GELİŞİM PSİKOLOJİSİ VI. ÜNİTE – AHLAK GELİŞİMİ

Cevapla
fermander
Mesajlar: 22
Kayıt: 19 Mar 2017 13:32
İletişim:

20 Mar 2017 13:52

6. ÜNİTE - AHLAK GELİŞİMİ
Ahlak; bir toplumda bireylerin benimsedikleri ve uymak zorunda oldukları kuralların bütünüdür.
Ahlak gelişimi ise; bireyin yaşamında değer verdiği kuralları geliştirmesi ve içselleştirmesi sürecidir. Ahlak gelişimi; bireyin doğru ile yanlışı ayırt edebilmesinde yardımcı olan ilkeler ve değerler sistemini oluşturma sürecidir.
Ahlak gelişimi, birey açısından toplumun tüm değerlerine körü körüne uymanın ötesinde, topluma etkin (aktif) bir uyum sağlamak için bir değerler sistemi oluşturma sürecidir.
Ahlak gelişimi yaşa bağlı olarak değişen evreler içinde gerçekleşir ve bilişsel gelişime bağlıdır.
Ahlak gelişimiyle ilgili ilk kuram geliştiren J. Dewey olmuştur. Daha sonra Piaget bir kuram oluşturmuş, Kohlberg ise Piaget’in kuramını revize ederek bir kuram oluşturmuştur. Gilligan diğer bir kuramcıdır.
6.1. DEWEY’İN AHLAK GELİŞİMİ
John Dewey, ahlak gelişiminin temelinde zihin gelişiminin yer aldığını savunmuştur. Ayrıca ahlak gelişimi bireyin eğitim düzeyiyle de yakından ilişkilidir. Birey aldığı eğitimle kendini geliştirir ve kendi değerler sistemini oluşturur.
Ahlak gelişimini üç farklı evreye ayırmıştır.
1-) Gelenek öncesi evre: Ahlaki yapı biyolojik ve sosyal dürtülerle veya ihtiyaçlarla şekillenir.
Mesela; Aç olanın yemek çalması gibi.
2-) Geleneksel düzey: Bireyin içinde bulunduğu sosyal grubun değerlerini benimsediği evredir.
Mesela; Hırsızlığın meslek edinildiği toplumda birey hırsızlığa olumsuz bakmayacaktır.
3-) Özerk evre: Bireyin kendi akıl yürütme ve karar verme gücüne bağlı olduğu bu evrede birey kendi kurallarını koyar ve kendine özgü doğruların ve yanlışların sahibi olur.
6.2. PİAGET’İN AHLAK GELİŞİMİ
Piaget’e göre ahlak gelişimi, bilişsel gelişime paraleldir. Üst düzey ahlak gelişimine ulaşabilmek için üst düzeyde bilişsel gelişim gereklidir. Fakat üst düzey bilişsel gelişime ulaşmış herkes, üst düzey ahlaka sahiptir denemez. Ahlak gelişimi hiyerarşik sıraya sahip dönemler içinde gelişim gösterir.
Piaget’e göre, çocukların doğru ve yanlışa ilişkin yargıları yaşlarına göre değişir. Piaget’e göre davranışların doğru-yanlış veya iyi-kötü olarak değerlendirilebilmesi için davranışın altında yatan niyete bakmak gerekir. Fakat çocuklar 10 yaşına kadar davranışın arkasındaki niyeti anlayamazlar. Çocuklar 10 yaşına kadar sadece davranışa ve ortaya çıkan fiziksel sonuca göre düşünür.
Piaget çocukların oyunlarını gözlemleyerek ahlak gelişim özelliklerini açıklamaya çalışmıştır. Piaget çocukların oyunlarını gözlerken, 2 yaş civarındaki çocukların kural olmaksızın sadece oynadıkları, 2-6 yaş arasında çocukların kuralların farkında oldukları fakat kuralların hangi amaçla konduğunu anlayamadıkları, 6-10 yaş arası çocukların ise kuralları izlemede sık sık tutarsızlık göstermekle birlikte, kuralları kabul ettikleri ama bu kuralların yüksek bir otorite tarafından konulduğuna ve değiştirilemez olduğuna inandıkları sonucuna varmıştır. Fakat 10-12 yaşlarındaki çocuklar kuralların hangi amaçla konulduğunu anlayabilirler. Kuralların herkesin üstünde anlaştığı basit şeyler olduğunu; bireylerin anlaşarak kuralları değiştirebileceklerini de bilirler.
Ahlak öncesi dönem (0-5 yaş): 0-5 yaş arasındaki çocuklarda kural kavramı olmadığından, bu dönemde ahlak söz konusu değildir. Bu dönem ahlak öncesi dönemdir. Bu dönemdeki çocuklarda yetişkin otoritesine körü körüne bağlılık vardır, çocuk için önemli olan cezadan kaçmaktır. Bu nedenle yaşamın ilk 5 yılında gerçekçi anlamda bir ahlak gelişiminden söz edilemez. Bu ahlak öncesi dönemde çocuğun olaylara bakış açısı benmerkezcidir, yani olaylara başkalarının bakış açısıyla bakma (empati) şansı yoktur. Bu nedenle Piaget’e göre ahlak gelişimi, somut işlemler dönemine (6 yaşa) kadar başlamaz.
1-) Dışsal Kurallara Bağlı Dönem (Ahlaki gerçekçilik-Heteronom Ahlak) (6-10 yaş):
 Heteronom; başkalarının yasalarına boyun eğmek
 Somut işlemler dönemini kapsar.
 Ahlak yargılarda başkalarına (dışa) bağımlıdır.
 Piaget, 6-10 yaş arasındaki çocukların kuralları izlemede sık sık tutarsızlık göstermekle birlikte, kuralları kabul ettiklerini belirlemiştir.
 Bu yaş çocukları, kuralların yüksek bir otorite (anne-baba, polis, asker) tarafından konulduğunu ve değiştirilemez olduğunu düşünürler.
 Kayıtsız şartsız otoriteye ve kurallara uyma söz konusudur. Kurallara uymayanın hemen cezalandırılması gerektiğini düşünürler. Ancak kural koyan kişiler çevrede olmadığında kurallar çiğnenebilir görüşüne sahiptirler.
 Çocuklar 10 yaşına kadar davranışın arkasındaki niyeti göz önüne olarak karar veremezler. Onlar için sadece yapılan yanlış vardır ve bu davranış otomatik olarak ceza gerektirir.
 İşlenen suçun önem derecesini, suça bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel sonuçlar belirler. Sonuçta daha fazla zarara yol açan suçlar, daha az fiziksel zarara yol açan suçlara göre daha kötüdür. Yani sonuç önemlidir. Niyet önemli değildir.
 Davranışların temelinde ödüle ulaşmak veya cezadan kaçınmak yatar.
 Çocuğun davranışları değerlendirmede sonuca bakıp niyete bakmamasının nedeni; bu dönemde empatik düşünemediklerinden davranışların arkasındaki niyetleri göz önüne alamamalarıdır.
Mesela; Kazayla 3 tabak kıran Emre, bilerek 1 tabak kıran Can’a göre daha suçludur. Çünkü 3 tabak kıran daha fazla fiziki zarara sebep olmuştur.
2007 KPSS: Özgür, annelerine sürpriz bir doğum günü pastası yapmak isterken on yaşındaki ağabeyinin mutfağı çok fazla kirlettiğine, on dört yaşındaki ablasının ise, annesinin misafirler için yaptığı pastadan gizlice yerken buzdolabının önüne küçük bir parça düşürdüğüne tanık olur.
Özgür, gelişimsel açıdan Piaget’nin öngördüğü “ahlaki gerçekçilik” döneminde bulunduğuna göre, kardeşlerinin ne ölçüde kabahatli olduğu konusunda nasıl bir yargıya varması beklenir?
A) Mutfağı kirlettikleri için her ikisini de eşit ölçüde kabahatli bulması
B) Mutfağı daha fazla kirlettiği için ağabeyini daha çok kabahatli bulması
C) Ağabeyinin iyi niyetini dikkate alarak onu daha az kabahatli görmesi
D) Hangi kardeşiyle daha iyi geçiniyorsa onun daha az kabahatli olduğunu söylemesi
E) Ablasını bir yetişkin olarak gördüğü için onun mutfağı kirletmesini normal karşılayıp ağabeyini daha çok kabahatli bulması
2-) Özerklik Dönemi (Ahlaki görecelik/özerklik – Otonom Dönem) (11 yaş ve üstü):
 Otonom; çocuğun kendi yasalarına, kurallarına uyması demektir.
 Soyut işlemler dönemiyle ortaya çıkar.
 Bu dönemde çocuklar kuralların niçin konulması gerektiğini anlamaya başlamaktadırlar.
 11. yaşla birlikte çocuklar, kuralların insanlar tarafından oluşturulduğunu ve gerektiğinde değiştirilebileceğini anlamaya başlar.
 Ceza artık kuralların ihlal edilmesiyle otomatik olarak uygulanması gereken bir durum değildir. Kuralın ihlal edilmesinden ziyade, bu davranışı haklı kılacak bir nedenin olup olmaması belirleyici olur. Yani çocuklar artık niyeti göz önüne olarak karar verirler. Davranışın iyi ya da kötü olması, davranışın altında yatan niyete bağlıdır.
 Birey için adalet, eşitlik, insanlar hakları ve insan özgürlüğü önemlidir. Bunlara göre kurallar gerektiğinde değiştirilebilir.
Mesela; Kazayla 3 tabak kıran Emre, bilerek 1 tabak kıran Can’a göre suçsuzdur. Çünkü 3 tabak kıran Emre bilmeyerek tabakları kırmıştır.
Dışsal Kurallara Bağlı Döneme göre: Emre suçlu Özerklik Döneme göre: Can suçlu
6.3. KOHLBERG’İN AHLAK GELİŞİMİ
Kohlberg de tıpkı Piaget gibi ahlak gelişiminin bilişsel gelişime paralel olduğunu savunur. Piaget’in kuramını revize ederek kuramını oluşturmuştur.
Kohlberg’e göre birey, karşı karşıya kaldığı bir durum hakkında ahlaki yargıda bulunurken, bir ikilem içindedir ve bu ikilemlere vereceği ahlaki tepkiler ile kendi ahlak anlayışını oluşturmaktadır.
Kohlberg, ahlak gelişiminin üç düzeyde ve her bir düzeyin de içerisinde bulunan ikişer ahlak evre olmak üzere 6 evrede gerçekleştiğini belirtmiştir.
6.3.1. Kohlberg’in Ahlak Gelişimi İlkeleri
 Ahlaki gelişim evreleri kesin ve evrenseldir.
 Ahlak gelişim evreleri düzenli bir sıra izler (yani evrelerin sırası değişmez; adım adım birbirini takip eder. 2. evreden 4 evreye atlayamaz), fakat gerçekleşme yaşları tüm insanlarda aynı değildir.
 Yaş, her zaman ahlaki gelişimin göstergesi değildir. Çünkü bazı gençler, yetişkinlerden daha üst düzeydeki evrenin özelliklerini yansıtabilir.
 Birey bir önceyi evreyi sindirdikten sonra bir sonraki evreye geçer. Ahlak gelişiminde önemli olan şey de bir sonraki evreye geçebilmektir.
 Bireyin ahlaki yargısı, ara sıra bir üst ya da alt evreye yoğunlaşmakla beraber baskın olarak bir evrede yoğunlaşır. Birey ağırlıklı olarak o evrenin özelliklerini yansıtır.
 Birey, baskın olduğu evre düşüncesinden bir üst evre düşüncesine yöneltilebilir, ancak bir alt evre düşüncesine yöneltilemez.
 Her bireyin ahlaki gelişimi farklı bir evrede sonlanabilir. İnsanların çoğu kanun ve düzen evresinde takılı kalır. Kızların ahlak gelişimleri daha geride kalır. Kızların çoğu Saf çıkarcı eğilim (kişiler arası uyum) evresinde kalır.
 Bilişsel gelişim, ahlaki gelişim için gereklidir ancak yeterli değildir.
6.3.2. Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Evreleri
1-) Gelenek Öncesi (Bencil) Düzey:
 Piaget’in işlem öncesi dönemine denk gelir.
 Çocuğun ahlaki yargılarında benmerkezcilik egemendir. Çocuğun ahlaki temellendirmelerin merkezinde faydacı değerlendirmeler, ihtiyaç ve çıkarların tatmini, kişiye yönelik somut zararlardan kaçınma veya otoriteye itaat yer alır.
 Ahlaki yargılarda dışa bağımlı dönemdir.
 Otoriteye saygı vardır.
 Olayları sonuçlarına göre değerlendirir.
 Cezadan kaçınır. Ödül getiren davranış iyidir, ceza verilen davranış ise kötüdür.
 Bencil güdülerine doyum arar ve “kuvvetli olan kazanır” düşüncesi hâkimdir.
 Eğitim ve sosyo-kültürel açıdan geri kalmış ülkelerdeki bireylerin çoğunluğu bu düzeydedir.
a) Ceza ve İtaat Eğilimi (Korkak Bencil)
 Dönemin temel özelliği; otoriteye (anne-baba, polis) uyma ve cezalandırılmaktan kaçınmadır.
 Bu dönemde otoriteye mutlak uyum söz konusudur. Yani otoriteye körü körüne bağlılık vardır. Otoritenin görüşü kendi görüşüdür.
 Kurallar neyi gerektiriyor ve otorite nasıl istiyorsa buna uygun davranmak gerekir. Uygun davranılmadığında ceza kaçınılmazdır. Temel hedef ceza görmemektir. Birey kurallara, doğruluğuna inandığı için değil, cezadan kaçındığı için uyar.
 Otorite göz önünde yoksa kurallar çiğnenebilir. Mesela; Kimse görmediğinde hırsızlık yapabilir, trafik polisi yokken kırmızı ışıkta geçebilir.
 Davranışın sonucuna göre değerlendirme esastır. Niyet önemli değildir. Davranış cezalandırılmışsa yanlış, cezalandırılmamışsa doğrudur.
 İşlenen suçun büyüklüğüne yönelik algı da verilen zararın fiziksel sonuçlarıyla doğru orantılıdır.
2010 KPSS: Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre, aşağıdakilerden hangisi gelenek öncesi ahlak anlayışını kesin yansıtır?
A) Eğer camı kırdığımı itiraf etmeseydim tüm sınıf ceza alacaktı.
B) Kopya çekmedim çünkü yakalanırsam okuldan atılırım.
C) Hiçbir suç cezasız kalmamalıdır.
D) Elimden geleni yapmasaydım kendimi suçlu hissederdim.
E) Adaletli olmak merhametli olmaktan önemlidir.
2013 KPSS; Beş yaşındaki Emre, evde annesinin uyarılarını dinlememektedir. Ancak öğretmeninin sınıfta “Sizin evde ne yaptığınızdan da haberim oluyor.” demesi üzerine Emre evdeki kurallara daha fazla uymaya başlamıştır.
Buna göre Emre, Kohlberg’in ahlak gelişimi kuramında hangi evrede yer almaktadır?
A) Toplumsal sözleşme B) Karşılıklı çıkar
C) Ceza ve itaat D) İyi çocuk
E) Kanun ve düzen
b) Saf Çıkarcı Eğilim (Amaca yönelik araçsal ilişkiler eğilimi) (Pazar Ahlaki, Çıkarcı Bencil)
 Dönemin temel özelliği; birey için her şeyin karşılıklı olmasıdır. Yani çıkarcılık önplandadır.
 Birey diğer insanların ihtiyaçlarının farkındadır ama hep kendi ihtiyaçları (çıkarları) önplandadır. Birey kendi çıkarları için en uygun olan kurallara uyar. Bu karşılıklı çıkar ilişkisinde, çıkar alışverişinin eşit olması gerektiğine inanır.
 Temel güdü, bireyin kendi ihtiyaç ve isteklerinin (çıkarlarının) karşılanmasıdır.
 Birey, bir davranışı kendisi açısından yararlı buluyorsa, ihtiyacını karşılıyorsa veya ödül getiren davranışsa doğrudur. Ödüle ulaşmak için kurallara uyar. Kısacası eğer bir şey hoş sonuçlar veriyorsa iyidir (Saf hedonizm: Hoşlanmacılık).
 “Birine bir şey vermiş isem, onun da karşılığını vermesi gerekir” “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” “Sen benim sırtımı kaşı, bende senin sırtını kaşıyım” “Gör beni, göreyim seni” “Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın” gibi anlayışlar egemendir.
Mesela; Rüşvet alarak iş yapmak, bir bireye zengin olduğu için yakınlık göstermek, kendisine borç verdiği için birine borç vermek.
Mesela; “kan verin hayat kurtarın, unutmayın bir gün sizin de ihtiyacınız olabilir.” (Kızılay’ın sloganı)
2011 KPSS: Otobüs durağında bekleyen yaşlı bir kadın, sigara içen bir gencin sigara dumanından rahatsız olur. Yaşlı kadın gence, astım hastası olduğu için sigaradan uzak durması gerektiğini açıklar. Genç, “Üzgünüm, açık alandayız, burada sigara içmek yasak değil.” der. Yaşlı kadın “Biraz ötede sigaranı içemez misin?” diye sorar. Genç, “Teyzeciğim, buna da itirazınız olmaz herhâlde.” diyerek birkaç adım uzaklaşır ve dumanı yaşlı kadını hâlâ rahatsız etmesine karşın sigarasını içmeye devam eder.
Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre, gencin içinde bulunduğu ahlaki evre aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) İtaat ve ceza B) Saf çıkarcı
C) Kişiler arası beklentiler D) Kanun ve düzen
E) Sosyal sözleşme
2-) Geleneksel Düzey
 Benmerkezci (bencil) düşünce yerini, empatik düşünmeye bırakır. Birey, başka kişilerin de duygularını, düşüncelerini dikkate alarak onların gözünden dünyaya bakmaya ve anlamaya çalışır.
 Bu dönemde toplumsal beklentiler ve geleneksel kurallar belirleyicidir. Birey için ailenin, grubun ve toplumun beklentileri her şeyden daha önemlidir. Birey, ailenin, grubun ve toplumun beklentilerine ve kararlarına sorgulamadan uyar. Yani otoritenin kuralları ve yargıları içselleştirilir (benimsenir); ama sorgulanmaz. Grubun doğruları birey için de doğrudur.
 Birey, gruptan ayrı olsa dahi gruptan bağımsız davranma ve karar verme eğilimi pek yoktur.
 Sosyal düzenin korunması ve desteklenmesi, kurum ve gruplarla özdeşleşmek önemlidir. Bu yüzden davranışın toplum düzenine etkisi düşünülür.
a) İyi Çocuk Olma Eğilimi (Kişiler arası beklenti)
 Dönemin temel özelliği; grup normlarına ve beklentilerine uymadır.
 Benmerkezciliğin azalmasıyla artık çocuk empati yapabilir ve ceza almamak için iyi olma anlayışı yerine başkalarına yardım ederek, onların beklentilerine uygun davranarak iyi olma anlayışı gelir. Yani birey kendini diğer insanların yerine koyarak onların beklentilerine uygun davranır, iyi niyetli olur ve hep onlara yardım etmeye çalışır. Yaptıklarını sadece ceza almamak için (1.aşama) ya da kendisi için değil (2.aşama); aynı zamanda başkalarını mutlu etmek için de yapmaya çalışır.
 Temel güdü; grup tarafından kabul edilme ve grubun iyi çocuğu olmadır.
 Çevresinden onay almak ve takdir edilmek ister.
 Başkalarının görüşü ve sosyal kabulü önemlidir.
 İyi insan, iyi vatandaş, iyi anne-baba, iyi çocuk ya da iyi arkadaş olma altın kuraldır.
Mesela; bir bireyin anne-babası kırılmasın diye hiç istemediği ve sevmediği biriyle evlenmesi. Bir gelinin kaynanası “Hamarat gelinim” desin diye evini sürekli temizlemesi. İyi bir vatandaş vergi vermelidir. İyi bir anne çocuklarına iyi bakmalıdır.
2012 KPSS: Arkadaşına gitmek isteyen Seher, izin vermediği için annesine çok kızmış ve onunla tartışmıştır. Bu olaya şahit olan babaannesi Seher'e "hanım kız" olması, öfkesini kontrol etmesi ve annesine saygılı olması gerektiğini söyler. Bu olayda, babaannenin tavsiyesinde hangi ahlaki gelişim özelliği vurgulanmaktadır?
A) Kanun ve düzene uyma B) İyi çocuk olma
C) Sosyal sözleşme D) Evrensel ahlak
E) Toplum kurallarına uyma
b) Kanun ve Düzen Eğilimi
 Dönemin temel özelliği; toplumu, kurumları veya grupları korumak, yasalara uymak ve yükümlülükleri (ödevleri) yerine getirmektir.
 Temel güdü, toplumsal düzeni korumaktır.
 Artık, akran gruplarının yerini toplumun kuralları ve kanunları almıştır. Kanunlara ve kurallara sorgusuz sualsiz uyulmalıdır. Kanunlar herkes için geçerlidir ve herkes uymak zorundadır.
 Aşırı kuralcılık söz konusudur.
 Kanunlar, sosyal düzenin sürekliliğini sağladığı, bireylerin sosyal çıkarlarıyla çelişmediği sürece korunur.
Mesela; Her vatandaş vergisini ödemelidir. Her sürücü kırmızı ışıkta durmalıdır. Kanunun kestiği parmak acımaz. Bir babanın, oğlunun yaptığı cinayeti polise ihbar etmesi bu dönemle ilgilidir.
3-) Gelenek Sonrası (Ötesi) Düzey
Bu dönemde insan hakları gözetilerek konulmuş kurallara, yasalara uygun davranma ve evrensel değerleri benimseme vardır. Fakat bu dönemde insani değerlerle çatışan yasal düzenlemeler sorgulanabilir, bu kuralların değişilmesi gerektiği savunularak reddedilebilir.
a) Toplumsal (Sosyal) Sözleşme Evresi
 Yasalar herkesin yararını ve haklarını korumak için vardır ve olabildiği kadar çok sayıda insana fayda sağlamalıdır.
 Kanunların kullanımı ve bireysel haklar eleştirici bir şekilde incelenir. Toplumun kanunları ve değerleri göreli ve topluma özgü kabul edilir.
 Bireysel farklılıklar gözetilir ve bu farklılıklar doğal karşılanır.
 Birey, yasaların toplum yararına olarak, çoğunluk tarafından konulması gerektiğine inanır. Eğer kurallar toplumun yararına değilse, toplum tarafından yine toplum yararı göz önüne alınarak demokratik yollarla değiştirilmelidir.
 Bireyler bir arada yaşamanın gerektirdiği kurallara ve davranış eğilimlerine uymayı sosyal bir uzlaşı (sözleşme) olarak kabul ederler ve bunlara özgür iradesiyle uyarak davranırlar.
Mesela; Bir kişi konuşurken sözü kesilmez. Bir kimse başkasının özel eşyasını izni olmadan alamaz.
b) Evrensel Ahlak İlkeleri
 Bu dönemde “tüm insanlar eşittir” düşüncesi temeldir. İnsanların cinsiyeti, dini, dili, ırkı ne olursa olsun eşittir.
 Birey kendi ahlak ilkelerini, başkalarından bağımsız olarak belirler.
 Her koşul ve durumda insan hakları ön planda tutulmalıdır.
 İnsan hakları ve evrensel değerler temel ölçüdür.
 Kurallar insanca yaşamak için konulur. Bu kurallar evrensel düzeydeki ölçütlere dayalı olmalıdır. Eğer kurallar bu evrensel ölçütlere dayalı değilse kurallara uyulmama eğilimi vardır.
 Bu dönemdekilere göre “hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir.” Birey, ihtiyaç duyulduğunda (deprem, sel gibi olaylarda) sadece insanlık adına bir başkasını kurtarabilmek için kendi canını riske atabilir.
Mesela; Savaş karşıtı olan bir bireyin “Savaş bir insanlık suçudur, hiçbir şey insan hayatından daha önemli değildir.” demesi. İdam cezası, suçu ne olursa olsun hiçbir insana verilmez. “İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir” düşüncesi.
2007 KPSS: Bir iş yerinde ilk yardım kursuna çağrılan personelin bu kursa karşı verdikleri aşağıdaki tepkilerden hangisi, Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre gelenek ötesi düzeydeki bir gelişimi yansıtmaktadır?
A) Kursa gideceğim; çünkü bu sayede bir hayat kurtarırsam kahraman olacağım.
B) Aslında kursa gitmek istemiyorum; ama gitmezsem uyarı alacağım için gideceğim.
C) Bu kursa gitmek istememiştim; ama beni çağırdıkları için zorunluyum.
D) İlk yardım öğrenmek umurumda değil; arkadaşlarımın hepsi gittiği için ben de gideceğim.
E) Bu kursa gideceğim; çünkü öğreneceklerim sayesinde bir insanın yaşama şansını artırabilirim.
6.4. GİLLİGAN’IN AHLAK GELİŞİMİ
Kohlberg’in kuramına karşı çıkarak ahlak gelişimi aşamalarının kesin ve evrensel olmadığını, Kohlberg’in ahlaki ikilemlerini sadece erkek çocuklara uygulamasının, kuramındaki en büyük eksiklik olduğunu savunmuştur. Kadınlarla ilgili çalışmalar yapmadığı için, Kohlberg’in elde ettiği bulguları kadınlara genelleyemeyeceğini söyler.
Ahlak gelişiminde önemli olan şey, bir üst evreye ulaşmak değil, ahlak sevgisini kazanmaktır. İyi-kötü, doğru-yanlış gibi ahlaki ikilemlerde kadınların ve erkeklerin farklı yargıya sahip olduklarını, cinsiyete göre farklılık göstereceklerini savunur. Bu farklılığın kaynağı biyolojik nedenler değil, çocukluktaki ilişkiler ve toplumsal cinsiyetçi eğitimdir. Erkeklerin ahlaki mantığında hak, hukuk, kurallar, adalet gibi özellikler baskınken, bayanların mantığında ise duygusallık, merhamet, koruma, şefkat, insanlar arası ilişkiler gibi özellikler baskındır.
6.4.1. Gilligan’ın Ahlaki Gelişim Evreleri
1-) Bencillik, bireyin kendini yaşamını sürdürme evresi (gelenek öncesi evre): Birey bencildir. Kendi ihtiyaçlarından yola çıkarak eylemde bulunur, temel amaç kendi yaşamını sürdürmektir.
2-) Sosyal oluşum, kendini feda etme (geleneksel evre): Birey bencillikten uzaklaşarak, diğer kişilerin beklentilerini öncelikli karşılama eğilimi gösterir.
3-) İlkeli ahlaksallık, Pasif direniş (gelenek sonrası evre): Birey hem kendisine karşı hem de başkalarına sorumlu olduğunun bilincindedir. Birey olaylara gerçekçi (objektif) bakar ve yaşam sorumluluğunu üstlenir. Herkes eşit haklara sahiptir.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntü
    Son mesaj
  • Bilgi
  • Kimler çevrimiçi

    Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir