarınca, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.
26_ Bir gerçek kişinin tacir sıfatını kazanabilmesi için şu üç koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
 Bir ticari işletmenin mevcut olması,
 Bu işletmenin çalıştırılması (faaliyet göstermesi, işletilmesi) ve
 Nihayet “kısmen de olsa kendi adına” işletilmesi
27_ Adi şirket nedir? İki veya dana çok kimsenin ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul
ettikleri ortaklık türüdür.
28_ Öyle meslekler vardır ki bunların ticaret yapmaları, bağlı oldukları özel mevzuat gereği yasaktır hangileridir, Devlet
memuru, öğretim üyesi, yargıç, noter ve avukat gibi. Eğer kişi yasak olduğu hâlde ticaretle uğraşırsa yine de tacir sayılır
29_ Bazı ticari faaliyetlerin icrası ise, belirli makamların iznine veya ruhsat alınmasına bağlıdır. Örnek: eczaneler, özel
dersaneler, ödünç para verme işleriyle uğraşmak için kurulan işletmeler, yabancıların izinle yapabilecekleri işler gibi
30_ İflas nedir? Borcunu ödemeyen borçlu hakkında, mahkemece malvarlığının tasfiyesine karar verilmesidir.
31_ Tüzel Kişilerde Tacir Sıfatının Kazanılması nasıldır? TTK m.16 tüzel kişiler başlığı altında, ticaret şirketleri, vakıflar,
dernekler ve kamu tüzel kişilerince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere kurulan
teşekkül ve kurumlar (KiT’ler gibi) şeklinde dörtlü bir bir ayrım yapmıştır
32_ Tacir sıfatının kazanılması şartları ve anı yönünden, üç tacir türü vardır: Gerçek kişi tacir, tüzel kişi tacir ve donatma iştiraki
33_ Ticaret şirketleri nelerdir? TTK m.124/1, ticaret şirketleri olarak, kollektif, komandit (adi komandit ve sermaye paylara
bölünmüş komandit), anonim, limited şirketleri ve kooperatifleri saymıştır. Ticaret şirketlerinin hepsi tüzel kişiliğe sahiptir
34_ Dernekler Nedir? Dernekler, şirketler gibi şahıs birliğidir. Fakat dernekler manevi amaçlı, şirketler maddi (ekonomik,
kazanç) amaçlı olmaları nedeniyle aralarında fark vardır. Dernekler manevi amaçlı olmalarına rağmen ticari işletme işletebilirler
35_ Tacir sıfatını kazanabilmek için vakıfların amaçlarına varmak için ticari işletme işletmeleri ve ayrıca gelirlerinin
yarısıdan fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcamamaları gerekir.
36_ Kamu Tüzel Kişilerine Ait Kurum ve Kuruluşlar kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre
yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından
kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. Bu kapsamda kamu iktisadi teşebbüsleri (KiT’ler) ile diğer kurum ve
kuruluşlar (örneğin, OYAK, TÜBiTAK, Üniversitelerin Basımevleri, Belediye Halk Ekmek Fabrikaları, Tanzim Satış
Mağazaları) örnek verilebilir.
37_ Donatma iştirakinin Tacir Sıfatı nedir? Birden çok kişinin paylı (müşterek) mülkiyet şeklinde sahip oldukları bir gemiyi,
bir sözleşme gereğince, hepsinin adı ve hesabına, deniz ticaretinde kullanmak ve menfaat sağlamak amacıyla
oluşturdukları birliğe donatma iştiraki denir (TTK m.1064/1). Donatma iştirakinin tüzel kişiliği yoktur ancak, TTK m.17
donatma iştirakini, doğrudan “tacirlere ilişkin hükümlere tabi” tutmuştur.
38_ Tüzel kişi tacirler de kendi içinde kaça ayrılır? Ticaret şirketleri, dernekler, vakıflar ve kamu tüzel kişilerine ait olup da
kendi kuruluş kanunu gereğince özel hukuka tabi olan veya ticari şekilde yönetilen kurum ve kuruluşlar olarak dört türe ayrılır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 3 / 56
39_ Tacir Olmanın Sonuçları nelerdir?
 İflâsa Tabi Olma
 Basiretli Bir iş Adamı Gibi Davranma
 Ücret ve Faiz isteme Hakkı
 Ücret ve Cezai şartın Azaltılmasını isteyememe
 Fatura Düzenleme
 Fatura ve Teyit Mektubuna itiraz Etme
40_ İflâsa Tabi Olma Nasıl olur?
 Ticaret siciline kaydolma
 Ticaret ve gerekirse sanayi odalarına kaydolma (5174 Sayılı Kanun),
 Ticaret unvanı seçme ve kullanma zorunluluğu (TTK m.18, m.39 vd.),
 Ticari iş karinesine tabi olma (TTK m.19/1),
 Ticari örf ve adetlere tabi olma (TTK m.2/3),
 Ticari defterler tutma (TTK m.18/1 ile m.64 vd.) sayılabilir.
41_ Basiretli Bir iş Adamı Gibi Davranma nedir? Tacirler, ticari faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle
yükümlüdürler(TTK m.18/2). Burada, tacirin kendi işlerinde göstere geldiği özen (sübjektif ölçüt) değil, objektif ölçüt
uygulanmakta olup, aynı koşullar altında bulunan normal bir tacir nasıl davranacak idiyse, o davranış ölçüt alınır.
42_ Ücret ve Faiz isteme Hakkı nedir? TTK m. 20’ye göre tacir, yaptığı iş ve gördüğü hizmetler için ücret, yaptığı masraflar
için avans ve faiz istemeye yetkilidir. Hükmün mantığı, ticaret hayatında her şeyin bir bedeli olması ve hiçbir şeyin kural
olarak karşılıksız yapılmamasıdır
43_ Bir Takım ihbar ve ihtarlar için şekle Uyma Gereği nasıl olur? TTK m.18/3 uyarınca, tacirler arasında, diğer tarafı
temerrüde düşürmek, sözleşmeden dönmek veya sözleşmeyi feshetmek amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların şu dört
yoldan birisi ile yapılmaları gerekir: Noter kanalı ile taahhütlü mektup ile telgrafla ya da güvenli elektronik imza
kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile.
44_ Hapis Hakkı Nedir? Alacaklının, borçlunun rızasıyla zilyedi olduğu (elinde bulundurduğu) taşınır mal veya kıymetli
evrakı, bu eşyayla bağlantılı olan alacağını elde edinceye kadar borçluya vermeme hakkıdır.
45_ Hapis hakkın kullanılabilmesi üç koşulun gerçekleşmesine bağlıdır: Alacaklı, borçluya ait taşınır bir eşya ya da
kıymetli evraka borçlunun rızası ile zilyet olmalıdır; alacaklının alacağı muaccel olmalıdır; nihayet, alacak ile zilyetlik
konusu ilişki arasında tabii bir bağlantı bulunmalıdır.
46_ Temerrüt nedir? Borçlunun borcunu ödemekte veya alacaklının alacağını almakta gecikmesidir.
47_ Ayıp hâlinde alıcıya dört seçimlik hak tanımıştır:
 Alıcının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkı;
 Satılanı alıkoyup, ayıp oranında bedelde indirim yapılmasını isteme hakkı;
 Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, tüm masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını
isteme hakkı;
 İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini talep hakkı.
48_ Bir işin ticari sayılabilmesi için aşağıda belirtilen dört ölçütten en az birisine uygunluk taşıması gerekir. TTK’da
Düzenlenen işler TTK m.3 uyarınca, bu kanunda düzenlenen hususlar, tarafların tacir olup olmadığına veya işin ticari
işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticaridir. iki esnaf arasında çek düzenlenmesi, at arabası ile
taşımacılık yapılması ve birkaç kişinin bir araya gelip ticaret şirketi kurması gibi, TTK’da düzenlenen tüm hususlardan
doğan işler ticaridir.
49_ Ticari işin ölçütleri nelerdir?
 TTK da düzenlenen işler
 Bir Ticari işletmeyi ilgilendiren işler
 Ticari iş Karinesi
 Taraflardan Birisi için Ticari Olan Sözleşmeler
50_ Müteselsil borçluluk nedir? İki veya daha fazla kimsenin, bir borcun tamamından, borçluya karşı asıl borçlu sıfatıyla
sorumlu tutuldukları borçluluk türüdür.
51_ Defi nedir? Davalının borcunu özel bir nedenden dolayı yerine getirmekten kaçınmasına olanak veren haktır.
52_ Ticari işlere Bağlı Sonuçlar nelerdir?
 Ticari işlerde Teselsül Karinesi (Müteselsil Borçluluk Kuralı)
 Ticari işlerde Faiz
 Ticari işlerde Faizin Özellikleri
53_ Ticari işlerde Faizin Özellikleri nedir? Kararlaştırılmamış Olsa Bile Faiz istenebilmesi Bileşik Faizin istinaden Geçerli
Olması Daha Yüksek Oranda Temerrüt Faizi istenebilmesi
54_ Temerrüt faizi nedir? Borçlunun borcunu yerine getirmekte gecikmesi durumunda ödenmesi gereken faizdir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 4 / 56
55_ Mutlak Ticari Davalar iki grupta ele alınmalıdır.
 TTK m.4/1’de Sayılan Hususlardan Doğan Hukuk Davaları
 Özel Kanun Hükümleri Gereği Ticari Sayılan Davalar
56_ TTK m.4/1’de Sayılan Hususlardan Doğan Hukuk Davaları hangileridir? TTK’da düzenlenen hususlardan doğan
davalar (Taşıma, ticaret sicili, acentalık, kıymetli evrak, ticaret şirketleri, cari hesap gibi) başta gelmek üzere, hangi
düzenlemelere ilişkin hukuk davalarının ticari olduğu kanunda, altı bent hâlinde sayılmıştır.
57_ Özel Kanun Hükümleri Gereği Ticari Sayılan Davalar hangileridir? Özel bazı kanunlar, düzenledikleri hususların ticari
dava konusu olacağını veya ticaret mahkemesinde görüleceğini açıkça düzenlemiştir. Örneğin, finansal kiralama
sözleşmesinden doğan davalar (FKK m.31), Kooperatifler Kanunu’na dayanan davalar (KoopK m.99 ), iflâs davası (iiK m.
154), ticari işletme rehninden doğan davalar (TiRK m.22) gibi.
58_ Her iki Taraf için Ticari Sayılan Hususlardan Doğan (Nispî Ticari) Davalar hangileri? Hüküm gereği, bu kapsama giren
ve uygulamada çok sık kullanılan satım, kira, ödünç, eser, hizmet gibi sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların ticari davaya
konu olabilmesi için her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmaları şarttır.
59_ Ticari Davaların Görüleceği Yerel Mahkemeler hangileridir? Aksine özel bir hüküm bulunmayan hâllerde, ticari
davalar, eğer Ticaret Mahkemesi varsa orada; yoksa Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür
60_ Ticari işletme hangi kanunda düzenlenmiştir? Devir konusunda, hem TTK’da, hem TBK’da düzenleme vardır. Rehin
ise, “Ticari işletme Rehni Kanunu” nda düzenlenmiştir.
61_ Ticari işlere uygulanacak hüküm farklılığı, adi işlere oranla, müteselsil sorumluluk ve daha yüksek temerrüt faizi
isteme olanağı gibi, ayrı sonuçlar doğurabilir
62_ Ticari davalar üç gruba ayrılır bunlar hangileri?
 Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına dahi bakılmaksızın, kanunun ticari saydığı davalardır;
bunların büyük çoğunluğu, TTK m. 4’de sayılmıştır; gerisi de başka kanunlarda gösterilmiştir.
 İkinci grup, en az bir ticari işletmeyi ilgilendirmek şartıyla ticari sayılan, havale, saklama sözleşmesi ve fikir ve sanat
eserleri hukukundan doğan davalarla sınırlıdır.
 Son grup ise, ilk iki gruba girmeyen, fakat her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren davalardır. Davanın ticari
olması, davanın görüleceği mahkeme en başta gelmek üzere, davada kullanılacak ispat araçları (özellikle ticari
defterler ve fatura gibi) ve mahkemenin uygulayacağı yargılama usulü bakımlarından önemlidir.
2 Ünite (Ticaret Sicili, Ticaret Unvanı, Haksız Rekabet)
63_ Sicil Çeşitleri Hangileridir. Tapu sicili, maden sicili, gemi sicili, petrol sicili, sanayi sicili, trafik sicili, nüfus sicili, uçak
sicili, marka sicili, dernekler sicili, tasarım sicili, patent ve marka vekili sicili gibi. TTK m.24 (eTK m.26) vd.’ne dayanılarak
çıkarılmış olan “Ticaret Sicili Tüzüğü”nde düzenlenmiş bulunan ticaret sicili de açıklayıcı, kurucu ve kanıtlayıcı işlevler
gören genel bir sicildir.
64_ Ticaret sicili Nedir? Çoğunlukla ticari işletme ile ilgili olan birtakım belge, bilgi olay ve işlemlerin kaydedilmesi, varlık
kazanması veya açıklanması ile üçüncü kişilerin bilgi edinmesine ve kanıtlamaya hizmet eden kamusal bir örgüttür.
65_ Tüzük nedir? Bir kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere kanuna aykırı olmamak
şartıyla ve Danıştay incelenmesinden geçirilerek Bakanlar kurulunca çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.
66_ Ticaret sicili nerede tutulur? Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın gözetim ve denetiminde, ticaret ve sanayi odaları veya
ticaret odaları bünyesinde kurulacak ticaret sicil müdürlükleri tarafından tutulur.
67_ Lafız nedir? Kanun metinlerinde kullanılan sözlerin anlamıdır.
68_ Sicilde yapılabilecek işlemler, tescil, tadil ve terkin olmak üzere üç türlüdür. Tapu sicilinden farklı olarak ticaret
sicilinde şerh işlemi yoktur.
 Tescil: Bir hususun ilk defa sicile geçirilmesi (kayıt),
 Tadil: Mevcut bir kayıtta değişiklik yapılması (değişiklik),
 Terkin: Mevcut kaydın silinmesidir (TST m.9/2).
69_ Talep süresi nedir? Aksine hüküm yoksa tescili gerekli işlemin veya olgunun gerçekleştiği; tamamlanması bir senet
veya belgenin düzenlenmesine bağlı durumlarda, senet veya belgenin düzenlenme tarihinden itibaren on beş gündür. Sicil
çevresi dışında oturan kişiler için bu süre bir aydır
70_ Sicil müdürü tescil talebini hemen yerine getirmez. Gerekli incelemeleri yapar. Şu hususları araştırır:
 Tescili istenen hususta kanuni şartların mevcut olup olmadığı (TTK m.32/1),
 Tescili istenen hususun kamu düzenine ve emredici hükümlere uygunluğu (TTK m.32/2 ve 3),
 Tescili istenen hususun gerçeğe uygunluğu ve aldatıcı olmaması (TTKm.32/3),
 Talepte bulunan kişinin kimliği ve yetkisi (TTK m.29/2).
71_ İncelemenin Sonuçlanması ve itiraz Sicil müdürü, yapacağı inceleme sonrası üç türlü davranabilir:
 Talebe uyar, olumlu karar verir.
 Olumsuz karar verir, talebi reddeder.
 Geçici tescile karar verir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 5 / 56
72_ Aleni nedir? Açık olma demektir.
73_ Ticaret sicilinin etkisi kural olarak açıklayıcı olup şu istisnai hallerde kurucu etkisi vardır:
 Ticari işletme rehninin kurulması (TiRK m.5/1),
 işletme adı ve ticaret unvanının özel olarak korunması (TTK m.50,52 ve 53),
 Ticaret şirketlerinin kuruluşu (TTK m.232,317,355,588, KoopK m.),
 Ticaret şirketlerinin birleşmesi, bölünmesi ve tür değiştirmesi (TTK m.153,179, 189),
 Anonim şirketlerde kuruluştan sonra devralmaya ilişkin sözleşmelerin geçerli olması (TTK m.356),
 Anonim şirketlerde ana sözleşme değişiklikleri ve esas sermaye artırımlarının üçüncü kişilere karşı hüküm
doğurması (TTK m.455,456/5).
74_ Ticaret Unvanının Oluşturulmasındaki Sistemler Bu konuda, serbestlik, gerçeklik ve karma olmak üzere üç farklı
sistem kullanılmaktadır.
75_ Gerçeklik sisteminde Unvanlar ve Hangi unvandan alınma? Seçilen bir unvanın gerçeğe tam uygun olması
gerekir.Fransız Hukuku’nun sistemidir. Serbestlik sisteminde, bir tacir, istediği şekilde ticaret unvanını oluşturabilir. Anglo-
Amerikan Hukuku ve 1998 yılındaki Alman Ticaret Kanunu değişikliklerinden itibaren Alman Hukukunda uygulanan
sistemdir. Karma sistemde ise, kural olarak seçilecek unvan gerçeğe uygun olmalıdır. Fakat unvanın değişikliklerden
etkilenmediği hâller ile unvana eklenti yapılan hâllerde bu kuralın istisnalarının ortaya çıktığı söylenebilir. Türk Hukukunda
karma sistem uygulanır.
76_ Ticaret Kanunu uyarınca unvanın oluşturulmasını incelerken çekirdekle, ekler kısmı ayrı ayrı ele alınmalıdır. Çünkü
ticaret unvanı= çekirdek kısım + ihtiyari veya zorunlu eklerden meydana gelir.
77_ Ticaret şirketleri Hangi isim şekliyle kurulur?
 Kollektif şirket: TTK m.42/1 uyarınca, ticaret unvanında tüm ortakların veya hiç olmazsa birisinin kısaltılmaksızın
ad ve soyadı ile şirket ve türünü gösteren ibare bulunmalıdır. Örneğin, Ali Taş ve Veli Kaya Kollektif şirketi ya da Ali
Taş Kollektif şirketi gibi.
 Komandit şirket: Gerek adi, gerek paylı komandit şirketlerde iki tür ortak vardır. Ortaklardan bir kısmı komandite
(sınırsız sorumlu), diğer bir kısmı ise komanditer (sınırlı sorumlu) ortaktır. TTK m.42/2’ye göre, unvanda komandite
ortaklardan en az birisinin kısaltılmaksızın ad ve soyadı ile şirket ve türünü gösteren ibare bulunmalıdır.
Komanditer ortağın ismi unvanda bulunamaz. Buna rağmen ismine unvanda yer verilen komanditer ortak,
komandite ortak gibi sorumlu olur (TTK m.320); ayrıca cezai yaptırım uygulanır (TTK m.51/2).
 Anonim ve Limited şirket ile Kooperatif: TTK m.43’e göre, bunların unvanlarında mutlaka işletme konusu ile şirket
ve türünü gösteren ibare bulunmalıdır. Örneğin, “inşaat ve Ticaret Anonim şirketi” (veya Aş), “Turizm ve Seyahat
Limited şirketi”, “Yapı Kooperatifi” gibi. Fakat unvana bir gerçek kişinin ad ve soyadı eklenirse, şirket ve türünü
gösteren ibareler kısaltılamaz. Dernek, Vakıf ve Diğer Tüzel Kişiler: TTK m.44/1 gereği, ticaret unvanları adlarından oluşur.
 Donatma iştiraki: TTK m.44/2’ye göre unvanı, müşterek donatanlardan birinin ad-soyadı veya gemi adı ile
donatma iştirakini gösteren ibareden oluşur. “Temel Oşu Donatma iştiraki” veya “Karadeniz Gemisi Donatma iştiraki” gibi.
78_ Ek seçmek kural olarak ihtiyari, istisnaen zorunludur. Ek seçmenin zorunlu olduğu istisnai hâller şunlardır:
 TTK m.45 gereği, bir ticaret unvanına, Türkiye’nin herhangi bir yerinde daha önce tescil edilmiş bir ticaret
unvanından ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapmak zorunludur. şu hâlde tescilli unvanlar, tüm
Türkiye’de korunmaktadır.
 TK m.48/1’e göre her şube, merkezinin unvanına şube olduğunu belirten ek yapmak zorundadır. “Türkiye iş
Bankası Hereke şubesi” gibi. Ayrıca TTKm.48/3’e göre, merkezi yurt dışında olan bir işletmenin Türkiye’deki
şubesinin unvanında, merkezin ve şubenin bulunduğu yer ile şube ibaresinin yer alması gerekir.
 Bir şirket sona ermiş ve malvarlığının tasfiyesine başlanmış ise, unvanının sonuna “tasfiye hâlinde” ibaresinin
eklenmesi gerekir (TTK m.269, 328 ve 533).
79_ Her tacir hangi süre içinde kayıt olmak zorunda? Açıldığı günden itibaren on beş gün içerisinde, işletmesini ve seçtiği
ticaret unvanını tescil ettirmek zorundadır (TTK m.40/1). Tacir, işletmesiyle ilgili işlemleri yaparken ve senetleri imzalarken
bu unvan altında imza atmalıdır
80_ Kanunun izin verdiği hâllerde unvan, değişmesine gerek kalmaksızın, olduğu gibi kullanılabilir.TTK m.47’de üç hâl
vardır. Bunlara bir de dördüncü hâli eklemek gerekir.
 Unvanda adı yazılı kişinin adı değişse bile unvan olduğu gibi kalabilir (TTKm.47/1).
 Kollektif ve komandit şirkete ve donatma iştirakine yeni bir ortak girerse unvan değişmeden kalabilir (TTK m.47/2).
 Ortağın ölümü üzerine onun yerine geçen mirasçıları şirketin devamına oy birliğiyle karar verirlerse veya şirkete
girmemekle birlikte yazılı şekilde rızalarını gösterirler ise ölen kişinin adı unvanda kullanılabilir. Şirketten ayrılan
ortağın rızası alınarak isminin unvanda kalması da sağlanabilir (TTK m.47/2).
 Unvan ancak işletmeyle birlikte devredilebilir; devralan, unvanı aynen kullanma hakkına sahiptir. Fakat unvan
hariç işletme devri, sözleşmede kararlaştırılabilir (TTK m.49), bu hâlde, işletme sahibi değişmesine rağmen unvan
değişmeyebilir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 6 / 56
81_ Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde kullanılması durumunda hak sahibi;
 Bunun tespitini,
 Kullanımının yasaklanmasını,
 3. Haksız olarak kullanılan unvan tescil ettirilmiş ise değiştirilmesini veya silinmesini,
 Tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını,
 Zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, failin
tecavüz sonucunda elde etmesi mümkün görülen menfaat karşılığına hükmedebilir (TTK m 52/1).
 Ayrıca, masrafı karşı taraftan alınmak üzere hükmün gazetede yayınlanması talep edilebilir (TTK m.52/2). Amaç,
üçüncü kişiler nezdinde sarsılan itibarı bir ölçüde olsun onarmaktır.
82_ Marka nedir? Markanın tanımı, 556 Sayılı KHK’nın 5 inci maddesinde yapılmıştır: Bir işletmenin mal ve hizmetlerini
başka işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller,
her şer, sayılar gibi malların biçim ve ambalajlarının çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, basım
yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her tür işarete marka denir.
83_ Marka başlıca üç işleve sahiptir bunlar? Reklam işlevi, Garanti işlevi, Kaynak Belirtme işlevi
84_ Markayı iki ölçüte göre sınıflandırabiliriz.
 Nitelikledikleri (işaretledikleri) Açısından
 Kullananlar Açısından
85_ Nitelikledikleri (işaretledikleri) Açısından
 Mal Markaları
 Hizmet Markaları
86_ Kullananlar Açısından
 Bireysel (Ferdi) Markalar
 Ortak Markalar
 Garanti Markaları
87_ Coğrafi işaretlerin markadan farkları şunlardır:
 Marka, çoğunlukla malı üreten veya piyasaya süren işletmeyi gösterir. Oysa coğrafi işaretler, malın hangi coğrafi
yerden, bölgeden veya ülkeden çıktığını gösterir.
 Marka bireysel tanıtma aracıdır. Onu üreten, piyasaya süren firmayı tanıtır. Coğrafî işaretler ise kollektif tanıtma
aracıdır.
 Marka üzerindeki hak devredilebilir. Coğrafî işaretler üzerindeki hak devredilemez, yalnızca hak sahiplerince
kullanılır (555 s. KHK m.17).
88_ Ticaret Unvanı ve işletme Adından neler anlaşılır? Ticaret unvanı işletmenin sahibini, işletme adı ise işletmenin
kendisini tanıtmaya yaramaktadır. Oysa marka, işletmenin ürünlerini tanıtmaya ve benzerlerinden ayırt etmeye hizmet eder.
89_ Marka Kullanılmasında Sistemler Bu konuda üç sistem vardır, zorunluluk sistemi, serbestlik sistemi ve karma sistem
90_ Marka Korumasından Yararlanacak Kişiler KHK’nın 3 üncü maddesi, bu kişileri saymıştır.
 TC. sınırları içerisinde ikametgahı olan veya sınaî veya ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler veya,
 Paris Sözleşmesi yahut Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dâhilinde başvuru hakkına sahip kişiler,
 Ayrıca KHK kapsamına girmemekle birlikte, kendi ülkesinde Türk vatandaşlarına koruma sağlayan yabancı
ülkelerin vatandaşları da karşılıklılık ilkesi çerçevesinde Türkiye’de marka korumasından yararlanabilir.
91_ Marka Tescilinde Red Nedenleri 556 s.KHK hükümleri çerçevesinde bir markanın tesciline engel oluşturan nedenler
incelerken ikili bir ayırım yapmak lazımdır.
92_ Mutlak Red Nedenleri nedir? Bir kişi markasını tescil ettirmek için müracaat ettiğinde mutlak red nedenlerinden birisi
varsa, başvurunun TPE tarafından resen reddi gerekmektedir. Bu nedenler KHK m.7’de sayılmıştır:
 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler,
 Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış
bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar,
 Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği,
hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve
adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.
 Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları
ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar,
 Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine
malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler,
 Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar,
TİCARET HUKUKU
Sayfa 7 / 56
 Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesi’nin 2’nci mükerrer 6’ncı
maddesine göre reddedilecek markalar,
 Paris Sözleşmesi’nin 2’nci mükerrer 6’ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi,
kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler
veya nişanları içeren markalar,
 Sahibi tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesi’nin 1’inci mükerrer 6’ncı maddesine göre tanınmış markalar,
 Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar,
 Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar.
93_ Nisbî Red Nedenleri Bu nedenlerden birisinin varlığı durumunda ancak ilgili bir kişinin (tescil edilmiş ya da tescil
başvurusu yapılmış bir marka sahibinin) itirazı üzerine TPE tescil başvurusunu reddedebilmektedir. Yoksa Enstitü
başvuruyu kendiliğinden reddedememektedir.Bu nedenler KHK m.8’de düzenlenmiştir:
 Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı
ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
 Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı
veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle
aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma
ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu
ihtimalini de kapsıyorsa.Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için,
marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine
red edilir.
94_ Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili
istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
 Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan
tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
 Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.
95_ Böylece, bir kişinin ilerde kullanmak üzere marka tescil ettirmesi (ihtiyat markası) yolu, kapatılmak istenmiştir.
Başvuru yapabilmek açısından iki hâlde belirli süreli bir rüçhan (öncelik) hakkı söz konusudur (KHK m.25-28):
 Milletlerarası sözleşmelere (Paris Sözleşmesine) dayanarak yabancı bir ülkede usulüne uygun olarak marka tescili
için başvuranlar, başvuru tarihinden itibaren altı ay süreyle aynı marka için tescil belgesi almak üzere Türkiye’de
başvuru yapma konusunda rüçhan hakkına sahiptirler (KHK m.25).
 Tescil başvurusundaki markanın kullanılacağı mal veya hizmetleri, Türkiye’de ya da Paris Sözleşmesi’ne taraf
ülkelerden birisinde açılan sergilerde teşhir eden kişiler de teşhir tarihinden itibaren altı ay süreyle, tescil belgesi
almak üzere Türkiye’de başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanırlar (KHK m.26).
96_ Türk Patent Enstitüsü daha sonra şu hususlarda inceleme yapacaktır:
 şekli açıdan: KHK m.23’de öngörülen belgelerin tamam olup olmadığı,
 şekli eksiklik içerip içermediği incelenir. Eksiklik varsa o eksiklikler tamamlattırılacak, gerekirse başvuru
reddedilecektir.şekli eksiklik yok ise, marka tescil başvurusu tarih, saat ve dakika itibariyle kesinleşir (KHK m.29-30).
 Yetki açısından: Başvuran kişinin yetkili olup olmadığı incelenip yetkisiz bir kişinin başvurusu reddedilecektir (KHK
m.3,31).
 Mutlak red nedenleri açısından: TPE, şekli açıdan eksiği bulunmayan başvuruları, red için kesin nedenler açısından
inceleyecek mutlak red nedeni varsa talebi reddedecektir (KHK m.7,32). KHK m.29-32’de öngörülen şartlar tamam
isebaşvuru, Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanır.
97_ Tescil, marka sahibine hem hak sağlar, hem de yükümlülük getirir:
 Tescil edilen marka sahibine tekel hakkı sağlar (KHK m.9-13). Yani artık o markayı ancak marka sahibi ve/veya
onun izniyle bir başkası kullanabilir (KHK m.15 vd.). Markaya tecavüz etmek isteyen kişilere karşı hukuksal
korumadan yararlanabilir (KHK m.61 vd.). Tescil edilmiş markanın koruma süresi on yıldır; bu süre yenilenebilir
(KHK m.40,41). Koruma süresinin bitiminden başlayarak altı aylık süre içerisinde yenileme talebinde bulunulmadığı
takdirde marka hükümsüz sayılır (KHK m.41/son). şu hâlde koruma süresi, on yıla ilaveten altı ay daha devam
etmektedir.
 Tescilli marka sahibi, markasını kullanmakla yükümlüdür. Tescilden itibaren beş yıl içerisinde, haklı bir neden
olmaksızın markanın kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıl kesintisiz ara verilmesi hâlinde marka iptal edilir.
Hangi hallerin kullanma sayılacağı KHK’da gösterilmiştir (KHK m.14).
98_ Marka ile ilgili Hukuki işlemler nelerdir? Marka bir takım hukuki işlemlere konu edilebilir. Satılabilir, devredilebilir,
haczedilebilir, lisans sözleşmesine konu yapılabilir, rehnedilebilir, miras yoluyla geçebilir. Tescilli marka üzerindeki
sağlararası hukuki işlemler yazılı şekle bağlıdır (KHK m.15). Fakat markalar finansal kiralama sözleşmesine konu olamazlar
(FKK m.5).
TİCARET HUKUKU
Sayfa 8 / 56
99_ Lisans sözleşmesi nedir? Marka sahibinin (lisans veren) markayı kullanma hakkını bir bedel karşılığı lisans alana
verdiği sözleşmedir
100_ Tescilli bir markaya tecavüz halinde marka sahibinin açabileceği hukuk davaları ve yöneltebileceği talepler KHK
m.62’de sayılmıştır:
 Tecavüzün fiillerinin durdurulması (men),
 Eski halin iadesi (tecavüz öncesi durumun sağlanması),
 Maddi (KHK m.66-68) ve gerekirse manevi tazminat,
 Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretimi veya kullanımı cezayı gerektiren eşya ile bu eşyayı üretmeye yarayan
araç, makine vb. el konulması,
 El konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınması,
 Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirler alınması (el konulan ürün ve eşyalar üzerinden markanın silinmesi
veya tecavüzün önlenmesi açısından kaçınılmaz ise imhası),
 Mahkeme kararını kamuya ilânı ve ilgililere tebliğ edilmesi (KHK m.72),
 Fiillerin tecavüz olup olmadığının tepiti (KHK m.74),
 Anılan talepleri içeren dava ile birlikte veya davadan önce ihtiyati tedbire karar verilmesi de istenebilir (KHK m.76-
78).
101_ Görevli mahkeme hangileridir? Adalet Bakanlığınca kurulacak ihtisas mahkemeleridir.
102_ Markanın Hükümsüzlüğü nedir? KHK m.42’de sayılan hallerde, zarar gören veya Cumhuriyet Savcısı ya da ilgili resmi
makamların (TPE gibi) talebi üzerine mahkemece, markanın hükümsüz sayılmasına karar verilebilir. Karar, herkese karşı ve
kural olarak geçmişe etkilidir Hükümsüzlük hâlleri şunlardır:
 7’nci maddede sayılan haller. (Ancak, 7nci maddenin (ı) bendinde belirtilen tanınmış markalarla ilgili davanın tescil
tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası süreye bağlı
değildir.)
 8 inci maddede sayılan haller. (Ancak, 8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde açılan davada önceki hak sahibi
koruma süresinin bitiminden itibaren 2 yıl içerisinde markasını kullanmamışsa bu bir hükümsüzlük nedeni
sayılmaz.)
 14 üncü maddeye aykırılık. (Ancak, 5 yılın dolması ile davanın açıldığı tarih arasında ciddi biçimde kullanma
hükümsüzlük nedeni sayılmaz. Dava açılacağı düşünülerek kullanma gerçekleşmiş ise mahkeme davanın
açılmasından önceki üç ay içerisinde gerçekleşen kullanmayı dikkate almaz.)
 Marka sahibinin davranışları nedeniyle, marka mal ve hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmiş ise,
 Hak sahibi veya yetkili kıldığı kişi tarafından kullanım sonucunda tescil edildiği mal ve hizmetlerin niteliği, kalitesi,
üretim yeri ve coğrafi kaynağı konusunda halkta yanlış anlama ihtimali var ise,
 59 uncu maddeye aykırı kullanım.
103_ Hükümsüzlüğün geriye dönük etkisi, aşağıdaki durumları etkilemez:
 Markanın hükümsüz sayılmasından önce, bir markaya tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve
uygulanmış kararlar,
 Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce, yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. (Ancak, hal ve şartlara
göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi
mümkündür.)
104_ Ülkemizde, Rekabet Hukuku mevzuatı içerisinde dört yasal düzenleme yürürlüktedir.
 Tekelleşmeyi ve piyasadaki hâkim durumun kötüye kullanılmasını önlemek için Anayasa’nın 167’nci maddesine
dayanılarak 1994’de çıkarılmış olan 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun.
 Haksız rekabeti önlemeye yönelik yasalar (TBK m.57, TTK m.54 vd. ve 3577 Sayılı ithalatta Haksız Rekabetin
Önlenmesine ilişkin Kanun). Bizim bu ders kapsamındaki asıl inceleme konumuz, TTK’ daki hükümlerdir
105_ Haksız rekabetten söz edebilmek için gerekli unsurlar, tanımdan ve haksız rekabet davalarına dair TTK m.56’dan
çıkarılabilir:
 Rakipler arasında veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen davranış veya ticari uygulama
söz konusu olmalıdır. Böylece haksız rekabet kurallarının koruma alanı genişletilmiş olmakta, sadece rakipler arası
yarışı esas alan eski koruma sistemi devre dışı kalmaktadır.
 Davranış veya uygulama, dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmalıdır. Aldatıcı hareket, dürüstlük kuralına zaten
aykırılık taşıyacağı için, bunun ayrıca vurgulanması gereksiz gözükmektedir. Haksız rekabet davalarını düzenleyen
TTK m.56’dan da açıkça anlaşıldığı üzere, failin kusuru, haksız rekabetin bir unsuru olmayıp, sadece, tazminat
talebi için zarar ile birlikte ispatı gereken hususlardan birisidir.
 Davranış veya uygulama zarara veya en azından zarar tehlikesine yol açmalıdır (TTK m.56/1). Bu hükme göre,
tazminat talebi için zarar tehlikesi yeterli olmayıp zararın varlığı şarttır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 9 / 56
106_ Sözleşmeyi ihlale veya Sona Erdirmeye Yöneltmek Kanunda, bu ikinci kategoriye giren örnek olarak özellikle
gösterilen dört hâl mevcuttur:
 Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı
davranmaya yöneltmek,
 Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, hak etmedikleri ve onları işlerinin ifasında
yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek kendisine veya başkalarına
çıkar sağlamaya çalışmak,
 işçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye
veya ele geçirmeye yöneltmek,
 Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi
yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan
alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
107_ Başkalarının iş Ürünlerinden Yetkisiz Yararlanmak Bu üçüncü kategoriye giren örnek olarak özellikle gösterilen üç
hâl mevcuttur:
 Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
 Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş
veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde yararlanmak,
 Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma
yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak
108_ Başlıca Haksız Rekabet Örnekleri şunlardır?
 Dürüstlük Kuralına Aykırı Reklamlar ve Satış Yöntemleri ile Diğer
 Hukuka Aykırı Davranışlar
 Sözleşmeyi ihlale veya Sona Erdirmeye Yöneltmek
 Başkalarının iş Ürünlerinden Yetkisiz Yararlanmak
 Üretim ve iş Sırlarını Hukuka Aykırı Olarak ifşa Etmek
 İş şartlarına Uymamak
 Dürüstlük Kuralına Aykırı işlem şartları Kullanmak
109_ Dürüstlük Kuralına Aykırı işlem şartları Kullanmak Son kategoride örnek olarak özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer
taraf aleyhine;
 Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan veya
 Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem
şartlarını kullananların dürüstlüğe aykırı davranmış olacağı belirtilmiştir.
110_ haksız rekabet nedeniyle açılabilecek hukuk davalarını ve bunları açabilecek kişileri düzenlemiştir. Açılabilecek
davalar ve ileri sürülebilecek talepler şunlardır:
 Haksız rekabetin tespiti,
 Haksız rekabetin önlenmesi (devam eden ve tekrar tehlikesi olan fiillerde),
 Haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla
yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde
etkili olan araçların ve malların imhası (Örneğin, iltibasa yol açan markayı içeren ambalaj ve etiketlerin toplanması
ve imhası, haksız rekabet konusu vasıfsız ve boş tüplerin imha edilmesi gibi.(Bkz. Arkan ve orada anılan Yargı tay
11. HD. Kararı).
 Zarar varsa tazminat (maddi tazminat olarak mahkeme, failin tecavüz sonucunda elde etmesi mümkün görülen
menfaat karşılığına hükmedebilir (TTK m.56/1),
 TBK m.58’deki şartlar varsa manevi tazminat.
111_ TBK m.58’e göre hangileri? “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi
tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”
112_ Haksız rekabette zamanaşımı süresi, dava hakkının doğduğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde
doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 10 / 56
Ünite 3 ( Ticari Defterler, Tüccar Yardımcıları ve Cari Hesap)
113_Tacir neden defter tutar? Ticari işletmesinin ekonomik ve mali durumunu, borç-alacak ilişkilerini ve her iş yılı içinde
elde edilen sonuçları belirlemek amacıyla defter tutmak zorundadır
114_ Sayılan bu yarar ve çıkarlar nedeniyle, defter tutmanın çeşitli hukuk dalları açısından öneme sahip olduğunu ve
düzenlendiğini görmekteyiz
 Medeni usul hukuku ve ticaret hukuku açısından, defterler mahkemede delil olarak kullanılabilir (HMK m.222),
 Vergi hukuku açısından, vergi yükümlüsü ve matrahının saptanabilmesinde defterler büyük önem taşır
 İcra-iflâs hukuku açısından bir tacirin iflâs etmesi durumunda hileli veya taksiratlı iflâs durumu araştırılırken
bakılacak temel belgelerden birisi ticari defterlerdir (iiK m.310, b.5 vd.).
115_ Defter Tutmakla Yükümlü Olanlar kimlerdir?
 Öncelikle tacirler defter tutmakla yükümlüdür (TTK m.18/1,64/1),
 Esnafın defter tutma yükümü TTK açısından yoktur.
 Birden çok işletmesi bulunan tacirin,
 Her bir işletme için ayrı defter tutması gerekmektedir.
 Buraya, tacir sayılanlar ile tacir gibi sorumlu olanları eklemek gerekir. TTK m.17 gereğince,
 Tacir hükümlerine tabi tutulan donatma iştiraki de defter tutma yükümlüsüdür.
 Eğer bir ticari işletme adi şirket aracılığı ile işletiliyorsa adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığı için, defter tutma
yükümü adi şirketin ortaklarına aittir.
116_ Defter Tutuluş ilkeleri nelerdir? Defterler ve diğer kayıtlar, ilgili belgelerin dosyalanması yoluyla veya veri taşıyıcıları
aracılığı ile tutulabilir; yeter ki bu yöntemler, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olsun. Saklama süresinde ulaşılması
ve her zaman kolayca okunabilmesi mümkün kılınmak şartı ile defter ve diğer kayıtlar, elektronik ortamda da
tutulabilir(TTK m.65/4).
117_ Yükümlülüğe Aykırılığın Yaptırımları nelerdir? TTK Açısından Defter tutma yükümüne dair TTK hükümlerine aykırılık,
özel cezai yaptırıma bağlanmıştır (TTK m.562/1 ve 2). Hüküm uyarınca, defterleri hiç veya gerektiği şekilde tutmamak,
gerekli onayları yaptırmamak, hileli envanter çıkarmak, belgelerin kopyasını sağlamamak ve belgeleri ibraz edememek,
dört bin T idari para cezası gerektirmektedir (TTK m.562/1). 660 Sayılı KHK ile kurulan Kamu Gözetimi Kurumunun
yetkilerini düzenleyen TTK m.88’e aykırılık da dört bin T idari para cezası yaptırımına bağlanmıştır (TTK m.562/2). İlk
Açısından iflâs eden bir tacir, defterlerini hiç veya kanuna uygun tutmamış ise, taksiratlı müflis sayılmakta ve
cezalandırılmaktadır (iiK m.310/5, TCK m.162). Ayrıca, defterlerin tutulmamış olması, konkordato talep eden borçlunun
mühlet talebinin de reddine yol açmaktadır (iiK m.285/1, 286).HMK Açısından Açılış ve kapanış onayları yapılmamış olan
veya içerikleri birbirini doğrulamayan defterler, sahipleri aleyhine delil olabilmektedir (HMK m.222/4). Defterlerin
sahipleri lehine delil oluşturabilmesi için gerekli şartlar arasında da, defterlerin kanuna uygun tutulmuş olması ve
içeriklerinin çelişkili bulunmaması da yer alır (HMK m.222/2).
118_ Konkordato nedir? Bir borçlunun borçlarını, alacaklılar tarafından kabul edilmiş ve resmi bir makam tarafından
onaylanmış plan çerçevesinde ödemesini sağlayan hukuki imkândır.
119_ TTK Uyarınca Tutulacak Defterler hangileridir? TTK m.64/3 ve 4’te sayılmış olan defterler, yevmiye (günlük) defter,
defteri kebir (büyük defter), envanter defteri, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve
müzakere defteridir
120_ VUK Uyarınca Tutulacak Defterler hangileridir? TTK m. 64/5 uyarınca, bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 213
sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanun’un 175 inci ve mükerrer 257 nci
maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter,
mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri, VUK ile diğer
vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi
matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel oluşturmaz.
121_ Açılış onayı gerekmeyen defterler hangileridir? Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli
yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir
122_ Defterlerin Saklama süresi nedir? TK’da olduğu gibi, yine 10 yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK
m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi,
tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi
durumlarında, defter ve belgeler Sulh Hukuk Mahkemesince saklanır
123_ Karine: Bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılmasıdır.
124_ Zayi belgesi nedir? Saklanması gereken defter ve belgeler, saklama süresi içinde, yangın, deprem, su baskını gibi bir
afet veya hırsızlıktan dolayı zayi olursa, tacirin (ölmüşse mirasçılarının), durumu öğrendikten itibaren on beş gün içerisinde
işletmenin olduğu yerdeki mahkemeye başvurarak zayi belgesi alması gerekir. Kanun’da “isteyebilirler” denmiş ise de bu
bir zorunluluk niteliğindedir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 11 / 56
125_ Defterin Sahibi Aleyhine Delil Olma
 Bir davada ispat yükü kendisine düşen tarafın, iddiasını ispatlamak üzere, diğer tarafın (tacirin) defterlerine
dayanması mümkündür. Karşı tarafın (tacirin) defterlerine dayanan tarafın tacir olması zorunlu değildir.
 Bir kişinin (örneğin A’nın) iddiasını, yalnızca karşı tarafın (tacir T’nin) defterleri ile ispatlamak istediğini
açıklamasından sonra, mahkemenin tacire, defterlerini ibraz etmesi için süre tanıması gerekir. Bu süre içerisinde,
defterlerini ibrazdan kaçınırsa A iddiasını ispat etmiş sayılır ve mahkeme, davayı onun lehine karara bağlar (HMK
m.222/5). Tacirin defter tutmamış olması veya tuttuğu defterlerin zayi edilmiş olmasına rağmen TTK m.82/7
uyarınca zayi belgesi almamış bulunması, ibrazdan kaçınmaya eş değer sonuç yaratır.
 Karşı taraf defterlerini ibraz ederse defterlerin incelenmesinden sonra değişik olasılıklar ortaya çıkabilir:
a) ibraz edilen ve usulüne uygun tutulmuş bulunan defterlerde, ileri sürülen iddia hakkında hiçbir kayıt yer
almayabilir. Bu durumda A, kanıtını hasrettiği için başka deliller de gösteremeyeceğinden, iddiasını
ispatlayamamış sayılır. Mahkeme A’nın aleyhine karar verir. Fakat ibraz edilen defterler kanuna uygun
tutulmamış ise, bu durumda A’ya, iddiasını başka delillerle kanıtlama olanağı tanınması adil olur. Yoksa sırf
iddiasını karşı tarafın defterine dayandırdığı için bu olanağın ona tanınmaması, defterlerin kanuna aykırı
tutulmuş olmasını gözardı etmek anlamına gelir ki bu sonucun doğru ve adil olmayacağı açıktır.
b) T tarafından ibraz edilen defterlerde, usulüne uygun tutulmuş olsun olması n, sadece T aleyhine kayıtlar varsa,
bu kayıtlar sahibi aleyhine kesin delil sayılır. Nitekim lafzen, defterlerin kanuna aykırı tutulduğu tüm halleri
kapsamamasına rağmen, HMK m. 222/4, açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği defter kayıtları
birbirini doğrulmayan defterlerin, sadece sahipleri aleyhine kanıt oluşturacağını düzenlemek suretiyle bu
olasılığa işaret etmiştir. Bununla birlikte T’nin, defterlerindeki kendisi aleyhine olan kayıtların aksini bir başka
kesin delille ispat edebilme olanağı mevcuttur.
c) ibraz edilen defterlerde, sahibinin (T’nin) hem lehine hem aleyhine kayıtlar var ise, örneğin T’nin A’dan borç
aldığı ve bir süre sonra da bu borcun ödenmiş olduğu yazılı ise, defterlerin kanuna uygun tutulmuş olup
olmamasına göre bakılacaktır: Kanuna uygun tutulmuşlarsa defter kayıtları bir bütün kabul edilir (HMK
m.222/3, son cümle); yani örnekteki borcun T tarafından ödendiği sonucuna varılır. Bu durumda A başka delil
gösteremeyeceği için, dava T lehine karara bağlanır. Fakat defterler kanuna uygun tutulmamış ise,
defterlerdeki sahibi lehine olanlar değil, yalnızca sahibi aleyhine olan kayıtlar dikkate alınır; T, bu kayıtların
aksinim başkaca kesin delillerle ispatlama olanağına sahiptir. Sahibi Lehine Delil Olma Bir kimsenin kendi
düzenlediği belgelere dayanarak iddiasını ispat etmesi, ilk bakışta mantığa ve usul hukuku ilkelerine aykırıdır.
Bununla birlikte HMK, ağırlaştırılmış birtakım koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde bu olanağı tanımıştır.
126_ Bu koşullar şöyle sıralanabilir:
 Her iki taraf da tacir (veya defter tutma yükümlüsü) olmalıdır. Gerçi, HMK m.222/1, “ticari davalarda” ticari
defterlerin ibrazına karar verilmesinden ve HMK m.222/2’de de, defterlerin “ticari davalarda” delil kabul
edilmesinden söz edilmiştir. Ne var ki, ticari davaları düzenleyen TTK m.4 ve diğer özel hükümler uyarınca, her
ticari davanın taraflarının tacir olması gerekmediğine ve ayrıca, iddia ve savunmada eşitlik ilkesine göre, HMK
m.222/3’teki, “diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki...” ibaresine itibar edilerek
tarafların tacir veya en azından defter tutma yükümlüsü olması şartı aranmalıdır (nitekim bu yönde Arkan).
 Uyuşmazlık her iki tarafın da defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir iş ile ilgili olmalıdır (HMK m.222/3).
 Tutulması gereken tüm defterler, usulüne uygun tutulmuş olmalı, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış bulunmalıdır
(HMK m.222/2, TTK m.64,88). Kanımızca tüm defterlerden kasıt, uyuşmazlıkla ilgili olarak kayıt içerecek tüm
defterlerdir. Aksi takdirde, bir alacak davasında, alacakla hiçbir ilgisi olmayan bir defterin, özellikle artık ticari
defter sayılan pay defteri ve karar defteri gibi defterlerin tutulmamış olması, defterlerin eksik olduğu ve sahibi
lehine delil sayılamayacağı gibi bir sonuca yol açar ki bu sonuç, mantık ve adaletle bağdaşmaz.
 Tacirin defterlerindeki kayıtlar birbirlerini teyit etmeli, aralarında çelişki olmamalıdır (HMK m.222/2).
 Defterlere dayanılarak ispatlanmak istenen iddia, karşı tarafça çürütülememiş olmalıdır (HMK m.222/3).
127_ Ticari Defterlerin Teslimi ve ibrazı Nasıl olur? Defterler, tacirin ticaret sırlarını ve müşteri bilgilerini içerdiği için, her
zaman ve herkesin incelemesine açık bulundurulmaları mümkün değildir. Bu nedenle, belirli koşul ve durumlarda
defterlerin teslimi ve ibrazı söz konusu olabilmektedir.
 Teslim: Defterlerin her tarafının incelenmesi veya bilirkişilere inceletilmesi için mahkemeye sunulmasıdır (TTK
m.85). Eski TK m.79’da, ancak sınırlı bazı uyuşmazlıklarda (miras, şirket ve işâs davaları) teslim istenebilir iken, TTK
m.85, “Malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin olan
uyuşmazlıklarda...” diyerek, teslim hâllerini sınırlı sayıda olmaktan çıkarmıştır.
 İbraz : TTK m.83 ve HMK m.222/1’e göre, ticari davalarda hakim kendiliğinden veya taraflardan birinin talebiyle
defterlerin ibrazını emredebilir. ibraz edilen defterlerin her tarafı incelenemez; yalnızca davayla ilgili kısımlarının
onaylı örneği alınarak incelenmeye açılır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 12 / 56
 Görüldüğü üzere teslim ve ibraz arasında önemli fark vardır. Fakat uygulamada bu ayrıma, ne yazık ki bazen
uyulmadığı gözlenebilmektedir
128_ Bağımlı yardımcılar grubunda taciri temsile yetkili olmayanlara örnek olarak kimlerdir? Bir oteldeki temizlikçiyi,
bahçıvanı, çamaşırcıyı, restorandaki aşçıyı gösterebiliriz.
129_ Bağımlı yardımcılar grubunda Temsile yetkili olanlar ise kimlerdir? Ticari temsilci (TBK m.547 vd.), ticari vekil (TBK
m.551) ve pazarlamacı (TBK m.448) olarak üçe ayrılır.
130_ Bağımsız yardımcılar grubundaki kimler taciri temsil eder? Acente, taciri temsil etmeye yetkilidir (TTKm.102 vd.,
105,107). Fakat bu grupta olan yardımcılardan komisyoncu (TBK m.532vd.), taciri doğrudan değil, dolaylı temsile yetkili
iken; TBK m.404’de düzenlenen simsar (tellal), temsil yetkisinden yoksundur. Komisyonun özel bir türü olan taşıma işleri
komisyoncusu da TTK’da düzenlenmiştir (TTK m.917 vd.). Ayrıca, bağımsız yardımcılardan acentenin tacir ile ilişkisi
süreklilik göstermekte iken, komisyoncu ve simsarın tacir tarafından her bir iş için görevlendirilmesine ihtiyaç vardır.
131_ Ticari Temsilci Tanımı ve Öngörülüş Amacı nedir? Ticari işletme sahibi tarafından, işletmeyi yönetmek ve işletmeye
ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında kendisini temsil etmek (vekâleten imza atmak) üzere açık veya örtülü olarak yetki
verilen tacir yardımcısıdır (TBK m.547/1). Tacir yardımcıları arasında en geniş yetkiye sahip olandır. Tacirin adeta bir diğer
kendisi (alterego’su) olarak adlandırılır.
132_Ticari temsilci atama yetkisi kimlerdedir?
 İşletmeyi işleten kişiye (tacire) aittir.
 İşletme ürün (hasılat) kirası sözleşmesine (TBK m.357 vd.) konu olmuş ise, ticari temsilci, kiracı tarafından atanır.
 İşletme sahibi gerçek kişi ise onun tarafından, velayet altında ise velisi tarafından atanır fakat vesayet altında ise,
TMK hükümleri uyarınca yapamayacağı işlemlerden hareketle, vasinin temsilci atayamayacağı kabul edilir.
 İşletme bir tüzel kişiye ait ise, ticari temsilci yetkili organca atanır. Örneğin, TTK m.368 uyarınca anonim
şirketlerde yönetim kurulu; TTK m.461 uyarınca limited şirketlerde, aksi şirket sözleşmesinde öngörülmedikçe
genel kurul; TTK m.223 gereği kolektif şirkette tüm ortaklar tarafından atanır.
133_ Temsil Yetkisinin Kapsamı ve Sınırları nedir? Ticari temsilci, işletmenin gayesine dâhil olan her türlü işlemi kural
olarak yapma yetkisine sahiptir (TBK m.548/I). Örneğin, işletmeye mal alıp satabilir, işçilerle hizmet sözleşmesi yapabilir,
onların iş sözleşmelerini feshedebilir. İşletmeye taşınır ve taşınmaz mal alabilir, tacir adına kambiyo taahhüdünde
bulunabilir (çek, bono, poliçe imzalayabilir), ayrıca taciri mahkemede temsil edebilir, tacir adına kefil olabilir, borç alabilir,
ticari vekil atayabilir, taşınır ve taşınmaz malları kiralayabilir.
134_ Bu açıdan, yetki sınırlarını ortaya koyarken üçlü bir ayrım yapmakta yarar vardır:
 Kanunda Belirtilen Sınırlamalar
 Tacirin iradesinden Doğan Sınırlamalar
 Yardımcılık Niteliğinden Doğan Sınırlamalar
135_ Kanunda Belirtilen Sınırlamalar nelerdir? TBK m.548 uyarınca temsilci, işletmenin amacı dışına çıkıp başka işler
yapamaz. Ayrıca, kendisine açık yetki verilmedikçe taşınmazları devredemez, taşınmazlar üzerinde başkaları yararına aynî
hak tesis edemez. Fakat işletmenin konusu zaten taşınmaz ticareti ise, temsilcinin bu işlemleri de yapabilmesi gerekir.
136_ Yardımcılık Niteliğinden Doğan Sınırlamalar nelerdir? Kanunda açık olarak yer almamakla birlikte, temsilcilik veya
yardımcılık niteliğinden doğan bazı sınırlamalar olduğu ve bazı işlemlerin ancak tacirin kendisi tarafından yapılabileceği
doktrin ve uygulamada kabul edilir. Örneğin, işletmeyi devretme, tacirin iflâsını isteme, işletmeye ortak alma, tacir bir
ticaret şirketi ise şirketin feshini isteme, işletmeyi rehnetme, başka bir ticari temsilci atama gibi.
137_ Temsil Yetkisinin Sona Erme Nedenleri TBK m.554, ticari temsilcilerin ve ticari vekillerin yetkilerinin sona ermesini
düzenlemiştir:
 Azil ve istifa (TBK m.554),
 Temsilcinin ölümü ve temyiz kudretinin kaybı (TBK m.554/2),
 İşletmenin devir ve tasfiyesi (TBK m.547),
 İşletme sahibinin tüzel kişiliğinin sona ermesi (TBK m.43/2, TTK m.251),
 Tacirin iflâsı (iiK m.184,191), sona erme nedeni olması kararlaştırılmış ise
 Ölümü veya fiil ehliyetini kaybetmesi (TBK m.554/2).
 Temsilciye yetki verildiği tescil edilmemiş olsa bile, yetkisi sona erdiğinde, bunun tescil ve ilanı zorunludur. Aksi
takdirde üçüncü kişilerin iyi niyeti korunur
138_ Ticari Vekil Tanımı nedir? TBK m.551/1’e göre ticari vekil, ticari işletme sahibi tarafından, kendisine ticari temsilcilik
yetkisi verilmeksizin, işletmesini yönetmek veya bazı işlerini yürütmek için yetkili kılınan kişidir. Örneğin, fabrika müdürü,
işletme müdürü genel ticari vekil, bir oteldeki resepsiyon memuru, fabrikadaki satın alma yetkilisi, bir mağazadaki satış
elemanı, tezgahtar ve kasiyer özel ticari vekil niteliğindedir.
139_ Temsil Yetkisinin Kapsamı ve Sınırlandırılması nasıldır? Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, ticari vekilin
temsil yetkisi, ticari temsilciye oranla daha dardır. Genel yetkili bile olsa, ticari vekilin yetkileri, işlet-menin tüm işlerini
değil, sadece alışılmış (olağan) işlemlerini kapsar (TBK m.551/2).
TİCARET HUKUKU
Sayfa 13 / 56
140_ Alışılmış olan ve olmayan (olağan ve olağanüstü) işler birbirinden nasıl ayırt edilir? Her bir işletmenin değerine,
niteliğine, iş hacmine, o bölgede geçerli ticari örf âdet ve teamüllere ve tarafların durumuna bakılarak o işin alışılmış olup
olmadığı, her bir somut olaya göre saptanır. Örneğin, bir işletme müdürünün hammadde alabileceği, bedel ödeyebileceği,
muhasebeci ve işçilerle sözleşme yapabileceği, siparişleri alabileceği kabul edilir.
141_ TBK m.551/2, alışılmış olmayan (olağanüstü nitelikte olan) ve özel yetki verilmedikçe vekilin yapamayacağı bazı
işleri saymıştır bunlar hangileridir? Tacir adına borçlanamaz, çek, bono, poliçe imzalayamaz, taciri mahkemede temsil
edemez. Bağımlı tacir yardımcısı olan ticari temsilci, ticari vekil ve pazarlamacı Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiştir.
142_ Acente nedir? Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki
konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak belirli bir yer veya bölge içinde, sürekli olarak bir ticari işletmeyi
ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.
143_ İki tür acente vardır: Aracı acente ve sözleşme yapmaya yetkili acente.
144_ Acentelik Hükümlerine Tabi Kişiler TTK’daki acentelik hükümleri, 103 üncü maddede gösterilen kişiler hakkında da
uygulanır:
 Yerli veya yabancı bir tacir hesabına, fakat kendi adına sözleşme yapmaya sürekli olarak yetkilendirilmiş olanlar
(bu kişiler aslında komisyoncu niteliğinde olmalarına rağmen, süreklilikten dolayı acente hükümlerine
bağlanmışlardır),
 TC. içerisinde merkez ya da şubesi olmayan yabancı tacirler ad ve hesabına Türkiye’de işlem yapanlar.
145_ Acentelik Sözleşmesinin Unsurları nedir?
 Acente tacirin bağımsız bir yardımcısıdır. Tacirin denetimi, gözetimi, emri altında değildir. Tacire değil kendisine
ait işletmesi vardır. işletmesi genellikle bir ticari işletme olacağından aynı zamanda tacirdir. Tacir acenteye sınırlı
bazı konularda talimat verebilir, bu onun bağımsızlığını zedelemez. Bir tacir yardımcısına verilen ücretin şekli de o
kişinin bağımsız olup olmadığı hakkında karar verilmesinde etken olabilir. Sürekli ve düzenli para alıyorsa bu,
bağımsızlık unsurunun olmadığını gösterir. Düzenli olarak değil de aracılık ettiği sözleşmeyle orantılı ücret alıyorsa
bağımsız olduğu düşünülebilir. Gerçi, TTK m.102/1’deki tanımda ücretten söz edilmemiş olmasından, ücret
ödenmesinin acentelikte zorunlu bir unsur oluşturmadığı sonucu çıkarılabilir gibi gözükmekte ise de aslında, hem
ücretten söz eden hükümler (TTK m.113 vd.) hem acenteliğin meslek edinilmiş olması gereği hem de acenteye ait
işletmenin çoğu kez ticari işletme niteliği taşıması ve acentenin tacir sıfatına (esnaf olsa bile TTK m.15’in atfına)
bağlı olarak uygulanacak TTK m.20 hükmü, ücret ödenmesinin acentelik sözleşmesinde gerekli bir unsur olduğu
sonucuna varılmasına neden olabilir.
 Tacirin işletmesine ilişkin sözleşmelerde acente ya aracılık yapar veya doğrudan doğruya tacir adına sözleşme
yapar. Tacir için göstereceği faaliyet aracılık değil de başka bir faaliyet ise acente değildir. Örneğin, ilaç tanıtımı ile
sınırlı olarak görev yapan elemanlar.
 Acentelik süreklidir. Acente, tek bir sözleşme için veya sayısı önceden belli olan bir veya birkaç sözleşme için
faaliyet göstermez.
 Acentelik, süreklilik unsuruna bağlı olarak, meslek edinilmiş de olmalıdır. Arızi olarak aracılık faaliyeti acentelik
olmaz; devamlı olarak o iş ile uğraşılıyor olması gerekir. Acentenin, aynı zamanda başka bir faaliyette bulunmasını
önleyen bir hükme TTK’da rastlanmamaktadır.
146_ Acenteliğin Benzer Sözleşmelerden Ayırt edilmesi nasıldır? Acenteliğin, simsarlık, komisyon, tek satıcılık, ranchising
sözleşmeleri ile benzerlikleri yanında farkları da vardır.
147_ Simsarlık nedir? Simsar- tacir ilişkisi sürekli değildir ve simsarın birden çok tacirle ilişkisi vardır. Acentelikte ise tacir
ile ilişki sürekli nitelik arz etmektedir.
148_ Komisyonculuk nedir? Komisyonculuk da simsarlık gibi, tacir ile sürekli olmayan, geçici bir ilişki yaratır.
149_ Tek Satıcılık nedir?
 Tek satıcı satacağı malları tacirden alır; müşterilerine kendi ad ve hesabına satar. Onun kârı alış ve satış fiyatı
arasındaki farktır. Oysa acente kendi adı ve hesabına işlem yapmaz; ya aracılık yapar veya tacir adına sözleşme
yapar.
 Tekel hakkı tek satıcılık sözleşmesinin zorunlu bir unsurudur. Oysa acentelikte tekel hakkı zorunlu bir unsur
olmayıp istenirse kaldırılabilir (TTK m.104).
 Acente yaptığı iş karşılığında belli bir ücret alır ve ücret yaptığı işe göre hesaplanır. Bu ücreti doğrudan doğruya
tacirden alır. Tek satıcı tacirden ücret almaz. Tacirden aldığı malı satar; alış ve satış fiyatı arasındaki fark kârıdır.
 Acentenin hareket kabiliyeti, bağımsızlığı tek satıcıya oranla biraz daha kısıtlıdır. Tacirin, sınırlı da olsa belli
konularda acenteye talimat verme yetkisi vardır. Tek satıcı kendi adına mal alıp sattığı için daha bağımsız niteliğe
sahiptir.
150_ Franchising nedir? Franchisinde, bir tacir başka bir tacir ile yaptığı sözleşme çerçevesinde o kişiye kendi mal ve
hizmetlerinin pazarlanması ve dağıtımı konusunda bir imtiyaz, bir yetki verir. Son yıllarda ülkemizde de çok uygulanan bir
TİCARET HUKUKU
Sayfa 14 / 56
sözleşmedir. Örneğin, Mc.Donalds, Coca Cola, Pizza-Hut, Kentucky Fried Chicken gibi birçok ürün ve işletmede bu
sözleşmeye başvurulmakta, hatta bazı yerli ürünlerin ve markaların da bu yolla yurt dışına pazarlandığı görülmektedir
151_ Franchising Acentelikten başlıca farkları şu şekilde belirlenebilir:
 Franchise alan kendi adına ve hesabına hareket eder. Onun geliri tek satıcılıkta olduğu gibi alış ile satış fiyatı
arasındaki farktır.
 Franchise alan, verene bir ücret öder. Çünkü o, verenin markasını, işletme adını, sair tanıtma işaretlerini ve
özellikle teknik ve ticari bilgi birikimini kullanmaktadır.
 Tek satıcılıkta olduğu gibi franchisingte de tekel hakkı tanınması, sözleşmede mutlak zorunlu bir unsurdur. Oysa
acentelik sözleşmesinde tekel hakkı kaldırılabilir (TTK m.104).
 Acente, tacirin teknik ve ticari bilgi birikiminden (know-how) yararlanamaz. Oysa franchise alan bundan mutlaka
yararlanır.
152_ Kanun, acentenin borç ve hakları konusunda çoğunlukla yedek olmak üzere, düzenlemeler içermektedir.
 Acente iş görmeli ve tacirin çıkarlarını gözetmelidir (TTK m.109). Acente özellikle, tacir hesabına saklamakta
olduğu mallara gelecek hasarlardan sorumludur. Bu sorumluluktan kurtulabilmesi için kusursuz olduğunu
ispatlaması gerekir.
 Tacire bilgi verme yükümü vardır (TTK m.110). Piyasa durumu, müşterilerin mali durumu, aldığı beyanlar ve oluşan
değişiklikleri tacire zamanında bildirmelidir.
 Verilen talimatlara uymakla yükümlüdür. Aksi halde bunun sonucuna katlanacaktır. Açık talimat bulunmayan
hâllerde acente işi geciktirebilir. Fakat iş acil olup da talimat almaya zaman yetersiz ise veya en yararlı şartlar
çerçevesinde hareket etme konusunda yetkilendirilmiş ise, basiretle hareket etmelidir (TTK m.110/2).
 Önleyici tedbirler almakla yükümlüdür. Acente, tacir hesabına teslim aldığı eşyanın taşınma sırasında bir hasara
uğradığına dair belirtiler görürse, tacirin dava haklarını güvenceye bağlamak için hasarı tespit ettirmek ve gerekli
önlemleri almak, eşyayı korumak, tamamen telef olma tehlikesi varsa TBK m.108 uyarınca mahkeme izniyle
sattırmak ve durumu tacire gecikmeksizin bildirmek zorundadır (TTK m.111/1).
 Müvekkiline ait olan paraları zamanında göndermesi gerekir. Aradaki sözleşmeye göre parayı hangi süre içinde
vermesi gerekiyorsa o süre içinde vermelidir aksi halde temerrüt faizi, hatta tazminat ödemesi gerekebilir (TTK
m.112).
 Acentenin belli bir yer ve bölgede kural olarak tekel hakkı vardır. Tekel hakkının karşılığını rekabet etmeme borcu
oluşturur. Acente, aynı yer veya bölgede, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, aralarında rekabet ilişkisi bulunan birden
çok işletmenin acenteliğini yapamaz (TTK m.104).
153_ Acentenin Hakları nedir?
 Ücret isteme
 Olağanüstü Masraşarını isteme
 Faiz Talep Etme
 Hapis Hakkı
154_ Muacceliyet nedir? Borçlunun edimini yerine getirmekle yükümlü olduğu an demektir
155_ Acentenin Temsil Yetkisi ve Kapsamı nedir?
 Yetkili ise Tacir Adına Sözleşme Yapma
 Müvekkili Adına Beyanlarda Bulunma ve Kabul Etme
 Bedeli ve Malları Teslim Alma
 Müvekkili Mahkemede Temsil
156_ Acentenin Temsil Yetkisi Sona Erme Nedenleri nedir?
 Belirsiz süreli acentelik sözleşmesi, taraflardan birisince, üç ay önceden ihbarda bulunularak feshedilebilir (TTK
m.121/1),
 Belirli süre için yapılmış acentelik sözleşmesi, sürenin bitiminde taraflardan birisince sona erdirilebilir. Süre
dolmasına rağmen tarafların sözleşmenin uygulanmasına devam etmesi hâlinde, sözleşme, belirsiz süreli hale
dönüşür (TTK m.121/2),
 Taraflardan birinin ölümü, iflâsı veya kısıtlanması halinde TBK m.513 uygulanır ve işin niteliğinden ya da
sözleşmeden aksi anlaşılmadıkça sözleşme sona erer (TTK m.121/3). TBK m.513/2’ye göre, anılan nedenlerle
sözleşmenin derhal sona ermesi, müvekkilin çıkarlarını tehlikeye sokmakta ise, acente (veya mirasçısı/yasal
temsilcisi), geçici bir süre işlere devam etmekle yükümlüdür.
 ister belirli bir süre ile yapılmış, ister belirsiz süreli olsun, sözleşme, haklı bir nedene dayanılarak her zaman
feshedilebilir (TTK m.121/1). Haklı nedenin mutlaka kusura dayanması veya zarar doğmuş bulunması şart değildir.
Her olayda, haklı neden olup olmadığı, fesih hakkını kullanan taraf yönünden, TMK m.2 çerçevesinde, acentelik
ilişkisinin devamının kendisi için katlanılamaz hâle gelip gelmediğine bakılarak değerlendirilmek gerekir. şu hâller
TİCARET HUKUKU
Sayfa 15 / 56
haklı neden sayılır: Sürekli olarak görevi savsaklamak, müvekkile ait paraları geç göndermek veya hiç
göndermemek, sürekli hastalık, acentenin sır saklamaması, sürekli olarak ayıplı mal gönderme gibi.
157_ Acentenin Temsil Yetkisi Sona Ermenin Sonuçları nedir? Belirli Koşullarla Tazminat TBK ve TTK, bazı şartlara bağlı
olarak tazminat talep edilmesine olanak tanımaktadır.
 Sona erme, taraflardan birinin kusurundan kaynaklanmışsa diğer taraf sözleşmeyi feshetmek zorunda kalması
nedeniyle uğradığı zararların tazminini, sözleşmeye aykırılıktan dolayı karşı taraftan isteyebilir (TBK m.112).
 Haklı bir neden olmadan ve üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin
tamamlanması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararı tazmine mecburdur (TTK m.121/4).
 Taraflardan birinin (müvekkilin veya acentenin) iflâs veya ölümü yahut ehliyetini kaybetmesi nedeniyle acentelik
sözleşmesi sona ererse işlerin tamamen görülmesi hâlinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranla
belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da onun yerine geçenlere verilir (TTK m.121/5).
158_ Denkleştirme istemiTTK m.122, eski kanunda düzenlenmiş olmayan denkleştirme istemini açık ve ayrıntılı biçimde
düzenlemiş olup genel hatlarıyla değinirsek:
 TTK m.122/1 uyarınca, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra, tacir, acentenin bulduğu yeni müşteriler
sayesinde, sözleşmenin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa; acente, sözleşmenin sona
ermesine bağlı olarak, kendisinin işletmeye kazandırdığı müşterilerle yapılmış veya kısa süre içinde yapılacak işler
dolayısıyla ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın özellik ve şartları hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilinden uygun bir tazminat isteyebilecektir. TTK m.122/1’de üç bent halinde sayılan şartların birlikte
gerçekleşmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
 TTK m.122/2 uyarınca, tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyetleri sonucu aldığı yıllık komisyon ve diğer
ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme 5 yıldan az sürmüş ise faaliyetin devam süresindeki ödemelerin
ortalaması esas alınır.
 TTK. 122/3’e göre, sözleşmenin feshinde kusurlu olan acente ise veya müvekkilin feshi haklı kılacak bir eylemi
olmaksızın, acente sözleşmeyi feshetmiş ise denkleştirme isteminde bulunulamaz.
 Bu talepten önceden vazgeçilemez; bu istem hakkının, sözleşmenin sona ermesinden sonra 1 yıl içerisinde ileri
sürülmesi gerekmektedir (TTKm.122/4). Gerekçede, bu sürenin niteliğinin doktrin ve içtihatlara bırakıldığı
belirtilmekle birlikte, Alman Hukuku’nda, hak düşürücü sayıldığı açıklanmaktadır.
 Denkleştirmeye dair bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ve benzeri diğer tekel hakkı veren
sürekli ilişkilerin sona ermesinde de uygulanır. şu hâlde, tek satıcılık, franchising gibi sözleşmelerde de aynı hak
gündeme gelebilecektir (TTK m.122/5). Fakat bu düzenleme tartışılabilir. Çünkü TTK m.104 uyarınca tekel hakkı
kaldırılabilir olmasına rağmen, bunun, denkleştirme istemine engel oluşturacağı öngörülmemiş iken, benzeri
sözleşme ilişkilerinde tekel hakkının, istemin bir unsuru olarak düzenlenmesi her somut olayda adil olmayabilir.
159_ Rekabet Yasağı Anlaşması TTK m.123, rekabet yasağı anlaşmasını düzenlemiş olup, eTK’da bu konuda bir hüküm
yoktu. Hükmün içeriğine ana hatlarıyla değinmek gerekirse:
TTK m.123/1’e göre, acentenin işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için
sınırlandıran bu anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil (tacir) tarafından
imzalanmış bir belgenin acenteye verilmesi gerekir (Not: Taraflarca imzalı sözleşmenin bir sureti yerine sanki
ayrıca bir belge verilmesinin öngörüldüğü anlaşılmakta ise de, bu yöntem, pratik değildir). Anlaşma en çok,
ilişkinin bitiminden itibaren 2 yıllık süre için yapılabilir ve yalnızca, acenteye bırakılan bölge, müşteri çevresi ve
sözleşmelere ilişkin konuları kapsayabilir. Müvekkilin, rekabet sınırlaması nedeniyle acenteye uygun bir tazminat
ödemesi şarttır.
TTK m.123/2 uyarınca, müvekkil, sözleşme ilişkisinin sona ermesine kadar, sınırlamanın uygulanmasından yazılı
olarak vazgeçebilir. Bu halde müvekkil, vazgeçme beyanından itibaren 6 ay geçmekle tazminat ödemekten
kurtulur.
TTK m.123/3 gereği, diğer tarafın kusuruna dayanarak haklı nedenle sözleşmeyi fesheden taraf, fesihten itibaren
1 ay içinde, rekabet sözleşmesi ile bağlı olmadığını diğer tarafa yazılı olarak bildirebilir.
TTK m.123’e aykırı şartlar, acente aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir (TTKm.123/4). Böylece, hükmün, yarı
emredici nitelikte olduğu görülmektedir.
160_ Zamanaşımı ne zaman biter? Acentelik sözleşmesinden doğan bütün talepler beş yıllık zamanaşımına tabidir
161_ Simsarlığın unsurları şunlardır:
 Simsar, bağımsız bir tacir yardımcısıdır. Konumu itibariyle simsarın, kendine ait bağımsız bir işletmesi vardır ve
eğer bu işletme, ticari işletme niteliğindeyse, simsar ayrıca tacir sıfatına da sahiptir (TTK m.12). Simsar, tacire ve
diğer tarafa daimi bir şekilde bağlı değildir. Aralarındaki ilişki geçici niteliktedir. Bu nedenle, aracılık yapan kişi,
taraflardan birisine, süreli veya süresiz bir sözleşme kapsamında sürekli bağlı ise aracı acentelik veya
pazarlamacılık söz konusu olacaktır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 16 / 56
 Simsar, sadece tarafların bir sözleşme kurmasına aracılık eder, tarafları bir araya getirir, genellikle sözleşme
görüşmelerine de katılır, hatta sözleşme taslağını da hazırlar. Örnek: Yolcu-taksi arasında aracılık yapan taksi
durakları, taşınmaz almak ve satmak isteyenleri ya da ev kiralamak- kiraya vermek isteyenleri bir araya getiren
emlakçılar gibi.
 Simsarlığın, ücret karşılığında olması gerekir (TBK m.520/1). Aksi takdirde vekâlet hükümleri uygulanır.
162_ Simsarlığın Borçları
 Sözleşmenin kurulmasına aracılık etme (TBK m.520/1).
 Tarafların çıkarlarını koruma (TBK m.520/2, 506/2): Tarafsızlığını ihlal eden simsar, ücret ve masraf isteme hakkını
kaybeder (TBK m.523).
163_ Simsarlığın Son Bulması nasıldır? TBK m.520/2 uyarınca simsarlık konusunda hüküm bulunmayan hallerde vekâlet
sözleşmesi hükümleri uygulanır. O hâlde vekâlet sözleşmesini sona erdiren hâller, simsarlık için de uygulanır. Bu sebepler
TBK m.512 vd.’de sayılmıştır: Azletme, istifa, ölüm, ehliyetin kaybı ve iflâs gibi. Aracılık faaliyetinin tamamlanması da
(aracılık edilen sözleşmenin yapılması veya yapılmayacağının kesinleşmesi) ilişkiyi sona erdirir.
163_ Simsarlığın Hakları nedir?
 Ücret talep etme: Aracılık hizmeti karşılığı ücret almak, simsarın en önemli hakkıdır (TBK m.520/1, 521 vd.). Ücret
isteme hakkının doğabilmesi için, taraflar arasında sözleşme yapılması ve geçerli olması gerekir.
 Kararlaştırılmışsa giderlerini isteme: TBK m.521/3 uyarınca, simsarlık sözleşmesinde, simsarın yapacağı giderlerin
kendisine ödeneceği kararlaştırılmış ise, simsarın faaliyeti, sözleşmenin kurulması ile sonuçlanmamış olsa bile
giderleri ödenir.
164_ Komisyonculuğun Tanımı ve Unsurları nedir? TBK m.532 uyarınca alım ve satım işlerinde komisyoncu, ücret
karşılığında, kendi adına ve müvekkili hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım ve satımını üstlenen kimsedir.
165_ Komisyonculuğun unsurları şunlardır:
 Komisyoncu kendi adına müvekkili hesabına hareket ettiği için, tacir ile arasında dolaylı temsil ilişkisi vardır.
Komisyoncunun üçüncü kişi ile yaptığı işlemden doğan hak ve borçlar komisyoncuya ait olur. Bunların müvekkile
devri için kural olarak ikinci bir işleme (alacaklar temlik, borçlar nakil) gerek vardır. Fakat iki istisnai halde bu
işlemlere gerek kalmaksızın hak ve borçlar doğrudan doğruya tacire geçebilir:
a) TBK m.40/2’ye göre temsilci sözleşme yaparken bu sıfatını (temsilci olduğunu)karşısındaki kişiye
bildirmediği taktirde, yaptığı işlemden doğan hak ve borçlar kendisine ait olur. Fakat kendisiyle sözleşme yapılan kimse, bir
temsil ilişkisinin mevcut olduğunu halden anlar, yahut bunlardan biri veya diğeri ile sözleşme yapması kendisince farksız
bulunur ise sözleşmenin hakları ve borçları temsil olunan kimseye ait olur. Böylece, hak ve borçlar doğrudan müvekkile
geçer.
b) Komisyon sözleşmesinde boşluk bulunan halde vekâlet sözleşmesi hükümleri uygulanır (TBK m.532/2).
Vekâlet sözleşmesine ilişkin TBK m.509/1 uyarınca, müvekkil vekiline karşı olan bütün borçlarını ifa ederse vekilin kendi
adına, müvekkili hesabına yaptığı işlemden doğan haklar tacire geçer.
 Komisyon sözleşmesinin konusu TBK m.532/1’e göre kıymetli evrak ve taşınır eşyadır. Fakat bu sayım komisyon
sözleşmesi için sınırlayıcı bir sayım değildir. TBK m.546 kapsamında diğer komisyon işlerinde de TBK.’daki
komisyon hükümleri uygulanır. Yani, konusu kıymetli evrak ve taşınır eşya dışında olan sözleşmelerde de TBK
hükümleri uygulanır. Fakat taşıma işleri komisyonculuğu bakımından öncelikle TTK hükümlerine başvurulacaktır
(TBK m.546/3).
 Komisyoncu ile tacir arasındaki ilişki sürekli değildir; komisyoncu bağımsız tacir olduğu için bu ilişki geçicidir (bir
veya birkaç defaya özgü).
 Komisyon sözleşmesi ücret karşılığında olur; ücretsiz yapılıyorsa o zaman bu sözleşmeye ücretsiz vekâlet
sözleşmesi hükümlerini uygularız. Mutlaka ücret söz konusu olmalıdır. Fakat TBK anlamında komisyon
sözleşmesinden bahsedebilmek için bu komisyonculuğun meslek edinilmiş olmasına gerek yoktur; arızi olarak bu
işi üstlenen kişi de komisyon hükümlerine bağlıdır (TBK m.546/II). TTK’de düzenlenmiş olan taşıma işleri
komisyonculuğu yönünden de bu işin meslek edinilmiş olması şartı kaldırılmış (Karş. eTK m. 808/1) ayrıca taşıma
işleri komisyonculuğu, doğrudan doğruya bir ticari işletme faaliyeti olarak kanunda belirtilmiştir (TTK m.917/2).
166_ Komisyonculuğun Borçları nedir?
1. Müvekkilin talimatlarına uygun hareket etme: Komisyoncu, talimatlara uymak zorundadır. TBK m.535-536,
özellikle fiyat bakımından komisyoncuya talimat vermeyi düzenlemiştir. Bu talimata aykırı davrandığı takdirde
sorumlu olur.
2. Müvekkilinin çıkarlarını koruma ve bilgi verme: Komisyoncu müvekkilinin çıkarlarını korumak ve gerektiğinde bilgi
vermek durumundadır (TBK m.533,534). Aksi takdirde ücret isteme hakkını kaybedebilir (TBK m.540).
3. Hak ve borçları devretme: Tacir (müvekkil) ile komisyoncu arasındaki ilişki dolaylı temsil niteliğinde olduğuna göre,
üçüncü kişilerle yaptığı işlemlerden dolayı üstlendiği hak ve borçları ikinci bir işlemle tacire devretme borcu
altındadır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 17 / 56
167_ Komisyoncunun Hakları nedir?
1. Ücret isteme: Komisyoncu ücret isteme hakkına sahiptir. Komisyon genellikle yapılan işin belli bir yüzdesi şeklinde
ödenir. Bu ücrete de komisyon denmektedir. Ücret hakkı, işin tamamlanması ile doğar. işin sözleşmenin)
tamamlanmaması tacirin kusurundan kaynaklanmış ise yine ücret talep edilebilir (TBK m.539-540). Komisyoncu,
üçüncü kişinin tacire olan borçlarını ifa edeceği konusunda tacire güvence vermiş ise, bunun için ilave bir ücret
talep edebilir. Böyle bir güvence veren kişiye “Dükruar Komisyoncu” denir (TBK m.537).
2. Masraf ve faiz isteme: TBK m.538 uyarınca komisyoncu, müvekkili yararına yaptığı masraflarının ödenmesini
isteme hakkına sahiptir. Ayrıca, verdiği, ödediği paralar (avanslar) için faiz de isteyebilir.
3. Hapis hakkı: Komisyoncu, tacir hesabına sattığı malın bedeli veya tacir hesabına aldığı mal üzerinde, alacakları
ödeninceye kadar hapis hakkına sahiptir (TBK m.541).
4. Bizzat taraf olma: Komisyoncu bazı işlemlere, TBK m.543-545 uyarınca bizzat taraf olma hakkına sahiptir. Malın
bedeli piyasada belliyse veya komisyoncu kendisiyle sözleşme yapmaya yetkili kılınmış ise kendi kendisi ile
sözleşme yapabilir sözleşmeye bizzat taraf olabilir.
168_ Komisyonculuk zaman aşım süresi nedir? Sözleşmesinden doğan talepler için zamanaşımı süresi beş yıldır
169_ Cari açığının Amacı nedir? İki kişinin herhangi bir sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını ayrı ayrı istemekten
karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan
tutarı (bakiyeyi) isteyebilmelerini sağlamaktır.
170_ Cari hesaba hangi alacaklar yazılır? Para alacakları geçirilir fakat aynı cins olmak koşuluyla para dışındaki karşılıklı
alacaklar da yazılabilir. şarta bağlı alacaklar da cari hesap sözleşmesine yazılabilir. Ama hesabın kapanmasından önce
şartın gerçekleşmiş olması şarttır; aksi takdirde ilgili alacak hesaptan çıkarılır.
171_ Cari Hesabın işleyişi ve Süreler nedir? Cari hesapta iki farklı süre vardır: Sözleşme süresi ve hesap devresi. Sözleşme
süresi, cari hesap anlaşmasının yürürlükte kaldığı süre olup, belirli veya belirsiz olabilir. Süre belirli ise bu süre sona
erdiğinde, belirsiz ise taraflardan birisinin fesih ihbarı ile ayrıca taraflardan birinin iflâsı ile sözleşme sona erer
172_ Hesap devresi hakkında cari hesap süresi ne kadardır? Sözleşmesinde bir hüküm yoksa bu konuda bir ticari teamül
olup olmadığına bakılır. O da yoksa her takvim yılının son günü hesap devresinin son günü olarak kabul edilir (TTK m.94/2).
Bankacılık uygulamasında hesap devresi üç aydır.
173_ Cari Hesapta Faiz konusuna gelince ne olur?
1. Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüllere gereğince, kaydolundukları
tarihten itibaren faiz işler (TTKm.90/1,d).
2. Sözleşmenin yapılmasından önce doğmuş bir alacak, tarafların onayı ile cari hesaba kaydedilirse aksi
kararlaştırılmış olmadıkça bu alacak yenilenmiş olmaz (TTK m.90/1,b). Ancak bakiyenin kabulü ile borç yenilenmiş
olur, eski borç ve alacaklar da sona erer. Bakiye için, tespit edildiği günden itibaren faiz işletilir (TTK m.95).
3. Ayrıca, TTK m.96 bileşik faize de izin vermektedir.
174_ Türk hukukunda birleşik faiz uygulaması kural olarak yasaktır. TTK m. 8/2’ye göre istisnai olarak, süresi üç aydan az
olmamak ve tarafları tacir olmak şartıyla cari hesap sözleşmelerinde ve her iki taraf bakımından ticari iş niteliğini taşıyan
ödünç sözleşmelerinde faize faiz yürütülür.
Ünite 4 ( Ortaklar Hakkında Genel Bilgi, Adi Ortaklık, Limited Ortaklık)
175_ Tanıma göre ortaklık nedir? (şirket), iki ya da daha çok kişinin, ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını
(sermayelerini) birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşmedir.
176_ Bu Kanuna göre “ortaklık”, şirketlerde eş anlamlıları hangileridir? “kollektif ortaklık”, “komandit ortaklık”, “anonim
ortaklık”, “sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık”, “limited ortaklık” ve “kooperatif ortaklık” terimleri, sırasıyla
“şirket”e, “kollektif şirket”e, “komandit şirket”e, “anonim şirket”e, “sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket”e,
“limited şirket”e ve “kooperatif şirket”e eş anlamda kanuni terimlerdir ve bu terimler birbirleri yerine kullanılabilir.
177_ Bu tanımdan hareket ederek ortaklığın unsurlarını nedir? 1. Kişi, 2. Sözleşme, 3. Sermaye, 4. Ortak amaç, 5. Ortak
amaca ulaşmak için eşit ve aktif ortak çaba (Affectio Societatis) unsuru.
178_ Ortaklığın kurulabilmesi için kaç kişi olmalıdır? Kural olarak asgari iki kişi yeterlidir (TBK m.620). Fakat bunun bazı
ortaklıklarda istisnaları vardır. Örneğin, anonim ve limited şirket bir kişi ile (TTK338, 573), kooperatif en az 7 kişi (KoopK. 2)
ile kurulabilir. Bazen azami sayı da gösterilmiştir. Örneğin, limited ortaklık en fazla 50 kişi ile kurulabilir (TTK m.574/1).
179_ Fiil Ehliyeti nedir? Bir kişinin kendi fiil ve işlemleriyle hak sahibi olabilmesi ve borç altına girebilmesi ehliyetidir
180_ Acaba şirket ortağı olmak açısından özel meslek engelleri var mıdır? Kolektif şirketin veya ticari işletme çalıştıran
bir adi şirketin ortağı olamazlar; komandit şirkette komandite ortak sıfatı taşıyamazlar. Ancak anonim şirket, limited şirket
ve kooperatife ortak olmalarında bir sakınca yoktur; komandit şirketlerde komanditer ortak da olabilirler
TİCARET HUKUKU
Sayfa 18 / 56
181_ Sözleşme nedir? Karşılıklı iki tarafı oluşturan kişi ya da kişilerin belirli bir hukuki sonuca ulaşmak üzere birbirine uyan
irade açıklamalarıyla oluşturdukları hukuki işlemdir.
182_ Edim nedir? Bir borç ilişkisinde alacaklının isteyebileceği ve borçlunun gerçekleştirmek zorunda olduğu davranıştır.
183_ Sermaye olabilecek şeyler nelerdir? Sermaye olabilecek değerleri oldukça geniş biçimde saymış olmakla birlikte, bu
sayım da sınırlı değildir. Kural olarak ekonomik değer taşıyan her şey (para, taşınır-taşınmaz mal, hak, alacak, kişisel emek,
ticari itibar gibi değerler birlikte veya ayrı) sermaye olarak getirilebilir.
184_ Ortaklarca Gerçekten bazı şirket türlerine konulabilecek sermaye konusunda özel düzenlemeler vardır bunlar.
Örneğin, halka açık anonim ortaklıklarda, halktan toplanan sermayenin nakit olması zorunludur (SerPK m.7); bankaların
nakit sermaye ile kurulması gerekmektedir (BanK m.7/b); menkul kıymetler yatırım ortaklığı da ancak nakit sermaye ile
kurulabilir (SerPK m.36).
185_ Ortaklıklar, dört ayrı ölçüte göre sınıflandırılabilir.
 Düzenleyen kanun ölçütü açısından, TBK’de düzenlenen (adi ortaklık), TTK ve KoopK’de düzenlenen (ticaret
ortaklıkları) ve özel düzenlemelere bağlı ortaklıklar şeklinde üçlü bir ayrım yapılabilir.
 Tüzel kişiliği olup olmaması ölçütüne göre de tüzel kişiliği olmayan ortaklık (adi ortaklık) ile tüzel kişiliği olan
ortaklıklar (ticaret ortaklıkları ile özel düzenlemelere bağlı tüm ortaklıklar) şeklinde ikili bir ayrım yapılabilir. Tüzel
kişiliğin bulunması, beraberinde, şirketin, ortaklarından ayrı bir ticaret unvanına, malvarlığına, ehliyete, yerleşim
yerine ve vatandaşlığa da sahip olmasını getirir.
 Kişi (şahıs)/sermaye ortaklığı ayrımı, bir ortaklıkta, ortakların kimlik ve ilişkilerinin mi, yoksa sermayenin mi ilk
planda önem taşıdığına dayalıdır. Eski TK’dan farklı olarak yeni TTK’da bu ayrım açıkça düzenlenmiş ve ayrıma bazı
sonuçlar bağlanmıştı. TTK m.124/2’de, kollektif ve adi komandit ortaklıklar şahıs, anonim, limited ve paylı
komandit ortaklıklar sermaye ortaklığı sayılmıştır. Ayrıca TTK, şirketlerin genel hükümlerinin uygulanması,
ortakların kişisel alacaklılarının durumu ve bazı yükümlülükler yönünden bu ayrıma önemli sonuçlar bağlamıştır.
 Ortaklık borçlarından dolayı ortakların sorumluluğu açısından, birinci – ikinci derece, sınırlı - sınırsız sorumluluk
ayrımları yapılır. Ortaklık borçlarından dolayı ortaklar birinci derece (doğrudan) veya ikinci derece (dolaylı)
sorumlu olabilir. Ortaklığın tüzel kişiliği yok ise, ortaklıktan alacaklı olan kişi doğrudan ortaklara başvurur. Örnek:
Adi Ortaklık (TBK m.638/3). Tüzel kişiliği olan ortaklıklarda, ortaklık borcu için önce tüzel kişiliğe başvurulur. Belli
şartların varlığı halinde ortaklara başvuru hakkı tanınmış ise, bu durumda ortakların ikinci derecede sorumluğu söz
konusu olur.
186_ Özel düzenlemelere bağlı ortaklıklara, tamamen kendi özel kanunu bulunan şirketler hangileridir? Ereğli Demir
Çelik Aş, TC. Merkez Bankası Aş, iller Bankası Aş gibi bazı şirketler yanında, belirli faaliyet dallarını düzenleyen, Sigortacılık
K, Bankacılık K, Finansal Kiralama K. gibi özel kanunlara tabi olan şirketlerle, Kamu iktisadi Teşebbüslerine dair 233 Sayılı
KHK’ya tabi şirketler gösterilebilir.
187_ Adi ortaklıklara örnek verelim: Başlı başına bir şirket tipi olarak uygulamada, en basit günlük ilişkilerden, en
karmaşık ilişkilere kadar rastlanabilecek bir ortaklıktır. Örneğin, birlikte piyango bileti alarak ikramiye çıkarsa paylaşmayı
kararlaştıran, cep harçlıkları ile bahçe sahibinden satın alacakları limonu semt pazarında satmaya ve kazancı bölüşmeye
karar veren, bir kahvehaneyi veya marketi alıp birlikte işleten, bir ticari taksiyi birlikte alıp çalıştıran, sahip oldukları
hayvanları bir araya getirerek süt üreten ve satan, beraberce roman, tiyatro eseri, film gibi bir fikir ve sanat eseri yaratan
kişiler arasındaki ilişkilerden, konsorsiyumlara ve çok uluslu ortak girişimlere (joint venture) kadar birçok ilişkiyi adi
ortaklık potasına sokmak mümkündür
188_ Konsorsiyum nedir? Kişilerin belirli işleri birlikte gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelmeleri ve her birinin,
diğerlerinden bağımsız olarak, işin yalnızca bir kısmının yapılmasından sorumluluk üstlendiği hallerde ortaya çıkar.
Örneğin, metro inşaatını yapımını birlikte gerçekleştirmek isteyen ve uzmanlıkları farklı olan üç şirketten birisi yer altı
inşaatlarını, diğeri toprakaltı izolasyon ve donanımlarını, üçüncüsü de raylı sistem yapımını üstlenip, her biri kendi
kısmından sorumluluğu kabul edebilir
189_ Ortak girişim (joint venture) ise nedir? Bağımsız birden fazla gerçek veya tüzel kişinin, belirli bir işi ya da sürekli bir
faaliyeti gerçekleştirmek ve kazanç sağlamak amacıyla, bir ticaret ortaklığı kurarak (bu arada çifte ortaklık ilişkisi doğabilir)
veya kurmaksızın, bir sözleşme çerçevesinde bir araya gelmeleri ve işin tamamından müteselsilen sorumlu olmayı
üstlendikleri hâllerde ortaya çıkar. Örneğin, üç şirketin, işin tamamından birlikte ve müteselsilen sorumluluk üstlenerek bir
baraj inşaatının yapımı konusunda anlaşmaları ve ihaleyi kazanmaları gibi
190_ Adi ortaklığın önemini ve uygulamasını artıran çeşitli yasal düzenlemeler de mevcuttur. Örneğin:
 Adi ortaklık hükümleri, TTK m.126 uyarınca, belirli bir sırada ticaret şirketlerine de uygulanır.
 Ticaret şirketi niteliği kazanamayan ortaklıklar, TBK m.620/2’ye göre adi ortaklık sayılır.
 Kollektif ve komandit şirketlerinin kuruluşu sırasında, ortaklık sözleşmesinin akdedilmesinden itibaren şirketin
tüzel kişilik kazanmasına kadar geçecek olan süre içerisinde, kurucular arasındaki ilişkiye adi ortaklık hükümleri
uygulanır (Bkz. TTK m.214,305). Kollektif ve komandit şirketlerden farklı olarak, anonim ve limited şirketlerde, ana
sözleşmenin imzalanması ile ortaklı k tüzel kişiliğinin doğması arasındaki dönemde, kurucular arasındaki ilişkiyi ön
TİCARET HUKUKU
Sayfa 19 / 56
ortaklık olarak niteleyen Alman sistemi, TTK’da da benimsenmiştir (TTK m.335,585). Bu tercih eleştirilere yol
açmakta, en azından sorgulanmayı gerektirmekte ve ön ortaklığın hukuki niteliği, tartışma yaratmaktadır.
 Birden çok kişinin katılımı ile yapılan ve ayrılmaz bütün oluşturan bir eserin sahipleri arasındaki ilişkiye adi ortaklık
hükümleri uygulanır (FSEK m.10).
191_ Adi Ortaklığın Konusu nedir? Her konuda ortaklık yapılabilir; ancak konunun ahlaka, adaba, emredici hükümlere,
kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ve imkânsız olmaması gerekir
192_ İç ilişkiler kapsamına neler girer? Ortaklığın yönetimi yanında, ortaklar arasındaki mülkiyet ilişkisi, ortaklık kararları
ve ortakların borçları ile hakları (sermaye koyma borcu, kâr-zarar paylaşımı ve ortaklığın denetimi) gibi konular
girmektedir.
192_ Elbirliği Mülkiyeti nedir? Birden çok kişinin bir eşya üzerinde pay oranları açıkça gösterilmeden mülkiyet hakkına
sahip olmalarıdır. Paylı Mülkiyet: Birden çok kişinin aynı eşya üzerinde fiilen bölünmüş paylara sahip olmalarıdır.
193_ Ortakların Hak ve Borçları nedir?
 Katılım Payı (Sermaye) Borcu
 Kazanca, Zarara ve Tasfiye Sonucuna Katılma
 Rekabet Etmeme Borcu
 İnceleme (Denetleme) Hakkı
 Gider, Faiz ve Ücret isteme Hakkı
194_ Ortaklığın Yönetimi nedir?
 Yöneticinin Atanması ve Azledilmesi
 Yöneticinin Yetkileri
 Yöneticilerin Hakları
 Yöneticilerin Borç ve Yükümlülükleri
195_ Yöneticinin Atanması ve Azledilmesi nasıl olur? Ortaklar isterlerse, sözleşmede kimin yönetici olacağını
belirleyebilirler. Belirlememiş iseler, sonradan alacakları bir kararla yönetici atayabilirler. Aksi sözleşmede
öngörülmedikçe, yönetim, dışarıdan birine de verilebilir; yani yöneticinin ortak olma zorunluluğu yoktur. Ortaklık
sözleşmesinde veya daha sonra alınan bir kararla yönetici atanmamışsa şirket yönetimi bütün ortaklara aittir
196_ Yöneticinin Yetkileri nelerdir? Yönetim yetkisi sadece olağan işleri kapsar. Olağandışı işlerde ise ortakların oy birliği
gerekir ancak gecikmesinde sakınca bulunan (acil) işlerde yöneticilerden her biri yetkilidir (TBK m.625/3).
197_ Yöneticilerin Hakları nelerdir?
 Yönetim ve itiraz Hakkı
 Ücret Hakkı
198_ Yöneticilerin Borç ve Yükümlülükleri nedir?
 Özen Gösterme Borcu
 Hesap Verme Borcu
 İncelemeye izin Verme Borcu
199_ Adi Ortaklıkta Dış ilişkiler nedir? Dış ilişkiler kapsamında, ortaklığın temsili ile ortakların sorumluluğu konularının ele
alınması gerekir.
200_ Adi Ortakların Sorumluluğu nedir? Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, ortakların şirket borçlarından dolayı
sorumluluğu birinci derecede, sınırsız ve müteselsildir. Bir ortağın işlediği haksız fiilden dolayı sorumluluk ise yalnız o
ortağa aittir. Fakat diğer ortaklar kışkırtmak veya yardımcı olmak suretiyle fiile katılmış iseler, birlikte sorumlu olacaklardır
201_ Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarılma nedir? TBK m.633’te öngörülen hüküm uyarınca; bir ortağın fesih bildiriminde
bulunması, kısıtlanması, iflâsı, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi hâlinde, sözleşmede
ortaklığın diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm varsa, bu durumlardan biri gerçekleştiğinde, o ortak veya
temsilcisi ya da ölen ortağın mirasçısı ortaklıktan çıkabilir veya diğer ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir
bildirimle ortaklıktan çıkarılabilir (TBK m.633).
202_ Çıkma ve Çıkarılmaya Bağlı Sonuçlar
 Ortaklık Payının Tasfiyesi
 Ortaklık Malvarlığının Yetersizliği
 Tamamlanmamış işler
203_ Adi Ortaklığın Sona Ermesi infisah (Dağılma) Nedenleri Bu nedenlerden birisinin gerçekleşmesi ile ortaklık
kendiliğinden sona ermiş, yani dağılmış sayılır.
 Amacın gerçekleşmesi ya da gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesi (TBK m. 639, b.1).
 Mirasçılar ile ortaklığın devam edeceğine dair önceden yapılmış bir anlaşma yoksa ortaklardan birinin ölmesi
 Sözleşmede ortaklığın süreceğine dair bir hüküm yoksa ortaklardan birinin iflâs etmesi, kısıtlanması veya tasfiye
payının cebri icrayla paraya çevrilmesi (kişi ortaklığına bağlı özellik) (TBK m. 639, b.3).
TİCARET HUKUKU
Sayfa 20 / 56
 Belirli süreli kurulmuş ortaklıkta sürenin dolması (TBK m.639, b.5). Ancak, süre dolmuş bulunmasına rağmen
faaliyetlere fiilen devam edilmesi halinde ortaklık, belirsiz süreli ortaklığa dönüştürülmüş sayılır (TBK m.640/3).
204_ Fesih (Dağıtma) Nedenleri
 Bütün ortakların sona erdirme isteği (TBK m.639, b.4).
 Fesih bildirimi ile de şirket sona erdirilebilir. Ancak kanun bu hakkı, sözleşmesinde fesih bildirimi hakkı saklı
tutulmuş veya belirsiz süreli ya da ortaklardan birisinin ömrü boyunca sürmek üzere kurulmuş ortaklıklarla
sınırlamıştır (TBK m.639, b.6). Bu üç durumdan son ikisinin söz konusu olduğu hâllerde, fesih bildiriminin 6 ay
önceden yapılması öngörülmüştür. ilk halde ise, sözleşmedeki hükme göre hareket edilmelidir. Fesih bildiriminin
dürüstlük kurallarına göre ve uygun zamanda yapılması gerekir, bildirim ancak hesap yılı bitiminde hüküm doğurur
(TBK m.640).
 Haklı bir sebep varsa mahkeme kararı ile şirket sona erdirilir (TBK m.639,
205_ Adi Ortaklığın Sona Ermenin Sonuçları nedir?
 Yönetim yetkisine sahip olan ortakların, yetkisi ortadan kalkar. Ancak şirket, fesih bildirimi dışında bir nedenle
sona eriyorsa yöneticinin durumu öğrendiği veya öğrenmiş sayılması gerektiği ana kadar yetkisi devam eder.
şirket, ortaklardan birisinin ölümü ile kendiliğinden sona eriyorsa ölen ortağın mirasçısı, diğer ortaklara durumu
derhal bildirmek ve ölen ortak aynı zamanda yönetici ise, gerekli önlemler alınıncaya dek, ölenin yönetim
yetkilerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde kullanmaya devam etmekle yükümlü ve yetkilidir. Diğer ortaklar da geçici
olarak şirket işlerini aynı şekilde yürütmeye devam ederler (TBK m.641)
 Tasfiye işlemlerinin yapılması gerekir (TBK m.642-644). Sözleşmede tasfiye memuru atanmamış ise, tasfiye tüm
ortaklarca birlikte gerçekleştirilir (TBK m.644/1). Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye memuru
atayabilirler; bu konuda anlaşamadıkları takdirde, her bir ortak, atamanın hâkim tarafından yapılmasını talep
edebilir (TBK m.644/2).
 Tasfiye, dış ve iç tasfiye aşamalarından geçer. Önce dış tasfiye yapılır; yani alacaklar toplanır, borçlar ödenir ve
üçüncü kişilerle olan ilişkiler çözülür. Sona erme, ortakların üçüncü kişilere karşı olan yükümlülüklerini etkilemez
(TBK m.645). Geriye bir artı değer kalmış ise, ortakların masraf ve avans alacakları ile sermaye paylarının değeri
iade edilir. Geriye kâr kalırsa ortaklara dağıtılır; zarar kalır ise o paylaştırılır (TBK m.643).
206_ Adi ortaklığın Zamanaşımı nedir? Bir ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile şirket
arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacak davaları, alacağın
muaccel olduğu andan itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir (TBK m.147, b.4,149).
207_ Ticaret şirketlerinin genel hükümleri nedir? Kolektif, komandit, limited, anonim ve kooperatif için geçerli olan genel
hükümlerdir.
208_ Ticaret şirketleri Uygulanacak Hükümler nedir?
 Emredici hükümler,
 Ortaklık sözleşmesi hükümleri,
 Her bir ortaklık türüne ilişkin yedek nitelikli hükümler,
 Tüzel kişilere ilişkin MK’nın genel hükümleri ticaret ortaklıklarının genel hükümleri),
 TBK m.620 vd. (adi ortaklık hükümleri),
 Diğer ticari hükümler (Bkz. TTK m.1),
 Ticari örf ve âdet (Bkz. TTKm.1 ve 2),
 Genel hükümler (Bkz.TMK m.1).
209_ Ticari örf ve âdet nedir? Uyuşmazlıkların çözümlenmesinde ve iradelerin yorumlanmasında esas alınan, bir bölgeye
veya bir ticaret dalına ilişkin örf ve âdet kurallarıdır.
210_ Ticaret şirketlerinin Ortak Özellikleri nedir?
 Tüzel Kişilik Bulunması
 Sınırlı Sayı ilkesine Bağlılık
 Hak Ehliyetlerinin işletme Konusu ile Sınırlı Olmaması
 Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme Olanağı
 Kurulların Elektronik Ortamda Yapılabilmesi Olanağı
211_ Tüzel kişiliğe sahip olmanın da beraberinde getirdiği bazı sonuçlar vardır nelerdir? Ortaklarından ayrı ehliyet, ayrı
malvarlığı, ayrı ticaret unvanı, ayrı yerleşim yeri ve ayrı vatandaşlık gibi.
212_ İyi niyet nedir? Bir hakkın doğumuna engel olan bir durumun olaydaki varlığı veya gerekli unsurlardan birinin
yokluğu hakkındaki mazur görülebilir bilgisizlik veya yanlış bilgidir
213_ Ticaret şirketlerinde kurulların, belirli şartlara bağlı olarak elektronik ortamda yapılabilmesini düzenlemiştir
TİCARET HUKUKU
Sayfa 21 / 56
 Sermaye şirketlerinde, şirket sözleşmesinde veya ana sözleşmede düzenlenmek şartıyla, yönetim kurulu ve
müdürler kurulu tamamen elektronik ortamda yapılabilir veya bazı üyelerin katıldığı (fiziki) toplantıya, diğer üyeler
elektronik ortamda katılabilir (f.1).
 Kolektif, komandit, paylı komandit ve limited şirketlerde, şirket sözleşmesinde veya ana sözleşmede düzenlenmek
şartıyla, elektronik genel kurul veya ortaklar kuruluna katılım, fiziki katılımın bütün hukuki sonuçlarını doğurur
(f.2).
 İlk iki fıkrada öngörülen hâllerde elektronik ortamda oy kullanma için, şirketin bu amaca tahsis edilmiş bir internet
sitesinin bulunması, ortağın bu yolda talepte bulunması, teknik altyapının katılıma elverişliliğinin bir teknik raporla
kanıtlanması ve oy kullananların kimliklerinin saklanması şarttır (f.3).
 Anonim şirketlerde genel kurullara elektronik katılım fiziki katılımın tüm hukuki sonuçlarını doğurur. Bu hükmün
uygulanma esasları bir yönetmelik ile düzenlenir; yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte, elektronik ortamda
katılım ve oy kullanma, pay senetleri borsaya kote şirketlerde zorunlu hâle gelir; diğer anonim şirketlerde ise
ihtiyaridir (f.5). Anonim şirketlerde elektronik genel kurul yönetmeliği 28.08.2012 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
 Birinci ilâ dördüncü fıkralar kapsamında bazı hususlar için de Bakanlığın tebliğ ile düzenleme yapması öngörülmüş
(f.6); bu ikincil düzenlemeler de 29.08. 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
 Söz konusu hüküm kooperatif kurullarına dair bir düzenleme içermemektedir. Bu yönden KoopK’ya bir hüküm
eklenmesi düşünülebilir.
214_ limited şirketi Anonim şirket ile Benzerlikleri nedir?
 Ortaklar şirket borçlarından sorumlu olmayıp sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle
yükümlüdürler (TTK m.573,603- 607, istisnaAATUHK m. 35).
 Asgari sermaye miktarı (en az on bin TL), kanunda belirtilmiştir (TTK m.580).
 Ortakların oy hakkı, kişi ortaklıklarından farklı olarak, esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır (TTK
m.618/1). şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmi beş Türk Lirası bir oy hakkı verir
(TTK m.618). Genel kurul kararlarının alınmasında kural olarak çoğunluk ilkesi geçerlidir (TTK m.620). eTK
m.536/3’te çoğunluğun hesaplanmasında, “ödenmiş esas sermayenin yarıdan fazlasının temsili” öngörüldüğü
halde, TTK m.620’de genel kurul kararlarının “toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu” ile alınacağı kabul
edilmiştir.
 Birçok konuda anonim şirketlere ilişkin hükümlere açık atıflar yapılmış olup, bu hükümler limited şirketlere de
uygulanır (Bkz.TTK m.578,584,592,610,617,622,629,633,634,635,643,644).
215_ limited şirketi Kişi (şahıs) Ortaklıkları ile Benzerlikleri
 Esas sermaye payının devri eTK m.520’ye göre kolaylaştırılmış olsa da, yinede payın devrinin anonim şirkete göre
daha zor olması (TTK m.595),
 TTK m.613 ile tüm ortaklar için bağlılık yükümü getirilmesi,
 Sermaye artırımı için temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt
çoğunluğunun aranması (TTK m.621),
 Şirketten çıkma ve çıkarılmaya olanak tanınmış olması (TTK m.638,640)kişi ortaklıklarına benzer.
216_ Limited şirket bir tanım yapılmış olmakla birlikte, bu ve izleyen maddelerden hareketle daha geniş bir tanım
verilebilir nedir? Limited şirket, bir veya daha çok gerçek ve/veya tüzel kişi tarafından kurulan, kanunen yasak olmayan
her türlü ekonomik amaç ve konu için faaliyet gösterebilen, şirket borçlarından dolayı ortaklığın malvarlığı ile ortakların ise
sadece taahhüt ettikleri esas sermaye payları ile sınırlı olarak ve yalnızca ortaklığa karşı (şirket sözleşmesinde öngörülmesi
durumunda ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle) sorumlu bulunduğu, esas sermayesi belirli ve
sermaye paylarının toplamından oluşan bir sermaye şirketidir.
217_ Ticaret Şirketleri Ortak Sayısı nedir? Bir veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi ortak olabilir (TTK m.573). Böylece tek
ortak ile limited şirket kurulabilmesine izin verilmiştir. Yeni Kanun da, eTK m.504 gibi, ortak sayısının elliyi aşamayacağını
kabul etmiştir (TTK m.574/1).
218_ işletme Konusu nedir? Anonim şirketlerde olduğu gibi, ekonomik konularda faaliyet göstermesi yeterli olup mutlaka
bir ticari işletme çalıştırma zorunluluğu yoktur. Bununla birlikte uygulamada, genellikle ticari işletme sahibi oldukları
görülür. Sigortacılık ve bankacılık yapamazlar (BanK m.7, Sigortacılık Kanunu m.3). Ultra vires ilkesi kaldırılmıştır
219_ Asgari Esas Sermaye nedir? Limited şirketin esas sermayesi, en az on bin Türk Lirası olup sözleşmede gösterilmesi
zorunludur
220_ Tüzel Kişilik nedir? Limited şirket diğer ticaret şirketleri gibi tüzel kişiliğe sahiptir (TTK m.125/1). Şirket ticaret siciline
tescil ile tüzel kişilik kazanır
221_ Limited şirket ana sözleşmesine yazılması zorunlu kayıtlar şunlardır (TTK m.576):
 Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer.
 Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde, şirketin işletme konusu.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 22 / 56
 Esas sermayenin itibarî tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibarî değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye
paylarının grupları.
 Müdürlerin adları, soyadları, unvanları, vatandaşlıkları.
 Şirket tarafından yapılacak ilanların şekli.
222_ Kayyım nedir? Kanunda öngörülen durumlarda bir işin görülmesi veya bir malın idaresi için atanan kişidir.
223_ Yetersayılar Burada üçlü bir ayrım söz konusudur bunlar nedir?
 Olağan Kararlar: Sözleşme değişiklikleri (TTK m.589) ve önemli kararlar (TTKm.621) dışında alınan kararlardır (TTK
m.620). Olağan kararlar, kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmüş olmadıkça, toplantıda temsil edilen
oyların salt çoğunluğu ile alınır (TTK m.620). Kanun koyucu, olağan kararlarda toplantı yetersayısı aramamıştır.
 Önemli Kararlar: TTK m.621’de sayılan ve istisna oluşturan bazı genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az
üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde
alınabilir.
 Şirket Sözleşmesinin Değiştirilmesine ilişkin Kararlar: şirket sözleşmesi, esas sermayenin üçte ikisini temsil eden
ortakların kararıyla değiştirilebilir Limited şirkette ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî değerine göre
hesaplanır (TTK m.618/1). Limited şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmi beş Türk
Lirası bir oy hakkı verir. Ancak, sözleşme ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Ortak,
en az bir oy hakkına sahiptir
224_ Limited şirketi sermaye şirketine yaklaştıran en önemli yenilik nedir? Özden organ ilkesinin terk edilerek seçilmiş
yönetim ilkesinin benimsenmesidir.
225_ Limited ortaklıkta müdür(ler) iki şekilde seçilebilirler:
 Sözleşme ile: şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirket sözleşmesi ile yönetimi ve temsili,
müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir
 Genel Kurul Kararı ile: Müdürler, şirket sözleşmesi dışında genel kurul kararı ile de atanabilirler
226_ Müdürlerin Temsil Yetkisinin Kapsamı ve Sınırlandırılması nedir? TTK m.623/3’te “Müdürler, kanunla veya şirket
sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye
yetkilidirler”. Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların
belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yolu ile uygulanır
227_ Müdürlerin Yükümlülükleri nedir?
 Müdürlerin Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü, Rekabet Yasağı
 Müdürlerin Eşit işlem Yükümlülüğü:
 Müdürlerin Bildirim Yükümlülüğü:,
 Müdürlerin şirkete Karşı Borçlanma Yasağı (şirketten borç almama yükümlülüğü):
 Müdürlerin Sorumluluğu:
228_ Müdürlerin Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü, Rekabet Yasağı nedir? Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya
diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. şirket
sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir. Bağlılık yükümü hem müdürler hem
ortaklar açısından söz konusudur
229_ Devren Kazanma nedir?
 Esas Sermaye Payının Sözleşme ile Devri
 Payın Kanun Uyarınca Geçişi
 Esas Sermaye Payının Geçişinin Tescil Edilmesi
 Esas Sermaye Payının Gerçek Değerin Belirlenmesi
230_ Ortak Sıfatının Kaybedilmesi Çıkma Kendi isteği ile bir ortağın ayrılmasıdır. şu hâllerde gerçekleşir:
1. Esas sermaye payının tamamen devri ile (TTK m.595).
2. Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde
3. Payın itfası ile.
4. Tüm ortakların kabul etmesi ile.
5. Sözleşmedeki çıkma nedenlerinin gerçekleşmesi ile: şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını
tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir (TTK m.638/1).
6. Haklı nedenlere dayanarak mahkeme kararı ile: Her ortak, haklı sebeplerin varlığı hâlinde şirketten çıkmasına
karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve
borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması
amacıyla diğer önlemlere karar verebilir (TTK m.638/2).
7. Birleşme, bölünme, tür değiştirme durumlarında çıkma hakkının kullanılması ile (TTK m.141,161,191).
8. Çıkma bildirimine katılma yolu ile (TTK m.639).
9. Çıkma davasına katılma yolu ile (TTK m.639).
TİCARET HUKUKU
Sayfa 23 / 56
10. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması ile (TTK m.202).
231_ Çıkarılma Ortağın, rızası dışında ortaklıktan ayrılmasıdır. şu hallerde gerçekleşebilir:
 Ortağın mahkemeden şirketin feshinin istemesi ile (TTK m.636/3).
 An sözleşmede öngörülen çıkarma sebeplerinin gerçekleşmesi ile (TTK m.640/1).
 Haklı sebebin bulunması durumunda, şirketin talebi üzerine mahkeme kararı ile (TTK m.640/3).
 Birleşme ile (TTK m.141).
 Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması ile (TTK m.202).
Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir
(TTK m.640/2).
231_ Ortakların Hakları nedir? Ortakların hakları, anonim ortaklıklarda olduğu gibi, mali ve kişisel haklar olarak iki grupta
ele alınabilir:
232_ Ortakların Mali Haklar nedir?
 Kâr Payı Hakkı ve Yedek Akçelerle ilişkisi
 Tasfiye Payı Hakkı
 Yeni Pay Alma Hakkı
233_ Ortakların Kişisel Hakları nedir?
 Genel Kurul Toplantılarına Katılma ve ilgili Haklar
 Ortaklık Yönetimine ve Temsiline Katılma
 Bilgi Alma ve inceleme Hakkı
 Genel Kurul Kararların Butlanının Tespitini ve iptalini isteme Hakkı
 Denetleme Hakkı
 Çıkma Hakkı
 Çıkmaya Katılma Hakkı
 Haklı Nedenle Feshi Talep Hakkı
234_ Rüçhan Hakkı nedir? Öncelik hakkı; anonim ortaklığın sermaye artırımında mevcut ortakların artırıma öncelikle
katılma hakkıdır. Rüçhan hakkının kullanılabilmesi için en az on beş gün süre verilir
235_ Ortakların Yükümlülükleri nedir?
 Yan Edim Yükümlülüğü
 Haksız Alınan Kâr Paylarını iade Yükümlülüğü
 Bağlılık Yükümlülüğü ve Rekabet Yasağı
 Ortakların şirkete Karşı Borçlanma Yasağı
236_ Ortakların Sorumluluğu nedir?
 Ek Ödeme ve Yan Edim Yükümlülüğü
 Kamu Borçlarından Sorumluluk
237_ Limited Ortaklığın Sona Ermesi Nedenleri Limited şirketin şu nedenlerle sona erer (fesih ve infisah) (TTK m.636):
 Sözleşmede yazılı sona erme nedeninin gerçekleşmesi ile (TTK m.636/1,a).
 Genel kurul kararı ile (TTK m.636/1,b)
 İflâsın açılması ile (TTK m.636/1,c).
 Kanunda gösterilen nedenlerle (TTK m.636/1,d).
 Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa
şirketin feshine ilişkin verilecek karar ile (TTK m.636/2).
 Bir ortağın talebi üzerine haklı nedenle ve mahkemece verilecek karar ile (TTK m.636/3).
 Şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, ortakların veya kamunun
menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, müdürün/müdürlerin, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının veya ortağın istemi üzerine, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesince şirketin feshine karar verilir. Ancak, limited şirketin butlanına veya yokluğuna karar
verilemez (TTK m.644/1,b atfıyla m.353).
238_ Sonuçları nedir? Sona erme iflâs ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse tescil ve ilan edilir (TTK
m.637). Tasfiye memurlarının atanması ve azilleri ile tasfiyenin yapılması konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler
uygulanır (TTK m.643). Birleşme ve tür değiştirme tasfiyesiz infisaha yol açtığı için bu hâllerde tasfiye yapılmaz.
239_ Yeni ortaklık kurulması, üç aşamadan oluşmaktadır. Bunlar; yazılı şekilde yapılacak bir sözleşme ve bu sözleşmede
yer alacak imzaların noterce onaylanması aşaması, kurucular beyanının imzalı olarak ticaret sicili müdürlüğüne ibrazı
aşaması ve tescil ve ilan aşamasıdır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 24 / 56
Ünite 5 (Anonim Ortaklığın Kuruluşu, Yönetim Kurulu, Denetim)
240_ Anonim ortaklığına şirketlere örnek verelim? En yaygın şirket tipi olmasa da bu tipteki şirketler, bankacılık,
sigortacılık, sermaye piyasası ve devletin ekonomik faaliyetleri gibi kilit alanlarda ve büyük sermayeler gerektiren önemli
sektörlerde uğraş vermektedirler
241_ Atıf nedir? Gönderme demektir.
242_ Anonim ortaklığın Başlıca yararları olarak şunlar sayılabilir:
 Tek başlarına işe yaramayan ve atıl durumda bulunan küçük tasarrufların bir araya gelmesini sağlayarak büyük
sermayeler oluşturur; bu sermayeleri ekonominin hizmetine sunarak büyük yatırımlar yapılmasına ve önemli
projelerin hayata geçirilmesine zemin yaratır.
 Asgari bir sermayeyle kurulması mümkün, ortaklarının sorumluluğu sınırlı ve payların devri şahıs şirketlerine
oranla kolay ve tek kişi ile kurulması mümkün olduğu için, çok sayıda kişinin bir araya gelmesine ve dolayısıyla çok
büyük sermayelerin toplanmasına da elverişlidir. Pay sahibi sayısının 250’yi aşması, şirketin, halka açık anonim
ortaklık hükümlerine tabi olmasına (bir başka deyişle sınıf değiştirmesine) yol açar (SerPK m.11/1).
 Anonim şirketler, özel mülkiyetin halka yayılmasına katkıda bulunur; küçük tasarruf sahipleri, bu şirketlere ortak
olmak suretiyle, hem dolaylı olarak büyük iş ve yatırımların ortağı konumuna girerler; hem şirket kârından pay
alma olanağı kazanırlar.
 Özellikle menkul kıymet borsaları gelişmiş ve kurumsallaşmış ülkelerde, şirkete girmek ve çıkmak oldukça kolaydır;
çünkü borsa, şirket hisselerinin el değiştirmesi için en elverişli pazar ortamıdır. Bununla birlikte anonim şirket,
tamamen sakıncasız bir şirket tipi de değildir.
243_ Anonim ortaklığın Başlıca şu gibi sakıncalarından söz edilebilir:
 Anonim şirketler, çoğunluk ilkesine göre yönetildiği için bazen örgütlü küçük bir azınlık şirket yönetimini ele
geçirerek şirketi, çoğunluk çıkarları değil, kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilir. Böylece, bir yandan
çoğunluk, diğer yandan kamu çıkarları zarara uğratılabilir.
 Çok sayıda ortağı olabilmesine rağmen, ortakların büyük kısmı, genel kurul toplantılarına ilgisiz kalmaktadır. Bu
ilgisizlik, büyük bir güç boşluğu anlamına da gelmekte ve küçük ama örgütlü bir azınlık, şirkete egemen
olabilmektedir. Yönetici ve kural olarak denetçiler de genel kurulca seçildiğinden, genel kurulda fiilen çoğunluğu
ele geçiren kişi ve gruplar, uygun bulduklarını yönetici ve denetçiyi seçmektedirler.
 Şirketin sahip olabildiği büyük ekonomik güç nedeniyle, bu tip şirketlerde tekelleşme eğilimi ve tehlikesi daha
fazladır. Tekelleşme de serbest piyasa ekonomisine ve rekabetçi ortama vurulan bir darbedir. Bu nedenledir ki
tekelleşmeyi önlemek ve bu tür şirketlerin piyasadaki hâkim durumlarını kötüye kullanmalarını önlemek için özel
yasal düzenlemeler yapılması gereksinimi doğar. Ülkemizdeki 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un
temel amaçlarından birisi de budur.
244_ iki ayrı sermaye sistemine kısaca değinecek olursak;
 Kayıtlı sermaye sistemi, ana sözleşmede gösterilen alt ve üst limitler arasında, yönetim kurulu kararı ile ve ana
sözleşme değişikliği usulüne uyulmaksızın sermaye artırımına izin veren bir sistemdir. Alt limit, başlangıç
sermayesi; üst limit, kayıtlı sermaye ve bu ikisi arasında, fiilen ulaşılan, yani karşılığında pay oluşturulmuş olan
rakama da çıkarılmış sermaye denilmektedir. Bu sistemi benimseyen anonim şirketlerde, sermaye artırımı için ana
sözleşme değişikliği usulüne uymak gerekmemekte; şirketin ihtiyaçları ve piyasa şartları doğrultusunda, yönetim
kurulu kararları ile kolayca sermaye artırımı yapılabilmektedir.
 Esas sermaye sisteminde ise, kuruluş sırasında şirketin ana sözleşmesinde gösterilerek ticaret siciline tescil edilen
ve daha sonra değiştirilebilmesi (artırılması veya azaltılması), ana sözleşme değişikliği gerektiren (TTK m.456 vd.)
bir tek rakam vardır; o da esas sermayedir. Bu rakam, ana sözleşme değişikliği yapılmadıkça artmayacağı ve
azalmayacağı için, sisteme, “sabit sermaye sistemi” de denilmektedir.
245_ şu halde, TTK m.329’daki sermaye neyi ifade eder? , sabit sermaye sisteminde “esas sermaye”, kayıtlı sermaye
sisteminde ise “çıkarılmış sermaye”yi ifade etmektedir
246_ sermaye rakamının dört özelliği bulunduğu söylenebilir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 25 / 56
 Nakit ile ifade Edilmesi
 Tamamen Taahhüt Edilmiş Olması
 Önceden Belirlenmiş ve Sabit Olması
 Paylara Bölünmüş Olması
247_ Sermaye ne kadar olmalı? TTK’de esas sermayenin en az elli bin Türk Lirası, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş
anonim ortaklıklarda ise başlangıç sermayesinin en az yüz bin Türk Lirası olması öngörülmüştür.
248_ Pay (hisse) kavramının, esas/çıkarılmış sermayenin bir parçası/ pay senedi/ ortaklık statüsü olmak üzere üç
anlama geldiği belirtilmektedir.
 ilk anlama göre, esas/çıkarılmış sermayenin pay sayısına bölünmesi ile her bir payın itibari (nominal) değeri ortaya
çıkmaktadır. Her payın itibari değeri ana sözleşmede gösterilmelidir (TTK m.339/2,c). itibari değer, şirketin kuruluş
sırasında kural olarak gerçek değere (piyasa fiyatına) eşittir. Şirketin malvarlığı artarsa gerçek değer de artar,
azalırsa gerçek değer de azalır. Kanunda payların itibari değerlerinin en az bir kuruş olduğu ve bu itibari değerin
birer kuruş ve katları olarak yükseltilebileceği kabul edilmiş; bu değerin, Bakanlar Kurulunca yüz katına kadar
artırılabileceği düzenlenmiştir (TTK m.476). Örneğin: Bir anonim şirketin ana sözleşmesine göre, esas/çıkarılmış
sermayesi 100.000 Türk Lirası olup nominal değerleri eşit ve her birinin değeri 100 Türk Lirası olan paylara
bölünmüş ise, 1000 adet payı vardır. Yani pay sayılarının nominal değerleri ile çarpılması, sermaye rakamını
verecektir. Payların eşit itibari değerde olması da zorunlu değildir.
 İkinci anlamda pay, payın bağlandığı kıymetli evrakı (pay senedini) ifade etmektedir. TTK m.584 vd. hükümleri, pay
senetlerinin türleri, tür değiştirmesi, bastırılması, şekli ve özellikle devrini, ayrıntılı olarak düzenlemiştir.
 Üçüncü anlamda, her bir pay, bir ortaklık statüsünü temsil etmekte; yani paya sahip olan kişi, o pay nedeniyle
bazı hak ve yükümlerin de sahibi olmaktadır. Şahıs şirketlerinden farklı olarak, ortaklık statüsü kişilere değil
paylara bağlıdır.
249_ İtibari Değer: Hisse senedinin üzerinde yazılı olan değerdir
250_ Anonim ortaklığının unsurları nedir?
 Sermaye Unsuru ve Özellikleri
 Malvarlığı ile Sorumluluk
 Ortakların Sınırlı Sorumluluğu
 Anonim Ortaklık Türleri
251_ Anonim Ortaklık Türleri nedir?
 Özel Hükümlere Bağlı Olup Olmama Açısından
 Halka Açık Olup Olmama Açısından
252_ Özel Hükümlere Bağlı Anonim Ortaklıklar hangileridir?
 Kendi Özel Kanunu Bulunan Ortaklıklar
 Belirli Faaliyet Dallarına ilişkin Özel Düzenlemelere Bağlı Ortaklıklar
 233 Sayılı KHK Düzenlemesine Bağlı Ortaklıklar:
253_ Kendi Özel Kanunu Bulunan Ortaklıklar: Örneğine oldukça az sayıda rastlansa da bazı anonim ortaklıklar hakkında
çıkarılmış özel kanunlar vardır: Ereğli Demir Çelik Fabrikaları Aş Kanunu, TC. Merkez Bankası K ve iller Bankası Aş Kanunu
gibi. Bu tür anonim ortaklıklar, öncelikle kendi özel kanunlarına tabidirler;
254_ Belirli Faaliyet Dallarına ilişkin Özel Düzenlemelere Bağlı Ortaklıklar hangileridir? Örneğin, Bankalar Kanununda
(m.7) bankaların; Sermaye Piyasası Kanunu’nda aracı kurumların (m. 33), yatırım ortaklıklarının (m. 36), portföy yönetimi,
yatırım danışmanlığı, genel finans ortaklığı gibi diğer sermaye piyasası kurumlarının (m. 39 ve ilgili tebliğler); Sigortacılık
Kanunu’nda (m. 3/2) sigorta ve reasürans şirketlerinin; Finansal Kiralama Kanunu’nda (m. 2) kiralayan şirketlerin; Umumi
Mağazalar Kanunu’nda (m. 2) işletici şirketlerin, Ödünç Para Verme işleri Hakkında 90 Sayılı KHK’ta (m. 12) finansman ve
faktoring şirketlerinin anonim ortaklık tipinde olması gerektiği düzenlenmiştir.
255_ 233 Sayılı KHK Düzenlemesine Bağlı Ortaklıklar: Devletin ekonomik hayatta aktif biçimde rol oynaması için
tasarlanmış ve karma ekonomik sistemin bir aracı olan Kamu iktisadi Teşebbüsleri’ni düzenleyen 233 Sayılı KHK, KiT
statüsündeki anonim ortaklıklara ilişkin hükümler içermektedir. KiT’lerin bağlı ortaklıkları ve iştiraklerinin anonim ortaklık
tipinde olması zorunludur
TİCARET HUKUKU
Sayfa 26 / 56
256_ Halka Arz nedir? Pay senetlerinin satın alınması için her türlü yoldan halka çağrıda bulunulması, halkın bir anonim
ortaklığa katılmaya veya kurucu olmaya davet edilmesidir
257_ Anonim Ortaklıkların Kuruluş Sistemleri Kuruluş sistemleri açısından genellikle, ferman (octroi, yasama) sistemi,
izin sistemi ve normatif sistem biçiminde üçlü bir ayrım yapılmaktadır. Zamana ve mekâna göre bu üç sistemden yalnızca
birisinin, nadiren olsa bile bazen de aynı ülkede, aynı zamanda birden çok sistemin yan yana uygulandığı görülmektedir.
 Ferman (Octroi, Yasama) Sistemi: Anonim ortaklıkların ilk görüldükleri XV-XVI. ve sonraki yüzyıllarda kullanılan bu
sistemde anonim ortaklığın kuruluşu, devletin (kralın) özel bir fermanla verdiği bir imtiyaza dayanır. Kral fermanı
veya imtiyazının yerini zamanla özel kanun almıştır.
 İzin Sistemi: Bu sistemde anonim şirketin kurulabilmesi için kanundaki hükümlere riayet edilmiş olması yetmez;
ayrıca devletten (kamusal makamdan) bir kuruluş izninin alınması şarttır. İlgili makam bu izni verirken, ortaklığı
izleyeceği amacı, devletin ve rejimin amaçları ile ekonomi politikaları açısından değerlendirir. Değerlendirmesi
sonunda izin verip vermemek konusunda takdir yetkisine sahiptir.
 Normatif Sistem: Normatif sistemde kuruluş, devletin iznine bağlı değildir; kanunda öngörülen işlemler ve şartlar
gerçekleştirildiğinde ortaklık tüzel kişilik kazanır. Yetkili makam yalnızca, ortaklık sözleşmesinin kanunun emredici
hükümlerine uyulup uyulmadığını araştırır; kişilerin ve ortaklık konusunun önemi yoktur. İzin sisteminden farklı
olarak idarenin burada bir takdir yetkisi söz konusu değildir; kanun hükümlerine uyan herkes bir anonim ortaklık
kurabilir.
258_ Ana sözleşme içeriğine giren ve girebilen tüm hususları, ana sözleşme içeriğine dâhil olmada pay sahiplerinin
iradelerinin etkisi ve geçerlilik yönlerinden ele almak suretiyle üç ana başlık altında toplamak mümkündür.
 Ana sözleşmede Bulunması Zorunlu Hususlar
 Öngörülmeleri Koşuluyla Ana sözleşmede Bulunması Zorunlu Olan Hususlar (şartlı zorunlu içerik)
 Ana sözleşmede Bulunabilecek (ihtiyari) Hususlar
259_Ana sözleşmede Bulunması Zorunlu Hususlar
 Şirketin ticaret ünvanı ile merkezinin bulunacağı yer (m. 339/2, a),
 Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış işletme konusu (m. 339/2, b),
 Şirketin sermayesi ile her payın itibari değeri ile bunların ödenmesinin şekil ve şartları (m. 339/2, c),
 Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı olacakları (m. 339/2, d),
 Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bu kişilerden ortaklık adına imza atmaya yetkili olanlar ve ilk yönetim kurulu
üyelerinin kimler olduğu (m. 339/2,g, 339/3),
 Genel kurulların toplantıya ne şekilde çağrılacakları (m. 339/2, h),
 Şirkete ait ilânların nasıl yapılacağı (m. 339/2, i),
 Pay sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye paylarının tür ve miktarları (m. 339/2, j),
 Şirketin hesap dönemi (m. 339/2, k).
260_ Öngörülmeleri Koşuluyla Ana sözleşmede Bulunması Zorunlu Olan Hususlar nedir? Birden fazla paya sahip olanlara
tanınacak oy sayısının sınırlandırılması, yönetim kurulu üyelerinin görev süreleri ve tekrar seçilmeleri yasağı, yönetim
yetkilerinin devri, temsilde çift imza kuralının aksi, yönetim kurulu kararlarının pay sahiplerine bildirim şekli, cezai şart
ödenmesi ve temerrüt faiz oranı, imtiyazlı pay yaratılması
261_ Ana sözleşmede Bulunabilecek (ihtiyari) Hususlar
 TTK m.347/1’e göre, ana sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı varsa, primli pay senedi çıkarılabilir.
 TTK m.366/1, yönetim kurulu başkan ve/veya başkan vekilinin, yönetim kurulu kararı veya ana sözleşmede hüküm
olması şartıyla genel kurul kararı ile seçilebileceğini düzenlemiştir.
 TTK m.394/1 uyarınca, yönetim kurulu üyelerine, tutarı ana sözleşme veya genel kurul kararı ile belirlenmek
şartıyla, huzur hakkı, ücret, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir.
 TTK m.536/1, tasfiye memurlarının ana sözleşme veya genel kurul kararı ile atanabileceğini düzenlemiştir.
 TTK m.539/3 gereği, birden çok tasfiye memuru var ve aksi ana sözleşmede veya genel kurul kararında
öngörülmemiş ise, işlemlerin şirketi bağlaması için, ünvan altında iki tasfiye memuru imzası yeterlidir.
 TTK m.543/3’e göre, ana sözleşme veya genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, tasfiye payı dağıtımı
para olarak yapılır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 27 / 56
262_ Kanuna karşı hile oluşturan bu davranışlar, ortaklığa, ortaklara ve alacaklılara zarar vereceği için m. 356 hükmü ile
bir yaptırıma bağlanmış ve bazı özel önlemler getirilmiştir. TTK m. 356 hükmünün uygulanma şartları şunlardır:
 Ortaklığın tescilinden itibaren iki yıl içinde, bir işletme veya ayın şirketçe devralınmalı veya kiralanmalıdır (ayın,
süre ve işlem türü koşulu).
 Devralınan veya kiralanan değer, ortaklık sermayesinin 1/10’unu geçmelidir (değer koşulu).
 Bu devir veya kiralama, şirketin işletme konusuna girmemeli veya cebri icra yoluyla da gerçekleşmemelidir (konu
ve alış şekli koşulu). Yani şirketin işletme konusuna giren veya girmese bile cebri icra yoluyla edinilen işletme ve
ayınlar hakkında bu madde uygulanmaz (m. 356/5).
263_ TTK m.356 kapsamına giren devralma ve kiralamalar, genel kurulca tasdik ve ticaret siciline tescil edilmedikçe
geçerli olmaz. Geçerlilik kazanabilmesi için, kendisinden kaçınılan kanun hükümlerinin amacı doğrultusunda bazı
formalitelere uyulması gerekmektedir:
 Yönetim kurulunun başvurusu üzerine, şirket merkezinin olduğu yerin asliye ticaret mahkemesince bilirkişi atanır
ve değer tespiti yaptırılır
 Ağırlaştırılmış yetersayı ile genel kurulun toplanması, konuyu görüşmesi ve onay kararı alması gerekir
 Sözleşme genel kurulun onay kararıyla birlikte tescil ve ilân olunur. Buradaki tescil kurucu niteliktedir.
264_ Anonim organlar Yeni Kanun Sisteminde, genel kurul ve yönetim kurulu olmak üzere, kanunen zorunlu iki organa
yer verilmiştir
265_ Yönetim Kurulunun Görev TTK’de öngörülen ve kurul olarak kullanılan yetki ve görevlerin başlıcaları şunlardır:
 Ortaklığı yönetmek ve temsil etmek (m. 365 vd.). Yönetim iç ilişkide, temsil ise dış ilişkide gündeme gelir. Bu
kapsamda ticari temsilciler ve vekilleri (m. 368), müdürler ile aynı işleve sahip imza yetkililerini atama ve azletme
yetkisi de vardır (m. 375/1,d).
 Ortaklığın denetimi ve üst düzeyde yönetimi için gerekli düzenin kurulması (m. 375/1,a-c). Yönetim teşkilatını
belirleme (m. 375/1,b) ve yönetimle görevli kişilerin kanunlara, ana sözleşmeye, iç yönergelere ve yazılı
talimatlara uygun davranıp davranmadığının üst gözetimine de yetkilidir (m. 375/1,e).
 Ortaklık malvarlığının borca batık hâle düşmesi durumunda mahkemeye bildirim ve birtakım önlemler alınması
 Genel kurul toplantılarının hazırlanması ve yürütülmesi (m. 375/1,f, 410 vd.), ana sözleşme değişikliği, sermaye
artırımı ve azaltımları hazırlıklarının yapılması ve yürütülmesi, gerekiyorsa Bakanlıktan izin alınması
 Şirket defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporlarının ve kurumsal yönetim açıklamalarının hazırlanması
 6. Ortaklığın sona ermesi ve tasfiye işlemleri ile ilgili görev ve yetkiler
 Kanunun öngördüğü tescil ve ilân işlemlerinin yaptırılması
 Genel kurul kararlarının uygulanması, gerekirse alınan kararlara karşı iptal davası açılması
 Nama yazılı pay senetlerinin devrine izin verilmesi ve yeni malikin pay defterine kaydedilmesi
 Sermaye artırımlarında yeni çıkarılan paylar üzerinde mevcut ortakların rüçhan (yeni pay alma) haklarını
kullanmalarının sağlanması (m. 461).
 İmtiyazlı pay sahipleri genel kurullarının gerektiğinde toplantıya çağrılması
 Özellikle kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş ortaklıklarda yönetim kuruluna, ana sözleşmeye hüküm konularak
önemli bazı başka yetkilerin tanınabilmesi de mümkündür (TTK m.460, SerPK m.12). Örneğin sermaye
artırımlarında rüçhan haklarını kısıtlama, imtiyazlı paylar yaratma, imtiyazları kısıtlama, primli pay çıkarma gibi
266_ Yokluk: Hukuki işlemin kurucu unsurlarından bir ya da birkaçında eksiklik bulunması nedeniyle, işlemin hukuki açıdan
varlık kazanamamasıdır.
267_ Butlan: Belli bir sakatlık nedeniyle, baştan itibaren kendilerine bağlanan hukuki sonucu doğurmayan ve geçerli hale
getirilemeyen işlemlerdir.
268_ Batıl: Butlan nedeniyle sakat hukuki işlemlere verilen addır.
269_ Borca Batıklık: şirketin tüm aktiflerinin muaccel olsun olmasın, tüm borçlarını karşılamaya yetmemesidir
270_ Görev ve Yetkilerin Kullanılması (Toplantılar)
 Yönetim Kurulunun Toplantıya Daveti
 Toplantı Yeri, Zamanı, Usulü ve Karar
 Elden dolaştırma yoluyla karar alınması yöntemi
 Elektronik yönetim kurulu toplantısı yapma olanağı:
TİCARET HUKUKU
Sayfa 28 / 56
 Yönetim Kurulu Üyesinin Toplantıya Katılma Yasağı:
 Toplantı ve Karar Yetersayısı:
271_ Eski TK’de butlan konusunda da hüküm bulunmamakta iken, yeni Kanun, örnek niteliğinde dört neden sayarak,
yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitini açık hükme bağlamıştır. Sayılan bu dört butlan nedeni şunlardır
 Eşit işlem ilkesine aykırı kararlar: TTK m.357, eşit işlem ilkesini düzenlemiş olup bu ilke, genel kurul kararları gibi,
yönetim kurulu kararları bakımından da uyulması gerekli bir sınır oluşturmaktadır. Örneğin, pay senedi bastırma,
bazı pay sahiplerine senetlerin derhal verilmesi, diğerlerinin senetlerinin bir yıl sonra genel kurul sırasında teslim
edilmesine dair veya pay sahiplerinin muaccel olmuş nakit sermaye taahhütlerinin ifasında ya da kâr payı
dağıtımında bazı pay sahipleri yararına eşitsizlik yaratan kararlar batıldır (m. 391/1, a).
 Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen kararlar: Genel kurul
kararları gibi, yönetim kurulu kararları da anonim şirketin temel yapısına uymalıdır. Anonim şirketin temel yapısı,
anonimlik, sermayenin paylara bölünmüşlüğü, her bir payın bir pay sahipliği konumu oluşturması, ortakların sınırlı
ve sadece şirkete karşı sorumluluğu, pay devri serbestliği, bağımsız denetime bağlı olma, organlar arası işlevler
ayrılığı ve organların devredilemez yetkileri bulunması ve yönetimin hesap verebilirliği gibi ilkelere dayanmaktadır.
Bu ilkelere aykırılık oluşturan yönetim kurulu kararları da batıl sayılacaktır. Örneğin, pay sahiplerine sermaye
borcu dışında ve kendi rızaları da aranmaksızın ek ödeme yükümü getirilmesine, genel kurullarda pay sayısına
değil, kafa sayısına göre veya her bir payın itibari değerine bakılmaksızın pay sayısına göre oy kullandırılacağına,
pay sahibi olmayan birine, kâr payı, tasfiye payı, genel kurul toplantılarına katılma ve oy kullanma gibi pay sahipliği
hakları tanınmasına ilişkin kararlar gibi. Sermayenin korunması ilkesine aykırı kararlar da batıldır. Örneğin, itibari
değersiz veya asgari itibari değerin altında pay oluşturulmasına şirketin kendi paylarını izin verilen ölçü dışında
edinmesine, finansal tabloların ve faaliyet raporlarının incelemeden kaldırılmasına, pay sahiplerinin ve
yöneticilerin koşulsuz olarak şirkete borçlanabilmesine, karşılığı ödenmeksizin de hamiline senet çıkarılabilmesine,
sermaye için faiz ödenmesine, yedek akçelerin çözülerek tamamen pay sahiplerine ağıtılmasına ilişkin yönetim
kurulu kararı gibi.
 Pay sahiplerinin özellikle vazgeçilemez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da
güçleştiren kararlar: Genel kurula katılma, katılmıyor/katılamıyorsa kendisini temsil ettirebilme, oy kullanma, iptal
davası, sorumluluk davası gibi kanunun tanıdığı dava açma haklarını kullanma, kâr dağıtımda payını talep etme
gibi hakları ortadan kaldıran, kısıtlayan veya kullanımını zorlaştıran yönetim kurulu kararları da batıldır. Nakit
sermaye borçları muaccel olmamasına rağmen, ancak borcunu ifa eden pay sahiplerinin genel kurul toplantılarına
alınmasına ilişkin karar gibi.
 Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar: Genel kurulun (m. 408/2)
veya yönetim kurulunun devredilemez yetkilerine aykırılık oluşturan ya da şirkete bağımsız denetçi atanmasına
gerek olmadığına, zira denetimin genel kurulca seçilecek denetçi tarafından yapılacağına dair yönetim kurulu
kararları batıl olacaktır
272_ İptal Davası nedir? TTK’da, yalnızca genel kurul kararlarının iptal davasına konu olması öngörülmüş fakat yönetim
kurulu ararları yönünden bu davaya, kural olarak yer verilmemiş olup; bu kuralın iki istisnası mevcuttur:
 Şirketlerin yapısal değişikliklerinde yönetim organı kararlarının iptaline dair m. 192/2,
 Halka kapalı anonim şirketlerde de kayıtlı sermaye sistemine geçme iznine paralel olarak yönetim kurulu
kararlarının iptaline ilişkin. Hükme göre, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, öngörülen nedenlerin varlığı
durumunda, kararın ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde, yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açabilirler;
bu davaya, m. 448-451 hükümleri kıyas yoluyla uygulanacaktır.
273_ Birlikte temsil (çift imza) kuralı gereğince, ortaklık adına düzenlenen bir belgenin geçerli olması için, yönetim kurulu
tek kişilik değil ise, ana sözleşmede aksi öngörülmedikçe, temsile yetkili olanlardan ikisinin imzasının bulunması yeterlidir;
yoksa tüm temsilcilerin imzası gerekmez (m. 370/1). Ancak bu kuralın istisnaları vardır:
 Yönetim kurulu ikiden çok üyeli olmasına rağmen, ana sözleşmede, temsil yetkisi sadece bir üyeye veya ikiden çok
üyeye verilebilir hatta tüm yönetim kurulu üyelerinin imzası aranabilir.
 Ortaklığa ticari temsilci, ticari vekil (m. 368) veya sınırlı yetkileri olan bir vekil atanmış ise, bu kişi, yetkili olduğu
konularda ortaklığı tek başına temsil edebilir. Yetki sınırlamaları konusunda TBK hükümleri uygulanır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 29 / 56
 Birlikte temsil geçerli olsa bile, her bir temsilci ortaklığın pasif temsilinde (ortaklığa yapılacak ihtar, ihbar ve
tebligatları kabulde) tek başına yetkilidir.
274_ Murahhas Nedir? Bir iş için görevlendirilen kurul adına tam yetkili kişidir
275_ Bölünme Nedir? Temsil yetkisi yönetim kurulu üyeleri arasında bölünebilir (m. 370/2). Konu, miktar, değer gibi
yönlerden yapılacak bölmeler yalnızca iç ilişkide (talimat niteliğinde) geçerli olup üçüncü kişilere karşı kural olarak öne
sürülemez.
276_ Devir Nedir? Temsil yetkisi de murahhaslara (üye veya müdüre) devredilebilir. Eğer yetki dışarıdan birisine
(murahhas müdüre) bırakılacaksa, yönetim kurulu üyelerinden en az birisine de temsil yetkisi verilmelidir (m. 370/2).
Böylece, temsil yetkisinin tamamen dışarıdan birilerine verilmesi önlenmiştir
277_ Temsil Yetkisinin Sınırları Nedir? İşletme Konusu Yer ve Birlikte Temsil Diğer Sınırlamalar Haksız Fiillerden
Sorumluluk
278_ Yönetim Kurulu Üyelerinin Nitelikleri Kanunda Yönetim Kurulu Üyeleri İçin Bazı Nitelikler Öngörülmüştür:
 Yönetim kurulu, tek kişiden de oluşabilir (m. 359/1). Eski TK m.312’nin yönetim kurulunun en az üç kişiden
oluşmasına ilişkin düzenlemesi terk edilmiş, yönetim kurulunun bir kişiden de oluşabilmesine imkân tanınmıştır.
 Yönetim kurulu üyesi gerçek kişi olabileceği gibi, tüzel kişi de olabilir. Eski TK’den farklı olarak yeni Kanun, tüzel
kişinin de üye seçilmesine izin vermiştir. Fakat bir tüzel kişinin yönetim kuruluna ye seçilmesi durumunda, tüzel
kişiyle birlikte tüzel kişi adına sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilân olunur. Bu husus, şirketin internet sitesinde
yayınlanır. Tüzel kişi adına, sadece tescil edilmiş olan bu kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir. Tüzel kişi adına
başka bir gerçek kişinin toplantılara katılarak oy kullanmasına imkân yoktur (TTK m.359/2). Bu hüküm, tüzel kişinin
kurula her toplantıda farklı kişileri yollayarak kurulun çalışmasını ve istikrarını bozmasına engel olmak amacını
taşımaktadır. Tüzel kişi adına tescil ve ilân edilecek kişi, tüzel kişi tarafından belirlenir, yoksa genel kurul tarafından
seçilmez. Zira seçimle yönetim kuruluna üye olan tüzel kişidir. Tüzel kişi, kendi adına toplantılara katılacak kişiyi
değiştirmek istiyorsa şirkete başvurarak yeni kişiyi tescil ve ilân ettirmelidir.
 Yönetim kurulu üyesinin pay sahibi olması şartı kaldırılmıştır. Eski TK m.312/2, pay sahibi olmayan kişinin üye
seçilmesine imkân tanımakta fakat bu kişinin göreve başlayabilmesi için, ortak sıfatını kazanmasını gerektirmekte
idi. TTK 359’da bu zorunluluğa yer verilmemiş olup, bu değişikliğin, hileli veya sembolik pay devri yoluna
gidilmesini önlediği ve profesyonel yönetici atanmasına hizmet ettiği söylenebilir.
 Gerçek kişi üyenin tam ehliyetli olmaları gerekir. Yönetim kurulu üyesinin/ üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil
edilecek olan gerçek kişinin tam ehliyetli olması gerekmektedir (TTK m.359/3). Eski TK’de böyle bir şart doğrudan
öngörülmemiş, yalnızca eTK m.315/2’de üyeliği sona erdiren nedenler arasında hacir altına alınma sayılmış idiyse
de, öğreti ve Yargıtay tam ehliyet aranması gerektiği görüşündeydi.
 Seçilme engeli bulunmaması gerekir. Üyeliği sona erdiren ve m. 363/2’desayılan nedenlerin daha baştan var
olmasının, seçilmeye de engel oluşturacağı, açıkça hükme bağlanmıştır (m. 359/4).
 Ana sözleşme ile yönetim kurulu üyesinin belli niteliklere sahip olması koşulu (örneğin, belirli mesleklerde
deneyim, belirli alanlarda yükseköğrenim görmüş olma gibi) getirilip getirilemeyeceği konusunda doğrudan bir
hüküm mevcut değildir. Bununla birlikte, m. 363/2’de, üyeliği sona erdiren nedenler arasında, ana sözleşmede
öngörülen niteliklerin kaybından da söz edilmiş bulunulmasından dolayı, m. 340’a istisna olarak ana sözleşmeye
bu konuda hüküm konulabileceği sonuca varılmalıdır.
279_ Yönetim Kurulu Üyeliğinin Kazanılması nasıldır?
 Ana sözleşme ile Atama
 Genel Kurul Tarafından Seçim
 Kamu Tüzel Kişisince Atama
 Yönetim Kurulu Tarafından Geçici Seçim
 Genel Kurul Tarafından Yedek Üye Seçimi Sorunu
280_Yönetim kurulu üyelerinin genel kurul süreleri nedir? Kuruluştan sonraki dönemlerde, yönetim kurulu üyeleri genel
kurulca seçilir (m.359/1). Görev süreleri de en çok üç yıl olup, ana sözleşmede aksine hüküm yoksa yeniden seçilmeleri
mümkündür
281_ Yönetim Kurulu Üyeliğinin Kaybedilmesi Üyeliğin kaybına yol açan nedenler şunlardır:
TİCARET HUKUKU
Sayfa 30 / 56
 Azil Ana sözleşme ile atanmış olsalar dahi, üyeler, genel kurulca azledilebilirler. Üye seçilen tüzel kişiyi temsil eden
gerçek kişi de, temsil ettiği tüzel kişi tarafından her zaman değiştirilebilir.
 İstifa Tek taraşı ve bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğinde olup yönetim kurulu kabulüne gerek olmaksızın her
zaman kullanabilir.
Kendiliğinden Sona Erme Nedenleri Üyenin iflâsı, ehliyetinin kısıtlanması, üyelik için gerekli yasal şartları veya ana
özleşmede öngörülebilecek nitelikleri kaybetmesi, üyeliği kendiliğinden sona erdirir (m. 363/2). Ölüm de bir sona erme
nedenidir.
282_ Yönetim Kurulu Üyelerinin Hakları nedir? Haklar, mali nitelikte olanlar ve olmayanlar (kişisel haklar) şeklinde iki
gruba ayrılır.
283_ Kişisel Haklar nedir? Bunlar, mali nitelik taşımayan ve üyeler için aynı zamanda birer borç (yükümlülük) niteliğinde
olan haklardır. Yönetim kurulu toplantılarına, yönetim ve temsile katılma, görüş bildirme, oy kullanma (m. 365), bilgi alma
ve inceleme (m. 392), yönetim kurulu toplantısı yapılmasını ve gündeme madde ilave edilmesini talep etme hakkı (m.
392/7), uygulanması kişisel sorumluluğuna yol açabilecek genel kurul kararlarına karşı iptal davası açma hakkı (m. 446/1,d)
ve kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açma hakkı (m. 460/5 ve SerPK
m.12/4) gibi.
284_ Bilgi alma ve inceleme hakkı, TTK m.392’de, eTK m.331’e oranla daha ayrıntılı biçimde düzenlemiştir:
 Her üye, şirketin iş ve işlemleri hakkında soru sorabilir, bilgi isteyebilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin bilgi, belge,
defter, yazı vb.’nin yönetim kuruluna getirtilmesi, üyelerce incelenmesi, tartışılması, bir konu ile ilgili çalışandan
veya yöneticiden bilgi alınması reddedilemez (m. 392/1). Üyeler ve diğer yöneticiler de yönetim kurulunda bilgi
vermekle yükümlüdür; bir üyenin bu konudaki talebi reddedilemez ve sorusu yanıtsız bırakılamaz (f. 2).
 Yönetim kurulu toplantıları dışında da her üye, başkanın izni ile yöneticilerden bilgi alabilir ve gerekli ise
başkandan, şirket defter ve dosyalarının incelemeye sunulmasını isteyebilir (f. 3); başkan bu istemi reddederse,
konu iki gün içinde yönetim kurulu toplantısına getirilir. Kurul toplanamaz veya talep reddedilir ise üye
mahkemeye başvurabilir, mahkeme dosya üzerinden karar verir ve kararı kesindir (f. 4).
 Yönetim kurulu başkanı, kurul izni olmaksızın, kurul toplantıları dışında bilgi alamaz, defter ve dosyaları
inceleyemez. Başkanın isteminin reddi halinde de dördüncü fıkra uygulanır (f. 5).
 Üyelerin bu maddeden kaynaklanan hakları kısıtlanamaz ve kaldırılamaz; fakat ana sözleşme ve yönetim kurulu
kararı ile bilgi alma ve inceleme hakları genişletilebilir (f. 6). Her üyenin, başkandan, kurulu toplantıya çağırmasını
isteme yetkisi vardır (f. 7).
285_ Mali Haklar Yönetim kurulu üyelerinin mali nitelik taşıyan bazı hakları vardır.
 Huzur Hakkı: Yönetim kurulu üyelerine, katıldıkları her toplantı başına ödenebilecek ücrettir. Tutarı ana
sözleşmede veya genel kurul tarafından belirlenebilir (m. 394).
 Ücret: Genel kurul kararı ile huzur hakkı yerine veya onun yanında üyelere aylık ücret verilmesi öngörülebilir.
Hatta huzur hakkı ödenmeyeceği ana sözleşmede öngörülmüş olsa dahi ücret ödenebilir. Miktarı ana özleşmede
saptanmamış ise genel kurul kararı ile belirlenir (m. 394).
 Kazanç Payı: Çalışmalarını teşvik etmek amacıyla, yönetim kurulu üyelerine kazançtan belli bir oranda pay
verilmesi, ana sözleşmede hüküm bulunmasına bağlıdır (m. 394, 339/2,f). Kazanç payı, yalnızca net kârdan ve
kanuni yedek akçe ayrıldıktan, ayrıca pay sahiplerine ödenmiş sermayenin % 5’i oranında veya ana sözleşmede
öngörülen daha yüksek oranda kâr payı dağıtıldıktan sonra verilebilir (m.511).
 ikramiye: Ana sözleşmede hüküm bulunmasına ve ortaklığın kâr etmesine gerek olmaksızın, genel kurul kararı ile
başarılarından dolayı yönetim kurulu üyelerine ikramiye verilmesi mümkündür. Aslında hak değil bir lütuf
niteliğindedir. Miktarı ana sözleşmede saptanmamış ise genel kurul tarafından belirlenir (m. 394). Ayrıca kazanç
payından farklı olarak, ikramiye ödenmesi, ortaklığın kâr etmesi şartına bağlı değildir. Ortaklık zarar etmiş
bulunmasına rağmen, yönetim kurulu gayretli çalışmış, örneğin bir önceki yıla oranla zararı azaltmış ise ikramiye
ödenebilir.
 Prim: Genel kurul kararı ile bir teşvik unsuru olarak prim de ödenebilir. Tutarı ana sözleşmede veya genel kurul
tarafından belirlenebilir (m. 394).
286_ Yönetim Kurulu Üyelerinin Görev ve Yükümlülükleri nedir?
 Yönetime Katılma Görevi
TİCARET HUKUKU
Sayfa 31 / 56
 Bilgi Alma ve inceleme Yükümlülüğü
 Ortaklık ile işlem Yapma ve Borçlanma Yasağına Uyma Yükümlülüğü
 Ortaklık ile Rekabet Etmeme Yükümlülüğü
 Görüşmelere Katılma Yasağı
 Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü
287_ Rekabet yasağına aykırı işlem yapan üyeye karşı ortaklık şu seçimlik hakları kullanabilir:
 İşlemden doğan zararın tazmini,
 Yapılan işlemin ortaklık adına yapılmış sayılması,
 Üçüncü kişiler hesabına yaptığı işlemlerden doğan menfaatlerin ortaklığa devri.
288_ Denetim iradesinin ortaklık içerisinden veya dışarıdan olmasına göre kaça ayrılır? iç ve dış denetim şeklinde ikili bir
ayırım yapılabilir:
289_ iç Denetim nedir? Anonim ortaklıkların iç denetiminden genel olarak anlaşılan, ortaklığın işleyişi ile ilgili olarak, şirket
adına yapılan ve elde edilen sonucun pay sahiplerine sunulduğu denetimdir
290_ Dış Denetim nedir? Ortaklığın, dışarıdan ve yetkili bazı kişi ya da kurumlar tarafından denetlenmesi olarak
tanımlanabilir.
291_ Devlet Tarafından Yapılan Denetim nedir? Devlet tarafından yapılan denetim ile ilgili olarak anlaşılması gereken,
temelde Bakanlık denetimidir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, ortaklıkları denetleme ve ortaklıklar ile ilgili hususlarda
ikincil düzenlemeler yapma yetkisi bulunmaktadır TTK 210).
292_ Bakanlığın denetim ile ilgili yetkilerine ilişkin olarak aşağıda belirtilen örnekler verilebilir:
 Eski TK’deki gibi, TTK’de da, Bakanlık Tebliğinde belirlenen anonim ortaklıkların kuruluşu ve ana sözleşme
değişiklikleri, Bakanlığın iznine bağlanmıştır (TTK 333). Bu madde uyarınca, kuruluş ve ana sözleşme
değişikliklerine ilişkin bu haller dışında; hukuki konumu, niteliği ve işletme konusu ne olursa olsun, anonim
ortaklığın kuruluşu ve ana sözleşme değişiklikleri herhangi bir makamın iznine bağlanamaz.
 TTK uyarınca, kuruluşu ve ana sözleşme değişikliği izne tabi bulunan anonim ortaklıkların genel kurul
toplantılarında Bakanlığın temsilcisi hazır bulunur; diğer ortaklıklarda, hangi hallerde komiserin bulunacağı ile ilgili
usul ve esasları Bakanlık tarafından yayımlanacak yönetmelikle belirlenir (m.407/3, 1527/5).
 Yine, 640 sayılı KHK m.2/ uyarınca, GTB, ortaklıkları denetlemekle görevli olup KHK’nın 9 uncu maddesine göre, iç
Ticaret Genel Müdürlüğü, kuruluşuna izin verilecek olan anonim ortaklıklar ile genel kurul toplantılarında Bakanlık
temsilcisi bulunacak anonim ortaklıkları belirlemek ve bunların işlemlerini yürütmekle görevlidir.
 Nihayet TTK m.210/3 ve 530/1 hükümleri, Bakanlığın denetim yanında, fesihiçin mahkemeye başvurma yetkisini
de düzenlemektedir
293_ Denetime Tabi Ticaret Ortaklıkları hangileridir? TTK’nın 397 ilâ 406 ncı maddelerinde, anonim ortaklıkların bağımsız
denetimleri ve bunu yapacak denetçi ile ilgili düzenlemeler getirilmiştir. TTK m.397/5 uyarınca, tüm anonim ortaklıklar
değil, sadece Bakanlar Kurulunca belirlenecek şirketler TTK m.398 anlamında denetime tabidir. Bu düzenlemeler, yapılan
atıflar nedeniyle, limited ortaklıklar (m. 635/1) ve paylı komandit ortaklıklar (m. 565/2) için de geçerli olacaktır (Ayrıca bkz.
geçici madde 6/3).
294_ Denetçi Olabilecekler ve Nitelikleri kimlerdir? Denetçi, bağımsız denetim yapmak üzere, yeminli mali müşavir veya
serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca
yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketi olabilir (TTK 400).
295_ KHK m.23/1 uyarınca, kamu yararını ilgilendiren kuruluşlarda denetimi, sadece Bağımsız Denetim Kuruluşu
yapabilir. KHK m.2/1,ğ, kamu yararını ilgilendiren kuruluşları sıralamıştır. Bunlar; halka açık anonim ortaklıklar, bankalar,
sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, finansal kiralama şirketleri, varlık
yönetim şirketleri, emeklilik fonları, ihraççılar, sermaye piyasası kurumları, faaliyet alanları, işlem hacimleri, istihdam
ettikleri çalışan sayısı ve benzeri ölçülere göre önemli ölçüde kamuoyunu ilgilendirdiği için Kurum tarafından bu kapsamda
değerlendirilen kuruluşlardır.
296_ Aşağıdaki hallerde ise, denetçiyi mahkeme seçer (m. 399/2,4 ve 6):
1. Genel kurul denetçiyi dördüncü aya kadar seçemezse,
2. Genel kurul kararı geçersiz ise (iptale tabi veya bâtıl ise),
3. Denetçi kendisine sunulan iş teklifini reddederse,
TİCARET HUKUKU
Sayfa 32 / 56
4. Denetçi sözleşmeyi feshederse,
5. Denetçi hakkında görevden alma davası açılmış ise, eş zamanlı olarak mahkeme yeni bir denetçi atar.
297_ Denetim Sözleşmesi Taraflarının Yükümlülükleri Denetçinin Yükümlülükleri
 Denetimi Türkiye Denetim Standartlarına uygun olarak yürütmek
 TTK m.378 uyarınca, risklerin erken saptanması ve yönetimi amacıyla bir komite kurulup kurulmadığını;
kurulmuşsa bu komitenin faaliyetleri, uygulamaları ve açıklamaları ile ilgili bir rapor düzenlemek ve denetim
raporu ile birlikte yönetim kuruluna vermek
 Borcunu gereği gibi yerine getirmek. Bununla anlaşılması gereken, denetçinin, Türkiye Denetim Standartlarına
uygun olarak yürüttüğü denetimin sonucunu, yasada belirtilen içerikte ve şekilde denetim raporu yazması ve
denetlenen ortaklık yönetim kuruluna teslim etmesidir Bu hâlde borç sona erer. Denetçi raporu, m. 402’de
belirtilen esaslara uygun olmalıdır.
 Sır saklamak (m. 404).
298_ Denetlenen Ortaklığın Yükümlülükleri nedir?
 Denetim Ücretini Ödeme: Denetlenen ortaklığın temel borcudur. TTK’de ücretin ne şekilde belirleneceği ile ilgili
bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, denetçinin mahkeme tarafından atanması durumunda, denetim ücretini
mahkeme belirler (m.399/7). Ücrete ilişkin karara 3 iş günü içinde itiraz edilebilir. Mahkemenin kararı kesindir.
Denetlenen ortaklığın denetim ücretini ödememesi, denetçinin denetleme sözleşmesini haklı nedenle feshetme
nedenidir.
 2. Denetim Çalışmaları için Gerekli Bilgi ve Belgeleri Sağlama: Denetlenen ortaklığın yönetim kurulu, finansal
tabloları ve yıllık faaliyet raporunu düzenlettirip onaylatarak gecikmeden denetçiye verir. Yönetim kurulu üyeleri,
denetimin gereği gibi yürütülebilmesi için, denetime konu olan tüm bilgi ve belgeleri denetçinin incelemesine
hazır hâle getirmelidirler (TTK m.401/1). Aksi hâlde, kusurunun varlığında TTK m.553 uyarınca sorumlu olurlar.
299_ Denetim Raporunun Sonuçları: Denetçi tarafından verilecek olan denetim raporunda, denetçinin bildirdiği görüşe
bazı sonuçlar bağlanmıştır:
 Olumlu Görüş: Olumlu rapor verilmesi, yönetim kurulunun finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporları ile ilgili yasa,
ana sözleşme hükümleri ve muhasebe standartlarına aykırı olmaması anlamına gelir. Bu hâlde denetçi, yönetim
kurulunun finansal tablolara ilişkin sorumluluğuna gidilmesini gerektirecek bir nedeni olmadığını açık bir şekilde
ifade eder. Gerekçe uyarınca, denetçinin olumlu görüş içeren bir rapor vermesi, yönetim kurulu üyelerinin
ibralarında dayanak oluşturur. Ancak, belirtmek gerekir ki olumlu rapor, yönetim kurulunun ortaklığı iyi yönettiği
anlamına gelmediği gibi; sorumluluğuna gidilmesine de engel oluşturmaz (m. 403/1 ve 2).
 Sınırlandırılmış Olumlu Görüş: Denetçinin çekincelerinin bulunması durumunda vereceği görüştür. Bu durum,
finansal tablolarda düzeltilebilecek aykırılıkların bulunduğu ve bu aykırılıkların açıklanmış onucu etkileyecek
ölçüde kapsamlı ve büyük olmadığı anlamına gelir. Denetçi, sınırlamanın konusu, kapsamı ve düzeltmenin ne
şekilde yapılacağı ile ilgili açıklamayı da raporunda yapar. Sonuç olarak, elde ettiği sonuçlar açısından denetçi
büyük ölçüde olumlu görüşe sahiptir. Genel kurul gerekli önlemleri ve düzeltmeleri de karara bağlar. Bu hâlde,
aykırılıkların giderilmesi mümkün olduğundan, yönetim kurulu üyelerinin istifa etmelerine gerek yoktur
 Görüş Bildirmekten Kaçınma: Ortaklık defterlerinde, denetlemenin uygun bir şekilde yapılmasına ve sonuçlara
varılmasına engel olacak ölçüde belirsizliğin bulunması veya denetlenecek konularda ortaklık tarafından önemli
kısıtlamaların yapılması durumunda, gerekçelerin açıklanması koşulu ile denetçi tarafından verilen görüştür (m.
403/4). Denetçi, kaçınma görüşüne varmasını gerekli kılan olguları ispatlayabilecek vasıtalardan yoksun olsa da bu
görüşü verebilir. Kaçınma, olumsuz görüşün sonuçlarını doğurur.
 Olumsuz Görüş: Olumsuz görüşün verilmesi durumunda, yönetim kurulu, dört iş günü içinde genel kurulu
toplantıya çağırır ve toplantı gününden itibaren geçerli olmak üzere istifa eder. Ana sözleşmede aksi
öngörülmemişse, eski yönetim kurulu üyeleri yeniden seçilebilir. Yeni yönetim kurulu altı ay içinde, kanuna, ana
sözleşmeye ve standartlara uygun finansal tablolar hazırlatır ve bunları denetleme raporu ile birlikte genel kurula
sunar (m. 403/5).
300_ Denetim Sözleşmesinin Sona Ermesi: Anonim ortaklık ile denetçi arasında yapılmış bulunan denetim sözleşmesi,
tarafların anlaşması ile sona erdirilemez. Taraflardan birinin sözleşmeyi sona erdirmesi gerekir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 33 / 56
 Denetlenen Ortaklığın Sözleşmeyi Sona Erdirmesi: TTK m.399 uyarınca, anonim ortaklığın sözleşmeyi sona
erdirebilmesi, ancak denetçiyi görevden alma davasını açması ile mümkündür. Görevden alma davası, ortaklık
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılır. Davayı azınlık (sermayenin 1/10’u, halka açık
şirketlerde 1/20’si) veya yönetim kurulu açmalıdır. Azınlığın bu davayı açabilmesi için, genel kurulun denetçi
seçimine ilişkin kararına olumsuz oy kullanması, bunu tutanağa geçirtmesi ve seçimin yapıldığı genel kurul
toplantısından geriye doğru üç aydan beri pay sahipliği sıfatını taşıması gerekir. Dava, denetçi seçimine ilişkin
genel kurul kararının TTSG’de yayınlanmasından itibaren üç hafta içinde açılması gerekir. Üç haftalık süre, hak
düşürücü süredir.
 Denetçinin Sözleşmeyi Sona Erdirmesi: TTK, anonim ortaklıktan farklı olarak, denetçiye tek taraşı olarak
sözleşmeyi sona erdirme hakkı tanımıştır. Denetçi bu davayı iki halden biri var ise açabilir. Bunlar:
a. Hakkında görevden alınma davasının açılmış olması.
b. Haklı bir nedenin varlığı.
Ünite 6 (Genel Kurul ve Anonim Ortaklığının Sona Ermesi)
301_ Pay Sahipleri Şirket İşlerine İlişkin Haklarını -İstisnalar Saklı Kalmak Üzere- Kural Olarak Genel Kurulda Kullanır.
Genel kurul kararlarının iptalini ve geçersizliğinin tespitini talep hakkı gibi kanunda tanınan dava hakları, bilgi alma ve
inceleme hakkı gibi genel kurul dışında kullanılan haklar, kanunda belirtilen istisnalar arasında sayılabilir.
302_ Genel Kurulların Elektronik Ortamda Yapılmasına İlişkin Esaslar Ve Ayrıntılar Düzenlenmiştir. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı tarafından çıkarılan “Anonim şirketlerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara ilişkin Yönetmelik” (RG. T.
28 Ağustos 2012, S. 28395) ve “Anonim şirketlerin Genel Kurullarında Uygulanacak Elektronik Genel Kurul Sistemi
Hakkında Tebliğ” (RG. T. 29 Ağustos 2012, S. 28396) ile genel kurulların elektronik ortamda yapılmasına ilişkin esaslar ve
ayrıntılar düzenlenmiştir
303_ Genel Kurulun Devredilemez Görev Ve Yetkilerini De İkinci Fıkrasında Toplu Olarak Göstermiştir. Bu Hükme Göre,
Çeşitli Hükümlerde Öngörülmüş Bulunan Devredilemez Yetki Ve Görevler Saklı Kalmak Şartıyla
 Ana sözleşmenin değiştirilmesi;
 Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görev süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının
belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi, görevden alınmaları,
 Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden alınmaları (Krş. m. 399),
 Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr paylarının belirlenmesine,
yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil kullanılmasına dair kararların alınması,
 Kanunda öngörülen istisnalar dışında ortaklığın feshi,
 Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı (önemli miktarın ne olduğu, uygulamada soruna yol açabilir, genel
kurulun devredilemez yetkisine giren konulardandır.
304_ Kanunun Diğer Bazı Maddelerinde De Genel Kurula Özgü Yetki Ve Görevlere İlişkin Düzenlemelere Yer Verilmiştir.
Örneğin, anonim ortaklığın birleşmesi ( m. 151), bölünmesi (m. 173) ve tür değiştirmesi (m. 189), tasfiye memurunun
atanması (m.536/I) ve görevden alınması (m. 537/I) konularında da genel kurul yetkilidir. Kanunda doğrudan
öngörülenlerin dışında, yine kanunda açıkça öngörülen hususlarda Ana sözleşmeye hüküm konulması yoluyla da genel
kurula görev ve yetki verilebilir (m. 340, 408/1)
305_ Genel Kurulun Yetkileri Şu Sınırlamalara Tabidir
 Genel Kurula Açık Yetki Vermeyen Kanun Hükümleri
 Yönetim Kuruluna ve Denetçilere Özgü Yetkiler
 İmtiyazlı (Ayrıcalıklı) Paylar
 Azınlık Hakları
 Bireysel Haklar
 Üçüncü Kişilerin Hakları
306_ Bireysel Haklar Nedir? TTK’deki bazı haklar, her bir pay sahibine bireysel olarak (münferiden) tanınmıştır. Örneğin,
kural olarak her pay sahibi, genel kurula katılma (m. 425), kendisini temsil ettirebilme (m. 427 vd.), oy kullanma (m. 434
vd.), alınan kararlara karşı iptal ve butlanın tespiti davası açma (m. 445 vd.), bilgi alma ve inceleme (m. 437), özel denetim
TİCARET HUKUKU
Sayfa 34 / 56
isteme (m. 438) haklarına sahip olup genel kurul, kanunun tanıdığı bu tür bireysel hakları kural olarak sınırlayamaz
(istisnaya örnek, m. 434/2). Kanun, tanımları ve sınırları belli olmamakla birlikte, bireysel haklar içerisinde de müktesep ve
vazgeçilmez haklardan söz etmiştir
307_ Üçüncü Kişi: Bir sözleşmenin taraflarıyla onların temsilcilerinin dışındaki kişilerdir.
308_ Genel Kurul Toplantıları Toplantı Türleri, Zaman, Yer Ve Gündemleri
 Genel kurul toplantıları, yapılış zamanı açısından olağan ve olağanüstü (m.409), çağrı yapılıp yapılmaması
açısından çağrılı ve çağrısız (m. 410-416), fiziken bir araya gelinip gelinmemesi açısından ise, fiziken yapılan (m.
415 vd.) ve elektronik ortamda yapılan (m. 1527-1528) toplantılar biçiminde ayrımlara tabi tutulmalıdır. Yapılış
zamanı açısından, olağan ve olağanüstü olmak üzere iki tür genel kurul toplantısı vardır (TTK m.409/1). Olağan
toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Vergi mevzuatı ile TTK m.507-509’daki “dönem
kârı” ve “yıllık bilanço” ibareleri nedeniyle, faaliyet dönemi, hesap dönemine ve takvim yılına tekabül ettiği için,
hesap dönemi sonu olan 31 Aralık’tan itibaren üç aylık sürede, yani Mart ayı sonuna kadar bu toplantı
yapılmalıdır. Yapılmaması veya geciktirilmesi, m. 553 vd. uyarınca, sorumluluğa yol açabilir. Yetersayı
sağlanamadığı (m. 418) veya azınlık talep ettiği (m. 420) için olağan toplantı bir ya da birkaç kez ertelenmiş ise,
izleyen toplantılar da olağan toplantı sayılır. Olağanüstü toplantılar ise, belirli bir dönemi olmaksızın, gerektiği
zamanlarda yapılan toplantılardır (m. 409/2); ihtiyaca göre bazen bir yılda bir kaç kez yapılabilir ya da yıllarca hiç
yapılmayabilir.
 Ana sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı sürece, toplantılar, şirket merkezinin bulunduğu yerde yapılır (m.
409/3); Ana sözleşmede, toplantıların, şirket merkezinin olduğu yer dışındaki bir yerde yapılması öngörülebilir.
 Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir (TTK m.413/1). Fakat olağan toplantılarda,
organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr
ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini
ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır (m. 409/1). fiu hâlde, olağan
genel kurul toplantısının her yıl yapılması ve asgari gündemi kanunda sayılan konuları karara bağlaması
gerekmektedir. Olağanüstü toplantı gündemi ise doğal olarak kanunda gösterilmemiştir; çünkü toplantı ya
duyulan gereksinim, gündemini de belirler
309_ İster Olağan İster Olağanüstü Olsun, Kanundaki İstisnalar Saklı Kalmak Kaydıyla, Toplantının Gündemi Nedir?
Gündem de bulunmayan konular müzakere edilemez ve karara bağlanamaz (m. 413/2). Bu kural gereğince, genel kurul
toplantısının gündemi önceden bellidir
310_ Bu İstisnai Düzenleme Yanında Diğer Bir İstisna Oluşturan M. 364/1 Hükmüne Göre, “yönetim kurulu üyeleri esas
sözleşme ile atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı
bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler”. Bu düzenleme, yönetim kurulu
üyelerinin görevden alınmaları yönünden, gündeme bağlılık ilkesine haklı nedenlerin varlığına bağlı olarak istisna
getirmiştir.
311_ İflâs Nedir? Alacaklının alacağının tahsili amacıyla, iflâs organları tarafından, borçlunun haczi mümkün tüm malvarlığı
üzerinde gerçekleştirilen tasfiye usulüdür
312_ Toplantıya Çağırmaya Yetkili Olanlar Kimlerdir? TTK m.410’a göre; genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili olanlar,
yönetim kurulu, görevleri ile ilgili konularda tasfiye memurları, belirli şartlarla her bir pay sahibi (m. 410) ve azınlık (m.
411-412) olarak sayılmıştır. Yeni düzenlemenin bir gereği olarak, denetçiye genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi
tanınmamıştır. Çağrıya yetkili olanlar arasında yönetim görevini üstlenen kayyımlar ve iflâs idaresi sayılmamış ise de ilgili
kanun hükümleri uyarınca atanan bu görevlilerin de yetkisi bulunduğu kuşkusuzdur.
313_ Yönetim Kurulu İster Olağan İsterse Olağanüstü Toplantı Olsun, genel kurulu davet etme yetkisi yönetim
kurulundadır.
314_ Pay Sahibi TTK M.410/2’ye Göre; yönetim kurulu toplanamıyor ya da toplanmasına rağmen genel kurulu toplantıya
çağıracak kararı alamıyorsa veya yönetim kurulu mevcut değilse, tek bir payın sahibi bile mahkemeye başvurarak
kendisine genel kurulu toplantıya çağırma izni verilmesini talep edebilir; mahkemenin kararı kesindir.
315_ Azınlık Pay Sahipleri Yönetim Kurulunu Kaç Günde Toplar? Çağrı istemi noter aracılığı ile yapılır. Yönetim kurulu
çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırk beş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı
istem sahiplerince yapılır. Kırk beş günlük sürenin başlangıcı yönetim kurulunun karar tarihidir TTK m.412’de azlığın
TİCARET HUKUKU
Sayfa 35 / 56
çağrıya ilişkin talebi yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde cevap verilmediği takdirde,
aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinin karar verebileceği düzenlenmiştir. Mahkeme çağrı yapılmasını uygun bulursa bir kayyım atar ve
kararında kayyımın görev ve yetkilerini gösterir.
316_ Tasfiye Memurları Nedir? Tasfiye hâlindeki ortaklıkta, görevleri ile ilgili konularda tasfiye memurları da genel kurulu
toplantıya çağırma yetkisine sahiptirler.
317_ İflâs İdaresi Nedir? İflâs yoluyla tasfiyede, müflis ortaklığın yasal temsilcisi iflâs idaresi olduğu için, genel kurulu
toplantıya çağırabilir.
318_ Kayyım Nedir? TTK m.412 dışında, genel hükümler uyarınca da kayyım atanması gündeme gelebilir. Ortaklık yönetim
organından yoksun kalmış ve mahkemece, TMK m.426/4 uyarınca yönetim kurulu yerine kayyım atanmış ise, kayyım da
toplantı çağrısı yapabilir.
319_ Müflis Nedir? Hakkında ticaret mahkemesi tarafından iflâs kararı verilen gerçek veya tüzel kişidir
320_ Toplantıya Çağrı Usulü Çağrı Veya Davet Usulü Yönünden İki Tür Toplantının Ayırt Edilmesi Gerekir.
 Çağrılı Genel Kurul: Bir çağrı (davet) üzerine yapılacak toplantılarda çağrı şekli, m. 414’de belirlenmiştir. Davet
ilânı, Ana sözleşmede gösterilen şekilde ve TTSG’de yayımlanacak ilân ile yapılır. TTK m.414’de ilânın ayrıca
şirketin internet sitesinde de yer alacağı belirtilmiştir Bu çağrı, ilân ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı
tarihinden en az iki hafta önce yapılır. ilâna ek olarak, pay defterinde yazılı pay sahipleri ile önceden şirkete pay
senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem
ve ilânın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir
 Çağrısız Genel Kurul: Bütün payların sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunması ve aralarından birisinin itiraz
etmemesi durumunda davet usulüne uyulmaksızın toplantı yapılabilir (m. 416). Özellikle küçük ve aile tipi anonim
ortaklıklarda yaygın olarak kullanılan bu usulde, çağrıya ilişkin olanlar dışındaki tüm hükümlere uyulması
gerekmektedir (Gündeme bağlılık, görüşme, oy kullanma, karar yetersayılarına uyma ve karar alma, tutanak
düzenleme gibi).
321_ Kayden İzleme Nedir? Pay senetlerinin fiziki olarak basılmadan, aynı nitelik ve hakları taşıyacak şekilde elektronik
ortamda izlenmesidir.
322_ İlmühaber Nedir? Sonradan pay senediyle değiştirilmek üzere çıkarılan belgedir
323_ TTK M.415/1’e Göre, Genel Kurul Toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar listesi”nde
adı bulunan pay sahipleri katılır. Hazır bulunanlar listesinde adı yer alan senetsiz (çıplak) payların, ilmühaberlerin, nama
yazılı pay senetlerinin sahipleri ve SerPK m.10/A uyarınca kayden izlenen pay sahipleri, bizzat veya temsilci aracılığı ile
genel kurul toplantısına katılabilirler. Gerçek kişiler kimlik, tüzel kişi temsilcileri vekâletname sunmak zorundadırlar
324_ Merkezi Kayıt Kuruluşu Nedir? Pay senetlerini ve bunlara ilişkin hakları kayden izlemek üzere kurulmuş bir anonim
şirkettir
325_ İntifa Hakkı Nedir? Başkasına ait malları kullanma ve bunlardan yararlanma yetkisini veren haktır.
326_ Genel Kurulda Oy Kullanamayanlar? TTK m.436’ya göre, pay sahipleri, kendileri ve belirli derecedeki yakınları ile
ortaklık arasındaki işlere dair görüşmelerde oy kullanamayacakları gibi, pay sahibinin ve sayılan yakınlarının ortağı
oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye ortaklıkları ile anonim ortaklık arasındaki kişisel nitelikteki
bir işe ve işleme ilişkin konularda da oy kullanamayacaklardır. Şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza
yetkilileri de yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararlarda, kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını
kullanamazlar.
327_ Genel Kurul Toplantılarında Temsil Ve Türleri Temsilci Türlerine Gelince, TTK, genel kurul toplantılarında temsile
ilişkin olarak, yeni temsilci türleri de öngörmektedir. Bunlar organ temsilcisi (m. 428), bağımsız temsilci (m. 428), kurumsal
temsilci (m. 428) ve tevdi eden temsilcisidir (m. 429).
328_ Bireysel Temsil Türleri Nedir?
 Adi Temsilci: Adi temsilci genel hükümler anlamındaki temsilci olup kendisine temsil yetkisinin yazılı olarak
verilmesi gerekir
 Tevdi Eden Temsilcisi: Tevdi eden teriminden, payını kayden veya pay senedini fiziken bir kişiye bırakanve
kendisini genel kurulda temsil ettirmek isteyen kişinin anlaşılması gerekir.TTK m.429’a göre; kendisine pay senedi
TİCARET HUKUKU
Sayfa 36 / 56
tevdi edilen kişi, aynı zamanda pay sahibini genel kurulda temsil etme hakkı ile donatılmışsa tevdi eden temsilcisi
olarak nitelendirilecektir.
329_ Toplu Temsil Türleri Nedir? Organın Temsilcisi/Bağımsız Temsilci şirket, kendisiyle herhangi bir şekilde ilişkisi
bulunan bir kişiyi, genel kurul toplantısında kendileri adına oy kullanıp ilgili diğer işlemleri yapması için yetkili temsilcileri
olarak atamaları amacıyla pay sahiplerine önerecek ise, bununla birlikte şirketten tamamen bağımsız ve tarafsız bir diğer
kişiyi de aynı görev için önermeye ve bu iki kişiyi Ana sözleşme hükmüne göre ilân edip şirketin internet sitesine koymaya
mecburdur. Bunlardan ilki organın temsilcisi, diğeri bağımsız temsilcidir. Organ temsilcisi pay sahibi olmak zorunda
değildir.
Kurumsal Temsilci: Kurumsal temsilci, Türk Hukuku’na özgü bir temsilci türüdür. Kurumsal temsilci de pay sahipleri
dışından atanabilir
330_ Toplu Temsilde Bildirge Ve Bildirim Yükümlülükleri Nedir? Organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve kurumsal
temsilci, temsil belgelerinin içeriğini ve oylarını hangi yönde kullanacaklarını, radyo, televizyon, gazete veya diğer araçlarla
ve gerekçeleriyle birlikte açıklarlar. Açıklanan bu belge bildirge olarak tanımlanmıştır
331_ İvaz Nedir?: Bedel demektir
332_ Toplantı Yetersayısı İki Türlüdür:
 Basit (Olağan) Yetersayılar Kanunda veya Ana sözleşmede aksine daha ağır bir yetersayı öngörülmüş olmadıkça,
genel kurul, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır.
Bu oranın toplantı süresince korunması şarttır. ilk toplantıda bu oran sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantının
yapılabilmesi için nisap aranmaz. Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir (TTK m.418).
 Ağırlaştırılmış Yetersayılar Kanun bazı konularda karar alınabilmesi için ağırlaştırılmış yetersayılar öngörmüştür.
Özellikle Ana sözleşme değişikliklerinde ilgili konuya göre farklı yetersayılar aranmaktadır.
333_ Ağırlaştırılmış Yetersayılara Bağlı Hâller Şunlardır:
 Genel Ana sözleşme Değişiklikleri
 Yetersayıların Ana sözleşme ile Değiştirilebilmesi
Genel Ana sözleşme Değişiklikleri: Kanunda veya Ana sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde,
Ana sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut
bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. ilk toplantı da öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde
ikinci bir toplantı yapılabilir. ikinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil
edilmesidir.
Yetersayıların Ana sözleşme ile Değiştirilebilmesi: TTK m.418’e göre; genel kurullar, bu Kanunda veya Ana sözleşmede,
aksine daha ağır bir nisap öngörülmüş bulunan durumlar hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların
sahiplerinin ya da temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Kanunun açık ifadesi uyarınca basit yetersayılar Ana sözleşme ile ancak
artırılabilir ancak hafifletilemez. Ağırlaştırılmış nisaplar da Ana sözleşme ile daha da artırılabilir ancak hafifletilemez
334_ Pay Sahiplerinin Taahhütlerinin Artırılması Veya İkincil Yükümlülükler Konulması Nedir? Ortaklık Merkezinin Yurt
Dışına Çıkarılması Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük getiren ve ortaklık merkezinin yurt
dışına taşınmasına ilişkin Ana sözleşme değişikliği kararları, sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya
temsilcilerinin oy birliğiyle alınır.
335_ TTK’de, Ortaklık İşletme Konusunun Tamamen Değiştirilmesi; imtiyazlı pay oluşturulması, nama yazılı payların
devrinin sınırlandırılmasına yönelik Ana sözleşme de değişikliklerinde yüzde kaç aranır? Sermayenin en az yüzde yetmiş
beşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları aranmaktadır.
336_ Pay Senetleri Menkul Kıymet Borsalarında İşlem Gören Anonim Şirketlerin Bazı Kararlarında Pay senetleri menkul
kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde, sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin Ana
sözleşme değişiklikleri ile birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin kararların alınabilmesi için yapılacak genel
kurul toplantılarında, Ana sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa 418 inci maddedeki toplantı nisabının uygulanacağı
belirtilmiştir
337_ Menkul Kıymet Nedir? Bir sermaye veya alacağı temsil eden ve sahibine gelir getiren, dolaşım yeteneğine sahip
senetlerdir
338_ Menkul Kıymet Borsası Nedir? Menkul kıymetlerin arz ve talebinin karşılaştığın piyasalardır.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 37 / 56
339_ Yetersayıların Ana Sözleşme İle Değiştirilebilmesi Nedir? TTK m.418’e göre; genel kurullar, bu Kanunda veya Ana
sözleşmede, aksine daha ağır bir nisap öngörülmüş bulunan durumlar hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan
payların sahiplerinin ya da temsilcilerinin varlığıyla toplanır.
340_ Bakanlık Temsilcinin Görev Ve Yetkileri Nedir? Yalnızca orada oturmak ve imza atmaktan ibaret değildir; toplantıya
nezaret etmesi, mevzuata uygun davranılıp davranılmadığını gözetmesi ve bir aykırılık görürse bunu raporuna yazması
gerekir.
341_ Hukuki Sakatlık Nedir? İhlal edilen hukuk kuralının niteliğine göre dört şekilde ortaya çıkar: Yokluk, butlan, iptal
edilebilirlik (iptal davası) ve askıda hükümsüzlük
342_ Yokluk Nedir Örnek Verin? Emredici hükümlere göre, genel kurul kararlarının oluşabilmesi için iki kurucu unsur
gereklidir: Birincisi genel kurul toplantısı yapılması, ikincisi toplantıda karar alınmasıdır. Bunların birisindeki eksiklik
durumunda, işlem (karar) hiç doğmamış sayılır; yani baştan itibaren yoktur. Dolayısıyla bir toplantı yapılmadığı veya karar
alınmadığı halde alınmış gibi gösterilir ise, karar yokluk yaptırımına tabi olur.
 Örneğin, çağrı, yetkili kişi veya organlarca yapılmamış ise veya TTK m.416’daki istisna dışında, çağrı yapılmaksızın
toplantı yapılmış ve karar alınmış ise ya da oylama yapılmaksızın karar alınmış ise yokluk yaptırımı uygulanır; genel
kurul toplantısı yapılmaksızın veya toplantı dışında kullanılan oylar ile alınan bir karar yoktur; katılması gereken
toplantıda Bakanlık temsilcisinin hazır bulunmadığı veya terk ettiği toplantıda alınan bir karar yine yoktur; TTK
m.416’ya göre bir pay sahibi veya temsilcisi hazır bulunmaz ya da toplantıya itiraz ederse çağrısız toplantı
yapılamaz, yapılırsa yok sayılır. Öğretide çoğunluk ve Yargıtay, toplantı ve karar yetersayılarına uyulmaksızın alınan
kararların da yoklukla sakatlanacağı görüşündedirler.
343_ Kanunda Sayılan Butlan Nedenleri Nedir?
 TTK m.447’de sayılan üç bent ile diğer bazı maddelerde öngörülen nedenler şunlardır:
 Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını
sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararlar:
 Sınırlanması veya tamamen kaldırılması, pay sahibinin rızası ile dahi mümkün olmayan, sadece pay sahibinin
yararları için değil, aynı zamanda anonim şirketin temel yapısı gereği, kanunen tanınan ve korunan haklar,
vazgeçilmez olarak nitelenmiştir. Genel kurula katılma, kendisini genel kurulda temsil ettirebilme, asgari oy,
kanunda tanınan dava hakları gibi. Pay sahiplerinin genel kurula katılma haklarını ortadan kaldıran veya sınırlayan
ya da sermaye borcunun tamamen ifa edilmiş olması, ikincil yükümlülüklerin ifa edilmiş olması, şirkete borç veya
şirket borçlarına kefalet verilmiş bulunulması gibi ek şartlara bağlayan kararlar, asgari oy hakkını ortadan kaldıran
veya sınırlandıran kararlar (istisna, TTK m.434/2), kanunun pay sahiplerine tanıdığı (m. 191’deki yapısal
değişikliklerde denkleştirme akçesi belirlenmesi davası, m. 192’deki iptal davası, m. 202/2’nin şirketler
topluluğunda hâkimiyetin kötüye kullanılması nedeniyle öngördüğü tazminat veya paylarının satın alınmasını talep
davası, m. 353’deki fesih davası, m. 391’deki yönetim kurulu kararlarının butlanının tespiti davası, m. 399/4’deki
denetçinin görevden alınması ve yenisinin atanması davası, m. 446 vd.’daki genel kurul kararlarının iptali ve
butlanının tespiti davası ve m. 553 vd.’daki sorumluluk davası gibi) dava haklarını ortadan kaldıran veya
sınırlandıran genel kurul kararları batıldır. Ayrıca, yukarda sayılan haklar dışında da, kanunun tanıdığı vazgeçilemez
nitelikte haklar olduğu belirtilmektedir: Eşit işleme tabi tutulma hakkı (m. 357), kârdan yoksun bırakılmama hakkı
gibi. Bu hakları kaldıran veya sınırlayan kararlar da batı l sayılacaktır. Örneğin, ana sözleşmede imtiyaz hükmü
mevcut değilken, aynı konumdaki ortaklara farklı kâr payı ödenmesini öngören veya ödenme zamanı konusunda
ayrıcalık yaratan ya da sermaye artırımında yeni paylardan alma konusunda bir kısım ortaklara haksız kısıtlama
getiren genel kurul kararları eşitlik ilkesine aykırıdır.
 Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran kararlar:
Bilgi alma ve inceleme hakkına dair m. 437’de, hakkın kapsamı ve kullanılma esasları gösterilmiş, maddenin son
fıkrasında da, bu hakkın Ana sözleşme ve şirket organlarından birinin kararı ile kaldırılamayacağı ve
sınırlanamayacağı belirtilmiştir. Bu hakkın daha önce kullanılması şartına bağlı olarak da, her pay sahibine, özel
denetim isteme hakkı tanınmıştır (m. 438 vd.). Kanunda düzenlenen bu haklar da kanuni sınırlar dışında
sınırlanamaz; kullanılmaları şarta bağlanamaz ve zorlaştırılamaz. Aksi takdirde ilgili genel kurul kararı batıl olur.
Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlar:
TİCARET HUKUKU
Sayfa 38 / 56
 Anonim şirketin temel yapısı, anonimlik, sermayenin paylara bölünmüşlüğü, her bir payın bir pay sahipliği konumu
oluşturması, ortakların sınırlı ve sadece şirkete karşı sorumluluğu, pay devri serbestliği, bağımsız denetime bağlı
olma, organlar arası işlevler ayrılığı ve organların devredilemez yetkileri bulunması ve yönetimin hesap verebilirliği
gibi ilkelere dayanmaktadır. Bu ilkelere aykırılık oluşturan genel kurul kararları da batıl sayılacaktır.
 Sermayenin korunması amacına yönelik hükümlere aykırı kararlar: Örneğin, itibari değersiz veya asgari itibari
değerin altında pay oluşturulmasına (m.476), şirketin kendi paylarını izin verilen ölçü dışında edinmesine (m. 379
vd.), finansal tabloların ve faaliyet raporlarının incelemeden (m. 437) kaldırılmasına, pay sahiplerinin (m. 358) ve
yöneticilerin (m. 395/2) şirkete borçlanabilmesine, karşılığı ödenmeksizin de hamiline senet çıkarılabilmesine (m.
484/2), sermaye için faiz ödenmesine (m. 509-510), yedek akçelerin (m. 519 vd.) çözülerek tamamen pay
sahiplerine dağıtılmasına ilişkin kararlar gibi kararlar da batıldır.
344_ Genel Hükümlere Dayanan Butlan Nedenleri Nedir? Bir hukuki işlem, kurucu/şekli nitelikteki hükümlere aykırılık
taşımadığından varlık kazanmış olabilir fakat işlem, öze (konusuna) ilişkin emredici hükümlere (TBK m.26-27) aykırı ise
örneğin, karar, konusu itibarıyla diğer kanunlardaki mutlak emredici hükümlere, ahlaka, adaba, kamu düzenine, kişilik
haklarına aykırı ya da imkansız ise o karar batıldır. Yokluktaki gibi, butlanda da kesin geçersizlik söz konusudur; hakim
bunu resen göz önünde bulundurur ve herkes bu geçersizliği bir süreye bağlı olmaksızın ileri sürebilir ve tespit ettirebilir.
Fakat davacının dilerse tespit yerine iptal davası açabileceği de kabul edilmektedir. Butlanı öne sürmek bakımından azami
bir süre konulmasına gerek olup olmadığı tartışmaya açıktır; fakat herhâlde, aradan uzun bir süre geçtikten sonra butlan
iddiasında bulunmak, somut olayın özelliklerine göre TMK m.2’ye aykırı sayılarak dava reddedilebilir.
345_ Askıda Hükümsüzlük Nedir? Yokluk ve butlan yaptırımına yol açacak bir aykırılık bulunmamasına rağmen, bazen bir
işlemin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için ek birtakım şartların gerçekleşmesine de ihtiyaç varsa askıda hükümsüzlük
gündeme gelir. Ek şart gerçekleşir ise işlem tamamen geçerli, gerçekleşmez ise tamamen geçersiz olur; bu arada geçecek
süreçte ise işlem askıda hükümsüzdür. Hükümsüzlük her zaman bir tespit veya itiraz konusu yapılabilir ve hâkim
tarafından resen dikkate alınır. Örneğin, TTK m.454’de öngörülen hâllerde, genel kurulun Ana sözleşme değişikliği için
aldığı karar, imtiyazlı pay sahiplerinin haklarına zarar verici nitelikte ise, kararın uygulanabilmesi, imtiyazlı pay sahiplerinin
onay kararına ihtiyaç gösterir. TTK m.455’deki tescil işlemi de böyledir
346_ İptal Davası Nedir? Anonim ortaklıkta kararların alınmasında kural olarak çoğunluk ilkesi geçerlidir (TTK m.418, 421).
Genel kurulda alınan kararlar toplantıya katılmayanlar ile katılıp da karara muhalif oy verenler için de bağlayıcıdır (m. 423).
Bu nedenle uygulamada genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılmasına sıkça rastlanır.
347_ Davanın Maddi Hukuka İlişkin Şartları İptal Davası Açılması Ve Davanın Başarısı, Üç Şartın Varlığına Bağlıdır.
 Bir Genel Kurul Kararının Mevcut Olması:
 Kararın Kanuna, Ana sözleşmeye ve Dürüstlük Kuralına Aykırılık Taşıması:
 Karar ile Aykırılık Arasında illiyet Bağı Sorunu ve Kanıtlanması
348_ Dürüstlük Kuralı Nedir? Bir kişinin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüst, namuslu, aklı başında,
orta zekâlı her insanın benzer olaylarda izleyeceği yolda hareket etmesini gerektiren kuraldır.
349_ İptal Davasını Açabilecek Olanlar Kimlerdir? Dava açma şartları yönünden üç grupta ele alınmaktadır: Pay sahipleri,
organ olarak yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birisi
350_ İrade Fesadı Nedir? İrade bozukluğu, bir kimsenin iradesiyle, irade açıklaması arasında meydana gelen
uygunsuzluktur
351_ Dava Açma Süresi Ve Yetkili Mahkeme Hangileri? Kararın alındığı tarihten itibaren 3 aylık süre içinde dava
açılmalıdır. Süre hak düşürücüdür, hâkim resen dikkate alır. Yetkili ve görevli mahkeme, şirket merkezinin bulunduğu yerin
asliye ticaret mahkemesidir (m. 445/1). Davada basit yargılama usulü uygulanır
352_ Anonim Ortaklığın Sona Ermesi Sona Erme Nedenleri? Sona erme nedenleri, infisaha ve feshe yol açan nedenler
şeklinde ikiye ayrılır:
353_ İnfisah Nedir? Kanunda ve şayet öngörülmüş ise Ana sözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesi ile ayrıca
karar alınmasına, ihbarda bulunulmasına yahut mahkeme kararına gerek olmaksızın ortaklığın kendiliğinden sona
ermesidir Sürenin Sona Ermesi işletme Konusunun Elde Edilmesi veya imkansızlaşması Sermayenin 2/3’ünün
Kaybedilmesine Rağmen Gerekli Önlemlerin Alınmaması Ortaklığın iflâsı Ana sözleşmede Öngörülen Bir infisah Sebebinin
Gerçekleşmesi
TİCARET HUKUKU
Sayfa 39 / 56
354_ Fesih Nedir? Kanunda ve şayet öngörülmüş ise Ana sözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesi hâlinde,
ortaklığı sona erdirme yetkisine sahip olan kişi veya makamlarca ortaklığın dağıtılmasıdır.
355_ Fesih Nedenleri İki Başlıkta Toplanabilir:
1. Mahkemece Fesih
 Organlardan Birisinin Eksikliği veya Toplanamaması
 Kamu Düzenine veya işletme Konusuna Aykırı Faaliyet ve işlemlerde
 Bulunulduğu Gerekçesiyle Bakanlığın Dava Açması
 Ana sözleşmede Öngörülen Fesih Sebeplerinden Birinin Gerçekleşmesi
 Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi
2. Genel Kurulca Fesih
 Genel kurul, ortaklığın sona ermesi (TTK m.529/1, d),
 bir başka ortaklıkla birleşerek sona ermesi (TTK m.136)
 yahut tam bölünme yoluyla sona ermesi (TTKm.159/1,a) yönünde karar alabilir.
 Bunun için, kanunda ve varsa Ana sözleşmede öngörülen artırılmış toplantı ve karar yetersayılarına uyulması
gerekir.
356_ Muvazaa Nedir? Tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan bir işlem yapmaları, fakat
görünürdeki bu işlemin geçerli olmayacağı konusunda anlaşmalarıdır.
357_İsviçre Ve Türk Öğretisinde Dile Getirilen Başlıca Öneriler Nedir?
 Mahkemece ortaklığın bölünmesi,
 Ana sözleşmenin değiştirilmesi,
 Bu kapsamda kâr dağıtılmasına,
 Oy hakkına, b
 Bilgi alma hakkına ilişkin düzenlemeler yapılması,
 Genel kurul yerine karar alınması,
 Bu kapsamda mevcut yöneticilerin değiştirilmesi,
 Kâr dağıtımı kararı verilmesi,
 Ayrıca müdür atanması vb. hususlarda yönetim kurulu kararları alınması, değiştirilmesi ve icrasına hükmedilmesi
olarak sayılabilir. Haklı sebeple fesih davası ortaklık için son çare olarak başvurulması gereken bir çözüm tarzıdır.
358_ Tasfiye Nedir? Ortaklık malvarlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilip borçların ödenmesi, geriye bir miktar
artarsa, bu miktarın tasfiye bakiyesi dağıtımı hükümlerince dağıtılması ve ortaklık kaydının sicilden terkin ettirilmesi için
yapılması gereken işlemlerin bütününü ifade eder.
359_Tasfiye İlkeleri Nedir?
 Tasfiye sırasında tüzel kişilik devam eder (m.545).
 Ortaklık amacı, kendiliğinden tasfiye amacına dönüşür; Ortaklık, bu amaçtan dolayı kural olarak yeni işlem ve
faaliyetlere girişemez. Ticaret ünvanına “Tasfiye Hâlinde” ibaresi eklenir (m. 533).
 Organlar varlıklarını sürdürür. Ancak, tasfiye sırasında ortaklık organlarının görev ve yetkilerinin, tasfiyenin
yapılabilmesi için zorunlu olmakla birlikte tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlerle sınırlı hâle gelir (m. 535).
 iflâs dışındaki sona erme nedenlerinden biriyle tasfiye, tasfiye memurlarınca yapılır. İflasta ise iflâs idaresince
tasfiye yapılır (m. 534).
360_ Tasfiye Sürecinde, Memurlarca Yapılacak İşlemler Kısaca Şunlardan İbarettir: ilk envanter ve bilançonun
hazırlanması, defterlerin tutulması, alacaklıları davet, şirketin alacaklarını tahsil etme, günlük işlemlerin yürütülmesi ve
başlanmış işlerin bitirilmesi, aktiflerin paraya çevrilmesi, şirket borçlarının ödenmesi, tasfiye artığı (bakiyesi) varsa
dağıtılması ve nihayet, şirketin sicilden terkini ile tüzel kişiliğin sona erdirilmesi (m. 540-541), kanunda gösterilen diğer
tasfiye işlerinin yapılması(m. 542).
Ünite 7 ( Pay Sahipliği Ve Menkul Kıymetler)
TİCARET HUKUKU
Sayfa 40 / 56
361_ Paya İlişkin İlkeler Nedir? Tescil ile Oluşma Senede Bağlanmasının Etkisi Payın Bölünmezliği ilkesi Devir Serbestliği
ilkesi
362_ Malik Nedir? Bir şeye sahip olan kişi, mülkiyet hakkı sahibidir
363_ Pay Türleri Nelerdir?
 Nakit / Ayın Karşılığı Pay: Kural olarak, pay sahiplerinin anonim ortaklığa getirecekleri sermayenin nakit (para)
olması zorunluluğu yoktur; para dışındaki değerlerin de sermaye konulması mümkündür
 Oy Hakkı Olan / Oydan Yoksun Pay: TTK m.434/2’ye göre, her pay sahibi, yalnız bir payı olsa bile en az bir oy
hakkını haizdir fakat birden çok paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı ana sözleşme ile sınırlandırılabilir
 İtibari Değeri Olan / Olmayan Pay: TTK m.476 uyarınca, payın itibari değeri en az bir kuruştur; bu değer ancak
birer kuruş ve katları olarak yükseltilebilir.
 İmtiyazlı / Adi Pay: ilk veya değiştirilmiş ana sözleşme ile, bir kısım paylara imtiyaz tanınabilir; imtiyaz, kâr payı,
tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi hususlarda diğerlerine oranla paya tanınan üstün bir hak veya kanunda
öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır (m. 479-480, 360). Böyle bir ayrıcalıkla donatılmış paylara imtiyazlı
pay, böyle bir ayrıcalık tanınmamış olanlara ise adi pay denilmektedir Yeni Kanun, bir paya en çok on beş oy hakkı
tanınabileceğini düzenlemek suretiyle bir üst sınır getirmiştir
 Bedelli / Bedelsiz Pay: Sermaye artırımlarında, artırılan sermaye ortaklık içi kaynaklardan karşılanıyor ise, artırılan
kısım karşılığı çıkarılan paylar, bir bedel alınmaksızın, artırımın tescili anında mevcut pay sahiplerine dağıtılır. Bu
paylara bedelsiz (yeniden ödemesiz veya gratis) paylar denilir ve bedelsiz pay alma hakkı, kaldırılamaz,
sınırlanamaz ve bu haktan vazgeçilemez (m. 462/3). Buna karşılık, dış kaynaklardan sermaye artırımı yapılıyorsa
çıkarılacak yeni paylardan almak isteyen mevcut ortakların ve üçüncü kişilerin, ortaklığa pay bedellerini ödemeleri
gerekir (m. 461). Bu paylara ise bedelli paylar denilir
364_ Paya Ne Denir? Pay için hisse, pay senedi için hisse senedi ifadeleri de kullanılmaktadır
365_ Pay Sahipliği Pay Sahibi, payın veya pay senedinin maliki olan gerçek veya tüzel kişidir
366_ Pay Sahipliğinin Kazanılması Burada, kazanma türleri ile pay sahipliğinin kazanılmasında devir serbestliği (ve bu
kapsamda, pay mülkiyetini kazanacak olanın kimliği ve kişiliğinin önem taşmaması) kuralının ele alınması gerekir. Pay
sahipliği aslen veya devren kazanılır.
1. Aslen kazanma, kuruluşta ve sermaye artırımında sermaye taahhüdünde bulunulması yoluyla gerçekleşir. Birleşme
ve tür değiştirme sonucu çıkarılan payların da aslen kazanıldığı kabul edilir.
2. Devren kazanma ise, payın başkasından, satım, trampa, bağışlama gibi bir işlemle devralınması şeklinde olur. Pay
sahipliğinin miras, cebri icra ve evlilikteki mal rejimleri uyarınca iktisabı da devren kazanma kapsamında olmakla
birlikte özellik gösteren durumlar olduğundan, kanunda özel hükümler mevcuttur
367_ Payın Serbestçe Devredilebilmesi İlkesi Ve İstisnaları Nedir? Tipik sermaye ortaklığı niteliğine bağlı olarak anonim
ortaklıklara özgü temel ilkelerden birisi de senede bağlanmış olsun olmasın, payın serbestçe devredilebilmesidir. Bu ilke,
pay sahibinin, herhangi bir makam, organ veya kişinin izni veya icazetini almasına gerek olmaksızın payını
devredebilmesini ifade etmektedir.
368_ Hangi Şirketlerde Paylar Devredilemez? Oysa kollektif, adi komandit ve limited ortaklıklarda pay serbestçe
devredilemez; bunun için diğer tüm veya belirli oranda ortakların rızası gerekmektedir
369_ Kıymetli Evrak: Hakkın senede bağlı olduğu, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve devredilemediği senetlerdir
370_ Hamiline Yazılı Senet: Senedin metninden, senedi elinde bulunduran kim ise, o kimsenin hak sahibi sayılacağı
anlaşılan senettir.
371_ Iskat Nedir? Sona erdirme, düşürme demektir
372_ Payların Serbestçe Devrine İzin Verilmesinin Daha Da Önemli Bir Nedeni Nedir? Anonim ortaklıklarda pay
sahiplerinin kişiliğine önem verilmemiş olmasıdır
373_ Bağlam Nedir? Ana sözleşmede yer alan ve nama yazılı pay senetlerinin devrini kısıtlayan hükümlerdir
374_ Pay Devrini Yasaklayan, Kısıtlayan Veya İzne Bağlayan İstisnai Hükümler Yer Almaktadır. Bu İstisnalara Kısaca
Değinmek Gerekir
 Türk Ticaret Kanunu’nda Öngörülen istisnalar
 Tescilinden Önce Payın Devri Yasağı
 Bedeli Tamamen ifa Edilmemiş Payın Devrinde Ortaklığın Devri Kabul
TİCARET HUKUKU
Sayfa 41 / 56
 Etmeme Yetkisi
 Diğer Kanunlarda Öngörülen istisnalar
 İradeden Doğan istisnalar
 Pay Sahipliğinin Kaybedilmesi
375_ Anonim Şirketin Kendi Paylarını Edinme Veya Taahhüt Etme Yasağı Kuralı Edinmenin Şartları:
 TTK m. 379’a göre, bir ortaklık kendi paylarını, sermayesinin on da birini aşan veya bir işlem sonucu aşacak olan
miktarda, ivazlı olarak devralamayacağı gibi, rehin olarak da kabul edemez; bu yasak, bir üçüncü kişinin kendi
adına ancak şirket hesabına aldığı veya rehnettiği paylar için de uygulanır (Oran şartı).
 Payların, öngörülen sınır içinde iktisap veya rehin olarak kabulü için, uyarınca, genel kurulun yönetim kurulunu
yetkilendirmesi şart olup en çok beş yıl ile sınırlandırılmış bu yetkilendirmede, kabul edilecek payların itibari
değerleri (ve) sayıları belirtilerek toplam itibari değerleri ile ödenecek bedelin alt ve üst sınırları gösterilmelidir
(Yetkilendirme şartı).
 Kanun, oran ve yetkilendirme şartlarına ilave olarak edinilecek pay bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net
aktifinin, en az, esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve ana sözleşme uyarınca dağıtımına izin verilmeyen yedek
akçe toplamı kadar olmasını da şart koşmuş (Net Aktif Yeterliliği Şartı);
 Ayrıca, öngörülen şartlarla edinilecek payların bedellerinin tamamen ödenmiş olmasını da (Karşılığı Ödenmiş
Paylar Bulunması şartı) aramıştır (m. 379/3 ve 4).
376_ Edinme Yasağının Amacı Ve Yaptırımı Nedir? Yasağın konuluş amacı, ortaklık sermayesinin iade edilmesini,
malvarlığının azaltılmasını ve edinilecek payların spekülatif işlemlere konu yapılmasını önlemektir.
377_ Edinme Yasağın İstisnaları: Kanun, Anılan Yasağın İstisnalarını Da Düzenlemiş Olup, Bu Hâllerde, Ortaklığın,
379uncu Madde Hükümleri İle Bağlı Olmaksızın Kendi Paylarını Edinmesinde Sakınca Görmemiştir:
 Paylar, sermaye azaltılmasına dair m. 473-475 hükümleri uyarınca devralınıyorsa (m. 382/1,a).
 Payların devralınması külli halefiyet kuralı gereği ise (m. 382/1,b).
 Devralma, bir kanuni satın alma yükümünden doğuyorsa (m. 382/1,c).
 Bedellerinin tümü ödenmiş olmak şartı ile ve cebri icradan, şirketin bir alacağının tahsili amacına yönelik alınıyorsa
 Şirket, bir menkul kıymetler şirketi ise (yani devralma ortaklığın işletme konusuna giriyor) (m. 382/1,e).
 Şirket, bedelleri tamamen ödenmiş bu payları bedelsiz devralıyor ise (m.383, aynı hüküm, yavru şirket paylarının
ana şirket tarafından alınmasında da kıyasen uygulanacaktır).
378_ Edinilen Payların Ne Yapılacağı: Kanunun izin verdiği bu istisnai hâllerde ortaklığın, kendi devraldığı payları ne
yapması gerektiği de gösterilmiştir:
 TTK m. 382’nin b-d bentlerine göre alınan paylar, devirleri şirketin kaybına yol açmayacak ilk fırsatta ve her hâlde
en geç üç yıl içinde elden çıkarılmak zorundadır (kuralın istisnası için bkz. m. 384).
 TTK m. 379-381’e aykırı olarak edinilen veya rehin alınan paylar, en geç altı ay içinde elden çıkarılır veya üzerindeki
rehin kaldırılır (m. 385).
 TTK m. 384 ve 385 hükümleri uyarınca elden çıkarılması gerekmesine rağmen fiilen elden çıkarılamayan paylar ise,
sermayenin azaltılması yolu ile hemen yok edilir (m. 386).
379_ Ana Şirket - Yavru Şirket: Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini, oy haklarının çoğunluğuna sahip olması veya
benzer bir nedenle, doğrudan veya dolaylı olarak hâkimiyeti altında bulunduruyorsa, birinci şirket ana, diğeri yavru
şirkettir
380_ Tescilinden Önce Payın Devri Yasağı Nedir? TTK m. 352 ve 486/1 ve 4 hükümleri uyarınca, ortaklığın kuruluşunun
veya sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan pay senetleri (karş. 486/1’de pay denmesi hatalıdır) geçersiz olduğu
gibi, bu aşamada yapılan pay devirleri de ortaklığa karşı hükümsüzdür. Hükümlerin ortak gerekçesi, payın tescil ile
doğmasıdır.
381_ Pay Sahipliğinin Kaybedilmesi Nedir? Payın devri, birleşme, ortaklığın tasfiyesi, sermaye borcunda temerrüt
nedeniyle ortaklıktan ıskat (çıkarma) ve payın itfası, pay sahipliğini sona erdirir.
382_ Sermaye Borcu (Tek Borç İlkesi) Nedir? Kanunda öngörülen istisnalar dışında, pay sahiplerinin tek bir borcu vardır; o
da sahip olunan paylara karşılık taahhüt ettiği pay bedelini veya payın itibari değerini aşan primi ifa borcudur (m. 480/1,
329/2). Bu nedenle, anonim ortaklıklarda “Tek Borç ilkesi” geçerlidir
382_ Cebri İcra: Borcunu yerine getirmeyen kimseyi, borcunu yerine getirmeye zorlama biçimindeki yaptırımdır
TİCARET HUKUKU
Sayfa 42 / 56
383_ Borçlu Sıfatı nedir? Nama yazılı payın bedeli tamamen ödenmemiş ise, borçlu sıfatı pay sahibine aittir; birden çok kişi
birlikte pay almış ise, borçtan müteselsilen sorumludurlar
384_ Sermaye Borcunun İfası Borcun İfa Ediliş Yöntemi, Sermayenin Türü Ve Niteliğine Göre Değişir.
 Nakit sermaye taahhüt edilmiş ise, payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmi beşi tescilden önce, gerisi de
tescili izleyen en geç yirmi dört ayda ödenir. Paylar için çıkarma primi öngörülmüş ise (m. 347), primin tamamı
tescilden önce ödenir
 Ayın sermaye taahhüt edilmiş ise, sermaye borcu, ortaklığın tescili ile muacceliyet kazanır.
385_ Sermaye Borcuna Aykırılığın Yaptırımları Anonim Şirket Bakımından Ayrıca Hükümler De Bulunmakta Olduğu İçin,
Yaptırımlara Kısaca Değinmek Gerekmektedir
 Temerrüt Faizi: Nakit sermaye borcunun ifa edilmemesi, ortaklığa, ihtara dahi gerek kalmaksızın, temerrüt faizi
talep etme hakkı verir
 Iskat: Yönetim kurulu mütemerrit pay sahibini, katılma taahhüdü ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından
yoksun bırakarak yerine ortak almaya, kendine pay senedi verilmiş ise onu iptal etmeye yetkilidir
 Sözleşme Cezası: Ana sözleşmede, mütemerrit ortağın sözleşme cezası ödemesi
 Öngörülebilir Tazminat: Mütemerrit ortaktan tazminat da istenebilir
386_ Sözleşme Cezası: Sözleşmenin yerine getirilmemesi veya bir kısmının yerine getirilmesi durumunda, tarafların,
ödenmek üzere kararlaştırdıkları tutardır.
387_ Pay Sahibinin Yükümlülükleri İkincil Yükümlülükleri Nedir?
 Sadakat Yükümlülüğü
 Sır Saklama Yükümlülüğü
388_ İkincil Yükümlülükler Nedir? Anonim ortaklıkta, payların devri ortaklığın iznine bağlı olan hâllerde (m. 490 vd.),
anasözleşme ile ortaklara, sermaye borcu dışında, belirli aralıklarla (dönemsel olarak) tekrar eden ve konusu para olmayan
birtakım yükümlülükler getirilebilir. Yükümlülüklerin niteliği ve kapsamı pay senetlerine ve ilmühaberlerin arkasına
yazılabilir (m. 480/4). Anasözleşmede bu gibi ikincil yükümlülüklerin ifasını sağlamak üzere sözleşme cezası kabul edilebilir
(
389_ Pay Sahibinin Hakları Nitelikleri Açısından Kaça Ayrılır? Nitelikleri yönünden bakıldığında, mali haklar ve kişisel
haklar olmak üzere iki grup hak bulunduğu görülmektedir.
390_ Pay Sahibinin Mali Hakları Nedir? Bunlar; kâr payı (temettü) hakkı, hazırlık devresi faizi, tasfiye payı hakkı ve yeni
paylarda önalım (rüçhan) hakkıdır.
391_ TTK’nın Kâr Dağıtım Sistemi Özetlendikten Sonra, Dağıtım Zorunluluğu Başlığı Altında Kısaca, HAAO’lara Özgü
Farklara Değinilecektir.
1. Dağıtım Yetkisi ve şartları: TTK m. 408/2, d ve 409/1 uyarınca kâr dağıtılıp dağıtılmayacağı ve miktarı konusunda
karar yetkisi GK’da olmakla birlikte, dağıtım yapılması ve miktarı konusunda kanun ve anasözleşmenin öngördüğü
bazı şartlara uymak zorunludur. Bunlara ana hatlarıyla değinirsek;
a) Kâr dağıtılabilmesinin temel şartı, ortaklığın net dönem kârı veya önceki yıllar kârlarından bu amaçla yedek akçe
ayrılmış bulunmasıdır (m. 509/2). Ayrıca, sağlanan kârın gerçek olması da gerekir; haksız ve kötü niyetli olarak
alınan kâr paylarının ortaklığa iadesi gerekir (m. 512-513); ayrıca bu husus, yönetim kurulunun sorumluluğuna da
yol açar (m. 553 vd).
b) b) Ortaklığın kazanç sağlayıp sağlamadığı, yıllık bilançoya göre saptanır (m.508/2). Bilanço, ortaklığın hesap
dönemi içerisindeki malvarlığı değişimini gösterir; eksilmeler gideri, artmalar geliri ifade eder. Aradaki fark gelir
lehine ise kâr, yoksa zarar edilmiş demektir. Bilançoda eşitliği sağlamak için de kâr pasife, zarar aktife yazılır.
Bilanço ile gelir tablosundan oluşan yılsonu finansal tabloları (m. 68/3), Türkiye Muhasebe Standartlarına göre ve
dürüst resim ilkesi uyarınca hazırlanmalıdır (m. 515).
c) Genel kurul tarafından kâr dağıtım kararı verilmeli ve dağıtım miktarı saptanmalıdır (m. 408/2,d). Genel kurul
kararı, basit toplantı ve karar yetersayıları ile alınır. Hiç veya yeterince kâr dağıtılmaması, genel kurul kararının
iptaline neden olabilir (m. 445 vd). Dağıtım kararı üzerine kâr payı hakkı, bağımsız bir alacak hakkına dönüşür ve
başkalarına devri mümkün hâle gelir. Genel kurul kararında, kârın dağıtım tarihi de saptanabilir; ya da uygulamada
genellikle yapıldığı gibi, dağıtım zamanını belirleme yetkisi yönetim kuruluna bırakılabilir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 43 / 56
d) Kâr payının nakden ödenmesi gerekir. Anasözleşmede aksine hüküm yoksa, ortakların kâr payları, esas ermayeye
mahsuben ortaklığa yaptıkları ödemelerle orantılı olarak hesap ve tespit edilir (m. 508/1). Kâr payı talep hakkı, beş
yıllık zamanaşımına tabidir (TBK m. 47/4). TTK, Bakanlıkça bir tebliğ ile düzenlenmesini hükme bağlamış (m. 509/3)
ve bu yolu, halka kapalı şirketler için de açmıştıre) Kâr payı ile yedek akçeler arasında önemli bağlantı vardır: TTK
m. 523/1’egöre, kanunî ve anasözleşmede öngörülen ihtiyarî yedek akçeler ayrılmadıkça, pay sahiplerine
dağıtılacak kâr payı belirlenemez. Bu nedenle yedek akçe kavramı ve türlerine ilişkin temel bazı bilgiler vermekte
yarar vardır:
aa) Yedek Akçe Kavramı ve Türleri: Kanun ve anasözleşme gereğince ayrılması gereken yedek akçeler dışında,
genel kurul da çeşitli amaçlarla yedek akçe ayrılmasına karar verebilir. Bu açıdan üç türlü yedek akçe söz konudur:
aa) Kanunî Yedek Akçe: Kanun gereği ayrılması zorunlu olan yedek akçedir. Yıllık kârın yüzde beşinin, ödenmiş
sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçe olarak ayrılması zorunludur (m. 519/1).
Buna kanunî yedek akçenin birinci ayrımı denir. Kanuni sınıra ulaşıldıktan sonra da, m. 519/2’de üç bent halinde
gösterilen paralar, yedek akçeye eklenir. Ödendikten sonra, kâr payı alacak kişilere dağıtılması kararlaştırılan
kısmın yüzde onu, ikinci kanunî yedek akçe olarak ayrılır (m. 519/2,c). Genel kanuni yedek akçe, esas veya
çıkarılmış sermayenin yarısını geçmedikçe, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda,
işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemlerin alınması
için kullanılabilir (m. 509/3).
bb) Anasözleşme ile Ayrılan Yedek Akçe: Anasözleşmeye konulacak bir hükümle, yıllık kârın yüzde beşinden fazla
bir tutarın yedek akçe olarak ayrılacağı veya yedek akçenin, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisini aşabileceği
öngörülebilir ve bunların özgülenme amacı ile harcanma şartları saptanabilir (m. 521).
cc) Genel Kurul Kararıyla Ayrılan Yedek Akçe: Genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekli ise, bütün
pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, ortaklığın sürekli gelişimi ve olabildiğince istikrarlı kâr payı
dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa kanun ve anasözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da
karar verebilir (m. 523/2). Ayrıca, anasözleşmede hüküm olmasa dahi, ortaklık işçileri için yardım sandıkları ve
diğer yardım örgütleri kurulması ve veya bunların sürdürülmesi amacıyla veya diğer yardım ve hayır amaçlarına
hizmet etmek üzere, bilanço kârından yedek akçe ayırabilir (m. 523/3).
2. Kâr Dağıtım Zorunluluğu Sorunu ve HAAO’larda Kâr Payı: Kâr payı dağıtma zorunluluğu olup olmadığı ve
dağıtılacak kâr oranı açılarından, TTK ile SerPK arasında önemli farklar vardır: Yeni kanunda, birinci kanunî yedek
akçe dışında, “pay sahipleri için % 5 kâr payı ödendikten” sonra ikinci kanunî yedek akçe ayrılması düzenlenmiştir
(m. 519/2,c). Buradan hareketle, asgari de olsa bir dağıtım zorunluluğu getirildiği düşünülebilir.
392_ Temettü Nedir? Kâr payıdır
393_ Nisap Nedir? Yetersayıdır.
394_ TTK M. 461, Yeni Pay Alma Hakkı Kullanım Süresi Nedir? Onbeş günden az olmayacağını düzenlemekte fakat azami
bir süre öngörmemektedir. Bu süre, hak düşürücü niteliktedir
395_ Tasfiye Payı Hakkı: Ortaklığın sona ermesi durumunda, her pay sahibi, anasözleşmede aksi öngörülmedikçe, tasfiye
artığından yararlanma (tasfiye payı alma) hakkına sahiptir (m. 507/1).
396_ Kişisel Haklar Nedir? Genel kurul toplantılarına katılma ve bununla ilgili haklar, dolaylı da olsa ortaklık yönetimine ve
denetimine katılma, bilgi alma ve inceleme haklarıdır.
397_ Genel Kurul Toplantılarına Katılma Ve İlgili Haklar (Özellikle Oy Hakkı): Her pay sahibi, genel kurul toplantılarına
bizzat veya temsilcisi aracılığıyla katılma, konuşma ve görüş belirtme, karar alınmasında oy kullanma ve şartları varsa
alınan kararlara karşı iptal davası açma haklarına kural olarak sahiptir
398_ Oy Kullanma Konusunda, Yaygın Etkili Oy Sistemi Ve Birikimli Oy Sistemi Olmak Üzere Başlıca İki Yöntem
Mevcuttur
 Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerinin seçimine dair genel kurul toplantılarında, ortakların
kullandığı her bir oyun, seçilecek üye sayısı kadar etki yapabildiği, yani kullanılan bir oyun ayrı ayrı her bir üye için
verilmiş sayıldığı bir sistem benimsemiştir
 Birikimli oy sisteminde ise, ortak, kullanacağı oyu seçilecek üye sayısına yaymak yerine, seçilecek üye sayısı kadar
olan toplam kullanacağı oyu, bir veya birkaç kişide toplayabilir. Yukarıdaki örneğe uygularsak, ortak üç oyunu A’da
toplayabilir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 44 / 56
399_ Ortaklık Yönetimini Ve Denetimini Etkileme Hakkı: Nedir? Yönetici ve denetçiler esas itibariyle genel kurul tarafı
ondan seçildiğine göre, genel kurula katılmak ve seçimde oy kullanmak suretiyle, dolaylı bir şekilde yönetime ve denetime
etkide bulunurlar; gerektiğinde genel kurula şikayet ve azil talebinde bulunabilirler; Bakanlığa şikayette bulunabilirler;
sorumluluk davası açabilirler; yöneticilere karşı denetçileri harekete geçirebilirler; özel denetçi atanmasını isteyebilirler;
mahkemede butlanın tespiti ve sınırlı düzenlenmiş olmakla birlikte iptal davası açabilirler.
400_ Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkı: Hangi Dosyalarda Olur? Finansal tablolar, konsolide tablolar, yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporu, denetleme raporları ve kâr dağıtımına yönetim kurulu önerilerinin, olağan genel kurul toplantılarından en
az onbeş gün önce, ortaklık merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır tutulması ve sayılan ilk iki
belgenin, toplantıdan itibaren de bir yıl süreyle incelemeye açık kalması gerekir. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak
üzere, gelir tablosu ile bilançonun bir suretini isteyebilir
401_ Özel Denetim İsteme Hakkı: TTK, her pay sahibine, haklarını kullanabilmesi için gerektiği takdirde ve bilgi
alma/inceleme hakkı daha önce kullanılmış olmak şartıyla, belirli olayların açıklığa kavuşmasını sağlamak için genel kurula
başvurma ve özel denetim yapılmasını isteme hakkı tanımıştır.
402_ Kullanılış Şekilleri Açısından Kullanılışı açısından bakıldığında çoğunluk hakları, azınlık hakları ve bireysel haklar
olmak üzere üç grup hak bulunduğu görülmektedir.
403_ Azınlık Hakları Nedir? Çoğunluk ilkesi gereğince genel kurulun aldığı kararlar, toplantıya katılmamış veya katılmasına
rağmen aleyhte oy kullanmış olan pay sahiplerini de bağlar (TTK m. 423). Ancak kanun koyucu, önem verdiği bazı
konularda, sermayenin belirli bir oranını temsil eden azınlık pay sahiplerini çoğunluğun tahakkümünden kurtarmak için,
onlara bazı haklar tanımıştır Olumsuz azınlık hakları:
404_ Olumsuz Azınlık Hakları İki Başlıkta Toplanabilir:
 Sulh ve ibraya engel olma : TTK m. 559 uyarınca, kurucuların,yönetim kurulu. üyelerinin, denetçilerin, şirketin
kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescilinen itibaren dört yıl geçmedikçe sulh
ve ibra ile ortadan kaldırılamaz. Bu süre geçtikten sonra da ancak genel kurul kararı ile sulh ve ibra mümkündür.
Ne var ki, sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri karşı çıkarlarsa,
sulh ve ibra kararı alınamaz.
 Ağırlaştırılmış çoğunluk hallerinin varlığı: Genel kurul toplantılarında bazı konularda karar alınabilmesi için kanun,
ağırlaştırılmış toplantı ve karar yetersayıları öngördüğüne ve bu yetersayılar yanında, basit yetersayıları da
anasözleşme ile daha da ağırlaştırılabildiğine göre (m. 418, 421) azınlık, yetersayıların oluşmasını ve dolayısıyla
belirli kararların alınmasını önleyebilme olanağına sahiptir
405_ Olumlu Azınlık Hakları: TTK bazı hâllerde azınlık iradesine üstünlük tanımıştır. Azınlık bu haklarını kullandığı takdirde,
istem, ortaklığı ve organlarını bağlar; buna rağmen azınlık talebi dikkate alınmaz ise, yönetici ve denetçilerin sorumluluğu
söz konusu olur (m. 553 vd.). Kanun’un tanıdığı haklar şunlardır:
 Yönetim kurulunda temsil edilme: TTK m. 360 uyarınca, anasözleşmede öngörülmüş olmak şartı ile azınlığa,
yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu kapsamda, yönetim kurulu üyelerinin azınlık arasından veya
onların önereceği adaylar arasından seçileceği öngörülebilir. Azınlık arasından veya azınlıkça önerilen adayın
seçilmesi, haklı bir neden bulunmadıkça zorunludur. Ancak bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, HAAO’larda,
yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyeliğine dair düzenlemeler saklıdır.
 Genel kurulu toplantıya davet ve gündeme madde ekletme: Genel kurulu davete yetkili olanlar arasında azınlığın
da bulunduğunu ve genel kurul zaten toplanacak ise, azınlığın, görüşülmesini istediği konuları gündeme
ekletebileceğine (m. 411-412) yukarıda, genel kurul konusunda değinmiştik.
 Finansal tabloların görüşmelerini erteletme: Azınlık talepte bulunursa finansal tabloların görüşülmesi ve buna
bağlı konular, genel kurul kararına ihtiyaç kalmadan, toplantı başkanının kararı ile bir ay sonraya bırakılır. İkinci bir
defa daha erteleme istenebilmesi için, tabloların itiraz edilen ve tutanağa geçmiş noktaları hakkında genel kurula,
ilgililerce, dürüst hesap verme ilkeleri uyarınca açıklama yapılmamış olması şartı aranmıştır (m. 420). Erteleme,
kural olarak gündemin diğer maddelerini etkilemez fakat finansal tablolarla bağlantılı konular bunun dışındadır.
 Özel denetçi atanmasını sağlama: Bir pay sahibinin m. 438 uyarınca kullandığı özel denetim yapılmasını isteme
hakkı genel kurul. tarafından reddedildiği takdirde, sermayenin onda birine, HAAO’larda yirmide birini temsil eden
veya paylarının itibari değeri toplamı en az birmilyon T olan pay sahipleri, üç ay içinde, mahkemeye başvurararak
özel denetçi atanmasını isteyebilir. istemde bulunanlar, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu ve
TİCARET HUKUKU
Sayfa 45 / 56
anasözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici biçimde ortaya koydukları
takdirde özel denetçi mahkemece atanır (m. 439).
 Pay senedi basılmasını isteme: TTK hamiline yazılı senetlerin, bedelleri tamamen ödendikten sonra en geç üç ay
içinde bastırılmasını zorunlu hâle getirmiş; nama yazılı pay senetlerinin bastırılmasını ise, azınlığın talep etmesi
şartı ile zorunlu kılmıştır (m. 486).
 Şirketin haklı nedenle feshini isteme: TTK haklı nedenlerin bulunması hâlinde, sermayenin onda (HAAO’larda
yirmide) birini temsil eden payların sahiplerine, fesih davası açma olanağı tanımıştır (TTK m. 531). Bu konu, ileride,
şirketin sona erme nedenleri arasında ele alınacaktır.
406_ Azınlık Haklarına Dair Anasözleşme Hükümleri Nedir?
1. TTK’nin ilgili bazı hükümlerinde, azınlık haklarını kullanacak kişi ya da kişilerin, sermayenin en az onda birini,
HAAO’larda yirmide birini temsil etmeleri gereği yer almıştır
2. Azınlık oranlarının tek yanlı değiştirilebileceği kabul edilince, bunun hangi yönde yapılabileceği de ikinci bir sorun
oluşturur. En az ibaresinin lafzı, ilk anda sanki, anasözleşme ile yapılacak değiştirmenin de ağırlaştırma yönünde
olacağı izlenimi doğurmakla birlikte, kanunun öngördüğü oranlar, azınlığın korunması için öngörülen asgari sınırlar
olduğu için, bu oranların ağırlaştırılamaması, yani örneğin, gerek TTK’daki onda birlik HAAO’larda yirmide birlik
oranların gerek SerPK’daki yüzde beşlik oranların artırılamaması gerekir. Örneğin, sermayenin yüzde kırkıveya
onda ikisinin azınlık haklarından yararlandırılması yönünde anasözleşmeye hüküm konulamaz. Buna karşılık,
oranların anasözleşme ile azınlık pay sahipleri lehine değiştirilmesi (oranların hafişetilmesi), mümkün sayılmalıdır.
3. Üçüncü sorun, Kanunun azınlık hakkı olarak düzenlemediği bazı hakların anasözleşmede azınlık hakkı olarak
tanınmasıdır. TTK m. 340’daki emredici hükümler ilkesi, yeni azınlık hakları tanınması için de kanunda hüküm
olmasını gerektirir gözükmekte ise de konu tartışılabilir. En azından bizatihi m. 478/2, kanunda öngörülmemiş yeni
bir pay sahipliği hakkının imtiyaza konu olmasına izin verdiğine ve m. 360 azınlığa, yönetim kurulunda temsil
edilme imtiyazı tanınmasını kabul ettiğine göre, çoğun içinde az da vardır kuralı uyarınca, azınlığa, kanunda
öngörülmemiş bazı hakların imtiyaz olarak tanınabileceği görüşü öne sürülebilir.
407_ Her Bir Pay Sahibi, Genel Kurula Katılma Hakkına Sahiptir, konuşma yapma ve önerilerde bulunma, oy kullanma,
sorumluluk ve iptal davaları açma başta gelmek üzere birçok hakkını, tek başına kullanabilir. Bu haklar bireysel nitelikte
olup bunlar içerisinde yer alan bazı haklar için müktesep hak nitelemesi, bazı haklar için ise, vazgeçilmez hak nitelemesi
yapılmıştır.
408_Müktesep Haklara Örnek Olarak Veriniz: şirketin Türk uyrukluğunda olmasından veya pay sahibine, sermaye
borcundan başka borç yükletilememesinden doğan hakları (m. 480/1 ve 421/2), ayrıca, kanunda ve anasözleşmede ancak
tüm pay sahiplerinin olumlu oyu ile sınırlanabileceği veya kaldırılabileceği öngörülen hakları saymaktadır.
409_ Vazgeçilmez Hakların İse, Örnek olarak, eşit işleme tabi tutulma, genel kurula katılma, genel kurulda kendisini
temsil ettirebilme, asgari oy, kanunda tanınan tüm dava hakları, bilgi alma ve inceleme hakları, özel denetim isteme hakkı,
kârdan mahrum edilmeme hakkı, anonim şirketin temel yapısı (anonimlik, pay devri serbestliği, sınırlı sorumluluk,
bağımsız denetime bağlı olma, yöneticilerin hesap vermesi gibi) üzerindeki haklar, pay sahibinin sermayenin korunması
ilkesinden doğan hakları sayılmaktadır.
410_ Menkul Kıymetin Tanımında Şu Unsurlar Yer Almaktadır :
 Ortaklık veya alacaklılık sağlamak,
 Belirli bir meblağı temsil etmek,
 Yatırım aracı olarak kullanılmayı amaçlamak,
 Dönemsel gelir (faiz, kâr payı gibi) getirmeyi amaçlamak,
 Mislî nitelikte ve seri halinde çıkarılmak.
411_ Menkul Kıymet Kavramının Tanımı Nedir? SerPK m. 3/b’de yapılmıştır. Buna göre: “Menkul kıymetler, ortaklık veya
alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, mislî nitelikte, seri
hâlinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Kurulca belirlenen kıymetli evraktır
412_ Mislî Nedir? Birbiri yerine konulabilen, sayı, ölçü veya tartı ile belirlenebilendir
413_ Anonim Ortaklık Tarafından Çıkarılan Menkul Kıymetler Arasında En Yaygın Ve Önemlisi
 Pay (Hisse) Senetleri
 İlmühaberler
TİCARET HUKUKU
Sayfa 46 / 56
 İntifa Senetleri
414_ Pay Senetlerinin Kıymetli Evrak Türleri Arasındaki Yerine Kısaca Bakıldığında;
1. İçerdiği hak türü açısından yapılan, alacak senetleri/ortaklık senetleri/eşya hukuku senetleri ayrımında, pay
sahipliğini temsil ettikleri için, ortaklık senetleri grubundadır.
2. Hakkın senetten önce var olup olmaması açısından yapılan, kurucu/açıklayıcı kıymetli evrak ayrımında açıklayıcı
senet grubunda yer alır. Çünkü senet düzenlenmeden önce, kuruluşun veya sermaye artırımının tescili ile pay ve
pay sahipliği geçerli olarak doğar (TTK m. 486/1,4; karş. SerPK m. 7).
3. Temel ilişki ile bağlantısı açısından yapılan, soyut/ illî kıymetli evrak ayrımında pay senetleri, hakkı yaratan temel
ilişkiyi gösterdikleri (m. 487) için illî (sebebe bağlı) senetler arasındadır.
4. Kıymetli evrak, kamu güvenine dayanıp dayanmama açısından da sınıflandırılır. Pay senetlerinin kamu güvenine
dayanmadıkları, yani yazıya göre sorumluluk ilkesinin bu senetlerde geçerli olmadığı kabul edilir.
5. Pay senetleri bir alacak hakkını değil, bir ortaklık hakkını açıkladığı ve gerçek anlamda borçluluktan söz
edilemeyeceği için buna bağlı bazı sonuçlar vardır: Birincisi, pay senetleri kamu güvenine dayanmadığı için, hamil,
yalnız senet metnine göre değil, esas itibariyle kanun ve anasözleşme hükümlerine ve bunlara uygun olarak
alınmış kararlara göre hak sahibi olur. ikincisi, pay sahipliği haklarının talep edilmesi halinde ortak senedi ibraz
eder fakat geri vermez. Çünkü ortaklık, devamlılık arzeden taleplerin kaynağıdır; bu durum, ortaklığın son
bulmasına dek sürer. Pay sahibi, ortaklığa her başvurduğunda senedi ibraz eder ama senet kendisinde kalır.
Üçüncüsü, pay sahipliği, zamanaşımına uğramaz. Pay sahipliğinden doğan hakların (muaccel olmuş kâr payı,
tasfiye artığı payı alacağı gibi) talep edilmesi için belirli süreler vardır fakat bu haklar hiç kullanılmasa veya
zamanaşımına uğrasa dahi pay sahibi sıfatı devam eder.
6. Devir şekli açısından yapılan, nama/emre/hamiline yazılı kıymetli evrak sınıflandırmasında, pay senetlerinin yeri
özellik göstermekte ve bazı tartışmalar doğurmaktadır. Kanun hükmü uyarınca, pay senetleri nama veya hamiline
olur (m. 484/1). Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı senetler veya ilmühaberler
çıkarılamaz. Bu hükme aykırı senetler hükümsüz olup çıkaranların da sorumluluğuna yol açar (TTK m. 484/2).
Anasözleşmede aksi öngörülmedikçe, çıkarılan pay senetlerinin türü de değiştirilebilir ancak, nama yazılı senetler,
bedelleri tamamen ödenmedikçe hamiline dönüştürülemezler (TTK m. 485 Paya ilişkin ilkeler konusunda
açıkladığımız üzere TTK, hamiline pay senedi bastırılmasını zorunlu kılmış fakat nama yazılı senetler için, azınlığın
talebi şartına bağlı bir zorunluluk öngörmüştür. SerPK ise, senet çıkarma zorunluluğu getirmiş (SerPK 7); ayrıca
kaydi sistemi düzenlemiştir (SerPK m. 10/A). Payın senede bağlanması, paya bağlı hak ve borçlarda bir değişiklik
yaratmamaktadır. Çünkü haklar ve borçlar senetten değil, kanundan ve anasözleşmeden doğmaktadır. Bu
nedenle, nakit/ayın karşılığı pay; itibari değerli/ itibari değerden yoksun pay; oy hakkı veren/vermeyen pay;
imtiyazlı pay/adi pay ve bedelli/bedelsiz pay ayrımları konusunda yaptığımız açıklamalar, esas itibariyle pay
senetleri açısından da geçerlidir. Bununla birlikte payın senede bağlanması, iki açıdan sonuçlar doğurmaktadır:
7. Senede bağlanan pay, senedin kıymetli evrak niteliği nedeniyle daha yüksek bir tedavül yeteneği kazanmakta ve
devri kolaylaşmaktadır. Bu nedenle, devir şekli açısından pay senetleri türlerini ayrı bir başlıkta ele alacağız.
8. Pay sahibi, senet sayesinde bazı olanak ve yetkilere kavuşmaktadır. Örneğin, hamiline yazılı pay senetlerinde
malikin gizli kalması, inançlı devir kolaylığı ve genel kurul toplantıları için başkasına temsil yetkisi verilmesinde
senet zilyetliğini devretmenin yeterli olması gibi.
415_ Kaydi Sisteme Girmeyen Payların Devri: Bu payların devrinde TBK hükümlerine uyulması ve ayrım yapılması gerekir.
1. Bedeli tamamen ödenmiş (devredenin sermaye borcu yok) ise, payın devri, alacağın temliki hükümlerine (TBK m.
183 vd.) tabidir. Çünkü bu halde devreden ortak, ortaklık karşısında hak sahibidir. Bu nedenle yazılı bir temlik
beyanı geçerlilik şartıdır (TBK m. 184).
2. Bedeli hiç veya tamamen ödenmemiş payın devrinde ise, alacağın temliki ve borcun nakli (TBK m. 195 vd.)
hükümlerinin birlikte uygulanması gerekir. Borcun naklinde, alacaklının (ortaklığın) rızası gerektiğini (TBK m. 196)
bir kere daha anımsamakta yarar vardır. Nitekim TTK m. 501/1 hükmü de aynı sonucu teyit etmektedir. Borcun
nakli için geçerlilik şekli öngörülmemiş ise de, alacağın temliki ile birlikte yapıldığı için, yazılı şekle uyulması zorunlu
sayılmaktadır.
416_ Alacağın Temliki Nedir? Bir borç ilişkisinde alacağın alacaklı tarafından bir başka kişiye devredilmesidir.
418_ Zilyetlik Nedir? Bir taşınır ya da taşınmaz mal üzerinde fiilî egemenliktir
TİCARET HUKUKU
Sayfa 47 / 56
419_ Hamiline Yazılı Pay Senetleri Hamiline yazılı pay senedi, senedin metni veya şeklinden, hamili kim ise, o kimsenin
hak sahibi sayılacağı anlaşılan kıymetli evraktır (TTK m. 658/1). Devir kabiliyeti oldukça yüksektir. Devir şekli: Hamiline
yazılı pay senedi, yalnızca zilyetliğin geçirilmesi (nakli) ile devredilir. Devrin anonim şirkete bildirilmesi ve bir deftere
kaydedilmesi söz konusu değildir (TTK m. 489, 647/1). şu hâlde devir için;
1. Senet zilyetliği nakledilmelidir,
2. Zilyetlik devri, mülkiyetin geçişi amacıyla yapılmalı ve çoğunluk görüşünce, tasarrufi işlemin, geçerli bir hukuki
sebebi olmalıdır,
3. Devreden yetkili olmalıdır. Bununla birlikte, malik olmayan zilyetten iyi niyetle kazanımlar korunur (TMK m.990).
420_ Bu Tür Senetler, Diğer Hamiline Yazılı Kıymetli Evraktan Farklı Bazı Özellikler Gösterir:
 Ortaklık, payın henüz oluşmaması, senedin sahte olması, sermaye azatlımı ile itfa edilmiş (söndürülmüş, sona
erdirilmiş) bulunması, ortaklıkların birleşmesi nedeniyle ortadan kalkmış olması gibi defileri, iyi niyetli müktesibe
karşı ileri sürebilir.
 Pay senetleri, doğumlarına yol açan temel ilişkiye (anasözleşmeye) de bağlıdır; tüm ortakların anasözleşmeyi
bildikleri veya bilmeleri gerektiği kabul edilir. Pay devralan da ortaklık ilişkisine ve anasözleşme egemenliğine tabi
olur.
421_ Ciro: Kıymetli evrakın, hak sahibi tarafından senette yazılı hakkın devredilmesi, rehnedilmesi veya tahsili için arkasına
yazılan yazı ve imza ile bir başkasına teslim edilmesidir.
422_ Devrin Şekli: Nama yazılı pay senedinin devri için yapılması gerekli işlemler özetle şöyle sıralanabilir:
1. Ciro veya temlik yapılması: Devir için öncelikle, senedin temlik amacıyla ciro edilmesi gerekir; ciro tam veya beyaz
olabilir. Ayrıca, öğretide çoğunluk, nama yazılı pay senedinin ayrı bir temlik beyanı ile devredilmesine de engel
bulunmadığını kabul etmektedir.
2. Zilyetliğin nakledilmesi: Senet zilyetliği, mülkiyeti devir amacıyla devralana nakledilmeli ve devreden taraf, devre
yetkili olmalıdır.
3. Pay defterine kayıt yapılması: Pay devrinin ortaklığa karşı da geçerlilik kazanması için şirketin onayı ve devralanın
pay defterine kaydedilmesi gerekir (TTK m. 499/4). Yönetim kurulu, öncelikle devrin kanuna ve anasözleşmeye
uygun ve usulünce yapılıp yapılmadığını, ciroların sağlıklı ve düzgün olup olmadığını inceler.
423_ Belirtilen Sınırlama Ve Yasaklamaların Temel Amacı Nedir? Ortaklığın özgün yapısını korumak, ortaklık paylarının
arzu edilmeyen kişilere geçmesini ve ortaklıkta başkalarının egemen olmasını önlemektir.
424_ Kote Edilme: Bir menkul kıymetin borsa işlem listesine kayıt edilmesidir
425_ İlmühaberler Anasözleşmede hüküm bulunmak kaydıyla, ilerde çıkarılacak pay senetleri ile değiştirilmek üzere, pay
senetlerinin yerine geçici olarak çıkarılan (TTK m. 486/2) ve kıymetli evrak niteliğinde olan senetlerdir.
426_ İntifa Senetleri Nedir? İntifa senetleri, pay senetlerinden farklı olarak payı temsil etmeyen ve ortaklık hakları
vermeyen kıymetli evrak niteliğinde senetlerdir. TTK m. 502-503’de ve sistematik açısından doğru bir şekilde, “Menkul
Kıymetler” üst başlıklı yedinci bölümde düzenlenmiştir. intifa sözcüğü içermesine rağmen, sahibine TMK’daki intifa hakkını
vermeyip, yalnızca, kâra veya tasfiye artığına katılma ya da çıkarılacak yeni paylardan alma hakkı sağlar
427_ İntifa Senetleri, Anasözleşmede Hüküm Bulunması Ve Genel Kurulun Karar Alması Şartıyla Ve Ancak Belirli Kişiler
Yararına Çıkarılabilir. Bu Kişiler;
 Bedeli kanuna uygun olarak itfa (yok) edilen payların sahipleri,
 Alacaklılar
 Veya bunlara benzer nedenlerle şirketle ilgisi olanlardır (TTK m. 502/1).
428_ Tahvil İle Pay Senedi Arasındaki Başlıca Farklar Şunlardır:
 Pay senedi ortaklık hakkını, tahvil ise alacak hakkını içerdiğinden, ortak kâr payına, tahvil sahibi ise faize hak
kazanır. Ayrıca faiz oranı sabit, oysa kâr oranı değişkendir.
 Fakat kâr dağıtımı genel kurul kararına bağlı iken, tahvil sahibinin faiz hakkı mutlaktır ve bu hak üzerinde genel
kurulca tek yanlı tasarruflarda bulunulamaz.
 Tahvillerin itfası (söndürülmesi) zorunludur; çünkü alacak hakkı içerir ve alacağın vadesinde ödenmesi gerekir. Pay
senedinin itfası ise, ancak zorunlu ve sınırlı hallerde (sermaye azaltımı ve birleşme gibi) gündeme gelir.
 Pay senetleri açısından özel devir yasakları ve sınırlamaları söz konusudur (TTK m. 379 vd., 491-498 gibi). Oysa
tahvillerin devrinde TTK, bu tür müdahaleler öngörmemiştir.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 48 / 56
Ünite 8 ( Kıymetli Evrak)
429_ Kıymetli Evrakın Üç Unsuru Ortaya Çıkar Bunlar Hangileridir? Senet, Hak, Hak ile Senedin Kaynaşması
430_ Senet Nedir? Genel olarak senet, bir kişinin kendisi aleyhine delil oluşturmak üzere imzalayıp karşı tarafa verdiği
yazılı bir cisimdir. Senet sayesinde, bir bilgi veya bir düşünce maddi varlık kazanır.
431_ Hak Nedir? Kıymetli evrakın gayri maddi unsurudur. Hak özel hukuka ilişkin olmalı; ekonomik değer taşımalı ve
başkasına devri mümkün olan bir hak olmalıdır.
432_ Gayri Maddi Nedir? Maddi varlığı olmayan, gözle görülmeyen, elle tutulmayandır.
433_ Kıymetli Evrakın Özellikleri Nedir?
 Kıymetli Evrak Bir Borç Senedidir
 İçerdiği Hak Ekonomik Bir Değer Taşımalı ve Devredilebilir Olmalıdır
 Hak ile Senet Arasında Kuvvetli Bir Bağ Vardır
 Kıymetli Evrakta Soyutluk (Mücerretlik) ilkesi Yürürlüktedir
 Kıymetli Evrak Ağırlaştırılmış şekil şartlarına Bağlıdır
 Kıymetli Evrakın Sınırlı Sayıda Olup Olmadığı Sorunu
434_ Kıymetli Evrak Bir Borç Senedidir Neden? Kıymetli evrak ağır şekil şartlarına bağlanmış nitelikli bir senettir. Borçlu
ancak bu senet karşılığında alacaklıya ödeme yapmakla mükelleftir
435_ İçerdiği Hak Ekonomik Bir Değer Taşımalı Ve Devredilebilir Olmalıdır: Maddi değeri olmayan, değeri kişiden kişiye
değişen, başkasına devri mümkün olmayan haklar kıymetli evrakın konusunu oluşturamaz
436_ Hak İle Senet Arasında Kuvvetli Bir Bağ Vardır: Hak, senet olmaksızın devredilemez ve başkasına karşı ileri
sürülemez. Oysa adi senet, sadece hakkı ispat etmeye yarar. Adi senede bağlı bir alacak hakkı senet ibraz edilmeksizin de
ödenebilir
437_ Türk Hukuku’nda Kıymetli Evrağın Soyutluğu Konusunda Başlıca İki Görüş Ortaya Çıkmıştır:
 İlk görüş uyarınca soyutluk, bir kıymetli evrakın, düzenlenmesine yol açan alt ilişkideki sakatlıktan
etkilenmemesidir. Örneğin, B, satımdan doğan borcu için A’ya bono vermiş fakat mal teslim edilmediği veya ayıplı
çıktığı için sözleşme feshedilmiş ise, bono geçerliliğini korur. Senet, temel ilişkinin tarafları arasında kaldığı sürece
soyutluk söz konusu olmaz çünkü kişisel defiler taraflar arasında ileri sürülebilir. Görüş uyarınca, soyutluk ilkesi
istisnai bazı kıymetli evrak tiplerinde geçerli iken, bazı tiplerde örneğin, nama yazılı kıymetli evraklarda yürürlükte
değildir.
 İkinci görüşe göre; soyut kıymetli evrak, sebebini göstermez. Yani kıymetli evraka bakılarak alt ilişkinin saptanması
mümkün olmaz. Soyut senetler de bir sebebe dayanır ancak senede bakılarak bu anlaşılamaz. Örneğin satımdan
doğan bir borç için bono ya da çek verildiğini sadece senede bakarak anlamak mümkün değildir. Bununla birlikte
istisnai olarak birer kıymetli evrak olan konişmento(m.1229), varant(m. 835) ve makbuz senedinde(m. 834) temel
borç ilişkisi senetten anlaşılır. Dolayısıyla adı geçen kıymetli evrak türlerinde soyutluk geçerli değildir. Ayrıca,
anılan görüş, borçlunun kişisel defilerini iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürememesini, senedin mücerretliğine
değil, kamu güvenine mazhar olmasına dayandırır
438_ Kıymetli Evrak Ağırlaştırılmış Şekil Şartlarına Bağlıdır Bunlar Hangileridir? Kanun koyucu tedavül güvenliğini
sağlamak amacıyla kıymetli evrakı ağır şekil şartlarına bağlamıştır. (poliçe, bono ve çek için
439_ Kıymetli Evrak İle İlgili Mevzuat Nedir? Türk Hukuku’nda kıymetli evraka ilişkin temel düzenlemeler, TTK’nin üçüncü
kitabında (m. 645 vd.) bulunmaktadır. Bu hükümlerin kaynağı, büyük ölçüde İsviçre Hukuku’dur. Ayrıca, 5941 Sayılı Çek
Kanunu, Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, icra ve iflâs Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Bankacılık
Kanunu, Vergi Kanunları, Türk Parasının Kıymetini Koruma Mevzuatı, Umumi Mağazalar Kanunu gibi düzenlemelerde
kıymetli evraka ilişkin hükümler bulunmaktadır.
440_ Kıymetli Evrakın Adi Senetten Farkları Nedir? Her ikisi de borç ödeme taahhüdünü içeren bir belge olmalarına
rağmen, aralarında başlıca şu farklar bulunmaktadır:
1. Kıymetli evrak, para alacağı, ortaklık, mülkiyet veya rehin gibi hakları konu alır. Oysa adi senetlerde bunların
dışındaki yükümlülükler de yer alabilir. Örneğin, bir bilgisayarın tamiri, makinenin bakımı, elbisenin dikimi gibi.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 49 / 56
2. Kıymetli evrakta borçlu taraflardan birisi olur. Oysa adi senette her iki tarafa da borç yüklenmesi mümkündür.
3. Kıymetli evrak sıkı şekil şartlarına bağlıdır (TTK m.672, 777, 781). Adi senetlerde böyle bir şart bulunmamaktadır
4. Bir alacak için düzenlenen senet, hakkı ispat etmeye yarar. Oysa kıymetli evrakta hak ile senet bütünleşmiştir.
Senet olmaksızın hakkın ileri sürülmesi ve devredilmesi mümkün değildir (TTK m.645, 709). Adi senetlerde daha
önce de belirtildiği üzere alacak hakkı senetsiz de ileri sürülebilir ve ödenebilir (TBK m.105).
5. Adi senetler TBK’ya göre devredilir (TBK m.183 vd.). Kıymetli evraka bağlı alacakların devri ise, özel şekle bağlıdır.
Devir senedin türüne göre değişir
6. Kıymetli evrakta, şekle bağlılık, soyutluk, imzaların bağımsızlığı gibi ilkeler geçerli olduğu için, kıymetli evrak,
alacağı devralan kişilere karşı oldukça büyük bir güvence sağlar. Adi senede bağlı bir alacağın devri ise, o alacağı
devralan kişilere yeterince güvence vermez (TBK m.188).
7. Adi senede bağlı bir alacağın ifa yeri, aksi kararlaştırılmadığı sürece alacaklının yerleşim yeridir (TBK m.89). Oysa
kıymetli evrakın tedavül kabiliyeti çok yüksek olduğu ve senet alacaklısı sürekli değişebildiği için ifa yeri borçlunun
yerleşim yeridir
8. Adi senedin alacaklısı kendisine yapılan kısmi ödemeyi reddedebilir (TBKm.84). Halbuki kıymetli evrakta kısmi
ödeme reddedilemez
9. Emre ve hamiline yazılı kambiyo senetleri ile, emtia senetleri, menkul kıymetler ve diğer bazı kıymetli evrak, TCK
m.210 uyarınca resmi evrak hükmünde olup, bunlarda sahtekarlık “Resmi Evrakta Sahtekarlık” sayılır (TCK m.204-
212). Oysa adi senetler resmi evraktan sayılmaz
441_ Kıymetli Evrakın Sınıflandırılması Nedir?
 İçerdiği Hakkın Türü Açısından
 Hakkın Senetten Önce Var Olup Olmaması Açısından
 Temel ilişki ile ilgili Olup Olmaması Açısından
 Kamu Güvenine Dayanıp Dayanmaması Açısından
 Yatırım Amacı Taşıyıp Taşımama Açısından
442_ İçerdiği Hakkın Türü Açısından İçerdiği Hakkın Türü Bakımından Kıymetli Evrakı Üç Gruba Ayırabiliriz:
 Alacak Senetleri (bir alacak hakkını temsil eden, çek, bono, poliçe, tahvil, emre yazılı havale, emre yazılı ödeme
vaadi gibi);
 Ortaklık senetleri (bir şirkette ortaklık haklarını içeren, anonim şirket pay senetleri ve bunların yerine çıkarılan
ilmühaberler gibi);
 Eşya hukuku senetleri (bir eşya üzerindeki mülkiyet ya da rehin hakkını temsil eden, varant, makbuz senedi,
konişmento, ipotekli borç senedi, irad senedi ve deniz ödüncü senedi gibi).
443_ Hakkın Senetten Önce Var Olup Olmaması Açısından İki Gruba Ayrılır. Açıklayıcı kıymetli evrakta, hak, senetten
önce doğmuştur. Örneğin, bir Afi’deki ortaklık hakkı, senet düzenlenmeden önce, şirketin kuruluşunun veya esas sermaye
artırımının tescili ile doğar (TTK m.355, 455, 456, karş. SerPK m.7/4). Daha sonra hakların (payların) senede bağlanması
hâlinde pay senetleri açıklayıcı etki gösterir. Yaratıcı kıymetli evrakta ise hak, kıymetli evrakla beraber doğar. Kambiyo
senetleri (çek, bono, poliçe) gibi.
444_ Temel İlişki İle İlgili Olup Olmaması Açısından: Temel ilişki ile ilgili olup olmaması açısından kıymetli evrak iki gruba
ayrılır. Sebebe bağlı (illî) olanlarda, soyutluk konusunda, yukarıda değindiğimiz ikinci görüş benimsenirse, senede
bakıldığında alt ilişkinin anlaşılması mümkündür. Makbuz senedi, varant, konişmento gibi. Buna karşılık, sebebe bağlı
olmayan (soyut/ mücerret) kıymetli evrakta, senede bakıldığında alt ilişki anlaşılamaz. Örneğin, yazılış türü (devir şekli) ne
olursa olsun, tüm kambiyo senetleri soyuttur.
445_ Her Menkul Kıymet Bir Kıymetli Evrak Olmakla Birlikte, her kıymetli evrak menkul kıymet niteliğinde değildir.
Yatırım amacı taşımayan çek, bono, poliçe, konişmento, makbuz senedi ve varant gibi bazı senetler menkul kıymetler
dışında kalan kıymetli evrak grubunda yer alır.
446_ Devir Şekli Açısından: Devir şekli açısından kıymetli evrak, nama yazılı, emre yazılı ve hamiline yazılı olmak üzere üç
gruba ayrılır.
447_ Nama Yazılı Kıymetli Evrak Nedir? Bir senedin nama yazılı kıymetli evrak olabilmesi için; belli bir kişi adına yazılmış
olması (olumlu şart) ile senedin emre kaydını içermemesi ve kanunen emre yazılı senetlerden de sayılmaması (olumsuz
TİCARET HUKUKU
Sayfa 50 / 56
şart) gerekir Örneğin, bono, poliçe, çek ve TTK m.490’da ciro ile devredileceği öngörülen anonim şirket pay senetleri
böyledir.
448_ Alonj Nedir? Kıymetli evrakta ortaya çıkan yer darlığını çözmek için evraka eklenen düz kâğıttır.
449_ Kanunen Emre Yazılı Senetlere Hangileri Örnek Verilir? Kambiyo senetleri, nama yazılı hisse senetleri (TTK m.490),
makbuz senedi ve varant (TTK m.838, 834/1, f), ipotekli borç ve irad senetleri örnek verilebilir. iradi olarak emre
düzenlenebilen senetlere de, konişmento (TTK m.1228), emre yazılı havale (TTK m.826), emre yazılı ödeme vaadi (TTK
m.835) örnek verilebilir.
450_ Hangi Senetlerin Hamiline Düzenlenebileceği Konusunda Sınırlayıcı Genel Bir Hüküm Olmadığı İçin, Münferit
İstisnalar Dışındaki Senetler Hamiline Yazılabilecektir. Bono ve poliçe hamiline olamaz (TTK m.671/1,f ; 776/1,e). Makbuz
senedi ve varant (TTK m.834-838), bedelleri tamamen ödenmemiş hisse senetleri düzenlenemez. Böyle özel sınırlamalar
dışında, kıymetli evrakın hamiline yazılabilmesi gerekir. Esasen kanun, bazı senetlerin hamiline olabileceğini açıkça
öngörmüştür, çek (m. 785), intifa senetleri (m. 661), ipotekli borç ve irad senedi (TMK m.923), rehinli tahvilat (TMK m.930)
gibi
451_ Kıymetli Evrakta Senet Türünün Değişmesi Nedir?
 Kanuni Dönüştürme
 İradi Dönüştürme
452_ Genel Borçlu Savunmaları Ve Defi Kavramı Kendisinden Talepte Bulunulan Borçlunun Teknik Açıdan Yapabileceği
Üç Tür Savunma Vardır:
 İnkar: Alacak hakkının dayandırıldığı temel olayın varlığının borçlu tarafından reddedilmesidir. Örneğin, bilgisayar
satıcısının talebine karşı borçlunun, mahkemede “iddia ettiği gibi bir bilgisayar satın almadım ki ona borcum
olsun” demesi.
 İtiraz: Alacağın dayandırıldığı temel olay reddedilmeyip temel olayın varlığına rağmen, hakkın doğmadığı veya
doğmuşsa da sona erdiğinin ileri sürülmesidir. Örneğin, “Satış sırasında ehliyetsiz idim” veya “ödedim” ya da
“sözleşme ahlaka veya kanuni şekle aykırı ve dolayısıyla geçersizdir” denmesi gibi.
 Defi: Borçlu, temel olayın varlığını ve alacaklının hakkını kabul etmekle birlikte, bu borcu yerine getirmemek için
geçerli bazı özel sebepler ileri sürmektedir. Böylece borcu ifa etmekten temelli ya da geçici olarak kaçınmaktadır.
Örneğin vadesi gelmemiş borcun talep edilmesi durumunda vadenin gelmediğini öne sürmek, zamanaşımı,
ödemezlik veya peşin dava defi gibi.
453_ Kıymetli Evrakta Defi Çeşitleri Nedir? Defiler başlıca iki ölçüte göre sınıflandırılabilir: Etkili olduğu kişiler açısından
mutlak ve nisbi olmak üzere ikili, özellikleri açısından ise senet metninden anlaşılanlar, senetteki bir taahhüdün
geçersizliğine ilişkin olanlar ve kişisel (nisbi) defiler şeklinde üçlü bir ayrım yapılır.
 Etkisi ve Tarafları Açısından
 Özellikleri Açısından
 Etkisi ve Tarafları Açısından
454_ Bu Açıdan, Mutlak Ve Nisbi Defiler Şeklinde İkili Bir Ayrım Yapılır: Mutlak defiler, borçlu tarafından senede hamil
olan “herkese karşı” ileri sürülebilen defilerdir. Nisbi defiler ise, belirli bir borçlu tarafından, yalnızca “belirli bir senet
alacaklısına karşı” ileri sürülebilen defilerdir.
455_ Senet Metninden Anlaşılan Defiler Nedir? Bu tür defiler mutlak defiler arasında yer alır; yani herkese karşı ileri
sürülebilir. Örneğin, senetteki geçerlilik şartlarının eksikliği, şekil şartları tam olmasına rağmen senet vadesinin gelmemiş
bulunması, borçlunun imzası yerine parmak basılmış olması (m.756), senette ciro zincirinin kopuk olması, zamanaşımı
süresinin geçirilmiş bulunması, görüldüğünde vadeli senedin bir yıl içerisinde ödeme için ibraz edilmemesi (m. 704) gibi.
456_ Senetteki Bir Taahhüdün Geçersizliğine İlişkin Defiler Nedir? Bir taahhüdün geçersizliğine ilişkin defiler, bazı istisnai
hallerde mutlak sayılmaktadır. Çünkü bu hallerde, borçluya, sonuçlarını bilerek ve isteyerek davranmış olduğu konusunda
bir isnadın yöneltilemeyeceği genellikle kabul edilmektedir:
 İmza edenin ehliyetsizliği (TTK m.670),
 Temsil yetkisinin mevcut olmaması (TTK m.678),
 İmza sahteliği,
 İmzanın, fiziki baskı ve doğrudan cebirle attırılmış olması,
 Senet metninde tahrifat yapılması.
TİCARET HUKUKU
Sayfa 51 / 56
457_ Hata Nedir? Bir durum veya olay hakkında yanlış kanıya sahip olmaktır.
458_ Hile Nedir? Bir kişinin bir durum hakkında yanlış kanı edinmesine bilerek neden olmaktır.
459_ İkrah Nedir? Bir kimseyi yapmak istemediği irade beyanına zorlamaktır.
460_ Kişisel (Nisbi) Defiler Nedir? Senetteki borç taahhüdünün objektif varlığına hiçbir etkisi bulunmayan, borçlunun,
belirli bir alacaklı ile arasındaki doğrudan hukuki ilişkilerden doğan defilerdir. Başlıca kişisel defiler şunlardır:
 Bazı kişisel defiler, temel ilişkiden doğarlar. Temel (alt) ilişki, senedin düzenlenmesine yol açan ilişki olup satım,
kira, istisna, hizmet, vekâlet gibi bir sözleşme olabilir. Örneğin, alt ilişkinin geçersizliği, muvazaa, irade bozukluğu,
gibi defiler temel ilişkiden doğarlar.
 Temel ilişki dışında, taraflar arasında herhangi bir ilişkiden de kişisel defi doğabilir (TTK m.659/1, 825/1). Örneğin,
B’nin borçlu olduğu senet (bono), lehtar A tarafından tedavüle çıkarılmış ve en son H’ye geçmiştir. H’nin de
tesadüfen B’ye borcu vardır. B, H’ye karşı takas defini ileri sürebilir.
 İlgili kişiler arasında yapılmış özel bir anlaşmadan veya talep hakkına ilişkin özel bir durumdan da kişisel defi
doğabilir. Örneğin, hatır anlaşması, yeni bir vade kararlaştırılması, ödemeyi şarta veya takside bağlama, senet
bedelinde indirim yapma, ibra sözleşmesi gibi. Kişisel defiler kural olarak taraflar (doğrudan doğruya ilişkide
bulunanlar) arasında ileri sürülebilir; herkese, yani doğrudan ilişkili olunmayan üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez
fakat bu kuralın çok önemli istisnaları vardır:
a. Nama yazılı senetlerde borçlu, alacaklıya karşı ileri sürebileceği savunmaları, üçüncü kişilere, yani yeni alacaklılara
karşı da ileri sürebilir (TTK m.647/2, 681/2, 687/2, TBK m.188).
b. Emre ve hamiline senetlerde hamil, senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket etmiş ise, borçlu,
senedi düzenleyen veya önceki hamillere karşı sahip olduğu kişisel defileri son hamile karşı da ileri sürebilir (TTK
m.659/2, 687, 825/2). Bilerek borçlu zararına hareket için, bilmek yeterli olmayıp hamilin kastı da aranmaktadır.
Kastın varlığını kanıtlama yükü borçluda ise de bu kuralın katı biçimde uygulanmaması gerekir. Bu nedenle,
hamilin senedi devralırken “borçlunun devredene karşı ileri sürebileceği kişisel defileri bulunduğunu bildiğinin
kanıtlanması” yeterli sayılmaktadır. Devralanının iyiniyeti araştırılırken, önemli olan senedin iktisap anıdır.
c. Öğretide, kişisel nitelik taşıyan birtakım defilerin, senedin, devralanı korumayı gerektirmeyen bir yol ile
devredildiği bazı hâllerde de devralana karşı ileri sürülmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu hallere örnek olarak
ticaret şirketlerinin birleşmeleri, miras, temlik beyanı (TTK m.687/2, TBK188) veya tahsil cirosu (TTK m.688) ile
geçişler ya da vadeden sonra ciro (TTK m.690), gösterilmektedir.
461_ Zayi Nedir? Elden çıkma, kaybolmadır.
462_ İptal Davası Açabilme Şartları Kanundaki Hükümler Birlikte Değerlendirildiğinde, Davanın Şu Şartlarla Açılabileceği
Anlaşılmaktadır: Senedi zayi olması, senetteki hakkın varlığını sürdürmesi, zayi sırasında veya ziya ortaya çıktığında hak
sahibi olunması ve nihayet, zayi olan senet zilyetliğini yeniden kazanmanın mümkün olmaması.
463_ Bedelsizlik Nedeniyle İptal Davası, Ziya Nedeniyle İptalden Çok Farklıdır. Özellikle:
1. Ziya nedeniyle iptal TTK’da düzenlenmiştir. Oysa bedelsizlik nedeniyle iptal sebepsiz zenginleşme (TBK m.77 vd.)
ve menfi tespit (iiK m.72) gerekçelerine dayanır.
2. Ziya nedeniyle iptal çekişmesiz (nizasız) yargı işlemidir (HMK m.382/2,e,6). Oysa bedelsizliğe dayalı iptal istemi,
çekişmeli bir davanın konusudur.
3. Ziyada, temel ilişki mevcut fakat senet zayi olmuştur. Oysa bedelsizlikte, senet mevcut fakat temel ilişki geçersiz
veya yoktur.
4. Ziya nedeniyle iptali, senedi zayi eden kişi (hamil) talep edebilir. Oysa bedelsizlik nedeniyle iptal davası borçlu
tarafından açılır.
464_ Kambiyo Senetlerinin Ortak Özellikleri Nedir?
 Kambiyo senetleri, kıymetli evrak grubuna dâhil diğer senetler gibi sıkı şekil şartlarına tabidir
 Kambiyo senetleri kanunen emre yazılı senetlerdir istenirse başka türe çevrilebilirler (poliçe ve bono nama, çek ise
nama veya hamiline dönüştürülebilir. Fakat TKHK m.6/A uyarınca taksitli satışlarda düzenlenecek senetlerin nama
yazılı olması gerekir aksi takdirde geçersizdir).
 Kambiyo senetleri soyut (mücerret) kıymetli evrak grubuna girer
 İçerdiği hakkın türü açısından bir para alacağını içerirler
 Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali ilkesi yürürlüktedir
TİCARET HUKUKU
Sayfa 52 / 56
 Kambiyo senetlerinde hak senetle birlikte doğar (yaratıcı kıymetli evrak).
 Kambiyo senetlerinde müteselsil borçluluk söz konusudur. Senette imzası bulunan herkes, kendisinden sonraki
herkese karşı müteselsilen sorumludur
 Kambiyo senetleri, emre veya hamiline yazılmış olmaları koşuluyla kamu güvenine dayanırlar. Dolayısıyla, kişisel
defiler üçüncü kişilere karşı kural olarak öne sürülemez
 Kambiyo senetlerindeki alacak, özel bir usul ile takip ve tahsil edilebilir
465_ İfa Uğruna Nedir? İfa uğruna farklı şeyin teslimi ve o şeyin alacaklı tarafından paraya çevrilmesinden elde edilenle
borcun kapatılarak, borçlunun sorumluluktan kurtulmasıdır.
466_ İcazet Nedir? Temsil yetkisi bulunmadan başkası adına yapılan işleme, adına işlem yapılan kişinin verdiği onaydır.
467_ Belirtilen Dört Çeşit Vadeden Birisi Yazılabilir.
1. Belirli bir günde: Uygulamada en çok rastlanılan vade türüdür. “5.2.2011” gibi. Vadenin gün olarak kesin biçimde
saptanmasına olanak veren, “2011 Yılı Cumhuriyet Bayramı” veya “2011 yılı Ramazan Bayramının ilk günü” gibi bir
tarih de yazılabilir.
2. Düzenlendikten belirli süre sonra: “Düzenlendikten 30 gün sonra” gibi bir vade de geçerlidir. Süre hesaplanırken,
düzenlenme günü hesaba katılmaz (m. 753). Sürenin düzenlenme tarihi dışında başka bir günden itibaren
hesaplanması kararlaştırılamaz aksi takdirde belge poliçe sayılmaz (m.703/2).
3. Görüldüğünde: Açıkça “görüldüğünde” yazılmak veya vade kısmı boş bırakılmak suretiyle gerçekleşir. Bu tür vadeli
poliçelerin muhataba ibraz edildiğinde ödenmesi gerekir. ibraz süresi ise, düzenlenme tarihlerinden itibaren bir
yıldır. Düzenleyen bir yıllık süreyi uzatabilir veya kısaltabilir; oysa cirantalar yalnızca kısaltabilir. Düzenleyen, bu tür
poliçenin düzenlenmesinden itibaren belirli bir süre ödeme için ibrazını yasaklayabilir. Bu durumda
4. Görüldükten belirli süre sonra: Senede “görüldüğünden 30 gün sonra” gibi bir vade de yazılabilir. Bu tür
poliçelerin de düzenlendikten itibaren bir yıl içerisinde muhataba ibraz edilmesi gerekir; düzenleyen bu süreyi
değiştirebilir, cirantalar ise yalnızca kısaltabilir (m. 693).
468_ Protesto: Ticari senetlerin kabulünden veya ödenmesinden kaçınılması halinde, bu durumun noter tarafından
saptanıp, ilgililere bildirildiği resmi belgedir.
469_ Poliçe Kayıtları Üç Grupta Toplanabilir:
 Mutlak Zorunlu Kayıtlar
 Alternatif Zorunlu Kayıtlar
 İhtiyari Kayıtlar
470_ Mutlak Zorunlu Kayıtlar Nedir? Eksiklikleri bir poliçeyi geçersiz kılan şekil şartlarıdır : Poliçe sözcüğü, belirli bir
miktarın ödenmesi konusunda kayıtsız ve şartsız havale, muhatap, lehdar, düzenlenme tarihi ve düzenleyenin imzası bu
türdendir
471_ İhtiyari Kayıtlar Nedir? İstenildiğinde senede yazılabilen ve geçerlilik açısından önemi olmayan kayıtlardır. Senede
konulan vade kaydı (TTK m.703 vd.) ya da yazılabilen faiz şartı (TTK m.675), tahkim kaydı bu tür kayıtlara örnek olarak
verilebilir
472_ Tahkim: Bir uyuşmazlığın iki tarafının anlaşarak, uyuşmazlığın çözümünü hâkim yerine özel kişilere bırakmalarıdır
473_ Bononun Şekil Şartları (Unsurları) Nedir?
 Bono veya Emre Muharrer Senet Sözcüğü
 Belirli Bir Bedelin Kayıtsız şartsız Ödenmesi Vaadi
 Vade
 Ödeme Yeri
 Lehtar
 Düzenlenme Günü ve Yeri
 Düzenleyenin imzası
474_ Şekil Şartlarına Aykırılığın Sonuçları Nedir? Yukarıda sayılan kayıtların hepsi, bononun geçerliliğine aynı derecede
etki yapmadıkları gibi, bunlara ilaveten bonoya yazılabilen (ihtiyari) kayıtlar da vardır.
475_ Tüm Bu Unsur Ve Kayıtlar Birlikte Değerlendirildiğinde, Geçerlilik Açısından Bono Kayıtları Üç Grupta Toplanır.
1. Mutlak zorunlu kayıtlar: Eksiklikleri, belgeyi bono olarak geçersiz kılan şekil şartlarıdır : Bono sözcüğü, belirli bir
miktarın kayıtsız ve şartsız ödeneceği vaadi, lehdar, düzenlenme tarihi ve düzenleyenin imzası bu türdendir
TİCARET HUKUKU
Sayfa 53 / 56
2. Alternatif zorunlu kayıtlar: Senede açıkça yazılmış olmasalar bile eksiklikleri başka bir yoldan giderilmiş sayılan
kayıtlardır: Düzenlenme yeri ve ödeme yeri buraya girer. Düzenlenme yeri açıkça gösterilmemiş ise düzenleyenin
imzası yanında gösterilen yer, düzenlenme yeri sayılır. Ödeme yeri açıkça gösterilmemiş ise, düzenlenme yeri, aynı
zamanda ödeme yeri sayılır. Alternatiflerde yok ise, bono geçersizdir
3. İhtiyari kayıtlar: istendiğinde senede yazılabilen ve senet geçerliliği açısından önemi olmayan kayıtlardır. Vade (m.
777/2), faiz (m. 778, 765), aval (778/3, 701), tahkim gibi kayıtlar, ihtiyari kayıtlara örnek olarak verilebilir. Senet
üzerine bazı kayıtların yazılmasına izin verilmemiştir, izin verilmemesine rağmen yazılan bu kayıtlar ya geçersiz
sayılır (belli bir gün veya düzenlendikten belli süre sonra şeklinde vade içeren senette faiz kaydı, muacceliyet
kaydı, cezai şart gibi) ya da senedi geçersiz kılar. Örneğin, bedelin ödenmesini şarta bağlayıcı nitelikteki bir kayıt,
taksitle ödenmesine dair kayıt bonoyu geçersiz kılar.
476_ Açık (Beyaz) Bono Nedir? TTK m.778/2 uyarınca bonolar hakkında da geçerli olan TTK m. 680’e göre; düzenlenmesi
sırasında yasal şekil şartlarından biri ya da birkaçı eksik bırakılarak senedi alan kişiye doldurma yetkisi tanınmış olan
poliçeye açık ya da beyaz bono (poliçe) denir.
477_ Yapılış Amacı Açısından Yapılış Amacı Açısından Üç Tür Ciro Vardır:
 Temlik Cirosu
 Tahsil Cirosu
 Rehin Cirosu
478_ Temlik Cirosu Nedir? Senedin ve senetteki alacağın devri amacıyla yapılan cirodur. şekil açısından tam veya beyaz
ciro şeklinde olabilir. şayet bir ciro, tahsil ya da rehin amacıyla yapıldığına dair bir açıklık içermiyor ise, temlik cirosu sayılır.
479_ Temlik Cirosu Üç İşleve Sahiptir.
1. Temlik (devir) işlevi: Temlik cirosu yapılır ve senet zilyetliği devredilirse, senetteki hak devredilmiş olur (m. 684/1).
2. Teşhis (tanıtma) işlevi: Borçlu, cirolar sayesinde senedi kendisine ibraz edip alacağı tahsil etmek isteyen kişinin
yetkili (= meşru) hamil olup olmadığını saptayabilir. Birbirine bağlı cirolar, hamilin şeklen hak sahipliğine karine
oluşturur (m. 686/1). Ciroların birbirine bağlı olması, ciro zincirinin düzgün olması demektir. Yani, ilk ciroyu lehtar
yaptıktan sonra, sırası ile her cirantanın bir önceki aşamada kendisine ciro yapılan kişi olarak gözükmesi ve bu
silsilenin hamile kadar gelmesidir. Ciro zincirinde kopukluk varsa bu aşamadan sonraki diğer cirolar geçersiz olur
3. Teminat (garanti) işlevi: Bir poliçeyi temlik cirosu ile devreden ciranta, kendisinden sonra gelen kişilere karşı
poliçenin kabul edileceği ve ödeneceği konusunda güvence vermiş sayılır. Bu nedenle, poliçenin kabul edilmemesi
veya ödenmemesinden dolayı kural olarak sorumludur.
480_ Tahsil Cirosu Nedir? Tahsil cirosu, senetten doğan bütün hakları devretmek için değil, ciro edilen kimseye senet
bedelini tahsil ve buna bağlı işlemleri yapma yetkisini vermek için yapılır
481_ Rehin Cirosu Nedir? Rehin cirosu, poliçeye bağlanmış olan hakkı, ciro edilen kişiye rehnetmek amacıyla yapılır. Rehin
cirosu ile senedi devir alan kişi, feri olmakla beraber senet üzerinde ayni bir hak kazanmıştır. Rehin cirosu ancak bir tam
ciro seklinde yapılabilir.
482_ Aval Nedir? Aval, senet nedeniyle sorumluluk altına girmiş kişiler lehine verilen bir tür özel kefalettir (TTK m.700-
702, TTK m.778). Aval sayesinde, senedi devralacaklara ek bir güvence sağlanır. Çünkü senet sorumluları arasına aval
veren de katılmış olur. Aval veren kişiye avalist denir.
483_ Kefalet: Boçlunun borcunu yerine getirmemesi halinde, üçüncü kişinin bu borçtan sorumlu olmayı üstlenmesidir.
484_ BONODA İbraz Süresi Kaçırıldığı Takdirde Başlıca Şu Sonuçlar Doğar:
1. Hamil açısından alacaklı temerrüdü gerçekleşir ve borçlu, senet bedelini tevdi hakkı kazanır (m. 712, m. 778).
2. Hamil, asıl borçlu dışında, başvuru borçlularından talepte bulunma hakkını kaybeder.
3. Asıl borçluya başvuru hakkının kapsamı daralır ve yalnızca m. 725/1,a’daki borcu devam eder; aynı maddenin
diğer bentlerindeki meblağları ödeme zorunluluğu kalmaz
485_ Muaccel: Borcun, alacaklı tarafından istenebilir duruma gelmiş olmasıdır.
486_ Bonodan (Poliçeden) Dolayı Sorumlu Tutulabilecek Kişiler, Asıl Borçlu Ve Başvuru Borçluları Olmak Üzere İki
Gruba Ayrılır:
1. Asıl borçlu: Bonunun asıl borçlusu senedi düzenleyen, poliçenin asıl borçlusu kabul eden muhataptır. Asıl
borçlunun yanında, varsa onun avalisti ile bunların yetkisiz temsilcileri (TTK m.678) de asıl borçlu gibi
TİCARET HUKUKU
Sayfa 54 / 56
sorumludurlar. Bu nedenle, senet vadesi geldiğinde önce asıl borçluya gidilerek ödeme talebinde bulunulması
gerekir.
2. Başvuru borçluları: Senette imzası olan diğer (kabul etmiş muhatap, varsa onun avalisti ile bunların yetkisiz
temsilcileri dışındaki) kişiler olup düzenleyen, cirantalar ve avalistler buraya girer. Muhatap kabul etmez veya
ödeme yapmaz ya da ödeme tehlikeye düşerse, hamil asıl borçlularla birlikte başvuru borçlularından dilediği
kişi/kişilere (müteselsil sorumlulara) karşı başvuru hakkını kullanabilir. Hamilin başvurduğu bir kişi ödeme yaparsa,
o da kendisinden önceki sorumlulara sıra gözetmeksizin başvurabilir (m. 726) ve bu şekilde yapılan başvurular
düzenleyene kadar gelir.
487_ İcra Takibinin Semeresiz Kalması Nedir? Borçluya karşı yapılan icra takibinde alacağı karşılayacak miktarda mal
bulunmamasıdır.
488_ Başvuru Hakkının Kullanılma Şartları Nedir?
Maddi şartlar: Başvuru hakkının kullanılabilmesi için aşağıdaki iki olasılıktan birisinin gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan ilki
vadede (ödeme gününde); diğeri ise vadeden önce gerçekleşebilmektedir.
1. Senedin Ödenmemesi: Zamanında ve usulünce ibraz edilen poliçe, ödeme gününde muhatapça ödenmez ise,
hamil başvuru borçlularına gitme hakkını kazanır (m. 713/1).
2. Ödemenin Tehlikeye Düşmesi: Vadesi gelmiş olmamasına rağmen, senedin ödenmesi bazı hallerde tehlikeye
düşebilir. Ödenme konusunda ciddi kuşkular yaratan bu haller gerçekleştiğinde, hamilin yine vadeyi beklemesine
gerek yoktur. Düzenleyen iflâs eder veya ödemelerini tatil eder ya da aleyhindeki icra takibi semeresiz kalırsa,
hamil vadeden önce başvuru hakkını kullanabilir (m. 713/2,b). Poliçede bunun dışında vadeden önce başvuru
hakkını doğuran diğer durumlar için bkz. TTK m.713/2,a ve 713/2,c.
489_ Senedin Ödenmemesi Halinin Noter Aracılığı İle Resmen Saptanması, Ödememe Protestosu İle Olur. Ödeme
Yerindeki Noterce Düzenlenir. İçeriği M. 716’da Gösterilmiştir. Hangi Süre İçerisinde Çekileceği Konusunda İkili Bir
Ayırım Yapılmalıdır.
1. Görüldüğünde vadeli bonoda (poliçede), bir yıllık ibraz süresi içinde ödeme için ibraz edilmelidir. Ödenmezse
protesto çekilir (m. 714/3). şayet ödeme için ibraz, sürenin son günü yapılmış ise, protesto izleyen ilk iş günü de
çekilebilir (m. 694/1, 714/2-3).
2. Diğer üç tür vadeli bonolarda (poliçelerde), ödeme gününü izleyen iki işgünü mesai saatleri içinde ödememe
protestosunun çekilmesi gerekir
490_ Başvuru Hakkının Düşmesi Nedir? TTK m.730 uyarınca, şu hâllerden birisi gerçekleştiğinde hamilin başvuru hakkı
düşer:
1. Poliçelerde, kabule arzı zorunlu bir poliçenin hiç veya zamanında kabule arz edilmemesi veya arz edilmesine ve
kabul edilmemesine rağmen protesto çekilmemesi,
2. Bono ve poliçelerde ödeme için hiç veya süresinde ibraz edilmemesi veya ibraz edilmesine ve ödenmemesine
rağmen protesto çekilmemesi.
491_ Bonoda Hamil, Başvuru Hakkı Dışındaki Şu Yollardan Birisi İle Alacağını Tahsil Olanağına Sahiptir:
1. Asıl borç ilişkisine dayanan dava,
2. Sebepsiz iktisap davası. Poliçelerde ayrıca hamil karşılığın devrinden de yararlanabilir
492_ Bonoda Zamanaşımı Nedir? Bonoyu Düzenleyeni Poliçeyi Kabul Etmiş Muhatap Gibi Düşünmek Gerektiği İçin
 Hamilin düzenleyene karşı açacağı davalar vadeden itibaren üç yıl (m.749/1),
 Hamilin cirantalara karşı açacağı davalar protesto tarihinden, senette protestosuz kaydı varsa vadeden itibaren bir
yıl
 Ödeyen kişinin kendisinden öncekilere karşı açacağı davalar bonoyu ödediği veya bononun dava yolu ile kendisine
karşı öne sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar (m. 749/3).
493_ Çekin Şekil Şartları (Unsurları) Nedir?
 Çek Sözcüğü
 Belirli Bir Bedelin Ödenmesi için Kayıtsız ve şartsız Havale
 Muhatap
 Ödeme Yeri
 Düzenlenme Tarihi ve Yeri
TİCARET HUKUKU
Sayfa 55 / 56
 Düzenleyenin imzası
494_ Tüm Bu Unsur Ve Kayıtlar Birlikte Değerlendirildiğinde, Geçerlilik Açısından Çek Kayıtları Üç Grupta Toplanır:
1. Mutlak Zorunlu Kayıtlar: Eksiklikleri, belgeyi çek olarak geçersiz kılan şekil şartlarıdır: Çek sözcüğü, belirli bir
miktarın kayıtsız ve şartsız ödenmesi konusunda havale, muhatap, düzenlenme tarihi ve düzenleyenin imzası bu
türdendir
2. Alternatif Zorunlu Kayıtlar: Senede açıkça yazılmış olmasalar bile eksiklikleri başka bir yoldan giderilmiş sayılan
kayıtlar olup düzenlenme yeri buraya girer. Çünkü düzenlenme yeri açıkça gösterilmemiş ise, düzenleyenin adı
(imzası olmalı) yanında yazılı olan yer düzenlenme yeri sayılır. Bu da yoksa çek geçersiz olur
3. İhtiyari Kayıtlar: istendiğinde senede yazılabilen ve senet geçerliliği açısından önemi olmayan kayıtlardır. Ödeme
yeri (m. 781/2), lehtar belirtilmesi veya hamiline kaydı (m. 785), aval kaydı (m. 794), tahkim kaydı gibi kayıtlar
ihtiyari kayıtlara örnek olarak verilebilir.
495_ Çekin Bazı Temel Özellik Ve Farklılıkları Nedir?
 Çekte Lehtar
 Çekte Vade ve ibraz Süreleri
 Çekin Devrİ
 Çekte Kabul Yasağı ve Çeke Güveni Artırmaya Yönelik Bazı işlemler
496_ “İbraz Süreleri, Çekin Düzenlendiğinin Ertesi Günü Başlar”. Kanunda Öngörülen Üç Tür İbraz Süresi Şunlardır
 Bir çek düzenlendiği yerde ödenecekse 10 gün,
 Düzenlendiği yerden başka yerde ödenecekse 1 ay,
 Başka bir ülkede ödenecek ise, düzenlenme ve ödeme yerleri aynı kıtada iseler 1 ay, ayrı kıtalarda iseler üç aylık
süre içerisinde bankaya ibraz edilmeleri gerekir. Avrupa ülkeleri ile Akdeniz’de sahili bulunan ülkeler bu açıdan
aynı kıtada sayılır.
497_ Çekin Cirosu, Diğer Kambiyo Senetlerine Oranla Bazı Farklılık Ve Özellikler Gösterir.
1. Ciro, ibraz süresi bitmeden yapılabilir. ibraz süresi geçtikten veya ödememenin saptanmasından sonra yapılan
ciro, alacağın temliki hükmündedir. Aksi kanıtlanıncaya dek tarihsiz bir ciro, ibraz süresi içerinde yapılmış sayılır
Çekte ödememenin saptanması da ibraz süresi içerisinde olur. Fakat ibraz son gün gerçekleşmiş ise, ödememe,
ertesi işgününde de saptanabilir
2. Poliçe ve bono amaç yönünden temlik, tahsil veya rehin cirosu yapılabilir iken, çok kısa olan ibraz süreleri ve
ödeme aracı niteliği nedeniyle çekte m. 689 çerçevesinde açık rehin cirosu yapılamaz
3. Muhatabın cirosu batıldır (m. 789/2). Muhataba ciro da makbuz hükmündedir; meğer ki muhatabın birden çok
şubesi olup da ciro, diğer bir şubeye yapılmış olsun
4. 4. Hamiline yazılı bir çekin yalnız teslim (zilyetliğin nakli) yoluyla devri mümkündür. Hamiline yazılı çek ciro edilmiş
ise, bu ciro, cirantayı sorumluluk altına sokar fakat senedi emre yazılı hâle getirmez (m. 791). Bu cironun teminat
fonksiyonu vardır. Ancak meşru hamilin tespiti açısından ciro silsilesine bakılmaz.
498_ Bankanın Çeki Ödemesi Çeşitli Biçimlerde Gerçekleşebilir:
 Çek nakden ödenebileceği gibi, hesaben de ödenebilir (TTK m.805 vd.).
 Ödeme, çizgili çek yoluyla da olabilir. Çizgili çek, herhangi birisine ödeme yapılmaması ve güven amacıyla
geliştirilmiş bir yöntemdir. Düzenleyen veya hamil, çekin yüzüne paralel ve eğik iki çizgi çekerek ödemenin
münhasıran bir bankaya veya muhatabın müşterisine yapılmasını sağlayabilirler (=umumi çizgili çek). iki çizgi
arasına belirli bir banka yazılmış ise, ödeme ancak o bankaya veya bu banka muhatap ise müşterisine yapılır
(=hususi çizgili çek)
499_ Tedavüldeki Bir Çekin Ödenmesi, İki Şekilde Önlenebilmektedir:
 Çekten cayılması veya çekte bankanın ödeme yapmasını yasaklayan
 Bir mahkeme (ihtiyati tedbir) kararı verilmesi.
500_ Süresi İçerisinde İbraz Edilen Bir Çekin Ödenmemesi Halinde, Kanunun Öngörmüş Olduğu Şu Üç Yoldan Birisi İle
Durum Tespit Ettirilmelidir (TTK808/1):
1. Protesto,
2. Muhatabın çek üzerine, ibraz gününü de göstererek yazacağı beyan (uygulamada “karşılıksızdır” kaşesi basılması
çok yaygındır),
TİCARET HUKUKU
Sayfa 56 / 56
3. Bir takas odasının aynı içerikteki tarihli bir beyanı
501_ Takas Odası Nedir? Bankaların birbirlerine ödeyecekleri çekleri veya benzer senetleri, aralarında takas yoluyla
ödemelerini sağlamak üzere banka temsilcilerinin Merkez Bankası tarafından bir araya getirilmeleridir
502_ Çekte Zamanaşımı Süreleri TTK M.814’de Belirlenmiştir:
1. Hamilin açacağı davalar ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
2. Sorumlu (hamile ödeyen) kişilerden birisinin, başvurabileceği kişilere karşı açacağı davalar ise, çeki isteyerek
ödediği ya da çekin ödenmesinin kendisinden dava yoluyla talep edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
503_ Karşılıksız Çeklerde Çek Yaprağı Başına Sorumluluk 6273 Sayılı Kanunla Değişik ÇK M.3, F. 3 Hükmüne Göre:
Muhatap Banka, İbraz Eden Düzenleyici Dışındaki Hamile, Süresinde İbraz Edilen Her Çek Yaprağı İçin;
 Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
a. Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde ise bin Türk Lirası,
b. Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
 Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
a. Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı bin Türk Lirasına
tamamlayacak bir miktarı,
b. Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk
Lirasını, ödemekle yükümlüdür.
504_ Çekin Son İbraz Süresi Nedir? ÇK’ya 627 Sayılı Kanunla eklenen 3 üncü maddenin 9 uncu fıkrası uyarınca, çekin
üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, muhatap bankanın bu sorumluluğu sona
erer Çek düzenleme ve çek hesabı açmanın yasaklanması (idari yaptırımın uygulanması) için şu şartların birlikte
gerçekleşmesi gerektiği, madde metninden anlaşılmaktadır:
1. Şeklen tam bir çek bulunması (TTK m.780, ÇK m.2/f. 9).
2. Çekin, ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmiş olması.
3. Çekin, ibraz günü tamamen ya da kısmen karşılıksız çıkması.
4. Karşılıksızlık olgusunun tespit ettirilmiş olması.
5. Hamilin talepte bulunması. Çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağının kaldırılması, ÇK m.6’da belirtilen esaslar
dâhilinde mümkündür.
505_ Gayri Nakdi Kredi: Bir bankanın teminat mektubu, kefalet, kabul biçiminde müşterisi lehine bir üçüncü kişiye karşı
sorumluluk altına girmesidir.
NorFuLL Paylaşım Mekanı
Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir