bilgi ekonomisi

Cevapla
muhittincan
Mesajlar: 2
Kayıt: 10 Nis 2019 09:13
İletişim:

10 Nis 2019 09:17

1.KONU
Mithen’e (1999) göre bilgi
* insan, bilgiyi biriktirebilir
* insan bulduğu çözümleri iyileştirebilir, değiştirebilir
* insanlar gelişkin dil kullanımı ile iş birliği içinde ekip olarak düşünebilir.
insan zihni, doğada kendi içeriği üzerine etkide bulunabilen tek şeydir.
Teknoloji, insan zihninde biriken bilginin, organize biçimde doğaya uyarlanması olarak, özde düşüncedir. Teknoloji
birikmiş bilgi olarak bir stok büyüklük; bilgi ise buna eklenen ve bundan çıkan akım büyüklüktür
Geleneksel değerlere dayalı dünya görüşü, bilim ve teknoloji üretmekte kısır kalırken bilim bazlı dünya görüşü, yeni bilgi
ve teknoloji üretmeye açık bir sistem özelliği gösterir.
Teknoloji, bilimsel bilginin alet ve edevatta yurtlanarak donanım durumuna dönüşmüş biçimidir.
insan, Doğa ve Teknoloji Bağlamında “ilk-el” ve “Geleneksel” Paradigmalar.
İlkel insanının doğaya egemenliği, iki önemli gelişme ile başlar: 1-Homo-erectus olarak iki ayak üstünde yürümesi;2- El ve
parmaklarını doğaya müdahale yönünde kullanması. insanın, zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, sistematik olarak
kullandığı ilk araç eli ve parmaklarıdır.
Bu şekilde insanın ürettiği ilk teknoloji, “el-teknolojisi” olup; “ilkel toplum” yapısının şekillenişini yönlendirdi.
Logos’un Evriminden Bilimsel Paradigmalara
Doğanın pratik gözlemlenmesi yerine, doğanın insan aklı ile açıklama arayışı ilk çağların Ege Uygarlığı’nda, iyonya’da
başlar. Miletli doğa filozofları ile başlayan, doğanın insan aklı ile açıklama çabası, uygarlık tarihinde mitolojik düşünceden,
akli düşünceye, yani “mitos” dan “logos” a geçiştir.
Miletli doğa filozofları olan, Thales, Anaksimandros, Anaksimenes ve Efesli Heraklit yanında Susamlı Pisagor’un
düşünce sistemleri insanlığı mitolojik düşünceden, akli düşünceye; yani “mitos” dan “logos” a taşımıştır.
Abderalı Demokrit ise gözlenen doğadaki en küçük parçacık olan “atom” kavramını bize kazandırdı.İnsan aklının
yeniden, ikinci kez keşfi, bu defa, yeniden doğuş anlamına gelen Rönesans ile gerçekleşti.
14. yy sonlarında başlayıp, 15.yy’da gelişip, 16.yy’a uzanan Rönesans düşüncesinde aklın yeniden keşfi, aynı
zamanda insanın ve hümanizmanın keşfi anlamına geliyordu. “insan isterse her şeyi yapabilir” (L.B. Alberti) tümcesi,
Rönesansın ideal insanını ifade ediyordu. Alberti ve L. de Vinci gibi yaratıcı ve çok yönlü insanlar en belirgin örneklerdi.
Rönesans düşüncesiyle, yerküre merkezli evren düşüncesinden, Kopernik’in (1473-1543) güneş merkezli evren
anlayışına geçildi. Keepler, Galilei ve F.Bacon Rönesans düşüncesinin yaratıcılarıydı. 18.yy’dır.
Aydınlanmanın son dönem filozofu Kant: “kendi aklını kullanma cesaretiniz olsun; kendi aklını kullanmayan, insan
olamaz, başkasının parçacığı olur” der.
Rönesans’ın getirdiği düşünceler, 17. yy felsefi düşünceleri içinde, derlenip toparlanıp sistemleştirildi.
Sanayi toplumunun işleyiş yasaları olarak, akıl ürünü, nedenselliğe dayalı Newtongil mekanik mantık ilişkileri yatar.
Doğa, evren veya toplum bütünü; kesin, değişmez, statik, mekanik ve tek yönlü neden-sonuç ilişkisi içindeki işleyişe
dayalı yasalarla açıklanır oldu. Fransız Devrimi’nin “toplumu” öne çıkarması, toplumsal olay ve sorunların bilimsel açıdan
ele alınması ihtiyacı, sosyal bilimlerin doğumunda yönlendirici bir etki yarattı. Hatta sosyolojinin kurucusu olan O. Comte,
toplumu konu alan bu bilim dalına “sosyal fizik” adını veriyordu. Zira toplumu incelerken Newton Fiziğini model almıştı.
Mekanik işleyiş, tek yönlü ve mutlakçı (determinist) neden-sonuç ilişkisi içinde ele alınan kapalı bir sistem oluşturur. Bu
kapalı sistem algısının temelinde, evrenin rasyonel işlediği algısı vardır.
KUANTUM DEVRİMİ
Yirminci yüzyılın başında başlayıp ilk çeyreğinde şekillenen kuantum devrimi, bilime yeni bir anlayış, yeni bir bakış
açısı getirerek, doğa ve evrenin algılayış, analiz ve araştırma yöntemlerinin ikinci Bilimsel Devrim olarak, değişmesine
neden oldu. Bu gelişme, hem doğa bilimlerinin hem de sosyal bilimlerin araştırma yöntemlerini değiştirdi. Gerek
termodinamiğin mekanik düşünceye sığmayan bulguları gerekse Einstein’ın izafiyet Teorisi ile başlayıp; parçacık fiziğinde
gündeme gelen gelişmeler, yeni paradigmanın yolunu açtı.Yeni bilim anlayışı, klasik standart ve mekanik etkileşim
algısından; süreksizlik, belirsizlik ve olasılık ögelerinin geçerli olduğu dinamik bir etkileşim sistemine oturtuldu. Bu
yaklaşım relativite (görelilik kuramı), kaos kuramı, karmaşıklık kuramı gibi yaklaşımların doğmasına neden oldu.
Kısacası, Kuantum paradigmasında doğa ve toplumun açıklanışı, tümüyle farklı bir içerik, işleyiş, karşılıklı bağlantı ve
ilişki sistemleri içinde şekillendiği; sonuçların olasılıklar içinde gerçekleştiği görüldü.
Yeni analizler, nokta durumdan; sistem ve süreç durumlarına geçişi beraberinde getirirken toplumsal ve ekonomik
olgular da sistem ve süreç olarak yeni ve bütüncül etkileşim şeması içinde ele alınır oldu.
20.yy’ın ilk çeyreğinde bilimsel paradigmal sıçrama olarak yaşanan Kuantum Düşünce Sistemi ve Devrimi, aynı
yüzyılın ikinci yarısından itibaren, özellikle son çeyreğinde teknolojik uyarlanma ve uygulamalar olarak yoğun biçimde
yaşamımıza girdi.
2 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Kuantum düşüncesine dayalı bilimsel bilginin ilk uygulama alanı mikroelektronik oldu. Mikroelektronikte ki bu
uygulamalar öncelikle bilgisayarlar başta olmak üzere, enformasyon ve iletişim alanında kendini gösterdi. Enformasyon
teknolojisi devrimi yarı bilinçli biçimde toplumların maddi kültürüne 1960 sonrasında girdi.
BiLGi VE BiLGi TOPLUMUNUN TANIMI
Bilgi Toplumu, bilginin temel üretim faktörü durumuna gelmesiyle, toplumsal bütünün organizasyon, yapılanış ve işleyiş
süreçlerinin bilginin işlev ve özelliklerine göre şekillendiği yeni toplum biçimidir.
Bilgi Toplumu; Enformasyon ve bilişim altyapı donanımlı ve insan merkezli sosyal ağ örgütlenmesi içinde, bilişsel bilginin
yoğun kullanımı ile teknolojik, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel, sistem, yapı ve süreçlerin; küresel, ulusal ve yerel
ölçekte interaktif etkileşimli olarak şekillenip örgütlendiği toplum biçimidir.
**Masuda ve Castells başlangıçta “Enformasyon Toplumu” kavramını kullandılar.
**Knowledgeable Society” kavramı ilk olarak 1966’da Robert E. Lane tarafından kullanıldı.
Polanyi ve Nonaka’ya göre bilgi, örtük (tacit) veya açık bilgi olarak gündeme gelir.
Açık bilgi; kitap, kaynak, belge, rapor ve veri tabanlarında işlenip kaydedilerek aktarılabilen bilgidir.
Örtük bilgi ise çalışanların beyninde uzmanlık bilgisi olarak var olan bilgidir.
**Bilgi, kurumlarda uygulanabilir olan ve değer yaratan Nasıl’ın bilgisi (Know - How) olarak ortaya çıkar. Bilgiye uzanan
yolda önce sinyaller ve duyumlar yer alır. Bunların derlenip toparlanması “verileri” oluşturur.
Bilgi, işe yaramak için harekete geçmiş olan bilişsel bir bağlam ve sistematik kazandırılmış enformasyondur.
Enformasyon ise henüz bir bağlam, bağlantı kazanmadığı için ayrı, tekil ve pasiftir. Bilgi ise aktif
Bilginin özellikle örtük yönü insanın yaşam boyu edindiği deneyimler, dünya görüşü ve değerleri çerçevesinde
şekillenir.Bilenlerin bu bilgilerinin yayılması ve çevreye aktarılması, entelektüel sermayenin genişlemesine yol açar.
YAŞAM KALiTESiNİN EN ÜSTÜNDE Artan rekabet gücü EN ALTINDA İSE Sinyaller-duyumlar vardır.
Bir sistem analizde temel unsurlar olarak;
• Sistem bütünü,
• Sistem unsurları (elemanları),
• Unsurlar arası bağlantılar (ilişkiler),
• Sistemin davranışı
• Açık sistem olarak çevre ile ilişkileri,
Capra’ya göre yaşamın evrim süreci ve doğal seleksiyon sonunda şekillenmiş olan bu yapılanma, oluşmuş yapılar
(emergent structures); buna karşın ikinciler tasarlanmış yapıları oluşturur. iletişim ağları, sembolik dil, kültür bağımlılıkları,
bilinç, güç ilişkileri ve benzeri unsurlar şeklinde devreye girer.
Toplumsal sistemler de biyolojik sistemler gibi kendi kendini yaratan, üreten, yenileyen ve yapılandıran (otopoietik)
sistemlerdir.
Toplumsal sistemlerin amaç ve işlevleri
1- interaktif etkileşimli- sosyal
2- ekonomik
3- politik,
4- kültürel
5- teknolojik
Bilimsel Alanlar
• Bilimsel-teknolojik alan; mekanik düşünce ve teknolojilerden atom altının çoklu ağ etkileşimine dayalı kuantum
düşüncesiyle doğrusal olmayan, organik işleyişli karmaşıklık teorilerine,
• Ekonomik alan; atomik ve mekanik kapitalist piyasa ekonomisinden, ağ etkileşimi içinde işleyen bilgi ekonomisine,
• Politik alan; bireycilik yerine grupsal çıkarların yapılandırdığı, sivil toplum kuruluşlarıyla, parlamenter demokrasiden,
tabandan başlayan katılımcı demokrasiye,
• Sosyal alan; bağımsız-bağlantısız bireysellikten, iş birliğine dayalı, sosyal ağlarda şekillenen sinerjik toplumsal
yapılanmaya,
• Kültürel alan; kapalı-mutlakçı kültürel değerlerden, farklılıkların hoşgörü içinde algılanması gerektiği kozmopolit kültürel
çeşitliliğe,
• Küresel alan; ulusal şirket ve ilişkiler yerine transnasyonel şirket ve kurumların (küresel blokların) oluştuğu çok kutuplu
bir küresel yapılanmaya yöneldi.
BiLGi TOPLUMUNU YARATAN TEKNOLOJiLER
1-Mikroelektronik
3 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
2- Mikrobiyoloji
3- Nanoteknoloji
4- Yeni Malzemeler
Mikroelektronik
1990’lara gelindiğinde Naisbitt ve Aburdene yaşanan çağı, insanlık tarihinde akıllara durgunluk veren bir teknolojik
yenilenme, benzeri görülmemiş ekonomik olanaklar ve şaşırtıcı siyasi gelişmeler ile kültürel yeniden doğuşlardan dolayı
2000’li yılları “büyük yönelimler” (Megatrends) çağı olarak ilan ettiler.Bilgisayarlar, DNA şifrelerinin çözümüne kadar
uzanan Yenilikler, buharlı makinele, robotlar, uydu teknolojisi kullanımı başlamıştır.
Robotta 3 temel nitelik beklenir.
• Aritmetik hesaplar yapabilen hafızaya sahip olma, öğrenme, ayırt etme gücü, “çıkarım yapma” yeteneği şeklinde bir
yapay zeka,
• Ağırlık, büyüklük, sıcaklık, ses, şekil, renk, tat vb. özellikleri algılayan bir “algılama elemanı”,
• El, parmak, kol, ayaklar ve benzeri etkin bir mekanik elemanda oluşur.
ABD’li Cohen ve Boyer 1973’te, yabancı genleri bakterilerin içine sokma tekniğini keşfettiler. Genetik işleme
tekniklerindeki ve uygulamadaki hızlı gelişme, biyoteknoloji sanayiinin doğmasına yol açtı.
Bilgi toplumunu yaratan dijital devrimi zaman içinde biyoteknolojik devrim izledi. 1990’lı yıllarda ABD’de insan Genom
Projesi’nde sağlanan teknik başarı, genetik ve nörobiyoloji alanında bir bilgi patlamasına yol açtı.
Fiberoptik bazlı bilişim ve iletişim ağları bilgi toplumunun altyapı donanımını oluşturur.
Nanoteknoloji
Mikroelektronik ve genetik devrimlerinden sonra, özellikle 2025 ertesi dönemin teknolojik devrimi olarak, nono (cüce)
teknolojiler görülüyor.
Nano Teknoloji: atomik ve moleküler ölçekte işleyiş ve etkileşimleri konu edinir.
Nano Teknolojiyi Kullanan Ülkeler
ABD, ingiltere, Almanya, Japonya, Çin
Gen ve nano teknolojileri sayesinde yapay organlarla, doğal organların kalıtımıyla uyum yetersizliğini giderici gelişmeler
bekleniyor.
Bilişim altyapısı, bilişim teknolojisinin, bilgiyi toplamak, iletmek, işlemek, değerlendirmek, dağıtmak ve yaymak için
oluşturduğu ağ sistemleri donanımını kapsar.
Bilgi toplumunun bilişim ağlarının yapılanışı, bir yandan uydu iletişim sistemleri, diğer yandan 1990’lı yıllarda www
’nin bilgi otoyolları olarak devreye girmesi ile oldu
Bilişim ağ sisteminin varlık nedeni ve fonksiyonu; “bilgi ve iletişim akışını” ve “aktarımını” sağlamaya yöneliktir.
Bilgi toplumuyla birlikte;
ekonomik alanda; ortaklaşa rekabete dayalı yenilikçi piyasa sistemi;
politik alanda örgütlü, katılımcı demokrasi;
kültürel alanda çok kültürlü kozmopolit postmodernist kültürel sistem; sosyal alanda iş birliğine dayalı, sinerji yaratmaya
yönelik sosyal sistem devreye girdi.
Bilgi toplumunda yeniliklerin, her alanda, özellikle de bilgi ve teknoloji üretiminde sürekli olması nedeniyle,
• Verimlilik, • Hız, • Kalite, • Esneklik, • Çeşitlenme ve farklılaşma, • Yerel ve küresel rekabet,
• Bağlı ve destek endüstriler arası dayanışmanın getirdiği ortaklaşa rekabet ekonomik faaliyetin niteliklerini belirliyor.
Verimlilik ve toplam kalite anlayışının, bireysel aktiviteden, örgütsel ve kurumsal düzeylere kadar geçerlilik kazanması
gerekir.
Bilgi toplumunun eğitimli insan kişiliği, bilişsel (cognitive) öğrenme ile kendi kendini sürekli yenileyebilen, kendi aklını
kullanabilme yeteneğine sahip bir insan tipidir.
Bilgi toplumunda işletmelerin dikey hiyerarşik yapısı, yatay eşitlikçi yapıya dönüşürken, örgüt içi insan ilişkileri ve
sosyal ilişkiler yeni bir etkileşim kalıbı olarak, orkestra tipi bir işleyiş kazanıyor.
** Uzlaşmanın yöntem olarak geçerlilik kazandığı toplumda asıl amaç, sosyal barıştır.
Bilgi toplumunun daha örgütlü bir yapılanmaya sahip olması; katılım, karar, seçme ve seçilme gibi süreçlerin,
parlamento düzeyinde ve parlamento için değil; toplumsal örgütlenmenin daha alt katmanlarında, üstelik daha yoğun
biçimde öne çıkmasına neden oldu. Böylece özgür insanların, kendileriyle ilgili her düzeydeki süreçlere, örgütlü olarak
daha yoğun katılımı; temsili parlamenter demokrasiyi katılımcı demokrasiye dönüştürdü
Kültürel çatışmaları giderebilmek için, insan eğitiminin temelinde değerlerde çoğulculuğun ve farklılığın olabileceği
düşüncesini vermek ve eğitimi ağırlıklı olarak bilgi aktarımına kaydırmak gereklidir.
Batı, bireye dayalı başarı kültürünü öne çıkardı. Japonya, gruba dayalı başarı kültürünü öne çıkardı. Bilgi toplumu ise
ikisinin sentezine dayalıdır.
** Bilgi toplumunun sinerjik başarısı, birbirine açık, karşılıklı etkileşen, yaratıcı bir eyleme dayanır.
4 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Yenilikçi sürecin amaç-araç ilkesinin sinerjik ileri-bağlantısı, ortak amaçların başarılması şeklinde iş birliğini ve sosyal
ağlarda ortak çalışmayı getirdi.
Yenilikçi kentsel gelişmenin sürdürülebilirliği,
• Esnekliği ile değişime uyum sağlayan açık kentler;
• Dinamiği ile yeni kentsel yapılanmalar
• Açık ve esnek kent sistemleri içinde yaratılan dinamik süreçlerin belirlediği kentsel vizyoner strateji ve politikalar
gerektirir.
Bir sistem analizinin temel unsurları;
• Sistem bütünü,
• Sistem unsurları (elemanları),
• Unsurlar arası bağlantılar(ilişkiler),
• Açık sistem olarak çevre ile ilişkileri
• Sistemin davranışıdır.
Sanayileşme sürecinin ilk 100 yılında çalışanlar düşük ücret, uzun çalışma süresi ve hiçbir sosyal hak ve güvenlik
sistemi olmadan vahşi kapitalizme yol açtığı gibi; küreselleşmenin ilk dönemi de kuralsız ve kontrolsüz olarak “vahşi
küreselleşmeyi” gündeme getirdi.
Küresel sistemde bilgi toplumu olmanın öncülüğünü Japonya ve ABD yaptı.
AR-GE’ye ağırlık ve öncelik veren Japonya, bilgi toplumu projesini daha 1970’li yıllarda Masuda’nın çalışmalarıyla
gündeme getirdi. Japonya’da AR-GE’ye millî gelirden ayrılan pay %3 tür.
Kansai ve Tsukuba gibi bilim kentleri ve gelişmiş önemli teknokentler yanında Güneydeki Adaların hepsi teknopark ilan
edildi.
AR-GE için cazibe merkezi oldu. 1990’lı yıllarda, bilgi otobanları ile bilgi toplumunun altyapısını, Genom projeleri ile 21.
yüzyılı yaratmaya yönelik projelere yöneldi. Bugün ABD uzay teknolojileri, savunma sanayi, enerji, genetik ve nano
teknoloji alanında ağırlığını sürdürüyor. ABD’nin AR-GE harcamaları millî gelirinin %2,7’si (2009) düzeyindedir. ABD’de
Silikon Vadisi, Route 128 ve Metrotech Endüstri Parkı dünyanın model alınan en başarılı teknokentleri olarak öne çıktı.
**irlanda ve Finlandiya’nın, bilişim teknolojileri alanında hızlı çıkışlarını, eğitim ve öğrenmedeki güçlü atılımlarla
destekledikleri görülür. Her iki ülkenin küçük ülke avantajı, çabaların kısa sürede
sonuç vermesinde etken bir rol oynamakla birlikte, Finlandiya millî gelirinden %4 AR-GE’ye pay ayırıyor.
ABD’deki Silikon Vadisi’nden sonra Cambridge Tekno-kenti Avrupa’nın en başarılı teknokenti konumundadır.
Güney Kore’de AR-GE’ye millî gelirden ayrılan pay %3’7’dir
Hindistan’da yeni ileri teknolojilere yönelme daha çok yazılım alanından kaynaklanıyor ve ABD ile iş birliği içinde
yürütülüyor.
AB 2000 Lizbon Stratejisi’nden beri bilgi toplumuna geçiş için politikalar üretmiş olup E-Avrupa Eylem Planları’nı (2002
ve 2005) uygulamaya koymuş ve 2005 değerlendirmesi sonucunda Lizbon Stratejisi’ni (2010) yenilemiştir.
2.KONU
TEMEL ÜRETiM FAKTÖRÜ OLARAK BiLGi
Bilgi toplumunda ise temel üretim faktörü bilgi olurken; bilgiye dayalı üretim ilişkilerinin şekillendirdiği ekonomi, “bilgi
ekonomisi”dir.
Diğer yandan bilgi ekonomisini; Don Tapscott (1998) gibi “dijital ekonomi” veya M.Castells (2008) gibi “enformasyonel
ekonomi” olarak kullanımı da sosyal bilim geleneğine uymuyor.
Büyük Larousse’ye göre bilginin tanımı
1. Okuma, araştırma, gözlem ve deney sonucunda edinilen ya da öğrenilenlerin bütünü; malumat,
2. Düşünme, yargılama, akıl yürütme gibi işlemler sonucunda elde edilen düşünsel ürün,
3. Belirli bir alanda öğrenilenlerin tümü,
4. Bir şey ve kimse hakkında edinilen bilgi ya da yapılan açıklama şeklinde daha geniş bir tanımlama yapar.
ÖRTÜK BİLGİ kodlanamadığı için, başkalarına aktarılamayan, ancak yakın ilişkide görerek, yaşayarak usta-çırak
ilişkisinde kazanılma şansı olan bilgidir.
• Ne için Bilgi (Know-What): Olgular hakkındaki tüm temel bilgilerdir.
• Niçinin Bilgisi (Know-Why): Bilimsel bilginin karşılığıdır
•Nasılın Bilgisi (Know-How): Bazı şeylerin yapılabilirliğine imkân veren ve var olan bilgi birikimidir.
• Kimin Bilgisi (Know-Who): Bu bilgi türü de enformasyon içermektedir.
5 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Bilgi yaratma süreci, örtük bilginin açık bilgiye dönüştürülmesi, yani kişiye özgü bilginin dışsallaşması süreciyle
gerçekleşir.
Örtük bilginin açık bilgiye dönüştürülme süreci, kişisel deneyime dayalı örtük bilginin, sistemsel bütünlüğe
kavuşturularak formülasyonu ve deşifre edilmesi, yoğunlaşmış ve odaklaşmış bir çalışma gerektirir.
Örtük ve açık bilgi, bu ortam içinde birbiriyle karşılıklı etkileşim ilişkisinde birbirine dönüşerek
“bilgi sarmalı” oluşturur. Bu süreç şöyle işler:
1• Örtük Bilgiden Örtük Bilgiye Geçiş (ÖB ÖB): Sosyalleşme:
2• Örtük Bilgiden Açık Bilgiye Geçiş (ÖB AB): Dışsallaşma:
3• Açık Bilgiden Örtük Bilgiye Geçiş (AB ÖB): içselleşme:
4• Açık Bilgiden Açık Bilgiye Geçiş (AB AB): Birleştirme:
Rekabette kalıcı olmak için, kurum içi bilgi üretme sarmalının sürekli yukarı taşınması gerekir.
Tapscott, daha 1990’lı yılların ortasında yazdığı “Dijital Ekonomi” kitabında ABD’de çalışanların %60’ının bilgi işçisi
olduğunu vurgular.
interaktif multimedya endüstrisinin üç ayağı bilgisayarlar, iletişim ve içeriktir.
1-Birinci ayak olan bilgisayarlar; bilgisayar donanımı, yazılımı ve bunlara yönelik hizmetleri;
2- ikinci ayak olan iletişim; telefon, kablolu yayın, uydu ve telsizi
3-Üçüncü ayak olan içerik; kişisel tatmini sağlayan eğlence, yayıncılık ve enformasyon sağlayıcılardan oluşuyor.
Bilgi ekonomisinin bilişim altyapısı ve bilişim altyapı donanımları
Databankları -- Ar-Ge Merkezleri-- -Kurumlar-- İnsanlar-- Bilgisayar Ağlarıdır
Günümüzde en ucuz ve hızlı iletişim araçlarının başında e-posta geliyor. E-posta servislerinin kullanılabilir olması,
bunların aktarımını sağlayan World Wide Web (www) ağı ile sağlandı.
Bilgi Ekonomisi Ve Toplumunun Bilişim-İletişim Altyapı Donanımını Oluşturan Ağ Sistemleri İle Bu Ağ Sistemi
İçinde Akıp Dolaşan Bilgiyi Birbirinden Ayıran Özellikleri
1-Belli bir yatırım ve kurumlaşma ile oluşmuş olan altyapı donanımıdır.
2-Bu donanımlar içinde akan ve dolaşan, insanların birbiriyle bilgi bazlı aktif etkileşimidir.
İnternet ağlarının ticari kullanımı, ancak 1990’lı yıllarda gerçekleşti.
BiLGi EKONOMiSiNiN TEMEL ÖZELLiKLERi
Bilgi ekonomisinin temel özellikleri konusunda Tapscott’un vurguladığı 12 özellik, genel kabul görme eğilimindedir.
Bunlar
1• Bilgi Toplumunun Ekonomisi “Bilgi”ye Dayalıdır.
2• Bilgi Ekonomisi “Dijital”dir.
3• Bilgi Ekonomisi, Ağ’da Yapılanır.
4• Bilgi Ekonomisi Küresel Bir Ekonomidir.
5• Bilgi Ekonomisi Sanal Bir Ekonomidir.
6• Bilgi Ekonomisi Moleküler Bir Ekonomidir.
7• Bilgi Ekonomisi Aracısız Bir Ekonomik Yapılanmaya Yöneliktir.
8• Bilgi Ekonomisi Kendi içerisinde Bütünleşen Bir Ekonomidir.
9• Bilgi Ekonomisi Üretici ve Tüketiciyi Bütünleştirir.
10• Bilgi Ekonomisi Hızlı işler.
11• Bilgi Ekonomisi Yenilikçi Bir Ekonomidir.
12• Bilgi Ekonomisi Yeni Sorunlar Yaratan Bir Ekonomidir
internet ağlarının, insanların ve ekonominin hizmetine girmesi ve bunun küresel boyutta gerçekleşmesi, “dünyanın düz”
olduğu veya dünyanın bir “küresel köy”e dönüştüğü düşüncesini gündeme taşıdı.
**Ulusal politika ve strateji üreten ülkeler BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) dır.
Moleküler işleyiş, her üyesi kendi alanında uzman olan orkestranın güzel eserleri seslendirmesine benzer
Kurumda söz konusu olan amaç ve süreçler bağlamında bilgi üretimine yönelik süreçler:
• Riski azaltmak için var olan bilginin kullanımı,
• Verimlilik için bilginin kurum bütününde yaygınlaştırılması,
• Yenilikçilik için bilgin üretiminin desteklenmesi aşamalarını içerir.
Bilgi üretimi, insan zihnini
*Baskı altına alan zorlayıcı ortamlar yerine, onlara düşünce özgürlüğü veren ortam ve iklimlerde gerçekleşir.
Bilgi üretimi 5 koşula dayalı olarak gerçekleşir.(VON KROGH)
1. Bilgiyi destekleme işi bir vizyon olarak benimsenmelidir,
2. Bunun gerektirdiği iletişim ağı etkin yönetilmeli,
3. Bu işi üslenen bilgi işçileri (çalışma ekibi) harekete geçirilmeli,
6 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
4. Bilgi üretimi için uygun ortam oluşturulmalı ve
5. Üretilen yerel bilgi küreselleşmelidir.
Bilgi üretim süreci kendi içinde şu aşamaları içerir:
1. Örtük bilginin paylaşılması,
2. Yeni Bilgi Konseptinin (kavramların) üretilmesi,
3. Yeni Bilgi Konseptinin gerekçelendirilmesi veya doğrulanması,
4. Bir prototip (ilk örnek) oluşturulması,
5. Bilginin yayılması,
Bilgi üretimini destekleyici bir ortamın varlığı, bilgiyi destekleyen merkezî unsurdur
İnsanın olay ve olguları anlamlandırması ve algılaması “benzeşim” süreci üzerinden gerçekleşir.
İnsanların inanç ve bilgilerini gerekçelendirmelerinin önünde dört engel (Organizasyonel Kısıtlar)
1. Kabul edilebilir bir dil kullanma zorunluluğu,
2. Kuruluşta daha önce yaşanmış durumlar,
3. Yürürlükteki prosedürler,
4. Şirket paradigması.
Yeni bilginin devreye girmesinde en büyük engel, kurum paradigmasından kaynaklanır.
Bilgi üretiminde karşılaşılan kısıt ve engelleri aşmada şunlara önem verilmesi gerekir
1. Bilgi örtük veya açık olabilir;
2. Bilgi bakış açısına ve ortama göre değişir.
3. Bilgi üretimi, bilim olmaktan çok sanattır.
**Japonlar, bilgi üretimini destekleyici özene sahip ve karşılıklı güven veren ortama “ba” adı verir.
Özenli bir ortam yaratarak bilgi üretiminin desteklenmesi için ekipte ve kurumda;
• Güven yaratmaya,
• Aktif empatinin artırılmasına,
• Karşılıklı yardım davranışının içselleştirilip yerleşmesine,
• Yargılamada ölçülü davranmaya,
• Cesaretlendirme ve teşvik etmeye,
• Üst yönetimin özenli ve akıllı bir yol göstericiliğine ihtiyaç gösterir.
**İşletmeler, aynı anda hem Japonların kaizen (sürekli iyileşme) hem de buluşçuluk ile yeniliklere odaklanması gerekir.
Drucker’a göre işletme ağ organizasyonu veya orkestra tipi örgütlenme;
P. Senge için “öğrenen organizasyon”;
T. Peters için “çılgın organizasyon”,
Ackoff için “demokratik şirket”
Quiann için “akıllı işletme”;
G. Hemmel için “buluşçu” ve yeni strateji geliştiren organizasyondur.
BiLGi EKONOMiSiNiN STRATEJiK ÖNCELiKLERi
1-Bilgi Ekonomisi Uygun Ortam ve Yapılanma Yaratmak:
2-Bilgi Ekonomisi için Beşerî Sermaye (Entelektüel Sermaye) Oluşturmak:
3-Ulusal Bilişim-Enformasyon Altyapısı Oluşturmak:
3.KONU
BiLGi ÜRETiMi VE ULUSAL GELiR
Bilgi üretiminin ulusal gelir içindeki payı, esas olarak iki farklı yöntemle belirlenmeye çalışılmıştır.
1-Fritz Machlup (1962) tarafından geliştirilen ilk yöntemde bilgi endüstrisinin sınırları çizilmiş, ABD’de bilgi endüstrisinin
gayri safi yurt içi hasılaya (GSYiH) katkısı hesaplanmaya çalışılmıştır.
2-ikinci yöntem, Marc Uri Porat (1977) tarafından geliştirilmiştir. Porat, bilgi endüstrisinden farklı olarak bilgi sektörü
kavramını kullanmış, bu sektörün ABD’nin GSYiH’si içindeki payını hesaplamıştır.
Machlup, Analizlerdeki Bilgi Endüstrisi Üretim Faaliyetleri
• Eğitim
• Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge)
• iletişim Medyası
• Bilgi Makineleri
• Bilgi Hizmetleri
Eğitim
7 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Machlup eğitim faaliyetlerini “okul içi” eğitim ve “okul dışı” eğitim olmak üzere iki grupta toplamıştır. Machlup, 1958 yılında,
ABD’de toplam eğitim harcamalarını 57.238 milyon dolar olarak hesaplamıştı
Araştırma ve Geliştirme
Bilgi ekonomisinin ölçülmesi ile ilgili literatürde Ar-Ge harcamaları üç alt unsurdan oluşmaktadır.
1-Temel araştırma”,
2-Uygulamalı araştırma
3-Geliştirmedir
Temel araştırma; oldukça genel, oldukça geniş veya derin olan ancak pratik ve uygulanabilen bilginin dayanacağı temel
bilgiyi oluşturma şeklinde tanımlanmaktadır
Machlup (1962) ile Ruber ve Hubin (1986) tarafından ABD üzerine yapılan hesaplamalarda, temel araştırmaların federal
hükûmet, sanayi sektörü, üniversiteler ile kâr dışı kurumlar tarafından yapıldığı ve finanse edildiği ortaya çıkmıştır.
ABD’de 1980 yılında yapılan temel araştırmaların %69’u federal hükûmet, %16’sı sanayi sektörü, %10’u üniversiteler ve
%5’i kâr dışı kurumlar tarafından finanse edilmiştir.
ABD’de Ar-Ge harcamalarının %15’ini federal hükûmet, %16’sını sanayi sektörü, %59’unu üniversiteler ve %10’unu kâr
dışı kurumlar kullanmıştır.
Uygulamalı araştırma: Direkt olarak uygulanabilen bilgi üreten araştırmalardır.
Geliştirme: Tüketicilerin kullanabileceği nihai bir ürüne yol açan uygulamalı araştırmalardır.
Bilgi Hizmetleri
1-Profesyonel bilgi hizmetleri (hukuki hizmetler, emlakçılık, mühendislik ve mimarlık hizmetleri, muhasebecilik, sağlık
hizmetleri),
2-Finansal hizmetler (mevduat bankacılığı, menkul kıymet ve döviz komisyoncuları, sigorta acentaları, gayrimenkul
acentaları),
3-Toptan ticaret, bilgi ve veri işleme (bilgisayar programlama ve yazılım hizmetleri, bilgisayar destek hizmetleri),
4-Diğer bilgi hizmetleri ve kamu sektörü bilgi hizmetleri
Polat ve Mahhlup’un Bilgi Ekonomisi
1-Porat’ın Amerikan Ticaret Departmanı Ekonomik Analiz Bürosu tarafından geliştirilen Ulusal Gelir Hesabı Sistemi’ni
kullanması,
-Machlup’un ise Ulusal Gelir Hesabı Sistemi’ni yeniden yapılandırarak hesaplamalarını gerçekleştirmesi
2- Porat’ın katma değeri kullanması
Machlup’un gayrisafi millî hasılanın ölçüsü olarak nihai talebi kullanması
3-Porat’ın bilgi sektörünü birinci (üretim) bilgi sektörü ve ikinci (tüketim) bilgi sektörü olmak üzere iki alt sektöre ayırması
Birinci bilgi sektörü: Piyasada alış verişi yapılan bilgi malları ve hizmetlerini üreten firmalardan oluşan sektördür.
ikinci bilgi sektörü: Piyasada değişime konu olmayan, kamu kurumları ve bilgi sektöründe faaliyet göstermeyen firmalar
tarafından iç tüketimde kullanmak amacıyla üretilen bilgileri ifade etmektedir.
F. Machlup’un “bilgi endüstrisi” kavramını çok geniş bularak, daha sınırlı tutulması gerektiğini belirtmiştir.
Bilgi Sektörünün Ekonomideki PayıNı Belirlemeye ÇalıŞan Yazarlar
-Machlup
-Porat
-Daniel Bell
Mahclup’un 5 Meslek Grubu
1-Mesleki ve teknik personel
2-Müteşebbis, direktör, üst kademe yöneticileri
3-Büro personeli
4-Satış personeli
5-Esnaf ve benzeri çalışanlar
Ülkeler arasında karşılaştırma yapılmasına olanak tanıyan ilk çalışma, Poret’in çalışmasını kullanan OECD tarafından
yapılmıştır.
ABD’de istihdam edilen iş gücü
-Tarım,
-Sanayi,
-Hizmetler
-Bilgi
Bell,in 3 temel Sınıflaması
-Bilim alanı
-Sektör
-Fonksiyon
Katz’a göre, Uluslararası Meslek Gruplaması’nda yer alan iş Gücü olarak kabul edilen meslekler
• Mesleki ve teknik elemanlar ve ilgili çalışanlar,
• idari personel, üst düzey yöneticiler,
8 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
• Büro personeli.
Bilgi ekonomisinin endekslerle ölçülmesindeki çalışmalar
1-ilk olarak Japonya’da Haberleşme ve Ekonomi Araştırma Kurumu
2-Japon Bilgi işleme ve Geliştirme Merkezi,
3-Dünya Bankası,
4-Dünya Ekonomik Forumu
5-Uluslararası Telekomünikasyon Birliği
Bilgi endeksinin hesaplanması iki ayrı işlemi gerektirmektedir.
1- ilk aşamada, ele alınan bir yılda Japonya’nın sahip olduğu parametre değerleri 100 olarak kabul edilmekte;
2-ikinci aşamada, her bir parametre için hesaplanan endeks değerleri toplanmaktadır.
RITE, 1970 yılında, bilgi endeksinde yer alan parametreleri kullanarak ABD, ingiltere, Almanya ve Fransa’nın, bilgi
toplumu olma yolunda Japonya karşısında gösterdikleri ilerlemeyi belirlemek amacıyla bir çalışma yapmıştır.
Bilgi oranı: Bir bireyin ya da ailenin bilgi ile ilgili harcamalarının toplam harcamalar içindeki payıdır.
JIPDEC 1986 yılında bilgi toplumunun başka parametrelerini içeren bir endeks geliştirmiştir. Endeks donanım oranı,
yazılım oranı ve iletişim oranı olmak üç göstergeden oluşmaktadır
Donanım oranı: Bir endüstrideki bilgisayar donanımın değeri, ilgili endüstride isithdam edilen iş gücü sayısına bölünerek
hesaplanan değerdir.
Yazılım oranı: Bir endüstride son beş yıllık dönemde kullanılan yazılım programlarının parasal değeri, ilgili endüstrideki iş
gücü sayısına bölünerek hesaplanan değerdir.
iletişim oranı: Bir endüstride çalışanlar arasındaki bilgi akışı, çalışan sayısına bölünerek bulunan orandır.
Metodoloji dört temel unsur altında toplanan 83 göstergeden oluşmaktadır. Bu unsurlar
- Ekonomik teşvik ve kurumsal rejim
- Eğitilmiş ve yetenekli iş gücü
- Etkin bir inovasyon sistemi
- Modern ve yeterli bir bilgi altyapısı.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan ağa hazırlık endeksleri
-Çevre
-Hazırlık
-Kullanım
BiT; (Bilgi iletişim Teknolojisi) :bilginin elde edilmesini sağlayan, insanlar arasında, insanlarla elektronik sistemler
arasında ve elektronik sistemlerin kendi aralarında farklı iletişim tarzlarını kolaylaştıran teknolojilerdir. Sektörün kapsamı,
1998yılında OECD tarafından çizilmiştir
BiT;
Yakalama teknolojileri,
Saklama teknolojileri,
İşlemci teknolojiler,
İletişim teknolojileri
Gösterim teknolojileri
4.KONU
Bilgi Ekonomisinin İktisadi (Mikro Ekonomik) Etkileri
1-Üretim üzerine Etkisi
2-Tüketim üzerine Etkisi
3-Piyasa Yapısı Üzerine Etkisi
Üretim fonksiyonu, belirli bir üretim teknolojisinde her girdiden belli bir miktar kullanıldığında, ne kadar ürün elde
edileceğini gösteren bir fonksiyondur.
Bilginin üretime kattığı değer, üç şekilde değerlendirilebilir:
• Klasik üretim süreçlerinin, mal ya da hizmetlerin sürekli olarak iyileştirilmesi,
• Daha önce var olan bilginin sürekli olarak işlenmesi yoluyla ondan yeni ve farklı üretim süreçlerinin, mal ve hizmetlerin
elde edilmesi,
• Daha önce var olmayan yeni bilginin geliştirilmesi suretiyle yeni ihtiyaçların, üretim süreçlerinin, mal ve hizmetlerin
ortaya konulması kısaca gerçek yeniliğin yapılması.
Batık maliyet, yatırımdan vazgeçildiği takdirde yatırım mallarının satışı yoluyla veya başka bir yol ile geri kazanılamayan
maliyetlerdir.
9 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Bilişim teknolojisi, bilginin toplanmasında, işlenmesinde, depolanmasında, ağlar aracılığı ile bir yerden bir yere iletilip
kullanıcıların hizmetine sunulmasında kullanılan iletişim ve bilgisayarlar dâhil bütün teknolojileri kapsayan teknolojilerdir.
Pozitif dışsallık, Üçüncü kişilerin veya firmaların, herhangi bir bedel ödemeden mal ve hizmet üretiminden olumlu bir
şekilde etkilenmelerine denir.
Koyuncu ve Bhattacharya (2004) tarafından Amerika’da 1842 birey üzerinde ikili ve çoklu lojistik modeller kullanılarak
yapılan ampirik çalışmanın sonuçlarına göre, internetten yapılan alışverişin daha hızlı ve daha ucuz olmasından dolayı,
bireylerin alışveriş yaparken interneti diğerlerine göre daha fazla tercih ettikleri görülmüştür.
Bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgiye erişilmesini ve bilginin oluşturulmasını sağlayan her türlü görsel, işitsel basılı ve
yazılı araçlardır.
Ağ etkisi, bir ürün veya servisin iletişim ağlarıyla bütünleşerek nihai tüketiciye ulaşılmasıdır
Tam Rekabet Piyasası Üzerindeki Etkileri
1-Ürünün Homojen Olması şartı
2-Ürünün Atomisite (Çokluk) şartı
3-Mobilite şartı
4-Açıklık şartı
5-Firma Dengesi
TAM REKABET PİYASASI
a. Sınırlı sayıda alıcı ve satıcı vardır
b. Piyasaya giriş ve çıkış serbesttir
c. Piyasa konusunda alıcı ve satıcılar her türlü bilgiye sahiptir
d. Fiyatlar şeffaftır.
Monopol (Tekel) Piyasası
1- Monopol piyasasında malı üreten tek firma vardır ve rakip yoktur.
2- Firmanın fiyatı belirleme gücü vardır bağımsız hareket etme imkânına sahiptir.
3- Monopolcü bir firmanın karşılaştığı talep eğrisi, negatif eğimlidir.
4- Monopol firma için önemli olan malına yüksek fiyat tespit etmek değil, maksimum kazancı sağlamaktadır.
5-Fiyat marjinal maliyetin üzerindedir.
Oligopol Piyasası
-Az sayıda satıcı vardır
-Piyasadaki herhangi bir firmanın hareketi rakiplerini de etkiler
-Piyasaya girişler çeşitli yollarla engellenebilir
-Gerçek hayatta karşılaşılan piyasa yapılarından biridir.
Kuruluş Çeşidi
gov: Hükümet kuruluşları
edu: Eğitim kurumları (üniversiteler gibi)
k-12: ilk ve ortaöğretim kuruluşları
org: Ticari olmayan, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar
com: Ticari kuruluşlar
net: Servis Sunucuları (Internet Servis Sağlayıcıları gibi)
int: Uluslararası organizasyonlar, kuruluşlar
Üretimi Belirleyen Temel Üretim Faktörleri
-İş gücü,
-Sermaye,
-Doğal kaynaklar
-Girişimcilik
Schumpeter yaratıcı yıkımı gerçekleştirmiştir.
Teknolojik yeniliklerin içsel olduğu ve ekonomik büyümeye önemli pozitif katkılar sağladığına ilişkin görüş, Paul M. Romer
ve Robert E. Lucas’ın öncülüğünde 1980’li yılların sonlarına doğru içsel büyüme modelleri tarafından ortaya atılmıştır.
Elektronik ticaret, mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları
üzerinden yapılmasıdır.
içsel büyüme modelleri büyümenin kaynakları arasında
1- Teknolojik yenilikleri (Birinci Sıradadır) : Teknolojik yenilikler, Ar-Ge faaliyetlerine bağlıdır.
2-Beşeri sermaye birikimi
3-Kamu malları
10 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
4-İletişim ağları,
5-Enformasyon hareketleri
Beşeri sermaye, insanlardaki beceri ve bilgi birikimi ya da bireye özgü kabiliyetlerin toplamı olarak tanımlanır.
Bilgi teknolojisi, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin birlikte kullanılmasıyla oluşturulmuş sistemdir.
Bilgi teknolojileri; mikro elektronik ve veri iletiminin yanında faks makineleri, mobil telefonlar, kablolu televizyon,
bilgisayarlar, bilgi ağları, videoteks, software ve online veri tabanlarını içeren teknolojilerdir
Bilgi teknolojisi yatırımlarının ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini araştırmaya örnekler: OECD, Pohjola, Yamak,
Bozkurt, Romer, Brynjolfsson ve Hitt
Verimlilik yoluyla, GSMH’sini en çok artıran ülke yüzde 7’lik büyüme oranı ile irlanda olmuştur. yüzde 2’denfazla büyüme
gerçekleştiren diğer ülkeler Finlandiya, Kanada, ABD, Avustralya, ispanya ve Hollanda olmuştur.
Bir ekonomideki üretim yapısı iş gücü yoğun teknolojiden sermaye yoğun bir teknolojiye kaymış ve bunun sonucunda bir
işsizlik oluşmuşsa, bu tür işsizliğe teknolojik işsizlik denir.
Esnek iş gücü, iş gücünün yapmakta olduğu işlerin kapsamının genişletilmesi; iş gücünün çok işlevli olması ve her türlü
süreçte, her türlü işi yapabilecek şekilde eğitilmiş olması anlamına gelir.
Bilgi yoğun meslekler
• Bilim ve Bilgisayar Sistemleri Mühendisliği, • Elektrik ve Elektronik Mühendisliği, • Merkezî Ofis Sistemi Uzmanları, •
Elektronik Yarı iletken Uzmanları, • Sistem Analistleri, • Veri işleme işleriyle Uğraşanlar,• Dublaj Veri Operatörleri, • Ses
ve Görüntü Uzmanlığı, • Karar Alma Danışmanlığı, • Bireysel Yatırım Danışmanlığı, • Siber Pazarlamacılık, • Akustik
Uzmanlığı, • Teknoloji Hukuku Uzmanı, • infografikerlik,• Webmaster, • Web Tasarımcılığı • Risk Sermayesi Uzmanlığı •
Bio-teknoloji Uzmanı• Network Uzmanları.
Bilgi otoyolu, telekomünikasyon ağlarından bilgi edinmeyi sağlayan internet, çevrim içi servisler, ilan tahtası servisleri ve
diğer servislere denir.
Çok işlevlilik, eğitimlilik, belli bir yere bağlı kalmadan çalışma, hiyerarşik düzenlemelerden kurtulma, kafa ve kol emeğini
birleştirme ve yenilikçilik gibi özellikler bilgi işçilerinin nitelikleri arasında yer alır.
Dış ticaret hacmi, belli bir dönemde yapılan ihracat ile ithalatın toplamını verir.
Çok uluslu şirket, en az iki ülkede üretim ve hizmet sunan şirkettir.
Dağıtım kanalları
işten işe (B2B),
işten tüketiciye (B2C),
tüketiciden işe (C2B)
tüketiciden tüketiciye
(C2C) şeklinde olabilmektedir.
Değişen ticaret yapısını, teorik düzeyde açıklamak için çalışmalar yapanlar
Krugman, Brander, Spencer, Grossman ve Helpman
5.KONU
Bilgi Ekonomisinde Rekabet, Piyasa ve Ar-Ge
Ekonomik rekabet, ekonomik birimler arasında, zaman içinde ortaya çıkan bir yarış ve karşıtlık şeklindeki ilişki sürecidir.
Rekabetin sürükleyici unsuru, tarafların bireysel ekonomik çıkar yarar ve avantajlarıdır.
Bir zaman süreci içinde ortaya çıkan rekabetler
• Arz ve talep arasında uyum süreci,
• Teknik gelişmeyi yaratan bir yenilik süreci,
• Piyasada başarılı olmayanları ayıklayan bir ayıklama süreci,
•Piyasa fiyatının, sosyal açıdan zorunlu olan maliyetlere yaklaşmasını sağlayan bir sosyal düzenleme sürecidir.
Rekabet, konusu itibarıyla
-Fiyat rekabeti,
-Kalite rekabeti
-Ürün rekabeti olarak ortaya çıkar.
Rekabetin işlevleri (Fonksiyonları)
1• Rekabetin Toplumsal Fonksiyonu;
2• Rekabetin Ekonomik Fonksiyonu;
a) Ekonomiyi Yönlendirme Fonksiyonu;
b) Kaynak Dağılım Fonksiyonu;
c) Yenilik ve Teknik Gelişmeyi Sağlama Fonksiyonu
d) Konjonktürel Gelişmelere Uyum Fonksiyonu;
e) Gelir Dağılım Fonksiyonu
11 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
f) Ekonomik Gücün Sınırlandırılması ve Kontrolü Fonksiyonu
Rekabetin Ön Koşulları
• Rekabet düzenini oluşturan şekli-yasal düzenlemeler,
• Rekabetin işlerliğini sağlayan motivasyon ve uyarı unsurları
• Rekabete uygun ortam ve iklimin (özgürlük ortamının) varlığı,
• Rekabete uygun politikaların bulunması.
Klasik Teoride Rekabet Anlayışı: Serbest Rekabet; Neo-Klasik Teoride RekabetAnlayışı: Tam RekabetModern
Rekabet Anlayışı: Etkin Rekabet Yeni Klasik (Neo-Klasik) Rekabet Anlayış: Rekabet özgürlüğü tezlerine dayanır.
REKABET TEORiSiNDE TEMEL YaklaşIMLAR
1-Neo-Klasik Teoride Rekabet Anlayışı: Tam Rekabettir: Özellikle Walras ve Marshall ile model kurmaya dönüşen NeoKlasik fiyat teorisi, klasik ekonominin yeni bir versiyonudur.
2-Modern Rekabet Anlayışı: Etkin Rekabet: J. M. Clark, tam rekabeti, var olmayan, geçmişte gerçekleşmemiş,
gelecekte de gerçekleşmeyecek olan ideal bir durum olarak gördü.
3-Yeni Klasik (Neo-Klasik) Rekabet Anlayışı: Rekabet Özgürlüğü: Almanya’da Von Hayek ve Hoppmann, ABD’’de
Chicago Okulu (Stigler) bu görüşü savundular. Bu anlayışa göre rekabet; ekonomik özgürlüklerin gerçekleştirildiği, tüketici
tercihlerinin karşılandığı bir arama ve bulma sürecidir.
Rekabetin rotası, ulusal sınırlar içinde konuyu ele almaktan çok küresel düzlemdeki rekabet konularına yöneldi.
Teknolojik açıdan gelişmiş ekonomiler ile bilişimde hızlı atılım yapan gelişmekte olan ekonomiler, ekonomik yapılarını 21.
yy’ın Bilgi Temelli Ekonomi durumuna dönüştürüyorlar.
iletişim, enformasyon ve bilgi akışı; yerel, bölgesel, ulusal ve küresel boyutlarda ticaret, üretim, tüketim ve her türlü
ekonomik faaliyetlerin yeni piyasa ve rekabet şansı yaratmasına ve yapılanmasına yol açtı.
Smith’de ileri sürülen dış ticarette mutlak üstünlük tezi, daha sonra Ricardo ve diğerleri tarafından faktör
donanımından kaynaklanan karşılaştırmalı üstünlük tezi olarak ortaya konuldu.
Karşılaştırmalı üstünlükler teorisi daha sonra, “faktör donatım teorisi” olarak Hecksher ve Ohlin ile Samuelson
tarafından yeniden yorumlanmıştır. Özellikle, Japonya ve Güney Kore’nin uluslararası rekabette ön plana çıkmasını
gözleyen bazı yazarlar, yönetim şeklindeki farklılıkları, iş gücü-yönetici ilişkilerini ve devletin ekonomi politikalarındaki
önemini gündeme getirdiler.
Karşılaştırmalı avantajlar, artan ölçüde teknolojik gelişme ve yeniliklere dayanıyor.
Porter’a göre, rekabet avantajlarını ülkelerden çok firmalar yaratır.
Porter’ın (1990) geliştirdiği ulusların rekabet avantajları teorisi, dünya ticaretinde rekabet gücü yüksek 10 ülkenin
verilerine dayalı olarak, geniş bir araştırma grubu ile dört yıllık bir çalışmanın sonucunda ortaya kondu.
Porter’e göre, rekabet üstünlüğü yaratıp koruyabilmek için;
• Firma, rakiplerinden farklı ve daha iyi bir firma stratejisi seçmelidir.
• Firma, uluslararası ticaret ve dış yatırımlarını birlikte kavrayan küresel bir strateji oluşturmalıdır.
Kısacası, Porter’in geliştirdiği teori karşılaştırmalı avantajların gerisindeki, “rekabet avantajlarına” yöneliktir.
Porter’in Ulusal Rekabet AvantajlarıNı Dört Temel Belirleyicisi
• Faktör Koşulları,
• Talep Koşulları,
• Bağlantılı ve Destek Endüstriler,
• Firma Stratejisi, Endüstriyel Yapı ve Rekabettir.
Rekabet avantajının sürekli yenilenebilmesi, nitelikli insan kaynağı ve bilgi kaynağının iki temel unsuru olan eğitim ve
bilimdeki yenilenmeye bağlıdır.
Rekabet avantajı yaratmada firma amaç ve motivasyon sistemlerinin çalışanlar ve yöneticiler tarafından içselleştirilmiş
olması önemlidir.
Rekabetçi Gelişme Aşamaları
• Faktör güdümlü (faktörlere dayalı) gelişme aşaması,
• Yatırım güdümlü (yatırımlara dayalı) gelişme aşaması,
• Yenilik güdümlü (yeniliğe dayalı) gelişme aşaması,
• Refah güdümlü (refaha dayalı) gelişme aşaması.
Faktör Güdümlü Gelişme Aşaması: Ekonomik gelişme, ülkenin temel üretim faktörleri donatımına dayalıdır.
Yatırım Güdümlü Gelişme Aşaması: Dış kaynaklı teknolojilerin özümsenmesi ve geliştirilmesi yeteneği, yatırım güdümlü
gelişme aşamalarına ulaşmak için temel unsurdur.
Yenilik Güdümlü Gelişme Aşaması: Elmas modelinin tüm elemanları arasında en etkin ve yoğun işlerlik kazandığı
gelişme aşamasıdır.
12 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Refah güdümlü gelişme aşaması ise ilerlemeye değil, aksine çöküşe yöneliktir. Bu aşamanın sürükleyici gücü, geçmişte
zaten gerçekleştirilmiş olan refah düzeyidir.
Rekabetçi stratejide iki nokta çok önemlidir: Endüstrinin yapısı ve firmanın endüstriyel yapı içindeki konumu.
Rekabetçi stratejinin belirlenmesinde bu iki unsur birlikte belirleyici rol oynar.
Yenilikler aşağıdaki sonuçları doğururlar:
• Rekabet avantajlarının sürdürülmesi, sürekli yenilik ve değişim gerektirir.
• Eski avantajlar yok olurken, yenilerini yaratabilen firmalar daha üst ve avantajlı konuma yükselirler.
Rekabet stratejisi, firmaların ulaşmaya çalıştığı sonuçlarla bu sonuçlara ulaşmak için kullandığı araçların, yeni
politikaların kombinasyonudur.
Porter’a göre (2000:5) bir sektörde firmanın rekabet gücü 5 temel unsura bağlıdır:
• Sektörde mevcut firmalar arasında rekabetin durumu, yani rekabet yoğunluğu;
• Tedarikçilerin pazarlık gücü;
• Alıcıların pazarlık gücü;
• Sektöre yeni girecek firma tehditleri ve
• ikame ürün ve hizmet tehditleri.
Firmaların Rakipleri KarşıSıNda Üstünlük SağLamak İçin Üç Temel Değİşkeni
• Toplam maliyet liderliği ile düşük maliyete sahip olmak,
• Firmanın sunduğu ürün veya hizmeti farklılaştırmak,
• Özel bir gruba belli bir ürün kesitine veya belli bir coğrafi pazara odaklanmak
Küreselleşme ve bilişim teknolojileri tüm faktörler yanında kuruluş yerlerini bile akışkan ve esnek duruma getirir. Bu
açıklamaların ışığında;
• Sektöre ilişkin varsayım
• Firma amaçları
• Firmanın sektörde kendine biçtiği konum (performans güdüsü)
• Belirlediği strateji ile
• Başarı ölçütü
şeklindeki beş değişken açısından 4 adet strateji modeli oluşturabilir. Bunlar: savunmacı, yetkinlik geliştirici, oyun
teorisi bazlı ve eşikte rekabet stratejisi şeklinde olabilir.
Kaosun eşiğinde rekabet, hızlı sürekli yeniden yaratmaya odaklıdır Kaosun eşiğinde rekabetin amacı, sürekli yeniden
yaratma başarısı ile rekabet üstünlüğünün aralıksız akışıdır.
Kaosun eşiğinde rekabet anlayışı, kuantum teorisiyle gündeme gelen çoklu ve karmaşık interaktif etkileşim süreçlerine
dayalı olarak ortaya çıkan değişim ve evrim tezlerinin sentezine dayanır.
Kaos Eşiğinde rekabetin, hedefe giden süreçleri
1.Süreç kaosun eşiğinde olmak
2.Süreç zamanın eşiğinde davranmak
3.Süreç zamana ayarlanmak
Brown-Eisenhard’a (2000:303-308) göre eşikte rekabet stratejisinin on ilkesi vardır.
Rekabetçi endüstrilerin, dikey ve yatay yoğunlaşmasının coğrafi kümelenmesi rekabet avantajları yaratmak açısından
önemlidir.
Endüstriyel küme bazlı ekonomik gelişme politikasıyla, iş iklimine yönelik hizmet ve gelişmeleri sağlamaya yönelik
katkıların bireysel firmalar yerine, bir firmalar grubunca üstlenilmesi anlamında bir kamu politikası yaklaşımı olarak
değerlendirilebilir.
Kentsel rekabet ve yenilik kapasitesi yaratabilmek için;
• Yenilikçi ve rekabetçi kentlerin iddialı ekonomik hedeflerle, yüksek ve artan yaşam kalitesinin amaçlanması,
• Üretkenlik ve yenilikçiliği arttıran ve özendiren yüksek kaliteli iş çevresinin yaratılması,
• Güçlü ve rekabetçi endüstriyel kümeler sayesinde yenilik ve üretkenliğin yaygınlaştırılması,
• Mevcut endüstrilerin üretkenliğiyle kentsel refah artışının sağlanması ve
• Kentsel ve bölgesel olduğu kadar kümenin üretkenliği ile dinamik süreçlerin ve rekabet stratejilerinin oluşturulması ve
bunlarla birlikte yönetilmesini gerektirir.
Örtük bilgi, deneyimli çalışanların zihinlerinde ya da öğrenen örgütün işleyişinde yurtlanık olarak bulunan bilgidir.
**Öğrenme, ortak bilgi, değer ve kültürü paylaşan kurumlar arasındaki yakınlaşma ve iş birliğinin temelidir.
Rekabet avantajı yaratmanın yenilik ve teknoloji bazlı olması, Araştırma ve Geliştirmeyi (Ar-Ge) merkezî unsur
durumuna getirdi. Ar-Ge örgütlenişi, üniversite işletme iş birliği, kamu-özel sektör iş birliği kuruluşları, tekno-parklar ve
tekno kentler olarak yeni yapılanmalar yarattı.
13 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Bilgi toplumunda kentler arası ilişkinin yenilikçi kent ağları şeklinde bütünleştirilmesi gerekir.
Bilgi çağında ölçek ekonomileri yerine yeniliklerin sürüklediği dışsal ekonomiler öne geçer.
Bilgi ekonomisi sürdürülebilir yenilik ve bilgi üretimine odaklıdır. Yaratıcılık, yeniliğin zihinsel boyutu olarak yer alırken,
yenilikçilik ekonomik ve ticari değer olarak cisimleşmiş sonuçtur. Yenilik buluşun ekonomik duruma dönüşmüş biçimidir.
Düşünce Yaratmanın beş adımı şunlardır
• Ne yaratacağımızı, neyi var edeceğimizi tasavvur etmeliyiz,
• Şu anda neyin var olduğunu bilmeliyiz,
• Yaratmak için eyleme geçerek, öğrendikçe, uygulandıkça yol alacağımızı bilmeliyiz,
• Yaratmak sürecin akış ve ritimlerini, filizlenme, özümseme ve tamamlama olarak öğrenmeliyiz,
• Her yaratıcı sürecin bir sonraki için ivme yarattığını bilmeliyiz.
Bugün dünyada çok sayıda kurulmuş olan ve ilk örneği Silikon Vadisi (Silicon Valley) olan teknoparkları artık üçlü sarmal
modelini esas alarak kuruluyor. ingiltere ve Avrupa’da en çok örnek gösterilen bu tür bir teknopark Cambridge
Teknoparkı’dır. Cambridge artık bir “teknokente” dönüşmüş bulunuyor. Ülkemizde yeni yeni gelişen teknoparklar içinde
ODTÜ Teknoparkı şimdilik en başarılı örnek olarak öne çıkıyor.
Yenilik süreci, “araştır keşfet- geliştir-fizibilite açısından teyit et-araştır” çevrimine dayalıdır.
Ortak ve açık bilginin birbirine dönüşümü, öğrenme konusunda çok bilinen Davit A. Kolb’un öğrenme çevriminin dört
aşaması olarak gördüğü 1-somut deneyimle (ortak bilgi ile) başlayarak 2-gözleme ve düşünme,3- soyut kavramlaşma ve
4-aktif deney yapma aşamalarıdır.
Bilgi Toplumuna Hazır Olma Endeksi (Networked Readiness Index-NRI) hesaplanmaktadır. Bu endekste ilk 10 ülke
şöyledir: isveç, Singapur, Finlandiya, isviçre,ABD, Tayvan, Danimarka, Kanada, Norveç ve Güney Kore. Bu endeks
sıralamasında Tayvan ve G. Kore, bir yıl öncesine göre 5’er basamak yukarı yükselmiş bulunuyor.
Türkiye’nin bu endeks açısından son 5 yıldaki konumu göreli gerilemeye işaret ediyor.
Dünya Rekabet Endeksi 12 Temel Alan şunlardır: Kurumsal Yapılar, Altyapı, Makro Ekonomik Ortam, Sağlık ve Temel
Eğitim, Yüksek Eğitim ve Öğrenim, Mal Piyasalarının Etkinliği, işgücü Piyasalarının Etkinliği, Finansal Piyasaların
Gelişmişliği, Teknolojik Hazırlık, Pazar Büyüklüğü, iş Becerisi ve Yenilikçiliktir.
Küresel rekabet başarısı 86 değişken, altı ana bölüme ayrılarak karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu altı bölüm; 1- Büyüme ve
Gelişme; 2- Bilgi ve Yetkinlik; 3- iş Esnekliği; 4- Girişim ve Girişimcilik; 5-Maliyet ve Vergilendirme ile 6-Uluslararasılaşma
ve Açıklıktır. Genel rekabet edebilirlik endeksi sıralamasında isviçre, Kanada, Avustralya ve ABD ilk dört sırayı,
Yunanistan ve italya son iki sırada yer alırken Türkiye 29. sırada bulunuyor. Bu sıralamada Güney Kore 9. sıradadır.
Türkiye, Büyüme ve Gelişme bölümünde, büyümede ilk sırada, ihracatı arttırmada 13. sırada olmasına karşın bu grup
ortalamasında 29. sırada bulunuyor. Bilgi toplumu açısından en önemli bölüm olan Bilgi ve Yetkinlik alanında Türkiye ne
yazık ki sonuncudur.
6.KONU
Bilgi Ekonomisi ve Eğitim
Y. Masuda’nın (1990) bilgi toplumunda eğitim hususunda ortaya çıkabilecek gelişmeleri
• Formel okul sınırlamaları bilgi toplumunda ortadan kalkacaktır.
• Şimdiki kapalı eğitim sistemleri yerlerini bilgi networklerine bırakacaktır.
• Bu durum gelişmiş bölgeler ile gelişmemiş bölgeler arasındaki boşluğu ortadan kaldıracaktır.
• Kendi kendine öğrenme eğitimin ana şekli olacaktır.
• Günümüzde eğitim zorunlu ve genç yaşta tamamlanmaktadır.
• Kitle eğitimi yerini bireysel yeteneklere ve tercihlere uygun bir eğitim anlayışına bırakacaktır.
EĞiTiMiN TANIMI VE TÜRLERi
Eğitim sadece okul ile sınırlı bir kavram değil, yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
Eğitim informal eğitim ve formal eğitim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
1-informal eğitim bir plana bağlı olmaksızın, bireyin kendi yaşantısı yoluyla yapılan eğitim etkinliğidir. Bu eğitim türünde
eğitim; birey farkında olmadan aile içinde, arkadaş gruplarında, usta-çırakilişkisi sonucu gerçekleşir.
2- formal eğitim bireylerin yaşama hazırlanmalarında son derece yetersiz kalabildiğinden planlı eğitim etkinlikleri olarak
tanımlanabilen eğitimdir. Formal eğitim kısaca, eğitimin önceden hazırlanan plan ve programlara göre yürütülmesidir.
a) Örgün eğitim; bireylerin yaşama atılmadan, diğer bir deyişle iş ve meslek kollarında çalışmaya başlamadan önce
okul ya da okul özelliği taşıyan kurumlarda genel ve özel bilgilerle donanmalarını sağlamak amacıyla belli yasalara göre
düzenlenen eğitimdir.
b) Yaygın eğitim ise örgün eğitim sistemi içinde yer almayan, örgün eğitimin herhangi bir aşamasında bulunan ya da
örgün eğitimini tamamlamış bireyler için, örgün eğitimin yanında ya da dışında düzenlenen eğitim, öğretim ve rehberlik
uygulama etkinliklerinden oluşur.
14 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Son yıllarda örgün eğitim alanında öne çıkan bir diğer eğitim türü ise açık ve uzaktan eğitimdir. Teknolojinin hızla
gelişmesiyle, açık ve uzaktan eğitim 1980’lerin başından itibaren eğitimin en hızlı büyüyen türü olmuştur.
Beşeri sermaye (insana yatırım): Üretime katılan bireyin sahip olduğu ve genel anlamda insanın niteliğini vurgulayan
bilgi, beceri, deneyim ve dinamizm gibi pozitif değerler olarak tanımlanabilir. Beşeri sermaye unsurları eğitim, sağlık ve
beslenme olarak sıralanabilir.
Eğitimin Temel Kazanımları,
• Çalışma kapasitesi ile emeğin verimliliğini doğrudan doğruya etkileyerek geliştirir.
• Teknolojik gelişme olanağı sağlar ve böylece dolaylı olarak sermayenin verimliliğini etkiler.
• iyi bir eğitim, iş olanaklarında istikrar ve düzen sağlamaya yardımcı olur.
• iş koşullarındaki değişmelere uyabilme yeteneği, sosyal konum ve saygınlığın kazanılmasını sağlar.
Eğitimin Genel Amaçları
*insan gücünü geliştirme amacı;
*Sosyal eşitlik amacı;
*Ulusal kimliği geliştirme amacı;
*Eğitim ve öğretim kalitesinin ve etkinliğinin artırılması amacı
EĞiTiMiN ÖZELLiKLERi
1-Eğitimin Yatırım ve Tüketim Özelliği
2-Eğitimin Dışsallıkları
3-Yarı Kamusal Mal Özelliği
4-Erdemli Mal Özelliği
Beşeri sermaye teorisinin öncülerinden olan Schultz, okula devam eden öğrencilerin aldığı eğitimin tamamen kendisine
yarar sağladığını, bundan çevrelerinin, birlikte çalıştığı kişilerin ya da işverenlerin “doğrudan” hiçbir fayda sağlamadığını
savunmuştur.
iktisat biliminin kurucularından Adam Smith, “Milletlerin Zenginliği” adlı eserinde (1776), eğitim ile ekonomik büyüme
arasındaki ilişkinin temellerini atmıştır. Smith’e göre bireylerin aldıkları eğitim bir harcamayı gerektirir.
XX. yüzyılın başlarında Rus iktisatçı Strumilin (1924) ile Birleşik Krallık ve Avrupa’daki iktisatçı
lar, fiziki sermaye yatırımları ile eğitim yatırımları arasında karşılaştırmalar yapmışlardır. 1955’ten günümüze kadar eğitim
harcamalarının insan sermayesine yapılan bir yatırım olarak düşünülmesi o kadar yaygınlaşmıştır ki Bowman (1966) bunu
ekonomik düşüncede “insana yatırım devri” olarak tanımlamıştır. Schultz (1961, 1971) ve Becker (1975) gibi iktisatçılar
hem eğitilmiş bireyler hem de bir bütün olarak toplum için gelecekte daha yüksek getiri biçiminde fayda sağlayan eğitime,
bir yatırım biçimi olarak yaklaşan beşeri sermaye kavramını analiz edip geliştirmiştir.
Mikroekonomik açıdan açısından eğitim yatırımları
• Eğitim yatırımları sürekli yatırımlardır.
• Eğitim süresine göre elde edilen gelir de farklılık göstermektedir.
• Eğitim yatırımları insan yaşamının sonuna kadar sürebilmektedir.
• Eğitim yatırımları insan yaşamı süresince farklılaştırılabilir.
Le Grand ve Robinson (1984), eğitimin dışsallıklarını iki kategoriye ayırmaktadır. Bunlar istihdamla ilgili faydalar ve
genel olarak topluma yayılan faydalardır.
Weisbrod’un Eğitimin istihdama ilişkin dışsallıkları
• Eğitimli insanlar çeşitli eğitim kademelerinde aldıkları bilimsel ve teknik bilgiyi çalışmakta oldukları üretim birimlerine
aktarmaktadır.
• Eğitimli insanlar değişen çalışma koşullarına, özellikle yeni teknolojileri benimseyip bunları uygulama ve geliştirmeye
daha yatkındır.
• Eğitimli insanlar arasında etkileşim (bilgi paylaşımı) daha güçlüdür.
Bloug, eğitimin taşma etkileri (spill-over effects) yaratarak oluşturduğu dışsallıkları
• ilave eğitim sonucunda geliri artan kişilerin dışındakilere yayılan gelir akımları,
• Daha iyi eğitilmiş kuşağın, kendisinden sonraki kuşağa sağlayacağı gelir akımları,
•Potansiyel yeteneklerin keşfedilip gerçekleştirilebilmesi için uygun bir mekanizmanın hazırlanması,
• iş gücünün mesleki mobilitesinin artması ve böylece büyüyen bir ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün
karşılanması,
• Bilimsel ve teknolojik araştırmaların yapılması için teşvik edici bir ortamın sağlanması.
**Aynı anda hem özel mal hem de kamu malı niteliği taşıyan eğitim ve sağlık gibi mal ve hizmetlere ise yarı kamusal
mallar ya da karma mallar adı verilmektedir.
15 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Tüketiciler arasında karşılıklı bağımlılık vardır. Bir bireyin aldığı eğitim, diğer bireyler için de fayda sağlar. Ancak bir
başkasının aldığı eğitim, kişinin eğitimden elde edeceği faydayı ikame edemez. Buna ikame edilemeyen dışsallıklar
denir.
**Eğitim hizmetleri genellikle devlet tarafından yürütülmektedir. Bunun temel nedenlerinden ilki eğitim hizmetlerinin
yarattığı dışsallıklardır. ikinci neden ise eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasıdır.
Eğitimin hem maliyetlerini yüklenen hem de getirilerini elde eden iki kesim bulunmaktadır. Bunlar bireyler ve
toplumdur.
Eğitimin fırsat (dolaylı) maliyeti eğitim sırasında çalışma çağında (15 yaş üstü) olanların, eğitim aldıkları süre boyunca
vazgeçtikleri ücret tutarıdır.
Eğitimin özel maliyeti doğrudan maliyet ve fırsat maliyetinin toplamına eşittir.
Eğitime yönelik kamu harcamalar: Cari harcamalar, Yatırım harcamaları ve Transfer harcamaları olmak üzere üç başlık
altında toplamak mümkündür. Bunlar kamunun katlanmak durumunda olduğu parasal yani doğrudan maliyetlerdir.
Cari harcamalar kısa dönemde üretimi doğrudan artırıcı etkisi olmayabilen ve faydası bir dönemle sınırlı sayılabilecek
harcamalardır.
**Eğitim ve sağlık gibi bazı kamu cari harcamalarının etki ve faydaları aynı dönemde yok olmadığından, dolayısıyla
ülkenin üretim gücüne katkısı inkâr edilemeyecek kadar açık olduğ undan bunlara kalkınma carileri adı verilmektedir.
Yatırım harcamaları üretim faktörlerinin verimliliğini artıran, kaynakların daha etkin kullanılmasını sağlayan, dayanıklı mal
niteliğinde bulunan ve faydası birden fazla yılı kapsayan, bu nedenle yıllar sonra yenilenmesine gereksinme duyulan mal
ve hizmetlere yapılan harcamalardır.
Transfer harcamaları, satın alma gücünün özel şahıslar ve sosyal tabakalar arasında karşılıksız olarak el değiştirmesidir.
**Eğitimin sosyal maliyetleri doğrudan maliyet (cari, yatırım ve transfer harcamaları) ile fırsat maliyetinin toplamına eşittir.
Yaş-kazanç profili karşılaştırmalarından çıkarılabilecek bazı sonuçlar
• Eğitim düzeyi ile kişisel gelir arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
• Eğitim düzeyi yüksek bireylerde maliyetler de buna paralel olarak yüksektir.
• Tüm eğitim düzeyleri için çalışanların ortalama gelirini gösteren eğriler, yaş ve deneyime bağlı olarak artmaktadır.
• Daha yüksek bir eğitim düzeyine sahip olmak, çalışma hayatının başlangıcında gelirin daha hızlı yükselmesine neden
olurken daha yüksek bir başlangıç gelirine erişilmesini de sağlamaktadır.
• Daha yüksek bir eğitim düzeyine sahip olmak, emeklilikte elde edilen gelirin de yüksek olmasını sağlamaktadır.
Bernet, Glennerster ve Nevison (1992) sosyal sınıf ile yükseköğretime katılım arasında önemli bir ilişki bulunduğunu
ortaya koymuştur. Bunun dışında kalıtsal yetenekler, renk, ırk, cinsiyet gibi faktörler ayrıca, okulun niteliği ve annebabanın özellikleri de bireysel kazançları belirleyen unsurlardır.
Denison (1967) eğitimin kazanç farklılıklarının %60’ını etkilediğini ileri sürmüştür. Psacharopoulos ve Woodhall
(1985) iseABD için yaptıkları bir çalışmada, eğitim düzeyinin gelir farklılıklarını açıklama oranının ortalama %70-80
arasında olduğunu, geri kalan faktörlerin ise doğal yetenek, anne-babanın mesleği, IQ düzeyi, yaş, iş deneyimi gibi
faktörlerden kaynaklandığını tespit etmişlerdir.
Eğitimin içsel nedenler şu şekilde sıralanabilir:
1. Eğitim maliyetlerinde meydana gelen artışlar,
2. Öğretim kadrosunun verimliliğinin değişmemesi veya çok yetersiz kalması,
3. Okul başarısızlıklarının getirdiği finansman kayıpları,
4. Eğitim sistemlerine eskiye göre daha çok sayıda burs girmesi ve burslarda meydana gelen yükselmeler,
5. Finansman kaynaklarının bileşimi ve kullanımında ortaya çıkan yetersizlikler(kötü bir bütçe yönetimi).
Dışsal nedenler ise;
1. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hızlı nüfus artışı, gelişmiş ülkelerde, eğitime olan talebin şekil değiştirmesi
(bilgisayarın günlük yaşama girmesi, daha nitelikli, yeni teknolojileri de içeren eğitim talebi gibi),
2. Dış borçların artması, dış ödemeler dengelerinin açık vermesi,
3.Kamunun, çevre sorunları, büyük altyapı projeleri gibi kamu finansmanı ile desteklenen hizmetlere daha fazla kaynak
ayırması ve benzeri ihtiyaçların bütçelerden giderek daha fazla pay almaya başlaması,
4. Kamunun gelir kaynaklarının artırılmasına yönelik faaliyetlerin yetersizliği,
5. işsizlik ve istihdam şartlarında meydana gelen değişmeler ve yeniden eğitim ihtiyaçlarıdır.
Beşeri sermaye yatırımlarının beş temel grubu
1. Geniş anlamda insanoğlunun yaşam süresi beklentisini, güç ve dayanıklı-lığını, kuvvetini ve yaşamını etkileyen bütün
sağlık hizmetlerine ilişkin harcamalar,
2. Firmalar tarafından düzenlenen, eski usul çıraklık da dâhil olmak üzere iş başında yetiştirme,
3. İlk, orta ve yükseköğretimi kapsayan formal eğitim,
4. Firmalar tarafından düzenlenmeyen yetişkinlere yönelik eğitim programları,
5. Birey ve ailenin değişen iş olanaklarından yararlanabilmek için yaptığı göçlerdir.
Beşeri Sermaye Teorisi Bireylerin farklı nitelikte olduğuna, bu nitelik farklarının verimliliklerinde farklılıklara neden
olduğu yani iş gücü piyasasının homojen bir yapıda olmadığı görüşüne dayanmaktadır.
16 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Akerlof’un bilgi asimetrisi ile ilgili açıklamaları, 1970’lerden itibaren, Eleme Hipotezi’nin (Screening Hypothesis)
gelişmesine yol açmıştır.
Spence’in 1973 yılında oluşturduğu model, işe alma sürecini hem işçiler hem de özellikle işverenler için, bir “piyango”
olarak tanımlamıştır.
Eleme Hipotezi’ne göre, eğitim sisteminin temel amacı bireyleri farklı verimlilik düzeylerine göre tanımlamaktır.
Kuyruk Hipotezi
Thurow ve Lucas’ın 1970’lerde yaptıkları çalışmalara dayanan Kuyruk Hipotezi, “eğitimin işçinin potansiyel
verimliliğinin belirlenmesinde önemli bir etkisinin olmadığını çünkü verimliliğin ‘iş’in bir özelliği olduğu görüşünü savunur”.
Maliyeti en düşük düzeyde tutmak ise kişilerin “yetiştirilebilirlik” düzeyine bağlıdır. Kişilerin yetiştirilebilirlik düzeyini
belirleyen en önemli faktör ise eğitimdir. Hipoteze göre, yetiştirilebilirlik düzeyini gösteren nitelikler, sadece işbaşında
verilen formal ve informal eğitimin maliyetini etkiler.
ikili iş Gücü Piyasası Teorisi
ikili iş gücü Piyasası Teorisi’ne (Dual Labor Market Theory) göre ise iş gücü piyasasında sektörler birincil ve ikincil sektör
olarak ikiye ayrılır ve sektörler arasında mobilite sınırlıdır.
Birincil sektör; ücretlerin yüksek ve çalışma koşullarının iyi olduğu, işçilerin terfi edebilecekleri, istihdamın istikrarlı
olduğu işlerden oluşmaktadır.
ikincil sektör ise bunun tersine, ücret ve çalışma koşullarının kötü olduğu, işçiler arasında ayrımcılığın uygulandığı, terfi
şansının olmadığı, iş disiplininin zayıf olduğu işlerin oluşturduğu sektördür. ikincil piyasalarda yer alan sektörler daha çok
emek-yoğun ve rekabetçi sektörlerde yer almaktadır.
ikili iş Gücü Piyasası Teorisine göre, göre, ikincil sektörde çalışanlar, eğitim alsalar bile onların birincil sektöre geçmeleri
zordur. Çünkü işverenler çalışma yaşamına ikincil sektörde başlayan işçilerin sektörün olumsuz özelliklerini taşıdığına
inandıklarından, onlara karşı ayrımcı bir tutum izleyecektir.
**Eleme Hipotezi’nde diploma gibi yeterlilik belgelerinin işverenler tarafından bir tercih aracı olarak kullanılmasından
dolayı da olsa eğitim-gelir ilişkisi devam etmektedir. Oysa, ikili iş gücü piyasası teorisinde böyle bir ilişki ikincil sektörde
geçerli değildir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ise 2010 yılında yayınladığı insani Gelişme Raporu’nun temasını Ulusların
Gerçek Zenginliği: insan olarak belirlemiştir.
Gelişmiş ülkelerde eğitim, kalkınmayı üç şekilde etkilemektedir.
i. Eğitim kalkınma için gereken eğilimleri yaratarak toplumu kalkınma havasına sokar.
ii. Eğitim gereksinimlere uygun nitelikli insan gücünü yetiştirir.
iii. Eğitim toplumun gereksinimlere uygun, dinamik bir elit sınıf ve girişimci sınıf yaratır.
**Kalkınma literatüründe, az gelişmişliğin nedenini açıklamaya çalışan birçok yaklaşım geliştirilmiştir. Bunlardan biri de
Rangar Nurkse (1953) tarafından ortaya atılan Kısır Döngü Kuramı’dır. Nurkse, söz konusu kuramda az gelişmişliğin
nedenini yoksulluğa bağlamış ve “Az gelişmiş ülkeler yoksul oldukları için yoksuldur” nitelemesini yapmıştır.
McMahon (1984) hem ilk ve ortaöğretime hem de yükseköğretime katılımın, iş gücü verimliliğine önemli katkısı
olduğunu ileri sürmüştür. Knight ve Sabot (1990) ortaöğretimi tamamlayan öğrencilerin, akıl yürütme ve kavrama
becerilerinin ilköğretimi bitirenlere oranla arttığını tespit etmiştir.
Temelde eğitimin gelir dağılımına etkilerini açıklayan üç farklı görüş bulunmaktadır.
1-Bunlardan birincisi, eğitimin gelir dağılımını iyileştirmesi ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmesidir.
2-ikinci görüşün savunucularından olan Becker ve Chiswic’e (1966) göre, eğitim sadece gelir dağılımında eşitlik yaratmaz,
aynı zamanda eşitsizlik de yaratabilir.
3-Üçüncü görüşe göre ise eğitim, gelir dağılımında doğrusal olmayan bir etki yaratır.
7.KONU
Bilgi Ekonomisinde Kamu Sektörü
Hane halklarından alınan gelir vergisi, dolaysız vergi türünü oluştururken, mal ve hizmet satışlarından alınan katma
değer vergisi ise dolaylı vergi türüne bir örnektir.
Sanayi ekonomisinin son zamanlarında devletin ekonomideki ağırlığının giderek artması, kapitalist ekonomilerde
“karma ekonomi” denilen bir ekonomik modeli ortaya çıkarmıştır.
inovasyon, hem bir süreci (yenilenmeyi) hem de bir sonucu (yeniliği) ifade eder. AB inovasyonu “bir fikrî, pazarlanabilir
bir ürün ya da hizmete dönüştürme” olarak tanımlarken, OECD ise inovasyonu “teknolojik ürün ve süreç” olarak
tanımlamaktadır.
En geniş anlamı ile ulusal yenilik sistemi, yeniliklerin geliştirilmesini, yayılmasını ve kullanılmasını etkileyen tüm
ekonomik, sosyal, politik, örgütsel ve diğer önemli faktörlerin bütünü olarak ifade edilmektedir.
17 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
**OECD’nin 1996 raporunda, eğer bilişime ilişkin altyapıları geliştirmeye ve yeniliği hızlandırmaya yönelik politikaların
toplumsal ve dağılım boyutu ihmal edilirse eşitsizliğin artması ve toplumsal dayanışmanın tehdit altına girmesi tehlikesiyle
karşı karşıya kalınabileceği vurgulanmaktadır.
Devletin eğitim politikalarının izlemesi gerektiği konusunda çeşitli görüşler geliştirilmiştir. Bunlardan biri, beşerî
sermayeye yapılan yatırımların sağladığı getirilerin yayılma etkisidir. Bilgiye yapılan yatırımların sosyal getirisi, yarattığı
pozitif dışsallıktan dolayı, çoğu zaman özel getiriden daha yüksek olduğu için, bilgiye yapılan yatırımın sadece piyasaya
bırakılmasının doğru olmayacağıdır. Diğer bir konu, eğitim ve beceri kazandırma eğitimi politikalarının tasarlanmasında
sadece iş gücü arzının değil aynı zamanda talebin de dikkate alınması gerektiğidir.
Devlet, eğitim politikalarında ekonominin gereksinim duyduğu becerileri geliştirmek ve işsiz kalanların yeniden eğitimini
sağlamak gibi bir rol üstlenirken, iş gücü politikalarında ise devlet, piyasaların istihdam yaratmasının önündeki bürokratik
engelleri kaldırmak amacı güdebilecektir.
ELEKTRONiK DEVLET: KAVRAM VE TANIM
E-devlet, devlet hizmetlerinin en kolay ve e etkin yoldan, kaliteli, hızlı, kesintisiz ve güvenli bir şekilde elektronik ortamda
Vatandaşlara ulaştırılmasıdır.
Devletin bu yeni kamu yönetimi anlayışı “elektronik devlet” ya da kısaca “e-Devlet” kavramı ile ifade edilmektedir. iletişim
ve bilgi teknolojilerinin kullanılmasını yönetim sürecinin en önemli unsuru hâline getiren e-devlet, bu ihtiyacı en iyi
karşılayabilecek bir yönetim modeli sunmaktadır. Temel hedef, bilgi işleme kapasitesi artırılmış, acil karar alabilen ve
ihtiyaçlara hızla cevap verebilen bir devlet yapısı oluşturmaktır.
E-devlet yapısının bugünkü konuma gelmesi bir süreç içersinde gerçekleşmiştir. Bu süreç üç dönemi
kapsamaktadır.
1-Birinci dönem; internet’in bilgi ve paylaşım amacıyla kullanılmasıdır.
2-ikinci dönem; online (çevrim içi) olarak işlem yapılması ve hizmetin sunulmasıdır
3-Üçüncü dönem; web sitelerinin bütünleşmesi
*Kamu kurumlarına ait web siteleri, internet’in ilk ortaya çıkışından 1990’lı yılların sonuna kadar tamamen kullanıcılara
bilgi sunmak amacıyla ortaya çıkmışlardır.
*Kamu yönetimine ait siteler 1990’lı yılların sonlarından itibaren bilgi sağlayıcı konumdan işlemsel modele doğru geçiş
yapmaya başlamışlardır.
E-devlet kavramı ilk olarak Eylül 1993 yılında ABD’deki “Ulusal Performans Araştırması”nda kullanılmıştır. “Akıllı devlet”,
“Dijital devlet” olarak da isimlendirilen e-devlet kavramı, devlet hizmetlerinin en kolay ve en etkin yoldan, kaliteli, hızlı,
kesintisiz ve güvenli bir şekilde elektronik ortamda vatandaşlara ulaştırılması olarak tanımlanmaktadır.
ELEKTRONiK DEVLETiN GEREKLiLiKLERi
Kamu yönetiminde açıklık ve şeffaflığın sağlanmasında hesap verilebilirlik önemli bir araçtır. Hesap verilebilirlik: En
kısa ve basit şekliyle, bir kimsenin bir hareketi veya davranışı nedeniyle başka bir kimseye ya da organa hesap verme
görevi ya da işlemi olarak tanımlanmaktadır.
ELEKTRONiK DEVLETiN AMAÇLARI
Kamu yönetiminde şeffaflık, bürokrasinin, rüşvetin ve yolsuzlukların azalması, tasarruf, verimlilik, bilgiye ve belgeye kolay
erişim, kamu kurumları arasında eşgüdüm ve vatandaşın yönetime etkin katılımının sağlanması e-devletin temel amaçları
arasında sayılabilir.
Bilgi otoyolu, bilginin taşınma işini üstlenmiş geniş bantlı yüksek hızlı iletişim şebekeleridir. Bilgi otoyollarının
oluşturulmasında mevcut telefon şebekelerinin hızlandırılması, internet, kablolu TV ve uydu şebekesinin kullanılması
olmak üzere üç değişik yaklaşım söz konusudur.
iyi yönetişim, açıklık, şeffaflık, katılım, etkileşim ve hesap verme kültürünün hakim olduğu yönetim anlayışıdır.
Kamuda Tasarruf Sağlanması
E-devlet yapılandırılmasının hayata geçirilmesi kamuda tasarruf artışı sağlayacaktır. Bu tasarruflar, işlemler ve parasal
yollarla ortaya çıkmaktadır. E-devlet uygulaması ile imza ve evrak sayısında azalmaların olması, işlem türü tasarrufa
örnektir.
Klasik kamu hizmetlerinde şikayet edilen en önemli nokta, hizmetlerin geç yürümesi iken, bir ağ modeli olan e-devlet
uygulamasında coğrafi farklılıklar önemsiz hâle gelmekte, devlet artık vatandaşların taleplerini günün her saatinde 7 gün
24 saat yerine getirerek, verimlilik artışı sağlamaktadır.
Bilgiye ve Belgeye Kolay Erişimin Sağlanması
E-devlet uygulamasının getireceği kolaylıktan herkesin yararlanacak olması, “eşitlik” ilkesinin yerleşmesine olanak
tanıyacaktır.
E-devlet uygulamalarının giderek yaygın hâle gelmesiyle, münferit kurumsal yaklaşımlar yerine, e-devlet hizmetlerinin
bütünleşik bir yapıda sunulması ile bu olumsuzluklar ve farklılıklar ortadan kalkacaktır.
18 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
E-devletin demokrasiyi geliştirici yanları bulunmasına rağmen, bunun yanlış kullanılması durumunda kontrol, izleme ve
baskı oluşturma potansiyellerinin olabileceği unutulmamalıdır.
ELEKTRONiK DEVLETiN ETKiLEfiiM ALANLARI
E-devlet uygulamasında devlet ve vatandaşlar (Government to Citizen: G2C), devlet ile işletmeler (Government to
Business: G2B), devlet ve kamu kurumları (Government to Government: G2B) ve devlet ile çalışanlar (Government to
Employee: G2E) arasında bir etkileşim söz konusudur.
Devlet-Vatandaşların Etkileşim Alanlar
-Bilgilendirme
-Vergi
-Sağlık
-Eğitim
-Kültür
Devlet-Vatandaşların Avantajları
-Alternatif dağıtım kanallarının kullanılması
-Kişiselleştirilmiş, hızlı ve kolay hizmetler
-Açıklık
-Düşük işlem maliyetleri
Devlet-işletmeler Etkileşim Alanları
-Destek programları
-Tavsiye ve yol gösterme
-Düzenlemeler
-Vergi
Devlet-işletmelerin Avantajları
-Hızlı ve etkin etkileşim
-Daha az bürokrasi
-Düşük işlem maliyetleri
Devlet-Çalışanlar Etkileşim Alanları
E-işlem
Devlet-Çalışanlaraın Avantajları
-Verimlilikte artış
-Düşük işlem maliyetleri
Devlet-Kamu Kurum ve Kuruluşları Etkileşim Alanları
-Kamu kurumları arası iletişim
-Merkezi ve yerel yönetimler arası iletişim
Devlet-Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Avantajları
-Verimlilikte artış
-Etkin bilgi paylaşımı
-Esnek çalışma ortamı
ELEKTRONiK DEVLET UYGULAMALARINDA KARfiILAfiILAN SORUNLAR
1-Yasal Sorunlar
2-İdari Sorunlar
3-Teknik Sorunlar
4-Bilgi Güvenliği Sorunu
Türkiye’de e-devlet uygulamalarının ortaya çıkaracağı ya da artıracağı hukuksal sorunlar 1990’lı yılların sonunda
tartışılmaya başlanmıştır. Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu’nun çalışmaları sonucunda ortaya çıkan sonuç
raporunda temel hukuki sorunlar yedi ana başları hâlinde ele alınarak, bunlarla ilgili çözüm önerileri sunulmuştur.
Avrupa Konseyinin kişisel bilgilerin korunmasına ilişkin düzenlemeleri ile BM ve OECD gibi uluslararası örgütlerin ilgili
konularla ilgili yardımcı olacak araştırmaları vardır.
Dijital bölünme, dünya üzerinde bulunan toplumların ve şirketlerin ulusal ve uluslararası alanda bilgiye erişim, iletişim
kurma, teknolojiyi kullanma ve ticaret yapma fırsatları, istekleri ve kabiliyetleri açısından aralarında oluşan fark
neticesinde ortaya çıkan iki kutuplu ulusal ve uluslararası düzensizliğe verilen addır.
Geniş bant internet, OECD’nin 2010’da belirlediği standartlara göre; kullanıcıya dönük olan hızın -download hızı- 256
kbit/s’nin üzerinde olmasını sağlayan bant genişliğidir. ADSL, kablolu ve kablosuz sabit bağlantılar ile 3G bağlantılı
internet hizmetlerini içerir.
19 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Kiosk sistemleri kabin içine gizlenmiş bir bilgisayar, dokunmatik bir ekrandan oluşan tanıtım, bilgilendirme, yönlendirme
amaçlı kullanılan interaktif bir tanıtım ve hizmet terminalidir. Sistem tamamen dokunmatik olarak çalışmakta, ekranda
beliren butonlara dokunularak istenilen bilgilere ulaşılmaktadır.
Bilgi güvenliği, bilgileri izinsiz erişimlerden, kullanımından, ifşa edilmesinden, yok edilmesinden, değiştirilmesinden veya
hasar verilmesinden koruma işlemidir.
Kurumun e-imza, tek kullanımlık parola vb. teknoloji seçeneklerinden hangisinin kullanılacağı, hangi şifreleme yazılımı
ve hangi anahtar uzunluğu ile şifreleme yapılacağı vb. soruların yanıtlarının ilgili risk analizleri sonucunda belirlemesi
gerekmektedir. Aksi takdirde, kurum bütçesinden yüksek miktarda en pahalı ve en karmaşık teknolojiye parasını harcasa
bile doğru güvenlik yatırımını yapmış olduğunun garantisini alamayacaktır.
DÜNYADA ELEKTRONiK DEVLET UYGULAMALARI
BM ve ASPA (Amerikan Kamu Yönetimi Topluluğu) tarafından dünya çapında yapılan bir araştırma, e-devlet
uygulamalarını beş farklı düzeye ayırarak ülkelerin bunları uygulama durumları incelenmektedir. Araştırma sonuçları, BM
üyesi 190 ülkeden % 11’inin e-devlet uygulamalarının hiçbirini gerçekleştirmediği, % 17’sinin başlangıç düzeyinde, %
34’ünün ileri düzeyde, % 29’unun interaktif olarak ve % 9’unun da on-line parasal işlem yapabilme olanaklarına sahip
olduğunu göstermiştir.
ABD dünyada e-devlet uygulamalarında lider ülke konumundadır. 1993 yılında “Access America” e-devlet programı
kapsamında tüm kamu hizmetlerinin tek duraklı olarak çevrim içi sunulması hedefinin, 2003 yılına kadar bir portal
bünyesinde bütünleştirilmesi amaçlanmıştır. “e-Devlet Yasası” yürürlüğe girmiştir
**Haziran 2000’deki Feira AB Konseyinde “e-Avrupa 2002 Eylem Planı” kabul edildi.
E-Avrupa 2002 eylem planında üç temel amaç belirlenmiştir:
• Ucuz, hızlı ve güvenli internet
• insan kaynağına yatırım
• internet kullanımını özendirmek
e-Avrupa+ 2003 eylem planı, e-Avrupa 2002 programındaki üç ana amacı içermekle beraber,aday ülkeler için, “Herkes
için uygun fiyatlı iletişimin sağlanması” ve “Bilgi toplumu ile ilgili müktesebata uyum ve uygulama” alt başlıklarını içeren
“Bilgi Toplumunun Temel Yapı Taşlarının Oluşturulması” başlıklı yeni bir amacı da kapsamaktadır.
AB’nin Haziran 2002’deki Sevilla toplantısında “Herkes için Bilişim Toplumu” vizyonuna ulaşmak hedefi ile 2005 yılına
kadar sürecek yol haritası belirlenmiştir. Ulaşılmak istenen hedeşer şu şekilde belirlenmiştir:
• e-Devlet, e-Eğitim ve e-Sağlık başta olmak üzere modern çevrim içi hizmetlerin sunumu
• Dinamik e-iş ortamının yaratılması
• Rekabetçi fiyatlarla yaygın geniş bant erişimi
• Güvenli bilgi altyapısının sağlanması
e-Dönüşüm Türkiye Projesi; vatandaşlar, işletmeler ve kamu kesimi ile tüm toplumun bilgi toplumuna dönüşümünün
uyum içinde ve bütünleşik bir yapıda yürütülmesini amaçlamaktadır. Projenin genel koordinasyonu görevi Devlet
Planlama Teşkilatına verilmiş, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Ulaştırma Bakanı, Sanayi ve Ticaret Bakanı ve üst
düzey bürokratlar ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla e Dönüşüm Türkiye icra Kurulu; kamu, özel sektör ve sivil
toplum kuruluşlarının katılımıyla da Danışma Kurulu oluşturulmuştur.
Türkiye’de ise e-devlete geçiş vizyonunu oluşturmak amacına dönük olarak ilk defa 1998 yılında Başbakanlığın
koordinasyonunda Kamu-Net Teknik Kurulu oluşturulmuştur.
2006-2010 dönemini kapsayacak olan “Bilgi Toplumu Stratejisi” belirlenmiştir.
Ülkemizde e-devlet uygulamalarının en başında söz edilmesi gereken proje, Türkiye’de MERNiS (Merkezi Nüfus
idaresi Sistemi)’tir. Bu proje ile tek numaraya dayalı olarak vatandaş kimlik bilgilerinin tutulduğu bilgi sistemi oluşturulmuş
ve bilgiler diğer kamu kurumları ile paylaşılmaya başlanmıştır.
e-imza; bir bilginin üçüncü tarafların erişimine kapalı bir ortamda, bütünlüğü bozulmadan (bilgiyi ileten tarafın oluşturduğu
orijinal hâliyle) ve tarafların kimlikleri doğrulanarak iletildiğini elektronik veya benzeri araçlarla garanti eden harf, karakter
veya sembollerden oluşur.
e-Devlet Kapısı: Kullanıcılara, kamu kurum ve kuruluşlarına e-Devlet hizmetlerinin tek erişim noktasından sunulmasını
sağlayan bilgi sistemidir
8.KONU
Bilgi Ekonomisi ve Türkiye
Ar-Ge harcamalarının yapısı: Ar-Ge harcamalarının kamu sektörü, özel sektör, üniversiteler ve kâr dışı kurumlar
arasında hangi oranlarda finanse edildiğini ve kullanıldığını ifade eder.
BiLGi SEKTÖRÜNDE iSTiHDAM
20 Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
Bilgi ekonomilerinde bilgi üretiminin önceki ekonomik gelişme aşamalarına göre daha fazla önem kazanması, istihdam
yapısının da değişmesine yol açmıştır.
Bilgi iş gücü: Bilginin toplanması, üretilmesi ve dağıtılması ile ilgili mesleklerde çalışanlardır.
2009 yılı itibariyle, başta Hollanda (% 59,3), ingiltere (% 53,8) ve Almanya (% 53,6) olmak üzere çok sayıda bilgi
ekonomisinde, bilgi sektörü, tek başına iş gücünün en az yarısına istihdam sağlamaya başlamıştır 2009 yılı itibarıyla,
Türkiye’de bilgi sektörünün istihdam payı %28,7’dir.
Türkiye’nin durumunu ortaya koymak amacıyla ele alınacak endeksler; bilgi endeksi, bilgi ekonomisi endeksi ve
ağa hazırlık endeksidir.
**Türkiye’nin ağa hazırlık endekslerinde alt sıralarda bulunmasının iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi, bazı değişkenler
için verilere ulaşılamaması veya güncel olmayan verilerin kullanılmasıdır. ikincisi ise bazı değişkenler için verilerin görüş
anketi ile toplanmasıdır .
Bilgi üretimi olarak kabul edilen faaliyetlerinin Türk ekonomisindeki boyutlarını belirlenmek
Bilgi üretiminin Türk ekonomisindeki payı, Porat (1977) ve OECD (1981,1986) tarafından kulanı lan detaylı verilerin
bulunmaması nedeniyle, Machlup (1962) ve Bell (1972) tarafından izlenen yöntemlerden yararlanılarak belirlenmiştir.
Buna göre bilgi üretimi; eğitim, Ar-Ge ve BiT faaliyetleri için yapılan harcamaların GSYiH içindeki paylarından
oluşmaktadır. Türkiye eğitim (% 3.8) ve Ar-Ge (% 0.9) faaliyetlerine yaptığı harcamaların GSYiH payı bakımından bilgi
ekonomilerinin gerisinde kalmaktadır. BiT harcamalarının GSYiH payı, bilgi ekonomilerinin sahip oldukları paya yakın
düzeydedir. Bilgi üretiminin Türk ekonomisindeki payının artırılması, özellikle eğitim ve Ar-Ge’ye daha fazla kaynak
ayrılmasını gerektirmektedir.
Bilgi sektörünün Türk ekonomisindeki istihdam payını bilgi ekonomileri ile karşılaştırmalı olarak ortaya koymak
Bilgi sektörünün Türk ekonomisindeki istihdam payı, Katz (1986) tarafından geliştirilen yöntem kullanılarak
hesaplanmıştır. Buna göre bilgi sektörünün istihdam payı; mesleki ve teknik elemanlar ve ilgili çalışanlar, idari personel ve
üst düzey yöneticiler ile büro personeli olmak üzere üç meslek grubunun toplam istihdamdaki payı hesaplanarak
belirlenmiştir. Bilgi sektörün bilgi ekonomilerindeki istihdam payı, 2009 yılı itibariyle %50’yi geçerken Türk ekonomisinde
bu oran %28.7’dir. Bilgi ekonomilerinde kadın iş gücü, erkek iş gücü ile karşılaştırıldığında bilgi sektöründe daha yüksek
oranda istihdam edilmektedir. Bu durum, bilgi sektöründeki mesleklerin
kadınlar için daha uygun ve avantajlı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bilgi ekonomisi endeksleri bakımından Türkiye’nin ulaştığı durumu değerlendirmek
Dünya Bankası ve Dünya Ekonomik Forumu gibi uluslararası kuruluşlar tarafından geliştirilen endekslerle ülkelerin bilgi
ekonomisi olma yolunda aldıkları mesafe belirlenmektedir. 2012 yılı verilerine göre Türkiye, bilgi ekonomisi endeksi
bakımından 69. sırada yer almaktadır. 2012 yılı itibarıyla, Türkiye’nin bilgi ekonomisi endeks değeri, 5.16, bilgi endeksi
değeri ise 4.81’dir. Aynı yılda, birinci sırada yer alan isveç’in bilgi ekonomisi endeksi değeri 9.43, bilgi endeksi değeri ise
9.38’dir. Bilgi endeksi ve bilgi ekonomisi endeksi alt bileşenleri açısından baktığımızda, Türkiye’nin 4.11 ile en düşük
değere sahip olduğu endeks yenilik endeksidir. Ağa hazırlık endeksi sıralamasında ise Türkiye 71. sırada yer almaktadır.
BiT sektörünün Türk ekonomisindeki yerini analiz etmek
BiT sektörü bilgi ekonomilerinde sağladığı yeni istihdam alanları ve bıraktığı yüksek katma değer ile stratejik bir sektör
konumundadır. 2010 yılı itibariyle, BiT sektörünün Türkiye’nin GSYiH’si içindeki payı %3,4’tür. 2008 yılında, sektör, Türk
ekonomisindeki toplam istihdamın %1,7’sine sahiptir. Türkiye’nin BiT sektörü ihracatı, 2.03 milyon dolardır. BiT sektörü
ithalatı ise neredeyse ihracatının üç katıdır. Bu durumda Türkiye’nin BiT sektörü dış ticaret dengesi açık vermektedir.
Cevapla
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir