Ingilizce en çok çıkan kelimeler

Cevapla
gamzekdkrn
Mesajlar: 1
Kayıt: 20 May 2019 18:59
İletişim:

20 May 2019 19:00

existence igzistıns 3 n 1. varlık, varoluş (being) 2. hayat, yaşam (life, survival)
absence e:bsıns 3 n Yokluk (nonattendice); bulunmama (lack, nonexistence) (OPP presence)
confront kınfrant 2 vt 1. [with] belgeleri gösterip yanıt istemek 2. karşısına çıkmak (meet head on) 3. yüzleşmek (face )
anxious engkşıs 2 adj 1.endişeli, gergin, tedirgin. (nervous) 2.sabırsız, çok istiyor (eager)
heaven hevın 2 n 1.Cennet 2. literary Tanrı 3.plural gökler
rebel rebıl 2 n Asi (mutineer)
rebel rebıl ? adj Asi, isyan etmiş, isyankar
rebel ribel . v [against] İsyan etmek (riseup)
mine mayn 1 n 1. maden, maden ocağı. 2. hazine, kaynak. 3. [askeri] mayın.
mine [mining] 1 v 1. [madencilik] kazıp çıkarmak (excavate, dig for). 2. [askeri] mayın döşemek, mayınlamak.
influence influıns 3 n etki, tesir, nüfuz (effect)
influence 3 v etkilemek, tesir etmek (affect)
recognize rekıgnayz 3 v 1.tanımak (identify, be familiar of, know) 2. kabul ve takdir etmek (acknowledge, appreciate, accept)
aircraft eırkra:ft 2 n uçak; uçaklar. (plane)
germinate cörmıneyt . v (tohum) çimlenmek; (bitki) tohum verme (grow, sprout)
literal lit(ı)rıl 1 adj kelimesi kelimesine, harfi harfine (word by word)
literature litrıçır 3 n yazın, edebiyat.
literary litrıri 2 adj yazınsal, edebi. / edebiyata ait
literate litırıt . adj okuryazar. (OPP illiterate)
appraisal ıpreyzıl 1 n değerlendirme, kıymet takdir etme. (assessment, evaluation)
crucial kru:şıl 3 adj çok önemli, can alıcı, kritik (vital, essential)
estimate estimıt 3 n 1. tahmin, kestirme (approximation, estimation, guess) 2. tahmini hesap.
estimate estimeyt 3 v tahmin etmek, kestirmek. (guess, assess)
common kamın 3 adj 1. müşterek, ortak (shared) 2. yaygın (widespread, usual) 3.adi, bayağı 4.sıradan, normal (ordinary)
in common 3 Ortak, müşterek, benzer, gibi
abrupt ıbrapt . Adj 1. ani; beklenmedik. (sudden) 2. ani ve nezaketsiz. (rude) 3. dik, sarp. (sharp)
grasp gra:sp 2 v 1.sıkıca tutmak (clutch, grab, grip) 2.anlamak, kavramak (understand, see)
fortress fortrıs . n Kale
post poust 3 n 1.Posta (mail) 2.direk, kazık (goalpost=kale direği) 3.makam-görev (job) 4.karakol, polis noktası, ordugah vs. 5.bitiş (at yarışı)
post poust 2 v 1.mektup postalamak 2.afiş asmak, ilan etmek (post up) 3.konumlandırmak (station)
discharge from disçarc 2 v 1.terhis, taburcu etmek (release) 2.dışarı vermek / açığa çıkmak (gaz, sıvı vs) 3.silah ateş almak 4.[elek.] deşarj olmak 5.görevini yapmak (fulfill, accomplish)
ratify re:tifay . vt Onaylamak (approve)
ratification re.tifikeyşın . n Onaylama / onaylanma (approval)
partial parşıl 2 adj 1.kısmen, kısmi (incomplete) 2.yanlı, taraflı (biased, prejudiced)
impartial imparşıl . adj Yansız, tarafsız (neutral, unbiased, objective)
wage / wages weyc 3 n Ücret (işçiye verilen para) (salary, pay)
wage weyc . v Savaş başlatmak / sürdürmek
settle setıl 3 v 1.çözümlemek (resolve) 2. yerleşmek (stay) 3.konmak, inmek (land) 4. sakinleşmek / sakinleştirmek (relax) 5. tüm borçlarını ödemek (pay) 6. yavaşça batmak (sink) 7..kesin karar vermek (decide)
extent ikstent . n Derece, boyut, radde (degree, amount, size)
to some/a certain/a limited extent Kısmen, bir dereceye kadar
to a large/great extent Çoğunlukla, büyük oranda
to a lesser/greater extent Daha az/çok oranda
vapo(u)r veypır . n buhar (steam)
deputy depyuti 3 n 1. yardımcı, muavin (second-in-command) 2. milletvekili (Fransa’da)
as yet 3 henüz, şimdilik, şimdiye kadar (up to now, so far, at this time)
liaison lieyzın 1 n 1.bağlantı, irtibat (link, connection) 2. (gizli cinsel) ilişki (relationship)
destructive distraktiv . adj Yıkıcı, zararlı (OPPconstructive)
appeal ıpi:l 3 n 1. cazibe (charm) 2. yalvarış, istek, talep (plea) (make request) 3. hukuk temyiz
appeal ıpi:l 3 vt 1.yardım istemek, çağrıda bulunmak 2.çekici gelmek (appeal to) 3.temyize gitmek
for all ST ? -e rağmen (despite ST)
essence esıns 2 n Öz, esas (spirit, core)
in essence 2 n Özünde, esas itibariyle (essentially, fundamentally)
generous cenırıs 2 adj Cömert (kind, openhanded)
tie tay 3 v 1.bağlamak (fasten) 2.berabere kalmak (be equal, draw)
lead li:d 3 v 1.önü çekmek, önde gitmek (guide) 2.önde olmak (be in winning) 3.yönetmek (run, be in charge of)
lead SO to do ST ? İkna etmek, neden olmak, -e sürüklemek / götürmek (cause, bring about)
lead a … life: ? … bir yaşam sürmek [lead a happy life: mutlu bir yaşam sürmek]
customs kastımz 1 n 1.gümrük 2.gümrük vergisi
civilization sivılızeyşın 1 n Uygarlık, medeniyet
contemporary kıntemprıri 3 adj Çağdaş, modern, çağcıl (modern)
diagnose dayıgnouz 1 vt Teşhis etmek, tanılamak (detect, identify)
to be in touch taç Temasta olmak, görüşmeye devam etmek vs.
get in touch Bağlantıya geçmek
keep / stay in touch Görüşmeye devam etmek
lose touch Artık görüşmemek
invade inveyd 1 v 1.-e girmek, işgal etmek (occupy) (overrun) 3. saldırmak ( attack, raid,)
evacuate ive:kyuyeyt 1 v Boşaltmak, tasfiye-tahliye etmek (empty, abandon) (remove from, clear from)
dwell dwell . v Bir yerde yaşamak/ikamet etmek (reside, inhabit, settle)
dwell on/upon ST . PhV Bir konu üzerinde durmak/konuşmak/düşünmek (think about) (linger on)
dweller dwelır . n Sakin, bir yerde ikamet eden (inhabitant, resident)
significant signifikınt 3 adj 1.Önemli, kayda değer, hatırı sayılır (important) 2.manidar, anlamlı (meaningful)
will will 3 n 1.irade (determination) 2.vasiyetname (desire, wish)
-willed … iradeli
poverty pa:vırti 2 n 1.yoksulluk, fakirlik (neediness, privation, hardship) 2.yoksunluk, noksanlık (lack) (OPP surplus)
dilemma di/day lemı 2 n İkilem, çelişki
voyage voyıc 1 n Uzun yolculuk (deniz, uzay) (journey)
racism reysizım 1 n Irkçılık
religion rilicın 3 n Din (faith, belief, creed)
concerning kınsörning 2 pre hakkında (about, regarding, related to)
odd ad 2 adj 1.acayip, tuhaf (strange) 2.seyrek (occasional) 3.çeşitli 4.tek sayılar (OPP even) 5.bir çiftin teki 6.yaklaşık (rough)
applaud ıplo:d . v alkışlamak (clap)
applause ıplo:z . n Alkış (clapping)
onward/s anwırdz 2 adv -den sonra, -den buyana [time / event + ] (from then onwards=o zamandan sonra)
diversity dayvörsıti 2 n çeşitlilik, farklılık (variety)
client klayınt 3 n Müşteri (customer)
intelligence intelicıns 2 n 1. akıl, zekâ, anlayış. 2. haber, bilgi. 3. istihbarat.
fasten fa:sın 1 v Bağlamak (tie); tutturmak (attach) / bağlanmak; tutturulmak.
loosen lu:sın . v Gevşetmek (untie) gevşetmek (come untie)
mandatory mendıtıri 1 adj zorunlu, gerekli.(imperative) (opp voluntary)
uneasy an iğzi 1 adj gergin, endişe verici (anxious, nervous)
ridiculous ridikyulıs 2 adj 1. gülünç. 2. tuhaf, saçma (absurd, silly)
fragile frecıl 1 adj kolay kırılan, kırılgan. (breakable) 2.hassas (delicate)
recover rikavır 3 v 1. yeniden kazanmak, geri almak (get back, regain) 2. telafi etmek. 3. iyileşmek (get well)
cure kyuğr 2 n 1. tedavi, sağaltım (treatment). 2. çare, derman, ilaç (medicine)
cure kyuğr 1 n 1. iyileştirmek (heal) 2. -e çare olmak. 3. tütsülemek; tuzlamak; kurutmak. (balık, et vs)
misconception miskınsepşın . n yanlış kanı, basmakalıp düşünce (fallacy)
concept kansept 3 n 1. kavram 2. görüş, fikir (idea, thought)
consistency kınsistınsi 1 n 1. tutarlılık, insicam (reliability, constancy) 2. kıvam; koyuluk; yoğunluk (texture, thickness)
negation nigeyşın . n 1. ret, inkâr (contradiction) (denial) 2. tam zıt, ters (opposite, contrary)
proportion prıporşın 3 n 1. oran, orantı (percentage, ratio) 2. orantılı, uygun olma [in+] 3. çoğul boyutlar.
indestructible indistraktıbıl . adj devamlı (permanent) kırılmaz, yok edilemez (unbreakable)
In Favour / Favor Of lehine, destekleyenler
In Someone’s Favour 1.falanın lehine 2.falanın adına (çek vs)
earnest ö:rnist . adj ciddi, içten (serious, sincere)
last la:st 3 v 1. sürmek, devam etmek. (continue) 2. dayanmak (survive, go on)
lasting la:sting 1 adj Kalıcı, uzun süreli (permanent)
fierce fiırs 2 adj 1. şiddetli. (violent) 2. sert, vahşi. (severe, wild)
bold bould 2 adj 1. cesur, gözüpek; atılgan, cüretli. 2. matbaacılık siyah (harf).
remind rimaynd 3 v hatırlatmak, anımsatmak.
recall riko:l 3 v 1. geri çağırmak. 2. hatırlamak / hatırlatmak.
annoy ınoy 2 v kızdırmak, sinirlendirmek. (irritade, bother, upset)
bother badhır 3 v 1. canını sıkmak, rahatsız etmek (trouble, annoy) 2. zahmetine katlanmak, zahmetinde bulunmak [negative or question]
rival rayvıl 2 n Rakip (competitor, adversary)
Cevapla
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 14 misafir