Tefsir

Cevapla
yamaçüstü
Mesajlar: 1
Kayıt: 20 May 2019 10:47
İletişim:

20 May 2019 11:06

KLASİK TEFSİR EKOLLERİ:


Mezhebî (Kelâmî) Tefsîr Ekolleri: Tefsir ilmi temelde ,Ehli Sünnet mezhebi çerçevesinde şekillendiği için Ehli Sünnet ekolünü müstakil olarak incelemeye ihtiyaç duyulmaz.
Mutezilî Tefsîr Ekolü:Mutezile düşünce sistemini beş temel ilke üzerine kurmuştur.Bunlar:
1-Tavhid 2-Adalet 3-Vad-vaid 4-Menzile beynel menzileteyn 5-Emri bil mağruf ve nehyi anil münker
Mütezile Kuran tefsirini ,Özellikle tevhid ve adaleet ilkeleri üzerine temellendirmişitr.
Mütezile alimleri tefsir yöntemi açısından ayetleri dilbilgisi ve belagat ilmine göre açıklar.Görüş ve ilkelerine ters düşen bir sorunla karşılaştıklarında mecaz ve tevil yoluna giderler.
Şiî Tefsîr Ekolü:
Başta imamet olmak üzere ,İmamiye Şianın temel inançlarıyla doğrudan ilgilidir.
İmamiye Şiasına göre ,Kuranın bir zahiri i bir de batını vardır .Kuranın bu iki bilgisi de imamlardadır.
Ehli beyt dışında Hz. Peygamberden gelen hadisleri de kabul etmezler.

Hâricî Tefsîr Ekolü:
Kuaranın lafız düzeyine önem veririler. Tesfir ve tevile ihtiyacı olmadığını benimser.
Kuran lafzının yüzeysel anlamıyla hareket eder.
Lafzın yüklendiği derşin zahiri anlamların varlığını kabul etmez.
Ehli Sünnetin tefsir ve tevil anlayışıyla Şianın batını tevil anlayışını reddeder.
Kuran metnini anlamada yardımcı olan ‘’hadis ,sahabe kavli ,ümmetin icması ‘’ gibi unsurlara itibar etmez.
Ayetlerin tefsirlerinde , kendi fikirlerini ispat konusunda zorlama tevillerden kaçınmaz.

İşârî Tefsîr Ekolü:
İşârî sufi tefsîr: âyetlerin, mutasavvıfların ilham ve keşf yoluyla elde ettikleri ve zâhirî manaya ters düşmeyen bâtınî bilgiyle tefsîr edilmesidir.Sahih yorum olarak değerlendirilmiştir.
Nazarî sufi tefsîr: felsefîleşmiş nazarî tasavvuf ehlinin nazariyelerini desteklemek için âyetlere getirdikleri bâtınî şahsî yorumlardır.Kabul görmemiştir.

Fıkhî Tefsîr Ekolü: Kur’ân’daki ibâdet, muamelat ve ukubat ile ilgili âyetleri yorumlar.Bu akımın konusu ahkam ayetleridir.
Gayesi Kuran hükümlerini ortaya koyarak insanların yaşamını düzenlemek ve ahirette mutlu olmalarını sağlamak.

ÇAĞDAŞ TEFSİR EKOLLERİ:
Konulu Tefsîr Ekolü:Kurandaki bir konuyu ,Kuranın temel hedef ve ilkelerine uygun belli usullerde , bütüncül olarak araştırıp ortaya koyma yöntemidir.
Kur’ân merkezli konulu tefsîr: 1-Konulu Tefsiri: 2- Kavram Tefsiri:
Sûre merkezli konulu tefsîr: 1-Süredeki tek konunun tefsiri 2-Surenin tüm konularının fehsiri
Âyet merkezli konulu tefsîr:
İctimâî Tefsîr Ekolü:Bu ekolün amacı mesajını insanlara doğrudan bütüncül olarak ulaştırmak ve toplumdaki sosyal , siyasal ve kültürel sorunlara Kurandan çözümler üretmek.En belirgin yönü , tefsirde durgunluğu aşmak , gereksiz polemikler ve ayrıntılardan uzaklaşarak doğrudan mesaja yoğunlaşmaktır.


Bilimsel Tefsîr Ekolü:Kurandaki evren , insan ve canlılarla ilgili kevni ayetlerin , pozitif ilimlerin verileriyle tefsir edilmesini amaçlayan ekoldür.Bilimsel tefsirin ‘’dirayet tefsirinin’’ başlaması ile birlikte başladığı söylenir.


En önemli şahsiyet Gazali------İhya ve Cevahirul–Kuran eserlerinde gelmiş geçmiş tüm ilimlerin Kuranda bulunduğunu savunmuştur.
Gazaliden sonra Fahruddin Razi------------------Mefatihul-Ğayb kevni ayetleri tefsir eder.
Bilimsel tefsir ekolu 20.asırda Mısırlı Tantavi Cevheri ile zirveye ulaşır.Cevheri-----el-Cevahir fi tefsiril-Kuran adlı 25 ciltlik bir bilimsel tefsir kaleme almıştır.






………………………..KURAN LAFIZLARINA DAİR İLİMLER………………………….
KUR’ÂN LAFIZLARI (ELFÂZU’L-KUR’ÂN):


Kur’ân’daki Temel ve Yan Anlamlı Lafızlar:


Hakîkat ve Mecâz: hakîkat, bir kelimenin dilde konulduğu ilk ve temel anlamında kullanılmasıdır.
Mecâz ise, , kelimenin, hakîkî anlamıyla arasındaki bir ilgiden ve hakîkî anlamın kastedilmesine
Engel olan bir karîneden dolayı hakîkat anlamı dışında başka bir manada kullanılmasıdır.


İsti’âre: Benzerlik alakasından ve hakiki anlamın kastedilmesine engel bir karineden dolayı , kelimenin hakiki anlamının dışında kullanılmasıdır.
Mecâz-ı Mürsel: Alakası benzerliğin dışında bir şey olan ve bir karineden dolayı ,hakiki mananın dışında bir manada kullanılan luğavi mecaz çeşididir.
Kinâye: Bir sözü , hakiki manası da kastedilebilecek şekilde ,hakiki anlamın dışında bir anlamda kullanmaktır.
Teşbîh: Istılah olarak , belli bir maksat için aralarında ortak bir nitelikten dolayı ,bir şeyi başka bir şeye benzetmektir.


Teşbîhin dört unsuru vardır: 1. Müşebbeh (benzeyen): 2. Müşebbehün bih (benzetilen):
3. Vech-i şebeh (benzeme yönü): 4. Teşbîh edatı:


Teşbîhin çeşitler: 1.mürsel 2. müekked 3.mücmel 4.mufassal 5. beliğ


Kur’ân’daki Dar ve Geniş Anlamlı Lafızlar (Âmm ve Hâss):


Hâss : ilk vaz’da (icatta) tek bir manaya veya sınırlı sayıdaki fertlere delalet eden lafızdır.
Âmm:Bir kullanımda , sözlük anlamına uygun olarak bütün fertleri istisnasız bir şekilde kapsayan lafızdır.


Kur’ân’daki Anlamı Kapalı Lafızlar:


Garîbu’l-Kur’ân: Az kullanılması, farklı lehçe ve dillerden alınması sebebiyle manası sözlüklere veya uzmanlarına başvurulmadan anlaşılmayan kapalı lafız şeklinde tanımlanmaktadır.
Mübhemâtü’l-Kur’ân: Tefsîr iliminde ise isimleri doğrudan zikredilmeyip ism-i mevsul, zamir, künye, lakap ve sıfatla kapalı bir şekilde ifade edilen lafız demektir.
Mücmel-Mübeyyen: mücmel, detaya girilmeden anahatlarıyla sunulduğu için sözün sahibi tarafından bir açıklama yapılmadıkça kendisinden kastedilen mananın anlaşılamadığı lafızdır. Anlaşılınca da mübeyyen (açıklanmış) veya mufassal adını alır. Söz, sahibinin açıklayıcı beyanı yoksa, muğlaklığıyla kalır ve o haliyle amel edilir.
KUR’ÂN’DA LAFIZLAR-ARASI İLİŞKİLER Arap dilinde lafız arasında şu üç tür ilişkiden birisi söz konusudur:
1. Lafızlarının farklı, anlamlarının farklı olması:


Mütebâyin Lafızlar(Ayrı Anlamlılık): Arap dilinde lafızları da anlamları da farklı kelimelere mütebâyin (ayrı anlamlı lafızlar); bu olguya da tebâyün (ayrı anlamlılık) denir.
2. Lafızlarının farklı, anlamlarının aynı veya yakın olması.


Müterâdif Lafızlar(Eşanlamlılık): Arap dilinde lafızları farklı, anlamları ise aynı olan kelimelere müterâdif (eşanlamlı); bu olguya da terâdüf(eşanlamlılık)denmektedir.
Mütekârib Lafızlar (Yakınanlamlılık): Arap dilinde lafızları farklı, fakat anlamları yakın olan kelimelere mütekârib (yakınanlamlı) kelimeler; bu olguya da tekârüb denir.
3.Lafızlarının aynı, anlamlarının farklı olması.


Müşterek Lafızlar (Çokanlamlılık): Arap dilinde birçok farklı anlama delalet eden lafza müşterek (çokanlamlı kelimeler), bu olguya da iştirâk (çokanlamlılık) denmektedir.
Mütezâd Lafızlar (Zıt Anlamlılık): Arap dilinde zıt iki anlama sahip olan kelimeye mütezâd veya zıdd lafız; ilgili olguya da tezâd denmektedir.
DİL MERKEZLİ KUR’ÂN İLİMLERİ


Emsâlü’l-Kur’ân : “Emsâl”, sözlükte benzer, benzeyen, sıfat, söz, ibret, kıssa gibi anlamlara gelen “mesel” kelimesinin çoğuludur.Kısaca mesel, özdeyiş ve atasözüdemektir. En önemli özellikleri de, lafzının kısa, anlamının doğru, kendisinin yaygın ve anonim, formunun da değişmez klişe olmasıdır. Meselin yeni bir durum için söylenmesine darbı mesel denir.


Bir tefsîr terimi olarak mesel ise, isti’âre, teşbîh, temsîl veya kinâye yoluyla anlaşılması zor olan bir durumu, bir niteliği, bir nasihatı ya da bir kıssayı aklî ve hissî düzeyde açıklama biçimidir. Buna temsîlî anlatım da denmektedir.
Kur’ân’daki temsîlî anlatımla değişik gayeler hedeflenmiştir:
1. Bilgi vermek, öğretmek. 2. İkna etmek. 3. Özendirme ve caydırmak. 4. Edeb ve hayâyı korumak. 5. İbret ve ders almak. 6. Örnek vermek. 7. Övmek veya yermek; yüceltmek veya aşağılamak.


Aksâmü’l-Kur’ân: Allahın Kuran’da etmiş olduğu yeminleri ele alan bir Tefsir usulü konusudur.


Kasem sözlükte, yemin, ahid, akt gibi anlamlara gelmektedir. Çoğulu, aksâmdır.


Kuran ,arapların bu uslubunu bir kısım değişikliklerle benimsemiştir.Üzerine yemin edilen nesneyi , sadece Allah’la sınırlayıp bunun dışındakiler üzerine yemini yasaklamıştır.

…………………… MUHKEM-MÜTEŞABİH…………………


Muhkem: Muhkem, delaleti açık, manası başka bir konuyla karışmayacak derecede net olan âyetlere denir.
Müteşâbih: Müteşâbih ise birçok manaya ihtimali olan ve bu manalardan birini tayin edebilmek için hârici bir delile ihtiyacı olan âyetlerdir.


Genel olarak usûl âlimleri müteşâbih âyetleri şu iki kısımda değerlendirmişlerdir: 1. Muhkemlerle karşılaştırıldığında manası bilinebilenler. 2. Hakikatini bilmeye imkân bulunmayanlar.


HURÛF-I MUKATTA’A(Kesik Harfler): Kur’ân’da bazı sûrelerin başında bazen bir, bazen de bir kaç harfin birleşmesinden meydana gelen rumuzlar bulunmaktadır. Bu harflere kesik harfler manasında “el-hurûfu’l-mukatta’a” adı verilmektedir. Tam bir âyet olup olmadıkları ihtilaflı olan bu harfler, 27’si Mekkî, 2’si Medenî olmak üzere toplam 29 sûrenin başında bulunmaktadır.


Fahreddîn Râzî temelde şu iki yaklaşımın bulunduğunu belirtir: 1.Bu harflerin bilgisi sadece Yüce Allah’a aittir. 2.Bu harflerin manaları vardır ve bu manaların araştırılmasında bir sakınca yoktur. Ancak bu görüşü benimseyenler ortaya yirmiden fazla görüş atmışlardır.


MÜŞKİLÜ’L- KUR’ÂN :Ayetler arasında , ilk bakışta varmış gibi görünen çelişki vehmini ortadan kaldıran bir Kuran ilmidir.


Âyetler Arasında Çelişki Vehminin Doğmasının Nedenleri 1. Ortaya çıkan hüküm, çeşitli şekillerde göründüğü için çelişki vehmi uyanabilir. 2. Konu Farklılığı. 3.Fiilin farklı yönlerine işaret edilmesiyle ortaya çıkan çelişki vehmi. 4. Hakikat ve mecaz ayırımına dikkat edilmemesinden kaynaklanan çelişki vehmi. 5. Çeşitli vecihlerle oluşan farklılıklardan kaynaklanan çelişki vehmi.


KUR’ÂN’IN SİYAKI:Bir ifadenin önünde ve arkasındaki birimlerle sergilediği ilişkiler bütünüdür.


Siyak Çeşitleri: **ayet içi **ayetler arası **Farklı konular arası
**sure içi **sureler arası **bütün Kuran içi


İ’CÂZU’L-KUR’ÂN: Sözlükte i’caz kelimesi âciz bırakmak, kararlı ve azimli olmak, yaptığını iyi yapmak gibi manalara gelir. Bu doğrultuda, bir şeyin benzerini yapmaktan muhatabı âciz bırakan olağan üstü duruma, hârikulâde işe mucize denir.


Kur’ân’ın İ’caz Yönleri 1. Dil ve Nazım Yönüyle İ’caz: Her şeyden önce Kur’ân, Arap dilinin mucizesi olmuştur. 2. İlmi İ’caz: Kur’ân’ı gönderen Yüce Allah aynı zamanda zerreden kürreye tüm varlığın da sahibidir, yarattığı her şeyi en iyi bilendir. Kur’ân, tenzîlî âyetlerden; varlık da tekvînî âyetlerden oluşur. 3. Gaybî İcaz:Kur’ân, insanların bilmeye imkân bulamadıkları gayb haberlerini ihtiva eder. 4. Medeniyet İnşası Yönüyle İ’caz: Kur’ân hem beden, hem ruh açısından insanı tatmin edecek yolları gösteren bir rehber kitaptır.


ÜSLÛBU’L-KUR’ÂN: Üslup dilde ağaçlar arasındaki yol, fen, yön, yaklaşım, kibirlilik hali ve aslan boynu gibi anlamlara geldiği gibi konuşanın sözündeki tarzı anlamında da kullanılır.


** “Kur’ân ne şiir, ne de nesirdir, O sadece Kur’ân’dır” diyen Tâha Huseyn yapmıştır.


İ’RÂBU’L- KUR’ÂN: Kur’ân’ın gramer yapısını inceleyen ilim dalına Kur’ân’ın irabı (İ’rabu’l- Kur’ân) denir.
…………………………… Tarihî Olgularla İlişkili Kur’ân İlimleri………………


ESBÂB-I NÜZÛL: “Nüzul sebepleri” anlamına gelen bu ifade, Hz. Peygamber’in risâlet döneminde meydana gelen ve Kur’ân’ın bir veya birkaç âyetinin yahut bir sûresinin inmesine yol açan olayı, durumu ya da soruyu ifade etmek üzere kullanılan bir tabirdir.


Esbâb-ı Nüzûlün Çeşitleri
1. Doğrudan Hz. Peygamber’e yöneltilen sorulara cevaben inen âyetler. Araf -187
2. Toplumda infiale sebep olan bir olay hakkında inen âyetler. Nur- 11 ve on ayeti
3. Herhangi bir meselenin dinî hükmünü beyan etmek için nâzil olan âyetler:


Esbâb-ı Nüzûlü Bilmenin Faydaları
1. Nüzûl sebepleri bilindiği zaman âyetlerin manalarını anlamak kolaylaşır. 2. Çeşitli konularla ilgili hükümler içeren âyetlerin hikmetlerini tespit etmek kolaylaşır.
3. Bazen bir âyetin zahir anlamı rahat bir şekilde anlaşılabilir; ancak âyet ile kastedilen asıl mana, onun
nüzûl sebebi bilindiği zaman net bir şekilde ortaya çıkar.
4. Herhangi bir âyet özel olarak bir şahıs hakkında inmediği halde bazen, belli bir kişi hakkında nâzil
olmuş gibi kullanılabilir. Nüzûl sebebi bilinirse bu tür yanlış yönlendirmelerin ve önü alınmış olur.


NÂSİH-MENSÛH: Nesh, herhangi bir şer’î hükmün yerine başka bir şer’î hükmün gelerek öncekinin ortadan kalkması anlamındadır. Hükmü kaldırılmış olan ayete mensuh , hükmüortadan kaldıran ayete de nasih denir.


Kur’ân’daki Neshin Çeşitleri
1. Hükmü mensûh metni baki âyetler
2. Hükmü baki metni mensûh âyetler 3. Hem hükmü hem de metni mensûh âyetler


KASASU’L-KUR’ÂN: Kıssa; iz sürmek, peşinden gitmek; bir haberi ya da sözü açıklamak, bildirmek; saçı makasla kesmek ya da göğsün üst kısmı anlamlarına gelir; ancak kelimenin en temel anlamı, bir şeyin izini sürmektir.


Kur’ân’da üç tür kıssa bulunmaktadır:
İlk gruptaki kıssalar, Hz. Musa ile İsrâioğullarının kıssaları bu gruba girer.
İkinci gruptaki kıssalar, Mağara arkadaşları (ashâb-ı kehf) ve Ebrehe’nin ordusu hakkındaki kıssalar
Üçüncü gruptaki kıssalar Uhud ve Bedir harbini anlatan âyetleri de bu gruba misâl verebiliriz.


Kur’ân Kıssalarının Özellikleri
1. Kur’ân, birçok kıssadan müteşekkil bir kitap görünümündedir.
2. Kıssalar, Allah’ın tarih boyunca elçiler aracılığı ile insan varlığına gönderdiği mesajları, müspet ya da
menfî insanî tutumlara verdiği cevapları bize anlatır.
3. Kur’ân’da dünya ve ahiret ikilisi, birbirlerinin alternatifi olarak kullanılmaz.
4. Kur’ân kıssalarının tekrar edilmeleridir. Aynı kıssa Kur’ân’da bazen birçok açıdan anlatılır.


Kur’ân’daki Kıssaların Hedefleri
1. İtikadî konuları, önceki ümmetlerin kıssalarını anlatarak tahkim etmek.
2. Özellikle Hz. Peygamber’i ve müminleri teselli etmek 3. İslâm toplumunu, önceki ümmetlerin kıssalarıyla yetiştirmek. 4. Akla ve kalbe dengeli hitap ederek İnsanları akıllarını kullanmaya yöneltmek.
5. Anlatılan kıssalardan hareketle ortak bir prensibe ulaşmak.


KUR’ÂN TEFSİRİNDE İSRÂİLİYAT: Kur’ân tefsîrinde isrâiliyât, Yahudi, Hıristiyan ve diğer kültürlerden İslâmiyet’e giren rivâyetler bütününe denir.


İsrâiliyat’ın Kur’ân Tefsîrine Giriş Yolları 1. Önceki kültüründen kendisini kurtaramayan mühtedilerden gelen nakiller. 2. İsrâilî rivâyetleri tashih etmek için isrâiliyata müracaat edenler. 3. Ehl-i kitap hanımlarıyla evlenme izninin doğurduğu mevcut ortamda yetişen yorumcular. 4. İslâm düşmanlarının, İslâm’ın ruhunu kirletmek için kasıtlı olarak uydurup ortaya attıkları rivâyetler. 5. Bazı hikâyecilerin halkı oyalamak, gündemde kalma ve dinleyicilerin hoşuna gitmek için uydurdukları 6. Ehl-i sünnete karşı cephe alan bazı sapık fırkaların siyâsî maksatla uydurdukları rivâyetler. 7. İsrâiliyâtın bir kısmı da bir şeyi izah etmek maksadıyla karışmıştır.
İsrâilî Haberlerin Çeşitleri
1. Senedi sahih olup Kur’ân’a ve Sünnet’e muvafık olanlardır ki bunlar makbul haberler grubundadır.
2. Yalan olduğu bilinenlerdir ki bunların nakledilmesi doğru değildir.
3. Sıhhatini tam olarak bilemediğimiz, bu bakımdan ne kabul ne de reddedebileceğimiz rivâyetler.
KUR’ÂN’I ANLAMA VE YORUMLAMADA YENİ YÖNELİŞLERİN DOĞUŞUNU HAZIRLAYAN SEBEPLER


MODERNİST YÖNELİŞLER:


Tarihselci Yaklaşımlar : Tarihsel olanın varlık biçimi, zamana bağlılık, gelip geçicilik; tarihsel koşulluluk ve bir şeyin sadece tarihsel olarak var olduğudur.


Tarihselcilik; mutlak suretle tarihsel koşullara gidilmesi gerektiğini , tarihin dışına çıkarak insan tabiatını ve toplum hayatını anlamanın imkansız olduğunu savunur.
Kuran vahyinin tarihsel olduğunu ilk defa iddea eden fırka:Berahime
Mutezile’den hiç kimse , Kuranın mahluk olduğunu söylerken onu tarihselci bir bakışla ele almamıştır.
Günümüz İslâm dünyasında tarihselci bakışa dair üç yaklaşım olduğu görülmektedir.,
** Tarihselciliği İslâmî ilimlerin tecdidi noktasında zorunlu bir mecra olarak gören anlayıştır.
** Varoluşsal bir durum olarak tarihsel materyallerden yararlanmak gerektiğini savunan **Traihçiliği bütünüyle reddeden anlayışı savunur .


Dilbilimsel Yaklaşımlar:
Semantik (Anlambilim): Bir dilin temelini oluşturan kelimeleri ayrıntılı bir şekilde tahlil ederek anlamlarını doğru bir şekilde ortaya koyma demektir.


Bir kelimenin anlamını etimolojik açıdan tespite çalışır.
Kelimelerin , kendi dönemi içerisinde geçirmiş olduğu anlam değişikliklerini inceler.
Kelimenin tarihi süreçte kazandığı yada kaybettiği anlamları araştırır.
Hermeneutik (Yorumsamacılık/Yorumbilimi): Kutsal kitap yorumlarında kullanıldığı şekliyle Teolojik hermenötik , metne ne dediğini değil ,ne demek istediğini anlamaya ,metindeki tanrısal mesajı kavramaya çalışmıştır.


Teolojik hermenötikğin ,Kurana uygulanabilecek alanları olsa da Kıtabı Mukaddese üzerinde icra edilen edebi kriterler ,Kuran için asla söz konusu olamaz.


MODERNİST DÜŞÜNÜRLER:


Fazlurrahman: Fazlurrahman’a göre İslâm dünyasındaki en ciddi mesele, eğitim meselesidir.Bu meselenin çözümü :İslam düşüncesindeki yenilenmenin temeli , Kuran algımıza bağlıdır. Kur’ân’ı anlama ve yorumlama yöntemimiz, Fazlurrahman’a göre ikili bir anlama faaliyetine ihtiyaç duyar.
1. Âyetlerin tarihî ortamlarını ve cevap olarak geldikleri meseleleri derinlemesine tahlil etmektir.
2. Tespit ettiğimiz bu bütünlük içerisinden süzerek ahlakî, içtimaî ilkeler çıkarmaktır.


Muhammed Arkoun: Arkoun’un yorum sahasındaki tek çabası, Arap-İslâm düşüncesine tarihselci bakış açısını egemen kılabilmektir.
Hasan Hanefi: **Hasan Hanefi’ye göre, bugün İslâm dünyasında öne çıkartılması gereken tefsîr “vakiî/olgusal tefsîr” olmalıdır.
Nasr Hamid Ebu Zeyd: Ebu Zeyd’e göre kaynağı itibarıyla Kur’ân ilahî olsa da dünyaya indiği andan itibaren beşerileşmeye başlamıştır. Ebu Zeyd’e göre, Kur’ân’ı yorumlarken hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğimiz tek bir husus varsa o da beşerin maslahatlarıdır.


TÜRKÇE MEÂLLER VE MEÂLCİLİK HAREKETİ


Türkçe Meâller:


Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (Hak Dini Kur’ân Dili Meâli): 1930’lu yıllarda
Ömer Rıza Doğrul (Tanrı Buyruğu): İki ciltlik ilk baskısı 1947 yılında neşredilen
Hasan Basri Çantay (Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm): İlk defa 1953 yılında üç cilt halinde


Meâlcilik Hareketi:Kuranı anlama ve yorumlamada ortaya çıkan yeni yönelişleri oluşturan şartlar , mealcilik hareketinide etkilemiştir.


Mealci söylemlerin toplumda kabul görmesinin nedenleri:


İslam dünyasının kurana yabancılaşması.
Geleneksel anlayışların , Kuranın zengin anlam dünyasına ulaşılmasında bir engel işlevi görmeye başlaması.
Siyasi ve Mezhebi kaygıların dinin önüne geçmesi.
Taklitçiliğin , Müslüman toplumları ciddi anlamda etkilemesi.
Kuranla ilişki kurmada ,Arap dilinin Arapça bilmeyen kitleler açısından bir sorun olarak öne çıkması


NÜZÛL SIRASINA GÖRE YAZILAN TEFSİRLER:


Muhammed İzzet Derveze, et-Tefsîru’l-Hadîs: Nüzûl Sırasına Göre Kur’ân Tefsîri:
Kuranı anlama yöntemi olarak tefsirin ,Hz Peygamber dönemine uzanan bir mazisi vardır.
Nuüzul sıralamasına göre yapılan tefsirin ilgilendiği ikinci alan , metnin iç bağlamıdır.
Cevapla
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir