Mali tablolar analizi ders notları



Mali Tablolar Analizi

  1. Mali Analiz Kavramı

Muhasebenin tanımı ve fonksiyonları hatırlanacak olursa, analiz etme fonksiyonunun

muhasebenin taraflarına bilgi sağlamada önemli bir adımdır. Muhasebeyi bir

işletmenin iktisadi faaliyetlerine ilişkin finansal bilgileri ölçmek ve çeşitli kişilere bu

finansal bilgileri raporlamak gayesiyle kullanılan bir süreç1 olarak tanımlayacak

olursak, tanımın ikinci bölümündeki “raporlama” fonksiyonu sadece özet bir bilgiden

ibaret değildir, bu bilgi analiz edilmiş ve yorumlanmış bir bilgidir diyebiliriz.

Muhasebenin taraflarını tekrar etmek gerekirse, bunlar işletme sahip ya da ortakları,

yöneticiler, çalışanlar, kredi kuruluşları, devlet, kamu ve potansiyel ortaklar gibi

ilgililerdir. Muhasebeye taraf olan bu ilgililer kendi menfaatleri yararına alacakları

kararlarda muhasebenin ürettiği bilgilerden yararlanırlar.

İşte bu muhasebe bilgilerinin, işletme hakkında karar verecek ya da verme durumunda

olan ilgililer için mali analize tabi tutularak ekonomik kararlarda kullanılabilecek

bilgilere dönüştürülebilmesi gerekmektedir.

Mali analiz, analiz tekniklerini muhasebe bilgilerine uygulamak suretiyle bulunacak

analiz sonuçlarının işletmenin mali durumunu ve faaliyet sonuçlarını anlamak üzere

yorumlanmasıdır.

Muhasebe sürecinde mali analiz yapabilmek için yaygın olarak kullanılan çeşitli analiz

türleri vardır; bunların başlıcaları ve en çok kullanılanları şunlardır;

 Karşılaştırmalı Tablolar Analizi

 Dikey Analiz

 Trend Analizi

 Oran Analizi

  1. Mali Tablolar Analizi

Mali Analiz, mali tablolar üzerinde yapılmaktadır. İşletmenin temel mali tabloların

bilanço ve gelir tablosudur. Dolayısıyla mali analiz konusu işlenirken bilanço ve gelir

tablosunu bir kez daha incelemekte yarar olacaktır.

2.1. Bilanço

Bilanço bir işletmenin belirli bir andaki mali durumunu gösteren bir tablodur. Mali

durumundan kasıt; işletmenin sahip olduğu varlıklar ile varlıkların sağlandığı

kaynakların parasal büyüklüğüdür.

Bilanço kalemlerinden varlıklar, DÖNEN VARLIKLAR ve DURAN VARLIKLAR

olarak sınıflandırılmakta ve her sınıflamada hesap grupları ile bu hesap gruplarında yer

1 Accounting Principles, Roger H.HERMANSON – James Don EDWARDS – R. F. SALMANSON, Business

Publications, Inc., USA, 1983

alan hesaplar (bilanço kalemlerini) bulunmaktadır. Dolayısıyla bilanço düzenleme de

kullanılan bilanço kalemleri ile hesaplar arasında bir ilişki vardır ve bilanço

düzenlemeye yarayan bir hesap planı olması gerekir.

Ülkemizde Tekdüzen Muhasebe Sisteminde yer alan Tekdüzen Hesap Planı bilançoda

gösterilmesi gereken tüm bilanço kalemlerini kapsamaktadır. Bu hesap planında yer

alan hesapların bilanço tarihindeki hesap kalanları ile bilanço düzenlenmektedir.

Dönen Varlıklar

İşletmenin serbestçe harcayacağı eldeki ve bankadaki nakit ile bir yıl içinde paraya

çevrilmesi mümkün değerlerin tamamı dönen varlıklar olarak adlandırılır. Dönen

varlıklar; hazır değerler, menkul kıymetler, ticari alacaklar, diğer kısa vadeli

alacaklar, stoklar, gider ve gelir tahakkukları ile diğer dönen varlıklardan oluşur.

Analizde dönen varlıklar toplamına brüt çalışma sermayesi denir. Brüt çalışma

sermayesi, işletmenin peşin alışları, üretim, bakım ve onarım, satışlar gibi günlük

işlemlerini yürütmesine ve kısa vadeli borçlarının ödenmesine yarar. Dolayısıyla

dönen varlıklar toplamının yeterli büyüklükte ve her bilanço kaleminin yer aldığı bir

birleşimde olması gerekir.

Yeterli büyüklükteki ve kalitedeki bir birleşimden oluşan dönen varlıklar ya da brüt

çalışma sermayesi, işletme faaliyetlerinin verimli ve kârlı olmasını sağlar.

Miktarca az olan ve birleşimi kalitesiz olan (yani her bilanço kaleminin yer almaması)

dönen varlıklar işletme faaliyetlerinin başarıyla yürütülmesine imkan vermeyecektir.

Miktarca fazla olan dönen varlıklarda atıl kalmış olarak değerlendirilir ve varlıkların

verimli ve kârlı kullanılmamasına neden olacaktır.

Dönen varlıklar ticari işletmelerde duran varlıklardan fazla olması gerekirken, sanayi

işletmelerinde ise az olması normal kabul edilir.

Duran Varlıklar

Bir yıldan daha fazla sürede işletme faaliyetlerinde kullanılacak, hatta bir yıldan önce

paraya çevrilmesi düşünülmeyen ya da paraya çevrilmesi mümkün olmayan değerler

ise duran varlıklar olarak adlandırılır. Duran varlıklar; uzun vadeli ticari ve diğer

alacaklar, mali duran varlıklar, maddi duran varlıklar, maddi olmayan duran

varlıklar, özel tükenmeye tabi varlıklar, gelecek yıllara ait giderler ve gelir

tahakkukları ile diğer duran varlıklardan oluşur.

Duran varlıkların dönüşümü hemen hemen hiç yoktur; ancak varlıkların verimli

kullanılmasına ve kârlılığa etkisi vardır. Yeterli bir maddi duran varlık büyüklüğü

müşterilerin taleplerine kısa sürede cevap verebilecek bir kapasiteyi temsil eder. Yine

iştirak ya da bağlı ortaklık gibi yapıların duran varlıklar arasında yer alması işletmenin

kârlılığı neticesinde başka yatırımlara girdiğini gösterir. Uzun vadeli alacakların

büyüklüğü işletmenin kârlı bir alanda ne kadar uzun vade yapabildiğini ifade eder.

Ama uzun vadeli alacakların fazlalığı, işletmenin satış kabiliyetindeki yetersizliğinin

bir sonucu da olabilir.

Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

Bir yıl içinde ödenmesi gereken borçlar kısa vadeli yabancı kaynaklar olarak

adlandırılır. Ancak bu borçların dönen varlıklardan karşılanması esastır. İşletmenin

4

mali borçları, ticari borçları, diğer borçları, alınan avansları, ödenecek vergi ve diğer

yasal yükümlülükleri, borç ve gider karşılıkları, gelecek aylara ait gelir ve gider

tahakkukları ile diğer kısa vadeli yabancı kaynakları kısa vadeli yabancı kaynaklar

grubunu oluşturur.

Kısa vadeli yabancı kaynakların toplamı, karşılığı dönen varlıklar grubundan çıkacak

nakit veya malları temsil eder. Bu borçların içindeki banka kredileri ile tahvilli borçlar

işletmeye ayrıca faiz yükü de getirecektir.

Kısa vadeli yabancı kaynakların uzun vadeli yabancı kaynaklardan az olması beklenir.

Böylece işletmedeki borçlanma maliyeti düşük, kısa vadeli borç ödeme kabiliyeti

yüksek olacaktır.

Kısa vadeli yabancı kaynaklar işletmenin nakit ihtiyacının karşılanması ya da stokların

kredi alınması nedeniyle doğar. Dolayısıyla bu kaynakların dönen varlıklar için

harcanması da esastır. Bu kaynakların duran varlıklar için harcanması ise, geriye bir

dönüşü getirmeyeceği için kısa vadeli borç ödeme kabiliyetini düşürecektir.

Net çalışma sermayesi, brüt çalışma sermaye durumundaki duran varlıklardan kısa

vadeli yabancı kaynakların çıkarılması ile bulunur. Doğal olarak kısa vadeli yabancı

kaynakların bir net çalışma sermayesi sağlaması açısından, dönen varlıklardan küçük

olması beklenir. Böylece işletmenin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi mümkündür

denilebilir.

Net çalışma sermayesi noksanı ise, duran varlıkların kısa vadeli yabancı kaynaklardan

az olması durumunda ortaya çıkar. Yani duran varlıklardan kısa vadeli yabancı

kaynakların çıkarılmasında bulunan sonuç negatiftir. Bu de işletmenin günlük

faaliyetlerini sürdüremeyeceği anlamına gelmektedir.

İşletmenin kısa vadeli borç ödeme kabiliyetinin iyi olması her zaman için bankalardan

kredi bulabilmesi ve satıcılardan kredili mal alabilmesi anlamını taşır. İşletmede bir net

çalışma sermayesinin bulunması ise varlıkların verimli kullanıldığını ve faaliyetlerin

kârlı olduğunu ifade etmektedir.

Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar

İşletmenin bir yıldan daha uzun vadeli borçları uzun vadeli yabancı kaynaklar olarak

adlandırılır. Uzun vadeli yabancı kaynakların, işletmedeki duran varlıklardan çıkacak

değerlerden karşılanması beklenir. İşletmenin uzun vadeli mali borçları, ticari

borçları, diğer borçları, alınan avansları, ödenecek vergi ve diğer yükümlülükleri,

borç ve gider karşılıkları, gelecek yıllara ait gelir ve gider tahakkukları ile diğer uzun

vadeli yabancı kaynaklarından oluşur.

Uzun vadeli yabancı kaynaklar işletmeden çıkacak nakit ve mal teslimleri ile ödenir.

Ancak bu nakit ve mal değerlerinin duran varlıkların yaratacağı katma değerlerden

oluşması beklenir. Uzun vadeli banka kredileri ile tahvilleri faiz yükünü de

beraberinde getirecektir.

İşletmenin uzun vadeli borçları ödeme kabiliyeti, işletmenin yatırım gücü ve kârlılığı

ile ilgilidir.

Kısa ve uzun vadeli yabancı kaynakların toplamının öz kaynaklardan büyük olmaması

gerekir. Öz kaynakların küçük olması her şeyden önce işletme mantığına ters

5

düşmektedir; işletmenin toplanan borçlar ile değil sahip ya da ortakların sermayesi ile

kurulması beklenir.

Uzun vadeli yabancı kaynaklar öncelikle maddi duran varlıkların finansmanında

kullanılmalıdır. Yine de uzun vadeli borçlar ile satın alınan mal ve hizmetlerde olumlu

karşılanır. Uzun vadeli olumlu yönü kısa vadede ödenmeyi kendisinden uzun vadede

yararlanılacak olmasıdır.

Öz kaynaklar

Öz kaynaklar işletme sermayesi ile dönem kârı ve yedeklerden oluşur. Öz kaynaklar

ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kâr yedekleri, dönem kârı veya zararı

kalemlerinden meydana gelmektedir.

Öz kaynaklar, işletme sahip ya da ortaklarının varlıklar üzerindeki hak sahipliğini

gösterir ve faiz gibi finansman yükleri getirmez. Bir işletmede öz kaynakların kısa ve

uzun vadeli yabancı kaynaklardan büyük olması en azından eşit olması beklenir.

Böylece alacaklıların güvenliği de temin edilmiş olur.

Öz kaynak içinde dönem zararları ile geçmiş yıllar zararları istenmeyen kalemlerdir.

Bunların büyüklüğü, o büyüklükte sermayenin yok olması anlamını taşır.

Öz kaynaklar duran varlıkların finansmanı için kullanılır. Ancak dönem kârının

karşılığı dönen varlıklar arasında yer alır. Bu durum net çalışma sermayesinin

oluşmasına ve kısa vadeli borç ödeme kabiliyetinin artmasına neden olur.

  1. 2. Gelir Tablosu

Gelir tablosu işletmenin belirli bir faaliyet dönemindeki faaliyet sonuçlarının

gösterildiği mali bir tablodur. Gelir tablosu, işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği

tüm gelirleri ile bu gelirlerin elde edilmesinde katlandığı tüm maliyet ve giderleri

gösterir. İşletmenin elde ettiği dönem net kârı ya da uğradığı dönem net zararı da gelir

tablosunda yer alır.

Bilanço belirli bir anı, bir başka deyişle bilanço düzenleme tarihini ifade ederken, o

tarihteki bilanço hesaplarının hesap kalanlarını gösterir. Gelir tablosu ise, belirli bir

dönemi ifade ederken, o dönemde işlem gören hesaplarının toplamını gösterir. Yani

gelir tablosunu oluşturan hesaplar, gelir tablosunun düzenlendiği tarihte hiçbir hesap

kalanı vermez.

Bilanço da olduğu gibi gelir tablosunda da Tekdüzen Muhasebe Sisteminde öngörülen

Tekdüzen Hesap Planı kullanılır ve gelir tablosu bu hesap planında yer alınan gelir

tablosu hesaplarına göre gruplandırılır;

Brüt Satış Kârı veya Zararı

Brüt satış kârı veya zararı, işletmenin esas faaliyet alanı ile ilgilidir ve işletmenin esas

faaliyetindeki başarısını gösterir. Brüt satış kârı veya zararında, esas faaliyete ilişkin

gelirlerden, bunlar için katlanılan maliyetler indirilir. Ancak daha faaliyet giderleri

indirilmemiştir. Brüt satış kârı veya zararı grubunda, brüt satışlar, satış indirimler, net

satışlar ve satışların maliyeti yer alır.

Brüt satış kârı veya zararı grubunda zarar oluşumu, yani maliyetlerin gelirlerden büyük

olması hali olumsuz olarak değerlendirilir ve istenmeyen bir durumdur.

6

Faaliyet Kârı veya Zararı

Faaliyet kârı veya zararı, brüt satış kârı veya zararı ile faaliyet giderleri arasındaki

farktan doğar ve işletmenin esas faaliyet alındaki net kârını veya zararını gösterir bir

sonuçtur. İşletmenin esas faaliyeti alanındaki başarısının ölçülmesi bakımından

önemlidir.

Faaliyet kârı veya zararı grubunun olumlu yani kâr çıkması beklenir. Olumsuz bir

sonuç olan zarar ise istenmeyen bir durum olarak değerlendirilir.

Olağan Kâr veya Zarar

İşletmenin esas faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden elde ettiği gelir ve kârları ya da gider

zararlarının eklenmesi ile bulunan sonuç olağan kâr veya zarar olarak adlandırılır.

Olumlu sonuçlar kârı, olumsuz sonuçlar zararı gösterir. Tekdüzen Muhasebe

Sistemine göre finansman giderleri, olağan kâr veya zararlardan ayrıca gösterilir; kâr

varsa indirilmesi, zarar varsa eklenmesi söz konusudur.

Olağan kâr veya zarar, işletmenin kârlılığını belirlemede önemli bir rol oynar.

Özellikle faaliyet zararı varken olağan kârın çıkması ya da faaliyet kârı varken olağan

zararın çıkması işletmenin esas faaliyetleri dışındaki faaliyetlerden etkilendiğini

gösterir. Faaliyet zararı varken olağan kârı oluşması işletmenin esas faaliyet alanı

dışındaki alanlara yöneldiğine, faaliyet kârı varken olağan zararın oluşması ise

işletmenin esas faaliyeti dışındaki faaliyetlerinde etkin ve verimli olmadığına işaret

eder.

Dönem Kârı veya Zararı

İşletmenin esas faaliyetleri ile esas faaliyetleri dışında oluşabilecek olağandışı gelir ve

kârları ile gider ve zararlarından daha önce söz etmiştik. Dönem kârı veya zararı,

işletmenin olağan kâr veya zararına, olağandışı gelir ve kârların eklenmesi ya da

olağandışı gider ve zararların düşülmesi ile bulunur.

Bu sonuç işletmenin faaliyet döneminin kârlı ya da zararlı olarak kapattığını gösterir.

Dönem kârı veya zararı çoğunlukla faaliyet kârı veya zararı ile azınlıkla olağan kâr

veya zarardan oluşmalıdır. Olağandışı kâr veya zarar oluşumu normal bir faaliyet

döneminde hiç beklenmeyen sonuçlar olduğu için mümkün olduğu kadar küçük

olması gerekir.

Dönem kârının faaliyet kârı ya da olağan kârdan oluşması, dönem kârının devamlı

olacağını, olağandışı kârdan oluşması ise devamlı olmayacağı anlamına gelir.

Dönem zararının faaliyet zararı ya da olağan zarardan oluşması işletmenin esas faaliyet

alanında ya da piyasa şartlarında olumsuz şartlar olduğunu, etkin ve verimli

çalışmadığı, keyfi ve kötü yönetildiği gibi anlamlara gelir. Dönem zararının olağandışı

zarardan oluşması, arızi olması nedeniyle normal karşılanabilir.

Dönem Net Kârı veya Zararı

Gelir tablosundaki dönem kârı veya zararı, elde edilen kârdan ayrılan vergi ve diğer

yasal yükümlülükler karşılığı sonrası net kârı veya zararı gösterir. Kârlı sonuçlardan

vergi ayrılırken, zararlı sonuçlardan vergi ayrılmaz. Gelir tablosunun bir sonucunu

gösteren dönem net kârı veya zararı aynı zamanda bilançoya aktarılacak dönem net

kârı veya zararını da gösterir.

7

  1. Mali Analiz Teknikleri
  2. 1. Karşılaştırmalı Mali Tablolar Analizi

İşletmenin birbirini izleyen dönemlerindeki mali tabloların karşılaştırılarak, kalemlerin

dönemler arasında gösterdikleri değişmelerin analizine karşılaştırmalı tablolar analizi

denir. Mali tablo kalemleri izleyen dönemlerde artış ya da azalış şeklinde değişme

göstermektedir.

Karşılaştırmalı mali tablolar analizi işletmenin mali tablolarının dönemler itibariyle

değişmelerini analiz edilerek gösterdiği gelişmeyi incelemeyi sağlar. Muhasebenin

süreklilik kavramı gereği yıllar itibariyle gösterdiği gelişmenin incelenmesi sadece

işletmenin kendi faaliyetleri ile ilgilidir. Diğer işletmeler ile bir karşılaştırma söz

konusu olmamaktadır. Dolayısıyla yatay analiz olarak da adlandırılmaktadır.

Karşılaştırmalı Mali Tabloların Hazırlanması

Karşılaştırmalı mali tablolar cari dönemin bilançosunun ve gelir tablosunun bir önceki

dönemleriyle karşılaştırılması şeklinde hazırlanır. Karşılaştırmalı mali tablolar analizi

için hazırlanacak mali tablolarda ele alınacak dönem kadar sütün bulunur. Bundan

başka artış ve azalış içinde sütunlar açılır. Artış ve azalışlar yüzde yöntemine göre

hesaplanır.

X işletmesinin 1998, 1999 ve 2000 yıllarına ait bilanço kalemlerinden Hazır

Değerler, Menkul Kıymetler ve Ticari Alacaklar değerleri aşağıda

verilmiştir,buna göre şletmenin Karşılaştırmalı Mali Tablolarını hazırlayınız.

Bilanço Kalemleri 1 9 9

8

1 9 9

9

2 0 0

0

Hazır Değerler 1.000 1.500 500

Menkul Kıymetler 0 400 200

Ticari Alacaklar 0 300 600

Böyle bir örnekte öncelikle hangi yıl ile hangi yılın karşılaştırılacağına karar verilmesi

gerekir. Örneğimizde yılları birbiriyle karşılaştıracağımız varsayalım; yani 1998 yılını

1999 yılı ile, 1999 yılını da 2000 yılı ile karşılaştıralım.

İkinci olarak karşılaştırılacak yıllar arasındaki değişimler tespit edilir ve artış ya da

azalış olarak gösterilir.

Üçüncü olarak bu artış ve azalışlar yüzde olarak hesaplanır. Yüzde cinsinden

hesaplanacak farkların bulunmasında şu formül kullanılır;

0

0 100  

 

m

Fark

(m : karşılaştırılan iki yıldan ilkinin tutarı)

Örneği buna göre çözersek;

Hazır Değerler (1998 – 1999) : 50 %

1000

100 500  

 

Örnek

8

Hazır Değerler (1999 – 2000) : 33 . 33 %

1500

100 1000  

 

Menkul Kıymetler (1998 – 1999) : 0

0

100 400 

 

Menkul Kıymetler (1999 – 2000) : 50 %

400

100 200  

 

Ticari Alacaklar (1998 – 1999) : 0

0

100 300 

 

Ticari Alacaklar (1999 – 2000) : 100 %

300

100 300  

 

Yaptığımız hesaplamalardan sonra karşılaştırmalı mali tablomuzu hazırlayalım;

A r t ı ş v e y a A z a l ı ş

(± Fark) (± %)

Bilanço Kalemleri 1 9 9

8

1 9 9

9

2 0 0

0

98 – 99 99 – 00 98 – 99 99 – 00

Hazır Değerler 1.000 1.500 500 +500 -1.000 +50 -33.33

Menkul Kıymetler 0 400 200 +400 -200 – -50

Ticari Alacaklar 0 300 600 +300 +300 – +100

Karşılaştırmalı Mali Tabloların Yorumlanması

Karşılaştırmalı mali tabloların yorumunda, ele alınan bilanço ya da gelir tablosu

kalemlerindeki artış ya da azalışlar fark ve yüzde olarak bulunur ve karşılaştırmalı mali

tablo hazırlanır. Hazırlanan mali tablonun yorumu, neden ve sonuç ilişkisine

dayanmalıdır; bir kalemin artış ya da azalışı ilişkili diğer kalemlere veya işletmenin

yönetim ve kararları olabilir. Bu nedenle öncelikle değişme nedenlerinin tespit

edilmesi gerekir;

D EĞİ ŞME NE D E N L E R İNİN T E S P İ T E Dİ LME S İ

Karşılaştırmalı bilançolarda önce varlıklar, sonra da kaynaklar incelenir. Varlıklar ve

kaynaklardaki gruplar ve bu grupları oluşturan kalemler ele alınır. Bu grupları

oluşturan kalemler ve grupların toplamlarındaki değişmelerin nedenleri araştırılır.

Karşılaştırmalı bilançolarda bir kalemin değişmesi gelir tablosu kalemlerine de bağlı

olabilir. Dolayısıyla gelir tablosundaki değişmelerinde incelenmesi gerekir.

Bulunan nedenler ile tespit edilen değişmeler karşılaştırılarak değişmeler işletme

açısından açıklanmaya çalışılır. Yukarıda örnekte ticari alacaklardaki değişim

işletmenin ilk yılda kredili satış yapmaz iken ikinci yılda kredili satışlara ağırlık

verdiğini, üçüncü yılda daha artan kredili satışlar nedeniyle Hazır Değerlerin azaldığı

gibi bir açıklama yapılabilir.

9

  1. 2. Dikey Analiz

Dikey analiz bir işletmenin bilanço ya da gelir tablosundaki kalemlerin kendi grupları

ve genel toplam içerisinde ne kadarlık bir yüzdeye sahip olunduğunun tespiti ile

yorumlanmasına denir. Yatay analiz olarak da adlandırılan karşılaştırmalı mali tablolar

analizinde mali tabloda seçilen kalemlerin yıllar itibariyle değişimi gözlenirken, dikey

analizde bir yıla ait mali tablonun kalemlerinin nasıl bir yüzde dağılımı gösterdikleri

gözlenerek bir yoruma ulaşılmaya çalışılır.

Dolayısıyla dikey analizin amacı işletmenin tek bir dönemdeki mali durumunun ve

faaliyet sonuçlarının incelenmesidir. Yatay analizde yıllar itibariyle değişimin

gözlenmesi dinamik bir analizi oluştururken, dikey analiz bir tek yılın incelenmesi

nedeniyle statik analiz olarak adlandırılabilir. Dikey analiz çoğu kez yüzde yönetim ile

analiz olarak da ifade edilir.

Bilançolarda Dikey Yüzdelerin Belirlenmesi

Dikey Yüzdelerin belirlenmesinde mali tablo kalemlerinin grup toplamı ya da genel

toplamı içindeki yüzdelerin bulunması esastır.

GR U P TO P LAMI NA GÖ R E DİKEY ANAL İ Z

Bilanço kalemlerinin grup toplamına göre yüzdelerinin belirlenmesinde şu formül

kullanılır;

Grup Toplamına Göre Dikey Yüzde =

G

gx100

g : Bilanço kaleminin tutarı

G : Kalemin ait olduğu grup tutarı

GEN E L TO P LAMA GÖ R E DİKEY ANAL İ Z

Bilanço kalemlerinin grup toplamına göre yüzdelerinin belirlenmesinde şu formül

kullanılır;

Grup Toplamına Göre Dikey Yüzde =

Y

gx100

g : Bilanço ya da Gelir Tablosu kaleminin tutarı

Y : Bilançoda varlıklar ya da kaynaklar toplamı

X İşletmesinin 2000 yılına ait bilançosunun dönen varlıklar kalemleri ile varlıklar

tutarları aşağıdaki gibidir; buna göre işletmenin dikey yüzdelerini bulunuz;

V a r l ı k l a r 2 0 0 0

I.DÖNEN VARLIKLAR

Hazır Değerler 5.000

Menkul Kıymetler 1.000

Ticari Alacaklar 14.000

DÖNEN VARLIKLAR TOPLAMI 20.000

VARLIKLAR TOPLAMI 50.000

Örnekte verilen bilanço unsurlarının değerlerinin grup ve genel toplam içindeki yüzdelerini

formüllere göre hesaplarız;

Örnek

10

Grup Toplamı % Genel Toplam %

Hazır Değerler :

G

gx100

=

20000

100 5000x

= %25

Y

gx100

=

50000

100 5000x

= %10

Menkul Kıymetler :

G

gx100

=

20000

100 1000x

= %5

Y

gx100

=

50000

100 1000x

= %2

Ticari Alacaklar :

G

gx100

=

2000

100 14000x

= %70

Y

gx100

=

5000

100 14000x

= %28

Bulunan yüzde miktarları ile mali tablo düzenlenir;

V a r l ı k l a r 2 0 0 0 Grup Toplamı Genel Toplam

I.DÖNEN VARLIKLAR

Hazır Değerler 5.000 % 25 % 10

Menkul Kıymetler 1.000 % 5 % 2

Ticari Alacaklar 14.000 % 70 % 28

DÖNEN VARLIKLAR TOPLAMI 20.000 %100 % 40

VARLIKLAR TOPLAMI 50.000 %100

Gelir Tablosunda Dikey Yüzdeler

Gelir tablosunda dikey yüzdelerin belirlemesinde ise her bir kalemin tutarı Net Satışlar

tutarına oranlanarak bulunur. Gelir Tablosunda dikey yüzdelerin bulunmasında Net

Satışların tutarı 100 olarak kabul edilmektedir. Buna göre kullanılacak formül ise şöyle

gösterilebilir;

Dikey Yüzde =

S

gx100

g : Gelir Tablosu kaleminin tutarı

S: Net Satışlar tutarı

X İşletmesinin 2000 yılı Gelir Tablosu aşağıdaki gibidir,

Gelir Tablosu kalemlerinin dikey yüzdelerini bulunuz.

K a l e m l e r 2 0 0 0

Brüt Satışlar 15.500

Satış İndirimleri (-) 500

NET SATIŞLAR 15.000

Satışların Maliyeti (-) 7.500

BRÜT SATIŞ KÂRI 7.500

Faaliyet Giderleri (-) 2.500

FAALİYET KÂRI 5.000

Diğer Faaliyetlerden Olağan Kârlar 1.000

OLAĞAN KÂR 6.000

Örnek

11

Verilen gelir tablosu kalemleri ile grupları Net Satışlara oranlanarak yüzdeler hesaplanır;

N e t S a t ı ş l a r %

Brüt Satışlar :

S

gx100

= 15000

100 15500x

= % 103.33

Satış İndirimleri (-) :

S

gx100

= 15000

100 500x

= % 3.33

NET SATIŞLAR :

S

gx100

= 15000

100 15000x

= % 100

Satışların Maliyeti (-) :

S

gx100

= 15000

100 7500x

= % 50

BRÜT SATIŞ KÂRI :

S

gx100

= 15000

100 7500x

= % 50

Faaliyet Giderleri (-) :

S

gx100

= 15000

100 2500x

= % 16.67

FAALİYET KÂRI :

S

gx100

= 15000

100 5000x

= % 33.33

Diğer Faaliyetlerden Olağan

Kârlar : S

gx100

= 15000

100 1000x

= % 6.67

OLAĞAN KÂR :

S

gx100

= 15000

100 6000x

= % 40

Bulunan sonuçlar gelir tablosunda açılacak bir sütuna yerleştirilir;

K a l e m l e r 2 0 0 0 %

Brüt Satışlar 15.500 103.33

Satış İndirimleri (-) 500 3.33

NET SATIŞLAR 15.000 100.00

Satışların Maliyeti (-) 7.500 50.0

BRÜT SATIŞ KÂRI 7.500 50.0

Faaliyet Giderleri (-) 2.500 16.67

FAALİYET KÂRI 5.000 33.33

Diğer Faaliyetlerden Olağan Kârlar 1.000 6.67

OLAĞAN KÂR 6.000 40.00

Bilançoların Yorumlanması

Dikey yüzdelerle ifade edilmiş bir bilançonun kalemleri, grup ve genel toplam

içerisindeki büyüklüklerine, içinde bulunduğu grubun özelliklerine, işletmenin türüne

göre yeterli olup olmadığına bakılarak araştırılır. Bir hesap grubu tek başına işletmenin

mali durumunu gösteremeyeceği için diğer gruplarla olan ilişkisine göre

değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmede üç yapı incelenir;

 Varlık dağılımının incelenmesi,

 Kaynak dağılımının incelenmesi,

12

 Varlık – Kaynak ilişkisinin incelenmesi.

Varlıkların dağılımında önce grup toplamlarının varlıklar toplamına olan oranı ele

alınır. Ticaret işletmelerinde dönen varlıkların yüzdesinin duran varlıkların

yüzdesinden fazla olması beklenir. Sanayi işletmelerinde ise duran varlıkların

yüzdesinin dönen varlıklar yüzdesinden fazla olması gerekir.

Varlıkların dağılımında ikinci olarak her grubun kendi grup toplamına olan oranları

incelenir. Dönen varlıkların satış, borç ödeme ve üretime gönderme açısından gerekli

unsurları yeteri kadar içermesi beklenirken, duran varlıkların ise ticaret veya üretim

işletmelerinin durumuna göre yeterli kalemlerden oluştuğuna bakılır. Aksi halde atıl

değerler ya da yetersiz duran varlıklardan söz edilir. Bu durumda işletmede yetersiz iş

hacmi ve düşük kârlılık olacaktır.

Kaynak dağılımında kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar ile öz kaynakların kaynak

toplamına olan oranları ele alınır. Öz kaynakların kısa ve uzun vadeli kaynaklar

toplamının yüzdesini aşması beklenir. Dolayısıyla en fazla öz kaynakların yüzdesi

olması gerekir. Yine uzun vadeli kaynakların kısa vadeli kaynaklardan daha fazla

olması gerekir. Bu durumda alacaklıların güven içinde olmasından, işletmenin sahip ya

da ortaklarının varlıklar üzerinde daha fazla hak ve söz sahibi olmasından, faiz

yükünün fazla olmayacağından söz edilebilir.

Kaynakların dağılımının incelenmesine ikinci olarak öz kaynaklar grubunu oluşturan

kalemlerin kendi grup kalemlerine olan oranları ele alınır. Sermaye, dönem net kârı ve

yedeklerin oranı incelenir. Dönem net kârı ve yedeklerin varlığı oto finansmanın

varlığını yani faiz yükü olmadan kaynak temininin mümkün olduğunu göstermesi

açısından önemlidir.

Varlık – Kaynak ilişkisinin incelenmesinde varlıklar ile kaynaklar arasında ilişkiler

kurulur. Dönen varlıklar grubunun finansman kaynağı olarak kısa vadeli yabancı

kaynaklar gösterilir. Dolayısıyla dönen varlıklar grubunun yüzdesi ile kısa vadeli

kaynaklar grubunun yüzdesi karşılaştırılır. Eğer dönen varlıkların yüzdesi kısa vadeli

yabancı kaynakların yüzdesinden fazla ise işletmenin net çalışma sermayesinin

varlığından ve yüksek borç ödeme kabiliyetinden söz edilir.

Dönen varlıkların yüzdesi kısa vadeli yabancı kaynakların yüzdesinden küçükse, kısa

vadeli yabancı kaynakların dönen varlıkları finanse ettikten sonra duran varlıklarında

finanse ettiği ortaya çıkar. Bu durumda net çalışma sermayesinin noksanlığından söz

edilir. Net çalışma sermayesinin noksanlığı dönen varlıkların kısa vadeli borçları

ödemeye yetmediği anlamına gelir.

Varlık – Kaynak ilişkisinin incelenmesinde ikinci olarak duran varlıklar ile öz

kaynaklar incelenir. Duran varlıkların finansmanında öz kaynaklar ile uzun vadeli

borçların kullanılması esastır. Öz kaynaklar ile uzun vadeli yabancı kaynakların

yüzdelerinin toplamının duran varlıkların yüzdesinden büyük olması gerekir. Yani öz

kaynaklar ile yabancı kaynaklar toplamı duran varlıkların finansmanına yettiği gibi

dönen varlıkların finansmanına da yetmektedir.

Varlık – Kaynak ilişkisinin incelenmesinde üçüncü olarak dönen varlıklar grubu ile

kısa vadeli yabancı kaynakları grubunu oluşturan kalemlere bakılır. Dönen varlıkların

kısa vadeli yabancı kaynaklardan büyük olması yeterli değildir; aynı zamanda nakit ve

13

mal şeklinde ödenecek kısa vadeli borçları, müşteri isteklerini ve üretim kapasitesini

karşılayacak çeşitlilikte bilanço kalemlerini de içermesi gerekir.

Gelir Tablosunun Yorumlanması

Gelir tablosu kalemleri, net satış tutarlarının 100 kabul edilmesi esasına göre

yüzdelenir. Her kalemin net satışlara oranı, hasılat ve kârlılık açısından incelenir.

Hasılat kalemi 100 rakamına yakın olmalıdır. Yoksa yüksek oranda satış indirimleri

söz konusudur.

Bir kâr kalemi kendisinden sonra gelen gider ve zararları karşıladıktan sonra dönem

kârına da katkıda bulunabilmelidir. Dönem kârına yapılan katkının büyüklüğü o kâr

kaleminin dönem kârı içindeki yeri ve önemini gösterir.

Dönem kârının daha çok esas faaliyet alanındaki kârlardan oluşması beklenir.

Dolayısıyla işletmenin sahip ya da ortaklarına kâr dağıtımı yapabilmesi mümkün hale

gelir ve işletmede yeterli oto finansmandan söz edilir.

Dönem kârı yüzdeleri başka işletmelerle ya da işletmenin bulunduğu sektör

ortalamaları ile karşılaştırılması ile yeni yorumlar elde edilebilir.

  1. 3. Trend Analizi

Bir işletmenin aralarında ilişki olan mali tablo kalemlerinin uzun sürede gösterdikleri

eğilimleri karşılaştırmak suretiyle yapılan incelemeye trend analizi denir. Böylece

işletmenin uzun süredeki başarısı, uygun yatırım kararları alıp almadığı, uygun finansal

kaynaklar kullanıp kullanmadığı, varlıklarını verimli ve etkin kullanıp kullanmadığı

gibi yorumlar yapılabilir.

Trend analizi, birbirini izleyen 8-10 yıllık bilanço ve gelir tablosuna veya aralarındaki

ilişki incelenmek istenen mali tablo kalemlerine uygulanır.

Trend Yüzdelerine Göre Tabloların Hazırlanması

Trend analizi yapılabilmesi için bilanço ve gelir tablosu kalemlerinin ele alınan yıllar

itibariyle trend (eğilim yüzdeleri) hesaplanır. Bunun için ele alınan yıllardan işletmenin

mali durumu ve faaliyet sonuçları bakımından en normal sayılabilecek yıl baz olarak

kabul edilir.

Baz yılın kalemleri 100 kabul edilir ve her kalemin diğer yıllardaki tutarları aynı

kalemin baz yıldaki tutarına oranlanır. Bu oranlama işleminde şu formül kullanılır;

T

t N 100 

N : Eğilim yüzdesi

t : Kalemin incelenen yıldaki tutarı

T : Kalemin baz yıldaki tutarı

Eğilim yüzdelerinin hesaplanmasında bilanço ve gelir tablosu için aynı yöntem

kullanılır. Baz yılda rakamı olmayan bir kalemin diğer yıllar için eğilim yüzdeleri

olamaz.

X İşletmesi 1993-1994-1995-1996-1997-1998-1999-2000

Örnek

14

Tarihli Bilançoları (1.000.000.-TL)

AKTİF 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000

I.DÖNEN VARLIKLAR

Hazır Değerler 350.000 400.000 450.000 400.000 380.000 360.000 350.000 420.000

Menkul Kıymetler 20.000 20.000 50.000 50.000 50.000 100.000 100.000 50.000

Ticari Alacaklar 300.000 350.000 320.000 380.000 450.000 600.000 670.000 750.000

Stoklar 600.000 520.000 650.000 660.000 680.000 700.000 850.000 730.000

Diğer Dönen Varlıklar 5.000 5.000 4.500 4.000 6.000 5.000 8.000 10.000

Toplam 1.275.00

0

1.295.000

1.474.50

0

1.494.00

0

1.566.00

0

1.765.00

0

1.978.00

0

1.980.00

0

  1. DURAN VARLIKLAR

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

AKTİF TOPLAMI 1.320.00

0

1.650.00

0

1.730.00

0

1.850.00

0

1.990.00

0

2.050.00

0

2.300.00

0

2.275.00

0

Yukarıdaki bilanço kalemlerinin eğilim yüzdelerinin bulunması için 1993 yılını baz olarak

seçelim ve daha önce verdiğimiz formüle göre bilanço kalemlerinin eğilim yüzdelerini bulalım.

Örnek olarak 1994 yılının Hazır Değerler tutarının eğilim yüzdesi şöyle bulunacaktır;

T

t N 100 

500000

100 400000

 80 

Tüm bilanço kalemlerinin eğilim yüzdeleri bulunduktan sonra trend yüzdeleri ile ifade olunmuş

bilançolara ilişkin tabloyu düzenleyebiliriz;

X İşletmesinin Trend Yüzdeleri ile İfade Olunmuş

1993-1994-1995-1996-1997-1998-1999-2000 Tarihli Bilançoları

(1993=100)

AKTİF 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000

I.DÖNEN VARLIKLAR

Hazır Değerler 100 114 129 114 109 103 100 120

Menkul Kıymetler 100 100 250 250 250 500 500 250

Ticari Alacaklar 100 117 107 127 150 200 223 250

Stoklar 100 87 108 110 113 117 142 122

Diğer Dönen Varlıklar 100 100 90 80 120 100 160 200

Toplam 100 102 116 117 123 138 155 155

  1. DURAN VARLIKLAR

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

AKTİF TOPLAMI 100 125 131 140 151 155 174 172

X işletmesinin son 8 yıldaki bazı gelir tablosu kalemleri aşağıdaki gibidir;

X İşletmesi 1993-1994-1995-1996-1997-1998-1999-2000

Dönemleri Gelir Tabloları (1.000.000.-TL)

AKTİF 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000

Brüt Satışlar 350.000 400.000 410.000 450.000 490.000 540.000 650.000 700.000

Satış İndirimleri (-) 1.000 1.200 1.100 1.300 1.300 1.450 1.500 1.750

Net Satışlar 349.000 398.800 408.900 448.700 488.700 538.550 648.500 698.250

Satışların Maliyeti

(-)

250.000 260.000 278.000 310.000 350.000 380.000 440.000 420.000

Brüt Satış Kârı 99.000 138.800 130.900 138.700 138.700 158.550 208.500 278.250

Faaliyet Giderleri (-) 19.000 18.500 30.000 35.000 34.000 45.000 50.000 68.000

Faaliyet Kârı 80.000 120.300 100.900 103.700 104.700 113.550 158.500 210.250

Örnek

15

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

Yukarıdaki gelir tablosu kalemlerinin eğilim yüzdelerinin bulunması için 1993 yılını baz olarak

seçelim ve bilanço örneğinde olduğu gibi eğilim yüzdelerini bulalım. Örnek olarak 1994 yılının

Brüt Satışlar tutarının eğilim yüzdesi şöyle bulunacaktır;

T

t N 100 

350000

100 400000

 =114.2

Tüm gelir tablosu kalemlerinin eğilim yüzdeleri bulunduktan sonra trend yüzdeleri ile ifade

olunmuş gelir tablolarını, bilanço örneğinde olduğu gibi düzenleyebiliriz;

X İşletmesinin Trend Yüzdeleri ile İfade Olunmuş

1993-1994-1995-1996-1997-1998-1999-2000 Dönemleri Gelir Tabloları

(1993=100)

AKTİF 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000

Brüt Satışlar 100 114 117 129 140 154 186 200

Satış İndirimleri (-) 100 120 110 130 130 145 150 175

Net Satışlar 100 114 117 129 140 154 186 200

Satışların Maliyeti

(-)

100 104 111 124 140 152 176 168

Brüt Satış Kârı 100 140 132 140 140 160 211 281

Faaliyet Giderleri (-) 100 97 158 184 179 237 263 357

Faaliyet Kârı 100 150 126 130 131 131 142 263

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

….. … … … … … … … …

Trend Yüzdelerine Göre Hazırlanmış Tabloların Yorumu

Kalemlerin eğilimlerinin karşılaştırılmasında, her kalemin gösterdiği eğilimin

belirlenerek eğilimler arasındaki farklılıklar ortaya konur.

Eğilim yüzdelerindeki 100’ün altındaki rakamlar azalışı, 100’ün üstündeki rakamlar

ise artışı göstermektedir.

Trend analizinde birbiriyle ilişkisi olan kalemlerin belirli bir zaman aralığı içerisinde

gösterdikleri eğilimlerin birlikte alınması esastır.

Aralarında ilişki bulunan kalemlerin eğilimlerinin yorumlanmasında;

 Kalemlerin eğilimleri karşılaştırılır,

 Kalemlerin eğilimlerinin etkileşimi araştırılır,

 Etkileşim sonuçları belirlenir.

Kalemlerin eğilimlerinin karşılaştırılmasında; ele alınan yıllar içerisinde yüzdelerin

artış veya azalışı yönünde en çok ağırlıkta olanı belirlenir. Eğer yüzdeler aynı seyri

gösteriyorsa o kalemin eğilimi yok demektir. Kalemler aynı yönde ya da farklı yönde

eğilim gösterebilir veya hız bakımından farklılıklar gösterebilir.

16

Kalemlerin eğilimlerinin etkileşiminin araştırılmasında; ele alınan kalemlerin

birbiriyle olan ilişkilerine bakılır. Stoklar ile satışlar, stoklar ile ticari borçlar, ticari

alacaklar ile kasa ve banka, üretim işletmelerinde maddi duran varlıklar ile stoklar

(veya üretim) ilişkileri en çok kullanılan ilişkilerdir. Bu ilişkiden hareketle bir

kalemdeki eğilimin diğer kalemin eğilimine neden ve ne yönde etki ettiği araştırılır.

Örneğin stoklardaki azalışlar, satışlarda da azalışa neden olmuş mu? Gibi bağlantılar

kurulur.

Etkileşim sonucunun belirlenmesinde; bir kalemin eğiliminin diğer kalem eğilimine

olan etki nedenine ve yönüne bakılarak bunun işletmenin bugünkü mali durumu ile

faaliyet sonuçları bakımından neyi ifade ettiğinin tespiti ve aynı şartlarda gelecek için

bir tahminde bulunulur. Örneğin stoklardaki azalışlar, satışlardaki azalışa neden

olmuşsa, brüt satış kârı ne olmuştur? sorusu bize sonucun belirlenmesini sağlayacaktır.

Bulunan neden-sonuç ilişkisi işletmenin lehine ise yorum olumlu, aleyhine ise yorum

olumsuz olacaktır.

Aralarında İlişki Bulunan Kalemler

Trend analizi, birbiriyle ilişkili olan kalemlerin eğilimlerinin karşılaştırılması esasına

dayanmaktadır. Dolayısıyla birbiriyle ilişkisi olan kalemlerin seçilmesinde birbirini

doğrudan doğruya etkileyen kalemler seçilmelidir. Örneğin satışlar kalemi ile kasa

veya ticari alacaklar kalemi arasındaki ilişki birbirini etkileyen ilişkiye dayanır. Zira

satışlar ya peşin olacak kasa kaleminin artışına neden olacaktır ya da kredili olacak

ticari alacaklar kaleminin artışına neden olacaktır.

Trend analizinde en çok kullanılan ilişkili kalemler şöyle sıralanabilir;

 Stokların eğilimi ile satışların eğilimini karşılaştırma,

 Ticari alacakların eğilimi ile net satışların eğilimini karşılaştırma,

 Dönen varlıkların eğilimi ile satışların eğilimini karşılaştırma,

 Dönen varlıkların eğilimi ile kısa vadeli yabancı kaynakların eğilimini

karşılaştırma,

 Stokların eğilimi ile ticari borçların eğilimini karşılaştırma,

 Maddi duran varlıkların eğilimi ile satışların eğilimini karşılaştırma,

 Maddi duran varlıkların eğilimi ile öz kaynakların eğilimini karşılaştırma,

 Yabancı kaynakların eğilimi ile öz kaynakların eğilimini karşılaştırma,

 Net satışların eğilimi ile satışların maliyetinin eğilimini karşılaştırma,

 Brüt satışların eğilimi ile net satışların eğilimini karşılaştırma,

 Brüt satış kârının eğilimi ile faaliyet giderlerinin eğilimini karşılaştırma.

  1. 4. Oran Analizi

Bir işletmenin bir döneme ait mali tablolarında yer alan kalemler arasında

matematiksel ilişki kurularak bulunan oranların incelenmesiyle yapılan analize oran

analizi denir.

Oran analizi, diğer analiz tekniklerinden farklı olarak, mali tabloların bütününe

uygulanmakta ve mali tabloların bünyesinde gizli bulunan kalemler arası ilişkilerin

ortaya çıkarılmasını sağlamakta ve mali tabloların daha kolay ve daha iyi anlaşılmasını

sağlamaktadır.

17

Oran analizinin en büyük özelliği incelenmek istene bir tek konuda bile uygulanabilir

olmasındadır.

Oran analizinin amacı, işletmenin borç ödeme gücünü, varlıkların verimliliğini,

yabancı kaynak kullanımını ve kârlılığını ölçmektir.

Uygulamada en çok kullanılan oran analizleri şunlardır;

 Likitide Oranları,

 Mali Oranlar,

 Faaliyet Oranları,

 Kârlılık Oranları.

Likitide Oranları

Likitide oranları, işletmenin kısa vadeli borç ödeme gücünü ölçmeye yarar. Bunun için

dönen varlıkların toplamları ya da kalemleri ile kısa vadeli yabancı kaynaklar arasında

çeşitli ilişkiler kurulur;

 Cari Oran,

 Asit-test Oranı,

 Hazır Değerler Oranı,

 Stokların Net Çalışma Sermayesine Oranı.

C A R İ O R AN

Cari oran, dönen varlıklar ile kısa vadeli yabancı kaynaklar arasındaki ilişkiyi gösterir.

Başka bir deyişle, cari oran, işletmenin her bir liralık kısa vadeli borcuna karşılık kaç

liralık dönen varlığı olduğunu göstermektedir.

Cari oran, dönen varlıklar toplamı kısa vadeli yabancı kaynaklar toplamına

oranlanarak hesaplanır;

Cari Oran =

KVYK

DV

DV : Dönen Varlıklar

KVYK : Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

Enflasyon ortamında fiyat yükselmeleri ve dönen varlıkların değer kaybetmesi ihtimalleri dikkate

alınarak cari oranın 2/1 olması genel kabul görmüştür.

Cari oranın 2/1’den büyük olması işletmenin ihtiyacından fazla dönen varlığa sahip

olduğunu, oranın bundan biraz küçük olması net çalışma sermayesinin yetersiz

olduğunu gösterir.

AS İ T – T E S T OR A NI

Asit Test Oranı, işletmenin her bir liralık kısa vadeli borcuna karşılık, stoklar hariç

olmak üzere, kaç liralık borcu olduğunu gösterir.

Asit-Test Oranı =

KVYK

Stoklar DV

18

DV : Dönen Varlıklar

KVYK : Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

Asit Test Oranının 1/1 olması genel kabul görmüştür.

1/1 ve 1/1’in üzerindeki oranlar işletmenin kısa vadeli borç ödeme gücünün iyi, 1/1’in altındaki

oranlar işletmenin kısa vadeli borç ödeme gücünün zayıf olduğunu gösterir.

HAZ I R D EĞ E R L E R OR A NI

Hazır Değerler Oranı, işletmenin her bir liralık kısa vadeli borcuna karşılık elinde kaç

liralık nakit ve nakit benzeri değer bulunduğunu gösterir.

Hazır Değerler Oranı =

KVYK

HD

HD : Hazır Değerler Oranı

KVYK : Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

Hazır Değerler Oranının 1/1 olması genel kabul görmüştür.

1/1’in üzerindeki oranlar işletmenin borç ödeme gücünü gösterirken aynı zamanda

paranın çalıştırılmadığı anlamına da gelir. 1/1’in altındaki oranlar ise yine borç ödeme

gücünü gösterirken, yapılacak yorumun satışların iyi olup olmamasına ve alacakların

tahsil kaabiletine göre olumlu veya olumsuz olması öngörülür.

Oranın çok düşük çıkması işletmenin likit sıkıntısı çektiği anlamına da gelmektedir.

S T OKLAR IN N E T Ç AL I ŞMA S E RMA Y E S İN E O R AN I

Net Çalışma Sermayesi, dönen varlıkların kısa vadeli yabancı kaynakalrı aşan kısmıdır

ve işletmenin günlük faaliyetlerini sürdürmeye yarar.

Stokların Net Çalışma Sermayesine Oranı, stoklar ile net çalışma sermayesi arasındaki

ilişkiyi gösterir. Bu ilişki stokların net çalışma sermayesi içinde işgal ettiği yer

bakımından kurulur ve şu şekilde hesaplanır;

Stokların Net Çalışma Sermayesine Oranı = NÇS

Stoklar 100 

NÇS : Net Çalışma Sermayesi

Net Çalışma Sermayesi dönen varlıkların kısa vadeli yabancı kaynakları aşan kısmı

olmakla zaten işletmenin kısa vadeli borç ödeme gücüne sahip olduğunun bir

göstergesi durumundadır. Bu arada bulunacak oran, stokların net çalışma sermayesinin

yüzde kaçını oluşturduğu gösterir.

Oranın yüksek çıkması net çalışma sermayesinin büyük bir kısmının stoklara bağlı

olduğunu, düşük çıkması net çalışma sermayesinin içinde stokların az ve başka dönen

varlık kalemlerinin daha çok bulunduğunu ifade eder.

Net çalışma sermayesinin aşırı derecede stoklara bağlanmış olması, işletmenin peşin

alışlar yapmasını ve eğer üretim işletmesi ise işçi ücretlerini ödemesini güçleştireceği

gibi, satışların yavaşlaması durumunda döen varlıkların likit yapısının zayıflayacağı ve

bu nedenle asit-test oranı ile hazır değerler oranını düşüreceği açıktır.

19

Bu oranın çok düşük çıkması, stok tedarikinin güçleştiği piyasa koşullarında, üretim ve

satışlardaki yavaşlamanın, kârla aktife girecek değerleri azaltarak dönen varlıkların

kısa vadeli borçlar karşısında her geçen gün zayıflamasına neden olabileceği anlamına

gelebilir.

Mali Oranlar

Mali oranlar, işletmenin finansmanında yabancı kaynaklardan yararlanma derecesini

ölçmeye yarar. Mali oranlar ile işletme borçlarının mali yapı içerisindeki yeri ve bu

mali yapının getirdiği sonuçlar araştırılır. Bu amaçla yabancı kaynakların öz kaynaklar

karşısındaki durumu ile maddi duran varlıkların finansmanında kullanışları ve

borçlanma giderlerinin dönem kârıyla karşılanışı ele alınır.

Mali oran analizinde kullanılan oranlar şunlardır;

 Borçların Öz kaynaklara Oranı,

 Kısa Vadeli Yabancı Kaynakların Öz kaynaklara Oranı,

 Maddi Duran Varlıkların Öz kaynaklara Oranı,

 Finansman Giderlerini Karşılama Oranı.

B O R Ç LA R IN Ö Z KAYNAKLARA O R A NI

Borçların Öz Kaynaklara Oranı, işletmenin öz kaynaklarının yüzde kaçı kadar yabancı

kaynaktan yararlanıldığını gösterir. Bir başka deyişle, öz kaynakların işletmenin boçları

için bir güvence oluşturup oluşturmadığını ifade eder.

Borçların Öz Kayanklara Oranı, işletmenin uzun ve kısa vadeli borçlarının toplamının

öz kaynaklara bölünüp yüzle çarpılması ile bulunur;

Borçların Öz Kaynaklara Oranı = 100 

r Özkaynakla

UVYK KVYK

KVYK : Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

UVYK : Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar

Bu oranın %100 ve bunun altında olması beklenir.

%100 ve %100’ün altındaki oranlar, işletmenin öz kaynaklarının toplam borçlarını

karşılayacak büyüklükte olduğunu ve bu nedenle de alacaklıların güvence içinde

bulunduğunu gösterir. %100’ün üzerindeki oranlar, alacaklıların işletmenin varlıkları

üzerinde ortaklarından daha fazla söz sahibi olduğunu gösterir ve bu durum

alacaklıların güvence içinde olmamasına hatta işletmeye yeni kredi vereceklerin

güvence istemesine (ipotek, teminat ya da rehin gibi), borçlanma maliyetleri ile faiz

giderlerinin artmasına neden olacaktır.

KI SA VAD E L İ YA B AN C I KAYN AKLAR IN ÖZKA YNAKLAR A O RA NI

Kısa Vadeli Yabancı Kaynakların Öz Kaynaklara Oranı, işletmenin öz kaynaklarının

yüzde kaşı kadar kısa vadeli borcu olduğunu gösterir.

Kısa Vadeli Yabancı Kaynakların Öz Kaynaklara Oranı, kısa vadeli yabancı

kaynakların öz kaynaklara bölünerek yüzle çarpılması ile bulunur;

20

Kısa Vadeli Yabancı Kaynakların Öz Kaynaklara Oran = 100 

r Özkaynakla

KVYK

KVYK : Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

Kısa Vadeli Yabancı Kaynakların Öz Kaynaklara Oranı, özellikle üretim işletmeleri için %35

dolaylarında olmalıdır.

Oranın düşük olması, işletmenin öz kaynaklarla ve/veya uzun vadeli borçlarla

çalıştığını gösterir ve güçlü bir mali yapıyı ifade eder. Oranın yüksek olması, uzun

vadeli yatırımlarda kısa vadeli yabancı kaynakların kullanıldığını ya da işletmenin öz

kaynaklarının yetersizliğini ve bu nedenle süreki kısa vadeli yabancı kaynak

kullanımına gittiğini gösterir.

MA D Dİ D U R A N VA R L IKLA R IN ÖZK AYNAKLAR A O R A NI

Maddi Duran Varlıkların Öz Kaynaklara Oranı, maddi duran varlıkların öz

kaynakların yüzde kaçı büyüklüğünde olduğunu gösterir. Bir başka deyişle oran, öz

kaynakların maddi duran varlıkların finansmanına yetip yetmediğini, dolayısıyla maddi

duran varlıkların finansmanında yabancı kaynak kullanılıp kullanılmadığı ifade eder.

Maddi Duran Varlıkların Öz Kaynaklara Oranı, maddi duran varlıklar öz kaynaklara

bölünüp, 100 ile çarpılarak bulunur;

Maddi Duran Varlıkların Öz Kaynaklara Oranı = 100 

r Özkaynakla

MDV

MDV : Maddi Duran Varlıklar

Oranın %100’ün altında olması, öz kaynakların maddi duran varlıkların finansmanına yettiğini

gösterir. Oranın %100’ün altında olması, öz kaynakların maddi duran varlıkarın finansmanına

yetmediğini gösterir ki, bu durumda yetersiz öz kaynaklardan söz edilir, yani işletme yabancı

kaynak kullanmak zorunda kalmıştır. Eğer kullanılan kaynak uzun vadeli ise uygun olarak

yorumlanır.

F İNANSMAN GİDE R L E R İNİ KAR Ş I LAMA O R A NI

Finansman Giderlerini Karşılama Oranı, işletmenin finansman giderlerinin kaç katı

dönem kârı elde ettiğini gösterir. Bu amaçla dönem kârı finansman giderleriyle

toplanıp finansman giderlerine bölünür;

Finansman Giderlerini Karşılama Oranı =

FG

FG DönemKârı

FG : Finansman Giderleri

Finansman Giderlerini Karşılama Oranı, finansman giderlerinin (elde edilen dönem kârı ile) kaç

defa kazanıldığı şeklinde yorumlanır. Oran ne kadar büyük çıkarsa alacaklıların faiz garantisinin

ve işletmenin finansal gücünün o oranda iyi olduğunu gösterir. Oranın düşük olması alacaklılar

için risk ve işletmenin finansal gücünün zayıf olması anlamına gelir.

Faaliyet Oranları

Faaliyet oranları, işletme varlıklarının verimli kullanılıp kullanılmadığı ölçmeye yarar.

Bu amaçla varlıklar toplamı veya varlık kalemleri ile satışlar arasında ilişkiler kurulur.

Kurulan ilişkilerden şu faaliyet oranları ortaya çıkmaktadır;

21

 Ortalama Tahsilat Dönemi Oranı,

 Alacakların Devir Hızı Oranı,

 Stok Devir Hızı Oranı,

 Nakit Devir Hızı Oranı,

 Dönen Varlıkların Devir Hızı Oranı,

 Maddi Duran Varlıkların Devir Hızı Oranı,

 Aktif Devir Hızı Oranı.

O R TALAMA TA HS İ LAT D Ö NEMİ O RA NI

Ortalama Tahsilat Dönemi Oranı, ticari alacaklar ile satışlar arasındaki ilişkiden doğar.

Bunun için ticari alacaklar dönemin günlük satışlarına bölünür. Günlük satışlar ise

kredili satışlar toplamının 360 güne bölünmesi ile bulunabilir. (İşletme dönem içinde

işe başladı ya da bıraktı ise faaliyet günü sayısına bölünür.)

Günlük Satışlar =

360

ışlar KrediliSat

Ortalama Tahsilat Dönemi Oranı = şlar GünlükSatı

aklar TicariAlac

Ortalama Tahsilat Dönemi Oranı gün olarak bulunur. Bu gün sayısı işletmenin kredili

satışlarında müşterisine tanıdığı vadeyi ifade eder. Üretim işletmeleri için bu sayının 30 gün

olması uygun görülmektedir.

Ortalama Tahsilat Dönemi Oranının küçük çıkması, işletmeye ait fonların kısa süre

için satışlara bağlanmış olması açısından iyi olarak yorumlanır. Burada dikkat edilecek

hususun, müşterilere tanınan vadenin satıcılardan sağlanan vadeyi aşmamasıdır. Yoksa

işletmede likit sıkıntısı ya da kredi kullanımı gündeme gelir.

ALA C AKLAR IN D EVİ R HI Z I O R A NI

Ticari alacaklar ile net satışların birbirine oranı alacakların devir hızını verir. Bu

nedenle bir dönemin net satışlarının o dönemin ortalama alacaklarına bölünmesi

gerekir. Ortalama alacaklar dönembaşı alacaklar ile dönemsonu alacaklarının

toplamının ikiye bölünmesi ile bulunur;

Ortalama Alacaklar =

2

DSTA DBTA

Alacakların Devir Hızı Oranı=

acaklar OrtalamaAl

NetS

DBTA : Dönembaşı Ticari Alacaklar

DSTA : Dönemsonu Ticari Alacaklar

NetS : Net Satışlar

Alacakların Devir Hızı Oranı “defa” olarak ifade edilir. Bu da ticari alacakların bir hesap

döneminde kaç defa tahsil edildiğini gösterir.

Alacakların Devir Hızı Oranının yüksek çıkması, ticari alacakların kısa sürede ve

kolaylıkla tahsil edilerek fonların aynı dönemde tekrar işletmeye döndüğünü gösterir.

22

Oranın düşük çıkması, ticari alacakların uzun sürede tahsil edilebildiğini ya da

alacakların tahsil kabiliyetinin zayıf olabileceğini göstermektedir.

S T OK D E V İ R HI Z I O R A NI

Stok Devir Hızı Oranı, bir dönemin stoklarının net satışlara oranı stok devir hızı

oranını verir. Ortalama stokların bulunması için dönembaşı stoklar ile dönemsonu

stoklar toplamının ikiye bölünmesi gerekir;

Stok Devir Hızı Oranı =

oklar OrtalamaSt

NetS

NetS : Net Satışlar

Stok Devir Hızı Oranı, stokların bir dönemde kaç defa satışa konu olduğunu gösterir.

Stok Devir Hızı Oranının yüksek olması, işletmenin mallarının stokta beklemeden

hemen satıldığı, düşük olması malların stokta çok beklediği anlamına gelir. Ancak stok

eksikliğinin stok devir hızının yüksek çıkmasına neden olabileceği göz önüne

alınmalıdır.

NAKİ T D E Vİ R HI Z I O R A NI

Nakit Devir Hızı Oranı, işletmenin parasal ve paraya çevrilebilir kıymetlerinin bir

dönem içindeki devir hızını ölçer.

Nakit Devir Hızı Oranı =

OrtalamaHD

NetS

NetS : Net Satışlar

OrtalamaHD : Ortalama Hazır Değerler (Parasal Değerler + Paraya

Çevrilebilecek Değerler)

Bu oran işletmede bulundurulması gerekli nakit miktarını belirler, ancak bu konuda belirli bir

standart yoktur. Bu nedenle aynı sektördeki işletmelerle ve geçmiş yıllarla karşılaştırılarak bir

yoruma ve sonuca gidilmeye çalışılır.

D Ö N E N VA R L IKLAR IN D E Vİ R HI Z I OR A NI

Dönen Varlıkların Devir Hızı Oranı, dönen varlıkların ne derece satışlara bağlı

olduğunu gösterir.

Dönen Varlıkların Devir Hızı Oranı =

OrtalamaDV

NetS

NetS : NetS

OrtalamaDV : Ortalama Dönen Varlıklar

Oranın yüksek çıkması, dönen varlıkların net satış gelirlerinden elde edildiği, düşük çıkması

halinde de dönen varlıkların net satış gelirleri dışındaki gelirlerden el edildiği şeklinde

yorumlanır.

Bir işletme için beklenen dönen varlıkların sermaye dışında, net satışlardan elde

edilmesidir. Böylece işletme faaliyetinin olumlu olarak sürdürüldüğü ortaya çıkar.

23

MA D Dİ D U R A N VA R L IKLA R IN D E Vİ R HI Z I O RA NI

Maddi Duran Varlıkların Devir Hızı Oranı, maddi duran varlıkların

kullanılmalarındaki etkinliği ölçer.

Maddi Duran Varlıkların Devir Hızı Oranı =

V OrtalamaMD

NetS

NetS : Net Satışlar

OrtalamaMDV : Ortalama Maddi Duran Varlıklar

Maddi Duran Varlıkların Devir Hızı Oranı, üretim işletmelerinde kapasite kullanılmasını da

gösterir. Oranın yüksek çıkması duran varlıkların etkin kullanıldığı ve yüksek kapasite ile üretim

yapılarak satış geliri elde edildiğini gösterir. Oranın düşük çıkması ise duran varlıkların verimli

ya da kapasitenin altında kullanıldığı şeklinde yorumlanır, bir başka deyişle işletme maddi

duran varlıklarına ya gereksiz yatırımlar yapmıştır, ya da yapılan yatırımın karşılığını

alamamaktadır.

Ticari işletmelerde satışlar büyük oranda maddi duran varlıklara bağlı değildir; bu

nedenle bu oranın yorumlanmasında aynı esktördeki işletmelerle bir karşılaştırma

yapılması uygun olur.

AKT İ F D E Vİ R HI Z I OR A NI

Aktif Devir Hızı Oranı işletmenin aktiflerinin kullanımındaki verimliliği ölçmektedir.

Aktif Devir Hızı Oranı =

OrtalamaV

NetS

NetS : Net Satışlar

OrtalamaV : Ortalama Varlıklar (Aktif) Toplamı

Üretim işletmelerinde bu oranın 2 ile 4 arasında olması uygun görülür. Oranın ticari

işletmelerde daha yüksek olması beklenir.

Standartlara göre bu oranın düşük olması, işletmede atıl kapasite bulunduğunu

gösterir. Bir başka deyişle işletme ya gereksiz yatırımlar yapmış ya da yapılan

yatırımlardan gerekli verimi alamaktadır.

Duran varlıkları aktif içinde büyük olan işletmelerde (örneğin özel okul, otel

işletmeleri gibi) aktif hızı düşüktür. Duran varlıkları aktif içinde az olan işletmelerde

(örneğin ticari işletmelerde) bu oran yüksektir.

Kârlılık Oranları

Kârlılık oranları, işletmenin faaliyetleri sonucunda ölçülü ve yeterli bir kâr elde edip

etmediğini ölçmeye yarar. Kâr ile kaynaklar ve kâr ile satışlar arasında ilişki kurularak

ortaya çıkarılan kârlılık oranları şunlardır;

 Kaynakların Kârlılık Oranları,

 Satışların Kârlılık Oranları.

24

KAY NAKLA R IN KÂR L I L IK OR A NLAR I

Kaynakların Kârlılık Oranlarında, kâr ile kaynaklar arasında ilişki kurularak öz

kaynakların ve uzun vadeli yabancı kaynakların verimli kullanılıp kullanılmadığı

belirlenir. Kaynakların Kârlılığı Oranlarında iki oran ele alınır;

 Sermayenin Amortismanı Oranı,

 Öz kaynakların Amortismanı Oranı.

Sermayenin Amortismanı Oranı, genel olarak uzun vadeli kaynaklar ile bu kaynakların

giderlerinin özkaynakları ve dönem kârını nasıl etkilediğini ortaya koyar. Oran her ne

kadar sermaye adını taşısada buradaki sermaye, özkaynaklar değil, işletmenin toplam

kaynaklarına ilişkin bir işlemi göstermektedir.

Sermayenin Amortismanı Oranı = 100 

UVYK r Özkaynakla

UVBG DönemKârı

UVBG : Uzun Vadeli Borçlanma Giderleri

UVYK : Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar

Oranın büyüklüğü işletmenin uzun vadeli kaynaklarının etkin ve verimli kullanıldığını

gösterir, hatta işletme bu uzun vadeli kaynaklardan en çok verimi elde etmiştir

denilebilir. Oranın düşük çıkması ise işletmenin bu tür uzun vadeli kaynaklardan

verimli bir şekilde yararlanamadığını, bu kaynaklara ilişkin faiz gibi finansman

giderlerinin dönem kârını büyük ölçüde etkiledğini gösterir.

Öz Kaynakların Amortismanı Oranı ise, işletmenin elde ettiği dönem net kârının

özkaynaklara oranını göstermektedir. Burada işletmenin yabancı kaynakları ele

alınmamaktadır.

Öz Kaynakların Amortismanı Oranı = r Özkaynakla

rı DönemNetKâ 100 

Öz Kaynakların Amortismanı Oranı, genel olarak işletme sahip ya da ortaklarının

işletmeye yatırdıkları sermayenin kârlılığını gösterir. Bu anlamda oran büyüdükçe

işletme sahip ya da ortakları böyle bir işletme kurmakla iyi bir yatırım yapmışlardır

denilir. Oranın küçük olması ise yapılan yatırımın kârlı olmadığı göstermektedir.

Oranın büyüklüğü ise sektörden sektöre değişmektedir. Bazı sektörlerde çok büyük öz

kaynaklara ihtiyaç varken, bazılarında küçük bir öz kaynak yeterli olmaktadır. Bu

nedenle “işletmeci ne kadarlık bir sermaye geririrse ne kadar bir kâr elde eder?” gibi

bir sorunun cevabı bu oranla verilebilir. Bu bağlamda oran aynı zamanda yatırımın

kârlı ya da kârsız olduğunu da gösterir. Yine bir başka açıdan bakıldığında bu oran,

özkaynakların doğru yatırımlara yapıldığını da göstermektedir. Oran genel piyasa

koşullarındaki faiz, borsa endeksi gibi deflatörlerden büyük ise yatırım doğru ve kârlı

bir yatırım olarak değerlendirilir.

Sermayenin Amortismanı

Oranı

Öz Kaynakların Amortismanı

Oranı

25

S AT I Ş LAR IN KÂR L I L IK O R A NLAR I

Satışların Kârlılık Oranları gelir tablosundaki brüt satış kârı, faaliyet kârı, olağan kâr,

dönem kârı ve dönem net kârı ile satışlar arasında ilişkiye dayanarak bulunur.

Satışların kârlılık oranları içinde en çok şu oranlar kullanılır;

 Brüt Kâr Oranı,

 Faaliyet Kârı Oranı,

 Net Kâr Oranı.

Bu oran brüt satış kârı tutarının, net satışlara oranlanmasıyla hesaplanır ve işletmenin

ana faaliyet konuları ile ilgili olarak elde ettiği kârlılık yüzdesini gösterir.

Brüt Kâr Oranı =

NetS

BrütSK 100 

Brüt SK : Brüt Satış Kârı

NetS : Net Satışlar

Bu oran işletmenin net satışları ile satışlarının maliyetlerinden etkilendiği için, işletmenin

satışlarının karlılığını göstermektedir. Oranın yüksekliği işletmenin kârlılığını gösterir. Ancak bu

yüksekliğin sektördeki benzer işletmeler veya geçmiş dönemlerle karşılaştırılması gerekir.

İşletmenin faaliyet kârının net satışlara oranlanmasıyla bulunan Faaliyet Kârı Oranı,

Brüt Kâr Oranından farklı olarak, işletmenin faaliyet giderlerini de kapsayan bir

orandır.

Faaliyet Kârı Oranı =

NetS

rı FaaliyetKâ 100 

NetS : Net Satışlar

Faaliyet Kârı Oranıyla işletmenin faaliyet giderleri karşılandıktan sonra eriştiği kârlılık

değerlendirilir. Dolayısıyla işletmenin faaliyet kârı, brüt satış kârından küçük çıkacak, ancak

oran olarak büyüyecektir. Oranın yüksek olması işletmenin faaliyet giderlerini etkin bir şeklide

kontrol edebildiği ve en az faaliyet giderleriyle kârını ençoklayabildiğini göstermektedir.

Net Kâr Oranı, işletmenin dönem net kârının net satışlarına oranlanmasıyla bulunur.

Cari Oran =

NetS

rı DönemNetKâ 100 

NetS : Net Satışlar

Net Kâr Oranı, işletmenin sonuç kârlılığını göstermesi açısından önemlidir. Çünkü bu oranda

işletmenin finansman ve diğer giderleri de dikkate alınmaktadır. Bu oranın yüksek çıkması

işletmenin net olarak kârlılığını, düşük çıkması ise kârlı olmadığını göstermektedir.

  1. 5. Kredi Analizi

Kredi, genelde bir fon sağlama işlemi olarak ele alınır. Bu işlemin tarafları fon talep

eden ve fon sağlayan kuruluşlardır. Fon talep eden kuruluşlar, çalışma konuları,

büyüklükleri ve türel yapıları çok değişik olan işletmelerdir. Fon sağlayan kuruluşlar

Brüt Kâr Oranı

Faaliyet Kârı Oranı

Net Kâr Oranı

26

ise para ve sermaye piyasalarıdır. Genel ekonomik yapı içerisinde son derece önemli

fonksiyonları olan bu iki kesim, kredi talebinin yapılması ve bu talebin

değerlendirilerek sonuçlandırılması sırasında çok değişik amaçları göz önünde

bulundurmaktadırlar. Kredi talep edenler fon yetersizliğini ortadan kaldırarak işletme

faaliyetlerinde devamlılığı sağlamayı, kredi verenler ise öncelikle bu kredinin

vadesinde ve belli bir faiz ile geri dönmesini istemektedirler. Bu duruma göre kredi

işlemnin temelde belli bir güvene ve teminata dayandırılması gerekmektedir. Bir

işletme için güven temin eden unusurlar; kredi talebinde bulunan iletme yönetici ve

sahiplerinin iyi niyetleri, yönetim düzeyindeki performansları gibi soyut, işeltmenin

kaynak ve kullanım yapısındaki iş araçalrı gibi somut değerlerden oluşur.

Kredi işleminin, özellikle kredi sağlayan kuruluşlar bakımından büyük bir risk taşıdığı

söylenebilir. Bunun için konu ile ilgili riski sınırlandırıcı bir yaklaşım içerisinde olmak

gerekir. Bunun temini ise büyük ölçüde kredi talep eden işletmelerden gerekli

teminatların alınması ile ilgilidir.

Kredi ihtiyacını ortaya çıkan nedneleri standart olarak tarif edemeyiz. Ancak, konunun

işletme bazında özsermaye ve dolayısıyla net işletme sermayesi yetersizliği biçiminde

ortaya çıktığı söylenebilir. İşletmenin kredi ihtiyacı ekonomik konjoktür hareketleri ile

de yakından ilgilidir. Ekonomik konjoktürün gerileme dönemlerinde;

 Kârlılık azalmakta,

 Stok devir hızı oranı düşmekte,

 Alacakların tahsil süresi uzamakta ve

 Likitide yetersizliği

ortaya çıkmaktadır. İşte bu durumda işletmelerin kredi ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır.

İşletmenin para ve sermaye piyasalarından sağladıkları fonları;

 Kısa vadeli krediler,

 Orta vadeli krediler,

 Uzun vadeli krediler

biçiminde üçlü bir gruplamaya tabi tutulabilir. Özellikle kısa vadeli krediler

işletmelerin en çok talep ettikleri ve kredi kuruluşlarınında en çok vermek istedikleri

türdeki kredilerdendir. Bu nedenle özellikle kısa vadeli kreidler üzerinde duracağız.

Kısa vadeli kredi taleplerinin değerlendirilmesi ve konuya ilişkin olarak gerekli

kararların alınmasında kalitatif faktörlerden çok, kantitatif faktörlerden hareket etme

zorunluluğu vardır. Bilindiği gibi kısa vadeli kredi analizi ile ilgili kararların

alınmasında temel odak likiditedir. Bir başka deyişle kısa vadeli kredi analizi likitide

tercihini esas almaktadır. Bu tercihin değerlendirilmesinde ve karar fonksiyonunun

aktarılmasındaki en etkili analiz tekniği ise oran analizidir. Oranlar bir işletmenin,

çeşitli mali tablolarında yer alan varlık ve kaynak yapısı ile ilgili çokluklar arasındaki

karakteristik ilişkiyi gösteren oranlardır. Bu nedenle mali tablolar analizi ile ilgili

çalışmalar sırasında kullanılan oranlar, işletmenin yönetimi bakımından her biri bir

anlam taşıyan, değerler arasındaki oransal bağlantıları gösterir. Bu yaklaşım içerisinde

ele alındığında, oranların, işletme çalışmalarının açık ve hızlı bir biçimde analizine

imkan sağlayan anahtarlar olduğu söylenebilir.

27

Oranlar aracılığıyla yapılan analiz çalışmalarında, genellikle işletme yönetimini çeşitli

alanlarda yönlendirebilecek nitelikte karşılaştırmalar yapılmaktadır. Bu karşılaştırma

işlemleri birbirini izleyen ve tamamlayan üç aşamada gerçekletirilir;

Bunların ilkinde, aynı işletmeye ilişkin, geçmişe dönük ve geleceğe yönelik oranlar

karşılaştırılır. Bu işlemin amacı işletmenin zaman içerisindeki finansal durumu,

likitidesi, kârlılığın ve performans konusunda ihtiyaç duyulan bilgilerin üretilmesidir.

İkinci aşamadaki karşılaştırma işlemi, banzer işletmelerin veya işletmenin

çalışmalarını sürdürdüğü sektörün tipik oranları veya standart oranları ile yapılır.

Ancak, bu işlemin yapılabilmesi için, sektörel standart oranların belirlenmiş olması

gerekir.

Son aşamada ise, analize konu edilen işletmenin oranları, genel kabul görmüş

değerlerle karşılaştırılarak yorumlama işlemine bağlı tutulur. Ancak bu yorumlar,

analiz çalışması ile ilgili ilk yaklaşımlar olarak benimsenmelidir. Çünkü işletmeler

arasındaki çeşitli alanlardaki farklılıklar, oran sonuçlarının katı bir anlayış içerisinde

yorumlanmasını engellemektedir.

28

 

İlgili Kategoriler

Muhasebe Ders Notları



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir