Kentleşme ve konut politikaları

Cevapla
ttyanar
Mesajlar: 1
Kayıt: 21 Nis 2019 16:30
İletişim:

21 Nis 2019 16:32

KENTLEŞME
VE KONUT
POLİTİKALARI

İÇİNDEKİLER
1. ÜNİTE- KENTLEŞME VE KENTLEŞMENİN NEDENLERİ………………………………………………………4
2. ÜNİTE-KENTLEŞMENİN ETKİLERİ VE KENT PLANLAMASI.................................................10
3. ÜNİTE- BÜYÜKŞEHİR VE BÜYÜKŞEHİR ALAN
PLANLAMASI.............................................Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
4. ÜNİTE-BÜYÜKŞEHİR YÖNETİMİ VE HİZMETLERİ............................................................
Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
5.ÜNİTE- TÜRKİYE’DE BÜYÜKŞEHİR
YÖNETİMİ...................................................................Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
6. ÜNİTE-ÇEVREKENTLEŞME…………………………………………………………………………………………..23
7. ÜNİTEGECEKONDU……………………………………………………………………………………………………Hata! Yer
işareti tanımlanmamış.
8. ÜNİTE-KONUT POLİTİKALARI………………………………………………………………………………….....27
KENTLEŞME VE KONUT POLİTİKALARI
Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 4
4
1. Ünite – Kentleşme ve Kentleşmenin Nedenleri
KENTLEŞME VE KENTBiLiM
Kent bilim: Disiplinlerarası özelliğe sahip, kent ve kentleşme ile ilgili konuları araştıran ve
analiz eden bilim dalıdır.
Kentçilik biliminin kamu yönetimiyle ilgisi, yerleşme alanlarındaki mülkiyet hakkının
kullanılması dolayısıyladır. Yerleşme alanlarında merkezi otorite ve mahalli otoritelerin
getirmiş oldukları sınırlamalar ve kamu yararı açısından yaptıkları düzenlemeler bu iki
disiplinin yakın ilişkisine sebep olmaktadır. Kentbiliminin ilgili olduğu bir başka bilim dalı da
ekonomidir. Günümüzde kentbilimin kapsamına fiziki plan fikri yanında ekonomik plan
fikrinin de girmiş olması, bu iki bilim dalı arasındaki ilişkiye basit bir örnektir. Kentbilim, diğer
taraftan coğrafya ile de ilgilidir. Coğrafya genellikle iki ana konuyla ilgilenir. Birincisi fizik
coğrafyadır (dünyanın fiziki yapısını ve çevreyi inceler); ikincisi beşeri coğrafyadır (insanların
dünya üzerindeki yaşayış ve davranışlarını inceler). Beşeri coğrafyanın, sosyal coğrafya ve
iktisadi coğrafya olmak üzere bölümleri vardır. Görüldüğü gibi kentbilimin, hem fiziki
coğrafya hem de beşeri coğrafyayla ilgisi tartışma götürmez.
KENTLEŞMENiN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI
Kentleşmenin Tanımı
Çağımızda ülkelerin gelişmişlik durumu incelenirken, “Gelişmiş” ve “Gelişmekte Olan”
şeklinde sınıflandırılırlar. Gelişmiş veya gelişmekte olan devletin belirlenmesinde esas alınan
ölçülerden bir tanesi de yerleşme alanlarının durumudur. Diğer bir deyimle, toplumların
belirli yerlerde yerleşmelerine sebep olan kentleşme, aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik
durumunu belirlerken gözönünde tutulan bir başka faktördür.
Kentin Tanımı
Kent: insan ilişkileri açısından ancak belirli nüfusa sahip toplumlarda karşılanması mümkün
olan fizyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçların belirli düzeylerde karşılandığı; her
ülkenin kendi özelliklerine göre kriterlerini belirlediği fiziki yerleşme alanlarıdır. Kentler,
siyasi, fiziki ve fonksiyonel açılardan incelenebilirler. Siyasi açıdan kentler, belirli idari sınırlar
içerisinde görev yapan yönetimlere sahip birimlerdir Fiziki açıdan kentler, değişik amaçlar için
kullanılan çok sayıdaki binalar ile ulaşımı sağlayan yollardan oluşur. Fonksiyonel açıdan
kentler ise, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapıldıkları yerleşme alanlarıdır.
Kentleri çeşitli yönleriyle tanımlamaya çalışan bu ifadeler, geçerliklerini sanayileşmenin
başlangıcına kadar korumuşlardır.
Kentin çeşitli yönlerini gördükten sonra hangi yerleşme alanlarına, hangi kriterleri kullanarak
kent diyebileceğimiz konusunu inceleyelim. Yerleşme şekillerinin her iki ucunda yer alan köy
ile kentin çeşitli bilim dalları tarafından değişik tarişeri yapılmıştır. Bu tarişer yapılırken, bilim
dalları kendi uğraş alanlarına ağırlık kazandıran sonuçlara ulaşmışlardır. Kentin tanımı için
kullanılan kriterleri başlıca şu noktalarda toplayabiliriz: Kamu yönetimi açısından “yerleşme
KENTLEŞME VE KONUT POLİTİKALARI
Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 5
5
alanının idari statüsü”; istatistikî açıdan “nüfusun yoğunluğu ve nüfusun bileşimi” ve
sosyolojik açıdan “sosyolojik kurallara” dayanan kriterler kullanılmıştır.
Kentin diğer yerleşme alanlarından ayrılması için kullanılan bir başka kriter de “nüfusun
miktarı ve yoğunluğudur.” Devlet istatistik Enstitüsü’ne göre kent, “il ve ilçe merkezlerinin
belediye sınırları içerisinde kalan alanı” olmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatı 20.000 kişinin
yaşadığı yerleri kent olarak kabul etmektedir.
KENT SINIFLANDIRMALARI
Kent sınıflandırılması:
Kentler; fonksiyonları, barındırdıkları nüfus, fiziki sınırları, yerleşme alanları ve geçirdikleri
kronolojik evreler açısından sınıflandırırlar.
Fonksiyonları Açısından Kentler
Kentlerin fonksiyonları açısından sınıflandırılmalarında esas olan nokta “kentin sosyoekonomik yeri, önemi ve sınırıdır”. Bu açıdan kentlerde hâkim olan sanayi, ticaret,
madencilik, kültür ve dinlenme faaliyetleri dikkate alınmak suretiyle bir sınıflandırmaya
gidilmektedir. Kentlerin fonksiyonları açısından ilk sınışama çabalarına Amerikan kentlerinin
sınışamasıyla uğraşan Harris’de rastlamaktayız. Daha sonraları Harris tarafından ortaya
konulan ölçüler değiştirilmek suretiyle Neslon tarafından uygulanmaya çalışılmıştır.
Ekonomik Fonksiyon
Kentlerin ekonomik fonksiyonları sırasıyla ticaretle, ziraatle ve sanayi ile ilgili faaliyetlerin
merkezi olmaları halinde ortaya çıkar. Ticaret kentleri, perakende ve toptan yapılan ticari
faaliyetlerin merkezileştiği kentlerdir. Genellikle ticari faaliyetlerde ulaşım etkili bir faktör
olduğu için, kentler açısından değişik taşıma araçlarıyla kolaylıkla gidilebilenler ticaret
kentleri olmaya uygundur. Dolayısıyla limanlar ve havaalanları ile büyük karayollarının
kesiştiği yerlerin çevrelerindeki yerleşme merkezleri ticaret kentleri haline kolaylıkla
dönüşürler
Kültürel Fonksiyon
Kentlerin kültürel fonksiyonu çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Genellikle kentte bulunan
yükseköğretim kurumları, edebiyat ve güzel sanat faaliyetleri, çeşitli kongre ve festival
düzenleme imkânları, müzeler ve dini merkezler buralara kültürel fonksiyon kazandırır.
Yükseköğretim kurumları veya diğer bir deyimle, Üniversiteler ulusal sınırları aşarak diğer
ülkelere de kültürel fonksiyonlarını taşırlar. Çünkü üniversitelerde okuyan yabancı öğrenciler
veya diğer ülkelere çeşitli amaçlarla giden öğretim üyeleri bulundukları kentin kültürel
fonksiyonuna hareketlilik getirirler.
İdari ve Siyasi Fonksiyon
Kentlerin ekonomik ve kültürel fonksiyonları genellikle kendiliğinden oluşur ve gelişir. Buna
karşılık bir kent, sahip olduğu idari ve siyasi fonksiyon dolayısıyla diğer kentlere üstünlük
sağlar. Çünkü bu kentin sahip olduğu idari ve siyasi fonksiyon genellikle ülkenin bütününü
ilgilendiren hizmetlerin yürütülmesine yardımcı olmaktadır. Gerçekten de bir başkentte
yürütülen idari ve siyasi faaliyetler, buraların diğer kentlerden fonksiyon açısından
ayrılmasının başlıca ölçüsüdür. Kentlerin sahip oldukları idari ve siyasi fonksiyon ülkeler
açısından da farklılık gösterir.

KENTLEŞME VE KONUT POLİTİKALARI
Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 8
8
ülkeler ayırımı yapılmak suretiyle incelemesinde yarar vardır. Çünkü kentleşmeyi etkileyen
etkenlerden birisi olan ekonomik yapı, her ülkede farklılık gösterir.
Gelişmiş Ülkelerde Kentleşme
Genellikle ülkeler kalkınmalarını sanayileşmeyle, ticaret ve madencilikle gerçekleştirirlerken
bu tür faaliyetlerin yapıldığı alanlarda göze çarpan değişikliklerin başında nüfus oranındaki
artış gelir Gelişmiş ülkelerin kentleşen ve zamanımızın “Metropolitan alanının” çekirdeğini
oluşturan yerleşme alanlarının, genellikle sanayi bölgelerinde veya çevrelerinde ortaya
çıkması rastlantı değildir. Bu tamamen sanayileşme ile kentleşmenin organik bağlantısının
sonucudur. Bu sonuç, sanayileşmeye Onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında başlamış ve
zamanımızın gelişmiş ülkeleri arasında yer almış bulunan ingiltere, Fransa, Almanya, Amerika
ve diğer gelişmiş devletlerdeki kentleşmenin hareketinde kolaylıkla izlenebilir.
Sanayileşmeyle başlayan kentleşmenin karakteristik özelliğini, sıralar halinde ve tek bir bina
görünümünü veren dikdörtgen şeklindeki blok yapılar meydana getirir. Daha sonraları ulaşım
ve haberleşme alanlarında kaydedilen ilerlemeler, kentleşmenin başlangıcında belirli
yerleşme alanlarının merkezlerinde toplanan nüfusun ve ekonomik faaliyetlerin (üretim,
ticaret) dağılmasına ve daha sonra göreceğimiz çevre kentlerin (banliyöler) meydana
gelmesine sebep olmuştur. Bu gelişme sonucunda kent merkezlerindeki alım, satım ve
üretim merkezlerinin yerlerini, bölge veya daha doğru bir deyimle çevrekent alım, satım,
ticaret ve üretim merkezleri almağa başlamıştır.
Avrupa’da, gelişmiş ülkeler arasındaki kentleşme oranı en yüksek ülke ingiltere’dir.
ingiltere’de, 1901 yılında kentlerde yaşayanların genel nüfusa oranı % 77 iken, bu oran 1951
de % 81’e ulaşmıştır. 1950 yılındaki kentleşme oranı ise Almanya’da % 71,0, italya’da % 42,0,
Hollanda’da % 55,8 ve Fransa’da % 52 dir. Aynı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
kentleşme oranı % 64’dür. 1970 yılında bu ülkelerdeki kentleşme oranı ise, Almanya’da % 76,
italya’da % 54, Hollanda’da % 82 ve Fransa’da % 70,6 ya ulaşmıştır.
Gelişmekte Olan Ülkelerde Kentleşme
Gelişmekte olan ülkelerin gelişme ve kalkınma yolunda karşılaştıkları sorunlar değişik
olmasına karşılık, bazı ortak özelliklere de sahiptirler. Her şeyden önce bu ülkelerde, kişi
başına düşen milli gelir çok azdır. İkinci ortak özellikleri ise, tarıma dayalı bir insangücü
istihdamının söz konusu olmasıdır.
Örneğin, Afrika ve Asya’daki gelişmekte olan ülkelerde insangücünün % 70, % 90 kadarının
tarım alanında istihdam edilmesine karşılık, gelişmiş ülkelerde bu oran sadece % 5 civarında
kalmaktadır.
Üçüncü ortak özellikleri, hızlı bir gelişme içerisinde olmalarına karşılık esas nüfus kent dışı
yerleşme alanlarında yaşamaktadır. Dördüncü ortak özellikleri, doğum oranının ölüm
oranından fazla olması dolayısıyla, toplam nüfus içerisinde ve 15 yaşın altında üretici
olmayan nüfusun büyük bir miktar oluşturmasıdır. Beşinci ortak özellikleri, kişi başına düşen
milli gelirdeki düşüklüğün çeşitli beslenme bozukluklarına sebep olmasıdır. Altıncı ortak
özellik olarak, salgın hastalıklar sebebiyle ölüm yüzdesinin yüksek düzeyde oluşmasını
KENTLEŞME VE KONUT POLİTİKALARI
Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 8
8
ülkeler ayırımı yapılmak suretiyle incelemesinde yarar vardır. Çünkü kentleşmeyi etkileyen
etkenlerden birisi olan ekonomik yapı, her ülkede farklılık gösterir.
Gelişmiş Ülkelerde Kentleşme
Genellikle ülkeler kalkınmalarını sanayileşmeyle, ticaret ve madencilikle gerçekleştirirlerken
bu tür faaliyetlerin yapıldığı alanlarda göze çarpan değişikliklerin başında nüfus oranındaki
artış gelir Gelişmiş ülkelerin kentleşen ve zamanımızın “Metropolitan alanının” çekirdeğini
oluşturan yerleşme alanlarının, genellikle sanayi bölgelerinde veya çevrelerinde ortaya
çıkması rastlantı değildir. Bu tamamen sanayileşme ile kentleşmenin organik bağlantısının
sonucudur. Bu sonuç, sanayileşmeye Onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında başlamış ve
zamanımızın gelişmiş ülkeleri arasında yer almış bulunan ingiltere, Fransa, Almanya, Amerika
ve diğer gelişmiş devletlerdeki kentleşmenin hareketinde kolaylıkla izlenebilir.
Sanayileşmeyle başlayan kentleşmenin karakteristik özelliğini, sıralar halinde ve tek bir bina
görünümünü veren dikdörtgen şeklindeki blok yapılar meydana getirir. Daha sonraları ulaşım
ve haberleşme alanlarında kaydedilen ilerlemeler, kentleşmenin başlangıcında belirli
yerleşme alanlarının merkezlerinde toplanan nüfusun ve ekonomik faaliyetlerin (üretim,
ticaret) dağılmasına ve daha sonra göreceğimiz çevre kentlerin (banliyöler) meydana
gelmesine sebep olmuştur. Bu gelişme sonucunda kent merkezlerindeki alım, satım ve
üretim merkezlerinin yerlerini, bölge veya daha doğru bir deyimle çevrekent alım, satım,
ticaret ve üretim merkezleri almağa başlamıştır.
Avrupa’da, gelişmiş ülkeler arasındaki kentleşme oranı en yüksek ülke ingiltere’dir.
ingiltere’de, 1901 yılında kentlerde yaşayanların genel nüfusa oranı % 77 iken, bu oran 1951
de % 81’e ulaşmıştır. 1950 yılındaki kentleşme oranı ise Almanya’da % 71,0, italya’da % 42,0,
Hollanda’da % 55,8 ve Fransa’da % 52 dir. Aynı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
kentleşme oranı % 64’dür. 1970 yılında bu ülkelerdeki kentleşme oranı ise, Almanya’da % 76,
italya’da % 54, Hollanda’da % 82 ve Fransa’da % 70,6 ya ulaşmıştır.
Gelişmekte Olan Ülkelerde Kentleşme
Gelişmekte olan ülkelerin gelişme ve kalkınma yolunda karşılaştıkları sorunlar değişik
olmasına karşılık, bazı ortak özelliklere de sahiptirler. Her şeyden önce bu ülkelerde, kişi
başına düşen milli gelir çok azdır. İkinci ortak özellikleri ise, tarıma dayalı bir insangücü
istihdamının söz konusu olmasıdır.
Örneğin, Afrika ve Asya’daki gelişmekte olan ülkelerde insangücünün % 70, % 90 kadarının
tarım alanında istihdam edilmesine karşılık, gelişmiş ülkelerde bu oran sadece % 5 civarında
kalmaktadır.
Üçüncü ortak özellikleri, hızlı bir gelişme içerisinde olmalarına karşılık esas nüfus kent dışı
yerleşme alanlarında yaşamaktadır. Dördüncü ortak özellikleri, doğum oranının ölüm
oranından fazla olması dolayısıyla, toplam nüfus içerisinde ve 15 yaşın altında üretici
olmayan nüfusun büyük bir miktar oluşturmasıdır. Beşinci ortak özellikleri, kişi başına düşen
milli gelirdeki düşüklüğün çeşitli beslenme bozukluklarına sebep olmasıdır. Altıncı ortak
özellik olarak, salgın hastalıklar sebebiyle ölüm yüzdesinin yüksek düzeyde oluşmasını
KENTLEŞME VE KONUT POLİTİKALARI
Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 9
9
söyleyebiliriz. Gelişmekte olan ülkelerin, bir başka ortak özellikleri de, okuma yazma oranının
buralarda düşük olmasıdır.
Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Kentleşme Özellikleri
Gelişmekte olan ülkelerdeki kentleşme özelliklerinin başında, bu ülkelerdeki nüfus artış oranı
ve gerçek kentleşme ölçüsünün insanlık tarihinde rastlanmayacak düzeye ulaşması gelir.
Nüfus artışı, hem kentlerde ve hem de kent dışı yerleşme alanlarında sağlık konusundaki
gelişmeler sonucu hız kazanmıştır. Sağlık alanındaki ilerlemeler, salgın hastalıklar sebebiyle
ve küçük yaşlardaki ölümlerde azalmalar meydana getirirken, ölüm yaş ortalamasını da
yükseltmiştir
KLASiK KENTLEŞME NEDENLERi
Klasik kentleşme: Tarım tekniklerinin gelişmesi, çalışma imkânları, ulaşım tekniklerinin
gelişmesi, coğrafi sebepler, hukuki ve siyasi sebepler ve göç etme eğilimi klasik kentleşmenin
sebepleridir. “klasik kentleşme sebepleri; tarım tekniklerinin gelişmesi, çalışma imkânları,
ulaşım tekniklerinin gelişmesi, coğrafi sebepler, hukuki ve siyasi sebepler ve göç etme eğilimi
olarak sıralanabilir. Çağdaş kentleşme sebepleri de; ekonomik işbirliği toplulukları, yabancı
işçiler ve kitle ulaşım imkânlarının artışıdır.
Tarım Tekniklerinin Gelişmesi
Tarım tekniklerindeki ilerlemelerin kentleşme üzerindeki etkisinin derecesi konusunda
değişik görüşler bulunmasına rağmen, bu etkinin az olmadığı kanaatindeyiz. Özellikle sanayi
ekonomisi öncesi, tarım ekonomisi devrinde, çiftçiler zamanlarının çoğunu tarım ürünlerinin
üretimine ayırıp, daha fazla insangücüne ihtiyaç duyarlarken; tarım tekniklerindeki
ilerlemeler hem üretim yapanların boş zamanlarını artırmış ve hem de tarım işçilerinin bu
kesimden başka iş alanlarına geçmesine sebep olmuştur.
Çalışma Olanakları
Kentlerdeki alanlarının çeşitleri ve sağladığı olanaklar kentleşme konusunda “çekici şart”
olmuştur. Kentlerdeki çalışma olanakları, kentten kente farklı olabilir. Kentlerden birisi ülke
ekonomisini içerisinde “kamu kesiminde çalışma” açısından önem taşırken, bir başkası “özel
kesimde çalışma” açısından önem taşır.
Ulaşım Tekniklerinin Gelişmesi
Kentleşmeyi etkileyen önemli faktörlerden birisi de ulaşım ve haberleşme tekniklerindeki
gelişmelerdir. Ulaşım tekniklerindeki gelişmeler kentleşmeyi iyi yönde etkilemiştir.
Herşeyden önce yetersiz ulaşım sebebiyle, sadece çevresi için üretim yapan küçük sanayi
kuruluşlarıyla, yerel ticaret alanları, taşımadaki ilerlemeler dolayısıyla büyük üretim ve ticaret
merkezleri haline gelmişlerdir
Coğrafi Nedenler
Kentleşmeyi etkileyen sebeplerden bir tanesi de kentlerin, coğrafi açıdan kurulduğu yerdir.
Gelişmiş ülkelerdeki birçok büyük kent -örneğin Rotterdam, Londra, Liverpool, New York,
New Orleans ve San Fransisco- deniz taşımacılığının önem taşıdığı zamanlarda gelişmiş, kıyı
KENTLEŞME VE KONUT POLİTİKALARI
Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 10
10
yerleşme alanlarıdır. Diğer taraftan, sanayinin ihtiyaç duyduğu temel hammaddelerin
çıkarıldığı çevrelerde belirli kent merkezleri şeklinde gelişmişlerdir.
Hukuki ve Siyasi Nedenler
Kentleşmeyi, her ülkenin hukuki ve siyasi sistemleri de etkiler. Özellikle toprak mülkiyetini
düzenleyen kanunlar, hukuki açıdan kentleşmeye yön verirler.
Diğer taraftan ülkelerin kentleşmeyi şekillendirmek istemeleri doğrudan bu konularla ilgili
kanuni düzenlemelere gitmelerine neden olmuştur. Nitekim ingiltere 1946, 1965 ve 1968
senelerinde yayınladığı “Yeni Kentler Kanunu” ile kentleşmeyi denetim altında tutmak
istemiştir
Göç Etme Eğilimi
Kent dışı yerleşme alanlarından, kentlere göç etme eğilimi de kentleşmeyi etkiler. Kentler
ekonomik çekicilik yanında, sosyal açıdan insanları cezbeden özellikler taşıyabilir veya hiç
değilse tercihlerini etkiler
TARİHSEL SÜREÇTE TÜRK KENTLERİNİN GELİŞİMİ
Anadolu’da kentleşme oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Türklerin Anadolu’ya girmesinden
önce de son derece gelişmiş kentler bulunmaktaydı. Anadolu’daki Türk kentlerinin ticari,
idari, dini, kültürel ve sağlık hizmetleri gibi çeşitli faaliyetlerin merkezi olan özellikler vardır.
Türkiye’de kentleşme hızlı bir şekilde sürmektedir. Kırsal kesimden kentlere hızlı bir göç
yaşanmaktadır. Bu göçler sanayileşme ile ilgili olmasına rağmen, sanayileşmenin
ihtiyaçlarından fazla olduğu için kentleşme sağlıksız ve düzensiz olmaktadır.
Cevapla
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 9 misafir