Ekonomi Sözlüğü

Cevapla
Ahmet Urgu
Mesajlar: 24
Kayıt: 11 Eki 2016 22:16
İletişim:

11 Eki 2016 23:00

Aciz (insolvency) : Vadesi gelmiş borçlarını ödeyememe durumudur. Alacaklı borçlunun borcunu ödeyemeyecek durumda olduğunu belirterek mahkemeye başvurabilir. Borçlu da, acz içinde olduğunu ileri sürerek mahkemeden iflasını isteyebilir. Bu durumda, alacaklının borçlunun iflas istemine karşı çıkması geçersizdir.

Açık Artırma (open binding) :Alıcılar arasında rekabet yaratmak suretiyle, satın alınacak nesneye en yüksek fiyatı verecek alıcıyı bulmak için uygulanan bir satış yöntemidir. Açık artırma ile elde edilecek hasılat, yaşanan ekonomik koşullar ile doğru orantılı olup, ekonomik genişleme dönemlerinde yüksek fiyatlara alıcılar bulunurken, ekonomik daralma dönemlerinde bunun tersi olmaktadır.

Açık Bono (blank bill) :Tutarı ve hamili belirtilmeden, sadece açığa imza atmak suretiyle düzenlenmiş bonodur.

Açık Ekonomi (open economy) :İthalat ve ihracat üzerinde hiçbir sınırlanmanın bulunmadığı veya faktör hareketlerinin karşılıklı olarak serbest olduğu ekonomidir.

Açık Eksiltme (auction by underbidding) :Satıcılar arasında rekabet yaratmak suretiyle, satın alınacak nesneye en düşük fiyatı verecek satıcıyı bulmak için uygulanan bir yöntemdir.

Açık Finansman (deficit financing) :Açık finansman, devletin kasıtlı olarak harcamaları gelirlerden daha yüksek bir düzeyde tutma durumudur. Bütçe açığının yapılan borçlanmalarla kapatılması biçiminde ortaya çıkan bu yöntem, istihdamı artırmak ve ekonomik hayatı canlandırmak için uygulanır.

Açık İşsizlik (open unemployment) :Kişilerin çalışma arzusu ve iktidarında olduğu halde, kendi idareleri dışında işsiz kalma durumudur.

Açık Pazar (open market) :Tekelleşmenin ve alım satım işlemlerinde piyasa dışı müdahalelerin olmadığı piyasalardır.

Açık Piyasa İşlemleri (APİ) (Open Market Operations): Para politikası uygulaması çerçevesinde, merkez bankaları bünyesinde para miktarının artırılıp azaltılması amacıyla, Hazine kağıtlarının alım ve satımının (kesin alım, kesin satım, geri satım vaadiyle alım -repurchase agreements-, geri alım vaadiyle satım -reverse repurchase aggrement-) yapılması işlemleridir. Bankalararası Para Piyasası işlemleri de “Açık Piyasa İşlemleri” kapsamı içerisindedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde bu tür işlemler, Açık Piyasa İşlemleri ve Para Piyasası Müdürlükleri tarafından yürütülmektedir.Bu işlemler aracılığıyla para arzının, faiz haddinin, yatırımların denetim altına alınmasına ve toplam harcama hacminin daraltılmasına veya genişletilmesine çalışılır.

Açık Pozisyon (short position) :Vadeli işlem piyasalarında alınmış ve henüz kapatılmamış pozisyonara denir.

Adam Smith: Kapitalizmin dayanağı sayılan Klasik Okul'un temsilcilerindendir. Fizyokrasinin tersine, toprak yerine insan emeğini servetin kaynağı olarak gördü. İşbölümünün sağladığı teknik olanaklar emeğin üretimini, dolayısıyla da milli gelirin artacağını savundu. Devletin ekonomiye müdahalesine karşı çıktı. Serbest ticareti ve vergide adaleti savundu. Adam Smith'in Değer Fiyat Teorisi'ne göre, üretimin maliyetinin emek tarafından belirlenir. Malın maliyet ve piyasada oluşan iki değeri vardır. Fiyat piyasada belirlenir. Gelir Teorisi'ne göre de emek (ücret), sermaye (kapital) ve topraktan (rant) oluşur ve ekonomi içinde bölüşümü kendiliğinden olur.

Adi Hisse (ordinary share) :Yasa ve esas sözleşmede belirtilen normal haklardan başka hakları elde etmeye imkan tanımayan hissedir. Imtiyazlı hisse senetleri, değiştirilebilir hisse senetleri, itibari değersiz hisse senetleri ve kabili itfa hisse senetleri dışında kalan tüm senetler, adi hisse hükmündedir.

Adi Senet (note) :Bir borç ve hak doğurmak veya bir borcu ya da hakkı kanıtlamak amacıyla oluşturulan borçlunun imzasnı içeren belgedir. Resmi senetler, yarı resmi senetler ve özel senetler olarak düzenlenirler. Düzenlenmekteki amaçları bakımından da, bir hak veya borcu yaratan senetler ve bir hak veya borcu yaratmamakla beraber, böyle bir unsurun varlığını kanıtlayan senetler olarak sınıflandırılırlar.


Adi Şirket (partnership) :İki veya daha fazla kişinin, ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, belirli bir ortaklık sözleşmesiyle kurdukları şirkettir. Adi şirketlerin hükmi kişilikleri, ünvanı ve ikametgahı bulunmamaktadır. İflasa da tâbi değildirler. Ayrıca, adi tirketlerin ticaret siciline kaydedilmelerine gerek yoktur.

Ağırlıklı Ortalama (weighted average) :Dizi içindeki her bir terimin, belirli bir ağırlıkla ayrı ayrı çarpıldıktan sonra alınan toplamın, ağırlık toplamına bölünmesi ile elde edilen ortalamadır. Ağırlıklı ortalamalar, deskriptif istatistik analizlerde, özellikle indeks hesaplamalarında yaygın bir biçimde kullanılırlar.

Akreditasyon (Accreditation): Akreditasyon, laboratuvarların, belgelendirme ve muayene kuruluşlarının üçüncü bir tarafça belirlenen teknik kriterlere göre çalıştığının bağımsız ve tarafsız bir kuruluş tarafından onaylanması ve düzenli aralıklarla denetlenmesidir. Üçüncü taraf değerlendirme tekniği olarak akreditasyon, söz konusu kuruluşlarda güvenilirliğin sağlanması ve sürekliliği için önemli bir araçtır. Bir test kuruluşunun yaptığı testlere veya bir belgelendirme kuruluşunun düzenlediği belgelere güvenilebilmesi için, bu kuruluşların belirlenen uluslararası kriterlere göre çalışıyor olduğunun belgelenmesi gerekmektedir. Dünyadaki uygulamalara paralel olarak Avrupa Birliği'nde de bu kriterler EN 45000 standartlar serisinde açıklanmıştır.

Akreditif (letter of credit) :Bir bankanın belirli bir miktar ve belirli bir süre için, üçünçü bir kişi lehine, nezninde kredi açması için yabancı ülkelerdeki muhabir bankaya gönderdiği bir tür mektuptur.

Aktifler : Bir şirketin sahip olduğu bütün varlıkları ifade eder. Bilançolardaki aktifler tablosu de bu varlıkların parasal değerini gösterir ve bu tabloda şirketin mevcut değerlerinin yanı sıra , alacakları ve varsa zararları bulunur. Bilançolarda aktifler iki ana kalemden oluşur: Dönen Varlıklar ve Duran Varlıklar.

Alacak Devir Hızı : Şirketin satışlardan doğan alacaklarını tahsil ettiği hızı gösterir. Genelde devir hızının yüksek olması ve artması iyi bir gösterge olarak yorumlanabilir. Şu şekilde hesaplanır: Net Satışlar / Kısa Vadeli Ticari Alacaklar

Alıcı Piyasası (buyer's market) :Arzın talebi aştığı ve tüketicilerin fiyatı belirleyebildiği piyasa biçimidir. Eğer tüketiciler, düşük olan bir fiyat üzerinden almaya hazırlarsa, piyasa aniden satıcıların fiyatı belirlediği bir piyasa durumuna gelebilir.

Alıcı Tekeli (buyer's monopoly) :Endüstride çok sayıda üretici veya satıcı bulunmasına karşılık tek bir tüketici veya alıcının varolması durumudur. Bu tip piyasalarda, alıcı firma marjinal hasılasını marjinal kaynak maliyetine eşitleyen miktarda kaynak kullanarak kârını maksimuma çıkarabilir.

Alım Vergisi(purchase tax) :Perakende satışlarda ya da bundan önceki bir aşamada tahakkuk ettirilen vasıtalı vergidir.

Alış Kuru (buying rate) :Dövizin para otoriteleri tarafından saptanan alış fiyatıdır. Türkiye'de efektif ve efektif olmayan dövizler için farklı alış kurları uygulanmaktadır.

Alonj (alonge) :Bono, çek ve poliçenin arka yüzünde işlem yapmak için yer kalmadığı zaman, yapılacak işlemler için bono, çek veya poliçeye eklenen kağıt parçasıdır. Alonj üstüne yapılacak işlemler hukuksal açıdan senet üzerinde yapılanlar ile aynı hükümlere tâbidir.

Alternatif Maliyet(alternative cost) :Alternatif maliyet, bir projenin gerçeklettirilmesinde kullanılan faktörün başka alanda kullanılma fırsatından vazgeçilerek katlanılan maliyetttir. Firma dışından sağlanan bir üretim faktörünün alternatif maliyeti, bu faktörün fiyatıyla ölçülür. Eğer faktör firmanın kendi bünyesinde ise, bu durumda alternatif maliyet o faktörün satılabilme veya kiraya verilebilme fiyatı olacaktır.

Altın Ankesi (gold encaisse) :Merkez bankalarının ihtiyat amacıyla kasalarında bulundurdukları altın stokuna verilen addır. Genellikle, ulusal paranın değerini desteklemek ve dış ödemelerde kullanılmak için bulundurulur.

Altın Havuzu (gold pool) :Altın fiyatındaki yükselmeyi belirli bir tavan seviyede sınırlamayı amaçlayan ülkelerin ( ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, İsviçre) 1961'de kurmuş olduğu bir organizasyon olup, 1967'de Fransa'nın ayrılmasından sonra dağılmıştır.

Altın Piyasası (gold market) :Değerli bir maden olan altının, alıcıların ve satıcıların bir araya geldiği, alım-satım işleminin yapıldığı, fiziki ve fiziki olmayan mekandır. Altın piyasası, uluslararası parasal sistemde altının rezerv statüsünde olmasından dolayı kabul edilir bir öneme sahiptir. Uluslararası bir parasal krize girildiğinde, altına olan talebin arttığı ve altın fiyatlarının yükseldiği görülür.

Altın Standartı: Ulusal para biriminin satınalma gücünün belirli sabit miktar bir altın cinsindinden tanımlandığı para sistemidir.1821'de İngiltere'de başlayan uygulama 1850'lerde Fransa ve ABD, 1870'lerde de Almanya, İtalya ve Belçika'da uygulanmaya başladı. 19. yüzyılın sonlarında da diğer ülkelerde yaygınlaştı. 1. Dünya Savaşı yıllarında da uygulama sona erdi. Altın Standartı uygulamasında; ödemeler dengesi açık veren ülkelerde fiyatların düşmek yerine artırdığı, yabancı sermayenin spekülatif rol oynadığı gerekçeleriyle eleştiriliyordu.

Altyapı: Bir ülkedeki kamu yararına kullanılan ulaştırma, enerji, iletişim gibi sermaye varlıkların tümüdür.

Ambargo (embargo) :Belirli bir mal veya hizmetin ihraç ve ithaline getirilen yasaklamadır.

Amortisman (depreciation amortisation) :Bir firmada, bir yıldan daha fazla süre kullanılacağı düşünülen ve herhangi bir biçimde değerden düşmesi söz konusu olan ekonomik değerlerde( taşınmazlar, makine, teçhizat, vb.), oluşacak değerlerin bir yıl içinde uğradıkları değer kayıplarının üretilen malların maliyet tutarlarına ya da söz konusu kayıpların o yılın giderlerine yazılması amortismanı oluşturur. Şirketler amortismanı ürünlerinin maliyetlerinin üzerine ekleyerek ya da ilgili yılın giderleri arasına koyarak realize eder.

Amortisman Fonu (sinking fund) :Düzenli ödemeleri gerçekleştirmek (bir borcun ödenmesi, bir makinenin yenilenebilmesi, vb.) amacıyla oluşturulan fondur.

Amortisman Karşılıkları (capital consumption allowances) :Sermaye mallarının zaman içinde aşınma, eskime yıkıma uğrama gibi nedenlerle elden çıkmasına karşılık olarak ayırılan paylardır.

Ana Para (principal capital) :Üzerinden faiz hesaplanacak olan esas para veya ödünç olarak verilen paranın aslı (Re'sül-mal) anlamlarına gelmektedir.

Ankes (encaisse) :Taahhütleri yerine getirmek için hazır bulundurulan paradır. Ayrıca emisyon yapmaya yetkili bankaların çıkardıkları banknotlara karşılık kasalarında hazır bulundurdukları gümüş ve altın paraların toplam mevcuttur.

Ankes Oranı (encaisse rate) :Bir bankanın mevduatı ile her an ödemeye hazır bulunduğu likit aktif arasındaki orandır. Bu oran genellikle, ilgili ülkedeki yasal mevzuat ile düzenlenir. Bu düzenleme ekonominin genel gelişimi doğrultusunda yapılır.

Anti-Damping Vergisi (antidumping duty): Dış ticarette bazı ülkelerin ihraç ürünlerinde damping yaparak haksız rekabeti engellemek, ithalatçı ülkenin yerli ürün fiyat dengesini korumak amacıyla uygulanan gümrük vergisi türüdür.

Antitröst Kanunlar :Kartel, tekel, tröst oluşturmayı yasaklayan kanunlara denir. İlk olarak 1890 yılında ABD'de uygulandı. ABD'de oluşan ve çok büyük güç kazanan bazı şirketler bu kanunlar sonucu küçük parçalara ayrılmak zorunda kaldı.

Antrepo (warehouse) :Gümrük vergisine konu olup, henüz vergi ve resimleri ödenmemiş malların korunduğu, gerekiyorsa küçük tamamlayıcı işlemlerin yapıldığı gümrük binalarına yakın olan bir tür depodur.

Apel: Sermaya şirketlerinde ortakların ödenmemiş sermayeyi tamamlamaya davet edilmesidir.

Ara Bilanço : Yıl sonundan başka zamanlarda düzenlenmiş hesap durumlarıdır.

Ara Finansman: İşletme faaliyeti esnasında beliren ve daha önce kaynak tahsis edilmemiş ihtiyaçlara gerekli fonların ayrılmasıdır.

Aracı Kurum (brokerage house) :Sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak üzere, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından aracılık yetkisi verilmiş anonim ortaklıklardır.

Ara mal (intermediate goods) :Bir malın üretiminde, ne ilk aşamada kullanılan, ne de son ürün olan maldır. Aramal, başka bir malın üretiminde girdi olarak kullanılmak üzere üretilir. Bir malın hem aramal, hem de son ürün olması da mümkündür.

Arbitraj (arbitrage) :Döviz piyasasındaki ya da ülkeler arasındaki faiz oranlarındaki farktan yararlanmak üzere fonların kısa vadeli ve hızlı hareketlerini ifade eden bir terimdir. Örneğin New York’ta 1 Euro 1.50 Dolar’dan işlem görürken, Londra’da 1 Euro 1.75 Dolar’dan görüyorsa, arbitraj getirisi sağlamak isteyen kurumlar New York’ta dolar karşılığında Euro satın alır ve bu Euroları Londra’da satarlar Değişik piyasalarda oluşan fiyat farklılıklarından yararlanmak sebebiyle yapılan hisse senedi, değerli maden ve evrak işleri de arbitraj kapsamına girer.

Arz yönlü ekonomi yaklaşımı:Ekonominin gelişimini üretim tarafında görerek üretimin artırılması için vergi indirimleri, deregülasyon, liberalizasyonu savunan yaklaşım.

Asit Test Oranı(acid-test ratio) :Cari likit aktiflerinin (nakitler, hemen satılabilir tahviller, vb.) cari borçlara oranıdır. Nakte en hızlı dönüşen kalemler ile yapılan bu likidite ölçüsü aşağıdaki formülle heseplanabilir: Hazır Değerler + Menkul Değerler Cüzdanı + Tic. Alacaklar + Diğer Alacaklar / KV Borçlar.

Asli Para(base money) :Bir ülkede, o ülkenin banknot emisyonunda yetkili bankası, genellikle merkez bankası tarafından çıkarılan kağıt paralar ile hazine tarafından çıkarılan bozukluk paraların toplamıdır.

Atık (Waste): Atık, çıktıların bir parçası haline gelmeyen girdilerdir. İlk maddedeki buharlaşma, çekme vb. nedenlerle oluşan veya kalıntı biçiminde oluşan üretim kayıpları örnek gösterilebilir.

Atıl Kapasite(excess capacity) :Bir üretim biriminde mevcut olup kullanılmayan kapasitedir. Ayrıca üretim miktarının üretim biriminin kapasitesinin altında olması durumunda, iki miktar arasındaki fark anlamına da gelmektedir. Atıl kapasitenin oluşmasındaki başlıca nedenler arasında, hatalı piyasa araştırmaları sonucu kurulmuş yüksek kapasiteleri, konjonktürel talep yetersizliklerini, hammadde teminindeki güçlükleri sayabiliriz.

Atıl Para (idle money) :Kişi ve kuruluşların ellerinde fiilen bulunan para miktarının, belirli bir dönemde para piyasasının dışına çıkan veya alışverişlerde kullanılmayan bölümüdür.

Avans (advance) :Miktarı saptanarak ödemesi ileriki bir tarihte yapılacak olan bir borcun, söz konusu tarihten önce ödenen kısmı veya belirli bir sürenin geçmesinden sonra geri alınacak parayı ifade eder.




Bağlı Krediler (TRED CREDITS) :Uluslararası kredilendirme işlemlerinde bazı kredilerin nerelerde kullanılacağını krediyi veren ülke belirler. Bu tip kredilere bağlı krediler adı verilir.

Bağlı Talep (JOINT DEMAND) :Birbirlerinden tamamen farklı olmalarına rağmen, belirli bir ihtiyacın giderilmesi için her ikisinin de birlikte kullanımının zorunlu olduğu mallara olan taleptir. Örneğin, otomobil ile gitme ihtiyacının karşılanmasında benzin-otomobil; mürekkeple yazma ihtiyacında domakalem-mürekkep gibi.

Bağlı Ürünler (Joint Products) :Aynı üretim sürecinin işleyiş biçiminin özelliğinden dolayı, sürecin sonunda ayrı ayrı elde edilen ürünlerdir. Örneğin, et üretimi süresinde et üretilirken hamda olsa deride elde edilmektedir. Burada et ve deri bağlı ürünler olmaktadırlar.

Banka (BANK) :Sermaye, para, kredi, yatırım, hizmet sunma gibi alanlarda her türlü işlemi yapan kuruluştur. Günümüzde işlevleri çok çeşitli olan bankalar emisyon bankaları, ticaret bankaları, sanayi bankaları, ipotek bankaları, tarım bankaları gibi çeşitlidirler. Türkiye'deki başlıca banka türleri ise; özel yasayla kurulan bankalar, ulusal bankalar ve yabancı bankalardır.

Banka İhtiyatları (Bank Reserves) :Gelecekte olabilecek zararları temin etmek amacıyla her yıl bankanın kârından ayrılan bir tür güvenlik fonudur. Yasa gereği anonim şirket olarak kurulan bankalar, her yıl safi kârının %5'ini ihtiyat olarak ayırmak zorundadır. Bu işlem, fon bankanın ödenmiş sermayesinin %20'sine ulaşıncaya kadar devam eder. Ayrıca, safi kârın %5'ide muhtemel zararlara karşı ayrılır. Bu işlem ise, ayrılan kısım ödenmiş sermayenin %100'üne ulaşana kadar devam eder. İhtiyatların tümünün devlet tahvillerine yatırılması zorunludur. Banka bu tahviller üzerinde istediği tasarrufu yapmakta serbesttir.

Banka İşlemleri(BANK TRANSACTIONS) :Bankaların sermaye sağlama, sermaye yatırımı ve hizmet sunma gibi işlemlerinin tümüne verilen addır. Tahvil çıkarma, mevduat kabulü, reeskont işlemleri, iskonto, kredi sağlama, senet tahsili, müşteri adına dış ticari işlemler yapma, nakil, emanet alma banka işlemlerinin başlıcalarıdır.

Banka Kredisi (BANK CREDIT) :Belirli bir süre sonunda bankaya geri ödenmek tartıyla belirli bir faiz karşılığında bankadan ödünç alınan tutardır. Genellikle ticari, tarımsal, sanayi faaliyetlerinde bulunan kişi veya kurumlara verilen krediler, özel amaçlar çerçevesinde bu faaliyetlerde bulunmayanlara da verilmektedir.

Banka Parası(BANK MONEY) :Çek ile kullanılabilen vadesiz mevduatta bir para türüdür ve banka parası veya kaydî para olarak adlandırılır. Burada ödeme aracı olarak görev yapan çek değil, "mevduat"tır. Ödemelerde para değil, bankadaki mevduatı temsilen çek kullanılır.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK):Bankalara ilişkin mevzuat düzenlemelerini yapmak ve onları denetlemektle sorumlu bağımsız kurul.

Bankalararası Mevduat (INTERBANK DEPOSITS) :Bankaların kendi aralarında gerçekleştirdikleri mevduata verilen addır. Diğer mevduattan ayırmak için bankalar mevduatı ayrı bir hesapta izlenir. Bankalar mevduatında T.C.Merkez Bankası, dahildeki bankalar, hariçteki bankalar, bankaların alacak durumuna geçen borçlu cari hesapları, bankaların dövize çevirilebilir TL hesapları bulunur. Bir bankanın kendi kendi şubeleri arasındaki mevduatı, bankalar mevduatına dahil edilemez.

Bankalararası Para Piyasası: Bankalar arasında kısa vadeli fonların alınıp satıldığı piyasalardır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde aynı adla işlem gören piyasada bankalar kendilerine tanınan limitler çerçevesinde, önceden belirlenen vadelerde TL alım-satım işlemi gerçekleştirmektedirler. Bu piyasada, Merkez Bankası aracı konumu üstlenmekte olup (blind broker) alım-satımı gerçekleştiren taraflar birbirlerini bilmeden Merkez Bankası üzerinden (Merkez Bankasını taraf kabul ederek) işlemlerini gerçekleştirmektedirler. Para politikası uygulamasında önemli bir fonksiyona sahip olan bu piyasada Merkez Bankası doğrudan faiz belirleyerek kısa vadeli faizleri yönlendirebilmekte ve son kredi mercii fonksiyonunu yerine getirmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dışında, bankaların kendi aralarında bu tür işlemleri gerçekleştirdikleri ikincil piyasalar da mevcuttur.

Banknot (BANK-NOTE): Taşıyana, üzerinde yazan miktarın ödenmesinin, çıkaran kuruluş tarafından garanti edildiği faiz taşımayan kıymetlerdir. Yasal ödeme aracıdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TL Banknot basmaya tek yetkili kurumdur.

Basit Faiz (SIMPLE INTEREST) :Belirli bir dönem için, belirli bir sermaye üzerinden hesaplanan faizdir. Yıllık, aylık ve günlük olarak hesaplanabilir.

Baz Dönem (BASE PERIOD) :Endeks veya büyüme oranının dayandırıldığı zaman dönemidir. Örneğin, toptan eşya fiyatalrı 1986 yılı için "150(1985=100)" şeklinde ifade edilmişse, 1985'te 100 olan toptan eşya fiyatalrı, 1986'da 150'ye çıkmış demektir. Buradaki baz dönem 1985'tir.

Baz Fiyat : Bir hisse senedinin bir seans süresince işlem görebileceği en alt ve en üst fiyat limitlerinin yani taban ve tavan fiyatlarının belirlenmesinde kullanılır. Bir hissenin bir önceki seansta oluşan ağırlıklı ortalama fiyatının en yakın fiyat adımına yuvarlanması ile hesaplanır.

Baz Yıl(BASE YEAR) :Endekslerde başlangıç alınan yıldır. Baz alınan yıla genellikle 100 değeri verilir. Bundan sonra gelen yıllarda bu 100 değerine göre yüzde olarak kolaylıkla hesaplanır.

Bedelli Sermaye Artırımı: Şirketlerin dış kaynaklardan temin ettiği yeni kaynaklar karşılığında (bir bedel karşılığında) dağıttıkları hisse senedidir. Bir sermaye artırım türüdür. Ortakların bedelli sermaye artırımı'na katılma hakları da rüçhan hakkı olarak adlandırılır.

Bedelsiz Sermaye Artırımı : Anonim ortaklıkların, iç kaynaklarından yaptıkları sermaye artırımı ifade eder. Bu tip ortaklıkların artırdıkları sermaye karşılığı çıkardıkları hisse senetlerini bir bedel almaksızın ortaklarına dağıtarak gerçekleştirdikleri sermaye artırımlarıdır.

Beş Yıllık Plan (FIVE YEAR PLAN) :Ülkede orta vadede uygulanacak ekonomi politikalarının genel gelişme yönünü, amaçlarını, kaynakalrını ve şartlarını öngören karardır.

BETA Katsayısı: Hisse senedinin hareketliliğini gösteren bir katsayıdır. Bir hissenin betası, hisse senedi fiyatındaki yüzdesel değişimin, piyasa endeksindeki yüzdesel değişime bölünmesiyle hesaplanır. Çıkan sayınının 1’den büyük ise hissenin hareketliliğinin yüksek olduğu söylenebilir. Ayrıca bu katsayı hissenin borsadaki genel bir düşüş ya da yükseliş trendinde nasıl tepki vereceğini ortaya koyabilir.

Bilanço (BALANCE SHEET) :Bir kuruluşun belirli bir tarihteki ekonomik değerlerinin kaynaklarını ve bu değerlerin hangi alanlara yatırıldıklarını gösterne tablodur. Aktif ve pasiften oluşur. Bilançonun aktifinde kuruluşun mevcut değerleri, alacakları ve varsa zarar miktarı bulunur. Pasif tarafında ise, tablonun toplamından kuruluşun borçları düşüldükten sonra kalan meblağ yâni özsermaye bulunur. Böylece, bilançonun aktif ve pasif tarafları daima birbirlerine eşit olmuş olur.

Bileşik Endeks :İMKB'de işlem gören şirketlerin genelindeki fiyat değişimlerine ölçmeye yarayan endekse verilen addır. İşlem gören tüm hisse senetleri endeks hesabına dahil edilmez. İMKB 100 endeksi ve İMKB 30 endeksi bileşik endekse örnektir.

Bileşik Faiz (COMPOUND INTEREST) :Faize yatırılan sermayeden dönem sonunda elde edilen faiz tutarının, sermayenin üzerine eklenip bir sonraki faiz hesabının bu yeni tutar üzerinden hesaplanmasıdır. Bileşik faiz C=a (1+t)n formülü ile hesaplanır. Formülde yer alan C:sermayenin dönem sonunda ulaşacağı miktarı; a: sermayeyi; t: faiz oranını; n: süreyi göstermektedir.

Birincil Piyasa (Primary Market): İlk ihraçların yapıldığı piyasadır. Bir yatırım aracının örneğin bir menkul kıymetin ilk defa piyasaya sürülmesi (satılması) birincil piyasa işlemidir. Benzer şekilde, devlet iç borçlanma senetlerinin, T.C. Hazine Müsteşarlığı tarafından ihale yöntemi ile satımı da bir birincil piyasa işlemidir. Bu senetlerin daha sonra yatırımcılar arasındaki alım-satımları ise ikincil piyasa olarak adlandırılan piyasalarda gerçekleşmektedir.

Blok Satış :Bir firmanın sermayesinin yüzde 10’undan daha fazla hisse satışını ifade eder.

Blokaj : Bir varlığın kullanımına yetkililer tarafından getirilen kısıtlamadır. Böyle bir durumda Varlığın gerçek sahibi kendisine ait olan varlığı istediği gibi kullanamaz.

Bloke Çek: Ödemenin keşideci tarafından durdurulduğu durumlarda kullanılır. Ödemenin durdurulmasından anlaşmazlığın çözelmesine kadar çek bloke edilir.

Borcun Konversiyonu(CONVERSION OF PUBLIC DEBT) :Faiz oranı yüksek olan bir kamu borcunu, faiz oranı düşük diğer tahvillerle değiştirme sürecidir.

Borcun Reddi: Devlet'in tek taraflı bir kararla borcunun tamamını veya bir kısmını ortadan kaldırdığını ilan etmesidir.

Borç (Debt) :Bir kişi veya kuruluşun, bir diğerine karşı, genellikle daha önce alınmış belirli bir paranın, ana para, faiz ve öteki ödentilerle beraber geri verilmesi şeklinde yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülüktür. Tarafların anlaşma şekline göre, bu yükümlülüğün yerine getirilmesi veya karşılığında bir hizmetin görülmesi şeklinde olabilir.

BORÇ / ÖZERMAYE ORANI :Şirket, işletme sermayesi ve yatırımlarının finansman ihtiyacını dış kaynaklardan mı (borç) yoksa iç kaynaklardan mı (özsermaye) karşıladığını gösterir. Ülkemizde dış kaynak finansmanı genelde içsel kaynaklardan daha yüksek maliyetli olduğu düşünülürse bu oranın düşük olması tercih edilir.

BORÇ DEVİR HIZI : Borçların satışların maliyetine oranlanması; şirketin borçlarını ne hızda ödediğini gösterir. Bu oranın düşük olması şirket için o kadar iyidir.

Borç verilebilir fonlar piyasası:Finansman fazlası olup da bunu piayasaya arz edenlerle finansman açığını borçlanarak karşılamak isteyenlerin buluştuğu piyasa.

Borç Yönetimi (DEBT MANAGEMENT) :Kamu borcu bakımından, borcun sağlanmasından geri ödemenin yapılmasına kadar geçen süredeki ödeme ve buna ilişkin falliyetlerin tümüne verilen addır. Borç yönetimi, ekonominin genel özellikleri ve yapısına uygun biçimde, alınacak borcun miktarının, ödeme şartlarının, ekonomiye getireceği yükün, borç servis yükünün ağırlaşması durumunda alınabilecek önlemlerin hesaplanmasını kapsar.

Borç Yükü (DEBT BURDEN) :Kamusal nitelik taşıyan hizmetlerin finansmanında borçlanma yoluna başvurulması nedeniyle katlanılan yüktür.

Borçlanma Oranı :İşletmenin borçlanarak sağladığı yabancı kaynaklar ile, ortakların sağladığı ve faaliyet sonucu yaratılan özsermaye arasındaki ilişkiyi göstermektedir.

Borçlar Hukuku: Medeni hukukun borç ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır.

Borsa (BOURSE) :Belirli ticaret merkezlerinde, belirli tarihlerde alıcı ve satıcıların biraraya gelerek menkul değerlerin fiyatlarını saptadıkları yerlerdir. Borsalarda sözkonusu malların hazır bulundurulmaları gerekli değildir. Borsaların başlıca türleri şunlardır: a) Menkul değerler ve kambiyo borsaları: Hisse senedi, tahvil, çek, poliçe, altın ve yasaların izin verdiği ölçüde yabancı paraların satıldığı borsalardır. b) Ticaret ve emtia borsaları: Tahıl ve benzeri ürünlerin örnek üzerinden alınıp satıldığı borsalardır. c) Hizmet borsaları: Nakliye ve sigorta gibi hizmetlerin fiyatlarının saptandığı borsalardır.

Borsaya Kote Olmak: Borsanın izniyle halka arz edilecek hisse senetlerinin, borsaya kaydedilmesidir. Kote ettirilmemiş senetlerin ticareti olanaklı değildir. Kote olmuş senet, ilgili borsada tanındığını ve alım/satımının yapılmasına izin verildiği anlamına gelir. Hisse senetlerinin ticaretinin yapıldığı bir piyasa olan her borsanın kendine özgü kuralları vardır.

Büyüme: Ülke ekonomisinde işgücünün çoğalması, üretim araçları ve GSMH’nin artması vb. genel verilerin yükselmesidir. Büyüme’de ekonominin fiziksel olarak gövdesel genişliğe uğramasıdır.

Broker (BROKER) :Borsalarda başkası adına alım satım ile ilgili şartları görüşen, malın mülkiyeti ile ilgisi olmayan ve yaptığı hizmetten belirli bir komisyon alan aracıdır.

Bütçe (BUDGET) :Gelecekte belirli bir dönemde gerçekletmesi öngörülen gelir ve giderlerin karşılıklı tahminlerini içeren cetveldir. Bütçe, kuruluşların finansal planlama ve denetimlerinde son derece önemli bir unsurdur. Kamusal anlamda bütçe, kamu kesiminin gelecek dönem içinde elde edeceği gelirlerle, yapacağı giderleri bir arada gösteren bir belgedir.

Bütçe Açığı (BUDGET DEFICIT) :Bütçe giderlerinin bütçe gelirlerinden daha fazla olmasıyla ortaya çıkan farktır.

Bütçe avansı:Bir kamu giderinin yapılabilmesi için bütçeye gider yazılmaksızın verilen nakit tutar. Örneğin bir müteahhidin kazandığı ihaleye başlayabilmesi için kendisine avans verilir. Bu avansın karşılığı olan iş yapılıp da harcama belgeleri getirildiğinde bütçeye gider yazılarak avans kapatılır.

Bütçe Çoğaltan (BUDGET MULTIPLIER) :Kamu gelirleri ile kamu giderlerinin gerçek gelir düzeyi üzerinde yarattıkları etkiye verilen addır. Bütçe çoğaltanı, kamu giderlerinin borçlanma ve emisyon yoluyla karşılanmasına göre farklı etkiler yapar.

Bütçe Denetimi(BUDGET CONTROL) : Yasama organının yürütme organından aldığı yetkiye dayanarak yaptığı gelir toplama ve harcama faaliyetlerinin alınan yetki çerçevesinde yapılıp yapılmadığının denetimidir. Bu denetim sırasında en öenm verilen konu harcamaların ne şekilde yapıldığıdır. Konuya yasal ve ekonomik denetim bakımından yaklaşılır. yasalara uygunluğu, etkinlik sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilir. Bütçenin denetimi ise, Sayıştay tarafından yapılır.

Bütçe Denkliği(BLANCED BUDGET) :Bütçenin gelir ve gider kalemlerinin birbirlerine denk olmaları durumudur. Geleneksel görüşler, ülkenin ekonomik yapısına bakılmaksızın bütçenin denk olması gerektiğini savunurlarken; modern görüşler ise ekonomide temel dengelerin sağlanamaması durumunda bütçenin denkliğinin sağlanmasının bir anlam taşımadığını savunmaktadırlar.

Bütçe dengesi:Bütçenin gelirleriyle giderlari arasındaki denge.
Bütçe dengesi tanımları:
Denk bütçe: Bütçe gelirleri = Bütçe giderleri
Bütçe açığı: Bütçe gelirleri < Bütçe giderleri
Bütçe fazlası: Bütçe gelirleri > Bütçe giderleri


Bütçe kanunu:Bir devletin belirli bir dönem (genellikle bir yıl) gelir ve gider tahminlerini gösteren, gelirlerin toplanmasına ve giderlerin yapılmasına izin ve yetki veren kanun.

Büyüme (GROWTH) : İktisadi bir sistemin, ekonomik ve toplumsal yapısında nitelik ve nicelik bakımından yoğun bir süreç içerisinde gerçekleşen değişim ve gelişmelerin tümüdür.

Büyüme Oranı(GROWTH RATE) :Bir ekonomide sayısal olarak ifadesi mümkün olan bir büyüklüğün yüzde olarak artışıdır. Bu büyüklük milli gelir, üretim hacmi, vb. gibi çeşitli olabilir.


C, Ç Camel analizi :Özellikle kredi değerlendirme kuruluşlarının bir bankaya kredi notu verirken kullandıkları analiz yöntemidir. Yöntemin adı analizde en önemli faktör olarak kullanılan göstergelerin baş harflerinden oluşur. C harfi Capital Adequacy (Sermaye yeterliliği), A harfi Asset Quality (Aktif kalitesi), M harfi Management (Yönetim), E harfi Earnings (Karlılık), L harfi de Likidite'yi ifade eder.

Cari Hesap(CURRENT ACCOUNT) :İki kişinin para, mal veya hizmetten doğan, birbirlerinden olan alacaklarından vazgeçerek, bunları her biri ayrı bir kalem oluşturacak biçimde borç ve alacak şekline sokarak aradaki farkı isteyebileceklerine dair yaptıkları sözleşmedir...

Cari işlemler dengesi:Bir ülkenin toplam mal ve hizmet ihracatı ve transferlerinin bunların toplam ithalatıyla olan farkı. Cari işlemler dengesi hesaplamasında finansal varlık ve yükümlülükler hesaba katılmaz.

Cari Kur (CURRENT EXCHANGE RATE) :Döviz piyasalarında günlük döviz alım-satımıyla oluşan kur anlamına gelmektedir. Gerçek kur olarak da ifade edilir.

Cari Oran (CURRENT RATE) :Paraya çevrilebilir değerlerin, kısa süreli borçlara bölünmesi ile ortaya çıkan orandır. Cari oranın yükselmesi, ödeme gücünün arttığını gösterir. Bu oran, işletmenin kısa vadeli borçları ile ödeme kapasitesini ölçmek ve net işletme sermayesinin yeterlilik düzeyini saptamak için kullanılır.

Cari Varlıklar: Satılabilir pay senedi ve tahviller, alacaklar, stoklar, kasa ve öteki döner varlıklardın oluşan bütün.

CCI Göstergesi (Commodity Channel Index: Mal Kanal İndeksi) :CCI hissenin kapanış fiyatının, o hissenin fiyatının istatistiki ortalamasından nasıl bir farklılık gösterdiğini ortaya koyar.

Cebri Tasarruf: Fertlerin arzulamaksızın iradeleri dışında etkenler yüzünden üketimden fedakarlığa mecbur kaldıkları durumları kapsayan bir terimdir.

Cebri Tedavül: Kağıt para rejimlerinde rastlanan ve hükümetlerin zorunlu saydıkları bir durumdur.

CF (COST AND FREIGHT) :Satıcının malı belirli bir noktaya kadar taşımayı taahhüt ettiği ve taşıma giderlerinin mal fiyatına dahil olduğu bir alım-satım şeklidir. Bu tip satışlarda, satıcı sigorta giderlerini ödemekle yükümlü değildir.

CIF (COST, INSURANCE, FREIGHT) :İthalatta, mal fiyatının üzerine sigorta ve navlun giderlerinin de eklendiği bir alım-satım şeklidir. Bu tip satışlarda, satıcı sigorta ve navlun maliyetlerine katlanmak zorundadır. Ayrıca satıcı, malı ithalatçının istediği yere kadar götürmekle yükümlüdür.

Ciro (ENDORSEMENT) :Hak sahibi tarafından değerli evrakın arkasına atılan bir imza veya yazılan bir ifade ile sözkonusu evraktan doğan hakların başkasına devredilmesini sağlayan işleme verilen addır. Ayrıca iş hacmi (turnover) anlamınada gelmektedir. Döner sermaye miktarı x devir sayısı olarak formüle edilmiştir.

Codex Alimentarius (Gıda Kodu): Latince bir terim olup, "Gıda Kodu" anlamındadır. Günümüzdeki anlamı ise Codex Alimentarius Komisyonu'nun onayından geçen bütün standartları ve üye ülkelerce derlenmiş tabloları kapsar. Codex Sistemi, dünya ticaretinin geliştirilmesi açısından, ticaretin kolaylaştırılmasının ve uluslararası geçerliliği olan standartların harmonizasyonunun gerekliliğinin anlaşılması üzerine oluşturuldu. Codex Alimentarius Komisyonu: 1962 yılında düzenlenen ortak bir FAO/WHO ortak gıda standardı programını uygulamak için kuruldu. CAC (Codex Alimentarius Commission), FAO ve WHO'nun yardımcı bir kuruluşudur. Programın amaçları :

Corweb Teoremi: Arz, talebin azalıp çoğalmasını anında izleyemez, ancak gecikme ile uyum sağlayacağı savına dayanır. Bu gecikme 3 tür (düzenli, küçülen ve büyüyen) dalgalanmaya neden olabilir... Corweb Teoremi'nin eleştirileri arasında, arzın bir devre önceki fiyatların belirlediği savına dayanması yer alıyor. Eleştirilere göre; arz-talep ilişkisinin teoremin öne sürdüğü kadar sıkı değildir. Fiyatların yüksek olmasına karşın uzun dönemde yatırım tercih edilebilir

Çapa (Nominal Anchor): Ekonomik karar alma süreçlerinde referans olarak alınan büyüklükleri ifade etmek için kullanılır. Örneğin kur çapası kavramı, Merkez Bankasının kur için belli öngörüleri sonrasında, diğer ekonomik birimlerin de bu öngörüye güven duyması ile birlikte, alınan ekonomik kararlarda kurun, kurdaki artışın esas alınması ve fiyat, ücret artışı, yatırım gibi kararlarının kur politikası çerçevesinde şekillenmesini ifade eder. Bu tür bir çapaya (politikaya) güvenin olmaması halinde, seçilen büyüklükler bu özelliklerini kaybederler. Parasal büyüklükler, faiz oranları, enflasyon, büyüme oranları “çapa” olarak kullanılan büyüklüklerdir. Özellikle son yıllarda, kur ve faiz oranı gibi büyüklüklerin çapa olarak kullanımında ortaya çıkan güçlükler, enflasyonun bu amaçla kullanımını yaygınlaştırmıştır.

Çapraz Kur (CROSS RATE) :İki döviz arasındaki ve her birinin bir üçüncü döviz ile (genellikle ABD Doları) olan paritesiyle tanımlanan kambiyo kurudur.

Çek (CHEQUE) :Görüldüğü zaman ödemesi zorunlu olan ödeme emridir. Çeki imzalayan kişiye "keşideci", tahsil eden kişiye "lehdar", ödeyecek olan kişiye de "muhatap" denir.

Çekirdek Enflasyon (Core Inflation): Tüketici ve Toptan Eşya Fiyat Endeksleri gibi genel kullanıma açık mal ve hizmet sepetlerinden oluşan enflasyon endekslerinin temel enflasyonist eğilimleri tam olarak yansıtmadığı varsayımı ile, bazı mal grupları ile fiyat değişmelerine yol açan bir takım unsurların enflasyon endeksinden çıkarılması sonucu ulaşılan bir enflasyon tanımıdır. Bu amaçla, dışsal etkilere (enerji fiyatlarında artış, mevsimsel koşullar, maliye politikası vs) daha açık olan ve geçici nitelikler taşıyabilen, enerji, temel gıda maddeleri fiyatları ve dolaylı vergiler bu tür enflasyon hesaplamaları içerisine katılmamaktadır. Amaç, fiyatlar genel seviyesindeki değişimi sürekli kılan unsurları tespit etmek ve bunlara yönelik daha gerçekçi politika kararları alabilmektir. Özellikle, enflasyon hedeflemesine yönelen ülkelerde bu türden alternatif endeks oluşumları değişik formları ile kullanılmaktadır. Türkiye’de Özel İmalat Sanayi Fiyat Endeksi “çekirdek enflasyon” olarak adlandırılmaktadır.

Çifte Vergileme(DOUBLE TAXATION) :Bir vergi matrahının aynı ülkede ya da ayrı ayrı iki ülkede iki kez vergilendirilmesidir.

Çıkarımış Sermaye(ISSUED CAPİTAL) :Kayıtlı sermaye sistemine tabi ortaklıkların satışı yapılmış (ihraç edilmiş) hisse senetlerini temsil eden sermayelerdir.

Çoğaltan (MULTIPLIER) :Belirli miktardaki gerçek sermaye yatırımının toplam gelir veya toplam istihdam üzerindeki etkisini gösteren katsayıdır. Yatırım miktarındaki değişmeler, toplam gelir ve toplam istihdamda kendisinden daha fazla değişiklik oluşturur.

D Dalgalı (Serbest) Kur Sistemi (Free Floating): Kurun hiçbir müdahale olmadan tamamen piyasada oluşan arz ve talep koşullarında belirlendiği sistemleri ifade eder.

Dalgalı Borçlar: Bir bütçe dönemindeki gelir ve giderlerin zaman içindeki uyuşmazlığını bertaraf edebilmek için Hazine'nin genellikle para piyasasından sağladığ kredilerdir.

Damping: Bir malın dış piyasadaki fiyatının, iç pazardan daha düşük tutulmasıdır.

Darboğaz: Herhangi bir üretim faktörünün teminindeki geçici sıkıntı nedeniyle ekonominin tıkanmasıdır. Yol kazası adı da verilir. Söz konusu sıkıntı, döviz yokluğu nedeniyle üretimde kullanılan hammadde ve ara mallarının ithalatının durması şeklinde olabileceği gibi faizlerin yükselmesi nedeniyle işletme sermayesi temininin zorlaşması şeklinde de ortaya çıkabilir. Darboğaz teşhisi, ekonominin büyüme hızının sadece bir çeyrek dönemde yüzde 2'nin altında kalması, izleyen dönemde yeniden yükselmesi halinde konulur.

Dayanıklı tüketim malı:Göreli olarak uzun ömürlü olan mallar (buzdolabı, çamaşır makinası gibi beyaz eşya ya da televizyon ve video gibi kahverengi eşya).

Deflasyon:Fiyatlar genel düzeyinde düşüş.

Değişim denklemi:
M V = P Q
M: Para arzı
V: Paranın dolanım hızı
P: Fiyatlar genel düzeyi
Q: Ekonomide belirli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin miktarı


Değişim Ekonomisi (EXCHANGE ECONOMY) :Tarafların, mal ve hizmet değişimlerini serbestçe gerçekleştirebildikleri piyasa şeklidir.

Değişken faiz:Bir borcun faizinin, borcun ömrü süresince piyasadaki değişimlere paralel olarak değişme göstermesi hali.

Değişken Maliyet(VARIABLE COST) :Toplam üretim hacmindeki artış veya azalmaya göre değişen maliyettir. Hammadde ve işçilik maliyetleri değişken maliyetlere örnektir.

Demografi: İnsan topluluğunun belirli niteliklerini ölçen bilim dalıdır.

Denge (EQUILIBRIUM) :Etkileyici güçler toplamının sıfıra eşit olduğu, bu eşitliğin değişmesi halinde hiçbir eğilimin olmaması durumudur. Bir mala olan arz ve talep eşit ise, o mal piyasada denge halindedir.

Denge Döviz Kuru(EQUILIBRIUM EXCHANGE RATE) :Toplam döviz talebinin toplam döviz arzına eşit olduğu noktada oluşan kurdur.

Denge Fiyatı(EQUILIBRIUM PRICE) :Piyasalarda arz ve talebin birbirlerine eşitlendiği fiyat düzeyidir.

Dengesizlik(DISEQUILIBRIUM) :Birbirlerini ters yönde etkileyebilen güçlerin, birbirlerini karşılıklı olarak etkisizleştiremedikleri durumdur. Tüketicilerin cari fiyattan satın almayı düşündükleri mal miktarı, üreticilerin satmayı düşündüklerinden yüksek ise, bu piyasadaki dengesizliği gösterir.

Denk Bütçe Çarpanı(BALANCED BUDGET MULTIPLIER) :Kamu giderlerinin vergilerle finanse edilmesi durumunda gayri safi milli hasılada oluşacak değişmenin büyüklüğünü belirleyen katsayıdır.

Denkleştirici Kalemler (BALANCING ITEMS) :Otonom işlemler sonucunda ortaya çıkan ödemeler dengesi açık veya fazlalarını dengeleyen kalemlerdir. Denkleştirici işlemler konusunda ortak ölçü, kalemin oluşma amacına göre farklılık gösterir.

Depresyon:GSMH'nın önemli oranda küçülmesine yol açan ekonomik faaliyetlerde gerileme yaratan ekonomik denge bozukluğu hali.

Destek Noktası :Fiyatların düşerken yoğun alımlar ile karşılaştığı ve daha aşağıya düşmekte zorlandığı seviyedir.

Destek Seviyesi :Dolayısıyla fiyatların düşerken yoğun alımlar ile karşılaştığı ve daha aşağıya düşmekte zorlandığı seviyedir.

Devalüasyon (DEVALUATION) :Hükümetin aldığı bir kararla, ulusal paranın yabancı para birimlerine karşı satınalma gücünün düşürülmesidir. Devalüasyon ile ithalat kısılıp döviz tasarrufu sağlanmaya çalışırken, diğer yandan da ihraç gelirlerinin artmasıyla döviz gelirlerinin çoğaltılmasına çalışılır. Devalüasyon finansal bakımdan dış açıkların giderilmesinde etkili bir yöntemdir.

Devlet Borçları (STATE DEBTS; NATIONAL DEBTS) :Devletin yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan sağladığı borçlardır.

Devlet Planlama Teşkilatı: Türkiye'de planlı ekonomiye geçildikten sonra yıllık ve beş yıllık planları hazırlayıp izlemekle görevli olmak üzere kurulan Başbakanlığa bağlı Müsteşarlık.

Devlet Tahvili(GOVERNMENT BOND) :Devletin ödünç fon sağlamak amacıyla piyasaya çıkardığı borç senedidir. Devlet tahvilleri genellikle üç şekilde çıkartılır

Deflasyon: Enflasyonun tersi. Genel fiyat düzeyleri düşerken ulusal gelir, üretim ve istihdamın da düşmesidir.

Destek seviyesi: Fiyatların düşerken yoğun alımlar ile karşılaştığı ve daha aşağıya düşmekte zorlandığı seviyedir.

Dezenflasyon: Sert olmayan deflasyonist önlemlerle enflasyonun sınırlandırılmaya çalışılmasıdır.

Dış Borçlanma: Ülkenin kaynaklarına ek bir kaynak sağlamak, döviz olarak yeni ödeme gücü elde etmek gibi amaçlarla ülke dışındaki yabancı hükümet ya da finans kuruluşlarından karşılıklı ya da karşılıksız geri ödemeli kaynak bulunmasıdır. Türkiye’de dış borç kavramı içinde kamu sektörünün yanısıra, özel kesimin dış borçları da birlikte anılır.

Dış Denge: Bir ekonominin ödemeler bilançosunun açık verip vermemesidir. Dış denge, milli gelir, döviz kuru ve döviz sınırları değişkenlerine bağlıdır.

Dış ticaret dengesi :Ödemeler dengesinin mal ve hizmet ihracat ve ithalatını parasal değer cinsinden gösteren bölümü. İhracat = İthalat ise dışticaret denkliği; İhracat > İthalat ise dışticaret fazlası; İhracat < İthalat ise dışticaret açığı söz konusu demektir.

Dış Ticaret Oranı (Hadleri): Bir ülkenin dış ticaretinde gerçek kaybı ile gerçek kazancının birbirine olan oranıdır. İhracat fiyat endeksinin, ithalat fiyat endeksine bölünmesiyle hesaplanır. Ülkelerin dış ticarette kazanç ve kayıpları dış ticaret oranıyla saptanır.

Direnç noktası: Borsada, belli bir süreç içinde sürekli bir fiyat artışının yoğun satışlar sonucu durdurulduğu fiyat seviyesini ifade eder.

Disponibilite (STOCK) :Hesap sahiplerinin istedikleri zaman paralarını çekebilmeleri için, bankaların hemen paraya çevrilebilecek değerler bulundurma zorunluluğudur. Mevduat ve hemen paraya çevrilebilir değerler arasındaki ilişkiyi gösteren bu oranı merkez bankası belirler. Disponibilte oranı, piyasanın likiditesini etkileyen bir para politikası aracı olarak kullanılır.

Doğrudan finansman :Finansman açığı olan (borçlanıcı) ile finansman fazlası olanın (borç veren) herhangibir aracı kullanmaksızın karşılıklı olarak bor - alacak ilişkisini kurması hali.

Dolar Açığı (DOLLAR GAP) :İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan dolar kıtlığıdır. Avrupa ülkeleri, savaş sonrası ekonomilerini düzeltmek için gerekli mal ve hizmetleri ABD'den karşılıyorlardı. Bu dönemde, Avrupa'nın elinde bulunan tüm altın ve dolar rezervlerinin ABD'ye akması, 1950 oratalarına dek Avrupa'da dolar açığı yaşanmasına yol açmıştır.

Dolar Paritesi (DOLLAR PARITY) :Herhangi bir ulusal paranın resmi dolar fiyatıdır.

Dolaylı finansman:Finansman açığı olan (borçlanıcı) ile finansman fazlası olanın (borç veren) birbirlerini tanımadan bir aracı krum aracılığıyla borç alacak ilişkisinin kurulması hali.

Dolaylı Vergi (INDIRECT TAX) :Yasama organı tarafından fiyatlara eklenmesi istenerek, tüketicilerden alınan vergidir. Satış vergileri, bu tip vergilere bir örnektir.

Dolaysız Kontroller: Devletin siyasi gücünü kullanarak ekonomiyi düzenlemek amacıyla fiyat ve ücret kontrolü gibi doğrudan yaptığı uygulamalar bütünüdür.

Dolaysız Vergi (DIRECT TAX) :Yasama organı tarafından çıkartılan ve verginin doğrudan doğruya yükülüsünden alınmasını istediği vergidir. Gelir ve mülkiyet vergileri dolaysız vergiye örnektirler.

Dönemsel Faiz: Bir yatırımın fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder.

Dönen Varlıklar(CURRENT ASSETS) :Üretim sürecinde yer alıp, belrli bir dönem içerisinde sağladığı yarar yine o dönem içerisinde sona eren varlıklardır. Değişen varlıklar olarakta adlandırılırlar.

Döner Akreditif (REVOLVING CREDIT) :Akreditifin, sözleşme uyarınca bir kısmının veya tamamının kullanılması durumunda otomatik olarak yenilenen akreditiftir.

Döner sermayeli kuruluşlar :Genel ya da katma bütçelerden tahsis edilen bir başlangıç ödeneğini sermaye olarak kullanmak suretiyle her yıl elde ettiğiğ karın bir bölümünü sermayesine ekleyerek iktisadi işletme mantığıyla çalışan kuruluşlar. En yaygın olanları üniversite hastanelerinin döner sermayeleridir.

Döviz (FOREIGN EXCHANGE) :Yabancı bir ülkede ödeme sırasında geçerli olan her türlü bono, çek, kredi mektubu, poliçe, havale gibi her türlü değerli kağıda verilen addır. Nakit olan yabancı paralara "efektif döviz" de denmektedir.

Döviz Borsası: Döviz arz edenlerle döviz talep edenlerin karşılaştıkları, ulusal paraların birbirlerine çevrildikleri standartlaştırılmış piyasalar.

Döviz çapası (nominal anchor):Sabit döviz kuru uygulamasında belirlenen parite.

Döviz kuru:
Bir ülkenin ulusal parasının fiyatının bir başka ülkenin ulusal parası cinsinden ifadesi. İki tür döviz kuru vardır: (1) Nominal döviz kuru, iki ülkenin paralarının karşılıklı göreli fiyatıdır. (2) Reel döviz kuru, iki ülkenin mallarının karşılıklı göreli fiyatıdır.
E = e (P/P*)
Burada E reel döviz kurunu; e nominal döviz kurunu; P yerli malın fiyatını; P* yabancı malın fiyatını gösterir.


Döviz Kuru Rejimleri: Döviz kurları günümüzde özellikle küçük ve açık ekonomiler için taşıdıkları önem ve reel ekonomiyi doğrudan etkileme potansiyelleri nedeniyle, uygulanan para politikası çerçevesinde doğrudan hedef, gösterge veya araç olarak kullanılmaktadırlar. Döviz kuruna yönelik uygulamalar, bir uçta tamamen sabit kur sistemi, diğer uçta ise tam serbesti olmak üzere, iki rejim arasında şekillenmektedir. Tamamen sabit kur sisteminde, ulusal para yabancı bir para veya paralardan oluşan bir sepet karşısında sabitlenmekte ve bu değerin sürmesi para otoritesi tarafından bazen açık bazen de dolaylı olarak garanti edilmektedir. Para Kurulu (Currency Board) türü uygulamalarda, bir taraftan kur sabitlenirken diğer taraftan ulusal para arzı tamamen bu kur üzerinden gerçekleştirilen döviz alış-satışlarına bağlanmaktadır. Tamamen serbest kur sisteminde ise, döviz kurunun fiyatı doğrudan piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenmektedir. Ara rejim olarak adlandırılan, Avrupa Para Sistemine geçiş aşamasında da uygulanan kurun bir band içerisinde hareketine müsaade eden yapı ile kontrollü dalgalanma (managed float), sürünen kur (crawling peg) adı altındaki sistemlerde ise, kur belli bir takım kriterlere göre yönlendirilmekte ve para otoritesi tarafından gerektiğinde müdahale edilmektedir. Kura yönelik bu tür rejimlerin seçimi, ülkelerin içinde bulunduğu şartlara göre değişmektedir.

Döviz tevdiat hesabı :Yurtiçi ve yurtdışında yerleşik kişilerin, ticari bankalarda açmış oldukları yabancı para cinsinden mevduata verilen isimdir.

Döviz Tevdiat Hesabı: Yurtiçi ve yurtdışında yerlesik kişilerin, ticari bankalarda açmış oldukları yabancı para cinsinden mevduata verilen isimdir.

Duran Varlıklar : Şirketin likit olmayan aktiflerini gösterir, yani uzun vadeli alacaklar, iştirakler ve maddi duran varlıklar.

Dünya Bankası (World Bank): 1944 yılı sonrası, Avrupa’nın yeniden imarına yönelik olarak “International Bank for Reconstruction and Development” adı altında kurulan uluslararası bir örgüttür. Daha çok, gelişmekte olan ülkelere uzun vadeli proje kredileri sağlamaktadır. Son yıllarda görev tanımları içerisine, gelişmekte olan ülkelerin dış borçları ve yoksullukla mücadele kavramları da girmiştir. 2002 itibariyle 183 üyesi olan Dünya Bankası ABD'nin başkenti Washington D.C.'de bulunmaktadır.

Dünya Ticaret Örgütü (WTO):Ülkeler arası ticaret akımlarının mümkün olduğunca öngörülebilir, serbest ve olağan olabilmesi için gereken çetçeveyi oluşturmak ve kuralları koymak ve uygulamak amacıyla kurulmuş uluslararsı bir kurum.

DÜOPOL (DUOPOLY) :İki üretici ve çok sayıda tüketicinin bulunduğu piyasadır. Tüketiciler bakımından, tam rekabet piyasasına çok benzer. Ürticilerin arzı kontrol edememeleri satış fiyatını etkiler. Bu da, fiyatın tekel piyasasındaki fiyata yaklaşmasına yol açar. Bu tip piyasalara, kısmi tekel piyasası da denilmektedir.

DÜOPSON (DUOPSONY) :Birbirlerine benzer ürünlerin çok sayıda üreticisinin fakat sadece iki tüketicisinin bulunduğu piyasalara verilen addır.


E Efektif döviz : Merkez Bankası’nca alım ve satımı yapılan ve Türk lirası olarak kurları belirlenen yabancı ülkelere ait kağıt paradır.

Efektif talep (EFFECTIVE DEMAND) :Ekonomide, çeşitli mal ve hizmetleri satınalmak amacıyla harcanmış paradır. Ayrıca satınalma gücü ile mevcut olan talep anlamına da gelmektedir.

Efektif: Kaydi forma dönüşmemiş, ekonomik birimlerin fiilen banknot ve bozuk para olarak ellerinde tuttukları parayı ifade etmek için kullanılan bir terimdir.

Ekonomi (ECONOMY, ECONOMICS) :Genel olarak ekonomi, sonsuz ihtiyaçları olan insan ile bu ihtiyaçları sağlamaya elverişli doğa arasındaki geçerli ilişkileri araştıran bilimdir.

Ekonomi politikasının alt politikaları:
Ortodoks politikalar:
Maliye politikası
Bütçe politikası (Vergi politikası; giderler politikası; borçlanma politikası)
Teşvik politikası
Para politikası (Açık piyasa işlemleri; iskonto oranlarının değiştirilmesi; munzam karşılık oranlarının değiştirilmesi)
Dışticaret politikası (Tarifeler; kotalar; tarife dışı engeller)
Kur politikası
Faiz politikası
Heterodoks politikalar:
Gelirler politikası (incomes policy)

Ekonomik (ECONOMIC) :Kaynakların en düşük maliyet ve en yüksek fayda sağlayacak biçimde kullanılmasıdır.

Ekonomik büyüme (ECONOMIC GROWTH):Bir ülkenin mal ve/veya hizmet üretim kapasitesindeki artış.

Ekonomik Gelişme: Ekonominin fiziksel büyümesinin ötesinde yetenek, bilgi ve anlayışın olumlu değişimidir.

Ekonomik rant (ECONOMIC RENT) :Üretim faktörünün üretime sağladığı yararın üzerinde gerçekleşen ödemedir. Iki çeşit rant mevcuttur. Tüketici rantı, tüketicinin malı satın alma sürecinde, almayı düşündüğü fiyatın altında almasıdır. Üretici rantı ise, üreticinin malını istediği fiyattan yukarıya satması ile gerçekletir.


Ekonominin genel dengesi:Bir ülke ekonomisinin toplam arzla toplam talebin kesiştiği noktada içinde bulunduğu denge durumu.
Y = C + I + G + (X - M)


Eksik rekabet (INCOMPLETE COMPETITION) :Firmaların fiyatları bir dereceye kadar etkileyebildikleri rekabet durumudur. Bu durumda, piyasa tam rekabet yapısından çıkar. Eksik rekabet, tam rekabet ve monopol yapı arasındaki tüm durumlarda geçerlidir.

Elektonik Fon Transferi (EFT): Fonların elektronik ortamda hesaplar arası aktarımının yapıldığı sistemdir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde ilk olarak Nisan 1992' de işletime açılmış, Nisan 2000'de ise ikinci nesil adı altında günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde güncelleştirilmiştir. Şu anda sadece TL üzerinden işlem yapılmaktadır. Sistemin açılış saati 8:00 olup, katılımcıların en geç saat 9:00’da kendi sistemlerini açması gerekmektedir. Resmi kapanış saati 17:30 olup, bu saat Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından gerek görülmesi haline uzatılabilir.

Elektronik Menkul Kıymet Transferi (EMKT) : Menkul kıymetlerin elektronik ortamda hesaplararası aktarımının yapıldığı sistemdir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde bu tür bir sistem Ekim 2000' de faaliyete geçmiştir. Sistemin açılış saati 8:00 olup, katılımcıların en geç saat 9:00' da kendi sistemlerini açması gerekmektedir. Resmi kapanış saati 17:30 olup, bu saat Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından gerek görülmesi haline uzatılabilir.

Emek arzı (LABOR SUPPLY) :Toplam nüfus içerisinden, ekonomik faaliyetlere katılmak isteyenlerin sayısıdır. Emek arzı, nüfusa, bu nüfus içerisinde çalışmak isteyenlerin sayısına ve bu kişilerin çalıştıkları saat sayısına göre farklılık gösterir.

Emek piyasası (LABOR MARKET) :Çalışma koşulları ile ücretlerin belirlendiği piyasadır.

Emisyon (ISSUE -OF BANK-NOTES, SECURITIES, BILLS, ETC.-) :Hisse senedi, kağıt para, tahvil gibi değerlerin ilk kez piyasaya sürülmesidir. Tek başına kullanıldığında ise, genellikle devletin yetki verdiği bankaların piyasaya kağıt çıkarması anlamına gelmektedir.

Emisyon hacmi (BANK-NOTES ISSUED) :Devletin yetkili kıldığı banka tarafından piyasaya sürülmüş toplam kağıt para miktarıdır.

Emtia Borsaları (Commodity Exchange): Ticarete konu olabilen malların alım ve satımının gerçekleştirildiği standartlaştırılmış piyasalar.

Endeks sayıları (INDEX NUMBERS) :Belirli bir yıl ile baz alınan yıl arasında geçen süre içinde fiyat, maliyet gibi konularda gerçekleşen değişimleri gösteren sayılardır. Tüketici fiyat endeksi, toptan eşya fiyat endeksi, sanayi üretim endeksi bunlara örnektir.

Endeksli tahvil (INDEX-LINKED BONDS) :Enflasyonun tahvillerde yazılı değeri aşındırmasını önleyerek, tahvil sahiplerinin zarara uğramamaları için çıkartılan bir tahvil türüdür. Bu tip tahvillerde, ana para ve faizi altın, döviz gibi bir değer ölçüsüne bağlanarak, ödeme günü geldiğinde tahvilin değeri bu ölçülere göre saptanarak ödeme yapılır. Böylece tahvil sahibi enflasyondan etkilenmemit olur.

Endojen ve egzojen değişkenler (ENDOGENEOUS AND EXOGENEOUS VARIABLES) :Endojen değişken, değeri modelin içerisinde belirlenip açıklanan; egzojen değişken ise değeri modele dışarıdan verilen değişkendir. "İçsel ve dışsal değişkenler" olarakta ifade ifade edilirler.

Enflasyon (INFLATION) :Bir ülkede fiyatlar genel seviyesinin sürekli yükselmesi, paranın satınalma gücünün sürekli azalması durumudur. Sürekli enflasyon ülkenin ekonomik, toplumsal olmak üzere bütün kesimini etkileyebilir.

Enflasyon çeşitleri:
Talep enflasyonu: Bir ekonomide toplam talebin toplam arzı aşarak sürekli fiyat artışına neden olması halinde talep enflasyonu ortaya çıkar.
Arz (maliyet) enflasyonu: Üretimde girdi olarak kullanılan üretim faktörleri ya da malların fiyatlarının sürekli artış içine girmesi sonucu maliyetlerdeki artışların satış fiyatlarını da artırmaya başlaması hali.
Sürünen enflasyon: Talep ya da arz enflasyonunun yıllık % 2 -3 düzeyinde
istikrarlı bir görünüm sergilemesi hali.
Hiper enflasyon: Talep ve/veya arz enflasyonunun aylık % 50 ve daha fazla artışlar içine girmesi hali.
Basamaklı enflasyon: Talep ve/veya arz enflasyonunun iki haneli ve genellikle artan, fakat hiper enflasyona dönüşmeyen hali.


Enflasyon Hedeflemesi (Inflation Targeting): Merkez bankalarının genellikle hükümetlerle birlikte, para politikası amacı olarak belli bir enflasyon rakamını hedeflemeleridir. Bu tür bir uygulamada hedeflenen enflasyonun, beklentileri etkileyebildiği ölçüde, nominal çapa görevini üstlenmesi öngörülür. Diğer politikalardan farkı, enflasyon hedefinin net bir şekilde kamuoyuna duyurulması ve bu konu ile ilgili doğrudan sorumluluk alınmasıdır. Uygulamada, uygulayıcı kurum olarak merkez bankaları amaca yönelik bir araç bağımsızlığına kavuşmaktadırlar. Diğer bir deyişle, merkez bankaları, kur ve faiz politikalarını enflasyonu kontrol altına almak amacı ile istedikleri biçimde kullanabilmektedirler. Bu tür uygulamalar, bir ekonomideki tüm büyüklüklerin nominal çapa özelliğini kaybetmesi sonucu bir zorunluluk olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu tür bir politikanın başarısı için, güçlü ve sağlıklı bir mali yapı, enflasyon ile para politikası araçları arasında gözlenebilir ve istikrarlı bir ilişki, kredibilite, bağımsızlık ve açıklık gibi unsurlar ön koşul olarak sayılmaktadır.

Enflasyon İthali: Bir başka ülke enflasyonunun dış ticaret yaptığı diğer ülkelere fiyat artışı olarak yansımasıdır.

Enflasyon riski : Enflasyon nedeniyle yatırımcı tarafından arzulanmayan bir reel getiri oranının gerçekleşme olasılığını ifade eder.

Enflasyon sarmalı (INFLATION SPRIAL) :Bir kez başladığında kendi kendini büyüterek gelişen enflasyondur. Bu gelişim şöyle gerçekleşmektedir: fiyatların artması maliyetlerin artmasına, bu da fiyat seviyesinin daha da artarak sürecin bu şeklide gelişmesine yol açar.

Enflasyon Vergisi: Para, tedavüle çıkaran kurum açısından yükümlülük, talep eden, elde tutan kurum ve kişi açısından ise bir varlık olarak düşünüldüğünde, enflasyon, parayı ihraç eden kurumun yükümlülüğünü, parayı elde tutan kurumun ise varlığını reel olarak azaltır. Bu anlamı ile enflasyon, gelir elde eden açısından vergi özelliği taşımakta, dolayısıyla vergi gibi satın alma gücünün transferine neden olmaktadır.

Enflasyon: Fiyatlar genel seviyesindeki değişimdir. Bugün için, parasal bir olgu olduğu ve uzun dönemde parasal bir büyüme olmadığı sürece enflasyonun artmayacağı genel olarak kabul görmektedir. Toptan Eşya Fiyat Endeksleri, Tüketici Fiyat Endeksleri ve İmalat Sanayii Fiyat Endeksleri gibi çeşitli endeksler aracılığı ile ölçülmektedir.

Enflasyonist açık (INFLATIONARY GAP) :Ekonomide mevcut toplam talebin toplam arzdan daha fazla olmasından dolayı ortaya çıkan açıktır. Böyle durumlarda, eğer toplam talep arz seviyesine indirilemezse veya toplam arz talebi karşılayacak kadar yükseltilemezse, fiyatlar yükselir.

Envantör (INVENTORY) :Belirli bir tarihe ilişkin borç, alacak ve varlıkların miktarlarının ve değerlerinin, sayım, kontrol ve düzeltme yaparak saptanmasıdır.

Ergonomi (ERGONOMICS) :İnsanın fiziksel gücünün üretimde kullanılması için gerekli koşulları inceleyen bilim dalıdır. Amacı, maksimum işgücü ve sermaye üretmek için en elverişli fiziksel ortamı sağlamaktır.

Esnek arz (ELASTIC SUPPLY) :Esnek arz, arzın fiyatta meydana gelen değişmelere rağmen, daha büyük oranda değişmemesi şeklinde tanımlanmaktadır.

Esnek talep (ELASTIC DEMAND) :Esnek talep, talebin fiyatta meydana gelen artış veya azalış neticesinde, fiyattan daha büyük oranda artması veya azalması şeklinde tanımlanmaktadır.

Esneklik (ELASTICITY) :Bir değişkenin diğer bir değişkendeki artma veya azalma karşısında gösterdiği duyarlıktır. Örneğin, bir malın fiyatı % 10 artarsa, o malın talebi de % 10 azalır. Fakat piyasa şartları her zaman böylesine normal bir esneklik göstermez.

ESOP (Employee Stock Ownership Plan): Şirketlerin çıkardığı hisse senetleriyle çalışanları ortak etme yöntemidir. ABD'deki ESOP Uzmanları Derneği'nce (ESOP Professional) yürütülmektedir. ESOP uygulayan bazı şirketler şöyle: Microsoft, Coca Cola, Colgate, RC Reyhold, IBM, Compaq, General Motors, General Electric...

Eşel Mobil: Ücretli ve maaşlıları, hayat pahalılığı karşısında korumak amacıyla fiyat artışlarıyla doğru orantılı olarak artmasının sağlanmasıdır.

Eşya Hukuku: Hukuk dalıdır. Şahısların bir eşya üzerindeki egemenlik ve tasarruflarının nitelik ve türlerini saptar. Eşya üzerindeki egemenliğin diğer şahıslarla olan ilişkilerini belirler.

E-ticaret: Elektronik ticaretin kısaltılmışıdır. İnternet üzerinden mal ve/veya hizmet alış verişidir.

Etkin Piyasa (Efficient Market): Bu hipotez, bir piyasada işlem gören kıymetlerin mevcut fiyatlarının, o kıymetlere ilişkin elde edilebilir bilgilerin tümünü yansıttığını öngörür. Teori, fiyatı belirleyenin alıcı ve satıcılar olduğu varsayımı ile, işlemcilerin tüm ulaşılabilir bilgilere aynı anda ve simetrik olarak ulaşabildiğini varsayar. Bu durumda oluşan fiyatın da denge fiyatı olduğu öngörülür.

EURO : Maastricht anlaşması uyarınca, gerekli kriterleri yerine getiren Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin 1999 yılı itibariyle kaydi olarak kullanmaya başladığı para birimi. Daha sonraki dönemde dolaşıma da sürülmesi planlanan bu para birimi Avrupa Birliği’ne üye tüm ülkelerin ortak para birimi haline gelecek.

Euro Bonolar (Eurobonds): Çıkaran ülkenin veya kuruluşun, kendi ulusal para birimi dışındaki bir para birimi üzerinden ihraç ettiği menkul kıymetlerdir.

Euro tahvil (EURO-BOND) :Uzun vadeli ve sabit faizli olup, uluslararası piyasalarda alım satımı yapılabilen uluslararası bir menkul değerdir. Bu tip tahvillerin ulusal piyasada mevcut menkul kıymetler borsasında kote edilme gibi bir zorunluluğu yoktur. Euro-tahvillerin işlem gördüğü yâni alım-satımının yapıldığı piyasaya euro-tahvil piyasaı denilmektedir.

Eurodolar:ABD dışındaki banka veya diğer aracı kurumlarda açılmış dolar hesapları. Dünyanın her yerinde dolar üzerinden açılmış hesaplar bulunmakla birlikte bunların tümüne eurodolar adı verilmektedir.

Evalüasyon : Bankaların kayıtlarında sabit kur üzerinden geçirilen dövizlerin her ay sonunda geçerli cari kura göre düzenlenmesi işlemediri.

Eximbank (EXPORT-IMPORT BANK) :İhracatta kredi kolaylıkları sağlayan, ithalat ve ihracatta uzmanlaşmış finansal bir kurumdur.



F Faiz (INTEREST) :Belirli bir paranın, belirli bir süre için iade şartı ile kullanılmasına karşılık verilen tutara verilen addır.

Faiz oranı (RATE OF INTEREST) :Faiz miktarını shesaplayabilmek amacıyla, paranın çarpının % cinsinden değerdir.

Faiz Ödemeleri: Bu veriler Hazine, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, döviz pozisyonu tutan bankalar ve yurtdışından kredi alan diğer kuruluşlara ait borçların faiz ödemelerini kapsar. Bütçede eksi kalemdir.

Faktoring (FACTORING) :Faktoring, alacak hakkı başka bir kuruluşa likit fon karşılığında devredilmek suretiyle gerçekleşen işlemdir. Bunun yanısıra, firmalara vadeli satış bedellerini vadesinden önce thsil etme imkanı sağlayan finans kuruluşlarına da "faktoring" denilmektedir. Bu firmalar, vadeli satış yapmış şirketlerin fatura edilmiş alacaklarını peşin fakat iskontolu olarak satın alırlar ve vadesi geldiğinde alacağı kendileri tahsil ederler.

Faktör (FACTOR) :Bütünü oluşturan unsurların her biri; üretim unsurları ve acenta, komisyoncu şeklinde çeşitli anlamlara gelmektedir.

Fayda (UTILITY) :Mal veya hizmetelerin ihtiyaçları giderme özelliğidir. Kullanma değeri olan birşeye faydalı, kullanma değeri olmayan bir şeye is efaydasız denilmektedir.

Fayda-maliyet analizi (COST-BENEFIT ANALYSIS) :Bu analiz, yatırım projelerinin net cari değerini iskontolamak suretiyle, projenin maliyet ve faydasını değerlendirmeye yarayan bir tekniktir. Fayda-maliyet analizi ile, bir yatırım yapılıp yapılmayacağına karar verilir.

FED :ABD Merkez Bankası. Tek bir kurum olmayıp Merkez Bankası görevlerini yapan çeşitli bankaların oluşturdukları bir federal sistemdir. 12 adet bölgesel federal rezerv bankasından oluşur.

Fırsat maliyeti (OPPORTUNITY COST) :Üretim unsurlarının bazı işlerde kullanılmasından dolayı, kaçırılan fırsatların oluşturacağı maliyettir.

Fiat para:Üzerinde yazılı değerin çok altında bir mal değerine sahip olan para. Kağıt para bu tür bir paradır.

Finansal kiralama -LEASING- (FINANCIAL LEASING) :Bir yatırımcı ile bir leasing şirketi arasında yapılan sözleşme gereğince, yatırımcının seçmiş olduğu yatırım malının leasing şirketince kiralanarak, belirli bir kira karşılığında yatırımcının kullanımına sunumunu sağlayan finans metodudur. Kiralanan malın mülkiyeti sözleşme müddetince, leasing şirketindedir.

Finansal Risk:Hisse senedi veya tahvil gibi bir yatırım aracını aldığınız şirketin vadesi geldiğinde tahvil kuponlarını ya da üçüncü şahıslara olan borçlarını ödemeyip yatırımcıyı dolaylı olarak zarara sokması riskidir.

Finanslama (FINANCING) :Üretim, yatırım ve satış faaliyetlerinin yapılması için gerekli parasal değerlaerin sağlanması, ödenmesi gibi para bulma ve kullanma etkinliklerinin tümüdür. Özel sektör bu faaliyetleri, bankalar ve finans kuruluşlarından sağladığı fonlar yardımıyla gerçekleştirirken; kamu sektöründe ise dış borçlanma, emisyon, menkul kıymet ihracı gibi kaynaklardan sağlanan fonlardan yararlanılmaktadır.

Finansman bonosu (COMMERCIAL PAPERS) : Şirketlerin kısa vadeli işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak için çıkardıkları teminatsız senetlere verilen isimdir.

Fisher endeksi (FISHER'S IDEAL INDEX) :Paranın değerinin ölçülmesinde kullanılması öngörülen I. Fisher tarafından geliştirilmiş olan fiyat endeksidir.

Fiyat (PRICE) :Bir mal veya hizmet elde etmek için verilen belirli miktar para veya maldır.

Fiyat endeksleri (PRICE INDECES) :Malların belirli bir dönemdeki fiyatlarını baz alarak daha sonraki dönemlerde bu fiyatları baz alınan fiyatlara göre oranlayarak, fiyatların ne denli azalıp arttığını gösteren endekstir. Toptan eşya ve tüketici fiyat endeksleri olarak ikiye ayrılır.

Fiyat etkisi (PRICE EFFECT) :Fiyatta meydana gelen değişmeden dolayı satın alınan mal miktarında meydana gelen toplam değişmedir. Fiyat etkisi ikame ve gelir etkisi olarak incelenir. Fiyat yükseldiği zaman satın alınan mal miktarı azalır; fiyat azaldığı zaman ise miktar artar.

Fiyat istikrarı (PRICE STABILITY) :Enflasyonist fiyat değişikliklerine fırsat tanımayarak,paranın satın alma gücünün, üretim, yatırım ve istihdam seviyelerinin korunmasıdır. Tam istihdamın ve ödemeler dengesinin sağlanması fiyat istikrarının başlıca amaçlarından biridir.

Fiyat marjı (PRICE RANGE) : Bir hisse senedinin seans içinde önerilebilecek en düşük (taban) ve en yüksek (tavan) fiyat aralığını oluşturur. Fiyat marjı her hisse için baz fiyatın %10 altı ve üstü şeklinde otomatik olarak hesaplanır.

Fiyat politikası (PRICE POLICY) :Bir firma veya ekonomiyi yöneten kişilerin fiyatları istenilen seviyede tutmak için sergiledikleri genel tutumdur.

Fizibilite (FEASABILITY) :Herhangi bir yatırımın sağlayacağı kazanca değer olup olmadığının saptanması için yapılan çalışmalardır.

FON (FUND) :Belirli bir alanda gerçekleştirilecek faaliyet için ayrılmış para veya yerine geçebilecek değerlerin tümüdür.

Fonlama: Özkaynaklarını kullanarak kaynak sağlama yöntemidir.
Forfaiting: Latincede alacak hakkının kayıtsız ve şartsız olarak teslim edilmesi anlamındadır. Vadeli mal ve hizmet ihracatından doğan ve belirli bir ödeme planına bağlı olarak tahsil edilecek olan alacakların daha önce bu hakkı elinde bulunduranlara rücu edilmeksizin (kayıtsız şartsız ve vazgeçilmez olarak), bir banka veya bu alanda uzmanlaşmış bir finans kuruluşu (forfaiter) tarafından satın alınarak iskonto edilmesidir. Uygulamada forfaiting işlemi yatırım mallarını kapsamaktadır. 1950’li yıllarda ABD ve Avrupalı ülkelerin SSCB ile dış ticaretlerinde doğdu. Uzak Doğu ve Latin Amerika ülkelerinde yaygınlaştı.

Forward işlemleri (FORWARD TRANSACTIONS): Döviz piyasalarında gerçekleştirilen vadeli işlemlerdir. Para birimlerini gelecekteki bir tarihte değiştirilmek üzere yapılan kontrata dayanır.

Fonksiyonel Bütçe (FUNCTIONAL BUDGET) :Devlet gelirlerinin, devletin eğitim, sağlık gibi gerçekleştirdiği işlevlere göre dağıtılacak miktarları öngören bütçeye verilen addır.
Franchising: Sözleşmeye dayalı, direkt bütünleşmiş bir pazarlama sistemidir. Bu sistemde know-how ve markanın imtiyaz hakkı sahibi, belirli süre, koşul ve sınırları kapsayan anlaşmayla bağımsız yatırımcılara sistemini ve markasını kullandırır. Franchise vermek için öncelikle tanınmış bir marka ve başarılı bir organizasyon olması gerekir.



G Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH): Bir ulusal ekonomide belirli bir dönem içinde (genellikle bir takvim yılında), üretilen mal ve hizmet değerlerinin toplamıdır.
Gayrısafi milli hasıla kavramları:

Gayrısafi milli Hasıla (GSMH): Bir ekonomideki üretici birimlerin belirli bir dönemde ürettikleri çıktılardan bunların içine giren girdilerin düşülmesiyle bulunan üretim miktarının parasal ifadesi

Gayrısafi yurtiçi hasıla (GSYİH): GSMH - Net dış alem faktör gelirleri (işçi dövizleri + yurtdışından elde edilen müteşebbis gelirleri + yurtdışından elde edilen kar transferleri + yurtdışı mali yatırımlardan elde edilen temettü gelirleri)

Safi (net) milli hasıla (NMH): GSYİH - Amortismanlar

Milli gelir (MG):
NMH - yurtiçi ve yurtdışı işlemlerden doğan dolaylı vergiler (KDV gibi + subvansiyonlar

Kişisel gelir (KG):
MG - kurumlar vergisi - dağıtılmamış kurum kazançları - sosyal güvenlik primleri + transferler
Kullanılabilir (harcanabilir) gelir (HG):KG - dolaysız vergiler

Gelir elastikliği :Gelirlerde meydana gelen değişmelerin talep üzerindeki etkisini ölçer.

Gelir Ortaklığı Senedi :Baraj, köprü gibi kamuya ait alt yapı kuruluşlarının gelirlerinden pay almayı sağlayan sertifikalardır. Bu belgeler kuruluşların mülkiyeti üzerinde hak kazandırmaz.

Gelirler politikası (incomes policy) :Fiyatların, ücretlerin, kiraların, faizlerin bir süre için dondurulması yoluyla enflasyonu düşürmeye yönelik bir politika.
Genel bütçe :Yalnızca bakanlıklara ilişkin gelir ve giderleri kapsayan bütçe

Gini katsayısı :Bir ülkede milli gelirin dağılımının adil olup olmadığını ölçmeye yarayan bir katsayı. 0 ile 1 arasında değişir. 0'a ne kadar yakınsa mutlak eşitliğe o kadar yaklaşılmış; 1'e ne kadar yakınsa mutlak eşitlikten o kadar uzaklaşılmış demektir. Türkiye'de Gini katsayısı en son ölçümlere göre % 0.49 dolayında olup dünyanın en gayrı adil gelir dağılımlarından birisine işaret etmektedir.

Görünmeyen kalemler dengesi :Yurtiçinde yerleşik kişilerle yurtdışında yerleşik kişiler arasında ihracat ve ithalat işlemleri dışında kalan ilişkileri kapsayan dengedir.

Grev: İşçilerin toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşma sağlanamaması durumunda, toplu olarak üretimi ve yürüttükleri hizmetleri durdurma eylemidir.

GSMH zımni deflatörü :Cari fiyatlarla hesaplanmış GSMH'yı reel, yani fiyat hareketlerinden arındırılmış GSMH'ya böldüğümüz zaman GSMH zımni defdlatörünü hesaplamış oluruz.

Guvernör (Governor) :Yönetici anlamına gelen ve genellikle Merkez Bankası Başkanları için kullanılan bir terim. IMF ve Dünya Bankası grubunda üye ülkeleri temsil etmek üzere görevlendirilen Bakan, Merkez Bankası Başkanı gibi görevlilere verilen isim.


H Halka Arz: Şirketlerin kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla özkaynak yoluyla senet ihraç ederek (fonlama) kaynak sağlamasıdır. Şirketler kaynak ihtiyaçlarlarını faiz karşılığı yabancı kaynaklardan (borç) ya da özkaynaktan (ortaklardan sermaye yoluyla veya faaliyetler sonucu kazanç yoluyla) sağlar. Özkaynak için ödenmesi gereken ve ortaklar tarafından belli bir taban limitte beklenen temettü geliridir. Özkaynak yoluyla fonlama yani senet ihraç ederek toplanacak fonların maliyeti, borçlanmadan daha ucuz ise, şirketler halka arza başvurma yolunu tercih edecektir.

Hayali ihracat: Dış satımda bir malın bedelinin üstünde fiyatla yurtdışına mal satmış gibi işlem yapılmasıdır.

Hazine: Devletin tasarruflarını ve mali işlemlerini idare eden kurumdur.

Hazine Açığı: Hazine, devletin harcama ve gelirlerinin gerçekleştiği soyut bir kasa olan kurumdur. Belli bir dönemde Hazine’nin kamusal giderlerinin finansmanı için yapılan ödemeler, toplanan kamu gelirlerini aşması durumunda Hazine açığı ortaya çıkar.

Hazine Bonosu: Hazine tarafindan vadesi 1 yıldan kısa süreli olarak çıkarılan ve iskontolu olarak işlem gören borçlanma senetleridir.

Hazine iç borçlanması:Yurtiçindeki kaynaklardan (kişiler, özel kurumlar, kamu kurumları) genellikle gönüllü yöntemlerle belirli bir vade ile ve belirli bir sabit ya da değişken faiz karşılığında borçlanılması işlemi.

Hiper Enflasyon: Dörtnala enflasyon olarak adlandırılır. Paranın değerinin yitirdiği en şiddetli enflasyon biçimidir. İktisat tarihinde çoğunlukla savaş ya da sonrasında ortaya çıkmış ve yeni bir para biriminin kurulmasını zorunlu hale getirmiştir.

Hipotez :Bir neden - sonuç ilişkisinin deney ya da yeteri kadar gözlemle kanıtlanmamış ifadesidir. Aksi ortaya konuluncaya kadar doğru kabul edilir.

Hisse senedi: Anonim ortaklıklar tarafından çıkarılan ve anonim ortaklığın sermayesine belirli bir katılma payını temsil eden kıymetli evraktır.

Hisse senedine çevrilebilir tahvil: Halka açık ortaklıklıkların faydalanabilecekleri bir finansman aletidir.

Hissedar: Bir anonim şirketin hisse senedine sahip olan şahıstır.

Hiyerarşi: Sosyal bir toplulukta iktidarın kademelelendirilmesini ifade eder.

Holding: Bir şirket aracılığıyla diğer şirketlerin bir araya getirilerek yönetilmesidir. Holding şirketleri, üretim ve satış türü faaliyetlerde bulunmayan ve belli bir faaliyet alanları olan şirketlere iştirak eden ve genellikle böyle şirketlerin büyük ortağı durumunda olan anonim şirketlerdir. Holding şirketlerinin kuruluş ve varoluş nedenleri birden çok şirkete iştirak etmek ve bu şirketleri yönlendirmek/kontrol etmek olduğundan sermaye şirketleri sınıfında bulunur. Holding şirketlerin sahipleri genellikle birçok şirketin sahipleri olup, bu paylarını holdinglere devrederler ve bu yolla o şirketlerin yönetimlerini tek elde toplarlar. Şirketler grubu ise holdingten farklı olarak bir başka şirket aracılığı olmaksızın bütün şirketleri bir araya getirerek yönetilmesidir. Holdinglerde yasal olarak en az yedi şirketin biraraya gelmesi zorunlu olmasına karşın şirketler grubunda sayı aranmaz.

İç Borçlar: Hükümetin ülke sınırları içinde kişi ve kurumlara ulusal para cinsinden borçlanmasıdır. Bu borçlanmanın iktisadi niteliği, satın alma gücünün özel ve kamusal kesimler arasında el değiştirmesidir. İç borçlanmada ülkenin kullanabileceği kaynaklara bir ek söz konusu değildir. Devlet, en yaygın yöntemle halka ve kurumlara sattığı kağıda +bağlı bono, tahvil ve kağıda bağlı olmayan yöntemlerle borçlanabilir. İç Borçlanma; kısa-uzun vadeli, teminatlı-teminatsız ve zorunlu-gönüllü olarak üç gruba ayrılabilir.
Cevapla
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir