Sağlık Ekonomisi 1.2.3.4.Ünite Özetleri

Cevapla
Kullanıcı avatarı
İpek.görgün
Mesajlar: 2
Kayıt: 04 Oca 2019 15:59
İletişim:

04 Oca 2019 16:11

Sağlık Ekonomisi (ünite:1 özet)
GİRİŞ
Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyilik hâlidir.
SAĞLIK VE EKONOMİYE İLİŞKİN KAVRAMLAR
Dünya Sağlık Örgütünün tanımı sağlığın ne kadar karmaşık bir durum ve kavram olduğuna dair ipuçları vermektedir. İnsanı, insan hayatını etkileyen faktörler doğal olarak sağlığı da etkilemektedir. Sağlığı etkileyen faktörlere sağlığın belirleyicileri denilmektedir. Bunlar aşağıdaki şekilde özetlenmiştir:
ekonomi kendi başına önemli bir sağlık belirleyicisi olduğu gibi, sağlık hizmetleri dâhil hemen bütün faktörlerle yakından ilişkilidir. Sağlığı farklı perspektiflerden değerlendirmek mümkündür:
• Sağlık bir insan hakkıdır.
• Sağlık (hizmeti) tüketilen bir şeydir.
• Sağlık bir yatırımdır.
İskoç filozof Adam Smith ekonomi biliminin babası olarak kabul edilir. On sekizinci yüzyıl sonlarında yazdığı ve kısaca "Ulusların Zenginliği" olarak bilinen kitabında "Her birey kendi çıkarını gözeterek hareket ettiğinde toplumun yararını gözettiğinde topluma yapacağı katkıdan fazlasını yapmış olacaktır." demiştir.
Ekonomi, kıt üretim faktörlerinin çeşitli mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılmak üzere nasıl seçileceğini ve üretilen malların / hizmetlerin toplumun bireyleri arasında en fazla yararı sağlayacak şekilde nasıl dağıtılacağını konu alan bilim dalıdır.
Ekonominin çeşitli sınıflamaları yapılmıştır. Bunlardan biri ekonomiyi;
• Pozitif ekonomi
• Normatif ekonomi
Pozitif ekonomide ekonomik olaylar ve davranışlar, nedir-ne olmaktadır, nasıl olmaktadır yaklaşımıyla incelenmektedir.
Normatif ekonomi ise olması gerekeni araştırır. Ekonomik olayları ve davranışları iyi veya kötü şeklinde değer yargılarıyla değerlendirir. Ekonominin bir başka sınıflaması ise • Mikroekonomi • Makroekonomi şeklindedir.
Mikroekonomi üreticiler, tüketiciler, pazar gibi küçük ölçekli birimleri ele alır. Üretim ve tüketim süreçleri, arz, talep vb. üzerinde durur. Makroekonomi ise ülke ve dünya ekonomisi düzeyindeki konuları ele alır. Ekonomi politikaları, kalkınma, ülkelerin refah düzeylerinin karşılaştırılması vb. konuları inceler.
SAĞLIK VE EKONOMİ İLİŞKİSİ
Sağlık ve ekonomi arasındaki ilişki iki yönlüdür. Önce sağlık hizmetlerinin çeşitli ekonomik sonuçlarını gözden geçirelim.
1. Üretkenliği ve ekonomik çıktıyı artırmak Sağlıklı insanların üretim potansiyeli daha yüksektir. Ayrıca genel olarak sağlık çalışanlarının diğer çalışanlardan daha üretken oldukları, daha doğrusu insanların üretkenliğini artırdıkları söylenebilir.
2. Kişisel ve ulusal geliri artırmak Sağlıklı çalışanlar işe devamsızlık yapmaz, iş gücü devir hızının düşmesine katkı yapar ve dolayısıyla daha çok kazanır.
3. Yurtiçi ve dışı yatırım hızını artırmak Endemik ve epidemik hastalıkların az olduğu yerler daha çok yatırım çeker.
4. Tasarrufları artırmak Sağlıklı insanlar daha çok kazanır ve tasarruf ederler. Bu da yatırım fonlarının artışına katkı yapar.
5. Beşerî sermayeyi geliştirmek İnsanın ekonomik bakımdan üretken olmasını sağlayan doğuştan getirdiği özellik ve yetenekleri ile bilgi beceri ve deneyimlerine beşerî sermaye denilmektedir Sağlıklılık okula ve işe devamı artırır. Dolayısıyla eğitim süresini ve sürekliliğini artırarak beşerî sermayenin niteliğini yükseltir.
6. Yoksulluğu azaltmak
Sağlık harcamaları azalır; üretim ve gelir getirici işler artar. Sağlığın bir yatırım olduğu ve çeşitli ekonomik etkilerinin olduğu anlaşılmaktadır. İnsanların sağlık sorunlarından birilerinin kazanç elde etmesi değil, sağlıklı olmasından hem kişilerin hem de toplumun ekonomik kazanımlarının olması istenen bir durumdur.
SAĞLIK HARCAMALARININ ARTIŞ NEDENLERİ
1. Toplumun Yaşlanması (demografik dönüşüm)
Yaşlılar için daha fazla sağlık harcaması yapılmaktadır ve yaşlılar üretken olmadığı için bu harcamaya katkıda bulunamamaktadır
2. Hastalık profilinin değişmesi (Epidemiyolojik dönüşüm) Yirminci yüzyıla kadar bulaşıcı hastalıklar en önemli ölüm nedeni idi. Artık bulaşıcı hastalıklar yerine bulaşıcı olmayan hastalıklar ağırlık kazanıyor.
3. Beslenme tarzının değişmesi (Beslenme dönüşümü) Eskiden yetersiz beslenmeye bağlı sorunlar yaygındı; artık fazla ve dengesiz beslenmeden kaynaklanan sorunlarla karşı karşıyayız
4. Konforlu yaşam isteğinin artması Daha nitelikli binalar, odalar, mobilya, malzemeler vb. yaygınlaştıkça harcamalar da artmaktadır
5. Sağlık kavramının kapsayıcılığının artması
Genel Sağlık Kapsayıcılığının artırılması günümüzde önemli bir eğilimdir.
6. Emek-yoğunluğu ve teknoloji-yoğunluğunun artması Diğer alanlarda genel olarak teknoloji yoğunluğu arttıkça emeğin payı azalmaktadır. Ancak sağlık alanı bu bakımdan da farklılık göstermektedir. Teknolojinin yüksek maliyetlerinin üstüne çok pahalı olan sağlık personelleri eğitimi de eklenmekte ve maliyetler katlanarak artmaktadır.
7. İnsanların beklentileri ve taleplerinin artması Toplumda yaşayan bireylerin çeşitli nedenlere bağlı olarak talep ve beklentilerinin artması da sağlık harcamalarını arttıran faktörler arasında görülmektedir.
8. Erişilebilirliğin artması Ekonomik durum, ulaşım imkânları vb. faktörler sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmaktadır.
9. Koruyucu sağlık hizmetlerinde yeterli bilincin gelişmemesi: Kitlelerin düzenli koruyucu sağlık hizmeti kullanma alışkanlık ve sorumluluğunun olmayışı, sağlık sisteminin de bunu teşvik etmemesi ve sağlıklı yaşam tarzının yaygınlaşmaması tedavi edici hizmetlerin ağır maliyetine katlanma sonucunu doğurmaktadır.
10. Protokol ve rehberlik hizmetlerinin yetersiz olması Tanı, tedavi ve izlemde standart protokol ve rehberlerinin yetersizliği, sağlık harcamalarında ek maliyetlere neden olmaktadır.
11. Sağlık Yönetiminde yetersizliklerin olması Sağlık alanında profesyonel yönetici eksikliği önemli bir sorundur. Sağlık yönetimi, sağlık ekonomisi vb. eğitimler yakın zamanda yaygınlaşmaya başlamıştır. Sağlık hizmetlerinin yönetimi zordur. Yönetim kapasitesindeki yetersizlikler maliyetlere ve harcamalara olumsuz olarak yansımaktadır.
12. Sağlık profesyonellerinde eğitim eksikliğinin yaşanması Sağlık profesyonellerinin eğitiminde sağlık yönetimi ve ekonomisine yeterince yer verilmemesi sağlık harcamalarının yükünü arttıran bir diğer faktör olarak değerlendirilmektedir. 13. Gereksiz harcamaların yapılması Hizmetlerin ve ilaç başta olmak üzere ürünlerin kullanımında ciddi boyutta israfın olduğu bilinmektedir.

SAĞLIK EKONOMİSİ
sağlık sektörüne tahsis edilen kaynakların en verimli şekilde kullanılarak olabilecek en yüksek düzeyde sağlık hizmeti üretmek ve bunu topluma en iyi şekilde dağıtmaktır.
Sağlık ekonomisi;
• Çeşitli sağlık faaliyetlerine kaynak tahsisi • Sağlık hizmetlerinde kullanılan kaynakların kalitesi • Sağlık kuruluşlarının organizasyonu • Sağlık için kaynakların tahsis ve kullanımının verimliliği • Sağlık hizmetlerinin kişi ve toplum üzerindeki etkileri • Hastalık maliyetleri • Sağlık programlarının yararları • Yatırımların geri dönüşleri / getirileri vb. konular ile ilgilenmektedir.
SAĞLIK SİSTEMİNİN AMAÇLARI
Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık sisteminin üç amacı vardır:
1. Sağlık; yani bireylerin ve toplumun sağlık düzeyini yükseltme
2. Cevap verebilirlik; yani hizmetten yararlanma sürecinde kişilerin sağlık dışı beklentilerinin karşılanması
3. Finansal riske karşı koruma; yani kişinin ağır sağlık harcamaları dolayısıyla yoksullaşmasını engelleme
Bu üç amaca ulaşma yolunda ara amaçlar olarak tanımlanmış dört kavram vardır: 1. Etkililik 2. Verimlilik 3. Hakkaniyet 4. Seçim PAZARIN ÖZELLİKLERİ VE SAĞLIK PAZARLARI Arz ve talebin bir araya gelmesiyle pazar oluşur. Arz, diğer değişkenler sabitken belli bir zaman diliminde pazarda üreticilerin değişik fiyat düzeylerinde satmaya hazır oldukları mal ve hizmet miktarıdır. Talep ise diğer değişkenler sabitken belirli bir zaman diliminde pazarda tüketicilerin değişik fiyat düzeylerinde satın almaya hazır oldukları mal veya hizmet miktarıdır. Pazar Şartları Ekonominin dengeli şekilde gelişmesi için tam rekabet şartlarına ihtiyaç olduğu kabul edilir.
Tam rekabet pazarının gerçekleşmesi için birtakım şartlar vardır:
1. Homojenlik Alışverişe konu ürün veya hizmetler birbirinin aynı olmalıdır. 2. Tam bilgi Alıcı yapacağı alışverişle, ürün veya hizmetle ilgili her türlü bilgiye sahip olmalıdır. 3. Belirlilik Satıcı ve alıcı birbirinin beklenmedik olumsuz davranışlarına maruz kalmamalıdır. Satıcı muhtemel alıcıların hangi ürünü/hizmeti, ne miktarda, ne fiyatla ve ne zaman talep edeceğini kestirebilmelidir 4. Tekelciliğin olmaması Ne satıcı ne de alıcı tekel olmalıdır. Tekelciliğin olduğu pazarlarda rekabetten söz edilemez. 5. Pazara girişte ve çıkışta kısıtlama olmaması Gerek satıcı gerekse alıcıların pazara serbestçe girebilmesi ve istediği zaman çıkabilmesi gerekir. O kadar ki, ekonomik gücü farklı olan aktörler dahi aynı serbestiye sahip olmalıdır. 6. Dışsallıkların olmaması Bir ürün/hizmetin üretiminin ve tüketiminin satıcıları ve alıcıları dışındaki kişilere bir maliyet yüklemesine veya bir yarar sağlamasına dışsallık denir. 7. Kamu malı olmaması Kamu kaynaklarıyla üretilen ürün veya hizmetlerden, bazı kişiler maliyeti paylaşmaksızın yararlanabilmektedir 8. Devletin müdahale etmemesi Devlet pazarda satıcı veya alıcı olarak yer alan taraara, fiyatlara veya yukarıda sıralanan şartlara müdahale etmemelidir.
1.Sağlık Hizmetleri Pazarının Özellikleri
1. Homojenlik yoktur Birbirinin aynı iki hasta olmadığı gibi, alacakları hizmetler de farklı olmak durumundadır. Hizmetin girdileri de tektip olamaz. 2. Tam bilgi mümkün değildir Bir tarafın diğeriyle aynı ölçüde bilgiye sahip olmamasına bilgi asimetrisi denir. Sağlık hizmetlerinden yararlanmada bilgi asimetrisi vardır. Eğitimli ve deneyimli hastalar kısmen bilgili olabilirler, ancak -kendi uzmanlık alanına giren sağlık sorunu olan hekimler hariç- sağlık profesyonelleri dahi hasta olduklarında çeşitli derecelerde bilgi asimetrisini tecrübe edebilirler.
3. Talep belirli değildir Aşılama gibi bazı koruyucu hizmetler ve tedavisi sürmekte olan hastalıklar dışında ne alıcılar ne de hizmet sunucular talebin/ihtiyacın ne olacağını bilebilirler. 4. Tekelcilik bazen kaçınılmazdır: Küçük, kırsal bölgelerde özel girişimciler yatırımı tercih etmezler. İnsanın olduğu her noktada sağlık hizmetine ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla bu gibi yerlere devlet yatırım yapmak ve hizmet götürmek durumundadır. Kaçınılmaz olarak devlet tekeli oluşur. 5. Pazara girişte ve çıkışta kısıtlama gerekebilir Sağlık hizmetleri insan kayatıyla ilgilidir; yeterlik, yetkinlik ve kalite önemlidir. Gerek ruhsatlandırma gerekse sonraki aşamalarda devletin yaptığı düzenlemelere uymak zorunludur. Bunlar pazara girişi kaçınılmaz olarak kısıtlayan unsurlardır. 6. Dışsallıklar vardır, hatta pozitif dışsallıklar olmalıdır İnsanlar kendileriyle ilgili bağımsız kararlar alıken başkalarının bundan nasıl etkileneceğini genellikle tam olarak düşünmezler. Gribe yakalandığında bile dersleri kaçırmamak için özen gösterip okula gelen bir öğrenci oradaki herkesi enfeksiyon riskine maruz bırakır. Bu bir negatif dışsallık örneğidir. Aşılanan her bir çocuk hastalıktan hem kendi korunmuş olur, hem de başkalarının korunmasına, hatta toplumsal bağışıklığın gelişmesine katkıda bulunmuş olur. Bu da pozitif dışsallıktır. Sağlık alanında gerek pozitif gerekse negatif dışsallıklar kaçınılmaz olarak vardır. Negatiflerin minimize, pozitiflerin maksimize edilmesi istenir.
7. Bazı hizmetler kamu tarafından sunulmalıdır. 8. Devletin müdahalesi kaçınılmazdır Yukarıdaki bazı maddelerde devletin rolü ve etkisi açık olarak ifade edilmiştir. Devlet hemen her ülkede; • Özel ve kamu için rehberler hazırlar, • Sağlık çalışanlarının yeterlik ve niteliklerini ölçer, • Fiyat belirler, yer belirler, • Eğitim sunar veya finanse eder, • Araştırma yapar, yaptırır Devletin pazara müdahalesi üç şekilde gerçekleşir:
1. Doğrudan hizmet sunumu: Yukarıda anlatıldığı üzere, devlet bazı temel hizmetleri ülkenin her yerinde bizzat sunar, sunmak zorundadır. Bazı yerlerde ise bütün hizmetlerde tekel olabilir.
2. Düzenleme: Yatırım ve işletmenin bütün aşamalarıyla ilgili devletin düzenlemeleri vardır. Özel girişimcilere en geniş alan bırakan ülkelerde dahi devlet düzenlemeler yapar. Rekabet şartlarını da düzenleyebilir. Mimari projeyi onaylamaktan yer belirlemeye, fiyat belirlemekten cihaz alım iznine, yeni birim açma izninden periyodik kalite denetimlerine kadar sayısız müdahaleler söz konusu olabilir.
3. Destekleme: Devlet gerek vatandaşa sunulan bazı hizmetleri sübvanse edebilir, gerekse de yatırımcıları çeşitli şekillerde destekleyebilir.
SAĞLIK EKONOMİSİ (ÜNİTE:2 ÖZET)
Sağlıkta Arz ve Talep
SAĞLIK EKONOMİSİNDE TEMEL KAVRAM VE YAKLAŞIMLAR
Sağlık Ekonomisinde kişinin hayattan sağladığı fayda iki boyutta ele alınır. Bunlar yaşam süresinde uzama ve yaşamdan alınan zevkin artırılması yani yaşam kalitesinin artırılmasıdır. Bu ölçüm ve hesaplama çabaları göstermiştir ki, ülkeden ülkeye, aynı ülke içinde ise sosyal gruplardan gruplara önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılık hem sağlığı algılayış ve onu koruyuş biçiminde, hem de sağlık için yapacağı ödemelerde razı olduğu parasal miktarlarda kendini belli eder. Daha zengin ve daha yüksek düzeyde eğitim almış kişilerin, kendilerinden daha yoksul ve daha az eğitimli kişilere göre daha uzun yaşadıkları tartışmasız şekilde kanıtlanmıştır.
İnsani Gelişmişlik Endeksi
İnsani Gelişmişlik Endeksi ile yapılan, yaşamın kalitesinin üç ana unsurunun (sağlık ve uzun ömür, bilgi ve gelir düzeyi) bütün toplum açısından tek bir skorla ifade edilmesidir. UNDP bu indeks ile elde ettiği skorları her yıl yayımlamaktadır. Ülkemiz ekonomik güç açısından dünyada ilk 20 ülke arasına giren ama insani gelişmişlik açısından ilk 85-90 arasında yer alan bir ülkedir. Ekonomik gücümüzü kalkınmışlığa daha fazla yöneltmemiz gerektiği bu ölçütlerden ortaya çıkmaktadır.
Davranışsal Ekonomi
Geleneksel ekonomik teori, kişilerin sağlık hizmeti ihtiyacına düştüğü zaman kendi akılcı yöntemleriyle en doğru seçeneği bulup tercih edeceğini varsayar. Ancak araştırmalar arttıkça kişilerin büyük çoğunlukla akılcı değil, aksine tercihlerinde akılcı olmayan seçenekleri

benimseyebildikleri anlaşılmıştır. Bu İnsanlar genellikle sağlık hizmetlerini alırken kendilerine en çok yarar sağlayacak olanı seçemezler. Bu isabetsiz tercihler kendi sigortasının kapsadığının dışına çıkmaktan başlayarak kendisine ciddi zararlar verecek hizmetlere yönelmeye kadar giden bir yelpaze içinde incelenebilir. Bu irrasyonel tutumun nedenleri arasında aşağıdaki temel anlayış ve davranış kusurlarını sayabiliriz:
• Kayıptan kaçınma/loss aversion (kişilerin kaybetme seçeneklerine kazanma seçeneklerinden fazla özen göstererek tercih yapması), • Mevcut durum biası (diğerlerinin benimsediklerine en az direncin gösterilmesi), • Kategorize etmekten doğan yanılgılar, • Şimdiki ana yoğunlaşma (gelecekteki kazanım ve kayıpları dikkate almadan kısa vadeli sonuçlara odaklanma), • Çok küçük ihtimalleri önemli sayarak bel bağlama (piyangodan büyük ikramiye çıkması durumunu düşünüp milyonlarca kaybedeni düşünmeden umuda kapılma benzeri yanılgı). Sağlık Okuryazarlığı Becerileri
Hastalar karmaşık bilgilerle yüz yüze bırakılınca ve tedavi seçenekleriyle ilgili kararlar alınırken onamları istenince yetersiz kalabilmektedir. Bunun önüne geçmek için: • Kendisine verilen malumatın inandırıcılığını ve geçerliliğini değerlendirebilmeli • Risk ve yararları analiz edebilmeli • Dozajları hesaplayabilmeli • Test sonuçlarını yorumlayabilmeli • Sağlık bilgilerini zihninde yerleştirebilmelidir. Literatür ülkelerin sağlık harcamalarında görülen artışlar birkaç etkenin birleşiminden doğmaktadır. Bunlar: • Sağlığın fiyatının göreceli olarak artıyor olması • Ülkelerin nüfuslarının artıyor olması • Ülkelerin nüfuslarının yaşlanıyor olması • Sağlık hizmeti harcamalarında özellikle demografik olmayan nedenlerle görülen artışlar (kişi başına sağlık hizmeti kullanım oranlarının artması ve teknolojideki yeniliklerin getirdiği maliyet artışları)
Talep
Sağlık hizmeti talebi içinde büyük boyutlarda öznellik (kişiden kişiye değişme durumu) taşır. Örneğin gribe yakalanmış iki kişiden biri işine giderken öbürü hekime gider. Yaşam beklentilerini asıl olarak belirleyen, böylece talebi de belirleyen üç etken bulunmaktadır: 1. Refah düzeyi 2. Sosyal normlar 3. Tüketici etkileri.
Arz
Arzı etkileyen birinci faktör, tedavi edebilme yeteneği, yani teknolojidir. Gittikçe artan sağlık hizmeti maliyetlerinde teknolojinin kendini hızla yenilemesinin büyük önemi vardır. Arzı belirleyen faktörlerin ikincisi kapasitedir. Birçok ülkede sağlık hizmetleri hizmeti kullanan noktasında ya büyük oranda sübvanse edilen ya da tamamen ücretsiz olduğu için, bir hizmet türünün bulunup bulunmaması birçok kişinin o hizmeti almasını tek başına belirleyen faktör olmaktadır.
SAĞLIK HİZMETLERİNDE HAKKANİYETİN ÖNEMİ: Sağlık hizmetlerinin şekli ve modeli ne olursa olsun asla vazgeçilmemesi gereken üç temel ilkesi vardır. Bunlar hizmetlerin etkililiği, verimliliği ve hakkaniyettir.Bu üç temelden birisi olarak hakkaniyet ilkesinin ne olduğu konusu üzerinde 1980'lerden bu yana tartışmalar son hızıyla sürmektedir. Sağlık hizmetlerinin tamamen serbest bırakılan müdahalesiz Pazar koşullarına bırakılamayacağı konusunda ABD hariç diğer gelişmiş ülkeler arasında bir görüş birliğinden söz edebiliriz. Bu görüşte olan yazarlara göre aşağıdaki gerçekleri öncelikle ortaya koymakta yarar vardır:
1. Hiç kimsenin önemli bir sağlık sorunu olduğunda ödeme gücü olmadığı için hizmetlere erişimi engellenemez. Acil durumları hariç diş hekimliğinin birçok uygulamaları ve optik hizmetler az önemli sayılanlar arasında en sık örnek verilenlerdir.
2. Yüksek gelir grubu kişiler hariç, sağlık sigortacılığı bireysel veya sigortalı bireylere bağımlı olanlar için risk değerlendirme vb. işlemlerden uzak tutulmalıdır. Sağlık sigortacılığı aktüeryal prensiplerin sıkı sıkıya uygulanmasının önüne geçmelidir.
3. Ulusal sağlık sigortası, özel sağlık sigortasından çok farklı bir anlayışa sahiptir. Yüksek gelir grubu hariç, zorunlu sağlık sigortacılığı müdahale edilmeyen pazara bırakılmamalıdır, çünkü bu koşullarda yürüyen bir pazarda üç kritik unsur kaybolur.
Değişik yaklaşımlar arasında hakkaniyet tanımında özetle üç boyutun vurgulanması konuyu daha iyi anlaşılır kılmaktadır. Bu boyutları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
1. Eşit ihtiyaçlar durumunda mevcut hizmetlere eşit erişim hakkı: Değişik sosyal gruplar arasında benzer sağlık sorunları ortaya çıktığında her grubun hizmetlere erişimi benzer kolaylık içinde sağlanmalıdır.
2. Eşit ihtiyaçlar durumunda eşit yararlanım hakkı: Hizmete olan ihtiyaç ölçüsünde sosyal grupların benzer şekilde hizmet kullanmasına engellerin ortadan kaldırılması gerekir. Ancak gruplar arasında farklılıkların niçin oluştuğu sorusu üzerinde de çalışmak gerekmektedir.
3. Her hizmet alana eşit hizmet kalitesi: Hizmet kullanmaya başlayan her birey, mensup olduğu sosyal grupların statülerinden bağımsız olarak hizmet ihtiyacına göre belirlenmiş kalite koşullarını elde edebilmelidir.
Hakkaniyet Açısından Kritik Önem Taşıyan Sağlık Sistemi Bileşenleri
1.Sağlık sisteminin genel olarak finansmanı: Genel olarak sağlık hizmetlerinin finansmanında politikalar kısmen kamu yetkililerince kısmen de gönüllülerin işe karışmasıyla belirlenmektedir. Hizmet sistemine kamunun finansmanı vergiler, primler veya kamu mallarının satışından vb. finansal destekler şeklinde olmaktadır.
2. Gelire göre grupların birbirini desteklemesi: Hizmeti kullansın veya kullanmasın, herkesin genel sağlık sigortasına üyelik mecburiyeti ve ödeyeceği primlerin bordro üzerinden gelirine göre belirli oranlarda alınması geliri yüksek olandan daha çok, geliri düşük olandan daha az miktarda prim alınmasını sağlar. Hiç ödeme gücü olmayanların primlerini de vergilerden elde edilen gelirler içinden sübvansiyon ile sigorta havuzuna aktarmak yaygın şekilde kullanılan yoldur.
3. Sağlık düzeyine göre grupların birbirini desteklemesi: Hizmetler için yapılacak harcamalarda kullanılacak finansal üretimi sağlığı bozulmamış ve çalışma gücü yerinde olan kişiler yapmaktadır. Hizmete ihtiyaç duyanlar ise daha çok yaşlılar, engelliler, hastalar ve çalışma gücünü kısmen veya tamamen kaybetmiş kişilerdir. Burada sağlık durumu açısından iyi olanlar, kötü durumda olanları desteklemiş olmaktadır
4. Kamu kesimi: Kamu kesimi, asla vazgeçilmemesi gereken minimum standart çizgisini ve her durumda mutlaka verilmesi gereken temel sağlık hizmetlerini sağlamış olmalıdır. Bunu bizzat kendi kaynaklarıyla ve kuruluşları eliyle yapabileceği gibi, hizmet satın alarak yaptırabilir
5. Özel kesim: Kamu hizmetlerine alternatif, ek, tamamlayıcı vb. şekilde özel kesimin hizmetleri de sistemin bir parçasını oluşturmaktadır. Özelde hakkaniyetin bozulmasına bazı önlemlerin alınması yanında, hakkaniyeti ülke çapında sağlayabilmek için özelin olanaklarının seferber edilmesi de akılcı bir seçenektir
Hakkaniyetin Bozulması
Ülkeler arasında sağlık durumu 21. yüzyılın on beşinci yılı itibarıyla insanlığın kabul edemeyeceği farklılıklar ve hakkaniyetsizliklerle doludur. En iyi durumda olanlardan birisi olarak Japonya'da bir kişinin doğumda ortalama ömür beklentisi 82 yıl iken en kötülerden biri olan Çad'da

40 yıl civarındadır. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte genel olarak aşağıdaki özellikler açısından oluşmuş sosyal gruplara dikkat ederek hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir. Bunlar arasında;
1. Coğrafi Yerleşime Göre
Her durumda kentlerde yaşayanlar kırsal alanlarda yaşayanlara göre sağlık hizmetlerine daha rahat erişebilmektedir. Erişmek üzere katlandığı maliyet, zaman, sıkıntı yaşamak açısından avantajlı duruma geçmektedir. Ayrıca her ülkenin daha merkezi ve çok gelişmiş yöresi ve az gelişmiş bölgeleri olmakta ve az gelişmiş veya mahrumiyet bölgeleri daha fazla gelişen yerlere göre dezavantajlı olmaktadır
2. Ekonomik Düzeye Göre Ekonomik düzeyi daha yüksek olan kişilerin sağlık hizmetini kullanma sıklığı ve daha yoğun hizmetlere erişimi hem daha sık, hem de daha çabuk olmaktadır. Çok yoksul ve iyi işleyen sağlık sistemi olmayan ülkeler bir yana, diğer ülkelerde genellikle standart hizmetlere bir şekilde erişim sağlanırken, kanser gibi, yoğun bakım gerektiren sağlık sorunları gibi durumlarda hizmete erişim hiçbir ülkede kolay değildir
3. Eğitim Düzeyine Göre Dünyanın bütün ülkelerinden kanıtlar eğitimli olanların genel olarak hizmetlerden daha uygun şekilde yararlanabildiklerini göstermektedir. Sağlık okuryazarlığı alt başlığında bahsedildiği gibi, eğitim düzeyi yüksek olduğu hâlde sağlıkla ilgili anlama ve beceri düzeyi düşükler, çok az eğitimi olduğu halde çok iyi anlayan ve üzerine düşeni beceriyle yerine getiren kişi ve aileler vardır
4. Cinsiyete Göre Genellikle dünyanın yaygın gerçeği kurulan bütün sistemler gibi sağlık sistemlerinin de erkeğin lehine, kadının aleyhine unsurlar taşıdığı vurgulanmaktadır. Kadının genel statüsü iyileştirilmeden, sağlık hizmetlerinden erkekler kadar yararlanamaması kaçınılmaz gibidir. Çünkü ekonomik, sosyal, eğitimsel, politik bütün güçler açısından erkeklere göre dezavantajlı durumdadır. Bu nedenle özellikle az gelişmiş ülkelerde kadınların sağlık hizmetlerine erişim ve hizmeti kullanım açısından erkeğe bağımlılığı vardır ve bunu düzeltmek kolay olmamaktadır.
5.Irk, Din, Kabile, Aşiret vb. Ayrımlara Göre Dünya üzerinde ülkelerin birçoğu 21. yüzyılda olmamıza karşın hala birçok ayrımcılık tutumlarını sürdüren grupların etkisi altındadır. Temel insan hakkı olmasına karşın sağlık hizmetlerine herkes gibi erişim ve hizmetleri herkes gibi kullanım bazı azınlık gruplarına kısıtlanmış olabilmektedir.
6. Toplumun Savunmasız Grupları Arasında Bulunmaya Göre Kendi hâline bırakıldığı zaman, sosyal ortamda yaşamını sürdürmede ve temel insanlık haklarını kullanmada sıkıntıya düşen gruplara savunmasız gruplar denir. Bu gruplara devletin profesyoneller eliyle mutlaka örgütlü şekilde sahip çıkması gerekmektedir. Bunlar arasında öksüz ve yetimler, fiziksel veya mental engelliler, eşi ölmüş veya terketmiş olan çocuklu kadınlar veya erkekler, çocuklarının gözetiminden uzak kalan yaşlılar, çok yoksul aileler, mülteciler, cezasını çekmiş olduğu halde toplumdan destek görmeyen eski hükümlüler, uyuşturucu vb. bağımlısı olanlar, travesti veya transseksüel gibi toplumun genelinden farklı yaşam tarzını benimseyenler gibi gruplar sayılabilir.
Hakkaniyet ile Verimlilik İlkelerinin Birbiriyle Ters Düşmesi: Hakkaniyeti ideal olarak sağlamak diye bir şey bu kısıtlı kaynakların dünyasında hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Bunu sağlamaya çalışmak demek, her mahalleye en lüks ve geniş imkânlarla donatılmış hastaneler kurmak, uzmanlar görevlendirmek, malzeme ve cihazlarla donatmak demektir. Böyle bir çabaya ülkenin bütün gelirlerini harcamak bile yetersiz kalır. Aslında verimliliğin artırılması demek hakkaniyetten vazgeçmek demektir. Herkesin bir şekilde ulaşabileceği ortak bir-iki merkez kurarak sadece buralarda hizmetleri fazla abartmadan vermeye çalışmak en verimli seçenek olarak karşımıza çıkar. Ama bu durum birçok grubu, kişiyi ya hizmeti çok zor elde der ya da hiç elde edemez duruma getirmek anlamına gelir Sağlık Hizmetleri Endüstrisi
Sağlık hizmetleri endüstrisinin büyük bölümünü tıp endüstrisi oluşturmuştur. Sağlık hizmeti gibi toplumların her zaman duyarlı ve devletlerin her zaman müdahil olduğu bir alanda, ekonomik sisteme pazara entegrasyonun sonucu sağlık endüstrisidir. Endüstrisi olmayan alanın gelişmesi ve üretiminin ihtiyaçlara cevap vermesi mümkün olmayacağından hem Pazar dinamiklerini canlı tutmak hem de düşkünlerin ve hastaların pazarda ekonomik dinamiklerle ezilmesinin önüne geçmek büyük bir çaba ve örgütlenme gerektirmektedir. Özünde çok karmaşık olan konuyu sadeleştirmek için genelde bu endüstri hastane faaliyetleri, tıbbi ve dental faaliyetler ve diğer insan sağlığı faaliyetleri olmak üzere üç başlık altında incelenmektedir. Üçüncü başlık psikoterapi, dil ve konuşma terapisi, patoloji laboratuvarları, biyokimya laboratuvarları, podoloji klinikleri, iş sağlığı ve güvenliği klinikleri, akupunktur vb. uygulamaları içine almaktadır. Evrensel Standart Sınıflama ise sağlık endüstrisini iki ana sınıfta ele alır. Bunlar: 1. Sağlık bakımı cihaz ve hizmetleri 2. Farmasötikler, biyoteknoloji ve yaşam bilimleri uygulamalarıdır. Bunun dışında hekimlik hizmetleri, hemşirelik hizmetleri, fizyoterapi hizmetleri gibi meslekler ile yapılan ayrımlar, ya da sağlık personelinin eğitimi veya halk sağlığı eğitimi gibi kısımlar, sağlık yönetimi uygulamaları, sağlık enformasyon sistemleri içinde yazılım vb. kısımlar da endüstrinin parçalarını oluşturmaktadır. Nihayet sağlık endüstrisinin vazgeçilmez bir bölümü de sağlık sigortacılığı alanında yürütülen faaliyetlerden oluşmaktadır.
SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARI
Kişilerin yaşamı sürdürebilmek için veya haz alabilmek için ihtiyaç duyduğu şeyler mal veya hizmet olabilir. Mal veya hizmete ürün denilirse, bu ürünü üreten ve ürüne ihtiyaç duyan olmak üzere iki taraf oluşmaktadır. Sağlık pazarında ürün olarak hizmetleri, geliştirici, koruyucu, tedavi edici, rehabilite edici, sigorta, palyatif vb. başlıklar ile görmekteyiz. Mal kapsamında ise ilaç, işitme cihazı, kalp pili gibi birçok malzeme yanında bu hizmetleri ortaya çıkarabilmek için kullanılan kaynaklar arasında sayısı yüzbinler ile ifade edilen malzeme ve cihazı saymak gerekmektedir. Burada pazar türlerini kısaca tanımlamak gerekmektedir. Monopol; pazarda sadece bir satıcının olmasıdır. Burada satıcı fiyatı istediği düzeye çıkarma ve indirme gücünü elinde tutar. Oligopol; tüm şartları haiz bir pazarda birden fazla satıcının olması durumudur. Bu da rekabetten dolayı fiyatların düşmesine neden olacaktır Sağlık Hizmeti Talebi
Ekonomi biliminde, alıcıların belirli bir zaman içinde ve belirli fiyatla belirli bir mal veya hizmeti satın almaya razı olduğu toplam miktara talep denmektedir.
Sağlık hizmeti talebi ise bireylerin veya toplumun ortaya koyduğu sağlık hizmeti beklentileri şeklinde tanımlanmaktadır. Sağlık hizmetleri için arama, kullanma ve bazen ödeme isteği ve yetkinliğidir
bir pazarda satıcının ürününü satabilmesi için alıcının iki koşulu yerine getiren olması gerekmektedir. Bunlar:
1. Ürünü almaya finansal olarak muktedir olmak, ödeme gücü bulunmak, 2. Ürünü almaya istekli olmaktır.
Bir toplumda belirli bir ürüne talebi etkileyen temel faktörler şu şekilde sıralanabilir: • Mal veya hizmetin fiyatı, • Tamamlayıcı mal veya hizmetlerin fiyatları, • Alternatif mal veya hizmetlerin fiyatı, • Gelir düzeyi • Zevkler ve tercihler.
Arz ve Sağlık Hizmeti Arzı
Sağlık ekonomisi kapsamında mal veya hizmetler üretilirken birey veya toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi göz önünde bulundurulduğundan sağlık mal veya hizmetlerinin arz edilmesi, diğer mal veya hizmetlerin arzından farklı incelenmelidir. Sağlık hizmet pazarında üretilen mal ve hizmet arzının sınırlı olması, ulusal ve uluslararası alanda monopollerin varlığı, fiyat ve patent konularında yasal sınırlamalar bulunması bu farklara örnektir. Genel ekonomide arzı etkileyen birçok etkeni aşağıdaki gibi sınıflamak yapmak mümkündür:

• Malın fiyatındaki değişmeler, • Piyasanın Özellikleri • Geleceğe Yönelik Beklentiler • Diğer malların fiyatlarındaki değişmeler, • Üretim faktörleri fiyatlarındaki değişmeler, • Piyasadaki Finansman Olanakları • Vergi ve Sübvansiyonlar • Devletin Kısıtlamaları • Teknolojik değişmeler
Genel ekonomik teorinin arzı değiştiren faktörlere ilişkin prensipleri sağlık hizmetleri için bu şekilde geçerli sayılabilir. Ancak bunun dışında sağlık hizmetlerinin başka özelliklerine de değinmek gerekir. Bu özellikler şu şekilde özetlenebilir: • Devletin sağlık hizmetlerine müdahalesi diğer sektörlere kıyasla daha yoğun olmaktadır. Buna üretim, fiyatlar ve personel istihdamı gibi kritik önem taşıyan unsurlar dahildir. Böylece pazar reflekslerinin ortaya çıkışı daha yavaş olmaktadır. • Sağlık teknolojileri kendini çok hızlı şekilde yenilemekte ve bunun pazara yansıması talepte de arzda da büyük değişimlerle sonuçlanabilmektedir. • Toplumların nüfusu yaşlanmaktadır ve yaş ilerledikçe sağlık hizmetlerine talebin artışı arzı da artırmaktadır. • Bulaşıcı hastalık, afet vb. durumda kamu yönetimi işin içine girmekte ve pazar dinamikleri mininmum düzeyde etkiye inmektedir. Toplumsal bağışlar, kamunun gereğinde stoklara el koyması vb. olağanüstü durumlar pazarın kendi seyrini değiştirmektedir
Ancak sağlık hizmetlerinin sunumunda daha yavaş işleyen bir cevap mekanizması göze çarpmaktadır. Bunun bazı nedenleri şunlar olabilir:
• Birçok ülkede kullanılmayan veya az kullanılan çok az kuruluş ve eğitilmiş personel vardır. Çoğu ülkede bunlar kapasitelerinin üzerinde hizmet vermektedir. • Gerek bina, gerek bunların donanımlarının sağlanması, gerekse buralarda çalışacak personelin yetiştirilmesi çok zaman almaktadır. Bazan da yetişmiş personel başka kuruluşa, sektöre, bölgeye veya ülkeye gidebilmektedir. • Bazı sağlık hizmetleri devlet eliyle verilmek zorunda olduğundan fiyatlardaki artışlara cevap yavaştır, hatta bazen arzı etkilememesi için cevapsız kalınmaktadır.
Sağlık Hizmetlerinde Esneklik, Arz ve Talep: Esneklik, arz ve talebi etkileyen faktörlerden fiyat ve gelirdeki değişikliklere arz ve talebin verdiği cevabın ölçüsüdür. Örneğin, "poliklinik muayene fiyatlarında yapılacak bir artış başvuruları ne kadar etkiler veya çalışanların gelirleri ne kadar artırılırsa hastaneye başvurular artar ?" gibi sorulara verilecek cevaplar esneklikle ilgili hesaplamalarla tahmin edilebilir.
Sağlık Hizmetlerinde Sunucunun Kabarttığı ve Azalttığı Talep
Sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlerken ve buna yönelik hizmet alırken bireyler, sağlık profesyonellerinin bilgisine göre çok az düzeyde bilgi sahibi olduğundan ne tür hizmetin ne kar süre ve yoğunlukta ne sıklıkta alınacağı gibi kararlarda bizzat hizmeti sunan pozisyonundaki hekimlere ve bazı durumlarda diyetisyen, hemşire, fizyoterapist vb. diğer sağlık mesleği mensuplarına bağımlıdır. Bu bağımlılık birçok durumda hekimin (daha az sıklıkla diğer sağlık profesyonellerinin) hem arzı hem de talebi belirleyen olması pozisyonunu doğurmaktadır. SAĞLIK HİZMETLERİNDE MALİYET
Bir mal veya hizmetin maliyeti, onu elde etmek için elden çıkarılması gereken mal veya hizmetlerin veya kullanılan kaynakların tamamıdır. Sabit maliyetler, üretilen hizmetin miktarıyla değişmeyen, yani bir birim hizmet ile bir milyon birim hizmet üretmek için harcanması gereken asgari maliyeti ifade eder. Bu maliyetler, temel maliyetler veya kaçınılmaz maliyetler olarak da adlandırılmaktadır. Üretilen hizmetlerin miktarıyla doğru orantılı olarak değişen (artan veya azalan) bütün maliyetler ise değişken maliyetlerdir. Elektrik sisteminin kurulması ve çalışır hâle getirilip üretimde kullanmayı bekler halde tutulması için gerekenlerin tümü ise sabit maliyetlerdir Toplam Maliyet = Sabit Maliyet + Değişken Maliyetler - Ortalama maliyet = Toplam Maliyet / Üretilen Hizmetin Miktarı Doğrudan Maliyetler: hizmeti kullanmak için doğrudan karşılaşılan maliyetlerdir. Örneğin, bir hastanenin çocuk polikliniğinde pnömoni (zatürre) tanısı alan çocuğunu tedavi ettirebilmek için anne ve babanın karşılamak zorunda olduğu muayene, tetkik, ilaç, vb. tüm maliyetleri ifade etmektedir.
Dolaylı maliyetler: Buna karşın, çocuğunu o gün polikliniğe götürebilmek için anne ve/veya babanın işyerinden ücreti kesilerek izin alması, hastaneye gitmek için kullandığı ulaşım aracının parası, tetkiklerin uzaması nedeniyle öğleden sonrayı beklemesi ve bu sırada yediği öğle yemeğinin parası vb.doğrudan sağlık hizmetini almak için gerekli olmayan fakat kullanıcıların karşılaştığı tüm maliyetler ise dolaylı maliyetlerdir.
Yine sağlığın ve sağlık hizmetlerinin doğasından kaynaklanan bir başka maliyet türü de sosyal maliyettir. Bu da çocuklarını tedavi ettirirken anne - babanın karşılaştığı sosyal güçlükleri (izin istemenin verdiği eziklik, hastaneye ulaşım sırasında ve poliklinik veya laboratuvar önünde beklerken yaşanan sıkıntılar gibi) ve aynı şekilde teşhis ve tedavisi sırasında çocuğun kendisinin çektiği sıkıntıları ifade etmektedir.
SAĞLIK EKONOMİSİ( UNİTE:3 ÖZET)
Sağlık Hizmetleri Finansmanı GİRİŞ
Sağlık hizmetleri, bir toplumun sağlık düzeyi, refah düzeyi ve sosyal iyilik hâli ile ilişkili olması sebebiyle temel yatırım alanlarından biridir. Global olarak bir yılda gerçekleşen toplam sağlık harcaması 5,3 trilyon dolara ulaşmıştır. Ülkelerin, millî gelirlerinden (gayrisafi yurt içi hasıla, GSYİH) sağlık hizmetlerine ayırdıkları pay, 2012 yılında %8,6 olarak gerçekleşmiştir. Bu payın büyüklüğü ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre farklılık göstermektedir. Düşük gelirli ülkeler millî gelirlerinin yaklaşık %5'ini sağlık için ayırırken, yüksek gelirli ülkeler yaklaşık %12'sini ayırmaktadır. Dünyada sağlığa en fazla pay ayıran ülke, yaklaşık %17 ile Amerika Birleşik Devletleri'dir (ABD).
SAĞLIK HİZMETLERİ FİNANSMANI İÇİN MALİ KAYNAĞIN TOPLANMASI VE HAVUZLANMASI
Sağlık finansmanının birinci fonksiyonu, sağlık sisteminin işlevlerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın toplanmasıdır. Mali kaynak, dört finansman kaynağından gelmektedir: 1) devlet, 2) hane halkları, 3) firmalar ve 4) dış yardımlar. Mali kaynağın buralardan toplanması ise belirli yöntemlerle gerçekleşmektedir.
Dünyada yaygın olarak kullanılan yöntemler Bu yöntemleri kamu ve özel olarak aşağıdaki gibi gruplandırmak mümkündür:
Kamu: • Vergiler • Sosyal sağlık sigortası • Genel sağlık sigortası Özel: • Özel sağlık sigortası • Cepten ödemeler Mali Kaynak Toplama Yöntemleri ve Havuzlama
Sağlık hizmetleri için gerekli mali kaynağı toplamada çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Şimdi gelin sırayla bunların neler olduğunu hep birlikte inceleyelim.
Vergiler Toplanan vergiler aracılığıyla sağlık hizmetlerine mali kaynak sağlama yöntemi, II. Dünya Savaşı sonrası William Beveridge tarafından İngiltere'de geliştirilmiştir ve Beveridge Modeli olarak da adlandırılır. Model, sağlık hizmetine ihtiyaç duyan kişiler hangİ hizmete, ne zaman ihtiyaç duyarsa ücretsiz olarak alırlar, görüşüne dayanır. Devlet, vergi gelirleri ile sağlık hizmetlerine mali destek sağlar. Sağlanan desteğin düzeyi, ekonomik ve siyasi rejim farklılıklarını da içeren birçok nedene bağlı olarak ülkelere göre değişmektedir. Aralarında İngiltere, Kanada, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, İsveç, İtalya, Norveç, Portekiz ve Yunanistan'ın bulunduğu çok sayıda ülke sağlık hizmetleri için gerekli mali kaynağı vergilerle toplamaktadır.
Vergilerle mali kaynak toplamanın pozitif yönleri: • Sağlığa ayrılacak kaynak havuzu genişler. • Sağlık harcaması yükü, bireyin gelirine (ödeme gücüne) göre dağılır. Az kazanan az, çok kazanan çok vergi ödeyerek sistemin finansmanına katkıda bulunur. Bireyin ödeme gücü, sistemin finansmanı için kişisel katkısının belirlenmesine temel oluşturur, ancak sağlık hizmeti alma hakkına temel oluşturmaz. Bir başka ifadeyle az vergi ödeyen kişiler sağlık hizmetinden az yararlanacak demek değildir.

Vergilerle mali kaynak toplamanın negatif yönleri: • Vergi sisteminde adalet sağlanamadığında (çok kazanandan az vergi alındığında), zengin kişiler sağlık hizmetleri için göreceli olarak daha az mali kaynak sağlayacaktır. Bu da, hakkaniyeti zedeleyecektir. • Millî gelirden sağlığa ayrılan pay düşük olduğunda, dolaylı vergilerin artırılması yoluna gidilebilir. Örneğin, sigaraya ek vergi getirilerek sigara tüketiminin azalması, böylece sağlık düzeyinde iyileşme hedeflenebilir. Ek vergi, sigara içmenin sosyal maliyetini (negatif dışsallığını) azaltabilir ve vergi gelirlerini artırılabilir. Ancak ek vergi, sigara tüketimini azaltmada her zaman çok etkili olmayabilir.
• Sağlık ve diğer alanlara ne kadar pay ayrılacağı konusunda, politik tercihler önem kazanır. Ancak, bir nokta hatırda tutulmalıdır. Sağlığa ayrılan kaynağın miktarı kadar, bu miktarın sağlık sektörü içindeki dağılımı da önemlidir. Kaynaklar daha ziyade tedavi edici hizmetlere ayrıldığında toplumun sağlık düzeyini korumaya ve iyileştirmeye yönelik sağlık hizmetlerine yeterince önem verilmeyecektir.
Sosyal Sağlık Sigortası Sosyal sağlık sigortası, 1883 yılında Almanya'da Bismarck tarafından geliştirilmiştir. Bu sebeple Bismarck Modeli olarak da bilinir. Bu yöntem, prim esasına dayalıdır. Prim ödemeleri şirketler ve çalışanları, kendi hesabına çalışanlar ve devlet tarafından yapılır. Şirketlerin ve çalışanlarının yaptıkları prim ödemeleri, çalışanın aldığı maaşın miktarına bağlıdır. Kendi hesabına çalışan kişilerin ödedikleri primler ise çoğunlukla tahmini gelir ya da sabit bir fiyat üzerinden belirlenir. Devlet, ödeme gücü olmayan kişiler için katkı yapar. Böylece çeşitli kesimlerden toplanan primlerle aslında bir sağlık sigortası fonu (havuz) oluşturulur. Kişilerin ihtiyaç duydukları sağlık hizmetleri bu havuzda toplanan mali kaynaktan karşılanır. Tek bir sosyal sigorta kurumunun olması durumunda, ilgili kurum aynı zamanda monopsonik güce de sahip olmaktadır. Bu güç onun sağlık hizmetleri satın alımında fiyat dahil oyunun kurallarını koymasını sağlar.
Sosyal sağlık sigortası yönteminin avantajları: • Sağlık sektörüne sürekli ve tahmin edilebilir düzeyde bir ek mali kaynak sağlar. • İyi uygulandığı taktirde, en az vergiler kadar hakkaniyetli bir yöntemdir. Sosyal sağlık sigortası yönteminin dezavantajları: • Bu yöntem, özellikle formal sektörde çalışanların yüzdesinin düşük, bir başka ifadeyle informal sektörde çalışanların yüzdesinin yüksek olduğu durumda, verimli bir yöntem değildir. Çünkü ne işverenden ne de çalışandan prim toplanamayacaktır. • Prim miktarının yüksek olması durumunda, ciddi ekonomik etkileri olabilir.
Genel Sağlık Sigortası Genel sağlık sigortası, belirli bir sağlık hizmeti paketi için tüm toplumun sigorta kapsamına alınmasıdır. tüm topluma aynı sağlık hizmeti paketini sunar. Bir başka ifadeyle hem ön ödeme mekanizması devrededir hem de toplanan mali kaynak tek bir havuzda toplanmaktadır. Genel sağlık sigortasının kapsam, derinlik ve maliyet olmak üzere üç boyutu vardır.
Kapsam, toplumun yüzde kaçının sigorta kapsamına alınacağı ile ilgilidir. Genel sağlık sigortasında hedef, toplumun tamamının sigorta kapsamına alınmasıdır. Derinlik, sigortanın sağlayacağı hizmet paketine hangi tür hizmetlerin dahil edileceği ile ilgilidir. Maliyet ise GSS için ihtiyaç duyulacak mali kaynağın yüzde kaçının ödeme kapsamında olacağı ile ilgilidir. Bir başka ifadeyle primler ve sübvansiyonla maliyetlerin ne kadarlık kısmının karşılanacağına karar verilir
Özel Sağlık Sigortası Özel sağlık sigortası, prim esaslı ve kâr amaçlı bir mali kaynak toplama yöntemidir. Dolayısıyla özel sağlık sigortası olan kişiler, ya kendileri ya da işverenleri tarafından özel sigorta şirketlerine belirli miktarda prim ödenmesiyle sigortalanırlar. Sigorta şirketi de topladığı prim gelirleri ile kendisine kayıtlı kişilerin ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetlerini satın alır.
Özel sağlık sigortası uygulamaları ülkelere göre farklılık göstermektedir. Özel sağlık sigortası sağlık hizmetlerini finanse etmede beş farklı rol üstlenmektedir:
1.Baskın rol: ABD, sağlık sigortası sağlayan kamu programları olmakla birlikte, temelde özel sağlık sigortası ile mali kaynak toplayan bir ülkedir. Ülkede çalışan nüfusun tamamı işverenleri kanalıyla özel sağlık sigortasına sahip olmaktadır. 2.Zorunlu rol: Avrupa'da özel sağlık sigortası ayrı bir mali kaynak toplama yöntemi olarak değil, gönüllülük esasına dayalı olarak zorunlu sigortayla birlikte kullanılmaktadır. Ancak, İsviçre'de tüm nüfus için zorunludur.3. İkame edici rol: Kamu sigortalarının sağladığı imkânlardan kısmen veya tamamen kapsam dışı bırakılan kişiler tarafından satın alınır. Bu kişiler yıllık geliri belirli bir miktarın üzerinde olan veya kendi hesabına çalışan kişilerdir. Hollanda, Belçika, Almanya'da ikame edici özel sigorta kullanılmaktadır. Örneğin, Almanya'da yıllık geliri 45.000 Euro'nun üzerinde olan kişiler ikame edici özel sigorta satın almaktadır. 4.Tamamlayıcı rol: Kamu sigortaları tarafından kapsanmayan veya kısmen kapsanan hizmetler için satın alınır. Kanada, Fransa, İtalya'da bu sigorta kullanılmaktadır. 5. Destekleyici rol: Kamu sigortaları ile aynı ürün ve hizmet kapsamının sunulduğu ancak hizmet sunucu tercihinin genişletildiği özel sigorta satın alınır. Kullanan ülkelere örnek olarak Finlandiya, Yunanistan ve İngiltere verilebilir.
Katkı payları tamamlayıcı sağlık sigorta kapsamı dışında tutularak, aşağıdaki hizmetler kapsama alınmıştır: • Kurumca finansmanı sağlanmayan sağlık hizmetleri (estetik girişimler, akupunkntur vb.) • İlave ücret tutarları • Konaklama, otel ücreti gibi hastadan alınabilecek tutarlar • Sağlık hizmet sunucusu ile sigorta şirketi arasında yapılabilecek anlaşmaya göre, SUT fiyatları üzerinde kalan tutarlar Özel sağlık sigortasının pozitif yönleri • Sağlık sektörüne ek mali kaynak sağlar, böylece finansal yükü ve finansal riski azaltmaya yardımcı olur. Özel sağlık sigortasının negatif yönleri • Özellikle bireysel riske göre primlerin belirlendiği durumda, tüketicilerin prim miktarı üzerinde pazarlık etme gücü fazla olmadığından, özel sigorta satın almanın maliyeti yükselir. Bu da, cepten ödemeleri artırır. Bu sebeple gelir düzeyi düşük kişiler ve ülkeler için özel sigorta tercih edilen bir yöntem değildir. • Diğer yöntemlere göre yönetim maliyetleri daha yüksektir çünkü risk değerlendirmesi, prim hesaplama, hizmet paketinin belirlenmesi ve reasürans (sigorta şirketinin kendisini sigortalaması) satın alma maliyetlerine ilave olarak kâr elde etme çabası vardır. • Maliyetleri azaltmak için hizmet sunuculardan yapacakları satın alımlar yerine, maliyet paylaşımına yoğunlaşma (sigortalı kişinin finansal yükünü artırma) eğilimi fazladır. • Kişinin ödediği prim miktarı gelirine bağlı olarak belirlenmediği için diğer ön ödeme yöntemlerine göre finansal yük hakkaniyetsiz olarak dağılır. Hakkaniyetsizlik özellikle bireysel riske göre prim hesaplandığında meydana gelir. • Özel sigorta şirketleri, sigortalanmak için başvuran kişiler arasında hastalanma ve sağlık harcaması yapma riski daha düşük olanları seçme eğilimi gösterebilirler. Bu da, sağlık düzeyi kötü, yaşlı ve gelir düzeyi düşük olan ve bu sebeple özel sigorta satın alamayan kişilerin sağlık hizmetlerine erişimini ve kullanımını olumsuz etkileyebilir. Bu olumsuzluğun görülme derecesi, kişinin sahip olduğu tek sigortanın özel sigorta olup olmamasına bağlıdır. • Asimetrik bilgi sebebiyle kişiler sağlık düzeyleriyle ilgili bilgileri sigorta şirketinden gizleyebilirler.
Cepten Ödemeler: alındığı yerde yaptıkları ödemedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, cepten ödemeler ön ödeme mekanizmasının olmaması ve ödemelerin hizmetin alındığı yerde ve zamanda doğrudan hizmet sunucuya yapılması özellikleriyle özel sağlık sigortası, sosyal sigorta, GSS ve vergi tabanlı mali kaynaklardan ayrılır. Cepten ödemeler ilaç, hekim muayenesi, hastaneye yatış ücreti, laboratuvar tetkikleri, görüntüleme, tıbbi araç-gereç ve malzemeler gibi sağlıkla ilgili ürün ve hizmetler için yapılır.
Cepten Ödeme Türleri Sağlık sigortası olan ve olmayan kişilerin yaptığı cepten ödemeler, formal ve informal olabilir. Formal cepten ödemeler, ilgili yasalar veya düzenlemeler çerçevesinde kişinin sağlık hizmeti aldığında yapmak zorunda olduğu ödemelerdir. Formal cepten ödemeler, doğrudan ödeme (tam ödeme) ve maliyet paylaşımı şeklinde gerçekleşir. Doğrudan ödeme, kişinin aldığı hizmetin bedelinin tamamı için yaptığı ödemedir. Doğrudan ödemeler; • Kişinin sağlık sigortasının olmaması, • Sağlık sigortası olsa da alınan hizmetin sigorta kuruluşunun ödeme kapsamında olmaması, • Alınan hizmetin ödeme kapsamında olmasının belli koşullara bağlı olması ve bu koşulların yerine getirilmemesi durumlarında yapılır.

Cepten ödemelerin pozitif yönleri Cepten ödemelerin ama özellikle formal cepten ödemelerin,sağlık hizmetleri için mali kaynak toplamada kullanılmasının sağlık sistemi açısından iki önemli pozitif yönü vardır: • Vergi veya sosyal sigorta katkıları yetersiz olduğunda sağlık hizmetleri finansmanında ek mali kaynak sağlar. • Sağlık hizmetlerinin kalitesine ve maliyetine ilişkin bilinç düzeyini artırarak, düşük kaliteli ve gereksiz sağlık hizmeti talebini sınırlandırır, dolayısıyla gereksiz maliyetleri azaltır ve verimliliği artırır.
Cepten ödemelerin negatif yönleri Sağlık hizmetlerine olan talep, cepten ödemeler ile kontrol altında tutularak toplam sağlık harcamasındaki gereksiz artışlar önlenebilir. Ancak, cepten ödemeler sağlık hizmetlerine erişim ve kullanımda hakkaniyeti ve finansmanda hakkaniyeti olumsuz etkileyebilir. Cepten ödemeler, sağlık hizmetlerine erişim ve kullanım için finansal engel oluşturabilir. Finansal engel ile karşı karşıya kalan kişilerin iki seçeneği vardır; • Acil durumlar dışında, ihtiyaç duyulan hizmetleri almama veya erteleme • Daha düşük kaliteli hizmet alma veya tedaviyi yarıda bırakma SAĞLIK HİZMETLERİNİN SATIN ALINMASI
Sağlık hizmetlerinin satın alınması, bir süreçtir. Çeşitli araçlarla toplanan ve bir havuzda biriktirilen mali kaynak hizmet karşılığında harcanır. Bir başka ifadeyle üçüncü taraf ödeyiciler, kendilerine kayıtlı olan kişiler adına sağlık hizmetlerini çeşitli hizmet sunuculardan satın alırlar (ödeme yaparlar). Satın alımlar için kullanılabilecek çok sayıda ödeme yöntemi vardır. Bu yöntemler, kıt olan kaynakların etkili, verimli ve hakkaniyetli bir şekilde kullanımı açısından farklılık gösterirler. Ayrıca, daha önce de vurgulandığı üzere, sağlık sigortasına sahip olmak ahlaki tehlikeyi teşvik edebilir. Bu tehlikenin meydana gelmesini sadece tüketicilerin (talep cephesinin) davranışları değil, hizmet sunucuların (arz cephesinin) davranışları da etkiler. Talep yönlü ahlaki tehlikeyi önlemek için maliyet paylaşımının kullanıldığını hatırlayalım. Arz yönlü ahlaki tehlikeyi önlemek için ise hizmet sunuculardan yapılacak satın alımların uygun yöntemle yapılması önemlidir.
Sağlık Hizmetlerinde Satın Alım Yöntemleri
Sağlık hizmetlerinin satın alınmasında kullanılan yöntemler retrospektif (geriye dönük) ve prospektif (ileriye dönük) olmak üzere iki ana
grupta toplanır. Retrospektif ödeme yönteminde, hizmet sunulduktan sonra hizmet sunuculara faturaladıkları miktarın tamamı ödenir. Bu, hizmet sunucuların bir hastadan daha fazla gelir elde etme yönündeki eğilimlerini artırabilir. Bir başka ifadeyle hizmet sunucular gereksiz hizmet sunabilir.
Bu iki ana grup ödeme yöntemi içinde yer alan spesifik ödeme yöntemleri şunlardır:
Retrospektif ödeme yöntemleri: • Hizmet başına ödeme Prospektif ödeme yöntemleri: • Kişi başına ödeme • Gün başına ödeme • Vaka başına ödeme • Global bütçe • Maaş • Perfomansa dayalı ödeme
Bu ödeme yöntemleri arasında kurumsal hizmet sunucular için geçerli olanları şunlardır: • Hizmet başına ödeme • Kişi başına ödeme • Gün başına ödeme • Vaka başına ödeme • Global bütçe
Bireysel hizmet sunucular için geçerli ödeme yöntemleri ise • Hizmet başına ödeme • Kişi başına ödeme • Vaka başına ödeme • Maaş • Perfomansa dayalı ödeme
Kurumsal Hizmet Sunucular için Ödeme Yöntemleri
Hizmet Başına Ödeme Yöntemi Sağlık hizmeti sunucularına sundukları ve faturaladıkları her bir kalem hizmet için ayrı ödeme yapılır. Türkiye'de SGK, üniversite hastaneleri ve özel sağlık kuruluşlarından yaptığı hizmet satın alımlarında aşağıdaki ayakta sağlık hizmetleri için hizmet başına ödeme yöntemini kullanmaktadır: • Acil sağlık hizmetleri • İş kazası • Adli vakalar • Trafik Kazası • Meslek Hastalığı • Onkolojik vakalar (bütün dallarda) • Organ ve doku nakline ilişkin donöre yapılan hazırlık tetkik ve tahlilleri • Nükleer Tıp, Radyasyon onkolojisi, (Girişimsel) Radyoloji, Tıbbi Genetik ve Çocuk Genetik branşlarınca sunulan poliklinik hizmetleri • Diş tedavilerine yönelik işlemler
Kişi Başına Ödeme Yöntemi Hizmet sunucularına, sigortalı her birey için almaları gereken tüm hizmetleri kapsayacak şekilde önceden belirlenen sabit bir miktar üzerinden ödeme yapılır.
Gün Başına Ödeme Yöntemi Gün başına ödeme yönteminde hastanede yatılan her gün için önceden belirlenen sabit bir miktar üzerinden hizmet sunuculara ödeme yapılır.
Vaka Başına Ödeme Yöntemi Vaka, belirli bir durum ya da hastalığa bağlı olarak sağlık hizmeti alan hastalardır.
GLOBAL BÜTÇE
Global bütçede, bir yılda harcanacak toplam miktar önceden belirlenen bir tavan ile sınırlandırılır. Ödeme, tek kalemde yapılır. Geleneksel bütçe yönteminden farklı olarak, hizmet sunucu bu bütçeyi uygun gördüğü şekilde harcama esnekliğine sahiptir. Prensip olarak, global bütçe sunulan hizmetlerin maliyetinin tamamını kapsar.
Global bütçe yönteminin avantajları: • Önceden belirlenen sabit miktar ile çalışılmak zorunda kalındığı için gereksiz hizmet sunumunda ve maliyetlerde azalma sağlar. • Sene başında o yıl boyunca alınacak toplam miktar belli olduğu için mali kaynak sağlamada belirsizlik ortadan kalkar. • Geleneksel bütçe yöntemine göre yönetimi daha kolaydır ve daha düşük maliyetlidir. • Yönetim, tek kalemde tahsis edilen global bütçenin nasıl harcanacağına kendisi karar vereceği için hizmetleri daha iyi planlayabilir ve daha iyi koordine edebilir.
Global bütçe yönteminin dezavantajları: • Hizmet sunulacak nüfusun iyi belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde hizmet sunucular daha az hastaya bakma eğilimi gösterebilirler. • Bütçe kapsamına alınacak hizmetlerin iyi belirlenmesi gerekir. Aksi halde hizmet sunucular daha düşük maliyetli vaka karmasına yönelebilirler. • Kapsanacak hizmetlerin maliyetlerinin iyi belirlenmesi gerekir. Aksi halde hizmet sunucular daha düşük kaliteli hizmet sunabilirler.
Bireysel Hizmet Sunucular için Ödeme Yöntemleri : l.Hizmet Başına Ödeme, 2.Kişi Başına Ödeme, 3.Vaka Başına Ödeme(Vaka başına
ödeme yönteminin avantajları) • Hekimler maliyetleri kontrol etme konusunda motivedir. Aksi hâlde vaka başına ödenen meblağ hizmet sunum maliyetini geçebilir, bu da hekimin aradaki farkı kendisinin kapatmak zorunda kalmasına yol açabilir. (Vaka başına ödeme yönteminin dezavantajları): • Hekimler düşük maliyetli vakaları tercih edebilirler. • Maliyetleri düşürme pahasına hizmetin kalitesinden ve kantitesinden ödün verilebilir.
4.Maaş
Maaş yönteminin avantajları: • Önceden belirlenen sabit miktar üzerinden ücret aldıkları için hastaların hekim tarafından reddedilmemesi beklenir. • Aşırı veya gereksiz hizmet sunmaları yönünde hekimleri teşvik etmez. • Yönetim maliyetleri hizmet başına ödemeye göre daha düşüktür. • Coğrafik dağılıma imkân verir. Çalışanlar ihtiyaç duyulan yerlere gönderilebilir ve koruyucu hekimlik uygulamaları teşvik edilebilir. Maaş yönteminin dezavantajları: • Bu yöntem hekimlere daha uzun çalışma saatleri, daha fazla sayıda hastaya bakma ve bir hastayla daha uzun süre ilgilenme durumlarında ilave gelir sağlamadığı için, özellikle düşük maaşla çalışan hekimlerde daha az hasta bakma eğilimi geliştirebilir. • Gereksiz maliyetlerin azaltılması yönünde hekimleri teşvik etmez.

5. Performansa Dayalı Ödeme Yöntemi Performansa dayalı ödeme yöntemi (P4P), son yılların popüler ödeme yöntemidir. Performans kavramı, verimliliği de içeren geniş bir kavram olmasına karşın bu yöntem özellikle hizmet kalitesinin ve sağlık sonuçlarının iyileştirilmesi için kullanılmaktadır. Bu yöntemde hekimler belli bir hedefi yakaladıklarında ödüllendirilmektedir.
SAĞLIK EKONOMİSİ( ÜNİTE:4 ÖZET)
Sağlık Hizmetlerinde Kamunun ve Pazarın Rolü GİRİŞ
Sağlıklı yaşamak ve ihtiyaç duyulduğunda sağlık hizmeti alabilmek temel insan haklarının başında yer almaktadır. Öyle ki, bu hak sağlanmadan diğer insan haklarının gerçekleşmesi mümkün olamamakta, gerçekleşse de bir anlamı olmamaktadır. Sağlığını yitirmiş bir insanın seyahat hakkı, çalışma hakkı, her türlü ekonomik faaliyette bulunma hakkı, gibi haklara sahip olmasının ona bir yararının olmayacağı ortadadır. Sağlıklı yaşamanın bir anlamda diğer temel hakların kullanılması için bir ön koşul olma özelliğini taşıması nedeniyle sağlık hakkını koruma ve yerine getirme ödevinin kime ait olması gerektiği konusu her zaman önemli bir tartışma konusu olmuştur. Bu anlamda ortaya çıkan görüşler iki ayrı uç arasında yer almaktadır. Bu uçlardan birisi devlet, diğeri ise bireydir. Sağlık hakkını koruma ödevinin devlete ait olması gerektiğini savunanlar, devlet denilen örgütlenmenin bireyler arasında oluşan bir toplumsal sözleşme sonucu ortaya çıktığını, bu nedenle de bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılama, temel haklarını koruma gibi ödevleri olduğunu vurgulamaktadırlar. SAĞLIK HİZMETLERİNİN KAMUSAL VE BİREYSEL YÖNÜ
Bazı sağlık hizmetleri nitelik itibariyle kamu malı ve hizmeti olmak durumunda iken bazıları bireysel olarak tanımlanabilmektedir. Kamusal ya da kamu malı olmanın anlamı, bir mal ya da hizmetin herkesin kullanımına veya tüketimine açık olmasıdır. Bir mal veya hizmetin kamusal mı yoksa bireysel mi olduğuna karar vermek için iki özelliğini dikkate almak gerekir: rekabet ve dışlanabilirlik. Tam anlamıyla kamusal olan mal veya hizmetlerde bu iki özellik yok iken, tamamen bireysel olanlarda her iki özellik de bulunmaktadır. Sağlık alanında kamu ve devlet benzer amaçlarla kullanılan kavramlar olmasına karşın, özel sektör daha geniş kapsamlıdır. Sağlık alanında özel sektör, kâr- amaçlı özel sağlık kuruluşlarının ve özel girişimcilerin yanı sıra; yardım ve dayanışma amaçlı dernekler, vakıflar ve üniversiteler tarafından kurulmuş olan "kâr amacı gütmeyen kuruluşları" da kapsayan bir kavramdır.
SAĞLIK HİZMETLERİNİN TAMAMEN PAZARA BIRAKILAMAYIŞ NEDENLERİ
Sağlık hizmetlerinde "pazar" ya da "piyasa" kavramı sağlık hizmetlerinin alıcıları ile sunucuları arasındaki ilişkileri açıklamak amacıyla kullanılan ve daha ziyade özel sektörcü, liberal/neoliberal anlayışı yansıtan bir kavramdır. sağlık hizmetlerinin pazar koşullarına bırakılması hâlinde toplum içerisindeki eşitsizliklerin, hizmetlere erişim, kullanım ve finansman konusunda hakkaniyetsizliğin ve finansal riske karşı korumasız kalmanın artması kaçınılmaz olmaktadır. Öte yandan, sağlık hizmetlerinin tamamen kamu adına, devlet tarafından sunulan hizmetler olmasının da çeşitli sakıncalarının olduğu, sosyalist ülkeler ve devletçi ekonomilerde yaşanan deneyimlerde ortaya çıkan bir başka sonuçtur.
SAĞLIK HİZMETLERİNİN TAMAMEN DEVLET TARAFINDAN ÜSTLENİLMESİNİN NEDEN OLABİLECEĞİ SORUNLAR
iktidar partisi temsilcileri veya ileri gelenlerinin yoksullardan daha fazla yararlanması söz konusu olabilmektedir
Gerek politik gücü fazla olan varlıklı kesimlerin, gerekse sağlık bakanlıklarında etkili olan uzman grupların taleplerine bağlı olarak basit ve ucuz olan koruyucu hizmetler yerine, karmaşık ve pahalı olan tedavi edici hizmetlere ağırlık verilmesi riski vardır.
Devlet işleyişindeki yoğun bürokrasi nedeniyle acil durumlar için çözüm bulunması, hızlı karar alınması, kararların hızla uygulanması veya yeni düzenlemelere gidilmesi zor olmaktadır.
Sağlık konusu uzun vadeli yatırım gerektirdiğinden ve sonuçları diğer ekonomik alanlarda olduğu gibi hemen görülmediğinden, sürekli seçime hazırlanan politikacılar açısından uzun vadeli planlar yapılması pek gerçekci olamamaktadır.
SAĞLIK HİZMETLERİ FİNANSMAN VE SUNUMUNDA DEVLETİN ROLÜ
Sağlık hizmetleri finansmanı ve sunumu kim tarafından yapılırsa yapılsın iyi bir sağlık hizmet sisteminden beklenenler dört başlıkta toplanmaktadır: 1-Halkın sağlık düzeyinde yükselme, 2-Hizmet maliyetlerinde ve harcamalarda azalma, 3-Hizmet alan ve sunanların memnuniyetlerinde artma, 4-Sağlık hizmetlerine erişim ve kullanımda hakkaniyet.
Devletin pazarın düzenlenmesi ve denetlenmesi rolünü iyi oynayabilmesi için kullanabileceği başlıca araçlar şunlardır: • Bilgilendirme Çeşitli sağlık riskleri konusunda toplumun bilgilendirilmesi, gerekli önlemlerin alınması için bireylerin uyarılması, eğitilmesi devletin kullanabileceği önemli bir araçtır.
• Düzenleme Özel hizmet sunucuların çalışma şekillerinin ve hizmet standartlarının düzenlenerek denetlenmesi devletlerin elinde olan bir başka önemli araçtır.
• Zorlama Bilgilendirme ve düzenlemeler ile hayata geçirilmesi güç olan bazı önlemlerin, gerektiğinde yasal alt yapısının da oluşturularak, zorunlu hâle getirilmesi devletlerin eşlinde bulunan önemli bir araçtır.
• Finansman Bazı sağlık hizmetlerinin finansmanı için kaynak oluşturulması, kullanılabilen bir başka araçtır. Örneğin, şans oyunları, sigara, alkol gibi sağlığa zararlı olduğu bilinen çeşitli maddelerin tüketiminin azaltılması için caydırıcı amaçlı ek vergiler konulması, bu vergilerle sağlanan ek gelirin sağlık hizmetleri için kullanılması, örnekleri çok görülen uygulamalardır.
• Hizmet sunumu veya temini Gerekli olan durumlarda sağlık hizmetlerinin kamu kuruluşları tarafında sunulması, ya da kamu kaynakları kullanılarak özel sektörden hizmet satın alınması devletlerin elinde bulunan önemli bir araçtır.
SAĞLIK HİZMETLERİNDE REKABETİN YÖNETİMİ: "YARI-PAZAR"
Sağlık hizmetlerinin, tamamen pazar koşullarına bırakılmasının ya da tamamen devlet tarafından finanse edilip sunulmasının neden olabileceği çeşitli sakıncaları aşmak amacıyla ortaya çıkan yönetimli rekabet ya da yönetilen rekabet kavramı ilk kez 1970'li yıllarda ABD'de kullanılmaya başlanmıştır. Yönetilen rekabeti en iyi anlatan terimlerden birisi "yarı-pazar" (quasi-market) ifadesidir. Başlangıçta sosyal politikaların önem taşıdığı alanlar için, özellikle de eğitim için kullanılan bu terim bir süre sonra sağlık sektörü için de kullanılmaya başlanmıştır.
Bazı yazarlara göre küreselleşme ile birlikte daha önce yaygın olan "sosyal devlet" anlayışı, "fırsat veren devlet" anlayışına dönüşmekte, kamu sorumlulukları bu doğrultuda değişime uğramaktadır. Ortaya çıkan değişimin başlıca dört bileşeni bulunmaktadır: Özelleştirme, yeniden metalaştırma, seçici hedefleme ve koşullu dayanışma. • "Özelleştirme" ile kamu hizmetlerinde ücrete dayalı rekabet anlayışı oluşmakta pazar dinamikleri önem kazanmaktadır. • "Yeniden metalaştırma" ile daha önce meta olmaktan çıkarılmış ve güvence altına alınmış olan "emek" kavramı, yerini "çalışmanın teşviki" kavramına bırakarak yeniden metalaştırılmaktadır. • "Seçici hedefleme" yoluyla "Evrensel eşitlik" kavramı yerine "hakkaniyet" önem kazanmaktadır.
• "Koşullu dayanışma" ise, yeni düzende "koşulsuz haklar" yerine kullanılması uygun bulunan terimdir. Hiç bir koşula dayanmayan, sade vatandaş olmaktan kaynaklanan sosyal haklar, yerini bireysel katılımcılık temelinde gelişen koşullu dayanışma anlayışına bırakmaya başlamıştır.
Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi