Davranış Bilimleri Özeti

Cevapla
aHMET12
Mesajlar: 1
Kayıt: 04 Oca 2019 13:36
İletişim:

04 Oca 2019 13:40

DAVRANIŞ BİLİMLERİ
SOSYOLOJİYE GİRİŞ VE YÖNTEMİ

Sosyoloji veya toplumbilimi insanların grup içi davranışlarının bilimsel çalışmasını yapan ve bireylerin belirli davranışlarda bulunmasını etkileyen toplumsal güçleri inceleyen bilim dalıdır.

Sosyoloji; insanların bütün ilişkilerini inceleyip, bu ilişkilerin nasıl yaratılıp korunduğunu ve değiştiğini analiz eden sosyal bilimdir. İnsan ve toplum davranışlarını bilimsel olarak inceler. Bilimsel bilgi birikimi, teori ve kanunlarla gelişecektir.

Bilimler 2'ye ayrılır.

1. Doğa Bilimleri:
* Fizik
* Biyoloji
* Kimya
Fizik, Biyoloji, olgular ve olaylar üzerinde yoğunlaşırlar.

2. Sosyal Bilimler:
* Psikoloji
* Sosyal Psikoloji
* Sosyoloji
* Tarih
İnsan davranışlarının farklı yönlerini ele alırlar.
Bilim adamları olayların nedenlerini ve bunun ortaya çıkardığı sonuçları Anlamak, Açıklamak, Yordamak amacıyla araştırma yaparlar.

Sosyologlar: verileri toplar, verileri analiz eder, gözlem ve deney yapar, kayıtlarını tutar ve sonuçta da kesin doğru bilgilere ulaşır. Sosyoloji diğer doğa bilimlerine göre az gelişmiştir. NEDENİ
* Uygulanış tarihinin yeni oluşu,
* İnsan davranışlarını incelemenin güçlüğüdür.

SOSYOLOJİNİN ALT DALLARI

1. Bilgi Sosyolojisi: Uygarlık, Kültür, Toplum, Sınıf, Grup tiplerine
göre öncelikli bilgi türlerinin ve bilimlerinin araştırılmasıdır.
2. Ekonomi Sosyolojisi: Teknoloji, Gelir dağılımı, Tüketim ve farklı[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]laşması, işbölümü, Ulusal düzeyde karar mekanizmaları ve yapısı konu[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]larıyla ilgilenir.
3. Sanayi Sosyolojisi: Örgüt sosyolojisi, Psikoloji, Sosyal psikolôji, iş idaresi, Ekonomi gibi birçok sosyal bilimin ve bu bilimlerin özel dallarından bir çoğunun çeşitli düzeylerde kurdukları ilişkileri kapsamakta ve toplumsal gerçeğin bir bütünlüğü açısından bunları toplum yapısına göreceli olarak bir sentez haline getirmeye çalışmaktadır.
4. Kent Sosyolojisi: Kentlerin oluşumu, kent yaşamının insan ve toplum üzerindeki etkisi, kentlerin doğurduğu sorunlar, Kentlerin yerleşim düzeni,
5. Köy Sosyolojisi:
6. Din Sosyolojisi:
7. Hukuk Sosyolojisi: Hukuk; belirli bir toplumda birey grupların toplumsal ilişkileri ve eylemleri üzerinde normatif, emredici ve yaptırımcı bir etki yapar.
8. Siyaset Sosyolojisi: Devleti, onun kuruluş ve işleyişini inceler. Yönetme ve yönetilme olayının kurumsallaşma sürecini inceler. Top[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]lumların yapılarıyla siyasal rejimleri arasındaki ilişkileri inceleyerek bir siyasal rejim tipolojisine ulaşmaktadır.
9. Eğitim Sosyolojisi: Ülkenin nüfus yapısının özelliklerine uygun bir eğitim planlamasına duyulan ihtiyaç konularıyla ilgilenir.
10. Uygulamalı ve Klinik Sosyolojisi:
Uygulamalı: bilgilerin günlük yaşamda kullanılmasıdır.
Klinik Sosyolojisi; Sosyologların değişime bizzat katılarak çözümler üretmesidir.

BİLİMSEL ARAŞTIRMA İLKELERİ
1. Nesnellik (Objektiflik):
• Araştırmada,araştırmacının kişisel inançları, çıkarları, alışkanlıkları, beklentileri yer almamalıdır.
• Bulgular olduğu gibi yer almalıdır. Buna Bilim Ahlakı denir.
• Araştırmacılar kendi düşüncelerini, beklentilerini işe karıştır[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]mamalıdır.
• Araştırmacı kendi amaçlarını, alışkanlıklarını, inançlarım olduğu gibi açıkladıktan sonra değerlendirme yapmalıdır.

2. Doğruluk ve Tekrar:
Bilimde doğruluk; bilim adamının mutlak gerçeği göstermesi değil, ona mümkün olduğu kadar yaklaşmasıdır. Söylediğini en doğru, anlaşılır şekilde açıklamasıdır.

3. Basitlik ve Açı:
Araştırmada basitlik ve açıklık esas alınmalıdır.
Basitlik ve açıklığın temelinde kavramların açıklanmış olması, kullanılan kavramların diğer kavramlardan farklı olan yönlerinin ortaya konulması gerekir.

4. Sınırlılık: Böylelikle konuların karmaşıklığı önlenmiş olur.

BİLİMSEL YÖNTEMDE TAKİP EDİLMESİ GEREKEN AŞAMALAR
1. Sorunu Ortaya Koyup Tanımlamak
2. Konu ile İlgili Bilgi Toplamak
3. Hipotezi Formüle Etme
Hipotezin Sınanması: Olaylar arasında öngörülen ilişkilerin varlığının yada yokluğunun araştırılması demektir. Olaylar arasındaki ilişki kurmak ve olayları bir nedene bağlamak amacıyla tasarlanan önermedir.

Hipotezde 2 türlü' değişken kullanılır.
1. Bağımlı Değişken: Bu bağımsız değişkene bağlı olarak değişir.
Davranış Bilimlerinde bağımlı değişken davranıştır.
2. Bağımsız Değişken: Diğerini etkileyerek esas neden olan değişken demektir. Hipotezi belirler. Davranış Bilimlerinde bağımsız değişken durumdur.
Sarhoş: Bağımsız Trafik Kazası: Bağımlı değişkendir.
4. Veri Toplama ve Verileri Analiz Etmek
a. Deney Tekniği: Yapay hazırlanmış bir durumdur.
b.Gözlem: Sosyolojide çok kullanılmaz. Doğa bilimlerinde kullaNILIR.
Davranış Bilimleri 1 Ünite 2
Sosyolojinin Ortaya Çıkışı ve Kuramsal Yaklaşımlar

İlk ve ortaçağdaki toplumsal düşüncenin temellerini incelemek. insanlar toplum olarak bir arada yaşamaya başladıklarından itibaren, içinde yaşadıkları düzeni anlamaya çalışmış ve çeşitli fikirler ileri sürmüşlerdir. Toplumsal düşünce ilk defa filozofların felsefe sistemlerinde yer almıştır. ilk çağda düşünürler Sokrat'tan önceki ve sonrakiler diye ikiye ayrılır. Sokrat'dan önce sofislere rastlıyoruz. Sokrat'tan sonra önemli iki bilgin Platon ve Aristo'dur. Platon'a göre birey içinde yaşadığı devletin karakterini taşır. Aristo, Platon'a göre daha gerçekçidir. Hristiyan düşünürler Rönesans ve Reform'a değin mistik ve skolastik dünya görüşü altında büyük bir ilerleme sağlamazken, islam dünyasında olumlu düşünce sistemlerini görüyoruz. Bu çağlarda toplumla ilgilenen düşünürler arasında ibn-i Rüşd, Gazzali, Farabi ve ibni Haldun en önemlileridir. Özellikle ibn-i Haldun'un Mukadimesi bir sosyoloji kitabı niteliğindedir.

Sosyolojinin bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasında rol oynayan etkenleri açıklamak. Sosyolojinin ortaya çıkışında iki önemli toplumsal olgu yer alır. Bunlar: Endüstri Devrimi ve Fransız Devrimi'dir. Tarihe hiçbir değişme Endüstri Devrimi kadar uzun dönemli, etkili ve çarpıcı olmamıştır. Bu olgunun dışında doğa bilimlerindeki gelişmeler, bilimsel yöntemin kullanılışı ve yeni kıtaların keşfi de sosyolojik düşüncenin gelişiminde önemli bir yer tutar. İlk sosyologların toplum konusundaki düşüncelerini ve sosyolojinin üç temel yaklaşımı olan fonksiyonalist, çatışma ve etkileşimcilik yaklaşımlarını açıklamak. Sosyolojinin kurucuları arasında, adını koyan Auguste Comte'dur. Zamanın en özgün düşünürü olan Comte, doğa bilimlerinde kullanılan bilimsel yöntemin toplumsal olayları incelemede de kullanılabileceğini savunur. Daha sonra Herbert Spencer, biyolojik yaklaşımın kurucularındandır. Spencer, toplumu canlı bir organizmaya benzeterek incelemek ister. Karl Marx ise çatışma kuramının kurucusudur.

Düşüncelerinde bir diğer Alman düşünür olan Hegel'in etkisindedir. Marx'a göre toplumbilimcilerin görevi dünyayı açıklamak de¤il, değiştirmektir. Her şeyin birbiriyle çatışma içinde olduğunu savunan Marx, kuramını sınıf çatışması ile destekler. Sosyolojinin bilimsel alanda gelişmesinde önemli bir kişi de Fransız Emile Durkheim'dir. Durkheim, toplumsal gerçeğin temelini toplumsal bilinçte görür. Durkheim'in bir diğer ilgi alanı toplumsal işbölümü ve sonuçlarıdır. Modern bir Alman düşünürü ise Max Weber'dir. Weber, sosyolojide anlama üzerinde durarak, ideal tip ve tarihi analiz tekniklerini geliştirmiştir. Sosyolojide tarihsel gelişim içinde üç yaklaşım söz konusudur.

Bunlar;

•Fonksiyonalist yaklaşım,

•Çatışma yaklaşımı

•Etkileşimcilik yaklaşımıdır.

Sosyolojide yeni yaklaşımlardan sosyal alışveriş kuramı ve feminist kuramı tartışmaları ile inceleyebileceksiniz. İki modern kuram, Sosyal Alışveriş Kuramı ve Feminist kuramlar da giderek popüler hale gelen ve tartışılan kuramlar arasında yer almaktadır. Bu kuramlardan sosyal alışveriş kuramı, genelde ekonomistlerin, antropologların ve psikologların fikirlerine dayalıdır. Kuram, insan etkileşiminin ödül ve cezalara dayalı olarak gerçekleşen bir alışveriş ile oluştuğunu ileri sürer. Kuramda sözü edilen değişim kavramı toplumsal bir değişimden çok karşılıklı bir alışverişi ifade eden bir nitelik taşır. Bu nedenle kurama sosyal alışveriş kuramı da denilmektedir. Feminist kuram kadının odak olarak alındığı bir perspektiften bakarak toplumsal yaşamı ve buradaki farklı sistem ve fikirleri irdelemektedir. Feminist kuram kadını temel obje veya ilgi odağı olarak görür ve inceler. Feminist kuram, liberal, sosyalist ve radikal olmak üzere temel yaklaşıma sahiptir.

Toplum ve Toplumsal Yapı
Toplum kavramını; onu oluşturan koşulları dikkate alarak tanımlamak. Toplum ve birey birbirinin ayrılmaz birer parçasıdırlar. En geniş anlamda toplum insanları etkileyen ilişkiler bütünüdür. Ancak bir toplumdan söz edebilmek için belirli şartlar gerekir. Bunlar ortak bir toprak, politik bir otoriteye uyum ve paylaşılan bir kültürdür. Toplumsal yapı ve bu yapıyı oluşturan parçalar olan kültür, toplumsal sınıf, statü, rol, kurum ve grupları açıklamak. Her organizmanın bir yapısı olduğu gibi toplumların da bir yapısı vardır. Bu yapı birbirleriyle ilişkili bir takım parçaların bütünüdür. Toplumsal yapı, bir toplumdaki organize olmuş toplumsal ilişkilerin bir bütünüdür. Toplumsal yapıyı oluşturan parçalar altı tanedir. Bunlar; Kültür, Toplumsal Sınıf, Statü, Rol, Grup ve Kurumlardır. Statü, bireyin toplum içindeki pozisyonudur. Edinilmiş ve kazanılmış olarak iki biçimde yer alır. Rol ise bir toplum içindeki insanların belirli bir biçimde oynadıkları oyundur. Her rolün bireyden bazı beklentileri vardır.Grup, belirli sayıdaki insanların etkileşimleri sonucu ortaya çıkan bir birleşmedir. En yaygın olarak birincil ve ikincil biçimde ikiye ayrılır. Toplumsal kurum ise toplumun temel değerlerinin korunması amacıyla zorunlu sayılan nispeten sürekli kurallar topluluğudur. Toplumsal düzeni sağlayan kurumlar dokuz tanedir. Bunlar: Aile, Ekonomi, Eğitim, Din,Politik, Hukuk, Tıp, Bilim ve Askeri kurumlardır.İnsanoğlunun tarihi gelişimiyle oluşan toplum türlerinin temel özelliklerini açıklayarak tartışabileceksiniz. İnsanoğlunun tarihsel gelişiminde beş yaygın toplum biçimi gözlemlenmiştir.

Bunlar;
• Avcılık ve toplayıcılık toplumları,
• Çobanlıkla geçinen göçebe toplumlar,
• İlkel tarım toplumları (tarım öncesi toplumlar),
• Tarım toplumları ve
Endüstriyel toplumlardır.

Davranış Bilimleri 1 Ünite 4
Kültür
Toplum ve insan bilimleri için temel bir kavram olan kültürü ve temel özelliklerini, kültürel farklılıklar ve kültürel birleşme kavramlarını tanımlamak.

• İnsanoğlu gelişmiş beyin yapısı sayesinde yaşamda canlı kalıp bir kültür yaratabilir. Kültür, bir toplumda yaşayan insanların bütün öğrendikleri ve paylaştıklarını kapsayan bir kavramdır. Davranış bilimlerinin incelediği hemen her şey bir kültür tarafından biçimlendirilir. Zamanla kültürün koyduğu kurallar bizim bir parçamız haline gelir. Toplum, Dil ve kültür ilişkisini açıklamak.

• Kültür, insanların kullandıkları bir dil sayesinde yayılır ve insanlar arasındaki etkileşimler sonucu doğup gelişir. Her toplumun farklı düşünce inanç ve değer sistemleri vardır. Her düşünce kalıbı yaşadığı kültür içinde önemlidir ve geçerliliği vardır. Kültürün bir diğer özelliği de öğrenilen davranışlardan

oluşmasıdır. Her toplumun kültürü, maddi ve manevi olmak üzere iki tür öğeden oluşur. Kültür ve toplum birbirinden ayrılmaz bir bütünü içerirler. Toplum kültür olmadan var olamayacağı gibi; kültür de kendisini koruyan ve geliştiren bir toplum olmadan varlığını sürdüremez. Kültür dil sayesinde korunur ve gelecek nesillere aktarılır. Kültür kalıtımla babadan oğula geçmez ve her toplumun kültürü kendine özgüdür. Kültürü oluşturan parçaların

herhangi bir biçimde birbirlerine bağlanmasına kültürel birleşme denir.

• Kültür, norm ve değerlerle bir anlam kazanır. Normlar, o kültür içinde anlamlıdırlar. Kültürü oluşturan temel parçalardan değerler ve normu tanımlamak. yaptırımı olan yerleşik davranış kurallarıdır. Değer ise hangi toplumsal davranışların iyi, doğru ve istendik olduğunu belirten paylaşılan ölçüt veya fikirlerdir.Değerler böylece kültürel yaşantımıza rehberlik ederler.

Kültür kendi içinde popüler ve fakirlik kültürü, gerçek ve ideal kültür, yüksek ve yaygın kültür, alt kültür ve karşıt kültür olarak ayrılır. Popüler kültür yaşadığımız günlük hayattır. Fakirlik kültürü ise Oscar Lewis'in "fakirlerin sahip olduğu değerlerin, ekonomik yönden başarılı kişilerin değerlerinde farklı olduğuna" yönelik tezine dayanmaktadır. İdeal kültür toplumu bir arada tutan norm ve değerlerin sadece kurallarda geçerli olması iken gerçek kültür ise bunların günlük yaşamdaki uygulanış veya bulunuş biçimidir. Toplum içinde özel bir yaşam biçimi, zevkleri, alışkanlıkları olan küçük bir elit grubun sahip olduğu kültür yüksek kültür olarak tanımlanırken, büyük halk kitlelerinin benimsediği yaşam biçimi, zevkler, farklı değerler yer aldığı kültür yaygın kültürü oluşturur. Diğer yandan toplumun temel kültürel değerlerini paylaşan ancak bunun dışında kendini diğer gruplardan ayıran değer, norm ve yaşam biçimleri olan grupların oluşturduğu kültür alt kültür olarak tanımlanmaktadır. Yine bir alt kültür olarak değerlendirilen karşıt kültür değer, norm ve yaşam biçimleri açısından içinden yaşanılan kültüre ters düşen tutum ve davranışları içermektedir. Etnosentrizm ve kültürel relativizm kavramlarını tanımlayarak; her iki görüşün olumlu ve olumsuz

yönlerini tartışabilmek.

• Bunlar kültürün kendi içindeki farklılıklardır. Etnosentrik görüş başkalarının kültürünü bireyin kendi kültürü açısından değerlendirmesi demektir. Kültürel relativist görüş ise kültürü kendi kalıpları içinde anlamak, önyargılı olmamak demektir.

Davranış Bilimleri 1 Ünite 5
Toplumsallaşma

Toplumsallaşma kavramını, özellikleri ve amaçlarından yola çıkarak tanımlamak ve bu süreçteki etkenleri açıklamak. İnsan dünyaya geldi¤inde en ilkel olarak bulunan, fakat kısa zamanda sahip olduğu yeteneklerini geliştiren

ve olgun bir canlı haline gelen varlıktır. İnsanın gelişmiş beyin yapısı ve öğrenme yeteneği onu diğer canlılardan ayırır. İnsanın kendine uygun davranışları öğrenmesi ve bunu gelecek nesillere aktarması sürecine toplumsallaşma diyoruz. Bu süreç insanın doğumuyla başlar ve bir yaşam boyu sürer. Bu süreç içerisinde insanoğlu yaşadığı kültürün, değer, tutum ve davranış biçimlerini öğrenirken aynı zamanda da kişilik kazanır.İnsanın olumlu bir toplumsallaşma süreci geçirebilmesi için en önemli şey onun diğer insanlarla kurduğu iletişimdir. Çevrelerinden uzaklaştırılarak, yalnız başına bırakılan kimselerin bu süreci başarılı olarak tamamlayamadıkları gelişim bozuklukları gösterdikleri saptanmıştır. Toplumsallaşma ile ilgili benlik, ayna benlik ve rol alma gibi sosyolojik kuramları tanımlayıp, toplumsallaşmadaki etkilerini tartışmak.Toplumsallaşma ile ilgili iki önemli kuram C.H.Cooley'in Ayna Benlik ve G.H.Mead'in Rol Alma ve Kendilik gelişimine ilişkin kuramlarıdır. Her iki kuramcıda benlik gelişiminde sosyal etkileşimin önemine değinmektedirler. Toplumsallaşma belirli bir rol davranışını öğrenmedir. Toplumun sahip olduğu kültürün aktarılmasında sorumlu olan toplumsallaşma kurumlarını tanımak. Toplumsallaşma sürecinde önemli olan altı kurum veya öğe bulunur.

Bunlar:

• Aile,

• Din,

• Eğitim,

• Arkadaş grupları,

• Kitle iletişim araçları,

• Çalışma ortamıdır.

Her kurumun etkisi bireyin içinde bulunduğu yaş durumuna bağlı olarak değişir. Toplumsallaşma her yaşta etkilidir ve yaşam boyu sürer.

Davranış Bilimleri 1 Ünite 6
Toplumsal Gruplar

Grup kavramını, diğer toplumsal oluşumlardan ayıran temel özellikleri dikkate alarak tanımlamak ve grup olgusunun toplumsal yaşamdaki yeri ve önemini kavramak. İnsanlar yaşantılarını birçok gruba üye olarak ya da bir grubun üyesi olarak geçirirler. Hepimiz en doğal bir biçimde aile grubunun bir üyesiyiz, daha ileride ise oyun, arkadaşlık ve iş gruplarına girmekteyiz. Ne zaman iki ya da daha fazla kişi bir takım ilişkiler içine girer, karşılıklı tutum ve davranışta birbirlerini etkiler ve bu ilişkiler belirli bir süre içinde gelişir ve nispeten süreklilik kazanırsa bir gruplaşma söz konusudur. Grup, üyeleri arasında belli ilişkiler bulunan ve her üyenin grubun varlığını bilinçli olarak fark ettiği, iki yada daha çok üyeden kurulu nispeten sürekli bir insan topluluğudur. Grup türlerini tanımlamak. Toplumsal gruplar farklı sosyologlar tarafından farklı biçimlerde sınışandırılmıştır. Örneğin, Tönnies'in cemaat ve cemiyet ayrımı, Emile Durkheim'in mekanik ve organik dayanışması birer grup olgusuna benzetilebilir. Çok benimsenen bir grup ayrımı da Charles Cooley'in birincil ve ikincil grup ayrımıdır.Birincil gruplar duygusal yakınlık ve fedakarlık yüklü, menfaat ilişkilerine dayanmayan birleşmelerdir.Grup dayanışması bu tür gruplarda yüksektir. Cooley, birincil grupları insan neslinin bakıldığı, korunduğu yerler olarak nitelendirir. İkincil gruplar ise bu ilişkilerin dışında kalan gruplardır. Bu gruplar, büyük çaplı, önemli ve resmi gruplardır. Karşılıklı çıkar ilişkileri önem taşır. Bu gruplara formal (resmi) gruplar da denmektedir. Bunların dışında, iç ve dış grup, referans grubu ve elektronik grup ayırımları vardır. Grubun büyüklüğü ve liderlik yapısında grup oluşumunda önem taşır. Grubun büyüklüğü arttıkça iletişim artar ancak grup birlikteliği ve dayanışması azalır. Gruplarda en yaygın olarak üç tür liderlikten söz edilebilir. Bunlar; Otokratik, Demokratik ve Bırakınız yapsıncı lider tipleridir. Grup normlarını karşılaştırarak açıklayabilmek.Grupların en büyük özelliklerinden biri de üyelerinin uymak zorunluluğu duydukları normlar geliştirmektedir. Gruplar için normlar, ortak bir davranış biçimi, ortak tutum ve inançlar, yerine getirdikleri görevlerine karşı geliştirdikleri ortak duygular olabilir. Gruplar üyelerinin tutumlarını değiştirebilme özelliğine de sahiptirler.

Davranış Bilimleri 1 Ünite 7
Aile Kurumu

Toplumsallaşmada etkili kurumlardan biri olan aile kavramının ve aile oluşumunda önemli olan evlilik kavramlarını tanımlamak.

• Ailenin toplumda temel bir kurum olarak görülmesinin iki nedeni vardır. Bunlar; ailenin en önemli görevinin insan türünü üretmek olması ve ailenin başka kurumların da kaynağını oluşturmasıdır.

• Ailenin toplumda çok önemli olan bir diğer görevi de toplumsallaşma denen bir olgunun bu kurum tarafından yerine getirilmesidir. Toplumsallaşma çocuk ve aile üyeleri arasında başlayan bir etkileşim sürecidir. Bu süreç yoluyla insan toplumdaki temel kuralları öğrenir ve içinde yaşadığı toplumun bir parçası haline gelir.

• Ailenin çeşitli biçimlerde tanımları olmakla beraber biz aileyi ana, baba, çocuklar ve taraşarın kan akrabalarından (aile biçimine göre) meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal bir kurum olarak tanımlıyoruz. Aile yapıları ve türlerini açıklayarak, bunların görev ve işlevlerinin, değişen toplumsal olgularla değişim sürecini tanımlamak.

• Aile en basit bir biçimde çekirdek veya küçük aile ve geleneksel veya geniş aile olarak ikiye ayrılır.

Ancak, aileyi otorite figürüne göre ayıran tipolojiler de mevcuttur.

• Çağdaş toplumun ailesi, ana, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan küçük ya da çekirdek ailedir. Bu aile, modern sanayi toplumlarının özelliğidir. Çekirdek ailenin yapısı, içinde bulunulan modern toplum tarafından bu toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenmektedir. Aile ve evlilik biçimlerini tanımak.

• Evlilik biçimleri ise eş sayısına göre, Monogami ve Poligami olarak ikiye ayrılır. Çok eşli evlilik olan Poligami ise kendi içinde Poligini ve Poliandri olarak ikiye ayrılır.

• Gruba göre evlilik ise: endogami,exogami olarak ayrılır. Çiftlerin oturdukları yere göre ise: patrilokal, matrilokal,e neolokal, olmak üzere üç biçimdedir. Sosyolojinin önemli kuramlarının aile kurumunu ele alış biçimi ve analizlerini incelemek.

• Aileyi teorik bir çerçeve içerisinde üç bakış açısından incelemek olasıdır. Bunlar, Fonksiyonalist, Çatışma ve Sembolik Etkileşim modelleridir.

• Fonksiyonalist bakış açısı aileyi yerine getirdiği değişmez ve önemli görevleri nedeniyle ele alır ve inceler. Ailenin toplumda vazgeçilmez oluşunun nedeni yerine getirdiği fonksiyonlardır. Çatışma kuramı ailenin önemli bir kurum olduğunu kabul eder, ancak ailenin içinde geleneksel olarak var olan bir çatışma vardır, der. Burada kadın sömürülmekte erkek ise sömürücü bir rol oynamaktadır.

• Sembolik etkileşimciler ise, insanın, çevresinin ve ilişkilerinin bir ürünü olduğunu savunarak, ailede iletişimin önemine değinirler. Boşanmanın bireysel ve toplumsal nedenlerine eğilerek, çocuklar üzerindeki etkisi ve başarılı evliliklerin nedenleri açıklayabilmek.

• Aile kurumunda evlilik kadar yaygın bir diğer kurum da boşanmadır. Boşanma mevcut normlar ile eşlerin kendi arzularıyla evlilik birliğinin sona ermesidir.

• Çağımızda boşanma oranlarının artışının hem bireysel hem de toplumsal nedenleri mevcuttur. Genelde,

Türkiye'de de boşanmalarda sayısal bir artış söz konusudur. Dünyada gözlemlenen eğilime paralel olarak ekonomik kriz dönemlerinde boşanmalar azalırken, refah dönemlerinde artış göstermektedir. Enşasyon rakamlarının yüksek olduğu ve ekonomik bunalımın var olduğu dönemlerde eşlerin boşanma kararı alması zor olmaktadır.

• Boşanmaların özellikle çocuklar üzerinde olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Bu nedenle boşanmaya karar veren çiftlerin bu konuda dikkatli düşünmeleri gerekmektedir.


Davranış Bilimleri 1 Ünite 8
Toplumsal Tabakalaşma ve Değişme

Toplumsal tabakalaşma kavramını, tabakalaşma sistemlerinin toplumlarda oluşum sürecini ve farklılıkları dikkate alarak tanımlamak. Hemen her toplumda tabakalaşmanın varlığını görmekteyiz. Yani insanları derecelendiren bir sistemin bulunduğunu ve bu sistem içerisinde bazı insanların daha fazla bir güç ve zenginliğe sahip, bazılarının ise bunlara yeterli ölçüde sahip bulunmadıklarını biliyoruz. Dünyada farklı biçimlerde ortaya çıkan tabakalaşma sistemleri bulunur. Bunlardan,kölelik, kast, zümre kapalı sistemler; sınıf ve statü ise açık sistemlerdir. Kölelik artık dünyada az rastlanan bir zorla çalıştırma sistemidir. Kast ise hala daha Hindistan'da geçerlidir. Hindistan'da dört ana kast bulunur. Her kastın yapacağı işler aşağı yukarı belirlidir. Zümre ise Avrupa'da feodal çağda ortaya çıkmış bir sistemdir. Bunlar yasaya dayanır ve hukuksaldır. Sınıf sistemi ise endüstriyel toplumun karakteristik gruplarıdır. Toplum konusunda son derece farklı görüşler mevcuttur. Toplum içinde bireyler işgal ettikleri mevkilere göre derecelenip örgütlenmişlerdir. Toplumsal sınıf (katman) kavramı üzerinde tam ve kesin bir tanım vermek çok güçtür. Toplumsal sınışar maddi ve kendiliğinden oluşan gerçeklerdir. O halde bir toplumun üretim sürecinde belirli ve benzer bir rol oynayan ve aşağı yukarı benzer ilişkileri yaşayan insanlar bütünü olarak toplumsal gerçekler, toplumsal sınışarı (katmanları) meydana getirir. Toplumsal tabakalaşma sistemiyle ilgili yaklaşımları karşılaştırarak inceleme ve tartışma olanağı yaratmak. Toplumsal sınıflar konusunda özellikle iki kuram göze çarpar. Birincisi Karl Marx'ın çatışma kuramı, diğeri ise Kingsley Davis ve Wilbert E. Moore tarafından ortaya atılan görevselci yaklaşımdır. Marx için sınıf bir makro grubun üretim sürecinde belirgin bir mevkii işgal etmesidir. Marx'a göre toplumların tarihi sınışar arasındaki mücadeleler tarihidir ve sınışarda devirlerinin ekonomik ilişkilerinin ürünüdürler. Davis ve Moore ise modellerinde tabakalaşmanın fonksiyonel bir zorunluluk olduğunu savunurlar. Bu kuram her toplumda o toplumun devamlılığı için yerine getirilmesi gereken görevler olduğunu belirtir. Önemli olan bu mevkilere en kalifiye ve yetenekli olanların gelmesidir. İnsanlara yaptıkları işler karşılığında verilen ödüller çok önem taşır. Toplumda rekabet unsuruyla en yetişkin ve en yetenekli olanlar daha iyi mevkileri elde etmek için mücadele edecekler ve bunun sonucunda da toplum en iyi kişiler tarafından yönetilecektir. Ancak, haklı olarak Marx'ın kuramına olduğu gibi bu kuramada çeşitli eleştiriler getirilmiştir. Her iki kuramın belirli yaklaşımlarını alarak ortaya attığı kuramla ilgiyi çeken bir diğer bilim adamı ise Gerhard Lenski'dir. Toplumsal Hareketlilik, Toplumsal Değişme ve Modernleşme kavramlarını oluşturan etkenleri ve aralarındaki farklılıkları tartışarak tanımlamak. Değişme her toplumun temel bir karakteristiğidir. Toplumsal kültürlerini gelecek nesillere değiştirerek aktarırlar. Değişme hızı toplumdan topluma farklı bir hız ve karakter taşır. Geleneksel toplumlarda değişme yavaş, endüstriyel toplumlarda ise hızlıdır. Toplumsal değişme konusundaki düşünürlerin ileri sürdükleri bazı sayıltılar bulunmaktadır.

Bunlar:

• Değişme doğaldır,

• Değişmenin önüne geçilmez,

• Değişme süreklilik gösterir,

• Değişme gereklidir,

• Değişme benzerlikler gösterir şeklindedir.

Toplumsal değişme kaynakları da iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır.

Dış kaynaklar:

• Çevresel Değişme,

• İstila,

• Kültürel temas,

• Yayılmalar.

İç kaynaklar ise:

• Kesişen ve icatlar,

• Nüfus hareketleri

olarak ikiye ayrılır. Değişmede çok önemli bir diğer kaynak ise teknolojidir.Teknolojinin toplumların değişmesine beş tür etkisi bulunmaktadır. Günlük dilde kullanılan modernleşme, yenileşme, çağdaşlaşma, ilerleme, kalkınma gibi deyimlerle, sosyolojik değişme arasında belirgin farklılıklar vardır. Toplumsal değişme bir değer yargısı taşımaz. Buna karşılık kalkınma ve ilerleme bir amaca yönelik olarak bir değer yargısı taşırlar. Toplumsal değişmeye karşı olan

güçler de vardır. Bunların çoğu geçmişe bağlı olan toplumlardır. Toplumsal değişme konusunda unutulmaması gereken nokta ülkelerin değişme süreçleri bakımından bazı benzerlikler göstermesine karşın, her ülkenin kendi kültürüne özgü bir değişme sürecini benimsemesidir. Yirminci yüzyılın en önemli sorunlarından biri bu değişme olgusunun hızıdır.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 8 misafir