AÖF Sağlık Kurumlarında Mevzuat Ders notu

Cevapla
süleyman bb
Mesajlar: 94
Kayıt: 02 Ara 2017 12:07
İletişim:

03 Ara 2017 01:03

MEVZUAT Unıte 1
DEVLET YÖNETİMİNDE ÜÇ ERK KURAMI
Hukuk yazılı kurallardan oluşur. Bir irade tarafından yazılı olarak deklare edilir.Bu irade monarşilerde şah, padişah ya da kral; teokrasilerde papa ya da halife;otokrasilerde ve oligarşilerde despot bir yönetici; führer ve demokrasilerde cumhurbaşkanı, başbakan ya da başkandır. Devlet yönetimi üç erkten, yani üç güçten oluşur.
1. Yasama erki (legislature) 2. Yürütme erki (executive) 3. Yargı erki (judicial)
Demokratik ülkelerde bu üç erkin biribirinden bağımsız işlemesi önemlidir. Buna güçler ayrılığı denir.
Yasama organı yürütmeden bağımsız hukuk düzenlemelerini yapacak. Yürütme hukuk düzeninin yasama organının çıkardığı mevzuata uygun olarak işlemesini sağlayacak, yasaları uygulamakla sorumlu olacak; yargı erki de anlaşmazlık durumunda kamu ya da özel hukuk demeden tam bir tarafsızlıkla yasaları hakkaniyet ve adelet duygusu içinde uygulayacak. Yargı bağımsızlığı devlet tarafından güvence altına alınır Buna Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde de yer verilmiştir. Yasama organı, yani meclis=yasaları kaldırma yetkisine sahiptir. Parlamentoyu oluşturan milletvekillerinin çoğunluk iradesine göre yasa yapılır, çıkarılır ve yürürlüğe girer. Türkiye’de
parlamentonun resmi adı Türkiye Büyük Millet Meclisidir. TBMM Türkiye Cumhuriyetinin yasama organıdır. Yetkisini Türk milleti adına kullanır. Başı, TBMM başkanıdır. Üyeleri dört yılda bir yapılan genel seçimle gelmiş milletvekillerinden oluşur. TBMM 550 milletvekilinden oluşur.Savaş ilanına TBMM, yani yasama organı karar verir. Yürütme organı, Bakanlar Kuruludur. Seçimle iktidara gelmiş parti tarafından oluşturulur.Başı başbakandır. Başbakanı cumhurbaşkanı atar. Yargı organı, bağımsız mahkemelerdir. Güçler ayrılığı konusunun en temel ve en duyarlı parçasıdır. Yasama ve yürütmenin etkisinde kalmazlar, denetimine girmezler.Resmi ya da özel boyutta insan-insan, insan kurum ya da kuruluş,kurum-kurum, kurum-kuruluş, insan-kamu, kamu-insan, ilişkilerinde ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözüm yerleridir. Yürütmeyi denetler.Türkiye’de kolluk güçleri başbakanlık otoritesi altında İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Türkiye’de kolluk kuvvetlerini kentlerde polis, kırsalda jandarma, özel durumlar için Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile Kamu Güvenliği Müsteşarlığı, gümrüklerde Gümrük Muhafaza, denizlerde Sahil Güvenlik, ormanlarda Orman Muhafaza’dır.Yargı erkini mahkemeler tek başına temsil etmez. Bir de üst mahkemelervardır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay yine Anayasa’nın yargı bölümünde yer alan özel görevli iki kuruluştur. ***Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldır.
HUKUKUN ÜÇ TEMEL KAVRAMI Hukuk, bir toplumda yaşayan tek tek tüm insanların, insanlarla birlikte kurumların, kuruluşların, kamu otoritesinin, yerel yönetimlerin, özel girişimin, ülkede yaşayan yabancıların, azınlıkların, sığınmacıların vb. haklarını belirler ve buna uyulmasını gözetir.Türkçedeki karşılığı tüze demektir.
Hukuk toplumda işleyiş kolaylığı bakımından ikiye ayrılır: Kamu hukuku ile özel hukuk. Kamu hukuku, devlet ile kamu kurumları ve alt birimleri ile yurttaşların ilişkilerini, ayrıca devlet kurum ve kuruluşları ile diğer devlet kurum ve kuruşları arasındaki tüzel ilişkileri belirler. Anayasa hukuku, idare hukuku, mali hukuk ve ceza hukuku kamu hukukunun altında yer alır. Özel hukuk, toplumsal düzenin sağlanması amacıyla kişiler arasındaki ilişkileri düzenler.Medeni hukuk, medeni usul hukuku, borçlar hukuku, ticaret hukuku, icra ve iflas hukuku, devletler özel hukuku, özel hukukun altında yeralır. YAPTIRIM= hukuk kurallarının uygulanabilmesi, yani hukuk kurallarına uyulmasının sağlanması için yasa koyucu tarafından belirlenmiş cezalardır.Hukuku hukuk yapan yaptırımlarıdır. MEVZUAT (TÜZEL)= Bir görüşü, bir kararı, bir ilkeyi ortaya koymak anlamındadır.Yasama organı tarafından yazılı olarak konulan ilkeler, kurallardır. ***Tarihte toplum düzenleri ana olarak önce avcılık ve toplayıcılık dönemi, sonra tarım toplumu dönemi ve sonra da sanayi toplumu dönemi olarak sıralanır.Bilindiği gibi ilk yazılı hukuk kuralları M.Ö. 2050 yıllarında Mezopotamya’da Ur Kralı Nammu’nun ve arkasından gelenlerin M.Ö. 1930 ve
M.Ö. 1870 yıllarında yazdıkları yasa kitaplarıdır. Sonra bunlar M.Ö. 1760 yıllarında Babil Kralı Hammurabi tarafından bir sistem içinde geliştirildi, 282 madde olarak taşa yazıldı ve tarihin ilk yasaları olarak bugün Paris Louvre Müzesinde sergilenmektedir.daha sonra 12 levha kuralları önümüze çıkmaktadır. ***Toplumda düzeni sağlayan ve kolaylaştıran üç temel dayanak bulunmaktadır: Adalet duygusu, vicdan ve gelenekler.
MEVZUAT NELERDEN OLUŞUR? 1- ANAYASA= Anayasalar en tepedeki, en genel mevzuattır. Onun altında yeralan tüm mevzuat anayasaya uygun olmak, onunla çelişmemek zorundadır. 2-ULUSLARARASI ANTLAŞMA VE SÖZLEŞME= Uluslararası antlaşma ve sözleşmeler, iç hukuk açısından da bağlayıcıdır ve yasa değerindedir. 3-YASA –KANUN= Yasa belirli bir konuda yasama organı tarafından belirli kurallara göre hazırlanmış yazılı hukuk kurallarıdır.Yasanın geçerlilk kazanması için T.C. Resmi Gazete’ sinde yayınlaması gerekir. 4-KANUN GÜCÜNDE KARARNAME=Acil durumlarda zaman kazanmak için hükumet tarafından hazırlanmış tasarılarının bakanlar kurulunca kabul edilmeleriyle “kanun gücüne eşit bir güçte” yürürlüğe giren kararnamelerdir.Yetkiyi TBMM verir. Kabulü için resmi gazete+meclis de onaylanması gerekir. 5-İÇTİHAT= “Yasada veya örf ve âdet (gelenek ve görenek) hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuçtur. 6-TÜZÜK(NİZAMNAME)= Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelenmesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabilir. Tüzükler, cumhurbaşkanınca imzalanır ve kanunlar gibi yayımlanır.Resmi gazetede onaylanır. 7-YÖNETMELİK(TALİMATNAME)= Yazılı hukuk kuralları da denir.Tüzükten sonra yönetmelik gelir. Bunun da eski dilde karşılığı talimatnamedir. 1982 Anayasasında 124. Madde yönetmeliğin ne olduğunu belirlemiştir. Bu maddede, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler. Hangi yönetmeliklerin Resmî Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir.” denmektedir. Çıkarılan her yönetmelik T.C. Resmi Gazete’de yayımlanmaz. 8-YÖNERGE(TALİMAT)= Bir örgütte, kurumda, kuruluşta bir yönetim altında çalışanlara belirli bir konuda nasıl çalışmaları, hangi kurallara uymaları gerektiğini madde madde belirten yazılı kurallar bütünüdür.Düzen ve ilkeleri içine alan buyruklar en geniş tanımı olarak karşımıza çıkar. 9-TEBLİĞ(BİLDİRİ)= Tebliğler bir mevzuata dayalı olarak alınmış kararların bildirilmesidir. 10-KARARNAME(KARAR)= Bakanlar Kurulu tarafından alınan yazılı kararlar kararname adını alır. Belli bir işin nasıl yapılacağına dair Bakanlar Kurulunun kararını içeren yazılı metindir. Bunların bir kısmı mevzuat hükmündedir. Örneğin, atama kararnameleri mevzuat kapsamına girmez. 11-GENELGE(TAMİM)= Yasa, tüzük, yönetmelik gibi her türlü mevzuatın uygulanmasında yol göstermek, idarenin gerek görerek kendisinin aldığı bir kararla herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere gönderilen yazıdır. 12-ÖZELGE(MUKTEZA)= “Bir konudaki görüşü ve yapılması gereken uygulamayı bildiren yazı.”dır. Özelge,yurttaşların devlete karşı örneğin vergi gibi yükümlülüklerini yerine getirirken anlayamadıkları, kararsız kaldıkları noktalarda ilgili bakanlığa yazılı olarak başvurmadır. Özelgeler konu hiyerarşisinde mevzuatın en altında yer alan belgelerdir. ***Yasama yasa yapma gücünü, yürütme yasaların uygulanması gücünü, yargı da yargılama gücünü ifade eder. Yasama organı Türkiye’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Yürütme erki Başbakan ve Bakanlar Kurulu tarafından, yargı erki bağımsız mahkemeler eliyle yerine getirilir.
UNITE 2=S.H MEVZUATININ ULUSLARARASI BOYUTU
MEVZUATIN DERLENMESİ: Gerek basılı, gerek elektronik kaynaklarda istenilen tüzel düzenlemeye ulaşmak için çeşitli yollar geliştirilmiştir.Farklı derleme düzenleri vardır. Milli Eğitim Bakanlığı
Mevzuatı, Sağlık Bakanlığı Mevzuatı, SGK Mevzuatı gibi. Mevzuat derlemesi konusunda sizler için bir başka yeni bilgi de şudur: Almanya, sosyal hizmetlerle ilgili mevzuatını, Sosyal Mevzuat
(Sozialgesetzbuch = Sosyal Yasa Kitabı) adı altında 12 cilt içinde toplamıştır.Bu ciltler içeriklerine göre şöyle sıralanmaktadır:
Sosyal Mevzuat Birinci Cilt – Genel Bölümler: Bu ciltte çalışma alanındaki yasalar toplanmıştır. Kaçak işçi çalıştırma ve buna bağlı vergi kaçırma konuları ile ilgili mevzuat.
Sosyal Mevzuat İkinci Cilt – İş Arayanlar İçin Temel Güvence: Bu cildin içeriği birinci cilt ile aynıdır.
Sosyal Mevzuat Üçüncü Cilt – İş Bulma Desteği: Çalışma mevzuatı bu ciltte tamamlanmıştır.
Sosyal Mevzuat Dördüncü Cilt – Sosyal Sigorta İçin Ortak Kurallar: Sosyal Sigorta Mevzuatını içermektedir.
Sosyal Mevzuat Beşinci Cilt – Yasal Hastalık Sigortası: Yasal Emeklilik Sigortasının Mali Temellerinin Güvence Altına Alınması mevzuatını içermektedir.
Sosyal Mevzuat Altıncı Cilt – Yasal Emeklilik Sigortası mevzuatı
Sosyal Mevzuat Yedinci Cilt – Yasal Kaza Sigortası mevzuatı
Sosyal Mevzuat Sekizinci Cilt – Çocuklar ve Gençlere Yardım mevzuatı
Sosyal Mevzuat Dokuzuncu Cilt – Engelli İnsanların Rehabilitasyonu ve Katılımı ile ilgili mevzuat
Sosyal Mevzuat Onuncu Cilt – Sosyal Yönetim Yöntemleri ve Sosyal Veri Koruma mevzuatı
Sosyal Mevzuat Onbirinci Cilt – Sosyal Bakım Sigortası mevzuatı
Sosyal Mevzuat Onikinci Cilt – Sosyal Yardım mevzuatı
ULUSLARARASI MEVZUAT
Uluslararası hukuk kuralları yasa olarak düzenlenmez ve yasa olarak adlandırılmazlar. Daha çok uluslararası antlaşma, sözleşme (protokol), yönerge (direktif, talimat), tüzük ya da yönerge (statü), tavsiye kararları gibi adlarla anılırlar.Bunlar, örneğin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi genel, Uluslararası Çalışma Örgütü (UÇÖ) Sözleşmeleri gibi sınırlı konularda olabilir. ***Uluslararası antlaşmalar ve sözleşmeler iki farklı çeşitte hazılanabilir ve kabul edilebilir. Bunlardan biri devletler üstü bir örgütün hazırladığı evrensel boyutta bir düzenlemenin çeşitli devletler tarafından kabulü şeklindedir. Diğeri de iki taraflı antlaşmalar olarak iki ülkenin biraraya gelerek imzalaması yoluyla yapılır. Buna ikili antlaşma adı verilir. ***Türkiye’de istediğiniz mevzuata iki türlü ulaşabilirsiniz.
1. Basılı kaynaklarüzerinden 2. Elektronik kaynaklar üzerinden
ULUSAL S.H MEVZUATINA ULASMAK
Türkiye’de “Türk Anayasa Hukukunun Bilgi Kaynakları”, yani Türk Anayasa hukuku belgelerinin tümüne ulaşabilmek için bakılması gereken belirli kaynaklar bulunmaktadır.Resmı kaynaklar sunlardır:
1. Resmî Gazete (1920 yılından beri.) 2. Düstur (1851 yılından beri.)
3. Külliyatlar (Yürürlükteki Kanunlar Külliyatı, Yürürlükteki Bazı Kanunları Mülga (Kaldırılmış)hükümleri Külliyatı, Kanun Hükmünde Kararnameler Külliyatı, Yürürlükteki Tüzükler Külliyatı, Bakanlar Kurulu Kararıyla Yürürlüğe Konulan Yönetmelikler Külliyatı olarak beş farklı külliyat vardır.)
4. TBMM Tutanak Dergisi (1920 yılından beri.) ***Bu kaynaklardan en kapsamlısı Düstur’dur. Düstur TBMM tarafından çıkarılan tüm yazılı hukuk düzenlemelerini içeren kitaplar dizinidir. Türkiye’de istediğiniz basılı mevzuata ulaşmanız için iki tür
basılı kaynak bulunur:
1. Resmi kaynaklar 2. Özel kaynaklar(Şirketlerin konuyla ilgili kitapları,dergileri) ***Sosyal çalışma mevzuatı meslek mevzuatı ile sınırlıdır. O mesleğin ya da o meslek çerçevesinde çalışanların mesleki çalışma çerçevesini çizer, çalışma kurallarını koyar. Ancak sosyal hizmet mevzuatı, yani mesleğin ilgili tüm etkinlik alanlarındaki mevzuat meslek mevzuatına göre doğaldır ki çok daha yaygındır.Çünkü bu çalışma alanı çok geniştir. Bu kapsama örneğin çocuklarla ilgili tüm mevzuat girer. Örneğin; ana sağlığı, gebelik ve doğumla ilgili mevzuat.
ULUSLARARASI S.H MEVZUATI
Sosyal hizmetlerle ilgili uluslararası mevzuat dendiğinde akla sosyal hizmet alanlarını kapsayan konularda yapılmış uluslararası antlaşmalar, sözleşmeler, bildirgeler ya da bildiriler (beyanname) ve kararlar gelir. Bunlara geniş bir bakışla bakarsak, insan hakları, azınlık hakları, sığınmacılarla, vatansızlarla, göçmenlerle ilgili haklar vb. girmektedir. Suçluların iadesi, idam cezasının kaldırılması vb. gibi konular girmektedir. ***Sosyal hizmet alanlarında uluslararası sözleşmeler, antlaşmalar dendiği zaman akla önce Birleşmiş Milletler ve bağlısı devletler üstü kuruluşlar gelir. UNICEF,UNESCO, DSÖ, UÇÖ gibi… ***Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan en yaygın sosyal mevzuat 1948 yılında yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’dir. ***Kadınların tüm dünya toplumlarında daha istenir bir yere gelmesi için onlarla ilgili uluslararası belgeler de vardır: Örneğin; Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme, Kadınlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri.
SONUÇ ***Her ülke bu uluslararası sözleşmelerden kendisine uyanı, benimsediğini alır,imzalar, onaylar. Türkiye’de Bakanlar Kurulu Kararı ve bir yasayla uluslararası antlaşma, sözleşme ya da karar Türkiye tarafından da kabul edilmiş olur. ***Sosyal hizmet kapsamına giren bu üniteye sığmayacak sayıda antlaşma,sözleşme, bildiri, şart, yönerge, tüzük, içtüzükten fikir edinilmesi amacıyla sadece sınırlı örnekler verilmiştir. ***Türkiye’de değil tüm dünyada sosyal hizmet çalışanları için en temel ve en yönlendirici uluslararası belge İnsan Hakları Evrensel Bildirgesidir. Bunun önemi,her ülkede farklı boyutlarda tanınan temel ekonomik, toplumsal, kültürel, medeni ve siyasal haklar ortak kabul edilir değerler durumuna gelmiştir.
ÜNİTE 3- SOSYAL HİZMET MEVZUATI : _AİLE MEVZUATI_
Aile bir toplumsal kurumdur; nitekim modern toplumlarda ailenin oluşması ve sonlanması yazılı akitle düzenlenir. Ailede ortaya çıkan durum ve sorunlarla ilgili oluşturulan yasal düzenlemelerin oluşturduğu mevzuat demetine aile mevzuatı denilmektedir. Türkiye’de aile mevzuatı yönünden 1926 medeni yasasından başlayarak birtakım düzenlemeler geliştirilmiştir. 1982 anayasasında ailenin düzenlenmesi devletin anayasal bir yükümlülüğü olarak belirlenmiş, 1998 yılından itibaren ailenin korunması ve düzenlenmesine yönelik mevzuat giderek gelişmiştir. Ülkemizde aileye ilişkin ilk düzenleme 1926 yılında yapılan ilk medeni kanun ile olmuştur.Daha sonra 1982 anayasası ile ailenin korunması anayasal bir yükümlülük haline gelmiştir. Bu yükümlülüğü takiben 1998 yılından itibaren aile mevzuatı giderek gelişmiştir. Bu bölümde aile mevzuatı aşağıdaki başlıklar temelinde ele alınmıştır: Cumhuriyeti Anayasası 1926 Türk Medeni Kanunu: •Kanun kabul tarihi: 17.02.1926 –Yürürlüğe giriş tarihi: 04.10.1926
Ülkemizde ilk medeni kanun 1926 tarihinde yapılmıştır. Bu kanun aşağıdaki unsurları hükme bağlamıştır: dırmak
Kısaca kanun, aile içindeki bireylerin haklarını ve hukuki durumlarını düzenlemiştir. 1926 medeni yasası,günümüz koşulları açısından yetersiz kaldığı için, 2001 yılında kabul edilen 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Medeni Kanunu ile değiştirilmiştir. T.C. Anayasası: Ülkemizde aile içinde bireylerin haklarının ve çocuğun korunması anayasanın “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlıklı üçüncü bölümünün 41.maddesiyle düzenlenmiştir.
Madde 41. Ailenin korunması ve çocuk hakları.
MADDE 41.”Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.”
Anayasanın 41. Maddesinde 2010 yılında çocuk hakları sözleşmesi gereği çocuğun haklarını açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
Anayasa, ailenin önemini vurgularken aşağıdaki noktaları vurgulamaktadır: n yüksek yararı” diyerek Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine atıfla aile ile ilgili yasal düzenlemede ve uygulamalarda bu sözleşme bağlamında çocukların haklarının öncelikli olarak korunması.Anayasal düzenleme aileye ilişkin diğer yasal düzenlemelerin de temelini oluşturur. 1998 Ailenin Korunmasına Dair Kanun: •Kanun numarası: 4320 (mülga 20.03.2012) •Kanun kabul tarihi: 14.01.1998 •Resmi gazete tarihi: 17.01.1998 •Resmi gazete sayısı: 23233.
Ailenin korunmasına dair kanunun odak noktası aile içi şiddettir. 1998 yılında 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun kabul edilmiştir. Kanun ile aile içinde şiddete uğrayan kişilerin korunmasına, şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılmasına ve kararda belirtilen uzaklaştırma süresi için tedbir nafakası ödemesine ilişkin tedbirler hükme bağlanmıştır. 2001 Türk Medeni Kanunu: •Kanun numarası: 5402 •Kanun kabul tarihi: 22.01.2001 •Resmi gazete tarihi: 08.12.2001 •Resmi gazete sayısı: 24607
Yeni Türk Medeni Kanunu 1 Ocak 2002 de yürüklüğe girmiştir. Yeni medeni kanunla gelen, aileye yönelik değişiklikler : Evlenme yaşı: Evlenme yaşı yükseltilmiştir. 1926 medeni kanununda evlenme yaşı kadınlar için on dört erkekler için on yedi idi, yeni yasa ile kadın ve erkek farkı olmadan herkesin on yedi yaşını bitirince evlenebilmesi hükmedilmiştir. Boşanma koşulları:Boşanma nedeni olan “cana kast ve pek fena muamele”ye ilaveten “onur kırıcı davranış” boşanma nedeni sayılmıştır.“terk” nedeninin koşulları değişmiştir.
Boşanma davasının açılabileceği yer: yeni yasadan sonra tarafların son altı ayda oturdukları yerin mahkemesinde açılabilmektedir. Nafaka:artık her iki taraf da nafaka konusunda eşit addedilmektedir. Yeni yasa uyarınca erkekler de eğer boşanmada kendileri daha çok kusurlu değillerse nafaka talebinde bulunabilmekteler. Boşanma davası devam ederken ölüm halinde miras:Boşanma davası devam ederken davacı ölür ve sağ kalan davalının mirasçıları davaya devam ederek davalının kusurunu ispat ederlerse davalı davacının mirasçısı olamaz. Eskiden boşanma davası sırasında davacı ölürse dava kendiliğinden düşüyor ve sağ kalan eş evlilik henüz resmen ve kesin olarak sona ermediği için ölenin mirascısı olabiliyordu. Riyaset:Başkanlık demektir. Eski yasada ailenin reisinin baba olduğu yazılı idi, ancak bu ibare kadın erkek eşitliğine aykırı olduğu için yeni yasada kaldırılmıştır.Oturulacak evin seçiminde, evlilik birliğinin yönetiminde eşlerin beraberce hak sahibi oldukları yasa ile sabittir. Ayrıca eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Çalışma ve meslek seçimi:Eski medeni yasada kadınların çalışması kocalarının iznine tabii idi, 1990 yılında iptal edilmiştir.Yeni yasa ise eşlerin çalışma ve meslek seçimini tamamen kendilerine bırakmıştır. Aile konutu:Aile konutu ile ailenin ikamet ettiği yer hakkındaki tasarruflarda her iki eşin de söz sahibi olması sağlanmıştır.Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur” Mal rejimi:Boşanma durumunda oluşacak refah paylaşımı da evlenirken düzenlenmekte ve bu herhangi bir seçim yapmamışlarsa yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejimini seçmiş sayılacaklardır. Mal rejimi sözleşmesini üç şekilde yapmak mümkündür: Babalık soy bağı: Madde 287 “Evlilik içinde doğan çocuğun babası kocadır,ama evlilik içinde ana rahmine düşen çocuğun babasının koca olmadığını davacı ispat etmek zorundadır.” Eskiden, evlilik içinde doğan her çocuk doğrudan babadan sayılıyordu. Yeni yasada açıktır ki evlilik dışında doğan çocuğun annesi onu doğuran kadındır. Baba ile soy bağı ise dört şekilde kurulabilir:
Çocuklu insanlara evlat edinme hakkı Bekar kişilere evlat edinme hakkı: 30 yaşını doldurmuş bekar kişilere çocuğa bir yıl süreyle bakmış olması koşulu ile evlat edinme hakkı verilmektedir. Boşanma durumunda velayet: Ana/baba evli değilse çocuğun velisi annesidir. Miras 2003 Aile Mahkemeleri: •Kanun numarası: 4787 •Kanun kabul tarihi: 09.01.2003 •Resmi gazete tarihi: 18.01.2003 •Resmi gazete sayısı: 24997
Yeni medeni kanunu takiben gelen en önemli gelişme bu yeni yasayı uygulayacak aile mahkemelerinin 2003 yılında 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunla kurulmasıdır.
Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve nüfusu yüz binin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulmuştur. Aile mahkemesi görev alanına giren konular:
1. Yetişkinler hakkında;
a)Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak,gerektiğinde uzlaştırmaya
b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya
c) Resmi veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye
d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye
2. Küçükler hakkında;
a)Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya
b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye
c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya
d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahalli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri iş yerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye, karar verebilir.
“ Adalet Bakanlığınca, tercihen; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
2007 Ailenin Korunmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun: •Kanun numarası: 5636 •Kanun kabul tarihi: 26.04.2007 •Resmi gazete tarihi: 04.05.2007 •Resmi gazete sayısı: 26512
1998 tarihli Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulandığı yerler sulh ve asliye hukuk mahkemeleri idi. 2003 yılında aile mahkemelerinin kurulmuştur. 4 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe giren Ailenin Korunmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla bazı yeni hükümler eklenmiştir. aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hakimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re’sen aşağıda sayılan tedbirleri veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir. Kanunda öngörülen tedbirler şöyledir:
Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;
a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması
b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması
c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi
d) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi
e) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi
f) Alkol veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması
g) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması
Yasa gereği tedbir hükümlerinin uygulanması süre olarak altı ayı geçemez ve aykırı davranılması halinde aykırı davranan eş hakkında tutuklama ve hakkında hapis cezası hükmedilebilir. Yasanın ikinci maddesi uygulamada kolluk kuvvetlerine de sorumluluk yüklemektedir.Koruma kararına aykırı davranan eş veya diğer aile bireyleri hakkında ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur. 2008 Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik: •Resmi gazete tarihi: 01.03.2008 •Resmi gazete sayısı: 26803
Daha once de değindiğimiz gibi ülkemizde kanunların uygulanması genellikle yönetmeliklerce düzenlenir. Ailenin Korunmasına Dair Kanunda 2007 yılındaki değişikliklerle birlikte uygulanması için 2008 yılında bir yönetmelik hazırlanmıştır.
Yönetmeliğin amacı aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinin korunması amacıyla şiddet uygulayan aile bireyleri hakkında alınacak tedbirleri ve bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.Aile içi şiddetle mücadele sadece çekirdek aile bağlamında değil, geniş aile bağlamında mücadele edilen bir olgu olarak tanımlanmıştır. Yönetmelik yasada belirtilen ancak içeriği açıklanmayan bütün tedbirleri detaylandırmaktadır. Örnegin;
Aile mahkemelerinin yetkisinde bulunan aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması tedbiri, Müşterek evin tahsisi ve eve veya iş yerlerine yaklaşmama tedbiri, Eve veya iş yerlerine yaklaşmama tedbiri, Eşyalara zarar vermeme tedbiri, İletişim araçları ile rahatsız etmeme tedbiri, Silah veya benzeri araçların teslimi tedbiri, Alkollü veya uyuşturucu madde kullanarak konuta veya işyerine gelmeme veya bu maddeleri kullanmama tedbiri, Muayene ve tedavi tedbiri.
Kolluğun izleme görevi, koruma kararının verilmesiyle başlar ve uygun görülen karar süresince devam eder. Kolluk kuvvetleri h kimin uygun gördüğü tedbirlerin yerine getirilip getirilmediği kontrol eder ve tutanak tutar. Bu kontrol aile içi şiddete maruz kaldığı için hakkında koruma kararı verilen kişi açısından aşağıdaki unsurları içerir:
a) Bulunduğu konutun haftada bir kez ziyaret edilmesi
b) Birinci derece yakınları ile iletişim kurulması
c) Komşularının bilgisine başvurulması
d) Oturulan yerin muhtarından bilgi alınması
e) Bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapılması
“Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyleri hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.” Ailenin ekonomik varlığının korunması ve aile içi şiddete maruz kalan bireylerin bir de ekonomik zorluğa düşmesinin engellenmesi açısından (nafakaya hükmedilmemiş olması koşuluyla herhangi bir talep olmasa dahi) tedbir nafakası sistemi geliştirilmiştir. 1998 Ailenin Korunmasına Dair Kanun –>2012 yılında yürürlüğe giren ‘’Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’’ ile yürürlükten kalkmıştı. ÜNİTE 4=KADIN HAKLARI VE MEVZUAT TOPLUMSAL CİNSİYET **Cinsiyet bedenin biyolojik bir özelliğidir, anne karnında oluşur. **Toplumsal cinsiyet, toplumun kadınlığa ve erkekliğe atfettiği anlamlardır. Toplumsal cinsiyet kavramı, kadın ve erkeklerin biyolojik farklılıkları yüzünden değil, bu farklara atfedilen toplumsalanlamlardan kaynaklanır. *Farklı ülkelerde ve zaman içinde yoğunlukları değişse de dünya genelinde erilin baskın ve dişilin ikincil olduğu toplumsal cinsiyet rejimleri uygulanmaktadır.Bunlara ataerkil toplumsal cinsiyet rejimleri denir. **Toplumsal cinsiyette eşitlik (gender equality): “Fırsatları kullanma, kaynakların ayrılması ve kullanımında, hizmetleri elde etmede bireyin cinsiyeti nedeniyle herhangi bir ayrımcılığa uğramaması” (Türk Tabipler Birliği, 2008) demektir. **Toplumsal cinsiyette hakkaniyet (gender equity) ise; kadın ve erkeğin farklı gereksinimi ve güçlerinin olduğu, bu farklılıkların belirlenerek iki cinsiyet arasındaki dengeyi düzeltecek şekilde gerekenlerin yapılması anlamına gelmektedir. Yani önemli olan cinsler arasında sadece fırsat eşitliğinin yaratılması değil, sonuçlar bakımından bir eşitlik durumunun yaratılmasıdır. **Eşitliğe ulaşmak ve açık veya gizli ayrımcılığı ortadan kaldırmanın en etkin aracı özel önlem ya da olumlu ayrımcılık uygulamalarıdır. Örneğin kadın kotası uygulaması bir olumlu ayrımcılık uygulamasıdır. KADINLARIN İNSAN HAKLARI Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi gereğince, dünyada tüm insanlar din, dil, ırk ve cinsiyetten
bağımsız olarak temel haklara sahiptir; tüm insanların insan haklarından yararlandırılması tüm ülkelerin sorumluluğudur.Kadınların hali hazırdaki dezavnatajlı konumu bir rastlantı değildir; onlara dayatılan ataerkil toplumsal cinsiyet rolleriyle ilişkilidir. ÜLKEMİZDE KADIN HAKLARININ GELİŞİMİ Ülkemizde kadın hakları Cumhuriyetin kurulmasıyla gelişmeye başlamıştır. >>Eşit eğitim hakkı: Kadın haklarının gelişiminde ilk önemli asama Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 mart 1924) ile tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanarak kızlar ve erkeklerle eşit eğitim hakkı verilmesidir. >>Medeni yasa: Eğitim alanındaki gelişmeyi özellikle aile, velayet, mülkiyet gibi konuları düzenleyen 1926’da yürürlüğe giren ilk medeni yasa takip etmiştir. İlk medeni kanun ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanabilmesi durumu ortadan kaldırılmış, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanınmıştır. >>Seçme ve seçilme hakkı: 20 Mart 1930 tarihli Belediye Kanunu ile kadınlar ilk kez belediye seçimlerine katılma hakkı elde ederken kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları ise 1933 yılında Köy Kanunu’nda değişiklik yapılarak verilmiştir . 5 Aralık 1934’te Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun 10. ve 11. maddeleri değiştirilerek kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı ve 1 Mart 1935’te ilk kadın milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde yerlerini almıştır >>Çalışma hayatında kadınlara ilişkin düzenlemeler: Erkek, kadın ve çocukların çalışma koşullarını 1936 Is Kanunu ile düzenlemiştir. Bu kanun ile doğum izni yasalaşmış ve kadınları yer altında veya su altında ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaklanmıştır. İş kazaları, meslek hastalıkları ve analık sigortası 27.06.1945 tarihli ve 4772 sayılı İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu ile uygulanmaya başlamış; 1950 yılında 5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanunu (SGK, 2012) ile yaşlılık sigortası kadın ve erkekler için eşit bir hak olarak düzenlenmiştir. 1967 yılında eşit değerde iş için kadın ve erkek işçiler arasında ücret eşitliğini sağlayan 100 sayılı ILO sözleşmesi onaylanmıştır. >>Aile planlaması ve kadın sağlığı: 1965 yılında Nüfus planlaması hakkında Kanun ile Gebeliği önleyici araçların satış ve dağıtımı ve tıbbi zorunluluk halinde kürtaj yasallaşmıştır. >>Uluslararası standartlar: 1985 yılında Türkiye, Birleşmiş Milletlerin temel insan hakları belgelerinden biri olan Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesini (CEDAW) imzalamıştır. CEDAW: BİRLESMIS MİLLETLER KADINA KARŞI HER TÜRLÜ AYIRIMCILIĞIN ORTADAN KALDIRILMASI SÖZLEŞMESİ *Kadına Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi 1979 yılında Birlesmis Milletler tarafından kabul edilmi,ş 1981 yılında yürülüge girmiştir. *Türkiye 1986 yılında CEDAW’a taraf olmuş 2003 yılında ise İhtiyarı Protokolünü imzalamıştır. BM’nin altı temel insan hakları sözleşmesinden biridir. Kadınların insan haklarının en temel uluslararası belgesi deyim yerindeyse anayasasıdır. Sözleşmenin üç temel amacı vardır: 1. Kadınlara yönelik cinsiyet ayırımcılığını ortadan kaldırmak 2. Kadınların insan haklarını korumak 3. Sadece yasalarda değil, uygulamada da eşitlik sağlamak <<<<<<CEDAW’ın ilkeleri >>>>>> MD 1: Kadınlara karşı ayırım kavramının açıklaması: Sözleşme kadına karşı ayrımcılığın dünya çapında kabul gören bir tanımını getirmektedir. Kadınlara karşı ayırım: >> Kadınların, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, kişisel yada başka bir alanda kadın-erkek eşitliğine dayalı insan haklarının ve temel özgürlüklerinin tanınmaması >> Bu haklar tanınsa bile, kadınların bunlardan yararlanmalarının engellenmesi yada imkansız kılınması >> Ya da kadınların bu haklarını kullanmalarını engellemek veya ortadan kaldırmak için yapılan >> Ya da Kadınların kadın oldukları için yaşadıkları; her türlü ayırım, dışlama, sınırlama ve kısıtlamasıdır.
MD 2: Ayrımı önleyici yasal düzenlemelerin yapılması (yönetmelik, adet ve uygulamalar, cezai hükümler vb.) MD 3: Politik, sosyo-ekonomik, kültürel alanlarda eşit insan hakları ve özgürlüklerden yararlanma için tüm önlemlerin alınması MD 4: Fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşana kadar olumlu ayrımcılık, anneliğin korunması MD 5: Geleneksel kadın erkek davranış kalıplarını değiştirmek, çocuk eğitiminde ortak sorumluluk MD 6: Kadın ticareti ve fahişeliğin önlenmesi MD 7: Kamusal ve politik alanda eşitlik sağlayacak düzenlemeler: Kamusal ve siyasi yaşamda ayrımcılığı önlemek, kamu görevlerine atanmalarda, siyasetten meslek odalarına kadar her türlü seçilmede ve sivil topluma katılmada eşitlik MD 8: Uluslararası temsilde eşitlik MD 9: Vatandaşlık kazanma, değiştirme ve korunmasında ve bunların çocuklara aktarılmasında eşitlik MD 10: Meslek kazanmada kırsal ve kentsel alanda eşitlik, rollerle ilgili kalıplaşmış kavramları ders kitaplarından kaldırılması, kadınların aleyhine olan eğitim açığının kapatılması, sağlık ve refah artırıcı bilgi verilmesi MD 11a: Çalışma hayatında eşitlik (Sosyal güvenlik ve çalışmada, işe seçmeden yükselmeye, hizmet içi eğitimden ücret ve sosyal haklara iş sağlığından sigorta haklarına kadar eşitliğin sağlanması) MD 11b: Hamilelik ve annelik durumlarında çalışma hayatındaki engellerin kaldırılması, çocuk bakımevleri gibi kolaylıklar sağlanması MD 12: Sağlık hizmetlerinden yararlanmada eşitlik, aile planlaması konularında ve sağlık hizmetlerinde destek sağlanması (örneğin; gebelik, doğum ve emzirme döneminde kadınlara ücretsiz hizmet ve yeterli beslenme sağlanması) MD 13: Ekonomik ve sosyal hayata ilişkin olarak aile zammı, banka kredisi, vb. ile sosyo-kültürel hayatın tüm alanlarına katılma hakkı MD 14: Kırsal kalkınma katılım amacıyla kırsal kesim kadınlarının tüm haklardan yararlandırılmalarını sağlamak(eğitim, sağlık, konut, altyapı ulaşım, haberleşme sosyal güvenlik vb.) MD 15: Kanun önünde eşit haklar sağlayacak yasal düzenlemeler yapılması (Kanun önünde, yasal yetkilerde, dolaşımda, ev ve yer seçiminde eşitlik) MD 16: Evlilik ve aile ilişkileri ve çocuk konularında eşitlik (Evlilikte soyadı, iş ve meslek seçimi, mülkiyet haklarında eşitlik, hakların kullanımında bilgiye ve araçlara erişimde eşitlik) *****Sözleşmeye taraf devletler aşağıdaki sorumlulukları yerine getirmeyi taahhüt etmişlerdir: >> Sözleşmeyi hayata geçirmek >> Kadına karşı her türlü ayrımcılığı kınamak >> Anayasasına “kadın-erkek eşitliği” ilkesini koymak, >> Kadınları ayrımcılıktan koruyan yasalar yapmak ve uygulamak >> Sözleşme’nin yap dediklerini yapmak, yapma dediklerini yapmamak >> Kadının gelişebilmesi, ilerleyebilmesi için, “geçici özel önlemler” dâhil her türlü önlemi almak >> Sözleşmeyi ve içeriğini tanıtmak >> Sözleşmeye dair bilgilere isteyenin ulaşabilmesini sağlamak >> Bir ulusal mekanizma kurmak (Türkiye’de KSGM kurulmuştu. Şimdi aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlandı) >> Her dört yılda bir “ülke raporu” verip denetimden geçmek ***CEWAD komitesi; Birleşmiş Milletler içinde 23 uzmandan oluşan uluslararası bir komitedir. Görevi CEDAW sözleşmesini imzalayan ülkelerdeki kadına yönelik ayrımcılığı önlemek için yapılan işleri denetlemektir. ***İhtiyarı protokol, CEDAW sözleşmesinin taraf devletlerce daha etkin uygulanmasını sağlamak için yapılmış bir antlaşmadır. Sözleşmede bahsedilen hakların ihlali durumunda kişisel başvuru hakkı vermektedir.Yukarıdaki taahhütlere ek olarak ülkemiz gibi ihtiyari protokolü imzalayan ülkeler aşağıdaki yükümlülükleri de taahhüt ederler: CEDAW Komitesi’ne başvuran kişi ve kuruluşların güvenliğini sağlamak
CEDAW Komitesi’nin rahat inceleme yapabilmesine imkân yaratmak Gerekli bilgi ve belgeleri CEDAW Komitesi’ne vermek Ülke raporlarında şikayet konusuyla ilgili gelişmeleri rapor etmek **1990 yılında Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Kadının Statüsü ve Sorunları (KSS) Genel Müdürlüğü CEDAW’la ilgili devletin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde devletin yetkili organı olmuştur. ( son olarak 2011 yılında Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlanmıştır.) 1990 Yılından İtibaren Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Doğru İlerleyen Yasal Düzenlemeler: 1990 yılında kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan Medeni Kanun’un 159. maddesi Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş ve madde resmen 1992’de kaldırılmıştır. Yine 1990 yılında mağdurun hayat kadını olması halinde tecavüz cezasının indirilmesini öngören Türk Ceza Kanunu 438. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. 1997 yılında, Türk Ceza Kanununda kadının ve erkeğin zinasının suç oluşturmasını farklı unsurlara bağlayan 440 ve 441. maddelerinde yer alan hükümler, kadın-erkek eşitliğine aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. 1998 Ailenin Korunmasına Dair Kanun kabul edildi. Devlete ait sığınma evleri olan kadın konuk evleri 12 temmuz 1998 tarih ve 23400 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı kadın konukevleri yönetmeliği” uyarınca hizmet vermeye başlamışlardır (SHCEK, 2012). Yeni Türk Medeni Kanunu 2001 Yeni Türk Medeni Kanunu 2001 yılında mecliste kabul edildi ve 1 Ocak 2002 tarihinde yürüklüğe girdi. Yeni medeni kanunla gelen kadınlara yönelik değişikliklr: >> Çalışma ve meslek seçimi: yasanın 192. maddesi eşlerin çalışma ve meslek seçimini tamamen kendilerine bırakmıştır. >> Cinsiyet seçimi: Sadece kadın haklarıyla değil, gay, lezbiyen, transseksüel bireylerin haklarıyla da ilgili bir madde yeni medeni yasaya eklenmiştir; bu madde cinsiyet seçimidir. Yeni medeni yasanın 39. maddesi ile mahkeme kararı koşulu ile nüfus kaydındaki cinsiyet değişikliği mümkün kılınmıştır. >> Velayet: Eski medeni yasada velayet konusunda boşanan taraflar anlaşamadığında babanın oyu üstün sayılıyordu, yeni yasa ile bu durum değiştirmiştir. Madde 337 ile artık taraflar eşittir. >> Velayet: Evlilik dışı durumlar da açıklığa kavuşmuştur. Madde 337 ana-baba evli değilse çocuğun velisinin annesi olduğunu belirtmektedir. >> Mal rejimleri: aile mevzuatı ünitesinde işlediğimiz mal rejimleri kadın hakları açısından oldukça önemlidir. >> Aile konutu: Tapuya konan aile konutu şerhi, ailenin oturduğu konut üzerindeki tasarrufların eşlerin her ikisinin birlikte tasarrufuna bırakmaktadır. Bu uygulama kadınlara karşı ekonomik şiddetin azaltılması açısından önemlidir. 2004 Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) !!!•Kabul tarihi: 26.09.2004 •Kanun no: 5237 Yeni TCK’nın kadın hakları açısından getirdiği önemli değişiklikleri Ankara Kadın Platformu şöyle özetliyor: >> Kadını bir birey olarak ele alma: Yürürlükten kalkmış olan TCK; Cinsel şiddet içeren suçların, öncelikle toplumun genel ahlak ve adabını rencide ettiğini kabul ediyordu. Bu nedenle de bu tür suçları, “Topluma Karşı Suçlar” başlığı altında ele alıyordu. Yeni TCK, bu yaklaşımı reddederek cinsel suçlarda korunması gereken değerin, toplumsal ahlak ve göreneklerden önce, öncelikle bir insan olarak kadının kendisi ve onun vücut bütünlüğü olduğunu kabul etmiştir. >> Cinsel dokunulmazlık: “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar, 102,103,104 ve 105. maddelerinde düzenlemektedir. 102. Maddeye cinsel saldırıyı söyle tanımlıyor: “Cinsel arzuları tatmin amacına yönelik fakat cinsel ilişkiye varmayan davranışlarla, bir kişinin vücut dokunulmazlığını ihlal etme” olarak tanımlamaktadır. Bu eylemin, şehevi arzularla yapılmış olması yeterlidir. Bu suçun oluşması için şehevi arzuların fiilen tatmini aranmaz. Bu tür eylemleri yapanlar, mağdurların şikayeti üzerine hapis cezası alırlar. >> Cinsel saldırı: Ayrıca, “Cinsel saldırı fiilleri; beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak
kişiye karşı, kamu görevi ya da hizmet ilişkisinin sağladığı gücü kötüye kullanarak, 3. derece dâhil kan ve kayın hısımlığı ilişkisi olan kişiye karşı, silahla veya birden çok kişi tarafından birlikte işlenirse, eylemciye verilecek ceza yarı oranında artırılır. 102. Madde hukukumuzda ilk defa evlilik içi cinsel saldırıyı da şikâyete bağlı bir suç olarak nitelemektedir. >> Cinsel taciz: 105. Madde cinsel tacizi düzenlemektedir. “Cinsel taciz, bir kimsenin, vücut dokunulmazlığının ihlali niteliği taşımayan cinsel davranışlarla gerçekleştirilir. Yeni yasamıza göre, bir kimseyi, cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine ceza verilmektedir. Yeni yasa, iş yerinde cinsel taciz eylemini, bu eylemin, nitelikli hali olarak tanımlamıştır. >> Cinsel İstismar: Yeni Türk Ceza kanunu yetişkinlere karşı yapılan rızası dışındaki cinsel eylemleri cinsel saldırı suçu olarak tanımlıyor cinsel saldırı suçu çocuklara karşı işlendiğinde ise bunu Md. 103 ile “cinsel istismar” olarak tanımlıyor. 2012 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun !!!•Kabul tarihi: 08.03.2012 •Kanun no: 6284 •Resmi gateze sayısı: 28239 •Resmi gazete tarihi: 20.03.20012 Kanun hazırlanırken, CEDAW basta olmak üzere kadın hakları ve insan haklarına ilişkin ülkemizin de taraf olduğu çeşitli uluslararası belgeler esas alınmıştır. Kanunun getirdiği önemli bir değişiklik, aile içi şiddete karşı sadece aile mahkemesinin değil, mülki amirin doğrudan tedbir kararı verebilmesidir. Mülki amirin verebileceği tedbir kararları: a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması c) Psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi d) Hayati tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resmen geçici koruma altına alınması e) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması Yasada hâkimlerin verebilecekleri tedbir kararları ve hükümler vardır. Bular üçe ayrılır: 1. Önleyici tedbir kararları: İşyerinin değiştirilmesi, kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi, 2001 medeni kanundaki gereği koşulların olması hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması, ciddi hayati tehlikenin bulunması halinde 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi 2. Koruyucu tedbir kararları:(Bu anlamda kanun bu tür tedbirleri örnekliyor ancak sınırlandırmıyor ve hâkimin takdir yetkisine bırakıyor): a) Şiddet uygulayan kişiye hâkimin ihtarı b) Şiddet uygulayanın müşterek konuttan uzaklaştırılması ve korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması c) Çocuklarla kişisel ilişki kurmanın refakatçi ile yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması d) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi. İletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi e) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi. Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi. f) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil muayene ve tedavisinin
sağlanması g) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması 3. Suçlara ilişkin saklı tutulan hükümler: Aile içi şiddet dolayısıyla resmî makamlarla ilişkilenmiş olsa da kişinin izinsiz silah bulundurması ya da uyuşturucu kullanması gibi bizatihi suç olan durumların kavuşturulması ayrıca yasa gereği olarak yapılır. Böyle durumlarda hâkim gereği haline denetimli serbestlik tedbirlerine ya da mahkumiyete karar verebilir. ***Bu yasa ile gelen önemli bir değişiklik de şudur: Aileyi koruma yasasında sadece aile içi şiddette maruz kalan ya da şiddetin olduğu ailenin içinde yaşayan bireyler ihbarda bulunabilirken, yeni yasanın yedinci maddesi ile şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. Şiddet önleme ve izleme merkezleri :Bu merkezlerde sunulacak destek hizmetleri 1. Kurumsal destek hizmetleri a) Koruyucu ve önleyici tedbir kararları ile zorlama hapsinin verilmesine ve uygulanmasına ilişkin veri toplayarak bilgi bankası oluşturmak, tedbir kararlarının sicilini tutmak b) Korunan kişiye verilen barınma, geçici maddi yardım, sağlık, adli yardım hizmetleri ve diğer hizmetleri koordine etmek c) Gerekli hâllerde tedbir kararlarının alınmasına ve uygulanmasına yönelik başvurularda bulunmak d) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılmasına yönelik bireysel ve toplumsal ölçekte programlar hazırlamak ve uygulamak e) Bakanlık bünyesinde kurulan çağrı merkezinin bu kanunun amacına uygun olarak yaygınlaştırılması ve yapılan müracaatların izlenmesini sağlamak f) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılması için çalışan ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak 2. Korunan kişilere yönelik destek hizmetleri a) Kişiye hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek ve meslek edindirme kurslarına katılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak b) Verilen tedbir kararıyla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesine yönelik önerilerde bulunmak ve yardımlar yapmak c) Tedbir kararlarının uygulanmasının sonuçlarını ve kişiler üzerindeki etkilerini izlemek d) Psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde yardım ve danışmanlık yapmak e) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak f) İlgili merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak g) 29.5.1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli rehberliği yapmak 3. Şiddeti uygulayan kişiye verilecek destek hizmeti a) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu ile diğer kişiler ve toplum açısından taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak b) İlgili makam veya merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak c) Teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin: 1. Öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına, 2. Alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi edilmesi, 3. Meslek edindirme kurslarına katılmasına, yönelik faaliyetlerde bulunmak. **Şiddet mağduru ile şiddet uygulayana yönelik hizmetler, zorunlu hâller dışında farklı birimlerde sunulur.
UNITE 5=S.H. MEVZUATI Çocukların yaşadıkları sorunları çözmek için kurumsal ve yasal düzenlemeler geliştirilmiştir. Çocuk sorunlarıyla ilgili oluşturulan yasal düzenlemelerin oluşturduğu yasal mevzuat demetine, çocuk mevzuatı denilmektedir. Türkiye’de çocuk mevzuatı yönünden yetersiz bir konumda değildir. Eksiklikler tabi ki olabilir ancak çocuğun yaşadığı her soruna karşılık bir yasal düzenleme bulunmaktadır.Türkiye’de çocuk mevzuatı, bu bölümde tek tek aktarılamayacak kadar kapsamlıdır. Bu nedenle bölümde çocuk mevzuatında yer alan temel düzenlemeler sunulmuştur. Bu bölümde çocuk mevzuatı aşağıdaki başlıklar temelinde ele alınmıştır: • Türkiye Cumhuriyeti Anayasası • Çocuk hakları • Çocuk ceza adalet sistemi • Çocuk koruma sistemi ÇOCUK HAKLARI=Bu başlık altında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi İle İlgili İhtiyari Protokol ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Katılmaları İle İlgili İhtiyari Protokol ele alınacaktır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi=Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocuk haklarını düzenleyen, çocukların Magna Carta’sı olarak tanımlanabilecek en önemli uluslararası belgedir. Sözleşme, tüm dünya çocuklarının çağdaş ve kaliteli bir yaşam sürmesini amaçlayan önemli bir uluslararası belgedir. Sözleşme, şu an 193 ülke tarafından imzalanmış durumdadır. Türkiye, sözleşmeyi 29-30 Eylül 1990 tarihleri arasında Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde toplanan “Çocuklar İçin Dünya Zirvesi”nde imzalamıştır. Daha sonra 9 Aralık 1994 tarihinde TBMM’de onaylanmıştır. Sözleşmenin Türkiye’de resmi olarak uygulamaya girmesi; 27 Ocak 1995 tarihinde 22184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile gerçekleşmiştir. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi=•Kanun numarası: 4620•Kanun kabul tarihi: 31.01.2001 Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, 25.1.1996’da Strazburg’da düzenlenmiş olup Türkiye, sözleşmeyi “Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” ile onaylamıştır.Bu Sözleşmenin amacı, çocukların yüksek çıkarları için haklarını geliştirmek, onlara usule ilişkin haklar tanımak ve bu hakların, çocukların doğrudan ve diğer kişiler veya organlar tarafından bir adli merci önündeki, kendilerini ilgilendiren davalardan bilgilendirilmelerini ve bu davalara katılmalarına izin verilmesini teminen kullanılmasını kolaylaştırmaktır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi İle İlgili İhtiyari Protokol:Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ek ihtiyari protokol olan çocuk fahişeliği pornografisi ve satışı ile ilgili ek ihtiyari protokol taraf devletlerin çocuk satışı,pornografisi ve fuhuşun önlenmesini garanti altına almak amacıyla hazırlanmıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çocuk haklarını; çocuğun ekonomik istismardan,tehlikeli işlerde çalıştırılmasından, her türlü cinsel sömürüye ve suistimale karşı korunması veya çocuğun eğitiminin, çocuğun sağlığı, fiziksel, ruhsal, moral ve sosyal gelişiminin zarar görmesinden korunması olarak tanımlamaktadır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Katılmaları İle İlgili İhtiyari Protokol=8 Eylül 2000 tarihinde New York’ta imzalanan “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmaları Konusundaki İhtiyari Protokolün ekli beyanlar yapılmak suretiyle onaylanması 4991 sayılı kanun ile 16.10.2003 tarihinde uygun bulunmuştur. Bu protokol, taraf devletlerden; • Silahlı kuvvetlerinin 18 yaşına erişmemiş mensuplarının hasmane davranışlara doğrudan doğruya katılmalarının önlenmesi için mümkün olan tüm önlemleri almasını, • 18 yaşına erişmemiş kişilerin silahlı kuvvetlerine zorunlu olarak alınmamasını sağlamasını istemektedir. ÇOCUK CEZA ADALET SİSTEMİ Özgürlüğünden Yoksun Bırakılan Küçüklerin Korunması İçin Birleşmiş Milletler (Havana) Kuralları Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 14 Aralık 1990 tarih ve 45/113 sayılı kararıyla kabul edilmiştir. Bu kuralların bazıları şu şekildedir: 1. Bir çocuğun belirli bir kuruma yerleştirilmesinin her durumda en son ve en kısa süre için
başvurulacak bir yöntem olması gerektiğini teyit eder. 2. Özgürlüğünden yoksun bırakılan çocukların, güçsüz ve savunmasız durumları nedeniyle özel bakıma ve korumaya gereksinimleri olduğunu,haklarının ve esenliklerinin özgürlüklerinden yoksun bırakıldıkları süre içinde ve sonrasında güvence altına alınması gerektiğini kabul eder. 3. Gözaltında olan veya muhakeme devam ederken tutuklu bulunan (yargılanmamış) çocuklar masum sayılır ve buna göre muamele görürler. ***Çocukları tutuklamaktan mümkün olduğu kadar kaçınılır ve istisnaî hallerle sınırlı olarak tutuklama kararı verilir. Bu suretle alternatif tedbirlerin uygulanması için her türlü çaba gösterilir. Her nasılsa tutuklama kararı verilmiş ise, soruşturma organları ve çocuk mahkemeleri, tutma süresini mümkün olan en kısa süreye indirmek için, bu işlemlerin süratle yapılmasına öncelik verirler. Tutuklu çocuklar, hükümlü çocuklardan ayrı yerlerde tutulur. ***Çocuk Mahkemelerinin Yönetimi Hakkında Birleşmiş Milletler Asgari Standart (Beijing) Kuralları Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 29 Kasım 1985 tarih ve 40/33 sayılı kararıyla kabul edilmiştir. Bu kuralların bazıları şu şekildedir= • Çocuk ceza adaleti sisteminde daima çocuğun iyileştirilmesi ön plana alınmalıdır ve çocuk suçlulara gösterilecek tepki hem suçun hem de suçlunun içinde bulunduğu koşullarla orantılı olmalıdır. • Cezaî sorumluluğun alt sınırını belirleyen sistemler açısından, bu sınır çocuğun duygusal, zihinsel ve entelektüel açılardan olgunluğa eriştiği yaşın altında tutulmamalıdır. • Masumiyet karinesi, suçlamanın bildirilmesi, konuşmama hakkı, avukatla temsil edilme hakkı, veli veya vasinin hazır bulunması hakkı, tanıklarla yüzleştirme ve tanıklara çapraz sorgu hakkı, daha üst makama temyiz hakkı ve temel usulî güvenceler yargılamanın her aşamasında güven ve altına alınmalıdır. • Her aşamada çocuğun afişe olması yahut damgalanması gibi zararlara yol açabilecek durumların ortadan kaldırılması için gizliliğe azamî özen gösterilmelidir. • İlke olarak, çocuk suçlunun kimliğine ilişkin hiçbir bilginin yayınlanmasına izin verilmemelidir. • Yargılamanın tutuklu olarak yapılmasına en son çare olarak başvurulmalı ve süre mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır. • Tutukluluk yerine mümkün olduğu kadar yakın gözetim, yoğun bakım veya bir aile yanına yahut eğitim kurumuna yerleştirme gibi alternatif önlemler getirilmelidir. • Tutuklu olarak yargılanmakta olan çocuklar yetişkin olan suçlulardan ayrı bir kurumda veya aynı kurum içinde ayrı bir bölümde tutulmalıdır. • Tutukluluk sırasında bütün çocuklar, yaşlarının, cinsiyetlerinin ve kişiliklerinin gerektirdiği bütün sosyal, kültürel, eğitim, psikolojik ve tıbbî yardım ve bakımlardan yararlandırılmalıdır. • Yargılamalar çocuğun çıkarlarına en iyi yardımcı olacak şekilde ve onun anlayabileceği tarzda ve söylediklerini serbestçe ifade edebileceği ortamda cereyan etmelidir. • Yargılanmaları sırasında çocukların yasal danışmaları vasıtasıyla temsil edilme veya ülkede varsa adlî yardımdan yararlanmak için başvurma hakları vardır. • Ebeveynler veya yasal temsilcilere yargılamalara katılma hakkı verilmeli ve yargılayan makam, bu kişilerden çocuğun çıkarları için kendisine katkıda bulunmalarını talep edilebilmelidir. Bununla birlikte bu kişilerin hazır bulunmamaları çocuğun çıkarına olursa, yetkili makam anılan kişilerin yargılamalarda bulunmamalarını isteyebilir. • Yargılayan makam tarafından önemsiz ve tali derecedeki suçlar dışındaki bütün vakalarda çocuğun suçu işlemeden önceki yaşam koşulları ve suçun hangi ortam içinde işlendiği konusunda hükümden önce yeterli araştırma yapılmalıdır. • Verilecek ceza sadece suçun ağırlığı ve işleniş tarzıyla değil, çocuğun içinde bulunduğu koşullar, ihtiyaçları ve toplumun gereksinimleri ile de oranlı olmalıdır. • Çocuklar hiçbir halde fiziksel bir cezaya maruz bırakılmamalıdır. • Özgürlükten yoksun bırakma, suçun başka bir kişiye yönelik ciddî bir saldırı niteliğinde bulunması veya çocuğun ciddî suç işlemeyi itiyat haline getirmiş olması halleri dışında verilmemelidir. • Çocuğun ıslah edilmesi ilkesi çocuklara ilişkin davalarda yol gösterici ilke olmalıdır. • Çocuklar hakkında idam cezası verilemez.
• Çocuğun kişisel özgürlüğüne getirilecek kısıtlamalar çok dikkatli bir incelemeden sonra konulmalı ve bu kısıtlamaların mümkün olduğu kadar az olmasına özen gösterilmelidir. Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu: Denetimli serbestlik, hapis ile tecrit modeline alternatif daha çağdaş ve ülke ekonomisine ekonomik ve sosyal yararı olan, suça sürüklenen çocuklar ve şüpheli,sanık, tanık, mağdur ve hakkında tedbir bulunan çocuk ve yetişkinlerin topluma kazandırılmaları için yapılan çalışmaların bütünüdür.Denetimli serbestlik hizmetlerinin yararları şu şekildedir: • Sonuç olarak kişi, ceza infaz kurumuna girmeyeceği için devlet bütçesine önemli bir ekonomik yarar sağlayacaktır. • Kişi, mahkum olduğu ceza ve tedbiri kendi sosyal çevresi içerisinde,kendisine ve topluma yararlı faaliyetlerde bulunarak çekeceğinden,rehabilitasyonu daha kolay olacak ve toplumla daha çabuk bütünleşecektir. Böylece önemli bir sosyal yarar sağlanacaktır. • Kişi, ceza infaz kurumuna girmediğinden bu kurumlarda yaşanan aşırı kalabalıklaşma ve bunun beraberinde getirdiği asayiş ve güvenlik sorunlarıyla daha az karşılaşacaktır. Salıverilen çocuk ve genç hükümlülerin öğrenimlerine devam etmelerine yardımcı olacaktır. • Hükümlülerin topluma uyum sağlamalarını kolaylaştırması ve yeniden suç işlemelerini önlemeye çalışması nedeniyle sistemin önemli oranda güvenlik yararı olacaktır.Çocuklar için denetimli serbestlik hizmetleri ise şu şekildedir: Eğitim ve eğitime devam ettirme çalışmaları Psikososyal destek: Gerek denetimli serbestlik şubesine gelen; gerekse de ceza infaz kurumundan salıverilen çocukların topluma faydalı birer birey olarak yaşamlarını devam ettirmelerini sağlamak ve psikolojik durumlarını güçlendirmek için verilen her türlü destek çalışmalarıdır. Bunlar: • Denetim planı doğrultusunda istenilen amacın gerçekleşmesi için çocuğun,eğitim, aile, iş ve sosyal çevreye uyumunu sağlamak, desteklemek yardımcı olmak, öneride bulunmak • Çocuğa eğitim, iş, destek alabileceği kurum ve kuruluşlar, hakları ve haklarını kullanma konularında bilgi vermek • Yaşadığı çevredeki kişileri ziyaret ederek, çocuğun içinde yaşadığı şartları,aile ve sosyal ilişkilerini, eğitim ve iş durumunu öğrenmek ve bu konuyla birlikte boş zamanlarını değerlendirme faaliyetlerinde yardımcı olmak • Hakkında tedbir bulunan çocukların denetim planı doğrultusunda, bu uygulamanın sonuçlarını ve çocuk üzerindeki etkilerini inceleyerek yükümlülüklerini yerine getirmesinde yardımcı olmak. İş ve meslek edindirme kurslarına yönlendirme:Tedavi hizmetleri: Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 24.04.2006 tarih ve 8113 2006/49 sayılı genelgesi doğrultusunda sıralı hastaneler gözetilerek tedavilerinin yapılması sağlanacaktır. Çocuk Koruma Kanunu=Bu kanunun amacı, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemek olarak belirlenmiştir. Bu kanunun uygulanmasında çocuğun haklarının korunması amacıyla; a) Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması, b) Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi, c) Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tâbi tutulmaması, d) Çocuk ve ailesi bilgilendirilmek suretiyle karar sürecine katılımlarının sağlanması, e) Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmaları, f) İnsan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi, g) Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi, h) Kararların alınmasında ve uygulanmasında, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun eğitimini ve öğrenimini, kişiliğini ve toplumsal sorumluluğunu geliştirmesinin desteklenmesi, i) Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması, j) Tedbir kararı verilirken kurumda bakım ve kurumda tutmanın son çare olarak görülmesi, kararların verilmesinde ve uygulanmasında toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
k) Çocukların bakılıp gözetildiği, tedbir kararlarının uygulandığı kurumlarda yetişkinlerden ayrı tutulmaları, l) Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması ilkeleri gözetilir. Çocuk Koruma Kanunu’na göre beş tedbirin uygulanması mümkündür. Bunlar: Danışmanlık tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme konusunda; çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözümünde yol göstermeye, Eğitim tedbiri,çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak devamına; iş ve meslek edinmesi amacıyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesine. Bakım tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi hâlinde, çocuğun resmî veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesine, Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici veya sürekli tıbbî bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavilerinin yapılmasına, Barınma tedbiri, barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirdir. Acil korunma kararı alınması: Madde 9 – (1) Derhâl korunma altına alınmasını gerektiren bir durumun varlığı hâlinde çocuk, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (Mülga) tarafından bakım ve gözetim altına alındıktan sonra acil korunma kararının alınması için Kurum tarafından çocuğun kuruma geldiği tarihten itibaren en geç beş gün içinde çocuk hâkimine müracaat edilir. Hâkim tarafından, üç gün içinde talep hakkında karar verilir. Hâkim, çocuğun bulunduğu yerin gizli tutulmasına ve gerektiğinde kişisel ilişkinin tesisine karar verebilir. Acil korunma kararı en fazla otuz günlük süre ile sınırlı olmak üzere verilebilir. ) Kurum, çocuk hakkında tedbir kararı alınması gerektiği sonucuna varırsa hâkimden koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilmesini talep eder.Çocuk Koruma Kanunu’nda çocuk mahkemelerinin görev ve yetkileri hakkında maddeler de bulunmaktadır. Buna göre: Madde 25 – (1) Çocuk mahkemesi, tek hâkimden oluşur. Bu mahkemeler her il merkezinde kurulur. Ayrıca, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak kurulabilir. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde çocuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır.Çocuk mahkemelerinde yapılan duruşmalarda cumhuriyet savcısı bulunmaz. (2) Çocuk ağır ceza mahkemelerinde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur ve mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır. Bu mahkemeler bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak kurulur. Çocuk Mahkemelerinin Görevi Madde 26 – (1) Çocuk mahkemesi, asliye ceza mahkemesi ile sulh ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılacak davalara bakar. (2) Çocuk ağır ceza mahkemesi, çocuklar tarafından işlenen ve ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarla ilgili davalara bakar. (3) Mahkemeler ve çocuk hâkimi, bu kanunda ve diğer kanunlarda yer alan tedbirleri almakla görevlidir. (4) Çocuklar hakkında açılan kamu davaları, kanunun 17. maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanunla kurulan mahkemelerde görülür. ÇOCUK KORUMA SİSTEMİ Sos Kanunun amacı, korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, sakat,yaşlı ve diğer kişilere götürülen sosyal hizmetlere ve bu hizmetleri yürütmek üzere kurulan teşkilatın kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklar ile faaliyet ve gelirlerine ait esas ve usulleri belirlemektedir. Bu kanuna göre korunmaya muhtaç çocuk şu şekilde tanımlanmaktadır: • Ana ve babasız, ana veya babasız
• Ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan • Ana ve babası veya her ikisi tarafından terk edilenyal Hizmetler Kanunu • Ana veya babası tarafından ihmal edilip; fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu Çocuk Yuvaları Yönetmeliği 0-12 yaş arası korunmaya muhtaç çocuklar ile gerektiğinde 12 yaşını doldurup,tek başına yaşamını sürdüremeyecek durumda olanlardan kurumca himaye olunan kız çocuklarının, bedensel, psiko-sosyal ve duygusal gelişimleri sağlıklı, topluma yararlı bireyler olarak yetiştirmekle yükümlü olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne (Mülga) bağlı çocuk yuvalarını kapsar. 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu Çocuk Evleri Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ***2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ile 3.7.2005 tarih ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında haklarında korunma ya da tedbir kararı verilen 0-18 yaş arası korunmaya muhtaç çocukları korumak, bir iş veya meslek sahibi yapmak,izlemek ve desteklemekle görevli ve yükümlü olan çocuk evlerini kapsar. ***2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu Koruyucu Aile Yönetmeliği Koruyucu aile seçimini, koruyucu ailenin çocuklarla ilgili sorumluluklarını, idare ile olan ilişkilerini, hizmetin işleyişini ve koruyucu aileye bu hizmetin karşılığı olarak yapılacak ödemelere ilişkin esasları kapsar. 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu Çocuk ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği ***Sokakta yaşayan ve çalıştırılan çocukları ve gençleri bedensel, ruhsal ve duygusal gelişimleri açısından tehlike yaratabilecek risklerden korumak, temel gereksinimlerini gidermelerine yardımcı olmak, gerektiğinde geçici olarak barınmaları için gerekli hizmetleri sunmak veya sunulmasını sağlamak, belirli bir süreç sonunda kendi kendilerine yeterli hale gelmelerini sağlayıcı her türlü sosyal hizmet müdahaleleri ile rehabilite edici mesleki çalışmaları gerçekleştirmek, aile ve topluma yönelik çalışmaları yapmakla yükümlü çocuk ve gençlik merkezlerini ve bu merkezlerle bağlantılı birimleri kapsar. ***Çocuk koruma sistemi içerisindeki çocuk mevzuatını sunarken, çocuk işçiliği ile ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemeri gözardı etmemek gerekir. Aşağıdaki bu sorun ile ilgili mevzuat yer almaktadır: 138 Sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi Uluslararası Çalışma Örgütü, çocuk işçiliği ile ilgili olarak farklı çalışma sektörlerine göre birçok sözleşme yayınlamıştır. ***06.06.1973 tarihinde ILO tarafından kabul edilen ve 27.01.1998 tarihinde Türkiye tarafından onaylanan 138 sayılı sözleşme ile sektörlere bakılmaksızın genel bir yaş sınırı tespit edilmiştir. Sözleşmede “ülkelerin belirleyeceği asgari yaş sınırı, zorunlu öğrenim yaşının bittiği yaşın altında ve her halükarda on beş yaşın altında olmayacaktır” denilmektedir. ***182 Sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi 182 sayılı sözleşme, 17 Haziran 1999 tarihinde ILO tarafından kabul edilmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde ifade edildiği şekilde; en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği; • Çocukların alım-satımı ve ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da mecburî çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların tüm biçimlerini; • Çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; • Çocuğun özellikle ilgili uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; • Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan işi kapsar. İş Kanunu Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı Madde 71 – Onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak,ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve
eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. Yer ve su altında çalıştırma yasağı Madde 72 – Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde onsekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır. Gece çalıştırma yasağı Madde 73 – Sanayiye ait işlerde onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması yasaktır.Onsekiz yaşını doldurmuş kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir. Ağır ve tehlikeli işler Madde 85 – Onaltı yaşını doldurmamış genç işçiler ve çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz. ÜNİTE:6=GENÇLİK MEVZUATI ANAYASA=1982 Anayasasında gençlik konusu, “Gençliğin Korunması” başlığı altında, 58. maddede ele alınmıştır. Buna göre: Madde 58– Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında,Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır. GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI MEVZUATI :638 sayılı Gençlik ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye göre Gençlik ve Spor Bakanlığının görevleri şunlardır: a) Gençliğin kişisel ve sosyal gelişimini destekleyici politikaları tespit etmek,ilgili kurumların gençliği ilgilendiren hizmetlerinde koordinasyon ve işbirliğini sağlamak . b) Gençliğin ihtiyaçları ile gençliğe sunulan hizmet ve imkânlar konusunda inceleme ve araştırmalar yapmak ve öneriler geliştirmek, gençlik alanında bilgilendirme, rehberlik ve danışmanlık yapmak c) Gençlik çalışma ve projelerine ilişkin usul ve esasları belirlemek d) Gençlik çalışma ve projeleri yapmak, bu çalışma ve projeleri desteklemek, bunların uygulama ve sonuçlarını denetlemek e) Spor faaliyetlerinin plan ve program dâhilinde ve mevzuata uygun bir şekilde yürütülmesini gözetmek, gelişmesini ve yaygınlaşmasını teşvik edici tedbirler almak f) Spor alanında uygulanacak politikaları tespit etmek ve uluslararası kuralların ve talimatların uygulanmasını temin etmek g) Mevzuatla Bakanlığa verilen diğer görev ve hizmetleri yapmak ***[Gençlik ve Spor Bakanlığı Merkez Teşkilatı (sayfa 3’teki tabloyu inceleyin)] Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri: a) Gençlere yönelik istismarın ve şiddetin engellenmesi ile gençler arasında her türlü ayrımcılığın giderilmesi amacıyla gerekli tedbirleri almak ve bu hususlarda öneriler geliştirmek b) Yurtiçi veya yurtdışında gençlikle ilgili toplantı, kurs, seminer ve benzeri faaliyetler düzenlemek, düzenlenen faaliyetlere katılmak ve bu faaliyetleri desteklemek c) Gençlere hizmet veren gençlik merkezi ve benzeri tesisler ile gençlik ve izcilik kamplarının kurulması ve çalışmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, bunları geliştirici ve tanıtıcı faaliyetlerde bulunmak d) Sosyal hayatın her alanına gençliğin etkin katılımını sağlayıcı öneriler geliştirmek e) Gençlik derneklerinin tescil, vize ve aktarma işlemlerini yapmak f) Gençleri kötü alışkanlıklardan koruyacak çalışmalar yapmak ve bu konuda faaliyetler yürütmek g) Ulusal ve yerel düzeyde gençlik etkinlikleri düzenlemek h) Gençlik haftası etkinliklerini düzenlemek i) (Değişik: 8.8.2011-KHK-649/11 md.) Gençlik alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşları, mahalli idareler ve üniversitelerin ilgili birimleriyle ilişkileri yürütmek
j) (Mülga: 8.8.2011-KHK-649/11 md.) k) ı) (Mülga: 8.8.2011-KHK-649/11 md.) l) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak Gençlik ve Spor Bakanlığı bağlı kuruluşları : Gençlik ve Spor Bakanlığının hizmet birimleri dışında bağlı kuruluşlar da yer almaktadır. Bunlar: >> Spor Genel Müdürlüğü >> Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü >> Spor Toto Teşkilat Başkanlığı Spor Genel Müdürlüğü: Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü’nün görevleri yer almaktadır: a) Vatandaşın ve okuldışı gençlerin fizik, moral güç ve yeteneklerini sağlayan beden eğitimi, oyun, jimnastik ve spor faaliyetlerini sevk ve idare etmek, b) Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bütün öğretim kurumlarının; yurt içi ve yurt dışı spor faaliyetlerini programlamak, beden eğitimi ve spor faaliyetlerinin esaslarını tespit etmek, yürütmek, bu faaliyetlere ait araç, gereç ve benzeri ihtiyaçları sağlamak, c) Okuldışı izcilik ve spor faaliyetlerini programlamak, düzenlemek, yönetmek ve gelişmesini sağlamak; spor idarecisi, antrenör, monitör, spor elemanları ve hakemleri yetiştirmek, eğitmek, sayılarını artırmak, eğitim merkezleri kurmak, d) Sporcu ve spor kulüplerinin tescil, vize, aktarma işlemlerini yapmak, e) Spor federasyonlarının kurulması ve spor dallarını belirlemek için gerekli usul ve esasları tayin ve tespit etmek, f) Beden eğitimi ve spor faaliyetleri için gerekli olan saha, tesis ve malzemeleri yapmak, yaptırmak, işletmek ve bu tesisleri vatandaşın istifadesine sunmak, g) Sporcu sağlığı ile ilgili tedbirleri almak, sporcu sağlık merkezleri açmak, açtırmak, işletmek, işletilmesine yardımcı olmak, sporcuların sigortalanması işlemlerini yapmak ve yaptırmak, h) Spor müsabakalarında milletlerarası kuralların ve her türlü talimatın uygulanmasını sağlamak, i) Beden eğitimi ve spor alanında teknik bilgi ve spora ilgiyi artıracak yayınlar yapmak, faaliyetlerde bulunmak, j) Milletlararası spor temas ve münasebetlerinde resmi merci görevi yapmak, k) Bu Kanuna göre tescili yapılmış bulunan spor klüp ve kuruluşları ile spor amacını taşıyan teşekkül, sporcu ve spor elemanlarını denetlemek, l) Başarılı sporculara ve çalıştırıcılarına ayni ve nakdi yardım yapmak ve yapılmasını sağlamak, ödüllendirmek, m) Özürlü bireylerin spor yapabilmelerini sağlamak ve yaygınlaştırmak üzere; spor tesislerinin özürlülerin kullanımına da uygun olmasını sağlamak Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu : ***351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu gereğince, >> 1962 yılından itibaren öğrenim kredisi, >> 2547 sayılı Yüksek Öğrenim Kanunu gereğince, 1985 yılından itibaren katkı kredisi, >> 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun gereğince, 2004 yılından itibaren de burs vermektedir. **Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, daha önce Başbakanlığa bağlı iken yapılan değişiklik ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlanmıştır. Psikososyal hizmetler : Psikososyal servis; yurtlarda barınan öğrencilerin, kendi bünyelerinden ve çevre şartlarından kaynaklanan ekonomik, sosyal, psikolojik sorunlarının ve ihtiyaçlarını belirlenmesine, çözümlenmesine; okul, yurt ve çevresiyle karşılıklı uyumlarına; yaşam koşullarının korunmasına, geliştirilmesine yardımcı olmak amacıyla, bilimsel yöntem ve teknikleri kullanarak hizmet veren birimdir. Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs Kredi Verilmesine İlişkin Kanun : >Madde l- Bu Kanunun amacı; yurt içinde ve dışında yüksek öğrenim gören öğrencilere burs, kredi ve nakdî yardım verilmesiyle ilgili esas ve usulleri düzenlemektir.
>Madde 2- Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu; yurt içinde yüksek öğrenim gören ve bu kanuna göre çıkarılacak yönetmeliklerle belirtilen usul ve esaslar dahilinde yeterlikleri ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere burs-kredi verebilir. Öğrenim Kredisi Yönetmeliği : >Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca verilecek öğrenim kredisi ile ilgili işlemlerin usul ve esaslarını tespit etmektir. >Madde 2 – Bu yönetmelik, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumundan öğrenim kredisi alacak, yükseköğrenim gören başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrencilere, öğrenim kredisinin hangi şartlarla verileceği ve lüzumunda kredinin kesilmesini, bu kredinin Kuruma geri ödenmesi ile buna ilişkin hak ve yükümlülükleri kapsar. Katkı Kredisi Yönetmeliği : >Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca verilecek katkı kredisi ile ilgili işlemlerin usul ve esaslarını tespit etmektir. >Madde 2- Bu Yönetmelik, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumundan katkı kredisi alacak, yükseköğrenim gören başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrencilere katkı kredisinin hangi şartlarla verileceğini ve lüzumunda kredinin kesilmesini, bu kredinin Kuruma geri ödenmesi ile buna ilişkin hak ve yükümlülükleri kapsar. Burs Yönetmeliği : >Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından yüksek öğrenim öğrencilerine burs-kredi verilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. >Madde 2- Bu Yönetmelik, 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunun 2. maddesinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarının (Vakıf üniversiteleri hariç) kendi mevzuatlarındaki kriterlere göre belirleyecekleri öğrenciler ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından belirlenecek öğrencilere hangi şartlarla burs-kredi verileceği ile bunların kesilmesi ve lüzumu halinde tahsiline ilişkin hak ve yükümlülükleri kapsar. Gençlik Merkezleri Yönetmeliği : >>Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı; gençlerin serbest zamanlarını sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerle değerlendirmek, bilgi ve beceri sahibi olmalarına yardımcı olmak, gençlik faaliyetlerini planlamak, programlamak, yönetmek, denetlemek, değerlendirmek ve geliştirmek amacı ile kurulan gençlik merkezlerinin iş ve işleyişiyle ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Gençlik merkezinin tanımı: >>Madde 5- Gençlik merkezleri; il müdürlüklerine bağlı olarak, gençlerin sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler çerçevesinde serbest zamanlarının ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda değerlendirilmesine fırsat vererek topluma aktif vatandaşlar olarak katılmalarını sağlayan ve gençleri zararlı alışkanlıklardan korumaya yönelik çalışmaları yürüten kurumlardır. ***638 sayılı Gençlik ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kampları” başlıklı hükmü; >>Madde 28- Kamu kurum ve kuruluşları, mahalli idareler ile diğer gerçek ve tüzel kişiler tarafından gençlik merkezleri ve benzeri tesisler kurulabilir, gençlik ve izcilik kampları düzenlenebilir. Bunların oluşumu ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI MEVZUATI Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 08.06.2011 tarih ve 27958 Mükerrer sayı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuştur. Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük : Amaç ve kapsam : >>Madde 1- Bu tüzük, korunmaya muhtaç çocukların, korunmaları sona erdikten sonra işe yerleştirilmelerinin esas ve usullerini, kamu kurum ve kuruluşlarının bu konudaki yükümlülükleriyle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuyla diğer kurumlar arasındaki eşgüdümün sağlanmasına ilişkin hükümleri düzenler. Kamu kurum ve kuruluşlarının yükümlülüğü: >>Madde 4 – Kamu kurum ve kuruluşları her yıl, hangi statüde olursa olsun serbest kadro
sayılarıyla bunun binde biri oranında alacakları korunmaya muhtaç çocuk sayısını, adaylarda aranan nitelikleri, sınav tarihini ve yerini Kuruma bildirmek ve bu kadrolara Kurumca bildirilen korunmaya muhtaç çocuklar arasında yapılacak giriş sınavlarında başarılı olanlar arasından atama yapmak zorundadır. Öncelik : Madde 8- a) Bu tüzük hükümlerinden daha önce yararlanmamış olması, b) Ailesinin olmaması, c) Evli veya çocuklu olması, d) Diğer adaylara göre yaşlı olması, e) Herhangi bir işte çalışmıyor olması, f) Halen bir sosyal hizmet kuruluşunda kalıyor olması Sınav : Madde 9- Korunmaya muhtaç çocukların işe alınmalarına ilişkin olarak yapılacak sınavlar, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili yönetmeliklerindeki hükümlerine göre ayrı olarak yapılır ve değerlendirilir. Yetiştirme Yurtlarının Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Yönetmelik : Amaç : >Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı, yetiştirme yurtlarındaki hizmetin türü, niteliği ve işleyişine ilişkin esaslar ile kuruluş ve personelin görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemektir. Kapsam : >Madde 2- Bu Yönetmelik, 13-18 yaş ve 18 yaşın üzerinde korunma kararının devamını gerektiren koşulları taşıyan korunmaya muhtaç çocukları; Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı, demokrasi bilincine sahip, insan haklarına saygılı, çağdaş, beden, ruh ve duygusal gelişimleri sağlıklı, topluma yararlı bireyler olarak yetiştirmek, korumak, bir iş veya meslek sahibi yapmakla görevli ve yükümlü olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yetiştirme yurtlarını kapsar. Çocuk ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği : Amaç : >>Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı, sosyal tehlikelerle karşı karşıya olan sokakta yaşayan çocuklar ile sokakta çalıştırılan çocuk ve gençlerin rehabilitasyonları ve topluma yeniden kazandırılmalarını sağlamakla görevli, Çocuk ve Gençlik Merkezlerinin kuruluş ve çalışma esaslarını, hizmet standartlarını belirlemek, ilgili kişiler ve kurumlar arasında eşgüdümü sağlamak ile hizmetin en etkili ve verimli şekilde yürütülmesine ilişkin kuralları saptamaktır. Kapsam : >>Madde 2- Bu Yönetmelik, sokakta yaşayan ve çalıştırılan çocukları ve gençleri bedensel, ruhsal ve duygusal gelişimleri açısından tehlike yaratabilecek risklerden korumak, temel gereksinimlerini gidermelerine yardımcı olmak, gerektiğinde geçici olarak barınmaları için gerekli hizmetleri sunmak veya sunulmasını sağlamak, belirli bir süreç sonunda kendi kendilerine yeterli hale gelmelerini sağlayıcı her türlü sosyal hizmet müdahaleleri ile rehabilite edici mesleki çalışmaları gerçekleştirmek, aile ve topluma yönelik çalışmaları yapmakla yükümlü Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Çocuk ve Gençlik Merkezlerini ve bu merkezlerle bağlantılı birimleri kapsar. Çocuk ve Gençlik Merkezinin görevleri: Madde 8- a) Sokakta yaşayan ve/veya çalıştırılan çocukların, sokakta karşılaşabilecekleri her türlü tehlikeden korunması amacıyla gerekli sosyal hizmet programlarını hazırlamak ve uygulamak, b) Çocuklarla ilgili her türlü yönetsel ve mesleksel kayıtları tutmak, belgeleri saklamak, c) Çocukların ve ailelerin iş ve meslek sahibi edinmek üzere eğitilmeleri ve işe yerleştirilmesine yönelik gerekli çalışmaları yürütmek, ilgili kurumlarla işbirliği yapmak ve eşgüdümü sağlamak, d) Ekonomik yoksunluk içerisinde olduğu tespit edilen çocukların ve ailelerinin, sosyal yardım kaynaklarından ve kurumlarından yararlanmalarını sağlamak, e) Çocukların ve ailelerin durumlarını inceleyerek, 2828 sayılı Kanun kapsamında koruma altına alınması gereken çocuklara ilişkin ilgili mevzuat doğrultusunda işlemleri başlatmak,
f) Çocukların sosyalleşmesini sağlayıcı her türlü sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikleri düzenlemek, g) Sokakta yaşayan ve çalıştırılan çocuklara ailelerine ve topluma yönelik her türlü sosyal hizmet programlarını hazırlamak ve uygulamak, h) Konuyla ilgili kamu ve gönüllü kuruluşlar ve kişiler ile işbirliği yapmak, eşgüdüm içinde çalışmayı sağlayıcı önlemleri almak, i) Gezici ekipler aracılığıyla sokakta yaşayan veya çalıştırılan çocuklarla ilgili nicel ve nitel bilgileri toplamak; bu bilgilerin yorum ve değerlendirmesini yapmak; izlenecek strateji ve uygulanabilecek mesleki müdahale yöntem ve teknikleri belirlemek; bu doğrultuda gerekli mesleki çalışmaları yapmak, j) Merkezde çalışan personele ve hizmetlerin yürütülmesinde birlikte çalışılan kurum, kuruluş ve kişilere yönelik sorun alanına ve uygulamalara ilişkin hizmet içi eğitim programlarını düzenlemek, k) Sosyal hizmet kurum ve kuruluşları dışındaki birimlerle sağlık, eğitim, hukuk, ticaret, istihdam, sosyal güvenlik ve benzeri konularda her türlü mesleki ilişki kurmak, işbirliği yapmak ve eşgüdüm içinde çalışmak, l) Merkezle ilgili her türlü yönetsel iş ve işlemi yerine getirmek, amaca uygun diğer çalışmaları yapmak, Merkez kayıtları, çalışma raporlarını düzenli aralıklarla ilgili makamlara iletmek. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI MEVZUATI Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı-Hayatboyu Öğrenme ve Gençlik Programları Türk Ulusal Ajansı:Ülkemizde, Ocak 2002 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bünyesinde Ulusal Ajans görevini yerine getirmek üzere bir daire başkanlığı kurulmuştur (AB Eğitim ve Gençlik Programları Dairesi). Diğer taraftan, Türkiye’nin AB programlarından yararlanmasını sağlayacak olan ve daha önce taraflarca 26 Şubat 2002 tarihinde imzalanmış bulunan Çerçeve Anlaşmayı onaylayan 4763 sayılı Kanun da TBMM tarafından görüşülerek uygun bulunmuş ve 28 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.Anlaşmanın içeriği ve dayandığı Bakanlar Kurulu Kararı ise imzaların tamamlanmasından sonra 1 Eylül 2002 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır. ***Ulusal Ajans, daha önce Devlet Planlama Teşkilatına bağlı iken yapılan değişiklik ile Avrupa Birliği Bakanlığı’na bağlanmıştır. Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik: Amaç ve Kapsam : >>Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı; Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığının, çalışma usul ve esasları ile hizmet birimleri ve bu birimlerin görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesidir. Merkezin çalışma ilkeleri : Madde 4- Merkez, Türkiye Cumhuriyeti’nin AB Eğitim ve Gençlik Programlarından azami düzeyde faydalanmasını sağlamak üzere Avrupa Birliğinin eğitim ve gençlik programlarına ilişkin belirlemiş olduğu öncelik ve hedeflerle, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenmesine İlişkin Ulusal Programla, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan Kalkınma Planlarıyla ve Yıllık Programlarla uyumlu, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içerisinde, verimlilik, açıklık, şeffaflık ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olarak faaliyet gösterir. Merkezin görevleri: Madde 6- Merkezin görevleri şunlardır: a) Komisyon ile ulusal otoriteler arasında yapılan müzakereler sonucunda onaylanan çalışma planları ve bütçenin uygulanmasıyla Programların ülke içinde duyurulması ve tanıtılması b) Komite tarafından tespit edilen genel politikalar ile çalışma esas ve usulleri çerçevesinde programlara katılım çalışmalarının koordine edilmesi, yürütülmesi ve izlenmesi c) Merkezin gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında komisyona ve ulusal otoriteye raporlar sunulması d) Program uygulamaları hakkında Komisyon ile gerekli görüşmelerin yapılması ve uygulama sözleşmelerinin imzalanması e) Programlar kapsamındaki ülke merkezli faaliyetlerin; ülke merkezli faaliyetler için yapılan
anlaşmaların sözleşmeye tabi hükümleri, ilgili programların uygulama el kitapları, Avrupa Topluluğunun genel bütçesine uygulanacak 25/6/2002 tarihli ve 1605/2002 (EC, Euratom) sayılı Konsey Mali Yönetmeliğinin Hibeler-Başlık IV bölümü ile Komisyonun 23/12/2002 tarihli ve 2342/2002 (EC, Euratom) sayılı yönetmeliğinde yer alan uygulama için detaylı kurallar çerçevesinde idare edilmesi f) Merkezin programlara katılım yönünde ülke içinde, Komisyon ve programa katılan diğer ülkelerle sürdürdüğü çalışmaların koordinasyonunun sağlanması . ÜNİTE 7= YAŞLILIK MUVZUATI Dünya Sağlık Örgütü, 1963 yılında yaşlanmayı kronolojik olarak ele almış ve 3 aşamaya ayırmıştır. •Orta Yaşlılar ( 45 – 49 yaş) •Yaşlılar (60 – 74 yaş) •İleri Yaşlılar (75 + yaş) Bu ayırıma göre 60 yaşın üstündekiler yaşlıdır.yaşlılık, fizyolojik bir olgu olup, kişilerin fiziksel ve ruhsal güçlerini bir daha yerine gelmeyecek şekilde yavaş yavaş kaybetme halidir. Yaşlanma sıklıkla fiziksel sınırlılıklar, ağrılar ve bilişsel yavaşlamalar olarak hissedilen değişiklikler de meydana getirir. Topluma ait olamama ve izole edilme duyguları, içe dönme, vücut fonksiyonları ile bu ciddi devamlı uğraşları ortaya çıkarır, birçoklarını intihara götürebilen bu ciddi ve heyecansal karışımları ortadan kaldırmak için yaşlı kişilerin psikososyal yönlerden desteklenme ihtiyaçları oluşabilmektedir. YASAL DAYANAKLARIYLA YAŞLILARA YÖNELİK BAKIM HİZMETLERİ 1982 Anayasasının 61.maddesi sosyal hizmetler alanına giren grupları açık bir şekilde belirlemiş, korunmaya, bakıma, yardıma ve rehabilitasyona muhtaç çocuk, sakat ve yaşlılara öncelik tanıyarak, devletin bu alanda gerekli teşkilat ve tesisleri kurması veya kurdurması hükmünü getirmiştir. Bugün yürürlükte olan Anayasamız yaşlılara yönelik sosyal hizmetlerin mevzuat altyapısının temelini oluşturmaktadır. **2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile Anayasamızın 10. maddesine ilave edilen “Yaşlılar için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz” düzenlemesi ile yaşlılarımız için getirilen pozitif ayrımcılık dünyaya örnek olacak niteliktedir. 1982 Anayasasının 61.maddesi doğrultusunda hazırlanan ilk temel kanun, bugün mülga olan 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’dur. 1983’te yürürlüğe giren ve 2011 yılı Ekim ayında yürürlükten kaldırılan bu kanun ile sosyal hizmetlere ilişkin faaliyetlere devletin denetim ve gözetiminde halkın gönüllü katkı ve katılımı da sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülmesi esası getirilmiştir. **2011’de yürürlüğe giren 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Kanunu ve bu kanunla diğer hizmet gruplarının yanı sıra yaşlılara 28 yıl hizmet vermiş olan SHÇEK mülga olmuştuR. 633 sayılı kanun hükmünde kararnamenin öngördüğü esaslar doğrultusunda yaşlılara yönelik var olan hizmetlerin iyileştirilmesi ve yeni hizmetlerin başlatılması çalışmaları; 2001’de yürürlüğe giren, Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği,2008’de yürürlüğe giren, Özel Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım Merkezleri Yönetmeliği.. ***1987’de yürürlüğe giren, Kamu Kurum ve Kuruluşları Bünyesinde açılacak Huzurevlerinin kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik ve 2008’de yürürlüğe giren, Yaşlı Hizmet Merkezlerinde Sunulacak Gündüzlü Bakım ile Evde Bakım Hizmetleri Hakkında Yönetmelik olmak üzere 4 yönetmelik çerçevesinde yürütülmektedir.Ayrıca, Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planında yaşlılarla ilgili şu tespitlere yer verilmektedir: •Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler ve kente göç edenler başta olmak üzere, yoksulluk riskiyle karşı karşıya olanlara yönelik eğitim, kültür ve sağlık gibi hizmetlerin artırılması ihtiyacı devam etmektedir. HUZUREVLERİ İLE HUZUREVİ YAŞLI BAKIM VE REHABİLİTASYON MERKEZLERİ YÖNETMELİĞİ 2828 sayılı kanunun 15. maddesi dayanak alınarak hazırlanan “Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım
ve Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği”nde; Huzurevi: 60 yaş ve üzerindeki yaşlı kişileri huzurlu bir ortamda korumak, bakmak ve bu kişilerin sosyal ve psikolojik gereksinmeleri karşılamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşunu, Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi: Yaşlı kişilerin yaşamlarını sağlık, huzur ve güven içinde sürdürmeleri amacıyla, kendi kendilerini idare edebilecek şekilde rehabilitasyonlarının sağlandığı, tedavisi mümkün olmayanların ise sürekli olarak özel bakım altına alındığı yatılı sosyal hizmet kuruluşunu ifade etmektedir 2012 yılı itibariyle Genel Müdürlüğe bağlı 107 tane huzurevi ile huzurevi yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezinde 11725 yaşlıya bakım hizmeti verilmektedir. ÖZEL HUZUREVLERİ İLE HUZUREVİ YAŞLI BAKIM MERKEZLERİ YÖNETMELİĞİ 2828 sayılı kanunun 34. ve 35. maddesinde ‘açılacak özel kurumların açılış izni, standartları ve denetleme esasları bir yönetmelikle düzenlenir’ denilmektedir.Bu maddeler doğrultusunda Özel Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım Merkezleri Yönetmeliği 07.08.2008 tarih ve 26960 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Özel Huzurevi hizmeti veren kuruluşlar üç başlık altında toplanmaktadır. •Dernek ve vakıflara ait kuruluşlar, •Azınlıklara ait kuruluşlar •Gerçek kişilere ait (özel) kuruluşlar Özel Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım Merkezleri Yönetmeliği’nin 4.Maddesi h bendinde yaşlı: Sosyal, fiziksel ve moral desteğe ihtiyaç duyan, akıl ve ruh sağlığı yerinde olup, kuruluş bakımına ihtiyacı olan en az elli beş yaşındaki kişiyi; ı bendinde özel bakım yaşlısı: Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan veya akıl ve ruh sağlığı yerinde olmadığı halde huzurevi ve yaşlı bakım hizmetlerinin sunumunda diğer hizmet alan yaşlılara karşı herhangi bir olumsuz durum oluşturmadığı sağlık kuruluşlarının psikiyatri kliniklerinden alınacak huzurevi veya yaşlı bakım merkezinde kalmasında bir sakınca olmadığına dair tabip raporu ile tespit edilen ve bulaşıcı veya sürekli tıbbi bakım gerektiren bir hastalığı bulunmayan, bulaşıcı hastalığı var ise sağlık kuruluşlarının ilgili bölümlerinden alınacak toplu yaşam yerlerinde bakılmasında bir sakınca olmadığına dair doktor raporu ile tespit edilen yaşlılığa bağlı demans, Alzheimer gibi, ağır felçli, yatağa bağımlı veya özel bakımı gerektiren diğer hallerde, başkasının desteğine ihtiyaç duyan yaşlıyı ifade etmektedir. Kuruluşa yaşlı kabulünde izlenecek yol başlıklı 26. maddesi 1.bendinde, kuruluşa kabul edilecek yaşlılarda elli beş yaş ve daha yukarı yaşlarda olma şartı aranır. Ancak elli beş yaşın altında olan kişilerin zorunlu hallerde kuruluşa kabulü sorumlu müdürün teklifi, hazırlanacak sosyal inceleme raporu sonucuna göre il müdürlüğünün uygun görüşüne dayanılarak alınacak valilik onayından sonra yapılır. Yönetmeliğin 2. fıkrasında sağlıklı yaşlı: Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan, kendi öz bakımını bağımsız şekilde yapabilen, bulaşıcı hastalığı, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı olmayan yaşlıyı ifade etmektedir KAMU KURUM VE KURULUŞLARI BÜNYESİNDE AÇILACAK HUZUREVLERİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞ ESASLARI HAKKINDAKİ YÖNETMELİK 2828 sayılı kanunun 34.ve 35. Maddeleri doğrultusunda ‘Kamu Kurum ve Kuruluşları Bünyesinde Açılacak Huzurevlerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkındaki Yönetmelik 05.04.1987 tarih ve 19422 sayılı Resmi Gazete’deyayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin 4. maddesi e fıkrasında yaşlı sosyal veya ekonomik yönden yoksunluk içindeki korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç yaşlı statüsündeki kişiyi, d fıkrasında huzurevleri muhtaç yaşlı kişileri huzurlu bir ortamda korumak ve bakmak, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak aracılığıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarını, ifade etmektedir YAŞLI HİZMET MERKEZLERİNDE SUNULACAK GÜNDÜZLÜ BAKIM İLE EVDE BAKIM HİZMETLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK 2008 tarih ve 26960 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Yaşlı Hizmet Merkezlerinde Sunulacak Gündüzlü Bakım ile Evde Bakım Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” maddelerinin bazılarında değişiklikler yapılarak, değişiklikler 31.07.2009 tarih ve 27305 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.” Yönetmelikte iki grup yaşlıya hizmet sunulmaktadır. Yaşlının özelliklerine ve gereksinimlerine göre gündüzlü bakım hizmet veya evde bakım hizmet verilmekte.
***Yaşamını evde ailesi, akrabalarıyla veya yalnız sürdüren sağlıklı yaşlılar ile demans, alzheimer vb. hastalığı olan yaşlıların yaşam ortamlarını iyileştirmek, boş zamanlarını değerlendirmek, sosyal, psikolojik ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasında yardımcı olmak, rehberlik ve mesleki danışmanlık yapmak, kendi imkânlarıyla karşılamakta güçlük çektikleri konular ile günlük yaşam faaliyetlerinde destek hizmetleri vermek, ilgilerine göre faaliyet grupları kurarak sosyal faaliyetler düzenlemek suretiyle sosyal ilişkilerini zenginleştirmek, aktivitelerini artırmak ve gerekli olduğu zamanlarda aileleri ile dayanışma ve paylaşma sağlanarak yaşlının yaşam kalitesini arttırmak amacıyla “Gündüzlü Bakım Hizmeti” sunumu verilmektedir. ***Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan, tıbbi bakıma ihtiyacı olmayan ve herhangi bir özrü bulunmayan yaşlının bakımı ile ilgili olarak hane halkının tek başına veya diğer destek unsurlarına (komşu, akraba) rağmen yetersiz kaldığı durumlarda yaşlılara evde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yaşam ortamlarının iyileştirilmesi, günlük yaşam faaliyetlerine yardımcı olunması amacıyla “Evde Bakım Hizmeti” sunumu yapılmaktadır. YAŞLILARIN SOSYAL GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER Ülkemizin sosyal devlet olmasının bir gereği olarak, herkese sosyal güvenlik sağlama görevi 1982 Anayasasının 60., 61. ve 62. maddelerinde belirtilmiştir. Devletin sosyal risklerin (yaşlılık, maluliyet, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, aile masrafları ve işsizlik) oluşmasını engelleyici görevinin yanı sıra sosyal sigortalar yolu ile koruyucu bir rolü bulunmaktadır. Yaşlıların korunmasına ilişkin maddeleri ile birlikte sosyal güvenliğin herkes için temel hak olduğu 1982 m Anayasası’nda belirtilmiştir. Değişen toplumsal koşullar nedeni ile sosyal güvenlik sistemi içerisine alınan yaşlıların maddi risklere karşı korunmaları gerektiği, yaşlılara aylık gelir, sağlık yardımları ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık yardımı yapılması sağlanmıştır. Yaşlıların sosyal güvenliğinin sağlanması amacıyla belirli bir süre çalıştıktan sonra emeklilik aylığı almaya hak kazanmış olanlarına yönelik sosyal güvenlik hizmetleri de aşağıda belirtilen kanunların ilgili maddeleriyle gerçekleştirilmektedir . •5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu gereğince Emekli Sandığına Bağlı Olarak Emekli Aylığı (yürürlükte olan hükümler), •506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gereğince Yaşlılık Sigortası, 506 sayılı Kanunun 20.maddesi gereğince Banka, Sigorta, Reasürans Şirketleri İştirakçilerine Yaşlılık Aylığı, •4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu (yürürlükte olan hükümler), •1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu (yürürlükte olan hükümler), •2926 sayılı Kanun gereğince Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlara Yaşlılık Aylığı 2006 yılında yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile aşağıda sıralanan sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında birleştirilmiştir: •4947 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtı Kanunu ile kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu, •5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, •4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu il kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu, •1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, •2022 sayılı Kanun gereğince 65 Yaş Aylığı YAŞLILARA SOSYAL YARDIMLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER Sosyal yardımlar sosyal güvenlik ve sosyal sigorta uygulamalarından farklı olarak primsiz ödemelerdir. Diğer ifadeyle karşılıksız yardımlardır. Diğer muhtaç nüfus gruplarının yanı sıra yaşlılara sosyal yardımlardan sorumlu olan kamu kurumu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olan Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’dür. Genel Müdürlük, yaşlılarımıza da içeren sosyal yardım faaliyetlerini 1986 yılında çıkarılan 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile oluşturulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarıyla yürütmektedir. Bu kaynakları yine aynı yasa ile ülkemizdeki tüm il ve ilçede oluşturulan ve başkanlıklarını illerde valilerin ilçelerde ise kaymakamların yaptığı 973 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığıyla kullanmaktadır.
***Sosyal hizmet uzmanları ekonomik yoksunluğun tespitinde çok önemli bir görev üstelenmekte ve ev ziyaretleriyle hazırlanan sosyal inceleme raporları, kişilere sosyal yardım yapılma kararında belirleyici olmaktaYaşlılara yönelik sosyal yardımlarla ilgili bir diğer yasal düzenleme, 1977 yılında yürürlüğe giren 2022 sayılı, “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz, Kimsesiz Türk Vatandaşına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun”dur. Kanun, “65 Yaş Aylığı”olarak da bilinmektedir. Kanundan kapsamında aylık almakta olan yaşlılar, 2006’da yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun hükümlerine tabi olmuşlardır. DİĞER TEMEL YASAL DÜZENLEMELER Cumhuriyet’in ilanından sonra 1930 tarihinde yürürlüğü giren 1580 sayılı Belediye Kanunu ile ilk defa kamu kuruluşu olan Belediyelere bakıma muhtaç kişilerin (yaşlıların) korunması, yaşlı evleri yapma ve yönetme yükümlülüğü getirilmesi üzerine, değişik illerde aceze evleri, güçsüzler yurdu, düşkünler evi ve huzurevi adları altında yatılı yaşlı kuruluşları açılmıştır. ***2004 yılında kabul edilen 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na göre ise, Büyükşehir, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumlulukları genel hatları ile belirlenmiş, yaşlılar konusunda da, “Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır” şeklinde genel bir hüküm yer almıştır BİRLEŞMİŞ MİLLETLER YAŞLI İLKELERİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1982’de “Dünya Yaşlılar Asamblesi” için Viyana’da toplanarak, aşağıda verilen, Yaşlanma 1982 – Yaşlılık İlkeleri’ni saptamıştır. Bağımsızlık=Yaşlı Bireyler; •Beslenme, barınma, giyim gibi temel gereksinimlerini karşılamak ve sağlık bakımından yararlanmak için yeterli gelire sahip olmalıdır. •Sayılan gereksinimlerini karşılayabilmeleri için ailelerinden ve toplumun her kesiminden destek almalıdır. •Gereksinimlerini karşılama konusunda kendi kendilerine yardımcı olabilmeleri yönünde destek almalıdır. •Gelir getirici bir işte çalışabilmeli ya da toplumdaki diğer gelir getirici faaliyetlerden yararlanmalıdır Katılım=Yaşlı bireyler; •Toplumla ilişkilerini sürdürmelidir. •Refah düzeylerini doğrudan etkileyecek politikaların hazırlanması ve uygulanması aşamalarına aktif bir biçimde katılımda bulunmalıdır Kendini Gerçekleştirme=Yaşlı Bireyler; •Bireysel potansiyellerini (yetenek ve becerilerini) tam olarak geliştirebilecek fırsatlar yaratmalı, var olan uygulamalardan yararlanmalıdır. •Toplumun eğitim ve kültür etkinliklerine aktif olarak katılabilmelidir İtibar=Yaşlı Bireyler; •İtibar görmeli ve güven içerisinde yaşamalıdır. •Sömürüden, fiziksel ya da zihinsel istismardan uzak tutulmalıdır. •Hizmetlerden yararlanırken; yaş, cinsiyet, ırk, etnik köken, özür durumu ya da diğer konumları nedeniyle bir ayırım görmemelidir. (ÜNİTE-8) Engelli,doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel,zihinsel,ruhsal,duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma,bakım, rehabilitasyon,danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişidir.Sosyal hizmetler açısından bakacak olursak üç tip özürden söz edebiliriz: >Hafif engelli:Özürlülük ölçütüne göre,hafif engelli olarak tanımlanan kişiyi, >Ağır engelli:Özürlülük ölçütüne göre,ağır engelli olarak tanımlanan kişiyi, >Bakıma muhtaç engelli:Özürlülük sınıflandırmasına göre resmi sağlık kurulu raporu ile ağır engelli
olduğu belgelendirilenlerden, günlük hayatın alışılmış,tekrar eden gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle hayatını başkasının yardımı ve bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olan kişileri ifade etmektedir. YASAL ÇERÇEVE:1982 Anayasasının 10. (kanun önünde eşitlik),42. (eğitim ve öğrenim hakkı),49. (çalışma hakkı ve ödevi),50. (çalışma şartları ve dinlenme hakkı) ,61. (sosyal güvenlik hakkı) ve 62. (sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler) maddelerinde diğer özel gereksinim gruplarının yanı sıra engellilerin korunması ve güçlendirilmesi gereğini gösteren hükümler bulunmaktadır. 1982 Anayasanın yanı sıra 2007 yılında New York’ta imzalanan ve 2008’de ülkemizin 5825 sayılı Kanunla onayladığı “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme” engellilere yönelik hizmetlerde çerçeve niteliği taşımaktadır=>Toplam 50 maddeden oluşan sözleşme’nin temel amacı,engellilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etmek ve insanlık onurlarına saygıyı güçlendirmektir.Bu sözleşmenin dayandığı ilkeler: >>Kendi seçimlerini yapma özgürlükleri ve bağımsızlıklarını da kapsayacak şekilde,kişilerin insanlık onuru ve bireysel özerkliklerine saygı gösterilmesi >>Ayrımcılık yapılmaması >>Engellilerin topluma tam ve etkin katılımlarının sağlanması >>Farklılıklara saygı gösterilmesi ve engellilerin insan çeşitliliğinin ve insanlığın bir parçası olarak kabul edilmesi >>Fırsat eşitliği >>Erişilebilirlik >>Kadın-erkek eşitliği >>Engelli çocukların gelişim kapasitesine ve kendi kimliklerini koruyabilme haklarına saygı duyulması. ÖZÜRLÜLER KANUNU:2005 yılında yürürlüğe giren Özürlüler Kanunu engellilerin;ulaşılabilirlik,istihdam,bakım ve sosyal güvenliğe ilişkin sorunlarının çözümünü amaçlamaktadır.52 maddeden oluşan Özürlüler Kanunu,engelli bireylerin: >>Özür sınıflandırmalarının nasıl yapılması gerektiğini, >>Bakım gereksinimlerinin nasıl karşılanacağını, >>Bakım hizmeti aldıkları kuruluşların ruhsatlandırma konusunu, >>Alacakları hizmetlerin standartlarına, >>Bakımlarının çeşitlerine, >>Rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmaları konusuna, >>Erken tanı ve koruyucu hizmetlerden yararlanmalarına, >>İş ve meslek analizlerinin yapılmasına, >>Mesleki rehabilitasyonlarının yapılması konusuna, >>İstihdam edilmeleri konusuna, >>Eğitim ve öğretimden yararlanmaları konusuna,çeşitli hükümlerde yer vermektedir. ***Sosyal hizmeti yakından ilgilendiren bazı maddeler:Bakım ve rehabilitasyonun yapılması 6. madde,bakım çeşitleri 9.madde, engellilerin rehabilitasyonu 10.madde,mesleki rehabilitasyon 13.madde,engellilerin istihdamı 14.madde ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL KORUMA VE BAKIM HİZMETLERİ **Engellilere yönelik sosyal koruma ve kurumsal bakım hizmetlerini içeren sosyal hizmetlerin temel yasal dayanağı,1983’ten 2011 yılına kadar yürürlükte olan 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu olmuştur. **2011 yılı Ekim ayında yürürlüğe giren,633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur.
**633 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. **Kanun Hükmünde Kararname’nin 10.maddesinde Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne özürlülerle ilgili sıralanan görevler: >>Bakanlığın özürlülere ve yaşlılara yönelik koruyucu,önleyici,eğitici,geliştirici,rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek, >>Özürlülüğün önlenmesi ile özürlülerin eğitimi,istihdamı,rehabilitasyonu,ayrımcılığa uğramadan insan haklarından yararlanarak toplumsal hayata katılmaları ve diğer konularda ulusal düzeyde politika ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak,uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek. >>Özürlülerin sorunlarını ve çözüm yollarını araştırmak,bu konuda uygulamanın geliştirilmesine yönelik öneri ve programlar hazırlamak ve uygulamak. >>Özürlülerle ilgili konularda inceleme ve araştırmalar yapmak,projeler hazırlamak ve uygulamak. >>Münhasıran özürlülere tanınan haklar ve sunulan hizmetlerden yararlanmada kullanılmak üzere hazırlanan özürlü kimlik kartlarına ilişkin işleri yürütmek. >>Kamu kurum ve kuruluşları,gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerce özürlülere ve yaşlılara yönelik yürütülen sosyal hizmet faaliyetlerine ilişkin ilke,usul ve standartları belirlemek ve bunlara uyulmasını sağlamak. Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü,engelli bakımı hizmetlerini 3 yönetmeliğin hükümleri doğrultusunda yürütmektedir: 2006’da yürürlüğe giren,Bakıma Muhtaç Özürlülerin Tesbiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik=>Amacı;bakıma muhtaç engellilerin bildirimi, tespiti,değerlendirilmesi ile bakım hizmetlerine,bakım ücretlerine ve ödemelerine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.Yönetmelik,her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirleri toplamı esas alınmak suretiyle;kendilerine ait veya bakmakla yükümlü olduğu birey sayısına göre kendilerine düşen ortalama aylık gelir tutarı bir aylık net asgari ücret tutarının 2/3’ünden daha az olan bakıma muhtaç engellileri,bu engellilere verilecek bakım hizmetlerini, hizmetlerin ücretlendirilmesini ve ücretlerin ödenmesini kapsamaktadır. **Bakım Raporu:Bakım hizmetleri değerlendirme heyetinin;engelliye ait veya bakmakla yükümlü olunan kişi sayısına göre engelliye düşen ortalama aylık geliri belirlediği;engellinin ve ailesinin sağlık ve psikososyal durumunu tahlil ettiği;engellinin bakıma muhtaçlığını, ihtiyaç duyduğu bakım hizmetlerini ve engelliye verilecek bakım hizmet modellerini tespit ettiği ve genel çerçevesi Genel Müdürlükçe belirlenen rapordur. 2006’da yürürlüğe giren,Bakıma Muhtaç Özürlülere Yönelik Resmî Kurum ve Kuruluşlar Bakım Merkezleri Yönetmeliği=>Amacı;resmî kurum ve kuruluşların bünyesinde açılacak bakıma muhtaç engellilere yönelik bakım merkezlerinin açılış izni,çalışma şartları, personel standardı ile denetlenmelerine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.Yönetmelik, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü dışındaki diğer resmî kurum ve kuruluşların bünyesinde açılacak olan bakıma muhtaç özürlülere yönelik bakım merkezlerini kapsamaktadır. ***2011 yılında yapılan düzenlemeyle diğer kamu kurumlarına bağlı olan merkezlerle ve Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan tüm merkezler Genel Müdürlüğün çatısı altında toplanarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır. ***2012 yılı itibariyle Genel müdürlüğe bağlı 84 tane engelli bakım ve rehabilitasyon merkezinde engellilerimize hizmet verilmektedir.
2006’da yürürlüğe giren,Bakıma Muhtaç Özürlülere Yönelik Özel Bakım Merkezleri Yönetmeliği=>Amacı;gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından açılacak bakıma muhtaç engellilere yönelik özel bakım merkezlerinin açılış izni,çalışma şartları,personel standardı,denetlenmeleri ile ücret tespiti ve ödemelerine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Merkezlerden,bakıma muhtaç engelli kişiler yararlanmaktadır. ***2012 yılı itibariyle,Genel Müdürlüğün denetiminde bulunan;gerçek kişilere ait 100 yatılı bakım ve rehabilitasyon merkezinde engellilerimize hizmet verilmektedir. ENGELLİLERİN SOSYAL GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER Engellilerin sosyal güvenliğiyle ilgili temel yasal düzenleme 2006’da yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’dur.Kanun’da özürlülükle ilgili olarak “meslek hastalığı” terimi kullanılmaktadır.Meslek hastalığı;sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık,bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir. **Ülkemizin sosyal devlet olmasının bir gereği olarak,herkese sosyal güvenlik sağlama görevi 1982 Anayasasının 60.,61. ve 62. maddelerinde belirtilmiştir. >>“Yaşlılık aylığı” (2022 sayılı,65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç,Güçsüz,Kimsesiz Türk Vatandaşına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun) >>1985’te yürürlüğe giren,3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın görevleri arasında “engellilerin mesleki rehabilitasyonunu sağlayacak tedbirler almak” >>1967’de yürürlüğe giren,854 sayılı Deniz İş Kanunu’nda=>Gemilerde engelli gemi adamı çalıştırma zorunluluğu >>1965’te yürürlüğe giren,657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda=>Engellilerin mesleklerine uygun kadrolara atanmaları;kurum ve kuruluşların toplam kadronun 3 oranında engelli istihdam etmesi zorunluluğu >>2003’te yürürlüğe giren,4857 sayılı İş Kanunu=>Engelli istihdam etme yükümlülüğü ENGELLİLERE SOSYAL YARDIMLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER -Engellilere sosyal yardımlardan sorumlu olan kamu kurumu,Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olan Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’dür. -Genel Müdürlük,engellileri de içeren sosyal yardım faaliyetlerini 1986 yılında yürürlüğe giren 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile oluşturulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarıyla yürütmektedir. -Sosyal güvencesi bulunmayan engelli vatandaşlarımıza temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yardımlar yapılmakta,ayrıca çalışabilir durumda bulunan engellilerin üretken hale getirilmesine yönelik olarak proje destekleri de sağlanmaktadır. 2022 sayılı “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkındaki” Kanun’da,2005’te yapılan ek düzenlemeye göre,65 yaşını doldurmamış olmakla birlikte; a)Başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde engelli olduklarını tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlayan,18 yaşını dolduran ve kanunen bakmakla mükellef kimsesi bulunmayan özürlülere, b)18 yaşını dolduran,kanunen bakmakla mükellef kimsesi olmayan ve herhangi bir işe yerleştirilememiş olan özürlülere, c)Kanunen bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını tamamlamamış engelli yakını bulunanlara, bakım ilişkisi fiilen gerçekleşmek kaydıyla aylık ödeme bağlanmaktadır.
**Kanuna göre,aylık alanların devlet hastanelerinde tedavileri ücretsiz yapılmaktadır. **2022 sayılı kanunun uygulanması sorumluluğunu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olan Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü üstlenmiştir. **Engellilerimizin sağlık sorunlarının çözümüyle ilgili düzenleme,1992’de yürürlüğe giren,3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun’dur.=>Amacı;hiç bir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi altında olmayan ve sağlık hizmetleri giderlerini karşılayacak durumda bulunmayan Türk vatandaşlarının bu giderlerinin,devlet tarafından karşılanması ve bu hususta uyulacak usul ve esasların belirlenmesidir. DİĞER TEMEL YASAL DÜZENLEMELER —–Yerel Yönetimlerin Sosyal Hizmetleri—– **Sosyal yardım ve güvenlik hizmetlerini düzenlemek,korunmaya muhtaç yaşlı,çocuk ve engellilerin bakımı,yerleştirilmesi ve rehabilitasyonu ile çalışma gücünden yoksun yoksul kimselerin sosyal güvenliğini sağlamak üzere 3017 sayılı Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı Teşkilat Kanununun 17.maddesine istinaden 225 sayılı kanunun 4.maddesi ile 1963 yılında Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü kurulmuştur. **2004 yılında kabul edilen 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na göre, Büyükşehir, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumlulukları genel hatlarıyla belirlenmiş,engelliler konusunda da,“Hizmet sunumunda özürlü,yaşlı,düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır” şeklinde bir hükme yer verilmiştir. >7.maddesinde büyükşehir belediyelerine,“yaşlılar,özürlüler,kadınlar,gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunmak;mesleki eğitim ve beceri kursları açmak;sağlık,eğitim,kültür tesis ve binalarının yapım,bakım ve onarımı ile kültür ve tabiat varlıkları ve tarihî dokuyu korumak;kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin geliştirilmesine ilişkin hizmetler yapmak.” görevi verilmiştir. >18. maddenin,m bendinde,“Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, özürlülerle ilgili faaliyetlere destek olmak üzere özürlü merkezleri oluşturma” Belediye başkanın verilen özürlü merkezi oluşturma görevi, 2006’da yürürlüğe giren Büyükşehir Belediyeleri Özürlü Hizmet Birimleri Yönetmeliği ile daha somut hale gelmiştir. **Yönetmelikte yer alan: a)Bakım:Durumları gereği toplum içerisinde bağımsız yaşama becerilerini kazanamayan veya kaybeden,rehabilitasyondan yararlandığı halde özel ilgi destek ve korunmaya gereksinim duyan bireylere verilen hizmetleri, b)Birim:Büyükşehir belediyelerinde engellilerle ilgili bilgilendirme,bilinçlendirme,yönlendirme, danışmanlık,bakım,sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetlerini vermek amacıyla oluşturulmuş özürlü hizmet birimini, c)Bilgilendirme:Engellilerle ilgili mevcut programları ve hizmetleri içeren bilgilerin;özürlülere, ailelere ve bu konuda çalışan kişilere sağlanmasını, d)Bilinçlendirme:Engellilerin diğer insanlarla aynı haklara ve yükümlülüklere sahip olduklarını,toplumsal hayata tam katılımlarına yönelik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla yapılan çalışmaları, e)Danışmanlık:Birimden yararlanan engelli bireylerin ve ailelerin özürlülükten kaynaklanan bireysel,ailevi,sosyal,hukuksal sorunları ve hakları konusundaki hizmetleri ile özürlülerin ve ailelerinin sorunlarına gerçekçi çözümler üretilmesi için yapılan çalışmaları, f)Mesleki rehabilitasyon:Fiziksel,zihinsel ve duygusal yetersizlik sonucu emniyetli ve uygun bir işe
ihtiyacı olan engelli bireylerin yaşanılan bölgenin işgücü talebi dikkate alınarak iş ve meslek sahibi olmasını,uygun çalışma becerileri kazanmasını,yerleştirildiği iş yerinde izlenmesi ve uyumu çalışmalarını, g)Sosyal rehabilitasyon:Engelli bireyin ve ailesinin sosyal hayatta karşılaştığı her türlü sorunlarının tanımlanmasına ve çözümlenmesine yönelik çalışmalarla,engelli ve ailesinin sosyal hayata katılımlarını amaçlayan çalışmaları, h)Sosyal yardım:Yoksulluk içinde olup da temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük seviyede dahi sürdürmekte güçlük çeken engellilere ve ailelerine yapılan ayni ve nakdi yardımları, i)Toplum temelli rehabilitasyon:Engellilerin rehabilitasyonunda halkın sorumluluk alması, hizmet dağılımının geliştirilmesi,eşit fırsatlar sağlanması ve engelli haklarının iyileştirilmesi ve korunmasını hedefleyen çalışmaları, j)Yönlendirme:Engelli bireylerin toplum içinde rehabilitasyonu,sosyal uyumu ve fırsatların eşitlenmesini sağlamaya yönelik,engelli ailelerin kendi kendilerine yardım grupları geliştirmelerine ve özürlü olmayan bireylerin özürlüler hakkındaki olumsuz tutumlarının değiştirilmesine yönelik yapılan çalışmaları ifade etmektedir. Yönetmeliğin 10.maddesinde birim personeli olan shu’ya verilen görevler: 1.Birime başvuruları kabul edilen engellilerin sosyal incelemesini yapmak. 2.Engellilerin ihtiyacını tespit etmek,ilgili yerlere yönlendirmek. 3.Kamu kurum ve kuruluşları,sivil toplum örgütleri ve gönüllüler ile işbirliği yapılmasını sağlamak. 4.Engellilerin,toplum tarafından kabullenilmesi için gerekli mesleki çalışmaları yapmak. 5.Bölgenin sosyal gelişim planlamalarını ilgili meslek elemanlarıyla işbirliğinde yapmak. 6.Mesleki inceleme ve araştırmalar yapmak,hizmetlerin geliştirilmesini düzenleyerek izlemek. >>2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14.maddesinde =>“Belediye hizmetleri,vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü,yaşlı,düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.” >>Belediye başkanının görev ve yetkileri başlıklı 38.maddenin,n bendinde=>“Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak,özürlülerle ilgili faaliyetlere destek olmak üzere özürlü merkezleri oluşturma” >>Belediye hizmetlerine gönüllü katılım başlıklı 77.maddede,“Belediye;sağlık,eğitim,spor,çevre,sosyal hizmet ve yardım,kütüphane,park,trafik ve kültür hizmetleriyle yaşlılara,kadın ve çocuklara,özürlülere,yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin yapılmasında beldede dayanışma ve katılımı sağlamak,hizmetlerde etkinlik,tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü kişilerin katılımına yönelik programlar uygular.” >>2005 yılında yürürlüğe giren 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun,İl özel idaresinin görev ve sorumlulukları başlıklı 6.maddesinde=>“İl özel idaresi hizmetleri,vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur.Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır” —–Eğitim—– **1961’de yürürlüğe giren,222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 12.maddesinde =>“Mecburi ilköğrenim çağında bulundukları halde zihnen,bedenen,ruhen ve sosyal bakımdan özürlü olan çocukların özel eğitim ve öğretim görmeleri sağlanır” **1986’da yürürlüğe giren,3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda=>Özel eğitime muhtaç kişilere iş hayatında geçerliliği olan görevlere hazırlayıcı özel meslek kursları düzenlenmesi, kursların düzenlenmesinde ve uygulanmasında bu kişilerin ilgi,ihtiyaç ve yetenekleri dikkate alınması
**1992’de yürürlüğe giren,3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’da=>Engelli öğrencilerin,ücretsiz ek eğitim desteği alması olanaklı kılınmıştır. **1973’te yürürlüğe giren,1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda=>“Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler alınır.” **2001’de yürürlüğe giren,4721 sayılı Türk Medeni Kanunu=>,Ana ve babanın çocuğuna,özellikle bedensel ve zihinsel engelli olanlarına,yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve meslekî bir eğitim sağlamaları yükümlülüğünü getirmiştir. —–Sağlık—– **1993’te yürürlüğe giren,3960 sayılı Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanunu,devletin özürlülüğe yol açan diğer kalıtsal hastalıklarla koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında mücadele edeceğini hükme bağlamıştır. **1987’de yürürlüğe giren,3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nda,1997’de yapılan ek düzenlemede,Özürlü çocuk doğumlarının önlenmesi için,gebelik öncesi ve gebelik döneminde tıbbi ve eğitsel çalışmalar yapılmaktadır. (ÜNİTE-9) **Sağlığın bedensel,ruhsal ve sosyal ögelerden oluştuğu Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen tanımlamada belirtilmiştir. **Ülkemizde sağlığın yalnızca bedensel ve zihinsel sorunlar ve hastalıklarla ilgili olmadığı ilgili kişiler tarafından fark edilmiş ve 1961 yılında 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir.Sosyal hizmet çerçevesi içinde incelediğimiz “sağlık mevzuatının ilk kanunu bu kanundur” **224 sayılı Kanun sağlık hizmetlerinin toplumla bütünleşmesine,tedavi edici,koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin gelişmesine katkı vermiştir. YASAL ÇERÇEVE Sağlık mevzuatının yapıtaşı temeli anayasamızdır.1982 Anayasasının 56.maddesinde sağlığın önemini gösteren hükümler bulunmaktadır. **Anayasamıza ilave olarak 1987’de yürürlüğe giren 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu da ülkemiz sağlık sisteminin temel yapılanmasını oluşturmaktadır.Kanunun amacı; sağlık hizmetleriyle ilgili temel esasları düzenlemektir.Kapsamı,bütün kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişilerini ve gerçek kişileri kapsamaktadır. **3359 sayılı Kanun’da sağlık hizmetlerine ilişkin ana ilkeler: a)Sağlık kurum ve kuruluşları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca,diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır,koordine edilir,mali yönden desteklenir ve geliştirilir. b)Koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmek suretiyle kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde gerektiğinde hizmet satın alınarak kaliteli hizmet arzı ve verimliliği esas alınır. c)Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır. d)Sağlık kurum ve kuruluşları,kişilerin hekim ve sağlık kuruluşunu seçme hakkı kısıtlanmaksızın sağlık hizmet zinciri oluşturulacak şekilde düzenlenir.Acil vakalar hariç olmak üzere sevk sistemine uymayanlar hizmet karşılığı fazla ücret öderler.Sosyal güvenlik kuruluşlarına bağlı olanlar bu farkı kendileri karşılar. e)Tesis edilecek eğitim,denetim,değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesi sağlanır.
f)Herkesin sağlık durumunu takip edebilmek için gerekli kayıt ve bildirim sistemi kurulur. g)Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı;sağlık ve yardımcı sağlık personelinin yurt düzeyinde dengeli dağılımını sağlamak üzere istihdam planlaması yapar,ülke ihtiyacına uygun nitelikli sağlık personeli yetiştirilmesi amacıyla hizmet önce ya da kamu kuruluşlarında mesleklerini icra eden sağlık ve yardımcı sağlık personeline hizmetiçi eğitim yaptırır. h)Sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla;bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılır. i)Vatandaşların hastalıklardan korunma,sağlıklı çevre,beslenme,ana çocuk sağlığı ve aile planlaması ve benzeri konularda eğitilmeleri ve takipleri bütün kamu kuruluşlarının sorumluluğu,kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,özel ve gönüllü kuruluşların işbirliği içerisinde gerçekleştirilir. j)Koruyucu,teşhis,tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç,aşı,serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya,özel mevzuata göre ruhsatlandırma,izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yetkilidir. k)Özürlü çocuk doğumlarının önlenmesi için,gebelik öncesi ve gebelik döneminde tıbbi ve eğitsel çalışmalar yapılır,tedbirler alınır. SAĞLIKTA YENİDEN YAPILANMA İçinde bulunduğumuz yapılanmanın belirleyici mevzuatı 2011’de çıkartılan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’dir. >>663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin amacı;Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat,görev,yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.Bakanlığın temel görevi,herkesin bedenî,zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır. Bu kapsamda Bakanlık; a)Halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi,hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, b)Teşhis,tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesi, c)Uluslararası önemi haiz halk sağlığı risklerinin ülkeye girmesinin önlenmesi, ç)Sağlık eğitimi ve araştırma faaliyetlerinin geliştirilmesi, d)Sağlık hizmetlerinde kullanılan ilaçlar,özel ürünler,ulusal ve uluslararası kontrole tâbi maddeler,ilaç üretiminde kullanılan etken ve yardımcı maddeler,kozmetikler ve tıbbî cihazların güvenli ve kaliteli bir şekilde piyasada bulunması, halka ulaştırılması ve fiyatlarının belirlenmesi, e)İnsan gücünde ve maddî kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak,sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak ve bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek suretiyle yurt sathında eşit,kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması, f)Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişiler tarafından açılacak sağlık kuruluşlarının ülke sathında planlanması ve yaygınlaştırılması ile ilgili olarak sağlık sistemini yönetme ve politikaları belirleme yükümlüğü üstelenmiştir. Bakanlığın hizmet birimleri aşağıdaki gibi yeniden yapılandırılmıştır: >>Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü >>Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü >>Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü >>Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü >>Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü >>Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü >>Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü >>Hukuk Müşavirliği >>Denetim Hizmetleri Başkanlığı >>Strateji Geliştirme Başkanlığı >>Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü >>Özel Kalem Müdürlüğü
Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğün görevleri: >>Toplumun ve bireyin sağlığı ile ilgili bilgi,farkındalık ve kontrol yeteneklerini artırmak ve bu konuda sorumluluk almalarını ve karar süreçlerine katılımlarını teşvik etmek. >>Sağlığı doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen faktörlerin ve sosyal belirleyicilerin iyileştirilmesine yardım edecek düzenlemeler yaparak birey sağlığının korunması ve sağlık düzeyinin yükseltilmesine yönelik davranış değişikliği oluşturmak ve sürdürmek. >>Sağlığın teşviki ve geliştirilmesine yönelik bilimsel çalışmalar yapmak veya yaptırmak, eğitim kurumları ve basın yayın organları aracılığı ile toplumu bilgilendirmek,kampanyalar yapmak veya yaptırmak. >>Halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi,hastalık risklerinin azaltılması,önlenmesi ve teşhis,tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin daha verimli kullanılabilmesi için uyarıcı, bilgilendirici ve eğitici mahiyette programlar hazırlamak veya hazırlatmak. >>Bakanlığın basın ve halkla ilişkilerini ve bilgi edinme hizmetlerini yürütmek Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Kurumun görev,yetki ve sorumlulukları şunlardır: a)Kuruma bağlı hastaneleri,ağız ve diş sağlığı merkezlerini ve benzeri sağlık kuruluşlarını kurmak ve şletmek,gerektiğinde bunları birleştirmek,ayırmak,nakletmek veya kapatmak. b)Kuruma bağlı sağlık kuruluşlarında her türlü koruyucu,teşhis,tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak,faaliyetlerini izlemek ve değerlendirmek,iyi uygulama örneklerini yaygınlaştırmak,düzenleme yapılması ve politika oluşturulması maksadıyla Bakanlığa teklifte bulunmak. c)Performans değerlendirmesi yapmak,rapor hazırlamak,değerlendirme sistematiği için her türlü alt yapıyı kurmak. ç)Kendisine bağlı sağlık kuruluşlarında hasta haklarına,hasta ve çalışanların sağlığına ve güvenliğine yönelik iyileştirme çalışmaları yapmak. d)Görev alanı ile ilgili konularda ulusal veya uluslararası kamu veya özel kurum ve kuruluşlarla bilimsel ve teknik işbirliği yapmak,müşterek çalışma yürütmek. e)Hastane hizmetleriyle ilgili yapılacak çalışmalarda gerekli komisyonları kurmak f)Kurum personelinin atama,nakil,özlük,ücret,emeklilik ve benzeri işlemlerini yürütmek. g)Kurum hizmetlerinin gerektirdiği her türlü satın alma,kiralama,bakım ve onarım,arşiv,idarî ve malî hizmetleri yürütmek. ***Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun merkez hizmet birimleri ve görevleri: a)Hastane Hizmetleri Başkan Yardımcılığı: 1)Kuruma bağlı hastane,ağız ve diş sağlığı merkezleri ve benzeri sağlık kuruluşlarının açılması, işletilmesi,birleştirilmesi, ayrılması,nakledilmesi ve kapatılması işlemlerini yürütmek. 2)Kamu hastane birliklerinin kuruluş işlemlerini yürütmek,işletilmesini ve koordinasyonunu sağlamak. 3)Sağlık kuruluşlarında özel nitelikli sağlık hizmetleri ile ilgili işlemleri yürütmek. 4)Sağlık hizmet sunumunu nitelik açısından değerlendirmek. 5)Sağlık kuruluşlarında hasta hizmetleri ile sağlık otelciliği hizmetlerini düzenlemek. 6)Kamu hastanelerinin yatırımlarının takibini,donanım,ödenek ve tedarik planlamasını yapmak. 7)Hasta hakları,hasta ve çalışan güvenliğinin belirlenen standart ve düzenlemelere uygun olarak yürütülmesini ve kurumsallaşmasını sağlamak. b)Finans Hizmetleri Başkan Yardımcılığı: 1)Kamu hastane birliklerinin ve sağlık kuruluşlarının stoklarını izlemek,analiz etmek ve
değerlendirmek. 2)Sağlık kuruluşlarının döner sermaye bütçe ve muhasebe işlemlerini düzenlemek, yürütülmesini sağlamak. 3)Sağlık kuruluşlarının tedarik yöntemleri konusunda düzenleme yapmak. 4)Sağlık kuruluşlarının gelirlerini izlemek,analiz etmek ve gelir artırıcı düzenlemeler yapmak. 5)Sağlık kuruluşlarının tıbbi cihaz ihtiyaçlarının planlamalara uygun olarak merkezi alımla karşılanması ve buna ilişkin ihale süreçleri ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek. 6)Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. c)İzleme,Ölçme ve Değerlendirme Başkan Yardımcılığı: 1)Bireysel ve yönetici performans kriterleri ve hedeflerini belirlemek ve değerlendirmek. 2)Sağlık kuruluşlarında performansa dayalı ek ödeme uygulamalarını düzenlemek,izlemek ve değerlendirmek. 3)Sağlık kuruluşlarının finansal kaynaklarının kullanımını izlemek. 4)Hizmetlerin maliyet analizi ve fiyatlandırılmasına ilişkin görüş oluşturmak ve öneride bulunmak. 5)Sağlık kuruluşlarını ve hizmet sunumunu verimlilik açısından değerlendirmek. 6)Sağlık kuruluşları ve hizmetleriyle ilgili istatistikî çalışmaları yürütmek,analiz ve değerlendirme yapmak. 7)Sağlık insan gücü planlaması,izleme ve değerlendirmesi yapmak. ç)İnsan Kaynakları Başkan Yardımcılığı: 1)Atama,nakil ve sözleşme işlemleri ile diğer personel hareketlerini düzenlemek ve yürütmek. 2)Personelin özlük,terfi,emeklilik ve benzeri işlemlerini yürütmek. 3)Kadro standartları iş ve işlemlerini yürütmek. 4)Personelin hizmet içi eğitimlerini yürütmek. 5)Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. d)Destek Hizmetleri Başkan Yardımcılığı: 1)Kiralama ve satın alma işlemlerini yürütmek,temizlik,güvenlik,aydınlatma,ısıtma,onarım gibi destek hizmetlerini yürütmek, yürütülmesini sağlamak. 2)Taşınır ve taşınmazlarına ilişkin işlemleri ilgili mevzuatı çerçevesinde yürütmek. 3)Sosyal hizmetler ile sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek. 4)Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek. 5)Bilgi sistemleri ve iletişim teknolojileri ile ilgili işlemleri yürütmek. 6)Basın ve halkla ilişkilere yönelik faaliyetlerini planlamak ve yürütmek. 7)Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ***Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun görev, yetki ve sorumlulukları: a)Halk sağlığını korumak ve geliştirmek,sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek. b)Birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmek,bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmak. c)Bulaşıcı,bulaşıcı olmayan,kronik hastalıklar ve kanser ile anne,çocuk,ergen,yaşlı ve engelli gibi risk gruplarıyla ilgili olarak izleme,sürveyans,inceleme,araştırma,bağışıklama ve kontrol çalışmaları yapmak,bununla ilgili verilerin toplanmasını sağlamak, belirlenen hedefler doğrultusunda plan ve programlar hazırlamak,uygulamaya koymak,denetlenmesini sağlamak, değerlendirmek,gerekli önlemleri almak,bu konuda politika ve düzenlemelerin oluşturulması için Bakanlığa teklifte bulunmak. ç)Yaşam kalitesini yükseltecek alışkanlıkları kazandırarak toplumdaki tüm bireylerin sağlığını geliştirmek;hatalı beslenme alışkanlıkları,obezite,sigara ve benzeri zararlı maddelerin yol açtığı
sağlık riskleri ve tehditleri ile mücadele etmek,bu hususları izlemek,araştırmak,veri toplanmasını sağlamak ve değerlendirmek. d)Birey,toplum ve çevre sağlığını etkileyen ve genel sağlığı ilgilendiren her tür etkeni incelemek,teşhis etmek,değerlendirmek ve kontrol etmek üzere gerekli laboratuvar hizmetlerinin organizasyonunu sağlamak. e)Sağlık tehditlerine yönelik erken uyarı ve cevap geliştirilmesi amacıyla gerekli organizasyonu sağlamak,halk sağlığını tehdit eden konularda gereken tüm tedbirleri almak ve gerektiğinde müeyyide uygulamak. f)Biyolojik ürünler ve test materyali ile benzeri ürünlerle ilgili araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmak,bu ürünleri temin etmek veya edilmesini sağlamak,ürettirmek ve gerektiğinde üretmek. g)Görev ve sorumluluk alanıyla ilgili olarak hizmet standardizasyonunu sağlamak,meslek personelinin yetişmesi için ilgili kurumlarla işbirliğiyle eğitim programları hazırlamak,eğitim ve yayın faaliyetinde bulunmak. ğ)Görev alanı ile ilgili konularda ulusal veya uluslararası,kamu veya özel kurum ve kuruluşlarla bilimsel ve teknik işbirliği yapmak. h)Kurum personelinin atama,nakil,özlük,ücret,emeklilik ve benzeri işlemlerini yürütmek. **Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen yapılandırma ve değişim,bir değişim yönetimi programı çerçevesinde yürütülmektedir.Değişim yönetimi,değişikliğin tanımlandığı,yönlendirildiği ve uygulamaya geçirildiği bir sistemdir. a)Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcılığı: 1.Aile hekimliği ile ilgili iş ve işlemleri tesis etmek,izleme ve değerlendirme yapmak,eğitim ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçlara uygun eğitim müfredatını belirlemek ve uygulamak. 2.Aile sağlığı merkezleri,toplum sağlığı merkezleri ve sağlık evleri gibi birinci basamak sağlık kurum ve kuruluşlarının teknik ve fiziki özelliklerini belirlemek ve planlamak. b)Bulaşıcı Hastalık Kontrol Programları Başkan Yardımcılığı: 1.Bulaşıcı hastalıkların kontrolü ile ilgili programlar oluşturmak ve programların uygulanmasını sağlamak. 2.Sağlık tehditlerine yönelik erken uyarı ve cevap sistemi oluşturmak ve saha epidemiyolojisi eğitim çalışmalarını yürütmek. 3.Koruyucu sağlık hizmetlerinde kullanılan aşı,antiserum,enjektör ve benzeri soğuk zincir malzemelerinin lojistik hizmetlerinin yürütülmesini,bağışıklama programlarının hazırlanmasını ve uygulanmasını sağlamak,ulusal düzeyde aşılama oranlarını ve soğuk zincir sistemini izlemek. 4.Zoonotik,paraziter ve vektörel hastalıkların görülme sıklığının belirlenmesini, hastalık kontrol programlarının geliştirilmesini ve yürütülmesini sağlamak. 5.Verem hastalığının kontrolüne yönelik plan ve program yapmak ve uygulamak,politika önerileri geliştirmek. 6.Mikrobiyolojik ulusal referans laboratuarı hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak. 7.Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. c)Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar,Programlar ve Kanser Başkan Yardımcılığı: 1.Bulaşıcı olmayan hastalıkların kontrolü ile ilgili programlar oluşturmak ve programların uygulanmasını sağlamak,yaşlılık ve özürlülük gibi kronik durumlara yönelik sağlık programları oluşturmak,evde bakım hizmetlerinin sunulmasını sağlamak. 2.Erken teşhis ve tarama faaliyetleri başta olmak üzere kanserle mücadele hizmetlerinin etkin bir şekilde yapılmasını sağlamak,buna ilişkin plan ve programlar yapmak ve uygulanmasını sağlamak.
3.Tütün,alkol ve diğer bağımlılık yapıcı maddelerin zararları ile mücadele ve kontrol faaliyetlerini yürütmek. 4.Çocuk,ergen,kadın,üreme ve ruh sağlığına ilişkin programlar oluşturmak. 5.Beslenme,fiziksel aktivite gibi sağlıklı yaşama yönelik programlar oluşturmak ve alışkanlıklar kazandırmak. ç)Tüketici ve Çalışan Güvenliği Başkan Yardımcılığı: 1.Çalışanların sağlığının korunması ve geliştirilmesi için araştırmalar yapmak, ulusal sağlık politikaları geliştirmek ve uygulanmasını sağlamak,işyeri hekimliği ve meslek hastalıklarına yönelik çalışmalar yapmak. 2.Biyosidal ürünlerin ve bildirim sistemine tabi ürünlerin etiket onayı ile bildirim onayının kontrol edilmesini sağlamak,biyosidal ürünleri ruhsatlandırmak. 3.İnsani tüketim amaçlı,doğal mineralli,kaplıca,havuz ve yüzme sularının denetimlerini yapmak,gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak. 4.Tüketici güvenliğine yönelik olarak Kurumun görev alanına giren ürünlerin analizlerini yapmak veya yaptırmak,referans laboratuvarları oluşturmak. 5.Halk sağlığı laboratuarlarının yapısını ve organizasyonunu belirlemek, standardizasyonunu,iç ve dış kalite kontrol hizmetlerini düzenlemek. 6.Görev alanına ilişkin eğitim ihtiyaçlarını tespit etmek ve eğitim faaliyetlerini yürütmek. 7.Aşı,antijen,antiserum,serum gibi biyolojik ürün üretmek veya üretilmesini sağlamak. 8.Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. d)Destek Hizmetleri Başkan Yardımcılığı: 1.Kiralama ve satın alma işlemlerini yürütmek,temizlik,güvenlik,aydınlatma, ısıtma,onarım gibi destek hizmetlerini yürütmek, yürütülmesini sağlamak. 2.Taşınır ve taşınmazlarına ilişkin işlemleri ilgili mevzuatı çerçevesinde yürütmek. 3.İnsan gücü ihtiyacını tespit etmek ve planlama yapmak,kadro standartlarına ait iş ve işlemleri yürütmek. 4.Atama ve nakil işlemleri ile diğer personel hareketlerini düzenlemek ve yürütmek. 5.Personelin eğitim ve sertifikasyon faaliyetleri ile özlük,terfi,emeklilik,disiplin ve benzeri işlemlerini yürütmek. 6.Döner sermaye bütçesinin iş ve işlemlerini yürütmek ve koordine etmek. 7.Sosyal hizmetler ile sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek. 8.Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek. 9.Kurumun kalite çalışmalarını yürütmek,laboratuvarlarına yönelik test ve kalibrasyon merkezi oluşturmak ve bu merkezlerin iş ve işlemlerini yürütmek. 10.Kurumun görev alanı ile ilgili istatistikî çalışmaları yürütmek,analizler yapmak,kurumun ihtiyaç duyduğu bilgi işlem programlarını geliştirmek ve koordine etmek. ***Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bünyesinde Kronik Hastalıklar,Yaşlı Sağlığı ve Özürlüler Daire Başkanlığı kurulmuştur.Sosyal hizmetle yakından ilgili olan bu birimin görev ve sorumlulukları: a)Bulaşıcı olmayan hastalıklar ve kronik durumların önlenmesi ve kontrolü b)Engelliliğin önlenmesi ve kontrolüne yönelik programlar geliştirmek,izlemek ve değerlendirmek c)Evde sağlık hizmetleri planlarının ilgili daire başkanlıklarıyla oluşturulmasına katkı vermek d)Kaza ve yaralanmaları engellemeye yönelik ihtiyaç duyulan çalışmaların yapılması ve mevcut düzenlemeler ile uyumluluğun artırılması dâhil olmak üzere ulusal önleme ve kontrol programları geliştirmek,uygulamak ve değerlendirmek. e)Yaşlılık ve Yaşlı Sağlığı Hizmetleri Geliştirilmesi çalışmaları kapsamında ulusal program
geliştirmek,uygulamak, değerlendirmek f)Yaşlılık ve yaşlı sağlığı hizmetleri konusunda ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği çalışmalarını yürütmek. g)Diğer kurum ve kuruluşların ilgili çalışmalarına katılım sağlamak,ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmak. h)Faaliyet alanları ile ilgili eğitim,sempozyum,panel,çalıştay,seminer vs. etkinlikleri düzenlemek ve düzenlenen ulusal ve uluslararası etkinliklere katkı sağlamak ***Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanlığının görev sorumlulukları: a)Çocuk ve ergen sağlığı konusunda istatistikî bilgilerin toplanmasını,araştırma ve incelemelerin yapılmasını koordine ve kontrol etmek b)Çocuk ve ergen sağlığının korunması ve geliştirilmesi için gerekli stratejileri belirlemek. c)Çocuk ve ergen sağlığı konusundaki öncelikli sorunlar başta olmak üzere,sorunların önlenmesi ve ortadan kaldırılması için temel ilkeleri belirlemek,gerekli çalışmaları yapmak. d)Bebek ve çocukluk yaş grubunda gerçekleşen ölümlerin azaltılmasına yönelik politika ve öncelikleri belirlemek ve uygulamak. e)Yenidoğan tarama programı kapsamında gerçekleştirilen laboratuar hizmetlerini yürütmek veya yürütülmesini sağlamak. f)Çocuk ve ergen sağlığı hizmetlerinin yurt genelinde tüm kurum ve kuruluşlarda standart, etkili ve sürekli bir şekilde yürütülmesini sağlamak. g)Ülke genelinde çocuk ve ergen sağlığı hizmetlerinin durumunu ve ilgili göstergeleri izlemek, çocuk ve ergen sağlığı hizmeti veren kuruluşların çalışmalarını izlemek,değerlendirmek ve yönlendirmek. h)Çocuk ve ergen sağlığı konularında personel ve halk için eğitim,lojistik ve hizmet ihtiyaçlarını belirleyerek eğitimleri planlamak ve uygulamak. i)Görev alanına giren konularda ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğini geliştirici çalışmalar yapmak,diğer ülkelerle çocuk ve ergen sağlığı konusunda eğitim alanında işbirliği gerçekleştirmek. j)Dünyada ve ülkedeki gelişmeleri izlemek,yeni yaklaşım ve bilgilerin hizmet yönetimi ve uygulamalara entegrasyonunu sağlamak. k)Gençlerin üreme sağlığı hizmet ihtiyacının karşılanmasını sağlamak,toplumun ve gençlerin bu alanda bilinçlenmesine katkıda bulunmak. l)Riskli gebelik grubuna giren adolesan gebeliklerin önlenmesi amacıyla stratejiler belirlemek ve uygulatmak m)Çocuk ve ergen sağlığı sorunlarının iyileştirilmesi konusunda geleceğe yönelik tahminler ile araştırmalar hazırlamak, uygulanmasını sağlamak,sonuçlarını değerlendirmek ve gerekli tedbirleri almak. n)Faaliyet alanları ile ilgili eğitim,sempozyum,panel,çalıştay,seminer vs. etkinlikleri düzenlemek ve düzenlenen ulusal ve uluslararası etkinliklere katkı sağlamak ***Ruh Sağlığı Programları Daire Başkanlığının görevleri: a)Ruh sağlığı ile ilgili koruyucu programların geliştirilmesi,çocuk ve ergenleri de kapsamak üzere ruh sağlığının araştırılması ve korunması ile ilgili faaliyetleri planlamak ve koordine etmek. b)Koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin birinci basamak sağlık hizmetleriyle bütünleştirilmesi ve geliştirilmesine yönelik çalışmaların yürütülmesini sağlamak. c)Kronik ruhsal bozuklukların birinci basamak ağırlıklı olmak üzere ikinci basamak ve üçüncü basamakta tanı,tedavi ile izlemelerinin ve psikososyal rehabilitasyon programlarının geliştirilmesi için gerekli çalışmalar yapmak. d)Toplum Temelli Ruh Sağlığı uygulamalarıyla uyumlu hizmetlerin koordinasyonu,çalışacak
personele yönelik eğitim modüllerinin hazırlanması ve uygulanması faaliyetlerini yürütmek. e)Damgalama ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik savunuculuk faaliyetlerinin yürütülmesi konusunda çalışmalar yapmak. f)İntiharı azaltmak ve intiharı önleme konusunda farkındalık yaratılması için çalışmalar yürütmek. g)Otizm spektrum bozuklukları gibi çocukluk çağında başlayan kronik ruhsal bozukluklar konusunda erken tanılama-tedavi-rehabilitasyon hizmetleri için spesifik programlar geliştirmek. h)Çocuk istismarı ve ihmali gibi travmatik yaşantıların önlenmesi,erken müdahale edilmesi ve psikiyatrik rehabilitasyonu konusunda projelerin geliştirilmesi,Çocuk İzlem Merkezi uygulamalarının yaygınlaştırılması,personel eğitimi de dâhil olmak üzere kapasite artırma faaliyetlerini yürütmek. i)Öğrenme bozuklukları,dikkat eksikliği bozuklukları ve hiperaktivite gibi ruhsal bozuklukların erken çocukluk döneminde tanılanması ve bu bozukluklar için koruyucu ruh sağlığı hizmetleri kapsamında ilgili birimlerle birlikte spesifik programlar geliştirmek. j)Toplumda çeşitli kuruluşlarda ve işyerlerinde çalışanlara yönelik mobbingin önlenmesine yönelik programlar kapsamında farkındalık ve eğitim faaliyetlerini yürütmek k)Kadına ve aile içi şiddete yönelik ruh sağlığı çalışmalarını planlamak,programlar geliştirmek,eğitim ve kapasite artırma faaliyetlerini yürütmek.Kadın İzlem Merkezleri ile ilgili çalışmalar yürütmek. l)Koruyucu ruh sağlığının iyileştirilmesi için halkın ve sağlık personelinin eğitim çalışmalarını yürütmek. m)Koruyucu ruh sağlığının iyileştirilmesi için eğitici ve yol gösterici afiş,broşür,kitapçık,kısa film. vb. eğitim materyali geliştirmek. ***Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bünyesinde kurulan Ruh Sağlığı Programları Daire Başkanlığı,sosyal hizmetin müdahale alanlarından,istismar,ihmal,şiddet ve ayrımcılık sorunlarına yönelik çalışmalar yürütmektedir. n)Koruyucu ruh sağlığının iyileştirilmesi için üniversiteler,sivil toplum kuruluşları vb. ulusal ve uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışmalar yürütmek. o)Ulusal ruh sağlığı eylem planı hazırlamak ve yürütmek. p)Faaliyet alanları ile ilgili eğitim,sempozyum,panel,çalıştay,seminer vs. etkinlikleri düzenlemek ve düzenlenen ulusal ve uluslararası etkinliklere katkı sağlamak. q)Görev alanı ile ilgili olarak Başkanlık tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek. ***Kanser Daire Başkanlığının görevleri: a)Kanserle mücadelede gerekli koruyucu kanser hizmetlerini planlamak,yürütmek, çalışmaları değerlendirmek,raporlamak ve denetlemek. b)Ülke çapında kanser hastalıklarının tür ve durumlarının belirlenmesi,etkin ve bilimsel mücadele yöntemlerinin saptanması,uygulanması ve olası kanser etkenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik işlemleri yürütmek. c)Kanser tarama ve kayıt sistemlerini geliştirmek. d)Koruyucu kanser hizmetleri alanındaki her türlü eğitim materyalini hazırlamak ve bu alanlara ilişkin ulusal ve uluslararası yayınları takip ve temin etmek. e)Koruyucu kanser hizmetlerine yönelik bilimsel çalışmalar yapmak,yapılan çalışmaları desteklemek. f)Görev alanıyla ilgili evde sağlık hizmetlerini ilgili daire başkanlıklarıyla beraber planlamak. g)Ulusal kanser tarama standartlarını oluşturmak ve etkin yürütülebilmesi için ilgili daireler ile işbirliği yapmak.
h)Kanserle mücadele için sağlık tesisleri ilgili daire başkanlıklarıyla koordineli olarak planlamak,kurmak ve kalite kriterlerini oluşturmak. i)Tarama programlarında kullanılacak gezici cihazların planlanması ve alınmasını sağlamak, çalışma programlarını oluşturmak j)Toplum tabanlı kanser taramalarında aile hekimliği ve Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezi (KETEM) arasında ilgili daire başkanlıklarıyla koordineli olarak işbirliğini sağlamak. k)Koruyucu kanser hizmetleri konusunda,halkın eğitimi için gerekli çalışmaları diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde yürütmek,koordine etmek ve denetlemek. l)Kanser ile ilgili her türlü istatistikî bilgilerin toplanması,araştırma ve incelemelerin yapılması,kalite ve tamlığının değerlendirilmesi faaliyetlerini yürütmek. m)Kanserojen veya kanserojen olduğu düşünülen etkenlerin insanlara etkilerini takip etmek,gerekli önleme çalışmalarını yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek. n)Ulusal Kanser Danışma Kurulu’nu oluşturarak,belli aralıklarla toplanmasını sağlamak ve sekreterya işlemlerini yürütmek. o)Faaliyet alanları ile ilgili eğitim,sempozyum,panel,çalıştay,seminer vs. etkinlikleri düzenlemek ve düzenlenen ulusal ve uluslararası etkinliklere katkı sağlamak. ***Tüberküloz Daire Başkanlığının görev ve sorumlulukları: a)Tüberküloz hastalığının önlenmesi ve kontrol hizmetlerinin etkin bir şekilde yapılmasını sağlamak üzere hizmetin gerektirdiği plan,program ve politikaların tespitini yapmak. b)Tüberküloz hastalığına yönelik ilaç ve malzeme ihtiyacını belirlemek,temin edilmesini ve dağıtımının yapılmasını sağlamak. c)Tüberküloz hastalığına yönelik epidemiyolojik çalışmalar yürütmek,ulusal ve uluslararası raporlanmasını sağlamak. d)Doğrudan Gözetimli Tedavi ve mobil tarama faaliyetlerinin planlanması,izlenmesi ve değerlendirilmesi faaliyetlerini yürütmek. e)Tüberküloz kontrolünde çalışan sağlık personelinin,hasta ve yakınlarının,halkın farkındalık ve eğitim faaliyetlerini yürütmek veya yürütülmesini sağlamak. f)Tüberkülozun yayılmasına karşı koruyucu her türlü tedbirin alınması,hastaların kontrol ve tedavi altında bulunmaları faaliyetlerini izlemek. g)Tüberküloz vakalarının yönetimi ile ilgili sistemi koordine etmek,yürütülmesi ve geliştirilmesini sağlamak. h)Tüberküloz ile ilgili bilimsel çalışmaları yapmak ya da desteklemek. i)Tüberküloz ile ilgili olarak oluşturulan Bilimsel Danışma Kurulları sekreterya faaliyetlerini yürütmek. j)Faaliyet alanları ile ilgili eğitim,sempozyum,panel,çalıştay,seminer vs. etkinlikleri düzenlemek ve düzenlenen ulusal ve uluslararası etkinliklere katkı sağlamak YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI İŞLETME YÖNETMELİĞİ (1983) **Amacı;yataklı tedavi kurumlarında çeşitli hizmetlerin uygulama esaslarını,personelin görev,yetki ve sorumluluklarını belirlemek ve modern çağın icaplarına ve memleket gerçeklerine uygun,süratli,kaliteli,ekonomik bir hastane işletmeciliği sağlamak.Sağlık kurumlarını işlevlerine göre 5 alt gruba ayırmıştır: a) İlçe/belde hastanesi:Bünyesinde 112 hizmetleri,acil,doğum,ayaktan ve yatarak tıbbi müdahale,muayene ve tedavi hizmetleri ile koruyucu sağlık hizmetlerini bütünleştiren,görev yapan tabiplerin hasta kabul ve tedavi ettiği,ileri tetkik ve tedavi gerektiren durumlarda hastaların stabilize edilerek uygun bir şekilde sevkinin sağlandığı sağlık kurumlarıdır.
b)Gün hastanesi:Birden fazla branşta,günübirlik ayakta muayene,teşhis,tedavi ve tıbbi bakım hizmetleri verilen asgari 5 gözlem yatağı ile 24 saat sağlık hizmeti sunan bir hastane bünyesinde veya bir hastane ile koordineli olmak kaydıyla kurulan sağlık kurumlarıdır. c)Genel hastaneler:Her türlü acil vak’a ile yaş ve cinsiyet farkı gözetmeksizin,bünyesinde mevcut uzmanlık dallarıyla ilgili hastaların kabul edildiği ve ayaktan ve yatarak hasta muayene ve tedavilerinin yapıldığı en az 50 yataklı sağlık kurumlarıdır. d)Özel dal hastaneleri:Belirli bir yaş ve cins grubu hastalar veya belirli bir hastalığa tutulanların yahut bir organ veya organ grubu hastalarının müşahede,muayene,teşhis,tedavi ve rehabilitasyonlarının yapıldığı sağlık kurumlarıdır. e)Eğitim ve araştırma hastaneleri:Öğretim,eğitim ve araştırma yapılan uzman ve yan dal uzmanların yetiştirildiği genel ve özel dal sağlık kurumlarıdır. **Yönetmeliğin “Sosyal Hizmetler” başlıklı 35.maddesinde sosyal hizmet uzmanlarının çalışacağı birimin tanımı yapılmıştır (yataklı tedavi kurumlarına müracaat eden,yatan ve kurumdan çıkan hastaların sosyal ve ekonomik sorunlarının saptanması, çözümlenmesi,hastanın çevresi ve ailesiyle ilişkilerinin sağlanması,kurumun halkla ilişkiler işlerinin yürütülmesi) **Hastaların taburcu edilmesi 76.maddede taburculuk işlemlerinde sosyal hizmet uzmanına görev verilmiştir. **Yönetmeliğin 125.maddesinde sosyal hizmet uzmanının mesleki özellikleri de belirtilmiştir **Yönetmeliğin 126.maddesinde sosyal hizmet uzmanının görev ve yetkileri sıralanmıştır: -Hastaların kişisel ve ailevi sorunlarının çözümlenmesinde ailesi ve yakın çevresiyle işbirliği yapar, posta ve halkla ilişkiler hizmetlerini yürütür. -Hastaların (maddi yetersizliği olanlara) diğer dış kurumlardan sürekli veya geçici destek sağlanmasına yardımcı olur. -Uzun süre yatacak hastaların boş zamanlarını değerlendirici faaliyetler düzenler moral gücünün arttırılmasını sağlar. -Kurumumun gelirini arttıracak program ve çabalara katılır ve teşhis,tedavi hizmetleri bakımından diğer yataklı kurumlarla koordinasyon ve yardımlaşmayı sağlar. -Kurum içinde bulunan gönüllü kişilerin çalışmalarını düzenler -Yatan hastaların çocukları için kreş ve gündüz bakımevi açılmasına yardımcı olur. -Kurum sonrası oluşacak kişisel ve toplumsal ve ekonomik koşulların yeniden düzenlenmesine yardımcı olur. TIBBİ SOSYAL HİZMET (2011) **Yönergede tıbbi sosyal hizmet:Ayakta ya da yatarak tedavi gören hastaların tıbbi tedaviden etkili bir şekilde yararlanması, sosyal sağlığının korunması ve geliştirilmesi,tedavi sürecinde hastanın ailesi ve çevresi ile ilişkilerinin düzenlenmesi,tedavi sürecini etkileyen psikososyal ve sosyo-ekonomik sorunlarının zamanında çözümlenerek sosyal işlevselliğini yeniden kazanması amacıyla yürütülür. **Sosyal hizmet müdahalesi:Bireyle,grupla,aileyle,toplumla sosyal hizmet ve sosyal hizmet araştırması yöntemlerinin kullanıldığı ve başvuru,inceleme,müdahale,değerlendirme, uygulama,sonuçlandırma ve izleme aşamalarının gerçekleştirildiği tıbbi sosyal hizmet uygulaması. **Hastanelerde tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının etkili biçimde yürütülmesine zemin oluşturulmak için yönerge yoluyla Tıbbi Sosyal Hizmetler Bilimsel Danışma Komisyonu kurulmuştur.Komisyon,Genel Müdür veya görevlendireceği en az daire başkanı düzeyinde bir idari amir başkanlığında Bakanlıkça seçilecek,komisyona seçilen üyeler 2 yıl süre ile görev yapmaktadır.Görev süresi dolan Komisyon üyeleri tekrar aynı görev için seçilebilmektedir.
a)Üniversitelerin sosyal hizmet bölümlerinde görevli ve tıbbi sosyal hizmet alanında çalışmaları olan dört akademisyen, b)Bakanlığa bağlı eğitim ve araştırma hastanesinde görevli iki sosyal hizmet birimi sorumlusu,olmak üzere toplam yedi üyeden oluşmaktadır. NOT:Tıbbi Sosyal Hizmet Yönergesi’nde meslek elemanını tanımlamada sosyal hizmet uzmanı yerine sosyal çalışmacı unvanı kullanılmıştır. ***Sosyal hizmet biriminin çalışma usul ve esasları: a)Hastanede görev yapan sosyal çalışmacıların tamamı birime bağlı olarak çalışır. b)Sosyal hizmet müdahalesine ihtiyaç duyan hastaların sık görüldüğü birimlerde tam veya kısmi zamanlı olarak sosyal çalışmacının gerekli olması halinde,hastanedeki sosyal çalışmacı sayısına göre planlamayı sosyal hizmet birim sorumlusu yapar. c)Sosyal çalışmacılar,sosyal hizmet birim sorumlusunun onayı dışında başka bir birim ya da klinikte-serviste görevlendirilemez. ç)Klinikte-serviste veya farklı hizmet birimlerinde,sosyal çalışmacıların mesleki çalışmalarını yürütmesi için gerekli koşullar,ilgili klinik-servis veya birim dâhilinde sağlanır. d)Hastaneye başvuran ve tıbbi tedavi sürecinde sosyal hizmete ihtiyaç duyan hastalar, hastanın hekimi tarafından birime havale edilir. e)Sosyal çalışmacının mesleki görüşme yaptığı her hasta için Hasta Görüşme Formu düzenlenir. f)Görüşme neticesinde hasta hekim tarafından havale edilmiş ise hekimine ile bilgi verilir. g)Sosyal hizmet müdahalesi kapsamında,gerektiğinde sosyal inceleme yapılır. h)Sosyal çalışmacı,bu raporun gerekli hallerde,ilgi kurum ve kuruluşlara bir üst yazı ekinde gönderilmesini sağlar. ı)Yapılan sosyal hizmet müdahalesi her bir gün için Sosyal Hizmet Birimi Kayıt Defterine kaydedilir. i)Tüm formlar hastane otomasyon sistemine eklenir. Kayıt ve raporlar zamanında ve düzenli olarak tutulur. **Birim sorumlusunun görev ve sorumlulukları Yönergenin 11.maddesinde belirtilmiştir **Sosyal çalışmacı,hastaneye başvuran hastaların psiko-sosyal ve sosyo-ekonomik sorunlarını tespit eden,sorunlarıyla ilgili sosyal hizmet müdahalesini planlayan ve uygulayan, üniversitelerin dört yıllık sosyal hizmet bölümlerinden mezun sağlık personelidir. **Yönergenin 12.maddesinde sosyal çalışmacının görev ve sorumlulukları ayrıntılı olarak ifade edilmiştir: a)Mesleki çalışmalarını ilgili mevzuata uygun olarak yürütür. b)Hastaneden hizmet alan,tıbbi sosyal hizmete ihtiyaç duyan hastalar için sosyal hizmet müdahalesini planlar ve uygular. c)Hastalığa ve tedavi sürecine uyumda zorlanan hastaların uyumunu sağlamak için gerekli sosyal hizmet müdahalesinde bulunur. ç)Hastanede yatarak tedavisi tamamlandığı halde ikametine gidemeyecek derecede düşkün ve kimsesi bulunmayan veya aileleri tarafından alınmayan hastaların ikametine nakillerini koordine eder. d)Afetlerde,gerekli sosyal hizmet müdahalesini planlar ve uygular. e)Tıbbi sosyal hizmetle ilgili konularda hastane personeline,hasta ve hasta yakınlarına yönelik eğitimler yapar. f)Mesleği ile ilgili kongre,sempozyum,eğitim vb. toplantılara katılır,mesleki projeler planlar ve uygular. g)Rapor ve kayıtları gizlilik ilkesine uygun olarak tutar.
ğ)Çalışmalarından birim sorumlusuna karşı sorumludur. h)Tek sosyal çalışmacı olması halinde birim sorumlusunun görevlerini yerine getirir. ı)Birim sorumlusunca verilen diğer görevleri yerine getirir. (ÜNİTE-10)=HASTA HAKLARI ***Hasta haklarının hastane ortamlarında yapılandırılması 1998 yılında yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliği ile olmuştur. **Hasta hakları: >>Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı >>Bilgi İsteme >>Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme >>Personeli Tanıma,Seçme ve Değiştirme >>Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme >>Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis,Tedavi ve Bakım >>Tıbbi Gereklilikler Dışında Müdahale Yasağı >>Ötenazi Yasağı (Ötenazi yasaktır.Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahi kimsenin hayatına son verilemez.) >>Tıbbi Özen Gösterilmesi >>Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma Hakkı >>Kayıtları İnceleme >>Kayıtların Düzeltilmesini İsteme >>Bilgi vermenin Usulü >>Bilgi verilmesi Caiz Olmayan ve Tedbir Alınması Gereken Haller (Hastanın manevi yapısı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde,teşhisin saklanması caizdir.) >>Bilgi verilmesini Yasaklama (Hasta,sağlık durumu hakkında kendisine veya ailesine veya yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir.) >>Mahremiyete Saygı Gösterilmesi >>Rıza Olmaksızın Tıbbi Ameliyeye Tabi Tutulmama >>Bilgilerin Gizli Tutulması >>Hastanın Rızası ve İzin >>Tedaviyi Reddetme ve Durdurma >>Küçüğün veya Mahcurun Tıbbi Müdahaleye İştiraki (Küçük veya mahcur olan hastanın dinlenmesi suretiyle tıbbi müdahaleye iştiraki sağlanır.) >>Alışılmış Olmayan Tedavi Usullerinin Uygulanması >>Güvenliğin Sağlanması >>Refakatçi Bulundurma >>Dini vecibeleri Yerine Getirebilme ve Dini Hizmetlerden Faydalanma >>İnsani Değerlere Saygı Gösterilmesi ve Ziyaret >>Hizmetin Sağlık Kurum ve Kuruluşu Dışında Verilmesi ***Hasta Hakları Yönetmeliği içinde tanımlanan hasta hakları arasında yer alan hekim seçme hakkının hastanelerde nasıl uygulanacağını aydınlığa kavuşturmak için Sağlık Bakanlığı tarafından 2007 yılında Sağlık Hizmeti Sunumunda Poliklinik Hizmetlerinin Hastaların Hekimini Seçmesine ve Değiştirmesine İmkân Verecek Şekilde Düzenlenmesi Hakkındaki Yönerge yürürlüğe konulmuştur. TOPLUM RUH SAĞLIĞI **Sağlık Bakanlığı 2011 yılında Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri Hakkındaki Yönerge’yi yürürlüğe koymuştur. Yönergenin amacı;ağır ruhsal bozukluğu olan hastalara,toplum temelli ruh sağlığı modeli çerçevesinde psikososyal destek hizmetlerinin verilmesi,takip ve tedavilerinin gerektiğinde evde sağlık hizmetleri uygulamasına entegre bir şekilde yaşadıkları ortamda sunulabilmesi için,Sağlık Bakanlığına ait yataklı sağlık tesislerine bağlı olarak faaliyet göstermek üzere toplum ruh sağlığı merkezlerinin kurulması ve işleyişi,asgari fiziki şartları ile bulundurulması gereken araç,gereç ve
personel standardının ve ilgili personelin görev,yetki ve sorumlulukları ile uygulamanın denetimine ilişkin usul ve esasların belirlenerek hizmetin etkin ve ulaşılabilir bir şekilde sunulmasını sağlamaktır. **Merkezde görevlendirilecek personel,Bakanlık tarafından hazırlanan “Toplum Ruh Sağlığı Merkezi Çalışma Prensipleri Genel Uyum ve Teori Eğitimi”ni almış olan personeller arasından seçilmektedir. **Yönergenin 10.maddesinde sosyal çalışmacıların mesleki rolleri iki ayrı başlık altında verilmiştir.1.başlıkta psikolog ve hemşirelerle ortak rollerine yer verilmekte,2.başlıkta ise yalnızca sosyal hizmet mesleğine özgü olan mesleki roller listelenmiştir. MADDE BAĞIMLILIĞI **2004 yılında yürürlüğe giren Madde Bağımlılığı ve Tedavi Merkezleri Yönetmeliği. NOT:Yönetmelikte sosyal hizmet mesleğinin bağımlılık sorunlarıyla ilgili katkılarına ve sosyal hizmet uzmanlarına değinilmemiştir. **Merkezlerin sunduğu idame ve rehabilitasyon;vücudun maddeye olan ihtiyacını kontrol etmek,ayık kalabilme süresini uzatmak ve böylece hayat standardını artırmak amacıyla detoksifikasyon tedavisini takip eden ilaçlı veya ilaçsız olarak yapılan psikososyal tedavileri ifade etmektedir. Yönetmeliğin 30.maddesinde merkezlerde çalışması gereken personeller: a)Sorumlu Uzman:Merkezin yönetiminden sorumlu olacak bir uzman b)Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı:Her 10 yatak için bir uzman c)Tabip:İlk 10 yatak için 24 saat boyunca hizmeti sürdürecek şekilde asgari 5 tabip olmak üzere;ilave her 10 yatak için,6 ay süre ile madde bağımlılığı eğitimi görerek,bu konuda sertifika almış olan aile hekimliği uzmanı veya pratisyen tabip d)Psikolog:6 ay süre ile madde bağımlılığı eğitimi görerek bu konuda sertifika almış ve klinik tecrübesi olan bir psikolog e)Hemşire:İlk 10 yatak için 24 saat boyunca hizmeti sürdürecek şekilde asgari 6 hemşire olmak üzere,ilave her 10 yatak için 4 hemşire ORGAN VE DOKU NAKLİ HİZMETLERİ **Bu hizmette hem organ verenin ve yakınlarının hem de organ bekleyen kişilerin ve yakınlarının psikososyal destek hizmetlerine gereksinimi yüksektir. **İlki 2000’de çıkan Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği,2009’da yürürlüğe girmiştir. **Bir tıbbi birimin organ ve doku nakli merkezi olabilmesi için belirli koşullar bulunmaktadır:merkezin yaptığı organ nakli türüne bağlı olarak hastanın nakil öncesi ve sonrası dönemlerde ihtiyaç duyabileceği anesteziyoloji ve reanimasyon,iç hastalıkları,çocuk sağlığı ve hastalıkları,patoloji ve diğer branşların mevcut olduğu,kan bankası desteği ile psikolojik ve sosyal servis desteğine sahip olduğunu,veri yönetimi olanaklarını kullanabildiğini belgelemelidir. **Canlıdan organ nakli,alıcının en az 2 yıldan beri fiilen birlikte yaşadığı eşi,4.dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından yapılabilmektedir. Etik Komisyon il sağlık müdür yardımcısı başkanlığı üyeleri: a)Valilikçe görevlendirilecek il emniyet müdür yardımcısı ya da Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü b)Naklin yapılacağı hastane haricindeki bir kamu hastanesinden bir tabip c)Naklin yapılacağı hastane personelinden olmayan bir psikiyatri uzmanı d) d)Baro tarafından görevlendirilecek bir avukat e)Valilikçe görevlendirilecek bir sosyal hizmet uzmanı
**Yönetmeliğe ek olarak 2008’de,Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi Yönergesi yürürlüğe girmiştir.Yönergenin amacı;organ ve doku dağıtımına ilişkin usul ve esasları belirlemek;organ ve doku nakli hizmetleri ile ilgili merkezlerin ve bu merkezlerde görevli personelin görev ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. **Ülkemizde organ ve doku nakli hizmetlerinin gelişmesi için bir diğer düzenleme 2012’de Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Organ Nakli Merkezleri Yönergesi’dir. Yönergenin amacı;kalp,karaciğer,akciğer,kalp–akciğer,böbrek ve pankreas nakli yapan merkezlerin taşıması gereken şartlar ile çalışmalarına dair usul ve esasları belirlemektir. SAĞLIK YARDIMI **Ücretsiz sağlık hizmetini de kapsayan sosyal yardımla ilgili yürürlükteki temel kanun, 1986 yılında çıkarılan 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’dur **Sosyal güvencesi bulunmayan vatandaşlarımıza içinde sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanma olan temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yardımlar yapılmaktadır. Yeşil Kart Düzenlemesi **1992’de yürürlüğe giren,3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart verilerek Devlet Tarafından Karşılanması **2006 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu=>Hiçbir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi altında olmayan ve sağlık hizmetleri giderlerini karşılayacak durumda bulunmayan Türk vatandaşlarının bu giderlerinin,Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçilinceye kadar devlet tarafından karşılanması ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ **Sağlık Bakanlığı tarafından 2000’de yürürlüğe konulan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği **Yönetmeliğin 24.maddesinde sosyal hizmeti ilgilendiren bazı hükümler yer almaktadır. Buna göre;acil servis,hastanın sosyal güvencesi olup olmadığına,bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kuruluşunun nevine ve hastanın diğer özelliklerine bakmaksızın,stabilizasyon sağlanıncaya kadar bütün tıbbî hizmetleri sunmakla yükümlüdür.Ayrıca hastanın tedavisinin başka bir sağlık kuruluşunda sürdürülmesi,mevzuat veya bu kuruluşun tıbbî-teknik imkânları açısından zorunlu ise,hastanın sosyal güvenlik durumuna en uygun kuruluş ile mutabakat sağlandıktan sonra,tıbbi bakım ve tedavisine devam edilmesi için,acil servis sorumlu tabibi merkezden sevk işleminin gerçekleştirilmesini istemektedir. **Yönetmelikte 2004’te yapılan değişiklikle;hasta nakil hizmetleri sırasında sunulan hizmetlerin bedeli,bağlı olduğu döner sermaye saymanlığı tarafından hastaların bağlı oldukları resmî veya özel sosyal güvenlik kuruluşlarına tahakkuk ettirilmekte ve tahsil edilmektedir.Sosyal güvencesi olmayıp ödeme gücü olmayanlardan ücret talep edilmemektedir. ÖZÜRLÜLÜK TESPİTİ **2010 Özürlülük Ölçütü,Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik **Yönetmelik;özürlülerle ilgili derecelendirmelere,sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. **Ağır özürlü;özür durumuna göre özür oranı 50 ve üzerinde olduğu tespit edilenlerden günlük yaşam aktivitelerini başkalarının yardımı olmaksızın yerine getiremeyeceğine özürlü sağlık kurulu tarafından karar verilen kişilerdir. **Özürlü;doğuştan veya sonradan;bedensel,zihinsel,ruhsal,duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini
karşılamada güçlükleri olan ve korunma,bakım veya rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişidir. **Özür tespiti yapacak olan özürlü sağlık kurulu;iç hastalıkları,göz hastalıkları,kulak-burun-boğaz,genel cerrahi veya ortopedi,nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşmaktadır. EVDE SAĞLIK VE BAKIM HİZMETLERİ **Sağlık Bakanlığı tarafından 2005’te,Evde Bakım Hizmetleri Sunumu Hakkındaki Yönetmelik çıkartılmıştır. **Evde bakım hizmeti veren merkez veya birimin hizmet sunacağı alanla ilgili olarak psikolog, fizyoterapist,diyetisyen,sosyal hizmet uzmanı gibi hekim dışı sağlık personeli bulanabilmektedir. **Yönetmeliğin hastanın evde bakıma kabulü için gerekli olan koşulları 26.maddede şu şekilde tanımlanmıştır: a)Sağlık kuruluşunda,hastanın veya hastanın tıbbi durumu onay vermeye elverişli değilse kanuni temsilcilerinin bilgilendirilmiş onay formu ile rızası alındıktan sonra işlem yapılır. b)Evde bakım hizmeti için kabul edilen hastalar,mevzuat tarafından belirlenen hakları korunacak şekilde,hasta hakları ve yükümlülükleri ve hizmet içeriği konusunda bilgilendirilir. c)Evde bakım hizmeti almak isteyen hasta kendi hekimi tarafından takip altında olmalıdır. d)Evde bakım hizmeti için hasta ve hasta ailesi tarafından istem yapılabilir. e)Hasta evindeki fiziksel ortam ve ekipman,güvenli ve etkin bakım vermeye uygun olmalıdır. f)Hastanın ırkı,rengi,inancı,cinsiyeti,doğum yeri,etnik kökeni,yaşı,zihinsel ya da bedensel engeli ve iletişim rahatsızlığı,kabul açısından hiçbir şekilde olumsuz etken olarak değerlendirilemez. g)Hasta bakımı açısından sağlık kuruluşu tarafından önerilen tedavi planının kabul edilmemesi durumunda,bu tedavi planının uygulanmamasının yol açabileceği riskler anlatılarak hizmetin kabul edilmediğine ilişkin yazılı beyan istenir. **2011’de Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönerge yürürlüğe girmiştir. **Yönergenin yürürlük tarihi itibarıyla 81 ilde,Sağlık Müdürlükleri bünyesinde kurulan 34 adet mobil ekip ve hastaneler bünyesinde kurulan 408 evde sağlık birimi olmak üzere toplam 442 Evde Sağlık Hizmet biriminin Bakanlıkça tescili yapılmıştır. Evde sağlık hizmetleri biriminde görevlendirilecek personel arasında sosyal çalışmacı da yer almaktadır. Evde sağlık hizmetleri ekibinde yer alan sosyal çalışmacı, evde sağlık bakım hizmeti verilen kişi ve aile bireylerine müdavi tabip ve sorumlu tabibin belirlediği tedavi planı doğrultusunda, mesleğinin gerektirdiği sosyal ve psikolojik destek hizmetleri vermektedir. TOPLUM SAĞLIĞI **Sağlık Bakanlığı tarafından 2011’de yürürlüğe konulan Toplum Sağlığı Merkezlerinin Kurulması ve Çalıştırılmasına Dair Yönerge’nin amacı aile hekimliği uygulamasının yürütüldüğü illerde kurulacak toplum sağlığı merkezlerinin organizasyonu,kadroları,görevleri ile çalışma usul ve esaslarını belirlemektir. **Toplum sağlığı merkezlerinin görev ve yetkileri 8.maddede şöyle belirtilmiştir: Bölgesinde sağlık hizmetlerini yürütür. Sağlık hizmetini bir bütün olarak değerlendirir. Sağlık kuruluşları ile koordinasyonu sağlamak,gerektiğinde diğer kuruluşlarla iş birliği yapmak suretiyle toplumun ve bireylerin sağlığını korumak ve sağlık düzeylerini yükseltmekten sorumludur. **Toplum kalkınması çalışmalarında ve yardım hizmetlerinde ilgili kuruluşlarla iş birliği yapılması sosyal hizmet çalışmalarının genel çerçevesidir.
**Sosyal çalışmacının görevleri 46.maddede şöyle sıralanmıştır: a)Hizmet götürülecek bölge ve toplumu tanıma, b)Bölgenin sağlık ölçütlerini değerlendirme ve buna göre sorunları ve öncelikleri saptama, c)Toplumda sağlık sorunu yaratan çevresel,sosyal,kültürel,demografik ve ekonomik şartları değerlendirme, ç)Toplumda saptanan sorunların çözümlenmesine katkıda bulunacak kaynakları araştırma, harekete geçirici,verimliliği arttırıcı ve yeni kaynak oluşumunu sağlayıcı çalışmalar yapma, d)Afet sonrası dönemde sosyal hizmet işlerini yürütme, e)Okul yönetimleri ile iş birliği yaparak destekleme, f)Bölgesindeki Belediye,Milli Eğitim Bakanlığı,Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü gibi diğer kamu kuruluşları ile iş birliği yapma ve bu kurumlara destek verme, g)Toplum kalkınması hizmetlerinde görev alma, ğ)Görevi ile ilgili kayıt ve formları tutma, h)Sosyal yardıma muhtaç hastaların sosyal yardım kurumlarıyla irtibatını sağlama ve destekleme,sorunların çözümüne katkıda bulunma YANIK TEDAVİ BİRİMLERİ **Sağlık Bakanlığı,2011’de Yataklı Sağlık Tesislerinde Yanık Tedavi Birimlerinin Kurulması ve İşleyişi Hakkındaki Yönergeyi yürürlüğe koymuştur. **Yanık tedavi merkezi,eğitim ve araştırma hastanelerinin idari ve tıbbi bütünlüğü içerisinde yer alan,ancak diğer birimlerden izole edilmiş veya müstakil binası olan,tüm yanık vakalarının kabul edildiği,ilk şok tedavilerinden rehabilitasyonlarına kadar olan tüm tedavi süreçlerinin gerçekleştirilebildiği,sterilizasyon koşullarının en yüksek seviyede sağlandığı, giriş ve çıkışlarının enfeksiyon kontrolü bakımından denetimli olduğu merkezdir. **Yanık tedavi birimlerinde psikolojik destek,rehabilitasyon ve beslenme hizmetleri ihtiyaç halinde baştabip tarafından belirlenecek 1 psikolog veya sosyal çalışmacı,1 fizyoterapist ve yanık tedavi konusunda deneyimli 1 diyetisyenin sorumluluğunda yürütülür. DİYALİZ HİZMETLERİ **Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik 2010’da yürürlüğe girmiştir. **Diyaliz;böbrek yetmezliği veya başka sebeplerle insan vücudunda biriken toksik maddelerin ve fazla sıvının vücuttan uzaklaştırılması amacı ile uygulanan diyaliz yöntemlerinin genelidir. **Hemodiyaliz;hemodiyaliz cihazı vasıtasıyla yapay membran kullanılarak diyaliz merkezlerinde veya evde yapılan standart,hemodiafiltrasyon ve diğer alternatif diyaliz yöntemleridir. (ÜNİTE-11) **Suçluluk alanında sosyal mevzuat,çocuklara özgü çocuk adalet sistemi ve yetişkinlere özgü ceza adalet sisteminde ayrı olarak ele alınmalıdır. **Suça yönelen çocukların haklarını uluslararası düzeyde ele alan belli başlı belgeler,başta Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere,Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Küçüklerin Korunması İçin Birleşmiş Milletler Kuralları,Riyad Kuralları ve Çocuk Mahkemelerinin Yönetimi Hakkında Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Pekin Kuralları)’dır. **ÇHS’nin 40.maddesi suça yönelen çocuklar için kimi güvenceleri sıralamaktadır:çocuğun haklarındaki suçlama yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılması,çocukların haklarındaki suçlamalardan kendilerinin hemen ve doğrudan doğruya ya da uygun düşen durumlarda ana babaları ya da yasal vasileri kanalı ile haberli kılınması ve savunmalarının hazırlanıp sunulmasında gerekli yasal ya da uygun olan başka yardımdan yararlanması,çocuğun tanıklık etmesi ya da suç
ikrarında bulunması için zorlanmaması;çocuğun aleyhine ve lehine olan tanıkların eşit koşullarda sorgulanmasının sağlanması,kovuşturmanın her aşamasında özel hayatın gizliliğine tam saygı gösterilmesi ÇOCUK ADALET SİSTEMİ:ÇOCUK POLİSİ >>Pekin Kuralları’nın 12.maddesinde çocuğun karşı karşıya geldiği meslek elemanlarından birisi olan polisin,özel yetişmiş “çocuk polisi’’olmasını öngördüğü bilinmektedir. 12.madde küçük suçlularla sık sık temas halinde olan polis görevlilerinin özel olarak eğitilmesini gerekli kılmakta ve büyük kentlerde özel polis birimlerini oluşturulmasını öngörmektedir. >>Pekin Kuralları’nın 13.maddesinde tutuklu yargılama en son çare olarak vurgulanmıştır. >>Havana Kuralları 17.maddede,gözaltında olan veya muhakeme devam ederken tutuklu bulunan “yargılanmamış” çocukların masum sayılacağı ve buna göre muamele göreceği; çocukları tutuklamaktan mümkün olduğu kadar kaçınılması gerektiği ve istisnai hallerle sınırlı olarak tutuklama kararı verileceği;bu amaçla alternatif tedbirlerin uygulanması için her türlü çaba gösterileceği belirtilmiştir. **Çocukların polisle ilişkilerinin düzenlenmesinin temelinde yer alan ve çocuğun yararına olan bazı önemli noktalar: 1.Çocuklara süreç hakkında bilgi verilmesi 2.Polis tarafından alıkonulan çocuğun anında anne ve babasına ya da vasisine bilgi verilmesi (m-10) 3.Çocuklarla ilgili yapılacak işlemlerin en kısa sürede yapılması (Havana Kuralı m-17) 4.Çocuğun kimliğinin medya ve kamuya karşı saklı tutulması (Pekin Kuralı m-8) 5.Çocukların fotoğraf ve parmak izinin alınmasına ilişkin sınırlamaların olması 6.Çocukla ilgili kayıtların yetişkinlerin kayıtlarından ayrı tutulması 7.Çocuğa zarar verecek muameleden sakınılması (kelepçe kullanılmaması,adli tıp incelemelerinde çocukların mühürlenmemesi,hastanede yatağa zincirlenmemesi gibi) 8.Çocuğun adalet süreci içine çekilmeden,toplumdaki diğer kaynaklara yönlendirilmesi (Pekin Kuralı m-10 3.fıkra) 9.Çocuğun suç işlemesini önlemeye yönelik hizmetlerde yer alması —–Soruşturma Evresi—– Basit derecede suç şüphesi ile başlayıp,bu şüphenin “yeterli şüphe” derecesine gelmesi nedeniyle kamu davasının açılması veya yeterli düzeye ulaşamaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi aşamasını kapsayan süreçtir. —–Soruşturmayı Yapan Organlar—– Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır.İllerde “Emniyet Genel Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlükleri”,ilçelerde ise “Emniyet Genel Müdürlüğü Çocuk Büro Amirlikleri” —–Çocuklar Hakkında Yapılan Soruşturma İşlemlerindeki Özellikler—– **Çocuklarla ilgili işlemler mümkün olduğu ölçüde sivil kıyafetli görevliler tarafından yerine getirilir (Y.G.İ. Yönetmeliği 19/9). **12–15 yaş grubu açısından,işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin” veya “davranışlarını yönlendirme yeteneğinin” bulunup bulunmadığının araştırılması ve çocuklara özgü bir araştırma biçimi olan “sosyal inceleme raporu” (ÇKK 35) ile “denetim planı ve denetim raporu” (ÇKK 39) hazırlanması sağlanır. **Suça sürüklenen çocuk hakkındaki araştırma ve soruşturma çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır (ÇKK 15/1). **Suça sürüklenen çocuk 15 yaşın üzerindeyse,dava Ceza Muhakemesi Kanunu 250/1’de belirtilen ağır ceza mahkemelerinde görülür
**Çocuk bir yetişkinle birlikte suç işlemişse,çocuk hakkındaki soruşturma ve kovuşturma ayrı yürütülür **Çocuk hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilebilir,gerekirse çocuk hakkındaki kovuşturmada durma kararı (CMK 223) verilir (ÇKK 17/2). **Davaların birleştirilerek görülmesi “zorunlu” ise ve her iki mahkeme de uygun görürse, yargılamanın her aşamasında birleştirme kararı verilebilir.Birleştirilen davalar genel mahkemede görülür (ÇKK 17/3) —–Araştırma İşlemleri—– İşlenen bir suç hakkındaki araştırmalar: -Fiile ilişkin araştırmalar;Suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturma,çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır (ÇKK 15(1)). -Faile ilişkin araştırmalar;2.yaş grubuna giren bir çocuğun “işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin” bulunup bulunmadığının saptanması için sosyal inceleme raporu alınması gerekir (ÇKK 35). —–Tedbir Kararı İstenmesi—– Soruşturma evresinde Çocuk savcısı, gerekli ise çocuk hakiminden “koruyucu ve destekleyici tedbir” kararı vermesini isteyebilir (ÇKK 15(3)). —–Denetim Kararı Verilmesi—– Hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilen (ÇKK 5,7),kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı onanan (ÇKK 19(2)) ve hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilen çocuğun, “denetim altına alınmasına” karar verilebilir (ÇKK 36). —–Soruşturma Evresindeki Koruma Tedbiri—– İletişimin Denetlenmesi:Suçun işlenmesinden önce yapılacak iletişimin denetlenmesi,CMK 250.madde kapsamındaki suçlar için mümkün kılınmıştır: Arama:Arama,suçun işlenmesinden önce suçun işlenmesini önlemek üzere veya suçun işlenmesinden sonra suç failini veya suç delillerini ortaya çıkarmak amacıyla yapılan araştırma işlemidir. >Önleme araması:Suçun işlenmesinden önce yapılan arama.Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 9.maddesinde düzenlenmiştir;kural olarak sulh ceza hâkimi,gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise mülki amirin (vali veya kaymakam) emriyle kişilerin üstleri,özel kâğıtları ve eşyaları aranabilir.Önleme aramasında makul sebep gösterilmelidir.Örn,şehirde terör saldırısının gerçekleşeceği yönünde istihbarat kaynaklarının verdiği bilgi gibi. >Adli arama:Suç şüphesi üzerine yapılan aramadır.Arama kararı sulh ceza hâkimi tarafından verilir. Arama sırasında çocuğa yardım:Özellikle yakalamadan sonra gerek suça sürüklenmiş çocuğun üzerinde,gerekse diğer yerlerde yapılan aramalarda müdafiden istifade edilmelidir. Soruşturmanın başladığı durumlarda ise sosyal çalışma görevlisinden istifade edilebilir —–Davet ve Zorla Getirme—– Zorla getirme:Şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilecek olması veya yakalama emri düzenlenebilecek ise ya da çağrıldığı halde gelmemesi hallerinde,hakkında zorla getirme kararı düzenlenebilir (CMK 146). Yakalama:Kişi özgürlüğünün fiilen denetim altına alınmasıdır.Amacı yönünden ikiye ayrılır: Önleme yakalaması,tehlike altındaki bir çocuğun korunması amacı ile yakalanması;Adli yakalama işlediği iddia edilen suç şüphesine dayalı yakalamadır. 0-12 yaş grubunda yakalama:Fiili işlediği zaman 12 yaşını doldurmamış olanlar ile 15 yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler,suç nedeniyle yakalanamaz ve hiçbir suretle suç tespitinde
kullanılamazlar.Kimlik ve suç “tespiti” amacıyla yakalama yapılabilirse de kimlik tespitinden hemen sonra serbest bırakılırlar. 12-15 yaş grubunda yakalama:Fiili işlediği zaman 15 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşını doldurmamış olanlar suç sebebiyle yakalanabilirler.Ancak,15 yaşından küçükler hakkında üst sınırı 5 yılı aşmayan cezayı gerektiren suçlarda çocuklar hakkında tutuklama kararı verilemeyeceği (ÇKK 21) için,tutuklama amaçlı yakalama da yapılamaz Yakalama İşlemi:Suçüstü halinde ve suçüstünden dolayı izlenen kişinin kalması veya kimliğini hemen belirleme olanağının bulunmaması durumunda,herkesin şüpheliyi geçici olarak yakalayıp kolluğa teslim etme yetkisi vardır.Yakalama anında hatırlatılması gereken haklar;kendisine yüklenen suçu öğrenme hakkı,susma hakkı,yakınlarına haber verme hakkı, müdafiden istifade etme hakkı,yakalamaya karşı hakim denetimine başvurma hakkıdır. Savcıya bildirme:Suça sürüklenmiş çocuk için yakınları ile müdafiye haber verilerek, soruşturmalarının yürütülmesi için derhal Cumhuriyet savcılığına sevk gerçekleştirilir Müdafi ve yakınlar:Çocuklar için soruşturma ve kovuşturma aşamasında müdafiden istifade edilmesi hukuken bir zorunluluktur (CMK 150/2).Kollukça yapılabilecek tek işlem, müdafiin katılımıyla gerçekleştirilecek olan kimlik tespiti ile sağlık kontrolüdür Yakalama emri:Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Gözaltına alma:Kısa vadeli tutmayı gerektiren yakalamaya karşın gözaltı,kişi özgürlüğünün daha uzun bir süre için tutulması gereksinimidir.Gözaltı,soruşturmanın tamamlanması için gerçekleştirilir.Gözaltı süresi,bireysel suçlarda 24 saat,toplu suçlarda ise her defasında 1 günü geçmemek üzere Cumhuriyet savcısının emriyle uzatılmak üzere 4 gündür.Kural olarak çocukların gözaltında tutulmaması,bu nedenle yakalanan çocuğun derhal Cumhuriyet savcılığına sevk edilmesi benimsenmiştir. Adli kontrol:Kanunumuz kişi özgürlüğünü kısıtlayan tutuklama adlı koruma tedbirinin zararlı neticelerini hafifletmek amacıyla,tutuklanabilecek olan kişiler bakımından adli kontrol adlı yeni bir yöntem geliştirmiştir.Genel usulde CMK 109 ve 110’da düzenlenen adli kontrol çocuk hukuku bakımından genişletilmiş ve ayrı bir yapıya kavuşturulmuştur.ÇKK’nın 20. maddesindeki adli kontrol ceza süresine bakılmaksızın çocuğun işlediği iddia edilen bütün suçlarda uygulanabilecek şekilde düzenlenmiştir. —–Tutuklama ve Yakalama Emri—– Tutuklama,suçu işlediği kesin mahkeme kararıyla belirtilmemesine rağmen kaçma şüphesi ve delil karartma şüphesi gibi nedenler bulunan hallerde,suç işlediğinden kuvvetli bir şekilde şüphelenilen kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanması.Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre çocukların serbest yargılanmaları temel prensip olduğu için Türk Hukuku’nda da 15 yaşını doldurmamış çocuklar için üst sınırı 5 yılı aşmayan suçlardan dolayı tutuklama kararı verilemeyecektir. ÇOCUK ADALET SİSTEMİ: ÇOCUK MAHKEMELERİ BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesiyle çocuklara özgü kanun,usul ve makamlar oluşturma gerekliliği tüm taraf devletler için bir yükümlülük haline gelmiştir.Kanunda, çocukla ilgili tüm işlemler için çocuğun yararına öncelik verilmesi ilkesi benimsenmiştir. Çocuk adalet sisteminde çocuğun fiili kadar içinde bulunduğu koşullar da önem taşımaktadır. —–Çocuk Mahkemeleri—– Suç işleyen çocukların yargılandığı,yargıç ve savcısının özel eğitimden geçirildiği,sosyal çalışmacının çocuğun durumu üzerine rapor vererek yargılamayı yönlendirebildiği özel bir mahkemedir.
**Çocuk mahkemesinin felsefesi 4 noktaya dayalıdır: 1.Ceza için tek yargı rehabilitasyon olmalıdır. 2.Çocuklar olgunlaşmadıkları için onlara yetişkin suçlu gibi davranılmamalıdır. 3.Suçlu olduğu kabul edilen çocuklar,genellikle ıslah edici bir kuruma yerleştirilmektense denetim altına alınmalıdır. 4.Çocuklar,problemlerinin anlanacağı bir mahkemeye gönderilmelidir. **Çocuk mahkemesi şunları sağlar: 1.Çocukların bakımı,gözetimi ve disiplini 2.Suçlu olarak değil çocuk olarak yardım,cesaretlendirme ve rehberlik ihtiyaçlarının karşılanması 3.Çocuğu,çocuk mahkemesindeki bir yargılamadan dolayı ne bir suçlu olarak saymak ne de böyle bir yargılama ile mahkum etme olarak kabul etmek —–Çocuk Mahkemelerinde Yargılamaya Egemen Olan İlkeler—– >>Basitlik İlkesi:Hâkim ile çocuğun,duruşmalarda uygulanan her türlü usul,kural ve merasimden mümkün olduğunca uzaklaşarak serbestçe konuşabilmelerini sağlamaya yönelik uygulanan bir ilkedir.Temel amaç,bu hâkim ile çocuk arasında tam bir diyalogun sağlanabilmesidir. >>Sadelik İlkesi:Mahkeme salonunun sade döşenmiş olması,hâkim için ayrı bir kürsünün bulunmaması,hâkimin resmi kıyafetini giymemiş olması,çocuğun parmaklıkların arkasında durmaması gibi mahkemenin fiziki koşullarına ilişkindir.Temel amaç,çocuk ile hâkim arasında bir yakınlık meydana getirmek,bu şekilde çocuğun hâkime korkulacak bir insan gibi bakmasını önlemektir. >>Gizlilik İlkesi:Çocuk Hakları Sözleşmesinin 40.maddesi gereğince;kovuşturmanın her aşamasında, hakkında ceza kanununu ihlal iddiası veya ithamı bulunan her çocuğun özel hayatının gizliliğine tam saygı gösterilmesi gerekmektedir.Sanık,18 yaşını doldurmamışsa duruşma kapalı yapılır;hüküm de kapalı duruşmada açıklanır. **Çocuk mahkemelerinin temel özellikleri ise şu şekildedir: -Çocukların karıştığı vakalara ayrı duruşmalar -Resmi olmayan veya tesadüfi prosedür -Düzenli şartlı tahliye hizmeti -Çocukların ayrı gözaltına alınması -Mahkeme şartlı tahliyelerinin özel kayıtları -Zihinsel ve fiziksel sorgu için tedbir alma **Çocuk mahkemelerinin ana prosedürleri de şu şekilde özetlenebilir:Dilekçe verme, Görünüm, mahkemeye çağırma,sona erdirme,Şartlı tahliye,Sosyal inceleme,Duruşma ve yargılama,Yerleştirme **Çocuk mahkemesinin prosedürünü ceza mahkemesi prosedüründen ayıranlar: >Duruşma özeldir (Sadece ilgili kişiler duruşmada yer alır.) >Duruşma resmîdeğildir > üri yoktur. >Avukatlar genellikle çocukları temsil etmez. >Bir sosyal inceleme raporu,sıklıkla duruşmadan önce,mahkemeye verilir. >Vurgu,çocuğun niçin suç eylemini gerçekleştirdiği üzerinedir. >Yerleştirme,cezadan ziyade sağaltımı sağlar. **Çocuk mahkemelerinde shu’nun temel görevlerinden birisi,çocukla ilgili olarak sosyal inceleme raporu hazırlamaktır.Sosyal inceleme raporları suç işlemiş çocuğun yeniden toplumsallaşması sürecinin başlangıç noktasını temsil eder.Çocuk mahkemesinde shu,suça sürüklenen çocuğun
yargılama sürecinden en az seviyede zarar görmesinde,onu suça iten etmenlerin araştırılmasında ve altta yatan sorunların çözülmeye çalışılmasında etkin rol ve işleve sahiptir. —–Çocuklar İçin Görevli Mahkemelerde Yetki—– Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. >Çocuk Mahkemelerinin Yargı Çevresi:ÇKK’nin 27.maddesine göre çocuk mahkemelerinin yargı çevresi,kurulduğu il ve ilçenin mülki sınırlarıyla belirlenir. >Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinin Yargı Çevresi:27.Maddenin 2.fıkrasına göre çocuk ağır ceza mahkemelerinin yargı çevresi,bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır. —–12 Yaşından Küçük Olan Çocuklar İçin Uygulamalar—– TCK 31/1.maddesinde,suç tarihinde 12 yaşını bitirmemiş olan çocuklar hakkında kovuşturma yapılamayacağı ve ceza verilemeyeceği belirtilmektedir.Çocuğun fiilinin sabit olup olmadığı,sabitse bir suç oluşturup oluşturmadığı,eğer suç oluşturuyorsa bir güvenlik tedbirinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerekmektedir.Gerçekten eğer çocuk,fiilini ihtiyaç için yahut kendini savunmak zorunda kaldığından orada eline geçirdiği herhangi bir şeyle işlemişse,herhalde fiili suç oluşturmadığından,kendisine bir güvenlik tedbiri uygulanmayacaktır.Çünkü suçun olmadığı yerde ne ceza ne de güvenlik tedbiri olur. Ortada bir suçun olup olmadığı da ancak yargılamayla mümkündür. Teşhis:Şüpheli veya sanığın ferden tespiti için yapılan bir işlem olup “kim” veya “hangisi” sorularına yanıt verir.Soruşturma aşamasında bu işlem çocuk için Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleştirilir. Yer Gösterme:Şüpheli veya sanığın olay yerinde yaptığı suça ilişkin uygulamadır.Bu işlem aleyhe delil göstermek niteliği taşıdığı için,mutlaka şüpheli veya sanığın rızası ya da talebi ile gerçekleştirilmesi gerekir.Diğer şüpheliler için Cumhuriyet savcısının emriyle yapılabilen bu işlem,çocuklar yönünden sadece Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.Sosyal Çalışmacı bu işlemde bulundurulabilir. İfade Alma:Suça konu olay hakkında şüphelinin,yazıya geçirilmek üzere yazılı beyanına başvurulmasıdır.Çocuğun ifadesi Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat alınır.Sosyal Çalışmacı bu işlemde bulundurulabilir. **Hakim veya mahkeme tarafından benzerlik arz eden işlemin adı sorgudur. ÜNİTE 12= SUÇLULUK MEVZUATI
ÇOCUK MAHKEMESİ: ÇOCUKLAR HAKKINDA VERİLEN KARARLAR
Çocuk Koruma Kanununda (ÇKK) öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbir Kararları: 3.7.2005 tarihinde kabul edilen ve 15.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 numaralı Çocuk Koruma Kanunu, Türk Ceza Kanununun (TCK) 56. Maddesi tarafından emredilen (a) “çocuklara özgü güvenlik tedbirleri” ile “korunma ihtiyacı olan çocuklar” ve “suça sürüklenen çocuklar” hakkında uygulanacak olan (b) “koruyucu ve destekleyici tedbirleri” düzenlemiştir (ÇKK 5). Koruyucu ve destekleyici tedbirler şunlardır: Danışmanlık Tedbiri:Çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme konusunda; çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözümünde yol göstermeye ilişkin tedbirlerdir. Bakım Tedbiri:Çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi hâlinde, çocuğun resmî veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesine ilişkin tedbirlerdir Sağlık Tedbiri: Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması
Barınma Tedbiri:Barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile
kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirdir Veli, Vasi, Bakım ve Gözetimden Sorumlu Kişiye Teslim Tedbiri:
Veliye teslim: Çocuğun doğal ortamı ailesinin yanıdır, bu nedenle aileden kaynaklanan çocuğa yönelik bir tehlike yoksa, çocuk aileye veya bakım ve gözetiminden sorumlu kimseye teslim edilir. Acil Korunma Kararı:kanun çocuğa yönelik tehlike bulunan durumlarda çocuğun hemen koruma altına alınabilmesi için özel bir mekanizma öngörmüştür. Bu gibi hallerde çocuk Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri tarafından önce bakım ve gözetim altına alınır,kurum on beş gün içinde çocuk hâkiminden koruma kararı verilmesini talep eder,bu karar üç gün içerisinde verilir ve otuz gün süreli olan bu karar süresince kurum çocuk hakkında sosyal inceleme yapar Sosyal İnceleme Yapılması Çocuğun Denetim Altına Alınması:Yeni Ceza Kanunun öngördüğü “denetimli serbestlik”, çocuklar hakkında da uygulanabilir. Hâkim, çocuk hakkında “koruyucu ve destekleyici tedbire” karar verirken, çocuğun ”denetim altına alınmasına”da karar verebilir. Tedbirin Sona Ermesi:Çocuğun 18 yaşını doldurması ile tedbir kendiliğinden sona erer. Ancak yetişkin olan bu kişinin rızası ile belli bir süre daha sürdürülebilir
Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri Kararı Verilmesi Uzlaşma:Suça sürüklenen çocuğun suçu işlediği konusunda yeterli şüphe varsa uzlaşma yolu açılabilir. Çocuk suçlarında uzlaşmanın koşulları şunlardır : Suçun şikayete bağlı olması veya kasten işlenen suçlarda cezanın alt sınırının iki yılı aşmayan hapis cezası (on beş yaşını doldurmayan çocuklar) olması veya suçun taksirle işlenen bir suç olması gerekir.Yukarıdaki koşullar gerçekleşmişse, suça sürüklenen çocuk ile suçun mağduru arasında genel hükümlere göre uzlaştırma usulünün uygulanması mecburidir. Uzlaştırma girişimi yapılmadan düzenlenen iddianamenin iadesi gerekir. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesinin Koşulları:Fiil için kanunda öngörülen cezanın adli para cezası olması veya cezanın üst sınırı üç aydan fazla ve iki yıla kadar (iki yıl dâhil) (on beş yaşını doldurmayan çocuklar bakımından, üç yıl) hapis cezasını gerektirmesi; daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması; kamu davasının açılmasının ertelenmesi halinde, şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatinin oluşması ve mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesi. Zararın giderilmesi koşulu, çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olmaması halinde aranmayabilir (aranabilir de). Erteleme Süresi:Kanun kamu davasının ertelenme süresi olarak “beş yıl” süre öngörmüştür
Savcının daha az bir süre koymasının yolu kapatılmıştır Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı Verilmesi:suça sürüklenen şüpheli çocuk hakkında yapılan soruşturma sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe
oluşturmuyorsa, çocuk hakkında genel hükümler uyarınca “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” verilecektir.
15 Yaşından Küçük Olan Çocuklar Hakkında Mahkeme Kararları
Bu yaş grubunda bulunanların ceza hukuku karşısındaki durumunu belirlemek amacıyla hukukumuzda “kısmi mesuliyet” gibi ifadeler kullanılmıştır. Bu yaş grubunda bulunan çocuklar yönünden tutuklama konusunda sınırlayıcı kurallar bulunmaktadır. Buna göre, 15 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemez. **12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanların, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde cezai sorumlulukları bulunmamaktadır Kovuşturma Evresi:Suça sürüklenen şüpheli çocuk hakkında “kamu davasının açılmasının
ertelenmesi kararı” verilmemişse, genel hükümler uyarınca iddianame düzenlenecek ve mahkeme tarafından iddianamenin kabulü kararı verilirse kamu davası açılmış sayılacaktır. **Cezanın, adli para cezası olması veya hapis cezasının üst sınırı üç aydan fazla ve iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektirmesi durumunda, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı
verilmişse, beş yıllık erteleme süresi içinde çocuk bir başka kasıtlı suç daha işler ve hapis cezasına mahkûm edilirse, hakkında ertelenmiş olan kamu davası açılır, yani iddianamesi düzenlenir ve mahkemeye verilir. Duruşma:Çocuk hakkında yapılan bir duruşmadaki bazı özellikler = çocuk, velisi, vasisi, duruşmada hazır bulunabilir.
Sanık çocuğun duruşma salonundan çıkarılması= Duruşmalarda hazır bulunan çocuk, yararı gerektirdiği takdirde duruşma salonundan çıkarılabileceği gibi sorgusu yapılmış çocuğun duruşmada hazır bulundurulmasına da gerek görülmeyebilir. Yayın yasağı: On sekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılması yasaktır Hâkimin takdir yetkisi: Pekin kurallarının 6. maddesi bu konuyu düzenler.
Muhakemenin her aşamasında, özellikle inceleme, soruşturma, kovuşturma ve tedbirlerin uygulanması sırasında hâkime takdir yetkisi tanınmıştır. Çocuk adalet sistemi açısından etkili ve insanca bir uygulama yapılmasının temeli hâkimin takdir yetkisidir. Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan bazı müesseselerde de hâkimin takdir yetkisi olduğu görülmektedir. Adli sicil kayıtları: On sekiz yaşından küçükler hakkında adli sicile geçirilen bilgiler; ancak, soruşturma ve kovuşturma konusu olan işler sebebiyle Cumhuriyet savcıları ve mahkemelerce veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği seçimleri ile ilgili olarak yetkili seçim kurullarınca istendiği takdirde verilir. Duruşmadan sonuç çıkarılması ve hüküm; hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik: Yapılan yargılama sonucunda en çok üç yıla kadar hapis veya adli para cezası verilmiş ise çocuk hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının bazı koşulları vardır; çocuğun daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluşması, duruşmalardaki hal, tutum ve davranışları da göz önüne alınarak beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulur.
SOSYAL HİZMET UZMANININ ROL VE FONKSİYONU
Çocuk hukuku alanındaki “Sosyal Çalışma Görevlisi”, a) psikolojik danışmanlık ve rehberlik, b) psikoloji, c) sosyal hizmet mezunu olan meslek mensubunu ifade eder.Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu Ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmelikle çocuk hukuku alanında görev yapan sosyal çalışma görevlileri bazı kategorilere ayrılır:
a) Mahkemeye atanan SÇG (Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu Ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmelik.
b) TKYön 18/6)
c) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında çalışan SÇG (TKYön 18/6)
d) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan SÇG (TKYön 18/7)
e) Serbest meslek icra eden SÇG (TKYön 18/7)
f) Denetimli serbestlik görevlisi olarak istihdam edilen SÇG (TKYön 18/9)
Hakkında bakım ve barınma tedbiri kararı verilen çocuk, Aile ve Sosyal Politikalar İl müdürlüklerinde bulunuyorsa, gelişmenin incelenmesi bu kurumdaki SÇG tarafından yapılır. Çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa, mahkemeye atanan SÇG’ye inceleme yaptırılabilir.
Sosyal Çalışma Görevlisinin Görevlendirilmesi
Sosyal çalışma görevlileri, Adalet Bakanlığı tarafından atanır. Adalet Bakanlığı,her mahkemeye yeterli sayıda SÇG’yi psikolojik danışmanlık ve rehberlik, psikoloji sosyal hizmet alanlarında en az lisans düzeyinde eğitim veren kurumlardan mezun olanlardan seçerek görevlendirir.
Sosyal Çalışma Görevlisinin Hukuki Statüsü
Sosyal Çalışma Görevlisi “ceza adalet sisteminin ayrılmaz parçalarından biri” haline getirilmiştir. İnfaz sistemi içinde bir memur gibi yapılandırılan sosyal çalışma görevlilerinin bir süre sonra, hakkında görevlendirildikleri çocukları birer dosya numarası olarak algılamaları tehlikesi bulunduğu söylenebilir. Sosyal çalışma görevlisi çocuk ceza muhakemesinde belirleyici, temel unsurlardan biridir. Örneğin, SÇG duruşmada çocuk hakkında sözlü veya yazılı açıklamalar yaparak, muhakemeye “sosyo-pedagojik bir bakış açısı” ekler. Bu nedenle SÇG; pedagog, sosyolog, psikolog
veya sosyal hizmet uzmanı olabilir. Sosyal çalışma görevlisi, çocuğu koruyucu ve destekleyici bir tedbir uygulamasının gerekip gerekmediğini inceler. Sosyal çalışma görevlisi, inceleme yaptığı çocuk hakkında mahkemeye görüş bildirerek, somut olaydaki çocuk hakkında, ceza muhakemesinin mecburiliği prensibinin istisnalarının (Diversion) uygulanıp uygulanmayacağı hakkında bir kanaat bildirir.Bir SÇG’nin çocuk ceza muhakemesinin yürütülmesi sırasında yapması gereken temel görevler şöyle özetlenebilir: bunun etkileri konusunda “danışmanlık” yaparak çocuğa “yardım” eder. hukukuna ve diğer usuli işlemlere ve özellikle duruşmaya katılır. açısından ve özellikle “uygulanması öngörülen yaptırım” konusunda,çocuğun kişiliğine ve koşullarına uygun “önerilerde” bulunur. muhakeme hukuku süjesidir. anlık bilgisini kullanarak çocuğun üstün yararı için faaliyet gösteren bir süjedir, fakat hukukçu değildir.
Sosyal çalışma görevlisinin tutuklama aşamasındaki görevleri
Sosyal çalışma görevlisi çocuk hakkında tutuklama kararı verilebileceği durumlarda etkili olabilmelidir. Görüşmede SÇG, çocuktan geçmiş yaşamı ve sosyal durumu hakkında bilgi alma imkânına kavuşabilir. SÇG, çocuktan aldığı bu bilgileri sorgu sırasında kullanarak tutuklamaya seçenek olan adli kontrol hükümlerinden birisinin somut olaydaki çocuk için uygulanabilir olup olmadığı konusunda hâkime bilgi verir ve adli kontrol düşünüldüğü takdirde, hangi tedbirin somut olaydaki çocuğa daha uygun olacağı konusunda SÇG hâkime tutuklama oturumunda bir fikir verebilir. Böylece, çocuk adalet sistemi açısından, faydasından çok zararı olan tutuklama kurumunun uygulanma alanının adli kontrole kaydırılarak daraltılması söz konusu olabilir.Seçenek yükümlülükler ve çocuk için uygulanan adli kontrol hükümleri,yetişkinlerinkine nazaran daha geniş olarak düzenlenmiştir.
Sosyal Çalışma Görevlisinin Çalışma İlkeleri
SÇG’nin çalışma ilkeleri, ÇKKY’nin 18. maddesinde şöyle düzenlenmiştir: Çocukla görüşme görevi: SÇG’nin hakkında sosyal inceleme yapmakla görevlendirildiği çocukla yüz yüze görüşmek mecburiyeti vardır. Çocuğun evine giderek görüşme yapılabileceği gibi kollukta ve
adliyede de görüşme yapılabilir. SÇG’nin çocukla yaptığı görüşmenin de meslek sırrı olarak saklanmasını temin için başkaları tarafından dinlenmemesi sağlanmalıdır.
Sosyal Çalışma Görevlisi’nin çocukla görüşmeye başlamadan önce çocuğu bilgilendirmesi gerekir. Buna “haklarını öğrenme hakkı” adı verilir.
SÇG’nin çocukla yapacağı görüşmeye başlamadan önce, çocuğun anlayabileceği bir ifade kullanarak görüşmenin amacını anlatması gerekir. Kişisel veriler açısından geçerli olan ilke “amaca bağlılık” ilkesidir. Bu nedenle SÇG çocuğa ilişkin öğrendiği bilgileri ve elde ettiği belgeler ile sosyal verileri amaç dışı kullanamaz
Sosyal İnceleme Raporu
Eğer SÇG kendisine yasa ile verilmiş olan çerçeve dahilinde yeterli bilgiye ulaşmışsa bu bilgileri bir sosyal inceleme raporu haline getirir. Bu rapor savcı ve mahkemeye yol gösterici, somut olayda o çocuğun hangi tedbirler veya yaptırımlarla karşılanması gerektiği konusunda fikir verici, “olgu saptamalarından”ibaret bir rapordur. Sosyal inceleme raporu yazılı bir rapor olmakla birlikte,
duruşmada sözlü olarak da açıklanabilir
İzleme görevi
Şüpheli veya hükümlü çocuk hakkında hükmedilen yükümlülük veya güvenlik tedbiri kararlarının yerine getirilmesi sırasında SÇG’nin etkin bir rol oynaması gerekir. Bizde, korunma ihtiyacı olan çocuk, suç tarihinde 12 yaşını bitirmemiş çocuk ile aileye teslim kararı verilen çocuk için denetim görevini Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri yapar
Bilgi ve belge toplama görevi
Sosyal çalışma görevlileri, sosyal inceleme yaparken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yerel yönetimler ve bunların her türlü kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlardan,yaptığı sosyal incelemenin amacına uygun olarak çocuk ve çocuğun yakın çevresi ile çocuk hakkında uygulanabilecek koruyucu ve destekleyici tedbirin belirlenebilmesine yönelik ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri isteme yetkisine sahiptir.
KAPALI KURUMLARI: ÇOCUK VE GENÇLİK CEZAEVLERİ, ÇOCUK EĞİTİMEVLERİ
*Tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, infaz kanununda düzenlenmiştir
*Çocuk söz konusu olduğunda, ÇKK’nin öngördüğü genel kurallar uyarınca, sosyal çalışma görevlisi
dahil çocuğa yardım ve destek yapabilecek olan kişilerini velisinin duruşmada hazır bulunma yetkisine sahip oldukları gibi tutukevindeki çocuğu ziyaret etme haklarına sahip oldukları da kabul edilmelidir.
*Çocuk kapalı ceza infaz kurumları, çocuk tutukluların ya da çocuk eğitim evlerinden disiplin veya diğer nedenlerle kapalı kurumlara nakillerine karar verilen çocukların barındırıldıkları ve firara karşı engelleri olan iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, eğitim ve öğretime dayalı kurumlardır
*Gençlik kapalı ceza infaz kurumları 18-21 yaş arası gençlerin eğitim ve öğretim esasına dayalı iç ve dış güvenlik görevleri bulunan kurumlardır.
*Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük (2006) psiko-sosyal yardım servisini Madde 24’te düzenlemiştir. **Psiko-sosyal yardım servisi, personel ve hükümlülerin ruh ve beden sağlığı ve bütünlüğüne ilişkin koruyucu, geliştirici programları araştıran, uygulayan ve gerektiğinde tedavi sürecine katılarak psikolojik destek ve müdahalede bulunan psikoloğ ve sosyal çalışmacı görev yapar.
CEZA ADALET SİSTEMİ
Ceza adalet sistemi, çocuk adalet sistemi gibi, polis, yargı ve ıslah kurumlarından oluşur. Burada sosyal hizmet uygulamaları yalnızca ıslah kurumlarında gerçekleştiğinden ülkemizdeki infaz kurumlarından söz edilecektir. Ceza infazının gerçekleştiği kurumlar kapalı ve açık ceza infaz kurumlarından oluşmaktadır. Kapalı ceza infaz kurumu da yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz
kurumu ve kadın kapalı ceza infaz kurumu olarak ayrılmaktadır. Ülkemizde 15.12.2011 tarihi itibariyle 328 kapalı ceza infaz kurumu, 36 açık ceza infaz kurumu, 5 kadın kapalı ve 1 kadın açık ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Açık ceza infaz kurumları:Açık kurumlar; hükümlülerin iyileştirilmesinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır. Denetimli serbestlik:18. Yüzyıldan itibaren bedeni cezaların yerine ikame edilen hürriyeti bağlayıcı cezaların suçu önleme ve faili ıslah konusunda yetersiz kalması nedeniyle,toplumsal düzen ve barış tehlikeye girmiş ve ceza adalet sistemi yeni arayışlara girmiştir. Ceza adalet sistemi fail merkezli işlemektedir.Yücel çağdaş ceza siyasetinde altı öncelikten söz etmektedir. Bunları;
suç işlemenin önlenmesi, ceza hukukuna son çare olarak başvurulması,tutuklamaya gerekmedikçe başvurulmaması, adli para cezası ve hapis yerine alternatif yaptırımlara başvurulması, tehlikeli suçlular hakkında yargılama aşamasında sosyal araştırma raporu hazırlanması, infaz sonrası korumaya öncelik verilerek, madde bağımlılarına yönelik verilen gözetim ve yardım hizmetlerinin
yoğunlaştırılması olarak belirlemiştir Denetimli serbestliğin tanımı:Denetimli serbestlik kavramı, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği’nin 4. maddesinin 1. fıkrasının
h bendinde; “Mahkemece belirtilen koşullar süre içinde, denetim ve denetleme planı doğrultusunda şüpheli, sanık veya hükümlünün toplumla bütünleşmesi açısından ihtiyaç duyduğu her türlü hizmet, program ve kaynakların sağlandığı toplum temelli bir uygulama” olarak tanımlanmaktadır. **Türkiye’deki denetimli serbestlik uygulamalarına baktığımızda 2005 yılında başladığını görmekteyiz. **Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda özellikle kısa süreli hapis cezası yerine seçenek yaptırımları öngörerek hapis cezasının son çare olarak düşünülmesini ve ilk defa suç işleyen bazı hükümlülere ikinci bir şans verilmesini öngörmektedir
**Türkiye’de 134 ağır ceza merkezinde bulunan denetimli serbestlik müdürlüklerinde, denetim görevlisi unvanıyla rehberlik hizmetini vermek üzere sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyolog ve öğretmenler çalışmaktadır
Kamer , denetimli serbestlik sisteminin önemini üç başlık altında incelemektedir:
1. Denetimli serbestlik sisteminde, denetim sürecinin yer aldığı ve sonraki aşamaların planlandığı ve uygulamanın rehberi sayılacak raporlama hizmetleri ile ceza adalet sistemine yeni bir bakış açısı getirdiği için ceza adaleti sistemine katkı vermektedir.
2. Toplumun ceza adalet sistemine olan güvenini sarsmadan, ceza infaz kurumundaki yoğunluğun azalmasına katkı vermektedir
3. Gerek madde kullanan hükümlüler, gerekse suça sürüklenen çocuklar ve salıverilen veya haklarında erteleme kararı verilenlere hizmetler aracılığı ile denetimli serbestlik sisteminde yeniden suç işleme olasılıkları azalmaktadır. UNITE 13=SOSYAL GÜVENLİK MEVZUATI
SOSYAL GÜVENLİĞİN GELİŞİMİ
Dünyada sosyal güvenlik konusunda ilk çalışmaları yapan kişi Beveridge’dir. Bu kişi İngiliz sosyal güvenlik sisteminin kurulması amacıyla bir rapor hazırlamıştır.1942 yılında Social Insurance and Allied Services (Sosyal Sigortalar ve İlgili Hizmetler) ismiyle basılan rapor başka ülkelerin de çalışmalarına örnek oluşturmuştur. İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi (1948) başta olmak üzere 1952 tarihli ILO sözleşmesi, 1961 tarihli Avrupa Sosyal Şartı ve Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesi gibi tarihsel öneme sahip uluslararası metinlerin büyük katkısı olmuştur. Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (1966), Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi (1959), Açlık ve Kötü Beslenmeden Korunma Bildirgesi (1974), Kopenhag Deklarasyonu (1995) gibi çok sayıda sosyal güvenliği ilgilendiren metinlerin de sosyal refahın ve sosyal mevzuatın gelişmesine olumlu yansımaları olmuştur.
Türkiye’de Sosyal Güvenliğin Gelişimi
Türkiye’de sosyal güvenlik bir sistem olarak Cumhuriyetten sonra başlamış ve gelişmiştir. ***İlk dayanışma, birer meslek kuruluşu olan loncalar içinde başlamıştır. Sosyal yardıma gelince
İmparatorlukta bu yardımlar daha çok dinî kural ve geleneklere bağlı olarak gelişmiştir. Osmanlı döneminde çağdaş anlamda ilk sosyal güvenlik kurumu emeklilik hakkının gerçekleştirilmesi için 1806 yılında kurulan “Askerî Tekaüt Sandığı” ile başlamıştır. 1861 yılında ise sivil memurlar için bir emekli sandığı kurulmuş ve 1909 tarihli bir kanunla, sivil ve askerî hizmet emekliliğinin iki ayrı sandıkça sağlanması yeniden düzenlenmiştir. Bu alanda Cumhuriyet döneminde Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar ve Bağkur olmak üzere üç önemli sosyal güvenlik kurumu geliştirilmiştir. ***Cumhuriyetin ilk dönemlerinde (1923) “Amele Birliği İhtiyat ve Taavül Sandığı Talimatnamesi”
düzenlenerek Zonguldak ve Ereğli bölgesinde çalışan maden işçilerinin yoksul ailelerine yönelik sosyal çalışmalar yapılmıştır. 442 sayılı Köy Kanunu ile köy yerindeki yoksullara yardım konusu üzerinde durulmuştur. ***Cumhuriyet tarihinde planlı dönemin başında 1965 yılında 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasası yürürlüğe girmiş ve bu yasayla daha önceleri işçilere çeşitli yasalarla tanınan işçi sigortaları tek bir çatı altında toplanmıştır. Bu yasa, iş kazaları ve meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası dallarını kapsamıştır. Planlı dönemdeki sosyal güvenlik alanındaki önemli bir gelişme de 2. Plan dönemi sonunda yürürlüğe giren Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigorta Kurumunun (Bağ-Kur) kurularak, ülkemizde geniş bir kesimi oluşturan bağımsız çalışanların sosyal güvenlik kapsamına alınmasıdır. Bağ- Kur; bağımsız çalışanlara yaşlılık, malullük, ölüm ve sağlık sigortası gibi sosyal güvenlik hakları sağlamaktadır. ***3. Plan döneminde (1976) çıkarılan 2022 Sayılı Yasa ile 65 yaşını dolduran kimsesiz ve yardıma muhtaç tüm yurttaşlara aylık bağlanması sağlanmıştır. 5. Plan döneminde de (1986) Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Yasası Parlamentodan geçirilmiş ve bu yasayla sosyal güvenlik kuruluşları dışında kalan ve yoksul olan yurttaşlara yardım yapılması olanağı sağlanmıştır. ***5510 sayılı kanunla (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu),sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına alır.
***2011’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulması ile de sosyal hizmetler ve sosyal yardım alanındaki örgütlenmeler bu bakanlık çatısı altında birleştirilmiştir.
SOSYAL GÜVENLİĞİN ARAÇLARI Sosyal Sigortalar: Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminde sosyal devlet anlayışının öncelikli katkısı olmuştur. Vatandaşları için destekleri sosyal devlet üç boyutta sunar: Primli sistem,(sosyal sigortalar), karşılıksız sistem/sosyal yardımlar, kurumsal sistem/sosyal hizmetler. NOT=Primsiz sosyal güvenlik uygulamasını ise sosyal hizmetler ve sosyal yardım oluşturur. ***Sosyal güvenliğin araçları; sosyal sigortalar, sosyal hizmetler ve sosyal yardımlardır. ***sosyal güvenlik, sosyal sigortalar yoluyla sağlanmakta; sosyal sigortalar da sigortacılık tekniğinden yararlanmaktadır. Sosyal sigortalarda her sigortalıdan kişisel rizikosuna göre değil, belirli sınırlamalarla da olsa, gelir seviyesine göre prim alınmaktadır.Bunun sonucunda dengesızlık azalır.
Sosyal sigortaların başlıca beş ilkenin karışımından oluştuğunu söyleyebiliriz. İlkeler: 1. Finansmana dışardan katkı ilkesi: Bu ilke uyarınca işverenler ve gereğinde devlet sosyal sigortaların finansmanına katkıda bulunmaktadır. 2. Sigortalılar arası yeniden gelir dağılımı ya da sosyal denge ilkesi: Bu ilke gereğince, yüksek gelirli sigortalılardan diğer sigortalılara oranla ve bunlar yararına daha yüksek prim alınmaktadır. 3. Kendi kendine yardım ilkesi: Bir sigortalı topluluğu çerçevesinde düşünülmüş olan bu ilkeye göre, her sigortalının kendi primini ödemesi gerekir. Bu ilkenin uygulamadaki izlerini işçi (sigortalı) primlerinde görüyoruz. 4. Sigortacılık ilkesi: Bu ilkeye göre sigorta tekniğinden yararlanılarak sigortalılar arasında riziko eşitlenmesi sağlanmaktadır. 5. Zorunluluk ilkesi: Bu ilkeye göre sosyal sigortalıya katılış zorunludur. Sosyal Sigortalar ve Türkiye: 3308 sayılı İş Kanunu, 27 Haziran 1945 tarih ve 4772 sayılı İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortası Kanunu, 1949 İhtiyarlık Kanunu, 1950 Hastalık ve Analık Sigortası, 1950’de çıkan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu, 1957 Maluliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortası, 5 Ocak 1961 224 sayılı Sağlık Hizmetleri Sosyalleştirme Kanunu, 1965’te 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu,1971’de 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu, ILO’nun 1952 tarih ve 102 sayılı Sosyal
Güvenliğin Asgari Normlara İlişkin Sözleşmesi, 10 Temmuz 1976 tarihli 2022 kanunu, 1983 SHÇEK kanunu, 1983’te 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, yine 1983’te 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu, 1992 Yeşil Kart, 2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gibi düzenlemelerin hemen hepsi de sosyal
Sigortadır. NOT=2006 yılında çıkarılan 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurum Kanunu ile sosyal güvenlik sistemi tek çatı altında Toplandı.
Kısa vadeli sigorta kolları kapsamında sigortalılara ve hak sahıplerıne; günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi, sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması, gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi, analık sigortası kapsamında emzirme ödeneği, cenaze
ödeneği, askerlik ve doğum borçlanması hakları verılmektedır.
Uzun vadeli sigorta kolları kapsamında; malullük sigortası kapsamında malullük aylığı, yaşlılık sigortası kapsamında yaşlılık aylığı ve toptan ödeme, ölüm sigortası kapsamında ölüm aylığı,
ölüm toptan ödemesi ve aylık almakta olan kız çocuklarına evlenme ödeneği ile cenaze ödeneği verilmektedir.
Genel sağlık sigortası kapsamında ise; genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere finansmanı sağlanan tıbbî ürün ve hizmetlerinin verilmesi, genel sağlık sigortalıları ile hak sahiplerini ve işverenleri genel sağlık sigortası mevzuatından doğan hakları ve ödevleri konusunda her türlü iletişim araçları ile bilgilendirilmesi hizmetleri verilmektedir. ***Sosyal güvenlik ve sosyal sigortaları ilgilendiren bir başka örgütlenme biçimi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır. 1985 tarih ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun genel olarak amacı:Çalışma hayatını, işçi-işveren ilişkilerini, iş sağlığı ve güvenliğini düzenlemek,denetlemek ve sosyal güvenlik imkânını sağlamak,
bu imkânı yaygınlaştırmak ve geliştirmek, yurt dışında çalışan işçilerimizin çalışma hayatından doğan hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kurulmasını sağlamak, teşkilât ve görevlerine ilişkin esasları düzenler. Sosyal Hizmetler: Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10 Aralık 1948 tarihli kararıyla ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin şu maddeleri sosyal hizmetlerin önemine değinmektedir. Madde 22: Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası iş birliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve
kişiliğinin serbestçe gelişimi için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir. Madde 25: 1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır.Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki
koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir. 2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar. Madde 13: Sosyal ve tıbbi yardım hakkı, Madde 14: Sosyal refah hizmetlerinden yararlanma hakkı, Madde 15: Özürlülerin toplumsal yaşamda bağımsız olma, sosyal bütünleşme ve katılma hakkı, Madde 16: Ailenin sosyal, yasal ve ekonomik korunma hakkı, Madde 17: Çocukların ve gençlerin sosyal, yasal ve ekonomik korunma hakkı, Madde 23: Yaşlıların sosyal korunma hakkı, Madde 30: Toplumsal dışlanma ve yoksulluğa karşı korunma hakkı.(CİNSTIR BU OKUL MADDE SORAR) ***Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça,ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Türkiye’de Sosyal Hizmetlerin Tarihsel Gelişimi
Sosyal hizmetlerin tarihsel gelişimine baktığımızda temel olarak 12.06.1959 tarihinde kabul edilen 7355 Sayılı Sosyal Hizmetler Enstitüsü Kurulmasına Dair Kanunu görürüz. Kanun sosyal hizmetler alanında yapılacakları, okullaşmayı,alanda çalışacak meslek elemanlarıyla ilgili önemli düzenlemeler getirmektedir. ***1961 yılında Sosyal Hizmetler Akademisi kuruldu. YÖK Kanunu ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı olan bu akademi Hacettepe üniversitesine bağlandı. ***1983’te 2828 sayılı kanunla kısa adı SHÇEK olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü kurularak sosyal hizmetler alanında verilen hizmetler birlestırılmeye calısıldı ancak yeterkı donanım olmadığı ıcın bu kurum, sosyal yardım, aile, kadın, özürlüler gibi bir çok sosyal sorun alanında hizmet veren genel müdürlüklerle birlikte 6.4.2011 tarih ve 6223 sayılı kanunla kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlandı. ***Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu 27 Mayıs 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2828 Sayılı “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu” ile kurulmuştur. SHÇEK Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, illerdeki Korunmaya Muhtaç Çocukları Koruma Birlikleri, Sosyal Hizmetler Enstitüsü ile Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumunun birleştirilmesiyle meydana gelmiştir. ***SHÇEK’in temel amacı;korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, sakat, yaşlı ve diğer kişilerle ilgili sosyal hizmetlere ilişkin uygulamaları yerine getirmek, bu amaçla plan ve programlar hazırlamak ve bu alandaki koordinasyonu sağlamaktır. ***Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulması ile SHÇEK de hizmet birimleriyle bu bakanlığın çatısı altına alınmıştır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Türkiye’de sosyal refah hizmetlerini tek çatı altından koordine etmek için 2011 tarih ve 6223 sayılı kanunla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur. Bakanlıkta hizmet birimleri olarak:
a) Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü. b) Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü.
c) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü.
ç) Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü. d) Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü.
e) Denetim Hizmetleri Başkanlığı. f) Strateji Geliştirme Başkanlığı.
g) Şehit Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığı bulunmaktadır. NOT=Sosyal hizmet tüm toplum kesimlerine yönelirken, sosyal yardımda muhtaç ve yoksul kesim hedeflenmektedir. İkisinin de sosyal sigortadan farklı yönü, sosyal sigortada prim ödeme zorunluluğunun olmasıdır. Sosyal Yardımlar: Sosyal yardım kavram olarak:
1:Toplumda iç ve dış dengeleri bozulmuş insanlara iş bulmadan destek hizmetlerine değin verilen her türlü mesleksel destek ve yardım hizmetidır.Sosyal bakım da denebilir.
2: Yaşam süresi içinde herhangi bir (bireysel, toplumsal) nedenle maddi yardıma gereksinim duyacak duruma gelmiş insanlara verilen her türlü özdeksel yardımlar. Sosyal güvenliğin en ilkel biçimi ve önlemidir. Kamu yardımı da denir. Türkiye’de sosyal yardım mevzuatı: Anayasa başta olmak üzere birçok kanunda sosyal yardımlarla ilgili düzenlemeler söz konusudur. Köy Kanunu (442, 1923); askerde bulunanların,bakacak kimsesi olmayanların, öksüzlerin bağ ve bahçelerinin imece yoluyla ekilmesi ve sürülmesini hükme bağlar. Tarlası olmayan ve yetişmeyen köylüye köy sınırları içinde bir parça toprak ayırıp vermek köy ihtiyar meclisinin görevleri
arasında sayılır. Türk Medeni Kanunu (1926); nafaka başlığı altında konuyu ele alır ve herkesi yardım etmezse zarurete düşecek usul ve füruuna ve kardeşlerine yardım etmekle yükümlü kılar. Kardeşlerin yardımı varlıklı olmaları koşuluna bağlıdır. Ayrıca boşanma hâlinde yoksulluğa düşecek eşe yoksulluk nafakası ödenmesi hükmü vardır. Belediye Kanunu (1580, 1930); belediyelere muhtaç çocuklar, yaşlılar, güçsüzler, yoksullar için yatılı kuruluşlar oluşturmak, yardım sandıkları açmak, fakir hastalara ve doğum yapacaklara bakmak, asker ailelerine yardım etmek, geçici parasal ya da ayni yardımda bulunmak, aşevleri işletmek,yoksul cenazeleri kaldırmak gibi yükümlülükler getirir. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (1593, 1930); yoksulları gözetmek açısından pek çok kuruluşa görev yükler. Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun (1956);afetler nedeniyle ortaya çıkan yoksulluğa çare olarak önemli hükümler getirir, devlete sorumluluk yükler. ***Türkiye’de sosyal yardım olarak değerlendirilecek bazı yardımlar mevcutsa da bunların çok sınırlı bir kapsamı olduğu söylenebilir. 1976 tarihinde çıkarılan 2022 sayılı yasa ile 65 yaşını doldurmuş, kimsesiz ve yardıma muhtaç tüm vatandaşlara aylık bağlanması öngörülerek, sosyal yardımlar alanında ilk önemli adım atılmıştır. ***Sosyal yardımlar alanında ikinci adım 29.5.1986 tarihinde çıkarılan “Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Teşvik Kanunu” (3294) olmaktadır. Bu yasanın amacı sosyal güvenlik kuruluşları dışında kalan ve yoksulluk içinde bulunan vatandaşlara yardım etmek,sosyal adaleti ve adil bir gelir dağılımını sağlamak, sosyal yardımlaşma vedayanışmayı özendirmektir. ***Ülkemizde sosyal yardım mevzuatını kısaca SYDV, SHÇEK Ayni ve Nakdi Yardım Yönetmeliği (ASPB),Vakıflar Genel Müdürlüğü (Muhtaç Aylığı ve Vakıf İmaret Yönetmeliği), Belediyeler,İl Özel İdareler, Köy Kanunu, Umumi Hıfsızsıhha Kanunu, dini sosyal yardımlar olarak; zekât, sadaka, kefaret, akile ve SGK Başkanlığına bağlı Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü oluşturmaktadır.
Sosyal yardım mevzuatına ilişkin uygulama
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü
Türkiye’de sosyal yardım alanındaki hizmet dağınıklığını gidermeye yönelik olarak Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Görevleri şunlardır:
a)Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlar alanında ulusal düzeyde uygulanacak politika ve stratejilerin oluşturulması çalışmalarını koordine etmek, stratejileri uygulamak
b) 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun amaçlarını gerçekleştirmek ve uygulanmasını sağlamak için gerekli idari ve mali tedbirleri almak.
c) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun gelirlerini zamanında toplamak, toplanan gelirlerin yerinde, zamanında ve ihtiyaçlara göre kullanılmasını sağlamak.
d) 3294 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan vakıfların harcamalarını, iş ve işlemlerini araştırmak, incelemek, izlemek ve denetlemek, görülen aksaklıklarla ilgili gerekli tedbirleri almak, vakıfların çalışma usul ve esasları ile sosyal yardım programlarının ölçütlerini belirlemek.
e) Mevzuatta kamu kaynaklarıyla yardım yapılması öngörülen kişilere aylık,tazminat, ücret, yardım veya başka bir ad altında yapılacak her türlü sosyal yardımın ödenmesi ve anılan yardım ve ödemelerin veri tabanına işlenerek izlenmesi ile ilgili işleri diğer birimler ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği içinde yerine getirmek.
f) Yoksullukla mücadeleye ve Genel Müdürlüğün görev alanına giren diğer konulara ilişkin olarak araştırma ve incelemeler yapmak, proje hazırlamak ve uygulamak.
g) Yoksullukla mücadele alanında uluslararası gelişme ve uygulamaları izlemek, değerlendirmek, ülkemiz açısından yararlı görülen modelleri uygulamaya koymak.
h) Sosyal Yardımlar Bilgi Sistemi ile ilgili işleri yürütmek.
i) Sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürünü kökleştirici çalışmalar yapmak, geniş kitleleri kapsayan yardım kampanyalarını koordine etmek ve desteklemek.
j) Sosyal yardıma hak kazanılmasında ve genel sağlık sigortalılığının tespitinde esas alınacak gelir tespit testlerine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bu testleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarıyla iş birliği yaparak uygulamak.
k) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. ***ASPB Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün sosyal yardım programları şunlardır:
– Aile yardımları – Sağlık yardımları – Eğitim yardımları
– Özürlü yardımları – Özel amaçlı yardımlar ***Yine aynı Bakanlık çatısı altında temel gereksinimlerini karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük düzeyde dâhil sürdürmekte güçlük çeken kişi ve ailelere 28.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren, 29.12.1993, 10.04.1997, 31.03.2005, 01.07.2006 ve 31.07.2009, 15.04.2011, 24.04.2011 tarihlerinde bazı maddeleri değiştirilen “(Mülga) SHÇEK, Sosyal ve Ekonomik Destek Yönetmeliği” hükümleri çerçevesinde sosyal ve ekonomik destek hizmetleri yürütülmektedir. Sosyal ve Ekonomik Destek: Yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük seviyede dahi sürdürmekte güçlük çeken kişilere ve ailelere kaynakların yeterliliği ölçüsünde yapılan ayni ve nakdî destekleri kapsamaktadır.Örneklerkorunma kararı olup yaş sınırlarını tamamlamaları nedeniyle yetiştirme yurtlarından ayrılan çocuklar, ekonomik yoksunluk içinde bulunan 60 yaşını doldurmuş ve 65 yaşını doldurmaması nedeniyle 2022 sayılı yasadan yararlanamayan yaşlılar, korunma kararı olmamakla birlikte eğitimine devam edemeyecek durumda olan ilk ve orta öğretim öğrencileri,doğal afetler nedeniyle ekonomik yoksunluk içine düşmüş olan aileler veya yakınlarını kaybederek kimsesiz ve korunmasız kalmış kişiler, olağanüstü bir felaket, hastalık veya kaza geçirenler.. ***Sosyal ve ekonomik destek hizmetlerinin esas ilkesi, kişilerin kendi kendilerine yeterli duruma getirilmesidir. Korunmaya muhtaç çocuğa, muhtaç özürlü ve yaşlıya öncelik tanınır, sosyal ve ekonomik destek talebinin fazla olması durumunda muhtaç olma derecesi, acil olma durumu, başvuru veya tespit sırası dikkate alınır, sosyal ve ekonomik desteklerin, sosyal güvenlik sisteminin boşluklarını dolduracak şekilde planlanıp geliştirilmesine özen gösterilir. ***65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, Madde 1: 65 yaşını doldurmuş, kendisine kanunen bakmakla mükellef kimsesi bulunmayan,sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birisinden her ne nam altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlanmayan, nafaka bağlanmamış veya bağlanması mümkün olmayan, hayatta bulundukları sürece yasalarla belirlenmiş oranda aylık bağlanır. Sosyal Güvenlik Kurumu, İl veya İlçe İdare Kurullarının alacakları muhtaçlık kararlarını esas alarak aylık bağlar. Kurum gerektiğinde, aylık almaya başvuranların gelir, yaşam düzeyi ve varlıkları hakkında, belirleyeceği yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, resmî ve özel idare müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istemeye yetkilidir. 65 yaşını doldurmamış olmakla birlikte;
a) Başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü olduklarını tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlayan,
b) 18 yaşını dolduran ve kanunen bakmakla mükellef kimsesi bulunmayan özürlülere,
c) 18 yaşını dolduran, kanunen bakmakla mükellef kimsesi olmayan ve herhangi bir işe yerleştirilememiş olan özürlülere,
d) Kanunen bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını tamamlamamış özürlü yakını bulunanlara da Kanunun gerektirdiği şekilde aylık bağlanır.
Şehit yakınları ve gaziler için sosyal güvenlik hizmetleri
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de şehit aileleri ve gazilerle ilgili sosyal güvenlik amaçlı düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’de 6.4.2011 tarih ve 6223 sayılı kanunla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulmasıyla bu alandaki sosyal çalışmaları odağına alan bir daire başkanlığı işlevsel kılınmıştır. Bu dairenin amacı söz konusu mevzuatta kapsamlı bir şekilde belirtilmiştir. ***1982 Anayasasının sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler bölümünde Madde 61: Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle malül ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. ***Belediye Kanunu (1580, 1930); belediyelere muhtaç çocuklar, yaşlılar,güçsüzler, yoksullar için, yatılı kuruluşlar oluşturmak, yardım sandıkları açmak, fakir hastalara ve doğum yapacaklara bakmak, asker ailelerine yardım etmek, geçici parasal ya da ayni yardımda bulunmak, aşevleri işletmek, yoksul cenazeleri kaldırmak gibi yükümlülükler getirir. ***SGK Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü çatısı altında sosyal yardım uygulamasının dayandığı kanunlarda da konuyla ilgili kısımlar bulunmaktadır. ***1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun. 3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun. 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu. ***12.4.1991 tarih ve 3713 tarihli Terörle Mücadele Kanunu: Malul olanlarla aylığa müstehak dul ve yetimlere yardım. Madde 21: Kamu görevlilerinden yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan,sakatlanan, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. ***Terörden zarar gören diğer kişilere yardım: Madde 22:Terör eylemlerinden dolayı yaralananların tedavileri Devlet tarafından yapılır. Zarar gören, can ve mal kaybına uğrayan vatandaşlara, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan öncelikle yardım yapılır. Bu fondan ilk ve orta öğrenim çağındaki şehit çocuklarının öğrenim masrafları karşılanır. ***Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görevleri içinde ise şehit yakınları ve gazilerle ilgili konu şu şekilde geçmektedir: Şehitlerimizin hatıralarının yaşatılması,şehit yakınları ile gazilerin her türlü mağduriyet ve mahrumiyetten korunması amacıyla; ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmek, şehit yakınları ile gazilere yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek, bu alanda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlamak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Şehit Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığı ise bu alandaki hizmetleri yürütmektedir.
UNITE 14=DİĞER SOSYAL HİZMET ALANLARINA İLİŞKİN MEVZUAT MÜLTECİLERE VE SIĞINMACILARA YÖNELİK SOSYAL HİZMET=Mülteciler ve sığınmacılar her zaman sosyal hizmetin birincil müracaatçıları arasında yer almışlardır. Yerinden edilen çaresiz insanların bambaşka bir ülkede ciddi uyum sorunları yaşamaları muhtemeldir. Şu halde, sosyal çalışmacı ülkesindeki mülteci ve sığınmacılara ilişkin mevzuatı bilmekle yükümlüdür.Ülkemiz; mültecinin tanımını yapan, ülkelerin mültecilik konusunda ödevlerini belirten ilk uluslararası sözleşme olan “Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi”ne imza atmıştır.
İNSAN HAKLARI VE SOSYAL HİZMET ARASINDAKİ VAROLUŞSAL İLİŞKİ
Sosyal hizmet mesleği en temelde insan hakları ve sosyal adalet ilkelerine yaslanır. Sosyal
hizmet, çeşitli uygulama biçimlerinde, insanların çevreleriyle çoklu ve karmaşık alıverişlerini temel alır. Sosyal hizmetin misyonu tüm insanları, potansiyellerini tam olarak kullanabilir hale getirmek,
yaşamlarını zenginleştirmek ve işlevsiz olmalarını önlemektir. Meslek olarak sosyal hizmet, sorun çözme ve değişim üzerine odaklanır. Bu bakımdan sosyal hizmet uzmanları toplumda ve hizmet ettikleri birey,aile ve toplulukların yaşamlarında değişim eyleyicisidir. Sosyal hizmet birbiriyle bağlantılı değerler, kuramlar ve uygulama sistemidir.” ***Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden ayrı olarak, insan hakları ve sosyal hizmet arasındaki ilişkinin en görünür ve belirgin olduğu metinlerden biri de Avrupa Sosyal Şartıdır. Avrupa Sosyal Şartına göre, taraf devletlerin mutabık kaldığı hususların bir kısmı aşağıdaki gibidir:
Herkes, özgürce edinebildiği bir işle yaşamını sağlama fırsatına sahiptir.
Tüm çalışanların adil çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.
Tüm çalışanların güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.
Çocuklar ve gençler, uğrayacakları bedensel ve manevi tehlikelere karşı özel korunma hakkına sahiptir.
Çalışan kadınlar, anne olmaları durumunda, özel korunma hakkına sahiptir.
Herkesin, kişisel ilgi ve yeteneklerine göre bir mesleği seçmesine yardımcı olacak uygun mesleki yönlendirme olanağına sahip olma hakkı vardır.
Herkesin, mesleki eğitim için uygun olanaklara sahip olma hakkı vardır.
Herkes, ulaşılabilecek en yüksek sağlık düzeyinden yararlanmasını mümkün kılacak her türlü önlemden yararlanma hakkına sahiptir. NOT=•Avrupa Sosyal Şartı hem insan hakları hem de sosyal hizmet alanları bakımından en temel metinlerden biridir.
AFET VE ACİL DURUMLARDA SOSYAL HİZMET
Ülkemizde doğal afetlerle mücadele kapsamında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulmuştur. 29 Mayıs 2009 tarihinde kabul edilen 5902 sayılı kanun:
Afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve zarar azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması ve bu konularda politikaların üretilmesi ve uygulanması hususlarını kapsar. ***15 Mayıs 1959 tarihinde kabul edilen 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ise deprem (yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ, tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlara ilişkin hükümleri belirler.
SOSYAL HİZMET SUNUMUNUN YERELLEŞMESİ
Dünyada ve özellikle Anglo-Sakson dünya ile Kıta Avrupası’nda neo-liberalizmin kabuk değiştirmesiyle birlikte, sosyal hizmet sunumundaki merkeziyetçi yapı değişime uğramıştır. Hizmetlerin yerel aktörler aracılığıyla sunulması fikri hem maliyeti azaltacaktır hem de müracaatçıya doğrudan ulaşacaktır. 3 Temmuz 2005 tarihinde kabul edilen 5393 sayılı Belediye Kanunu, belediyelere pek çok sosyal hizmeti sunma yükümlülüğü vermiştir.Belediyelerin sosyal hizmet sunumundaki rolüne ilişkin ipuçlarını vermektedir:
İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafi ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım,nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin
geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır.
Dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar.
Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal hizmet ve yardım,kütüphane, park, trafik ve kültür hizmetleriyle yaşlılara, kadın ve çocuklara, özürlülere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin
yapılmasında beldede dayanışma ve katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü kişilerin katılımına yönelik programlar uygular.
ÇALIŞMA HAYATINDA SOSYAL HİZMETİN YERİ
İşsizlik ve işsizlikle ilişkili olarak ortaya çıkan sorunlar sosyal çalışmacının birincil çalışma konularındandır. Şu halde, böylesi pek çok sorunu ortaya çıkaran kök nedenle uğraşmak ve bu kök nedeni ortadan kaldıracak çalışmalar yapmak, bu kök nedenin tetiklediği diğer sorunlarla boğuşmaktan daha kesin bir çözüm olacaktır. ***Ülkemizde sosyal çalışmacının aktif bir biçimde rol aldığı bir iş bulma kurumu örneği henüz söz konusu değildir, ama etkinliği her geçen gün artan bir kurum (Türkiye İş Kurumu) bulunmaktadır. 25 Haziran 2003 tarihinde kabul edilen 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununa göre, kurumun görevlerinden bir kısmı aşağıdaki gibidir:
Ulusal istihdam politikasının oluşturulmasına ve istihdamın korunmasına, geliştirilmesine ve işsizliğin önlenmesi faaliyetlerine yardımcı olmak, işsizlik sigortası işlemlerini yürütmek.
İş ve meslek analizleri yapmak, yaptırmak, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri vermek, verdirmek, işgücünün istihdam edilebilirliğini artırmaya yönelik i şgücü yetiştirme istihdamdaki işgücüne eğitim seminerleri düzenlemek.
İşçi isteme ve iş aramanın düzene bağlanmasına ilişkin çalışmalar yapmak, iş gücünün yurt içinde ve yurt dışında uygun oldukları işlere yerleştirilmelerine ve çeşitli işler için uygun iş gücü bulunmasına ve yurt dışı hizmet akitlerinin yapılmasına aracılık etmek vs.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN SOSYAL HİZMET FAALİYETLERİ
Ülkemizdeki en yüksek bütçeli kamu kurumları arasında yer alan ve yurttaşların türlü ihtiyaçlarına anında ve yerinde karşılık bulma imkânını haiz olan Diyanet İşleri Başkanlığı son yıllarda doğrudan sosyal hizmet etkinlikleri içinde bulunmaya ağırlık vermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı kimi protokoller aracılığıyla da sosyal hizmet alanlarında faaliyet gösterebilmektedir. Bunlardan biri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile 9 Aralık 2011 tarihinde imzalanan iş birliği protokolüdür. Bu protokol aşağıdakileri öngörmektedir:
Genel Müdürlüğümüze bağlı olarak hizmet veren tüm kuruluşlarımızda korunma ve bakım altında bulunan çocuklarımıza yönelik olarak onların milli, dini, ahlaki duygularını geliştirmek, aile yapısını ve değerlerini önemsetmek, aile içi şiddetin olumsuzluklarını benimsetmek, sağlıklı ve bilinçli nesiller yetiştirmenin önemi gibi konularda İl Müftülükleri ile koordineli olarak çalışmalar yapılması
Bu çerçevede çalışma programları hazırlanarak ortak eğitim faaliyetleri düzenlenmesi
Çalışmaların periyodik aralıklarla değerlendirilerek raporlanması
ÜLKEMİZDE UYGULAMASI BULUNMAYAN SOSYAL HİZMET ALANLARI Okul Sosyal Hizmeti:Dünyanın gelişmiş ülkelerinde en yaygın sosyal hizmet uygularından biri okul sosyal hizmetidir. Dünyada okul sosyal hizmetinin standartlarına ilişkin önemli çalışmalardan birini Amerikan Ulusal Sosyal Hizmet Uzmanları Birliği yapmıştır. Birlik okul sosyal hizmetine ilişkin toplam 28 standart belirlemiştir. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir:
Okul sosyal çalışmacıları, sorumluluklarını yerine getirmek ve konumlarının gerektirdiği ödevleri tamamlamak üzere zamanlarını, enerjilerini ve iş yüklerini organize edeceklerdir.
Okul sosyal çalışmacıları; yerel eğitim kurumu personeline, okul yönetim kurulu üyelerine ve toplum temsilcilerine, anlayışı ve okul sosyal hizmetlerinin etkili kullanımını teşvik etmek üzere danışmanlık hizmeti verecektir.
Okul sosyal çalışmacıları, öğrencilerin ve ailelerinin çok kültürlü bir anlayış içinde hizmetlere erişebildiklerinden emin olacaktır.
Okul sosyal çalışmacıları resmî ve gayrı resmî toplum kaynaklarına erişmek ve bu kaynaklardan istifade edebilmek üzere öğrencileri ve ailelerini güçlendirecektir.
Okul sosyal çalışmacıları eğitim kurumunun amaçlarını ve misyonunu işaret eden eğitim programları geliştirecek ve temin edecektir.
Okul sosyal çalışmacıları toplum sağlığı ve ruh sağlığı hizmetleri tedarik eden taraflar arasında iş birliğini teşvik edecek ve öğrencilerin bu hizmetlere erişimini kolaylaştıracaktır. Çok Kültürlü Sosyal Hizmet Uygulamaları: Çok kültürlü ve çok katmanlı yeni dünyada sosyal hizmetin ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemeler olmuştur. Bunlardan birkaçı şöyledir: İlişkileri Yasası Çok kültürlü yeni Avrupa, çeşitliliği fırsata dönüştürmek ümidiyle uyum yasaları çıkarmıştır. Buna göre, göçmenler/yeni gelenler yerleşiklerle uyumlu bir toplum yaratabilmek üzere çeşitli uyum kurslarına katılmakta ve imkânlarından istifade etmektedir. Örneğin Almanya Federal Göçmenlik Dairesi her yıl milyonlarca avroyu uyum çalışmalarına ayırmakta ve bu çalışmalarda sosyal çalışmacılar etkin rol oynamaktadır. Borçlu Danışmanlığı: Kredi konularında danışmanlığı Türkiye’de genelde bankalar vermekte. Bu,parasal boyutta, yani kazancı gözeten bir danışmanlıktır. Ancak,kredi borçları yüzünden sırasıyla ruhsal, sosyal ve giderek bedensel sağlığı bozulan kişilerle,aileleriyle ve bu doğrudan bu sorunla ilgilenen bir meslek ve makam Türkiye’de bulunmamaktadır. ***kredi kartının insanların sosyal yaşamlarını olumsuz etkileyecek düzeyde yaygınlaşması Avrupa’da 1980’li yıllarda oldu. Türkiye’de bu yaygınlaşma 1990’lı yıllara rastlar. ***Türkiye’de 2005 yılından bu yana kredi kartları ve banka borçları yüzünden 200’den fazla insanın intihar ettiğini gazeteler bildiriyor. Aile ve Sosyal Araştırmalar Müdürlüğünün yaptırdığı araştırmaya göre 2000 yılından sonra her 10 evli çiftten 7’sinin kredi kartı borcu yüzünden boşandığı belirlenmiştir ***Türkiye’de mevzuata yeni maddeler konularak sosyal çalışmacıların yetkili olarak bu soruna müdahale edebilmelerinin yolları açılmalıdır.Sosyal danışmanlık sosyal çalışmacıların Avrupa’da asli görevlerinden biridir. Kredi kartı borç danışmanlığı, ya da borçlu danışmanlığı da yeni bir uzmanlık alanı olarak sosyal çalışmacıların önünde durmaktadır.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 17 misafir