Hukuk sözlüğü

Cevapla
Ahmet Urgu
Mesajlar: 24
Kayıt: 11 Eki 2016 22:16
İletişim:

14 Eki 2016 01:55

A
A Posteriori Denetim: Kanunun RG'de yayınlanmasından sonra yapılan anayasaya uygunluk denetim.
A Priori Denetim: Kanunun devlet başkanı tarafından resmen
yayımlanmasından önce yapılan anayasaya uygunluk denetim.
A Tipi Kişilik: Rekabetçi, işkolik, aceleci sabırsız, yüksek sesle ve hızlı konuşan, hızlı yemek yiyen, sürekli zamana karşı yarışan özellikler gösteren kişiler.
Abonman Sözleşmeleri: İktisadî, sınaî ve ticarî kamu hizmetlerinden yararlananların bu hizmetleri yürüten kamu kurumları ile yaptıkları sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, özel hukuk sözleşmeleridir ve bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar adlî yargı yerlerinde çözümlenmektedir.
Acele Kamulaştırma: Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun
uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine bakanlar kurulunca karar alınacak hallerde veya özel yasalarla öngörülen olağanüstü durumlarda, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere bir taşınmazın kamulaştırılmasıdır.
Açık İhale Yöntemi: Bütün isteklilerin teklif verebildiği yöntemdir.
Açık Teklif Yöntemi: Satım, kira, trampa, mülkiyetin gayri aynî hak tesisine ilişkin ve her yıl bütçe kanunu ile belirlenen miktarı geçmeyen ihaleler, açık teklif yöntemi ile yapılır.
Açık: Kolay anlaşılır, gizliliği olmayan.
Açıklık İlkesi: Bir ihalenin resmî gazete veya diğer gazetelerde ilan edilerek mümkün olduğu kadar çok kişinin ihaleye başvurusunun sağlanmasıdır. Adalet: Herkesin hakkını tanıma; karşılıklı zıt yararlar arasında hakka uygun olan eşitlik veya denge; zulmetmeme; insaflı davranma.
Aday Memur: ilk defa Devlet memurluğuna atanacaklar için uygulanan merkezi sınavı kazanarak temel, hazırlayıcı eğitim ve staja tabi tutulmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına atananları belirtir.
Adi Karine: Aksi her türlü delille ispat edilebilen karine.
Adlî Kolluk: işlenmiş bir suçun takibine, delillerin elde edilmesine, faillerin kovuşturulmasına, yakalanmasına yönelmiş faaliyetlerdir.
Adlî Yargı: Anayasa, idarî ve askeri dışında kalan bütün yargı faaliyetini içeren yargı faaliyetidir.
Adsız Düzenleyici İşlem: idarenin tüzük ve yönetmeliklerinin dışında yaptığı, fakat adlarının Anayasada yer almadığı; kanun hükmünde kararname, kanun, tüzük ve bazen de yönetmeliklerin uygulanmasını gösteren düzenleyici işlemlerdir.
Affetme: Bağışlama.
Ağır ceza işleri: Ceza usul hukukuna göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren cürümlere ilişkin davalar.
Ağır Kusur: Yasanın bütün açıklığına rağmen kasıtlı biçimde yasayı yanlış uygulama veya hiç uygulamama, bazı durumlarda kamu görevlileri için ağır kusur oluşturur.
Ahde vefa (Dış hukukta): Devletlerin imzaladıkları uluslararası sözleşmeye uymak zorunda olduklarını anlatan devletlerarası kural.
Ahde vefa (İç hukukta): Yapılan sözleşmelere uyulmasının zorunlu olması kuralı; verilen söze uyma.
Ahlak kuralları: Toplu olarak yaşayan bireylerin uymak zorunda
bulundukları eylem ve davranış kuralları.
Ahlak: Belli bir dönemde belli insan topluluklarınca benimsenmiş olan, bireylerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen törel davranış kurallarının, yasalarının, ilkelerinin toplamı.
Aile hukuku: Aileyi oluşturan kişilerin karşılıklı hak ve görevlerini düzenleyen hukuk dalı.
Aile Konutu: Eşlerin varsa çocukları ile birlikte yaşadığı aile ilişkilerinin merkezi haline getirdikleri yer.
Aile: Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik.
Akıl hastalığı: iyiyi kötüyü, doğruyu eğriyi birbirinden ayırabilme, ayırt edebilme yeteneğinden yoksun olma.
Akit: Sözleşme.
Aksi ile kanıt: Bir sorunun çözümünde, düzenlenmiş bulunan aksi bir kuraldan hareket ederek sonuca varma.
Aktif Statü Hakları: Bireylere devlet yönetimine katılma olanağı tanıyan haklar.
Alacak Hakkı: Borç ilişkisinde alacaklının elde etmek istediği temel menfaat.
Alacaklı: Başkasına borç para ya da başka bir şey veren kişi. Alacak hakkına sahip olan kişi; birine borç verdiği için ondan borcu geri isteme hakkı olan kişi.
Aldatmak: Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Karı ve kocadan birinin eşine sadakatsizlik etmesi, ihanet etmesi.
Aleniyet: Açıklık. Adil yargılanma hakkı kapsamında, yargılamanın medyaya ve kamuya açık olması.
Alıcı: Kaynağın gönderdiği mesaja hedef olan kişi, grup ya da kitle.
Alonj: Ek kâğıt; ilave belge; bir şeyi uzatmak için ona eklenen parça; alonj, hukuken bağlı olduğu ticarî senedin arka yüzünün devamı sayılır; ciro ve aval alonj üzerine de yapılabilir.
Altsoy: Bir kimsenin çocukları ve torunları olmak üzere aşağı doğru alabildiğine uzayan kuşaklar.
Anayasa Mahkemesi: Kanunların, KHK ve TBMM içtüzüğü'nün şekil ve esas bakımından Anayasa'ya aykırılık iddialarıyla açılan davaları karara bağlayan yüksek yargı yeridir.
Anayasa Mahkemesi: Yasaların, kanun gücünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüklerinin Anayasaya, Anayasa değişikliklerinin de Anayasada gösterilen biçim kurallarına uygunluğunu denetlemek için kurulan ve ayrıca bazı kamu görevlilerini yüce divan sıfatıyla yargılayan mahkeme.
Anayasa Şikâyeti: Temel hak ve hürriyetleri ihlâl edilen kişilerin, diğer başvuru yollarını tükettikten sonra, Anayasa Mahkemesi'ne başvurmalarıdır
Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa.
Anayasa: Devletin temel yapısını, yönetim biçimini, organlarını, bu organların yetki ve görevleriyle birbirleri arasındaki ilişkileri düzenleyen; bireylerin temel hak ve özgürlükleri ile devlet karşısındaki konumlarını düzenleyen en üstün yasadır.
Anlaşma: Akit; sözleşme; taraf iradeleri arasında ortaya çıkan uyum. Anonim şirket: Beş veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından iktisadi amaçla kurulmuş, belirli miktarda ve paylara bölünmüş bir ana sermayesi bulunup, borçlarından dolayı yalnız mal varlığı ile sorumlu olan bir sermaye şirketi türü.
Anonim Şirket: Sermayesi paylara bölünmüş, ortaklarının sorumluluğu taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı, bir ticari ada sahip ortaklıktır.
Aracılık: Bir kamu hizmetinin sağlanmasında görevi olmadığı halde tanıdıklarının işlerinin yapılmasında diğer kamu görevlilerine ricacı olma, işlemleri bu suretle hızlandırma.
Artık Değer: Eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktar.
Artmirasçı: Mirasbırakanın yapmış olduğu bir ölüme bağlı tasarrufla terekenin tamamı veya bölünebilir bir kısmın da belirli bir süre veya şart olarak kararlaştırılan husus gerçekleşinceye kadar bir kimsenin daha sonra başka bir kimsenin mirasçı olacağını kararlaştırması.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi: Asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idarî işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini yapmak üzere kurulan yüksek mahkemedir.
Aslî Kamu Görevlileri: Aslî kamu görevlileri, kamu hizmetinin ayrılmaz parçası durumuna gelmiş personeldir. Aslî kamu hizmetlerini memurlar ve diğer kamu görevlileri yürütmektedirler. Dolayısıyla, aslî kamu görevlileri, memurlar ve diğer kamu görevlilerdir.
Asli Memur: Adaylık süresi içinde temel, hazırlayıcı eğitim ve staj dönemlerinde başarılı olan ve bu süre içinde olumlu sicil alarak adaylığı kaldıran memurluktur.
Atama: idarenin tek yanlı iradesi ile hukuki sonuçlar doğuran, kurucu, yenilik doğurucu, icraî-idarî işlemdir.
Avam kamarası: İngiliz parlamentosunun Lordlar Kamarası dışındaki ikinci meclisi.
AY: Anayasa'nın kısaltması Ayırt etme gücü: Temyiz kudreti.
Ayırtım Gücü: Akla uygun biçimde davranma yeteneği.
Aylık Hakkı: Aylık, devlet memurları ile diğer kamu görevlilerinden bazılarına yürüttükleri hizmetlerin karşılığında, kadroya dayanılarak ödenen paraya denir.
Aylıktan Kesme: Memurun, brüt aylığından 1/30-1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.
Aynî Hak: Bir eşya üzerinde kurulan, sahibine o eşya üzerinde doğrudan egemenlik ve üçüncü kişilere (herkese) karşı ileri sürme yetkileri veren ve hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içerisinde kullanılabilen tekelci, mutlak ve malvarlıksal bir hak.
Ayni haklar: Kişisel hakların aksine olarak, eşya (nesne) üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar; mala (şeye) ve özellikle onun mülkiyetine ilişkin haklar.
Ayrılabilir İşlem Teorisi: Ayrılabilir işlem teorisine göre, birden çok işlemden oluşan bir süreçte, işlemlerden her birinin nihai işlemden ayrı, ondan bağımsız bir kimliği veya etkisi var ise, iptal davasının konusunu oluşturmak bakımından, içinde bulunduğu idarî süreçten ayrılarak iptal davasına konu olabilecekleri kabul edilmektedir.
Azil: Verilen temsil yetkisinin ortadan kaldırılması; memurun memurluk ilişkisinin kesilmesi; görevden uzaklaştırma.
B
B Tipi Kişilik: Gevşek, sakin, esnek, olayları olduğu gibi kabul eden, zaman baskısı yaşamayan, kolay sinirlenmeyen, sakin ve düzenli çalışma özelliği gösteren kişiler.
Babalık Davası: Ana ve çocuk tarafından açılabilen ve çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini konu alan dava.
Babalık davası: Evlilik dışı doğan çocuğun anasının ve çocuğun, babaya veya mirasçılarına karşı, doğumdan önce veya doğumdan sonra başlayarak en geç bir yıl içinde açtığı babalığın yargıç kararı ile belirlenmesine yönelik dava.
Bağdaşmazlık: Memurun memurlukla bağdaşmayan bir görevi kabul etmesi halinde memurluğunun sona ermesi durumudur.
Bağlama limanı: Bir geminin bağlama limanı, o gemiye ait seferlerin yönetildiği liman
Bağlı Yetki: Bir işlemin tüm unsurlarını hukuk kuralları belirlemiş ve idareye bu noktada herhangi bir tercih ve seçim olanağı bırakmamışsa, bağlı yetkiden söz edilir.
Bakanlar Kurulu: Bakanlar Kurulu, Başbakanın başkanlığın da tüm hizmet ve devlet bakanlarından oluşur.
Bakanlar Kurulu: Başbakanın başkanlığı altında tüm hizmet ve devlet bakanlarından oluşan kurul.
Bakanlıklar: Bakanlıklar, devletin üstlendiği kamu hizmetlerinin konularına göre uzmanlaşmış ve örgütlenmiş bölümleridir.
Basiret: Seziş; önden görüş; ileriyi görü.
Basit İşlem: Sadece bir kamu görevlisinin irade açıklamasıyla oluşan işlemlerdir.
Başbakan: Bakanlar kurulunun başkanı olarak bakanlıklar arasında
işbirliğini sağlamak ve hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmekle görevli kişi.
Başbakanlık: Başbakan, Anayasa'nın 112.maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu'nun başkanı olarak bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmekle görevlidir.
Bedel İlkesi: Kamusal mallardan özel yararlanma karşılığı olarak bir bedel alınır. Bedel, ücret niteliğindedir ve idare ücreti serbestçe belirleyebilir. Beklenmeyen Durum: idarenin iradesi dışında oluşan, öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan olaylardır.
Bekletici Mesele: Bir dava hakkında esas kararı verebilmek için, bir başka yargı makamında çözülmesi gereken sorunun sonucunun beklenmesidir. Belde: Belediye Kanununun 3.maddesinde belediyesi bulunan yerleşim yeri olarak tanımlanmıştır.
Belediye Başkanı: Belediye Kanununun 37.maddesine göre, belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir. Belediye: Belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir.
Belirlenimcilik: insan eylemlerinin, aynen doğa olaylarındaki gibi doğal süreçlerle belirlendiğini savunan görüş.
Belirli Bir Mal Bırakma: Mirasbırakanın yapacağı ölüme bağlı tasarruf ile bir kimseye onu mirasçı atamaksızın kazandırmada bulunması.
Belli İstekliler Arasında İhale Yöntemi: Yapılacak ön yeterlik
değerlendirmesi sonucunda idarece davet edilen isteklilerin teklif verebildiği bir yöntemdir. Bu yöntem, işin niteliği gereği uzmanlık
gerektirmesi durumunda açık ihale yönteminin uygulanamadığı hallerde
uygulanmaktadır.
Bencilik: Kişinin kendi çıkarına uygun olanı yapması gerektiğini söyleyen etik kuramı, egoizm.
Berat: Resmi belge.
Biçimsel İletişim: Kurumda, yasalar ve kurallar doğrultusunda
gerçekleştirilen, kurum üyelerinin kişiliklerinden soyutlanmış, statüler arası iletişim türü.
Biçimsel Olmayan İletişim: Çalışanların oluşturdukları biçimsel olmayan gruplar ve bunların arasında gerçekleşen iletişim türü.
Bilimsel yorum: Hukuk kurallarının bilim adamları tarafından yapılan yorumu; bilimin gereklerine uygun şekilde yorumlama.
Birel İşlem: Genel düzenleyici işlemlerin, belli bir kişiye, nesneye veya olaya uygulanması sonucu ve yalnız bunlar için geçerli durumlar oluşturan işlemlerdir.
Birleşik devlet: Alanı ve nüfusuyla ayrımlı birkaç devletin bir bütün durumunda ortak bir siyasal yönetimde birleşmesiyle kurulan devlet. Birleşme İşlem: Birden fazla makamın katılımıyla oluşan işlemlere birleşme işlem denir.
Birleşme: iki firma ya da şirketin, hukuki varlıklarını sona erdirerek, yeni yasal unvan altında bir araya gelmeleri sonucu, her türlü varlık ve yükümlülüklerin yeni oluşturulan firmaya devredilmesi ya da bu iki firmadan birinin diğerine katılması.
Birlikte Ölüm Karinesi: Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse, hepsinin aynı anda ölmüş sayılması.
BK: Borçlar Kanunu'nun kısaltması
Bono: Belirli miktar paranın, belirli bir vade sonunda ödeneceğini gösteren, üzerinde düzenleme yeri veya ödeme yeri ifadelerinden en az birinin bulunduğu bir yıldan kısa vadeli borç senedi.
Borç ilişkisi: Bir yanda alacaklı, diğer yanda borçlu bulunan ve birinin diğerine bir edada bulunması sonucunu doğuran hukuksal ilişki.
Borçlu: Borcu olan, borç almış olan, verecekli, alacaklı karşıtı.
Boşanma: Eşlerden birinin istemi üzerine, yargıcın bu istemi yerinde görerek, eşler arasındaki evlilik ilişkisine son vermesi.
Boşanma: Evlilik birliğinin, eşler hayattayken ve butlan sebeplerinden herhangi biri olmaksızın hâkim kararı ile sona erdirilmesi.
Butlan (Kesin Hükümsüzlük): Hukuksal işlemin kanunun öngördüğü geçerlilik öğelerinin kanunun öngördüğü nitelikte olmaması haline bağlanan sonuçtur.
Butlan: Bir hukuki işlemin hüküm doğurması için uyulması gereken temel ve biçim koşullarından birinin bulunmaması hükümsüzlük, mutlak butlan, nisbi butlan, iptal edilebilirlik ve yokluk
Bülten: Kurumun çalışmaları hakkında, çalışanları bilgilendirmek amacıyla, belirli zamanlarda yayınlanan çok sayfalı mektup vb. gibi yazılı araçlar. Bütçe: Devlet ve öteki kamu kişileri ile tüm kurum ve toplulukların belirli bir dönem içindeki gelir ve giderlerinin oranlama niceliklerini önceden saptayan, onaylayan ve bu işlemlerin yapılmasına izin veren yasa ya da karar.
C
Cayma tazminatı: Taraflardan birinin, sözleşmeden cayma yetkisini kullanması durumunda karşı tarafa ödemesi gereken tazminat.
Cebri İcra: Borçlarını rızası ödemeyen borçluların devlet zoru ile borcunu yerine getirmesini öngören yaptırım türü.
Cebri icra: Kendi arzularıyla borçlarını ödemeyen borçluların borçlarını Devlet kuvveti (baskısı) ile ödemelerinin sağlanmasıdır; alacaklıların alacaklarını alabilmeleri için Devlet organlarına başvurmaları ve ilgili icra (kamu) dairelerinin, (gereğinde) zor kullanarak, borçluyu borcunu ödemeye zorlamaları.
Cenin: Ana rahmine düşmüş ama henüz oluşumunu tamamlamamış organizma.
Cenin: Dölüt
Cevaba cevap: Düplik; davalının, davacının replik dilekçesinde bildirdiği konulara cevap vermesi Cevap: Davaya cevap
Ceza Soruşturması: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün
kesinleşmesine kadar geçen evredir.
Ceza şartı: Sözleşmenin yerine getirilmemesi veya tamamlanmadan yerine getirilmesi durumunda ödenmek üzere taraflar arasında belli bir tutarın kararlaştırılması
Ceza: Yasayı çiğneyen kişiye, yöntemine göre mahkemeler (veya diğer yetkililer) tarafından uygulanan yaptırım.
Ciranta: Ciro eden kimse.
Ciro: Bono, çek, poliçe gibi kambiyo senetlerinin hak sahibi tarafından başkasına devredilmesi için söz konusu senetlerin arkasının imzalanması işlemi.
Cumhuriyet: Egemenliğin veraset yoluyla geçmediği, yöneticilerin
egemenliğe sahip millet tarafından seçildiği ve yurttaşların kanun önünde eşit kabul edildiği devlet ve yönetim biçimi.
Cürüm: idam, ağır hapis, hapis, sürgün, ağır para cezası, kamu
hizmetlerinden yasaklama gibi cezalarla cezalandırılan suç çeşidi.
Ç
Çarşı ve Mahalle Bekçisi: Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununa göre atanan, en büyük mülkî amirin emri ve belediye kolluk güçlerinin gözetimi altında görev yapan kamu görevlisidir.
Çatışma: Görüş ve kanıların aykırılığından doğan karşıtlık.
Çek: Emre yazılı senet ödeme aracı
Çekilme: Memurun kendi isteğiyle memurluk statüsünün sona
erdirilmesidir.
Çekilmiş Sayılma: Bir memurun kanunda öngörülmüş koşulların
gerçekleşmesi halinde idarenin yapacağı bir işlemle istifa etmiş sayılmasıdır.
Çekişme: Niza; uyuşmazlık; ihtilâf.
Çelişmeli yargı: Bir davada tarafların, karşı tarafın sunduğu delil veya dosyada yer alan mütalaalar hakkında bilgi sahibi olma ve bunlar hakk ında yorum yapma imkânına sahip olması.
Çok Amaçlı İşlemler: işlemi yapan kamu görevlisinin birden çok amaç gütmesi durumunda ortaya çıkan idarî işlemlerdir.
Çok İradeli İşlemler: Birden çok kamu görevlisinin irade açıklaması veya yetki kullanması sonucu ortaya çıkan idarî işlemlerdir.
Çok taraflı hukuksal işlem: Hukuksal durumun hüküm ve sonuç doğurabilmesi için tek taraşı irade açıklamasının yetmeyip birçok irade beyanının açıklanmasının gerekli olduğu hukuksal işlem; örneğin, sözleşmeler, kararlar.
D
Danışma İşlemleri: Yasalarda alınması zorunlu duruma getirilmiş görüş bildiren işlemlerdir.
Danıştay: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş bulunan yüksek idare mahkemesi, danışma ve inceleme mercii.
Dava Açma Ehliyeti: Medeni hakları kullanma ehliyetine, bir başka deyişle ehliyetine sahip kişiler, dava açma ehliyetine de sahiptirler.
Dava Açma Süresi: İdarî davaların geçerli biçimde açılabilmesi için, yasalarla belirlenen sınırlı zaman dilimidir.
Dava Dilekçesi: Dava konusunda davacının ilk yargısal başvurusunu içeren ve davanın mahkeme önünde görülmesini sağlayan dilekçedir.
Dava hakkı: Herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanarak mahkeme önünde davacı veya davalı olarak bulunabilmesi hakkı.
Dava Hakkı: Borcu kendi isteğiyle (gönüllü olarak) yerine getirmeyen borçluya karşı alacaklının yargı yoluyla hakkını takip etmesi.
Davacı: Dava eden kimse, müddei.
Davalı: Dava edilen (kimse), müddeialeyh.
Davaya Katılma: Üçüncü kişilerin, davanın taraflarından birinin yanında kendi isteğiyle yer almasına davaya katılma veya davaya müdahale denmektedir.
Def'i: Bir borçlunun borcunu, kesin veya geçici olarak tamamen veya
kısmen yerine getirmekten kaçınmak için dayandığı hukuksal nedenler Değer Artış Payı: Eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunması halinde tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkı.
Demokrasi: Halk egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi
Deniz ticareti hukuku: Deniz yolu ile ticaretin doğduğu bütün ilişkileri
düzenleyen kurallar
Dernek: Kazanç paylaşmaktan başka amaçla, ikiden çok kişinin bilgilerini, çalışmalarını sürekli bir biçimde birleştirerek ve bir ana tüzüğe dayanarak kurdukları tüzel kişilik.
Dernek: Kişi topluluğu biçimindeki ve kazanç paylaşma amacı gütmeyen tüzel kişi.
Deruni (içsel): içle ilgili, içten, içsel.
Devalüasyon: Değer düşürme;
Devir: Bir malın mülkiyetini veya bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme.
Devlet Denetleme Kurulu: Cumhurbaşkanlığı örgütü içinde yer alan, bir inceleme araştırma ve denetleme kuruludur.
Devlet Memurluğundan Çıkarma: Bir daha Devlet memurluğuna
atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.
Devlet: Halk, ülke, egemenlik ve ülkü birliği ögelerinin bir araya gelmesi ile kurulan varlık; belirli sınırlar içinde toprağı bulunan, ülkü birliği çevresinde toplanan insanların, bağımsız olarak bir yönetim altında örgütlenmeleri. Devletleştirme: Yasama organının çıkardığı bir biçimsel yasa ile kamu hizmeti niteliği taşıyan özel hukuk kişilerine ait bir işletmenin, kamu yararının zorunlu kıldığı durumlarda, bütün mal varlığı ile idareye geçmesidir.
Dış Denetim: Bir idarî birimin başka bir kamu kuruluşu tarafından denetlenmesine, dış denetim denir.
Dilekçe: Bir hakkın elde edilmesi, bir haksızlığın ortadan kaldırılması amacıyla, gerçek ya da tüzel kişilerce yetkili katlara yapılan yazılı başvurma. Disiplin cezası: Mevzuatın öngördüğü düzen kurallarına uymama halinde uygulanacak olan idarî cezalar; kamu görevlerinin gereği gibi görülebilmesi için görevliler hakkında uygulanan cezalar
Disiplin Cezası: Mevzuatın öngördüğü düzen kurallarına uymama halinde uygulanan ve kamu görevlerinin gereği gibi görülebilmesi için görevliler hakkında uygulanan cezalardır.
Doğal Çocuk Benliği: ilkel, fevri, kontrolsüz ve yardım bekleyen yani "çocuk gibi çocuk" diyeceğimiz türden kişilik özelliği taşıyan benlik türü.
Doğal hâkim ilkesi: Hiç kimsenin hukuken belirlenmiş yargı yerleri dışında yargılanamaması.
Doğalcılık: Ahlâkî yargılarımızın bize olgulara karşılık gelen bir bilgi sağladığı, dolayısıyla da bu yargıları rasyonel bir sınama imkânına sahip olduğumuzu söyleyen meta-etik kuram.
Doğrudan Temin Yöntemi: Doğrudan temin yöntemi, Kamu ihale Kanununda; bu Kanunda belirtilen hallerde ihtiyaçların, idare tarafından davet edilen isteklilerle teknik şartların ve fiyatın görüşülerek doğrudan temin edilebildiği usul olarak tanımlanmıştır.
Doktrin: Öğreti; bilim adamlarının görüşleri.
Dolayısıyla Kamulaştırma: idare, özel mülkiyet konusu olan bir taşınmazı, bilerek veya bilmeyerek kamulaştırma usulüne uymaksızın ve bir bedel ödemeden Fiilen işgal etmiş ve bir kamu hizmetine tahsis ederek üzerinde bazı bayındırlık eserleri gerçekleştirmiş olabilir. Bu durumda taşınmaz; kamu hizmetiyle kaynaşmış, üzerindeki bayındırlık eseri de genel yararlanmaya tahsis edilmiş olması nedeniyle kamusal mal niteliği almış olur. Buna kamulaştırma veya kamulaştırmasız el atma denmektedir.
Donatan: Gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi; kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bizzat veya bir kaptan aracılığıyla kullanan kimse üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. Duyguculuk: Ahlâkî yargıların sadece yargıda bulunan kişinin duygularını yansıttığı savunan meta-etik kuram.
Duyurum: Haber olma değerine bağlı olarak kurum ya da kişilerle ilgili bir haberin kitle iletişim araçlarında (gazete, radyo, televizyon) ücretsiz olarak yayınlatılması.
Düzeltme: İdarî işlemi oluşturan iradenin metne yanlış olarak geçmesi üzerine yapılan işlemdir.
Düzenleyici İdarî İşlemler: idarenin bir kural koymak, değiştirmek ya da kaldırmak amacıyla yaptığı işlemlerdir.
E
Eda davası: Davalının bir iş yapmaya, bir ifada (edada) bulunmaya veya bir iş yapmamaya, bir ifada bulunmamaya mahkûm edilmesinin istenildiği dava.
Edim Davası: Davalının bir iş yapmaya, bir ifada bulunmaya veya bir iş yapmamaya, bir ifada bulunmamaya mahkûm edilmesinin istenildiği davadır.
Edim: ifa; eda; borçlanılan şey; borcun konusu; alacaklının borçludan yerine getirmesini talep etme hakkı bulunduğu ve borçlunun yerine getirmekle yükümlü olduğu hareket biçimi
Edinilmiş Mal: Her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği her tür malvarlığı değerleri.
Edinilmiş mallara katılma rejimi: Eşler arasında başka bir anlaşma yapılmamışsa, yasal mal rejimi sistemi; edinilmiş mallara katılma rejimi Egemenlik: Hâkimiyet.
Egoizm: Bkz. Bencilik.
El Yazısı Vasiyetname: Mirasbırakanın başından sonuna kadar kendi el yazısı ile yazdığı ve imzalamış olduğu vasiyet türü.
Elbirliği Mülkiyeti: Birden çok kişinin bir eşya üzerindeki mülkiyet hakkına paylara sahip olmadan birlikte sahip olması.
Elektronik İmza: Elektronik imza; başka bir elektronik veriye eklenen veya elektronik veriyle mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veri olarak tanımlanmaktadır.
Eleştirici, Yargılayıcı Anababa Benliği: Toplumsal kuralları ve değerleri korumaya, bunları uymayanları eleştirmeye ve gerektiğinde cezalandırmaya benlik türü.
Emanet Usulü: Bir kamu hizmetinin bir kamu tüzel kişisi tarafından doğrudan doğruya işletilmesi usulüdür.
Emeklilik: Belli bir yaşa gelmiş veya belli bir hizmet süresini doldurmuş bulunan kamu görevlisinin, kamu görevlisi statüsünden çıkarılıp emeklilik statüsüne sokulmasıdır.
Empati: Kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini anlaması, bunu da karşısındaki kişiye iletmesi.
Empatik (aktif) Dinleme: Karşımızdaki kişinin duygularını onun bakış açısından anlamamızı sağlayan dinleme türü.
Emtia senedi: Makbuz senedi, nakliye senedi, varant ve konişmento gibi eşya üzerindeki çeşitli hakları temsil eden senetler.
Enflasyon: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış.
Equity law (hakkaniyet ve nefaset hukuku): İngiliz hukukunda,
geleneklerin sertliğini gidermek üzere hakkaniyete dayanılarak verilen kararlardan doğan hakkaniyet ve nesafet hukuku.
Erdem etiği: Ahlâken doğru eylemin belirlenmesinde kişilerin
eylemlerinden çok kişilik özelliklerine vurgu yapan etik kuram.
Erdem: Ahlâkın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk vb. Kişiliğe ait niteliklerin genel adı, fazilet.
Ergin: Reşit; onsekiz yaşını doldurmuş, evlenmiş veya mahkeme kararıyla ergin kılınmış kişi.
Esenlik: Toplum gereklerini aşan maddi düzensizlik ve rahatsızlıkların bulunmayışıdır. Gürültü, duman, koku gibi toplumu ve bireyleri etkileyen etkenlerin olağan sınırlar içinde kalması ve tutulmasını ifade eder.
Eşitlik İlkesi: Memurluğa girişte, görevin gerektirdiği nitelikler dışında bir ayırım yapılmayarak aynı hukukî durumda olanlara aynı hukukî işlemlerin uygulanmasıdır.
Eşya Zoralımı: Eşya zoralımı, üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya bir suçun işlenmesine özgülenen ya da suçtan meydana gelen eşyanın, ceza yargılaması sonucunda yasal düzenlemelerin gösterdiği kamusal makamlara geçmesidir.
Eşya: Şeyler; mallar.
Etkileşim Grubu: Kurumun ilgili çevresi.
Evlenme tellâllığı: Aralarında yasaya göre evlenmeye engel bulunmayan kadın ve erkeğin evlenmelerine aracı olan kişi
Evlenme: Karşıt cinsten iki kişinin, diğer bir ifade ile bir kadınla bir erkeğin iradelerinin tam ve sürekli bir yaşam ortaklığı kurmak üzere, hukukun aradığı koşullara uygun olarak birleşmesi.
Evleviyet: Öncelik
Evrensel Hizmet: Evrensel hizmet; coğrafi konumlarından bağımsız olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde herkes tarafından erişilebilir, önceden belirlenmiş kalitede ve herkesin karşılayabileceği makul bir bedel karşılığında asgari standartlarda sunulacak olan, temel internet erişimi de dâhil elektronik haberleşme hizmetleri olarak tanımlanmaktadır.
F
Fail: Yapan; suçu işleyen; fiili (eylemi) yapan.
Fait Du Prince: Sözleşmenin koşullarının idarenin karar ve işlemleriyle ağırlaşmasıdır.
Faydacılık: Bir eylemin ahlâken doğru olabilmesi için, eylemin sonuçlarının toplumdaki mümkün olan en fazla sayıdaki insanın mümkün olan en büyük mutluluğunu sağlaması gerektiğini söyleyen etik kuram.
Fedakârlığın Denkleştirilmesi İlkesi: Kamu külfetleri karşısında herkesin aynı oranda fedakârlıkta bulunması gerektiği düşüncesinden hareketle, idarenin işlem veya eylemleri nedeniyle bazı kişilerin diğerlerine göre daha fazla fedakârlıkta bulunması durumunda, daha fazla fedakârlıkta bulunan kişilerin uğradıkları zararların idare tarafından tazmin edilmesini yani fedakârlıkların denkleştirilmesini belirten kusursuz sorumluluk ilkesidir. Federalizm: Birçok devletin özel yasalara ve bağımsızlığa sahip olarak tek bir devlet durumunda birleşmeleri yöntemi.
Federasyon: Savunma ve dış politika alanında dayanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik devleti içinde birleşmesi. Aynı alandaki çeşitli kuruluşları bir arada toplayan dayanışma birliği.
Feragat etme: Vazgeçme.
Feragat: Davacının, mahkemeye yapacağı tek yanlı irade açıklamasıyla, davanın kendisine sağlayacağı yararlardan vazgeçmesidir.
Ferman: Hükümdarın tuğrasını taşıyan yazılı emir.
Feshi ihbar: Sözleşmelerde, taraflardan birinin sözleşme hükümlerine devam etmemek hakkındaki iradesini diğer tarafa bildirmesi; sürekli borç ilişkilerinde, sözleşmenin tek yanlı olarak ileriye dönük şekilde ortadan kaldırılacağı yolundaki beyan; feshin bildirilmesi.
Fesih: Bir hukuki ilişkinin tek taraşı bir irade beyanı ile ileriye etkili biçimde sona erdirilmesi.
Fesih: Bozmak; geçersiz hale getirmek; hükümden düşürmek.
Fiil Ehliyeti: Bir kişinin kendi fiilleriyle haklar kazanabilme ve borç altına girebilme yeteneğidir. Fiil ehliyetinin, temyiz kudretine sahip olma, kısıtlı olmama ve reşit olma şeklinde üç şartı vardır.
Fiil Ehliyeti: Medeni hakları kullanma ehliyeti.
Fiil ehliyeti: Medeni hakları kullanma ehliyeti; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır; fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir; ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur; kanunda gösterilen ayrık durumlar dışında, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz.
Fiilî Yol: idarenin re'sen icra yetkisini hukuka aykırı biçimde kullanması sonucu ortaya çıkan durumdur.
Fonksiyon (işlev) Gaspı: idarenin görevli olmadığı bir alanda işlem tesis etmesiyle ortaya çıkan ve yapılan işlemin yok hükmünde sayıldığı sakatlıktır.
Fonksiyonel İdare: Maddi ve organik ölçütlerin bir arada kullanılarak belirlediği yasama ve yargı fonksiyonları ile devletin yüksek yönetimini ilgilendiren salt siyasal nitelikli yürütme işlevi dışında kalan tüm devlet işlevi, idare işlevidir. Bu işlevleri yerine getiren kamusal makamlar da işlevsel açıdan idaredir.
G
Gai: Amaçsal
Gaip: Gıyaba kalan kişi; yitik; yok olan kişi, hazır olmayan kişi; kaybolan ve kendisinden uzun süre haber alınamayan kişi.
Geçici İşgal: Bir bayındırlık hizmetinin görülmesi sırasında, bu hizmetin görülmesi için gereksinim duyulan maddeleri çıkarmak veya hazırlayabilmek için özel mülkiyette bulunan bir taşınmaza idarece geçici olarak el atılmasıdır.
Geçici Personel: Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Dairesinin ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.
Genel Görüşme: Toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi.
Genel İdare Esasları: Kamu yetkisi, kamu kudreti kullanarak hizmet görmektir.
Genel idare: Devletin asıl idare örgütü; merkezi idare; genel bütçeli kuruluş Genel İdarî Kolluk: Tüm ülke düzeyinde kamu düzenini sağlamakla görevli kolluktur.
Genel işlemler: Genel işlemlerle sürekli, soyut, nesnel ve genel durumlar belirlenir. Bunlar, hukuk düzenine yeni kurallar getiren, var olan kuralları veya bir kuralı değiştiren ya da kaldıran işlemlerdir.
Gensoru: Bakanlar kurulunun genel politikasının ya da bir bakanın bakanlığı ile ilgili işlerden dolayı siyasî sorumluluğunun tartışıldığı ve güven oylamasıyla sonuçlanan genel görüşme.
Gensoru: Gensoru, Bakanlar Kurulu'nun, ya da bir bakanın düşürülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan bir görüşmedir.
Gerçek Kişi: Haklara ve borçlara sahip olabilme yeteneğine sahip insan. Gerekçelendirme: Gerekçe, idarî işlemin yapılmasına yol açan maddi ve hukuki olayların işlem belgesinde gösterilmesidir. İdarî işlemlerin gerekçelerinin işlem belgesinde gösterilmesi zorunluluğu bulunmamakla birlikte, bazı konularda yapılacak
idarî işlemlerin gerekçeli olacağına ilişkin yasal düzenlemeler de bulunmaktadır.
Geri Alma Hakkı: Kamu yararında belirtilen amacın gerçekleşmemesi, ya da gerçekleşme olasılığının ortadan kalkması halinde, kamulaştırılan malın sahibine geri verilmesi yoluna "malikin geri alma hakkı" denir.
Geri Alma: İdarî işlemin geri alınması, işlemin yapıldığı andan itibaren ortadan kaldırılması, sonuçlarının silinmesi anlamına gelir.
Geribildirim: Alıcının, kayna ğın mesajına verdiği yanıt.
Görelilikçilik: Ahlâkî yargıların kültürel temele sahip olması nedeniyle karşılaştırılamayacaklarını ve/veya farklı kültürlerde birbirleriyle çatışan ahlâkî yargıların aynı anda geçerli/doğru olabileceğini söyleyen meta-etik kuram, rölativizm.
Görev Sözleşmesi: Türk Telekom ile Telekomünikasyon Kurumu arasında, katma değerli hizmetler dahil, her türlü telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve telekomünikasyon altyapısının işletilmesi ile ilgili hak, yetki ve yükümlülükleri düzenlemek üzere akdedilen sözleşmedir.
Görev: Vazife; madde itibariyle yetki.
Görevden Uzaklaştırma: 657 sayılı Kanunun 137.maddesinde görevden uzaklaştırma idarî tedbiri düzenlenmiştir. Görevden uzaklaştırma, hizmet gerekleri bakımından görevi başında kalması sakıncalı olan bir Devlet memuru hakkında uygulanan geçici bir tedbirdir.
Görevsel Kusur: Kamu görevlisinin Anayasa ve kanunî düzenlemeler gereği idareye yöneltilen kusurunun, idarenin hizmet kusuru olarak ortaya çıkan sorumluluğu ile kaynaşmış olması durumunda ortaya çıkan kusura görevsel kusur denilmektedir.
Grev: işbırakımı; işçilerin, işverene isteklerini kabul ettirmek ve onlara bu yolda baskıda bulunmak için aralarında verdikleri karara göre toplu olarak işi bırakmaları.
Grev: Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıktığında işçilerin topluca çalışmayarak iş yerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacı ile aralarında anlaşarak ya da bir kuruluşun aynı amaçla çalışmaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarıdır.
GSM Görev Sözleşmesi: Türk Telekom ile Telekomünikasyon Kurumu arasında, GSM 1800 mobil telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve gerekli telekomünikasyon altyapısının işletilmesi ile ilgili hak, yetki ve yükümlülükleri düzenlemek üzere akdedilen sözleşmedir.
Gündem Oluşumu Modeli: Kitle iletişim araçlarında yer alan haberlerin insanların ne düşüneceğini, ne ile ilgileneceğini biçimlendirdiği varsayımına dayanan kitle iletişim modeli.
Güvenoyu: Hükümetin yasama organınca desteklenip desteklenmediğini belirlemek için başvurulan oylamadır.
Güvenoyu: Parlamenter sistemde, hükümetin göreve başlaması sırasında ya da sonradan yapılan ve hükümete duyulan güveni ölçen bir çeşit parlamento oylaması.
H
Haber Medyası: Kitle iletişim araçlarında haberden ya da haber programından sorumlu tüm birim ve kişiler.
Haciz: Genel olarak haciz, bir para alacağının ödenmesini sağlamak için bu yolda talepte bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak orandaki ve değerdeki borçluya ait mallara ve haklara hukukun gösterdiği merciler tarafından el konulmasıdır.
Hak Ehliyeti: Haklara ve borçlara sahip olabilme yeteneği.
Hak ehliyeti: Medeni haklardan yararlanma ehliyeti; her insanın hak ehliyeti vardır; insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehildirler.
Hak: Hukuken korunan menfaat; adalet; insaf; hakkaniyet; kişilere tanınan yetki, davranış özgürlüğü; edinebilme, sahiplik ileri sürebilme yetkisi; yasaca tanınan ayrıcalık.
Hak: H ürriyetlerin somutlaştırılma biçimi olup, kişilere mevcut hukuk düzeni tarafından tanınan bir irade gücü ve isteme yetkisi.
Hak: Özgürlüklerin somutlaştırılma biçimi olan hak, kişilere mevcut hukuk düzeni tarafından tanınan bir irade gücü ve isteme yetkisi olarak tanımlanmaktadır.
Hâkim: Yargıç Hâkimiyet: Egemenlik
Hâkimlerin Bağımsızlığı İlkesi: Yargılamayı gerçekleştiren hâkimlerin verecekleri kararları herhangi bir etki altından kalmadan verebilmeleri. Hâkimlik Teminatı: Hâkimlerin bağımsızlığını tam anlamıyla
gerçekleştirmeye yönelik olarak öngörülmüş güvenceler demeti.
Haksız Fiil: Bir kimsenin hukuka aykırı biçimde zarara uğratılmasıdır.
Haksız fiil: Bir kimsenin, ister bile bile (kasden), ister savsama (ihmal) yoluyla olsun, bir başkasının hukuka aykırı olarak zarara uğramasına neden olan eylemi.
Halef: Ardıl. Birinden sonra gelip onun yerine geçen kimse, sonradan gelen. Halkla İlişkiler: Bir girişimin, kamu ya da özel sektörde faaliyet göstermen bir kuruluşun temasta bulunduğu ya da bulunabileceği kesimler ile anlayış, sempati ve desteğini elde etmek ve devam ettirmek için yaptığı sürekli ve örgütlü bir yönetim görevi.
Halkoylaması: Halkın türlü siyasi ve toplumsal sorunlar karşısında olumlu veya olumsuz görüşünü belirlemek için başvurulan oylama, referandum. Hamil: Taşıyan; poliçe, çek ve bonolarda, senet kime veya kimin emrine ödenecekse o kimseye hâmil denir.
Hamiline yazılı senet: Senedin metninden veya biçiminden hâmili (elinde bulunduranı; taşıyanı) kim ise o kimsenin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her türlü senet; örneğin, tahviller, hisse senetleri gibi...
Hata: istemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı. Hata: Yanılma, gerçeğe uygun olmayan ve hata eden kişi tarafından kesin olarak gerçek kabul edilen eylemdir.
Havale: Belli bir para, değerli kâğıt ya da fiziki olarak ölçülebilen malların bir başka kişiye iletilmesi için üçüncü bir kişiye yetki verilmesi.
Hazcılık: Duyusal hazlara bağlanan mutlulukçuluk.
Hazine: Merkez Bankası, Hazine Genel Müdürlüğü gibi devletin para işleri ile uğraşan organları. Devlet malının veya parasının saklandığı yer.
Hesap verebilirlik: Belirli bir görevi üstlenen ya da belirli bir harcamayı yapan herhangi bir kimsenin ilgili belge ve bilgileri, gerekli birimlere vermesi; kendilerine yetki verilenlerin, kaynak tahsis edilenlerin bu yetki ve kaynakları ne derecede verimli kullandıklarını sergileme veya belgeleme sorumluluğu.
Hısımlık: Birbirine kan, evlenme veya evlat edinme sözleşmesi gibi doğal veya sözleşmesel bir bağla yaklaşmış olanlar arasındaki yakınlık; akrabalık.
Hısımlık: Hısımlık, sadece gerçek kişiler bakımından söz konusu olan ve insanların arasındaki yakınlık bağını ortaya koyan bir kurum.
Hibe: Bağışlama
Hiççilik: Uyulması gereken ahlâk kurallarının varlığını iddia eden düşünce, nihilizm.
Hilafına: Aksine; tersine.
Hile: Aldatma; yanıltma; dolan; dolap; bir kimsenin; kendi davranış biçimi veya sarf ettiği sözler ile diğer bir kimseyi bir irade beyanında bulunmaya veya bir sözleşme yapmaya yöneltmek için yanlış bir fikir doğuşuna veya yanlış fikrin devamına bile bile neden olması
Hile: Bir kimsenin, kendi davranış biçimi veya sözleri ile başkasına irade beyanında bulunmaya veya bir sözleşme yapmaya yöneltmek için yanlış bir fikir doğuşuna veya yanlış bir fikrin devamına bilerek neden olmasıdır. Hiyerarşi: Aynı tüzel kişilik içerisindeki birimler ile merkezi idarenin başkent ve taşra örgütleri arasında kurulan hukukî bağdır.
Hizmet Bakımından Yerinden Yönetim İdareleri: Hizmet yerinden yönetim kuruluşları, teknik bilgi ve uzmanlık isteyen belli bir hizmetin devlet tüzelkişiliği ve merkezi idare teşkilatı dışında örgütlenmesi ve tüzel kişiliğe kavuşturulması sonucu ortaya çıkan kuruluşlardır.
Hizmet İçi Eğitim: Özel ve kamu tüzel kişiliklerinde maaş veya ücret karşılığında hizmete alınmış ve çalışmakta olan bireylere, görevleriyle ilgili gerekli bilgi ve becerileri kazandırarak, meslekî gelişimlerini sağlamak üzere uygulanan yaygın bir eğitim türüdür.
Hizmet Kusuru: idarenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında,
düzenlenmesinde ya da işleyişindeki bozukluk veya aksaklıktır.
Hizmet Malları: Kamu hizmetinin yürütülmesi için zorunlu olan, hizmetle yakın ilgisi olan kamu mallarıdır.
Hizmet Yararına Fesih: idarenin sözleşmeyi kamu yararına tek yanlı olarak sona erdirmesine "hizmet yararına fesih" denmektedir.
Hizmette yerindelik: Kamu hizmetlerinin ihtiyaca uygunluğu, yani
kamudaki karar alıcıların kişisel beğeni ve tercihlerinin değil, yapılan hizmetin muhatabının ihtiyacını dikkate alması gerekliliği.
Hukuk devleti ilkesi: Devletin eylem ve işlemlerinin hukuka dayanması ve bu eylem ve işlemlerin bağımsız yargı organlarınca denetlenebilmesi.
Hukuk Devleti: Bireylerin hukukî güvenlik içinde bulundukları ve devletin bütün eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu sistem.
Hukuk Devleti: Kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altında olduğu ve koyduğu hukuk kurallarıyla kendini bağlı gören Devlettir.
Hukuki Fiil: Hukuki sonuç doğuran ve kişi elinden çıkan eylem.
Hukuki işlem: Bir veya birden çok kişinin hukuksal bir sonuca yönelttikleri irade açıklaması.
Hukuki olay: Hukuki sonuç doğuran ve insan eliyle olmayan olay.
Hukuki sorumluluk: Ceza ve disiplin sorumluluğu dışında kalan özel hukuktan doğan sorumluluk; hukuki sorumluluk, kural olarak ödenceyi (tazminatı) gerektirir, örneğin, haksız fiil failinin tazminat sorumluluğu. Hukuki tağyir: işleme; bir kimsenin malik olmadığı şeyi işlemesi veya başkalaştırması
Hukuksal İşlem: Belirli bir hukuksal sonuç doğurmaya yönelik irade açıklaması.
Hükümsüz: Geçersiz; hukuki geçerliliği olmayan; batıl; iptal edilebilir; keenlemyekûn.
Hürriyet: Kişilerin herhangi bir baskı altında olmaksızın, serbestçe bir şeyi yapma / yapmama ya da belli bir yönde davranıp / davranmama biçimindeki iktidarı.
Hüsnüniyet: iyiniyet.
I
Islah: Düzeltme; davada tarafça düzeltme; iyileştirme; iyi bir hale getirme. Iztırar: Çaresizlikten ve zorda kalmaktan, bir işi yapmak zorunda kalmak.
I
İbra: Aklama; borçtan kurtarma; alacaklının, borçlusunda bulunan alacağından tamamen veya kısmen vazgeçmesi.
İcap: Öneri; taraflardan birinin diğerine yaptığı ve kabul edildiği takdirde sözleşmenin oluşmasını sağlayacak nitelikteki öneri.
İcra: Yerine getirme; yürütme.
İç Denetim: Kamu kuruluşunun kendi kendini denetlemesidir. iç denetim, hukuki ve yerindelik denetimlerini kapsamaktadır.
İçtihat: Karar
İçtinap: Kaçınma; çekinme.
İçtüzük: Yasama meclislerinin kendi içyapılarını, disiplinlerini ve çalışma düzenlerini belirlemek amacıyla oluşturdukları kurallar bütünüdür.
İdare: Esas itibariyle hükümetçe belirlenen siyasal amaçlar ve yasalar doğrultusunda, tarafsızlık ilkesi çerçevesinde, gerekli kararları alan ve uygulayan kamu kuruluşları.
İdarenin Bütünlüğü İlkesi: idarenin kuruluş ve örgütleriyle bir bütünlük teşkil etmesidir.
İdarenin Kusursuz Sorumluluğu: idarenin hukuka uygun işlem veya eylemlerinden doğan zararları, hiçbir kusuru olmasa dahi, bazı durumlarda tazmin etmesi yükümlülüğüdür.
İdarenin Özel Malları: idarenin mülkiyetinde bulunan ve idarenin üstlendiği görev ve hizmetlerin yürütülmesinde doğrudan doğruya etkisi olmayan mallara idarenin özel malları denir.
İdarenin Sorumluluğu: idarenin bir kişiye verdiği zararın, idarenin mal varlığından bazı değerlerin zarar gören kişinin mal varlığına aktarılmasıyla tazmin edilmesi demektir.
İdarenin Sözleşmeleri: İdarî sözleşme kavramından daha geniş bir kavram olup hem idarî sözleşmeleri hem de idarenin özel hukuk sözleşmelerini kapsar.
İdarî Cezalar: Kamu hizmetinden yararlananlara, idarî düzene aykırı davranışlarından dolayı uygulanan yaptırımlardır.
İdarî Hizmet Sözleşmesi: işçi niteliği taşımayan kamu görevlileri ile idare arasında, Devlet Memurları Kanunu veya özel bir yasaya dayanılarak, belli bir kamu hizmetinin yürütülmesini konu alan ve idare ile sözleşmenin karşı tarafı konumundaki kamu görevlisi adayı arasında yapılan sözleşmelerdir. İdarî İşlem: idare hukuku alanında idarenin tek yanlı irade açıklaması ile hukuksal sonuç doğuran, hukuk düzeninde değişiklik yapan kamu hukuku işlemlerine idarî işlem denir.
İdarî İşlemlerin Geriye Yürümezliği İlkesi: idare hukukunda kabul edilen bu ilkeye göre idarî işlemlerin yürürlüğe girişinin, duruma göre idarî işlemin duyurulması veya bildirilmesinden itibaren geriye yürütülememesidir. Ancak bu ilkenin bazı istisnaları olduğu da kabul edilmektedir.
İdarî Kolluk: Bir idarî makama kamu düzeninin sağlanması amacıyla icraî kararlar alma ve bunların uygulanması için gerekli maddi işlemleri yapma ayrıcalığı olarak tanımlanmaktadır.
İdarî Rejim: idarenin ve onun faaliyetlerinin, genel hukuk kuralları dışında özel olarak düzenlenen idare hukuku içinde ele alınması ve idarî yargıya tabi olmasıdır.
İdarî Sözleşme: idarenin idare hukuku ilke ve kurallarına tabi olan sözleşmeleridir.
İdarî Vesayet: idarenin Bütünlüğünü sağlamak amacıyla, merkezi idarenin yerinden yönetim kuruluşları üzerinde sahip olduğu denetim yetkisidir.
İdarî Yaptırım: Anayasa Mahkemesine göre, idarenin, bir yargı kararına gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği bir yetkiye dayanarak idare hukukuna özgü yöntemlerle, doğrudan doğruya bir işlemi ile uyguladığı yaptırımlarla, verdiği cezalara "idarî yaptırım" denilmektedir.
İdarî Yargı: İdarî makamların idare hukuku alanındaki faaliyetlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarının çözüldüğü yargı kolu.
İdari yargı: idari uyuşmazlıkların çözümü; idari uyuşmazlıklarla ilgili yargı kolu (dalı); idari kaza.
İdarî Yargı: İdarî yargı, idarî makamların idare hukuku alanındaki faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesini konu alan bir yargı türüdür.
İddia: Sav; bir konu ile ilgili olarak ısrarlı bir şekilde öne sürülen görüş; bir davada, tarafların istemlerini ve karşılık istemlerini öne sürmeleri.
İdeal hukuk: Olması gereken hukuk.
İfa: Yerine getirme; ödeme; edim; eda; borçlanılan şeyin yerine
getirilmesi; borcu sona erdiren nedenlerden biri.
İflas: Borcunu ödeyemeyen veya ödemelerini tatil eden borçlu hakk ında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilân edilen bir durum olup, işas kararı üzerine borçlunun bütün malvarlığı tüm alacaklılar yararına tasfiye edilir; küllî icra takibi.
İfşa etmek: Açığa vurmak.
İhale Komisyonu: idarenin, ihale ve harcama yapma yetki ve
sorumluluğuna sahip kişi (ihale yetkilisi) veya kurulunun görevlendireceği en az beş ve tek sayıda kişiden oluşan komisyondur.
İhale: idarenin görev alanına giren hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, karşılığı idare tarafından ödenmek üzere gerekli mal ve hizmetlerin alınmasına veya bir işin yasada öngörülen usul kurallarına uymak suretiyle oluşturulan rekabet ortamı içerisinde katılan adaylardan en uygun teklifi sunan özel bir kişiye yaptırılmasına yönelik olan sözleşmelerin oluşum sürecidir.
İhkakı hak: Hakkını zorla elde etme.
İhlâl: Zarara uğratma; sakatlama; bozma; uymama; riayet etmeme; çiğneme.
İhtar: Hatırlatma; uyarma; ikaz.
İhtilaf: Çekişme; niza; uyuşmazlık; anlaşmazlık; ayrılık; bozuşma; görüş farklılığı.
İhtira: Teknik buluş; icat etme; yeni bir şey yaratma (bulma).
İki Taraflı Hukuki İşlem: iki tarafın irade beyanı ile kurulabilen hukuksal işlem.
İkinci Seçmen: iki dereceli seçim sisteminde, seçilecekleri seçen
seçmenlere verilen ad.
İkrah: Bir kimseyi yapmak istediği şeyi yapmamaya, yapmamak istediği şeyi yapmaya korkutarak zorlamaktır.
İkrar: Tanıma; kabullenme.
İktisap: kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülkiyetini elde etme.
İl Özel İdaresi: il halkının mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir.
İlâm: Yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son) kararın, iki taraftan her birine yöntemine göre verilen onamalı örnekleri; mahkeme kararı örneği (sureti).
İlga: Ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hükümden düşürme;
geçersizleştirme.
İlke: Temel düşünce, temel inanç, unsur, prensip.
İltimas: 1. Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. 2. Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma.
İltizam Usulü: Bir özel kişinin, idareyle yaptığı bir sözleşme gereğince, idareye ödeyeceği belirli bir ücret karşılığında, bir kamu hizmetini kendi kar ve zararına işletmesi usulüdür.
İmaj: Kurum ya da kişiler hakkında sahip olduğumuz bilgileri özetleyen kanı ve inançlar.
İmtiyaz Usulü: Bir özel kişinin idareyle yaptığı bir sözleşme gereğince, hizmetten faydalananlardan alacağı bir ücret karşılığında kendi kar ve zararına bir kamu hizmetini kurup işletmesi usulüdür.
İmza Devri: Karar alma yetkisinin devredilmeyip sadece kararı
belgelendiren imza yetkisinin bir makam veya görevliden bir başka makam veya görevliye devredilmesidir.
İnfisah (Dağılma): Bir tüzel kişinin kanunda belirtilen hallerde, başka bir işleme gerek kalmaksızın, kanun gereği kendiliğinden sona ermesi.
İnkâr: Yadsıma; kabul etmeme; aksini iddia etme.
İnsan hakları: Devlet karşısında, hiçbir ayırım gözetmeksizin bireye ait eşitlik, mülkiyet, özgürlük, güvence gibi haklar.
İnşai: Kurucu
İntifa Hakkı: Başkasına ait bir eşyayı kullanma ve eşyadan yararlanma hakkı veren sınırlı ayni hak.
İntifa Hakkı: Yararlanım hakkı; başkasına ait bir malda, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi. İntikal: Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş.
İpotek: Hak sahibine, alacağını, bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini veren bir taşınmaz rehni türü.
İpotek: Taşınmaz sağlancası; hak sahibine bir taşınmaz malın değerinden alacağını elde etme yetkisini veren sınırlı bir aynî hak; gayrimenkul rehni. İptal Davaları: İdarî yargıda iptal davaları, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır.
İrade beyanı (açıklaması): Sözleşmenin oluşması için tarafların yaptıkları hukukî irade beyanı; sonuç elde etmeye yönelik irade açıklamaları İrat: Gelir.
İrtifak Hakkı: Bir taşınmaz sahibinin, bir kimseye taşınmazı üzerinde faydalanma veya kullanma şeklinde, bir şeyi yapmama veya kullanmayı taahhüt eden bir aynî hak kurmasıdır.
İrtifak hakları: Bir taşınmaz üzerinde, bir kullanma ve yararlanmaya rıza göstermeyi yahut mülkiyete özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına ayni hak olarak kurulan hukuki işlem.
İrtikâp: Kamu görevlisinin konumundan meşru olmayan bir biçimde yararlanarak, kamu idaresiyle ilişkisi olanlardan haksız yararlar sağlaması; görevi gereği yapması gereken bir işi ancak menfaat karşılığı yapması.
İspat Yükü: Bir vakıanın kimin tarafından ispatlanması gerektiği sorunu. İstifa: Çıkma; görevden isteğe bağlı olarak ayrılma; bir görevden çekilme. İstihkak: Hak istemek; hak ediş; bir şey üzerinde hak iddiasında bulunma. İstimval: idarenin olağanüstü dönemlerde, kamu gücünü kullanarak taşınır malların mülkiyeti ya da kullanma hakkını, karşılığını ödemek kaydıyla elde etme yetkisidir.
İstisnai Memurluk: İdarî açıdan özellik taşıyan bazı hizmetlere, yine idarî
sebeplerle ana personel rejimine bağlı kalınmaksızın memur atanabilme
imkanı sağlayan bu gibi kadrolara "istisnaî memurluklar" adı verilmektedir.
İşleme: Hukuki tağyir; bir kimsenin malik olmadığı şeyi işlemesi veya
başkalaştırması
İştira: Alım hakkı, satın alma.
İştirak halinde mülkiyet: Yasadan veya sözleşmeden ötürü birbirlerine bir ortaklık bağı ile bağlı bulunan kimselerin, bu ortaklıkları nedeniyle bir şeyin mülkiyetine elbirliği ile sahip olmaları ve her birinin hakkının o şeyin tamamını kapsadığı mülkiyet biçimi
İştirak Nafakası: Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin gücü oranında çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak için ödediği bir miktar para.
İtiraz: Karşı tarafın hakkının hiç ya da artık mevcut olmadığının ileri sürülmesi.
İyiniyet: Bir hakkın kazanılmasına engel olan hukuki eksikliğin bilinmemesi veya bilinmesinin gerekmemesi.
İzin Hakkı: Anayasa'nın 50.maddesine göre, dinlenme çalışanlar için bir haktır. Devlet memurları da Devlet Memurları Kanunu'nda gösterilen süre ve şartlarla izin hakkına sahiptirler. 657 sayılı Kanun'da memurlar için; yıllık izin, mazeret izni, hastalık izni ve aylıksız izin hak olarak düzenlenmiştir.
İzin İlkesi: Kamusal mallardan özel yararlanmalar izne tabidir. Taşınmaz malda değişiklik gerektirmeyen yararlanmalarda izinler tek yanlı kolluk işlemleriyle; taşınmaz malda değişiklik gerektiren yararlanmalarda izinler malın korunmasıyla görevli makam tarafından tek yanlı bir işlem veya sözleşme ile verilebilirler.
J
Jandarma: Emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silahlı, askeri bir güvenlik ve kolluk kuvvetidir.
K
Kademe İlerlemesi: Görev ve unvanında değişiklik olmaksızın memurun belirli bir hizmet süresi ve yeteneğini göstermesi halinde aylıkça ilerlemesidir.
Kademe İlerlemesinin Durdurulması: Şilin ağırlık derecesine göre
memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl durdurulmasıdır. Kadro Açığı: 657 sayılı Kanunun 91.maddesinde düzenlenmiş bulunan kadro açığı ile, kadrosu kaldırılmakla görevinden ayrılan, ancak memurluk statüsünden henüz çıkmamış bulunan memurun durumu anlatılmaktadır. Kadro açığı, boş olmayan bir kadronun kaldırılması üzerine ortaya çıkmaktadır.
Kadro: Kamu hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak üzere memurun atandığı belirli yetki, hak, ödev ve sorumlulukla donatılmış görev yeri olarak tanımlanmaktadır.
Kadük Olma: Kanun tasarı veya tekliflerinin bir yasama döneminde sonuçla ndırılamaması.
Kambiyo senetleri: Poliçe, bono ve çek'ten oluşan senet türleri.
Kamu Düzeni: Bozulduğunda kamu yararını olumsuz yönde etkileyen ve bozulmasının önlenmesiyle kamu yararı gerçekleşen düzendir.
Kamu etiği: Kamunun bağlı olduğu kuralların genel kabul görmüş ahlaki normlara uygun inşa edilmesinin yanında, özellikle kamu görevlilerinin temel ve genel kabul görmüş ahlaki normlara uygun davranmasını konu edinir.
Kamu Geliri: Kamu geliri; kanunlarına dayanılarak toplanan vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay veya benzeri gelirler, faiz, zam ve ceza gelirleri, taşınır ve taşınmazlardan elde edilen her türlü gelirler ile hizmet karşılığı elde edilen gelirler, borçlanma araçlarının primli satışı suretiyle elde edilen gelirler, sosyal güvenlik primi kesintileri, alınan bağış ve yardımlar ile diğer gelirleri ifade eder.
Kamu Gideri: Kamu gideri; münhasıran Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun uygulanmasında; kanunlarına dayanılarak yaptırılan iş, alınan mal ve hizmet bedelleri, sosyal güvenlik katkı payları, iç ve dış borç faizleri, borçlanma genel giderleri, borçlanma araçlarının iskontolu satışından doğan farklar, ekonomik, malî ve sosyal transferler, verilen bağış ve yardımlar ile diğer giderleri ifade eder.
Kamu Görevlileri: Dar anlamda kamu görevlileri kavramı, devletin siyasal yapısını oluşturan görevliler ile idarenin özel hukuk hükümlerine göre çalıştırdığı kişiler dışında kalan ve kamu hukuku rejimine tabi, aslî ve sürekli görevleri yürüten gerçek kişileri kapsamaktadır.
Kamu Gücü: idarenin kamu yararını gerçekleştirebilmesi için özel kişiler karşısında sahip olduğu üstün yetki ve ayrıcalıklardır.
Kamu hizmeti: Devlet ve öteki kamu tüzel kişileri tarafından halkın genel ve ortak gereksinimlerinin karşılanması.
Kamu hizmeti: Kamu idaresinin toplumun günlük yaşamını sürdürmek, dolayısıyla kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yaptığı faaliyetler.
Kamu Hizmetinin Kalitesi: Kamu yönetiminin etkinliği ve başarısı.
Kamu Hukuku Tüzel Kişileri: Kamu otoritesine sahip kamu görevi yapan tüzel kişiler.
Kamu İstikraz Sözleşmeleri: Devlet ve bazı kamu tüzel kişileri tarafından tahvil, bono gibi isimlerle çıkarılan senetler karşılığında halktan borç para alınmasını sağlar.
idarî sözleşmelere "kamu istikraz sözleşmeleri" denir. Kamu Kaynakları: Kamu kaynağı; münhasıran Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun uygulanmasında; borçlanma suretiyle elde edilen imkanlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmaz mallar, hesaplarda bulunan paralar, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ifade eder.
Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Teşekkülleri: Anayasanın
135.maddesinin kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olarak öngördüğü teşkilat birimleri, meslek, sanat, zanaat erbabının ve esnafın zorunlu olarak katıldıkları ve bağlı oldukları kamusal örgütlerdir.
Kamu Kurumu: Belirli bir veya birkaç kamu hizmetini ya da faaliyetini yürütmekle görevli tüzel kişiliğe sahip idare teşkilatıdır.
Kamu Malları (Kamusal Mallar): Kamulaştırmamama, haczedilememe gibi bazı ayrıcalıklardan yararlanan özel statüye tabi Devlet veya kamu tüzel kişilerine ait mallardır.
Kamu malları: Özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun yararlanmasına ayrılan mallar Kamu menfaati: Kamu yararı.
Kamu tüzel kişileri: Kamu hukukuna göre kamu hizmetlerini görmek üzere kurulmuş tüzel kişiliğe sahip kurumlar.
Kamu Tüzel Kişiliği: Kanun veya kanunun açıkça verdiği bir yetkiye dayanarak bir idarî işlemle kurulan, üstün ve ayrıcalıklı yetkilerle donatılmış, Devlet tüzel kişiliğinden ayrı tüzel kişiliklerdir.
Kamu yararı: Tek tek kişilerin çıkarlarını değil, toplumun genel çıkarını ifade eder. Kamu yararı, toplumdaki çıkar çatışmalarında çoğunluğun azınlığa üstün tutulması gerektiğini kabul eder.
Kamu Yararı: Toplum için hayatî bir değer ve önem taşıyan bazı faaliyetlerin kar amacı gözetilmeksizin, idarece yürütülmek suretiyle toplumun bu hizmetlerden faydalandırılmasıdır.
Kamu: Amme; halk.
Kamu: Bir kurumun çevresinde oluşan ya da ondan etkilen, hizmet alan kesim.
Kamu: Genel olarak devleti, devlet organlarını anlatmak üzere kullanılır. Teknik anlamıyla, kamu idaresi anlamında, yasama ile yargı organları dışında, devletin yürütme erkini kullanan organlarına karşılık gelir.
Kamulaştırma: Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda, bedelini peşin ödemek koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamına veya bir kısmına yasada gösterilen yöntemlere göre kamu yararına el koymasıdır.
Kamulaştırmadan Vazgeçme: idare, kamulaştırma işlemi tamamlanmadan her aşamasında, bedel tespit davası açılmış ise, bu dava kesinleşmeden, kısmen ya da tamamen kamulaştırmadan vazgeçebilir.
Kamusal Malların Devredilmezliği İlkesi: Kamusal mallar, nitelikleri gereğince, alınıp satılamazlar, zaman aşımı ile kazanılamazlar.
Kanal: Işık, radyo ve ses dalgaları, telefon kabloları ve sinir sistemi gibi mesajı taşıyan araçlar.
Kanıt: Delil
Kanun hükmünde kararname: Bakanlar Kurulu tarafından yayımlanan ve kanun değerinde olan karar.
Kanun Hükmünde Kararname: Yasama organının belli konularda ve belli süreyle, kural koyma yetkisini, bir yetki kanunu ile Bakanlar Kurulu'na devretmesi sonucunda, Bakanlar Kurulu'nun yetki kanununa dayanarak çıkardığı düzenlemelerdir.
Kanun Tasarısı: Hükûmet tarafından yapılan kanun çıkarma girişimine verilen addır.
Kanun Teklifi: Milletvekillerinin yaptığı kanun çıkarma girişimine verilen addır.
Kanun: Yasa; Yasama organı tarafından yazılı olarak ve bu ad altında çıkartılan genel, sürekli ve soyut hukuk kuralı.
Kanun: Yasama organı tarafından yazılı olarak ve bu ad altında çıkartılan genel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır.
Kanuni İdare İlkesi: idarenin kuruluş, görev ve yetkilerinin kanunlarla düzenlenmesidir.
Kanunsuz Emir: Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir. Konusu suç teşkil eden emir ise hiçbir suretle yerine getirilmez, suçta ve cezada şahsilik ilkesi geçerli olduğundan, emrin konusu suçsa yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Karine: Belirli bir olaydan veya varlığı bilinen bir olgudan, belirli olmayan bir olay veya varlığı bilinmeyen bir olgunun çıkarılması.
Karine: Bilinen bir olgudan (olgulardan) bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkartılmasıdır.
Kariyer: Devlet memurlarına, yaptıkları hizmet için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânı sağlamaktır.
Karma İşlemler: Maddi açıdan hem genel düzenleyici işlem hem de birel işlem özelliği gösteren işlemlerdir.
Karşı - imza Kuralı: Devlet başkanının yazılı bir işleminde, kendi imzasının altına başbakan ve / veya ilgili bakanın attığı imza.
Kartel: Aynı üretim alanında çalışan kuruluşların, aralarındaki rekabeti kaldırmak veya sınırlamak amacıyla yaptıkları anlaşma.
Kasıt: Bir Şilin bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir.
Katılımcılık: Kamu hizmetlerinin yürütülmesinde vatandaşların karar alma süreçlerine katılması.
Kaymakam: ilçe idaresinin en yüksek mülkî amiridir.
Kaynak: iletmek istediği duygu, düşünce ve bilgisini alıcının algılayıp, anlayacağı sembolleri kodlayarak mesaja dönüştüren kişi.
Kazai içtihat: Mahkeme kararı; yargısal karar.
Kazai tefsir: Yargısal yorum; bu yorum yalnızca o olay bakımındandır.
Kazai: Yargısal; yargıyla ilgili.
Kazanılmış Hak: Anayasa Mahkemesine göre kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır.
Kefil: Bir kimsenin alacaklısına karşı o kimsenin borcunu yerine getireceğini garanti eden kişi.
Keşideci: Düzenleyen; yazan; çeken.
Kınama: Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.
Kısıtlanma: Akıl hastalığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı durumlarında, ergin (reşit) kişilerin fiil ehliyetlerinin mahkeme tarafından tamamen kaldırılması veya sınırlandırılması.
Kıymetli evrak: Hakkın senede bağlı olduğu ve ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemeyen senetler.
Kişi: Şahıs; kendilerine hukukun hak ve borç sahipliği yetkisini tanıdığı varlıklar
Kişilik Hakkı: Kişinin maddî, manevî ve ekonomik bütünlüğü ve varlıkları üzerinde sahip bulunduğu mutlak hak.
Kişilik: Şahsiyet; kişi varlığı; kişinin maddi ve manevi varlığı; bir kimseyi, diğerinden ayıran fiziksel ve ruhsal varlık.
Kişisel Durum: Bir kişiyi diğer kişilerden ayırmaya yarayan ve hukuk düzeninin kendilerine bir takım sonuçlar bağladığı nitelik.
Kişisel Kusur: Hizmetle ve görevle doğrudan doğruya ya da dolaylı hiçbir ilgisi olmayan, hukukun kamu görevlisi olsun ya da olmasın herkese yüklediği genel ödevlere aykırı eylem ve davranışlardır.
Know-how: Nasılı bilme; usul bilgisi; bilgi satma veya kiralama; bir konudaki teknik bilgi
Kodaçma: Mesajın yorumlanarak anlamlı bir biçime sokulması süreci. Kodlama: Bilginin, düşüncenin, duygunun iletime uygun, hazır bir mesaj biçimine dönüştürülmesi
Kolluk Makamları: Kolluk alanında düzenleyici işlemler yapma yetkisine sahip olanlar için kullanılan bir kavramdır.
Kolluk: Yurt içinde genel düzen ve emniyeti korumakla görevli jandarma, polis, mahalle bekçileri ve belediye zabıtası gibi devlet kuvvetlerine verilen genel addır.
Konkordato: Cebrî sulh; uyuşma; dürüst borçluların önerip, en az üçte iki alacaklısının kabulüyle ve ticaret mahkemesinin onamı ile ortaya çıkan bir anlaşma olup; alacaklılar bununla alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve borçlu da konkordatoda kabul edilen alacağın belli yüzdesini (ve/veya borcunun bir kısmını veya tamamını hatta daha fazlasını, kabul edilen bir vadede) ödeyerek borcundan kurtulur
Kooperatif: Tüzel kişiliğe sahip olmak üzere, ortaklarının belirli ekonomik yararlarını ve özellikle meslek ve geçimlerine ait gereksinmelerini, karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet biçimiyle sağlayıp korumak amacıyla kurulan, değişir ortaklı ve değişir sermayeli kuruluşlar.
Koruyucu Anababa Benlik: Karşısındaki kişiyi kaç yaşında ve toplumsal konumu ne olursa olsun onu korumaya, kollamaya yönelen benlik.
Kök İçinde Halefiyet İlkesi: Bir derecedeki mirasçının mirasbırakandan önce ölmesi halinde, mirasçının yerine varsa onun altsoylarının halefiyet yoluyla mirasçı olması.
Köy: Nüfusu iki binden aşağı olan veya iki binden yukarı olup da henüz belediye örgütü kurulmamış yerleşim yerlerine verilen addır.
KPSS: Kamu Görevlerine ilk Defa Atanacaklar için Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik hükümlerine göre, A grubu olarak adlandırılan kadrolara atanacaklar için kurumların kendi mevzuatına göre düzenleyecekleri giriş sınavına kabul edilecekleri belirlemek ve B grubu olarak adlandırılan kadrolara atanmaya esas olacak yerleştirmeyi yapmak amacıyla kullanılacak olan puanları sağlayan merkezi sınavı ifade eder.
Kural faydacılığı: Bazı kuralların toplum için faydalı olduğundan hareketle, eylemlerin o andaki sonuçlarından çok, kuralın daima uygulanmakla ortaya çıkacak faydayı dikkate alan etik kuram.
Kurucu İktidar: Anayasa yapma veya değiştirme iktidarı.
Kurum Kültürü: Kurum üyelerince paylaşılan, anlamlar, inançlar ve değerler bütünü.
Kurumsal Çağrışımlar: insanların kurum ile bağıntılı inançları, duyguları ve değerlendirmeleri.
Kurumsal Kimlik: Yöneticilerin etkilemek istediği, ilgi çevrelerin sahip olmasını arzu ettikleri ve tutundurmaya çalıştıkları kurumsal-örgütsel nitelikler.
Kusur sorumluluğu: Sorumluluğun doğması için kusurun arandığı
sorumluluk türü.
Kusur: Tazminatı (ödenceyi) veya cezalandırılmayı gerektiren hukuka aykırı davranış biçimi; kusur, kast, ihmal veya tedbirsizlik sonucunda ortaya çıkar; borçlunun sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi akdî kusurdur. Kusursuz sorumluluk: Sorumluluğun doğması için kusurun aranmadığı, kusursuz da olunsa sorumluluğun doğduğu sorumluluk türü.
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi: Yasama, yürütme ve yargı erklerine dayanan devlet örgütlenmesinin yönetiminde, bu erkleri kullanan organların birbirlerinden ayrılarak faaliyette bulunmaları ve işlev alanlarına müdahale etmemelerine yönelik ilkedir.
Kuvvetler ayrılığı: Devlet yönetiminde, yargı, yasama ve yürütme organlarının birbirinden ayrılması.
Kuvvetler Ayrılığı: Yasama, yürütme ve yargı erklerine dayanan devlet örgütlenmesinin yönetiminde, bu erkleri kullanan organların birbirlerinden ayrılarak faaliyette bulunmaları ve işlev alanlarına müdahale etmemelerine yönelik ilke.
Kuvvetler birliği: Bir devlet yönetiminde, yasama, yargı ve yürütme erklerinin ayrı ayrı organlar değil, bir el tarafından kullanılması.
Külli Halefiyet İlkesi: Miras açılınca terekenin, bütün hakları ve borçlarıyla birlikte mirasçılara kendiliğinden intikal etmesi.
Külli halefiyet: Bir hukuki olay sonucunda, bir kişinin devri olanaklı bütün hukuki ilişkilerinin (bu hukuki ilişkilerin devrindeki kurallara ilişkin yasal koşullar aranmadan) tüm olarak başka bir kişiye geçmesi Külli Halefiyet: Bir malvarlığının hak ve borçlarıyla (aktif ve pasifleriyle) tüm olarak bir kişiden diğerine geçişi.
Külli intikal: Borç ve hak ile birlikte her şeyin, bir başkasına geçmesi; bütünsel geçme.
L
Lâfzi: Sözle ilgili; sözsel.
Laik Devlet: Herhangi bir dini inanca dayandırılmayan devlet
örgütlenmesini ve işleyişini ifade eder. Devletin bireylerle ve bireylerin birbirleriyle ilişkilerinin din dışı hukuk kurallarıyla düzenlendiği ve devletin bütün inançlar karşısında yansız davrandığı, bütün inançlara saygıyla yaklaştığı rejimdir.
Lâik devlet: Herhangi bir dinsel inanca dayandırılmayacak şekilde
örgütlenen ve işleyen devlet dini, devlet işlerine karıştırmayan (ve fakat din işlerini düzenleyen) devlet.
Lâiklik: Din ve devlet işlerinin ayrılığını, devletin dinler karşısında Lehdar: Yararlanıcı; lehine (yararına) bir hak yaratılan; kambiyo senedinde; senet bedelini tahsil edecek olan kimse.
Liberal Hukuk Devleti: Kamu gücü karşısında kişinin özgürlük alanını koruma amacını güden hukuk devleti anlayışıdır.
Liyakat: Kamu hizmet ve görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında Devlet memurlarına güvence sağlamaktır.
Lokavt: iş kapatımı; grev üzerine, işyerindeki işçilerin tamamını çıkararak işyerini kapama
Lordlar kamarası: İngiliz parlamentosunun soylulardan oluşan 2.meclisi.
M
Maddi hukuk: Hakların gerçek içeriklerini düzenleyen (medeni hukuk, borçlar hukuku vb) kurallar; şeklî hukuk (usul hukuku) karşıtı.
Maddi Zarar: Bir kimsenin iradesi dışında mal varlığında uğradığı kayıptır. Bir kimsenin mal varlığının çoğalmasına engel olan mahrum kalınan kazanç da maddi zarardır.
Mahalle: Belediye sınırları içinde, ihtiyaç ve öncelikleri benzer özellikler gösteren ve sakinleri arasında komşuluk ilişkisi bulunan idarî birimdir. Mahalli idareler: Yerel yönetimler; yöresel kamu hizmetlerini gören ve yöresel halkın denetimi altında yürütülen kamu idare birimi; bunlar, belediyeler, il özel idareleri ve köylerdir; yerinden yönetim.
Mahkemelerin Bağımsızlığı: Mahkemelerin ve hâkimlerin, yasama ve yürütme organlarına bağlı olmaksızın, onlardan bütünüyle bağımsız biçimde ve her iki organın emir, talimat veremeyeceği, tavsiyede bulunamayacağı çalışma ortamını ifade etmektedir.
Mahrem Alan: insanların çok yakınlarını kabul ettikleri kırkbeş
santimetreye kadar olan uzaklığı kapsayan alan
Mal ayrılığı: eşlerden her birinin, kendi bütün mallarının mülkiyet, yönetim ve yararlanım haklarını kendi ellerinde tuttukları yönetim.
Mal ortaklığı: Mal rejimi sözleşmesinde ortaklığa girecek kişisel malların sınırlandırılmamış olması durumu.
Mal Rejimi: Eşler arasındaki mali ilişkilerin düzenlenme
Malullük: Bir kimsenin bir dış etki, hastalık veya kaza sonucunda çalışma gücünü kısmen veya tamamen yitirmesidir.
Malvarlığı: Bir kişinin hukuki bütünlük oluşturmak üzere sahip ve yükümlü tutulacağı, para ile ölçülen hak ve borçlarının tamamı; mamelek.
Manevi Zarar: Kişinin haysiyetine, vücut tamlığına veya yakınlarına yapılan saldırılar nedeniyle duyduğu bedensel ve ruhsal acı ve üzüntülerdir.
Marka: Endüstride, küçük sanatlarda, tarımda yapılan, hazırlanan, üretilen veya ticarette satışa çıkartılan her çeşit malı başkalarından ayırt etmek için bu mal veya mal üzerine konulmadığı takdirde ambalajlarına konulan ve bu amaçla elverişli bulunan işaretlerdir.
Meclis Araştırması: Belli bir konuda bilgi edinilmek üzere Meclis tarafından gerçekleştirilen inceleme.
Meclis Hükûmeti: Devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin, yasama organında toplandığı ve devlet yönetiminin yasama organınca gerçekleştirildiği hükümet biçimi.
Meclis Soruşturması: Başbakan ya da bakanların görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanmalarını gerektiren bir durum olup olmadığının yasama organınca soruşturulması.
Memnu Haklar: Men edilmiş haklar, yasaklanmış haklar.
Memur: Memurlar, mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen, aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilen kişilerdir.
Memurluktan Çıkarma: Memurun bir daha memurluğa atanmamak üzere memurluktan çıkarılmasıdır.
Men: Yasaklama, durdurma.
Merkez Teşkilatı: Karar alma ve sorumluluğun merkeze ait olduğu, kamu hizmetlerinin tek elde, merkezde toplandığı yönetim modelidir.
Mesaj: Bir şey iletmeyi isteyen kaynağın ürettiği sözel, görsel ve görsel- işitsel semboller.
Meslek etiği: Belirli bir meslek grubunun mesleğe ilişkin olarak oluşturup, koruduğu; meslek üyelerine uymaları gereken ilkeleri gösteren, onları belli bir şekilde davranmaya zorlayan, kişisel eğilimlerini sınırlayan, yetersiz ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan; meslek içi rekabeti düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkeler bütünü.
Meşru: Hukuksal düzene uygun; yasal.
Meşrutî Monarşi: Hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halkoyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimi
Meta-etik: Belli bir ahlâkî anlayışın veya etik kuramın değil, genel olarak ahlâkî yargıların doğası ve doğruluk yanlışlığı hakkında yapılan felsefi düşünme.
Metrukiyet: Bırakılma, terk edilme.
Millet: Geçmişte bir arada yaşamış, hâli hazırda bir arada yaşayan ve gelecekte de bir arada yaşama iradesini gösteren insan topluluğu Miras Ortaklığı: Mirasbırakanın birden fazla külli halef niteliğinde mirasçısının olması halinde, mirasçıların paylaşıma kadar oluşturdukları bu topluluk.
Miras sözleşmesi: Miras mukavelesi; mirasçı atanması, mirasçıların mirastan feragati, muayyen vasiyette bulunulması gibi ölüme bağlı tasarrufları içeren sözleşme.
Mirasbırakan (Muris): Ölmesi, hakkında ölüm karinesinin gerçekleşmesi veya ölümüne denk tutulan gaipliğine karar verilmesiyle terekesi (mirası) mirasçılarına geçen gerçek kişi.
Mirasçı Atama: Terekenin tamamının ya da belirli bir oranının bir kişiye bırakılması. Mirasçılık Belgesi: Mirasçılık sıfatını gösteren belge.
Mirasçı: Miras bırakanın ölüm ile miras bırakana ait hak ve borçların kendisine intikal ettiği kimse.
Mirasın Paylaşılması: Mirasçıların mirasbırakanın ölümü üzerine elbirliği şeklinde malik oldukları terekenin payları oranında kendilerine özgülenmesi yönündeki talepleri.
Mirasın Reddi: Yasal mirasçılar ile iradi mirasçılardan atanmış mirasçıların mirasçı olduklarını öğrendikleri andan itibaren üç ay içinde sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla mirası kabul etmediklerini bildirmeleri.
Mirastan Feragat Sözleşmesi: Mirasbırakan ile mirasçısı arasında yapılan ve mirasçının karşılıksız olarak veya bir karşılık almak suretiyle miras hakkından vazgeçmesini konu alan sözleşme.
Mirastan Yoksunluk: Medeni Kanun ile sayılan sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde, mirasçının miras dışı kalması.
Misli eşya: Sayma, tartma ve ölçme ile değerlendirilebilen eşya; örneğin, buğday, elma gibi.
Misli olmayan eşya: Ferden belirlenen eşya; örneğin, tablo, elbise gibi.
MK: Medeni Kanun'un kısaltması olarak kullanılmıştır.
Monopol: Tekel; çok sayıda alıcılar karşısında tek bir satıcının bulunması durumu.
Muhatap: Karşı taraf; kendisine başvurulacak kimse; kambiyo senedinde
ödemeye yetkili kılınan kimse
Mutlak: Kayıtsız şartsız; yüzde yüz; kesinkes.
Mutlulukçuluk: Yaşamın anlamını mutlulukta bulan, insan eylemlerinin son ereği olarak mutluluğu gören ahlâk öğretisi, mutçuluk.
Muvazaa: Danışıklı işlem; tarafların, üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak konusunda anlaşmaları; muvazaada, başka kimsenin bilmesinin istenmediği anlaşmaya "gizli anlaşma", dışarıya yansıyan anlaşmaya ise "görünürdeki anlaşma" denir.
Mücamele: Karşılıklı olarak iyi muamelede bulunma.Güzel ve hoş geçinme. Mücbir Sebep: idarenin iradesi dışında oluşan, öngörülmesi ve en büyük bir dikkat ve özenle dahi önlenmesi mümkün olmayan ve de bir kamu hizmetinin yürütülmesini imkânsızlaştıran olaylardır.
Mülkiyet: iyelik; maliklik; kişinin bir mal üzerindeki egemenliği.
Mümeyyiz: iyiyi kötüden ayırma yeteneği; sezgin; temyiz gücüne sahip; aklı başında davranış yeteneğinden yoksun olmayan kimse.
Münhasır: ...ye özgü; ...ya mahsus; sınırlanmış; ayrılmış.
Müsteşar: Bakanın emrinde ve ona yardımcı olan müsteşar, meslekten yetişmiş bir kişi olarak bakanlığın en üst düzey kamu görevlisidir.
Müşterek Emanet Usulü: Bir özel kişinin idareyle yaptığı bir sözleşme gereği, gerçekleştirilen hasılat üzerinden bir gelir karşılığında, kar ve zararı idareye ait olmak üzere idare adına kamu hizmetini işletilmesi usulüdür. Müşterek Kararname: ilgili bakanın teklifi, başbakanın onayı ve
Cumhurbaşkanının imzasıyla oluşan kararnamedir.
Müşterek mülkiyet: Paylı mülkiyet; birkaç kişinin bir şeye ortak olarak malik olmaları ve paylarının fiilen bölünmemiş olması durumundaki ortaklık; aksine sözleşme olmadıkça, bütün ortaklar (paydaşlar), ortak malı birlikte yönetirler Mütecaviz: Tecavüz eden.
Mütemmim cüz: Bütünleyici parça; tamamlayıcı parça.
N
Nafaka: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak isteyebileceği para.
Naklen Atama: Memurluk mesleğini düzenleyen kanuna tabi kurumlar arasında, kurumların izni ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya derece yükseltilmesi biçiminde, bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan bir kadroya atanmalarına naklen atama denir.
Nedensellik (İlliyet) Bağı: idarenin zararı tazmin borcunun doğabilmesi için zarar ile idarenin işlem veya eylemi arasında doğrudan doğruya bir neden- sonuç ilişkisinin bulunması gerekliliğini ifade eden kavramdır.
Negatif Statü Hakları: Birey - devlet ilişkisinde, devlete karşı bireye belirli bir özerk alan tanıyan ve devlete, bu alana karışmama yükümlülüğü getiren haklar.
Nesebin reddi: Yasaya göre baba sayılan bir kimsenin, bu babalık karinesini çürütmek için açtığı dava.
Nesep: Soy bağı; hısımlık.
Nihilizm: Bkz. Hiççilik.
Nisbi: Göreli.
Niyet Edilmiş Dil Davranışı: isteyerek, farkında olarak yaptığımız
konuşmalar.
Niza: Çekişme, uyuşmazlık; ihtilâf.
Norm Kadro: Kuruluşun belirlenen amacına ulaşabilmesi için ihtiyaç duyulan personel sayısının nitelikleri itibariyle belirlenmesi, personelin temin edilmesi, muhafazası ve geliştirilmesini içeren bir süreçtir.
Norm: Kurallaşmış ilke; yasa; kanun; mevzuat hükmü; yasal durum; yerleşmiş kural; hukuk emri; standart.
Normatif etik: Etik düşünmenin kurallar koyan, nasıl davranılmasını gerektiğini söyleyen, bir değer anlayışını savunan biçimi.
Normlar Hiyerarşisi: Kurallar sıralaması anlamına gelen normlar
hiyerarşisine göre, kanunların Anayasaya, tüzüklerin kanuna, yönetmeliklerin de kanun ve tüzüklere dayanması gerekir. Alt sırada yer alan bir hukuk kuralının, üstte yer alan kurallara uygun olması ve onlara aykırı düzenlemeler içermemesi gerekir.
Nosyon: Kavram; mefhum; genel fikir; bir konu hakkında temel (genel) bilgi.
Noter: Sözleşme, belgit ve diğer belgeleri doğrudan doğruya yasalarıyla istenilen biçimde düzenleyerek onaylayan ve bunların tıpkılarını yanında saklayan ve bu işleri yapmak üzere devletçe yetkilendirilen kişi.
Nüfuz: Söz geçirme, güçlü olma, erk.
Objektif Sorumluluk: idarenin bazı tutum ve davranışların dan
kaynaklanan zararların, idarenin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın karşılanması yoluna gidilmesidir.
Objektif: Tarafsız; yansız; herhangi bir şeyin etkisinde kalmaksızın. Olağanüstü Hal: Belli sebeplerin ortaya çıkması halinde, temel hak ve özgürlüklerin geçici olarak, kısmen ya da tamamen durdurulmasına, vatandaşlar için para, mal ve çalışma
yükümlülükleri getirilmesine olanak sağlayan olağanüstü yönetim usulüdür.
Olan hukuk: Mevzu hukuk; müsbet hukuk; belli bir zamanda bir ülkede yürürlükte bulunan hukuk kurallarının tümü; de lege lata.
Olması gereken hukuk: belli bir ülkede yürürlükte bulunan hukuk kurallarının (yasaların) daha iyi düzenlenebilmesi için yapılması önerilen hukuk; ideal hukuk; rasyonel hukuk; de lege ferenda.
Ombudsman: Kamu denetçisi de denilen ombudsman, hizmetten
yararlananlar tarafından idarenin işlem ve eylemlerine karşı yapılan şikayetleri kabul eden, idarenin hukuka uygun hareket etmesini, siyasal denetim mekanizmalarını ve kamuoyunu harekete geçirmek suretiyle sağlayan kurumdur.
Ombudsman: Parlâmento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmî makamların keyfî ve yasadışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi ve kurum, kamu denetçisi.
O
Orantılılık İlkesi: Kolluk önlemleriyle amaçlanan hedef ile bu hedefe ulaşmak için kullanılan araçlar arasında bir oran olmasını ifade eden ilkeye orantılılık ilkesi denir. Bu ilkeye göre, uygulanacak yaptırım ihlalin ağırlığı ile orantılı olmalıdır.
Organizasyon-Örgüt: Ortak bir amacı ya da eylemi gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik.
Orta Malları: Herkesin veya halkın bir kısmının doğrudan kullanımına veya yararlanmasına özgülenmiş olan mallardır.
Oturma Hakkı: Başkasına ait bir evde veya evin bağımsız bir bölümünde oturma hakkı sağlayan sınırlı ayni hak.
Ö
Ödeme Emri: Kamu alacağını vaktinde ödemeyenlerden, borçlarını yedi gün içinde ödemelerinin veya mal bildiriminde bulunmalarının idare tarafından istenmesine ödeme emri denir.
Ödev etiği: Kişilerin bazı kuralları sonuçları ne olursa olsun uygulamasının ahlâken ödevleri olduğunu söyleyen etik kuram.
Öğreti: Doktrin; bilim adamlarının görüşleri; bilimsel karar.
Ölçülülük İlkesi: Demokratik toplum düzeni ve hukuk devleti ilkelerinin uzantısı olan ölçülülük ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında kullanılan araçların sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli ve araç-amaç ilişkisinin orantılı olmasını ifade etmektedir. Ölçülülük İlkesi: Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında kullanılan araçların sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli, gerekli ve araç - amaç ilişkisinin orantılı olması.
Ölüme Bağlı İşlemler: işlemi yapanın ölümü üzerine hüküm ve sonuç doğuran işlemler.
Ölüme Bağlı Tasarruf: Bir kimsenin ölümünden sonra yapılmasını istediği hususları bir hukuki işlem ile bildirmesi
Öncelikle Görüşme: Meclis gündemindeki tasarı ve tekliflerin diğer işlere göre öncelik alarak görüşülmesi.
Öngörülebilirlik: Kamu yönetiminin karar, eylem ve işlemlerinin etkilerinin kişiler tarafından önceden bilinebilirliği.
Öngörülmezlik (imprevision) İlkesi: Sözleşmenin taraflarının iradesinden bağımsız olarak ortaya çıkan, sözleşmenin yapıldığı zamanda öngörülemeyen olaylar sebebiyle, sözleşmecinin olağandışı şekilde ağırlaşan yükünün bir kısmının idare tarafından karşılanmasını ifade eden ilkedir.
Örtülü İletişim: Kişinin benlik rollerinden birini çok açık bir şekilde sergilemesine karşın aslında bunu gizlediği farklı bir amaçla ile yaptığı iletişim türü.
Özel Hukuk Tüzel Kişileri: Özel hukuk alanında bir hukuki işlem ile kurulmuş olan tüzel kişiler.
Özel hukuk: Kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır.
Özel Hukukta Kusura Dayanan Sorumluluk: Kasıt, ihmal ve kayıtsızlık ya da tedbirsizlik gibi nedenlerle zararlı bir eylemde bulunan kimse, bu davranışından dolayı sorumludur. Buna kusura dayanan sorumluluk denir. Özel İdarî Kolluk: Genel idarî kolluk dışında kalan ve özel yasalarına göre kurulan ve belirli görevleri olan kolluk kuvvetleri olarak tanımlanmaktadır. Özel: Devlete değil kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı.
Özelleştirme: İktisadî, malî, hukukî, sosyal ve siyasal nedenlerle milli ekonomi içerisinde kamu kesimi faaliyetlerinin sınırlandırılmasına veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan uygulamalar bütünüdür. Özerklik: Yönetim bakımından dış denetimden bağımsız olma; otonomi; bir kurumun kendi kendini yönetmesi
Özgürlük: Kişilerin herhangi bir baskı altında olmaksızın, serbestçe bir şeyi yapma/yapmama ya da belli bir yönde davranıp/davranmama biçiminde eylemde bulunabilme iktidarlarını ifade etmektedir.
Özgüven: Kendimizi irdelememiz ve yeteneklerimizi, arzularımızı
gerçekleştirebileceğimiz konusunda kendimize güvenmemizdir.
Özlük Dosyası: Memurların başarı derecelerinin ölçülmesi amacıyla, her türlü durumlarının işlendiği dosyadıÖznel İşlem: Belirli bir kişiye nesneye veya olaya özgü olarak yapılan ve bir benzeri bulunmayan bir durum oluşturan işlemlere öznel işlem denir. Öznelcilik: Ahlâkî yargıların kişilerin duygularına bağlı olduğu, salt o kişiye ait olması nedeniyle doğru veya yanlış olamayacağını söyleyen meta-etik kuram, sübjektivizm.
P
Parantel Sistemi: Yasal mirasçılığın belirlenmesinde kuşakların birbirini takip etmesi esasına dayanan sistem.
Parlamenter Hükûmet Sistemi: Yumuşak erkler ayrılığına dayanan ve yasama ile yürütmenin işbirliği içinde bulunduğu bir hükümet sistemi olan parlamenter sistem, yürütmenin yasamadan kaynaklandığı ve onun güvenine dayandığı anayasal bir demokrasi biçimidir.
Parlâmenter Hükûmet Sistemi: Yumuşak erkler ayrılığına dayanan ve yasama ile yürütmenin işbirliği içinde bulunduğu, yürütmenin yasamadan kaynaklandığı ve ona karşı sorumlu olduğu anayasal bir demokrasi biçimi. Parlâmento: Halka ait olan egemenliğin temsilcileri aracılığıyla kullanıldığı demokratik ülkelerde yasama organına verilen genel ad.
Pasif Dinleme: Dikkatli bir sessizliği ve çok az tepki göstermeyi gerektiren, en basit dinleme türü.
Patent: ihtira beratı; bulgu belgesi; buluş; icat sahibine, icat ettiği şey üzerinde ticari kullanma hakkı veren ve devlet tarafından tanınan hukuksal durum (belge); tekniğin bilinen durumu aşan ve sanayiye uygulanabilir buluşlar, patent verilerek korunur.
Paylı Mülkiyet: Birden çok kişinin bir eşyadaki mülkiyet hakkına paylı olarak sahip olması.
Pazarlık Yöntemi: Açık ihale veya belli istekliler arasında ihale yöntemi ile yapılan ihale sonucunda teklif çıkmaması; savunma ve güvenlikle ilgili özel durumların ortaya çıkması üzerine ihalenin acil olarak yapılmasının zorunlu olması gibi durumlarda uygulanan bir yöntemdir.
Planlama: Belli bir andan daha ileriye doğru düşünülen, tasarlanan bir düşünce biçimidir. Olabilirlikleri, olasılıkları irdeleme, karşılaştırma faaliyeti, birey ve topluluklar ile çevre arasında düzenli ilişkiler kurulmasını sağlamaya yönelik çalışmaların toplamıdır.
Poliçe: Kıymetli evrak türlerinden biri; bir senedin poliçe sayılabilmesi için Ticaret yasasının aradığı koşulların bulunması gerekir; bu koşullar, senet metninde poliçe kelimesi, belli bir meblağın ödenmesi konusunda kayıtsız şartsız havale, muhatabın (ödeyecek olanın) adı soyadı, vade, ödeme yeri, ödenecek kişinin adı soyadı, keşide tarihi, keşide yeri ve keşidecinin imzası. Pozitif hukuk: Belli bir zamanda toplumu düzenleyen yaptırımlı kurallar. Pozitif Statü Hakları: Devlete, bireyler için olumlu bir davranışta bulunma yükümlülüğü getiren haklar.
P
Pratik akıl: Aklın eylemle ilgili düşünmeyi gerçekleştiren, ne yapılması gerektiğine karar veren yönü.
Pratik: Uygulama; çabuk başarıya götüren; güçlükleri basit ve çabucak çözebilen.
Prim: Değer payı; sigorta için verilen ücret; işe özendirmek için verilen ödül; iki değer arasındaki değişiklik; göz yumma.
R
Rachat: idarenin imtiyaz sahibinin hiçbir kusuru olmasa dahi, hizmet ve kamu yararının gerektirmesi nedeniyle, sözleşmeyi tek yanlı feshettiğinde, imtiyaz sahibinin zararını tamamen gidermek zorunda olmasıdır.
Re'sen İcra: idarenin bazı durumlarda uygulayabildiği, kendiliğinden davranarak kamu düzenini tehdit eden eylemleri önlemek ve bozulanı geri getirmek yetkisidir.
Re'sen: Kendiliğinden.
Referandum: Halk oylaması
Reform: Islahat; yeniden şekillenme; daha iyi hale getirme; bir hususu daha iyi duruma getirmek işi; mevcut yapısal düzen içerisinde kalarak; siyasal/ekonomik/toplumsal değişiklikler yapma.
Rehin: Rehnedilmiş mal; bir edimin teminatı olarak alacaklı lehine tesis edilen (mülkiyetten gayri) bir ayni hak; bir borcun yerine getirilmemesi halinde, alacaklının alacaklarının teminatı olmak üzere (yani, alacaklının paraya çevirtme hakkına sahip olarak) alacaklı lehine verilen taşınır, taşınmaz mal güvencesi; sağlanca.
Rekabet Kurumu: Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre kurulan, mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir reka bet ortamı içinde oluşmasını ve gelişmesini sağlamak ve kendi kuruluş yasasının uygulanmasını gözetmekle kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine sahip, özerk ve faaliyet konuları açısından düzenleyici ve denetleyici bir kamu kurumudur. Rekabet: Mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilmesini sağlayan yarış.
Resepsiyon: Kabul, kabul etme.
Resmî Gazete: Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin çıkartmış olduğu, genellikle yasaların, anlaşmaların, bazı yüksek mahkeme kararlarının, çeşitli hukuk kuralları ile bazı resmî ilânların yayınlandığı yayın organı.
Resmi Senet: Resmi bir makam veya kişinin katılımı ile düzenlenen senet. Resmi Vasiyetname: iki tanığın katılmasıyla resmi memur tarafından düzenlenen vasiyetname.
Reşit: Rüşt yaşını doldurmuş; ergin; onsekiz yaşını dolduran veya onsekiz yaşını doldurmamasına rağmen evlenen veya yasal olarak erginliğine (reşit kılınmasına) mahkemece karar verilen kişi.
Riayet: Uyma; saygı.
Risk Sorumluluğu: idarenin, hiçbir kusuru olmasa dahi, yürüttüğü riskli faaliyetler veya kullandığı tehlikeli araçlar nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumlu olmasını öngören bir kusursuz sorumluluk türüdür.
Rol Belirsizliği: Bireyin, nelere ve kimlere karşı sorumlu olduğunun tam olarak belirlenememesi.
Rölativizm: Bkz. Görelilikçilik.
Ruhsat Yöntemi: Ruhsat, idarenin tek yanlı irade açıklamasıyla oluşturduğu bir idarî işlemdir. Toplumun genel ve ortak ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olan bazı hizmetler, idareden alınan ruhsatlarla özel hukuk kişilerince yürütülür. Hizmetin yürütülme koşulları, ruhsat ile belirlenir. Ruhsatiye: Özel sektör girişimcisinin, kamu düzenini, sağlığını ve
güvenliğini yakından ilgilendiren bir faaliyette bulunmak amacıyla ruhsat (izin) almak için idareye başvurduğu sırada alınan paraya ruhsatiye denir.
Rücu Hakkı: Bir kimsenin, asıl borçlunun yerine alacaklısına ödediği şeyi asıl borçludan istemeye hakkı olmasıdır.
Rüşvet: Kamu görevlisinin yapmaması gereken bir işi yapmak için menfaat sağlaması.
S
Sağlararası Hukuksal İşlemler: işlemi yapanların sağlığında hüküm ve sonuç doğuran işlemler.
Sahipsiz Mallar: Sahipsiz mallar, doğrudan doğruya herkesin ortak yararlanmasına doğal nitelikleri gereği açık olan mallardır.
Sakat İşlemler: Hukuki değerini etkileyecek eksiklikleri bulunan işlemlere sakat işlemler denir.
Saklı Pay (Mahfuz Hisse): Mirasbırakanın iradesiyle bertaraf edilemeyen pay.
Saklı Paylı Mirasçı: Mirasçılıkları mirasbırakanın iradesiyle bertaraf edilemeyen yasal mirasçı.
Savunma Hakkı: Savunma, disiplin soruşturmasında memura anayasal bir hak olarak tanınmıştır (AY m. 129/2).Devlet Memurları Kanunu'nun 130. maddesinde de devlet memuru hakkında savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği ifade edilmektedir.
Savunma: Sanığın, üstüne atılan suçtan dolayı yargılıkta, bütün haklarını kullanarak gerekli gördüğü ve yasalı biçimde kendini koruması; müdafaa. Saydamlık: Devletin; hedeflerini, bu hedeflere ulaşmak için hayata geçirdiği politikaları ve bu politikaların yarattığı sonuçları izlemek için gerekli olan bilgiyi düzenli, anlaşılabilir, tutarlı ve güvenilir bir biçimde sunması.
Saydamlık: Kamu yönetiminde hedeflere ulaşmak için kullanılan bilginin güvenilir ve geçerli olması; yürütülen çalışmalara ve politikalara ilişkin bilgileri almak, kullanmak, sınamak ya da değerlendirmek isteyenlere açıklık.
Sayıştay: Genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap işlemlerini kesin hükme bağlamak ve yasalarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevli Anayasal kuruluştur.
Sebepsiz zenginleşme: Haksız iktisap; bir kimsenin, haklı bir neden olmaksızın diğer bir kimse zararına kazanımda (iktisapta) bulunması.
Seçici Algı: insanların kendilerine ulaşan mesajların tümünü değil bunların arasından bazılarını seçerek algılamaları.
Seçici Dinleme: Konuşanın söylediklerinden yalnızca kendi ilgilendiklerini dinleme durumu.
Semen: Satış parası; satım sözleşmesinde, satanın mal teslimine karşılık olarak ödenecek para.
Sendika: işçi veya işverenlerin çalışma hayatlarındaki ortak iktisadi, sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla tüzel kişiliğe sahip olarak kurulan kuruluş.
Senedi ittifak: Osmanlı imparatorluğunda, âyana bir çeşit direnme hakkı tanıyan ve padişahın iktidarını sınırlayıcı niteliği bulunan önemli bir anayasal belge.
Senet: Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit.
Serbestlik İlkesi: Memur olmanın kişinin isteğine bağlı olması, hiç kimsenin isteği dışında memur olmaya zorlanamamasıdır.
Sermaye: Anapara; anamal; kapital.
Ses Tonu: Sesin hızı, şiddeti, hangi sözcüklerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler.
Sezgicilik: Temel ahlâkî ilkelerin ve değerlerin bilgisinin sezgi yoluyla bilinebileceğini ve kanıtlanmak için başka bir araca gerek olmadığını söyleyen meta-etik kuram.
Sihri hısımlık: Dünür hısımlığı; eşlerden her birinin kan hısımları ötekinin, aynı (özdeş) dereceden, dünür hısımları olur; dünür hısımlığı bunu doğuran evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmaz.
Sıkıyönetim: Olağanüstü halin ilanını gerektiren sebeplerden daha ağır durumların ortaya çıkmasıyla ilan olunan, geçici olarak temel hak ve özgürlüklerin kısmen ya da tamamen durdurulmasına veya Anayasa'da öngörülen güvencelere aykırı önlemler alınmasına olanak tanıyan ve kolluk yetkilerinin askerî makamlara geçmesine yol açan bir olağanüstü yönetim usulüdür.
Sınıflandırma: Devlet memurlarını görevlerinin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara ayırmaktır.
Sicil Amirleri: Sicil raporlarını düzenleyen kişiler memurların sicil amirleridir. Her kurumda sicil üstleri Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınmak suretiyle çıkarılacak özel yönetmeliklerle belirlenmektedir. Kurumların taşra teşkilatlarında bulunan memurların sicil amirleri, vali ve kaymakamlardır.
Sicil: Kütük; bazı konular veya kişiler hakkında tutulan ve o konu ile ilgili bilgileri ve belgeleri içeren kütük
Silahların eşitliği: Mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülük açısından tarafların eşit imkânlara sahip olması.
Simge: iletişimde iletilecek mesajın oluşturulmasında kullanılan işaretler, semboller ve jestler.
Sivil Toplum Örgütü: Sivil toplum örgütü; devlet teşkilatı içinde yer almayan, kendi idarî ve malî bağımsızlığı olan, kamu yararına hizmet verdiği Bakanlar Kurulu kararı ile tespit edilen ve kar amacı gütmeyen hükmî şahsiyeti haiz kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır.
Siyasi Polis: Devletin milli güvenliğin korunması için giriştiği gizli polis faaliyetleridir.
Somut Norm Denetimi: Bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının, o davada kullanılacak hukuk normunun anayasaya uygun olup olmamasına bağlı olması hâlinde yapılan denetim.
Sonuç odaklılık: Kamu personelinin karar ve eylemlerinde, belirlenmiş hedeflerin gerçekleştirilmesini gözetmeleri.
Sonuççuluk: Bir eylemin ahlâkî açıdan doğruluğunun, eylemin sonuçlarına bakılarak belirlenmesi gerektiğini söyleyen etik kuramlara verilen isim.
Soru: Hükümet adına sözlü ya da yazılı olarak yanıtlanmak üzere başbakandan ya da ilgili bakandan bilgi istenmesi.
Sosyal Alan: Toplantılarda, davetlerde, birbirlerini az tanıyanlar arasında yaratılan bir metre ile iki buçuk metreye kadar olan alan.
Sosyal devlet: Ekonomik ve sosyal alanlarda bireylere sosyal güvenlik ve adalet sağlayıcı politikalar üreten devlet modeli; yurttaşların toplumsal (sosyal) durumlarıyla, refahlarıyla ilgilenen ve yurttaşlara asgari bir yaşam düzeyi sağlayan devlet
Sosyal Devlet: Toplumsal barışı ve adaleti sağlamak amacıyla devletin toplumsal ve ekonomik yaşama etkin biçimde karışmasını gerekli ve meşru gören devlet anlayışı.
Sosyal Devlet: Vatandaşların toplumsal halleriyle, refahlarıyla ilgilenen ve vatandaşlara asgarî bir yaşam düzeyi sağlamakla kendini görevli kılan devlettir.
Sosyal Etkileşim: Gönderici ve alıcı arasında zaman ve mekân birliğinin bulunması durumundaki iletişim şekli.
Sosyal güvenlik: Sosyal sigorta, sosyal yardım vb. araçlarla halkın sosyal durumunu güvence altına alma.
Sosyalist devlet: Üretim araçlarının, insanların birbirini sömürmesini önlemek amacıyla kamulaştırıldığı ve emekçilerin (proleteryanın) yönetimde bulunduğu devlet biçimi.
Soyadı: Bir kimseyi diğer aile fertlerinden ayırmaya yarayan ve soydan soya geçen bir kelime.
Soybağı: Birbirlerinin soyundan gelen iki kişi arasındaki bağ.
Soybağı: Çocuk ile ana babası arasındaki hısımlık ilişkisi; nesep.
Soyut Norm Denetimi: Anayasada belirtilen bazı organların bir kanun aleyhinde doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açmalarıyla gerçekleştirilen denetim.
Sözel: Sözle ilgili, söze dayanan.
Sözleşme özgürlüğü (sözleşme özgürlüğü): Akit serbestisi; kişilerin bir sözleşmeyi yapmak zorunda olmamaları; sözleşmenin karşı tarafını serbestçe seçme; sözleşmenin içeriğini serbestçe belirleme ve yapılan sözleşmeyi karşılıklı olarak anlaşarak serbestçe ortadan kaldırma özgürlüğü.
Sözleşme: iki ya da daha çok kişinin bir şeyi yapmak ya da yapmamak üzere aralarında anlaşmalarını dile getiren bağlayıcı uzlaşma; akit. Sözleşmeli Personel: Özel bir meslek bilgisine ve uzmanlığa gerek gösteren, geçici işlerde ve zorunlu durumlara özgü olmak üzere kullanılan kamu personelidir.
Sözlü İletişim: Kaynak ve alıcı arasındaki konuşmanın her türü.
Sözlü Vasiyet: Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazısı vasiyetname yapamayacak durumda olması halinde son arzularını iki tanığa anlatması ve onlarında vasiyetcinin beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları oluşan vasiyetname türü.
Statü: Bir toplumsal sistem içerisinde bireyin elde ettiği yer.
Statü: Durum; hal; bir kimsenin durumu.
Stres: Organizma için olumsuz, sağlığı bozan bir durum.
Subjektif: Öznel, objektif karşıtı.
Suç: Cezaî yaptırıma bağlanmış hukuka aykırılıklardır.
Suç: Hukuk kurallarının yasakladığı ve yapılmasına veya yapılmamasına cezai yaptırım (müeyyide) bağladığı eylem.
Susma hakkı: Ceza davalarında sanığın kendi mahkûmiyetine yardımcı olmaya, kendi aleyhine beyanda bulunmaya veya delil vermeye zorlanmama hakkı.
Sübjektivizm: bkz. Öznelcilik.
Sükna hakkı: Oturma hakkı; bir evde veya evin bir bölümünde oturma hakkı veren kişiye bağlı bir irtifak hakkı.
Süreç: Bir olayın düzenli olarak ve birbirini izleyen değişimlerle gelişmesi, başka bir olaya dönüşmesi.
Sürekli gelişim: Kamu kurum ve kuruluşlarında yapı, kaynak, süreç ve sonuçların, bir bütün olarak yönetimin sürekli ve sistematik olarak izlenmesi ve iyileştirilmesi.
Ş
Şahsi Kusur: Kamu görevlisinin görevle ilişkisi olmayan veya dolaylı biçimde görevle ilişkisi olan kusurlarına kişisel kusur, hizmetten ayrılabilen kusur veya şahsî kusur denmektedir.
Şart İşlem: Bir kişi, nesne ya da olaya ilişkin olarak yapılan genel bir hukuksal durumdan bir diğer hukuksal duruma geçme, hukuksal bir durumun içinde bulunma veya ondan çıkma sonucunu doğuran işlemlerdir. Şart: Koşul; sınırlama; kayıt; bir hukuksal işlemin hükümlerinin, gelecekte ortaya çıkacak ve gerçekleşmesi şüpheli bulunan bir olaya bağlanması.
Şekli Anlamda Ölüme Bağlı Tasarruflar: Kişinin son isteklerini
açıklayabileceği kalıp.
Şerefiye: Yerel yönetimlerin yerine getirdiği yol, köprü, park, yeşillendirme gibi bayındırlık kamu hizmetleri nedeniyle, taşınmaz mallarının değeri artan ya da arttığı varsayılan yerleşim sahiplerinden bu hizmetlerin bir bölümüne katılımlarını sağlamak amacıyla alınan paradır.
Şerh: Kişisel hakların, devir (temlik) sınırlamalarının ve geçici tescilin, tapu kütüğüne yazılmasını gösteren terim.
Şey: Eşya
Şikâyet: Bir kişinin kendisine karşı yapılan işlem veya eylemlerden, tutum ve davranışlardan dolayı, yetkili makamlara sözle veya yazılı olarak yakınmayı içermektedir.
Şufa: Önalım hakkı; önalım, öncelikli alım; bir malın satılığa çıkarıldığında herkesten önce alabilme ayrıcalığı.
Şûra: Meclis; kurul; heyet; konuşma yeri; danışma meclisi.
T
Taahhüt: Yüklenme; üstlenme; kendi nam ve hesabına, bir gerçek kişiye veya tüzel kişiye karşı, sözleşmeli veya sözleşmesiz bir işin yapılmasının veya bir şeyin tesliminin yükümlenilmesidir.
Tabii hukuk: ideal hukuk; doğal hukuk; belli bir zamanda ve belli bir ülkede, gereksinmeleri ve insan duygularını en iyi tatmin eden hukuk. Tabiiyet: Uyrukluk, vatandaşlık; yurttaşlık; kişileri ve şeyleri devlete bağlayan siyasal ve hukuki bağ.
Tahakkuk: Gerçekleştirme; gerçekleşme; bir mal veya hizmet karşılığında devletin borcunun hesaplanması; bir gelir veya giderin kesin miktarının belirlenmesi işlemi.
Tahakkuk: Tahakkuk, tarh edilen kamusal alacak miktarına ilişkin yetkili memurun icraî (yürütülebilir) kararını ifade eder.
Tahkim: Tahkim, tarafların aralarındaki mevcut veya muhtemel bir uyuşmazlığın hakemlerce çözümlenmesi için yaptıkları bir anlaşmadır. Devlet tarafından denetlenen, kararları kesin hüküm oluşturan ve tıpkı mahkeme kararları gibi icra edilebilen özel bir yargı faaliyetidir.
Tahliye: Boşaltma; salıverme; serbest bırakma.
Tahsis (Özgüleme): Devletin özel mülkiyetindeki bir malın, orta malı veya hizmet malı haline getirilmesi ya da bir kamusal malın, bir kamusal mal kümesinden diğerine geçirilmesi işlemidir.
Tahsis: Tasfiye işlemleri tamamlandıktan sonra, eğer kalırsa, kalan safi malvarlığının gereğince, tüzel kişinin sona erme şekline özgülenmesi.
Tahvil: Kamu ve özel kesim tarafından değişken veya sabit faizli, kupon ödemeli ya da iskontolu olarak çıkarılan bir yıldan uzun vadeli borç senedi. Takdir Yetkisi: Hukuk kurallarının idareye belli bir yönde hareket etmesi konusunda emir, yetki ve görev vermediği durumlarda, idarenin takdir yetkisinin olduğu kabul edilmektedir.
Taksir: Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumudur.
Talep: Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, isteme; istek.
Tam Yargı Davaları: Tam yargı davaları, İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/b.maddesinde, idarî eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır. Tam Yargı Davası: Tam yargı davası, medeni usul hukukundaki edim davası niteliğinde bir davadır. Bu dava türü ile idare hukuku alanında ihlal edilmiş bir hakkın yerine getirilmesi veya uğranılan zararın giderilmesi sağlanır. Tanıma: Kanunun aradığı şekiller çerçevesinde bir çocuğun kendisinden olduğunun baba tarafından ilgili makamlara açıklanması.
Tanıma: Yönetimin karar almada bilgi eksikliğini giderme, çevreyi tanıma, halkın kimi konulardaki düşünceleri ile birlikte beklentilerini öğrenmekle ilgili faaliyetler.
Tanıtma: Kamunun genel olarak bilgilendirilmesini, kararların
açıklanmasını, halkın bilgi eksikliğinin giderilmesine yönelik uygulamalar. Tapu sicili: Tapu kütüğü; taşınmaz mallar üzerindeki hakların durumunu gösteren kütük.
Taraf: Bir hukuki işleme yan olan kişi; yargılamada, davacı veya davalı durumunda bulunan kişi.
Tarh: Vergi alacağının, ilgili vergi kanunlarında gösterilen matrah ve oranlar üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idarî bir işlemdir.
Tarh: Vergi dairesi tarafından vergi matrahı üzerinden vergi hesaplanması. Tasarruf Edilebilir Kısım (Tasarruf Nisabı): Mirasbırakanın mirasçının saklı payı dışında kalan ve üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabileceği kısım. Tasarruf işlemi: Bir kimsenin malvarlığının aktifinde var olan haklarda, bir başka kimse yararına almayı, değişmeyi veya sınırlamayı gerektiren işlemi. Tasfiye: Arıtma, Ayıklama.
Taşra Teşkilatı: Taşra teşkilatı, merkezi idarenin ülkenin her noktasını kapsayan örgütleridir.
Tazmin etme: Ödeme; zararını giderme; zararını ödeme.
Tazminat: Zarar ödemeler.
TCK: Türk Ceza Kanunu'nun kısaltması olarak kullanılmıştır.
Tebliğ: Bildirim; yazılı bildirim.
Tehlike İlkesi: Özel kanunlarda düzenlenen ve bazı davranış ve faaliyetlerin yalnızca varlığı veya yapılmalarının, başkaları için tehlike göstermesinden doğan kusursuz sorumluluk esasıdır.
Tek Taraşı Hukuki İşlem: Bir kişinin irade açıklaması ile kurulan hukuksal işlem.
Telif hakkı:Yazar hakkı.
Tellal: Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimse, çağırtmaç.
Temelcilik: Bir ahlâk sisteminin bazı temel apaçık hakikatlerle
gerekçelendirilebileceğini söyleyen meta-etik kuram.
Teminat: Teminat, bir borcun yerine getirilmemesi durumunda hak sahibinin uğrayacağı zararın karşılanması için verilen güvencelerdir.
Temlik: Devir.
Temyiz gücü: Ayırt etme gücü.
Temyiz: ilk derece mahkemesinin kanuna aykırı karar vermesi, yetkili olmaması, yargılama yöntemine aykırı karar vermesi gibi durumlarda, kararın bozulması için yüksek dereceli mahkemeye başvurulması yöntemidir.
Tenkis Davası: Saklı paylı mirasçılar tarafından açılan mirasbırakanın saklı payı ihlal eden tasarruflarının hukuken geçersiz kılınmasını konu alan dava. Teorik akıl: Aklın, nesne ve olgular hakkında neye inanılması gerektiğiyle ilgili yapılan düşünmeyi gerçekleştiren yönü.
Teorik:Teoriyle ilgili; kuramsal; nazarî.
Tereke: Miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; mirasçılara kalan malvarlığı.
Tereke: Miras bırakanın ölmesi veya ölümüne denk tutulan gaipliğine karar verilmesiyle mirasçılarına geçen ve parayla ölçülebilen bütün hak ve borçları ile hukuki ilişkilerinin tümü.
Tersine İşlem: Bir idarî işlemi yapmaya yetkili organ veya kamu görevlisi, eğer yasal bir düzenleme yoksa kural olarak o işlemin tersini yapmaya da yetkilidir.
Tescil: Bir eşya üzerindeki ayni hakların devlet tarafından tutulan resmi sicile yazılması.
Tescil: Tapu kütüğündeki taşınmaz mala ait sayfaya, o taşınmaz üzerindeki ayni hakların yazılması.
Teşri: Yasama; yasa koyma.
TK: Ticaret Kanunu'nun kısaltması
Toplum Yönelimli Polislik: Polis ve halk arasındaki iki yönlü iletişimi kolaylaştıran yeni bir yapılanma.
Totaliter rejim: Totaliter şekilde yönetilen devlet idaresi; bireye ve özel teşebbüse hemen hemen hiç yer vermeyen ve bütün yetkilerin mutlak olarak devlete verildiği yönetim sistemi.
Trampa yoluyla Kamulaştırma: Malikin kabul etmesi halinde,
kamulaştırılan taşınmaz malın bedeli yerine, idarenin kamu hizmetlerine tahsis edilmemiş olan taşınmaz mallarından, bu bedeli kısmen veya tamamen karşılayacak miktarının verilmesine "trampa yoluyla
kamulaştırma" denilmektedir.
Trampa: Bir hak veya bir malın başka bir hak veya mal ile değiştirilmesini amaçlayan sözleşmedir.
Tröst: Büyük teşebbüslerin aralarındaki rekabeti azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak, en üst kazancı elde etmek amacıyla görünüşte hukuki bağımsızlıklarını korudukları ve ancak bir elden yönetme ve kontrol etme olanağına sahip oldukları birlik çeşidi.
Tutarlılıkçılık: Bir ahlâk sisteminin, sistemi kuran önermelerin birbirleriyle tutarlı olmaları durumunda gerekçelendirilebileceğini söyleyen meta-etik kuram.
Tüzel Kişi: Hukuk düzeni tarafından kendilerine kişilik tanınmış mal veya kişi toplulukları.
Tüzük: Bir kanunun uygulanmasını göstermek ve emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay'ın incelemesinden geçirilmek şartıyla bakanlar kurulu tarafından çıkarılan yazılı hukuk kuralları.
Tüzük: Bir kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanuna aykırı olmamak şartıyla ve Danıştay'ın incelemesinden geçirilerek Bakanlar Kurulunca çıkarılan yazılı hukuk ku ralla rıdır.
Tüzük: Yasaların bazı maddelerini ya da hükümlerini açıklamak amacıyla düzenlenen, Danıştay’ın incelenmesinden geçtikten sonra Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile yürürlüğe konulan hukuk kaynağı.
Umuma yönelik: Umumi; genel; kamu ile ilgili; ammeyle alâkalı.
Usulde Paralellik İlkesi: İdarî işlemin yapılması sırasında izlenen şekil ve usul kurallarının o işlemin değiştirilmesi veya kaldırılması sırasında da izlenmesi ilkesidir.
• •
U-Ü
Uyarma: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.
Uyruk: Bir devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olma durumu.
Uyrukluk: Tabiiyet; vatandaşlık; yurttaşlık; kişileri ve şeyleri devlete bağlayan siyasal ve hukuki bağ.
Uyuşmazlık mahkemesi: Adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili olan bağımsız yüksek mahkeme.
Uyuşmazlık: Niza; ihtilâf; çekişme; dava; kavga.
Uzlaşma Komisyonu: Kamulaştırtacak taşınmaz mal, kaynak veya irtifakın bedeli belirlendikten sonra idare, taşınmaz sahibiyle anlaşma, pazarlık veya trampa yoluyla bunları satın almak zorundadır. idare bu isteğini malike bildirdikten sonra, malikle yapılacak pazarlığı yürütecek komisyona, uzlaşma komisyonu denilmektedir.
u
Ücret: Aslî görevleri dışında ve buna ek olarak belli bir kadro işgal etmeden yerine getirilen bir görev karşılığında ödenen paradır.
Ülke: Devletin öğelerinden birisi olup, kara, deniz, su ve havadan oluşan yeryüzü parçası.
Üniter Devlet: Devletin, ülke, millet ve egemenlik unsurları ile yasama, yürütme ve yargı organları bakımından teklik özelliği gösteren devlet şekli. Üniversite: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.
V
Vakıf: Kazanç paylaşma amacı gütmeyen mal topluluğu niteliğindeki özel hukuk tüzel kişisi.
Vakıf: Tesis; başlı başına bir varlığı bulunmak üzere bir malın belirli bir amaca özgülenmesi (tahsisi); bir topluluk veya bir kimse tarafından belirli bir amacın gerçekleştirilmesi için belli koşullar ve resmi yolla tahsis edilen mal ve para varlığı.
Varsayım: Olgular arasında neden-sonuç ilişkisi kuran ve gözlem yoluyla sınanacak olan öngörü.
Vasi: Vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle amacıyla atanan kişi.
Vasiyet: Mirasbırakanın mirası üzerinde tek taraşı iradesiyle tasarrufta bulunmasını sağlayan şekle bağlı ölüme bağlı tasarruf.
Vatandaş odaklılık: Kamu hizmetlerinin sunum tarzı ve hedeflerinin belirlenmesinde vatandaşların ihtiyaç ve memnuniyetinin esas alınması. Vatandaşlık: Bir gerçek kişiyi devletle bağlayan hukuki bağ.
Vefâ hakkı: Geri alım hakkı; hak sahibine, sattığı şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında tekrar kendisine devrini, tek taraşı bir irade beyanı ile isteme yetkisi veren hak

Vekalet: Vekillik; bir kişinin kendi adına iş yapabilmesi için yetki verilmesi. Velayet: Egelik; velilik; otorite.
Velayet: Küçük veya ergin kısıtlıların gerek kendilerine ve gerekse mallarına özen gösterilmesi ve onların temsil edilebilmesi için kanunen ana ve babaya yüklenen yükümlülükler ve verilen yetki ile haklar.
Vergi: Kamu giderlerini karşılamak amacıyla devletin veya devletin yetkilendirdiği diğer kamu tüzel kişilerinin, hukuki zorunluluk altında, yasayla belirtilen kurallara göre ve karşılıksız olarak gerçek ve tüzel kişilerin gelir ve malları üzerinden nakdi ya da aynî olarak aldıkları pay.
Vergi: Vergi, kamu ihtiyaçlarını karşılamak için devletin ve yasaların verdiği yetki çerçevesinde devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin, bireylerin malvarlığı üzerinden siyasal zorlama ile ve karşılıksız olarak malî güçlerine göre aldığı paydır.
Vesayet Daireleri: Vesayet teşkilatında yer alan Devlet organları.
Vesayet Makamları: Yerinden yönetim ilkesine göre kurulan kamu tüzel kişileri üzerinde vesayet denetim yetkilerini kullanan idarî makamlardır. Vesayet: Küçüklerin ve mahcurların (hacir altına alınmış kişilerin)
korunması amacıyla, özel hukukta düzenlenen ve bir kamu hizmeti niteliğini gösteren kurum.
Vesayet: Vesayeti altındaki kimsenin kişilik ve mallarına özen gösterme ve kişiyi temsil etme hak ve yükümlülüklerini konu alan yasal temsilcilik türü Veto: Bir yetkinin, bir yasanın, bir kararın yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakkı.
Virtüel Kamu Hizmetleri: Ortak gereksinimleri karşılamaya yönelik bir özel girişim faaliyeti kamusal mallar üzerinde yürütülüyorsa, bu faaliyet "virtüel kamu hizmeti" olarak kabul edilebilir ve kamu hizmetlerinin hukukî rejimine tabi olabilir.
Vuku bulmak: Olmak; oluşmak; meydana gelmek.
Y
Yap-İşlet-Devret Yöntemi: Bir kamu hizmetiyle ilgili üretim, iletim ve dağıtım etkinliklerine ilişkin işletmelerin yerli veya yabancı özel hukuk özneleri tarafından kurulup işletilmesi ve belli bir süre sonra karşılıksız olarak söz konusu hizmete ilişkin işletmelerin herhangi bir karşılık ödenmeden idareye devredilmesi yöntemidir.
Yaptırım Niteliğinde Fesih: Sözleşmenin uygulanmasında karşı tarafın ağır kusurunun söz konusu olduğu durumlarda idare bir yaptırım olarak sözleşmeyi tek yanlı sona erdirebilir. Buna "yaptırım niteliğinde fesih" denmektedir.
Yararlanmanın Geçiciliği İlkesi: Özel yararlanmalarda geçicilik esastır. izin ile yararlanmalarda, idarenin kamusal malının korunması amacıyla malı her zaman kendi kullanımına alabileceği; verdiği izni süresi sona erdiğinde yenilemeyebileceği ve izin süresi sona ermeden de kamu yararının gerektirdiği durumlarda izni geri alabileceği kabul edilmektedir.
Yargı: Yasalara göre mahkemece bir olay veya olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar, kaza; mahkeme; muhakeme; adliye; hukuk düzeninin bozulmamasına yönelen devlet faaliyeti.
Yargılama: Muhakeme; bir hukuksal uyuşmazlığı çözmek üzere yargı organlarının yaptıkları faaliyet yüzünden oluşan hukuksal ilişkilerin özneleri tarafından yapılan işlemlere verilen ad.
Yargıtay: Temyiz mahkemesi; adliye mahkemelerinden verilen karar ve hükümlerin son inceleme makamı olup, yasa ile belirlenen bazı davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar; çeşitli hukuk ve ceza dairelerinden oluşur.
Yasak: Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, memnuiyet.
Yasal Mirasçılık: Bir kanun hükmüne dayanan, kanun koyucu tarafından belirlenen mirasçılık.
Yasallık ilkesi: Kamu görevlilerinin mevzuattan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamamaları.
Yasama organı: Yasaları yapan organ; teşriî uzuv; kuvvetler ayırımında yer alan üç kuvvetten birisi
Yasama yetkisi: Bir ülkede, yasalar çıkarabilme hak ve görevleri.
Yasama Yetkisinin Aslîliği: Yasama organının bir konuyu araya başka bir organın işlemi girmeksizin ilk olarak / ilk elden düzenleyebilmesi.
Yasama Yetkisinin Genelliği: Yasama organının anayasaya aykırı olmamak kaydıyla her türlü konuyu düzenleyebilmesi.
Yatay İletişim: Aynı kademedeki yöneticilerin, ortaklaşa bağlı bulundukları üst kademeye başvurmadan, karşılıklı olarak kendilerini ilgilendiren konularda işbirliği yapmaları durumunda gerçekleşen bir iletişim biçimi. Yeğleme: Birine ilişkin hakkı diğerininkinden geçerli görme; tercih.
Yerel Yönetimler (Mahalli İdareler): Yerinden yönetim sisteminin belli bir yöre itibariyle uygulanması sonucu ortaya çıkan yerel yönetimler, Anayasanın 127.maddesine göre, il, belediye ve köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları yine kanunda gösterilen, seçmenler tarafından oluşturulan kamu tüzelkişileri olarak tanımlanmaktadırlar.
Yerindelik Denetimi: idarenin etkinliklerinin kamuya yararlı ve verimli olarak yürütülüp yürütülmediğinin denetlenmesidir. Yargı yerlerinin yerindelik denetimi










































































yapmaları, Anayasa tarafından yasaklanmıştır.
Yerinden Yönetim Teşkilatı: Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinin merkez teşkilatına dâhil olmayan idarelere verilmesine yerinden yönetim adı verilmektedir.
Yetişkin Benlik: Ana baba ile çocuk benlik arasında uzlaştırıcı, sorun çözücü, bir benlik özelliği gösteren ve kişiliğimizin akılcı yanını oluşturan benlik türü.
Yetki Devri: Kanunun açıkça gösterdiği hallerde bir makam veya görevlinin yetkisini bir başka makam veya görevliye devretmesidir.
Yetki Genişliği: Merkez adına karar almaya yetkili yüksek düzeydeki şefin ya da şeflerin karar alma ve uygulama yetkilerinden bazılarının, kendi hiyerarşik denetimleri altında kullanılmak üzere, başkentteki veya taşradaki bazı yüksek memurlara aktarılmasıdır.
Yetki Kanunu: TBMM'nin hükümete kanun hükmünde kararname düzenleyebilmesi için çıkardığı ve çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin özelliklerini ve sınırlarını belirleyen kanuna verilen addır.
Yetki Saptırması: İdarî işlemin öngörülen maksada aykırı olarak tesis edilmesi halinde ortaya çıkan hukuka aykırılık halidir.
Yetki: Bir işi veya görevi yapabilme hakkı.
Yetkide Paralellik İlkesi: Kural olarak bir idarî işlemi yapmaya yetkili makamın o işlemi kaldırmaya veya değiştirmeye de yetkili olmasıdır.
Yıllık İzin: Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan 10 yıla kadar (10 yıl dâhil) olanlar için 20 gün, hizmeti 10 yıldan fazla olanlar için 30 gündür.
Yıllık: Kurumun bir yıl içinde gerçekleştirdiği çalışmalarının anlatıldığı bir yayın türü.
Yokluk: Bir hukuki işlemin meydana gelebilmesi için gerekli kurucu unsurlardan bir veya bir kaçının eksik olması.
Yokluk: Hukukî işlemin maddî ve hukukî unsurlarının yokluğu halinde o işlemin hiç doğmamış sayılmasıdır.
Yolluk: Yurt içinde veya yurt dışında geçici olarak görevlendirilen veya görev yerleri değiştirilen memurlara yol ve taşınma giderlerini karşılamak üzere ödenen paradır.
Yolsuzluk: Kamu görevlilerinin sahip oldukları kimi kamusal yetkiyi, kamu yararının dışında kendi kişisel çıkarları için kullanması.
Yönetişim: Resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımı.
Yönetmelik: Yasa ve tüzüklerin uygulanmasında görevlilere yol göstermek, yasa ve tüzüklere aykırı olmamak üzere bir ya da birkaç bakanlık ve belediyelerce çıkarılıp Resmi Gazetede yayımlanan nesnel kuralların tümü. Yönetmelik: Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kuralları. Yönetmelik: Devlet teşkilatı içinde bulunan Devlet veya kamu tüzel kişiliğine sahip idarelerin kendi alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlayan veya kendi idarelerinin çalışma yöntemlerini düzenleyen hukuk kurallarıdır.
Yüksek Mahkeme: Nihaî karar verme yetkisine sahip mahkeme.
Yürütme organı: Yasama organının koyduğu kurallar çerçevesinde ülkenin yönetimi ile görevli ve yetkili organ; icra organı.
Z
Zaman aşımı: Devlet Memurları Kanunu disiplin cezalarında zaman aşımı süreleri öngörmüştür. 657 sayılı Kanunun 125.maddesinde sayılan Fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren; uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında 1 ay içinde disiplin soruşturmasına, memurluktan çıkarma cezasında 6 ay içinde disiplin kovuşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zaman aşımına uğrar.
Zamanaşımı: Bir borcun muaccel olduğu tarihten itibaren yasada öngörülen belirli bir sürenin geçmesiyle alacaklının alacağı talep, dava ve icra yoluyla takip hakkını sürekli olarak engelleyen savunma.
Zamanaşımı: Yasanın belli ettiği koşullar altında belli bir sürenin geçmesi ve bunun sonucunda kimi hakların kazanılması ya da düşmesi; müruruzaman.
Zarar: Bir kişinin malvarlığında meydana gelen iradesi dışındaki azalma veya onuruna, beden bütünlüğüne veya yakınlarına yapılan saldırılar nedeniyle duyulan bedensel ve ruhsal acı ve üzüntülerdir.
Zaruret: Zorunluluk
Zımnî Ret: idarenin kendisine yapılan bir istemi, belli bir süre içinde cevaplamaması durumunda, istemi reddetmiş sayılmasıdır.
Zımnî: Üstü kapalı; açık (sarih) olmayan.
Zilyetlik: Bir şey üzerindeki fiili tasarruf biçiminde ortaya çıkan hâkimiyet. Zimmet (ihtilas): Kamu görevlisinin görevi gereği kendisine teslim edilen malı, kendi malı gibi kullanması veya baş kasına devretmesi.
Zina: Evli bir erkeğin başka bir kadınla ve evli bir kadının başka bir erkekle kusurlu olarak cinsel ilişkide bulunması.
Zincirleme İşlem: işlemin oluşması için açıklanan, birbirini izleyen ve tamamlayan idarî makam iradelerinin her biri ayrı bir işlem niteliği taşıyorsa, hangisinin önce, hangisinin sonra açıklandığı biçim ve yöntem açısından fark edilebiliyorsa, zincir işlem, zincirleme işlem veya dar anlamda birleşme işlemden söz edilir.










































































Zoralım (Müsadere): Zoralım (müsadere), yasalarda yazılı durumlarda, belirli malların mülkiyetinin veya bazı kazançların mahkeme kararıyla maliklerden ya da kazanç sahiplerinden alınarak kamusal bir kuruma verilmesi sonucunu doğuran ve güvenlik önlemi niteliğinde olan bir yöntemdir.
Zorlayıcı Nedenler: Önceden göz önüne alınmasına ve bunun sonucu olarak ortadan kaldırılmasına olanak bulunmayan ve dış bir etkiden ileri gelen olaydır.
Zorunlu Emeklilik: Yasaların öngördüğü emeklilik nedenlerinden bir tanesinin gerçekleşmesi durumunda kamu görevlilerinin emekliye sevk edilmesi işlemidir.
mehmet
Mesajlar: 11
Kayıt: 12 Eki 2016 16:12
İletişim:

16 Eki 2016 09:58

Elinize sağlık çok güzel olmuş. Biraz daha kısa olabilirdi ama :)
Cevapla
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 8 misafir