Icra iflas hukuku ünte 5

Cevapla
EAGLE545454
Mesajlar: 1
Kayıt: 21 May 2019 11:05
İletişim:

21 May 2019 11:08

ÜNİTE-5
İCRA İFLAS HUKUKU
ilamsız icra takibinin takibin kesinleşmesine kadarki aşamaları bakımından farklılıklar bulunmaktadır, ancak takibin kesinleşmesinden sonraki haciz, satış ve paraların paylaştırılması gibi takip aşamaları genel haciz yolu ile takiptekiyle aynıdır.

İlamlı icra takibinde ise, kural olarak, öncelikle mahkemede dava açılarak bir ilam alınması ve bu ilama dayanılarak ilamlı icra takibi yapılması gereklidir. Bununla beraber, kiralanan taşınmazların tahliyesi için, kira alacağının ödenmemesi veya kira süresinin sona ermesi durumlarında, Borçlar Kanunu ve İcra İflas Kanunu’ndaki şartlar gerçekleştiği taktirde, borçluya karşı dava açmadan ve ilama dayanmadan, ilamsız icra takibi yapılabileceği öngörülmüştür.

Alacağı için elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, mutlaka bu yola başvurmak zorunda değildir; genel haciz yoluyla takip de yapabilir. Alacaklının bu yola başvurabilmesi için alacağının senede bağlanmış olması ve bu senedin de kambiyo senedi niteliğinde olması gerekir. Kambiyo senetleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmiş olan bono, poliçe ve çektir.
Genel haciz yolu ve kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip arasındaki bir diğer fark, rehinle temin edilmiş alacaklar bakımındandır. Kural olarak, alacağı rehinle temin edilen alacaklı, öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmalıdır. Ancak, alacağı rehinle temin edilmiş bir alacaklı, bu alacağı için aynı zamanda kambiyo senedi almışsa, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmak mecburiyetinde olmadan, doğrudan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapabilir.

Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip: takip talebi, ödeme emri, takibin kesinleşmesi, haciz, satış, paraların paylaştırılması aşamaları bulunur.
Her iki takip yolu arasında, sadece takip yolunun kesinleşmesi aşamasına kadar farklılıklar bulunmaktadır; bundan sonraki haciz, satış, paraların paylaştırılması aşamaları aynıdır.
kambiyo senedinin özelliği dikkate alınarak, takip talebine ayrıca senedin cinsi, tarihi ve numarası yazılmalıdır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, genel haciz yolundan farklı olarak alacaklının takip talebinde belirttiği kambiyo senedinin aslının ve borçlu sayısı kadar onaylı örneğinin de takip talebine eklemesi gerekir (İİK m. 167/II). Ancak, takip konusu bir çekse ve bankaya ibraz edildiğinde kısmî ödeme söz konusu olmuşsa, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi banka tarafından çek hamiline verilir, çek hamili de bu fotokopiyle takip yapabilir (5941 sayılı Çek Kanunu m. 3/VI). Takibin elektronik ortamda açılması durumunda, kambiyo senetleri güvenli elektronik imza ile imzalanarak elektronik ortamda takip talebine eklense dahi, en geç üç gün içinde senedin aslının ilgili icra dairesine ibrazı gerekir (Yön. m. 21/III). Çek hamili, icra mahkemesine şikâyette bulunurken de dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir (5941 S.K., m. 3/VI/son). Şayet, alacaklı kambiyo senedinin aslını veya çeklerde kısmî ödeme halinde çekin onaylı fotokopisini icra dairesine vermemiş veya en azından itiraz ve şikâyet süresi olan beş gün dolmadan geri almışsa, borçlu, yedi gün içinde şikâyet yolu ile ödeme emrinin iptalini isteyebilir. İcra mahkemesi, borçlunun talebi doğrultusunda karar verirse, ödeme emrini iptal eder ve borçluya yeniden ödeme emri gönderilir.

Alacaklının borçluya karşı talepte bulunabilmek için ödememe protestosu çekmesi gereken hallerde, kambiyo senedi ile birlikte protestonun da takip talebine eklenerek icra dairesine verilmesi gerekir. Zira, bu durumda protesto evrakı kambiyo senedi ile birlikte bir bütün oluşturmaktadır. Protestonun kambiyo senedine eklenmesinin gerekip gerekmediği bono (TTK m. 714; 778) poliçe (TTK m. 714 vd., 730) ve çek (TTK m. 798; 808; 809) için ayrı ayrı tespit edilmelidir. Protestodan muafiyet hallerinde protesto çekilmesine gerek yoktur

Takip talebini, kambiyo senedini ve varsa protesto evrakını alan icra müdürü, takip talebinin kanunî unsurları (İİK m. 58) taşıyıp taşımadığını incelemesi yanında, senedin kambiyo senedi olup olmadığını, takipte bulunan alacaklının bu yola başvurma hakkının bulunup bulunmadığını ve senedin vâdesinin gelip gelmediğini incelemelidir

Takip talebini, kambiyo senedini ve varsa protesto evrakını alan icra müdürü, takip talebinin kanunî unsurları (İİK m. 58) taşıyıp taşımadığını incelemesi yanında, senedin kambiyo senedi olup olmadığını, takipte bulunan alacaklının bu yola başvurma hakkının bulunup bulunmadığını ve senedin vâdesinin gelip gelmediğini incelemelidir

Ödeme emri temelde iki bölümden oluşur. Bunlar, takip talebinde yer alan alacaklıya, borçluya ve takip konusu alacağa ilişkin kayıtlar ile ihtar kısmıdır. Takip talebinde yer alan kayıtlar dışında ihtar kısmında:
• Borçlunun borcu ve takip masraflarını on gün içinde ödeme emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka hesabına ödemesi ihtarı,
• Takip dayanağı kambiyo senedi niteliğinde değilse, beş gün içinde icra mahkemesine şikâyet yoluna başvurması gerektiği,
• Borçlunun takip dayanağı olan senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası varsa, bunu beş gün içinde ayrıca ve açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi, aksi halde imzanın kendisine ait sayılacağı ve imzasını haksız yere inkâr ederse, alacağın % 10’u oranında para cezasına ve ayrıca inkâr tazminatına mahkum edileceği ve icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair karar getirmediği taktirde takibe devam olunacağı ihtarı,
• Borçlunun, borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği ya da süre verildiği yahut alacağın zamanaşımına uğradığı ya da icra dairesinin yetkisiz olduğu yönünde itirazı varsa, bunu da sebepleri ile birlikte beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi ve icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair bir karar getirmesi, aksi halde takibe devam olunacağı ihtarı,
• İtiraz edilmez ve borç da ödenmezse, borçlunun on gün içinde İİK’nun 74. maddesine, itiraz edilip de reddedildiği takdirde ise üç gün içinde İİK’nun 75. maddesine göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarı yer alır.
Ödeme emrine kambiyo senedi ve varsa protesto evrakının örneği de eklenir. Birden fazla borçlu varsa her birine ayrı ayrı ödeme emri gönderilmelidir
borçlu, ödeme emrine itiraz ederek takibe karşı koyabilir.
Ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurması gerekir.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borca ve imzaya itiraz satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz
icra mahkemesi duruşmadan önce yapacağı incelemede esas kararını verinceye kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir .Bu karar, esasen bir tedbir niteliğindedir.
Kombiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borca ve imzaya itiraz satıştan başka icra takip ilemlerini durdurmaz.
İmzaya itiraz: itirazını ayrıca ve açıkça beş gün içinde icra mahkemesine bildirmelidir; aksi halde kambiyo senedindeki imza, borçluya ait sayılır.
İcra mahkemesi, bu inceleme sonunda imzanın borçluya ait olmadığı kanaatine varırsa, itirazın kabulüne karar verir ve bununla takip daha önce geçici olarak durdurulmuşsa durmaya devam eder; daha önce geçici durdurma kararı verilmemişse takip durur. Bu durumda alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır (İİK m. 170/III, c. 2, 3). Şayet alacaklı senedi takibe koymakta kötü niyetli veya ağır kusurlu ise, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmayan tazminata ve yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir. Ancak alacaklı genel mahkemede dava açarsa, tazminat ve para cezasının tahsili bu davanın sonuna kadar ertelenir
Borca itiraz: Borçlu, takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığını iddia ediyorsa bu konudaki itirazlarını beş gün içinde sebepleri ile birlikte icra mahkemesine bildirmelidir.

Bu itiraz üzerine icra mahkemesi, incelemesini duruşmalı olarak yapar ve tarafları otuz gün içinde duruşmaya çağırır (İİK 169a/I, c. 1). Alacaklı veya vekili çağrıldığı duruşmaya gelmezse, icra mahkemesi, alacağın itiraz edilen kısmı için takibin geçici olarak durdurulmasına karar verir. Ancak, bunun için alacaklıya gönderilen davetiyede bu yönde ihtarın yer alması gerekir (İİK m. 68a/V, c. 2 kıyasen). Duruşmaya sadece borçlu gelmezse, borçlunun yokluğunda borca itirazı incelenir (İİK m. 170b, 70). Her iki tarafın da duruşmaya gelmemesi durumunda, dosya işlemden kaldırılır (HMK m. 150). İcra mahkemesi, yetki itirazı söz konusu ise, bu konudaki incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.
Borçlu, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini ya da ertelendiğini, ancak resmî veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belgeye dayanarak ispat edebilir. inceleme sonucunda imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirirse, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı belgenin içerdiği miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı veya vekili çağrıldığı duruşmaya gelmezse, bu husus davetiyede ihtar edilmek şartıyla, icra mahkemesi, alacağın itiraz edilen kısmı için takibin geçici olarak durdurulmasına karar verir. Bu durumda alacaklı durdurma kararından itibaren altı ay içinde icra mahkemesine başvurarak, borçlunun ibraz etmiş olduğu belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmelidir; ispat ederse, icra mahkemesi takibin devamına karar verir ve ayrıca borçluyu belgenin içerdiği miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder.

İcra mahkemesi yaptığı incelemede, borçlunun itirazının haklı olduğu kanaatine varırsa, itirazın kabulüne karar verir ve daha önce geçici durdurma kararı verilmemişse takip durur (İİK m. 169a/V) ve kararın kesinleşmesi ile takip iptal edilir. Burada iptal edilen sadece takiptir, takip konusu senedin iptaline karar verilemez. İcra mahkemesi, incelemesinde, borçlunun itirazının haksızlığına kanaat getirirse, itirazın reddine karar verir. Bu kararla birlikte takibe devam edilebilir.
İtirazın esasa ilişkin sebeplerle kabulü halinde kötü niyetli veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; itirazın reddi halinde takip daha önce geçici durdurulmuş ise borçlu, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Her iki durumda da diğer tarafın talebi gereklidir. Borçlu, menfi tespit veya istirdat davası ya da alacaklı genel mahkemelerde dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar ertelenir.
Borçlu, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte de, şartları oluştuğunda, daha önce açıklanan süresiz veya yedi günlük şikâyet yoluna başvurabilir. Ancak, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, bu genel hükümlerin dışında özel şikâyet durumu düzenlenmiştir. Zira, icra müdürü, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, senedin kambiyo senedi olup olmadığını (bu çerçevede takip yapanın yetkili olup olmadığını) ve senedin vadesinin gelip gelmediğini incelemekle yükümlüdür.
Borçlu, alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe başvurma hakkının bulunmadığını ileri sürüyorsa, bunu beş gün içinde icra mahkemesine şikâyet yoluyla bildirmelidir
Beş gün içinde yapılan şikâyet takibi durdurmaz. Ancak icra mahkemesi bu konuda karar verebilir. İcra mahkemesin bu yetkisi, sadece itiraz ve şikâyet yoluna başvurulması durumunda ortaya çıkar. Bunun dışında özellikle takip kesinleştikten sonra kendisine intikal eden şikâyetler üzerine belirtilen durumları dikkate alarak bir karar veremez. Şayet imzaya itiraz geri alınmış ya da borç kısmen veya tamamen kabul edilmişse bu hüküm uygulanmayacaktır.
genel haciz yoluyla takipte şikâyet konusu yapılamazken, kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda şikâyet konusu olabilir. Ancak, bu durumlarda İİK’nun 170a maddesinde olduğu gibi şikâyet için özel bir süre öngörülmediğinden, yedi günlük genel şikâyet süresi uygulanacaktır. Bu 112 çerçevede kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, icra müdürü senedin vâdesinin gelip gelmediğini incelemelidir. Şayet icra müdürü bu konuda yanılgıya düşmüşse yedi günlük şikâyet söz konusu olacaktır.
Bunun dışında daha önce belirtildiği gibi senedin aslı ya da çeklerde kısmî ödemede onaylı örneği veya gerekli ise protesto evrakı icra dairesine verilmezse aynı şekilde şikâyet süresi yedi gündür
Borçlu yukarıda açıklanan şekillerde ve sürede takibe karşı koymazsa, takip kesinleşir. Özellikle beş günlük şikâyet ve itiraz süresi geçtikten sonra takip kesinleşse de, takibe devam edilemez; on günlük ödeme süresinin (yani beş gün daha) beklenmesi gerekir (İİK m. 168/I, b. 2). Bu sürede de borçlu, kesinleşen takibe göre borcunu ödemezse, aynı süre içinde İİK’nun 74. maddesine göre mal beyanında bulunmalıdır. Borçlunun borcunu ödememesi durumunda takibe devam edilir; mal beyanında bulunmazsa ayrıca hapisle tazyik edilir.

Kiralanan taşınmazların tahliyesi için, ilâmsız takip yoluna başvurulması iki durumda mümkündür. Bunlar, kira bedelinin ödenmemesi ve kira süresinin sona ermesidir. Birinci durumda, takip sonucu bir para alacağına kavuşmak ve onunla birlikte tahliye söz konusu iken, ikinci durumda sadece tahliye söz konusudur. Bu yönüyle ikinci durum, ilâmsız icranın para alacağına yönelik olmasına ilişkin kuralın tam bir istisnasıdır. Her iki tahliye için de taraflar arasında yazılı ya da sözlü bir kira sözleşmesinin varlığı asıldır. Ancak, bedelin ödenmemesi sebebiyle tahliyede yazılı kira sözleşmesi aranmazken, kira süresinin sona ermesi sebebiyle tahliyede yazılı kira sözleşmesinin varlığı gerekir. Kira sözleşmesi dışındaki hallerde (örneğin haksız işgal), tahliye genel hükümlere göre talep edilmelidir. Kanunda belirtilen bu iki hal dışında, kiralanan yerin tahliyesi isteniyorsa belirtilen şartların oluşması ve buna bağlı olarak tahliye davası açılarak ilâm alınması, ilâma göre ilâmlı icra takibi yapılması gerekir. Kanunda, kiracının tahliyesine ilişkin hükümler dışında, ayrıca koruma tedbiri olarak, hapis hakkı için defter tutulması (İİK m. 270) ve kaçırılan eşyanın takip hakkı (İİK m. 271) düzenlenmiştir.
KİRA BEDELİNİN ÖDENMEMESİ SEBEBİ İLE İLAMSIZ İCRA
genel haciz yoluyla takip, sadece kiracının kira bedelini ödemesini sağlayabilir. Bir de, yapılan bu takip kiracıya karşı haklı ihtar anlamına geleceği için, ileride açılabilecek tahliye davasında kullanılabilir. Şayet kiraya veren, yalnızca kira bedelinin tahsili amaçlamayıp aynı zamanda kiracının taşınmazdan tahliyesini de istiyorsa, bu durumda kira bedelinin ödenmemesi sebebine dayanarak ilâmsız tahliye yoluna başvurmalıdır. Kiraya verenin bu yola başvurabilmesi için, yazılı bir kira sözleşmesinin bulunması ve bunun takip talebine eklenmesi şart değildir.
Bu takip yolunun temel aşamaları: Takip talebi, ödeme emrinin gönderilmesi, takibin kesinleşmesi, kira borcu için icra dairesinde haciz, satış, paranın ödenmesi; buna paralel olarak da tahliye için tahliye prosedürü işletilir.
Burada da takip talebi genel haciz yoluyla takipteki gibidir. Takip talebinde iki şey talep edilir: Ödenmeyen kira bedellerinin ödenmesi ve kiracının taşınmazı tahliyesi. Yani, kiraya veren, adeta genel haciz yolundaki talebi ile tahliye talebini birleştirmektedir. Tahliye talep edilmemişse, kiracının tahliyesi mümkün değildir. Alacaklı-kiraya verenin, takip talebini icra dairesine vermesi üzerine icra dairesi, tahliye talebini de içeren bir ödeme emri (örnek no: 13) düzenleyerek borçlu-kiracıya gönderir.
Ödeme emrini alan borçlu-kiracı, borcunu ödemek isterse, bunu kural olarak otuz gün içinde yerine getirmelidir. 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’na göre, ödeme süresi en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, hasılat kiralarında ise en az altmış gündür.
Borçlu-kiracı, ödeme emrini aldıktan sonra itiraz etmek isterse, bunu ödeme emrinin tebliğinden itibaren kural olarak yedi gün içinde icra dairesine bildirmelidir. Süresinde ödeme emrine itiraz edilmezse, takibin kira alacağına ilişkin kısmı kesinleşir. Ancak, kesinleşmeye rağmen hemen takibe devam edilemez, ayrıca ödeme süresinin geçmesi de beklenir (kural olarak otuz gün) ve alacaklı-kiraya veren, borçlunun mallarına haciz konulmasını icra dairesinden ister. Yani, itiraz süresi sonunda takip kesinleşmiş olsa dahi, ödeme süresi geçmeden takibe devam edilemez. Bundan sonraki aşamalar tamamen genel haciz yolundaki hükümlere göre olur.
Borçlu-kiracı, ödeme emrine itiraz ederse, itirazla takip durur. Alacaklının, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde, itirazın kaldırılması ve tahliye için icra mahkemesine başvurması gerekir; aksi halde aynı kira alacağından dolayı ilâmsız tahliye takibi yapılamaz
Kiracının bu itirazı üzerine alacaklının, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını ve kiracının tahliyesini isteyebilmesi için, kira sözleşmesinin yazılı ve aynı zamanda noterlikçe düzenleme veya onaylama şeklinde yapılmış olması gerekir (İİK m. 269b/I). Aksi halde, kiraya veren, icra mahkemesine değil; sulh hukuk mahkemesine başvurup kira bedelinin tahsili ve kiracının tahliyesi için dava açmalıdır
alacaklı borçlunun mallarının haczini ve tahliyesini talep edecektir. Ancak, tahliye için, icra mahkemesi kararının borçluya tefhim veya tebliğinden itibaren on gün geçmesi gerekir (İİK m. 269c/III). Böyle bir durumda borçlu-kiracı, tahliye kararı üzerine, üç aylık kira bedeli karşılığında icranın geri bırakılması yoluna başvurabilir.


ÜNİTE-6
İlâmlı icra takibinde kural olarak, alacaklının önce mahkemede dava açması ve lehine ilâm alması gerekir
İlâmlı icra takibinin aşamaları takip talebi, icra emrinin gönderilmesi, eğer şartları varsa icranın geri bırakılması ve ilâmın icrası şeklindedir. İlâmın icrası, para alacakları için haciz, satış ve paranın ödenmesi iken; para dışındakiler içinse, ilâmın gereğinin zorla yerine getirilmesi şeklindedir.
konusu para veya teminat alacağı olan alacaklar için de ilâmsız icra yoluna başvurmak istemeyen alacaklı, önce mahkemeden ilâm alıp daha sonra takip yapabilir. Ancak, bu alacaklar için ilâmlı icra takibi yapmak bir zorunluluk değildir; alacaklının tercihine bağlıdır.
İlâmlı icra takibinde, ilâmsız icradan farklı olarak temel iki aşama söz konusudur. İlâmsız icrada alacaklı doğrudan icra dairesine başvurarak takibi başlatır. Oysa ilâmlı icrada takip yapmak isteyen alacaklının önce mahkemeye müracaat etmesi, bu konuda bir yargılamanın yapılması ve bunun sonucunda lehine bir ilâm elde etmesi, daha sonra icra dairesine başvurarak ilâmın icrasının talep etmesi gerekir. Yani, ilâmlı icrada önce mahkemeye, daha sonra icra dairesine başvurulmalı; önce yargılama, sonra takip söz konusu olmalıdır.
İlâmlı icra takibinde takibin temel aşamaları şunlardır: Takip talebi, icra emrinin gönderilmesi, eğer şartları varsa icranın geri bırakılması ve ilâmın icrası (bu aşama para dışındakiler için ilâmın gereğinin zorla yerine getirilmesi iken; para alacakları için haciz, satış ve paranın ödenmesi şeklinde gerçekleşir).
Hukuk mahkemelerinin eda hükümleri ilâmlı icranın konusu olup, tespit ve inşaî hükümler ilâmlı icra konusu yapılamaz
Bir belgenin ilâm niteliğinde olup olmadığı ancak kanun tarafından belirlenebilir. Bu belgeler şunlardır :
• Mahkeme huzurunda yapılan sulhler (HMK m. 313-315),
• Mahkeme huzurunda yapılan kabuller ve icraî nitelikteki feragatler (HMK m. 307 vd.),
• Kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeren düzenleme şeklindeki noter senetleri,
• İstinaf ve temyiz kefaletnameleri (İİK m. 33, 36; HMK m. 350, m. 367), • İcra dairesindeki kefaletnameler.
• Özel kanunlarına göre ilâm niteliğinde sayılan belgeler. Örneğin, baroların para cezaları veya giderlerin ödenmesi hakkındaki kararları
Hüküm kesinleşmeden ilamlı icraya konması
Kesinleşmeden icraya konulamayacak ilâmlar şunlardır:
• Taşınmaz ve buna ilişkin aynî haklarla ilgili hükümler kesinleşmeden icra edilemez.
Aile ve şahsın hukukuna ilişkin hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez. Ancak nafaka hükümlerinin icrası için kesinleşmesi gerekmez
• Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi hakkındaki kararlar temyiz edilirse, temyiz icrayı durdurur
• Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 33 ve 34. maddelerinde düzenlenen tescil ve tescile itiraza ilişkin kararlar kural olarak, kesinleşmeden icra edilmeyecektir.
• Ceza mahkemesi ilâmlarının yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının icra olunabilmesi için kesinleşmesi beklenmelidir
• Sayıştay ilâmları kesinleşmeden icra olunamaz
• Ayrıca, menfi tespit davasını kazanan ve lehine tazminata hükmedilen borçlu menfi tespit ilâmı kesinleşmedikçe tazminat ve yargılama giderleri için ilâmlı icra takibi yapamaz
İcranının Durdururlması
Borçlu, ilâmın icrasını durdurmak istiyorsa, teminat karşılığında bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay'dan icranın durdurulması kararı almalıdır Bu durumda izlenecek yol şudur:
• Borçlu, önce karara karşı kanun yoluna (istinaf veya temyiz) başvurmalı ve istinafta bölge adliye mahkemesi ya da temyizde Yargıtay’dan icranın durdurulmasını istemelidir.
• Borçlu, kanun yoluna başvurup icranın durdurulmasını talep ettikten sonra, icra dairesine başvurup, bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay’dan icranın durdurulması hakkında karar verilinceye kadar, kendisine uygun bir süre verilmesini istemelidir. İcra müdürü, alacağın tamamı kadar teminat karşılığında uygun bir süre verir (İİK m. 36, I).
• İlâmda belirtilen şey dışında, başka bir şey teminat gösterilecekse, borçlunun ayrıca icra mahkemesinden, teminatı kabulüne dair karar alması gerekir.
• İcra dairesinin verdiği süre içinde, bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay bu konuda bir karar vermezse, icra müdürü yeniden bir süre verir. Bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay, dosya üzerinden inceleme yaparak bu konuda bir karar verir (HMK m. 350, 367). Bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay, talebi haksız bulursa reddeder; icranın durdurulmasına karar verirse, icra dairesi ilâmın icrasını kanun yolu incelemesinin sonuna kadar erteler. Ücreti ilgililer tarafından verilirse, bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay bu konudaki kararını icra dairesine en çabuk en uygun yolla bildirir (İİK m. 36/III). İnceleme sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir ya da Yargıtay temyiz incelemesi sonunda hükmü onarsa, durdurma kararı kalkar ve takibe devam edilir.
Nafaka ilâmları bu prosedürün istisnası olup, icra teminat karşılığında dahi durdurulamaz

İcranın İadesi
Yargıtayca da hüküm hakkında bozma kararı verilmişse, icra işlemleri olduğu yerde durur.
İcra emrinde borçlunun ilâmda belirtilen borç konusu şeyi, belli bir süre içinde (kural olarak yedi gün) ödemesi, teslim etmesi veya yapması, ilâma uyması ya da bu süre içinde icranın geri bırakılmasına ilişkin karar getirmesi, buna uymazsa ilâmın icra dairesi tarafından zorla yerine getirileceği ihtar edilir
İcranın Geri BIRAKILMASI
Burada üç aşamayı birbirinden ayırmak gerekir.
• Dava sonuçlanmadan önce borca ilişkin bir savunması olan borçlu, bunları dava içinde ileri sürmeli ve davanın reddini sağlamalıdır. Borçlu eğer bunları dava içinde ileri sürmemiş veya ileri sürmesine rağmen kabul edilmemişse, daha sonra ilâmın icrası aşamasında ileri süremez. Çünkü sorun bir mahkeme kararıyla çözümlenmiştir; artık yeniden o borç konusunda tartışma yapılamaz.
• Ancak borçlu, dava aleyhine sonuçlanıp hüküm verildikten sonra, borcun sona ermesini sağlamış veya dava sonucuna göre yerine getirmesi gereken ifayı alacaklı ile anlaşarak erteletmiş ya da ondan bu konuda süre almış olabilir. Ayrıca alacaklı, ilâmın zamanaşımı süresi içinde takip yoluna başvurmadığından ilâm zamanaşımına uğramış olabilir. Bunlara rağmen, alacaklı ilâmlı icra takibi yaparsa, yani ilâmın verilmesinden sonra, fakat ilâmlı takipten önce bu durumlar ortaya çıkarsa, bu haksız bir takip olacaktır. Davadan sonra gerçekleşen sebeplerle ilâma dayanan borcun talep edilebilmesi mümkün olmamasına rağmen, alacaklı bu yola başvurursa icranın geri bırakılması prosedürü (İİK m. 33/I) işletilebilecektir.
• Burada söz konusu olabilecek üçüncü bir aşama ise, ilâmlı icra takibi başladıktan sonra borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış ya da alacaklının borçluya süre vermiş olmasıdır. Buna rağmen, alacaklı ilâmlı takibe devam edebilir. Bu durum ilâmsız icrada takibin iptal ya da taliki şeklinde düzenlenmiştir. Kanun bu durumu da dikkate alarak, bunun ilâmlı icra takibine etkisini düzenlemiş ve bu durumda da icranın geri bırakılacağını kabul etmiştir
Sonuç olarak şu söylenebilir: Henüz dava sonuçlanmadan gerçekleşecek tüm sebeplerin davada ileri sürülmesi gerekir, dava sırasında mevcut bulunan sebeplere dayanarak icranın geri bırakılması kural olarak istenemez. Davanın sonuçlanmasından sonra, ancak ilâmın icraya konulmasından önce ya da ilâmlı icra takibi sırasında gerçekleşen sebeplere dayanarak icranın geri bırakılması istenebilir
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 19 misafir