AÖF İlk Yardım Ders Notu

Cevapla
ahmet gnc
Mesajlar: 457
Kayıt: 01 Ara 2017 13:30
İletişim:

01 Ara 2017 20:56

ÜNİTE 1 İLK YARDIM OZET

toplumdaki her bireye ilk yardım bilgi ve becerilerinin öğretilmesi, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanarak, 22 Mayıs 2002 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla yürürlüğe girmiştir.

İlk Yardımın Tanımı

Herhangi bir kaza ya da yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda sağlık görevlilerinin tıbbi yardımı sağlanıncaya kadar hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önleyebilmek amacıyla olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır.

İlk yardım gerektiren yaralanmaların başında trafik kazaları gelmektedir. Trafik kazasını endüstri ve iş kazaları, ev kazaları, tarım ilaçlarıyla zehirlenmeler ve spor kazaları takip etmektedir.

Kaza ölümlerinin % 10’u ilk beş dakikada solunum durmasına bağlı, % 50’si ise ilk yarım saat içinde büyük kanamalara bağlı olmaktadır. Bu nedenle olay yerindeki ilk yarım saat çok önemlidir. Bu ilk yarım saate altın saat denilmektedir.

Acil durumdan sonraki 0-1 dakikada kalp, 0-4 dakikada beyin etkilenir. 4-6 dakikada beyin zarar görmeye başlar. 10 dakikadan sonra beyinde kalıcı hasar oluşur.

Basit ama etkili bir ilk yardım ile ölümlerin yaklaşık yarısını önleme şansı vardır. Aynı zamanda acil sağlık hizmetleri ve tedavinin planlanmasını kolaylaştırır.

İlk Yardımın Amaçları

İlk yardımım öncelikli amaçları, yaşam kurtarmayı sağlayan temel uygulamalardır. Üç ana başlık altında ele alınan uygulamalar şunlardır:

Yaşamsal tehlikeyi ortadan kaldırmak

Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesini sağlamak

Hasta ya da yaralının durumunun kötüleşmesini önlemek ve iyileştirmeyi kolaylaştırmak

Bireyin durumunun kötüye gitmesini önlemek böylece iyileşmesini ve tıbbi müdahalesini kolaylaştırmak için kanamanın durdurulması, şokun önlenmesi, yaranın dış etkenlerden korunması, vücut sıcaklığının korunması ve uygun pozisyonun verilmesi, sürdürülmesi ve güvenli bir şekilde taşınması gerekir

Altı T’ye Göre İlk Yardım Uygulamaları

Haberleşmenin sağlanması (Telefon) Bu amaçla 112 Acil Yardım Merkezi, 155 Polis İmdat, 110 İtfaiyeden yardım alınabilir.

Olay yeri güvenlik önlemlerinin alınması (Tedbir)

Bir kaza anında ikinci bir kazayı önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır. Tedbir, hem kazazede hem de diğer kişiler için önemlidir

Olaya maruz kalanların değerlendirilmesi (Tanı)

Olay yerinde 30 saniye içerisinde kazazede ilk yardımın CAB’sine göre değerlendirilir.

Değerlendirilecek bulgular önem sırasına göre; nabız, solunum, kan basıncı,

bilinç düzeyi, deri rengi, göz bebekleri, kılcal damar dolumu ve hareket-uyaranlara cevaptır. İlk dördü çok önemli olduğu için yaşamsal bulgu olarak adlandırılır.

Hasta ya da yaralıların sevkteki önceliğe göre ayrılması (Triyaj)

Kazazedeleri yaralanma durumuna göre öncelik sırasına koyma-ayırma işlemidir. Yaşamsal bulgularına göre öncelik sırasına koyarak müdahale ve sevk edilir.

Bekletilse de ölmez ya da hemen ulaştırılırsa da ölür kanısı oluşturanların

bekletilmesi; bekletilirse ölür, hemen ulaştırılırsa kurtulma şansı var kanısı

uyandıranlara ise öncelik verilmesi gerekir.

Gerekli ilk yardımın uygulanması (Tedavi)

Olay yerinde çevre imkânları da kullanarak, basit olarak yapılabilecekleri yapmaktır.

Hasta ya da yaralıları usulüne göre taşınması (Taşıma)

Kazazede, yaralanma durumuna göre en uygun pozisyonda sağlık kuruluşuna

mümkünse ambulansla, zorunlu hâllerde diğer araçlarla taşınmalıdır.

CAB’ye Göre İlk Yardım Uygulamaları

Hasta/yaralının bilinci kontrol edilmeli, bilinç kapalı ise uluslararası standartlarda CAB harfleri ile belirtilen ilk yardım uygulamaları için hasta hızla değerlendirilmelidir. Circulation, dolaşımın sağlanması; airway, solunum yolunun açılması; breathing, solunumun sağlanmasıdır

İlk yardımın CAB’si:

Circulation: Dolaşımın sağlanması

Airway : Solunum yolunun açılması

Breathing: Solunumun sağlanması

Gerekli ilk yardımın uygulanması (Tedavi)

Olay yerinde çevre imkânları da kullanarak, basit olarak yapılabilecekleri yapmaktır.

Hasta ya da yaralıları usulüne göre taşınması (Taşıma)

Kazazede, yaralanma durumuna göre en uygun pozisyonda sağlık kuruluşuna

mümkünse ambulansla, zorunlu hâllerde diğer araçlarla taşınmalıdır.

CAB’ye Göre İlk Yardım Uygulamaları

Hasta/yaralının bilinci kontrol edilmeli, bilinç kapalı ise uluslararası standartlarda CAB harfleri ile belirtilen ilk yardım uygulamaları için hasta hızla değerlendirilmelidir. Circulation, dolaşımın sağlanması; airway, solunum yolunun açılması; breathing, solunumun sağlanmasıdır (Bakınız: Ünite 6).

İLK YARDIMICININ ÖZELLİKLERİ VE TEMEL GÖREVLERİ

İlk Yardımcının Özellikleri

•Etrafındakilere, yapacağı müdahalelerde kararlı olduğunu hissettirmelidir.

•Sakin, pratik, dengeli, yardımsever ve girişken olmalıdır.

•Bir kaza anında paniğe kapılmamalı, düşünerek davranmalıdır.

•Davranışları hızlı ancak bilinçli, sıralı ve ölçülü olmalıdır.

•Kendisini tehlikeye atmamalıdır.

•Bilgisinin olmadığını düşündüğü konularda birşey yapmamalı, yardım çağırmalıdır.

•Sağlık görevlisi geldiği zaman, ona bilgi verip onun yardımcısı durumuna geçmeli, bilgi ve yetki sınırlarını bilmelidir.

•Üzerinde girişimde bulunacağı kişinin onayını aldıktan sonra müdahalesini yapmalıdır.

•Gerektiğinde çevresindekileri organize ederek çalışmalıdır.

•Kullanacağı ses tonu ve kelimeleri iyi seçmeli, sürtüşmeye meydan vermemelidir.

•Yararlı olmak kadar zarar vermemeye de çalışmalıdır.

•İlk yardım uygulamasını doğru yere, yeterli sayı ve şiddette, yeterli sürede uygulamalıdır.

•Her uygulamadan sonra yaptığının yeterli ve doğru olduğunu kontrol etmelidir.

•Oturduğu ve çalıştığı yerleşim biriminin coğrafi özelliklerini, ulaşım olanaklarını, sağlık kuruluşlarının yerlerini, özelliklerini ve uzaklıklarını bilmelidir.

•Yaşadığı ülkenin sağlık ve idari mevzuatına yabancı olmamalıdır, toplumsal ve bireysel sağlık sorunlarına duyarlı olmalıdır.

•Birey olarak kendisini zinde tutmaya çalışmalı, düzenli spor yapmalı, düzenli sağlık kontrolünden geçmeli, madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmalıdır.

•Dengeli beslenmeye dikkat etmeli, kendi vücudunun kapasitesini bilmeli ve buna göre uygulayacağı ilk yardım tekniğini seçmelidir.

•Edindiği bilgi ve becerilerin bir süre sonra unutulacağını, bazılarında değişiklikler olabileceğini bilmeli ve eğitimini yenilemelidir.

•Alkollü iken asla yardım uygulamamalıdır.

•Çok sayıda hasta/yaralıya müdahale etmek zorunda ise, öncelikler dışında herhangi bir ayrım yapmamalıdır.

•Hasta/yaralının kendisine emanet ettiği eşyalardan sorumlu olmalıdır.

•Hizmeti karşılığında asla maddi bir karşılık almamalıdır.

İlk Yardımcının Temel Görevleri

Koruma

Kaza sonuçlarının ağırlaşmasını ya da başka kazaların oluşmasını önlemek için, olay yerinin değerlendirilmesi ve olay yerinde oluşabilecek tehlikeleri belirleyerek güvenli bir çevre oluşturmaktır. İlk yardım eğitimi olmayan kişileri olay yerinden uzak tutmak, bilinçsiz müdahalelere izin vermemek görevidir.

Olay yeri güvenlik önlemleri, trafik kazası, elektrik çarpması, gaz sızıntısı, patlama, yangın ve benzeri olayların türüne göre farklılık göstermektedir. Olay yeri güvenliği sağlanamıyorsa kazazede ivedi olarak o ortamdan en kolay ve en zararsız taşıma yöntemi ile uzaklaştırılarak güvenli bir yere alınmalıdır.

Bildirme

Olay/kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde Acil Yardım Merkezi (112)’ne bildirilmelidir. İlk yardımda haberleşme hasta ya da yaralılara tıbbi destek sağlanması açısından önemlidir. Olayın özelliğine göre gerekiyorsa itfaiye ve emniyet örgütü birimlerine de bildirimde bulunulmalıdır.

Kurtarma (müdahale)

Olay yerinde hasta/yaralılara müdahale hızlı ancak sakin ve kendinden emin bir şekilde yapılmalıdır.

İlk yardım çantasında bulunması gereken malzemeler: Suni solunum maskesi,büyük sargı bezi (10 cmX3-5 cm),steril hidrofil gaz bezi (10×10 cm 50 lik), üçgen sargı bezi, hidrofil pamuk (70 gr), flaster, çengelli iğne, makas, elastik bandaj (6-8 cm enli), yara bandı, tıbbi eldiven, açık renk plastik örtü, yara bandı, tıbbi eldiven, açık renk plastik örtü, not defteri ve kurşun kalem, ilk yardım el kitabı, el feneri, düdük, cımbız ve derece.

Acil Sağlık Hizmetlerinin Tanımı

Acil sağlık hizmeti, acil durumun oluştuğu yerde başlayan ve gerektiğinde rehabilitasyon aşamasına kadar devam eden birbirine bağlı çeşitli hizmetlerden oluşan acil yardım ve acil tedavi hizmetleridir. Acil yardım, acil sağlık hizmetleri konusunda özel eğitim görmüş ekipler tarafından, tıbbi araç ve gereç desteği ile olay yerinde ve hastaneye nakil sırasında verilen hizmetlerin bütününü; acil Tedavi ise hastaneler ile diğer sağlık kurum ve kuruluşlarında acil tıbbi tedaviye ihtiyacı olanlara sunulan hizmetlerin bütününü tanımlar.

Acil Sağlık Hizmetleri Uygulamaları

•Acil olay yerinde 112 Acil Yardım Merkezi acil sağlık hizmetleri

•Taşıyıcı ve hastane ile haberleşme

•Kara, hava, deniz ambulans hizmetleri ile acil olay yerinden hasta/yaralı taşıma organizasyonu

•Yataklı sağlık kurumlarında acil tedavi ve bakım hizmetleri

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ EKİBİ VE GÖREVLERİ

Hastane öncesi girişim ekibinin en etkin üyesi Acil Tıbbi Teknisyen’dir (ATT).

Acil tıbbi teknisyen: Acil bakım öncesi dönemdeki öncelikleri belirleme görevi ATT’ye aittir. Acil bakım bölümlerinde ve hastane dışında acil sağlık hizmeti verilirken ATT’lerden yararlanılır. ATT ani hastaliklarda ve kazalara bağlı yaralanmalarda, ilk yardımda, hastanın doğru taşınması sırasında acıları dindirmeye, ölüm oranını azaltmaya yönelik işlevlerde bulunur. Bu durumda hastanın/yaralının sağlığı, yaşamı ve güvenliği ATT’nin sorumluluğu altındadır.

Bir sağlık profesyoneli olarak ATT hemen her gün bir felaketle karşılaşır. Hastalık ya da yaralanmanın etkilerini en aza indirmeye çalışma hakkında ani karar verir.

ATT, durum ne kadar ciddi olursa olsun, yetkili biri olay yerinde veya hastanede sorumluluğu alana kadar, yapılabilecek olan en iyi acil hizmeti sunmakla yükümlüdür.

Ambulans ve acil bakım teknikerlerinin, Bakanlıkça yapılan düzenlemelere uygun olarak görevleri şunlardır:

•İntravenöz girişim yapmak.

•Hastaneye ulaşıncaya kadar, kabul edilen acil ilaçları ve sıvıları kullanmak.

•Oksijen uygulaması yapmak

•Endotrakeal entübasyon uygulaması yapmak

•Kardiyo-pulmoner resüsitasyon ve defibrilasyon yapmak

•Travma stabilizasyonu yaparak hastanın nakle hazır hâle gelmesini sağlamak

•Uygun taşıma tekniklerini bilmek ve uygulamak

•Monitörizasyon ve defibrilasyon uygulamak

•Kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlamak

•Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapmak

•Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı olmak

ACİL SERVİSİN FİZİKİ YAPISI

•Acil servisler için en önemli kriterlerden biri, ambulans ve ayaktan hasta giriş kapılarının görsel ve fonksiyonel olarak birbirinden ayrı olması ancak hastanenin diğer bölümleri ile bağlantısının yalnız bir kapıdan yapılmasıdır. Aksi taktirde servis içi trafik kontrol edilemez.

•Acil servis tasarımında hastanın aciliyeti ile tedavi göreceği birimin girişe yakınlığı arasında doğru orantı vardır. Acil servis tasarlanırken mimari triyaj uygulanmalı, odalar aciliyet kategorisine göre sıralanmalıdır.

•En acil hastalıkların getirildikleri ambulans girişinin hemen yanında resusitasyon odası yer alırken, aciliyeti olmayan hastaların bakıldıkları birimler girişe daha uzak bölgelere yerleştirilmelidir.

•Acil servise kabul edilen hastaların triyaj masasında ve hemşire deskinde yakından ve sıkça gözlenebilmesi için kullanılan masa ve sandalye gibi malzemelerin boyu 100 cm’ yi geçmemelidir.

•Genel olarak acil servis üç farklı yaklaşımla; koridor biçiminde arena biçiminde ve modüler biçimde tasarlanmaktadır.

•Koridor biçiminde, acil servis geniş bir koridor üzerinde kuruludur ve bunun her iki yanında çeşitli birimler ve tedavi odaları yerleştirilmiştir. Ortada olması gereken çalışma deski bu koridorun ortasına, başına ya da sonuna olacak şekilde yerleştirilebilir.

•Arena biçiminde, ortada bir çalışma deski, etrafına dağılmış bakım ve tedavi odaları bulunmaktadır. En iyi yönü hastaların orta deskten rahatlıkla gözlenebilmesidir. Kötü yanı gizliliğin azalması ve gürültülü bir servis durumuna gelmesidir.

•Modüler biçimde, ana merkez alan arena biçiminde, diğer özelleşmiş tedavi alanları ise bu arenanın modüllerine yerleştirilmiştir. Büyük acil servisler için daha ideal bir modeldir. Hasta sayısı 40 – 45.000 kişi / yıl seviyesindeki acil servislerde uygulanması önerilmektedir.

AMBULANSLAR VE AMBULANSLARDA BULUNMASI GEREKEN MALZEMELER

Kara ambulansları acil yardım, hasta nakil ve özel donanımlı ambulanslar olmak üzere üçe ayrılır. Ambulanslarda bulunması gereken malzemeler de ambulansların özelliğine göre farklılık gösterir.

Acil Yardım Ambulansı

Acil yardım ambulanslarında en az bir hekim ve/veya ambulans ve acil bakım teknikeri (AABT) ve bir acil tıp teknisyeni (sağlık personeli) olmak üzere en az üç personel görev yapar. Gerekiyorsa ekibe şoför eklenir.

Nakil Ambulansı

Hasta nakil ambulansında en az iki personel (ATT ve ATT; ATT ve AABT veya ATT, şoför) görev yapar. ATT, ATT veya ATT, AABT olarak oluşan ekiplerde personellerden biri sürücü olarak çalışır. Hasta nakli sırasında bir sağlık çalışanı hasta kabininde hastaya refakat eder. Gerekiyorsa ekibe şoför eklenir.

Özel Donanımlı Ambulanslar

Hasta/yaralıların yaş, fiziksel ve tıbbi durumları ile ambulansların görev yaptığı bölgenin coğrafi özelliğine göre, özel olarak tasarlanmış ve buna göre ekip ve ekipmanla donatılmış araçlardır.

Özel donanımlı ambulanslar kendi aralarında yoğun bakım ambulansı, yenidoğan ambulansı ve obez ambulans ve arazi tipi ambulans olarak sınıflandırılır.

Özel donanımlı ve yoğun bakım ambulanslarında görev alacak tüm sağlık çalışanlarının; Sağlık Bakanlığınca onaylanmış “Erişkin İleri Yaşam Desteği ve Travma Resüsitasyon Kurslarını” almış olmaları gerekmektedir.

Yoğun bakım ambulansı

Yoğun bakım ambulansı yönetmelikte yer alan teknik ve tıbbi donanıma sahip araçlardır. Yoğun bakım ambulanslarını, en az 200 mm genişliğinde, biri kırmızı biri mavi renkli ve fosforlu özellikte iki şerit çevreler.

Yoğun bakım ambulansında bir hekim ve/veya ambulans ve acil bakım teknikeri olmak üzere en az üç personel görev yapar, gerekiyorsa ekibe şoför eklenir.

Yeni doğan ambulansı

Yenidoğanın naklini sağlamak amacıyla kullanılan ambulanslardır. Acil yardım ambulansına ventilatörlü transport kuvöz eklenir. Bu ambulanslarda yetişkin hastalarda kullanılacak tıbbi donanım ve malzeme aranmaz.

Yenidoğan ambulanslarında görevli sağlık çalışanının, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış, çocuklarda ileri yaşam desteği kursunu tamamlamış olması gerekir.

Obez ambulans

İçi boş bir ambulans, özel bir vinç sistemiyle donatılarak, maksimum 350 kg ağırlığına kadar hasta/yaralı taşıma kapasitesine sahip duruma getirilmiştir.

Arazi tipi ambulans

Her türlü coğrafi ve iklim koşullarında acil hasta veya yaralıların tıbbi bakımlarını sağlamak amacıyla kullanılan ambulanslardır. Arazi tipi ambulansların snow-track ve kar paletli ambulans olmak üzere iki tipi vardır. Yoğun kar yağışının yaşandığı bölgelerde kar paletli ambulanslar sıklıkla kullanılır.

Çoklu ambulans

Yaralı sayısının fazla olduğu vakalarda hastaların daha hızlı şekilde taşınmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Öncelikle acil yardım veya nakil ambulansı olay yerine gider. Triaj ekibi, çoklu ambulans talebini belirtmesi durumunda çoklu ambulans olay yerine gönderilir.

Çoklu ambulans, aynı anda dört hastayı taşıma kapasitesine sahiptir İçerisinde 5 sağlık personeli görev yapar. Çoklu ambulansında olması gereken bütün ekipmanlar dört hastaya müdahale edebilecek sayıdadır.

Ambulanslardaki Ekipman ve Malzemeler

Sedyeler Her ambulansta bir ana sedye ve platformu, bir kombinasyon (sandalye) sedye ve bir adet sırt tahtası bulunur. Acil yardım ve yoğun bakım ambulansında bunlara ek olarak vakum sedye ve faraş sedye vardır.

Sabitleyiciler Acil yardım, nakil ve yoğun bakım ambulanslarında, asgari altı değişik parçalı şişme atel seti, birer adet boyunluk seti bulunur. Traksiyon ateli, ve KED (Kendrick Excritation Device) kurtarma yeleği sadece acil yardım ve yoğun bakım ambulanslarında bulunur.



İLK YARDIM VE ACiL SAĞLIK HİZMETLERİ ARASINDAKİ FARK

İlk yardım, tıbbi olmayan araç-gereçlerle olay yerinde, sağlık ekibi ulaşıncaya dek ilk yardım konusunda eğitim almış kişiler tarafından; acil sağlık hizmeti/ acil yardım/acil tedavi, ise tıbbi araç-gereçlerle ve tıbbi yöntemlerle olay yerinde uygulanabileceği gibi ambulansta ve ilgili sağlık kurumunda, acil yardım ve sağlık hizmetleri alanında eğitim almış sağlık çalışanları tarafından uygulanan yaşam kurtarıcı girişimlerdir. İlk yardım, acil sağlık hizmetinin başladığı anda sona erer.

Tablo 1.4. İlk Yardım ve Acil Sağlık Hizmetleri Arasındaki Farklar

(Kaynak: Somyürek, Kumaş, Kumaş 2003)

İlk Yardım

Acil sağlık Hizmetleri

Uygulamalar Yönünden Farklılıklar

Tıbbi olmayan araç-gereçlerle ve mevcut imkânlarla yapılır.

Tıbbi araç gereçlerle yapılır.

Tıbbi olmayan yöntemlerle yapılır.

Tıbbi yöntemlerle yapılır

Olay yerinde sağlık ekibi gelinceye kadar geçen sürede yapılır.

Sağlık ekibinin olay yerine ulaşmasından hemen sonra yapılır.

Uygulama Ortamı Yönünden Farklılıklar

Olay yerinde, taşıma sırasında yapılır.

Olay yerinde, ambulansta, sağlık kurumunda, acil serviste yapılır.

Acil tedavi başlayınca sona erer.

İleri tedavi başlayınca sona erer.

Uygulayıcı Yönünden Farklılıklar

İlk Yardım eğitimi almış herkes yapabilir.

Özel eğitim almış sağlık ekibi ve acil sağlık hizmet alanında uzmanlaşmış kişiler yapar.

DEĞERLENDİRME SORULARI

Aşağıdakilerden hangisi acil hizmet zinciri halkalarından biri değildir? e) Olay yerinde tedbir
Aşağıdaki bölümlerden hangisi acil serviste bulunmaz? e) Kemoterapi ünitesi
Altın saat nedir? b) Olay yerindeki ilk 30 dakika
Aşağıdakilerden hangisi ilk yardımın amaçlarından biri değildir? e) Haberleşmeyi sağlama
Aşağıdakilerden hangisi acil durumlarda aranan numaralardan biridir? a) 112
İlk yardım uygulamaları hangi akrostişe göre yapılır? b) 6 T
İlk yardım ilkelerinden A harfi hangi durumu simgeler? b) Solunum yolunun açılması
Aşağıdakilerden hangisi ilk yardımcının özelliklerinden biri değildir? e) Hastanın korku ve endişelerini gidermeli
Aşağıdakilerden hangisi ilk yardımcının temel görevlerinden biridir? a) Korumak
Aşağıdakilerden hangisi ilk yardım çantasında bulunmaz? a) Telefon
ÜNİTE 2

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İLK YARDIM VE ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ

Dünyada Acil Sağlık Hizmetleri

•Günümüzden 5000 yıl önce Mısır’ da acil tıbbi müdahalelerin geliştirildiği ve uygulandığı, eski Yunan ve Roma uygarlıklarının ilk yardım ve savaş meydanlarından yaralıların taşınması ile ilgili uygulamalar yaptıkları bilinmektedir.

•11. yüzyılda St. John şövalyeleri, haçlı seferleri sırasında savaş alanlarında yaralananların cephe gerisine taşınması ve tedavi edilmesi için çalışmalar yapmışlardır.

•Tarihte ilk ambulans benzeri araç, atlı arabalarla 1487 yılında Malaga kuşatması sırasında İspanyol ordusu tarafından kullanılmıştır.

•Napolyon’un baş cerrahı Baron Dominique Larrey, Prusya seferi sırasında ilk kez askeri tıbbi birliği kurmuş ve 1793 yılında atlı arabalarla oluşturulan ve uçan ambulans denilen araçlarla hasta ve yaralılar taşınmıştır.

•1881 ve 1882 yıllarında İngiltere’de ve İskoçya’da kilise yardım örgütleri Kraliçe Victoria’nın izniyle savaş yaralıları ve ilk yardım konularında teşkilatlanma ve kitap yayınlama izni almışlar ve ilk ambulans birlikleride kurulmaya başlanmıştır.

•1878 yılında ilk sivil ambulans organizasyonu Londra’da kurulmuş ve ilk tam gün süreli ambulans servisi 1897 yılında yine Londra’da hizmet vermeye başlamıştır.

•Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda çok sayıda hasta ve yaralı kara ambulansları yanında trenler, gemiler, uçak ve helikopterler ile hastanelere taşınmıştır.

•1960 yılı sonlarına doğru ABD ve Fransa’da ambulanslarda paramedikler ve hekimlerin görev almaya başlaması ile birlikte daha hızlı ve kaliteli acil sağlık hizmeti sunulmaya başlanmıştır.

•Acil tıp anabilim dalı ilk kez 1970 yılında ABD’de Cincinnati Üniversitesi’nde açılmıştır.

Anglo- Amerikan Modeli

Dünyada yeni açılan birçok acil tıp sistemi Anglo-Amerikan modelini benimsemektedir. Bu modelde hastalar daha yüksek kalitede bakım alabilmeleri için hastanelere taşınırlar. Hekim olmayan personel, örneğin ambulans ve acil bakım teknikerleri, acil tıp teknisyenleri sahada acil tıp hizmetini başlatırlar ve kritik hastaları veya yaralıları hastanelerdeki acil servislere taşırlar. Acil servislerde acil hekimleri ileri acil bakım hizmetini vermekle yükümlüdür. Bu modelde acil serviste acil tıp uzmanları çalışır ya da diğer hekimler acil tıp uzmanlarının üst denetçiliğinde çalışırlar.

Türkiye ise gerek hastane öncesi gerekse hastanelerdeki acil servis hizmetlerinde Anglo-Amerikan modelini yerleştirmeye çalışmaktadır.

Franko- German Modeli

Bu modelde hastane hastaya getirilir ve yüksek bakım sağlamak için acil doktorları ve teknoloji sahaya taşınır. Bu modelde, acil doktorları (sıklıkla anestezi uzmanları) hastane öncesinde acil bakım hizmetini üstlenirler. Hastalar doğrudan sahadan yataklı servislere yatırılır. Acil tıp ayrı bir dal değildir ve acil servis hizmeti anestezi uzmanlarının kontrolü altındadır.

Acil Sağlık Hizmetlerinin Günümüzdeki Organizasyon Yapısı

Amerika ve Kanada’da itfaiye, polis ve ambulans ekiplerinin tek bir merkezden yönetildiği, her türlü acil çağrının (sağlık, güvenlik, yangın, patlama, saldırı vb.) özel eğitimli personeller tarafından karşılanarak gerekli ekiplerin olay yerine yönlendirildiği ve güvenlik teşkilatının daha ön planda olduğu bir sistem mevcuttur.

İsrail’de de benzer bir sistem uygulanmakta, ancak bulundukları bölgenin özelliği ve karşılaştıkları travma ağırlıklı vakalar nedeni ile askerî personel ve helikopterler sistemde ağırlıklı olarak kullanılmakta, travma merkezlerine bağlı çalışılmaktadır.

Avrupa ülkelerinde İkinci Dünya savaşından sonra başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde askeri ve güvenlik teşkilatlarının yok olması, bunun yanında savaş sırasında ve sonrasında itfaiye teşkilatlarının çok önem kazanması nedeniyle ambulans hizmetleri itfaiye teşkilatlarının içinde yürütülmeye başlanmıştır. Hala birçok bölge ve eyalette ambulanslar itfaiye merkezlerinden yönetilmektedir.

İngiltere’ de ise özel sektör kuruluşu gibi organize olmuş, profesyonel bir yönetim kurulu ile yönetilen ambulans servisleri vardır. Bu servisler itfaiyeden ayrı bir merkezden yönetilmektedir.

Fransa’da ise şehirden şehire, bölgeden bölgeye farklılıklar göze çarpar ve diğer ülkelerden farklı olarak hekimler daha ön plandadır.

Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan gibi Orta Avrupa ülkelerinde ise acil sağlık hizmeti yerel yönetimlerin kontrolünde olmakla birlikte sistemde çok sayıda uzman doktor yanında paramedikler yer almaktadır.

Uzak Doğu ülkelerinden Japonya’nın acil servislerinde çalışan personel kalitesi diğer ülkelere göre daha zayıftır. 1991 yılında ambulans hizmetinin geliştirilmesi için ilk kurum oluşturulmuş ve aynı yıl Acil Yaşam Kurtarma Teknikleri Yasası kabul edilmiştir. 1991 yılında Tokyo’da Emergency Life-Saving Technique Academy (ELSTA) kurularak hizmete başlamıştır.

Acil bir durumda telefonla yardım istediğinizde içinde bulunduğunuz ülkeye göre farklı numaralar, farklı organizasyonlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin Amerika’da ve Kanada’da 911, İngiltere’de 999, Japonya’da 119, İsrail’de 101 ambulans servislerine ulaşmak üzere kullanılan telefon numaralarıdır. Avrupa Birliğinin önde gelen ülkesi olan Almanya’da 112 İtfaiye ve Ambulansın ortak numarası olarak kullanılırken Polis 110’u kullanmaktadır.

Avrupa Birliğinin üye ve üyelik başvurusunda bulunan ülkelere tavsiye ettiği 112 numarasının tüm acil durumlar için tek numara olarak kullanılması henüz hiçbir ülkede tam anlamıyla uygulamaya konulamamıştır.

Türkiye’de Acil Sağlık Hizmetleri

Türk Hilal-i Ahmer Cemiyeti: 11 Haziran 1868 tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” adıyla kurulmuş ve, 1877’de “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti adını almıştır.

1911’de Türk Hilal-i Ahmer’i İstanbul Aksaray yangınında ilk yardım ekipleri kurmuş bu nedenle de ülkemizin ilk yardım hizmetlerinin başlangıcı 1911 olarak kabul edilmiştir. 1935’de cemiyetin adı “Türkiye Kızılay Cemiyeti” olarak değiştirilmiştir.

Türk Kızılay Cemiyeti: Uluslararası Kızılay – Kızılhaç Hareketi’nin temel ilkeleri olan insanlık, ayrım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik çerçevesinde çalışan bir yardım kuruluşudur.

1960’lı yıllarda “İlk Yardım” kursları açılmaya başlanmış, 1970’den sonra bu kurslar polis, memur, öğretmen ve öğrenciler için sertifika programı olarak devam ettirilmiştir.

Hızır Acil: 1984’de yol boyu telefonlar kurulmuş ve 1985’de Hızır Acil servisi hizmete girmiştir. İstanbul’da Taksim Hastanesine Acil Yardım Hastanesi, Ankara’da da Muhittin Ülker Acil Yardım ve Travmatoloji Hastanesi hala hizmet vermektedir.

Acil Tıp: Türkiye’de acil tıp gerçek anlamda 1990 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’ne gelen ve acil tıp uzmanı olan Dr. John Fowler’ın etkin çabaları sonucu gelişmiştir. 1993 yılında “Acil Tıp” ayrı bir uzmanlık dalı olarak kabul edilmiş ve aynı yıl Türkiye’de iki acil tıp anabilim dalı kurulmuştur. Bu dönemden sonra, 1993’te Acil tıp teknikeri eğitim programı başlatılmıştır. Ülkemizde ilk yardımla ilgili ilk kitap da 1972 yılında “İlk Tıbbi Yardım” ismi ile yazılmıştır.

Acil Yardım ve Kurtarma: 1994’te hastane öncesi hizmetlerde 077 Hızır Acil’den “112 Acil Yardım ve Kurtarma” ya geçilmiştir. İstanbul, Ankara ve İzmir’de 1994-1995 yılları arasında 112 ekipleri kurulmuş, ambulans ekiplerinde sağlık memurları, ebeler ve hemşireler, az bir kısmında ise doktorlar görev yapmıştır. Sağlık Bakanlığına bağlı okullarda ilk yardım ve acil bakım teknisyenliği bölümü 1996 yılında açılmış, 2000 yılında “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” çıkarılmıştır. İlk defa 2004 yılında Sağlık Bakanlığının 112 acil yardım ve kurtarma istasyonlarına ve hastane acil servislerine ambulans ve acil bakım teknikeri ile acil tıp teknisyenlerinin atamaları yapılmış, 2007’de de “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği”nde değişiklik yapılarak ambulans ve acil bakım teknikeri (AABT) ve acil tıp teknisyenlerinin (ATT) görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir.

Türkiye’de acil bakım hizmetleri organizasyonu

Bu grupta bulunan birimler^;

•100 yataklı devlet hastaneleri

•Tam teşekküllü olmayan askerî hastaneler

•Semt poliklinikleri

•Askeri dispanserler

•Özel klinikler

Üst düzey acil bakım birimleri:

Ülkemizde bu tip acil birimleri barındıran hastaneler:

•Sağlık Bakanlığına bağlı Devlet ve Eğitim Hastaneleri

•Üniversite Eğitim Hastaneleri

•Askerî Bölge Hastaneleri

•Bağımsız vakıf Hastaneleri

•Özel Hastaneler

Acil bakım ekibi, hastane öncesi müdahale ekibi ve hastane müdahale ekibinden oluşmaktadır.

Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü: Türkiye’de acil sağlık hizmetleri Sağlık Bakanlığı içinde yer alan “Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü” tarafından yönetilmektedir.

Ülkemizde 1361 tane 112 istasyonu, 2395 tane ambulans ile birlikte 17 helikopter ambulans, adalarda ve sahil bölgelerinde hasta naklini sağlamak amacıyla deniz ambulansları kullanılmaktadır. Trafiğin yoğun olduğu metropol illerimizde ve turizm bölgelerinde mobil olarak görev yapan motosikletli acil sağlık ekipleri de hizmet vermektedir.

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE AFETLERDE SAĞLIK ORGANİZASYONU

Bir hastanenin kapasitesini aşan sayıda hasta ve yaralının herhangi bir nedenle aynı zamanda başvurmasına neden olan her olay bir afettir.

Hastane Afet Sistemi: Günümüzde doğal ve doğal olmayan afetlerin ardından yaşanılan can ve mal kayıpları tüm kesimlerin özellikle de hastanelerin bir afet planına sahip olması gerektiğini ortaya koymuştur. “Hastane afet planı” (HAP), 1980 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde ülke çapında her türlü afete karşı itfaiye teşkilatlarınca kullanılan bir sistem olarak “Incident Command System” adı ile ortaya çıkmış olup daha sonra sivil ve özel kuruluşlarca da kullanılmaya başlanmıştır. Ardından HAP, Hospital Emergency Incident Command System- HEICS adını almıştır.



Dünyada Afetlerde Sağlık Organizasyonu

FEMA (Federal Emergency Management Agency): Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanmakta olan Federal Acil Durum Yönetim Birimi, afet yardımı konusunda ulusal rehberlik, finansman, eğitim ve iyileştirme programları sağlayan bir kurumdur.

EMERCOMRusya, 1994 yılında Rusya Sivil Savunma Acil Durum ve Doğal Afetler Bakanlığını kurmuştur.

EPC (Emergency Preparedness Canada): Kanada, acil durum hazırlık teşkilatı, millî savunma bakanlığına bağlı olarak kurulmuş olup, acil durumlarda kurumlar arasında gerekli iş birliğini etkin bir şekilde sağlamaktan sorumludur.

UNDP (United Nations Development Programme): Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, afetlerin azaltılması, önlenmesi ve afetlere hazırlık ile ilgili ulusal kapasitelerin güçlendirilmesine yönelik olarak BM Kalkınma Programını merkez noktası olarak görevlendirmiştir. BM kalkınma programı, İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (Office for the Coordination of Humanitarian Affairs –OCHA), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), BM Çocuklara Yardım Fonu (United Nations International Children’s Emergency Fund-UNICEF), Dünya Gıda Programı (World Food Programme -WFP) gibi diğer BM birimleriyle yakın işbirliği içerisinde çalışmaktadır. BM kalkınma programı, aynı zamanda, Kızılhaç ve Kızılay gibi ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütleri ile yine ulusal ve uluslararası seviyedeki hükümet birimleri ile yakın ilişkiler geliştirmektedir.

ICRC (International Committee of the Red Cross): Uluslararası Kızılhaç Komitesi, merkezi İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan özel ve bağımsız bir insani yardım örgütüdür.

Günümüzde Türkiye’de Afetlerde Sağlık Organizasyonu

SAKOM (Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi): Türkiye’de afetlerde sağlık organizasyonu, Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı birimlerden biri olan SAKOM tarafından yürütülmektedir. SAKOM, acil, afet ve olağandışı durumların üst yönetiminin yapıldığı bir koordinasyon merkezidir ve SAKOM’da görevli personel vardiya sistemine göre yedi gün yirmi dört saat hizmet vermektedir.

81 ilde bulunan 112 Acil Çağrı Karşılama Merkezlerinin görev yetkilerini aşan, birden fazla il ile koordinasyon gerektiren, belirli kriterlere (5’ten fazla toplu ölümlü olaylar, kazalar, 10’dan fazla toplu ölümlü kazalar, vb.) göre kriz yönetimini üstlenen bir birimdir

UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi): 2003 yılından itibaren afetlere müdahale edecek gönüllü sağlık personellerinden oluşan medikal kurtarma hizmetleri başlatılmış ve kısa sürede dünyada en fazla personele sahip olan UMKE olma unvanına kavuşmuştur.

Kızılay, savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım etmek arzusundan doğmuştur. 1947’de “Türkiye Kızılay Derneği” adını almıştır. Daha sonraki yıllarda da afet bölgesindeki insanlara her türlü yardımın yapılması için “Kızılay Genel Müdürlüğü” kurulmuştur

TATD (Türkiye Acil Tıp Derneği):Türkiye’de afet organizasyonu ile ilgili çalışmalar yapan kuruluşlardan biri de TATD’dır. TATD Afet Komisyonu üyeleri 2000 yılında HEICS konusunda eğitim almış ve bu planı ülkemiz şartlarına uygun duruma getirmiştir. 2000 yılından sonra eğitimler ve tatbikatlar düzenleyerek tüm hastanelerin afetlere hazır hâle getirilmesini amaçlamıştır.

AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı): Afet ve acil durumlarda yetki ve koordinasyonun tek bir elde toplanması ve kurumlar arasında koordinasyon sağlanması amacıyla 2009 yılında Başbakanlığa bağlı olarak kurulmuştur. AFAD, afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere müdahale edilmesi ve afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarının süratle tamamlanması amacıyla gereken faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi ve etkin uygulanması için ülkenin tüm kurum ve kuruluşları arasında iş birliğini sağlayan, kaynakların rasyonel kullanılmasını gözeten, faaliyetlerinde disiplinler arası çalışan bir kurumdur.

AFAD, afet ve acil durumlara ilişkin tek yetkili kurum olup, bir şemsiye kurum anlayışıyla afet ve acil durumun niteliği ve büyüklüğüne göre gerek Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri, Sağlık, Orman ve Su İşleri ve ilgili diğer bakanlıklar ile gerekse sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içerisinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

DEĞERLENDİRME SORULARI

Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde ilk yardım hizmetlerinin başlangıç yılı olarak kabul edilmektedir?a) 1911
Dünyada acil tıp anabilim dalı ilk kez nerede açılmıştır? e) İskoçya
Aşağıdakilerden hangisi Türk acil sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinde ilk adım olarak kabul edilir?c) Hızır Acil Servis
Aşağıdakilerden hangisi üst düzey acil bakım birimlerinden biridir? d) Askerî bölge hastaneleri
Aşağıdakilerden hangisi hastane öncesi acil müdahale ekibi içinde yer almaz? d) Uzman doktor
Acil bakım hizmetlerinde hastaların risk durumlarını tanımlamak ve tedaviyi başlatabilmek için oluşturulan sisteme ne ad verilir? b) Triyaj
Türkiye’de acil sağlık hizmetleri hangi birim tarafından yürütülmektedir?b) Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Türkiye’de afetlere müdahale edecek gönüllü sağlık personellerinden oluşan ekip aşağıdakilerden hangisidir? c) UMKE
Türkiye’de afetlerde sağlık organizasyonu hangi birim tarafından yürütülmektedir? a) SAKOM
Aşağıdakilerden hangisinin Türkiye’de afetlerde rolü yoktur? e) EMERCOM
ÜNİTE 3 AFETLER/OLAĞAN DIŞI DURUMLAR (ODD)

Olay, yerel ve çok sınırlı etkiye sahip olan hadiselerdir. Bunlar yerleşim birimlerinin, kurum ve kuruluşların iş yapma kapasitesini etkilemediği gibi, genellikle ona ilk müdahale edenler tarafından da kontrol altına alınabilmektedir.

Acil durum, insan, mal ve çevreyi korumak için acil müdahaleyi gerektiren ve yerel imkânlar ile baş edilebilen olayların sonuçları olarak ifade edilmektedir. Bir diğer ifade ile acil durumlar, toplumun belirli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini kesintiye uğratan olayların sonuçlarıdır.

Afet/ODD, insan ve diğer canlılar için normal yaşamı ve toplumsal faaliyetleri kesintiye uğratan, toplumda fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplara neden olan ve etkilenen topluluğun üstesinden gelemediği doğa veya insan kaynaklı bir olgudur.

Afet bir olayın kendisinden çok doğurduğu sonuçtur. Afetlerin doğurduğu sonuçlara bakıldığında; en başta can ve mal kaybına neden oldukları görülür. Kayıpların bir kısmı doğrudan hemen afetle birlikte ortaya çıkarken, diğer kısmı ise belirli bir süre sonra ortaya çıkabilir.

Bir afetin meydana gelmesinde iki temel faktör rol oynar. Birincisi bir tehlikenin bulunması, ikincisi ise bu tehlikenin doğuracağı olaydan riske girebilecek bir şeylerin ya da bir canlı topluluğunun var olmasıdır.

Bir tehlikenin; bölgenin sakinleri, özellikleri, etkinlikleri, özgün tesisleri, tabi ve kültürel kaynakları üzerine olan tahmini kötü etkisine “risk” denir.

Afetlerin Sınıflandırılması Afetler 3 şekilde sınıflandırılır;

Doğal afetler •Jeolojik kökenli •Meteorolojik kökenli

Doğal Olmayan afetler Karmaşık afetler

Doğal afetler Oluşumları doğa olaylarına dayanan afetlerdir.doğal yer ve hava hareketleridir.

Jeolojik kökenli afetler: Doğrudan doğruya kaynağını yer kabuğu ya da yerin derinliklerinden alan afetlerdir.

Meteorolojik kökenli afetler: Atmosferdeki doğa olayları sonucu meydana gelir. Bunlar, sıcaklık, yağış, basınç ve su baskınları, kuraklık, fırtına, küresel ısınma, çölleşme rüzgar gibi atmosfer olaylarının, insan için yararlı olduğu sınırı aşmasıyla meydana gelir.

Doğal olmayan afetler Oluşumları doğa olaylarına dayanmayan, insan ve insanın geliştirdiği teknolojiye bağlı oluşan afetlerdir.

Karmaşık afetler Hem insan hem doğa kaynaklı afetlerdir. Orman yangınları, deprem sonrası oluşan yangınlar doğal nedenlerle olabildiği gibi insan kaynaklı da olabilir.

Bazı afetler de beraberinde ikincil afet denilen afetleri de getirmektedir. Örneğin; deprem, tsunami, heyelan, salgın hastalıklara neden olabilir.

AFET YÖNETİMİ VE PLANLANMASI

Modern afet yönetimi kavramında ise kayıp ve zararların azaltılması, hazırlık, tahmin ve erken uyarı, afetleri anlamak gibi afet öncesi korumaya yönelik çalışmalar “Risk Yönetimi”; etki analizi, müdahale, iyileştirme, yeniden yapılanma gibi afet sonrası çalışmalar ise “Kriz Yönetimi” olarak kabul edilmektedir. Risk yönetiminin ihmal edildiği yerlerde kriz yönetimi başarılı olamaz.

Afet Yönetimi Sistemi Afet yönetimi sistemi; ‘‘Bütünleşik Afet Yönetimi Sistemi’’ olarak adlandırılan, birbirinden ayrı ama birbirini tamamlayan iki yönetim sisteminden oluşur. Yeni bir afet yönetimi olan bu model uygulamaya konulmuş olup, getirilen bu model ile öncelik ‘‘Kriz Yönetimi’’nden ‘‘Risk Yönetimi’’ne verilmiştir



Afet Yönetimi Evreleri

Kökenleri ve gelişim hızları ne olursa olsun, tüm afet olaylarına yönelik yönetim faaliyetleri; “zarar azaltma evresi”, “önceden hazırlık evresi”, “olaya müdahale evresi”, “iyileştirme evresi”, “yeniden inşa evresi” olarak aşamalara ayrılmaktadır. Bu aşamalardan ilk ikisi afet olmadan önceki risk yönetimi faaliyetlerinin içinde bulunur. Diğer üç aşama ise afet olduktan sonra kriz yönetimi faaliyetleri içerisinde incelenmektedir. Bu süreçte entegre afet yönetim sistemini devreye sokmak gerekmektedir. Bir başka deyişle, tüm tehlikelerin göz önüne alınmasını, tüm evrelerin uygulanmasını, tüm kaynakların kullanılmasını ve tüm birey ve kuruluşların bu çalışmalara katılmasını gerektirmektedir.

Zarar azaltma evresi

Bu aşama; afet tehlike ve risklerinin boyutlarının saptanması, önlenebilecek tehlike veya risklerin önlenmesi, eğer önlenemiyorsa hasar görebilirlik oranının azaltılması, risk azaltılamıyorsa etkilediği bölge hakkında toplumun bilgilendirilmesi, afetlere karşı hizmetlerin verilebilmesi için kurumsal alt yapının oluşturulması, sürekli eğitimlerle toplumun afete karşı hazır hale getirilmesi, afete karşı hukuki ve kurumsal mevzuatın oluşturulması, afete yönelik bilimsel çalışmaların yapılması gibi faaliyetleri içerir.

Hazırlıklı olma evresi

Afet Acil Yardım Planları, Erken Uyarı Sistemleri, etki analizleri gibi hazırlıkları içerir. Bu aşamada zarar azaltmada ortadan kaldırılamayan risklere yönelik çalışmalar yapılır. Zarar azaltma evresi

Bu aşama; afet tehlike ve risklerinin boyutlarının saptanması, önlenebilecek tehlike veya risklerin önlenmesi, eğer önlenemiyorsa hasar görebilirlik oranının azaltılması, risk azaltılamıyorsa etkilediği bölge hakkında toplumun bilgilendirilmesi, afetlere karşı hizmetlerin verilebilmesi için kurumsal alt yapının oluşturulması, sürekli eğitimlerle toplumun afete karşı hazır hale getirilmesi, afete karşı hukuki ve kurumsal mevzuatın oluşturulması, afete yönelik bilimsel çalışmaların yapılması gibi faaliyetleri içerir.

Müdahale evresi

Bu evre afetin oluşmasından hemen sonra başlar. Bu evrede amaç bir an önce, var olan imkanlardan en yüksek düzeyde yararlanarak kurtarılabilecek en yüksek sayıdaki hasta veya yaralıyı bir an önce kurtarmaktır. Yaralılar ne kadar erken kurtarılırsa yaşama şansları o kadar artacaktır. Afette özellikle ilk 24 saatte ve 72. Saate kadar olan dilimde yaralıların kurtarılabilmesi, yaralılar açısından yaşamsal öneme sahiptir.

İyileştirme evresi

Bu evrede yapılan çalışmaların amacı afetzedelerin hayatlarını devam ettirebilecekleri asgari standartlara sahip olabilmelerini bir an önce sağlamaktır. Bu aşamanın en iyi örneği çadır kentlerdir. Çadır kentlerde afetzedelerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan ihtiyaçlar bir an önce karşılanmaya çalışılır.

Yeniden inşa evresi

Evlerin yeniden inşası, iş alanlarının yeniden faaliyete geçmesi, kurumsal ve toplumsal yeniden yapılanma ile rehabilitasyon çalışmalarını içeren bu evrede amaç; afetzedelerin yaşam standartlarını afet olmadan önceki düzeye çekebilmektir.

TÜRKİYE’DE AFET YÖNETİMİ

2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı yasa ile Başbakanlık’a bağlı “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı” kurularak yetki ve sorumluluklar tek bir çatı altında toplanmıştır.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)

“Başbakanlık”a bağlı bir kurumdur.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bir şemsiye kurum anlayışıyla afet ve acil durumun niteliği ve büyüklüğüne göre gerek Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri, Sağlık, Orman ve Su İşleri ve ilgili diğer bakanlıklar ile gerekse sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içerisinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Sağlık Bakanlığı afetlerle ilgili birimler

Sağlık Afet Koordinasyon Merkezidir (SAKOM). SAKOM afetlerde, il merkezlerinde bölgesel birim oluşturur. Bu birim ile il Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordineli çalışmaktadır.

Sağlık Bakanlığında; afet ve olağandışı durumlar “Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü” tarafından yürütülmektedir. Türkiye’de Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, hizmetlerin daha etkin ve kaliteli sunulabilmesi maksadı ile 2012 yılında 21 bölge koordinatörlüğü oluşturmuştur. Bu koordinatörlükler bünyesinde çalışan; Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) ile 112 Acil Sağlık Hizmetleri, gerektiğinde hizmet vermektedir.

AFETLERDE SAĞLIK HİZMETLERİ

Kurtarma, ilk yardım, nakil, haberleşme, malzeme akışı ile örgütlenme ve hareket kalıplarının mutlaka önceden planlanmış olması gerekir. Bu düzenlemede rol üstlenecek her birey nerede, ne zaman, ne yapacağını önceden çok iyi bilmek zorundadır.

Afetlerde Birincil Korunma

Birincil korunma, afetin ya da etkisinin ortaya çıkmasını engellemeye yönelik ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik çabaları içerir.

Afet dönemlerinde acil sağlık hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için afet ortaya çıkmadan yapılması gerekenler:

•Ülke afet planına uygun il afet planları, ilin risk faktörleri ve diğer afet planı bileşenleri göz önüne alınarak uygulanabilir planlama yapılmalıdır. Planda afette görev alacak birimlerin ve kurumların görevleri net olarak belirlenmelidir.

•Afet hâllerinde kullanılacak donanımları belirlenmeli, afet tipine göre standartlaştırılmalı ve iller düzeyinde stoklanmalıdır. Stokların miat takibi, yapılmalıdır.

•İl afet planlarında kriz yöneticisi belirlenmeli ve güncelleştirilmelidir. Afet yönetiminde sağlıkla ilgili işler, sağlık kriz yöneticisi tarafından yönetilmelidir.

•Hastanelerin acil hizmetler bakımından afet durumlarında kapasitelerinin artırılması için gerekli hastane afet planları hazırlanmalıdır. Afetin büyüklüğüne göre devreye girecek devlet, üniversite ve özel hastanelerin isimleri ve ayıracakları yatak sayıları önceden belirlenmelidir.

•Sağlık çalışanı ve afet yöneticilerine afet planları, kurtarma, ilk yardım, acil yardım, haberleşme, gerilim altında çalışma, triyaj, temel yaşam desteği ve taşıma teknikleri, yasal sorumluluklar konularında bilgilendirme ve uygulama eğitimleri yapılmalıdır.

Afetlerde İkincil Korunma

İkincil korunma afet sırasında ve afetten sonra alınan önlemleri içerir. Afet durumlarında acil tıbbi müdahaleler ikincil korunma kapsamındadır. İkincil korunma aynı zamanda kurtarma çalışmaları, gıda ve beslenme hizmetleri, barınak sağlama, tıbbi bakım organizasyonu, ulaşım-haberleşme işlemlerinin denetlenmesi, güvenlik sorunlarının çözümü, koruyucu sağlık hizmetleri, çevre sağlığı hizmetleri, afete uğrayan bölgenin ve etkilenen nüfusun saptanması gibi hizmetleri içine alır.

İkincil korunmada acil sağlık bakım sistemi

“Afete hazırlıklı toplum”la birinci halkası kurulan yaşam zincirine bağlı ikinci halka “erken ulaşma” dır. Profesyonel acil yardım ekiplerinin etkilenen bölgeye ulaşması için ilk koşul etkili bir erken bildirim sisteminin kurulmuş olmasıdır. Erken bildirim sistemi itfaiye, güvenlik güçleri ve 112 acil yardım hattını içerir.

Üçüncü halka “erken müdahale”dir.

Afetlerde Üçüncül Korunma

Afetzedelerin ve ailelerinin olaydan sonra yaşamlarını en iyi şekilde sürdürebilmeleri için yapılması gerekenler üçüncül korunma içerisinde ele alınır.

ÖZET•Afetler/olağan dışı durumlar toplumun örgütlü biçimde hazırlıklı olmasını gerektiren en önemli sosyal ve çevresel sorunlar arasındadır. Afetleri dikkate almadan çevre sorunlarını azaltmak ve sürdürülebilir bir kalkınmayı başarmak mümkün değildir. Genel anlamda afetler toplumsal yıkımlara yol açan olağandışı büyük olaylardır.

Afetler doğal (deprem, sel, kasırga,çığ vb.), doğal olmayan (kimyasal/radyoaktif sızıntılar, patlamalar, yangınlar, savaş vb.)ve karmaşık olarak sınıflandırılır.
Afetlerinverebileceğizararlarınminimumaindirilmesiiçinafetöncesiyapılmasıgerekençalışmalaradahaçokönemverilmeli,afetlerkonusundaduyarlıolunmasıamacıylatoplumdaafetkültürününveafetyönetimsisteminintümevreleriileoluşturulmasınayönelikçalışmaaraönemverilmelidir.
Afetlerdeyönetimintemelamacı;afetlerdenkorunma,hazırlıklıolmaveetkilerinihafifletmedir.
ÜlkemizdeuygulananAfetYönetimSisteminin,modern,bütünleşik,tümkaynaklarıbirgüçaltındatoplayan,toplamkaliteyönetimianlayışındaveafetyönetiminibirbütünolarakgören,toplumtabanlı,tümevrelerdehalkın,siviltoplumkuruluşlarınınvegönüllülerinkatılımınısağlayanbiranlayışakavuşturulmasıhedeflenmelidir.
Afetyönetimevreleri;riskvezararazaltma,hazırlık,müdahale,iyileştirmeveyenideninşaevresiolarakaşamalaraayrılmaktadır.Buaşamalrdanilkikisiafetolmadanöncekiriskyönetimifaaliyetlerininiçinde,diğerüçaşamaiseafetolduktansonrakrizyönetimifaaliyetleriiçerisindebulunmaktadır.
Afetlerdesağlıkhizmetlerisunumunundahaetkilibirşekildegerçekleştirilebilmesiiçingereklihazırlıkveplanlamaçalışmalarının,afetöncesidönemdeyapılmasıgerekir.Afetdurumlarındaisekurtarmaveacilsağlıkhizmetleri,toplumsağlığıhizmetleri,ruhsağlığıhizmetlerivehastanehizmetleriyoğunbirşekildeivediliklesunulmalıdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI

Aşağıdakilerden hangisi doğal afetlerden biridir? c) Tsunami
Toplumun ve bireylerin normal yaşama dönebilmesi için yapılanların yer aldığı evre aşağıdakilerden hangisidir? e) İyileştirme evresi
‘‘İnsan ve diğer canlılar için; normal yaşamı ve toplumsal faaliyetleri kesintiye uğratan, toplumda fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplara neden olan ve etkilenen topluluğun üstesinden gelemediği doğa veya insan kaynaklı bir olgu”şeklinde tanımlanan kavram aşağıdakilerden hangisidir? e) Afet
Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde en sık görülen doğal afeti belirtir? b) Deprem
Aşağıdakilerden hangisi modern afet yönetimi kavramında yer alan “Risk Yönetimi” aşamalarından biridir?a) Tehlike ve zararların azaltılması
Aşağıdakilerden hangisi jeolojik kökenli afetlerden biri değildir? d) Tropikal siklon
Aşağıdakilerden ifadelerden hangisi yanlış olan seçenektir?c) Tayfun, jeolojik kökenli doğal afetlere örnek gösterilebilir.
Aşağıdakilerden hangisi afetlerde kurulan yaşam zinciri öğelerinden biri değildir? d)Medya
Aşağıdakilerden hangisi afet sonrası çalışmaları belirtmektedir? c)Kriz yönetimi
Aşağıdakilerden hangisi Sağlık Bakanlığına bağlı afetler ile ilgili birimlerinden biri değildir?a) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
ÜNİTE 4 İLETİŞİMİN ÖNEMİ

Acil müdahale gereken ortamlarda hasta/yaralılar ile konuşma sırasında kesinlikle emretme veya sert şekilde önerilerde bulunmaktan kaçınmak gerekir. Sert öneri veya konuşma tarzının özellikle çocukları söylenenin tersini yapmaya sevk edebileceği ve tedavinin devamında hastaların kontrollerini ihmal etmelerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle iletişim teknikleri konusunda tüm sağlık çalışanlarının donanımlı olması ve hizmet içi eğitimlerle bu donanımın geliştirilmesi gerekir.

Acil durumlarda hasta/yaralı bireylerin karşı karşıya kaldıkları ve stres yaşamalarına neden olan faktörler şunlardır:

•Acil olayın geliştiği ortam ya da acil birimin görünümü, gürültü, ses, trafik, acil birimdeki araç-gereçler, ortamda durumu ağır olan diğer hastalar ve sağlık çalışanlarının yaptıkları işler gibi çevresel faktörler.

•Girişimsel olan ve olmayan uygulamalar, ağrı, acı ve sıkıntı çekme, fiziksel hareket kısıtlılığı, yeme içmede yetersizlik gibi faktörlerle birlikte hastalığına yönelik fiziksel sıkıntının olması gibi fiziksel faktörler.

•Kontrol ve gizlilik kaybı, iletişim eksikliği, ebeveyn davranışı, bilgi, anlama/algılama eksikliği ve hastalığın/yaralanmanın şiddeti gibi psikolojik faktörler.

•Çocuklar için aileden ayrılma ve yabancı bir ortama girme, ailenin ekonomik yetersizliği, sağlık güvencelerinin olmaması, acil birimin çocuk ve ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak koşullarda olmaması, sağlık ekibinin acil hastanın beklentilerini karşılayamaması gibi sosyal faktörler.

İLK YARDIMDA ETKİLİ İLETİŞİM

Etkili iletişim karşıdaki kişinin varlığının kabul edilmesi ve ona ayrılan zamanın etkili bir şekilde kişinin beklentilerine göre düzenlenmesidir.

Hasta/yaralının bilinci yerinde ise sözlü iletişim kurmak etkili iletişim tekniklerini bilen ilk yardımcı için kolaydır. Ancak yere ve zamana oryante olmayan hasta/yaralılar ile iletişim kurmak kadar bilinci yerinde olmayan hasta/yaralı ile iletişim kurmak da önemlidir. Unutulmamalıdır ki en son kaybolan duyu işitme duyusudur. Bu yüzden hiçbir hasta/yaralının yanında duymaması gereken konular konuşulmamalıdır. İşitiyormuş gibi davranılmalı, iletişim kurulmalı, özellikle sözsüz iletişim tekniklerinden olan dokunma yöntemi ile iletişim kurulmaya stres azaltılmaya çalışılmalıdır.

ACİL SERVİSTE ETKİLİ İLETİŞİM

Acil serviste etkili iletişim geliştirebilmek için:

•Hasta merkezli bir yaklaşım yapmak

•Hasta/yaralının şuuru açıksa kaygısını azaltmak

•Hasta/yaralı ve yakınının duygu dışavurumuna saygı duymak, empatik yaklaşım sağlamak

•Hasta/yaralı ve yakını ile konuşurken göz teması kurmak

•Hasta/yaralıya bütünüyle onunla ilgilenildiği mesajını vermek, kendisini emin ellerde olduğunu hissetmesini sağlamak

•Kendisini tanıtmak, nelerden sorumlu olduğunu belirtmek

•Anlatılanları iyi dinlemek

•Hasta/yaralıya saygılı davranmak, hakaret etmemek, dalga geçmemek

•Sağlık durumu ile ilgili detayları paylaşmak

•İleride çatışma çıkmasını önleme adına “önleyici ben dilini” gerektiğinde kullanmak

•Hasta/yaralı ve yakını ile anlaşmazlığa düşüldüğünde durumu ifade ederken mümkün olduğunca yüzleştirici ben dilini kullanmak

•Hasta/yaralı yakınlarını her yeni durumda veya yapılacak işlem öncesi mümkünse bilgilendirmek, gerekirse onamlarını almak

•Yapılacak işlemlerden bahsetmek ve karar alma sürecine mümkünse dahil etmek. Yeni bir durum oluştuğumda bilgi aktarımı yapmak

•Gerçekleri gizlememek

•İşlemlere bir sağlık çalışanı refakatinde gitmesini sağlamak

•Tedavi uygulamalarında karar alma süreçlerine dâhil etmek

•Hasta/yaralı ve yakınlarının bulunduğu ortamlarda profesyonel olmayan sohbetler yapmamak

ÖZET•İnsan yaşamında iletişimin olmadığı bir yer hemen hemen yok gibidir. İletişimden kaynaklanan sorunlar günlük hayatta ilişkileri zorlaştırdığı gibi ilk yardım ve acil sağlık hizmetleri sırasında da anlaşılmazlıklara yol açmaktadır.

Acil ortamda bireyin fiziksel, psikolojik durumu kadar çevresel faktörlerde strese yola açarak etkili iletişimi olumsuz yönde etkiler.
Etkili iletişim karşıdaki kişinin varlığının kabul edilmesi ve ona ayrılan zamanın etkili bir şekilde kişinin beklentilerine göre düzenlenmesidir.
Bilinci yerinde iş birliği yapabilen hasta/yaralı ile etkili iletişimde sakin kalmak çok önemlidir.
Acil serviste içten ve ilgili yaklaşım hasta/yaralı ve yakınlarının direncini en baştan kıracaktır.
Acil kliniklerde hasta kadar hasta yakını da çok önemlidir. Çünkü hasta yakınları, hastanın acil servisteki tedavi ve bakımının ayrılmaz parçalarıdır. Hasta yakınları hastaya yardımcı olmaya çalışırken, onlarında çeşitli gereksinimleri ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, sağlık çalışanlarının hasta yakınlarına yardımcı olmaları ve gereksinimlerini karşılamaları önemli olmaktadır.
Genel olarak çocuk hasta, panik ve öfke yaşayan birey ya da kaza, afet gibi travma geçirmiş herhangi bir acil durumda iletişim esnasında tavsiyede bulunmak, emretmek, bireylerin duygularını küçümsemek ve sorularına cevap vermemek iletişimi koparan durumlardan birkaçıdır.
İlk yardım ve acil sağlık hizmetlerinde doğru iletişim etkili müdahale ve tedavinin bir parçasıdır. Bu nedenle ilk yardım uygulayan herkes ve her sağlık çalışanı doğru iletişim tekniklerini bilmeli ve uygulamalıdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI

Aşağıdakilerden hangisi acil hastanın yaşadığı yaralı/hastadan kaynaklanan iletişim sorunlarından biri değildir? e) Sağlık çalışanının hızlı konuşması
Aşağıdakilerden hangisi acil hastanın yaşadığı sağlık çalışanından kaynaklanan iletişim sorunlarından biri değildir? b) Hastanın durumunun kötü olması
Aşağıdakilerden hangisi acil hasta yakını ile iletişimi engelleyen davranışlardan biridir?b) Hastanın durumu ile ilgili bilgi verilmemelidir.
Aşağıdakilerden hangisi acil çocuk hasta ile iletişim kurarken yapılması gereken girişimlerden biri değildir?a) Yapılacak işlem ağrıya neden olacaksa çocuğa acımayacağı söylenmelidir.
Öfke yaşayan acil hasta/hasta yakınıyla iletişim kurarken aşağıda verilen yaklaşımlardan hangisi yanlıştır?e) Hasta yakını acil servisten dışarı çıkarılmalıdır.
Aşağıdakilerden hangisi travma yaşayan hastaya müdahale sırasında doğru bir yaklaşımdır?e) Yaralı/hastayı güvenli alana çıkarmak ve sakinleştirmek
Aşağıdakilerden hangisi afetlerde iletişim kurarken yapılması gereken girişimlerden biri değildir?d) Sıkıntıda olan hasta ve yaralının ağlaması, bağırması engellenmelidir.
Aşağıdakilerden hangisi travma sonrası yapılacak girişimlerden biri değildir?c) Yaralı/hasta travmasını hatırlatacak her türlü uyarandan uzak tutulmalıdır.
Panik yaşayan yaralı/hasta ya da hasta yakını ile iletişim kurarken aşağıda verilen girişimlerden hangisi yapılmamalıdır? e) Soruna hemen müdahale edilmelidir.
Aşağıdakilerden hangisi yaralı/hasta yaşlı bireyle iletişimde sorun oluşturur?e) Yaralı/hasta yaşlının yakınlarına haber verilmemelidir.
ÜNİTE 5 HASTA/YARALININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Hasta/yaralı; hastalığın ya da yaralanmanın ciddiyetinin, ilk yardım önceliklerinin, yapılacak ilk yardım yönteminin belirlenmesi ve güvenli bir müdahalenin sağlanması amacıyla değerlendirilir. Bu uygulamaları başarılı bir şekilde uygulayabilmek için ilk yardımcının insan vücudunun yapısını ve işleyişini yaşam bulgularını ve değerlendirme aşamalarını bilmesi gerekir.

İnsan Vücudunun Yapısı Vücudun esas yapı taşı hücredir. Benzer hücreler birleşerek dokuları, benzer dokular birleşerek organları ve organlar birleşerek sistemleri oluşturur.

Yaşam Bulgular Hastayı/yaralıyı değerlendirmeden önce yaşam bulgularının anlamlarının bilinmesi gerekmektedir. Çünkü, bu bulguların var veya yok olması yapılacak müdahaleler için önem taşımaktadır. Yaşam bulguları dendiğinde, hasta/yaralının;

bilinci, nabzı, solunumu, dolaşımı, vücut sıcaklığı ve kan basıncından söz edilmektedir.

Bilinç durumunun değerlendirilmesi

Öncelikle, hasta/yaralının bilinç durumu değerlendirilir. Normal bir kişi kendine yöneltilen tüm uyarılara cevap verir. Bilinç düzeyi yaralanmanın ağırlığını gösterir.

Bilinç düzeyleri:

•Bilinçli; tüm uyarılara cevap verir.

•Birinci derece bilinç kaybı; sözlü ve gürültülü uyaranlara cevap verir.

•İkinci derece bilinç kaybı; ağrılı uyaranlara cevap verir.

•Üçüncü derece bilinç kaybı; tüm uyaranlara karşı tepkisizdir, cevap vermez.

Solunum Kişinin 1 dakika içinde nefes alma ve verme sayısı solunum sıklığıdır. Sağlıklı yetişkin bir kişide dakikada solunum sayısı 12–20, çocuklarda 16–22 ve bebeklerde 18-24’tür (Tablo 1).

Kan basıncı Kan basıncı kalbin kasılma ve gevşeme anında damar duvarına yaptığı basınçtır. Kalbin kanı pompalama gücünü gösterir. Normal değeri 100/50- 140/100mmHg arasında değişir

Nabız Kalp atımlarının atardamar duvarına yaptığı basıncın damar duvarında parmak uçlarıyla hissedilmesine nabız denmektedir. Yetişkin bir kişide normal nabız sayısı dakikada 60–100, çocuklarda 100–120 ve bebeklerde 100-140’tır

Hasta/Yaralıyı Değerlendirme Aşamaları

İlk değerlendirme Hasta/yaralıya sözlü uyaranla ya da hafifçe omuzuna dokunarak “iyi misiniz?” diye sorularak bilinç durumu ve arkasından ilk yardımın ABC’si değerlendirilir.

Hava yolu açıklığının değerlendirilmesi: Havanın akciğerlere ulaşabilmesi için hava yolunun açık olması gerekir. Hava yolu açıklığı sağlanırken hasta/yaralı baş, boyun, gövde ekseni düz olacak şekilde yatırılmalıdır. Özellikle bilinç kaybı olanlarda dil geri kaçarak solunum yolunu tıkayabilir ya da kusmuk, yabancı cisimlerle solunum yolu tıkanabilir.

Bilinç kaybı belirlenmiş kişide; ağız içine önce göz ile bakılmalı, eğer yabancı cisim var ise işaret parmağı yandan ağız içine sokularak cisim çıkartılmalıdır. Daha sonra bir el hasta/yaralının alnına, diğer elin 2 parmağı çene kemiğinin üzerine koyulur, alından bastırılıp çeneden kaldırılarak baş geriye doğru itilip baş geri-çene yukarı pozisyonu verilir. Bu işlemler sırasında sert hareketlerden kaçınılmalıdır.

Solunumun değerlendirilmesi: İlk yardımcı, başını hastanın/yaralının göğsüne bakacak şekilde yan çevirerek yüzünü hastanın/yaralının ağzına yaklaştırır, Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile solunum yapıp yapmadığını 10 saniye süre ile değerlendirir.

Göğüs kafesinin solunum hareketine bakılır, eğilip kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenir ve hastanın soluğunu yanağında, hissetmeye çalışılır, solunum yoksa derhâl yapay solunuma başlanır.

Dolaşımın değerlendirilmesi: Dolaşımın değerlendirilmesi için ilk yardımcı; çocuk ve yetişkinlerde şah damarından, bebeklerde kol atardamarından 3 parmakla 5 saniye süre ile nabız almaya çalışılır. İlk değerlendirme sonucu hastanın/yaralının bilinci kapalı, fakat solunum ve nabzı varsa derhâl koma pozisyonuna getirerek diğer yaralılar değerlendirilir.

İkinci değerlendirme İlk değerlendirme ile hasta/yaralının yaşam belirtilerinin varlığı güvence altına alındıktan sonra ikinci değerlendirme aşamasına geçilerek baştan aşağı muayene yapılır.

Görüşerek bilgi edinme: Hasta/yaralı kendini tanıtır, ilk yardımcı hastanın/yaralının ismini öğrenir ve adıyla hitap eder, hoşgörülü ve nazik davranarak güven sağlar, hastanın/yaralının endişelerini gidererek rahatlatır, olayın mahiyeti, koşulları, kişisel öz geçmişleri, sonuç olarak ne yedikleri, kullanılan ilaçlar ve alerjinin varlığı sorularak öğrenilir.

Baştan aşağı kontrol yapma: Bilinç düzeyi (anlama, algılama), solunum (sayısı, ritmi, derinliği), nabız (sayısı, ritmi, şiddeti), vücut (ısısı, nemi, rengi) değerlendirilir.

Baş; saç, saçlı deri, baş ve yüzde yaralanma, morluk olup olmadığı, kulak ya da burundan sıvı veya kan gelip gelmediği değerlendirilir, ağız içi kontrol edilir.

Boyun; ağrı, hassasiyet, şişlik, şekil bozukluğu araştırılır. Aksi ispat edilinceye kadar boyun zedelenmesi ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Göğüs kafesi; saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu ya da morarma olup olmadığı, hafif baskı ile ağrı oluşup oluşmadığı, kanama olup olmadığı değerlendirilmelidir. Göğüs kafesi genişlemesinin normal olup olmadığı araştırılmalıdır. Göğüs muayenesinde eller arkaya kaydırılarak hastanın/yaralının sırtı da kontrol edilmelidir.

Karın boşluğu; saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu, şişlik, morarma, ağrı ya da duyarlılık olup olmadığı ve karnın yumuşaklığı değerlendirilmelidir. Eller bel tarafına kaydırılarak muayene edilmeli, ardından kalça kemiklerinde de aynı araştırma yapılarak kırık veya yara olup olmadığı araştırılmalıdır.

Kol ve bacaklar; kuvvet, his kaybı varlığı, ağrı, şişlik, şekil bozukluğu, işlev kaybı ve kırık olup olmadığı, nabız noktalarından nabız alınıp alınmadığı değerlendirilmelidir. İkinci değerlendirmeden sonra mevcut duruma göre yapılacak müdahale yöntemi seçilir.

TRİYAJ Triyaj; hasta ve yaralıların, yaşamlarını tehdit eden yaralanma derecelerine ve beklenen yarara göre sıralanmasıdır. Hastaların hangi zaman ve sırada acil yardım alması gerektiğini, nakil hızını ve seçilecek hastaneyi belirleyen kısa klinik değerlendirmedir.

Triyajın Amaçları

Triyaj uygulamasında genel amaç, daha çok hastanın veya yaralının yaşamını kurtarmaktır.

•Hasta veya yaralının yaşamını korumak,

•İleride olabilecek yaşam kayıplarını ya da ileri derece yaralanmaları önlemek,

•Kitlesel kazalarda ihtiyaçları belirleyerek eldeki kısıtlı kaynakların (personel, malzeme, ekipman vs.) verimli kullanılmasını sağlamak,

•Hasta veya yaralılara yapılacak acil ilk müdahalenin, erken dönemde ve etkili yapılmasını sağlamak,

•Değerlendirilmesi yapılan hasta veya yaralıların nakil önceliklerini ve kurallarını tespit etmek,

•Uygun hastaneye uygun hasta veya yaralının naklini sağlamak,

•Gereksiz personel, araç ve malzeme kullanımını engellemek,

•Değerlendirme ve yenilenme sürecinde elde edilen bilgiler doğrultusunda kayıt tutarak triyajda iyileştirme ve geliştirme çalışmaları yapmaktır.

Triyajda Temel Kurallar

Triyaj değerlendirmesi; solunum, dolaşım, bilinç sırasını takip eder ve bu değerlendirme sonucuna göre acil ve öncelikli hasta veya yaralılar tespit edilir. Triyaj, ulaşılan her basmakta (olay yeri, nakil, acil servis vb.) yeniden yapılır.

Triyaj süresi, her bir yaralı için 1 dakikadan daha kısa olmalıdır. Ayaktaki hasta veya yaralılara en fazla 1 dakika, yatar durumdaki hasta veya yaralılara en fazla 3 dakika zaman ayrılır.

Triyajın Evreleri

Triyajda üç, dört ve beş kategorili sınıflandırma sistemleri kullanılmaktadır. Var olan kanıtlara dayanan uzman konsensusunda beşli triyaj sistemlerinin kullanılması önerilmektedir. Beşli triyaj sisteminde hastalar, hemen, çok acil, acil, yarı acil ve acil olmayan şeklinde beş kategoride incelenir.

Ülkemizde acil servis triyajında Sağlık Bakanlığının önerisi ile kırmızı (çok acil), sarı (acil), yeşil (acil olmayan) renk kodları kullanılmaktadır.

Etkin bir triyaj sistemi basitlik, zaman etkinliği, doğruluk, güvenilirlik ve en az yanılma özelliklerine sahip olmalıdır.

Acil servise başvuran hastaların kısa sürede uygun sağlık bakımı almasında önemli bir yeri olan triyaj sisteminin etkinliği, farklı disiplinlerden profesyonel ekip üyelerinin varlığı ve hastanın değerlendirildiği, tedavi ve bakım girişimlerinin başlatıldığı yeterli bir alan ile olasıdır. Triyaj sisteminin diğer bileşenleri kayıt sistemi, iletişim sistemi ve güvenliktir.

Ülkemizdeki yasal düzenlemelere göre triyaj uygulaması hekim veya acil tıp teknisyeni, hemşire ve benzeri nitelikteki sağlık personeli tarafından yapılmaktadır.

Triyaj Çeşitleri

Triyaj; başvuru, vaka, olay yeri, müdehale ve nakil triyajı, triyaj hastanesi ve acil servis triyajı olmak üzere yedi şekilde yapılmaktadır.

Başvuru triyajı

112 Acil servis hizmetlerine yapılan başvuruların Çağrı Karşılama Merkezi tarafından aciliyet durumlarına göre değerlendirilerek acil veya acil değil şeklinde yapılan ayırma işlemidir.

Vaka triyajı

Göreve gönderilecek ekiplerin (acil yardım istasyonları) seçim işlemidir.

Olay yeri (saha/alan) triyajı

Herhangi bir olayda birden fazla kişinin yaralanması ve tek ambulans ekibinin kontrol edemediği durumlarda (afet veya olağandışı durumlar), iki veya daha fazla ambulansın olay yerine gelmesine kadar yapılan triyajdır. Olay yeri triyaj uygulaması kendi içinde 3 aşamada gerçekleşir.

Primer triyaj: Hasta veya yaralıların solunum, dolaşım ve bilinç durumu hızla değerlendirilerek yaşam kurtarıcı uygulamaların öncelikle yapılmasını hedefler.

Sekonder triyaj: Hasta veya yaralıların tedavi gereksinimlerine göre değerlendirilmesi ve ayrılmasının ardından uygun tedavilerin uygulanmasını hedefler.

Tersiyer triyaj: Hasta veya yaralıların eldeki imkânlar doğrultusunda olay yerinden nakillerinin önceliklerini belirleyerek hastaneye nakillerini hedefler.

Çok sayıda hasta veya yaralının bulunduğu olaylarda eldeki mevcut kaynakların en yararlı kullanımı söz konusu ise alanda yapılacak triyaj yöntemi START (Simple Triage and Rapid Triatment/Basit Triyaj ve Hızlı Tedavi) algoritmidir.

START yöntemi: START yetişkin, jump START çocukta uygulanan triyaj yöntemidir. Basit ve hızlı triyaj uygulama gerekliliğinin olduğu olaylarda, hekim dışı deneyimli tıbbi personelin de kolayca uygulayabileceği temel değerlendirme yöntemidir. Olay yerinde gerekli güvenlik önlemleri alındıktan ve triyaj alanı oluşturulduktan sonra triyaj sorumlusu, START yöntemini uygulamaya başlar. START yönteminde bir yaralı için en fazla 30 saniye ayrılır. 30 saniye sonunda yaralı değerlendirilerek ilgili renk kodu ile işaretlenmelidir.

START yönteminin aşamaları

İlk aşama; START yönteminde triyaj sorumlusunun yapması gereken ilk iş, otoriter bir tavır ve ses tonuyla olay yerindeki yaralıların kendine doğru gelmelerini istemesidir. Bu amaçla yüksek sesle seslenilebileceği gibi megafon yardımı ile de çağrı yapılabilir. Yürüyebilen yaralıların triyaj alanında oluşturulan yeşil alana gitmesi istenir. Bu yaralılar, yeşil renk kodu ile işaretlenir.

İkinci aşama; START yönteminde ikinci aşamada yapılması gereken iş, hasta veya yaralının (bulunduğu pozisyonda) solunumunun olup olmadığının kontrol edilmesidir. Solunum; bak-dinle-hisset yöntemi ile değerlendirilir.

Triyaj olay yerinde herkese uygulandıktan sonra, olay yerinde personel sıkıntısı yok ise ve tıbbi müdahale konusunda destek sağlanmış ise başa dönülerek triyaj yenilenir. Triyaj sistematiğinde yapılan tüm uygulamalar kayıt altına alınır.

Müdahale triyajı

Müdahaleye hangi vakadan başlanacağını belirlemek için gerçekleştirilen işlemdir.

Nakil triyajı

Öncelikli olarak hangi hasta veya yaralının naklinin yapılacağına karar verilme durumudur. Bir ambulansın arka tarafında (hasta kabini) sadece bir kırmızı kodlu yaralı, ya bir sarı ve bir yeşil kodlu yaralı ya da iki yeşil kodlu yaralı taşınabilir. Her durumda bir ambulansın ön tarafında (sürücü kabini) iki yeşil kodlu yaralı taşınabilir.

Acil servis triyajı

Sağlık Bakanlığının 2009 yılında çıkardığı “Yataklı Sağlık Tesislerinde Acil Servis Hizmetlerinin Uygulama Usul Ve Esasları Hakkında Tebliğ” hastanelerin acil servislerinde triyaj uygulama ve renk kodlamasını zorunlu hâle getirilmiştir.

Hastane acil servislerine gelen vakaları durumlarına göre derecelendirerek müdahale etme işlemidir. Her hastane acil servisi, büyüklüğü ne olursa olsun acil servis triyajı uygulamak zorundadır. Günümüzde 3 çeşit acil servis triyajı uygulanmaktadır.

Temel acil servis triyajı: Acil servis triyaj uygulamaları, hemşire ya da paramedik tarafından yapılabilir. Hasta veya yaralı yaşam bulguları ve fiziksel yönden değerlendirilir, kullandığı ilaçlar ve ilaç alerjileri sorulur.

İleri triyaj sistemi: Temel triyaj sisteminde yapılanlara ek olarak bazı tanısal testler (örneğin; X-ray, kan ve idrar tetkikleri) istenir. Daha sonra hastalar aciliyetlerine göre uygun bakım alanlarına veya acil servis hekiminin muayenesi için bekletilir. Temel ve ileri acil servis triyaj sisteminde öncelik, durumu en ağır olan hastalara verilir.

Acil servis afet triyajı: Acil servislerin birim zamanda bakabileceği hasta kapasitesi bellidir. Acil servislerin kapasitesi üstünde hasta veya yaralı sayısı kargaşa yaşanmasına neden olur. Acil servise girmeden önce hastalara triyaj uygulanmalıdır. Acil servis afet triyajı, hastane afet planına göre düzenlenir.

Triyaj sınıflama sistemi

Stabil olmayan acil hasta veya yaralılar: Çok sayıda hasta/yaralının bulunduğu afet veya kitlesel kazalarda, personelin hızlı karar vermesi ve hangi hastalara/yaralılara öncelikli acil yardım uygulanacağını belirlemesi gerekir.

Stabil acil hasta veya yaralılar: Solunum ve dolaşım değerleri stabildir. Kurtarma, acil yardım ve nakil geciktirilebilir. Örneğin; kırık ya da çıkık sonrası dolaşım bozulması gibi.

Acil olmayan hasta veya yaralılar: Yaşamsal bulgularında solunum ve dolaşıma yönelik herhangi bir risk mevcut değildir.

Ölmüş kişiler ya da aşırı ağır hasta veya yaralılar: O anda tedavi edilemeyecek kadar ağır, yaşama olasılıkları olmayan ya da düşük olan hasta veya yaralılardır. Örneğin; 20 dakikadan uzun süredir nabız olmaması gibi.

Triyaj kodlama sistemi

Kırmızı kod: Ciddi hastalığı ya da yaralanması olan hasta veya yaralılardan oluşan acil gruptur.

Sarı kod: Hâlihazırda yaşamı tehdit eden hastalığı ya da yaralanması olmayan, ancak zamanında nakledilmez ise yaşam tehdidi olan hastalardan/yaralılardan oluşan gruptur.

Yeşil kod: Tıbbi bakıma gereksinimi olan ancak acil olmayan hafif yaralı, bilinci açık hasta veya yaralılardır.

Siyah kod: Ölmüş ya da hayatta kalma şansı düşük kabul edilen kişilerdir.

Triyaj kartı

Triyajı yapılmış hastanın/yaralının değişik basamaklarda derecelerinin belirlenmesi amacı ile oluşturulan karttır. Yaralılar, sınıflandırmaya uygun renklendirilmiş triyaj kartları ile işaretlenir.

OLAY YERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Olay yeri, o noktada tekrar kaza olma riskinin ortadan kaldırılması, olay yerindeki hasta/yaralı sayısının ve türlerinin belirlenmesi amacıyla değerlendirilir.

Olay Yerinin Değerlendirilmesinde Yapılacaklar

•Kendimiz ve yaralı için muhakkak güvenli bir bölge oluşturulmalıdır.

•Kazaya uğrayan araç mümkünse yolun dışına ve güvenli bir alana alınmalı, kontağı kapatılmalı, el freni çekilmeli, araç LPG’li ise aracın bagajında bulunan tüpün vanası kapatılmalıdır.

•Olay yeri yeterince görünebilir biçimde işaretlenmelidir. Kaza noktasının önüne ve arkasına gelebilecek araç sürücülerini yavaşlatmak ve olası bir kaza tehlikesini önlemek için uyarı işaretleri yerleştirilmeli; bunun için üçgen reflektörler kullanılmalıdır, kaza bölgesi mutlaka uzaktan görülür hâle getirilmelidir.

•Olay yerinde hasta/yaralıya yapılacak yardımı güçleştirebilecek veya engelleyebilecek meraklı kişiler olay yerinden uzaklaştırılmalıdır.

•Olası patlama ve yangın riskini önlemek için olay yerinde sigara içilmemelidir.

•Gaz varlığı söz konusu ise oluşabilecek zehirlenmelerin önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.

•Ortam havalandırılmalıdır.

•Kıvılcım oluşturabilecek ışıklandırma veya çağrı araçlarının kullanılmasına izin verilmemelidir.

•Hasta/yaralı için bir risk yok ise yerinden oynatılmamalıdır.

•Hasta/yaralı hızla yaşam bulguları yönünden (CAB) değerlendirilmelidir.

•Hasta/yaralı kırık ve kanama yönünden değerlendirilmelidir.

•Hasta/yaralı sıcak tutulmalıdır.

•Hastanın/yaralının bilinci kapalı ise ağızdan hiçbir şey verilmemelidir.

•Tıbbi yardım 112 Acil Servisten istenmelidir.

•Hastanın/yaralının endişeleri giderilmeli, nazik ve hoşgörülü olmalıdır.

•Hastanın/yaralının paniğe kapılmasını engellemek için yarasını görmesine izin verilmemelidir.

Hasta/yaralı ve olay hakkındaki bilgiler kaydedilmelidir.

•Yardım ekibi gelene kadar olay yerinde kalınmalıdır.

DEĞERLENDİRME SORULARI

Aşağıdakilerden hangisi hastayı/yaralıyı değerlendirme amaçlarından biri değildir?e) hastayı yaralıyı tedavi etmek
Aşağıdakilerden hangisinde vücut yapısının hiyerarşisi doğru olarak sıralanmıştır?d) Hücreler-Dokular-Organlar-Sistemler-Organizma
Aşağıdakilerden hangisi hastanın/yaralının yaşam bulguları arasında değerlendirilmez? e) Cilt rengi
Aşağıdakilerden hangisi üçüncü derece bilinç kaybını ifade eder? d) Hiçbir uyarana cevap vermez.
Aşağıdakilerden hangisi triyajın amaçları arasında yer almaz? b) Tedavi çalışmaları yapmak
Aşağıdakilerden hangisi triyaj kuralları ile ilgili değildir?a) Triyaj sorumlusu, hasta/yaralıların acil bakımıyla ilgilenir.
Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde kullanılan triyaj ve renk kotlaması ile ligili değildir?d) Mavi; acil olmayan
Aşağıdakilerden hangisi START yöntemi ile ilgili değildir?d) Yürüyebilen yaralıların triyaj bölgesinde sarı alana gitmeleri istenir.
Aşağıdakilerden hangisi triyajda hasta nakli ile ilgili değildir?e) Bir ambulansın sürücü kabini bir kırmızı kodlu yaralı taşınabilir.
Aşağıdakilerden hangisi olay yerinin değerlendirilmesinde yapılacaklar arasında yer almaze) Hastayı/yaralıyı yerinden taşımak
ÜNİTE 6 TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

Solunumu ve/ veya kalbi durmuş kişide suni solunum ile akciğerlere oksijen gitmesini, dış kalp masajı ile kalpten kan pompalanmasını sağlamak için ilaçsız ve tıbbi malzemesiz yapılan uygulamalara temel yaşam desteği denir. İlaç ve tıbbi malzeme kullanarak hatta gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahaleleri de kapsayan solunum ve dolaşımın sağlanmasına yönelik uygulamalara ileri yaşam desteği denir.

Günümüzde her beş yılda bir TYD uygulama protokollerinde yenilenmeye gidilmektedir. En son 2010 yılında yayımlanan yeni protokoller gereği, sağlık çalışanı ve ilk yardımcı tarafından uygulanacak TYD uygulama açısından farklılıklar bulunmaktadır. TYD basamakları sıralamasında yetişkinler ve pediyatrik hastalar için “A-B -C” uygulaması “ C-A-B” (Dolaşım, Havayolu, Solunum) olarak değiştirilmiştir. “C-A-B” sıralamasıyla, kalp masajı daha kısa sürede başlamış olacak ve ventilasyon çok az gecikmiş olacaktır. “Bak, Dinle, Hisset” uygulaması faydasız ve zaman alıcı bulunmuş bu nedenle 2010 yılı TYD akış şemasından çıkarılmıştır.

Toplumların çoğunda acil yardım servislerinin haberdar edilmesinden, acil yardım servislerinin kazazedeye ulaşmasına kadar geçen zamanda müdahaleye başlama süresi 8 dk. veya daha uzundur. Bu dönemde kazazedenin hayatta kalma şansı yaşam zincirinin ilk 3 halkasının çevrede bulunanlar tarafından erken başlatılmasına bağlıdır. Yaşamı tehdit eden acil bir durumda kazazedenin sağ kalım olasılığını uygulanan yasam zincirinin gücü belirler, zincirin gücü ise en zayıf halkasının gücü kadardır. Bu nedenle yaşam kurtarma zincirinin beş halkası da kuvvetli olmak zorundadır.

Yetişkinlerde sağ kalım zinciri halkaları şunlardır:

•1.Halka, Kardiyak arrestin erken tanınması ve acil sağlık hizmetlerinin erken aktivasyonu,

•2.Halka, Olay yerinde bulunan ilk yardımcının yaptığı temel yaşam desteği,

•3.Halka, Erken defibrilasyonu,

•4.Halka, Etkili yetişkin ileri yaşam desteği uygulamalarını,

•5.Halka, Kardiyak arrest sonrası bakımı ifade etmektedir.

Çocuklarda sağ kalım zinciri halkaları şunlardır:

•1.Halka, Arrestin ve oluşabilecek zararların önlenmesini,

•2.Halka, Erken kardiyopulmoner resüsitasyonu,

•3.Halka, Acil yanıt sisteminin aktive edilmesini,

•4.Halka, Hızlı pediyatrik ileri yaşam desteğini,

•5.Halka, Kardiyak arrest sonrası bakımı ifade etmektedir.

Çocuklarda temel yaşam desteğini, ilk üç halka oluşturur. Çocuklarda bu halkalarda en önemli halka, zararların önlenmesi olup koruyucu tedbirler alınmalıdır.

Erişkin Temel Yaşam Desteği

Bilinç kontrolü

Hasta veya yaralı sert bir zemine sırt üstü yatırılmalıdır. Sırt üstü pozisyona getirilirken baş- boyun ve gövde ekseni bozulmadan çevrilmelidir, ancak baş boyun yaralanma şüphesi varsa çok gerekli olmadıkça pozisyon değiştirilmemelidir. Hasta /yaralının omzuna yavaşça dokunulmalı “Nasılsınız?” “İyi misiniz?” diye sorulmalıdır.

Bilinç açık, cevap veriyor ise güvenli bir pozisyon verilmeli veya bir tehlike söz konusu değilse olduğu pozisyonda bırakılmalıdır, yardım gelene kadar sık sık tekrar değerlendirilmelidir.

Bilinç açık, solunum sıkıntılı ise yabancı cisim aspirasyonu düşünülmelidir ve buna yönelik ilk yardım uygulamaları hemen yapılmalıdır.

Dolaşımı ve solunumu etkili, ancak bilinci kapalı ise hava yolunu açık tutmak ve aspirasyon riskini azaltmak için derlenme pozisyonu (Recovery Pozisyonu) verilmelidir.

Bilinç kapalı solunum yok ya da anormal soluyorsa (gasping) ise, kazazede solumuyor veya ara sıra anormal solunum hareketleri ya da zayıf solunum çabaları

var ise, hasta sırt üstü yatar pozisyonuna getirilmeli, acil yardım aranmalı, dolaşım değerlendirilmeli ve göğüs kompresyonuna başlanmalıdır.

Bildirme

Olay / kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Türkiye’de ilk yardım gerektiren her durumda telefon iletişimleri, 112 acil telefon numarası üzerinden gerçekleştirilir.

Temel Yaşam Desteği Bileşenleri

Dolaşımın değerlendirilmesi (C): Dolaşımın olup olmadığının anlaşılmasının en etkin yolu 10 saniye içinde karotis nabzının kontrolüdür.

•Göğüs kemiğine 5 cm (2 inç kadar) çökecek şekilde basınç uygulanır.

•Basınç, aşağı doğru ve dik olarak uygulanmalıdır.

Hava Yolu Açıklığının Değerlendirilmesi (A): Bilinci kapalı bütün yaralılarda hava yolu açıklığı kontrol edilmeli ve aşağıdaki işlem basamakları uygulanmalıdır.

•Hava yolunu açmak için hasta veya yaralıya, travma bulgusu yok ise baş-çene pozisyonu verilmelidir. Bir el alına yerleştirilmeli, diğer elin iki parmağı çenenin altına yerleştirilmeli, baş geriye doğru itilmelidir.

Solunumun Değerlendirilmesi ( B): İlk yardım uygulayacak kişi kardiyak arrest işaretlerini belirlemek için bilinç durumunu kontrol ederken kısaca solunumu da kontrol eder. 30 göğüs basıncından sonra tek kurtarıcı hastanın hava yolunu açar ve 2 soluk verir.

Yetişkinde suni solunum, ağızdan ağza, ağızdan buruna, ağızdan maskeye ve ağızdan stomaya şeklinde yapılabilir. Suni solunumda akciğerlere 400- 600 ml hava gidecek şekilde ya da yaralının veya hastanın göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniyede 2 kurtarıcı nefes verilmelidir.

Defibrilasyon (D)

Özel bir elektrik cihazı ile kalbe doğru akım vererek kalp kasındaki düzensiz titreşimleri giderip kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik yapılan işleme defibrilasyon, bu işte kullanılan cihaza defibrilatör denir.

Defibrilasyonda manuel defibrilatörler ve otomatik eksternal defibrilatörler (OED) kullanılır.

Defibrilasyon, ne kadar erken uygulanırsa hasta veya yaralıların hayatta kalma şansları o denli artar. Bu nedenle OED’ler, insanların yoğun olarak bulundukları hava alanları, uçaklar, trenler, alışveriş merkezleri, spor sahaları, eğlence yerleri vb. yerlerde bulunmaktadır.

Standart OED petleri yetişkinlerde uygulanır. 1- 8 yaş arasındaki çocuklara mümkünse pediatrik petli OED’ler uygulanmalıdır. Mümkün değilse OED’ler olduğu gibi kullanılır. Bebeklerde OED kullanılmaz.

ÇOCUKLARDA VE BEBEKLERDE TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

Çocuklarda ve bebeklerde, temel yaşam desteği protokolleri yetişkinler ile aynı olmakla beraber göğüs boşluğunun daha küçük olması, kalp atım sayısının fazla olması, çevre organlarının daha kolay yaralanabilmesi gibi anatomik ve fizyolojik nedenlerden dolayı uygulama sırasında yetişkinlere göre bazı farklılıklar bulunmaktadır.

Bilinç Kontrolü

Bebeğin ise ayak tabanına hafifçe vurularak bilinci kontrol edilmelidir. Çocuk veya bebek hareket eder, inler ya da cevap verirse hızla herhangi bir yaralanma ya da tıbbi yardım ihtiyacı olup olmadığına bakılmalı acil yardım sistemi aktive edilmelidir.

BildirmeOlay / kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Çocuğun bilinci yoksa ve çevrede birileri varsa 112 aratılmalıdır. İlk yardımcı yalnız ise 30:2 göğüs basısı ve suni solunumu 5 tur uyguladıktan sonra 112’yi kendisi aramalıdır.

Temel Yaşam Desteği Bileşenleri

Dolaşımın Değerlendirilmesi (C): Çocuklarda dolaşım, yetişkinlerde olduğu gibi karotis arterden ya da femoral arterden, bebeklerde brakiyal arterden nabız kontrolü ile değerlendirilir. Nabız on saniyenin altında bir sürede değerlendirilmelidir, eğer on saniye içinde, nabız hissedilemez veya nabzı hissedip hissetmediğinden emin olunamaz ise göğüs basılarına başlanmalıdır.

Temel Yaşam Desteği Bileşenleri

Dolaşımın Değerlendirilmesi (C): Çocuklarda dolaşım, yetişkinlerde olduğu gibi karotis arterden ya da femoral arterden, bebeklerde brakiyal arterden nabız kontrolü ile değerlendirilir. Nabız on saniyenin altında bir sürede değerlendirilmelidir, eğer on saniye içinde, nabız hissedilemez veya nabzı hissedip hissetmediğinden emin olunamaz ise göğüs basılarına başlanmalıdır.

Bebeklerde, tek kurtarıcı var ise iki parmak tekniği meme başlarından geçtiği varsayılan hattın hemen altına yerleştirilmelidir. İki kurtarıcı varlığında ideal kompresyon yöntemi göğüs kafesinin iki elle kavranarak yapılan baş parmak kompresyonudur

Hava Yolu Açıklığının Değerlendirilmesi

Solunumun Değerlendirilmesi ( B): Hava yolu uygun bir şekilde açıldıktan sonra, hava yolu açık tutularak çocuk veya bebeğin solunumu 5–10 sn. içinde kontrol edilir. Eğer çocuk veya bebekte solunumun olup olmadığına karar verilemedi ise solunum yokmuş gibi hareket edilir. Bu durumda hemen suni solunuma başlanması, oksijensizliğe bağlı beyin hasarını önlemede son derece etkilidir.

Çocuklarda ağızdan ağıza ve ağızdan buruna teknikleri kullanılırken, bebeklerde ağızdan ağız ve buruna tekniği kullanılı

Defibrilasyon(D) OED kullanılması önceden sadece sekiz yaş üzerindeki çocuklar için önerilirken yeni önerilerde yaş sınırı bir yaşa kadar indirilmiştir. Bir yaş altı çocuklarda (infant) defibrilasyon için manuel defibrilatör, bir ve sekiz yaş arasında pediyatrik adaptasyonu mümkün olan OED’lerin kullanılması ve kullanılırken pediyatrik moda geçirilmesi önerilmektedir.

TYD gerektiren hastaya yaklaşım, Avrupa Resüsitasyon Derneği tarafından iç içe geçmiş olan halkalar ile tariflenmiştir.Buna göre temel hedef ,“erken” yaklaşımıdır. “Erken tanıma ve yardım çağırma”,“Erken Kardiyopulmoner Resüsitasyon (KPR)”,“Erken Defibrilasyon” u içermektedir.
Temel Yaşam Desteği uygulama protokollerinde her 5 yılda bir yenilenmeye gidilmektedir.
DEĞERLENDİRME SORULARI

Yetişkinlerde dış kalp masajında basınç, hangi noktaya uygulanmalıdır?a) Göğüs kemiğinin alt ve üst ucunu tespit ederek alt yarısına uygulanır.
Yetişkinlerde dış kalp masajı esnasında göğüs ön arka çapına ne kadar basınç uygulanmalıdır?a) Göğüs ön arka çapı 1/3 çökecek kadar basınç
Yetişkinlerde yapılan dış kalp masajıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?b) Göğse basınç uygulanırken kollar bükülmeden omuz ve bel kaslarından kuvvet alınır.
Aşağıdakilerden hangisi, dış kalp masajında dakikada uygulanması gereken basınç sayısıdır? b) 100
Aşağıdakilerden hangisi, yetişkinlere suni solunum sırasında verilecek hava miktarıdır? d) 500–600 ml
Çocuklarda temel yaşam desteği ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi, yanlıştır?e) Baş boyun travması şüphesinde, baş çene pozisyonu verilir.
Çocuklarda dış kalp masajı iki kişi ile uygulanıyorsa kalp basınçı ve suni solunum oranı aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? c) 15/2
Bebeklerde dış kalp masajında sternum üzerine uygulanan basınç aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? e) Sternumu 4 cm çöktürecek kadar
Aşağıdakilerden hangisi, temel yaşam desteğinin komplikasyonlarından biridir? b) Gastrik distansiyon
Aşağıdakilerden hangisinde, bebeklerde uygulanan dış kalp masajı sayısı doğru verilmiştir?c) Dakikada 100 basınç
ÜNİTE 7 YARALANMALARDA İLK YARDIM

Dünyada ve Türkiye’de yaralanmalar, çocuklarda ve 45 yaş altı yetişkinlerde ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alır. Yaralanmaya bağlı ölümlerin % 30’u ilk birkaç saat içerisinde olur ve bu dönem “Altın Saat” olarak bilinir. Yaralı hastada ölüm ve sakatlığı belirleyen temel etkenlerin başında, yaralanmadan sonraki birkaç dakika içinde yapılan işlemler gelir.

YARALANMA

Yara, bir travma sonucu canlı dokunun bütünlüğünün (vücudun iç ya da dış yüzeyinde) bozulması anlamına gelir. Travma; ani olarak dıştan mekanik bir etki sonucu meydana gelen, sağlığı tehdit eden, fiziksel ve ruhsal hasarlara yol açan bir olaydır. Yaralanma ise travmanın oluşturduğu etkiye bağlı olarak deri veya deri altı dokularının bütünlüğünün bozulmasına denir. Yumuşak doku, deri altı dokusu, kas, damar, sinir, lenf ve organlar yaralanma durumundan etkilenebilir.

Yaralanmalarda etkenin önemi kadar yaralanmaya yol açan nedenlerde önemlidir. Bedende yaralanmaya yol açan nedenler şu şekilde sınıflandırılabilir:

Fiziksel nedenler;

•Isı •Radyasyon •Elektrik enerjisi •Travma

Kimyasal nedenler;

•Asit •Alkali •İrrite edici gazlar

Biyolojik nedenler;

•Mikroorganizmalar •Hipoksi •Anoksi •Yaşlılık

Kişisel nedenler;

•Stres •Riskli davranışlar (Merak-keşif davranışları) •Eğitimsizlik, acemilik

•Psikolojik uyumsuzluk •Yorgunluk •İlaç-madde kullanımı •Kişisel koruyucu kullanmama

Çevresel nedenler;

•Güvensiz çevre koşulları •Yasal düzenlemelerde yetersizlik

•Yasaların uygulanması-denetiminde yetersizlikler •Tehlikeli davranışlara özendirici etkenler

YARA ÇEŞİTLERİ VE İLK YARDIM

Yaralar değişik araştırmacılar tarafından farklı kriterlere göre sınıflandırılmıştır. Yaralar görünümüne göre 2 gruba ayrılmaktadır.

•Açık yaralar •Kapalı yaralar

Açık yaralar

Deri ve muköz membran (vücut boşluklarını döşeyen zar) bütünlüğünün bozulduğu bu tür yaralar keskin aletlerle ya da darbe ile oluşabilir.

Açık yara tipleri

•Derinin sert bir yüzeye sürtünmesi sonucu oluşan yaralara sıyrık yaraları denir. Epidermisin ve dermisin bir bölümünün kaybının söz konusu olduğu yaralardır. Yara yüzeyi temiz değildir. Hafif ağrı vardır ve kanama sınırlıdır.

•Özel koşullarda çok keskin aletlerle, cerrahinin amacına uygun olarak istenilen genişlikte ve büyüklükte gerçekleştirilen yaralara kesik yaralar denir. Yara yüzeyi temizdir.

•Kazara ya da keskin aletlerle (bıçak, jilet, ustura, cam, metal vb.) oluşan yaralara yırtılma yaraları denir. Yara kenarları düzensiz olabilir. Bu yaralarda doku harabiyeti kesik yarasından daha fazladır.

•Derinin bir parçası tamamen kopmuş ya da küçük bir yerinden bağlı kalmış olan yaralara kopma yaraları denir. Kanama fazla görülür.

•Derin dokularda keskin/sivri bir obje ile oluşturulan yaralara delinme yaraları denir. Obje ekstremiteyi/organı geçip karşı taraftan çıkarsa perforasyon yarası meydana gelir. Dış kanama sınırlıdır, fakat içte oluşan hasar iç kanamaya sebep olabilir.

Açık yaralarda ilk yardım;

•Çevre emniyetine dikkat edilir.

•Yaralının yaşam bulguları değerlendirilir (CAB).

•Yara bölgesi, oluş şekli, süresi, yarada yabancı cismin varlığı, kanama durumu, şişlik, hassasiyet, şekil bozukluğu, fonksiyon kaybı yönünden değerlendirilir.

•Hemen 112 Acil Yardım Merkezinden tıbbi yardım istenir.

•Yaranın üzeri temiz bezle kapatılır.

•Kanama varsa durdurulur.

•Yaranın içerisinde toz, toprak vb. yabancı maddeler varsa bol temiz su ile yıkanarak uzaklaştırılır.

•Pamuk, kağıt mendil, peçete vb. yara üzerinde, lif bırakıp kolayca dağılıp enfeksiyon riski oluşturmaları nedeniyle konulmaz.

•Gerekirse sargı bezi ile sarılır.

•Yaralı bölge kalp seviyesinin üzerinde tutulur.

•Yara bölgesinin hareketi, ağrı ve kanamayı önlemek için engellenir.

•Yara içi kurcalanmaz.

•Alkol, iyot, antibiyotik içeren merhem, pudra vb. maddeler yaranın tahrişine neden olacağından yara üzerine uygulanmaz.

•Yaraya batan cisim varsa çıkartılmaz. Batan cismin etrafı temiz bir bezle desteklenerek yabancı cismin ucu dışarıda kalacak şekilde sabitlenir.

•Kanama varsa yara kenarlarına basınç uygulanır.

•Kopan bir vücut parçası varsa, kopan parça temiz bir beze sarılır. Beze sarılmış parça naylon torba içine koyulup, bağlanır. İçi buz dolu başka bir naylon torbanın içine koyulur ve yaralı ile birlikte sağlık kuruluşuna gönderilir.

•Kopan kısım direkt buz içerisine konulmaz.

•Ağız yolu ile yiyecek-içecek verilmez.

•Isı kaybını önlemek için yaralının üzeri örtülür.

•Yaralı tetanos aşısı için yönlendirilir.

•Yaralının sağlık kuruluşuna sevki sağlanır.

Kapalı yaralar Deri bütünlüğünün bozulmadığı, deri ya da muköz membranın (vücut boşluklarını döşeyen zar) altındaki yumuşak doku yıkımının var olduğu yaralardır.

Bu durumda cilt altındaki hücreler, damarlar ve sinirler zarar görür. Hasarın derecesi, yaralanmaya neden olan etkenin gücüne göre değişir.

Kapalı yara tipleri;

•Kontüzyon: Künt bir travma sonucu görülen yaralanma şeklidir.

•Hematom: Mekanik bir zorlanma sonucu kanın damar dışına çıkarak yumuşak dokular arasında birikmesi ile oluşur.

•Burkulma: Eklem ligamentlerin de ve kapsülünde oluşan zedelenmedir.

•Bül: İnterstisyel aralıkta sıvı birikmesidir. Yanıklar, donmalar vb. durumlarda oluşabilir.

Kapalı yaraların belirti ve bulguları;

•Yaralanmış vücut parçasında kızarıklık •Kusma veya öksürük ile kan gelmesi

•İdrar veya dışkıda kan olması •Ağrı •Hasasiyet •Şişlik •Renk değişikliği

•Eklemlerde deformite görülebilir.

Kapalı yaralarda ilk yardım;

•Yaralının yaşam bulguları değerlendirilir (CAB).

•Yara bölgesi, yaranın oluş şekli, süresi, şişlik, hassasiyet, şekil bozukluğu, fonksiyon kaybı yönünden değerlendirilir.

•Erken dönemde(yaralanmadan sonraki ilk 24 saat) buz ya da soğuk kompres uygulanır. Bu uygulama kan damarlarının büzülmesine yol açarak kanamayı azaltır ve ağrının hafifletilmesini sağlar.

•Geç dönemde (ilk 24 saatten sonra) sıcak uygulama yapılır. Bu uygulama ise kan damarlarının genişlemesini sağlayarak doku iyileşmesini hızlandırır.

•Yaralı bölge atel ile hareketsiz hale getirilir.

•Yaralanan bölge kalp seviyesinden yukarı kaldırılır.

•Isı kaybını önlemek için yaralının üzeri örtülür.

•Yaralının sağlık kuruluşuna sevki sağlanır.

Baş ve Omurga Yaralanmaları

Baş ve omurga yaralanmaları ölüm ve sakatlanmalara neden olduğu için çok önemlidir. Trafik kazalarında sakat kalma nedenlerinin % 40’ı ve ölümlerin % 80’i baş ve omurga yaralanmalarından kaynaklanmaktadır. Baş yaralanması sonrasında saçlı deri ya da yüzde görülen basit bir yara ve kanama, kafatası kırığının ya da beyin hasarının göstergesi olabilir.

Bel kemiğindeki yaralanmalarda omurgada ani sıkışma ya da ayrılma meydana gelebilir. Baş ve omurga yaralanmaları felçlere, görme- konuşma bozukluklarına, duyu kayıplarına ve bilinç düzeyinde bozulmalara neden olabilir.

Baş ve omurga yaralanma nedenleri

•Trafik kazaları •Düşmeler •İş kazaları •Silah yaralanmaları •Spor yaralanmaları

•Dalış kazaları •Yüz ve köprücük kemiği yaralanmaları •Enkaz altında kalma •Darp vb.

Ancak, hiçbir belirti olmaksızın travma şüphesi olan veya bilinci kapalı tüm hasta veya yaralılarda baş ve omurga yaralanması olduğu varsayılmalıdır.

Baş ve omurga yaralanma belirtileri

•Bilinç düzeyinde değişmeler, hafıza değişiklikleri

•Göz çevresinde ve kulak arkasında morluk

•Burun ve/ veya kulaktan beyin omurilik sıvısı ve/ veya kan gelmesi

•Baş ya da bel kemiğinde şekil bozukluğu

•Baş, boyun ve sırtta ağrı

•Baş, boyun ve sırtta dış kanama

•Solunum güçlüğü

•Kusma

•Vücudun herhangi bir yerinde, tam ya da kısmi hareket ve his kaybı (özellikle kol ve bacaklarda)

•Denge kaybı

Baş ve omurga yaralanmalarında ilk yardım

•Bilinç kontrolü yapılır.

•Bilinci açıksa hareket etmemesi istenir, hiçbir şekilde hareket ettirilmez. Ancak olay yerinde herhangi bir tehlike söz konusu ise düz pozisyonda daha güvenli bir yere sürüklenir (Baş- boyun- gövde ekseni bozulmadan sürüklenir).

•Yaşam bulguları değerlendirilir (CAB).

•Hemen 112 Acil Yardım Merkezi’nden tıbbi yardım istenir.

•Boyun tespiti yapılır.

•Kanama varsa durdurulmaya çalışılır, fakat burun veya kulaktan gelen berrak veya kanlı sıvı, beyin-omurilik sıvısı ise akışı engellenmeye çalışılmaz, (Kanamada, beyin-omurilik sıvısının olup olmadığı beyaz bir bez üzerine burun veya kulaktan gelen kandan bir damla damlatılarak anlaşılır. İki farklı halka (ortada kanlı halka etrafında şeffaf halka) oluşursa gelen sıvıda beyin-omurilik sıvısının olduğunu düşünülür, eğer sadece tek halka oluşursa beyin-omurilik sıvısının olmadığı düşünülerek müdahale edilir).

•Tıbbi yardım ekibi gelene kadar hasta veya yaralının yaşam bulguları takip edilir

Baş ve omurga yaralanmalarında ilk yardım

•Bilinç kontrolü yapılır.

•Bilinci açıksa hareket etmemesi istenir, hiçbir şekilde hareket ettirilmez. Ancak olay yerinde herhangi bir tehlike söz konusu ise düz pozisyonda daha güvenli bir yere sürüklenir (Baş- boyun- gövde ekseni bozulmadan sürüklenir).

•Yaşam bulguları değerlendirilir (CAB).

•Hemen 112 Acil Yardım Merkezi’nden tıbbi yardım istenir.

•Boyun tespiti yapılır.

•Kanama varsa durdurulmaya çalışılır, fakat burun veya kulaktan gelen berrak veya kanlı sıvı, beyin-omurilik sıvısı ise akışı engellenmeye çalışılmaz, (Kanamada, beyin-omurilik sıvısının olup olmadığı beyaz bir bez üzerine burun veya kulaktan gelen kandan bir damla damlatılarak anlaşılır. İki farklı halka (ortada kanlı halka etrafında şeffaf halka) oluşursa gelen sıvıda beyin-omurilik sıvısının olduğunu düşünülür, eğer sadece tek halka oluşursa beyin-omurilik sıvısının olmadığı düşünülerek müdahale edilir).

•Tıbbi yardım ekibi gelene kadar hasta veya yaralının yaşam bulguları takip edilir

Göz yaralanma belirtileri

•Göz kapaklarında kesilme veya yırtılma •Bir gözün diğeri gibi hareket edememesi •Bulanık görme •Ağrı •Göz bebeğinde şekli bozukluğu •Gözün saydam tabakasının kanlanması

•Gözde veya göz kapaklarının altında yabancı cisim varlığı

Göz yaralanmalarında ilk yardım

•Korneada yabancı cisim bulunması durumunda, yabancı cisim kornea üzerindedir, veya göz kapağı altındadır. Bu durumda göz temiz su ile yıkanır.

•Batan cisimler çıkarılmaz, sabitlenir. Üzeri koni biçiminde bir malzeme veya bardak ile kapatılır.

•Gözler birlikte hareket ettiğinden diğer göz de kapatılmalıdır.

•Yırtılmalarda, yaralı göz hemen steril gazlı bezle kapatılır, sağlam göz de kapatıldıktan sonra en kısa sürede hastaneye götürülmelidir.

•Kimyasal yanıklarda, tek ve acil tedavi yıkamaktır. Yıkamak için her türlü temiz su kullanılabilir.

•Koşullar suyu göze dökmeyi, hastanın başını musluk altına sokmayı, su ile dolu bir kap içine göz sokularak göz kapaklarının hızla kırpıştırılmasını gerektirebilir.

•Daha sonra her iki göz de kapatılarak hastaneye ulaştırılır.

•Yıkama süresi en az 15 dakika olmalıdır.

•Isı/alev yanıklarında, göz kapakları genellikle kapanır ve yapışabilir. O nedenle her iki göz yıkandıktan sonra ıslak pansumanla kapatılarak hastaneye götürülmelidir.

•Işın yanıklarında, ilk başta fazla belirti görülmezken, 3-5 saat sonra kızarıklık, şişlik, aşırı göz yaşı salgılanması görülebilir. Gözler yine ıslak petlerle kapatılarak, kişi hastaneye götürülür.

Yüz Yaralanmaları

Yüz, çok sayıda özel ve önemli yapılar içerir ve kolayca yaralanan bir bölgedir. Yüzde yumuşak doku yaralanmaları ve kırıklar meydana gelebilir. Yüz bölgesi, damar açısından çok zengin bir bölge olduğundan, bu bölgedeki en ufak bir yaralanma bile aşırı kanamaya sebep olabilir. Yüz yaralanmaları sıklıkla üst solunum yollarının tam veya kısmi olarak tıkanmasına neden olabilir. Yüzdeki, özellikle boyun bölgesindeki yaralanmaların, yakınlık nedeniyle solunum yollarını ve omurgaları da etkileyebileceği unutulmamalıdır.

Yüz yaralanmalarında ilk yardım

•Hasta veya yaralının bilinç kontrolü yapılır.

•Yaşam bulguları (CAB) ve yaranın durumu değerlendirilir.

•Hemen 112 Acil Yardım Merkezinden tıbbi yardım istenir.

•Yaralanmanın ağız boşluğundaki yapılara zarar verip vermediği denetlenir ve ağız içinde yabancı cisim varsa bunlar hemen çıkarılır.

•Yüzde var olan bir kanama varsa kanamayı durdururken yara bölgesine uygulanan basınç ne az ne de çok olmalı, bazı yüz kemiği kırıklarının gizli kalabileceği unutulmamalıdır.

•Aspirasyon riskine karşı, omurga yaralanmasından şüphelenilmiyorsa hastanın başı yan çevrilir.

•Hasta veya yaralıya ağızdan hiçbir şey verilmez.

•Tıbbi yardım gelinceye kadar yaşam bulguları takip edilir.

Göğüs Yaralanmaları

Göğüs yaralanmaları, kalp ve akciğerin doğrudan yaralanma olasılığı yüzünden çok önemlidir. Her göğüs yaralanması ciddidir.

Göğüs yaralanmalarının sınıflandırılması

Göğüs yaralanmaları açık ve kapalı olarak sınıflandırılabilir.

Açık göğüs yaralanmaları: Bıçak, kurşun vb. gibi delici cisimler ile oluşabilir. Göğsün içine giren delici, batıcı cisim, akciğer zarını ve akciğeri yaralar. Atmosfer havası, bu yaradan rahatlıkla içeri girip çıkarak akciğerlerin büzülmesine neden olur. Batıcı veya delici cisim, göğüs boşluğunda bulunan kalp, büyük atardamar, toplardamarların yaralanmasına ve kaburgaların kırılmasına da neden olabilir.

Kapalı göğüs yaralanmaları: Direksiyonun göğse çarpması, bir nesnenin göğse düşmesi vb. gibi künt travmalar ile oluşabilir ve deri sağlamdır.

Göğüs yaralanma belirtileri

•Göğüs bölgesinde açık yaralanma bulgusu ya da saplanmış cisim varlığı

•Yarada solunum sesi (göğüsteki yarada nefes alıyor görüntüsü)

•Yara bölgesinde solunumla artan ağrı

•Solunum güçlüğü, hızlı ve yüzeysel solunum

•Öksürme

•Kan tükürme

•Siyanoz

Göğüs yaralanmalarında ilk yardım

•Hasta veya yaralının bilinç kontrolü yapılır.

•Yaşam bulguları (CAB) ve yaranın durumu değerlendirilir.

•Hemen 112 Acil Yardım Merkezinden tıbbi yardım istenir.

•Açık göğüs yaralanması varsa yara deliği avuç içi ile fazla bastırılmadan kapatılır.

•Yaralının bilinci yerinde ise kendi avucu ile kapatması istenir. Bu uygulama, göğüsteki yaradan giren hava nedeniyle akciğerlerin daha fazla büzülmesini önler.

•Yaranın üzeri temiz, hava geçirmeyen özellikte naylon poşet, alüminyum folyo vb. malzeme ile kapatılarak üç tarafı bantla sabitlenir.

•Nefes alma sırasında yaraya hava girmesini engellemek; nefes verme sırasında havanın dışarı çıkmasını sağlamak için yara üzerine konan malzemenin bir ucu açık bırakılır.

•Göğüste saplanmış bir cisim varsa cisim kesinlikle çıkartılmaz.

•Göğüste saplanmış bir cisim varsa cisim kesinlikle çıkartılmaz.

Karın yaralanmalarında ilk yardım

•Hasta veya yaralının bilinci kontrol edilir.

•Hasta veya yaralının yaşam bulguları kontrol edilir (CAB).

•Hemen 112 Acil Yardım Merkezinden tıbbi yardım istenir.

•Açık yara, vücut eksenine paralel ise hasta veya yaralının bacakları uzatılarak sırt üstü yatırılır. Yara, vücut eksenine dik ise dizlerin altı desteklenerek yaralı bacaklar bükülmüş olarak yatırılır.

•Dışarı çıkan organlar içeri sokulmaya çalışılmaz.

•Dışarı çıkan organların üzeri, ılık su ile ıslatılmış temiz bir bez ile örtülür.

•Islak bezin üzeri temiz, hava geçirmeyen özellikte naylon poşet, alüminyum folyo vb. malzemeyle kapatılarak hava ile temas etmeyecek şekilde dört kenarı bantla sabitlenir. Böylece organların ve ıslak bezin kuruması önlenmiş olur.

•Karında saplanmış bir cisim varsa cisim, kesinlikle çıkartılmaz. Cismin ileri ya da geri hareketini engellemek için etrafı temiz bezlerle desteklenerek sabitlenir.

•Ağızdan yiyecek ya da içecek verilmez.

•Tıbbi yardım gelinceye kadar yaşam bulguları izlenir.

YARALANMALARDA TETANOZ PROFİLAKSİSİ

Tetanoz; kirli veya ezilmiş, ölü dokuların olduğu veya cam, metal parçası, diken gibi yabancı cisim içeren bir yaralanmadan 2-60 gün (ortalama 15 gün) sonra yutma güçlüğü, çene kilitlenmesi, postür bozukluğu ve özellikle dış uyaranlarla artan ağrılı kasılmalar ile karakterize bir hastalıktır.

Tetanozdan korunmak için öncelikle tüm yaralara derhal cerrahi tedavi uygulanmalı, titiz aseptik teknik kullanılarak tüm ölü doku ve yabancı cisimler uzaklaştırılmalı, hastaların tetanoz immünitesi değerlendirilerek önerilere göre aşılanmalıdır. Tetanoz profilaksisi, kesinlikle hayat kurtarıcıdır.

Tetanos aşısı (toksoidi) kullanılarak tetanos hastalığının gelişimi etkili ve uzun süreli olarak önlenebilir. Aktif bağışıklık, doğumdan 2 ile 6 ay sonra uygulanmaya başlanan bağışıklık programı ile sağlanabilir. Bir aylık arayla üst üste üç kez uygulanır. 12 ay sonra bir kez kas içine verilen 0.5 ml’lik tetanos toksoidi 10 yıl süreyle etkili tetanos profilaksisi sağlanmış olur. 10. yıl verilecek 0.5 ml’lik tetanos toksoidi ile antitoksin seviyesinde yeniden yükseliş sağlanır. Bu nedenle, her yaralıya önceden bağışıklığı olsun veya olmasın hemen 0.5 ml’lik tetanos toksoidi verilmelidir.

DEĞERLENDİRME SORULARI

Aşağıdakilerden hangisi, bir travma sonucu deri ya da mukozanın bütünlüğünün bozulmasıdır? c) Yara
Aşağıdakilerden hangisi, enfekte yara olarak değerlendirilir? b) Üzerinden 12 saat geçmiş yaralar
Yara bölgesi değerlendirilirken aşağıdakilerden hangisi dikkate alınmaz? e) Yaralının kilosu
Aşağıdakilerden hangisi bıçak, çakı, şiş, kırık cam, kurşun vb. aletlerle oluşan yaralardır? c) Delici yaralar
Aşağıdakilerden hangisi; yaralanmalarda ilk yardım uygulamaları arasında değildir?d) Batan cisim çıkarılır.
Aşağıdakilerden hangisi, delici göğüs yaralanmalarında ilk yardım uygulamasıdır?c) Yaranın üzeri hava geçirmeyen malzeme ile üç tarafı kapalı, bir tarafı açık şekilde kapatılır.
Delici karın yaralanmalarında aşağıdaki ilk yardım uygulamalarından hangisi yanlıştır?b) Vücut sıcaklığını korumak için ağızdan sıcak içecekler verilir.
Kafatası ve omurga yaralanmalarında ilk yardım nasıl olmalıdır?d) Hiçbir şekilde hareket ettirilmez. Herhangi bir tehlike söz konusu ise vücut ekseni bozulmadan düz pozisyonda sürüklenir.
Trafik kazası geçiren bir yaralıda burun ve kulaktan kan veya açık renkli bir sıvı gelmesi bize neyi düşündürmelidir?a) Kafatası ve omurga yaralanması olduğunu
Yaralanmalarda hangi aşı yapılmalıdır?b) Tetanos aşısı
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 11 misafir