Türkiye ekonomisi kısa notlar (ödemeler bilançosu)



Türkiye Ekonomisi KISA NOTLAR

Ödemeler bilançosu ülkenin belli süre (genellikle 1 yıl) içinde diğer ülkelerle yapmış olduğu ekonomik işlemlerin ne yönde değiştiğini göstermektedir

Ödemeler bilançosunda iki temel hesap türü bulunur. Bunlar Cari işlemler hesabı ve sermaye hesabıdır

ödemeler bilançosunda denge her zaman gerçekleşmeyebilir. Bu durumda denkleştirici özelliği olan resmi rezervler hesabı  dır

Türkiyede ödemeler bilançosu verilerini MERKEZ BANKASI hazırlar esa alınan para birimi dolardır

Ödemeler bilançosunu belirleyen en önemli iktisadi unsurlar:

Milli gelir

Yabancı ülkelerin gelir seviyesi

Döviz kurları

Yurtiçi ve yurtdışı faiz oranları farklılığıdır.

CARİ İŞLEMLER HESABINA : hesabına dönem içerisinde gerçekleştirilen mal ve hizmet ticareti kaydedilir

SERMAYE HESABINA : yerleşik ve yabancıların gerçekleştirdiği sermaye hareketleri kaydedilir

Türkiyede cari işlemler hesabındaki doğan açığın temel kaynağı DIŞ TİCERATE İŞLEMLERİNDEN (mal dengesinden ) doğan açıktır.

Cari işlemler hesabı altında kaydedilen en önemli hesabı DIŞ TİCARET işlemleri oluşturur

HİZMETLER HESABI: Turizm , Uluslararası taşımacılık ve transit ticaret ve İnşaat gibi işlemler kaydedilir.

Cari açık analizlerinde doğrudan yabancı sermaye yatırımları, portföy akımları, dış krediler, dış ticaret akımları ve döviz rezervleri önemli parametrelerdir.

ULUSLAR ARASI GELİR HESABI : Uluslararası ücret ödemeleri, doğrudan ve portföy yatırım gelirleri ve banka mevduat ve kredi faiz gelir-giderleri kaydedilmektedir.

Yabancı doğrudan yatırımların en önemli unsurlarından birisi ÖZELLEŞTİRME uygulamalarıdır.

Cari açık genelde milli gelirin oranı olarak ifade edilir. 2011 yılında cari açık milli gelirin % 9,82 sini oluşturmaktadır.

DÜVEL-İ MUAZZAMA : Osmanlıda İngiltere, Almanya,Fransa ve Rusya gibi büyük devletlere verilen isimdir

Osmanlı dış ticaret anlayışı : ihracatı engelleyici,ithalatı arttırıcı özelliğe sahipti

Osmanlı devleti 1838-1864 döneminde ticaret anlaşmaları ile dış etkilere açılmıştır. İhracatta tarım ürünleri ve madenler ağırlıktadır.

1923-1932 DÖNEMİ DIŞ TİCARET AÇIĞI : bu dönemde en çok açığın verildiği yıl 1929’dur. Bu dönemdeki daralmada sağlık malzemesi ve diğer yasalarla tanınan vergi bağışıklığı dışında kalan tüm ithal mallarında gümrük vergilerinin % 16 dan % 40 çıkarılması etkili olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin payına düşen borçların 1929 yılında ödenmeye başlandı

Özel kesimde iflasa yol açan neden TL ‘nin değer kaybıdır.

1932 yılında TAKAS OFİSLERİ kurulmuştur.

1933-1945 DÖNEMİ DIŞ TİCARET AÇIĞI : bu dönemde dış ticaret ikili anlaşmalarla yürütülmüştür.

Kliring işlemleri : 1934 yılında kurulan DIŞ TİCARET OFİSİ tarafından yürütülmektedir.

Altın stoku 1932-1945 döneminde fazladır.

1946-1962 DÖNEMİ DIŞ TİCARET AÇIĞI:7 eylül 1946 develüasyon yapılmıştır

1947 yılında yatırım mallarının payı % 32 tüketim mallarının payı % 29

1962 yılında ise yatırım mallarının payı % 45,1 tüketim mallarının payı 7,3 hammaddelerin payı % 47,8 dir

1956 yılında dolar yükselmiş, ticari banka kredileri sınırlandırılmış  ve faizler yükselmiştir.Sorunların devam etmesi nedeniyle 1958 istikrar önlemleri alınmış

Bu önlemler arasında tl devalüe edilmiş, ithalata serbestigetirilmiş, bütçe harcamaların kısıtlama, kit ürünlerine zam yapılmıştır.

1963-1979 DÖNEMİ DIŞ TİCARET AÇIĞI: bu dönemde milli gelirdeki artış yıllık bazda hem ihracattaki hem de ithalattaki artıştan daha yüksek orandadır bu dönemde  ihracat yapabilmek için bazı ürünleri yurtdışından ithal edilmesi gerekir, bu ise döviz yeterliliğine bağlıdır. Eğer yeterli döviz yoksa ise ihracat için gerekli hammadde ve ara malı ithalatı gerçekleştirilemeyecektir. Bu nedenle döviz varlığı bir bütün olarak ülkeyi dışa bağlı hale getirmiştir. Başlangıçta amaçlanan kendine yeterlik, böylece büsbütün ülkeyi dışa karşı bağımlı kılmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı da bu dönemde büyük düşüşler göstermiştir.

1980-2011 Dönemi Dış Ticaret İhracatın ithalatı karşılama oranı bu dönem için yıllık ortalama yüzde 63,7 dolayındadır

Türkiye de İhracatın ithalatı karşılama oranı %70’lerin üzerine çıkamamıştır. Bu rakamlar ihracat gelirlerimiz ile ithalat faturamızın en fazla %70’ler civarında bir kısmını karşılayabildiğimizi ortaya koymaktadır.

2011 yılı için, ihracatın ithalatı karşılama oranının %56 olarak gerçekleştiği görülmektedir.

Türkiye’nin ihracat gelirini hızla arttırabilmesi için yurt içi katma değeri yüksek olan ürünlere (sermaye mallarına) yönelmesi büyük önem arz etmektedir.

Türkiye’de ithalatta ağırlık sermaye ve ara mallarındadır

2011 yılında ithalatımızın %88’i sermaye (yatırım) malı ve aramalından (ham maddeden )  oluşmaktadır.

Dış ticaretimizin yarıdan fazlası OECD ülkeleri ile gerçekleştirilmektedir. 2011 yılı itibarıyla ürün ihracat ve ithalatımızın %53’ü bu ülkelerle gerçekleşmiştir

Türkiye’nin ihracatında en fazla paya sahip olan ülkeler

Almanya (%10,1) , İngiltere (%6,4), İtalya (%5,7)

Türkiye’nin ithalatında en fazla paya sahip olan ülkeler

Rusya (%11,6), Almanya (%9,5) , Çin (%9,3)

2010 yılı toplam ithalat içerisinde en büyük pay % 20 ile mineral yakıtlar ve mineral yağlardır.

2010 yılında ihraç edilen ürünlere BEC sınıflamasına göre bakıldığında toplam ihracatın %33,7’si sanayi için işlem görmüş hammaddeler, %10,3’ü yarı dayanıklı tüketim maddeleridir

SERMAYE HESABI : cari işlemler hesabı ile bir bakıma karşılıklı çalışır.

Bir ekonomide yurtiçi tasarruflar toplam yatırımları karşılayacak düzeyde değilse ekonomide cari açık oluşur

Finans hesabında doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve krediler yer almaktadır.

Türkiye ekonomisine en fazla kaynak girişi

1-bankaların ve firmalar sektörünün yurtdışından sağladıkları krediler yoluyla İkinci 2-2-tahvil ihracı ile meydana gelmektedir.

3-Hisse senedi piyasası

1950’li yıllarda dışa açılmayla birlikte yabancı sermayeyi doğrudan ilgilendiren düzenlemeLER SIRASIYLA

1951 Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu

5821 sayılı Yasa yeniden düzenlenerek 1954 yılında 6224 sayılı Yasa olarak tekrar yürürlüğe girmiştir.

1954 yılındaki Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu

2003 yılında Doğrudan Yabancı Sermaye Kanunu çıkarılmıştır.

Dünyada en fazla doğrudan yatırım çeken ülke ABD’dir.

Türkiye’de en fazla doğrudan yatırım yapan ülkeler AB üyeleridir (BU ÜLKELERİN EN BAŞINDA içinde Hollanda, Almanya, Lüksemburg, Belçika, Fransa, Avusturya ilk sıralarda gelmektedir)

2004 yılından sonra özel kesim açık vermeye başlamış, kamu kesimi fon açığı azalmış ve bazı yıllarda fazla dahi vermiştir

Osmanlı ilk dış borcunu 1854 de almıştır (Kırım Savaşı’nın etkisiyle Galata Bankerlerinin aracılığı ile ) . Cumhuriyetin kuruluşuna kadar 41adet dış borç anlaşması imzalamıştır.

1881 tarihindeki Muharrem Kararnamesi ile dış borçlarda yeniden yapılanmaya gidilmiş ve Düyun-u Umumiye İdaresi kurulmuştur.

Osmanlı borçlarının 84.597.495 altın lirasını (%65,4) yeni devlete yüklemiştir

1928 yılında Cemiyet-i Akvam aracılığı ile Türkiye’nin borç yükü kriteri yeniden belirlenmiştir. Buna göre, Osmanlı borçlarının 1912 öncesi olanların %62’si 1912 sonrası olanların ise %79’u Türkiye’ye yüklenmişti

Cumhuriyet rejimi ilk dış borçlanmasını demiryollarının ve Haydarpaşa limanının kamulaştırılmasını yapmak amacıyla yapmıştır.

Menderes Hükümetleri döneminde (1950-1960) dış borçlanmaya âdeta yegâne çare olarak başvurulmuştur.

1946-50 aralığında daha çok dış borç şeklinde gelen dış kaynak, 1950 yılından başlayarak bağış olarak gelmeye başlamıştır. ABD kaynakları Truman Doktrini, Marshall Planı, AID ve PL 480 programları çerçevesinde gelmiştir

1980-98 döneminde iç ve dış kaynaklara borçlanma şeklinde yoğun bir başvuruyla ekonomik gelişmenin finansmanı sağlanmıştır

Kamu kesimi dış borç stokunda iki başlıca borçlanma şekli vardır.

Kredi bulma yoluyla borçlanma ve tahvil ihraç ederek borçlanma.

Türkiye 1980’li yıllara kadar sabit kur rejimi uygulamış, karaborsa döviz piyasası oluşmuş ve 1980’e gelindiğinde dış ticaret politikası ve kur rejimi politikası iflas etmiş bir ekonomi ortaya çıkmıştır

24 Ocak 1984 tarihine kadar döviz kurunu belirleme yetkisi Bakanlar Kurulunda idi.

Mayıs 1980’de yayımlanan Maliye Bakanlığı tebliği ile bu yetki Merkez Bankası’na verilmiştir

Efektif kur; sadece nakit döviz işlemleri için geçerli kurdur.

Döviz kuru ise efektif kurun aksine döviz cinsinden çek, senet, poliçe ve hazine bonosu gibi ödeme araçlarını da kapsamaktadır.

Diğer ülke paralarına serbestçe ve kolaylıkla çevrilebilen dövizlere, konvertibl döviz ve yapılan bu işleme konvertibilite denir

Türkiye’de döviz işlemleri temel üç piyasada yapılmaktadır.

1-Serbest döviz piyasası

2-TCMB denetimindeki döviz ve efektif piyasası

3-Bankalar arası döviz piyasasıdır.

Şubat 2001 krizinden sonra Türkiye dalgalı kur sistemine geçmiştir.

Para ikamesi: Özellikle kriz dönemlerinde tasarruf aracı, işlem aracı, ölçü birimi olarak ulusal paradan yabancı paraya doğru bir yönelmeyi ifade etmektedir.

Bir yıl içinde bir ülkenin yerlileri ile yabancılar arasında yapılan ödemelerin sistematik bir şekilde tutulduğu belgeye ödemeler dengesi DENİR

hangisi 2011 yılı verileri-ne göre Türkiye’nin ihracatında en büyük paya sahip kalem motorlu kara taşıtları ‘dır

İlgili Kategoriler

İktisat Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir