Kpss TÜRKİYE EKONOMİSİ NOTLARI Pdf indir

Cevapla
mtnndrglbnzr
Mesajlar: 551
Kayıt: 03 Ağu 2018 19:39
İletişim:

12 Ağu 2018 23:44

Kpss TÜRKİYE EKONOMİSİ NOTLARI Pdf indir
Dosyaları indirebilmeniz için BURADAN kayıt olmanız gerekiyor.
notcu
Mesajlar: 332
Kayıt: 10 Nis 2018 11:33
İletişim:

14 Oca 2019 00:20

TÜRKİYE EKONOMİSİ

Cumhuriyetten Önce Türkiye Ekonomisi
Osmanlı’nın son dönemlerindeki yapı, cumhuriyet ekonomisinin temellerini oluşturmaktadır ve bu yeni dönem, ekonomik stratejileri devraldığımız yapı ile ilişki içindedir.
Osmanlı ekonomisinin bozulmasının nedenleri:
 Son dönemde yaşanan savaşların ekonomiyi tahrip etmesi
 Yeni ticaret yollarının bulunması
 Sanayi devriminin getirdiği yeni üretim teknolojilerinin benimsenememesi
 Dış ülkelerin seri üretime geçerek maliyetlerini düşürmeleri sonucu Osmanlı’nın ithal mallara yönelmesi ve yerli imalatın düşmesi
 Tarım gelirlerinin savaş harcamalarına ve dış borç ödemelerine gitmesi
 Devletin, etkin olmayan para ve maliye politikaları uygulaması
 Halktan ağır vergiler alınması
 Denetimin yetersiz ve etkisiz olması
 Alınan borçların etkin kullanılmaması ve dış borçların çoğalması
 Devlet 1800’lü yıllardan itibaren ekonomik yönden sürekli gerileme yaşamıştır. Yanlış borçlanma politikaları sonucu kendini toparlayamamıştır.
 Yüksek oranlı ve yüksek faizli borçlarını ödeyemeyeceğini bildiren devlet, 1881’deyabancı temsilcilerden ve ülke temsilcilerinden oluşan Düyun-u Umumiye idaresini kabul etmek zorunda kalmıştır.



Cumhuriyetten Önce Ekonomik Sektörler
a. Tarım
 Osmanlı Devleti’nde ekonomi tarıma dayalıdır. İlk dönemlerden itibaren yerleşmiş olan toprak sistemi, ülkede tarımsal yapının oluşmasında önem arz etmiştir.
 Köklü bir yapıya sahip olan toprak sisteminde mirî araziler devletindir ve devletin yönetimi altındadır. Dirlik sistemi ile düzenlenen bu topraklardan elde edilen gelirler kamu görevlilerine verilmektedir.
 Ancak zamanla Klasik Yaklaşımın etkileri ile toprak özel mülkiyete geçmiş, devletin toprak üzerindeki etkisi ve denetimi azalmıştır. Toprak sisteminin önemli bir bölümü dirlik, bir kısmı ise öşri ve haraci olarak düzenlenmiştir.
 Tarım üzerinden Osmanlı’da Müslümanlardan öşür, gayrimüslimlerden ise haraç vergisi alınmıştır.
 Osmanlı’da tarım sektöründe en büyük payı “tahıl üretimi” almaktadır. Ancak ekonominin genelinde olduğu gibi tarım sektörü de ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde değildir.
b. Sanayi
 Osmanlı Devleti’nin son yıllardaki ekonomik yapısı içinde “sanayi”nin durumuna bakıldığında, Avrupa’da hızla yayılan sanayileşme hareketlerinin ülkeye aktarılamadığı ve makineleşmenin gerçekleştirilememiş olduğu görülmektedir.
Osmanlı’da sanayinin gelişmesini engelleyen etmenler:
 Ülkede küçük ölçekli firmaların üretimde yer alması ve lider firmaların eksikliği
 Sanayi devriminin gerçekleştirilememesi
 İthal malların ülkeye girmesi
 Yatırım malları üretiminin yeterli olmayıp tüketim mallarının üretimi
 Sendikalaşma sürecinin oluşamaması ve lonca örgütlerinin dış ekonomi ile mücadele edecek gücünün olmaması
 Kapitülasyonların ilerleyen zamanlarda birçok ülkeye tanınması
 Korumacı ekonomik politikalar yerine serbest ticaretin benimsenmesi
c. Hizmet
 Osmanlı ekonomisinde hizmet sektörü son dönemlerde önemli yer tutmaktadır. Özellikle yabancı yatırımcılara ve azınlıklara verilen haklar, hizmet sektöründe önemli gelişmeler yaşanmasına neden olmuştur.
d. Dış Ticaret
 Osmanlı’nın ihraç ettiği ürünler arasında en önemli pay, tarım sektörüne aittir.
 Osmanlı’da maden ürünleri de ihraç edilen mallar arasındadır.
 Osmanlı’nın son dönemlerinde dış ticarette dışa bağımlılık devam etmiştir. İthalat hacminin ihracat hacminden fazla olması, açığın borçla kapatılmasına neden olmuş ve bu durum borç stoğunun daha da artmasına yol açmıştır.


e. Bankacılık
 Osmanlı Devleti’nde bankacılık sektörü yeterli gelişmeyi sağlayamasa da önemli temellerin atılması devletin son dönemlerine rastlamaktadır.

 Osmanlı Bankası, 1930 yılına kadar ülkemizde Merkez Bankası fonksiyonunu üstlenmiştir.
 Bu dönemde yaşanan gelişmelerden bir diğeri de 1888’deTarım Kredi Kooperatiflerinin yerine Ziraat Bankasınınkurulmasıdır. Banka, tarım kesiminde çalışanlara düşük faizli krediler sağlamıştır.
 Osmanlı Devleti’nde bankacılık hizmetleri azınlıklar tarafından da yürütülmüştür.
 Osmanlı Devleti 1843’te kaime adı verilen ilk kâğıt parayı tedavüle sürmüştür.
f. Ulaştırma
Osmanlı Devleti’nde ulaşım, genellikle demir yolu ve deniz yolu ile sağlanmıştır. Demir yolu ulaşımında etkin bir ağa sahip olan devlet bu yapılanmayı da yabancı yatırımcıların desteği ile gerçekleştirmiştir

II. CUMHURİYET DÖNEMİ (1923 – 1929)
 Ülkemiz hem kuruluş aşamasında hem de cumhuriyetin ilânından sonra millî ekonomi modellerini benimsemiştir. Ayrıca 1923 – 1929 dönemi iktisat politikalarının 1908 – 1922 dönemiyle benzerlikler taşıdığı dikkate değer bir noktadır.
1. İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923)
 İzmir İktisat Kongresi, yeni kurulacak devletin ekonomik yapısını belirlemede önemli bir rol oynamıştır.
 Kongrede millî ekonominin canlandırılması ve ekonomik bağımsızlığın elde edilmesi hakkında kararlar alınmış, devletin bağımsızlığı ile ulusal egemenliğin sağlanmasının şart olduğu vurgulanmıştır.
 M. Kemal Atatürk, ekonominin ülke için ne kadar önemli olduğunu 17 Şubat 1923’te, Türkiye İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasında şu cümle ile ifade etmiştir: “Siyasi zaferler ve askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılacak başarılar uzun süreli olmaz.”
 İzmir İktisat Kongresi’nde belirlenen temel esaslar:
 Kalkınmayı sağlamaya yönelik gerçekçi iktisadî politikalar benimsenmelidir.
 Yerli ve yabancı sermaye teşvik edilmelidir.
 Yabancı sermayeye tanınan ayrıcalıklar ve kapitülasyonlar kaldırılmalıdır.
 Tarım sektörü desteklenmeli, çiftçilerden alınan vergiler kaldırılmalı ve çiftçilerin kredi imkânları artırılmalıdır.
 Üretimde sübvansiyonlar artırılmalıdır.
 Sanayi sektörü geliştirilmeli, yabancı sermaye ile rekabet koşulları yaratılmalıdır.
 Tekeller kaldırılmalı, ticaret odaları kurulmalıdır.
 Deniz ticareti koruma altına alınmalı, Osmanlı Döneminde yok olma noktasına gelen ulusal deniz işletmeleri yeniden canlandırılmalıdır.
 Devletin desteği ile ticarethanelere ve işletmelere kredi sağlayan bir banka kurulmalıdır.
 Demir yolu ağı devletleştirilmeli ve daha yaygın bir şekilde kullanılmalıdır. Ayrıca demir yolu yapımının finansmanı için yol vergisi konulmalıdır.
 Alkol, tütün, tuz gibi malların satışı devlet tarafından yapılmalıdır.
 Nüfus artışı sağlanmalıdır.
2. Lozan’da İktisadi Hükümler
Devletin siyasi bağımsızlığını kazanmasının yanında, ekonomik bağımsızlığın da elde edilmesi Lozan’da taviz verilmeyen konular kapsamındadır. Lozan’da üzerinde durulan başlıca ekonomik konular:
 Kapitülasyonların kaldırılması
 Yabancılara verilen ayrıcalıklar sorunu
 Osmanlı borçları
 Gümrük düzenlemeleri
 Savaş zararları
 Nüfus değişimi
 Musul Sorunu

 Osmanlı Devleti’nin yabancı ülkelere verdiği kapitülasyonlar ve ayrıcalıklar Lozan’da kaldırılmış, deniz ticaretinde millî değerleri sarsan kabotaj ayrıcalığı da son bulmuştur.
 İlk kez dış borçlanmanın yapıldığı 1854 Kırım Savaşı’ndan itibaren Osmanlı’nın diğer ülkelerden aldığı mali yardımlar zamanla ödenemez boyutlara ulaşmıştır. Lozan Konferansı’nda büyük tartışmalara yol açan bu sorun, borcun 1929 yılında taksitlendirilerek ödenmeye başlanması kararıyla çözülmüştür. (86,5 milyon Türk lirası)
 Cemiyet-i Akvamın 1928’de bu borçları yeniden düzenleme kararını alması dış borç sorununu yeniden gündeme getirmiş, uzun süren görüşmeler sonucu Türkiye Cumhuriyeti’nin 8 milyon altın lira ödemesi karara bağlanmıştır. Ödemeler 1933’de başlamış, son ödeme Mayıs 1954’te yapılmıştır.
 Nüfus sorunu, Yunanistan ile uzun tartışmalar sonucunda karara bağlanmıştır. 1 milyondan fazla Rum, değişim kararı sonucu ülkesine dönmüştür.
 Musul Sorunu ise Lozan’da çözülememiştir.
 Lozan Konferansı’nda karara bağlanan bir diğer önemli konu da gümrük tarifeleridir. Ticaret sözleşmesi olarak da bilinen kararlar çerçevesinde Türkiye 5 yıl boyunca gümrük tarifelerini değiştirmeyecek, ithalat ve ihracatta belirlenen sınırların dışına çıkmayacaktır.
 Büyük Buhran’a kadar bu politikalar benimsenmiş, ancak 1930’lu yıllardan sonra devletçilik önem kazanmıştır.
3. Teşvik-i Sanayi Kanunu (1927)
Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun önemli maddeleri:
 Uygun görülen girişimlere 10 hektara kadar karşılıksız arazi verilmesi
 Kazanç ve gümrük vergilerinden
 Haberleşme bağlantılarının ve motor gücünün hükûmetçe karşılıksız sağlanması
 Girişimin kuruluşunda yurt dışından sağlanan araç ve gereçlerin, devletin elindeki demir ve deniz yollarında % 30 indirimli olarak taşınması
Yıllık üretimin % 10’una ulaşan hükûmet desteği
4. Cumhuriyet Döneminde (1923 – 1929) Ekonomik Sektörler
a. Tarım
 Tarım sektörü 1923 – 1929 yılları arasında hızlı bir gelişim göstermiştir. Bu durumun en önemli nedenleri, ülkede ulusal birliğin sağlanması ve savaşların sona ermesidir.
 İzmir İktisat Kongresi’nde kararlaştırılıp daha sonra uygulanan “çiftçi üzerindeki âşar vergisinin kaldırılması kararı” olmuştur.
 Âşar (Öşür) vergisi 17 Şubat 1925’te kaldırılmıştır.
 Tarım sektöründe yapılan diğer düzenlemeler:
 Yasal düzenlemelerle toprağın özel mülkiyete geçirilmesi
 Topraksız köylülere toprak verilmesi
 Ziraat Bankasının tarım sektörüne sunduğu kredilerin yeniden düzenlenmesi ve uygun hâle getirilmesi
 Tarım Kredi Kooperatiflerinin kurulması
 Cumhuriyetin ilanından Büyük Buhran’a kadar geçen dönemde tarımsal gelir % 9 civarında artış göstermiş, gümrük tarifelerindeki uygulamalar nedeni ile ihracat oranı % 20 civarında kalmıştır. Dönem içinde 1927 yılında ilk kez genel tarım sayımı yapılmıştır.
b. Sanayi
 1923’ten itibaren sanayi sektörü de gelişme göstermiştir. İzmir İktisat Kongresi ve Lozan Konferansı çerçevesinde uygulanmaya çalışılan politikaların önündeki en büyük sınırlama, gümrüklerdeki sıkıntılardan kaynaklanmıştır.
 Sanayi sektöründe yapılan düzenlemeler:
 Sanayi ve Maadin Bankasının kurulması
 Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun kabulü
 İhracata yönelik üretimde, ara malların yurt dışından alınmasında vergide kolaylık sağlanması
 Küçük esnafın korunması ve teşkilatlandırılması
c. Dış Ticaret
1923 – 1929 dönemi ithalat ve ihracat rakamlarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine oranla azalma yaşanmıştır. Buna göre ortalama olarak ihracat ülke hasılasının % 10,6’sını, ithalat ise % 11,4’ünü oluşturmuştur.
 Dış ticarete ilişkin düzenlemeler:
 Devletin gümrük üzerindeki düzenlemeleri
 İçe dönük politikaların benimsenmesi
 Gümrük vergilerinin artırılması (% 15’ten % 40’a)
 Uygulanan tarife ve kotalar
d. Bankacılık
• Sanayi ve Maadin Bankası, 1925 yılında kurulmuştur. Sanayi ve Maadin Bankası Türkiye'de kurulan ilk KİT uygulamasıdır. Kurulmasındaki temel amaç, özel sektöre kredi olanakları sağlamaktır. Daha sonra Türkiye Sanayi Kredi Bankasına dönüştürülen banka, 1933 yılındaSümerbanka devredilmiştir.
• İş Bankası, İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924’te kurulmuştur. 1.000.000 TL sermaye ile kurulan bankanın temel hedefleri arasında, kalkınmada devlete yardımcı olmak ve vatandaşların bireysel kredi ihtiyaçlarını karşılamak gibi unsurlar yer almaktadır
• Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke içi piyasalarda kullanılan para türleri, kağıt para ile Osmanlı Devleti parası olan altın ve gümüş paralardır. Osmanlı’dan kalan altın ve gümüş para sistemine 1924 ve 1925 yıllarında sırasıyla çıkarılan 411 ve 624 sayılı yasalarla son verilmiştir.
5. 1923 – 1929 Döneminde Ekonominin Genel Durumu
 Dış ülkelere karşı ekonomik açıdan yetersiz kalınması
 Yetersiz sermaye ve işgücü
 Tarım sektöründe yaşanan dalgalanmalar
 Sanayinin az gelişmesi
 Gelir bölüşümünde etkinliğin sağlanamaması
 Dünya ekonomisinde yaşanan sıkıntılar
 Büyük Buhran

III. 1930 SONRASI DÖNEM (Planlı Devletçilik)
1930’lardan sonra Türkiye, “devletçi” ekonomik kalkınma politikasına başvurmuş ve 1933 yılından itibaren de “karma ekonomik model”i benimsemiştir.
 Devletçilik politikasının uygulanmasının nedenleri:
 1923 – 1929 yılları arasında uygulanan ekonomi politikalarının yetersiz kalması
 Özel sermaye birikiminin yetersiz olması
 Toplumdaki devlet yapısına duyulan güvenin güçlü olması ve kalkınmanın devlet kanalı ile olacağının düşünülmesi
 Nitelikli girişimci ve teknik personel eksikliği
 Büyük Buhra’nın yarattığı olumsuz etkiler
 Lozan Konferansı’nın kısıtlayıcı ekonomik hükümleri
 Fiziksel altyapıdaki yetersizlikler
 Klasik Yaklaşımın (ekonomide serbestlik) ekonomik sorunların çözümünde yetersiz kalması
Devletçi politika uygulayan ülkelerin başarısı
Ekonomik büyümenin sağlanabilmesi açısından devlet, başta tarım olmak üzere birçok sektöre müdahale etmiştir. Dış ticaret açığının azaltılması ve dış ticaret dengesinin sağlanması, yine bu dönemde devletin önemli amaçlarından biri olmuştur.
 1930’dan itibaren uygulanan politikalar:
 Korumacı uygulamalara yer verilmesi
 Dış alıma sınırlamaların getirilmesi
 Denk bütçenin sağlanması
 Kur rejiminde istikrarın hedeflenmesi
1. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1930 yılında, 11 Haziran 1930 tarihli 1715 sayılı yasa ile kurulmuştur. 1931 yılında faaliyete geçmiştir.
 TC Merkez Bankasının amaçları:
 İskonto oranını saptamak, para piyasasını ve paranın dolaşım hızını düzenlemek
 Hazine işlemlerini ifa etmek
 Hükûmetle birlikte Türk evrak-ı nakdiyesinin istikrarına yönelik tüm önlemleri almak
1930’lu yıllarda sıkı ve sağlam para politikaları izlenmiş, bunun yanında maliye politikası da önem kazanmıştır.
 1930 sonrası uygulanan vergi politikaları:
 Arazi vergisinde yapılan düzenlemeler (1931)
 Muamele vergisinde yapılan düzenlemeler (1931)
 Bina vergisinin kabulü (1931)
 Hava kuvvetlerine yardım vergisi (1936)
 Gümrük vergilerinde yapılan düzenlemeler ve vergi toplanmasına özen gösterilmesi ile vergi gelirlerde artışın sağlanması
 Dış borca başvurmaya gerek kalmaksızın ekonomik faaliyetleri gerçekleştirme yolunun seçildiği bu dönemde, zaman zaman iç borçlanmaya da gidilmiştir. Buna göre 1933 – 1938 yılları arasında toplam 50 milyon TL iç borç alınmıştır.
2. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı
Birinci Beş yıllık sanayi planı 1933 yılında hazırlanmıştır. 1934 yılında uygulanmaya başlanmıştır.
 Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın hedefleri:
 Sınai üretimin geliştirilmesi ve üretim birimlerinin hızla kurulması
 Temel tüketim mallarının ithal edilmeyip yerli üretim tarafından gerçekleştirilmesinin sağlanması (ithal ikamecilik)
Kurulacak sınai birimlerin demografik ve coğrafi konumlara göre belirlenmesi
 Stratejik önemi bulunan ve maliyeti yüksek olan kuruluşların devlet kanalı ile kurulması
 Sınai birimlerin ülkedeki toplam talebi karşılayacak şekilde ve kapasitede kurulması
 Şeker, tekstil, kimya, maden işleme, cam, çimento, dokuma, demir-çelik endüstrileri gibi önemli sektörlerin geliştirilmesi ve devlet desteğinin endüstrilere sunulması
 Emeğin ve hammaddenin diğer sektörlerde (tarım, hayvancılık vb.) olduğu gibi sanayi sektöründe de etkin ve verimli kullanılması
 Yatırım mallarının üretilmesi (ikincil hedef)
 İleri teknoloji projelerinin desteklenmesi
 Ülkede yatırımın dengeli dağılması
 İşletmelerin iç talebi karşılayabilmesi
 Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nda kullanılan kaynaklar:
 Sovyetler Birliği’nden sağlanan mali yardımlar
 Devlet bütçesinden ayrılan pay
 Sümerbank, İş Bankası ve Ziraat Bankasından sağlanan krediler
 Devlet bütçesinden ise her yıl 6 milyon TL kalkınma planında kullanılmak üzere ayrılmıştır.
 Plan çerçevesinde pamuk, bakır, kimya, selüloz, demir - çelik vb. endüstrilerde 20 adet firma kurulmuş ve fabrikalar üretime geçirilmiştir.
3. İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı
Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile yaşanan olumlu gelişmeler ve Büyük Buhran’ın etkilerinin bu planlama süreci ile azaltılması, 1936 yılında ikinci planın hazırlanmasına yol açmıştır.
 İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nda öncelik verilen alanlar:
 Madencilik
 Taş kömürü ocakları
 Bölge elektrik santralleri
 Toprak endüstrisi
 Kimya endüstrisi
 Makine endüstrisi
 Denizcilik
 Enerji sektörü
 Altyapısal gelişimi sağlayacak önlemler
İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı, ilk plana göre daha kapsamlı ve daha fazla bütçe ayrılarak hazırlanmıştır. II. Dünya Savaşı ve etkileri nedeni ile 1939 yılında bu plan hayata geçirilememiştir.
4. 1930 Sonrası Dönemde Ekonomik Sektörler
a-Tarım
 Dönem içinde ülkede ekili tarım toprağı yüzdesinde önemli artışlar meydana gelmiştir. 1930’lu yılların ortalarına doğru % 10.5 gibi bir rakama yükselen ekili tarım toprağı oranı, 1930’ların sonuna gelindiğinde % 13’lere ulaşmıştır.
Tarım Sektörüne Sağlanan Destekler
 Ziraat Bankasının tarım kredi faizlerini düşürmesi
 Tarım kredisinde kolaylık sağlanması
 Toprak Mahsulleri Ofisinin kurulması
 Hükûmetin çiftçiye sağladığı sübvansiyonlar
 Yüksek fiyatlı tarım ürünü alımı politikası
 Çiftçi üzerinden alınan vergilerin azaltılması
NOT: Toprak Mahsülleri Ofisi 1932 yılında Ziraat Bankasına bağlı
olarak kurulmuştur.
b. Sanayi

 Sanayi sektörü, uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ve Teşvik Yasası sonucu önemli gelişmeler göstermiştir.
 Büyümenin ve ekonomik kalkınmanın yapı taşlarından sayılan demir çelik sanayisi ise ancak 1939 yılında Karabük’te kurulma imkânı bulmuştur.
 1939 yılı itibarıyla toplam iş yeri sayısında tarım sanayisi % 40.3 ile ilk sırada gelmektedir. İş yeri başına üretimde ise birincilik % 31.3 ile madenciliğe aittir.
Not: 1933-1939 yılları arasındaki başarının temel taşı "Madencilik" tir.
c. Bankacılık
 Özellikle 1933 – 1939 döneminde özel girişimcilerin desteklenmesi için günümüzde de etkinliğini koruyan bazı bankalar kurulmuştur.
1933 – 1939 Döneminde Kurulan Bankalar
 Sümerbank (1933)
 Etibank (1935)
 Denizbank (1937)
 Halk Bankası (1938)
 İller Bankası (1933)
 Bununla birlikte, Ziraat Bankası ile İş Bankasının stratejik faaliyetleri ve Merkez Bankasının bankalar arası koordinasyonda ve para politikası istikrarında yürüttüğü etkin faaliyetler sonucunda,ilgili dönemde bankacılık sektörü hızlı bir gelişim göstermiştir.

Sümerbankın Dönem Boyunca Yürüttüğü Faaliyetler
 Yatırımların sağlanması için kaynak yaratmak
 Devlet adına sanayi kuruluşları açmak
 Devlete ait sanayi kuruluşlarını işletmek
 Özel girişime kredi desteği vermek
 İş gücünün artırılması için önlemler almak, kurslar açmak ve gelişim stratejileri belirlemek
 Bankacılık sisteminde önem arz eden bir diğer kuruluş ise Etibanktır. Etibank 1935 yılında kurulmuş, aynı yıl faaliyete geçmiştir.
Etibankın Dönem Boyunca Yürüttüğü Faaliyetler
 Yer altı kaynaklarının etkin kullanımını sağlamak
 Madenlerin işlenmesini sağlamak
 Maden sektörüne kredi desteği sağlamak
 MTA’ya faaliyetlerinde yardımcı olmak
 Taş kömürü ve bakır işletmelerinin devletleştirilmesini gerçekleştirmek
 Devletleşme hareketlerinde 1933 – 1939 yılları arasında önem verilen bir diğer konu ise küçük esnafın korunmasıdır. Bu amaçla Türkiye Halk Bankası kurulmuştur. Kamu bankası statüsünde olan Türkiye Halk Bankasının kuruluş amacı, küçük esnaf ve ticarethanelere kredi olanağı sağlamaktır.
 Dönemin altyapı eksikliği sorununu çözüme kavuşturmak için 1933 yılında İller Bankası kurulmuştur. Banka, altyapı sorunlarını çözmek için finansal kaynak sağlamakla görevlendirilmiştir.
 1937’de kurulan Denizbank ise deniz işletmelerine kredi sağlamak amacıyla oluşturulmuştur ve bu alanda faaliyet göstermiştir.

 Bankacılık Sektörü ile İlgili 1933 – 1939 Yılları Arasında Yapılan Hukuki Düzenlemeler
 Ödünç para verme kanunu (1933)
 Mevduat türlerinin karşılık kapsamına alınmasına ilişkin kanun (1936)
 Halk Bankasının kurulmasına dair kanun (1933)
DIŞ TİCARET
 1929 Ekonomik Bunalımı’ndan itibaren ülkeler dış ticarette korumacı ve dengeli politikalar izlemiştir.
 1930’dan sonra dış ticarette yapılan düzenlemeler:
 İthal ikameci politikaların izlenmesi
 Dış ticaretin ülke bazlı gerçekleşmesi
 Dış ticaret dengesin açık vermeyecek şekilde yapılması
 İthalat kotalarının ve tarifelerinin uygulanması
 Dönem içinde dış ticarette benimsenen en etkili yöntem ise ikili dış alım dış satım sözleşmelerin yapıldığı kliring sistemi olmuştur. Ancak 1938 yılında kliring anlaşmaları sonuç vermemiş ve 1933 – 1939 dönemi içinde ilk kez dış ticaret açığı yaşanmıştır.



EKONOMİK BÜYÜME
 Tarım sektörü 1933’ten 1939’a kadar geçen süre içinde % 57.6 oranında büyümüştür. Sanayi sektöründe ise aynı dönem içinde % 62.9’luk bir büyüme oranı gerçekleşmiştir. 1933 yılında millî gelir, sabit fiyat endeksi ile 1359 milyon TL iken 1939 yılının sonunda bu rakam 2054 milyon TL’ye kadar yükselmiştir. Millî gelirdeki bu artış oranı % 51.1’dir.


IV. İkinci Dünya Savaşı Dönemi (1940 – 1945)
 1940 – 1945 Yılları Arasında Ekonomideki Durgunluğun Nedenleri
 Yetişkin nüfusun büyük bölümünün askere alınması ve işgücünün azalması
 ’’ İşgücünün ve istihdamın azalmasına bağlı olarak üretimde yaşanan düşüşler
 ’’ Bütçenin büyük kısmının savunma harcamalarına aktarılması
 1940 – 1945 Yılları Arasında Alınan Önlemler
 Katı fiyat denetimlerinin yapılması
 Tarım ürünlerine düşük fiyatlarla el konulması
 Millî Koruma Kanunu’nun çıkarılması
 İthalata sınırlama ve ihracata teşvik getirilmesi
 Ticaret ve iaşe ofislerinin kurulması
 1940 yılının Ocak ayında yürürlüğe konulan Millî Koruma Kanunu, millî üretimi korumaya ve üretimde yaşanan tıkanıklıkları ortadan kaldırmaya yöneliktir.
 Millî Koruma Kanunu’na Göre Uygulanması
 Hedeflenen Tedbirler
 Çalışma sürelerinin artırılması
 Gerekli görüldüğü takdirde özel işletmelere el konulması
 İthalat fiyatlarının düşürülmesi
 İhracat fiyatlarında asgari rakamların belirlenmesi
 Tüketim mallarının vesika (karne) ile verilmesi
 1942 – 1945 yılları arasında ülkede yaşanan hükümet değişikliğinin de etkileri görülmüş, ekonomide farklı politikalar izlenmeye başlamıştır.
 Hükûmet ilk olarak 1942 yılında Varlık Vergisi Kanunu’nu yürürlüğe koymuştur.

 1944 yılında kabul edilip yürürlüğe konulan Toprak Mahsulleri Vergisi de aynı varlık vergisi gibi yaklaşık 2 yıl yürürlükte kalmış ve 1946 yılında kaldırılmıştır. Bu vergi çiftçiden alınan dolaysız vergidir.

 Tarım
 1940 – 1945 yılları arasında tarım sektöründe yapılan çalışmalar:
 Tarım ürünlerinin düşük fiyatla alınması
 Toprak mahsulleri vergisi uygulamaları
 Tarsus ırmağı regülatörünün kurulması
 ursa Gölbaşı Barajı’nın faaliyete geçirilmesi
 Tarım kredilerinin artırılması
 Sanayi
 1930’lu yılların sanayideki başarısı sadece 1940 yılında devam etmiş ve bu yılda İzmit Kağıt Fabrikası faaliyete geçmiştir.
 Dış Ticaret
 1940 ve 1941 yıllarında 1939’a göre ihracat rakamlarının düşmesine rağmen ithalatın da ciddi oranda azalması, ülkenin 1940 – 1945 yılları arasında cari olarak en yüksek dış ticaret fazlasını elde etmesini sağlamıştır (cari rakamlarla milyon TL).
 Ekonomik Büyüme
 1939 yılına göre 1940’da % 8.3 büyüme görülürken 1945 yılında % 27’lik bir düşüş yaşanmıştır.
1946 – 1960 Arası Dönem
 İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye ekonomisinde Büyük Buhran’dan bu yana uygulanan korumacı yapı değiştirilmiş, dış ticarete dayalı politikalara önem verilmiş ve yurt içi politikalar serbestleştirilmiştir.
 Özellikle 1950 – 1960 döneminde Türkiye’de uygulanan liberal politikalar enflasyon, dış ticaret açıkları ve bütçe açıkları gibi olumsuz sonuçlar doğurmuştur.
 1946 – 1960 döneminin genel ekonomi politikası:
 Tarım sektöründe üretimi destekleyici ve fiyatları artırıcı politikalar uygulanmıştır.
 Sanayi sektöründe özel şirketlerin desteklenmesi amaçlanmıştır.
 Ulaşım, sağlık, eğitim, altyapı gibi hizmetlerin daha iyi koşullarda sağlanması hedeflenmiştir.
 Uluslararası ekonomik girişimlere dahil olma amacı güdülmüştür.
 Kentleşmeye önem verilmiş, ayrıca kırsal kesimin de kalkınması amaçlanmıştır.

 Türkiye, savaş sonrası dünya ekonomisine dahil olma ve dış ticarette etkin bir yer edinme amaçları ile bazı uluslararası kuruluşlara üye olmuştur. Bu kuruluşlar şunlardır:
 IMF
 Dünya Bankası
 Avrupa İktisadi İş Birliği Örgütü
Türkiye bu kuruluşlara 1947 yılında üye olmuştur.
 1940 – 45 döneminde savaş sebebi ile yaşanan yüksek enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin yüksek olmasına neden olmuştur. Hükümet ihracat rakamlarını artırmak için TL’nin değerinin düşürülmesine karar vermiş, 7 Eylül 1946’da devalüasyon yapmıştır.
 7 Eylül 1946 devalüasyonu ile alınan önlemler:
 TL’nin yabancı paralar karşısında değeri düşürülmüştür (1 $ = 130 kuruş iken bu tarihten sonra 1 $ = 282 kuruş olarak belirlenmiştir).
 İthalatçı birlikler kaldırılmış, ithal edilebilecek mal sayısı artırılmıştır.
 Yabancı sermaye kısıtlamaları kaldırılmıştır.
 Gümrük tarifeleri hafifletilmiştir.
Marshall Planı
 Amerika Dış İşleri Bakanı Marshall tarafından hazırlanan ve siyasal alanda Truman Doktrininin ekonomik uzantısı olarak kabul edilen plan, 1948 – 1951 yılları arasında yürürlüğe konmuştur.
 Marshall Planı dahilinde Avrupa ekonomisinin tekrar canlanmasında Türkiye’nin rolü, tarım ve madencilik sektörlerinde gelişimin sağlanması olarak belirlenmiştir.
 Türkiye’nin bu dönemde benimsediği politika, Yeni Devletçilik anlayışı olarak nitelendirilir.
 Yeni Devletçilik anlayışında yapılan uygulamalar:
 Türkiye İktisadi Kalkınma Planı (1947)
 Yabancı Sermaye Teşvik Kararnamesi (1948)
 Türkiye Sınai Kalkınma Bankasının kurulması (1950)
 IMF ve Marshall Planı gibi gelişmelerin etkisiyle 1947 yılında açık ekonomiye daha uygun düşecek Vaner Planı (Türkiye İktisadi Kalkınma Planı) hazırlanmıştır.

Vaner Planı (Türkiye İktisadi Kalkınma Planı) (1948 – 1952)
 Vaner Planının özellikleri:
 Enerji, ulaştırma ve tarım sektörlerinde yatırımların artırılması
 Özelleştirmeye destek verilmesi
 Kırsal kesimin ekonomik standartlarının yükselti
Vaner planı; yıllar sonra özelleştirmenin başlangıç noktası olmuştur.
İkinci Türkiye İktisat Kongresi (22 - 27 Kasım 1948)
 İzmir İktisat Kongresi’nden sonra ilk kez düzenlenen kongre, sendika ve odaların çabaları ile toplanmıştır. Kongrede ağırlıklı olarak sermaye sahipleri bulunmuş, çiftçi ve emekçi temsilcileri azınlıkta kalmıştır. Devletin kongreye dahil olmaması kongrenin resmî niteliğini kaybetmesine yol açmış ve etkisi beklendiği kadar olmamıştır.
 Ekonominin gelişememesinin en büyük nedeni ise devletin ekonomiye müdahalesi olarak görülmüştür.
4 Ağustos 1958 Devalüasyonu (Moratoryum)
 1958 yılında Türkiye’de, dış piyasalarda yaşanan durgunluk sebebiyle iç piyasalarda görülen daralma ve dış borcun 256 milyon dolara ulaşması, dış borç ana para ve faiz ödemelerinde büyük bir kriz meydana getirmiştir.
 Türkiye’de 4 Ağustos kararları ile iç fiyatlarda istikrar sağlamak ve ödemeler bilançosunu dengeye getirmek amaçlanmıştır.
 Bununla birlikte enflasyonist baskıların azaltılması hedeflenmiş ve sıkı para politikaları uygulanmıştır. Aynı zamanda sıkı maliye politikalar da izleyen hükümet, kamu harcamalarını ve bazı vergilerin oranlarını artırmıştır.
 Döviz kurunda da yapılan düzenlemeler çerçevesinde, 1 TL’nin değeri 0.11 ABD doları olarak belirlenmiştir. Ayrıca IMF ile anlaşılan paket dahilinde çoklu döviz kuru uygulanmıştır.

1946 – 1960 Döneminde Ekonomik Sektörler
 Tarım
 Tarımda, dönem içinde uygulanan önemli gelişmelerden biri 11 Haziran 1945’te çıkarılan Çiftçiyi Topraklandırma Yasası’dır.
 Dönemin diğer önemli gelişmesi ise traktör sayısının artmasıdır.
 Bu dönemde Vaner ve Marshall planlarının etkisi ile tarım sektörüne verilen kredilerde artış gözlenmiştir.
 Sanayi
 1946 – 1953 döneminde tarım sektöründeki gelişmelere bağlı olarak sanayi sektöründe ilerleme kaydedilmiştir. Kentleşme oranının yükselmesi, enerji ve altyapı çalışmaları da sektörde atılımların yaşanmasına neden olmuştur.
 1946 – 1953 döneminde sanayi sektöründe yaşanan gelişmeler:
 Türkiye Sınaî Kalkınma Bankasının kurulması
 Kamu iktisadi teşebbüslerinin kurulması
 Özel kesime dayalı sanayinin teşvik edilmesi
 Kamu kesimi sanayi kuruluşlarının verimliliklerinin artırılması
 Altyapı, enerji ve haberleşme gibi alanlarda gelişmelerin yaşanması
 Ara malların üretiminin artırılması
 İthal ikameci politikaların uygulanması
 Dünya Bankasının desteği ile 1950 yılında Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası kurulmuş ve faaliyete geçirilmiştir.
 Türkiye Sınai Kalkınma Bankasının amaçları:
 Özel kesim sanayi kuruluşlarına destek vermek ve yeni sanayi sektörü alanları yaratmak
 Yerli ve yabancı ortak sermayeli sanayi kuruluşlarını teşvik etmek
 Kredi olanakları sağlamak
 Üretimin yurt içinde yapılmasını avantajlı kılacak önlemler almak
 Sanayinin yoğunlaşmış alanlarda yapılmasını teşvik etmek
 1946 – 1960 döneminde kurulan kamu iktisadi teşebbüsleri:
 Makine Kimya Endüstrisi Kurumu – 1950
 Gübre Kurumu – 1952
 Et ve Balık Kurumu – 1952
 Türkiye Çimento Kurumu – 1953
 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı – 1954
 Devlet Malzeme Ofisi – 1954
 Selüloz ve Kağıt Kurumu – 1955
 Demir - Çelik Kurumu – 1955
 Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu - 1957
 Madencilik ve Enerji
Enerji sektöründe özellikle TPAO’nun kurulması ile ham petrol üretiminde önemli artışlar görülmüştür. Bir diğer önemli gelişme ise hidroelektrik elektrik enerjisi üretmede artışın yaşanması
 Hizmet Sektörü
 Savaş sonrası yıllarda hizmet sektöründe gelişim içerisinde olduğu görülmektedir. Hizmet sektöründe yaşanan büyümenin nedenleri:
 ’’ Nüfus artışı
 ’’ Şehirleşme oranının yükselmesi
 ’’ Toplumsal ihtiyaçların artması (eğitim, sağlık vb.)
 Sanayileşme hareketlerinin artması
 1954 – 1959 yılları arasında hizmet sektörü içinde en yüksek pay % 20,4 ile ticarete aittir. Bu oranı, %16,8 ile devlet hizmetleri ve %15,6 ile ulaştırma ve haberleşme hizmetleri izlemektedir.
 1960’tan sonra özellikle ilk 20 yıl içerisinde, ekonomi düzenli olarak hazırlanan kalkınma planları ile yönetilmiştir. 1960 – 1980 yılları arasında belirgin olarak ithal ikameci politika uygulanmıştır.
 Kalkınma planlarının hazırlanmasına neden olan unsurlar:
 1950’lerden sonra kontrol edilemeyecek boyutlara ulaşan enflasyon oranları
 Dış ticaretin sürekli açık vermesi
 Sermayenin etkin kullanılamaması
 Dış çevrenin baskıları
 Siyasi kesimin, ekonominin kalkınma planları aracılığıyla düzeleceğine inanması
 Ekonomik dalgalanmalardan etkilenmeyecek istikrarlı bir yapıya ulaşılması isteği
●● Kalkınma Planları ilk 20 yıl içerisinde (1960 – 1980) 4 kez hazırlanmış ve uygulamaya konmuştur. Şu anda
 Kalkınma Planları ilk 20 yıl içerisinde (1960 – 1980) 4 kez hazırlanmış ve uygulamaya konmuştur. Şu anda dokuzuncusu uygulanan planların özellikle ilk 20 yıl için ortaya çıkan bazı ortak özellikleri şunlardır:
 Kalkınma planları, ekonominin tarihsel gelişimi göz önünde tutularak değerlendirilmektedir.
 Kalkınma planları, toplumun yapısına en uygun çözümleri sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.
 Kalkınma planlarının ana hedefi ve temel kriteri, ekonomik büyüme oranındaki değişimlerdir.
 Kalkınma planlarında “sanayi” sektörüne öncelik verilmektedir.
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963 – 1967)
Ekonomide planlı kalkınma döneminin ilk adımı 1963 – 1967 yılları arasında uygulanan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı olmuştur. Planın temel amacı, millî hasılada büyümenin gerçekleştirilmesidir. Bu amaç doğrultusunda millî gelirde % 7 oranında bir artış öngörülmüştür.
 Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planının hedefleri:
 Nüfus artış hızının düşürülmesi
 Gelir dağılımında ve bölüşümde adalet sağlama
 Tasarrufların artırılması
 İşsizliğin azaltılması (özellikle “gizli işsizlik”)
 Para ve sermaye piyasasının geliştirilmesi
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1968 – 1972)
1968 – 1972 yılları arasında uygulanan ikinci planın da temel hedefi, % 7’lik millî hasıla artışıdır.
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planının hedefleri:
 Millî gelirde yıllık % 7 artış ve dönem sonunda % 40’lık artışın hedeflenmesi
 Ekonominin dışa bağımlılığının azaltılması
 Kalkınmanın dengeli ve adaletli bir şekilde oluşması ve kişi başına millî gelirin 3.200 TL’ye kadar çıkarılması (2.600 TL’den)
 1970’li yıllarda yaşanan ekonomik bunalımların sonucunda alınan ilk önlem, 10 Ağustos 1970’te yapılan devalüasyondur. Ekonomide arzın talebi karşılayamaması ve kamu harcamaların artması sonucu TL’nin değerinin tekrar düşürülmesi kararı alınmıştır (1 ABD dolarının değeri 15 TL olmuştu
Birinci ve İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planları Döneminde Türkiye’de Sektörler
 Tarım
 İlk iki planda da tarım sektöründe büyüme hedefi (% 4.7) olarak belirlenmiş, ancak iki dönemde de bu hedefe ulaşılamamıştır (% 3.8). 1970 devalüasyonu ile alınan önlemler de beklenen sonuçları vermemiştir.
 Sanayi
 Sanayi sektörü, birinci ve ikinci kalkınma planlarının sürükleyici sektörü olarak kabul edilmiştir. Bu kapsamda hem kamu sektörü hem de özel sektör teşvik edilmiş ve her iki sektöre de kredi kolaylıkları sağlanmıştır. Ayrıca sektörlerin yatırımlarına vergi kolaylığı getirilmiştir.
 Bankacılık
 Bankacılık sektöründe yaşanan gelişmeler:
 Sınaî Yatırım ve Kredi Bankası kurulmuştur (1963).
 Amerikan - Türk Dış Ticaret Bankası kurulmuştur (1964).
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973 – 1977)
 Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, ilk iki plandan oldukça farklı değerlendirilmektedir. Bu farklılıkların nedenleri şunlardır:
 İlk iki plan sonucu sanayileşmede istenen hedefe ulaşılamaması
 Dünya finansal piyasalarında ve ekonomide yaşanan bunalımlar
 12 Mart 1971 askerî harekatının etkileri
 Avrupa Ekonomik Topluluğunun önerileri
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hedefleri:
 GSMH’nin yıllık % 9 oranında artırılması
 Sanayinin millî gelirdeki payının % 40’a çıkarılması
 Toplam istihdam içinde sanayi sektöründe çalışanların payının artırılıp (% 11’den % 22’ye) tarım sektöründe çalışanların payının azaltılması (% 60’tan % 20’ye)
 Ayrıca planın temel amaçları arasında tasarrufların artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması da yer almaktadır.
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979 – 1983)
 Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1979 yılında dış açığın arttığı, büyümenin yavaşladığı, işsizliğin ve yüksek enflasyonun yaşandığı bir dönemde uygulamaya girmiştir.
 Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hedefleri:
 Ekonomik gelişmenin hızlandırılması
 İleri sanayileşmenin gerçekleştirilmesi
 Yurt içi ekonominin kendi yeterliliğine sahip olması
 Teknolojinin geliştirilmesi
 Dış açığın kapatılması ve dış borç ödemelerinin azaltılması
Türkiye’de 1925 – 1980 Döneminde Nüfus
 Ekonomik yapılanmanın en önemli kaynağı olan nüfus, Türkiye’de çeşitli politikalara tabi tutulmuştur.
 Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de yapılmıştır. Sayımda nüfus 13.6 milyon kişi olarak tespit edilmiştir. İkinci sayım ise 1935’te yapılmış ve nüfus 16.2 milyon olarak belirlenmiştir. 1935’ten sonra 5 yılda bir yapılan nüfus sayımı, 1990 yılı itibarıyla artık, 10 yılda bir yapılmaktadır.
 1935 – 1945 döneminde nüfus artış hızının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde nüfus artış oranının en düşük olduğu dönem 1935 – 1945 yılları arasındadır. Bunun nedeni de İkinci Dünya Savaşı sırasında erkek nüfusun askere alınması ve diğer ekonomik sorunlardır

VII. 1980 – 1990 Dönemi Türkiye Ekonomisi
 1980 sonrası küreselleşmenin hız kazandığı bir dönem olarak tüm dünya ekonomilerini derinden etkilemiştir. Ülkeler, küreselleşmenin etkisiyle liberal politikalar uygulamaya başlamış ve dışa açık ekonomi modelini benimsemiştir.
24 Ocak Ortodoks İstikrar ve Ekonomik Dönüşüm Kararları
 Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Döneminde yapılan ve 24 Ocak 1980’de uygulamaya konulan kararlar sonucu, ekonomide kamu kesiminin etkinliğinin azaltılması ile özel sektörün bu görevi üstlenerek etkinliğini artırması amaçlanmıştır.
Bunlara ek olarak ithalatı artıracak ve yabancı sermayenin ülkeye çekilmesini sağlayacak düzenlemelere gidilmiştir. 24 Ocak Kararlarına ek olarak bu dönemde IMF ile stand - by anlaşması yapılmıştır.
 IMF ile yapılan stand-by anlaşması çerçevesinde gerçekleştirilen düzenlemeler:
 Para arzının kısılması ve serbest faize geçilmesi
 Türk lirasının yüksek oranda devalüe edilmesi
 Açıklarını kapatmaları için KİT’lere zam yapma yetkisinin verilmesi
 Alınan bu önlemlerden sonra 30 Nisan 1981’de Günlük Döviz Kuru uygulanmaya başlanmış ve Sermaye Piyasası Yasası yürürlüğe girmiştir.
 Bu süreç içerisinde enflasyon oranlarında da belirgin bir azalma olmuştur. 1980’de % 107,2’lik enflasyon oranı, 1982’de % 25,2’ye gerilemiştir.
 Türkiye’de ilk finansal kriz 1982 yılında yaşanmıştır. Finansal krizin yaşanmasında küçük ölçekli bankaların faiz yarışına girmesi ve sıkı para politikaları etkili olmuştur.
 1980 sonrası dönemde alınan tedbirler:
 Devalüasyon yapılması
 Sabit kur sisteminden esnek kur sistemine geçilmesi
 Devletin ekonomideki payının küçültülmesi, kalkınmada ana rolün özel sektöre devredilmesi
 Döviz alım-satımının serbestleştirilmesi
 Emek piyasasının serbestleştirilmesi
 KİT’lerin görev zararlarının azaltılması
 Finansal ve sermaye piyasası serbestleşmesi
 24 Ocak kararlarının en olumlu etkileri, ithalat kısıtlamalarının büyük ölçüde azaltılması ve bu durumun gümrük vergilerinde yaşanan aşırı düşüşün önüne geçmesidir. Kararların olumsuz etkisi ise girdiler nedeniyle fiyatların artmasıdır.
 Olumlu sonuçlara bakıldığında oluşan en önemli durum ihracatta meydana gelen artıştır. 1979’da ulusal gelirin % 3,4’üne inen ihracat oranı, 1980’lerde artış göstermiş ve 1987’de % 16 olmuştur.
 24 Ocak kararlarından sonra gerçekleşen diğer gelişmeler:
 1981 yılında Sermaye Piyasası kurulmuştur.
 1982 yılında yerleşik döviz hesabı açılmasına izin verilmiştir.
 1983 ve 1984 yıllarında dış ticaret büyük ölçüde serbestleştirilmiştir.
 1984 yılında döviz işlemleri kısmen serbestleştirilmiştir.
 1985 yılında Merkez Bankası kamu kağıtları ihalelerine başlamıştır.
 1986 yılında borsa kurulmuş, Merkez Bankasıİnterbank para piyasasını açmıştır.
 1987 yılında Merkez Bankası açık piyasa işlemlerine başlamıştır.
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985 – 1989)
 Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hedefleri:
 Sınaî üretim payını yükseltmek
 Makro ekonomik araçların etkin kullanılmasını sağlamak
 Dünyada oluşan ticaret koşullarına göre üretimin revizyonunu gerçekleştirmek
 Korumacı ithalat politikalarını gevşetmek
 Dış piyasalardan kredi olanaklarını artırmak
 AET ile ilişkilerin düzeltilmesini sağlamak ve AET’nin politikalarına uyumu artırmak
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990 – 1994)
 Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın temel amaç ve politikaları:
 Rekabete açık bir ekonomi modeli ile toplum refahını artırmak
 Enflasyonla mücadelede talebin kontrolünün yanı sıra arzın da artırılmasını sağlamak
 Sanayi sektöründe kısa dönemde üretimi artırıcı yatırımlar yapmak
 Altıncı plan dahilinde GSMH’de %7 oranında bir artış öngörülmüştür.
 Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hedefleri:
 Sanayileşmede hızlı büyüme
 Enflasyon oranının düşürülmesi
 Cari işlemler dengesinde sürekli bir fazlaya ulaşılması
 Kalkınmada özel kesime öncelik verilmesi
 Kaynak tahsisinde yatırımlara öncelik verilmesi
5 Nisan 1994 Kararları
 5 Nisan Kararlarının amaçları:
 Enflasyonu düşürerek Türk lirasını istikrarlı bir düzeye getirmek
 İhracatta artış sağlamak
 Ekonomik ve sosyal kalkınmayı sürdürülebilir bir düzeye getirmek
 5 Nisan Kararları ile alınan önlemler:
 Türk lirası % 39 devalüe edilmiştir.
 Hazine bonosu, tahvil ve repodan alınan vergiler kaldırılmıştır.
 Döviz kuru serbest bırakılmış ve kur, 10 bankanın verilerine göre belirlenmeye başlamıştır.
 Bir defaya mahsus ek vergiler alınmıştır.
 Tekel ve KİT mallarına yüksek oranda zam yapılmıştır.
 Akaryakıt zammı uygulanmıştır.
 Bu program, Altıncı Kalkınma Planı ile Yedinci Kalkınma Planı arasında geçişi sağlamak amacıyla uygulamaya konulmuştur.
 1995 Yılı Geçiş Programının amaçları:
 Makroekonomik istikrarı sürekli kılmak
 Büyümeyi sürdürülebilir bir temele oturtmak
 AB ile gümrük birliği uyumunu sağlamak
 Uluslararası rekabet gücünü artırmak
 Özelleştirmeyi sürdürmek
 Kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almak
 1995 Yılı Geçiş Programının hedefleri:
 Büyüme hızının % 4,4 oranında gerçekleşmesi
 GSMH zımni deflâtöründeki artışın % 43,2 oranına indirilmesi ve toptan eşya fiyatlarındaki artış hızının % 22,5 oranına düşürülmesi
 1995 Yılı Geçiş Programının sonuçları:
 Program sonucunda 6 Mart 1995’te, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Antlaşması imzalanmıştır.
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996 – 2000)
 Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın temel Amaçları:
 Bireyi ön plana çıkararak sürdürülebilir ve hızlı bir büyüme gerçekleştirmek
 Toplumun yaşam seviyesini yükseltmek ve gelir dağılımını iyileştirmek
 Üretken istihdamı artırmak ve sanayileşmeyi hızlandırmak
 Avrupa Topluluğu ile gümrük birliğine geçilmesi sonucu gerekli düzenlemeleri yapmak
 Kamu kesiminde ve özel kesimdeki örgütlenmeyi toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlemek
 Yedinci plan dâhilinde GSMH’ deki artışın % 3,8 ile % 5,3 arasında gerçekleşmesi öngörülmüştür.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001 – 2005)
 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hedefleri:
 Kesintisiz bir büyüme süreci gerçekleştirmek
 Kamu kesimi dengesini kurmak ve uygun bir gelirler politikası izlemek
 Enflasyonu kalıcı biçimde tek haneli düzeye indirmek
 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda hedeflenen makroekonomik değerler:
 GSYİH ve GSMH oranlarını sırasıyla % 6,5 ve % 6,7 seviyesinde artırmak
 Planın sonunda tarım sektörünün GSYİH içindeki payının % 17,2’den % 14’e, sanayi sektörünün payının % 23,3’ten % 23,8’e ve hizmet sektörünün payının % 59,5’ten % 62,2’ye yükselmesini sağlamak
 Kasım 2000’de yaşanan bankacılık krizinin etkileri daha geçmeden, Şubat 2001’de yaşanan siyasi sorunlar nedeniyle Türkiye ekonomisi yeni bir krizle karşı karşıya kalmıştır. Siyasi krizin hemen ardından faizlerde artışlar yaşanmış, bunun sonucunda da kur çıpası uygulamasından vazgeçilerek dalgalı kur uygulamasına geçilmiştir.
 Özellikle kamu bankalarının neden olduğu güvensizlik ortamı ve kamu bankalarında yüksek görev zararının bulunması, özel bankaların kur ve faiz riski taşımasına neden olmuştur.
 2001’in Şubat ayı ortalarında kriz başlamış ve döviz rezervlerindeki hızlı erime sonucu dalgalı kur rejimine geçilmiştir. Dalgalı kura geçişin hemen ardından Türk lirası, dolar karşısında % 28,4 oranında, mark karşısında ise % 27,7 oranında değer kaybetmiştir. Hükûmet ile bankacılık sektörü arasında görüşmeler başlamış ve bu görüşmeleri takiben Bankacılık Zirvesi toplanmıştır.
 24 Şubat Bankacılık Zirvesinde alınan önlemler:
 Merkez Bankası denetiminde swap piyasası oluşturulması ve swap piyasasıyla bankaların ellerindeki döviz karşılığında TL alabilmesi veya TL satarak döviz alabilmesi
 Bankaların açık pozisyonlarını, Türk lirası ve döviz bonoları takasıyla kapatmaya çalışması
 Merkez Bankası depo hesaplarından ihtiyacı olan bankalara likidite sağlanması
 Bankaların 26 Şubat Pazartesi gününden itibaren döviz piyasasında kur kotasyonuna girmesi ve bankaların kur belirlemelerine Merkez Bankasının yardımcı olması
 Ekonomi yönetimi ve bankalar arasında % 10 – % 15 oranında bir devalüasyon için anlaşma sağlanması ve döviz kurunun aşağı çekilmesi
 Dalgalı döviz kuruna geçiş, hane halkı ve sektörler üzerinde olumsuz etki yaratmıştır. Döviz üzerinden ödeme yapmak zorunda kalan kesimler, dövizdeki aşırı artış nedeniyle ödemeler konusunda güçlük yaşamaya başlamıştır.
 Krizin sonucunda kurların serbest bırakılmasıyla TL % 40 civarında değer kaybetmiştir. Bunun neticesinde iç piyasadaki fiyatlar artışa zorlanmıştır. Kriz öncesinde 28 milyar dolar civarında olan Merkez Bankası döviz rezervi, 2 Mart tarihi itibarıyla 22 milyar 581 milyon dolara kadar gerilemiştir.
 2002 yılı itibarıyla işsizlik oranı ilk kez % 10’un üzerine çıkarak % 10,6 olarak gerçekleşmiştir.
 Dönemin hükûmeti tarafından ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak tayin edilen Kemal Derviş tarafından 15 Mayıs 2001’de uygulama alanı bulan program, sabit kur rejiminin güven sorununu ve ekonomik istikrarsızlıkları önlemeye yöneliktir ve ekonomik yapıyı düzene sokma amacı taşımaktadır.
 Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının amaçları:
 Döviz kuru rejiminin bırakılması sonucu ortaya çıkan istikrarsızlık ve güvensizlik durumunu ortadan kaldırmak
 İktisadi etkinliği sağlayacak köklü yapısal reformlar gerçekleştirmek
 Gelir dağılımında adaleti sağlamak
 Sürdürülebilir büyüme ortamı sağlamak
 Enflasyonla mücadelede makroekonomik politikaları etkin şekilde kullanmak
Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının hedefleri:
 Yüksek oranda faiz dışı fazla vermek
 Kamu finansman dengesini yapısal dönüşümlerle de destekleyerek bir daha bozulmayacak biçimde güçlendirmek
 Özel bankalar ile kamu bankalarının tekrar güçlü bir yapıya kavuşmasını sağlamak
 Bankacılık sektörü ile reel sektör arasında işleyişi sağlamlaştırarak mali piyasalarda etkinliği artırmak
 Kamu bankalarının görev zararlarını kapatmak
 Enflasyon hedeflemesine geçmek amacıyla dalgalı kur rejimi kapsamında enflasyonla mücadele için aktif para politikası uygulamak
 Faiz oranlarını aşağıya çekmek
 Reel faiz oranlarını sürdürülebilir bir düzeye indirmek
 Cari işlemler açığını kapatmak
 Gelir dağılımı politikasını enflasyon hedefleriyle uyumlu bir şekilde sürdürmek
 Kaynak tahsisinde kamuda şeffaflığı ve hesap verilebilirliği artırmak
 Borçlanma olanaklarını dış finansmanla artırmak
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı (2007 – 2013)
 2005 yılında Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın yerine hazırlanması beklenen yeni planın TBMM’ ye sunulması bir yıl ertelenmiş, bu nedenle de Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı 2007’de uygulamaya konulmuştur.
 Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hedefleri:
 Rekabet gücünün artırmak
 İstihdamı artırmak
 Beşerî gelişmeyi sağlamak ve sosyal dayanışmayı güçlendirmek
 Bölgesel gelişmeyi sağlamak
 Kamu hizmetlerinde kaliteyi ve etkinliği artırmak
 Plan dahilinde belirlenen hedefleri sağlamada uygulanması gereken ilkeler:
 Toplumsal yapının ve bütünlüğün korunması
 Kamusal hizmetlerinin sunumunda hesap verebilirlik, katılımcılık, şeffaflık ve verimlilik gibi unsurların benimsenmesi
 Çevrenin, gelecek nesilleri de dikkate alacak biçimde korunması
 Vatandaşa en yakın birimlerce uygulanması
 Toplumsal katılımcılığın sağlanması
 İnsan odaklı yönetim anlayışının benimsenmesi
 Etkin kamu yönetimi ve demokratik sivil toplum anlayışıyla bütünleşen rekabetçi bir piyasa yapısının oluşturulması
 Devletin üretimden ziyade; politika, düzenleme ve denetleme işlevlerini yürütmesi
 Mevcut ekonomik koşullara göre önceliklerin belirlenmesi
2007 – 2009 Dönemi Küresel Finansal Kriz ve Krizin Türkiye’ye Etkileri
 Küresel mali krizin çıkış noktasını, dünya genelinde uygulanan kurumsal aksaklıklar oluşturmaktadır. ABD finansal piyasalarında 1990’lı yıllardan beri uygulanmakta olan ticari bankacılık ve yatırım bankacılığı işlevleri arasındaki kısıtlamaların kaldırılması 2007 – 2010 krizine ortam hazırlamıştır.
 ABD’de kriz, düşük gelir grubuna yönelik subprime konut kredilerinin tüm konut kredileri içindeki oranının artmasıyla başlamıştır. Bu artış verilen kredilerin geri dönüşü konusundaki riski de artırmış, kredi ödemelerinde yaşanan problemlerle birlikte risk durumu somut bir hâl almıştır.
 Bu dönemde FED (ABD Merkez Bankası) faiz oranlarını düşürmüş, bunun sonucunda oluşan kredi çeşitliliği sayesinde düşük gelir grubunun önü açılmıştır.
 Mali sistemdeki küçülme kredibilite noktasında daralmaya yol açmıştır. Mali sistemle birlikte reel sektör üzerinde de küçülme etkisi artarak devam etmiştir. ABD’de başlayan durgunluk küresel bazda etkisini göstermiş, büyük ekonomiler bir bir durgunluk içine girmeye başlamıştır.
 Finansal krizinin ardından yeni finansal önlem ve yapılandırmalarının küresel kapsamda gündeme gelmesiyle birlikte yönetimsel yapı ile piyasa yapısının güçlendirilmesine ilişkin yapılandırma çalışmaları başlatılmıştır.
 Küresel mali kriz sonrasında bankacılık sektöründe alınması gereken önlemler:
 Mal varlığına ilişkin kredi riski bilgisinin iletilmesinde yaşanan sorunların aşılması
 Risk yönetiminde bankaların özenli olması
 Birincil ve ikincil piyasa araçları arasındaki yapının uyumlaştırılması
 Kredi derecelendirme kuruluşlarının gözden geçirilmesi
 Denetleyici otoritelerin, piyasaları ve finansal kurumları izleme yöntemlerinin geliştirilmesi
 Denetleyici otoriteler arasında uluslararası işbirliğinin sağlamlaştırılması
 Enflasyon hedeflemesi uygulaması, para politikası stratejileri arasında yer alır. Uygulamada amaç, fiyat istikrarının sağlanmasıdır.
 Tahminlerin kamuoyuna duyurulması ve süreç sonunda tahminlerin tutturulamaması durumunda sorumluların kamuoyuna hesap vermesi koşulu, enflasyon hedeflemesinin nesnelliğini sağlamaktadır.
 Türkiye’de enflasyon hedeflemesi rejimi 2006 yılındauygulanmaya başlanmıştır. 2006’da itibaren 2006, 2007 ve 2008 yılları için enflasyon hedeflemesi yapılmış ve bu yıllar için hedefler sırasıyla % 5, % 4 ve % 4 olarak belirlenmiştir.
Orta Vadeli Program
 16 Eylül 2009’da DPT tarafından 2010 – 2012 yılları arasındaki 3 yıllık bir dönem için hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca kabul edilen Orta Vadeli Program, kamu ve özel sektör açısından öngörülebilirliğin artırılması, birbirleriyle tutarlı hedef, politika ve tedbirlerin alınması ve uzun vadeli hedefler doğrultusunda da iktisadi ve mali önceliklerin belirlenmesi gibi unsurlar taşımaktadır.
 Belirlenen periyotta büyüme rakamlarının sırasıyla 2010 yılında % 6,8, 2011 yılında % 4,5, 2012 yılında % 5 ve 2013 yılında da % 5,5 düzeyinde olması hedeflenmiştir.
 Programda ekonomik büyümenin yanında dönemin sonunda istihdam oranının % 43, işsizlik oranının da % 11,4 olması planlanmıştır.
1980 sonrası dönemde, dünyada da birçok kriz yaşanmıştır. Meydana gelen olumsuzluklar şöyledir (Kazgan, 2008, 2-3):
• 1982: yüksek meblağlarda borçlu Latin Amerika ülkelerinin borç ödeyemez duruma düşmesiyle dünyada “büyük borç krizi” patlak vermiş, reel faiz hadleri yükselmiştir.
• 1987: Kasım ayında New York borsası çökmüş; yaygın banka iflaslarıyla ABD ekonomisi uzun süreli (1987-1991) durgunluğa girmiş; Dolar, Alman Markı ve Yen gibi güçlü paralar karşısında değer kaybetmiştir.
• 1990: Tokyo borsası çökmüş, Japonya’da finansal kırılganlık ortaya çıkmış ve uzun süreli durgunluk / deflasyon süreci başlamıştır.
• 1990–1991: Irak’a ambargo uygulanmış, bunu takiben körfez savaşı sürecinde bölgeden turist ve sermaye kaçışı yaşanmış, petrol fiyatları yükselmiş, bölgeye verilen kredilerin faizlerinde artışlar meydana gelmiştir.
• 1992–1993: Avrupa paraları aleyhine spekülasyon sonucu Türkiye’ye rakip ülkeler paraları devalüe edilmiş; ABD’ye sermaye kaçışı yaşanmış; ABD’de hızlı, AB’de yavaş büyüme meydana gelmiş ve Dolar değerlenmiştir.
• 1994: Meksika’yı takiben Brezilya ve Arjantin’de ekonomik kriz yaşanmış, bunların paraları devalüe edilmiştir. Bu ülkeler ile GOÜ pazarlarından sermaye kaçışı yaşanmıştır. Çin’in para birimi Yuan da devalüe edilmiştir.
• 1997–99: Uzak Doğu ve Güney Doğu Asya ülkelerinde kriz yaşanmış, bunlardan ve GOÜ’lerden sermaye kaçışı meydana gelmiştir. Kriz, başta bölgeyi olmak üzere dünyayı tehdit eder boyuta varmış; petrol fiyatı düşmüş, ülke paralarında büyük çaplı devalüasyonlar meydana gelmiş, dünya pazarları daralmıştır.
• 1998: Asya krizi Rusya’ya sıçramış ve bu ülke moratoryum ilan etmiştir. Bölgeden sermaye kaçışı başlamış, kredi faizleri yükselmiş, Ruble devalüe edilmiş, Rusya pazarı daralmıştır.
• 2000: Dünya petrol fiyatları katlanarak artmış, Nasdaq’da çöküş başlamış, ABD’de durgunluk işaretleri belirmiş ve sermaye kaçışı başlamıştır.
• 2001: Arjantin’de ekonomik kriz meydana gelmiş ve bu olumsuzluk Latin Amerika’ya yayılmıştır. ABD’de 11 Eylül saldırılarıyla beraber savaş emareleri belirmiş ve Nasdaq’daki çöküş diğer hisselere de yayılmıştır. ABD’de büyük boyutlu şirketler iflas etmiş, geniş çapta yolsuzluklar meydana gelmiş ve ekonomik durgunluk yayılmıştır.
• 2002: ABD İngiltere ile birlikte Afganistan’ı işgal etmiş, özellikle bölge ekonomilerinde olmak üzere dünyada tedirginlikler oluşmuştur. Nasdaq başta olmak üzere, New York borsasında çöküş yaşanmış, şirket iflasları ve şirket yolsuzlukları meydana gelmiş; Avrupa’da dolaşıma giren Euro karşısında Dolar değer kaybetmiş, ABD’den sermaye çıkışı yaşanmıştır. Arjantin’de ekonomik çöküş yaşanmış, bu durum başta Uruguay olmak üzere diğer bölge ülkelerine sıçramıştır.
• 2003: ABD ve İngiltere; İtalya, Japonya gibi bazı ülkelerin de desteğini alarak Irak’ı işgal etmiş, bunun tüm dünyaya olumsuz etkisi olmuştur. ABD’de muhasebe ve teknoloji firmalarında iflaslar yaşanmıştır.
• 2006: Petrol fiyatlarında yükseliş trendine girilmiş, petrolün varil fiyatı 100 Dolar’ı geçmiştir. ABD’de mortgage sisteminde tıkanıklıklar meydana gelmiş ve ilgili sektörlerde durgunluklar yaşanmış, bunun finansal piyasalara olumsuz etkileri olmuştur.
1980-2006 döneminde Türkiye’de meydana gelen krizler ve bunların somut etkileri şöyledir:

• 1986 Krizi:

24 Ocak Kararları ile alınan tedbirler sonucunda 1978’de 2,3 milyar Dolar olan ihracat 1983’te 5,7 milyar Dolar’a yükselmiş, aynı yıl itibariyle dış ticaret açığı 3,6 milyar Dolar, bütçe açığı ise 2,5 milyar Dolar (önceki yıla göre %150 artış) olarak gerçekleşmiştir. 1986 yılında kamu harcamalarındaki artış dolayısıyla ekonomide dengesizlik yaşanmış ve TL devalüe edilmiştir. (ATO, 2008, 2)

• 1988-1989 Krizi:
Kamu açıklarındaki artış ve malî piyasalardaki dalgalanma sonucunda faizler yükselmiş, döviz rezervleri azalmıştır. Türkiye, 1989 yılı itibariyle dışa açık serbest piyasa ekonomilerinden biri olmuştur. Dış borç stoku önemli bir meblağa erişmiş, kısa vadeli borçların toplam borçların içindeki payı %19’a ulaşmıştır. Ticarî bankaların döviz açığı büyümüş, stagflasyon sürecine girilmiştir. Yüksek meblağda dış ticaret açığı oluşmuştur. (ATO, 2008, 2)

• 1991 Finansal Krizi:

1991 krizini tetikleyen faktör, Körfez Krizi’dir. 1990 yılında toplam sermaye girişi 4 milyar Dolar civarında olup, bunun 3 milyar Dolar’lık kısmı kısa vadelidir. Dış borç stoku 8 milyar Dolar’a yaklaşmış, bu borçların kısa vadeli kısmı 4 milyar Dolar’a ulaşmıştır. Cari işlemler açığı, tarihî bir sıçrama göstererek 2,6 milyar Dolar’a çıkmıştır. Büyük çaptaki sermaye girişi TL’yi aşırı değerlendirirken ihracatı caydırmış, ithalâtı cazip hâle getirmiştir. Bu arada 1991’de Körfez Krizi çıkınca Türkiye riskli bir ülke konumuna gelmiş, sermaye kaçışa geçerek 2,6 milyar Dolar civarında bir çıkış yaşanmış ve bu da ekonomide durgunluğa yol açmıştır. TÜFE %52,4 artarken TEFE (ÜFE) artışı %64’e ulaşmıştır. Büyüme hızı %0,3’e düşmüştür. (ATO, 2008, 2)

• Mart 1994 Krizi:

Hazine, faizlerin düşürülmesi amacıyla piyasalar yerine Merkez Bankası’ndan borçlanmaya yönelmiştir. Fakat Merkez Bankası’nın piyasaya çıkardığı TL; döviz talebi oluşturmuş, döviz rezervleri hızla erimiştir. Böylece bankalar arası döviz piyasasında kurlar artmış ve Merkez Bankası TL’yi Dolar’a karşı %13,6 oranında devalüe etmek zorunda kalmış ve Dolar 17 bin TL olmuştur. Devalüasyon, serbest piyasa döviz fiyatlarını hızla artırmış; resmî kurlar 40 bin TL’ye yükselmişken serbest piyasa Dolar kuru 45 bin TL’ye çıkmıştır. Netice itibariyle 1994 krizi patlak vermiştir. Sorunu gidermek için 5 Nisan 1994’te tedbir paketi açıklanmıştır. Kriz sürecinde faizleri düşürmek isteyen Hükûmet, cumhuriyet tarihinde görülmemiş oranlarda borçlanmak durumunda kalmış, 3 ay vadeli hazine bonoları yıllık net %50 faizle satışa çıkarılmıştır. Gecelik (overnight) faiz, yıl içerisinde %64’ten %454’lere yükselmiştir. 1994 yılı sonunda enflasyon %150’lere çıkmış ekonomi %6,1 oranında küçülmüştür. 1993 yılında 173 milyar Dolar olan millî gelir, 1994 sonunda 132 milyar Dolar’a gerilemiştir. (Çelebi, 2001, 21)

1994 krizinin temel özelliği, başlayan süreçlerin etkilerini daha sonra da sürdürmesidir. Bunlar şöyle sıralanabilir (Kazgan, 2008, 9):

• Kredi veren yabancı bankalara “devlet garantisi” verilmesi ve ödenemeyen özel kredilerin devlet tarafından üstlenilmesi,
• Tasarruf mevduatı sigorta fonu (TMSF) yoluyla devletin (belirgin sınırlamalarla da olsa) banka paniklerini önlemek için banka mevduatının garantörlüğünü yapması.

Bu iki gelişme ile; 1990’lı yıllarda banka sayısı yükselmiş fakat buna paralel olarak meydana gelen krizlerde batanların sayısı da artmıştır. Ayrıca; banka kurucularının kimliklerinin yeterince incelenmemesi, bankaların öz sermaye yeterliğinin gözardı edilmesi, yaptıkları işlemlerin incelenmemesi veya ilgili raporların üst makamlarca dikkate alınmaması gibi diğer faktörler de banka iflaslarının sebepleri arasındadır.

• 1997-1998 Krizi:

1997 Temmuz’unda Tayland’ın para birimi Baht’ı devalüe ederek dalgalanmaya bırakmasıyla tetiklenen Güney Doğu Asya ülkelerinde yaşanan finansal kriz, kısa sürede dünyaya yayılmıştır. Güney Doğu Asya ülkelerinden Rusya’ya, oradan da Türkiye’ye ve Brezilya başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerine sıçrayan kriz, derin yaralara sebep olmuştur. Krizden belli oranda 1998 yılında etkilenen Türkiye’den önemli ölçüde yabancı yatırımcı kaçışı olmuş, bu kapsamda 6 hafta içinde 6 milyar Dolar’lık sermaye çıkışı yaşanmıştır. Döviz rezervleri 15 milyar Dolar civarında azalmış, borsa endeksi 5.321 puandan 3.697 puana gerilemiştir. (Çelebi, 2001, 22)

• 1998-1999 Krizi:

Bu kriz Türkiye’nin, enflasyonu düşürmek amacıyla harcamaları kıstığı ve istikrar programı uyguladığı döneme denk gelmiştir. Krizi tetikleyen unsur, 6 milyar Dolar’ı aşan sıcak para çıkışıdır. Malî kuruluşlar dışında bütün kesimler %5-6 daralmıştır. GSMH’de 1999’da %6,4 düşüş olmuş (bunun %1’lik kısmının Marmara Depremi’nden kaynaklandığı ortaya konulmaktadır.), TEFE (ÜFE) %63’e yükselmiş, reel faizler %37’ye ulaşmıştır. Dış borç stoku 103 milyar Dolar’a çıkmış, iç borç stokunun GSMH’ye oranı %32’ye erişmiştir. Yüksek faizli ve kısa vadeli borç birikimi, 1999 sonunda Hazine’yi iç borçları artık döndüremeyeceği noktaya sürüklemiş, aralık 1999’da IMF ile stand-by anlaşması imzalanmıştır. (ATO, 2008, 2)

• Kasım 2000 Krizi:

Bu krizde, döviz kurları aşırı oynamamakla beraber, ortalama gecelik bileşik faiz %19.000’lere tırmanmış, borsa endeksi 14.000 puandan 7.330 puana kadar gerilemiştir. Yabancı yatırımcılar finansal piyasalardan çekilmiştir. Döviz talebindeki artış, faizleri daha yükseklere çıkarmış, bu da bankacılık sisteminde önemli boyutlarda para kaybına sebep olmuştur. Döviz rezervleri 3 hafta içinde 7 milyar Dolar azalmıştır (Çelebi, 2001, 22). 1999 yılında IMF ile imzalanan stand-by anlaşmasının ardından 2000 yılında devreye giren istikrar programı, büyük çöküşün baş sorumlusu olarak görülmektedir. Türkiye, döviz kurunun çapaya bağlanmasıyla çıkmaz bir yola girmiş, cari işlemler açığı giderek büyümüş ve yıl sonunda 9,8 milyar Dolar’a çıkmıştır. Dolar çapası nedeniyle toplam kısa vadeli borçlar 28,9 milyar Dolar’a, toplam dış borç stoku 114,3 milyar Dolar’a yükselmiştir. Yabancı bankalar vadesi gelmeyen kredilerini geri çağırınca gecelik faizler aşırı biçimde yükselmiş ve 22 Kasım 2000’de Türkiye ekonomi tarihine “Kara Çarşamba” olarak geçen para krizi ortaya çıkmıştır. Bu süreçte, 13 banka ve çok sayıda aracı kurum batmıştır. (ATO, 2008, 2)

• Şubat 2001 Krizi:

1997 yılında başlayan Asya krizi, Türkiye’de kendisini ağırlıklı olarak 1999 yılında hissettirmekle beraber, etkilerini en derin boyutuyla 2001 yılında göstermiştir. 19 Şubat’ta patlak veren kriz, ekonomide ciddi tahribata yol açmıştır. 680.000 TL olan Dolar kuru, 1.300.000 TL’ye yükselmiştir. 28 milyar Dolar olan döviz rezervi Mayıs ayında 18 milyar Dolar seviyesine gerilemiştir. Vatandaşların 38 milyar Dolar olan DTH’ı kriz sonrasında 33 milyar Dolar’a inmiştir. Kriz öncesinde protesto edilen senetlerin aylık miktarı 40 trilyon TL iken, bu meblağ kriz sonrasında 90 trilyon TL’ye çıkmıştır. Kriz sürecinde çok sayıda işyeri kapanmış, işsizlerin sayısında belirgin bir artış meydana gelmiştir. (Çelebi, 2001, 23)

2001 yılındaki krizi müteakiben, ekonomideki rehabilitasyon sürecine devam edilmektedir. Halihazırda Türkiye ekonomisi sorunlarını giderebilmiş değildir, fakat belli ölçüde de olsa toparlanma sürecine girmiştir. Ancak, dünyada meydana gelen muhtelif krizler ve bunlarla bağlantılı durgunluklar, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de krizden çıkış süresini uzatmaktadır.
• 2007-2009 Krizi
2007-2009Küresel Finansal Krizin çıkış noktasını, dünya genelinde uygulanan kurumsal aksaklıklar oluşturmaktadır. Türkiye'de finansal krizin etkisi finans sektörü hariç neredeyse bütün sektörlerde küçülme şeklinde hissedilmiştir. Türkiye'de kriz öncesi sahip olunulan küresel likidite sayesinde finansman sorunu yaşanmamış, bankalar kriz dönemi boyunca yüksek kârlar açıklamıştır. 2007 - 2009 Dönemi Küresel Finansal Kriz'de Türkiye'de alınan bir dizi önlem şu şekildedir:
• Girişimçilik ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi
• Hisse senetleri kazançlarında stopaj oranının sıfıra indirilmesi
• Vergi borçlarının taksitlendirilmesi
• KOBİ'lere kurumlar vergisinde muafiyet sağlanması
• KOBİ'lere düşük faizli kredi desteği sağlanması
• Sosyal güvenlik priminde iş veren payının hazine tarafından karşılanması
• İstihdam artışında prim desteğinin sağlanması
• İŞKUR mesleki eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi
• Eximbank kredi limiti ve kapsamının artırılması
• ÖTV ve KDV ise belirlenen sektörlerde artırılmamış tam tersine belirlenen sektörlerde indirim yapılmıştır.
Dönemler İtibari ile TCMB Para Politikası ve Araçları
1932 – 1940 Dönemi
Türkiye’de 1932 – 1940 dönemi temel ekonomik göstergeleriaşağıdaki gibi gerçekleşmiştir. Tablo’dan de görüleceği üzere, sözkonusu dönemde ekonomik büyüme, ekonominin tarıma dayalı olmasınedeniyle büyük dalgalanma göstermiş, yıllık ortalama büyüme % 4,9civarında gerçekleşmiş, yıllık ortalama enflasyon ise çok büyük dalgalanmagöstermekle birlikte, ortalama % 0,7 gibi çok sınırlı düzeyde kalmış, kurlarise istikrarlı bir seyir izlemiştir. 1930’lu yılların ilk yarısında TCMB sınırlımiktarda para basmış, ancak 1930’lu yılların ikinci yarısında II. DünyaSavaşının da etkisiyle emisyon hacmi artı_ oranı önemli ölçüde artmıştır. Budönemde TCMB’nin temel para politikası aracı kendi belirlediği reeskontoranları olmuş, kamu kuruluşları kredileri ile ticari kredilerin kontrolü önemkazanmış ve pozitif reel faizler gözlemlenmiştir. Bu dönemin diğer bir özelliğide Türkiye’nin dış ticaret fazlası vermesidir


• ULUSLARARASI KURULUSLAR
• AVRUPA BİRLİĞİ
• 6 Avrupa ülkesi Brüksel'de 1951’de Paris antlaşması ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu kurarak ilk somut adımı atmıştır. 1957’de Roma Antlaşması ile adı Avrupa Ekonomik Topluluğu olmuştur. Maastiricht anlaşmasıyla ortak para birimine geçip, Avrupa Birliği adını almıştır. Merkezi Brükseldedir.
6 kurucu ülkeler: Hollanda, Almanya,Lüksembourg,İtalya,Fransa, BElçika
Katılım yılı Sonradan katılan ülkeler
1973 ● İngiltere ● İrlanda ● Danimarka
1981 ● Yunanistan
1986 ● İspanya ● Portekiz
1995 ● Avusturya ●İsveç ●Finlandiya
2004 ● Polonya ● Macaristan ● Litvanya ● Letonya ● Estonya
● Slovakya ● Çek Cumhuriyeti ● Malta● Slovenya
● Kıbrıs Rum Kesimi
2007 ● Romanya ● Bulgaristan (son üye olan 2 ülke)
7.büyüme: 2013 ● Hırvatistan (2013 Tem.da 28. üye. Oldu. Son üye)
Aday ülkeler ● Türkiye ● Makedonya ●Sırbistan ●Karadağ ●İzlanda
Adaylar Kopenhag kriterlerini tümüyle sağlamalıdır.
Tahimini daylar Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova
Adaylık istemeyen İsviçre, Norveç(Halkoylaması ile reddetti)
Ayrılan Grönland(aday olduktan sonra ayrılmıştır)
• Kopenhag kriterleri: Aday ülkelerin yerine getirmesi gereken ekonomik ve politik koşullardır.
•  ERASMUS: Birliğin Üniversiteler arası öğrenci değişim programının adı.
•  AB nüfusu:497 mil. Almanya(82 mil), Fransa(63 mil), İngiltere(60 mil)
•  AB’nin en büyük şehri: Londra(12,5 milyon), Paris (11,5 milyon)
•  Birliğin en çok konuşulan ana dili (1.dili): Almanca’dır(%18).
•  2014 yılı AB dönem başkanları: Yunanistan (1 Ocak-1 Tem.) / İtalya (1 Tem- 31 Aralık)
• Avrupa Birliği Organları:
• Karar organı :Avrupa Zirvesi(Liderler Zirvesi)
• AB dönem başkanı, başkanlık eder. 2014 AB liderler zirvesi Brüksel’de yapıldı.
• Yasama :Avrupa Parlamentosu(G.sekr:Lüxemburg/Martin Schulz)
• Yasaları ve içişlerini onaylar, komisyonu denetler.
• Yasama :AB Konseyi (Brüksel/Rompuy).
• Yasaları ve içişlerini düzenler, uluslararası antlaşmaları imzalar.
• Yürütme : AB Komisyonu (Brüksel/ Barroso)
• Yasa tasarısı sunar, bütçeyi hazırlar, yürütmeyi denetler.
• Yargı :Avrupa Adalet Divanı(Lüxemburg).
• Temel hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlar.
• Üye ülke ve kurumların ihtilaflarında yetkilidir.
• Ekonomi :Avrupa Merkez Bankası(ECB)(Frankfurt/Mario Draghi)
• Birliğin para politikaları düzenler. 2014 Haziranda politika faizini 0,15’e, mevduat faizini -0,10’a indirdi.
• » Avrupa yatırım bankası » Ab bütçesi
• » Avrupa parasal işbirliği fonu » Avrupa sosyal fonu
• » Avrupa bölgesel kalkınma fonu » Avrupa kalkınma fonu
• » Avrupa garanti ve yönlendirme fonu
• ● 1 Ocak 1993'te tek pazara geçmiştir. ● Alan adı .eu
• ● 1999'da Avrupa Birliği'nde Tek Para (Euro) uygulamasına geçildi.
• Fiili olarak dolaşıma 2002 yılında girdi. Daha önceki para birimi: ECU
• ● Euro kullanmayan ülkeler İngiltere, Danimarka, İsveç
• ● Birliğin en büyük ortak harcaması %45 ile ‘ortak tarım politikasıdır’
• TÜRKİYE-AB İLİŞKİLLERİ
• 1959 Türkiye, AET'ye ortaklık için başvurdu.
• 1963 Türkiye ile AET'yi Gümrük Birliğine götürecek ve tam üyeliği sağlayacak olan Ortaklık Anlaşması (Ankara Anlaşması) imzalandı.
• 1964 Türkiye-AET Ankara Anlaşması yürürlüğe girdi.
• 1987 Türkiye, AT'ye, tam üye olmak üzere müracaat etti.
• 1996 Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği oluşturuldu.
• 1999 Türkiye'ye adaylık statüsü tanındı.
• 2001 AB Bakanlar Konseyi Türkiye Katılım Ortaklığı Belgesini kabul etti.
• 2004 Türkiye ile üyelik müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlatıldı.
• AB.genişlemeden sorumlu üyesi: Stefan Füle
• AVRUPA KONSEYİ
• 47 üye ile 1949’da kuruldu. Türkiye kurucu üyedir. Amacı: İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, coğulcu demokrasi ilkelerini korumak, ırkçılıkla ve sosyal dışlanma ile mücadele etmektir.
• Organları:
• ● Bakanlar Komitesi (Karar organı)
• ● Parlementerler Meclisi (Danışma organı)
• ● Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Yargı organı)
• ● Sosyal Kalkınma Fonu …
• Türkiye konseyin ek protokol ve sözleşmeleri kabul etmiştir.
• AİHM’nin organları: Genel kurul, Komite, Daire, Büyük Daire.
•  Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi eski başkanı: Mevlüt Çavuşoğlu
•  TBMM’yi AKPM’de Deniz Baykal temsil ediyor.
• BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM)
• 51 ülke tarafından 1945 yılında kurulmuştur. Merkezi New York'tadır. 191 üyesi mevcut. Türkiye Kurucu üyedir. Suudi Arabistan 2013’te geçici üyeliği reddetti. Son üye Güney Sudan’dır.
• Amaçları: ● Uluslararası barış ve güvenliği sürdürmek. ● Ülkeler arasında iyi ilişkileri pekiştirmek.● Ekonomik, sosyal, kültürel işbirliği. ● İnsanlık sorunlarının çözümünde, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinde birlikte çalışmak.
• Birleşmiş Milletlerin temel organları
• 1-Genel Kurul: Üye devletlerden oluşur. Her üyenin bir oy hakkı vardır. Sadece görüş bildirilir, kararlar ise Güvenlik Konseyinde alınır.
• Görevleri :
• ● Silahsızlanma ve silah denetimi konusunda önerilerde bulunmak.
• ● Barış ve güvenliği etkileyecek görüşmeler yapmak, her konuda önerilerde bulunmak.
• ● Ülkeler arasındaki iyi ilişkileri bozucu sorunların, barışçıl yollarla çözümü için önerilerde bulunmak
• 2-Güvenlik Konseyi: Siyasal alanda bir yürütme organıdır. Güvenlik Konseyi'nin 15 üyesi vardır. Bunlardan beşi daimi üyedir. Diğer 10 üye ülke Genel Kurul tarafından iki yıllık dönem için seçilir. Konseyin karar alabilmesi için 9/15 çoğunluk gerekir.
• Görevleri :
• ● Barış ve güvenliği korumak.
• ● Uluslararası bir anlaşmazlığa yol açabilecek her türlü çekişmeli durumu soruşturmak ve anlaşma koşullarını önermek.
• ● Silahlanmayı denetleyecek planlar hazırlamak.
• ● Barışa karşı tehlike ve saldırıları araştırarak, izlenecek yolu önermek.
• ● Saldırganlara karşı askeri birlikler kurularak önlemler almak.
• 3-Ekonomik ve Sosyal Konsey: Genel kurulca seçilen 54 üyeden oluşur. Görevi BM’nin ekonomik ve sosyal çalışmalarını yürütür ve rapor hazırlar.
• Konseyin kendi gözetimi altında çalışan komisyon ve komiteler:
• ●İnsan hakları komisyonu ●İnsan hakları yüksek komiserliği
• 4-Uluslararası Adalet Divanı: Birleşmiş Milletler'in yargı organıdır. Ülkeler istedikleri davayı Adalet Divanı'na götürür. 15 yargıçtan oluşur. Merkezi Lahey'dir.
• 5-Genel Sekreterlik: Ortaya konan program ve politikaları uygular. Uluslararası barış ve güvenliği bozucu olaylar konusunda raporlar hazırlayıp Güvenlik Konseyi'ne sunar.
• 6- Vesayet Konseyi
• BM genel sekreterleri : 1997-2006: Gana (Kofi Annan)
• 2007-2012-….: Kore Cumhuriyeti (Ban Ki-moon) (5+5)
• Birleşmiş milletlerde veto yetkisi olanlar (Kurucu üye)
• (FİRÇA) Fransa, İngiltere, Rusya, Çin, Abd,
•  BM’nin resmi dilleri: Fransızca, İngilizce, Rusça, İspanyolca, Çince, Arapça
•  BM 2014’ü “Uluslararası aile çiftliği/tarımı yılı” ilan etti.
• BİRLEŞMİŞ MİLLETLERE BAĞLI KURULUŞLAR*:
• *UNESCO: Birleşmiş milletler eğitim, bilim kültür örgütü, Unesco 2013-2022 yılını ‘Uluslararası kültürel yakınlaşma 10 yılı’ ilan etti. UNESCO 2014 yılını İsmail Bey Gaspıralı’yı anma yılı ilan etti. 2013 Bakü toplantısında UNESCO Somut olmayan kültürel miraslarlar listesine Türk kahvesi de girdi ayrıca Eskişehirde Kültür başkenti seçilmiştir.

*UNICEF : Çocuklara yardım fonu. iyi niyet elçisi Katy Perry.
• *WIPO : Fikri Mülkiyet örgütü
• *IFAD : Tarımsal Kalkınma Fonu
• *ILO : Çalışma Örgütü
• *FAO : Gıda ve tarım örgütü
*UNDP : Kalkınma Programı
• *WHO : Dünya sağlık teşkilatı
• *UN HABİTAT : İnsan yerleşimleri programı
• *IMF : Uluslararası Para Fonu >>>>> 2013 KPSS Sorusu <<<<<
• ●1945 yılında kurulmuştur. Merkezi Washington'dur.
• ●IMF'nin politikalarının oluşturulduğu en yetkili organ Guvernörler Kuruludur(IMFC/Uluslararası Para ve Finans Komitesi)/ilkbahar(Ekim) ve sonbaharda(Nisan) Washington’da toplanıyor/Ali Babacan son 2’ye katıldı. IMF-Dünya bankası ara toplantısı olarak da biliniyor.
• ●IMF'nin para birimi SDR, Başkanı: Christine Lagarde
• ●Türkiye IMF'ye 1947 yılında üye olmuştur. ●2013 Mayısta IMF’ye borcumuz bitti. İlk borç 1961’de.
• ●Türkiyeyi IMF ile ilişkilerde Hazine Müsteşarlığı temsil eder.
• *WB : DÜNYA BANKASI
• ●1945 yılında kuruldu. Türkiye 1947’de üye oldu. Merkezi Washington'dur.
• ●Temel amacı; gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere mali imkânları yönlendirerek, gelişmekte olan ülkelerin yaşam standartlarının yükseltilmesini sağlamak.
• ● Başkanı: Jim Yong Kim (Nisan 2014’te doldu/hala devam ediyor)
• ● 2012 IMF-Dünya Bankası Tokyo’da toplandı. (Ana toplantı 3 yılda 1)
• ● BM tarafından ilk kez düzenlenecek Dünya İnsani Yardım Zirvesi 2016 yılında İstanbul'da yapılacak.
• NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü)
• ● Avrupa’nın SSCB’ye karşı güvenliği için ABD ile II. Dünya savaşı sonrasında kurduğu savunma amaçlı birliktir. Üyeleri Amerika ve Avrupa kıtasındadır.
• ● 4 Nisan 1949'da Washington'da 12 devletin imzalamış oldukları ittifak anlaşmasıdır.
• • Kurucular: Hollanda, Belçika, Portekiz, ABD, Fransa, İngiltere, İzlanda, İtalya, Lüksembourg, Norveç, Kanada, Danimarka
• ● 1952 yılında Türkiye ve Yunanistan’la aynı anda üye olmuştur.
• ● Merkezi Brüksel’dedir. Toplam 28 üyesi vardır. ÇiN
• ● Nato’nun 5. maddesi : Üye ülkelere yapılan saldırı tamamına yapılmış sayılır.
• ● Genel sekreteri: Danimarka Eski başkanı Rasmussen’dir.
• 2014 Ekim’de Norveçli Stoltenberg göreve gelecektir.
• ● Türkiye’deki TSK kontrolündeki İncirlik hava üssü Nato’nun bölgesel depo üssüdür.
• ● Nato, İzmir Hava Üs komutanlığını 2013’te resmen kapattı.
• ● Kıbrıs’ın Nato üyeliğini Türkiye veto etmiştir.
• ● NAto üyesi İzlanda’nın ordusu yoktur. ● Nato’ya katılan son ülke:Kosova
• ● Çin, Rusya, Japonya, Kore üye değildir.>>>> PMYO 2014 sorusu <<<<
• ● 2012 Mayısta ABD’de(Chicago) toplanmıştır. (2012 Chicago zirvesi)
• >>>>KPSS 2012 Lisans sorusu <<<<
• ● 2014 Eylülde İngiltere/Newport’da toplanılacak.(2014 Newport zirvesi)
• ● 2014 Mart: Nato Nükleer Güvenlik Zirvesi Hollanda/Lahey’de yapıldı. G8 liderli, AB liderleri, Gül, Obama ve diğer liderler katıldı. Zirvede, “Ukrayna krizinden dolayı NATO ile Rusya arasındaki bütün pratik sivil ve askeri işbirliğinin askıya alınması” konusunda anlaşma sağlandı. Rusyanın G8 zirvesine katılımı da askıya alındı.
• ● Nato’nun Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) Afganistan’dan 2014 sonunda çekilecek.
• G-8 ÜLKELERİ (FAKİRAJİ)
• Dünyanın GSMH’si en yüksek/zengin 8 ülkesidir.
• Fransa, Abd, Kanada, İngiltere, Rusya, Almanya, Japonya, İtalya (Rusya’nın üyeliği askıya alındı) Mart 2014’te zirvesi Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını protesto etmek için Putin olmaksızın Holanda/Lahey’de toplandı. (Rusya/Soçi’de toplanacaktı)
Dünya ekonomisini elinde tutan ülkelerin sıralaması: ABD(%28), Japonya(%10), Almanya (%6), İngiltere(%5). (ABD, İngiltere ve Almanya aynı zamanda dış borcu en fazla olan ülkelerdir. Dönem başkanı İtalya.
• G-20 ÜLKELERİ (Group of 20)
• Dünyanın en gelişmiş 19 ekonomisini ve AB’yi kapsayan grubun toplantılarına merkez bankaları müdürleri ve ekonomi(Maliye) bakanları katılır. Türkiye, ABD, Hindistan, Japonya, Brezilya, Rusya, Almanya, Arjantin, Fransa, Suudi Arabistan, Meksika, Güney Afrika, Birleşik Krallık, Güney Kore, İtalya, Çin, Kanada, Avustralya, Endonezya ve Avrupa Birliği Dönem Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı.
G-20 Liderler Zirvesinin 9.su Avustralya/Sidney’de yapıldı.(2014 Şubat’taki toplantıya Ali Babacan katıldı.)
• Dönem başkanlığı Avustralya’dadır. 2015’te Türkiye olacaktır.
• D-8 ÜLKELERİ (Gelişmekte Olan Ülkeler Birl.)
• ●Türkiye ●İran ●Pakistan ●Bangladeş ●Malezya ●Endonezya ●Mısır ●Nijerya
• İlk Necmettin Erbakan’ın önderliğinde (1996’daki İstanbul Deklarasyonu ile) bir araya gelmişlerdir. Bu ülkeler aynı zamanda İslam İşbirliği Örgütünün üyesidir. Türkiye, Sanayi, sağlık ve çevre alanındaki işbirliğini koordine ediyor. En gelişmişi Türkiye’dir. Sekreterya İstanbul’dadır. Dönem başkanı Pakistandır. 2014 Haziran toplantısı Pakistan/İslamabad’ta yapıldı. Genel sekreter Seyyid Ali Musevi. Türkiye öncülüğünde Akil Adamlar Toplantısı Mayıs 2014’te İstanbulda toplandı.
• Ekonomik İşbirliği Teşkilatı(Örgütü) (EİT)
• Türkiye, İran ve Pakistan tarafından kurulan ve Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla diğer Türk Devletleri'nin de dahil olduğu ekonomik örgüttür. Kararları Dışişleri Bakanları alır. Merkezi:Tahran.
• EİT’nin 10 üyesi : Afganistan, Pakistan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkiye. Ekonomik İşbirliği Örgütü üyesi ülkeler, aynı zamanda İslam İşbirliği Örgütü'nün de (İİT) üyesidirler. Özünde Sadabat Paktı ruhu vardır. Türkiye’nin Tarım, Sanayi ve Turizm Direktörlüğü görevi vardır. 21. toplantısı 2013 Kasımda Tahran’da yapıldı. A.Davutoğlu katıldı. KKTC ilk defa gözlemci olarak katıldı. EİT 2. Harita Teşkilatları toplantısı Mayıs 2014’te Ankara’da toplandı.
• İslam İşbirliği Teşkilatı (İslam Konferansı Örgütü)
• Kudüste Al-Aksa mescidi’nin İsrail tarafından yıkılmasının etkisiyle 1969’da Fas’ın başkenti Rabat’ta kurulmuştur. İslam ülkelerini tek çatı altında toplamak üzere 57 üyeye sahiptir. BM’de daimi olarak temsil edilir. BM’den sonra en büyük 2. topluluktur. KKTC, Rusya, Bosna üye değil gözlemcidir. Suriye’nin üyeliği askıya alınmıştır.
• Genel sekreteri: Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu görevini 2014 başında İyad Medeni’ye devretti. E.İhsanoğ 2014 CB. adayı oldu. Merkezi S.Arabistan/ Cidde’dedir. Türkiye İİT’ye ait İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK)’ne CB. Nezdinde ev sahipliği yapmaktadır. İslam Zirvesi Konferansı Şubat 2013’te Kahire’de toplanmıştır.
• AGIT (Avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı-OSCE)
• Merkezi: Viyana. 2013 dönem başkanı Didier Burkhalter (İsviçre)
• Amaç: Soğuk savaş sonrası ortaya çıkan tehlikelere karşı Avrupayı bölünmüşlükten korumak, işbirliği sağlamak. 35 kurucu ülke arasında Türkiye de vardır. 2013 Aralık’ta Ukrayna/Kiev’deki Bakanlar Konseyi toplantısına A.Davutoğlu katıldı. AGİT Daimi konseyi, 57 üye ülke temsilcileriyle Avustralya/Viyana’da her hafta toplanıyor.
• Arap Birliği (Arap Ligi)
• 1945’te Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, S.Arabistan ve Suriye kurmuştur. Şu an 22 üyesi vardır. Suriye’nin üyeliği 2011’de askıya alındı. Dönem başkanı Katar. Genel sekreter:Nebil Arabi. Mart 2014’te Kuveytte yapılan zirvede Suriye’ye koltuk verilmedi.
• ŞANGHAY İşbirliği Örgütü (Şanghay beşlisi)
• Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan*
• sınır bölgelerinde askeri güven yürütmeyi amaçlasa da ABD’ye karşı farklı bir kutup oluşturmak için kurulmuştur. *Özbekistan sonradan katıldı. Türkiye Haziran 2012’de ‘diyalog ortağı’ olarak kabul edildi. Kasım 2013’te R.T.Erdoğan Putin’e hitaben “Bizi de Şangay’a alın AB’den kurtarın” dedi. 2014 Nisanda Suriye katılmak için resmen başvurdu.
• BRIC Ülkeleri (Dünya ekonomisinde yükselen ülkeler)
• Brezilya, Rusya, Hindistan(İndia), Çin.
• OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Topluluğu)
• Ortak petrol üretimi ve fiyatlandırma politikası izlemek için dünyadaki petrol rezervlerinin 2/3’ünü elinde bulunduran 13 ülkenin bulunduğu topluluktur. Kurucu ülkeler: S.Arabistan, İran, Kuveyt, Irak, Venezuela. Merkezi:Viyana. Başkanı:Abdullah El Basri
• OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği veya İktisadi İşbirliği Gelişme Teşkilatı)
• 1960’da Paris Sözleşmesiyle kuruldu, Merkezi Paristedir.
• Ekonomik ağırlıklı çalışmaların yanı sıra, eğitim, çevre, enerji ve sosyal politikalar da üretmektedir. Avrupa ekonomik işbirliği Örgütünün (OEEC) yerini almıştır. Türkiye kurucu ülkelerdendir. 2012 Dönem başkanı Türkiye(Ali Babacan) idi.
• Türk Konseyi (Türk dilini konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi)
• Ekim 2009’da kuruldu. Merkezi İstanbuldadır. Genel sekreter Halil Akıncı. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan Kurucu üyedir. Temeli 1992’lere dayanmaktadır. Türkmenistan sadece Devlet başkanı düzeyinde katıldı üye değil. Genel sekreterlik istanbuldadır. Haziran 2014’te Turizm Temasıyla Bodrum’da 4. zirve gerçekleşti. A.Gül katıldı.
• 2013 yılında ilk kez Türk Dünyası Başkenti olan Eskişehirde Türkvizyon şarkı yarışması yapılmıştır. Azerbaycan’dan F.Hasanov ‘Yaşa’ isimli şarkıyla 1. olmuştur.
• 2014 yılında Türk Dünyası Başkenti olan Kazan’da düzenlenecektir.
• Karadeniz Ekonomik işbirliği (KEİ)
• 1992’de İstanbul’daki toplantıyla kuruldu. Karadeniz havzasındaki ülkelrin ekonomik işbirliğini amaçlar. 20.yılında 2013 Şubatta İstanbul’da toplandı. Merkezi İstanbul. 2014’ün 1.dönem başkanlığı Bulgaristan’dadır. Kurucu üyeler: Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Sırbistan, Romanya, Moldova, Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan. G.Kıbrıs ve Karadağ’ın üyeliği kabul edilmedi.
• CICA (Asyada İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı)
• 2012 dönem başkanlığı Türkiye’deydi. 26 üye ülkeden oluşur.
• Nabucco Projesi :Tem.2009 da Türkiye üzeriden (Rusyaya alternatif olarak) batı ülkelerine doğalgaz taşınması için imzalanan anlaşmadır.
• Türkiye | Avusturya | Macaristan | Bulgaristan | Almanya | Romanya
• Güney Akım Projesi :Kafkas doğalgazının Karadeniz altından balkanlara ve Avrupaya sevki için yapılan Rus projesidir.
• İmzalayanlar: Rusya, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan, İtalya.
• Ottowa Sözleşmesi1999’da mayınların imhası üretiminin yasaklanması için 146 ülke(Türkiye dahil) tarafından imzalanmış.
• Schengen Anlaşması1985’te AB ülkelerinde pasaportsuz ulaşım imkanı tanınması için imzalandı. İngiltere ve İrlanda anlaşmaya taraf olmadı.
• Demir İpek Yolu projesi(Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı)
• Avrupa’dan Çin’e demiryoluyla kesintisiz yük taşıması için Bakü’den Kars’a kadar 180 km. demiryolu yapım projesidir. Kasım 2007’de başladı, bitimi 2014 sonuna sarktı.
• Kyoto ProtokolüSera etkisine yol açan gazların önlenmesi için petrol kullanımını azaltmayı amaçlar. Türkiye 2009’da katıldı. AB’den sadece Malta ve G.Kıbrıs imzalamadı. 2012’de süresi dolunca yerini BM’nin karbon salınımını önlemek için düzenlediği Bali konferansına devredecek. 2020’ye kadar uzatıldı.
• Transatlantik Ticaret ve Yatırım Antlaşması ABD-AB arasındaki serbest ticaret dünyanın en büyük ticari ortaklığıdır.
• Türkiye AB’ye üye olmadığı için zarar görmektedir.
• Avrasya Ekonomik Birliği Ukrayna krizi sonrası Rusya, Belarus ve Kazakistan arasında serbest hizmet, mal ve para dolaşımını anlaşması imzalandı. Mayıs 2014.
• Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgüt(OPCW) Londra/Lahey merkezli hükümetlerarası örgüttür. Örgüt Kimyasal Silahlar Sözleşmesini imzalayan ülkeleri denetler. 2010’dan beri Ahmet Üzümcü başkanlığında Genel drektörlük Türkiye’dedir. Örgüt 2013’te Nobel barış ödülü almıştır. Yıllık toplantılar Lahey’de yapılıyor.
• Cenevre II konferansı 2014 Ocakta İsviçre/Montrö’de başladı. Amacı Suriyedeki savaşı bitirmektir. Görüşmeye Suriye Dışişleri Bakanı da katıldı. BM özel temsilcisi Lakhdar Brahimi arabuluculuk görevi üstlendi.
• EXPO: Uluslararası Sergiler Bürosu tarafından gerçekleştirilen EXPO Dünya Fuarı, Fifa ve Olimpiyat Oyunlarından sonra ekonomik ve kültürel etki oluşturuan 3. büyük organizasyondur. 5 yılda 1 yapılır. İlki 1851’de Londra’da düzenlendi. Expo-2015 (İtalya/Milano)/ Expo-2020(Dubai). (Expo 2015 için İzmir ‘Daha iyi bir dünya için yeni yollar ve herkes için sağlık’ temasıyla aday olmuştu. Milano ‘Gezegeni beslemek, Hayat için enerji’ temasıyla kazanmıştı.)
• Expo2020(Dubai)’nin teması ‘Birleşen Düşünceler, Geleceği Yaratmak’.) Antalya ise ‘Çocuk ve Çicek’ temasıyla Botanik Expo-2016 [mini] organizasyonu yapacak.
• Türkiye’nin kurucu üye olduğu bazı kuruluşlar:
• ▪BM ve BM’ye bağlı kuruluşlar ▪Avrupa Konseyi ▪D8
• ▪İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ▪AGİT ▪Ekonomik İşbirliği Örgütü
• ▪Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkliatı ▪İslam Kalkınma Bankası
• ▪Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİ)
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi