existence	igzistıns	3	n	1. varlık, varoluş (being) 2. hayat, yaşam (life, survival)
absence	e:bsıns	3	n	Yokluk (nonattendice); bulunmama (lack, nonexistence) (OPP presence)
confront	kınfrant	2	vt	1. [with] belgeleri gösterip yanıt istemek  2. karşısına çıkmak (meet head on) 3. yüzleşmek (face )
anxious	engkşıs	2	adj	1.endişeli, gergin, tedirgin. (nervous) 2.sabırsız, çok istiyor (eager)
heaven	hevın	2	n	1.Cennet 2. literary Tanrı 3.plural gökler
rebel	rebıl	2	n	Asi (mutineer)
rebel	rebıl	?	adj	Asi, isyan etmiş, isyankar
rebel	ribel	.	v	[against] İsyan etmek (riseup)
mine	mayn	1	n	1. maden, maden ocağı. 2. hazine, kaynak. 3. [askeri]  mayın.
mine [mining]		1	v	1. [madencilik]  kazıp çıkarmak (excavate, dig for). 2. [askeri]  mayın döşemek, mayınlamak.
influence	influıns	3	n	etki, tesir, nüfuz (effect)
influence		3	v	etkilemek, tesir etmek (affect)
recognize	rekıgnayz	3	v	1.tanımak (identify, be familiar of, know) 2. kabul ve takdir etmek (acknowledge, appreciate, accept)
aircraft	eırkra:ft	2	n	uçak; uçaklar. (plane)
germinate	cörmıneyt	.	v	(tohum) çimlenmek; (bitki) tohum verme (grow, sprout)
literal	lit(ı)rıl	1	adj	kelimesi kelimesine, harfi harfine (word by word)
literature	litrıçır	3	n	yazın, edebiyat.
literary	litrıri	2	adj	yazınsal, edebi. / edebiyata ait
literate	litırıt	.	adj	okuryazar. (OPP illiterate)
appraisal	ıpreyzıl	1	n	değerlendirme, kıymet takdir etme. (assessment, evaluation)
crucial	kru:şıl	3	adj	çok önemli, can alıcı, kritik (vital, essential)
estimate	estimıt	3	n	1. tahmin, kestirme (approximation, estimation, guess) 2. tahmini hesap.
estimate	estimeyt	3	v	tahmin etmek, kestirmek. (guess, assess)
common	kamın	3	adj	1. müşterek, ortak (shared) 2. yaygın (widespread, usual) 3.adi, bayağı 4.sıradan, normal (ordinary)
in common		3		Ortak, müşterek, benzer, gibi
abrupt	ıbrapt	.	Adj	1. ani; beklenmedik. (sudden) 2. ani ve nezaketsiz. (rude) 3. dik, sarp. (sharp)
grasp	gra:sp	2	v	1.sıkıca tutmak (clutch, grab, grip) 2.anlamak, kavramak (understand, see)
fortress	fortrıs	.	n	Kale
post	poust	3	n	1.Posta (mail) 2.direk, kazık  (goalpost=kale direği) 3.makam-görev (job) 4.karakol, polis noktası, ordugah vs. 5.bitiş (at yarışı)
post	poust	2	v	1.mektup postalamak 2.afiş asmak, ilan etmek  (post up) 3.konumlandırmak (station)
discharge from	disçarc	2	v	1.terhis, taburcu etmek (release) 2.dışarı vermek / açığa çıkmak (gaz, sıvı vs) 3.silah ateş almak 4.[elek.] deşarj olmak 5.görevini yapmak (fulfill, accomplish)
ratify	re:tifay	.	vt	Onaylamak (approve)
ratification	re.tifikeyşın	.	n	Onaylama / onaylanma (approval)
partial	parşıl	2	adj	1.kısmen, kısmi (incomplete) 2.yanlı, taraflı (biased, prejudiced)
impartial	imparşıl	.	adj	Yansız, tarafsız (neutral, unbiased, objective)
wage / wages	weyc	3	n	Ücret (işçiye verilen para) (salary, pay)
wage	weyc	.	v	Savaş başlatmak / sürdürmek
settle	setıl	3	v	1.çözümlemek (resolve) 2. yerleşmek (stay) 3.konmak, inmek (land) 4. sakinleşmek / sakinleştirmek (relax) 5. tüm borçlarını ödemek (pay) 6. yavaşça batmak (sink) 7..kesin karar vermek (decide)
extent	ikstent	.	n	Derece, boyut, radde (degree, amount, size)
to some/a certain/a limited extent		Kısmen, bir dereceye kadar
to a large/great  extent		Çoğunlukla, büyük oranda
to a lesser/greater extent		Daha az/çok oranda
vapo(u)r	veypır	.	n	buhar (steam)
deputy	depyuti	3	n	1. yardımcı, muavin (second-in-command) 2. milletvekili (Fransa’da)
as yet		3		henüz, şimdilik, şimdiye kadar (up to now, so far, at this time)
liaison	lieyzın	1	n	1.bağlantı, irtibat (link, connection) 2. (gizli cinsel) ilişki (relationship)
destructive	distraktiv	.	adj	Yıkıcı, zararlı (OPPconstructive)
appeal	ıpi:l	3	n	1. cazibe (charm) 2. yalvarış, istek, talep (plea) (make request) 3. hukuk  temyiz
appeal	ıpi:l	3	vt	1.yardım istemek, çağrıda bulunmak 2.çekici gelmek (appeal to) 3.temyize gitmek
for all ST		?		-e rağmen (despite ST)
essence	esıns	2	n	Öz, esas (spirit, core)
in essence		2	n	Özünde, esas itibariyle (essentially, fundamentally)
generous	cenırıs	2	adj	Cömert (kind, openhanded)
tie	tay	3	v	1.bağlamak (fasten) 2.berabere kalmak (be equal, draw)
lead	li:d	3	v	1.önü çekmek, önde gitmek (guide) 2.önde olmak (be in winning) 3.yönetmek (run, be in charge of)
lead SO to do ST	?		İkna etmek, neden olmak, -e sürüklemek / götürmek (cause, bring about)
lead a … life:	?		… bir yaşam sürmek [lead a happy life: mutlu bir yaşam sürmek]
customs	kastımz	1	n	1.gümrük 2.gümrük vergisi
civilization	sivılızeyşın	1	n	Uygarlık, medeniyet
contemporary	kıntemprıri	3	adj	Çağdaş, modern, çağcıl (modern)
diagnose	dayıgnouz	1	vt	Teşhis etmek, tanılamak (detect, identify)
to be in touch	taç			Temasta olmak, görüşmeye devam etmek vs.
get in touch			Bağlantıya geçmek
keep / stay in touch			Görüşmeye devam etmek
lose touch			Artık görüşmemek
invade	inveyd	1	v	1.-e girmek, işgal etmek (occupy) (overrun) 3. saldırmak ( attack, raid,)
evacuate	ive:kyuyeyt	1	v	Boşaltmak, tasfiye-tahliye etmek (empty, abandon) (remove from, clear from)
dwell	dwell	.	v	Bir yerde yaşamak/ikamet etmek (reside, inhabit, settle)
dwell on/upon ST	.	PhV	Bir konu üzerinde durmak/konuşmak/düşünmek (think about) (linger on)
dweller	dwelır	.	n	Sakin, bir yerde ikamet eden (inhabitant, resident)
significant	signifikınt	3	adj	1.Önemli, kayda değer, hatırı sayılır (important) 2.manidar, anlamlı (meaningful)
will	will	3	n	1.irade (determination) 2.vasiyetname (desire, wish)
-willed				… iradeli
poverty	pa:vırti	2	n	1.yoksulluk, fakirlik (neediness, privation, hardship)  2.yoksunluk, noksanlık (lack) (OPP surplus)
dilemma	di/day lemı	2	n	İkilem, çelişki
voyage	voyıc	1	n	Uzun yolculuk (deniz, uzay) (journey)
racism	reysizım	1	n	Irkçılık
religion	rilicın	3	n	Din (faith, belief, creed)
concerning	kınsörning	2	pre	hakkında (about, regarding, related to)
odd	ad	2	adj	1.acayip, tuhaf (strange) 2.seyrek (occasional) 3.çeşitli 4.tek sayılar (OPP even) 5.bir çiftin teki 6.yaklaşık (rough)
applaud	ıplo:d	.	v	alkışlamak (clap)
applause	ıplo:z	.	n	Alkış (clapping)
onward/s	anwırdz	2	adv	-den sonra, -den buyana [time / event + ] (from then onwards=o zamandan sonra)
diversity	dayvörsıti	2	n	çeşitlilik, farklılık (variety)
client	klayınt	3	n	Müşteri (customer)
intelligence	intelicıns	2	n	1. akıl, zekâ, anlayış. 2. haber, bilgi. 3. istihbarat.
fasten	fa:sın	1	v	 Bağlamak (tie); tutturmak (attach)  /  bağlanmak; tutturulmak.
loosen	lu:sın	.	v	Gevşetmek (untie) gevşetmek (come untie)
mandatory	mendıtıri	1	adj	zorunlu, gerekli.(imperative) (opp voluntary)
uneasy	an iğzi	1	adj	gergin, endişe verici (anxious, nervous)
ridiculous	ridikyulıs	2	adj	1. gülünç. 2. tuhaf, saçma (absurd, silly)
fragile	frecıl	1	adj	kolay kırılan, kırılgan. (breakable) 2.hassas (delicate)
recover	rikavır	3	v	1. yeniden kazanmak, geri almak (get back, regain)  2. telafi etmek. 3. iyileşmek (get well)
cure	kyuğr	2	n	1. tedavi, sağaltım (treatment). 2. çare, derman, ilaç (medicine)
cure	kyuğr	1	n	1. iyileştirmek (heal) 2. -e çare olmak. 3. tütsülemek; tuzlamak; kurutmak. (balık, et vs)
misconception	miskınsepşın	.	n	yanlış kanı, basmakalıp düşünce (fallacy)
concept	kansept	3	n	1. kavram 2. görüş, fikir (idea, thought)
consistency	kınsistınsi	1	n	1. tutarlılık, insicam (reliability, constancy) 2. kıvam; koyuluk; yoğunluk (texture, thickness)
negation	nigeyşın	.	n	1. ret, inkâr (contradiction) (denial) 2. tam zıt, ters (opposite, contrary)
proportion	prıporşın	3	n	1. oran, orantı (percentage, ratio) 2. orantılı, uygun olma [in+] 3. çoğul  boyutlar.
indestructible	indistraktıbıl	.	adj	devamlı (permanent)  kırılmaz, yok edilemez (unbreakable)
In Favour  / Favor Of			lehine, destekleyenler
In Someone’s Favour			1.falanın lehine 2.falanın adına (çek vs)
earnest	ö:rnist	.	adj	ciddi, içten (serious, sincere)
last	la:st	3	v	1. sürmek, devam etmek. (continue) 2. dayanmak (survive, go on)
lasting	la:sting	1	adj	Kalıcı, uzun süreli (permanent)
fierce	fiırs	2	adj	1. şiddetli. (violent) 2. sert, vahşi. (severe, wild)
bold	bould	2	adj	1. cesur, gözüpek; atılgan, cüretli. 2. matbaacılık  siyah (harf).
remind	rimaynd	3	v	hatırlatmak, anımsatmak.
recall	riko:l	3	v	1. geri çağırmak. 2. hatırlamak / hatırlatmak.
annoy	ınoy	2	v	kızdırmak, sinirlendirmek. (irritade, bother, upset)
bother	badhır	3	v	1. canını sıkmak, rahatsız etmek (trouble, annoy) 2. zahmetine katlanmak, zahmetinde bulunmak [negative or question]
rival	rayvıl	2	n	Rakip (competitor, adversary)
			
									
									
						Ingilizce en çok çıkan kelimeler
- 
                - Bilgi
 
-    
                Kimler çevrimiçiBu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 14 misafir