Felsefe Nedir? Kısa özet

Cevapla
xfffurkannnx
Mesajlar: 1
Kayıt: 17 Eki 2019 20:55
İletişim:

17 Eki 2019 20:57

Felsefe; insanın kendini, toplumu, değerlerini, evreni anlama ve açıklama çabasının sonucudur. İlgilenilen konu ve alanlar bakımından eleştirel ve sistemli düşünme ve düşündüklerini ifade etme sürecidir. Felsefe de asıl olan hakikati bulma çabasıdır. Gerçeğin doğru bilgisini bulma çabası, kişiyi kimi zaman evrenin araştırılmasına, kimi zaman kendi veya başkalarının düşüncelerinin üzerine yeniden düşünmesine yönlendirir. Felsefe; erdemli hayatı ve hakikati bulma yoludur. Bununla birlikte insan; felsefe, bilim, sanat ve din gibi önemli alanların bütünlüğü içinde yaşar. Felsefe tarihine bakıldığında felsefenin her çağda diğer alanlarla etkileşim içinde olduğu görülür. Bu etkileşimde alanlara atfedilen değer çağlara göre değişiklik gösterse de felsefe, insan yaşamındaki bütünlüğü anlamlandırmayı sürdürmüştür.
Felsefe; insanın kendini, toplumu, değerlerini, evreni anlama ve açıklama çabasının sonucudur.
Felsefe; erdemli hayatı ve hakikati bulma yoludur.
. Felsefede asıl olan hakikati bulma çabasıdır. Gerçeğin doğru bilgisini bulma çabası, kişiyi kimi zaman evrenin araş- tırılmasına, kimi zaman kendi veya başkalarının düşüncelerinin üzerine yeniden düşünmesine yönlendirir.
MÖ 6. yüzyıla doğru Anadolu ve Akdeniz kıyılarında medeniyetlerin etkileşimiyle felsefenin ortaya çıktığı kabul edilir. Filozoflar, ele aldıkları konular üzerine sistemli, tutarlı ve akla dayalı düşünceler üretmiştir. Filozofların fikrini öne sürdüğü konular bugün hâlâ tartışılmakta ve dolayısıyla güncelliğini korumaktadır.
MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinin konu edildiği birinci ünitenin ilk konusunda felsefenin ortaya çıkışını hazırlayan düşünce ortamını açıklayabilmek için Sümer, Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint ve İran medeniyetlerin- de varlık, bilgi ve değer anlayışlarının felsefenin doğuşundaki etkilerine değinilecektir. Ardından Anadolu’da yaşamış bazı filozofların biyografik bilgilerini incelemeniz istenecektir.
İkinci konuda MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinin karakteristik özelliklerini açıklamak için ilk olarak bazı filozofların ilk neden (arkhe) hakkındaki düşünceleri (Thales, Anaximandros, Anaximenes, Empedokles ve Demokritos) ve bazılarının da değişim hakkındaki düşünceleri (Lao Tse, Herakleitos ve Parmenides) ele alınacaktır. Ardından Sokrates ve Sofistlerin (Protagoras ve Gorgias) bilgi ve ahlak anlayışları verilecektir. Son olarak ise Platon ve Aristoteles’in varlık, bilgi ve değer anlayışlarına değinilecektir.
Ünitenin üçüncü konusunda örnek felsefi metinlerden hareketle MÖ 6-MS 2. yüzyıl filozoflarının felsefi görüşleri analiz edilecektir. Ünitenin son konusunda Protagoras’ın “İnsan her şeyin ölçüsüdür.” sözünün dayandığı argümanları tartışmanız ve “bilgi-erdem ilişkisini” günlük hayatla ilişkilendiren özgün bir metin yazmanız istenecektir.
Hazırlık Çalışmaları
1. Bir konu hakkında araştırma yapılırken o konunun tarihçesine neden bakılır?
2. Felsefenin doğuşuna neler etki etmiş olabilir?
3. Felsefenin ilk yöneldiği konu ve problemler neler olabilir?
Neler Öğreneceksiniz?
• Felsefenin ortaya çıkışını hazırlayan düşünce ortamını açıklamayı,
• MÖ 6-MS 2. yy. felsefesinin karakteristik özelliklerini açıklamayı,
• MÖ 6-MS 2. yy. filozoflarının felsefi görüşlerini örnek felsefi metinlerden hareketle analiz etmeyi ve
• MÖ 6-MS 2. yy. felsefesindeki örnek düşünce ve argümanları felsefi açıdan değerlendirmeyi öğreneceksiniz.
Felsefenin ortaya çıkmasıyla ilgili görüşler çoğunlukla kabullere dayanır. Bu kabuller, bugüne ulaşan sözlü ve yazılı (tarih, antropoloji, arkeoloji vb.) birçok bilginin yorumlanması sonucunda oluşmuştur. Elde edilecek yeni bilgiler, var olan kabulleri değiştirebilir ama uzlaşılan bilgilere göre felsefe, farklı medeniyetlerin felsefeye temel olabilecek bilim, inanç ve öğretilerinin sistemleştirilmesi ile MÖ 6. yüzyılda belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Felsefenin ortaya çıkışı ve sistemleşmesinde bazı filozoflar öne çıkmaktadır.
Felsefenin Doğuşu
Felsefe kelimesi, Yunanca “philosophia” sözcüğünden gelir. “Philosophia” iki sözcükten kurulmuştur. Bunlar: Philia ve sophia dır. İlki sevgi , ikincisi bilgelik (hikmet) , geniş anlamıyla bilgi demektir. Buna göre philosophia, “bilgiyi, bilgeliği (hikmeti) sevme” anlamına gelmektedir.
Felsefenin adı gibi, kendisini de ilkin Eski Yunan’da buluyoruz. MÖ 6. yüzyılda, o zaman İyonya adı verilen bölgede (aşağı yukarı bugünkü İzmir ve Aydın illeri ile karşılarındaki adalar) birtakım düşünürlerle karşılaşıyoruz ki bunlar yapıtlarına Peri Physeos (Doğa Üzerine) adını veriyorlar. Bu yapıtlar, o çağın sınırlı bilgileriyle doğanın, evrenin bir anlamda bilimsel bir tablosunu çizmek için yazılmış ilk denemelerdir. Dolayısıyla bunlar, dinî ve mitolojik (söylencesel) bir dünya tasarımından ayrılan ilk felsefe yazılarıdır.
İLK MEDENİYETLERİN FELSEFENİN DOĞUŞUNA ETKİSİ

İnsanın yaşamı; taşıdığı yetileri bakımından gelişmeye, eğitilmeye ve edindiği bilgileri kuşaktan kuşağa aktararak kültür ve medeniyetler oluşturmaya imkân verir. Bu durum, insanın varlık koşullarına farklı düzey ve şekillerde biçim vermelerinin de yolunu açar; dünyayı ve kendilerini kavrayışlarında çeşitlilik oluşturur. İnsanın toplumsal ve kültürel tarihi, her kültür ve medeniyette kendine özgüdür. Her medeniyette felsefi düşünce ve disiplinlerin gelişme dönemlerinden önce mitos, masal, mistik öğreti ve tecrübeler belirli bilgi birikimi oluşturmalarını sağlamıştır.
Felsefi düşünce, Antik Yunan’da sistematik bir hâle gelmiştir. Sümer, Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint ve İran medeniyetlerindeki kozmos ve erdem anlayışları; felsefi düşünce üzerinde oluşum ve gelişim açısından etkili olmuştur.
Eski Yunan’daki bu ilk düşünürlerin, birtakım bilgilerini, kendilerinden önce yaşamış Doğu uygarlıklarından almış oldukları düşünülmektedir. Özellikle geometri bilgilerini Mısırlılardan, astronomi bilgilerini de Babillilerden edinmiş olabilirler. Ancak bu düşünürlerin Doğu’dan aldıkları bilgileri, işleyiş ve değerlendiriş yöntemleri bakımından, kendilerinden önceki başka hiçbir kültürde görülmemiş başarıyı yakaladıkları çok açık olarak görülebilmektedir. Örneğin, Mısır geometrisi pratik-teknik ihtiyaçlardan doğmuştu. Ülke için hayati önemi olan Nil Nehri’nin yıllık taşmalarını düzenlemek, bunun için kanallar açmak gereksinimi, Mısır geometrisini zorunlulukla ortaya koyup geliştirmişti. Böylece oluşan bu geometri, pratiğe bağlı olmaktan hiçbir zaman da kurtulamamıştır.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir