ANTREPO FAALİYETLERİNİ VERGİLEMEDE İŞLEMLER

Cevapla
kubi
Mesajlar: 24
Kayıt: 22 Mar 2017 16:51
İletişim:

25 Mar 2017 20:27

Antrepo faaliyetlerinin vergilendirilmesinde KDV, ÖTV, gümrük vergisi gibi bazı temel vergilendirmeler söz konusu olup, devam eden bölümde bunlar incelenmiştir.

Antrepo Faaliyetlerinde KDV İşlemleri
KDV’yi sacede harcama vergisi şeklinde birinci olarak öne süren Alman sanayici Von Siemens olup, KDV ilk kez 1955 senesinde Fransa’da uygulanmıştır. Daha sonra verginin başarılı uygulamaları yüzünden 1962 senesinde Avrupa Ekonomik Topluluğu Maliye Komitesi tarafından tüm üyeler KDV’nin uygulanması önerisini getirmiştir. Bunun akabinde, Almanya başta, diğer üye ülkelerde de KDV yürürlüğe girmiş olup, ülkemizdeyse KDV 1985 senesinde, 3065 sayılı Türk KDV Kanunu ile uygulanmıştır. Bu kanun büyük ölçüde Alman KDV kanunundan esinlenerek hazırlanmış olup, AB’nin KDV konusundaki yönergelerine göre ortak KDV sistemiyle uyumludur (Oktar, 2009: 1).
KDV matrahı yalnızca mal alımında indirilmektedir. Öte yandan yatırım malı alımıyla yatırım mallarına ilişkin amortismana indirim yapılmayıp bu durumda gayri safi hâsılat verginin matrahını oluşturmaktadır. Makroekonomik perspektifte bu durum, gayri safi yurt içi hâsılaya eşit olup, üretim ve dağıtım sistemi içinde bulunan işletmelerin diğer işletmelerden aldıkları girdi üstüne ekledikleri katma değer gayri safi hâsıla türünde KDV toplam matrahını vermektedir. Bu şekildeki KDV uygulamasında işletmelerin başka işletmelerden satın aldıkları sermaye eşyalarının toplam satış hasılatından indirilmesine izin verilmeyip bunlar, amortismana tabi iktisadi değerlerdir (Ayhan, 1983: 10).
KDVK’nun 16. maddesi transit geçişin, serbest bölgelerde, gümrük antreposunda geçici depolama yerlerinde ve gümrüklü sahalarda ürün ve hizmetlerin ticareti Katma Değer Vergisi kapsamı dışı bırakılmıştır. Varış ülkesi prensibinin uygulanması çerçevesinde ihracatlar vergilerden muaf olurken, ithalat vergiye tâbi olup, kim tarafından ne için yapılırsa yapılsın, ithalat KDVK’nun 1ilk maddesinin ikinci bendiyle verginin konusuna alınmış olması yanında, on altıncı maddesinin belirli konumdaki ithalat vergi dışına çıkarılmıştır. İthalat istisnası kapsamına giren mallar ve hizmet türleri 3 şekilde aşağıdaki gibidir (İSMMMO, 2010: 495).
1) Teslimleri Yurt İçinde KDV’den İstisna Edilen Mal ve Hizmetr: KDVK’nun 16/1-a maddesine göre KDV Kanununca teslimi vergiden istisna edilen mal ve hizmetlerin ithali vergiden istisna edilmiştir.
2) Gümrük Vergisinden Muaf veya İstisna Edilen Eşya: KDVK’nun on altıncı maddesinin ilk bendiyle GK’na atıf yapılmış, GK’nun 167/5-a ve yedi nolu bentleri dışında maddesi gereğince Gümrük Vergisinden muafiyet tanınan veya müstesna olarak ithal edilen eşyaların-ki bunlar genellikle gayri ticari niteliktedir-katma değer vergisinden istisna edilmiştir.
3) İhraç Edilen Eşyanın Geri Gelmesi (İthali): Geri gelen mal için gümrükte KDV ödemesi yapılmışsa bu KDV, ödemenin yapıldığı ayda indirilir.
KDVK’nun 21/c maddesi çerçevesinde belirlenen gider ve ödemenin KDV matrahı bakımından ele alınması, dolaşıma giriş rejimine tabi tutulacak eşyalar için iki ayrı şekilde uygulanmaktadır:
1- Taşıtlardan alınan geçici depolama yeri veya antrepolara konan mallar,
2- Özelliğinden dolayı geçici depolama yeri ve antrepolara alınmayan, gümrüğün gözetimi altında sahibine teslim edilenmallar. “dökme eşyalar (Dökme eşya ifadesinden; maden cevheri, mineraller, hurda demir, kömür mucur gibi ambalajlanmamış ve genellikle yükleme ve boşaltması mekanik vasıta ve tesis gerektiren her nevi gaz, hububat, hayvan yemi, küspe, çimento, kilinker, ponzo, suni gübre, sıvı ve katı maddeler anlaşılır) getirildiği mahalde bulunan geçici depolama yeri ve antrepoya konulamayacak ağırlıkta ve hacimdeki dökme olmayan eşyalar (Dökme olmayan eşya ifadesinden; levhalar, kangallar, profil, kütük, boru, firkete, hertürlü rulo sac, pik gibi ambalaj olarak sayılabilen veya ambalajlanmış eşya anlaşılır) veya konulması halinde, boşaltılması ve teslimi sırasında gümrük idaresi, işletici ve yükümlü açısından külfet doğurabilecek ağırlıkta ve hacimde veya kırılabilir, telefle zayi olabilir nitelikteki dökme olmayan eşyalar, boşaltılması ve taşınması özel düzenekli araç ve taşıt gerektiren eşyanın, getirildiği mahalde konulmasına ve korunmasına yönelik özel düzenek ve yapı bulunmayan petrol ürünleri, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı, yanmayı artırıcı, tehlikeli ve zararlı kimyasal maddeler ile gıda maddeleri", gümrüğün izniyle tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usul olan taşıt üstü gümrük işlemine tabi tutulur (Yayla, 2014: 1).
Vergi konusunun, üstüne vergi konan ve bu sebeple direkt veya dolaylı bir biçimde verginin kaynağını oluşturan ekonomik unsur olup, vergi borcunun ortaya çıkmasına sebep olan ekonomik faktörler vergi konusu oluşturur. Vergi konusu genel ve soyut bir kavram olup, vergi kanunları genelde vergi kavramlarını izah etmekte, fakat verginin konusunu belirleyen genel bir tanım getirilmemiştir (Bulutoğlu, 2004: 15).
Antrepo Faaliyetlerinde Gümrük Vergisi İşlemleri
Bir devletin gümrük sistemi ya ticari eşyalar arasında veya ülkelerin aralarında bir değişiklik ortaya çıkarmakta olup, bir ülkenin gümrük sistemi ya malları, satın aldıkları ülkeye bakmaksızın kendi aralarında türlerine bağlı olarak değişik gümrüklere tabi tutarlar. Bunun yanında malların cinsine bakılmaksızın hangi ülkeden geldiklerine göre aynı mallara farklı gümrükler uygulanır. Malların orjinlerine göre gümrüklenmesi gümrük teorisi’nin, geldikleri ülkelere göre gümrüklenmesi ise adapte teorisinin konusunu oluşturmaktadır (Gerekli, 2014: 31).
Gümrük vergileri ekonomide gelirin yeniden dağılımına yol açar. Buna yeniden dağıtım etkisi denir. Tam rekabet şartları altında üretim yapan bir firma ancak kendisini o sektörde tutmaya yetecek kadar “normal kar” elde eder ve fiyat piyasada veridir. Denge ise, o sektörde verimliliği en düşük olan firma maliyetinin piyasa fiyatına eşitlendiği noktada oluşur. Bu firma marjinal firmadır ve bu firmanın üretim maliyetinin düşüğü değerde çalışan işletmeler normalin üzerinde kar diğer bir deyişle “üretici rantı” elde ederler. Bu rant, tüketicilerin üreticilere yapmış olduğu bir gelir aktarımı şeklinde görülebilmektedir (Karluk, 2002: 171).
Gümrük vergileri genellikle ithalat üzerinden alınmakla beraber, bazı dönemler boyunca ihracat üzerinden de alınmıştır. Gümrük vergisi, gümrüğe tabi bir mal ya da eşyanın gümrüğe geldiği anda, ithalatı yapan mükellef tarafından alınan ve daha sonra fiyat mekanizması yoluyla ilgili ülkedeki tüketicilere yansıtılan bir dolaylı vergi niteliğindedir (Gedik, 2010: 397). Gümrük vergilerinin uygulamadaki en önemli 2 işlevleri, bu vergileri koyan devlete gelir sağlaması ve söz konusu ülkenin gelişmekte olan yerli sanayilerinin dış rekabete karşı korunması olup, küreselleşmeyle birlikte uluslararası ticaretin önündeki gümrük vergileri dünya çağında azalmaktadır. Bunun yanında özellikle gelişmiş ülkeler tarafından giderek daha az öneme sahip olmaya başlamıştır. Bununla beraber gümrük vergileri henüz gelişmekte ya da az gelişmiş ülkeler için kalkınmanın finansman aracı olarak görülmektedir (Arslan, 2007: 127).
Gümrük vergileri uygulanırken bir takım hedeflere ulaşılması amaçlanır. Bunlardan ilki yerli üretimi koruyup geliştirerek uluslararsı rekabette güçlü kılma diğer taraftan ise mali gümrük vergileri ile bütçe gelirlerini arttırmaktır. Bunların dışında aşağıdaki hedefler de bunlar arasında sayılabilir (Tuncer, 2007: 17);
• Ülke işçisini yabancı ucuz işçiye karşı korumak.
• Yerli üreticilerin yabancı rekabete dayanmalarına imkan sağlamak için, ithal malının maliyetini, yerli malın maliyetine eşitlemek
• Daha önce ithal edilen bazı malları yurt içinde üreterek ülkede işsizliği azaltmak
• Ülkenin dış gelirinin üstünde olan dış gider fazlasını eriterek dış ödemeler dengesini sağlamak
• Ülkenin ticaret hadlerini ve refahını iyileştirmek
• Yerli üreticileri dampinge (yabancı bir pazarda, normal değerin ya da iç pazarda geçerli olan fiyatın altında satış yapmak) karşı korumak.
• Yerli sanayinin etkinlik kazanıncaya kadar yerleşmesine ve büyümesine imkan sağlamak
• Ulusal savunma için stratejik önemi haiz sanayileri korumak
Türk Gümrük Mevzuatının temel kaynağı olan 4458 sayılı Yeni Gümrük Kanunu 04.11.1999 tarih ve 23866 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak üç aylık geçiş döneminden sonra 5 Şubat 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Geniş kapsamlı bir çerçeve kanun niteliğinde olan 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun esas itibariyle üç temel amacı bulunmaktadır (Gedik, 2010: 397).
Bunlardan ilki 1996 yılı başından itibaren Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile oluşturulan gümrük birliğinin sonucu olarak gümrük mevzuatı ve uygulamasında Avrupa Birliğine uyum sağlamaktır. İkinci amaç Türkiye’de gümrük rejimine işlerlik kazandırmaktır. Böylece Türkiye bu yasa ile gümrük rejimini Batı standartları düzeyine çıkarmış olacaktır. Üçüncü ve temel amaç ise Türkiye’de gümrük vergilerini yeni esaslara bağlamak ve bu alanda gerçek bir reform sağlamaktır (Tuncer, 2007: 20).
Antrepo Faaliyetlerinde Damga Vergisi İşlemleri
488 sayılı DVK’nun ilk maddesi, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların Damga vergisine tabi olduğunu ifade etmektedir. Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konarak düzenlenen ve herhangi bir durumu ispat ya da belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri kapsamaktadır (WEB_1).
Aynı zamanda bu terim, elektronik imza kullanılarak manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeler için kullanılmaktadır. Yine yasanın üçüncü maddesine göre, Damga Vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların Damga Vergisini kişilerin ödeyeceği belirtilmiştir. Yasanın dördüncü maddesi çerçevesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin belirlenmesinde o kağıdın durumuba bakılacağı, durumu saptanmak istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf varsa, atıf olan kağıdın hükümlerine göre iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınacağı hükme bağlanmıştır (WEB_1).
Yasal koşullara uygun gerçekleştirilen ihracat işlemlerine yönelik yapılacak olan faturalarda ÖTV hesaplanmasa da, ihraç konusu malların yurt dışına çıktığı, gümrük beyannamesinin aslı veya ilgili gümrük idaresi, noter ya da yeminli mali müşavir tarafından onaylı örneği, ihracatın gerçekleştiği zamanki ÖTV beyannamesine eklenmektedir. Öte yandan ihraç edilen mallara ilişkin KDV istisnası sebebiyle gümrük beyannamesinin KDV beyannamesine ekenirse, ÖTV beyanı için mükelleften tekrar gümrük beyannamesi istenmez. Bu durumda Vergi Dairesine ibraz edilen söz konusu beyannamenin şef ve müdür yardımcısı tarafından onaylanmış olan nüshaları da kabul edilir (Tongal, 2006: 3).
GK’nun kırk altıncı maddesi çerçevesinde bulunan süre içerisinde antrepo beyannamesi verildiği halde antrepo beyannamesiyle ilişkili damga vergisinin ödenmemesi yüzünden Kanunun yetmişinci maddesince malların tasfiyesinin durumu konusunda tereddüt yaşanmıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü yayınladığı genelgeyle bu konuya aşağıdaki yaklaşımı getirmiştir (40216608/131.99 sayılı genelge):
4458 Sayılı GK’nun birinci maddesi kanunun amacını Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesine giren ve çıkan malların ve taşıtların geçişinde uygulanacak gümrük kurallarını belirlemektir. Kanunun ikinci maddesi Türkiye Cumhuriyeti Gümrük
Bölgesinin Türkiye Cumhuriyetinin kara suları, iç suları ve hava sahasını tamamından müteşekkil olduğunu ifade etmektedir. Gümrük Bölgesi, 1615 sayılı eski Kanunda (14.md.) sınırlardan içeri doğru otuz kilometrelik bir alan olarak tanımlamışken, yeni kanunda devletin egemenliğindeki tüm alanlar gümrük bölgesi olarak kabul edilmiştir. Bunun doğal sonucu olarak, “gümrük bölgesinde yerleşik kişi” kavramının kapsamı, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde ikametgahı bulunan tüm gerçek ve tüzel kişileri de içine alacak şekilde genişletilmiştir (Aydın vd, 2000: 26).
Antrepo Faaliyetlerinde ÖTV İşlemleri
4760 sayılı ÖTV Kanununun on altıncı maddesinin dördüncü bendinde, “Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalinde, ödenecek ÖTV’ye karşılık olmak üzere türü, tutarı ve çözümüne ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenmek suretiyle teminat alınacağı” ifade edilmekte olup kapsamda gerekli düzenlemeler 28945 sayılı RG bir seri numaralı ÖTV Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 30 seri numaralı Tebliğ ile yapılmıştır (2014-12 sayılı genelge).
ÖTV Kanununun, 24783 sayılı RG yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden bugüne kadar pek çok maddesi değişmiştir. Bunun yanında kanunun pek çok maddelerinin uygulamasına yönelik olarak Maliye Bakanlığı’nca tebliğler yayınlanmış olup günümüzde buna karşın en çok açıklamaya gereksinim duyulan mevzuat düzenlemelerinin başında gelmektedir. ÖTV Kanununun, KDV Kanunu’nda olduğu gibi gümrük mevzuatını direk ilgilendiren maddeleri vardır (Tongal, 2006: 1).
Cevapla
  • Bilgi