Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Program Geliştirme Tüm Üniteler Ders Notu

Cevapla
ATAAÖF
Mesajlar: 173
Kayıt: 03 Eki 2018 13:45
İletişim:

17 Eki 2018 22:10

-OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA PROGRAM GELİŞTİRME
ÜNİTE 1
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA PROGRAM UYGULAMALARI
EĞİTİM PROGRAMINA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR
Eğitim programı ile öğretim programı çoğu kez birbiri yerine kullanılmaktadır.
Eğitim programı sözcüğü kavram olarak; Çocuğun okulda veya okul dışındaki bütün öğrenim tecrübelerini içine alır. Çocuklar bizzat yaşayarak öğrenirler. Bazen çocuğun okul dışında öğrendikleri, okul içinde öğrendikleri şeyler kadar önemli olabilir. Çocuğun okul dışındaki öğrenim tecrübeleri ile okuldaki tecrübeleri arasında ilişki kurulduğu takdirde, öğretmen öğrencilere en iyi şekilde yardım etmiş olur.
Öğretim programı ise: Eğitim programı içinde yer alır ve bir eğitim basamağındaki çeşitli sınıf ve derslerde ele alınacak konularla ilgili tüm öğretim basamaklarını kapsar. Ders programı da bir dersin öğretimiyle ilgili tüm etkinlikleri kapsamaktadır. Okul Öncesi Eğitim Programı çocuğun okul içi ve okul dışındaki tüm etkinliklerini kapsadığı için eğitim programı kavramı içinde yer almaktadır.

EĞİTİM PROGRAMI (YETİŞEK): ÖĞRENCİDE GELİŞTİRİLECEK DAVRANIŞLARIN ÖNCEDEN KARARLAŞTIRILIP BİR SIRAYA KONMASI; BU DAVRANIŞLARI GELİŞTİRİCİ ÖĞRENME YAŞANTILARINI GERÇEKLEŞTİRECEK EĞİTİM DURUMLARININ DÜZENLENMESİ; EĞİTİM DURUMLARININ İSTENDİK VE BEKLENDİK DAVRANIŞLARI GELİŞTİRMEDEKİ ETKİLİLİK DERECELERİNİN ARAŞTIRILMASI VE DEĞERLENDİRME DÜZENEĞİDİR.

Eğitim programı;
• Öğrencilere kazandırılacak nitelikleri belirleyen bir kılavuzdur.
• Öğrencilerin belirlenmiş hedef-davranışları kazanmalarını sağlayacak stratejileri düzenleyen faaliyet planları ve yazılı dokümanlardır.
• Öğrencilerde gerçekleştirilecek öğrenme yaşantılarının düzeneğidir.
• Eğitimin amaçlarına ulaşabilmek için yapılan etkinlikler düzeneğidir.
• Eğitimi düzenleyen ve yönlendiren sistematik yapıdır.
• Öğrenene, okulda ve okul dışında planlanmış faaliyetler yoluyla sağlanan öğrenme yaşantıları düzeneğidir.
Bir eğitim programının dört temel öğesi bulunur. Bu öğeler;
• Hedef
• İçerik
• Öğrenme,öğretme süreci
• ölçme-değerlendirme
 Bu dört öğe arasındaki dinamik ilişkiler bütünü ise program geliştirme olarak tanımlanır.
Hedef kavramı; öğrenene kazandırılacak istendik davranışlar
İçerik: Eğitim programında hedeflere uygun düşecek konular bütünü
Öğrenme-öğretme sürecinde:Hedeflere ulaşmak için hangi öğrenme-öğretme modelleri, stratejileri, yöntemleri ve tekniklerinin seçileceği
Ölçme-değerlendirme öğesinde :Hedef davranışların ayrı ayrı test edilip, istendik davranışların ne kadarının kazandırıldığı ve yapılan eğitimin kalite kontrolü vurgulanmaktadır.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI
Okul öncesi dönem, çocukların bilişsel özelliklerine ve gelişimsel düzeylerine uygun, zengin uyarıcı çevre olanaklarını sağlayan; onların tüm gelişimlerini toplumun kültürel değerleri ve özellikleri doğrultusunda en iyi biçimde yönlendiren bir eğitim sürecidir.
Eğitim sisteminin en can alıcı basamağı olan okul öncesi eğitim hizmetinin, tesadüflere bırakılamayacak kadar ciddi, bilimsel ve sistematik bir organizasyon ile yönlendirilmesi gerekir.
Okul öncesinde hedef kitlenin özellikleri dikkate alınarak etkili bir program geliştirmesi oldukça önem taşımaktadır. Okul öncesinde çocukların aynı yaş grubunda yer alsalar bile farklı gelişimsel özellikler, farklı sosyal ve kültürel özellikler gösterebileceği göz önünde bulundurularak eğitim programlarının hazırlanması gerekir.
• Okul Öncesi Eğitim Programı 1989 yılında hazırlanmış ve okul öncesi eğitim kurumlarında 1994 yılına kadar uygulanmıştır.
• Türkiye’de bugün uygulanan Okul Öncesi Eğitim Programı incelendiğinde, dönüm noktası 1994 yılı olarak kabul edilebilir. Çünkü 1994 yılından önce okul öncesi eğitim kurumlarında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hedef ve hedef davranışları belirlenmiş merkezi bir eğitim programı kullanılmamaktaydı.. Bunun yerine öğretmenler, her eğitim yılı başında Tebliğler Dergisi’nde yayınlanan ünite başlıkları ya da özel gün ve haftalar doğrultusunda; günlük, ünite ve yıllık planlarının hedeflerini ve çocuklara kazandırılması beklenen davranışları kendileri belirlemekteydiler.Bu şekilde öğretim ezbere dayalı olduğu için,çocuğun bilişsel gelişimi ile sınırlı kalmış,ezbere dayalı olduğu için kalıcı olmayan bilgi birikiminden başka yarar sağlamamıştır.
• Okul öncesi dönemde fiziksel, bilişsel, dil ve sosyal-duygusal gelişim açısından hızlı bir gelişim ve değişim gösteren çocuğa, konu merkezli hedef ve hedef davranışlar yeterince katkı sağlamamıştır. Bu sebeple 1994 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, ilgili birimler ve üniversitelerden uzmanların katılımıyla gelişimsel hedef ve kazanılması beklenen davranışların geliştirildiği, çocuğun gelişim alanlarını kapsayan, konuları amaç değil araç edinen ve gelişimsel özellik taşıyan hedef ve hedef davranışları kapsayan merkezi bir Okul Öncesi Eğitim Programı hazırlanmıştır.
• 1994 yılından sonra Okul Öncesi Programının kullanılmasına ilişkin yapılan araştırmalar doğrultusunda, programın yeterince anlaşılamaması ve uygulamada bazı güçlüklerin yaşanması üzerine programın yeniden gözden geçirilmesine karar verilmiştir. Çalışmalar iki yıl sürmüş ve yeni program 2002 yılında uygulamaya konulmuştur. 2002 yılında uygulanmaya başlanan Okul Öncesi Eğitim Programında da aynı şekilde gelişimsel hedeflere yer verilmiş ve konu öğretimi yerine, konunun eğitim programlarında birer araç olarak kullanılması zorunlu kılınmıştır. Bu paralelde ünite planı kaldırılarak, yıllık ve günlük plan hazırlama yükümlülüğü getirilmiştir.
• Uzmanlardan ve uygulamacılardan alınan geri bildirimlerin, çağdaş program geliştirme, gelişim ve öğrenme kuramları, toplumun değişen eğitim ihtiyaçları ve ilköğretim programlarında benimsenen yaklaşım ve özellikler doğrultusun dayeniden gözden geçirilen 2002 Okul Öncesi Eğitim Programı, farklı ülkelerdeki okul öncesi eğitim program yaklaşım ve modelleri incelenerek yeniden düzenlenmiş ve “36-72 Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi Eğitimi Programı” 2006-2007 eğitim yılından itibaren denenip geliştirilmek üzere uygulamaya konulmuştur.
• 2006 yılından itibaren uygulanan program 2012 yılında tekrar güncellenmiş ve 2013- 2014 eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir. Bu program, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların zengin öğrenme deneyimleri aracılığıyla sağlıklı büyümelerini; motor, sosyal ve duygusal, dil ve bilişsel gelişim alanlarında gelişimlerinin en üst düzeye ulaşmasını, özbakım becerilerini kazanmalarını ve ilkokula hazır bulunmalarını sağlamak amacı ile geliştirilmiştir. Program, çocukların gelişim düzeylerine ve özelliklerine dayanan ve bu anlamda bütün gelişim alanlarının geliştirilmesini esas alan “gelişimsel” bir programdır. Yaklaşım olarak “sarmal” özellik gösteren bu program, model olarak “eklektik”tir.
• Programda, “kazanım” ve “gösterge”ler temel alınmıştır. Programda çocukların gelişim özellikleri yaş gruplarına göre, kazanım ve göstergeler ise bütün olarak ele alınmıştır. Gelişim özellikleri bilimsel çalışmalar dikkate alınarak üç farklı yaş grubuna göre düzenlenmiştir ancak öğretmenin kendi grubundaki çocuklar için programdan kazanım ve göstergeleri seçerken çocukların gelişim özelliklerini dikkate alması gerekmektedir. Gereksinim duyulduğunda programda yer almayan bir kazanım veya gösterge öğretmen tarafından belirlenerek eğitim planına eklenebilir. Ancak bu tür düzenlemelerde gerekçelerin iyi belirlenmesine; eklenen kazanım ve göstergelerin Türk Millî Eğitiminin Amaçları, Okul Öncesi Eğitiminin Amaçları, programın temel felsefesi, amaçları ve özellikleriyle tutarlı olmasına, diğer kazanımlarla çakışmamasına ve çelişmemesine özen gösterilmesi gerekmektedir.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMININ TEMEL ÖZELLİKLERİ
Çocuk Merkezlidir
Çocuğun okula,öğrenmeye ve araştırmaya dair olumlu tutumlar kazanabilmesi için; olumlu benlik algısı geliştirmesi, kendini değerli hissetmesi, akran ve öğretmenleriyle karşılıklı etkileşime girebilmesi önemlidir.
Çocuk merkezli bir okul öncesi programında bulunması gereken genel özellikleri şu şekilde sıralanır:
• Program, çocukların dil ve sosyo-ekonomik durumları, ailenin yaşam tarzı, alışkanlıkları, içinde bulundukları coğrafi şartlar dikkate alınarak hazırlanmış olmalıdır.
• Program, çocuk merkezli olmalı ve çocukların yaş ve gelişim dönemlerine uygun güvenli bir ortam sunmalıdır.
• Program yaratıcı ve rutin etkinlikler içerisinde çocuklarda bilişsel, duygusal, sosyal, dil ve fiziki gelişimlerinin desteklenmesinde denge oluşturmalıdır.
• Program, çocukların bildiklerinden yola çıkılarak, yeni öğrenmeleri kolaylaştırıcı nitelikte olmalıdır.
• Program, çocukların ilgi ve deneyimleri dikkate alınarak düzenlenmelidir.
• Program çocukların hem bireysel hem de grup içinde oynamaları için cesaretlendirici olmalıdır.
• Program, çocukları soru sormaya, araştırmaya, problem çözmeye ve denemeye teşvik etmelidir.
• Programda çocuğun içinde bulunduğu kültürel özellikler dikkate alınmalıdır.
• Program sağlık, beslenme, düzen gibi alışkanlıkları kazandırıcı nitelikte olmalıdır.
• Program, çocukların farklı teknikler kullanarak çocukların bildiklerini uygulamalarına fırsat vermelidir (müzik, drama, sanat vb.).
• Günlük programda, aktif-pasif, sınıf içinde-sınıf dışında, bireysel-grup, büyük kas-küçük kas, çocuğun başlattığı ve öğretmenin başlattığı etkinliklere yer vermelidir.
• Programda bir etkinlikten diğerine geçişler iyi düzenlenmelidir.
• Program, yemek, uyku, öz bakım becerileri gibi rutin etkinlikleri de kapsamalıdır.
• Programda düzenli olarak çocuk, program ve öğretmen açısından, değerlendirme yapılmalıdır.

Esnektir
Program; çocuğun, fiziksel çevrenin ve ailenin değişen özelliklerine göre uyarlanmaya ve bireyselleştirilmeye uygundur.
Bu programı kullanan öğretmen,
• Programda yer alan kazanım ve göstergeler ile kavramları farklı biçimlerde bir araya getirebilir; Etkinliklerini bütünleştirilmiş veya ayrı ayrı hazırlayabilir;
• Değişik konulardan, etkinlik, ortam ve materyallerden yararlanarak öğrenme süreçlerini zenginleştirebilir.

Sarmaldır
Sarmal bir program kazanım ve göstergelerin süreç boyunca ihtiyaç duyulduğu durumlarda farklı etkinlikler aracılığıyla tekrar tekrar ele alınmasını gerektirir. Böyle yapıldığında kazanımların gerçekleşmesi, pekiştirilmesi ve kalıcılığının sağlanması mümkün olur.
Eklektiktir
Çeşitli ülkelerdeki okul öncesi eğitimi programları incelendiğinde, programların farklı yaklaşım ve modelleri temel alarak oluşturulduğu görülmüştür. Bu programda 21. yüzyılın gereksinim duyduğu bireyi yetiştirmek, ulusal özellik ve gereksinimleri karşılamak amacıyla farklı öğrenme kuram ve modellerindeki çocuk merkezli uygulamalardan yararlanılarak bir senteze ulaşılmıştır.
Dengelidir
Program çocukların gelişimini çok yönlü desteklemeyi hedeflediği için bütün gelişim alanlarıyla ilgili kazanım ve göstergelerin eğitim planlarında dengeli bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Benzer şekilde; pasif ve hareketli etkinlikler, etkinlik çeşitleri (Türkçe, matematik, oyun vb.), çalışma şekilleri (büyük grup, küçük grup, bireysel), etkinliğin uygulandığı yer (iç ve dış mekânlar) ve etkinliklere ayrılan sürenin dengeli bir şekilde ayarlanması önemlidir.
Oyun Temellidir
Çocuk oyun aracılığıyla öğrenir, kendini ve içinde yaşadığı dünyayı oyunla tanır ve kendini en iyi oyun sırasında ifade eder, kritik düşünme becerilerini oyun içinde kazanır. Çocuğun dili oyundur, diğer bir deyişle oyun, çocuğun işidir.
Programda kazanım ve göstergeler ele alınırken özellikle önerilen; oyunun bir yöntem ve/veya etkinlik olarak kullanılmasıdır.
Oyun aracılığıyla öğrenme bu programın ve okul öncesi eğitimini ayrılmaz parçası olarak görülmektedir.
Keşfederek Öğrenme Önceliklidir
Keşfederek öğrenmede önemli olan; çocuğun öğrenme sürecine etkin katılması, öğrendiklerini farklı durumlara transfer etmesi ve yeni durumlarda kullanmasıdır. Program çocuğun çevresinde olanları fark etmesini, merak ettiği konulara ilişkin sorular sormasını, araştırmasını, keşfetmesini ve oynayarak öğrenmesini teşvik eder. Böylece ezbere dayalı öğrenme yerine anlamlı öğrenme gerçekleşmiş olur. Yaratıcılığın Geliştirilmesi Ön Plandadır
Çocukların öğrenme gereksinimleri ve öğrenme stillerine uygun ortamlarda kendilerini farklı yollarla ve özgün bir biçimde ifade etmeleri için gerekli olan fırsatlar yaratılmalıdır. Programda yaratıcılık, ayrı bir alan olarak ele alınmamış, kazanım ve göstergelerde vurgulanmıştır. Bu programın amacına uygun bir şekilde uygulanabilmesi için öğretmenlerin de yaratıcı olması gerekmektedir.
Günlük Yaşam Deneyimlerinin ve Yakın Çevre Olanaklarının Eğitim Amaçlı Kullanılmasını Teşvik Eder
Programda günlük yaşam deneyimlerinden yararlanılması eğitim sürecini hem zenginleştirir hem de kolaylaştırır. Yakın çevre olanaklarının işe koşulması, araç-gereç ve materyallerin sağlanmasında çeşitlilik ve ekonomik açıdan yarar sağlar.
Programın temel felsefesine aykırı olan hazır planların her çevre ve çocuk için kullanılmasıdır

Temalar/Konular Amaç Değil Araçtır
Okul öncesi eğitimde, kazanım ve göstergelerin kazandırılmasında konu veya tema merkezli eğitim söz konusu değildir ancak eğitim süreci planlanırken çeşitli konulardan yararlanılabilir. Burada asıl amaç, ele alınan konunun öğretimi değil o konu yardımı ile kazanım ve göstergelerin gerçekleştirilmesidir. Kazanımlar, göstergeler ve kavramlar farklı etkinliklerde yeniden ele alınabilir.

Öğrenme Merkezleri Önemlidir
Öğrenme merkezleri çocukların bireysel gereksinimlerini karşılamak amacıyla farklı ayırma materyalleri ile bölünmüş, küçük gruplar hâlinde etkileşimde bulunacakları ve dikkatlerini yoğunlaştırarak oynayabilecekleri öğrenme alanlarıdır. Merkezler, iç mekânlarda olduğu kadar dış mekânlarda da düzenlenmelidir.
Kültürel ve Evrensel Değerleri Dikkate Alır
Çocukların yaşadıkları toplumun değerlerini tanımaları, kültürel ve evrensel değerleri benimsemeleri onların sorumluluk bilincine sahip bireyler olarak yetişmeleri açısından önemlidir. Program, bu yönüyle farklılıklara saygı duyulmasını ve farklı özellikleri olan bireylerle uyum içinde bir arada yaşamaya dair deneyimler kazanılmasını teşvik etmektedir. Programda değerler eğitimi ayrı bir alan olarak ele alınmamış, ancak kazanım ve göstergelerde bütüncül bir şekilde vurgulanmıştır.

Aile Eğitimi ve Katılımı Önemlidir
Aile eğitimi ve katılımı, okul ve ev arasındaki devamlılığı destekleyerek kazanılan bilgi, beceri ve tutumların kalıcılığını sağlar. Bu nedenle “Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim Rehberi (OBADER)” hazırlanmıştır. Öğretmenlerin programla birlikte bu rehberi de etkin bir şekilde kullanmaları gerekmektedir.
Değerlendirme Süreci Çok Yönlüdür
Okul öncesi eğitimde sonuç değil, süreç önemli olduğundan, programda sürecin çok yönlü olarak değerlendirilmesi öne çıkmaktadır. Değerlendirmede çocuğun, programın ve öğretmenin kendini değerlendirme süreci iç içe olduğundan, birinden elde edilen bulgular daha sonraki değerlendirmelerde de dikkate alınmalıdır.

Özel Gereksinimli Çocuklar İçin Uyarlamalara Yer Vermektedir
Okul öncesi eğitim, özel gereksinimli çocukların gereksinimlerini de dikkate alarak, tüm çocuklara öğrenme ve ilkokula hazırlık konusunda eşit fırsat sunmayı hedefler. Sınıfta raporu olan özel gereksinimli çocuk olduğunda öğretmenlerin hazırladıkları etkinliklerde özel gereksinimli çocuk için uyarlamalar yapmaları beklenmektedir. Öğretmenlerin etkinliklerdeki uyarlamaların yanı sıra Bireyselleştirilmiş Eğitim Programını (BEP) da uygulamaları gerekmektedir.
Öğretmenlerden sınıftaki özel gereksinimli çocuk için uyarlama yaparken etkinliğin yönteminde, kullanılan materyallerde ve öğrenme sürecinde dikkat edilmesi gereken noktalar ile ilgili açıklama yapmalıdır.
Rehberlik Hizmetlerine Önem Vermektedir
Öğretmenlerin, rehber öğretmenlerle iş birliği içinde çalışması, çocukların gelişimlerinin desteklenmesinde ve ekip çalışmasının sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde önemlidir.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNİN PLANLANMASI VE UYGULANMASI
Eğitim etkinliklerinin sistemli ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için önceden gerekli hazırlıkların ve planların özenle yapılması gerekir.
PLANLAMA, BELİRLİ EĞİTİM HEDEFLERİNE VE PROGRAM AMAÇLARINA ULAŞMAK İÇİN ETKİNLİKLERDEN HANGİLERİNİN SEÇİLECEĞİNİ, BUNLARIN ÇOCUKLARA NİÇİN VE NASIL YAPTIRILACAĞINI, NE GİBİ YARDIMCI VE TAMAMLAYICI KAYNAK, ARAÇ-GEREÇ VE MATERYALLERİN KULLANILACAĞINI VE ÇOCUKLARDAKİ GELİŞİMİN NASIL DEĞERLENDİRİLECEĞİNİ ÖNCEDEN AYRINTILI OLARAK TASARLAMA İŞİDİR.
Öğrenme sürecinde planlı çalışmanın yararları şu şekilde sıralanabilir:
• Sürecin planlanması; öğretmenin, eğitim-öğretimde neyi, niçin ve nasıl uygulayacağını düşünmesini sağlayarak verimi artırır.
• Etkinliklerin ne zaman ve ne kadar süre içinde uygulanacağının zaman sırasına göre düzenlenmesini, ayrıca programların süresi içinde tamamlanmasını sağlar.
• Planlı çalışma, öğretmen ve çocukları dağınıklıktan kurtarır, onlara güven kazandırır.
• Amaçları gerçekleştirecek en uygun yöntem, teknik, araç ve gereçlerin seçilmesini, güne hazırlıklı başlanılmasını sağlar.
• Planlı çalışma, yapılan çalışmaların belgelendirilmesi sayesinde eğitim ve öğretimin değerlendirilmesinin sağlam ve güvenilir olmasını sağlar.
• Öğretmen ve çocuklara düzenli ve birlikte çalışma alışkanlığı kazandırır.
• Öğrenme sürecinde düşünceye açıklık kazandırır.
• Öğretmen, planlarını hazırlarken grubundaki çocukların davranışlarını ve gelişimlerini değerlendirdiği formları iyi analiz edebilirse çocukların gelişimsel düzeylerini ve bireysel gereksinimlerini doğru tespit edeceği için onlara uygun amaçları ve kazanımları seçebilecek ve böylece eğitim programı amaçlarına daha kolay ulaşmış olacaktır.

Aylık Eğitim Planı
Aylık plan; bir öğretmenin çalıştığı çocuk grubunun gelişimini desteklemek için etkinlik oluşturmak üzere alacağı kazanım ve göstergeleri, kavramları, alan gezilerini, özel gün ve haftalar ile aile katılımı ve değerlendirme süreçlerini içeren bir çalışma planıdır.
• Öğretmenin o ay için alması gereken kazanımları, ilgili göstergeleri ve kavramları belirleyebilmesi için, çocukları rutin olarak gözlemlemesi ve gözlemlediği gelişim özelliklerini“Gelişim Gözlem Formu”na kaydetmesi gerekmektedir. Gözlemlerden elde edilen bilgiler ile çocukların desteklenmesi gereken gelişim özelliklerinin dikkate alınması gerekir.
• Öğretmen, her ay planında yer verdiği kavramları “Kavramlara Aylık Eğitim Planlarında Yer Verme Durumu Çizelgesi”ne; kazanım ve göstergeleri ise “Kazanım ve Göstergelere Aylık Eğitim Planlarında Yer Verme Durumu Çizelgesi”ne kaydetmelidir. Öğretmenin o ay üzerinde durduğu kavram, kazanım ve göstergeleri kayıt altına alması çocuğun sadece belli gelişim alanlarında desteklenmesinin önüne geçecek ve çocuğa çok yönlü gelişme fırsatı sunacaktır. Öğretmen, ilgili ayda yer alan özel gün ve haftalar, alan gezileri ve gerçekleştirmeyi planladığı aile katılım etkinliklerini aylık planının ilgili bölümlerinde belirtir. Aylık planların değerlendirme bölümünde öğretmen; o ay boyunca günlük eğitim akışlarının genel değerlendirme bölümlerine ve çocuk gelişim gözlem formlarına kaydettiği bilgilere dayanarak çocukların, programın ve kendisinin değerlendirme sonuçlarına yer verir.
• Bütün aylık planların değerlendirmeleri ise bir sonraki yılın eğitim planlarının hazırlanmasına ışık tutacaktır.
• Öğretmenin grubundaki çocukları, programını ve kendisini değerlendirirken kullanacağı ve aylık planının değerlendirme bölümünde belirteceği formlar ve kullanma zamanları şöyledir:Okulun açıldığı ayda çocukların evlerine yapılacak ziyaretler, grup ve bireysel veli toplantıları ve bunlarla ilgili takvim belirlenmeli, ebeveynlerin “Aile Eğitimi İhtiyaç Belirleme Formu” ve “Aile Katılımı Tercih Formu”nu doldurmaları sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra “Okul Tanıtım ve Aile Tanıma Dosyasında Bulunan Formlar” da doldurtulmalıdır.
• Eğitim süreci boyunca, gerek duyuldukça çocukların gözlem bilgileri “Gelişim Gözlem Formu” na kaydedilmelidir. Her çocuk için onların gelişim gözlem sonuçlarını içeren “Gelişim Raporu” dönem sonlarında olmak üzere yılda iki kez hazırlanmalıdır. MEB bilgisayar sistemine de kaydedilecek olan bu raporlar, gelişim gözlem formuna kaydedilen bilgilerden yararlanılarak oluşturulmalıdır. Çocukların genel gelişimsel ilerlemelerini ve desteklenmesi gereken durumlarını ortaya koyan bu rapor, ailelerin çocuklarını tanımaları, gelişimlerini takip etmeleri ve desteklemelerine yönelik önerileri de içermelidir.
• Öğretmen, eğitim-öğretim yılı sonunda ailelerle paylaşılacak olan Gelişim Dosyası’nda (Portfolyo) yer alacak çalışmaları her ay çocuklarla birlikte seçmeli ve biriktirmelidir. Öğretmen aylık planını aylık plan formatında yazmanın yanı sıra etkinlik örneklerinin de yer alacağı şekilde hazırlayarak ailelere göndermeye ve sınıf panosuna asarak paylaşmaya özen göstermelidir. Bu paylaşım okul aile iş birliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesine katkı sağlayacaktır.

Günlük Eğitim Akışı
Günlük eğitim akışı, öğretmenin o gün yapacağı çalışmalara düzenli bir şekilde yer verdiği çerçeve bir plandır. Güne başlama zamanı, oyun zamanı, etkinlik zamanı ve günü değerlendirme zamanı ile beslenme ve dinlenme zamanı gibi rutin etkinlikleri içerir. Öğretmen bir sonraki gün için günlük eğitimini planlarken bir önceki günü değerlendirme zamanında çocukların belirttikleri önerileri de dikkate alarak etkinliklerinin arasından o gün gerçekleştirmeyi düşündüğü kazanım ve göstergelerle ilgili olan etkinlikleri seçip “Günlük Eğitim Akışı”na detaylandırmadan, başlıklar hâlinde yazar. Etkinliklerin “Etkinlik Formatı”na uygun olarak hazırlanmış çıktılarını da günlük eğitim akışı ile birlikte dosyalar. Etkinliklerin o ayın aylık planında yer alan kazanımlar, göstergeler ve kavramlar temel alınarak oluşturulmuş etkinlikler arasından seçilmesi gerekmektedir.

Bir günlük eğitim akışının bölümleri aşağıda açıklanmıştır.
• Güne başlama zamanı
Okul öncesi eğitim kurumlarında günün başlangıcında yer verilmesi gereken bir zaman aralığıdır. Çocukların birbirlerine ve gün içinde yapılacak diğer etkinliklere uyum sağlamalarına yardımcı olur. Özellikle grup içinde utangaç olan veya kendini ifade etmekte zorlanan, kendini iyi hissetmeyen çocukların faydalanabileceği bir süreçtir. Öğretmen o günkü hava durumu, haftanın hangi günü olduğu, okula gelene kadar neler yapıldığı gibi konularda sorular sorarak çocukları sohbet etmeye yönlendirir. Çocukların o günkü duygu durumları ile ilgili sohbet edilebilir, vücudun sağlıklı gelişimini
destekleyecek egzersizler yapılabilir. Şarkı söyleme, öykü anlatma, parmak oyunları gibi etkinlikler yapılabilir. Bunun yanı sıra çocukların o günlerde yaşantılarında olan değişiklikler de ele alınabilir (doğum günü, bir kardeşin doğması, büyükanne-büyükbaba yanında kalma, eve misafir gelmesi, aile bireylerinden birinin hastalanması, yerel veya toplumsal olaylar gibi). Çocuklar güne başlama süreci konusunda deneyim kazandıkça onları konuşma konusu belirlemeleri için cesaretlendirmeye özen gösterilmelidir.
• Oyun zamanı
Güne başlama zamanı sona erdiğinde öğretmen çocuklara öğrenme merkezlerini tanıtır. “Bugün nerede oynamak istiyorsun?” şeklinde sorular sorarak çocukların tercihlerini belirtmelerini ister. Böylece çocuklar günlerini planlamayı öğrenmeye başlarlar.
• Etkinlik zamanı
Günlük eğitim sürecinin bu bölümünde öğretmenin, çocukların da önerilerini dikkate alarak, önceden planladığı ve isimlerini “Günlük Eğitim Akışı”na kaydettiği etkinlik/etkinlikler yer alır.
Etkinlik zamanı;
 Bütünleştirilmiş etkinlikler şeklinde,
 Bütünleştirilmiş ve tek bir etkinliğin birlikte uygulanması şeklinde
 Tek tek etkinliklerin art arda uygulanması şeklinde düzenlenebilir.
• Günü değerlendirme zamanı
Çocukların günlerini planlamaları, planladıklarını uygulamaları ve gün sonunda da yaptıklarını değerlendirmeyi öğrenmeleri önemli bir kazanımdır. Bu nedenle, günün sonunda yine bütün grup bir araya toplanır ve günün değerlendirilmesi amaçlı sohbet edilir. Mümkün olduğu kadar açık uçlu sorular aracılığıyla hangi öğrenme merkezlerinde ne tür oyunlar oynadıkları, hangi etkinlikleri yaptıkları, ortam ve materyaller gibi konularda çocuklarla beraber değerlendirilir.

Okul Öncesi Eğitimin Ortamı ve Öğrenme Merkezleri
Bir okul öncesi eğitim kurumunun, çocukların eğitim gereksinimlerini karşılar nitelikte tasarlanmış olması önemlidir. İyi tasarlanmış eğitim ortamları çocukların etkin öğrenmelerini destekler ve yaratıcı problem çözme becerilerini geliştirir. Dikkatli ve özenli planlanmış eğitim ortamları eğitim programlarının başarıya ulaşmasında önem taşır. Bu eğitim programının amacına uygun şekilde planlanabilmesi ve uygulanabilmesi için eğitim ortamlarının öğrenme merkezlerini içerecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Öğrenme merkezleri çocukların serbest oyun oynama gereksinimlerini karşılamak için düzenlenmiş alanlardır. Öğrenme merkezleri günlük eğitim akışında yer alan etkinliklerde ele alınan kazanım ve göstergeler doğrultusunda seçilmiş farklı materyalleri de barındıran, birbirinden çeşitli malzemelerle (çocuk boyundaki dolap/raflar, pano, farklı renkte halılar, yer döşemeleri veya yere yapıştırılan bantlar, vb.) ayrılmış olan oyun alanlarıdır. Öğretmen, öğrenme merkezlerinde sınıfın fiziksel özelliklerini ve çocuk sayısını dikkate alarak, çocukların bireysel gereksinimlerine ve ilgilerine yönelik düzenlemeler yapar.
Öğrenme merkezlerinin düzenlenmesinde çocukların da fikirlerinin alınması, sınıfı benimsemelerine ve aldıkları sorumlulukları yerine getirmelerine destek olacaktır. Her merkezde oynayacak çocuk sayısını ise sınıftaki merkezlerin sayısı, merkezlerin büyüklüğü ve materyallerin yeterliliği belirler. Örneğin dramatik oyun merkezi ilgi çekici materyalleri nedeniyle çocukların hepsinin aynı anda oynamak istedikleri bir bölüm olabilir. Öğretmen burada bir çalar saat bulundurabilir ve uygun bir süreye ayarlayarak çocukların bu merkezden dönüşümlü olarak yararlanmasını sağlayabilir. Çocuklar bu kuralı içselleştirdiklerinde, saat çaldığında malzemeleri toplayarak dramatik oyun merkezini bir sonraki gruba herhangi bir uyarı olmadan bırakacaklardır.
Okul öncesi eğitimi kurumlarında bulunması önerilen merkezler; blok, kitap, müzik, sanat, fen ve dramatik oyun merkezleridir. Sınıfta bulunan merkezlerin adlarının ve sembollerinin bulunduğu farklı renklerde kartlar hazırlanarak ait olduğu merkezde çocukların görebileceği bir yere asılmalı veya yapıştırılmalıdır. Örneğin kitap merkezi için üzerinde kitap/kitap okuyan çocuk resmi bulunan bir kart veya sanat merkezi için üzerinde palet ve boya fırçalarının resmi bulunan bir kart hazırlanabilir.
Geçici bir süre için oluşturulan merkezler çocukların ilgisine göre iki veya üç gün, bazen de bir hafta boyunca sınıfta yer alabilir. Güne başlama zamanı sonunda tercih ettikleri merkezlerde oynamaları için çocuklara rehberlik eder.
• Blok Merkezi
• Kitap Merkezi
• Müzik Merkezi
• Dramatik Oyun Merkezi
• Fen Merkez
• Giriş ve Bekleme Alanı
• Sanat Merkezi
• Kum ve Su Masası
Bu ortamlarda dikkat edilmesi gereken nokta, öğrenme merkezlerinin birbirlerinden belirgin bir biçimde ayrılmış olmasıdır.Bunun amacı;Çocukların küçük gruplar halinde herbir öğrenme merkezinde daha etkin çalışabilmesini sağlamaktır.

Etkinlik Çeşitleri ve Açıklamaları
Etkinlik çeşitleri;Türkçe, sanat, drama, müzik, hareket, oyun, fen, matematik, okuma yazmaya hazırlık ve alan gezileri şeklindedir. Öğretmen veya çocuklar tarafından yapılandırılmış/ yarı yapılandırılmış/yapılandırılmamış etkinlikler sınıf içinde yapılabileceği gibi açık havada da yapılabilir. Öğretmenlerin bu etkinlikleri mümkün olduğunca açık havada da gerçekleştirmesi beklenmektedir. Etkinlikler tek tek planlanıp uygulanabileceği gibi birden fazla etkinlik çeşidi bir araya getirilip bütünleştirilmiş etkinlikler de hazırlanabilir. Etkinlikler bireysel, küçük grup veya büyük grup şeklinde planlanıp uygulanabilir.
• Bireysel etkinlik, çocuğun kendi başına yaparak yaşayarak öğrenmesini amaçlar. Bu etkinlikler, çocukların bireysel ilgi, gereksinim ve yetenekleri ile gelişim özelliklerini dikkate alarak onların potansiyel gelişimlerini desteklemek amacıyla planlanan etkinliklerdir.
• Küçük grup etkinliği, çocukların yaş, gelişim özelliği, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda gruplara ayrılarak farklı çalışmalar yaptıkları etkinliklerdir. Gruptaki çocukların hepsinin aynı etkinliği küçük gruplar hâlinde yaptıkları etkinlikler büyük grup etkinliğidir. Küçük grup etkinliklerinde ise her grubun etkinliği ayrı ayrı planlanmalıdır. Başka bir deyişle küçük grup etkinlikleri, öğretmenin farklı yöntem ve teknikleri kullanarak aynı kazanım ve göstergelere yönelik etkinlikler planlamasıdır. Böylece çocuklar aynı kazanımlara farklı yollardan ulaşabilirler. Örneğin; çocuklar aynı renk ve boyuttaki kutularla ve artık materyallerle neler yapabilecekleri hakkında konuşurlar, planlamalarını yaparak gruplara ayrılırlar. Gruplar kararlarını uygulayarak üç boyutlu farklı ürünler oluştururlar.
• Büyük grup etkinliği, aynı kazanımlara ulaşmayı amaçlayan, aynı yöntem, teknik ve materyaller kullanılarak sınıftaki tüm çocuklarla birlikte yapılan etkinliklerdir.
• Bütünleştirilmiş etkinlik, birden fazla etkinliğin uygun geçişlerle bir araya getirilmesinden oluşur. Etkinliklerin bir etkinlik planının öğrenme sürecinde arka arkaya sıralanması demek bütünleştirmek demek değildir.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Eğitimin bütün aşamalarında gerçekleştirilen eğitim ve öğretim etkinliklerinin ne derece etkili olduğunun belirlenmesi son derece önemlidir. Araştırma bulguları eğitim aşamalarının birbirine bağlı olduğunu; üst aşamadaki öğrenmeleri bir önceki aşamada yeterli düzeyde gerçekleşen öğrenmelerin olumlu, gerçekleşmeyen öğrenmelerin ise olumsuz etkilediğini göstermektedir.
Bu yaşlarda verilecek eğitim, çocukların bilişsel, dil, motor, sosyal ve duygusal gelişim alanları ile özbakım becerilerinin eş güdümlü ve çok boyutlu olarak desteklenmesini ve çocukların bireysel özelliklerini dikkate alarak nesnel olarak değerlendirilmesini zorunlu kılar. Okul öncesi eğitiminin önemi nedeniyle sürecin planlı ve programlı olması gereklidir. Eğitim etkinliklerinin programda yer alan kazanımlara dayalı olarak hazırlanması, süreçte ve sonuçta çocuklarda oluşması beklenen öğrenme çıktılarına ne derece ulaşıldığının izlenmesi önemlidir.
Çocukların Değerlendirilmesi
Programda çocuğun gelişiminin izlenme süreci, “Gelişim Gözlem Formu” ile kayıt altına alınır. Çocukların gelişimlerinin gözlem formuyla kayıt altına alınması bir yandan çocuğun neleri başarıyla yaptığı ve ne düzeyde yaptığı hakkında bilgi verirken diğer yandan nasıl ve neden yaptığı hakkında ipuçları verecektir. Öğretmenlerin, çocukların gelişimlerini değerlendirirken onları birbirleriyle karşılaştırmamalı, her çocuğu önceki ve sonraki beceri ve davranışlarına bakarak kendi içinde değerlendirmelidir. Çocuğun bütün gelişim alanlarını kapsayan bilgi, beceri, tutum ve alışkanlıklarının genel bir biçimde özetlenmesi ise, “Gelişim Gözlem Formu” na dayalı olarak dönem sonlarında, yılda iki kez hazırlanacak olan “Gelişim Raporu” ile gerçekleştirilir.
Gelişim Raporu; öğretmenlerin çocukları gözlemlerken kullandıkları gelişim gözlem formlarında yer alan bilgileri analiz ederek değerlendirdikleri ve ailelere önerilerde bulundukları bir formdur. Aileler için önemli olan ve onların dikkatinin çekilmesi gereken özel durumlar varsa (özel yetenekler, okul dışında desteklenmesi gereken alanlar, öneriler ve çözüm yolları gibi) bunlara da raporda mutlaka yer verilmelidir. Gelişim raporları, çocukların okul öncesi eğitimden ve öğrenme sürecinden nasıl etkilendiğini anlamak açısından ailelere yol gösterici olacaktır. Öğretmen, eğitim döneminin başından itibaren her çocuk için bir “Gelişim Dosyası” (portfolyo) oluşturarak çocukların yaptığı bütün çalışmalar içinden çocuklarla birlikte seçtiklerini, ailelerden gelen mektup gibi belgeleri ve çocukların gelişim gözlem formları ile gelişim raporlarını bu dosyalarda biriktirmelidir.
Programın Değerlendirilmesi
Programın değerlendirilebilmesi için öğretmenlerin hazırladıkları ve uyguladıkları aylık plan ve etkinlikleri bütün boyutları ile ele almaları gereklidir. Öğretmenlerin planlanan ve uygulanan eğitim süreçleri arasındaki tutarlılığı, ortaya çıkan yeni gereksinimlerin neler olduğunu belirlemeleri ve günlük eğitim akışında yer alan genel değerlendirme bölümüne kaydetmeleri beklenmektedir. Eğitim sürecinin programla ilgili günlük değerlendirmeleri aylık planların değerlendirme bölümlerine yazılacak bilgilere ışık tutacaktır.
Günlük Eğitim Sürecinin Ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi
Günlük eğitim sürecinin ve etkinliklerin değerlendirilmesi, günlük eğitim akışının günü değerlendirme zamanında yapılan, öğrenilen bilgilerin pekiştirildiği, sürecin gözden geçirildiği önemli bir aşamadır. Etkinliklerin değerlendirilmesi amacıyla çocuklar etkinlikle ilgili konuşabilir, birbirlerine sunum yapabilirler; çalışma sayfaları/bellek kartları kullanılabilir, resim yapılabilir, afiş/poster hazırlanabilir, etkinlikle ilgili çekilen fotoğraflar çocuklarla incelenebilir veya sergiler düzenlenebilir. Etkinliğin değerlendirilmesi için etkinlik sürecinde/sonunda tartışma yapılabilir, çocuklara etkinliklerle ilgili sorular yöneltilebilir.
Öğretmenin Kendini Değerlendirmesi
Öğretmenin sınıf içi başarısı hakkında farkındalık yaratmak ve gerekli önlemleri almak konusunda kullanılan yöntemlerden biri öğretmenin kendini değerlendirmesidir. Öğretmenlerin kendi kendilerini değerlendirmeleri onların güdülenmelerini, yaratıcılıklarının artmasını, yansıtmacı öğretmen olabilmelerini ve eksikliklerini görerek kendi kendilerini güçlendirebilmelerini sağlar.






ÜNİTE 2
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA OYUN ZAMANI ETKİNLİKLERİ
OYUN ZAMANI ETKİNLİKLERİNİN TANIMI VE ÖNEMİ
Oyun zamanı etkinlikleri, daha çok öğrenme merkezlerinde oyun ve açık havada oyun etkinliklerinden oluşmaktadır. Çocukları diğer etkinliklere ve güne hazırlama özelliği taşıdığı için mümkün olduğunca eğitim akışındaki önceliğini koruması gerekir. Okul öncesi öğretmeni günlük eğitim akışında seçtiği kazanım ve göstergeleri göz önüne alarak, ortamın nasıl hazırlanacağını, uyarıcıların hangi düzenlemelerle sunulacağını, hangi araçların kullanılacağını belirlemelidir. Yani, öğretmen gereken öğrenme-öğretme ortamını ayarlamalıdır. Buna göre çocuklar oyun zamanında ilgi ve ihtiyaçlarına göre istedikleri etkinliklere öğretmen müdahalesi olmadan kendi tercihini yaparak yönelebilmelidir.
Oyun zamanı etkinlikleri çocuğun yaratıcılığını geliştirme, kendisini ifade etmesini sağlama, yardımlaşma, paylaşma, iş birliği, problem çözme, başladığı işi bitirme konusunda kararlı olma, sorumluluk alma ve aldığı sorumluluğu yerine getirme, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurma ve kas becerilerini geliştirme açısından önemlidir.

OYUN ZAMANI ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ
Öğrenme Merkezlerinde Oyunun Çocukların Gelişimine Olan Etkileri
Okul öncesi dönemde çocuklara yönelik oluşturulan ortamın, onların ilgi ve ihtiyaçlarına uygun bir şekilde düzenlenmesi gereklidir. Uyarıcı ortamın düzenlenmesindeki özellikler; çocukların gelişimleri, yeni ve özgün ürünler, yeni davranışlar ortaya koyabilmeleri ve özellikle yaratıcılığa yöneltilmeleri açısından önemlidir. Çocuklar arkadaşları ile etkileşime girerek paylaşma, yardımlaşma, işbirliği gibi sosyal davranışları kazanırlar. Öğrenme merkezlerinde katıldıkları etkinlikler kas becerilerinin gelişimini destekler. Çocukların birbirleriyle etkileşimi sonucu dil becerileri gelişir, başkalarını anlama ve kendilerini başkalarına anlatma yetenekleri artar. Bütün bunlardan da görüldüğü gibi öğrenme merkezleri çocuğun gelişiminde önemli bir yer tutar.
Açık Havada Oyunun Çocukların Gelişimine Olan Etkileri
Günümüzde çocuklar zamanlarının çoğunu kapalı alanlarda hareketsiz olarak geçirmektedir. Okul öncesi eğitimde sınıfta ve okulda verilen eğitim gibi açık havada ve sınıf dışı etkinlikler yoluyla da eğitim verilebilmektedir. Çocukların yaratıcı, üretken, kedine güvenli, paylaşımcı, yeniliklere açık, kendini geliştiren ve sorumluluk alıp yerine getirebilen bireyler olarak yetişmelerinde farklı ortamların etkisi vardır. Özellikle doğal ortamda çocukların merak ve keşfetme isteklerine cevap verebilecek açık hava oyunları hemen her açıdan çocukların gelişimlerini etkilemektedir.
Çocukların sağlıklı büyümesi bedensel ve psikolojik olarak sağlıklı olabilmesi için açık havaya, güneşe ve harekete ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlarının giderilmemesi çocukların sadece gelişimlerini olumsuz etkilemez, çeşitli davranış problemlerine de neden olur.
Açık havada oyununun faydaları;
• d vitamini sağlar,
• dokulara gerekli oksijenin daha iyi alınmasını sağlar,
• kan dolaşımını hızlandırır, fazla enerjinin dışarı atılmasını kolaylaştırır,
• ince ve kalın motor becerileri geliştirir,
• çevrelerini keşfetmelerini sağlar,
• bilgileri ve mutlulukları artar.
• Çocuğun fiziksel, motor, bilişsel, dil, sosyal, duygusal gelişimine ve öz bakım becerilerine katkıda bulunur.
Açık havada oyun etkinlikleri çocukların fiziksel ve motor yeterliliklerinin, algısal motor gelişimlerinin ve hareket becerilerinin yani yer değiştirme, nesne kontrolü ve denge becerilerinin geliştirilmesini içeren etkinliklerdir. Bu etkinlikler süresince çocukların temel hareket becerileri, beden farkındalığı motor yeterliliği (güç, koordinasyon, hız, çabukluk) ve fiziksel yeterliliği (esneklik, kuvvet,
dayanıklılık) gelişir.
Açık hava oyunları özellikle koşma, atlama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel güç ve rahat alan gerektiren oyunlar için en uygun imkânları sunar. Kendi istediği şekilde ve açık havada oynayan çocukların sistemleri düzenli çalışarak fiziksel gelişimi destekler. Açık havada çocuk çevresinde yer alan canlı ve cansız nesneleri keşfetme, tanıma ve inceleme fırsatları elde eder. Açık hava oyunları ile çocuklar mekân, boyut, duyu, duygu, sayma, zaman, renk gibi birçok kategoride yer alan kavramları doğal ortamlarda öğrenme fırsatı bulurlar.


OYUN ZAMANI ETKİNLİKLERİNİN ÇEŞİTLERİ
Öğrenme Merkezlerinde Oyun
Okul öncesi eğitim kurumlarında bulunması gereken öğrenme merkezleri;
• dramatik oyun merkezi,
• fen merkezi,
• sanat merkezi,
• kitap merkezi,
• blok merkezi
• müzik merkezleri

ÖĞRENME MERKEZLERİ ÇOCUKLARIN SERBEST OYUN OYNAMA GEREKSİNİMLERİNİ KARŞILAMAK İÇİN DÜZENLENMİŞ ALANLARDIR. ÖĞRENME MERKEZLERİ GÜNLÜK EĞİTİM AKIŞINDA YER ALAN ETKİNLİKLERDE ELE ALINAN KAZANIM VE GÖSTERGELER DOĞRULTUSUNDA SEÇİLMİŞ FARKLI MATERYALLERİ DE BARINDIRAN, BİRBİRİNDEN ÇEŞİTLİ MALZEMELERLE (ÇOCUK BOYUNDAKİ DOLAP/RAFLAR, PANO, FARKLI RENKTE HALILAR, YER DÖŞEMELERİ YA DA YERE YAPIŞTIRILAN BANTLAR, VB.) AYRILMIŞ OLAN OYUN ALANLARIDIR.

Öğretmen, öğrenme merkezlerinde sınıfın fiziksel özelliklerini ve çocuk sayısını dikkate alarak, çocukların bireysel gereksinimlerine ve ilgilerine yönelik düzenlemeler yapar. Oluşturulan merkezin sınırları, uygun etkileşimlerin bir alandan diğer alana kolaylıkla taşınabilmesi ve çocukların değişken ilgilerini yanıtlayabilmesi için esnek olmalıdır.
Her merkezde oynayacak çocuk sayısını belirleyen;
• sınıftaki merkezlerin sayısı,
• merkezlerin büyüklüğü
• materyallerin yeterliliği

Orneğin dramatik oyun merkezi ilgi çekici materyalleri nedeniyle çocukların hepsinin aynı anda oynamak istedikleri bir bölüm olabilir. Öğretmen burada bir çalar saat bulundurabilir ve uygun bir süreye ayarlayarak çocukların bu merkezden dönüşümlü olarak yararlanmasını sağlayabilir.
Öğretmen gerekli zaman ve durumlarda seçilen temalara uygun olarak bir süreliğine yeni merkezlerde oluşturabilir. Örneğin belirli gün ve haftalardan Kızılay haftasına girildiyse, Kızılay etkinliklerini çağrıştıran materyalleri barındıran bir merkez oluşturulabilir ya da sınıfta kardeşi olan bir çocuk varsa bebekler ve gereksinimlerinin yer aldığı bir merkez hazırlanabilir. Bunun yanı sıra çocukların banka, postane, restoran, sağlık kurumları, alış veriş mağazaları vb. yerlerde yaşam becerilerini bağımsızca geliştirip uygulayabilecekleri farklı merkezler de hazırlanabilir. Geçici bir süre için oluşturulan bu merkezler çocukların ilgisine göre iki ya da üç gün, bazen de bir hafta boyunca sınıfta yer alabilir.
Öğretmen, öğrenme merkezlerini çocuklar sınıfa gelmeden önce hazırlar. Güne başlama zamanı sonunda tercih ettikleri merkezlerde yani oyun zamanında oynamaları için çocuklara rehberlik eder. Öğrenme merkezini seçen çocuk ilgi ve isteği doğrultusunda etkinliğini sürdürür, çalışmasını bitirdiğinde bir merkezden diğerine geçebilir. Öğretmen, çocuklar merkezdeyken kendisi de sürece katılarak gözlem yapar ve çocukları ve eğitim planını değerlendirebilmek için çocukların bireysel özelliklerini, çoğunlukla hangi merkezleri ve hangi arkadaşlarıyla oynamayı tercih ettiğini not defterine kayıt eder. Çocukların çeşitli deneyimler yaşayıp farklı kazanımlara ulaşabilmesi için onları diğer günlerde değişik merkezlere yönlendirmeye özen gösterir. Bunun yanı sıra merkezlerde farklı arkadaşlarıyla da oynamalarına dikkat eder. Okul öncesi eğitimcileri oyun zamanında öğrenme merkezlerine çocukları dağıtırken ve toplarken çeşitli yöntemler geliştirip kullanmalıdırlar. Çocukların aynı anda bir merkeze amaçsızca koşuşmalarından ziyade merkezin özelliğine göre ne yapacaklarını bilerek dağılmaları istenilen bir durumdur. Çocuklar böyle uygulamalarla amaçlı ve isteyerek gittikleri merkezlerde daha eğitici ve eğlenceli zaman geçirirler.
Dramatik Oyun Merkezi
DRAMATİK OYUN MERKEZİ ;ÇOCUKLARIN HAYAL GÜÇLERİNİ DİLEDİKLERİ GİBİ KULLANDIKLARI, DUYGULARINI DOĞAL BİR ŞEKİLDE DİLE GETİRDİKLERİ, DÜŞÜNCELERİNİ KENDİLERİNİ İFADE EDEREK PAYLAŞTIKLARI OYUN MERKEZİDİR.

Çocuklar dramatik/sembolik oyun sırasında; nesnelerle ve kişilerle etkileşimde bulunur ve nesneleri düşünce, durum ve diğer nesneleri temsil etmek için kullanırlar. Oyun çocuğun tüm gelişim alanlarını destekler
• Sembolik düşünmenin gelişimini destekleyen bu öğrenme merkezinde çocuğun farklı roller almasına, yeni keşiflerde bulunmasına, günlük yaşamdan olayları ve kişileri doğaçlama olarak canlandırmasına imkân sağlayan materyaller yer almaktadır.
Dramatik oyun merkezinde yapılan etkinliklerle çocuklar, paylaşmayı yardımlaşmayı ve başkalarının hakkına saygılı olmayı, sorumluluk almayı, aldıkları görevi yerine getirmeyi öğrenir. Yine bu etkinliklerle çocuklar gelecekte üstlenecekleri rolleri tanır, cinsel kimliklerini kazanır, toplum kurallarını öğrenir, duygusal yönden rahatlar. Bu merkezde yapılan etkinlikler çocukların dil ve sosyal gelişimlerine katkı sağlar, yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini geliştirir. Çocukların gelişimine önemli derecede katkı sağlayan bu merkez için çocukların serbestçe oyun oynamasını, birbirleriyle etkileşmesini ve farklı oyun senaryoları oluşturmasını destekleyecek genişlikte bir alan düzenlenmeli ve bu alanın sessiz olunması gereken merkezlerden uzak olmasına özen gösterilmelidir.
Bu merkezin amacına ulaşabilmesi için uygun bir şekilde hazırlanması gerekir. Bu nedenle dramatik oyun merkezi gerekli materyallerle donatılmalıdır. Bu merkezde kukla perdesi, çeşitli kuklalar (el kuklası, ipli kukla, parmak kuklası,çomak kukla vb.), maskeler, kostümler, şapkalar, şallar, atkılar, kurdeleler, tüller, eşarplar, çantalar, aksesuarlar, yapılandırılmış oyuncaklar (örn; evcilik oyuncakları, tamir malzemeleri vb.), minderler, çantalar, peruklar, eldivenler, kemerler, gözlükler, yağmurluklar, oyun evi, bloklar, çadır, sepetler, çeşitli tiyatro oyunlarının afişleri, posterler, maketler, minyatür oyuncaklar, çeşitli meslek gruplarına özgü materyaller, örn: steteskop, itfaiyeci miğferi, aşçı şapkası, tarak,ayna, bardaklar, oyuncak yemek takımı (tabak, çanak, kaşık, çatal), piknik sepeti, vazo ve çiçekler, boş kutular, süpürge, fırça, faraş, telefon, cep telefonu ve telefon rehberi, gazete, dergiler, magazinler, defterler, kalemler, renkli kâğıtlar, kendinden yapışkan not kâğıtları, eski daktilo, klavye, önlükler, kablosu kesilmiş eski saç kurutma makinesi vb. bulundurulabilir. Dramatik oyun merkezinde oynayan çocuklara zaman zaman öğretmen kendisi de bir rol alarak katılmalıdır. Çocukların ev ve aile yaşamlarındaki problemleri (varsa) ortaya çıkarılarak çocuğa yardım edebilmesi açısından böyle bir katılım yararlı olabilir.
Blok Merkezi
Çocukların yaşadıkları ortamlarda yer alan farklı boyut, şekil ve renkteki figürleri ve bunlar arasındaki ilişkileri fark etmesine ve farklı figürler kullanarak yapı-inşa oyunları aracılığıyla yaratıcılıklarını kullanmasına olanak tanıyan bir merkezdir. Çocukların tam anlamıyla hayal güçlerini kullanarak yaratıcılıklarını geliştirip ortaya koydukları merkez blok merkezidir. Bu nedenle yaratıcılıklarının gelişmesinde bloklar önemli yer tutar. Bloklarla oynama çocukların büyük ve küçük kas gelişimini de sağlar.
Bu merkezde oynanan oyunlar, çocukların bloklardan yaptıkları bir ürünün içinde aldığı roller onların sosyal gelişmesine etkisi açısından önemlidir. Bu merkezde çocuklar arkadaşlarıyla birlikte oynama, yardımlaşma, iş birliği yapma gibi sosyal davranışları gösterirler. Ortaya çıkarılan ürünler çocuğun güven duygusunun artmasını, daha değişik ürünler yapması için çalışmasını sağlar. Bloklarla oynanan oyunlar, aynı zamanda çocuğun problem çözme becerisini de geliştirir.
Blok merkezinde farklı materyallerle (ahşap, köpük, plastik, kâğıt, karton) yapılmış bloklar, içi boş bloklar, minyatür hayvan figürleri (çiftlik hayvanları, yabani hayvanlar, evcil hayvanlar) insan figürleri (itfaiyeci, polis, asker vb.),
kamyonet ve arabalar, farklı eğimlerdeki rampalar, yol-sokak-bina-trafik işaret ve levhaları, legolar, ev figürleri, farklı renklerde kâğıt ve kartonlar, tekerlekler, kâğıt havlu-tuvalet kâğıdı ruloları, farklı boyutlarda kutu-kartonlar, çeşitli figür ve blokların içine konabileceği kutu ve sepetler vb. bulundurulabilir. Bu merkezde bulundurulacak bloklar çeşitli büyüklüklerde olmalıdır. Bunlar bir araya geldiğinde bir bütün oluşturabilmelidir. Öğretmen blok merkezinde oynayan çocukları gözlemlemeli, " ne yapıyorsun?, nasıl yapabilirsin?" gibi sorularla onları düşünmeye ve planlama yapmaya yöneltmelidir. Böylece çocuğun çeşitli çözüm yollarını düşünmesini ve yaratıcılığının ve hayal gücünün harekete geçmesini sağlamalıdır. Bu merkez için geniş bir alana ihtiyaç vardır ve çocuklar hareketli olup çok ses çıkarabilecekleri için sessiz olunması gereken merkezlerden uzak olmalıdır.
Kitap Merkezi
Çocukların okuma-yazma etkinliklerine ve kitaplara karşı olumlu tutumlar geliştirmesini sağlamak, dil ve iletişim becerilerini desteklemek, çocukları kitaba alıştırmak ve kitabı sevdirmek için okul öncesi eğitim kurumlarında kitap merkezi bulunmalıdır. Okuyamasalar bile sayfalarını karıştırmak resimlerine bakmak, çocuklar için büyük bir zevktir.
Okul öncesi dönemde kitaplar çocuklara okuma alışkanlığı kazandırır, hayal gücünü zenginleştirir, dil gelişimine yardımcı olur. Bu dönemde kitaplar çocukları eğlendirir onlara kitap sevgisi aşılar ve olumlu davranışlar kazandırır. Bu öğrenme merkezinin rahat, aydınlık ve görece sessiz bir mekânda olmasına özen gösterilmelidir. Bu merkez çocukların basılı materyalleri inceleyebileceği, bazen masada bazen bir mindere uzanarak kitap/dergi vb. bakabileceği bir alandır.
Kitap merkezinde kullanılacak kitapların seçiminde konuların önemi büyüktür. Bu nedenle; Konular çocuğa olumlu mesajlar verecek nitelikte olmalı, olağanüstü yaratıkların yer aldığı çocuğu korkutacak nitelikli kitaplar tercih edilmemelidir. Kitaptaki konular çok karmaşık olmamalı kullanılan dil akıcı ve çocuğun anlayabileceği şekilde ve sade olmalıdır. Okul öncesi eğitim kurumlarında kitap merkezinin oluşturulması, çocukların kitap sevgisi kazanması açısından önem taşımaktadır.
Kitap merkezindeki kitaplar çocukların okuma ilgilerini geliştirmelerinde de etkilidir. Bu nedenle küçük yaşlardan itibaren çocuğun ilgisini kitaplara yönlendirebilmek için bir kitap merkezine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu merkezde çocuklar ilgi duydukları kitapların resimlerine bakarak hikâyeler oluşturabilir, birbirlerine hikâyeler anlatabilirler. Bu da onların hayal güçlerini geliştirir yaratıcılıklarını ve dil gelişimlerini destekler
Bu merkezde bulundurulabilecek malzemeler; Çocukların ulaşabileceği yükseklikte kitaplık-raflar, resimli kitaplar, sandalye-koltuk, minderler, masa, broşürler, dergiler, ansiklopediler, atlaslar, kataloglar, farklı boyutlarda resimli kartlar, yazılı materyaller, gazete, farklı temalara uygun olarak hazırlanmış afişler, ABC kitapları, kumaş kitaplar, çocukların hazırladığı kitaplar, haritalar, büyüteçler, restoran menüleri, telefon rehberi, hikâye ve masal kahramanlarının maketleri, üç boyutlu resimli kitaplar, hikâyelerin anlatıldığı CD’ler, bilgisayar, yansı cihazı, masa lambası, bilmece kitapları ya da kartları, boyama kitapları, tekerleme, şiir kitapları, biyografiler ve kavram kitapları, bellek kartları, kavram oyuncakları vb.
Fen Merkezi
• Çocuklar dünyaya karşı içten gelen bir merak duyar ve çevrelerinde olup biteni öğrenmek isterler. Bu öğrenme merkezi çocukların merak duygusu ve öğrenme arzusunu uyarmayı ve çocukların yaşadıkları dünya hakkında yeni şeyler öğrenmelerini desteklemeyi amaçlar. Okul öncesi eğitim, çocukların fen’e karşı ilgi ve tutumlarının gelişmesinde önemli yer tutar. Bu dönem çocuğu hareketli ve sürekli bir oyun dünyası içindedir. İlgi duyduğu şeyleri oyun yolu ile öğrenmekten büyük haz duyar. Bu nedenle okul öncesi eğitim kurumlarında fen etkinlikleri yapılırken oyunlardan yararlanılmalıdır.
• Fen merkezinde yapılan çalışmalar, çocuklara yaşadığı çevreyi tanıma, deneyerek ve yaşayarak öğrenme imkânı sağlar. Ayrıca çocukların özgüvenlerini, gözlem, deney ve problem çözme becerilerini geliştirir. Çocukların merak duygusunu artırarak onları araştırmaya yönlendirir ve sorumluluk almalarını, olaylar arasında ilişki kurmalarını, yetişkinler ve diğer çocuklarla iletişim kurmalarını, kendi kendilerini denetlemeyi öğrenmelerini, belli bir obje ve uyarıcıya dikkatlerini toplamayı sağlar. Çocuklar bu merkezde yaptıkları çalışmalarla kendini ve çevresini algılama imkânı bulur. Büyük ve küçük kaslarını kullanarak, bedensel koordinasyonun gelişmesini sağlar. Bu çalışmalar çocukları fen etkinlikleri ile ilgili araçları kullanma becerisi kazanmalarına yardım eder.
Çocuk sürekli olarak merak eden ve çevreyi tanımaya çalışan bir varlıktır. Öğretmen de çocuktaki bu merak duygusunu artırmaya çevresinde olup bitenlere karşı çocuğun kafasında oluşan bir sorunun oluşmasına merak uyandırmaya çalışmalıdır. Daha sonra onları yönlendirmeli ve bu soruların cevaplarını oyun ve deney yolu ile bulmalarına yardımcı olmalıdır. Bu amaçla da sınıfın bir yerinde fen merkezi oluşturulmalıdır.
Fen merkezinde çocukların tadabilecekleri, koklayabilecekleri, dokunabilecekleri, seslerini dinleyebilecekleri kısacası duyularını geliştirecek değişik materyaller bulundurulmalıdır. Standart ve standart olmayan duyu malzemeleri bulundurulabilir (örn: kum, su, pirinç, nohut, mısır farklı boyuttaki kaplara konabilir veya büyükçe bir kap farklı zamanlarda farklı malzemelerle doldurulabilir).
• Materyallerin gerçek nesnelerden oluşmasına özen gösterilmelidir.
Fen merkezlerinde bulundurulabilecek malzemeler; Akvaryum, saat, takvim, cetvel, mezura, metre, hesap makinesi, kum saati, küre, harita, ülkeleri tanıtan resimler, büyüteç, mikroskop, stateskop, bilgisayar, ayna, termometre, kronometre, pusula, dürbün, ip, lastik, rafya, kurdele, rüzgar gülü, mıknatıs, terazi, kuru yapraklar, taşlar, böcek koleksiyonları, ölçü kapları ve ölçü kaşıkları, bilim kitapları, slayt ve slayt makinesi, kamera, fotoğraf makinası, fen ve doğa konusu ile ilgili fotoğraflar, afişler, filmler, belgeseller, insan vücudu modeli, iskelet modeli, diş modeli, evcil hayvanlar, evcil hayvan kafesleri, kuş yuvaları, hayvan tüyleri, bitkiler ve çimlendirme kapları, kum, kil, toprak, su, deniz kabukları, el feneri, saç kurutma makinesi, piller, teller, ampuller, radyo gibi elektrikli aletler, süzgeç, huni, plastik kaplar, kapaklar, kek kalıpları ve kovalar gibi çeşitli mutfak eşyaları, fasulye, nohut, mercimek gibi değişik baklagiller ve tohumlar, un, tuz, şeker, kabartma tozu, tutkal, mum, tebeşir, pamuk, tarak, farklı dokularda kumaşlar, makas, besin piramidi panosu, balonlar, naylon torbalar, çeşitli demir ve tahta çubuklar, röntgen filmleri, sayı kartları, (kartondan, mukavvadan, tahtadan sayılar), eşleştirme kartları, boncuklu abaküs, üç boyutlu nesneler (renkli kapaklar, kâğıt bardak), renkli kâğıtlar, çeşitli uzunluklarda materyaller (kalemler, pipetler, boyalar), toplar, balonlar, legolar, bloklar, yazı tahtası ve yapbozlar da bu merkezde bulundurulabilecek malzemelerdendir. Bu merkezde balık gibi bakımı kolay hayvanlarda bulundurulabilir.
Fen merkezinde öğretmenin en önemli görevi; öğrenmeyi çocuklara sevdirmek olmalıdır. Bu da çocukların kafasında soruların oluşturulması ve bu soruların yapılan deneylerle araştırmalarla yanıtlarının bulunmasıyla mümkündür. Öğretmen bu merkezde çocukların ilgilerini çeken onlarda merak uyandıran ve çocukları da hareketli kılan etkinliklere de sık sık yer vermelidir. Çocukların becerileri sınamalarına, deneylere girişmelerine, düşüncelerini rahatça açıklamalarına imkân tanıyan özgür hareketli ortamlar hazırlamalıdır. Çocukların bilimsel süreç becerilerini geliştirebilecekleri bu merkez, aydınlık olmalı, rahat çalışılabilecek şekilde düzenlenmeli ve görece sessiz merkezlere yakın olmalıdır.
Müzik Merkezi
Çocukların müzik ile ilgili bilgi ve becerilerini destekleyerek deneyim kazanmalarını sağlayan etkinliklerin yapıldığı bir öğrenme merkezidir. Okul öncesi eğitim kurumunda müzik merkezinin olması, çocukların hem erken dönemde müzik eğitimiyle ilgili bireysel bilgi ve becerilerinin oluşmasını ve gelişmesini sağlayacak hem de genel müzik kültürünün oluşmasına katkıda bulunacaktır. Bu merkezde özellikle gerekli çalgı ve araç-gereçlerin bulundurulması ve bunların hem çocuklar hem de öğretmenler tarafından etkin bir şekilde kullanılması, ritim duygusunun gelişebilmesi ve işitsel algının uyarılması açısından önemlidir.
Çocuk bu merkezdeki çalgı ve araç-gereçler yardımıyla bilişsel, dil, motor, sosyal ve duygusal becerilerini artırmaya yönelik çalışmalar da yapabilecektir. Ayrıca öğretmen çocuklarla birlikte artık materyallerden farklı sesler çıkaran müzik araç ve gereçleri yapmaya da özen göstermelidir. Müzik merkezinde çalgı ve araç-gereçlerden vurmalı çalgılar (Orf çalgıları) bulundurulmalıdır. Örneğin, ezgili vurmalı çalgılardan glockenspiel, metalofon, ksilofon, ezgisiz vurmalı çalgılardan ise ritim (tartım) çubuğu, kastanyet, marakas, agogo, çelik üçgen, ziller, davul, tef bulundurulması önerilmektedir. Öğretmenin kullanması için piyano, org, gitar, keman, blokflüt, melodika vb. bulundurulabilir. Çocuklarla kullanmak üzere CD çalar, klasik müzik CD’leri, çocuk şarkıları CD’leri ve müzik kitapları bulundurulmalıdır. Müzik merkezinde yapılan etkinlikler çocukların müzik sevgisi ve zevkinin gelişmesini, müzik yeteneğinin ortaya çıkmasını, ruhen rahatlamasını, deşarj olmasını sağlar. Çocukların ses ve kulak eğitimine yardımcı olur, ritim yeteneklerinin gelişmesini ve milli ve kültürel değerleri öğrenmelerini sağlar.
Sanat Merkezi
Çocukların geçmiş deneyimleri ve öğrendiklerini temel alarak yeni fikirler ve özgün ürünler ortaya koymalarına olanak tanımayı amaçlayan, farklı malzemelerle etkileşime geçerek keşifler yapabileceği ve farklı deneyimler yaşayabileceği bir merkezdir. Bu çalışmalar süresince çocukların estetik algıları ve manipülatif becerileri gelişir.
Dönem başında ve daha küçük yaş gruplarında daha basit materyaller ile çalışmaya başlanması ve çocukların beceri düzeyleri arttıkça materyallerin de daha karmaşıklaşması gerekir. Çocukların ürettiği ürünlerin çocukların göz hizasında olmasına ve çocuklar tarafından sergilenmesine özen gösterilmelidir.
Sanat merkezinde bulundurulabilecek malzemeler; pastel boya, kuru boya, gazlı kalem, sulu boya, akrilik boya, tutkallı boya, beyaz kağıt, renkli fon kartonları, rulo kraft kağıtları, naylon poşetler, köpük (strafor) panolar, kumaş, cam, metal yüzeyler, düz taşlar, şişe kavanoz ve çeşitli büyüklükte karton kutular, kağıt bardaklar, desenli duvar kağıtları, kap kağıtları, gazete dergi, ahşap boyama materyalleri, her türlü kolaj (kesme yapıştırma) malzemeleri, değişik renk ve desende kağıtlar, alüminyum folyo, yoğurma materyali olarak oyun hamurları, kil, yapıştırıcı olarak beyaz (plastik) tutkal, makaslar, kağıt peçete ve ruloları, pipetler, kürdan, kumaş parçaları, renklendirilmiş pamuklar, şampuan şişeleri, ipler, düğmeler, alçı kalıpları, maskeler, makarnalar, boncuklar, ressamlara ait tablolar ve reprodüksiyonlar, kartpostallar, posterler, gezi fotoğrafları, müze broşürleri, çıkartmalar, resimli takvimler, çocukların yaptığı resimler, sergi panosu, sanat haberlerinin yer aldığı gazete ve dergiler, çocukların çektiği fotoğraflar, proje çalışmaları, koleksiyonlar, ülkeleri tanıtan resimler, çocuklar için önlük veya eski tişörtler, palet, tuval, baskı çalışmaları için; yaprak patates, çarşaflar, süngerden kalıplar, fırçalar, şövaleler vb. bulundurulabilir.
Geçici Merkezler
Okul öncesi eğitim kurumlarında planlanan konularla ilgili gerçekleşmesi düşünülen amaçlar ve kazanımlara yönelik geçici merkezler düzenlenebilir. Amaçlar, kazanımlar ve verilecek tema konusuna bağlı olarak zaman zaman yer verilebilen, genellikle insanların toplumsal yaşamlarıyla ilgili mesleklere ve onların çalıştıkları yerlere ilişkin oluşturulan merkezlerdir. Geçici merkezler, diğer merkezlerden farklı olarak günlük eğitim programında sürekli bulundurulması zorunlu merkezlerden değildir. Düzenlenecek merkezlerin konuları tamamıyla öğretmenin yaratıcılığına ve hayal gücüne bağlıdır.
Mesleklerle ilgili bir merkez düzenlenebileceği gibi hayvanlarla ilgili ya da yapraklarla ilgili bir merkezde düzenlenebilir.
Geçici merkezlerde yapılan etkinlikler çocukların yaratıcılığını ve hayal dünyasını geliştirir, kazanımların pekişmesini sağlar, duygusal boşalım sağlar, dil ve sosyal gelişimine yardımcı olur, problem çözme yeteneğinin gelişimini destekler, yaparak yaşayarak öğrenmelerini sağlar.
Geçici merkezler için belirli araç gereç ismi söylemek mümkün değildir. Merkezlerde bulundurulabilecek araç ve gereçler konuyu destekleyici olmak şartıyla öğretmenin yaratıcılığı çerçevesinde sınırlıdır. Dikkatli olunması gereken, merkezlere getirilen araç gereçlerin çocuğa zarar vermeyecek, tehlike yaratmayacak nitelikte olmasıdır.

Açık Havada Oyun
Okul öncesi eğitim, çocuğun gelecekteki yaşantısını tamamen etkileyen bir dönemdir. Okul öncesi eğitim kurumları çocuklar için "oyun yerleri" olarak düşünülmeli ve okulların açık alanları, açık hava oyun alanları niteliğinde düzenlenmelidir. Günümüzde, özellikle büyük kentlerdeki çocuklar doğadan izole edilerek büyümektedirler. Kentlerdeki çarpık ve plansız yapılaşma sonucu oldukça sınırlı olan güvenli açık alan (park, oyun alanı, kent ormanı, meydan vb.) olmaması nedeni ile pek çok çocuk fiili olarak zamanının pek çoğunu iç mekânda geçirmekte, toplum ve doğa ile çok sınırlı bir şekilde ilişki kurabilmektedir. Kentsel mekânlarda doğal oyun alanları ve geleneksel grup oyunları yok olmuş, serbest oyun zamanı ortadan kalkmış, oyun doğadan ve insanlardan yalıtılmış, kurumsallaşmıştır.
Çocukların, giderek daha fazla televizyon izlemeleri ve bilgisayar oyunları oynamaları, onları sosyal ortamlardan izole etmektedir. Çeşitli medya araçları ile zaman geçirme, okuma, egzersiz yapma ya da arkadaşlarıyla oyun oynama gibi daha aktif ve anlamlı meşguliyetlerin yerine geçebilmektedir. Televizyon çocukların zihinsel olarak pasifleşmesine neden olmakta ve yaratıcı oyun aktivitelerini engellemektedir. Oysaki oyun, çocuğu yetişkin hayata hazırlayan en etkin yoldur ve oyun çocuk için ciddi bir iştir. Çocuk oyun oynadıkça becerileri artmakta, yetenekleri gelişmektedir. Çocukların sağlıklı bir eğitim için açık havada da oynamaları gerekmektedir. Okul öncesi eğitim etkinliklerinin sağlıklı ve iyi bir ortamda gerçekleştirilebilmesi için oyun alanı ile bahçenin bulunması ve amacına uygun olarak düzenlenmesi esastır. Bu düzenleme yapılırken, trafik eğitim pisti, kum havuzu, bahçe oyun araçları, ayrıca çocukların fen ve doğa çalışmaları yapabilmeleri için yeterli toprak alan bulundurulmasına özen gösterilir.
Açık oyun alanlarındaki donatı elemanlarının çocuğun gelişim özelliklerine ve gereksinimlerine uygun özellikte olması gerekmektedir. Bahçede hareketli oyunlara yönelik salıncaklar, kaydırak, tahterevalli gibi ekipmanlar bulunmalıdır. Salıncaklar herhangi bir kazayı önlemek amacıyla hareketli oyun alanı ve kum havuzundan uzağa yerleştirilmeli, kaydırak ise oyun merkezinden uzak bir yere yerleştirilmeli, güneş etkisinin en düşük düzeyde olması için kuzey-güney yönünde konumlanmalıdır. Çocuğun yaşantısında renklerin etkisi ve önemi büyüktür. Bu nedenle salıncaklar, kaydırak, tahterevalli ve diğer oyun elemanları canlı renklere boyanmalı, ustalıklı bir renk kompozisyonu yapılmalıdır. Okul öncesi eğitimde toprak, kum ve su (su ve kum havuzu) deneyim, keşif ve yaratıcılık olanakları sağlamaktadır. Ayrıca su, dokunma duyusunu geliştirir. Bu nedenle sınıfta kum ve su masası olması gerekir. Ancak sınıf imkânları yeterli değilse bahçede böyle bir merkez oluşturulabilir.
Açık hava oyunları ile çocukların;
• İnce ve kaba motor becerileri gelişir,
Kasları ve kemikleri kuvvetlenir,
• Otokontrolü sağlanır,
• Vücut koordinasyonlarını gelişir,
• Özgüvenini artırır. Bu nedenle bedensel olarak daha sağlıklı olurlar.
• Stresi azalttığı için çocukların psikolojik olarak sağlıklı olmalarını sağlar.
• Açık havada yapılan zıplamak, koşmak, tırmanmak gibi bedensel etkinlikler daha iyi uyku ve davranışlarda iyileşme sağlar.
• Açık havada oyun d vitamini sağlar, dokulara gerekli oksijenin daha iyi alınmasını sağlar, kan dolaşımını hızlandırır, fazla enerjinin dışarı atılmasını kolaylaştırır, çocukların çevrelerini keşfetmelerini sağlar, çocukların bilgileri ve mutlulukları artar. Çocuğun fiziksel, motor, bilişsel, dil, sosyal, duygusal gelişimine ve öz bakım becerilerine katkıda bulunur.
Açık havada oyun etkinlikleri: çocukların fiziksel ve motor yeterliliklerinin, algısal motor gelişimlerinin ve hareket becerilerinin yani yer değiştirme, nesne kontrolü ve denge becerilerinin geliştirilmesini içeren etkinliklerdir. Bu etkinlikler süresince çocukların temel hareket becerileri, beden farkındalığı, motor yeterliliği (güç, koordinasyon, hız, çabukluk) ve fiziksel yeterliliği (esneklik, kuvvet, dayanıklılık) gelişir. Açık hava oyunlarında top, ip, balon, denge tahtası vb materyaller kullanılabilir. Açık havada geleneksel/yöresel mendil kapmaca, yakar top, yakalamaca, saklambaç vb. gibi çocuk oyunları da oynanabilir. Ayrıca dengelerini geliştirecek oyunlar, hızlarını ve çabukluklarını artıracak oyunlar, esneklerini sağlayacak oyunlar kullanılabilir.
Açık hava oyunlarının faydalı olabilmesi için öğretmenin kazanımlara göre oynanacak oyunları planlaması gerekir. Öğretmen, önce ısınma oyunları ardından oynanacak temel oyun ve sonrada dinlendirici oyun şeklinde bir planlama yapmalıdır.
ÜNİTE 3
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA OYUN VE HAREKET ETKİNLİKLERİ
OYUNUN TANIMI
Tek bir oyun tanımı yapmak oldukça zor olmakla birlikte farklı kaynaklardan hareketle bu kavramın çeşitli tanımları yapılabilir. Oyun, kelime anlamı bakımından birçok anlam yüklenmiş bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkçe Sözlükte oyun: “Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence; kumar; şaşkınlık uyandırıcı hüner; tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi; müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü; seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes; bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma; güreşte rakibini yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket; tenis de,tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç; hile, düzen, desise, entrika” şeklinde tanımlanmıştır.
John Dewey ‘in oyunu; sonuç gözetilmeyen bilinçsiz davranışlar olarak nitelerken
Huizinga ‘ya göre oyun; isteyerek ve kurallı olarak belli bir zaman ve mekânda yapılan faaliyetler alarak tanımlamaktadır.

OYUN, ÇOCUKLARIN VE DAHA AZ ÖLÇÜDE DE BÜYÜKLERİN, GÜNLÜK YAŞAM UĞRAŞLARINDAN AYIRABİLDİKLERİ BOŞ ZAMANLARINDA, HERHANGİ BİR ÜRETİM ÇABASI YA DA BAŞKA ÇEŞİT HİZMETLERİ ZORUNLU KILMADAN, İSTEYEREK VE HOŞLANARAK YER ALDIĞI FİZİKSEL, BİLİŞSEL, DİL, DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİNİN TEMELİ OLAN, GERÇEK YAŞAMIN BİR PARÇASI VE ETKİN BİR ÖĞRENME SÜRECİDİR. OYUN, BELLİ BİR AMACA YÖNELİK OLAN YA DA OLMAYAN, KURALLI YA DA KURALSIZ GERÇEKLEŞTİRİLEN FAKAT HER DURUMDA ÇOCUĞUN İSTEYEREK VE HOŞLANARAK YER ALDIĞI FİZİKSEL, BİLİŞSEL, DİL, DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİNİN TEMELİ OLAN, GERÇEK YAŞAMIN BİR PARÇASI VE ETKİN BİR ÖĞRENME SÜRECİDİR.
Mehibe Akandere oyunun tanımını çok yönlü düşünerek; “Oyun, çocukların ve daha az ölçüde de büyüklerin, günlük yaşam uğraşlarından ayırabildikleri boş zamanlarında, herhangi bir üretim çabası ya da başka çeşit hizmetleri zorunlu kılmadan, sadece eğlenme yolu ile dinlenmelerini sağlayan eylemler; belirli, kesin zaman ve yer kuralları içinde özgürce kabul edilmiş, ancak kesinlikle bağlayıcı kurallara göre yürütülen, amacını kendi içinde taşıyan ve sıradan hayattan farklı olan, bilinçli ve gerilim duygusunun eşlik ettiği gönüllü bir etkinlik ya da uğraşı; fiziksel ve zihinsel yeteneklerle sosyal uyum ve duygusal olgunluğu geliştirmek amacıyla, gerçek hayattan farklı bir ortamda yapılan, sonunda maddi bir çıkar sağlamayan, kendine özgü belirli kurallara sahip, sınırlandırılmış yer ve zaman içinde süren, gönüllü katılım yoluyla toplumsal grup oluşturan ve katılanları tümü ile etkisi altında tutan eğlenceli bir etkinlik; insanların bedeni ve zihni yeteneklerini geliştirmek amacını güden; hesap, dikkat ve beceriye dayanan, çoğu kez oyalanmak için oynanan aynı zamanda haz veren bir tür yarışma; insanlara iyi zaman geçirtmek için yapılan eğlendirici etkinlikler; sanatsal değer taşıyan, insanları estetik açıdan geliştiren, aynı zamanda coşku ve haz veren beceri isteyen gösterilerdir” şeklinde tanımlamalar yapmıştır.
Oyunun Doğuşu Ve Gelişimi
Oyunun tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. İlk çağ insanları avlarını daha kolay avlayabilmek için avcılığı taklit ederek en basit oyunların doğmasını sağlamışlardır. Tapınaklarda toplanıp müziğe uyarak dans eden insanların hareketleri bir çeşit oyundur. Tarihçe incelendiğinde; Antik dönemde Yunanistan şehirlerinde yaşayan çocukların müzik, dans, şarkı ile zenginleşen oyunları oynama imkânlarının olduğu, hatta şehirde yasayan ailelerin çeşitli festivallerde kırsal kesim halkına sundukları oyunlarla, çocuklarını nasıl iyi bir şekilde eğittikleri göstermek için bu festivalleri önemli fırsat olarak kullandıkları da görülmektedir. Orta Çağ'da yeniliklere karşı çıkan bir düşünce egemen olduğundan, her dört yılda bir gelenek hâline gelmiş olan Olimpia oyunları da M.S. 395 yılında, o zamanın kralı Théodosius tarafından kaldırılmıştır. Ayrıca, Rönesans dönemine kadar oyun oynatma ve beden eğitimi yaptırma en büyük günahlardan biri sayılmış ve bu tip faaliyetlere okullarda yer verilmemiştir.
Aynı konuda Caillois tarafından da şu yorum getirilmektedir: “Birçok oyunun, hem de sıradan oyunların kutsal bir kökeni vardır. Bir mevsim kaynağının veya bir tabiat unsurunun, denizin, havanın, kısın veya yazın mistik üstünlüğü olduğuna hükmeden Eskimolardaki ip oyunları da böyledir. Pasifik'te uçurtmalar ve kaygan direkler gökyüzünün fethi mitoslarına bağlıdır; futbolun kökeni olan Maori top oyunlarında hedef-top güneşi temsil eder." Her çağda ve her sınıftan çocuk oyun oynamıştır. Mısır, İran, Girit Uygarlığına ait kalıntılarda birçok oyuncağa rastlanmıştır.
En eski oyun aracı taştır. Eski mısırda tahtadan yapılmış bebekler, tahtadan ve taştan yapılmış topaçlar, kepek doldurulmuş toplar, en eski oyun araçları olarak bulunmuştur. Çocuk oyunları içerisinde taşla, aşıkla oynanan oyunları genelde en eski oyunlar olarak kabul edilmektedir. Arkeologlar yaptıkları çeşitli araştırmalarda bu oyunları anlatan kabartmalar ve mağara resimleri bulmuşlardır. British Museum'da bulunan topraktan bir heykel iki kızı aşık oynarken göstermektedir.
Heykelin yapılış tarihi M.Ö. 800 yılını göstermektedir. Eski Mısır'da bulunan Orta Krallık Dönemi duvar resimlerinde oyun tahtası üzerinde oynanan oyunlar, sıçrama oyunları, yine M.Ö. 2600 yılında Mısır'da Ak-hor mezarında bulunan duvar resminde bir kız el vuruşma oyunu oynarken gösterilmektedir. Yunan çömlek resimlerinde tavlaya benzer bir oyuna rastlanmıştır. Ayrıca aşık, sopayla çember sürme, topaç ve top oyunları oynandığına dair resimler bulunmuştur. Komşu uygarlıklardaki bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Çevre uygarlıklarla ilgili şu örnekler de verilebilir: Mısır'da, İran'da yapılan kazılarda oyuncaklar bulunmuş, eski Girit Uygarlığı kalıntılarında, bebekler ve oyuncak ev eşyalarına rastlanmıştır.
Anadolu'da yaşayan uygarlıklara ait birçok mezar stellerinde de çocuk yaşantısıyla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Genç Hitit döneminde Maraş'ta bulunan kalıntılarda aşık kemiği ve kırbaçla oynayan çocuk resimlerine rastlanmaktadır. Bizans dönemine ait mozaiklerde çember çeviren çocuk, dama, dokuztaş oyunu çizimleri bulunmaktadır. Arkeoloji müzelerindeki buluntular Anadolu topraklarında da oyuncak bulunduğunu göstermektedir. Pişmiş topraktan çıngırak, topaç, aşık kemiği, davul çocukların oyuncaklarındandır.
Oyunun Sınıflandırılması
Çocuk oyunlarının çok çeşitlilik arz etmesi nedeniyle dallarında uzman kişiler oyunları sınıflandırma yaparak açıklama yoluna gitmişlerdir. Ancak yapılmış sınıflandırmalar birbirlerinden oldukça farklıdır. Bu sınıflandırmalardan en fazla kabul gören sınıflandırmalar;
• Bühler’in 5’li oyun sınıflandırması,
• Parten‟in sosyal oyun sınıflandırması
• Piaget‟in zihinsel oyun sınıflandırması
• Son yıllarda ortaya atılan gelişim aşamalarına göre oyun sınıflandırmasıdır.
Bühler’in 5’li oyun sınıflandırmasında Bühler oyunları 5 grupta toplar. Ona göre oyunlar gelişim süreci içinde birbirini izleyerek oluşurlar. Çocuğun gelişim süreci içinde ilk oynadığı oyunlar işlevsel oyunlardır. Çocukta yaşamın ilk aylarından itibaren kollarını hareket ettirir ve parmakları ile oynar. İlk önce yakalama, sallama ya da yere düşürme davranışları görülür. Çocukta iki yaş dolaylarında çocuk kağıt ve kalem kullanmaya başlar. İşlevsel oyunlara paralel iki yaşlarında illizyon (hayaliimaginative) oyunlar görülür.
Örneğin bir tahta bloğa araba der ve eliyle arabasını ileri geri ittirir. İllüzyon oyunlarının en üst düzeyinde rol oyunları görülür. Örneğin anne- çocuk oyunları vb. çocuk anne olur bebekleri de çocuk olur. Daha sonra grup oyunlarına geçilir. (Kovboy, Kızılderili, saklambaç vb.). Çocuk büyüdükçe birlikte oynanan oyunlar kurallı oyunlara dönüşür.
Parten’in Sosyal Oyun Sınıflandırması
Parten’in sosyal oyun sınıflandırmasında oyun, ilkel sosyal davranışlardan iş birlikçi sosyal davranışlara doğru bir gelişim göstermektedir.
• Tek başına oyun (Solitary Play): Bu dönemin başlangıcında çocuk öncelikle kendi uzuvlarıyla ve birkaç aylık olunca da çevresindeki uyarıcılarla ilgilenmeye başlar. Bu dönemde nesnelerin renkleri, sesleri ve hareketleri çocuğun oyununu oluşturmaktadır.
• Oyun izleme (On looker play): Bu dönmede çocuk diğer çocuklarla herhangi bir ilişki kurmaksızın, sadece onların oyunlarını izler veya oyuna katılmadan onların davranışları hakkında sorular sorabilir.
• Paralel oyun (Paralel play): Bu dönmede çocuklar aynı ortamda oynarlar, aynı oyuncakları kullanırlar, fakat birlikte oynamazlar ve birbirlerinden bağımsız olarak oyunlarını sürdürürler.
• Birlikte oyun (Associative play): Çocuklar bir arada grup şeklinde ve birbirleriyle etkileşim halindedirler. Birbirlerinin fikirlerinden yaralanabilirler, oyun materyalleri alışverişi yapabilirler.
• Kooperatif oyun (Cooperative play): İş birliğine dayanan bu oyunda amaç beraberce belirli bir sonucu başarmaktır. Ve oyun bu amaç göz önünde bulundurularak planlanmıştır.
Piaget’in Zihinsel Oyununun Sınıflandırılması
Piaget çocukların oyunlarını zihinsel gelişime paralel olarak üç aşamada açıklamıştır.
• Alıştırmalı oyun (İşlevsel oyun/Duyusal motor dönem): Alıştırma oyunlarında annenin yeni doğmuş bebeğini kucaklaması, bebeğin yanaklarına dokunması, ayak parmaklarını gıdıklaması ya da bebeğin kendi parmaklarını tutmasına izin vermesi duygusal oyunların başlamasını sağlar. Alıştırma oyunlarının temelini teşkil eden 0-2 yaş döneminde çocuklar bedenlerini ve çevrelerini öğrenme ve tanıma aşamasındadırlar. Bu dönemde bakma, emme, ellerini açıp kapama gibi temel motor becerilerin tekrarlanması çocuğun doyum sağlamasına ve bu hareketleri yinelemesini sağlar ve bu hareketler çocuk için oyuna dönüşebilir
• Sembolik oyun (Taklit simgesel oyun): 2-12 yaşlar arasını kapsayan bu dönemde çocuk çevresinde yaşadığı olayları, kişileri, nesneleri ve hayvanları taklit etmeye başlar. Olayları taklit ederken, onun olayları anlayışı, algılayışı farklılaşır, gelişir ve tamamlanabilir. Bu dönemde çocuklar günlük hayatı ve içinde yaşadıklarI çevrenin kültürünü yansıtan dramatik oyunlara yönelirler. Bu dönemin sonuna doğru çocuğun oyunu gerçeğe daha uygun olmakta ve iş bölümüne daha fazla dayanmaktadır.
• Kurallı oyun: Piaget’e göre bu oyun 12 yaşından itibaren yani somut işlemler aşamasından sonra ortaya çıkmaktadır. Sembolik dönmedeki taklitlerin yanı sıra yavaş yavaş toplumsallaşmaya da başlayan çocuklar birlikte oynanan oyunlara yönelir, oyuncak alışverişinde bulunur, birbirlerinin tecrübelerinden yaralanırlar. Sembolik dönemle birlikte oynanan oyunları bu dönemde iş birliğine dayanan oyunlar takip eder. İş birliği gerektiren oyunlarda kurallar vardır, yani oyunlar kurallara göre oynanır.
Hareketli oyunlar sırasında;çocuğun çeşitli kasları kasılma ve uzamalarla çalışma hâlindedir. Kalp atışı, kan dolaşımı hızı ve solunum normalin üstüne çıkar. Bunun sonucu olarak sıklaşan ve derinleşen solunum sayesinde havadan kana bol miktarda oksijen geçer. Ayrıca kan dolaşımının normalden hızlı olması, dokulara daha çok besin taşınmasına yardımcı olur. Oyunla özellikle koşma, atlama, tırmanma gibi fiziki gücü gerektiren oyunlar çocuğun solunum, dolaşım, sindirim vb. sistemlerin düzenli çalışmasını sağlar. Açık havada oynanan oyunlarla, çocuk bedensel gelişimi için gerekli olan temiz havayı ve “ D” vitaminini de farkında olmadan alır. Açık havada, oynanan oyunlar çocuğun güneşten ve havadan yararlanmasını sağlar. Ayrıca, oyun sırasında çocuğun bazı hareketleri sürekli olarak tekrarlaması, doğal olarak onun kas gelişimini de hızlandırmaktadır.
Çocuğun yaşamına yön veren ve yaşamını etkileyen bu hareketlerin tümü, büyük kasların motor gelişimiyle ilgili becerilerin kazanılması sonucunda meydana gelmektedir. Çocukların yürüme, koşma, atlama, tırmanma, kayma, inme, çıkma, fırlatma, yakalama, sıçrama, zıplama, sürüklenmeye, sallama gibi eylemlerle sürekli hareket halinde olmaları, onların büyük kas motor gelişimini desteklemektedir. Oyun terleme yoluyla bedendeki zehirli atıkların atılmasını sağlar, fazla enerjinin harcanmasına yardımcı olur ve dinlendirir.
OYUN VE HAREKET HAZIRLIK ETKİNLİĞİ PLANLAMA VE UYGULAMA
Eğitici, sınıfında bulunan çocukların hepsini çok iyi tanımalı; onların bireysel özelliklerini, farklılıklarını bilmeli ve çocukları oyuna ona göre yönlendirmelidir. Kronik kalp yetmezliği ya da solunum rahatsızlığı olan çocukları hareketli oyunlara katılması için zorlamamalı, onlara daha pasif roller vermelidir. Yaş ve gelişim seviyesinin üzerinde oyunlar oynatıldığında çocuk başarısız olacaktır. Bu da onun oyuna ve gruba ilgisini azaltacaktır. Tırmanma, basamak inip çıkma, atma, tutma ve tek ayak üzerinde durma hareketlerini gerektiren beceriler ancak bu hareketleri yapabilecek olgunluğa ve gelişim düzeyine erişen çocuklar tarafından yapılabilir. Örneğin 2–3 yaşlarındaki çocuklara grup oyunları oynatmaya çalışmak yanlış olacaktır. Eğitici, belirlenen oyun için uygun grup ya da gruplar oluşturmalıdır. Liderlik özelliği olan birkaç çocuk aynı grupta olursa oyunda sorun yaşanabilir. Ayrıca eğitici her çocuğa oyunda lider olma fırsatı tanımalı ve gruplarda her iki cinsiyetten çocuk olmasına özen göstermelidir.
OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ PLANLARKEN VE UYGULARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
• Oyun ve Hareket etkinlikleri için seçilen tema ve uygulamalar; basitten karmaşığa, somuttan soyuta, yakın çevreden uzak çevreye, bilinenden bilinmeyene doğru gitmelidir.
• Oyun ve Hareket etkinlikleri kapsamında ele alınan kavramlar için somut nesnelerle çalışmalar planlanmalıdır.
• Planlamada aylık eğitim planlarına alınmış kazanım ve göstergelerden o gün için kazanım ve göstergeler seçilerek sürece başlanmalıdır.
• Kazanım ve göstergeleri seçerken; çocukların yaşları, olgunlaşma, gelişim dönemleri dikkate alınmalıdır.
• Planlanan etkinlikler derslik içi derslik dışı, büyük grup, küçük grup ve bireysel çalışmalara olanak verecek şekilde planlanmalıdır. Yıl boyunca sadece tek tip etkinlikler planlanmamalıdır.
• Etkinlikler çocuğun kendi başına yapabileceği etkinlikler olmalıdır. Çocuk aktif olarak sürece girmeli, eğitmen çocuğa rehberlik etmelidir.
• Oyun ve hareket etkinlikleri sadece hareketli etkinliklerden ibaret değildir. Aktif-pasif dengesi göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak zaman zaman yapılacak olan masa başı çalışma sayfalarında yapılacak işlemlerle ilgili yönergeler basit ifadeler içermeli, açık ve anlaşılır olmalıdır.
• Oyun ve Hareket çalışmaları planlanırken seçilecek kazanım ve göstergeler mümkün olduğunca çok alandan seçilerek öğrenme sürecini çeşitlendirip, çocukların bütünsel gelişimlerine katkı sağlamaya çalışılmalıdır
• Eğitimci, planladığı etkinliklerin sınıf içi, sınıf dışı ve ev ortamında aileler tarafından desteklenmesine yönelik aile katılım çalışmalarına yer vermelidir.
• Yapılması planlanan çalışmaların çocuk tarafından açıklanması, çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için özgür ve yaratıcı ortamlar hazırlanmalıdır.
• Planlanan çalışmaların uygulama sonrasında değerlendirilmesine yönelik farklı soru türleri hazırlanmalı ve farklı değerlendirme araçları geliştirilmelidir.
• Gerçekleştirilmesi düşünülen amaç ve kazanımlar belirlenmeli ve uygun oyunlar seçilmelidir.
• Oyun saatinde yer alacak etkinliklerin ve mekânın seçimine gidilmelidir.
• Oyun saatinde yer alan etkinlikler sıralanmalı ve süre belirlenmelidir.
• Oyun saatinde kullanılacak araç gereç ve oyuncaklar sıralanmalıdır.
Erken çocukluk eğitimi kurumlarında oyun etkinliği uygulamada belli bir düzen izlenmesi gerekmektedir.
• Oyun oynanacak yeri hazırlama
• Oyun araç gereçlerini hazırlama
• Grubu hazırlama
• Isınma hareketleri yapma
• Bilinen oyunları tekrarlama
• Yeni oyun öğretimi
• Değerlendirme
Eğitimcinin oyun için gereken planlamayı yaptıktan sonra oyun etkinliğini uygulamaya geçmesindeki ilk adım; oyun oynanacak yerin hazırlanmasıdır. Seçilen oyunun planda belirlenen mekânı önceden gözden geçirilmelidir. Oyunda çocuk için tehlike yaratabilecek nesne ya da durum olup olmadığına dikkat edilmelidir. Bu durumların önceden belirlenerek düzenlenmesi, çocukların güvenliği ve oyunun kesintisiz bir şekilde devam edebilmesi için önemlidir. Açık havada oyun oynanan mekânda kontrol altına alınmamış, ya da etrafı güvenli şekilde çevrilmemiş çukur, kuyu vb. yerlerin olması çocukların can güvenliği açısından oldukça sakıncalıdır.
UYGUN ARAÇ-GEREÇ VE MATERYALLERİN SEÇİMİ
Oyunun özelliğine göre önceden belirlenmiş eksiklikleri ve aksaklıkları giderilmiş olan oyun araç gereçleri önceden oyun oynanacak mekânda hazır bulundurulmalıdır. Bahçede ve özel oyun odalarında tırmanma araç gereçleri, denge tahtası, salıncaklar, çekme halatları, üç tekerlekli bisikletler ve oyunun özelliğine göre belirlenmiş araç gereçler bulunmalıdır. Oyuncakların eksiksiz ve kullanıma hazır olması gereklidir.
Oyuna hazırlanan grupla birlikte oyuna hazırlayıcı ısınma hareketleri yapmak oyuna geçişi kolaylaştıracaktır. Isınma hareketleri, çocuğun psikolojik ve fiziksel olarak rahatlamasını sağlamasının yanı sıra çocukların zevkle ve tam olarak oyuna katılımlarını da sağlayacaktır. Parmak oyunları, basit beden hareketleri, nefes çalışmaları, taklit, yürüyüş ve taklit koşuları ısınma hareketlerine örnektir. Bu çalışma, yaklaşık 5 dakika sürdürülmelidir. Isınma hareketlerinden sonra grup bir araya toplanarak bildikleri oyunlar ve kurallar tekrarlanır. Tekrarlama, fazla ayrıntıya girmeden, sade ve açık bir dille yapılmalıdır.

ÖRNEK ETKİNLİK HAZIRLAMA
Oyun ve Hareket etkinliklerini planlama aşamasında yer alan süreçler etkinlik planına uygun bir şekilde yerleştirilmelidir.
2012 eğitim ve öğretim yılında pilot uygulaması yapılan Okul Öncesi Eğitim Programı'na uygun olarak etkinlik planı formatında hazırlanacak oyun ve hareket planında;
• Etkinlik/etkinliklerin adı
• Yaş grubu
• Seçilen kazanım ve göstergeler
• Kazanım ve göstergelere
• Ulaşmak için belirlenen etkinlikler (öğrenme süreci)
• Gerekli araç-gereç ve materyaller
• Oyun etkinliği içerisinde geçen ve çocukların öğrenmeleri gereken kavram ve sözcükler
• Eğitsel oyun etkinliğinin istenilen eğitsel kazanımlara etkili bir şekilde ulaşabilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalar
• Değerlendirme
• Oyun ve hareket etkinliğinde kazandırılmak istenilen kazanım ve göstergeler için sınıf içi, sınıf dışı ve evde ailelere yönelik aile katılımı
• Önerilen diğer etkinlikler
• Yetersizlikten etkilenmiş çocuklar için uyarlama bölümlerinin hazırlanacak planda bulunması gerekmektedir.

ÜNİTE 4
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA TÜRKÇE DİL ETKİNLİKLERİ
TÜRKÇE DİL ETKİNLİKLERİ
• Türkçe dil etkinlikleri çocukların dil ve kültürel gelişimini destekleyen etkinliklerden biridir. Çocukların kültürel gelişimleri açısından son derece önemli olan ve sık sık tekrar edilmesi gereken Türkçe dil etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. 3-6 yaş gurubunda bulunan çocukların dilin doğal ortamında bulunmaları ve grup etkinliklerine katılmaları dili ve kültürü kolayca öğrenmelerini sağlar.
• Türkçe dil etkinlikleri planlanırken çocukların gelişim seviyesi, yaşı, dikkat süresi, bireysel özellikleri, çevresel koşullar, özel durumlar, çocukların sahip olduğu önceki kazanımlar dikkate alınır.
• Çocukların ilgi ve istekleri dikkate alınarak çocukların yorgun olmadığı farklı bir zamanda da planlanıp uygulanabilir.
Türkçe Dil Etkinliklerinin Tanımı ve Önemi
• Türkçe dil etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. Birinci derecede çocukların dil gelişimleriyle ilgili olan bu etkinlikler aracılığıyla çocuklar başkalarının konuşmalarını dinleyerek ve uygun karşılıklar vererek konuşmalara katılırlar.
Türkçe dil etkinliklerinin önemi
• Çocuğun zihinsel gelişiminde de etkilidir.
• Çocuklar belli konularla ilgili düşüncelerini açıklarlar.
• Olaylar arasında neden sonuç ilişkileri kurarlar.
• Yaratıcılıklarını ortaya koyma fırsatı bulurlar, böylece çocukların psikomotor becerileri de desteklenmiş olur.
• Çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri Türkçe dil etkinliklerinden olumlu olarak etkilenmektedir.
• Çocuklar birbirlerinin konuşmalarını dinleyerek, başkalarının haklarına saygı duymayı, sırasını beklemeyi, kendi düşüncelerini aktarmayı, kendilerini ifade etmeyi öğrenirler
• Grup içinde konuşma cesareti kazanan çocukların aynı zamanda kendilerine olan güvenleri de gelişir.
Türkçe dil etkinliklerinde uygulanan günlük hayattaki nesne ve olaylar hakkındaki sohbetler , kelime oyunları, çeşitli öyküler, tekerlemeler, şiirler, bilmeceler, parmak oyunları, hikâye kitabının okunuşunu izleme, kitabı sağdan sola çevirme gibi etkinlikler, görsel okumanın gelişmesi, renkleri ayırt edebilme, görsel-işitsel hafızanın gelişmesi, el-göz koordinasyonu gibi okuma öncesinde gerekli olan becerilerin gelişmesinde önemli rol oynar.

Türkçe Dil Etkinliklerinin Özellikleri
• Türkçe dil etkinlikleri çocuğun kendi kedini tanımasına, iç dünyasını keşfetmesine yardımcı olur.
• Kendisinin farkına varan çocuk da kolaylıkla kendisini ifade edebilme, günlük sevinçlerini, üzüntülerini başkalarıyla paylaşma özelliği kazanabilir.
• Çocuk, çevresinde gördüğü olumlu ilişkiler yoluyla kendisine güven duymayı öğrenir.
Türkçe dil etkinlikleri ile çocuklara, çevreyi ve diğerinsanların tutum ve davranışlarını algılamaları için gerekli yönlendirme yapılırsa; çocuk çevresindeki nesnelerin benzerlik ve farklılıklarını (renk, şekil, hacim vb. özelliklerini) eşleştirme, şekil-zemin ilişkisini kavrama, cisimlerin uzaydaki konumlarını ayırt etme ve onların zihinde saklanmasını sağlama gibi işlevleri yerine getirir.
Çocukların dikkatini belirli bir nesneye, etkinliğe veya davranışa yoğunlaştırması ile öğrenme arasında yakın ilişki bulunmaktadır. Çocukların dikkat süreleri de yaş ile birlikte gelişim gösterir. Türkçe dil etkinlikleri arasında yer alan kitaptan hikâye anlatımı, öyküyü, kahramanları mekânı algılama, onları yeniden yorumlama gibi faaliyetler ile çocuğun dilsel ve bilişsel gelişimine destek sağlanır. Küçük yaşlarda kitapla tanışan, okuma alışkanlığı kazanan çocuk; gözlemci, araştırıcı, eleştirici, yaratıcı özelliklere sahip olur.

Türkçe Dil Etkinliklerinin Özelliklerine Uygun Etkinlik Çeşitleri
Okul öncesi eğitim programlarında çocukların tüm gelişimleri açısından çok önemli olan ve her gün tekrar edilmesi gereken, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerinden biri olan Türkçe dil etkinlikleri çok çeşitlidir. Eğitimci, etkinliklerin tümünü veya birkaçını seçebilir. Planlama yapılırken dil etkinliklerinin gün içindeki diğer etkinliklerle birbirini tamamlayacak kazanımları pekiştirecek nitelikte olmasına dikkat edilmeli ve günlük planda bütünlük oluşturulmalıdır.
Tekerleme ;Belli bir konusu olmayan, yarı anlamlı, yarı anlamsız sözcüklerden oluşan, sözcükler arası ses uyumu olan, çocukları güldüren, eğlendiren folklor ürünü veya çocukları eğlendirme amacı taşıyan sözlerdir. Anlamlı ya da anlamsız kelimelerden meydana gelen manzum ya da düz yazı ürünleridir.
Tekerlemeler;
• Masalların, halk hikâyelerinin bazen başında bazen sonunda bezen de söz aralarında söylenen sözlerdir.
• Tekerlemeler konuyla ilgili olabilir veya sadece mizah unsuru taşıyabilirler.
• bazıları da anaokulunda çocuklara söylemek üzere eğitici amaçlı düzenlenmiştir. Şiirsel öge taşırlar, bu nedenle de çocuğun şiirle ilişki kurmasını sağlarlar.
• Yöreden yöreye farklılıklar gösterebilirler. Her yörede söylenen farklı tekerlemeler bulunabilir.
• Türkçe dil etkinliklerinde söylenecek tekerlemeler fazla uzun olmamalı, tekerlemelerde argo sözcükler yer almamalıdır.
Okul öncesi eğitim kurumunda öğretmen, yeni bir tekerlemenin tamamını önce kendisi ritmi ile birlikte söyler. Sonra çocukların da katılmasını isteyerek birkaç kez tekrar eder. Çocuklar tekerleme söylemekten çok hoşlanırlar, tekerlemeleri kolayca ezberlerler, ancak onlara ezberlemesi için baskı yapılmamalıdır. Tekerleme söylemek çocukları pandonim, dramatizasyon gibi daha karmaşık olan ekinliklere hazırlar.
Dikkati toplamak ve sözcükleri daha kolay telaffuz ederek konuşma akıcılığına katkıda bulunmak amacıyla kullanılır. Tekerleme Türkçe dil etkinliklerinin yanında oyunlarda ebe seçerken, sıra olurken, sıra beklerken, bir etkinliğin başlayacağını haber verme gibi (örneğin; toplanma, oyun etkinliğine geçiş, yemeğe gidiş… gibi) durumlarda da kullanılır.



Tekerlemelerin çocukların gelişimine etkileri
• Tekerlemeler çocuğu eğlendirir, hoşça vakit geçirmesini sağlar.
• Çocuğu eğlendirirken dil gelişimine imkân sağlar. Dile esneklik kazandırır.
• Dilin standart seslerini doğru telaffuz edebilme yeteneğini geliştirir.
• Çocukların konuşma bozukluklarını giderici en ciddi faaliyetlerdendir.
• Tekerlemeler, çocuklarda estetik düşünceyi geliştirir.
• Tekerlemelerin sık sık tekrar edilmesi çocukların kendilerine olan güvenini artırır.
• Çocuklarda birlikte hareket edebilme becerisini geliştirir.

Tekerlemelerin özellikleri
Tekerlemeler;
• Çocukların gelişim seviyesine uygun olmalıdır.
• Uzun olmamalıdır.
• Argo ve standart dışı sözler bulunmamalıdır.
• Çocukların telaffuz edebileceği sözcüklerden oluşmalıdır.
• Çocukların ilgi alanına uygun olmalıdır.
• Kolay ezberlenebilir olmalıdır.
Üç tür tekerleme vardır. Bunlar:
• Sayışma Tekerlemesi (Oyuna Başlarken Kullanılır.)
• Masal Tekerlemesi (Masala Başlarken Kullanılır.)
• Oyun Tekerlemesi (Oyun İçinde Tekerleme Kullanılır.)

Bilmece
Toplantılarda, bireylerin bir eğitim, öğretim, eğlence ve ussal gelişim aracı olarak, geleneksel yöntemler uyarınca, birbirlerine sorarak yanıt istedikleri nesne, canlı ya da doğaüstü varlıklarla ilgili evrensel soru tipine verilen addır. Bilmeceler soyut ve somut kavramları içerebilir. Anaokulu çağındaki çocuğa somut kavramları içeren bilmeceler sormaya özen gösterilmelidir. Böylece çocuğun bilmeceyi daha kolay algılayıp zihninde canlandırıp cevaplaması sağlanır. Bilmecenin cevabı bulunamadığında ipuçları verilerek cevabı çocukların bulması sağlanır.
Bulamadıkları durumda cevabı öğretmen verir. Bilmeceler çocukları bir konu üzerinde düşünmeye sevk eder ve çeşitli varlıkların özelliklerini de tanımalarını sağlar. Çocuklar 3 yaşından itibaren bilmecelere ilgi duyarlar. Bilmecelerin ölçülü ve kafiyeli oluşu, çocuklara müzik ve şiir sevgisini aşılar, ritim duygusunu geliştirir. Çocuklar bilmecelerin cevaplarını bulunca kendilerine güvenleri artar.

Okul öncesi eğitimde bilmecelerin yararları
• Okul öncesi eğitimde bilmecelerin kullanılması, çocukların özellikle zihin ve dil gelişimi başta olmak üzere sosyal ve duygusal gelişimlerini de geliştirmeyi hedeflemektedir.
• Bilmecelerde verilen ipuçlarından yararlanarak bütüne gidilmesi, parça bütün ilişkisinin kurulmasını sağlamaktadır.
• Bilmeceler çocuğun esnek düşünme yeteneğini ve olaylar arasında neden sonuç bağlantıları kurabilme becerilerini geliştirir.
• Birbirlerinin bilmece ile ilgili söylediklerini dinlemeleri, bunları birlikte değerlendirmeleri aynı zamanda sosyal ve duygusal becerileri de geliştirir.
 Hikâye anlatmaya geçişi eğlenceli bir şekilde yapabiliriz. Bilmece sorduğumuz çocukların ipucu elde edebilmeleri dil yeteneklerini, problem çözme becerilerini artırmak için yenilir mi giyilir mi, canlı mı cansız mı vb. sorular sormasına yardımcı olarak ipuçlarından yola çıkarak cevabı araştırmasını sağlamalıyız.

Bilmecelerin çocuğun gelişimine etkisi
• Çocuğu düşünmeye ve keşfetmeye sevk eder.
• Çocukları eğlendirir, hoşça vakit geçirtir; çocuğun dikkatini geliştirir.
• Yeni kelimeler öğrettiği için dil ve kültür gelişiminde etkilidir.
• Nesnelerin niteliklerini öğretir; kavramlar arasında ilişki kurma becerisini geliştirir.
• Kafiyeli ve ölçülü olmaları nedeniyle şiir zevki verir.
• Cevabı bulan çocuğun öz güvenini artırır.

Okul öncesi seviyesindeki bilmecelerin özellikleri
• Bilmeceler çocukların yaşlarına ve gelişim seviyelerine uygun olmalıdır.
• Bilmecelerdeki kelimeler anlaşılabilirlik açısından seviyeye uygun olmalıdır.
• Bilinmesi istenen nesne çocuğun tanıdığı nesnelerden seçilmelidir.
• Kulağa hoş gelmesi ve ilgi çekici olması açısından kafiyeli olmalıdır.
• Bilmecelerin cevapları çocuğun günlük yaşantısından tanıdığı objelerle ilgili olmalıdır.
• Bilmecenin cevabı tek olmalı, gerektiğinde verilen ipuçları somut özellikler taşımalıdır.
• Bilmecelerin cevapları alındıktan sonra cevabın doğruluğu ya da yanlışlığı, bilmecenin sözleriyle ilişkilendirilerek değerlendirilmelidir.
• İpuçları bilmecenin cevabını hemen düşündürmelidir.
• İpucu olarak bilmece kartları kullanılabilir. Bilmece kartlarında bilmecenin cevabı ile ilgili resimler bulunur ve çocuklara bunlar gösterilerek doğru cevap bulunması sağlanır.

Parmak oyunları
• Herhangi bir manzum öykü, şiir, tekerleme veya şarkının sözlerine uygun olarak el ve parmaklarla canlandırılmasıdır.
• Çocuklar için görerek, söyleyerek ve yaparak gerçekleştirilen parmak oyunları eğlendiricidir.
• Parmak oyunları, sözle hareket arasında ilişki kurularak yapılan ve dramatik oyuna hazırlıkta önemli rol oynayan bir etkinliktir.

Parmak oyunlarının yararları
• Çocukların yeni kelimeler öğrenmesini kolaylaştırır, dil gelişimine olumlu katkıda bulunur.
• Parmak oyunu çocukların hayal dünyalarını geliştirir.
• Çocukların el ve göz koordinasyonunu geliştirir.
• Sözle hareket arasındaki uyumu sağlar.
• Çocuklara hoşça vakit geçirtir.
• Çocukların taklit yeteneğini geliştirir.
• Parmak kaslarının gelişmesine yardımcı olur.
• Hareketli çocukları hemen yatıştırmaya yarar.
• Bir etkinlikten diğerine geçişte çocuklara “sus”, “otur”, “dur” vb. uyarılar yerine parmak oyunu ile dikkatleri çekip çocukların etkinliğe isteyerek severek katılımları sağlanabilir.
• Çocukların sözcüklerle hareket arasında ilişki kurmalarını sağladığı için onları yaratıcı dramatizasyona hazırlamada önemli rol oynar.
• Parmak oyunları çocukların bazı kavramları öğrenmesinde etkilidir (büyük, küçük, sayı, yön vb.).
• Parmak oyunları küçük kas gelişimi, sosyal-duygusal gelişim, kavram gelişimi, bellek becerilerinin gelişimine katkıda bulunur.

Parmak oyunlarının özellikleri
• Çocukların yaş ve gelişim seviyelerine uygun olmalıdır.
• Çocukların bildiği, akılda tutabileceği kelimeler seçilmelidir.
• Cümleler uzun olmamalıdır.
• Konular mümkün olduğunca çocuğun yakın çevresinden seçilmelidir.
• Sözlerinin uygulanabilirliği olmalıdır. Örnekler

Beş Küçük Kız
Beş küçük kız uyandı… (Sağ elin parmakları avuç içinde)
Bu küçük kız yataktan atladı… (Başparmak gösterilir.)
Bu küçük kız pencereden baktı…(İşaret parmağı gösterilir.)
Bu küçük kız yüzünü yıkadı… (Orta parmak gösterilir.)
Bu küçük kız elbiselerini giydi… (Yüzük parmak gösterilir.)
Bu küçük kız çantasını aldı… (Serçe parmak gösterilir.)
Beş küçük kız okula koştular… (Parmakların hepsi açılır.)

Şiir
Şiir; zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimidir. Türkçe dil etkinliği için seçilen şiirler kısa, basit ve anlaşılır olmalıdır. Çocuk şiirleri kısa, çocuklar tarafından kolay anlaşılır; çocukların yaş ve gelişim seviyelerine, ilgi ve isteklerine uygun olmalıdır.
Çocuklar, şiir ezberlemeleri konusunda zorlanmamalıdır. Çocuk şiiri severse, isterse ezberleyebilir. Bu durum, çocuktaki estetik duyguyu ve sanat kültürünü geliştirir. Öğretmen bir şiiri okurken çocuklardan sözlere uygun hareket etmelerini isteyerek aynı zamanda şiirin dramatize edilmesini sağlayabilir.

Şiirin çocuklara yararları
• Çocuğun dil söz varlığını ve telaffuz yeteneğini geliştirir.
• Çocukların estetik duygularını geliştirir.
• Çocuklara düşünce zenginliği ve esnekliği kazandırır.
• Şiirler çocukların algılamalarını, duygularını ifade ediş biçimlerini ve dikkat sürelerini artırmada etkilidir.
• Kavram gelişimini destekler.
• Hayal gücünü geliştirir.
• Nefesini kontrollü kullanmayı öğretir.
• Koro hâlinde söylendiğinde çocuğun sosyalleşmesine katkı sağlar.
• Kültürel şiirler ya da kahramanlık şiirleri çocuğun kimlik bilincini geliştirir.
• Şiir okuma çocuklardaki öz güveni artırır.

Çocuk şiirinde bulunması gereken özellikler
• Şiirdeki kelimeler çocukların seviyesine uygun olmalıdır.
• Şiir iki, üç dörtlükten ve kısa mısralardan oluşmalıdır.
• Şiirdeki mesaj açık, net ve çocuklar için anlaşılabilir olmalıdır.
• Sosyal değerleri, millî duyguları, doğayı konu alan şiirler tercih edilmelidir.
• Kelimeler arasında ilgi çekici ses uyumu olmalıdır.
• Şiirler, çocuğun ilgisini çeken ve sosyal çevresinden seçilen konuları içermelidir.
• Şiirler, çocuktaki estetik duyguyu geliştirebilir nitelikte olmalıdır.

Okul öncesi eğitimde şiir kullanılırken dikkat edilmesi gereken noktalar
• Öğretmen şiir okurken vurgu, tonlama, ulama gibi hususlara dikkat etmelidir.
• Öğretmen şiir okurken sesini mesaja göre esnek kullanmalıdır.
• Öğretmen şiir okurken mesajı hissettiğini yansıtmalı, çocuklarda haz uyandırabilmelidir.
• İsteyen öğrenciye sevdiği şiiri ezberleme fırsatı verilmelidir. Ancak hiçbir öğrenci bu konuda zorlanmamalıdır.
• Şiir okunurken konuya uygun bir fon müziği tercih edilebilir.
• Öğretmenin şiir okuma konusunda kendisini yetersiz gördüğü durumlarda konuyla ilgili ses kayıtlarına başvurabilir.
• Çocukların bilmediği kelimeler açıklanmalı; şiirin anlaşılması sağlanmalıdır.
• Şiirler konusuna ve türüne göre bireysel ya da koro hâlinde söylenmelidir.
• Heyecanın kontrolü, başkalarını dinleme gibi beceriler konusunda çocuklar desteklenmelidir.
• Çocukların kelimeleri doğru telaffuz edip edemedikleri kontrol edilmeli ve doğru telaffuz etmeleri sağlanmalıdır.

Grup konuşması (Sohbet)
Çocuklarla karşılıklı konuşmaların yapıldığı bir grup etkinliğidir. Çocukları düşünmeye, düşündüğünü ifade etmeye sevk eden bir etkinliktir. Türkçe dil etkinliklerine çocuklarla yapılan grup konuşmasıyla giriş yapılabilir. Örneğin, çocukların günlük hayatta gördüğü, dokunduğu, yediği, sebze ve meyveler söz konusu olduğunda çocuklar meyve ve sebzelerin adlarını öğrenirler; bunların ortak niteliklerini tanıyarak meyve ve sebzelerle ilgili kavramlara ulaşırlar.
Grup konuşmalarında özellikle kaynak kişilerin, ailelerin ve gönüllülerin katılımı çocuklar için konuyu ilgi çekici hâle getirebilir. Öğretmen, bu etkinliği yürütürken çocukların konu hakkındaki görüşlerini almak için onların günlük yaşamından ve sosyal çevresinden hareketle onlara sorular sormalıdır. Bu uygulama, çocukların sohbete katılımını kolaylaştırır. Sorulan sorulara çocukların cevap veremediği durumlarda, soru farklı bir şekilde tekrar sorulmalıdır. Çocukların açıklamaları öğretmen tarafından değerlendirilmeli, eksikler tamamlanarak pekiştirilmelidir. Konuşma esnasında bütün çocukların konuşmalara katılımı sağlanmalıdır.
Grup konuşmalarında çeşitli resimler, kartlar, giysiler, mesleklere ait araç gereçler, farklı başlıklar vb. materyaller kullanılabilir. Böylece çocuk konuşulan konuyu somut bir şekilde görme imkânı bulur. İyi bir planlama ile grup konuşması amacına ulaşarak çocuklar için eğitici, neşeli, zevkli hâle gelebilir.

Grup konuşmasının yararları
• Çocuklar konuşulan konuyla ilgili bilgilerini tazeler; pekiştirir, konuya dair eksik ya da yanlış bildiklerini düzeltme imkânı bulur.
• Çocuklar seviyelerine uygun herhangi bir konu üzerinde konuşma becerisini geliştirir.
• Çocukların sosyalleşmesine katkı sağlar; öz güvenlerini artırır.
• Çocukların söz varlığı gelişir; standart dili kurallarına göre kullanma becerileri ilerler.
• Çocukların söz alma ve dinleme becerileri gelişir.

Okul öncesi eğitimde grup konuşması kullanılırken dikkat edilmesi gereken noktalar
• Sohbetin ve ortamın doğallığı korunmalıdır.
• Bilgiler doğru ve konuşma kurallarına uygun ifade edilmelidir.
• Sorular çocukların hazır bulunuşluk seviyelerine uygun olmalıdır.
• Konuşmaya çocukların tamamının katılımı sağlanmalı; çekingen çocuklar konuşmaya teşvik edilmelidir.
• Öğretmen konuşmanın akışını uygun sorular ve açıklamalarla belirlemelidir
• Öğretmen zaman planlamasını ve konu programını önceden yapmış olmalıdır.



Hikâye, masal ve fabl
• Hikâye, gerçek ya da gerçeğe yakın konuları ele alan, bir ya da birkaç kahramanı olan, yaşamın içinden çıkan olaylarla ilgili bir edebiyat türüdür.
• Masal, genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî bir türdür.
• Fabl ise kahramanları çoğunlukla hayvanlardan seçilen, sonunda ders verme amacı güden, genellikle manzum hikâye şeklinde tasarlanan edebî bir türdür.
 Parmak oyunu, bilmece, tekerleme, sohbet, şiir etkinlikleri ile çocuklar hikâye dinlemeye hazırlanabilirler. Öğretmen çocuklara her gün bir öykü anlatmalıdır. Çocuklar istediğinde öykü sayısı artırılabilir.

Hikâye anlatma yöntemleri;
Düz anlatma, kitaptan anlatma, pazen tahta ile anlatma, şimşek kart ile anlatma, kuklalar ile anlatma, hikâye kartları ile anlatma, televizyon şeridi ile anlatma, projeksiyon ile anlatma, Power Point, tv ile anlatma gibi yöntemlerden biri ile anlatılabilir.

Araçsız hikâye anlatma (Düz anlatma)
Öğretmen bu teknikte herhangi bir araç kullanmadan ses tonunu, jest ve mimiklerini kullanarak hikâyeyi anlatır. Genellikle masal türü eserler bu şekilde anlatılır. Masalların başındaki ve sonundaki tekerlemeler, masalın içinde yer alan hareketli olaylar çocukların ilgisini çeker. Anlatım sırasında görsel araçlardan yararlanılmadığı için çocukların dikkati kolayca dağılabilir. Bu anlatım tekniğinde öğretmen ses tonunu, duyguları yansıtacak şekilde kullanabilmelidir. Ses tonundaki inişler çıkışlar çocukların hikâyeyi takip etmelerini sağlar. Bu teknik genellikle dinlenme saatine geçişte kullanılır.

Hikâye kitabı ile anlatma
Hikâye anlatımında en çok kullanılan tekniklerdendir. ABC kitapları da denen 1–2 yaş grubu için hazırlanmış kitaplarda genellikle tek bir figür bulunur. Ancak bu figür oldukça büyüktür. Kitapta yer alan öykü ise çok basit cümlelerle anlatılır. 3–4 yaş grubundaki çocukların kitaplarında çocukların çevrelerini tanıyabilecekleri, neden sonuç ilişkileri, problem çözme becerilerinin gelişimini destekleyecek, dil gelişimlerine katkıda bulunacak hikâyeler kullanılmalıdır.
Çocuklar genellikle kelime tekrarlarından ve şiirsel anlatımdan çok hoşlanırlar. Bu da onların anlatılan hikâyedeki dili kolaylıkla anlamalarını ve kullanmalarını sağlar. Böylece çocukların zihinsel gelişim aşamaları, görsel algılama, işitsel algılama ve psikomotor becerileri doğrultusunda ilgi, istek ve yetenekleri göz önüne alınarak seçilen kitaplar çocuklar için oldukça zengin uyarıcı olma özelliği taşımaktadır.
• Hikâye kitabı seçilirken öykünün çocukların gelişim seviyesine uygun olmasına özen gösterilmelidir. Ancak çocuklar için uygun klasik değeri olan masal, hikâye, roman, gezi ve inceleme yazısı, portre, fabl, destan, efsane vb. türlerden de seçilebilir.
Hikâye kısa ve ilgi çekici bir şekilde işlenmesinde dikkat edilmesi gerekenler;
• Hikâye eğlendirici ve aynı zamanda düşündürücü bir şekilde yazılmalıdır.
• Kitabın konusu iyi planlanmış olmalıdır.
• Konu ana olayın etrafında gelişmelidir.
• Anlatılan olayda merak uyandıran sürprizler bulunmalıdır.
• Çocuklar öykü anlatılırken daha sonra neler olacağını merak etmelidir.
• Kitabın dili doğru, güzel ve sanatsal değer taşımalıdır.
• Kahramanlar genellikle iyi karakter özelliklerine sahip olmalıdır. Hayvanlar, bitkiler, doğada yer alan nesneler ve insanlar olabilir.
• Kahramanlar genellikle hareketli, dinamik, doğru düşünen, çocuklara olumlu duygu, düşünce ve davranış kazandırma özellikleri bulunacak şekilde olmalıdır.
• Çocuklar kahramanları kolayca tanıyabilmeli, olumsuz özelliklere sahip kahramanlar her zaman kaybeden taraf olmalıdır.

Hikâye kartı ile anlatma
• Öğretmen hikâye kartlarını yıllık çalışmasını planlarken hazırlar. Çünkü bu teknikle hikâye anlatımı çocukların çok ilgisini çeker. Hikâye kartlarındaki resimler çocukların görebileceği büyüklükte olmalıdır. Kartların anlatım anında sağa sola eğilip bükülmemesi için kartonlarla sertleştirilmesi gerekir. Kartlara çizilen resimler boyalarla renklendirilmeli, resimlerin hikâyede geçen olayı ve karakterleri iyi bir şekilde yansıtmasına dikkat edilmelidir. Eski ve kullanılmayan gazete, dergi ve broşürlerden kesilen resimler bir araya getirilerek hikâye kartı hazırlanabilir.
• Çocuklar, kartları görebilecekleri şekilde oturtulmalı, kartlar sırasıyla çocukların göz hizalarına uygun şekilde gösterilerek hikâye anlatılmalıdır. Her kart için, çocuğun yeterince görebileceği kadar bir süre ayrılmalıdır. Öğretmen anlatacağı hikâyeyi çok iyi bilmelidir. Öğretmen hikâyeyi anlattıktan sonra kartları çocuklara vererek onların kendi öykülerini yaratmalarına fırsat vermelidir.
• Öğretmen hikâye kartlarının arkasına numara vererek, kartları numara sırasına göre sıralamalıdır. Hikâye metninin kartların arkasına ya da bir dosya kâğıdına yazılıp kartlarla birlikte zarflara konularak saklanması uygun olur.

Pazen tahta kartı ve figürlerle anlatma
Pazen tahta ile hikâye anlatımı çocukların ilgisini çeken bir tekniktir. 1x1.5 metre ölçülerinde pazen ile kaplı pano kullanılır. Pazen tahtanın düz renkte ve yıpranmamış olması önemlidir. Çünkü yıpranmış kumaşın üzerine kartların ve figürlerin tutturulması zordur. Pazen tahta kartları ve figürlerde de, hikâye kartlarındaki özellikler olmalıdır. Kartlar ve figürler kahramanların özelliklerini iyi temsil etmelidir. Hikâyedeki resimler orantılı olmalıdır. Öğretmen hikâye kartları ve figürlerini sırasına göre pazen tahtaya yerleştirerek hikâyeyi anlatmalıdır. Her hikâye kartı ve figür gösterildikten sonra pazen tahtanın cebine konularak kaldırılır ve yerine yenisi yerleştirilir.
Pazen tahta yerine piyasada hazır olarak satılan mıknatıslı panolara yapıştırarak da hikâye anlatmak mümkün olmaktadır.

Şimşek kart ile anlatma
Hikâyeyi ifade eden resimler çocukların görebileceği büyüklükte hazırlanmalıdır. Hikâye anlatırken konu ile ilgili resimler sırası geldikçe şimşek karta geçirilerek çocuklara gösterilir. Hikâye resimleri renklendirilmeli; resimler, hikâyede geçen olayı ve karakterleri iyi yansıtmalıdır.
Hikâye anlatılırken, çocukların oturma biçimine, kartları tutuşuna, konunun akışına göre ses ayarlamasına, kartların sırası geldikçe şimşek karta takılıp gösterilmesine dikkat edilmelidir.

Kuklalar ile anlatma
Kuklalar her yaştaki çocuğun ilgi ve zevkle izlediği basit tiyatro ürünleridir. Kukla ile hikâye anlatımı çocukların çok hoşlandığı bir tekniktir. Çocuklar kuklalarla oynamaktan ve kuklaları izlemekten hoşlanırlar. Kuklalarla oynamak çocukların yaratıcılıklarını geliştirir. Kuklalar; kâğıt, hamur, kumaş, ahşap, kaşık, kullanılmayan oyuncak bebekler, pet şişe vb. malzemelerden yapılabildiği gibi hazır olarak da alınabilir. Üç boyutlu olmaları nedeniyle çocuklar kuklaları canlı gibi algılayabilirler.

Kukla çeşitleri:
Kaşık kukla, yüzük kuklası, parmak, el kuklası, avuç kuklası, gölge kukla, çomak kukla, ipli kukla vb. Kuklalarla hikâye anlatırken bir kukla sahnesi hazırlanmalı veya sınıfta bulunan eşyalarla kukla sahnesi düzenlenmelidir. Kukla oynatırken müzik kullanılabilir. Kuklalarla anlatılacak hikâye seçimi önemlidir. Konuşurken kuklanın yüzü daima izleyiciye dönük olmalıdır. Seslendirmeyi ve oynatmayı zorlaştırdığından karakter sayısı fazla hikâyeler kullanılmamalıdır. Konuşan kukla hareket ettirilmelidir. Öğretmen kuklanın karakterine uygun ses tonunu kullanmaya çalışmalıdır.

Projeksiyon ile Power Point’ten anlatma
Projeksiyon ile hikâye anlatımında ortam karartılır; çocuklar rahat izleyebilecekleri şekilde oturtulur. Öğretmen hikâyeyi çok iyi bilmeli ve daha önceden kullanacağı Power Point dosyasını izlemiş olmalıdır. Power Pointte hikâyenin resimleri, önceden programa aktarılarak resme / fotoğrafa göre uygun animasyon eklenir. Görüntüleri sırasına göre paylaşan öğretmen görüntüye göre de hikâyeyi anlatır. Eğitimci, çocukları eğitici hikâyeler seçmeye özen göstermelidir.
Eğitimci, hikâyenin çok uzun veya çok kısa olup olmadığından, hikâyenin içinde argo sözcükler bulunup bulunmadığından, çocukların yaş ve gelişim özelliklerine uygun olup olmadığından emin olmalıdır. Power Point dosyalarının eğitimsel değeri araştırılmadan çocuklara izlettirmek yanlıştır. Eğitimcinin bu nedenle çocuklara izlettireceği belgeyi önce kendinin izlemesi gerekir.
Televizyon şeridi ile anlatma
Televizyon şeridi ile hikâye anlatmak için hikâyenin yer aldığı şerit ve şeridin yerleştirilip gösterileceği televizyon kutusu hazırlanır. Aydınger kâğıdına veya beyaz bez üzerine hikâyenin resimleri çizilip boyanarak televizyon şeridi hazırlanır.
Televizyon kutusunun üst ve alt kısmında şeridin sarılı olduğu yuvarlak çubuklar el ile çevrilerek ekrana gelen bölümlerle ilgili öykü sırasıyla öğretmen tarafından anlatılır. Hikâye anlatımı bitince televizyon kutusu kitap köşesine yerleştirilir ve çocukların kendi kendilerine hikâye anlatma denemelerinde bulunmaları sağlanır.

Öykü, masal ve fablın yararları
• Bu edebî türlerde eğlence unsurunun bulunması çocukların hikâye dinlemekten zevk almasını sağlayacağından çocukların kitaplara ve okumaya ilgilerini artırır.
• Hikâyelerde farklı özelliklerde karakterlerin bulunması çocuklara yeni görüş açıları kazandırır.
• Çocukların hayal dünyasını zenginleştirir.
• Hikâyelerin yaşamın içinden konuları ele alması, çocuğun içinde yaşadığı toplumun kültürel özelliklerini daha iyi tanımasına yardımcı olur.
• Çocuğun kelime dağarcığını geliştirir.
• Çocuğun akıl yürütme, problem çözme, yaratıcılık gibi bilişsel özelliklerini geliştirir.
• İyilik, dürüstlük, doğruluk gibi kavramları öğretir.
• Çocukta okuma alışkanlığını geliştirir.
• Çocuğun gerçek ile itibari olaylar arasındaki farkı görmesini sağlar.

Okul öncesi eğitimde öykü, masal ve fabl kullanılırken dikkat edilmesi gereken noktalar
• Öykünün konusu, çocukların günlük hayatta karşılaştıkları olaylara benzer, gerçek veya gerçeğe uygun bir şekilde seçilmelidir.
• Çocuklara anlatılacak öykülerin konusu, anlatım tekniği, anlatım sırasında kullanılan jest ve mimikler, öykü anlatımının şekli öğretmen tarafından çocukların gelişim seviyelerine ve yaşlarına uygun şekilde belirlenmelidir.
• Öğretmen, öyküyü anlatmadan önce ön hazırlık yapmalıdır. Öyküyü önce kendisi birkaç kez okumalı, öykünün çocuklar için uygun olup olmadığına karar vermelidir. Eğer öykü çocuklar için yeterince uygun değilse olaylarda çok abartı veya olağanüstü ve olumsuz ögeler varsa gerekli düzeltmeler yapılır, anlatım gerçeğe yaklaştırılır.
• Öyküde bilinmeyen kelimeler varsa bunun yerine çocukların bildiğim kelimeler kullanılır. Bu çalışmadan sonra öyküdeki karakterler ve onların davranışları incelenir. Hikâye anlatırken resimleri gösterilerek hikâye kesilmez, hikâye ile ilgili sorular sorarak bölünmez. Hikâye anlatımı bittikten sonra sorular sorulabilir.
• Öğretmen öyküyü inceledikten sonra birkaç kez anlatma denemesini yaparak nerede vurgu yapacağını, nerede sakin bir ifade kullanacağını yani ses tonunu nasıl kullanacağını belirler. Ayrıca jest ve mimiklerini nerede ve nasıl kullanacağına da karar verir. Öykünün anlatım süresi tespit edilir (bu süre çocukların dikkat sürelerini geçmemelidir).
• Eserlerin sanatsal değeri olmasına dikkat edilmelidir.
• Cümlelerin uzunluğu ve kullanılan kelimeler çocuğun seviyesine uygun olmalıdır.
• Öğretmen anlatımı etkili kılmak için hikâyenin, masalın ya da fablın konusuna göre resimli kitap, kart, pazen tahta, kukla… kullanmalıdır.

Hikâye tamamlama veya oluşturmanın yararları
Hikâye tamamlama ve hikâye oluşturma ile çocuklar;
• Sebep-sonuç, parça-bütün ilişkisi kurmayı öğrenirler.
• Öğrendikleri hikâyelerle kazandıkları becerileri yeni hikâyelere ve yaşamlarına aktarırlar.
• Hayallerini, isteklerini yansıtırlar.
• Yaratıcılıklarını geliştirirler.
• Ruh hâllerini yansıtırlar.


Hikâye tamamlanırken ya da oluşturulurken dikkat edilmesi gereken noktalar
• Konu seçilirken çocukların seviyesi, ilgi alanları ve sosyal çevre dikkate alınmalıdır.
• Olay örgüsüne, kurguya hikâyenin özellikleri itibarıyla dikkat edilmelidir.
• Çocuklara gerektiğinde kart, fotoğraf, kukla gibi materyaller ile ipucu verilmelidir.
• Çocuklar konuşurken konuya dair notlar alınmalıdır.
• Hikâye tamamlandığında genel bir değerlendirme yapılmalıdır.

Pandomim
Çeşitli hikâyelerin veya olayların sözsüz, sadece jest ve mimiklerle beden dilini kullanarak canlandırılması; yani sözsüz oyuna pandomim denir. Pandomim çalışmasına önce sözle söylenen bir etkinliğin canlandırılması olarak başlanır, sonraları çocuklar tarafından canlandırılabilecek konular seçilir ve çocukların sadece beden dilini kullanarak olayı durumu ifade etme becerilerinin gelişimi beklenir. Anlatılacak konular günlük hayatta yapılan hareket ve işler de olabilir. Selamlaşma, yataktan kalkma, yemek yeme, yüzün yıkanması, uyku vb.
Pandomim, çocuğun bedenini tanımasına, kendini ifade etmesine, sözel yönergeye uygun olarak bedenini kullanmasına imkân tanıdığı için özellikle okul öncesi dönem çocukları için önemlidir. Pandomim çalışması sırasında klasik müzik çalınabilir. Kukla vb. aletler kullanılarak da pandomim çalışması yapılabilir.

Pandomimin yararları
Pandomim;
• Çocukların gözlem yapma, odaklanma becerilerini geliştirir.
• Çocukların vücutlarını tanımalarına, hareketlerine hâkim olabilmelerine yardımcı olur. • Çocukların beden dilini anlamalarını ve geliştirmelerini sağlar.
• Çocukların yaratıcılıklarını geliştirir.
• Çocuklarda empati duygusunu geliştirir.
Pandomim uygulanırken dikkat edilmesi gereken noktalar
• Öğretmen çocukların seviyelerini ve ilgi alanlarını dikkate almalıdır.
• Uygulama basit hareketler ve olayların anlatımıyla başlamalıdır.
• Etkinlikler taklide dönüştürülmemelidir.
• Hareketler basitten zora doğru ilerlemelidir.
• Çocukların daha fazla ilgisini çekebilmek amacıyla konuya uygun olarak kostüm, aksesuar, maske gibi araçlardan ve uygun bir müzikten yararlanılmalıdır.

Rol oynama; taklit yapma ve doğaçlama
Rol oynama; bir olayda anlatılan karakterlerin özelliklerinin ve duygularının canlandırılmasıdır.
Taklit, belli bir örneğe benzemeye çalışma faaliyetidir. Anlatılan hikâyedeki kahramanların, özellikle hayvanların taklidi yapılabilir. Çocuklar özellikle hayvan taklidini yapmaktan çok hoşlanırlar.
Doğaçlama ise, irticalen dile getirmek; bir metne dayanmadan içinden geldiği gibi konuşmak ve oynamaktır.
 Dramatizasyondan farklı olarak rol yapma ve doğaçlamada herhangi bir metne bağlı kalma diye bir şey söz konusu değildir.

Rol oynama; taklit yapma ve doğaçlamanın yararları
• Çocuklar başkalarının rolüne bürünerek dünyayı, olayları farklı bir gözle görme ve değerlendirme imkânı bulurlar.
• Çocukların gözlem yapma becerileri gelişir.
• Akıl yürütme ve problem çözme becerileri gelişir.
• Vücut dilini ve sözleri daha uyumlu kullanma becerileri gelişir.
• Yaratıcılıkları gelişir.
• Grup çalışmalarıyla sosyal becerileri ilerler.
Rol oynama; taklit yapma ve doğaçlamanın uygulanması sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar
• Öğretmen uygulama sırasında çocukların gelişim düzeylerini ve ilgi alanlarını dikkate almalıdır.
• Öğretmen konuyu ve karakteri iyi tanımlamalıdır.
• Çocukların tamamının herhangi bir zorlama olmaksızın rol almaları sağlanmalıdır.
• Süreçlere çocukların aktif olarak katılımları sağlanmalıdır.
• Öğretmen çocukların rolü rahatça gerçekleştirebilmeleri için konuya uygun maske, kostüm, aksesuar kullandırmalıdır.
• Rollerin ardından çocuklara kendileriyle ilgili değerlendirme fırsatı verilmelidir.
• Rol sırasında mümkün olduğunca çocuklara müdahale edilmemelidir; gerektiğinde oyuna girilerek ya da dışarıdan rehberlik edilmelidir.

Dramatizasyon
Çocuklara anlatılan veya onların oluşturduğu bir hikâyenin, içlerinden geldiği gibi söz ve hareketlerle canlandırılmasına dramatizasyon denir.
 Canlandırma parmak oyunları ile başlar; taklit, pandomim ile gelişir.

Dramatizasyonun yararları
Dramatizasyon etkinliği ile çocuklar;
• Hareketler ile sözleri uygun bir şekilde birleştirmeyi öğrenirler.
• Hayallerini gerçekleştirme imkânı bulurlar.
• Empati duygularını geliştirirler.
• Dikkat ve odaklanma becerilerini geliştirirler.
• Vücut dillerini mesaja göre kullanmayı öğrenirler.
• Grup kültürlerini geliştirirler.
• Öz güvenlerini artırırlar.
• Hoşça vakit geçirerek mutlu olurlar.

Dramatizasyon uygulanırken dikkat edilmesi gereken noktalar
• Dramatizasyonda önce canlandırılacak hikâye belirlenmelidir.
• Hikâye, canlandırmaya ve çocukların seviyesine uygun olmalıdır.
• Dramatizasyon yapılırken öğretmen, çocukların yeteneklerine göre hikâyedeki istedikleri karakterleri seçmelerine imkân vermelidir.
• Öğretmen mümkün olduğunca bütün çocukların katılımını sağlayabilecek şekilde hikâye seçmelidir.
• Dramatizasyonda konuya göre maske, şapka, kostüm ve aksesuarlar kullanılmalıdır. Canlandırma anında doğal bir ortam oluşturulmalı; çocuklara karşı sabırlı davranılmalı, çocuklar desteklenmelidir.

Resimli kitap okuma
Resimli kitaplar, basit ve anlaşılır kelimelerle anlatılan öykülerin kullanıldığı, farklı büyüklük ve şekillerde hazırlanan, genellikle her sayfasında renkli resimlerin yer aldığı kitaplardır. Kitapla karşılaşma önce sadece resimle olmakta, daha sonra resim – kelime; resim – cümle; resim – cümleler; resim – öykü; az resim – çok metin nihayet resimsiz metinlere doğru bir gelişme süreci izlenmektedir. Resimli kitaplar, okul öncesi dönemde çocuğun zihinsel, dil, sosyal ve duygusal gelişim alanlarının desteklenmesinde önemli araçlardandır.

Resimli kitap okumanın yararları
Resimli çocuk kitapları;
• Çocukların hayal güçlerini geliştirir.
• Çocukların dil gelişimlerini destekler, söz varlığını zenginleştirir, dili etkin ve standartlara uygun bir şekilde kullanabilmelerini sağlar.
• Çocukların gerçek yaşamı anlamalarına katkı sağlar.
• Çocukların gerek yaşadığı ortamda gerekse dışarıda olup bitenleri fark etmelerini sağlar.
• Çocukların gözlem yeteneklerini geliştirir.
• Çocukların zihinsel ve sosyal-duygusal gelişimlerine katkıda bulunur.
• Birlikte kitap okuma çocuk ile kitap okuyan/lar arasında iletişim kurulmasını sağlar.
• Çocuklar kitaplardan insanı ve doğayı tanımayı, sevmeyi öğrenir.
• Çocuklar sevme, anlama, saygılı olma, hediye etme, paylaşma gibi sosyal kavramları öğrenir.

Resimli kitap okunurken dikkat edilmesi gereken noktalar
• Öykünün bütün olarak okunması gerekir.
• Okuma sırasında çocuklara yakın oturulmalıdır.
• Öykünün konusuna, mesaja göre ses tonu ayarlanmalıdır. (Örneğin kurt konuşurken kalın ve yüksek; büyükanne konuşurken ince ve alçak bir ses tonu kullanılmalıdır.)
• Öykünün kapak resminden hareketle adının ne olabileceği konusunda çocuğa sorular sorulmalıdır.
• Kitap baştan sona resimleri gösterilerek yavaş yavaş okunmalıdır.
• Öykü okunurken zaman zaman “Şimdi ne olacak ya da ne olabilir?” gibi sorular sorulmalıdır.
• Öykü okunduktan sonra öykünün hatırlanmasına yönelik sorular sorulmalıdır. (Annesi küçük ayıcığa ne söyledi? gibi)
• Öykünün resimlerini çocuğun nasıl algıladığına yönelik sorular sorulmalıdır.
• Öykünün sonuç bölümü okunmadan sonucun nasıl olabileceğine dair sorular sorulabilir.

KONTROL LİSTESİ
Eğitimcinin Türkçe dil etkinliklerini planlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarında dikkat etmesi gereken noktalar
• Eğitimci her gün hazırladığı eğitim programında düzenli olarak Türkçe dil etkinliklerine yer vermelidir.
• Türkçe dil etkinlikleri sırasında çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarının sağlanması gerekir.
• Çocukların sözcük dağarcıklarının geliştirilmesi üzerinde de önemle durulması gerekir.
• Dilin kazanılması için bireysel etkinlikler yanında, grup etkinliklerinin yapılması gereklidir.
• Günlük planda eğitimci Türkçe dil etkinliklerini planlarken farklı yöntem ve teknikleri kullanmalı, eğitim ortamının düzenlenmesi konularında değişiklikler yapmalıdır.
• Türkçe dil etkinlikleri planlanırken çocukların yaş ve gelişim özellikleri göz önüne alınmalıdır.
• Eğitimci sınıftaki çocuk sayısını dikkate almalı; çocuk merkezli etkinlik planı hazırlamalı ve uygulamalıdır.
• Türkçe dil etkinlikleri günlük plandaki amaçlar, kazanımlar ve ele alınacak konuyla bağlantılı olmalı ve çocukta yaratıcılığın gelişimine destek verecek şekilde planlanmalıdır.
• Türkçe dil etkinlikleri ile o gün için belirlenen amaçlar, kazanımlar, kavramlar, etkinliklerin hangi ortamda ve hangi yöntemle gerçekleştirileceği, etkinliklerdeki öğrenme süreçleri, kullanılacak materyal, araç ve gereçler, etkinlikler arası geçişler önceden belirlenmelidir.
• Çocuklarla sohbet ederken açık uçlu sorularla çocuklar düşünmeye yöneltilmeli ve çocukların düşünme becerilerinin geliştirilmesi desteklenmelidir.
• Sözcük dağarcığını zenginleştirici etkinliklere yer verilmelidir.
• Türkçeyi düzgün kullanmayı sağlayan etkinliklere yer verilmelidir.
• Kelimeleri doğru telaffuz etmeyi öğrenmeleri sağlanmalıdır.
• Çocukların ses tonunu ve hızını ayarlamayı öğrenmesi sağlanmalıdır.
• Aynı sesle başlayan kelime üretme oyunu oynanmalıdır.
• Kafiyeli kelimelerden oluşan şiirler, tekerlemeler okunmalıdır.
• Resimli kartları anlatma ve ifade etme becerilerine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
• Çalışmalar çevre özelliğine uygun olmalıdır.
• Kullanılan tekniklerin hikâyeye uygun olmasına ve çocuğun ilgisini çekmesine dikkat edilmelidir.
• Çocuklar, ön bilgilerini açığa çıkarmak ve bunları genişleterek kullanmaları için cesaretlendirilmelidir.
• Açık uçlu sorularla çocuklar düşünmeye yöneltilmeli ve çocukların düşünme becerilerinin geliştirilmesi desteklenmelidir.
• Çocukların eğlenerek öğrenecekleri çeşitli eğitim ortamları oluşturmaya dikkat edilmelidir.
• Türkçe dil etkinlikleri bir grup etkinliği olarak planlanmalı ve öğretmen bu etkinlikler sırasında çocuklara rehberlik ederken onları aktif hâle getirecek planlamalar yapmalıdır.

ÜNİTE 5
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA MÜZİK ETKİNLİKLERİ
MÜZİK ETKİNLİKLERİ
Müzik eğitimi kapsamında, çalgılarla birlikte yapılan etkinlikler aracılığıyla öğrenciler; özgürce çalgı çalma, doğaçlama ve beste yapma, farklı çalgı türlerini ve seslerini tanıma, şarkı söyleme, çalgılarla eşlik etme, grup içerisinde çalgı çalma veçalgı çalma bilgi ve becerisini edinme olanağına sahip olacaktır. Çalgı eğitimi boyutunda, öğrencinin yaratıcılığının ortaya çıkması, öğrencinin çalgıyı tanıması ve yapılan bu etkinliklerden zevk alması için her öğrencinin her çalgıyı denemesine fırsat verilmelidir.

Çeşitleri
Bu bölümde konu ile ilgili olarak çalgı eğitimi, ses eğitimi, oyun ve oyun eşliğinde müzik eğitimi ve hareket bilgileri yer almaktadır.

Ritim çalışmaları
Ritim; olayların düzenli aralıklarla tekrarlanması niteliği, düzüm, tartım (Türkçe sözlük, Atatürk Dil ve Tarih Kurumu) olarak tanımlanmaktadır. Çocuklarla yapılan ritim (tartım) çalışmaları onlarda ritim duygusunu geliştirirken hayatı düzenli yaşama alışkanlığı kazandırmaktadır. Ritim çalışmaları bedensel yetenekleri geliştirir, çocukta olumlu bir kişilik gelişimine yardımcı olur.
Çocukların yaptıkları ritim çalışmaları; elleriyle, ay aklarıyla, tüm bedenleriyle, oturarak veya ayakta, ezgili ve ezgisiz ritim araçlarını kullanarak tartım (ritim) kalıplarını hissettirme ve tekrarlama çalışmalarıdır. Ritim çalışmaları çocuklarda ritim duygusunu, duyma, dikkat, eşlik etme, birlikte çalma, söyleme ve hareket etme yeteneğini geliştirir; disiplin kazandırır.

Ritim çalışmalarının müzik saatinde uygulanışını şu şekilde maddeleyebiliriz:
• Müzik saati içinde zorunlu olarak 5-8 dakika yer verilmelidir.
• Ritim çalışmaları, öykünme ve oyun şeklinde uygulanmalıdır. Buna kürek çekme oyunu örnek verilebilir. Bu oyunda çocuklar yere otururlar, ayaklarını ileri uzatırlar. Kollarıyla kürek çekme öykünmesi yaparlar. Bu da iki vuruşlu ölçü içinde eşit iki tartım çalışması için uygulanır. Bu oyun
oynanırken “fış fış kayıkçı” tekerlemesi de söylenebilir.
• Oyun şeklinde yapılacak tartım çalışmalarına; saat oyunu (Çocuklar kendilerini saat, başlarını saatin sarkacı sayarlar ve “tik tak” sözlerini söyleyerek başlarını iki yana sallarlar.), trencilik oyunu, davulculuk oyunu, rüzgâr öykünmesi örnek olarak verilebilir.
• Ritim çalışmaları şarkı öğretimi ile birlikte de yapılır. Şarkı öğretiminden önce, şarkı öğretiminde ve şarkı öğretiminden sonra ritim çalışması yapılabilir. O gün öğretilecek ya da önceden öğrenilmiş şarkının ritmi çeşitli vuruş yöntemleriyle çocuklara vurdurulur.
• Tartım çalışmaları, şarkı öğretiminden bağımsız olarak sözlerin tartımı vurularak da yaptırılır.
• Yürüme, koşma, ritmik jimnastik gibi etkinliklerle müzik eşliğinde hareketler yaptırılır.
• Ritim çalışmalarında ritim araçları, ezgili ve ezgisiz vurmalı çalgılar, çalgı olarak kullanılabilecek oyuncaklar vb. kullanılır. Bu araçlarla ritim çalışmaları ve ritmik oyun şeklinde iki çeşit çalışma yapılır.
•Ritim çalışmaları yalnızca müzik saatinde yaptırılmaz, müzik saati dışında da uygulanabilir.
• Ritim çalışmaları ayakta veya oturarak yapılabilir. Carl Orff ve Zoltan Kodlly’ye göre, doğal haliyle vücudun başlattığı el çırpma, zıplama, sekme, parmak şıklatma vb. hareketler ritme karşılık olarak ortaya çıkar. Bu vücut hareketleri önceleri konuşmaya, sonra şarkıya ve çalmaya eşlik eder ve müzik işaretleri ile bağ kurar.
• El çırpma, ellerini karşılıklı vurma, dizlerine vurma, ayaklarını yere vurma, parmak şıklatma, etrafında dönme, zıplama hareketleri çocukların eşlik olarak en çok kullandıkları ritmik vücut devinimleridir.
• Ritim çalışmalarında sözcüklerden de yararlanılır.
• Ritim çalışmalarında tam vuruşluk nota esas alınır. (Yani bir vuruşluk; dörtlük nota)
• Belirli ritim kalıplarını yineleme çalışması: Bu çalışmayı öğretmen öğrencileri ile birlikte uygular. Öğretmen bu çalışmada bir ritim aracı ile ritim kalıbını seslendirir. Çocuklar da bu kalıbı ellerindeki vurmalı çalgı yada müzik dışı ses veren bir ritim aracı (kutu, bardak vs.) ile tekrarlarlar.
• Ritim oyunlarında öğrenci vurmalı çalgı vb. araçlardan birini alır, öğretmen karışmaz onunla istediği gibi oynar. Öğrencilerin çeşitli ritim araçlarını tanımalarını amaçlayan çalışmada öğrenci öğrendiği bir ritmi tekrarlayabildiği gibi kendi bulduğu ritmi de seslendirebilir.
• Sesli harfle biten hece açık hece, sesiz harfle biten hece ise kapalı hecedir. Ritim çalışmalarında açık hece kısa ritmi, kapalı hece ise uzun ritmi ifade eder. Açık hecelerde (.) kapalı hecelerde (-) kullanılır. Yani; An-ka-ra (-..) Van (-), Si vas (.-) gibi.

Ünlü Alman besteci Carl Orff ve dansçı Gunild Keetman tarafından müzik eğitimi temel alınarak geliştirilmiş olan Orf Öğretim Tekniği; müzik, dans, drama, konuşma, hareket temelleri üzerine kurulmuş bir yöntemdir.
Genel itibari ile Orf Tekniği, çocuğun müziği okuyup yazabilen bireyler yetiştirilmesini sağlar. Bunun yanı sıra etrafı ile uyumunu, birlikte iş yapma duygusunu, doğaçlama yeteneğini ve en önemlisi yaratıcılığını geliştiren bir tekniktir.
Orf Yönteminde en çok kullanılan araçlar; çelik üçgen, ritim çubukları, zil, timpani, gong, ksilofon, metalofon, bango, marakas, kastanet, tef, glockenspieller ve farklı boyutlarda bulunan davullar en çok kullanılan çalgılar arasındadır.
Orff Schulwerk çalışmalarının temeli müzik, konuşma, dans-hareketin birleşiminden ortaya çıkacak yaratıcı gücün tetiklenmesidir. Bu çalışmalarda çocukların yeteneklerinin olup olmadığı önemli değil, deneyim yaşadıkları süreç ve meydana getirdikleri ürün önemlidir.
Etkinliğe ilişkin notlar
Orff çalgılarını tanıma etkinliklerine başlamadan önce tüm sınıfa çalgılar, isimleri ve çalınışları tanıtılır.
Orff çalgılarını tanımaya ilişkin birinci etkinlikte öğretmenin “değiştir” komutu yer almaktadır. Öğretmen dilerse bu uyarıyı farklı bir şekilde de verebilir. Örneğin ışık, elini yere koyma, herhangi bir çalgıdan bir ses verme gibi.
Öğretmenin çalıştığı öğrenci grubu bireysel çalışmaya alışık değilse “deneyin, araştırın” şeklinde başlamamalıdır.
Örneğin; Orff çalgılarını tanıma etkinliğinin birincisinde beş veya altı kişilik küçük gruplara ayrılan çocuklar için etkinlikte öğretmenin “değiştir” komutu ya da elindeki çubuğu yere koyması gibi bir kural getirilmiştir. Burada öğretmen “Çalgıları deneyin, ne gibi sesler çıkarıyor?, Ama buraya bir kural getirelim, elimdeki çubuğu yere koyduğum zaman herkes susacak” şeklinde bir kural olduğunu belirttiği taktirde, öğrencilerin daha dikkatli davranacakları düşünülmektedir. Bu tür sesli çalışmalarda belirlenen kuralın görsel nitelikte olması, yani çocukların görebileceği şekilde olması kuralın anlaşılması açısından daha etkili olacaktır. Aksi takdirde öğrenciler oyunda da yeni bir etkinliğin vermiş olduğu heyecanla sesli uyarıyı fark edemeyebilirler. Karma çalgıların kullanıldığı bu tür bir çalışmaya da çalgılar tüm sınıfça sözü edilen etkinlik yoluyla tanındıktan sonra geçilebilir. Öğretmenin kural belirlendikten sonra tutarlı ve kararlı davranması büyük önem taşımaktadır. Örneğin, tüm sınıfın davul çaldığı bir etkinlikte, öğretmen “Ben durduğum zaman herkes duracak, olduğu gibi kalacak, yani heykel gibi donacak” şeklinde bir yönerge verebilir. Ancak burada önemli olan nokta gruptaki ya da sınıftaki tek bir çocuğun bile hareket etmemesidir. Her bir öğrenci durup heykel pozisyonu alana kadar öğretmenin de sabırlı davranması gerekmektedir, yani tüm öğrencilerin durduğu ana kadar beklemek gerekmektedir.
Ses dinleme
• Ses dinleme çalışmaları çocukların sesleri ayırt edebilmesini amaçlayan çalışmalardır. Bu çalışmalar çocuğun çevreyi daha bilinçli dinlemesine, işittiği seslere dikkatini yoğunlaştırmasına, sesleri tanımasına ve tanımlamasına yardımcı olacaktır.
• Ses dinleme çalışmalarında çocuklara dinletilen seslerin kime veya neye ait olduğunu söylemesi, dinledikleri sesleri gösterilen resimlerle eşleştirmeleri istenir. Dinletilen sesler hayvan, taşıt, arkadaşlarının sesleri, müzik aletlerinin sesleri vb. seslerdir. Bir başka ses dinleme çalışması da seslerin geldiği yönün tahmin edilmesi çalışmasıdır. Sesin arkadan mı, önden mi, sağdan mı, soldan mı geldiğini tahmin ederler. Sesin şiddetini yani alçak mı yüksek mi olduğunu kavrama çalışmaları da ses dinleme çalışmalarındandır. Ses dinleme çalışmalarının önemli hedeflerinden biri de çocukların dikkat sürelerini artırmaktır. Ses dinleme çalışması olarak kendi seslerini kasetten dinletme, efekt ses dinletme, klasik müzik dinletme gibi çalışmalar yaptırılabilir.
• Kendi seslerini dinletme çalışmaları için öğretmen sınıf içi aktiviteler sırasında çocukların seslerini kaydeder; bu işi çocuklara hissettirmeden yapar. Daha sonra ses dinletme çalışmalarında kullanır. Efekt ses dinletme çalışmalarını ise orglarda bulunan efekt seslerle, kasete veya CD’ye alınmış insan, hayvan vb. seslerle gerçekleştirebiliriz. Sesler çocuklara tek tek dinletilir. Çocuklara ne olduğu sorulur. Sesin neye ait olduğunu doğru olarak söylemesi gerekmez. Sese dikkatini verip, sesi dinlemesi, anlamaya çalışması çalışmanın amacına ulaşmasını sağlar.
Şarkı söyleme
Grup etkinliği olarak yapılan müzik etkinliklerinde şarkı söyleme çalışmaları grup halinde veya bireysel olarak yapılır. Şarkı söyleme çalışmalarına önceki öğrenilen şarkılarla başlanılırsa çocuklar daha istekli başlarlar. Müzik saatinde uygulanan şarkı söyleme etkinlikleri, diğer etkinlik saatlerinde de uygulanır.

Şarkı söyleme çalışmalarının çocuğun gelişimine etkileri:
• Diksiyonu geliştirir, sözcüklerin doğru telaffuz edilmesini ve sözcük dağarcığının gelişimine yardımcı olur.
• Ses, kulak ve estetik duygusunun gelişimine katkıda bulunur.
• Soluk alıp vermesine, şarkı söylerken nefesini kontrol etmesine ve akciğerlerinin gelişmesine katkıda bulunur.
• Grupla birlikte hareket etmeyi, bir gruba ait olma duygusunu yaşatır. Disiplin alışkanlığı kazandırır.
• Yaratıcılığını güdüler.
• Vatan, ulus, bayrak sevgisinin gelişmesini sağlar.
• Duygusal yönden rahatlamasına yardımcı olur.
• Empati yeteneğini geliştirir.
• Yetenekli olan çocukların grup içinde fark edilmelerine imkân sağlar.

Şarkı öğretimi yöntem ve teknikleri:
• Okul öncesi eğitim kurumlarında nota soyut bir kavram olduğu için kulaktan şarkı öğretimi yöntemi uygulanır.
• Şarkı öğretme çalışmalarının yapılacağı ortam temiz, havalandırılmış, rahat ve düzenli olmalıdır.
• Sesleri doğru çıkarmakta güçlük çeken çocuklar bu konuda yetenekli arkadaşlarının veya öğretmeninin yakınına oturtulmalıdır.
• Çocuklar şarkı söylenirken cesaretlendirilmeli, teşvik edilmeli, söylemek istemedikleri takdirde zorlanmamalıdırlar.
• Şarkı öğretiminde toplu, gruplar oluşturarak solo çalışmalarına yer verilmelidir.
• Kulaktan şarkı öğretiminde tümdengelim yöntemi uygulanmalıdır. Ancak, uzun ve zor şarkılarda tümevarım yöntemi uygulanmalıdır.

Şarkı öğretiminde izlenecek yol:
• Şarkıda bilinmeyen kelimeler açıklanarak yanlış telaffuz önlenmelidir. Şarkının konusu hakkında kısaca bilgi verilir.
• Şarkı öğretiminden önce nefes açma çalışmaları yapılır. Bu çalışmalara örnek olarak çiçek koklama, muma üfleme, sıcak çorbaya üfleme, balon şişirme, arı sesi ve tren sesi gibi öykünmeler verilebilir.
• Şarkı öğretmen tarafından birkaç kez söylenir.
• Şarkı toplu olarak öğrenilmeli.
• Seçilen şarkının jest ve mimikleri çalgı veya hikâye anlatma tekniklerinden biri ile ilgi çekici hale getirerek sunulmalıdır.
• Şarkının öğrenilme aşamasında çocuklar öğretmene eşlik ederek daha sonra öğrenciler öğrendikçe öğretmen öğrencilere eşlik ederek tekrar edilir. Şarkı zaman içinde toplu olarak ve solo olarak tekrar edilir.
• Şarkı öğrenilirken veya tekrar edilirken öğrenciler, birlikte başlama, bitirme, nüans işaretlerini uygulamada uyumlu olma konularında yönlendirilmelidir.
• Şarkı söyleme çalışmalarında çocuklara uygun ritim araçları verilerek küçük bir orkestra kurulur ve şarkıya eşlik etmeleri istenebilir.
• Şarkı dramatize edilmeye uygun ise dramatize edilir. Kostüm ve aksesuar kullanılması etkinliği daha zevkli hâle getirir.

Seçilecek şarkıların özellikleri:
• Çocuk şarkılarının sözleri ve müziği; çocuklara hitabeden, onların anlayıp hoşlanacakları yapıda olan eserlerdir. Aktarma (ezgisi yabancı, sözleri Türkçe), öykünme (Türk okul müziği bestecilerinin minör, majör kalıplarımiçinde batılı toplumların estetik beğenisine özenilerek yapılmış şarkılar) anonim (tekerleme, saymaca, ninni, Türküler), Türk okul şarkıları (Türk bestecilerinin yarattığı kaynağını Türk müziği motiflerinin oluşturduğu şarkılar) şeklinde gruplanabilen çocuk şarkıları; konu, ses ve ritim bakımından bazı özelliklere sahip olmalıdır.
• Ses bakımından şarkılar çocukların ses sınırlarına göre seçilmelidir
Çocuk sesleri dar bir alto ses sınırından başlar, özel yeteneği olanların dışında şu şekilde gelişim gösterir.
 4-5 yaş; kalın la-mi arası
 6 yaş; kalın la-fa arası
 7 yaş; kalın la-sol arası
 8 yaş; kalın la-la arası
 9-10-11 yaş bazı çocuklarda tize doğru bir iki ses daha genişler.9-10 yaş çocuklarına şarkı seçimi kolaylaşır; çünkü tam sesler ve yarım sesler iyice oturmuş, bir oktavdan fazla ses kapasitesine ulaşmış olur (Mahiye 1995). Öğretilecek şarkının ses aralığının, yaşlara göre bu ses sınırları içinde olması gerekir. Aksi takdirde bu sınırlar dışındaki şarkılar çocukların ses tellerini zorlar. Şarkı grup içinde öğretileceği için o gruptaki çocukların ortak ses alanlarının (bir topluluğu oluşturan kişilerin çıkarabildikleri ortak kalın ve ince sesler) da belirlenmesi gerekir.
• Şarkıların konusu çocuğun yakın çevresi ve günlük hayatıyla ilgili olmalıdır.
• Millî kültürümüzü tanıtıcı; Atatürk, vatan, millet, bayrak sevgisini kazandıran konuları içermelidir. Doğa ve insan sevgisini aşılayan, düşündüren, eğitici ve öğretici konular olmalıdır.
• Sözleri anlaşılır ve kısa olmalıdır. Sözleri uyaklı (kafiyeli), şarkı içinde değiştirilebilir (örneğin isimler; Ali Baba’nın çiftliğinde ki hayvan isimlerin gibi) soru-cevap şeklinde olmalıdır.
• Söz ve ezgisi birbirine uyumlu olmalıdır (prozodi). Uyumlu olmadığı takdirde ana dilini doğru ve güzel kullanmasını engeller, şarkıları anlamada dolayısıyla öğrenmesinde zorluklara neden olacaktır. Müzikle gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz zevk eğitimini de engellemiş olacaktır • Ritmik yapısı basit ve hareketli olmalıdır. Ağır ve zor ritimli eserler kesinlikle seçilmemelidir.

Müzik dinleme
CD, kaset veya bir enstürmanla çalınan veya söylenen bir müzik eserinin dinlenilmesi müzik dinleme etkinliğidir. Kasetten veya CD’den dinleyerek yapılan dinleme eğitimi, müziği anlama, müziğe konsantre olmada canlı müzikle yapılan çalışma kadar etkili olmaz. Seçilecek müziklerin çocuklarda estetik duygusunun gelişmesine yardımcı olacak eserler olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca seçilecek müziklerin dinletileceği etkinlik saatine de uygun olması önemlidir. Örneğin serbest zaman etkinliklerinde sanat etkinlikleri sırasında hareketli bir müzik öğrencileri hareketlendirir ve sınıfın düzeni bozulur. Bu saatte sözsüz hafif ve dinlendirici bir müzik çalınması uygundur.

Müzikli dramatizasyon
Bir olayı, söz, jest ve mimiklerin doğal yeteneklerle birleştirip canlandırılmasına “dramatizasyon” denir. Müzik eşliğinde yapılan bu canlandırma ise müzikli dramatizasyon olarak adlandırılır. Bu etkinliklerde söz, müzik ve hareket birleşir.
Şarkılı oyunlar (bezirgânbaşı, çiftçi çukura daldı, hendekte var bir tavşan vs.) müzikli dramatizasyon çalışmalarındandır. Şarkılı öykünmeler; şarkı söylenirken şarkının konusu dramatize edilmeye uygunsa roller paylaştırılıp dramatize edilir
(postacı, küçük Ayşe-küçük asker, Ali Baba’nın çiftliği, turp ve dede gibi). Müzik eşliğinde öykünmeler de müzikli dramatizasyon çalışmalarındandır (kayıkçı öykünmesi, dede-nine öykünmesi, saat sarkacı öykünmesi vs.). Öykünmeler hep birlikte ve müzik eşliğinde yapılır.
Müzikli dramatizasyonda fon müziğide kullanılmalıdır. Bu durum çalışmanın daha heyecanlı ve etkili olmasına yardımcı olur. Müzikli dramatizasyon sayesinde çocuk düşüncelerini davranışa dönüştürme imkânını bulmuş olur. Çocuk Müziği hisseder ve çocuğun dikkati gelişir. Çocuğun yaratıcılığı ve artistik yeteneği gelişir, yetenekleri ortaya çıkar. Kendine güveni artar. Çocukta çevresini algılama, gözlem yapma ve empati kurma yeteneği ve bir topluluğa ait olma duygusu gelişir. Çocuk söz, müzik, hareket bütünlüğünü hisseder ve onun öğrendikleri kalıcı olur.
Yaratıcı dans
Müziğin ritmine uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan, insanın içinden geldiği gibi doğaçlama yapılan düzenli vücut hareketlerine yaratıcı dans denir.
Yaratıcı dansı, müzikli dramatizasyondan ayıran özellik içinden geldiği gibi yapılmasıdır. Bunun olabilmesi içinde kullanılacak müziğin sözsüz, ne çok hızlı, ne de çok ağır olmalı; normal ritimli olmalıdır. Sözlü müzik olduğu takdirde çocuklar sözlerden etkilenerek hareket edecek, dolayısıyla, dramatizasyon yapacaktır. Çocuklar hoplayıp, zıplayıp, yuvarlanıp duygularını hareketlerle ifade ederken, enerjinin dışa vurularak kullanımı da gerilimin azalmasına, rahatlamalarına katkı sağlar. Çocukta yaratıcılığın gelişimine katkıda bulunan bu çalışmalar, duygu ve düşüncelerini hareketlerle ifade etme becerisinin gelişmesine de yardımcı olur. Toplu olarak yapılan bir çalışma olduğu için çocuğun sosyal gelişimine de katkıda bulunur. Yapılan hareketler vücut koordinasyonunu (eşgüdüm, denge, esneklik) gerektirdiği için psikomotor gelişime de katkıda bulunur.

Yaratıcı dans etkinlikleri uygulanırken dikkat edilmesi gereken noktalar:
• Çalışmanın yapılacağı yerin rahat çalışılabilecek büyüklükte olması gerekir.
• Ortam temiz, düzenli, havalandırılmış olmalıdır. Olası kazalara karşı tedbirler alınmalıdır. (Düşerek ya da çarparak olabilecek yaralanmalar).
• Çocukların kullanacakları kostüm, maske vs. onların ulaşabileceği yere konulmalıdır.
• Çalışmaya başlamadan önce çocuğun müziğe daha rahat anlam verebilmesi için konu çocuğa önceden verilmelidir. (güneşin ışıklarında yavaş yavaş eriyen kardan adam, ilkbaharda uçuşan kelebekler gibi). Müzik çalışmaya başlamadan önce konsantre olabilmeleri; müziğe anlam verebilmeleri için çocuğa önceden dinletilmelidir.
• Yaratıcı dansta kullanılan müzik canlı veya kayıt olabilir. Seçilen müzik ve konu birbiriyle uyumlu olmalıdır. Farklı nüanslarda ve çalgılarla yapılan müzikler bu çalışmalara daha renk katar.
• Yaratıcı dans için şu müzikler kullanılabilir: Vivaldi’nin “Dört Mevsim”, Ravel’in “Bolero”, Yohannes Brahms’ın “Macar Dansları” Erol Sayan’ın “Muhayyer Anadolu Oyun Havası” gibi.
• Yaratıcı dans etkinlikleri için çocuklar zorlanmamalı, etkinliğe motive edilmelidir.
• Bu çalışmalarda da bireysel farklılıklar göz ardı edilmemeli, her çocuktan aynı başarı beklenmemelidir.

Müzikli öykü
Ses efektleri, enstrümantal, kasetten veya canlı müzik dinletilerek, kendilerine hatırlattığı şeyler sorularak, anlatılanlardan öykü oluşturma çalışmalarına denir. Dinletilecek müzik kesinlikle enstrümantal olmalıdır. Pek çok çağrışım yaptıracak zenginlikte, değişik enstrümanların, doğa seslerinin vb. kullanıldığı bir müzik seçilmelidir. Günümüzün yeni müziklerinden New Age Çağdaş Müzik, iyi seçilmiş caz klasikleri ve klasik müzik ile bale müziği dinlenebilir. Kullanılacak müziğin tamamı dinletilmemelidir. Bir dakika dinletildikten sonra müzik durdurulur,(çocukların neler hayal ettikleri sorularak öykülerini anlatmaları istenir. Yeniden müzik çalınır, bir dakika dinletilir ve müziğin sonuna kadar bu işlem tekrar edilir. Hatta öykü oluşturma esnasında ve sonunda öykü kahramanları ile dans etmeleri istenebilir. Bu etkinlikle çocuğun yaratıcılığı hayal dünyası ve hayal ettiklerini ifade edebilme yeteneği de gelişir. Bu arada, kulak eğitimi de yapılır.

Uygulamada dikkat edilecek ilkeler
• Uygulama yapılacak ortamın önceden hazırlanması gerekir. Gerekli araç gerecin hazır bulundurulması, ortamın havalandırılmış, temiz ve gürültüsüz olması gerekir.
• Uygulama yapılacak grubun hazırlanması gerekir. Çocuklar rahat bir şekilde oturtulup (öğretmeni görebilecek ve diyaframlarını rahat kullanabilecek şekilde) etkinliğe istekli hale getirilmelidir.
• Öğretmen öğreteceği şarkının sözlerini ve melodisini çok iyi bilmelidir.
• Kullanılacak ritim araçlarının çocukların seviyesine uygun ve sayılarına yetecek miktarda olmalıdır.
• Yaratıcı dans çalışmalarında uygulamanın yapılacağı alanın çocukların oynamasına engel olmayacak, çeşitli kazalara, yaralanmalara neden olmayacak şekilde düzenlenmiş olması gerekir. Müziğin önceden seçilmiş ve sözsüz, özellikle de canlı müzik olmasına özen gösterilmelidir.
• Yaratıcı dans ve müzikli dramatizasyon için kullanılacak CD ve kasetçalarların önceden hazırlanması; canlı müzik kullanılacaksa enstürmanların akortlarının önceden yapılmış olması gerekir.
• Seçilen şarkının çocukların yaş ve gelişim seviyelerine uygun olmasına dikkat edilmelidir.
• Etkinliklere katılmayan çocuklar kesinlikle zorlanmamalı çocukların etkinliğine katılmak istememe nedenleri araştırılmalı, problemin çözümüne gidilmelidir.
• Etkinliklerde mutlaka her çocuk görev almalıdır.
• Yetenekli çocuklar çok iyi gözlenip aileleri bu konuda uyarılmalıdır.

RİTİM ARAÇLARI
Tanımı
Çocuklarda ritim duygusunun gelişimine ve kulak eğitimine yardımcı olan özellikle müzik saatinde ritim çalışmaları ve eşliklerde kullanılan vurmalı ezgisiz çalgılardır. Çocuklar ritim araçlarını birbirine vurarak, sallayarak, sürterek çalarlar ve bundan büyük zevk alırlar.

Çeşitleri
Ritim sopaları
Ritim çalışmalarında kullanılan ritim araçlarından biri de ritim sopalarıdır. Birbirine ya da yere vurarak kullanır. Küçük çocuklar çoğunlukla çubukla oynamaktan, yere çubuk vurmaktan çok hoşlanırlar. Çocuğa ritim sopalarının birbirine vurularak çalındığını göstermek gerekir. Çocuk ritim sopalarını yere ve biribirine vurarak kullanırlar. Ritim sopaları 30cm uzunluğunda, hafif, zımparalanmış tahtadan yapılmış sopalardır. Bu şekilde birbirine vurularak kullanılan sopalar; uç kısımlarına zımpara kâğıdı yapıştırılıp, birbirine sürtülerek de kullanılır. Ayrıca zil, gazoz kapakları da takılarak ritim sopalarının çeşidi arttırılabilir.

Marakas
Marakaslar içinde en çok tercih edilen, su kabağından yapılmış olanlarıdır. Çünkü su kabağından yapılanlar daha uzun ömürlü ve kullanışlı olmaktadır.
Marakas evde ve okulda da yapılabilir. Küçük mukavva veya plastik kutuların içine küçük taşlar, boncuklar vs. konularak kapağı kapatılır. Kutunun üzeri boyanarak çekici hale getirilir. Bunlar sallandıkları zaman değişik sesler çıkarırlar; bu sesler de onları çok mutlu eder. Marakasın içine konulacak şeyler mercimek, nohut gibi yiyecek maddeleri olmamalıdır. Çünkü çocuklarımıza tasarruflu olmayı da öğretmeliyiz. Gıda maddelerini artık materyal olarak niteleyip, bu ve benzeri artık materyal gerektiren çalışmalarda kullanmamalıyız.

Tef
Müzik etkinliklerinde ritim çalışmalarında ve şarkı söyleme çalışmalarında en çok kullanılan ritim araçlarından biridir. Bu araç, yapımı çok kolay olduğu için öğretmen tarafından, hatta öğrencilerle birlikte yapılabilir.

Zil
Değişik boyutlarda ve şekillerde yapılabilen ziller, yine ritim çalışmalarında kullanılan ilgi çeken ritim araçlarından biridir. Zillerden ses çıkarmak çok kolay olduğundan, kendine güveni olmayan çocuklarda müziğe başlamak için en ideal ritim aracıdır.

Ritim Araçları Hazırlama
Marakas yapımı
Kullanılacak araç gereç: Herhangi bir plastik veya mukavva kutu, küçük taşlar veya boncuklar. Süsleme İçin: Guaj veya yağlı boya, yapıştırıcı, bant Yapılışı: Marakas yapılacak kutunun içi taş vs. ile doldurulup ağzı kapatılır. Kutu doldurulduktan sonra değişik şekiller verilerek süslenir.

Tef yapımı
Kullanılacak araç-gereçler:20 cm’lik dört adet tahta çubuk (daire şeklinde olması isteniyorsa nakış kasnağı)davul derisi, küçük çiviler, gazoz kapakları, çekiç Yapılışı: Tahtalar çerçeve oluşturacak şekilde çakılır. Ilık suda ıslatılmış davul
derisi küçük çivilerle çerçevenin üzerine çakılır. Gazoz kapakları, kapakların içi birbirine bakacak şekilde eşit aralıklarla çerçeve üzerine çakılır. Daha sonra istenirse guaj ya da yağlı boya ile boyanır

Ritim sopasının yapım
Gerekli Araç-Gereç: 30cm uzunluğunda yuvarlak sopalar, zımpara kâğıdı, küçük çanlar, guaj veya yağlı boya Yapılışı: 30 cm uzunluğunda zımparalanmış, özellikle yuvarlak sopalar boyanarak yapılır. İstenirse uç kısmına zımpara kâğıdı, çıngırak takılabilir.

MÜZİKLİ AKTİVİTELER HAZIRLAMA
Planlama
“Belirli eğitsel hedeflere ulaşmak için çocuklara hangi müzik etkinliklerinin hangi yöntem ve teknikler, hangi, araç ve gereçlerle, nasıl bir ortam ve hangi sürede yapılacağının saptanmasına müzik eğitiminin planlanması denir.
• Bütün etkinliklerde olduğu gibi müzik etkinliğinin de başarı ile yapılabilmesi için önceden plânlanmış olması gerekir.
Planlama;
• Etkinliğin bir düzen içerisinde yürütülmesine imkân sağlar
• Önceden yapılan bir çalışma olduğu için eğiticinin etkinliğe önceden hazırlanmasına imkân sağlar
• Eğitim kasıtlı olarak istendik davranış değişikliği olduğuna göre, eğitimin hedefine ulaşmasına; yani eğitimin gerçekleşmesine imkân sağlar
• Zamanı en verimli şekilde kullanmaya imkân sağlar
• Etkinlikler arasında boşluk yaratmadan etkinliğin devamlılığına imkân Sağlar
• Araç-gerecin önceden plânlanmış olması etkinlik sırasında karışıklık, bocalama yaşamadan etkinliğin sürdürülmesine imkân sağlar.
Müzik etkinlikleri şu aşamalar takip edilerek hazırlanır:
• Bu etkinlikle kazandırılacak hedef ve hedef davranışları belirleme
• Hedef ve hedef davranışlara uygun müzik etkinliklerini seçme
• Müzik etkinliklerinin gerçekleştirileceği süreyi (ne kadar zaman ayırılması dikkate alınarak) belirleme

Hedef ve hedef davranışların belirlenmesi
Hedef ve hedef davranışlar psiko motor, sosyal-duygusal, bilişsel, dil ve öz bakım becerilerinin kazandırılması ile ilgili hedef ve davranışlarından seçilir. Hedefler, kazanılması beklenen davranışlarda somutlaşır. Bir etkinlikte, birkaç gelişim alanı ile ilgili hedef ve kazanılması beklenen davranış kazandırılabilir. Seçilen hedef ve hedef davranışa bir gün içinde ulaşılması beklenmemelidir. Başka bir gün yine aynı hedef ve hedef davranış farklı etkinlik, yöntem ve tekniklerle kazandırılmaya çalışılmalıdır.

Hedef ve hedef davranışlara uygun müzik etkinliklerinin belirlenmesi
• Müzik saatinde etkinlik belirlenirken; hedef ve hedef davranışlar, çocukların gelişim düzeylerine, hedef ve hedef davranışların kazanılmasında araç olarak kullanılan konuya, kurumun olanaklarına ve diğer etkili koşullara, çocukların önerilerine, etkinlik saati ve süresine göre belirlenmelidir.
• Kazandırılması istenen hedef davranışlar, o davranışı sergileyebilecekleri etkinliklerde gözlemlenebilir. Bu nedenle hazırlanacak etkinlikler mutlaka hedef davranışlara yönelik olmalıdır.
• Müzik etkinlikleri seçilirken çocukların yaş ve gelişim düzeylerine göre seçilmelidir. Çocukların çok sayıda şarkı öğrenmesi çok güçtür. Bu nedenle çok şarkı öğrenmelerine gerek olmadığından dolayı, ayda 2-4 şarkı öğrenmeleri yeterlidir. Asıl önemli olan şarkı sayısının fazlalığı değil, şarkıyı çocuklara sevdirebilmektir. Bu da, şarkının farklı günlerdeki tekrarlarında, farklı araçlar ve tekniklerin kullanılması ile mümkün olur.
• Müzik etkinliği seçilirken hedef, hedef davranış, araç ve konu birlikte düşünülmelidir. Hem hedef davranış kazandırılmalı hem de konu kavratılmalıdır . Böylece müzik etkinliği gelişi güzel bir müzik çalışması değil, eğitsel bir çalışma olacaktır.
• Müzik etkinliği planlanırken yine dikkate alınması gereken bir başka konu da kurumun olanaklarıdır. Bir müzik salonu varsa etkinlikler daha rahat yapılır, yoksa planlama çalışmanın yapılacağı sınıfa göre yapılır ve etkinlik öncesi sınıf düzenlenir. Etkinlik sonrasında çocuklarla birlikte etkinlik değerlendirilmeli, bir sonraki müzik etkinliğinde yapılacak çalışmalar birlikte kararlaştırılmalıdır.

Müzik etkinliklerinin gerçekleştirileceği süreyi belirleme
Müzik etkinliklerine ayrılacak süre çocukların yaş ve gelişim seviyelerine göre tespit edilmelidir
• . İlköğretim seviyesindeki çocuklar için bu süre yaklaşık 40 dakika olmalıdır.
• 6 yaş çocukları için 30-35 dakika zaman ayrılmalıdır.
• 5 yaş 20-25 dakika zaman ayrılmalıdır.
• 3-4 yaş 10-15 dakika olarak zaman ayrılmalıdır.

Bu sürenin örneğin; 6 yaş çocuklarında 10 dakikası şarkı söyleme, 8 dakika ritim çalışmaları, 6 dakikası müzikli dramatizasyon, 5 dakikası müzik dinleme, 6 dakikası yaratıcı dans olarak ayrılmalıdır. Ancak etkinlikte süreyi etkileyen bazı özellikler vardır. Çocukların ilgileri, ihtiyaçları, yetenekleri, fiziksel koşullar (sınıfın büyük küçük oluşu, araç-gereç,havalandırma vs.) bu belirtilen süreleri değiştirebilir.

Araç gereçleri hazırlama
Müzik etkinliklerinin ilgi çekici olabilmesi ve amacına ulaşabilmesi için araç gereç yönünden de arşivin zengin olması gerekir. Öğretmen, müzik ve ses dinletme çalışmaları için CD, kaset ve bunları çalabileceği kaset ve CD çalar, çeşitli ve çok sayıda ritim araçları, enstürmanlar, yaratıcı dans ve müzikli dramatizasyonda kullanılacak kostüm ve aksesuar, müzik cihazı ve ses düzeni, şarkı öğretimi için de çeşitli şarkılardan oluşan müzik albümü hazırlamalıdır. Öğretmenin bu araçları önceden temin etmesi, var olan araçların bakımını, onarımını yapması veya yaptırması, eksikleri tamamlaması gerekir.

Müzikli aktivite uygulaması yapma
• Müzikli aktivitenin uygulamasında ilk yapılması gereken uygulamanın yapılacağı yerin seçilmesi ve hazırlanmasıdır. Uygulamanın yapılacağı yerin aktiviteye uygun büyüklükte oluşu, temiz, havadar, tehlike yaratacak durumlardan uzak olması gerekir. Hava uygunsa açık havada; müzik odası varsa müzik odasında uygulama yapılabilir.
• Müzikli aktivite öncesinde yapılması gereken bir başka şey, etkinlik için araç-gereç hazırlığının yapılmasıdır. Öğretmen hazır araç-gerecin yanında etkinlik için başka yapılması gereken varsa örneğin; özel bir maske, taç vs. bunları da önceden hazırlar.
• Öğretmen hem müzik aletini çalmalı, hem de şarkıyı söylemelidir. Bu nedenle flüt eşlik için uygun bir çalgı aleti değildir.
• Müzik saati başlamadan önce, gerekli araç gereçler uygulama yapılacak yerde, çocukların dikkatini dağıtmayacak, diğer etkinliklere engel olmayacak, ihtiyaç olunca rahatlıkla alınabilecek bir yere konulur.
• Bir başka hazırlık ise çocukların etkinliğe motive edilmesidir. Bunu sınıfın hazırlanması aşamasında onlara da sorumluluk vererek gerçekleştirebiliriz. Sınıfı düzenlerken yapılan etkinliğin ne olduğunu da merak ederler. Böylece ilgileri etkinliğe çekilmiş olur.
• Bütün bunlardan sonra sıra etkinliğe gelir. Uygulama sırasında öğretmen yapılacakları sade bir anlatımla açıklar.
 Ritim çalışması ise, her çocuğa ritim aracı vermeye özen göstererek araçları nasıl kullanacaklarını uygulamalı olarak anlatır.
Müzikli dramatizasyonda rol taksimi yapılırken çocukların isteklerini de dikkate almalı, her çocuğa; ağaç, çiçek gibi rollerde olsa mutlaka rol vermeye dikkat edilmelidir. Eğitici rol düşmeyen çocuklar kenarda seyirci olarak bekletilmektense ağaç, çiçek gibi roller verilerek kendilerini oyunun içinde hissedip aktiviteden zevk almaları sağlanmalıdır. Daha sonra rolleri değiştirilerek her çocuğun oynamasına imkân tanımalıdır. Kırgınlık, kıskançlık gibi olumsuz duygularında yaşanması engellenmiş olacaktır.
• Şarkı söylemekten, rol almaktan çekinen çocuklar cesaretlendirilip, teşvik edilmeli; yalnız, kesinlikle zorlanmamalıdır.
• Öğretmen çocukların gelişim durumunu çok iyi bilmeli ve özel durumu olan çocuklara uygun roller vermelidir. Örneğin; kekemeliği olan bir çocuk şarkı söylerken kekemeliği kaybolabileceğinden solo olarak şarkı söylemeye cesaretlendirilmelidir.
• Diğer etkinliklerde olduğu gibi müzik etkinliklerinde de eğitimin gerçekleştirilebilmesi için katılımın fazla olması gerekir. Bu nedenle çocuklarınaktif olmaları için etkinlik; araç-gereç, çocukların zevk alacakları şarkı vs. ile zenginleştirilmeli, çocuklar etkinliğe teşvik edilmelidir.

ÜNİTE 6
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA YARATICI DRAMA ETKİNLİKLERİ
DRAMA NEDİR
Öğrencileri öğrenmeye karşı güdüleyen, onların eğlenerek öğrenmelerini sağlayan yöntemlerden biri de dramadır. Drama sözcüğü Yunanca “Dran” sözcüğünden türetilmiştir. Dran; yapmak, etmek eyleminde kullanılmaktadır. Bugünkü anlamına yakın biçimde Yunanca Dramenondaki seyirlik olarak benzetme olgusuna dayalıdır ve eylem anlamını taşır.

 Eğitici drama, Önder tarafından şu tekilde tanımlanmıştır, “Bir eylemin bir olayın, duygunun, çeşitli rollerin, bir kavramın, konunun ya da öykünün, hatta şiirin, canlı ya da cansız varlıkların sözel ve sözsüz, kendiliğinden davranışlarla, taklit yolu ile temsili olarak ifade edilmesi, canlandırılmasıdır.”.
 İnci San’ın konuya ilişkin tanımı ise şöyledir, “Doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde; bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği oyunsu süreçlerde anlamlandırılması canlandırılmasıdır.”
 H. Ömer Adıgüzel eğitici dramayı “Yaratıcılığı geliştiren etkili bir yöntem ve yaratıcı bireyi yetiştiren başlı başına bir eğitim alanı.” olarak tanımlamıştır
 Zülal Bozdoğan, farklı açılardan bakarak şu şekilde bir tanım yapmıştır; “Tiyatro ve drama tekniklerinden yararlanılarak bir grup çalışması içinde doğaçlamayı merkeze alarak gerçekleştirilen, müzik, dans, resim, heykel, edebiyat gibi çeşitli sanat dallarına ilişkin etkinlikleri bünyesinde barındırması ve çağdaş insanın sahip olması gereken yaratıcılık özelliğini geliştirerek bireye estetik bir bakış açısı sağlaması ile tümel bir sanat eğitim alanı, farklı yetenek ve zekâlara dönük etkinlikleri aynı anda bünyesinde barındırması ve daha çok duyuları hedef almasıyla yaşantı yoluyla kalıcı öğrenmenin etkili bir yöntemi, kendini gerçekleştirme yolundaki çağdaş insana, kendini, çevresini, olayları ve en geniş anlamıyla hayatı çok yönlü ve gerçekçi bir şekilde algılayarak, ihtiyaçlarını karşılama ve gizil güçlerini gerçekleştirmesi yönünde büyük destek verisiyle etkili bir kişisel/sosyal gelişim yöntemidir”
 Nellie McCastlin ise eğitici drama ile alakalı şunları söylemektedir, “Tiyatronun alanı ve amacının ötesinde bir etkinliktir. Bir hikâyenin başlama, gelişme ve bitiş tanımlarını kullanır.

Drama İle İlgili Kavramlar
Yaratıcılık
Yaratıcılık; henüz doğru cevabı bulunmayan problemlere yeni yollar, yeni çözümler, yeni fikirler, yeni buluşlar üretme yeteneğidir.” Başka bir tanıma göre yaratıcılık, bireye farklı ve üretici düşünce zincirlerini kullanarak, alışılmış düşünce zincirlerini kırarak, alışılmış düşünce zincirlerinden kopma gücü veren, sonuçları ile bireye ve muhtemelen başkalarına da tatminler sağlayan, fikirlerdeki esneklik, orijinallik ve duyarlılığın bir toplamıdır. Yaratıcılık; herkesin içinde var olan, doğuştan getirilen bir özelliktir, gizli bir güçtür, potansiyeldir. Yaratıcılık üzerinde kalıtım, zekâ, sosyo-ekonomik çevre ve eğitim gibi çeşitli değişkenler rol oynar. Çocuklar deney sahibi olmaları, bilgi edinme istekleri engellenmemelidir. Çocuklar öğrenmeye, her keşfetmeye hazır ve açıktırlar. Yaratıcılık asla basit bir biçimde kişide olup bitenlerin terimleri ile incelenemez. Olmakta olan daima bir süreçtir. Özgül olarak kişiyi ve dünyasını karşılıklı ilişkiye sokan bir süreç olarak tanımlanır.

Yaratıcılığın ortaya çıkışına ilişkin bazı aşamalar tespit edilmiştir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;
• Alıştırma Aşaması (Orientation): Problemin tanımlanması ve değişik yönlerinin belirlenmesidir.
• Hazırlık Aşaması (Preparation): Yaratıcı kişi bu aşamada kendini tamamen probleme adar. Problemi tüm açılardan inceler. Bilgi edinme, bunları ilişkilendirme, farklı açılardan analiz etme, yorumlama, değişik biçimlerde sentez yapma, değerlendirme ve yeniden yorumlama biçiminde sürdürülen etkinliklerdir.
• Kuluçka Aşaması (Incubation): yaratıcı düşünce sürecinin bu aşaması, ürünün bilinç ötesinde olgunlaşmakta olduğu aşamadır. Bilinç düzeyinde algılanmamakla beraber, yoğun bir yaratıcılık çabasının sürmekte olduğu evredir. Bu aşamada bilinenler problemi çözmek için yeterli değildir. Problem mayalanma aşamasındadır. Beyin konu ile alakalı bütün ilişkileri hemen kuramayabilir. Ancak araya giren yeni uğraşılar, gözlemler, düşünceler ve deneyimler peşinde olunan fikrin ortaya çıkmasına katkı bile sağlayabilir. Düşünülenler yeni kavramla ilgili yeni çağrışımlara yol açabilir, yeni seçenekler oluşturabilir.
• Aydınlanma Aşaması (Illumination, Inspiration): Bu aşama genellikle, yaratıcı kişinin aklında bir anda çakan şimşek gibidir. Bu aşamada, üzerinde yoğunlaşılan konu ile ilgisi olmayan düşünceler zihinden uzaklaştırılmakta ve farklı alan ve konularla yeni ilişkiler keşfedilmektedir. Yaratıcı kişilik, sonuca yaklaştıkça düşünmekten ve çalışmaktan zevk duymaktadır.
• Doğrulama ve Geliştirme Aşaması (Verification and Revision): Bu aşamada, çözümün denenerek, yeterli ve geçerli olup olmadığı doğrulanır. Bazen bu durum yeterli olmayabilir. Böylece birey üçüncü aşamaya döner. Bazen de yeterli olan çözümün geliştirilmesi gerekebilir. Bu dönemde sürekli aktif olan iki nokta “sürekli ilgi” ve “uygulama, deneme”dir.

Doğaçlama
• Doğaçlama, Tiyatro Ansiklopedisi’nde şu şekilde tanımlanır, “Daha önce belli bir (sözel ya da mimiksel-davranışsal) sahne saptaması olmaksızın oyun oynama
• “Bir başka tanım ise şu şekildedir; “Doğaçlama, yazılı bir konuya dayanmadan içe doğduğu gibi oynama ve konuşmadır.”
 Kurmaca bir durumun oluşturulması ve bu durumun çocuklara değişik roller verilerek oynatılması doğaçlama çalışmalarının özünü oluşturur. Doğaçlamanın, doğaçlama yapılan konuyla çok yakın ilgisi vardır. Çalışma sırasında diyaloglar doğal olarak çocuklar tarafından oluşturulur. Doğaçlama sayesinde, tarihteki uç olaylar sırasında; toplumlar ve bireyler arasındaki pazarlıklar, çekişmeler, moralin önemi, alınan kararlar, sürecin nasıl ve niçin başarılı ya da başarısız olduğu gibi durumlar öğrenciler tarafından kolayca anlaşılır.
Doğaçlama, herhangi bir yazılı metin olmaksızın belirli deneyimlerin içten geldiği biçimde canlandırılmasıdır. Bu etkinlik okul öncesi dönem çocuklarında, düşünsel ve sözel yaratıcılığı, bağımsız düşünebilmeyi, karar verme süreçlerini ve akıcı dil yeteneğini geliştirmede yardımcı olmaktadır. Doğaçlama, tamamıyla öğrenci merkezlidir. Öğrenciler kendi deneyimlerini, ilgi alanlarını, çevrelerini gelecekle ilgili planlarını ve hatta icatlarını kendi yollarıyla, yöntemleriyle doğaçlama oyununun içine beraberlerinde getirirler.

Doğaçlama, öğrenciye sosyal olaylardaki gerçeğe uygun davranışları canlandırması için fırsat verdiği gibi, gerçek yaşamda karşılaşacağı durumlara da hazırlıklı olması açısından geniş olanaklar sunar. Dramatik oyunda olayların ve durumların canlandırıldığı görülür. Rol oynamada herhangi bir karakterin özellikleri ve hisleri canlandırılırken doğaçlamada her ikisi de vardır. Doğaçlamada bazen ses efektleri de kullanılabilir. Doğaçlama sürecinde fikirler toplanır, biçimlenir, problemler çözülür. Bazı materyallerin kullanılması (maske, kukla, kostüm) hayal gücünün canlandırılmasında etkin olur. Doğaçlamanın en bilinen ve en çok başarıya ulaşan şekli hikâye merkezli olandır. Çalışmada daha önceden canlandırılacak durum ya da olay bilinse de, çocuklar arasındaki konuşmalar kolay gerçekleşmeyebilir. Bu nedenle, doğaçlamayı uygulamak çocuklara rol oynamaktan daha zor gelmektedir. Etkinlik sırasında; ses efektleri, materyaller, kostümler de fikirlerin oluşmasında ve hayal gücünün uyarılmasında etkilidir. Yapılacak doğaçlama etkinlikleri basit olmalı ve olay, konu, roller eğitimci tarafından çok iyi bir şekilde tanımlanmalıdır.

YARATICI DRAMA HAZIRLIK ETKİNLİĞİ PLANLAMA VE UYGULAMA
Eğitici, sınıfında bulunan çocukların hepsini çok iyi tanımalı; onların bireysel özelliklerini, farklılıklarını bilmeli ve çocukları drama etkinliğine göre yönlendirmelidir.
Yaratıcı Drama Etkinliği Planlarken ve Uygularken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
• Yaratıcı Drama etkinlikleri için seçilen tema ve uygulamalar; basitten karmaşığa, somuttan soyuta, yakın çevreden uzak çevreye, bilinenden bilinmeyene doğru gitmelidir.
• Yaratıcı Drama etkinlikleri kapsamında ele alınan kavramlar için somut nesnelerle çalışmalar planlanmalıdır.
• Planlamada aylık eğitim planlarına alınmış kazanım ve göstergelerden o gün için kazanım ve göstergeler seçilerek sürece başlanmalıdır.
• Kazanım ve göstergeleri seçerken; çocukların yaşları, olgunlaşma, gelişim dönemleri dikkate alınmalıdır.
• Planlanan etkinlikler derslik içi derslik dışı, büyük grup, küçük grup ve bireysel çalışmalara olanak verecek şekilde planlanmalıdır. Yıl boyunca sadece tek tip etkinlikler planlanmamalıdır.
• Etkinlikler çocuğun kendi başına yapabileceği etkinlikler olmalıdır. Çocuk aktif olarak sürece girmeli, eğitmen çocuğa rehberlik etmelidir.
• Yaratıcı drama hareket etkinlikleri sadece hareketli etkinliklerden ibaret değildir. Aktif, pasif dengesi göz önünde bulundurulmalıdır. Yaratıcı drama çalışmaları planlanırken seçilecek kazanım ve göstergeleri mümkün olduğunca çok alandan seçilerek öğrenme sürecini çeşitlendirip çocukların bütünsel gelişimlerine katkı sağlamaya çalışılmalıdır.
• Eğitimci, planladığı etkinliklerin sınıf içi, sınıf dışı ve ev ortamında aileler tarafından desteklenmesine yönelik aile katılım çalışmalarına yer vermelidir.
• Yapılması planlanan çalışmaların çocuk tarafından açıklanması, çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için özgür ve yaratıcı ortamlar hazırlanmalıdır.
• Planlanan çalışmaların uygulama sonrasında değerlendirilmesine yönelik farklı soru türleri hazırlanmalı ve farklı değerlendirme araçları geliştirilmelidir
• Gerçekleştirilmesi düşünülen amaç ve kazanımların belirlenmesi ve uygun dramanın seçilmesi
• Yaratıcı Drama etkinlikleri için yer alacak etkinliklerin ve mekânın seçilmesi
• Yaratıcı drama saatinde yer alan etkinliklerin sıralanması ve süresinin belirlenmesi
• Yaratıcı Drama saatinde kullanılacak araç gereç ve oyuncakların sıralanması

Drama çalışmaları, belli aşamalarla yapılır. Ancak katılımcıların ve etkinliklerin özelliğine göre her çalışmada bu aşamaların biri; birkaçı veya tümü yer alabilir. Erken çocukluk eğitimi kurumlarında Yaratıcı drama etkinliğini uygulamada belli bir düzen izlenmesi gerekmektedir.
• Isınma
• Tanışma
• Kaynaştırma
• Konsantrasyon
• Rol oynama
• Doğaçlama
• Pandomim
• Oluşum

Isınma çalışmaları tanışma, etkileşim kurma, güven ve uyum gibi özellikleri katılımcıya kazandıran, esnek olmakla birlikte kuralları belirlenmiş, grup liderinin yönlendiriciliğinde yapılan çalışmalardır. Isınma aşamasında çeşitli yürüme şekilleri, basit egzersiz hareketleri, çocuk oyunları vb. kullanılır.
Yürüyerek ısınma: Müzik eşliğinde veya tef ritmi ile yerinde sayma, yavaştan hızlıya, hızlıdan yavaşa doğru yürüme, çamurlu bir yolda, otlarla kaplı bir tarlada, denge tahtası üzerinde yürüme, sıcak kumda, buz üzerinde yürüme gibi etkinlikler yapılabilir.
Serbest yürüme: Yürürken “merhaba” diyerek tokalaşma; sadece beden dilini kullanarak iletişim kurma örneklerinde olduğu gibi, farklı serbest yürüme uygulamaları gerçekleştirilebilir.
Taklit yürüyüşleri: Farklı yürüyüş taklitleri, okul öncesi eğitim sürecinde etkili olan çalışmalar arasında yer almaktadır. Eğitimcinin oyun için gereken planlamayı yaptıktan sonra, oyun etkinliğini uygulamaya geçmesindeki ilk adım ,oyun oynanacak yerin hazırlanmasıdır.

Uygun Araç-Gereç ve Materyallerin Seçimi
Dramanın özelliğine göre önceden belirlenmiş, eksiklikleri ve aksaklıkları giderilmiş olmalı ve araç gereçleri önceden oyun oynanacak mekânda hazır bulundurulmalıdır. Drama da öncelikle temel araç katılımcının kendisidir. Drama oyunları başka hiçbir araca gerek duyulmaksızın yapılabilir. Ancak yaratıcı drama çalışmalarında, çalışmayı daha zengin ve eğlenceli bir hâle getirmek, konsantrasyonu sağlamak için materyal kullanımı gerekebilir. Ancak gereksiz ve fazla miktarda malzeme kullanımı, temayı ve karakterleri yok edeceğinden, kullanıma gerektiği kadar özen gösterilmelidir. Drama gereçleri, role girmeyi kolaylaştırmak veya ortamı düşsel olarak değiştirmek amacıyla kullanılır.

Drama etkinliklerini düzenlerken bulundurulmasında yarar olan bazı araç gereçler şunlardır:
Müzik araçları: Drama etkinliklerinde müzik, çok önemli yer tutmaktadır. Bu kapsamda kullanılan, klasik, romantik, rock, new age vb. müzik türlerini içeren kaset ve CD’ler önemli araçlar olarak ön plana çıkmaktadır. Bu çerçevede, efekt ses kayıtları, ritm araçları ve bazı müzik araçlarının kullanıldığı dikkati çekmektedir.
Efekt ses kayıtları: İnsan, hayvan, doğa olayları, araç sesleri vb.
Ritim araçları: Ksilofon, metalofon, marakas, çelik üçgen, zilli tef, derili tef, tır tır, zil, parmak zili, trampet, gong, rüzgâr çanı, tahta kaşıklar, çeşitli yöresel çalgılar, vb.
Müzik araçları: Keman, gitar, üflemeli çalgılar vb.
Yaratıcı drama etkinlikleri için örnekler
Yaratıcı Drama etkinliklerini planlama aşamasında yer alan süreçler etkinlik planına uygun bir şekilde yerleştirilmelidir. 2012 eğitim ve öğretim yılında pilot uygulaması yapılan Okul Öncesi Eğitim Programı'na uygun olarak etkinlik planı formatında hazırlanacak yaratıcı drama planında;
• Etkinlik/etkinliklerin adı
• Yaş grubu
• Seçilen kazanım ve göstergeler
• Kazanım ve göstergelere
• Ulaşmak için belirlenen etkinlikler (öğrenme süreci)
• Gerekli araç-gereç ve materyaller
• Yaratıcı Drama içerisinde geçen ve çocukların öğrenmeleri gereken kavram ve sözcükler
•Yaratıcı Drama istenilen eğitsel kazanımlara etkili bir şekilde ulaşabilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalar
• Değerlendirme
• Yaratıcı Drama etkinliğinde kazandırılmak istenilen kazanım ve göstergeler için sınıf içi, sınıf dışı ve evde ailelere yönelik aile katılımı
• Önerilen diğer etkinlikler
• Yetersizlikten etkilenmiş çocuklar için uyarlama bölümlerinin hazırlanacak planda bulunması gerekmektedir.

ÜNİTE 7
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ETKİNLİKLERİ-I
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARININ KAPSAMI
Okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, çocukların ilkokula geçişlerini kolaylaştırmak ve ilkokula hazır bulunuşluk düzeylerini artırmak amacıyla yapılan etkinlikleri içermektedir.
Çocukların hemen hemen bütün gelişim alanlarını destekleyebilecek içeriğe sahip olan okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, ilkokula geçiş sürecinde çocuğun gereken temel becerilerini geliştirerek hazırbulunuşluk düzeyini artırmaya yönelik eğitsel faaliyetler olarak sürdürülmektedir.
Bu çalışmalardan bazıları:
Görsel algı çalışmaları
• El-göz koordinasyonuna yönelik çalışmalar
• Şekil-zemin ayrımına yönelik çalışmalar
• Şekil sabitliğine yönelik çalışmalar
• Mekânda konuma yönelik çalışmalar
• Mekânsal ilişkilere yönelik çalışmalar

İşitsel algı çalışmaları
• Dinlemeye yönelik çalışmalar
• Konuşmaya yönelik çalışmalar
• Sesleri hissetmeye yönelik çalışmalar
• Sesleri ayırt etmeye yönelik çalışmalar
• Aynı sesle başlayan ve biten kelimeler üretmeye yönelik çalışmalar
• Seslerle nesneleri ya da nesne resimlerini eşleştirme çalışmaları

Dikkat ve bellek çalışmaları
• Benzerlikleri ve farklılıkları bulma çalışmaları
• Akılda tutma ve hatırlama çalışmaları

Temel kavram çalışmaları
• Renk kavramlarına (kırmızı, yeşil, sarı, mavi vb.) yönelik çalışmalar
• Şekil kavramlarına (daire, çember, üçgen, kare, dikdörtgen, elips, kenar, köşe vb.) yönelik çalışmalar
• Boyut kavramlarına (büyük-orta-küçük, ince-kalın, uzun-kısa, geniş-dar vb.) yönelik çalışmalar
• Miktar kavramlarına (az-çok, ağır-hafif, boş-dolu, tek-çift, yarım-tam, eşit, kalabalık-tenha, parça-bütün, para vb.) yönelik çalışmalar
• Yön/mekânda konum kavramalarına (ön-arka, yukarı-aşağı, ileri-geri, sağ-sol, önünde-arakasında, alt-üst-orta, altında ortasında-üstünde, arasında, yanında, yukarıda-aşağıda, iç-dış, içinde-dışında, içeri-dışarı, uzak-yakın, alçak-yüksek, sağında solunda vb.) yönelik çalışmalar
• Sayı kavramlarına (1-20 arası sayılar, sıfır, ilk-orta-son, önceki sonraki, birinci-ikinci..... vb.) yönelik çalışmalar
• Duyularla ilgili kavramlara (tatlı, tuzlu, acı, ekşi, sıcak-soğuk- ılık, sert-yumuşak, kaygan-pütürlü, tüylü-tüysüz, ıslak-kuru, sivri-küt, kokulu-kokusuz, parlak-mat, taze-bayat, sesli-sessiz vb.) yönelik çalışmalar
• Duygularla ilgili kavramlara (mutlu, üzgün, kızgın, korkmuş, şaşkın vb.) yönelik çalışmalar
• Zıt kavramlara (aynı-farklı-benzer, açık-kapalı, hızlı-yavaş, canlı-cansız, hareketli-hareketsiz, kolay-zor, karanlık-aydınlık, ters-düz, düzenli-dağınık, eski-yeni, başlangıç-bitiş, kirli-temiz, maç-tok, düz-eğri, güzel-çirkin, doğru-yanlış, şişman-zayıf, yaşlı- genç, derin-sığ, açık-koyu vb.) yönelik çalışmalar
• Zaman kavramlarına (önce-şimdi-sonra, sabah-öğle-akşam, dün-bugün-yarın, gece-gündüz, gün-hafta-ay-yıl-mevsim, saat vb.) yönelik çalışmalar

Problem çözme ve tahmin çalışmaları
• Kalem kullanma ve el becerisi çalışmaları
• Kalemi doğru tutabilme
• Kalem kontrolü ve kalemi doğru kullanabilme
• Çizme, boyama, kesme, katlama, yoğurma ve yapıştırma çalışmaları

Öz bakım becerilerine yönelik çalışmalar
• Çocukların kendi başlarına yemelerine, içmelerine, tuvalet ihtiyacını karşılamalarına, elbiselerini giyinmelerine, elbiselerini çıkarmalarına, el-yüz temizliğini yapmalarına yardımcı olmayı içeren çalışmalardır.

Güven ve bağımsız davranış geliştirme çalışmaları
• Çocukların kendi kendilerine hareket etme ve başarı hissini yaşamalarını destekleyecek çalışmalar bu grupta yer alır.
• Etkinliklerde kullanılan eğitsel materyaller, oyuncaklar ve araç- gereçlerin sınıftaki konumlarının belirli bir düzen içerisinde yer alması ve çocukların anlayacakları bir şekilde belirlenerek (resimler, etiketler vb.) etkinliklerden sonra çocuğun o materyali nereye bırakması gerektiğini bilmesi hem sınıf ortamında psikolojik bir güven yaratacak hem de çocukların bağımsız hareket edebilmelerine yardımcı olacaktır. Kendi ihtiyaçlarını belirli bir düzeyde karşılayabilen çocukların özgüvenleri artacaktır.
• Sosyal-duygusal olgunluk geliştirme çalışmaları
• Okuma-yazma farkındalığı ve motivasyon geliştirme çalışmaları
• Duyu eğitimi çalışmaları
• Nefes ve ritim çalışmaları

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARININ ÖNEMİ
• Erken çocukluk dönemiyle ilgili yapılan çalışmalar bu dönemde gelişimin, öğrenme deneyimlerinin ve uyarıcı zenginliğine bağlı olarak ortaya çıkan bazı temel becerilerin kazanma sürecinin çok hızlı olduğunu ortaya koymuştur.
• Okul öncesi eğitim faaliyetlerinin profesyonelce ve planlı bir şekilde yürütülmesiyle, çocukların kazanımlara ulaşmalarına yardımcı olunabilir. Planlı olarak yapılması gereken okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, çocukların bir sonraki gelişimsel ve eğitsel dönemi olan ilkokula geçişini kolaylaştıran, uyum sürecini hızlandıran, ilkokul için gerekli birçok davranışın kazanımına yardımcı olan etkinlikleri içerisinde barındırdığından büyük öneme sahiptir. Okuma-yazmaya hazırlık etkinlikleri, okul öncesi dönemdeki çocukların bilişsel, duyuşsal, sosyal, psikomotor, dil ve kişilik gelişimi gibi gelişim alanlarını desteklemeye yönelik çalışmaları içerir.
• Çocukların zevkle katılabilecekleri ortamlar oluşturulabilmesine fazlasıyla olanak tanıyan okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, zengin kapsam ve içeriğiyle çocukların eğitim ve öğrenme faaliyetlerine yönelik motivasyonlarını artırarak olumlu tutum geliştirmelerini destekleyen etkinliklerdir. Okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları çocukların gerekli büyüme ve olgunlaşma süreçleri üzerine oluşturulan etkinliklerle yürütülür. çocukların bir sonraki aşama olan okuma-yazma öğretimi (ilkokul dönemi) için hazırbulunuşluk düzeyi desteklenmiş olur.
• Okuma-yazmaya hazırlık etkinlikleri bireysel ve masa başı çalışma sayfalarıyla sınırlı etkinlikler değildir. Diğer birçok etkinlikle birlikte bütünleştirilerek yapılabilecek çalışmaları da içerir. Okuma-yazmaya hazırlık etkinliklerinin zaman zaman grup çalışmaları şeklinde yapılmasıyla; çocukların sosyal uyum, grubun kurallarına uyma, iş birliği, birlikte hareket etme, başkalarının haklarına saygı duyma, kendi haklarını bilme ve koruma gibi kazanımlarının desteklenip geliştirilmesi amaçlanır.
• Okuma-yazmaya hazırlık çalışmalarıyla çocukların birbirlerinin faklı özelliklerini tanıma, bireysel farklılıklara saygı duyabilme (farklı kültürel özellikler, çocuk, yaşlı genç, kadın, erkek, farklı türde özel eğitime muhtaç kişiler vb.) kazanımları desteklenebilir. Hazırlanacak çalışma sayfalarıyla bu durumlara vurgu yapılıp farkındalık yaratılabilir.

İLK OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK DÖNEMİNİN AŞAMALARI
Çocukların okul öncesi eğitim ortamlarında karşılaştıkları görsel, işitsel uyarıcılar ve yapılan çeşitli boyama, çizgi tamamlama gibi çalışmalarla yaşamın ilk yıllarında başlayan bu süreç devam etmektedir. Çocuklar okur-yazarlık konusundaki bilgi ve deneyimlerini yetişkin modelleri, özellikle de aile bireylerini gözleyerek, eş zamanlı bir biçimde geliştirirler. Çocuklar bu süreçte, daha harf-ses ilişkisini anlamadan önce, bir takım karalamalar yaparlar. Kendileri için anlamı olan ve harfleri andıran şekiller çizerler. Bu karalama ve çizimlere kendilerince anlam ifade eden mesajlar yükleyerek başkalarına okurlar.
Araştırmacılar, anaokulu çocuklarının aşağıdaki dil ile ilgili örneklere benzer pek çok kavramı anlayabildiklerini saptamışlardır:
• Çevrelerinde gördükleri yazılı sözcükleri (Mc Donald’s gibi) başka mekânlardaki sözcüklerle (restaurant gibi) ilişkilendirereköanlamlandırabilmektedirler.
• Basılı bir yazının bir anlamı olduğunu ve bir düşünce ya da fikri ilettiğini anlayabilmektedirler.
• Yazılı dilin bazı özelliklerini anlayabilmektedirler; belli bir yöne doğru yazılması, aralarında boşlukların olması, arka arkaya dizilmesi ve şekillendirilmesi gibi.
• Harflerin isimleri, görsel ve işitsel ayırımın yapılması, yazılan ve söylenen kelimelerin birbirinin karşılığı olması konularında kısmen bilgi sahibidirler.

Okul öncesi eğitim ortamlarında zengin okuma-yazma araç ve gereçlerinin bulunduğu bir çevrede yetişen çocukların, ileride ilk okuma-yazma öğretiminin temelini oluşturacak bazı evrelerden geçerek olgunlaştığı varsayılmaktadır. Bu evreler aşağıdaki gibidir:
• Tanıma ve farkında olma evresi
• Yalancı okuma evresi
• Okuma kurallarını keşfetme evresi
• Yazılanlarda anlam arama evresi
• Tahmini okuma evresi

Tanıma ve Farkında Olma Evresi
Bu dönem çocuğun çevresindeki eşyaların birbirinden farkını henüz ayırt edemediği dönemdir. Çocuğun çevresindeki bütün nesneler onun için aynı anlamı ifade etmektedir. Bu dönemin sonuna doğru çocuk okuma-yazma dokümanlarının farkını anlamaya başlar. Çocuklar, çevrelerindeki yetişkinlerin bu araç-gereçlere yönelik tepkilerinin düzeyine göre okuma-yazma araç-gereçlerini fark etmeye ve onlara farklı değer vermeye başlar.

Yalancı Okuma Evresi
Bu dönem çocuğun taklit dönemidir. Çocuk her konuda olduğu gibi, okuma yazma konusunda da yetişkinleri taklit etmeye başlar. Çocuklar, çevrelerinde bulunan gazete, kitap vb. yazılı dokümanları yetişkinleri taklit ederek okuyormuş
gibi yaparlar ve kendilerinin içinden geçtiği gibi seslendirirler. Ancak yaptıkları iş; ellerine aldıkları kitabı ortasından, sonundan, tersinden ya da rastlantı sonucu başından gelişigüzel bir seslendirmeden ibarettir. Çocuklar bu dönemde, yazı araçlarını kullanarak çizme ve karalama çalışmaları da yaparak bu çalışmaları yetişkin büyüklerine içlerinden geldiği gibi kendi mesajları olarak okurlar.



Okuma Kurallarını Keşfetme Evresi
Çocuklar kitap ve gazete gibi okuma materyallerini okuyan yetişkin aile bireylerini, yakın akrabaları vb. kişileri gözleyerek okumanın bazı kurallarını keşfetmeye başlarlar. Çocuklar bu süreçte okuma eyleminde okurken gözün sağdan sola ve yukarıdan aşağıya doğru ilerlediğini, kitap ve gazete sayfalarının sol baştan sağa doğru çevrildiğini, doğal gözlem süreci içerisinde keşfederek yalancı okumayı bu yönde geliştirirler.

Yazılanlarda Anlam Arama Evresi
Çocuklar okuyan aile bireylerini gözleyerek konuşma diliyle yazı dili arasındaki ilişki kurarlar, Böylece yazılanların söylenebildiği ve söylenenlerin de yazabildiğini keşfetmeye başlarlar çocukların bu aşamaya gelmiş olmaları okuma yazma öğrenme sürecinde çok önemli bir aşamayı vurgular. Bundan böyle karşılarına çıkan yazılı ve basılı dokümanlarda anlam aramaya başlarlar.

Tahmini Okuma Evresi
Bu tür okuma anne ve babanın çocuğu bilinçli olarak desteklemesi sonucunda oluşur. İngilizce kaynaklarda “paylaşımlı okuma” (sharing reading) ya da “dizüstü okumaları ”olarak da geçen okumanın bu türü için “birlikte okuma” kavramı kullanılmaktadır. Yetişkinlerin çocuklarına resimli kitapların resimlerine bakarak ve yorumlayarak okumaları sonucunda, çocuklarda resimlerin altındaki yazıları tahmini okuyarak yorumlamaya başlarlar.

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN İLK OKUMAYAZMA BECERİLERİ
Okul öncesi eğitim kurumlarında okuma-yazmaya hazırlık etkinlikleri çocukların ilk okuma ve yazma öncesi edinmesi gereken becerileri destekleyici nitelikler taşımalıdır.
Özellikle az gelişmiş bölgelerde bulunan okul öncesi eğitim dönemindeki çocuklar okuma-yazmaya yönelik temel becerilerden yoksun kalabilmektedirler. Okuma-yazma kavramlarına yönelik aşağıdaki becerilerin okul öncesi eğitim programlarında yer alması okuma-yazma gelişiminde önem arz etmektedir.
Okuma-yazma öncesi kazanılması gereken temel beceriler şunlardır:
• Sözel dil becerisi
• Genel kültür bilgisi
• Yazı bilinci
• Alfabe bilgisi
• Fonolojik (ses) duyarlılık
• Yazı öncesi çalışmalar

Sözel Dil Becerisi
Çocuklar sözel dili, konuşarak ve yetişkinleri dinleyerek edinirler. 5 yaşında çocuklar uzun ve karmaşık tümceleri kullanmaya başlar, uzun sohbetlere katılır, geniş sözcük dağarcığı kullanabilir ve bunları anlayabilirler. Çocuğun 5 yaşındaki sözel dil becerisi, onun 7 yaşındaki okuma başarısının bir ön göstergesi olarak düşünülmelidir.
Okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan eğitimcilerin çocukların sözel dil becerilerini geliştirmeleri için bazı durumlara dikkat etmeleri gerekir:
• Eğitimci, sınıfta konuşma dilini etkili kullanması gerekir. Kelimelerin vurgularına beden dilleriyle de destek vererek çocuklara iyi bir model olmalıdır. Eğitimciler çocuklarla konuşurken dili aşırı bir şekilde basitleştirmeden konuşmalıdırlar. Eğitimciler çocukların nasıl konuşmalarını istiyorlar ise kendileri de öyle konuşmalıdırlar.
• Eğitimci, çocukların duygu, düşünce ve hayallerini sözel olarak aktarmalarına ortam sağlayıp onlara gerekli destekleri vermelidir. Hemen her etkinliğin sonunda yapılabilecek etkinlikle ilgi duygu ve düşüncelerin alınması çocukların kendilerini ifade etmeleri için uygun ortamlar yaratmaktadır. Okuma ve yazmaya hazırlık etkinlikleri kapsamında yapılan çalışmalarda çocukların yaptıkları etkinlikleri anlatmaları ve eğitimcinin de "Neden? ve Nasıl?" sorularıyla çocuğu konuşmaya yönlendirmesi önemlidir.

• Çocukların sözel dil becerilerinin gelişiminde ailenin desteği çok önemlidir. Çocukların eğitim kurumlarında geçirdikleri süre ile ailede geçirdikleri süre karşılaştırıldığında ailenin eğitimin bir parçası olması kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Çeşitli aile eğitim ve katılım yollarıyla ailenin çocukların sözel becerilerini desteklemeleri için yapmaları gereken ya da sözel dil becerilerinin gelişimini olumsuz etkileyecek ve yapmamaları gereken durumlar konusunda aileler bilinçlendirilmelidir.

• Eğitimci, çocuklarla birlikte hemen her gün çeşitli hikâye etkinlikleri, örnek olaylar, drama etkinlikleri gibi çocuklarında sürece katılarak gerçekleştirebilecekleri okuma ve anlatmaya dayalı etkinlikler yapmalıdır.

• Eğitimci, gerçekleştirilen etkinliklerde çocukların yeni kavram ve sözcükleri fark ederek, anlamlarına uygun kullanmalarına yönelik çalışmalar yapmalıdır. Ayrıca farklı örnekler üretilerek ve örnekler çocuklardan alınarak kelimelerin anlamlarına inebilmelidir.

• Öğrenilen kelime ve kavramlar çocuğun gerçek yaşamıyla ilişkilendirilebilmelidir. Resmini yapma, hikâyeleştirme vb. yollarla çocuğun önceki bilgileriyle ilişkilendirme fırsatları sunulmalıdır.

• Çocukların görsel materyalleri inceleme, açıklama, görsel materyallerle ilgi sorular sorma, görsel materyallerle ilgili sorulan sorulara cevaplar verebilmeleri için uygun görsel ve ilgi çekici materyaller kullanılmalıdır.

• Çeşitli kavram ve müzik etkinliklerinden sonra öykü oluşturma, eksik bırakılan bir olay/durum ya da hikâyeyi tamamlama, hikâyelere başlık bulma ve karakter oluşturma gibi etkinliklere sık sık yer verilmelidir.

Genel Kültür Bilgisi
Çocuklar dünya hakkında bilgilerini deneyimlerden, yetişkinlerle sohbetlerinden, araştırmalardan ve oyunlardan kazanırlar. Çocukların genel olarak farklı alan ve güncel bilgilerin farkında olarak belirli kelimelerle karşılaşması o kelimeyi daha kolay anlayıp açıklamasına yardımcı olmaktadır.
Okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan eğitimcilerin çocukların genel kültür bilgilerini geliştirmeleri için bazı durumlara dikkat etmeleri gerekir:
• Çocukların dikkatleri bilimsel olaylar ve gelişmelere çekilerek sınıf içi etkinliklerle ilişki kurulmalıdır.
• Çocukların ilgisini çekecek şekilde resimler, broşürler ve videolar sınıfta kullanılmalıdır.
• Çocukların; aile, televizyon, radyo, internet vb. kaynaklardan edindikleri ve mantıklarına tam olarak uymayıp hafızalarında yer etmeyen bilgilere ilişkin soru sormalarına izin verilip soruları sabırla ve gerektiği ölçüde anlayabilecekleri yollarla cevaplandırılmalıdır.
• Okul öncesi dönemde çok önemli bir öğrenme yolu olan yaparak ve yaşayarak öğrenme fırsatları yaratılmalıdır. Özellikle yapılabilecek alan gezilerinde ve proje çalışmalarında çocukların genel kültür bilgilerini artırıcı bilgilerle ilgili yaşantılar kolay oluşturulmaktadır.
• 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı sınıf içi öğrenme merkezlerinin oluşturulmasını öngörmektedir. Eğitimci sınıf içi öğrenme merkezlerini oluşturduktan sonra merkezleri durağan ve aynı uyarıcı unsurların bulunduğu bir hale getirmemelidir. Belli aralıklarla merkezlerde bulunan materyaller yenilenmeli ve güncel gelişmelerle ilişkilendirilebilmelidir.

Yazı Bilinci
Farklı türdeki yazı materyallerin tanınması, yazının ne işe yaradığının bilinmesi ve harflerin bilgiyi aktardığının farkına varılmasına yönelik oluşan durumdur. Özellikle günümüzde yazılı uyaranların; televizyon, çeşitli alışveriş merkezleri, billboardlar, reklam panoları vb. unsurlar tarafından sürekli olarak sunulması çocuklarda yazı bilincinin gelişimini erken yaşlarda desteklemektedir.
Bunun için eğitimciler aşağıdaki hususları göz önünde bulundurmalıdırlar:
• Eğitimciler sınıf içerisinde çocuklara yazılı materyaller sunarken büyük boyutlarda hazırlanmış hikâye kitapları, resimli-resimsiz kitaplar, broşürler, dergiler, gazeteler, el ilanları, afişler vb. farklı yazılı materyaller sunmalıdır.
• Çocuklar yazılı materyallerin kullanımları konusunda özellikle model alarak bilgi edinirler. Eğitimciler yazılı bir materyalin nasıl tutulacağı, sayfalarının nasıl ve nereden çevrileceği gibi bilgiler için çocuklara model olacak yaşantılar sunmalıdırlar. Sunulan bu yaşantıları çocukların da denemelerine yardımcı olunmalıdır.
• Sınıfta kullanılan araç-gereç ve materyallerin üzerlerine çocukların görebileceği ve inceleyebileceği büyüklükte isim etiketlerinin hazırlanması çocukların yazı bilinçlerinin gelişiminde yarar sağlamaktadır. Öğrenme merkezlerinin isimleri ve merkezi temsil eden resimlerin bir arada bulunması çocukların resimden yorumlayarak yazıyı keşfetmesini kolaylaştıracaktır.
• Hikâye kitaplarından, televizyon şeritlerinden, slayt, tepegöz vb. yollarla hikâyeler okunurken, yazılarında parmak ya da başka bir unsurla takip edilmesi çocukların yazı bilincine olumlu katkı sağlar.

Alfabe Bilgisi
Alfabedeki harflerin tanınmasına yönelik bilgileri içerir. Çocukların yazının sembollerden oluştuğunun farkında olması okuma becerisi için önemlidir. Sınıfta puzzle, plastik alfabe harfleri, zımpara ile hazırlanmış harfler, alfabe tombala oyunu, alfabe blokları, bilgisayar klavyesi, alfabe kartları gibi materyallerin olması ve bu materyallerle etkinliklerde çocukların oynaması alfabe bilgisi için önemlidir.
Okul öncesi eğitimcileri çocuklarda alfabe bilgisinin desteklenmesi için bazı hususları göz önünde bulundurmalıdırlar:
• Eğitimci her şeyden önce alfabe bilgisinin okuma ve yazma öğretimine yönelik olmadığı, okuma ve yazmaya hazırlık çalışmaları açısından önemli olduğu bilinci ile hareket etmelidir.
• Alfabedeki harflerin tanıtımı yapılırken harflerin okunuşlarının çocuklara öğretilmemesi, harflerin konuşma dilinde var olan seslerin yazı diline geçirilmesine yardımcı olan semboller olduğunun fark edilmesine yardımcı olunması gerekir.
• Eğitimci, okul öncesi sınıfının herhangi bir öğrenme merkezine alfabe panosu yerleştirerek zaman zaman çocukların bu panoyla etkileşime geçmelerini sağlamalıdır.
• Eğitimci, sınıfta çeşitli maddelerden yapılmış alfabe harfleriyle çocukların temas etmelerine izin vermeli ve bunun için ortam yaratmalıdır.
• Alfabedeki harflerin sesleriyle ilgili çocukların hikâye anlatıp, şarkı söylemelerine rehberlik edilmelidir.

Fonolojik Duyarlılık (Ses Farkındalığı)
Konuşma dilinde ayrı sesleri duyma, tanıma ve kullanabilme yeteneğidir. Fonolojik duyarlılık aynı zamanda; cümlelerin sözcüklerden meydana geldiğinin, sözcüklerin uyaklı olabileceğinin, sözcüklerin aynı sesle başlayabileceğinin, sözcüklerin aynı sesle bitebileceğinin, sözcüklerin ortasında aynı sesin olabileceğinin, sözcüklerin hecelere ayrılabileceğinin, sözcüklerin ilk ve son sese ayrılabileceğinin, sözcüklerin tek tek seslere ayrılabileceğinin farkına varma sürecidir.
Eğitimciler; fonolojik duyarlılığın gelişmesine, bazı hususlara dikkat ederek ve yapılması gereken bazı durumların uygulanmasına rehberlik ederek, katkı sağlayabilirler:
• Eğitimciler etkinliklerde kelimelerdeki seslere dikkat çeken cümleler okuyabilirler.
• Çocuklarla konuşurken, çocuklara herhangi bir şiir, tekerleme ya da hikâye okunurken önceden bildikleri bir kelimenin yanlış okunarak çocukların fark etmesi sağlanabilir. Yanlış okunan kelimeyi fark eden çocuklardan doğrusunu söylemeleri istenebilir.
• Kafiyeli şiir, tekerleme, parmak oyunu ve şarkılar söylenip kelimeler arasındaki benzerliklerin fark edilmesi sağlanabilir.
• Eğitimciler, birbirleri arasında kafiyeli olan nesne isimlerini temsil eden resimlerden oluşan kartlarla çocukların eşleştirme çalışmaları yapmasını isteyebilirler. Çocuklar nesnelerin isimlerinin söyleniş benzerliklerini bularak nesneleri eşleştirirken aynı zamanda sesleri tekrar ederek ses benzerliklerine odaklanırlar.
• Çocukların isimleri, sınıftaki eşyalar ve çeşitli kavramlar hecelerine ayrılarak ritim çalışmaları yapılabilir. Ancak bu etkinlikleri yaparken kelimelerin çok fazla heceli olmamasına dikkat edilmelidir.

Yazı Öncesi Çalışmalar
Bu dönem çocuğun yazı yazıyorum dediği ama yazıya benzemeyen karalamalar çizdiği bir süreçtir. Yazıyormuş gibi yapmak, yetişkinleri taklit etmek yazı yazmanın temelini oluşturur. Çocuklar alfabe bilgisi edindikten ve ses duyarlılığı kazandıktan sonra sembollerle sesleri eşleştirirler ve bazılarında sese bağlı yazıma benzer yazılar görülebilir (kalem-kalm, kitap-ktap gibi).

Yazı öncesi çalışmaların desteklenmesi için eğitimcilerin aşağıdaki unsurları dikkate alması gerekir:
• Çocukların el-göz koordinasyonu sağlamaları, küçük kaslarını geliştirmeleri için eğitimciler çeşitli uygulamalar tasarlayıp uygulamalıdırlar.
• Çocuklarla yapılan çeşitli boyama ve kalemle ilgili çalışmalarda doğru kalem tutma davranışının gelişimi için çocuklar iyi gözlenmeli ve hatalar çocukları incitmeden düzeltilmelidir.
• Yazma öncesi becerilerin gelişmesinde çizgi çalışmaları önemlidir. Eğitimci çocukların gelişimlerine uygun çizgi çalışmaları yapmalıdır. Kesik çizgi tamamlama gibi etkinlikler basitten biraz daha karmaşığa doğru gitmelidir.
• Okul öncesi eğitim kurumlarında özellikle büyük yaş gruplarında bazı çocuklar yaptıkları etkinliklere kendi isimlerini yazma eğilimleri gösterirler. Okul öncesi eğitimde okuma-yazma öğretimi olmamasına rağmen çocukların kendilerinden gelen bu istek engellenmemelidir.

Çocuğun okul öncesi ortamda (aile, anaokulu, anasınıfı vb.) karşılaştığı; kitap, dergi, gazete, görsel ve dilsel algıyı geliştirici resim çizme, tamamlama kitapları, tahmin edilebilir okuma kitapları (büyük resimli az yazılı, resimden yazılanları tahmin ettiren kitaplar) gibi basılı araç-gereçlerin yanı sıra; ailede, anasınıfı ve anaokulunda katıldığı dinleme, çizme ve boyama etkinliklerinin tamamı, okul öncesi okuma-yazma deneyimleri arasındadır.
Bir okul öncesi eğitimcisinin ailelerden aşağıdaki uygulamaları istemesi ve bu uygulamalar için ailelere rehberlik etmesi önemlidir:
• Ebeveynlerin, gündelik yaşantılar üzerinde konuşma, çocukların günlerinin nasıl geçtiğini anlattırma, buna yönelik bir zaman dilimini paylaşmaları
• Ebeveynlerin, çocukla iletişim içinde bulunurken çocuğun dil dağarcığını artırmaya yönelik yeni ve ilginç kelimeleri kullanmaları
• Ebeveynlerin, çocuğun hayatı için anlamlı olabilecek yazılar üzerinde durmaları, Örneğin; trafik işaretleri, yiyecek-içecek
logoları vb.
• Ebeveynlerin, alışverişe beraber giderek satın alma ile ilgili etkinlikleri paylaşmaları. Yiyeceklerin içerdikleri şeyler ve
değerlerine ilişkin bilgi aktarımı yapmaları
• Ebeveynlerin, etkili ve düşünceleri kolay ifade edebilecek şekilde açık uçlu sorular sormaları
• Ebeveynlerin, çocukları dikkatle dinleyip konuşulanlar üzerinde çocukların yorum yapabilmelerini sağlamaları
• Ebeveynlerin, çocuklar okuma bildikleri takdirde bunları başkalarıyla paylaşmalarını sağlamaları
• Ebeveynlerin, çocuklarla birlikte kitaplar oluşturma ve bunları resimlendirmelerini desteklemeleri
• Ebeveynlerin, çocuklarla birlikte okunan hikâyeler hakkında konuşmaları
• Ebeveynlerin, birlikte yapılacak kütüphane ve kitapevleri ziyaretleriyle kitapları inceleme ve seçmeleri
• Ebeveynlerin, çocuğun okuma-yazma girişimlerini destekleyip ödüllendirmeleri
• Ebeveynlerin, belirli günlerde hazırlanacak tebrik, davetiye,teşekkür kartlarını birlikte oluşturmaları
• Ebeveynlerin, evde çeşitli gazete, dergi bulundurarak çocuklarınbunları incelemelerine fırsat vermeleri
• Yapılacak müze gezisi, konser izleme, park gezileri hakkında birlikte yorum yapma, gözlemleri bir anı defterinde toplamaları gibi hususlar ailelere anlatılarak, bu hususların etkili olarak yerine getirilmesinde rehberlik edilmelidir.

ÜNİTE 8 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ETKİNLİKLERİ-II
OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ETKİNLİĞİ PLANLAMA VE UYGULAMA

Okuma-Yazmaya Hazırlık Etkinliği Planlarken ve Uygularken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
• Planlamada, aylık eğitim planlarına alınmış kazanım ve göstergelerden o gün düşünülen kazanım ve göstergeler seçilerek sürece başlanmalıdır.
• Okumayazmaya hazırlık etkinlikleri için seçilen içerik ve uygulamalar; basitten karmaşığa, somuttan soyuta, yakın çevreden uzak çevreye doğru gitmelidir.
 •Okuma-yazmaya hazırlık etkinlikleri kapsamında ele alınan kavramlar için önce somut nesnelerle çalışmalar planlanmalıdır. Seçilen kazanım ve göstergeler; çocukların yaşları, gelişimsel özellikleri ve kazanım ve göstergelerin kazandırılabilirliği açısından dikkate alınmalıdır.
• Planlanan etkinlikler büyük grup, küçük grup ve bireysel çalışmalara olanak verecek şekilde planlanmalıdır.Yıl boyunca sadece büyük grup ya da sadece küçük grup çalışmaları planlanmamalıdır.
• Planlanan çalışmalar çocuğun kendi başına yapabileceği etkinlikler olmalıdır. Çocuk aktif olarak sürece girmeli, eğitimci çocuğa rehberlik etmelidir.
• Okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları sadece masa başı çalışma sayfalarından ibaret değildir. Ancak zamanzaman yapılacak olan masa başı çalışma sayfalarında yapılacak işlemlerle ilgili yönergeler basit ifadeler içermeli, açık ve anlaşılır olmalıdır.
• Eğitimci, okuma-yazmaya hazırlık çalışmalarını planlarken seçeceği kazanım ve göstergeleri mümkün olduğunca çok alandan seçerek öğrenme sürecini o yönde çeşitlendirip çocukların bütünsel gelişimlerine katkı sağlamaya çalışmalıdır.
• Eğitimci, planladığı etkinliklerin sınıf içi, sınıf dışı ve ev ortamında aileler tarafından desteklenmesineyönelik aile katılım çalışmalarına yer vermelidir
Yapılması planlanan çalışmaların çocuk tarafından açıklanması, çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için özgür ve yaratıcı ortamlar hazırlanması gerekir.
• Planlanan çalışmaların uygulama sonrasında değerlendirilmesine yönelik farklı soru türleri hazırlanmalı ve farklı değerlendirme araçları geliştirilmelidir.
• Değerlendirme yapılırken çocukların birbirleriyle kıyaslanmaması, çocukların kendi öğrenme süreçlerinindeğerlendirilmesi gerekir.
• Değerlendirme yapılırken çocukların neleri yapamadığından çok neleri yapabildiği göz önüne alınarak süreç ve sonuç birlikte değerlendirilmelidir.
• Okuma-yazmaya hazırlık çalışmalarında çocuklara merak uyandıracak ve soru soracak ortamlar
oluşturulmalıdır.
• Çocukların başarıları pekiştirilmelidir. Pekiştirmeler çeşitlendirilmeli ve sadece maddi pekiştireçler kullanılmamalıdır.
Pekiştirmeler yapılırken çocukların ilgileri, ihtiyaçları ve cinsiyetleri gibi unsurlar dikkate alınmalıdır.
• Çocukların başarı duygusunu tatmaları için eğitimci rehberlik etmelidir. Sürekli başarısızlık yaşayan
çocukların öz güvenleri zedelenir.
• Okuma-yazmaya hazırlık çalışmalarında planlanan etkinliklerçocukların yakın çevre ve günlük yaşantısıyla ilişkilendirebileceği yönde olmalıdır
Eğitimci, okuma-yazmaya hazırlık etkinliklerini planlarken ebeveynlerin hangi alanda etkinliği
destekleyebileceklerine ilişkin bilgi sahibi olmalıdır. Bunun için ebeveynlere katılabilecekleri zaman ve katkısağlayabilecekleri çalışmalara yönelik formlar hazırlayıp uygulayarak bilgi sahibi olmalıdır.
• Özellikle renklerle ilgili boyama çalışmalarında çocukların özgür seçimlerine olanak tanınmalıdır

Uygun Araç Gereç ve Materyallerin Seçimi
•Önceden sınıfta hazır bulundurulmalıdır materyaller,
•Kırık ve yıpranmış olanlar onarılmalıdır,

Masa başı kâğıt çalışmalarında seçilen resimler, şekiller ve nesneler çocukların görsel zevklerine uygun olmalı, ilgi uyandırmalı, renkli ve çocuklara uygun boyutlarda basılmış olmalıdır. Renksiz, küçük nesne resimlerinin olduğu, yıpranmış ve kalitesiz kâğıtlar üzerinde yapılan çalışmalar çocuklar için ilgi çekici olmayabilir.

2013 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI'NA UYGUN OLARAK ETKİNLİK PLANI FORMATINDA HAZIRLANACAK OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ETKİNLİK PLANINDA; ETKİNLİK/ETKİNLİKLERİN ADI, YAŞ GRUBU, SEÇİLEN KAZANIM VE GÖSTERGELER, KAZANIM VE GÖSTERGELERE ULAŞMAK İÇİN BELİRLENEN ETKİNLİKLER (ÖĞRENME SÜRECİ), GEREKLİ ARAÇ GEREÇ VE MATERYALLER, OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ETKİNLİĞİ İÇERİSİNDE GEÇEN VE ÇOCUKLARIN ÖĞRENMELERİ GEREKEN KAVRAM VE SÖZCÜKLER, DEĞERLENDİRME, OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ETKİNLİĞİNDE KAZANDIRILMAK İSTENİLEN KAZANIM VE GÖSTERGELER İÇİN SINIF İÇİ, SINIF DIŞI VE EVDE AİLELERE YÖNELİK AİLE KATILIMI VE YETERSİZLİKTEN ETKİLENMİŞ ÇOCUKLAR İÇİN UYARLAMA BÖLÜMLERİNİN HAZIRLANACAK PLANDA BULUNMASI GEREKMEKTEDİR. YENİLENEN (2013) OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI'NDA ETKİNLİKLER TEK BAŞLARINA PLANLANDIKLARI GİBİ BÜTÜNLEŞTİRİLMİŞ ETKİNLİKLER ŞEKLİNDE DE PLANLANABİLMEKTEDİR.
ÜNİTE 9
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA FEN VE DOĞA ETKİNLİKLERİ-I
Okul Öncesi Dönemde Fen ve Doğa Eğitiminin Amacı
Fen (bilim), fiziksel ve biyolojik dünyayı tanımaya ve açıklamaya çalışan dinamik ve insana özgü bir etkinliktir.
Fen, sadece dünya hakkındaki gerçeklerin bir toplamı değil aynı zamanda deneysel ölçütleri, mantıksal düşünmeyi ve bilimsel sorgulamayı temel alan bir araştırma ve düşünme yoludur.
Fen eğitiminin amacı ; çocukların fen ile ilgili temel bilgileri öğrenmelerini, bilimsel süreç becerilerini kazanmalarını ve bilim hakkında tutum sahibi olmalarını sağlamaktır. Diğer bir değişle fen eğitiminin amacı; çocukları bilginin pasif alıcıları gibi düşünüp, onlara bilgi aktarmaktan ziyade, öğrenme sürecinde aktif rol alarak bilgiye ulaşma yollarını öğrenmelerini sağlamaktır.
Okul öncesi dönemde fen eğitiminin amacı; çocuklara bir takım bilimsel bilgiler yükleyip, temel olgu ve olayların bilgisini vermenin yanında, kendini tanıyan, yaşadığı dünyayı anlayan ve bilimsel süreç becerilerini kullanarak sorgulayan bireyler yetiştirmektir


Okul Öncesi Dönemde Fen ve Doğa Eğitiminin Gerekliliği
• Çocukların doğa hakkında düşünmekten ve doğada meydana gelen olayları gözlemlemekten zevk almaları
• Erken yaşta fen ile karşılaşmalarının çocukların fen hakkında olumlu tutum geliştirmelerine yardımcı olması
• Çocukların bilimsel olguyla erken yaşta karşılaşmalarının daha sonra formal olarak öğrenecekleri bilim bilimsel kavramları daha iyi anlamalarına katkı sağlaması
• Erken yaşta bilimsel dille tanışmasının sonraki dönemlerde çocukların bilimle ilgili kavramları
geliştirmelerine etki etmesi
• Çocukların bilimsel kavramları anlayabilmeleri ve bilimsel çıkarım yapabilmeleri
• Fen eğitiminin bilimsel düşünme yeteneğini geliştirmede etkili bir araç olması gibi sebeplerden dolayı okul öncesi fen eğitimi gereklidir.

Okul Öncesi Dönemde Fen ve Doğa Eğitiminin Çocuklara Sağladığı Yararlar
• Doğuştan getirmiş oldukları merak, gözlem, inceleme, sorgulama, araştırma, keşfetme ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmelerine
• Bilim hakkında olumlu bakış açısına sahip olmalarına
• Doğal çevreye ve doğada yaşayan canlılara karşı duyarlılık geliştirmelerine
• Günlük yaşamda karşılaştıkları problemleri bilimsel süreç becerilerini kullanarak çözmelerine
• İlköğretimde öğrenecekleri fen kavramlarına temel oluşturmalarına
• Ekolojik dengeyle ilgili çıkarımlar yapmalarına
• Beş duyu organını kullanarak duyumsal deneyimler yapmaktan keyif almalarına
• Canlıların yaşamak için temel gereksinimlerinin olduğunu fark etmelerine yardımcı olur.

Okul Öncesi Dönemde Fen ve Doğa Etkinlik Türleri
1-Formal Fen Etkinlikleri: Belirli bir amaca ulaşmak için öğretmen tarafından önceden planlanan etkinliklerdir. Öğretmen gerekli araç-gereç ve materyalleri önceden hazırlar ve yapılacak etkinlik için fen köşesini düzenler. Etkinliğin başlangıcında ve devamında çocukların ilgilerini çekebilmek için onlara açık uçlu sorular sorar. Etkinlik sonucunda çocukların bilgilerini birbirleriyle paylaşmaları için onları cesaretlendirir
2-Formal Olmayan Fen Etkinlikleri: Çocukların çevrelerindeki nesnelerle etkileşime girip deneme yanılma yoluyla araştırma ve keşfetme yaparken öğretmenin etkinliği başlattığı, daha önceden planlama yapmadığı fakat gerekli ortam koşullarını hazırladığı ve rehberlik ettiği etkinliklerdir
3-Rastlantısal Fen Etkinlikleri: Çocuklar gün içerisinde fen ve doğayla ilgili birçok problemle karşılaşırlar ve bu problemlere çözüm bulmaya çalışırlar. Çocukların gün içerisinde karşı karşıya kaldıkları ve çözüm bulmaya çalıştıkları fen ve doğaya ilişkin bu problemler rastlantısal fen etkinliklerinin özünü oluşturmaktadır

Fen ve Doğa Köşesi : Okul öncesi fen eğitiminde fen ile ilgili çalışmaların yapılabilmesi için sınıftan laboratuvar bulunması zorunlu değildir Çocukların etkileşime geçtiklerinde onlara zarar vermeyecek gerçek yaşamla ilişkili çeşitli materyallerden oluşan fen ve doğa köşesi fen etkinliklerinin yapılması için yeterlidir.
Fen ve doğa köşesi çocukların araştırma, inceleme, sorgulama ve keşfetme yeteneklerinin gelişmesi için gözlem ve deney yapmalarına olanak sağlayan köşedir.
Fen ve doğa köşesi kurulmasının amacı çocuklara bilgi aktarımını kolaylaştırmak onlarında pasif bilgi alıcısı olmalarını sağlamak değil; onların merak, ilgi ve isteklerine göre araştırma, inceleme, gözlem yapma ve problem çözme gibi becerilerini geliştirmelerine olanak sağlayacak rahat bir çalışma ortamı oluşturmaktır. Fen ve doğa köşesine konulacak malzemeler çocukların deney ve inceleme yapmalarına ve somut yaşantılar geçirmelerine elverişli olmalıdır. Malzemeler ve araç-gereçler yeri geldikçe değiştirilmeli böylece öğrencilerin ilgileri bu alana çekilmelidir

Okul Öncesi Dönemde Fen ve Doğa Eğitiminde Öğretmenin Rolü
Okul öncesi fen eğitiminde öğretmene düşen görevler aşağıdaki gibi sıralanabilir;
• Pahalı olmayan ve doğal materyallerden bir fen köşesi oluşturmalıdır. Materyallerin ve köşenin çocuklar açısından dikkat ve ilgi çekici olması için düzenli olarak yenilenmesi gerekir.
• Bildiği şeyi öğretmelidir. Bitkileri ve hayvanları seviyorsa çocuklara bu canlılarla ilgili çalışmalar yaptırmalıdır. Çocukların canlıların yaşam döngüsünü anlayabilmeleri için yaşam döngüsünün gözlemlenmesi ve incelenmesi kolay olan bitki ve hayvanları kullanabilir.
• Yaptıracağı etkinlikler için çevredeki olanaklardan yararlanmalıdır.
• Formal etkinliklere başlamadan önce çocukların yeni materyalleri rahatça tanımalarına ve keşfetmelerine izin vermelidir.
• İyi bir gözlemci olmalıdır. Bir materyalle olağan dışı bir şey yaptıklarında ya da onu farklı bir şekilde kullandıklarında çocuklara müdahale etmemeli, onları gözlemlemelidir.
• Çocukların sorularının cevabını bilmiyorsa öğrenmeli ve daha sonra onlara cevabı nereden bulduğunu anlatmalıdır.
• Çocuklar doğal bilim insanlarıdırlar. Onlar bilim insanları gibi dünyayı anlamlı hâle getirmek için sürekli olarak sorular sorarlar. Ne olacağını görmek için nesnelerin şeklini değiştirir, karıştırır, atarlar. Eğer bu bilimsel meraktan uygun bir şekilde yararlanılırsa çocukların bilimsel anlayışları güçlenir, temel bilimsel süreç becerilerini öğrenirler ve bilime karşı pozitif tutum beslerler. Bu tutumlar onların daha sonraki eğitimlerini de etkiler.
• Çocukları fen öğrenmeye teşvik edecek birçok yöntem ve teknik vardır. Öğretmen bu yöntem ve tekniklerden yararlanmalıdır.
• Çocuklar öğretmeni örnek alırlar. Öğretmen fen ve doğayla ilgili olaylara karşı heyecan duymalıdır. Fenle ilgili bütün deneyimlere karşı pozitif ve hevesli olmalıdır. Öğretmenin bitki tohumu filizlenirken, prizma ile gökkuşağı oluştururken heyecanlanması çocukları da heyecanlandıracaktır.
• Öğretmen kendisinin ve çocukların ilgisini çekecek konular seçmelidir. Fen konuları her yerde ve her materyalle gerçekleştirilebilir. Öğretmen kendisinin ilgi duyduğu ya da çocukların ilgi duydukları, merak ettikleri bir konuyu ya da konun bir bölümünü kolayca seçebilir.
• Yeterli derinliğe ve zamana sahip çalışmalara yer vermelidir. Çocuklar çoklu deneyimlerle kavramları şekillendirirler ve düşüncelerini birçok kez revize etme ihtiyacı duyarlar. Öğretmen “Yeterli zaman ne kadar?”, “Kapsamlı deneyimler sağladım mı? Farklı bakış açıları oluşturabildim mi?” ve “Çocuklar hala bu konuyla ilgileniyorlar mı?” sorularını kendine sormalıdır.
• Öğretmen çocukların nasıl öğrendikleri ve ne kadar bildikleri hakkında düşünmelidir. Çocukların öğrenmesinde temel prensiplerden birisi somut deneyimler geçirmeleridir. Kurbağa yavrularının kurbağaya dönüşümünü izleme zahmetlidir ve zaman alır. Fakat çocuklara kurbağanın yaşam döngüsüyle ilgili resimlere bakmaktan ve kitap okumaktan çok daha fazla zengin deneyim sağlar.
• Çocukların öğrenmesinde oyun hayati bir öneme sahiptir. Öğretmen “Planlanan fen deneyleri çocuklara seçme şansı veriyor mu?”, “Fen deneyleri, çocukların tecrübe edinmelerine, diğer çocuklarla ve yetişkinlerle tartışmalarına, duyularının çoğunu kullanmalarına, deneyimlerinde başarıyı tatmalarına olanak sağlıyor mu?” ve en önemlisi “Oynadıkları oyun çocukların eğlenmelerine izin veriyor mu?” sorularını kendine sormalıdır. Anatomik olarak uygun modeller ve oyuncaklar ile oynama çocukların hayallerinde hayvanları canlandırmalarına ve bilimsel yolu tecrübe etmelerine olanak sağlar. Bu oyunlarda hayvanların yaşayabileceği su, kum, taş, yaprak vb. uygun çevre şartlarını oluşturmak önemlidir.
• Öğretmen çocukların soru sorarken ve fikirlerini tartışırken uygun bir dil kullanmalarına yardım etmelidir. Bu, öğretmene konunun başlangıcında ve devamında çocukların anlayışlarına yardımcı olabilir. Öğretmen öğrencilere açık uçlu sorular sormalı ve öğrencilerden gelen bütün cevapları dikkatle dinlemelidir.
• Fen projelerini belgeleme öğretmenlere ve çocuklara övünme, öğrendiklerini yansıtma ve ailelerine gösterme olanağı sağlar. Belge içerisinde çocukların yazıları kadar fotoğraflarının bulunması da çocuklara büyük zevk verir. Bu ve diğer etkinliklere ailenin katılması çocuk için oldukça önemlidir.
• Fen bahçededir. Okul öncesi eğitim kurumlarındaki çocuklar birçok öğrenmeyi dışarıda gerçekleştirir .Orada özel becerilerini, sosyal becerilerini, dil becerilerini ve hayal etme becerilerini pratik ederler. Bahçe fen öğrenimi için ideal bir laboratuvardır
• Fen öğrenimi şarkılar, hikâyeler ve oyunlarla desteklenmelidir. Çocuklar yaparak, tartışarak, şarkı söyleyerek, hikâyeler okuyarak, dans ederek, rol yaparak ve oyun oynayarak öğrenirler
• Maddi imkân ölçüsünde yararlı geziler düzenlenmelidir.
• Çocuklar için çevre temelli fen eğitiminin özel bir yeri vardır. Çevre temelli fen eğitimi çocukların bilimsel tutumlarının gelişiminde ve bilimsel süreç becerilerinin aktive edilmesinde oldukça önemlidir. Çocukların çevre ile bağlantı kurmalarında, pozitif düşünceler ve pratikler geliştirmelerinde mükemmel fırsatlar sunar
Okul Öncesi Dönemde Fen ve Doğa Eğitiminde Bilimsel Süreç Becerileri
Bilimsel süreç becerileri, bir bilgiyi oluştururken problem çözme sürecinde kullanılan düşünme becerileridir.
Bu beceriler, bilim insanlarının çalışmaları sırasında kullandıkları becerilerdir Bilimsel süreç becerileri genellikle üç başlık altında gruplandırılır. Bunlar;
• Temel süreç becerileri: Gözlem yapma, karşılaştırma, sınıflama, ölçme ve kaydetme ve iletişim
• Orta süreç becerileri: Sonuç çıkarma, tahmin etme
• İleri süreç becerileri: Hipotez kurma ve sınama, değişkenleri tanımlama ve kontrol etme

Temel süreç becerileri
• Gözlem: Duyu organlarının herhangi birisinin aracılığıyla objelerin özelliklerinin belirlenmesidir.
• Bilimsel süreç: becerilerinin birinci ve en önemli basamağıdır.
• Karşılaştırma: Çocuklar gözlem becerisini geliştirdikçe, karşılaştırma yaparak farklılıkları ve benzerlikleri bulmaya başlayacaklardır. Karşılaştırma süreci, sınıflandırmaya doğru uzanan yolda ilk basamaktır. Karşılaştırma objelerin veya olayların farklı özelliklerini dikkate alarak benzerliklerini ve farklılıklarını ortaya koymak için kullanılan bir süreçtir.
• Sınıflama: Objelerin, varlıkların, olayların benzer ya da farklı özelliklerine göre gruplandırılmasıdır. Etkili bir sınıflama iyi bir gözlemle başlar
• Ölçme ve Kaydetme: Standart olan (metre, terazi) ya da standart olmayan araçlarla (adım, karış) yapılan kıyaslama ve sayma işlemidir. Ölçme becerisinin gelişmesi çocukların yapılan etkinliklerde ölçüm yapmalarına bağlıdır. Çocukların ölçüm süreci uzunluk, hacim, ağırlık, sıcaklık ve zaman ile ilgili ölçümleri kapsar
• İletişim kurma: Yapılan etkinliklere bağlı olarak elde edilen verilerin sözlü olarak ifade edilmesi ya da çizelge, tablo, grafik, resim, diyagram, histogram gibi gösterimlerle yazılı olarak kaydedilmesi ve paylaşılmasıdır.

Orta süreç becerileri
Sonuç çıkarma: Bir olayın sonucu hakkında gözlemlerden elde edilen verilere dayalı olarak yargıda bulunmadır. Okul öncesi çocuklar mümkün oldukça kanıta dayalı olarak çıkarım yapmaya teşvik edilmelidirler.
Tahmin etme: Gerçekleşmesi beklenen bir olay hakkında mevcut verilere ya da önceki tecrübelere dayanarak olayın önceden kestirimde bulunmadır



İleri süreç becerileri
Hipotez oluşturma ve sınama: Hipotezler bilimsel olay yada olguyla ilgili açıklamaları içerir. Hipotezler, olay ve olaylarla ilgili neden-sonuç ilişkisi belirten “Neden bunlar meydana geliyor? Neler olacak?” gibi sorulara yanıt arayan bir çok tahmini belirtmektedir.
Hipotezler iki değişken arasındaki olası ilişkinin ifadesidir.
Değişkenleri tanımlama ve kontrol etme: Bu süreç becerisinde bir değişkenin (bağımsız değişken) bir diğer değişken (bağımlı değişken) üzerindeki etkisini incelemek amaçlanır. Bu süreçte etki eden ve etkilenen değişkenler dışındaki değişkenler belirlenir ve kontrol altında tutulur

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE FEN VE DOĞA EĞİTİMİNDE KULLANILAN YÖNTEM VE TEKNİKLER
Kavram Haritaları
Kavram haritaları bilgileri organize etmek ve göstermek için kullanılan grafiksel araçlardır
Kavram haritalarının yararları
• Kavram haritaları çocukların bir konu hakkındaki bilgilerini ve düşüncelerini açıklamalarına, organize etmelerine, ilişkilendirmelerine ve gruplandırmalarına yardım etmek için kullanılabilir. Bu işlevleri gerçekleştirirken, çocuklar bildiklerini sunmanın ve iletişim kurmanın başka bir yolunu öğrenirler.
• Çocukların kavramlar arasındaki ilişkiyi tam olarak görmelerine bilgiyi daha kolay bir şekilde hatırlamalarına yardımcı olur.
• Çocukların bilgilerini revize etmelerine ve genişletmelerine imkân sağlar.
• Öğretmen çocukların yeni bilgi ile eski bilgiyi nasıl bütünleştirdiklerini görebilir ve yanlış anlamalarını belirleyebilir.
• Programın tamamını ya da yapılacak öğretim etkinliklerini düzenlemek için kullanılabilir

Analoji Yöntemi Analoji, yabancılık çekilen bir olgunun yabancılık çekilmeyen bir olguya benzetilerek açıklanmasıdır. Analojiler anlamlı öğrenmeyi sağlar ve öğrenmeye yardımcı olur.
Analoji türleri
• Basit Analojiler: Bir şeyin başka bir şeye doğrudan benzetilmesidir. Hücre çekirdeğinin yöneticiye, kalbin pompaya benzetilmesi gibi.
• Hikâye Tarzında Analojiler: Bir olayın başka bir olaya benzetilerek açıklanmasıdır. Vücudumuzun mikroplardan korunmasının kalenin savunulmasına benzetilerek açıklanması gibi.
• Oyunlaştırılmış Analojiler: Olayların oyunlaştırılmasıdır. Bitkilerin fotosentez olayının, yemek yapma olayına benzetilip oyunlaştırılması gibi.
• Resimle Yapılan Analojiler: Açıklanması gereken olaylar resimlerle ifade edilir. Bu tür analojilerde görsel hafıza da işin içine girmektedir.

Analojilerin yararları
• Çocukları öğrenme sürecinde aktif hale getirir.
• Bilimsel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirir.
• Çocukların düşünebilme yeteneklerini ve yaratıcı yönlerini geliştirir.
• Bilimsel bilginin öğrenilmesini kolaylaştırır ve kalıcılığını artırır.
• Soyut kavramların somutlaştırılmasını önemli oranda kolaylaştırır.
• Çocukların kendi analojilerini oluşturmaları, farklı alanlarda problem üretme yeteneklerini geliştirir.
• Çocukların var olan bilgileriyle analoji oluşturmaları, ilginç sorular üretmelerini sağlar.
• Çocukların analoji oluştururken sormuş oldukları sorular ön bilgilerinin belirlenmesini sağlar.
• Çocukların arkadaşları ile etkileşimlerini, böylece farklı düşünme sistemlerini görmelerini sağlar.
• Çocukların mevcut bilgilerini hatırlamalarını kolaylaştırır.
• Çocukları öğrenmeye istekli hâle getirir.
• Kavramlar, olaylar ve nesneler arasında mantıksal bağlantılar oluşturulmasını sağlar.

Deney Yöntemi : Yaparak yaşayarak öğrenmeye olanak sağlayan yöntemlerden biri de deney yöntemidir .Okul öncesi fen eğitiminde deney çocuklara bilgiyi aktarmak amacı ile değil, merak, araştırma, sorgulama ve keşfetme duygularını geliştirmek, dolayısıyla etkili öğrenmeyi sağlamak amacıyla yapılır. Deneyler somutlaştırma açısından önemli bir işleve sahiptir.
Deney türleri
Sonuçlarına göre deneyler
• Kapalı Uçlu Deneyler: Deneyi adının, amacının, kullanılacak araç-gereçlerin, nasıl yapılacağının ve hangi sonuca ulaşılacağının bir kılavuzda verildiği deneylerdir
• Açık Uçlu Deneyler: Deneyin amacı ve kullanılacak araç-gereçler hakkında çocuklara bilgi verildiği, diğer aşamalarını kendilerinin gerçekleştirdikleri deneylerdir.
• Hipotez Test Etme Türü Deneyler: Çocukların bir problem durumuyla ilgili ya öğretmen tarafından verilen hipotezleri ya da kendi hipotezlerini kurup test ettikleri ve deneyin bütün aşamalarını kendilerinin gerçekleştirdikleri deneylerdir

Yapılışlarına göre deneyler
• Bireysel Deneyler: Çocukların bireysel olarak gerçekleştirdikleri deneylerdir.
• Grup Deneyleri: Birkaç çocuğun gruplar hâlinde gerçekleştirdikleri deneylerdir.
• Gösteri Deneyleri: Öğretmenin gerçekleştirdiği çocukların gözlemledikleri deneylerdir.

Yapılış zamanlarına göre deneyler
• Öğrenme Sürecinin Başlangıcında Yapılan Deneyler: Öğrenme sürecinin başlangıcında öğretmenlerin çocukların zihinlerinde sorular oluşturup konuya ilgilerini çekmek için yaptıkları deneylerdir.
• Öğrenme Sürecinin İçerisinde Yapılan Deneyler: Çocuklara bir kavramı, bir ilkeyi, bir olguyu ya da bir konuyu öğretmek için etkinlik sırasında gerçekleştirilen deneylerdir.
• Öğrenme Sürecinin Herhangi Bir Anında Yapılan Deneyler: Öğrenme sürecinin herhangi bir anında bir problem durumuyla ilgili hipotez test etmek için gerçekleştirilen deneylerdir.
• Öğrenme Sürecinin Sonunda Yapılan Deneyler: Öğrenme süreci içerisinde öğrenilen bilgilerin doğruluğunu kanıtlamak ya da pekiştirmek amacıyla, süreç sonunda gerçekleştirilen deneylerdir.

Deneyin yararları
• Çocukların doğada meydana gelen olayları daha iyi anlamalarına yardımcı olur.
• Çocuklarda çevreye ve doğaya olan duyarlılıkları geliştirir.
• Bir konuya olan dikkat toplama süresini artırır.
• Sebep-sonuç ilişkisi kurabilme ve problem çözmeyi öğrenmeyi sağlar.
• Çocukların psikomotor becerilerin gelişimini destekler.
• Kelime hazinesini genişletir.
• Çocukların sorumluluk, kurallara uyma, iş birliği yapma ve özgüven duygularını geliştirir.

Gezi, Gözlem ve İnceleme Yöntemi Gözlem çocukların incelenecek nesne, olay ya da varlıklara
yoğunlaşmalarına böylece zihinsel becerilerini geliştirmelerine ve doğaya karşı olumlu tutum beslemelerine olanak sağlar .Gözlem önceden belirlenmiş amaçları gerçekleştirmek için canlı ya da cansız varlıkların doğal ortamlarında planlı olarak incelenmesiyle bilgi elde edilmesidir. Çocuklara gezi yaptırılmasının amacı bitkileri, hayvanları vb. diğer varlıkları ve doğa olaylarını yerlerinde görme olanağı sağlayarak keşfederek öğrenmeyi gerçekleştirmelerine imkân sağlamaktır.


Gözlem türleri
Süresine göre gözlemler
• Kısa Süreli Gözlemler: Hayvanat bahçelerindeki hayvanları belli tarihlerde gözlemlemek, fırında ekmek yapılmasını gözlemlemek vb.
• Uzun Süreli Gözlemler: Bir bitkinin çiçek açmasını gözlemlemek, kümes hayvanlarının gelişimini gözlemlemek vb.
• Ani Gözlemler: Yağmur yağmasının ardından gökkuşağının oluşumunu gözlemlemek, arının çiçek üzerindeki hareketini gözlemlemek vb

Yapılış şekline göre gözlemler
• Doğrudan Gözlem: Doğrudan herhangi bir araç kullanılmadan yapılan gözlemlerdir.
• Araçlı Gözlem: Doğrudan gözlemlenemeyen bir araç aracılığı ile yapılan gözlemlerdir.

Gezi-gözlem ve inceleme yönteminin yararları
• Çocuklar doğal dünyayı daha iyi tanırlar.
• Çevrelerini doğrudan gözlemleyerek bilgi ve becerilerini yaşayarak geliştirirler.
• Arkadaşlarıyla iş birliği yapmayı öğrenirler.
• Çocuklar gözlemlerini öğretmenleri ve arkadaşlarına anlatırken kendilerini ifade etme becerilerini geliştirirler.
• Öğrendikleri bilgileri gelecekte daha kolay hatırlarlar.
• Çevreyi sevmeyi ve korumak gerektiğini öğrenirler

Gezi yapılabilecek bazı yerler
• Botanik bahçeleri, ormanlar, tarlalar, fidanlıklar
• Hayvanat bahçeleri, akvaryumlar, pet shoplar, çiftlikler, pazaryerleri, parklar
• Göl ya da deniz kenarları
• Hava alanları, tren istasyonları, metrolar
• Çeşitli araç-gereç satılan yerler
• Pastaneler, restoranlar, fırınlar, hastaneler, kütüphaneler, oteller vb. yerler
• Müzeler, tarihi eseler, sergiler, fuarlar
• Kamu kuruluşları

Drama Yöntemi Çocukların; hislerini, isteklerini, düşüncelerini, deneyimlerini, alışkanlıklarını, bilgilerini vb. sergileyerek, yaratıcılıklarını kullanarak, birbirleriyle etkileşime geçerek, paylaşarak, gözlemleyerek öğrenmelerine imkân sağlayan drama okul öncesi dönemde önemli bir yere sahiptir. Adıgüzel dramayı “içinde eylem olan, bir ya da birden çok insanın birbirleriyle, doğayla ya da başka nesnelerle etkileşerek yaşadıkları içsel ve dışsal devinimler ve onların yaşam durumlarını geniş ölçüde içeren etkinlikler” olarak tanımlamaktadır
Dramanın aşamaları
• Isınma-Hazırlık Aşaması: Birbirini tanıma, birbirine ısınma ve birbirini anlama gibi grup dinamiğinin oluşturulduğu aşamadır. Katılımcıların dikkatlerinin toplanması ve bedeni ısındırmaya yönelik etkinlikler bu aşamada yapılır. Kurallar diğer aşamalara göre daha belirgindir ve çalışmalar lider tarafından yönlendirilir.
• Canlandırma Aşaması: Bir konunun süreç içinde şekillenip ortaya çıktığı ve diğer bireylere sunulduğu bütünoluşum çalışmalarını ihtiva eden aşamadır. Paylaşım, tartışma ve değerlendirmeler bu aşamada ortayakonulan canlandırmalara, sonuçlarına ve katılımcılarda bıraktığı etkiye göre yapılır. Önceden belirlenen birbaşlangıç noktası vardır ve doğaçlama, rol oynama ve diğer teknikler bu aşamada yoğun bir şekilde kullanılır.
• Değerlendirme-Tartışma Aşaması: Sonuçların değerlendirildiği aşamadır. Gerek drama sürecinde yaşananlarla ilgili duygu ve düşüncelerin paylaşılması gerekse drama etkinliğiyle amaçlanan eğitsel kazanımlara ulaşılıp ulaşılmadığının belirlenmesiyle ilgili tartışmalar ve değerlendirmeler bu aşamada yapılır

Dramanın yararları
• Çocuğun kendini tanıma ve anlatma becerisini geliştirir.
• Çocuğun sosyal ilişkilerinin ve iletişim becerilerinin gelişimine katkı sağlar.
• Birlikte çalışmayı öğrenmeye yardımcı olur.
• Çocuğun çevresinde meydana gelen olaylara anlam vermesine bu sayede öğrenmesini kolaylaştırır
• Sorun çözme yeteneğini, yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirir.
• Zihnin kapasitesini genişletir

 Proje Yaklaşımı Proje herhangi bir konu ile ilgili olarak daha fazla bilgi edinmek için derinlemesine inceleme yapılması anlamına gelmektedir

Projenin çalışmalarının aşamaları
• Projeyi Planlama ve Başlama Aşaması: Bu aşama belirlenen konuyla ilgili çocukların düşüncelerini paylaştıkları ve araştırma yaptıkları aşamadır. Proje konu seçimi ile başlar. Konu, çocukların ilgisini çeken, merak ettikleri bir olay ya da durumla ilgili olabileceği gibi doğrudan öğretmen tarafından da belirlenebilir. Kavram ağı proje çalışmasıyla ilgili temel ve diğer kavramları ve proje süresince nelerin nasıl yapılacağını içerir.
• Uygulama Aşaması: Bu aşama çocukların çeşitli kaynaklardan bilgi topladıkları, konu hakkında gezi, gözlem, inceleme yaptıkları ve uzman kişilerle bir araya geldikleri alan çalışmalarını kapsar. Gezi bitiminde yaptıkları gözlemler ve ulaşmış oldukları verilerle ilgili birbirleriyle tartışıp fikir alış verişinde bulunabilir, hikâyeler oluşturabilir, drama veya pandomim yapabilirler.
• Sonuçlandırma Aşaması: Projenin tamamlandığı aşamadır. Çocuklar proje süresince öğrendikleri bilgileri birbirleriyle tartışırlar. Oluşturdukları ürünleri drama, oyun, resim gibi çeşitli etkinliklerle çevrelerindeki bireylere sunarlar. Burada amaç çocukların öğrendikleri bilgilerin derinliğini tespit etmektir.

Proje çalışmalarının yararları
• Çocuklar öğrenme sürecinde aktif olurlar.
• Çocuklar çevrelerinde meydana gelen olaylar arasında bağlantı kurarlar, bu olaylarla ilgili soruların cevaplarını araştırıp bulurlar, öğrenmeye ilişkin olumlu tutum geliştirirler.
• Çocuklara hayal güçlerini kullanma ve geliştirme imkânı sağlar
• Araştırma yapma isteği uyandırır.
• Çocuklara okuma, yazma ve sayma becerisini yetişkinler gibi kullanma becerisi geliştirme fırsatı verir.
• Çocuklar olaylar hakkında çoklu bakış açısı kazanırlar, iş birliği ve iletişim gibi sosyal becerileri geliştirirler.
• Çocuklar kendilerinin arkadaşlarıyla olan benzerlik ve farklılıklarını tanımlarlar, güçlü ve zayıf yönlerini keşfederler ve zayıf yönlerini geliştirime olanağı bulurlar.

Demonstrasyon (Gösteri) Yöntemi Gösteri olarak da adlandırılan demonstrasyon yöntemi, bir hareketin nasıl yapıldığını ya da bir işlemin nasıl kullanıldığını göstermek amacıyla düzenlenmiş bir sunudur. Bu yöntemde öğretmen, bir eylemin ya da işlemin nasıl yapıldığını veya bir nesnenin nasıl kullanıldığını, çocuklara göstermek suretiyle açıklar. Demonstrasyon bilim etkinliklerinde en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Özellikle fen ile ilgili bilimsel genellemelerin öğretilmesinde demonstrasyon yönteminden yararlanılmaktadır.
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE FEN VE DOĞA EĞİTİMİNDE DEĞERLENDİRME
Değerlendirme süreci basamakları aşağıda verilmiştir.
• Ön değerlendirme
• Etkinlik sırasında değerlendirme
• Sonuç değerlendirmesi
• Öğretmenin kendisini değerlendirmesi (öz değerlendirme) olarak dört şekilde yapılmaktadır.

ÜNİTE 11
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA SANAT ETKİNLİKLERİ-I
Sanat eğitimi Amacı sanatçı yetiştirmek olmayan sanat eğitimi yaratıcı bir süreç olarak çocuğu özgür düşünmeye ve özgür çalışmaya yöneltmeye çalışır. Sanat eğitimi, çağdaş toplumda yetişen fertlerin her alanda yaratıcı olmasını sağlayan etkinliklerdir.
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE SANAT EĞİTİMİ
Sanat eğitimini, bireyin duygu ve düşüncelerini çeşitli tekniklerde beceri kazanarak ifade edebilmesine ve bunları yaparken de belirli bir estetik beğeni düzeyine ulaşmasını amaçlayan bir eğitim süreci olarak tanımlayabiliriz. Sanat eğitimi genel eğitimin bir parçası olarak görülmesinin yanı sıra kendine özgü özel eğitimi, yöntemi ve teknikleri olan bir alandır. Çocuklar için sanat eğitimi düşünsel, bilişsel, duyuşsal ve bedensel etkinlikler içerisinde bulunarak kendilerini ifade etmelerine imkân tanıyan çok önemli bir derstir

Okul Öncesi Dönemde Sanat Etkinlikleri
• Okul öncesi eğitim programında sanat etkinliklerinin çocuğun yaratıcılığını ve hayal gücünü kullanarak problem çözmesine, eleştirel ve çözüm odaklı düşünmesine olanak tanıyan etkinlikler olduğu belirtilmiştir.
• Sanat etkinlikleri aynı zamanda çocukların kendilerini ifade ederek, iletişim becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Bunlara ek olarak sanat etkinlikleri çocuğun kendini, içinde bulunduğu kültürü ve diğer kültürleri daha iyi anlamasına olanak tanıyarak farklılıklara saygı duymasına da yardımcı olur.

Okul Öncesi Sanat Etkinliklerinin Temel İlkeleri
• Sanat etkinlikleri sırasında her çocuğun bilişsel, duyuşsal, sanatsal algı ve kavramlarının farklı gelişim düzeylerine sahip olacağı göz önünde tutularak etkinlikler düzenlemelidir.
• Sanat etkinlikleri öğrenci merkezli olacak şekilde uygulanmalıdır.
• Çocuğun algı, beceri ve yaratıcı özelliklerini yansıttığı sanat etkinlikleri katı kurallar içinde yaptırılmamalıdır
• Çocukların yaratıcı özelliklerini geliştirebilmek amacı ile artistik gelişim düzeylerine uygun ortam hazırlanmalı ve etkinliklerde resim çalışmalarının yanı sıra üç boyutlu etkinliklere de yer verilmelidir.
• Çocuğun yaratıcılığının gelişiminde olumsuz etkileri olduğu için kopya çalışmalara yer verilmemeli boyama kitaplarından kaçınılmalıdır Çalışmaları özgürce dilediği gibi yapmasına imkân verilmelidir.
• Çocuklar etkinlikler sırasında estetik duyarlılığı göz önünde bulundurmadan içlerinden geldiği gibi çalışırlar. Renkleri doğada olduğu gibi değil, kendi düşünceleri doğrultusunda kullanırlar. Güneşi yeşile, ağacı pembeye, köpeği mavi renge boyayabilir.
• Sanatsal etkinliklerle ilgili teorik bilgiler çocuğu sıkmadan, anlayabilecekleri seviyede oldukça kısa bir şekilde, günlük yaşantılarından örnekler vererek anlatılmalıdır.
• Çocukların çalışmaları birbirleri ile karşılaştırılmamalıdır. “Ali’nin çalışması daha güzel olmuş.”, “ Ayşe’nin resmi senin resminden daha renkli.” gibi çocuğun güvenini sarsacak kıyaslamalar yapılmamalıdır.
• Sanat etkinlikleri motivasyonu artırmak için sınıf içinde mutlaka sergilenmelidir.
• Sanat etkinliklerinde çocukların yeni araçları denemeleri, benzer olanları kullanmaları ve incelemeleri için uygun ortam hazırlanmalıdır.
• Etkinlikler düzenlenirken çocukların ilgi ve gereksinimlerinin yanı sıra çevrenin ve okulun olanakları da göz önünde bulundurulmalıdır.
• Eğitim sürecinde çocuğun bildiklerinden başlanmalı ve deneyerek öğrenmesine olanak tanınmalıdır.

OKUL ÖNCESİ SANAT UYGULAMALARINDA EĞİTİMCİNİN ROLÜ
• Sanat eğitimi uygulamaları oyun niteliğine sahip çalışmalar olduğu için çocuk, severek ve isteyerek çalışır.
• Önemli olan çocukta bu isteği yok etmemektir. Bu nedenle eğitimci uygulamaları belirlerken çocuğun gelişim özelliklerini, ilgi ve gereksinimlerini dikkate almalıdır, uygulamalarda çocuğa müdahale etmemeli, sadece ortamı ve malzemeleri hazırlamalı, etkinliği en ince detayına kadar planlamalıdır.
• Okul öncesi sanat etkinliklerinde eğitimcilerin, çocukların gelişim özelliklerini olumlu yönde etkileyen yeni denemeler ve keşfetmelerine olanak veren farklı etkinliklere yer vermeleri gerekmektedir
• Sanat eğitimi sürecinde her öğrencide kendini ifade etme eğilimi vardır. Bu nedenle sanat etkinliklerinde önemli olan öğrencinin kendini ifade etme eğilimini doğru yönlendirmek, yeteneklerine ve yeterliliklerine uygun ve bireysel farklılıklarını göz önünde bulunduran bir öğrenim süreci hazırlamaktır.
• Bunların yanı sıra etkinlik ortamının sağlanılmasında eğitimci son derece bilinçli ve duyarlı davranmalıdır.
• Etkinlikler sırasında çok kuralcı ve katı olmak yerine çocukların sanat çalışmalarında neyi ortaya koyacaklarını kendilerinin seçmelerine izin vermeleri çocuğun yaratıcılığının gelişmesinde olumlu etki yapacaktır



Öğrenme ortamında çocuk kendine örnek olarak eğitimciyi alır. Bu nedenle çocuklara model olma sürecinde eğitimci şunlara dikkat etmelidir:
• Sanat etkinliklerine çocuklarla birlikte katılmalı
• Çocuklarla birlikte araştırmalı
• Çocukların hareketlerini izlemeli ve benzer ya da biraz daha gelişmiş hareketler kullanmalı
• Çocukların beceri düzeyleri üzerinden etkinlik yapmaktan kaçınmalı
• Çocukların yardıma gereksinimleri olup olmadığını sormalı
• Yönlendirici bir soru sormalı veya başka bir yaklaşım önermeli
• Gerekli olduğunda, sürecin yalnızca bir bölümünü göstermeli
• Yapılan etkinliği sözel olarak ifade etmelidir

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUK RESİMLERİNİN GELİŞİM EVRELERİ VE ÖZELLİKLERİ
Çocukların yaptıkları resimlerin sözcüklerden daha güçlü bir ifade aracı olduğu keşfedilmesi 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır .ilk sınıflandırmaların en önemlilerinde biri Luquet tarafından yapılmıştır. Luquet’nin beş gelişim evresinden oluşan sınıflandırmasının önemi, kısmen birleştirici bir kuramı içermesinden, kısmen de Piaget’nin daha sonraki çalışmalarını etkilemesidir. Luquet, bu gözlemleri sonucu kızının çizimlerinin gelişim evrelerini dört aşamaya ayırmış, bu evrelerden ilkine “istemsiz çizim” veya “karalama evresi” adını vermiştir. Bu evrede yapılan çizimler sembolik bir kodlaması olmayan ve gerçek nesneleri temsil etmeyen bilinçsizce karalamalarıdır. Bu evreleri sırasıyla “Yorumlu Karalama”, “Başarısız Gerçeklik”, “Zihinsel Gerçeklik” ve son olarak “Görsel Gerçeklik” olarak isimlendirdiği gelişme evreleri takip etmektedir Bu dönemde çocuk resimlerinin sınıflandırma çabalarını gördüğümüz diğer bir isim ise Gustaf Britch’dir. Britsch çocuk resimlerine yönelik yaptığı sınıflandırmayı basitten karmaşığa doğru organik bir biçim de geliştirerek yaptığını belirtir. Arnheim de çocuk resimlerdeki gelişmenin algısal olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre çocuk resimleri gerçek bir yaratmadır Kellogg 1967-1970 yılları arasında farklı ülke ve farklı kültürlerden bir milyonun üzerinde çocuk resmini inceledikten sonra, çocukların çizgilerindeki özelliklere göre bir çizgisel gelişim sınıflandırması hazırladı Kellogg dört evreyi Karalama evresi, Şekil evresi, Tasarım evresi, Resimsel evre olarak açıklaır. Çocuk resimlerini sınıflandırma çabası içinde olan diğer araştırmacı ise Lowenfeld’tir.
Bu evreleri çocuğun doğal gelişimin bir parçası olarak gören Lowenfeld gelişim basamakları altı grup altında sınıflandırmıştır. Bunlar ;
1- Karalama evresi (2-4 yaş arası, kişisel ifadenin başlangıcı) :Çocuğun karalama döneminde gerçekleştirdiği çizgi çalışmalarında sınırlılık, mekân kavramı yoktur ve yüzeyin her tarafını gelişigüzel kaplar.
Bu nedenle, çocukların daha rahat hareket etmeleri ve daha özgür çalışabilmeleri için resim yaptıkları yüzey mümkün oldukça büyük boyutlu olması gerekmektedir.
Bu dönemde karalamalar üç ana kategoridetoplanmaya başlar. Bunlar:
Çocuklar yaklaşık olarak 1,5 yaşlarında ilk karalamaları yapmaya başlarlar .Karalama evresinin sonuna doğru çocuğun çizim ve boyama becerilerinde, belirgin bir gelişme görülür. Çocuk zihinsel gelişmesine paralel olarak, artık anlık ve rastgele değil, daha çok düşüncelerini dile getiren konuları çizme çabası içindedir Çizdiği şekillerin içlerini boyamaya başlar. İlk boyama deneyimleri kısa süreli ve denetimsizdir. Henüz renk kavramı yoktur

2- Şema öncesi evresi (4-7 yaş arası, ilk sembolik girişimler) :Şema öncesi evrede çocuklar, artık resimlerinde sadece çizgilerden oluşan biçimleri kullanmazlar ve etrafındaki olayları ve nesneleri sembollere dönüştürerek duygu ve düşüncelerini aktarmaya çalışırlar. Bu dönemde renk çocuk için önem kazanmaya başlar. Kendi ruh hâllerine uygun renkleri yoğun bir şekilde kullanırlar. Şema öncesi dönemde çocuklar gözlem yaparak resim çizmeye çalışır Şema öncesi döneme denk gelen 4-5 yaşlarındaki çocuk, artık insan figürü çizmeye başlar. Bu figürler dairelerin bir ya da birkaç çizgiyi birleştirmesinden oluşmuştur. Figürün vücudu, kolları, boyunu, parmakları ve ayakları gibi detayları henüz bu dönemde görülmez. Yedi yaşına doğru artık cinsiyet farklılıkları resimlerde görülmeye başlanır .

3-Şematik evre (7-9 yaş arası, sembolleştirme kavramının başlaması)
4-Ergenlik öncesi evre (9-11 yaş arası, resimde gerçekliğin ortaya çıkışı)
5-Mantık çağı (11-13 yaş arası, olayların sebeplerini sorgulama dönemi)
6-Ergenlik krizi (13 yaş ve sonrası, olaylara ilişkin karar verme dönemi)
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUK RESİMLERİNİN ÖZELLİKLERİ
• Düzleme özelliği: 5-7 yaş grubunda daha çok görülen düzleme özelliğinde, çocuklarda mekân kavramının oluşmaya başlaması sonucu resmini, yüzeye uydurma çabası içindedir. Nesneler görüldüğü gibi değil, çocuğa göre olması gerektiği biçimde resmedilir. Düz bir yüzey üzerinde nesneler ona göre düz olmalıdır.
• Tamamlama özelliği: Çocuklar resmini yaptıkları nesne ile ilgili bütün bildiği detayları resimlerine eklerler. Tamamlama özelliği gösteren çocuklar, hayal güçlerinin etkisi ile görmedikleri soyut şeyleri de zengin bir anlatımla resimlerler.
• Boy hiyerarşisi özelliği: Çocukların çevrelerindeki nesneleri, tanıdığı insanları resmederken kendilerince önemli ve önemsiz ayrımı yaptıkları ve bu ayrım doğrultusunda bir hiyerarşiye yer verdikleri görülmektedir. Bu hiyerarşide önemli görülenler büyük, önemsiz görülenler ise küçük olarak resmedilir
• Saydamlık özelliği: Özellikler 5-7 yaş arasında karşılaşılan bu özellikte yapılan resimlerde gerçekte gözümüzün göremediği tüm ayrıntılar şeffaf olarak gösterilir. Bir evi sanki dış duvarları yokmuş gibi içini gösterebilirler. Çocuklar tamamlama özelliğinde olduğu gibi, resimlerini kendi iç dünyaları açısından değerlendirip yorumlama çabasındadırlar.

Çocuk Tiplerine Göre Özellikler
Her çocuğun kişiliği ve karakteristik özellikleri birbirinden farklıdır. Bu durum, çocuğun resimlerine de yansır ve kişilik özelliklerine göre şu şekilde sınıflandırılırlar:
• Görücü : Görücü tipte olan çocukların görsel algılama güçleri yüksektir. Resimlerini kısa sürede bitirirler. Anlatımlarında konuları bütün olarak ele alırlar ve ayrıntısız olarak yaparlar. Görücü tipler konuyu başarılı bir şekilde boyarlar
• Yapıcı : Yapıcı tip çocukların resimlerinde ise görücü tiplerin tam tersine konuyu parçalar hâlinde algılayarak, detaylı ve bildikleri gibi resim resimler yaparlar. Çocukların genelinde ise hem yapıcı hem görücü tip özellikleri taşıyan karışık tip özelliği görülür. Resimlerde bütünden parçaya giden, bir ayrıntıcılık söz konusudur. Daha çok iki boyutlu çalışmalarda başarılıdırlar.
• Karışık tip :Karışık tipte olan çocuklar ise, hem gördüklerini hem de düşündüklerini inceleyerek ve yorumlayarak yansıtırlar. Cetvel, pergel gibi araçların yardımıyla planlı çizimler oluştururlar. İyi çizim yapmanın yanı sıra renkli çalışmalarda da başarılıdırlar .Bu sınıflandırmanın yanı sıra çocuklar kişilik ve karakteristik özellikler doğrultusunda görsel-dokunsal tipler ve alan bağımlı-alan bağımsız tipler olarak da ikiye ayrılırlar .Görsel dokunsal tiplerde görmeye ve dokunmaya dayalı bir algılama vardır. Çocuklar yalnızca görsel tip olabilecekleri gibi, sadece dokunsal tipte de olabilirler. Bunun yanı sıra, hem görsel hem de dokunsal tip de olabilirler. Dokunsal tipler ise dokunma duyularına bağlı bir algılama biçimi geliştirmişlerdir. Resimsel anlatımları oldukça özneldir ve duygusal nitelik taşımaktadır. Dokunsal tipler, bütüne ulaşmak için parçalardan hareket ederler. Hem görsel hem de dokunsal tipler ise, gözlemlerini dokunsal deneyimleri ile görselleştirirler
Alan bağımlı ve alan bağımsız tipler ise öğrencilerin psikolojik farklılıklarına göre belirlenmiştir. Alan bağımlı tipler daha çok çevreleri ile etkileşim içerisindedir ve çevrenin yönlendirmelerine ihtiyaç duyarlar. Alan bağımsız tipler ise gözlem gücü yüksektir. Çevrenin yönlendirmesine ihtiyaç duymazlar. Bireysel gözlem ,duyumsama ve algılama söz konusudur.
SANAT ETKİNLİKLERİ İÇİN ORTAM DÜZENLEME
Sanat etkinlikleri aydınlık ve suya yakın bir yerde, yoğun dolaşım alanlarından uzak olmalıdır. Boya, hamur, atık malzemeler ve sanat etkinliklerin gerçekleştirilmesi için çocukların fiziksel özelliklerine uygun masa ve sandalyelerle, malzemelerin konulacağı dolapların ortamda bulundurulması gerekmektedir

Sanat etkinliklerinde çocuklara kullandırılabilecek materyaller gruplaştırılarak aşağıda verilmiştir:
• Boyama materyalleri: Pastel boya, kuru boya, gazlı kalem, sulu boya, akrilik boya, tutkallı boya
• Kâğıt karton materyalleri: Beyaz kâğıt, renkli fon kartonları, rulo kraft kâğıtları
• Atık materyaller: Naylon poşetler, köpük (strafor) panolar, kumaş, cam, metal yüzeyler, düz taşlar, şişe kavanoz ve çeşitli büyüklükte karton kutular, kâğıt bardaklar, desenli duvar kâğıtları, kap kâğıtları, gazete dergi, ahşap boyama materyalleri, her türlü kolaj (kesme yapıştırma) malzemeleri, değişik renk ve desende kağıtlar, alüminyum folyo, kumaş parçaları, renklendirilmiş pamuklar, şampuan şişeleri, ipler, düğmeler, alçı kalıpları, maskeler, makarnalar, boncuklar
• Yoğurma materyalleri: Oyun hamurları, kil, yapıştırıcı olarak beyaz (plastik) tutkal
• Diğer materyaller: Makaslar, kâğıt peçete ve ruloları, pipetler, kürdan, ressamlara ait tablolar ve reprodüksiyonlar, kartpostallar, posterler, gezi fotoğrafları, müze broşürleri, çıkartmalar, resimli takvimler, çocukların yaptığı resimler, sergi panosu, sanat haberlerinin yer aldığı gazete ve dergiler, çocukların çektiği fotoğraflar, proje çalışmaları, koleksiyonlar, ülkeleri tanıtan resimler, çocuklar için önlük veya eski tişörtler, palet, tuval, baskı çalışmaları için; yaprak patates, çarşaflar, süngerden kalıplar, fırçalar, şövaleler vb. bulundurulabilir.

ÜNİTE 12
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA SANAT ETKİNLİKLERİ-II
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE SANAT EĞİTİMİ UYGULAMALARININ SEÇİMİ VE ÖZELLİKLERİ
Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından2013 yılında yayımlanan okul öncesi eğitim programı incelendiğinde, çocukların öğrenme gereksinimleri ve öğrenme stillerine uygun ortamlardan kendilerini farklı yollarla ve özgün bir biçimde ifade etmeleri için gerekli olan fırsatlar yaratılması gerektiği üzerinde durulduğu görülmektedir. Bu amaçla öğrenme sürecinde farklı materyaller, farklı yöntem ve tekniklerle çocukların bireysel farklılıkları desteklenmelidir. Programda yaratıcılık, ayrı bir alan olarak ele alınmamış, kazanım ve göstergelerde vurgulanmıştır Çocukların gerçekleştirdiği sanat etkinliklerinde, göz önünde tutulması gereken önemli noktalardan biri sonucun değil, sürecin ön planda olması gerektiğidir. Sanat uygulamalarının seçiminde yiyecek maddelerinin sanat materyali olarak kullanılmasından kaçınılmalıdır

Okul öncesi eğitim programı çerçevesinde eğitimcilerin, sanat etkinliklerinin seçiminde dikkat etmesi gerekenler şunlardır:
• Etkinlikler okul öncesi programın amaçları ve ilkelerine uygun yapılmalıdır.
• Eğitimci, çocuğun bilişsel, duyuşsal ve fiziksel gelişimini destekleyerek ilgi ve gereksinimlerini gidermelidir.
• Etkinlikler çocukların yapabilecekleri düzeyden fazla olmamalı, gelişimsel seviyeleri göz önünde tutulmalıdır.
• Etkinliklerin gerçekleştirileceği malzemeler sağlığa uygun olmalı, çocuğa zarar vermeyecek malzemeler seçilmelidir.
• Etkinliklerde bireysel çalışmalara ve grup çalışmalarına yer verilmelidir.
• Etkinliklerin seçiminde, çocukların ailelerinin maddi durumunun yanı sıra çevrenin özellikleri göz önünde tutulmalıdır.
• Etkinliklerde oyun niteliğine sahip çalışmalara yer verilmelidir.
• Etkinlikler çocukların, hayal güçlerini, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini ve iletişim kurma davranışlarını geliştirmesine fırsat vermelidir.
• Etkinliklerde kullanılacak teknikler amaç ve kazanımlara göre belirlenmelidir.
• Çocukların etkinliklerde kullanacağı araç ve gereçler yeterli miktarda bulundurulmalı, yıpranan araç gereçler değiştirilmelidir

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE YAPILAN YARATICI SANAT ETKİNLİKLERİ
Okul öncesi eğitim programının genel amacı, çocukların topluma sağlıklı ve verimli bir şekilde uyum sağlamalarına yardım etmektir . Yaratıcılığın birçok tanımı yapılmıştır.
Dredahl’a göre kişinin daha önceden bilmediği, yeni ürünler, fikirler, birleşimler meydana getirme kapasitesi iken;
Mednick’e göre yaratıcılık, birbirleriyle bağdaştırılabilir öğelerden, ya belirli bir gereklilik doğrultusunda ya da bir yarar sağlamak için yeni bileşimler oluşturmaktır. Yaratıcılık her bireyin sahip olduğu, geliştirilebilir veya engellenebilir bir özelliktir
Çocukların yaratıcılıklarını geliştirebilmek için eğitimciler etkinliklerde şu noktalara dikkat etmelidir;
• Eğitimci çocuklara yaratıcılıklarını geliştirecek ortamı sağlamalı ve onların yaratıcılığını daha verimli bir şekilde kullanmalarında doğru yöntem ve teknikleri uygulamalıdır.
• Sanat etkinlikleri sırasında çocuğu cesaretlendirerek, onun merakını pekiştirmelidir.
• Sanat etkinliklerinin seçiminde çocukların algılarını zenginleştirebilecek gözlem ve hafıza eğitimine önem verilmelidir.
• Etkinliklerde çocukların düşüncelerini belli bir noktada yoğunlaştırıp, derinlemesine düşünmelerine fırsat verilmelidir.
• Çocuğun etkinlikler sırasında yaptığı çalışmalar sınıf içerisinde sergilenmelidir.
• Sanat etkinliklerinde sürekli aynı çalışmalar yaptırılmamalı, farklı malzeme ve tekniklerle yeni biçimler arayıp bulmalarına ve bunları yorumlamalarına imkân sağlanmalıdır.
• Etkinlikler sırasında çocukların duyuları ve duyguları uyarılmalıdır.
• Etkinliklerde çocuğa özgür düşünme olanağı verilmelidir.
• Çocuklarla, tasarlanan yaratıcı sanat etkinlikleri hakkında konuşulmalı, onların kavramları öğrenmelerine ve bu kavramları sözel olarak ifade etmelerine olanak sağlanmalıdır.
Okul öncesi dönemde sanat etkinliklerini dört temel başlık altında toplayabiliriz bu uygulama grupları şunlardır; Boya çalışmaları, kâğıt çalışmaları, yoğurma çalışmaları ve artık malzeme çalışmaları.
• Boya Çalışmaları: Kuru boya, pastel boya, sulu boya, mum boya, parmak boyası, gazlı kalemler, guaj boya, toz boya, şeker boyası gibi boya çeşitlerinin kullanılarak yapılan çalışmalardır. Çocuklar 4-5 yaşına kadar renkleri hiçbir ayırım yapmadan kullanır. Bu dönemde renge pek önem vermez. Boyama çalışmaları onun için sadece üç ana renk olan kırmızı, sarı ve mavinin kullanıldığı çalışmalardır. Çocuk ancak beş yaşından sonra ara renkler olan turuncu, yeşil, moru ve nötr olan siyah ve beyazı kullanmak ister. Boyama etkinliklerinde el, parmak, ip, patates, yaprak, fırça, rulo, şablon, naylon baskısı yaptırılabilir
• Kâğıt Malzeme Çalışmaları :Renkli kartonlar, eski dergiler, gazeteler, mukavva, zımpara kâğıtları, elişi kâğıtları, alüminyum folyolar, grapon kâğıtları gibi birçok çeşitli kâğıtlar kullanılarak yapılan çalışmalardır .Kâğıt malzeme etkinlikleri, kesme, buruşturma, katlama, yırtma ve yapıştırma gibi değişik tekniklerde gerçekleştirilebilir. Bu etkinlikler, çocukların karar verme, seçim yapma, akıl yürütme ve iletişim gibi becerilerini geliştirebilmesinde önemli bir yer tutar
• Yoğurma Çalışmaları : Kil, oyun hamurları, kâğıt hamuru, seramik hamuru gibi yoğurma maddeleri ile yapılan etkinliklerdir El ve parmak kaslarının gelişimine olumlu katkıları vardır. Çocuklara yoğurma maddeleri elma büyüklüğünde parçalar hâlinde verilmelidir. Yoğurma maddelerinin kıvamı; ele yapışmayacak şekilde olmalıdır.
• Artık Malzeme Çalışmaları Kutular, plastik şişeler, kumaş parçaları, pipetler, kavanozlar, CD’ler makaralar, boncuklar, iplikler, plastik tabak ve bardaklar, tahta parçaları, pamuklar, şişe kapakları, yumurta kartonları gibi birçok malzeme kullanılarak yapılan çalışmalardır. Toplanan artık malzemeler gözden geçilmeli, ayrı ayrı kutulara tasnif edilmeli çocukların istedikleri zaman görüp erişebilecekleri, dolaplara yerleştirilmesi çok önemlidir. Artık malzemelerle kuklalar, maskeler, oyuncaklar gibi üç boyutlu çalışmaların yanı sıra kolaj gibi iki boyutlu çalışmalar da yaptırılabilir.

OKUL ÖNCESİNDE MÜZE EĞİTİMİ
Eğitim sürecinde yaşantının ve özellikle anlamlı yaşantılar geçirmenin önemini, ifade eden eğitimcilerin başında John Dewey gelmektedir. Geçmişte kaybedilmiş olan önemli kültür parçalarının olduğu yer olan müzeler, şimdilerde artık eğitimde temel ve otantik bir alan olarak kabul edilmektedir .Okul öncesi dönemde çocuklar için, yeni bir yere gitmek, yeni insanlarla tanışmak, bilgi toplamada yeni yaklaşımları denemek ve gerçek şeylerle karşılaşmak çok güdüleyici ve uyarıcı olabilir ve okulda edindikleri bilgileri bir bakış açısına yerleştirebilirler .
Eğitimciler müze gezilerinde dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:
• Gezi için velilerden izin alınmalıdır.
• Gezi öncesi çalışmanın amaç ve kazanımı belirlenmelidir.
• Ulaşımın nasıl sağlanacağı belirlenmelidir.
• Müzenin gezilecek bölümleri planlanır.
• Gezi öncesinde çocuklara müze ve müzede uyulması gereken kurallar hakkında bilgi verilmelidir

OKUL ÖNCESİ SANAT EĞİTİMİNDE DİSİPLİNLER ARASI ÇALIŞMALARIN ÖNEMİ
• Disiplinler arası öğretim, geleneksel konu alanlarının belirli kavramlar etrafında anlamlı bir biçimde bir araya getirilerek sunulması olarak tanımlanabilir. Disiplinler arası öğrenme; iki veya daha fazla alanın, her bir alandaki öğrenmenin gelişimini sağlamak amacı ile bağlantılarla birleştirilmesidir. Disiplinler arası öğrenme programı öğretmenlere, öğrenciler için motive edici öğrenme deneyimleri oluşturma ve programını uygulamada yeni seçenekler bulma olanakları sağlar. Disiplinler arası öğrenme kavramı, her alanın kendi bütünlüğünü ve kendine özgülüğünü kabul ederek alanlar arasındaki ilginin farkındalığını geliştirir.
• Türk Millî Eğitiminin genel amaçları incelendiğinde bireylerin beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip; insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren ve topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek olduğu görülmektedir

Eğitimcilerin sanat etkinliklerini disiplinler arası yaklaşıma göre düzenlerken burada dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:
• Disiplinler arası yaklaşımın ilkeleri gereği konular çok dar veya çok geniş kapsamlı olacak şekilde belirlenmemeli, yaşamla ilgili olmalı ve güncel olaylar arasından seçilmelidir.
• Disiplinler arası yaklaşımla yapılan etkinlikler için hazırlanacak ders planlamaları, konuların değişen durumlara göre sınırlarının yeniden belirlenmesi gerekliliğinden dolayı esnek olmalıdır.
• Disiplinlerin birleştirilmesi ile bilgiler diğer alanlarla ilişkilendirilmelidir.
• Okul öncesi dönemde çocuklara anlatılacak konular farklı disiplinlerle bağlantılı bir şekilde hazırlanmalıdır.
• Belirlenen temaların öğrencilerin ilgisini çekecek nitelikte olmasına ve farklı açılımlar yapılmasına fırsat verecek esnekliği taşımasına ayrıca özen gösterilmelidir.
• Sanat eğitiminde farklı disiplinlere ait görseller teknolojik materyallerle (bilgisayar, video, tepegöz, slayt makinesi vb.) sunulmalıdır.

Disiplinler arası Yaklaşımın Çocukların Gelişimine Katkıları
Disiplinler arası yaklaşım, çocukların gerçek yaşamla bağlantı kurarak, öğrenmeyi daha anlamlı hale getirerek öğrencilere olumlu yönde bir katkı sunmaktadır .

Disiplinler arası yaklaşımın çocuklar üzerindeki olumlu etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
• Genel kavramların günlük hayatla ilişkilendirilmesi sonucu bilgide kalıcılık artmaktadır.
• Konulara daha geniş bir açıyla bakmalarını sağlamaktadır
• Karar almalarında bir sonuca varmalarında yardımcı olmaktadır.
• Sanat eğitiminin en önemli amaçları içinde olan yaratıcı düşünme ve eleştirel bakış açısını kazanmalarına yol açmaktadır.
• Motivasyonu artırarak sanat etkinliklerini çocuklar için daha zevkli bir hale getirmektedir.
• Değer yargılarının gelişmesine ve küresel bağlantıların daha iyi anlaşılmasına yol açmaktadır.
• Merak ettiği konuyu sorgulayarak edindiği farklı bilgileri bütünleyebilme becerilerinin gelişmesine yardımcı olur.
• İlgili bilgi geçişlerinin sağlanması çocukların belirli bir konuyu daha iyi kavrayabilmelerine neden olur.
• Çocukları içinde bulunduğu dönem özelliğine göre ihtiyacı olan bilgilerle ve deneyimlerle donatarak daha iyi yetişmelerine yardımcı olur.
• Çeşitli disiplinlerin bilgi ve becerilerini sentezlemeyi ve analiz etmeyi gerekli kıldığından çocukların üst düzey düşünme becerilerine de katkıda bulunmaktadır

OKUL ÖNCESİ SANAT EĞİTİMİNDE DEĞERLENDİRME
Eğitimin bütün alanlarında öğrencinin hedeflenen bilgi ve beceriyi ne ölçüde kazandığını anlamak, uygulanan eğitim programlarının başarısını belirleyebilmek için ölçme ve değerlendirme gereklidir. Çocuğu tanımaya yönelik olarak kullanılan birçok araç vardır. Ancak bunlar içerisinde okul öncesinde sanat etkinliklerinde sanatsal gelişimin değerlendirilmesinde kullanılan en yaygın araçlar gözlemler, portfolyolar, görüşmeler, durum çalışması gibi çocukların bireysel özelliklerini dikkate alan veri toplama yöntemleri kullanılır. Bu yöntemler, çocukta bir takım sanatsal ölçütler doğrultusunda gözlemlenmesi beklenilen davranış değişiklerini belirlemeye yardımcı olur. Bu ölçütler keşfetme, bireysel ve grup çalışma kapasitesi, araştırma, algılama ve sezgi, iletişim becerisi, becerilerini kullanma, yaratıcılık, analiz, sentez ve eleştiridir.
Burada eğitimcilerin dikkat etmesi gereken nokta ise, öğretim sürecinde çocuğu tanımaya yönelik değerlendirme amaçlı araçların seçiminde öğretimin amacı ve durumuna en uygun olanının kullanılmasıdır
Gözlem Çocuklar etkinlikler sırasında çalışırken, onların gelişimi ile ilgili eğitimcinin karar vermesini sağlayan bir değerlendirme türüdür. Sürece dayalı değerlendirmede, çocuğun çalışma sürecinde gözlemlenerek gereken önerilerin yapılması yer alır.
Süreç değerlendirmesi, çalışmanın ortaya çıkışı aşamasında, eğitimcinin karar vermesini kolaylaştırma amacıyla yapılan gözlemler dizisidir
En yaygın kullanılan gözlem türü katılımcı gözlem türüdür .

Sanat etkinliklerinde eğitimcinin, gözlemle ilgili dikkat etmesi gereken noktalar aşağıda verilmiştir.
• Gözlem sırasında bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.
• Her öğrenci için birden fazla gözlem yapılmalıdır.
• Çocuklar farklı günlerde ve değişik durumlarda gözlemlenmelidir.
• Gözlem yaparken çocukların farklı özellik, beceri ve davranışları olduğu göz önünde tutulmalıdır.
• Gözlem anı kaydedilmelidir.
• Kesinlikle çocukların davranışları ve etkinliklerine ilişkin eleştirel ve düzeltici yaklaşımlar sergilememelidir.
• Gözlem sırasında ayrıntılara dikkat etmeli, sıra dışı davranışları belirlemeli ve özgün tavırları fark etmelidir.
• Değerlendirme süreci, sadece çocuğun bireysel gelişimi olarak algılanmamalı, öğretim ortamının özellikleri ve öğretim sürecindeki diğer paydaşlarıyla birlikte bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Süreç Ürün Dosyaları, Portfolyolar: Ürün dosyaları ya da portfolyolar, çocukların performanslarına dayanan değerlendirme araçlarından biridir. Çocukların etkinliklerde gerçekleştirdikleri çaba, ilerleme ve başarılarını sergileyen çalışmalarından oluşan bir koleksiyonudur. Portfolyo ya da süreç dosyaları öğretmene öğrenciyi daha iyi tanıma ve iletişim kurma olanağı verir, öğrencilerin objektif ve çok yönlü olarak değerlendirilmesini sağlar, öğrencilerin gelişimlerinin kayıt altında tutulmasını sağlar ve öğrencilerin kendi gelişimlerini gözlemlemesine olanak tanır. Süreç ürün dosyasına çocukların etkinliklerde yaptıkları çalışmaların yanı sıra sürecin fotoğrafları, ses kayıtları, video görüntüleri, ailelere ait bilgi formları , eğitimcilerin çocuklara ait gözlem ve görüşmelerinden ortaya çıkan bilgiler de konulmalıdır. Portfolyoda yer alabilecek belgelerden biri de, çocuğun var olan davranışının derecesini ya da kalitesini belirlemek için kullanılan dereceli ölçeklerdir . Dereceli ölçekte rakamlar ya da davranışı belirlemek için karakterler (örneğin; asla, nadiren, gibi) kullanılır.
Görüşmeler :Görüşme ikili ya da grup görüşmesi şeklinde olabilir. Görüşme türleri yapılandırılmamış, yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış olarak 3 grupta toplanabilir. Yapılandırılmamış görüşmede, sözel iletişimin kendiliğinden sürdürüldüğü görüşme türüdür. Eğitimci görüşme esnasında öğrenciden aldığı dönütlere göre iletişimi sürdürür. Yapılandırılmış görüşme ise daha önceden görüşme içeriğinin belirlenmiş bir amaç doğrultusunda hazırlanmış sorular doğrultusunda, her öğrenci ile aynı görüşmenin gerçekleştirildiği bir görüşme türüdür. Yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinde ise yapılandırılmış görüşme gibi belirlenen sorular kapsamında görüşmeler yapılır. Fakat yapılandırılmış görüşmeden farklı olarak görüşmenin içeriğine bağlı olarak sorular ve etkileşim değişkenlik gösterebilir.
Durum Çalışması :Durum çalışması, bir öğrenciyi, bir ortamı sınırlı sayıda değişkenlere bağlı kalarak incelemek, belirli kuralları takip etmek yerine, tek bir durum ya da olayın ayrıntılı olarak incelenmesini içeren bir değerlendirme yöntemidir.




ÜNİTE 13
ALAN GEZİLERİ -I
Deneyimlerle kavramların oluşumu arasındaki ilişkilerden yararlanarak, kazanımlara ulaştıracak öğrenme yaşantılarının seçiminde öğreticilere yardımcı olmak amacıyla Edgar Dale tarafından geliştirilen “yaşantı konisi” temelde öğretim ne kadar somutlaştırılırsa öğrenme o kadar kalıcı olur savına dayanmaktadır. Yaparak yaşayarak öğrenmeye ışık tutan Dale’in “yaşantı (öğrenme) konisi” etkili öğrenme yöntemleri üzerine kurulu bir modeldir.
Yaşantı konisinin dayandığı temel ilkeler şöyle sıralanabilir.
• Öğrenme işlemine katılan duyu organlarımızın sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi öğrenir ve o kadar geç unuturuz.
• En iyi öğrendiğimiz şeyler, kendi kendimize (yaparak yaşayarak) öğrendiğimiz şeylerdir.
• Öğrendiğimiz şeylerin çoğunu gözlerimizin yardımıyla öğreniriz.
• En iyi öğretim, somuttan soyuta ve basitten karmaşığa doğru gidenidir.
• Sergiler, geziler, dramatize etkinlikler ve doğrudan deneyimler etkin öğrenmeyi sağlayacak öğretim yöntem ve teknikleri arasında ilk akla gelenlerdir

GOZLEM : Gözlem, bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi olarak ifade edilebilir.
Bir başka ifadeyle gözlem; bir olayı, bir gerçeği veya varlığı daha iyi anlamak için o varlığın veya gerçeğin farklı belirtilerini ve şartlarını izlemektir.
Eğitimsel gözlem ise, belli eğitsel sonuçları gerçekleştirmek için herhangi bir olay ya da varlığı önceden hazırlanmış olan bir plan çerçevesinde incelemek, olarak tanımlanıp gözlem için organize edilen geziyi de gözlem gezisi olarak tanımlanmaktadır . En çok kabul gören temel sınıflamalardan birisi gözlemi "tabiî gözlem", "kontrollü gözlem" olarak iki tür olarak sınıflandırıldığı yaklaşımdır. Tabii gözlemde, bir olay nesne veya varlık, kendi ortamında oluşu esnasında incelenir. Kontrollü gözlemde ise gözlemcinin müdahalesi söz konusu olup, buna "deney" de denir
Gözlem tekniğinde dikkat edilmesi gereken hususlar şöyle sıralanabilir.
• Gözlem konusu olan varlık ya da olay kendi koşullarında olmalıdır.
• Gözlem önceden belirlenmiş kazanımlara erişmek için bir plan dâhilinde yapılmalıdır.
• Etkinlik iyi planlanmalı, etkinliğe ön hazırlık yapılmalı ve etkinlik için gerekli izinler alınmalıdır. Etkinliğin süreci ve uyulacak kurallar önceden belirlenmeli ve bildirilmelidir.
• Öğrencilerin neyi gözleyeceği ve neye dikkat edeceği bilinmelidir.
• Gözlem etkinliğinin sonuçları tüm öğrencilerin katılımıyla değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme sınıfa gelmeden önce gözlemin yapıldığı ortamda yapılmalıdır.

ALAN GEZİLERİ :Geziler, okul öncesi dönem çocuklarının doğrudan bilgi edinmelerine, gözlem ve araştırma yapmalarına, çevrelerini tanımalarına ve çevrelerine ilişkin yeni bilgiler edinmelerine olanaklar sağlamaktadır .Alan gezileri, her çocukta var olan araştırma eğilimini ortaya çıkarır. Alan gezileri ile varlık, olay ve olguların planlı ve amaçlı olarak gözlemlenmesi ve incelenmesi mümkün olmaktadır. Bu nedenle eğitsel alan gezileri aslında organize gözlem faaliyetleridir. Çünkü çoğu kez öğrenciler, fabrika, müze, kütüphane, dağ, orman, göl gibi mekânlara götürülerek doğrudan gözlem yapmalarına imkân tanınır Açık alanda yapılan gezi çalışmaları çocuklara alan, mekân, uzaklık-yakınlık ve zaman hakkında fırsatlar sunar. Geziler esnasında çocuklar arasındaki iletişim ve sosyal beceriler artar ve fiziksel gelişim desteklenir.
Çocukların ilgisini çekecek, yöresel, kültürel, mesleki ve güncel önem taşıyan her mekân çocuk için doğal öğrenme alanıdır. Bu alanlar; içinde bulunulan yörenin tarihi bir binası, müzesi, bir ressamın sanat atölyesi, matbaa, fabrika, hayvanat bahçesi, çiftlik, postane, alışveriş merkezi, eczane, fırın, havaalanı, tren istasyonu ,banka, manav, tarla, spor salonları, müzeler, fırınlar, deniz kenarı vb. olabilir

ALAN GEZİSİ TASARLAMA
Alan gezisi tasarlama aşamaları: gezi öncesi, gezi ve gezi sonrası şeklinde sıralanabilir.
Gezi Oncesi Gezi öncesi aşaması iki önemli bölüm içermektedir. Bunlar yönetsel prosedürleri tamamlama ve öğrencileri bilgilendirme olarak iki bölümde ele alınabilir.
Yönetsel kısım, okul gezisi için gerekli hizmetlerin sağlanması ve ilgilileri bilgilendirmek amacıyla bir dizi adımı içerir Bu adımlar;
• Gerekli idari izni alma,
• Gezinin başlayacağı ve biteceği yerden ulaşım hizmetlerinin organize edilmesi,
• Gezinin düzenleneceği yer ile iletişime geçip gezi saatlerini ve aktiviteleri organize etme,
• Geziye katılacak olan öğrencilerin ailelerinden/velilerinden yazılı izin belgesi alma gibi aşamaları kapsar
Gezi :Alan gezisi öğrencilere kısa bir serbest zamanın verilmesi ile başlayabilir. Bu serbest zaman öğrencilerin gezinin düzenlendiği alanı kendi başlarına keşfetmesi için ve dikkatlerini çekmek için kullanılabilir
Gezi faaliyeti sırasında geziye ilişkin çekilen fotoğraflar, toplanan broşürler, yapılan resimler ve materyaller mümkünse alınan çeşitli objeler daha sonra alan gezisini değerlendirmek için birer ölçüt olarak kullanılabilir
Gezi Sonrası : Etkili bir okul gezisinin üçüncü ve son aşaması gezi sonrası aşamadır. Gezi sonrasında öğrenciler gezi süresince edindikleri deneyimleri paylaşma ve tartışma konusunda cesaretlendirilmelidir. Gezi sırasında gerçekleştirilmiş olan öğrenme görevleri paylaşılmalı ve tartışılmalıdır.

ALAN GEZİLERİNİN YARARLARI
• Çocuklar gezilerde gözlem yapma, merak duygularını giderme fırsatı bulurlar.
• Teoriyle pratiği bütünleştirerek öğrenmeyi somutlaştırır.
• Okul ve çevre arasında etkileşim kurulmasına olanak sağlar. Ayrıca öğretmenlere aile katılım desteği almalarına fırsatı verdiği için velilerle iletişim sağlama ve onları eğitime birebir katma imkânı verir
• Geziler, çocukların sorumluluk alma, girişimcilik, liderlik, grup çalışmalarında aktif rol alma gibi yeteneklerini geliştirerek sınıf ortamında pasif olan çocukları gezi sırasında aktif hâle getirebilir.
• Çocuğun çevresi ile iyi iletişim kurması, arkadaşları ile iş birliği yapması, grupla beraber çalışma, sorumluluğunu yerine getirme ve yaratıcılığın gelişmesi içinde bu tür geziler önemli fırsattır
• Çocukların doğrudan gözleyerek ve yaşayarak, somut öğrenme yaşantılarına olanak sağlar.
• Çocuklar çevrelerini daha iyi gezme, gözlemleme ve öğrenme fırsatı bulurlar.
• Duyuların gelişimine yönelik fırsatlar sunar. İçinde çeşitli öğretim metotlarını barındırması, birçok duyu organının devreye sokulmasını sağlar. Böylece daha sağlam ve kalıcı öğrenmeler oluşur.
• Geziler çocukların yaparak yaşayarak öğrenmelerini sağlar.
• Çocuklara bizzat olayları ve olguları gözlemleme imkânı sağlar ve birebir yaşantılar kazandırır. Böylece çocuklar yaparak yaşayarak öğrenme fırsatı kazanırlar.
• Çocukların çevreye karşı ilgilerini artırır. Örneğin doğaya veya hayvanat bahçesine yapılan bir gezi çocukların doğaya karşı daha ilgili ve duyarlı olmalarını sağlayarak çevrelerine karşı daha bilinçli ve olumlu duygular geliştirmelerine olanak tanır
• Çocukların güdülenmelerini sağlayarak, sıkılmalarını önler. Öğrenmeyi zevkli hâle getirir.
• Çocuklar planlı gezi çalışmalarından hoşlanırlar. Böylece kendilerinde var olan fazla enerjiyi doğru bir kanal yoluyla kullanmalarını sağlar.
• Genellikle gruplar hâlinde yapılan inceleme gezileri çocukların grupla uyum içinde davranmalarına ve arkadaşlarıyla iş birliği yapabilmelerine olanak tanır. İş birliği yapmayı öğrenen çocuklar, başkalarının fikirlerine saygılı olmayı, hoşgörülü olmayı, tartışmayı öğrenecek yani demokratik yaşama alışkanlığını kazanmış olacaklardır.
• Çocuklar karşılaştıkları farklı ortamlarda nasıl davranmaları gerektiğini gerçek ortamında yaşayarak öğrenirler. Örneğin hastaneye düzenlenen bir gezide çocuklar sessiz olunması gerektiğini öğrenebileceklerdir.
• Çocukların erken yaşta kültürel ve sosyal faaliyetler içerisinde bulunması yetişkinlikte de bu tür etkinliklere karşı duyarlılık kazandırır. Örneğin erken yaşta müzelere yapılan geziler çocukların müze ve müzecilik konusunda yetişkinlikte de farkındalık ve bilinç düzeylerinin artmasını sağlar

ALAN GEZİLERİNİN SINIRLI YONLERİ
• Yasal sorumluluğu oldukça fazladır. Gezi yapılacak yerler için ilgili makamlardan izin alınması gerekebilir.
• Öğretmene büyük sorumluluk yükler.
• İyi bir planlama yapılmadığında başarı sağlanamaz.
• Planlanması ve uygulanması oldukça zaman alıcı bir tekniktir.
• Gerekli önlemler alınmadığında istenmeyen kazalar ve üzücü olaylar yaşanabilir.
• Kalabalık yerlere yapılan gezilerde karmaşa çıkabilir.
• Oldukça pahalıya mal olabilir.
• Tüm planlamalara rağmen önceden öngörülemeyen gerekçelerle amacına ulaşmayabilir.
• Çocuklara eşlik edecek eğitimci dışında kişi ya da kişilere ihtiyaç duyulur.

ÜNİTE 14
ALAN GEZİLERİ –II
ALAN GEZİSİ UYGULAMALARI
Bir alan gezisi; genellikle onceden planlama, gezinin uygulanması ve geziden sonra değerlendirme evrelerinden oluşur. Her uc evrede de, dikkatle izlenmesi gereken kurallar vardır.

Planlama Alan gezisi etkinliği, cocuklarla beraber planlanmalı ve gezide neler gorebilecekleri, neler gormeyi bekledikleri hakkında konuşulmalıdır
Bunun yanı sıra onceden mutlaka ayrıntılı bir gezi planı hazırlanmalı,
• Gezi yeri • Gezi tarihi • Gezi süresi • Gezinin amacı• Gezi esnasında nelerin gözleneceği
• Katılacak çocuk sayısı • Gezilecek yere nereden ve nasıl gidileceği gibi durumlar açıkça belirtilmeli
Okul oncesi cocuklarıyla yapılacak ilk gezilerin cocukların yakın cevresinden olmasına dikkat edilmelidir
Uygulama:Oğretmen, geziye gelen cocukların ismini listeye mutlaka işaretlemeli ve sayısını not etmelidir.
Ayrıca izin belgeleri, katılımcı listeleri, zaman kullanım cizelgesi, iletişim bilgileri dosyası gibi belgelerin
kontrolu ve duzenlenmesi yapılmalıdır

değerlendirme :Her tur oğretim etkinliği gibi alan gezilerinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Başlangıcta eğitsel amaclar icin planlanan gezi faaliyeti sona erdiğinde gezi sureci bir değerlendirmeye tabi
tutulmalıdır. Bu surecte gezi planı, gezi esnasında tutulan notlar, fotoğraflar, oğrenci goruşleri, kişisel
izlenimler ve geziye katılan diğer yetişkinlerin goruşleri değerlendirme amacıyla kullanılabilir. Bu bağlamda
gezinin amacları, eğitsel katkıları, gezi sureci, yapılan etkinlikleri, oğrenci davranışları, oğretmen aktiviteleri,
oğretmen liderliği, gezi urunleri ve yonetsel unsurlar gibi gezi surecine dahil olan tum bileşenler bir
inceleme ve sorgulamaya tabi tutulmalıdır.

ALAN GEZİLERİNE İLİŞKİN YASAL TEMELLER
• Gezi planı (Eksiksiz olarak doldurulacak, geziye katılacak öğrenci sayısına göre yönetici ve oğretmenler tarafından imzalanıp okul mudurluğunce tasdik edilecektir. Gezilerde 40 oğrenciye kadar bir yonetici ve enfazla iki sorumlu oğretmen gorevlendirilir. Sosyal Etkinlikler Yonetmeliği Mad.
• Geziye Katılacaklara Ait Onaylı İsim Listesi(Gezi Planı ekinde yer alacak, yonetici, oğretmen, oğrenci ve varsa veliler yazılacak
• Okul Gezileri Çerçeve Sözleşmesi (İl içi ve il dışı gezilerde oğrencilerin Kaza sigortası işlemleri, geziye gidilecek aracların secilmesi ve diğer konularda Okul Gezileri Cerceve Sozleşmesinde belirtilen hükümlere uyulur. Ozellikle sozleşmenin 14. maddesindeki eklerin-surucu belgesi, arac ruhsatı, mesleki yeterlik belgesi, yuklenicinin faal seyahat firması olduğunu gosterir belge, il ici geziler ile 100 km.’ye kadar il dışı geziler için kullanılacak araclara ilişkin “ ‘y’ Yetki Belgesi”,100 km.’yi aşan il dışı gezilerde kullanılacak araclara ilişkin “‘D2’ Yetki Belgesi vb.-eksiksiz olmasına ozen gosterilecektir.)
• Taşıma Sözleşmesi (Ticaret ve Turizm Oğretimi Genel Mudurluğunun 21/05/2007 tarih ve 209/2378 sayılı,2007/46 No.lu Genelgesinin ucuncu maddesindeki hukumler eksiksiz olarak yerine getirilecekti
• Araç Uygunluk Tespit Belgesi
• Öğrencilere ait veli izin belgesi
• 100 kilometreyi aşan eğitim gezilerinde kullanılacak otobusler, altı (6) yaşından buyuk olmayacaktır.
• 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 49 ve Yonetmeliğinin 98’inci maddesinde; “Ticari amacla yolcu taşımacılığı yapan ve taşıma kapasitesi şoforu dahil dokuz kişiyi gecen aracların şoforlerinin 24 saatlikherhangi bir surec icinde; toplam olarak dokuz (9) saatten ve devamlı olarak dort bucuk (4,5) saatten fazlaarac surmeleri yasaktır.” denilmekte olup, gidilecek yerin uzaklığı goz onunde bulundurularak, aracta yeterli şofor bulundurulması sağlanacaktır.
• 1-3’uncu sınıf oğrencileri, taşıma mesafesine bakılmaksızın il sınırları icerisindeki gezilerle,günübirlik yapılan il dışı gezilere katılabilirler.
• Gezi ile ilgili başlangıc ve bitiş tutanağı duzenlenecektir
• Alan gezileri icin temel yasal dayanağı “Milli Eğitim Bakanlığı İlkoğretim ve Orta Oğretim Kurumları SosyalEtkinlikler Yonetmeliği “oluşturmaktadır.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 9 misafir