Kurtuluş Savaşı Konu Anlatımı

Cevapla
İremm
Mesajlar: 1
Kayıt: 24 Mar 2019 20:13
İletişim:

24 Mar 2019 20:16

Doğu Cephesi’nde başarılar

Ermeniler tarafından işgal edilen Kars Kalesi’nin, 30 Ekim 1920’de geri alınması üzerine Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’ya çektiği telgraftan:
Kars gibi bir kalenin zaptı, her milletin tarihinde nadir olan olağanüstü bir askerî başarıdır. Fakat bugün asıl önemi, iç ve dış her taraftan karşılaştığı insafsız, ortadan kaldırıcı saldırılar karşısında yaşama hakkını kanıtlama görevine düşen soylu ve mazlum milletimizin bu kesin başarı sonucu ile büyük bir teselli hissi ve güven duymasıdır. Sizi ve komutan ve asker bütün şanlı arkadaşlarımızı tam bir övünç ve güvenle takdir ve tebrik ediyoruz.
1920 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s 359)

Batı Cephesi ve Birinci İnönü Savaşı

Birinci İnönü Meydan Savaşı, Devrim Tarihimizin çok önemli, çok verimli bir sayfasıdır. Gelecek kuşaklar ve bütün dünya bu sayfayı araştırıp inceledikçe, Türk inkılâbını yapan bugünkü Türk ordusunu ve bu orduyu bağrından çıkaran bugünkü Türk topluluğunu, elbette saygı ile anacak ve takdir edecektir.
1925 (Atatürk’ün S.D. II, s. 205)Yaşama ve bağımsızlık amacımız, istilâ ve saldırı tutkusuyla çarpışıyordu. Sonunda Ocak ayının on birinci günü sabahı savaş meydanı, haklı amacın zafer olarak doğuşuna bir belirti alanı oldu. Yeni Türkiye Devleti’nin küçük, fakat millî ülkülü genç ordusu, en dar bir hesapla üç misli düşmanı İnönü Meydan Savaşı’nda mağlup etti. Strateji sanatının en ince gereklerini isabetle uyguladı. Yeni Türkiye Devleti’nin bağımsızlık tutkusu, gösterişten uzak bir varlık içinde söndürülmesi imkânsız bir ateşin yok edici alevleriyle kendini ve yeni devletin yapısındaki manevî sağlamlığı Birinci İnönü Meydan Savaşı’nda dünyaya kanıtladı.
1924 (Atatürk’ün S.D.III, s. 73)Birinci İnönü savaş meydanının ufuklarında yükselen zafer güneşi, Türk milletinin yüksek erdem ve maneviyatının belirtisidir. Bu doğuş karşısında, büyük bozgunlar oldu! Birinci İnönü Zaferi, İkinci İnönü Zaferi’nin, Sakarya büyük kanlı savaşının ve en sonunda Türk vatanının, Türk bağımsızlığının ilk zafer müjdecisi olmuştur. Bu sebeple Birinci İnönü Meydan Savaşı’nı kazanan Türk ordusunun bütün mensupları, dünya tarihinde unutulmaz şanlı bir destan sahibi olarak sonsuza dek yaşayacaklardır.
1925 (Atatürk’ün S.D. 11, s. 206)

Birinci İnönü Zaferi üzerine, Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet (İnönü) Bey’e gönderdiği telgraf:İnönü Meydan Savaşı’nda Batı Cephesi kıt’alarının üstün komutanız altında kazandıkları kesin galibiyet nedeniyle size ve kahraman ordunuzun bütün komutanlarıyla subay ve erlerine Büyük Millet Meclisi’nin kalpten tebriklerini takdim ve bu başarının kutsal topraklarımızı düşman istilâsından toptan kurtaracak olan kesin zafere bir hayırlı başlangıç olmasını Allah’tan diler ve bu tebriklerin bütün Batı Ordusu er ve subaylarına ulaştırılmasını rica ederim.
1921 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s.368)İkinci İnönü Savaşı İkinci İnönü Savaşı, milletimizin davasındaki isabet ve kutsallığı bütün dünyaya duyurdu. Yunan iddialarındaki sahtelik de bütün dünyaca anlaşıldı. ..Yunanlılar, sorunun tahmin ettikleri kadar basit olmadığını İkinci İnönü Savaşı’nda anladılar. Bunun üzerine genel seferberlik şeklinde esaslı bir şekilde önlemlere başvurdular. Bütün ordularıyla ciddî bir savaşa karar verdiler. 1922 (Atatürk’ün S.D.I, s. 234)İkinci İnönü Zaferi üzerine, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya gönderdiği telgraf:Bütün dünya tarihinde, sizin İnönü Meydan Savaşları’nda üstlendiğiniz görev kadar ağır bir görev üstlenmiş komutanlar enderdir. Milletimizin bağımsızlığı ve hayatı, dâhiyane yönetiminiz altında şerefle görevlerini yapan komuta ve silâh arkadaşlarınızın gönlüne ve vatanseverliğine büyük güvenle dayanıyordu. Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin ters giden talihini de yendiniz. İstilâ altındaki talihsiz topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en uzak köşelerine kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın istilâ tutkusu, çabanızın ve vatanseverliğinizin yalçın kayalarına başını çarparak paramparça oldu.Adınızı, tarihin övünç yazıtına kaydeden ve bütün milleti hakkınızda sonsuz gönül borcu ve teşekküre yönelten büyük kutsal savaş ve zaferinizi tebrik ederken, üstünde durduğunuz tepenin size binlerce düşman ölüleriyle dolu bir şeref meydanı seyrettirdiği kadar, milletimiz ve kendiniz için yükselme pırıltısı ile dolu bir geleceğin ufkuna da baktığını ve egemen olduğunu söylemek isterim.
1921 (Nutuk II, s. 580-581)


Sakarya Meydan Savaşı’na hazırlanmada Anadolu halkının özverisi

Gerçekten milletimiz, düşmanın hazırlıklarına karşılık verme için hiçbir özveriden çekinmedi. Ordumuzu kuvvetlendirmek için para, insan, silâh, hayvan, araba kısacası her ne gerekse son derece istekle verdi. Avrupa’nın en eksiksiz araçlarıyla donatılmış olan Konstantin ordusundan ordumuzun araç ve gereç bakımından da geri kalmaması ve hatta ona üstünlüğü gibi inanılmaz mucizeyi Anadolu halkının özverisine borçluyuz.Millî amaç uğrunda millet bireylerinin özel çıkarlarını küçümseme hususunda gösterdikleri harikalar, torunlarımız ve evlâtlarımızın daima övünme konusu olacaktır. Bu genel çabalar sayesindedir ki ordumuz ölümü küçümseme için hiçbir dakika tereddüt etmeyecek şekilde yüksek bir manevî kuvvetle düşman üzerine atıldı. Canımızı, namusumuzu almak üzere Haymana ovalarına kadar gelen düşman askerleri esir düştükleri zaman onurlu askerlerimizden ilk yalvarma seslenişi olarak bir parça ekmek istemeleri manzarası, mağrur düşmanlarımızın sonunu gösteren anlamlı bir levhadır. Bu derece büyük bir özveri duygusuyla topraklarını savunan milletimiz ne kadar övünse haklıdır. Bağımsızlık mücadelemizde ilâhî yardımını Türk milletinden esirgemeyen Cenab-ı Hakk’a minnet ve teşekkürü asla unutmayalım.
1921 (Atatürk’ün T.T.B.1V, s.411)Atatürk’ün Başkomutan oluşu, ordu ve millete seslenişiBaşkomutan olduğu gün ordu ve millete yayınladığı bildirgeden:Bütün kahramanca meziyetlerini ve yüksek niteliklerini en önemli savaş meydanlarında tanıdığım ordumuzun yönetici ve yüksek komuta kuruluyla özverili subaylarına ve kahraman erlerine ve atalarımızdan geçen seçkin niteliklerle belirgin bütün millet bireylerine sesleniyorum: Milletin alın yazısına el koymuş bulunan Büyük Millet Meclisi bugün beni, ordunun başarı sağlamasını üstlenen bütün önlemlerde tam yetkiyle donatarak Meclis Başkanlığından başka bütün Ordular Başkomutanlığı ile görevlendirdi.Sizlere bu bildirgeyi yazdığım dakikadan itibaren Allah’ın yardımına dayanarak ve övünerek bu büyük ve şerefli görevi yapmaya başlamış bulunuyorum. Bana bu görevi vermiş olan Meclis’in ve o Meclis’te beliren milletin kesin iradesi hareket şeklimin odağını oluşturacaktır. Hiçbir sebep ve şekilde değiştirilmesine imkân olmayan bu kesin irade, ne olursa olsun düşman ordusunu yok etmek ve bütün Yunanistan’ın silâhlı kuvvetlerinden oluşan bu orduyu anayurdumuzun kutsal ocağında boğarak kurtuluşa ve bağımsızlığa kavuşmaktır. Memleket ve milletin maddî ve manevî bütün kuvvetlerini bu sonucun elde edilmesi yoluna yöneltme için hiçbir önlem ve girişimde ihmal gösterilmeyecek ve ne yer ve zaman ile, ne de vatan kavramı karşısında ayrıntılardan ibaret kalan diğer düşüncelerle ilgisi olmayarak düşman ordusunun yok edilmesinden ibaret olan bu tek amacın elde edilmesi için gereken her şey yapılacaktır. Yardım ve başarı Allah’tandır.
1921 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s393)Sakarya Meydan Savaşı Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusunun Sakarya’da kazanmış olduğu meydan savaşı, pek büyük bir meydan savaşıdır. Savaş tarihinde benzeri belki olmayan bir meydan savaşıdır. Büyük meydan savaşlarından biri olan Mukden Meydan Savaşı* bile yirmi bir gün devam etmemiştir.
1921 (Atatürk’ün S.D. I, s. 177)13 Eylül 1921 günü Sakarya nehrinin doğusunda düşman ordusundan eser kalmadı. Böylece 23 Ağustos gününden 13 Eylül gününe kadar, bu günleri de içine almak üzere, yirmi iki gün ve yirmi iki gece aralıksız devam eden Sakarya Büyük Kanlı Savaşı, yeni Türk Devleti’nin tarihine,dünya tarihinde ender olan büyük bir meydan savaşı örneği kaydetti.
1927 (Nutuk II, s.618)Kendisine yasa ile Gazi ünvanı ve Mareşal rütbesi verilmesi üzerine, orduya yayınladığı bildirgeden:Arkadaşlar! Milletimizi yabancıların elinde köle olmuş görmemek için giriştiğimiz bu savaşta, Sakarya Zaferi gibi adı daima anılacak yeni ve büyük bir zafer kazandınız. Benim gibi ömrünü yıllardan beri saflarınızın yanında geçirmiş olan bir silâh arkadaşınız, ezilmiş, kahredilmiş düşmanın geri çekilişinden sonra hakkınızda duyduğum takdir ve hayret, gönül borcu ve teşekkürü ordunun her bireyi, memleketin her tarafından duyacak kadar yüksek sesle söylemeye gerek gördüm. Sakarya boyunda verdiğimiz savaş, çok önceki savaşlarımızda olduğu gibi anavatanın yalnız bir köşesini, ufak veya büyük bir parçasını tehlikeye düşürmüyordu. Orada biz bütün memleket, bütün varlığımız ve bağımsızlığımız uğruna denecek kadar önemli büyük bir savaşa giriştik. Yirmi bir gün yirmi bir gece milletin bağımsızlık fikriyle bir milletin istilâ ve yağma fikri birbiriyle boğuştu. Sizin başını eğmeye razı olmayan bağımsızlık fikriniz, ilerleyen düşmanı bozularak geri çekilmek zorunda bıraktı. Kızgın bir ufuk üzerinde tüten ve yanan yüzlerce köylerimizi arkasında bırakarak düşman ordusu, ceza önünde kaçan bir cani gibi geldiği yerlere gidiyor. Halbuki o, bir savaş değil yalnız bir akın düşünüyordu. Fikir ve imanın kayıtsız şartsız kuvvetine, kazandığınız zafer kadar büyük bir kanıt olamaz. Mazlum milletimizi tarihin en tehlikeli bir zamanında yeniden ışığa ve kurtuluşa kavuşturan bu savaşta,sizin Başkomutanınız olmaktan dolayı bir insan kalbi için alında yazılı olabilecek en derin mutluluk ve övüncü duydum.
1921 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s.413-414)Afyon*, kesin sonucu teminde çok hesaplı ve belki bu itibarla daha büyük harekâta sahne olmuş ise de Sakarya’nın değer ve büyüklüğü hiçbir zaman eksilmez. Gerçi, Sakarya da hesapsız bir meydan savaşı değildi. Fakat bunun hesabı yalnız çok büyük milletimizin yurtseverlik ve yüceliğine dayandırılmıştı. Millet, kendisinde var olduğuna emin bulunduğumuz bu yurtseverlik ve yüceliği fazlasıyla gösterdi. Büyük Millet Meclisi’nin verdiği yetkilerle donanmış Başkomutan, bir iki bildirge ile millete durumu ve görevleri hatırlattı. Bu sesleniş, bütün bir milleti, bütün bir hükümet örgütünü şahlandırmaya yetti. O zaman her taraftan koşuldu ve ancak böylelikledir ki Sakarya’da Türk tarihinin harikası gerçekleşti.
1924 (Atatürk’ün S.D.V,s. 104)Sakarya Meydan Savaşı ‘nda subay ve erlerimizin kahramanlıklarıSubaylarımızın kahramanlıkları hakkında söyleyecek söz bulamam, yalnız ifadede isabet edebilmek için diyebilirim ki, bu savaş subay savaşı olmuştur. Bu sebeple subay arkadaşlarımın en ufak rütbelisinden en büyük rütbelisine kadar değer ve özverilerini bütün kalp ve vicdanımla ve takdirlerle anarım. Bireylerimizi övüşten, övmeden çok yüksek görürüm. Zaten bu milletin evlâdı başka türlü düşünülemez. Bu milletin evlâtlarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü bulunamaz. Askerlerimiz hakkında yeni bir şey ilâve etmek isterim: Kahraman Türk askeri, Anadolu savaşlarının anlamını anlamış, yeni bir ülkü ile savaşmıştır. Böyle evlâtlara ve böyle evlâtlardan oluşmuş ordulara sahip bir millet, elbette hakkını ve bağımsızlığını bütün anlamıyla korumayı başaracaktır. Böyle bir milleti bağımsızlığından yoksun bırakmaya kalkışmak hayal ile zaman geçirmektir.
1921 (Atatürk’ün S.D. I, s. 178)

Atatürk’e Gazi unvanı ve Mareşal rütbesi verilmesi

Kendisine yasa ile Gazi unvanı ve Mareşal rütbesi verilmesi üzerine orduya yayınladığı bildirgeden:Sizin gibi komutanları, subayları, erleri olan bir millete yabancı egemenliği altında köle olmak mümkün değildir. Bu defa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hakkımda yeni bir rütbe ve unvan ile beliren ilgi ve sevgisi doğrudan doğruya size aittir. Milletin verdiği bu rütbe ile yükselen ordu en şerefli, en ulu bir savaş ile seçkinleşen yine ordudur. Zafer nedeniyle sizin kahramanlıklarınızla, sizin gösterdiğiniz sonsuz özveriler karşılığında kazanılan bu büyük galibiyetin millet tarafından takdirine aracılık eden bu rütbe ve unvanı ancak size mal ederek bütün askerlik yaşamımın en büyük övünme konusu olarak taşıyacağım.
1921 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s.414) 26 Ağustos’ta Türk topçularıArkadaşlar! Topçularımız bu mevzilere gece geldiler ve karanlık içinde mevzi aldılar ve günün ağarmasıyla beraber bütün dünyanın gözleri açıldığı zaman, ateşe başladılar. Tam bir takdir ve saygıyla bunu anmak isterim ki, topçularımızın o gün göstermiş olduğu ustalık ve anlayış, bütün dünya topçuları için örnek olacak nitelikte idi. Askerlik hayatımda bu kadar eksiksiz bir topçu ve bu kadar eksiksiz yönetilmiş bir topçu ateşi nadiren gördüm. Topçularımız, saat 4.30’da atışa başladılar; bilirsiniz ki, topçulukta evvelâ ateş düzenlemek için, atış yapılır. Yarım saat içinde bütün bu cephe üstünde atış düzenlenmiş ve saat beşte, yani yarım saat sonra, bu saydığım hedefler üzerine şiddetle etki atışına başlanmıştır. Bu mevziler, çok ve çok sağlamdı. Bu mevzilerin savunma ile ilgili değerini en son inceleyen bir İngiliz Kurmayı’nın verdiği raporda, "Eğer Türkler, bu mevzileri dört, beş ayda işgal ederlerse, bir günde düşürdüklerini iddia edebilirler." deniliyordu. Fakat Türklere, bu mevzileri ele geçirmek için üç dört ay değil, bir gün de değil, yalnız bir saat yetmişti.
1922 (Atatürk’ün S.D. I, s. 244-245) Süvarilerimizin yiğitliğiBütün bu savaşlar* olurken, süvarilerimiz tamamen düşman birliklerinin gerilerinde olmak üzere hareket ediyordu. Meselâ, Olucak’ta ve Başkilise’de bazen piyade gibi, ateş savaşı yaptı ve fakat ekseriya, kılıcını çekti ve dört nala düşman safları içerisine girdi. Süvarilerimizin burada gösterdiği yiğitlik, zihinde canlandırmanın üstündedir ve anlatılması mümkün değildir. Henüz savaşa girmemiş taze düşman tümenlerini görür görmez, süvarilerimiz sabır gösteremiyorlardı, bunları durdurmaya imkân yoktu ve derhal kılıcını çekiyor ve düşman içerisine dalıyorlardı. Gerçekten, bu kahramanlık sayesinde batıya çekilmek isteyen düşman birlikleri durmaya ve vaziyet almaya mecbur edildi ve o esnada bir taraftan piyadelerimiz ve topçularımız yetişti ve düşmanı tekrar savaşa mecbur ettik.
1922 (Atatürk’ün S.D.I, s. 249-250) 30 Ağustos Meydan Savaşı ve Şehit Asker Anıtı Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son dönemi olan 30 Ağustos Savaşı, Türk tarihinin en önemli bir dönüm noktasını oluşturur. Millî tarihimiz çok büyük ve Çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu ve bütün tarihe, yalnız
bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni yön vermekte kesin etkili böyle bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk Devleti’nin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı; ölümsüz yaşamı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçan şehit ruhları, Devlet ve Cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Burada temelini attığımız "Şehit Asker" anıtı, işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, özverili ve kahraman Türk milletini temsil edecektir. Bu anıt, Türk vatanına göz dikeceklere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.
1924 ( Atatürk’ün S.D. II, s. 178-179)Öğleden sonra düşman, ateşten bir daire içine alınmıştı ve gözlerimle görüyordum ki düşman, şaşkınlık işaretleri gösteriyordu. Kuzeye, doğuya, batıya, güneye başvuruyorlardı. Her taraf ateş ile kapanmış idi, aynı zamanda piyadelerimiz ateşten vazgeçerek, süngülerini taktı ve bir an önce düşman mevzilerine girmek için saldırdılar.Bu son durumdan iki buçuk saat sonra, süngülerimiz
düşman göğsüne girmiş ve sorun çözümlenmiş bulunuyordu. Aynı zamanda gece yaklaşıyordu ve sanki, gecenin karanlığı pek feci olan bu manzarayı, dünyanın gözlerinden saklamak için acele ediyordu. Gerçekten arkadaşlar, bu savaş cephesini ertesi günü gezdiğim zaman, üzüntü duymaktan kendimi alıkoyamadım. Bir asker için ve herhangi bir asker için, bu durum üzüntüyü gerektirir. Fakat, Allah’ın bunlara bunu yazgı olarak belirlemiş olmasına göre, burada bu duruma girenler asker değildir; bunlar herhalde caniler ve katillerdir.
1921 (Atatürk’ün S.D.I, s. 251)Bu Anadolu Zaferi, tarih arasında, bir millet tarafından bütünüyle benimsenen bir fikrin, ne kadar güçlü ve ne kadar zinde bir kuvvet olduğunun en güzel bir örneği olarak kalacaktır.
1923 (Atatürk’ün S.D. I, s. 260)Biz, bu harekâtı, sonucunu bütünüyle bilerek yaptık. Bütün bunlar, belki bütün dünyaya hayret verecek niteliktedir.Onun için, ordumuzun kudretini anlamayan ve anlamaktan âciz olanlar, bu çok büyük eseri beklenmedik bir tesadüf eseri gibi göstermek istiyorlar; fakat, hiçbir zaman öyle değildir. Harekât bütün ayrıntılarına kadar bütünüyle düşünülmüş, belirlenmiş, hazırlanmış, yönetilmiş ve sonuçlandırılmıştır.
1922 (Atatürk’ün S.D. I, s. 256)Beni, milletim, Türk milleti, güven ve itimadına lâyık görerek bu harekâtın başında bulundurdu. Bu görev ve memuriyetimin mutlu anısını milletime karşı daima en derin minnettarlıklarla duygulanmış olarak zevk ile, övünç ile koruyorum. Görevlerini milletin vicdanî arzusuna, gerçek gereksinimine, yalnız onun yüksek iradesine uyarak yapmış olanlara mahsus bir vicdan rahatlığı ile bugün huzurunuzda bulunurken duyduğum mutluluğu ifade edemem.
1924 (Atatürk’ün S.D.II, s.174)Milletin yazgısını doğrudan doğruya üzerine alarak karamsarlık yerine ümit, perişanlık yerine düzen, kararsızlık yerine kararlılık ve iman koyan ve yokluktan koskoca bir varlık çıkaran Meclisimizin yiğit ve kahraman ordularının başında, bir asker bağlılığı ve davranışıyla emirlerinizi yerine getirmiş olduğumdan dolayı bir insan kalbinin nadiren duyabileceği bir memnunluk içindeyim. Kalbim bu sevinçle dolu olarak, pek aziz ve saygıdeğer arkadaşlarımı, bütün dünyaya karşı temsil ettikleri özgürlük ve bağımsızlık fikrinin zaferi nedeniyle tebrik ediyorum.
1922 (Atatürk’ün S.D. I, s. 240) 30 Ağustos’un önemi Afyonkarahisar – Dumlupınar Meydan Savaşı ve ondan sonra düşman ordusunu bütünüyle ortadan kaldıran veya tutsak eden ve kılıçtan kurtulanları Akdeniz’e, Marmara’ya döken harekâtımızı açıklama ve niteleme için söz söylemeyi gereksiz sayarım. Her evresiyle düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta kurulunun yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha belirleyen çok büyük bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık fikrinin ölmez anıtıdır. Bu eseri meydana getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun Başkomutanı olduğumdan, daima mutlu ve bahtiyarım.
1927 (Nutuk II, s. 677)

Bizim bu büyük zaferimizin doğuracağı büyük sonuçlar, yalnız Türkiye’nin yazgısı üzerine etkili olmakla kalmayacak, aynı zamanda bütün zulüm görmüş milletleri, kendi yaşam ve bağımsızlıklarını tehdit eden ve baskılayan zalimler aleyhine hareket için yüreklendirecektir.
1922 (Atatürk’ün T.T.B. IV, s. 479)30 Ağustos Zaferi ve Türk askeri30 Ağustos Zafer Bayramı’nda tebrikleri kabul ederken söylemiştir:Bu zaferi kazanan ben değilim. Bunu asıl, tel örgüleri hiçe sayarak atlayan, savaş meydanında can veren, yaralanan, kendini esirgemeden düşmanın üzerine atılarak Akdeniz yolunu Türk süngülerine açan kahraman askerler kazanmıştır. Ne yazık ki onların her birinin adını Kocatepe’nin sırtlarına yazmak mümkün değildir. Fakat, hepsinin ortak bir adı vardır: Türk askeri! Tebriklerinizi onların adına kabul ediyorum!
1928 (İbrahim Necmi Dilmen, Atatürk Anekdotlar,Der: Kemal Arıburnu, s. 120)İzmir’e doğru30 Ağustos Zaferi’nden sonra 1 Eylül 1922 günü orduya yayınladığı bildirgeden:Bütün arkadaşlarımın Anadolu’da daha başka meydan savaşları verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin zihinsel güçlerini ve kahramanlık ve vatanseverlik kaynaklarını yarışırcasına göstermeye devam etmesini isterim.
Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir. İleri!
1922 (Atatürk’ün T.T.B. IV, s. 449-450)Ordularımız, asıl kuvvetleri ve bütün savaş gereçleri ile dört yüz kilometreyi on gün içinde aşıp geçtiler. Diyebilirim ki, süvari tümenlerimizle piyade birliklerimiz düşmanı ezip İzmir’e yürümekte birbirleriyle yarış etmişlerdir. İzmir rıhtımında süvarilerimizin kılıçları denizde resim gibi şekillenirken, piyadelerimiz Kadifekale’de Türk bayrağını göğe yükselttiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının, savaş tarihine verdiği son harekât örneğinin değeri, bu harekât bütün evreleriyle incelendikten sonra ve belki bugün değil, yarın anlaşılabilecektir. Büyük orduların yürüyüş birimi yanlış hatırlamıyorsak, günde 20-25 kilometredir. Bundan dolayı, askerlerimize İzmir’e kavuşmak için her gün bu uzaklığı aşıp geçirten kuvvet kaynağının, ne yüce bir vatan aşkı olduğunu anlamak güç değildir.
1922 (Atatürk’ün S.D.III, s 39)
Türk ordusunun 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’e girişinden sonra orduya teşekkür mesajı:İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta, orduların gösterdiği gayret ve özveriyi saygı ve takdirle anarım. Elde edilen büyük zaferde gerçek etken olan değerli arkadaşlarıma bütün samimiyetimle teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin elde edilişinde de aynı istek ve özveriyi göstereceklerine güvenim tamdır.
1922 (Atatürk’ün T.T.B.N, s.457)Ordularımızın stratejisi ve yerleştirme harekâtı günlerce düşmanın gözü önünde ve uçakların keşif uçuşları altında seyretti. Bu hareketimizi baskın zannediyorlarsa söylediklerinin doğru olması gerekir. Fakat, ben zannediyorum ki, Yunan komutanlarıyla genelkurmayı, ordularımızın hazırlığından ve harekâtından haberli idi. Ancak ordularına ve özellikle Afyonkarahisar, Seyitgazi, Eskişehir ve bütün cephelerde bir yıldan beri çalışarak oluşturdukları ve her çeşit araçla destekleyip donattıkları sağlam mevzilerine, fazla sayıda topçularına, sayısız cephane kaynaklarına gereğinden fazla güveniyorlardı. Şu gerçeği anlamazlıktan geliyorlardı ki, insanların mücadelesinde, saldırıları durduracak en kuvvetli yer, iman dolu göğüslerdir.
1922 (Atatürk’ün S.D.1II, s.37)12 Eylül 1922 günü millete bildirgesinden: Büyük ve soylu Türk milleti! Anadolu’nun kurtuluşu zaferini tebrik ederken sana İzmir’den, Bursa’dan, Akdeniz ufuklarından ordularının selâmını da takdim ediyorum.
1922 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s .459)18.9.1922 günü İzmir’de Yakup Kadri’ye söyledikleri:– Millî Mücadelemizin bu evresi kapanmıştır; şimdi ikinci evresini açmamız gerekiyor.
1922 (Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Vatan Yolundu, s. 176)Zaferin sırrı Türk komutanları komuta etmesini, Türk askeri ölmesini bildi. Savaşı kazanışımızın sırrı bundan ibarettir.
1922 (Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk, s. 90)Türk tarihinde askerlerimiz, ilk defa olarak ülküleri uğrunda yüce bir amaçla savaşmış bulunuyorlar. Askerlerimiz, ayakları altında bir metre yüksekliğinde çukur, çamur bulunmasına rağmen düşmanlarına karşı koşa koşa, sevine sevine gidip savaşmışlardır.
1925 (Atatürk’ün S.D.V, s. 35)

En büyük komutanından en genç erine kadar ordularımızda egemen olan fikir, milletin gösterdiği görev uğrunda şehit olmaktır. Bunu savaş meydanında yakından görerek büyük milletime haber veriyorum.
1922 (Atatürk’ün T.T.B.FV, s.450)Bugün mutluluğunu duyduğumuz zaferi, sadece milletimizin kararlılığı ve imanı, kudreti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının süngüleri kazanmıştır. Üzerinde başka türlü hiçbir kuvvet, hiçbir baskı yoktur ve olmamıştır. Milletin ve ordularının yeteneği, bütün millî isteklerimizi elde edecek derecededir.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir