Türk sinema tarihi ve Türk sineması



Sinema endüstrisi 1910’lardan itibaren Amerika’da kurumsallaşmaya başlamışken, 20’ler ve 30’lar da Almanya devasa bir endüstri yaratmışken, 1950’lere kadar Fransa tüm dünyaya endüstriyel olarak hakimiyet sağlamışken Türkiye’de ki sinema endüstrisinin durumunun ne olduğuna bakacağız.

Yerli film olarak ilk filmimiz Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı. Bu çok tartışmalı bir film. Bir başlangıç noktası olarak yerli filmciliğin başlangıç noktası olarak Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı alınır. Bir ulusun tarih yazımının inşasında ilk olarak bir köken aranır. Bu edebiyatta da böyledir, tiyatroda da, tarihte de. Bir ulusal ilk arandığında dil, din, ırk gibi belli başlı kaidelere dikkat edilir.  Bu kaideleri yerine getiren isim Fuat Uzkınay’dır. Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı’nın olup olmadığı tartışması ortaya atıldığında, filmin herhangi bir kopyasının olmaması ve Nijat Özön’ün anılarında filmi gördüm diye bahsetmesi bu filmi ilk film olarak tarihe geçirir.

Türk Sineması esasen 1915 yılından sonra başlar.  Ama uzunca bir dönem bir endüstri olarak anılamaz çünkü sinema devlet kontrolünde propaganda aracı olarak kullanılmaya başlayan bir icattır. Pençe ve Casus, Mürebbiye gibi örnekler 1915-1920 arasında yapılmış filmlerdir. Türk sinema tarihinin bir endüstri haline gelişi Kemal Film’in (1922) kurulmasıyla ve Muhsin Ertuğrul’un film çekmesiyle başlar. Muhsin Ertuğrul dönemi 1939’a kadar sürer. Bu dönemde film çeken bir başka isimse Nazım Hikmet’tir (Güneşe Doğru).

Türk sinema tarihinde klasik sanat sineması, avangart bir sinema olarak düşündüğümüzde pekte örnek yoktur. Deneysel diyebileceğimiz filmler olarak baktığımızda net olarak söyleyebileceğimiz örnekler yoktur. Bu bir şeyi  denemeyen filmler olmadığı anlamına gelmiyor. Ama deneysel sinema dediğimizde aklımıza gelen örnekler yok. 1927 yapımı Abel Gance’nin Napolyon filmi gibi deneysel örnekler türk sinemasında pekte yer bulmamıştır. 50’lerin sonunda Şakir Simavi’nin yaptığı Kamelyalı Kadın deneysel bir tarz olarak sayılabilir. Filmin eleştirilerine baktığımızda Nuri Bilge Ceylan sinematografisi için söylenen şeyler Şakir Simavi’ye o dönem söylenmiş lakin bunlar olumsuz eleştiriler olarak dile getirilmiştir. Anlatıda eksikliklerin olması, krolonojik bir zaman dizisinin olmaması, mekanların bölünmüş veya parçalanmış olması o dönem türk sineması için marjinal denemeler olarak tarihe geçmiştir. Bu yüzden Türk sineması söz konusu olduğunda deneysel girişimlere girmek pekte kolay olmamıştır. Çünkü bu durumun karşısında bir Türk sinema endüstrisi ve yıkılmayan bir zihniyet söz konusu. Film üretiminden beklenen şey Türk sineması söz konusu olduğunda çok net ve tanımlanmış bir şeydir.

Bu tanımlanmışlık dünya sinemasına baktığımızda farklı bir evrime yol açıyor. Bu filmleri belirli noktalarda bir araya getirip tanımlama işi stüdyo sisteminin çıkmasına yol açıyor. Nedir filmleri belirli şekilde tanımlama sonucu ortaya çıkan şey? Tür Filmleri. Ama türk sinemasında böyle bir başlarda görünmüyor çünkü endüstri zayıf. Tür sinemasının ortaya çıkmasında ki en büyük etken endüstridir. Çünkü filmler ticari bir faliyet olarak ortaya çıkıyor. Hatta Lumiere Kardeşer bile icat ettiği alete pekte gelecek biçmiyor.  Kısa zamanda elde ettiği görüntüleri pazarlamayı ve para kazanmayı amaçlıyor. Onlar dünyaya filmleri belli başlı kategoriler halinde yolluyor. Komik filmler, korkutucu filmler, vs.. Bu tarz spontan filmler kurmaca bir yapıya evrildiğinde de endüstri bu geleneği devam ettiriyor. Filmleri sınıflandırıyor, türler ortaya çıkıyor. Melodram, gerilim, müzikal,vb.. Bütün bunlar endüstrinin desteği ile ortaya çıkan bir gelişim. Bu yüzden stüdyo sistemi ve tür birbirinden ayrılmayan şeyler.

Tür Filmlerinin Ortaya Çıkışı

Tür, kendisinin tür olduğuna inandığımız şeydir. Tanımlanabilecek bir tür yoktur. İzleyici olarak biz onu tür olduğuna inanıyorsak, onu tür olarak tanımlayabiliriz.

Bir tür filmine gideceksek onda ne bulacağımızı üç aşağı beş yukarı biliriz. Western filmlerine gideceksek kovboyların olacağını yahut romantik komedilere gideceksek kadın ve erkek ilişkisi üzerine olacağını bir şekilde kestirebiliriz. Tür filmlerinde anlatı kalıpları birbirine benzer özellikler taşır.

Tür filmleri oluşmaya başladığında kendilerinin nasıl algılanacağını da inşa eder. İzleyiciye bir dünya sunar ve izleyici bir süre sonra o dünyayı kabul etmeye başlar. Ama daha sonra o kabul edilen şeyler, gelenekselleşmiş olan şeyler türün içerisindeki bazı aykırı örnekler tarafından kırılmaya başlar. Bu kırılmalar arttıkça, o kırılmaların kendisi artık klişe haline gelir (Kahpe Bizans, Arabesk, Amerikalı, vb.). Tür dediğimiz şey bugün çoğunlukla bizim klişe dediğimiz türsel uylaşım diyebileceğimiz türe ait bir takım kodlar tarafından belirlenir.

Tür kültürel bir şeydir ve içinde üretildiği kültüre ait pek çok kodu kendi bünyesinde taşır. Tür filmleri ahlaki ve toplumsal dünyaya dair çok tanımlayıcı şeyler sunduğu söylenir. Tür dediğimiz şey kapalı bir dünyadır. Bir noktadan başlayıp bir noktadan biten ve izleyiciye çok net bir şey ifade eder. Mesela melodram. Hetoroseksüel bir aşk üzerine kuruludur. Merkezde kadın vardır ve film bir noktada başlayıp bir noktada biter. Geçiş noktası genellikle evlilikle sonuçlanan bir türdür. Bunun dışında olmayanlarda yok değil. Genel eğilimi budur. Anlattığı bütün bu ideolojiyi, değer yargılarını izleyiciye doğruymuş gibi sunar. Mesela westernler. Westernler bize bir şeref kodu sunar. Kovboyun atının ayağının kırıldığında onu vurması gibi. Kovboy atının acı çekmesine izin vermez, gerekirse onu öldürür. İzleyiciye net bir dünya sunar, tasarlar ve gösterir. İzleyicide bu dünyanın içinde düşünmeye başlar.

            Propp’un tanımladığı klasik bir anlatının 7 ana işlevi ve 31 temel işlevi tür içinde geçerlidir.Tüm masallarda ortak olan karakterler ve ortak olan eylemler vardır. Hemen her masalda bunlar karşımıza çıkar. Temel 7 tane karakter tespit eder ve bu karakterlerin her masalda karşımıza çıkma yelpazesi 31 tane olan eyleminden bahseder. Belirli karakterler ve bunların eylemleri vardır.

