1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Devlet Borçları Tüm Üniteler Ders Notu

Gönderilme zamanı: 17 Ara 2018 13:56
gönderen notcu
1.ÜNİTE


DEVLET BORÇLANMASININ
GENEL ÖZELLİKLERİ
Borçlanma, belli bir süre sonra ödenmek üzere para ve/veya benzeri değerli şeylerin ödünç alınmasıdır.
Borç kavramı, kelime olarak taraflar arasında varılan bir anlaşma ile bir tarafın para gibi değerli bir şeyi belirli bir süre için diğer tarafa ödünç vermesi anlamını taşımaktadır.

Devlet Borcu: Devlet veya benzeri kamu tüzel kişileri tarafından akdolunan borçtur.

Literatürde, devlet borcu kavramı yerine “kamu kredisi”, “kamusal kredi”, “kamu borcu” gibi deyimler birbirleriyle aynı anlamda kullanılmaktadır.
Klasik maliyecilere göre devlet borçlanması, bugün alınması gereken vergilerin geleceğe ertelenmesi olarak tanımlanabilir.

Modern mali yaklaşıma göre devlet borçlanması ise vergilendirmenin sınırına erişildiği, vergi almanın mümkün olmadığı dönemlerde, olağan finansman kaynaklarının eksikliğini tamamlamak üzere vergilemeye alternatif olarak da alınabilmektedir.
KAMU GELİRLERİ İÇERİSİNDE BORÇLANMANIN YERİ
Kamu Gelirleri
Kamu gelirleri, devletin ve diğer kamu kuruluşlarının kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla kanuna dayanarak çeşitli kaynaklardan elde ettikleri gelirlerdir.
Devletin finansman kaynakları;
• Vergiler,
• Harçlar,
• Resimler,
• Şerefiyeler,
• Parafiskal gelirler,
• Mülk ve teşebbüs gelirleri,
• Para işlemlerinden sağlanan gelirler,
• Bağışlar,
• Para ve vergi cezalarından
• Borçlanma gelirlerinden oluşmaktadır.
Vergi, devletin kamu harcamalarını finanse etmek amacıyla, kişi ve kurumlardan, bir karşılık olmaksızın ve hukuki yaptırım gücüne dayanarak aldığı ekonomik kaynaklardır.

Borçlanma ile Vergi Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar
Benzerlik: Vergi ve borçlanmanın her ikisi de kamu geliridir ve temel olarak kamunun finansman ihtiyacının karşılanması amacıyla kullanılır.

Farkları:
VERGİ BORÇLANMA
• Devlet için sürekli ve kesin bir finansman kaynağıdır. • Geçici bir finansman kaynağıdır.
• Zorunlu olarak toplanır. • Gönüllü katılımlardan oluşur.
• Tüm kamu hizmetleri için kullanılır. • Kullanım yeri genellikle bellidir.
• Yükü şimdiki nesiller üzerindedir. • Yükü gelecek nesillere kayabilir.
• Genellikle yurt içi kaynaklardan elde edilir. • Yurt içi ve yurt dışı
kaynaklardan elde edilebilir.
Devlet Borcu ile Özel Borç Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar
Benzerlik: Her iki borçlanma da ihtiyaçların giderilmesi amacıyla yapılmaktadır. Her ikisinde de borç olarak alınan değer belli bir zaman sonra geri ödenecektir. Son olarak devlet borçlanmasında da özel borçlanmada da borç alan ve veren arasındaki güven ilişkisi, borçlanmanın temelini oluşturmaktadır.
Farklılık:
DEVLET BORCU ÖZEL BORÇ
• Borçlanmanın nedeni topluma hizmettir. • Borçlanma nedeni özel amaçlardır.
• Miktarı büyüktür. • Miktarı sınırlıdır.
• Vadesi genellikle özel borçlanmaya göre daha uzundur. • Vadesi devlet borçlanmasına göre daha kısadır.
• Zorunlu olarak alınabilir. • Gönüllüdür.
• Bazı durumlarda devlet, borcunu geri ödemeyebilir • Borç başlangıcında belirlenen şartlarda geri
ödenmek zorundadır.

DEVLETİN BORÇLANMA NEDENLERİ
• Bütçe açıkları
• Kalkınmanın finansmanı
• Olağanüstü giderlerin finansmanı
• Kamu gelirlerinin zaman bakımından denkleştirilmesi
• Borç ödemek için borçlanma
• Maliye politikası aracı olarak borçlanma

Bütçe Açıkları: En basit tanımıyla, kamu harcamalarının kamu gelirlerinden yüksek olmasıdır.
Genel olarak bütçe açığının nedeni, kamu harcamaları artış eğiliminde iken kamu gelirlerinde azalma meydana gelmesi ya da kamu gelirlerinin kamu harcamalarından daha az artması olarak ifade edilebilir.
Devletin ekonomi içindeki oransal payında meydana gelen artışlar bütçe açıklarının daha da artmasının başlıca nedeni olmuştur.


Nakit dengesi,bütçe dengesine emanetlerin eklenmesi avansların düşülmesi ile hesaplanır. Bütçe dengesi ve nakit dengesi arasındaki temel fark, tahakkuk ve gerçekleşme aşamaları ile açıklanabilir.
Bütçe açıklarının finansmanında borçlanmaya başvurmadan önce harcamaların azaltılması ya da gelirlerin artırılması yönündeki politika önerilerinin dikkatlice değerlendirilmesi gerekmektedir.

Olağanüstü Giderlerin Finansmanı
Devlet, bazı dönemlerde yüksek miktarda gelire ihtiyaç duyabilir. Örneğin doğal afetler ve savaşlar, devletin harcamalarını bir anda ve çok önemli miktarlarda artırabilir. Savaşlar, olağanüstü harcamaların veya her yıl tekrarlanmayan harcamaların tipik örneğidir. Savaş harcamaları, savaşla hazırlık döneminde başlar ve savaş bitene kadar devam eder. Devlet savaşa hazırlanırken veya bir savaş durumuyla karşı karşıya kaldığında hemen yeni vergi kanunları çıkarıp vergi gelirlerini artıramaz. Bu durumda borçlanma, vergiye göre daha kolay sağlanan bir kaynak olabilir.



Kamu Gelirlerinin Zaman Bakımından Denkleştirilmesi
Bütçenin uygulanması; bir taraftan gelirlerin toplanması, diğer taraftan harcama yapılması demektir. Bu iki işlemin birlikte yürütülebilmesi ve gelirlerle giderler arasında yer ve zaman bakımından uyum sağlanması için yapılan işlemlere hazine işlemleri denir.
Hazine; bütçenin gelirlerini toplayarak bunları korumak, işletmek, gerekirse borç para bularak bütçenin giderlerinin gereken yerde ve zamanda ödenmesini sağlamakla görevli soyut bir kasadır.
Türkiye’de gelir vergisi iki taksitte alınmakta, katma değer vergisi bir aylık dönemler itibarıyla alınmaktadır. Dolaylı vergiler ise ithalata, ihracata, üretime, tüketime, ekonominin genel seyrine ve mevsimlik hareketlere göre sağladıkları hâsılat yönünden iniş ve çıkışlar kaydederler. Kamu giderleri ise genellikle süreklilik gösterir.
Zaman bakımından hazine işlemleri, kamu gelirlerinin giderlere uyumlu olarak toplanamadığı zamanlarda yapılan işlemlerdir. Gelirlerin toplanamadığı dönemlerde yapılan kamu harcamalarının finansmanını sağlamak için hazine, bazı borç kaynaklarına başvurur. Hazine kısa süreli dengesizlikleri ortadan kaldırmak için gerekli bu finansman ihtiyacını Merkez Bankasından kısa vadeli avans kullanarak karşılamaktadır.

Kısa Vadeli Avans: Cari yıl bütçesinde geçici gelir-gider dengesizliği oluşması durumunda Merkez
Bankasından sağlanan kısa vadeli kredi.

Yer bakımından hazine işlemleri, kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde bölgeler arası ortaya çıkan mali uyumsuzlukları gidermeye yöneliktir. Bir bölgede gelirler, giderlere göre az ise ve bu nedenle ödeme zorluğu çekiyorsa geliri giderine göre fazla olan yerden bu bölgeye gelir transferi yapılır. Böylece ödeme güçlüğü ortadan kaldırılmış olur.

Finansman ihtiyacının Merkez Bankasından kısa vadeli avans kullanarak karşılanması, Merkez Bankasının karşılıksız para basması anlamına gelmekte olup enflasyonist baskıları artırarak uzun vadede ekonomik istikrara zarar veren bir uygulamadır.

Borç Ödemek İçin Borçlanma
Borcun ödeme zamanında yaşanan finansal sıkışıklık nedeniyle süresi gelen borçların yeniden borçlanmayla kapatılmasına borcun röfinansmanı denir.

Maliye Politikası Aracı Olarak Borçlanma
Kamu harcamaları, kamu gelirleri gibi borçlanma da maliye politikasının amaçlarına ulaşmada kullanabileceği araçlardan biridir. Devlet, birtakım ekonomik ve sosyal amaçları gerçekleştirmek amacıyla borçlanmaya başvurabilir. Bu durumda borçlanmanın amacı sadece devlete gelir yaratmak olmaktan çıkar. Örneğin devlet, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde ekonomideki para stokundaki fazlalığı gidermek için borçlanma yoluna başvurabilir. Devletin durgunluk dönemlerinde borçlanmasının nedeni ise atıl fonları harekete geçirmek olabilir.
Maliye politikası açısından gerekli durumlarda tercih edilen devlet borçlanması, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından farklılık göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde eksik istihdam durumunda toplam talebi artırmak için borçlanma, vergiye tercih edilir. Gelişmekte olan ülkelerde ise sermaye birikiminin sağlanabilmesi için borçlanma yoluna gidilecek, küçük ve dağınık hâlde bulunan tasarruflar bir araya getirilecektir. Borçlanmanın bilinçli bir maliye politikası aracı olarak kullanılması gerekmektedir.




BORÇLANMANIN SINIRI
Devletin borçlanabilme yetkisine sahip olması, borçlanma konusunda sınırsız yetkilere sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Yetki sınırları aşılarak gerçekleştirilen devlet borçlanmaları, borçlanma ile sağlanması planlanan ekonomik yararların gerçekleşmemesine ve hatta zararların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Sürdürülebilir borç stoku oranı, bir ekonominin borçlanmaya devam edip edemeyeceğini ya da vadesi gelen borçlarını yeniden borçlanarak ödeyip ödeyemeyeceğini ifade eder.
Devlet borçlarının sürekli olarak artması, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere, çoğu ülkede borçlanmanın sınırlandırılması konusunu gündeme getirmiştir. Bu sınırlandırma, yasal olarak yapılabildiği gibi devlet borçlanmasının sınırını belirleyen ekonomik bazı faktörlerin olduğu da belirtilmelidir.

Yasal sınırlandırma mali kurallar aracılığı ile olur.
Mali kurallar, temel ekonomik ve mali göstergelerde daimi nitelikte bazı sayısal hedeflerin, sınırlamaların ve ilkelerin belirlenmesidir.

Bütçe dengesine ve bütçe açığına ilişkin olarak uygulanabilecek önemli mali kuralların bazıları;
• Toplam harcama ve toplam gelirlerin denkliğinin sağlanması,
• Açık düzeyinin GSYH’nin belirli bir oranıyla sınırlandırılması,
• Faiz dışı denge için belirli bir hedef konması olarak sıralanabilir.

Borçlanma ve borç politikası ile ilgili uygulanabilecek mali kurallar ise özellikle borcun miktarı ve kaynağı ile ilgili sınırlandırmalar içermektedir.
Bu kapsamda yurt içi kaynaklardan borçlanmaya belirli sınırlamalar konulabilir ve nominal bazda ya da GSYH’nin belli bir oranı şeklinde toplam borçlanma limitleri belirlenebilir.
Borç stoku seviyesine ilişkin sınırlamalar getirilebilir.
Borçlanma, parlamentonun belirli oranda çoğunluğunun kararıyla gerçekleştirilebilir.
Hükümetlerin Merkez Bankası kaynaklarından borçlanması üzerine sınırlamalar getirilebilir.
Hazine yönetiminin Merkez Bankasından kısa vadeli avans alımı tamamen ortadan kaldırılabilir ya da sınırlandırılabilir.
Kısa vadeli avansların, toplam kamu harcamalarının belirli bir yüzdesini aşamayacağı ve yıl içinde Merkez Bankasına geri ödenmesi şartı kural olarak düzenlenebilir.
Ayrıca yerel yönetimlerin borçlanma yetkisi ve sınırları anayasada veya kanunlarda açık olarak belirlenebilir.
1 Kasım 1993’te yürürlüğe giren Maastricht Anlaşması, Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkeler
arasındaki ekonomik farklılıkların giderilebilmesini sağlamak amacıyla bazı makro büyüklüklerde “Maastricht Kriterleri” olarak adlandırılan yakınlaşma kriterleri belirlenmiştir.
Bunlara uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar belirlenmiştir. Maastricht Anlaflması, üye ülkelerin uyacağı mali kuralları yönetmektedir. Söz konusu anlaşmada yer alan genel yönetim açığının GSYH’ye oranının yüzde 3’ü ve genel yönetim brüt borç stokunun GSYH’nin 60’ını geçmemesine dair iki kriter, uluslararası uygulamalarda borçlanmayla ilgili mali kural olarak kabul edilmektedir.

BORÇLANMA YETKİSİ
Devletin gereksinim duyduğu borçlanmayı gerçekleştirebilmesi için de birtakım yetkilerle donatılması gereklidir. Parlamenter rejim ile yönetilen ülkelerde borçlanma yetkisi parlamento tarafından kullanılmaktadır. Ancak borçlanmanın gerçekleştirilebilmesi için öncelikle borçlanma ihtiyacının ortaya çıkması ve bu ihtiyacın giderilmesi amacıyla borçlanma kararının hükümetler tarafından alınması gereklidir. Devletler borçlanma yetkisini yasalardan alır.

Re: Devlet Borçları Ders Notu

Gönderilme zamanı: 17 Ara 2018 14:02
gönderen notcu
devlet borçları 2.ünite.docx
devlet borçları 3.ünite.docx
devlet borçları 4.ünite.docx
devlet borçları 5.ünite.docx
devlet borçları 6.ünite.docx
devlet borçları 7.ünite.docx
devlet borçları 8. ünite.docx