  • Kötü Adam 2- Bağışçı        3-Yardımcı      4-Prenses       5-Gönderen

6-Kahraman         7-Yanlış Kahraman

  1. hazırlık bölümü:

1) ailenin üyelerinden birisi evden uzaklaşır. sembol : e.
2) masal kahramanına bir yasak bildirilir. sembol : k.
3) kahraman bildirilen yasağı mutlaka çiğner. sembbol : q.
4) düşman bilgi elde etmeye çalışır. sembol : v.
5) düşmana bilgi verilir. sembol : w.
6) düşman, kurbanı aldatmaya çalışır: sembol: j.
7)kurban aldanır. sembol: g.
b) birinci kısım:
8) düşman ailenin bir üyesine zarar verir. sembol: x . yahut ailenin fertlerinden birinin bir şeyin yokluğunu hissetmesi. (bu ikincisi, önceden vuku bulmuş bir kötülük gibidir.) sembol: x.
9)yapılan kötülük yahut yokluk haberi yayılır, kahraman yardıma çağrılır. sembol: y.
10) arayıcı kahramanın harekete geçmeye razı olması. sembol : w.
11) arayıcı kahramanın yola çıkması. sembol : ­.
12) arayıcı kahramanın bağışçı tarafından sınavdan geçirilmesi. kahraman başardığı takdirde büyülü bir nesneye yahut büyülü bir yardımcıya kavuşacaktır. sembol : d.
13) müstakbel bağışçıya kahramanın tepkisi. sembol : h.
14) kahramanın büyülü vasıtayı elde etmesi. sembol : z.
15) kahramanın aranan nesnenin bulunduğu yere ulaştırılması. sembol: r.
16) kahraman ve düşmanın savaşı. sembol: l.
17) kahramanın daha sonra tanınmak için işaretlenmesi. sembol: m.
18) düşmanın yenilmesi. sembol: v.
19) masalın başlangıcındaki kötülük yahut yokluğun giderilmesi. sembol: e. c) ikinci kısım:
20) arayıcı kahramanın geri dönüşü. sembol : ¯.
21) kahramanın düşman tarafından takip edilmesi. sembol: p.
22) kahramanın takipten kurtulması. sembol: s.
23) kahramanın kimliğini gizleyerek ülkesine dönmesi. sembol: o.
24) sahte kahramanın asılsız iddialarda bulunması. sembol: f.
25) kahramana zor bir görevin teklif edilmesi. sembol: t.
26) kahramanın görevi başarması. sembol: a.
27) kahramanın tanınması. sembol: i.
28) sahte kahramanın veya düşmanın maskesinin düşürülmesi. sembol: dv.
29) kahramanın yeni bir fizikî görünüm kazanması. sembol : tr.
30) düşmanın cezalandırılması. pu.
31) kahramanın evlenmesi ve tahta çıkması. sembol: n.

                Paramount: Güldürü, Universal: Korku MGM: Werstern ve Müzikal çekmektedir. Türlerle özdeşleşmiş şirketler vardır. Bu şirketler belirli zamanlarda belirli türler üzerine yoğunlaşmıştır.

                60’lara gelindiğinde tür ve author meselesinin için işine girmesiyle, dünyada da hakim hale gelen başka politik ve entelektüel anlamda yazılan çizilenlerle birlikle yeni eleştiri biçimi ortaya çıkar. İdeolojik eleştiri, dediğimiz bir filmin metninin ideolojisinin ne olduğunu açığa çıkarmaya çalışan bir eleştiri türü ortaya çıkar. Buna 70’lerde yapısalcılık ve feminizm eklenir. Feminizmin eklemesiyle tür ve özellikle melodram başka bir şey haline gelir. 70’ler melodram için bir kırılma noktasıdır.  70’lerden itibaren melodram artık kadının merkezde olduğu ve öyle algılandığı bir tür haline gelir.

                Türün Özellikleri

                *Tür filmlerinin kalıpları daha önceleri denendiği için ve o kalıbın zar edip etmeyeceği bilindiği için zarar riskide düşüktür.

                *Uylaşımlara sahiptir. (Convention) Mesela melodram başladığında beklentiler bellidir. Mesela yuvarlanan bir top görüldüğünde ve o topu bir ayak durdurduğunda izleyicinin aklındaki düşünce bellidir. Ya o kötü adamdır, ya da baba figürüdür.  Tür filmleri yarattığı uylaşımları belli bir süre sonra kırabilir. Daha sonra o da bir uylaşım haline gelir. Her tür uylaşımlara dayanır.

                *Hareketlilik hakimdir.

                *Benzerliklere sahiptir.

                *İkonografileri vardır.

                *Popülerdir.

                *Muğlaklıklara yer verme

                *Nedensellik zinciri kurar

İlgili Kategoriler

İletişim Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir